Tip 2 Diyabette Kardiyovasküler Riski Azaltmada En Uygun Oral Antidiyabetik Ajan Hangisidir? Güncel ve Kapsamlı Çalışmaların Işığında Bir Derleme ÖNSÖZ ÖNSÖZ Tip 2 diyabette kardiyovasküler hastalık (KVH) riski iki-dört kart artmıştır. Diabetes mellitusta koroner arter hastalığı (KAH) riski belirgin olarak yüksektir. Genel populasyonda KAH prevalansı %2-4 arasında iken, diyabetik hastalarda bu oranın %55’e kadar çıktığı bildirilmiştir. KVH diyabetik hastalarda en önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Tip 2 diyabetiklerde ölümlerin %80’inden makrovasküler komplikasyonlar sorumludur ve bunların da %60’ı koroner kalp hastalığından kaynaklanmaktadır. Diyabetik hastalarda KAH daha ciddidir. Çoklu damar hastalığı, sol ana damar hastalığı, difüz ve distal tutulum daha sıktır. Miyokard infarktüsünün kısa ve uzun dönem mortalitesi iki üç kat daha yüksektir. Perkütan koroner girişim ve koroner arter baypas grefti daha az başarılı olmaktadır. Tip 2 diyabetik hasta populasyonunda yapılmış en büyük glisemik kontrol çalışması olan “The UK Prospective Diabetes Study (UKPDS)”de yoğun tedavi edilen grupta mikrovasküler komplikasyonlarda anlamlı bir düşüş sağlanmış, buna karşılık miyokard infarktüsü riskinde istatistiksel anlamlılığa ulaşmayan sınırlı bir düşüş olmuştur. UKPDS’nin fazla kilolu kohortunda ise metformin ile miyokard infarktüsü ve diyabetle ilişkili ölümlerde anlamlı bir düşüş gözlenmiştir. UKPDS, yeni tanı konulan Tip 2 diyabetiklerde yapılan bir çalışmadır. Buna karşılık UKPDS katılımcılarından farklı olarak daha uzun süreli (ortalama 8-11 yıl) Tip 2 diyabeti olup, bilinen KVH veya multipl kardiyovasküler risk faktörü olan hastalarda yapılan ACCORD, ADVANCE, VADT gibi çalışmalarda, yoğun glisemik kontrol ile KVH riskinde anlamlı düşüş sağlanmamıştır. 2012 yılında yayımlanan hasta odaklı yaklaşımın ön planda olduğu son ADA-EASD ortak bildirgesinde, hiperglisemi tedavisinde kardiyovasküler risk azaltılmasının majör bir hedef olarak göz önünde bulundurulması önerilmiştir. Bu çalışmada, etkin bir oral antihiperglisemik ajan olan pioglitazonun kardiyovasküler riskin azaltılmasındaki rolü gözden geçirilmiştir. Prof. Dr. Mustafa Araz Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi İç Hastalıkları ABD Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları BD Diyabetik kişilerin, diyabeti olmayanlara oranla (diyabetik hastaların, diyabetik olmayanlara göre) iki kattan daha fazla miyokard infarktüsü (Mİ) geçirme olasılığına sahip oldukları bilinmektedir. Ayrıca, Tip 2 diabetes mellitus (T2DM) olan ve daha önceden Mİ hikâyesi olmayanların, daha önceden Mİ hikâyesi bulunan ve T2DM olmayan hastalarla benzer Mİ riskine sahip oldukları gösterilmiştir (1). Bunun yanı sıra T2DM hastalarında Mİ prognozunun diyabetik olmayanlardan daha kötü olduğu bilinmektedir. Birleşik Krallık Prospektif Diyabet Çalışması [The UK Prospective Diabetes Study (UKPDS)]’nın bir alt grup analizinde, diyabetik hastalarda fatal ve nonfatal Mİ arasında risk faktörlerindeki farklar incelenmiş ve T2DM’de Mİ’nin fatal olma riskinin artan hemoglobin A1c (HbA1c) miktarıyla yükseldiği gösterilmiştir (2). En az bir Mİ geçirmiş olan T2DM hastalarında eğer eşlik eden dislipidemi, arteriyel hipertansiyon veya koroner arter hastalığı varsa kardiyovasküler risk daha da artmaktadır (3). Tüm bu nedenlerle diyabet ve kardiyovasküler hastalık hikâyesi olan hastaların tedavisi özellikle önemlidir. Mevcut