اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْ تَعٖني۝ُۜ

‫ني ۝‬
ۜ ُ ٖ‫ِايّ َا َك ن َ ْع ُب ُد َو ِاي ّ َا َك ن َ ْستَع‬
“(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.”
(Fâtiha, 1/5)
1
َ‫الص ٰلوة‬
َ ّ ‫يموا‬
َ ‫َو َمٓا ا ُ ِم ُر ٓوا ِا ّ َل لِيَ ْع ُب ُدوا ّٰاللَ ُ ْمل ِٖص‬
َ ‫ني ل َ ُه ال ّٖد‬
ُ ٖ‫ين ُحن َ َفٓا َء َويُق‬
‫ين ا ْلق َِيّ َم ِ ۜة ۝‬
َ ‫َويُ ْؤتُوا ال ّزَ ٰكوةَ َو ٰذل‬
ُ ٖ‫ِك د‬
“Halbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk
etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.”
(Beyyine, 98/5)
2
ِ ّٰ ِ ‫ينۜ ا َ ْل َح ْم ُد‬
‫ني ۝‬
َ ٖ‫ل رَ ِ ّب ا ْل َعالَم‬
َ ‫هُوَ ا ْل َح ُّي َٓل ِا ٰلهَ ِا ّ َل هُوَ فَا ْد ُعو ُه ُ ْمل ِٖص‬
َ ‫ني ل َ ُه ال ّٖد‬
“O diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O halde sadece Allah’a itaat ederek
(samimi olarak) O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur.”
(Mü’min, 40/65)
3
ِ ّٰ ِ ‫ب َ ٰل َم ْن ا َ ْسلَ َم َو ْج َه ُه‬
ۖ‫م ِس ٌن فَلَ ُه ٓ ا َ ْج ُر ُه عِ ْن َد رَبِ ّ ٖه‬
ْ ُ َ‫ل َوهُو‬
‫َو َل َخ ْو ٌف َعلَ ْي ِه ْم َو َل ه ُْم َ ْيزَنُو َ ۟ن ۝‬
“Hayır, öyle değil! Kim ‘ihsan’ derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun
mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.”
(Bakara, 2/112)
4
‫ين ۝‬
ۜ َ ‫ِصا ل َ ُه ال ّٖد‬
َ ‫ِانَّٓا ا َ ْنزَ ْلـنَٓا ِال َ ْي‬
َ َ‫ك ا ْلكِ ت‬
ً ‫اب بِا ْل َح ِ ّق ف َ ْاع ُب ِد ّٰاللَ ُ ْمل‬
“(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik.
Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et.”
(Zümer, 39/2)
5
‫ِك َس ّ َخرَهَا لَك ُْم‬
َ ‫وم َها َو َل ِد َمٓا ُ۬ؤهَا َو ٰلكِ ْن يَنَالُ ُه التّ َ ْق ٰوى ِم ْنك ْ ُۜم َك ٰذل‬
ُ ‫ل َ ْن يَن َ َال ّٰاللَ لُ ُح‬
‫ني ۝‬
َ ‫َبوا ّٰاللَ َع ٰل َما َهدٰ يك ْ ُۜم َوب َ ِ ّش ِر ا ْل ُم ْح ِس ٖن‬
ُ ّ ِ ‫ِل ُتك‬
“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı
gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu
gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.”
(Hac, 22/37)
6
ۜ‫ين‬
۠ ِ ‫قُ ْل ا َ َمرَ رَ ٖب ّي بِا ْلق ِْس‬
َ ‫يموا ُو ُجو َهك ُْم عِ ْن َد ك ُِّل َم ْس ِج ٍد َوا ْد ُعو ُه ُ ْمل ِٖص‬
َ ‫ني ل َ ُه ال ّٖد‬
ُ ٖ‫ط َواَق‬
‫ك ََما ب َ َداَك ُْم ت َ ُعو ُدو َن ۜ ۝‬
De ki: “Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (O’na) doğrultun. Dini Allah’a
has kılarak O’na ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.”
