bina otomasyonunun açılımı

 dosya bina otomasyonu 
BİNA OTOMASYONUNUN AÇILIMI
■ Mimar Deniz Karasu’nun, Gazi
Üniversitesi’ne verdiği , “Akıllı Bina
Yapı Bileşenleri” isimli yüksek lisans
tezine göre, “Teknolojik gelişime
bağlı olarak ortaya çıkan akıllı binalar, ilk olarak 1980’lerin başında
Amerika’da görülmüştür. Başlangıçta
sadece bina sistemlerinin otomasyonu çerçevesinde ele alınan akıllı
bina tasarımı; akıllı binaların değişen
çevre koşullarına dinamik karakterleri
ile uyum sağlayabilecekleri görüşüne
bağlı olarak gelişimini sürdürmüştür.
Bu kurgu türünde; kontrol ve denetim
sistemlerinin bireyin konfor beklentilerine cevap verebilme amacı, zaman
içerisinde enerji etkin çözümlerin
üretildiği bir nitelik kazanmıştır.
Akıllı binalar ve bina sistemleri, sağlık
ve güvenlik faktörleri bağlamında
kullanıcı konforu, enerji etkinliği,
güvenlik ve gizliliğin, tasarımda giderek baskın karakter kazanması nedeniyle geliştirilmektedirler.
Akıllı binalarda enerji etkinliği, kaynak
tüketim bilincine bağlı olarak uygun
kaynak seçimi ve bina enerji tüketiminin
azaltılması ile sağlanmaktadır. Enerji
Endüstri otomasyon / 94
etkinliğinin, yenilenebilir kaynakların
kullanılması yolu ile arttırılması da bu
çerçevede son derece önemlidir.
Bu perspektifte ele alınan akıllı binalar, değişken çevresel koşulları denetleme özelliğine sahip olmaları ve
bu koşullara göre en uygun tepkilerin verilmesini sağlamaları nedeniyle
sıradan binalardan farklıdırlar. Canlı
organizmaların sinir sistemine benzer
bir yapı gösteren akıllı binalar, dışiç ortamlar arasındaki dengeyi, bu
mekanizmanın sahip olduğu yetilere
bağlı olarak gerçekleştirirler.
Denetleme işlevi, akıllı bina bütününde yer alan mekanizmaların,
binayı oluşturan bileşenleri tekil ya da
bütünleşik olarak kontrol etmeleri yolu
ile gerçekleştirilir. Akıllı bina sistemlerinin, bileşenler ile bütünleşmeleri bu
bağlamda önemlidir. Bu boyutları ile
değişen akıllı bina tasarımında, kontrol mekanizmalarının ve elektronik
donanımların bina bütününde ele
alınması probleminin, bileşen ölçeğine
indirgenerek ele alınması gerekmektedir. Bu probleme yönelik olarak
bileşenler, etkinlik düzeyini arttırıcı
iki temel değişken bağlamında ele
alınabilir. Bu değişkenler, sağlık faktörü bağlamında kullanıcı konforu,
enerji etkinliği ve bileşenler arasında
gerçekleşen bütünleşmedir.
Akıllı Bina Kavramı
Zaman içinde bina kavramının işlevsel
ve yapısal karakterinde gerçekleşen
değişimler, binanın biçimlenmesine olduğu kadar elde edilme sürecine de yansımıştır. Bu değişimler
sonucunda; Vitrivius’tan bu yana
mimarinin temel taşlarını oluşturan
işlevsellik, dayanıklılık, güzellik ölçütlerinin güvenlik ve sağlık faktörleri
bağlamında irdelenmesi gerekliliğini
ortaya çıkarmıştır.
