UNITE 1= İLETİŞİMİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ iletişim, hem kişisel hem de toplumsal bir süreci kapsamaktadır. İletişim, en yalın tanımıyla, duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. İletişime ilişkin yapılan tanımlarda iki yaklaşım görülmektedir. Birincisi “Gönderici-Mesaj-Kanal-Alıcı çizgisel modeliyle karakterize edilen” bir yaklaşımdır. Diğer bir yaklaşım ise karşılıklılık, ortak algılama ve paylaşma gibi unsurların altını çizmektedir. Yanı ıletısım tek yonlu degıl karşılıklı ıletı paylaşımıdır. Bugün Türkçede communicatio= ıletısım demektır.İnsan iletişiminin beş temel özelliği Kişi kendisiyle iletişim halindedir. &-İletişim maksatlıdır. &-İletişim, iki veya daha fazla birey arasında gerçekleşir; diğer bir ifade ile sosyal bir ortaklık içinde gerçekleşir. &-İletişim süreci devamlı ve karmaşık bir süreçtir; isteğe göre izole edilemez. &-İletişim bir işlemdir, iş yapmadır veya davranıştır. &-İletişim semboliktir. İLETİŞİM SÜRECİ VE ÖGELERİ Kaynak (Verici)=İletişim sürecinde kaynak, iletişimin konusunu ya doğrudan doğruya oluşturan ya da başkalarınca oluşturulmuş konuyu, düşünceleri, görüşleri düzenleyen ve hedef kitleye gönderen kişi/kişiler veya kuruluşlardır. İyi bir iletişim için kaynağın taşıması gereken özellikler şunlardır: Kaynak bilgili olmalıdır. &-Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır. &-Kaynak düzlem ve rolüne uygun davranmalıdır. &-Kaynak tanınmalı ve doğru dıl gerek Mesaj=Mesaj, hedef kitle için bir uyarıcı olarak işlev gören sinyal ya da sinyaller bileşimi ve iletişim sürecinde aktarılan şeylerin bütünüdür. Mesajlar sözlü olabileceği gibi sözsüz de olabilir. Burada odaklanılması gereken temel nokta, alıcı ve vericinin mesaj üzerinde uzlaşması ve mesajın her iki taraf açısından da net ve anlaşılır olmasıdır. Mesajın etkin iletişimi sağlayabılme sartları Hedefin bilgi, düşünce ve deneyimlerine &-Hedefin tutum, inanç ve değer yargılarına &-Hedefin ihtiyaç, istek ve amaçlarına &-Hedefin ilgi alanlarına &-Hedefin toplum içindeki rollerine ve konumuna uygun olursa hedeflenen amaca ulaşılabilir. ***Mesajlar, en genel şekliyle sözel ve sözel olmayan mesajlar şeklinde iki gruba ayrılır. Her iki gruptaki mesajların taşıması gereken özellikler şunlardır: @Mesaj=>Acık,Anlaşılır,Doğru zamanda ıletılmelı,Uygun kanalı ızlemelı,Kaynak ve alıcı arasında kalmalı. Kodlama=Kodlama,kaynak tarafından iletinin sinyal hâline getirilmesi işlemini ifade etmektedir. Yani kodlama, bilginin, düşüncenin, duygunun iletime uygun, hazır bir mesaj biçimine dönüştürülmesidir. ***Bilginin, düşüncenin, duygunun iletişime uygun, hazır bir mesaj haline getirilmesine kodlama denir. Kaynağın aklından geçirdiği düşünceler, alıcının anlayabileceği simgelerle kodlanarak, mesaja dönüştürülür. ***Mesajın yorumlanarak, anlamlı bir şekilde algılanması sürecine kod-açma denir. İletişim süreci içerisinde mesajlar ancak kod-açma yoluyla, kağıt üzerindeki anlamsız işaretler ya da birtakım ses ve görüntü sinyalleri olmaktan çıkıp anlam kazanırlar. Kodlama, kaynak, kod-açımı ise alıcı tarafından yapılır. Kanal=İletiyi kaynaktan alıp paylaşması istenene iletebilmek için mutlaka bir kanala ihtiyaç duyulmaktadır. Kanal, mesajın göndericiden alıcıya aktarıldığı yoldur veya mesajın göndericiden alıcıya iletildiği araçlardır. Yüz yüze iletişimde kanal ‘hava’dır, telefon görüşmelerinde ise telefon hatları, kanal rolü görür. Radyo, televizyon iletişiminde kanal frekanslardır. Hedef Kitle (Alıcı)= mesajın ulaşması amaçlanan kişi ya da grup olarak ön plana çıkmaktadır. Etkin bir iletişim, hedef tarafından kodun alındığı, çözüldüğü ve kaynağın verdiği anlam verildiği zaman ortaya çıkar. Özellikle önyargı, alıcı ile hedef kitle arasındaki iletişimi etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Etkin bir iletişim için alıcının taşıması gereken bazı özellikler vardır: &-Alıcı mesajı algılayabilmelidir &- Alıcının iletişime arzulu olması gerekir. &- Alıcı bilgili olmalı ve bir geri besleme sistemine sahip olmalıdır. &-Alıcı seçici olmamalıdır. &-Alıcı, bulunduğu düzleme uyabilmelidir. &-Alıcı, kaynak olma özelliği taşımalıdır. Geri Dönusum=Kaynagın gönderdıgı mesaja karşılık,hedef kıtlenın verdıgı cevaptır. Kaynağın kendisini ve mesajlarını değerlendirme olanağı sağlayan geri bildirim ‘olumlu’ ve ‘olumsuz’ olmaz üzere iki biçimde gerçekleşmektedir. Olumlu geribildirim, kaynağa iletişim amacını gerçekleştirdiği, olumsuz geribildirim ise gerçekleştirmediğini bildirmektedir. Geribildirim, bir tür kontrol mekanizmasıdır ve iletişim sürecini etkinleştirir. Etkin bir geribildirim; Kaynağa yardımcı olmayı amaçlar Mesajın tam bir karşılığıdır Zamanlaması tamdır Yapıcıdır ve davranış üzerinde durur Kaynağın amacına ulaşmasını sağlayacak kadar açık ve seçiktir. Etkin olmayan geribildirim ise; Mesajın anlamını özel olarak içermez ve geneldir Mesajın anlamı ile doğrudan ilgisi yoktur Zamanlama itibariyle hatalıdır Kişiyi ve kişiliği vurgular Anlaşılamayacak kadar karmaşıktır Spekülasyonlara dayalıdır; veri ve bilgi içermez, yorum ağırlıklıdır. Gürültü=kaynağın isteği dışında aktarıcı sinyal ile alıcı sinyal arasındaki farklılıktır. Bu, sesin bozulması, telefon kablosundaki hışırtı, radyo sinyalindeki parazit ya da televizyon ekranındaki ‘karlanma’ olabilir.Gurultu Çesıtlerı Fiziksel Gürültü Fizyo-Nörolojik Psikolojik Gürültü Toplumsal-Kültürel Kaynakları Gürültü Kaynakları Kaynakları Gürültü Kaynakları Uçak sesi, radyo-TV İşitme, görme Aşırı heyecan ve Tarafların bilgi yayınlarındaki bozukluğu, zihinsel sevinç, korku, düzeyleri, kültürel bozulma, engeller vb. önyargılar vb. yaşamdan tanımlanamayan kaynaklanan yazım karakterleri, farklılıklar vb. farklı bilgisayar yazılım ve programları vb. UNITE 2=DİL,KÜLTÜR VE İLETISIM İLETİŞİM VE DİL=İletişim ve dil,bütünleşik iki olgudur.Birini diğeri olmaksızın düşünmek olanaksızdır; birinin var oluşu,diğerine doğrudan bağlı ve bağımlıdır. Bu birliktelik, toplumsallık bağlamında değer bulur ve bireyler arasında gerçekleşir. Dil, iletişimin en temel aracıdır. İletişimde en önemli unsur olan dil, aktarmak isteneni doğru aktaramayınca, söylenen şey, söylenmek istenen şey olmaz. Dil, kültürün bir parçasıdır. Kişi doğduğu anda edindiği ağlama ve çeşitli sesler çıkarma deneyimlerinden sonra,kültürün öteki ögeleriyle dilin kurallarını da öğrenmeye başlar. DİL VE İLETİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İletişim süreci ve dile ilişkin olarak çeşitli kavramlar üzerinde durulması gerekmektedir. Bunlar: Düz anlam ve yan anlam, simge, metafor ve metonomidir. Düz Anlam ve Yan Anlam=İletişim sürecinde bağlamdan bağlama değişmeyen ve tümokumalarda benzer bir sonuca varacak olan göstergelere düz anlam denir. Buna mantıksal ya da nesnel anlam da denebilir. Bağlamdan bağlama farklılık gösterebilen ve farklı dizgelerde farklı anlam bulabilen göstergelere ise yan anlam denir. Çok basit olarak bir kavramın temel anlamı dışındaki oluşumlarına yan anlam diyebiliriz. Simge=Simgeyi biraz daha iyi algılayabilmek için Pierce’ın görüntüsel gösterge (icon), belirti (index) ve simge (symbol) biçimindeki üçlüğüne başvurmak gerekir.Görüntüsel gösterge, nesnesine benzer ya da nesnesi var olmasa bile nesnesiyle benzerlik ilişkisi kurabilir. Belirti, mantıksal olarak nesnesine bağlanabilir ama yorumlayanı olmadığında bu özelliğini yitirmez. Simge ise, uzlaşımsal olmakla birlikte yorumlayana gereksinim duyar. Metafor (Eğretileme) ve Metonomi (Düzdeğişmece)= Metaforda, dil aracılığıyla bir ‘şey’ işaret edilmekte; fakat aslında bambaşka bir düzleme gönderme yapılmaktadır. İletişim sürecinde metaforlar, açık ifadelerden daha etkilidir ve okurun daha dikkatli katılımını gerekli kılmaktadır. Metaforik metinlerde sözcükler genel anlamlarının tamamen dışında kullanılmaktadır. ***Eğretileme bir gerçeklik düzleminden diğerine yer değiştirerek;düzdeğişmece ise aynı düzlemdeki anlamları birbirleriyle ilişkilendirerek işlemektedir. Düzdeğişmecenin temel tanımı, bir parçanın bütünü temsil etmesini sağlamaktır. Jakopson’a göre, düzdeğişmeceler romanın, eğretilemeler ise şiirin başat tarzıdır. KÜLTÜR VE İLETİŞİM=Kültür bir ülkede, bölgede, sosyal grupta, firmada veya birimler arasında paylaşılan ortak değerler, beklentiler ve normlar olarak tanımlanabilir. ***Kavram olarak kültür, Latince ‘colere’den üretilmiştir. Sözcük anlamı, ekin,sipariş, bakım demektir. 17. yüzyıldan itibaren doğa kavramı karşıtı olarak kullanılmaya başladı. KÜLTÜR ÇEŞİTLERİ Folk Kültürü=Popüler kültür ya da kitle kültürü gibi metalaştırılmamış ve rasyonalleştirilmemiştir. Folk sanatı, toplum elitlerine önderlik yapan bir kültür değil, sıradan insanların bazı geleneklerinde ortaya çıkan bir kültür formudur.Folk kültürünün özellikleri şunlardır: lke, süreklilik, kapalılık ve istikrardır. Yüksek Kültür=Yüksek kültürde sanat, sanat için yapılır, eserin satışı ve işlevselliği, estetik düzeyinin arkasından gelir. Yüksek kültür, klasik müzik, ciddi romanlar, şiir, dans, yüksek sanat ve görece az sayıda eğitilmiş insanın değerini anladığı diğer kültürel ürünleri kapsar. Yüksek kültürün özellikleri şunlardır: sek eğitimli kişilerdir. dirençlidir. Kitle Kültürü=‘Kitle kültürü’, özellikle kitle iletişim araçlarının toplumlara hâkim olmasıyla ortaya çıkan bir kültür biçimidir. Belli bir toplumda iletişim süreçleri, teknolojik araçlardan geçerek oluşur. Kitle kültürünün özellikleri şunlardır: ir. sınırları dâhilinde uzlaşımcıdır. Popüler Kültür=Diğer kültür formlarından farklı, özgün bir kültürdür. Popüler kültür, folklorcülüğün reddidir. Popüler kültür, egemen bir örgütselliğe karşı geliştirilmiştir. Kitle kültürünü biçimlendiren sansasyonelciliğe,duyguların sömürülmesine karşıdır. Stuart Hall’a göre, popüler kültür, iktidarın saldırıları karşısında, karşı kültür yoluyla durulduğu ve bu mücadelede kimin kazanıp kimin kaybettiğinin sürekli değiştiği boyun eğme ve karşı durma alanıdır. Popüler kültürün özellikleri şunlardır: dolaylıdır. KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM Kültürlerarası İletişimi Etkileyen Faktörler Normlar=Normlar bir kültürün üyelerinin nasıl davranması gerektiğini belirleyen kurallardır. Örfler, adetler ve sosyal alışkanlıklar olarak üç başlık altında ele alınabilir. Bunlar da kendi aralarında örf, adet, anane, töre, gelenek, görenek,moda gibi alt başlıklara ayrılır. Roller=Rol, bireyin mensubu olduğu grup içindeki yerine bağlı olarak, kendisinden beklenilen davranış kalıplarını ifade eder. Rol beklentileri, birey üzerinde toplumsal baskı oluşturabilir, rollerine uygun davranmayanlar cezalandırılabilir ya da gruptan çıkarılır. Etnomerkezcilik=Birçok insan kendi kültürünü dünyanın merkezine koyar ve onu her şey için ölçüt olarak alır. Sosyal bilimlerde ilk kez 1906 yılında W.G. Summer,‘etnomerkezcilik’ kavramını geliştirmiştir. Bu düşünce, özellikle kültürlerarası iletişimde önemli rol oynar. Kendi grubunu diğerlerinden önemli sayma, bireyin yaşadığı sosyokültürel çevresinde kendini kabul ettirme çabalarının başlangıcını oluşturur. Aynı şekilde etnomerkezcilik, bireyin yabancı gruplardan uzaklaşması ve onları aşağı değerde görmesi sonucunu doğurur. Belirsizlik ve Kaygı=Farklı kültürlerden insanlarla etkileşimde bulunmak birçok insan için alışılmışın dışında bir durumdur. Bu durumu belirleyen ana etmenler ise, belirsizlik ve kaygıdır. Yeni bir durumla karşılaşmanın ilk psikolojik sonucu güvensizlik duygusudur. Karşıdakinin nasıl davranacağını bilememek ‘belirsizlik’; bu bilenemezliğe bağlı olarak ne olabileceği karşısında rahatsızlık ve gerginlik ise ‘kaygı’ duymaktır. Kalıp Düşünceler ve Önyargılar=kalıp düşünceler, ilgili ulus ya da kültürün bireyin zihnindeki resmini oluşturur.Stereotipler, insanları birtakım türlere, tiplere bölmeyi ifade eden zihinsel yapıtlardır. Stereotipler, çevreyi asimile etmeye ve yaşamı kolaylaştırmaya yarayan bilişsel formlar, kemikleşmiş kanılardır. Stereotip kavramıyla ilgili olan kavramlar ‘şema’, ‘kanı’ ve ‘ön yargı’dır. Şema sterotiple en yakın ilişki içinde olan kavramdır. Önyargılar, kalıp düşüncelerden farklı olarak, bireyler, gruplar,ilişkiler ve nesnelerle ilgili değerlendirici yargılardır. ÜNİTE 3=İLETISIM TURLERI İletişimi en tSözlü iletişimde duygu ve düşünceler söz ile dil üzerinden aktarılır. Söz, sesin sembole dönüşmüş halidir. Dil kullanımında duygu ve düşünceler sembollerle ifade ediliremel hatlarıyla, sözlü, sözsüz, yazılı ve görsel iletişim olarak dört farklı kategoride inceleyebiliriz. En yaygın iletişim biçimidir. SÖZLÜ İLETİŞİM: ‘dil ve dil-ötesi’ olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmaları, hatta mektuplaşmaları ‘dille iletişim’ şeklinde kabul edilebilir. Dille iletişimde kişiler, ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraksamalar vb. özellikler bu kapsamdadır. Bilinçli olarak yapılan konuşmalar ise ‘niyet edilmiş dil davranışı’ olarak ifade edilir. Konuşurken dil sürçmesi ise niyet edilmemiş dil davranışına örnektir. Yine bazı kelimelerin üzerine basa basa konuşulması ya da karşıdaki kişiyi korkutmak için bağrılması, niyet edilmiş dil-ötesi davranışlardır. SÖZLÜ İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ 1=TEMEL SÖZ VARLIĞININ KULLANILMASI: Temel söz varlığı, bir toplumun yüzyıllar boyu kullandığı, geliştirdiği dilidir. 2=YABANCI SÖZCÜKLERİN KULLANILMASI=yabancı sözcükleri’ kullanmalarının zorunlu olduğu durumlarda bu sözcüklerin anlamları yaygın olarak bilinmiyorsa, bu tür yabancı sözcüklerin açıklanarak kullanılması gerekir. SÖZLÜ KÜLTÜR ANA HATLARIYLA ŞU ÖZELLİKLERİ TAŞIMAKTADIR • Sözlü kültürde kulağın göze karşı ezici bir üstünlüğü bulunmaktadır. • Sözlü kültürün tümce yapısı sıralıdır ve sıra bozulmaz. • Sözlü kültürde yinelemek esastır. • Sözlü kültür toplumları gizemli ve kabile tipi toplumlardır. • Sözlü kültür taşkın ve katılımlıdır. Konuşan kişi veya şarkı söyleyen tarafından sürüklenir ve onunla özdeşleşirler. • Sözlü kültürde geçmişin kötü olaylarını unutmaya eğilimlidir. Omeostik bir kültürdür. • Sözlü kültürde yasal kurallar hiçbir zaman evrensel açıklamalar olarak değil, somut ve zaten var olan bir konum yaratarak sunulur. • Sözlü kültürde belleği güçlendirmek için kalıplardan yararlanılır. Söze dayalı anlatım unsurları, tek başına pek bir anlam taşımaz; eş veya karşıt anlamlı terimler, deyişler, cümlecikler kümelenince tanımlayıcı bir söz niteliği kazanır. • Sözlü geleneğe bağlı edimler, mücadeleci havasıyla okuryazarları çarpar. • Sözlü kültürde ortamın dengesi değişmez. Güncelliğini yitiren anılar, kolayca bellekten silindiği için, sözlü toplumun yaşadığı anın dengesi pek kolay bozulmaz. SÖZSÜZ İLETİŞİM= çoğu zaman sözlü iletişimden bile daha etkin olabilir. göndericinin bir mesaj gönderdiği zaman onu hisleriyle, duygularıyla ve vücut hareketleriyle pekiştirmek amacıyla kullanılır. sözsüz iletişim yoluyla birtakım anlamlar iletilir. Örneğin yakamıza taktığımız bir rozetle mesleğimizi ya da siyasal aidiyetimizi, başımızı sallayarak bir görüşü onaylamadığımızı, dostumuzun elini tutarak onu sevdiğimizi ifade edebiliriz. Sözsüz iletişim tarzlarından ikisi, kişilerarası iletişimi başlatmasa da önemli rol oynar. Bunlardan birisi göz kontağı, diğeri ise vücutla yönelimdir. ***Bir araştırmaya göre, kişilerarası iletişimin % 75’inin beden diline dayandığı saptanmıştır. ***Mimikler esas ve ikincil olarak iki sınıfta toplanır. Esas jestler ve mimikler, düşünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerdir. İkincil jest ve mimikler ise, esas anlatıma katkıda bulunmayan, kendiliğinden refleks olarak ortaya çıkan hareketlerdir. ***Anlatım jestleri içinde en önemli yeri tutan eller, insanın kendisini ifadesinde en duyarlı ve en önemli organdır. ***Sözsüz iletişim, beş temel fonksiyona sahiptir. Bunlar; sözsüz jestlerle sözlü mesajı pekiştirmek amacıyla kullanılan olumlama hareketleri veya tekrar, yine jestlerle kafayı olumsuz anlamda sallayarak yalanlama veya aksini iddia etme, sözlü mesajın yerine geçebilecek bir davranışta bulunma, gözlerle mesaj iletme bu türe girer. • Başı aşağı doğru belirli aralıklarla sallama: Dinlemenin sürdürüldüğü ya da alınan iletinin onaylandığını ifade eder. • Göz teması kurmama: Muhatabı küçümseme, hiç değer vermeme gibi iletiler iletebileceği gibi utanma, sıkılma, suçluluk duygusu taşıma gibi iletiler aktarabilir. • (Diğer parmaklar yumruk halinde) başparmağı gererek muhatabına yöneltme: Belirgin bir tehdit iletisi taşır. • Kolları kavuşturma: Savunma ve mesafeyi koruma isteğini belirtir. • (Otururken) ayak bileklerini çapraz konumda tutma: Çoğu kez sıkıntı ve hoşnutsuzluk belirtisidir. ***Beden dilinin kurucu öğeleri olarak kıyafetler amaçlanmış ya da amaçlanmamış bir sözü aktarır. Üzüntüyü belli eden, neşeyi ortaya çıkaran sportif ya da piknik kıyafetleri, iş ortamlarındaki resmi kıyafetler, yine kişinin kimliği, sosyal statüsü, eğitim düzeyi, ruh hali gibi bir dizi insanlık durumunu betimler. İyi Bir Dinleme ve Dinleyicide Bulunması Gereken Özellikler İYİ BİR DİNLEMEDE • Konuşmacının üzerinde durduğu ana teze iyi kulak verilir • Konuşmacının konuşmasıyla ilgilenildiği beden diliyle gösterilir • Sabırla dinlerken dikkatle düşünülür, dikkati dağıtacak davranışlardan kaçınılır • Konuşmacının ileri sürdüğü düşünceyi destekleyen deliller dikkatle incelenir • Konuşmacının hitabet tarzına dikkat edilir • Konuşma sona erince, iletilenler sonradan hatırlanmak üzere zihinde özetlenir • Konuşulanlar başka dinleyicilerle paylaşılır ve görüş alışverişi gerçekleşir İYİ BİR DİNLEYİCİ İSE • Dikkatini konuşmacıya verir • Söylenenleri incelikle seçer ve ayırır • Söylenenlerin kendisini ilgilendirip ilgilendirmeyeceğine dikkat eder • Bilgi dağarcığını sürekli genişletmeye çalışır • Katılmadığı düşünceler karşısında hoşgörülü olur • Fiziki yönden de hazır ve sağlıklıdır -örneğin; uykusunu almış, açlığını gidermiştir. ***Genelde önde olmak, yüksekte oturmak, sağda oturmak yüksek statü anlamına gelir. Krallar, sultanlar, yüksek rütbeli yöneticiler, din adamları, bilginler ve zenginler önde yürürler; yargıçlar, profesörler yüksek kürsüde otururlar YAZILI İLETİŞİM= Yazmanın doruk noktasına, kağıdın bulunmasından çok sonra matbaanın bulunmasıyla ulaşılmıştır. Bu gelişme, soyut ve genel düşünceye yeni fırsatlar kazandırmış, bilgi saklamak ve aktarmakta sağladığı yaygın imkanlar sayesinde, bir kültür ve iletişim patlamasına yol açmıştır. McLuhan bu yapıyı ‘Gutenberg Evreni’ olarak tanımlamaktadır. Sümerlerin kil tablet üzerine yazıları M.