03.04.2014 Herkese eşit sağlık hizmeti bir hekim sorumluluğudur, Hiç kimse kelepçeli muayene edilemez. Hiçbir hekim kelepçeli hasta muayenesine zorlanamaz. SADECE İSTANBUL’DA SON BİR AY İÇİNDE 56 TUTUKLU VE HÜKÜMLÜDEN “TEDAVİ OLAMIYORUZ” ÇIĞLIĞI YÜKSELİYORSA SORUN BÜYÜK DEMEKTİR! CEZAEVLERİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNDE YAŞANAN SORUNLARA KELEPÇELİ MUAYENEYİ EKLEMEYELİM! Cezaevlerinde sağlık hizmetlerine ulaşım halen kanayan bir yara olmaya devam ediyor. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetine erişimlerinde ve insan haklarına, etik değerlere saygılı bir tedaviye kavuşmalarında her zaman sıkıntı yaşayan bir ülkeyiz. Yıllardır bu sorunu dillendiren kurumlardan biri olarak, geçmiş iktidar dönemlerinde olduğu gibi AKP Hükümeti’nden de bu konuda samimi ve çözücü bir tutum göremedik. Dönem dönem çıkarılan yönetmelikler, yayınlanan genelgeler ne yazık ki güncel uygulamalara yansımamış ve bu konuda hak ihlalleri artarak devam etmiştir. Geçen haftalar içinde sadece Silivri Cezaevi’nden İstanbul Tabip Odası’na gönderilen 56 mahkum/tutuklunun mektubu bu sorunun devasa bir boyuta dönüştüğünü gözler önüne sermektedir. İstanbul Tabip Odası tarihinde ilk kez bir ay içinde 56 mahkum kendi el yazılı dilekçeleri ve çok gerçekçi öyküleri ile sağlık hizmetine erişimde yaşadıkları sorunları aktarmış ve bu konuda şikayetçi olmuşlardır. Tutuklu/mahkumların yaşadıkları sağlık sorunları, sağlık hizmetine ulaşımdaki sorunlar, tedavileri ile ilgili sıkıntılar, tedavi koşulları hakkındaki sorunlar ile ağır hasta tutuklu/mahkumların serbest bırakılmayarak adeta ölüme sürüklenmeleri sıklıkla kamuoyunun gündemindedir. İstanbul Tabip Odası’na gönderilen mahkum mektupları ile sıkıntıların ne boyutta olduğunu bir kez daha gördük. Bahsedilen sorunların yanı sıra sağlık hizmeti sunan hekimlerin de kelepçeli muayene gibi bir takım etik ihlallerde bulunduğu da dile getirilmiştir. İnsan onuruyla bağdaşmayan bu uygulama karşısında kaygılarımızı kamuoyu ile paylaşmak istedik. Gönderilen mektuplarda sıklıkla bahsedilen sağlık hizmetlerinin sunumu ve bu hizmetlere ulaşımda yaşanan sorunlar; cezaevlerinde kapasitenin çok üstünde mahpus olması, bu yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşullarının olmaması, revirlerde her zaman doktor olmaması, revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde aylarca sıra beklenmesi, bazı cezaevi hekimlerinin kelepçeli muayene yapması, bunu dayatması ve gerekli asgari özeni dahi göstermemesi şeklinde olmuştur. Burada ‘Hekimlik Meslek Etiği Kurallarını’ doğru bir biçimde yorumlama gereğini bir kez daha hatırlatırız; (Madde 7- Hekimin yansızlığı); Hekim görevlerini her durumda hastaları arasındaki siyasal görüş, sosyal durum, dini inanç, milliyet, etnik köken, ırk, cinsiyet, yaş, 1 toplumsal ve ekonomik durum ve benzeri farklılıkları gözetmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür. (Madde 21- Hasta haklarına saygı); Hekim hastasının