Belediyelere Vergi Mahremiyeti Gerekçesiyle Bilgi Vermemek Dr. Ahmet OZANSOY Mümkün müdür? [email protected] 1. GİRİŞ B elediyelerden bize en çok yansıyan yakınmalardan biri, vergileme ile ilgili olarak bilgi toplamak istediklerinde gerek devletin resmi kurumlarının ve gerekse özel kurum ve kuruluşlar ile kişilerin kendilerine bilgi vermedikleri hakkındadır. Bilgi vermemenin gerekçesi bazen Belediyeyi “bilgi verilmesi gereken” bir kamu kurumu olarak görmemek, bazen de “vergi mahremiyeti” olmaktadır. 2. VERGİLEME BAKIMINDAN BELEDİYELERİN KONUMU Belediyelerin topladığı vergi, harç ve katılma payları temel olarak iki Kanun’dan kaynaklanmaktadır. Bunlardan birincisi 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu1, öteki de 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu2’dur. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 102’nci maddesinde; “213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen vergi inceleme yetkisi hariç olmak üzere; 1. Belediye Gelir Şube Müdürü, Gelir Şube Müdürü olmayan yerlerde Belediye Hesap İşleri Müdürü, Hesap İşleri Müdürü olmayan yerlerde Muhasebeci, Vergi Dairesi Müdürü sıfat ve yetkisini haizdir. 2. Vergi Usul Kanununda mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkiler, Belediye Gelirleri Kanunu uygulaması yönünden Belediye Başkanı tarafından kullanılır.” hükmü yer almaktadır. 1 11/08/1970 tarih ve 13576 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır. 2 29/05/1981 tarih ve 17354 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır. 4 Benzer şekilde 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinde; “Bu Kanunda geçen “Vergi dairesi” tabiri, belediyeleri ifade eder” hükmüne yer verildikten sonra yukarıda yer alan hüküm aynen tekrar edilmiştir. Dolayısıyla Belediyelerin Belediye Gelirleri Kanunu ve Emlak Vergisi Kanunu uygulaması açısından vergi dairesi hükmünde bulunduğu, Belediye Mali Hizmetler Müdürü’nün Vergi Dairesi Müdürü ve Belediye Başkanı’nın da Defterdar’ın (veya Vergi Dairesi Başkanı’nın) hak ve yetkilerine sahip olduğu açıktır ve tartışmasızdır. Esasında bu kadar açık yazılmamış olsaydı dahi, Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 4’üncü maddesinde yer alan “Vergi dairesi, mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir” tanımından da kolaylıkla Belediyelerin belediye vergileri bakımından vergi dairesi olduğu sonucuna ulaşılabilirdi. Çünkü emlak vergisi, ilan ve reklam vergisi, eğlence vergisi, işgal harcı, bina inşaat ruhsatı harcı, kanalizasyon harcamalarına katılma payı vs. gibi 1319 ve 2464 sayılı Kanunlarda yer alan vergi, harç ve katılma paylarını belediyeler tarh etmekte, tebliğ etmekte, tahakkuk ettirmekte ve nihayet tahsil etmektedir. Bu yönüyle açıkça vergi dairesidirler. 3. BELEDİYELERİN KULLANABİLECEĞİ YETKİLER Belediyelerin, belediye vergileri bakımından vergi dairesi sayılması Vergi Usul Kanunu’nda vergi dairelerine tanınan yetkileri kullanabilmelerine olanak sağlar. Bunun tek istisnası “vergi inceleme yetkisi”dir. VUK’un 135’inci maddesine göre; vergi incelemesi; vergi müfettişleri, vergi müfettiş Aylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi MEVZUAT yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. İşte belediye vergileri açısından vergi dairesi müdürü sayılan mali hizmetler müdürleri3, VUK’da vergi dairesi müdürüne 135’inci madde ile verilen “vergi incelemesi” hariç, diğer tüm yetkileri kullanabilir. O halde bu yetkiler nelerdir? Bunların başlıcaları; yoklama (VUK-Madde 127133), bilgi toplama/isteme (VUK-Madde 148-149-150), bina ve arazinin rayiç bedelinin tespitinde değeri tespit edilecek gayrimenkullerin genel ahvaline, kullanılış tarzına ve kirada ise kiranın miktarına müteallik her türlü bilgileri isteme (VUK-Madde 257/4), ceza kesme (VUK-Madde 331-376) ve uzlaşma (VUK- Ek Madde 1-10)’dır. Ceza kesme ve uzlaşma daha çok tahakkuk aşamasında veya tahakkuktan sonraki aşamaları ilgilendiren ve beyan edilen vergilerin doğruluğunu tespite yönelik olmayan yetkilerdir. Belediyelerin, kendilerine beyan edilen verginin gerçekliğini araştırabilmek için kullanabilecekleri en önemli iki yetki, (vergi inceleme yetkileri bulunmadığından dolayı) yoklama ve bilgi toplama/isteme yetkileridir. 