koğuşların sağır ve dilsiz şimdi sinop cezaevi…

KOĞUŞLARIN SAĞIR
VE DİLSİZ ŞİMDİ
SİNOP CEZAEVİ…
Stj. Av. Duygu ÜNAL
S
inop adının geçtiği her zaman akla ilk
gelenlerden biri; sürgünleri, kaçmanın
imkânsızlığı ve yatan ünlüleri ile meşhur
cezaevidir. Cezaevinde yatan edebiyatçılar, siyasetçiler, askerler daha sonra anılarını yazıya
dökmüşlerdir. Bu sayede önemli eserlerin ortaya
çıkmasını sağlamışlardır.
Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi Sinop Kalesinin iç
kısmında eski tersane alanında inşa edilmiş bir
yapıdır. Sinop kalesinin hangi dönemde kimler
tarafından inşasına başlandığı tam olarak bilinmemekle beraber, bazı otoriteler yaklaşık dört bin yıl
önce bölgede hüküm süren Gaskalılar tarafından
yapıldığını kabul eder. Sinop Kalesi inşa edildiğinden beri burayı elinde tutan her uygarlıkla
92 Hukuk Gündemi | 2014/2
biraz daha gelişmiştir. En son Bizanslılar buraya
bir tersane inşa etmiş, 1214 yılında Selçuklular
şehri ele geçirmiş ve Selçuklu Sultanı I. İzzettin
Keykavus limanı kontrol amacı ile iç kaleyi daha
da güçlendirmiş ve Sinop Kalesi Osmanlı döneminde de Osmanlı donanmasının en büyük tersanelerinden biri olmuştur. Bu süreden günümüze
kadar kalenin çeşitli yerlerine 11 adet Burç (taştan
yapılmış sur) yaptırılmış ve çeşitli komutanların
isimleri verilmiştir. Bu burçlar denize hakim güney
cephesinde 22 metre diğer cephelerde 18 metredir ve sur kalınlığı 3 metredir. Tarihi Sinop Cezaevinin etrafı yüksek kale bedenleriyle çevrilidir
ve 1887 yılından beri cezaevi olarak kullanılmaya
başlanmıştır. Esasen yüksek kale bentleri ve derin
Dışarıda deli dalgalar
Gelir duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma
Sabahattin Ali
mahzenleri nedeniyle Osmanlı geleneğindeki zindan tanımına uyduğu için çok öncelerden beri
hapishane olarak kullanılsa da bir standarda oturtularak resmi olarak hapishane olarak kullanılma
tarihi 1887 yılında olmuştur. Sinop Mutasarrıfı
Veysel Paşa amaca uygun olarak bugün mevcut
olan eski hapishane binasını yaptırmıştır. İki kat
üzerine kesme taştan ve sık pencereli olarak “U”
planlı olarak tasarlanmıştır.
Eski Cezaevi binası kuzey ve güney cephede
birbirinin simetriği 2, ortada 1 olmak üzere 3 kısımdan oluşmaktadır. Ve kuzeyden itibaren 1, 2, 3.
kısım olarak adlandırılmaktadır. Her üç bölüm birbirinden yüksek avlu duvarları ile ayrılmıştır. Ayrıca
ortadaki 2. kısmın sağında ve solunda duvarlarla
sınırlandırılmış iki avlu daha yer almaktadır. Yapıda
toplam 28 koğuş bulunmaktadır. Genelde 50 kişilik koğuşlar olarak kullanılmıştır. 1939 yılında da
çocuk hapishanesi olarak kullanılmak üzere bir
bina daha yapılmıştır.
Sinop kale zindanlarının ilk misafirleri 1560’lı
yıllarda çıkan bir ayaklanmada yağmacılıkla suçlanan İbrahim ve Mehmet adlı iki şahıstır. Zindanların bir başka misafiri ise 1713’te Kırım Hanı
Devlet Giray’dır.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu zindandan
şöyle bahsetmiştir; “Büyük ve korkunç bir kaledir.
300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları
demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkûmları vardır.
