Fiyat: ¨ 10 Yıl: 2 Sayı: 10 / Temmuz - Ağustos 2014 Osman KÜÇÜKERTAN: Sektörde Nitelikli ve Tecrübeli İş Gücü Sorunu Yaşanıyor Yelda OKŞAK: Limanlarda Tek Bir Sistemle Tüm Yük Gruplarını Elleçleyebiliyoruz Asım ÇİLLİOĞLU: En Büyük Sorunumuz Yeni Kılavuzluk Yasaları ve Uygulamalarıdır www.turkishcargo.com.tr | 0 850 333 0 777 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi: İbrahim Kocamış Genel Yayın Koordinatörü İbrahim Kocamış [email protected] Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış Editör Çilem Kocamış [email protected] Muhabir Cengiz Tepebaş Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan Engin Koçak Can Besev Görsel Yönetmen Grafikart Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev Engin Koçak , Kapt. Kubilay Ulucan Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege, Av. Pekçan Türkeş Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu Reklam ve Abone Reklam ve Halkla İlişkiler Md Ebru İşcan [email protected] İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: [email protected] CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Yayın: Yerel - Süreli Yayın 7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar. İÇİNDEKİLER 4 Karadeniz Bölgesi’nin Dünya Ticaretindeki Ağırlığı Artıyor 18 Sektörde Nitelikli ve Tecrübeli İş Gücü Sorunu Yaşanıyor 22 Limanlarımız Özelleşti, Kapasite ve Hızımız Arttı 24 Denizcilik Endüstrüsi Ekolojik Reform Lobisi Yapıyor 28 Limanlarda Tek Bir Sistemle Tüm Yük Gruplarını Elleçleyebiliyoruz 32 İş Araştırma ve Geliştirmenin Önemi 34 En Büyük Sorunumuz Yeni Kılavuzluk Yasaları ve Uygulamalarıdır 38 Birbirimize Rakip Değil Beraber İş Yapan Olmalıyız 40 ISTFIX Bu Yaz Öncü Gösterge Oldu! 46 Türkiye Kruvaziyer Pazarının Aktif Oyuncusu “COSTA CRUİSES” 50 Lojistik Şirketleri Personel Politikalarını Gözden Geçirmeli 58 Yakıt Örnekleri ve Tam Zamanında Üretim Felsefesi testo 350 MARITIME Denizcilik sektöründe uluslararası NOx standartlarını belirleyen MARPOL Annex VI onaylı tek portatif baca gazı analiz cihazı www.testo.com.tr Editör Karadeniz Bölgesi’nin Dünya Ticaretindeki Ağırlığı Artıyor Ö | 4 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ ncelikle sektörümüzde yaşanan güzel bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Açıkta kalan Kıyı Emniyeti Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğü görevine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müşaviri Yaşar Duran Aytaş atandı. Biz bu atanmanın bilgisini aylar öncesinde aldığımızda da Sayın Aytaş’a hayırlı olsun dileklerimizi iletmiştik ve tekrardan 7Deniz çalışanları olarak kendisine yeni görevinde başarılar dileriz. yanı sıra tesislerini ciddi anlamda geliştirdiler. Yeni tesisler inşa edildi, mevcut tesisler yeniden yapılandırıldı ve belli ölçüye kadar teknolojilerini yükseltip, kargo işlemlerinde kullanılan tekniklerini iyileştirdiler. Denizcilikte Karadeniz Bölgesi… Başta Asya-Pasifik ülkeleri olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde meydana gelen ekonomik gelişmeler, kıtalar arası ticaretin büyümesini ve ticari bağlantıların gelişimini hızlandırdı. Bu eğilim, okyanuslarda nispeten yeni taşımacılık yöntemlerinin ortaya çıkması dahil, deniz taşımacılığının son derece dinamik bir şekilde gelişmesine neden oldu. Bu süreçler sonucunda, Karadeniz Bölgesi’nin dünya ticaretindeki ağırlığı arttı ve bölgede deniz taşımacılığı sisteminde ciddi değişiklikler meydana geldi. Karadeniz bölgesi, bölge