GİRİŞ
Öğretmenlik mesleğine başladığı ilk iki yılda ortaokulda İngilizce Öğretmeni olarak görev
yapan Hakan öğretmen mesleğinin ikinci yılının sonunda, başka bir şehre atanmak istemiş ve
belirlediği ildeki okullardan ilkokul – ortaokul ayırt etmeden tercihte bulunmuştur. Tercihlerin
açıklanmasıyla birlikte Hakan öğretmenin bundan sonra artık bir ilkokulda İngilizce
öğretmeni olarak çalışacağı belli olmuştur. İki yılda, ortaokulda ağırlıklı olarak sekizinci ve
yedinci sınıfın derslerine giren Hakan öğretmen öğrencileriyle daima sıcak bir iletişimde
bulunmuş, onlarla karşılıklı espriler yapmış, branşının daha çok sevilmesi için onlarla yabancı
diziler, şarkılar, müzik grupları hakkında konuşarak okulun en çok sevilen öğretmenlerinden
biri haline gelmiştir. Fakat şimdi Hakan öğretmenin önünde zor bir meydan okuma durumu
vardır. O sene daha ilk kez uygulamaya konulan ikinci sınıflara İngilizce dersi öğretimi
konusunda ilginç bir tecrübe yaşayacaktır. Daha önce böyle bir deneyimi ne kendisi ne de
çevresindeki öğretmenler yaşamadığı ve üniversitede gördüğü derslerden biri olan “Çocuklara
Yabancı Dil ” dersinde bu kadar küçük seviyedeki çocuklara inilmediği için onu yabancısı
olduğu çok zor bir görev beklemektedir. Çoğu 7 yaşında olan, yazmayı dahi yeni öğrenen
hatta hala öğrenmeye çalışan bu minik öğrenci grubuna İngilizceyi nasıl öğretecektir.
Bu koşullar altında ilk dersine çıkan Hakan öğretmen, yaşadığı gerginliği gizlemeye
çalıştığı sahte gülümsemesiyle çocuklara selam vererek derse başlamış, daha sonra kendisini
tanıtarak şimdi sıra sizde diyip sözü çocuklara bırakmıştır. Sırayla kendilerini tanıtmaya
başlayan çocuklardan daha biri ikisi geçmişken, bir anda bir minik öğrenci sırası kendisine
geldiğinde sessizce beklemiş. Bunun üzerine Hakan öğretmen daha dersin başındaki bu ilk
problemde sıcak davranıp “burada hepimiz arkadaşız bak yabancı yok” tarzında kendince
sevimli cümleler kurmuş ama bu çocuğun ağlamasıyla sonuçlanmıştır. Bunun ardından Hakan
öğretmen, genel anlamda yaşadığı sorunun, zannettiğinin çok üstünde olduğunun farkına
varmıştır. Hakan öğretmen başta kendini, sonra ise dersini sevdirerek hedeflediği eğitim
seviyesine öğrencilerini nasıl ulaştırabilecektir. Kendisini bu konuda yetersiz ve çaresiz
hisseden Hakan öğretmenin imdadına o sırada okula gelen Denetmen Ahmet Bey yetişecektir.
Ahmet Bey kırklı yaşlarda olan, daima kendini geliştirmeyi amaç edinmiş bir denetmendir.
Ahmet Bey okula yalnız gelmemiş bir diğer denetmen Hasan Bey de okula denetim yapmak
üzere gelmiştir. Hakan Öğretmen ise Ahmet Bey’e yaşadığı durumu özetleyerek yardım
istemiştir.
1. Gözlem Öncesi Görüşme
Ahmet Bey bu isteği seve seve kabul etmiş ve konunun detaylarını konuşmak için beraber
okulunun kantinine gitmişler. Burada Ahmet Bey ikişer tane çay simit alıp daha sıcak bir
ortamın oluşmasını sağlamıştır. Gergin olduğu her halinden belli olan Hakan öğretmen ise
Ahmet Bey’in bu jesti karşısında gerginliğini atmıştır. Yaşadıklarını anlatmaya başlayan
Hakan öğretmenin karşısında onu dikkatlice dinleyen bir denetmen vardı. Sonuçta iki taraf da
bir gözlem yapma konusunda anlaşmışlar.
2. Gözlem
Ahmet Bey Hakan öğretmenle beraber sınıfa girmiş ve ders boyunca yaşananları
gözlemlemiştir. Derse güzel bir ısınma aktivitesi ile başlayan Hakan Öğretmen daha sonra
öğrencilerin öğrenmeleri gereken bazı kelimeleri tahtaya yazmış, bunları defterlerine
yazmalarını istemiş ve bunun ardından da bu kelimelerle ilgili çeşitli oyunlar ve boyamalar
yaparak dersi sonlandırmıştır.
3. Çözümleme ve Strateji
Ahmet Bey, gözlemleri sonucunda çocukların öğretmenlerine karşı bir sevgi beslediğini
ama buna rağmen derse karşı oluşan korkuları nedeniyle çekingen davrandıklarını saptamış.
Bunun yanı sıra yaşları gereği yazma konusunda sıkıntı yaşamaları da öğrendikleri kelimeleri
yazmalarını zorlaştırıyor olduğunu tespit etmiştir.
4. Gözlem Sonrası Görüşme ve Denetim Görüşmesi
Bu ilk görüşmede Ahmet Bey, Hakan öğretmeni ders boyunca sergilediği performans
nedeniyle tebrik etmiştir. Yaptırdığı aktiviteleri eğlenceli ve etkili bulmuştur. Not aldığı
defterinden bakarak tüm her şeyi aktarmıştır.
5. Görüşme Sonrası Çözümleme ve Son Görüşme
Yeterlik, bireyin görevleriyle ilgili rollerini amaçlarına uygun olarak yerine getirebilmesi
için sahip olması gereken bilgi, beceri ve tutumlardır (Bursalıoğlu, 1975, 21). Kısa bir ifade
ile, bireyin rollerini oynayabilmesi için sahip olması gereken güçtür (Taymaz, 1997, 44). Bu
doğrultuda bakıldığında Ahmet Bey, öğretmenin bu ders konusunda yeterliliğe sahip
olduğunu belirtmiştir. Bunun yanı sıra kendi deneyimlerini de aktararak Hakan öğretmenin
yüksek lisans yapma hususundaki heyecanını artırmış ve onda bir coşku uyandırmıştır.
Ders ile ilgili tespitlerini de öğretmene aktaran Ahmet Bey ikinci sınıftaki öğrencilerine
kelime yazdırma uygulamasını yapmamasını tavsiye ederek, onların kelimeleri bu yaştayken
görme ve işitmelerinin daha önemli olduğunu vurgulayıp bu kelimelerle ilgili bazı dinleme
aktiviteleri önermiştir. Son olarak, Ahmet Bey Hakan öğretmene onu daha çok geliştireceğine
inandığı Prof. Dr. Üstün Dökmen’in “Küçük Ağacın Eğitimi” adlı kitabını hediye edip kendi
numarasını da vererek istediği her zaman kendisini arayabileceğini belirtmiştir.
KAYNAKÇA
1-BURSALIOĞLU, Ziya. Eğitim Yöneticisinin Yeterlikleri. Ankara. 1975
2 -TAYMAZ, Haydar. Eğitim Sisteminde Teftiş, Kavramlar, ilkeler, Yöntemler. Ankara. 1997