rehberler, hipergliseminin (glukoz düşürücü ilaçlarla), dislipideminin (statinlerle), hipertansiyonun [anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri veya anjiyotensin II reseptör blokerleriyle] tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle kardiyovasküler risk faktörlerinin agresif yönetimini önermektedir. Glisemik kontrolün iyi yapılması mikrovasküler komplikasyonları (retinopati, nefropati gibi) belirgin olarak azaltır. Oysa iyi bir glisemik kontrol tek başına makrovasküler komplikasyonları veya tüm nedenlerden ölümleri azaltmada yeterli olmamaktadır. 2012 yılında yayımlanan hasta odaklı yaklaşımın ön planda olduğu son Amerikan Diyabet Birliği [American Diabetes Association (ADA)]-Avrupa Diyabet Çalışma Birliği [European Association for the Study of Diabetes (EASD)] ortak bildirgesinde, hiperglisemi tedavisinde kardiyovasküler risk azaltılmasının majör bir hedef olarak göz önünde bulundurulması önerilmiştir (4). İyi bir glisemik kontrol sağlamanın yanında makrovasküler komplikasyonları da önleyebilen bir oral antidiyabetik ajan, kalp hastalığı olan T2DM hasta grubunda öncelikli tercih olacaktır. Bu amaçla çok sayıda geniş çaplı araştırma yürütülmüştür. Mevcut çalışmada, literatürdeki konuyla ilgili önemli çalışmaların bir özeti yer almaktadır. Bir thiazolidinedion olan pioglitazon, T2DM tedavisinde kabul görmüş bir oral tedavi ajanıdır ve günümüzde kardiyovasküler riski azaltmada en uygun molekül olarak karşımıza çıkmaktadır. Pioglitazon periferik dokularda ve karaciğerde insülin duyarlılığını arttırarak etkili olur ve HbA1c değerlerinde yaklaşık %1-1,5 düşüş sağlar. Ayrıca, pioglitazonun yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) kolesterol, trigliseridler ve düşük dansiteli lipoprotein (LDL) “Bu çalışmanın hekimlere ulaştırılması Bilim İlaç’ın desteği ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın içeriği hiçbir şekilde sponsor ile ilişkilendirilemez.” 1 partikül büyüklüğü üzerine pozitif etkilere sahip olduğu bilinmektedir. (5-10). Bunların yanında pioglitazonun inflamasyon ve endotelyal disfonksiyona katılan mediyatörlerin düzeylerini düzenleme gibi faydalı antiaterojenik özellikleri olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır (11). PROactive Makrovasküler olaylardaki PROspektif pioglitAzone Klinik Araştırmaları [Prospective Pioglitazone Clinical Trial in Macrovascular. Events (PROactive)] çalışması, pioglitazonun T2DM’li hastalarda aterosklerozun progresyonu üzerine olan etkilerini inceleyen önemli bir çalışmalar dizisidir. Thiazolidinedion kullanarak toplam mortalite ve makrovasküler morbiditedeki azalmayı inceleyen ilk büyük prospektif çalışma olması bakımından önem arz etmektedir. Kısaca özetlemek gerekirse PROactive çalışması ile; • İlk kez bir prospektif çalışmada pioglitazon ile glukoz düşürücü ilaç tedavisinin makrovasküler olayları önleyebildiği gösterilmiştir. • Tip 2 diyabetik yüksek riskli hastalarda pioglitazon tüm nedenli mortalite, nonfatal Mİ ve inme, bileşik sonlanım noktasını azaltmıştır. PROactive çalışmasının bulguları incelendiğinde çalışmaya katılan hastalarda tüm nedenlere bağlı mortalite, nonfatal Mİ (sessiz Mİ hariç) veya inme gibi temel ikincil sonlanım noktalarını, plasebo grubuna kıyasla pioglitazon grubunda daha az sayıdaki hasta yaşamıştır ve aradaki fark anlamlı bulunmuştur. Bu hastaların oranının Kaplan-Meier tahmini hesaplandığında %16’lık bir risk azalması vardır ve bu risk azalması p=0,027 