Kavuştuk ayların sultanına. Sahurunda davuluyla, iftarında huzuruyla yine bereketiyle geldi Ramazan. Bu yıl aranızda Ramazan ayının bütün oruçlarını tutacak kadar büyüyenleriniz var ve tabii ilk defa oruç ile tanışanlarınız da var. Ne güzeldir Ramazan ayında çocuk olmak. Sahura kalkmak, oruç için başlayan yolculuğun ilk adımı. Davul sesini duyar duymaz pencereye koşar adımlar, davulcuyu arar gözler. Yemekler yenip de, bol bol su içildi mi, gecenin bitiminde okunan ezan ile başlar yolculuk. “Acıkır mıyım acaba?” diye düşünce akla sorular, “Allah yardım eder.”diyen büyüklerin sözüyle kendini daha güçlü hisseder çocuklar. İftar vaktiyle orucun en sevinçli anı yaşanır. “Tuttuk bugünkü orucu da Elhamdülillah.” deyip yenisi beklenir heyecanla. Yoksa oruca dayanamayacak kadar küçük olanlarınız mı var? Olsun! Siz de “Tekne orucu” tutarsınız. Öğle ezanı ile orucunuzu açarsınız. Sadece bu aya özel Teravih namazını da unutmayalım. Uzunca bir namazdır ama camide kılınınca tadı damağınızda kalacaktır. Bütün bu güzellikler yaşanırken, Ramazan sevincini kalbimize koyan Rabbimize şükretmemek olmaz. “Bizi Ramazan ayına kavuşturduğun için, oruç tutacak sağlık ve sıhhati verdiğin için, sayamayacağımız kadar çok nimet ile soframızı donattığın için ve bu sofraları başkalarıyla paylaşabildiğimiz için Sana şükürler olsun Allah’ım.” Bereketli bir Ramazan geçirmeniz dileğiyle. Dr. Faruk Görgülü Diyanet İşleri Başkanlığı Adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni: Dr. Yüksel Salman Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Dr. Faruk Görgülü Mali İşler ve Dağıtım Sorumlusu: Mustafa Bayraktar (Döner Sermaye İşletme Müdürü) Yayın Koordinatörleri: Esma GÜNER - Pınar Melike DEMİRALAY Dizgi: Bayram Uçakoğlu Tashih: Said Şan İllüstrasyonlar: Orhan AKCAN Tasarım: Bedirhan AKCAN İdare Yeri: Diyanet İşleri Başkanlığı Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:147/A 06800 Çankaya / Ankara Tel: (0312) 295 86 24/61 86 Faks: (0312) 284 72 88 e-posta: [email protected] Milli Eğitim Temel Kanunu (16.6.1983 gün ve 28442 sayılı Kanunu'nun 15'inci Madde ile Değişik 55'inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince) Başkanlığımız yayınlarının öğrencilere tavsiyesinde bir sakınca yoktur. Abone İşleri Tel: (0312) 295 71 96-97 Faks: (0312) 285 18 54 e-posta: [email protected] Abone Şartları Yurt içi yıllık: 42 TL. Yurt dışı yıllık: ABD için 25 ABD Doları, Avrupa Birliği ülkeleri için 24 Euro, Avustralya için 40 Avustralya Doları, İsveç ve Danimarka için 200 Kron, İsviçre için 40 İsviçre Frangı. Abone kaydı için, ücretin Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesindeki IBAN: TR 08 000 1 00 25 330 599 4308-5019 No'lu hesabına yatırılması ve makbuzun fotokopisi ile aboneliğin hangi sayıdan başlayacağını bildirir bir mektubun, "Diyanet İşleri Başkanlığı - Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:147/A 06800 Çankaya / Ankara" adresine gönderilmesi gerekir. Yayın Türü: Aylık, Yerel, Süreli Yayın Diyanet Çocuk Dergisi (Türkçe) Basım Tarihi: 25.06.2014 Basım Yeri: Ankara Baskı: EVOS BASIM YAYIN LTD. ŞTİ. İstanbul Yolu 7.Km Necdet Evliyagil Cad. No.24 Batıkent / ANKARA Tel: (0312) 278 08 24 Fax: (0312) 278 49 62 e-mail: [email protected] Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 1 ak n tar K ni ur i K e’ a n h a z i n e sz sfe Clklyoru yr Ba ha a m Fat Kara M Süte Şükretmek ehmet, ahırdan çıkan annesinin elindeki süt dolu kovaya baktı. Bembeyaz süt ne kadar da güzel gözüküyordu. Sabahın erken saatlerinde annesi ve babası ahırdaki hayvanların bakımını yapardı. Sonrasında süt sağılır, ev halkı kahvaltıda henüz sağılmış ve kaynatılmış bu sütü içerdi. Bu sabah Mehmet erken kalkmış bahçede biraz dolaşmıştı. Önceki akşam rahat uyuyamamıştı. Kardeşleri yüzünden Kur’ân dersini de yapamamıştı. İnsanın kendisinden küçük kardeşi olması ne zor şey diye düşünüyordu. Hem bazen sanki anne babası onlarla daha mı fazla ilgileniyordu ne? Gerçi dedesinin gözünde Kur’ân’ı ezberleyen Mehmet’in yeri bambaşkaydı, biliyordu Mehmet. Ama işte bu ufaklıklar yüzünden dersini çalışamamış, uyuyamamıştı da. Tam bu düşünceler içindeyken annesini görmüş, gözü süt dolu kovaya takılmış, annesinin arkasından ahıra girivermişti. Hep en çok sütü veren Sarı ineğin yanına doğru yürüdü. Sarı inek Mehmet’le konuşmuştu bir defasında. Belki yine konuşurdu. Bakara sûresinde anlatılan inekten ilk kez Sarı inek bahsetmişti hem ona. Belki yine anlatır, Mehmet’e moral olurdu. Mehmet, Sarı ineği sevdi, sırtını okşadı, ne güzel bakıyor diye düşündü. Ama inek konuşmadı, hiçbir şey anlatmadı. 