BASIN AÇIKLAMASI AMBARGOLUDUR Basın açıklamasının içeriği ve bağlantı rapor 10 Eylül 2014 Türkiye saati ile 20.00’ye kadar ambargoludur. UNCTAD/PRESS/PR/2014/32∗ Original: English Düzeltme ve gayri resmi olmayan çeviri (Turkish) VERGİLENDİRME GÜÇLÜĞÜ: UNCTAD RAPORU KÜRESELLEŞMIŞ DÜNYADA YETERLİ MALİ GELİR SAĞLAMAK SADECE ULUSAL YETKİLİLERE BIRAKILAMAZ DİYOR Vergi rekabeti, vergiden kaçınma uygulamaları ve ulusal kaynak rantının haksız dağılımının neden olduğu mali kanamayı durdurmak için çok taraflı ve ulusal politikalara ihtiyaç var Ankara, 10 Eylül 2014 – Zengin veya fakir ülke olmaları farketmeden hükümetlerin, vatandaşlarının daha refah ve güvenceli hayat taleplerini karşılamak üzere yatırım ve diğer kamu harcamalarını finanse edebilmeleri gerekir. Uzun dönemde yardımdan daha güvenilir, borçtan daha sürdürülebilir ve politika alanını kısıtlayan koşullara daha az maruz kaldığı için yurt içi mali gelirlerin seferber edilmesi çok büyük önem taşır. Kalkınma süreci içinde, ülkeler alt yapı, temel hizmetler ve toplumsal transferler için yapılan kamu harcamalarını genişletmelidirler. Aynı zamanda, daha yüksek ortamala gelir seviyeleri ile, daha geniş vergi tabanı ve Devlet tarafından daha güvenilir kazanç toplama kaynakları ortaya çıkar. İşte bu nedenle yerel siyasi baskı ve uygulamara rağmen, mali alan ve ekonomik kalkınma geleneksel olarak omuz omuza evrimleşir. Ancak bugün açıklanan 2014 Ticaret ve Kalkınma Raporu’na göre, küresel ekonominin mevcut yapısı, ülkelerin hükümet gelirlerini artırmalarını ve kendi vergi yapılarını seçmelerini zorlaştırıyor. Gümrük vergilerinin düşürülmesi sınır vergilerinden gelen kazançları büyük oranda azaltırken, sermayenin hareketliliğinin artması ve vergi cennetlerinin yoğun olarak kullanılması gelir ve refahın vergilendirilmesi koşullarını büyük ölçüde değiştirdi. Ülkeler arasındaki vergi rekabetinin yabancı yatırımcıları çekmek ve tutmak çabasında “dibe doğru yarış”ı tetikleme potansiyeli bulunuyor. Hem kalkınmış hem de kalkınmakta olan ülkelerde ticari ve gelir vergisi oranları düşerken, katma değer vergisi ve diğer dolaylı vergiler artmış durumda. Vergi yapısı daha kırılgan hale geliyor. Her türlü kanuni ve adli boşluklardan yararlanma mekanizmalarını kullanan kaçak mali akışın büyük bir çoğunluğu “gizli yetki bölgelerinde” bulunan offshore finans merkezlerinden geçiyor. Hane varlıklarının yaklaşık yüzde 8 ila 15’i kayıtsız bir biçimde vergi cennetlerinde tutuluyor. Bu durumun sonucunda kamu gelirindeki kayıp yıllık resmi kalkınma yardımının üçte ikisine eşit olan 66 ila 84 milyar ABD Doları kalkınmakta olan ülkelerden olmak üzere yılda 190 ila 290 milyar ABD Dolarını buluyor. Şirketler için vergiden kaçmanın ve kalkınmakta olan ülkelerden sermaye kaçısının başlıca aracını “transfer * Contacts: UNCTAD Communications and Information Unit, +41 22 917 58 28, +41 79 502 43 11, [email protected], http://unctad.org/press fiyatlandırması”nın (uluslararası firmaların vergi ödemelerini en aza indirmek için kar edememiş profiller oluşturmak amacıyla kendi şirketlerinin farklı bölümlerine verdikleri mal ve hizmetleri fiyatlandırmaları) suistimal edilerek kullanılması oluşturuyor. Bu yol ile kalkınmakta olan ülkeler onlara yapılan birleşik yardım bütçelerinden daha fazla olmak üzere yılda 160 milyar Dolar kaybediyor olabilirler. Uluslararası vergi mimarisi bu gerçeğe uygun bir biçimde adapte olmayı başaramamış durumda. 