düzeyinde anlamlıdır. “Daha Önce İnme Geçiren ve Geçirmeyen Tip 2 Diyabetik Hastalarda Pioglitazonun Etkileri” başlıklı PROactive 04 (12) çalışmasının sonuçları, pioglitazonun fatal ve nonfatal inme sonlanım noktaları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı düşüş sağladığını göstermiştir (p=0,0085). Yapılan Kaplan-Meier analizinde %47’lik bir risk azalması saptanmıştır. İnme ve nonfatal inme riskinde sağlanan bu düşüş birçok statin çalışmasından daha belirgindir. T2DM’li ve daha önceden Mİ geçirmiş olan 2.445 hastada pioglitazonun tekrarlayan Mİ’ye etkisini analiz eden PROactive 05 çalışmasının “post-hoc” açıklayıcı analizleri; pioglitazonun sessiz Mİ hariç fatal/nonfatal Mİ (risk azalması=%28; p=0,045), bileşik kardiyak sonuç noktası [nonfatal Mİ (sessiz Mİ hariç), koroner revaskülarizasyon, akut koroner sendrom (ACS) veya kardiyak ölüm; risk azalması=%19; p=0,034] ve ACS (risk azalması=%37; p=0,035) üzerine anlamlı düzeyde faydalı etkileri olduğunu ortaya koymuştur (13). PROactive 05 çalışmasının anahtar bulguları şu şekilde özetlenebilir: • Hiperglisemi, dislipidemi ve hipertansiyon tedavisinde mevcut ilaçlara pioglitazon eklenmesi T2DM ve Mİ hastalarında tekrarlayan fatal/nonfatal Mİ sonuç noktası riskini %28 azaltmaktadır (p=0,045). Olay oranlarının Kaplan-Meier tahminleri üç yılda pioglitazon grubunda 2 %5,3, plasebo grubunda ise %7,2 olmuştur. • Pioglitazon ile tedavi edilen bu yüksek riskli hastalarda ACS’nin önlenmesinde anlamlı fayda sağlamıştır (riskte %37 azalma; p=0,035). • Ek olarak, bir bileşik kardiyak sonlanım noktasındaki (nonfatal Mİ, koroner revaskülarizasyon, ACS ve kardiyak ölüm) riskte %19 anlamlı azalma saptanmıştır (p=0,034). • Pioglitazon tedavisi HDL kolesterol ve trigliseridde iyileşmelerle sonuçlanmıştır. Sonuç olarak; bu büyük prospektif çalışmanın T2DM’li ve geçmiş Mİ hikâyesi olan yüksek riskli alt grup hastalarının analizinde, pioglitazon tekrarlayan Mİ ve diğer ciddi kardiyovasküler olayların riskini azaltmada etkili bulunmuştur. Hâlihazırda PROactive çalışmasına katılıp bunu tamamlayan hastaların 10 yıllık çok-merkezli Avrupa takip çalışması, pioglitazon içeren ürünler için “Risk Değerlendirme Planı”nın bir parçası olarak devam etmektedir. On yıllık takip verileri Temmuz 2015 tarihinden itibaren toplanacaktır. Altı yıllık takip sonuçlarını içeren çalışma yayımlanmıştır (14). Bu çalışmanın sonuçlarına göre birinci olarak, pioglitazonun olumlu makrovasküler etkisinin ilaç kesildiğinde ortadan kalktığı; ikinci olarak, ilacın kesilmesinden altı yıl sonra, yerleşmiş makrovasküler hastalığı olan yüksek riskli hastalarda üç yıla kadar pioglitazon maruziyetiyle ilişkili uzun dönem makrovasküler güvenlik sorunları olmadığı gösterilmiştir. Bu takip çalışması sırasında pioglitazon ve plasebo grupları arasında herhangi bir malignite frekansında fark saptanmamıştır. Bu uzun dönem ara takip verileri, PROactive’de pioglitazonla görülen azalmış bileşik makrovasküler morbidite ve mortalite sonuçlarının devam edilen pioglitazon tedavisi olmaksızın altı yıllık takip süresinde sebat etmediğini öne sürmektedir. Pioglitazon ne zaman alınmış olursa olsun, belirgin makrovasküler yarar göstermiştir ve bu sonuçlar onun iyi uzun dönem kardiyovasküler güvenlik profilini desteklemektedir. PROactive çalışmasının sonuçları pioglitazonun atreroskleroz üzerindeki etkilerini karotid intima/medial kalınlık (intima/medial thickness-IMT) ve koroner aterom hacimlerinin