Haşlamalar Taşlamalar

Haşlamalar Taşlamalar
Atmalı taşı, gerekirse de yarmalı başı.
Osman Yavuz İnal
yay›n yönetmeni:
aziz yavuzdoğan
hazırlayan
kapak ve iç görsel tasarım:
aziz yavuzdoğan
• Bu kitapta yen alan şiirler; Mart 2012-Ağustos 2014 tarihleri arasında
FENAMİZAH e-dergi’de yayımlanmıştır...
• FENAMİZAH e-dergi’nin okurlarına armağanıdır. Parayla satılamaz.
© Osman Yavuz İnal, Ağustos-2014 / Tüm Hakları Saklıdır.
Bilgilenme amaçlı olarak kaynak gösterilerek kullanılabilir, ancak kısmen veya
tamamen alıntı yapılıp, “ticari amaçlı” kullanımın tespiti halinde
Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları gereği hukuki işlem yürütülecektir...
HAŞLAMALAR
TAŞLAMALAR
Atmalı taşı,
gerekirse de yarmalı başı...
Osman Yavuz İnal
Osman Yavuz
İnal
1960 İstanbul doğumlu.
İ.İ.T.A Siyasal Bilimler Fakültesi Siyaset ve Yönetim Bölümü´nden 1981–82
öğretim yılında mezun oldu.
Bugüne kadar banka ve finans şirketlerinde önce müfettiş daha sonra da
yönetici olarak çalıştı. Osman Yavuz İnal halen bir teknoloji şirketinde
yönetici olarak çalışmaktadır.
1978 yılından beri karikatür çiziyor. Çivi, Çarşaf, Fırt ve Gırgır dergileri ile
bazı gazete ve sanat dergilerinde karikatürleri yayımlandı.
2001 yılından sonra karikatür ve şiir çalışmalarına ağırlık verdi.
Ülke çapında yayın yapan bir gazetenin Antikriz ve Söz Market mizah
sayfalarında, Çimdik isimli köşede karikatürleri yayımlandı. Yurt içinde bir
çok toplu karikatür sergisine katıldı. Ayrıca Taşlamalar Haşlamalar başlığı
altında mizahi şiirleri yayımlanmaktadır.
Evli ve bir çocuk sahibi olan Osman Yavuz İnal,
Karikatürcüler Derneği üyesidir...
sevgili eşim Fatoş’a..
..ve sevgili oğlum Kaan’a...
1'İN HİKÂYESİ
Var olan birleri, birileri almış.
Bize bırakmış, birileri de
Yok olan birleri.
Anladığınız gibi, birilerine varmış
Bize yokmuş.
Nasıl söylesem bilmem ki?
“Bir varmış, bir yokmuş.”
9
NEDEN?
Neden? Dedim.
“Düzen.” Dediler.
Düzüldüğümü anladım.
YOLUN SONU
Umut dolu
Başladığımız yolu
Ölçtüm, biçtim...
Bir de gördüm ki
Hepsi hepsi
Bir arpa boyu...
Acaba bu mu
Yolun sonu?
10
SAKIZ
Savaşa en yakın zamanlarda
Barış, özgürlük, demokrasi
Sakız olur ağızlarda.
Eee… Sakız bu,
Gelmez bu kadar
Evelemeye, gevelemeye
Patlar, pat diye...
SAVAŞ
Daha henüz
On sekizine yeni basmıştı.
Savaşa çağırdılar
Koşa koşa gitti.
Bir bacağını cephede unuttu,
KOŞA KOŞA GELEMEDİ.
11
DEĞER
Değer,
Savaşmaya değer.
Çorak arazilerde,
Taşlı tarlalarda
Yaşayacaksa eğer
Bir tane papatya.
Ve nefes aldırabilirse
en yorgun halinde
bir uğurböceğine...
Değer,
Savaşmaya değer...
KAFES
Kafesin içinde kuş
Kuşun içinde özgürlük
Özgürlük iki kanat gücünde...
Kafes oyunu bozuyor
Uç uçabilirsen...
12
BARIŞ
Barış ne zaman gelecek baba?
...
Savaş gidince oğlum...
BARIŞ
Ah! Barış ah!
Sen yok musun sen.
...
Yoksun be Barış!
Olsan,
Meydan SAVAŞ'a kalır mı?
BAK ARKADAŞ
Bu nasıl iş deme?
Savaş diyenlerin
Mermere geçer dişi de;
Barış diyenlerin
Muhallebi yerken kırılır dişi.
Bak arkadaş!
Dön dolaş
Yavaş yavaş
Geliyor savaş.
13
ENTEL
Adamın biri
Bir gün üç gazetede
Beş makale okudu...
Çağının çağdaşı sandı kendini...
DİKKAT!
Başkalarının eliyle
Çağdaşlık adına
Sunulan her yeni şey
Tutsaklık getirdi
Bize nedense...
Hedef benzemekse
Başkalarının çağdaşlığına...
Ne olur
Biraz dikkat!
14
BARDAĞIN DOLU TARAFI
Hep acıdan, yoksulluktan
Söz edecek değiliz ya!
Bardağını biraz sola çek oğlum
Bırak damdan akan
Yağmur suyu doldursun...
İçecek bir bardak suyumuz oldu ya
Buna da şükür!
ÖZGÜRLÜK
Eli kulağında
Özgürlük de...
Kâinat sağır...
Bağır oğlum bağır...
Tutsaklık ağır.