Ö. 4000 yılındadır. İskenderiye Kütüphanesi’nin yapım yılı, M.Ö.130’dur. İlk Çin kitap baskıları M.S. 600 yılındadır. Mürekkep ve kağıdın Araplar tarafından kullanımı da bu yıllardadır. Gutenberg’in ilkel baskı aracı ise 1453’te ancak ortaya çıkacaktır. Bilinmeyeni kendisine başvurulduğunda bilen, hatırlanmayanı hatırlatandır yazı; tarihsel, belgesel, güncel bellektir. Yazılı iletişim, sözlü iletişime göre, alıcının onu okuması, yorumlaması ve cevaplandırması nedeniyle, gecikmeli olarak kurulur. YAZILI İLETİŞİM VE SÖZLÜ İLETİŞİMİN KARŞILAŞTIRILMASI 1=Yazılı iletişim sözel iletişime oranla hata oranı oldukça düşüktür 2=yazılı iletişim tanık belge üretme niteliğine sahiptir. 3=Yazılı iletişim kullanan kişiler önceden konuşmayı bildikleri için zamandan tasarruf olur. 4=yazılı iletişimde kişisel özelliklerden uzaklaşılır. Nesneldir. GÖRSEL İLETİŞİM=Sözel iletişimdeki ‘metin-anlatıcı-dinleyici’, yazısalda ‘metin-okuyucu-dinleyici’ üçlüğüne dönüşmüş ve bu dönüşüm aktarma ve algılama biçimlerini derinden etkilemiştir. Görsel ise ‘metin-gösterici-izleyici’nin de söz konusu olduğu yeni bir dönemi başlatmıştır. Herkesin bildiği bir sava göre; insanlar gördüklerine, duyduklarından ya da okuduklarından daha fazla inanmaktadırlar. Görüntülü mesajlar, okumaya nazaran fazla bir zahmet gerektirmediği için zihinde daha kolay çözümlenmektedir. ÜNİTE 4=KİŞİLER ARASI İLETİŞİM Çeşitli yer ve zamanda kişiler arasında olan ilişki ve bu ilişkinin olmasını sağlayan iletişim ‘kişilerarası iletişim’dir. Kişilerarası iletişimin doğal olarak birincil koşulu; bireyin kendisiyle iletişimini gerçekleştirme kapasitesinin, becerisinin olmasıdır. Kişilerarası iletişim, bireyin kendisiyle yaptığı içsel iletişimden farklı olarak iletişim sürecini bir ikinci kişinin dahil olmasıyla sürdürme çabasıdır. Kişilerarası iletişim, genellikle kendiliğinden ve teklifsizdir; katılanlar birbirlerinden en üst derecede geribesleme alırlar. Roller göreceli esnektir, çünkü taraflar nöbetleşe gönderici ve alıcı olarak edimde bulunurlar. Bu iletişim bağlamı ya fiziksel olarak aynı uzamı paylaşan iki kişinin ilişkisi biçiminde gerçekleşir (yüz yüze ilişki) ya da farklı uzamlardaki iki kişi arasında (örneğin telefonla) mesaj alışverişi şeklinde gerçekleşir. ***Kişilerarası iletişim, için bir verici (gönderici), bir alıcı (hedef) olmak üzere en az iki kişiye ihtiyaç vardır. Kodlama açısından, bir kodlayıcı (encoder), bir de kod açımlayıcı (decoder) olması gerekir. Kişilerarası iletişimin başarılı olabilmesi için cinsiyet, yaş, eğitim gibi sosyo-ekonomik düzey/statü ile ilgili özellikler yanında bilgi, tutum ve davranışlar, deneyimler,değerler gibi özellikler de kişilerarası iletişimi etkiler. Kişilerarası iletişim, günlük iletişimde en sık başvurulan iletişim türüdür. Kişilerarası iletişimde, bireylerin karşılıklı olarak birbirlerinin davranışları üzerinde etkisi bulunduğu öngörülür. Yüz yüze iletişim için bu zorunlu bir koşuldur. Kişilerarası iletişim, farklı rol ve ilişkileri içerir. Rol kavramı, polis, öğretmen vb. formel görev ve sorumlulukların yanı sıra arkadaş grubuna dahil olmak gibi enformel durumları da içermektedir. İnsanların birbirleriyle başarılı iletişim kurabilmeleri şu koşullara bağlıdır: KİŞİLERARASI İLETİŞİMİN ETMENLERİ Psikolojik Etmenler: Kişilerarası iletişimin belki de en karmaşık belirleyicilerinden biridir. Hangi psikolojik koşulların kişileri ne tür iletişimsel edimlere yönlendirdiğini anlayabilmek sanıldığından da zordur. Çoğu zaman en eşit gibi görünen dostluklarda bile bir tarafın diğer taraf üzerinde güç oluşturma niyeti söz konusu olabilir. kişilerarası iletişimin temelinde çoğu zaman kişinin, ilgileri kendi üzerine çekmek, başkaları üzerinde etkili olabilmek, başkalarına üstünlük kurabilmek vb. gibi örtük niyetleri bulunabilir. Sosyolojik Etmenler: Toplumsallaşarak yaşamlarını sürdükleri toplumsal ortamın birtakım değerleri düşünüş ve hissediş biçimleri ya da bilinç yapılarını alırlar. Kişinin görevi sınırları, kuralları ve kalıpları belirlenmiş iletişimsel ilişki ağı içerisinde yer almaktır. Kişi bunda ne denli başarılı olursa üyesi olduğu toplumun diğer üyeleri tarafından o denli onay ve takdir görür. Kültürel Etmenler: Kültür, insan iletişiminin biçimlenmesinde belirleyici rol oynar. Her kültürel ortamın kendine özgü bir iletişimsel iklimi vardır. Ekonomik Etmenler:Yaşama doğan bebek,dış çevresiyle öncelikle maddi temele dayalı bir ilişki kurmak zorundadır. İnsanın ekonomik (homo ecenomics) bir varlık olduğunu ileri sürenler de savunularına buradan başlarlar. Bu ilişki ve iletişim biçimi,bireyin yaşamının hemen tüm evrelerinde yönlendirici olur. Dolayısıyla kişilerarası iletişim analizlerinde ekonomi etkeninin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekir. KİŞİLERARASI İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ Kişilerarası iletişimin, insan yaşamını düzenleyen, ilişkileri örgütleyen özellikleri bulunmaktadır. Planlılık, örgütlülük, süreklilik ve geçicilik bu özelliklerin başında gelmektedir. Planlılık: İnsanların kişilerarası düzeyde gerçekleştirdikleri iletişimsel edimler çoğunlukla planlıdır. Benlik duygusu kişiyi, içerisinde yer aldığı dünyayı, yakın ve uzak çevresindeki insanları,kendisini merkez olarak görmek koşuluyla sınıflandırır, birbirleriyle ve kendisiyle ilişkilendirir. Örgütlülük: İnsan, ıssız bir adada yaşamadığı sürece birtakım örgütlü yapıların içerisinde yer alır. Ailede konumlar ve roller belirlidir.Tüm aile yapılarında fertler arasında hiyerarşik bir ilişki vardır ve iletişim de bu yapıda biçimlenir. Baba- anne-çocuklar biçimindeki hiyerarşide iletişimsel işleyiş babadan, anneye, anneden çocuğa doğru işler. Süreklilik ve Geçicilik: Kişilerarası iletişim süreklilik de gösterebilir, geçici de olabilir. Kişi eğer, mensubu olduğu ailenin üyesi olmaktan hoşnut değilse ve bir başka seçeneği de yoksa süreklilik, zorunluluk içerisinde yürütülür. Eğer kişi, o ailenin üyesi olmaktan memnunsa ailenin diğer üyeleriyle iletişiminde zorunluluğun yanında gönüllülük de vardır. Değiştirme veya Yinelemenin Olanaksızlığı: Bir ileti, kişiler arasında taşındıktan sonra, açık veya örtülü, belli veya belirsiz bir etki mutlaka ortaya çıkar. Bu etki bazen göndericinin beklentileri doğrultusunda olur bazen de hiç beklenmedik biçimde gelişebilir. Ancak bir kez olan olmuştur ve bir daha da önceki duruma dönmek olanaklı değildir. Zorunluluk veya Gönüllülük: Sosyal birer varlık olan insanlar iletişimsel bir ağ içerisinde yaşarlar ve çevrelerindeki insanlarla çok çeşitli düzeylerde zorunlu veya gönüllü ilişkiler kurmak zorunda kalırlar. Aynı şekilde görev yaptığımız iş yerinde herkesi sevmek zorunda değiliz, ama herkesle belli ölçüde iletişim kurmak zorundayız. Doğrudan veya Dolaylılık: İnsanlar yakın çevrelerindeki başka insanlarla genellikle yüz yüze, yani doğrudan iletişim kurmayı tercih ederler.Kişilerarası iletişim,hem aracılı (dolaylı) hem de aracısız(doğrudan) olabilmektedir. Burada genellikle uzam ve zaman öğeleri belirleyici olmaktadır. Eşdüzeylilik veya Hiyerarşi: Kişilerarası iletişim, bireyin içerisinde yer aldığı toplumsal kesimin (aile,grup,kurum,arkadaş çevresi vb.) sosyokültürel ve sosyopsikolojik yapısına bağlı olarak daha eş düzeyli veya daha hiyerarşik olabilir. Buna iletişimin yatay ve dikey işleyişi de denir. kardeşler arasındaki ilişkide, anne babayla ilişkiye göre yatay bir işleyiş vardır. Zincirleme İşleyiş: Bir yanıyla kişilerarası iletişim iletilerin kişiden kişiye aktarılması suretiyle zincirleme biçimde işler. Kişilerarası iletişimde zincirleme işleyiş, iki biçimde ortaya çıkar. Kişiler, iletileri kulaktan kulağa birbirlerine aktararak iletişimsel işleyişin gerçekleşmesini sağlarlar. Kişilerarası iletişimin bu biçimdeki işleyişinin önemli bir kesitini dedikodu veya söylenti oluşturur. Kişi, birinden aldığı bir bilgi veya duyduğu bir haberi yakınındaki kişilerle paylaşır. Onlar da aldıkları bu bilgi veya haberi kendi yakınındakilerle paylaşırlar. Sanallık: Sanal ortamda iletişim de kişilerarası iletişime önemli bir boyut kazandırmıştır. Hakkında bilgi sahibi olmak istediğiniz kişinin yüzünü, sesini, yaşadığı ortamı bilgisayar ekranından görebilmektesiniz. Uyum ve Çatışma: Kişilerarası iletişim uyum ve çatışmalar üzerine kurulan bir iletişimsel işleyiştir.Kişilerarası iletişimde uyumdan çok çatışma süreçleri yaşanır. En yakın iki arkadaş bile keyifli bir sohbet niyetiyle bir araya geldiklerinde konuşmanın akışı bir biçimde bir tartışmaya ve de çatışmaya doğru gidebilir. İster gönüllü olsun isterse zorunlu olsun kişilerarası iletişimin bir boyutu insanların birbirleriyle anlaşması, uyumlu paylaşım ortamları yaratma eğilimiyse, diğer bir boyutunda kişilerin kendi tezlerini birbirlerine kabul ettirme eğilimleri yer alır. İletişimin Kişi veya İleti Odaklı Olması: Kişilerarası iletişimde zaman zaman iletinin kendisi, zaman zaman da kişiler ön plana çıkar. Kişiler, çoğu zaman yalnız olmaktansa zamanı başkalarıyla geçirmeyi tercih ederler. Anındalık veya Gecikmelilik: Bireyler kurmak istedikleri iletişimin niteliğine göre, aracılı veya aracısız olmak üzere ya anında ileti alışverişinde bulunurlar ya da ileti gönderimi ile alımı arasına belli bir zaman kesiti girebilir. Örneğin, söylediğiniz kırıcı sözler karşısında karşınızdaki kişi susar, herhangi bir tepki vermez. Aradan bir zaman geçer ve siz onun size kırgın olduğunu, araya koyduğu mesafeden ve soğuk tavırlarından anlarsınız. Bu örnekte,iletişimsel işleyişin karşılıklı etkileşime dönüşmesi gecikmeli olarak gerçekleşmiştir. Ödüllendirme ve Cezalandırma:Kişi bebeklikten itibaren ortaya koyduğu tavır ve davranışlarla, iletişim biçimleriyle, çevreden onay görmeye çalışır. Matematikten nefret eden çocuk, anne ve babası tarafından cezalandırılmamak,hatta ödüllendirilmek amacıyla çılgınlar gibi çalışır. Empati: Kişi eğer karşısındaki kişiyle yeterince empati kurabiliyorsa, kendisini onun yerine koyabiliyorsa,içerisinde bulunduğu koşulları anlayabiliyorsa, onunla geliştireceği iletişim de beklentilerine daha çok yanıt verebilir. Karşılıklı Dinleme: Kişilerarası iletişimde karşılıklı dinleme söz konusudur. Bir iletişimsel edimin beklenen etkide gerçekleşebilmesi için tarafların birbirlerini dinlemeleri gerekir. Günlük yaşamda kişilerarası iletişimde karşıdakini dinlememe,karşıdakini anlamaya çalışmama yönündeki eğilimlere çok sık rastlanmaktadır. Bunun neden ise bireylerin, kontrol edemedikleri egoları, bastıramadıkları hırslarıdır. Aşırı egoist ve benmerkezci insanlar genellikle başkalarını dinlemeyi değil, kendilerini dinletmeyi tercih ederler. Özneler arasılık:Kişilerarası iletişimde özne ve nesne konumları sabit ve değişmez değildir.İki kişi bir araya gelerek sohbet etmeye başladığında iletişim, konuşan ve dinleyen,dinleyen ve konuşan biçiminde döngüsel bir ilişki içerisinde sürdürülür. İletiyi gönderen kişi, hemen ardından, gönderdiği iletinin açığa çıkardığı etkinin geri beslemesini alır ya da yeni bir iletinin alıcısı konumuna geçer. KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE AMAÇLAR İletişimin amacı, iletişim eyleminin gerçekleştiği mekâna göre çeşitlilik gösterir. Bu çeşitlilik kişiler arasındaki ilişkinin ve duygusal bağın özelliklerine göre farklılaşabilir. Kişilerarası sistem, kişilerarası ilişkinin doğasına göre adlandırılır.Kişiler genellikle çevreleriyle sıralanan şu amaçlar doğrultusunda iletişim kurmak isterler: ya oluşturulmuş kimliğin devamlılığını sağlama etme katılarak veya katılmayarak destekleme veya değiştirme sürmesine ve değişmesine katılma ***Kişilerarası sistem,kişilerarası ilişkinin doğasına göre adlandırılır: Arkadaşlık, kardeşlik, dostluk, düşmanlık,akrabalık, işveren, çalışan, öğrenci, sevgili olma vb. KİŞİLERARASI İLETİŞİM SÜRECİNDE İKNA İkna, her zaman iletişimi gerektiren bir süreçtir. İletişimin dört öğesi (kaynak,ileti, kanal ve alıcı) olmadan iletişim gerçekleşemez. İkna ise yalnızca kaynak ve alıcı arasında işbirliği olduğunda gerçekleşir. İkna, simge ve gösterge kullanımı sonucunda bir kaynak ve bir alıcı arasında özdeşleşme durumunun birlikte ortaya çıkarılmasıdır.İkna edici iletişimin özellikleri bağlamında üzerinde durulması gereken bir nokta da, iletişimin yapıldığı ortam (çevre) ve onun özellikleridir.Toplumun kültürel değer ve alışkanlıkları, örf ve adetleri, kültür düzeyi gibi bazı değişkenler, iletişim sürecinde mesajın oluşturulması, mesajın iletilmesi, kodun çözülmesi ve kişisel kabul alanının belirlenmesinde oldukça önemli roller oynamaktadır.İkna edici iletişimin en önemli unsurlarından biri de hedeftir. Hedef,ikna olması gereken taraftır. İkna sürecinde hedef, edilgen durumdadır; iletişim sürecinde kaynağın gönderdiği iletiye maruz kalır. İkna edici iletişimde alıcının özellikleri ikna olup olmamasını belirler. Bu özellikleri şu başlıklar altında sıralamak mümkündür: inanması, iknanın etkisini azaltır, arı ne kadar önemsediği iletiyi kabul veya reddetmesine göre belirlenir, zeka düzeyi ve kişilik özellikleri iknanın etkisini belirler. ***Toplumlarda ikna ve etkileme çok yaygın bir olgudur.Etkileme ve ikna ajanlarıyla çeşitli biçimlerde yoğun olarak karşılaşırız. ***İkna girişimi kitlelere yöneliktir. Ancak bir kişiden kitleye yönelik ikna girişimleri üzerine çalışmalar, yerini, son yıllarda giderek birebir etki girişimlerine bırakmaktadır. İkna, kitlelere yönelik olabildiği gibi insanların kendi aralarındaki gündelik etkileşimlerinde de söz konusudur. Sözlü iknanın yanı sıra beden dili, göz teması, sunum sırasındaki giyim tarzı vb. sözsüz iletişim enstrümanları olarak ikna sürecine dahil olur. Kişiler arasında gerçekleşen iletişimde, karşıdaki hedefin ikna edilmesı açısından bazı tekniklere ihtiyaç duyulmaktadır: anlaşılıp anlaşılmadığının kontrol edilmesi acıyla konuşmadan önce birkaç saniye beklenmesi ifadelerinden kaçınılması KİŞİLERARASI İLETİŞİM ÇEŞİTLERİ Kişilerarası iletişim, sözlü ve sözsüz olmak üzere iki ana sınıfa ayrılmış, bu sınıflardan her birisi, kendi içinde alt sınıflara bölünmüştür. SÖZLÜ: 1) Dil 2)Dil Ötesi Araçlar; -Niyet edilmiş – Niyet edilmemiş. SÖZSÜZ: 1)Yüz ve Beden 4) Mekan Kullanımı 2)Bedensel 3)Temas Araçlar; -Niyet edilmiş –Niyet edilmemiş. KİŞİLERARASI İLETİŞİM ÇATIŞMALARI Kaynak ile hedef arasındaki eğitim, sosyal statü, yaş, cinsiyet, ideoloji, yaşam biçimi, kültürel aidiyet gibi çeşitli değişkenler, çoğu kez hedeflenen amaçlarla bağdaşmayan bir iletişim akışını ortaya çıkarır. Dökmen, iletişim akışını etkileyen ya da engelleyen çatışma olgusunun temel nedenlerini 11 unsurla açıklamaktadır: Biliş: Organizmanın algılamasında ve düşünmesinde yer alan zihinsel faaliyetlerin tümüne ‘biliş’ denir. Çevremizdeki insanlarla sağlıklı iletişim kurabilmek ve bunları sürdürebilmek için güçlü ve zengin bir bilişsel yaşantıya ihtiyacımız vardır. Algı: Duyu organlarından beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi,yorumlanması, anlamlandırılması sürecine verilen addır. Bize ulaşan duyumlara ne tür tepkilerde bulunacağımızı ancak algılama sonrasında kararlaştırabiliriz.