Tarım toplumundan endüstri toplumuna geçiş
aşamasında, özellikle beton, çelik ve
cam teknolojisindeki gelişimler ile
bina teknik sistemlerindeki yenilikler
ve bunların seri üretimleri sonucu; çok
katlı yüksek teknoloji ürünü binaların
üretimi söz konusu olabilmiştir. Bu
dönemde inşa edilen binaların yapısal
kurguları ve mekânı sınırlayan öğelerin
yapım özellikleri sayesinde her yere
uyarlanabilen evrensel bir niteliğe
sahip olmaya başladıkları görülmektedir. Bu bağlamda mimarlık ürünü;
yer ve zaman kavramlarından olduğu
kadar, her farklı duruma uyarlanabilen yapısı ile sadece bina bütününde
değil, eleman ve bileşenler ölçeğinde
de bağımsız bir yapıya sahiptir. Bu
boyutları ile tasarım nesnesi, yüksek teknoloji tabanlı, modernizme dayalı kısmi çözümler üzerine
geliştirilmiştir…
Bina tasarım sürecinde gerçekleşen
tüm bu değişimler; kullanıcı odaklı
yaşam biçimine bağlı olarak, ‘sağlık
faktörü bağlamında kullanıcı konforu,
enerji etkinlik’ ve ‘gizlilik bağlamında
güvenlik’ faktörlerinin baskın karakter
kazanmasının sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. Bu doğrultuda ele alınan
akıllı bina tasarım süreci, mimarinin
çok disiplinli yapıyla bütünleşmesini
zorunlu kılmaya başlamıştır.
Bu
değişim sürecinin yanı sıra bilgi ve
iletişim teknolojilerindeki gelişim, bilgi
akışı ve bu bilginin değerlendirilmesi
bağlamında denetim mekanizmalarının
değişmesine ve yeniden biçimlenmesine yol açmıştır. Akıllı binalarda
sağlık ve güvenlik ihtiyaçlarının yerine getirilmesi amacıyla kurgulanan
denetim mekanizmalarının; binanın
otomasyon sistemlerine bağlı kontrolü
ve yönetimi amacıyla ele alınmaya
başlanması, yapay zekânın mimariye
yansıması olan akıllı binaların mimarlık
alanına girmesine neden olmuştur.
Özetle; akıllı bina kavramı, gelişen
bilgi ve iletişim teknolojileri ile değişen
ihtiyaçlara paralel olarak, tüm sistem
ve bileşenlerini insan ve çevre bazlı
sorumluluklarla biçimlendiren, denetim mekanizmasına sahip etkin, kontrollü, maliyet etkin ortamlar yaratmak
amacıyla ortaya çıkmıştır…
Akıllı Binaya Geçiş Evreleri
1980’lerin başında iletişim teknolojileri, bina işletim sistemi ve bilgi
ağı servislerindeki gelişim, kullanıcı
paylaşımını esas alan akıllı bina
düşüncesinin ortaya çıkmasını
sağlamıştır. Bu periyottaki gelişim;
iletişim ve bilgi teknolojilerinin gelişimi
ile yakından ilgilidir. Akıllı bina sistemlerindeki gelişim, otomasyonlu binalar, duyarlı binalar ve etkin binaların
inşa edilmesine neden olmuştur. Bu
periyotların özellikleri ve inşa edilen
bina örnekleri, ilgili konu başlıkları
altında anlatılmıştır.
Otomasyonlu Binalar (1981-1985)
1980’lerin başında Amerika’da petrol
vergisi kanunlarının değişmesi sonucu ofis binalarının sayısında büyük
artış olmuştur. Bu değişim yarışa
dönüşerek devam etmiş; bu durum
ihtiyaç duyulan miktardan fazla ofis
95 / Endüstri otomasyon
 dosya bina otomasyonu 
binası oluşumuna yol açmıştır. Bu
dönemde yapılan çalışmalar, akıllı bina
kavramının ofis otomasyon, gelişmiş
telekomünikasyon ve bina otomasyon
odaklı olduğunu göstermektedir.
1984’te komünikasyon sistemindeki
köklü değişim sonucu; iletişim servis
sağlayıcılarına uzun mesafe kablolama
sistemi ile bağlantı kurulması, bina
maliyetlerini arttırmıştır. Bu nedenle; henüz yeni gelişmekte olan akıllı
binalarda iletişim sistem altyapılarını
düşünmek zorunlu hale gelmiştir.
