nan oyunlar olabilir. Genellikle her çocuk, gıdıklanma, hoplatma, kucakta yüz yüze oturarak, sallanma ve şarkı söylenmesinden keyif alır. Bu tür ilişki içinde özen gösterilmesi gereken en önemli nokta, bu oyunlar sırasında ne yapıp ne edip çocukla yüz yüze ve göz göze gelmektir. Çocukla oynayan kişinin dikkat etmesi gereken, en can alıcı noktalardan birisi de, bu oyunlara keyifle içtenlikle katılmasıdır. Mekanik biçimde ödev gibi yapılan oyunlara çocuklar içtenlikle katılmazlar ve oynamazlar. İlişki kurma yollarından bir diğeri de, hayali(masuscuktan) oyunların geliştirilmesidir. Oyunda çacukla paralel olmaya gayret edilmelidir. Ne çok hızlı olup çocuğun önünden gitmeli ne çok yavaş olup çocuğun çok gerisinde kalınmalıdır. Otizmi olan çocukların çok önemli bir kısmının işitme sorunu olmadığı halde adı söylendiğinde, bakmadıkları görülür. Çünkü henüz adlarıyla kendilerini birleştirememişlerdir. Adlarının farkında değildirler. Her adı söylendiğinde bakması sağlanmalıdır. Bir diğer yetişkin çocuğun adı söylendiğinde, söyleyen kişiye doğru bakmasını sağlayıp, aferin çok güzel diye alkışlayabilir ya da hoplatabilir. Otizmi olan çocuklar işaret parmaklarıyla birşeyler göstermede zorluk çekerler. Bunun yanısıra işaret edilen yerlere de bakmazlar. Bunu geliştirmenin yolları çok sevdikleri nesneleri, işaret ederek göstermektir.(örn. cola şişesi, deterjan kutusu olabilir). Karşılaşılan her nesnenin adı yanına gidip işaret edilerek gösterilmeli, onun da işaret parmağını nesneye dokunması sağlanmalıdır (bu denemeler bıkmadan usanmadan defalarca yapılmalıdır). Pek çok otizmi olan çocuk bu denemeler sayesinde işaret etmeyi öğrenmiştir. İşaret etme, iletişimin temel basamaklarından biridir. İşaret etme geliştikten sonra çocuğun ne demek istediği daha kolay anlaşılır. Dil gelişimi için ilk yapılacaklar anlamasının gelişmesini sağlamaktır. Bunun için, basit komutları, tutarlı olarak yerine getirtmeye çalışmak gerekir. “Otur”, “ver, “aç”, “kapıyı kapat”, “annene ver”, “annene elmayı ver” gibi. Komutun yakın mesafeden verilmesi, tercihen tam arkasında durarak verilmesi gereklidir. Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, verilen her komutu yardımla da olsa mutlaka sonlandırılmasıdır. Verilen komutların hiç birinin boşa gitmemesi gerekir. Anlamayı geliştirme için, komutlara uyma denemelerinin yanısıra, taklitle ilgili denemeler de yapılmalıdır. Ayna karşısında beden hareketleri yapmak ayrıca, ağız açma kapatma, dil çıkarma, değişik dil hareketleri v.s. denemeleri de çocuğun dil gelişimine katkıda bulunur. Birinci adım istediği şeyi işaret etmesi ve ses çıkarması, ikinci adım ise, istediği nesnenin adına benzer bir ses çıkarmasını sağlamaktır. Otizmi olan çocuklarla çalışırken, özen gösterilmesi gereken noktalardan birisi, çocukların kendi haline bırakılmamasıdır. Bu çocuklar, kendi hallerinde kalırlarsa, diğer çocuklar gibi zamanı kullanamazlar, bunun yerine otistik uğraşlarıyla uğraşırlar. Otizmi olan çocuklar için günlük program yapmak şarttır. Yineleyici davranışlar (Stereotipiler) otistik çocukların hemen çoğunun, el sallama, elinde bir şey