P7. Drakula Hormon: Melatonin - Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi

Drakula Hormon: MELATONİN
Zeynep Özdemir, Oğuzhan Ak, Hüseyin Cem Yüceer, Doğa Akgör,
Dide Aysun, Çağan Asparuk
Danışman: Öğr. Gör. Dr. A.Şebnem İlhan
ÖZET
Canlı organizmalarda biyolojik, fizyolojik, hormonal, davranışsal ve
psikolojik yönü olan pek çok olay, belirli bir ritme sahiptir. İnsanda uykuuyanıklık, vücut sıcaklığı, hormon düzeyleri ve bir takım bilişsel işlevler de
günlük (sirkadiyen) ritim ile değişim göstermektedir. Sirkadiyen ritimde
ilerleme, gecikme veya bozulmalar çeşitli hastalıklar ve duygudurum
bozuklukları ile yakın ilişkilidir. Pinealosit hücreleri, ışığa duyarlı olmaları
dolayısıyla melatonin salgısını karanlıkta yapar. Yaşla birlikte salınımının
azaldığı bildirilen ve kuvvetli antioksidan etkisinden antidepresan etkisine
kadar birçok tıp disiplinini ilgilendiren melatonin hormonu, duygudurum
üzerindeki etkileriyle de çalışma grubumuzun ilgisini çekmiştir. Gerek
sosyal gerekse eğitim hayatımızda yaşadığımız bir takım problemler, ders
çalışmakla geçen uykusuz geceler, değişen mevsim koşulları gibi birçok
faktörden etkilenen duygudurumumuzda meydana gelen değişimler tıp
fakültesi öğrencileri olarak bizleri konu hakkında araştırma yapmaya
yönlendirmiştir. Çalışmamızda tarihçesinden başlayarak melatonin
hormonunun sentez basamakları, metabolizması, organizmadaki genel
etkileri ve özellikle ışık-duygudurum-melatonin arasındaki ilişki konusunda
literatür araştırması yapılmış; elde edilen bilgilerin derlenerek sunulması
amaçlanmıştır.
Anahtar kelimeler:
bozuklukları
Melatonin,
sirkadiyen
ritim,
ışık,
duygudurum
GİRİŞ
İnsanlarda biyolojik ritimlerin varlığının gösterilmesi 1900’lü yılların ilk
yarısına dayanmaktadır. Jürgen Aschoff “zeitgeber” terimini literatüre
kazandırmış ardından Franz Halberg ilk kez “sirkadiyen” terimini
tanımlamıştır. Gunther Hildebrandt, kronobiyoloji ile hastalıklar arasındaki
ilişkiye dair çalışmalar yapmıştır. Melankolideki uyku bozuklukları ve
belirtilerin uyku-uyanıklık döngüsü ile ilişkisine dikkat çeken Geiger ve
1700’lü yıllarda kış aylarında ortaya çıkan depresyon belirtilerini
tanımlayarak mevsimsel özellikli duygudurum değişikliklerinde biyolojik
ritmin bozulmuş olmasına dikkat çeken Medicus’ un çalışmaları ise
psikiyatrik hastalıklarda biyolojik ritm bozukluklarına işaret eden ilk
çalışmalardır (51).
Sirkadyen ritim denildiğinde akla ilk gelen hormonlardan biri olan
melatonin, ilk kez 1958 yılında pineal bez kaynaklı bir molekülün
kurbağanın koyu renkli derisinin rengini açması ve amfibiya derisinin
pigment hücrelerindeki melatonin granüllerinin aglütine etmesiyle
tanımlanmıştır. Pineal bezden salgılanan ve karanlıkta salgısının arttığı
bilinen melatonin hormonu, güçlü antioksidan olduğu vurgulanmakla
birlikte organizmadaki birçok işlevde rol alır. Melatonin salınımındaki
sirkadyen ritm yaşla birlikte düzensiz hale gelir. Sadece fizyolojik
koşullarda değil duygudurum bozuklukları gibi bir takım klinik
bozukluklarda da melatoninin sirkadiyen ritminin bozulmuş olması göze
çarpmaktadır.
MELATONİN SENTEZİ
Pineal Bez
Fransız düşünür René Descartes’in pineal bezi “ruhun tahtı” olarak
tanımlamasından yaklaşık üç yüzyıl sonra 1954’de Kitay ve Altschule’nin
“The Pineal Gland” isimli kitabı ve 1958’de Aaron Lerner tarafından pineal
bezden salgılanan melatoninin yapısının ortaya konulması modern anlamda
pineal bez araştırmalarının öncüsü olmuştur.
Pineal bez, adını çam kozalağına benzeyen şeklinden alır. Beyin orta
hattında, üçüncü ventrikülün arkasında yer almakta; 100-150 mg
ağırlıkta, 5-10 x 3-5 mm konik yapılı olup, insan vücudundaki en küçük
endokrin bez olarak tanımlanmaktadır. Kan-beyin bariyeri içermeyen
pineal bez, 4 ml/dk/g kan akımıyla böbreklerden sonra damarsal yapıdan
da en zengin dokudur (43). Yapısında yer alan pinealositler sadece
melatonin değil, norepinefrin, histamin, serotonin, , dopamin gibi biyolojik
aminleri; LHRH, TRH, somatostatin, arginin, vazopressin gibi peptidleri de
sentezleyebilmektedir (7). 3. aya kadar nöroglial hücreler baskın iken
daha sonra pinealositler artmaya başlayarak ve bezin %95’inde baskın hale
gelir.
Bezin uyarımında, sempatik sistem baskındır. Superiyor sempatik
gangliyondan kaynaklanan sinir lifleri internal karotid sinir ile beze ulaşır.
