ADLİ OLGUYA YAKLAŞIM Yrd. Doç.Dr. Mahmut AŞIRDİZER CBÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı ‘ Kanunları bilmemek mazeret sayılmaz ’ (TCK. 44) Hekimlik tüm meslekler arasında insan ile en yakın ilişkisi bulunan meslektir. Hekimin koruyucu ve tedavi edici görevinin yanında, adli nitelikli olgularda da bilirkişi ya da adli hekim sıfatı ile yüklendiği işlevler de vardır. BİLİRKİŞİLİK Adli olaylarda özel bilgisinden istifade edilen kimseye “ bilirkişi “ denir. Bilirkişi Tayini; CMUK’ nun 66 ncı maddesi HUMK’nun 275 nci maddesi Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu Yargıtay İçtihatları esas alınarak yapılmaktadır. BİLİRKİŞİLİK İLE İLGİLİ KANUN MADDELERİ 244 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Özelleştirilmesine İlişkin Kanunun 10. maddesi “Sağlık ocağı hekimleri, kendi ocakları içinde adli tabiblik görevini sürdürürler”, 5017 sayılı Sağlık Bakanlığı Teşkilat Kanununun 31. maddesi “hükümet tabipleri, adli tabip bulunmayan yerlerde ek görev olarak bunlara ait işleri de yaparlar”, 1219 sayılı Tababet ve İlgili Mesleklerin Tarzı İcrasına Dair Kanun’ un 11. maddesi “Mahkemeler, bilirkişi olarak Türkiye’de hekimlik yapma yetkisine sahip hekimlere başvurabilirler” hükümlerini taşımaktadır. CMUK 68nci ve HUMK’ nun 278 nci maddelerinde : Meslek sahibi olanların o iş ile ilgili olarak kendilerine tevdii edilen bilirkişilik görevini kabule zorunlu oldukları belirtilmiştir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 87. Maddesinde ise, Memurlara ikinci görev verilmesi yasaklanmış olmakla birlikte, bilirkişilik görevi aynı maddede belirtilen istisnalar olarak gösterilmiştir. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 11.7.1986 tarih ve 9058 sayılı genelgesinde; “Adli tıp hizmetlerinin, esas itibariyle hastanelerde toplandığı, hastane olmayan ilçelerde, sağlık merkezlerinde bu görevlerin ifa edileceği, mesai saatleri dışında adli tıp hizmetlerinin sağlık müdürlüğünce düzenlenecek listeye göre hastanede bulunan pratisyen hekim, kafi gelmediği taktirde sağlık ocaklarında bulunan pratisyen hekimler tarafından nöbetle ifa edileceği” belirtilmektedir. Ayrıca ülkemizde hekimin, hem genel hem de adli olgular açısından faaliyet ve sorumlulukları; ‘ Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ’ ‘ Umumi Hıfzısıhha Kanunu ’ ‘ Türk Tabipleri Birliği Kanunu ’ ‘ Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’ nin çeşitli maddelerinde de ele alınmıştır. Hekim, ister resmi ister özel görevde olsun, bilirkişi olarak görevlendirildiğinde bu çağrıya uymak zorundadır. Ülkemizde adli olgularda görevlendirilebilecek yeterli uzman hekim bulunmaması nedeniyle başta sağlık ocağı ve hastanelerde görevli hekimler olmak üzere tüm hekimlere ‘adli hekimlik’ görevi verilebilmektedir. Bu durum, hekimin görev ve sorumluluğu olduğu kadar, hekim olmasından kaynaklanan temel bir hak olarak kabul edilmelidir. Kabul edilebilir, geçerli bir neden olmaksızın adli görevin yerine getirilmemesi, görevi savsaklama ya da kötüye kullanma suçunu oluşturur ve hekim hakkında