(A’râf, 7/29)
7
ِ ّٰ ‫الل ك ََم ْن بَٓا َء بِ َس َخ ٍط ِم َن‬
ِ ّٰ ‫اَف َ َم ِن اتَّبَ َع ِر ْضوَا َن‬
‫الل َو َمأْ ٰوي ُه َج َهنّ ُ َۜم َوبِئ َْس ا ْل َم ٖص ُري ۝‬
“Allah’ın rızasına uyan kimse, Allah’ın gazabına uğrayan ve varacağı yer
cehennem olan kimse gibi midir? O ne kötü varılacak yerdir!”
(Âl-i İmrân, 3/162)
8
َ
ُّ ‫ل َ ْي َس َع َل‬
‫ين َل يَ ِ ُدو َن َما يُ ْن ِفقُو َن‬
َ ٖ‫الض َع َفٓا ِء َو َل َع َل ا ْل َم ْر ٰضى َو َل َع َل الّذ‬
ِ ّٰ ِ ‫َحرَ ٌج ِاذَا ن َ َص ُحوا‬
‫يم ۝‬
ۙ ٌ ‫الل َغفُورٌ رَ ٖح‬
َ ‫ل َورَ ُسول ٖ ِۜه َما َع َل ا ْل ُم ْح ِس ٖن‬
ُ ّٰ ‫يل َو‬
ۜ ٍ ‫ني ِم ْن َس ٖب‬
“Allah’a ve Resûlüne karşı sadık ve samimi oldukları takdirde, güçsüzlere, hastalara ve
(seferde) harcayacakları bir şey bulamayanlara (sefere katılmadıkları için) bir günah yoktur.
İyilikte bulunan kimselerin (kınanması) için de bir sebep yoktur. Allah çok bağışlayandır,
çok merhamet edendir.”
(Tevbe, 9/91)
9
َ
ِ ّٰ ‫ين ٰا َمنُوا تُوبُٓوا ِالَى‬
‫وح ۜا َع ٰسى رَبُّك ُْم ا َ ْن يُ َك ّفِرَ َع ْنك ُْم َس ِيّ َٔـا ِتك ُْم َويُ ْدخِ لَك ُْم‬
ً ‫الل ت َ ْوبَة ً ن َ ُص‬
َ ٖ‫ي َٓا اَي ُّ َها الّذ‬
َ َ ّ‫َات َ ْترى ِم ْن َ ْت ِت َها ْال َ ْن َه ۙار يو َم َل ُ ْي ِزى ّٰالل الن‬
‫ي ا َ ْيدٖ ي ِه ْم‬
َ ْ َ ‫وره ُْم ي َ ْس ٰعى ب‬
َْ ُ
ٖ ٍ ّ‫َجن‬
ُ ُ‫ين ٰا َمنُوا َم َع ُۚه ن‬
َ ٖ‫َب َوالّذ‬
ّ ِ ُ
ٰ َ َ ّ‫َوبِا َ ْي َما ِن ِه ْم يَقُولُو َن رَبَّـنَٓا اَت ِْم ْم لَنَا نُورَنَا َو ْاغف ِْر لَن َ ۚا ِان‬
‫ير ۝‬
ٌ ٖ‫ك َعل ك ُِّل شَ ْي ٍء ق َد‬
“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve
peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden
ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider.
‘Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla;
çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter’ derler.”
(Tahrîm, 66/8)
10
ۙ‫ني ي َ ْستَ ْغشُ و َن ثِيَاب َ ُه ْم‬
َ ‫ا َ َٓل ِانّ َ ُه ْم ي َ ْثنُو َن ُص ُدورَه ُْم لِيَ ْستَ ْخفُوا ِم ْن ُۜه ا َ َل ٖح‬
‫الص ُدو ِر ۝‬
ِ ‫يم بِ َذ‬
ُّ ‫ات‬
ٌ ٖ‫ي َ ْعلَ ُم َما يُ ِس ّرُو َن َو َما يُ ْع ِلنُو َ ۚن ِانّ َ ُه َعل‬
“İyi bilin ki onlar, O’ndan gizlenmek için, kalplerindeki düşmanlığı gizliyorlar.