Radyolojik çalışmalarda,
pineal bez hacminin yaşamın ikinci yaşında
doğuma göre iki kat arttığı (58) 7 yaşına kadar büyümeye devam ettiği,
kalsifikasyonun çocukluk döneminde başladığı ve yirmili yaşlardan sonra
değişmediği bildirilmiştir (1).
Melatonin Sentez ve Metabolizması
Melatonin, pineal bezin özellikle karanlık fotoperiyotta sentezlenen en
önemli hormonudur. Pineal bezin endokrin aktivitesi fotoperiyodik çevrenin
kontrolü altındadır. Çevre koşullarındaki değişimler canlılarda bir takım
metabolik ve psişik cevaplar oluşmasına sebep olur. Mevsimlere bağlı ışık
yoğunluğu ve ışık dalga boyundaki farklılıklar birçok memeli türünün
endojen endokrin ritimlerini etkileyen önemli bir potansiyel faktördür.
Fotik impulslar taşıyan sempatik eferent lifler beze ulaşınca özellikle
karanlıkta norepinefrinin pinealosit membranında adrenerjik reseptöre
bağlanmasıyla bir seri reaksiyon başlar. Membranda adenil siklaz aktivitesi
ve dolayısıyla cAMP yapımı uyarılır. Bunun sonucunda melatonin ve diğer
indolaminleri sentezleyen enzimlerin aktivasyonu gerçekleşir (42,11).
Melatonin pinealositlerde triptofandan sentezlenir (Şekil.1).
Dolaşımdan hücre içine alınan
Triptofan
triptofan 5-hidroksilaz
5-hidroksitriptofan
aromatik L-aminoasit dopa dekarboksilaz
5-hidroksitriptamine (5-HT, serotonin)
arilalkilamin N-asetiltransferaz (AANAT)
N-asetilserotonin (NAS)
hidroksiindol-O-metiltransferaz (HIOMT)
MELATONİN
(5-metoksi-N-asetiltriptamin)
Şekil.1. Melatonin sentez basamakları
5-hidroksitriptofan, serotonin ve melatonin sentezi için ara metabolit
görevi yapar ve kan-beyin bariyerini kolayca geçebilir (18).
5-hidroksitriptofan, 5- hidroksitriptamine (serotonin) dönüştüğünde ise
kan-beyin bariyerini geçebilme özelliğini kaybeder (28).
Karanlığın başlaması ile fotoreseptörler, hipotalamustaki suprakiyazmatik
çekirdeği uyarır. Suprakiyazmatik çekirdek memelilerde “biyolojik
sirkadiyen saat” olarak adlandırılmaktadır. Uyarılar buradan torasik spinal
kordun intermediyolateral kolonuna ve buradan da superiyor servikal
gangliyona ulaşarak daha sonra postgangliyonik sinirlerle pineal beze
iletilir (Şekil.2). Bez içindeki postgangliyonik sinir uçlarından salınan
norepinefrin ile pinealosit membranındaki α1 ve β1 adrenerjik reseptörler
uyarılarak hücre içi cAMP yapımı artar. Bu da melatonin yapım hızını
düzenleyen ve aktiviteleri gece daha yüksek olan (5) AANAT aktivitesini
artırır. Sonuçta serotoninden melatonin sentezi ve salgılanması artar.
Şekil.2. Melatonin sentez yolağı (28)
Gün ışığının bulunduğu saatlerde, retina fotoreseptör hücrelerinin
hiperpolarize, retinahipotalamik-pineal sistemin sessiz olması sebebiyle
sessizdir çok az melatonin salgılanır. Melatoninin karanlıkta salınan bir
hormon olmasının “drakula hormon” olarak anılmasına yol açtığı; sadece
gün ışığı değil belirli şiddetteki yapay ışığın da melatonin salınımını
baskıladığı bilinmektedir (3). İnsanlarda melatonin düzeyi, karanlık
çökmesinden hemen sonra artmaya başlar (20:00-23:00), gecenin
ortasında (01:00 ile 05:00 arasında) doruk düzeyine ulaşır, gecenin ikinci
yarısında ise giderek azalır (1). Genç erişkinlerde ortalama gündüz ve
gece doruk değerleri 10 ve 60 pg/ml’dir. Melatoninin sirkadiyen salınım
profili her bireyde sabittir. Ancak bireyler arasında melatonin düzeyleri çok
farklılık gösterir. Gece doruk melatonin düzeyinin maksimal 30-200 pg/ml
arasında değiştiği; cinsiyetin ise melatonin salınımı üzerine etkisinin
olmadığı gösterilmiştir (16).
Pineal bez melatonin yapımından sorumlu tek organ değildir. Diffuz
nöroendokrin sistem içinde kabul edilen APUD (amine precursor uptake
and decarboxilation) hücrelerinde melatonin sentez edildiği gösterilmiştir.
Bu hücreler retina, lakrimal bezler, beynin diğer bölgeleri ile bronş,
karaciğer, böbrek, adrenal bezler, gastrointestinal sistem, timus, plasenta,
over, testis ve endometriumda yer alır. Ayrıca mast hücresi, lökosit ve
naturel killer hücrelerinde de melatonin sentezlendiği gösterilmiştir (1).
Yüksek lipofilik ve hidrofilik özelliğe sahip melatonin, vücutta
depolanmadan kan ve vücut sıvılarına hızla karışır. Melatonin büyük ölçüde
karaciğerde hidroksilasyonla (6-hidroksimelatonin) hızla metabolize olur
ve sülfürik ya da glukuronik asit ile konjuge olduktan sonra idrarla atılır.