İletişim eyleminde, çok karmaşık bir algı trafiği söz konusudur. Bu yüzden de birtakım kazaların, yanlış algılamaların ortaya çıkması ve bunların da çatışmalara yol açması doğaldır. Duygu: Gözlenen duygusal tepkilerimizin gerisinde otonom sinir sisteminin bölümlerinden olan sempatik sistemin faaliyetleri yer alır. Bu sistemin etkisiyle iç organlarda birtakım değişiklikler ortaya çıkar. Örneğin, kalp atışı hızlanır. Bu durumun sonucunda ise kişinin vücudunda, dışarıdan gözlenebilen duygusal ifadeler oluşur. Bilinçdışı:Günlük yaşamda sergilediğimiz iletişim çatışmalarının nedenlerinden birisi de bilinçdışımızdaki ruhsal öğelerdir.Küçük yaşlardan itibaren bilinçdışımızda depolanan çeşitli çatışmalar,iletişimimizi etkiler. Kavgalarımızın, dil sürçmelerimizin, birbirimizi yanlış anlamalarımızın,küskünlüklerimizin arkasındaki belirleyici güç bilinçdışımızdır. İhtiyaçlar: Psikolojide ‘güdü’, istekleri, ihtiyaçları, dürtüleri kapsayan genel bir kavramdır. Güdüler çoğunlukla iki ana bölüme ayrılır: Açlık, susuzluk,cinsellik gibi fizyolojik kökenli güdülere ‘dürtü’ veya ‘birincil güdüler’ adı verilir. Merak, başarma gibi daha üst düzeyde sayılabilecek güdülere ise ‘sosyal güdüler’ denir.Güdülerimiz,-davranışlarımızı yönlendirdiğine göre- insanlarla kuracağımız iletişimlerin ve ortaya çıkacak çatışmaların niteliğini belirleyen faktörler arasında yer alır. İletişim Becerisi: İletişim çatışmalarının bir kısmı, iletişim kurmadaki bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. İletişim sırasında insanların yaptığı bazı mekanik hatalar vardır. Kişilerin dikkati,genelde farkında olmadıkları bu hatalara çekilirse bunlardan kurtulmaları sağlanabilir. Kişisel Faktörler: Kişilerarası iletişimde insanların yaşı, cinsiyeti, fiziksel görünümleri, tutum, biliş, benlik durumu gibi kişisel özellikleri çatışmalara neden olan ya da bunları engelleyen unsurların başında gelmektedir. Kültürel Faktörler:Dil,kişiler arasındaki iletişimi etkileme gücüne sahiptir. İnsanlar,içinde yaşadıkları kültürün ve kullandıkları dilin niteliğinden kaynaklanan bir takım çatışmalar yaşayabilmektedir.Bir insanı anlamanın boyutlarından birisi de onun mensup olduğu kültürü tanımaktır. Roller: Grup içinde belli bir pozisyonda bulunan kişiden beklenen işe, yani davranışlara‘rol’ denilmektedir.Roller,‘mesleki’ ve ‘sosyal’ bağlamlarda ortaya çıkabilir.Bir insan, genellikle bu rollerden birkaçını birden üstlenmesinden ötürü birtakım çatışmalar yaşamaları mümkündür. Sosyal ve Fiziksel Çevre: İçinde yaşanılan sosyo-fizik çevre, kişilerarası iletişim ve dolayısıyla çatışmaları etkileyebilir. Mesajın Niteliği: Karşımızdaki kişi,doğruluğundan emin olduğumuz bir bilgiden farklı bir bilgi ileri sürerse onunla çatışabiliriz. (Ünite-5)=-----Kitle İletişimi----**Toplumun tamamının ya da büyük bir kısmının alıcı konumunda olduğu kitlelere yönelik iletişime ‘kitle iletişimi’ denir. **İletişim ile kitle iletişimi kavramları arasındaki farklılık;iletişim,insanlık tarihi kadar eski olan kavramdır;buna karşın kitle iletişimi,ancak teknolojik gelişmelerin kitle iletişim araçlarını ortaya çıkarması ile ortaya çıkan bir olgudur. **Kitlesel düzeyde iletişimsel edimin gerçekleşebilmesi için kitle iletişim araçlarının varlığı zorunlu koşul olarak alınmamalıdır. Kişilerarası İletişim:Özeldir,yüz yüzedir,mekan ve zaman birdir,geribildirim gelişkindir, kaynak bireydir,kendine özgüdür/kişiseldir,hedefe yöneliktir,taraflar aynı haklara sahiptir Kitle İletişim:Kamusaldır ve herkese açıktır,teknik araçlar aracılığıyla gerçekleşir,mekan ve zaman farklıdır,geribildirim sınırlıdır,kaynak organizasyondur/örgüttür,kamu hizmeti niteliğindedir,dağınık dinleyiciye,izleyici kitlesine yönelik,kaynak otoriterdir. **Kitle iletişimini diğer iletişim biçimlerinden ayıran en temel fark,‘kitle’ kavramında saklıdır.Kitle,niceliksel anlamda ‘çokluğu’ ve niteliksel anlamda da ‘belirsizliği’ anlatır. **Kitle iletişimi,ilk kez 1940’lı yıllarda Lasswell tarafından toplumsal ve siyasal karar alma süreçlerinde iletişim teknolojilerinin rolünü vurgulamak için kullanılmıştır. **Kitle iletişim sürecinde; >Üretim ve tüketim için kullanılan ürün kısa dönemli tüketim ve uzun dönemli ideolojik egemenlik için üretilir, >Yüksek derecede gelişmiş ve iş bölümüne ayrılmış resmi veya özel kurumlaşmayla bürokratlaşmış yapılar içinde üretilir, >Bu üretimi,uzmanlaşmış medya profesyonelleri belli profesyonel beceri ve teknikleri kullanarak yaparlar, >Teknolojinin yapılanması ve kurumlaşmanın özellikleri nedeniyle,üreten ileten profesyoneller kadrolarıyla izleyenler\okuyanlar\dinleyenler yer,pozisyon,görev değiştiremezler,yani süreç başından sonuna kadar tek yönlüdür, >Kuramsal olarak geri-iletişim olanağı belli toplumsal kurallar içinde vardır, >Örgütsel faaliyetlerde ürün üretimi kesintisiz günlük rutin pratiklerle yürütülür. Kitle iletişim teriminin ortaya koyduğu genel özellikler: @Kitle iletişimi görece geniştir, @İzler kitle çeşitli toplumsal kümelerden gelen ve çeşitli niteliklere sahip insanlardan oluşan ayrı türden bir topluluktur, @İzler kitle kimliksiz bir topluluktur,yani izler kitle üyesi ile iletişimci genellikle birbirlerini kişisel olarak tanımazlar, @Kitle iletişimi kamusaldır,yani içeriği herkese açıktır, @Kitle iletişim araçları kaynaktan uzakta bulunan,birbirlerinden de ayrı olarak konumlanmış çok sayıda insanla aynı anda ilişki kurabilir, @Kitle iletişimi karmaşık biçimsel kurumları gerektirir, @İletişimciyle izler kitle arasındaki ilişki izler kitlelerin kişisel tanışıklığı olmayan, profesyonel iletişimci rolündeki kişiler aracılığıyla kurulur, @İletişim geri döndürülemezcesine tek yönlüdür ve izler kitlenin anında yanıt verme olasılığını fiilen dışlamaktadır,böylelikle iletişim sisteminde göndericiyle alıcı arasında keskin bir kutuplaşma söz konusudur, @Kitle iletişim araçlarının ürünleri,hem fiziksel olarak hem de düşük maliyetli olması nedeniyle kolayca elde edilebilir. **Kitle iletişimi,sayıca az kişinin sayıca çok kişi için örgütlü biçimde gerçekleştirdiği ileti üretim ve dağıtım işlemlerini,kitle iletişim araçları ya da kısaca kitle medyası ile yapmaktadır. **Kişilerarası iletişimde kaynak özel kişi olmasına karşılık;kitle iletişimde kaynak tek bir insan değil,kitledir.Mesaj gönderen genellikle profesyonel iletişimcidir.Diğer yandan,alıcı ve kaynak arasındaki ilişki tek yönlüdür.Tek kanaldan pek çok kişiye gönderim söz konudur. -----Kitle İletişim Araçları/Medya----Tiyatro,gazete,kitap,dergi,broşür gibi yazılı basın ile sinema,film, radyo,televizyon,plak, kaset, videokaset,kompakt-disk ve Internet gibi iletişim teknolojisindeki gelişmelerin ürünü olan araçlar girmektedir.(Tek önemli ortak özellikleri,verilen iletiyi çoğaltmalarıdır.) Bu araçların ortaya çıkışı 20.yüzyıla rastlar.Bu araçlardan yararlanma,toplumdan topluma,ülkeden ülkeye değişmektedir.Bu değişikliği belirleyen en önemli etken ise,o ülkenin,siyasal, toplumsal ve ekonomik koşullarıdır Kitle İletişim -Kavramların üretimi ve dağıtılmasını sağlar -Bireyleri kendine bağlar -Bütüne açık olma özelliğine sahiptir -Serbest tüketime arz edilir (Bireyler için hiçbir sorumluluk yoktur;herkes katılabilir de katılmayı reddedebilir de) -Hizmet ve eğlence endüstrisini niteler (Gelişkin bir endüstri kurulmuştur) -Her toplumda yasalarla düzenlenmektedir. **Günümüzde medya kavramıyla ifade edilen aslında 1980’li yıllarla birlikte bütünleşen, tekelleşen ve benzer bir şekilde işleyen iletişim ortamı ve araçlarıdır. (1980'li süreçte,ulus devletler,hakimiyetlerini çok uluslu şirketlerle paylaşmak zorunda kalmış; global ölçüde zenginleşen ve büyüyen bu şirketler,medya alanına da önemli yatırımlar yaparak,kitle iletişimini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başlamışlardır.Medya kuruluşları birer birer holdingleşmiş,kartelleşmiş ve özünde pek çok iletişim mecrasının tek elde toplanması anlamına gelen çapraz tekelleşme olgusu tartışılır olmuştur.) **Kanadalı İletişim Bilimci Marshall McLuhan’ın yıllar önceki öngörüsü,dünyanın küresel olarak dönüşüme uğraması,günümüzde medya sayesinde bizatihi tecrübe edilir hale gelmiştir. -----Medyanın Başlıca İşlevleri---->Haber ve Bilgi Verme >Toplumsallaştırma >Eğlendirme >Denetim/Eleştiri ve Kamuoyu Oluşturma **Medya özellikle hükümeti,siyasi partileri,kamu kuruluşlarını,şirketleri,vs. kamu adına denetleme ve eleştirme yetkisini elinde bulundurur.Bu özelliği medyaya 4.güç olma vasfını kazandırmıştır. **Siyasal partilerle vatandaşlar arasında bir aracı olan medya,demokrasilerde 3 farklı işlevi yerine getirir: >>Enformasyon işlevi (Vatandaşları siyasalar,siyasa önerileri ve siyasaları yürürlüğe koyma ile bunlara eşlik eden diğer konular hakkında bilgilendirir) >>İfade işlevi (Hükümetleri siyasal partileri halkın sorunları hakkında bilgilendirmek) >>Eleştirel işlev (Özellikle siyasi analiz ve arka plan bilgisi verirken,hükümet politikalarını, hükümetin bunların oluşumu sırasında takındığı tavrı ve uygulama biçimlerini eleştirir) Not:Kitle iletişim araçlarının önemli görevlerinden biri sosyalleşmedir.Karmaşık toplumlarda sosyalleşme ve değer yargılarının pekiştirilmesi kitle iletişim araçlarının görevidir. -----Medyanın Ekonomik Boyutu----**Özellikle günümüzde medya oldukça pahalı bir iş kolu haline gelmiştir.Bu ortam,ancak çok ciddi sermaye birikimine sahip olan kuruluşların yayıncılık yapabilmelerine olanak sağlamaktadır. **Günümüzde medya kuruluşlarının pek çoğu devletten bağımsız özel şirketlerdir ve dolayısıyla özel sektörün kâr mantığı doğrultusunda işler. **Altyapı yatımlarından,malzeme planlamasına,insan kaynakları politikalarından yayın içeriklerinin belirlenmesine değin pek çok konu,ekonominin gereklerine göre işler. **Medya kuruluşlarının en önemli gelir kaynağı reklamlardır.Reklam gelirlerini artırmak ve ekonomik açıdan sıkıntıya düşmemek için medya kuruluşları, reklamveren firmalarla aralarını iyi tutmak isterler.Birer ticari işletme olan medya kuruluşları,zaman zaman haber iletirken bağlantıda oldukları şirketlerin çıkarlarını koruma yönünde habercilik anlayışını benimseyebilirler. **1980’lerle birlikte,farklı alanlarda birçok şirketi olan holdingler,aynı zamanda birer gazete veya televizyon kanalına sahip olmayı;gazetelere sahip olan medya grupları da,gazetelerinin yanına birer televizyon kanalı eklemeyi kendi koşulları açısından gerekli görmüşlerdir.Özel yayıncılık şirketlerinin kuruluşu, sektörde yazılı basın-elektronik basın evliliği sonucu büyümeyi ve gücün birkaç büyük holding elinde toplanmasını beraberinde getirmiştir.Süreç içerisinde ekonominin ve buna bağlı olarak reklamın gazetecilik fonksiyonu içinde öncelikli bir konum kazanması,haber olgusunun niteliğinin değişmesine yol açmıştır. **Medya,günümüzde kültürel ürün üreten bir işletme konumundadır ve bu bağlamda yapılan yayıncılığın pazar mantığı çerçevesinde yapılanması kaçınılmazdır. -----Medyaya Dönük Eleştiriler----**Günümüzde popüler kültür medyadan yayılan ve onunla biçimlenen bir noktaya gelmiştir. Popüler kültürün,medyaya sahip olan ve onu yöneten küçük bir zümre tarafından yönlendirildiğini söylemek mümkündür.Medya egemen sınıfların elinde bir ideolojik araçtır ve mevcut iktidarı meşrulaştıracak biçimde işler. **Kitle iletişim araçlarının ardındaki dev sermaye,baskın ekonomi-politik yapının sürdürülmesinde maksimum çıkar sağlayacak erk durumundadır.Bu yaklaşıma göre medya içerikleri,özellikle de ‘haber üretim süreci’,serbest piyasa ekonomisinin dinamikleri tarafından oluşturulmakta ve bu noktada basın kuruluşlarının ekonomik çıkarları temel belirleyici olmaktadır. **‘Haber’ üzerindeki gerçeklik,sadece o basın kuruluşunun değil,bağlantıda olduğu tüm şirketlerin menfaatleri doğrultusunda yeniden üretilmektedir. **Medya,doğrudan gerçeği aktarmaz;gerçekliği kendi yayın politikası doğrultusunda kodlar,yani gerçeği yeniden üretir.Bu kodlama işlemi,‘temsil’ olarak adlandırılmaktadır. **Haberlerin kamuoyuna yansıma biçiminde,siyasal sistemin niteliği kurumda yerleşmiş yayım ilkelerinin olup olmadığı ve medya patronlarının ekonomik çevrelerle girift ilişkileri değişik ölçülerde etkilidir. **Siyasal sistem içindeki çıkar dengeleri ve ülke çapında dağıtımı yapılan gazetelerin ve izlenebilen TV kanallarının birkaç kişinin elinde toplanması,tek bir kişiye ekonomik bağımlılık dolayısıyla çalışanları olduğu kadar,kamuoyuna ulaşan mesajları etkilemekte,dolayısıyla medya kurumlarının yapısı haberlerin kamuoyuna yansımasında giderek daha belirleyici olmaktadır. **‘Haber değeri teorisi’ne göre,bir olayın yayınlanmaya değer olabilmesi için bazı kriterlerin yerine getirilmesi gerekmektedir.(Gerçeklik,yenilik,anlaşılırlılık, ilginçlik ve önemlilik).Bu olgular,haberciliğin çerçevesini çizmekteyse de, günümüz medya ortamında gazeteciliğin yazılı olmayan kurallarına daha sık başvurulmaktadır. ***Baerbal Röben’e göre,iletişim,biçim ve içerik yönünden rastlantısal değil; politik,ekonomik,psikolojik,sosyal ve ekolojik gibi zorlayıcı güçler tarafından şekillendirilmektedir. **Medya,haberleri seleksiyon sürecinde,kendi kurumsal öncelikleri doğrultusunda biçimlendirmekte;bunu da kullandığı dil üzerinden gerçekleştirmektedir. Haberin oluşturulma sürecinde,farklı yapılanmalar ve bakış açıları nedeniyle ‘aynı’ olay,çok farklı biçimlerde kurgulanabilir. **Medyanın dili ikili karşıtlıklar üzerine kurulmuştur;biz/onlar,iyi/kötü,güzel/çirkin,doğru/yanlış gibi. **Televizyon,popüler kültür arkasındaki ana gücü oluşturan bir sosyal kurum olarak dünyayı algılama açısı oluşturur.Bunu yaparken de ürettiği ‘dünyayı algılama açısını’ tamamen doğalmış gibi gösterir ve yayınlarının üretimi aşamasında kullanılan bütün teknikleri ve hileleri izleyicilerden saklar.(Noam Chomsky'nin öngörüsü de bu yönde.)=>Temel sorun,insanların çoğunun gerçekle kurgu arasındaki farkın ayrımına varamaması;farklı motivasyonlarla kurgulanmış temsilin çoğu zaman hayatın kendisiymiş gibi algılamasıdır. ****George Gebner’in ‘acımazsız dünya sendromu’ tam da bu parçalanmayı anlatır. Televizyondan sürekli şiddete maruz kalan izleyiciler,zamanla hayatın kendisini,olduğundan daha şiddetli ve acımasız olarak algılarlar. **Internetin sunduğu ‘doğal olmayan dünya’da,hiçbir şey tesadüfi değildir;bu dünyayı deneyimleyen herkes,kurallarını başkalarının koyduğu bir gerçekliğe dahil olur. **Günümüzde internetin önünü çektiği medyatik yaşamla ilgili temel sorunsal,bu dünyanın doğal bir dünya olmadığı ve birileri tarafından belli parametreler doğrultusunda organize edildiğidir. **Internet,ilişkilerin,yazışmaların,fotoğrafların kaydının tutulduğu ve sahibinin belli olmadığı dev bir organizasyondur.Bu son derece önemlidir;çünkü bu ‘doğal olmayan’,‘medyatik dünyada’ seyredilen her dizinin,arabada dinlenen radyo programlarının,atılan her e-postanın,tıklanan her sitenin veya eklenen her yeni fotoğrafın ‘maddi’ bir değeri vardır. UNITE 6= KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE TÜRLERİ GAZETE=İnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek, öğrendiklerini ve düşündüklerini başkalarına duyurmak ihtiyacı duyar. Bu ihtiyaç az veya çok her insanın doğasında vardır. Bu ihtiyacın giderilmesi girişimleri sonucunda, ‘basınyayın’ olarak adlandırılan ve modern toplumlarda dördüncü kuvvet olarak da nitelendirilen müessese doğmuştur. Genellikle günlük basın ürünlerine gazete denır. *** İlk modern gazete diyebileceğimiz haber sayfaları, 1536’da Venedik’te ortaya çıkmış olup; öncelikle Venediklileri Osmanlı Devleti ile olan savaştan haberdar etmek amacını güdüyordu. El yazısı ile yazılıp, aylık olarak çıkarılan bu ilkel gazete örnegıdır.