1 YENİ TÜRKİYE VE ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜNÜN POTANSİYELİ

YENİ TÜRKİYE VE ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜNÜN POTANSİYELİ
Milletimiz, önemli saydığı sol zihniyetin, Kültürüyle samîmi
bir şekilde barışarak, mevcut potansiyelinin de harekete geçirilmesiyle, târihteki ihtişamlı
geçmişini gelecekte tekrar yaşayıp, dünyâ düzenine yeni bir güven daha vermek istiyor.
Prof. Dr. Mustafa TEMİZ
“Üçüncü sınıf ülkelerin halkları
eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar,
bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi
içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için
Cumartesi günleri dışında bütün bayram ve tatil günleri kaldırılacak ve ancak
karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün yıl boyunca haftanın altı
günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını çalışmaya ayıracak ve
günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler.”
David Rockefeller
''Yapılan devrim ve inkılaplar Türkleri öyle bir noktaya
getirdi ki, Türkler ne Müslüman gibi yaşayabiliyor, ne Hristiyanlığa geçebiliyorlar.''
Arnould Toynbee
“Benim Ümmetim yanlışta birleşmez.“
Hadis
“Müslüman bir kere aldanır.”
Hadis
Giriş:
Geçmişte Şeflik Dönemi zihniyeti, İslâm’a hor bakmış, çalışmalarını bu doğrultuda
sürdürmüştür1. Hattâ niyetlerini, “Her ne şekil ve sûrette olursa olsun, Memleket dâhilinde
dinî neşriyat yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği
vücûda getirilmesine taraftar değiliz€.” şeklinde açık bir şekilde açığa vurmuşlardır.
İslâm ve uygulamalarına karşı olan tavırlarını zaman zaman pekiştirmişlerdir de…
1945 târihli bir genelgede, “Gazetelerin son günlerdeki neşriyatı (yayınları) arasında dinden
bahis bâzı yazı, mütaala, îma ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu
üzerinde gerek târihi, gerek temsilî veyâ gerek mütaala kâbilinden olan her türlü makâle ve
fıkra ve tefrikaların (dizi yazıların) neşrinden tevakkî edilmesi (kaçınılması) ve başlanmış bu
gibi tefrikaların on gün zarfında nihâyetlendirilmesi¥...” denmektedir2.
Temiz, M., İdeoloji ve Slogan Kuşağı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/İDEOLOJİ%20VE%20SLOGAN%20KUŞAĞI.docx YA DA
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/İDEOLOJİ%20VE%20SLOGAN%20KUŞAĞI.pdf, En Son Erişim Târihi:
29.01.2014.
€
T.C. Dâhiliye Vekâleti, Matbuat Umum Müdürlüğü, sayı 658 ve 17 Mayıs 1942.
¥
Bahadıroğlu, Y., Kayıtdışı Târihimiz, Nesil Târih, 35.baskı, Sayfa 242.
2
Temiz, M., Cumhûriyet Döneminde Nerden Nereye?, Bu Aziz Millet “Allah” kelimesinin
Yasaklandığı Dönemleri bile Yaşamıştır, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/CUMÛRİYET%20DÖNEMİNDE%20%20NERDEN%20NEREYE...pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/CUMÛRİYET%20DÖNEMİNDE%20%20NERDEN%20NEREYE...doc, En Son Erişim
Târihi: 06.09.2013.
1
1
O Dönem’de Kur’an öğrenimi yasaklanmış olduğu için, okutan hocalar, okuyan
çocuklar, okutan âileler, jandarma tarafından devamlı tâkip edilmişler, cezâlandırılmışlar;
insanlarımız, mânevî baskılar yanında, ayrıca, meselâ, tuz ve gaz yağı kuyruklarında büyük
acı ve sıkıntılar çekmişlerdir.
Çocukluğumda babam anlatırken, kulağımda kalmış… Devlet köylülerden ürün
vergisi alıyormuş…
“Ekili alanların ürün vermediği bir yılda vergi memurları yine gelmişler, başlamışlar
tarlaları gezmeye… Bir tarlanın başında durmuşlar. Tarlada hiç ürün yokmuş… Sâdece
kurumuş sapsarı mısır sapları…”
“Vergi memuru, başlamış tarlayı dolaşmaya… Dolaşırken, gâyet küçük bir mısır
koçanı bulmuş, talaşını soymuş, başlamış mısırın mevcut olan tânelerini saymaya… Tânelerin
sayımı bittikten sonra demiş ki:”
“Bu tarla bire 10 verir…”
“Babam içindeki öfkeyi, çekindiği için, dışarı vurmadan şöyle demiş:”
“Bey Efendi! Şu tarladan öyle bir mısır koçanı daha bulsanıza!3“
Türkiyemiz’de insanlarımızın bahtı 1950’de Rahmetli Menderes ile açılmaya
başlamış, Rahmetli Turgut Özal ile bir ivme kazanmış ve günümüzde ise, iktidarda bulunan
Adâlet ve Kalkınma Partisi ile gerçek özgürlük rayına henüz oturmuş bulunuyor.