Bina komünikasyon sisteminde
kullanıcı servis paylaşımı (STS)
düşüncesi bu sonuca bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemde; Toshiba
HQ ve NTT Tower yapımı tamamlanarak hizmete giren binalardır. Bu
binalarda; gelişmiş LAN (yerel bağlantı
ağı), WAN (geniş bağlantı ağı) sistem
altyapıları, telefon ve fax ağı, girişçıkış güvenliğine yönelik kart sistemi gibi pek çok elektronik sistem
Endüstri otomasyon / 96
altyapısı kurgulanmıştır. Bu dönemde
geliştirilen kullanıcı servis paylaşımı
(STS) modeli ile; binanın telekomünikasyon sisteminin bina kullanıcılarıkiracıları arasında paylaşımına olanak
tanınmıştır. İletişim teknolojisindeki bu
gelişime rağmen; sistem beklenildiği
kadar yaygınlaşamamıştır. Kullanıcı
servis paylaşımı (STS) bazlı iletişimin
yaygınlaşamama nedenleri şu şekilde
özetlenebilir:
- Şirketlerin kendi iletişim altyapılarını
kurarak sistem maliyetini azaltmak ve
tüm ekipmanlarını, sistemlerini bu ağ
üzerine kurmak istemeleri,
- Kullanıcı servis paylaşım modelinde,
veri transferi ve telekomünikasyon
sistemleri açısından güvenlik şüphesi
duyulmasıdır.
Otomasyonlu binaların inşa edildiği
dönemde; sistemler arası bütünleşme
bilincinin, tasarıma bugün ele alındığı
şekliyle girdi vermediği görülmektedir.
Bu dönemde inşa edilen binalar, akıllı
bina sistemlerinin elektromekanik
açıdan gelişimi odaklıdır.
Duyarlı Binalar (1986-1991)
1980’lerin ortalarında hızlı üretim
gerektiren ve hızla değişen çalışma
ortamında; bina servisleri, bilgi
teknolojileri arasındaki etkileşim
teknolojik gelişimlerle desteklenmeye
başlanmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda; binanın gelişmelere, yeniliklere
uyarlanabilir yapıya sahip, değişen
zaman ve değişen ihtiyaçlara cevap
verebilir nitelikte olması, başka bir
deyişle “esnek” tasarım anlayışı ile
biçimlenmesi gerektiği belirlenmiştir.
Bu dönemde yapımı tamamlanan
Infomart Binası, Lloyds Binası ve Hong
Kong Bankası tasarımda kullanıcıya
bağlı esneklik faktörünün ortaya çıktığı
önemli örneklerdir. Akıllı bina sistemleri, kullanıcıların ihtiyacına bağlı
olarak; modem, sesli mesaj, mesaj
merkezi, geniş (WAN) ve yerel (LAN)
bağlantı ağları, uydu üzerinden iletişim
gibi gelişmiş enformasyon sistemlerine dayalıdır. Bu örneklerde; güvenlik, iklimlendirme, aydınlatma, yangın
güvenlik ve enerji yönetim sistemlerinin merkezi otomasyon sistemi
tarafından denetlenmesi sağlanırken;
sistemler üzerinde kullanıcı kontrolünün de analog sistemler aracılığı
ile gerçekleştirildiği görülmektedir.
Bu dönemde inşa edilen akıllı
binalarda; servisler, dekorasyon
unsurları, bölme duvar, bilişim
teknolojisi (IT) ekipmanları gibi
bileşenler, dayanımları ile bağlantılı
olarak, kullanıcı ihtiyaçlarına değişen
koşullar için belirli seviyelerde cevap
verebilmek üzere kurgulanmıştır.
Etkin Binalar (1992-…)
Etkin binalar; farklı durumlara uyarlanabilen esnek tasarım anlayışı ile biçimlendirilmelerinin yanı sıra; iş amacının
da kusursuz yerine getirilmesini
sağlamak üzere kurgulanmaktadırlar.
1990’lı yılların başında, teknolojik
gelişime paralel olarak daha küçük
işlemcilerin piyasaya sürülmesi
sonucu, küçülen işlemcilerin binanın
farklı noktalarına dağıtılabilmeye
başlanmıştır. Bu yolla akıllı bina
teknolojik altyapısı başka bir noktaya
taşınmış ve bina otomasyon sistemlerine (BAS) dayalı bütünleşik sistemler
geliştirilmeye başlanmıştır.
Bu dönemde, kullanıcı ile kullanıcının
yaptığı iş; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişimle bir bütün
olarak düşünülmeye başlanmıştır.
Bilişim teknolojileri (IT), akıllı binayı
destekleyen niteliklerden biridir fakat
binanın varlık nedeni değildir.