( Gazzetta) *** En yaygın gazete şekli, günlük olarak yayımlanan ve insanları bilgilendirmek için güncel konuları içerenlerdir. Bunlar politik, kültürel, finansal olayları, hava tahminlerini, magazin ve spor haberlerini içerir. Gazeteler, anlatımı pekiştirmek için konuyla ilgili fotoğraflar ya da karikatüristler tarafından hazırlanan çizimler kullanırlar. Genellikle bir konuyu bir ya da birkaç sayfada toplayarak diğer konulardan ayırır. İç haberler, dış haberler, magazin haberleri, ekonomi haberleri,spor haberleri gibi konular bu gruplara örnek gösterilebilir. Gazeteler 20. yüzyıl boyunca şöyle gruplandırılmaktadır=> Kitle gazeteleri: Geniş kitlelere seslenmeyi amaçlayan, bu bakımdan da her türlü sosyo ekonomik düzeyde bulunan bireylere seslenen, onların ilgisini çekecek zaman zaman ciddi sosyal ve siyasal haberlere ve bunları yorumlayan köşe yazarlarına yer veren gazetelerdir. Magazin gazeteleri: Bol resimli, büyük puntolarla, içinde sosyeteden hayat pahalılığına veya adliye haberlerine kadar geniş yelpazade dikkat çeken içeriğin bulunduğu, çoğunlukla ciddi içerikli haberlerden yoksun, sansasyonel haberciliğin yapıldığı tabloid türü gazetelerdir. Fikir gazeteleri: Magazin türü gazeteciliğin tersi bir yaklaşımla, içinde ciddi haberlerin yer aldığı, araştırmacı gazeteciliğin önemli olduğu, güçlü kalemi olan köşe yazarlarının bulunduğu ve toplumun siyasal ve sosyal alanda olup bitenden haberdar edildiği gazete türüdür. Tematik gazeteler: 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra gelişen radyo ve özellikle televizyon yayınlarına kaptırılan okuyucusunu yeniden kazanmak amacıyla belli konularda derinleşen, onların veremediği haber, köşe yazısı,yorum gibi çeşitli basılı yayın türlerinin yer aldığı gazetelerdir. Genel olarak, bir konu etrafında yoğunlaşır. Burada amaç, belli nitelikteki okur grubuna seslenmek; yeni okur grupları kazanmak ve kaybedilen okur kitlesini yeniden kazanmaktır. Tematik gazetelerin bir kısmı günlük bir kısmı da haftalık çıkmaktadır. Bu tür gazetelere en iyi örnek, spor gazeteleridir. DERGİ=Düzenli aralıklarla yayınlanan, değişik ilgi alanlarına hitap eden,deneme, makale, inceleme, araştırma ve eleştiri gibi yazı başlıklarından oluşan,değişik edebi türleri ya da belirli konulara yönelik denemeleri içeren basılı yayınlardır. Belirli bir konunun ayrıntılı olarak incelendiği yazılı bir iletişim aracıdır. Yazılı basının ikinci büyük grubunu dergiler oluşturur. Yayın frekansları bir yıl ile bir hafta arasında değişebilir. Baskı kaliteleri gazetelere nazaran daha iyidir.Değişik sayfa boyutları vardır. Sayfa sayıları genellikle gazetelere nazaran daha fazladır.Çogu sayfaları renklıdır. (haftalık, aylık, üç Aylık).Toplumu bilinçlendiren araçlarındandır.Dergi türleri; - -turizm dergileri RADYO= Radyo yayını, hertz dalgaları olarak da adlandırılan elektromanyetik dalgaların enerjisi aracılığıyla sesin geniş kitlelere aktarılmasıdır. Radyonun bulunuşu ve insanlık yararına sunuluşunun yaklaşık 91 yıllılk tarihi geçmişi vardır. *** Radyo tekniği ile ilgili olarak yapılan ilk teknik buluş James Clerk Maxwell tarafından 1860 yılında olmuştur. Maxwell ilk kez radyo (elektromanyetik) dalgalarının varlığını bulmuştur. Bu teknik buluşların ses aktarılmasında ilk kullanımı İtalyan Guglielmo Marconi tarafından 1895 yılında yapılmıştır. *** Avrupa’da ise ilk düzenli telsiz kullanımı 1914 yılında Almanya’da gerçekleştirilmiştir.Sürekli ilk radyo vericisi 2 Kasım 1920’de ABD’de çalışmaya başlamıştır. KDKA adlı bir istasyonda seçim haberleri ile başlayan yayını 500-200 arasında dinleyici takip etmiştir. İlk tecimsel yayın ise aynı yıl WEAF adlı radyo istasyonunda başlamıştır. *** Türkiye,1927 yılında 5 KW güçle ilk düzenli radyo yayınına geçmiştir. Bu tarihte haber ve müzikle başlayan radyo yayınları, yakın zamana kadar devletin resmi organı olarak faaliyet göstererek bir propaganda ve eğitim aracı olarak kullanılmıştır. Tarihsel süreç içerisinde değerlendirildiğinde radyonun aşağıda sıralanan işlevler ve amaçlar için kullanıldığı söylenebilir: Devlet ve hükümetlerin, ulusal ve uluslararası alanda kendi ideolojilerini benimsetmeleri, yaymaları ya da pekiştirmeleri açlı kullanımı ve bilinçlendirme amaçlı kullanım) yaşatmak amacıyla radyoyu kullanmaları kendilerini ifade etme. SİNEMA= Tarihsel olarak 19.yüzyılın sonlarına doğru sinema üretimi ve gösterimi ile ilgili teknik bulunmuş, ancak gelişimi 20. yüzyılın ilk yarısında olmuş ve kısa sürede pek çok ülkede yaygınlaşmıştr. *** İngiltere’de Louis Le Prince’in 1888 yılında Leeds,Yorkshire ve Roundhay Bahçe Manzaraları adlı filmler, ilk film çekimleri olarak sayılır. Daha sonra Edison laboratuarında üretilen ve adına ‘kinetoskop’ (kinetoscope) denilen ilk pratik film çekim kamerasının tanıtımı gerçekleştirildi. İlk çekimler belgesel nitelikte, daha çok doğa ile ilgidir. Daha sonraları Lumiere Kardeşler, film çeken kameramnlarını dünyanın dört bir yanına göndererek farklı yerlerden haber niteliğinde çekimler oldu. *** İlk sinema ürünleri haber filmi ve belgesel sinema olarak iki grupta toplanabilir. *** Sinemanın, kendinden önce topluma sunulan yazılı kitle iletişim aracı olan gazete ve dergiden, hatta kitaptan çok farklı yönleri vardır: daha sonra görüntü ve ses bir arada sunulmuştur, nemanın içerdiği konular, öyküsel konular ya da öyküleştirilmiş belgelerdir. yönleri ile 7. sanat olarak adlandırılmaktadır. (video) bant tekniği ile yapılmaktadır.Sinema filminin gösterimi, özellikle bireysel kullanım açısından video aracı ile yapılmaktadır. ur. TELEVIZYON= Bir kitle iletişim aracı olan televizyon,toplumun bilgilendirilmesi ve eğitilmesi, toplumsal sorunların çözülmesi gibi işlevleriyle dikkat çekici bir medyadır. Fransızcadan dilimize aktarılan televizyon (television), ‘uzak’ (tele) ve ‘görüntü’ (vision) kelimelerinden oluşur ve ‘uzağı görmek’ anlamına gelir. ***Televizyonun ilk kez halka açık gösterisi, 13 Haziran 1925’te yapılmıştır. Alıcılarda yapılan değişikliklerle renkli yayınların siyah-beyaz televizyon alıcılarında da izlenme olanağı ortaya çıkmıştır. Böylece 1945 yılında ilk tecimsel renkli yayıncılık Amerika’da başlamıştır. ortamlarının hemen hemen tümünde değişikliklere yol açmıştır. Bu iletişim, eğlence ve haber ortamlarını değiştirmenin yanı sıra televizyon,toplumsal iletişimdeki gücü nedeniyle kurum, aile ve kültürel yaşantı gibi toplumsal dinamikleri de değiştirmiştir. işim aracıdır ve bu sayede bize sunduğu olaylar karşısındaki temel görüşlerimiz, bu gerçeklerin sunuluş biçimi ve amacı çerçevesinde şekillenmekte, dolayısıyla birbirimiz ve dünya ile olan ilişkilerimiz de bu temelde biçimlenmektedir. has özellikleri gereği, etkileşime açık bir düzeneğe sahip değildir ve bu özelliği kitleleri edilgenliğe itmiş, kültürel ve psikolojik yetersizliklere zemin hazırlamıştır. noktaya ulaşabilme gücü ve yaygınlığı nedeniyle, mal ve hizmetlerin tanıtımında kullanılmakta ve bu ihtiyaçların giderilmesinin formüllerinin tanıtımını yapabilmektedir. *** Ana hatlarıyla televizyonun karakteristik yapısının temel bileşenleri şunalardır Gerçeği yeniden üretir, İktidara bağımlıdır, İzlenme oranı mantığına sahiptir, Akışa tabidir, Birleştiricidir, Ticaridir, Kurgusaldır, Eğlencelidir,Dramatıktır,Mit Üretır, Magazin söylemini benimser, Aksiyondan hoşlanır, Vasat beğeni hedeflenir,Kişiseldır. İNTERNET= İnternet için ilk adım, ABD Savunma Bakanlığı’nın, bilim ve teknolojinin orduya en iyi şekilde uygulanması amacıyla ARPA-NET Projesi’ni başlatmasıyla atılmıştır. 2 Eylül 1969 tarihinde başlattığı, dört bilgisayarı kapsayan küçük bir projeyle ARPA-NET kurulmuştur. Kısa sürede bu ağ geliştirilmiş ve ağa bağlı bilgisayar sayısı 15’e çıkarılmıştır. Bu sistem, çok kısa zamanda genişlemiş ve daha sonra ikiye bölünmüştür. Bölünen sistemin bir parçası MİL-NET adını almış,diğeri ise ARPANET olarak kalmıştır. Bu bölünmenin ardından, iki ağ arasındaki iletişim İnternet protokolleriyle (IP) kurulmaya başlanmıştır. 1990’da, ilk salt-metin inceleyiciler (Browser) geliştirilmiştir. HTML dilini diğer merkezlere aktarabilmek için geliştirilen protokole de http denmıs. *** Marshall McLuhan’ın ifadesiyle, teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir; insanları yeniden icat eden araçlardır. Araç, belki de mesajdan daha çok insanların düşünce yapılarını ve algılayışlarını değiştirir ve algılarımızı başka formlara sokar. McLuhan, 1967’de yazdığı ‘Araç Mesajdır’ kitabında aracın toplum ve bilgi üzerinde içeriğinden daha etkili olduğunu savunur. ÜNİTE:7=KURUMSAL İLETİŞİM KAVRAMI Kurumsal iletişim, kuruluşların, devlet, bankalar, yatırımcılar ve kamuoyu gibi çeşitli hedef kitlelere yönelik, hedef kitlesini etkin duruma getirerek, kurum niteliğinde gerçekleştirdiği iletişim çabaları olarak adlandırılmaktadır.Kurumsal iletişimin tecimsel ve tecimsel olmayan iki tür amacı vardır. Kurumsal iletişim konusunda dikkat edilmesi gereken noktalar: >> Kurumsal iletişim kuruluşta yönetim aracı olarak kullanılmalıdır. Planlama ve idarede kurumsal iletişim bir uzmanlık işi olarak belirlenmeli, kavram uygulamada tüm kuruluş tarafından üstlenilmelidir. >> Başarılı kurumsal iletişimin temeli, hitap edilecek olan hedef grubunun kesin bir tanımıdır. Buna yalnızca müşteriler (ticaret ve tüketim) değil, aynı zamanda görüş önderleri, yatırımcılar, rakipler, gazeteciler, çalışanlar, resmi makamlar vd. de dahildir. >> kurum temelleri kesin olarak saptanmalıdır. Yazılı olarak ifade edilmiş ve herkese açıkolarak, davranış ve karar prensipleri belirlenmiş olmalıdır. >> Kurumsal hedefler kesin olarak ifade edilmeli ve stratejik olarak uygulanmalıdır. >> Kurumsal iletişim uygulamasında profesyonel yardım alınmalıdır. >> Kurumsal iletişimin etkisinin kontrol edilmesi için, bir değerlendirme kataloğu hazırlanmalıdır. Harici bir araştırma, en erken üç sene sonra uygulanmalıdır. Çünkü bir tutum değişikliği asla kısa sürede başarılamaz. KURUMSAL İLETİŞİM YÖNETİŞİMİ Kurumsal iletişim, kurumun hedef kitlelerine yönelik tüm iletişim çalışmalarını içerir. Yönetişim, herhangi bir kurumun kaynaklarına hükmeden ve kullananların bu kaynakları nasıl bir açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirlik içinde ve/veya hangi maksatla kullandıklarını ifade etmektedir. Kurumsal iletişim, doğası gereği bir yönetim aracıdır. Riel’in, kurumsal iletişim tanımlaması da bunu doğrular niteliktedir: “Kurumsal iletişim, iç ve dış iletişimin bilinçli kullanılan tüm türlerinin, kurumun ilişki içerisinde olması gereken gruplarla olumlu bir temel yaratacak şekilde olabildiğince etkin ve verimli bir şekilde uyumlaştırıldığı bir yönetim aracıdır”.Tecrübeli bir yönetim, iletişimi şu amaçlara ulaşmak için kullanır: >> Kuruluş içinde kuruluşun paylaşılan vizyonunu geliştirmek >> Kuruluş liderliğinde güven oluşumu ve bunun sürdürülebilirliği >> Süreç değişimini başlatmak ve yönetmek >> Çalışanların motivasyonunu sağlamak ve onları görevlendirmek Yeni doğan ihtiyaçlara cevap verebilecek iç iletişimin özellikleri: >> Tam ve doğru bilgi; serbestçe aşağı, yukarı ve yatay gidebilen bilgi >> İşveren ve çalışanlar arasında güven ve itimat >> Sağlıklı ve güvenli çalışma şartları >> Dürüst ve tarafsız ödüllendirme >> Çatışmasız çalışmanın devam etmesi >> Her çalışan için zamanının çoğunluğunda çalışma memnuniyeti >> Kurumuyla gurur duymak ve kurumun geleceği için iyi düşüncelere sahip olmak. Bir kurum yöneticisinin en önemli görevleri, etkili kurum iletişimi geliştirmeye dayalıdır. Bu görevler: >> Çalışanları motive etmek >> Açık bir vizyon sergilemek >> Büyüme için etkin bir strateji oluşturmak >> Ahlaki standartlar oluşturmak >> İyi bir yönetim ekibi oluşturmak >> Ortaklarının kazançlarını artırmak KURUM KAVRAMI, İŞLEVLERİ VE ÖZELLİKLERİ Kurumlaşma, düzenli dengeli ve bütünlük arz eden bir form ve yapının oluşması demektir. Kurum ise, insanların belli örgütlü zaman ve örgütlü yerde birlikte olduğu, belli üretim tarzı ve ilişkilerin karakterini taşıyan, belli nedenlerle oluşturulmuş, amaçlı yapılardır. *** Kurumun yapısı üç bileşenli olarak tarif edilmektedir: Karmaşıklık, biçimlendirme (resmileştirme), merkezileştirme. **Türkçe’de ‘kurmak’ fiilinden türeyen, eski dilde ‘müessese’ kavramı ile eş anlamlı olan ‘kurum’ kelimesi, ‘bir şeyleri düzenli, devamlı ve kurallara uygun bir şekilde yapmaya yarayan metot ve yollar’ anlamına gelir. ***Sosyolojik açıdan kurum, toplumda zamanla kabul görmüş kurallar bütünüdür. Aile, din, hukuk vs. kurumlara örnek teşkil eder. KURUMSAL İMAJ İmaj genel olarak etkileşim içerisindeki bireylerin, zihinlerinde birbirleri ile ilgili oluşan algılardır. Goffman, bireyin kendisini etkileyen davranışlara yön vermek ve kendisine yönelik davranışları kontrol etmek için izlenimleri nasıl yönetmeye çalıştığını incelemiş; imaj yönetimini, bireyin çevresindeki insanların kendisine ilişkin algıları etkilemeye çalıştığı davranışlar olarak nitelemiştir. Kurum kimliğinin oluşturulması için düzenlenen örgüt felsefesi, örgütsel davranış ve örgütsel iletişim sonucunda oluşan kurum kimliği, kurum imajını şekillendirmektedir. Kurumsal İmajın Önemi : Kurum imajı, insanların o kuruma ait bir ürün\hizmetin alınıp alınmamasına karar verilirken kullandıkları bir değerlendirme biçimidir. Kurum hakkında olumlu imaj edinen kişi, kurumu bir yakınına referans verebileceği gibi o kurum için çalışmaya da başlayabilir. Kurum imajının işlevsel sonuçları: >> Geniş ve tanımlanabilir hedeflere ulaşabilmesi için işletmeye yol gösterir. >> İşletmenin kendisi ve müşterileri arasında çelişkili ve bazen çakışan ihtiyaçların dengelenmesini sağlar. >> Çok kültürlü takım çalışmasını ve eleman farklılığını değerlendirir. >> Bilgi ve yeteneklerin sürekli geliştirilmesine olanak tanır. >> İşletmenin marka, ürün ve hizmetlerine değer katar. >> Değişimin desteklendiği ve değişime ayak uydurulduğu bir ortam açığa çıkarır. Kurumsal İmajı Etkileyen Unsurlar: Kurum imajının fonksiyonel bileşenleri, ölçülebilen somut unsurlarla ilgilidir. ( yeni isim, logo ve semboller) Duygusal bileşenler ise daha çok psikolojik boyutlarla ilgilidir.( Kurum imajı, kurumun ismi, mimarisi, mal/hizmet çeşitleri, felsefesi gibi fiziksel ve davranışsal unsurları) İç ve dış hedef kitlenin güvenini kazanmak, verimliliği artırmak ve uzun vadede itibara etki etmek gibi önemli bir işlevi yerine getiren kurum imajı, kurumsal görünüm\tasarım(kurumun logosu v.b), kurumsal iletişim(reklam,halkla ilişkiler), kurumsal davranışın toplamından oluşmaktadır. ****Kurum imajını etkileyen unsurların başında, çalışanlar, lider, müşteri memnuniyeti, satış sonrası hizmet, reklamlar, endüstriyel ilişkiler, ambalaj, borsanın etkisi, fiziksel görüntü, kurumun muhatap olduğu soruları yanıtlama yöntemi sayılabilir. ***İyi bir kurum imajı ve itibarının işletmeye kattığı değeri üç alanda toplayabiliriz: >> Finansal Açıdan Kattığı Değer >> Pazar Açısından Kattığı Değer >> İnsan Kaynağı Açısından Kattığı Değer KURUM KİMLİĞİ VE TEMEL UNSURLARI Howard, kurum kimliği ve pazarlama ilişkisini şu şekilde değerlendirmektedir : >> Kurum kimliği, rekabette kurumları farklılaştırır. >> İşletme tarafından pazarlananürünler için katma değer ortaya çıkarır. >> Artan rekabet ortamında değişen küresel pazarlarda başarılı olmak için müşteriyle iletişim ortamını sağlayan bir mekanizma olarak kurum kimliği, pazarlama açısından büyük öneme sahiptir. Başarılı kurum kimliğine sahip olan firmalarda: >> Çalışan personel daha çok motive olmakta >> Üretilen mal ya da hizmet kalitesi artmakta >> Firmanın, bankalar ve finans çevrelerindeki gücü artmakta (uygun kredi olanaklarından yararlanmakta ve yeni yatırımlara yönelebilmekte) >> Firma, hedeflediği tüketici kitle üzerinde olumlu ve saygın bir etki bırakmakta, tüketicinin kendisine güven duymasını sağlamaktadır. Kurum kimliğini, özellikleri sebebiyle dört dönemde incelemek mümkündür: >> Geleneksel Dönem: I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar süren bu dönem içerisinde kurum kimliği, kurum sahibinin kimliği ile özdeşleşmiştir. >> Marka Tekniği Dönemi: iki dünya savaşı arasında kalan dönemi ifade etmektedir. Bu dönemde, kurumun markasıyla bir bütün oluşturması ve bu bütünlüğün ilişkilendirilmesi esastır. >> Tasarım Dönemi: II. Dünya Savaşı’ndan başlayarak 1970’li yıllara kadar uzanmaktadır. Bu dönemin geleneksel dönemden farkı, kurumun logosunun kurum kimliği oluşumuna etkisinin yanında, ürün tasarımı ve pazarlamasının da ön plana çıkmasıdır. >> Stratejik Kurum Kimliği Dönemi:kurumsal kimliğin oluşumunda bu unsurların bütüncül olarak uzun vadeli ele alınmasını hedeflemektedir. Kurum Felsefesi : Kuruluşun sergileyeceği her türlü davranış için bir temel oluşturur.Kurum felsefesinin getirebileceği bakış açıları şunlardır: >> Ekonomik düzen ve kuruluşun toplumsal işlevine olan inanç >> Büyüme, rekabet ve teknik gelişmeye karşı olan tutum >> Kuruluş ve toplum içi kazancın rolü >> Çalışanlara ve hissedarlara karşı sorumluluk >> Kuruluşun ekonomik faaliyeti çerçevesinde kabul edilen faaliyet kuralları ve davranış normları. Scholz’a göre, kurum kimliğinin ortaya çıkmasının iki yolu vardır: >> Yazılı olarak, kurum temellerinde ya da yönetim kurallarında temel davranışları yönlendirici biçimde, çalışma prensiplerini belirlemek için saptanmış olabilir. >> Sözlü olarak mevcut olması, kurumsal düşünce ve davranışı belirleyebilir. Kurum felsefesinin dört önemli işlevi bulunmaktadır: 1)Oryantasyon işlevi:Kurum felsefesinden doğan kurallarla kurumun davranışlarını yönlendirmeyi ifade etmektedir.Bir plan çerçevesinde, kurumun tüm bölümleriyle istenilen kimliğe sahip olma sürecine oryantasyon denir. 