UNITE 1= İLETİŞİMİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ iletişim, hem kişisel hem

UNITE 1= İLETİŞİMİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
iletişim, hem kişisel hem de toplumsal bir süreci kapsamaktadır. İletişim, en yalın tanımıyla, duygu,
düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. İletişime ilişkin
yapılan tanımlarda iki yaklaşım görülmektedir. Birincisi “Gönderici-Mesaj-Kanal-Alıcı çizgisel
modeliyle karakterize edilen” bir yaklaşımdır. Diğer bir yaklaşım ise karşılıklılık, ortak algılama ve
paylaşma gibi unsurların altını çizmektedir. Yanı ıletısım tek yonlu degıl karşılıklı ıletı paylaşımıdır.
Bugün Türkçede communicatio= ıletısım demektır.İnsan iletişiminin beş temel özelliği
Kişi kendisiyle iletişim halindedir.
&-İletişim maksatlıdır.
&-İletişim, iki veya daha fazla birey arasında gerçekleşir; diğer bir ifade ile sosyal bir ortaklık içinde
gerçekleşir.
&-İletişim süreci devamlı ve karmaşık bir süreçtir; isteğe göre izole edilemez.
&-İletişim bir işlemdir, iş yapmadır veya davranıştır.
&-İletişim semboliktir.
İLETİŞİM SÜRECİ VE ÖGELERİ
Kaynak (Verici)=İletişim sürecinde kaynak, iletişimin konusunu ya doğrudan doğruya oluşturan ya
da başkalarınca oluşturulmuş konuyu, düşünceleri, görüşleri düzenleyen ve hedef kitleye gönderen
kişi/kişiler veya kuruluşlardır. İyi bir iletişim için kaynağın taşıması gereken özellikler şunlardır:
Kaynak bilgili olmalıdır.
&-Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır.
&-Kaynak düzlem ve rolüne uygun davranmalıdır.
&-Kaynak tanınmalı ve doğru dıl gerek
Mesaj=Mesaj, hedef kitle için bir uyarıcı olarak işlev gören sinyal ya da sinyaller bileşimi ve iletişim
sürecinde aktarılan şeylerin bütünüdür. Mesajlar sözlü olabileceği gibi sözsüz de olabilir. Burada
odaklanılması gereken temel nokta, alıcı ve vericinin mesaj üzerinde uzlaşması ve mesajın her iki
taraf açısından da net ve anlaşılır olmasıdır. Mesajın etkin iletişimi sağlayabılme sartları
Hedefin bilgi, düşünce ve deneyimlerine
&-Hedefin tutum, inanç ve değer yargılarına
&-Hedefin ihtiyaç, istek ve amaçlarına
&-Hedefin ilgi alanlarına
&-Hedefin toplum içindeki rollerine ve konumuna uygun olursa hedeflenen amaca ulaşılabilir.
***Mesajlar, en genel şekliyle sözel ve sözel olmayan mesajlar şeklinde iki gruba ayrılır. Her iki
gruptaki mesajların taşıması gereken özellikler şunlardır:
@Mesaj=>Acık,Anlaşılır,Doğru zamanda ıletılmelı,Uygun kanalı ızlemelı,Kaynak ve alıcı arasında
kalmalı.
Kodlama=Kodlama,kaynak tarafından iletinin sinyal hâline getirilmesi işlemini ifade etmektedir.
Yani kodlama, bilginin, düşüncenin, duygunun iletime uygun, hazır bir mesaj biçimine
dönüştürülmesidir.
***Bilginin, düşüncenin, duygunun iletişime uygun, hazır bir mesaj haline getirilmesine kodlama
denir. Kaynağın aklından geçirdiği düşünceler, alıcının anlayabileceği simgelerle kodlanarak, mesaja
dönüştürülür.
***Mesajın yorumlanarak, anlamlı bir şekilde algılanması sürecine kod-açma denir. İletişim süreci
içerisinde mesajlar ancak kod-açma yoluyla, kağıt üzerindeki anlamsız işaretler ya da birtakım ses
ve görüntü sinyalleri olmaktan çıkıp anlam kazanırlar. Kodlama, kaynak, kod-açımı ise alıcı
tarafından yapılır.
Kanal=İletiyi kaynaktan alıp paylaşması istenene iletebilmek için mutlaka bir kanala ihtiyaç
duyulmaktadır. Kanal, mesajın göndericiden alıcıya aktarıldığı yoldur veya mesajın göndericiden
alıcıya iletildiği araçlardır. Yüz yüze iletişimde kanal ‘hava’dır, telefon görüşmelerinde ise telefon
hatları, kanal rolü görür. Radyo, televizyon iletişiminde kanal frekanslardır.
Hedef Kitle (Alıcı)= mesajın ulaşması amaçlanan kişi ya da grup olarak ön plana çıkmaktadır. Etkin
bir iletişim, hedef tarafından kodun alındığı, çözüldüğü ve kaynağın verdiği anlam verildiği zaman
ortaya çıkar. Özellikle önyargı, alıcı ile hedef kitle arasındaki iletişimi etkileyen en önemli
faktörlerden biridir. Etkin bir iletişim için alıcının taşıması gereken bazı özellikler vardır:
&-Alıcı mesajı algılayabilmelidir
&- Alıcının iletişime arzulu olması gerekir.
&- Alıcı bilgili olmalı ve bir geri besleme sistemine sahip olmalıdır.
&-Alıcı seçici olmamalıdır.
&-Alıcı, bulunduğu düzleme uyabilmelidir.
&-Alıcı, kaynak olma özelliği taşımalıdır.
Geri Dönusum=Kaynagın gönderdıgı mesaja karşılık,hedef kıtlenın verdıgı cevaptır. Kaynağın
kendisini ve mesajlarını değerlendirme olanağı sağlayan geri bildirim ‘olumlu’ ve ‘olumsuz’ olmaz
üzere iki biçimde gerçekleşmektedir. Olumlu geribildirim, kaynağa iletişim amacını gerçekleştirdiği,
olumsuz geribildirim ise gerçekleştirmediğini bildirmektedir. Geribildirim, bir tür kontrol
mekanizmasıdır ve iletişim sürecini etkinleştirir. Etkin bir geribildirim;
Kaynağa yardımcı olmayı amaçlar
Mesajın tam bir karşılığıdır
Zamanlaması tamdır
Yapıcıdır ve davranış üzerinde durur
Kaynağın amacına ulaşmasını sağlayacak kadar açık ve seçiktir.
Etkin olmayan geribildirim ise;
Mesajın anlamını özel olarak içermez ve geneldir
Mesajın anlamı ile doğrudan ilgisi yoktur
Zamanlama itibariyle hatalıdır
Kişiyi ve kişiliği vurgular
Anlaşılamayacak kadar karmaşıktır
Spekülasyonlara dayalıdır; veri ve bilgi içermez, yorum ağırlıklıdır.
Gürültü=kaynağın isteği dışında aktarıcı sinyal ile alıcı sinyal arasındaki farklılıktır. Bu, sesin
bozulması, telefon kablosundaki hışırtı, radyo sinyalindeki parazit ya da televizyon ekranındaki
‘karlanma’ olabilir.Gurultu Çesıtlerı
Fiziksel Gürültü
Fizyo-Nörolojik
Psikolojik Gürültü
Toplumsal-Kültürel
Kaynakları
Gürültü Kaynakları
Kaynakları
Gürültü Kaynakları
Uçak sesi, radyo-TV
İşitme, görme
Aşırı heyecan ve
Tarafların bilgi
yayınlarındaki
bozukluğu, zihinsel
sevinç, korku,
düzeyleri, kültürel
bozulma,
engeller vb.
önyargılar vb.
yaşamdan
tanımlanamayan
kaynaklanan
yazım karakterleri,
farklılıklar vb.
farklı bilgisayar yazılım
ve programları vb.
UNITE 2=DİL,KÜLTÜR VE İLETISIM
İLETİŞİM VE DİL=İletişim ve dil,bütünleşik iki olgudur.Birini diğeri olmaksızın düşünmek
olanaksızdır;
birinin var oluşu,diğerine doğrudan bağlı ve bağımlıdır. Bu birliktelik, toplumsallık bağlamında
değer bulur ve bireyler arasında gerçekleşir. Dil, iletişimin en temel aracıdır. İletişimde en önemli
unsur olan dil, aktarmak isteneni doğru aktaramayınca, söylenen şey, söylenmek istenen şey
olmaz. Dil, kültürün bir parçasıdır. Kişi doğduğu anda edindiği ağlama ve çeşitli sesler çıkarma
deneyimlerinden sonra,kültürün öteki ögeleriyle dilin kurallarını da öğrenmeye başlar.
DİL VE İLETİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
İletişim süreci ve dile ilişkin olarak çeşitli kavramlar üzerinde durulması gerekmektedir. Bunlar: Düz
anlam ve yan anlam, simge, metafor ve metonomidir.
Düz Anlam ve Yan Anlam=İletişim sürecinde bağlamdan bağlama değişmeyen ve tümokumalarda
benzer bir sonuca varacak olan göstergelere düz anlam denir. Buna mantıksal ya da nesnel anlam
da denebilir. Bağlamdan bağlama farklılık gösterebilen ve farklı dizgelerde farklı anlam bulabilen
göstergelere ise yan anlam denir. Çok basit olarak bir kavramın temel anlamı dışındaki
oluşumlarına yan anlam diyebiliriz.
Simge=Simgeyi biraz daha iyi algılayabilmek için Pierce’ın görüntüsel gösterge (icon), belirti (index)
ve simge (symbol) biçimindeki üçlüğüne başvurmak gerekir.Görüntüsel gösterge, nesnesine benzer
ya da nesnesi var olmasa bile nesnesiyle benzerlik ilişkisi kurabilir. Belirti, mantıksal olarak
nesnesine bağlanabilir ama yorumlayanı olmadığında bu özelliğini yitirmez. Simge ise, uzlaşımsal
olmakla birlikte yorumlayana gereksinim duyar.
Metafor (Eğretileme) ve Metonomi (Düzdeğişmece)= Metaforda, dil aracılığıyla bir ‘şey’ işaret
edilmekte; fakat aslında bambaşka bir düzleme gönderme yapılmaktadır. İletişim sürecinde
metaforlar, açık ifadelerden daha etkilidir ve okurun daha dikkatli katılımını gerekli kılmaktadır.
Metaforik metinlerde sözcükler genel anlamlarının tamamen dışında kullanılmaktadır.
***Eğretileme bir gerçeklik düzleminden diğerine yer değiştirerek;düzdeğişmece ise aynı
düzlemdeki anlamları birbirleriyle ilişkilendirerek işlemektedir. Düzdeğişmecenin temel tanımı, bir
parçanın bütünü temsil etmesini sağlamaktır. Jakopson’a göre, düzdeğişmeceler romanın,
eğretilemeler ise şiirin başat tarzıdır.
KÜLTÜR VE İLETİŞİM=Kültür bir ülkede, bölgede, sosyal grupta, firmada veya birimler arasında
paylaşılan ortak değerler, beklentiler ve normlar olarak tanımlanabilir.
***Kavram olarak kültür, Latince ‘colere’den üretilmiştir. Sözcük anlamı, ekin,sipariş, bakım
demektir. 17. yüzyıldan itibaren doğa kavramı karşıtı olarak kullanılmaya başladı.
KÜLTÜR ÇEŞİTLERİ
Folk Kültürü=Popüler kültür ya da kitle kültürü gibi metalaştırılmamış ve rasyonalleştirilmemiştir.
Folk sanatı, toplum elitlerine önderlik yapan bir kültür değil, sıradan insanların bazı geleneklerinde
ortaya çıkan bir kültür formudur.Folk kültürünün özellikleri şunlardır:
lke, süreklilik, kapalılık ve istikrardır.
Yüksek Kültür=Yüksek kültürde sanat, sanat için yapılır, eserin satışı ve işlevselliği, estetik düzeyinin
arkasından gelir. Yüksek kültür, klasik müzik, ciddi romanlar, şiir, dans, yüksek sanat ve görece az
sayıda eğitilmiş insanın değerini anladığı diğer kültürel ürünleri kapsar. Yüksek kültürün özellikleri
şunlardır:
sek eğitimli kişilerdir.
dirençlidir.
Kitle Kültürü=‘Kitle kültürü’, özellikle kitle iletişim araçlarının toplumlara hâkim olmasıyla ortaya
çıkan bir kültür biçimidir. Belli bir toplumda iletişim süreçleri, teknolojik araçlardan geçerek oluşur.
Kitle kültürünün özellikleri şunlardır:
ir.
sınırları dâhilinde uzlaşımcıdır.
Popüler Kültür=Diğer kültür formlarından farklı, özgün bir kültürdür. Popüler
kültür, folklorcülüğün reddidir. Popüler kültür, egemen bir örgütselliğe karşı geliştirilmiştir. Kitle
kültürünü biçimlendiren sansasyonelciliğe,duyguların sömürülmesine karşıdır. Stuart Hall’a göre,
popüler kültür, iktidarın saldırıları karşısında, karşı kültür yoluyla durulduğu ve bu mücadelede
kimin
kazanıp kimin kaybettiğinin sürekli değiştiği boyun eğme ve karşı durma alanıdır.
Popüler kültürün özellikleri şunlardır:
dolaylıdır.
KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM
Kültürlerarası İletişimi Etkileyen Faktörler
Normlar=Normlar bir kültürün üyelerinin nasıl davranması gerektiğini belirleyen kurallardır. Örfler,
adetler ve sosyal alışkanlıklar olarak üç başlık altında ele alınabilir. Bunlar da kendi aralarında örf,
adet, anane, töre, gelenek, görenek,moda gibi alt başlıklara ayrılır.
Roller=Rol, bireyin mensubu olduğu grup içindeki yerine bağlı olarak, kendisinden beklenilen
davranış kalıplarını ifade eder. Rol beklentileri, birey üzerinde toplumsal baskı oluşturabilir,
rollerine uygun davranmayanlar cezalandırılabilir ya da gruptan çıkarılır.
Etnomerkezcilik=Birçok insan kendi kültürünü dünyanın merkezine koyar ve onu her şey için
ölçüt olarak alır. Sosyal bilimlerde ilk kez 1906 yılında W.G. Summer,‘etnomerkezcilik’ kavramını
geliştirmiştir. Bu düşünce, özellikle kültürlerarası iletişimde önemli rol oynar. Kendi grubunu
diğerlerinden önemli sayma, bireyin yaşadığı sosyokültürel çevresinde kendini kabul ettirme
çabalarının başlangıcını oluşturur. Aynı şekilde etnomerkezcilik, bireyin yabancı gruplardan
uzaklaşması ve onları aşağı değerde görmesi sonucunu doğurur.
Belirsizlik ve Kaygı=Farklı kültürlerden insanlarla etkileşimde bulunmak birçok insan için
alışılmışın dışında bir durumdur. Bu durumu belirleyen ana etmenler ise, belirsizlik ve kaygıdır. Yeni
bir durumla karşılaşmanın ilk psikolojik sonucu güvensizlik duygusudur. Karşıdakinin nasıl
davranacağını bilememek ‘belirsizlik’; bu bilenemezliğe bağlı olarak ne olabileceği karşısında
rahatsızlık ve gerginlik ise ‘kaygı’ duymaktır.
Kalıp Düşünceler ve Önyargılar=kalıp düşünceler, ilgili ulus ya da kültürün bireyin zihnindeki
resmini oluşturur.Stereotipler, insanları birtakım türlere, tiplere bölmeyi ifade eden zihinsel
yapıtlardır. Stereotipler, çevreyi asimile etmeye ve yaşamı kolaylaştırmaya yarayan bilişsel formlar,
kemikleşmiş kanılardır. Stereotip kavramıyla ilgili olan kavramlar ‘şema’, ‘kanı’ ve ‘ön yargı’dır.
Şema sterotiple en yakın ilişki içinde olan kavramdır. Önyargılar, kalıp düşüncelerden farklı olarak,
bireyler, gruplar,ilişkiler ve nesnelerle ilgili değerlendirici yargılardır.
ÜNİTE 3=İLETISIM TURLERI
İletişimi en tSözlü iletişimde duygu ve düşünceler söz ile dil üzerinden aktarılır. Söz, sesin sembole
dönüşmüş halidir. Dil kullanımında duygu ve düşünceler sembollerle ifade ediliremel hatlarıyla,
sözlü, sözsüz, yazılı ve görsel iletişim olarak dört farklı kategoride inceleyebiliriz. En yaygın iletişim
biçimidir.
SÖZLÜ İLETİŞİM: ‘dil ve dil-ötesi’ olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmaları,
hatta mektuplaşmaları ‘dille iletişim’ şeklinde kabul edilebilir. Dille iletişimde kişiler, ürettikleri
bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu,
sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraksamalar vb. özellikler bu kapsamdadır.
Bilinçli olarak yapılan konuşmalar ise ‘niyet edilmiş dil davranışı’ olarak ifade edilir. Konuşurken dil
sürçmesi ise niyet edilmemiş dil davranışına örnektir. Yine bazı kelimelerin üzerine basa basa
konuşulması ya da karşıdaki kişiyi korkutmak için bağrılması, niyet edilmiş dil-ötesi davranışlardır.
SÖZLÜ İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ
1=TEMEL SÖZ VARLIĞININ KULLANILMASI: Temel söz varlığı, bir toplumun yüzyıllar boyu kullandığı,
geliştirdiği dilidir.
2=YABANCI SÖZCÜKLERİN KULLANILMASI=yabancı sözcükleri’ kullanmalarının zorunlu olduğu
durumlarda bu sözcüklerin anlamları yaygın olarak bilinmiyorsa, bu tür yabancı sözcüklerin
açıklanarak kullanılması gerekir.
SÖZLÜ KÜLTÜR ANA HATLARIYLA ŞU ÖZELLİKLERİ TAŞIMAKTADIR
• Sözlü kültürde kulağın göze karşı ezici bir üstünlüğü bulunmaktadır.
• Sözlü kültürün tümce yapısı sıralıdır ve sıra bozulmaz.
• Sözlü kültürde yinelemek esastır.
• Sözlü kültür toplumları gizemli ve kabile tipi toplumlardır.
• Sözlü kültür taşkın ve katılımlıdır. Konuşan kişi veya şarkı söyleyen tarafından sürüklenir ve
onunla özdeşleşirler.
• Sözlü kültürde geçmişin kötü olaylarını unutmaya eğilimlidir. Omeostik bir kültürdür.
• Sözlü kültürde yasal kurallar hiçbir zaman evrensel açıklamalar olarak değil, somut ve zaten var
olan bir konum yaratarak sunulur.
• Sözlü kültürde belleği güçlendirmek için kalıplardan yararlanılır. Söze dayalı anlatım unsurları, tek
başına pek bir anlam taşımaz; eş veya karşıt anlamlı terimler, deyişler, cümlecikler kümelenince
tanımlayıcı bir söz niteliği kazanır.
• Sözlü geleneğe bağlı edimler, mücadeleci havasıyla okuryazarları çarpar.
• Sözlü kültürde ortamın dengesi değişmez. Güncelliğini yitiren anılar, kolayca bellekten silindiği
için, sözlü toplumun yaşadığı anın dengesi pek kolay bozulmaz.
SÖZSÜZ İLETİŞİM= çoğu zaman sözlü iletişimden bile daha etkin olabilir. göndericinin bir mesaj
gönderdiği zaman onu hisleriyle, duygularıyla ve vücut hareketleriyle pekiştirmek amacıyla
kullanılır. sözsüz iletişim yoluyla birtakım anlamlar iletilir. Örneğin yakamıza taktığımız bir rozetle
mesleğimizi ya da siyasal aidiyetimizi, başımızı sallayarak bir görüşü onaylamadığımızı, dostumuzun
elini tutarak onu sevdiğimizi ifade edebiliriz. Sözsüz iletişim tarzlarından ikisi, kişilerarası iletişimi
başlatmasa da önemli rol oynar. Bunlardan birisi göz kontağı, diğeri ise vücutla yönelimdir.
***Bir araştırmaya göre, kişilerarası iletişimin % 75’inin beden diline dayandığı saptanmıştır.
***Mimikler esas ve ikincil olarak iki sınıfta toplanır. Esas jestler ve mimikler, düşünce ve
duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerdir. İkincil jest ve mimikler ise, esas
anlatıma katkıda bulunmayan, kendiliğinden refleks olarak ortaya çıkan hareketlerdir.
***Anlatım jestleri içinde en önemli yeri tutan eller, insanın kendisini ifadesinde en duyarlı ve en
önemli organdır.
***Sözsüz iletişim, beş temel fonksiyona sahiptir. Bunlar; sözsüz jestlerle sözlü mesajı pekiştirmek
amacıyla kullanılan olumlama hareketleri veya tekrar, yine jestlerle kafayı olumsuz anlamda
sallayarak yalanlama veya aksini iddia etme, sözlü mesajın yerine geçebilecek bir davranışta
bulunma, gözlerle mesaj iletme bu türe girer.
• Başı aşağı doğru belirli aralıklarla sallama: Dinlemenin sürdürüldüğü ya da alınan iletinin
onaylandığını ifade eder.
• Göz teması kurmama: Muhatabı küçümseme, hiç değer vermeme gibi iletiler iletebileceği gibi
utanma, sıkılma, suçluluk duygusu taşıma gibi iletiler aktarabilir.
