Turizmin Bölgesel Kalkınmaya Etkisi

TURİZMİN BÖLGESEL KALKINMAYA ETKİSİ
ÜZERİNE TEORİK BİR İNCELEME
Yrd.Doç.Dr.Hüseyin ÇEKEN*
ÖZET
Küreselleşme olgusunun dünya genelinde hız kazanmasıyla birlikte
ülkeler arasındaki gelişmişlik seviyesi gittikçe artmaktadır. Gelişmiş ülkeler
sahip oldukları bir takım ekonomik avantajlar nedeniyle kalkınma
düzeylerini gerçekleştirmişler ve az da olsa bölgeler arasındaki dengesizliği
de en aza indirgemiş durumdadırlar.Ancak bu gelişmekte ve az gelişmiş olan
ülkeler için geçerli değildir.Gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarının
başında kalkınma ve az gelişmişlik yer almaktadır. Bu sorunu aşmanın
yollarından birisi de bu ülkelerin kalkınma için öncelikli sektörü tespit
etmektir. Gelişmekte olan ülkelerde sanayileşme olmadığı için kalkınma
hamlelerini ancak sahip oldukları turistik arz potansiyelini değerlendirmekle
mümkündür. Turizm sektörünün bölgesel kalkınma ve yöredeki turizm
kaynaklı kaynakların etkin kullanımı konusunda büyük bir yeri ve önemi
vardır.
Bu çalışmada, turizmin bölgesel kalkınma ve az gelişmişliğe olan
etkisi üzerinde durularak, Türkiye’deki turizmin kalkınmaya etkisi
gözlemlere ve bilimsel araştırmalara dayanılarak tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Bölgesel Kalkınma, az gelişmişlik, Bölgesel
dengesizlikler, Turizm.
A THEORETICAL STUDY INTO EFFECT OF
TOURİSM ON REGIONAL DEVELOPMENT
ABSTRACT
As globalization has accelerated around the world, inter-national
differences in the state of economic development have been increasing as
well. Due to their economic advantages, developed nations have achieved
eliminating regional inequalities in terms of the levels of ecenomic
development. However, the same cannot be said for developing or
*
Muğla Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu (Yrd.Doç.Dr.)
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
293
underdeveloped nations. Economic development is one of the most
important problems that developing nations face. One way of dealing with
this economic problem is defining which industy/sector needs to take
priority in the economy. Due to lack of industrialization in many developing
nations, one such industry/sector receiving high priority in economic
development of those nations is the tourism industry/sector. Tourism
receives attention due to its potential in stimulating economic development
as well as efficient use of natural and man-made resources.The purpose of
this study is to discuss the contribution of torism on economic development,
more specifically that of Turkey.
Key words: Regional development, underdevelopment,regional
inequalities, tourism.
GİRİŞ
Kalkınma, genel olarak bir ülkenin milli gelir düzeyinde meydana
gelen sürekli artışa bağlı olarak ekonomik,sosyal ve siyasal yapısında
meydana
gelen
değişimleri
içeren
bir
süreç
olarak
nitelendirilmektedir(Clark, 1996:34).
Kalkınma ve bağlı olarak “az gelişmişlik” kavramının iktisat
bilimine ve buradan günlük konuşma diline girmesi II. Dünya Savaşı
sonrasına rastlamaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasında soğuk savaşın
gerilimli ortamında yaygın bir kullanıma ulaşan kalkınma kavramı, 1945
sonrası dünyanın özgül boyutlarından birisidir. Kalkınma/Gelişme soğuk
savaş rüzgarlarının estiği dönemlerde gündeme gelen bir söylemdir. Savaş
sonrası dönemin özgül koşulları ekonomik kalkınmayı ve beraberinde
getireceği varsayılan çağdaşlaşmayı, toplumların özellikle Üçüncü Dünya
Ülkelerinin ilk sırada yer alan hedef ve beklentileri konumuna sokmuştur.
Bu dönemde dünya genelinde çoğu ülkede olduğu gibi Türkiye de ekonomik
bunalım ve savaştan büyük ölçüde olumsuz etkilenen ekonomisini
geliştirmek için yoğun bir kalkınma sürecine girmiştir.
Günümüzde gelişmekte olan ülkelerin hepsinin temel sorunu sahip
oldukları mevcut kaynaklarıyla kalkınma hamlelerini gerçekleştirememektir.