2)Motivasyon fonksiyonu: Stratejik olarak belirlenmiş hedeflere sahip bir kurum kimliği, her zaman kurum çalışanlarının motive olmalarını sağlar. 3)Açıklama fonksiyonu:Özellikle kriz dönemlerinde kurum, kendini ifade etme ve gelen eleştirilere cevap verme konusunda fazlasıyla zorlanmaktadır. 4)Seçim fonksiyonu: Hedef kitleler nazarında kurumların belirleyiciliğini sağlamaları yani hedef kitlelerin kurumlarla ilgili seçimlerindeki kriterlerde özellikle yazılı kurum felsefesi belirleyici olmaktadır. Kurumsal Davranış : Kurumsal davranış, kurumdaki kişi ve grupların, ‘nasıl’ ve ‘neden’ mevcut davranış kalıpları içerisinde hareket edecekleri, aralarında ilişki kurulmasında ne tür araçlardan yararlanılacağı ve bunlarla kurum yapısı arasındaki ilişki üzerinde yoğunlaşmaktadır. Kurumsal Tasarım:üç unsuru vardır; 1)Ürün Tasarımı : fonksiyonları ve sağladığı özellikleri; >> Ürünün pazarlanacak olan özelliğini görselleştirir. >> Ürünün sembolik değerini iletir . >> Ürün ve hedef grup arasında bağ kurar. >> Edinilmiş olan tecrübe niteliklerini belirtir. >> Değer yargılarını etkiler. >> Ürüne dönük anlık dikkat çekme ve olumlu yönlenme yapmaya yardımcı olur. >> Rekabete karşı ürünü profillendirir. >> Ürünün gençleşmesine ve güncellik kazanmasına yardımcı olur. 2)İletişim Tasarımı :İletişim tasarımı, kurumun iletişim araçlarının dizaynıdır. Bu iletişim araçları arasında kurumun tüm görsellerinde kullanılan kurum logosu, kurum rengi, sembolü, yazı çeşidi, kartvizitleri vd. tüm basılı malzemeleri sayılabilir. 3)Çevre Tasarımı:Çevre tasarımı, kurumun mimarisi, vitrini, dış cephesi ve mağaza tasarımı gibi unsurları içine alır. KURUMSAL İLETİŞİMDE KULLANILAN ARAÇLAR >>Reklamcılık: * kuruma yönelik olarak hedef kitlenin sempatisini kazanmak * kurumsal itibarı artırmak * imaj oluşturmaya destek olmak * çeşitli aktiviteleri ve bu aktivitelerin haber olarak yayınlanması sağlamak * karmaşık ayrıntıları duyurmak * kriz dönemlerinde hedef kitleye gereken yer ve zamanda ulaşılmasınısağlamak Kurumsal reklamcılık ise; * Kurumsal imaj geliştirme amacına bağlı olarak kullanılan kurumsal reklamlar, * Kriz dönemi stratejilerinde kamuoyuna kurumun görüş ve düşüncelerini iletme amacı taşıyan savunucu reklamlar, * Açılış, yıl dönümü ya da kazanılan bir ödüle ilişkin duyuru reklamları, * Toplumsal sorumluluk, kamu yararı ve çeşitli olay veya olguları destekleme faaliyetlerinde kurumun rolünü ortaya koyan açıklayıcı reklamlar. >>Halkla İlişkiler :Bogner, kurumların, etkili ve ciddi halkla ilişkiler çalışmalarıyla ulaşabilecekleri noktaları şu şekilde dile getirmiştir: * Tanınmışlık derecesinin artırılması, * İmaj ya da kısmi imajın değiştirilmesi veya güçlendirilmesi, * Kurum imajının kamuoyunda ya da hedef kitlede yerleştirilmesi, * Güven ve inandırıcılığın artırılması, * İş yerindeki başarının ön koşulu olarak olumlu kanaat geliştirilmesi, * Örgüt ikliminin ve çalışanların motivasyonunun iyileştirilmesi, * Müttefik ve sempatizanların ortaya çıkarılması, * Medyada objektif ve olumlu haberlerin yayınlanması, * Yasal mercilere, yasa koyucu ve diğer ortaklara dönük proje ve yatırımların desteklenmesi, * Sektör ve diğer alanlarda koşulların iyileştirilmesi, * Kriz durumlarında kamunun nesnel ve anlayışlı bir davranış geliştirmesini sağlamak, * Dedikodu ve iftiraların kurumsal itibarı zedelemesinin engellenmesi >>Sponsorluk:Sponsorluk, karşılıklı olarak kabul edilmiş ticari faydaları sağlamak amacıyla, bir bireyi, organizasyonu, olayı ya da faaliyete dönük, ticari bir kuruluş ya da hükümet tarafından ayni ya da nakdi desteğinin sağlanmasıdır. Kurumların sponsorluktan beklentileri; * Büyük ölçekli sponsorluk faaliyetleri, büyüklük, yüksek finansal güç, uluslararası prestij gibi imaj ve değerlendirmelerle sonuçlanabilmektedir. * Sponsorluk faaliyetleriyle kurumlar, imaj transferini kullanarak, sponsor oldukları organizasyonun ya da takım veya sporcunun başarısını bir noktada paylaşmak isterler. * Sponsorluk, kurumların sosyal sorumluluklarını gösterme yollarından birisidir. * Yeni kurulan işletmeler sponsorluk faaliyetleriyle, tanınırlılıklarını artırmak isterler. * Kurumlar, sponsorluk faaliyetlerini imaj değiştirme aracı olarak kullanabilirler. * Kurumlar, sponsorluk faaliyetleriyle ürünlerini medyada duyurmak isterler, * Sponsorluk, sigara ve alkol gibi reklamı yasak olan bazı ürünleri üreten firmalarca, marka ve kurumsal imaj oluşturmada kullanılabilecek bir iletişim aracıdır. ÜNİTE:8 HALKLA İLİŞKİLERİN TANIMI, AMACI VE FELSEFESİ HALKLA İLİŞKİLER TANIMLARI Halkla ilişkilere ilişkin yapılan genel geçer birkaç tanım şöyle sıralanabilir: •“Halkla ilişkiler, tanıtma görevi yapmak, kimlik yaratmak veya bir örgütle kamu arasında ilişki kurmaktır.” •“Halkla ilişkiler, tanıma ve tanıtma edimidir; yönetileni aydınlatma, yönetimin eylem ve işlemlerini ona açıklama, tanıtma; halkın isteklerini, şikayetlerini öğrenme, tanıma biçiminde iki temel evrede özetlenebilir.” •“Halkla ilişkiler, kamu kesiminde reklam ve propagandanın dışında kalan, tüm çevreyle ilişkilerin bütünüdür.” •“Halkla ilişkiler, yönetimin eylem ve işlemlerini halka onaylatma çabası değil, eylem ve işlemleri, yönetilenlerle etkileşerek gerçekleştirme ve böylece kendiliğinden oluşan bir onay elde etmektir.” •“Halkla ilişkiler, örgütlerle halk arasında karşılıklı ilişkileri güvene dayalı bir biçimde geliştirmeye yönelik bir tekniktir. **Rex Harlov’a göre, halkla ilişkiler, kuruluş ve hedef kitlesi arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı, kabulü ve iş birliğini kurma ve sürdürmeye yardım eden bir yönetim fonksiyonudur. Bu tanıma göre halkla ilişkiler; •Bir yönetim fonksiyonudur. •İletişim sürecidir. •Kamuoyunu etkileme etkinliğidir. •Halk toplulukları ile ilişkiler kurar. •Kuruluşun sosyal sorumluluğu çerçevesinde yapılan bir etkinliktir Halkla ilişkilerle ilgili yapılmış olan tanımların çokluğu, bu tanımların belirli bir sistematikte ele alınması ihtiyacını doğurmuştur. Halkla ilişkiler ile ilgili yapılan tanımlamaları Ayla ve Aydemir Okay şu şekilde ele almaktadır. *Halkla ilişkiler tanımlarının üçlü bir gruplandırmasından söz etmek mümkündür. Bu gruplandırmaya göre halkla ilişkiler tanımları, tanımı yapanın kaynağına göre (kaynak sistematiği), halkla ilişkileri başka alanlardan ayırarak açıklamaya çalışan (sınırlandırma sistematiği) ve tanımın kapsadığı sistemi ortaya koyan (sistem sistematiği) olmak üzere sınıflandırılmışlardır. Halkla ilişkiler kavramının herkes tarafından aynı çağrışımı yaratacak şekilde yerleşmemiş olmasının yanı sıra halkla ilişkiler olgusu farklı isimlerle de anılmaktadır. Ülkemizde de örnekleri görülen “kurumsal iletişim” ifadesi Amerika’nın pek çok büyük şirketi tarafından kullanılagelmektedir. 1983 O’Dwyer’s Directory of Corporate Communications’a göre Fortune dergisinde yer alan Amerika’nın en büyük 500 kuruluşundan 108’i “kurumsal iletişim” ifadesini kullanmaktadır. Bu terim şirket içerisindeki reklamdan hükümet ilişkilerine kadar tüm iletişim faaliyetlerini kapsamaktadır. Bunun yanında yine Fortune‘da yer alan 500 şirketin 63’ü “public affairs” terimini kullanmaktadır. Bunun yanında daha çok ürün ve promosyon odaklı kullanılan “pazarlama iletişimi” ve sosyal hizmet kuruluşları, üniversiteler ve kurumlar tarafından tercih edilen “kamuyu bilgilendirme” kavramı da diğer kullanımlar arasındadır. HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI Tanımlarından da anlaşılacağı üzere, halkla ilişkilerin temel amacı, kurum ve kuruluşların ilgili çevreleriyle olumlu ilişkiler kurmasını sağlamak, etkin ve verimli bir iletişim/etkileşim ortamı yaratmaktır.Çevreyle ya da hedef kitlelerle iyi bir iletişim kurmanın iki önemli ölçütü; kesinlik ve tutarlılıktır. •Benimsenmiş iletişim ekseniyle bu ekseni betimlemek için yeğlenen konular arasındaki kesinlik ve tutarlık •Ele alınan konu ya da konuları dile getiren iletilerle, iletileri aktarmak için kullanılan araçlar arasındaki kesinlik ve tutarlık •Genel iletişim politikasıyla işletmenin ticari politikası arasındaki kesinlik ve tutarlık Son çözümlemede halkla İlişkilerin amaçları şunlardır : •Halkı aydınlatmak ve onlara çalışmaları benimsetmek •Halkta yönetime ilişkin olumlu davranışlar geliştirmek •Halkın yönetimle olan ilişkilerinde işlerini kolaylaştırmak (danışmayı kolaylaştırma, bilgi verme gibi) •Kararların isabet derecesini arttırmak için halktan bilgi almak •Kanun ve kurallara uyulmasını sağlamak için bunlar hakkında halka aydınlatıcı bilgi vermek (trafik kuralları, yasaklar gibi) •Halkla iş birliği sağlayarak hizmetlerin daha çabuk ve kolay görülmesini sağlamak (okul, hastane, yol yapımı, okul-aile birliği toplantıları gibi) •Halkın istek, dilek, tavsiye, telkin ve şikayetlerinden yapılan çalışmalarda, hazırlanan yasa, tüzük ve diğer tasarılardan yararlanmak, aksaklıkların giderilmesi için yapılan çalışmalarda bunları değerlendirmek •Özel ve kamu yararlarına cevap vermeye çalışmak ve herkesin kişiliğine hürmet ederek sosyal sorumluluk duygusu yaratmak **Toplumsal açıdan halkla ilişkiler amaçları ise : •İkna etmek •Satış yapmak •Eğitmek •Bilgilendirmek HALKLA İLİŞKİLERİN TOPLUMSAL SORUMLULUK ANLAYIŞI Toplumsal sorumluluk ve dürüstlük ilkesi halkla ilişkilerin felsefesini ortaya koyar. Toplumsal sorumluluk ilkesi gereği, işletmeler, günümüzde yalnızca kâr elde etmeye yönelik ürün ve hizmet üreten kuruluşlar olarak görülmezler. Artık “üretim yapmak ve üretilenleri satmak” biçimindeki anlayışın yıkıldığını, yerine yaşamlarını borçlu oldukları topluma karşı sorumluluk taşımaları gerektiği düşüncesinin egemen olduğunu görmekteyiz. HALKLA İLİŞKİLERİN TOPLUMSAL SORUMLULUK ANLAYIŞI Toplumsal sorumluluk ve dürüstlük ilkesi halkla ilişkilerin felsefesini ortaya koyar. Toplumsal sorumluluk ilkesi gereği, işletmeler, günümüzde yalnızca kâr elde etmeye yönelik ürün ve hizmet üreten kuruluşlar olarak görülmezler. Artık “üretim yapmak ve üretilenleri satmak” biçimindeki anlayışın yıkıldığını, yerine yaşamlarını borçlu oldukları topluma karşı sorumluluk taşımaları gerektiği düşüncesinin egemen olduğunu görmekteyiz.Kabaca söylemek gerekirse, günümüzdeki ticari koşullar, şirketleri yalnızca kendi çıkarlarını değil, toplumun çıkarlarını da gözetmeye zorlar. Toplumsal sorumluluk kavramı içinde gelişen/değişen ticari yaşamda şirketlerin üstlenmesi gereken yeni yükümlülükleri şunlardır : •Ürünün yeterli miktarda, kalitede, fiyatta sunulması gerekir. Ayrıca yanıltıcı, şaşırtıcı reklam yerine gerçek bilgiler sunan bir reklamcılık uygulanmalı, bir başka deyişle tüketici dost görülmelidir. •Temiz ve sağlıklı bir çevre toplumun ödün veremeyeceği bir konudur. Havası, denizi, gölü, toprağı, yolu hor kullanılan, kirletilen ya da çirkinleştirilen bir çevrede toplumun sağlıklı ve mutlu olması beklenemez. Atıklarıyla çevreyi kirletmeyen, gürültü kirliliğine yol açmayan, ürettikleri ile topluma zarar vermeyen işletmeler çağa uygun ve sorumluluk bilincine sahip kuruluşlardır. •İşletmede çalışan iş görenler, birer araç olarak değil, amaç olarak irdelenmelidir. İşletme, varlığını borçlu olduğu insan gücüne, onun kişiliğine, görüş ve önerilerine saygılı davranmalıdır. Genelleştirmek gerekirse toplum, işletmelerin hizmetinde değil, işletmeler, toplumun hizmetinde olmalıdır. HALKLA İLİŞKİLERİN DÜRÜSTLÜK İLKESİ Kamuoyunu yönlendirmeyi değil, bilgilendirmeyi önceleyen halkla ilişkiler, saygınlığını ve inandırıcılığı koruyabilmesi için dürüstlük ilkesine kesinlikle uymak zorundadır. Kuruluşun açıklanması sakıncalı görülen çok özel sırları dışında hiçbir şey kamuoyundan saklanmamalıdır. Kamuoyunu yanıltıcı, şaşırtıcı, kandırıcı, tutarsız, gizli kapaklı politika ve eylemlerden kaçınmak kuruluşa karşı olan güveni artırıcı bir özellik taşır kuşkusuz. HALKLA İLİŞKİLER UYGULAMALARINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR * Halkla ilişkilerin uygulama aşamasında birtakım sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorunların başında halkla ilişkilerin, uygulamanın özüne inmeden sadece hedef kitlede iyi bir izlenim uyandırma amacını güttüğü yönündeki düşünce gelir. Bu sorunun temelindeyse halkla ilişkilerin kurumsallaşmamış olması ve belirli yaptırımlara sahip olmaması ifade edilmektedir. Halkla ilişkiler mesleğinde sadece halkla ilişkiler uzmanlarının değil, halkla ilişkilerle yakından uzaktan ilgisi olmayan kişilerin de bulunması ve doğal olarak halkla ilişkiler amaç ve felsefesinden uzak uygulamaların ortaya çıkması hem kuruluşlar tarafından hem de hedef kitle tarafından halkla ilişkilerin yanlış anlaşılmasına yol açmaktadır. Bu yüzden halkla ilişkiler uzmanları bir yandan olumsuz uygulamaların önüne geçmeye çalışırken diğer yandan olumsuz uygulamalar sebebiyle ortaya çıkan haksız eleştirilere cevap vermeye ve halkla ilişkilerin itibarını korumaya çalışmaktadır. * Halkla ilişkilerin karşılaştığı sorunlardan bir diğeri ise bir yönetim işlevi olarak halkla ilişkilerin uygulama noktasında kendisini tepe yönetime anlatmasında yaşadığı sıkıntılardır. Halkla ilişkiler bir yönetim işlevi olarak kuruluş içerisinde var olduğu müddetçe, tanımlarında geçen ifadeleri yerine getirebilecek bir yetkinliğe sahip olabilir. Bunun için halkla ilişkilerin kuruluş içerisinde karar veren mekanizmada kendisine yer bulması gerekmektedir. Sorunların farkında olmak ve ortaya çıkabilecek sorunlar için iletişimsel çözüm önerileri önerebilmek için gerekli olan halkla ilişkiler uzmanının sesine kulak verilmesidir. Özellikle çağımızda yanlış ya da doğru olsun bilginin hızla yayılması, kriz anında hızlı hareket etmeyi ve cevap vermeyi gerekli kılmaktadır. Ünite: 9 HALKLA İLİŞKİLERİN TARİHSEL VE TEORİK GELİŞİMİ Halkla ilişkiler uygulamalarına Eski Yunan ve Roma’dan örnekler verilse de mesleğin profesyonelleşmesi, 20. yüzyıla dayanmaktadır. Özellikle sanayileşmeyle kuruluşlar için üretimin yanında iletişim, müşteri ilişkileri gibi olgular da önem kazanmaya başlamıştır. Bir iletişim bilimi olan halkla ilişkilerin gelişimi de bu yeni düşünce yapısının bir yansımasıdır. ABD ve Avrupa’da sanayileşmeyle başlayan halkla ilişkiler uzmanlığının Türkiye’deki gelişimi ise çok yenidir. Türkiye’de 1960 yılı halkla ilişkilerin meslek olmasında ilk basamak olarak kabul edilir. **Halkla ilişkiler tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu söylenir. İnsanların toplumlaşma süreciyle birlikte ortaya çıkan halkla ilişkiler, forumlar aracılığıyla Eski Yunan ve Roma'da ilk tarihsel örneklerini yaşamıştır. Bilginlerin ve filozofların halkın önünde tartışmaları bir yandan halk ile etkileşim ortamı yaratırken, öte yandan düşünülenlerin halk tarafından destek bulmasını sağlamıştır. O dönemde halkın düşüncesine verilen değerin bir başka göstergesi de duvar ilanlarında kullanılan “Halkın sesi Hakkın sesidir” (vox populi, vox dei) sözüdür. **Okuryazarlığın olmadığı devirlerde Çiçeron ve Demosten, yüz yüze iletişim ortamlarında yaptıkları konuşma ve gerçekleştirdikleri toplantılarla halkın beğenisini toplamış ve ünlenmişlerdir. **Mısır, Mezopotamya ve İran’da dönemin yöneticilerinin tanıtılması amacıyla hazırlanan tabletler en eski halkla ilişkiler örnekleri arasında yer alır. ABD’de Halkla İlişkiler Halkla İlişkiler terimini ilk kez Amerika Birleşik Devletleri üçüncü Başkanı Thomas Jefferson,1802'de Birleşik Devletler’in dış ilişkileriyle ilgili olarak 10. Kongre’ye gönderdiği bir mesajda kullanır.Terim, ayrıca, 1897 yılında Amerikan Demiryollarıyla ilgili olarak çıkarılan "Demiryolu Yıllığı"nda kullanılmıştır. *Amerika’nın savaşa girişinin nedenlerini halka anlatabilmek için, 1917’de Halkı Aydınlatma