intravasküler ultrason ile değerlendiren iki büyük ve önemli çalışma ile desteklenmiştir. CHICAGO çalışması (15) T2DM hastalarında glimepirid ile tedavi edilen grupta IMT değerlerinde progresyon varken, pioglitazon ile tedavi edilen grupta IMT değerlerinin artmadığını göstermiştir. Aynı şekilde PERISCOPE çalışmasında (16) aterom hacmi glimepirid tedavisi ile progresyon gösterirken, pioglitazon tedavisi ile ilerlememiştir. Tüm bu bulgular pioglitazonun aterom plakları düzeyinde de kardiyovasküler faydalarını işaret etmektedir. Hem PROactive hem CHICAGO hem de PERISCOPE çalışmalarında pioglitazonun glisemik kontrolün yanı sıra trigliseridleri azaltıcı, HDL kolesterolü arttırıcı olumlu etkileri saptanmıştır. Tüm bu bulgular pioglitazonun T2DM tedavisinde kardiyovasküler korunma için önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. UKPDS, “UK General Practice Research” ve ADVANCE İzlem Çalışması T2DM tedavisi konusunda yapılmış en önemli ve kapsamlı çalışmalardan biri olan UKPDS çalışması, genel olarak metformin kullanımını sülfonilüre, insülin veya konvansiyonel diyet ve hayat tarzı değişiklikleri tedavileri ile karşılaştıran bir çalışma olarak karşımıza çıkmaktadır. UKPDS’nin kilo fazlalığı bulunan 342 kişilik bir hasta alt grubunda yapılan retrospektif bir alt analizinde, metformin kullanımıyla kardiyovasküler hastalık ve toplam mortalitede anlamlı bir azalma olduğu gösterilmiştir (17). UKPDS, metforminin kardiyovasküler riski azalttığı yönündeki bu olumlu etkiyi gösterebilen tek kapsamlı çalışma olarak literatürde yer almaktadır. Birleşik Krallık’ta T2DM hastalarında oral antidiyabetiklerin kardiyovasküler hastalıklar ve tüm sebeplerden mortalite riskini araştıran, 91.521 hastayı ve 1990-2005 yılları arasındaki tüm verileri değerlendiren Tzoulaki ve ark.nın retrospektif kohort çalışmasının sonuçlarına bu noktada kapsamlı bir yer ayırmak uygun olacaktır (18). Çalışmada izlenen toplam 91.521 T2DM hastasında 3.588 Mİ, 6.900 konjestif kalp yetmezliği (KKY) ve 18.548 tüm nedenlerden mortalite gözlenmiştir. Hastaların kullanmış olduğu oral antidiyabetiklere göre sonuçlar incelendiğinde; • Metforminle karşılaştırıldığında birinci veya ikinci kuşak sülfonilüreler tüm nedenlere bağlı mortalite riskinde anlamlı artmış riskle (%24-61 arasında) ilişkili bulunmuştur (p<0,001). • İkinci kuşak sülfonilüreler KKY için %18-30 arasında artmış risk ile ilişkilidir (p=0,01 ve p<0,001). • Thiazolidinedionlar Mİ riski ile ilişkisiz bulunurken, metforminle karşılaştırıldığında pioglitazon tüm nedenlere bağlı mortalitede %31-39 arasında anlamlı bir risk azalması ile ilişkili bulunmuştur (p=0,02 ve p<0,001). • Thiazolidinedionlar arasında pioglitazon ile karşılaştırıldığında rosiglitazon tüm nedenlere bağlı mortalitede %34-41 arasında daha yüksek riskle ilişkilidir (p=0,14 ve p=0,01). Tzoulaki ve ark.nın bu geniş çalışmasının bulguları göreceli olarak merforminle mukayese edildiğinde sülfonilürelerin istenmeyen risklere daha fazla sahip olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Sülfonilürelerin güvenliğiyle ilgili ilk endişeler “University Group Diabetes Study” tarafından ortaya atılmış ve bu, tolbütamit kullanıcıları arasında artan rakamlarda kardiyovasküler hastalıklardan mortalitenin gösterilmesiyle doğrulanmıştı (19). Literatürde yer alan diğer gözlemsel çalışmalarda da istikrarlı olarak (20, 21), metforminin aksine sülfonilüre kullanıcılarından %43 tüm nedenlere bağlı mortalite