Ama Türkiyemiz’deki bu gerçek bağımsızlık girişimleri, özellikle, 1950’den önce,
İstihbarat Elemanları’nın maaşlarını bile ABD tarafından ödenecek derecede, dışa bağımlı
duruma getirilmiş olan Türkiye’yi istedikleri biçimde yönetmeye alışmış dış güçleri memnun
etmemiş ve David Rockefeller’in söylemleri paralelinde Cumhûriyetimiz’i zayıflatarak,
Özellikle Dünyâ Kıraliyetçileri’nin:
“Üçüncü sınıf ülkelerin halkları eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar,
bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi içinde yönetici olarak görev
yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için cumartesi günleri dışında bütün bayram ve
tatil günleri kaldırılacak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün
yıl boyunca haftanın altı günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını
çalışmaya ayıracak ve günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler4.”
tasviri paralelelinde kurmak istedikleri Siyonist Dünyâ İmparatorluğunun gerçekleşmesini
geciktirmiş, bu nedenle “Gerçekler Öldürücüdür (Türkçe Adı: Apokalipsin Atlıları-Villiam
Cooper” kitabının eklerindeki ‘Siyonist Protokolleri‘ gereğince, ancak huzurlu bir uykuyu,
Temiz, M., Çocukluğumun Köy ve Yaylası, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/ÇOCUKLUĞUMUN%20KÖY%20VE%20YAYLASI.docx YA DA
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/ÇOCUKLUĞUMUN%20KÖY%20VE%20YAYLASI.pdf, En Son Erişim Târihi:
29.01.2014.
4
Yüzyılın İtirafı, İşte David Rockefeller’in söyledikleri:, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://www.haberiumturk.com/m/?id=8044, En Son Erişim Târihi, 03.02.2014.
3
2
artık ihtiyaç duymayacakları bütün masonların kafalarını keserek uyuyacakları günler, ne de
olsa ertelenmiştir.
Dünyâ Kıraliyetçileri’inin istekleri hilâfına Türkiye bu özgürlük yarışındaki
hamlelerini plânlı bir şekilde atmaya çalışırken, emperyalist güçler de Türkiye’yi eski bağımlı
günlerine tekrar döndürmek için bu günlerde son hamlelerini yapıyorlar.
Ama bu sefer inanıyorum ki, “Kedi mama yemeyecek…”.
Çünkü akarsu, mecrâsını bulmuştur. İnancıma göre Dünyâ Kıraliyetçileri’nin, bütün
masonların kafalarını kesecek imkânı bulamayacaklardır ama bu noktada gönlümüz, Türk
Masonları’nın, hiç olmazsa, Yeni Türkiye’nin hatırı için kimler için çalıştıklarını bir kez olsun
gözden geçirmelerini istiyor.
Kültür Câhili Bir Nesil
Geçmiş yönetimlerimiz, yıllarca dışa bağlı idârecilikleriyle, Türkiye’yi bir sömürge
ülke görünümüne mahkûm etmişlerdir5. Öyle ki, kolayca güdülebilmemiz için insanlarımız ve
her birimiz, şerefli geçmişimizden habersiz, birer kültür câhili olup çıkmıştık. Geri
kalmışlığımıza, kaderlerimizin bir gereği olduğuna inanmış gibiydik, gelecek umudumuz
kalmamıştı. Öyle ki bugünkü, kadın, çoluk, çocuk cinâyetlerin, hırsızlıkların, otoritelere
itaatsizliklerin her birinin temelinde bu Kültür câhilliğinin birinci öncelikte etkisi vardır.
Kültürümüz’ü bilmeyen câhil Müslümanlar, her türlü aşırılığın birer namzedi
durumuna düşürülmüştü. Nedeni de eğitimlerinde ve kafalarında uyum sağlayacakları kendi
öz, orta ve mâkul ölçülerinin olmayışı, dolayısıyla, her türlü aşırılıklara açık olmasıydı. Hâlâ
da aşırılıklar, toplumumuzun önemli bir kesiminin yaşam faaliyetlerinin hemen her birinde
göze çapmaktadır. Bu cehâlet nedeniyledir ki, Memleketimiz, normal mecrâsına zor oturuyor.