2 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Mehmet, çok aydınlık olmayan ve pek de güzel kokmayan bu ahırda hayatın ne kadar sıkıcı olduğunu düşünmeye başlamıştı ki ince bir ses; “Şükret!” dedi. Kafasını çevirdi ama konuşan Sarı inek değildi. Çok geçmeden konuşanın sinek olduğunu fark etti. Çünkü sinek tekrarlamıştı ve bu kez daha tiz, azarlar gibi: “Şükret!” dedi Mehmet’e. Mehmet: - Ben zaten hep şükrederim, dedi. - Şükretseydin mutluluğun artardı, böyle somurtup gezmezdin, hem İbrahim sûresinin 7. âyetini ezberlememiş miydin? diye sordu sinek ve kayboldu gözden. Mehmet, âyeti hatırlayamadı, ne diyordu yüce Allah âyette acaba. Hem Mehmet, şükretmiyor muydu? Allah’a verdikleri için teşekkür etmiyor muydu yeterince? Tok bir ses duydu çok yakınından: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” diyor âyette dedi Sarı inek. Kardeşlerinin yaramazlığına üzülene kadar, kardeşlerin olduğuna sevin; ahırın çirkinliğini değil, sütün güzelliğini gör ve şükret. Şükredersen, Allah sana daha fazlasını verecek, mutluluğunu bile artıracaktır. Sarı inek sözlerini bitirdiğinde, annesi ahıra elinde boş bir kovayla tekrar girmişti. - Ne yapıyorsun Mehmet burada, diye sordu. Mehmet, biraz şaşkın biraz utanmış bir halde; - Şükrediyorum anne. Allah’ın sayamayacağım kadar çok verdiği nimetler ve güzellikler için, diyebildi. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 3 İ kc pek an e P ey v k ug a m b e r l m l z t l cuk umme e tic Ha an A rh n:O n: Yaza Çize ORUÇ BİZİ KORUR TÜM KÖTÜLÜKLERİ SAVURUR Anne, yine mi misafir..? Ne kadar çok misafir geliyor bu aralar bize! Bırak saçımı! Sana karşılık verirdim ama oruçluyum ben. Peygamberimiz; “Oruç, kötülüklere karşı kalkandır. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin, kimseyle çekişmesin ve kötü iş yapmasın. Kendisiyle dövüşmeye kalkışan kişiye uymasın. Ben oruçluyum, desin.” buyurmuştur. Reyyân kapısı ne babaanne? Ne güzel işte yavrum! Bu mübarek Ramazan ayında ne kadar çok misafir gelirse, o kadar çok sevap kazanırız! Allah’ım orucumuzu kabul et! Bize Reyyân kapısından cennete girmeyi nasip et! Peygamberimiz; “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.” buyurmuştur. Cennette, sadece oruçluların girebileceği bir kapı yavrum. Peygamberimiz; “Cennette sekiz kapı vardır. Bunlardan birisi de Reyyân kapısıdır. Buradan cennete yalnız oruç tutanlar girer.” buyurmuştur. Doğru söyle bak oğlum, kızmayacağım, oruçlusun, yalan söyleyerek sevabını azaltma! 4 Peygamberimiz; “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.” buyurmuştur. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Annee, oruçlu olduğumu unutup erik yedim! Orucum bozuldu mu şimdi? Ne yapacağım ben? Yok oğlum, unutarak yediğin için bozulmaz. Orucunu tutmaya devam edebilirsin. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kim oruçlu iken unutarak yerse, orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirmiş ve içirmiştir.” En sevdiğim anlardan biri şu iftar vakti, ezanın okunduğu an…. Peygam berimiz ; “Oruç sevinci lu vardır: vakit, d Biri ift nun iki iğeri de ar ettiğ i Allah zamand ır.” buy ’a kavuştuğu urmuşt ur. Oh be! Ben de kalkabildim sahura! Peygamberimiz; “Sahur yemeği yiyiniz, çünkü sahurda bereket vardır.” buyurmuştur. Oruçlu kişi mükâfatını almak üzere Allah’ın huzuruna varınca, asıl sevinci o zaman yaşayacaktır oğlum! Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 5 Ku l up Yll dlzl 6 rt e aM s u M Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 A M Ş A L ŞAKA H angi büyük insan, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) kadar büyük bir insan olabilir?! Buna rağmen “Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın” buyuran büyüklerimizin de büyüğü yine Peygamber Efendimizdir. Çocukları onun kadar seven, onun kadar anlayan ve çocuklara onun kadar değer veren kimse yoktu. Ziyaret ettiği evlerdeki çocukları mutlaka fark eder, onlarla ilgilenirdi. Aralarına karışıp tıpkı bir çocuk gibi onlarla oynardı. Bir gün, beş yaşında tatlı mı tatlı bir çocuk olan Muhammed bin Rebi’nin ailesini ziyarete gitmişti. Diğer aile bireyleriyle ilgilendiği gibi Muhammed bin Rebi ile de ilgilendi. Onunla sohbet edip ona takıldı. Bir ara Peygamberimizin gözü içi su dolu bir kovaya ilişti. Hemen gitti ve kovadan ağzına su alıp döndü. Ağzı su dolu olduğu için Peygamber Efendimizin avurtları şişmiş, kocaman