TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

MOLLA CEZERI
de bir mescid yaptırmıştır. Bursa'da inşa
ettirdiği Molla Arap Camii , XVIII. yüzyıl
sonlarına kadar faaliyet göstermişse de
civarındaki yerleşimin dağılması yüzünden harap kalmıştır. 1271 'teki depreminin ardından Vali Ahmed Vefik Paşa tarafından etrafına Tatar muhacirleri yerleştirilerek tamir edilip ibadete açılmıştır
(Beli ğ , naşirin notu, s. I 95- I 96) . Bugün
merkez Yıldırım ilçesinde kendi adıyla anı­
lan mahallede bulunan ve aslının dokuz
kubbeli olduğu belirtilen yapı 1953 yılın­
da iki kubbeli olarak yeniden inşa edilmiştir.
Eserleri. 1. Teh~ibü'ş-Şemô'il ii men
bi-ekmeli'l-feZô'il. Tirmizi'nin Şemô'ilü 'n-nebi'sinin ihtisar edilip yeniden düzenlenmesiyle meydana gelen eser Sultan ll. Bayezid'e ith af edilmiş­
tir (Süleymaniye Ktp ., Laleli , nr. ı 547) z.
el-Makö.şıd ii fezô'ili'l-mesôcid. ll. Bayezid'e ithaf edilen kitap yedi bölümden
oluşmaktadır (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 344 7) . 3. Erba'une ]J.adişen. Yine
ll. Bayezid'e ithaf edilen ve çeşitli konularda kırk hadis içeren eserde bunlarla
ilgili bazı ayet! ere ve hikayelere de yer verilmiştir(Süleymaniye Ktp ., Esad Efendi,
nr. 431 ). 4. Erba'une ]J.adişen. Yukarıda­
ki eserin devamında yer alan ve girişinde
bu esere atıfta bulunulan bu kırk hadis
risalesinde ezberlenmesi kolay, veciz, biri
tekrar olmak üzere kırk iki hadis bir araya getirilmiştir. s. es-Sedôd ii fazli'lcihôd (Süleymaniye Ktp ., Ayasofya, nr.
J:ıaşşa'llö.hu
ve'l-kader adıyla (GAL Suppl., ll, 642)
ona nisbet ettiği eser ( Ragı b Pa ş a Ktp ..
nr. 1459). Şeyhülislam Alaeddin Arabl'ye
ait olup Fatih Sultan Mehmed döneminde tartışma konusu yapılan Sadrüşşeria ' ­
nın et-Tavzi]J. adlı kitabındaki hüsün ve
kubuh meselesine dair mukaddemat-ı erbaa üzerine yazılmış bir haşiyedir.
BİBLİYOGRAFYA :
Taşköprizade, eş-Şe~a'i~. s. 413-416; Radıy­
yüddin İbnü'I-Hanbell. Dürrü ' 1-(ıabeb f1 tarfl]i
a'y ani fjaleb ( n şr. Mahmud H amed ei -FahuriYahya Zeke ri yya Abba re ı. Dımaşk 1973, 11/1, s.
31 , 50-51 , 165-168, 233-236 ; Mecdl, Şekaik
Tercümesi, s. 373, 411-415; Muhyi-i Gülşeni.
Menakıb, s . 224; Atai. Zeyl-i Şekaik, s. 26-28,
359, 442; Keşfü ';;-;;unun, ı, 515, 864; ll, 982,
1060, 1363, 1989, 2031; Beliğ. Güldes te, naşi·
ri n notu , s. 193-196; İbnü'I-Gazzi, Dfuanü '/-İs·
lam ( nşr. Seyy id Kesrevi Ha san ). Beyrut 1411 /
1990, IV, 14 7; Sicill-i Osman i, IV, 1 ll; Brockelmann. GAL, ll , 431; Supp/. , 11, 642 ; Hediyyetü 'l·'arif1n , ı , 51 O; ll , 234; Zirikli. el·A'lam, VII ,
208 ; Kehhale . Mu'cemü 'l-mü'ellif1n , Xl, 81-82;
Hasan Turyan. Bu rsa Euliyaları ue Tarihi Eser·
leri, Bursa 1982, s. 311-312; Kazım Baykal , B ur·
sa ue Anıt/arı , İstanbul 1982, s. 130-131; Kamil
ei-Gazzi. /'lehrü '? -?e h eb [i tarfl]i fjaleb ( nş r.
