Ali Nihad Tarlan - Divan Edebiyatında Muamma

Dr. Ati N ih a d T a r l a n
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Metinler Şerhi Doçenti
D İV A N E D E B İY A T IN D A
MUAMMA
İstanbul Ü niversitesi Y a y ım la rın d a n
İST AN BU L
BURHANEDDİN
MATBAASI
19 3 6
No : 24
ön Söz
7 in ci söm estir talebesine
M U AM M A divan edebiyatı içinde oldukça mühim bir
mevki işgal eder. Türkçe edebiyat kitablarmda muam­
maya haklı olarak kıymet ve ehemmiyet verilmemiştir.
Çünkü bu eserlerin bir kısmı klâsik idi. Diğer bir kısmı
klâsik olmakla beraber memlekete yeni bir estetiğin
havasını getiriyordı. Klâsik eserlerde muammaya fazla
yer vermek doğru değildir, lüzumsuzdur, belki de zararhdır. Yeni estetik içinde ise bu biçim zekâ oyunlarının
yeri yoktur.
Bizim gayemiz bu ikisinden de haricdir. Biz bu dev­
rin edebî mahsullerini objektif bir surette incelemek mec­
buriyetinde olduğumuzdan o edebiyat içinde yaşamış olan
her şekil ve nev’e dair malûmat edinmemiz lâzımdır.
Ekseriya ikinci ve üçüncü derecede şairlerin eser­
lerinde raslanan “MUAMMA,, san’ati bize İran edebi­
yatından gelmiştir. Mevzuat-ül-ulûm müellifi; «Arap ede­
biyatında bu kadar tedkikat yaptığım halde ancak beş
muamma bulabildim. Bunlar da incelik ve güzellikte İran
şairlerinin derecesine irişememişlerdir. Muammaya iranlı1ar fazla ehemmiyet vermişler, çok muamma yazmışlar ve
usullerini tesbit etmişlerdir» der.
“MUAMMA,, nm en feyizli devresini Timur istilâsın­
dan sonra X V ve X V I mcı asırlarda görüyoruz. O zaman
Sultan Hüseyn-i Baykara ve A li Şir Nevaî nin etrafında
toplanan Türk ve İran şairleri “fenn-i muamma,, da bü­
yük incelikler göstermişlerdir' Bu san’ata dair yazılan
_
4
—
eserler aşağı yukarı bu iki asra aiddir. A li Şîr Nevaî [Ij
nin (
), Mevlâna Câmî nin iTll=T^2 ^Mev^âna
Şehabm bu vadideki eserleri etrafında epey telifat
vücuda gelmiştir.
Muammaya dair risalelerde en büyük üstad olarak
ismi geçen Şerefeddin A li Yezdî (vefati; 8581 Hicrî 454
Mi. ) dir. Ondan sonra Abdürrahmanı Câmî, Alâüddini
Şaşî, Mehmedi Muammayı, Hace hafız Sa’d, Mehmed
Ebu Said. Hacı Ebül Haşan, Seyfî Buharı, Ş e r if 12] gibi
şairler gelir ki bunlar aşağı yukarı X V ve X V I mc! asır­
larda yaşamışlardır.
Türk Divan edebiyatında [3] bu san at X V Î ıncı asırda
inkişaf etmiştir. Edirneli Emrî Çelebî (vefatı 982 Hic.
1577 M i) en büyük üstadıdır |4|. Haşan Çelebi; tezkire­
sinde pederi Kınahzade A li Çelebinin tercümei halini
yazarken bizim edebiyatımızda muammanm nasıl inkişaf
ettiğini gösteren şu değerli malûmatı vermektedir:
Diyarı Rumda evvelâ Mîrâne muamma diyen merhum
Emrî ile Kınahzade Ali Çelebidir. A li Çelebi Edirnede
Üç şerefeli mederesesinde Merhaba Efendinin danişmendi
iken Emrî ile tanışmıştr. Ozamanlar Diyarı Rumda
muammaya okadar ehemmiyet verilmezmiş. Bu iki ar­
kadaş muamma fennine ehemmiyet verip bu hususta
eserler aramışlar. “ Zurafay’i Acem „ den birinde ''Mir
■|1] Müfredat der fenni muamma.
[2J Bu şair
^ »Xî J î
j/.
beytine bin isini ajğdırmıştır. Buradaki isimlerin nasıl bulunacağına dair de Eifiyyetüşşerif adlı bir;
eser yazmıştır. Bu müellifin muammaya aid sekiz kitabı daha vardîr.
[3] 918 İliç, tarihinde ikmal edilen « Camiünnezair» mukaddimesinde
eserin ihtiva etti6-i edebî şekiller yazılırken şu kayıd o-öze çarpar; « ... ve kimi
miilemm’ve kimi muamma ve kimi ilâhiyyat...»
[41 «Ekser-i eş'an muamma-misal ve üslûb-u Şebistan-ı Hayal üzredir.
Fenn-i şerif-i muammada ol denlu ad çıkarmıştır ki Muammeyat-ı Mir Hüseyni
binam-ii-nişan ve ism-i Şeref-ü- Şahabı na peyda ve nihan etmiştir» Haşan Çe­
lebi Tezkiresi.
—
5
—
Hüseyni Nişabûrî „ nin muamma risalesini
bulmuşlar.
Risaleyi Emrî okumuş Kmalızade istinah etmiş, bera­
ber iyice tedkik etmişler. Emrî bu san'atı ilerleterek
halk içerisinde şöhret kazanmış. Haşan Çelebi babasmm
muammalarmı muammayı ihtiva etmekle beraber esasen
güzel ve manidar bulur. Emrinin ise o san’atı yapmak
için bir çok kusurlara düştüğünü şiir ve fesahatten kay­
bettiğini beyan eder.
Yine X V I mcı asır şairlerinden“Câmî-i Rum,, unvanını
alan Lâmi'î (878-938 Hic. 1473-1541 Mi.) de meşhur
muamma üstadı “Mir Hüseyn-i Nişaburî,,nin(Esma-ül-Hüsna)
sim şerhetmişti.
Kanunînin büyük şehzadesi Mustafa Sultanm hocası
Sürurî Mustafa Efendi (vefatı; 969 Hic - 1562 Mi ) de
Mesnevî, Gülistan, Bostan, Hafız Şirazî, Sebistanı Hayal
(Fettahî Nişaburî)şerhlerinden mada “Mir Hüseynî’nin ve
“Molla Câmî„ nin muammalarını şerhetmiştir.
