Nörolojide Öne Çıkanlar Neurology News Kaynaklar

Nörolojide Öne Çıkanlar
Neurology News
Murat Kürtüncü
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Nöroloji Ana Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Akut Migrende İntravenöz Metoklopramid ve Valproatın
Etkisi
Başağrısı acil servis başvurularının en sık nedenidir. Bunların
içinde de akut migren ağrısı en ön sırada yer almaktadır. Akut
migren başağrısında kullanılan birçok tedavi olmasına karşın,
gerçekte bu tedavilerin etkinliği oldukça sınırlıdır.
Rutin pratikte proflaktik tedavide verilen valproatın etkinliğinin
akut migrende denendiği çift kör bir çalışmada araştırıcılar 330
hastayı üç gruba ayırarak, birinci gruba 1000 mg iv. valproat,
ikinci gruba 10 mg iv. metoklopramid, üçüncü gruba da 30 mg
iv. keterolak vermişlerdir (1). Çalışmada denenen tüm tedaviler 15
dakikada verilmiş ve tedavinin etkisi 0 ile 10 arasında değişen bir
puanlama ve kalitatif olarak ciddi, orta, hafif ve ağrısızlık olarak
özetlenecek şekilde iki benzer skala ile değerlendirilmiştir.
Çalışmanın birincil sonlanım noktası gruplar arasında bir
saat sonunda izlenen farkın karşılaştırılması olarak belirlenmiştir.
İkincil sonlanım noktaları ise acil serviste verilmek zorunda kalınan
başka bir ilaca ihtiyaç duyulması, hastanının kullanılan ilaçtan
memnuniyeti, iki saat içinde sağlanan tam ağrısızlık durumunun
en az 24 saat korunması hali ve ağrının iki saat içinde düzelme
derecesi olarak saptanmıştır.
Çalışma sonunda valproat alan hastalarda 2,8 puan (%95
CI:2,3-3,3), metoklopramid alanlarda 4,7 puan (95% CI:4,2-5,2),
ketorolak alanlarda ise 3,9 puan (95% CI:3,3-4,5) düzelme olduğu
izlenmiştir. İkincil sonlanım noktaları açısından da valproatın
diğer iki ilaca göre ya aynı düzeyde etkin yada daha etkisiz olduğu
dikkati çekmektedir. Ayrıca ketorolakın valproata göre genel
olarak daha etkin olmasına karşın, metoklopramidden daha etkisiz
olduğu saptanmıştır. Tedaviden bir saat sonra hastaların işe dönüp
dönemeyecekleri sorgulandığında da valproat alan hastaların %28’i,
ketorolak alanların %39’u, metoklopramid alanların ise %53’ü
olumlu yanıt vermişlerdir. Çalışma süresince ilaçların hepsinin
iyi tolere edildiği ve metoklopramid alan hastaların %6’sında
huzursuzluk hissinin ortaya çıkması dışında ciddi bir yan etkinin
olmadığı görülmüştür.
İntravenöz valproatın akut migren tedavisinde denendiği en
büyük deneme olan bu çalışma, metoklopramid’in etkisinin tahmin
edilenden daha belirgin olduğunu göstermektedir. Valproatın akut
migrende denendiği daha önce yapılan çalışmalarda iv. salisilik
asit (2), sc. sumatriptan ve im. metoklopramid kombinasyonu (3),
im. dihidroergotamin ve metoklopramid kombinasyonu (4) ve
proklorperazin (5) ile karşılaştırılmış ve bu ilaçlara göre ya benzer
yada daha düşük bir etkiye sahip olduğu görülmüştür.
Bu çalışma iv. valproatın akut migren tedavisinde etkin
olabileceğini düşündürmesine karşın, metoklopramid ve ketorolak
gibi fiyat/yarar oranı çok daha düşük alternatifler varken, valproatın
ilk tedavi olarak kullanılmaması gerektiğini çok net bir şekilde
ortaya koymaktadır. Buna karşın denenen ilaçlardan hiç birinin
hastaların %25’inden daha fazlasında 24 saat süren ağrısızlık
durumu oluşturamamış olması, akut migren tedavisinde daha
başka ilaç denemelerinin yapılmasını gerekli kılmaktadır.
Kaynaklar
1. Friedman BW, Garber L, Yoon A, Solorzano C, Wollowitz A, Esses D, Bijur PE,
Gallagher EJ. Randomized trial of IV valproate vs metoclopramide vs ketorolac
for acute migraine. Neurology. 2014 Mar 18;82:976-983.
2. Leniger T, Pageler L, Stude P, Diener HC, Limmroth V. Comparison of intravenous
valproate with intravenous lysine-acetylsalicylic acid in acute migraine attacks.
Headache 2005;45:42-46.
3. Bakhshayesh B, Seyed Saadat SM, Rezania K, Hatamian H, Hossieninezhad
M. A randomized openlabel study of sodium valproate vs sumatriptan
and metoclopramide for prolonged migraine headache. Am J Emerg Med
2013;31:540-544.
4. Edwards KR, Norton J, Behnke M. Comparison of intravenous valproate versus
intramuscular dihydroergotamine and metoclopramide for acute treatment of
migraine headache. Headache 2001;41:976-980.
5. Tanen DA, Miller S, French T, Riffenburgh RH. Intravenous sodium valproate
versus prochlorperazine for the emergency department treatment of acute
migraine headaches: a prospective, randomized, double-blind trial. Ann Emerg
Med 2003;41:847-853.
Asetazolamidin İdiopatik İntrakranyal Hipertansiyonda
Kullanımı
Roblin ve Clapp tarafından bir antibiyotik olan sulfanilamidden
1950’li yıllarda sentezlenen asetazolamidin takip eden yıllarda
güçlü bir karbonik anhidraz inhibitörü olduğu anlaşılmıştır.
