T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MİKROBİYOLOJİ VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Prof. Dr. Metin OTKUN HASTANE KÖKENLİ ESCHERİCHİA COLİ İZOLATLARINDA GENİŞLEMİŞ SPEKTRUMLU BETA-LAKTAMAZLAR (Uzmanlık Tezi) Dr. Şermin MERİÇ YAPAR EDİRNE-2007 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimimde ve tez çalışmamda yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı başkanı sayın hocam Prof. Dr. Metin Otkun’a, sayın hocalarım Prof. Dr. Murat Tuğrul’a, Doç. Dr. Müşerref Otkun’a, Doç. Dr. Nermin Şakru’ya, Doç. Dr. Şaban Gürcan’a, Doç. Dr. Neşe Kuloğlu’na, Akış’a, Doç. Doç. Dr. Dr. Figen Muzaffer Eskiocak’a, laborant Metin Alkan ve diğer laboratuvar personeli arkadaşlarımın tümüne, Dr. Çiğdem Karagöl ve diğer asistan arkadaşlarıma teşekkür ederim. İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ ............................................................................................. 1 GENEL BİLGİLER ........................................................................................... 3 GRAM NEGATİF BAKTERİLERDE BETA-LAKTAM DİRENCİ............................ 3 BETA-LAKTAMAZLAR……………………………………………………………….. 3 GENİŞLEMİŞ SPEKTRUMLU BETA-LAKTAMAZLAR 8 DNA DİZİ ANALİZİ…………………………………………………………………….. 17 GEREÇ VE YÖNTEMLER ............................................................................. 20 BULGULAR ....................................................................................................... 32 TARTIŞMA ....................................................................................................... 45 SONUÇLAR ....................................................................................................... 55 ÖZET .................................................................................................................. 57 SUMMARY ....................................................................................................... 59 KAYNAKLAR ................................................................................................... 61 EKLER 3 SİMGE VE KISALTMALAR bp : Base pair CLSI : Clinical and Laboratory Standarts Institute ÇDST : Çift disk sinerji testi DNA : Deoksiribonükleik asit dNTP : Deoksinükleotid trifosfat EDTA : Etilen diamin tetra asetik asit GSBL : Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz Hİ : Hastane infeksiyonları IRT : Inhibitor resistant TEM IEF : Isoelectric focusing MHA : Müller-Hinton agar MHB : Müller-Hinton broth MİK : Minimum inhibitör konsantrasyonu PZR : Polimeraz zincir reaksiyonu pI : İzoelektrik nokta TBE : Trizma baz-borik asit-Etilen diamin tetra asetik asit TE : Trizma baz-Etilen diamin tetra asetik asit 4 GİRİŞ VE AMAÇ Hastane infeksiyonları (Hİ)’nın, yol açtığı mortalite ve morbidite ile hasta, toplum ve sağlık ekonomisi açısından önemli bir sorun olduğu bilinmektedir (1). Hastaların hastaneye başvurduğu dönemde inkübasyon döneminde olmayan, hastaneye başvurularından 48-72 saat sonra gelişen veya taburcu olduktan sonraki 10 gün içinde ortaya çıkabilen infeksiyonlar Hİ olarak adlandırılırlar. Değişik çalışmalarda Hİ görülme sıklığının %3,1-14,1 arasında değiştiği tespit edilmiştir (2). Ülkemizde de total sürveyans yapılan az sayıda hastanede %5 civarında oranlar saptanmıştır (3). Hİ etkenleri ve direnç profilleri ülkeler, hastaneler ve hatta aynı hastanenin değişik birimleri arasında bile farklılıklar gösterebilmektedir (4). Escherichia coli Hİ’de önemli bir etkendir. Üriner sistem infeksiyonlarının en sık ve nozokomiyal sepsislerin %15’inin etkenidir. E.coli’nin neden olduğu diğer infeksiyonlar arasında cerrahi alan infeksiyonları, intraabdominal abseler, peritonit ve pnömoni sayılabilir (5). Hastane kökenli E.coli izolatlarında direnç problemi giderek büyümektedir. Betalaktam antibiyotiklere karşı direnç gelişmesinde beta-laktamaz enziminin yapımı, penisilin bağlayan proteinlerin yapısında değişiklik ile antibiyotiklerin bağlanmasının engellenmesi ve bakteri içine antibiyotik girişinin azalması önemli rol oynamaktadır (5). Klinikte gram negatif bakteriler arasında beta-laktam antibiyotiklere karşı direncin en yaygın nedeni beta-laktamaz yapımıdır. Bu enzimler kromozomal, plazmid ve transpozonlar aracılı olabilir (6). Günümüzde 350’yi aşan değişik beta-laktamazlar mevcuttur. Yeni beta-laktam antibiyotiklerin geliştirilerek klinik kullanıma sunulması ve yaygın kullanımını takiben yeni beta-laktamaz varyantları ortaya çıkmıştır (7). Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL)’lar sefuroksim, sefotaksim, seftriakson, seftizoksim, seftazidim, sefpirom ve sefepim gibi oksiimino-sefalosporinleri hidrolize 1 edebilen ve genellikle klavulanik asit, sulbaktam veya tazobaktam gibi beta-laktamaz inhibitörleri ile inhibe olan beta-laktamazlardır. Bu tür enzimlerin tamamına karbapenemler, TEM-52 ve TEM-88 dışındaki enzimlere de sefoksitin ve sefotetan gibi sefamisinler dayanıklıdırlar. Çoğu kez GSBL üreten mikroorganizmalar aminoglikozidler, kloramfenikol, sulfonamid ve florokinolonlar gibi diğer gruplardaki antibiyotiklere de dirençlidirler (8). İlk olarak 1983’te Almanya’da saptandıktan sonra GSBL’ler dünya çapında tanımlanmaya devam etmiştir (9). Klebsiella spp. ve E.coli izolatlarında daha sık bulunmakla birlikte Salmonella spp. ve Shigella flexneri de dahil olmak üzere birçok enterik bakteride bildirilmiştir. Ülkemizde 1992’den beri GSBL’ler araştırılmakta ve bildirilmektedir (8). Taşlı ve Bahar (10) tarafından yapılan bir çalışmada ampisiline dirençli Enterobacteriaceae izolatlarında GSBL yapımı araştırılmış, izolatların %38’inde GSBL saptanmış, izoelektrik nokta saptanması, polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ve deoksiribonükleik asit (DNA) dizi analizi sonucunda izolatların beşinde SHV-2, yedisinde SHV-5 ve beşinde SHV-12 tespit edilmiştir. Jeong ve ark.’ın (11) Kore’de yaptıkları bir çalışmada E.coli ve Klebsiella pneumoniae izolatlarında TEM ve SHV tipi enzimler araştırılmış, beş farklı TEM tipi ve iki farklı SHV tipi beta-laktamaz tespit etmişlerdir. Ülkemizde GSBL’ler ile ilgili moleküler çalışmalar sınırlı sayıdadır. Hastanemizde ilk kez yapılacak olan bu çalışmanın amacı, GSBL üreten hastane kökenli E.coli izolatlarında GSBL türlerini ve bunların antibiyotiklerle direnç ilişkisini araştırmaktır. 2 GENEL BİLGİLER GRAM NEGATİF BAKTERİLERDE BETA-LAKTAM DİRENCİ Beta-laktam antibiyotikler günümüzde en sık kullanılan antibiyotik türevlerinin başında gelir ve penisilin bağlayan proteinler adı verilen enzimlere bağlandıktan sonra bakterilerin hücre duvar sentezini inhibe ederek etki gösterirler. Çok yaygın kullanılmalarının sonucu olarak da beta-laktam antibiyotiklere karşı direnç giderek artmaktadır. Bakterilerde beta-laktamlara direnç gelişmesine neden olan mekanizmalar ilacın beta-laktamazlarca parçalanması, penisilin bağlayan proteinlerde oluşan değişiklikler ile ilacın hedefine etkin konsantrasyonda ulaşmasını engelleyen porin değişikliklerine bağlı geçirgenlik azalması ve/veya aktif pompa (efluks) sistemleridir (12). BETA-LAKTAMAZLAR Beta-laktamazların Sınıflandırılması ve İsimlendirilmesi Enterobacteriaceae ailesi arasında beta-laktam antibiyotiklere karşı direncin en yaygın nedeni beta-laktamaz üretimidir. Beta-laktamazlar, beta-laktam halkasını hidrolize ederek beta-laktam antibiyotiklerin etkisine karşı mikroorganizmaları korurlar (13). Bu enzimler gram negatif bakterilerde periplazmik boşluk içinde yer alırlar; beta-laktam halkasındaki siklik amid bağını parçalayan enzimlerdir (12). Beta-laktamazların sayısının artması sonucu farklı zamanlarda birçok sınıflandırma şeması önerilmiştir. Yaygın kabul gören ilk şema 1960’larda Richmond ve Sykes tarafından önerilmiştir (14). Bu şema 1976 yılında Sykes ve Matthew tarafından izoelektrik odaklamayla beta-laktamazların ayrımı vurgulanarak genişletilmiştir. Zamanla hatalar ve eksiklikler 3 görülünce şema 1989’da Karen Bush tarafından değiştirilmiş ve 1995’te güncelleştirilmiştir. Hem plazmid hem de kromozomal özellikli enzimlerin olduğu bu sınıflandırmada önceki sınıflandırmalarda kullanılan substrat profili, inhibitör profili, moleküler ağırlığı, hidroliz hızı, bağlanma afinitesi ve izoelektrik nokta gibi özelliklere oksasilin, sefoksitin ve nitrosefinin substrat profiline ve tazobaktamın inhibisyon profiline katılmasıyla enzimler dört grupta toplanmıştır (Grup 1-4). Grup 1 sefalosporinazlar klavulanik asit ile iyi inhibe olmazlar. Grup 2 genellikle klavulanat tarafından inhibe edilen en geniş grubu oluşturur (15). Bu enzimler penisilinleri, sefalosporinleri, kloksasilini, karbenisilini, karbapenemleri ve monobaktamları hidrolize etmelerine göre altı alt gruba ayrılır (12). Grup 3 metallo-beta-laktamazlar etilen diamin tetra asetik asit (EDTA) ve p-kloromerkuribenzoat ile inhibe olurlar, klasik betalaktamaz inhibitörleriyle inhibe olmazlar. Grup 4 beta-laktamazlar penisilinazlardır ve yine klavulanik asit ile inhibe olmazlar. Moleküler düzeydeki mekanizmalara dayanan sınıflamanın ilk temellerini ise 1980 yılında Ambler atmıştır (15). Bu sınıflandırmada betalaktamazlar A, B, C ve D olmak üzere dört grupta toplanmaktadır. A, C ve D grupları ‘serin’ enzimlerini içerirken B grubunda ‘çinko’ enzimleri bulunmaktadır (12,16,17). Sınıf A serin penisilinazları, sınıf B metalloenzimleri, sınıf C serin sefalosporinazları ve sınıf D oksasilini hidrolize eden serin beta-laktamazları içerir (18). Beta-laktamazların sınıflandırılmasında olduğu gibi isimlendirilmesinde de önemli bir karışıklık vardır. Bazı enzimler tercih ettikleri substratlara (CARB, OXA, IMP, FUR), bazıları biyokimyasal özelliklerine (SHV), bazıları izole edildikleri bakterilere (PSE), bazıları genlerine (AmpC, CepA), bazıları dirençli bakterinin izole edildiği hastanın ismine göre (TEM, ROB), bazıları eyaletlere (OHIO), bazıları enzimi bulan kişilerin isimlerine (HMS) göre isimlendirilmiştir (19). Bugün için ulaşılan bilgilerle bu isimlendirmeler geçersiz durumdadır. Örneğin ismini biyokimyasal özelliği olan ‘sülfidril variable’ nedeniyle alan SHV enziminin aktif bölgesinin serin hidroksil olduğu anlaşılmıştır. Sefotaksime karşı dirence yol açtığı için CTX-1 olarak isimlendirilen enzimin nükleotid dizi analizi sonucu TEM beta-laktamazları kodlayan genlerde nokta mutasyonlarının birikiminden köken aldığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak CTX-1 TEM-3 olarak isimlendirilmiştir. Benzer şekilde SHV-1 de 1972’de ilk olarak Pitton tarafından PIT-2 olarak isimlendirilmişti. Bu nedenle artık aynı enzimden köken alanların numaralandırılması (TEM 1-36, SHV 1-12 gibi) yöntemi kullanılmaktadır (15,20,21). 4 Beta-laktamazların Belirlenmesi 1) Beta-laktamazları tespit eden testler: Direkt beta-laktamaz testleridir. Zor üreyen gram negatif türleri, Staphylococcus spp. ve gram negatif basiller için uygulanır. Sadece enzimin var olup olmadığını gösterir. Tedavi seçeneğini etkilediği için en çok Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis ve Neisseria spp.’de kullanılır. Bu gruptaki testlerin hepsi beta-laktam hidrolizine bağlı son ürünlerin saptanması temeline dayanır ve renk değiştirme reaksiyonudur. Kromojenik sefalosporin testleri (Nitrosefin testi, 7 (tienil-2-asetamido)-3-[2(4-N,N-dimetilaminofenilazo) piridinium metil]-3-sefem-4-karboksilik asid testi), iyodometrik testler ve asidometrik testler en çok kullanılan testlerdir (6). Nitrosefin testi: Nitrosefin kromojenik bir sefalosporindir, ticari olarak çözücüleriyle birlikte pudra şeklinde veya nitrosefin emdirilmiş kağıt disk şeklinde temin edilebilir. Nitrosefin hidrolize olduğunda sarıdan kırmızıya renk değişimi olur. Beta-laktamazların çoğu için en duyarlı test nitrosefin testidir. Ancak bu test Staphyloccus spp.’nin penisilinazlarını ve Haemophilus spp.’nin ender görülen ROB-1 enzimini saptamada yetersizdir (6). 7 (tienil-2-asetamido)-3-[2-(4-N ,N-dimetilaminofenilazo) piridinium metil]-3-sefem4-karboksilik asid testi: Teste adını veren kimyasal madde yine kromojenik sefalosporindir, ancak temini güçtür (22). İyodometrik testler: Beta-laktamların yıkım ürünleri iyodu iyodüre indirger ve bakteri beta-laktamaz üretiyorsa iyodin-nişasta kompleksinin oluşumu engellenir, renksizleşme görülür (6). Hazırlanan penisilin süspansiyonuyla tüpte test edilebileceği gibi filtre kağıdına önceden penisilin ve nişasta emdirilerek hazırlanan disklerle de test edilebilir. Diskin üzerine iyot solüsyonu damlatılıp bakteri kolonileri sürülür, 5 dk içerisinde rengin giderilmesi betalaktamaz varlığını gösterir (22). Asidometrik testler: Beta-laktam halkasının hidrolizi bir karboksil grubunu oluşturur ve tamponsuz ortamda pH düşer. Bu da pH indikatörlerinde renklenmeyle ölçülür. Fenol kırmızısı solüsyonu üzerine penisilin ilave edilir, pH: 8,5’e ayarlanır. Alınan bakteri lam üzerinde veya tüpte solüsyona ilave edildiğinde 5-10 dk içerisinde sarı renk oluşumu betalaktamaz aktivitesini gösterir (22). Bu yöntem nitrosefin testinden daha ucuzdur. Duyarlılığı yüksek olmakla birlikte yanlış pozitiflik oranı da yüksektir (6). Biyolojik metodlar: İndikatör bir mikroorganizmanın (beta-laktamaz negatif) kullanıldığı ‘Masuda Çift Disk Yöntemi’ bunlardan biridir. İndikatör organizma MüllerHinton agar (MHA) besiyerine ekilir. Test edilecek antibiyotik besiyerinin ortasına yerleştirilir. Beta-laktamaz yapımı araştırılacak bakteri veya hücre ekstraktı filtre kağıdına emdirilip antibiyotik diskinin 1,5 cm uzağına yerleştirilir. Bir gece 37 Cº’de inkübasyondan 5 sonra antibiyotik diskinin bakteri ekstraktı tarafında çentik oluşması beta-laktamaz varlığını gösterir. Kalitatif olmasına rağmen oldukça duyarlıdır (23). 2) Beta-laktamazları tiplendiren testler: Kromozomal beta-laktamazlar (AmpC beta-laktamazlar) için indüksiyon testleri ve GSBL için olan testler (Sayfa 13’te ayrıntılı olarak bahsedilecektir)’dir (22). AmpC beta-laktamaz için indüksiyon testi: Direnç Enterobacteriaceae ailesi üyelerinde basit olarak sefoksitin direnciyle tespit edilir. Disk difüzyon testinde sefotaksim gibi zayıf bir indükleyici yanına sefoksitin gibi güçlü bir indükleyici içeren disk yerleştirilmelidir. Sefoksitine komşu sefotaksim zonunda kesilme indüksiyonu göstermektedir (24). Dikkat edilmesi gereken sınırda bir sefoksitin direnci değil hiç inhibisyon zonu olmaması ve minimum inhibitör konsantrasyonu (MİK) ≥128 mg/L olacak şekilde ileri derecede direncin kesin kriter olarak alınmasıdır. Sefoksitin etrafında inhibisyon zonu olan ancak zon çapı dirençli olarak değerlendirilen sınırlar içinde olan kökenler Enterobacter spp., Serratia spp. ya da Citrobacter spp. olarak tanımlanırsa AmpC direnç riski yönünden klinisyene bildirilmelidir (17). Beta-laktamazlar direnç geninin kromozom ya da plazmid üzerinde bulunmasına göre iki gruba ayrılırlar: Kromozomal beta-laktamazlar ve plazmid aracılı beta-laktamazlar. Kromozomal Beta-laktamazlar Bu gruptaki enzimlerin bazı türleri sınıf A enzimlere sahip iken esasen çok sayıdaki tür sınıf C sefalosporinazlardır ve klavulanik asit ile iyi inhibe olmazlar. Salmonella spp. dışında hemen tüm gram negatif bakterilerde bulunur. Ancak miktar, sentez yolu ve dirençteki rolleri açısından farklılık gösterir. İndüklenebilir, yüksek düzeyde yapısal (stabil derepresyon) ve düşük düzeyde yapısal enzimler olarak bulunabilirler. E.coli ve Shigella spp.’de düşük düzeyde sentezlenen yapısal enzimler vardır ve miktarları ampisilin ve dar spektrumlu sefalosporinlere karşı direnç oluşturmayacak kadar düşük düzeydedir. Buna karşın E.coli izolatlarının %2’sinde AmpC enzimlerinin aşırı sentezi sonucu yüksek düzeyde direnç oluşabilmektedir. Enterobacter spp., Pseudomonas aeruginosa, Citrobacter freundii, Serratia spp., Morganella morganii, Providencia stuartii ve Providencia rettgeri’de sentezlenen kromozomal beta-laktamazlar indüklenebilen türdedir (6). Ampisilin ve dar spektrumlu sefalosporinler enzim hidrolizine dayanıksız olup genel olarak MİK değerlerinin altında güçlü indükleyicilerdir. Sonuç olarak hem indüklenebilir hem de stabil dereprese organizmalar bu antibiyotiklere dirençlidir. Geniş spektrumlu 6 sefalosporinler, üreidopenisilinler ve karboksipenisilinler bu enzimler tarafından hidrolize dayanıksız, ancak MİK değerlerinin altında zayıf indükleyici olduklarından indüklenebilir beta-laktamazı olan organizmalar duyarlı, stabil dereprese olanlar ise dirençlidir. Karbapenemler güçlü indükleyiciler olup enzim hidrolizine de dayanıklıdırlar ve hem indüklenebilir hem de stabil dereprese organizmalara karşı etkilidirler. Temosilin ise zayıf bir indükleyici olup bu enzimler tarafından hidrolize dayanıklıdır (24). Plazmid Aracılı Beta-laktamazlar Moleküler sınıf A ve D içinde yer alan en geniş kategoriye sahip enzimlerdir (12). Dereprese mutantların ortaya çıkışından sorumlu genler kromozom kaynaklı olduğundan bakteriler arasında yayılmasında problem olmaz diye düşünülürken son on beş yıldır tipik olarak Enterobacter ve Citrobacter türlerinde görülen yüksek düzeyde sefalosporinaz üretimi Klebsiella spp. ve E.coli’de de dikkat çekmeye başlamıştır. Burada problemin dereprese mutantlardan kaynaklanmadığı, söz konusu bakterilerin plazmid kaynaklı AmpC geni taşıdıkları belirlenmiştir. Plazmid kaynaklı sefalosporinazlar (MOX-1, FOX-1, CMY-1, CMY-2, LAT-1, BIL-1, MIR-1) kromozomal AmpC sefalosporinazlarla ilişkilidir. İlk olarak K.pneumoniae kökenlerinde saptanan (MIR-1) bu beta-laktamazlar sefoksitin, oksiiminosefalosporinler ve aztreonama dirence neden olurlar. GSBL’lerin aksine beta-laktamaz inhibitörlerine de dirençlidirler (MOX-1 hariç) (25). Plazmid bağımlı beta-laktamazlar beş başlık altında toplanabilir (6): TEM-1, TEM-2 ve SHV-1 enzimleri, klasik OXA ve PSE enzimleri ve daha nadir dar spektrumlu enzimler, TEM ve SHV türevi GSBL’ler, TEM ve SHV’den kaynaklanmayan GSBL’ler ve inhibitör dirençli TEM mutantları. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar ayrı başlık altında anlatılacaktır. TEM-1, TEM-2 ve SHV-1 enzimleri: Enterobakterilerde plazmid kaynaklı enzimlerin en yaygını TEM-1 olup, E.coli izolatlarının yaklaşık %50’sinde görülen ampisilin direncinin %90’ından sorumludur. Ayrıca bu enzim Haemophilus, Vibrio ve Neisseria cinslerinde giderek artan miktarda görülen ampisilin ve penisilin direncinden de sorumludur. TEM-1 enzimi penisilin ve sefalotin ile sefaloridin gibi ilk kuşak sefalosprorinleri hidrolize edebilmektedir. TEM-1’den ilk türeyen enzim olan TEM-2, orijinal beta-laktamazdan tek bir aminoasit yerleşimindeki farklılık ile ayrılır, fakat substrat profilinde bir değişiklik söz konusu değildir. SHV-1 en çok K.pneumoniae kökenlerinde bulunmakla birlikte Citrobacter 7 diversus, E.coli ve P.aeruginosa’da da bu enzimlere rastlanmıştır. TEM tipi betalaktamazların aksine SHV-1’in nispeten daha az sayıda türevi vardır (26). Klasik OXA ve PSE enzimleri: Enterobakterilerde klasik OXA enzimlerinin en yaygın tipi OXA-1 olup genel olarak penisilinlere karşı düşük düzeyde direnç sağlar. OXA-1 üreten bakterilerin çoğu piperasilin-tazobaktama duyarlı olmalarına karşın klavulanatla olan kombinasyonlara dirençlidir. Geniş spektrumlu sefalosporinler bu enzimlere dayanıklıdır. PSE-1 ve PSE-4 beta-laktamazları klasik TEM tiplerine benzer direnç paterni göstermekte olup gram negatif bakterilere etkili tüm penisilinler, sefoperazon ve sefsulodin bu enzimlere duyarlıdır. Bu enzimlere sahip P.aeruginosa izolatları sıklıkla inhibitör kombinasyonlarına dirençlidir (6). İnhibitöre dirençli TEM mutantları: TEM tipi beta-laktamazlardaki mutasyonlar sonucu GSBL’lerde olduğu gibi yeni beta-laktamaz inhibitörlerine dirençli varyantların oluştuğu belirlenmiştir. Bu enzimler GSBL olmamakla birlikte sıklıkla GSBL’ler ile birlikte anılmaktadırlar, çünkü bu enzimler de klasik TEM ve SHV tipi enzimlerden türemişlerdir. Bu enzimler önceleri ‘Inhibitor Resistant TEM’ (IRT) olarak isimlendirilmiş, ancak daha sonra köken aldıkları TEM ya da SHV’de sıralamaya girmiştir. Örneğin IRT-1 TEM-31, IRT-2 TEM-44 olarak yeniden numaralanmıştır (6). Günümüzde en az 19 farklı IRT mevcuttur (8). IRT’ler esas olarak E.coli izolatlarında bulunmuştur, fakat aynı zamanda K.pneumoniae, Klebsiella oxytoca, Proteus mirabilis ve C.freundii’nin bazı kökenlerinde de gösterilmiştir. IRT’ler klavulanik asit ve sulbaktam ile inhibisyona dirençli olmakla birlikte tazobaktam ve sonradan kullanılan piperasilin/tazobaktam kombinasyonuna duyarlı kalmaya devam etmektedirler (26). TEM-50 ve TEM-68 gibi nadir örnekler dışında IRT’ler üçüncü kuşak sefalosporinleri hidroliz etmemektedir (27). GENİŞLEMİŞ SPEKTRUMLU BETA-LAKTAMAZLAR Oksiimino-sefalosporinlerin gram negatif bakteriler nedeniyle gelişen infeksiyonların tedavisinde 1980’li yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanmasından sonra yeni betalaktamazlar ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki Almanya’da bir Klebsiella ozaenae kökeninde bulunan SHV-2 enzimidir. Etki spektrumlarının artmasından dolayı bu enzimler genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar olarak isimlendirilmişlerdir (28). 8 Genel Özellikleri Oksiimino-sefalosporinleri (örn. sefotaksim ve seftazidim) ve monobaktamları (örn. aztreonam) hidrolize ederek etkisiz hale getirirler. Genellikle sefamisinlere (örn. sefoksitin) ve karbapenemlere duyarlıdırlar (27). Buna karşın klavulanik asit gibi beta-laktamaz inhibitörleriyle olan kombinasyonlar her zaman etkili olmayabilir. Enzim çok miktarda sentezleniyorsa, birden fazla enzim varsa veya permeabilitede porin kaybına bağlı bir azalma söz konusu ise bazı GSBL içeren bakteriler bu kombinasyonlara dirençli olabilirler (15). Ayrıca infekte eden bakteri miktarı, ilacın dozu ve var olan GSBL’nin tipine göre de betalaktam/beta-laktamaz inhibitörü kombinasyonunun etkisi farklılık gösterebilir (26). Çoğu GSBL enterik gram negatif bakterilerin klasik plazmid kökenli beta-laktamazları olan TEM-1, TEM-2 ve SHV-1’den köken alır. Köken alınan ana enzimin moleküler yapısındaki aminoasitlerden bir ila dördünün yerine farklı aminoasitlerin gelmesi sonucu oluşurlar (14). Bugün 100’ü aşan TEM tipi ve 50’yi aşan SHV tipi GSBL mevcuttur (29). Mevcut GSBL tipleri ve sayılarına ilişkin en güncel bilgilere ulaşmak için ‘http://www.lahey.org/studies/webt.html’ web adresinden yararlanılabilir. Sınıflandırılması Büyük çoğunluğu aktif bölgesinde serin molekülü içerir ve Ambler’in moleküler sınıflamasına göre sınıf A’da (Bush sınıflamasına göre Grup 2be), oksasilini hidrolize eden beta-laktamazlar ise sınıf D’de (Bush sınıflamasına göre Grup 2d) yer alırlar. Yapısal ve evrimsel özellikler açısından GSBL’ler dokuz farklı grup içinde sınıflandırılmaktadır. Bu gruplar TEM, SHV, CTX-M, PER, VEB, GES/IBC, TLA, BES ve OXA’dır (30). TEM: Geçmişe bakıldığında 1987’de izole edilen TEM-3 ilk TEM tipi GSBL olmayabilir. 1982’de Liverpool’da ilk olarak plazmid taşıyan bir genin kodladığı seftazidim direncine sahip K.oxytoca izole edildi. Sorumlu beta-laktamaz bugün TEM-12 olarak adlandırılan enzimdi. O yıllardan bu yana 100’ün üzerinde TEM tipi beta-laktamaz tanımlanmıştır ve bunların çoğunluğu GSBL’dir. İzoelektrik nokta aralıkları 5,2-6,5 arasındadır. Beta-laktamaz inhibitörleriyle çoğunun etkisinin azaldığı bulunmuştur (31). TEM enzimlerinde görülen aminoasit yer değişiklikleri sınırlı sayıda pozisyonda görülür. Bu değişiklikler 104. pozisyonda glutamat yerine lizin, 164. pozisyonda arjinin yerine serin ya da histidin, 238. pozisyonda glisin yerine serin ve 240. pozisyonda glutamat yerine lizin şeklindedir. TEM-AQ denilen TEM benzeri enzimler diğer TEM enzimlerinde görülmeyen birkaç aminoasit yer değişikliği ya da aminoasit çıkartılmasını içerir. En sık 9 E.coli ve K.pneumoniae’de görülmekle birlikte enterik ve non-enterik pek çok bakteride de bulunabilecekleri bildirilmiştir (28). SHV: Aminoasit değişikliği olan pozisyonlar TEM grubu GSBL’lere kıyasla daha azdır. SHV türlerinin çoğunda karakteristik değişiklik 238. pozisyonda glisin yerine serinin gelmesidir (8). SHV-5 ilişkili pek çok tür 240. pozisyonda glutamat yerine lizinin gelmesiyle oluşur. Her iki pozisyondaki aminoasit yer değişikliğinin TEM tipi beta-laktamazlarda da görülmesi ilginçtir. Seftazidimin etkin hidrolizi için 238. pozisyondaki serin rezidüleri, sefotaksimin etkili hidrolizi için ise lizin rezidüleri önemlidir. Sadece SHV-10 inhibitör dirençli özelliktedir. SHV tipi GSBL’ler K.pneumoniae dışında C.diversus, E.coli ve P.aeruginosa’da da tanımlanmıştır (28). CTX-M: Almanya, Fransa ve Arjantin’de 1990’ların başında sefotaksime seftazidimden daha yüksek düzeyde direnç gösteren GSBL üreten gram negatif bakteriler tanımlandı. Ambler sınıf A beta-laktamazlardan olan bu enzimler sefotaksimi yüksek düzeyde etkilediğinden CTX-M olarak adlandırıldı (32.). Esas olarak Salmonella enterica serovar typhimurium ve E.coli’de bulunmakla birlikte diğer Enterobacteriaceae türlerinde de tanımlanmışlardır (26). Aminoasit dizilerine göre beş farklı grupta toplanırlar: CTX-M-1 grubu (CTX-M-1, -3, -10, -11, -12, -15, -22, -23, -29, -30, -32, -33, -28, -36, -54 ve UOE-1), CTX-M-2 grubu (CTX-M-2, -4, -6, -7, -20, -31, -44 (önceden TOHO-1’di) ve FEC-1), CTXM-8 grubu (CTX-M-8 ve CTX-M-40), CTX-M-9 grubu (CTX-M-9, -13, -14, -16, -17, -18, 19, -24, -27, -45 (önceden TOHO-2 idi), -46, -47, -48, -49 ve CTX-M-50) ve CTX-M-25 grubu (CTX-M-25, -26, -39 ve CTX-M-41) (33). CTX-M enzimleri en yaygın plazmid aracılı TEM ve SHV beta-laktamazlarla %40 ya da daha az homoloji gösterir. Bilinen aminoasit dizileriyle %70-75 arasında olan en iyi benzerlik skoru K.oxytoca, Proteus vulgaris ve C.diversus’un sefalosporinleri hidrolize eden kromozomal enzimleriyle gözlenir. CTX-M tipi beta-laktamazların genişlemiş spektrumlu aktivitesinde anahtar role CTX-M enzimlerinde değişmeden var olan 237. pozisyondaki serin rezidüleri katkıda bulunmuştur (34). Tazobaktam bu enzimlere karşı klavulanata göre yaklaşık 10 kat daha fazla inhibitör etkiye sahiptir. TOHO-1 ve TOHO-2 yapısal olarak CTX-M tipi beta-laktamazlarla ilişkilidir. Bunların hidrolitik aktiviteleri seftazidime göre sefotaksime karşı daha güçlüdür (31). 10 OXA: Bu enzimler diğer GSBL’lerin aksine moleküler sınıf D’de ve fonksiyonel grup 2d’de yer alırlar (30). OXA-15 ve OXA-32 OXA-2’den türemiştir (27,35). OXA-11, OXA13, OXA-14, OXA-16, OXA-17, OXA-19, OXA-28 ve OXA-35 ise OXA-10’dan türemiştir (27,36-39). OXA-11, -14, -15 ve OXA-16 seftazidim direncine yol açarken, OXA-17 sefotaksime direnç oluşturmaktadır (28). Oksasilin ve kloksasiline karşı gösterdikleri yüksek hidrolitik aktivite en önemli özellikleridir. Beta-laktamaz inhibitörleri tarafından inhibe edilmez ya da zayıf bir biçimde inhibe edilirler (40). Ancak OXA-18’in klavulanik asit ile tamamen inhibe edildiği bildirilmiştir. En sık P.aeruginosa’da bulunmakla birlikte diğer gram negatif bakterilerin çoğunda tespit edilmiştir (29). Bunlara ek olarak pek çok GSBL olmayan OXA derivesi de tanımlanmıştır. Bunlar OXA-20, OXA-22, OXA-24, OXA-25, OXA-26 ve OXA-30’dur (28). Oksasilinazların çoğunluğu kromozomal enzimlerdir, bununla birlikte Pseudomonas spp., Acinetobacter spp. ve Enterobacteriaceae ailesi gibi gram negatif patojenlerde plazmidlerde yerleşen genlerle kazanılır ve transpozon ya da integronlar tarafından kontrol edilirler (40). PER: Tanımlanmış GSBL tipleriyle yakın ilişki içinde olmayan bazı GSBL tipleri daha vardır. İlk kez Türkiye’den bir hastanın P.aeruginosa kökeninden izole edilen PER-1 bunlardan biri olup kromozomal bir enzimdir (41). Daha sonra aynı enzim Salmonella enterica serovar typhimurium ve Acinetobacter baumannii izolatlarında da gösterilmiştir. Bu enzim seftazidime dirençli A.baumannii kökenlerinin %60 kadarında bulunmaktadır (26). PER-1 enzimi içeren P.aeruginosa’nın en belirgin özellikleri, izolatların seftazidime çok dirençli olmalarına karşın (MİK ≥256 µg/ml) piperasilin için daha düşük bir direnç göstermeleridir (MİK: 8-16 µg/ml). Bu enzimler klavulanik asit ve tazobaktama duyarlıdır (8). Epidemiyoloji Geniş spektrumlu beta-laktamlar ilk kez Batı Avrupa’da kullanılmaya başladığından GSBL’ler ilk olarak burada görülmeye başlamış, ancak kısa sürede ABD ve Asya’ya da yayılmıştır. ABD’de GSBL yapım oranı kurumlara bağlı olarak % 0-25, ortalama %3 civarındadır (28). Klinik izolatlar arasında GSBL’lerin prevalansı şehirden şehire ve hatta hastaneden hastaneye farklılık gösterir. Fransa’da 1990’larda nozokomiyal K.pneumoniae izolatlarının %25-35’inde GSBL üretimi varken son yıllarda infeksiyon kontrol önlemlerinin 11 uygulanmasıyla bu oran düşmeye başlamıştır (31). On Avrupa ülkesindeki 31 merkezde yapılan son büyük incelemede 1610 E.coli ve 785 K.pneumoniae izolatı arasında GSBL prevalansı Kuzey Avrupa ülkelerinde (örn. Almanya) %1-5 kadar düşük, Doğu Avrupa ülkelerinde (örn. Rusya, Polonya ve Türkiye) ise %39-47 kadar yüksek bulunmuştur (27). Son yıllarda yapılan ve Japonya’dan 196 farklı kurumun verilerini içeren bir çalışmaya göre E.coli’lerin %0,12’sinden ve K.pneumoniae’lerin %0,03’ünden azında GSBL üretimi saptanmıştır (26). Kore’de bu oran %4,8, Tayvan’da %8,5 ve Honkong’da %12’ye yakındır (28). Trakya Üniversitesi Hastanesi’nde 1995-1999 yılları arasında yapılan bir çalışmada toplam 194 nozokomiyal Enterobacteriaceae kökeninin %11,8’inde GSBL üretimi gösterilmiştir (42). Spesifik GSBL’lerin sadece belirli ülke ya da bölgelerde görülmesi ilginçtir. Örneğin TEM-10 uzun yıllardır ABD’de, salgınlarla ilişkisi olmayan bazı GSBL üreten mikroorganizmalarda bulunmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda TEM-10 Avrupa’da da benzer sıklıkta görülmektedir (31). Fransa’da SHV-3, SHV-4 ve TEM-3, Almanya’da ise SHV-2 ve SHV-5 daha sıktır (43). Farklı olarak SHV-5 beta-laktamaz dünya çapında en yaygın rastlanılan GSBL’dir ve Hırvatistan, Fransa, Yunanistan, Polonya, Macaristan, Güney Afrika, İngiltere ve ABD’den bildirilmiştir (28). Kore’de en sık bulunan GSBL’lerin SHV-12 ve CTX-M tipi beta-laktamazlar olduğu saptanmıştır (44). CTX-M tipi GSBL’ler başlıca Salmonella enterica serovar typhimurium ve E.coli’de bulunmuştur, fakat diğer Enterobacteriaceae türlerinde de tanımlanmıştır (28). Önceleri TEM ve SHV tipi enzimler baskın olan GSBL’ler iken, son on yılda CTX-M enzimleri hem hastane kökenli hem de toplum kökenli izolatlarda en sık görülen GSBL’ler halini almıştır (33). Genellikle Güney Amerika, Uzak Doğu ve Doğu Avrupa ülkelerinde daha baskın olarak bulunur. Arjantin’de en sık görülen GSBL CTX-M-2’dir. Polonya’da CTX-M-3 yaygın olarak bulunur. Son yıllarda CTX-M tipi enzimler ABD’de ve Batı Avrupa ülkelerinde de bildirilmiştir (32). Genişlemiş spektrumlu OXA enzimlerinin ilki olan OXA-11 ve daha sonra OXA-14, 15, -16 ve OXA-17 ilk kez Türkiye’de izole edilen farklı P.aeruginosa kökenlerinde tanımlanmıştır (8). Bunların Türkiye ve Fransa’da sık bulunmalarının nedeninin bu enzimleri içeren kökenlerin bulunmasından mı yoksa bu enzimler üzerinde çalışan araştırmacıların bu ülkelerde bulunmasından mı kaynaklandığı bilinmemektedir (28). Ülkemizde bildirilen diğer GSBL türleri PER-1, SHV-12, SHV-5, SHV-2, CTX-M-15, CTX-M-3 ve CTX-M-2’dir (9,45-50). 12 Neden Olduğu Sorunlar Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz sentezleyen bakterilerin klinikte neden olduğu sorunların başında direnç problemi gelmektedir. Bu enzimlerden birini sentezlediği saptanan gram negatif bakteri penisilinlere, tüm sefalosporinlere ve monobaktamlara dirençli kabul edilmelidir. Öte yandan bu enzimleri kodlayan plazmidler aynı zamanda pek çok beta-laktam dışı antibiyotiğe karşı da genetik materyal taşımaktadırlar. Bu yüzden GSBL sentezleyen bakteriler aynı zamanda başta aminoglikozidler olmak üzere kinolonlar, tetrasiklin, kloramfenikol ve sülfonamidlere karşı da direnç gösterebilirler (51,52). Bir bakteri sentezlediği GSBL enziminin farklı sefalosporinlere afinitesinin farklı olması ve inokulum etkisi gibi nedenlerle 3. kuşak sefalosporinlere duyarlı gibi gözükebilir. Ancak bu bakterinin neden olduğu hastalık üriner sistem dışında bir infeksiyonsa 3. kuşak sefalosporin tedavisi başarısızlıkla sonuçlanır. Örneğin TEM-26 taşıyan bir K.pneumoniae kökeni in-vitro seftazidime dirençli (MİK >256 µg/ml), sefotaksime ise duyarlı (MİK ≤0,5 µg/ml) gözükebilir. Böyle bir durumda sefotaksim tedavisi başarısızlıkla sonuçlanır. Bunun nedeni TEM-26’nın düşük yoğunluklarda bile seftazidime yüksek afinite göstermesi, sefotaksimi ise ancak infeksiyon ortamındaki gibi yüksek bakteri yoğunluğu durumunda hidrolize edebilmesidir (52). Bu yüzden rutin duyarlılık testlerinde seftazidime yüksek afinite gösteren GSBL’lerin sık rastlanıldığı bir yerde laboratuvarın sefotaksim ve seftriaksonu rutin duyarlılık testlerinde kullanılan 3.kuşak sefalosporin olarak tercih etmesi GSBL saptanmasını güçleştirecektir (7). Buna karşın CTX-M tipi GSBL’ler ise genellikle seftazidimi hidrolize etmezler, dolayısıyla seftazidim GSBL varlığını göstermede tek başına uygun bir belirleyici değildir (53). Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz sentezleyen organizmalarla olan infeksiyonların tedavisi konusunda randomize, kontrollü çalışmalar yoktur (27). Ancak çeşitli retrospektif çalışmalarda GSBL varlığının mortalite ve morbiditeyi olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir (52). Yakın zamanda yapılan çok merkezli prospektif bir çalışmada GSBL üreten K.pneumoniae ile gelişen bakteremilerde uygun antibiyotik kullanılmadığında mortalitenin arttığı, baktereminin başlangıcından itibaren ilk beş gün içinde uygulanan karbapenemin in vitro olarak etkin görülen diğer antibiyotiklere kıyasla mortaliteyi önemli ölçüde azalttığı bulunmuştur (54). Saptama Yöntemleri Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten bakteriyel kökenlerin artan prevalansı birçok salgına neden olmuştur. Bu durum GSBL tarama ve doğrulama testleri için hızlı ve 13 güvenilir laboratuvar testlerinin yerleşmesini gerekli kılmıştır (55). ‘Clinical and Laboratory Standarts Institute’ (CLSI) bu testlerin K.oxytoca, E.coli ve P.mirabilis izolatları için rutin olarak yapılmasını önerir (56). Klinik ve Laboratuvar Standartları Enstitüsü’nün önerdiği genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz tarama ve doğrulama testleri: Disk diffüzyon yöntemi ve dilüsyon yöntemleriyle yapılır. 1) Disk diffüzyon yöntemi: Bu yöntemi uygularken CLSI sefpodoksim (10 µg), seftazidim (30 µg), aztreonam (30 µg), sefotaksim (30 µg) ve seftriakson (30 µg) içeren antibiyotik disklerinden bir ya da testin duyarlılığını arttırmak için birden fazlasının kullanılmasını önerir. Müller-Hinton agar besiyerinde yapılan disk diffüzyon testi sonucunda sefpodoksim ≤17 mm, seftazidim ≤22 mm, sefotaksim ≤27 mm, aztreonam ≤27 mm, seftriakson ≤25 mm inhibisyon zonu oluşturmuşsa bakterinin GSBL ürettiğinden şüphelenilir. Bu durumda sefotaksim ve seftazidim tek başına ve klavulanik asit (10 µg) ile birlikte test edilerek fenotipik doğrulama testi yapılmalıdır. Klavulanik asit varlığında inhibisyon zon çapında ≥5 mm artış olması GSBL varlığını doğrular (56). 2) Dilüsyon yöntemleri: ‘Mikroplate’ ya da tüpte katyon katkılı Müller-Hinton broth (MHB) ile yapılan dilüsyon testleri ile elde edilen MİK değerlerinin seftazidim, sertriakson, aztreonam ve sefotaksim için ≥2 µg/ml, sefpodoksim için ise ≥8 µg/ml (Proteus için ≥2 µg/ml) olarak saptanması GSBL üretiminin olduğunu düşündürür. Tarama testinin pozitif çıkması durumunda sefotaksim ve seftazidim tek başlarına ve klavulanik asit (4 µg/ml) ilavesiyle birlikte test edilmelidir. Klavulanik asit ilavesiyle oluşan MİK değerleri ≥8 kat azalma gösterdiğinde GSBL üretimi fenotipik olarak doğrulanmış olur (56). Çift disk sinerji testi (ÇDST): Fransız araştırmacılar tarafından 1980’lerin sonlarında tanımlanmıştır. Test edilecek mikroorganizma inoküle edilen MHA besiyerinin merkezine amoksisilin/klavulanat (20 µg/10 µg) diski yerleştirilir ve çevresine merkezden merkeze 30 mm uzaklık olacak şekilde 30 µg’lık seftriakson, sefotaksim (tercihen), seftazidim, aztreonam ya da 10 µg’lık sefpodoksim disklerinden bir ya da birkaçı yerleştirilerek klavulanat ile bu antibiyotikler arasındaki sinerji araştırılır. 37 °C’de bir gecelik inkübasyondan sonra klavulanat içeren disk ile sefalosporinler arasında ürememe zonu ya da sefalosporinlerin inhibisyon zonunda klavulanat içeren diske doğru belirgin genişleme GSBL’nin varlığını gösterir (22,27). GSBL ürettikleri genotipik olarak doğrulanan kökenlere karşı bu yöntemde 14 sefpodoksimin tercih edimesiyle duyarlılık %79-97, özgüllük %94-100 arasındadır (57,58). Yanlış negatif sonuçlar SHV-2, SHV-3 ve TEM-12 içeren izolatlarda görülmüştür (57,59). Klavulanat eklenen agar yöntemi: Klavulanat (4 µg/ml) eklenen MHA ile klavulanatsız MHA besiyerine ekim yapıldıktan sonra geniş spektrumlu sefalosporin içeren diskler yerleştirilir. İki besiyeri arasında antibiyotiklerin inhibisyon zonunda ≥10 mm artış olması GSBL yapımını gösterir. Seftazidimle duyarlılığı %93-96 ve özgüllüğü %100’dür (60). Üç boyutlu test: Bu test Thomson ve Sanders (57) tarafından tanımlanmıştır. Disk difüzyon yöntemini esas alan bu yöntemin ondan teknik olarak farkı, MHA plağının merkezine yakın tarafta ve antibiyotik disklerinin 3 mm uzağında ucu 11 no.lu bisturinin kalınlığına eşit olacak şekilde dairesel bir bıçak taşıyan alet ile yapılan kesi ile besiyerinde yarık açılmasıdır. Direkt ve indirekt olarak uygulanabilir. Direkt yöntemde 0,5 McFarland bulanıklığına eşit olacak şekilde hazırlanan test edilecek bakteri süspansiyonu MHA plağının yüzeyine inoküle edilir. İndirekt yöntemde ise besiyeri yüzeyine kullanılan antibiyotiklere duyarlı olduğu bilinen bir köken ekilir. Kesilen yarığın içerisine ise test edilecek bakterinin yaklaşık olarak 109-1010 bakteri yoğunluğuna eşit olacak şekilde hazırlanan süspansiyonu steril mikropipet kullanılarak inoküle edilir, 35 °C’de 18-20 saatlik inkübasyondan sonra yapılan değerlendirmede antibiyotiklere ait inhibisyon zonunda yarık hizasında bozulma ya da kesilme görülmesi yarığa ekilen kökenin GSBL ürettiğini gösterir. Oldukça duyarlı bir test olmasına karşın hem teknik hem de iş yükü olarak zordur. E-test yöntemi: E-test şeritleri (AB Biodisk Solna, İsveç) ilaç emdirilmiş plastik şeritlerdir. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz E-test şeritleri ise bir tarafında değişen konsantrasyonlarda seftazidim, diğer tarafında ise sabit konsantrasyonda klavulanat (2 µg/ml, sonraları 4 µg/ml olarak değişmiştir) ilave edilmiş seftazidim (MİK: 0,12-32 µg/ml) içerir (61). CTX-M tipi enzimler gibi sefotaksim hidrolizini tercih eden GSBL’leri tespit etmek için de sefotaksim içeren şeritler mevcuttur (53). Klavulanat varlığında sefalosporinlerin MİK değerinde sekiz kat veya daha fazla bir azalma olması GSBL varlığını gösterir. Hem tarama hem de fenotipik doğrulama için yararlıdır (31). Fenotipik doğrulamada duyarlılığı %87-100, özgüllüğü %95-100 arasındadır (59-62). Bazen klavulanatın sadece seftazidim olan tarafa doğru diffüzyonu nedeniyle seftazidimin MİK değerlerini okumak zor olabilir. Bu durumlarda 15 sadece seftazidim ya da sefotaksim içeren şeritlerle ayrıca MİK değerlerini ölçmek tercih edilir (31). Otomatize antimikrobiyal duyarlılık test sistemi: VİTEK, MicroScan ve BD Phoenix otomatize antimikrobiyal test sistemleriyle de GSBL varlığı saptanabilir. VİTEK (BioMérieux, Fransa) GSBL test kartları sefotaksim (0,5 µg/ml) ve seftazidimi (0,5 µg/ml) tek başına ve klavulanat (4 µg/ml) ile kombine olarak kullanır. Klavulanat içeren kuyucuklar sefalosporinlerin tek başına olduğu kuyucuklarla karşılaştırıldığında önceden tahmin edilen üremedeki azalma miktarı GSBL varlığını gösterir. Duyarlılık ve özgüllüğü %90’ın üzerindedir (63). Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz ve AmpC beta- laktamazlarının her ikisini de üreten K.pneumoniae izolatlarında yanlış pozitif sonuçlar gözlenmiştir (64). K.peumoniae, K.oxytoca ve E.coli dışındaki türlerde bu testin GSBL tespit etmedeki güvenilirliği bilinmemektedir (31). Phoenix (BD, ABD) GSBL testinde ise seftazidimle sefotaksime ek olarak sefpodoksim ve seftriakson da hem tek başına hem de klavulanat ile kombine olarak kullanılır. Bu test için algoritma tanımlanmıştır. Sadece E.coli ve Klebsiella türleri için değil Proteus, Enterobacter ve Citrobacter türlerinde de GSBL test sonucu güvenilirdir (65). Beta-laktamaz inhibitörleriyle kombine edilen seftazidim ya da sefotaksim içeren MicroScan (Dade Behring, ABD) panellerinin de GSBL saptamada güvenilirliğinin yüksek olduğu gösterilmiştir (66). Dizileme dışındaki moleküler yöntemler: Buraya kadar bahsedilen testler sadece GSBL varlığını ortaya koymaktadır. Klinik izolatta hangi GSBL tipinin olduğunun aydınlatılması ise çok daha karışıktır. GSBL çalışmalarının ilk dönemlerinde izoelektrik noktanın tayini genellikle GSBL varlığının gösterilmesi için yeterliydi. Bununla beraber sayıları gittikçe artan TEM tipi beta-laktamazların benzer izoelektrik noktalara sahip olmaları nedeniyle GSBL’nin izoelektrik noktayla tayini artık mümkün değildir. Aynı durum GSBL’lerin SHV, CTX-M ve OXA aileleri için de geçerlidir (28). İlk GSBL çalışmaları TEM ailesine ait olan DNA probları kullanılarak yapıldı (67). Ancak bu yöntem yoğun emek gerektirir, GSBL ve GSBL olmayan beta-laktamazlar arasında ve TEM ile SHV varyantları arasında ayrım yapamaz (28). TEM-1 ve TEM-2 arasındaki ayrımı saptamada kullanılan oligotipleme metodu da ilk moleküler yöntemlerdendir. Bu yöntem nokta mutasyonları tespit etmek için tasarlanan oligonükleotid probları kullanır (53). 16 Bir enzim ailesine ait beta-laktamazların varlığını tayin etmek için kullanılan en kolay ve en yaygın yöntem beta-laktamaz genine özgü nükleotid primerlerinin kullanıldığı PZR’dir. Oligonükleotid primerleri Genbankası gibi kullanıma (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/Genbank/index.html). Bu açık primerler yerlerden seçilebilir genellikle nokta mutasyonların olmadığı bilinen bölgelerden seçilmiştir. Bununla birlikte TEM ve SHV’nin farklı varyantlarını ayırt edemez. Ayrıca GSBL ve GSBL olmayan enzimleri birbirinden ayıramaz (28). TEM tipi beta-laktamazların alt tiplerinin saptanmasında kullanılan bir yaklaşım; PZR’ye ‘restriction fragment length polymorphism’ (RFLP) analizinin eklenmesidir. Bu yöntemde amplifiye edilmiş PZR ürünleri restriksiyon endonükleaz enzimleriyle sindirime tabi tutulur ve oluşan parçalar elektroforez ile ayrılır. Her bir restriksiyon enzimiyle oluşturulan parçanın boyutu TEM yapısal geni içindeki nokta mutasyonları gösterir (28). SHV gen mutasyonlarını tespit etmek için son zamanlarda ‘restriction site insertion PZR’ tekniği geliştirilmiştir. PZR-RFLP ve ‘restriction site insertion PZR’ yöntemlerinin kombinasyonlarının SHV için epidemiyolojik çalışmalarda kolayca uygulanabildiği gösterilmiştir. Belirli SHV varyantlarını tespit etmeye yarayan bir diğer yöntem ‘PZR-single strand conformational polymorphism’ ve PZR-RFLP’nin birlikte kullanımıdır (31). Yine bu iş için son zamanlarda geliştirilen yöntemlerden biri de ligaz zincir reaksiyonudur. Bu yöntemde termostabil ligaz ve biyotinle işaretli primerler kullanılır ve tek baz çifti değişikliği tespit edilebilir (68). Kromozomal DNA ile yapılan ‘pulsed-field gel electrophoresis’ yöntemini GSBL üreten mikroorganizmaların genotiplemesi için çoğu araştırmacı kullanır. GSBL’lerin çok büyük bir çoğunluğu plazmid aracılı olduğundan epidemiyolojik çalışmalarda plazmid profili analizi de kullanılır. Bu yöntemde izole edilen plazmidlerin sayı ve boyutları agaroz jel elektroforezi ile gösterilir. Ayrıca ribotipleme, RFLP ve ‘arbitrary primed PZR’ olarak da bilinen ‘randomly amplified polymorphic DNA’ epidemiyolojik çalışmalar için kullanılan diğer yöntemlerdir (31). DNA DİZİ ANALİZİ Bu yöntemde; nükleik asit izolasyonu, DNA sentezi ve nükleik asit hedefinin işaretlenmesi, işaretlenmiş hedeflerin elektroforetik olarak ayrılması ve elektroforezden elde edilen bilginin anlamlı DNA dizi bilgisine dönüştürülmesi şeklinde dört basamak vardır (69). 17 Nükleik Asit İzolasyonu Tanımlanmış hedefler sıklıkla dizi analizinden önce PZR ile çoğaltılırlar. Duyarlılığı en üst düzeye getirmek ve hedef dizilerin okunabilirliğini arttırmak için yeterli miktarda hedef DNA’nın bulunması gereklidir. Elektroforez öncesinde kullanılan DNA konsantrasyonu dizi analizi reaksiyonunda sinyal yoğunluğu ve çözünürlüğü etkiler. Fazla miktarda bulunan DNA, floresan sinyalini doyurarak çözünürlüğü azaltan düşük sinyallerin alınmasına neden olur. Yeterli dizi verisi ortaya çıkartmak için gereken uygun DNA konsantrasyonu hedefin büyüklüğü ve cinsine, kullanılan dizi analizi kimyasına ve dizi analizi platformuna bağlıdır. Genel olarak kapiller elektroforezde kalıp jel elektroforezine kıyasla daha az miktarda DNA kullanılması gerekir (69). İşaretleme Stratejileri ve DNA Dizi Analizi Çalışmaların çoğunda zincir uzamasının sonlandırılması yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntem DNA polimerazların deoksinükleotid trifosfat (dNTP)’ların yanında deoksiribozun 3´ pozisyonunda OH grubu taşımayan dideoksinükleotid trifosfat (ddNTP)’ları substrat olarak kullanmaları esasına dayanır. Sentezlenen DNA iplikçiğine dNTP eklendiğinde uzama devam ederken, ddNTP eklenmesi halinde zincir uzaması durmaktadır. Kalıp DNA’lar, primer, dNTP karışımı ve enzimin konulduğu dört reaksiyon tüpünün her birine bir ddNTP eklenmesinden sonra bağlanma ve uzama işlemleri uygulanmaktadır. Böylece reaksiyon tüplerinde farklı uzunluklarda DNA parçalarının oluşması gerçekleşmektedir. Daha sonra bu DNA parçaları akrilamid jelde elektroforeze tabi tutulmaktadır (70). Dizi analiz sonucunu görünür hale getirmek için farklı boyalarla ortaya çıkartılan floresan sinyalin belirlenmesi, radyoizotopik sinyal belirleme stratejilerinin yerini almıştır. Florofor belirteçler oligonükleotid primerlere (boya primerler) veya dideoksi sonlandırıcı nükleotidlere (boya nükleotid) eklenebilir. Otomatize sistemlerin çoğunda reaksiyonun başlangıcında floresan veren madde ile işaretli primer veya nükleotidler kullanılarak baz dizilimi gözlenebilir hale getirilmektedir (69). Florofor işaretleme stratejileri çok sayıda floresan boya ve eşleştirme yöntemlerini kullanma avantajına sahiptir. ‘Applied Biosystems’ (Foster city, California) çok sayıda floresan boya geliştirmiştir. Bunlar arasındaki ‘Big Dye’ teknolojisi dört renkli işaretleme ve belirleme ile tek tüpte dizi analizi reaksiyonları gerçekleştirebilir, duyarlılık ve çözünürlüğün arttırılmasını sağlar (69). 18 DNA Fragmanlarının Ayrılması ve Sinyal Belirlenmesi Bugün en sık kullanılan yaklaşım olan Sanger’in DNA analizi (70) ile oluşturulan fragmanların büyüklüğü birbirinden sadece bir baz ile farklılık gösterir. Bu nedenle güvenli veri elde edebilmek için yüksek çözünürlükte ayırma işlemlerinin kullanılması gerekir. Kalıp jel veya kapillerler kullanılarak DNA dizisinin belirlenmesinden sonra elektroforez ile fragmanlar birbirinden ayrılabilir. Fragmanın büyüklüğü ile belirlenen 3’ ucunun kimliğine göre elektroforetif izler anlamlı DNA dizi bilgisine dönüştürülür. Bir hedefe ait olan ve tek bir dizi analizi reaksiyonu sonucu belirlenebilen nükleotid bazlarının sayısı okuma uzunluğu olarak tanımlanır. Farklı otomatize dizi analiz sistemleri ve farklı dizi analizi kimyalarıyla elde edilebilen okuma uzunlukları ve örnek işleme verimleri birbirinden farklıdır. Bu sistemler arasında otomatik kalıp jel dizi analiz cihazlarından ‘LI-COR Global IR’ 1000 ‘base pair’ (bp), ABI Prism 377 cihazı ise 900 bp okuma uzunluğuna sahip olup, tek kapillere sahip ABI Prism 310 cihazının okuma uzunluğu 650 bp, 96 kapillere sahip ABI Prism 3700 cihazının ise 550 bp’dir (69). Dizi Verilerinin Değerlendirilmesi Elektroforetik görüntünün anlamlı DNA dizi verisine dönüştürülmesi, bilgisayar destekli algoritmalar, elle işleme ve dizi derlemesine gerek duyar. Dizi verisinin kalitesi ve değerlendirilmesini etkileyen çeşitli değişkenler elde edilen piklerin yüksekliği, genişliği ve pikler arası uzaklıktır. Piklerin yüksekliği belirlenebilen sinyal yoğunluğu ile, pik genişliği her bir sinyalin birbirine göre dağılımı ile, pikler arası uzaklık ise farklı fragmanların çözünürlüğü ile ilişki göstermektedir. Sıranın ortasında sinyal yoğunluğu en fazladır, uçlara doğru gidildikçe sinyaller azalır. Özellikle elektroforetik ayırma işleminin başında ortaya çıkan ve bağlanmamış floresan işaretlere bağlı artefaktlar sinyal oranlarını azaltıp veriyi bozabilir. Elektroforezin sonunda piklerin genişlemesi ve sinyal yoğunluğunun azalması nedeniyle baz yakalama doğruluğu azalır. Sinyal yoğunlukları belirgin şekilde artmışsa ya da sıralar birbirinin üzerine çıkmışsa elle optimizasyon gerekebilir. Son dizi verisinin düzeltilmesi otomatik olarak yapılabilir ancak elde edilen dizi verisinin kalitesinin de değerlendirilebilmesi için elle değerlendirilmesi tavsiye edilir (69). Nükleotid dizileme izolatlardaki spesifik beta-laktamaz geninin saptanması için altın standart olmayı sürdürmektedir. Bu yöntemle GSBL’lerin tüm varyantları tespit edilebilir. Ancak, yoğun emek gerektirir ve kullanılan yönteme bağlı olarak değişik sonuçlar da verebilir (28). 19 GEREÇ VE YÖNTEMLER Bu çalışma; Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu onayı alınarak Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı laboratuvarı ve İstanbul İontek laboratuvarında gerçekleştirildi (Ek 1). Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu (TÜBAP) tarafından 734 numaralı proje ile destek sağlandı. Çalışmada Trakya Üniversitesi Eğitim-Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yatan ve hastaların çeşitli materyallerinden hastane infeksiyonu etkeni olarak 15 Kasım 2004 - 30 Haziran 2005 tarihleri arasında Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı laboratuvarında izole edilen 269 Escherichia coli izolatı arasından GSBL üreten 45 izolat kullanılmıştır. Bir hastadan tekrar izole edilen aynı izolatlar çalışmaya alınmamıştır. ÇALIŞMADA KULLANILAN KİMYASALLARIN HAZIRLANMASI Agar Dilüsyon Testi İçin Gerekli Kimyasallar 1) 0,5 McFarland bulanıklık tüpü: Önce %1 H2SO4 (Riédel de haën, Almanya)’den 9,9 ml ve %1BaCl2 (Merck, Almanya)’den 0,1 ml alınıp karıştırılarak 1 McFarland bulanıklık tüpü elde edildi. Bu solüsyon 1:1 oranında distile su ile sulandırılarak 0,5 McFarland bulanıklığı oluşturuldu. 2) Müller-Hinton agar besiyeri: Toz MHA (Oxoid, İngiltere)’dan 38 gr alınarak hacim distile su ile 1000 ml’ye tamamlandı. Manyetik karıştırıcıda (Schott Gerate, GMBH, Almanya) karıştırılarak kaynatıldıktan sonra otoklavda (OT 4060 Nüve) 121 °C’de 15 dk 20 tutularak sterilizasyon sağlandı. Su banyosunda (ST 402 Nüve) 50 °C’ye soğutularak kullanıma hazır hale getirildi. 3) Müller-Hinton broth besiyeri: Toz MHB (Oxoid, İngiltere)’den 21 gr alınarak hacim distile su ile 1000 ml’ye tamamlandı. Manyetik karıştırıcıda eritildikten sonra deney tüplerine 2’şer ml dağıtıldı. Otoklavda 121 °C’de 15 dk tutularak sterilizasyon sağlandı. Beta-laktamazların İzoelektrik Noktalarının Tespiti İçin Solüsyonlar 1) 0,1 M Fosfat tamponu: Na2HPO4 (Merck, Almanya)’ten 35,81 gr, KH2PO4 (Merck, Almanya)’ten 13,60 gr alınıp Merck (Almanya) firması tarafından sağlanan özel saf su ile hacim 1000 ml’ye tamamlandı. Hazırlanan solüsyonun pH’si pH metre (Inolab, Almanya) yardımıyla 0,1 M HCl ya da 0,1 M NaOH kullanılarak 7,0’a ayarlandı. 2) Akrilamid-bisakrilamid %25’lik stok solüsyonu: Akrilamid (Sigma, ABD)’den 24,25 gr, Bisakrilamid (N, N’-metilenbisakrilamid) (Sigma, ABD)’den 0,75 gr alınıp hacim saf su ile 100 ml’ye tamamlanarak elde edildi. Filtre edilerek 4 °C’de saklandı. 3) %0,1’lik Riboflavin (w/v) stok solüsyonu: Riboflavin 5’ P (Sigma, ABD)’den 50 mg alınıp hacim saf su (Merck, Almanya) ile 50 ml’ye tamamlanarak elde edildi. Filtre edilip 4 °C’de saklandı. 4) %25’lik Gliserol (w/v) solüsyonu: Gliserol (Merck, Almanya)’den 25 ml alınıp 50 ml saf su ile süspansiyon hazırlandıktan sonra hacim saf su ile 100 ml’ye tamamlanerak elde edildi. 5) %10’luk Amonyum persülfat solüsyonu: Amonyum persülfat (Sigma, ABD)’tan 100 mg alınarak saf su ile 1000 ml’ye tamamlandı. Solüsyon günlük taze olarak hazırlandı. DNA İzolasyonu İçin Solüsyonlar 1) 10xTE tamponu (100mM Tris-10 mM EDTA) stok solüsyonu: Trizma-baz (Sigma, ABD)’dan 12,11 gr, EDTA (Sigma, ABD)’dan 3,72 gr alınarak hacim distile su ile 1000 ml’ye tamamlandı, pH: 8,0’a ayarlandı. 21 2) 1xTE tamponu: Stok solüsyonu olan 10xTE distile su ile 1:10 oranında sulandırılarak elde edildi. 3) Proteinaz K solüsyonu (1mg/ml): Proteinaz K (>30 U/mg) (Sigma, ABD) distile su ile 1:1 oranında sulandırılarak elde edildi. 4) Fenol Solüsyonu: Kristalize fenol (Fluka, ABD) 60 °C’deki su banyosunda eritildi, üzerine eşit hacimde 10xTE eklendi. Daha sonra manyetik karıştırıcıda karıştırıldı, bir süre sonra beherde iki tabaka oluştuğu gözlendi ve üst tabaka pipetle dikkatlice çekilip atıldı. İkinci kez aynı miktarda 10xTE eklenip aynı işlem tekrar uygulandı. Kullanılan fenole eşit miktarda 1xTE eklendi ve aynı işlem tekrar uygulandı. İkinci kez eşit hacimde 1xTE eklendi ve aynı işlem tekrarlandıktan sonra fenolün üzerinde küçük bir tabaka koruyucu olarak bırakıldı, pH: 8,0’a ayarlandı. pH yüksekse TE eklenen basamaklar tekrarlandı. Hazırlanan solüsyon ışıktan korunarak -20 °C’de saklandı. 5) 5 M NaCl solüsyonu: Balon jojeye 292,2 gr NaCl (Merck, Almanya) alınıp hacim distile su ile 1000 ml’ye tamamlanarak elde edildi. PZR ve Agaroz Jel Elektroforez İçin Hazırlanan Solüsyonlar 1) 10 mM dNTP karışımı: Her biri 100 mM olan dNTP tüpleri (Fermantas, ABD) tek bir ependorf tüpüne boşaltılarak 25 mM stok karışım elde edildi. Kullanılacak miktar 1,5 kat distile su ile sulandırılarak 10 mM dNTP elde edildi. Hazırlanan karışım -20 °C’de saklandı. 2) 5xTBE stok tampon solüsyonu: Trizma-baz’dan 54 gr, borik asit (Merck, Almanya)’ten 27,5 gr, 0,5 M EDTA’dan 20 ml alınarak hacim distile su ile 1000 ml’ye tamamlandı. Manyetik karıştırıcıda eritildikten sonra pH: 8,0’a ayarlandı. 3) 0,5 M EDTA: Cam şişeye EDTA’dan 46,53 gr alınıp hacim distile su ile 250 ml’ye tamamlanarak elde edildi. 4) 1xTBE tampon solüsyonu: Stok olarak hazırlanan 5xTBE solüsyonu distile su ile 1:5 oranında sulandırılarak elde edildi. 22 5) %1,5 Agaroz jel: Agaroz (Sigma, ABD)’dan 2,25 gr, 1xTBE tamponundan 150 ml alınıp karıştırılarak mikrodalga fırında (Arçelik) eritildi. Plazmid İzolasyonu ve Elektroforezde Kullanılan Kimyasallar 1) Luria Bertanii sıvı besiyeri: Tripton (Oxoid, İngiltere)’dan 1 gr, ‘yeast extract’ (Oxoid, İngiltere)’tan 0,5 gr, NaCl’den 1 gr alınarak hacim distile su ile 100 ml’ye tamamlandı. Karıştırıcıda eritildikten sonra 5 N NaOH (Merck, Almanya) ile pH: 7,0’a ayarlandı. Deney tüplerine 2’şer ml konularak otoklavda steril edildi. 2) Lizis tampon solüsyonu: Trizma-baz (tamponsuz)’ın 250 mM’lik solüsyonundan 4 ml, %15’lik sodyum dodesil sülfat (Sigma, ABD)’tan 3 ml alınarak hacim distile su ile 4,25 ml’ye tamamlandı. Kullanılmadan hemen önce bu karışıma 150 µl 5 N NaOH eklendi. 3) 5xTAE stok tampon solüsyonu: Trizma-baz’dan 24,2 gr, glasial asetik asit (Merk, Almanya)’ten 5,7 ml, 0,5 M EDTA (pH: 8)’dan 10 ml alınarak hacim distile su ile 1000 ml’ye tamamlandı. 4) 1xTAE tampon solüsyonu: 5xTAE 1:5 oranında distile su ile sulandırılarak elde edildi. 5) Yükleme tamponu: Bromfenol mavisi (Sigma, ABD)’nden 2,5 mg, ‘ficoll’ (Pharmacia Fine Chemicals, İsveç)’den 1,5 gr alınarak hacim distile su ile 9,5 ml’ye tamamlandı. ÇALIŞMA AKIŞI 1) Bakteri kültürü ve VİTEK 2 ile bakteri tanımlanması 2) VİTEK 2 ve agar dilüsyon ile antibiyotik duyarlılık testi 3) VİTEK 2, agar dilüsyon ve ÇDST ile GSBL’lerin saptanması, disk difüzyon ile inhibisyon zon çaplarına göre GSBL tarama testi 4) ‘Isoelectric focusing’ (IEF) yöntemiyle beta-laktamazların izoelektrik noktalarının tespiti 5) Beta-laktamaz tiplerinin PZR ile belirlenmesi 6) Plazmid izolasyonu ve plazmid DNA’sıyla PZR yapılması 7) Beta-laktamazların DNA dizi analizi ile isimlendirilmesi 23 Bakteri Kültürü ve Tanımlanması Daha önceden izole edilip −70 °C’de stoklanan izolatlar eosin-metilen blue agar (EMB) (Salubris) besiyerine ekilip 37 °C’ye ayarlanmış etüvde (EN 500, Nüve) bir gecelik inkübasyon ile canlandırıldı. Üreyen kolonilerden bakteri tanımlanması VİTEK 2 (BioMérieux, Fransa) otomatize sistem ile GN 21-341 identifikasyon kartları kullanılarak gerçekleştirildi. Antibiyotik Duyarlılık Testleri İzolatların antibiyotik duyarlılıkları GSBL varlığını da saptayabilen AST-GN13 test kartları (BioMérieux, Fransa) kullanılarak VİTEK 2 yöntemiyle ve bu kartlar ile bakılamayan ancak CLSI tarafından E.coli için test edilmesi önerilen diğer antibiyotiklerin duyarlılıkları ise agar dilüsyon yöntemiyle belirlendi. VİTEK 2 otomatize sistem ile antibiyotik duyarlılık testi: Üretici firmanın önerilerine göre 0,5 McFarland bulanıklığında bakteri süspansiyonu kullanılarak AST-GN13 duyarlılık kartları ile yapıldı. Kalite kontrol kökeni olarak Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı tarafından temin edilen E.coli ATCC 25922 ve E.coli ATCC 35218 kökenleri kullanıldı (56). Bu kartlarla MİK ölçümü yapılan antibiyotikler ampisilin, ampisilin/sulbaktam, aztreonam, sefazolin, sefepim, sefotetan, seftriakson, seftazidim, ertapenem, imipenem, siprofloksasin, levofloksasin, gentamisin, tobramisin, amikasin, amoksisilin/klavulanat, piperasilin/tazobaktam ve trimetoprim/sulfametoksazol idi. Agar dilüsyon yöntemi ile antibiyotik duyarlılık testi: ‘National Committee for Laboratory Standards’ tarafından yapılan önerilere göre önce sıvı dilüsyon testi ile kullanılacak antibiyotiklerin potensleri hesaplandıktan sonra agar dilüsyon yöntemi uygulandı (71). Bu yöntemle MİK değeri saptanan antimikrobiyaller piperasilin (Eczacıbaşı), sefuroksim (Glaxo-Smith Kline), sefotaksim (Sigma) ve amoksisilin/klavulanat (Mustafa Nevzat/FakoActavis) idi. Bu test için önce antibiyotik sulandırımları, antibiyotikli agar plakları ve inokulum hazırlandı (72). Ağırlık (mg): (Volüm (ml) X Konsantrasyon (µg/ml))/ Potens (µg/mg) Yukarıdaki formül kullanılarak gerekli antibiyotiklerin miktarları, konsantrasyonlar klavulanat için 2560 µg/ml, diğerleri için 5120 µg/ml ve volüm 2 ml olarak alınıp 24 hesaplandıktan sonra hassas terazide (Libor AEX-1206, Shimadzu, Japan) tartıldı. Hazırlanan stok solüsyonu eşit hacimde MHB besiyeriyle sulandırılıp konsantrasyon her seferinde yarıya inecek şekilde 12 tüpte sulandırım yapıldı. Böylece ilk tüpteki konsantrasyonlar klavulanat için 1280 µg/ml, diğer antibiyotikler için 2560 µg/ml olurken, son tüpteki konsantrasyonlar ise klavulanat için 0,625 µg/ml, diğer antibiyotikler için 1,25 µg/ml’ye indi. Üretici firma önerilerine göre hazırlanan MHA besiyeri 50 °C’ye soğutulduktan sonra 2 ml’lik her dilüsyon 90 mm çapındaki petrilere döküldü ve üzerine 18 ml MHA besiyeri eklenerek karıştırıldı. Ayrıca bir de antibiyotiksiz kontrol besiyeri hazırlandı. Agar konulan petrilerin oda ısısında donması sağlandı. Petri kapakları aralık bırakılarak etüvde kurutuldu. Kuruyan plaklar hemen kullanıldı. Katı besiyerinde üreyen kolonilerden MHB’ye alınarak ile 0,5 McFarland bulanıklığına (108 CFU/ml) eşit bir süspansiyon hazırlandı. Bu süspansiyon 1:10 oranında steril serum fizyolojik ile sulandırılarak konsantrasyon 107 CFU/ml’ye ayarlandı. Hazırlanan her süspansiyondan 100 µl inokulum çukurlarına dağıtıldı. İnokülatör ile buradan alınan süspansiyonlar önce antibiyotik içermeyen kontrol besiyerine, daha sonra da en düşük antibiyotik konsantrasyonu içeren besiyerinden başlayarak tüm antibiyotikli agarların yüzeyine ekildi. İnokülatör ile 1-2 µl ekilebildiğinden agar yüzeyindeki bakteri sayısı yaklaşık 104 CFU/ml olmaktadır. Bakterilerin ekildiği noktalar tamamen kuruyana kadar plaklar oda ısısında bırakıldı. Daha sonra petriler ters çevrilerek 35 °C’de 16-20 saat inkübe edildi. Üremenin engellendiği en düşük antibiyotik konsantrasyonu MİK değeri olarak kabul edildi. Tek bir koloni ya da inokülatörün oluşturduğu hafif inokulum izi dikkate alınmadı. Genişlemiş Spektrumlu Beta-laktamazların Saptanması Daha önceden VİTEK 1 ile GSBL pozitif olarak saklanmış izolatlar GSBL varlığı açısından tekrar araştırıldı. Bu amaçla VİTEK 2 yöntemi, agar dilüsyon testi, ÇDST ve CLSI tarafından tarama testi olarak önerilen inhibisyon zon çaplarına göre disk diffüzyon testi kullanıldı. VİTEK 2 testi: Antibiyotik duyarlılık testi için kullanılan AST-GN13 kartları ile aynı zamanda GSBL varlığı da değerlendirildi. Sistem bu kart ile kendi içinde sefotaksim ve seftazidimi hem tek başına hem de klavulanat ile kombinasyon halinde test ettikten sonra MİK değerlerini karşılaştırarak GSBL’nin var olup olmadığını tespit edebilmektedir. Çalışılan izolatlarda böylece GSBL test sonucu yoruma gerek kalmadan doğrudan ‘pozitif’ ya da ‘negatif’ olarak gösterildi. 