2014/2 | Hukuk Gündemi 93 Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı
korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş
bile uçurtmazlar.” Sinop Cezaevinde gardiyanlık
yapmış “Pala” lakaplı Akif Şahin isimli gardiyanın
verdiği bilgilere göre yakın tarih içinde cezaevinde
bugüne kadar üç mahkûm kaçmıştır. Bunlardan
ilk firar eden kişi ayakkabısının tabanına sakladığı
küçük testere ile parmaklıkları kesip duvardan
tırmanarak denize atlayıp kaçmış, fakat üç gün
sonra Ayancık’ta ekmek istemek için girdiği ev
tesadüfen, o tarihte evinde tatil için bulunan, bir
polisin evi çıkınca hapishaneye geri getirilmiştir.
İkinci kişi lağıma dalıp denize doğru yüzerek firar
etmiştir. Üçüncüsü ise aynı yolu denemek için
lağıma atlamış, fakat önceki kaçış üzerine yapılan
parmaklıklar yüzünden daha ileriye gidememiş ve
geriye dönmeyi de beceremeyerek boğulmuştur.
1960 yılına kadar cezaevinde arşiv tutulmadığı
ya da bir şekilde yok edildiği düşünüldüğünde, anı
türü yazılar Sinop ve Sinop Cezaevinin öyküsünü
günümüze taşıması açısından vazgeçilmez eserler
olarak ortaya çıkmaktadır. 16. Yüzyılın ortalarından
itibaren Sinop bir nevi hapishanedir. İç kaleyi oluşturan burçlar, bu tarihten itibaren zindan olarak
kullanılagelmiştir.
Anadolu’da Bodrum’dan sonra en önemli sürgün kenti (kalebent) Sinop özellikle 19. Yüzyıl
sonu, 20. Yüzyılın başlarında çok sayıda siyasi
tutukluya ev sahipliği yapmıştır. 1913 yılında Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi sonucu 200’e
yakın muhalif (İttihat Terakki karşıtı) Sinop’ta kalebentlere mahkûm edilmiştir.
Sinop’ta kalebentliğe mahkûm edilenler,
bugüne kadar yanlışlıkla mahkûmiyetlerini cezaevinde çektikleri şeklinde anımsanmıştır. Oysaki
kalebentliğe mahkûm olanlar, şehirde kiraladıkları evlerde ya da otellerde konaklamışlar, her
akşam karakola yoklamaya gitmişlerdir. Şehir
içinde özgürce hareket edebilmişlerdir.
18. yüzyıla gelindiğinde sadece Sinop cezaevi
değil sanki şehir de bir cezaevi görevi üstlenmiştir.
Birçok ünlüye ev sahipliği yapan Sinop cezaevinin
dışında birçok ünlü isim, siyasi suçlu da Sinop’ta
sürgün yaşamıştır. Sinop cezaevinin ünlü misafirleri tam olarak bilinmemekle birlikte, cezaevinde
yatan ünlülerin kayıtlarına, kendi kalemlerinden
cezaevindeyken yazdıkları anılardan ulaşıyoruz.
94 Hukuk Gündemi | 2014/2
SİNOP CEZAEVİNDE YATAN ÜNLÜLER:
Cezaevine yatan en ünlü mahkûm Cumhurbaşkanına hakaretten mahkûm edilen Sabahattin Ali’dir.
1932 yılının sonlarında tutuklanan Sabahattin
Ali, 1933 yılının mayıs ayında Sinop Cezaevine
mahkûm edilmiş, Cumhuriyetin 10. Yılındaki aftan
yararlanmış, 23 Ekim 1933 tarihinde özgürlüğüne
kavuşmuştur.
Cezaevinin diğer ünlü bir konuğu ise Kerim
Korcan’dır. 1938 Harp Okulu davası nedeniyle
mahkûm olan Korcan, 10 yılını Sinop Cezaevinde
geçirmiştir. “Linç” ve “İdamlıklar” adlı eserleri Sinop
Cezaevindeki mahkûmları konu etmektedir.
Sinop Cezaevi, ayrıca adli suçtan hüküm giymiş ünlü şahsiyetleri de konuk etmiştir. Bunlar
arasında; Sandıkçı Şükrü, Abaza Basri, Benli Taci,
Çerkez Hüseyin Ağa en tanınmışlarıdır.
Diğer Ünlüler,
REFİK HALİT KARAY: 12 Haziran 1913’de Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi ile başlayan ve bu
suikastı takiben “İttihat ve Terakki karşıtı” olması
sebebiyle İstanbul dışına sürülüyor. 1913–1918
yılları arasını Sinop, Çorum, Ankara ve Bilecik’te
geçiriyor.
