30 ağustos zafer bayramı

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI
BAKİ SARISAKAL
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI
22 Ağustos 1922 gecesi, Çankaya’da bir çay ziyafeti tertip ettiği haberini yayarak
sessizce Ankara’dan ayrılıp, doğru Akşehir’deki Garb Cephesi Karargâhına giden
Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa, cephe kumandanı İsmet, Erkânıharbiyeyi Umumîye
Reisi Fevzi ve birinci ikinci ordu kumandanları Nurettin ve Yakup Şevki Paşalarla başbaşa
verip, kısa bir müşavereden sonra, kati taarruza karar vermiş ve bunun zamanı da 26 Ağustos
sabahı olarak tesbit etmiş bulunuyordu.
Gazi Mustafa Kemal Paşa
Bu esnada karşılıklı cephe tutmuş Türk ve Yunan kuvvetlerinin insan mevcutları
ortalama ikiyüzer bin, tüfek sayısı da hemen hemen eşit idi. Yalnız Yunanlıların hafif
makineli tüfekleri bizimkinden bin kadar faz la idi.
Ancak İngiliz teknisyenlerin aylarca süren yardımlarıyla hazırlanmış olan Yunan
mevzileri kolay kolay zapt edemiyecek mükemmeliyetteydi.
Eskişehir-Afyonkarahisar
hattında
yerleşmiş
bulunan
düşmana
karşı,
Başkumandanlığımızın Temmuz plânı kısaca şu idi: Yakup Şevki Paşa kumandasındaki ikinci
ordu, Afyon kuzeyinde ve Eskişehir’de bulunan üç kolorduya yakın Yunan kuvvetlerini
nümayiş tarzında hareketlerle oyalayıp yerinde tutacak, Halid Paşa kumandasındaki Kocaeli
grubu da ayni şekilde harekâtla Marmara’yı tutacak, Nurettin Paşa kumandasındaki birinci
orduda, Afyonun doğu güneyindeki müdafaa mevzilerinde kendilerini son derece emniyette
bilen bir kolordu ile bir efzun alayından ibaret düşman kuvvetleri üzerine taarruzla bunları
imha edecek. bu orduya bağlanan Fahrettin Paşa’nın kumandasındaki beşinci süvari kolordusu
da, gerilerce sarkacağı düşmanın ricat ve yardım hatlarını kesecekti.
Bu suretle esas taarruz vazifesini almış olan birinci ordu, süvari kolordusundan başka,
kendisine bağlanan, üç piyade kolordusu ve müstakil piyade tümeni ile de takviye edilmişti.
Hazırlık bitince, 24 Ağustos akşamı İsmet ve Fevzi Paşalarla birlikte Garb Cephesi
Karargâhından ayrılan Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa 25 Ağustos sabahı
Kocatepe’ye vararak, o civardaki çadırlı ordugahındaki kumandayı ele aldı.
Bu
esnada,
Yunan
Orduları
Başkumandanı General Hacı Anesti İzmir’de
oturuyor, cephe boyundaki Yunan birlikleri de,
zapt edilemeyeceğine inandıkları, hakikaten
kuvvetli mevzilerine ağınmış bir vaziyette huzur
İçinde bulunuyorlardı.
Türk ordusu ise daha taarruz başlamadan
hayli evvel, hiç sezdirmeden son derece ihtiyatlı
hareketle,
icabeden
yerlerde
düşmana
yaklaşarak, yığınaklarını yapmıştı.
26 Ağustos sabahı, ortalık ağarırken, saat
beşi çeyrek geçe, Türk topları gürlemeğe
General Hacı Anesti Yunan Askerleriyle başladı.. Zaten, düşman mevzilerine sokulmuş bir
vaziyette ve tetikte bu gürleyişi bekleyen birliklerimiz, yer yer harekete geçerek taarruza
başladılar.
Bu muhteşem manzarayı Kocatepe’deki tarassut mevkiinde heyecanla temaşa etmekte
olan Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi Riyasetiyle Vekâletler ve
diğer cephelere yazdığı şu telgrafla ilk müjdeyi verdi:
“Bu gün 26 Ağustos 1922, saat 10’dan itibaren tekmil cephede taarruz başlamıştır,
muvaffakiyet Allah’tandır.»
Bu taarruzda, düşman müdafaa mevzilerinin en çetin kısmına yönelmekte olan,
Dördüncü Kolorduya bağlı beşinci Kafkas Tümeni Kumandanı Ahmet Halid Bey, hatıratında
o günkü halden bahsederken, şöyle der:
“Bütün ordular cephesinde topçu ateşi ayni saatte açıldı. Sabahın sükûnetini ihlal eden
bu toplar dağlan inletiyordu. Yalnız fırkamın taarruz hedefini, 42 ağır ve hafif top dövmekte
idi. Bu ateş himayesinde piyadelerde ilerlemeğe başladı. Düşman zabitleri seyyar
karyolalarını toplamağa vakit bulamadan kaçmışlardı. Kahve cezveleri ocaklarda sürülü
kalmıştı.
