981 TÜRK HALK OYUNLARININ SAHNELENMESİNDE GELENEKSEL KIYAFETLERDEN SAHNE KOSTÜMÜNE GEÇİŞ SÜRECİNİN İNCELENMESİ ÖTKEN, Nihal TÜRKİYE/ТУРЦИЯ Türk halk oyunları ait olduğu yörenin tarihini, coğrafya ve iklim yapısını, müzik geleneğini, giysi takı ve yöre insanının yaşam biçimini bünyesinde taşıyan halk kültürü ürünleridir. Belli yöre insanlarının duygu ve düşüncelerini kendine özgü hareketlerle yansıtan halk oyunları o yörenin estetik beğenisine göre sanatsal bir kaygı duyulmaksızın yaratılırlar. Zamanla yaşadığı yörenin sınırları dışına çıkartılan ve daha geniş kitlelere sunulma endişesi duyulan halk oyunları, gerektiğinde bu geniş kitlelerin estetik beğenisine uygun değişikliğe uğratılırlar. Zira bu ihtiyaç folklorun dinamik yapısı içinde çoğu zaman kendiliğinden ortaya çıkar. İçinde barındırdığı özellikler gereği, aynı anda göze, kulağa ve duygulara hitap eden halk oyunları; sahnelemede kendine özgü güzelliğini, zengin adımlarını, canlı müziğini ve renkli giysilerini tam olarak sergileyebilmek için sahne tekniklerinden yararlanmak durumundadır. Bu tekniklerden biri de sahne sanatları denen komplike bir olgunun çok önemli bir halkası olan “kostüm”1 olgusudur. Halk oyunlarının sahneleme süreci içinde geçmişten günümüze yöresel özellik taşıdığı düşünülen bütün giysiler, kullanım amacı düşünülmeden uyumlu ya da uyumsuz bir araya getirilerek kullanılmış ve kullanılmaya devam edilmektedir. Geleneksel çizgileri ile oldukça detaylı olan ve günümüzde özellikle halk oyunlarında kullanılmaya devam edilen geleneksel kıyafetlerin, sahne sanatları içinde “kostüm” terimini karşılayacak şekilde değişikliğe uğrayarak kullanılması da özellikle son yıllarda ortaya çıkan profesyonel topluluklarla kendini göstermiştir. 1 Özellikle görsel sanatlarda (tiyatro, sinema...vb. sahne sanatları ) çok önemli yere sahip, kıyafetlerin tümüne verilen genel isimdir. Latince, "gelenek" anlamına gelen "consuetudo" kelimesinden, İtalyanca ve Fransızcaya onsekizinci yüzyılda, önce bir sanat terimi olarak "Sahnede, canlandırılan dönemde giyilen geleneksel giysiler" anlamında geçmiştir. “http://tr.wikipedia.org/wiki/Kost%C3%BCm” 982 Bu bildiride geleneksel uygulamalardan günümüze halk oyunlarında kullanılan kıyafetlerin derneklerden profesyonel topluluklara kadar uzanan sahneleme sürecinde geçirdiği aşamalar ele alınarak örneklerle incelenecektir. Türk kültürü giyim kuşam açısından son derece zengin bir yapıya sahiptir. Bu zenginlik köyden köye bile farklılıklarla kendini ortaya koyar. Geleneksel giysilerimizde var olan bu zenginliğin günümüze taşınmasında önemli rol oynayan unsurlardan birisi de halk oyunlarımızdır. Halk oyunları sahnelenmeye başlandığı ilk yıllardan bu yana ait oldukları yörelerin geleneksel kıyafetlerini sahne kostümü anlayışı ile günümüze taşımışlardır. Burada bahsedilen sahne kostümü anlayışı sahne üzerinde bir gösteriyi sunarken giyilen giyimler ve aksesuarlar olarak algılanmalıdır. Türk halk oyunlarını ilk sahneleme çalışmaları 1930 lu yıllara dayanır. Bu yıllarda halk evlerinde yapılan şenliklerde ve özel kutlamalarda sergilenen halk oyunlarının sahnelenmesi daha çok mevcut yörelerin oyuncuları tarafından oluşturulmuş mahalli ekipler şeklinde görülmektedir. Daha sonra 1950 li yıllardaki sahneleme biçimi belirli bir düzen içinde bir araya getirilmiş oyunların arka arkaya sıralanışı ve seyirciye sunuluşu şeklinde başlamıştır. Bu dönemdeki en önemli yapılanma Yapı ve Kredi Bankasının 10. yılında kurduğu “Türk Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi”nin gerçekleştirmiş olduğu halk oyunları etkinlikleridir. Bu tesisin Anadolu’nun çeşitli yerlerinde düzenlenen bölge şenliklerinin yanında çalışmalarından en önemlisi 1955 ve 1969 yılları arasında İstanbul’da gerçekleştirdiği 10 adet halk oyunları bayramıdır. Bu tesis Anadolu’da yapmış olduğu çalışmalarla halk oyunlarımızın derlenmesine katkıda bulunmanın yanı sıra derlenen bu oyunların orijinal çalgıları ve yöresel kıyafetleri ile sergilenmesini de sağlamıştır. 