ülkelerini diğer kıtalardaki gelişmiş ülkelerle bağlayarak, uzak mesafe okyanus taşımacılığında başlangıç ve bitiş noktası olarak işlev gördü. Günümüz küreselleşmiş dünyasında, Karadeniz Bölgesi’ndeki limanların rolü, bölge ülkelerini birleştiren rotalar için taşımacılık kapısı olmakla sınırlı değil. Karadeniz bölgesindeki limanlar Asya-Pasifik bölgesi ile Avrupa arasındaki ticaret hacmine de hizmet ediyor. Bunun sonucunda, ticari akış hacmindeki artışın arka planında olan kargo dolaşımı ve sevkiyatı bölgedeki bütün ülkeler için öncelik haline geldi. Denizcilik altyapısı, filoların yenilenmesi, deniz limanlarındaki hizmetlerin kalitesi, liman hizmetlerine piyasaların erişimi, uluslararası çevre standartlarına uyum ve limanlara ilişkin mevzuat ve yönetmeliklerin iyileştirilmesi gibi çeşitli konu ve gereksinimler ön plana çıktı. Son yirmi yılda, Karadeniz Bölgesi limanları, artan kargo trafiğiyle başa çıkabilmenin Uluslararası 3. Karadeniz Limanları ve Denizcilik Konferansı Karadeniz Bölgesi’nin dünya ticaretindeki ağırlığını arttırdığı ve bölgede deniz taşımacılığında ciddi büyümelerin yaşandığı günümüzde, Karadeniz’in ticari gelişimine ve denizcilik sektörüne katkı sağlayanlar, bu yıl 3’üncüsü düzenlenecek olan konferans ile bir araya gelecek. 2014 küresel ulaşım ve lojistik sektörünün katılımıyla gerçekleşecek olan Uluslararası 3. Karadeniz Limanları ve Denizcilik konferansı, dünyanın sayılı liman yöneticileri, liman mühendisleri, karar vericileri, kargo sahipleri, nakliye hatları, lojistik şirketleri, terminal işletmecileri, demiryolu yöneticileri ve liman-demiryolu ekipmanları hizmet tedarikçilerini bir araya getirecek. Basın sponsoru olduğumuz Uluslararası 3. Karadeniz Limanları ve Denizcilik konferansı, Türkiye ve Karadeniz Bölgesi’ndeki projeler, liman işletmeciliği ile ilgili ileri teknoloji ve hizmetleri konu alırken, konferansa dair izlenimlerimizi önümüzdeki günlerde sektörle paylaşacağız. Transport Events organizatörlüğünde gerçekleşecek olan konferans, 3 - 4 Eylül’de Marriott Hotel Asia İstanbul’da düzenlenecek. Karadeniz Bölgesi’ndeki limanlarımız, karasal taşımacılığı deniz hatlarıyla birleştirmede kilit rol oynuyor. Dolayısıyla bu bölgenin Türkiye ihracatına ve hedeflerine büyük katkılar sunduğu ortadadır. Gelecek sayıda sektöre dair farklı konularla buluşmak dileğiyle, Sevgiyle kalın… İbrahimKocamış TEMMUZ-AĞUSTOS • | 5 | 7 DENİZ Sektörden Türkiye’nin en büyük konteyner limanı Asyaport’un ilk gemisi MSC LONDON oldu Tekirdağ’da, dünyanın en büyük denizcilik şirketlerinden biri olan ve Türkiye’ye yönelik konteyner taşımalarında lider konumunda bulunan MSC’nin sahip olduğu, Türkiye’ye gelen en büyük konteyner gemisiyle, 2015 yılında faaliyete geçecek Türkiye’nin en büyük konteyner limanı Asyaport’un buluşmasına 19 Ağustos’ta tanıklık edildi. Akdeniz ile Uzakdoğu arasında sefer yapacak olan MSC’nin son jenerasyon gemisi MSC LONDON, 399 metre boyuyla Eiffel Kulesi’nden daha uzun, 4 futbol sahası büyüklüğünde, 189.000 ton ağırlığı ile 170.000 otomobile eş değerdir ve 15.000 TIR’ın taşıyabileceği kadar yük kapasitesi vardır. | 6 | • TEMMUZ-AĞUSTOS Ambar içinde 10 kat, güvertede ise 9 kat konteyner yüklenebilmektedir. Tam kapasite ile konteyner yüklendiğinde 40 metre yüksekliğiyle 14 katlı bir binadan daha yüksektir. Günlük yakıt sarfiyatı 230 ton olan geminin üzerinde, ana makine, yardımcı ve acil durum jenaratörleri dahil toplam 81.280 kw’lık güç vardır. Tekirdağ’ın