25 Agar dilüsyon testi: Bu test için CLSI’nın önerilerine göre sefotaksim ve seftazidim hem tek başına hem de klavulanat (4 µg/ml) eklenerek test edildi. Sefotaksim ya da seftazidim MİK değeri ≥2 µg/ml olduğunda GSBL varlığı düşünülen izolatların, sefalosporinlere klavulanat eklendiğinde MİK değerlerinde en az sekiz kat azalma saptandığında GSBL ürettikleri gösterildi. Negatif kontrol olarak E.coli ATCC 25922 kökeni kullanıldı. Disk diffüzyon yöntemiyle genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz tarama testi ve çift disk sinerji testi: Katı besiyerinden MHB’ye alınan koloniler ile 0,5 McFarland bulanıklığına eş değer bakteri süspansiyonu hazırlandı. Eküvyon ile alınan süspansiyon, 90 mm’lik petrilerde 4 mm kalınlığında hazırlanmış MHA besiyerinin yüzeyine 60 derecelik açıyla döndürülerek üç yönlü olarak ekildi. Plak yüzeyindeki nem kaybolunca petrinin merkezine antibiyotik disklerinden (Oxoid, İngiltere) biri olan amoksisilin/klavulanat (20 µg/10 µg) yerleştirildi. Daha sonra bunun çevresine merkezden merkeze 30 mm uzaklık olacak şekilde seftazidim (30 µg), sefotaksim (30 µg), seftriakson (30 µg), sefepim (30 µg) ve aztreonam (30 µg) diskleri yerleştirildi. Plaklar 35 °C’de bir gecelik inkübasyondan sonra değerlendirildi. Seftazidim ≤22 mm, sefotaksim ve aztreonam ≤27 mm, seftriakson ≤25 mm şeklinde inhibisyon zon çapı oluşturduğunda izolatın GSBL tarama testi pozitif olarak kabul edildi. Amoksisilin/klavulanat diski ile diğer antibiyotik disklerinden herhangi biri arasında üremenin inhibe olduğu bir alan görülmesi veya disklerden birinin inhibisyon zonunun amoksisilin/klavulanat diskine doğru belirgin olarak genişleme göstermesi ÇDST için pozitif sonuç olarak değerlendirildi (22). ‘Isoelectrıc Focusıng’ Yöntemi ile İzoelektrik Noktaların Saptanması ‘Isoelectric focusing’ yöntemi ‘Model mini IEF cell’ sistemi (Bio-Rad, USA) kullanılarak poliakriamid jel elektroforeziyle uygulandı (73).Önce beta-laktamaz enzimleri izole edilip nitrosefin ile beta-laktamaz varlığı gösterildi. Daha sonra izoelektrik nokta jeli hazırlanarak poliakrilamid jel elektroforez ile beta-laktamazların izoelektrik noktaları tespit edildi. Enzim izolasyonu: Her bir ependorf tüpüne 250 µl 0,1 M fosfat tamponu (pH:7,0) dağıtıldı. Katı besiyerinde üreyen kolonilerden bol miktarda alınıp fosfat tamponu içinde süspansiyon hazırlandı. Süspansiyonlar −70 °C’lik derin dondurucuda (Heraus, Almanya) 30 dk, ardından 37 °C’lik su banyosunda 10 dk bekletildi. Bu döngü 10 kez tekrarlandı. Tüpler 26 12.000 g’de 15 dk santrifüj (Biofuge 22 R, Heraus, Almanya) edildi, üstteki kısım yeni bir ependorfa alındı. İzole edilen enzimler −20 °C’de saklandı (72). Beta-laktamaz varlığının gösterilmesi: Nitrosefin (liyofilize, Oxoid, İngiltere) sulandırıcısı ile 500 µg/ml konsantrasyonunda olacak şekilde sulandırıldı. Mikrotitrasyon çukurlarının her birine 5 µl nitrosefin çözeltisi dağıtıldı. Üzerine 5 µl enzim süspansiyonu karıştırıldı. Bakterinin beta-laktamaz sentezlediği çözelti renginin 10 dk içinde koyu kırmızı renge dönüşmesi ile gösterildi (23). İzoelektrik nokta jelinin hazırlanması: Çalışmada ‘Model 111 mini IEF cell’ (BioRad, ABD) jel plağı, lamı, yükleme şeriti ve elektroforez tankı kullanıldı. Jel dökülecek lamlar hafifçe ısıtıldı. Steril bir tüp içine akrilamid/bisakrilamid’in %25’lik solüsyonundan 2 ml, gliserol’ün %25’lik solüsyonundan 2 ml, riboflavin 5’ P’den 50 µl konularak üzerine 5,5 ml distile eklendi. Bu karışıma son olarak 15 µl monyum persülfat ve 3 µl TEMED (N, N, N’, N’-tetrametiletilendiamin) eklendikten sonra jel karışımı süratle lam ile plak arasına hava kabarcığı oluşturmadan pipetle sızdırıldı. Güneş ışığında polimerize oluncaya kadar yaklaşık bir saat bekletildi. Polimerize olan jel camla birlikte kenardan spatula ile kaldırılarak plaktan ayrıldı (73). Poliakrilamid jel elektroforez ile beta-laktamazların izoelektrik noktalarının tespiti: Hazırlanan jelin ortasına yükleme işleminde yardımcı olacak delikli şerit yerleştirildi. TEM-1, SHV-1 ve TEM-2 kontrol kökenleri de dahil olmak üzere 5’er µl enzim yüklendi. Beş dk bekledikten sonra süspansiyonların fazlası kurutma kağıdıyla alındı. Şerit çıkartıldıktan sonra jelin elektrodların değeceği her iki ucuna defibrine koyun kanı ile işaret kondu. Elektrodlar hafifçe ıslatıldıktan sonra üzerine jel yerleştirildi. Power Pac 3000 güç kaynağı (Bio-Rad, ABD) ilk 15 dk 5 miliamper, 0,5 watt ve 100 volta, sonraki 15 dk 5 miliamper, 1 watt ve 200 volta, son olarak 60 dk 4 miliamper, 2 watt ve 400 volta ayarlanarak jel yürütüldü. Jel ortamındaki taşıyıcı amfolitler ile oluşturulan pH gradientinde elektroforez ile her enzimin belli bir pH değerinde toplam elektrik yük toplamının sıfıra eşit olduğu değer olan izoelektrik nokta (pI) değerleri saptanmaya çalışıldı. Elektroforez sonunda her iki uçtaki kanın birleştiği görüldü. Jel elektrodlardan alınarak üzerine daha önceden hazırlanan nitrosefin çözeltisi damlatıldı ve cam baget yardımıyla yayılarak jelin üzeri tamamen nitrosefin ile boyandı. Kısa bir süre sonra oluşmaya başlayan bantlar anoda uzaklıklarıyla birlikte asetat kağıdına ve oradan da milimetrik kağıda aktarıldı. Standart olarak kullanılan 27 TEM-1 enziminin pI değeri 5,4, TEM-2’nin pI değeri 5,6 ve SHV-1’in pI değeri 7,6 olduğundan diğer bantlar bunlarla kıyaslanarak bakterilerin izoelektrik noktaları saptandı (73). Polimeraz Zincir Reaksiyonu Bu test için önce DNA izolasyonu yapıldı, ardından hedef DNA çoğaltılarak agaroz jel elektroforezde yürütüldü ve elde edilen ürünler görüntülendi. DNA izolasyonu: Katı besiyerinde hazırlanan taze kültürlerden alınan kolonilerle steril distile suda 1 McFarland bulanıklığında bakteri süspansiyonu hazırlandı. Ependorf tüpüne bakteri süspansiyonundan 100 µl, 1xTE tamponundan 42 µl ve 1 mg/ml olarak hazırlanan stok proteinaz K’dan 17 µl karıştırılıp vortex cihazında (Bioblock scientitic, IKA, ABD) vortekslendi. Kuru ısı bloğunda (Techne dry block, DBZA, İngiltere) 60 °C’de 1 saat inkübe edildi. Karışımın üzerine 1:1 oranında hazırlanan fenol (Fluka, ABD) – kloroform (Sigma) karışımından 300 µl ilave edilip 10 kez alt üst edildikten sonra 15.000 g’de 10 dk santrifüj edildi. Üstteki berrak kısım ayrı bir ependorf tüpüne alınıp üzerine bu hacmin 1/20’si kadar 5 M NaCl ve son oluşan volüme eşit miktarda −20 °C’de tutulan izopropanolol (Merk, Almanya) ilave edildi. Bir saat −70 °C’de bekletildikten sonra 4 °C’de 15.000 g’de 20 dk santrifüj uygulandı. Üstteki sıvı döküldü ve pellet üzerine −20 °C’de tutulan %70’lik etanolden 1 ml ilave edilip 15.000 g’de 10 dk tekrar santrifüj uygulandı. Üst sıvı dikkatlice döküldü ve pellet 37 °C’deki kuru ısı bloğunda 30 dk tutularak kurutuldu. Üzerine 50 µl TE tamponu ilave edilerek resüspanse edildi (74). DNA örnekleri PZR yapılana kadar −20 °C’de saklandı. Hedef DNA’nın çoğaltılması: Örnek DNA’lardan TEM, SHV, CTX-M ve OXA tipi enzimlerin varlığı PZR ile araştırıldı. İontek (İstanbul) şirketine sentezletilen primerlerin oligonükleotid dizileri ve parantez içinde belirtilen PZR sonucu beklenen bp büyüklükleri aşağıda belirtildiği şekildeydi (44). TEM-S: 5´-ATA AAA TTC TTG AAG ACG AAA -3´ TEM-AS: 5´-GAC AGT TAC CAA TGC TTA ATC-3´ SHV-S: 5´-TGG TTA TGC GTT ATA TTC GCC-3´ SHV-AS: 5´-GGT TAG CGT TGC CAG TGC T-3´ 28 (1080 bp) (865 bp) CTX-M-9-S: 5´-TAT TGG GAG TTT GAG ATG GT-3´ (932 bp) CTX-M-9-AS: 5´-TCC TTC AAC TCA GCA AAA GT-3´ OXA-1-S: 5´-AGC CGT TAA AAT TAA GCC C-3´ OXA-1-AS: 5´-CTT GAT TGA AGG GTT GGG CG-3´ (908 bp) Çalışılacak her örnek için PZR karışımı 5 µl Taq polimeraz tamponu, 1,5 mM MgCl2, 1 µl dNTP karışımı (10 mM dATP, 10 mM dCTP, 10 mM dTTP ve 10 mM dGTP), araştırılacak enzim hangisiyse ona ait primerin her birinden 50 pM ve 1,25 Ü Taq polimeraz enzimi ile ependorf tüpünde hazırlandı. Üzerine her örneği 45 µl’ye tamamlamak için distile su ilave edildi. Karışımda kullanılan kimyasallar Fermantas (ABD)’tan sağlandı. Her örnek için ‘thin wall’ tüpüne 45 µl PZR karışımı dağıtıldı ve üzerine 5 µl DNA örneği ilave edildi. Tüm işlemler buz içerisinde yapıldı. Örnekler ‘thermocycler’ (Icycler, Bio-Rad, ABD) cihazına yerleştirildi (73). Çoğaltma için ‘thermocycler’ cihazı; 30 döngü olacak şekilde 95 °C’de 1 dk denatürasyon, TEM ve CTX-M enzimleri için 50 °C’de 1 dk, SHV ve OXA için 55 °C’de 1 dk bağlanma ve 72 °C’de 1 dk polimerizasyon reaksiyonu için programlandı. Son reaksiyon 72 °C’de 10 dk uzama olarak ayarlandı. Ürünlerin döngülerin bitiminde korunması için programa 4 °C’de saklama ilave edildi. Bu şekilde DNA çoğaltma aşaması tamamlanan örnekler agaroz jel elektroforez yapılana kadar 4 °C’de tutuldu (44). Agaroz jel elektroforez ve PZR ürünlerinin görüntülenmesi: Kullanılan kimyasallar Sigma’dan (ABD), cihazlar ise Bio-Rad (ABD) firmasından sağlandı. Önce 1xTBE tamponu ile %1,5’lik agaroz jel hazırlanıp, elektroforez tankına yerleştirildi. Jelin her bir kuyucuğuna 10 µl örnek ile 2 µl yükleme tamponu (Fermantas, ABD) karıştırılarak yüklendi. Ortadaki ve her iki uçtaki kuyucuğa ise 2 µl 1000 bp’lik DNA ‘size marker’, 2 µl yükleme tamponu ve 4 µl distile su ile karıştırılarak yüklendi. Pozitif kontrol kökenleri olarak kullanılan TEM-1, SHV-1 ve OXA-1 enzimleri üreten bakteriler Doç.Dr. Müşerref Otkun’dan, CTX-M-15 enzimi üreten bakteri Prof.Dr. Çiğdem Bal’dan temin edildi. Negatif kontrol olarak E.coli ATCC 25922 kökeni kullanıldı. Yaklaşık 45 dk 1xTBE tamponu içinde 90 voltta elektroforez uygulandı. Etidyum bromür (1 µg/ml) (Sigma) ile boyanan ürünler UV transilluminatörde gözlendi (74). Oluşan bantlar ‘Gel-doc’ sistemi (Bio-Rad) yardımıyla bilgisayarda görüntülendi. Çalışılan enzimler için beklenilen ağırlıklara uyan bantlar pozitif sonuç kabul edildi. 29 Plazmid İzolasyonu Kado ve Liu’nun (75) protokolü kısmen modifiye edilerek uygulandı. Taze olarak pasajlanan kültürde üreyen bakteriler 2 ml Luria-Betanii sıvı besiyeri içeren tüplere aktarıldı. Süspansiyon çalkalayıcılı su banyosunda (ST 402, Nüve) 37°C’de yaklaşık 16 saat inkübe edildi. Sıvı besiyerinden 1,5 ml bakteri süspansiyonu ependorfa aktarılıp 10 dk buzda tutuldu. Oda ısısında 12.000 rpm’de 10 dk santrifüj uygulandı. Üstteki kısım atılıp her birine 20 µl 1xTE tamponu eklenerek vortekslendi. Hazırlanan lizis tamponundan 100’er µl eklendi ve tüpler birkaç kez alt üst edildi. Su banyosunda 58 °C’de 45 dk inkübasyon uygulandı. Her tüpe 100 µl 1:1 fenol - kloroform solüsyonu eklendi ve tüpler alt üst edildi. Onbeş dk 13.500 rpm’de santrifüj edildi. Üstteki kısımdan 90 µl alınarak başka bir ependorfa aktarıldı. İzole edilen plazmidlerin elektroforezi için 1xTAE ile %0,8’lik agaroz jel hazırlandı. Her örnekten 15 µl alınıp 5 µl yükleme tamponuyla karıştırıldı ve karışım jele yüklendi. İki saat 80 voltta elektroforez uygulandı. Oluşan bantlar etidyum bromür ile boyandıktan sonra UV trasilluminatörde incelendi. ‘Gel-doc’ sistemiyle görüntüler bilgisayara aktarıldı. Plazmid DNA’sına da PZR uygulandı. DNA Dizi Analizi Beta-laktamaz enzimlerinin dizi analizi İontek laboratuvarında (İstanbul) yapıldı. Önce PZR ürünleri, üreticinin önerileriyle saflaştırma kiti (Roche, Almanya) kullanılarak saflaştırıldı. Elde edilen ürünler %1’lik agaroz jelde yürütülüp görüntülenerek bant yoğunluğu kontrol edildi. Saflaştırılmış PZR ürünü, araştırılacak enzime özgü primer, floresan işaretli ddNTP karışımı, Taq polimeraz, MgCl, tampon ve dNTP içeren dizileme reaksiyonu karışımı distile su ile 10 µl’ye tamamlandı. Dizileme reaksiyonu dideoksi-zincir sonlandırma yöntemi esasıyla yapıldı (70). Mastercycler cihazında (Eppendorf, Almanya) 95 °C’de 20 sn, 50 °C’de 25 sn ve 60 °C’de 2 dk şeklinde 35 döngü yaklaşık iki buçuk saatte tamamlanarak dizileme işlemi yapıldı. Diziler saflaştırıldıktan sonra ‘ABI Prism 310 genetic analyzer’ (Perkin Elmer, ABD) cihazına yüklendi. Cihaz tek kapillere sahip olup kapiller elektroforez yöntemiyle analiz yapmaktadır. Primerin uzamasını takip eden ilk 30-50 bazda anlamlı veri sağlanamaz. Okuma uzunluğu yaklaşık 650 bp kadardır. Kapillere gelen lazer ışınlarıyla örneklerdeki floresansın tespiti sonucu oluşan kromatogram, sistem bilgisayarında görüntülendikten sonra ChromasPro programı yardımıyla ‘Basic Local Aligment and Search Tool’ (BLAST)’a aktarılarak nükleotid dizilerinin veri tabanındaki dizilerle benzerliği araştırıldı (76). İyi okunamayan diziler cihazda tekrar analiz ettirildi. Kullanılan PZR ürünlerinin uzunlukları 865 30 bp, 908 bp, 932 bp ve 1080 bp olduğundan bu sistemle gen uzunluklarının tamamı okutulamadı. İontek şirketi tarafından temin edilen primer-3 programı kullanılarak gen uzunluklarının ortalarından başlayacak şekilde yeni dizileme primerleri tasarlanıp sentezletildi, bu primerlerle yeniden dizi analizi yapıldı. Böylece oluşacak ortalama ürün boyları yaklaşık 400 bp’ye ayarlanarak genlerin baş veya sonlarındaki nükleotidlerin okunabilmesi amaçlandı. İSTATİSTİKSEL ANALİZ Verilerin istatistiksel olarak değerlendirilmesi için Epi İnfo Version 3.3.2 paket programı kullanıldı. Çalışmaya alınan tüm izolatlarda ve TEM içeren izolatlarda betalaktam/beta-laktamaz inhibitörü kombinasyonları arasındaki direnç sıklıklarının karşılaştırılmasında ki-kare testi, beta-laktamaz tiplerine göre antibiyotiklerin direnç sıklıklarının karşılaştırılmasında ise Fisher’in kesin ki-kare testi kullanıldı ve p<0,05 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. 31 BULGULAR Hastane infeksiyonu etkeni olarak 15 Kasım 2004 - 30 Haziran 2005 tarihleri arasında Trakya Üniversitesi Eğitim-Uygulama ve Araştırma Hastanesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı laboratuvarında izole edilen 269 Escherichia coli izolatı arasından GSBL pozitif olarak stoklanan 45 izolat ile çalışma planlandı. Ancak altı izolatın agar dilüsyon yöntemiyle GSBL doğrulama testi sonucunun negatif bulunması üzerine bu izolatlar çalışmadan çıkartıldı. Örneklerin çoğunluğu idrardan izole edildi. Çalışılan bakterilerin izolasyon yerlerine göre dağılımı Tablo 1’de görülmektedir. Tablo 1. Bakterilerin izolasyon yerlerine göre dağılımı İzolasyon yeri İdrar Sayı 19 Kan 4 TTA 3 Yara 13 Toplam 39 TTA: Transtrakeal aspirat. Bakteriler en fazla genel cerrahi kliniğinden olmak üzere 15 farklı klinikten izole edildi. İzolatların kliniklere göre dağılımı Tablo 2’de görülmektedir. 32 Dahili klinikler (n: 16) Cerrahi klinikler (n: 23) Tablo 2. İzolatların kliniklere göre dağılımı (N: 39) Klinik Genel cerrahi Üroloji Ortopedi Reanimasyon Beyin cerrahisi Nefroloji İnfeksiyon hastalıkları Nöroloji Hematoloji Kardiyoloji KYBÜ Onkoloji Pediatri Gastroenteroloji Göğüs hastalıkları Sayı 9 7 3 2 2 3 2 1 1 2 1 1 3 1 1 KBYÜ: Koroner yoğun bakım ünitesi. Agar dilüsyon yöntemiyle bakılan GSBL doğrulama testiyle karşılaştırıldığında, izolatların tümü VİTEK 2 yöntemi ve disk diffüzyonla zon çapına göre GSBL tarama testiyle GSBL pozitif olarak sonuç verirken, ÇDST ile izolatların ancak 19’u (%49) GSBL pozitif bulundu. Bu yöntemin negatif olarak sonuçlandığı 20 izolatın inhibisyon zon çapı ya hiç yok ya da çok dardı. VİTEK 2 sistemiyle ve bu sistemde kullanılan AST GN13 kartında bulunmayan piperasilin, sefuroksim, sefotaksim ve amoksisilin/klavulanat için agar dilüsyon yöntemiyle yapılan duyarlılık testi sonucunda ortaya çıkan antibiyotiklerin duyarlılık dağılımları Tablo 3’te görülmektedir. Duyarlılık sonuçları değerlendirilirken orta duyarlı kökenler dirençli kabul edildi. Buna göre çalışmaya alınan 39 izolatın tamamı ampisilin, piperasilin ve sefuroksime dirençli, karbapenemlere ve sefotetana duyarlıydı. Oksiimino-sefalosporinlerden seftazidime 15 (%38), sefotaksim ve seftriaksona beş (%13) izolat fenotipik olarak duyarlı bulundu. Dördüncü kuşak sefalosporin olan sefepime ise 23 (%59) izolat duyarlıydı. Beta-laktam/beta-laktamaz inhibitörü kombinasyonlarından piperasilin/tazobaktam 34 izolatta (%87) duyarlı bulunurken, amoksisilin/klavulanat 24 izolatta (%62), ampisilin/sulbaktam ise sadece bir izolatta (%3) duyarlıydı. Piperasilin/tazobaktam duyarlılığı amoksisilin/klavulanata göre daha yüksek bulundu (ki-kare: 5,45, p<0,05). Kinolon grubu antibiyotiklerin her ikisine de %15 duyarlılık gözlenirken, aminoglikozidlerden amikasine %95, gentamisine %41 ve tobramisine %18 oranında duyarlılık saptandı. 33 Tablo 3. Tüm izolatların antibiyotik duyarlılıklarına göre dağılımları (N: 39) Antibiyotikler AMP PIP SAM ATM KZ CXM FEP CTT CRO CTX CAZ AMC TZP IPM ETP CIP LEV GN TOB AK SXT S 1 5 1 23 39 5 5 15 24 34 39 39 6 6 16 7 37 23 R 39 39 38 34 38 39 16 34 34 24 15 5 33 33 23 32 2 16 AMP: Ampisilin, PIP: Piperasilin, SAM: Ampisilin/sulbaktam, ATM: Aztreonam, KZ: Sefazolin, CXM: Sefuroksim, FEP: Sefepim, CTT: Sefotetan, CRO: Seftriakson, CTX: Sefotaksim, CAZ: Seftazidim, AMC: Amoksisilin/klavulanat, TZP: Piperasilin/tazobaktam, IPM: İmipenem, ETP: Ertapenem, CIP: Siprofloksasin, LEV: Levofloksasin, GN: Gentamisin, TOB: Tobramisin, AK: Amikasin, SXT: Trimetoprim/sulfametoksazol, S: Duyarlı, R: Dirençli. Beta-laktamaz izolasyonu sonrasında tüm izolatlarda nitrosefin testi pozitif bulundu. İzolatlarda poliakrilamid jel elektroforez ile IEF uygulanması sonucunda 10 farklı bant tespit edildi. İzolatların beş tanesinde IEF ile hiçbir bant tespit edilemedi. Ayrıca tüm izolatlarda pI değeri 8,1’in üzerinde olan, gözle ayırt edilebilen bant oluşturmayan, yayılma tarzında geniş bantlar gözlendi. Belirlenen bantların pI değerlerine göre dağılımı Tablo 4’te görülmektedir. 