Yine iyi bilin ki, elbiselerine büründükleri zaman bile, Allah onların gizlediklerini de,
açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.”
(Hûd, 11/5)
11
ِ ّٰ ‫َو َما ُ ْتزَ ْو َن ِا ّ َل َما ُك ْن ُت ْم ت َ ْع َم ُلو َ ۙن ۝ ِا ّ َل عِ بَا َد‬
‫ني ۝‬
َ ‫الل ا ْل ُم ْخلَ ٖص‬
‫ك ل َ ُه ْم ِرز ٌْق َم ْع ُلو ٌ ۙم ۝ فَوَا‌ ِك ُۚه َوه ُْم ُم ْكرَ ُمو َ ۙن ۝‬
َ ‫اُو۬ ٰل ٓ ِئ‬
“Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız. Ancak Allah’ın halis kulları başka.
İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.”
(Saffât, 37/39-42)
12
ِ ّٰ ِ ‫ي َومَ َاتٖى‬
‫نيۙ ۝‬
َ ٖ‫ل رَ ِ ّب ا ْل َعالَم‬
ْ َ ‫قُ ْل ِا ّ َن َص َلتٖى َونُ ُسكٖ ى َو‬
َ ‫ميَا‬
Ey Muhammed! De ki: "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de,
yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
(En’âm, 6/162)
13
ِ ّٰ ‫يل‬
ً ‫الل يَ ِ دْ فِى ْال َ ْر ِض ُمرَا َغ ًما َكثٖريًا َو َس َع ۜة‬
ِ ‫َو َم ْن يُ َه‬
ِ ‫اج ْر فٖى َس ٖب‬
ِ ّٰ ‫الل َورَ ُسول ِٖه ث ُ ّ َم يُدْ ِر ْك ُه ا ْل َم ْو ُت فَقَدْ َوق َ َع ا َ ْج ُر ُه َع َل‬
ِ ّٰ ‫اجرًا ِالَى‬
ۜ‫الل‬
ِ ‫َو َم ْن َي ُْر ْج ِم ْن ب َ ْيت ِٖه ُم َه‬
‫يما ۟ ۝‬
ُ ّٰ ‫َوكَا َن‬
ً ‫الل َغفُورًا رَ ٖح‬
“Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de.
Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine
ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah, çok bağışlayıcıdır,
çok merhamet edicidir.”
(Nisâ, 4/100)
14
‫ي ِا ّ َل َع َل الَّذٖ ى فَطَرَ ٖنىۜ اَف َ َل ت َ ْع ِق ُلو َن ۝‬
َ ‫يَا ق َ ْو ِم َٓل ا َ ْس َٔـ ُلك ُْم َعلَ ْي ِه ا َ ْجرًاۜ ِا ْن ا َ ْج ِر‬
(Hûd şöyle dedi:) “Ey kavmim! Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum.
Benim ücretim, ancak beni yaratana âittir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
(Hûd, 11/51)
15
‫ُوب اُو۬لِى ْال َ ْيدٖ ى َو ْال َ ْب َصا ِر ۝‬
َ ‫يم َو ِا ْس ٰح َق َوي َ ْعق‬
َ ٖ‫َوا ْذك ُْر عِ بَا َدنَٓا ِا ْب ٰره‬
‫ِانَّٓا اَخْ لَ ْصنَاه ُْم ِبَال َِص ٍة ِذكْرَى ال ّ َدا ِ ۚر ۝‬
“(Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an.
Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip)
ihlâslı kimseler kıldık.”