Çalışma konusu ve biçiminin
değişmesi sonucu; artan işgücü ve
enerji tüketim maliyetleri nedeniyle
bilgisayar ve iletişim teknolojilerindeki
gelişimin etkilediği akıllı bina bileşen
ve sistemleri;
- Yangın ve can güvenliği sistemleri,
- Isıtma, havalandırma ve iklimlendirme (HVAC) sistemi ve iç ortam
hava kalitesi yönetimi,
- Asansör ve yürüyen merdivenler,
- Giriş-çıkış, bilgi kontrol ve güvenlik
sistemleri,
- Aydınlatma yönetimi,
- Kullanıcının sahip olduğu iletişim
biçimi ve olanakları şeklinde özetlenebilir. Kullanıcılar için çalışılan ortamı
iyileştirilmesi, bina yöneticileri için
bakım etkinliğinin ve mal sahibi için
yatırımda geri kazancın sağlanması
nedeniyle akıllı bina teknolojileri ve
sistemlerindeki gelişimin birçok
avantajı vardır.
Akıllı binalar, bina sistemleri
arasındaki iletişim ve bağlantıyı
sağlayıcı bina otomasyon sistemi (BAS) tarafından yönetilen aktif
sistemler ile bina bileşenlerinin
bütünleşmesini gerçekleştiren üst
sistem olarak kurgulanır. Tüm sistemlerin kendi içlerinde, birbirleri arasında
ve bina ile olan bağlantılarının Bina
Otomasyon Sistemleri (BAS) aracılığı
ile gerçekleştirilmesi amaçlanır.
Akıllı binalar, denetim mekanizmasına
sahip olmaları nedeni ile diğer binalardan ayrılmaktadırlar. Denetleme ve
denetlenen konuda tepki geliştirebilme
yeteneğine sahip olmaları nedeniyle
akıllıdırlar…
Akıllı bina güvenlik işlevini yerine getirebilmek üzere yapılan algılamalar
ve bunlara bağlı tepkileri veren ekipman ve mekanizmalar yapı elemanları
üzerinde yer almakta ve bu yolla yapı
elemanları statik karakterden dinamik
karaktere geçmektedirler.
97 / Endüstri otomasyon
 dosya bina otomasyonu 
Algısal ve tepkisel mekanizmalara uzanan ağ sisteminin, merkezi
izleme sistemine bağlanması, canlı
bir organizmanın beyin-sinir sistemi
ilişkisine benzetilebilir. Bu çerçevede
akıllılık kavramı; algılanan unsurların
algılanma, algılanan duruma tepki
verebilme düzeylerine ve içeriğine
bağlı olacaktır.
Akıllı Bina Özellikleri
Akıllı binalar, diğer binalardan pek çok
gelişmiş özellikleri ile ayrılmaktadırlar.
Bu özelliklerin açılımını aşağıdaki
biçimde yapabiliriz:
1. Ofis Otomasyon Sistemleri (OAS):
Ofis sistemlerinin, çalışma gereklerine bağlı olarak; kullanıcı kontrolünde
yönetilmesini, bilgi ve dokümanların
gizlilik ve güvenlik çerçevesinde
saklanıp aktarılmasını sağlayan ve
kullanıcıya yönelik olarak geliştirilen
tüm donanım altyapısını içeren
bütünleşik sistemlerdir. Ofis otomasyon sistemi, kelime ve rakam
işlemcisi operasyonlarının toplandığı
bir yapıyı tanımlamaktadır. Sistemin
tamamı, ofis kullanımına yönelik
etkinliğin en iyi düzeyde yerine getirilebilmesi amacıyla çalışmaktadır.
Endüstri otomasyon / 98
2. Gelişmiş Telekomünikasyon
Sistemleri:
Kullanıcıların, bina içi ve dışında
görüntülü, yazılı ve sesli bilgi
aktarımını sağlayan iletişim sistemlerinin bütünüdür.
Bilgi alışverişi ve veri transferinin
gerçekleşmesi, otomasyonlu bina
sistemlerinin bütünleşmesi için zorunludur. Gelişmiş telekomünikasyon
sistemi kapsamındaki veri alışverişi
sadece kullanıcıya ait e-mail, internet
ve veritabanı üzerinden veri transferine yönelik olarak çalışmaktadır.
Sesli iletişim ve veri transferi sağlayıcı
sistemler;
- Sesli iletişim sistemleri,
- Görüntülü ve sesli konferans,
- Yerel ve geniş bağlantı ağları (LAN,
WAN ),
- Bina sistemlerinin uzaktan kontrolü,
- Televizyon sistemleri şeklinde gruplanabilir.