Başlangıçta sadece hidrosefalili çocuklarda denenen bu ilaç, zaman
içinde intrakranyal hipertansiyonda standart bir tedavi haline
gelmiştir (1). Asetazolamidin azellikle idiopatik intrakranyal
hipertansiyonda (İİH) standart bir tedavi olarak kullanılmasına
karşın, bu endikasyonla ilgili randomize kontrollü klinik bir
çalışma bu yıla kadar yapılmamıştır.
Bu eksikiği gidermek adına Kuzey Amerika’da 38 merkezin
katılımı ile bir çalışma planlanmıştır (2). Bu çalışmada araştırıcılar
Ya­z›fl­ma Ad­re­si/Ad­dress for Cor­res­pon­den­ce: Dr. Murat Kürtüncü, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Nöroloji Ana Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye
E-posta: [email protected]
145
TJN 20; 4: 2014
165 İİH’li hastayı iki gruba randomize ederek, hastalara 6 ay
boyunca rutin olarak kullanılan dozun çok üstünde; 1 gr/gün
dozuyla başlayarak haftada 250 mg’lik artışlarla 4 gr/gün’e
kadar dozlarda, asetazolamid tedavisi veya plasebo vermişlerdir.
Çalışmanın birincil sonlanım noktası kötü olan gözde tedavinin
6. ayında Humphrey’in 210 görme alanı muayenesinde işlevsel
düzelmenin derecesidir. Bu yöntemde santral görme alanında 54
noktada retinal duyarlılık ölçümü yapılmaktadır. Sonuç logaritmik
bir değer olan perimetrik ortalama deviasyon (POD) olarak tek bir
rakam haline getirilmektedir. POD değeri sağlıklı insanlarda 0
dB’dir. POD değerinin -3 dB olması retinal duyarlılıkta normale
göre 3 kat kötüleşme olduğunu göstermektedir.
Çalışmanın ikincil sonlanım noktaları papilödemin derecesi,
beyin omurilik sıvısı basıncı, görme keskinliği, yaşam kalitesi,
başağrısı ve vücut ağırlığı olarak belirlenmiştir.
Çalışmaya alınan hastaların POD değer ortalaması -3,5
dB’dir. Altıncı ayda bu değerin asetazolamid grubunda -2,1 dB,
plasebo grubunda ise -2,8 dB’e düzeldiği görülmüştür (p=0,05).
Her ne kadar iyileşme izlense de asetazolamidin etkisi yazarların
da ifade ettiği gibi ‘’hafif’’ düzeydedir. Çalışmanın ikincil
sonlanım parametreleri içinde görme keskinliği dışındaki tüm
parametrelerde de asetazolamid grubunun plasebo grubuna göre
daha iyi seyrettiği görülmektedir.
Plasebo grubunun olması, tedavinin etkisinin daha fazla
görülme ihtimalinin olduğu ağır hastaların alınmasına engel
olmuştur. Bu durum, tedaviye bağlı izlenen olumlu etkinin
sadece hafif düzeyde kalmasını açıklayabilir. Gerçekten de ileri
düzeyde papilödemli hastalarda POD değerlerinin, hafif düzeyde
papilödemli hastalara göre daha fazla düştüğü dikkati çekmektedir
(-2,3 dB’ye karşı -0,7 dB).
146
Çalışmanın başka bir ilginç sonucu da asetazolamid alan
grupta izlenen kilo kaybının plasebo grubuna göre iki kat daha
fazla olmasıdır (-7,5 kg’ye karşı -3,5; p<0,001).
Çalışmada asetazolamidin rutin kullanımının çok üzerinde
bir doz tercih edilmiştir. Dünya’da çoğu hastada 0,5-1,5
gr/gün’lük dozların kullanılmasına karşın, araştırıcılar ortalama
2,5 gr/gün (2-4 gr/gün) gibi yüksek bir doz kullanmışlardır.
Buna rağmen tedaviye bağlı ciddi yan etki yok denecek kadar
azdır. Asetazolamid alanlarda CO2 düzeyinde düşme, diyare, tad
almada bozulma, yorgunluk, bulantı, kusma ve parestezinin daha
sık olarak ortaya çıktığı görülmüştür. Ayrıca yüksek doza karşın
elektrolit imbalansı izlenmemesi de dikkat çekicidir. Yine de
aktif tedavi grubunda iki hastada böbrek taş hastalığı, bir hastada
transaminazlarda yükselme ve bir hastada pankreatitin ortaya
çıkması ilacın dikkatli kullanılması gerektiğini bir kez daha
vurgulamaktadır.
Asetazolamidin İİH’de yüksek dozda kullanıldığı bu çalışma,
ilacın orta düzeydeki hastalarda ılımlı bir düzelme sağladığını
net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kötü durumdaki hastalarda
asetazolamidin etkisinin daha belirgin olmasının beklenmesine
karşın, bu grupta esas olarak medikal ve cerrahi tedavileri
karşılaştıran çalışmaların yapılması, İİH tedavisinde kanıta dayalı
tedavi yaklaşımı açısından önemlidir.
Kaynaklar
1. Horton JC. Acetazolamide for pseudotumor cerebri: evidence from the
NORDIC trial. JAMA. 2014;311:1618-1619.
2. NORDIC Idiopathic Intracranial Hypertension Study Group Writing
Committee, Wall M, McDermott MP, Kieburtz KD, Corbett JJ, Feldon SE,
Friedman DI, Katz DM, Keltner JL, Schron EB, Kupersmith MJ. Effect of
acetazolamide on visual function in patients with idiopathic intracranial
hypertension and mild visual loss: the idiopathic intracranial hypertension
treatment trial. JAMA 2014;311:1641-1651.