(Sad, 38/45-46)
16
ً ‫َم ْن َع ِم َل َصال ًِحا ِم ْن ذ َ َك ٍر ا َ ْو اُن ْٰث َوهُوَ ُم ْؤ ِم ٌن فَلَنُ ْح ِييَنّ َ ُه َح ٰيوةً طَ ِيّبَ ۚة‬
‫َولَن َ ْج ِزيَنّ َ ُه ْم ا َ ْجرَه ُْم بِا َ ْح َس ِن َما كَانُوا ي َ ْع َم ُلو َن ۝‬
“Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve
onların mükafatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.”
(Nahl, 16/97)
17
‫ف َ َم ْن كَا َن ي َ ْر ُجوا ِل َٓقا َء رَبِ ّ ٖه ف َ ْليَ ْع َم ْل َع َم ًل َصال ًِحا َو َل يُ ْش ِر ْك بِعِبَا َد ِة رَبِّ ٖ ٓه ا َ َح ًدا ۝‬
"Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve
Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”
(Kehf, 18/110)
18
ِ ّٰ ‫َو َم ْن يُ ْسل ِْم َو ْج َه ُه ٓ ِالَى‬
ۜ‫ك بِا ْل ُع ْر َو ِة ا ْل ُو ْث ٰقى‬
َ ‫م ِس ٌن ف َ َق ِد ْاستَ ْم َس‬
ْ ُ َ‫الل َوهُو‬
ِ ّٰ ‫َو ِالَى‬
‫الل َعاقِبَ ُة ْال ُ ُمو ِر ۝‬
“Kim iyilik yaparak kendini Allah’a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur.
İşlerin sonu ancak Allah’a varır.”
(Lokmân, 31/22)
19
َ ّ َ ّ‫ق َ َال رَ ِ ّب بِ َٓما ا َ ْغوَ ْيتَ ٖن َلُز َ ِي‬
‫ني ۝‬
ۙ َ ٖ‫ن ل َ ُه ْم فِى ْال َ ْر ِض َو َل ُ ْغ ِويَنّ َ ُه ْم ا َ ْجَع‬
‫ني ۝‬
َ ‫ِا ّ َل عِ بَا َد َك ِم ْن ُه ُم ا ْل ُم ْخلَ ٖص‬
“(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri
onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç,
onların hepsini azdıracağım” dedi.”
(Hicr, 15/39, 40)
20
‫ني فِى ال ّ َد ْركِ ْال َ ْسف َِل ِم َن النّ َا ِ ۚر َول َ ْن َ ِت َد ل َ ُه ْم ن َ ٖصريًاۙ ۝‬
َ ٖ‫ِا ّ َن ا ْل ُمنَا ِفق‬
َ َ
ِ ّٰ ِ ‫الل َواَخْ لَ ُصوا دٖ ين َ ُه ْم‬
ِ ّٰ ِ‫ين تَابُوا َوا َ ْصلَ ُحوا َو ْاعتَ َص ُموا ب‬
ۜ‫ني‬
َ ‫ل فَاُو۬ ٰل ٓ ِئ‬
َ ‫ك َم َع ا ْل ُم ْؤ ِم ٖن‬
َ ٖ‫ِا ّل الّذ‬
‫يما ۝‬
َ ‫الل ا ْل ُم ْؤ ِم ٖن‬
ُ ّٰ ‫َو َس ْو َف يُؤ ِْت‬
ً ٖ‫ني ا َ ْجرًا َعظ‬
“Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar.
Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın. Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler,
Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır.
Bunlar mü’minlerle beraberdirler. Allah mü’minlere büyük bir mükafat verecektir.”
(Nisa, 4/145, 146)
21
‫يل ۝‬
ۜ ً ٖ‫ك َوتَبَتّ َ ْل ِال َ ْي ِه ت َ ْبت‬
َ ّ ِ‫َوا ْذ ُك ِر ْاس َم رَب‬
“Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel.”
(Müzzemmil, 73/8)
22
‫ل۝‬
ۚ ٰ ‫َو َما ِل َ َح ٍد عِ ْن َد ُه ِم ْن ن ِْع َم ٍة ُ ْت ٰزىۙ ۝ ِا ّ َل ا ْب ِت َٓغا َء َو ْج ِه رَبِ ّ ِه ْال َ ْع‬
“O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz.