• (Diğer parmaklar yumruk halinde) başparmağı gererek muhatabına yöneltme: Belirgin bir tehdit
iletisi taşır.
• Kolları kavuşturma: Savunma ve mesafeyi koruma isteğini belirtir.
• (Otururken) ayak bileklerini çapraz konumda tutma: Çoğu kez sıkıntı ve hoşnutsuzluk belirtisidir.
***Beden dilinin kurucu öğeleri olarak kıyafetler amaçlanmış ya da amaçlanmamış bir sözü aktarır.
Üzüntüyü belli eden, neşeyi ortaya çıkaran sportif ya da piknik kıyafetleri, iş ortamlarındaki resmi
kıyafetler, yine kişinin kimliği, sosyal statüsü, eğitim düzeyi, ruh hali gibi bir dizi insanlık durumunu
betimler.
İyi Bir Dinleme ve Dinleyicide Bulunması Gereken Özellikler
İYİ BİR DİNLEMEDE
• Konuşmacının üzerinde durduğu ana teze iyi kulak verilir
• Konuşmacının konuşmasıyla ilgilenildiği beden diliyle gösterilir
• Sabırla dinlerken dikkatle düşünülür, dikkati dağıtacak davranışlardan kaçınılır
• Konuşmacının ileri sürdüğü düşünceyi destekleyen deliller dikkatle incelenir
• Konuşmacının hitabet tarzına dikkat edilir
• Konuşma sona erince, iletilenler sonradan hatırlanmak üzere zihinde özetlenir
• Konuşulanlar başka dinleyicilerle paylaşılır ve görüş alışverişi gerçekleşir
İYİ BİR DİNLEYİCİ İSE
• Dikkatini konuşmacıya verir
• Söylenenleri incelikle seçer ve ayırır
• Söylenenlerin kendisini ilgilendirip ilgilendirmeyeceğine dikkat eder
• Bilgi dağarcığını sürekli genişletmeye çalışır
• Katılmadığı düşünceler karşısında hoşgörülü olur
• Fiziki yönden de hazır ve sağlıklıdır -örneğin; uykusunu almış, açlığını gidermiştir.
***Genelde önde olmak, yüksekte oturmak, sağda oturmak yüksek statü anlamına gelir. Krallar,
sultanlar, yüksek rütbeli yöneticiler, din adamları, bilginler ve zenginler önde yürürler; yargıçlar,
profesörler yüksek kürsüde otururlar
YAZILI İLETİŞİM= Yazmanın doruk noktasına, kağıdın bulunmasından çok sonra matbaanın
bulunmasıyla ulaşılmıştır. Bu gelişme, soyut ve genel düşünceye yeni fırsatlar kazandırmış, bilgi
saklamak ve aktarmakta sağladığı yaygın imkanlar sayesinde, bir kültür ve iletişim patlamasına yol
açmıştır. McLuhan bu yapıyı ‘Gutenberg Evreni’ olarak tanımlamaktadır. Sümerlerin kil tablet
üzerine yazıları M.Ö. 4000 yılındadır. İskenderiye Kütüphanesi’nin yapım yılı, M.Ö.130’dur. İlk Çin
kitap baskıları M.S. 600 yılındadır. Mürekkep ve kağıdın Araplar tarafından kullanımı da bu
yıllardadır. Gutenberg’in ilkel baskı aracı ise 1453’te ancak ortaya çıkacaktır. Bilinmeyeni kendisine
başvurulduğunda bilen, hatırlanmayanı hatırlatandır yazı; tarihsel, belgesel, güncel bellektir. Yazılı
iletişim, sözlü iletişime göre, alıcının onu okuması, yorumlaması ve cevaplandırması nedeniyle,
gecikmeli olarak kurulur.
YAZILI İLETİŞİM VE SÖZLÜ İLETİŞİMİN KARŞILAŞTIRILMASI
1=Yazılı iletişim sözel iletişime oranla hata oranı oldukça düşüktür
2=yazılı iletişim tanık belge üretme niteliğine sahiptir.
3=Yazılı iletişim kullanan kişiler önceden konuşmayı bildikleri için zamandan tasarruf olur.
4=yazılı iletişimde kişisel özelliklerden uzaklaşılır. Nesneldir.
GÖRSEL İLETİŞİM=Sözel iletişimdeki ‘metin-anlatıcı-dinleyici’, yazısalda ‘metin-okuyucu-dinleyici’
üçlüğüne dönüşmüş ve bu dönüşüm aktarma ve algılama biçimlerini derinden etkilemiştir. Görsel
ise ‘metin-gösterici-izleyici’nin de söz konusu olduğu yeni bir dönemi başlatmıştır.
Herkesin bildiği bir sava göre; insanlar gördüklerine, duyduklarından ya da okuduklarından daha
fazla inanmaktadırlar. Görüntülü mesajlar, okumaya nazaran fazla bir zahmet gerektirmediği için
zihinde daha kolay çözümlenmektedir.
ÜNİTE 4=KİŞİLER ARASI İLETİŞİM
Çeşitli yer ve zamanda kişiler arasında olan ilişki ve bu ilişkinin olmasını sağlayan iletişim
‘kişilerarası iletişim’dir. Kişilerarası iletişimin doğal olarak birincil koşulu; bireyin kendisiyle
iletişimini gerçekleştirme kapasitesinin, becerisinin olmasıdır. Kişilerarası iletişim, bireyin
kendisiyle yaptığı içsel iletişimden farklı olarak iletişim sürecini bir ikinci kişinin dahil olmasıyla
sürdürme çabasıdır. Kişilerarası iletişim, genellikle kendiliğinden ve teklifsizdir; katılanlar
birbirlerinden en üst derecede geribesleme alırlar. Roller göreceli esnektir, çünkü taraflar
nöbetleşe gönderici ve alıcı olarak edimde bulunurlar. Bu iletişim bağlamı ya fiziksel olarak aynı
uzamı paylaşan iki kişinin ilişkisi biçiminde gerçekleşir (yüz yüze ilişki) ya da farklı uzamlardaki iki
kişi arasında (örneğin telefonla) mesaj alışverişi şeklinde gerçekleşir.
***Kişilerarası iletişim, için bir verici (gönderici), bir alıcı (hedef) olmak üzere en az iki kişiye ihtiyaç
vardır. Kodlama açısından, bir kodlayıcı (encoder), bir de kod açımlayıcı (decoder) olması gerekir.
Kişilerarası iletişimin başarılı olabilmesi için cinsiyet, yaş, eğitim gibi sosyo-ekonomik düzey/statü
ile ilgili özellikler yanında bilgi, tutum ve davranışlar, deneyimler,değerler gibi özellikler de
kişilerarası iletişimi etkiler. Kişilerarası iletişim, günlük iletişimde en sık başvurulan iletişim türüdür.
Kişilerarası iletişimde, bireylerin karşılıklı olarak birbirlerinin davranışları üzerinde etkisi bulunduğu
öngörülür. Yüz yüze iletişim için bu zorunlu bir koşuldur. Kişilerarası iletişim, farklı rol ve ilişkileri
içerir. Rol kavramı, polis, öğretmen vb. formel görev ve sorumlulukların yanı sıra arkadaş grubuna
dahil olmak gibi enformel durumları da içermektedir. İnsanların birbirleriyle başarılı iletişim
kurabilmeleri şu koşullara bağlıdır:
KİŞİLERARASI İLETİŞİMİN ETMENLERİ
Psikolojik Etmenler: Kişilerarası iletişimin belki de en karmaşık belirleyicilerinden biridir. Hangi
psikolojik koşulların kişileri ne tür iletişimsel edimlere yönlendirdiğini anlayabilmek sanıldığından
da zordur. Çoğu zaman en eşit gibi görünen dostluklarda bile bir tarafın diğer taraf üzerinde güç
oluşturma niyeti söz konusu olabilir. kişilerarası iletişimin temelinde çoğu zaman kişinin, ilgileri
kendi üzerine çekmek, başkaları üzerinde etkili olabilmek, başkalarına üstünlük kurabilmek vb. gibi
örtük niyetleri bulunabilir.
Sosyolojik Etmenler: Toplumsallaşarak yaşamlarını sürdükleri toplumsal ortamın birtakım değerleri
düşünüş ve hissediş biçimleri ya da bilinç yapılarını alırlar. Kişinin görevi sınırları, kuralları ve
kalıpları belirlenmiş iletişimsel ilişki ağı içerisinde yer almaktır. Kişi bunda ne denli başarılı olursa
üyesi olduğu toplumun diğer üyeleri tarafından o denli onay ve takdir görür.
Kültürel Etmenler: Kültür, insan iletişiminin biçimlenmesinde belirleyici rol oynar. Her kültürel
ortamın kendine özgü bir iletişimsel iklimi vardır.
Ekonomik Etmenler:Yaşama doğan bebek,dış çevresiyle öncelikle maddi temele dayalı bir ilişki
kurmak zorundadır. İnsanın ekonomik (homo ecenomics) bir varlık olduğunu ileri sürenler de
savunularına buradan başlarlar. Bu ilişki ve iletişim biçimi,bireyin yaşamının hemen tüm
evrelerinde yönlendirici olur. Dolayısıyla kişilerarası iletişim analizlerinde ekonomi etkeninin
kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekir.
KİŞİLERARASI İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ
Kişilerarası iletişimin, insan yaşamını düzenleyen, ilişkileri örgütleyen özellikleri bulunmaktadır.
Planlılık, örgütlülük, süreklilik ve geçicilik bu özelliklerin başında gelmektedir.
Planlılık: İnsanların kişilerarası düzeyde gerçekleştirdikleri iletişimsel edimler çoğunlukla planlıdır.
Benlik duygusu kişiyi, içerisinde yer aldığı dünyayı, yakın ve uzak çevresindeki insanları,kendisini
merkez olarak görmek koşuluyla sınıflandırır, birbirleriyle ve kendisiyle ilişkilendirir.
Örgütlülük: İnsan, ıssız bir adada yaşamadığı sürece birtakım örgütlü yapıların içerisinde yer alır.
Ailede konumlar ve roller belirlidir.Tüm aile yapılarında fertler arasında hiyerarşik bir ilişki vardır
ve iletişim de bu yapıda biçimlenir. Baba- anne-çocuklar biçimindeki hiyerarşide iletişimsel işleyiş
babadan, anneye, anneden çocuğa doğru işler.
Süreklilik ve Geçicilik: Kişilerarası iletişim süreklilik de gösterebilir, geçici de olabilir. Kişi eğer,
mensubu olduğu ailenin üyesi olmaktan hoşnut değilse ve bir başka seçeneği de yoksa süreklilik,
zorunluluk içerisinde yürütülür. Eğer kişi, o ailenin üyesi olmaktan memnunsa ailenin diğer
üyeleriyle iletişiminde zorunluluğun yanında gönüllülük de vardır.
Değiştirme veya Yinelemenin Olanaksızlığı: Bir ileti, kişiler arasında taşındıktan sonra, açık veya
örtülü, belli veya belirsiz bir etki mutlaka ortaya çıkar. Bu etki bazen göndericinin beklentileri
doğrultusunda olur bazen de hiç beklenmedik biçimde gelişebilir. Ancak bir kez olan olmuştur ve bir
daha da önceki duruma dönmek olanaklı değildir.
Zorunluluk veya Gönüllülük: Sosyal birer varlık olan insanlar iletişimsel bir ağ içerisinde yaşarlar ve
çevrelerindeki insanlarla çok çeşitli düzeylerde zorunlu veya gönüllü ilişkiler kurmak zorunda
kalırlar. Aynı şekilde görev yaptığımız iş yerinde herkesi sevmek zorunda değiliz, ama herkesle belli
ölçüde iletişim kurmak zorundayız.
Doğrudan veya Dolaylılık: İnsanlar yakın çevrelerindeki başka insanlarla genellikle yüz yüze, yani
doğrudan iletişim kurmayı tercih ederler.Kişilerarası iletişim,hem aracılı (dolaylı) hem de
aracısız(doğrudan) olabilmektedir. Burada genellikle uzam ve zaman öğeleri belirleyici olmaktadır.
Eşdüzeylilik veya Hiyerarşi: Kişilerarası iletişim, bireyin içerisinde yer aldığı toplumsal kesimin
(aile,grup,kurum,arkadaş çevresi vb.) sosyokültürel ve sosyopsikolojik yapısına bağlı olarak daha eş
düzeyli veya daha hiyerarşik olabilir. Buna iletişimin yatay ve dikey işleyişi de denir. kardeşler
arasındaki ilişkide, anne babayla ilişkiye göre yatay bir işleyiş vardır.
Zincirleme İşleyiş: Bir yanıyla kişilerarası iletişim iletilerin kişiden kişiye aktarılması suretiyle
zincirleme biçimde işler. Kişilerarası iletişimde zincirleme işleyiş, iki biçimde ortaya çıkar. Kişiler,
iletileri kulaktan kulağa birbirlerine aktararak iletişimsel işleyişin gerçekleşmesini sağlarlar.
Kişilerarası iletişimin bu biçimdeki işleyişinin önemli bir kesitini dedikodu veya söylenti oluşturur.
Kişi, birinden aldığı bir bilgi veya duyduğu bir haberi yakınındaki kişilerle paylaşır. Onlar da aldıkları
bu bilgi veya haberi kendi yakınındakilerle paylaşırlar.
Sanallık: Sanal ortamda iletişim de kişilerarası iletişime önemli bir boyut kazandırmıştır. Hakkında
bilgi sahibi olmak istediğiniz kişinin yüzünü, sesini, yaşadığı ortamı bilgisayar ekranından
görebilmektesiniz.
Uyum ve Çatışma: Kişilerarası iletişim uyum ve çatışmalar üzerine kurulan bir iletişimsel
işleyiştir.Kişilerarası iletişimde uyumdan çok çatışma süreçleri yaşanır. En yakın iki arkadaş bile
keyifli bir sohbet niyetiyle bir araya geldiklerinde konuşmanın akışı bir biçimde bir tartışmaya ve de
çatışmaya doğru gidebilir. İster gönüllü olsun isterse zorunlu olsun kişilerarası iletişimin bir boyutu
insanların birbirleriyle anlaşması, uyumlu paylaşım ortamları yaratma eğilimiyse, diğer bir
boyutunda kişilerin kendi tezlerini birbirlerine kabul ettirme eğilimleri yer alır.
İletişimin Kişi veya İleti Odaklı Olması: Kişilerarası iletişimde zaman zaman iletinin kendisi, zaman
zaman da kişiler ön plana çıkar. Kişiler, çoğu zaman yalnız olmaktansa zamanı başkalarıyla
geçirmeyi tercih ederler.
Anındalık veya Gecikmelilik: Bireyler kurmak istedikleri iletişimin niteliğine göre, aracılı veya
aracısız olmak üzere ya anında ileti alışverişinde bulunurlar ya da ileti gönderimi ile alımı arasına
belli bir zaman kesiti girebilir. Örneğin, söylediğiniz kırıcı sözler karşısında karşınızdaki kişi susar,
herhangi bir tepki vermez. Aradan bir zaman geçer ve siz onun size kırgın olduğunu, araya koyduğu
mesafeden ve soğuk tavırlarından anlarsınız. Bu örnekte,iletişimsel işleyişin karşılıklı etkileşime
dönüşmesi gecikmeli olarak gerçekleşmiştir.
Ödüllendirme ve Cezalandırma:Kişi bebeklikten itibaren ortaya koyduğu tavır ve davranışlarla,
iletişim biçimleriyle, çevreden onay görmeye çalışır. Matematikten nefret eden çocuk, anne ve
babası tarafından cezalandırılmamak,hatta ödüllendirilmek amacıyla çılgınlar gibi çalışır.
Empati: Kişi eğer karşısındaki kişiyle yeterince empati kurabiliyorsa, kendisini onun yerine
koyabiliyorsa,içerisinde bulunduğu koşulları anlayabiliyorsa, onunla geliştireceği iletişim de
beklentilerine daha çok yanıt verebilir.
Karşılıklı Dinleme: Kişilerarası iletişimde karşılıklı dinleme söz konusudur. Bir iletişimsel edimin
beklenen etkide gerçekleşebilmesi için tarafların birbirlerini dinlemeleri gerekir. Günlük yaşamda
kişilerarası iletişimde karşıdakini dinlememe,karşıdakini anlamaya çalışmama yönündeki eğilimlere
çok sık rastlanmaktadır. Bunun neden ise bireylerin, kontrol edemedikleri egoları, bastıramadıkları
hırslarıdır. Aşırı egoist ve benmerkezci insanlar genellikle başkalarını dinlemeyi değil, kendilerini
dinletmeyi tercih ederler.
Özneler arasılık:Kişilerarası iletişimde özne ve nesne konumları sabit ve değişmez değildir.İki kişi bir
araya gelerek sohbet etmeye başladığında iletişim, konuşan ve dinleyen,dinleyen ve konuşan
biçiminde döngüsel bir ilişki içerisinde sürdürülür. İletiyi gönderen kişi, hemen ardından, gönderdiği
iletinin açığa çıkardığı etkinin geri beslemesini alır ya da yeni bir iletinin alıcısı konumuna geçer.
KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE AMAÇLAR
İletişimin amacı, iletişim eyleminin gerçekleştiği mekâna göre çeşitlilik gösterir. Bu çeşitlilik kişiler
arasındaki ilişkinin ve duygusal bağın özelliklerine göre farklılaşabilir. Kişilerarası sistem,
kişilerarası ilişkinin doğasına göre adlandırılır.Kişiler genellikle çevreleriyle sıralanan şu amaçlar
doğrultusunda iletişim kurmak isterler:
ya oluşturulmuş kimliğin devamlılığını
sağlama
etme
katılarak veya katılmayarak destekleme veya değiştirme
sürmesine ve değişmesine katılma
***Kişilerarası sistem,kişilerarası ilişkinin doğasına göre adlandırılır: Arkadaşlık, kardeşlik, dostluk,
düşmanlık,akrabalık, işveren, çalışan, öğrenci, sevgili olma vb.
KİŞİLERARASI İLETİŞİM SÜRECİNDE İKNA
İkna, her zaman iletişimi gerektiren bir süreçtir. İletişimin dört öğesi (kaynak,ileti, kanal ve alıcı)
olmadan iletişim gerçekleşemez. İkna ise yalnızca kaynak ve alıcı arasında işbirliği olduğunda
gerçekleşir. İkna, simge ve gösterge kullanımı sonucunda bir kaynak ve bir alıcı arasında
özdeşleşme durumunun birlikte ortaya çıkarılmasıdır.İkna edici iletişimin özellikleri bağlamında
üzerinde durulması gereken bir nokta da, iletişimin yapıldığı ortam (çevre) ve onun
özellikleridir.Toplumun kültürel değer ve alışkanlıkları, örf ve adetleri, kültür düzeyi gibi bazı
değişkenler, iletişim sürecinde mesajın oluşturulması, mesajın iletilmesi, kodun çözülmesi ve kişisel
kabul alanının belirlenmesinde oldukça önemli roller oynamaktadır.İkna edici iletişimin en önemli
unsurlarından biri de hedeftir. Hedef,ikna olması gereken taraftır. İkna sürecinde hedef, edilgen
durumdadır; iletişim sürecinde kaynağın gönderdiği iletiye maruz kalır. İkna edici iletişimde alıcının
özellikleri ikna olup olmamasını belirler. Bu özellikleri şu başlıklar altında sıralamak mümkündür:
inanması, iknanın etkisini azaltır,
arı ne kadar önemsediği iletiyi kabul
veya reddetmesine göre belirlenir,
zeka düzeyi ve kişilik özellikleri iknanın etkisini belirler.
***Toplumlarda ikna ve etkileme çok yaygın bir olgudur.Etkileme ve ikna ajanlarıyla çeşitli
biçimlerde yoğun olarak karşılaşırız.
***İkna girişimi kitlelere yöneliktir. Ancak bir kişiden kitleye yönelik ikna girişimleri üzerine
çalışmalar, yerini, son yıllarda giderek birebir etki girişimlerine bırakmaktadır. İkna, kitlelere
yönelik olabildiği gibi insanların kendi aralarındaki gündelik etkileşimlerinde de söz konusudur.
Sözlü iknanın yanı sıra beden dili, göz teması, sunum sırasındaki giyim tarzı vb. sözsüz iletişim
enstrümanları olarak ikna sürecine dahil olur. Kişiler arasında gerçekleşen iletişimde, karşıdaki
hedefin ikna edilmesı
açısından bazı tekniklere ihtiyaç duyulmaktadır:
anlaşılıp anlaşılmadığının kontrol edilmesi
acıyla konuşmadan önce birkaç saniye beklenmesi
ifadelerinden kaçınılması
KİŞİLERARASI İLETİŞİM ÇEŞİTLERİ
Kişilerarası iletişim, sözlü ve sözsüz olmak üzere iki ana sınıfa ayrılmış, bu sınıflardan her birisi,
kendi içinde alt sınıflara bölünmüştür.
SÖZLÜ: 1) Dil
2)Dil Ötesi Araçlar; -Niyet edilmiş – Niyet edilmemiş.
