On5yirmi5.com 'Etnik unsurların hepsinin kendine has sorunu var' Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkedeki mevcut etnik unsurların hepsinin kendine has sorunları vardır. Varsa yoksa Kürt sorunu diye bir şey yok" dedi. Yayın Tarihi : 14 Mart 2015 Cumartesi (oluşturma : 3/17/2015) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülkedeki mevcut etnik unsurların hepsinin kendine has sorunları vardır. Varsa yoksa Kürt sorunu diye bir şey yok. Ben 2005'te Diyarbakır'da bunu ifade ettim ve bu süreç kapandı. 'Bizim sorunumuzdur' dedik ve biz bu işi kapattık, bitirdik. Hala bunu devam ettirmek isteyenler var. Bunu niye devam ettirmek istiyorlar? Molotofkokteylini eline almak için. Niye? Havai fişeklerle insanları öldürmek için. Niye? 5. kattan o kurbanlık eti dağıtmak isteyen Yasinleri öldürmek için" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Romanlar Konfederasyonu tarafından düzenlenen “14 Mart Romanlar Günü Çanakkale Buluşması”nda, Roman vatandaşlara hitap etti. Konuşmasına, “Sevgili kardeşlerim, değerli vatandaşlarım, sevgili Çanakkaleliler, Çanakkale'nin ev sahipliğinde ülkemizin değişik yerlerinden şu anda burada bulunan sevgili Roman kardeşlerim, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum” diyerek başlayan Erdoğan, Çanakkale’de Roman kardeşleriyle buluşuyor olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Dünyada Romanlar Günü’nün 8 Nisan’da kutlandığını ama Türkiye’de Romanların bu kutlamayı, daha önce 14 Mart tarihinde gerçekleştirilen Roman buluşmasında verdiği mesajlar nedeniyle 14 Mart’ta kutladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim Roman kardeşlerimizle temasımız, başbakanlığım döneminde, cumhurbaşkanlığım döneminde başlamadı. Ben çocukluğumdan itibaren Roman kardeşlerimle birlikteyim, onlarla birlikte büyüdüm. İstanbul’un Kasımpaşa’sında, Kulaksız’ında, Kaptan Paşa Mahallesi’nde onlarla birlikte büyüdüm, aynı ilkokulda sınıfı paylaştım. Geldiğim hiçbir görevde onları unutmadım, ihmal etmedim” diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde de Romanların yanında olduğunu dertlerinin, sıkıntılarının çözümü için çalıştığını, başbakanlığı döneminde çalıştaylarla, toplantılarla Romanların meselelerinin takipçisi olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanunlardaki, yönetmeliklerdeki incitici ifadelerin ayıklanmasından, toplu konut inşasına, sosyal desteklerden, sanatçı kimliklerinin tesciline kadar, her alanda Romanlar için çalışmalar yapılmasını sağladığını anlattı. "Roman kardeşlerimi sadece Allah rızası için seviyorum” Erdoğan, her fırsatta Roman vatandaşlarla bir araya geldiğini, son olarak 36 gün önce 6 Şubat 2015'te, Bursa’da Türkiye’nin dört bir yanından gelen Romanlarla görüştüğünü, şimdi de Çanakkale’de bir kez daha Roman vatandaşlarla buluştuğunu kaydetti. “Ben, Roman kardeşlerimi etnik kimliğinden, parasından, pulundan, şusundan, busundan dolayı sevmiyorum, sadece Allah rızası için seviyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Allah nazarında aynı haklara, aynı mükellefiyetlere, aynı değere sahip insanlar olduğumuzun bilinciyle sizleri seviyorum. Ne diyor o güzel Roman şarkısında; ‘o da Allah kuludur, her kim olursa olsun, ille de Roman olsun.' Bizler aynı kıbleye yönelen, Hak'tan gelen ve yine Hakk'a dönecek olan tüm sıfatlarının ötesinde insan sıfatına haiz kullarız. Her kim ki diğer sıfatlarından birini insan sıfatının önüne çıkartır işte o zarardadır, gaflettedir. Biz aynı sıkıntıyı kadınlar konusunda yaşıyoruz, aynı sıkıntıyı Kürt kardeşlerim, Suriye’den, Irak’tan gelen Arap kardeşlerimiz konusunda yaşıyoruz. Ahıska Türkleri, Boşnak kardeşlerim… Bunlar konusunda yaşıyoruz. Kimi zaman etnik ayrımcılıkla, kimi zaman cinsiyet ayrımcılığıyla kimi zaman kültürel ayrımcılıkla, diğer vasıflardan