Mah mud F a huri- Ş e vk i Şa a s). Dımaşk 1412/
1992, lll , 188-189; Bursa Ansiklopedisi, İstan·
bul 2002 , lll, 1172.
Iii
ı
L
ı
(bk.
CAMI
CAMI, Abdurrahman) .
MOLLA
(--="~
198 5)
Kaynaklarda Molla Arap'ın Sultan Kayıtbay'a takdim ettiği , fürCı-i fıkıhtan Dürer ve gurer'in meselelerini kapsayan
en-Nihôye, Hidô.yetü'l-'ibôd ilô sebi- .
li'r-reşôd ile Mevlidü'n-nebi adlı eserleri yanında özellikle kimyaya dair çok sayıda risalesinin bulunduğu da kaydedilir.
Brockelmann'ın Risôle ii mes'el eti'l-cebr
MOLLA
TAHSİN ÖZCA N
CAMI
ı
_j
ı
51.. )
İbnü'I -Hacib'in
Arap gramerine dair
ei -Kiifiye'sine Abdurrahman - ı Cami'nin
(ö. 898/ 1492)
ei-Fevtndü 'i -iiya'iyye adıyla yazdı ğ ı ,
ancak daha çok şarihin
lakabıyla tanınan şerh
L
(bk. el-KAFİYE) .
_j
MOLLA CEZERi
Şe yh
L
Ahmed b. Muhammed ei-Cezer!
(ö. 1050/ 1640)
Mutasawıf
ve
şair.
_j
X. (XVI.) yüzyılın ikinci yarısında Cizre'de doğduğu tahmin edilmektedir. VI (XII)
veya IX. (XV.) yüzyıl gibi daha erken dönemlerde yaşadığı ileri sürülmüşse de
eserinde Cizre Beyliği Emlri lll. Şeref
Han ' ı (ö . 1027/1618) zikretmesi, Fakih-i
Tayran'ın onunla 1031'de (ı 622) müşaa­
rede bulunması (Sadini. s. 45-46, 220) ve
Şeyh Ahmed-i Hani'nin (ö. ı ı ı 9/ 1707 ) kendisine atıfta bulunması (Mem ü Zin, s. 16)
bu görüşlerin yanlışlığını kanıtlamakta­
dır. Şiirlerinde kendi adını Ahmed olarak
yazmış. divanının bazı yazma nüshaları­
nın başında babasının adı Muhammed
şeklinde kaydedilmiştir. Genellikle "molla" kelimesinin karşılığı olan "Mela", bazan da " aşk ve sevgi okiarının hedefi" anlamındaki "Nişanl" mahlaslarını kullanmış , fakat daha çok Molla Cezerl (Mela-yi
Cizlri) diye şöhret bulmuştur.
Ana dili Kürtçe'nin bütün lehçelerinden
Arapça, Farsça ve Türkçe bilen Molla Cezerl'nin çeşitli şehirleri ve müslüman
toplulukların ı zi kretmesi ve bazı fıkıh
eserlerine atıfta bulunması onun medrese kültürüne de sahip bulunduğunu gösterir. Fakih-i Tayran ' ın Cezerl'nin ölümü
üzerine yazdığ ı bir beytin (Sa dini, s. ı 9,
ı 49 ı ebced hesabıyla 1050 ( 1640) yılını
vermesi (Ma c Kenzie, s. I 28- I 29; Herekol
Azizan. sy. 3311941 J, s. 812) onun vefat
tarihini ortaya çıkarmaktadır. Kabri. ders
verdiği Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin alt
katında olup ziyaretgah haline gelmiştir.
başka
Molla Cezerl'ye dair bu bilgiler, hakkın­
da şiirler yazdığı Cizre beyinin ll. Şeref mi
(Emir Şere f b. Bedr) yoksa lll. Şeref mi
(Emi r Şeref b. Abd al) olduğu konusundaki ka rı şıkl ı ğa da ( Yaş ı n. s. I I 8- ı 20) a çık­
lık getirmektedir. Cezerl'nin 1505 yılında
Cizre'yi Akkoyunlular'dan alan ll. Şeref'i
görmüş olmas ı mümkün değildir. Bu sebeple onun "ey şehinşah-ı muazzam" diye
hitap ettiği emlrin 1005'te ( 1597) hayatta bulunan (Şeref Han, s. 166) lll. Şeref
olduğu anlaşılmaktadır.