Komitesi (Committee on Public Information) kurulur ve bu komite kamu yönetiminin ilk halkla ilişkiler birimi olarak çalışmaya başlar. *Halkla ilişkilerin gerçek öncüsü, 1919'da Rockefeller Şirketinde danışman olarak göreve başlayan gazeteci Ivy Lee’den başkası değildir. İlk halkla ilişkiler uzmanı olarak bilinen Lee, şirketteki işçilerin işi bırakmasıyla ilgili ortaya çıkan sorunları çözmeyi başarır. Yayınladığı küçük broşürlerle halkla ilişkilerin ilk uygulama örneklerinden birini de vermiş olur. Lee, önceleri yaptığı işe tanıtım adını vermiş halkla ilişkiler terimini ancak 1919’dan sonra kullanmaya başlamıştır. ‘Halkın bilgilendirilmesi gerektiği’ konusunda Rockfeller’ı da ikna eden Lee’nin, bir halkla ilişkiler manifestosu biçiminde kaleme aldığı İlkeler Bildirgesi’ndeki (Declaration of Principles) bugün de geçerli olan düşünceleri özetle şöyledir: Kamu toplumdaki olaylardan mutlaka haberdar kılınmalıdır. Kamuoyunu bilgilendirmek için basınla ilişkiler sağlıklı biçimde Yürütülmelidir Bu tür ilişkiler kaliteli bir hizmetle desteklenmelidir Hizmetin denetlenmesi ve geliştirilmesi sağlanmalıdır. **Halkla ilişkilerde ikinci önemli isim Edward L. Bernays'dır. Lee’nin ‘halkın bilgilendirilmesi’ formülünü ‘halkın anlaşılması’ ya da ‘halkın ne istediğini anlamak’biçiminde düzelten Bernays, 1912 ile 1919 arasında çeşitli yayın faaliyetleri yürütmüş, bağlantılar kurmuş, yayın dünyası için çalıştığı firmalar hakkında bilgi sağlamıştır.1923 yılında Bernays halkla ilişkiler alanındaki ilk ünlü yapıtııdır.Kamuoyunun Aydınlatılması başlıklı kitabını yayımladı. Üniversitelerde ilk halkla ilişkiler dersini verdi.Bernays sayesinde yeni bir halkla ilişkiler anlayışı doğdu. Halkla ilişkiler böylelikle, yalnızca "sevgi"den değil, sosyal ve davranışsal bilimlerden de beslenen bir çalışma biçimine dönüştü.Kendisini ‘kamuoyu oluşturma mühendisi’ olarak da tanıtan Bernays’ın deneyimleri doğrultusunda, halkla ilişkiler uzmanlarına hitaben sıraladığı güncelliğini yitirmemiş kuralları burada belirtmek yararlı olacaktır. Halkı anlamak için kişisel ilişki ilk koşuldur. Masa başında oturmakla kamuoyunu veya ilgilendiğiniz hedef kitleyi anlayamazsınız. Müşterilerin hiçbir mantığa dayanmayan kendini beğenmişlikleri olayların gidişini sık sık etkiler. Protokol ve müşterilerin istekleri konusunda uyanık olmak gerekir. Davranışlar ve biçimselliğe uyma kişilerarası ilişkilerde önemli rol oynar. **1920’lerden sonra, özellikle kitle iletişim araçlarının etkililiğinin anlaşılması,sosyal yaşamda ve iş çevrelerinde bir dizi reforma gidilmesi, reklamcılığın gelişmesi, tanıtım ihtiyacının öncelik kazanması gibi etkenler 19. Yüzyıl Amerikasında henüz bilinmeyen halkla ilişkilerin gelişmesine de katkıda bulundu.Bugün çoğulcu toplum yapısının bir gereği olarak sayıları günden güne artan halkla ilişkiler profesyonellerinin ABD'de 100 bini çoktan geçtiği belirtilmekte ve halkla ilişkiler hizmeti veren firma sayısının 6 bini aştığı tahmin edilmektedir. Halkla İlişkiler yöntemlerine, İngiltere’de 1912’de L. George’un seçim kampanyalarında başvurulduğu görülür. Ancak terimin ilk kullanılışı, 1932’ye rastlar. II. Dünya Savaşı’nda devletin yürüttüğü kampanyalar da Halkla İlişkiler mesleğinin yerleşmesine katkıda bulunur. Hükümetin tanıtım çalışmaları 1946’da kurulan Merkez Enformasyon Bürosu (ICO) tarafından yürütülmeye başlanır. **1951'de Fransa'da, Lucien Matrat’nın, Alec Carin ile birlikte Les Public Relations: Moteur de Productivité (Halkla İlişkiler: Verimlilik Motoru) adlı bir Fransızca Halkla İlişkiler kitabı kaleme alması, ardından Belçika'da, kendisini halkla ilişkiler danışmanı olarak da tanıtan Herald Tribune'ün Brüksel temsilcisi İsviçreli Eric Cyprès'in 1952'de Précis de Relations Publiques'ini (Halkla İlişkiler Kitabı) yayımlaması, işletmelerin kitlelerine ulaşmasında yeni bir anlayışın ortaya çıktığını gösteriyordu. Bu yeni anlayış, reklam içermeyen iletişim ve enformasyon teknikleri kullanan, güven stratejisine yaslanan ve hedef kitlelerinin çıkarını gözetmekteydi.. James Grunig yukarıda açıklamaya çalıştığımız halkla ilişkilerin gelişimini dört ana başlık altında toplamıştır. Halkla ilişkilerin gelişiminde ortaya çıkan modeller olarak ifade edilebilecek olan bu başlıklar şu şekilde sıralanabilir. Basın Ajansı/Publicity Modeli: Basın ajansları ABD’de Western basınına meraklı okurlar için Calamity Jane, Bufallo Bill gibi pek çok karakter yaratmıştır.Bunları yaratırken Batı Amerika’da toprak satışını arttırmak, politikacılar için kamuoyunun ilgi ve desteğini toplamak için gerçekleri çarpıtmaktan kaçınmamıştır. 19. yüzyılda kamuoyunun kazanılması için her türlü uygulamadan yararlanan basın ajansları, iş dünyasından çok siyasal kampanyalar ve şovlar için “manüplasyon” adı verilen tekniğin uygulayıcısı olmuşlardır. Kamuoyu Bilgilendirme Modeli ve Ivy Lee (1877 – 1934): New York Central Railroad’un sahibi William Venderbilit’in kendisi ile yapılan bir röportajda kullandığı “kamuoyu aydınlatılmalıdır” sözü 19. yüzyılda Ivy Lee’nin deklarasyonuyla birlikte iş dünyasının halkla ilişkiler felsefesi olmuştur. Bu dönem hakkında yeterli değerlendirme yapmak için, Ivy Lee’nin uygulamaları ve halkla ilişkiler anlayışı hakkında bilgi sahibi olmak yararlı olacaktır. O dönemki halkla ilişkiler anlayışındaki değişimin temel mimarı olarak kabul edilen Ivy Lee’nin meslek notları, söyleşileri vb. belgeler kızı ve oğulları tarafından 1950’li yıllarda Princeton Üniversitesi’ne bağışlanmış ve 1978 yılında bu bağışları yenileri takip etmiştir. Bu bağışlar o dönemki çalışmalar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamıza olanak tanımıştır. Ivy Lee’nin çalışmaları arasındaki en önemli uygulamalar; Antrasit kömür grevi, Pennsylvania demir yolu ve Rockfeller’a yaptığı çalışmalardır. Bu çalışmalar,dönemi ve Lee’nin halkla ilişkilere yaklaşımını ortaya koyması açısından önemlidir. İki Yönlü Asimetrik Model ve Edward Bernays (1891 – 1994): Halkın aydınlatılmasına yönelik, bilgi akışını sağlayan ve iki yönlü asimetrik modele uygunluk gösteren ilk uygulamalardan biri I. Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nin tutumu hakkında bilgi vermeye yönelik kurduğu CPI (Comitee on Public Information)'dır. Bu komitenin uygulamaları, bilgi aktarmak yöntemiyle kamuoyunu aydınlatma, mesajların amacının ikna etmek olması gibi unsurlardan dolayı iki yönlü asimetrik modele uyum sağlamaktadır.. Modelin en önemli uygulayıcılarından olan Edward Bernays'ın bazı çalışmaları modelin anlaşılması açısından önemlidir. Lucky Strike sigaralarının üreticisi olan, The American Tobacco Company, sigara satışını arttırmak ve kamuya açık alanlarda sigara içilmesini engelleyen yasaların kaldırılması için Bernays'la anlaşmıştır. Ardından “Özgürlük Yürüyüşü” olarak adlandırılan kadınların sigara içerek yürüdükleri bir yürüyüş düzenlenmiştir. Kadınların sigara içme alışkanlıklarını araştıran ünlü halkla ilişkiler uzmanı, kadınların erkeklerle eşit olma çabası içerisinde sigarayı kullandıklarını ortaya koymuştur. Bunun sonucundaysa kızların New York'un en kalabalık yerlerinde sigara içerek dolaşmasını sağlamıştır İki Yönlü Simetrik Model: İki Yönlü Simetrik Model’in savunucusunu belirtmek, yeni olmasının da etkisiyle diğerlerine nazaran daha zordur. Genel olarak her halkla ilişkiler uygulayıcısının İki Yönlü Simetrik Modeli uyguladığını iddia etmesine rağmen Grunig'e göre bu modelin asıl savunucuları halkla ilişkiler teorisyenleridir. İki Yönlü Simetrik Model’in uygulama içerisinde yer bulmasıyla birlikte halkla ilişkiler içerisinde araştırma ve sonuçları her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Türkiye’de Halkla İlişkiler Ülkemizde halkla ilişkiler gerek kamu kesiminde gerekse özel sektörde günden güne gelişimini sürdürmektedir. Ancak bu gelişmenin başlangıç tarihini 1960’lı yıllar olarak koyarsak, Türkiye’de halkla ilişkilerin ne denli genç bir hizmet alanı sayılabileceği görülür. İşlevsel olarak bir anlam ifade eden ilk birim, 1961 yılında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde yer alan ‘Yayın ve Temsil Şubesi’dir. 1961 Anayasası’ndan sonra ortaya çıkan yeni özgürlük anlayışı, yöneten ile yönetilenler arasındaki bilgi alışverişini sınırlı ama son derece olumlu bir boyuta taşımış; halkı aydınlatmanın yönetim için bir zorunluluk olduğu gerçeği, yönetilenin yönetime katılma bilinci, yönetimden demokratik taleplerde bulunma gibi yöneten-yönetilen ilişkileri konusunda oldukça önemli mesafeler kat edilmiştir. Özel sektörde halkla ilişkiler işleri 1970’li yıllara kadar reklam bölümleriyle karşılanmaktaydı. Bu yıllarda kamu sektörü yerinde sayarken, özel sektörün halkla ilişkiler çalışmalarına başladığı göze çarpmaktadır. Başta bankalar olmak üzere büyük işletmeler, bünyelerinde oluşturdukları halkla ilişkiler birimleri aracılığıyla duyarlı kitleleriyle iki yönlü bir iletişim ağını kurmaya çalıştılar. ÜNİTE 10=HALKLA İLİŞKİLERİN ÖRGÜTSEL YAPISI Halkla ilişkiler, günümüzde artık sanayi, ekonomi, toplum, kültür, siyaset, vb.alanları kapsayan bütün ortamlarda, genel iletişim stratejisi oluşturmak bakımından önemli rol oynamaktadır. Halkla ilişkiler etkinliklerini belirli bir yöntem ve düzen içinde yürütmeyi amaçlayan her kuruluş,örgütlü bir birim oluşturmak ya da böyle bir birimden destek almak zorundadır.. Kuruluş İçi Örgütlenme:Bir kurum ya da kuruluşta tepe yöneticisinden en alt birimdeki çalışana kadar herkes -bilinçli ya da bilinçsiz- halkla ilişkiler görevi yapar, ancak sorumluluğu bizzat üstlenen, halkla ilişkiler çalışmalarını sistemli biçimde yürüten bir birimin yapılanması gerekmektedir. Halkla ilişkiler uzmanlarından oluşan bu örgütlenme kuruluşun verdiği hizmete, büyüklüğüne, personel sayısına, amaç ve iletişim politikasına göre çeşitlilik gösterebilir. Orta ölçekli bir işletmede ayrı bir birim oluşturmak yerine, birkaç halkla ilişkiler uzmanının istihdam edilmesi yeğlenirken büyük firmalarda tepe yönetimine yakın duran ast üst hiyerarşisinden bağımsız bir halkla ilişkiler birimi yapılandırılabilir.(GRAFİK VAR BAKINIz) Halkla İlişkiler Firmalarında Örgütlenme:Halkla ilişkileri kurum içinde örgütlemek, gerekli teknik donanım ve nitelikli/yeterli insan kaynağı göz önünde tutulduğunda ciddi bir bütçeyi gerektirmektedir. Bu yüzden, kuruluşların, ayrıca, halkla ilişkiler politikalarını ve iletişim stratejilerini belirlerken serbest çalışan bir halkla ilişkiler danışmanlık şirketinden de belirli bir ücret karşılığında yararlandıkları görülür.Ayrıca kuruluşun kendi halkla ilişkiler birimi olduğu durumlarda bile bazen bağımsız bir halkla ilişkiler firmasıyla iş birliği yaptıkları ya da danışmanlık hizmeti aldıkları gözlemlenmektedir. Bir bağımsız halkla ilişkiler danışmanlık firması müşterinin bünyesindeki halkla ilişkiler birimi gibi çalışır. Sadece genel müdür ya da kuruluşun halkla ilişkiler sorumlusu ile değil, pazarlama, insan kaynakları, reklam, müşteri servisleri, satış sonrası ilişkiler, endüstri ilişkileri, yurt dışı ilişkiler gibi birimlerle de iletişim içindedir.. Halkla ilişkiler danışmanlık firmaları, birkaç kişinin çalıştığı ajanslardan,Burson-Marsteller gibi 1800 kişinin çalıştığı ajanslara değin geniş bir yelpaze sunarken; 23 ülkede 62 ofisi bulunan Hill and Knowlton ABD, Kanada, Avrupa,Asya, Avustralya, Latin Amerika’da binden fazla müşteriye hizmet etmektedir.Her kuruluş kendi gereksinimleri doğrultusunda bir halkla ilişkiler birimi oluşturur. Bu bağlamda,halkla ilişkiler biriminde kimlerin çalıştığına, bir başka deyişle görev dağılımlarına bakılacak olursa: Halkla İlişkiler Birimi Çalışanları Halkla İlişkiler Müdürü; birimin yönetimi ve diğer birimlerle ilişkilerden sorumludur. Yönetmen; halkla ilişkiler alanında kullanılacak araçların seçim ve değerlendirmesinden, maket taslakları, mizanpaj,fotoğraf, dekorasyon seçim ve çalışmalarından sorumludur. Redaktör; kitle iletişim araçları için metinler hazırlar ve düzeltileri yapar. Yazar; broşür, plaket bülten gibi yazılı araçların hazırlanmasında kuruluşla ilgili bilgi ve belgeleri kaleme alır. Grafiker; etkinliklerde gereksinim duyulan çizimleri yapar. Konuşmacı; konferans ve toplantıların düzenlenmesinden ve sunuştan sorumludur. Basın Sorumlusu; medyayla olumlu düzeyde ilişkiler geliştirerek kuruluşun basına yönelik tanıtımını yapar. Kuruluşla ilgili basında çıkan haberleri derler. Basının gereksinim duyduğu bilgileri iletir. Gösteri Düzenleyici; etkinliklerin yaratıcısı olmamakla birlikte, uygulanacak programın senaryosuna, akışına göre gerekli çalışmaları yapar, bir aksaklığın oluşmamasından sorumludur. Danışmanlar; etkinlik tasarıları üretir, konuları, araçları belirler ve gerekli bütçe çalışmalarını yaparlar Halkla İlişkiler Biriminin Sorumlulukları · Basın bülteni/makale yazmak ve dağıtmak, basın listesi hazırlamak · Basın konferansı, basın resepsiyonu ve basın gezisi düzenlemek · Medya enformasyon servisi oluşturmak · Yöneticiler için basın, radyo ve televizyonda mülakat olanakları yaratmak · Fotoğraf konusunda sanatçılarla iş birliği içinde olmak ve fotoğraf bankası oluşturmak · Personele yönelik gazete ya da dergi yayımlamak, video, slide gösterileri, duvar gazeteleri gibi yöntemlerle kuruluş içi iletişimi sürdürmek · Dağıtımcılar, tüketiciler, kullanımcılar yani dış hedef kitleye yönelik gazete ve dergi yayımlamak · Sergi ve gösteriler düzenlemek · Kurumsal kimlik oluşturmak amacı ile logo, renk, basım sitili oluşturmak,özel giyim biçimi gibi konularda kuruluş tarzında bütünlük sağlamak · Sponsorluk konusunda karar vermek · Kuruluşu gezmek isteyenlere ve basın mensuplarına yönelik kuruluş gezileri düzenlemek · Gerekli yönetim toplantılarına katılmak ve ürün, pazarlama, satış ve diğer yöneticiler ile toplantılar yaparak eşgüdümü sağlamak · Satış ve ortaklar toplantısında kuruluşu temsil etmek Halkla İlişkiler Uzmanının Nitelikleri · Halkla İlişkiler uzmanı, insan ve toplum psikolojisi, sosyoloji, ekonomi,işletmecilik, hukuk ve genel kültür konularında bilgi sahibi olmalı · Etkili yazma, konuşma ve dinleme konularında bilgi sahibi olmalı · Basın, yayın, halkla ilişkiler konusunda eğitim almış olmalı; iletişim alanında öğretim yapan bir yüksek okuldan mezun olmalı · Yayın ve raporlama konusunda bilgili olmalı · Gazetecilik konusunda deneyimli olmalı · Yaratıcı, araştırıcı ve yenilikçi bir kişiliğe sahip olmalı · Zor olmasına karşın işini sevmeli, karşılaştığı sorunlara karşı soğukkanlı,hoşgörülü ve sabırlı olmalı · Önce kendisine, sonra başkalarına güvenmeli · Halkla ilişkiler uzmanı en az bir yabancı dil bilmeli · Karşı tarafa inanç ve ilgi sağlayacak bir dış görünüşe sahip olmalı, temiz ve düzgün giyinmeli, görgü kurallarını, toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini bilmeli · Sevecen, sıcak bir davranış ve güler yüze sahip olmalıdır. Bunun yanında halkla ilişkilerde yönetim ve yöneticilik çok önemli bir yere sahiptir. Halkla ilişkiler için çok önemli bir yeri olan yönetimin fonksiyonları farklı açılardan da incelenmiştir: o Planlama: Planlama kaynakların en verimli şekilde kullanılması için yapılır.Planlama aynı zamanda bir seçim işidir. Olanaklar arasından kurumun çizgisine uygun olanları tercih etme işidir. Planlama bir seçim işi olduğu kadar bir karar işidir de. Planlama geleceğe dönük bir işlemdir. o Karar verme: Kurumla ilgili ihtimaller arasından bir tanesini seçme işidir. o Organizasyon: Kurumun gayesine ulaşabilmesi için gerekli olan bütün faaliyetlerin saptanması bunların sıralanması ve gruplanması ile her grubun bir yöneticinin sorumluluğuna bırakılması ve yüklenen sorumlulukla orantılı olarak yeterli yetki devrinin yapılması ve emir-kumanda ilişkilerinin yatay ve dikey olarak saptanması demektir. o İstihdam ve eğitim: Çalışanların seçimi, işe alınması, verimli hale getirilmesi ve emekliye ayrılmasına kadar geçen sürede yapılanlardır. o Denetleme: Faaliyetlerin takip edilmesi, eksiklerin tespiti ve tamamlanması ve yanlışların düzeltilmesidir. Denetleme sonunda planlara uyulup uyulmadığı gözden geçirilir. Denetimin başlıca üç temel ögesi vardır · Standartları saptamak · Faaliyetleri standartlara göre ölçmek · Planlardan ve standartlardan sapmaları düzeler Liderler ve yöneticiler arasındaki farklar: Liderlerin odaklandığı konular Vizyon Yöneticilerin odaklandığı konulariderin Odaklandığı / Hedefler Ne satıyorsunuz ve niçin satıyorsunuz / Nasıl ve nezaman olduğunu anlamak Uzun menzil / Kısa menzil İnsanlar / Organizasyon ve yapısı Demokrasi / Otokrasi