Ayrıca bölgelerarası dengesizlikler sorunu gelişmekte olan ülkelerde olduğu
gibi bazı gelişmiş ülkelerde hatta ülkemizin sınırları içinde dahi yoğun
olarak görülmektedir. Bu sorunu diğer bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde
de turizm sayesinde gidermek mümkündür. Çünkü turizm sektörünün
gelişmesi ile kalkınma arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Turizm sektörü,
kaynakların etkin bir şekilde kullanılarak bölgeler arasındaki
294
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
dengesizliklerin giderilmesi ve bölgesel bir kalkınmanın sağlanması
konusunda önemli bir yere sahiptir.
1-BÖLGESEL KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK SORUNU
Ekonomi Literatüründe ekonomik büyümeye ekonomik kalkınma
sözcükleri genellikle birbirinin yerine kullanılmaktadır.Ancak bu sözcüklerin
anlamları farklıdır. Ekonomik büyüme, ekonomideki üretimde meydana
gelen artış veya kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)oranıdır
(Case and Fair, 1994:848). Mc Cannel ve Brue (1996:379) ve Dornbusch ve
Fischer (1998:269)’e göre ekonomik kalkınma; belli bir dönemde GSYİH’da
meydana gelen reel büyüme ve bu reel artışın kişi başına dağılımıdır. Bu
nedenle ekonomik büyüme, stok akım ve değişkenlerin gövde ve hacim
itibariyle genişlemesidir (Unay, 1993:277).
Ekonomik kalkınma ekonomik büyümeden daha geniş bir anlam
taşımaktadır. Çünkü ekonomik kalkınma hem üretim miktarındaki artışı hem
de sosyo-kültürel yapıda meydana gelen değişmeleri ve gelişmekte olan
ülkelerin karşı karşıya bulunduğu durumları içerir. Oysa ekonomik büyüme
daha çok gelişmiş ülkelerde görülür.
Genellikle kabul edilen bir görüşe göre kalkınma, sadece
üretimin ve kişi başına gelirin arttırılmasından ibaret olmayıp ekonomik ve
sosyo-kültürel yapının da değiştirilmesi, yenileştirilmesi anlamına gelir
(Savaş, 1991:5). Yani bir toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan belli
bir hayat seviyesine ulaşması demektir.Bu bakımdan kalkınma genel
sayılarla belirlenen ekonomik büyümeyi de içermektedir. Diğer bir anlatımla
kalkınma; GSMH’daki hızlı artışla belirlenen ekonomik büyüme yanında
aşağıda sıralanan değişimleri de kapsamaktadır (Yağcı, 2003:161):
Ulusal gelir dağılımının daha dengeli bir biçime
doğru yönelmesi,
Ülke kaynaklarının rasyonel kullanılması ve sanayi
toplumuna geçilmesi,
Üretim artışıyla birlikte her kesimde üretim biçimi
ve ilişkilerinin değişerek verimliliğin yükselmeye başlaması,
Alt yapı ve sosyal yatırımların sadece ülkenin belirli
yörelerine değil, özellikle geri kalmış yörelerine doğru
yönlendirilmesi,
Beslenme
sorununun
uygun
koşullarla
gerçekleştirilmesi,
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
295
Eğitimde çağdaş ilkelerin benimsenmesi,
Ülkenin maddi varlığı artarken, halkın yaşamının
manevi yönden de zenginleşip kültürün yaygınlaşması.