geneli için kullanılan güç ise yaklaşık 100.000 kw’dır. 7 DENİZ Asyaport limanı, faaliyete geçmesiyle birlikte bu ve daha büyük kapasitede gemilere ev sahipliği yapacaktır. Çevreci ve yeşil liman Asyaport Asyaport limanının inşaat çalışmaları 2010 ekim ayında başladı. Toplam 450 milyon dolar yatırım yapılan limanda operasyon, 2015 yılının ilk çeyreğinde başlayacak olup doğrudan 1.200 kişiye istihdam sağlayacaktır. Çevreye duyarlı olarak tasarlanan Asyaport’ta kullanılan bütün vinçler elektrikle, liman içinde kullanılacak bütün kamyonlar ve acil durum jenaratörleri doğal gazla çalışacak, iç-dış aydınlatmalarda led teknolojisi ile üretilmiş ampuller kullanılacak. Tesisin doğal gaz tüketimi yılda 8 milyon m³ olarak hesaplanmakta. Bu da yılda 2 bin m³ doğal gaz tüketimi olan 4 bin konuta eşdeğer sayılmakta. Binaların çatılarına, elektrik enerjisi ve sıcak su üretmek üzere yerleştirilen paneller sayesinde yılda 500.000 kwh enerji güneşten elde edilecek. Asyaport’ta ayrıca, gemilere limanda bulundukları süre boyunca sahilden elektrik vermek için ve yağmur sularının biriktirilerek sulamada kullanılması için gerekli alt yapı hazırlanıyor. www.iskarltd.com We design and supply material handling machinery for ports, shipyards and marine industry. Crane Expert geneRAL SeRvICe CRAneS Rigid crane, small dimensions, low deadweight, w.o. cabin. Foldable. KunCKLe TYPe heAvY DuTY high lifting capacity, improved efficiency on cargo loading and CuSToMeR SPeCIFIC operation on varius specific applications and dimensions. Fixed or travelling types available. Marine cranes for vessels, floating docks and fishing boats. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 7 | Ahmet Cevdet Paşa Sok. YKB D Blok 11/6 Kadıköy, İstanbul - 34744 Turkey Phone +90 216 373 3224 | Fax +90 216 372 4959 iskar Mühendislik Ltd. 7 DENİZ © 2012 ISKAR. Registered trademark of ISKAR Mühendislik Ltd. Additional information can be obtained at www.iskarltd.com Kısa Kısa Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne Yaşar Duran Aytaş atandı Açıkta bulunan Kıyı Emniyeti Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğü’ne, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müşaviri Yaşar Duran Aytaş atandı. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Eski Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürü Yaşar Duran Aytaş atandı. Resmi Gazete’de yayınlanan habere göre, “Açıkta bulunan Kıyı Emniyeti Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Bakanlık Müşaviri Yaşar Duran Aytaş’ın atanması, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6′ncı maddesi ile 2477 sayılı Kanunun 2′nci maddesi gereğince uygun görülmüştür” denildi. Yılmaz Ulusoy İtalya Cumhurbaşkanı tarafından “İtalya Yıldızı Nişanı”na layık görüldü Yılmaz Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy, turizm ve taşımacılık başta olmak üzere Türkiye ve İtalya arasında pek çok alanda ilişkilerin geliştirilmesine sağladığı katkılardan dolayı İtalya Cumhurbaşkanı Ekselans Giorgio Napolitano tarafından “İtalya Yıldızı Nişanı”na layık görüldü. “İtalya Yıldızı Nişanı” 19 Ağustos 2014 tarihinde İstanbul Beşiktaş Fourseason otelde düzenlenen törenle İstanbul Başkonsolosu Sayın Gianluca Alberini tarafından ünlü işadamına takdim edildi. “İtalya Yıldızı Nişanı” 1946 yılından bu yana İtalya Cumhurbaşkanı tarafından İtalya ile Ticari ve Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yüksek katkıda bulunanlara veriliyor. Yılmaz Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy’u “İtalya Yıldızı Nişanı” gibi büyük bir onura taşıyan uluslararası ticaret alanındaki başarıları as- | 8 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ lında neredeyse iş yaşamının ilk günlerine dek uzanır. 