Melatonin idrardaki başlıca metaboliti 6-sülfatoksimelatoninin düzeyi
serum melatonin düzeyi ile yakın ilişkilidir. Gece idrarındaki
6-sülfatoksimelatonin gece melatonin sentez miktarını yansıtır. Melatonin,
böbreklerde de metabolize olur.
Melatonin Sentez ve Salınımına Etki Eden Faktörler
Melatoninin sentez ve salınmasını etkileyen birçok faktör olsa da en önemli
etken ışıktır. Bir başka ifadeyle aydınlık-karanlık;
gündüz-gece ritmi
sentez ve salınımın düzenlenmesini kontrol eder. Bu düzenleme
mekanizması, “fotonöroendokrin kontrol” olarak tanımlanmıştır. Pineal
melatonin sentezindeki sirkadiyen ritmin sekronizasyonunun yanı sıra ışık,
melatonin sentezini akut olarak da baskılayabilir. Özellikle, gece süresince
gözlerin yapay ışığa maruz kalması melatoninin nokturnal sentez ve
salınımında hızlı bir düşüşe sebep olabilmektedir (6).
Işığın melatonin sentezi üzerine etkisi, dalga boyu ve şiddeti ile yakın
ilişkilidir. Papamichael ve ark.nın eşzamanlı mavi ve kırmızı monokromatik
ışık uyguladıkları bir çalışmada, bu dalgaboylarındaki ışığa maruz
kalmanın, akut melatonin baskılanması ve duygudurum değişikliklerine
sebep olduğu bildirilmiştir. Çalışmada, 18-35 yaş arası sağlıklı erkeklere
30 dakika süreyle kırmızı (627 nm) ve mavi (479 nm) monokromatik ışık,
önce ayrı ayrı daha sonra yine 30 dakika boyunca bir arada uygulanmış ve
plazma melatonin, duygudurum ve uyanıklık seviyeleri parlaklıktan
bağımsız olarak ölçülmüştür. Mavi ışık ile melatonin baskılanması arasında
anlamlı bir ilişki olduğu, mavi ışıkla (479 nm) birlikte kırmızı ışık (627 nm)
uygulanmasının ise melatonin sentezinin baskılanmasında destekleyici
veya inhibe edici bir etkisinin olmadığı bulunmuştur (31).
Genel olarak, ışık şiddeti melatoninin baskılanma düzeyinin ölçülmesinde
önemli bir parametredir ve ışık uyaranının parlaklığı arttıkça, baskılama
gücü de artış göstermektedir (6). Deney hayvanlarında yapılan bir
çalışmada, gece süresinde uygulanan loş beyaz ışığın (0.037 PW/cm2)
pineal melatonin seviyesinde bir azalmaya yol açmadığı; daha yüksek
şiddetteki (0.074 mikroW/cm2) ışığın 20 dakika uygulanmasının melatonin
seviyesinde %40-50’lik bir azalmaya neden olduğu; ışık şiddeti iyice
arttığında ise (0.111-1.86 mikroW/cm2) %80-95’lik bir azalmaya neden
olduğu gösterilmiştir (69,70).
Serum melatonin düzeyi, yaşa göre değişmektedir. Yenidoğanda kan
melatonin düzeyi düşüktür. Üçüncü aydan sonra melatonin düzeyi ritmik
özelliğini kazanır. Melatonin anne sütüne geçebildiğinden anne sütü ile
beslenen bebeklerin diğer yollarla beslenen çocuklara göre sirkadiyen
organizasyonları daha çabuk gelişir. En yüksek melatonin düzeyi yaşamın
üç ile beşinci yılları arasında saptanır. Yaşlılıkta gece melatonin salınım
amplitüdü azalır ancak bunun aksini iddia eden çalışmalar da mevcuttur
(16).
Nokturnal melatonin seviyesinde çocuklarda ve ergenlerde
(1-20 yaş) görülen azalmanın vücut ağırlığıyla ve vücut yüzey alanı ile
korelasyon içinde olduğu fakat daha ileri yaşlarda bu korelasyonun devam
etmediği bildirilmiştir. Çocuk ve ergenlerin serum melatonin düzeyleri ile
vücut ağırlıkları arasındaki bu negatif korelasyon, belirtilen yaş aralığında
serum melatonin seviyesinde gözlenen azalmanın vücut ebatlarının
artmasından kaynaklandığını düşündürmektedir.
MELATONİN RESEPTÖRLERİ
Melatonin, hedef dokularda bulunan özgül reseptörleri aracılığıyla etki
gösterir. Vücutta retina, beyin, hipofiz başta olmak üzere dalak, eritrosit,
lökosit, tiroid bezi, timus, plasenta, endometrium ve gastrointestinal
sistem gibi periferal dokuların çoğunda da reseptörlerin bulunduğu
bildirilmiştir(21,44,54).
Melatoninin ML1 ve ML2 olmak üzere iki tip reseptörü tanımlanmıştır.
ML1 reseptörleri renal fonksiyon, uyku, sirkadiyen ritim, üreme ve serebral
arter kontraktilitesinden sorumludur. Bu reseptörler memeli retinasında
Ca+2-bağımlı dopamin salıverilmesi ve retinal fotopigment disklerinin
fagositozu gibi ışığa bağımlı olaylarda rol oynar. MT1 reseptörleri hipofizin
pars tuberalis kısmında, MT2 reseptörüyse retinada bulunur. Ayrıca her iki
reseptöre de hipotalamusun suprakiyazmatik nukleusunda rastlanmıştır.
Ayrıca amfibi ve kuşlarda MT3 reseptörünün varlığı da gösterilmiştir (12).