(Yaptığı iyiliği) Ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).”
(Leyl, 92/19-20)
23
َ
ِ ‫الصال َِح‬
ۘ‫ين فِى ْال َ ْر ِض‬
َ ّ ‫ين ٰا َمنُوا َو َع ِم ُلوا‬
َ ٖ‫ات كَا ْل ُم ْف ِسد‬
َ ٖ‫ا َ ْم َ ْن َع ُل الّذ‬
‫ُجا ِر ۝‬
َ ّ ‫ني كَا ْلف‬
َ ٖ‫ا َ ْم َ ْن َع ُل ا ْل ُمتَّق‬
“Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız?
Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız?”
(Sâd, 38/28)
24
َ
‫ين ٰا َمنُوا َل تُ ْب ِط ُلوا َص َدقَا ِتك ُْم بِا ْل َم ِ ّن َو ْال َ ٰذىۙ كَالَّذٖ ى يُ ْنف ُِق َمال َ ُه ِرئَٓا َء النّ َِاس‬
َ ٖ‫ي َٓا اَي ُّ َها الّذ‬
ِ ّٰ ِ‫َو َل يُ ْؤ ِم ُن ب‬
... ۜ‫الل َوا ْليَ ْو ِم ْالٰخِ ِر‬
“Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye
malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle
boşa çıkarmayın.”
(Bakara, 2/264)
25
َ
ِ ّٰ ِ‫ين يُ ْن ِفقُو َن ا َ ْموَال َ ُه ْم ِرئَٓا َء النّ َِاس َو َل يُ ْؤ ِمنُو َن ب‬
ۜ‫الل َو َل بِا ْليَ ْو ِم ْالٰخِ ِر‬
َ ٖ‫َوالّذ‬
َ ّ ‫َو َم ْن يَك ُِن‬
‫الش ْيطَا ُن ل َ ُه ق َ ٖرينًا ف َ َٓسا َء ق َ ٖرينًا ۝‬
“Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan
kimselerdir. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır.”
(Nisâ, 4/38)
26
ۙ‫اموا ك َُسا ٰلى‬
َ ّ ‫امٓوا ِالَى‬
َ ٖ‫ِا ّ َن ا ْل ُمنَا ِفق‬
ُ َ ‫الص ٰلو ِة ق‬
ُ َ ‫ني ُيَا ِد ُعو َن ّٰاللَ َوهُوَ َخا ِد ُع ُه ْ ۚم َو ِاذَا ق‬
َ
‫يل ۝‬
ۘ ً ٖ‫يُرَٓا ُ۫ؤ َن النّ ََاس َو َل ي َ ْذك ُُرو َن ّٰاللَ ِا ّل قَل‬
“Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir.
Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve
Allah’ı pek az anarlar.”
(Nisâ, 4/142)
27
َ
َ
‫ين ه ُْم يُرَٓا ُ۫ؤ َ ۙن ۝‬
ۙ َ ‫فَوَ ْي ٌل ِل ْل ُم َص ٖ ّل‬
َ ٖ‫ني ۝ اَلّذ‬
َ ٖ‫ين ه ُْم َع ْن َص َل ِت ِه ْم َساهُو َنۙ ۝ اَلّذ‬
“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.
Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.”
(Mâûn, 107/4-6)
28
‫الل رَ ُؤ۫ ٌف بِا ْلعِبَا ِد ۝‬
ِ ‫ض‬
ۜ ِ ّٰ ‫ات‬
َ ‫َو ِم َن النّ َِاس َم ْن ي َ ْش ٖرى ن َ ْف َس ُه ا ْب ِت َٓغا َء َم ْر‬
ُ ّٰ ‫الل َو‬
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder.
Allah kullarına çok şefkatlidir.”