1960 lardan sonra halk oyunları yarışmaları ile sahneleme çalışmaları hız kazanmaya başlamıştır. Daha sonraki yıllarda özellikle büyük şehirlerde sayıları gün geçtikçe artan dernekler vasıtası ile halk oyunları sahneleme çalışmaları devam etmiştir. Bu dönemlerde de geleneksel kıyafetlerin kullanılmasına özen gösterilmiştir. Ancak özellikle ekonomik açıdan çekilen zorluklar sebebiyle daha düşük maliyetlerle orijinal kıyafetler yerine orijinaline benzer kıyafetler tercih edilmeye başlanmıştır. Bunun yanında büyük şehirlerde öğretilmeye başlanan yörelerin kıyafetleri yörelerden gelen ve herhangi bir vasıtayla öğretici olan kişilerin yönlendirmeleri doğrultusunda yapılmıştır. Dolayısıyla bir süre sonra ilk öğreticilerin yönlendirmeleri ile kullanılmaya başlayan bu kıyafetler yöresel ekiplerin 983 formaları haline dönüşmüştür. Öyle ki aynı yöreyi icra eden her ekibin üzerindeki her bir parça aynı renkte ve aynı şekilde kullanılmaya başlanmış, yarışmalarda bu renk ve biçimlerden farklı giyen bir ekipten kostüm puanları kırılmıştır. Dolayısıyla yörelerdeki zengin biçim ve çeşitteki geleneksel kıyafetlerin sadece bir kısmı büyük şehirlerde hazırlanan ekiplerde tek tip kostüm şekline dönüşmüştür. Arzu Öztürkmen’in bize aktardığına göre Şerif Baykurt halk oyunlarında yapılan değişikliklerle ilgili görüşünü halkevleri ile ilgili bir seminerde şu şekilde dile getirmektedir. “Bizim halk oyunlarımız, bölgelerimizde ve vilayetlerimizde, kelimeyi yerinde kullanmak istiyorum, pek çok koreograflar türetmiştir. Herkes oyunlarımızı alıyor, bir ekip kuruyor ve hatta İstanbul’da Ankara’da beğenilsin diye kendine göre bir sürü uydurmalar yapıyor, elbiselerde, figürlerde koreografik durumlarda uydurmalar yapıyor ve Ankara’ya İstanbul’a getiriyor ve hatta Avrupa’ya da götürülüyor.” 2 Şerif Baykurt’un 1966 yılında söylediği bu sözlerinden de anlaşılacağı üzere büyük şehirlerde gelişen halk oyunlarını sahneleme çalışmalarında figür ve müziğin yanında kıyafetlerdeki değişikliklerin daha o yıllarda yapılmaya başlanarak sahneye adapte edilmeye çalışıldığının göstergesidir. Bu kostümlerin 70’li yıllarda en rahat elde edildiği yerler özellikle Kapalı Çarşı’da yabancı turistlere hizmet etmek için açılmış kostüm dükkânlarıdır. Derneklerde birden fazla yörenin çalışılması ve her yörenin kıyafetlerinin bulunmaması sebebiyle birbirinin yerini tutabilecek kıyafetlerin hangi yöreye ait olduğu düşünülmeden aslına uygun olmayan kumaşlar, motifler, biraz da ekonomik nedenlerle kullanılmıştır. Bir süre sonra iç kısma giyilen ve dışarıdan bakıldığında belli bölümleri görülen kıyafetlerinde sadece görünen bölümleri ana parçalara dikilerek kullanılmaya başlanmıştır. Bu tür kullanımın gerekçelerinden biri de arka arkaya oynanan ekiplerde kıyafet değiştirme kolaylığının sağlanmasıdır. İşte tam bu aşamadan sonra geleneksel kıyafetler yerini geleneksel özellikler taşıyan kostümlere bırakmıştır. 