3. Bina Otomasyon Sistemleri (BAS):
Binanın güvenlik ve konfor gereksinimlerini karşılamak üzere; akıllı bina
bileşenlerini izleme, kontrol etme ve
yönetme amacıyla kurulmuş sistemlerin bütünüdür. Akıllı bina tasarım
sürecindeki değişimlerin daha önceki bölümlerde, güvenlik ve sağlık
faktörleri bağlamında ele alındığı
açıklanmıştı. Bu paralelde geliştirilen
bina otomasyon sistemleri; güvenlik ve
sağlık faktörü bağlamında geliştirilen
sistemler olarak iki ana grupta incelenebilir. Farklı bileşenler arasındaki
bütünleşmeyi sağlayıcı sistemler,
bağımsız çalışabilecek kurgudaki bina
otomasyon sistemlerini (BAS) bir üst
noktaya taşımaktadırlar…
Akıllı Bina Sistemlerinin Gelişim Yönü
Akıllı binalarda pasif tasarım ölçütlerine göre biçimlendirilen bileşenlerin,
aktif sistemler aracılığı ile denetlenmesi; büyük ölçüde enerji tasarrufu sağlamaktadır. Akıllı bina
enerji gereksiniminin, sürdürülebilir
enerji kaynaklarının kullanımı yolu
ile karşılanması ve bu yolla fosil
tabanlı enerji tüketiminin azaltılması
amaçlanmaktadır. Bu bağlamda ele
alınması gereken, bina bileşenlerinin
kontrol
edildiği
otomasyonlu
sistemlerin gelişimi dört yönde
gerçekleşmektedir.
Bunlardan ilki, bileşenleri oluşturan
yapı malzemelerinin geliştirilmesi
yönüdür. Akıllı malzemelerin gelişimi,
malzemenin moleküler yapısındaki
değişikliklerle, özellikle de polimer kimya alanındaki gelişmeler ile
desteklenmektedir. Akıllı cam teknolojileri, bu alandaki gelişimlere örneklenebilir.
İkinci yön ise; bina sistemleri
arasındaki bütünleşme probleminin,
deneysel metodlarla çözülmesine
yönelik çalışmaları kapsamaktadır.
Mimarlık ve mühendislik disiplinlerinin
eşgüdümlü çalışmasına bağlı olarak;
duvar sistemlerinin gelişimi bir noktaya ulaşmış ise de döşeme sistemlerinin
değişik uygulamalar çerçevesinde,
farklı sistem altyapılarına yönelik
olarak kurgulanması, bu konuda tam
anlamıyla gelişim sağlanamadığını
göstermektedir. Bunun temel nedeni;
bileşen ölçeğinde, sağlık ve güvenlik
faktörleri bağlamında kullanıcı konforu, enerji etkinliği ve gizlilik ilkeleri
açısından istenen düzeye ulaşılmasının
amaçlanmasıdır. Döşeme sisteminin
taşıyıcılık açısından kurgusu, akıllı
bina sistemlerinin işlevsel özelliklerine
bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bu çerçevede; tek malzeme ve
sisteme bağlı, sadece taşıyıcılık amaçlı
kurgudan uzaklaşıldığı görülmektedir.
Üçüncü boyut ise; elektromekanik sistemler ve algaçların (sensor)
gelişimi ile ilgilidir. Bu gelişimin; ilk
boyutta olduğu gibi bina üretimine
girdi veren diğer imalat sektörlerininin, alacağı talepleri yerine getirme
yönündeki becerilerine bağlı olduğu
görülmektedir.
Son boyut ise; bina işletim sistemlerine yönelik olup, algılama ve
değerlendirmeye yönelik yazılımlar
ile ilgili olduğu kadar binanın
kurgulanmasına yönelik simülasyon
programlarının gelişimiyle de ilgilidir…
Sonuç ve Öneriler
Teknolojik
alandaki
gelişimler
insan ihtiyaçlarını ve yaşam biçimini etkilemekte, buna bağlı olarak
da içinde yaşadığımız, çalıştığımız
mekânları, mekân beklentilerimizi
değiştirmektedir. Değişen koşullara
uyarlanabilen,
ekolojik
ilkeler
bağlamında tasarlanmış, denetim
sistem altyapısına sahip akıllı binaların
tasarımı, sadece yüksek teknoloji
ürünü olmayan yaşanabilir akıllı
mekanlar ve çevreler yaratabilmeyi
olanaklı kılmaktadır. Bu kapsamda ele
alınan akıllı binaların temel tasarım
ölçütleri bağlamında biçimlendirilmesi,
yeni bir mimarlık anlayışın gelişmesini
gerekli kılmıştır.
