İLİ :IĞDIR TARİH : 06.06.2014 gerekir. “Allah'a dua eden herkese Allah icâbet eder. Bu icâbet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır; yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.”4 Bazen İnsanı duâya sevk eden sebepler; musibet ve sıkıntılar olur. Bu sebep ve sıkıntılar duanın vaktini gösteriyor. İnsan böyle zamanlarda çaresizliğini, güçsüzlüğünü anlar, duâ ve niyazla İlâhî dergâha iltica eder. DUA İBADETİN ÖZÜDÜR Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede rabbimiz şöyle buyuruyor: “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: ): “Ey insanlar! Kendinizi zorlamayınız. Zira siz sağıra ve yanınızda bulunmayan birine dua etmiyorsunuz. Allah daima sizinle beraberdir, işitir ve size sizden daha yakındır.2 Muhterem Kardeşlerim! Duâ, en küllî ubudiyettir ve bütün ibadetlerin özünü oluşturur. Allah'ın yüceliği karşısında, kulun acziyetini itiraf etmesi; Allah'ın lütuf ve yardımını dilemesidir. İman sahibi her insan dua eder. Çünkü insanın vazife-i asliyesi imân ve duâdır. Mü’min, rabbine el açıp sığınmakla imanını kuvvetlendirirken; küfür içinde olan insan, duadan uzak durmakla gayet âciz bir varlık olur. “Ey Muhammed, duanız, ibadetiniz olmasa, rabbim size ne diye değer versin!”3 buyuran Cenab-ı Allah, edeceğimiz dualara cevap vereceğini belirtiyor. Muhterem Mü’minler! Duâ bir ibadet olduğuna göre, sadece ve sadece Allah’ın rızasını kazanmak gayesiyle yapılması İnsan, o kadar duâ ettiği halde eğer belâlar gitmez, hastalıklar geçmez ve istekler yerine gelmemiş görünürse; “Duâm kabul edilmedi” dememeli, “Duâmın vakti bitmedi, diyerek cenab-ı Hakk’a iltica etmeye devam etmelidir. Rabb-i rahimine el açan adam bilir ki, birisi var, onun sesini dinler, derdine derman yetişir. Bu büyük dünya hanında yalnız değildir. Bir Kerim zat var, onun hadsiz ihtiyaçlarını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını defedebilir. Böylece dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp “Elhamdülillâhi Rabbi’lâlemîn” der. Bu husus, duânın en güzel, en lâtif ve en leziz meyvesidir. Aziz Kardeşlerim! Duanın kabulü için şuurlu bir şekilde, inanarak ısrarla ve içten ve yalvarmak gerekir. Duaya Allah'ı zikir ve peygamber Efendimiz’e salat-u selam ile başlanmalı; salat-u selam ile bitirilmelidir. Duadan önce tevbe ve istiğfar etmek, kıbleye yönelmek ve elleri açmak duanın adabındandır. Her fırsatı dua için vakit bilmek bir mü’min tavrıdır. Zira dua edenin kıymeti yüksek, iç huzuru tamdır. Daudan gafil olanın ise Allah nezdinde kıymeti yok; kadri yoktur. 1 Bakara,2/186 Buhari, Cihad, 131, Tirmizi Daavat 58 3 Furkan, 25/77 4 Tirmizi, Daavat, 131 2 Hazırlayan: Abdullah DEMİR Enginalan K. C. İ.H. / IĞDIR Redaksiyon: il İrşat Kurulu
© Copyright 2024 Paperzz