Değerli Misafirlerimiz, Ilgaz Dağları’nın kuzeyinde, Karaçomak Vadisi’nin üzerinde kurulan, binlerce yıl öncesine dayanan tarihi boyunca hep önemli uygarlıkların merkezi olan Kastamonu, sahip olduğu tarihi, kültürel değerleri ve arkeolojik zenginliği ile dikkatleri çeken bir şehirdir. Kastamonu, Müslüman Türklerin hakimiyetine girip İslamın nuruna gönlünü açtığı günden beri her asırda büyük alimler, evliyalar ve bahadırlar yetiştirmiş, bütün Anadolu’ya, hatta tüm dünyaya nur saçan bir kaynak olmuş mübarek bir beldedir. Bu belde aynı zamanda Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda verdiği şehitlerle, ismini tarihe yazdırmış bir yiğitler ve kahramanlar diyarıdır. Medeniyetin ve maneviyatın beşiği olan bu şehirde yaşayan insanlar, şehrin her tarafını kaplayan manevi bir iklimin havasında sükunet bulurlar. Şehre gelen ziyaretçiler de bu manevi iklimden nasiplerini alır, buranın sahipleri tarafından güzel davranışlarla, misafirperverlikle ve samimiyetle karşılanırlar. Kastamonu İli, sahip olduğu tarihi ve kültürel mirasın yanı sıra doğal güzellikleriyle de insanları büyüleyen bir ilimizdir. Yeryüzünün bir cennet köşesi olan bu coğrafya, çok çeşitli bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Ormanlarından denizine, yaylalarından kanyonlarına kadar doğa harikası güzellikleri mutlaka görülmelidir. Doğa ve insanın, kültür ve medeniyetin, huzur ve maneviyatın en güzel bütünleşmesini ifade eden bu beldenin güzel insanları, sizleri burada görmekten, sizlere yakın ve sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyacaklardır. Sizleri Kastamonu’da görmek dileğiyle, Hazreti Pir Şeyh Şaban-ı Veli’nin şu sözüyle, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum: “Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle.” Tahsin BABAŞ Kastamonu Belediye Başkanı 1 ŞEYH ŞA’BAN-I VELİ HZ. (HAZRETİ PİR) KÜLLİYESİ Şeyh Şa’ban-ı Veli, İlimiz Hanönü ilçesi Çakırçayı Köyü, Cimdar Mahallesi’nde M.1471 yılında doğmuştur. Doğmadan önce babasını, üç yaşında iken de annesini kaybetmiştir. Şa’ban Efendi’yi hayırsever bir hanım himayesine alarak tahsil yaptırmış ve tamamlaması için İstanbul’a göndermiştir. İstanbul’da gerekli ilimler tamamladığında; hocalarınca icazetnamesi verilerek ilim neşrine müsaade edilmiştir. Kastamonu’ya dönerken Bolu’da Şeyh Hayreddin Tokadi Hazretleri’ni ziyaret etmiş, burada on iki yıl kalarak olgunluğa erişmiştir. Katamonu’ya geldiğinde, önce Hisarardı Semtindeki Cemalettin Mescidi avlusunda daha sonra Seyid Sünneti Mescidi’nde kalmış, bu sırada halk tarafından tanınmaya ve anlaşılmaya başlamıştır. Caminin kitabesinden M.1580 yılında 3.Murad’ın Hocası Suca Efendi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Cami, aynı zamanda Halveti Dergahı olduğundan, içerde, arka tarafta halvethaneler sıralanmaktadır. M.1702 yılında, cami bitişiğindeki derviş odaları, mutfak, pencereler ve halvetler tamir görmüştür. Halveti Tarikatı’nın Şa’baniye kolunun kurucusu Şaban Efendi, dostlarınca Honsalar Camisi’ne davet edilmiştir. Bir süre sonra burası yanınca, Eyüp Halife tarafından Seyyid Sünneti Mescidi’ne yakın bir ev bağışlanmıştır. Hayatta iken, kendisi ve şeyhleri için vakıfname hazırlatmıştır. M.1748 senesinde tekrar tamiratı yapılan külliyede, 1950’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce ve 1968 yılında derneğince tamiratlar, 1998 yılında da Vakfınca onarım ve düzenlemeler yaptırılmıştır. Caminin taban ve tavanı ahşaptır. Mihrap alçı süslüdür. Minber ve vaaz kürsüsü ahşap üzeri sedef işlemelidir. 