CMUK’nun 70., HUMK’nun 278 nci ve TCK’ nun 282. maddesine göre işlem yapılır. Bilirkişi olarak tayin edilen hekimin; Tanıkları dinlemek, Sanığı sorguya çekmek, Kısmen veya tamamen dosyayı tetkik etmek, Tanık(lar) ve sanık(lar) ın dinlenmesinde hazır bulunmak, Hatta bu kişilere soru yöneltmek hakları vardır. (CMUK; madde-73) Sanığın şuurunun tetkiki ile ilgili raporları ise yalnızca Adli Tıp Uzmanları veya Psikiyatri Uzmanları verebilir. (CMUK,md.66 ve Yargıtay İçtihatları) CMUK’ nun 79’ ncu maddesinde; Bir ölünün adli muayenesinin bir tabip huzurunda, Otopsinin ise ancak biri adli tabip veya patolog olmak şartı ile iki hekim tarafından yapılacağı Ancak zaruret halinde bir hekimle de yapılabileceği, bu durumda zorunluluk nedeninin kaydedilmesi gerektiği belirtilmektedir. HEKİMİN BİLİRKİŞİ (ADLİ HEKİM) OLARAK SORUMLULUĞU Adli olgular, genel olarak acil ve öncelikli olarak ele alınması ve sonuçlandırılması gereken olgulardır. Adli Rapor Düzenlerken Sorumlulukları Rapor düzenleyen hekimin objektif ve tarafsız olması. Raporların gerçeklere dayanması. Özel terimlerin kullanılmaması. Herkesin anlayabilmesi için tıbbi terimlerin hepsinin açıkça tarif edilmesi. Adli raporların zamanında yazılması ve rapor yazmaktan kaçınılmaması, Kendi bilgi, deneyim ve uzmanlık alanları dışında rapor düzenlenmemesi, Sağlık dosyalarının ayrıntılı ve okunaklı olarak doldurulması. Adli dosyaların arşivlenmesine özen gösterilmesi. Olay anında kişinin üzerinde bulunan giysilerin adli makamlara teslim edilmesi ADLİ-TIBBİ RAPORLARLA İLGİLİ OLARAK SIK KARŞILAŞILAN SORUNLAR 1.Adli bir makamın istek yazısı olmaksızın adli rapor yazılması. 2. Muayene olacak kişilerin usulüne uygun gelmemesi/ gönderilmemesi. 3. Güvenlik önlemlerinin hekimin özgürce muayene engellenmesi. 4. Adli raporların geç yazılması, rapor yazmaktan kaçınılması. alınmaması, yapmasının 5. Kesin rapor verilebilecek iken geçici rapor verilmesi veya sevk edilmesi. 6. Gereken gözlem, kontrol, konsültasyon ya da sevklerin yapılmaması. 7. Hekimin kendi bilgi, deneyim ve uzmanlık alanı dışında görüş bildirmesi. 8. Olayla ilgili yeterli bilgi ve bulgu edinmeden, kişiyi tam olarak muayene etmeden rapor düzenlenmesi. 9. Gereken laboratuvar başvurulmaması. yöntemlerine 10. Rapor tekniğine uyulmaması. 11. Raporun tek nüsha ve okunaksız, düzensiz, rastgele bir yazı ile yazılması. 12. Düzenli bir kayıt-protokol ve arşivleme sistemi bulunmaması. 13. Tıp terimlerinin gereğinden fazla ve açıklamasız bir şekilde kullanılması. 14. Bilimsel olmayan, subjektif, duygusal ifadelerin kullanılması. 15. Hayati tehlike, mutad iştigal, uzuv zaafı / tatili, çehrede sabit eser, farik ve mümeyyizlik, cezai ve hukuki ehliyet gibi temel adli tıp kavramlarının bilinmemesi ya da yanlış yorumlanması. 16. Yara lokalizasyonu ve özelliklerinin (yaranın boyu, derinliği, açıları, kuyruğu, hangi tür aletle oluşmuş olabileceği, yara yaşı, vs) bilinmemesi ya da bu kavramların hatalı kullanılması. 