15
CANIM OĞLUM
Canım oğlum
İşe gitmeden önce
Ekmeğin üstüne
Biraz havyar sür de ye
Diyeceğim şimdi...
Ama görmedin,
Bilemezsin ki...
Boş ver, zaten ben de
Bir kitapta okumuştum...
Sen yine, kuşsütüyle
Bir kahvaltı et yalandan...
Karnın aç olsa da
Tok olur aklın..
HAYAT
Hayat,
Tekrarı bol olunca
Bayat..
16
ÖĞRENMENİN YAŞI YOK
Barışı, özgürlüğü, kardeşliği
Bir ömür boyu bekledim...
Geleceğini bilsem
Bir ömür daha beklerim...
Nazlı şey bunlar
Bekleyince gelmiyor
Barışı, özgürlüğü, kardeşliği
Sen al getir oğlum...
Getirmezsen
Geleceği yok bunların
Bunu da
Bu yaşa gelince anladım...
ŞÖHRET
Ah şöhret! Vah şöhret!
Önce jet hızıyla
Zirveye çıkartır adamı,
Kendinden geçirtir...
Sonra da...
Adamlıktan çıkartır.
17
TAKIM ELBİSE
Kişilik “takım elbise” ye
benzer.
Kimine bir numara dar gelir.
Bir yerini düzeltirsin,
Başka yerinden sıkar.
Kimine bol gelir.
Ne yaparsan yap,
Eğreti durur.
Kimine de çok yakışır.
Tam üstüne dikilmiştir.
Cuk diye oturur.
MASKE
Hepimizde maske mi var?
Rol mü yapıyoruz acaba?
Güzel sözler söylüyoruz da,
Farklı görünüyoruz aynada.
18
ÜST DÜZEY YÖNETİCİ
Onu bildim bileli
Hep üst düzey yöneticiydi.
Şirket içi çekişmeler,
Toplu sözleşmeler,
Enflasyon, devalüasyon,
Kur farkları, işçi hakları…
Hayatında hep çözeceği
Üstesinden geleceği
Problemleri vardı.
Güneşin doğuşunu, batışını izleyemediğini,
Çocuğunun doğum gününü kaç defa hatırlamadığını,
Kazandığı parayı, harcayacak tatil planını yapamadığını,
Biliyordum.
Şimdi “bir dükkân açmış” diye duydum.
Aradım, “ çok mutluyum”
“Çeşit yok, tek kaşarlı tost satıyorum” dedi.
19
TERÖR
Kurt puslu
Havayı severmiş.
Hain pusuyu.
Yine hain bir pusu
Lağım kokulu.
SAVAŞ KARARINA
İMZA ATAN POLİTİKACILAR
Sorsan,
Yeşil bir dal kopartmaz,
Karıncayı dahi ezmez.
Kendilerine yabancılar.
Sizi gidi yalancılar.
BAYRAM
Düşümde bile seni görsem
O gün bana BAYRAM..
20
ELMA ŞEKERİ
Bahçemdeki
Elma ağacı
Bu sene iyi ürün verdi.
Ama sen
Bütün askerlerini
Bahçeme göndermişsin.
Elma şekeri
Yemeleri için.
KIYMET BİLMEZ
Onu bildim bileli;
"Her şeyin,
Herkesin
Bir fiyatı var."
Der, dururdu.
Elime bir gün
Fiyat katalog rehberi geçti.
Adını "Değersiz Mallar"
Sınıfında gördüm.
21
GÖLGESİ BİLE GELEMEDİ
Bahçesinde ebruli çiçekleri
Erguvan ağaçları olan
Sahil kasabasındaki
Masal gibi evin
Biricik çocuğu idi...
Daha ilk sevdasına
Ya düştü ya düşecekti.
Yeni sevdalara
Kulaç atacaktı daha...
Savaşa çağırdılar
İki satırlık pusula ile...
Ön safta hazırdı yeri...
“İleri marş, ileri marş”
Diye bağırdı birileri...
Emir bu...
Bir gitti... Pir gitti bizimki...
Ardından bir gürültü,
Bir gürültü... Sorma gitsin.
Sordum, soruşturdum
“Oluk oluk akmış teri...
Gölgesi bile gelememiş geri...”
22
GELİNCİK TOHUMU
EKİYORUM
Tank paletleri
Yok etmesin diye
Gelincik tarlalarını,
Gündüz, gece
Rüyamda bile
Gelincik tohumları ekiyorum.
Umutlar tomurcuklansın,
Yeşersin diye yürekler.
KUYU
Bütün ömrü
Kuyu kazmakla geçti.
Dosta, düşmana.
Şu anda
En son kazdığı kuyuya
Dört kollu ile taşınmakta.
Yazık! Bilemedi
Kazdığı kuyuların sahibi,
Hep kendisiydi…
23
GÜN DOĞMADAN
Yaz şair kardeşim yaz.
“Gün doğmadan neler doğar” da
Bizim oralara nedense
Barış, özgürlük, kardeşlik
Bir türlü doğmaz.
DEMOKRASİ
Bir adım fazla sağa
Olmaz!
Bir adım fazla sola
Olmaz!
Bir adım fazla geriye
Hiç olmaz!
Demokles’in kılıcı gibi
Ne zor şeysin sen DEMOKRASİ.
24
KARPUZ
Bir koltuğa
Birden fazla
Karpuz sığdırma.
Ben Eşekten düşmüş
Karpuzun halini gördüm.
Sen görme.