sağlığı ile ilgili kararlar alırken; bilgilenme hakkı, aydınlatılmış onam hakkı, tedaviyi kabul ya da red hakkı, vb. hasta haklarına saygı göstermek zorundadır. (Madde 35- Tutuklu ve hükümlülere verilecek tıbbi yardım); Tutuklu ve hükümlülerin muayenesi de öteki hastalarınki gibi, kişilik haklarına saygılı, hekimlik sanatını uygulamaya elverişli koşullarda yapılır ve onların gizlilik hakları korunur. Hekimin, bu koşulların sağlanması için ilgililerden istekte bulunma hakkı ve sorumluluğu vardır. Her tutuklunun diğer sağlık hizmeti almak isteyen hastalar gibi mahremiyetine saygı gösterilen bir ortamda, insan onuruna yakışır bir şekilde muayene ve sağlık hizmeti alma hakkı vardır. Kelepçe gibi sadece tutukluların nakillerinde güvenlik güçlerinin kullandığı kısıtlayıcı bir aracın muayenenin bir parçası olması hiçbir hekimlik uygulamasında kabul edilemez (bu husus İstanbul Protokolü ve Biyotıp Sözleşmesi’nde de dile getirilmiştir; İstanbul Protokolü madde 122-123-124-125-126 ve Avrupa Biyotıp Sözleşmesi Madde 2, 4). Hekimlerin birincil görevi bireyler arasında hiç bir ayrım yapmaksızın onların ihtiyaç duyduğu tıbbi bakımı ve tedaviyi sunmaktır. Bu bağlamda tutuklu ve hükümlülere tıbbı bakım sunulurken alınması gereken tutum da bu ilke çerçevesinde olmalıdır. Hekimler olarak cezaevlerinde sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunların farkındayız, TTB bir süredir cezaevi hekimlerine yönelik eğitim çalışmalarını başlatmıştır. Kelepçeli muayene dahil etik olmayan uygulamaların yaşanmaması için her cezaevi revir ve kampus hastanesi çalışan hekimlerinin ‘’cezaevi hekimliği konusunda’’ hizmetiçi eğitimden geçmesini öncelemektedir. Zaten Sağlıkta Dönüşüm’le başlayan ve gün geçtikçe artan cezaevlerinde sağlık hizmeti sorunlarına bir de kelepçeli muayene gibi etik ihlallerin girmesine engel olmak her hekimin görevidir. Ancak sorunu tek tek hekim tutumundan çok iktidarın ve bürokrasinin bu konudaki tutumunda aramak daha yararlı olacaktır. Çünkü tutuklu/mahkumlara yaklaşım sağlık hizmet sunumunda da belirleyici olmaktadır. Kelepçeli muayene hiçbir şekilde insan onuruyla bağdaşmaz. Kelepçeli muayene yapan hekimlerin takipçisi olacağımızı, bu konuda hekimleri uyaracağımızı bildiririz. Eğer bir hekim hastasını kelepçe ile muayene etmiş ya da etmek istemişse; - Hasta hakları, hekimlik meslek etiği kuralları, İstanbul Protokolü ilkeleri, Biyotıp Sözleşmesi ve Anayasa 90. Madde hükümlerine aykırı davranmış, Tutukluların diğer hastalar gibi eşit sağlık hizmeti alma hakkına engel olmuş demektir. Herkese eşit sağlık hizmeti sunmak hekimin birincil görevidir, hiç kimse kelepçeli muayene edilemez. Hiçbir hekim kelepçeli hasta muayenesine zorlanamaz. Eğer bir cezaevi idarecisi, savcısı ya da Adalet Bakanı kelepçeli muayeneye ve sağlık hakkı ihlaline yol açan uygulamalara sessiz kalmışsa, o ülkede insan haklarından ve demokrasiden söz edilemez. İSTANBUL TABİP ODASI YÖNETİM KURULU 2
© Copyright 2024 Paperzz