Sirkadiyen ve reprodüktif etkilerin MT1 reseptör aracılığı ile gerçekleştiği;
MT2 reseptörün ise beyinde ve retinada dopaminerjik fonksiyonlar ile
ilişkili olduğu düşünülmektedir (57)
.
MT1 reseptorler, beyin, KVS (periferal kan damarları, aorta ve kalp),
immün sistem, testisler, ovaryum, deri, karaciğer, böbrek, adrenal
korteks, plasenta, meme, retina, pankreas ve dalakta eksprese edilir (10,
15,30,55,56). Beyinde reseptörün baskın olarak bulunduğu yerler,
hipotalamus, serebellum, hipokampus, substansia nigra ve ventral
tegmental alandır (30).
MT2 reseptorler, Reppert ve ark tarafından (45) beyin, retina ve insan
pitüiter bezinden klonlanmıştır. 363 aa içermekte ve MT1 reseptöre %60
homoloji göstermektedir
(46). MT2 reseptör, immün sistem, beyin
(hipotalamus, suprakiyazmatik çekirdek), retina, , testisler, böbrek,
sindirim kanalı, meme bezleri, adipöz doku ve deride bulunur (10,45,55).
MELATONİNİN GENEL ETKİLERİ
Sindirim Sistemi ve Melatonin
Çoğunlukla pineal bezden salındığı bilinen melatoninin, kan düzeyleri ile
karşılaştırıldığında gastrointestinal sistemde 10-100 kat fazla olduğu ileri
sürülmüştür. Sindirim kanalında bölümlere göre farklı konsnatrasyonda
melatonin bulunmaktadır ve buradaki melatonin tamamen serotonin
konsantrasyonu ile ilişkilidir (8,20).
Şener ve ark.nın deneysel ülser konulu çalışmalarında melatonin
uygulamasının asidite, ülser indeksi ve mukoza oksidan parametreler ile
histolojik değerlendirmelerde düzelme yaptığı ve olumlu etkili olduğu
gösterilmiştir (60,61).
Kardiyovasküler Sistem ve Melatonin
Melatoninin kalp-damar sistemi üzerine etkileri reseptör aracılı olan ve
olmayan şeklinde iki farklı mekanizma ile gerçekleşmektedir. Melatonin,
serebral arterlerde vazokonstrüksiyona; periferal damar yataklarında ise
vazodilatasyona neden olmaktadır. Çalışmalarda miyokard infarktüs ve ani
ölüm riski olan koroner kalp hastalarında melatonin düzeyleri düşük
bulunmuştur (10,52). Benzer şekilde LDL-kolesterol düzeyleri yüksek
olanlarda ve ayrıca hipertansif hastalarda da melatonin düzeyleri düşük
bulunmuş ve melatoninin kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir (32).
Melatoninin vazodilatör etkisinin termoregülasyon yolu ile uykunun
indüklenmesindeki rolü önemlidir. Şener ve ark.nın çalışmasında yüksek
kolesterol
ile
beslenen
hiperlipidemili
hayvanlara
melatonin
uygulanmasının, antioksidan enzim aktivitelerini artırarak aortada
koruyucu olduğu bildirilmiştir (59).
İmmün Sistem ve Melatonin
Melatonin güçlü serbest radikal süpürücü etkisinin yanında nitrik oksit
sentaz enzim aktivitesini bloke ederek de antioksidan etki göstermektedir
(37,39,40). Yanık hasarı, sepsis, iskemi reperfüzyon hasarı gibi
inflamasyon modellerinde nötrofil aktivasyonunun dokularda neden olduğu
oksidan hasarı da engellediği bildirilmiştir. Melatoninin immün yanıt
üzerindeki inhibitör etkisi molekülün antioksidan özelliği ile ilişkili olması
dolayısıyla organ transplantasyonunda yararlı olabileceği fikri ortaya
atılmıştır. Toksisitesinin olmaması da bu ajanın transplantasyonda güvenle
kullanılabileceğini desteklemektedir (38).
Melatoninin bağışıklık sistemine olan etkilerinden bir diğeri de
antienflamatuvar etkisidir. Bazı çalışmalar melatoninin HIV, bakteriyal
enfeksiyonlar ve kanser gibi virüs içerebilen ve bulaşıcı olabilen
hastalıklara etki edebileceğini öne sürmektedir (23).
Melatoninin Antioksidan Etkileri
Melatonin hidroksil ve peroksil radikallerinin güçlü süpürücüsüdür. Peroksil
radikalini süpürücü etkisinin E vitamininden daha düşük olması dolayısıyla
lipoperoksil radikaline karşı daha az nötralize edici etkisinin bulunduğu
bildirilmiştir (14,41).
Melatoninin serbest radikaller üzerine dolaylı etkileri olduğu da
gösterilmiştir. Melatonin, hidroperoksitleri metabolize eden GSH-Px
enzimini aktive ederek, O2. - radikalini H2O2’ye kataliz eden SOD
aktivitesini artırarak, oksidatif stres esnasında katalaz aktivitesindeki
azalmayı önleyerek ve NO oluşumundan sorumlu nitrik oksit sentaz (NOS)
enzimini inhibe ederek de antioksidan etki göstermektedir (37,39,40).
Yaşlanma ve Melatonin
Yaşlanma sürecinde organlarda ortaya çıkan anatomik ve işlevsel
dejenerasyonun sebepleri arasında antioksidan kapasitenin azalması ve
serbest radikallerin oluşturduğu hasardan da bahsedilmekte ve nedeninin
yaşla birlikte azalan melatoninin hormonu olduğu bildirilmektedir (27).