PATRON
Taş taşır
İşçiler hep taş taşır
Üç kuruştur ücreti
Onu da sen sen aşır.
25
RASGELE
Rastgele söylenmiş söz,
Okyanusa atılmış oltaya benzer.
Orkinos’a da rastlar,
Köpekbalığına da.
Sen sen ol
Oltanı bildiğin denizlere at…
MAHKUM
Hepimiz mahkûmsak
Bu dünyada
Hiç olmazsa
Bir penceren olsun hücrende…
Baksanda aynı yere
Dört mevsim
Ayrı bir manzara görürsün
Hiç olmazsa…
26
İNSANLIK
İki yakam
Bir araya gelmez
Bırak yakamı
Bırak yakamı İNSANLIK.
KİMLİK
En büyük kim?
En güzel kim?
Kim? Kim?
Diye diye kaybettik
Kendi kimliğimizi.
27
YALNIZLIK
Yalnızlığıma inat
Dün gece düşümde kendimi gördüm...
"Merhaba" dedim.
Kendi selamımı, almadım...
SAVAŞ
Ey! Savaş kararını
Kanla yazan efendiler.
Suya yazı yazmıyorsun ki
Alın yazılarına mezar taşı
kazıyorsun.
Tarihten de almamışsın dersini
Yaldızlarla süsleyip karneni
İftihara geçtim sanıyorsun.
Yazık, insanlık dersinden
Hep sınıfta kalıyorsun…
28
SAVAŞA HAYIR
Sadece,
"SAVAŞA HAYIR " dedim...
Kendimi, tam ortasında
buldum
Savaşın ve zulmün
Ezik ve çaresiz kaldım...
Keşke "SAVAŞA HAYIR" için"
Savaşsaydım...
Bu kadar yitik olmazdım.
ÖZGÜRLÜK
Özgürlük,
Alıp başını gitmekse
Kafesteki kuş için.
Dağ başındaki selvi
Özgürlüğünü
Topraktan ayrılmadan yaşar.
29
ADAM
Adam odur ki
Önce dağın ardını göre
Sonra yolu tarif ede.
DÜŞMEYE GÖR
Cepler olunca tam takır
Yer demir gök bakır.
Dostlar, arkadaşlar mı?
Onlar hepten sağır.
Düşmeye gör, toz zerresi bile
İnsana gelir ağır.
30
DÜŞ
Ormanı düşle
Bir fidan
Dikmekle başla
Düşlerin yarım kalmasın.
ÖZGÜRLÜK
Bir diktatörün daha sonu gelmiş.
Şimdi gözüme girdin.
Özgürlük.
31
KUŞ BAKIŞI
Tam’ı ikiye böldüler
Birileri dedi: Yarım oldu.
Birileri dedi: İki oldu.
Ombudsman’ mı sandılar ne!
Utanmadan sıkılmadan
Bana sordular.
Çoğaldılar mı, azaldılar mı?
“Bakış açınıza bağlı.” dedim.
Dik açı,
Dar açı,
Geniş açı.
MANİ
Bir mani söyledim gurbette…
Yalnızlığıma
Mani oldu…
32
BAHÇE
Herkesin sahiplendiği
Bir bahçesi var.
Bahçesinde menekşesi,
Lalesi, gülü var.
Benimki,
Devetabanları,
Çalıdikenleri ile dolu.
Ya senin bahçen
Niye çorak?
HAYAT
Nöbetin bittiği an
Yeni nöbetlerin başlangıcıdır.
33
TOZ DUMAN
Hızlı yaşamayı severdi.
Tozu dumana kattı.
…
Toz duman içinde kaldı…
KUCAK DOLUSU SEVGİ
“Uzatılan bir el sıkılan bir
yumruktan daha güçlüdür…”
İnsanları kucaklamak isterim.
Hadi dostum, sen de bir el ver
Sonra sen de
Dostundan bir el iste.
Belki kucaklayabiliriz dünyayı
Kim bilir?
34
SIFIR AİLESİ
Babanın tüm düşü
Bol sıfırlı bir hayattı.
İşe sıfırdan başladı
Şimdi “SOLDA SIFIR”
Oğlu,
İyi bir gözlemciydi.
Babasının hayatından
Ve hatalarından
Dersini aldı.
Sonuç
“SIFIRA SIFIR ELDE VAR SIFIR”
Kızı,
“Tayfanın akıllısı
Uzak durur
Geminin dümeninden” dedi.
Ve zengin bir züppeye gitti.
“ELDEKİ SIFIRI TÜKETTİ.
35
GÖNÜL GÖZÜ
“Göz görür, gönül ister,
Fazla mal göz çıkartmaz” derdi.
Sayısını bilemeyeceği kadar
Hanı, hamamı, malı, mülkü oldu.
Karun kadar zengindi sözün özü,
Gönül GÖZÜ kör oldu
SÖZ
Laf lafı açar,
Laf da kutuyu
Sen sen ol
Açtırma kutuyu,
Söyletme kötüyü.
ŞAİR
Gurbette şair oldum.
Tek dostum,
İlham perisi…
36
SUÇLU
Seviyorum diye memleketi
Hâkimler suçlu buldu…
Ceza bu
Katlanacağım artık…
Bir ömür boyu…
Sevmeye devam…
KANLI TERÖR/KARABASAN
Karanlık çöktü ülkemize
Göz gözü görmüyor…
Bu işte bir yanlışlık var.
