YENİ TÜRKİYE VE ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜNÜN POTANSİYELİ Milletimiz, önemli saydığı sol zihniyetin, Kültürüyle samîmi bir şekilde barışarak, mevcut potansiyelinin de harekete geçirilmesiyle, târihteki ihtişamlı geçmişini gelecekte tekrar yaşayıp, dünyâ düzenine yeni bir güven daha vermek istiyor. Prof. Dr. Mustafa TEMİZ “Üçüncü sınıf ülkelerin halkları eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar, bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için Cumartesi günleri dışında bütün bayram ve tatil günleri kaldırılacak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün yıl boyunca haftanın altı günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını çalışmaya ayıracak ve günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler.” David Rockefeller ''Yapılan devrim ve inkılaplar Türkleri öyle bir noktaya getirdi ki, Türkler ne Müslüman gibi yaşayabiliyor, ne Hristiyanlığa geçebiliyorlar.'' Arnould Toynbee “Benim Ümmetim yanlışta birleşmez.“ Hadis “Müslüman bir kere aldanır.” Hadis Giriş: Geçmişte Şeflik Dönemi zihniyeti, İslâm’a hor bakmış, çalışmalarını bu doğrultuda sürdürmüştür1. Hattâ niyetlerini, “Her ne şekil ve sûrette olursa olsun, Memleket dâhilinde dinî neşriyat yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücûda getirilmesine taraftar değiliz€.” şeklinde açık bir şekilde açığa vurmuşlardır. İslâm ve uygulamalarına karşı olan tavırlarını zaman zaman pekiştirmişlerdir de… 1945 târihli bir genelgede, “Gazetelerin son günlerdeki neşriyatı (yayınları) arasında dinden bahis bâzı yazı, mütaala, îma ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek târihi, gerek temsilî veyâ gerek mütaala kâbilinden olan her türlü makâle ve fıkra ve tefrikaların (dizi yazıların) neşrinden tevakkî edilmesi (kaçınılması) ve başlanmış bu gibi tefrikaların on gün zarfında nihâyetlendirilmesi¥...” denmektedir2. Temiz, M., İdeoloji ve Slogan Kuşağı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/İDEOLOJİ%20VE%20SLOGAN%20KUŞAĞI.docx YA DA http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/İDEOLOJİ%20VE%20SLOGAN%20KUŞAĞI.pdf, En Son Erişim Târihi: 29.01.2014. € T.C. Dâhiliye Vekâleti, Matbuat Umum Müdürlüğü, sayı 658 ve 17 Mayıs 1942. ¥ Bahadıroğlu, Y., Kayıtdışı Târihimiz, Nesil Târih, 35.baskı, Sayfa 242. 2 Temiz, M., Cumhûriyet Döneminde Nerden Nereye?, Bu Aziz Millet “Allah” kelimesinin Yasaklandığı Dönemleri bile Yaşamıştır, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/CUMÛRİYET%20DÖNEMİNDE%20%20NERDEN%20NEREYE...pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/CUMÛRİYET%20DÖNEMİNDE%20%20NERDEN%20NEREYE...doc, En Son Erişim Târihi: 06.09.2013. 1 1 O Dönem’de Kur’an öğrenimi yasaklanmış olduğu için, okutan hocalar, okuyan çocuklar, okutan âileler, jandarma tarafından devamlı tâkip edilmişler, cezâlandırılmışlar; insanlarımız, mânevî baskılar yanında, ayrıca, meselâ, tuz ve gaz yağı kuyruklarında büyük acı ve sıkıntılar çekmişlerdir. Çocukluğumda babam anlatırken, kulağımda kalmış… Devlet köylülerden ürün vergisi alıyormuş… “Ekili alanların ürün vermediği bir yılda vergi memurları yine gelmişler, başlamışlar tarlaları gezmeye… Bir tarlanın başında durmuşlar. Tarlada hiç ürün yokmuş… Sâdece kurumuş sapsarı mısır sapları…” “Vergi memuru, başlamış tarlayı dolaşmaya… Dolaşırken, gâyet küçük bir mısır koçanı bulmuş, talaşını soymuş, başlamış mısırın mevcut olan