3.1. Yoklama Yetkisi Vergi Usul Kanunu’nun 127’nci maddesine göre; yoklamadan maksat, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir. Belediye Başkanı veya Mali Hizmetler Müdürü tarafından “yoklama” ile görevlendirilen memurlar vergilemeyle ilgili her türlü durumu “yoklama fişi” ile tespit etmeye yetkilidirler.4 Yoklama fişlerinin birinci nüshası yoklaması yapılan şahıs veya yetkili adamına bırakılır. Bunlar bulunmazsa bilinen adresine 7 gün içinde posta ile gönderilir. 3.2. Bilgi Toplama/İsteme Yetkisi Vergi Usul Kanunu’nun 148’inci maddesine göre; kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükellefler3 Kanunda “belediye hesap işleri müdürü veya muhasebeci” unvanları kullanılmıştır. Ancak; 22/02/2007 tarih ve 26442 sayılı R. G.’de yayımlanan “Belediye ve Bağlı Kuruluşları İle Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik”te Hesap İşleri Müdürü kadrosu bulunmamakta olup bunun yerine Mali Hizmetler Müdürü kadrosu ihdas edilmiştir. 4 Belediyelerin Norm Kadro Yönetmeliği’nde “yoklama memuru” kadrosu bulunmadığı için görevlendirilme yapılması gerekmektedir. Mart 2014 • Yıl: 14 • Sayı: 162 le muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Esasında bu ifade de, belediyeler açısından problemlidir. Zira belediyenin vergi inceleme yetkisi yoktur ve Maliye Bakanlığı da değildir. Lâfzen bakıldığında, belediyelerin bilgi isteme yetkilerinin de olmadığı iddia edilebilir. Ancak bu fazlasıyla daraltıcı bir yorum olur. Böyle bir yorum, belediye mali hizmetler birimlerinin vergi dairesi olarak değil, sadece kendisine yatırılan vergileri tahsil eden, bunun dışında beyanname kabul etme ve cebri icra dâhil hiçbir yetkisi olmayan “saymanlık” olarak kabulünü zorunlu kılar. Oysa yasanın açık hükmü gereği bunlar vergi dairesidir ve bu husus tartışmasızdır. Esasen belediye mali hizmetler birimi, idari açıdan İçişleri Bakanlığı’na bağlı olmakla birlikte, “vergisel işlemler bakımından” tamamen Maliye Bakanlığına bağlıdır.5 Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikler, tebliğler, genelgeler ve hatta özelgeler belediyeleri doğrudan doğruya bağlar. Maalesef Maliye Bakanlığı’nın bile bu açılardan belediye mali hizmetler biriminin kendisine bağlı olduğunun farkında olduğunu söylemek güçtür. Nitekim tarh, tahakkuk ve özellikle de cebri tahsil işlemleri bakımından son dönemde kullanılmaya başlanan (hesaba online haciz gibi) pek çok teknolojik imkândan, belediyeler yoksun bırakılmıştır. VUK’un 149’uncu maddesinde de devamlı bilgi verme yükümlülüğünden bahsedilmektedir. Buna göre; kamu idare ve müesseseleri (kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dâhil) ile gerçek ve tüzel kişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar. Bu maddede “vergi dairesi” tabiri geçtiği için belediyeler de bu maddede 5 Bu görüşün aksini iddia edenler de bulunmaktadır ve iddialarına kanıt olarak sözgelimi Belediye Uzlaşma Yönetmeliği’nin Maliye Bakanlığı değil, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılmasını göstermektedirler. Bu yaklaşım elbette tutarsız değildir. Ancak şahsi kanaatimiz, Uzlaşma Yönetmeliğinin İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılması yönünde yapılan yasal düzenlemenin hem vergileme mantığına ve hem de konuyla ilgili diğer düzenlemelere aykırı ve uyumsuz olduğudur. Eğer belediyeler, vergi dairesi sıfatlarıyla Maliye Bakanlığı ile hiçbir ilgileri olmayacaksa Emlak Vergisi veya Belediye Gelirleri Kanunu hakkındaki tebliğleri de İçişleri Bakanlığı çıkarmalı, özelgeleri İçişleri Bakanlığı vermelidir. Bir üst hukuk normu niteliğindeki Yönetmeliği İçişleri Bakanlığı çıkarırken, daha alt düzeydeki tebliğ ve özelgeleri Maliye Bakanlığının çıkartmasının nasıl bir mantığı olabilir?! 