KARABASAN’lar memnun…
37
KÖR KURŞUN
Barış için
Uçtu güvercin…
Yazık ki yazık
Gökyüzünde vuruldu…
Hâkimler, savcılar
Toplandı hemen…
Suçu;
KÖRKURŞUN’ da buldular.
YAMA
Yamalar, eskisi kadar
Sık görülmez oldu
Giysilerde…
Ekonomi düzeldi mi ne?
İleri demokrasi motoru
Tıkır tıkır işlerken ülkemde
Hukuk, adalet, eşitlik
Değil ama
Yamalar
Yüreklere işlendi…
38
ZİYARET
Ziyaretime gelen köylüm,
Konuşurken gülümsedi…
Bugün içimi acıtmadı GURBETLİK…
KAHPE FELEK
Eskiler kabahati hep
Felekten bilirdi…
Bu yüzden
Alışkanlık oldu…
Suçlunun suçu
Defterden silindi…
Yedek golcü gibi Felek
Yedek suçlu seçildi…
39
KULAKLARA KÜPE
Başkaları yanlış yapınca,
Hep ben utandım...
Belki utanırlar diye
Utancımdan
Utandığımla kaldım...
Sonunda öğrendim,
“Utandırmak değil,
Utanmak yanlışmış...”
Bunu da,
Bu yaşa gelince anladım...
Utandığıma,
Utanmak zorunda kaldım!
40
BEYAZ GÜVERCİN
Bütün gün başım ağrıdı
Yoktu hiçbir sebebi
Okuyana kadar gazeteyi.
“Bir er mayına basmış
Kör bir mayına... ”
Beyaz bir güvercin
Göğün yedinci katına
Karanfil, gül kokusu serpmiş...
Ağzının suyu göl olmuş
Mayına adres verenin...
Dipsiz kuyulara düşmüş bir anne
Dipsiz kuyulara...
Bir başına kalmış
Anılarına hançer saplanmış bir abla...
Elsiz, kolsuz, çaresiz kalmış bir baba...
Çıkar mı bilmem bir daha sabaha?
Bütün gün başım ağrıdı
Yüz kere... Bin kere... Yüz bin kere...
Lanet okudum teröre...
41
KÜP ÜSTÜNE KÜP
Senin bir küpün var
Benim de bir küpüm var
Hadi küpleri üst üste koyalım...
Şimdi sen yoksun
Çek küpünü
Benim küpüm yere düştü...
MAHKUM
Herkes özgürlüğünü
Başkasının özgürlüğünde arıyor.
Bakınca görüyor insan
Ne kadar çok mahkûmu var hayattın…
42
ŞAİR
Şiirimi bekliyorum dedi şairin biri…
….
Şairin şiirini beklemesi olur mu?
9.15 vapuru mu bu?
Gelince hep dolu gelsin…
TELEFON
Elimdeki son model telefonla
Bir çağrı attım yalnızlığıma…
Yanıt gelmeyince,
Bir çağrı daha…
Beklediğim yanıt,
Ay sonu geldi…
Şimdi baş başa yaşıyorum
Oldukça yüklü,
Cep telefonu faturamla…
43
RESSAM
Dünyanın en pahalı
Tuvalini aldı.
Fırçanın en güzeli,
Boyanın en canlısı zaten ondaydı.
Dayanamadı
Kendi hayatının resmini yaptı.
Fırçası ile renkleri arasında
Kaybolduğunu fark etti…
44
DEV AYNASI
Ne zaman kendimi
Dev aynasında görsem.
Yedi tepeli İstanbul’un
Bir tepesine çıkarım...
Tepenin zirvesinde
Başım bulutlara değer.
Doruklardan seyrederim insanları
Miniciktirler,
Karıncalar gibi küçücük...
O zaman işte
Derin bir nefes alır
İNSAN olduğumu hatırlarım...
45
DİL ÜZERİNE
ÇEŞİTLEMELER
“Dilin kemiği yok”
Öyle konuş ki
Doyurucu olsun
Kemiksiz et gibi.
Hakkın, doğrunun
Yolunu bulsun ok gibi.
Azı göstermesin çok gibi
Yoksa “Varken görünürsün yok gibi”.
“Dilin cirmi küçüktür
Cürmü büyük.”
Söylediklerin seni taşısın
Sırtına yük olmasın.
“Dil kişiye sermayedir.”
Kimi har vurup harman savurur,
Kimi hamur gibi yoğurur,
Ekmeğini hem kendisi yer
Hem seni beni doyurur.
Bilenler ne güzel söylemiş.
“Dilim seni dilim dilim dileyim
Başıma geleni senden bileyim.”
Bundan sonra ne diyeyim?
Gözyaşım senden olmasın
Gülersem senden güleyim.
46
YENİ DİL
Dildeki yanlışlıklar
Çoğala çoğala
Yeni bir dil yarattı…
Kalitesini kovar ya
Ucuz mal.
Değişmedi kural
Doğrusunu kovdu işte
Bu yeni dil…
DİLİM İNİM İNİM İNLİYOR
Doğru dil kullanan
Üç beş kişi
Onların da sesleri
Çıkmıyor ki…
İçlerinden
Yüksek sesle bağırıp
Kendileri dinliyor.
Dilim de
inim inim inliyor…
47
BİBER GAZI
Taksim’deysen
Hele bir de
Gezi Parkı’nda…
Tadacaksın işte
Her canlı gibi sen de
Biber gazını…
Yok çare…
Yani, çaresizsiniz…
Ya da, çare SİZsiniz.