Yukarıda sıraladığımız değişimleri dikkate aldığımızda kalkınma,
topluma ait nicel ve nitel değişimleri içeren bir süreç olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu değişimleri mikro bazda incelediğimizde karşımıza
“bölgesel kalkınma” kavramı çıkmaktadır.Bölgesel kalkınma; bir bölgenin
veya yörenin refah seviyesindeki artış olarak anlaşılmaktadır. Her ülkenin
yapısındaki bölgeler, ekonomik ve sosyal kalkınma düzeyleri bakımından
büyük farklılıklar göstermektedir. Bu farklılığın yoğunluğu az gelişmiş
ülkelerde gelişmiş ülkelere oranla daha fazladır. Böylelikle az gelişmişlik
sorunu da karşımıza çıkmaktadır.Ülkeleri gelişmiş ve az gelişmiş ekonomiler
olarak sınıflandırırken en çok kullanılan ölçü kişi başına düşen ulusal gelirin
büyüklüğüdür (İlkin,1988:4). Buna göre; fert başına milli gelir seviyesi
yüksek olan ülkeleri gelişmiş, genellikle kişi başına düşen gelirin 100 $’ın
altında olan ülkeleri de az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler diye
nitelendiriyoruz (Savaş, 1991:7). Aslında gelişmişlik ve az gelişmişlik nisbi
kavramlardır.Çünkü az gelişmişliğin tanımı iktisat literatüründe yapılsa da
mutlak bir anlam taşımaz. Örneğin; bazı ülkelerde Kişi başına düşen milli
gelir yüksek olsa da gerek gelir dağılımı gerek diğer koşulların varlığı bu
ülkeleri az gelişmişlerin arasına koymamızı gerektirir.
Az gelişmişliğin ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için bu olayı
oluşturan ara ana özellikleri saymamız gerekmektedir.Az gelişmiş yada
gelişmekte olan ülkeler aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Unay, 1993:283;
Dülgeroğlu, 2000:11):
-
Kişi başına düşen milli gelirin az olması
Beslenme yetersizliği
Zayıf bir sanayileşme
Geleneksel tarım kesiminin hakimiyeti
Nüfus artış oranının yüksek olması ve nüfus gücü
Eğitim düzeyi, okur yazarlık oranının düşüklüğü
İnsan kaynaklarının ve iş kültürünün geliştirilmemiş
-
Yetersiz kamu kaynağı
Doğal kaynaklar yeterince işlenmemiştir.
Milli gelirin ihracata oranı düşüktür.
olması
296
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
-
Sosyal çevre gelişmemiştir.
Ekonominin dışa bağımlı olması
İşsizlik
Altyapı yetersizliği (fiziksel ve teknolojik)
Az gelişmişliğin nedenleri, her ülke için farklı olmaktadır. Ayrıca
hepsini aynı formülle ifade etme olanağı da yoktur. Bu saydığımız faktörler
bir ülkenin değişik bölgeleri için de geçerlidir.Yani bunların hepsini aynı
anda formüle etmek imkansız dolayısıyla bölgeler arası dengesizlik sorunu
ortaya çıkmaktadır.
Bölgesel dengesizliği, aynı alanın farklı yerlerinde görülen her
çeşitten eşitsizlik olarak belirlersek her ülkede ve her ülke grubunun
yapısında bölgesel dengesizlik bulunacaktır. Gözlemler ekonomik ve sosyal
kalkınmanın çeşitli ülkler arasında olduğu gibi aynı ülke içinde de farklı
hızlarla gerçekleştiğini göstermektedir (Dinçer,1994:117). Her ülkenin
yapısındaki bölgeler, ekonomik ve sosyal kalkınma düzeyleri bakımından
farklılıklar göstermektedir. Bu farklılığın yoğunluğu ise az gelişmiş veya
gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelere göre daha fazladır. Demek ki;
Türkiye’nin doğusu ile batısı arasındaki ekonomik ve sosyal dengesizlik
yukarıda saydığımız bir çok faktöre bağlıdır diyebiliriz. Ayrıca bölgenin
sahip olduğu jeo-politik ve jeo-ekonomik konumu da önemlidir. Bölge yer
altı kaynakları bakımından zengin ise, verimli bir alanda yer aldıysa, ulaşım
sistemleri bakımından zengin ise (ulaşılabilir), okuma-yazma oranı yüksek
ise, altyapı sorunu yoksa, haberleşme ve sağlık hizmetleri sorunu yoksa, o
bölgede herkes farklı sektörlerde iş bulabiliyorsa ve halkın yaşam standardı
yüksek ise tabii ki bu bölge diğer bölgelere göre daha gelişmiş olacaktır ve
bölgelerarası dengesizlik de büyük oranda artmış olacaktır.
Bölgelerarası dengesizliği gidermek ve kalkınma hamlesini
gerçekleştirmek bir çok sektöre bağlıdır. Bu sektörlerin içinde turizm sektörü
çok önemli bir yere sahiptir. Zaten diğer sektörlerin etkisi çok olmuş olsaydı
bölge geri kalmazdı. Bu nedenle turizm sektörünü sektör özelliğinden dolayı
bölgesel kalkınma için diğer sektörlerden ayrı tutmamız gerekmektedir.