Sharma ve ark. yaşlanma ile beraber melatonin seviyesinde meydana
gelen gece doruğunun da daha erkene çekildiğini göstermişlerdir (53).
Bilindiği gibi melatonin, antioksidan enzimleri uyarıcı, lipit peroksidasyonu
azaltıcı ve beyin dokusunu oksidatif hasardan koruyucu etkiye sahiptir ve
çalışmalarda beyinde ortaya çıkan nörodejeneratif hasarların nedenleri
arasında sıklıkla azalan melatonin nedeniyle artmış olan serbest radikaller
gösterilmiştir (19). Önemli bir hidroksil radikal toplayıcısı olan melatoninin
yaşlanmayla birlikte kaybı, beyin dokusunun oksidatif saldırıya açık hale
gelmesine neden olmaktadır ki melatonin tedavisinin bu durumu
engelleyebileceği bildirilmiştir (27,19). Yaşlanma ile pinealosit membranı
üzerinde bulunan β-adrenerjik reseptör sayısındaki azalma, muhtemelen
pineal bezdeki melatonin sentezinin azalmasına neden olmaktadır. Bilindiği
gibi β-adrenerjik reseptörler geceleri, pineal bez içine sempatik
nöronlardan norepinefrin salgılanmasına aracılık ederek melatonin
sentezinin artmasına neden olan bir dizi olayı başlatmaktadır (27,29,63).
Uyku ve Melatonin
Uyku, insanlar için vazgeçilmezdir. Uykunun düzenlenmesinde anahtar
mekanizma, aydınlık- karanlık döngüsü olup ışığa maruziyet, retinadan
beyindeki hipotalamik alana kadar uzanan bir sinir yolunun uyarılmasına
yol açar. Hipotalamik alanda bulunan suprakiyazmatik çekirdek, beynin
diğer alanlarına giden hormonları, vücut ısısını, uyku veya uyanıklılık
hissini kontrol eden sinyalleri başlatarak (22) tüm vücudu etkileyen
aktivitelerin düzenlenmesinden sorumlu “biyolojik saat” gibi çalışır.
Karanlık saatler gelinceye kadar uyku ile ilişkili melatonin benzeri
hormonların salınımı pineal bezin inaktif olması dolayısıyla baskılanır.
Güneş ışınları kaybolunca suprakiyazmatik çekirdek tarafından oluşturulan
melatonin salımını engelleyen baskılayıcı sinyaller ortadan kalktığından
pineal bez uyarılır ve melatonin üretimi başlar. Melatonin düzeyleri arttıkça
daha az uyarı algılanmaya başlanır ve uyku hissi artar (3). Melatoninin,
total uyku süresinden çok uykunun başlangıcı, latent evresi ve kalitesiyle
ilişkili olduğu bulunmuştur. Melatoninin uyku üzerindeki bu etkilerinin
hipotermik
etkisine
ve
termoregülasyonuna
bağlı
olabileceği
düşünülmüştür (49,65).
Duygudurum ve Melatonin
Uyku, Depresyon ve Melatonin İlişkisi
Suprakiyazmatik çekirdek, uyku ile ilgili değişkenlerin düzenlenmesinde
temel mekanizma olmakla birlikte bu bölgenin uyarılmasıyla pineal bezden
salınan melatoninin de uyku ile ilişkisi çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.
Bilindiği gibi uyku bozuklukları depresyon hastalarında yaygın görülen bir
sorundur. Diurnal değişimle ilgili olarak sabahları erken uyanma, REM
latansının kısalarak yoğunluğunun gecenin ilk 1/3’lük döneme kayması,
vücut sıcaklığı ve kortizol salgısında faz kayması olması depresyon ile
sirkadiyen ritim bozukluğu arasında bir ilişki olduğunu kanıtlar (50,64).
1984’te, Rosenthal ve ark. sonbahar-kış aylarında başlayan ve ilkbaharyaz aylarında iyileşen depresyon ataklarıyla karakterize mevsimsel özellikli
depresyonu tanımlamışlardır (48). Depresif semptomlar, yorgunluk, aşırı
uyku hali (hipersomnolans), hiperfaji, karbonhidrat açlığı, kilo alımı ve
libido kaybı gibi semptomlarla özellikle kısa kış günlerinde ortaya çıkan
hastalık, mevsimsel affektif bozukluk (MAB) olarak tanımlanır. Hastalık
kısa günler boyunca devam eder ve günler uzadıkça semptomların şiddeti
azalır. Prevalans genellikle kuzey enlemlerinde yaşayanlarda daha
yüksektir ve etnik farklılıklar gösterir (25,26).
24 saatli ritmin yanı sıra yıllık (sirkanual) ritim varlığı bildirilmiş olmakla
birlikte gün uzunluğu (fotoperiyot) ve mevsimsel değişikliklere uyum
sağlanamadığı
takdirde
duygudurum
ataklarının
tetiklenebileceği
gösterilmiştir
(68).
Mevsimsel
özellikli
depresyonda,
sirkadiyen
düzensizliğe ve sonuçta duygudurum atağının tetiklenmesine yol açan
fotoperiyodik hipotez ve sirkadiyen faz kayması hipotezi olmak üzere iki
etiyolojik mekanizma tanımlanmıştır.
Fotoperiyodik görüşe göre yaz ve kış aylarındaki gün ışığı periyodu ile
gece melatonin salınım süresindeki farklılıklar yatkın kişilerde depresyon
atağı gelişmesine sebep olmaktadır (17). Mevsimsel özellikli depresyon
tanılı hastalarda ya melatonin salınımında mevsimsel olarak belirgin
farklılıklar ya da kış aylarında gündüz daha fazla melatonin salınımının
olduğu tespit edilmişken kontrol grubunun melatonin düzeylerinde
hastalardaki gibi belirgin bir mevsimsel dalgalanma gözlenmemiştir (67).