YOK SAYMAK
Yok, sayma be kardeşim?
Bak, ben şu anda
Taksim’de Gezi Parkı’nda,
Ankara’da Kızılay’da,
İzmir’de Gündoğdu’dayım.
Eee… Gördün mü bak?
Ben şimdi,
Her yerdeyim!..
48
GÖRÜŞ FARKI
“Bir bir daha iki
İyiye gidiyor ekonomi.”
Diyorsa birileri
Bil ki
Şöyle diyecek diğerleri.
“Bir bir daha iki
Eridi, pul oldu elimizdeki.”
Şaşırma
İşin sırrı burada
Aynı aynaya bakıyoruz da
Konumlarımız farklı
Ayrı görüyoruz dünyayı.
49
BOZDUR BOZDUR HARCA
Hak ettiğin değeri
Belirtmek için
Şimdi sana;
“Beş kuruşluk değerin yok” desem.
Yeni kuruş sayarsın kendini
Kıymete binersin…
“Bir metelik etmezsin” desem
Tedavülden kalktı ya
Dem vurursun tarihi değerinden…
Oysa sen,
Kalp parasın, kalp para
Bozdur bozdur harca.
50
RENKLER
Durup durup
Başkalarının hayatının
Renklerini kıskanırız
Nedense...
Sarıyı, moru, yeşili
Başkalarında olunca
Yüceltiriz durmadan...
Kendi hayatımızın
Sarısını, morunu, yeşilini,
Yani kendi renklerimizi
Soldurmaktan vazgeçmeyiz
Nedense...
ÇEMBER
Çember daralıyor...
Herkes, kendi
Merkezini siliyor...
51
KAPI ARALIĞI
Durma
Kapı aralığında…
Ya içerde ol
Ya da dışarıda…
Yoksa
Dışarı çıkacak
Sanırken birileri,
İçeri giriyor
Sanacak diğerleri…
Sen de, güya…
Çok akıllısın ya
Herkes kendi
Yanında sandı sanırken
Kırdın, yok ettin
Adamlığını…
52
ADALET
Bir zamanlar...
Ömer HAYYAM;
“Adalet, evrenin ruhudur.”
Diye son noktayı belirlemiş,
Silivri’de, Ağustos ayında,
“Ruhum… Karardı”
Bir anda...
KANDIRMAK
Bir kere,
Bazı insanları kandıran
Her zaman,
Tüm insanları
Kandırabileceğine inanır...
İşte o an
Aslında en kolay
Kendisini kandırdığı andır...
53
ERKEKLER VE KADINLAR
Ne dersen de
İster çay, ister dere
İster nehir, ister ırmak
Bir akarsudur erkek.
Yatağında kıvrıla kıvrıla
Bazen taşkın akar,
Bazen ürkek.
Yaramaz çocuk gibidir
Bilinmez ne yapacağı
Başıboş bırakırsan eğer.
Uslu bebek gibidir
Set çekersen,
Bent kurarsan önüne
Kıymetli madenlere eşdeğer.
Akarsuyun denizle
Buluştuğu yerde
Oluşuverir verimli, alüvyonlu toprak.
Eveleyip gevelemeye
Karanlıkta göz kırpmaya ne gerek.
Hani, derler ya,
“Kadınlar deniz gibidir.”
Yormayın adamı
Anlayın işte
“Her akarsu bir denize muhtaç.”
54
KÖTÜ ANILAR
Birileri, tüketir
Harcar hepsini
Hatta alıcısını bulup,
Bedavaya satar
Kötü anılarını...
Birisi de, toplayıp
Biriktirir durmadan
Hatta sermaye yapar...
Hayat; bir tercihtir oğlum
Ya eleyip savuracaksın
Bir şey kalmayacak.
Ya da eleğini deliksiz yapıp
Bir bir toplayacaksın...
Sen de seç beğen yolunu
Şimdiden belirle sonunu...
55
GİT İŞİNE
Şişine şişine geldin
“Gelişine kurban” dediler…
Gelmişimizi, geçmişimizi
Alt üst ettin geleceğimizi…
Hadi şimdi, “Git işine…”
Yoksa kurban kesilecek gidişine…
DÜNYA DÖNÜYOR
Fazla içme…
“Bu meret,
Durduğu gibi durmaz şişede
Adamı devirir.” Dediler…
Adam, başını kaldırdı hafifçe
Gözlerini zor da olsa
Sabit bir noktaya kelepçeledi.
Doğru… Dedi…
Başım gibi,
İnsanlık da dönüyor zaten
O işte, asıl beni deviren…
56
HEP AYNI HİKAYE
Adam,
Kadının peşinde
Arı gibi uçtu…
Adamın süratinden
Başı döndü kadının…
Ve… Sonunda
“Evet” dedi nikâh masasında…
Şimdi, üç çocuk koşmakta
Kadının çile dolu eteklerinde…
Anzer balı Maşallah
Adamın peteklerinde
Başka başka kadınlar var…
KÜFÜR
Oğlum,
Şu gurbetliğe bir küfür etsene
Memleket havasında olsun...
57
UÇURTMA
Baktım yine gökyüzünde
Süzüm süzüm süzülmektesin...
Kuyruğun ne haşmetli!
Özgürlük türküleri söylemektesin…
Benim güzel uçurtmam
Unuttun yine
İpin kimin ellerinde?