tânelerini saymaya… Tânelerin sayımı bittikten sonra demiş ki:” “Bu tarla bire 10 verir…” “Babam içindeki öfkeyi, çekindiği için, dışarı vurmadan şöyle demiş:” “Bey Efendi! Şu tarladan öyle bir mısır koçanı daha bulsanıza!3“ Türkiyemiz’de insanlarımızın bahtı 1950’de Rahmetli Menderes ile açılmaya başlamış, Rahmetli Turgut Özal ile bir ivme kazanmış ve günümüzde ise, iktidarda bulunan Adâlet ve Kalkınma Partisi ile gerçek özgürlük rayına henüz oturmuş bulunuyor. Ama Türkiyemiz’deki bu gerçek bağımsızlık girişimleri, özellikle, 1950’den önce, İstihbarat Elemanları’nın maaşlarını bile ABD tarafından ödenecek derecede, dışa bağımlı duruma getirilmiş olan Türkiye’yi istedikleri biçimde yönetmeye alışmış dış güçleri memnun etmemiş ve David Rockefeller’in söylemleri paralelinde Cumhûriyetimiz’i zayıflatarak, Özellikle Dünyâ Kıraliyetçileri’nin: “Üçüncü sınıf ülkelerin halkları eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar, bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için cumartesi günleri dışında bütün bayram ve tatil günleri kaldırılacak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün yıl boyunca haftanın altı günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını çalışmaya ayıracak ve günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler4.” tasviri paralelelinde kurmak istedikleri Siyonist Dünyâ İmparatorluğunun gerçekleşmesini geciktirmiş, bu nedenle “Gerçekler Öldürücüdür (Türkçe Adı: Apokalipsin Atlıları-Villiam Cooper” kitabının eklerindeki ‘Siyonist Protokolleri‘ gereğince, ancak huzurlu bir uykuyu, Temiz, M., Çocukluğumun Köy ve Yaylası, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/ÇOCUKLUĞUMUN%20KÖY%20VE%20YAYLASI.docx YA DA http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/ÇOCUKLUĞUMUN%20KÖY%20VE%20YAYLASI.pdf, En Son Erişim Târihi: 29.01.2014. 4 Yüzyılın İtirafı, İşte David Rockefeller’in söyledikleri:, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.haberiumturk.com/m/?id=8044, En Son Erişim Târihi, 03.02.2014. 3 2 artık ihtiyaç duymayacakları bütün masonların kafalarını keserek uyuyacakları günler, ne de olsa ertelenmiştir. Dünyâ Kıraliyetçileri’inin istekleri hilâfına Türkiye bu özgürlük yarışındaki hamlelerini plânlı bir şekilde atmaya çalışırken, emperyalist güçler de Türkiye’yi eski bağımlı günlerine tekrar döndürmek için bu günlerde son hamlelerini yapıyorlar. Ama bu sefer inanıyorum ki, “Kedi mama yemeyecek…”. Çünkü akarsu, mecrâsını bulmuştur. İnancıma göre Dünyâ Kıraliyetçileri’nin, bütün masonların kafalarını kesecek imkânı bulamayacaklardır ama bu noktada gönlümüz, Türk Masonları’nın, hiç olmazsa, Yeni Türkiye’nin hatırı için kimler için çalıştıklarını bir kez olsun gözden geçirmelerini istiyor. Kültür Câhili Bir Nesil Geçmiş yönetimlerimiz, yıllarca dışa bağlı idârecilikleriyle, Türkiye’yi bir sömürge ülke görünümüne mahkûm etmişlerdir5. Öyle ki, kolayca güdülebilmemiz için insanlarımız ve her birimiz, şerefli geçmişimizden habersiz, birer kültür câhili olup çıkmıştık. Geri kalmışlığımıza, kaderlerimizin bir gereği olduğuna inanmış gibiydik, gelecek umudumuz kalmamıştı. Öyle ki bugünkü, kadın, çoluk, çocuk cinâyetlerin, hırsızlıkların, otoritelere itaatsizliklerin her birinin temelinde bu Kültür câhilliğinin birinci öncelikte etkisi vardır. Kültürümüz’ü bilmeyen câhil Müslümanlar, her türlü aşırılığın birer namzedi durumuna düşürülmüştü. Nedeni de eğitimlerinde