Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com SİYASİ PARTİLERİN EYLEMLERİ NEDENİYLE KAPATILMASI Beyza AKA GİRİŞ Günümüz demokrasisi, partiler demokrasisidir ve siyasi partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Anayasamızın 68’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.” hükmü de bu hususu açıkça belirtmektedir. Yine aynı maddenin üçüncü fıkrasında, siyasi partilerin kurulmasının izne bağlı olmadığı hükme bağlanmıştır. Ancak bu fıkradaki hükme göre siyasi partiler, faaliyetlerini Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde sürdürmek zorundadırlar. Ayrıca Anayasanın 69. maddesinde siyasi partilerin faaliyetlerinin “demokrasi ilkelerine uygun” olacağı ifade edilmektedir. Bu hükümler, “ militan demokrasi” anlayışının Anayasamıza yansımış olduğunun birer göstergesidir. Militan demokrasi anlayışı, İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkmış, amacı demokrasiyi ortadan kaldırmak olan siyasi akımların faaliyet alanlarını kapatmayı ve siyasi alanı anayasal değerlerle sınırlandırmayı amaçlayan bir demokrasi anlayışıdır.1 1961 ve 1982 Anayasaları, 1949 tarihli Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasasında yer alan militan demokrasi anlayışından esinlenmiştir ve siyasi partilere ilişkin bazı yasaklar getirerek bu yasakları ihlal eden partilerin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasını öngörmüştür.2 Siyasi partilerin tüzük ve programlarının Anayasanın 68’inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı olmasından dolayı kapatılmaları ve eylemlerinin aynı fıkraya aykırı olmasından dolayı kapatılmaları, Anayasanın 69’uncu maddesinde ayrı ayrı düzenlenmiştir.3 Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69’uncu maddesinde ve Siyasi Partiler Kanununda düzenlenmiş olan, “siyasi partilerin eylemleri nedeniyle kapatılması” konusu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konudaki denetimi incelenecektir. 1 ÖDEN, Merih: Türk Anayasa Hukukunda Siyasî Partilerin Anayasaya Aykırı Eylemleri Nedeniyle Kapatılmaları, Ankara, 2003, s. 11 2 ÖDEN, s. 12 3 GÖZLER, Kemal: Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa, 2013, s. 164 1 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com I. TÜRKİYE’DE SİYASİ PARTİLERE GETİRİLEN YASAKLAR VE SINIRLAMALAR A. T.C. Anayasası ile Getirilen Yasaklar ve Sınırlamalar Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 68’inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünde, siyasi partilere ilişkin yasaklar ve sınırlamalar yer almaktadır. Bu fıkrada yer alan hükme göre, “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.” Siyasi partilerin bu hükme aykırı eylemleri nedeniyle kapatılmasına, ancak partinin bu nitelikteki eylemlerin odağı haline gelmesi durumunda karar verileceği, Anayasanın 69’uncu maddesinde hükme bağlanmıştır. 2001 yılında aynı fıkraya eklenen cümlede, “odak haline gelme” kavramının tanımı yapılmıştır. Bu değişiklikten önce de Siyasi Partiler Kanununun 3270 sayılı Kanunla değişik 103. maddede “odak olma” kavramının tanımı yapılmıştı.4 Ancak bu hüküm, Refah Partisinin kapatılması davasında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.5 Daha sonra Siyasi Partiler Kanununda 4445 sayılı Kanunla yeni bir değişiklik yapılarak odak olma 103. maddede tekrar tanımlanmış, ancak bu hüküm de Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.6 Bunun üzerine parlamento, odak olmanın tanımını 2001 değişikliğiyle Anayasaya taşımıştır. Bir görüşe göre, Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu kanun hükümlerinin Anayasa hükmü haline getirilmesi, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.7 Ancak bir diğer görüşe göre, iptal edilen kanun hükümlerinin Anayasa hükmü haline getirilmesi, 1982 Anayasasının sınırlama rejimini özgürlükler lehine dönüştürdüğü için isabetlidir.8 Çünkü odak olma kavramının 2001 değişikliğiyle Anayasada ayrıntılı biçimde tanımlanmış olmasının