SARKAÇ
Bir sağa, bir sola
İşliyorsun makine düzeninde
Aklınca hiç geri kalmıyorsun…
Ama ben ileri gitmek istiyorum…
Hesap şaştı mı ne?
Düşün dur!
58
SINIR
Bir önüme geçiyorsun
Geride kalıyorum
Bir bakıyorum arkamdasın
Kendimi ön safta buluyorum…
Sen nerede olsan
Nereye koşsan da
Sağım, solum
Boş…
Anlaşıldı,
İki kişilik yarış bu
Kazanmak ta
Kaybetmek de
Hoş değil...
59
YENİ YIL
Yeni yıl bu…
İster ayıl, ister bayıl
Kıl gibi değil
Kol gibi girdi maşallah…
Vakit var…
Uğraş dur, Koca bir yıl…
YENİ YIL GELDİ
Bir önceki…
Sindirilemeden
Jet gibi yenisi geldi…
Ne diyelim?
‘Hoşt’ diyemedikten sonra…
Bari ‘hoş geldin’ diyelim…
60
YENİ YIL HEDİYE
Bayram her gün
Gelir ya deliye…
Gele gele, bize de
Yeni yıl geldi hediye…
SEÇİM
Bugün seçim günü
Kararsızlık sardı içimi
Nedense
Yine kaldım sap gibi
İki arada bir derede.
Anlaşıldı
Sonuç belli
Nasıl olsa
Üçün biri
Düşecek payımıza...
61
ADAM OLMAK
Bin yaşındaki zeytin ağacı
Yemişi bin bir taneli nar ağacı
Zor da olsa
Bulunuyor da…
Bir günlük dahi olsa
‘ Adam gibi adam’ bulunmuyor.
Ne acı!
HURİYE’NİN KOPÇASI
Geçen gün Huriye
Şıkıdım şıkıdım
Geçerken
Kahvenin önünden
‘Şıp’ diye
Yola düşmüş
Sütyeninin kopçası…
O günden sonra
Minnacık kopça
Düşleri şenlendirmiş çokça…
62
GENÇ ÂŞIK
‘Dudaklarım kurak
Gözlerim ıslak
İşte bu yüzden
Başım dik…’
Diyordu genç âşık…
Diyordu da…
Dudaklarından dökülen söz
Yüreğine köz olmuyordu.
FATURALI HAYAT
Düş kurmak
Islık çalmak
Yıldızlara bakmak
Henüz bağlanmadı faturaya…
Kısa bir zaman sonra
Bekliyorum ama…
63
SİYASİ
Ey siyasi,
Dünya bir atom zerresi
Kadar ise Evren’de...
Sen ne kadar
Büyüksün Dünya’da
Düşünsene...
ÖZÜR
Sen özgürsün
Ben özgürüm
Biz özgürüz
Özgürlük ne sıradan şey!
Sen özgür olmasan
Ben özgür olmasam
Biz özgür olmasak
Özgürlük kıymete biner.
Yanlış mı söyledim.
Özür dilerim.
64
ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE
ÇEŞİTLEMELER
Özgürüm
Özgürsün
Özgür
Şimdi sesimiz çıkıyor
Daha gür.
Özüne inince
Özünü
Daha çok seviyorum.
Özgürlük.
65
ÖZGÜR’ÜN HİKAYESİ
-Özgür
Bir bardak su getir.
- Dersini bitirmemişsin Özgür.
Bugün sinemaya gidemezsin.
-Dışarıda kar yağıyor.
Yine paltonu giymemişsin.
Bir daha olmasın Özgür.
Sakın yanlış anlamayın
Çok hoşuma gidiyor ama
Çocuklara
Özgür adını koymayın.
Özgürlük anlamını yitiriyor
66
TELEVİZYON
SEYREDİYORUZ
Etraf bir curcuna, bir curcuna ki
Sorma gitsin...
Kimin eli kimin cebinde belli değil…
Bunları biliyoruz...
Kurt, puslu havayı severmiş
Karıştıran suyu bulandırırmış
Bunları da biliyoruz...
Hepimiz okumuş yazmış insanlarız
Plan uygulamaya geçmiş
Olanı biteni anlıyoruz...
Bunları da biliyoruz...
Dut yemiş bülbül gibiyiz mübarek!
Kılımızı kıpırdatmıyoruz...
Sanki bir aksiyon filmi
Seyrediyoruz televizyonda
Kuruyemişler avucumuzda...
67
NOTA BİLMEK
Pes perdeden
Yüksek bir ses
Çıkıyor siyasilerden.
Aynı ses gelse de
Kulaklarımıza...
Farklı algılıyoruz makamı...
Nota bilmez
Bir millet olduk vesselam...
GÜNDEM
Yıllarca gündem de kalır
İncir çekirdeğini doldurmayan sorunlar
Sekiz sütuna manşet.
Ya cinsellik sergilenir
Sanırsın, kasap vitrinindeki et.
Ya da ilgi çeksin diye vahşet.
Ya yaşamsal, gelecekle ilgili problemler
Nedense satır aralarında yer alır
Ve kaybolur gider.
68
BAL KAVONOZU
Neyi paylaşamayız bilmem ki?
Mavi gökyüzünü, gül kokusunu, kuş sesini mi?
Bal kavanozuna düşmüş bu dünya
Sana da yeter, bana da…
EŞEK ŞAKASI
“Eşek şakasına”
Benzetiyorum siyaseti...
Şakayı yapan siyasiler
Her şaka sonrası
Kıkır kıkır gülüyorlar...