SÖZSÜZ: 1)Yüz ve Beden
4) Mekan Kullanımı
2)Bedensel
3)Temas
Araçlar; -Niyet edilmiş –Niyet edilmemiş.
KİŞİLERARASI İLETİŞİM ÇATIŞMALARI
Kaynak ile hedef arasındaki eğitim, sosyal statü, yaş, cinsiyet, ideoloji, yaşam biçimi, kültürel
aidiyet gibi çeşitli değişkenler, çoğu kez hedeflenen amaçlarla bağdaşmayan bir iletişim akışını
ortaya çıkarır. Dökmen, iletişim akışını etkileyen ya da engelleyen çatışma olgusunun temel
nedenlerini 11 unsurla açıklamaktadır:
Biliş: Organizmanın algılamasında ve düşünmesinde yer alan zihinsel faaliyetlerin tümüne ‘biliş’
denir. Çevremizdeki insanlarla sağlıklı iletişim kurabilmek ve bunları sürdürebilmek için güçlü ve
zengin bir bilişsel yaşantıya ihtiyacımız vardır.
Algı: Duyu organlarından beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi,yorumlanması,
anlamlandırılması sürecine verilen addır. Bize ulaşan duyumlara ne tür tepkilerde bulunacağımızı
ancak algılama sonrasında kararlaştırabiliriz.İletişim eyleminde, çok karmaşık bir algı trafiği söz
konusudur. Bu yüzden de birtakım kazaların, yanlış algılamaların ortaya çıkması ve bunların da
çatışmalara yol açması doğaldır.
Duygu: Gözlenen duygusal tepkilerimizin gerisinde otonom sinir sisteminin bölümlerinden olan
sempatik sistemin faaliyetleri yer alır. Bu sistemin etkisiyle iç organlarda birtakım değişiklikler
ortaya çıkar. Örneğin, kalp atışı hızlanır. Bu durumun sonucunda ise kişinin vücudunda, dışarıdan
gözlenebilen duygusal ifadeler oluşur.
Bilinçdışı:Günlük yaşamda sergilediğimiz iletişim çatışmalarının nedenlerinden birisi de
bilinçdışımızdaki ruhsal öğelerdir.Küçük yaşlardan itibaren bilinçdışımızda depolanan çeşitli
çatışmalar,iletişimimizi etkiler. Kavgalarımızın, dil sürçmelerimizin, birbirimizi yanlış
anlamalarımızın,küskünlüklerimizin arkasındaki belirleyici güç bilinçdışımızdır.
İhtiyaçlar: Psikolojide ‘güdü’, istekleri, ihtiyaçları, dürtüleri kapsayan genel bir kavramdır. Güdüler
çoğunlukla iki ana bölüme ayrılır: Açlık, susuzluk,cinsellik gibi fizyolojik kökenli güdülere ‘dürtü’
veya ‘birincil güdüler’ adı verilir. Merak, başarma gibi daha üst düzeyde sayılabilecek güdülere ise
‘sosyal güdüler’ denir.Güdülerimiz,-davranışlarımızı yönlendirdiğine göre- insanlarla kuracağımız
iletişimlerin ve ortaya çıkacak çatışmaların niteliğini belirleyen faktörler arasında yer alır.
İletişim Becerisi: İletişim çatışmalarının bir kısmı, iletişim kurmadaki bilgi eksikliğinden
kaynaklanmaktadır. İletişim sırasında insanların yaptığı bazı mekanik hatalar vardır. Kişilerin
dikkati,genelde farkında olmadıkları bu hatalara çekilirse bunlardan kurtulmaları sağlanabilir.
Kişisel Faktörler: Kişilerarası iletişimde insanların yaşı, cinsiyeti, fiziksel görünümleri, tutum, biliş,
benlik durumu gibi kişisel özellikleri çatışmalara neden olan ya da bunları engelleyen unsurların
başında gelmektedir.
Kültürel Faktörler:Dil,kişiler arasındaki iletişimi etkileme gücüne sahiptir. İnsanlar,içinde
yaşadıkları kültürün ve kullandıkları dilin niteliğinden kaynaklanan bir takım çatışmalar
yaşayabilmektedir.Bir insanı anlamanın boyutlarından birisi de onun mensup olduğu kültürü
tanımaktır.
Roller: Grup içinde belli bir pozisyonda bulunan kişiden beklenen işe, yani davranışlara‘rol’
denilmektedir.Roller,‘mesleki’ ve ‘sosyal’ bağlamlarda ortaya çıkabilir.Bir insan, genellikle bu
rollerden birkaçını birden üstlenmesinden ötürü birtakım çatışmalar yaşamaları mümkündür.
Sosyal ve Fiziksel Çevre: İçinde yaşanılan sosyo-fizik çevre, kişilerarası iletişim ve dolayısıyla
çatışmaları etkileyebilir.
Mesajın Niteliği: Karşımızdaki kişi,doğruluğundan emin olduğumuz bir bilgiden farklı bir bilgi ileri
sürerse onunla çatışabiliriz.
(Ünite-5)=-----Kitle İletişimi----**Toplumun tamamının ya da büyük bir kısmının alıcı konumunda olduğu kitlelere yönelik iletişime
‘kitle iletişimi’ denir.
**İletişim ile kitle iletişimi kavramları arasındaki farklılık;iletişim,insanlık tarihi kadar eski olan
kavramdır;buna karşın kitle iletişimi,ancak teknolojik gelişmelerin kitle iletişim araçlarını ortaya
çıkarması ile ortaya çıkan bir olgudur.
**Kitlesel düzeyde iletişimsel edimin gerçekleşebilmesi için kitle iletişim araçlarının varlığı zorunlu
koşul olarak alınmamalıdır.
Kişilerarası İletişim:Özeldir,yüz yüzedir,mekan ve zaman birdir,geribildirim gelişkindir, kaynak
bireydir,kendine özgüdür/kişiseldir,hedefe yöneliktir,taraflar aynı haklara sahiptir
Kitle İletişim:Kamusaldır ve herkese açıktır,teknik araçlar aracılığıyla gerçekleşir,mekan ve zaman
farklıdır,geribildirim sınırlıdır,kaynak organizasyondur/örgüttür,kamu hizmeti niteliğindedir,dağınık
dinleyiciye,izleyici kitlesine yönelik,kaynak otoriterdir.
**Kitle iletişimini diğer iletişim biçimlerinden ayıran en temel fark,‘kitle’ kavramında
saklıdır.Kitle,niceliksel anlamda ‘çokluğu’ ve niteliksel anlamda da ‘belirsizliği’ anlatır.
**Kitle iletişimi,ilk kez 1940’lı yıllarda Lasswell tarafından toplumsal ve siyasal karar alma
süreçlerinde iletişim teknolojilerinin rolünü vurgulamak için kullanılmıştır.
**Kitle iletişim sürecinde;
>Üretim ve tüketim için kullanılan ürün kısa dönemli tüketim ve uzun dönemli ideolojik egemenlik
için üretilir,
>Yüksek derecede gelişmiş ve iş bölümüne ayrılmış resmi veya özel kurumlaşmayla bürokratlaşmış
yapılar içinde üretilir,
>Bu üretimi,uzmanlaşmış medya profesyonelleri belli profesyonel beceri ve teknikleri kullanarak
yaparlar,
>Teknolojinin yapılanması ve kurumlaşmanın özellikleri nedeniyle,üreten ileten profesyoneller
kadrolarıyla izleyenler\okuyanlar\dinleyenler yer,pozisyon,görev değiştiremezler,yani süreç
başından sonuna kadar tek yönlüdür,
>Kuramsal olarak geri-iletişim olanağı belli toplumsal kurallar içinde vardır,
>Örgütsel faaliyetlerde ürün üretimi kesintisiz günlük rutin pratiklerle yürütülür.
Kitle iletişim teriminin ortaya koyduğu genel özellikler:
@Kitle iletişimi görece geniştir,
@İzler kitle çeşitli toplumsal kümelerden gelen ve çeşitli niteliklere sahip insanlardan oluşan ayrı
türden bir topluluktur,
@İzler kitle kimliksiz bir topluluktur,yani izler kitle üyesi ile iletişimci genellikle birbirlerini kişisel
olarak tanımazlar,
@Kitle iletişimi kamusaldır,yani içeriği herkese açıktır,
@Kitle iletişim araçları kaynaktan uzakta bulunan,birbirlerinden de ayrı olarak konumlanmış çok
sayıda insanla aynı anda ilişki kurabilir,
@Kitle iletişimi karmaşık biçimsel kurumları gerektirir,
@İletişimciyle izler kitle arasındaki ilişki izler kitlelerin kişisel tanışıklığı olmayan, profesyonel
iletişimci rolündeki kişiler aracılığıyla kurulur,
@İletişim geri döndürülemezcesine tek yönlüdür ve izler kitlenin anında yanıt verme olasılığını
fiilen dışlamaktadır,böylelikle iletişim sisteminde göndericiyle alıcı arasında keskin bir kutuplaşma
söz konusudur,
@Kitle iletişim araçlarının ürünleri,hem fiziksel olarak hem de düşük maliyetli olması nedeniyle
kolayca elde edilebilir.
**Kitle iletişimi,sayıca az kişinin sayıca çok kişi için örgütlü biçimde gerçekleştirdiği ileti üretim ve
dağıtım işlemlerini,kitle iletişim araçları ya da kısaca kitle medyası ile yapmaktadır.
**Kişilerarası iletişimde kaynak özel kişi olmasına karşılık;kitle iletişimde kaynak tek bir insan
değil,kitledir.Mesaj gönderen genellikle profesyonel iletişimcidir.Diğer yandan,alıcı ve kaynak
arasındaki ilişki tek yönlüdür.Tek kanaldan pek çok kişiye gönderim söz konudur.
-----Kitle İletişim Araçları/Medya----Tiyatro,gazete,kitap,dergi,broşür gibi yazılı basın ile sinema,film, radyo,televizyon,plak, kaset,
videokaset,kompakt-disk ve Internet gibi iletişim teknolojisindeki gelişmelerin ürünü olan araçlar
girmektedir.(Tek önemli ortak özellikleri,verilen iletiyi çoğaltmalarıdır.) Bu araçların ortaya çıkışı
20.yüzyıla rastlar.Bu araçlardan yararlanma,toplumdan topluma,ülkeden ülkeye değişmektedir.Bu
değişikliği belirleyen en önemli etken ise,o ülkenin,siyasal, toplumsal ve ekonomik koşullarıdır
Kitle İletişim
-Kavramların üretimi ve dağıtılmasını sağlar
-Bireyleri kendine bağlar
-Bütüne açık olma özelliğine sahiptir
-Serbest tüketime arz edilir (Bireyler için hiçbir sorumluluk yoktur;herkes katılabilir de katılmayı
reddedebilir de)
-Hizmet ve eğlence endüstrisini niteler (Gelişkin bir endüstri kurulmuştur)
-Her toplumda yasalarla düzenlenmektedir.
**Günümüzde medya kavramıyla ifade edilen aslında 1980’li yıllarla birlikte bütünleşen, tekelleşen
ve benzer bir şekilde işleyen iletişim ortamı ve araçlarıdır. (1980'li süreçte,ulus
devletler,hakimiyetlerini çok uluslu şirketlerle paylaşmak zorunda kalmış; global ölçüde
zenginleşen ve büyüyen bu şirketler,medya alanına da önemli yatırımlar yaparak,kitle iletişimini
kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başlamışlardır.Medya kuruluşları birer birer
holdingleşmiş,kartelleşmiş ve özünde pek çok iletişim mecrasının tek elde toplanması anlamına
gelen çapraz tekelleşme olgusu tartışılır olmuştur.)
**Kanadalı İletişim Bilimci Marshall McLuhan’ın yıllar önceki öngörüsü,dünyanın küresel olarak
dönüşüme uğraması,günümüzde medya sayesinde bizatihi tecrübe edilir hale gelmiştir.
-----Medyanın Başlıca İşlevleri---->Haber ve Bilgi Verme
>Toplumsallaştırma
>Eğlendirme
>Denetim/Eleştiri ve Kamuoyu Oluşturma
**Medya özellikle hükümeti,siyasi partileri,kamu kuruluşlarını,şirketleri,vs. kamu adına denetleme
ve eleştirme yetkisini elinde bulundurur.Bu özelliği medyaya 4.güç olma vasfını kazandırmıştır.
**Siyasal partilerle vatandaşlar arasında bir aracı olan medya,demokrasilerde 3 farklı işlevi yerine
getirir:
>>Enformasyon işlevi (Vatandaşları siyasalar,siyasa önerileri ve siyasaları yürürlüğe koyma ile
bunlara eşlik eden diğer konular hakkında bilgilendirir)
>>İfade işlevi (Hükümetleri siyasal partileri halkın sorunları hakkında bilgilendirmek)
>>Eleştirel işlev (Özellikle siyasi analiz ve arka plan bilgisi verirken,hükümet politikalarını,
hükümetin bunların oluşumu sırasında takındığı tavrı ve uygulama biçimlerini eleştirir)
Not:Kitle iletişim araçlarının önemli görevlerinden biri sosyalleşmedir.Karmaşık toplumlarda
sosyalleşme ve değer yargılarının pekiştirilmesi kitle iletişim araçlarının görevidir.
-----Medyanın Ekonomik Boyutu----**Özellikle günümüzde medya oldukça pahalı bir iş kolu haline gelmiştir.Bu ortam,ancak çok ciddi
sermaye birikimine sahip olan kuruluşların yayıncılık yapabilmelerine olanak sağlamaktadır.
**Günümüzde medya kuruluşlarının pek çoğu devletten bağımsız özel şirketlerdir ve dolayısıyla
özel sektörün kâr mantığı doğrultusunda işler.
**Altyapı yatımlarından,malzeme planlamasına,insan kaynakları politikalarından yayın içeriklerinin
belirlenmesine değin pek çok konu,ekonominin gereklerine göre işler.
**Medya kuruluşlarının en önemli gelir kaynağı reklamlardır.Reklam gelirlerini artırmak ve
ekonomik açıdan sıkıntıya düşmemek için medya kuruluşları, reklamveren firmalarla aralarını iyi
tutmak isterler.Birer ticari işletme olan medya kuruluşları,zaman zaman haber iletirken bağlantıda
oldukları şirketlerin çıkarlarını koruma yönünde habercilik anlayışını benimseyebilirler.
**1980’lerle birlikte,farklı alanlarda birçok şirketi olan holdingler,aynı zamanda birer gazete veya
televizyon kanalına sahip olmayı;gazetelere sahip olan medya grupları da,gazetelerinin yanına birer
televizyon kanalı eklemeyi kendi koşulları açısından gerekli görmüşlerdir.Özel yayıncılık
şirketlerinin kuruluşu, sektörde yazılı basın-elektronik basın evliliği sonucu büyümeyi ve gücün
birkaç büyük holding elinde toplanmasını beraberinde getirmiştir.Süreç içerisinde ekonominin ve
buna bağlı olarak reklamın gazetecilik fonksiyonu içinde öncelikli bir konum kazanması,haber
olgusunun niteliğinin değişmesine yol açmıştır.
**Medya,günümüzde kültürel ürün üreten bir işletme konumundadır ve bu bağlamda yapılan
yayıncılığın pazar mantığı çerçevesinde yapılanması kaçınılmazdır.
-----Medyaya Dönük Eleştiriler----**Günümüzde popüler kültür medyadan yayılan ve onunla biçimlenen bir noktaya gelmiştir.
Popüler kültürün,medyaya sahip olan ve onu yöneten küçük bir zümre tarafından yönlendirildiğini
söylemek mümkündür.Medya egemen sınıfların elinde bir ideolojik araçtır ve mevcut iktidarı
meşrulaştıracak biçimde işler.
**Kitle iletişim araçlarının ardındaki dev sermaye,baskın ekonomi-politik yapının sürdürülmesinde
maksimum çıkar sağlayacak erk durumundadır.Bu yaklaşıma göre medya içerikleri,özellikle de
‘haber üretim süreci’,serbest piyasa ekonomisinin dinamikleri tarafından oluşturulmakta ve bu
noktada basın kuruluşlarının ekonomik çıkarları temel belirleyici olmaktadır.
**‘Haber’ üzerindeki gerçeklik,sadece o basın kuruluşunun değil,bağlantıda olduğu tüm şirketlerin
menfaatleri doğrultusunda yeniden üretilmektedir.
**Medya,doğrudan gerçeği aktarmaz;gerçekliği kendi yayın politikası doğrultusunda kodlar,yani
gerçeği yeniden üretir.Bu kodlama işlemi,‘temsil’ olarak adlandırılmaktadır.
**Haberlerin kamuoyuna yansıma biçiminde,siyasal sistemin niteliği kurumda yerleşmiş yayım
ilkelerinin olup olmadığı ve medya patronlarının ekonomik çevrelerle girift ilişkileri değişik
ölçülerde etkilidir.
**Siyasal sistem içindeki çıkar dengeleri ve ülke çapında dağıtımı yapılan gazetelerin ve izlenebilen
TV kanallarının birkaç kişinin elinde toplanması,tek bir kişiye ekonomik bağımlılık dolayısıyla
çalışanları olduğu kadar,kamuoyuna ulaşan mesajları etkilemekte,dolayısıyla medya kurumlarının
yapısı haberlerin kamuoyuna yansımasında giderek daha belirleyici olmaktadır.
**‘Haber değeri teorisi’ne göre,bir olayın yayınlanmaya değer olabilmesi için bazı kriterlerin yerine
getirilmesi gerekmektedir.(Gerçeklik,yenilik,anlaşılırlılık, ilginçlik ve önemlilik).Bu
olgular,haberciliğin çerçevesini çizmekteyse de, günümüz medya ortamında gazeteciliğin yazılı
olmayan kurallarına daha sık başvurulmaktadır.
***Baerbal Röben’e göre,iletişim,biçim ve içerik yönünden rastlantısal değil;
politik,ekonomik,psikolojik,sosyal ve ekolojik gibi zorlayıcı güçler tarafından şekillendirilmektedir.
**Medya,haberleri seleksiyon sürecinde,kendi kurumsal öncelikleri doğrultusunda
biçimlendirmekte;bunu da kullandığı dil üzerinden gerçekleştirmektedir. Haberin oluşturulma
sürecinde,farklı yapılanmalar ve bakış açıları nedeniyle ‘aynı’ olay,çok farklı biçimlerde
kurgulanabilir.
**Medyanın dili ikili karşıtlıklar üzerine kurulmuştur;biz/onlar,iyi/kötü,güzel/çirkin,doğru/yanlış
gibi.
**Televizyon,popüler kültür arkasındaki ana gücü oluşturan bir sosyal kurum olarak dünyayı
algılama açısı oluşturur.Bunu yaparken de ürettiği ‘dünyayı algılama açısını’ tamamen doğalmış gibi
gösterir ve yayınlarının üretimi aşamasında kullanılan bütün teknikleri ve hileleri izleyicilerden
saklar.(Noam Chomsky'nin öngörüsü de bu yönde.)=>Temel sorun,insanların çoğunun gerçekle
kurgu arasındaki farkın ayrımına varamaması;farklı motivasyonlarla kurgulanmış temsilin çoğu
zaman hayatın kendisiymiş gibi algılamasıdır.
****George Gebner’in ‘acımazsız dünya sendromu’ tam da bu parçalanmayı anlatır. Televizyondan
sürekli şiddete maruz kalan izleyiciler,zamanla hayatın kendisini,olduğundan daha şiddetli ve
acımasız olarak algılarlar.
**Internetin sunduğu ‘doğal olmayan dünya’da,hiçbir şey tesadüfi değildir;bu dünyayı
deneyimleyen herkes,kurallarını başkalarının koyduğu bir gerçekliğe dahil olur.
**Günümüzde internetin önünü çektiği medyatik yaşamla ilgili temel sorunsal,bu dünyanın doğal
bir dünya olmadığı ve birileri tarafından belli parametreler doğrultusunda organize edildiğidir.
**Internet,ilişkilerin,yazışmaların,fotoğrafların kaydının tutulduğu ve sahibinin belli olmadığı dev
bir organizasyondur.Bu son derece önemlidir;çünkü bu ‘doğal olmayan’,‘medyatik dünyada’
seyredilen her dizinin,arabada dinlenen radyo programlarının,atılan her e-postanın,tıklanan her
sitenin veya eklenen her yeni fotoğrafın ‘maddi’ bir değeri vardır.
UNITE 6= KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE TÜRLERİ
GAZETE=İnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek, öğrendiklerini ve düşündüklerini
başkalarına duyurmak ihtiyacı duyar. Bu ihtiyaç az veya çok her insanın doğasında vardır. Bu
ihtiyacın giderilmesi girişimleri sonucunda, ‘basınyayın’ olarak adlandırılan ve modern toplumlarda
dördüncü kuvvet olarak da nitelendirilen müessese doğmuştur. Genellikle günlük basın ürünlerine
gazete denır.
