Okumak için - Mavi Kuşak Hareketi

DENİZHANE
“İSTANBUL BOĞAZI”
Balık Türleri Sözlüğü
Balık türleri açıklamalarında kullanılan rumuz, terim ve deyimlerin kelime anlamları bu bölümde
yer almaktadır.
VÜCUT: Balıklarda vücut, esas itibariyle üç farklı bölgeden meydana gelir.
a) BAŞ: Burun ucundan solungaç kapaklarının (Operculum) arka kenarına kadar olan vücudun ön
(Anteriyör) kısmına verilen isimdir.
b) GÖVDE: Solungaç kapaklarının arka kenarı ile anal açıklık (Anüs) arasında kalan ve içerisinde
vücut boşluğunun bulunduğu vücudun orta bölgesine verilen addır.
c) KUYRUK: Anal açıklıktan vücudun sonuna kadar uzanan arka (Posteriyör) bölgeye verilen
isimdir. Bu bölge çoğu zaman kuyruk sapı ve kuyruk yüzgeci olmak üzere iki ayrı bölüm halinde
incelenebilir. Bu durumda, anal açıklıktan kuyruk yüzgeci ışınlarının başlangıcına kadar olan kısım
kuyruk sapı; bundan sonraki kısım ise, kuyruk yüzgeci olarak isimlendirilir.
AĞIZ: Baş bölgesinde yer alan ve iki çene tarafından çevrelenmiş bulunan açıklığa denir. Ağzın
konumu, türlere göre farklı durumlarda olabilir.
a) Terminal veya Uç Durumlu: Genellikle balıkların çoğunda bu ağız tipi yaygın olup, böyle
durumlarda alt ve üst çeneler eşit uzunlukta bulunurlar.
b) Üst Durumlu veya Yukarıya Yönelik: Bu türlerde ağız belirgin bir şekilde yukarıya doğru yönelik
olur. Bu durumda daima alt çene (Mandibul) üste çeneden (Maxil) biraz daha uzun olup, öne
doğru bir çıkıntı meydana getirmiştir.
c) Alt Durumlu veya Aşağıya Yönelik: Bazı balık türlerinde de ağız başın altında olup, üst çene
tarafından örtülmüştür. Böyle hallerde üst çene daima alt çeneden uzundur ve öne doğru bir
çıkıntı meydana getirmiştir.
BURUN: Başın ön ucu ile gözler arasında kalan bölgeye denir. Burnun görünüşü çeşitli türlerde
çok değişik şekiller arzetmektedir. Bazen sivri, bazen yuvarlak, bazen ördek gagası şeklinde,
bazen hortum şeklinde uzanmış, bazen aşağıya doğru kıvrık şekiller gösterebilir.
GÖZLER: Daima baş çevresinde bulunan bir çift görme organıdır. Şekil, renk, büyüklük ve
konumları türlere göre çok değişik olabilir. Genel olarak başın iki yanında bulunmakla beraber,
bazı formlarda gözlerin etrafı çok az yağımsı ve zarımsı bir maddeden oluşmuş ve göz kapağını
andıran bir zarla çevrelenmiştir.
1
BIYIKLAR: Ağız etrafında bulunan ipliksi uzantılardır. Türlere göre boyları ve sayıları farklı olabilir.
Örneğin Cobitid'lerde çok kısa olduğu halde Silurid'lerde çok uzundur. Diğer taraftan yalnız üst
çeneye (Gobio), yalnız alt çeneye (Acipenser) hem alt hem üst çeneye (Silurus) bağlanmış
olabilirler. Sayılarına gelince; bir tek (Gadus ve Lota) bir çift, (Cyprinus) iki çift, (Cobitis) üç çift,
(Claras) dört çift, (Misgurnus) beş çift, gibi farklı sayılarda olabilmektedirler.
ÇENELER: Ağzı alttan ve üstten kapatan, göz ile preoperculum önünde yer alan iki parçadan
oluşurlar. Genellikle alt çene kemiğine mandibul, üst çene kemiğine maksil adı verilir.