amacı, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki takdir 4 ÖDEN, s. 63 BULUT, Nihat: “Siyasal Parti Yasakları ve Son Anayasa Değişiklikleri Çerçevesinde Odaklaşma Olgusunun Kriterleri”, Prof. Dr. Ergun Önen Armağanı, İstanbul, 2003, s. 551 6 BULUT, s. 552 7 ÖDEN, s. 92 8 KARAKOÇ, Rıfat: 1982 Anayasası’nın Siyasi Partilere İlişkin Düzenlemeleri Üzerine Bir Değerlendirme, Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. III, S.2, 2013, s. 63 5 2 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com yetkisini sınırlamak ve parti kapatılmasının zorlaştırılmasını sağlamaktır.9 Söz konusu değişiklikle böyle bir düzenleme getirilmesi, partilerin kapatılmasını zorlaştırmış olsa da, 1982 Anayasasının “sınırlamanın asıl olması” yaklaşımını bütünüyle ortadan kaldırmamıştır.10 Siyasi parti yasaklarını tek fıkrada düzenleyen 1961 Anayasasından farklı olarak 1982 Anayasası, bazıları siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunmasını engelleyecek nitelikteki, geniş ve belirsiz yasaklara yer vermiştir.11 Yasakların çokluğu, siyasi partilere karşı Anayasa koyucunun duyduğu güvensizliğin bir göstergesidir.12 B. Siyasi Partiler Kanunu ile Getirilen Yasaklar ve Sınırlamalar Siyasi partilere ilişkin yasaklar ve sınırlamalar, Siyasi Partiler Kanununun 78’inci maddesi ile 96’ncı maddesi arasında düzenlenmiştir. Söz konusu hükümler, anayasal yasakları genişletmesi nedeniyle Anayasa ile çatışmakta ve parti yasakları yönünden çok geniş ve detaylı düzenlemeler getirmektedir.13 Siyasi Partiler Kanununun öngördüğü yasakların Anayasadaki yasakların üzerinde olması ve bu yasakların genel olarak demokrasiyle bağdaşmaması, Siyasi Partiler Kanununun başlıca problemleridir.14 II. SİYASİ PARTİLERE KARŞI UYGULANACAK YAPTIRIMLAR A. Genel Olarak Siyasi partilerin yukarıda belirtilen yasaklara uymaması durumunda hangi yaptırımlarla karşılaşacağı, Anayasamızın 69’uncu maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında hükme bağlanmıştır. Söz konusu fıkralara göre, “Bir siyasi partinin 68’inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. Bir siyasi 9 GÖZLER, Kemal: “Parti Kapatmanın Kriteri Ne? Parti Kapatmaya Karşı Anayasa Değişikliği Çözüm mü?”, Türkiye Günlüğü, S. 93, Bahar 2008, s. 26 10 TELLİ, Kutlay: İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Bağlamında Siyasi Partiler Rejimi, Ankara, 2012, s. 125-126 11 ÖDEN, s. 18 12 ÖDEN, s. 19 13 TELLİ, s. 124 14 DİNLER, Veysel: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Siyasi Partiler, Isparta, 2003, s. 51 3 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır. Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir.” Bu hükümlerden çıkan sonuca göre Anayasa Mahkemesi, siyasi parti yasaklarına aykırı eylemlerde bulunan partilerin temelli kapatılmasına veya Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Siyasi partiye karşı Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılma yaptırımının uygulanabilmesi için, bu partinin Siyasi Partiler Kanunu Ek Madde 1 uyarınca Devlet yardımı alan partilerden biri olması gerekmektedir. B. Siyasi Partilerin Temelli Kapatılması Yukarıda da belirtildiği üzere, siyasi parti yasaklarına aykırı eylemlerde bulunan partilerin, bu eylemlerin odağı haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespiti durumunda temelli kapatılacağı hükmü Anayasamızın 69’uncu maddesinde yer almaktadır. “Siyasi parti eylemi” kavramı, siyasi partilerin tüzük ve programları dışındaki her türlü faaliyetlerini kapsayan bir kavramdır.15 “Odak olma” kavramı ise, siyasi anlamda bir partinin Anayasaya ve Siyasi Partiler Kanununa aykırı eylemlerinden dolayı kapatılması için söz konusu eylemlerin merkezi hale gelmesinin gerekliliğini ifade etmek için kullanılmaktadır.16 Hangi durumlarda bir partinin bu tür eylemlerin odağı haline gelmiş sayılacağı, 2001 yılında eklenen cümle ile yine aynı maddenin altıncı fıkrasında hükme bağlanmıştır. Bu hükümde, yasakların büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulu tarafından ihlal edilmesi ile parti üyeleri tarafından ihlal edilmesi arasında bir ayrım yapılmıştır.17 Anayasa, siyasi partileri partiyi temsil yoğunluğu yüksek organ ve kurulların eylemleriyle doğrudan doğruya bağlı 15 ÖDEN, s. 108 KARAKOÇ, s. 65 17 ÖDEN, s. 108 16 4 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com tutarken, parti üyelerinin eylemleriyle dolaylı olarak bağlı kılmıştır.18 Söz konusu fiillerin anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlenmesi, siyasi partinin bu fiillerden doğrudan sorumlu olması sonucunu doğurmaktadır. Ancak bu nitelikteki fiillerin parti üyeleri tarafından yoğun bir şekilde işlenmesi halinde siyasi partinin sorumluluğunun doğabilmesi için, anılan parti organlarının bu durumu zımnen veya açıkça benimsemesi gerekmektedir. Bir siyasi partinin Anayasanın 68’inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı eylemlerin odağı haline gelip gelmediğine Anayasa Mahkemesi karar verecektir. Anayasa Mahkemesinin bu konudaki takdir yetkisi, “odak haline gelme” şartlarının tanımı yapılarak bir ölçüde sınırlandırılmıştır.19 Anayasanın 149’uncu maddesine göre, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından siyasi partilerin kapatılmasına toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır. Bu hüküm, 2010 yılındaki Anayasa değişikliği ile getirilmiştir. 1982 Anayasasının ilk şeklinde karar yeter sayısı toplantıya katılanların salt çoğunluğuydu. İlk defa 2001 yılında yapılan değişiklikle, siyasi parti kapatma için gerekli olan salt çoğunluk yerine beşte üç oy çokluğu şartı getirilmiştir.20 Her iki değişikliğin amacı da, siyasi parti kapatmanın zorlaştırılmasıdır. C. Siyasi Partilerin Devlet Yardımından Yoksun Bırakılması Anayasamızın 69’uncu maddesinin 2001 yılında eklenen yedinci fıkrasında, Anayasa Mahkemesinin dava konusu fiillerin ağırlığına göre, temelli kapatma kararı yerine ilgili siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebileceği hükme bağlanmıştır. Doğal olarak, bu yaptırımın uygulama alanı bulabilmesi için ilgili siyasi partinin Siyasi Partiler Kanunu Ek Madde 1 uyarınca Devlet yardımı alan bir parti olması gerekmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykırı eylemlerde bulunan bir partinin devlet yardımı alıyor olması halinde bu kararı verebilecekken, parti yardım almıyorsa partiyi kapatmak zorunda kalacaktır.21 Ancak temelli kapatma yerine devlet yardımından yoksun bırakma gibi farklı alternatif yaptırımların uygulanması, demokratik rejimler için daha 18 ÖDEN, s. 109 AKYAZAN, A. Emrah: “1982 Anayasasına Göre Siyasi Partilerin Kapatılması”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S. 65, 2006, s. 261 20 HAKYEMEZ, Yusuf Şevki: “2001 Yılında Yapılan Anayasa Değişikliklerinin Siyasal Parti Özgürlüğü Üzerindeki Etkileri”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. XIX, 2002, s. 596 21 ÖDEN, s. 93 19 5 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com uygundur.22 Nitekim Avrupa Konseyi bünyesinde oluşturulan Venedik Komisyonu Raporunda da kapatmadan daha hafif yaptırımların uygulanması konusu yer almaktadır. 23 Siyasi partilerin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması kararı da Anayasanın 149’uncu maddesi uyarınca, tıpkı parti kapatma kararı gibi Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğuyla alınır. III. AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASINDA DENETİMİ A. Genel Olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde siyasi partilere ilişkin özel bir hüküm bulunmamakta, siyasi partiler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddenin kapsamı içinde değerlendirilmektedir.24 Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, parti kapatma sebebiyle yapılan başvuruları incelemektedir. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan bir siyasi parti, altı ay içinde Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmektedir.25 Nitekim hakkında kapatılma kararı verilen birçok siyasi parti, Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre siyasi parti kapatmanın haklı olabilmesi için bu sınırlamanın “maddede öngörülen meşru amaçlardan birini gerçekleştirmek için kanun marifetiyle konmuş” olması ve “demokratik toplum için ihtiyaç duyulması” gereklidir.26 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin parti kapatma konusundaki yaklaşımı, Venedik Komisyonunun raporunda da bulunabilir.27 Söz konusu raporda belirtilen ilkelere göre, siyasi partiler ancak şiddet kullanılmasını savunması veya şiddetin politik bir araç olarak 22 KARAKOÇ, s. 67 HAKYEMEZ, s. 594 24 UYGUN, Oktay: “Siyasi Partilerin Kapatılması Rejiminin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Değerlendirilmesi”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. XVII, 2000, s. 257-258 25 GÖZLER, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, s. 168 26 ZABUNOĞLU, Hamdi Gökçe: Türk Anayasal Düzeninde Siyasal Hak ve Özgürlüklerin Kapsamı ve Sınırları, Ankara, 2013, s. 264-265 27 UYGUN, s. 258 23 6 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com kullanılması durumunda kapatılabilir ve bir siyasi partinin kapatılması için, kapatma önleminin demokratik düzeni korumak bakımından son çare olması gerekmektedir.28 B. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Siyasi Parti Kapatma ile İlgili Türkiye’den Yapılan Başvurular Hakkındaki Kararları Türkiye’de siyasi partilerin eylemleri nedeniyle kapatılmalarında iki gerekçe mevcuttur. Bunlardan birincisi, “Türk Devletinin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğü”ne aykırılık, ikincisi ise “Laiklik” ilkesine aykırılık gerekçesidir.29 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu gerekçelerle verilen siyasi parti kapatma kararları ile ilgili Türkiye’den yapılan başvurular hakkındaki kararlarında, Refah Partisi kararı hariç, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesini ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır.30 Anayasa Mahkemesi, “Devletin ülkesiyle bölünmez bütünlüğü” ilkesini, her ne kadar bu husus tartışmalı olsa da, üniter devlet yapısının korunmasını içine aldığı şeklinde yorumlamış ve Türkiye’de federal sistemin kurulmasını savunan birçok partiyi kapatmıştır.31 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre, bir siyasi partinin ülkenin mevcut anayasal rejimi barışçı ve demokratik yollardan değiştirmeye çalışması, tek başına parti kapatma sebebi olamayacağından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu kararları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı bulmuştur.32 Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre çoğulculuk olmadan demokrasi olmayacağından, ifade özgürlüğü, sadece olumlu, zararsız veya umursanmayacak düşüncelere değil, aynı zamanda rahatsız edici, şok etkisi yaratan ve taciz edici düşüncelere de tatbik edilmelidir.33 Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Refah Partisi kararında, bir siyasi partinin önerdiği değişikliklerin ne denli aykırı veya şoke edici olursa olsun bunları demokratik yöntemlerle gerçekleştirmek istediğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin koruması altında olacağı içtihadından ve Venedik Komisyonu kriterlerinden belirgin bir şekilde ayrılmıştır.34 Refah Partisi kararına 28 UYGUN, s. 259 IŞIK, Hüseyin Murat: Anayasa Mahkemesi Kararlarında Devletin Resmi İdeolojisi (Siyasi Parti Kapatma Davalarının İçerik Analizi), Ankara, 2012, s. 4 30 ZABUNOĞLU, s. 275 31 ÖZBUDUN, Ergun: Türk Anayasa Hukuku, Ankara, 2013, s. 94 32 ÖZBUDUN, s. 94 33 TURHAN, Mehmet: “Hukukta ‘Özgürlükçü’ Yorum ve Refah Partisi Kapatma Davaları, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi, S. 17, 2007, s. 82 34 TURHAN, s. 93 29 7 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com kadar, partinin bir yerde “açık ve mevcut tehlike” olmadığı sürece örgütlenme hakkına sahip olduğunu vurgulamış iken, Refah Partisi kararında partinin önerdiği siyasal projenin de demokrasinin temel ilkeleriyle uyumlu olması gerektiği koşulunun varlığını eklemiştir.35 Bu da bize, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Refah Partisi kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Venedik Komisyonu kriterlerine aykırı olduğunu göstermektedir. SONUÇ Türkiye’de siyasi partilerin eylemleri nedeniyle kapatılması, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Siyasi Partiler Kanununda düzenlenmiştir. 