|247 Tekrarlayan Polikondritler | Aşkın ATEŞ Tekrarlayan polikondritler (TP), nedeni bilinmeyen nadir görülen bir hastalıktır. Yıllık insidans milyonda 3.5’dur. En sık 40-50 yaşlar arasında görülür. Tüm etnik gruplarda ve her iki cinsiyette eşit oranda görülür. Hastaların %30’undan fazlasında altta yatan otoimmün hastalık veya hematolojik hastalık vardır. Kondrit genellikle diğer klinik bulgulardan sonra ortaya çıkar. Büyük serili bir çalışmada 5 yıllık sağkalım oranı %74 bulunmuştur. Sistemik vaskülitle birliktelik gösteren hastalarda 5 yıllık sağkalım oranı, poliarteritis ile benzer şekilde %45 bulunmuştur. Enfeksiyonlar ve solunum sistem tutulumu sağkalımı azaltır (1,2). I. Patogenez Kondrositler tip II kollajen, proteoglikan agregatları, kollajen olmayan matriks proteinlerinden oluşan avasküler yapı kıkırdağı oluşturur. Tekrarlayan polikondritte kıkırdak antijenlerine karşı tolerans ortadan kalktığı için immünolojik yanıt ortaya çıkar. Tekrarlayan polikondritin, diğer otoimmün hastalıklarla birliktelik göstermesi, HLA-DR4 allel birlikteliği, patolojik incelemede lenfosit ve plazma hücre infiltrasyonu ile birlikte fibrokartilaj bileşkede immünglobülin ve kompleman depolanmasının görülmesi, makrofaj aktivasyonunu gösteren serum MCP-1, MIP-1β ve IL-8 kemokin düzeylerinde artış, tip II kollajen ve matrilin-1 gibi kıkırdak antijenlerine karşı humoral immünitenin gösterilmesi, kıkırdak antijenleri ile immünize edilen farelerde hastalığın ortaya çıkışı bu hastalığın inflamatuvar ve otoimmün bir hastalık olduğunu destekleyen bulgulardır (2). II. Klinik Bulgular Otolaringial Hastalık Tek veya çift taraflı kulak kepçesi kondriti TP’in klasik bulgusudur. Kulak kepçesinin kıkırdak kısmında şişlik, ısı artışı, kızarıklık veya menekşe rengi görünüm tipik başlangıç bulgusudur. Kulak kepçesinin kıkırdak içermeyen yumuşak kısmı normaldir. Tekrarlayan ataklarla ve zamanla kulak kepçesinin sertliği kaybolur, bükülerek yumru halini alır ve karnabahara benzer. Bir çalışmada bu klinik bulgunun hastaların % 39’unda başlangıç semptomu olduğu, % 85’inde hastalık seyrinde ortaya çıktığı bildirilmiştir. Dış kulak yolunda şişlik, iletim tipi işitme kaybına yol açar. Hastaların % 30’unda internal auditör arterin vasküliti ve arterin kohlear veya vestibüler dallarının vaskülitine bağlı değişik derecelerde vertigo ve/veya sensörinöral işitme kaybı ortaya çıkar. Burun kıkırdağının hasarı, semer burun deformitesine neden olur (2,3). Solunum Sistemi Tutulumu Solunum sistemine ait semptomlar sıktır ve ölümcül olabilir. Bu semptomlar başlangıçta hastaların % 25’inde, hastalık seyrinde ise % 50’sinde görülür. Tiroid kartilajında ve trakeada hassasiyet, ses kısıklığı, inatçı öksürük, konuşurken zor nefes almak, wheezing ve efor dispnesi görülür. Trakeo-bronşiyal ağacın inflamasyonuna bağlı değişik derecelerde lokalize veya diffüz obstrüksiyon ve kıkırdak halkalarının hasarına bağlı inspirasyon sırasında solunum sıkıntısına neden olan dinamik obstrüksiyon gelişir. Subglottik bölgede daralmaya bağlı olarak sekonder enfeksiyon sıklığı artmıştır. Solunum sistemine ait komplikasyonlara bağlı mortalite % 10-50’dir (1,2). Kas-İskelet Sistemi Tekrarlayan polikondritte görülen artrit ataklar halinde ortaya çıkar ve seronegatif asimetrik oligo veya poliartiküler özelliktedir. Hastaların %30’unda başlangıçta, %75’inde izlemde ortaya çıkar. Ataklar haftalar veya aylarca sürebilir. Artrit erozyona veya deformiteye neden olmaz. Ayak bileği en sık, daha sonra sırasıyla el bileği, proksimal interfalangiyal, metakarpofalangiyal, dirsek ve metatarsofalangiyal eklemler tutulur. Kalça, diz ve sakroiliak eklemler daha az tutulur. Kostokondral kıkırdak inflamasyonu pektus deformitesine yol açar (2,4). 