4 Mayıs 1569 tarihinde vefat edince, yerine Osman El Halveti geçmiştir. 1925’te tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar yirmi zat, Halveti Tarikatı’nın irşadını sürdürmüştür. Türbenin yapımına, M.1575 yılında başlanmıştır. Sultan 2 Ahmed’in Sadrazamı, Murat Paşa’nın Kethüdası Ömer Bey tarafından M.1612 yılında, demirli pencereler üzerine kadar duvar ördürülmüştür. bulunmaktadır. Külliyenin kuzey tarafında yer alan iki büyük konak, güzel sivil yapı örneklerindendir. Cami tarafında yer alan konak, Vakfınca restorasyonu yapılarak müze olarak hizmete açılmıştır. İki yıl aradan sonra, Küre Kadısı Ulemadan Akkaş (Ökkeş) Efendi ile Dergah-ı Âli Kabucubaşlarından Mehmed Ağa’nın, Ulemadan Derviş Ömer Fuadi’nin himmetleri ve Kastamonu halkının yardımlarıyla tamamlanmıştır. (M.1615) Türbe içinde , Şa’ban Efendi ile postnişinlerine ait olmak üzere on altı lahit vardır. Doğu yönündeki diğer konak da sergi salonu olarak kullanılmaktadır. Türbe yanında incecik akan Asa Suyu, berrak ve hafif sudur. Zemzem Suyu tadında olduğundan, halk ve ziyaretçiler tarafından şifalı olduğu inancı mevcuttur. Cami kıble duvarının önünde Seyyid Sünneti Efendi’nin (vefatı H.864-M.1469) kabri, dergah çevresinde de ulamadan,ricalden medfun olanların kabirleri 3 NASRULLAH KÜLLİYESİ (CAMİİ-ŞADIRVAN-KÖPRÜ-MEDRESE) iki kubbe örtmektedir. Kaliteli kesme taştan şadırvan cepheleri süsleme işli olup, ortalarında birer fıskiyesi bulunmaktadır. İl Merkezinde bulunan Candaroğulları ve Osmanlı Dönemine ait medreselerde onarım ve restorasyon yapılarak bu eserler turizm amaçlı değerlendirilmektedir. Şehrin merkezinde bulunan Nasrullah Külliyesi, cami, medrese ve köprüsü ile sembol yapılardandır. Cami ve köprü M.1506 yılında Nasrullah Kadı isimli bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır. Cami, döneminin yapı özelliklerini taşımaktadır. Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Milli Mücadeleyi destekleyen konuşmalarını burada yapmıştır. Köprü dört gözlü iken bir gözü 1961 yılında imar çalışmalarında yıkılmıştır. Şadırvanlar Nasrullah Kadı tarafından yaptırılmış, üzerindeki yapı ise M.1752 yılında Bedii adında bir hayırsever tarafından tamamlanmıştır. Nasrullah Meydanı’nda, Nasrullah Camii’nin kıble tarafında bulunan Münire Medresesi 1746 yılında Reis-ül Küttab Hacı Mustafa Efendi tarafından yaptırılmıştır. Her biri 10-12 öğrenciyi barındıracak 23 odası mevcuttur. Uzun yıllar Vakıflar öğrenci yurdu olarak kullanılan yapı 1999 yılında restorasyonu yapılarak turizm amaçlı el sanatları çarşısına dönüştürülmüştür. Kesme ve moloz taştan inşa edilen iki bölüm halindeki yapının üzerini İSMAİL BEY KÜLLİYESİ kendisi için yapılmış ise de, kendisi Filibe’de vefat etmiş ve orada defnedilmiştir. Türbede aileden yakınları medfundur. Külliyenin KuzeyDoğu tarafında yer alan İsmail Bey Medresesi’nde avlunun etrafında 10 oda sıralanmaktadır. İsmail Bey Mahallesinde şehire hakim kayalık tepede kurulan İsmail Bey Külliyesi 15. yüzyıl kompleksidir. M.1451 yılında Candaroğlu Hükümdarı İsmail Bey tarafından; cami, türbe, medrese, han, imaret ile külliye olarak inşa edilmiştir. 