sallama, dönme, zıplama, bir hat boyunca koşma, elini kolunu ısırma gibi yineleyici davranışları (stereotipileri) vardır. Bu davranışlar, en dayanıklı otistik belirtilerden biridir. Çocuklar yineleyici davranışlarını yaptıkları zaman bu davranışı birlikte tekrarlayarak oyun haline dönüştürmeye çalışmak, birlikte el ele tutup zıplama, dönme gibi kısa süreli işe yarayabilir. Çoğu herhangi bir şeyi birlikte yapmaktan hoşlanmadığı için kısa sürede vazgeçerler. Ancak kendi başına kalınca ya da fırsatını bulunca gene yaparlar. Stereotipilerin sıklığı, çocuk etrafının farkına vardıkça, becerilerini geliştirdikçe, hoşlandığı başka şeyler ortaya çıktıkça ve zamanı iyi değerlendirildikçe azalır. Otizmi olan çocukların ilk ilişki, oyun kurma aşamasından sonra, süratle özel eğitime + kreşe başlamaları gerekir. İlişki kurma sağlanmadan eğitimden yeterince yararlanamazlar. Otistik Bozukluğu çocuklar için mevcut düzenlemeler nelerdir? Bir çok mevcut kanun, yönetmelik ya da genelge, bu teşhisin konulması durumunda çocuğun bir an evvel eğitime başlatılmasını, sosyalleştirilmesini ve ailenin kalkındırılmasını destekleyici yöndedir. Doğru ve erken teşhis, vakit kaybetmeden yönlendirme ve bilinçlendirme yapılması, Otistik Bozukluk ve benzeri durumlarda esastır. TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ “Hayat sağlıkla güzeldir” Merkez Hastane (Beştepe) Ek Bina-1 (Çankaya) OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUKLARI TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ “Hayat sağlıkla güzeldir” Ek Bina-2 (Demetevler) ÇOCUK ERGEN PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUKLARI Çocuğum Otistik Bozukluğu olan bir çocuk mu? Bir çocuğun otizm açısından değerlendirilmesine gerek olup olmadığını anlamak için anne-babalar, öğretmenler ve çocuğa birincil bakım verenlerin (nine, dede, bakıcı vs.) çocukta arayabileceği ve tespit edebileceği durumlar vardır. Aşağıdaki “kırmızı alarm” olarak kabul edilebilecek belirtiler varlığında, çocuğun otizm açısından derhal bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir. • İsmiyle seslenince size tepki vermiyorsa • Birisi ona güldüğünde gülümsemiyorsa (sosyal gülümsemesi yoksa) • Zayıf göz teması kuruyorsa • Ne istediğini anlatamıyorsa • Dil gelişimi ve konuşması gecikmişse • Daha önceden birkaç kelime veya ses çıkarabiliyorken artık bunları yapamıyorsa • Basit yönergeleri izleyemiyorsa • Sanki duymuyormuş gibi davranıyorsa • Küçük sesleri bile duyabilmesine rağmen çoğu şeyi duymuyor gibi tepkisizse • Sanki kendi dünyasındaymış gibi görünüyorsa • İşaret etmiyor veya güle güle manasında el sallamıyorsa • Oyuncaklar ile nasıl oynanacağını bilmiyorsa • Bazı eşyalarla ve durumlarla aşırı uğraşıp diğerleri ile hiç ilgilenmiyorsa • Eşyalarını kimseyle paylaşmıyorsa (getirip vermiyor ya da kimseye göstermiyorsa) • Kendi yaşıtlarına ilgisiz, kayıtsız davranıyorsa • Diğer çocuklarla sosyal bir ilişki başlatamıyorsa • İnsanlarla uyum sağlayamıyorsa • Diğer çocuklara göre ilgilendiği şeyler kısıtlıysa • Dışarıdan bakıldığında garip gelen davranış şekilleri gösteriyorsa (el çırpma, kanat çırpma, sallanma