Molla Cezeri'nin
kabrinin
b ulun du ğ u
Cizre'deki
Kı rmı zı Medrese
Bazı kaynaklarda Molla Cezerl'nin öğ­
rencisi olarak Fakih-i Tayran'ın adı geçmekteyse de birbirlerini tanıyan bu iki
zat arasında hocalık-talebelik münasebetinin bulunduğuna dair kesin bilgi yoktur. Hakkari yöresinde doğup Eruh ve Cizre medreselerinde yetişen ve asıl adı Mu-
241
MOLLA CEZERT
hammed olan Fakih-i Tayran 'ın Kürtçe yaSen'an adlı manzum eseriyle (nşr. M. B. Rudenko, Moskova 1965;
Stockholm 1986) bazı şiirleri mevcuttur
(Sadlnl, s. 111-264). Öteyandan Cizre Beyliği prenslerinden Emir imadüddin'in de
"üstat" diye hitap ettiği Cezeri'yle dostluğunun bulunduğu anlaşılmaktadır (Ahmed b. Muhammedel-Buhtl ez-Zivingl, s.
zılmış Şeyl].-i
895, 913).
Cezeri'nin bilinen eseri 114 şiirden meydana gelen Kürtçe mürettep divanıdır.
Eserde muhtemelen Cezeri'nin öğrencile­
ri veya takipçilerinden olan "Lağar" mahlaslı bir şairin yaptığı tahmis de yer alır.
Divanın sonuna ilave edilen tek Arapça
şiir Fatih Sultan Mehmed dönemi şairle­
rinden Sursalı Ahmed Paşa'ya aittir. Şiir­
lerin çoğu gazel, bir kısmı kaside ve çok
azı terciibend tarzında kaleme alınmıştır.
Hatız-ı Şlrazl'nin tesirinde kaldığı açıkça
görülen Cezerl eserine Şlrazi'nin divanın­
daki ilk gazele nazire ile (terbl') başlar ve
nazımda onun şiirlerine ihtiyaç bırakma­
dığını öne sürer (Dfvan, s. 1-2, 27).
Molla Cezerl'nin üstün şiir kabiliyeti mütercim ve şarihleri tarafından vurgulanmış. hatta edebiyatta Molla Cami. İbnü'l­
Farız ve Fuzüli ile mukayese edilmiş. tasawufta Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye
benzetilmiştir (Ahmed b. Muhammed elBuhtl ez-Zivingl, s. "c"; Hejar, s. 11-12) .
Divanda felsefi estetik, ilahi aşk, tasavvuf ve sevgi temaları ön plandadır. Sevgi
ve güzellikle ilgili bütün tasvirler yalnızca
ilahi boyutun keşfedilmesine yönelik olup
görünürdeki güzelliklere Allah'ın tecellisi
olduğu için değer verilmiştir. Sevgiliye kavuşma uğruna çekilen eziyetler maneviyatı güçlendiren lutufve ihsanlardır. Metafizik ve derunl içeriği, yoğun teşbih ,
temsil, kinaye ve istiareleri dolayısıyla
eserin dili ağır sayılmakla birlikte fikir ve
kikatlerin inceleme konusu yapılamaya ­
cağını. sadece izah edilebileceğini, varlı­
ğın sırlarının cedelle çözülemeyeceğini
vurgular (a.g.e., s. 33). Ona göre akıl her
girişimde geri çekilip aczini itiraf etmiş.
sınırlı akıl yürütme kapasitesiyle yarat ı cı­
ya ulaşan bir kimse görülmemiştir (a.g.e.,
s. 47). Milrifetin kaynağının kalp olduğu­
nu belirten Cezerl yaratılışın m ana ve derinliğini anlamayan kimseye şaşırdığını,
vehim perdesinden sıyrıldıkları takdirde
insanların var oluştaki işaretleri ve kai natı kuşatan ulühiyyet güneşini farkedebileceklerini ileri sürer (a.g.e. , s. 34-35,
46, 88) . Molla Cezeri ayrıca Cengiz Han ve
Timur'un bölgede yaptıkları zulümlere
temas eder (a.g.e., s. 2, 58, 76).
Cezerl divanının çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları mevcuttur (iü Ktp.,
FY, nr. 40; Bodleian Library, MS, Asiat.