2004 yılında onarım ve restorasyonu tamamlanarak el sanatları çarşısı olarak faaliyette bulunmaktadır. Caminin kitabesinden M.1451, medresenin kitabesinden M.1475 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Türbe, İsmail Bey’in 4 5 SAAT KULESİ İlimizde 1883-1891 tarihleri arasında Valilik yapan Abdurrahman Paşa, şehire büyük bir saatin alınması için Vilayet Meclisi ve Belediye Meclisi’nden ortak bir karar aldırır. Bedeli Belediyeden karşılanmak üzere İstanbul’a saat siparişinde bulunulur ve Saat Kulesi’nin temeli 26 Ağustos 1885 tarihinde atılır. Osmanlı son devri mimarisi özelliğini gösteren Saat Kulesi, dıştan 5.60x5.60 metre ölçülerinde, külah şeklindeki çatı ucuna kadar da 13.10 metre yüksekliktedir. Saat mekanizmasının üzerinde “BRUNBERGER FR.S/ STARASBURG-1885” yazısı ve tarihi bulunmaktadır. YAKUP AĞA KÜLLİYESİ Şehir merkezinde, batı yakasında, şehre hakim tepe üzerinde kurulmuştur. Cami, medreseler, sıbyan mektebi ve aşevi ile önemli külliyelerden birisidir. Cami, M.1547 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Kilercibaşısı Yakup Ağa tarafında inşa ettirilmiştir. Ahşap işli kapı kanatları ve kesmetaş tekniğinin olgunluğu ile dikkat çekicidir. Medrese yapısı külliyenin bir bölümünü teşkil etmektedir. Medresenin ön kısmında sütunlu ve kemerli avlusu vardır. Saat Kulesi onarımı ve çevre tanzimi 2002 yılında Belediye Başkanlığı’nca yapılmıştır. Ziyaretçilerin dinlenmesi ve şehrin bilhassa batı-kale cihetini seyri için en uygun alanlardandır. 6 Aşevi, kuzeyinde bulunmaktadır. Aşevi bitişiğinde, önü revaklı, üzeri kubbeli odalar sıralanmaktadır. Küçük ebatlı sıbyan mektebi, döneminin özelliklerini yansıtmaktadır. 7 KASTAMONU KALESİ Şehrin sembol anıtlarından biridir. Batı yakasında, tabii kayalık arazi üzerinde kurulmuştur. İç kale Bizans yapısı iken, günümüzde görülen kule ve burçlar Candaroğulları ve Osmanlı döneminde yapılmıştır. 12. yüzyılda Bizans döneminde Komnenoslar Sülalesi tarafından ilk inşası yapılmıştır. Güneyden kuzeye 155 mt. uzunluğunda, doğudan batıya 30-50 mt. genişliğindedir. 112 mt. yükseklikteki tabii tepe üzerindeki kalenin, döneminin kentini çeviren dış unsurları Karaçomak Deresi kenarına kadar inmekte idi. Kuzey ve güney yönlerindeki vadiler boyunca da dolanırdı. Yapısı taş ve harçtır. Aralarında ahşap hatıllar da kullanılmış olup, 15 büyük kule ve burç ile güvenlik sistemi desteklenmiştir. 8 Üst-orta kesimindeki dehliz şeklindeki merdivenli yol, Kale Kapısı Semti’nde dış sura yeraltından ulaşmaktadır. Döneminde dıştan erzak ve malzeme alımını sağlamıştır. 9 Üst kesim altında kent halkının barınması için odalar ve dehlizler bulunduğu rivayet edilmektedir. BENLİ SULTAN TÜRBESİ Selim Han döneminde, muhtemelen onun emriyle inşa edilmiştir. Şeyh Muhittin -Ebu Şâme Benli Sultan denilmesi; yanağının birinde büyükçe bir “ben” bulunmasından ileri gelmektedir. Türbede yedi sanduka bulunmaktadır. En büyük sanduka Benli Sultan’a aittir. Diğerleri yakınlarına ait olup, isimleri bilinmemektedir. Şehre 30 km. uzaklıkta, Ilgaz Dağları eteğindeki, Ahlat Köyü’nde bulunmaktadır. Nakşibendi Şeyhi olan zatın doğum yeri, tarihi