biri insan sıfatının önüne geçildiğinde sorun başlıyor. Bakın, şu Çözüm Süreci’ne bakın. Her televizyona çıkan, varsa yoksa Kürt sorunu, Kürt sorunu, Kürt sorunu… Bununla adeta ülkemizi parçalamanın, bölmenin gayreti içerisine giriyorlar.” “Varsa yoksa Kürt sorunu diye bir şey yok" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki mevcut etnik unsurların hepsinin kendine has sorunları bulunduğunu belirterek, “Varsa yoksa Kürt sorunu diye bir şey yok. Ben 2005’te Diyarbakır’da bunu ifade ettim ve bu süreç kapandı. Bizim sorunumuzdur dedik ve biz bu işi kapattık, bitirdik. Hala bunu devam ettirmek isteyenler var. Bunu neden devam ettirmek istiyorlar? Molotof kokteylini eline almak için, havai fişeklerle insanları öldürmek için. Niye? 5’inci kattan o kurbanlık eti dağıtmak isteyen Yasinleri öldürmek için. Bunların etnik kimliklerinden kaynaklanan bir sorun bu ülkede yok. Çünkü biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü seven bir medeniyetin, inancın mensuplarıyız. Çünkü müminler ancak kardeştir, bizim ölçümüz bu. Tüm hayatımız boyunca bu ayrımcılıklara karşı mücadele ettik, etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu. Samimi bir kardeşlik, uhuvet bilinciyle tüm vatandaşları sevdiğini ifade eden Erdoğan, bu toprakların yüzyıllar boyunca farklı kimliklerin, kültürleri, farklı inançları bir arada barış ve kardeşlik içinde yaşatma tecrübesi bulunduğunu kaydetti. “Biz, işte böyle bir medeniyetin bugünkü temsilcileriyiz. Sizler de bu medeniyetin ayrılmaz bir parçasısınız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün de öyleydiniz, bugün de öylesiniz, inanıyorum ki yarın da öyle olacaksınız. Tek fark; bugün artık size dün yapılan haksızlıkların, ayrımcılığın, ötekileşmenin yapılamıyor olmasıdır, rahatsız oldukları konu bu” dedi. Yunus Emre’nin, “On sekiz bin alemin cümlesi bir içinde / Kimse yok Bir’den ayrı, söylenir Bir içinde / Cümle Bir onu, Bir’ler, cümle ona giderler / Cümle dil onu söyler, her Bir tebdil içinde” dizelerini okuyan Erdoğan, şöyle konuştu: “Bizim davamız birliğin davasıdır. En Batı’dan, en Doğu’ya kadar, en Kuzey’den en Güney’e kadar bizim için herkes bu birin bir parçasıdır, tamamlayıcısıdır. Maalesef geçmişte ülkemizde insanların inancından, dilinden, kılığından, kültüründen horlandığı, tahkir edildiği, ikinci sınıf addedildiği günler yaşadık. Roman kardeşlerim bunu çok yakında biliyor. Aynı şekilde Kürt kardeşim de biliyor, imam hatipli kardeşim biliyor, başörtülü kardeşim biliyor. Bu ülkede o kadar çok insanı ötekileştirdiler ki devletle millet arasında adeta uçurum ördüler. Ankara’nın Ulus’una, Kızılay’ına kasketli, şalvarlı vatandaşlarımızın alınmadığı günleri yaşadı bu ülke. İş o dereceye varmıştı ki; ‘Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' diyen Aşık Veysel’i bile Ankara’ya sokmuyorlardı. Neler yaşadı bu ülke. Bir devlet, milletine kendi insanına böyle bir muameleyi reva görür mü? Görür işte ama farklı gerekçelerle, sebeplerle yürütülen bu ayrıştırma politikaları sonunda iflas etti. Milletimiz her fırsatını bulduğunda hakkına, hukukuna, inancına, kültürüne saygı duyanlara ülke yönetimini teslim etti. 2002 Kasım, her alanda olduğu gibi bu alanda da Türkiye için bir milattır, tarihi bir dönüm noktasıdır. Ülkemizdeki her kesim gibi, her vatandaşımız gibi Roman kardeşlerimiz de demokrasi ve özgürlük ikliminde haklarına kavuşmaya başladı. İnşallah bu süreci kesintisiz devam ettirecek, herkesle birlikte Roman kardeşlerimizin de bu ülkenin tüm imkanlarından adil şekilde faydalanmalarını temin etmeyi sürdüreceğiz.” "Dik dur eğilme, inananlar seninle" Erdoğan’ın konuşması öncesinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Tasavvuf ve Keman Korusu dinleti sundu. Koroda bir kız çocuğunun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret ederek, okuduğu, “Dik dur eğilme, inananlar seninle / Allah’ın emrettiği yoldan geri dönme / Dünyada Müslümanlar elem-keder içinde / Rahatı hoş olanın inmiş gözüne perde / Tüm zalimler birleşmiş yıkıyorlar her yanı / Karşısına dikilmiş bir Osmanlı evladı / Allah’ın bir lütfu bize bir Osmanlı evladı” şeklindeki şiir, salondan büyük alkış aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dinletiyi kucağına aldığı kız çocuğuyla dinledi. Kız çocuğunun babasının ısrarına rağmen Erdoğan’ın kucağından kalkmayışı salonda gülüşmelere neden oldu. Çocuk gelin sorununa çözüm isteği Erdoğan’ın konuşması sırasında Esma Bayramiç isimli 24 yaşındaki Roman kadın, Erdoğan’dan, çocuk gelinler sorununa çözüm bulmasını istedi. Konuşmasına ara veren Erdoğan bir süre dinlediği kadını, çocuklarıyla kürsüye davet etti ve burada Esma Bayramiç’i Çanakkale Valisi Ahmet Çınar ile buluşturarak, sorununa çözüm bulunmasını istedi. Erdoğan, çocukları öperek oyuncak hediye etti. Genç kadının, “Allah sizden razı olsun, beni dinlediniz yeter. Kimse seni çekemiyor" sözleri salondan büyük alkış aldı. Bu arada Esma Bayramiç, törenin ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıl önce 14 yaşındayken evlendiği gerekçesiyle eşinin cezaevine konulduğunu söyledi. Eşinin tahliyesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım istediğini belirten Bayramiç, "Çünkü eşim suçsuz yere yattığı için ben de kurtarılmasını talep ettim. Biz Romanlar çocuk yaşta evleniyoruz, eşime ceza da çok geç geldi, biz bilmiyorduk. Tek suçu erken yaşta evlenmemiz. Bizim gibilere bir yasa çıkarılmasını istiyorum. Allah razı olsun Cumhurbaşkanımız beni dinledi. Eşim 28 aydır cezaevinde, daha 2,5 yıl cezası var. Soruna çözüm bulunulacağına yürekten inanıyorum" dedi. Erdoğan’ın konuşması öncesinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Mehter Takımı konser verdi. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Çanakkale ve çevre illerin bazı milletvekilleri ile çok sayıda Roman vatandaş katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya ırkçılıktan çok çekti. Dünya ve İslam alemi mezhepçilikten, sen ben kavgasından çok çekti. Biz öncelikle kendi içimizde, sonra bölgemizde ve dünyada İslamofobya, ırkçılık ve mezhepçilik ile mücadeleyi sonuna kadar yürütmeye kararlıyız. Bizim dinimiz öldürmeyi değil yaşatmayı, zulmü değil merhameti, şefkati, rahmeti esas alır. Farklılıklar bu ülkenin zenginliğidir" dedi. Batı'nın Romanları ülkelerinden sürdüğünü belirten Erdoğan, AB müktesebatına göre böyle bir şey yapamayacaklarını, ancak bazı ülkelerin Romanları ülkelerinden şu anda çıkardıklarını söyledi. Dünyanın buna karşı sesinin çıkmadığını ifade eden Erdoğan, "Bunları bilmemiz lazım. Onun için Türkiye farklı bir ülke" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin çok anlamlı ibretler, çok özel deneyimler, güzellikler sunduğu kadar, acı hatıralar, kötü uygulamalar, buruk mağlubiyetler de sunduğunu dile getirerek, tarihte çok sayıda milletin, sırf inancından, renginden, kimliğinden dolayı kötü muamele gördüğünü, vatanından, toprağından sürüldüğünü, işkencelere, toplu ölümlere, soykırımlara maruz bırakıldığını anlattı. Endülüs medeniyetinin sadece Müslümanlar için değil, Batılılar için de çok önemli bir merkez olduğunu, ilmin, bilginin irfanın kaynağı haline geldiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Endülüs, Hristiyanı Yahudisi Müslümanıyla herkesi bir arada yaşatmış, örnek bir medeniyettir. Peki bugün kendisine medeni denen Avrupa ne yaptı? O Yahudileri Endülüs'ten sürdü ve bunların 500 binini ecdadımız Osmanlı nerede kabul etti, burada kabul etti. İstanbul'da, Türkiye'de kabul etti. Ecdadımız böyle bir ecdat. Kadın çoluk çocuk demeden Endülüs'te Müslümanlara büyük bir soykırım uygulandı. Koskoca bir coğrafyayı