ve kafalarında uyum sağlayacakları kendi öz, orta ve mâkul ölçülerinin olmayışı, dolayısıyla, her türlü aşırılıklara açık olmasıydı. Hâlâ da aşırılıklar, toplumumuzun önemli bir kesiminin yaşam faaliyetlerinin hemen her birinde göze çapmaktadır. Bu cehâlet nedeniyledir ki, Memleketimiz, normal mecrâsına zor oturuyor. İngiliz Târihçi Arnould Toynbee’nin, ''Yapılan devrim ve inkılaplar Türkleri öyle bir noktaya getirdi ki, Türkler ne Müslüman gibi yaşayabiliyor, ne Hristiyanlığa geçebiliyorlar.'' şeklindeki sözünü okuduğum zaman, Kültürel (Dinî) cehâlet gerçeğini, bir başka ünlü kişiden duymanın ciddiyeti altında, gerçekten çok fenâ sarsılmıştım6. İslâm ve Solculardaki Potansiyel Şimdiye kadar Türkiye, Türk Solu’nun potansiyelinden gereği gibi faydalanamamıştır. Kültürümüz (Dinimiz), kapitalizm, ideoloji ve sömürünün karşısındadır. Kur’an’ı Kerim’deki sağcılık ve solculuk ile Batılı anlamdaki sağcılık ve solculuk, aynı anlamda Togeç, ABD Türk eğitim sistemini nasıl ele geçirdi? Türkiye"nin Siyasal İntiharı - Yeni Osmanlı Tuzağı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=4049, En Son Erişim Târihi, 03.02.2014. 6 Temiz, M., Ehlisünnet Yolu (Orta Yol) Ve Aşırı Uçlar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/EHLİSÜNNET%20(ORTA%20YOL’DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.pdf YA DA http://mtemiz.pau.edu.tr/bilim/EHLİSÜNNET%20(ORTA%20YOL’DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.doc, En Son Erişim Târihi: 29.01.2014. 5 3 değildir. Kur’an’ı Kerim’deki sağcılıktan maksat, Gerçek Kurtuluş Yolu’dur 7 (Sırat-ı Müstakîm – Doğru Yol). Solculuktan maksat ise, gerçeğin karşısında ne kadar ‘bozuk yol – bâtıl yol’ varsa, onların hepsidir. Türkiye’mizde, haksızlık yapıldığında fakirin, köylünün, işçinin hakkını, gerçekten inanarak samîmi bir şekilde savunan ne kadar ‘gerçek solcu ve sosyal demokratlar’ varsa bunların hepsi, kapitalist sömürücü sağcılardan ve masonlardan üstündürler. İslâm ve Kur’an’a onlardan daha yakındırlar. Ashâb-ı Kirâm’ın Halîfe Hz. Ömer (RAΩ)’a “Doğru yoldan ayrılırsan, seni kılıçlarımızla doğru yola getiririz.” şeklindeki çıkışlarıyla, gerçek solcu ve sosyal demokratların cesâretleri arasında belki şeklen bir fark yoktur. Ama asıl fark şuradadır: Halîfe Hz. Ömer (RA)’a “… seni kılıçlarımızla doğru yola getiririz.” diyen Ashâb-ı Kirâm, Halîfe’yi doğru yola getirmek için uygulayacağı baskının dozunu ve şiddetini ayarlamak için, başvuracağı meşrûiyetin kaynağı olan İslâm Şeriatı’nı biliyor, Onu esas alıyordu. Peki! Günümüzdeki solcu ve sosyal demokratların 8 sloganlaşmış cesâret ve cüretlerinin, meşrûiyet kaynağı açısından, temel dayanakları nelerdir? İşte, asıl fark bu sorunun cevâbında yatmaktadır: Bu cesâret ve cüretlerinin temel dayanakları için solcu ve sosyal demokratlarımız, dayandıkları bilgi ve ilhâmlarını, ne yazık ki, Batılı kapitalizm ve sömürü düzeni ve eğitiminden almaktadırlar. Yukarıda, solcu ve sosyal demokratların eylemlerinin, söylem düzleminde İslâm ve Kur’an’a Kapitalist Sağcılık’tan daha yakın olduğunu söylemiştik. Bununla birlikte bu zihniyet, geçmişte İslâm’a hor bakmış, çalışmalarını bu doğrultuda sürdürmüştür. Ayni zihniyetin bu günkü uzantıları, İslâm ve Kur’an’a karşı görünmemekle birlikte, bu tutum ve davranışları ile samîmiyetten uzak olduklarını her fırsatta açığa vurmaktadırlar. Eylemleri söylem düzleminde her ne kadar İslâm ve Kur’an’a kapitalist sağcılıktan daha yakın olsalar bile, bunların fikriyatlarının ilham kaynakları, Batılı bozuk kapitalist ve sömürü kaynaklarıdır. Ve ayrıca İslâm ve uygulamaları konusunda hep belirsiz bir tutum izlemeleri nedeniyle, bu karmaşık ve samîmiyet telkin etmeyen fikrî yapıları, yüzde doksan 7 Temiz, M., Ehli-Sünnet (Orta Yol Ehli) ve Aşırı Uçlar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/Ehli-Sünnet%20(Orta%20Yol%20Ehli)%20ve%20Aşırı%20Uçlar.