İngiliz Târihçi Arnould Toynbee’nin, ''Yapılan devrim ve inkılaplar Türkleri öyle bir
noktaya getirdi ki, Türkler ne Müslüman gibi yaşayabiliyor, ne Hristiyanlığa geçebiliyorlar.''
şeklindeki sözünü okuduğum zaman, Kültürel (Dinî) cehâlet gerçeğini, bir başka ünlü kişiden
duymanın ciddiyeti altında, gerçekten çok fenâ sarsılmıştım6.
İslâm ve Solculardaki Potansiyel
Şimdiye kadar Türkiye, Türk Solu’nun potansiyelinden gereği gibi faydalanamamıştır.
Kültürümüz (Dinimiz), kapitalizm, ideoloji ve sömürünün karşısındadır. Kur’an’ı
Kerim’deki sağcılık ve solculuk ile Batılı anlamdaki sağcılık ve solculuk, aynı anlamda
Togeç, ABD Türk eğitim sistemini nasıl ele geçirdi? Türkiye"nin Siyasal İntiharı - Yeni Osmanlı
Tuzağı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=4049, En
Son Erişim Târihi, 03.02.2014.
6
Temiz, M., Ehlisünnet Yolu (Orta Yol) Ve Aşırı Uçlar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/EHLİSÜNNET%20(ORTA%20YOL’DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.pdf YA DA
http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/EHLİSÜNNET%20(ORTA%20YOL’DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.doc, En Son Erişim Târihi:
29.01.2014.
5
3
değildir. Kur’an’ı Kerim’deki sağcılıktan maksat, Gerçek Kurtuluş Yolu’dur 7 (Sırat-ı
Müstakîm – Doğru Yol). Solculuktan maksat ise, gerçeğin karşısında ne kadar ‘bozuk yol –
bâtıl yol’ varsa, onların hepsidir.
Türkiye’mizde, haksızlık yapıldığında fakirin, köylünün, işçinin hakkını, gerçekten
inanarak samîmi bir şekilde savunan ne kadar ‘gerçek solcu ve sosyal demokratlar’ varsa
bunların hepsi, kapitalist sömürücü sağcılardan ve masonlardan üstündürler. İslâm ve
Kur’an’a onlardan daha yakındırlar.
Ashâb-ı Kirâm’ın Halîfe Hz. Ömer (RAΩ)’a “Doğru yoldan ayrılırsan, seni
kılıçlarımızla doğru yola getiririz.” şeklindeki çıkışlarıyla, gerçek solcu ve sosyal
demokratların cesâretleri arasında belki şeklen bir fark yoktur.
Ama asıl fark şuradadır:
Halîfe Hz. Ömer (RA)’a “… seni kılıçlarımızla doğru yola getiririz.” diyen Ashâb-ı
Kirâm, Halîfe’yi doğru yola getirmek için uygulayacağı baskının dozunu ve şiddetini
ayarlamak için, başvuracağı meşrûiyetin kaynağı olan İslâm Şeriatı’nı biliyor, Onu esas
alıyordu.
Peki! Günümüzdeki solcu ve sosyal demokratların 8 sloganlaşmış cesâret ve
cüretlerinin, meşrûiyet kaynağı açısından, temel dayanakları nelerdir?
İşte, asıl fark bu sorunun cevâbında yatmaktadır:
Bu cesâret ve cüretlerinin temel dayanakları için solcu ve sosyal demokratlarımız,
dayandıkları bilgi ve ilhâmlarını, ne yazık ki, Batılı kapitalizm ve sömürü düzeni ve
eğitiminden almaktadırlar.
Yukarıda, solcu ve sosyal demokratların eylemlerinin, söylem düzleminde İslâm ve
Kur’an’a Kapitalist Sağcılık’tan daha yakın olduğunu söylemiştik. Bununla birlikte bu
zihniyet, geçmişte İslâm’a hor bakmış, çalışmalarını bu doğrultuda sürdürmüştür. Ayni
zihniyetin bu günkü uzantıları, İslâm ve Kur’an’a karşı görünmemekle birlikte, bu tutum ve
davranışları ile samîmiyetten uzak olduklarını her fırsatta açığa vurmaktadırlar.