Müslümanlardan arındırdı. Sadece Müslümanlardan mı, işte az önce söylediğim Yahudilerden de. Soykırıma tabi tutuldular. Burada işte Roman kardeşlerim var. Buradaki kardeşlerimin atalarını sorsanız, köklerini araştırsanız mutlaka Batı'dan gelenler de vardır. İstisnasız Batı ülkelerinin tamamında Romanlar zulme uğradı, katliamlara maruz bırakıldı, yerlerinden yurtlarından çıkarıldı. Şimdi bu zulmü bu insanlık dışı muameleyi yapanlar, bugün dünyaya nizam vermeye, akıl vermeye, insanlık dersi vermeye, insan hakları, özgürlükler, barış diyorlar ama ülkelerindeki yaşananları görmezden gelip, çifte standart uygulamaya devam ediyorlar." "Farklılıklar bu ülkenin zenginliğidir" Batı'nın beğenmediği, istemediği kim varsa hemen bir terörist yaftası yapıştırdığını, o kesime topyekün tavır aldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Kendileri hakkında olumsuz yazı yazanları hemen dışlıyorlar ama bizim Peygamberimize hakaret edenlere 'demokrasi' diyerek, 'fikir özgürlüğü' diyerek sahip çıkıyorlar. Böyle fikir özgürlüğü olmaz. Topraklarından arındırmak istediğin kim varsa onlara yapılan saldırılara ses çıkarmayacaksın, sonra gelip dünyaya demokrasi, insan hakları dersi vereceksin. Dünya ırkçılıktan çok çekti, Dünya ve İslam alemi mezhepçilikten, sen ben kavgasından çok çekti. Biz öncelikle kendi içimizde sonra bölgemizde ve dünyada İslamofobya, ırkçılık ve mezhepçilik ile mücadeleyi sonuna kadar yürütmeye kararlıyız. Bizim dinimiz öldürmeyi değil yaşatmayı, zulmü değil merhameti, şefkati, rahmeti esas alır. Farklılıklar bu ülkenin zenginliğidir." Farklı kültür ve kimliklerin Türkiye'nin en büyük gücü olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Roman kardeşlerimizin bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olduğunu herkes bilmelidir, bunu böyle kabullenmelidir. Buna karşı çıkan, aykırı iş yapan, herkesten önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve makamını karşısında bulur. Fakat şunu da açık söylüyorum; içimden geldi, hükümeti de karşısında bulur" diye konuştu. "Artık hiç kimse Romanları 'buçuk millet' olarak tarif edemez" Romanların bu toprakların üvey evladı değil asli unsuru olduğunu dile getiren Erdoğan, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda Romanların dedelerinin de savaştığını, şehit düştüğünü, gazi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Herkesin bu ülkede ne kadar hakkı varsa Roman kardeşlerimin de en az o kadar hakkı var. Ne bir eksik ne bir fazla" dedi. Romanları kötü gösterme, horlama, potansiyel suçlu kabul etme dönemlerinin geride kaldığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'de artık hiç kimsenin Romanları "buçuk millet" olarak tarif edemeyeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede artık hiç kimse 'Sen bir garip Çingenesin telli zurna nene gerek' diyerek Romanların hakkını, hukukunu çiğneyemez. Hani Neşet usta diyor ya, 'Dinle sana bir sözüm var, kimseyi hor görme kardaş. Kim nasıldır Allah bilir, kötüleyip yerme kardaş' Neşet Ertaş böyle diyor. Romanları yerme, hor görme, onları potansiyel suçlu kabul etme dönemi kapandı. Eski Türkiye'nin alışkanlıklarıydı onlar, geride kaldı. İşte burada toplanan sizler eski Türkiye'nin sona erdiğinin, eşitlik içinde, kardeşlik içinde, barış, huzur içinde sizler yeni Türkiye'nin kapılarının sonuna kadar açıldığının en büyük ispatısınız" ifadelerini kullandı. "Bu ülke Romanlardan hiçbir zarar görmemiştir" Türkiye'nin bugüne kadar Romanlardan hiçbir zarar görmediğini belirten Erdoğan, "Şimdi şu ifadelerimi altını çizerek söylüyorum, Romandan terörist çıkmaz. Romandan bölücü çıkmaz. Romandan hain çıkmaz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Romanlara yöneltilen suçlamalara bakıldığında hepsinin de her şehirde, her ilçede, her köyde rastlanabilecek, tamamen