olmuştu. Muhammed bin Rebi’nin üzüm karası gözleri meraktan sonuna kadar açıldı. Acaba güzeller güzeli Peygamberimiz ne yapmaya çalışıyordu? Derken, Muhammed bin Rebi’nin karşısına geçti. Ağzını bir fıskiye gibi yaparak “Püffffffffffffff” diye suyu Muhammed bin Rebi’nin yüzüne püskürttü. Minik çocuk gözlerini yummuştu. Su bittiğinde gözlerini açtı. Su damlayan ıslak kirpiklerinin arasından doğruca Peygamber Efendimizin ay gibi ışıl ışıl parlayan yüzüne baktı. Peygamberimiz (s.a.s) büyük bir neşeyle ona gülümsüyordu. Aman Allah’ım, bu ne güzel bir şaka idi. Sevinçten ne yapacağını bilemedi. Çok mutlu olmuştu. Peygamber Efendimizin kendisine yaptığı bu özel şakayı hayatı boyunca unutmadı, tatlı bir anı olarak hep hatırladı. İnsanlar da onu “Peygamberimizin, yüzüne su püskürterek şakalaştığı çocuk” diye tanıdılar ve onu hep böyle hatırladılar. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 7 8 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 9 ye Ruki LA N Bir a y e t Bir Hikaye OK Güzel davranışlarda bulunanlara bu düny ada güzellik vardır; ama ahiret yu rdu ondan da hayırlı olacaktır. Takva sahiplerinin yu rdu ne güzeldir. (Nahl Sûresi, 30. Ây et) B İYİLİĞE İYİLİK u evin akşam yemekleri görülmeye değer güzellikte olurdu. Doyumsuz bir muhabbet, neşe yayılırdı sofradan etrafa. Yüzlerden gülücük eksik olmazdı. Oysa bugün yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Aslı, babasını ilk defa bu kadar üzgün görüyordu. Sofraya oturduğundan beri ağzını bıçak açmamıştı. Annesi de hiç farklı değildi. Babaannesine baktı endişeyle ama o da gözlerini kaçırdı. Ablası da yoktu bugün evde. Teyzesinde kalacaktı bir hafta. Derin bir boşluğa düşmüş gibi hissetti kendini. Titrek bir sesle: - Anne kötü bir şey mi oldu, diye sordu. - Yok bir şey kızım, haydi sen karnını doyur. Bu cevap tatmin etmemişti onu ama üsteleyemedi. Çaresiz ablasının gelmesini bekleyecekti. Ama nasıl? Yedinci günün akşamını zor etmişti. Nihayet ablası geliyordu. Günlerdir evlerine çöken sis bulutunun sebebini öğrenebilecekti. Hiç alışkın değildi konuşulmayan sofralara, asık suratlara. Ama o da ne? Babasının sesini duydu, üstelik oldukça neşeliydi, sonra ablasının sesini… Bir ok gibi fırladı yerinden. Kapıda ayakkabısını çıkaran ablasına sarıldı gözyaşlarıyla. - Biliyor musun ablacığım, sen yoksun diye hepsi yas tuttu. - Canım kardeşim benim. Ben yokum diye değil, ciddi bir sorunumuz vardı o yüzden üzgündüler. - Herkesin neşesi yerine geldiğine göre sorun çözülmüş olmalı. Babasının yanında tanımadığı bir adam fark etti. - Çok şükür kızım çözüldü. İş dolayısıyla yüksek miktarda borçlanmıştık. Son aylarda pek satış yapamadığımızdan borcu ödeyemiyorduk. Bu yüzden çok zor durumda kalmıştık. - Peki nasıl çözüldü baba, bu amca kim? - Bu amca benim çocukluk arkadaşım Mesut. Nasıl çözdüğümüzü sofrada anlatacağım. İşte yine neşeli, muhabbetli bir akşam yemeğindeydiler. Babası anlatıyordu: - Biz Mesut’la aynı köydeniz. İlkokulu köyde bitirip 10 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 şehirde ortaokula başlayacaktık. Mesut’un babası oğlunu şehre okumaya göndermek istemiyordu, çünkü çok yoksullardı. Rahmetli babam, arkadaşımın bütün masraflarını karşılayacağını söyleyerek babasını ikna etti. Mesut çok zeki, çalışkan bir çocuktu. Okudu doktor oldu. Şimdi mesleğinin en iyilerinden. Benim zor durumda olduğumu duyunca, babama duyduğu minnetle bana yardım etmek istemiş. Bütün borcumu ödedi sağ olsun. Ben de ona azar azar ödeyeceğim inşallah. Sofradaki herkes çok duygulanmıştı. Aslı dayanamadı: - Dedem yaşasaydı “Sağ olasın güzel insan!” derdi. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 11 12 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 13 O YÜ ĞAN CE l l l l l l l Coc ca Du u k k sunme uD utl lem M : z n Yaza en :Ö Çiz Güneş Olmak İsteyen Yıldız G ökyüzünde bir şenlik havası vardı. Güneş ve ay kardeşlik duygusuyla hareket ediyor, yıldızlar ise karanlık gecelerde çocukların rüyalarını süslüyordu. Ama hayatından memnun olmayan asık suratlı bir yıldız hemen dikkat çekiyordu. Milyonlarca yıldız içerisinde yeterince fark edilmediğini düşünen bu yıldız, güneş gibi, aydede gibi bir tanecik olmak istiyordu. Güneş olma fikrini iyiden iyiye aklına koyan yıldız vakit kaybetmeden bu düşüncesini aydedeye açmaya karar verdi. Yıldız: - Aydedeciğim, yıllardır bir yıldız olarak görev yapıyorum ve çok sıkıldım. Kâinatta bütün gezegenlerin güneşe gösterdiği saygıyı bana da göstermelerini istiyorum. Ben de