27 Ağustosta ilerleme devam ediyordu. Bugün de bütün cephelerde düşman üzerine
saldırdık, öğleden sonra saat ikiye kadar, düşman mevzilerinin hepsi elimize geçti.
Kuvvetlerini Sincanlı Ovasına atmış. Afyonu işgal etmiştik. Bugün yapılacak önemli
hareketler için, Dördüncü Kolordu kumandanının istekleri kısaca şu idi: «Bütün ordunun
zaferini temin için, yarın sabah bilâ perva taarruz edilecek ve cüz’ütamlar imha edercesine
sarılsa bile, kati neticeyi ordumuza sağlayacak olan 1310 rakımlı tepe behemehal elde
edilecekti.”
Nihayet, bu tepe de elde edildi, 28 Ağustos’ta, yine ilerleme ile geçti. 29 Ağustos’ta
artık meydan muharebesinden vazgeçtiği görülen mağlup düşman kuvvetleri Ulucak - Hamur
köy - Çalköy -Aslıhanlar istikametine Dumlupınar’a doğru çekilirken, yine Dördüncü
Kolordu tarafından takip edilmekte idi.
30 Ağustos sabahı Dumlupınar dolaylarında gözlerini açan düşman askerleri kapana
tutulmuş şaşkın farelere dönmüşlerdi. Çember içine alınmakta olduklarım dehşetle
anlamışlardı.
Hamurköy, Çalköy, Büyük ve Küçük Asılhanlar civarında gittikçe sıkıştırdığımız
imha çemberinin kuzey kavsini ikinci ordu yaparken daha batı da süvari kolordusu bulunuyor,
güney kavsini de birinci ordu tamamlıyordu
Bu şekilde 30 Ağustos sabahı. Yunan Ordusuna mensup iki kolordunun 4, 5, 9, 12 ve
13 üncü tümenleri ile 7. tümeninin bir kısmı, kuvvetlerimiz tarafından kıskaç içine alınmış,
tam manasıyla çepçevre sarılmıştı.
Şimdi Dumlupınar kuzeyindeki Adatepe ve civarında toplanan düşmanın altı tümene
yakın sert kuvvetlerini yok ederek. Yunanlıların bir daha baş kaldıramıyacak duruma
getirilmeleri, Milli Mücadelenin kesin bir zaferle sona ermesi için elzemdi.
Bu maksadı sağlamak üzere sekiz tümenimiz Adatepe’ye karşı kuzeyden itibaren doğu
ve güneyde taarruza geçmişti. Bunlardan 5 ve 11 inci tümenler, saat 19’da Çalköy ile
Aslıhanlar hattı üzerinde hazırlık mevkiine ermişlerdi. Biraz sonra, meydan savaşlarını
yakından görüp idare etmek üzere Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa’ da 11. tümen
karargâhına geldi.
“Saat 18 de muharebe çok kızışmıştı. Mahsur vaziyette kalmış bulunan düşman,
elindeki cep. haneleri, hiç esirgemeden sarf ediyor, bu yüzden taarruz da ağır gidiyordu, yarım
saat sonra, 11. fırka tarassut mahallinde bulunan Başkumandan Gazi Hazretlerinin; “ Beşinci
fırka süngü hücumu yaparak, düşmanı atacak, ve mutlak Adatepe’yi zapt edecektir.”
Tarzındaki emirleri üzerine alaylar âdeta birbirleriyle nüsabaka edercesine taarruzlarım
şiddetlendirmişler ve saat 19’da bütün topların on beş dakika süren imha ateşini müteakip
Adatepe zaptedilmiştir.
30 Ağustos 1922
İşte; 30 Ağustos 1922 Başkumandan Meydan Muharebesi Bu suretle, düşmanın beş
fırkasının imhasıyla neticelenmiş ve zafer güneşimiz olanca şaşaasıyla doğmuştu.
Büyük Atatürk büyük nutkunda bu zaferden bahsederken, aynen şöyle der: “ Her
safhası düşünülmüş, hazırlanmış, idare ve zaferle intaç edilmiş olan bu hareket Türk
ordusunun Türk zabitan, kumanda heyetinin, yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha
tespit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklâl fikrinin ötmez
abidesidir.
Bu eseri vücudu getiren bir milletin evladı bir ordunun başkumandanı olduğumdan
ilelebed mes ut ve bahtiyarım.” 1
1
Yirminci Asır 29 Ağustos 1956, Sayı: 291