İran edeebiyatında padişahlara, ümeraya bir zekâ
hediyesi şeklinde sunulmak üzere yapılan muammalar
bizim edebiyatta sevilenlerin isimlerini gizlemek için kul­
lanılmıştır. 11]
5-3-1936 Dr. A li Nihad Tarlan
[1]
«Muamma deyu şol beyte derler ki anda nıahbub adj gizlenmiş o'a; anı
iirasetle bileler...» Kadı A li ibn-i Hüseyn-üI-Amasî.
Muamma
Muamma ilm-i beyanın bir bahsidir- tim-i beyan istenilen şey’i
vuzuh ile anlatmak gayesini takib eder. Muamma ise bir insan ve
ya herhangi bir şeyin kendisini değil-çünkü kendisini
kasdederse
lûgaz olur-ismini nesir veya nazım içinde g^izlemektir. Beyan ilmi­
nin içinde muamma’nın yer alması garib g'örünebilir. Ancak muam­
ma g-izli olarak anlatmaktır. Bu ise bir aciz değil beyan meharetidir. Bu meharet gizlenen şey üzerine gizli ışık verebilmektir. Çün­
kü muamma, usulünü bilenler, zekâ ve intikal sahibi olanlar tarafın­
dan halledilmek için yazılır. Cemiyetin müşterek
zekâsına, umumî
ve münteşir dimağ örfüne uygun olmazsa daima muamma
halinde
kalır. Halledilemiyen muamma ise «edebî» muamma değil
«ebedî»
muammadır. Bunun içindir ki muammayi tariften sonra hemen onun
zevk-i selim tarahndan beğenilecek, nefret edîlmiyecek, insana ze­
kâsının becerikliliğinden dolayı zevk duyuracak
şekilde
olmasını
derler.
Muamma
şart koyarlar [1 ].
Ta’miye bir şeyi diğer bir şeyde gizlemeğe
bu gizlenen şeydir. Edebiyatta tarifi şudur: «Muhtelif uşullere ria­
yet ederek bir ismi elfaz arasına gizlemektir.»Muhtelif usuller mu­
ammayı, gerek tertib ve gerek hal için lâzımdır. Bunlar muammala­
rın tedkikinden çıkarılmış oldukları için cemiyette müşterek gizle­
me yollarını bize göstermektedir [2 ].
Bunun haricinde insan dimağı
zekâ ve zevk-i selimi ile daha
[1] Ke^şaf-ı ıstılahat-ı fünunda muarnma tarif*, edildiicten sonra derhal:
«Muamma ne şekilde yapılırsa yapılsın tab’ı selime uygun ve fazla tatsız elfazdsn hâli olmalıdır» der.
[2] «Bu iki ilmin (lûgaz ve muamma) ekseri mebadileri ashabı elgaz ve
erbabı muamma kelâmını tetebbu'dan me’huzdur»-Mevzuat-ül-ulûm.
—
8
—
birçok yollar da bulmuştur Gayesi anlayış
ve kavrayış
kudretini
denemek, bu kudreti artırmaktır [1].
Şairler arasında bir nevi sohbet vesilesi olmuştur.
Sayın üstadım Bay Ali Ekrem Bulayır tarafından Darülfünunda
okutulmak üzere hazırlanan ve maalesef basılmamış olan «Fünun-u
Selâse-i Edebiyye» adh eserde muamma şöyle tarif ediliyor :
«Lûgaz bilmece demektir ki eşyadan birini ihfa eder ve kelâmın
havi olduğu bazı delâil ve karain ile hallonur; muamma ise esaıu ya mahsus bilmecedir. İkisi de manzum olur [2]. Garbde minelkadîm ve el’an pek makbul olan ve envai muhtelifesi birçok meçmu[1]
«Amma menfaatleri riyazat ve takvim-i ezhan
ve fehm-i dekayıka iti-
yad ve imtihandır». Mevruat-ül-ulûm.
Ola hem ilm-i muammada benam
Çıkara daniş-ü- irfan ile nam
Yoktur anın gibi bir fenn-i leziz
Zihnin ehl-i dilin eyler teşhiz
Mülk-i Iranda begayet makbul
Bilmeyen şair olur pek medhul
Bunda nadir bulunur erbabı
Bilürüz adı çıkan ahbabı
Pederinden anı tahsil edegör
Bil mezayasını tekmil edegör
Lûtfiyye-i Vehbî
[2]
Muamma nesirde dahi olabilir ;
Risale-i Muamma - Hüseyn ibni Muhammed-ül-Hüseynî
Lâmiî Çelebi «Risalei M ir’at-ül-esma» da muammanın mensur olabileceğini
yszar ve Sultan
gösterir :
Selim namına yazılan
şu mensur
muammayi
misal
«Evc-i asumandan ve haziz-i ikbalden vech-i tavaf ile gündüzle
olaralc
güneş liar
pında baş urub ilâ ahınzzaman dergâhına derban olsun ve saadet ve letafet yü­
zünden yümn-ü devletinde mah ve encüm istikamet hasıl eyleyüb
yına pasıban olsun.»
geceler sara­
—
9 —
iarda g-örülüp duran bilmecenin edebiyatta hüküm
ve ehemmiyeti
tarzı beyanının lâtif ve cami’ olduğu telmihat ve işaratın mahirane
müretteb olmasından ibarettir. Şarkta da bu oyuncakla hayli tevagg-ul edilmiştir. Lâkin Fuzalî, Bakî, Nef’î g-ibi büyük
şairlerimiz lû-
g-azler, muammalar yazmamışlardır. Nabî, Vehbî gibi ikinci derece­
de şairlerimizin bir hayli bilmeceleri divanlarında görülür».
Muammayi tertib veya hal için Camî’ye nazaran üç (tahsili, tek­
mili, teshilî); esaslı «amel» vardır. Diğer müellifler buna
«tezyilî»
adlı dördüncü bir «amel» ilâve etmişlerdir.
Tahsilî bize muammanın harflerini
verir;
Tekmili bu harfleri
eğer dağınık ise toplar, fazlaları düşürür, yerlerini tayin eder; Tes­
hilî hal yollarını
kolaylaştırmak için
Tezyilî de harflerin hareke, sükûn,
yin eder.
lâzım gelen
işaretleri
tahfif, teşdid gibi
verir;
hallerini ta­
A ’MAL-İ T AH SİLİ [i]
1 — Tansis ve tahsis : [2]
Gizlenen ismi aynen bir kelime içincie yazıp onun nerede baş­
ladığını, nerede bittiğini gizli olarak anlatmaktır.