34 Tablo 4. ‘Isoelectric focusing’ ile bantları belirlenen izolatların pI değerlerine göre dağılımı Bant belirlenen izolatların sayısı 14 11 10 5 6 1 1 1 1 1 pI Değeri 7,3 5,6 5,4 5,7 7,5 5,8 6,9 7,6 7,9 8,1 En fazla pI: 7,3, 5,6 ve 5,4 olan bantlar gözlendi. İzolatların 15’inde (%38) iki farklı bant görülürken, bir izolatta üç farklı bant izlendi. Bazı örneklere ait IEF ile belirlenen pI değerlerini gösteren bantlar Şekil 1’de görülmektedir. 7,6 7,3 6,9 5,6 5,4 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Şekil 1. Poliakrilamid jel elektroforez sonucu oluşan beta-laktamaz bantlarının pI değerleri. 1: TEM-1 (pI:5,4) ve 2: SHV-1 (pI:7,6) kontrol bantları. 3: 4, 4: 10, 5: 12, 6: 21, 7: 22, 8: 23, 9: 36, 10: 3 no.lu kökenlere ait bantlar. TEM, OXA, SHV ve CTX-M enzim tipleri PZR ile araştırıldı. Agaroz jel elektroforez ile 39 izolatın 34’ünde toplam 51 ürün bandı görüntülendi. Kullanılan DNA standardı 1000 bp büyüklüğündeydi. Bu nedenle TEM için beklenen uzunluk olan 1080 bp tam olarak ölçülemedi, oluşan bant uzunlukları 1000 bp’in hemen üzerinde bulundu. Diğer enzimlere ait bantlar standartla karşılaştırıldığında beklenen büyüklüklere uygun bulundu. En fazla TEM tipi (n: 27), en az CTX-M tipi (n: 1) beta-laktamaz saptandı. İzolatların beşinde araştırılan 35 enzimlerden hiçbirine rastlanmadı. Enzimlerin tiplere göre dağılımı Tablo 5’te görülmektedir. Elektroforez sonucu oluşan beta-laktamaz tiplerine ait bantlar Şekil 2 ve 3’te görülmektedir. Tablo 5. Beta-laktamaz enzimlerinin tiplerine göre dağılımı Enzim tipi TEM OXA SHV CTX-M Toplam Sayı (%) 27 (53) 20 (39) 3 (6) 1 (2) 51 (100) Tek tip enzimi olan 18 izolat saptandı. Bunların 11’i TEM tipi enzim içeriyordu. Diğer yedi izolatın altısında OXA, birinde SHV tipi enzim mevcuttu. M 1 2 3 4 5 M a b c 6 d 7 e M f 8 9 10 11 12 13 14 g h ı j k l M m M Şekil 2. CTX-M (üstte) ve OXA (altta) PZR ürünlerinin agaroz jelde görüntülenmesi. M: Size marker 100-1000 bp, 1: 24, 2: 25, 3: 26, 4: 28, 5: 29, 6: 31, 7: 32, 8: 33, 9: 34, 10: 35, 11: 36, 12: 37 no.lu kökenler, 13: negatif kontrol, 14: pozitif kontrol. a: 16, b: 17, c: 19, d: 20, e: 21, f: 24, g: 22, h: 27, ı: 23, j: 25, l: 27 no.lu kökenler, k: pozitif kontrol, m: negatif kontrol. 36 M 1 2 3 4 M M a b c d e f Şekil 3. TEM (solda) ve SHV (sağda) PZR ürünlerinin agaroz jelde görüntülenmesi. M: Size marker 100-1000 bp, 1: 27, 2: 30, 3: 33 no.lu kökenler, 4: negatif kontrol. a: 16, b: 17, c: 19, d: 20, e: 21 no.lu kökenler, f: negatif kontrol. TEM tipi beta-laktamazı bulunan izolatların (n: 27) yarısında aynı zamanda OXA tipi beta-laktamaz da vardı (n: 14). Bu 14 izolatın birinde SHV tipi beta-laktamaz da vardı. CTXM’i olan tek izolatta TEM tipi enzim de mevcuttu. TEM tipi enzimlerin tek başına ve diğer enzimlerle birlikte olan dağılımı Tablo 6’da görülmektedir. Rastgele seçilen altı izolat için plazmid izolasyonu yapıldı. Agaroz jel elektroforez sonucu oluşan plazmid bandları Şekil 4’te görülmektedir. Ancak bu plazmid örnekleriyle yapılan PZR ile, test tekrarlanmasına rağmen hiçbir enzim bandı bulunamadı. Tablo 6. TEM tipi enzimlerin dağılımı Enzim tipi Yalnız TEM Yalnız TEM+OXA TEM+CTX-M TEM+SHV TEM+OXA+SHV Toplam İzolat sayısı 11 13 1 1 1 27 37 1 2 3 4 5 6 Şekil 4. Seçilen altı izolattan elde edilen plazmidlerin agaroz jel elektroforez görünümü. 1: 1, 2: 2, 3: 4, 4: 14, 5: 32, 6: 37 no.lu kökenlere ait bantlar. Ampisilin/sulbaktama duyarlı bulunan tek izolat, IEF ve PZR ile beta-laktamaz saptanamayan beş izolattan biriydi. Bu beş izolatın hepsi piperasilin/tazobaktam, amoksisilin/klavulanat ve amikasine duyarlı bulundu. Araştırılan enzimlerin hiçbiri bulunamayan izolatların antibiyotiklere duyarlılığına göre dağılmı Tablo7’de görülmektedir. Yalnız TEM pozitif olan 11 izolatta, TEM ve OXA’nın ikisini birden içeren 14 izolata göre seftazidim direnci daha düşük bulundu (p<0,05). Sefotaksim direnci açısından iki grup arasında anlamlı fark yoktu (p>0,05). TEM ve OXA birlikte pozitif olan izolatlarda seftazidim ve sefotaksim direnç oranı aynıydı. TEM içeren 27 izolatla TEM içermeyen yedi izolat arasında hem seftazidim hem de sefotaksim direnci açısından anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). TEM içeren 27 izolatta piperasilin/tazobaktam duyarlılığı, amoksisilin/klavulanata göre daha yüksek (ki-kare: 4,72, p<0,05) bulundu. Yalnız TEM içeren 11 izolatta piperasilin/tazobaktam duyarlılığı ile amoksisilin/klavulanat duyarlılığı arasında anlamlı fark saptanmazken (p>0,05), TEM ve OXA birlikte pozitif olan 14 izolat arasında piperasilin/tazobaktam duyarlılığı, amoksisilin/klavulanata göre daha yüksek bulundu (p<0,05). Bununla birlikte yalnız TEM pozitif izolatlarla TEM ve OXA birlikte pozitif olanlar arasında piperasilin/tazobaktam direnci açısından anlamlı fark bulunamadı (p>0,05). Ayrıca amoksisilin/klavulanat duyarlılığı açısından da bu iki grup arasında fark bulunamadı (p>0,05). 38 Tablo 7. Hiçbir enzim saptanamayan beş izolatın antibiyotiklere duyarlılıklarına göre dağılımı Antibiyotik AMP PIP SAM ATM KZ CXM FEP CRO CTX CAZ AMC TZP CTT IPM ETP CIPn LEV GN TOBn AK SXT S 1 1 3 1 2 5 5 5 5 5 2 2 2 3 5 2 R 5 5 4 4 5 5 2 5 4 3 3 3 3 2 3 AMP: Ampisilin, PIP: Piperasilin, SAM: Ampisilin/sulbaktam, ATM: Aztreonam, KZ: Sefazolin, CXM: Sefuroksim, FEP: Sefepim, CTT: Sefotetan, CRO: Seftriakson, CTX: Sefotaksim, CAZ: Seftazidim, AMC: Amoksisilin/klavulanat, TZP: Piperasilin/tazobaktam, IPM: İmipenem, ETP: Ertapenem, CIP: Siprofloksasin, LEV: Levofloksasin, GN: Gentamisin, TOB: Tobramisin, AK: Amikasin, SXT: Trimetoprim/sulfametoksazol, S: Duyarlı, R: Dirençli. Yalnız TEM içeren izolatlarla TEM ve OXA’yı birlikte içerenlerin antibiyotik duyarlılıklarına göre dağılımları Tablo 8’de görülmektedir. 39 Tablo 8. Yalnız TEM (n: 11) ile TEM ve OXA’yı birlikte içeren (n: 14) izolatların antibiyotik duyarlılıklarına göre dağılımları Yalnız TEM TEM+OXA Antibiyotik S R S R AMP 11 14 PIP 11 14 SAM 11 14 ATM 1 10 14 KZ 11 14 CXM 11 14 FEP 6 5 8 6 CRO 11 1 13 CTX 1 10 2 12 CAZ 6 5 2 12 AMC 6 5 8 6 TZP 9 2 13 1 CTT 11 14 IPM 11 14 ETP 11 14 CIP 2 9 1 13 LEV 2 9 1 13 GN 3 8 8 6 TOB 3 8 14 AK 10 1 13 1 SXT 3 8 12 2 AMP: Ampisilin, PIP: Piperasilin, SAM: Ampisilin/sulbaktam, ATM: Aztreonam, KZ: Sefazolin, CXM: Sefuroksim, FEP: Sefepim, CTT: Sefotetan, CRO: Seftriakson, CTX: Sefotaksim, CAZ: Seftazidim, AMC: Amoksisilin/klavulanat, TZP: Piperasilin/tazobaktam, IPM: İmipenem, ETP: Ertapenem, CIP: Siprofloksasin, LEV: Levofloksasin, GN: Gentamisin, TOB: Tobramisin, AK: Amikasin, SXT: Trimetoprim/sulfametoksazol, S: Duyarlı, R: Dirençli. Toplam TEM içeren izolatlarla TEM dışı enzimleri içeren izolatların antibiyotik duyarlılıklarına göre dağılımları Tablo 9’da görülmektedir. 40 Tablo 9. TEM içeren izolatlarla (n: 27) TEM içermeyen izolatların (n: 7) antbiyotik duyarlılıklarına göre dağılımları Antibiyotik AMP PIP SAM ATM KZ CXM FEP CRO CTX CAZ AMC TZP CTT IPM ETP CIP LEV GN TOB AK SXT TEM içerenler S 2 16 2 4 9 16 24 27 27 27 3 3 11 3 25 17 TEM içermeyenler S R R 27 27 27 25 27 27 11 25 23 18 11 13 24 24 16 24 2 10 2 1 4 3 2 4 3 5 7 7 7 1 1 3 1 7 4 7 7 7 5 6 7 3 4 5 3 4 2 6 6 4 6 3 AMP: Ampisilin, PIP: Piperasilin, SAM: Ampisilin/sulbaktam, ATM: Aztreonam, KZ: Sefazolin, CXM: Sefuroksim, FEP: Sefepim, CTT: Sefotetan, CRO: Seftriakson, CTX: Sefotaksim, CAZ: Seftazidim, AMC: Amoksisilin/klavulanat, TZP: Piperasilin/tazobaktam, IPM: İmipenem, ETP: Ertapenem, CIP: Siprofloksasin, LEV: Levofloksasin, GN: Gentamisin, TOB: Tobramisin, AK: Amikasin, SXT: Trimetoprim/sulfametoksazol, S: Duyarlı, R: Dirençli. Beta-laktamazlar için uygulanan PZR ürünlerinin DNA dizi analizi sonucunda, TEM tipi enzimlerin 12’si TEM-1 olarak bulundu. Geriye kalan 15 TEM tipi enzimin yaklaşık son on beş aminoasiti analiz sonucu okunamadı, kalan kısımlar TEM-1 ve TEM-104 ile uyumluydu. OXA tipi enzimi olan 9, 22 ve 32 no.lu izolatın OXA enzimlerinin baştaki yaklaşık on aminoasiti okunamadı. Ancak okunan alanları OXA-30 ile uyumluydu. Geriye kalan 17 OXA tipi enzim de OXA-30 olarak adlandırıldı. Dizilerinin tamamı okunamayan ürünler iki kez daha tekrar analiz edildi, daha sonra dizilerin ortasına denk gelecek şekilde yeni primerler oluşturularak testler tekrarlandı. Yeniden yapılan analiz sonucu yine tam okunamayan diziler için dizi analizi son kez tekrar edildi. SHV tipi enzimler 14 no.lu izolatta pI: 7,6 olan SHV-1, 21 no.lu izolatta pI: 6,9 uyumlu olmayan SHV-12 ve 32 no.lu izolatta pI: 8,2 ile uyumlu olmayan SHV-2 olarak saptandı. CTX-M pozitif tek izolat olan 37 no.lu 41 izolattaki enzim pI: 8,1 ile uyumlu olan CTX-M-14 olarak isimlendirildi. SHV-1 saptanan 14 no.lu izolatta yalnız seftazidimin MİK değeri >2 µg/ml ancak yine de duyarlı bulundu (MİK: 4 µg/ml). Diğer üçüncü kuşak sefalosporinlerin MİK değerleri ≤1 µg/ml idi. Betalaktam/beta-laktamaz inhibitörleri dirençli bulunan bu izolatta başka bir enzim saptanamadı. CTX-M-14 enzimi saptanan 37 no.lu izolat sefotaksime dirençli, seftazidime ve betalaktam/beta-laktamaz inhibitörlerine duyarlı bulundu. Yanında TEM ve OXA tipi enzim de bulunduran SHV-2’yi taşıyan 32 no.lu izolat sefotaksime duyarlı, seftazidime ve beta-laktam/beta-laktamaz inhibitörlerine dirençliydi. Bu izolatların TEM ve OXA tipi enzimleri tam olarak isimlendirilemedi. Dizileme sonucu isimlendirilen enzimlerin izolatlara göre dağılımı Tablo 10’da görülmektedir. 42 Tablo 10. Dizileme sonucu isimlendirilen enzimlerin izolatlara göre dağılımı İzolat no. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 TEM * * TEM-1 TEM-1 * TEM-1 TEM-1 * TEM-1 TEM-1 * * TEM-1 * * TEM-1 TEM-1 TEM-1 TEM-1 TEM-1 * * * * * * * OXA SHV OXA-30 OXA-30 OXA-30 OXA-30 OXA-30 OXA-30 * OXA-30 OXA-30 OXA-30 OXA-30 * OXA-30 OXA-30 OXA-30 OXA-30 OXA-30 * OXA-30 OXA-30 CTX-M - - SHV-1 SHV-12 SHV-2 - CTX-M-14 - *: Tam olarak isimlendirilemeyen enzimler. Tüm izolatların antibiyotik duyarlılık testi sonuçları, IEF ile belirlenen bantların pI değerleri, PZR ile saptanan beta-laktamaz enzim tipleri ve enzim adları Tablo 11’de görülmektedir. 43 Tablo 11. Tüm izolatların antibiyotik duyarlılık testi sonuçları, pI değerleri, beta-laktamaz tipleri ve enzim adları no 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 stok no AMP 04.11.2928 ≥32 04.11.2919 ≥32 04.11.2894 ≥32 04.11.2839 ≥32 05.05.993 ≥32 05.05.1104 ≥32 05.02.442 ≥32 05.01.233 ≥32 05.01.203 ≥32 05.06.1462 ≥32 05.01.134 ≥32 05.03.539 ≥32 05.01.205 ≥32 05.03.603 ≥32 05.04.739 ≥32 05.04.746 ≥32 05.02.534 ≥32 05.06.1289 ≥32 04.12.2955 ≥32 04.11.2896 ≥32 05.06.1271 ≥32 05.03.544 ≥32 05.05.1210 ≥32 05.05.1211 ≥32 04.11.2872 ≥32 05.05.1065 ≥32 04.11.2815 ≥32 04.12.3157 ≥32 05.03.734 ≥32 05.04.748 ≥32 05.03.721 ≥32 04.12.2969 ≥32 05.06.1238 ≥32 05.04.899 ≥32 05.05.1071 ≥32 05.01.85 ≥32 05.01.98 ≥32 05.01.23 ≥32 04.12.3097 ≥32 PIP 128 128 256 128 256 256 256 128 256 128 256 128 256 256 128 256 256 256 256 256 64 256 256 256 128 256 256 256 256 256 128 256 128 256 128 128 128 128 256 SAM ATM KZ CXM 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 16 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 16 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 16 16 ≥64 ≥256 32 16 ≥64 ≥256 16 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 8 2 ≥64 ≥256 32 16 ≥64 ≥256 32 ≤1 ≥64 ≥256 32 16 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 16 16 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 16 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 16 ≥64 ≥256 32 16 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 4 8 128 32 ≥64 ≥64 128 16 1 ≥64 128 32 16 ≥64 ≥256 16 16 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 4 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 32 ≥64 ≥64 ≥256 FEP 8 ≤1 ≥64 8 16 ≥64 ≥64 8 2 2 ≥64 ≤1 2 ≤1 2 8 ≥64 8 ≥64 16 ≤1 8 8 ≥64 ≥64 ≥64 ≥64 ≥64 16 16 2 2 ≤1 2 2 ≥64 2 2 8 Antibiyotik MİK değerleri CRO CTX AMC TZP CTT ≥64 32 4/2 8 ≤4 16 64 8/4 ≤4 ≤4 2 256 8/4 8 ≤4 ≥64 64 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 256 8/4 8 ≤4 ≥64 64 16/8 8 ≤4 ≥64 128 8/4 8 ≤4 ≥64 128 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 256 8/4 8 ≤4 ≥64 64 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 128 16/8 8 ≤4 ≥64 8 4/2 ≤4 ≤4 ≥64 128 16/8 ≤4 ≤4 ≤1 0.25 16/8 ≥128 ≤4 ≥64 32 8/4 8 ≤4 ≥64 128 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 256 16/8 8 ≤4 ≥64 128 16/8 8 ≤4 ≥64 128 8/4 8 ≤4 ≥64 128 16/8 8 ≤4 2 4 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 128 8/4 8 ≤4 ≥64 128 8/4 8 ≤4 ≥64 128 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 128 16/8 8 ≤4 ≥64 128 16/8 8 ≤4 ≥64 32 16/8 ≤4 ≤4 ≥64 64 64/32 ≥128 ≤4 ≥64 256 16/8 8 ≤4 ≥64 128 8/4 ≤4 ≤4 ≤4 8 1 32/16 ≥128 64 ≤4 8 4 32/16 ≤4 ≤4 ≥64 2 4/2 ≤4 ≥64 64 32/16 64 32 16 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 64 4/2 ≤4 ≤4 32 16 8/4 ≤4 ≤4 ≥64 64 8/4 8 ≤4 ≥64 128 8/4 8 ≤4 IPM ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ETP ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 ≤0.5 CIP ≥4 1 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≤0.25 ≥4 ≥4 ≥4 ≤0.25 ≥4 ≤0.25 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≤0.25 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 ≤0.25 ≥4 ≥4 ≥4 ≥4 LEV ≥8 1 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≤0.25 ≥8 ≥8 ≥8 ≤0.25 ≥8 1 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≤0.25 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 4 ≥8 ≤0.25 ≥8 ≥8 ≥8 ≥8 GN ≤1 ≥16 ≥16 8 ≤1 ≤1 ≥16 ≥16 ≥16 ≥16 ≥16 ≤1 ≥16 4 ≥16 ≥16 ≥16 ≤1 ≥16 ≤1 8 ≤1 ≤1 ≤1 ≤1 ≥16 ≤1 8 ≤1 ≥16 ≤1 ≥16 ≥16 ≤1 ≤1 ≥16 ≥16 ≥16 ≥16 TOB ≥16 ≥16 ≥16 8 ≥16 ≥16 ≥16 ≥16 ≥16 8 ≥16 1 8 1 ≥16 ≥16 ≥16 ≥16 ≥16 8 ≥16 ≥16 ≥16 1 8 ≥16 1 8 ≥16 ≥16 8 ≥16 8 1 1 4 8 ≥16 ≥16 AK 16 8 16 4 16 8 8 8 8 ≤2 16 ≤2 ≤2 8 4 8 8 8 32 ≤2 16 16 16 ≤2 ≤2 16 ≤2 ≤2 16 ≤2 4 32 ≤2 ≤2 ≤2 ≤2 4 4 8 SXT ≤20 ≤20 ≤20 ≥320 ≤20 ≤20 ≥320 ≥320 ≤20 ≥320 ≤20 ≤20 ≥320 ≤20 ≤20 ≤20 ≤20 ≤20 ≥320 ≤20 ≤20 ≤20 ≤20 ≤20 ≤20 ≥320 ≥320 ≥320 ≤20 ≤20 ≥320 ≥320 ≥320 ≥320 ≥320 ≥320 ≤20 ≥320 ≤20 IEF ile pI değeri 5,7, 7,3 5,7, 7,3 7,3 5,8, 7,5 7,5 5,7, 7,5 5,6 5,6, 7,5 5,6 5,7 7,6 7,3 5,4 5,6, 7,6 5,4, 7,3 5,6 5,6, 7,3 5,6, 6,9 5,6, 7,3 5,6, 7,3 5,6, 7,3 7,3 5,4 5,4 5,4, 7,3 5,4 7,3 Beta-laktamaz tipi ve enzim adı TEM, OXA-30 TEM, OXA-30 OXA-30 TEM-1, OXA-30 OXA-30 TEM-1, OXA-30 TEM TEM-1, OXA TEM-1 TEM SHV-1 OXA-30 TEM-1 TEM-1, OXA-30 TEM, OXA-30 TEM TEM-1, OXA-30 TEM, SHV-12 TEM, OXA TEM-1, OXA-30 TEM-1, OXA-30 OXA-30 TEM-1 TEM-1 TEM-1, OXA-30 TEM OXA-30 5,4, 7,5, 7,9 TEM, OXA, SHV-12 5,7 5,4 5,4 5,6, 8,1 7,3 5,4, 7,3 TEM TEM TEM TEM, CTX-M-14 OXA-30 TEM, OXA-30 AMP: Ampisilin, PIP: Piperasilin, SAM: Ampisilin/sulbaktam, ATM: Aztreonam, KZ: Sefazolin, CXM: Sefuroksim, FEP: Sefepim, CTT: Sefotetan, CRO: Seftriakson, CTX: Sefotaksim, CAZ: Seftazidim, AMC: Amoksisilin/klavulanat, TZP: Piperasilin/tazobaktam, IPM: İmipenem, ETP: Ertapenem, CIP: Siprofloksasin, LEV: Levofloksasin, GN: Gentamisin, TOB: Tobramisin, AK: Amikasin, SXT: Trimetoprim/sulfametoksazol, MİK: Minimum inhibitör konsantrasyon, IEF: ‘Isoelectric fofusing’, pI: İzoelektrik nokta. 44 TARTIŞMA Enterik gram negatif bakterilerde beta-laktamaz sentezi en önemli antibiyotik direnç mekanizmasıdır. Enterobactericeae üyelerinde en sık görülen beta-laktamaz ise TEM-1’dir (6). Bu enzim E.coli izolatlarının yaklaşık %50’sinde görülen ampisilin direncinin neredeyse %90’ından sorumludur. Geniş spektrumlu beta-laktam antibiyotiklerin yaygın kullanımı ile TEM-1, TEM-2 ve SHV-1 enzimlerinde bir ila dört aminoasit değişikliği sonucu GSBL’ler ortaya çıkmıştır (28). İlk olarak Almanya’da görülmesine rağmen, önce Fransa’da salgına neden olmuştur (31). Hastane infeksiyonlarından izole edilen etkenlerde GSBL varlığına ilişkin veriler yıldan yıla, ülkeden ülkeye, hastaneden hastaneye farklılık göstermektedir. Batı Avrupa ülkelerinde yoğun bakım ünitelerinden izole edilen Klebsiella kökenlerinde GSBL üretim sıklığının %25 civarında olduğu bildirilmektedir (77). Çift disk sinerji testi kullanılarak sırasıyla E.coli ve K.pneumoniae için GSBL pozitifliği oranlarını Tonkic ve ark. (78) %4,7 ve %36,8, Gangoué-Piéboji ve ark. (79) %14,3 ve %18,8, Jeong ve ark. ise (80) %9,2 ve %30 şeklinde belirlemişlerdir. Tzalepi ve ark.’ın (81) Yunanistan’daki bir çalışmasında E-test ile E.coli’de GSBL pozitifliği %20 olarak saptanmıştır. Ülkemizde de bu konuda yapılmış çeşitli araştırmalar mevcuttur. Akata ve ark. (42) 1995-1999 yılları arasında izole edilen hastane kökenli Enterobactericeae üyesi 194 izolatın 23 (%11,8)’ünün GSBL ürettiğini, bunların 21’inin K.pneumoniae (84 kökenin %24’ü), birinin E.coli (54 köken) birinin ise Providencia rettgeri (iki köken)’de bulunduğunu ÇDST ve E-test yöntemiyle belirlemişlerdir. E-test ile E.coli’de GSBL oranını Gültekin ve ark. (82) %21 olarak saptamıştır. Tünger ve ark.’ın (83) bir çalışmasında yoğun bakım hastalarından izole edilen E.coli’lerin %21,5’inde GSBL aktivitesi bulunmuştur. Çift disk sinerji testiyle 45 E.coli’de GSBL oranını Özbilge ve ark. (84) %21, Delialiağlu ve ark. (85) %29 olarak saptamışlardır. Trakya Ünivesitesi Eğitim-Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde 15 Kasım 2004 - 30 Haziran 2005 tarihleri arasında hastane infeksiyonu etkeni olarak izole edilen 269 E.coli izolatından 45’i (%17) daha önceden VİTEK 1 yöntemi ile GSBL pozitif olarak stoklanmış ve çalışma bu izolatlarla planlanmıştır. Buradaki %17’lik oran diğer çalışmalardaki oranlara benzer şekilde bulunmuştur. Ancak çalışma sırasında agar dilüsyon ve VİTEK 2 yöntemiyle 45 izolatın altısı GSBL negatif olarak bulunmuş ve bu izolatlar çalışma dışında tutulmuştur. Bu negatiflik izolatların stoklama süresince plazmidlerini kaybetmiş olabilmelerinden ya da daha önce kullanılan VİTEK 1 yönteminden kaynaklanabilir. Bir bakteride GSBL varlığını belirlemek için laboratuvarlarda sık kullanılan bir yöntem ÇDST’dir. Ancak, bu yöntemin güvenilirliğini azaltan çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bazı kökenler tarafından yüksek düzeyde oluşturulan sefalosporinazların varlığı sinerjik etkinin görülmesini önleyebilmektedir. Ayrıca diskler arası mesafenin 30 mm olduğu deneylerde yanlış negatif sonuçlar elde edildiği, böyle durumlarda diskler arası mesafenin 20 mm olmasının daha uygun olacağı bildirilmiştir. Klavulanik asit diskinde meydana gelebilecek potens kaybının da dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir (57). Ayrıca TEM ve SHV’den kaynaklanmayan bazı GSBL’lerin (MIR-1, CMY-2 ve OXA grubu enzimler gibi) inhibitörlerden etkilenmedikleri de akılda tutulmalıdır (6). Köroğlu ve ark. (86) GSBL yönünden şüpheli 80 kökenden 32’sinde agar dilüsyon ile GSBL pozitifliği saptamış, agar dilüsyon ile karşılaştırıldığında diskler arası mesafeyi 25 mm alarak yaptıkları ÇDST ve E-testin duyarlılığını %75 olarak bulmuşlardır. Ülkar ve ark. (87), yatan hastalardaki E.coli izolatlarında ÇDST ile %3,5, antibiyotik duyarlılığı ile %11,5 oranında GSBL saptamıştır. Fincancı ve ark.’