*** İlk modern gazete diyebileceğimiz haber sayfaları, 1536’da Venedik’te ortaya çıkmış olup;
öncelikle Venediklileri Osmanlı Devleti ile olan savaştan haberdar etmek amacını güdüyordu. El
yazısı ile yazılıp, aylık olarak çıkarılan bu ilkel gazete örnegıdır.( Gazzetta)
*** En yaygın gazete şekli, günlük olarak yayımlanan ve insanları bilgilendirmek için güncel
konuları içerenlerdir. Bunlar politik, kültürel, finansal olayları, hava tahminlerini, magazin ve spor
haberlerini içerir. Gazeteler, anlatımı pekiştirmek için konuyla ilgili fotoğraflar ya da karikatüristler
tarafından hazırlanan çizimler kullanırlar. Genellikle bir konuyu bir ya da birkaç sayfada toplayarak
diğer
konulardan ayırır. İç haberler, dış haberler, magazin haberleri, ekonomi haberleri,spor haberleri
gibi konular bu gruplara örnek gösterilebilir. Gazeteler 20. yüzyıl boyunca şöyle
gruplandırılmaktadır=>
Kitle gazeteleri: Geniş kitlelere seslenmeyi amaçlayan, bu bakımdan da her türlü sosyo ekonomik
düzeyde bulunan bireylere seslenen, onların ilgisini çekecek zaman zaman ciddi sosyal ve siyasal
haberlere ve bunları yorumlayan köşe yazarlarına yer veren gazetelerdir.
Magazin gazeteleri: Bol resimli, büyük puntolarla, içinde sosyeteden hayat pahalılığına veya
adliye haberlerine kadar geniş yelpazade dikkat çeken içeriğin bulunduğu, çoğunlukla ciddi içerikli
haberlerden yoksun, sansasyonel haberciliğin yapıldığı tabloid türü gazetelerdir.
Fikir gazeteleri: Magazin türü gazeteciliğin tersi bir yaklaşımla, içinde ciddi haberlerin yer aldığı,
araştırmacı gazeteciliğin önemli olduğu, güçlü kalemi olan köşe yazarlarının bulunduğu ve
toplumun siyasal ve sosyal alanda olup bitenden haberdar edildiği gazete türüdür.
Tematik gazeteler: 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra gelişen radyo ve özellikle televizyon
yayınlarına kaptırılan okuyucusunu yeniden kazanmak amacıyla belli konularda derinleşen, onların
veremediği haber, köşe yazısı,yorum gibi çeşitli basılı yayın türlerinin yer aldığı gazetelerdir. Genel
olarak, bir konu etrafında yoğunlaşır. Burada amaç, belli nitelikteki okur grubuna seslenmek; yeni
okur grupları kazanmak ve kaybedilen okur kitlesini yeniden kazanmaktır. Tematik gazetelerin bir
kısmı günlük bir kısmı da haftalık çıkmaktadır. Bu tür gazetelere en iyi örnek, spor gazeteleridir.
DERGİ=Düzenli aralıklarla yayınlanan, değişik ilgi alanlarına hitap eden,deneme, makale, inceleme,
araştırma ve eleştiri gibi yazı başlıklarından oluşan,değişik edebi türleri ya da belirli konulara
yönelik denemeleri içeren basılı yayınlardır. Belirli bir konunun ayrıntılı olarak incelendiği yazılı bir
iletişim aracıdır. Yazılı basının ikinci büyük grubunu dergiler oluşturur. Yayın frekansları bir yıl ile
bir hafta arasında değişebilir. Baskı kaliteleri gazetelere nazaran daha iyidir.Değişik sayfa boyutları
vardır. Sayfa sayıları genellikle gazetelere nazaran daha fazladır.Çogu sayfaları renklıdır.
(haftalık, aylık, üç Aylık).Toplumu bilinçlendiren araçlarındandır.Dergi türleri;
-
-turizm dergileri
RADYO= Radyo yayını, hertz dalgaları olarak da adlandırılan elektromanyetik dalgaların enerjisi
aracılığıyla sesin geniş kitlelere aktarılmasıdır. Radyonun bulunuşu ve insanlık yararına
sunuluşunun yaklaşık 91 yıllılk tarihi geçmişi vardır.
*** Radyo tekniği ile ilgili olarak yapılan ilk teknik buluş James Clerk Maxwell tarafından 1860
yılında olmuştur. Maxwell ilk kez radyo (elektromanyetik) dalgalarının varlığını bulmuştur. Bu
teknik buluşların ses aktarılmasında ilk kullanımı İtalyan Guglielmo Marconi tarafından 1895 yılında
yapılmıştır.
*** Avrupa’da ise ilk düzenli telsiz kullanımı 1914 yılında Almanya’da gerçekleştirilmiştir.Sürekli
ilk radyo vericisi 2 Kasım 1920’de ABD’de çalışmaya başlamıştır. KDKA adlı bir istasyonda seçim
haberleri ile başlayan yayını 500-200 arasında dinleyici takip etmiştir. İlk tecimsel yayın ise aynı yıl
WEAF adlı radyo istasyonunda başlamıştır.
*** Türkiye,1927 yılında 5 KW güçle ilk düzenli radyo yayınına geçmiştir. Bu tarihte haber ve
müzikle başlayan radyo yayınları, yakın zamana kadar devletin resmi organı olarak faaliyet
göstererek bir propaganda ve eğitim aracı olarak kullanılmıştır.
Tarihsel süreç içerisinde değerlendirildiğinde radyonun aşağıda sıralanan işlevler ve amaçlar için
kullanıldığı söylenebilir:
Devlet ve hükümetlerin, ulusal ve uluslararası alanda kendi ideolojilerini benimsetmeleri,
yaymaları ya da pekiştirmeleri
açlı kullanımı
ve bilinçlendirme amaçlı kullanım)
yaşatmak amacıyla radyoyu kullanmaları
kendilerini ifade etme.
SİNEMA= Tarihsel olarak 19.yüzyılın sonlarına doğru sinema üretimi ve gösterimi ile ilgili teknik
bulunmuş, ancak gelişimi 20. yüzyılın ilk yarısında olmuş ve kısa sürede pek çok ülkede
yaygınlaşmıştr.
*** İngiltere’de Louis Le Prince’in 1888 yılında Leeds,Yorkshire ve Roundhay Bahçe Manzaraları
adlı filmler, ilk film çekimleri olarak sayılır. Daha sonra Edison laboratuarında üretilen ve adına
‘kinetoskop’ (kinetoscope) denilen ilk pratik film çekim kamerasının tanıtımı gerçekleştirildi. İlk
çekimler belgesel nitelikte, daha çok doğa ile ilgidir. Daha sonraları Lumiere Kardeşler, film çeken
kameramnlarını dünyanın dört bir yanına göndererek farklı yerlerden haber niteliğinde çekimler
oldu.
*** İlk sinema ürünleri haber filmi ve belgesel sinema olarak iki grupta toplanabilir.
*** Sinemanın, kendinden önce topluma sunulan yazılı kitle iletişim aracı olan gazete ve dergiden,
hatta kitaptan çok farklı yönleri vardır:
daha sonra görüntü ve ses bir arada sunulmuştur,
nemanın içerdiği konular, öyküsel konular ya da
öyküleştirilmiş belgelerdir.
yönleri ile 7. sanat olarak adlandırılmaktadır.
(video) bant tekniği ile yapılmaktadır.Sinema filminin gösterimi,
özellikle bireysel kullanım açısından video aracı ile yapılmaktadır.
ur.
TELEVIZYON= Bir kitle iletişim aracı olan televizyon,toplumun bilgilendirilmesi ve eğitilmesi,
toplumsal sorunların çözülmesi gibi işlevleriyle dikkat çekici bir medyadır. Fransızcadan dilimize
aktarılan televizyon (television), ‘uzak’ (tele) ve ‘görüntü’ (vision) kelimelerinden oluşur ve ‘uzağı
görmek’ anlamına gelir.
***Televizyonun ilk kez halka açık gösterisi, 13 Haziran 1925’te yapılmıştır. Alıcılarda yapılan
değişikliklerle renkli yayınların siyah-beyaz televizyon alıcılarında da izlenme olanağı ortaya
çıkmıştır. Böylece 1945 yılında ilk tecimsel renkli yayıncılık Amerika’da başlamıştır.
ortamlarının hemen hemen tümünde değişikliklere yol açmıştır.
Bu iletişim, eğlence ve haber ortamlarını değiştirmenin yanı sıra televizyon,toplumsal
iletişimdeki gücü nedeniyle kurum, aile ve kültürel yaşantı gibi toplumsal dinamikleri de
değiştirmiştir.
işim aracıdır ve bu sayede bize
sunduğu olaylar karşısındaki temel görüşlerimiz, bu gerçeklerin sunuluş biçimi ve amacı
çerçevesinde şekillenmekte, dolayısıyla birbirimiz ve dünya ile olan ilişkilerimiz de bu temelde
biçimlenmektedir.
has özellikleri gereği, etkileşime açık bir düzeneğe sahip değildir ve bu
özelliği kitleleri edilgenliğe itmiş, kültürel ve psikolojik yetersizliklere zemin hazırlamıştır.
noktaya
ulaşabilme gücü ve yaygınlığı nedeniyle, mal ve hizmetlerin tanıtımında kullanılmakta ve bu
ihtiyaçların giderilmesinin formüllerinin tanıtımını yapabilmektedir.
*** Ana hatlarıyla televizyonun karakteristik yapısının temel bileşenleri şunalardır Gerçeği
yeniden üretir, İktidara bağımlıdır, İzlenme oranı mantığına sahiptir, Akışa tabidir, Birleştiricidir,
Ticaridir,
Kurgusaldır, Eğlencelidir,Dramatıktır,Mit Üretır, Magazin söylemini benimser, Aksiyondan hoşlanır,
Vasat beğeni hedeflenir,Kişiseldır.
İNTERNET= İnternet için ilk adım, ABD Savunma Bakanlığı’nın, bilim ve teknolojinin orduya en iyi
şekilde uygulanması amacıyla ARPA-NET Projesi’ni başlatmasıyla atılmıştır. 2 Eylül 1969 tarihinde
başlattığı, dört bilgisayarı kapsayan küçük bir projeyle ARPA-NET kurulmuştur. Kısa sürede bu ağ
geliştirilmiş ve ağa bağlı bilgisayar sayısı 15’e çıkarılmıştır. Bu sistem, çok kısa zamanda genişlemiş
ve
daha sonra ikiye bölünmüştür. Bölünen sistemin bir parçası MİL-NET adını almış,diğeri ise ARPANET olarak kalmıştır. Bu bölünmenin ardından, iki ağ arasındaki iletişim İnternet protokolleriyle (IP)
kurulmaya başlanmıştır. 1990’da, ilk salt-metin inceleyiciler (Browser) geliştirilmiştir. HTML dilini
diğer merkezlere aktarabilmek için geliştirilen protokole de http denmıs.
*** Marshall McLuhan’ın ifadesiyle, teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir;
insanları yeniden icat eden araçlardır. Araç, belki de mesajdan daha çok insanların düşünce
yapılarını ve algılayışlarını değiştirir ve algılarımızı başka formlara sokar. McLuhan, 1967’de yazdığı
‘Araç Mesajdır’ kitabında aracın toplum ve bilgi üzerinde içeriğinden daha etkili olduğunu savunur.
ÜNİTE:7=KURUMSAL İLETİŞİM KAVRAMI
Kurumsal iletişim, kuruluşların, devlet, bankalar, yatırımcılar ve kamuoyu gibi çeşitli hedef kitlelere
yönelik, hedef kitlesini etkin duruma getirerek, kurum niteliğinde gerçekleştirdiği iletişim çabaları
olarak adlandırılmaktadır.Kurumsal iletişimin tecimsel ve tecimsel olmayan iki tür amacı vardır.
Kurumsal iletişim konusunda dikkat edilmesi gereken noktalar:
>> Kurumsal iletişim kuruluşta yönetim aracı olarak kullanılmalıdır. Planlama ve idarede kurumsal
iletişim bir uzmanlık işi olarak belirlenmeli, kavram uygulamada tüm kuruluş tarafından
üstlenilmelidir.
>> Başarılı kurumsal iletişimin temeli, hitap edilecek olan hedef grubunun kesin bir tanımıdır. Buna
yalnızca müşteriler (ticaret ve tüketim) değil, aynı zamanda görüş önderleri, yatırımcılar, rakipler,
gazeteciler, çalışanlar, resmi makamlar vd. de dahildir.
>> kurum temelleri kesin olarak saptanmalıdır. Yazılı olarak ifade edilmiş ve herkese açıkolarak,
davranış ve karar prensipleri belirlenmiş olmalıdır.
>> Kurumsal hedefler kesin olarak ifade edilmeli ve stratejik olarak uygulanmalıdır.
>> Kurumsal iletişim uygulamasında profesyonel yardım alınmalıdır.
>> Kurumsal iletişimin etkisinin kontrol edilmesi için, bir değerlendirme kataloğu hazırlanmalıdır.
Harici bir araştırma, en erken üç sene sonra uygulanmalıdır. Çünkü bir tutum değişikliği asla kısa
sürede başarılamaz.
KURUMSAL İLETİŞİM YÖNETİŞİMİ
Kurumsal iletişim, kurumun hedef kitlelerine yönelik tüm iletişim çalışmalarını içerir.
Yönetişim, herhangi bir kurumun kaynaklarına hükmeden ve kullananların bu kaynakları nasıl bir
açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirlik içinde ve/veya hangi maksatla kullandıklarını ifade
etmektedir.
Kurumsal iletişim, doğası gereği bir yönetim aracıdır. Riel’in, kurumsal iletişim tanımlaması da
bunu doğrular niteliktedir:
“Kurumsal iletişim, iç ve dış iletişimin bilinçli kullanılan tüm türlerinin, kurumun ilişki içerisinde
olması gereken gruplarla olumlu bir temel yaratacak şekilde olabildiğince etkin ve verimli bir
şekilde uyumlaştırıldığı bir yönetim aracıdır”.Tecrübeli bir yönetim, iletişimi şu amaçlara ulaşmak
için kullanır:
>> Kuruluş içinde kuruluşun paylaşılan vizyonunu geliştirmek
>> Kuruluş liderliğinde güven oluşumu ve bunun sürdürülebilirliği
>> Süreç değişimini başlatmak ve yönetmek
>> Çalışanların motivasyonunu sağlamak ve onları görevlendirmek Yeni doğan ihtiyaçlara cevap
verebilecek iç iletişimin özellikleri:
>> Tam ve doğru bilgi; serbestçe aşağı, yukarı ve yatay gidebilen bilgi
>> İşveren ve çalışanlar arasında güven ve itimat
>> Sağlıklı ve güvenli çalışma şartları
>> Dürüst ve tarafsız ödüllendirme
>> Çatışmasız çalışmanın devam etmesi
>> Her çalışan için zamanının çoğunluğunda çalışma memnuniyeti
>> Kurumuyla gurur duymak ve kurumun geleceği için iyi düşüncelere sahip olmak.
Bir kurum yöneticisinin en önemli görevleri, etkili kurum iletişimi geliştirmeye dayalıdır. Bu
görevler:
>> Çalışanları motive etmek
>> Açık bir vizyon sergilemek
>> Büyüme için etkin bir strateji oluşturmak
>> Ahlaki standartlar oluşturmak
>> İyi bir yönetim ekibi oluşturmak
>> Ortaklarının kazançlarını artırmak
KURUM KAVRAMI, İŞLEVLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Kurumlaşma, düzenli dengeli ve bütünlük arz eden bir form ve yapının oluşması demektir.
Kurum ise, insanların belli örgütlü zaman ve örgütlü yerde birlikte olduğu, belli üretim tarzı ve
ilişkilerin karakterini taşıyan, belli nedenlerle oluşturulmuş, amaçlı yapılardır.
*** Kurumun yapısı üç bileşenli olarak tarif edilmektedir: Karmaşıklık, biçimlendirme
(resmileştirme), merkezileştirme.
**Türkçe’de ‘kurmak’ fiilinden türeyen, eski dilde ‘müessese’ kavramı ile eş anlamlı olan ‘kurum’
kelimesi, ‘bir şeyleri düzenli, devamlı ve kurallara uygun bir şekilde yapmaya yarayan metot ve
yollar’ anlamına gelir.
***Sosyolojik açıdan kurum, toplumda zamanla kabul görmüş kurallar bütünüdür. Aile, din, hukuk
vs. kurumlara örnek teşkil eder.
KURUMSAL İMAJ
İmaj genel olarak etkileşim içerisindeki bireylerin, zihinlerinde birbirleri ile ilgili oluşan algılardır.
Goffman, bireyin kendisini etkileyen davranışlara yön vermek ve kendisine yönelik davranışları
kontrol etmek için izlenimleri nasıl yönetmeye çalıştığını incelemiş; imaj yönetimini, bireyin
çevresindeki insanların kendisine ilişkin algıları etkilemeye çalıştığı davranışlar olarak nitelemiştir.
Kurum kimliğinin oluşturulması için düzenlenen örgüt felsefesi, örgütsel davranış ve örgütsel
iletişim sonucunda oluşan kurum kimliği, kurum imajını şekillendirmektedir.
Kurumsal İmajın Önemi :
Kurum imajı, insanların o kuruma ait bir ürün\hizmetin alınıp alınmamasına karar verilirken
kullandıkları bir değerlendirme biçimidir. Kurum hakkında olumlu imaj edinen kişi, kurumu bir
yakınına referans verebileceği gibi o kurum için çalışmaya da başlayabilir.
Kurum imajının işlevsel sonuçları:
>> Geniş ve tanımlanabilir hedeflere ulaşabilmesi için işletmeye yol gösterir.
>> İşletmenin kendisi ve müşterileri arasında çelişkili ve bazen çakışan ihtiyaçların dengelenmesini
sağlar.
>> Çok kültürlü takım çalışmasını ve eleman farklılığını değerlendirir.
>> Bilgi ve yeteneklerin sürekli geliştirilmesine olanak tanır.
>> İşletmenin marka, ürün ve hizmetlerine değer katar.
>> Değişimin desteklendiği ve değişime ayak uydurulduğu bir ortam açığa çıkarır.
Kurumsal İmajı Etkileyen Unsurlar:
Kurum imajının fonksiyonel bileşenleri, ölçülebilen somut unsurlarla ilgilidir. ( yeni isim, logo ve
semboller) Duygusal bileşenler ise daha çok psikolojik boyutlarla ilgilidir.( Kurum imajı, kurumun
ismi, mimarisi, mal/hizmet çeşitleri, felsefesi gibi fiziksel ve davranışsal unsurları)
İç ve dış hedef kitlenin güvenini kazanmak, verimliliği artırmak ve uzun vadede itibara etki etmek
gibi önemli bir işlevi yerine getiren kurum imajı, kurumsal görünüm\tasarım(kurumun logosu v.b),
kurumsal iletişim(reklam,halkla ilişkiler), kurumsal davranışın toplamından oluşmaktadır.
****Kurum imajını etkileyen unsurların başında, çalışanlar, lider, müşteri memnuniyeti, satış
sonrası hizmet, reklamlar, endüstriyel ilişkiler, ambalaj, borsanın etkisi, fiziksel görüntü, kurumun
muhatap olduğu soruları yanıtlama yöntemi sayılabilir.
***İyi bir kurum imajı ve itibarının işletmeye kattığı değeri üç alanda toplayabiliriz:
>> Finansal Açıdan Kattığı Değer
>> Pazar Açısından Kattığı Değer
>> İnsan Kaynağı Açısından Kattığı Değer
KURUM KİMLİĞİ VE TEMEL UNSURLARI
Howard, kurum kimliği ve pazarlama ilişkisini şu şekilde değerlendirmektedir :
>> Kurum kimliği, rekabette kurumları farklılaştırır.
>> İşletme tarafından pazarlananürünler için katma değer ortaya çıkarır.
>> Artan rekabet ortamında değişen küresel pazarlarda başarılı olmak için
müşteriyle iletişim ortamını sağlayan bir mekanizma olarak kurum kimliği, pazarlama açısından
büyük öneme sahiptir.
Başarılı kurum kimliğine sahip olan firmalarda:
>> Çalışan personel daha çok motive olmakta
>> Üretilen mal ya da hizmet kalitesi artmakta
>> Firmanın, bankalar ve finans çevrelerindeki gücü artmakta (uygun kredi olanaklarından
yararlanmakta ve yeni yatırımlara yönelebilmekte)
>> Firma, hedeflediği tüketici kitle üzerinde olumlu ve saygın bir etki bırakmakta, tüketicinin
kendisine güven duymasını sağlamaktadır.
Kurum kimliğini, özellikleri sebebiyle dört dönemde incelemek mümkündür:
>> Geleneksel Dönem: I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar süren bu dönem içerisinde kurum kimliği,
kurum sahibinin kimliği ile özdeşleşmiştir.
>> Marka Tekniği Dönemi: iki dünya savaşı arasında kalan dönemi ifade etmektedir. Bu dönemde,
kurumun markasıyla bir bütün oluşturması ve bu bütünlüğün ilişkilendirilmesi esastır.
>> Tasarım Dönemi: II. Dünya Savaşı’ndan başlayarak 1970’li yıllara kadar uzanmaktadır. Bu
dönemin geleneksel dönemden farkı, kurumun logosunun kurum kimliği oluşumuna etkisinin
yanında, ürün tasarımı ve pazarlamasının da ön plana çıkmasıdır.
>> Stratejik Kurum Kimliği Dönemi:kurumsal kimliğin oluşumunda bu unsurların bütüncül olarak
uzun vadeli ele alınmasını hedeflemektedir.