Misc. d. nr. 2; Marburg Staatsbibliothek,
MS, Or., Ouart., nr. 1131 ). Eserin ilk defa
Martin Hartmann tarafından tıpkıbasımı
yapılmış
(Der kurdische Divan des Schech
Ahmed, Berlin 1904), ardından M. Şefi k
Arvasl yeni bir baskısını gerçekleştirmiş­
tir (İstanbul 1338). Kadri Cemi! Paşa'nın
Hawar dergisinde (35-57. sayı lar) kısmen
tefrika ettiği eserin sonraki baskıları (Erbil 1964; Kahire, ts.) yanında Sadık Sahaeddin Amed! tarafından ilmi neşri yapıl­
mıştır (Bağdat 1977). Eseri Zeynelabidin
Zinar Latin harflerine aktarmış (istanbul,
ts .), K. R. Eyyübl geniş bir mukaddimeyle
birlikte Rusça'ya çevirmiş (St. Petersburg
1994). Arif Zerevan da tashih ve transkripsiyonunu yapmıştır (Stockholm 2004 ).
Divan üzerine çeşitli şerhler de yazıl ­
Bunlar arasında Molla Abdüsselam Naci'nin Arapça ve Abdürrahim Vastani'nin Türkçe yazma halindeki şerhlemıştır.
mesajları açıktır.
Döneminin Cizre emirine övgülerde
bulunmakla birlikte Cezerl yöneticilerin
yardımiarına önem vermediğini, zira Allah ' ın bir tek inayetini kainatın bütün
mal ve mülküne değişmeyeceğini söyler
(Divan, s. 30) Vahdet-i vücüd görüşünü
benimseyen Cezerl (a.g.e., s. 95). damlaların denizde ve harflerin bir satırda birleşmesi gibivarlıktabir bütünlüğün kendini gösterdiği ve görünüşteki farklılıkla ­
rın aldatıcı olduğu üzerinde durur. Ayrı­
ca zaman kavramının gerçekliğini kabul
etmeyip ktcternde ezel ve ebedin aynı olduğunu ileri sürer ( a.g.e., s. 46, 157). Cezer! aşk ilmi olarak nitelediği derunl ha-
242
Molla
Cez eri
divanının
ilk iki sayfası
(Ali Goral
özel
kitaplığı)
riyle Ahmed b. Muhammed el-Buhti ezZivingi'nin iki ciltlik Arapça ve "Hejar"
takma adıyla Abdurrahman Şerefkendl' ­
nin Kürtçe matbu şerhleri sayılabilir (bk.
bibl.) . Divandaki bir şiire Şeyh Ramazan
adlı bir şair tarafından tesdls (Ahmed
b. Muhammed el-Buhtl ez-Zivingi, s. 717,
925-939), bazı bölümlerine Abdüsselam
Naci ve eski Cizre müftüsü Mahmut Bilge
tarafından tahmisler (Abdülkerim Özervarlı özel kitaplığı) yazılmış. Abdürrahim
Zapsu eserin istanbul baskısının sonuna
Cezeri hakkında manzum bir methiye
eklemiştir. Cezeri'ye ait olup divanda yer
almayan bazı şiirler de yayımlanmıştır
(a.g.e., s. 844-924; Abdürraklb Yusuf, s.
16-20) . Molla Cezerl hakkında Ferhad Şa ­
keli tarafından Uppsala Üniversitesi'nde
bir doktora tezi hazırlanmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA :
Molla Cezerı. Divan, Kahire, ts. (Darü'l-kitabi'l-Arabl); a.mlf .. Der Kurdische Divan ( nşr.
M. Hartmann). Berlin 1904, neşredenin girişi,
s. V-Xl; a.mlf.. Divan Gazeli (tre. K. R. Eyyubi).
St. Petersburg 1994, tercüme edenin girişi, s. 538; Ahmed b. Muhammed ei-Buhtl ez-Zivingl.
el-'İ~dü '1-ceuheri {i şerf:ıi Diuani'ş-şeyl]i'l-Ceze­
ri, Kamışlı 1378/1959; Ahmed Paşa Divanı (haz.
Ali Nihat Tarlan). Ankara 1992 (sayfa numarasız
tıpkı basım eki); Taşköprizade. eş-Şe~a'i~. s.
93, 200-201; Şeref Han. Şerefname (tre. M .
Emin Bozars lan). İstanbul1990, s. 135-168; A.
Jaba, Recueil de noticeset recits Kurdes, St.
Petersburg 1860, s. 8-11; Sicill-i Osmani, lll,
138; Ahmed-i Hani, M em ü Zin, Halep 1947, s.