DİŞLER: Balıkların çoğunlukla ağız bazen de boğaz bölgelerinde bulunan kemiksi yapılardır. Genel
olarak üst çene kemiği üzerinde yerleşmil olanlara maksil dişleri, boğaz bölgesindeki 5. solungaç
yayı üzerine yerleşmiş olanlara da fariks dişleri adı verilir. Özellikle besinlerini başka balıklardan
ve diğer omurgalı su canlılarından temin eden etçil (Predatör) formlarda çok iyi gelişmiş maksil
dişleri vardır. Salmonid'lerde ise damak üzerine yerleşmiş ve adeta çengel şeklini almış kuvvetli
vomer dişleri görülür. Boğaz bölgesine yerleşmiş ve besinleri öğütme görevini üstlenmiş olan
fariks dişleri ise tatlı su formlarından sadece iki grupta görülmekte olup, cins ve türlerin
taksonomik ayrımında sayı ve şekilleri türler arasında büyük değişiklikler göstermektedir.
DUDAKLAR: Ağız etrafını çeviren ve deri kıvrıntısından ibaret olan etli yapılardır. Bazen kalın etli
loblu şekilde, bazen de keratinleşmiş ince ve keskin kenarlı olabilirler.
SOLUNGAÇ KAPAKLARI (Operculum): Solungaçların üzerine örten ve kemik parçalarından
yapılmış olan hareketli kapaklardır. Her bir kapak dört ayrı kısımdan meydana gelmiştir.
a)Operculum
b)Preoperculum
c)Suboperculum
d)Interoperculum
Sözü edilen bu kısımların hepsi, her balığın operculumunda bir arada bulunmayabilir.
SOLUNGAÇ ZARLARI: Her iki solungaç kapağını alttan boğaz kısmına bağlayan ve solungaç ışını
denilen bu kemik çubuklarla desteklenen zarımsı yapılardır. Bunlar üst taraftan solungaç
kapağına, alt taraftan da boğaz bölgesine bağlanırlar.
SOLUNGAÇ DİKENLER: Solungaç yaylarının çukur taraflarına (İç kısmına) yerleşmiş olan, şekil,
uzunluk ve sayıları türlere göre değişen kemik veya kıkırdaktan yapılmış iğnemsi yapılara denir.
Bu dikenlerin I. solungaç yayı üzerindeki sayısı bazı türlerin ayrımında diagnostik karakter olarak
kullanılır.
SOLUNGAÇ LAMELLERİ: Solungaç yaylarının tümsek taraflarına (Dış kısmına) yerleşmiş olan,
üzerinde sayısız kılcal damarları taşıyan ve bu yüzden de kırmızı veya pembe renkli görülen
telciklerin oluşturduğu yapıdır.
2
İSTMUS: Boğaz bölgesinde iki solungaç kapağı arasında kalan boşluğa denir.
BOĞAZ: Başın ventralinde pektoral ve pelvik yüzgeçlerle solungaçların kaidesi arasında kalan dar
bölgeye denir.
BÖĞÜR: Solungaç kapaklarının arka kenarı ile kuyruk yüzgeci arasında kalan vücudun yan
taraflarına verilen isimdir.
YANAL ÇİZGİ (Ligne Lateral): Bazı balıklarda vücudun yan tarafında bulunan ve başın gerisinden
kuyruk yüzgeci başlangıcına kadar uzanan bir sıra delikli pulların oluşturduğu duygu organlarıdır.
Bu yapı genellikle su içerisindeki ses titreşimlerini algılamaktadır. Bunun içersinde sinirsel
bağlantısı bulunan bir sıra halindeki delikli pullardan yapılmıştır. Genellikle tam olmakla beraber,
bazen hiç bulunmaz veya vücudun sadece anteriyöründe çok az bir kısmına kadar devam eder.
Yanal çizgiyi oluşturan pulların sayası her bir türün bütün bireyleri için ömür boyu sabit
olduğundan tür ayrımında önemli bir taksonomik karakter olarak kullanılır.