Dirig-a g-eçubdür nice hafta vü tneh
Görünmez kuluna nihan oldu
Bu beyitte
ol şeh (^-^)
lâfzı «tansis» tir:
daki ( J j l )
(^-) oldu
demektir. Yani oldu (li-Jj') lâfzından « J ^ » u kaldırıp yerine «<-»
getirirsek İS-^r-) Şehdî olur.
2 — Tesmiye : [3]
Gizlenen isimdeki harfleri isimleri ile zikretmektir.
Zübeyr ismi için
yani z i : j , b a : 't ', y i : \
S , ra j
kelimesini yazmak g-ibiNaz ile olsan ser-i kuyunda cânâ cilveger
Sanuram çaıh üzre meln bürc i şereide
devreder.
I5j;l
[1 ]
Câmî
İ3Ö o'€' J.İL
[2 ]
o'S' Jia)
Câmî
v jiL .
W
^
öl
[3]
oî
j' ıSÎ
^ 'jT fi' ^
Camî
jl
fjı
11
-
Şeref
—
kelimesinin
kaydı ile son harfi olan « o »
yi alınız. Bunun «tesmiye» ile
ismini yazarız: j •«<*» kelimesini
.»devr» ettiririz, yani «kalb» yaparız:
Te’lif-i imtizacî ile « ^ j »
arasına e * koyarsak
«Fehmi» olur.
Tesmiye iki türlü olur ;
meselâ ^ yazıp c<
« i; » alırlar, « ii ve ^ » müsemma «
İsimlerdeki fazla harflere «
ve
»ve
yazıp
» ise isimdir.
» beyyinat adı verilir : meselâ
daki « o l » beyyinattır.
Hâzinemde senin ey tacdar ı husrev-i hûban
Kemer ( ^5^) bihad deg-il ancak kalanları da bipayan
» kelimesi bihad ( sonsuz ) intıkadı ile « f >> kalır.
miye
ile
yani
müsemma
dan ismi kasderek
ve
Bunların da « bi payan » intikadı ile sonlarında olan
harfleri gider «
3 -
Tes­
olur.
ve
» ismi meydana çıkar.
Telmih : [ı]
Meşhur ve herkes tarafından bilinen kelimelere işaret etmektir:
Fatiha i Fatiha ile « aİ-i » kelimesini; « o j ı » Elest günü söy­
lenen söz ile « J; » belâ cevabmı kasdetmek gibi.
Telmih-i takvim i Telmihin bir nev’idir. Bunda hafta günlerine
yedi yıldıza, nücum ıstılahatma işaret edilir.
1 — Hafta günleri :
Pazar — 1 — ı
( u ijj) Pazartesi — 2 - v
(ui-ı.-) Salı — 3 — r
[1]
Z-~" •*’''
■
As İîiJ j\ O-İSj.'T OjVi'
Câmî
12
—
—
Ç arşanba — 4 — ^
J Perşenbe — 5 — ^
(o>T) C um a — 6 — j
( u i ) Cum artesi — 7 — 3
Yılın karşılığı : (360
ayın (
‘ J ), (dörtmevsinı)in (4),
seyyarenin (7) dir. Türkçe, İranca, Arabça yedi seyyare adı zikredildiği zaman onların arabca isimlerinin son harfleri murad
veyahut bu son
harf
yazılıp onun
delâlet
edilir
ettiği yıldızın bütün
harfleri alınır,
2 — Yedi yıldız;
Zuhal
Müşteri (
), Şems (
) , Zühre
Utarid ( j . j j l U ), Kamer ( j . J )■
Bürçler :
Bürcler sıra sayılarıyle hisah edilir ;
Hamel ( O-J.’" ) » Sevr
(
), Cevza
) , Esed ( 4.J-I ) , Sünbüle
Akreb ( 7 - y j i c ) ,
Kavs
(
8
(
),
), Mizan (
- o-y )
^e dy
Seretan
6 0
'/;* )
(
( lO-jlJ ) Hut ( I L o j - )•
Bu sayılar
( l.jji* )
tabiî
, Cevza (
harflere
de
delâlet eder.
) Seretan (
Meselâ:
Sevr
) ... ilh ..
Takvimin şu ıstılahları muammada sonlarındaki harflere işaret
ıçın
için kullanılır.
Kullanılır.
Mukarene
istikbal
Kıran
Ihtirak
Tesdis
J ,
R e ’s
J
(^Ij) —
— a-, Mücasede (=j>—U) — U , Zereb ( _ iv ) —
TerbiVeıctima’^jj;^!,
Teslis
— J. Leyi (j.l), —
—
—
Mukabele 4 , 1i , —
.t-,
^ Tenazur(^bL) —
Tahvil
Nehar^jl^,) —
—
J .,
Ş ere f(^^t) —
Hübut
— i.
Tarika'i muhterika-«^;*Îİ_,L—
13
—
—
4 — Teradüf ['] :
Bir kelime zikredilip
müradifini kasdetmektir.
onun aynı
dilde veya başka [3] dilde
Bakılmaz gâhi ebr-i zülf olub hail o hurşide
Gehi
bi vasıta olsa olub hia^ dil-ü-dide
,,
kelimesi
« iskat
(ortasız) intikadı ile J ve ^
kalır D il “ J i
dı ile “
maalintikad » ile yani
arasındaki “ i»
kelimesi teradüf ile “■
,, olur; ortadaki “ J
iskat ederiz; ^
„ ve “ bihod
düşer.
ismi ile iU ; bihad intikadı ile [4]
gelince
yi
bivasıta
intika-
teşbih ile “ t/»,,
olur. jl <
s ^ b i r araya
imsi meydana gelir.
5 — İştirak :
Bir kelimenin birkaç manasından
manasını kasdetmektir.
beyitte münasebeti olmayan
Nola kılsam kapunda ah ü-feryad
Eder etdiklerin ol derde dil yad
“ « ijj
kelimesinden
jj
kapı manasındadır; iştirak ile zarf
manasını alırız: arabca zarf edatı “ J „
o-f” L
jij Jjij-
.ı._r ıj iii
^.5
dir.
