(Yapılan Konuşmayı Esas alınız) BM Mukim

(Yapılan Konuşmayı Esas alınız)
BM Mukim Koordinatörü Kamal Malhotra’nın BM Günü Resepsiyonu konuşması
24 Ekim 2014, Ankara
Hilton Oteli
Saygıdeğer Dışişleri Bakan Yardımcısı Ekselansları Naci Koru
Ekselansları, Büyükelçiler, Diplomatik misyon temsilcileri
BM Ülke ekibi temsilcileri
Saygıdeğer konuklar
Basın mensupları,
Türkiye’deki BM sistemi adına Birleşmiş Milletler’in 69. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle sizlere
hoşgeldiniz demekten mutluluk duyuyorum.
Birleşmiş Milletler kurulduğu 1945 yılından bu yana güvenlik, kalkınma ve insan hakları
temelli olarak ülkeler arasında birliğini güçlendirmeye, barış ve güvenliği korumaya çalışıyor.
Günümüz dünyası Birleşmiş Milletler‘in kurulduğu zamandan çok daha karmaşık ve karşılıklı
bağımlı. Bu durum BM Anlaşmasını ve Teşkilatı 69 yıl öncesine oranla daha da geçerli kılıyor.
Daha önce görülmemiş sınır tanımayan küresel sorunlarla karşı karşıya kaldığımız bu
dönemde, ne kadar zengin ya da yoksul, güçlü ya da zayıf olsun hiç bir ülke bu sorunları tek
başına çözemez. Böyle bir dönemde dünya ülkelerinin BM çatısı altında birlik olması ve bu
zorlu sorunlara çözüm bulunması için birlikte çalışması hayati önem taşıyor.
Hanımefendiler ve beyefendiler,
Malumunuz olduğu üzere Binyıl Kalkınma Hedefleri için belirlenen süre 2015 yılı sonunda
doluyor. 2015 sonrası Kalkınma Gündeminin belirlenmesine yönelik istişareler ulusal,
bölgesel ve küresel seviyede yapıldı ve 2016 yılından itibaren sürdürülecek bir kalkınma
gündeminin belirlenmesi için Eylül 2015’te Genel Kurula sunuldu. Söz konusu görüşmelerin
bir parçası olarak 17 adet Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SKH) ve bunlarla ilgili 169
gösterge BM’ye üye ülkelere sunulmuş bulunuyor. SKH’lerin Eylül 2015’e kadar BM’ye üye
ülkeler tarafından kabul edilmesi umuluyor.
BM Genel Sekreteri ayrıca geçtiğimiz ay New York’ta Đklim Zirvesini topladı. Zirvede bir çok
ülke emisyonların azaltılması konusunda taahhütte bulundu, Yeşil Đklim Fonuna güçlü bir
destek açıkladı, orman, enerji etkinliği ve ulaşım alanlarında koalisyonlar yapılacağını bildirdi.
Şunu bilmeliyiz ki iklim değişikliği ile mücadele uzun vadeli ekonomik kalkınmayı olumsuz
etkileyecek bir husus değildir. Gerçekte ise bir kaç yıl önce yayınlanan Stern Raporunda da
belirtildiği üzere iklim değişikliği ile mücadele edilmemesi halinde uzun vadeli ekonomik
kalkınma olumsuz etkilenecektir.
Saygıdeğer konuklar,
Hepimizin bildiği gibi şimdiye kadarki en büyük insani kriz Türkiye’nin yakın komşularında
devam ediyor. Milyonlarca insan evlerini terk etmek ve iç göçe maruz kalmak ya da başta
Türkiye olmak üzere komşu ülkelere kaçmak zorunda kalmış bulunuyor. Suriye’de 12 milyon
insan yardıma muhtaç durumda. Bu da nüfusunun yarıdan fazlası demektir. Bunlara ilave
başka ülkelere kaçan tahminen 3,5 milyon Suriyeli mültecinin tahminen 1,6 milyonu
Türkiye’ye sığınmış bulunuyor. Bunların yaklaşık 900 bini kayıt altına alınmış durumdadır.