Bunu anlıyorum da
Her şaka sonrası
Katıla katıla
Anırmamızı anlamıyorum...
69
PARALEL ÜZERİNE
ÇEŞİTLEMELER
Son günlerde
Bir paralel, bir paralel
Sorma gitsin...
Paraleli oldu her şeyin...
Merak işte!
Cahil kalmayalım, öğrenelim dedim...
Açtım sözlüğü, karıştı aklım...
Fransızcası paralelle
Söylemesi bile, “Terelelli” gibi
Beyin çeşme olup, sulanıyor yani...
Matematikte ise; kavuşurlarsa
Kızılca kıyamet kopmasın diye
Yan yana olup, birbirini kesmeden
Uzayıp giden şeylere derlermiş.
Sözlüğün yalancısıyım
Ben Pensilvanya sanırdım, meğerse
Paralellerin başlangıcı Ekvator’muş.
Yanılmışım, şaşırdım kaldım!
70
Yetmezmiş gibi
Bir de en büyük paralelmiş...
Bilinsin artık, Pensilvanya’dakinin
Pabucu dama atılmış...
IIBuraya kadarı çok ciddi oldu...
Küfede kiraz, eğlenelim az biraz...
Bir kürdan olayım da
Karıştırayım biraz...
Sadece Türkiye’de değil
Yerküre üzerinde de varmış paralel...
Gerçek de değilmiş üstelik
Varsayılırmış...
Ben doğru sanırdım
Meğerse çembermiş...
Bir çeşit daire yani... Ortası boş...
Morla pembe arası
Yüzde kalmış kömür karası...
Fiskos, fiskos
Korkarım bu da çıkacak fos...
71
PARALEL YAPI
Bilen varsa söylesin!
Ne kadardır bunun çapı?
Kimin elinde kacak sapı?...
PARALEL DEVLET
Bilim adamları
Paralel Evreni
Bir türlü çözemedi...
Siyasiler
Bir anda keşfetti
Paralel Devleti
On yıldır besledikleri...
72
ÖLÇÜ
Kantarın topuzu kaçtı
Ölçüsü şaştı siyasetin
Sözler süslü püslü
Altın tabakta sunulsa da
Artık hiçbiri tatlı değil...
KAZANMAK
“İstemek
Başarmanın yarısıdır” derler
Ama gördüm ki...
En çok kazanmayı isteyen
Kaybedenlerin
En önündeydi.
73
TUTKU
Büyük küçük
Herkesin tutkuları vardır elbet...
Kazanırsa kendileri başarmıştır
Kaybederlerse kader...
Ne demeli...
Ah felek kahpe felek...
DIMDIZLAK
Dün,
Şu an,
Yarın,
Bir sarmal gibi
İç içe geçmiş sanki.
Bugün şöyle bir baktım
Bir ben kalmışım
Geçmişim, geleceğimle
Dımdızlak ortada...
74
DÖNER KEBAP
“Bugün böyle
Yarın şöyle diyenlere…”
Döner kebap, döner kebap.
Hiç başın dönmez mi?
“Dönme” diyen,
“Dönek” diyen çıkmaz mı?
...
Döner kebap, döner kebap.
Ben senin yerinde olsaydım
Dönmezdim.
ŞAİRE SİTEM
Eveleme geveleme yok…
Sanat yapacağım diye
Eğip bükme sözlerini…
Yaptığın origami (*) değil!
(*) Kâğıt katlama sanatı
75
SEÇİM
Şimdi
Çığlık çığlığa herkes
Bu neyin nesi
Kimin sesi?
Bir insan sesi
Duymak istedim.
Seçemedim…
AYIP OLUYOR AMA
Biz de siyasiler
Büyük işler yapar
Kenefte…
Nedense…
Hep küçük üzerinden
Hesap ödenmekte…
76
MADALYA
Nefes alır gibi
Herkese şerefsiz derdi…
Bir yarış yapıldı
En önde gideniydi
Şerefsizlerin…
Madalyası elinde şimdi…
GÖLGE
Kendi güneşinin parıltısının var ettiği
Bir gölgesi var herkesin.
Kiminin çok çok büyük,
Kiminin ise büyüteçle ara...
77
ZİRVE
İnmek kolay
Çıkmak zordur.
Çıktın mı zirveye
Manzara güzeldir
Ama sert eser rüzgâr.
Zor olan
Asıl zirvede durmaktır.
FARK YOK
Hepimiz insanız
Kimimiz aç açıktır
Kimimiz tıka basa toktur
Karun kadar zengindir kimimiz
Kimimizin ise cebinde metelik yoktur.
Böyle söylediğime bakma
Bunlar zahiri görüntü
Sanma ki dünyada eşitlik yoktur.
Karacaahmet’e bak göz ucuyla
Sonuçta hepsi toprak altında
Kimsenin kimseden farkı yoktur.
78
SOMA’da şehit olan
kardeşlerimize…
SOMA İÇİN
Soma’da
Üçyüzbir can toprak oldu…
Elleri, dizleri, yüzleri
Kömür karası…
Yürekleri;
Okyanus mavisi,
Orman yeşili dolu…
Bir kuru ekmek uğruna
Mekânları Cennet oldu…
Nur içinde uyusunlar…
79
BİN KERE ÖLÜR
Oğlu madenin içinde
Bir kere öldü.
Geride kalan,
Ana, baba, abla
Maden dışında
Bin kere öldü.