-'j-,
y r jr
[1 ]
\
Oj'j- 'j jl Al
Câmî
Keşşaf-ı ıshılahat-ı fünunrla bunacmuammayı mütercem adı verilir ve Husrev-i
Dehlevî ( 651-725 hic. 1253-1325 mi ) nin ihtiraı olmak üzere gösterilir.
[2] Teradüf daima Türk, Arab ve İran düleri arasında olur. İran şairleri de
Türkçeden kelime alırlar.
[3] Bihad İHtikadı bir kerre « J s » in ortasındaki «J»ı bir kfeıre de « ^ » ie
isminde kendisini yani «
n ' düşürüyor.
üâl
J,~\j 4^
[4]
ö^y ff-s» ıs—
Câmî
14
-
“ Vu„ kalimesi “ J j
-
işareti ile
olur- Telifi imtizacî ile “ j i i ,,,
« kalb
o edilerek
nin içine girerse
“ jU
“ j U i ..
ismi meydana çıkar.
6
—
T a s h if . [1 ] — İki kısımd ır : vasfî, caalî.
A — Tashif-i vasfî harflerin değişmesidir- Buna tecnis, tashif,
nakş, suret, şekil
ve teşbih, hey’et, tavır,
resim, nüsha, numune,
sevad, nişan,^ manend, çün, gidi, şibh, nazîr, şebîh, san,
kâf (i)), gibi işaretler konur. Meselâ: “
gibi okumağa derler ;
^ ‘ C. ‘ C
“
,,
( ji— )
kelimesini
kelimesi de
i
gibi okunur.
kelimenin başında veya ortasında
<
t o <^
harfleri birbirine benzer şekilde yazılır. İşte bu harfler benzerleriyle
değiştirilirse tashif yapılmış olur.
B. Tashıf-ica’lî :
Nokta konmasına veya mevcud noktanın kaldırılmasına işaret
etmektir. Noktaya şu kelimelerle işaret edilir :
Hal
( ben ),
dağ,
hab ( ._^ ),
dane,
gevher,
cevher,
hürde, katre, gonca, meyva ( mive ), kûy, küre, çiz.
_JU'J
[1]
Câmî
Tashif, muammaya aid ıstıiahiar arasında en çok Icullanıtanıdır.
kaidelerindea olup edebiyat kitaplarına İntikal eden bir iki kaide
tashif birinci gelir.
Jj Jî j
f.-"
>İU5İİ Jiil;
J
-J i■S'
ö'jUc j i^LiI 1 oi-^t-oî jıf \
MevJâfia Şehab
Muamma
arasında
-
15
-
Pür kılub nskş-ü-nigâr ile dili deyr eyledim
Yazdım ömrüm hasılın tasvirini seyr eyledim
“
kelimesi hasıl işaretine göre hisab-ı cümel usuliyle hal­
ledilir. Ebced'hiaabiyle
j*.
™ yüzü ya­
ni ilk harfi intikad yolu ile 50 yani “ i!,, olursa
^ © lu r
^ tashif ile
kelimesi çıkar.
7 — Teşbih vc İstiare: |1|
Bazı harfleri benzetme yolu ile
g-üzeller hakkında
kullanılan
muayyen mazmunlar [2 ] veya diğer benzeyen şeylerle ifade ederler.
Meselâ;
’ J'/
için
eUf için
‘ J;' ‘ j^’ İ ^ İ . C j’ I
”‘j „ ve “
harfleri için
(kelime ortasında olursa • J ' düğüm);
yeni ay,j'“'-;'^‘‘ı_r,?için »jl (destere)‘ j U i diş;
{u‘ harfinin
başı göze benzer);
“ f”
için
u"»\çın göz
için J-‘
için iki
göz o-Aı-ijj kelimelerini kullanırlar. Bunlardan başka
oV can; boy için serv;
<jyl
yüz için gül; saç için
(dudak) için
sünbül;
göz için
nergis, badem istiarelerini hatırda tutmak lâzımdır. [3]
Aşıkın dil vermedir ma’şuka kâr-ı daimi
Seyr edüb ol zülf-ü-ruya âşık oldu Haşimî
Zülf, ’ teşbih
olur.
usuliyle
Birinci
mısra'da
dır. “ j„ den sonra “ l i j j , , gelirse
âşık yani
jUjU
ma’şuka yani
i5*^V
Câmî
[2J Muammalar hemen daima âşıkane beyitlerde
surları divan edebiyatının muayyen mazmunlarıdır.
gizlendiği için teşbih un­
[3| Müje, gainze, burun
; dendan-ı pürg^üher; uT meme
j ; yöbelc (j l ) :
; iki ayak (t^j) : 'S . Bunlardan başka : Hilâl : j ; asâ : \; kâse ; s,
j ; suraiıi : i* ij- ; «jeng ; J u ; nay : l perg-âr ; "û ; nefes
“
(Risa ei M ir’at-üi-Eartia ; Lâmiî)
16
—
—
gizlenen isme-ki şimdiye kadar
tadaki
dur
dil
intikadı ile or­
ye bitişince
adı çı­
harfini verir.
Bu harf te’lif i ittisali ile
kar.
8 — Hisab-ı C üm el: [1]
Hisab-ı cümel
Ebced hisabıdır.
den
in
na kadar olan harflerin her birinin bir sayı kıymeti vardır:
1
:!]
J —
1
- 2
E
■ 3
4
5
j
— 6
7
- 8
j,
9
— 10
—
t- J
^
20
30
40
50
60
70
80
90
100
200
—
r
ü —
—
L
-
r"
—
—
—
—
J
j
Binden sonrası terkib ile yapılır.
O • İt
—
7"
-
i; —
p
—
300
400
500
600
700
800
900
1000
Eğer zarp yapmak istenirse
evvelâ az sayı, sanra çok sayı yazılır : r! ~
2 X 1000 — 2000
Cem yapmak istenirse evvelâ çok aded sonra az aded yazılır.
=
1000 + 2 = 1002
= 20 + 2 = 22
100 + 50 + 2 - 152
152x1000-152,000
33 X 1000 = 33,000
22 X 1000 = 22000
^*4 30 + 3 = 33
33,000 + 40 + 4 = 33044.
Hisab-ı cümel beş kısımdır :
A — Uslûb-u ismî — Adedin ismini yazıp
detmektir. Üç diyip
ondan harfi kas-
harfini kasdetmek gfibi.