bilinmemektedir. Ölümü ise, dostu olan Şeyh Şa’ban-ı Veli Hz.’nin M.1569 yılındaki ölümünden 3-5 yıl öncesi (M.1563) olması muhtemeldir. Külliyenin misafirhane bölümü, M1512-1520 yıllarında Yavuz Sultan HATUN SULTAN TÜRBESİ Türbede Hatun Sultan’ın çocukları medfundur. Kırkçeşme Mahallesi’nde Selçuk Sokağı’nda bulunmaktadır. M.1436 yılında, Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Mehmet Çelebi’nin kızı Candaroğlu İbrahim Bey’in Zevcesi, Fatih Sultan Mehmet’in Halası Hatun Sultan tarafından yaptırılmıştır. Kare şeklinde, kesme ve moloz taştan yapılan türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin içinde 8 adet lahit vardır. 10 MÜFESSİR ALAEDDİN TÜRBESİ Türbenin içinde bulunan ve Müze’ye nakledilen bir kitabede: M.1289 yılında Yaman Bin Mehmet tarafından yaptırıldığı ifade edilmektedir. Bu kişinin Candaroğlu Beyliği’ni kuran “Şemseddin Yaman Candar” olması ihtimali kuvvetlidir. Şehrin kuzeybatısındaki Tevser Tepesi’nin üzerinde bulunmaktadır. Türbeye girişteki ilk kabir, Müfessir Alaeddin’e aittir. Belh veya Buhara’dan gelmiştir. Kur’anı Kerimi tefsir eden alimdir ve eseri vardır. Hz. Mevlana’nın oğlu Arif Çelebi ile Kastamonu’da görüşmüşlerdir. 1.,5. ve 6. kabirlerin kimlere ait olduğu bilinmemektedir. 3. kabrin başında M.1374 tarihi yazılıdır. 4. kabir, M.1870 yılında ölen Sırtlı Hoca Ali Senai Efendi’dir. Arif Çelebi 1272-1319 yıllarında yaşadığına göre Müfessir Alaaddin Hz.’de aynı tarihlerde hayattadır. Türbede hangi mezarda medfun olduğu bilinemeyen diğer bir zat; Kurban Risalesi Müellifi Mumcuzade olarak bilinen Kastamonulu alimdir. Türbenin ilk yapılış tarihi de bilinmemektedir. 7. kabir ise M.1813 yılında ölen İzbelizade Mehmet Bey’e aittir. Bir başka kayıttan, bu zatın Türkistan’ın Belh şehrinden geldiği ve tefsir okuttuğu öğrenilmektedir. 11 ELİGÜZEL (İBNİ NECCAR) CAMİİ Yavuz Selim (İbni Neccar) Mahallesinde, Eligüzel Sokağı köşesinde yer almaktadır. Tamamı kesme taştan, itinalı bir işçilikle yapılmıştır. Cami avlusuna girilen tek kapı kemeri ve duvarının bazı bölümlerinde kabartma (taş işçiliği ile) rozetler yapılmıştır. Kıble duvarının dış yüzünde kabartma bitki motifleri dikkat çekmektedir. Ayrıca, giriş kapı tarafı hariç diğer üç cephesindeki taş işçiliği ile yapılmıştır. Büyük-küçük “Kuş Evleri” cepheleri güzelleştirmektedir. Namaz kılma yeri kare planda olup, üzerini tek kubbe örtmektedir. Kubbe çevresi ve pencere kenarları kalem işi bitki motifi ile bezenmiştir. Kubbe tavanı ortasında”İhlas Suresi” yazılıdır. Kapı duvarındaki kitabesinde; Dülgeroğlu adıyla meşhur Murat oğlu Hacı Nusret tarafından 1353 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Camiyi önemli kılan diğer bir unsur ahşap işli kapısıdır. Kapının özelliği Kasaba Köyü Mahmut Bey Cami kapısını da yapan Ankaralı Nakkaş Mahmut Oğlu Abdullah tarafından yapılmış olmasıdır. Süsleme yönünden benzer özellikler göstermektedir. GÖLKÖY - ŞEYH AHMED CAMİSİ VE TÜRBESİ yıllarda betonarme olarak yenilenmiştir. Merkeze bağlı Gölköy’de bulunmaktadır. Cami, moloz taşı ve kerpiç malzemeden yapılmıştır. Türbenin içinde yer alan yedi adet sandukadan büyük olanı buradaki zaviyenin kurucusu Şeyh Ahmed Efendi’ye aittir. Ahşap çatılı ve üzeri kiremit örtülüdür. M.1206 tarihli vakfiyesinden, bu tarihten