Arap atçılığının ülkemizde bugünlere gelmesine önemli

Arap atçılığının ülkemizde
bugünlere gelmesine önemli
katkılar sağlayan Aksoy Ailesinin
yaşayan lideri ve büyüğü Mehmet
Nabi Aksoy bu hafta konuğumuz
oldu. Eski günleri de yad ettiğimiz
keyifli sohbetimiz ile sizleri baş
başa bırakıyoruz.
Ercan Fırtına: Mehmet Nabi Aksoy kimdir ve atçılığa gönlünü nerede kaptırdı?
Mehmet Nabi Aksoy: Şanlıurfa doğumluyum.
Ortaöğretim tahsilimi Şanlıurfa’da, üniversiteyi Ankara’da
inşaat mühendisi olarak tamamladım. Bayındırlık
Bakanlığında 4 yıl görev yaptım. Bilahare müteahhit
olarak Türkiye’nin her bölgesinde inşaat ve emlak işleri
ile uğraştım. Evli ve 3 çocuk babasıyım. 1990 yılına dek
işlerim dolayısıyla Ankara’da ikamet ettim. Bu tarihten
itibaren memleketim Şanlıurfa’ya gelip babadan kalma
arazi ve toprak işleriyle haşır neşir olmaya başladım.
Ercan Fırtına: O gün ile bugün arasında Şanlıurfa
atçılığında neler değişti?
Mehmet Nabi Aksoy : Elbette dünya değişiyor. O
günler ile bugün arasında dağlar kadar fark var. Başta
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere TJK
yönetim kurulları, tüm bürokratlar, Serdal Adalı ve yönetim kurulu üyelerinin TJK adına pozitif yaklaşımlarını her zaman hissediyoruz. TJK’nın başarılı organizatörlüğü olmasa emin olun bugünleri dahi göremezdik.
Tabii hipodromumuzun ilk kurulduğu yıllarda ellerimle
diktiğim fidanların şimdi koca ağaç olmaları beni duygulandırıyor. İlk dikim anları, toprağa ilk su verdiğimiz
o dakikaları anımsadıkça nereden nereye diyorum.
Ercan Fırtına: Şahsen biliyorum ancak bilmeyenler adına rahmetli babanız Reşat Aksoy’un Arap atçılığına olan hizmetlerini bir de sizin ağzınızdan dinlemek
istiyoruz. Aksoy Ailesi hangi tarih itibariyle atçılık ile
uğraşmaya başladı?
Mehmet Nabi Aksoy : Rahmetli babam Reşat
Aksoy yıllar önce –henüz atçılık gelişmemişken- değerli
insan, atçılığa büyük emekleri geçen rahmetli Mehmet
Ali Kiper ile birlikte Türkiye’de haralar kurmak ve Arap
atçılığı başlasın diye Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz dışında Irak, Suriye’de günlerce kalarak bugünkü
Arap atçılığımızın temellerinin atılmasında büyük emekleri olan bir insandı. 1930 yılından beri ailemizin atları
bulunmaktadır. O gün bugündür babamızdan kalan bu
mirası elimizden geldiğince korumaya, devam ettirmeye
gayret ediyoruz. Benden sonra da evlatlarımın bu bayrağı taşımalarını bekliyorum.
Ercan Fırtına: Aksoy Ailesi için atçılık alın yazısı
oldu öyle mi?
Mehmet Nabi Aksoy : Alın yazısı bir tarafa merhum babamızdan kalan boyun borcumuz oldu, dersem daha doğru olacak.
Ercan Fırtına: Biraz da safkanlarınızdan bahsedelim. Eminim bir çok safkan koştunuz ancak bizim de
az çok tanıdığımız veya duyduğumuz safkanlarınızdan
örnek verebilir misiniz?
Mehmet Nabi Aksoy : İNCİ 34, CANAN 4,
EMREŞAH, AKMERT, AKYOSKA, AKSELDA, AKPERİKIZI
öncesinde ve sonrasında sayabileceğim safkanlarımdır. Adı henüz konulmamış taylarım çiftlikte olurken
taylarımdan birine Şanlıurfa’ya bunca yıldır verdiğiniz
hizmetlerinizden dolayı sizin adınızı vereceğim.
Ercan Fırtına: Açıkçası şaşırdım ve benim için
sürpriz oldu. Teşekkür ederim. Umarım başarılı olur
ve bende ömrüm boyunca onun yarışlarını takip ederim. 1990 yılında memleketiniz Şanlıurfa’ya geldiğinizden bahsettiniz. Peki o günlerde atçılık ile ilgili neler
yaptınız? Yine o günlerde hipodrom var mıydı?
Mehmet Nabi Aksoy : O günlerde hipodromumuz yoktu. Ben ve arkadaşlarım Şanlıurfa At Sahipleri
ve Yetiştiricileri adı altında bir dernek kurduk. O dönemin parlamenterlerinden, aynı zamanda dönemin
Tarım Bakanı Necmettin Cevheri ile görüşerek
Şanlıurfa’nın şimdiki hipodrom arazisinin milli emlak
genel müdürlüğünden hipodrom yapılmak üzere tahsis edilmesini sağladık. Bu arazide bir müddet yarışlar
yapıldıktan sonra şimdiki hipodromumuzun ilk hallerine kavuştuk.
Ercan Fırtına: Şanlıurfa At Sahipleri ve Yetiştiricileri
Derneği’nin akıbeti ne oldu? Dernekte kaç yıl görev
aldınız?
Mehmet Nabi Aksoy :Bizim ilk kurduğumuz
derneğimizi bilahare TYAYS Derneğinin başkanı ve
Şanlıurfa’ya hakikaten büyük emekleri geçmiş bir
insan olan Bahadır Gödek vesilesi ile TYAYSD’nin
Şanlıurfa şubesi olarak hizmetimize devam ettik. 13
yıl boyunca ve aralıklı olarak bizzat kendim başkanlığını üstlenerek çok şükür bugünlere geldik.
Ercan Fırtına: Söyleşimizin sonunda yarış camiasına bir mesajınız var mı?
Mehmet Nabi Aksoy: Bir şikayet olarak algılanmasını istemiyorum ancak Kocaeli Hipodromu’nun
yeni açılmasına rağmen Bursa, İzmir ile denk tutulup
Türkiye’deki atçıların % 42’sini oluşturan Şanlıurfalı
atçılarımızdan daha fazla pay verilmesi açıkçası bizleri derinden yaralamıştır.Elbette Kocaeli de bizimdir,
elbette o hipodromun yarış ikramiyeleri de yeterli seviyelerde olmalıdır. Giderlerin, seyis maaşlarının, ot ve
yem tüketiminin aynı olmasına rağmen yarış ikramiyesindeki eşitsizlik düşündürücüdür. Diğer hipodromlardan daha düşük ikramiyeler ile koşmamıza rağmen
maalesef alınan bir ceza durumunda antrenör, seyis,
jokey ve aprantiye aynı ceza rakamlarının uygulanması sizce adil midir? Asıl istediğimiz üzüm yemektir.
Teşbihte hata olmaz. Bağcıyı dövmek aklımızın ucundan geçmiyor. Biz maiden yarışı 16 Bin TL’ye koşarken
yeni açılan Kocaeli’de 21.500 TL’ye koşuluyorsa buradaki insanlara bir şey izah edemiyorsunuz. Bu durumun giderilmesini yetkililerden bekliyoruz.