.kil j'j-j
jVT
Câmî
^J-İ
^
JL^j
jU-; Jf O-.'
<,V. ^\
f>
—
17
—
B — Üslûb-u harfî— Harfi yazıp içindeki
harfleri yani o aded
söylenirken veya yazılırken kullanılan harfleri kasdetmektir.
Beş harfini yazıp
J-' harflerini kasdetmek gibi.
C — Üslûb-u ihamî - Bir adedi
onun
hassalarını
zikrederek
tayin etmektir. Birinci çift diyip «2» yi kasdetmek g-ibi.
Sene diyip 360 ve andan (j-— ay, mah yazıp 30, J,
harf
ve sayılarını kasdetmek gibi.
■
D — Üslûb-u; inhisarı — Sayılan
şeylerden
biri bir
inhisar etmiş ise onu zikredip o sayıyı kasdetmeğe bu ad
adede
verilir.
Huda diyip 1, ay diyip (30) hafta diyip (7) adedini kasdetmek gibi.
E — Üslûb-u rakamı — Muammada bir adedin aded olarak
yazılışı şekline işaret edip o sayıyı kasdetmektir. Adedlerin yazılış
şekli-ki bu şekle erkam-ı hindî derler - şudur:
1-, 2-r, 3-T. 4 - 1, 5 - , 6 - v 7 - V, 8 -a, 9-^, 10-\
Meselâ « j » diyip (v ) nin yazılışını, bunu
ters çevirmeğ-i işaret
edip (^ ) şeklini ve bu şekilden •'' ( ^ ) harfini kasdetmek.
Bu adedler birbirinin lialbi olur: (v ,^ ).
gibi, [t] Oklides
misli
ile
(v T « .o tv ),
hendesesinde her daire kendi kutrunun 3
^sidir.
Muammalarda bazan
ahrlar. Meselâ : «
daireyi kutra nisbet edip kuturda daire
» kelimesinin adedi kıymeti c< 14 » tür; bunun
dairesi (44) olur. Bazan da aksini yaparlar; yani her (22) den (7)
ahrlar.
[1]
Keşşaf-ı ıstılahat-ül-fiinunda “Çam i’üssanayî'',, sahibinin
«Muamma-yi
mühendes» adlı bir nevi muamma ihtira’ etliğini yazar ki bu muamma oüslûb-u
rakamı» ye dahildir. Misali şudur ;
J -o
—J'S''
o
Oıl - jjlİ
Dördün yazılışı şudur : V ; bundan
korsak
olur; sonuna yana doğru
u atarsak
«V» yazarsak
fİJ
«c» kalır,
«jlS» Mecd ismi
başına «o»
meydana
çıkar.
2
18
—
9 — Kinaye :
—
j
İki kısjmdir: ibdaî, ihtiraî.
A — Îbdiaiî - K t harf veya lâfeı kinaye yolu ile söylemektirSayKİan harfi, « harf-i illetten « j « ı,« harf-i tarif » ten « J' » i,
«best-i îskeıtder» den «sedd» i kasdetmek gibiBir gün ola kitn ide dehr-i deni
Hemçü anka-yi lâ mekân beni
Ankanın mekânı c< Kaf » dağ-ıdır- Kinaye ile « 'ic » dan kafi
düşürüyor: ( iskat bilkifiaye ) «
» kalıyor.
« ı j » kelimesi iki cüz’e tahlil
gelince
ya
olur. Baştaki
yahut
ediliri J , v
nın sonuna
tashif işaretidir; tashif edilince
isimleri çıkar.
B — İhtiraî - Herhangi bir kelimenin arab veya İran dilierinde tasgir veya cem'ine işaret e d ilir: « fV » m tasgiri «
a
»un cem’i c<
s>
» 3
gibi. Bir harf veya hecayi tekrar etmek
te olur. Bunun için « o, kendi, ^5 '^3
* kelimeleri getirilerek
tekrara işaret edilir.
wiUi_
jtf I
_ oıU-r j,_V
[î]
ajIsTiİa
>j\
Câmî
-»'V
j u jy _
a,-jy
c i c . f j i vi—I - /İ '
jVlj'
Jt'' ^.s
Şehab
_ li, (ir.
j 'J '
j - j •ıT' — c - e i j j
^;,T |-J4İ* t .ıT' _ j ö i
Jul ıjji
jti'
JjU Juf
jtji
^
2 - A ’MAL-Î TEKMİLİ fJ]
A ’mal-i tekmili; bulunan
harf veya
hecalarm
nasıl
yanyana
getirileceklerini, aralarında düşecekleriiı hazfini, değ-işeceklefift kalb
şekillerini bildirir. Üç kaidesi vardır: Te’lif, Iskat ve Tahlis, Kalb.
1 — Te’lif
[2 ] - îki kısımdır: ittisali, imtizaci-
A — Te’Iif-i ittisali - İki harfi veya iki ayrı
harfleri bitiştirip bir kelimede
kelimede oiin
kullanmaktır. Buna şu kelimelerle
işaret edilir: görmek ( j-‘>/ ). istemek (
vasıl oİDöak
(
bulmak (ı>»İ!),
sürmek
) irişmek,
tutmak
bağlame^-
öpmek (j-^r-y),konuşmak, yanında
önünde
sonunda ( lİİİJ-)-
Bazan da kinaye ile işaret e d ilir:
Dirig-a bendesine ol elif kad
İder çevri ikide birde bihad
Muamma »V,
alınır
ve
kelimelerindedir. «İki» den teradaf ile
te’lif -i imtizacı ile
içine elif “ I,, girerse
e j/ kelimesinden «bihad» intikadı ile
te’Uf i ittisali ile
olur,
ıskat edilip kalan
sonuna getirilir ‘‘jjl.s,, ismi çıkar.
B — T6’lîf-i im tizaci - Bir harf, bir hece veya bir kelimeinift
diğer bir keliıiıenin içine g-irifiıesidir. Şu kelimeler te’lif-i imtizâcîye işaret eder:
Lokma, tu’flıe
,
yemek
içıttek
dolmak
Câıfiî
üı.> 'îir J-U. -TCâmî
^
[2 ]
20
-
içeri çekmek,
—
arada tutmak,
batmak
Burada
mazrufun zarfın tam ortasmda bulunması icab etmez; bir kenarında
da bulunabilir.