ın (88) GSBL saptamada çeşitli yöntemleri karşılaştırarak yaptıkları bir çalışmada GSBL pozitiflik oranı en çok zon çapına göre GSBL testiyle elde edilmiş (%50), diskler arası mesafenin 30 mm olduğu ÇDST ile %2, diskler arası mesafenin 25 mm olduğu ÇDST ile %20 olarak bulunmuştur. Gülay ve ark. (89) yaptıkları bir çalışmada hastane kökenli 44 K. pneumoniae izolatında ÇDST ile GSBL üretme sıklığını diskler arası mesafe 30 mm olarak uygulandığında %56,8, 20 mm olarak uygulandığında ise %88,6 olarak saptandığını bildirmişlerdir. Bu çalışmada diskler arası mesafe 30 mm olarak uygulanan ÇDST, GSBL pozitif olan 39 kökenin 19’unda (%49) pozitif olarak sonuçlandı. Geriye kalan 20 kökenin tamamında inhibisyon zon çapları ya çok dar ya da hiç yoktu. Bu sonuca göre ÇDST’nin duyarlılığı Ülkar ve ark.’ın çalışmasıyla (87) Fincancı ve ark.’ınkinden (88) yüksek, Gülay ve ark.’ın (89) 46 çalışmasındakine benzer, diğer çalışmalardakinden ise daha düşük bulunmuştur. Çalışmamızda duyarlılığın düşük bulunması testte kullanılan sefalosporinler için inhibisyon zon çaplarının çok dar ya da hiç olmayışıyla açıklanabilir. Beta-laktamaz tiplerinden TEM tipi GSBL’ler en sık E.coli’de bulunur (31). Çalışmamızda 27 izolatta PZR ile TEM tipi beta-laktamaz bulundu. ‘ABI Prism 310 genetic analyzer’ cihazının okuma uzunluğu yaklaşık 650 bp olup araştırılan enzim tiplerinin tamamının gen uzunluğundan daha kısa olduğundan ara primerler oluşturularak yeniden dizi analizi yapıldı. Bunların 12’si TEM-1 olarak adlandırılırken geriye kalan 15 TEM tipi enzimin sonundaki aminoasitler okunamadı. Bu durum örneklerin cihazın teknik nedenlerinden dolayı tekrar analizleri ve ikinci primerlerle yapılan tekrar dizilemeleri sonucunda defalarca çözdürülüp dondurulmasıyla DNA konsantrasyonlarında meydana gelebilecek azalmadan kaynaklanabilir. Okunamayan son 15-20 aminoasit dışında diziler TEM-1 ve TEM-104 ile uyumlu bulundu. TEM-104, 289 aminoasiti olan TEM-1’in 280. pozisyondaki alaninin yerine valinin gelmesiyle sonucu oluşan enzimdir (90). Sondaki aminoasitlerden birinde bu değişiklik söz konusu olduğundan BLAST programıyla veri tabanındaki dizilerle yapılan karşılaştırmada örneklerimizde saptanan dizilerin TEM-1 ve TEM-104 ile uyumlu olduğu gözlendi. Çalışmadaki tüm izolatların ampisiline dirençli olması GSBL olmayan TEM-1 enziminin varlığıyla açıklanabilir. TEM tipi beta-laktamazları olan izolatlarda IEF ile pI değerleri 5,4, 5,6, 5,7 ve 5,8 olan bantlar belirlendi. Bu bantlar TEM tipi enzimlere ait bantlarla uyumludur. (90). TEM-1 enziminin pI değeri 5,4’tür (28). İzolatların 10’unda bulunan pI: 5,4 olan bant TEM-1 enzimi yanı sıra bu enzimle aynı pI değerine sahip TEM-7, TEM-19, TEM-20, TEM-29,TEM-112 ve TEM-126 gibi başka TEM tipi enzimlerden kaynaklanabilir. On bir izolatta bulunan pI: 5,6 olan bant dar spektrumlu TEM-2’ye ait olabileceği gibi, TEM-5, TEM-10, TEM-11, TEM-13, TEM-26, TEM-50, TEM-59 ve TEM-63 gibi enzimlere de ait olabilir. Beş izolatta bulunan pI: 5,7 olan bant TEM-68’in varlığını düşündürür. Bir izolatta saptanan pI: 5,8 olan bant TEM-42’nin yanı sıra GES-1 ve GES-2 (IBC-2) gibi nadir görülen enzimlerden kaynaklanabilir (90). Bununla birlikte gün geçtikçe sayıları artan GSBL’lerin pI değerlerinin başka pek çok enzimle aynı olabileceği açıktır. TEM-1 olarak isimlendirilen ve pI: 5,5, 5,6, 5,7 ve 5,8 bantları olan izolatlarda pI: 5,4 olan bant IEF ile saptanamadı. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar kromozom, plazmid ve transpozonlarda bulunabilirler (6). İzolatlardaki TEM tipi beta-laktamazların GSBL olmayan TEM-1 olarak belirlenmesi, kullanılan DNA izolasyon yöntemiyle kromozomal ve plazmid DNA’sının birlikte izole edilmesinden kaynaklanabilir. Bu durumda kromozomda fazla miktarda 47 kopyalanan TEM-1 izole edilerek PZR ile çoğaltılırken muhtemelen plazmid ya da transpozonda kodlanan TEM tipi GSBL’ler saptanamadı. Seçilen altı izolattan izole edilen plazmid ile yapılan PZR sonucunda ise hiçbir enzim bandının bulunamayışı TEM tipi GSBL’lerin transpozonlarda bulunabileceğini düşündürür. Tüm izolatlarda plazmid izolasyonu yapılmadığından bu durum tüm izolatlar için geçerli değildir. Bunun dışında son yıllarda en sık rastlanılan GSBL türlerinin CTX-M tipi enzimler olduğu bilindiğinden izolatlardaki mevcut GSBL’lerin TEM tipi olmayıp TEM-1 ile aynı plazmidde kodlanmış ancak çalışmada araştırılandan farklı CTX-M grubu enzimler de olabileceği düşünülebilir (33). Çalışmada üç izolatta SHV tipi beta-laktamaz saptandı. Bunlardan biri GSBL türü olmayan kromozomal SHV-1 beta-laktamaz idi. Bu izolatta IEF ile sadece pI’sı 7,6 olan ve SHV-1 ile uyumlu bir bant gözlendi, gözle belirlenebilen başka bir bant izlenmedi. Bu izolatta GSBL’nin tespit edilememesiyle ilgili olarak yukarıda bahsedilen nedenleri yine gösterebiliriz. İzolatta sadece seftazidimin MİK değeri >2 µg/ml olup (4 µg/ml) GSBL tarama testinin pozitifliğini sağlıyordu, diğer üçüncü kuşak sefalosporinlerin MİK değeri <2 µg/ml idi. Bu sonuç izolatın GSBL’sini düşük düzeyde ifade ettiğini düşündürmektedir. Tespit edilen diğer SHV tipi enzim SHV-1’in 240. pozisyonundaki glutaminin GAG yerine GAA şeklinde kodlanıp sessiz bir mutasyona uğramasıyla oluşan SHV-2 idi. Bu enzimin bulunduğu 32 no.lu izolatta olması gereken pI: 7,6 bandı yoktu. Ancak OXA-tipi enzime ait pI: 7,5 bandının bu banda yakınlığı nedeniyle SHV tipi enzimin bandı fark edilemeyebilir. Bu izolatta ayrıca IEF ile saptanıp dizilemeyle gösterilemeyen pI’sı 7,9 olan bir enzim bandı gözlendi. Bu enzim pI değeri araştırılmayan ancak E.coli’de sık bulunabilen ve ülkemizden de bildirilen CTX-M grubu enzimlerden CTX-M-2’ye uymaktadır (50). Bunun CTX-M 2 grubuna özgü primerler kullanılarak araştırılması gerekir. Saptanan son SHV tipi beta-laktamaz, 21 no.lu izolattaki SHV-12 olup, bu izolatta olması gereken pI: 8,2 bandı yerine pI: 6,9 olan başka bir bant tespit edildi. Bu pI değeri E.coli’de nadir de olsa bildirilen IBC-1 enzimine uygundur (91). Çalışmada bu enzim araştırılmadığından kesin bir yorum yapmak zordur. Taşlı ve Bahar (10) yaptıkları bir çalışmada çeşitli gram negatif bakterilerde SHV-2, SHV-5, SHV-12 ve TEM-1 tespit etmiş, SHV-12 ve TEM-1 bulunan iki izolatta ayrıca pI: 6,9 olan bir beta-laktamaz bandı da saptamışlardır. SHV-12’ye ve SHV-1 olan izolatın GSBL’sine ait IEF bantlarının görülmeyişi, kullanılan jelde pI değeri 8,1’in üzerindeki bantların dağınık vaziyette görülmesinden ya da beta-laktamaz aktivitesinin azlığından ileri gelebilir. Gülay ve ark. (92) GSBL pozitif 34 K.pneıumoniae izolatının 27’sinde pI: 5,4 bandı, yine 27’sinde pI: 7,6 bandı, 48 19’unda pI: 8,2 bandı, 5’inde pI: 7,2 bandı ve 2’sinde pI: 7,8 bandı bulmuşlar, pI: 8,2 olan bandın, o zamanlar SHV-12 henüz tanımlandığından bununla aynı pI değerine sahip SHV-5 olabileceğini belirtmişlerdir. Ülkemizde SHV tipi GSBL’lerden dünyada yaygın olarak bulunan SHV-2 ve SHV5’den başka SHV-12 enzimi de bildirilmiştir (10,50,93). SHV-12, Ambler ve ark.’ın (94) şemasına göre numaralanan aminoasit pozisyonlarından 35. pozisyonda lösinin glutaminle yer değiştirmesiyle SHV-5’ten, buna ilaveten 238. pozisyonda glisinin serinle ve 240. pozisyonda glutamatın lizinle yer değiştirmesiyle SHV-1’den ayrılır. SHV-2a ile ise sadece 240. pozisyondaki glutamat yerine lizin gelmesiyle ayrılır (28,95). İlk olarak 1997’de İsviçre’de Nüesch-Inderbinen ve ark. (95) tarafından bir E.coli ve bir K.pneumoniae izolatında tespit edilmiştir. Yagi ve ark. (96) yaptıkları bir çalışmada GSBL üreten 15 E.coli izolatının ikisinde ve 34 K.pneumoniae izolatının sekizinde SHV-12 saptamıştır. SHV-12’nin özellikle seftazidim ve aztreonamın hidroliz hızlarını arttırdığı gösterilmiştir (97,98). Bu çalışmada da SHV-12 bulunan 21 no.lu izolat sefotaksime duyarlı seftazidime dirençli bulunmuştur. Çalışmadaki 37 no.lu izolatta pI: 5,6 ve 8,1 olan iki bant tespit edildi. Bunlardan pI’sı 5,6 olan ve PZR ile TEM pozitif bulunan enzim ikinci primer tasarımıyla yeniden analiz ettirildiğinde de sondaki aminoasitleri okunamadığından tam olarak adlandırılamadı, ancak okunan alanlar TEM-1 ile uyumluydu. Bu izolattaki pI’sı 8,1 olan enzim ise bu pI değeriyle uyumlu bulunan CTX-M-14 olarak adlandırıldı. Bu enzimin dizilemesi de diğer tip betalaktamazlarda olduğu gibi enzimlerin baş ya da sonlarını okutabilmek için tasarlanan ikinci primerlerle yeniden analiz yapılarak tamamlanabildi. Bu enzim CTX-M-9 grubundaki CTXM enzimlerinden biridir. Bu gruptan başka CTX-M-1, -2, -8 ve -25 olmak üzere dört CTX-M grubu daha vardır. Substrat olarak seftazidim yerine sefotaksimi tercih eden CTX-M tipi GSBL’lerin en yaygın olanları CTX-M-15, CTX-M-14, CTX-M-3 ve CTX-M-2’dir (32,33). Türkiye’de CTX-M tipi GSBL’lerden CTX-M-2 bir K.pneumoniae izolatında, CTX-M-3 bir Shigella sonnei ve bir salgında 15 Salmonella typhimurium izolatında, CTX-M-15 ise bir K.pneumoniae ve bir E.coli izolatında bildirilmiştir (47-50,93). Ayrıca Gülay (99) bir çalışmasında altı farklı merkezden toplanan çeşitli gram negatif bakterilerden 20’sine dizileme yapmış, CTX-M-3’ün prevalansını farklı merkezlerde % 50-%100 arasında saptamış ve Türkiye’de CTX-M tipi enzimlerin, özellikle de CTX-M-3’ün yaygınlaştığını göstermiştir. CTX-M-2 enzimi CTX-M-2 grubundan, CTX-M-3 ve CTX-M-15 ise CTX-M-1 grubundandır. Bu çalışmada saptanan ve dünyada da yaygın olarak bulunan CTX-M-14 enzimi ülkemizde daha önce bildirilmemiştir. 49 Önceleri baskın olan GSBL’ler TEM ve SHV tipi enzimler iken, son on yılda CTX-M enzimleri hem hastane kökenli hem de toplum kökenli izolatlarda en sık görülen GSBL’ler halini almıştır (33). Bazı enzimler bazı ülkelerde daha sık gözlenir. CTX-M-9 ve CTX-M-14 İspanya’da (100), CTX-M-1 İtalya’da (101) daha sık saptanırken, 240. pozisyonda aspartat yerine glisin gelmesiyle CTX-M-3’ten ayrılan CTX-M-15 dünya çapında bildirilmiştir (48,101-105). CTX-M-14 yine CTX-M-9 grubunda bulunan CTX-M-18 ile identiktir (33). Dizisi ilk olarak 2000 yılında Çin’li araştımacılar tarafından bulunup Genbank’ta onaylanan CTX-M14, CTX-M-9’dan 231. pozisyondaki alaninin yerine valinin gelmesiyle ayrılır. Bu şekilde CTX-M-9 ile %99 benzerlik gösterirken, Toho-2 (CTX-M-45) ile %87, diğer CTX-M tipi enzimlerle daha az benzerlik gösterir. Sefotaksim hidrolizine neden olan 237. pozisyondaki serin CTX-M-14’de de bulunmaktadır (106). Çalışmada CTX-M-14 saptanan 37 no.lu izolat sefotaksime dirençli seftazidime ve sefepime duyarlı bulundu. Yapılan çeşitli çalışmalarda CTX-M üreten izolatların sefepim duyarlılığının azaldığı bildirilmiştir (107-109). CTX-M-9 primeri kullanılarak CTX-M pozitif bulunan sadece bir izolat olduğundan sefepim duyarlılığı açısından bu sonuç literatürlerle kıyaslanamaz. Ancak tüm izolatlardaki sefepim duyarlılığının %59 ve sefotaksim duyarlılığının %13 gibi düşük düzeylerde olması diğer izolatlarda da CTX-M tipi enzimlerin olabileceğini düşündürür. CTX-M tipi enzimlerin pI değerleri 7,6 ila 9,0 arasındadır (90). Sık rastlanılan ve ülkemizden de daha önce bildirilmiş olan CTX-M-2’nin pI’sı 7,9, CTX-M-3’ün pI’sı 8,4 olup CTX-M-15’in pI’sı hem 8,6 hem de 8,9 olarak kaydedilmiştir (90). Çalışmada yapılan poliakrilamid jel elektroforezi sonucunda 37 no.lu izolatta saptanan pI: 8,1 değeri dışında daha yüksek pI değerleri gözle net bir şekilde ayırt edilemedi. Bununla birlikte tüm izolatlar için pI: 8,1’in üzerindeki alanlarda dağınık ve jelin üst tarafını tamamen kaplayan geniş betalaktamaz aktivitesi izlendi. Çalışmada, daha önceden ülkemizde çalışılmayan ancak en sık rastlanılan CTX-M tipi enzimlerden biri olan CTX-M-14’ün saptanması, bu enzim CTX-M-9 grubunda olduğundan bu gruba ait primerler kullanılarak gerçekleşti. Araştırma bütçesi göz önüne alınarak tüm CTX-M grupları araştırılamadı. İzolatlardaki 8,1’in üzerindeki pI değerlerinin kromozomal enzimlere ve bunlara ek olarak diğer CTX-M grubu enzimlere özellikle de sık görülen CTX-M-1 grubundaki enzimlere ait olabileceği düşünülmektedir. Pagani ve ark. (108) 12 GSBL üreten izolatla yaptıkları bir çalışmada üç E.coli kökeninde CTX-M-1, bir K.pneumoniae kökeninde CTX-M-15, iki Proteus kökeninde CTXM-2 enzimi saptarken, pI: 5,4’e ek olarak pI: 8, 8,4 ve >9,0 olan altı izolatta araştırdıkları enzimleri bulamamışlardır. Pitout ve ark.’ın (110) PZR ile sadece CTX-M tipi enzimleri 50 araştırdıkları çalışmada dört faklı CTX-M grubuna ait primerler kullanmıştır. Ryoo ve ark.’ın (111) Kore’de yaptıkları geniş çaplı bir çalışmada CTX-M-1, 2, 8 ve 9 grubu CTX-M enzimleri, TEM ve SHV tipi GSBL’ler yanında PER-1, VEB, IBC ve TLA gibi nadir görülen enzimler dahi araştırılmış ve sonuçta CTX-M-3, CTX-M-14, CTX-M-15, SHV-2a, SHV-5, SHV-12 gibi sık rastlanılan enzimler, ayrıca Kore’de sık bulunan TEM-52 ve burada ilk kez rastlanılan GES-3 enzimi saptanmıştır. Görülüyor ki bölgesel olarak sık bulunan enzimlerin yanı sıra çalışmanın imkanları elverdiğince araştırılan enzim gruplarının çeşitliliğine göre elde edilebilecek sonuçlar farklı olabilmektedir. Ambler sınıflamasına göre sınıf D’de bulunan OXA türü enzimler genellikle sefepimden ziyade seftazidimi hidrolize ederler. Bununla birlikte seftazidim duyarlılığıyla kombine sefepim direnci, OXA-1 tipi enzim üreten Pseudomonas aeruginosa’da gösterilmiştir (112). Başka bir çalışmada E.coli izolatında OXA-1 derivesi olan OXA-30 nedeniyle seftazidimden çok sefepime direnç belirtilmiştir (113). Beş grupta toplanan OXA tipi enzimlerden OXA-30 OXA-1, -4 ve -31 ile birlikte grup III’te yer alır (114). OXA tipi beta-laktamazların en yaygını olan OXA-1 E.coli izolatlarının %1-10’unda bulunur (6). Bu enzimle identik kabul edilen OXA-30’da OXA-1’den farklı olarak 131. pozisyondaki arjininin yerini glisin (AGA yerine GGA) almıştır. Bu aminoasit değişikliğinin fonksiyonel önemi minimaldir, bu nedenle iki enzim identik kabul edilirler (115). Geniş spektrumlu beta-laktamaz olmayan bu enzimlerden OXA-30’un pI’sı 7,3, OXA1’in pI’sı 7,4’tür (28,89). Yapılan çalışmalarda çeşitli CTX-M tipi GSBL’lerin TEM-1 ve OXA-1 ya da OXA30 ile birlikte bulunabildiği, hatta aynı plazmidde taşındığı ve birlikte transfer edildikleri bildirilmiştir (44,116-119). Pai ve ark. (116) bu enzimlerin bir arada olmasıyla geniş spektrumlu sefalosporinlere yüksek düzeyde direnç gözlendiğini saptamıştır. Ayrıca kinolon ve aminoglikozidlere direnç genlerinin de OXA-1 ile birlikte görüldüğü başka bir çalışmada belirtilmiştir (120). Bu çalışmada, toplam 20 izolatta (%39) PZR ile OXA tipi beta-laktamaz bantları saptanıp, bunların 17’si OXA-30 olarak isimlendirildi. Geriye kalan üç izolat dizileme cihazı ile tekrar değerlendirildi, ancak muhtemelen diğer enzimleri araştırma sırasında da olduğu gibi cihazın teknik nedenleri ve ara primerler oluşturulması nedeniyle yeniden yapılan analizler için örneklerin birkaç kez çözdürülüp dondurulması PZR ürünlerinin konsantrasyonunu azalttığından dizinin başındaki aminoasitler iyi okunamadı. Okunan kısımlar ise yine OXA-30 ile uyumlu idi. Altı izolatta sadece bu enzim bulundu. Bu izolatların GSBL’sinin de çalışmadığımız CTX-M grubu enzimlerden olabileceğini 51 düşünmekteyiz. OXA türü enzim içeren 20 izolatın dokuzunda (%45) sefepime direnç gözlendi. İzolatlarda tespit edilen sefepim direncinin yüksekliği, sefepimin tedavide çok tercih edilmiş olabilmesi, ya da OXA-30 ve muhtemel CTX-M birlikteliği nedeniyle olabilir. OXA-30 tipi enzimi bulunan izolatların 13’ünün pI’sı 7,3 olarak saptandı. Ayrıca dizilemede tam okunamayıp yine OXA-30 ile uyumlu bulunan bir enzimin de pI’sının 7,3 olduğu belirlendi. Geriye kalan altı izolatın ise pI’sının 7,5 olduğu gözlendi ki bu değer yine OXA-1 türevi olan ve OXA-1 primeriyle gösterilebilen OXA-31 enzimiyle uyumludur (112). Ancak DNA dizilemeyle hiçbir izolatta OXA-31 enzimi tespit edilmedi. Bu enzimin transpozonda kodlanma ihtimali vardır. Çalışmada izole edilen DNA’da yeterince transpozon elde edilememiş olması nedeniyle OXA-31 tespit edilememiş olabilir. OXA-31, OXA-30 ile karşılaştırıldığında, üç aminoasit değişikliği gösterir. Yapılan bir çalışmada P.aeruginosa’da OXA-31’in de OXA-30 gibi sefepim direncinde rolü olduğu açıkça gösterilmiştir (112). Schlesinger ve ark. (121) 17 GSBL üreten izolatla yaptıkları bir çalışmasında bazı kökenlerde TEM-1 ile birlikte SHV ya da CTX-M tipi GSBL’ler bulurken, bazılarında araştırdıkları geniş enzim profiline rağmen hiçbir GSBL bulamamıştır. Çalışmamızda beş izolatta araştırılan enzimlerin hiçbirine rastlanmadı. Eğer farklı enzim gruplarına yönelik farklı primerler kullanılsaydı sonuç alma olasılığı artardı. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz ürettiği belirlenmiş etkenlerin fenotipik olarak duyarlı bulunsalar dahi sefamisinler dışında tüm sefalosporinlere, penisilinlere ve monobaktamlara dirençli olarak bildirilmeleri gerekir (6,56). Her ne kadar sefoksitin ya da sefotetan gibi sefamisinler ve sefepim GSBL’ler tarafından hidrolize edilmeye diğer sefalosporinlere kıyasla daha dirençli olsalar da tedavide tercih edilmezler. Artan betalaktamaz yoğunluğu karşısında inokulum etkisi, sefepim kullanımındaki artışın GSBL üreten etkenlerle salgına neden olabileceği, K.pneumoniae’de sefoksitinle tedavi sırasında porin kaybına bağlı direnç gelişimi bunun nedenleri olarak sayılabilir (7). Karbapenemler GSBL üreten etkenlerle olan infeksiyonların tedavisinde ilk sırada tercih edilirken, beta-laktam/betalaktamaz inhibitörlerinin ciddi infeksiyonlarda kullanımları sınırlıdır (31). Bu çalışmada tüm izolatlar imipenem, ertapenem ve sefotetana duyarlı bulundu. Bunun dışında en duyarlı antibiyotikler amikasin (%95) ve piperasilin/tazobaktam (%87) olarak belirlendi. Sefepim duyarlılığı ise bakterilerin %59’unda saptandı. Yurt dışında yapılan çalışmalardan Gupta ve ark. (122) 559 GSBL pozitif E.coli’nin %2,1’inde (n: 12) imipenem direncine rastlarken, Mulvey ve ark. (123) GSBL üreten 74 E.coli’nin tamamınını imipenem ve sefotetana, %94’ünü amikasine ve %92’sini piperasilin/tazobaktama duyarlı bulmuşlardır. Şahin ve ark.’ın (124) bir çalışmasında GSBL üreten 42 gram negatif bakteride imipenem, 52 amikasin ve sefepim duyarlılığı sırasıyla %95,3, 97,6 ve 92,8 olarak saptanmıştır. Yavuzdemir ve ark. (125) yatan hastalardan izole edilen GSBL pozitif 50 E.coli kökeninin %98’ini imipeneme, %84’ünü amikasine, %86’sını piperasilin/tazobaktama ve %30’unu sefepime duyarlı bulmuştur. Özbilge ve ark. (84) GSBL pozitif bulunan 34 izolatta imipenem, amikasin, piperasilin/tazobaktam ve sefepim duyarlılığını sırasısıyla %100, %81, %85 ve %88 olarak bildirmişlerdir. Çalışmamızda imipenem, amikasin ve piperasilin/tazobaktam duyarlılığı diğer çalışmalardakiyle benzer oranlarda bulunurken, sefepim duyarlılığı Yavuzdemir ve ark.’