Olanak tanımak / Engellemek Geliştirme Meydan okuma yaratıcılık / Varolan düzeni sürdürme / taklitçilik Politika / Kurallar Esneklik / Kararlılık Risk Tepe noktası / Risk / dip nokta Halkla ilişkiler uzmanı, ister kurum içindeki örgütlenmede olsun ister kurum dışında herhangi bir ajans vasıtasıyla kuruluş için çalışıyor olsun lider özelliklerine sahip olması beklenmektedir. UNITE 11:HALKLA İLİŞKİLERDE HEDEF KİTLE Halkla ilişkiler terimi hedef kitle kavramını da içinde barındırmaktadır. Halk,halkla ilişkilerin ulaşmak istediği topluluktur. Hedef kitle ise, halkla ilişkiler çalışmalarında yapılan tüm etkinliklerin yönlendirildiği, bu etkinlikler sonucunda kendilerinden eylem ve düşünce değişimi beklenen kişiler ya da gruplar olarak tanımlanabilir. Bir kuruluşun kapısında duran bekçiden belediye başkanına, başbakandan, bayiler basın sendikasına kadar uzanabilmektedir. Bulundururlar.Halkla ilişkilerde iç ve dış hedef kitleler genel olarak ana başlıklarıyla şöyle sıralanır: · Kuruluşta çalışanlar · Kuruluşun çevresindeki topluluk · Ham madde, ürün ve hizmet sağlayanlar (tedarikçiler) · Finans kuruluşları, bankalar ve yatırımcılar · Dağıtıcılar · Müşteriler, tüketiciler ve ürünü kullananlar · Siyasiler, basın ve kamuoyu önderleri · İleriye dönük olarak yeni nesil Kuşkusuz bu hedef kitleler kuruluşun iletişim politikasına ve örgüt yapısına göre değişiklik gösterebilecektir ya da iletilecek iletinin özelliğine göre azaltılıp çoğaltılabilecektir. Ayrıca her bir hedef kitleyi de kendi içinde kesitlemek olanaklıdır. Örneğin basınsa söz konusu hedef kitle, haberciler, yazı işleri müdürleri, sayfa sorumluları, köşe yazarları, tüketici köşeleri, yapımcılar olarak bölümlenebilir. HALKLA İLİŞKİLERİN HEDEF KİTLELERİ **Parlamenterler, Hissedarlar, Hissedar örgütleri, Basın yayın organları, Özel çalışma grupları, Komiteler/komisyonlar, Yerel basın, Kamu kuruluşları, Meslek kuruluşları, Kitabevleri/yayınevleri, İletişim kuruluşları, Senato, Hükümet, Parlamento (genel),Ordu,Bankalar, Yabancı elçilikler, Uluslararası meslek kuruluşları,Avrupa ve diğer uluslar arası organizasyonlar, Mesleki basın, Televizyon, Finans çevreleri,Araştırma merkezleri **Belediyeler, Kooperatifler, Mahkemeler,Sendikalar, Yüksekokullar, Enformasyon Merkezleri, Enstitüler, Vakıflar Ortak çıkar grupları(dernekler), Basın mensupları, Gençlik kuruluşları Yargı organları, Odalar, Yerel dernekler, Konsolosluklar Kaymakamlıklar, Kültürel kurumlar, Müşteriler, Eyalet hükümetleri, Doğayı koruma dernekleri, Müteahhitler **Bakanlıklar, Rakipler, Komşular, Organizasyonlar,Emekliler, Siyasi partiler, Müşteri potansiyelleri, Basın sözcüleri Basın kulüpleri, Basın merkezleri, Dini topluluklar, Radyo, Sosyal kuruluşlar ve hayır dernekleri, Okullar, Yerel yönetim Teknik eğitsel kuruluşlar, Üniversiteler, Danışma kuruluşları, Genel anlamda tüketiciler, Kulüpler, Murakıplar Bilimsel enstitüler, Diğer önemli merkezler. KURULUŞ İÇİNDEKİ HEDEF GRUPLAR *Yönetim kurulu/Yurt dışı temsilcilikler/Danışma kurulları/Yan şirketler ya da kuruluşlar/ Çalışanların aileleri Kuruluş şubeleri/Yönetici düzeydeki personel/Çalışanlar/Satış şubeleri/Yönetim kurulu sekreterlikleri *Araştırma personeli/Üretim personeli/İdari işler personeli/Ana rgüt/Kapıcılar/Sekreterler/Telefon santralleri Kardeş firmalar/Yardımcı yan tesisler/Saha personeli Bir kuruluşun halkla ilişkilerindeki başarısı hedef kitlelerini tanımasından geçer. İletecek mesaj hedef kitlenin özelliklerine ve konumuna göre biçimlendirilmelidir. İç Hedef Kitleler:Kuruluşun halkla ilişkiler çalışmalarında muhatap olduğu ve öncelenmesi gereken en yakın hedef kitle iç hedef kitledir. İç hedef kitlenin ihmali ya da fazla önemsenmemesi dış çevreyle yapılan bütün halkla ilişkiler çalışmalarını boşacıkarabilecektir. Halkla ilişkiler politikalarının iç hedef kitlede olumlu bir izlenim yaratması, bir anlamda iç sorunlarını çözmüş, kendine güvenen bir kuruluşun dışarıya da rahatlıkla açılabilmesini kolaylaştıracaktır.İç hedef kitlelerle iletişimin yarar ve sürecini gösteren toparlayıcı bir bilginin ardından, bu hedef kitleler belirlenmeye çalışıldığında: · İç örgütlenmeyi analiz etmek → örgüt şeması · Personelle görüş alışverişi yapmak → yükseliş · -diyalogu kolaylaştırmak-gerilimleri yumuşatmak için ilişki kurmak. · yararlı –düzenlemek anlaşılır olması için enformasyonu –iletmek herkesin çıkarına -yorumlamak için her düzeydeki personeli bilgilendirmek · Olası değişiklikler için birimler oluşturmak ya da düzenlemek · -kuruluşun genel düşünce yapısı -zihniyet değişiklikleri -kuruluşun beklentileri ile ilgili gelişmeleri öncelemek Kuruluş Çalışanları:Bir kuruluşta hedef kitle olarak çalışanlar deyince, tepe yöneticilerden, sekreterler, şube müdürleri, memurlar, şefler, işgörenlere kadar farklı ücret ve statüde çalışan bütün personel (ve aileleri) akla gelir.. İş güvenliği sağlanmış, beslenme ve dinlenme saatleri uygun ölçülerde düzenlenmiş, sağlık sorunları çözülmüş, zaman zaman alınan kararlara katılma olanağı bulmuş çalışanlar, ilişkide bulundukları aile çevresine -onlar da başkalarınave bağlı bulundukları sendika ya da birliklere yaşadıkları bu huzurlu iş ve iletişim ortamını yansıtarak kuruluş hakkında olumlu kimlik yaratacak bilgi akışını sağlamış olurlar. Ortaklar:Kuruluş çok ortaklı bir şirket biçiminde kurulmuş ise yılda bir kez düzenlenen genel kurul toplantıları dışında bilgi alma olanağı bulunmayan ortakları, çalışmalar,alınan yeni kararlar, gelişmeler, geleceğe ilişkin projeler konusunda bilgilendirmek halkla ilişkilerin sorumluluk alanına girer. Dağıtıcılar:Dağıtıcılar, komisyoncu, simsar, perakendeci, dükkan sahibi, muhasebe bürosu, hediye katalogu hazırlayanlar, ithalat ve ihracatçılar gibi ürüne üretici ile tüketici arasında geçen aşamalarda muhatap olanların tümüdür.Burada kuruluşun seçtiği dağıtım kanalı önem taşımaktadır. Ürünün dağıtımı acente ve/veya bayiler kanalıyla yapılabileceği gibi, toptancılar eliyle veya doğrudan tüketiciye açık satıcılar yoluyla da yapılıyor olabilir. Sendikalar:Sendikalar, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını koruyan ve savunan,deyim yerindeyse, kuruluşlar üzerinde denetim işlevi gören kurumlardır.İşçi ve işverenlerin kendi aralarında yardımlaşmalarını sağlayan, üyelerini eğiten ve haklarını savunan çıkar birlikleridir. İşçi sendikaları grevler yoluyla işveren sendikaları da lokavt ile haklarını korurken isteklerinin kamuoyuna anlatılmasını sağlarlar. Dış Hedef Kitleler: Kuruluşların mesajlarını iletecekleri dış hedef kitleleri basındanbankalara, siyasal partilerden derneklere kadar çok çeşitlilik gösterir. Dış Hedef Kitlelerle İletişimin İşlevi: Tüketiciler: Tüketiciler, kullanıcılar ya da genel anlamda müşteriler, kuruluşların kendi ticari ya da ekonomik gelişimleri için önceliklidir. Ürün ve hizmetleriyle tüketicisine ulaşan kuruluşlar, sundukları kalitede doyurucu bir düzey yakaladıklarında beklentileri karşılanmış yeni tüketiciler yaratma ya da yeni pazarlar oluşturma olanağına kavuşurlar. Müşteri halkla ilişkilerde de velinimettir. Dış hedef kitlenin birinci basamağı bu yüzden tüketici ya da müşterilerdir. NOT=Kurum, her bir dış hedef kitle için ayrı bir strateji oluşturmak zorundadır. Rakipler: Bir kuruluş, rekabet ortamında bir yandan diğer kuruluşların kendisine yönelttikleri olumsuz iletilerle yarışmak, diğer yandan da kendi işleyişi hakkında yayınladığı bilgilerin ve eylemlerin yerindeliğini kanıtlamak durumundadır. Günümüzün rekabet ortamında varlığını sürdürmek ve hatta olumlu bir kimlikle kalıcı olmak isteyen firmaların reklam ve halkla ilişkiler programlarını hazırlarken daha güncel, daha çarpıcı ve daha yaratıcı olabilmeleri için söz konusu rakip firmaları ve çalışmalarını yakından takip etmeleri, bu çalışmaları değerlendirerek kendi çalışmalarına yön vermeleri gerekir. Tedarikçiler:Kuruluşun gereksinim duyduğu gerekli enerji, ulaşım gibi hizmetler ve üretim için gereken işlenmiş ya da işlenmemiş ham maddenin sağlandığı kurum ya da firmalarla sağlam ilişkiler kurmak kaçınılmazdır. Kuruluşlar yaşamlarını ve olumlu kimliklerini sürdürebilmek için kaliteli ürün ve hizmet sunmak zorundadırlar. Kalite sürekliliğini sağlamak için kuruluşa gereken düzenli ham madde ve hizmet girdilerinin sağlanması gerekmektedir. Halkla ilişkilerciler bu bağlamda karşılıklı bilgi akışı sağlayarak, aksaklıkların oluşmasını engellerler. Toplumsal Çevre: Bireyler çevreleriyle nasıl ilişkiler yürütüyorlarsa, kuruluşlar da çevreleriyle benzer ilişkilere girerler. Kuruluşun bulunduğu kent, semt, sokak, cadde, komşu kuruluşlar,rakip ya da dost kuruluşlar, vb. kuruluşun çevresini oluşturur. Çevresiyle sosyal ilişkileri olumlu düzeyde olan kuruluşlar, başarı grafiklerini yükseltirler.Kuruluşun çevresiyle olan ilişkileri, yapısına bağlıdır. Bu nedenle yerel yönetimler, nükleer santral, fabrika, araştırma laboratuarı, hapishane, hastane, havaalanı, liman vb. gibi faaliyet alanları farklı kuruluşlar aynı yörede yerleşmiş olsa bile, gereksinim duydukları iletişim biçimi ve yöntemler birbirinden farklıdır. Finans Piyasası:Kuruluşlar zaman zaman kendi öz kaynakları yetersiz olduğu durumlarla karşılaşır. Bu sorunların giderilmesinde gerek duyulan dış kaynağın aranması/bulunması noktasında, bazı kuruluşlar için hedef kitle bankalar iken,bazıları için yatırımcılar, sigorta şirketleri olabilir. Kaynak/kredi bulma girişimlerinden sonuç alabilmek, kuruluşun mali piyasalarda güvenilirlik kimliğine sahip olmak ile doğrudan ilgilidir. Kamuoyu Önderleri:Kamuoyu önderleri yaptıkları yorumlarla, açıkladıkları düşünceleriyle kamuoyunun görüşlerini değiştirebilen, yönlendirebilen, etkileyebilen kişilerdir.Kuruluşun hizmet alanına göre geniş bir kitleyi etkileyen -düşünce/bilim adamları,politikacılar, vb.- kamuoyu önderleri bulunduğu gibi, bir kuruluşun çalışanlarından oluşan küçük bir grubu yönlendirebilen ve ortamlarında sayılan/sözü dinlenilen kişiler -belki bir usta başı, bir şef- de kamuoyu önderleri kategorisinde değerlendirilir. Hedef kitlelere ulaştırılacak bir iletinin ya da yeni bir projenin kabulü biraz da kamuoyu önderleriyle iyi iletişim kurmaktan geçer. Basın:Basınla ilişkilerin, halkla ilişkiler çalışmalarının %40’lık bir bölümünü oluşturduğu varsayılır. Basın ya da genel anlamda medya, halkla ilişkiler politikalarında birincil hedef kitle olma özelliğini korumaktadırlar. Basın bültenleri ise basınla ilişkilerde kullanılan araçların başında gelir. (ÜNİTE-12)=HALKLA İLİŞKİLER SÜRECİ **Halkla ilişkiler süreci 4 aşamadan oluşur:araştırma,planlama,uygulama ve değerlendirme **Başarılı bir halkla ilişkiler uygulaması için,halkla ilişkiler süreçlerinin uygulama önce ve sonrasında gözden geçirilmesi gerekmektedir. -----Araştırma ya da Sorunu Tanımlama----*Halkla ilişkilerde araştırma,bir kurum ya da kuruluş hakkında halkın ya da kitlenin ne düşündüğünü ortaya koymak ve var olan tutumu bu doğrultuda yeniden düzenlemek için yapılan bir etkinliktir. *Halkla ilişkilerde araştırma süreci;hedef kitle,mesaj ve kullanılacak iletişim kanallarının en etkin organizasyonunu hedeflemektedir. *Halkla ilişkiler çalışmalarındada,uygulanacak bir programa başlamadan önce,doğal olarak önümüzdeki soruna göre bir araştırmaya girişmek yerinde ve sonuç getirici olacaktır. Halkla ilişkiler etkinliklerini belirli bir planda yürütmek için yapılan araştırmalar: >>Çevreyi izleme amaçlı araştırmalar:Kurum üzerinde etkili olabilecek sosyal olayları, kurumun çevresini oluşturan kamuoyundaki eğilimleri ve kamuoyunun kurumun kimliğini etkileyen olumlu ya da olumsuz düşüncelerini gözlemleyerek ortaya çıkarmak amacıyla yapılan araştırmalardır. >>Kimlik araştırmaları:Kurumun iç çevrelerinin ve dış çevrelerinin kurum hakkında ne düşündüğünü ortaya çıkarmak için yapılır. >>İletişim araştırmaları:Kurumun iç ve dış iletişimi için kullandığı kurum gazetesi,bülteni ya da yıllık raporlar gibi belirli araçların olumlu sonuç verip vermediğini,kaç kişi tarafından okunduğunu,bu yayınlarda kurumla ilgili haberlerin hangi içerikle verildiğini,okunabilirliği ve anlaşılabilirliğini ortaya çıkarmak için yapılan araştırmalardır. >>Sosyal sorumlulukla ilgili araştırmalar:Kamu yararına yapılan spor,sanat,eğitim,kültür gibi etkinlikleri toplumun nasıl karşıladığını,yapılanların toplumca yeterli bulunup bulunmadığını ortaya çıkarmaya yönelik araştırmalardır. -----Planlama ve Programlama----*Planlama,ileride yapılacak çalışmaları düzenli ve verimli bir biçimde yürütebilmek için araştırmada toplanan bilgiler ışığında önceden kararlar alınmasıdır. *Kuruluşlarda stratejik planlar ve taktik planlar olmak üzere genellikle iki tür planlama çalışması yapılır.Tepe yönetimince hazırlanan stratejik planlar,uzun dönemde (örneğin 5 yılda üretim,satış,pazarlama,finansman,yeni yatırımlar,yeni ürünler konusunda) kuruluşun nereden kalkıp nereye varmak istediğini belirleyen çalışmalardır.Taktik planlar ise stratejik planlara ve günlük gelişmelere koşut olarak,kuruluşun en çok 1 yıl kadar kısa bir sürede izleyeceği ve yürüteceği politikaların belirlenmesi çalışmalarıdır. *Araştırma sonuçları,planlama aşamasına geçerken bir kimlik kazanır. Halkla ilişkilerde planlama süreci ana başlıklarıyla şöyle verilebilir: >>Sorunun tanımlanması >>Durum değerlendirmesi >>Halkla ilişkiler programının sonul hedeflerinin belirlenmesi >>Halkla ilişkiler programının hedef aldığı kitlelerin belirlenmesi ve çözümlenmesi >>Her hedef kitle için amaçların saptanması >>Etkinlik ve iletişim programının hazırlanması >>Programın değerlendirilmesi >>Program uygulama planlarının hazırlanması -----Uygulama ya da Yürütme----*Bir halkla ilişkiler programı planlanıp hazır duruma getirildikten sonra programın yürütülmesi halkla ilişkiler sürecinin uygulama kısmını oluşturur. *Halkla ilişkiler uzmanlarının iyi yetişmiş ve becerikli olmaları uygulama sırasında beklenmedik aksaklıkları gidermede etkili olmaktadır. *Tüm uğraş ve çabaların sonuçları uygulama bölümünde alınmaktadır.Uygulama tüm halkla ilişkiler sürecinin vitrini durumundadır. *Halkla ilişkiler programının uygulanmasında istenilen sonuçlara ulaşılabilmesi için hedef kitlelere yönelik olan iletişimin etkili ve ikna edici olması gerekir. -----Programı Değerlendirme----*Halkla ilişkiler etkinliğinin ve programının planlandığı gibi hedef kitlelere uygulamada ulaştırılıp ulaştırılmadığını test etmek için son aşamada değerlendirme yapılır.Bu aşamada nesnel verilere ulaşmak oldukça zordur.Maliyet açısından pahalı olmayan değerlendirme, yakın çevreyle yapılacak yüz yüze iletişime bağlı olarak dar bir alanda gerçekleşebilir. Hedef kitlenin verilen iletiden ne denli etkilendiğinin araştırılması ancak kamuoyu araştırmalarıyla olanaklıdır. Bunun da mali bir yük getirmesi kaçınılmazdır. Kuruluşa gelen telefonlar ya da mektuplardan doğru bir değerlendirme elde etmek olanaksızdır. *Değerlendirme için de bir bütçe ayırmak gerekir.Halkla ilişkiler etkinliğinde birbiri ardına gelecek programlar düşünüldüğünde,yürütülmüş bir programın değerlendirilmesi için harcanan bu paraların hiç de boşa gitmeyeceği açıktır. *Maliyet açısından pahalı olmayan değerlendirme,yakın çevreyle yapılacak yüz yüze iletişime bağlı olarak dar bir alanda gerçekleşebilir. *Bir halkla ilişkiler programıyla hedef kitlelere mesaj iletilirken,programın tamamlanmasından sonra bu kitlelerin ne düşündüğü,iletilerin ne şekilde algılandıkları ve bunlara gösterilen tepkiler,geribildirimin (feedback) kendisidir. *Değerlendirme olmadan halkla ilişkilerin olmayacağını söylemek pek yanlış bir sav değildir. Bir halkla ilişkiler programının hedef kitle üzerinde beklenileni verip vermediğinin değerlendirilebilmesi için halkla ilişkiler çalışmalarında birbirini izleyen edimler: İş edimi:Bir çalışmaya halkla ilişkiler çalışması denilebilmesi için ortada verimlilik esaslarına göre üretilmiş kaliteli ve yararlı bir ürün ya da hizmet olmalıdır.Kurumun sürekliliği için gerekli ama yeterli değildir. Etik edim:Halkla ilişkiler çalışması,söz konusu ürün ya da hizmetle ya da ondan ayrı etkinliklerle,doğrudan kuruma bir çıkar sağlamadan,yalnızca toplumsal sorumluluk bilinciyle kamu yararı sağlayan bir etkinlik olmalıdır.Kurum ya da kişinin içinde bulunduğu toplumsal ve fizik çevrenin iyi bir üyesi (kimlik,prestij) sayılması için gereklidir. İletişim edimi:Halkla ilişkilerde bu iki edim yerine getirildikten sonra,yapılanların ileti verilmek istenen hedef kişi,kurum ve gruplara iletişim teknikleriyle iletilmesi ya da onlardan ileti alınması gerekir. Bu 3 edimi birbirini tamamlayan ve halkla ilişkileri oluşturan 3 öge olarak düşünmek gerekir. ÜNİTE-13 *Halkla ilişkiler yöntem ve araçlarının belirlenmesinde;hedef kitlenin büyüklüğü,kültürel yapısı,eğitim seviyesi,mesleği,yaşı,cinsiyeti ve bunun dışında hedef kitlenin tutum ve davranışlarında etkisi olabilecek olan birçok unsur halkla ilişkilerde hangi yöntem ve araçların kullanılacağını etkileyecektir. HALKLA İLİŞKİLER YÖNTEM VE ARAÇLARI Halkla ilişkiler çalışma ve etkinlikleri gerçekleştirilirken kullanılan araçlar, genel olarak yazılı araçlar,sözlü araçlar,görsel-işitsel araçlar olarak sıralanabilir. 