2- BÖLGESEL KALKINMADA TURİZM SEKTÖRÜNÜN
YERİ VE ÖNEMİ
Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde, ekonomik kalkınmanın
sağlanabilmesi için temel şartlardan bir tanesi dış satımın arttırılmasıdır. Bu
ülkelerde ekonomik gelişme ve çağdaşlaşma için geleneksel tarım
ekonomisinden endüstriyel ekonomiye geçiş bir zorunluluktur. Ancak
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
297
böylesine bir değişim büyük miktarda; sermaye, yabancı döviz kazancı ya da
dış borçlanmayla mümkün olmaktadır. Bu durum endüstriyeleşme için
gerekli finansman kaynaklarını yaratmak amacıyla ülke yöneticilerini turizm
sektörüne yöneltmektedir (İçöz, ve Kozak,1998:159).
Turizm kalkınma için ihtiyaç duyulan döviz girdisini sağlar.
Turizmden elde edilen gelirler, yabancı ülkelerden alınan ekonomik
yardımlara göre daha çok üstünlüklere sahiptir. Çünkü politik ve ekonomik
kısıtlamalardan uzaktır ve herhangi bir baskı aracı olarak kullanılamaz.
Diğer yandan turizm, tarımsal ürün ve hammadde ihracatından da çok daha
fazla bir üstünlüğe sahiptir. Her şeyden önce, turizm mal ve hizmetlerinin
fiyatları, gelişmekte olan ülkenin geleneksel ihracat ürünlerinin fiyatlarına
oranla çok daha fazla kendi denetimi altındadır. Ayrıca turizm, gelişmekte
olan ülkenin ihracatı için bir çeşitlendirme imkanı yaratır ve döviz
gelirlerindeki büyük dalgalanmaları da ortadan kaldırır.
Turizm sektörünün, bölgesel kalkınma ve kaynakların etkin
kullanımı konusunda büyük bir yeri ve önemi vardır. Özellikle bölgelerarası
dengesizliğin giderilmesinde turizm sektörü, tarım ve sanayide yeterli
kaynak ve gelişme imkanına sahip olmayan ama zengin bir turistik arz
verilerine sahip bölgelerin, planlı ve etkin bir turizm politikaları
uygulamaları sonucunda turistik yönden dengeli bir şekilde kalkınmalarını
sağlayacaktır (Braden and Winer, 1980:37).
Konu Türkiye genelinde ele alındığında, Türkiye gelişmekte olan bir
ülke olduğu için yatırıma tahsis edilen kaynaklar da sınırlı kalmaktadır.
Kaynakların sınırlı olması, yatırımların da seçici olmasına yol açmakta ve
yatırımlar, iç getiri oranı yüksek olan sektörleri tercih etmekte ve bu
sektörlerin de belli bölgelerde yoğunlaşması bölgeler arası dengesizliğe yol
açmaktadır. Türkiye’deki bölgelerin gelişmişlik düzeyine baktığımızda;
Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinin ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
Çünkü yatırımların büyük bir kısmı bu bölgelerde yapılmaktadır. Bu
bölgelerin dışında kalan diğer bölgeler aynı şansa sahip değildir ve üstelik
geri kalmış bölgelerden gelişmiş bölgelere sürekli bir göç söz
konusudur.Ancak sanayileşme imkanına sahip olmayan bölgelerimizin
gelişmesi ve kalkınması da bu bölgelerin sahip olduğu turistik arz
olanaklarının değerlendirilmesiyle mümkündür (Çeken, 2003:148).