PULLAR: Genellikle balıklarda vücudun üzerini örten dermal orijinli yapılardır. Vücut üzerindeki
dizilişleri adeta bir damın kiremitleri gibidir. Özellikle kemikli balıklarda enine ve boyuna uzanan
pul sayıları her bir tür ve alt tür için farklı olduğundan sistematikte yararlanılan önemli birer
karakterdirler. Balık taksonomisinde pul sayısı iki şekilde tespit edilir.
a) Boyuna Pul Sayısı (Ligne Lateral): Şayet söz konusu balığın gerçek yanal çizgisi mevcut ise, bu
çizgi üzerindeki delikli pullar sayılır.
b) Enine Pul Sayısı (Ligne Transversal): Bunun için dorsal ve ventral yüzgeçlerin başlangıcı ile
Ligne Lateral veya boyuna çizgi arasındaki pullar sayılmaktadır. Enine verev şeklinde uzanan bu
pul sayıları da önemli diagnostik karakter olarak bilinir.
YÜZGEÇLER: Balıkların su içerisndeki dengelerini koruyan ve hareketlerini sağlayan, deri
kıvrıntısından meydana gelmiş yapılardır. İki grupta incelenebilir.
A) Tek Yüzgeçler : Genellikle denge ve dümen vazifesi gören bu yüzgeçler normal balıkta 3
tanedirler.
1-Dorsal Yüzgeç: Vücudun sırt tarafında yer alan ve genellikle ortaya yakın konumda bulunan bu
yüzgeç nadiren iyice geriye itilmiş de olabilir. Çoğunlukla tek ise de bazen iki adet, bazen de üç
adet olabilmektedir. Ancak şekilleri, yükseklik ve kaide uzunlukları çok değişken olabilir.
2-Anal Yüzgeç: Vücudun ventralinde ve anal açıklığın hemen gerisinde yer alır. Bazen hiç
bulunmayabilir, bazen de kuyruk yüzgeci ile birleşerek müşterek bir bant oluşturur.
Uzun fakat ayrı bir bant şeklinde de olabilir.
3-Kuyruk Yüzgeç: Kuyruk sapının bitiminde yer alır ve bir kayığın dümeni gibi iş görür. Genellikle
iki çatallı ise de bazen tek loplu da olabilir. İki loplu olduğu zamanda Cyprinid'lerde olduğu gibi
eşit loplu (Homoserk) veya Acipenseridae'lerde olduğu gibi üst lop daha büyük, alt lop daha
küçük (Heteroserk) olmaktadır. Çoğunlukla bağlantısız ise de bazen dorsal ve anal yüzgeçlerle
birleşerek ortak bir bant oluşturalabilir.
3
Yukarıda sözü edilen tek yüzgeçlerden başka bir de yağ süzgeci (Adipöz) adı verilen ve ışınları
olmayan, etimsi bir yapı daha vardır. Daima vücudun sırt tarafında ve dorsal yüzgecin gerisinde
bulunan bu yapı özellikle Salmonidae, Sisoridae, Bagridae ve Ariidae familyaları için
karakteristiktir.
B) Çift Yüzgeçler: Bunlar diğer omurgalıların ön ve arka ekstremitelerine karşılık olarak
bulunmakta olup, daha ziyade hareketi sağlarlar. Normal bir balıkta iki çeşit çift yüzgeç vardır.
1-Pektoral veya Göğüs Yüzgeçleri: Bunlar genellikle operkulumların arka tarafında ve göğüs
bölgesinde yer alırlar. Göğüs kemeri ile kafatasına sıkıca bağlanmış kuvvetli yüzgeçlerdir. Bunlar
genelde mevcut iseler de Petromyzonidae familyası üyelerinde bulunmazlar.