(Bakara, 2/207)
29
َ
ِ ّٰ ‫ات‬
ِ ‫ض‬
‫الل َوت َ ْث ٖبيتًا ِم ْن ا َ ْنف ُِس ِه ْم‬
َ ‫ين يُ ْن ِفقُو َن ا َ ْموَال َ ُه ُم ا ْب ِت َٓغا َء َم ْر‬
َ ٖ‫َو َمث َ ُل الّذ‬
‫ل‬
ۜ ٌ ّ َ ‫َي ف َ ِا ْن ل َ ْم يُ ِص ْب َها َوابِ ٌل فَط‬
ۚ ِ ْ ‫ك ََمث َ ِل َجنّ َ ٍة بِرَ ْبوَ ٍة ا َ َصاب َ َها َوابِ ٌل فَاٰت َ ْت ا ُ ُكلَ َها ِض ْعف‬
‫الل بِ َما ت َ ْع َم ُلو َن ب َ ٖص ٌري ۝‬
ُ ّٰ ‫َو‬
“Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda
harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol
yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter.
Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.”
(Bakara, 2/265)
30
َ ٖ‫الل الّ َ ٖت فَطَرَ النّ ََاس َعلَ ْي َهاۜ َل ت َ ْبد‬
ِ ّٰ ‫يل ل َِخ ْل ِق‬
ِ ّٰ ‫ت‬
ۜ‫الل‬
َ ‫فَاَق ِْم َو ْج َه‬
َ َ‫ين َحنٖيفًاۜ ف ِْطر‬
ِ ‫ك لِل ّٖد‬
‫ين ا ْلق َِيّ ُ ۗم َو ٰلكِ ّ َن اَك َْث َ النّ َِاس َل ي َ ْعلَ ُمو َ ۗن ۝‬
َ ‫ٰذل‬
ُ ‫ِك ال ّٖد‬
Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata
sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir.
Fakat insanların çoğu bilmezler.
(Rum,30/30)
31
َ ۜ ِ ّٰ ‫ول‬
ُ ‫ُم َ ّ َم ٌد رَ ُس‬
‫ين َم َع ُه ٓ ا َ ِش ّ َدٓا ُء َع َل ا ْل ُك ّفَا ِر ُرحَ َٓا ُء ب َ ْين َ ُه ْم ت َ ٰري ُه ْم ُر ّكَ ًعا ُس ّ َج ًدا‬
َ ٖ‫الل َوالّذ‬
ِ ّٰ ‫ي َ ْبتَغُو َن ف َ ْض ًل ِم َن‬
... ۜ‫الس ُجو ِد‬
ُّ ‫يماه ُْم فٖى ُو ُجوهِ ِه ْم ِم ْن اَث َ ِر‬
َ ‫الل َو ِر ْضوَان ً ۘا ٖس‬
“Muhammed, Allah’ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine
karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk
istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir.”
(Fetih, 48/29)
32
‫ك َو َل ت َ ْط َغ ْواۜ ِانّ َ ُه بِ َما ت َ ْع َم ُلو َن ب َ ٖص ٌري ۝‬
َ ‫اب َم َع‬
َ ‫ف َ ْاستَق ِْم ك ََٓما ا ُ ِم ْر‬
َ َ ‫ت َو َم ْن ت‬
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar.
Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.”
(Hûd, 11/112)
33
َ
‫َاموا ف َ َل َخ ْو ٌف َعلَ ْي ِه ْم َو َل ه ُْم َ ْيزَنُو َ ۚن ۝‬
ُ ‫الل ث ُ ّ َم ْاستَق‬
َ ٖ‫ِا ّ َن الّذ‬
ُ ّٰ ‫ين قَالُوا رَبُّنَا‬
“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur,
onlar üzülmeyecekler de.”