56 senelik iş hayatı Trabzon, Samsun ve İstanbul üçgeninde başlıyor. İstanbul’a gelişinin ardından 1973 yılında Uluslararası Nakliye alanında Avrupa’ya açılır. Dolayısıyla üs olarak Almanya ve İtalya ağırlıklı bütün Avrupa ile çalışmaya başlar. Bu tarihlerde özellikle sebze ve meyve ağırlıklı ithal ve ihraç mallarını Avrupa’ya taşır. Bu süreç Bulgaristan yolunun kesilmesi ile akamete uğrasa da belki de önünü açar. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 9 | 7 DENİZ Kısa Kısa Alsancak Limanı’na Ro-Ro gemileri de demir atacak İzmir Limanı’na ro-ro gemilerin gelmesi için ilk adım atıldı. Bundan böyle Alsancak Limanı’na konteyner ve kruvaziyerlerden sonra ro-ro gemileri de gelecek. İzmir Ticaret Odası, Deniz Ticaret Odası, TCDD İzmir Alsancak Liman Müdürlüğü, Ulaştırma 3. Bölge Müdürlüğü, Ege Gümrük ve Ticaret Müdürlüğü yöneticileri, İzmir Alsancak Limanı’na ro-ro ve ro-pax gemilerin gelmesi konusunda görüş birliğine varırken, bu konuda çalışma yapılması kararlaştırıldı. TCDD İzmir Alsancak Limanı’na ro-ro ve ro-pax tipi gemilerin de gelebilmesi için yapılacak çalışmaları görüşmek üzere İzmir Ticaret Odası’nda 12 Ağus- tos’ta ilgili kurumların yöneticilerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Toplantıya, İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İTO Meclis Başkanı Rebii Akdurak, Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Kaptan Kılıç, Ulaştırma 3. Bölge Müdürü Ömer Tekin, TCDD İzmir Alsancak Limanı İşletme Müdürü Turan Yalçın, TCDD İzmir Alsancak Liman İşletme Müdür Yardımcısı Metin Yılmaz, TCDD İzmir Alsancak Liman İşletme Operasyon Müdürü İlhan Orhan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımlar Genel Müdürlüğü İzmir Denizdibi Tarama Başmühendis Yardımcısı Tolga Kaptan, Karavan Turizm Genel Müdürü Gianluigi Baltazzi ve İzmir Ticaret Odası uzmanları katıldı. Haliç Dayanışması’ndan Haliçport projesine tepki! | 10 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Haliç Dayanışması, düzenlediği basın toplantısıyla Haliçport projesine tepki gösterdi. Dayanışma adına açıklama yapan Deniz Özgür, Haliçport projesi olarak bilinen “Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi”nin, Haliç peyzajını ve 6 asırlık geçmişi olan Tersane-i Amire’yi (Haliç Tersaneleri) parçalayacak, bütünlüğü ve kimliğini yok edecek büyük bir tehdit oluşturduğunu; kamuya ait ve özgün değerlerini koruyan bir sit alanının imara açılması anlamına geldiğini söyledi.1980’lere dek tersanenin eğitim kurumları, sosyal tesisleri ve teknolojik altyapısı ile önemli bir üretim kompleksi olduğunu hatırlatan Özgür, şimdilerde turistik ve ticari faaliyetlerin yapılacağı “bir arsa” olarak nitelendirildiğini, böyle bir yaklaşımın İstanbul’a, kültür değerlerine, sanayi mirasına büyük bir haksızlık olduğunu söyledi. Rantsal dönüşüm Yapılan açıklamada projenin Okmeydanı, Kasımpaşa ve Galata üzerine yapacağı etkilerle, çok büyük çaplı bir rantsal dönüşümün önünü açacağına dikkat çekildi. Dayanışmanın kamuoyuna yaptığı çağrıda; “Konumu ve sahip olduğu potansiyel gözetilerek, tersanenin etkinliğini çağdaş koşullara uygun olarak sürdürmesine destek verilmeli, Türkiye’nin ve İstanbul’un ihtiyacı olan gemilerin yapımı, bakım ve onarımını gerçekleştirmek üzere, yeniden yapılandırılmalıdır” ifadeleri kullanıldı.Tersane alanının afetler sırasında da yaşamsal bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Özgür, geçmiş depremlerde dayanıklılığının ispatlandığını söyledi. “Mevcut şartlarda bile, olası bir depremde kentin gerek duyacağı lojistik destek tersaneden sağlanabilir” dedi. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 11 | 7 DENİZ Kısa Kısa Rusya bilim adamları, yeni kuşaktan deniz alanlarını koruma sistemini geliştirdi Sistem, tamamen robotlaştırıldı, bu yüzden büyük bölgeleri kapsamına alabilecek ve çetin koşullarda deniz seyrüseferini sağlayabilecek, güneş ve deniz enerjisi sayesinde çalışacak. Gelişmeden gerek askeri, gerekse sivil kuruluşlar faydalanabilecek. Gelişme, kaçak avcıların çıkışları ile korsanların saldırılarını önleyebilecek. budur. Sistem, robotlaştırılmış güdümlü tekneler, pilotsuz uçak ve helikopterler, çeşitli tür şamandıra ve sensörler ile güdümlü hava sistemlerinden oluşuyor. Deniz alanlarının korunmasıyla ilgili eski sistemler teknik açıdan daha basit olup etraflı gözetim yapılmasını öngörüyordu. Yeni kapsamlı proje, Moskova ve San-Petersburg’tan birçok mühendis ve teknik yüksek okullarının güçlerini birleştirmiş oldu. Üniversel kompleks her şeyden önce silahlı kuvvetler için geliştirilmiş bulunuyor. Kompleks, askeri tesislere saldırıları önlemeye yardım edecek. Fakat günlük Yeni koruma sistemi entegredir. Uçan, sualtı ve su hayatta da aynı derecede gereklidir, çünkü deniz üstü olmak üzere, üç tip robotları birleştiriyor. Ger- alanını kaçak balık avıyla uğraşanlardan, gemileri çekte ise bu, sudan başka hava ve karanın da kap- ise korsanlardan koruyabilecek. Georgiy Antsev’in sam altına alınması. Böyle büyük sahaların kontrol sözlerine göre, şirket limanları tam olarak emniyet altında tutmasını ne devriye gemisi, ne de denizaltı altına alacak sistemi geliştirmeye hazırlık gösteriyor. gemisi gerçekleştirebilecek. Yeni tek enformasyon Bu işte enerji masrafları denge haline getirilebilecek. kompleksi bu problemleri çözmeye yardım edecek. Robotlar sıradan içten yanmalı motor, ayrıca güneş Bugün robot sayısı artıyor, görevleri ise yerel olabi- ve deniz dalgaları gibi alternatif enerji taşıyıcılarının lecek. Yönetici robotik sistem tam deniz alanlarını yardımıyla çalışacak. koruyabilecek, aşırı koşullarda seyrüsefer olasılığını sağlayabilecek. Geliştirici “Morinformsistema-Agat” Yeni sistem, kapsamlı deneylere artık hazır ve RF Saşirketinin baş tasarımcısı Georgiy Antsev’in fikri işte vunma Bakanlığına teklif edilmiştir. Derya Can’dan 3. dünya rekoru Milli sporcu Derya Can, Kaş’ta ‘Değişken ağırlıklı paletsiz dalış’ta 90.2 metreye inerek, yine kendisine ait olan 71 metrelik dünya rekorunu kırdı. Arnica sponsorluğunda çalışmalarına hazırlanan, ODTÜ Spor Kulübü SAS –Sualtı Üyesi Milli Sporcu Derya Can, 20 Temmuz Pazar günü, Antalya’nın Kaş İlçesi’nde yapılan ‘değişken ağırlıklı paletsiz dalış’ında kendisine ait olan 71 metre dalış dünya rekorunu geliştirerek 90 metreyle 3. kez Dünya rekorunu kırdı. | 12 | • TEMMUZ-AĞUSTOS Kaş İnceboğaz açıklarındaki rekor dalışı, Dünya Sualtı Federasyonu hakemlerinden Rus İgor Orel, Hırvat Neven Lukas ve Sualtı Sporları Federasyonu Serbest Dalış Teknik Kurul Başkanı Levent Ucuzal gözetiminde yapıldı. Derya Can’a sponsoru Arnica Küçük Ev Aletleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Serhan Akın ile bağlı olduğu ODTU SAS Kulübü’nden 25 kişilik ekip de eşlik etti. Derya Can, rekor denemesinin yapılacağı koyda sabah erken saatte, dalış öncesi ısınma ve esneme hareketleriyle dalışa hazırlık yaptı. Saat 09:15’te gözetmenler eşliğinde rekor denemesine başlayan milli sporcu, 90.2 metreyi 2 dakika 29 saniyede tamamladı. Can, zaferini denizde Türk bayrağı açarak kutladı. 