güneş olmak istiyorum artık. Aydede: - Benim güzel yıldızım, Allah tabiatta hiçbir varlığı başıboş yaratmamıştır. Her varlık kâinattaki düzenin işleyebilmesi için karınca kararınca bir görev üstlenmiştir. Ama sen güneş olabilecek liyakate, yani güneş görevini yapabilecek niteliklere sahip değilsin. Sen güneş olduğun zaman yeteri kadar ısı ve ışık alamayan çocuklar büyüyemeyecek ve ağaçlar meyve veremeyecek, kâinatta bütün düzen altüst olacaktır. Allah sana yıldız olma görevi vermiştir. Sen de bu makamı sana verilmiş bir emanet olarak kabul etmelisin. Bu görevin hakkını verebilmek için çok çalışmalısın. Daha parlak bir yıldız olmak istiyorsan, emanet bilinciyle hareket etmelisin. 14 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Aydede uzun uzun büyük İslam filozofu Farabi’den bahsetti. Erdemli bir yıldız olabilmesi için emanet ve liyakat değerleri üzerine çokça düşünmesi gerektiğini anlattı. Aydedenin öğütlerini dikkatle dinleyen yıldız yine de güneş olma ısrarından vaz geçmiyordu. Güneşin doğmasıyla bütün yıldızlar derin bir uykuya çekilirken yıldız arkadaşlarına, ‘Ben de artık bir güneş oldum’ diyerek bir türlü batmaya yanaşmıyordu. Kalbindeki makam düşkünlüğü gün geçtikçe ışığının daha da azalmasına yol açıyordu. Bütün ışığını kaybetmişti bencil yıldız, üstelik çok da üşüyordu. Güneş olmak uğruna oldukça bencil davranmış, kendisini diğer yıldızlardan üstün görmüştü. Sözleri ve hareketleriyle bütün arkadaşlarının kalbini kırmış ve yalnız kalmıştı. Çok geçmeden yaptığı hatayı anladı. Arkadaşlarının gönlünü alabilmek için çaresiz bir oraya bir buraya koşuşturmaya başladı. Yeryüzündeki çocuklar ise ‘Aaa, bakın yıldız kayıyor’ diyerek birbirlerine onu gösteriyordu. Bir müddet uzay boşluğunda tek başına gezindi ve nerede hata yaptığını düşünmeye başladı. Bütün bu yaşadıkları ona, bir makama gelebilmek için önce o makamı hak etmek gerektiğini öğretmişti. Güneşten, aydededen ve bütün yıldız arkadaşlarından birer birer özür diledi. Hayatının geri kalan kısmında bir takımyıldızının içinde, parlak bir yıldız olarak çocukların rüyalarını süslemeye devam etti. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 15 az g ik an e Hac ivat ile Karagoz iY l am e est ar MAY B : r n Yaza er: Pı RAL Çiz EMİ D BAYRAM HARÇLIĞI Bayram sabahı Karagöz, hanımı ve çocuklarıyla Hacivat’ın evine gider. Karagöz yolda giderken çocuklarını sık sık uyarır: - Dediklerimi sakın unutmayın. Kızım, önce sen Hacivat amcanın elini öpüp bayramını kutlayacaksın. Karagöz’ün kızı, - Tamam babacığım! Karagöz biraz kızgın, - Tamamı yok, tamamı yok… Sonra karşısında durup gözünün içine bakacaksın. Hacivat amcan bayram harçlığını verince bu sefer hanımının elini öpecek… Karagöz’ün kızı, - Onun da bayramını tebrik edip gözüne bakacağım. Karagöz elini ovuşturur: - Aferin güzel kızım. Aynen öyle. Oğlum, sen de kardeşinin arkasında sıraya girecek ve aynı şeyleri yapacaksın. Anlaştık değil mi? - Anlaştık babacığım. Karagöz, Hacivat’ın kapısını çalarken, - Haydi göreyim sizi… Mübarek bayram günü elimiz boş dönmeyelim. Hacivat’ın hanımı kapıyı açar ve misafirleri içeri buyur eder. Karagöz’ün kızı ve oğlu, babalarının dediğini aynen uygular ve bayram harçlıklarını alırlar. Bu arada Karagöz de çocuk taklidi yaparak sıraya girer. - Bayramınız mübarek olsun, gönlünüz neşe dolsun Hacivat amca! Karagöz bunları söyler ve Hacivat’ın elini öpmeye çalışır. Hacivat elini öptürmek istemez. 16 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 - Ne yapıyorsun köftehor? Koskoca adamsın, niçin elimi öpmeye çalışıyorsun? Karagöz, - Boyuma bakma Hacivat amca, ben küçüğüm, hani benim harçlığım? - Boşuna uğraşma Karagöz, sana harçlık filan yok! Karagöz mızmızlanarak, - Niçin yok Hacivat amca? Hacivat, Karagöz’e hafifçe vurur: - Evet, sana yok, var mı bir diyeceğin? Bu söz üzerine Karagöz taklit yapmayı bırakır. Hacivat’ın hanımı: - Büyük küçük fark etmez, bayramda insanları sevindirmek sevaptır Hacivat Çelebi. Karagöz’ün harçlığını ver de rahatça bayramlaşalım, der. Karagöz neşeyle, - Hay maşallah, ağzından bal damlıyor. Allah senden razı olsun yenge hanım, der. Hacivat, Karagöz’e de harçlık verir. Bu sefer Hacivat çocuk taklidi yapar. - Karagöz amca, Karagöz amca! Bayramın kutlu olsun. Ver yüz lira, üstü kalsın, diyerek Karagöz’ün elini öpmeye çalışır. Karagöz ondan uzaklaşarak, - Boşuna uğraşma Hacı Cavcav. Olsa dükkân senin... Ceplerini göstererek, bak benim cepler tamtakır kuru bakır. Onlar birbirleriyle uğraşırken, odada bulunanlar neşeyle gülerler. Hacivat, - Olsun Karagöz amca, yine de harçlık isterim, bana ne bana ne… Karagöz gülerek, - Bre köftehor! Sen para verdin bizi neşelendirdin. Ben de deminden beri şaklabanlık yaparak sizi neşelendiriyorum. Daha ne istiyorsun? Herkes olandan verir. Sende olan para, bende olan neşe… Çok istiyorsan şimdi seni ederim dört köşe. Al sana, al sana… Karagöz’le Hacivat birbirine sarılır ve bayramlaşırlar. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 17 l KA YA l l KUSAGL l GOK RI SA a l j Ne RAMAZAN GELDİ HOŞGELDİ 18 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 “Çok bereketli bir ay bu ay.” Öyle diyor ninem. O bir şey söylüyorsa doğrudur. Onu uzun zamandır tanıyanlar boşa konuşmadığını bilirdi. Fazla söze ne hacet? Bizim için o ak yanaklı, tatlı dilli bir tontondu. Sorduğumuz her şeyi bilirdi ya da bildikleri bizim sorduklarımız olurdu. Neyse, fazla uzatmayayım. Ramazan ayını sadece oruç zanneden biz minikler için ninemden daha zengin bir bilgi deposu olamazdı. Zaten konuşmayı da o kadar seviyordu ki. Sabah ilk işim kahvaltıda bu konuyu açmak olacaktı ve nihayet sofradan kalkmak üzereyken soruverdim: - Nine! - Efendim paşam.(Her seferinde böyle cevap verirdi bana. Sırf bu seslenme için sabahlara kadar nine! nine! diye seslenebilirdim.) - Nine, Ramazan ayında sadece oruç mu tutulur? - Ah paşam, Ramazan ayında sadece oruç mu tutulur? Bereketli ve sevabı kat kat olan ibadetlerin yaşandığı bir zamandır o. - Nasıl yani? - Bak anlatayım, diyerek çayından son yudumunu da aldı ve sofradan kalktı. Her sabah kahvesini keyifle içtiği koltuğuna geçti. Beni de kucağına oturtarak başladı anlatmaya: - Bak paşam, kitabımız Kur’ân-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Bu ayda bir gece var ki, insan ömrünün seksen yılına bedeldir. Bu gece Kadir gecesidir. Teravih namazı bu aya özeldir. Fitre dediğimiz bir ibadet var ki, o da bu aydadır. Hem Ramazan’da komşularımız ve akrabalarımızla birlikte iftarımızı yapıyoruz, yani oruçlarımızı açıyoruz. Yiyeceklerimizi paylaşıyoruz, ihtiyaç sahiplerine yardım ediyoruz. Camilerde ve evlerde Kur’ân okuyoruz. Birbirimize dualar ediyoruz. Bir anlamda birlik ve beraberliğimizi tazeliyoruz. Bu ay bir anlamda günahlarımızdan kurtulma ayıdır. Nasıl ki bir yıl okula gidiyorsun ve öğretmeninin verdiği ödevleri eksiksiz yaparak güzel notlar alıyorsun, tıpkı onun gibi bu ay da sevap defterimize daha fazla güzel notlar yazdırma zamanı evladım. Sonunda da sevinçle bayramı kutluyoruz. - Tıpkı benim karnemdeki “pekiyi”lerin beni sevindirmesi gibi mi? dedim. - Evet, paşam aynen öyle. Bayram bizim Ramazan karnemizin “pekiyi”lerle dolması gibidir. - “Pek iyi”ymiş dedim, ninemin yanağına kocaman bir öpücük kondurarak. O da gülerek karşılık verdi bana: - Pek iyi olsun hep paşam karnen… Hep “Pek iyi”. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 19 20 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 21 IR IM aylN Siiri LD YI n a s Ha KUŞLAR DA ORUÇ TUTAR MI? Ramazanın son oruç günü yani Arefe “Kuşlar bile oruç tutar” diye Büyüklerimiz böyle söyler de... İnanmanın en saf, en berrak döneminde Çocuk aklıyla inanırız böyle sözlere Gerçek değilse bile Bir sebebi vardır belki de Hele de büyüklerimiz demişse... Oruca alıştırma hediyeleri araya girmişse İnanılmaz mı, inanılır elbette. Tekne orucuna, sahilik katınca çocuk kalbiyle Büyümüşlere benzemeye acele ettiğimizde Ramazanlar yardımcı olur büyümemize İçimize, dışımıza, yüzümüze, gönlümüze Güzellikler getirir evimize, kendimize Gülücükler getirir köyümüze kentimize. Oruç insanlar içindir aslında Sahi kuşlar da oruç tutar mı? Tutarlar belki de kendilerince Bizimkine benzese de benzemese de Adı ne ise ne… tekne ise tekne bizimkisi de! Onlar da büyüme ve yükselme peşinde Kuşlar yaşadıkları sürece Çocuklar inandıkları derece Tutunca orucu tutabildiğince Ramazanla bayram gelince Kuşlar da çocuklar gibi Kavuşur mutluluğa, sevince İşte önemli gerçek bu bence. 