oranı ve %70 kardiyovasküler hastalıktan mortalite oranı rapor edilmiştir. Sülfonilürelerin K ATP kanalı düzenleyici etkisi pankreatik beta hücrelerinde insülin sekresyonunu desteklerken, kardiyak miyositlerde ve vasküler düz kas hücrelerinde K ATP kanallarının inhibisyonu, miyokardiyumu iskemik zarardan koruyan bir mekanizma olan iskemik ön koşullanmayı hasara uğratır (22). Bu mekaniz- ma sülfonilürelerin kardiyovasküler riski azaltan bir etki sergileyememelerinden sorumlu tutulabilir. Bu hipotezi destekler şekilde, “Action in Diabetes and Vascular Disease Preterax and Diamicron MR Controlled Evaluation (ADVANCE)” ve çok yakın zamanda yayımlanan takip (23) sonuçlarına göre; uzun süredir T2DM olan hasta grubunda, ortalama 4,5 yıllık perindoprilindapamid ile kan basıncı düşürücü tedavi tüm nedenlere bağlı mortalite ve kardiyovasküler mortalitede azalan fakat anlamlı bir fayda ile sonuçlanırken, bir sülfonilüre olan glikazid MR tedavisi ile sağlanan ortalama beş yıllık yoğun glisemik kontrolün ölüm veya majör makrovasküler olaylar bakımından hiçbir uzun dönemli fayda sağlamadığı saptanmıştır. Tzoulaki ve ark. çalışmalarında ayrıca, tüm nedenlere bağlı mortalitede pioglitazonun metformine göre daha az riskle ilişkili olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu sonuçlarla benzer şekilde Genovese ve ark.nın pioglitazon ile metforminin kardiyovasküler risk belirteçleri üzerine etkilerini karşılaştırdıkları çok-merkezli, çift-kör, randomize klinik çalışmalarında da pioglitazonla tedavi edilen grupta metformin grubuna göre CRP düzeylerinde anlamlı (p=0,04) azalma, ortalama açlık glukoz düzeylerinde anlamlı azalma (-27 mg/dL’ye karşın -9 mg/ dL ile p=0,01), serum insülin (p=0,014), homeostatik model değerlendirmesi (HOMA) (p=0,015) ve E-selektin (p=0,01) düzeylerinde anlamlı azalma olduğu saptanmıştır (24). Ortalama glikozile hemoglobin (HbA1c) düzeyleri başlangıca göre 16. haftada her iki tedavi grubunda da azalmıştır (pioglitazon grubunda -%0,4; metformin grubunda -%0,2; p=0,36). Bu çalışmada da gözlendiği gibi pioglitazon tedavisi ile izlenen sistemik ve vasküler inflamatuar yanıt belirteçlerindeki olumlu değişiklikler, pioglitazonun T2DM hastalarındaki olumlu aterotrombotik etkisini metforminle karşılaştırıldığında da ortaya koymaktadır. RECORD, ADOPT ve DREAM Tzoulaki ve ark.nın çalışmalarının bir diğer önemli bulgusu da yine pioglitazonun rosiglitazona kıyasla daha tercih edilir risk profiline sahip olduğudur ki, bu bulgu literatürde bu konudaki diğer büyük çalışmaların bulgularını destekler nitelikte ortaya konmuştur. “Rosiglitazon Evaluated for Cardiovascular outcomes in Oral agent combination therapy for type 2 Diabetes (RECORD)”, rosiglitazonun metformin ya da sülfonilüre ile kombinasyonuyla, metformin ve sülfonilüreyi kardiyovasküler hastalıklar açısından karşılaştıran, Tip 2 diyabetik 4.447 hastada yapılan bir çalışmadır. Bu çalışmanın güncel analizlerinde, 5,5 yıllık takibin sonunda kardiyovasküler vakalardan mortalitede primer son hedefler ve bir kardiyovasküler sebepten hastaneye başvurma riskleri iki grup arasında birbirine yakın bulunmuşken (25), RECORD, ADOPT ve DREAM çalışmalarının önceki meta-analizi (26) ve konu ile ilgili tüm küçük deneylerin geçici analizlerinin sonuçlarını da kapsayan daha ileri bir meta-analiz (27) rosiglitazonun artan Mİ ile bağlantılı olduğunu tekrar göstermiştir [olasılık oranı=1,33; %95 güven aralığı (GA)=1,02’den 1,72’ye). 