Herhangi bir bölgenin turizm bakımından gelişebilmesi ve kalkınma
düzeyinin gerçekleştirilebilmesi için aşağıdaki faktörlerin dikkate alınması
gerekmektedir:
- Bölgenin kültürel değerlerinin (arkeolojik eserler,
anıtlar, folklor ve festivaller) analizi yapılmalı,
298
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
- Bölgenin Enfrastrüktür (iklim durumu, doğal örtüler
ve turizme elverişli arazi durumu) ön analizi yapılmalı,
- Bölgede bulunan mevcut tesislerin (otel, motel
pansiyon) durumu ve yenilerini ilave edebilme durumu,
- Bölgede bulunan, turizmle doğrudan ve dolaylı
olarak özel mallar ve hizmetler üreten ve pazarlayan kuruluşlar,
- Bölgede kamu yatırımlarının durumu,
- Bölgeye yönelik uluslararası turizm talebinin analizi,
- Bölgede bulunan yerel halkın turizmi algılama
düzeyi,
- Bölgede bulunan tesislerden yörede oturanlara iş
imkanı sağlama durumu,
- Turizm sektörünün bölgedeki diğer sektörlerle olan
ilişkisi,
-
Bölgedeki sivil toplum örgütlerinin varlığı,
Yukarıda bahsedilen faktörleri bir turizm bölgesinde gerçekçi bir
şekilde analiz ettikten sonra turizmin bölgesel kalkınmaya etkinliği de artmış
olacaktır. Ancak bölgenin turizm potansiyelinin bir bölgesel proje
çerçevesinde, diğer potansiyel varlıklarla birlikte değerlendirildiğinde bu
etkinlik daha da artmış olacaktır.
Türkiye’nin tabii güzelliklere ve tarihi zenginliklere sahip bölgeleri;
genellikle sanayileşmenin hız kazandığı bölgelerin dışında, sahillerde, dağ
yamaçlarında, arkeolojik kazıların bulunduğu yerlerde veya göl kenarlarında
bulunmaktadır. Turizm endüstrisinin ana hammaddesini, tabiatın ve iklimin
yarattığı tarih, folklor, uygarlık ve kültürün işlediği bir değerler bütünü teşkil
etmektedir. Türkiye coğrafi yapısından dolayı bir çok kültüre ev sahipliği
yapmış, bir çok medeniyetlerin buluşmasına tanıklık etmiş, geçmişi zengin
olan bir ülkedir. Bu özelliğinden dolayı sanayileşmenin olmadığı bölgelerde
turizm endüstrisine rastlamak mümkündür.Türkiye’deki bu zenginlikler
sadece turizm sayesinde işlenebilmekte ve milli geliri arttıracak bir
ekonomik değer haline gelebilmektedir. Ekonomik yönden az gelişmiş
bölgelerimiz, otel işletmeleri, yiyecek-içecek işletmeleri, tatil köyleri,
moteller, seyahat işletmeleri ve sektörü doğrudan ve dolaylı olarak
ilgilendiren (hediyelik eşya satan yerler, dericiler, kuyumcular, manav,
süpermarketler vb.) diğer işletmeleri aracılığı ile turizmden elde ettikleri
gelirlerle
ekonomik
gelişmelerini
destekleyebilmektedirler(Çeken,
2003:148).
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
299
Turizmin
sıralayabiliriz:
bölgesel
kalkınmaya
etkisini
aşağıdaki
şekilde
- Turizm sayesinde ihracı mümkün olmaya, jeoekonomik varlıklar, sosyo-kültürel varlık, değer ve olaylar ile
spesifik bazı hizmetler bölge için döviz kaynağı haline
gelmektedir (Olalı ve Timur, 1998:97).
- Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin yapmış
oldukları turistik tüketim harcamaları ile artan turizm talebini
karşılamak amacıyla yapılan turistik yatırımlar gerek turizm
sektöründe gerekse sektörü belirleyen diğer sektörlerdeki üretim
faktörlerinin gelirlerini arttırır.
- Turizm, ülkede yeni iş imkanları yaratılması
suretiyle bölgelerarası gelir dağılımında olumlu etki yaparak
bölgelerde dengeli kalkınmaya olanak sağlamaktadır. Turizm
yatırımları bir ülkenin daha az kalkınmış bölgelerinde hız
kazandığında bu yatırımların bölgede yarattığı yeni iş imkanları
çalışan kesimin gelirlerini arttırmakla birlikte bölgenin gelir
dağılımında da olumlu etkiler yaratmaktadır (Robert and
Goeldner, 1990:272). 2002 yılında dünya genelinde turizm
sektöründe doğrudan ve dolaylı olarak istihdam edilen kişi sayısı
198 milyondur (WTTC, 2002:13). Yapılan araştırmalara göre
Türkiye’de ise, doğrudan ve dolaylı olarak turizm sektöründe
istihdam edilen kişi sayısı 1.125.000’i bulmaktadır (Çeken,
2003:143).