1.Yüz Yüze ve Kitlesel İletişim:Halkla ilişkiler iletişim olgusundan ayrı düşünülemez.Bu,halkla ilişkiler salt bir iletişimdir anlamına gelmemekle birlikte,amacı bir ileti iletimi olan halkla ilişkilerin iletişim olgu ve sürecinin dışında tutulamayacağı anlamına gelir. **Halkla ilişkiler uygulamalarında,örgütün iletişimde bulunmak istediği kişi ve gruplarla yüz yüze ilişkiler kurarak,belirli bir konuyu anlatmak ve grubu o konuda olumlu düşünce ve eyleme yöneltmek amaçlanmaktadır.Yüz yüze ilişkilerde,mesajın iletilebilmesi için doğrudan iletişim çabaları gösterilmektedir.Bu tür iletişimde,konuşma,inandırıcılık yeteneği,duruş ve görünüş,giyim biçimleri başarılı sonuçlara neden olmaktadır Kitle iletişimi ise,iletişim sürecine birçok insanın katılımını içeren bir iletişim türü olarak etkilidir.Kitle iletişimi,kuşkusuz yüz yüze iletişimden oldukça farklıdır.Kaynak,aynı iletiyi almasını istediği birbirinden farklı kültürel özelliklere,beğenilere,farklı gelir düzeylerine,yaş ve cinsiyet gruplarına sahip olabilecek bir kitleyle karşı karşıyadır.Yüz yüze ilişkiler ile kolaylıkla elde edilebilen geribildirim,sayıları binleri ya da milyonları bulan hedef kitlelerden öyle kolayca elde edilemeyecektir. ***Yüz yüze iletişimin en önemli avantajı,daha kolay etkileme gücünü elde etmek iken;kitle iletişiminin avantajı da geniş kitlelere seslenebilmektir. >>Konuşma ve Görüşme:Halkla ilişkiler uzmanı;başkalarıyla konuşurken sabırlı,nazik ve güler yüzlü olmalı; karşısındaki insanın eğitim ve statüsüne göre bir davranış içine girmeli; karşısındaki kişi üzerinde olumlu bir kimlik yaratmalı;konuşurken karmaşık anlatımlardan uzak,sade ve anlaşılır bir dil kullanmalı,argodan kaçınmalı,dil düzeyini karşısındakinin toplumsal statüsü, eğitimi ve dilsel kullanımına göre belirlemelidir,ses tonuyla karşı tarafa saygın tutumunu korumalı ve gereksiz tartışmalardan sakınmalıdır,konuştuğu kişinin sorunlarına eğilmeyi ihmal etmemeli. Telefonla görüşme sırasında da konuşmacı yukarıda belirttiğimiz tutumlara özen göstererek nezaket içerisinde davranmalıdır.Konuşma sırasında karşı tarafı dikkatle izlediğimizi göstermek için,iletişimsel kanalı açık tutucu “evet efendim”,“sizi dinliyorum”,“hı hı” gibi sözlerle ya da gerektiğinde sorulacak sorularla konuyu pekiştirmekte yarar vardır >>Toplantı:Halkla ilişkiler çalışmaları ve etkinlikleri kapsamında belirlenmiş bir konuda halkın ya da hedef kitlenin ilgisini çekmek,onları bilgilendirmek zaman zaman da görüşlerini ve önerilerini almak için toplantılar düzenlenir.Toplantı gündemi için seçilecek konunun güncelliği ve katılımcıların olabildiğince karşıt görüşlü kişilerden seçilmesi toplantının verimi açısından önemlidir. **Toplantılar konunun niteliğini göre konferans,seminer,sempozyum,panel,tartışma ya da açık oturumlar biçiminde de gerçekleşebilir. >>Konferans:Hedef kitleye belirli bir sürede iletilerin ya da çeşitli düşünce ve görüşlerin aktarılması amacıyla düzenlenir.Tek yönlü bir iletişim aracı. ***Toplantı ve konferans gibi organizasyonlar genellikle kurumun hedef kitlesinin dikkatini çekebilme amacıyla gerçekleştirilir. >>Seminer:Konferanslara kıyasla çok daha uzun bir zaman dilimini kapsar.Birden fazla konuşmacı uzman bir kişinin yönlendirmesiyle hazırladıkları bildirileri sunarak,ele alınan konuyu çeşitli yönlerden incelerler >>Sempozyum:Hedef kitlenin ya da halkın ilgilendiği konu ya da konularla ilgili olarak, uzmanların ya da yetkililerin kendi aralarında düzenlediği bir toplantı türüdür. Çok yönlü bir iletişim işlevi gören sempozyumlarda dinleyiciler tartışmaya etkin bir biçimde katılmasalar da,konu çeşitli yönleriyle irdelenirken,onu yetkili ağızlardan dinleme olanağı bulacaklardır. >>Panel:Belirlenmiş bir konuda,konuyla ilgili kimselerin dinleyiciler önünde yaptıkları tartışmalı toplantılardır.Çok yönlü iletişim sürecinde yerini alan paneller,bir konudaki değişik görüş ve değer yargılarının ortaya çıkardığı anlaşmazlıkları gidermek,sorunları çözümlemek ve konuyu açıklığa kavuşturabilmek için düzenlenir. >>Sergiler:Kurum ya da kuruluşu tanıtmak ve ürün ya da hizmeti duyurmak için düzenlenir.Halkla ilişkiler etkinlikleri açısından genellikle kuruluşun saygınlığını arttırmak,alıcılara kuruluşun yapıp ettikleri ya da yapacakları konusunda ayrıntılı bilgi vermek amacı güden sergilerin etkili,çarpıcı ve akıllarda kalıcı kılınabilmesi için kullanılan görsel malzemenin olabildiğince açık olması gerekir.Resim,slayt,grafik ve fotoğraflar,tamamlayıcı maket ve panolarla desteklenmelidir.(maketler sergiyi gezenlerin bilgilenme ve algılamalarını en kestirme yoldan gerçekleştirme olanağı sunar.) =>Sürekli sergiler,genellikle kuruluşların kendi yerleşim alanlarında,merkezlerinde bulunur. =>Geçici sergiler,belli bir süre için açılır.Bu tür sergiler bazı önemli günlere denk getirilebilir. =>Gezici sergiler,aktif niteliktedir.Maliyeti yüksek olsa da çok etkili olduğu kuşkusuzdur. =>Uluslararası sergiler,çok çeşitli ürünlerin gösterilmesini amaçlıyorsa genel niteliktedir. Belirli alanlarda ve belirli konulardaki ürünler sergileniyorsa,bunlar özel nitelikte, uzmanlaşmış sergilerdir. >>Panolar:Tanıtma ve açıklama amacıyla hazırlanmış,üzerine yazı,resim,fotoğraf,şema,grafiklerin yerleştirildiği ayaklı ya da sabit duran tablo ya da levhalardır.Birçok kez görüleceği için iletinin belleklerde yer etmesini sağlayan etkili bir araçtır. >>Fuarlar:Alıcılarla satıcıların yüz yüze geldiği,ulusal ve uluslararası düzeyde oldukça yaygın olarak yapılan halkla ilişkiler etkinliğidir.Bu tür etkinliklerde amaç,izleyenlerin özelliklerini dikkate alarak,doğru iletiler vermek ve böylelikle örgütün amaçlarına uygun tanıtımı gerçekleştirmektir. >>Festivaller:Etkili iletişim sağlayan festivaller günümüzde giderek yaygınlaşmaktadır.Festivaller ulusal ve uluslararası olarak düzenlenebileceği gibi,bölgesel ölçekte de düzenlenebilir.Amaç,yoğun bir iletişim ortamı yaratmaktır.Örn;Cannes Film Festivali,İstanbul Festivali,Akdeniz Müzik Festivali gibi festivallerin ses getirmek bakımından amacına ulaştığı söylenebilir.Festival etkinliklerinin hazırlanması oldukça zor ve harcamalar ise oldukça fazladır. >>Yarışmalar:Değişik kitlesel oluşumların dikkatini kuruluş üzerine çekmek üzere düşünülmüş etkinliklerdendir.Katılanlar arasında dereceye girenlere ödül verilmesi,yarışmaya olan ilgiyi arttıracak ve yarışmanın ciddiyetini gösterecektir.Yarışma sonuçlarının medya aracılığıyla kamuoyuna duyurulması ve ödül dağıtımı için düzenlenen tören,kuruluşun toplumsal sorumluluğunu yerine getirmesi bakımından tanınmasına yol açacağından halkla ilişkiler alanında önemli ve başarılı bir etkinlik yerine getirilmiş olur. >>Açılış-Yıl Dönümü Törenleri:Açılış;bir kuruluşun ilk kez hizmete girişi dolayısıyla ya da bir ürünün ilk kez pazara sürülüşü nedeniyle yapılan bir halkla ilişkiler etkinliğidir.Yıl dönümü kutlamaları ise,bir kuruluşun ilk kez çalışmaya başladığı günün ya da kuruluş açısından önemli bir günün yıl dönümlerinde yapılan kutlamalardır.Bu tür törenler kuruluşun kendisini anlatabilme fırsatı bulacağı ve tanıtımını yapabileceği törenlerdir. 2.Yazılı ve Basılı Araçlar >>Broşürler:Kuruluşların çalışmalarını duyurmak amacıyla hazırlanan broşürlerdeki ürün ya da hizmet haberleri,kuruluşla ilgili gazete ve dergilerde çıkan/sıkıştırılan haberlerden daha etkilidir. Hedef kitle üzerinde oluşturacağı ilgiyi noktasallaştırması,broşürügazete ve dergiden ayıran en temel özelliktir. >>Kitapçıklar:İşlevleri açısından broşürlerden ayrı tutulmazlar;yine personel politikalarını duyurmak, çalışanları çeşitli konularda bilgilendirmek ve eğitmek,kuruluşun tanıtımını yapmak, saygınlığını arttırmak gibi amaçlara yönelik olarak hazırlanırlar. >>Bültenler:Bir kitap düzeninde hazırlanan bültenlerde,çekici,renkli bir kapak,içindekileri gösteren bir bölüm ve örgüte ilişkin haber,resim,fotoğraflar ve iletilerin yer aldığı anlatımlar bulunmaktadır. Programlanan sosyal etkinlikler,nişan,düğün,toplantı,atamalar,açılışlar vb. gibi kurumdan haberlere yer verilebileceği gibi,değişik bilgi ve olaylara da yer verilebilir.Dağıtılan bültenler kuruluşun görüntüsü ve kimliği açısından önemli bir etki yaratacağından halkla ilişkiler amaçlarına en uygun iletişim araçları arasında konumlandırılabilir. >>Gazeteler:Kuruluşların çıkardığı gazeteler;açık,anlaşılırdır ve dürüst bir biçimde hedef kitlelerine bilgi aktaran halkla ilişkiler aracıdır. ***Kısacası bu türden yayınların iki yararı var:teknik sorumlulardan birim yöneticilerine, sekreterlere,yardımcı elemanlara kadar kuruluşun çalışanlarının müşterilere ya da kuruluşla ilişkili olanlara tanıtılması;bir yandan,içeride,çalışanların kendilerini gazetede görmekten hoşnut kalmaları,diğer yandan,dışarıda,müşterilerin ya da kuruluşla ilişkide bulunanların telefonda seslerini duydukları ama karşılaşmadıkları için yüzlerini göremedikleri muhataplarını orada görmekten memnun olmaları. >>Dergiler:Halkla ilişkilerde kullanılan dergiler,diğer basılı araçlar gibi,kuruluşların etkinliklerini hedef kitlelere aktarmada çok sık başvurulan,ancak gazetelere göre daha geniş zaman dilimlerinde hazırlanan yayın türüdür. >>Yıllıklar:Kuruluşun yıllık çalışmalarını kronolojik sırayla özetleyen,bu çalışmalar hakkında bilgi veren kitaplardır. >>Raporlar (Tutanaklar):Kuruluşlar,ürün ve hizmet kapsamında yıl boyunca yapılan etkinlikleri ve geleceğe ilişkin projelerini kamuoyuna ve hedef kitlelere ayrıntılarıyla duyurmak ve onların değerlendirmelerine sunmak amacıyla yıllık raporlar hazırlarlar. >>Mektuplar:Kişilerarası iletişimde ve daha çok bireysel düzlemde tek kişiye yönelik olarak kullanılan etkin bir yazılı iletişim aracıdır. >>Afiş ve Pankartlar:Halkla ilişkiler etkinliklerinde genellikle belirgin olan hedef kitle,afiş ve pankart kapsamında belirsizdir.Tanınmayan geniş kitlelere iletinin ulaştırılması amacıyla hazırlanan afiş ve pankartlar,alıcı kitlelerin sürekli devinim durumunda olduğu genel alanlara asılır ya da yapıştırılır. >>Diğer Yazılı Araçlar:Halkla ilişkiler etkinlikleri kapsamında rozet,pul,damga,kartvizit,bayram kartları,antetli kağıt,gibi araçlar kuruluşun kimliğini olumlu yönde etkileyeceklerdir. (ÜNİTE-14) Genelde krizler, >Önceden öngörülemeyenler ve kurumun etkinliğinin bulunmadığı (örneğin doğal afetler) >Sürekli ihtimali bulunanlar (örneğin gıda maddesi üreten bir firma,her zaman gıda zehirlenmeleriyle ilgili bir konuda hazır bulunmalıdır) >Kuruluştaki kişilerin hatalarına bağlı olarak ortaya çıkan (muhasebe departmanında ortaya çıkan finansal hata gibi) olarak incelenebilir. KRİZ NEDİR :Düzeni bozucu durumlar,işleyişi aksatan olaylar ve işletmeyi zor durumda bırakan tüm sorunlar birer kriz olarak değerlendirilebilir.Krizleri normal durumlardan ayıran özellikler: *Kuruluşun üst düzeydeki hedeflerini ve hatta kuruluşun varlığını tehdit etmesi *Önceden başarı ya da başarısızlığa götüren önleme mekanizmalarının işlemez hale gelmesi *Bazı krizlerin ortaya çıkmasının ani olması,bazılarının ise uzun dönemde meydana gelmesi *Acil müdahalenin gerekli olması ve zaman baskısının mevcudiyeti *Endişe,stres,gerilim ve panik gibi faktörlerin bir arada bulunması *Yöneticiler üzerinde de gerilim yaratması *İşletmenin imajını tehlikeye düşürmesi *İşletme üzerinde basın,medya ve kamuoyu baskısının oluşması *Bazı durumları fırsat haline dönüştürebilmek için işletmelerin suni krizler yaratabilme ihtimali *Krizin hem olumlu hem de olumsuz yönlerinin bulunması KRİZ DÖNEMLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER Kuruluşun saygınlığının sarsılması,sorunun çözümlenmesi için sürenin son derece sınırlı olması ve kuruluş tarafından beklenmeyen zamanda oluşması,krizi belirleyen üç koşuldur. ***Kriz durumlarında ilk planlanması gereken,iletişim araçlarının nasıl kullanılacağı ve medya ile ilişkilerdir. -----Kriz Yönetimi----Kriz anında,kurumun kimliğinin yara almaması,hedef kitleleriyle iletişiminin zedelenmemesi için yapılan bilinçli ve programlı halkla ilişkiler çalışmalarıdır.Her türlü riski omuzlayabilecek bu ekipte halkla ilişkiler,üst yönetim,insan kaynakları,güvenlik,hukuk,bina ve tesisat işleri,üretim,yatırımcı ve hissedarlarla ilişkiler,pazarlama/reklam/tele pazarlama,veri işletim ve büro hizmetleri gibi bölümlerin yetkili temsilcileri bulunmalıdır.Kriz ekibinin amaçlarını kısaca şöyle belirlemek olanaklıdır: >Basınla iyi ilişkiler geliştirmek >Basını yönlendirmek ve benzer işi yapan firmaların stratejilerini izlemek >Potansiyel krizi belirleyerek senaryolar geliştirmek Dünyada halkla ilişkiler alanında önde gelen firmalardan Hill Knowlton,kriz yönetimi ile ilgili “10 altın kural” sunar: @Sorumluluğu üstlenin @Olumsuz kimlik ile kriz arasındaki farkı yakalayın ve yanıtlarını buna göre düzenleyin @Yanıt sürecinde araştırmalardan yararlanın @Başkalarının sizin adınıza konuşmasını sağlayın @Basını düşmanınız değil,müttefikiniz gibi görün @Mahkemeye verildiğinizi varsayın @Web ortamından gözünüzü ayırmayın @İlginizi,duyarlılığınızı ve empatinizi kanıtlayın @İlk 24 saati çok ciddiye alın @Şimdiden kriz yönetimi programınızı hazırlayın. -----Kriz Planı----Kriz ekibi,hiç kullanılma gereği duyulmayacak olsa bile,olası bir kriz durumunda uygulanmak üzere bir kriz iletişim planına sahip olmalıdır.Kriz planının üç temel ayağı vardır: >Kriz komitesini oluşturmak >Bilgi üretimini harekete geçirmek >Sözcüleri belirlemek **Kriz zamanlarında dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da bilgi üretimidir.Bilgiyi üretebilecek zamanı kendi lehimize kazanmamız gerekir. -----Kriz Dönemlerinde Algılama Yönetimi----**Özellikle 1980’li yıllardan sonra halkla ilişkiler uygulamaları arasında adından sıkça bahsedilen kriz yönetimi kurumun iletişim stratejileri içerisinde bulunması zorunlu uygulamalardan birisidir. ***Planlama sürecinde öne çıkan 5 etken: >Her insan riski farklı algılar. >Her insanda var olan temel tutumların değişmesi zordur. >Kişiler riskleri belirler,değerlendirir,çıkarlarıyla karşılaştırır ve buna göre seçim yaparlar. >Risk konusunda bilgi kaynaklarının güvenirliliği göz önünde bulundurulmalıdır. >Duygusal semboller bilimsel gerçeklerden daha inandırıcı olabilir. **Kriz anındaki tüm uygulamalar,kriz sonrası oluşacak algının temellerini atar.Kriz yaşanmadan önce itibarını iyi yöneten kurumların krizden artı değerle çıkabilecekleri unutulmamalıdır **Doğru ve yerinde bir bilgilendirme,kriz süresince istenilen algının oluşmasının ilk adımıdır. İkinci adım ise zihinsel algımızı,doğru yönlendirmek için kullanacağımız rasyonel ya da duygusal unsurlardır. Kriz süresince dikkat edilmesi gereken bir diğer husus,uygulama sırasında kuruluşun kendisini hedef gruplarının yerine koymasıdır. -----Halkla İlişkilerde Proaktif ve Reaktif İletişim Süreci----**Proaktif halkla ilişkiler kuruluşun güçlü yönlerine odaklanarak istenilen itibarı oluşturmaya yönelik çalışmalarda bulunurken,reaktif halkla ilişkiler kuruluşun çoğu zaman zayıf yönlerinden dolayı ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde kullanılan bir yöntemdir. Proaktif iletişimde halkla ilişkiler görevlisi kurumun arzu ettiği ve planladığı hedeflerine ulaşmak için yapılması gerekenleri sıralayarak iletişim stratejisini oluşturur.Proaktif halkla ilişkilerin en büyük avantajı halkla ilişkiler çalışanının kuruluş içerisinde iletişimle ilgili her tür konuya hakim olmasıdır. **Kuruluşlar her ne kadar çeşitli sorunlara karşı hazırlıklı olmaya çalışsa da tahmin edilemeyecek problemlerle karşılaşabilir ve bunların çözümüne ilişkin anlık reaksiyonlarda da bulunması gerekebilir.Bu yüzden kuruluşlar,proaktif iletişim kadar reaktif iletişim sürecine de gerek duyabilmektedirler.Kurum içinde çıkan herhangi bir söylentiden, hükümetin ani politika değişikliklerine kadar pek çok konu reaktif halkla ilişkiler sürecinin konusu olabilmektedir.
© Copyright 2024 Paperzz