Değişen düşünsel ve teknolojik
altyapıya paralel olarak geliştirilen
akıllı bina sistemleri, maliyet etkinliğini
ve bina fonksiyonunu destekleyici nitelik taşımaktadır.
Akıllı bina sistem ve bileşenlerinin
uygulanması ve işletimi; konfor,
güvenlik, esneklik ve güvenilirlik
ölçütlerinin düşük maliyetlerle elde
edilebilmesini, çalışan üretkenliğinin
arttırılmasını ve bina yatırımının geri
dönüşünü sağlamaktadır. Bu özellikleri
ile ön plana çıkan akıllı bina teknolojilerinin uygulanmasının yararlarına
aşağıda değinilmiştir:
- Akıllı binalar, ekoloji bağlamında
gerçekleştirilen tasarımları sayesinde
çevresiyle bağlantılı, çevreye karşı
duyarlı bir karakter kazanmaktadırlar.
- Kullanıcının verim ve memnuniyetini
arttırmaya yönelik olarak son derece
başarılı bina uygulamalarının ortaya
çıkması, bireysel kontrol olanaklı
99 / Endüstri otomasyon
 dosya bina otomasyonu 
bina otomasyon sistemlerinin (BAS)
gelişmesini sağlamıştır.
- Bileşenlerin, akıllı bina teknolojik
altyapısına uygun ve bütünleşmeye
dayalı tasarımları, ana tasarım
kararlarının iyileştirilmesi açısından
önemli bir yere sahiptir.
- Akıllı bina esneklik sınırları ve buna
bağlı modüler düzene göre standardize edilmiş kablolama ve kontrol sistemleri kurgusu, sistemlerin
basit modifikasyonlarla yenilenmesi
ve iyileştirilmesini olanaklı kılmaktadır.
- Arttırılmış çevresel kontrol sistemleri
sayesinde, daha değerli ve kiralama
potansiyeli yüksek binalar elde edilebilmektedir.
- Gün içerisinde, bina içindeki bölgelerin (zone) kontrolü, enerji tüketim maliyetlerinin azaltılabilmesini
sağlamaktadır.
- Kullanıcılar, bina işletim sistemlerini;
istek ve ihtiyaçlarına göre, zaman dilimlerine bağlı olarak, bilgisayar veya
telefon sistemleri aracılığı ile uzaktan
kumanda edebilmektedirler.
- Bilgisayar teknolojilerine dayalı
denetim sistemlerinin kullanılması,
bina toplam enerji ve bakım maliy-
Endüstri otomasyon / 100
etinin önceden belirlenebilmesini
sağlamaktadır. Teknolojik gelişime
paralel olarak gelişen akıllı bina sistem
uygulamaları, yaygınlaşmaya devam
etmekte; fakat bu yaygınlaşma belirli
nedenlere bağlı olarak beklenildiği
kadar hızlı gerçekleşememektedir. Akıllı
bina sistemlerinin uygulanmasının
önündeki engeller, maddeler halinde
aşağıdaki gibi ifade edilebilir:
- Akıllı binaların ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olması sebebiyle, akıllı
bina sistem uygulamaları yatırımcı
veya mal sahibi tarafından tercih
edilmemektedir.
- Teknolojik gelişime paralel olarak
düzenlenmesi gereken geleneksel
tasarım ve yapım sürecinde, değişime
karşı direnilmektedir.
- Tasarım ekibi arasında yapılan
sözleşmeler doğrultusunda, disiplinler
arası eşgüdümün sağlanması ve akıllı
bina teknolojilerinin uygulanmasında
önemli güçlüklerle karşılaşılmaktadır.
- Bina kullanıcılarının, binanın işletim
ve bakım süreci hakkında bilgilendirilmesi ve bu yolla sisteme
katkısının sağlanmasında zorluklarla
karşılaşılmaktadır.
- Akıllı bina sistemleri arasında veri
alışverişini gerçekleştirmek için kurulan iletişim sağlayıcı yazılımların
farklılık
göstermesi
sebebiyle,
sistemler arasındaki veri bağlantısı
gerçekleştirilememektedir.