Kurum Felsefesi :
Kuruluşun sergileyeceği her türlü davranış için bir temel oluşturur.Kurum felsefesinin getirebileceği
bakış açıları şunlardır:
>> Ekonomik düzen ve kuruluşun toplumsal işlevine olan inanç
>> Büyüme, rekabet ve teknik gelişmeye karşı olan tutum
>> Kuruluş ve toplum içi kazancın rolü
>> Çalışanlara ve hissedarlara karşı sorumluluk
>> Kuruluşun ekonomik faaliyeti çerçevesinde kabul edilen faaliyet kuralları ve davranış normları.
Scholz’a göre, kurum kimliğinin ortaya çıkmasının iki yolu vardır:
>> Yazılı olarak, kurum temellerinde ya da yönetim kurallarında temel davranışları yönlendirici
biçimde, çalışma prensiplerini belirlemek için saptanmış olabilir.
>> Sözlü olarak mevcut olması, kurumsal düşünce ve davranışı belirleyebilir.
Kurum felsefesinin dört önemli işlevi bulunmaktadır:
1)Oryantasyon işlevi:Kurum felsefesinden doğan kurallarla kurumun davranışlarını yönlendirmeyi
ifade etmektedir.Bir plan çerçevesinde, kurumun tüm bölümleriyle istenilen kimliğe sahip olma
sürecine oryantasyon denir.
2)Motivasyon fonksiyonu: Stratejik olarak belirlenmiş hedeflere sahip bir kurum kimliği, her zaman
kurum çalışanlarının motive olmalarını sağlar.
3)Açıklama fonksiyonu:Özellikle kriz dönemlerinde kurum, kendini ifade etme ve gelen eleştirilere
cevap verme konusunda fazlasıyla zorlanmaktadır.
4)Seçim fonksiyonu: Hedef kitleler nazarında kurumların belirleyiciliğini sağlamaları yani hedef
kitlelerin kurumlarla ilgili seçimlerindeki kriterlerde özellikle yazılı kurum felsefesi belirleyici
olmaktadır.
Kurumsal Davranış :
Kurumsal davranış, kurumdaki kişi ve grupların, ‘nasıl’ ve ‘neden’ mevcut davranış kalıpları
içerisinde hareket edecekleri, aralarında ilişki kurulmasında ne tür araçlardan yararlanılacağı ve
bunlarla kurum yapısı arasındaki ilişki üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Kurumsal Tasarım:üç unsuru vardır;
1)Ürün Tasarımı : fonksiyonları ve sağladığı özellikleri;
>> Ürünün pazarlanacak olan özelliğini görselleştirir.
>> Ürünün sembolik değerini iletir .
>> Ürün ve hedef grup arasında bağ kurar.
>> Edinilmiş olan tecrübe niteliklerini belirtir.
>> Değer yargılarını etkiler.
>> Ürüne dönük anlık dikkat çekme ve olumlu yönlenme yapmaya yardımcı olur.
>> Rekabete karşı ürünü profillendirir.
>> Ürünün gençleşmesine ve güncellik kazanmasına yardımcı olur.
2)İletişim Tasarımı :İletişim tasarımı, kurumun iletişim araçlarının dizaynıdır. Bu iletişim araçları
arasında kurumun tüm görsellerinde kullanılan kurum logosu, kurum rengi, sembolü, yazı çeşidi,
kartvizitleri vd. tüm basılı malzemeleri sayılabilir.
3)Çevre Tasarımı:Çevre tasarımı, kurumun mimarisi, vitrini, dış cephesi ve mağaza tasarımı gibi
unsurları içine alır.
KURUMSAL İLETİŞİMDE KULLANILAN ARAÇLAR
>>Reklamcılık:
* kuruma yönelik olarak hedef kitlenin sempatisini kazanmak
* kurumsal itibarı artırmak
* imaj oluşturmaya destek olmak
* çeşitli aktiviteleri ve bu aktivitelerin haber olarak yayınlanması sağlamak
* karmaşık ayrıntıları duyurmak
* kriz dönemlerinde hedef kitleye gereken yer ve zamanda ulaşılmasınısağlamak
Kurumsal reklamcılık ise;
* Kurumsal imaj geliştirme amacına bağlı olarak kullanılan kurumsal reklamlar,
* Kriz dönemi stratejilerinde kamuoyuna kurumun görüş ve düşüncelerini iletme amacı taşıyan
savunucu reklamlar,
* Açılış, yıl dönümü ya da kazanılan bir ödüle ilişkin duyuru reklamları,
* Toplumsal sorumluluk, kamu yararı ve çeşitli olay veya olguları destekleme faaliyetlerinde
kurumun rolünü ortaya koyan açıklayıcı reklamlar.
>>Halkla İlişkiler :Bogner, kurumların, etkili ve ciddi halkla ilişkiler çalışmalarıyla ulaşabilecekleri
noktaları şu şekilde dile getirmiştir:
* Tanınmışlık derecesinin artırılması,
* İmaj ya da kısmi imajın değiştirilmesi veya güçlendirilmesi,
* Kurum imajının kamuoyunda ya da hedef kitlede yerleştirilmesi,
* Güven ve inandırıcılığın artırılması,
* İş yerindeki başarının ön koşulu olarak olumlu kanaat geliştirilmesi,
* Örgüt ikliminin ve çalışanların motivasyonunun iyileştirilmesi,
* Müttefik ve sempatizanların ortaya çıkarılması,
* Medyada objektif ve olumlu haberlerin yayınlanması,
* Yasal mercilere, yasa koyucu ve diğer ortaklara dönük proje ve yatırımların desteklenmesi,
* Sektör ve diğer alanlarda koşulların iyileştirilmesi,
* Kriz durumlarında kamunun nesnel ve anlayışlı bir davranış geliştirmesini sağlamak,
* Dedikodu ve iftiraların kurumsal itibarı zedelemesinin engellenmesi
>>Sponsorluk:Sponsorluk, karşılıklı olarak kabul edilmiş ticari faydaları sağlamak amacıyla,
bir bireyi, organizasyonu, olayı ya da faaliyete dönük, ticari bir kuruluş ya da
hükümet tarafından ayni ya da nakdi desteğinin sağlanmasıdır.
Kurumların sponsorluktan beklentileri;
* Büyük ölçekli sponsorluk faaliyetleri, büyüklük, yüksek finansal güç, uluslararası prestij gibi imaj
ve değerlendirmelerle sonuçlanabilmektedir.
* Sponsorluk faaliyetleriyle kurumlar, imaj transferini kullanarak, sponsor oldukları organizasyonun
ya da takım veya sporcunun başarısını bir noktada
paylaşmak isterler.
* Sponsorluk, kurumların sosyal sorumluluklarını gösterme yollarından birisidir.
* Yeni kurulan işletmeler sponsorluk faaliyetleriyle, tanınırlılıklarını artırmak isterler.
* Kurumlar, sponsorluk faaliyetlerini imaj değiştirme aracı olarak kullanabilirler.
* Kurumlar, sponsorluk faaliyetleriyle ürünlerini medyada duyurmak isterler,
* Sponsorluk, sigara ve alkol gibi reklamı yasak olan bazı ürünleri üreten firmalarca, marka ve
kurumsal imaj oluşturmada kullanılabilecek bir iletişim aracıdır.
ÜNİTE:8 HALKLA İLİŞKİLERİN TANIMI, AMACI VE FELSEFESİ HALKLA İLİŞKİLER TANIMLARI
Halkla ilişkilere ilişkin yapılan genel geçer birkaç tanım şöyle sıralanabilir:
•“Halkla ilişkiler, tanıtma görevi yapmak, kimlik yaratmak veya bir örgütle kamu arasında ilişki
kurmaktır.”
•“Halkla ilişkiler, tanıma ve tanıtma edimidir; yönetileni aydınlatma, yönetimin eylem ve
işlemlerini ona
açıklama, tanıtma; halkın isteklerini, şikayetlerini öğrenme, tanıma biçiminde iki temel evrede
özetlenebilir.”
•“Halkla ilişkiler, kamu kesiminde reklam ve propagandanın dışında kalan, tüm çevreyle ilişkilerin
bütünüdür.”
•“Halkla ilişkiler, yönetimin eylem ve işlemlerini halka onaylatma çabası değil, eylem ve işlemleri,
yönetilenlerle etkileşerek gerçekleştirme ve böylece kendiliğinden oluşan bir onay elde etmektir.”
•“Halkla ilişkiler, örgütlerle halk arasında karşılıklı ilişkileri güvene dayalı bir biçimde geliştirmeye
yönelik bir tekniktir.
**Rex Harlov’a göre, halkla ilişkiler, kuruluş ve hedef kitlesi arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı,
kabulü ve iş birliğini kurma ve sürdürmeye yardım eden bir yönetim fonksiyonudur.
Bu tanıma göre halkla ilişkiler;
•Bir yönetim fonksiyonudur.
•İletişim sürecidir.
•Kamuoyunu etkileme etkinliğidir.
•Halk toplulukları ile ilişkiler kurar.
•Kuruluşun sosyal sorumluluğu çerçevesinde yapılan bir etkinliktir
Halkla ilişkilerle ilgili yapılmış olan tanımların çokluğu, bu tanımların belirli bir sistematikte ele
alınması ihtiyacını doğurmuştur. Halkla ilişkiler ile ilgili yapılan tanımlamaları Ayla ve Aydemir Okay
şu şekilde ele almaktadır.
*Halkla ilişkiler tanımlarının üçlü bir gruplandırmasından söz etmek mümkündür. Bu
gruplandırmaya göre halkla ilişkiler tanımları, tanımı yapanın kaynağına göre (kaynak sistematiği),
halkla ilişkileri başka alanlardan ayırarak açıklamaya çalışan (sınırlandırma sistematiği) ve tanımın
kapsadığı sistemi ortaya koyan (sistem sistematiği) olmak üzere sınıflandırılmışlardır.
Halkla ilişkiler kavramının herkes tarafından aynı çağrışımı yaratacak şekilde yerleşmemiş
olmasının yanı sıra halkla ilişkiler olgusu farklı isimlerle de anılmaktadır. Ülkemizde de örnekleri
görülen “kurumsal iletişim” ifadesi Amerika’nın pek çok büyük şirketi tarafından
kullanılagelmektedir. 1983 O’Dwyer’s Directory of Corporate Communications’a göre Fortune
dergisinde yer alan Amerika’nın en büyük 500 kuruluşundan 108’i “kurumsal iletişim” ifadesini
kullanmaktadır. Bu terim şirket içerisindeki reklamdan hükümet ilişkilerine kadar tüm iletişim
faaliyetlerini kapsamaktadır. Bunun yanında yine Fortune‘da yer alan 500 şirketin 63’ü “public
affairs” terimini kullanmaktadır. Bunun yanında daha çok
ürün ve promosyon odaklı kullanılan “pazarlama iletişimi” ve sosyal hizmet kuruluşları,
üniversiteler ve kurumlar tarafından tercih edilen “kamuyu bilgilendirme” kavramı da diğer
kullanımlar arasındadır.
HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI
Tanımlarından da anlaşılacağı üzere, halkla ilişkilerin temel amacı, kurum ve kuruluşların ilgili
çevreleriyle olumlu ilişkiler kurmasını sağlamak, etkin ve verimli bir iletişim/etkileşim ortamı
yaratmaktır.Çevreyle ya da hedef kitlelerle iyi bir iletişim kurmanın iki önemli ölçütü; kesinlik ve
tutarlılıktır.
•Benimsenmiş iletişim ekseniyle bu ekseni betimlemek için yeğlenen konular arasındaki kesinlik ve
tutarlık
•Ele alınan konu ya da konuları dile getiren iletilerle, iletileri aktarmak için kullanılan araçlar
arasındaki kesinlik ve tutarlık
•Genel iletişim politikasıyla işletmenin ticari politikası arasındaki kesinlik ve tutarlık
Son çözümlemede halkla İlişkilerin amaçları şunlardır :
•Halkı aydınlatmak ve onlara çalışmaları benimsetmek
•Halkta yönetime ilişkin olumlu davranışlar geliştirmek
•Halkın yönetimle olan ilişkilerinde işlerini kolaylaştırmak (danışmayı kolaylaştırma, bilgi verme
gibi)
•Kararların isabet derecesini arttırmak için halktan bilgi almak
•Kanun ve kurallara uyulmasını sağlamak için bunlar hakkında halka aydınlatıcı bilgi vermek (trafik
kuralları, yasaklar gibi)
•Halkla iş birliği sağlayarak hizmetlerin daha çabuk ve kolay görülmesini sağlamak (okul, hastane,
yol yapımı, okul-aile birliği toplantıları gibi)
•Halkın istek, dilek, tavsiye, telkin ve şikayetlerinden yapılan çalışmalarda, hazırlanan yasa, tüzük
ve diğer tasarılardan yararlanmak, aksaklıkların giderilmesi için yapılan çalışmalarda bunları
değerlendirmek
•Özel ve kamu yararlarına cevap vermeye çalışmak ve herkesin kişiliğine hürmet ederek sosyal
sorumluluk duygusu yaratmak
**Toplumsal açıdan halkla ilişkiler amaçları ise : •İkna etmek •Satış yapmak •Eğitmek
•Bilgilendirmek
HALKLA İLİŞKİLERİN TOPLUMSAL SORUMLULUK ANLAYIŞI
Toplumsal sorumluluk ve dürüstlük ilkesi halkla ilişkilerin felsefesini ortaya koyar. Toplumsal
sorumluluk ilkesi gereği, işletmeler, günümüzde yalnızca kâr elde etmeye yönelik ürün ve hizmet
üreten kuruluşlar olarak görülmezler. Artık “üretim yapmak ve üretilenleri satmak” biçimindeki
anlayışın yıkıldığını, yerine yaşamlarını borçlu oldukları topluma karşı sorumluluk taşımaları
gerektiği düşüncesinin egemen olduğunu görmekteyiz.
HALKLA İLİŞKİLERİN TOPLUMSAL SORUMLULUK ANLAYIŞI
Toplumsal sorumluluk ve dürüstlük ilkesi halkla ilişkilerin felsefesini ortaya koyar. Toplumsal
sorumluluk ilkesi gereği, işletmeler, günümüzde yalnızca kâr elde etmeye yönelik ürün ve hizmet
üreten kuruluşlar olarak görülmezler. Artık “üretim yapmak ve üretilenleri satmak” biçimindeki
anlayışın yıkıldığını, yerine yaşamlarını borçlu oldukları topluma karşı sorumluluk taşımaları
gerektiği düşüncesinin egemen olduğunu görmekteyiz.Kabaca söylemek gerekirse, günümüzdeki
ticari koşullar, şirketleri yalnızca kendi çıkarlarını değil, toplumun çıkarlarını da gözetmeye zorlar.
Toplumsal sorumluluk kavramı içinde gelişen/değişen ticari yaşamda şirketlerin üstlenmesi
gereken yeni yükümlülükleri şunlardır :
•Ürünün yeterli miktarda, kalitede, fiyatta sunulması gerekir. Ayrıca yanıltıcı, şaşırtıcı reklam
yerine gerçek bilgiler sunan bir reklamcılık uygulanmalı, bir başka deyişle tüketici dost görülmelidir.
•Temiz ve sağlıklı bir çevre toplumun ödün veremeyeceği bir konudur. Havası, denizi, gölü, toprağı,
yolu hor kullanılan, kirletilen ya da çirkinleştirilen bir çevrede toplumun sağlıklı ve mutlu olması
beklenemez. Atıklarıyla çevreyi kirletmeyen, gürültü kirliliğine yol açmayan, ürettikleri ile topluma
zarar vermeyen işletmeler çağa uygun ve sorumluluk bilincine sahip kuruluşlardır.
•İşletmede çalışan iş görenler, birer araç olarak değil, amaç olarak irdelenmelidir. İşletme, varlığını
borçlu olduğu insan gücüne, onun kişiliğine, görüş ve önerilerine saygılı davranmalıdır.
Genelleştirmek gerekirse toplum, işletmelerin hizmetinde değil, işletmeler, toplumun hizmetinde
olmalıdır.
HALKLA İLİŞKİLERİN DÜRÜSTLÜK İLKESİ
Kamuoyunu yönlendirmeyi değil, bilgilendirmeyi önceleyen halkla ilişkiler, saygınlığını ve
inandırıcılığı koruyabilmesi için dürüstlük ilkesine kesinlikle uymak zorundadır.
Kuruluşun açıklanması sakıncalı görülen çok özel sırları dışında hiçbir şey kamuoyundan
saklanmamalıdır. Kamuoyunu yanıltıcı, şaşırtıcı, kandırıcı, tutarsız, gizli kapaklı politika ve
eylemlerden kaçınmak kuruluşa karşı olan güveni artırıcı bir özellik taşır kuşkusuz.
HALKLA İLİŞKİLER UYGULAMALARINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR
* Halkla ilişkilerin uygulama aşamasında birtakım sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorunların
başında halkla ilişkilerin, uygulamanın özüne inmeden sadece hedef kitlede iyi bir izlenim
uyandırma amacını güttüğü yönündeki düşünce gelir. Bu sorunun temelindeyse halkla ilişkilerin
kurumsallaşmamış olması ve belirli yaptırımlara sahip olmaması ifade edilmektedir. Halkla ilişkiler
mesleğinde sadece halkla ilişkiler uzmanlarının değil, halkla ilişkilerle yakından uzaktan ilgisi
olmayan kişilerin de bulunması ve doğal olarak halkla ilişkiler amaç ve felsefesinden uzak
uygulamaların ortaya çıkması hem kuruluşlar tarafından hem de hedef kitle tarafından halkla
ilişkilerin yanlış anlaşılmasına yol açmaktadır. Bu yüzden halkla ilişkiler uzmanları bir yandan
olumsuz uygulamaların önüne geçmeye çalışırken diğer yandan olumsuz uygulamalar sebebiyle
ortaya çıkan haksız eleştirilere cevap vermeye ve halkla ilişkilerin itibarını korumaya çalışmaktadır.
* Halkla ilişkilerin karşılaştığı sorunlardan bir diğeri ise bir yönetim işlevi olarak halkla ilişkilerin
uygulama noktasında kendisini tepe yönetime anlatmasında yaşadığı sıkıntılardır. Halkla ilişkiler bir
yönetim işlevi olarak kuruluş içerisinde var olduğu müddetçe, tanımlarında geçen ifadeleri yerine
getirebilecek bir yetkinliğe sahip olabilir. Bunun için halkla ilişkilerin kuruluş içerisinde karar veren
mekanizmada kendisine yer bulması gerekmektedir. Sorunların farkında olmak ve ortaya
çıkabilecek sorunlar için iletişimsel çözüm önerileri önerebilmek için gerekli olan halkla ilişkiler
uzmanının sesine kulak verilmesidir. Özellikle çağımızda yanlış ya da doğru olsun bilginin hızla
yayılması, kriz anında hızlı hareket etmeyi ve cevap vermeyi gerekli kılmaktadır.
Ünite: 9 HALKLA İLİŞKİLERİN TARİHSEL VE TEORİK GELİŞİMİ
Halkla ilişkiler uygulamalarına Eski Yunan ve Roma’dan örnekler verilse de mesleğin
profesyonelleşmesi, 20. yüzyıla dayanmaktadır. Özellikle sanayileşmeyle kuruluşlar için üretimin
yanında iletişim, müşteri ilişkileri gibi olgular da önem kazanmaya başlamıştır. Bir iletişim bilimi
olan halkla ilişkilerin gelişimi de bu yeni düşünce yapısının bir yansımasıdır. ABD ve Avrupa’da
sanayileşmeyle başlayan halkla ilişkiler uzmanlığının Türkiye’deki gelişimi ise çok yenidir.
Türkiye’de 1960 yılı halkla ilişkilerin meslek olmasında ilk basamak olarak kabul edilir.
**Halkla ilişkiler tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu söylenir. İnsanların toplumlaşma
süreciyle birlikte ortaya çıkan halkla ilişkiler, forumlar aracılığıyla Eski Yunan ve Roma'da ilk
tarihsel örneklerini yaşamıştır. Bilginlerin ve filozofların halkın önünde tartışmaları bir yandan halk
ile etkileşim ortamı yaratırken, öte yandan düşünülenlerin halk tarafından destek bulmasını
sağlamıştır. O dönemde halkın düşüncesine verilen değerin bir başka göstergesi de duvar
ilanlarında kullanılan “Halkın sesi Hakkın sesidir” (vox populi, vox dei) sözüdür.
**Okuryazarlığın olmadığı devirlerde Çiçeron ve Demosten, yüz yüze iletişim ortamlarında
yaptıkları konuşma ve gerçekleştirdikleri toplantılarla halkın beğenisini toplamış ve ünlenmişlerdir.
**Mısır, Mezopotamya ve İran’da dönemin yöneticilerinin tanıtılması amacıyla hazırlanan tabletler
en eski halkla ilişkiler örnekleri arasında yer alır.
ABD’de Halkla İlişkiler
Halkla İlişkiler terimini ilk kez Amerika Birleşik Devletleri üçüncü Başkanı Thomas Jefferson,1802'de
Birleşik Devletler’in dış ilişkileriyle ilgili olarak 10. Kongre’ye gönderdiği bir mesajda kullanır.Terim,
ayrıca, 1897 yılında Amerikan Demiryollarıyla ilgili olarak çıkarılan "Demiryolu Yıllığı"nda
kullanılmıştır.