Yalnız mazrufun zarf içindeki yeri tayin olunmalıdır
2 — Iskat — Bir veya daha ziyade harfin düşürülmesine derler.
Iskata delâlet eden kelimeler şunlardır:
Gitmek
süpürmek
atılmak (
),
erimek
uyumak
yutulmak
) dökmek
yanmak
söylememek.'
f
atmak (
elemek
kurtulmak
■)'
kaçmak
yıkamak
(
), kırmak
(ı>»Ci.]jeksilm ek(^C Â -'î'},kalkm akfyarm ak(^^n»fe:^ 4 .),Çevirmek
bulmamak,
^salıvermek(^>t*), g-eçmek ( c o â .r ) bırak­
mak ((>1 1 ,1.^ ) doldurmak
( j j l i i L ) , düşmek
mamak
kaldırmak,
, sürmek
,
çağırmamak,
, yakmak
mahvetmek'
geri kalmak (3-^^),
okumamak
(
saçmak
kesmek
( jj.:ı.r ) , yırtmak ( j j » j i ) , bağışlamak
kurtarmak
,
seçmek
,
(ja..Csi), eskimek ( j j ^ _ ,j), ezmek
mamak
, g-izlemek
eksik etmek
( j j . i l y ) , götürmek
kaçırmak
kurtarmak
, toplamak ( ja ’j.)), uçmak
kal­
çekmek
gförmemek
kazmak
(
)
,
, cilalamak
yıkmak
ol­
j ^ ) , ziyan etmek, kaybetmek
örtmek
, yağmak
, kazımak
,
yontmak
, kalkmak, mündefi’ ol­
mak, mahrum olmak, seter etmek, veda’ etmek, nefiy edatları (sız,
Ij ’ V ), yakışmaz, durmaz, ayrılık (j'y * j U^*) > uzaklıkBaşsız, Ezelî ve bi bidayet kelimeleri ilk harfin, boş, tehi, hali,
delik
kelimeleri ortadaki harfin, ebedî, bihad sonsuz, bipayan kelimeleri nihayetteki harfin düşmesine delâlet eder.
. s.
•,--:-'—- -
-
21 —
3 — K a l b [ I] — Kelimedeki harflerin yerlerini değ-iştirmektir.
Bu usul üç kısımdır: Kül, ba’z, küllî.
A — Kalb-i kül [2] — Harflerin
ieınamen değiştirmektir.
sonu başa alınarak sırasile
Şu kelimeler «kalb-i külle» delâlet eder ;
Gönül, dil, kalb, maklûb, aks, ma’kûs, mün’akis, ters dönmek
^ başaşağı,
devr, dönmek, çarh urmak (
döndürmek, avdet etmek.
B — Kalb-i b a’z [3] — Kelimedeki harfleri sırasız olarak de­
ğiştirmektir.
Şu kelimelsr kalb-i ba’za delâlet eder :
Perişan, dağ-ılmış, müşevveş, şifte, aşüfte, karışık,
ğan, perakende,
birbirine
karışmış
, perişan
darma dasöylemek,
başka bir şekil almak, nazm ve tertib etmek (bozulmuşları).
C — Kalb-i küliî [4] — Kelimelerin yerlerini değiştirmektir:
Hoca A li, Ali Hoca gibi.
Kabl-i külliye şu kelimeler delâlet eder:
Altüst, zirüzeber, ön arka,
ı evvel, sonra.
O kur dilber kitab-ı şive vü naz
Dedim ey mah ko dersi gönül yaz
Muamma ( dersi
) kelimesindedir. (j\ı
tansistir.
Çünkü (j-) İran dilinde zarf edatıdır)
) demek ister.
Evvelâ (^-) yi alırız; Gönül intikadı ile (j';) kelimesi kalb i kül
olacaktır ;
içine
g-irince
te'lif i
imtizacı
ile
ismi
çıkar.
-r"J'
Câmî
j ji l lj
ı>î C-_JÎ
JS'
Jii)
]1 ]
[2 ]
Şahab
J ti
Şehab
T-l’ Ü. ıS-5CljL‘jJ
ll
[3j
JiU)i;
[4]
^>ie'
ŞeKab
3 -
A ’MAL-İ TESHİLİ [i]
A ’mal i Teshili muammanın halli hususunda yol g-Österir, halSi
kolaylaştırır. Beş kısmıdır; întikad, tahlil, terkib, tebdil.
1
— întik ad [-?] -Muammada alınacak harflerin kelimenin nere­
sinde olduğuna işarettir.
Şu kelimeler ilk harfe delâlet eder:
Matla’, baş ser, tarek, dal, şah, ön, evvel, ibtida, sadır, bâlâ,
şa’le, hava,
başlang-ıç,
tal’at, yanak, yüz, ruy,
müfteteh,
fatiha,
ânz, ruh, çihre,
mebde’,
subh, eve,
mukaddime,
zirve,
tepe
saf. safî, piş, mukaddem, kâkül, perçem, nevg, fer, fark, tac, efser,
külâh, mig-fer, ceyb, g-iriban,sakf,eyvan, ulüvv, feraz, âgaz, nuhust.
Bu birinci harf bazan kinaye ile söylenir:
hamal kelimesinin
birinci harfine (nevruz) ile, Şev’val kelimesinin birinci harfine rama
zan bayramı, kelimeleriyle işaret edilirSondaki harfe delâlet eden kelimeler şunlardır;
Son, âhır, encam, nihayet,
fercam, had, intiha gayet,
ha, akıbet, pay, payan, zeyl, damen, etek,
ayak,
peygân, asi, kök, bih, tih, durd, lây, neşib,
selh.
kadem,
münlepay,
haziz,
.
hatime, hâk.
Ortadaki harfe delâlet etmek üzere şu kelimeler kullanılır: gönül,
dil, kalb, orta, miyan, miyane, vasat, vasıta,
merkez, naf, kemer,
iç, derun.
Câmî
jl.c
Câmî
jliL <>. [2 ]
—
23 —
Eğer kelime beş veya yedi harfli
olursa üçüncü ve dördüncü
harflere isimler verilir.
Taraf, g'üşe (köşe), künc- keran, yan, canib, sahil, su, kelime­
leri ilk ve son harflere
delâlet eder.