248| Kardiyovasküler Tutulum Kardiyovasküler sistem bulguları olguların %10’undan daha azında görülür. Tekrarlayan polikondritte görülen vaskülit, küçük damarların tutulduğu ciltte lökositoklastik vaskülit ile büyük damarların tutulduğu Takayasu arteriti arasında değişen geniş bir spektrumda karşımıza gelir. Poliarteritis nodoza hastaların %9’unda görülür. Altta yatan hastalık prognozu belirler. Torasik ve abdominal aorta anevrizması görülebilir. Aort ve mitral kapak inflamasyonuna, aort kökünde genişleme veya papiller kas disfonksiyonuna bağlı kapak yetmezliği gelişir. Nadir görülen ve aritmiye yol açan iletim defektleri, kalp bloğu, supraventriküler taşikardi, miyokardit veya iletim sistemi tutulumuna bağlı ortaya çıkar. Perikardit ve miyokardit sık görülmez. Sık tekrarlayan anevrizmalar ve kalp kapak fonksiyon bozuklukları tedaviye rağmen görülebilir (2,5). Göz Tutulumu Tekrarlayan polikondritte göz tutulumu sıktır. Başlangıçta hastaların % 19’unda, hastalık seyrinde % 50’inde görülür. Periorbital ödem, tarsit, kemozis ve propitozis, kas felci gibi ekstraoküler tutulumlar görülür. Lokal veya diffüz episklerit, ön ve arka sklerit hastalık başlangıcında veya seyrinde ortaya çıkar. Keratit, korneada incelme ve erime nadir olarak görülebilir. İridosiklit, koryoretinit, retinal kanama ve retinal vaskülit görülebilir (3). Böbrek Tutulumu Tekrarlayan polikondritte hastaların % 26’ında anormal idrar analizi, % 10’unda kreatinin yüksekliği saptanır. Az sayıda hastada kresent oluşumu ile birlikte segmental proliferatif glomerülonefrit gelişimi bildirilmiştir. Elektron mikroskobik incelemede, IgG veya IgM ve C3’ün subendotelyal ve mezenşiyal bölgede granüler depolanma gösterdiği saptanmıştır. Tekrarlayan polikondritli hastalar, sistemik vaskülit, Wegener granülomatozu veya sistemik lupus eritematoz gibi otoimmün hastalıklarla birliktelik gösterirse böbrek tutulumu da saptanabilir (2). Cilt Tutulumu Cilt bulguları değişkendir ve hastaların % 15’inde ilk bulgudur. Eşlik eden hastalıklara özgü cilt bulguları görülür. Cilt bulgularının prognostik önemi yoktur. Palpabl purpura, ürtiker ve anjiyoödem bildirilmiştir. Livedoretikülaris, gezici yüzeyel tromboflebit, eritema nodozum, eritema multiforme ve pannikülit nadir de olsa görülebilir (2,6). Nörolojik Tutulum Santral ve periferik sinir sistemi vaskülitine bağlı gelişen kraniyel nöropatiler, başağrısı, ensefalopati, aseptik menenjit, hemipleji ve ataksi bazı hastalarda görülür. Transvers miyelit, mononöritis multipleks ve temporal arterin non-granülomatöz vasküliti de bildirilmiştir (2,7). Diğer Bulgular Çok sayıda TP ile myelodisplastik sendrom birlikteliği gösteren olgu tanımlanmıştır. Ateş başlangıçta olguların % 22’inde ilk bulgu, % 44’ünde hastalık seyrinde ortaya çıkar. Tekrarlayan polikondrit ve Behçet hastalığı birlikteliği (MAGIC sendromu) nadir olarak bildirilmiştir. Bu iki hastalığın ortak patogenetik mekanizmaya sahip olduğu ve ortak antijenin elastin olduğu ileri sürülmüştür. III. Tanı ve Laboratuvar İncelemeler Tekrarlayan polikondritte tanı koymak kolaydır. Ancak başlangıç bulguları birçok hastalıkla karışabilir veya eşlik eden hastalıklar klinik tabloyu karıştırabilir. McAdam ve arkadaşlarının önerdiği kriterlerden üç veya daha fazlasının saptanması tanı koydurur (Tablo 1) (8). |249 Tablo 1: Tekrarlayan polikondrit tanı kriterleri • Bilateral kulak kepçesi kondriti • Non-eroziv, seronegatif inflamatuvar poliartrit • Nazal kondrit • Oküler inflamasyon (konjuktivit, keratit, sklerit ve/veya episklerit, üveit) • Solunum yollarının kondriti (laringeal ve/veya trakeal kıkırdak) • Kohlear ve/veya vestibüler disfonksiyon (sensörinöral işitme kaybı, çınlama ve/veya vertigo) • Kıkırdak biyopsisinin tanıyı desteklemesi Kulak kepçesinden alınan kıkırdak biyopsisi tanıyı doğrulamak amacıyla yapılır. Her iki kulakta ve birden fazla bölgede kendiliğinden kondrit ortaya çıkarsa biyopsi gerekmez. Hastalığın erken fazında veya altta yatan başka bir hastalık varsa biyopsi yapılabilir. Biyopside mononükleer hücre infiltrasyonu gösteren perikondrit ve bazen fibrokondral bileşkede polimorfonükleer lökosit infiltrasyonu saptanır. Laringo-trakeal tutulum solunum