MUSTAFA SUPHİ: İttihatçı rejimin halk düşmanı
niteliğini ve haksız savaş yaklaşımlarını eleştiren
yazıları nedeniyle Şevket Paşa’nın öldürülmesini
bahane edilerek 1913 yılında 15 yıl mahkûmiyetle
Sinop’a sürülüyor. 1914 yılında bir kayıkla Rusya’ya
kaçmıştır.
AHMET BEDEVİ KURAN: 1884–1966 yılları arasında yaşamıştır. 1913’de önce Bodrum’a sonra
Sinop’a sürülmüş, buradan Sivastopol’e kaçmıştır.
REFİİ CEVAT: 1890–1968 yılları arasında yaşamıştır. Alemdar gazetesindeki yazıları sebebiyle
1913’te Sinop’a sürülmüştür.
HÜSEYİN HİLMİ: 1910 yılında Osmanlı Sosyalist Fırkası kurucuları arasında yer alan Hüseyin
Hilmi 1913 yılında Sinop’a daha sonrada Çorum
ve Bâlâ’ya sürülmüştür. 1923 yılında öldürülür.
BURHAN FELEK: Çok kısa bir süre Sinop’ta sürgün kalmıştır.
OSMAN
CEMAL
KAYGILI:
1913
sürgünlerindendir.
CELAL ZÜHTÜ BENNECİ: (Tayyareci Celal)
Nişantaşı Güzelbahçe’de bakkal.
OSMAN DENİZ: Talat Aydemir hareketindeki
önemli isimlerden biridir. Kurmay Yarbaylık
2014/2 | Hukuk Gündemi 95 görevini sürdürürken 22 Şubat 1962 olaylarına
karışması sebebiyle emekliye çıkarılır. 21 Mayıs
1963 eyleminde öncülük yaptığı gerekçesiyle
ölüm cezasına çarptırılır. Cezası müebbete çevrilerek 26.06.1964’te kesinleşen cezası nedeniyle
Sinop’a gönderilir. 1974’te affında çıkmıştır.
ZEKERİYA SERTEL: Gazeteci yazar 1925 yılında
Resimli Ay dergisindeki yazılarından ötürü İstiklâl
Mahkemesi tarafından üç yıl süreyle Sinop’a sürgün edilir.
Nazım Hikmet’in Sinop Cezaevinde kaldığı
söylenmekle birlikte bu konuda kesin belge
bulunmamaktadır.
SİNOP CEZAEVİNDE ÇEKİLEN FİLM VE DİZİLER:
Filmler: Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Pardon.
Diziler: Köpek, Parmaklıklar Ardında, Esir Şehrin
Gözyaşları, Tatar Ramazan.
Sinop cezaevi öylesi bir ceza çektirir ki insana;
dışarda deniz içerde sadece dalgaların sesi.
Bu durumu en iyi betimleyen yine buranın
mahkûmlarından Sabahattin Ali olmuştur ve
Sinop cezaevi için yazdığı “Aldırma Gönül”ün
96 Hukuk Gündemi | 2014/2
dizeleri bestelenmiştir. Bu dizelerde der ki:
•
Görmek istersen denizi
•
Yukarıya çevir yüzü
•
Deniz gibidir gökyüzü
•
Aldırma gönül aldırma
Cezaevi 1996 yılından itibaren boşaltılmış ve
Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. 2003 yılında
İl Özel İdaresine tahsisi yapılmıştır. 2000 yılından
itibaren ziyarete açılan Cezaevini sanat galerileri
müzeleri, konaklama tesisleriyle tam teşekküllü
bir kültür kompleksi haline getirme çalışmaları
halen devam etmektedir.
Sinop Cezaevi Müzesi her gün 08.00 – 17.00
saatleri arasında ziyaretçilerini beklemektedir.
KAYNAKÇA
İnternet Sitelerine Erişim Tarihi: 04.06.2014
http://e-dergi.atauni.edu.tr/ataunidcd/article/view/1021006936
http://turizmindeksi.com/tr/gz_icerik.asp?id=1145
http://www.sinopmuzesi.gov.tr/TR,78323/sinop-tarihi-cezaevi.
html
http://www.muze.gov.tr/Resources/muzekart_arti.pdf
Yaşayan Tarih Belgeseli, Kanal B Televizyonu, 2009