1982 Anayasasının sahip olduğu “sınırlamanın asıl olması” yaklaşımı dolayısıyla Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununda, siyasi partilere ilişkin geniş ve sınırları belirsiz yasaklara yer verilmiştir. Anayasada çeşitli zamanlarda yapılan değişikliklerle siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılmış ise de, Anayasaya hâkim olan “sınırlamanın asıl olması” anlayışı bütünüyle ortadan kaldırılamamıştır. Ayrıca Siyasi Partiler Kanununun Anayasada yer almayan sınırlama hükümlerine yer vermesi, bu konudaki bir başka sorundur. Parti kapatma kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve demokrasinin temel ilkelerine uygun olabilmesi için Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Venedik Komisyonu kriterlerine paralel değişikliklerin yapılması şarttır. Ancak daha da önemlisi, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki içtihatlarını değiştirmesidir. Anayasa Mahkemesinin siyasi parti kapatmaya ilişkin yaklaşımını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları yönünde değiştirmesi, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin sorunların çözülmesini sağlayacaktır. 35 TURHAN, s. 94-95 8 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com KAYNAKÇA AKYAZAN, A. Emrah: “1982 Anayasasına Göre Siyasi Partilerin Kapatılması”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S. 65, 2006, s. 247-276 BULUT, Nihat: “Siyasal Parti Değişiklikleri Yasakları ve Son Çerçevesinde Anayasa Odaklaşma Olgusunun Kriterleri”, Prof. Dr. Ergun Önen Armağanı, İstanbul, 2003, s. 535-562 DİNLER, Veysel: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Siyasi Partiler, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta, 2003 GÖZLER, Kemal: “Parti Kapatmanın Kriteri Ne? Parti Kapatmaya Karşı Anayasa Değişikliği Çözüm mü?”, Türkiye Günlüğü, S. 93, Bahar 2008, s. 24-31 GÖZLER, Kemal: Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2013 9 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com HAKYEMEZ, Yusuf Şevki: “2001 Yılında Yapılan Anayasa Değişikliklerinin Siyasal Parti Özgürlüğü Üzerindeki Etkileri”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. XIX, 2002, s. 550571 IŞIK, Hüseyin Murat: Anayasa Mahkemesi Kararlarında Devletin Resmi İdeolojisi (Siyasi Parti Kapatma Davalarının İçerik Analizi), Adalet Yayınevi, Ankara, 2012 KARAKOÇ, Rıfat: 1982 Anayasası’nın Düzenlemeleri Siyasi Üzerine Bir Partilere İlişkin Değerlendirme, Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. III, S.2, 2013, s. 55-70 ÖDEN, Merih: Türk Anayasa Hukukunda Siyasî Partilerin Anayasaya Aykırı Eylemleri Nedeniyle Kapatılmaları, Yetkin Yayınları, Ankara, 2003 ÖZBUDUN, Ergun: Türk Anayasa Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 2013 TELLİ, Kutlay: İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Bağlamında Siyasi Partiler Rejimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012 10 Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com TURHAN, Mehmet: “Hukukta ‘Özgürlükçü’ Yorum ve Refah Partisi Kapatma Davaları, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi, S. 17, 2007, s. 73-96 UYGUN, Oktay: “Siyasi Partilerin Kapatılması Rejiminin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Değerlendirilmesi”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. XVII, 2000, s. 256-272 ZABUNOĞLU, Hamdi Gökçe: Türk Anayasal Düzeninde Siyasal Hak ve Özgürlüklerin Kapsamı ve Sınırları, Yetkin Yayınları, Ankara, 2013 11
© Copyright 2024 Paperzz