gibi) • Parmak ucunda yürüyorsa • Nesnelere, oyuncaklara veya belli sırayla yapılan davranışlarda (örneğin mutlaka pantolonunu giymeden önce çorabını giymek gibi) ısrar ediyorsa • Zamanının büyük kısmını bir şeyleri kendince sıraya dizmek veya koymak ile uğraşıyorsa • Yoğun ve şiddetli öfke nöbetleri yaşıyorsa, aşırı tepkiler gösteriyorsa Bir hekim çocuğu ne zaman otizm açısından değerlendirmeli? Bebek ve çocuklarla ilişkili branşlarda çalışan tüm hekimler okul öncesi her sağlıklı çocukta ve bebekte rutin gelişimsel tarama muayenelerini yapmak zorundadırlar. Bu taramalarda doktorun normal gelişimle ilgili soracağı sorular çocuk gelişimiyle ile ilgili özel ölçümlere imkân tanımalıdır. Bu soruların ayrıntıları “kırmızı alarm” listesinde sıralanmıştı. ‘’Diğer çocuklarla kucaklaşır mı veya görmesi için kaldırdığınız bir nesneye dikkatini verebilir mi?’’ gibi soruları doktorunuz size sorabilir. Doktorunuz sorular neticesinde çocukta herhangi bir sorun fark ederse, bunu hemen otizmin değerlendirmesinde önemli bulgu olarak dikkate almak durumundadır. Eğer doktor çocuğunuzun otizm ve benzeri bozukluklar açısından bir risk taşıdığını düşünürse daha spesifik testlerle değerlendirmesi amacıyla, bu konuda uzman bir hekime yönlendirmelidir. Çocuk Ergen Psikiyatristleri diğer bozuklukları ayırt ederek otizme spesifik değerlendirmeleri uygulayacaktır. Bunların ardından Otizm Spektrum Bozukluklarının kesin tanısının konulması ve ayrıntılı incelenmesi aşamalarına geçilir. Çocuklar genellikle ne zaman otizm bulgularını gösterir? Zayıf göz teması, benzetmelerle veya taklit ile (mahsusçuktan) oynanan oyunları oynamaması, iletişim kurmada gecikme ve ortak dikkat problemleri gibi ciddi belirtiler 18 aylıkken fark edilebilir. Otistik çocuk- lar ortak dikkati sıklıkla sağlayamazlar. Ortak dikkatin önemli bir aşaması, çocuğun ilgilendiği bir şeyi işaret etmesi veya başka bir yol kullanarak bir başkasının da onu görmesini sağlamaya çalışmasıdır. Çocuğa erken tanı konulması önem taşır. Ne yazık ki otizm tanısının konulduğu ortalama yaş, 3 yaş civarıdır. Ebeveynler ve doktorlar, bir çocuk 2 yaşını geçmesine rağmen halen konuşmuyorsa problem olabileceği konusunda dikkatli olmalıdır. Yapılan çalışmalar, Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocukların bir kısmında regresyon (gerileme) olarak isimlendirilen bir durum görüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu durum, önceden kazandığı dil becerisi, oyun oynama veya sosyal yeteneklerin durması ya da geri gitmesi manasına gelir. Gerileme genellikle 1 ve 2 yaşları arasında ortaya çıkar. Teşhis konulduktan sonra aileler nasıl yaklaşmalıdır? Otizmi olan çocuklarla çalışırken birinci adım çocukla ilişki kurmaktır. Çocukla ilişki kurarken temel yaklaşım eğer çocuğun yeğlediği bir ilişki ya da oyun varsa, öncelikle onun seçilmesi, onun sürdürülmesidir. Otizmi olan çocukların çoğu ilişki aramaz, kendi başına yineleyici davranışlar yapar. İlişki kurmanın bir reçetesi olmamakla beraber, ilişki kurmanın yolları çeşitli oyunlardan geçer. Birinci adım oyuncaklar olmadan oyna-
© Copyright 2024 Paperzz