Faz kayması varsayımında, kış aylarında güneş ışığına daha az süre ile
maruz kalmanın sirkadyen ritimde gecikmeye ve suprakiyazmatik nükleus
tarafından düzenlenen moleküler ritim ile uyku uyanıklık döngüsü
arasındaki senkronizasyonun sağlanamamasına yol açtığı görüşüne
dayanmaktadır. Sabah uygulanan ışık tedavisinin faz ilerlemesine yol
açarak etkinlik göstermesi, bununla birlikte akşam uygulanan ışık
tedavisinin
yeterince
etkin
olmaması
faz
kayması
hipotezini
desteklemektedir (24).
Önceleri
mevsimsel
özellikli
depresyonun
anormal
melatonin
metabolizmasıyla ilgili olduğuna kesin gibi bakılırken zamanla bu
rahatsızlığın seratonin fonksiyonlarıyla bağlantılı olabileceği fikri gündeme
gelmiştir (9). Potkin ve ark.nın melatonin seviyesindeki degisikliklerle
mevsimsel özellikli depresyon arasinda bir ilişki olabileceğini bildiren
çalışmalarında
saglikli
bireylere
yuksek
dozlarda
melatonin
uygulanmasinin sersemligi, konsantrasyon kaybini, uzun suren reaksiyon
zamanini dusurdugu ve melatonin uygulanmasinin depresif semptomlarin
kotulesmesini durdurdugu ortaya konulmustur (35).
Duygudurum Bozukluklarında Işık Terapisi
Farmakolojik tedavi yanısıra ışık tedavisi de mevsimsel özellikli
duygudurum bozukluklarında kullanılmaktadır. Prasko J, antidepresan
kadar etkin olduğunu ve tedavide ilk seçenek olarak kullanılabildiğini
göstermiştir (36). Işık tedavisi, standart 10.000 lux gücünde, vertikal
yerleşimli ve kullanıcıya 1 m. uzaklıkta olacak şekilde yerleştirilmiş bir ışık
kutusu aracılığıyla gerçekleştirilir. Sabah kalktıktan 30-90 dk sonrasında
başlanan uygulama, yaklaşık 30 dakika surer. Mevsimsel özellikli
depresyon tedavisi yanısıra diğer depresif bozukluklar, gecikmiş ve
ilerlemiş uyku fazları gibi sirakdiyen ritmin bozukluğu ile seyreden
durumlarda kullanılabileceği gösterilmiştir (62).
Sonbahar ve kış mevsimlerinde gecenin uzaması dolayısıyla ışığa daha az
maruz kalma melatonin salınımının süresini artırır. Melatonin salınımının
uzaması daha fazla uyku ve gıda alımına sebep olmakta ve ışık tedavisiyle
melatonin salınım süresi kısaltılarak etki tersine çevrilmektedir (67). Işık
terapisinin bir diğer mekanizması faz gecikmesi üzerinden etki ederek
gerçekleşir. Endojen sirkadyen ritimde meydana gelen faz gecikmesi,
sabah uygulanan ışık tedavisiyle ileri alınır ve böylece antidepresan etki
gösterdiğini ortaya koyar. Sabah uygulandığında daha yüksek
antidepresan etkinliği olan ışık tedavisi faz ilerlemesine; akşam
uygulanması ise faz gecikmesine sebep olur (51).
SONUÇ
1950’lerden beri artan bir ilgiyle üzerinde çalışılan melatonin hormonunun
organizmada çok çeşitli fizyolojik etkileri olduğu bildirilmiştir. Özellikle
sirkadiyen ritimde bir bozulma ile seyreden duygudurum bozuklukları
plazma melatonin düzeyleri ile yakın ilişkilidir. Sirkadyen ritmin
farmakolojik ajanlar yanı sıra ışık terapileri ile yeniden düzenlenmesi
duygudurum bozukluklarındaki tablonun düzelmesine yardım edebilir.
KAYNAKLAR
1. Altun A, Vardar A, Altun BU. Melatonin ve Kardiyovasküler Sistem. Ana
Kar Der 2001; 1:283-288
2. Alturfan E, Yarat A, Tatlidede E et al. Melatonin improves cardiovascular
function and ameliorates renal, cardiac and cerebral damage in rats with
renovascular hypertension. J Pineal Res 2009; 47: 97-106
3. Arendt J. Melatonin, circadian rhythms and sleep. New Engl J Med 2000;
343:1114-1116
4. Boivin DB. Influence of sleep-wake and circadian rhythms and the
biology of mood disorders. Pharmacol Ther 2007; 114:222-32
5. Boutin JA, Delagrange P, Rettori MC. Melatonin: molecular
pharmacology and therapeutic applications. Medicographia 2000; 22: 7280
6. Brainard GC, Gaddyf L, Ruberg FM, et al. Ocular mechanisms that
regulate the human pineal gland. In: Advances in Pineal Research. M.