2-Ventral veya Pelvik Yüzgeçler: Vücudun karın bölgesinde yer alan ve bir kemerle iskelete
bağlantısı bulunmayan yüzgeçlerdir. Çeşitli balık familyalarında pektorallere göre ventrallerin
yeri çok dğeişik olabilmektedir. Örneğin ventrallerin başlangıcı pektorallerin arka tarafında
olursa Abdominal tip, pektorallerle aynı hizada olursa Thorasik tip, pektorallere nazaran önde
olursa Jugular tip, adlarını almaktadır. Bu yüzgeçler genellikle balıkların çoğunda mevcut ise de
bazı gruplarda bulunmazlar.
YÜZGEÇ IŞINLARI (RADIUS): Kemikli balıkların yüzgeçleri ışın adı verilen kemiksi çubuklarla
desteklenmiştir.
Genellikle
yüzgeç
ışınları
iki
grupta
toplanabilirler.
1-Basit veya Diken Işınlar: Bunlar daima yüzgeçlerin başlangıç kısmında (Anteriyör) yer alan ve
eklemli yapısı olmayan düz dikenler şeklindedir. Bazen çok kuvvetli olup, uçları da iyice
sivrileşmiştir. Çift dorsalı olan balıkların I. dorsal yüzgeçleri sadece bu ışınları içerir.
2-Yumuşak veya Dallanmış Işınlar: Bunlar ise, daima bir yüzgecin basit ışınlarından sonra gelirler
ve eklemli yapıda olup, serbest uçlarında dallanma gösterirler. Bu dallanma bazen ışının hemen
kaidesine yakın yerden başlamakta, bazen de sadece uç kısmında görülmektedir.
BALIKLARDA EŞEY İŞARETLERİ: Balıklar eşeysel olgunluk derecelerine göre iki kategoriye
ayrılırlar.
a) İmmatür: Henüz eşeysel olgunluğa erişmemiş olanlardır
b) Matür: Eşeysel olgunluğa erişmiş olanlardır.
İmmatür yani erginleşmemiş olanlar için, şayet farklı cinsteki bireyler arasında morfolojik bir
ayrım yapılamıyorsa, yani eşeysel dimorfizm (İki şekillilik) durumu görülmüyorsa gonadlarına
bakılarak da erkek- dişi bireyleri ayırmak mümkün olamaz. Matür olanlarda ise ya gonadlarına,
ya da seksüel diformizm karakterlerine bakılarak eşey ayrımı yapmak mümkün olabilmektedir.
ANADROMUS: Beslenme periyodunu denizlerde tamamlayıp, üreme zamanında yumurta
bırakmak
için
tatlısuya
dönme
olayıdır.
KATADROMUS: Beslenme periyodunu tatlısularda ve acısularda tamamlayıp üreme zamanında
yumurta bırakmak için denize dönme olayıdır.
4
STATIONER: Hem üreme, hem de beslenme periyodunun daima aynı su ortamında geçirilmesi
olayıdır. Örneğin, devamlı tatlısuda veya devamlı denizde kalan anlamındadır.
TERRA TYPICA: Herhangi bir türün veya alt türün ilk tasvifinin (tanıtımının) yapıldığı mahal veya
su ortamıdır.
STANDART BOY: Burun ucu ile kuyruk yüzgecinin başlangıcı arasında kalan mesafedir.
ÇATAL BOY: Burun ucu ile kuyruk yüzgeci girintisinin en derin noktası arasında kalan mesafedir.
GÖZ ÇAPI: Gözün merkezinden geçen en uzun kirişin boyudur.
PREORBITER MESAFE: Burun uzunluğudur.
INTERORBITER MESAFE: Gözler arası mesafedir.
PREDORSAL: Burun ucu içe I. dorsal yüzgecin başlangıcı arasında kalan mesafedir.
POSTDORSAL: Dorsal yüzgeç kaidesinin arka kenarı ile kuyruk yüzgecinin başlangıcı arasında
kalan mesafedir.
PLORİK UZANTI: Bazı balık gruplarında mide ile bağırsakların birleşim bölgelerinde yer alan,
sayıları türlere göre değişen ve kör bağırsak olarak ifade edilen eldiven parmağı şeklindeki
uzantılara verilen isimdir.
www.mavikusakhareketi.com
DenizTemiz Derneği / TURMEPA
2014
5