7,37$5ò+ò Doc. Dr. Seyda Örs Kaya %ñ5$ñ/(12%(/°'¶/¶ 9(0$5,(&85,( Marie Sklodowska Curie, 1863 yılında Ruslara karşı yapılan başarısız Polonya Ayaklanmasından kısa bir süre sonra Polonya'da doğdu. Manya Sklodowska (Marie Curie) annesini küçük yaşta kaybedince kıt kanaat geçindikleri küçük evlerinde ablası, abisi, kız kardeşi ve öğretmen olan babasıyla baş başa kalır. Okulu bitirdiğinde geçimini sağlamak için köylerde mürebbiyelik yapmaya başlar. Derslerden arda kalan zamanlarda da ilgi alanı olan matematik problemleriyle, fizik kitaplarıyla ilgilenir. İçindeki bilim özlemini şu satırlarla dile getirir; “Düşünün, şu an, Marie, pancarları fabrikaya taşıyan öküz arabalarını seyrederken, Berlin’de, Viyana’da, Varşova’da, Petersburg’da, Londra’da, binlerce genç insan dersleri, konferansları dinliyor; laboratuvarlarda, müzelerde, hastanelerde çalışıyor! Düşün ki, meşhur Sorbonne’un çatısı altında, harıl harıl biyoloji, matematik, sosyoloji, kimya ve fizik anlatılıyor!” Bir kaç sene sonra Marie hep hayalini kurduğu Paris’e gidip orada araştırma yapma fırsatı bulur. Gecesi gündüzüne karışır, kazandığı parayla ancak küçük odasının kirasını öder, yiyecek yemek bulmak bile onun için bir lükstür, ama bir gün bile şikâyet etmeden çalışır. Yıllar sonra Pierre Curie ile tanışır ve bu bilim insanı Marie’nın mütevazı dünyasında kendine yer bulabilmek için epey çaba sarf eder. 1895’te iki bilim insanı evlenirler. Araştırmalarına beraber devam eden çift aralıksız çalışmaya devam eder. Beraber uzun kır yürüyüşlerine çıkıp bu yürüyüşler sırasında da Küresel Sağlık Global Health 34 kafalarındaki sorulara cevaplar ararlar. Evde geçirdikleri zamanlarda yaptıkları çoğunlukla sahip oldukları bir kaç mobilyadan biri olan tahta masanın birer ucunda kafalarını araştırmalarına gömmek olur. Pierre Curie o tarihlerde piezo elektriğini keşfeden bilim adamı olarak tanınıyordu.(Bir piezoelektrik kristaline basınç uygulanırsa bir potansiyel fark meydana gelir). Marie Curie piezoelektrik özelliği olan maddeleri kullanarak, radyoaktif maddelerin aktifliğini ölçmek suretiyle uranyum ve toryum elementlerinin radyoaktif yapıda olduklarını gösterdi.1898 yılında Marie ve kocası uranyum cevherinin içerdiği yeni bir element keşfettiler. Bu yeni elemente, Madam Curie'nin ülkesi olan Polonya'dan esinlenilerek "Polonyum" adı verildi 1898 yılının sonlarında Curie'ler Radyum olarak adlandırdıkları, çok daha aktif bir elementi eser miktarda elde edebildiler. Tartılabilir çoklukta Radyum elde edebilmek için çok büyük çaba sarf ederek, uranyumca zengin cevherden Radyumu ayırabildiler. Tonlarca cevheri dört yıl boyunca defalarca saflaştırarak ve kendi birikimlerini de bu iş için sarf ederek, 0,1 gr. Radyum elde etmeyi başardılar. 1903 yılında Marie ve Pierre Curie, A.H. Becquerel ile birlikte radyoaktif maddeler ile yaptıkları çalışmalardan dolayı Nobel Fizik Ödülü'nü kazandılar. Madam Curie, eşinin 1906 yılında bir trajik kaza sonucu ölümünden sonra, eşinin Sorbonne Üniversitesindeki Profesörlük görevini devraldı. Ne yazık ki, kendisinin bir bayan olmasından kaynaklanan, bilim komitesinin önyargılı davranışlarıyla karşılaştı. Örneğin, Fransız Bilim Akademisi üyeliği bir tek oyla reddedildi. 7,37$5ò+ò Curie çiftinin Irene ve Eve adında iki kızları olur. Irene annesinin yolunda giderek bilime gönül verir. Radyoaktivite ile ilgili doktora tezinden sonra annesinin asistanı olan Jean-Frederic Joliot ile evlenir. Bu iki fizikçi hemen hemen bütün çalışmalarını birlikte sürdürmüş, nükleer fizi¬ğe ortak katkılarıyla Nobel Kimya Ödülü'nü bölüşmüş ve dünya barışının en inançlı savunucularından olmuşlardır. Frederic hocası Marie Curie'ye ve 20 yıl önce ölen Pierre Curie'nin anısına duyduğu derin saygı ve hayranlığın göstergesi olarak karısının soyadı¬nı kendi soyadına ekledi. O tarihten sonra birlikte çalışan Joliot-Curie'lerin bilime en büyük katkıları 1934'te yapay radyoaktifliği bulmalarıdır. Bu çift de 1935 Nobel Fizik ödülünü alır. Yapay radyoaktivitenin keşfi Marie Curie’nin çalışmalarını bir basamak ileriye taşıyarak radyoaktivitenin tıpta görüntülemede yaygın olarak kullanılabilmesine olanak tanımıştır. Madam Curie 1911 yılında, Radyum ve Polonyumun keşfinden ötürü ikinci Nobel Ödülü'nü de kimya dalında aldı. Hayatının son yıllarını Paris Radyum Enstitüsünü yönetmekle geçirdi. Madam Curie, yıllarca, radyoaktif maddelerden yayınlanan radyasyona maruz kalmış olmanın neden olduğu (Lösemi) kan kanserinden ölmüştür. Irène ‘de 58 yaşında muhtemelen radyoaktif maddelerle yoğun çalışmalarının sonucu olarak lösemiden hayata veda eder. Hayatlarının son anlarına kadar yalnızca bilim için çalışan, şanı şöhreti bir kenara atıp hep aza kanaat eden bu insanların yaşam hikâyesinden çıkarılacak çok dersler var. Nazım Hikmet’in İrene Curie için yazdığı bir şiirle de bu bilim kadınlarını anmak isteriz. İstanbul'dan Mektup bir kara haber de verdi bu akşam radyo irene joliot curie ölmüş daha gençti yıllar var bir kitap okudumdu ölenin anası üstüne yazılmış bir yerinde iki kız çocuğundan bahseder satırlar gözümün önüne geldi sarışın iki yunan heykeli gibi der işte bu çocuklardan biri öldü bilmem ki nasıl anlatsam büyük bilgin büyük adam ama şimdi lösemiden ölen o sarışın kız çocuğu da bu ölüm bana çok dokundu irene joliot curie için ağladım bu akşam ne tuhaf irene deselerdi irene öldüğün zaman deselerdi istanbullu bir kadın hem de hiç tanımadığın ağlayacak arkandan deselerdi şaşardı kocası geldi aklıma bir mektup yazsam başsağlığı dilesem diye düşündüm adresini bilmiyorum ama paris frederic joliot curie desem gider miydi"
© Copyright 2024 Paperzz