22 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 23 24 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 25 26 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 27 ba n konusan esyalar Ço ye i k Ze ) n a z a m Ra e z i n i c Sevin m ı g a t r O A kşamı iple çekiyorum. Hava nasıl da sıcak. Gözlerimi güneşten ayırmıyorum. Ha gitti, ha gidecek! Bu hâlimize alınmasa bari. Yok, yok! Sadece ben değilim akşamı bekleyen. Sokaklarda, caddelerde, evlerinde, iş yerlerinde iftarı bekleyen binlerce insan var. Yüzlerinde Ramazan ışıltısı, içlerine sığmayan heyecan, her yeri saran bu hoş telaş. Ne güzel görünüyor her şey. On bir ayın sultanı, iyi ki geldi. Yine şehirleri, beldeleri, rahmetle bereketle süsledi. Ta günler öncesinden yürekleri şenlendirdi. Yaz sıcağından yorgun yorgun evlerine dönenleri gıptayla izliyorum. Kolay değil! Bu sıcakta daha çok sabır istiyor oruç! Ama birazdan sofralarda hazır bekleyen serin sular, bütün hararetlerini alacak. Bütün yorgunluklar unutulacak. Orucun eşsiz tadı, damaklarda kalacak. Çocuklarına iftarlık alan babaları görünce, oruçlu çocukların sevincini düşünüyorum. Susuz çiçeklerin suya kanıp canlanmaları gibi, onlar da iftar sonrası yerlerinde duramazlar artık. Ne mutlu, bugün ilk orucu tutuyorlar! Allah için yemekten, içmekten, kötü hareketten uzak duruyorlar. Kimileri nerdeyse bütün çarşıyı eve götürmek istiyor. Ellerindeki poşetleri zar zor taşıyor. Daha da ne alsam, 28 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 diye sağa sola göz gezdiriyor. Aç olan doymam sanmış. Gülümsemeden edemiyorum. Kimi gençler, yol boyunca “suuu, suuu” diye iç geçiriyor. “ Yalnızca su istiyorum.” “Yemekte gözüm yok!” “Buz gibi serin suuu!” Bu saatte anneler, sofraları hazırlama telaşındalar. Mis gibi yemeklerden komşulara da ikram ederler. Sevgiler kalplere sığmaz, yayılır dört bir yana. İnsanlar, meleklerle yarışır. Bir, üç, beş derken sonunda saat sekiz oldu. Güneş ışıklarını toplayıp giderken bana bakıp gülümsedi. Haydi, gözünüz aydın, der gibi. Güle güle güneş. Hoş geldin akşam! Hoş geldin iftar! Akşam ezanının ardından koca şehir, sessizlik elbisesini giydi. Oruçluların duası gökleri kaplıyor. Yollarda, geç kalmış tek tük insanların ritimli ayak sesleri. İftar! Açıldı sofralar! İnşallah, kabul oldu oruçlar. Çoğaldıkça çoğaldı dualar. Teravih saati ne çabuk geldi. Yollar, camiler, çoluk çocuk-genç yaşlı herkese kucak açmış. Teravih coşkusu, her yanı kaplamış. İşte küçük bir çocuk ve babası. Sevinçle yürüyorlar. Çocuk durup; baksana baba, diyor. - Camide ne güzel ışıklı bir yazı! - Ona “mahya” denir oğlum! - Çok güzeeel! “Şefaat ya Rasûlallah” yazıyor. İki minarenin arasından hayran hayran onlara bakıyorum. Çocuk, camiye girene kadar gözlerini benden ayırmıyor. Ramazan sevincinize ortağım, diyorum. Sesimi duymuyorlar. Neşeyle ışıl ışıl yanıyorum. Ramazan, bütün güzelliğiyle sürüyor. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 29 Zeynep Ulviye Özkan 1 2 Ramazan ayı deyince aklına ilk ne gelmez? Bakalım Ramazan’ı Ne Kadar Tanıyorsu n? ip ul sesini duyunca düğün var zanned a) İlk geceler güm güm diye dav ki” diye kızmak ama iki dakikaya “Niye gece gece düğün yaparlar usu buuu” diyerek neşelenmek. kalmadan “Hımm, Ramazan davulc yemekler yemek. b) İftarlarda birbirinden güzel in listesini yapmak. c) Bayram harçlığı alınacak kişiler şöyle iyi besili bir hayvan almak. d) Babanla hayvan pazarına gidip, Gecenin bir vakti, mutfakta tıkırtılar var. Sence neden olabilir? a) Deden kahvaltı saatini karıştırmış olabilir. b) Annen sahur için yemek hazırlıyor olabilir. c) Sakar bir hırsız iş başında olabilir. d) Bahçeden giren kedinin çıkardığı gürültülerdir. 3 Akşam vakti eve gittin. Herkes kurulmuş olan sofranın başında bekliyor ama kimse yemeklere dokunmuyor. Neden olabilir? nu n çok tuzlu olduğu a) Birisi yemekleri söylemiş olabilir. anı ile açılır. Henüz b) Oruç akşam ez amış olabilir. akşam ezanı okunm lmeni beklemiştir. c) Herkes senin ge r. sofraya gelmemişti z nü he ek m ye na A d) 30 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 4 Söyle bakalım, hangisi orucu bozar? a) Ders çalışmak. b) Tuvalete gitmek. c) Bisiklete binmek. d) İftar vakti olmadan bir şeyler yiyip içmek. 5 Minarelerin arasında “Elveda Ramazan” yazısını gördün. Sence bu cümleyi kim, neden yazmış olabilir? bu ak isteyen patronu, rm ka çı n te iş i ey olmalı. a) Ramazan ağab ne bu yolu seçmiş ri ye ek em yl sö ne haberi yüzü çünkü geçen nişanlısı yazmıştır, in in ey ab ağ an az b) Ram hre taşınmışlardı. ının hafta başka bir şe derler. Ramazan ay sı ya ah m an az m c) Ona Ra in büyük nu haber vermek iç ğu du ol n kı ya e ey bitm . inin arasına yazılır ırmak için camilerin minareler dece sokağı ışıkland sa k, yo ı ac am r bi d) Hiç yazmış olmalılar. 