İlk ve son harfleri
birden
gösteren kelimeler şunlardır:
Güaf, post, hırka, libas,
came,
hil’at, kaba, pirahen,
muhit- Baş ve son harflerin ortasındaki bütün harfleri
devr,
almak icab
ettiği zaman şu kelimeler kullanılır:
Magz, lüb, diller, g^önüller, ortalar, evsat.
Kelimenin içinden bir harf alınacaksa ona şu kelimelerle işaret
olunur; Bir harf, biraz, bir mikdar, bir yaprak, bir parça.
Snni, salis, t-abi’, hâmis kelimenin
ikinci, üçürcü,
dördüncü,
beşinci harflerini gösterir.
■
Bazan da arabra « j . j » maddesine
harfine (fa.^ls) İkincisine (ayn
Kelime dört
harfli
naZaran kelimenin
üçüncüsünc (lâm
birinci
derler.
olursa «anasır-ı erbaa» ya kıyas
ederek'
birinci harfine «ateş^5 , İkincisine «hava», üçüncüsüne «su» (Ji)d ör=
düncüsüne toprak (iHi-) adı verilir .
Eğer bir kelimedeki harflerin
nime; bu kelime tek harfli
ekser, bişter gibi
yarısı
alınacaksa
olup ta yansından
kaydlar konur.
yarım, nısıf,
fazlası
alınacaksa
Yalnız bu kaydlar
kelimedeki
harflerin çift olmasına mani değildir. Bu takdirde de yandan fazla
harf alınırsa aynı kayrllara müracaat edilir.
Kelime içinden noktalı veya
noktasız, üstün, esre veya ötre,
muhaffef veya teşditli olduğuna işaret edilerek te harf alınabilir.
Noktalı harflere, güherdar, hâce (zengin), hordedar derler.
Noktasızlara müflis, fakir adlan verilir.
Edüb gül yüzünden cüda har-ü-zar
Kaçurma dil i Haşimî’deo izar
kelimeleri ismin maddesidir,
yi iki ciiz’e tahlil ederiz:
^
24
—
D il kaydiyle
ı kalb i külli usuliyle aksederiz: » l i olur
nin izan (intikad) ile
« j»
yi
—
dir. ccKaçırmak» ile iskat ederiz
m sonuna te’lif-i ittisali ile ilâve ederiz c < i s ­
mi çıkar.
2
— Tahlil[l]— Bir manaya delâlet eden bir kelimeyi bir kaç par­
çaya ayırmaya derler.
kelimesini (jjijL ) diye ikiye
ayırmak
g-ibi.
Bir kelime ikiye ayrılırsa Tahlil-i sünaî, üçe ayrılırsa
sülâsî, dörde ayrılırsa tahlil-i rubaî isimlerini alır.
tahlil-i
3 — Terkib [2]— Bir kelimeyi veya bir kelimenin bir cüz’ünü
diğer bir kelime veya cüz’ü ile birleştirip tek kelime meydana ge­
tirmeye derler.
ile “ jT „ kelimelerini birleştirip
sonundaki
kelimesinin
„ üe “ juT,, kelimesini birleştirip ‘'j„U „ yapmak gibi.
4 — Tebdil — Bir kelimenin bir veya
daha ziyade
harfini
değiştirmeğe derler- Düşen harflere «fasid» adı verilir.
Uşşaka yar kılsa nola ziyade meyli
Daim efendinin çün olur ibada meyli
Gizlenen isim
kelimeleri içindedir.
(j-/) kelimesini
teradüf ile (bade
tahlil-i
sünaî ile ikiye ayırırız: J ‘ J
demektir.
İbada meyli olur işaretile
J
getiririz
nin sonundaki
yerine
ismi çıkar.
[1]
-y. Câmî
[2]
Ct'-f
Câmî
(i»*
4 _
A ’MAL-İ TEZYÎLÎ [i]
Muamma dört kısımdır:
1 — İçinde gizlenen isme delâlet ettiği
zaman
veya sükûnu temin edilir, sonradan hareke, sükûn...
onun hareke
ilh verilmez.
Eğer buna ihtiyaç olursa A ’mal i tezyilîye müracaat edilir.
A ’mal-i tezyilî altıdır:
A — T ahrik — Beyt içinde sakin olan bir harfe hareke ver­
mektir.
B — Teskin — Harekeli harli sakin kılmaktır.
C -- Teşdid — Teşditsiz bir harfe şedde vermektir.
D — Tahfif — Şeddeli bir harfi tahfif etmektir.
E •— Med — Medsiz elife med vermektir.
F — Kasr — Medliyi maksur yapmaktır.
Bu altı amel için işaret lâzımdır.
2 — İstenilen ismin harflerine ve harfin tertibine delâlet eden
Muammalardır ki bunlara Muammay-i tam derler.
3 — İstenilen ismin harflerine işaret edip o harllerin tertibin­
den bahsetmeyen muammalardır4 — Harflerin isimlerine de sureti mahsusada
Buna Muamma-yi nakıs denir.
[î]
Buna (Tebdili) adı da verilir.
işaret etmez.
-
26 -
Muamma tekrar iki kısma ayrılır:
1
— Bir isme bilâ vrsıta delâlet eder; yani ondan
çvkanlan
harfler yanyana getirilirse bir isim olur
2 — Bir isme bilvasıta delâlet eder.
Beyitte muamma olan isme aid harflere
cinde kalanlara
onun hari­
levahik,, derler. Bu levahikden muammaya
zarar veya fayda3i olmayanlara
olanlara
usul,
levahiki
salime\, faydası
I_>l levahiki muhassene,,derler. Meselâ bir beyitte
muamma gizlendiğini anlatmak
için
ilâve olunan muamma ,remz,
ima, puşide, hafa, fikir, dikkat, incelik, letafet, zarafet, idrak gibi
kelimeler
levahik-i
az zararlı olanlara
muhassene»dendir. Bu
levahik-i
levahikten
müvehhime„ derler. Ç ün ­
kü bunlar onda da muammaya aid bir şey vardır diye insanı vehme
düşürür.
Çok zararlı
l e v a h i k a l e v a h i k - i müşevvişe,,
denir- Bu levahik usulden olmadığı halde usul gibi gözükür, zihni
karıştırır.
Muammada olan her lâfız usulden olmalıdır. Böyle muammalara
“ tatbik ve übak
derler.
Eeğer tamam bir mısra, usulden olursa buna
denir.
Bütün lâfızlar
{şebih-i tıbak
usulden olup ta
bir
( tatbik
danesi
mısraı)
lahika olursa
) adını alır.