(Ahkâf, 46/13)
34
‫ث ال ُّدنْيَا نُ ْؤت ِٖه ِم ْن َها‬
َ ‫ث ْالٰخِ رَ ِة ن َ ِز ْد ل َ ُه فٖى َح ْرث ٖ ِۚه َو َم ْن كَا َن يُ ٖري ُد َح ْر‬
َ ‫َم ْن كَا َن يُ ٖري ُد َح ْر‬
ٰ ْ ‫َو َما ل َ ُه فِى‬
‫يب ۝‬
ٍ ‫الخِ رَ ِة ِم ْن ن َ ٖص‬
“Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse,
ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.”
(Şûrâ, 42/20)
35
ٰ ْ ‫اج ُدو َن‬
َٓ ّ ‫اَلتَّٓائِ ُبو َن ا ْل َعابِ ُدو َن ا ْل َحا ِم ُدو َن‬
ِ ‫ال ِم ُرو َن بِا ْل َم ْع ُر‬
‫وف‬
ِ ‫الس‬
َ ّ ‫الرَا ِك ُعو َن‬
ُ ِ ‫الس‬
ّ ‫ائو َن‬
‫ني ۝‬
ۜ ِ ّٰ ‫َوالنّ َاهُو َن َع ِن ا ْل ُم ْن َك ِر َوا ْل َحا ِف ُظو َن ل ُِح ُدو ِد‬
َ ‫الل َوب َ ِ ّش ِر ا ْل ُم ْؤ ِم ٖن‬
“Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler,
iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır.
Mü’minleri müjdele.”
(Tevbe, 9/112)
36
‫ني َغفُورًا ۝‬
ِ ‫رَبُّك ُْم ا َ ْعلَ ُم بِ َما فٖى نُف‬
َ ‫ُوسك ُْمۜ ِا ْن تَكُونُوا َصال ِٖح‬
َ ‫ني ف َ ِانّ َ ُه كَا َن ل ِْل َ ّوَا ٖب‬
“Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki
Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.”
(İsra, 17/25)
37
ِ ّٰ ِ ‫َو َم ْن ي َ ْقنُ ْت ِم ْنك ّ َُن‬
‫ي‬
ۙ ِ ْ َ ‫ل َورَ ُسول ِٖه َوت َ ْع َم ْل َصال ًِحا نُ ْؤ ِت َهٓا ا َ ْجرَهَا َم ّرَت‬
‫يما ۝‬
ً ‫َوا َ ْعتَدْ نَا ل َ َها ِر ْزق ًا ك َٖر‬
“İçinizden kim Allah’a ve Resülüne itaat eder ve salih bir amel işlerse,
ona mükafatını iki kat veririz. Biz ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır.”
(Ahzâb, 33/31)
38
‫َو َل ُتْ ِزنٖى ي َ ْو َم يُ ْب َعثُو َنۙ ۝ ي َ ْو َم َل ي َ ْنف َُع َم ٌال َو َل بَنُو َ ۙن ۝‬
‫يم ۝‬
ۜ ٍ ٖ‫ِا ّ َل َم ْن اَتَى ّٰاللَ بِ َق ْل ٍب َسل‬
“(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!” “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”
“Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”
(Şuarâ, 26/88-89)
39
ِ ّٰ ِ‫ني بِ ٖ ۜه َو َم ْن يُ ْش ِر ْك ب‬
ِ ّٰ ِ ‫ُحن َ َفٓا َء‬
‫الس َٓما ِء فَتَ ْخط َ ُف ُه الطّ َ ْ ُي‬
َ ٖ‫ل َغ ْيَ ُم ْش ِرك‬
َ ّ ‫الل ف َ َكاَنّ َ َما َخ ّرَ ِم َن‬
ٍ ‫يح فٖى َمك‬
‫يق ۝‬
ٍ ‫َان َس ٖح‬
ُ ‫الر‬
ّ ٖ ‫ا َ ْو ت َ ْه ٖوى بِ ِه‬
“Allah’a yönelen, O’na ortak koşmayan kimseler (olun). Kim Allah’a ortak koşarsa,
sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya
rüzgar onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir.”
(Hac, 22/31)
40