16; Alaeddin Seccadl. Meju-yi Edebi-yi Kürdi,
Bağda d 1952, s. 155; D. N. Mac Kenzie. "Mala-e
Jizrl and Faql Tayran", Yadname-yi İrani-yi Minorsky (nşr. Mü etebil Minavi- Trec Efşar). Tahran 1348, s. 125-130; Kemal Fuad. Kurdische
Handschriften, Wiesbaden 1970, s. 116-117;
Abdürrakib Yusuf. Diuana Kurmanc1, Necef
1971, s . 16-42, 122 - 136; Ak. "Malaye )izri".
DOL, lll, 115 - 116; Hejar [Abdurrahman Şerefken­
dl]. Divan-i 'Arif-i Rabbani Şeyh Ahmede Ci-
MOLLA ÇELEBi KÜLLiYESi
zfrf, Tahran 1361,
Giriş,
s. 3-24; Nazmi Sevgen,
Doğu
ve Güneydoğu Anadolu'da Türk Bey likleri, Ankara 1982, s. 52-60; Abdullah Yaşın.
Bütün Yönleriyle Cizre, 1baskı yeri yok[ 1983
(Yücel
Matbaası).
s . 115-122; Mehmed Uzun,
Destpeka Edebiyata Kurdf, istanbul 1992, s.
10-11, 1Ol; Tahsin ibrahim ed-DCısiki. el-Medl]a/li-diraseti'l-edebi'l-Kürdf, [baskı yeri yok[
1413/1993 (Cem'iyyetü ulemai Kürdistan). 1,
124-154; Said Nursi, Sözler: Risale-i Nur Külliyatı, istanbul 1996, 1, 86-88; Ferhad Shakeli,
"The Kurdish Qasida", Qasida Poetry in Islami c
Asla and A(rica: Class i cal Traditions and Modern Meanings (ed. Stefan Sperl- Christopher
Shackle). Leiden 1996,1, 327-338;Aydoğan Demir, "Osmanlı Döneminden Bir Kesit : XVI. Yüzyıl Sonlannda Cizre", Hz. Nuh 'tan Günümüze
Cizre Sempozyumu (haz M. Sait Özervar lı). istanbul 1999, s. 73-86; M. Xalid Sad1n1, Feqiye
Teyran, istanbul 2003, s. 19, 45-46, 111-264;
Herekol Azizan [Celadet Ali Bedir-Xan]. "Klasiken me", Hawar, sy. 33, Şam 1941, s. 810818; Thomas Bois, "Coup d'oeil sur la literature
Kurde", e/-Meşrik, XLIX/2, Beyrut 1955, s. 201239; a.mlf .. "Kurds " , EJ2 (ing.). V, 482; Orhan
Cezmi Tuncer, "Mardin-Cizre Kırmızı Medrese",
VD, X 1I 973), s. 425-434; V. Minorsky, "Kürtler", İA, VI, 113.
M. SAiT ÖzERYARLI
liiJ
ı
MOLLA ciVEN
ı
(bk. CİVEN).
L
ı
_j
MOLLA ÇELEBi
ı
(bk. MUHYİDDİN MEHMED ŞAH).
L
_j
MOLLA ÇELEBi KÜLLiYESi
İstanbul Fındıklı'da
L
günümüze sadece camisi ulaşabilmiş
XVI. yüzyıla ait külliye.
_j
Kuruluşunda cami, mektep ve hamamdan meydana gelmiş olan külliyeye sonradan bir darülhadis eklenmesi düşünül­
müşse de gerçekleşmemiştiL Banisi. kayınvalidesi divan şairi Hubbl Hatun'dan
dolayı Hub bl Maliası veya Molla Çelebi olarak da tanınan Anadolu kazaskeri Mehmed VüsCıll Efendi'dir. Ankara'da Vakıflar
Genel Müdürlüğü'nde bulunan (nr. 624)
992 (1584) tarihli vakfiyesiyle eserleri hakkında bilgi veren tezkirelerdeki kayıtlar­
dan anlaşıldığına göre cami ve hamam
Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.
Caminin batısında yer alan külliyenin hamam ı 1957'de yol genişletme çalışmaları
sırasında ortadan kaldırılmış. son cemaat yerinin önünde Sadrazam Koca Yusuf
Paşa'nın 1201'de ( 1786-87) yaptırdığı sebil de yerinden sökülerek biraz ilerideki
Kabataş iskelesi önüne monte edilmiştir.