insana dair, tamamen imkana dair hususlar olduğunu söyledi. Buna karşılık Romanların Türkiye'ye çok şey kattığını, Türkiye'yi Romansız düşünmenin bile iç karartmaya yettiğini ifade eden Erdoğan, "Çünkü sizler, bu ülkenin gülen yüzü, neşesi, sevincisiniz. Roman'ın kışı olmaz, sizler hep bir baharsınız. Roman karamsar, kötümser olmaz. Sizler hep bir inancın ümidin temsilcisisiniz. Soruyorum, asık yüzlü Roman olur mu? Roman'ın yüzünde hep bir bahar çiçeği bulunur" diye konuştu. Zaman zaman yollarda, küçük Roman çocukları ve gençlerini kendilerinden büyük derme çatma el arabalarıyla kağıt, hurda toplarken gördüğünü anlatan Erdoğan, helalinden kazanılan her kuruş paraya sonsuz saygı duyduğunu ancak gönlünden geçen Roman manzarasının asla bu olmadığını söyledi. Roman çocukların eğitimine ihtimam gösterilmesini istediğini belirten Erdoğan, Romanları sadece çalgı çalan, çiçek satan, kağıt toplayan olarak değil, doktor, mühendis, öğretmen, iktisatçı, işletmeci olarak görmek istediğini kaydetti. "Bütün valiler sizin haminizdir" Roman çocukların hayallerinin, hedeflerinin küçük olmaması gerektiğini, bunun yolunun da eğitimden geçtiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: "Çocuklarınızın ellerinden tutacaksınız, tamam mı anneler, okula götüreceksiniz. Gitmiyorsa yine tutup götüreceksiniz. Gerekirse başında bekleyeceksiniz. Hiç kimse sizin hakkınıza sizin kadar sahip çıkmaz, çıkamaz. Çocuklarınızı, okutmak için imkanınız mı yok. Valiliğe gideceksiniz. Bütün valiler sizin haminizdir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti bizim dönemimizde sosyal devlet olmanın erdemine ulaştı. Kaymakamlığa gidin, belediyeye gidin, mutlaka size el uzatan devletin eli çıkacaktır. Yine de bulamadınız. İşte bu salonlara bu kardeşiniz geliyor. Bu salonlardan bir tanesinde beni yakalayacaksınız, bana diyeceksiniz ki 'Benimle vali ilgilenmedi, kaymakam ilgilenmedi' bana hemen adını vereceksin, kimliğini, gereğini ben yapacağım. Bakınız 2023 diyoruz, yeni Türkiye diyoruz. Bunun için yetişmiş insana ihtiyacımız var. Bu insanları kendimizin bu kadar nüfusu, potansiyeli varken dışarıdan alıp getirmeyeceğiz. Herhalde sizler çocuklarınızı yetiştireceksiniz ki geleceğin Türkiye'sinde onlar hak ettikleri yeri alabilsinler." Bu arada salondaki bir vatandaşın, "Siz rahat olun Cumhurbaşkanım, dört-beş, Romanlarda var" sözlerine Erdoğan, Roman ağzıyla "Hah bu beya" karşılığını verdi. Erdoğan, salondan gelen "Milletvekili de istiyoruz Sayın Cumhurbaşkanım" sözü üzerine, şu ifadeleri kullandı: "İnşallah. Roman kardeşlerimin büyük düşünmesinin zamanı artık geldi. Önümüzde seçimler var. 2019'da 3 seçim birden var. Sizler seçen olduğunuz kadar seçilen olma hakkına da sahipsiniz. Temsilcilerinizi belediye meclislerine gönderdiniz ama yeterli değil. İl genel meclislerine gönderdiniz ama yeterli değil. Büyükşehir meclislerine, TBMM'ye göndermelisiniz. Bunun için tek ihtiyacınız olan çocuklarınızın eğitimine önem vermek ve aranızdaki birliği, beraberliği güçlendirmelisiniz. Bunları yaptığınızda kilitli gibi duran tüm kapıların birer birer kendiliğinden sizlere açıldığını göreceksiniz. Bunun alt yapısını oluşturmaya devam edeceğiz. TOKİ sizler için evler yapıyor, belediyeler kentsel dönüşüm kapsamında sizlere yeni yaşam alanları oluşturuyor. Bu çalışmaların sonuna kadar destekçiyim." Roman kültürünün Türkiye'nin önemli bir değeri olarak korunması, yaşatılması konusunda tüm kuruluşları göreve çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah yeni Türkiye'yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz. Yeni Türkiye sizlerin de katkılarıyla kardeşliğin, barışın, huzurun bir büyük kucaklaşmanın adresi olacak" dedi. Bu dökümanı orjinal adreste göster 'Etnik unsurların hepsinin kendine has sorunu var'
© Copyright 2024 Paperzz