önce, bitişiğindeki türbede medfun olan Şeyh Ahmed tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Zaviyenin ve türbenin Selçuklular Döneminde ve Çobanoğulları hakimiyetinden önce kurulmuş olduğu; türbede beldenin fatihi olan bir Selçuklu komutanı ile onun danışmanı mahiyetindeki (Mevlana Şemsettin) Şeyh Ahmed Efendi’nin medfun olduğu anlaşılmaktadır. Belgelere göre Kastamonu’nun en eski camisidir. Cami içinde ve dışında süsleme bulunmamakta, sade bir yapı tarzındadır. Camiye bitişik durumdaki türbe yapısı önceki 12 13 İSA DEDE TÜRBESİ İsa Dede Ankara’da medfun Hacı Bayram-ı Veli Hz.’nin halifesi ve damadıdır. Atabey Camisi doğu giriş kapısının karşısında yer alan türbe, büyük kemerli bir tonozdan ibarettir. İçerde üç adet sandukalı mezar vardır. Mezarlardan birinin, kuzey tarafındaki makberede medfun Maden Dede’nin halifesi Veli Dede’ye ait olduğu söylenmektedir. Diğer üçüncü mezar bilinmemektedir. Ön cephesi ve yan cephesinde üç penceresi vardır. 1400 yıllarında, Candaroğulları Dönemi’nde inşa edilmiştir. Türbede medfun zat Bayrami Şeyhi İsa Dede adıyla anılmaktadır. YILANLI DERGAHI VE ABDÜL FETTAH-I VELİ TÜRBESİ Türbede, Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin Evladı’ndan Abdülfettah-ı Veli ve sülalesi yatmaktadır. Türbe; Selçuklu Darü’ş-Şifası içindedir. Hastanenin H.671/1272 M. yılında yapıldığı üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Abdülfettah-ı Veli Hazretleri’nin tahmini vefatı da M.1272 yıllarına tesadüf etmektedir. Kastamonu’ya irşad için gelmiştir. Şifa evinden yalnız bu giriş kapısı kalmıştır. Türbenin duvarları harçla moloz taşından yapılmıştır. Çatışı ahşap, üzeri kiremitlidir. 14 15 ATABEYGAZİ CAMİSİ VE TÜRBESİ Kastamonu’da hüküm süren dört Ata Bey’den hangisinin yaptırdığı kesin bilinmemekle beraber, Muzaffer Yavlak Arslan zamanında yaptırılmış olması kuvvetli ihtimaldir. AŞIKLI SULTAN TÜRBESİ Öldüğü yere defnedildiği ve oraya türbenin Çobanlar veya Candaroğulları’nın ilk devirlerinde inşa edildiği zannedilmektedir. Kale Kapısı mevkiinde Kümbet Sokağı’nda bulunmaktadır. Alt katta beş sanduka vardır. Ortadaki zat Aşıklı Sultan; halk tabiriyle Yanık Evliya’dır. Cami kitabesinden M.1273 yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Fetih camisi olup, yerinde bulunan bir başka dini yapı camiye dönüştürülmüştür. Kesme ve moloz taştan yapılmış olup, ahşap direkli, ahşap tavanlıdır. Giriş kapısından mihraba doğru sıralanan ahşap direklerden dolayı Kırk Direkli Cami de denilmektedir. Türbe; cami kıble duvarının doğusuna bitişiktir. Moloz taştan harçla sekiz köşeli yapılmıştır. Dış cephesi yuvarlak olup, tuğlalardan süslemeli vaziyette kaplamalıdır. Sırlı olduğu anlaşılan tuğlaların sırları bozulmuştur. İçerde üç adet sanduka vardır. Büyük olanı Atabey’in yanındaki kızı, onun yanındaki de Şehit Kırkkızlar’dan biri olduğu söylenir. Cami ile türbe geçişi arasında bulunan beş sandukanın kimlere ait olduğu belli değildir. Solundaki kabir; şehitlerden bir kişi, ikincisi Mağripli Mehmet Ağa’dır. Sağında 4. ve 5. lahitlerin kimlere ait olduğu bilinmemektedir. M.1116 tarihinde, Selçuklular Kaleyi Bizanslılar’dan almak için savaşırken Türk kuvvetleri komutanı Aşıklı Sultan okla vurulup, şehit olur. 16 17 HEPKEBİRLER SAHABE TÜRBESİ Cami M.1675 tarihinden