Hamam kitabesinin kaynaklardaki metninde yer alan bir kelimenin farklı imlasından (hamamın-hamamını) dolayı ebced hesabı ile ayrı tarihler çıkarılsa da,
"Görenler ol makam-ı dil- küşanın dedi tarihin 1 Leb-i deryada seyran eyle hammamını monlanın" beyti 969 (1561-62) yılını
vermektedir. Cami de bu tarihte veya hemen sonra tamamlanmış olmalıdır.
Cami. Mimar Sinan'ın yalın bir denemesi olarak literatüre geçen ve Fındıklı
Camii adıyla da bilinen yapı altı destekli
camiler grubuna girmektedir. Ana ku b be
kuzey yönü hariç beş yarım ku bbe ile yanIara doğru genişletilmiş. mihrap önünde
yer alan yarım ku bbe ise diğerlerine oranla daha derin olduğundan mihrap bölümü
dışarıya taşırılmıştır. Harime girişi sağ­
layan cümle kapısı mihrap ekseninde ve
dıştan basık kemerli, içten dikdörtgen
şeklinde mermer sövelidir. 11,80 m . çapındaki kubbeyi taşıyan altı payeden güneyde yer alan iki tanesi mihrap nişinin
köşelerine yerleştirilmiştir. Doğu ve batı ­
daki payeler yarım sekizgen, kuzeyde yer
alan iki paye sekizgen kesitli olup serbest
şekilde bulunmaktadır. Kuzeydeki iki paye dışında diğerleri altıgen kasnaklı kubbeyi dıştan destekleyen. üzerieri küçük
kubbelerle örtülü birer ağırlık kulesiyle
yapının dışında son bulur. Eteğinde on
yuvarlak kemerli pencere bulunan dıştan
altıgen kasnaklı ana kubbe kuzey hariç
beş yönde yarım kubbelerle yaniara doğru
genişletilmiştir. Alt yapıdan yarım kubbelere geçişler pandantiflerle, mihrap yönündeki yarım kubbede ise mukarnaslarla sağlanmıştır. Ayrıca kubbe eteğin­
de diğerlerinden farklı üç adet yuvarlak
kemerli pencere bulunmaktadır. Bu bö-
Iüm deki oldukça sade alçı mihrap mukarnaslı bir yaşmağa sahiptir. İki yanında ise
altlı üstlü pencerelerden başka dikdörtgen çerçeveli. mermer söveli birer niş
mevcuttur. Kuzeyde serbest olarak duran iki paye ile kuzey duvarı arasında bir
açıklık vardır. Bu bölüm iki yanda birer
yarım tonoz, ortada ise payeleri birleşti­
ren sivri kemerin diğer kemeriere göre
daha geniş ele alınması ile kapatılmıştır.
Kemer içini dolduran duvar yüzeyi revzenlidir. Böylece yapı kuzeye doğru geniş­
letilmiş ve bu bölüme altlı üstlü ahşap
mahfiller yerleştirilmiştir. üst kat mahfiline geçiş. dışta son cemaat yerinde minare çıkışının simetrisi durumunda olan
basık kemerli kapıdan sağlanmaktadır.
Ayrıca içten geçişi bulunan minarenin
basamaklarından mahfi! seviyesinde ayrılan koridorun arkasından yine basık kemer li bir açıklıkla üst kat mahfiline ulaşı­
lır. Caminin iç mekanında alt kat pencerelerinin üstleri. üst kat pencerelerinin
çevresi, yarım kubbeler, kemerler. pandantifler ve ana kubbenin içi son yıllarda
yenilenirken mavi, kırmızı, sa rı, beyaz
renkli bitkisel motifler süslü kalem işle­
riyle bezenmiştir. Camide mevcut ahşap
minber XIX. yüzyıldan kalma olup kabarık bitkisel süslemeleri yaldızlı. diğer kı­
sımlar yağlı boyalıdır. Son yıllarda yapı­
lan vaaz kürsüsünün hiçbir özelliği yoktur. Mimar Sinan çağının bütün sadeliği­
ni bünyesinde toplayan cümle kapısı iki
renkli taşın alternatif biçimde kullanılma­
sı ile oluşan basık kemerli. mermer sövelidir. Silmelerle hareketlendirilmiş olan
kapının dikdörtgen mermer alınlığı boş
bırakılmış ve üste dikdörtgen açıklıklı bir
pencere yerleştirilmiştir. Girişin iki yanın­
daki dikdörtgen pencerelerden alt katta-
Molla Çelebi
Camii
ve içinden
bir görünüş
243