7 DENİZ Dünyada Bir İlk Daha ODTÜ Spor Kulübü Üyesi Engelli Sporcu Cem Esmeray ise, 22 metreye inerek, Dünyada ilk kez tescilli “bedensel engelli” tüpsüz dalışı gerçekleştirdi. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 13 | 7 DENİZ Haber Yüksek verim ve temiz bir çevre için gemilerde baca gazı analizi sadece çevre için değil, aynı zamanda gemilerin motorlarının daha verimli çalışmaları ve böylece yakıt tasarrufu sağlanması amacıyla da önem taşımaktadır. Gemilerin denizlerde sürekli olarak çalıştığı da göz önünde bulundurulduğunda, işleten firmaların maliyetlerini düzenleme konusunda yararlıdır. Aynı zamanda savunma alanında, gemiler için tehdit oluşturan ısı güdümlü füzelere karşı yapılan çalışmalarda da baca gazı analizi kullanılmaktadır . Testo Türkiye, 12 yılı aşkın bir süredir denizcilik sektörüne, endüstriyel tesislere uygun baca gazı analiz cihazları ile satış sonrası servis ve kalibrasyon hizmetlerini sunuyor. | 14 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ 1978 Protokolü ile Değişik 1973 Tarihli Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine Ait Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1997 Protokolü,19 Mayıs 2005 tarihinde yürürlüğe giren Gemilerden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Önlenmesi için Kurallar isimli MARPOL Ek VI’yı da kapsamaktadır. Türkiye de bu sözleşmenin tarafları arasındadır. MARPOL Ek VI, ozon tabakasının korunması ve küresel ısınmaya karşı tedbir olarak gemi bacalarından yayılan sülfür oksit (SO2) ve azot oksit (NOx) emisyonlarını sınırlandırmak amacıyla ortaya çıktı ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)’ne ve protokolün taraflarına gerekli ölçüm ve gözlemlerin yapılması sorumluluğunu yüklemektedir . Bu bağlamda özel sülfür oksit emisyon kontrol alanları (SECAs) belirlenmiş (Baltık Denizi ve Kuzey Denizi) ve dizel motorlarda azot oksit değerlerinin sınırlandırılması ile ilgili uygulamaları içeren NOx Technical Code 2008 hazırlandı. Tüm bu gelişmeler gemiler için baca gazı analizi uygulamalarını öne çıkardı. Gemilerde yapılan baca gazı analizi Testo 350 MARITIME, MARPOL Ek VI’ya ve NOx Technical Code 2008’e uygun emisyon ölçümü yapan dünyanın ilk portatif gemi baca gazı analiz cihazıdır. Alman Lloydu’nun 37811-12HH numaralı sertifikasına sahiptir ve MED 0098/12’e uygun olarak çalışır. Özel olarak imal edilmiş, kolay takılabilir probu ile gaz örnekleri alınabilir. Sertifikalı ve dayanıklı elektrokimyasal gaz sensörleri ile baca gazı içerisinde yer alan O2, CO, NOx (NO + NO2) ve SO2 unsurları yüksek hassasiyette ve uzun ömürlü bir şekilde çalışarak CO2 miktarları da sertifikalı IR (kızılötesi) sensörü ile ölçülür. Denizlerdeki zorlu koşullara karşı, analiz cihazı ve aksesuarları dayanıklı bir taşıma çantası içinde taşınabilirler. • 1978 Protokolü ile Değişik 1973 tarihli Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine Ait Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1997 Protokolü’nün kabulü, 6438 sayılı kanun • The Protocol of 1997 (MARPOL Annex VI), IMO • BAYRAM, Dündar, HEPARKAN, Hasan, Gemilerde Baca Gazı Kaynaklı Isıl İzin Sayısal Modellemesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul, 2012 TEMMUZ-AĞUSTOS • | 15 | 7 DENİZ Sektörden TULIP Eğitim ve Danışmanlık koordinasyonunda planlı çevre tatbikatı gerçekleşti 7 Ağustos 2014′de TP Petrol Dağıtım A.