Yetmedi,
Bin kere dirildi
Sonra bin kere daha öldü…
Daha kaç kere öleceği
Bilinmez…
YANGIN
Derler ki,
‘Ateş düştüğü yeri yakar’
Madencinin anası, bacısı
Kor ateşlerde yatar,
Kapatsa gözlerini
Düşlerinde bile yanar…
80
BU NASIL UYKU?
Televizyonda acıyı
Çekirdek çitlete çitlete
Seyredenler de
Kuru sözlerle,
Ah’larla, vah’larla uyur…
….
Bu nasıl bir uyku?
Sadece patronu, işvereni değil.
Bütün millet
Horul horul uykuda…
Görebiliyorum, bir tek
Milyonlarca yıl öncesinden
Kömür olmuş ağacın
Rahatı kaçmış.
Dimdik ayakta…
Şimdi senin de haberin oldu,
Uyuyabilirsen uyu!
81
BİLMEK BİLMEMEK ÜZERİNE
ÇEŞİTLEMELER...
Bilen dağlar aşmış,
Bilmeyen düz yolda şaşmış.
Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
Böyle demiş büyükler.
Az bilen,
“Bildiklerim bu güne kadar yetti,
Bundan sonra da yeter” dedi.
Çok bilen,
“Bildiklerim derya’da bir damla su”
dedi.
Hiç bilmeyen,
“Ne az bilene, azın yettiğini
Ne çok bilene, çok’un yetmediğini”
bilmez.
Bilmez ve aldırmaz!
82
Bilmemek ayıp değil.
Öğrenenler dik.
Öğrenmeyenler ezik.
Bilmemek ayıp değil.
Öyleyse öğren.
Bilginin,
Toptan, tüfekten güçlü olduğunu
Bilgiyi kullananlar bilir.
Bilen,
Bildi.
İrkildi!
Ve sadece
Bilginin önünde eğildi...
83
TERÖR
Terör bu
Radyoaktif bulut gibi
Adres sormaz
Kendi yediği haltın
Hesabını keser...
Bir de arkasında
(D)ayısı var.
Unutma!
Senin hakkın
Ucundan bir parça...
Yemeği o yer
Artığını da sana yalatır...
Ve
Maşa olarak kullanılan cüce
Dev aynasındaki noktanın
Büyüklüğü karşısında
Hayran hayran
Havlar... Havlar...
Hayvanlar bile
Hayvanlığından utanır.
84
HAYKIRIŞ
Gencecik, toy bir kısrak
Özgürlüğe koşuyor
Koş koşabilirsen
Dizginler uzaktan kumandalı…
Hedefi güneş olan
Kendisi bulmalı yolunu
Bir yıldız doğarken
Batmasın sakın
Dikkat et!
Yolundaki dipsiz kuyulara…
Kara delikler çok yakın
Çınar olmalı fidanlar…
Sorgulamadan kendi kendini
Toplumu sorgulayamazsın ki…
Başkalarının oyununda
Rolün joker olsa da
Piyon olursun bir anda…
Çınar ol fidanım
Gübre olma!
85
GELECEĞE DAİR
Ey şair kardeşim, korkma
Söyle eğip bükmeden sözlerini…
Olduğundan
Küçük gözüküyorsun yoksa…
Haydi…
Aç bacaklarını, koş…
Aç kanatlarını, uç…
At ezikliğini
Büyüklüğünü hisset…
Unuttuklarını,
Unutturulanları
Hatırla…
Dünle yaşama
Ama dünü de unutma
Geleceğini yarat…
Yaşa hak ettiğin geleceği…
86
HESAP
Herkesin bir hesabı var
Unutma!
Senin hesabın ne?
Benim ki ne?
Kim hesabı kesiyor?
Kim ödüyor?
Düşün dur!
ZİNCİR
Önce,
Düşlerinde kır zincirleri…
Sen sen olunca
Un ufak olur
Kırılır zincirler sonra
Unutma!
87
KIYMET BİLMEZ
Onu bildim bileli;
“Her şeyin,
Herkesin
Bir fiyatı var.”
Der, dururdu…
Elime bir gün
Fiyat katalog rehberi geçti.
Adını “Değersiz Mallar”
Sınıfında gördüm.
KARA TREN
Bu nasıl bir tren?
Geri gelmiyor
Bir kere giden.
ZAMAN
Öldürdük zamanı
Hapsolduk hayata…
88
DOSTLUK
Dostluk akarsu gibidir.
Kaynağı ne kadar güçlü olursa
O kadar sürekli akar.
Kaynağı; karşılıksız, çıkarsız sevgidir.
Dostluk akarsu gibidir.
Akarsuyun kıyısı ne kadar canlı ve güzelse
Dostlukta böyledir.
Bu güzellikten çevrelerindekiler de nasibini alır.
Dostluk akarsu gibidir.
Kaynağı sevgi ile beslenen dostluklar
Fazladan bir gayret göstermeden
Yatağında akar gider.
89
ŞAKA/DÜĞÜM
Dün şaka yapayım derken
Bir arkadaşın kalbini kırdım istemeden.
Özür dilemek varken
Şakayı sürdürdüm gülerekten.
“Kopan ipler tekrar bağlanır
Ama artık, ipte bir düğüm vardır” dedi.
İçim cız etti.
Buda bana yetti.
YANGIN YERİ
Hissederim hangi yöne dönsen
Hasretin o yönden
Yüreğimi yakar...
90