Mdler. P. Pevet, eds, Vol. 8. John Libby, London; 1994:415-432
7. Brzezinski A. Melatonin in humans. N Eng J Med 1997; 336:186-95
8. Bubenik GA. Localization, physiological significance andpossible clinical
implication of gastrointestinal melatonin.Biol Signals Recept 2001;
10:350-366
9. Checkley SA, Murphy DGM, Abbas M, et al. Melatonin rhythms in
seasonal affective disorder. Br J Psychiatry 1993; 163:332–37
10. Dubocovich ML, Markowska M. Functional MT1 and MT2 melatonin
receptors in mammals. Endocrine 2005; 27:101-110
11. Ebels I, Balemans MG. Physiological aspects of pineal functions in
mammals. Physiological reviews 1986; 66 (3): 581-605
12. Ebisawa T, Karne S, Lerner MR et al. Expression cloning of a high
affinity melatonin receptor from Xenopus dermal melanophores. Proc Natl
Acad Sci USA 1994; 91:6133–6137
13. Erşahin M, Şehirli O, Toklu HZ et al. Melatoninimproves
cardiovascular function and ameliorates renal, cardiac and cerebral
damage in rats with renovascular hypertension. J Pineal Res, 47: 97-106,
2009
14. Escames G, Guerrero JM, Reiter RJ, et al. Melatonin and vitamin E limit
nitric oxide-induced lipid peroxidation in rat brain homogenates.Neurosci
Lett 1997; 230:147-150
15. Fischer TW, Slominski A, Zmijewski MA, et al. Melatonin as a major
skin protectant: from free radical scavenging to DNA damage repair. Exp.
Dermatol. 2008; 17:713–730
16. Fourtillan JB, Brisson AM, Fourtillan M, et al. Melatonin secretion
occurs at a constant rate in both young and older men and women. Am J
Physiol - Endocrinology and Metabolism 2001; 280: E11-E22
17. Golden RN, Gaynes BN, Ekstrom RD, et al. The efficacy of light therapy
in the treatment of mood disorders: a review and metaanalysis of the
evidence. Am J Psychiatry 2005; 162:656-662
18. Gomes P, Soares-da-Silva P. L-DOPA transport properties in an
immortalised cell line of rat capillary cerebral endothelial cells, RBE 4.
Brain Res. 1999; 829:143-150
19. Kerman M, Cirak B, Özgüner MF, et al. Does melatonin protect or treat
brain damage from traumatic oxidative stres? Exp Brain Res 2005;
163:406-410
20. Konturek SJ, Konturek PC, Brzozowski T, Bubenik GA.Role of melatonin
in upper gastrointestinal tract. J PhysiolPharmacol 2007; 58(6): 23-52
21. Lee P, Shiu SY, Chow PH. Regional and diurnal studies of melatonin
and melatonin binding sites in the duck gastrointestinal tract. Biol Signals
1995; 4:212-224
22. Macchi MM, Bruce JN. Human pineal physiology and functional
significance of melatonin. Front Neuroendocrinol 2004; 25:177-195
23. Maestroni GJ.Therapeutic potential of melatonin in immunodeficiency
states, viral diseases, and cancer". Adv. Exp. Med. Biol. Advances in
Experimental Medicine and Biology 1999;
24. McClung CA. Circadian genes, rhythms and the biology of mood
disorders. Pharmacol Ther 2007; 114:222-232
25. Mersch PP, Middendorp HM, Bouhuys AL, et al. Seasonal affective
disorder and latitude: a review of the literature. J Affect Disord
1999;53:35-48
26. Miller AL. Epidemiology, etiology, and natural treatment of seasonal
affective disorder. Altern Med Rev 2005;10:5-13
27. Mollaoğlu H, Özgüner MF. Yaşlanma sürecinde melatoninin rolü.
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2005; 12:52-56
28. Özcelik F, Erdem M, Bolu A, Gülsün M. Melatonin: General Features
and its Role in Psychiatric Disorders, Current Approaches in Psychiatry
2013; 5(2):179-203
29. Palaoğlu S, Beşkonaklı E. Pineal bez ve yaşlanma. Turkish Journal of
Geriatrics 1998; 1:13-18
30. Pandi-Perumal SR, Trakht I, Srinivasan V, et al. Physiological effects of
melatonin: role of melatonin receptors and signal transduction pathways.
Prog. Neurobiol. 2008; 85:335–353
31. Papamichael C, Skene DJ, Revell VL. Human Nonvisual Responses to
Simultaneous Presentation of Blue and Red Monochromatic Light. Journal
of Bıologıcal Rhythms 2012; 27(1): 70-78
32. Paulis
L,
Simko
F.
Blood
pressure
modulation
and
cardiovascularprotection by melatonin: potential mechanisms behind.
Physiol Res 2007; 56:671-684
33. Pieri C, Marra M, Moroni F et al. Melatonin: a peroxyl radical scavenger
more effective than vitamin E. Life Sci 1994;55(15):PL271-6.