önce yapılmıştır. Yaptıran belli değildir. Moloz taşından harçla inşa edilmiştir. Çatışı ahşap üzerine kiremitlidir. Caminin kuzey ve batısına bitişik türbelerden dolayı Hepkebirler diye anılır. Diğerleri bilinmemektedir. Batıda bulunan dört kabirden birisi, İstanbul’daki Ebu Eyyüp El-Ensari Hazretleriyle İstanbul’un Fethi için yola çıkan, her nasılsa Kastamonu’da kalan, Ashab’tan Kaysü’lHemedani Asgar Hazretleri’ne aittir. Caminin girişinin sol tarafında bulunan dokuz kabirden ortadaki sanduka Samur Dede diye biliniyor. KARANLIK EVLİYA TÜRBESİ Kastamonu Yavuz Selim Mahallesi’nin Türbe Sokağı’ndadır. Vakıflar idaresince şahsa satılan bahçenin içindedir. Bina, kesme taştan 8 köşeli ve iki katlı olarak yapılmış, üzeri taş sivri külah ile örtülmüştür. Sanduka alt katta basit kemerli bir kapıdan girilmektedir. Yanında sonradan yapılmış bir de mescit bulunmaktadır. Türbe, tamamen Selçuklu mimari tarzı bir eserdir. İnşaat tekniği, iki katlı oluşu bu fikri teyit etmektedir. Kitabesi yoktur. Yazılı eserlerde de hakkında başka bilgiye rastlanmamıştır. Kastamonu’nun en eski türbelerinden biridir. Türbenin mimari yapısından Çobanlar Devri Hükümdarlarından birine ait olduğu tahmin edilmektedir. 18 19 ŞEYH AHMET SİYAHİ HZ. TÜRBESİ Kırkçeşme Mahallesi, Tekke Sokağı’nda bulunmaktadır. Etrafı duvarlarla çevrili açık haldedir. Bitişiğinde, devrinde önemli ve sayılı olan kütüphanelerinden biri bulunmaktadır. ifa etti. Kastamonu’ya döndükten sonra Nasrullah Camisi ile Ticaret Odası arasında kalan Merdoğlu Medresesi’ne müderris oldu. Kırkçeşme Semti’nde Nakşibendi Tarikatı’nın şeyhliğini devam ettirdi. M.1874 yılında vefat etmiştir. Türbede; yanında oğlu Seyyid Hicabi Efendi, Ulemadan Necmettin Efendi ve Ahmet Rıza Efendi medfundurlar. Şeyh Ahmet Efendi M.1777 yılında Kastamonu’da doğmuştur. Kendisine Siyahi denilmesi; başına siyah sarık bağlamasındandır. Tahsil hayatına babasından başlayarak, birçok ulemadan ilim öğrendi. Halid-i Bağdadi’nin Şam’da yanında iken Hac görevini KASABA KÖYÜ MAHMUT BEY CAMİSİ Şehir merkezine 18 km mesafede, Kasaba Köyü’nde bulunmaktadır. Kitabesinde: M.1366 yılında Candaroğlu Hükümdarı Emir Mahmut Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Cami içinde, ahşap tavan ile iki katlı mahfellerde ki ahşap işçiliğinin yanı sıra, kök boyadan yapılan nebati süslemenin orjinali yaşamaktadır. Mihrabı alçı süslüdür. Moloz taş duvarların çevrelediği caminin, girişindeki ahşap işli nadir örnek kapı, Liva Paşa Konağı Etnografya Müzesi’nde sergilenmekte olup, Kastamonulu ahşap ustası tarafından yapılan imitasyonu yerinde bulunmaktadır. 20 21 TERZİ KÖYÜ ADİL BEY TÜRBESİ İkinci katın döşemesi sekiz köşeli taşlardan yapılmıştır. Üzeri kubbeli olup olup, üç delikten gelen ışıkla aydınlanmaktadır. Bu katın ortasında enli tuğlalardan yapılmış bir lahit vardır. İlin 15 km. güney doğusundaki aynı adla anılan köydedir. Türbeyi Candaroğlu Hükümdarı Adil Bey’in yaptırdığı ve onun adına yapıldığı sanılmaktadır. Türbede kitabe yoktur. İki katlı olarak moloz taştan harçla yapılmıştır. Alt kat dört köşe, üstü ise sekiz köşedir. Üst kata iki yanlardan taş merdivenlerden çıkılmakta ve kanatlı bir kapıdan girilmektedir. Türbe Selçuklu geleneğinde yapılmıştır. Kastamonu’daki Candaroğulları türbeleri