İLİ : SAMSUN TARİH : 29.08.2014 َ َولَنَ ْبلُ َونَّكُ ْم ِب َص ِمن ِ ش ْى ٍء ِمنَ ْالخ َْو ٍ ف َو ْال ُجوعِ َونَ ْق َ ْ ْاْلَ ْم َوا ِل َو َصا ِب ٖرين ِ اْل ْنف ُ ِس َوالث َّ َم َرا َّ ت َوبَ ِش ِر ال سلَّم َّ قال رسُو ُل َ ُصلى هللا َ علَ ْي ِه و َ اَّلل َّْس ذَلِكَ ِأل َح ٍد إِال َ َولي، ألم ِر ْال ُمؤْ ِم ِن إِ َّن أ َ ْم َرهُ ُكلَّهُ لَهُ َخي ٌْر ْ ً ع َجبا َ َ َ َ ً َ ُصابَتْه َ س َّرا ُء َ ُصابَتْه َ َوإِ ْن أ، ُش َك َر فَ َكانَ َخيْرا له َ إِ ْن أ: ْلل ُمؤْ ِمن ُصبَ َر فَ َكانَ خيْرا ً لَه َ َ ض َّرا ُء SABIR VE ŞÜKÜR Değerli Kardeşlerim! Okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.”2 Kıymetli Kardeşlerim! Sabır ve şükür mümini cennete vardıran iki kanat gibidir. Bu iki kanat, iman edenleri dünya hayatında aşağıların aşağısından kurtarıp yükseklerde tutarak, onların izzetini muhafazaya vesiledir. Çoğu kimsenin zannettiği gibi bir eylemsizlik, tepkisizlik, edilgenlik yahut acizlik hali değildir sabır. Bir direniştir, kararlılıktır, dik durma çabasıdır. Yiğitliği gerektirir. Maruz kalınan türlü zorluklara, şeytanın, dünyanın, nefsin yönlendirmelerine karşı Allah’ın dur dediği yerde durmaktır sabır. Dinin muhayyer bıraktığı durumlarda ise aklıselimin ölçülerini korumak için gösterilen gayrettir sabır. Bu gayret ve duruş, karşılaşılan zorluğun niteliğine göre bazen kararlılık ve sebat, bazen tahammül yahut katlanma, bazen de sakınma veya kendini dizginleme şeklinde olur. Aynı sebepledir ki kaynaklarımızda sabır, "itaat ve ibadete sabır", "musibete sabır", "masiyete sabır" diye üç başlık altında anlatılır. Fakat bütün sabır çeşitlerinde ortak zemin, "şartlar ne olursa olsun, dinin ölçülerinde ısrar ve kulluk edebini muhafazadır. Kıymetli Kardeşlerim! Hepimiz bir imtihandan geçiriliyoruz dünya hayatında. Bazen yoklukla, bazen varlıkla sınanıyoruz. Bu nedenle Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'inde: “İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.”3 ayetiyle bizleri uyarıyor. Yine Yüce Allar Kur’an-ı Kerimde; “Her nefis ölümü tadacaktır, Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. 4 buyurarak bizleri nasıl imtihan ettiğini haber veriyor. Şu halde hepimiz dünya yolculuğumuzda az veya çok, nimetle de külfetle de karşılaşacağız. Bu yolculuğun sonunda felaha ulaşmamız, karşılaştığımız genişlik veya darlığın, yürüyüşümüze engel olup olmamasına bağlı. Her halükârda dik durup istikamet üzere yol almak ise ancak imanla, ama amel halinde tezahür eden kâmil bir imanla mümkündür. İmanın hayat içindeki görünümüne, darlık zamanında "sabır", bolluk zamanında ise "şükür" diyoruz. Kardeşlerim! Nimetle imtihan edildiğinde müminden beklenen şükürdür. Bir minnettarlığın ifadesi olan şükür, birçok ayette belirtildiği üzere, nimetlerin artırılmasına,5 doğru yola iletilmeye, cehennem azabından kurtulmaya;6 vesiledir. Az veya çok, ikram edilen bir nimete, bir iyiliğe teşekkür, ahlâkî bir borç, bir nezaket kuralıdır. Öyleyse gerçekte bütün hayır ve nimetleri bize ihsan eden Allah Teâlâ'ya teşekkür, bir nezaket kuralı olmaktan öte kulluk vazifemizdir, kaçınılmaz bir mükellefiyettir. Şükrün birinci şartı nimeti fark etmek, verilenin "nimet" olduğunu bilmektir. İkincisi, bize o nimeti vereni görmek, ikramından dolayı ona minnet, hürmet ve muhabbet duymaktır. Üçüncüsü de bahşedilen nimeti, o nimeti verenin rızası istikametinde kullanmaktır. Bu demektir ki şükür sadece sözle olmaz, ameli de gerektirir. Nitekim ibadetlerimizin hepsi, Allah'a karşı şükür vazifemizin, minnettarlığımızın amel halinde ifasıdır. Onun için Müslüman, bedenin bütün hareketiyle, lisanın bütün telaffuzuyla, kalbin bütün çırpınışıyla, ruhun bütün titreyişiyle Rabbi Zül Celale şükretmelidir. Allah cümlemizi sabreden ve şükreden kullarından eylesin. ____________________________________________ 1 .Bakara, 2/155. .Riyazü's Salihin, Hadis no: 28. 3 .Ankebut, 29/2. 4 . Enbiya, 21/35. 5 . Nisa, 4/147. 6 .İbrahim, 14/7. 2 Hazırlayan : Mehmet ÜNAL Vaiz Redaksiyon : İl İrşat Kurulu
© Copyright 2024 Paperzz