3. b) 2. b) 1. d) Cevaplar 9-16 puan: 6. c) Anlaşılan Ramazan’ı tanımıyorsun. Ama gel z ben sana Ramazan’ı bira i es rk he tanıtayım. Bu ayda Çünkü r. neşe ve heyecan kapla r’ân-ı Ku oruç bu ayda tutulur, lmiştir. Kerim de bu ayda indiri ler Mahyaların ışığıyla cami ne iri rb bi es rk şenlenir. He iftara gider. Ramazan yeri pidelerinin de özel bir benden r nla Bu vardır bu ayda. . sana birkaç tüyo a) Büyüklerinin yanakların dan makas almak, küçüklerinin elini öp mek. b) Misafirlere parfüm ve kesme şeker ikram etmek. c) “İki dirhem bir çekirde k olmak” yani çok şık ve temiz olmak. d) Harçlık vermeyen büyü klerini kara kaplı deftere kaydetmek. 5. c) (Her soru 4 puandır.) 0-8 puan: Ramazan bayramında hangisini yapman gerekir? 4. d) Değerlendirme 6 i bilgilerin fena değil, Ramazan ayı hakkındak bazı şeyler hala var. ama öğrenmen gereken biraz yorgundun, ondan k Belki de testi çözerken olabilirsin. Fakat itiraf et, testi çözerken ço ış soruları net anlayamam tersen testi tekrar çözebilirsin. İs ? mi ğil de le eğlendin öy 17-24 puan: sana iyi tanıyorsun. Asıl biz k ço n’ı za ma Ra n Se … ın. Aferin sana Ramazan’ı anlatsaymışs soru sormadan sen bize zanlaaar! Hepinize hayırlı Rama Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 31 ne r KuB BEDEN AVL UYA ü aG m s E BU AY MAHFİLDEYİZ Bir caminin içine girdiğinizde zeminden yüksekçe yerler görüyorsanız, gözleriniz mahfile bakıyor demektir. Mahfil, caminin namaz kılınan ana mekânından ayrı özel bir bölmedir. Kafesli ya da kafessiz, üst katta ya da zemin katta olanına rastlayabilirsiniz. olmadığınıza göre Caminin üst katındaysanız, hünkâr Hünkâr mahfili adı kadınlar mahfilindesiniz demektir. bir bölmedir. Hünkâr üstünde, padişaha ayrılmış özel rastlayabilirsiniz. mahfiline sadece tarihî camilerde imli küçük Kadınlar mahfilinin ise genelde sev esle örtüldüğünü baklava dilimleri şeklindeki bir kaf öyledir. Bazı görürsünüz. Hünkâr mahfilleri de Üst kata çıkıp o mahfillerin pencereleri de vardır. ıl can attığınızı küçük pencereden bakmak için nas tahmin edebiliyorum! Kadınlar mahfili bazen sad ece kuzey yönünde bulunurken; baze n de batı, kuzey ve doğu olmak üzere üst katı üç yönden sarar. Bazı camilerde caminin ortasına z. yakın yüksekçe bir yer görürsünü . İşte burası da müezzin mahfilidir Müezzine ayrılmış özel bir yerdir. Burada müezzin dışında namaz r. kılmaya gelmiş kimseler de bulunu Soru İçinde SOru Caminin güneydoğu köşesind eki hünkâr mahfilinin içinde olan biri, yön olarak mihrabın ne tarafındadır? Bu soruda mihrap kelimesi ilginizi çe kmiş olmalı. Bilmeyenler, gelecek ayı be klemeksizin bilenlere sorup öğrenebilir ler. Ayrıntılı bilgi için ise gelecek ayı be kleyin derim. de namaz kılayım Üst kattaki mahfil az nüz aşağıda nam zü gö n kı sa , en derk cde ın. Siz siz olun, se kılanlara takılmas zü ayırmayın. yerinden gözünü 32 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 im Siz çocuklar emin bu özel yerlerde namaz namaz kılmaya, vakitleri dışında kmaya buralardan inip çı . bayılıyorsunuzdur ltü İnip çıkarken gürü a namaz yapmamaya, orad anların kılan, Kur’ân okuy amaya huzurunu kaçırm aman dikkat! Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 33 34 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 35 LC U Siir lY iha Güln O NE GÜZEL RAMAZAN Gecenin ortasında Öptü kaldırdı babam Tuttu minik ellerimi “Haydi sahur vakti.” dedi. Rafadan yumurtamı yedirdi Bardak bardak su içirdi. “Akşama kadar yemek yok.” Dedi ve gülümsedi. Sabah; Unutup yemek yedim Annem; ”Melekler yedirdi” dedi Orucum bozulmamış Nasıl oldu bilemedim. Akşam; Su akan kapının kolundan Abdest aldırdı babam Teravih namazını kıldım Secdede uyuyup kaldım. Sahurla, iftarla, teravihle Ne güzel geçti Ramazan Böyle neşeli bir ay görmedim “Keşke bitmeseydi” dedim. 36 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 ed maca mm ha Mu ERİN Ç Bul ORTAK HARFLER Merhaba Arkadaşlar! Bulmacayı çözmek için öncelikle tanımları verilmiş olan beş harfli kelimeleri bulun. Aynı sıradaki kelimelerin ortak harflerini bularak ortadaki şifre kutusundaki yerlerine yazın. Bakalım ne mesaj çıkacak? Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 37 a Vur YA G B i lU L U M S E Y I Nm iml i-yoru A lK ÖMRÜ UYKUSUZ GEÇEN KARINCA KARDEŞ Hayvanların bazı özellikleri vardır ve biz hep tuhaf karşılarız onların bu özelliklerini. Belki de kendi özelliklerimize benzememelerinden dolayı çok garipsiyoruz. Dünyadaki bütün hayvanlar da insanlara benzeseydi denge bozulurdu. Hem bu çok daha tuhaf olurdu. İnsanlara benzeyen hayvanlar... Düşünebiliyor musunuz? Hayır hayır, bu çok tuhaf ve de kötü olurdu. Herkes kendisine benzesin kardeşim, ne demek insanın hayvana, hayvanın da insana benzemesi?! Ha, bakın bir de hayvanlar da hayvanlara benzemeyebilir. Aynı tür hayvan bile bir diğerine benzemeyebilir. Mesela balıklar ne kadar masumdur ve insan gıdası olarak düşünüldüğünde faydalıdır değil mi? Fakat zehirli balıklar da vardır. Ne yapacağız şimdi? Zehirlisini de mi tüketmeliyiz. Ah, saçmalamayalım lütfen, değil mi ama... 38 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Bazı hayvancıkların bazı tuhaf olmayan ilginçliklerinden bahsedelim mi şimdi de? Elbette. Bakın gülücük dostları, mesela kedilerin beyninde 32 adet kas varmış. İnanması güç ama öyleymiş. Beyin kası yapmışlar resmen; çok düşünmekten mi acaba? Filozof mu olmuşlar düşüne düşüne. Düşleyin, bir kediniz olsun ve filozof olsun. Bilgisi de kabiliyetleri de farklı, bakış açıları da yüksek olsun mesela bu filozof kedinizin. Olur mu olur... Başka bir tuhaf olmayıp ilginç olan şeyden bahsedelim şimdi de size. Biz susuzluğa en çok dayanabilen hayvan olarak neyi biliriz? Deveyi. Fakat öyle değilmiş. Fareler, develere göre daha uzun süre susuzluğa dayanabiliyormuş. Peki, dünyada en çok insan ölümüne sebep olan hayvan hangisidir sizce? Aslan, kaplan, kurt, deve, timsah, sansar, fil, zürafa, köpek balığı, köpek? Hangisi? Maalesef hiçbiri değil canlarım. Dünyada insan ölümüne en çok sebep olan hayvan sivrisinekmiş. Yaa... Siz daha köpek balıklarını, timsahları, aslanları, kaplanları suçlayadurun bakalım. Peki, yılanların duyamadığını, kirpilerin suda batmadığını, kutup ayılarının solak olduğunu biliyor muydunuz? Kutup ayıları eğer insan olsalardı, anne babası her zaman uyarmak zorunda kalacaktı. “Evladım yemeğini bari sağ elinle ye”, diye... Ha, bakın bir de şu var: Karıncalar uyuyamıyormuş, biliyor musunuz? Yazık ama ya karıncalara, neden uyuyamıyorlar. Ömür boyu çalış sen, kendi ağırlığının 50 katı yük taşı, sonra da uyuyama... Olacak iş mi canım? Aşkolsun karınca kardeş; insan olsa dayanamaz buna... Hadi bakalım gülücük çiçekleri, şimdilik bu kadar. Başka ilginç hayvanları anlatma serüvenimizde yine birlikte olacağız. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 39 Co zmece 40 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 10 Fark LABİRENT Selim Teravih namazı kılmak için camiye gitmek istiyor. Onu camiye ulaştırır mısın? Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 41 42 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 43 Serap ÇAKMAK 44 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 1. Allah’ın emir ve yasaklarına uymada titizlik göstermek, Allah korkusuyla günahtan kaçınmak. 2. “ ......... yemeği yiyiniz, çünkü onda bereket vardır.” HADİS-İ ŞERİF 3. Peygamber Efendimizin isimlerinden biri (‘Çok övülen, methedilen’ anlamına gelen bir isimdir.) 4. Gemilerin yük veya yolcu alıp boşalttığı ve beklediği sığınma yeri. 7. Peygamberimiz, cennette sekiz kapı olduğunu ve bunlardan birisinden sadece oruçluların gireceğini söylüyor. Bu kapının adı nedir? 8. On bir ayın sultanı, oruç ayı. 9. Türkiye’nin en yüksek dağının adı nedir? (5137 metre yüksekliğindeki bu dağ, ülkemizin doğu ucundadır ve zirvesi dört mevsim karla kaplıdır.) 10. Oruç açma zamanı. 5. Bol C vitamini içeren, hoş kokulu ve çok faydalı, iri bir yaz meyvesi. 11. Annemizin erkek kardeşi neyimiz olur? 6. Suda haşlanarak pişirilen; yumurtalı, peynirli ve salçalı çeşitleri olan bir hamur işi. 12. Özellikle bayramlarda ikram edilen; cevizli, fıstıklı türleri olan, bol şerbetli ve lezzetli tatlı. 1. Karda yürürken batmamak için 4. Ray üzerinde hareket eden, şehir içi ayakkabıya takılan ayaklığın adı ulaşım aracı. nedir? 2. Küskün ve kırgın bir yüz ifadesiyle duran, gülümsemeyip sürekli surat asan. 3. Camilerde, padişahlar için ayrılmış olan özel bölüme ne ad verilir? 5. Yılın belli zamanlarında ateş, kül ve yanar gazlar püskürten dağ, volkan. 6. Yolculukta yenmek üzere hazırlanan yemek. 7. Kur’an’ın 110. suresinin adı nedir? 8. Kader, talih, şans. 9. Güzel, hoş koku. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 45 FAK Muhammed ŞA Mustafa E RKOÇ Hazan Nahide YEŞİL İrem BİLGİLİ AŞKÖY Furkan B 46 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 Haydar TO PAÇ RT Fatma ÖZEN Eda KUTLU Erva TAN AN Zeynep AZH Raziye Nur KAYA U l ANAY a il H f li E Esmanur TÜRKEN Zeynep Su de YILMA Z EKÇİ Rümeysa KÜL Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 47 Sevgili Arkadaşlar, bizlerle paylaşacağınız mektuplarınızı bekliyoruz. Hoşça kalın. AYIN MEKTUPLARI 48 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
© Copyright 2024 Paperzz