fonksiyon testleri ve bilgisayarlı tomografi (BT) ile değerlendirilir. Bilgisayarlı tomografide en sık rastlanan bulgular, trakea duvarında kalınlaşma, granülasyon dokusu veya ödeme bağlı lümen kollapsı, trakeal duvarda fibrozis ve kalsifikasyondur. Tomografide hava yolunda dinamik kollaps ve akciğer parankiminde hava hapsi görülür (2,9). Doppler EKO kardiyografi kapak tutulumunun, BT ve MR anjiyografi büyük damar tutulumunun değerlendirilmesinde kullanılır. Sedimentasyon hızında artış, kronik hastalık anemisi, lökositoz, trombositoz ve hipergamaglobülinemi gibi inflamasyonun nonspesifik parametreleri saptanır. Tekrarlayan polikondritte makrositer anemi varlığında, nadiren erken miyelodisplastik sendrom saptanabilir. Romatoid artrit veya diğer kollajen doku hastalıklarının TP’e eşlik ettiği durumlarda romatoid faktör ve antinükleer antikor test pozitifliği saptanır. Kompleman düzeyleri genellikle normaldir. Non-eroziv artrite bağlı periartiküler osteoporoz ve eklem aralığında uniform daralma görülür. Wegener granülomatozu ve mikroskopik polianjiitis birlikteliği gösteren az sayıda olguda antinükleer sitoplazmik antikor pozitifliği saptanmıştır. IV. Tedavi Kulak kepçesi ve/veya nazal kondrit ve artrit bulguları hafif şiddetteyse non-steroid antiinflamatuar ilaçlar ve düşük doz prednizolon tedavisi yeterlidir. Laringotrakeal, okuler ve iç kulak tutulumu, kulak kepçesi veya nazal kondritin şiddetli olduğu hastalarda, sistemik vaskülit, aortit veya glomerülonefrit görülen ağır hastalarda yüksek doz (1 mg/kg/gün) prednizolon kullanılması ile yeterli klinik yanıt elde edilmiştir. Hafif olgularda steroid dozunu azaltırken dapson ve kolşisin tedaviye eklenebilir. Orta-yüksek doz steroide dirençli olgularda, plazmaferez, azatioprin, siklofosfamid, klorambusil, leflunamid ve siklosporin tedavilerinin etkili olduğu bildirilmiştir. Trakeal stenoz, kondrit ve sklerit ile komplike olan inatçı olgularda anti-TNF tedavinin etkili olduğu gösterilmiştir. Laringo-trakeal tutulumda hava yolu hasarına bağlı subglottik stenozun semptomatik tedavisinde trakeostomi gerekebilir. Diffüz hava yolu tutulumunda kollaps görülebilir. Tekrarlayan akciğer enfeksiyonlarının tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Gece uykuda hava yolunu açık tutmak için pozitif basınçlı havanın nazal yolla solunması sağlanır. Hastalık aktivitesi kontrol altına alındığında subglottik stenoz ve kollabe nazal kıkırdak cerrahi olarak düzeltilir. Bazı hastalarda kalp kapak replasmanı ve aort greft cerrahisi yapılması gerekir (2). Kaynaklar 1. Michet CJ Jr, McKenna CH, Luthra HS, et al. Relapsing polychondritis. Survival and predictive role of early disease manifestations. Ann Intern Med 1986; 104: 74-78. 2. Luthra HS and Aliprantis AO. Relapsing polychondritis. In: Hochberg MC, Silman AJ, Smolen J, et al. (eds) Rheumatology, 4th edn. Philadelphia, Mosby, 2008; 1653-1657. 3. Isaak BL, Liesegang TJ, Michet CJ Jr. Ocular and systemic findings in relapsing polychondritis. Ophthalmology 1986; 93: 681-689. 250| 4. O’Hanlan M, McAdam LP, Bluestone R, et al. The arthropathy of relapsing polychondritis. Arthritis Rheum 1976;19:191-194. 5. Del Rosso A, Petix NR, Pratesi M, et al. Cardiovascular involvement in relapsing polychondritis. Semin Arthritis Rheum 1997;26: 840844. 6. Frances C, El Rassi R, Laporte JL, et al. Dermatological manifestations of relapsing polychondritis. A study of 200 cases at a single centre. Medicine (Baltimore) 2001; 80: 173-179. 7. Stewart SS, Ashizawa T, Dudley AW Jr, et al. Cerebral vasculitis in relapsing polychondritis. Neurology 1988; 38: 150-152. 8. McAdam LP, O’Hanlan MA, Bluestone R, et al. Relapsing polychondritis: prospective study of 23 patients and a review of the literature. Medicine (Baltimore) 1976; 55: 193-215. 9. Lee KS, Ernst A, Trentham DE, et al. Relapsing polychondritis: prevalence of expiratory CT airway abnormalities. Radiology 2006; 240: 565-573.
© Copyright 2024 Paperzz