BUZ MAVİSİ KORİDORDAKİ HAYAT Bir gün aklınızdan geçen tüm sorulara "dur" dersiniz ve bulunduğunuz yerde bu defa siz sorular sormaya başlarsınız. Apaydınlık bir günde sabah içinizde aydınlanır ve nerede olmak istediğinizi bilirsiniz. Önemli ve özel olan istediğiniz yerde olabilme cesaretidir. Ne kadar zor olacağı umrunuzda olursa, ne yapacağınızı bilir adımlar atarsınız. Sessiz ve yavaş başladı her şey. Gerçekten olmak istediğim yerde miydim, yoksa olmam gereken yerde mi? Ufacık hissediyordum kendimi, buz mavisi koridorlarda. Her açılan kapı sesi ürkmem için bir sebepti. Koşuşturan insanlar, ne yapacağından emin yüzler, anlamadığım mimikler... Her haliyle değişik bir yerdi burası. İçeri giren hastaların yüzünden bir çok hikaye okunuyordu. Korku, hüzün, güven, heyecan, cesaret, tek başınalık... O kadar da kolay değildi hiç tanımadığın insanların bedenine dokunacak olmalarını bilmek ve bu duruma bile bile teslim olmak. İşte böyle düşündükçe, büyük bir cesaretle gelen şeyin “güven” duygusu olduğunu en çok da burada anladım. Birazdan uyuyacak olan hastalara bakarken "bir gün ameliyathaneye gelmek zorunda kalırsam, en az üç tanıdık isterim yanımda" dedim içimden. Gerçekten korkunçtu. Oysa bizim için bambaşka bir dünyaydı burası, yaşadığımız ve birçoğumuzun yaşlanmak isteyeceği yerdi. İşbirliği içinde çalışmak ve başarmak duygusu en çok da burada vuruyordu insanın yüzüne. Ne olursa olsun sonunda gülümseyebilmemiz bu sebeptendi. Birkaç gün uzaktan ve kimsenin varlığımı bile hissetmediği mesafelerden izledim. Hastalar, doktorlar, hemşireler, anestezi ekibi... Aynı amaca ulaşabilmek için birbirlerinden o kadar farklı işler yapıyorlardı ki inanılmaz olan buydu. Çok etkilendim. Heyecanım gün geçtikçe artıyor ve daha faydalı olabilmek için can atıyordum. Yürümeye başlayan çocuk telaşıyla dokunuyordum her şeye ya bozar, kırarsam korkusuyla. Kendimi bu işi yapmaya hazır hissettiğimde ikinci haftam dolmuştu. İnsanlara alışmış, yapılan işleri anlamış ve olmak istediğim yerin burası olduğuna inanmıştım. Artık onlardan biriydim ve ameliyathane hemşireliğini benimsemiştim. Her açıdan baktığınızda mükemmel olmayan yerler ve durumlar vardır. Fakat hangi açıdan baktığınıza kendiniz karar verirseniz, işin şekli değişir. Sorularıma cevap aldıkça, yabancılığımdan sıyrılıyor ve amaçsızca etrafa bakınmaktan daha çok şey yapıyordum. Koşmayı öğrendim en çok çünkü ne kadar hızlı hareket edersem o kadar faydalı olacağımı biliyordum. Damlama yöntemiyle tarla sulamak gibiydi ameliyathane hemşireliğini öğrenmek. Yavaş yavaş fakat en doyurucu 1 şekliyle. Fazlasıyla iş doyumu ve heyecan vardı ortada. İlk defa cerrahi yıkanmayı öğrendiğimde elim kolum birbirine karışmıştı. Cerrahi yıkanmayı yaparsam her şeyi yapabileceğimi düşündüm. Zordu, kendime yeni bir alan oluşturup orada yaşamak zorundaydım. Her şey kirliydi benden başka, dokunduğum her yasak bölge hastaya zarar verecek ve beni vicdanımla baş başa bırakacaktı. Dürüstlüğün mecburi istikamet olduğu yerdi burası. Yalan yok, hata varsa var! Faydan yoksa bile asıl kural önce zarar vermeyecektin. Herkesten önce kendin izlemeliydin kendini. Ve ilk yanlışta, kendin “dur” demeliydin kendine. Ve sonra herkese... Hastaya bir adım daha yaklaştığım ilk gün, sterilizasyonda geçirdiğin günlerin ne kadar değerli olduğunu anladım. Ameliyatta cerraha vereceğim aletin adını biliyordum ve kendimi diğer arkadaşlarımdan çok daha şanslı hissediyordum. Burada çok hareketliydi günler, sıkılmıyor ve öğrenmeye çalışıyordum. Ameliyat olma düşüncesi bile ürkütüyordu gerçekten. Alışmış olmama rağmen çaresizce gelen insanlara şaşırıyordum. Ta ki ekip arkadaşlarımdan birinin acil olarak ameliyata alınacağını duyana kadar. Birlikte çalıştığım ve ilk günlerimde bana yardım eden arkadaşım ameliyat olacaktı ve neler hissettiğini anlamaya çalıştığımda, ne kadar önemli bir görevi üstlenmiş olduğumuzu yeniden anladım. İnsanın tanıdıklarının olması, arkadaşlarının yanında güvenle uyuması ve kimsenin ona zarar vermeyeceğini bilmesi mükemmel bir duyguydu. Keşke herkes aynı duyguyla ameliyathaneye gelebilseydi. Bu hiçbir zaman mümkün değildi. O sebeple vicdanımla baş başa kaldığım her an bunun farkında olmalıydım. Yaptığım ya da yapmadığım hiçbir şey o çaresiz bakışlarla gelen insanlara zarar vermemeliydi. Bunu öğrenmiş olmak bile, aslında hemşirelik adına en önemli şeyi öğrenmiş olduğumu gösteriyordu. Yorucu ve zor günlerdi fakat severek çalıştığım her an buna değerdi. Biliyorum ki; ameliyathane hemşiresiyseniz bir adım daha öndesiniz. Ameliyathane hemşireliğinin ince detaylarının farkına vardığım için kendimi şanslı hissediyorum. Stajyer Hem. Handan ŞİMŞEK Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik 3.Sınıf Öğrencisi Bu yazı 2012 ASG Geleceğe Bakış Projesi kapsamında Acıbabadem Kozyatağı Hastanesi’nde yaz stajı sürecinde proje olarak yazılmış ve birinci seçilmiştir. 2
© Copyright 2024 Paperzz