17. Hekimin kendini savcı, hakim yerine koyması ; hukuki yorum ve değerlendirmede bulunması. Yaranın Özellikleri 1)Yaranın boyu ( = uzunluğu): 2)Yaranın genişliği(=açıklığı): 3)Yaranın dudakları: 4)Yaranın açıları: 5)Yaranın kuyrukları: 6)Yaranın derinliği: Ölüm Olaylarında Sorumlulukları: • Otopsi kararının verilmesi, • Olayla ilgili yeterli bilgi alınmadan otopsiye başlanmaması, • Dış ve iç muayenede tariflerin eksik ya da yanlış yapılmaması, • Otopsinin eksik yapılmaması, • Otopsi yapılmasından önce tahnitlenmesine izin verilmemesi • Otopsi gereken durumlarda otopsi yapmaktan kaçınılmaması, ÖLÜ DEFİN İZNİ VERİLMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR ‘Defin ruhsatı’ (defin izni) alınmadıkça ve ibraz olunmadıkça hiçbir cenaze gömülemez. Defin ruhsatında ölenin kimliği, adresi, ölüm nedeni ve gömülmesine izin verildiği açıkça belirtilir (UHK madde 215). Defin ruhsatı belediye hekimler tarafından, belediye hekimi bulunmayan yerlerde sağlık ocağı hekimleri tarafından ceset muayene edildikten sonra verilir (Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirildiği Bölgelerde Hizmetin Yürütülmesi Hakkındaki Yönerge’nin Sağlık Ocağı ile ilgili 2/ 7. maddesi). Hastane ve diğer resmi sağlık kurumlarında, defin ruhsatı o kurum müdür ya da başhekimi tarafından verilir ve usulüne uygun olarak resmi hekimlerce onaylanır (UHK madde 218). Hekim bulunmayan yerlerde ölülerin muayenesi sağlık memurları ve bu iş için yetiştirilmiş memurlarca yapılır ve defin ruhsatı verilir. Bunların da bulunmadığı yerlerde Jandarma Karakol Komutanları ya da köy muhtarları tarafından verilir (UHK madde 219). Gerek belediye olan, gerekse belediye olmayan yerlerde defin ruhsatı verenler, bu iş için bir kayıt defteri tutarlar. Bu bilgiler her ayın sonunda toplanarak öbür ayın 15’ine kadar en yakın hükümet tabipliği ya da sağlık müdürlüğüne bildirilir. Sağlık kurullarınca da yerel nüfus idarelerine ihbar olunur (UHK madde 220). Ölü muayenesinde kaza ve bulaşıcı hastalıktan kuşkulanıldığında, ilgili makamlara haber verilmeden defin ruhsatı verilmez (UHK madde 221). Bu sorumluluklara dikkat edilmeyip de bir yanılgı meydana geldiğinde, hekim adli görevi savsaklamak suçlaması ile karşı karşıya kalabilmektedir. BİLİRKİŞİLİKTEN ÇEKİLME (CMUK 69 ncu ve HUMK 278 nci madde) Hekim ile bilirkişi olarak görev yapacağı olayın ilgili şahısları arasında evliliknişanlılık (sona ermiş dahi olsa), ikinci dereceye kadar akrabalık bulunması ya da meslek sırrı durumu söz konusu olması veya hekimin, her ne şekilde olursa olsun adli bir olayda taraf durumunda kalmış olması durumunda bu gerekçesini göstererek bilirkişilik görevini kabul etmeyebilme hakkı vardır. Hekim, kendisini istenilen bilirkişilik konusunda yetersiz buluyor ise, bu gerekçesini göstererek bilirkişilik görevinden çekilme isteğini bildirebilir. Ancak bu isteminin kabul edilmemesi halinde, daha sonra herhangi bir cezai yaptırımla karşılaşmamak için bilirkişilik görevini yerine getirmek durumundadır. Ayrıca CMUK’nun 79. maddesinde : Adli otopsilerle ilgili olarak ölen kişiyi son hastalığında tedavi eden hekimin otopsi yapamayacağı şartı getirilmiştir.
© Copyright 2024 Paperzz