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/Ehli-Sünnet%20(Orta%20Yol%20Ehli)%20ve%20Aşırı%20Uçlar.doc, En Son Erişim Târihi: 01.09.2013. Ω RA kısaltması, “Radiyallâhü Anh - Allah ondan râzı olsun.” demektir. 8 Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz! Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 15.08.2013. 4 dokuzu İslâm ve Kur’an’a inanmış bulunan Milletimiz’e, güven vermemektedir. Bu durum, Peygamberimiz (SAV)’in de bir ispatı mâhiyetindedir. Günümüz solcu ve sosyal demokratlarımız ve İkinci Tip Atatürkçülerimiz9, Atatürk Dönemi’ni izleyen Şeflik Dönemi’nde, eğitimde idârî konumlardaki insanların ve o dönemin bürokrat ve zenginlerinin rahatlık ve üstünlük avantajlarıyla kazanılan İnönü yakınlığıyla oluşan ‘ideolojik seçkin bir sınıfın’ bugünkü uzantısını meydana getiriyorlar. Bu zihniyet, halkımızın çektiklerinden, sıkıntılarından, açlıklarından ve sefilliklerinden haberleri olmayan, onların çektiklerini bilmeyen ve onlara göre, ‘bir eli yağda bir eli balda olan’ zihniyettir. Müslümanız dedikleri hâlde bu solcu, demokrat ve İkinci Tip Atatürkçülerimiz, tutum ve davranışlarıyla İslâm ve Kur’an’ı meşrûlaştırmak istemedikleri gibi bir fikriyat içinde oldukları şeklindeki görünüşlerini (imajlarını) ve Atatürk’ün karşı olmasına rağmen, arzû ettikleri eski Rusya modeli daha katı devletçilik konusundaki sempatik tavırlarını da Milletimiz’in hâfızasından silememişlerdir. Cumhûriyet rejimine göre daha katı devletçi olan bu seçkin sınıf kendilerine, Milletimiz’in hassas hissiyatları doğrultusunda çekidüzen verecekleri yerde, Milletimiz’in bu özellik ve hassâsiyetini, bâzen bilgisizlik, yetersizlik hattâ geri kafalılık olarak yorumlamaktan geri kalmadıklarına bile rastladık, hâlâ da rastlıyoruz… Bugün de bu konularda çok net değildirler. Özellikle İslâm Dini konusundaki belirsizliklerine devam etmektedirler. Sen bir taraftan her türlü özgürlüğü destekliyor görüneceksin fakat diğer taraftan özgürlük konusundaki samîmiyetsizliğini, örneğin başörtüsü konusu gibi konularda, farkında olmadan ortaya dökeceksin… Bu ikiyüzlülük, ancak, Milletin kafasının çalışmadığını sanarak, onu bir nevî aşağılamaktır. Bu zihniyet mensupları, seçkin sınıf kavramının her bir zerresini, bir hakmış gibi, kafalarının bir tarafında taşıdıkları için, Milletimiz hakkında, yukarıda bahsedilen bu büyük yanılgıdan şu anda bile kurtulmuş değillerdir. Buna karşın, onların farkına varamadıkları kafa karışıklıklarını ve samîmiyetsizliklerini Milletimiz’in çoğunluğu çok iyi biliyor. Milletimiz, onlara karşı şerbetli oluşunu bugün de sürdürmektedir. Bu nedenle onlar nezdinde kafası çalışmayan bu Millet, sol kesime hiç bir kere tam anlamıyla bir salâhiyet vermemiştir ve onların bu kararsız karmaşık fikriyatlarını sürdürdüğü müddetçe de vermeme kararlılığı içindedir. Türkiye’mizde Millet’e hizmet yetkisinde başarının şartı, Milletimiz’in Kültürünü içten ve samîmi olarak özümsemekten geçmektedir. Milletimiz’e hizmet konusunda yakın bir gelecekte, Milletimiz’in Kültürünü samîmi olarak benimsemedikçe ve de bu konuda 9 Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 27.06.2013. 