1987 yılında Türk Halk Oyunlarının Sahnelenmesinde Karşılaşılan Problemler Sempozyumunda sunulan pek çok bildiride halk oyunların bir sahne sanatı haline geldiği özellikle vurgulanmış ve bu bağlamda pek çok problemle karşı karşıya olduğu uzmanlarca dile getirilmiştir. Bu problemlerin başında halk oyunları ekiplerinin üzerinde yer alan kıyafetlerin sahnedeki kullanımının yanlışlığı ve bunların düzeltilmesi 2 Öztürkmen, Arzu; Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik, İletişim Yayınları, İstanbul 1998, s. 266. 984 gelmektedir. Bu bildirilerden birinde “artık sahne düzenlemesinin yapıldığı, halk çalgıları orkestraları tarafından oyun müziklerinin icra edildiği bir sahne sanatı olarak kabul gören halk oyunlarımızın giysileri de bu anlayış çerçevesinde sahne sanatının gerektirdiği kurallara uygun olarak düşünülmelidir.”3 denirken halk oyunlarında kullanılan kıyafetlerin sahne kostümü anlayışı içerisinde ele alınması önerilmektedir. Ancak o dönemin bakış açısı ile her ne kadar sahne sanatı kuralları geçerli olsa da “düşünülmelidir, derken geleneksel değerlerinden uzaklaştırılmamalıdır.” şeklinde devam eden cümle ile halk oyunlarında geleneksel kıyafet uygulanmasından asla vazgeçilmemesi gerekliliğinin özellikle altı çizilmektedir. Bu ve buna benzer söylemler göstermektedir ki sahneleme sürecinde geleneksel kıyafetlerin, geleneksel özellikler taşıyan kostümlere dönüşmesi kaçınılmazdır. Kostümler, oyuncunun görevini yerine getirmesinde yardımcı olan bir öğe olarak kabul edilmişlerdir. Halk oyunlarında kostüm artık geçmişte giyilen “kıyafet” olarak algılanmamaktadır. Kostüm artık icra edilen yörenin oyunlarına eşlik eden bir olgudur. Kostümün, oyuncunun hareketlerine ve tavrına getirdiği katkılar olduğu düşünülmekte ve oyuncunun görsel vurgusunu arttırdığı kabul edilmektedir. Geleneksel kıyafetler geleneksel özellikler taşıyan kostümlere dönüştükten sonra yavaş yavaş başlayan bu değişiklikler her geçen gün biraz daha yeni uygulamalarla ve yeni arayışlarla sürecini devam ettirmiştir. Örneğin bu süreç içinde 1992 yılında Türkiye Güzel Sanatları Geliştirme Vakfının yayınlamış olduğu “Folklorik Türk Kıyafetleri” adını taşıyan kitapta tanıtılan kıyafetler için “Türkiye Güzel Sanatları Geliştirme Vakfı Türk halk oyunları ekiplerinin üzerinde kalmış kıyafetleri yüzyılımızdaki değişiklikleri de yansıtacak biçimde bir albümde toplayarak önemli bir hizmeti başlatmıştır.”4 denilmektedir. Buradaki ifadeden de anlaşılacağı gibi geleneksel kıyafetlerin halk oyunları ekiplerinin kostümleri haline dönüştüğü gerçekliği folklor camiasınca da kabullenilmiştir. Bu kostümlerin Devlet Halk Dansları Topluluğu dansçılarının üzerinde fotoğraflanması da bu kabullenmenin bir göstergesidir. Bu kabullenmenin devlet nezdinde bir başka örneği de Kültür Bakanlığı HAGEM (Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü) yayınları içinde görülmektedir. Farklı illere 3 Altuntaş, Yener; “Halk Oyunlarımızın Sahnelenmesinde Giysi ile İlgili Problemler”, Türk Halk Oyunlarının Sahnelenmesinde Karşılaşılan Problemler Sempozyumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları, Ankara 1987, s.15. 4 Özel, Mehmet; Folklorik Türk Kıyafetleri, Türkiye Güzel Sanatları Geliştirme Vakfı Yayınları, Ankara, 1992. 985 ait geleneksel kıyafetler “Halk Oyunları Kıyafetleri Teknik Çizimleri”5 adı altında yayımlanmıştır. Geleneksel kıyafetlerin ait oldukları yörelerin özelliklerini taşıdıklarını söylemiştik. Kıyafetlerin her biri bölgede yaşayan kimselerin kimliklerini, medeni hallerini, sosyal statülerini, duygu ve düşüncelerini gösteren özelliklere sahiptirler. Kıyafetin biçiminden, şeklinden, renginden, kumaşından, oyasından ve daha birçok yapısından, giyen kişilerin her türlü özelliğini anlamak mümkündür. Her ortamda giyilen kıyafetin de kuşkusuz ayrı özellikleri vardır. Ancak kostümleşme