*Amerika’nın savaşa girişinin nedenlerini halka anlatabilmek için, 1917’de Halkı Aydınlatma
Komitesi (Committee on Public Information) kurulur ve bu komite kamu yönetiminin ilk halkla
ilişkiler birimi olarak çalışmaya başlar.
*Halkla ilişkilerin gerçek öncüsü, 1919'da Rockefeller Şirketinde danışman olarak göreve başlayan
gazeteci Ivy Lee’den başkası değildir. İlk halkla ilişkiler uzmanı olarak bilinen Lee, şirketteki işçilerin
işi bırakmasıyla ilgili ortaya çıkan sorunları çözmeyi başarır. Yayınladığı küçük broşürlerle halkla
ilişkilerin ilk uygulama örneklerinden birini de vermiş olur. Lee, önceleri yaptığı işe tanıtım adını
vermiş halkla ilişkiler terimini ancak 1919’dan sonra kullanmaya başlamıştır.
‘Halkın bilgilendirilmesi gerektiği’ konusunda Rockfeller’ı da ikna eden Lee’nin, bir halkla ilişkiler
manifestosu biçiminde kaleme aldığı İlkeler Bildirgesi’ndeki (Declaration of Principles) bugün de
geçerli olan düşünceleri özetle şöyledir:
Kamu toplumdaki olaylardan mutlaka haberdar kılınmalıdır.
Kamuoyunu bilgilendirmek için basınla ilişkiler sağlıklı biçimde Yürütülmelidir
Bu tür ilişkiler kaliteli bir hizmetle desteklenmelidir
Hizmetin denetlenmesi ve geliştirilmesi sağlanmalıdır.
**Halkla ilişkilerde ikinci önemli isim Edward L. Bernays'dır. Lee’nin ‘halkın bilgilendirilmesi’
formülünü ‘halkın anlaşılması’ ya da ‘halkın ne istediğini anlamak’biçiminde düzelten Bernays,
1912 ile 1919 arasında çeşitli yayın faaliyetleri yürütmüş, bağlantılar kurmuş, yayın dünyası için
çalıştığı firmalar hakkında bilgi sağlamıştır.1923 yılında Bernays halkla ilişkiler alanındaki ilk ünlü
yapıtııdır.Kamuoyunun Aydınlatılması başlıklı kitabını yayımladı. Üniversitelerde ilk halkla ilişkiler
dersini verdi.Bernays sayesinde yeni bir halkla ilişkiler anlayışı doğdu. Halkla ilişkiler böylelikle,
yalnızca "sevgi"den değil, sosyal ve davranışsal bilimlerden de beslenen bir çalışma biçimine
dönüştü.Kendisini ‘kamuoyu oluşturma mühendisi’ olarak da tanıtan Bernays’ın deneyimleri
doğrultusunda, halkla ilişkiler uzmanlarına hitaben sıraladığı güncelliğini yitirmemiş kuralları
burada belirtmek yararlı olacaktır.
Halkı anlamak için kişisel ilişki ilk koşuldur. Masa başında oturmakla kamuoyunu veya
ilgilendiğiniz hedef kitleyi anlayamazsınız.
Müşterilerin hiçbir mantığa dayanmayan kendini beğenmişlikleri olayların gidişini sık sık etkiler.
Protokol ve müşterilerin istekleri konusunda uyanık olmak gerekir. Davranışlar ve biçimselliğe
uyma kişilerarası ilişkilerde önemli rol oynar.
**1920’lerden sonra, özellikle kitle iletişim araçlarının etkililiğinin anlaşılması,sosyal yaşamda ve iş
çevrelerinde bir dizi reforma gidilmesi, reklamcılığın gelişmesi, tanıtım ihtiyacının öncelik
kazanması gibi etkenler 19. Yüzyıl Amerikasında henüz bilinmeyen halkla ilişkilerin gelişmesine de
katkıda bulundu.Bugün çoğulcu toplum yapısının bir gereği olarak sayıları günden güne artan halkla
ilişkiler profesyonellerinin ABD'de 100 bini çoktan geçtiği belirtilmekte ve halkla ilişkiler hizmeti
veren firma sayısının 6 bini aştığı tahmin edilmektedir.
Halkla İlişkiler yöntemlerine, İngiltere’de 1912’de L. George’un seçim kampanyalarında
başvurulduğu görülür. Ancak terimin ilk kullanılışı, 1932’ye rastlar. II. Dünya Savaşı’nda devletin
yürüttüğü kampanyalar da Halkla İlişkiler mesleğinin yerleşmesine katkıda bulunur. Hükümetin
tanıtım çalışmaları 1946’da kurulan Merkez Enformasyon Bürosu (ICO) tarafından yürütülmeye
başlanır.
**1951'de Fransa'da, Lucien Matrat’nın, Alec Carin ile birlikte Les Public Relations: Moteur de
Productivité (Halkla İlişkiler: Verimlilik Motoru) adlı bir Fransızca Halkla İlişkiler kitabı kaleme
alması, ardından Belçika'da, kendisini halkla ilişkiler danışmanı olarak da tanıtan Herald Tribune'ün
Brüksel temsilcisi İsviçreli Eric Cyprès'in 1952'de Précis de Relations Publiques'ini (Halkla İlişkiler
Kitabı) yayımlaması, işletmelerin kitlelerine ulaşmasında yeni bir anlayışın ortaya çıktığını
gösteriyordu. Bu yeni anlayış, reklam içermeyen iletişim ve enformasyon teknikleri kullanan, güven
stratejisine yaslanan ve hedef kitlelerinin çıkarını gözetmekteydi..
James Grunig yukarıda açıklamaya çalıştığımız halkla ilişkilerin gelişimini dört ana başlık altında
toplamıştır. Halkla ilişkilerin gelişiminde ortaya çıkan modeller olarak ifade edilebilecek olan bu
başlıklar şu şekilde sıralanabilir.
Basın Ajansı/Publicity Modeli: Basın ajansları ABD’de Western basınına meraklı okurlar için
Calamity Jane, Bufallo Bill gibi pek çok karakter yaratmıştır.Bunları yaratırken Batı Amerika’da
toprak satışını arttırmak, politikacılar için kamuoyunun ilgi ve desteğini toplamak için gerçekleri
çarpıtmaktan kaçınmamıştır.
19. yüzyılda kamuoyunun kazanılması için her türlü uygulamadan yararlanan basın ajansları, iş
dünyasından çok siyasal kampanyalar ve şovlar için “manüplasyon” adı verilen tekniğin
uygulayıcısı olmuşlardır.
Kamuoyu Bilgilendirme Modeli ve Ivy Lee (1877 – 1934): New York Central Railroad’un sahibi
William Venderbilit’in kendisi ile yapılan bir röportajda kullandığı “kamuoyu aydınlatılmalıdır” sözü
19. yüzyılda Ivy Lee’nin deklarasyonuyla birlikte iş dünyasının halkla ilişkiler felsefesi olmuştur. Bu
dönem hakkında yeterli değerlendirme yapmak için, Ivy Lee’nin uygulamaları ve halkla
ilişkiler anlayışı hakkında bilgi sahibi olmak yararlı olacaktır. O dönemki halkla ilişkiler anlayışındaki
değişimin temel mimarı olarak kabul edilen Ivy Lee’nin meslek notları, söyleşileri vb. belgeler kızı
ve oğulları tarafından 1950’li yıllarda Princeton Üniversitesi’ne bağışlanmış ve 1978 yılında bu
bağışları
yenileri takip etmiştir. Bu bağışlar o dönemki çalışmalar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamıza
olanak tanımıştır. Ivy Lee’nin çalışmaları arasındaki en önemli uygulamalar; Antrasit kömür grevi,
Pennsylvania demir yolu ve Rockfeller’a yaptığı çalışmalardır. Bu çalışmalar,dönemi ve Lee’nin
halkla ilişkilere yaklaşımını ortaya koyması açısından önemlidir.
İki Yönlü Asimetrik Model ve Edward Bernays (1891 – 1994): Halkın aydınlatılmasına yönelik, bilgi
akışını sağlayan ve iki yönlü asimetrik modele uygunluk gösteren ilk uygulamalardan biri I. Dünya
Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nin tutumu hakkında bilgi vermeye yönelik kurduğu
CPI (Comitee on Public Information)'dır. Bu komitenin uygulamaları, bilgi aktarmak yöntemiyle
kamuoyunu aydınlatma, mesajların amacının ikna etmek olması gibi unsurlardan dolayı iki yönlü
asimetrik modele uyum sağlamaktadır.. Modelin en önemli uygulayıcılarından olan Edward
Bernays'ın bazı çalışmaları modelin anlaşılması açısından önemlidir. Lucky Strike sigaralarının
üreticisi olan, The American Tobacco Company, sigara satışını arttırmak ve kamuya açık alanlarda
sigara içilmesini engelleyen yasaların kaldırılması için Bernays'la anlaşmıştır. Ardından “Özgürlük
Yürüyüşü” olarak adlandırılan kadınların sigara içerek yürüdükleri bir yürüyüş düzenlenmiştir.
Kadınların sigara içme alışkanlıklarını araştıran ünlü halkla ilişkiler uzmanı, kadınların erkeklerle
eşit olma çabası içerisinde sigarayı kullandıklarını ortaya koymuştur. Bunun sonucundaysa kızların
New York'un en kalabalık yerlerinde sigara içerek dolaşmasını sağlamıştır
İki Yönlü Simetrik Model: İki Yönlü Simetrik Model’in savunucusunu belirtmek, yeni olmasının da
etkisiyle diğerlerine nazaran daha zordur. Genel olarak her halkla ilişkiler uygulayıcısının İki Yönlü
Simetrik Modeli uyguladığını iddia etmesine rağmen Grunig'e göre bu modelin asıl savunucuları
halkla ilişkiler teorisyenleridir. İki Yönlü Simetrik Model’in uygulama içerisinde yer bulmasıyla
birlikte halkla ilişkiler içerisinde araştırma ve sonuçları her zamankinden daha fazla
önem kazanmıştır.
Türkiye’de Halkla İlişkiler
Ülkemizde halkla ilişkiler gerek kamu kesiminde gerekse özel sektörde günden güne gelişimini
sürdürmektedir. Ancak bu gelişmenin başlangıç tarihini 1960’lı yıllar olarak koyarsak, Türkiye’de
halkla ilişkilerin ne denli genç bir hizmet alanı sayılabileceği görülür.
İşlevsel olarak bir anlam ifade eden ilk birim, 1961 yılında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı
bünyesinde yer alan ‘Yayın ve Temsil Şubesi’dir. 1961 Anayasası’ndan sonra ortaya çıkan yeni
özgürlük anlayışı, yöneten ile yönetilenler arasındaki bilgi alışverişini sınırlı ama son derece olumlu
bir boyuta taşımış; halkı aydınlatmanın yönetim için bir zorunluluk olduğu gerçeği, yönetilenin
yönetime katılma bilinci, yönetimden demokratik taleplerde bulunma gibi yöneten-yönetilen
ilişkileri konusunda oldukça önemli mesafeler kat edilmiştir. Özel sektörde halkla ilişkiler işleri
1970’li yıllara kadar reklam bölümleriyle karşılanmaktaydı. Bu yıllarda kamu sektörü yerinde
sayarken, özel sektörün halkla ilişkiler çalışmalarına başladığı göze çarpmaktadır. Başta bankalar
olmak üzere büyük işletmeler, bünyelerinde oluşturdukları halkla ilişkiler birimleri aracılığıyla
duyarlı kitleleriyle iki yönlü bir iletişim ağını kurmaya çalıştılar.
ÜNİTE 10=HALKLA İLİŞKİLERİN ÖRGÜTSEL YAPISI
Halkla ilişkiler, günümüzde artık sanayi, ekonomi, toplum, kültür, siyaset, vb.alanları kapsayan
bütün ortamlarda, genel iletişim stratejisi oluşturmak bakımından önemli rol oynamaktadır. Halkla
ilişkiler etkinliklerini belirli bir yöntem ve düzen içinde yürütmeyi amaçlayan her kuruluş,örgütlü
bir birim oluşturmak ya da böyle bir birimden destek almak zorundadır..
Kuruluş İçi Örgütlenme:Bir kurum ya da kuruluşta tepe yöneticisinden en alt birimdeki çalışana
kadar herkes -bilinçli ya da bilinçsiz- halkla ilişkiler görevi yapar, ancak sorumluluğu bizzat
üstlenen, halkla ilişkiler çalışmalarını sistemli biçimde yürüten bir birimin yapılanması
gerekmektedir. Halkla ilişkiler uzmanlarından oluşan bu örgütlenme kuruluşun verdiği hizmete,
büyüklüğüne, personel sayısına, amaç ve iletişim politikasına göre çeşitlilik gösterebilir. Orta ölçekli
bir işletmede ayrı bir birim oluşturmak yerine, birkaç halkla ilişkiler uzmanının istihdam edilmesi
yeğlenirken büyük firmalarda tepe yönetimine yakın duran ast üst hiyerarşisinden bağımsız bir
halkla ilişkiler birimi yapılandırılabilir.(GRAFİK VAR BAKINIz)
Halkla İlişkiler Firmalarında Örgütlenme:Halkla ilişkileri kurum içinde örgütlemek, gerekli teknik
donanım ve nitelikli/yeterli insan kaynağı göz önünde tutulduğunda ciddi bir bütçeyi
gerektirmektedir. Bu yüzden, kuruluşların, ayrıca, halkla ilişkiler politikalarını ve
iletişim stratejilerini belirlerken serbest çalışan bir halkla ilişkiler danışmanlık şirketinden de belirli
bir ücret karşılığında yararlandıkları görülür.Ayrıca kuruluşun kendi halkla ilişkiler birimi olduğu
durumlarda bile bazen bağımsız bir halkla ilişkiler firmasıyla iş birliği yaptıkları ya da danışmanlık
hizmeti aldıkları gözlemlenmektedir.
Bir bağımsız halkla ilişkiler danışmanlık firması müşterinin bünyesindeki halkla ilişkiler birimi gibi
çalışır. Sadece genel müdür ya da kuruluşun halkla ilişkiler sorumlusu ile değil, pazarlama, insan
kaynakları, reklam, müşteri servisleri, satış sonrası ilişkiler, endüstri ilişkileri, yurt dışı ilişkiler gibi
birimlerle de iletişim içindedir.. Halkla ilişkiler danışmanlık firmaları, birkaç kişinin çalıştığı
ajanslardan,Burson-Marsteller gibi 1800 kişinin çalıştığı ajanslara değin geniş bir yelpaze sunarken;
23 ülkede 62 ofisi bulunan Hill and Knowlton ABD, Kanada, Avrupa,Asya, Avustralya, Latin
Amerika’da binden fazla müşteriye hizmet etmektedir.Her kuruluş kendi gereksinimleri
doğrultusunda bir halkla ilişkiler birimi oluşturur. Bu bağlamda,halkla ilişkiler biriminde kimlerin
çalıştığına, bir başka deyişle görev dağılımlarına bakılacak olursa:
Halkla İlişkiler Birimi Çalışanları
Halkla İlişkiler Müdürü; birimin yönetimi ve diğer birimlerle ilişkilerden sorumludur.
Yönetmen; halkla ilişkiler alanında kullanılacak araçların seçim ve değerlendirmesinden, maket
taslakları, mizanpaj,fotoğraf, dekorasyon seçim ve çalışmalarından sorumludur.
Redaktör; kitle iletişim araçları için metinler hazırlar ve düzeltileri yapar.
Yazar; broşür, plaket bülten gibi yazılı araçların hazırlanmasında kuruluşla ilgili bilgi ve belgeleri
kaleme alır.
Grafiker; etkinliklerde gereksinim duyulan çizimleri yapar.
Konuşmacı; konferans ve toplantıların düzenlenmesinden ve sunuştan sorumludur.
Basın Sorumlusu; medyayla olumlu düzeyde ilişkiler geliştirerek kuruluşun basına yönelik tanıtımını
yapar.
Kuruluşla ilgili basında çıkan haberleri derler. Basının gereksinim duyduğu bilgileri iletir.
Gösteri Düzenleyici; etkinliklerin yaratıcısı olmamakla birlikte, uygulanacak programın
senaryosuna, akışına göre gerekli çalışmaları yapar, bir aksaklığın oluşmamasından sorumludur.
Danışmanlar; etkinlik tasarıları üretir, konuları, araçları belirler ve gerekli bütçe çalışmalarını
yaparlar
Halkla İlişkiler Biriminin Sorumlulukları
· Basın bülteni/makale yazmak ve dağıtmak, basın listesi hazırlamak
· Basın konferansı, basın resepsiyonu ve basın gezisi düzenlemek
· Medya enformasyon servisi oluşturmak
· Yöneticiler için basın, radyo ve televizyonda mülakat olanakları yaratmak
· Fotoğraf konusunda sanatçılarla iş birliği içinde olmak ve fotoğraf bankası oluşturmak
· Personele yönelik gazete ya da dergi yayımlamak, video, slide gösterileri,
duvar gazeteleri gibi yöntemlerle kuruluş içi iletişimi sürdürmek
· Dağıtımcılar, tüketiciler, kullanımcılar yani dış hedef kitleye yönelik gazete ve dergi yayımlamak
· Sergi ve gösteriler düzenlemek
· Kurumsal kimlik oluşturmak amacı ile logo, renk, basım sitili oluşturmak,özel giyim biçimi gibi
konularda kuruluş tarzında bütünlük sağlamak
· Sponsorluk konusunda karar vermek
· Kuruluşu gezmek isteyenlere ve basın mensuplarına yönelik kuruluş gezileri düzenlemek
· Gerekli yönetim toplantılarına katılmak ve ürün, pazarlama, satış ve diğer yöneticiler ile
toplantılar yaparak eşgüdümü sağlamak
· Satış ve ortaklar toplantısında kuruluşu temsil etmek
Halkla İlişkiler Uzmanının Nitelikleri
· Halkla İlişkiler uzmanı, insan ve toplum psikolojisi, sosyoloji, ekonomi,işletmecilik, hukuk ve genel
kültür konularında bilgi sahibi olmalı
· Etkili yazma, konuşma ve dinleme konularında bilgi sahibi olmalı
· Basın, yayın, halkla ilişkiler konusunda eğitim almış olmalı; iletişim alanında öğretim yapan bir
yüksek okuldan mezun olmalı
· Yayın ve raporlama konusunda bilgili olmalı
· Gazetecilik konusunda deneyimli olmalı
· Yaratıcı, araştırıcı ve yenilikçi bir kişiliğe sahip olmalı
· Zor olmasına karşın işini sevmeli, karşılaştığı sorunlara karşı soğukkanlı,hoşgörülü ve sabırlı olmalı
· Önce kendisine, sonra başkalarına güvenmeli
· Halkla ilişkiler uzmanı en az bir yabancı dil bilmeli
· Karşı tarafa inanç ve ilgi sağlayacak bir dış görünüşe sahip olmalı, temiz ve düzgün giyinmeli,
görgü kurallarını, toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini bilmeli
· Sevecen, sıcak bir davranış ve güler yüze sahip olmalıdır.
Bunun yanında halkla ilişkilerde yönetim ve yöneticilik çok önemli bir yere sahiptir. Halkla ilişkiler
için çok önemli bir yeri olan yönetimin fonksiyonları farklı açılardan da incelenmiştir:
o Planlama: Planlama kaynakların en verimli şekilde kullanılması için yapılır.Planlama aynı
zamanda bir seçim işidir. Olanaklar arasından kurumun çizgisine uygun olanları tercih etme işidir.
Planlama bir seçim işi olduğu kadar bir karar işidir de. Planlama geleceğe dönük bir işlemdir.
o Karar verme: Kurumla ilgili ihtimaller arasından bir tanesini seçme işidir.
o Organizasyon: Kurumun gayesine ulaşabilmesi için gerekli olan bütün faaliyetlerin saptanması
bunların sıralanması ve gruplanması ile her grubun bir yöneticinin sorumluluğuna bırakılması ve
yüklenen sorumlulukla orantılı olarak yeterli yetki devrinin yapılması ve emir-kumanda ilişkilerinin
yatay ve dikey olarak saptanması demektir.
o İstihdam ve eğitim: Çalışanların seçimi, işe alınması, verimli hale getirilmesi ve emekliye
ayrılmasına kadar geçen sürede yapılanlardır.
o Denetleme: Faaliyetlerin takip edilmesi, eksiklerin tespiti ve tamamlanması ve yanlışların
düzeltilmesidir. Denetleme sonunda planlara uyulup uyulmadığı gözden geçirilir. Denetimin başlıca
üç temel ögesi vardır
· Standartları saptamak
· Faaliyetleri standartlara göre ölçmek
· Planlardan ve standartlardan sapmaları düzeler
Liderler ve yöneticiler arasındaki farklar:
Liderlerin odaklandığı konular
Vizyon
Yöneticilerin odaklandığı konulariderin Odaklandığı
/ Hedefler
Ne satıyorsunuz ve niçin satıyorsunuz
/ Nasıl ve nezaman olduğunu anlamak
Uzun menzil
/ Kısa menzil
İnsanlar
/ Organizasyon ve yapısı
Demokrasi
/ Otokrasi
Olanak tanımak
/ Engellemek
Geliştirme
Meydan okuma yaratıcılık
/ Varolan düzeni sürdürme
/ taklitçilik
Politika
/ Kurallar
Esneklik
/ Kararlılık
Risk
Tepe noktası
/ Risk
/ dip nokta
Halkla ilişkiler uzmanı, ister kurum içindeki örgütlenmede olsun ister kurum dışında herhangi bir
ajans vasıtasıyla kuruluş için çalışıyor olsun lider özelliklerine sahip olması beklenmektedir.