3 Oral antidiyabetikler arasında görece yeni bir grup olan DPP-4 inhibitörlerinin de T2DM hastalarında kardiyovasküler riskler üzerine etkileri de günümüzde araştırılmaktadır. Frederich ve ark.nın (28) yayımladıkları retrospektif bir çalışma, DPP-4 inhibitörlerinden saksagliptin tedavisinin kardiyovasküler morbidite ve mortalite üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Bu çalışmanın pek çok sınırlaması olmakla birlikte sonuçlar saksagliptinin artmış kardiyovasküler risk taşımadığı, hatta belki minimal anlamsız avantajlar sunabileceği yönündedir. Öte yandan Scirica ve ark., yakın zamanda “Circulation” dergisinde yayımlanan ve 16.492 hastanın 2,5 yıllık takip sonuçlarını kapsayan çalışmalarında saksagliptin ile tedavi edilen hastalarda plaseboya oranla daha fazla kalp yetmezliğinden hospitalizasyon bildirmiş, (sırasıyla 289 hasta; %3,5’e karşın, 228 hasta; %2,8; HR=1,27; %95 GA=1,07-1,51; p=0,007) bu artmış riskin yüksek natriüretik peptid düzeylerine sahip olan ve önceden geçirilmiş kalp yetmezliği veya kronik böbrek yetmezliği bulunan hasta grubunda en yüksek olduğunu belirtmiş- lerdir (29). Bu çalışmada saksagliptin ile kardiyovasküler riskte anlamlı bir azalma gözlenmemiş, buna karşılık bir artış da olmamıştır. Koroner kalp hastalığı risk faktörleri açısından bakıldığında DPP-4 inhibitörlerinin kan basıncında küçük fakat anlamlı azalmalar oluşturarak olumlu etkiler sunabileceğine dair bulgular vardır. DPP-4 inhibitörlerinin kardiyovasküler riskler üzerindeki etkileri konusunda hâlihazırda çalışmalar sürmektedir. Sonuç olarak, tüm bu bilgilerin ışığı altında kardiyovasküler riski yüksek T2DM hastalarında, kardiyovasküler riskleri azaltma yönündeki etkisini karşılaştırmalı klinik çalışmalar ile kanıtlamış olan pioglitazon, bu grup hastalarda en uygun seçenek olarak değerlendirilebilir. Bilinen kardiyovasküler hastalığı olan veya multipl kardiyovasküler risk faktörü olan, thiazolidinedion kullanmasına engel durum olmayan hastalarda pioglitazon etkin bir glisemik kontrol ve kadiyovasküler risk azalması sağlayacak uygun bir oral antihiperglisemik ajan olacaktır. Kaynaklar 1.Haffner SM, Lehto S, Rönnemaa T, Pyörälä K, Laakso M. Mortality from coronary heart disease in subjects with type 2 diabetes and in nondiabetic subjects with and without prior myocardial infarction. N Engl J Med 1998;339(4):229-34. 2.Stevens RJ, Coleman RL, Adler AI, Stratton IM, Matthews DR, Holman RR. Risk factors for myocardial infarction case fatality and stroke case fatality in type 2 diabetes: UKPDS 66. Diabetes Care 2004;27(1):201-7. 3.Moejko-Pastewka B, Tatoń J, Haczyński J, Strojek K, Ametov AS, Milicevic Z. Retrospective analysis of cardiovascular outcomes in patients with type 2 diabetes mellitus after the first acute myocardial infarction. Acta Diabetol 2003;40 Suppl 2:S354-7. 4.Inzucchi SE1, Bergenstal RM, Buse JB, Diamant M, Ferrannini E, Nauck M, Peters AL, Tsapas A, Wender R, Matthews DR; American Diabetes Association (ADA); European Association for the Study of Diabetes (EASD). Management of hyperglycemia in type 2 diabetes: a patient-centered approach: position statement of the American Diabetes Association (ADA) and the European Association for the Study of Diabetes (EASD). Diabetes Care. 2012 Jun;35(6):1364-79. 5.Betteridge DJ, Vergès B. Long-term effects on lipids and lipoproteins of pioglitazone versus gliclazide addition to metformin and pioglitazone versus metformin addition to sulphonylurea in the treatment of type 2 diabetes. Diabetologia 2005;48(12):2477-81. 