sürecini yaşayan halk oyunları kıyafetleri için aynı özelliklerden bahsetmek mümkün değildir. Herhangi bir halk oyunları gösterisinde bir ekip üzerinde gördüğünüz kostümler çoğunlukla tek tiptir. Günlük kıyafetler tören kıyafetleri ile aynı ekipte yan yana kullanılabilmektedir. Gelin başı denilen özel süslemelerin yapıldığı başlıklar tüm ekip elemanları için kullanılabilmektedir. Kış ya da yaz gibi mevsimlerin ayırımı yapılmaksızın aynı kumaş her dönemde kullanılabilmektedir. Takı ve aksesuarlar da her elemanda aynı sayıda ve özelliklerde kullanılmaktadır. Kısacası halk oyunları ekiplerinin sahnede kullandıkları kostümlerde geleneksel kıyafetlerde bulunan özelliklerin anlam ve kullanılış biçimlerini aramak günümüz şartları içinde mümkün değildir. Bu nedenle geleneksel kıyafetlerin kostümleşme sürecinde orijinallerinde bulunan anlam ve özelliklerini koruyamadıkları görülmektedir. İlk sahnelenişinden günümüze değin geçen süreçte halk oyunları ekiplerinde rengi, deseni, görünümü, kumaşı, işlemesi birbiriyle uygun olmayan farklı amaçlarla yapılan kostümlerin bir araya getirilerek kullanılması bu konudaki uygulamaların aynı zamanda bilinçli bir şekilde yapılmadığını da ortaya koymaktadır. Bunun en önemli sebebi ise geleneksel kıyafetleri halk oyunları ekiplerinin kullanımına hazırlayacak profesyonel kostüm tasarımcılarının olmayışıdır. Bu görev daha öncede belirtildiği gibi yöre hocalarının istekleri doğrultusunda mevcut imkanların elverdiği ölçüde yapıla gelmiştir. Geleneksel giysi karakterinin özelliklerini sahne kostümü açısından düşünüp uygulamak hem kıyafetin hem de dansın özelliklerini iyi analiz etmeyi gerektirmektedir. Ancak son yıllarda ortaya çıkan topluluklara kadar halk oyunları ekiplerinin kostümlerini tasarlamak göz ardı edilmiş bir meseledir. Y. Altuntaş; Y.Şahin; M. Kahveci; “(Manisa 1993 ), (Sivas 1993), (Bursa 1993), (Aydın 1995), (Çorum 1996), (Gaziantep 1997), (Balıkesir 2000), ( Tokat 2000) İli Halk Oyunları Kıyafetleri Teknik Çizimleri, Kültür Bakanlığı HAGEM Yayınları. 5 986 “Sultans of the Dance” topluluğu ile başlayan ve başka profesyonel dans toplulukları ile devam eden, halk oyunları figürlerinden yararlanarak yeni sunumlar sahneleyen gruplarda kostüm tasarımcılarının varlığından söz etmek mümkündür. Ancak bu tasarımcıların tasarladıkları kostümler geleneksel kıyafet özelliklerinden tamamen farklı amaçlarla düşünülerek tasarlanmıştır. 2000 li yıllara damgasını vuran bu topluluklar halk oyunları figürlerini farklı dans disiplinlerinde kullanılan tekniklerle sergilemekte bu nedenle de özellikle hareket serbestliğini veren kostümler tercih etmektedir. “Anadolu Ateşi” genel sanat yönetmeni bir röportajında “giyilecek kostümlerin hem yerel çizgileri barındırması hem modern olması gerekiyordu. Dans normlarına uygun olacak ve hareket alanını kısaltamayacak….. Kostüm tasarlarken oyununun içeriğine kullanıldığı sahneye ve anlattığı öyküye uygun desenler seçtik ve bu desenleri de bir tarih danışmanının gözetiminde yaptık.”6 diyerek seçilen kostümlerin yerelliği anımsatan çizgiler barındırmasının yeterli olduğunu, kendileri açısından önemli olan noktanın kostümün hareketi kısıtlamaması ve modern olması gerekliliğini özellikle vurgulamaktadır. Bu topluluklardaki kostümlerin tasarımında kullanılan geleneksel çizgilerle bunların kullanılma biçimi ve derecesi, gösteride kullanılan halk oyunları figürleri ile birebir bağlantılı değildir. Sahnelemede hedeflenenin oynanan oyunlara ait yörelerin kostümlerinin modernize edilmiş şeklini yapmak olmadığı kesindir. Burada öncelikle amaç dansçının dansını