- Turizmin bölge ekonomisine katkısı katma değer
yoluyla olmaktadır. Turistik mal ve hizmet üretiminin milli gelir
üzerinde yarattığı katma değer etkisi, diğer sektörel üretimden
yüksek olduğundan kalkınma için büyük bir önem arz
etmektedir.
- Turizm sektörü her ne kadar hizmet sektörü içinde
yer alsa da taşıdığı özellikler nedeniyle 33 tane sektörle yakın
bir ilişki içindedir. Yani bir ülkede veya bölgede turizmin
gelişmesi aynı zamanda 33 tane sektörün de gelişmesi demektir.
Ancak turizmin sektörler üzerindeki o ülkede veya bölgede
gelişmiş olan turizm çeşidine göre farklılıklar arz etmektedir.
- Turizm sektörüne paralel olarak turizmin gelir
etkisinin artması, tarım sektöründe üretim kalitesinin artmasına,
standardizasyonun sağlanmasına ve kaliteli ürünün gerçek
değerini bulmasına neden olur. Bunun sonucunda o bölgede
300
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
tarımla geçinen kesimin gelirinde bir artış olacaktır.Turizm
olmasaydı bu ürünler gerçek değerini bulamayacak ve halkın
gelirinde düşüş olacaktı. Bu durum özellikle Türkiye için son
derece önemlidir. Çünkü halkın büyük bir bölümü tarımla
geçinmektedir.Tarım ekonomisinin yaygın olduğu bölgelerde
turizmin gelişmesi demek tarımla geçinen halkın gelir ve refah
seviyesinin artması demektir. Tarım sektöründeki gizli işsizlik
sorunu da turizmin gelişmesine paralel olarak ortadan
kalkmaktadır. Dolayısıyla işsiz kesimin sanayileşmiş bölgelere
göç etmesinin önüne geçilmekte ve bölgelerarası dengesizlik de
en aza indirilmiş olmaktadır.
- Turizm sektörünün gelişmesi sonucunda, bölgede
ikamet edenler, evlerini pansiyon olarak turistlere kiraya verme
yoluyla bir gelir elde etmektedirler. Bununla birlikte, aile ve
turistlerin aynı çatı altında birlikte yaşamaları sosyo-ekonomik
kalkınmaya olumlu yönden katkı sağlamaktadır. Turizm yoluyla
kısa sürede oluşan sosyo-ekonomik içerikli yapı değişimi,
çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma savaşı veren toplumlar için son
derece önemlidir.
- Bir bölgedeki turizmin doğaya dayalı olarak ortaya
çıkışı büyük kent ve sanayi merkezinde kazanılmış gelirlerin
kırsal yörelere aktarılmasına yol açarak hem ülke düzeyinde
hem de uluslar arası düzeyde gelirin yeniden dağılımında etkili
olacaktır. Bu süreç bölgelerarası dengesizliği giderici bir rol
ifade edeceği gibi sosyal adalet ilkesinin de uygulama alanına
aktarılmasını sağlayacaktır (Çetiner,1998:218).
- Turizmin geliştiği bölgelerde aynı zamanda bölgede
bir çevre bilincinin gelişmesine de yol açmaktadır. Temiz bir
çevre turizmin temel sermayesidir. Turizm çevreyi koruyacak,
hava ve su kirlenmesini önleyecektir.Yörede sürdürülebilir bir
çevre modeli gelişecek ve kalkınma sürecinin gelişmesine neden
olacaktır.
- Turizmin gelişmesi sonucunda bölgede, kalkınma
hızı ile nüfus artış hızı arasındaki dengesizliğin sebep olduğu iç
göçler, turizm nedeniyle yer yer azalacak veya duracaktır. Bu
süreç kentlerin gecekondulaşmasını veya çarpık kentleşme hızını
yavaşlatacaktır. Turizmin, çözümü güç ve aşılması zor olan bu
toplumsal sorunların çıkmasını önleyici ve azaltıcı bu
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
301
fonksiyonu, ülkenin kalkınmasına bir katkı olarak
değerlendirilmektedir (Çetiner, 1998:218).
- Turizm arz potansiyeline sahip çekim bölgelerde
oturanların
sahip
oldukları
sosyo-kültürel
değerleri
yıpranmayacak hatta değer kazanacaktır. Çünkü yörenin sahip
olduğu gelenekler ve görenekler bölge için birer çekim unsuru
olacaktır. Bu çekim unsurlarının zenginliği aynı zamanda
bölgenin de gelişim sürecini hızlandıracaktır.