6.Charbonnel B, Schernthaner G, Brunetti P, Matthews DR, Urquhart R, Tan MH, et al. Long-term efficacy and tolerability of add-on pioglitazone therapy to failing monotherapy compared with addition of gliclazide or metformin in patients with type 2 diabetes. Diabetologia 2005;48(6):1093-104. 7.Derosa G, Cicero AF, Gaddi A, Ragonesi PD, Fogari E, Bertone G, et al. Metabolic effects of pioglitazone and rosiglitazone in patients with diabetes and metabolic syndrome treated with glimepiride: a twelve-month, multicenter, double-blind, randomized, controlled, parallel-group trial. Clin Ther 2004;26(5):744-54. 8.Lawrence JM, Reid J, Taylor GJ, Stirling C, Reckless JP. Favorable effects of pioglitazone and metformin compared with gliclazide on lipoprotein subfractions in overweight patients with early type 2 diabetes. Diabetes Care 2004;27(1):41-6. 9.Peters Harmel AL, Kendall DM, Buse JB, Boyle PJ, Marchetti A, Lau H. Impact of adjunctive thiazolidinedione therapy on blood lipid levels and glycemic control in patients with type 2 diabetes. Curr Med Res Opin 2004;20(2):215-23. 10.Schernthaner G, Matthews DR, Charbonnel B, Hanefeld M, Brunetti P; Quartet [corrected] Study Group. Efficacy and safety of pioglitazone versus metformin in patients with type 2 diabetes mellitus: a double-blind, randomized trial. J Clin Endocrinol Metab 2004;89(12):6068-76. 11.Staels B. PPARγ and atherosclerosis. Curr Med Res Opin 2005;21(Suppl 1):S13-20. 12.Wilcox R, Bousser MG, Betteridge DJ, Schernthaner G, Pirags V, Kupfer S, et al; PROactive Investigators. Effects of pioglitazone in patients with type 2 diabetes with or without previous stroke: results from PROactive (PROspective pioglitAzone Clinical Trial In macroVascular Events 04). Stroke 2007;38(3):865-73. 13.Erdmann E, Dormandy JA, Charbonnel B, Massi-Benedetti M, Moules IK, Skene AM; PROactive Investigators. The effect of pioglitazone on recurrent myocardial infarction in 2,445 patients with type 2 diabetes and previous myocardial infarction: results from the PROactive (PROactive 05) Study. J Am Coll Cardiol 2007;49(17):1772-80. 14.Erdmann E, Song E, Spanheimer R, van Troostenburg de Bruyn AR, Perez A. Observational follow-up of the PROactive study: a 6-year update. Diabetes Obes Metab 2014;16(1):63-74. 15.Davidson MH, Beam CA, Haffner S, Perez A, D’Agostino R Sr, Mazzone T. Pioglitazone versus glimepiride on coronary artery calcium progression in patients with type 2 diabetes mellitus: a secondary end point of the CHICAGO study. Arterioscler Thromb Vasc Biol 2010;30(9):1873-6. 16.Komiyama N. [PERISCOPE (Pioglitazone Effect on Regression of Intravascular Sonographic Coronary Obstruction Prospective Evaluation) trial]. Nihon Rinsho 2011;69 Suppl 9:331-5. 17.Effect of intensive blood-glucose control with metformin on complications in overweight patients with type 2 diabetes (UKPDS 34). UK Prospective Diabetes Study (UKPDS) Group. Lancet 1998;352(9131):854-65. 18.Tzoulaki I, Molokhia M, Curcin V, Little MP, Millett CJ, Ng A, et al. Risk of cardiovascular disease and all cause mortality among patients with type 2 diabetes prescribed oral antidiabetes drugs: retrospective cohort study using UK general practice research database. BMJ 2009;339:b4731. 19.Meinert CL, Knatterud GL, Prout TE, Klimt CR. A study of the effects of hypoglycemic agents on vascular complications in patients with adult-onset diabetes. II. Mortality results. Diabetes 1970;19:Suppl:789-830. 