2014 Ticaret ve Kalkınma Raporu, offshore finans merkezleri ve onlara ev sahipliği yapan gizli yetki alanlarının tam olarak küresel finans sistemine entegre olduğunu ve doğrudan yabancı yatırımlar da dahil olmak üzere ticaret ve sermaye hareketlerinin büyük paydalarının bu finans merkezleri kanalından geçtiğini söylüyor. Bu yerlerin kullanılması artık pek çok büyük şirket ve banka için normal bir iş uygulaması haline gelmiş durumda. Ayrıca mali gizlilik sağlayıcılarının en önemlilerini dünyanın en büyük ve en zengin ülkeleri veya bu ülkelerdeki belirli bölgeler oluşturuyor. Bu nedenle bu sistemi değiştirmek için sadece konuyla ilgili teknik bilgiye değil aynı zamanda da sağlam siyasi iradeye ihtiyaç duyuluyor. Kalkınmakta olan ülkelerin çoğunda mali alan halen maden sektörünün operasyonlarından büyük oranda etkileniyor. UNCTAD raporunda maden sanayine sağlanan vergi teşviklerinin kamu gelirleri gözönüne alındığında maliyetinin çok fazla olduğu belirtiliyor. UNCTAD’ın doğal kaynak zenginliği olan kalkınmakta olan ükelerden örnek olarak yaptığı hesaplamalara göre 2004 ve 2012 yılları arasında Hükümetler özel firmaların çoğunlukta olduğu maden sanayinden elde edilen rantların sadece yüzde 17 ila 34’ünü toplayabilmiş durumda. Rapor, hem kalkınmakta hem de kalkınmış ülkelerde çok sayıda Hükümetin vergi toplamayı iyileştirmeye çalıştığını kaydediyor. Maden çıkama endüstrisindeki politikalar söz konusu olduğunda bu mevcut sözleşmelerin tekrar pazarlığa açılması ya da iptal edilmesi, vergi ya da lisans ücretlerinin artırılması, yeni vergilerin getirilmesi ve maden çıkartma projelerinde Devletin mülkiyet derecesinin değiştirilmesi anlamına geliyor. Yasa dışı mali akışlar hususunda ise bazı Hükümetler vergiden kaçınma girişimlerinin mahkemelerce yasadışı ilan edilmelerini sağlayacak yasal düzenlemelere gidiyorlar. Ayrıca, özellikle ticari mallar olmak üzere bazı mallar için referans fiyatları kullanarak uluslararası ticarette transfer fiyatlandırmasının suistimali ile daha etkin bir biçimde mücade edebiliyorlar. Ancak, “komşu dilenci politikalarını” önlemek ve şirketlerin aktivitelerini gerçekleştirdikleri ve kazançlarını sağladıkları ülkelerde vergi ödemelerini garanti altına alacak açık ve ortak kurallar oluşturmak için çok taraflı önlemlerin alınması büyük önem taşıyor. Maden çıkarma endüstrisi söz konusu olduğunda, Maden Çıkarma Endüstrileri Şeffaflık Girişimi gibi uluslararası girişimler zorunlu hale getirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Bu tür girişimler sadece Hükümetlere değil üretici firmalar ve ticari şirketlere de odaklanmalıdır. İzleme, denetleme ve hesap verebilirlik üzerinde artarak odaklanmaya olduğu kadar maden çıkartma endüstrilerinin işlediği mali şartlar ve tüzüklerin uygulanmasının güçlendirilmesine de önem vermeye ihtiyaç vardır. Rapor vergi konularında şeffaflık ve bilgi alış verişine yönelik çabalar olduğunu not ediyor. Ancak bu girişimlerin, çoğunlukla, bazıları kendileri vergi cenneti barındıran ve çok güçlü şirketlerin merkezi olan kalkınmış ülkelerin önderliğinde gerçekleştiğini ve kalkınmakta olan ve geçiş dönemindeki ekonomilerin büyük çoğunluğunun ihtiyaç ve görüşlerini hesaba katmama riskini taşıdığını belirtiyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Vergi Konuları Uluslararası İşbirliği Uzmanlar Komitesi gibi kuruluşlara daha önplanda rol vermek ve vergiden kaçınma ve vergi kaçırmayla mücadele için uluslararası bir sözleşmenin benimsenmesini sağlamak önem taşıyor. Kalkınmakta olan ülkeler ve geçiş dönemindeki ekonomiler için önemi göz önüne alındığında mali alan ve yönetişim konularının 2015 Sonrası Kalkınma Gündeminde öne çıkan bir yere sahip olması gerekiyor. *** ** ***
© Copyright 2024 Paperzz