UNITE 11:HALKLA İLİŞKİLERDE HEDEF KİTLE
Halkla ilişkiler terimi hedef kitle kavramını da içinde barındırmaktadır. Halk,halkla ilişkilerin
ulaşmak istediği topluluktur. Hedef kitle ise, halkla ilişkiler çalışmalarında yapılan tüm etkinliklerin
yönlendirildiği, bu etkinlikler sonucunda kendilerinden eylem ve düşünce değişimi beklenen kişiler
ya da gruplar olarak tanımlanabilir. Bir kuruluşun kapısında duran bekçiden belediye başkanına,
başbakandan, bayiler basın sendikasına kadar uzanabilmektedir. Bulundururlar.Halkla ilişkilerde iç
ve dış hedef kitleler genel olarak ana başlıklarıyla şöyle sıralanır:
· Kuruluşta çalışanlar
· Kuruluşun çevresindeki topluluk
· Ham madde, ürün ve hizmet sağlayanlar (tedarikçiler)
· Finans kuruluşları, bankalar ve yatırımcılar
· Dağıtıcılar
· Müşteriler, tüketiciler ve ürünü kullananlar
· Siyasiler, basın ve kamuoyu önderleri
· İleriye dönük olarak yeni nesil
Kuşkusuz bu hedef kitleler kuruluşun iletişim politikasına ve örgüt yapısına göre değişiklik
gösterebilecektir ya da iletilecek iletinin özelliğine göre azaltılıp çoğaltılabilecektir. Ayrıca her bir
hedef kitleyi de kendi içinde kesitlemek olanaklıdır. Örneğin basınsa söz konusu hedef kitle,
haberciler, yazı işleri müdürleri, sayfa sorumluları, köşe yazarları, tüketici köşeleri, yapımcılar
olarak bölümlenebilir.
HALKLA İLİŞKİLERİN HEDEF KİTLELERİ
**Parlamenterler, Hissedarlar, Hissedar örgütleri, Basın yayın organları, Özel çalışma grupları,
Komiteler/komisyonlar, Yerel basın, Kamu kuruluşları, Meslek kuruluşları, Kitabevleri/yayınevleri,
İletişim kuruluşları, Senato, Hükümet, Parlamento (genel),Ordu,Bankalar, Yabancı elçilikler,
Uluslararası meslek kuruluşları,Avrupa ve diğer uluslar arası organizasyonlar, Mesleki basın,
Televizyon, Finans çevreleri,Araştırma merkezleri
**Belediyeler, Kooperatifler, Mahkemeler,Sendikalar, Yüksekokullar, Enformasyon Merkezleri,
Enstitüler, Vakıflar Ortak çıkar grupları(dernekler), Basın mensupları, Gençlik kuruluşları Yargı
organları, Odalar, Yerel dernekler, Konsolosluklar Kaymakamlıklar, Kültürel kurumlar, Müşteriler,
Eyalet hükümetleri, Doğayı koruma dernekleri, Müteahhitler
**Bakanlıklar, Rakipler, Komşular, Organizasyonlar,Emekliler, Siyasi partiler, Müşteri
potansiyelleri, Basın sözcüleri Basın kulüpleri, Basın merkezleri, Dini topluluklar, Radyo, Sosyal
kuruluşlar ve hayır dernekleri, Okullar, Yerel yönetim Teknik eğitsel kuruluşlar, Üniversiteler,
Danışma kuruluşları, Genel anlamda tüketiciler, Kulüpler, Murakıplar Bilimsel enstitüler, Diğer
önemli merkezler.
KURULUŞ İÇİNDEKİ HEDEF GRUPLAR
*Yönetim kurulu/Yurt dışı temsilcilikler/Danışma kurulları/Yan şirketler ya da kuruluşlar/
Çalışanların aileleri Kuruluş şubeleri/Yönetici düzeydeki personel/Çalışanlar/Satış şubeleri/Yönetim
kurulu sekreterlikleri
*Araştırma personeli/Üretim personeli/İdari işler personeli/Ana rgüt/Kapıcılar/Sekreterler/Telefon
santralleri Kardeş firmalar/Yardımcı yan tesisler/Saha personeli
Bir kuruluşun halkla ilişkilerindeki başarısı hedef kitlelerini tanımasından geçer. İletecek mesaj
hedef kitlenin özelliklerine ve konumuna göre biçimlendirilmelidir.
İç Hedef Kitleler:Kuruluşun halkla ilişkiler çalışmalarında muhatap olduğu ve öncelenmesi gereken
en yakın hedef kitle iç hedef kitledir. İç hedef kitlenin ihmali ya da fazla önemsenmemesi dış
çevreyle yapılan bütün halkla ilişkiler çalışmalarını boşacıkarabilecektir. Halkla ilişkiler
politikalarının iç hedef kitlede olumlu bir izlenim yaratması, bir anlamda iç sorunlarını çözmüş,
kendine güvenen bir kuruluşun dışarıya da rahatlıkla açılabilmesini kolaylaştıracaktır.İç hedef
kitlelerle iletişimin yarar ve sürecini gösteren toparlayıcı bir bilginin ardından, bu hedef kitleler
belirlenmeye çalışıldığında:
· İç örgütlenmeyi analiz etmek → örgüt şeması
· Personelle görüş alışverişi yapmak → yükseliş
· -diyalogu kolaylaştırmak-gerilimleri yumuşatmak için ilişki kurmak.
· yararlı –düzenlemek anlaşılır olması için enformasyonu –iletmek herkesin çıkarına -yorumlamak
için her düzeydeki personeli bilgilendirmek
· Olası değişiklikler için birimler oluşturmak ya da düzenlemek
· -kuruluşun genel düşünce yapısı
-zihniyet değişiklikleri
-kuruluşun beklentileri ile ilgili gelişmeleri öncelemek
Kuruluş Çalışanları:Bir kuruluşta hedef kitle olarak çalışanlar deyince, tepe yöneticilerden,
sekreterler, şube müdürleri, memurlar, şefler, işgörenlere kadar farklı ücret ve statüde çalışan
bütün personel (ve aileleri) akla gelir.. İş güvenliği sağlanmış, beslenme ve dinlenme saatleri uygun
ölçülerde düzenlenmiş, sağlık sorunları çözülmüş, zaman zaman alınan kararlara katılma olanağı
bulmuş çalışanlar, ilişkide bulundukları aile çevresine -onlar da başkalarınave bağlı bulundukları
sendika ya da birliklere yaşadıkları bu huzurlu iş ve iletişim ortamını yansıtarak kuruluş hakkında
olumlu kimlik yaratacak bilgi akışını sağlamış olurlar.
Ortaklar:Kuruluş çok ortaklı bir şirket biçiminde kurulmuş ise yılda bir kez düzenlenen genel kurul
toplantıları dışında bilgi alma olanağı bulunmayan ortakları, çalışmalar,alınan yeni kararlar,
gelişmeler, geleceğe ilişkin projeler konusunda bilgilendirmek halkla ilişkilerin sorumluluk alanına
girer.
Dağıtıcılar:Dağıtıcılar, komisyoncu, simsar, perakendeci, dükkan sahibi, muhasebe bürosu, hediye
katalogu hazırlayanlar, ithalat ve ihracatçılar gibi ürüne üretici ile tüketici arasında geçen
aşamalarda muhatap olanların tümüdür.Burada kuruluşun seçtiği dağıtım kanalı önem
taşımaktadır. Ürünün dağıtımı acente ve/veya bayiler kanalıyla yapılabileceği gibi, toptancılar
eliyle veya doğrudan tüketiciye açık satıcılar yoluyla da yapılıyor olabilir.
Sendikalar:Sendikalar, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını koruyan ve savunan,deyim
yerindeyse, kuruluşlar üzerinde denetim işlevi gören kurumlardır.İşçi ve işverenlerin kendi
aralarında yardımlaşmalarını sağlayan, üyelerini eğiten ve haklarını savunan çıkar birlikleridir. İşçi
sendikaları grevler yoluyla işveren sendikaları da lokavt ile haklarını korurken isteklerinin
kamuoyuna anlatılmasını sağlarlar.
Dış Hedef Kitleler: Kuruluşların mesajlarını iletecekleri dış hedef kitleleri basındanbankalara,
siyasal partilerden derneklere kadar çok çeşitlilik gösterir. Dış Hedef Kitlelerle İletişimin İşlevi:
Tüketiciler: Tüketiciler, kullanıcılar ya da genel anlamda müşteriler, kuruluşların kendi ticari ya da
ekonomik gelişimleri için önceliklidir. Ürün ve hizmetleriyle tüketicisine ulaşan kuruluşlar,
sundukları kalitede doyurucu bir düzey yakaladıklarında beklentileri karşılanmış yeni tüketiciler
yaratma ya da yeni pazarlar oluşturma olanağına kavuşurlar.
Müşteri halkla ilişkilerde de velinimettir. Dış hedef kitlenin birinci basamağı bu yüzden tüketici ya
da müşterilerdir.
NOT=Kurum, her bir dış hedef kitle için ayrı bir strateji oluşturmak zorundadır.
Rakipler: Bir kuruluş, rekabet ortamında bir yandan diğer kuruluşların kendisine yönelttikleri
olumsuz iletilerle yarışmak, diğer yandan da kendi işleyişi hakkında yayınladığı bilgilerin ve
eylemlerin yerindeliğini kanıtlamak durumundadır. Günümüzün rekabet ortamında varlığını
sürdürmek ve hatta olumlu bir kimlikle kalıcı olmak isteyen firmaların reklam ve halkla ilişkiler
programlarını hazırlarken daha güncel, daha çarpıcı ve daha yaratıcı olabilmeleri için söz konusu
rakip firmaları ve çalışmalarını yakından takip etmeleri, bu çalışmaları değerlendirerek kendi
çalışmalarına yön vermeleri gerekir.
Tedarikçiler:Kuruluşun gereksinim duyduğu gerekli enerji, ulaşım gibi hizmetler ve üretim için
gereken işlenmiş ya da işlenmemiş ham maddenin sağlandığı kurum ya da firmalarla sağlam
ilişkiler kurmak kaçınılmazdır. Kuruluşlar yaşamlarını ve olumlu kimliklerini sürdürebilmek için
kaliteli ürün ve hizmet sunmak zorundadırlar. Kalite sürekliliğini sağlamak için kuruluşa gereken
düzenli ham madde ve hizmet girdilerinin sağlanması gerekmektedir. Halkla ilişkilerciler bu
bağlamda karşılıklı bilgi akışı sağlayarak, aksaklıkların oluşmasını engellerler.
Toplumsal Çevre: Bireyler çevreleriyle nasıl ilişkiler yürütüyorlarsa, kuruluşlar da çevreleriyle
benzer ilişkilere girerler. Kuruluşun bulunduğu kent, semt, sokak, cadde, komşu kuruluşlar,rakip ya
da dost kuruluşlar, vb. kuruluşun çevresini oluşturur. Çevresiyle sosyal ilişkileri olumlu düzeyde
olan kuruluşlar, başarı grafiklerini yükseltirler.Kuruluşun çevresiyle olan ilişkileri, yapısına bağlıdır.
Bu nedenle yerel yönetimler, nükleer santral, fabrika, araştırma laboratuarı, hapishane, hastane,
havaalanı, liman vb. gibi faaliyet alanları farklı kuruluşlar aynı yörede yerleşmiş olsa bile,
gereksinim duydukları iletişim biçimi ve yöntemler birbirinden farklıdır.
Finans Piyasası:Kuruluşlar zaman zaman kendi öz kaynakları yetersiz olduğu durumlarla
karşılaşır. Bu sorunların giderilmesinde gerek duyulan dış kaynağın aranması/bulunması
noktasında, bazı kuruluşlar için hedef kitle bankalar iken,bazıları için yatırımcılar, sigorta şirketleri
olabilir. Kaynak/kredi bulma girişimlerinden sonuç alabilmek, kuruluşun mali piyasalarda
güvenilirlik kimliğine sahip olmak ile doğrudan ilgilidir.
Kamuoyu Önderleri:Kamuoyu önderleri yaptıkları yorumlarla, açıkladıkları düşünceleriyle
kamuoyunun görüşlerini değiştirebilen, yönlendirebilen, etkileyebilen kişilerdir.Kuruluşun hizmet
alanına göre geniş bir kitleyi etkileyen -düşünce/bilim adamları,politikacılar, vb.- kamuoyu
önderleri bulunduğu gibi, bir kuruluşun çalışanlarından oluşan küçük bir grubu yönlendirebilen ve
ortamlarında sayılan/sözü dinlenilen kişiler -belki bir usta başı, bir şef- de kamuoyu önderleri
kategorisinde değerlendirilir. Hedef kitlelere ulaştırılacak bir iletinin ya da yeni bir projenin kabulü
biraz da kamuoyu önderleriyle iyi iletişim kurmaktan geçer.
Basın:Basınla ilişkilerin, halkla ilişkiler çalışmalarının %40’lık bir bölümünü oluşturduğu varsayılır.
Basın ya da genel anlamda medya, halkla ilişkiler politikalarında birincil hedef kitle olma özelliğini
korumaktadırlar. Basın bültenleri ise basınla ilişkilerde kullanılan araçların başında gelir.
(ÜNİTE-12)=HALKLA İLİŞKİLER SÜRECİ
**Halkla ilişkiler süreci 4 aşamadan oluşur:araştırma,planlama,uygulama ve değerlendirme
**Başarılı bir halkla ilişkiler uygulaması için,halkla ilişkiler süreçlerinin uygulama önce ve
sonrasında gözden geçirilmesi gerekmektedir.
-----Araştırma ya da Sorunu Tanımlama----*Halkla ilişkilerde araştırma,bir kurum ya da kuruluş hakkında halkın ya da kitlenin ne
düşündüğünü ortaya koymak ve var olan tutumu bu doğrultuda yeniden düzenlemek için yapılan
bir etkinliktir.
*Halkla ilişkilerde araştırma süreci;hedef kitle,mesaj ve kullanılacak iletişim kanallarının en etkin
organizasyonunu hedeflemektedir.
*Halkla ilişkiler çalışmalarındada,uygulanacak bir programa başlamadan önce,doğal olarak
önümüzdeki soruna göre bir araştırmaya girişmek yerinde ve sonuç getirici olacaktır.
Halkla ilişkiler etkinliklerini belirli bir planda yürütmek için yapılan araştırmalar:
>>Çevreyi izleme amaçlı araştırmalar:Kurum üzerinde etkili olabilecek sosyal olayları, kurumun
çevresini oluşturan kamuoyundaki eğilimleri ve kamuoyunun kurumun kimliğini etkileyen olumlu
ya da olumsuz düşüncelerini gözlemleyerek ortaya çıkarmak amacıyla yapılan araştırmalardır.
>>Kimlik araştırmaları:Kurumun iç çevrelerinin ve dış çevrelerinin kurum hakkında ne
düşündüğünü ortaya çıkarmak için yapılır.
>>İletişim araştırmaları:Kurumun iç ve dış iletişimi için kullandığı kurum gazetesi,bülteni ya da yıllık
raporlar gibi belirli araçların olumlu sonuç verip vermediğini,kaç kişi tarafından okunduğunu,bu
yayınlarda kurumla ilgili haberlerin hangi içerikle verildiğini,okunabilirliği ve anlaşılabilirliğini
ortaya çıkarmak için yapılan araştırmalardır.
>>Sosyal sorumlulukla ilgili araştırmalar:Kamu yararına yapılan spor,sanat,eğitim,kültür gibi
etkinlikleri toplumun nasıl karşıladığını,yapılanların toplumca yeterli bulunup bulunmadığını ortaya
çıkarmaya yönelik araştırmalardır.
-----Planlama ve Programlama----*Planlama,ileride yapılacak çalışmaları düzenli ve verimli bir biçimde yürütebilmek için araştırmada
toplanan bilgiler ışığında önceden kararlar alınmasıdır.
*Kuruluşlarda stratejik planlar ve taktik planlar olmak üzere genellikle iki tür planlama çalışması
yapılır.Tepe yönetimince hazırlanan stratejik planlar,uzun dönemde (örneğin 5 yılda
üretim,satış,pazarlama,finansman,yeni yatırımlar,yeni ürünler konusunda) kuruluşun nereden
kalkıp nereye varmak istediğini belirleyen çalışmalardır.Taktik planlar ise stratejik planlara ve
günlük gelişmelere koşut olarak,kuruluşun en çok 1 yıl kadar kısa bir sürede izleyeceği ve
yürüteceği politikaların belirlenmesi çalışmalarıdır.
*Araştırma sonuçları,planlama aşamasına geçerken bir kimlik kazanır.
Halkla ilişkilerde planlama süreci ana başlıklarıyla şöyle verilebilir:
>>Sorunun tanımlanması
>>Durum değerlendirmesi
>>Halkla ilişkiler programının sonul hedeflerinin belirlenmesi
>>Halkla ilişkiler programının hedef aldığı kitlelerin belirlenmesi ve çözümlenmesi
>>Her hedef kitle için amaçların saptanması
>>Etkinlik ve iletişim programının hazırlanması
>>Programın değerlendirilmesi
>>Program uygulama planlarının hazırlanması
-----Uygulama ya da Yürütme----*Bir halkla ilişkiler programı planlanıp hazır duruma getirildikten sonra programın yürütülmesi
halkla ilişkiler sürecinin uygulama kısmını oluşturur.
*Halkla ilişkiler uzmanlarının iyi yetişmiş ve becerikli olmaları uygulama sırasında beklenmedik
aksaklıkları gidermede etkili olmaktadır.
*Tüm uğraş ve çabaların sonuçları uygulama bölümünde alınmaktadır.Uygulama tüm halkla ilişkiler
sürecinin vitrini durumundadır.
*Halkla ilişkiler programının uygulanmasında istenilen sonuçlara ulaşılabilmesi için hedef kitlelere
yönelik olan iletişimin etkili ve ikna edici olması gerekir.
-----Programı Değerlendirme----*Halkla ilişkiler etkinliğinin ve programının planlandığı gibi hedef kitlelere uygulamada ulaştırılıp
ulaştırılmadığını test etmek için son aşamada değerlendirme yapılır.Bu aşamada nesnel verilere
ulaşmak oldukça zordur.Maliyet açısından pahalı olmayan değerlendirme, yakın çevreyle yapılacak
yüz yüze iletişime bağlı olarak dar bir alanda gerçekleşebilir. Hedef kitlenin verilen iletiden ne denli
etkilendiğinin araştırılması ancak kamuoyu araştırmalarıyla olanaklıdır. Bunun da mali bir yük
getirmesi kaçınılmazdır. Kuruluşa gelen telefonlar ya da mektuplardan doğru bir değerlendirme
elde etmek olanaksızdır.
*Değerlendirme için de bir bütçe ayırmak gerekir.Halkla ilişkiler etkinliğinde birbiri ardına gelecek
programlar düşünüldüğünde,yürütülmüş bir programın değerlendirilmesi için harcanan bu
paraların hiç de boşa gitmeyeceği açıktır.
*Maliyet açısından pahalı olmayan değerlendirme,yakın çevreyle yapılacak yüz yüze iletişime bağlı
olarak dar bir alanda gerçekleşebilir.
*Bir halkla ilişkiler programıyla hedef kitlelere mesaj iletilirken,programın tamamlanmasından
sonra bu kitlelerin ne düşündüğü,iletilerin ne şekilde algılandıkları ve bunlara gösterilen
tepkiler,geribildirimin (feedback) kendisidir.
*Değerlendirme olmadan halkla ilişkilerin olmayacağını söylemek pek yanlış bir sav değildir.
Bir halkla ilişkiler programının hedef kitle üzerinde beklenileni verip vermediğinin
değerlendirilebilmesi için halkla ilişkiler çalışmalarında birbirini izleyen edimler:
İş edimi:Bir çalışmaya halkla ilişkiler çalışması denilebilmesi için ortada verimlilik esaslarına göre
üretilmiş kaliteli ve yararlı bir ürün ya da hizmet olmalıdır.Kurumun sürekliliği için gerekli ama
yeterli değildir.
Etik edim:Halkla ilişkiler çalışması,söz konusu ürün ya da hizmetle ya da ondan ayrı
etkinliklerle,doğrudan kuruma bir çıkar sağlamadan,yalnızca toplumsal sorumluluk bilinciyle kamu
yararı sağlayan bir etkinlik olmalıdır.Kurum ya da kişinin içinde bulunduğu toplumsal ve fizik
çevrenin iyi bir üyesi (kimlik,prestij) sayılması için gereklidir.
İletişim edimi:Halkla ilişkilerde bu iki edim yerine getirildikten sonra,yapılanların ileti verilmek
istenen hedef kişi,kurum ve gruplara iletişim teknikleriyle iletilmesi ya da onlardan ileti alınması
gerekir.