Eylemleri söylem düzleminde her ne kadar İslâm ve Kur’an’a kapitalist sağcılıktan
daha yakın olsalar bile, bunların fikriyatlarının ilham kaynakları, Batılı bozuk kapitalist ve
sömürü kaynaklarıdır. Ve ayrıca İslâm ve uygulamaları konusunda hep belirsiz bir tutum
izlemeleri nedeniyle, bu karmaşık ve samîmiyet telkin etmeyen fikrî yapıları, yüzde doksan
7
Temiz, M., Ehli-Sünnet (Orta Yol Ehli) ve Aşırı Uçlar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/Ehli-Sünnet%20(Orta%20Yol%20Ehli)%20ve%20Aşırı%20Uçlar.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/Ehli-Sünnet%20(Orta%20Yol%20Ehli)%20ve%20Aşırı%20Uçlar.doc, En Son Erişim
Târihi: 01.09.2013.
Ω
RA kısaltması, “Radiyallâhü Anh - Allah ondan râzı olsun.” demektir.
8
Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı
mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz!
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 15.08.2013.
4
dokuzu İslâm ve Kur’an’a inanmış bulunan Milletimiz’e, güven vermemektedir. Bu durum,
Peygamberimiz (SAV)’in de bir ispatı mâhiyetindedir.
Günümüz solcu ve sosyal demokratlarımız ve İkinci Tip Atatürkçülerimiz9, Atatürk
Dönemi’ni izleyen Şeflik Dönemi’nde, eğitimde idârî konumlardaki insanların ve o dönemin
bürokrat ve zenginlerinin rahatlık ve üstünlük avantajlarıyla kazanılan İnönü yakınlığıyla
oluşan ‘ideolojik seçkin bir sınıfın’ bugünkü uzantısını meydana getiriyorlar. Bu zihniyet,
halkımızın çektiklerinden, sıkıntılarından, açlıklarından ve sefilliklerinden haberleri olmayan,
onların çektiklerini bilmeyen ve onlara göre, ‘bir eli yağda bir eli balda olan’ zihniyettir.
Müslümanız dedikleri hâlde bu solcu, demokrat ve İkinci Tip Atatürkçülerimiz, tutum
ve davranışlarıyla İslâm ve Kur’an’ı meşrûlaştırmak istemedikleri gibi bir fikriyat içinde
oldukları şeklindeki görünüşlerini (imajlarını) ve Atatürk’ün karşı olmasına rağmen, arzû
ettikleri eski Rusya modeli daha katı devletçilik konusundaki sempatik tavırlarını da
Milletimiz’in hâfızasından silememişlerdir.
Cumhûriyet rejimine göre daha katı devletçi olan bu seçkin sınıf kendilerine,
Milletimiz’in hassas hissiyatları doğrultusunda çekidüzen verecekleri yerde, Milletimiz’in bu
özellik ve hassâsiyetini, bâzen bilgisizlik, yetersizlik hattâ geri kafalılık olarak
yorumlamaktan geri kalmadıklarına bile rastladık, hâlâ da rastlıyoruz… Bugün de bu
konularda çok net değildirler. Özellikle İslâm Dini konusundaki belirsizliklerine devam
etmektedirler.
Sen bir taraftan her türlü özgürlüğü destekliyor görüneceksin fakat diğer taraftan
özgürlük konusundaki samîmiyetsizliğini, örneğin başörtüsü konusu gibi konularda, farkında
olmadan ortaya dökeceksin… Bu ikiyüzlülük, ancak, Milletin kafasının çalışmadığını
sanarak, onu bir nevî aşağılamaktır.
Bu zihniyet mensupları, seçkin sınıf kavramının her bir zerresini, bir hakmış gibi,
kafalarının bir tarafında taşıdıkları için, Milletimiz hakkında, yukarıda bahsedilen bu büyük
yanılgıdan şu anda bile kurtulmuş değillerdir.
Buna karşın, onların farkına varamadıkları kafa karışıklıklarını ve
samîmiyetsizliklerini Milletimiz’in çoğunluğu çok iyi biliyor. Milletimiz, onlara karşı şerbetli
oluşunu bugün de sürdürmektedir.
Bu nedenle onlar nezdinde kafası çalışmayan bu Millet, sol kesime hiç bir kere tam
anlamıyla bir salâhiyet vermemiştir ve onların bu kararsız karmaşık fikriyatlarını sürdürdüğü
müddetçe de vermeme kararlılığı içindedir.
Türkiye’mizde Millet’e hizmet yetkisinde başarının şartı, Milletimiz’in Kültürünü
içten ve samîmi olarak özümsemekten geçmektedir. Milletimiz’e hizmet konusunda yakın bir
gelecekte, Milletimiz’in Kültürünü samîmi olarak benimsemedikçe ve de bu konuda
9
Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı
mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 27.06.2013.