Geçtiğimiz ay bir kaç haftada Ayn El-Arap (Kobani)’den kaçan yaklaşık 190 bin sivil de
Türkiye’ye sığınmış bulunuyor. Türk hükümetinin sınırlarını açık tutarak sağladığı desteğini
ve cömert yardımlarını takdirle karşılıyoruz. Yakın bir tarihte soruna siyasi bir çözüm
bulunacağına dair her hangi bir ibare olmaması ve kış aylarının yaklaşıyor olması nedeniyle
kampların dışında ya da akrabalarının veya tanıdıklarının yanında olmayanlar için son derece
zorlu koşullar ortaya çıkacaktır. Türkiye’deki BM Sistemi söz konusu zorlukların aşılması için
Türk hükümetini önemli şekillerde desteklemeyi ve ayrıca Türkiye’nin üzerindeki yükün
uluslararası topluluk ile daha fazla paylaşılmasını sağlamak amacıyla çalışmalarını
sürdürüyor.
BM Güvenlik Konseyi Suriye Krizine yönelik olarak son dönemde iki karar kabul etti. Türk
hükümetinin bu kararlara olumlu yaklaşımı sayesinde, kuzey Suriye’deki sivillere ulaşmak
için sınır ötesi çalışmalarımız gerçekleşebildi.
Ulusal seviyede ise kalkınma, insani yardım ve daha kapsamlı stratejik işbirliği alanlarında
BM ile Türkiye arasındaki işbirliği 2014 yılında önemli derecede arttı.
Türk hükümetinin ve BM’nin Đstanbul’u bir Bölgesel BM Merkezi yapma arzusu 2014 yılında
gerçeğe dönüşmeye başladı ve UNDP ve UNWOMEN Avrupa ve Orta Asya Bölge ofisleri
Đstanbul’da kuruldu.
Türkiye’deki BM sistemi ayrıca Türkiye ile 2016-2020 sürecini kapsayacak şekilde Kalkınma
Đşbirliği Stratejisi (KĐS) üzerinde çalışmaları başlattı. Hükümet ve diğer ortaklarımızla,
kapsamlı istişareler aracılığıyla yürüttüğümüz bu süreç olumlu bir yönde ilerliyor. Bir sonraki
KĐS için dört ana temel nokta belirlenmiş bulunuyor: (i) Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Büyüme
ve Kalkınma, (ii) Demokratik Yönetişim ve Đnsan Hakları, (iii) Toplumsal cinsiyet eşitliği ve
kadınların konumlarının güçlendirilmesi ve (iv)Göç ve Uluslararası Koruma. En geç 2015 yılı
başına kadar Türk hükümeti ile KĐS’in diğer başlıkları konusunda da bir anlaşmaya varmayı
umuyoruz. Türkiye’nin G-20 başkanlığına ve Göç ve Kalkınma Küresel Forumuna liderliğine
destek olma fırsatı yakaladığımız için de mutluluk duyuyoruz.
Hanımefendiler ve Beyefendiler,
Temel ve önemli çalışmalarına rağmen BM eleştiriye maruz kalabiliyor. Benim bu konuda
söyleyebileceğim şu ki, bazı eksikliklerine rağmen, Birleşmiş Milletler,var olmasaydı dahi
bugün yeniden keşfedilmesi gerekecekti. Ayrıca,2014′ün jeo-politik gerçekleri çerçevesinde
kurulacak bir Birleşmiş Milletler’in de 1945 yılında vücut bulan ve mesai arkadaşlarım
ve benim temsil ettiğimiz, hayati ancak kusursuz olmayan Teşkilattan daha mükemmel
olacağı kesin olmaktan uzaktır.
Bu gece burada olduğunuz için sizlere bir kez daha teşekkürlerimi iletmek istiyorum ve sözü
daha fazla uzatmadan Sayın Dışişleri Bakan Yardımcısını konuşmasını yapmaya ve sizleri de
bizimle beraber Birleşmiş Milletler’in 69. kuruluş yıldönümünü kutlamaya davet ediyorum.