5 MEVZUAT yer alan yetkiyi kullanabilirler. Ancak 149’uncu maddede yer alan bu yetki, bir önceki maddeden farklı olarak münferit bilgiden ziyade “sürekli bilgi verme yükümlülüğü”nü içermektedir. Neticede kanaatimizce; belediyelerin her türlü kamu kurum ve kuruluşları ile vergilendirmeyle ilgili bilgisi olabilecek diğer özel kurum, kuruluş ve kişilerden bilgi isteme yetkisi mevcuttur. VUK’un 151’inci maddesine göre; kendilerinden bilgi istenilen gerçek ve tüzel kişiler, özel kanunlarda yazılı mahremiyet hükümlerini ileri sürerek, bilgi vermekten imtina edemezler. Bilgi vermekten kaçınanlara; VUK’un Mükerrer 355’inci maddesi gereğince özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak söz konusu cezanın uygulanabilmesi için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda haklarında Kanun’un ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde maddede yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat artırılarak uygulanır. Dolayısıyla, söz gelimi mükellefin sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanma hakkının olup olmadığını tespit etmek üzere, belli bir vergilendirme döneminde alıp sattıkları dâhil, üzerine kayıtlı gayrimenkul bilgilerini talep eden Belediye’ye, Tapu Sicil Müdürlüklerinin “kişilerin malvarlığı bilgilerini veremeyeceği” gerekçesiyle ya da başka herhangi bir gerekçe ile bilgi vermemesi söz konusu olamaz.6 4. VERGİ MAHREMİYETİ VE BELEDİYELER Belediyelere, istedikleri bilgileri vermeyen bazı kurum ve kuruluşlar ise gerekçe olarak “vergi mahremiyeti”ni ileri sürmektedir. Maalesef zaman zaman, Maliye Bakanlığı vergi dairelerinin bile bu gerekçe ile belediyenin bilgi talebini reddettiğine rastlanmaktadır. 6 Kaldı ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1020’nci maddesine göre; tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. 6 VUK’un 5’inci maddesinde; vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurların görevleri dolayısıyla, mükellefin ve mükellefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine, işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine müteallik olmak üzere öğrendikleri sırları veya gizli kalması lazım gelen diğer hususları ifşa edemeyecekleri ve kendilerinin veya üçüncü şahısların nef’ine kullanamayacakları hükme bağlanmıştır. Yukarıda belirtilen hükümler gereği, Belediyenin gelir servisi memurlarının “vergi muameleleri ile uğraşan memurlar” olmaları sebebiyle, görevleri gereği öğrendikleri mükelleflere ait bilgileri vergi mahremiyeti kapsamında saklama zorunluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla bunlara karşı vergi mahremiyeti ileri sürülemez. Herhangi bir kamu ya da özel kuruluşun, belediye mali hizmetler müdürlüğü tarafından mükellefler ve mükellefiyetlerle ilgili olarak istenilen bilgileri “vergi mahremiyeti” gerekçesiyle vermeyi reddetmesi yukarıda bahsettiğimiz yasaların açık hükümleri gereğince mümkün bulunmamaktadır. Burada ince bir noktayı belirtmek gerekir: Kendisinden bilgi istenen kurum ya da kişi, eğer bilgiyi isteyen Belediye Mali Hizmetler Müdürü değil de, belediyenin başka bir birimi ise, (başkaca özel bir kanunda hüküm olmaması şartıyla) vergi mahremiyeti gerekçesiyle bilgi vermeyi reddedebilir. Mali Hizmetler Müdürü’nün imzasını taşıyan ve yukarıda açıklanan şekilde yazılmış bir bilgi isteme yazısına ise red cevabı veremez. Ancak Belediye Mali Hizmetler Birimi de, elde ettiği bu bilgileri “vergilendirme” dışında başkaca hiçbir amaç için kullanamaz ve belediyenin diğer birimleri ile paylaşamaz. Paylaşırsa, vergi mahremiyetini ihlal etmiş olur ve sorumluluğu doğar. 