34. Pieri C, Marra M, Moroni F, et al. Impact of melatonin on immunity: a
review". Central European Journal of Medicine 2013; 8 (4): 369-376
35. Potkin SJ, Zetin M, Stamenkovic V, et al. Seasonal Affective Disorder:
Prevalence Varies with Latitude and Climate. 15th Collegium
Internationale NeuroPsycho- logicum, 1986
36. Prasko J.Bright light therapy. Neuro Endocrinol Lett 2008; 29(1):33-64
37. Reiter RJ, Calvo JR, Karbownik M, et al. Melatonin and its relation to
the immune system and inflammation. Ann NY Acad Sci 2000; 917:376386
38. Reiter RJ, Maestroni JM. Melatonin in relation to the antioxidative
defense and immune systems: possible implications for cell and organ
transplantation. J Mol Med 1999; 77:36-39
39. Reiter RJ, Paredes SD, Manchester LC, et al. Reducing
oxidative/nitrosative stres: a newly-discovered genre for melatonin Crit
Rev Biochem Mol Biol 2009; 44:175-200
40. Reiter RJ, Tan DX, Erren TC, Fuentes-Broto L, Paredes SD. Lightmediated perturbations of circadian timing and cancer risk: mechanistic
analysis. Integr Cancer Ther 2009; 8:354-360
41. Reiter RJ, Tan DX, Osuna C, Gitto E. Actions of melatonin in the
reduction of oxidative stress. J Biomed Sci 2000; 7:444-458
42. Reiter RJ. Pineal melatonin: Cell biology of its synthesis and its
interactions. Endocrine Rev 1991; 12:152-70
43. Reiter RJ. The mammalian pineal gland: Structure and function. Am J
Anat 1981; 162:287-313
44. Reiter RJ. The pineal gland and melatonin relation to aging: a
summary of the theories and of the data. Exp Gerontol 1995; 30:199-212
45. Reppert SM, Godson C, Mahle CD, et al. Molecular characterization of a
second melatonin receptor expressed in human retina and brain: the
Mel1b melatonin receptor. Proc. Natl. Acad. Sci. USA 1995; 92:8734–8738
46. Reppert SM, Weaver DR, Ebisawa T, et al. Cloning of a melatoninrelated receptor from human pituitary. FEBS Lett. 1996a; 386:219–224
47. Roca AL, Godson C, Weaver DR, et al. Structure, characterization,
and expression of the gene encoding the mouse Mel1a melatonin receptor.
Endocrinology 1996; 137:3469–3477
48. Rosenthal NE, Sack DA, Gillin JC, et al. Seasonal affective disorder. A
description of the syndrome and preliminary findingswith light therapy.
Arch Gen Psychiatry 1984; 41:72-80
49. Scheer F, Czeisler CA. Melatonin, sleep, and circadian rhythms. Sleep
Med Rev 2005; 9:5-9
50. Schulz P, Steimer T. Neurobiology of circadian rhythms CNS Drugs
2009; 23:3-13
51. Selvi Y, Beşiroğlu L, Aydın A. Kronobiyoloji ve duygudurum
bozuklukları. Psikiyatride Güncel . Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2011;
3(3):368-86
52. Sewerynek E. Melatonin and the cardiovascular system.Neuro
Endocrinol Lett 2002; 23(1):79-83,
53. Sharma M, Palacious-Bois J, Schwartz G, et al. Circadian rhythms of
melatonin and cortisol in aging. Biological Psychiatry,1989
54. Siu AW, Reiter RJ, To CH. The efficacy of vitamin E and melatonin as
antioxidants against lipid peroxidation in rat retinal homogenates. J Pineal
Res 1998; 24:239-244
55. Slominski A, Fischer TW, Zmijewski MA, et al. On the role of melatonin
in skin physiology and pathology. Endocrine 2005a; 27:137–148
56. Slominski A, Tobin DJ, Zmijewski MA, et al. Melatonin in the skin:
synthesis, metabolism and functions. Trends Endocrinol. Metab.2008;
19:17–24
57. Sugden D, Chong NWS. Pharmacological identity of 2-(125-I)
iodomelatonin binding sites in chicken brain and sheep pars tuberalis.
Brain Res. 1991; 539:151-4
58. Sumida M, Barkovich AJ, Newton TH. Development of the pineal gland:
measurement with MR. Am J Neuroradiol 1996; 17:233-6
59. Şener G, Balkan J, Cevikbaş U, Keyer-Uysal M, Uysal M. Melatonin
reduces cholesterol accumulation and prooxidant state induced by high
cholesterol diet in the plasma,the liver and probably in the aorta of
C57BL/6J mice. J PinealRes 2004; 36:212-216
60. Şener G, Paskaloğlu K, Ayanoğlu-Dülger G. Protective Effect Of
Increasing Doses Of Famotidine, Omeprazole, Lansoprazole, and Melatonin
Against Ethanol-Induced Gastric Damage In Rats. Indian J Pharmacol,
2004; 36:171-174
61. Şener-Muratoğlu G, Paskaloğlu K, Arbak S, et al. Protective effect of
famotidine, omeprazole, and melatonin against acetylsalicylic acid-induced
gastric damage in rats. Dig Dis Sci 2001; 46:318-330
62. Terman M, Terman JS. Light therapy for seasonal and nonseasonal
depression: efficacy, protocol, safety and side effects. CND spectr 2005
63. Touitou Y. Human aging and melatonin: clinical relevance. Exp
Gerontol 2001; 36:1083-1100
64. Tsuno N, Besset A, Ritchie K. Sleep and depression.J Clin Psychiatry
2005; 66:1254-69
65. Tsuzuki K, Okamoto-Miunu K, Mizuno K. Effects of humid heat
exposure on sleep,thermoregulation, melatonin and microclimate. J Therm
Biol 2004; 29:31-34.38
66. von Gall, C., Stehle, J. H., and Weaver, D. R. (2002). Mammalian
melatonin receptors:Molecular biology and signal transduction. Cell Tissue
Res 309, 151-162.
67. Wehr T A, Duncan WC, Sher L, et al. A circadian signal of change of
season in patients with seasonal affective disorder. Arch Gen Psychiatry
2001; 58:1108−1114
68. Wirz-Justice A. Chronobiology and psychiatry. Sleep Med Rev 2007;
11:423-27
69. Yellon SM. 60-Hz magnetic field exposure effects on the melatonin
rhythm and photoperiod control of reproduction. Am J Physiol 1996;
270:E816-E821
70. Yellon SM. Acute 60 Hz magnetic field exposure effects on the
melatonin rhythm in the pineal gland and circulation of the adult
Djungarian hamster. J Pineal Res 1994; 16:136- 144