lahitlerine benzer lahitlerin bulunması, Candaroğulları Hükümdarlığı’na ait olduğunu göstermektedir. Üzeri tonozlu alt katta beş tanesi büyük, birisi küçük olmak üzere altı adet ahşap sanduka vardır. Sol köşedekinin şehit olduğu anlaşılmaktadır. ŞEYHOĞLU KÖYÜ ŞEYH MEHMET EFENDİ (SACAYAKLI) TÜRBESİ Kuzyaka-Hacıveli Köyü’nün Şeyh Mahallesinde bulunan, diğer adıyla Sacayaklı Sultan (Mehmet Efendi Hz.) Şeyh Şa’ban-ı Veli’nin en faziletli halifelerinden biridir. Türbe Kastamonu’ya 18 km. uzaklıktadır. Doğudaki kapı girişinde bulunan üç kabir, mensuplarından olan kimselere aittir. M.1662 yılında yapılmıştır. Çatısı ahşap, üzeri kiremit örtülüdür. Altı köşeli tabanı su basmanına kadar önceki yıllarda beton harçla yükseltilmiştir. Tavana kadar olan duvarlar harç ve dolgu ile yapılmıştır. İki penceresi vardır. Ayrıca Şeyh Mehmet Efendi’nin bulunduğu köy arazisinin Şeyh Şa’ban-ı Veli’nin vakıf arazisi olduğu kayıtlarda geçmektedir. Caminin son cemaat mahallinde bulunan ocaklardan, burada bir aşevinin varlığı anlaşılmaktadır. Ortada Şeyh Mehmet Efendi, sağda hanımı, solda oğlu Recep Efendi yatmaktadır. 22 23 AŞİYAN KONAĞI ARKEOLOJİ MÜZESİ 1914-1917 yılları arasında İttihat ve Terakki Cemiyeti binası olarak inşa edilmiştir. Planı Mimar Kemalettin Bey tarafından çizilmiştir. Belirli dönemlerde İstiklal Mahkemesi, Türk Ocağı ve parti binası olarak kullanılmıştır. 1925 yılında Atatürk Şapka ve Kıyafet İnkılabı ile ilgili nutkunu burada söylemiştir. LİVA PAŞA KONAĞI Hepkebirler Mahallesi, Sakarya Caddesi üzerinde yer alan yöresel mimari karakterdeki konak, 1879-1881 yıllarında Mirliva Sadık Paşa tarafından özel malikane olarak yaptırılmıştır. 1978 yılında Kültür Bakanlığınca Ataoğuz ailesinden kamulaştırılmıştır. Onarım ve restorasyonu yapılarak 1997 yılında hizmete açılmıştır. Haremlikli ve selamlıklı, üç katlı konakta Kastamonu el sanatı ürünleri ile yöresel konak içi açık teşhiri yapılmaktadır. 24 Beyçelebi Mahallesi Atatürk Caddesi’nde yer alır. 1830 yılında yapılmıştır. Bir dönem Limoncular Ailesine atfen Limoncular Konağı olarak bilinmiştir. Yakın zamana kadar da Yeşil Konak adıyla restoran olarak hizmet vermiştir. Halen Aşiyan Konağı adı altında restoran olarak hizmet vermektedir. İSMAİLBEY KONAĞI Beyçelebi Mahallesi Atatürk Caddesi Vali Konağı yanında yer alır. Konağın bugünkü sahibinden alınan bilgiye göre Hacı İsmail Efendi tarafından 1865 yılında yaptırılmıştır. Önceki sahipleri tarafından mesken olarak kullanılan konak halen yöresel yemeklerin sunulduğu restoran olarak işletilmektedir. 25 TAHİREFENDİ KONAĞI TOPRAKÇILAR KONAĞI Hepkebirler Mahallesi Şamlıoğlu Sokak’ta yer alan konak, iki asırlık geçmişi ile ilin en eski yapılarından birisidir. Kastamonu sivil mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan, yapılış tarihi bilinmeyen konak, ilk maliklerinin lakabıyla anılmaktadır. Kastamonu Girişimci Kadınlar Derneği tarafından Yöresel Lezzetler Sofrası adı altında turizm işletmeciliği yapılmaktadır. Mimarisi, ahşap, alçı ve vitray süslemeleri ile dikkat çekicidir. İsfendiyarbey Mahallesi’nde yer alır. Otel ve restoran olarak işletilmektedir. SİNANBEY KONAĞI Hepkebirler Mahallesi Sinanbey Camii yakınında yer alır. Otel ve restoran olarak malikleri tarafından işletilmektedir. UĞURLU KONAĞI 1850-1860 yılları arasında ilk sahibi Terzi Mehmet Emin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Turizmci Gülsen Kırbaş ve eşi Doç. Dr. Dursun Kırbaş tarafından 26 satın alınarak restore ettirilmiştir. Hisarardı Mahallesi Şeyh Şa’ban-ı Veli Caddesinde yer alan konak, restoran ve butik otel olarak hizmet vermektedir. 