5. VERGİ İNCELEME YETKİSİ VE BELEDİYELER Gerek Emlak Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinde, gerekse Belediye Gelirleri Kanunu’nun 102’nci maddesinde; Belediyelerde mali hizmetler müdürünün, vergi dairesi müdürü sıfat ve yetkisine sahip olduğunu belirtmekle birlikte vergi inceleme yetkisini bundan ayrık tutmuştur. Aslında, Belediye Gelirleri Kanunu tasarısının 11/12/1980 tarihinde TBMM’ne sevk edilen ilk halinde Belediye Gelirleri Kanunun uygulamasında, Vergi Usul Aylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi MEVZUAT Kanunu’nda yazılı vergi inceleme yetkisinin, bu kanunla ilgili olmak üzere “belediye müfettişleri” tarafından kullanılacağına ilişkin bir hüküm yer almakta iken; tasarıyı değerlendiren ilgili TBMM Komisyonu, söz konusu madde de yer alan vergi inceleme yetkisine ilişkin hükmü, bu yetkinin yüksek tahsilli yetişmiş meslek mensupları tarafından kullanılmasının faydalı olacağı, yetişmiş elemanlara ve dolayısıyla teşkilata sahip olmayan belediyelere vergi inceleme yetkisi tanınması, özellikle ileride büyük mahsurlar yaratacağı gerekçesiyle kabul etmemiştir.7 Bu durumda; belediyelere ait vergi, resim ve harçlara ilişkin vergi incelemesinin de vergi müfettişlerince yapılması gerekmektedir. Ancak uzun yıllardır vergi müfettişlerince belediyelere ait vergi, resim ve harçlara ilişkin herhangi bir vergi incelemesi yapılmamaktadır. Maliye Bakanlığı’nın Faaliyet Raporlarında bu yönde bir bilgi yer almamaktadır. Belediyelerin yetişmiş elemana sahip olmadıklarından bahisle vergi inceleme yetkisi kullanmalarının sakıncalı olacağı yönündeki TBMM Komisyonu değerlendirmesi, 1980 yılının şartlarında geçerli olsa bile bugün için hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Zira artık belediyelerde de vergi müfettişleri ile aynı 4 yıllık fakültelerden mezun, sınavla işe giren ve hatta yeterlik sınavı da verebilecek personeli vardır. Dolayısıyla belediyelere vergi inceleme yetkisinin tanınması, en azından başka bir şekilde de olsa bu problemin mutlaka çözüme kavuşturulması gerekir. 8 Mevcut durumda; belediyelerin vergi inceleme yetkisi kullanamıyor olması son derece garip bir durumdur.9 Zira başlı başına bir vergi da7 Melih ORCAN: “Belediyelere Ait Vergi, Resim ve Harçlarda Vergi İncelemesi Problemi”, İdari ve Mali Mevzuat, Mayıs 2013, sayı: 152, s.12. 8 Konuyla ilgili daha geniş bilgi için Melih ORCAN’ın adı geçen makalesine bakılabilir. 9 Konunun re’sen tarhiyatı etkileyen bir boyutu daha bulunmaktadır. Ancak önemi ve kapsamı dolayısıyla bu konu ayrı bir makalede işlenecektir. Mart 2014 • Yıl: 14 • Sayı: 162 iresi olan, vergi tarh eden, tebliğ eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden bir dairenin, beyan usulünün geçerli olduğu vergi sistemimizde mükelleflerin beyanlarının doğruluğunu kontrol edemiyor olması, onları “topal ördek” pozisyonuna getirmektedir. Esasında Maliye Bakanlığındaki yeni vergi denetimi yapılanmasından sonra Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri için de benzer durum söz konusudur. Zira vergi dairelerine bağlı vergi inceleme elemanları onlardan alınmıştır. Vergi dairesi müdürünün sembolik olarak inceleme yetkisi vardır ancak, fiilen bu yetkiyi kullanması mümkün değildir. Yine de Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerinin bir avantajı mevcuttur: incelenmesini gerekli gördüğü mükellefler hakkında Vergi Denetim Kurulu’ndan inceleme yapılmasını isteme hakkı vardır. Maalesef belediyelerin böyle bir imkânı yoktur. Esasen yasal olarak buna engel bulunmamaktadır ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere mevcut uygulamada vergi müfettişleri belediye vergileriyle ilgili herhangi bir inceleme yapmamaktadır. 6. SONUÇ Belediye Gelirleri ve Emlak Vergisi Kanunlarının açık hükümleri gereğince belediye vergileri açısından belediye mali hizmet birimleri vergi dairesi, mali hizmet müdürleri de vergi dairesi müdürü sıfat ve yetkisini haizdir ve vergi inceleme yetkisi dışında vergi dairelerine ve vergi dairesi müdürlerine tanınan tüm hak ve yetkileri kullanırlar. Bu kapsamda belediye mali hizmetler biriminin sahip olduğu yetkilerden biri de bilgi isteme/toplama yetkisidir. Bu yetki gereğince, mali hizmetler müdürünün, vergileme amacıyla istediği bilgilerin, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile özel kurumlar ve kişiler tarafından verilmesi zorunludur. Vergi mahremiyeti ya da başka gerekçelerle bu bilgilerin verilmemesi yasal değildir ve Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 355’inci maddesi gereğince “özel usulsüzlük” cezasını gerektirir. 7
© Copyright 2024 Paperzz