ın (125) çalışmasındakinden yüksek, diğer çalışmalardakinden daha düşük bulundu. Sefepime duyarlılığın azalması OXA-30 ve muhtemel CTX-M varlığı nedeniyle olabilir. Bir bakteri, sentezlediği GSBL enziminin farklı sefalosporinlere afinitesinin farklı olması ve inokulum etkisi gibi nedenlerle 3. kuşak sefalosporinlere duyarlı gibi gözükebilir (52). Çalışmamızda oksiimino-sefalosporinlerden seftazidime 15 (%38), sefotaksim ve seftriaksona beş (%13) izolat fenotipik olarak duyarlı bulundu. Ancak çalışmamızda tespit edildiği gibi, bunlardan en az birinin MİK değerinin ≥2 µg/ml olması azalmış duyarlılık kriteri olup GSBL üretimi için pozitif tarama testi sonucu olarak kabul edilmelidir (56). Genişlemiş spektrumlu beta-laktamazları kodlayan plazmidler aynı zamanda pek çok betalaktam dışı antibiyotiğe karşı da genetik materyal taşımaktadırlar. Bu yüzden GSBL sentezleyen bakteriler aminoglikozidler başta olmak üzere kinolonlar, tetrasiklin, kloramfenikol ve sülfonamidlere karşı da direnç gösterebilirler (51). Amoksisilin/klavulanat, kinolonlar, gentamisin ve tobramisine duyarlılık sırasıyla; %62, %15, %41 ve %18 olarak bulundu. Jain ve Mondal (126) GSBL üreten 58 K.pneumoniae izolatında amoksisilin/klavulanat, seftazidim, sefotaksim, gentamisin ve siprofloksasin direncini sırasıyla %25, %47, %52, %41 ve %39 olarak bulmuşlardır. Liao ve ark. (127) 80 GSBL üreten E.coli izolatında gentamisin ve siprofloksasin direncinin sırasıyla %18,8 ve %30 olduğunu belirtmişlerdir. Löker ve ark. (128) GSBL pozitif 25 izolatın %20’sini seftazidime, %32’sini sefotaksime ve %44’ünü amoksisilin/klavulanata duyarlı bulmuştur. Kirizgil ve ark. (129) 55 GSBL pozitif bakteri arasında amoksisilin/klavulanat ve siprofloksasin duyarlılığını sırasıyla %19 ve %64 olarak saptamıştır. Gülay ve ark. (130) GSBL pozitif 44 K.pneumoniae izolatının %54,5’inde amoksisilin/klavulanat, %20,5’inde sefotaksim ve %56,8’sinde seftazidim direnci saptamıştır. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz pozitif E.coli izolatlarında gentamisin ve siprofloksasin direnci Gültekin ve ark.’ın (82) çalışmasında sırasıyla %79 ve %14, Aydemir ve ark.’ın (131) çalışmasında %62,2 ve %83,7 olarak 53 belirlenmiştir. Çalışmamızda kinolon ve gentamisin direnci Aydemir ve ark.’nınkine (131) benzer oranda, genel olarak diğer çalışmalardakinden daha yüksek oranda bulundu. Bu durum OXA-30 ile aminoglikozid ve kinolon direnci genlerinin aynı plazmidde taşınabilmesinden kaynaklanabilir. Ancak bu çalışmada aminoglikozid direnç genleri araştırılmamıştır ve bu konuda daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Amoksisilin/klavulanat duyarlılığı Jain ve Mondal’ınkinden (126) düşük, genel olarak diğer çalışmalardakinden daha yüksek oranda bulundu. Ancak tüm izolatlarda piperasilin/tazobaktam duyarlılığı ile karşılaştırıldığında amoksisilin/klavulanat daha dirençli bulundu. CTX-M grubu enzimlere karşı tazobaktamın klavulanik aside göre yaklaşık 10 kat daha fazla inhibitör etkiye sahip olduğu bilinmektedir (31). Sefotaksim duyarlılığı genel olarak bahsedilen literatürlerdekinden çok daha düşük bulundu. Bu durum çalışmadaki izolatlarda araştırılmayan CTX-M grubu enzimlerin bulunma ihtimalini desteklemektedir. Seftazidim direnci yalnız TEM içeren izolatlarla karşılaştırıldığında TEM ve OXA birlikte bulunan izolatlarda daha yüksek bulundu. Bu bulgu OXA-30’un TEM-1 ve olası CTX-M ile birlikte bulunduğunda geniş spektrumlu sefalosporin direncine etkili olabileceğini düşündürür. Dünyada GSBL’ler ile ilgili moleküler çalışmalar son derece yaygın olduğu halde, ne yazık ki ülkemizde bu konudaki çalışmalar oldukça azdır ve yapılanların çoğu yabancı destekli çalışmalardır. Şimdiye kadar ülkemizde 39 bakteri ve dört farklı enzim tipiyle yapılan dizileme çalışması yoktur. Her ne kadar Gülay ve ark. (132) IEF ile olası OXA-1 enziminden bahsetmişse de E.coli’lerin %1-10’unda görülen OXA-1 ile identik kabul edilen OXA-30 enzimi daha önce Türkiye’de bildirilmemiştir. Aynı şekilde daha önce çalışılmadığı için ülkemizdeki sıklığını da bilemediğimiz ancak dünyada yaygın bulunan CTX-M-14 enzimi de ilk kez bu çalışmayla tespit edilmiştir. Çalışmadaki izolatların üçü dışında saptanamayan GSBL’lerin ülkemizde de bildirilen CTX-M-15 veya CTX-M-3 olabileceği düşünülmektedir. Bunun kesinleşmesi için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Ülkemizde bu konudaki araştırmaların yaygınlaştırılması ve dizilemeyle ilgili teknik imkanların geliştirilmesi gerekir. Böylelikle hastanemizde ve Türkiye’deki GSBL tipleri profili açıkça ortaya konulabilir ve doğru antibiyotik kullanım politikaları uygulanabilir. 54 SONUÇLAR Bu çalışmada GSBL üreten 39 hastane kökenli E.coli izolatındaki enzim tipleri ve bunların antibiyotik duyarlılıkları araştırılmıştır. TEM, SHV, OXA ve CTX-M tipi enzimlerin araştırıldığı çalışmada elde edilen sonuçlar aşağıda belirtilmiştir: 1-Çalışma izolatlarının elde edildiği döneme ait GSBL pozitifliği oranı %17 olup bu oran ülkemizdeki oranlarla uyumludur. 2-Disk difüzyon yöntemiyle zon çapına göre GSBL tarama testi tüm izolatlarda pozitif olarak sonuçlandı. Diskler arası mesafenin 30 mm olarak alındığı ÇDST’nin izolatların sadece %49’unda pozitif sonuç vermesi inhibisyon zon çaplarının çok dar ya da hiç olmamasından kaynaklanmıştır. Diskler arası mesafenin ÇDST duyarlılığına etkisi ise farklı çalışmalarda gösterilebilir. 3-Beta-laktamazları tespit için yapılan IEF ile en fazla pI: 7,3, 5,6 ve 5,4 bantları gözlendi. Beş izolatta gözle ayırt edilebilen hiçbir bant görülmedi. Tüm izolatlarda pI: 8,1’in üzerindeki alana yayılan gözle net ayırt edilemeyen geniş beta-laktamaz aktivitesi gözlendi. 4-Enzim tipleri için yapılan PZR sonucunda toplam 27 TEM, 20 OXA, üç SHV ve bir CTX-M enzimi tespit edildi. Beş izolatta araştırılan enzimlerin hiçbiri bulunamadı. 5-Dizileme sonucunda TEM-1, OXA-30, SHV-1, SHV-2, SHV-12 ve CTX-M-14 enzimleri tespit edildi. Çalışma dizileme yapılan izolat sayısı ve tipleri açısından ülkemizde yapılan en geniş çalışmadır. 6-Bu çalışma ile pI: 7,3 olan ve E.coli’de en sık görülen OXA tipi enzim olan OXA-30 ülkemizde ilk kez tespit edildi. 7-Dünyada yaygın bulunan CTX-M-14 ilk kez bu çalışmayla Türkiye’de saptandı. 55 8-İzolatların tamamı ampisilin, piperasilin ve sefuroksime dirençli, karbapenemlere ve sefotetana duyarlı bulundu. Bunun dışında en etkili antibiyotikler amikasin ve piperasilin/tazobaktam olarak belirlendi. Seftazidime %38, sefotaksim ve seftriaksona %13 oranında fenotipik duyarlılık bulundu. 9-Sefepim’e %59, sefotaksime %13 oranında bulunan duyarlılık literatürlerdekinden düşük bulundu. 10-İzolatların %15’i kinolonlara, %41’i gentamisine duyarlıydı. Bu sonuç GSBL üreten bakterilerin aynı plazmidde farklı direnç genlerini taşıyabildiğini desteklemekle birlikte bu konuda yapılacak ileri çalışmalarla bu ilişki açıkça gösterilebilir. 11-Tüm izolatlarda piperasilin/tazobaktam duyarlılığı, amoksisilin/klavulanattan daha yüksekti. 12-TEM-1 ve OXA-30’un ikisini birden içeren izolatlarda seftazidim direnci yalnız TEM-1 içerenlere göre daha yüksekti. Normalde sefepim direncini etkileyen OXA-30’un GSBL’lerle bir arada olduğunda seftazidimi de etkilediği söylenebilir. Bu sonuçlara göre tespit edilemeyen GSBL’lerin araştırılmayan CTX-M gruplarına ait enzimler olabileceği ancak kesin sonuç için ileriki çalışmalarda her bir CTX-M grubuna ait ayrı primerlerle dizileme yapılması gerektiği düşünüldü. Bu konudaki dizileme çalışmalarının ülkemizde rahat yapılabilmesi için teknik imkanların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, çalışmaların ülke çapında arttırılarak yeterli veriye ulaşılması gerekir. 56 ÖZET Hastane infeksiyonlarının önemli etkenlerinden Escherichia coli’de direnç problemi giderek artmaktadır. Geniş spektrumlu beta-laktamların yaygın kullanımı sonucu ortaya çıkan genişlemiş spektrumlu beta-laktamazların sıklığı ülkeler ve hastaneler arasında değişmektedir. Bu çalışmanın amacı genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten 39 hastane kökenli Escherichia coli izolatındaki enzim tiplerini ve bunların antibiyotik duyarlılıklarıyla olan ilişkisini araştırmaktır. Bakteriler VİTEK 2 yöntemiyle tanımlandı. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz varlığı zon çapına göre disk difüzyon yöntemiyle tarandı ve VİTEK 2, agar dilüsyon ve çift disk sinerji testi kullanılarak doğrulandı. Beta-laktamazların izoelektrik noktaları ‘Isoelectric focusing’ metoduyla tespit edildi. TEM, OXA-1, SHV ve CTX-M-9 genleri polimeraz zincir reaksiyonuyla çoğaltıldı, ardından nükleotid dizileme analizi uygulandı. Polimeraz zincir reaksiyonuyla aynı enzimleri araştırmak için rastgele seçilen altı izolatın plazmidi izole edildi. Çift disk sinerji testi izolatların %49’unda pozitifti. Diğerlerinin zon çapı ya çok küçük ya da hiç yoktu. İki izolatta bulunan 6,9 ve 8,1 bantları hariç beta-laktamazların izoelektrik noktaları çoğunlukla TEM ya da SHV tipi beta-laktamazlara uygundu. İzolatların 27’sinde TEM, 20’sinde OXA, üçünde SHV ve birinde CTX-M tipi enzim bulundu. Enzimler nükleotid dizileme analiziyle TEM-1, OXA-30, SHV-1, SHV-2, SHV-12 ve CTX-M-14 olarak adlandırıldı. Ondört izolatta TEM-1 ve OXA-30’un birlikte olduğu tepit edildi. İzole edilen plazmidlerde polimeraz zincir reaksiyonu ürünleri saptanamadı. İzolatlara en duyarlı antibiyotikler karbapenemler, sefotetan, amikasin ve piperasilin/tazbaktamdı. Piperasilin/tazobaktam duyarlılığı amoksisilin/klavulanata göre daha yüksekti. 57 Bu çalışma Türkiye’den Escherichia coli izolatlarında OXA-30 ve CTX-M-14 enzimlerini bildiren ilk bildiridir. Sefotaksim duyarlılığının düşük bulunması, TEM-1 ve OXA-30’un CTX-M tipi enzimlerle birlikte sıkça bulunabilmesi ve piperasilin/tazobaktama amoksisilin/klavulanattan daha yüksek duyarlılığın olması nedeniyle izolatların saptanamayan genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlarının diğer CTX-M gruplarına ait olabileceğini düşünmekteyiz. Bu sonuçlar Türkiye’deki farklı beta-laktamaz tiplerini ve bunların yaygınlığını gösterecek başka çalışmalarla doğrulanmalıdır. Anahtar kelimeler: Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz, Escherichia coli, TEM, OXA, CTX-M. 58 EXTENDED-SPECTRUM BETA-LACTAMASES IN NOSOCOMIAL ESCHERICHIA COLI ISOLATES SUMMARY The resistance problem of Escherichia coli that is an important agent of nosocomial infections, is gradually increasing. The frequency of extended spectrum beta-lactamases varies between countries and hospitals because of widely consumption of extended spectrum beta-lactams. This study aims to investigate the enzyme types of extended-spectrum beta-lactamaseproducing 39 nosocomial isolates of Escherichia coli and their relationship with antibiotic susceptibilities. Bacteria were identified by VITEK 2 method. The presence of extended spectrum beta-lactamase was screened by disk diffusion method according to zone diameters, and was verified by VITEK 2, agar dilution and double disk synergy methods. Isoelectric points of beta-lactamases were determined by isoelectic focusing method. TEM, OXA-1, SHV and CTX-M-9 genes were amplified by polymerase chain reaction, followed by nucleotide sequencing analysis. Plasmids of randomly selected six isolates were isolated to screen the same enzymes by polymerase chain reaction. Double disk synergy tests were positive at 49% of isolates. Zone diameters of the others were too small or no zone. The isoelectric points of beta-lactamases were in concordance mostly TEM or SHV-types beta-lactamases, except 6.9 and 8.1 bands found in two isolates. TEM, OXA, SHV and CTX-M type enzymes were found at 27, 20, three and one isolates, respectively. These enzymes were called as TEM-1, OXA-30, SHV-1, SHV-2, SHV-12 and CTX-M-14 by nucleotide sequencing analysis. Coexistence of TEM-1 and 59 OXA-30 were detected at 14 isolates. No polymerase chain reaction products could be detected by plasmid extracts. Most efficient antibiotics of isolates were carbapenemes, cefotetan, amikacin and piperacillin/tazobactam. The piperacillin/tazobactam susceptibility was higher than amoxicillin/clavulanat. This study is the first report about OXA-30 and CTX-M-14 enzymes at Escherichia coli isolates from Turkey. We concluded that undetected extended spectrum beta-lactamases of the isolates could be other CTX-M type enzymes, due to low susceptibility to cefotaxime, high probability of coexistence of CTX-M, TEM-1 and OXA-30, and higher susceptibility to piperacillin/tazobactam than amoxicillin/clavulanat. This conclusion should be verified by other studies that would show different extended spectrum beta-lactamase types and their frequency in Turkey. Key words: Extended-spectrum beta-lactamase, Escherichia coli, TEM, OXA, CTX-M. 60 KAYNAKLAR 1. Yalçın AN. Nozokomiyal gram negatif çomak infeksiyonları. Klimik Derg 2000;13(özel sayı):23-5. 2. Peşken Y. Hastane infeksiyonlarının emidemiyolojisi. Günaydın M, Esen Ş, Saniç A, Leblebicioğlu H (Editörler). Sterilizasyon, dezenfeksiyon ve hastane infeksiyonları’nda. Samsun: Deomed Medikal Yayıncılık; 2002. s.203-13. 3. Korten V. Hastane infeksiyonları. Topçu AW, Söyletir G, Doğanay M (Editörler). İnfeksiyon hastalıkları ve mikrobiyolojisi’nde. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevi; 2002. s.401-9. 4. Akçam FZ, Gönen İ, Kaya O, Yaylı G. Hastane infeksiyonu etkeni enterobakterilerde beta-laktam antibiyotiklere duyarlılık ve ESBL sıklığının araştırılması. SDÜ Tıp Fak Derg 2004;11:6-9. 5. Akalın H. Çoğul dirençli gram negatif bakteriler. Doğanay M, Ünal S (Editörler). Hastane infeksiyonları’nda. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi; 2003. s.269-87. 6. Livermore DM. Beta-lactamases in laboratory and clinical resistance. Clin Microbiol Rev 1995;8:557-84. 7. Akova M. Dikkat: Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz var. ANKEM Derg 2004;18 Ek 1:98-103. 8. Gür D. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar. Ulusoy S (Editör). Beta-laktamazlar ve klinik önemi’nde. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi; 2005. s.70-88. 9. Rahal JJ. Extended-spectrum β-lactamases: how big is the problem? Clin Microbiol Infect 2000;6 Suppl 2:2-6. 61 10. Taşlı H, Bahar H. Molecular characterization of TEM- and SHV-derived extendedspectrum beta-lactamases in hospital-based enterobacteriaceae in Turkey. Jpn J Infect Dis 2005;58:162-7. 11. Jeong SH, Bae IK, Lee JH, Sohn SG, Kang GH, Jeon GJ et al. Molecular characterization of extended-spectrum beta-lactamases produced by clinical isolates of Klebsiella pneumoniae and Escherichia coli from a Korean nationwide survey. J Clin Microbiol 2004;47:2902-6. 12. Gülay Z. Beta-laktamlara direnç mekanizmaları. antibiyotiklere karşı oluşan direnç mekanizmaları. Ulusoy S (Editör). Beta-laktamazlar ve klinik önemi’nde. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi; 2005. s.9-34. 13. Yu WL, Chuang YC, Rasmussen JW. Extended-spectrum beta-lactamases in Taiwan: epidemiyology, detection, treatment and infection control. J Microbiol Immunol Infect 2006;39:264-77. 14. Livermore DM. β-Lactamase-mediated resistance and opportunities for its control. J Antimicrob Chemother 1998;41 Suppl D:25-41. 15. Bush K, Jacoby GA, Medeiros AA. A functional classification scheme for βlactamases and its correlation with molecular structure [mini review]. Antimicrob Agents Chemother 1995;39:1211-33. 16. Gür G. β-laktamazlar. Flora 1997;2(3 Ek):3-18. 17. Vahaboğlu H. Beta-laktamaz tanı testlerinin rutin kullanımı ve klinik önemi. Flora 1998;3:73-9. 18. Rice LB, Sahm D, Bonomo RA. Mechanism of resistance to antibacterial agents. In: Murray PR, Baron EJ, Jorgensen JH, Pfaller MA, Yolken RH (Eds.). Manual of clinical microbiyology. 8th ed. Washington: ASM Press; 2003. p.1074-1104. 19. Bush K, Jacoby G. Nomenclature of TEM beta-lactamases [leading article]. J Antimicrob Chemother 1997;39:1-3. 20. Heritage J, M’Zali FH, Binzi DG, Hawkey PM. Evolution and spread of SHV extended-spectrum β-lactamases in gram-negatif bacteria [review]. J Anitimicrob Chemother 1999;44:309-18. 21. Tanır G, Göl N. Antibiyotik direnci. Klimik Derg 1999;12:47-54. 22. Livermore DM, Brown DFJ. Detection of β-lactamase-mediated resistance. J Antimicrob Chemother 2001;48 Suppl 1:59-64. 62 23. Neu HC. Antibiotic inactivating enzymes and bacterial resistance. In: Lorien V (Ed.). Antibiotics in laboratory medicine, 2nd ed. Baltimore: Williams&Wilkins; 1986. p.75789. 24. Akata F. Gram negatif bakterilerde beta-laktamaz tipleri ve antibiyogramdan betalaktamaz tipini tahmin etmede kullanılabilecek yöntemler. İnfeks Derg 1997;11:303-9. 25. Öngen B. Hastanede sorunlu mikroorganizmalar: Gram negatif http://www.das.org.tr/tr/dosya/kongre/kong2003/41.htm. 26. Dolapçı İ. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar: Klinik mikrobiyoloji laboratuvarı, tedavi ve enfeksiyon kontrolündeki rolleri. Mikrobiyol Bült 2005;39:229-40. 27. Stürenburg E, Mack D. Extended-spectrum β-lactamases: implications for the clinical microbiology laboratory, therapy, and infection control. J Infect 2003;47:273-95. 28. Bradford PA. Extended-spectrum β-lactamases in the 21st century: characterization, epidemiology, and detection of this important resistance threat. Clin Microbiol Rev 2001;14:933-51. 29. Pfaller MA, Segreti J. Overview of the epidemiological profile and laboratory detection of extended-spectrum β-lactamases [supplement article]. Clin Infect Dis 2006;42 Suppl 4:1153-63. 30. Gniadkowski M. Evolution and epidemiology of extended-spectrum β-lactamases (ESBLs) and ESBL producing microorganisms [review]. Clin Microbiol Infect Dis 2001;7:597-608. 31. Paterson DL, Bonomo RA. Extended-spectrum β-lactamases: a clinical update. Clin Microbiol Rev 2005;18:657-86. 32. Bonnet R. Growing group of extended-spectrum β-lactamases: the CTX-M enzymes [minireview]. Antimicrob Agents Chemother 2004;48:1-14. 33. Cantón R, Coque TM. The CTX-M β-lactamase pandemic. Curr Opin Microbiol 2006;9:466-75. 34. Tzouvelekis LS, Tzelepi E, Tassios PT, Legakis NJ. CTX-M-type β-lactamases: an emerging group of extended-spectrum enzymes. Int J Antimicrob Agents 2000;14:137-42. 35. Danel F, Hall LMC, Gur D, Livermore DM. OXA-15, an extended-spectrum variant of OXA-2 β-lactamase, isolated from a Pseudomonas aeruginosa strain. Antimicrob Agents Chemother 1997;41:785-90. 63 bakteriler. 36. Hall LMC, Livermore DM, Gur D, Akova M, Akalın HE. OXA-11, an extendedspectrum variant of OXA-10 (PSE-2) β-lactamase from Pseudomonas aeruginosa. Antimicrob Agents Chemother 1993;37:1637-44. 37. Danel F, Hall LMC, Gur D, Livermore DM. OXA-14, another extended-spectrum variant of OXA-10 (PSE-2) β-lactamase from Pseudomonas aeruginosa. Antimicrob Agents Chemother 1995;39:1881-84. 38. Danel F, Hall LMC, Gur D, Livermore DM. OXA-16, a further extended-spectrum variant of OXA-10 β-lactamase, from two Pseudomonas aeruginosa isolates. Antimicrob Agents Chemother 1998;42:3117-22. 39. Danel F, Hall LMC, Duke B, Gur D, Livermore DM. OXA-17, a further extendedspectrum variant of OXA-10 β-lactamase, isolated from Pseudomonas aeruginosa. Antimicrob Agents Chemother 1999;43:1362-66. 40. Toleman MA, Roltson K, Jones RN, Walsh TR. Molecular and biochemical characterization of OXA-45, an extended-spectrum class 2d´ β-lactamase in Pseudomonas aeruginosa. Antimicrob Agents Chemother 2003;47:2859-63. 41. Nordmann P, Ronco E, Naas T, Duport C, Michel-Briand Y, Labia R. Characterization of a novel extended-spectrum β-lactamase from Pseudomonas aeruginosa. Antimicrob Agents Chemother 1993;37:962-9. 42. Akata F, Tatman-Otkun M, Özkan E, Tansel Ö, Otkun M, Tuğrul M. Prevalence of extended-spectrum beta-lactamases produced by nosocomial isolates of Enterobacteriaceae in Trakya University Hospital, Turkey. Microbiologica 2003;26:257-62. 43. Gür D. Temel tıptan kliniğe β-laktamazlar. Hacettepe Tıp Derg 2002;33:102-9. 44. Kim J, Lim YM, Rheem I, Lee Y, Lee JC, Seol SY et al. CTX-M and SHV-12 βlactamases are the most common extended-spectrum enzymes in clinical isolates of Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae collected from 3 university hospitals within Korea. FEMS Microbiol Lett 2005;245:93-8. 