Bu 3 edimi birbirini tamamlayan ve halkla ilişkileri oluşturan 3 öge olarak düşünmek gerekir.
ÜNİTE-13
*Halkla ilişkiler yöntem ve araçlarının belirlenmesinde;hedef kitlenin büyüklüğü,kültürel
yapısı,eğitim seviyesi,mesleği,yaşı,cinsiyeti ve bunun dışında hedef kitlenin tutum ve
davranışlarında etkisi olabilecek olan birçok unsur halkla ilişkilerde hangi yöntem ve araçların
kullanılacağını etkileyecektir.
HALKLA İLİŞKİLER YÖNTEM VE ARAÇLARI
Halkla ilişkiler çalışma ve etkinlikleri gerçekleştirilirken kullanılan araçlar, genel olarak yazılı
araçlar,sözlü araçlar,görsel-işitsel araçlar olarak sıralanabilir.
1.Yüz Yüze ve Kitlesel İletişim:Halkla ilişkiler iletişim olgusundan ayrı düşünülemez.Bu,halkla
ilişkiler salt bir iletişimdir anlamına gelmemekle birlikte,amacı bir ileti iletimi olan halkla ilişkilerin
iletişim olgu ve sürecinin dışında tutulamayacağı anlamına gelir.
**Halkla ilişkiler uygulamalarında,örgütün iletişimde bulunmak istediği kişi ve gruplarla yüz yüze
ilişkiler kurarak,belirli bir konuyu anlatmak ve grubu o konuda olumlu düşünce ve eyleme
yöneltmek amaçlanmaktadır.Yüz yüze ilişkilerde,mesajın iletilebilmesi için doğrudan iletişim
çabaları gösterilmektedir.Bu tür iletişimde,konuşma,inandırıcılık yeteneği,duruş ve görünüş,giyim
biçimleri başarılı sonuçlara neden olmaktadır
Kitle iletişimi ise,iletişim sürecine birçok insanın katılımını içeren bir iletişim türü olarak
etkilidir.Kitle iletişimi,kuşkusuz yüz yüze iletişimden oldukça farklıdır.Kaynak,aynı iletiyi almasını
istediği birbirinden farklı kültürel özelliklere,beğenilere,farklı gelir düzeylerine,yaş ve cinsiyet
gruplarına sahip olabilecek bir kitleyle karşı karşıyadır.Yüz yüze ilişkiler ile kolaylıkla elde edilebilen
geribildirim,sayıları binleri ya da milyonları bulan hedef kitlelerden öyle kolayca elde
edilemeyecektir.
***Yüz yüze iletişimin en önemli avantajı,daha kolay etkileme gücünü elde etmek iken;kitle
iletişiminin avantajı da geniş kitlelere seslenebilmektir.
>>Konuşma ve Görüşme:Halkla ilişkiler uzmanı;başkalarıyla konuşurken sabırlı,nazik ve güler yüzlü
olmalı; karşısındaki insanın eğitim ve statüsüne göre bir davranış içine girmeli; karşısındaki kişi
üzerinde olumlu bir kimlik yaratmalı;konuşurken karmaşık anlatımlardan uzak,sade ve anlaşılır bir
dil kullanmalı,argodan kaçınmalı,dil düzeyini karşısındakinin toplumsal statüsü, eğitimi ve dilsel
kullanımına göre belirlemelidir,ses tonuyla karşı tarafa saygın tutumunu korumalı ve gereksiz
tartışmalardan sakınmalıdır,konuştuğu kişinin sorunlarına eğilmeyi ihmal etmemeli.
Telefonla görüşme sırasında da konuşmacı yukarıda belirttiğimiz tutumlara özen göstererek
nezaket içerisinde davranmalıdır.Konuşma sırasında karşı tarafı dikkatle izlediğimizi göstermek
için,iletişimsel kanalı açık tutucu “evet efendim”,“sizi dinliyorum”,“hı hı” gibi sözlerle ya da
gerektiğinde sorulacak sorularla konuyu pekiştirmekte yarar vardır
>>Toplantı:Halkla ilişkiler çalışmaları ve etkinlikleri kapsamında belirlenmiş bir konuda halkın ya da
hedef kitlenin ilgisini çekmek,onları bilgilendirmek zaman zaman da görüşlerini ve önerilerini
almak için toplantılar düzenlenir.Toplantı gündemi için seçilecek konunun güncelliği ve
katılımcıların olabildiğince karşıt görüşlü kişilerden seçilmesi toplantının verimi açısından
önemlidir.
**Toplantılar konunun niteliğini göre konferans,seminer,sempozyum,panel,tartışma ya da açık
oturumlar biçiminde de gerçekleşebilir.
>>Konferans:Hedef kitleye belirli bir sürede iletilerin ya da çeşitli düşünce ve görüşlerin aktarılması
amacıyla düzenlenir.Tek yönlü bir iletişim aracı.
***Toplantı ve konferans gibi organizasyonlar genellikle kurumun hedef kitlesinin dikkatini
çekebilme amacıyla gerçekleştirilir.
>>Seminer:Konferanslara kıyasla çok daha uzun bir zaman dilimini kapsar.Birden fazla konuşmacı
uzman bir kişinin yönlendirmesiyle hazırladıkları bildirileri sunarak,ele alınan konuyu çeşitli
yönlerden incelerler
>>Sempozyum:Hedef kitlenin ya da halkın ilgilendiği konu ya da konularla ilgili olarak, uzmanların
ya da yetkililerin kendi aralarında düzenlediği bir toplantı türüdür.
Çok yönlü bir iletişim işlevi gören sempozyumlarda dinleyiciler tartışmaya etkin bir biçimde
katılmasalar da,konu çeşitli yönleriyle irdelenirken,onu yetkili ağızlardan dinleme olanağı
bulacaklardır.
>>Panel:Belirlenmiş bir konuda,konuyla ilgili kimselerin dinleyiciler önünde yaptıkları tartışmalı
toplantılardır.Çok yönlü iletişim sürecinde yerini alan paneller,bir konudaki değişik görüş ve değer
yargılarının ortaya çıkardığı anlaşmazlıkları gidermek,sorunları çözümlemek ve konuyu açıklığa
kavuşturabilmek için düzenlenir.
>>Sergiler:Kurum ya da kuruluşu tanıtmak ve ürün ya da hizmeti duyurmak için düzenlenir.Halkla
ilişkiler etkinlikleri açısından genellikle kuruluşun saygınlığını arttırmak,alıcılara kuruluşun yapıp
ettikleri ya da yapacakları konusunda ayrıntılı bilgi vermek amacı güden sergilerin etkili,çarpıcı ve
akıllarda kalıcı kılınabilmesi için kullanılan görsel malzemenin olabildiğince açık olması
gerekir.Resim,slayt,grafik ve fotoğraflar,tamamlayıcı maket ve panolarla
desteklenmelidir.(maketler sergiyi gezenlerin bilgilenme ve algılamalarını en kestirme yoldan
gerçekleştirme olanağı sunar.)
=>Sürekli sergiler,genellikle kuruluşların kendi yerleşim alanlarında,merkezlerinde bulunur.
=>Geçici sergiler,belli bir süre için açılır.Bu tür sergiler bazı önemli günlere denk getirilebilir.
=>Gezici sergiler,aktif niteliktedir.Maliyeti yüksek olsa da çok etkili olduğu kuşkusuzdur.
=>Uluslararası sergiler,çok çeşitli ürünlerin gösterilmesini amaçlıyorsa genel niteliktedir. Belirli
alanlarda ve belirli konulardaki ürünler sergileniyorsa,bunlar özel nitelikte, uzmanlaşmış
sergilerdir.
>>Panolar:Tanıtma ve açıklama amacıyla hazırlanmış,üzerine yazı,resim,fotoğraf,şema,grafiklerin
yerleştirildiği ayaklı ya da sabit duran tablo ya da levhalardır.Birçok kez görüleceği için iletinin
belleklerde yer etmesini sağlayan etkili bir araçtır.
>>Fuarlar:Alıcılarla satıcıların yüz yüze geldiği,ulusal ve uluslararası düzeyde oldukça yaygın olarak
yapılan halkla ilişkiler etkinliğidir.Bu tür etkinliklerde amaç,izleyenlerin özelliklerini dikkate
alarak,doğru iletiler vermek ve böylelikle örgütün amaçlarına uygun tanıtımı gerçekleştirmektir.
>>Festivaller:Etkili iletişim sağlayan festivaller günümüzde giderek
yaygınlaşmaktadır.Festivaller ulusal ve uluslararası olarak düzenlenebileceği gibi,bölgesel ölçekte
de düzenlenebilir.Amaç,yoğun bir iletişim ortamı yaratmaktır.Örn;Cannes Film Festivali,İstanbul
Festivali,Akdeniz Müzik Festivali gibi festivallerin ses getirmek bakımından amacına ulaştığı
söylenebilir.Festival etkinliklerinin hazırlanması oldukça zor ve harcamalar ise oldukça fazladır.
>>Yarışmalar:Değişik kitlesel oluşumların dikkatini kuruluş üzerine çekmek üzere düşünülmüş
etkinliklerdendir.Katılanlar arasında dereceye girenlere ödül verilmesi,yarışmaya olan ilgiyi
arttıracak ve yarışmanın ciddiyetini gösterecektir.Yarışma sonuçlarının medya aracılığıyla
kamuoyuna duyurulması ve ödül dağıtımı için düzenlenen tören,kuruluşun toplumsal
sorumluluğunu yerine getirmesi bakımından tanınmasına yol açacağından halkla ilişkiler alanında
önemli ve başarılı bir etkinlik yerine getirilmiş olur.
>>Açılış-Yıl Dönümü Törenleri:Açılış;bir kuruluşun ilk kez hizmete girişi dolayısıyla ya da bir ürünün
ilk kez pazara sürülüşü nedeniyle yapılan bir halkla ilişkiler etkinliğidir.Yıl dönümü kutlamaları
ise,bir kuruluşun ilk kez çalışmaya başladığı günün ya da kuruluş açısından önemli bir günün yıl
dönümlerinde yapılan kutlamalardır.Bu tür törenler kuruluşun kendisini anlatabilme fırsatı
bulacağı ve tanıtımını yapabileceği törenlerdir.
2.Yazılı ve Basılı Araçlar
>>Broşürler:Kuruluşların çalışmalarını duyurmak amacıyla hazırlanan broşürlerdeki ürün ya da
hizmet haberleri,kuruluşla ilgili gazete ve dergilerde çıkan/sıkıştırılan haberlerden daha etkilidir.
Hedef kitle üzerinde oluşturacağı ilgiyi noktasallaştırması,broşürügazete ve dergiden ayıran en
temel özelliktir.
>>Kitapçıklar:İşlevleri açısından broşürlerden ayrı tutulmazlar;yine personel politikalarını
duyurmak, çalışanları çeşitli konularda bilgilendirmek ve eğitmek,kuruluşun tanıtımını yapmak,
saygınlığını arttırmak gibi amaçlara yönelik olarak hazırlanırlar.
>>Bültenler:Bir kitap düzeninde hazırlanan bültenlerde,çekici,renkli bir kapak,içindekileri gösteren
bir bölüm ve örgüte ilişkin haber,resim,fotoğraflar ve iletilerin yer aldığı anlatımlar bulunmaktadır.
Programlanan sosyal etkinlikler,nişan,düğün,toplantı,atamalar,açılışlar vb. gibi kurumdan
haberlere yer verilebileceği gibi,değişik bilgi ve olaylara da yer verilebilir.Dağıtılan bültenler
kuruluşun görüntüsü ve kimliği açısından önemli bir etki yaratacağından halkla ilişkiler amaçlarına
en uygun iletişim araçları arasında konumlandırılabilir.
>>Gazeteler:Kuruluşların çıkardığı gazeteler;açık,anlaşılırdır ve dürüst bir biçimde hedef kitlelerine
bilgi aktaran halkla ilişkiler aracıdır.
***Kısacası bu türden yayınların iki yararı var:teknik sorumlulardan birim yöneticilerine,
sekreterlere,yardımcı elemanlara kadar kuruluşun çalışanlarının müşterilere ya da kuruluşla ilişkili
olanlara tanıtılması;bir yandan,içeride,çalışanların kendilerini gazetede görmekten hoşnut
kalmaları,diğer yandan,dışarıda,müşterilerin ya da kuruluşla ilişkide bulunanların telefonda
seslerini duydukları ama karşılaşmadıkları için yüzlerini göremedikleri muhataplarını orada
görmekten memnun olmaları.
>>Dergiler:Halkla ilişkilerde kullanılan dergiler,diğer basılı araçlar gibi,kuruluşların etkinliklerini
hedef kitlelere aktarmada çok sık başvurulan,ancak gazetelere göre daha geniş zaman dilimlerinde
hazırlanan yayın türüdür.
>>Yıllıklar:Kuruluşun yıllık çalışmalarını kronolojik sırayla özetleyen,bu çalışmalar hakkında bilgi
veren kitaplardır.
>>Raporlar (Tutanaklar):Kuruluşlar,ürün ve hizmet kapsamında yıl boyunca yapılan etkinlikleri ve
geleceğe ilişkin projelerini kamuoyuna ve hedef kitlelere ayrıntılarıyla duyurmak ve onların
değerlendirmelerine sunmak amacıyla yıllık raporlar hazırlarlar.
>>Mektuplar:Kişilerarası iletişimde ve daha çok bireysel düzlemde tek kişiye yönelik olarak
kullanılan etkin bir yazılı iletişim aracıdır.
>>Afiş ve Pankartlar:Halkla ilişkiler etkinliklerinde genellikle belirgin olan hedef kitle,afiş ve
pankart kapsamında belirsizdir.Tanınmayan geniş kitlelere iletinin ulaştırılması amacıyla hazırlanan
afiş ve pankartlar,alıcı kitlelerin sürekli devinim durumunda olduğu genel alanlara asılır ya da
yapıştırılır.
>>Diğer Yazılı Araçlar:Halkla ilişkiler etkinlikleri kapsamında rozet,pul,damga,kartvizit,bayram
kartları,antetli kağıt,gibi araçlar kuruluşun kimliğini olumlu yönde etkileyeceklerdir.
(ÜNİTE-14)
Genelde krizler,
>Önceden öngörülemeyenler ve kurumun etkinliğinin bulunmadığı (örneğin doğal afetler)
>Sürekli ihtimali bulunanlar (örneğin gıda maddesi üreten bir firma,her zaman gıda
zehirlenmeleriyle ilgili bir konuda hazır bulunmalıdır)
>Kuruluştaki kişilerin hatalarına bağlı olarak ortaya çıkan (muhasebe departmanında ortaya çıkan
finansal hata gibi) olarak incelenebilir.
KRİZ NEDİR :Düzeni bozucu durumlar,işleyişi aksatan olaylar ve işletmeyi zor durumda bırakan tüm
sorunlar birer kriz olarak değerlendirilebilir.Krizleri normal durumlardan ayıran özellikler:
*Kuruluşun üst düzeydeki hedeflerini ve hatta kuruluşun varlığını tehdit etmesi
*Önceden başarı ya da başarısızlığa götüren önleme mekanizmalarının işlemez hale gelmesi
*Bazı krizlerin ortaya çıkmasının ani olması,bazılarının ise uzun dönemde meydana gelmesi
*Acil müdahalenin gerekli olması ve zaman baskısının mevcudiyeti
*Endişe,stres,gerilim ve panik gibi faktörlerin bir arada bulunması
*Yöneticiler üzerinde de gerilim yaratması
*İşletmenin imajını tehlikeye düşürmesi
*İşletme üzerinde basın,medya ve kamuoyu baskısının oluşması
*Bazı durumları fırsat haline dönüştürebilmek için işletmelerin suni krizler yaratabilme ihtimali
*Krizin hem olumlu hem de olumsuz yönlerinin bulunması
KRİZ DÖNEMLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER
Kuruluşun saygınlığının sarsılması,sorunun çözümlenmesi için sürenin son derece sınırlı olması ve
kuruluş tarafından beklenmeyen zamanda oluşması,krizi belirleyen üç koşuldur.
***Kriz durumlarında ilk planlanması gereken,iletişim araçlarının nasıl kullanılacağı ve medya ile
ilişkilerdir.
-----Kriz Yönetimi----Kriz anında,kurumun kimliğinin yara almaması,hedef kitleleriyle iletişiminin zedelenmemesi için
yapılan bilinçli ve programlı halkla ilişkiler çalışmalarıdır.Her türlü riski omuzlayabilecek bu ekipte
halkla ilişkiler,üst yönetim,insan kaynakları,güvenlik,hukuk,bina ve tesisat işleri,üretim,yatırımcı ve
hissedarlarla ilişkiler,pazarlama/reklam/tele pazarlama,veri işletim ve büro hizmetleri gibi
bölümlerin yetkili temsilcileri bulunmalıdır.Kriz ekibinin amaçlarını kısaca şöyle belirlemek
olanaklıdır:
>Basınla iyi ilişkiler geliştirmek
>Basını yönlendirmek ve benzer işi yapan firmaların stratejilerini izlemek
>Potansiyel krizi belirleyerek senaryolar geliştirmek
Dünyada halkla ilişkiler alanında önde gelen firmalardan Hill Knowlton,kriz yönetimi ile ilgili “10
altın kural” sunar:
@Sorumluluğu üstlenin
@Olumsuz kimlik ile kriz arasındaki farkı yakalayın ve yanıtlarını buna göre düzenleyin
@Yanıt sürecinde araştırmalardan yararlanın
@Başkalarının sizin adınıza konuşmasını sağlayın
@Basını düşmanınız değil,müttefikiniz gibi görün
@Mahkemeye verildiğinizi varsayın
@Web ortamından gözünüzü ayırmayın
@İlginizi,duyarlılığınızı ve empatinizi kanıtlayın
@İlk 24 saati çok ciddiye alın
@Şimdiden kriz yönetimi programınızı hazırlayın.
-----Kriz Planı----Kriz ekibi,hiç kullanılma gereği duyulmayacak olsa bile,olası bir kriz durumunda uygulanmak üzere
bir kriz iletişim planına sahip olmalıdır.Kriz planının üç temel ayağı vardır:
>Kriz komitesini oluşturmak
>Bilgi üretimini harekete geçirmek
>Sözcüleri belirlemek
**Kriz zamanlarında dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da bilgi üretimidir.Bilgiyi üretebilecek
zamanı kendi lehimize kazanmamız gerekir.
-----Kriz Dönemlerinde Algılama Yönetimi----**Özellikle 1980’li yıllardan sonra halkla ilişkiler uygulamaları arasında adından sıkça bahsedilen
kriz yönetimi kurumun iletişim stratejileri içerisinde bulunması zorunlu uygulamalardan birisidir.
***Planlama sürecinde öne çıkan 5 etken:
>Her insan riski farklı algılar.
>Her insanda var olan temel tutumların değişmesi zordur.
>Kişiler riskleri belirler,değerlendirir,çıkarlarıyla karşılaştırır ve buna göre seçim yaparlar.
>Risk konusunda bilgi kaynaklarının güvenirliliği göz önünde bulundurulmalıdır.
>Duygusal semboller bilimsel gerçeklerden daha inandırıcı olabilir.
**Kriz anındaki tüm uygulamalar,kriz sonrası oluşacak algının temellerini atar.Kriz yaşanmadan
önce itibarını iyi yöneten kurumların krizden artı değerle çıkabilecekleri unutulmamalıdır
**Doğru ve yerinde bir bilgilendirme,kriz süresince istenilen algının oluşmasının ilk adımıdır. İkinci
adım ise zihinsel algımızı,doğru yönlendirmek için kullanacağımız rasyonel ya da duygusal
unsurlardır. Kriz süresince dikkat edilmesi gereken bir diğer husus,uygulama sırasında kuruluşun
kendisini hedef gruplarının yerine koymasıdır.
-----Halkla İlişkilerde Proaktif ve Reaktif İletişim Süreci----**Proaktif halkla ilişkiler kuruluşun güçlü yönlerine odaklanarak istenilen itibarı oluşturmaya
yönelik çalışmalarda bulunurken,reaktif halkla ilişkiler kuruluşun çoğu zaman zayıf yönlerinden
dolayı ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde kullanılan bir yöntemdir.
Proaktif iletişimde halkla ilişkiler görevlisi kurumun arzu ettiği ve planladığı hedeflerine ulaşmak
için yapılması gerekenleri sıralayarak iletişim stratejisini oluşturur.Proaktif halkla ilişkilerin en
büyük avantajı halkla ilişkiler çalışanının kuruluş içerisinde iletişimle ilgili her tür konuya hakim
olmasıdır.
**Kuruluşlar her ne kadar çeşitli sorunlara karşı hazırlıklı olmaya çalışsa da tahmin edilemeyecek
problemlerle karşılaşabilir ve bunların çözümüne ilişkin anlık reaksiyonlarda da bulunması
gerekebilir.Bu yüzden kuruluşlar,proaktif iletişim kadar reaktif iletişim sürecine de gerek
duyabilmektedirler.Kurum içinde çıkan herhangi bir söylentiden, hükümetin ani politika
değişikliklerine kadar pek çok konu reaktif halkla ilişkiler sürecinin konusu olabilmektedir.