Muammalarda ismi meydana getiren harfler on, on ikiden fazla
olmamahdır. Böyle muammalara «merkezî» denir
Birinci mısraı tamamen usulden, İkincisi de levahiki muhassene
den ibaret olan muammalarda Şerefeddin Ali Yezdînin
mine yazdıjı muammaya atfen osıddikî J>
«sıddik» is­
ismi verilmiştir.
Kayseri tarzı da yine Şerefeddin’in «Kayser
leyen muamması tarzında yani birinci mısra’da usulden
ismini giz­
bir kısmı
ile levahiki muhasseneden bir kısmı bulunan muammalara derler.
Yalnız usul ile levahiki muhasseneden mürekkeb olan muam­
27
-
malara «Tevşih^;—^ s , içinde levahiki müvehhitne
bulunmayanlara (teftih
ve
müşevvişe
adı verilir.
Muamma olan isme Han, Emir, Bey, Turhan,
Bahadır, Pehli­
van, Sultan g-ibi unvanlar ilâve edilirse muammanın değeri artar.
Muamma beyti, gizlediği muammaya uygun
mânâları havi ol­
malı ve dört mısraı aşmamahdır.
«Ebu
"j'l,, nun elifi
ile başlayan veya «Eddin ur.-*!'» ile
biten isimlerde
in harfi tarifi iyice g-österilmelidir.
Murtaza, Mücteba, Musa, İsa, Yahya gibi sonu “ lS„ ile
yazı­
lan isimlerin elif ile söylenmesi, meşhur bir lâfızdan gayrı meşhur
bir lâfız veya aksi kasdedilmesi, beytin muammadan başka bir mâ­
nası bulunmaması mühim bir kusurdur.
17-3-1936
BİBLİYOGRAFYA
Hususî kütüphanemizde ( Yazm a )
Risale-i Miftah-ül-Esami .
.
. Müellifi meçhul
Risale der ilm i muamma
.
. A li Ker [1 ]
»
. Seyfî-i Buharı
»
Risale der fenn-i muamma .
.
Şerh i Manzume-i muamma-i Mev- „ , .
1. rm
Behıştı
Türkçe
trança
(977 hıcn) [3]
Hüseyin ibn-i Muhammed-ül-Hüseynî. İranca
(Alî Şir Nevaî
, .
namına ve oKısale-ı muamma . . . .
. . . .
nun işareti uzerine Câmîye
tebean) [4]
Ziya-i Ürdübadî (Hüseyin ibn-i
Haili Muamma . .
. Muhammed-ül-Hüseynî’nin maammalarını halletmiştir) îranca
Risale-i muammayi Mevlâna Şehab Mevlâna Şehab İranca(918)Hicrî[5]
[1] Bu risalenin 875 tarihinde Konya'da yazılmış bir nüshası Bayazıt umu­
mî kütüphanesindedir ; No. 5606.
[2] Câmî’nin muhtasar manzum bir risalesi olduğu g-ibi mufassal ve men­
sur bir eseri de vardır :
^ j i l j
-
^ ^
y
s'
Beyti ile başlar. Bunu Sürurî şerhetmiştir.
[3] Asıl eser İran dilinde ve manzum olup 890 Hicrî
tarihinde ya­
zılmıştır.
[4] Bu eser Mir Hüseyn-i Nişaburî (Muammayî)’nindir. (Vefatı : Hic ; 904
Mi : 1498). Sürurî bu eseri 941-1534 tarihinde şerhetmiştir (Umumî kütüpha­
ne : 5610 Nuru Osmaniye kü ; 4259).
[5]
Bu eserin sonunda müellif; kendi risalesinden evvel
muammaya dair
birkaç risale yazıldığını fakat bunların noksan ve yanlış olduklarını,
rinin bu yanlışlardan salim bulunduğunu söyler.Tarihi :
kendi ese­
dır
—
Risale-i muamma
.
.
29
.
j . i -1 .L-.VI
-
Ahmed ül- Muammayî[l] Türkçe
Lâmiî Çelebi (Umumî kütüpha­
ne No. 5609) (Bu eser Mir Hiiseyn-i Nişaburînindir ■ Lâmsî
şerhetmiştir.)
Şerefeddiıı A li Yezdî. İranca.
Ossroaniye kü. 4256
Mng-isiiddin İbrahim
yazılmış
Risale i Muamma
Nuru
namına Şirazda
Câmî. İranca.
Nuru Osnanijıe kü. 4258
[1] Üçüncü Mehmed devri Ulemasından Rumeli Kaziaskeri
dülhalim Çelebi namına yazılmışt'r. Nuru Osmoniye kü ; 3951.
Alıi zade Ab-
E N D E K S
Önsöz
3 — 5
Muamma
6 — 9
1 — A ’mal-i Tahsili
10
1 — Tansis ve Tahsis
10
2 — Tesmiye
10
3 — Telmih
11
A — Telmih-i Takvimi
B — Yedi yıldız
11 — 12
12
4 — Teradüf
13
5 — İştirak
13
6 -
Tashîf
14
A — Tashif-i Vasfî
B — Tashif-i Ca’lî
14
14
7 — Teşbih ve İstihare
15
8 — Hisab-ı Cümel
16
A
B
C
D
E
—
—
—
—
—
Üslûb-u
Üislûb'U
Üslûb*u
Üslûb-u
Üslûb-u
İsmi
Harfî
Îhatnî
Iniıisarî
Rakamı
9 — Kinaye
16
17
17
17
17
18
A — İbdaî
B — Îhtiraî
ıs
18
2 — A ’mal-i Tekmili
19
1 -
TeUf
19
A — Telif-i İttisali
B — Telif-i îmtizacj
19
19
—
32
—
2 — İskat
20
3 -
21
K alb
A — Kalb-i Kül
B - Kalb i Ba’z
C — Kalb - i küllî
3 — A ’mal-i Teshili
21
21
l
2
22
1 - İntikad
2 2 - 23
2 - Tahlil
24
3 -
Terkib
24
4 — Tebdil
24
4 — A ’meli Tezyilî
1 -
25
Tahrik
25
2 — Teskin
25
3
4
5
6
Teşdid
Tahfif
Med
Kasr
25
25
25
25
Muammanın akşamı
Bibliyoğrafya
Endeks
25 — 27
28 — 29
—
—