5 Milletimiz’e güven vermedikçe, bu kesimlerin bir başarı elde edecekleri ihtimâli hiç olmayacaktır. Zâten ajan işbirlikçiler bu gerçeği görmüş olmalılar ki, yanıltılmış birçok kardeşimiz, seçimleri bile beklemeden, Türkiye Gemisi’nin kaptanını alaşağı edebilmek için, özellikle dış güçler tarafından plânlanan, Taksim Gezi Parkı olaylarını gözleri kapalı olarak desteklemiş bulunmaktadırlar 10 . Ayrıca sol zihniyetli muhalefet, hiçbir zihniyet dönüşümüne gerek duymadan, hiçbir plân proje hazırlığı yapmadan, ümîdini bu tür dış güç desteklerine bel bağlamayı hâlâ sürdürmekten vazgeçemiyor. Muhalefetin yegâne fonsiyonu bugün, hükümetin ‘beyaz dediğine siyah, siyah dediğine beyaz’demekten ibârettir. Bu zihniyet, şimdiye kadar becermedikleri yenilenme fikriyatını, bundan sonraki yıllarda yenileyerek, Millet’in beklentileri doğrusultusunda Kültürel dönüşümlerini yapmalı, alternatif iktidar modeli olmalıdır. Böyle olursa, şimdiye kadar gelişmelere hep ayak bağı olmaktan kurtularak geleceğimiz için, daha parlak günlerin doğmasına sebebiyet verecek bir potansiyel harekete geçmiş olacak, bu da Milletimiz için katmerli bir potansiyel olabilecektir. Hizmetin Tadı Hikâye olarak bilmese bile, bu Millet, genlerine kadar nüfuz etmiş olan, geçmişin çileli günlerini, meselâ, birkaç kilo tuz ya da gaz yağı almak için sıra ve kuyruklardaki çileli günlerden, bir şekilde haberdardı. Milletimizin çoğunluğu, 2000’li yıllara kadar bile bu sıkıntıların uzantıları içinde kalarak çok bunalmış bulunuyordu. Bugün Milletimizin herbir ferdi, hizmetin tadını almış bulunuyor. Bu durum, en azından ona gelecek güven ve azmini vermiştir. Şimdi dikkat ediniz! Kendimden örnek veriyorum: Eski iktidar dönemlerini de yaşadık, birbirimizi yanıltmayalım. Uzun lâfın kısası, örneğin, 10-15 yıl öncesinde bir kutu ilâç için, çeşitli sıkıntılar hâriç, yaklaşık bir günümü harcıyordum. Bu yüzden, ilâç ve doktor konusuna her zaman vakit ayıramıyor, çoğunlukla ilâçlarımı parayla satın alıyordum. Bırakınız diğer hizmetleri… Bundan birkaç yıl önce her nedense ilâçlarımı Sağlık ocağından resmen almaya teşebbüs etmiştim de, ah, bir de ne göreyim, âdeta şaşa kalmıştım! Evden çıkış ânımla, ilâçları yazdırıp dışarı çıktığımda arada geçen vaktin 15-17 dakika olduğunu gördüğümde, ne dediğimi aynen hatırlıyorum. Bu ânı, hanıma dönerek dudaklarımdan gayrı ihtiyârî şekilde: “Bu ne! Bu bir devrim! Bu bir devrim” kelimeleri ile anlatabilmiştim. 10 Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/TAKSİM%20GEZİ%20PARKI%20OLAYLARININ%20DÜŞÜNDÜRDÜKLERİOLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 27.06.2013. 6 Bunları anlatmakla şimdi ben particilik mi yapıyorum, yâni? Benim Kültürüm’de particilik yapmk yoktur. Hayır. Aslâ bu, bir particilik olamaz! Bunları particilik yapanlarla karıştırmamak gerekiyor… Bu particilik değil, insanın vicdânının sesidir. Sonuç olarak, hizmetin ve gelişimin tadını alan bu Milleti, geçmişte olduğu gibi idâre etmek artık mümkün değildir. Milletimiz, önemli saydığı sol zihniyetin, Kültürüyle samîmi bir şekilde barışarak, mevcut potansiyelinin de harekete geçirilmesiyle, târihteki ihtişamlı geçmişini gelecekte tekrar yaşayıp, dünyâ düzenine yeni bir güven daha vermek istiyor. 7
© Copyright 2024 Paperzz