27 EFLANİLİ KONAĞI BALLIK KONAĞI Akmescit Mahallesinde yer alan Ballık ailesine ait konak yaklaşık 120 yıllık geçmişe sahiptir. Restorasyonu 2007 yılında tamamlanmış olup butik otel olarak işletilmektedir. Hepkebirler Mahallesi Eflanili Sokağı’nda yer alır. 1910 yılında Eflanili ailesi tarafından inşa edilmiş olup halen yöresel yemeklerin sunulduğu restoran olarak kullanılmaktadır. PENBE HAN (BALKAPANI HANI) MİMAR VEDAT TEK KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ Kastamonu Valiliği tarafından 2008 yılında açılan komplekste Cumhuriyet Evş, Şapka Müzesi, Atatürk Sergi Salonu, Bebekevi ve Resim Galerisi bulunmaktadır. 28 Kurşunlu Han’ın batı bitişiğinde yer alır. Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt tarafından M.1481-1512 yılları arasında yaptırılmıştır. Bir dönem bal ticaret merkezi olduğundan Balkapanı, bir dönem de pamuk ticaret merkezi olduğundan Penbe Han olarak adlandırılmıştır. Penbe, Farsça’da pamuk demektir. 29 CEM SULTAN BEDESTENİ Terziler Çarşısı olarak bilinen mevkiidir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın M.1469 yılında Kastamonu Sancak Beyliği görevine gönderdiği oğlu Şehzade Cem Sultan tarafından yaptırılmıştır. 1800’lü yılların başlarında geçirdiği yangın nedeni ile halk arasında Karanlık Bedesten olarak adlandırılmıştır. KURŞUNLU HAN (İSMAİLBEY HANI) Candaroğulları Beyliği’nin son hükümdarı İsmail Bey tarafından M.14411460 yılları arasında yaptırılmıştır. Beyliğin gücünü, görkemini ve sanat anlayışını yansıtır. Hanın tonozlarının üzeri kurşunla kaplı olduğu için halk arasında Kurşunlu Han olarak bilinir. Vakıflar mülkiyetinde olup özel şirket tarafından otel ve restoran olarak işletilmektedir. OSMANLI SARAYI Osmanlı Devletinin ilk belediye teşkilatlarından birisi 1868 yılında kurulan Kastamonu Belediyesi’dir. Bugün restore edilen özel şirket tarafından Osmanlı Sarayı adıyla ve otel restoran olarak işletilen bina, 1921 yılında inşaatına başlanan, esnaf ve tüccarların desteğiyle 1924 yılında tamamlanan eski belediye hizmet binasıdır. Binanın mülkiyeti halen Kastamonu Belediyesi’ne aittir. AŞİREFENDİ HANI Aşir Efendi daha sonra Osmanlı Devleti’nde Rumeli Kadıaskerliği ve Şeyhülislamlık görevleri yapmıştır. Eskiden urgan ticareti yapılan han, halk arasında Urgan Hanı olarak da bilinmektedir. Kurşunlu Han’ın yanında yer alır. 1748 yılında Reisül Küttap (dışişleri bakanı) Hacı Mustafa Efendi tarafından yapımı başlatılmıştır. Vefatından sonra oğlu Aşir Efendi inşaatı devam ettirmiş ve han tamamlanmıştır. 30 31 İZBELİ ÇİFTLİĞİ Kastamonu-Ankara yolu, havaalanı mevkiinde bulunur. Etrafı ormanlık alanlarla çevrilidir. Arazi, Osmanlı Padişahı IV.Mehmet (Avcı Mehmet) tarafından 1651 yılında İzbeli Sülalesi’ne bağışlanmış olup Osmanlı Ordusu’nda sayısız zaferlere imza atan sipahiler bu çiftlikte yetiştirilmiştir. Çiftlikte organik ürünler ve yöresel yiyecekler sunulmaktadır. 32
© Copyright 2024 Paperzz