20.Simpson SH, Majumdar SR, Tsuyuki RT, Eurich DT, Johnson JA. Dose- responserelation between sulphonylurea drugs and mortality in type 2 diabetes mellitus: a population-based cohort study. CMAJ 2006;174(2):169-74. 21.Johnsen SP, Monster TB, Olsen ML, Thisted H, McLaughlin JK, Sørensen HT, et al. Risk and short-term prognosis of myocardial infarction among users of antidiabetic drugs. Am J Ther 2006;13(2):134-40. 22.Engler RL, Yellon DM. Sulphonylurea KATP blockade in type II diabetes and preconditioning in cardiovascular disease: time for reconsideration. Circulation 1996;94(9):2297-301. 23.Zoungas S, Chalmers J, Neal B, Billot L, Li Q, Hirakawa Y, et al; the ADVANCE-ON Collaborative Group. Follow-up of Blood-Pressure Lowering and Glucose Control in Type 2 Diabetes. N Engl J Med 2014;371(15):1392-406. 24.Genovese S, De Berardis G, Nicolucci A, Mannucci E, Evangelista V, Totani L, et al. Effect of pioglitazone versus metformin on cardiovascular risk markers in type 2 diabetes. Adv Ther 2013;30(2):190-202. 25.Home PD, Pocock SJ, Beck-Nielsen H, Curtis PS, Gomis R, Hanefeld M, et al. Rosiglitazone evaluated for cardiovascular outcomes in oral agent combination therapy for type 2 diabetes (RECORD): a multicentre, randomised, open-label trial. Lancet 2009;373(9681):2125-35. 26.Nissen SE, Wolski K. Effect of rosiglitazone on the risk of myocardial infarction and death from cardiovascular causes. N Engl J Med 2007;356(24):2457-71. 27.Psaty BM, Furberg CD. The record on rosiglitazone and the risk of myocardial infarction. N Engl J Med 2007;357(1):67-9. 28.Frederich R, Alexander JH, Fiedorek FT, Donovan M, Berglind N, Harris S, et al. A systematic assessment of cardiovascular outcomes in the saxagliptin drug development program for type 2 diabetes. Postgrad Med 2010 ;122(3):16-27. 29.Scirica BM, Braunwald E, Raz I, Cavender MA, Morrow DA, Jarolim P, et al; for the SAVORTIMI 53 Steering Committee and Investigators.Heart Failure, Saxagliptin and Diabetes Mellitus: Observations from the SAVOR-TIMI 53 Randomized Trial. Circulation. 2014 Sep 4. pii: CIRCULATIONAHA. 114.010389 Dr. Deniz Akagündüz Akgül Medikal Proje Direktörü Dr. Serra Menekay Öncel Dış İlişkiler Medikal Danışmanı Bu çalışmanın yayın hakkı Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye aittir. Yayımlanan yazılar, resim, şekil ve tablolar, yayımcının yazılı izni olmadan kısmen veya tamamen herhangi bir vasıta ile basılamaz, çoğaltılamaz. Bilimsel amaçlarla (kaynak göstermek kaydıyla) özetleme ve alıntı yapılabilir. Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. çalışmada yayımlanan metot, ürün ya da işlemlerin uygulama ya da kullanımlarından doğabilecek zararlardan, reklamlardaki ürün ya da hizmetin değer ve kalitesiyle reklamcı tarafından sunulan iddialardan sorumlu değildir. BASILDIĞI YER-BASIMCI-YAYIMCI Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Türkocağı Caddesi, No:30 06520 Balgat-Ankara/TÜRKİYE Tel:+90 312 286 56 56 Faks: +90 312 220 04 70 e-posta: [email protected] web: www.turkiyeklinikleri.com 4 Basıma veriliş tarihi: Ekim 2014 Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Dr. Mehmet Battin Akgül Yönetim Yeri: Türkocağı Caddesi, No: 30 06520 Balgat-Ankara/ TÜRKİYE Tel: +90 312 286 56 56 Faks: +90 312 220 04 70 e-posta: [email protected] web: www.turkiyeklinikleri.com www.pioglitazon.com
© Copyright 2024 Paperzz