rahatça sergileyebileceği ve estetik açıdan seyirciye hitap edebilecek kostümlerin tasarlanmasıdır. Bu tasarımlarla da görülmüştür ki geleneksel kıyafetlerin kostümleşme sürecine en radikal değişimi getiren, profesyonel topluluklar olmuşlardır. Profesyonel topluluklardaki kostüm anlayışı radikal değişimler göstermekle beraber birbiri ardına çıkan grupların kostümleri birkaç örnek hariç birbirine son derece benzeyen görsel özellikler taşımaktadır. Tasarımlarda parlak kumaşlar, dar ve vücuda yapışan streç kıyafetler ve özellikle kadının seksapelini öne çıkaran kostümlerin tercih edildiği görülmektedir. Örneğin geleneksel kostümlerde en dikkat çekici noktalardan birisi kadınların, hangi yöre olursa olsun kostümlerinin çok renkli olmasına rağmen vücudun hiçbir bölümünü açıkta bırakmayacak şekilde kapalı olduğu ve mutlaka bir başlık çeşidi kullandığıdır. Profesyonel topluluklarda, bu özelliklerin tam tersi bir kostüm anlayışı olduğu görülmektedir. Yine geleneksel formlarda kadın ve erkeğin 6 http://www.fireofanatolia.com/Frontside/roportaj.aspx 987 kıyafetleri birbirinden tamamen farklı biçimlerde olmakla birlikte söz konusu topluluklarda kadın ve erkek kostümleri biçim ve renkler açısından birbirine benzer hatta aynı olabilmektedir. Toplumsal açıdan yaşanılan her değişiklik o toplumun kimliğini oluşturan kültürel öğeleri etkilemektedir. Halk oyunları ekiplerindeki kostümleşme sürecinde profesyonel dans gruplarının kullanmış olduğu kostümlerin etkisi de açıkça görülmektedir. Okullarda ve derneklerde yapılan çalışmaların bu topluluklardan beslenmeye başladığını görmek, hareket ve müzik gibi unsurlar açısından olduğu gibi, kostümler açısından da mümkündür. Günümüzde halk oyunları icrasında kostümleşme sürecinde farklı uygulamalar söz konudur. Bu uygulamalardan birinde halk eğitimlerde, derneklerde ve okullarda yöre oyunlarının icrasında geleneksel özellikler taşıyan kostüm anlayışının benimsenmiş olduğu görüşe uygun kostümler kullanılmaktadır. Bu görüşe göre her yöre için kabul edilmiş ve geniş kitlelerce benimsenmiş bir kostüm biçimi söz konudur. Büyük şehirlerde bu kostümlerin yapıldığı “halk oyunları kostümleri” adı altında atölyeler mevcuttur ve bu atölyeler sadece büyük şehirlerdeki ekiplere değil, yörelerdeki mahalli ekiplere dahi kostüm yapmaktadırlar. İkinci bir uygulama profesyonel toplulukların kullandığı kostümlerin benzerlerinin veya aynılarının kullanılmasıdır. Son yıllarda bu uygulamanın en güzel örnekleri halk oyunları yarışmalarına katılan derneklerin ekiplerinde oldukça açık biçimde görülmektedir. Sonuç olarak “Halk Oyunları” doğal ortamında her ne kadar günümüz kıyafetleri ile icra edilse de, kostümleşme sürecinde, sahneye getirilen her ekipte geleneksel kıyafetlerin kullanılması olmazsa olmaz olarak kabul edilmektedir. Sahne üzerindeki halk oyunları icralarındaki geleneksel kostümler, 1930 lardan günümüze kadarki süreçte halk oyunları ile ilgilenen herkes için kabul görmüş benimsenmiş doğal bir olgudur. Ancak halk oyunlarından yararlanılarak yapılan sahneleme çalışmalarında kullanılan modernize edilmiş kostümler ise bu sürece radikal bir değişim getirmiş ve oldukça geniş bir kitle tarafından da benimsenmiştir. Önümüzdeki yıllarda bu tür etkileşimler daha da yaygınlaşacak, belkide bir süre sonra geleneksel kıyafetler ile halk oyunlarının yollarını ayırması kaçınılmaz olacaktır. Bu bildiride dikkat çekilmeye çalışılan nokta, kostümleşme sürecinde yaşananların doğruluğu veya yanlışlığı değil, geleneksel kıyafetlerin bu süreçte geçirdiği değişikliklerin tespitidir. 988
© Copyright 2024 Paperzz