- Turizm sektörünün gelişmesine bağlı olarak yörede
fiziksel alt yapı sorunu da ortadan kalkmaktadır.Turizmin
gelişmesi iyi hazırlanmış bir alt yapıya bağlıdır.Başta yörede
yol, su, elektrik,kanalizasyon, otopark ve haberleşme gibi
fiziksel alt yapı gelişecektir.Böylelikle bölge sahip olduğu
turistik arz potansiyeli nedeniyle alt yapısı hazır olan diğer
endüstri bölgeleriyle aradaki dengesizliği en aza indirmiş
olacaktır.
Yukarıda belirtilen kalkınma unsurlarının gerçekleşme hızı ülkenin
veya yörenin sahip olduğu turist arz verilerinin etkin bir şekilde
kullanılmasına ve turizm sektörünün ülkenin kalkınması için öncelikli sektör
haline getirilmesi ile mümkündür.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Turizm sektörü, ülkelerin veya bölgelerin sahip oldukları turizm arz
kaynaklarını etkin bir şekilde kullanarak, bölgeler arasındaki
dengesizliklerin giderilmesi ve bölgesel bir kalkınmanın sağlanması
konusunda önemli bir yere sahiptir. Turizm sektörü, hem gelişmiş hem de
gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde önemli bir paya sahiptir. Küresel
anlamda dünyanın en büyük sektörlerinin başında yer aldığı gibi dünyada en
hızlı büyüyen ve gelişen sektör olma özelliğine de sahiptir. Turizm
sektörünün temel arz verileri bölgelerin doğal, sosyo-kültürel ve tarihsel
kaynaklara bağlı olduğundan diğer sektörlerden farklı olarak kalkınmayı
hızlandırmaktadır. Çünkü diğer sektörlerin varlığı bir çok faktörlere bağlı
olabilir ancak bunlar turizm sektörü için pek önemli olmayabilir. Burada
önemli olan bölgenin turizm arz potansiyelidir. Bu da bölgede turizmin
gelişmesine neden olmaktadır. Turizm sektörünün gelişmesi aynı zamanda
35 tane sektörün de gelişmesi demektir. Sektörlerin gelişmesi bölgenin
kalkınmasını hızlandırmakta ve bölgelerarası dengesizlik veya azgelişmişlik
sorunu da turizm sektörü sayesinde en aza indirilmektedir.
302
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
Azgelişmişlik veya bölgesel kalkınma Türkiye’nin de yıllardır en
önemli sorunlarından birisi olmuştur. Bu sorunun giderilmesi planlı dönemin
başlangıcından beri sürekli olarak gündeme gelmiş ve bu konuda değişik
uygulamalar söz konusu olmuştur. Ülkemizde; gelir dağılımındaki
adaletsizlik, göç sorunu, işsizlik, alt yapı ve bölgelerarası dengesizlik gibi
sorunların giderilmesinde yeni stratejilere ve politikalara ihtiyaç
duyulmaktadır.Bu stratejilere ulaşmanın en önemli araçlarından bir tanesi de
turizm sektörü sayesinde mümkün olabilmektedir.Çünkü turizm sektörü
bölgedeki turistik arz verilerine bağlı olarak katma değeri en yüksek olan
sektörlerden birisidir. Yukarıda bahsedilen bir takım sorunların aşılması
turizm ile mümkündür.
Bunun için bir ülkenin veya bölgenin turizm sektörünün bölgesel
kalkınmaya ve bölgelerarası dengesizliğin giderilmesindeki etkinliği aşağıda
belirtilen hususlara bağlıdır.