5
Milletimiz’e güven vermedikçe, bu kesimlerin bir başarı elde edecekleri ihtimâli hiç
olmayacaktır.
Zâten ajan işbirlikçiler bu gerçeği görmüş olmalılar ki, yanıltılmış birçok kardeşimiz,
seçimleri bile beklemeden, Türkiye Gemisi’nin kaptanını alaşağı edebilmek için, özellikle dış
güçler tarafından plânlanan, Taksim Gezi Parkı olaylarını gözleri kapalı olarak desteklemiş
bulunmaktadırlar 10 . Ayrıca sol zihniyetli muhalefet, hiçbir zihniyet dönüşümüne gerek
duymadan, hiçbir plân proje hazırlığı yapmadan, ümîdini bu tür dış güç desteklerine bel
bağlamayı hâlâ sürdürmekten vazgeçemiyor. Muhalefetin yegâne fonsiyonu bugün,
hükümetin ‘beyaz dediğine siyah, siyah dediğine beyaz’demekten ibârettir.
Bu zihniyet, şimdiye kadar becermedikleri yenilenme fikriyatını, bundan sonraki
yıllarda yenileyerek, Millet’in beklentileri doğrusultusunda Kültürel dönüşümlerini yapmalı,
alternatif iktidar modeli olmalıdır. Böyle olursa, şimdiye kadar gelişmelere hep ayak bağı
olmaktan kurtularak geleceğimiz için, daha parlak günlerin doğmasına sebebiyet verecek bir
potansiyel harekete geçmiş olacak, bu da Milletimiz için katmerli bir potansiyel olabilecektir.
Hizmetin Tadı
Hikâye olarak bilmese bile, bu Millet, genlerine kadar nüfuz etmiş olan, geçmişin
çileli günlerini, meselâ, birkaç kilo tuz ya da gaz yağı almak için sıra ve kuyruklardaki çileli
günlerden, bir şekilde haberdardı. Milletimizin çoğunluğu, 2000’li yıllara kadar bile bu
sıkıntıların uzantıları içinde kalarak çok bunalmış bulunuyordu.
Bugün Milletimizin herbir ferdi, hizmetin tadını almış bulunuyor. Bu durum, en
azından ona gelecek güven ve azmini vermiştir.
Şimdi dikkat ediniz! Kendimden örnek veriyorum:
Eski iktidar dönemlerini de yaşadık, birbirimizi yanıltmayalım. Uzun lâfın kısası,
örneğin, 10-15 yıl öncesinde bir kutu ilâç için, çeşitli sıkıntılar hâriç, yaklaşık bir günümü
harcıyordum. Bu yüzden, ilâç ve doktor konusuna her zaman vakit ayıramıyor, çoğunlukla
ilâçlarımı parayla satın alıyordum.
Bırakınız diğer hizmetleri… Bundan birkaç yıl önce her nedense ilâçlarımı Sağlık
ocağından resmen almaya teşebbüs etmiştim de, ah, bir de ne göreyim, âdeta şaşa kalmıştım!
Evden çıkış ânımla, ilâçları yazdırıp dışarı çıktığımda arada geçen vaktin 15-17 dakika
olduğunu gördüğümde, ne dediğimi aynen hatırlıyorum.
Bu ânı, hanıma dönerek dudaklarımdan gayrı ihtiyârî şekilde:
“Bu ne! Bu bir devrim! Bu bir devrim” kelimeleri ile anlatabilmiştim.
10
Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı
mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz,
Alındığı İnternet Elektronik Adresi,
http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA
http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 27.06.2013.
6
Bunları anlatmakla şimdi ben particilik mi yapıyorum, yâni? Benim Kültürüm’de
particilik yapmk yoktur.
Hayır. Aslâ bu, bir particilik olamaz!
Bunları particilik yapanlarla karıştırmamak gerekiyor…
Bu particilik değil, insanın vicdânının sesidir.
Sonuç olarak, hizmetin ve gelişimin tadını alan bu Milleti, geçmişte olduğu gibi idâre
etmek artık mümkün değildir. Milletimiz, önemli saydığı sol zihniyetin, Kültürüyle samîmi
bir şekilde barışarak, mevcut potansiyelinin de harekete geçirilmesiyle, târihteki ihtişamlı
geçmişini gelecekte tekrar yaşayıp, dünyâ düzenine yeni bir güven daha vermek istiyor.
7