45. Vahaboğlu H, Öztürk R, Aygün G, Coşkunhan F, Yaman A, Kaygusuz A et al. Widespread detection of PER-1 type extended-spectrum β-lactamases among nosocomial Acinetobacter and Pseudomonas aeruginosa isolates in Turkey: a nationwide multicenter study. Antimicrob Agents Chemother 1997;41:2265-9. 46. Aktaş Z, Poirel L, Şalcıoğlu M, Özcan PE, Midilli K, Bal Ç et al. PER-1 and OXA-10like β-lactamases in ceftazidime-resistant Pseudomonas aeruginosa isolates from intensive care unit patients in İstanbul, Turkey. Clin Microbiol Infect Dis 2005;11:193-8. 64 47. Aktaş Z, Gönüllü N, Schneider I, Bal Ç, Bauernfeind A. Hastanede yatan bir hastanın idrar örneğinden izole edilen Escherichia coli suşunda CTX-M-15 tipi genişlemiş spektrumlu beta-laktamazın tanımlanması. Mikrobiyol Bült 2005;39:421-9. 48. Lartigue MF, Poirel L, Héritier C, Tolün V, Nordmann P. First description of CTX-M15-producing Klebsiella pneumoniae in Turkey [correspondence]. J Antimicrob Chemother 2003;52:315-6. 49. Acikgoz ZC, Gulay Z, Bicmen M, Gocer S, Gamberzade S. CTX-M-3 extendedspectrum β-lactamase in a Shigella sonnei clinical isolate: first report from Turkey [short communication]. Scand J Infect Dis 2003;35:503-5. 50. Paterson DL, Hujer KM, Hujer AM, Yeiser B, Bonomo MD, Rice LB et al. Extendedspectrum β-lactamases in Klebsiella pneumoniae bloodstream isolates from seven countries: dominance and widespread prevalence of SHV- and CTX-M-type βlactamases. Antimicrob Agents Chemother 2003;47:3554-60. 51. Paterson DL. Resistance in gram-negative bacteria: Enterobactericeae. Am J Med 2006;119:520-8. 52. Nathisuwan S, Burgess DS, Lewis II JS. Extended-spectrum β-lactamases: epidemiology, detection, and treatment. Pharmacotherapy 2001;21:920-8. 53. Al-Jasser AM. Extended-spectrum β-lactamases (ESBLs): a global problem [review article]. J Kuwait Med Assoc 2006;38:171-85. 54. Paterson DL, Ko WC, Gottberg AV, Mohapatra S, Casellas JM, Goossens H et al. Antibiotic therapy for Klebsiella pneumoniae bacteremia: implications of production of extended-spectrum β-lactamases. Clin Infect Dis 2004;39:31-7. 55. Samaha-Kfoury JN, Araj GF. Recent development in β lactamases and extendedspectrum β lactamases [clinical review]. Br Med J 2003;327(7425):1209-13. 56. Clinical and Laboratory Standarts Institute. Performance standarts for antimicrobial susceptibility testing; sixteenth informational supplement. CLSI document M100-S16, Wayne, Pennsylvania 2006. 57. Thomson KS, Sanders CC. Detection of extended-spectrum β-lactamases in members of the family Enterobacteriaceae: comparison of the double-disk and three dimensional tests. Antimicrob Agents Chemother 1992;36:1877-82. 58. Thomson KS, Sanders CC. A simple and reliable method to screen isolates of Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae for the production of TEM- and SHVderived extended-spectrum β-lactamases. Clin Microbiol Infect 1997;3:49-54. 65 59. Vercauteren E, Descheemaeker P, Ieven M, Sanders CC, Goossens H. Comparison of screening methods for detection of extended-spectrum β-lactamases and their prevalence among blood isolates of Escherichia coli and Klebsiella spp. in a Belgian Teaching Hospital. J Clin Microbiol 1997;35:2191-7. 60. Ho PL, Chow KH, Yuen KY, Ng WS, Chau PY. Comparison of a novel, inhibitorpotentiated disk-diffusion test with other methods for the detection of extendedspectrum β-lactamases in Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae. J Antimicrob Chemother 1998;42:49-54. 61. Cormican MG, Marshall SA, Jones RN. Detection of extended-spectrum β-lactamase (ESBL)-producing strains by the Etest ESBL screen. J Clin Microbiol 1996;34:18804. 62. Brown DFJ, Andrews J, King A, MacGowan AP. Detection of extended-spectrum βlactamases with Etest and double-disc potentiation methods [correspondence]. J Antimicrob Chemother 2000;46:323-42. 63. Sanders CC, Barry AL, Washington JA, Shubert C, Moland ES, Traczewski MM et al. Detection of extended-spectrum β-lactamase-producing members of the family Enterobacteriaceae with the Vitek ESBL test. J Clin Microbiol 1996;34:2997-3001. 64. Tzouvelekis LS, Vatopoulos AC, Katsanis G, Tzelepi E. Rare case of failure by an automated system to detect extended-spectrum β-lactamase in a cephalosporinresistant Klebsiella pneumoiae isolate. J Clin Microbiol 1999;37:2388. 65. Sanguinetti M, Posteraro B, Spanu T, Ciccaglione D, Romano L, Fiori B et al. Characterization of clinical isolates of Enterobacteriaceae from Italy by the BD Phoenix extended-spectrum β-lactamase detection method. J Clin Microbiol 2003;41:1463-8. 66. Sturenburg E, Lang M, Horstkotte MA, Laufs R, Dietrich M. Evaluation of the MicroScan ESBL plus confirmation panel for detection of extended-spectrum βlactamases in clinical isolates of oxyimino-cephalosporin-resistant gram-negative bacteria. J Antimicrob Chemother 2004;54:870-5. 67. Fluid AC, Visser MR, Schmitz FJ. Molecular detection of antimicrobial resistance. Clin Microbiol Rev 2001;14:836-71. 68. Kim J, Lee HJ. Rapid discriminatory detection of genes coding for SHV β-lactamases by ligase chain reaction. Antimicrob Agents Chemother 2000;44:1860-4. 69. Alcorn TM, Anderson SM. Otomatize DNA dizi analizi (Çeviri: C. Karahan). In: Persing DH, Tenver FC, Versalovic J, Tang YW, Unger ER, Relman DA, White TJ 66 (Eds). Moleküler mikrobiyoloji: tanı prensipleri ve uygulamalar (Çeviri editörleri: Tekeli A, Ustaçelebi Ş). Ankara: Palme Yayıncılık; 2006. s.153-9. 70. Sanger F, Nicklen S, Coulson AR. DNA sequencing with chain-terminating inhibitors. Biochemistry 1977;74:5463-7. 71. National Committee for Clinical Laboratory Standards. Methods for dilution antimicrobial susceptibility tests for bacteria that grow aerobically, approved standard, 6th edition M7-A6. NCCLS, Wayne, Pennsylvania 2003. 72. Kuloğlu-Coşkunhan F. Seftazidime Dirençli Nozokomiyal Klebsiella pneumoniae İzolatlarının Beta-laktamaz Direnç Mekanizması (tez). Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi; 1999. 73. Bio-Rad Laboratories (USA). Model 111 mini IEF cell instruction manual. Catalog number: 170-2975 and 170-2976; California. 74. Esen Ş. Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae Suşlarında TEM ve SHV Türü βlaktamaz Direncinin Araştırılması (tez). Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi; 1997. 75. Kado CI, Liu ST. Rapid procedure of detection and isolation of large and small plasmids. J Bacteriol 1981;145:1365-73. 76. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/BLAST. 77. Babini GS, Livermore DM. Antimicrobial resistance amongst Klebsiella spp. collected from intensive care units in Southern and Western Europe in 1997-1998. J Antimicrob Chemother 2000;45:183-9. 78. Tonkic M, Goic-Barisic I, Punda-Polic V. Prevalence and antimicrobial resistance of extended-spectrum β-lactamases-producing Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae strains isolated in a university hospital in Split, Croatia [research article]. Int Microbiol 2005;8:119-24. 79. Gangoué-Piéboji J, Benedic B, Koula-Shiro S, Randegger C, Adiogo D, Ngassam P et al. Extended-spectrum β-lactamases-producing Enterobacteriaceae in Yaunde, Cameroon. J Clin Microb 2005;43:3273-7. 80. Jeong SH, Bae IK, Kwon SB, Lee JH, Jung HI, Song JS et al. Investigation of extended-spectrum β-lactamases produced by clinical isolates of Klebsiella pneumoniae and Escherichia coli in Korea. Lett Appl Microbiol 2004;39:41-7. 67 81. Tzelepi E, Magana C, Platsouka E, Sofianou D, Paniara O, Legakis NJ et al. Extended-spectrum β-lactamases types in Klebsiella pneumoniae and Escherichia coli in two Greek hospitals. Int J Antimicrob Agents 2003;21:285-8. 82. Gültekin M, Ödünç D, Günseren F, Çolak D, Kırbaş I, Mamıkoğlu L. Hastane infeksiyonu etkeni Klebsiella pneumoniae ve Escherichia coli suşlarının genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz ve antibiyotik duyarlılık özelliklerinin araştırılması. İnfeks Derg 1999;13:515-20. 83. Tünger A, Hilmioğlu S, Dibek MA, Çavuşoğlu C, Aktaş L, Özkan F ve ark. Hastane infeksiyonu etkeni olarak soyutlanan Klebsiella pneumoniae ve Escherichia coli kökenlerinde genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz sıklığı. İnfeks Derg 1998;12:165-8. 84. Özbilge H, Yıldız-Zeyrek F, İnanç Y. Gram negatif çomaklarda genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz varlığı ve çeşitli antibiyotiklere direnç durumu. ANKEM Derg 2003;17:13-5. 85. Delialioğlu N, Öcal ND, Emekdaş G. Çeşitli klinik örneklerden izole Escherichia coli ve Klebsiella türlerinde genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz oranları. ANKEM Derg 2005;19:84-7. 86. Köroğlu M, Tekerekoğlu MS, Durmaz B, Durmaz R. Gram negatif çomaklarda genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz varlığını saptamada farklı yöntemlerin karşılaştırılması. ANKEM Derg 2001;15:46-52. 87. Ülkar ÜGB, Tülek N, Mert A. Gram olumsuz basillerde genişlemiş spektrumlu βlaktamaz saptanmasında çift disk sinerji ve E-test yöntemleri. İnfeks Derg 1999;13:385-90. 88. Fincancı M, Ulutürk R, Eren G, Konuksal C, Soysal F, Sander S ve ark. Klebsiella pneumoniae, Klebsiella oxytoca ve Escherichia coli kökenlerinde genişletilmiş spektrumlu beta-laktamazların araştırılmasında kullanılan çeşitli yöntemlerin karşılaştırılması. İnfeks Derg 2003;17:55-60. 89. Gülay Z, Abacıoğlu YH, Yuluğ N. Çift disk sinerji yönteminde diskler arası uzaklığın sonuca etkisi. İnfeks Derg 1995;9:89-92. 90. Amino acid sequences for TEM, SHV and OXA extended-spectrum and inhibitor resistant β-lactamases. http://www.lahey.org/studies/webt.htm. 91. Galani I, Souli M, Chryssouli Z, Katsala D, Gamarellou H. First identification of an Escherichia coli clinical isolate producing both metallo-β-lactamase VIM-2 and extended-spectrum β-lactamase IBC-1. Clin Midrobiol Infect 2004;10:757-60. 68 92. Gülay Z, Thomson CJ, Abacıoğlu YK, Amyes SGB, Yuluğ N. Pediatrik hastalardan soyutlanan hastane kökenli Klebsiella pneumoniae suşlarının beta-laktamaz tipleri. İnfeks Derg 1996;10:221-4. 93. Ayhan Y, Gülay Z, Biçmen M, Gülfidan G, Meşe T, İnan S. Outbreak due to Salmonella enterica serovar typhimurium producing SHV-12 and CTX-M-3 extendedspectrum beta-lactamases (ESBLs) at a children’s hospital. In: Uzun M, Erturan Z, Özdem A (Eds). 3rd Balkan Conference of Microbiology Proceedings and Abstract Book: 2003 Sep 4-6; İstanbul, Turkey. 2003, p.522. 94. Ambler RP, Coulson AFW, Frère JM, Ghuysen JM, Boris B, Forsman M. A standart numbering scheme for the class A β-lactamases [letters]. Biochem J 1991;276(Pt 1):269-70. 95. Nüesch-Inderbinen MT, Kayser FH, Hächler H. Survey and molecular genetics of SHV β-lactamases in Enterobacteriaceae in Switzerland: two novel enzymes, SHV-11 and SHV-12. Antimicrob Agents Chemother 1997;41:943-49. 96. Yagi T, Kurokawa H, Shibata N, Shibayama K, Arakawa Y. A prilaminary survey of extended-spectrum β-lactamases (ESBLs) in clinical isolates of Klebsiella pneumoniae and Escherichia coli in Japan. FEMS Microbiol Lett 2000;184:53-6. 97. Kim J, Kwon Y, Pal H, Kım JW, Cho DT. Survey of Klebsiella pneumoniae strains producing extended-spectrum β-lactamases: prevalenece of SHV-12 and SHV-2a in Korea. J Clin Microbiol 1998;36:1446-9. 98. Benedić B, Randegger CC, Stobberinh E, Hächler H. Molecular epidemiology of extended-spectrum β-lactamases from Klebsiella pneumoniae strains isolated in Zagrep, Croatia [concise article]. Eur J Infect Dis 2001;20:505-8. 99. Gulay Z. High prevalence of CTX-M type extended-spectrum beta-lactamases in members of Enterobacteriaceae in Turkey. 14th European Congress of Clinical Microbiology and Infectious Diseases; 2004 May 1-4; Prague, Czech Republic. Blackwell Synergy; 2004. 100. Hernández JR, Martinez-Martinez L, Cantón R, Cogue TM, Pascual A et al. Nationwide study of Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae producing extendedspectrum β-lactamases in Spain. Antimicrob Agents Chemother 2005;49:2122-5. 101. Brigante G, Luzzaro F, Perili M, Lombardi G, Coli A, Rossolini GM et al. Evolution of CTX-M-type β-lactamases in isolates of Escherichia coli infecting hospital and community patients. Int J Antimicrob Agents 2005;25:157-62. 69 102. Lavollay M, Mamlouk K, Frank T, Akpabie A, Burghoffer B, Ben Redjeb S et al. Clonal dissemination of a CTX-M-15 β-lactamase-producing Escherichia coli strain in the Paris area, Tunis, and Bangui. Antimicrob Agents Chemother 2006;50:2433-8. 103. Lartigue MF, Fortineau N, Nordmann P. Spread of novel extended-spectrum βlactamases in Enterobacteriaceae in a university hospital in the Paris area, France [research note]. Clin Microbiol Infect 2005;11:588-91. 104. Mohamed Al-Agamy MH, El-Din Ashour MS, Wiegand I. First description of CTXM β-lactamase-producing clinical Escherichia coli isolates from Egypt. Int J Antimicrob Agents 2006;27:545-8. 105. Munday CJ, Whitehead GM, Todd NJ, Campbell M, Hawkey PM. Predominance and genetic diversity of community-and hospital-acquired CTX-M extended-spectrum βlactamases in York, UK. J Antimicrob Chemother 2004;54:628-33. 106. Ma L, Ishii Y, Chang FY, Yamaguchi K, Ho M, Siu LK. CTX-M-14, a plasmidmediated CTX-M type extended-spectrum β-lactamase isolated from Escherichia coli. Antimicrob Agents Chemother 2002;46:1985-8. 107. Yu WL, Wu LT, Pfaller MA, Winokur PL, Jones RN. Cefepime MIC as a predictor of the extended-spectrum beta-lactamase type in Klebsiella pneumoniae, Taiwan [dispatches]. Emerg Infect Dis 2002;8:522-4. 108. Pagani L, Dell’ Amico E, Migliavacca R, D’ Andrea MM, Giacobone E, Amicosante G et al. Multiple CTX-M-type extended-spectrum β-lactamases in nosocomial isolates of Enterobacteriaceae from a hospital in northern Italy. J Clin Microbiol 2003;41:4264-9. 109. Eckert C, Gautier V, Saladin-Allard M, Hidri N, Verdet C, Ould-Hocine Z et al. Dissemination of CTX-M- type β-lactamases among clinical isolates of Enterobacteriaceae in Paris, France. Antimicrob Agents Chemother 2004;48:1249-55. 110. Pitout JD, Hossain A, Hanson ND. Phenotypic and molecular detection of CTX-M-βlactamases produced by Escherichia coli and Klebsiella spp. J Clin Microbiol 2004;42:5715-21. 111. Ryoo NH, Kim EC, Hong SG, Park YJ, Lee K, Bae IK et al. Dissemination of SHV12 and CTX-M-type extended-spectrum β-lactamases among clinical isolates of Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae and emergence of GES-3 in Korea. J Antimicrobiol Chemother 2005;56:698-702. 112. Aubert D, Poirel L, Chevalier J, Leotard S, Pages JM, Nordmann P. Oxacillinasemediated resistance to cefepime and susceptibility to ceftazidime in Pseudomonas aeruginosa. Antimicrob Agents Chemother 2001;45:1615-20. 70 113. Dubois V, Arpin C, Quentin C, Texier-Maugein J, Poriel L, Nordmann P. Decreased susceptibility to cefepime in a clinical strain of Escherichia coli related to plasmid and integron-encoded OXA-30 β-lactamase [letters to editor]. Antimicrob Agents Chemother 2003;47:2380-1. 114. Sanschagrin F, Couture F, Levesque RC. Primary structure of OXA-3 and phylogeny of oxacillin-hydrolyzing class D β-lactamases. Antimicrob Agents Chemother 1995;39:887-93. 115. Siu LK, Lo JYC, Yuen KY, Chau PY, NG MH, Ho PL. β-lactamases in Shigella flexneri isolates from Hong Kong and Shangai and a novel OXA-1-like β-lactamase, OXA-30. Antimicrob Agents Chemother 2000;44:2034-8. 116. Pai H, Kim MR, Seo MR, Choi TY, Oh SH. A nosocomial outbreak of Escherichia coli producing CTX-M-15 and OXA-30 β-lactamase [concise communication]. Infect Control Hosp Epidemiol 2006;27:312-4. 117. Galani I, Souli M, Chryssouli Z, Giamarellou H. Detection of CTX-M-15 and CTXM-33, a novel variant of CTX-M-15, in clinical Escherichia coli isolates in Greece [letter to editor]. Int J Antimicrob Agents 2007;29:598-602. 118. Mendonça N, Louro D, Castro AP, Diogo J, Caniça M. CTX-M-15, OXA-30 and TEM-1 producing Escherichia coli in two Portuguese regions [correspondence]. J Antimicrob Chemother 2006;57:1014-6. 119. Lavigne JP, Bouziges N, Chanal C, Mahamat A, Michaux-Charachon S, Sotto A. Molecular emidemiology of Enterobacteriaceae isolates producing extended-spectrum β-lactamases in a French hospital. J Clin Microbiol 2004;42:3805-8. 120. Machado E, Coque TM, Canton R, Baquero F, Sousa JC, Peixe L. Dissemination in Portugal of CTX-M-15-, OXA-1-, and TEM-1-producing Enterobacteriaceae strains containing the aac (6´)-Ib-cr gene, which encodes an aminogylcoside- and fluoroquinolone-modifying enzyme [letters to editor]. Antimicrob Agents Chemother 2006;50:3220-1. 121. Schlesinger J, Navon-Venezia S, Chmelnitsky I, Hammer-Münz O, Leavitt A, Gold HS et al. Extended-spectrum beta-lactamases among Enterobacter isolates obtained in Tel Aviv, Israel. Antimicrob Agents Chemother 2005;49:1150-6. 122. Gupta E, Srujana M, Sood S, Dhawan B, Das BK, Kapil A. Emerging resistance to carbapenems in a tertiary care hospital in north India. Indian J Med Res 2006;124:958. 71 123. Mulvey MR, Bryce E, Boyd D, Ofner-Agostini M, Christianson S, Simor AE et al. Ambler class A extended-spectrum beta-lactamase-producing Escherichia coli and Klebsiella spp. in Canadian hospital. Antimicrob Agents Chemother 2004;48:1204-14. 124. Şahin İ, Kaya D, Öksüz Ş, Okay A, Şencan İ, Öztürk E. Klinik örneklerden izole edilen gram-negatif çomaklarda genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz sıklığı ve antibiyotik duyarlılığı. İnfeks Derg 2003;17:45-8. 125. Yavuzdemir Ş, Aysev AD, Güriz H. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz yapan E.coli suşlarının antibiyotiklere duyarlılıkları. Türk Mikrobiyol Cem Derg 2003;33:126-9. 126. Jain A, Mondal R. Prevalence & antimicrobial resistance pattern of extended-spectrum β-lactamase producing Klebsiella spp isolated from cases of neonatal septicaemia. Indian J Med Res 2007;125:89-94. 127. Liao CH, Sheng WH, Wang JT, Sun HY, Wang HK, Hsueh PR et al. In vitro activities of 16 antimicrobial agents against clinical isolates of extended-spectrum betalactamase-producing Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae in two regional hospitals in Taiwan. J Antimicrobiol Immunol Infect 2006;39:59-66. 128. Löker K, Beşirbellioğlu B, Kısa Ö, Aydoğan H, Dizer U, Pahsa A. Hastane infeksiyonlarından izole edilen Klebsiella pneumoniae ve Escherichia coli izolatlarında genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz sıklığının saptanması ve izoelektrik fokuslama yöntemi ile tiplendirilmesi. İnfeks Derg 2001;15:319-24. 129. Kizirgil A, Yakupoğulları Y, Şenol FF, Toraman ZA. Kan kültürü örneklerinde genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten enterik basillerin prevalansı ve antibiyotik duyarlılıklarının araştırılması. İnfeks Derg 2005;19:111-4. 130. Gülay Z. Genişletilmiş spektrumlu beta-laktamaz tanımlanmasında çift disk sinerji testi ve izoelektrik odaklama yöntemi ile elde edilen sonuçların karşılaştırılması. İnfeks Derg 1999;13:381-4. 131. Aydemir H, Yalçı A, Pişkin N, Gürbüz Y, Türkyılmaz R. Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae suşlarının genişlemiş spektrumlu β-laktamaz üretme ve antibiyotik direnç oranları. Klimik Derg 2006;19:63-8. 132. Gülay Z, Biçmen M, Amyes SGB, Yuluğ N. Escherichia coli suşlarında amoksisilin/klavulanik asit direnci ve bununla ilişkili beta-laktamaz ve plazmid profilleri. ANKEM Derg 2001;15:1-10. 72 EKLER 73 EK 1 74
© Copyright 2024 Paperzz