- Sistemler arasında bütünleşmenin
gerçekleşmesinin hedeflendiği binalarda, bina yapımcısının bilgi ve deneyim
eksikliğinin bulunması, uygulamadaki
başarı oranını azaltmaktadır.
- Bu alanda yapılan ve doğruluğu
kanıtlanan çalışma disiplini ve
uluslararası standartlar, uygulamada
yetersiz kalmaktadır.
- Aynı binada bulunan farklı kullanıcılar
arasında işbirliği ve anlaşma güçlükle
sağlanmaktadır.
- Yeni geliştirilen sistemlerle, binada
uygulanan geleneksel komünikasyon
altyapısının uyumlu olması gereksinimi
sistem seçimlerini zorlaştırmaktadır.
- Bina yatırım kararı verilirken, akıllı
bina sistemlerine ait altyapı projesinin
yapılması maliyeti arttırmaktadır.
- Bütünleştirilmiş sistemlerin düzenli
servis ihtiyacına yönelik çözümlerin
üretilmesinde
zorluklarla
karşılaşılmaktadır.
Bu çerçevede, sistemler arası
bütünleşmeyi; bileşen bazında ve bina
bütününde gerçekleştirmek üzere
yürütülen çalışmaların, disiplinler
arası eşgüdümü sağlayan çalışmalara
dönüştürülmesinin akıllı bina etkinliği
açısından oldukça yararlı olduğu
öngörülebilir. Eşgüdüm sürecinde
tasarlanan akıllı bina bileşenlerinin,
öncelikle pasif tasarım ölçütleri
doğrultusunda
biçimlendirilmesi
ve bina aktif sistemleri ile desteklenerek bütünleşmenin sağlanması
amaçlanmalıdır.
Akıllı bina bileşenlerinin, bina otomasyon sistemine (BAS) dayalı, otomatik
ve bireysel kontrollerini olanaklı kılan
sistem altyapısı, kurgulanan denetim
mekanizmasının farklı boyutlarda ele
alınmasını sağlamaktadır.
Güvenlik ve sağlık faktörleri
bağlamında gizliliğin ve özellikle de
kullanıcı konforu ve enerji etkinliğinin
akıllı bina tasarımında baskın karakter kazanması, bileşen niteliklerini
doğrudan etkileyerek, bileşenlerin
tasarım ölçütlerinde son derece önemli
değişikliklerin oluşmasına yol açmıştır.
Bu değişikliklerden birincisi; bileşen
bazında etkinliğin sağlanmasıdır.
İkincisi ise; bileşenlerin bütünleşik
olarak çalışması ve buna bağlı olarak
istenen biçimde denetimin sağlandığı
mekanizmaların oluşmasıdır…
Amerika, Avrupa, Uzakdoğu ve ülkemizde yapımı tamamlanan pek çok
bina örneğine bakıldığında; Avrupa
ve Uzakdoğu’daki binaların pasif
tasarım ölçütleri bağlamında inşa
edildiği söylenebilir. Amerika’daki
binaların, ekolojik teknoloji anlayışı
ile biçimlendirildiği; akıllı bina sistem
kurgularının, sürdürülebilir çevreler
bırakmak açısından önem kazandığı
görülmektedir. Yapılan araştırmalar;
teknolojik gelişimin, malzeme biliminde tepkisel mekanizmalara sahip
akıllı malzemelerin, özellikle de
camların ortaya çıkmasına neden
olduğunu göstermektedir. Yakın bir
gelecekte, akıllı cam teknolojilerinin,
gelişmiş bina kabuğu uygulamalarında
yaygınlaşacağı ön görülebilir.
Gelecekte, kablosuz bağlantılar
yoluyla yere bağımlılığı ortadan
kaldırarak esnek yerleşimi sağlamak
ve bireyin sistem üzerindeki denetimini etkin hale getirmek teknolojik açıdan yaygınlaşması beklenen
unsurlardandır. Akıllı bina sistemlerinde gelecek için amaçlanan,
gelişmiş sistem bütünleşmesi ve
bütünleşen sistemlerin merkezi bir
işletim sistemi tarafından yönetilebilmesini sağlamaktır. İdeal olan
sistemin %100’e yakın güvenilirlikle
çalışmasıdır. Hata ve başarısızlıkların
işletime olumsuz etkileri düşünülürse
bu oranın yakalanması, enerji tasarrufu ve iç ortam konforu açısından
önemlidir.”
101 / Endüstri otomasyon