Turistik arz verilerin envanteri çıkarılmalı,
Bölgenin diğer bölgelere göre sahip olduğu farklı
turizm ürünlerini ortaya koymalı,
Turistik ürünlerin tanıtımı yapılmalı. Bu tanıtım
daha çok uluslararası turizm talebini oluşturan ülkelere yönelik
olmalı,
Uluslararası piyasalarda ülkenin veya bölgenin imajı
olumlu yönde geliştirilmeli,
Turizm sektöründeki modernizasyon ve yenileme
faaliyetleri desteklenmeli,
Turizm eğitimine gereken önem verilmeli ve
sektörde çalışanların mesleki eğitim seviyeleri iyileştirilmeli,
Turizm sosyo-ekonomik bir olay olduğu için
ekonomik boyutu kadar sosyal boyutuna da dikkat edilmeli,
Turizm sektörünün en önemli sorunlarından bir
tanesi de yatırım sorunudur. Bu sorunu aşmanın bir yolu da
yabancı yatırımdır. Yabancı yatırımları arttırmak için gereken
şartlar oluşturulmalı,
Hükümet politikalarında veya yatırım kararlarında
turizm yatırımlarına öncelikli turizm bölgelerine göre gereken
önem verilmeli,
Bölgede turistik değerlerin korunması ve turizm
bilincinin geliştirilmesi için sivil toplum kuruluşları ve yetkili
birimler arasında koordinasyon sağlanmalı,
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
303
Bölgede kültürel değerlerin ve özellikle sit
alanlarının korunması ve geliştirilmesi için turizm bilinci
geliştirilmelidir. Bu konuda çocuklardan başlayarak her yaştaki
insan, bölgenin kültürel mirası hakkında yeterince bilgilendirilmeli
hatta turizmle ilgili gönüllü dernekler oluşturulmalı,
Turizm arzını oluşturan önemli faktörlerden bir
tanesi de temiz bir çevredir. Bunun için bölgede temiz bir çevre
bilinci geliştirilmelidir.
304
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
KAYNAKÇA
BARUTÇUGİL, İsmet (1986) Turizm Ekonomisi ve Turizmin Türk
Ekonomisindeki Yeri, Beta Basım Yayım Dağıtım Arş. İstanbul.
BRADEN, Paul V. And LOUSE Wiener. (1980) “Bringing Travel,
Tourism and Culturel Resource Activities in Harmony With Regional
Economic Development” Tourism Marketing and Management Issues,
George Washington Üniversity, Washington.
CASE, Karl and RAY C.Fair (1994) Principles of Economies, prentice
Hall.Inc. New Jersey.
CLARK, John. (1996) Kalkınmanın Demokratikleşmesi, (Çev:Serpil
URAL) TÇV, Yayınları, Ankara.
ÇEKEN Hüseyin (2003) Küreselleşme, Yabancı Sermaye ve Türkiye
Turizmi, Değişim Yayıncılık, Sakarya.
ÇEKEN, Hüseyin (2004) Küreselleşme Sürecinde Türkiye ve Türk
Ekonomisinde Turizm, Verimcilik Dergisi, MPM Yayını 2004/4.
ÇETİNER, Ertuğrul. (1998) “Turizmde Bölgesel Kalkınma,
Verimlilik ve Kaynakların Etkin Kullanımı” 1. Turizm Şurası, Turizm
Banklığı, Ankara.
DİNLER, Zeynel. (1994) Bölgesel İktisat, Bursa.
DORNBUSCH Rudiger and STANLY Fischer (1998) MacroEconomics, Mc Graw-Hill Inc. Newyork.
DÜLGEROĞLU, Ercan (2000) Kalkınma Ekonomisi, Vipaş A.Ş.
Bursa.
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)
305
İÇÖZ Orhan, KOZAK Metin. (1998) Turizm Ekonomisi, Turhan
Kitapevi.
İLKİN, Akın (1998) Kalkınma ve Sanayi Ekonomisi, Yön Ajans,
İstanbul.
MC. CGNNEL, Campbell R. And STANLEY L.Prue (1996)
Economics, Principles, Problems and policies, Mc Graw-Hill Inc.
Newyork.
OLALI Hasan, TİMUR Alp (1998) Turizm Ekonomisi, Ofis Ticaret
Matbaacılık Şti. İzmir.
Robert W.Mc Intosh, C.R.Goeldner (1990) Tourism Principles,
Practices.
SAVAŞ, Vural. (1991) Kalkınma Ekonomisi, İstanbul.
UNAY, Cafer. (1993) Makroekonomi, Uludağ Ünv. Basımevi, Bursa.
WTTC. (2002) World Travel and Tourism Council Special Reports.
YAĞCI, Özcan. (2003) Turizm Ekonomisi, Detay Yayıncılık, Ankara.
306
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X ,S II, 2008)