Ş. Dörtyol Tesisinde gerçekleşen tatbikat oldukça başarılıydı. ve Danışmanlık Ltd. Şti koordinasyonunda 7 Ağustos 2014 tarihinde planlı tatbikat TP Petrol Dağıtım A.Ş. yapıldı. Liman sahası içinde oluşan temsili olarak benzin dökülmesi ihbarının limana ulaşmasını müteakip acil müdahale ekipleri bir araya gelerek, denizde müdahale ve kirliliğin önlenmesi kapsamında müdahale stratejilerini oluşturdu. Deniz çevresinin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesinde acil durumlarda müdahale ve zararların tazmini esaslarına dair kanunun uygulama yönetmeliği kapsamında onaylı acil müdahale planının tatbiki kapsamında TC. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yetkilendirilen kuruluş olan Tulip Eğitim Dış ve iç bildirimlerin yapılması sonrasında denize bariyer serimi gerçekleşti. Sulu petrol karışımı skimmer (yağ sıyırıcı) marifetiyle toplandı. Atıklar kıyı tesisi bünyesindeki geçici atık sahasına alınarak bertarafı sağlanacaktır. Başarılı bir tatbikat gerçekleştiren TP Petrol Dağıtım A.Ş. Dörtyol Tesisinde planlı çevre TP Petrol Dağıtım A.Ş. Dörtyol planlı tatbikatlarını 2008 yılından beri Tulip Eğitim ve danışmanlık ile sürdürmektedir. Türk tipi hücumbot yapımı için şirketler yarışta! 800 milyon dolarlık hücumbotlarla hangi şirketler ilgileniyor? Milli hücumbot projesi bir ay içinde netleşecek. Yerli imkânlarla üretilecek Türk tipi hücumbot yapımı için bazı şirketlerin ismi öne çıkarken, projede de değişiklik ihtimali ufukta göründü. Projelerini hazırlayan Türk şirketler, yerli hücumbot için ihale sürecini beklemeye başladı. | 16 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), geçen sene Türk tipi hücumbot yapımı için harekete geçti. Türk tipi hücumbot tamamen milli imkânlarla tasarlanıp üretilecek, savaş ve silah sistemleri yerli olacak. SSM, hücumbot projesi için Bilgi İstek Dokümanı (BİD) yayımladı. Doküman, güvenlik ve teknik kriterleri sağlayan şirketlere gönderildi. Türk tipi hücumbotun savaş sistemini Aselsan ve Havelsan, silah sistemini ise Roketsan tasarlayacak. 800 milyon dolara mal olması beklenen hücumbotların inşaatında Koç’a ait RMK Marine’in yanı sıra Yonca-Onuk, Dearsan, Istanbul Shipyards ve Ares öne çıktı. Kazananın yabancı ortak almadan inşa etmesi beklenen gemiler için ise değişiklik ihtimali ufakta göründü. Sektör yetkililerinden alınan bilgiye göre, SSM’de projeyle ilgili yeni bir sunum yapılması bekleniyor. Projenin yeni kurgusunun önümüzdeki bir ay içinde netleşmesi, hücumbot ile ilgilenen şirketlerin son kararını bundan sonra vermesi bekleniyor. İhalesinin bu yılsonuna doğru netleşmesi beklenen projenin bazı üst düzey teknolojik aşamalarında yabancı şirketlerin de yer alabileceği, bunların arasında bazı ABD ve Avrupa şirketlerinin de adının geçtiği kaydedildi. Yapım ihalesini alan yerli şirketin yabancılardan dizayn desteği de alabileceği kaydedildi. Farklı şirketlerin katılımıyla, Savunma Sanayi İcra Komitesi (SSİK) kuruluşu olan Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret (STM) A.Ş. tarafından yürütülecek projede son sözü hükümet söyleyecek. Hücumbot projelerini çizen şirketler ihale çağrısını bekleyecek. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 17 | 7 DENİZ Röportaj Gemi İnşa OMSAN, Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri ile uyumlu küresel bir lojistik şirketi olmayı hedefliyor Osman KÜÇÜKERTAN OMSAN Lojistik Genel Müdürü Sektörde Nitelikli ve Tecrübeli İş Gücü Sorunu Yaşanıyor Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri ile uyumlu olarak küresel bir lojistik şirketi olmayı hedefleyen OMSAN Lojistik, denizyolu ve demiryolu taşımalarının portföyündeki ağırlığını artırmayı planlamanın yanı sıra Anadolu’nun her köşesindeki müşterilerini, Avrupa’nın tamamına en rekabetçi koşullarda taşımayı hedefliyor. | 18 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ D ökme ve genel kargo yüklerinin denizyolu ile taşınması konusunda gemi kiralama, brokering ve liman hizmetleri sağlayan OMSAN Denizcilik, gemi kiralama alanında uluslararası piyasalardan kiraladığı Handymax/ Panamax/Capesize gemileri ile müşterilerinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin en etkin şekilde taşınması işlemini gerçekleştirmektedir. Liman hizmetleri alanında da faaliyet gösteren firma, gerek gemiye yükleme veya gemiden tahliye hizmetlerinde, gerekse liman sahası içinde her türlü elleç- leme operasyonlarını sağlamakta. İthalatçı ve ihracatçı müşterilerine dünya ticaretinde rekabet edebilmeleri için ihtiyaca yönelik özel çözümler üretme konusunda da hizmet sağladıklarına dikkat çeken OMSAN Lojistik Genel Müdürü Osman Küçükertan, firmalarına yönelik son dönem faaliyetleri ve lojistik sektörü hakkında sorularımızı yanıtladı. OMSAN Lojistik’i kısaca tanıyabilir miyiz? 1978 yılında bir OYAK iştiraki olarak kurulan OMSAN Lojistik; uluslararası teknik standartlara sahip, farklı özelliklerde 1200 karayolu nakliye filosu, 340 swapbody ve 205 vagondan oluşan intermodal taşıma filosu, 2 helikopteri, 30.000 DWT büyüklüğünde kuru yük gemisi, 4.510 DWT büyüklüğünde pnömatik tahliye sistemine haiz çimento gemisi, 1100 onaylı tedarikçisi, yurtiçi ve yurtdışında toplam 900.000 m²’lik kapalı ve açık alandan oluşan lojistik merkezleri ve 1250 çalışanı ile müşterilerine esnek, entegre lojistik hizmetler sunuluyor. OMSAN, otomotiv, demir çelik, çimento-inşaat, akaryakıt, tekstil, perakende, gıda ve iletişim sektörleri başta olmak üzere, birçok sektörün öncü firmalarına yurtiçi ve yurtdışı karayolu, denizyolu, havayolu, demiryolu taşımacılığı, depolama, dağıtım, antrepo yönetimi, ev ve ofis lojistiği, gümrükleme ve sigorta hizmetleri kapsamında lojistik hizmetler sunmaktadır. Lojistik sektöründe birçok konuda öncü konumda bulunan OMSAN’ın, İstanbul’da Genel Müdürlüğü, İç Anadolu, Ege, Akdeniz, Karadeniz ve Gaziantep’te Bölge Müdürlükleri, Fransa, Rusya, Romanya ve Fas’ta şirketleri, İtalya ve Almanya’da irtibat ofisleri, İspanya’da OMFESA adıyla ortaklığı bulunuyor. Peki denizcilik sektörüne hangi hizmetleri sunuyorsunuz? OMSAN, denizyolu taşımacılığı alanında faaliyetlerini geliştirmek amacıyla, 2008 yılında OMSAN Denizcilik adlı bir şirket kurdu. Şirketimiz sahip olduğu özmal ve kiralık gemi filosu ile uluslararası ve kabotaj taşımaları gerçekleştirmekte. OMSAN Denizcilik, bu doğrultuda 2010 yılında Fortune Express adlı bir kuru yük gemisi ile 2013 yılında ise 4.510 DWT kapasiteli, pnömatik tahliye sistemine haiz ilk Türk bayraklı çi- mento gemisi olan ÜNYECEM 1’i filosuna kattı. OMSAN Denizcilik, konteyner hat operatörleri ile yapılan uzun dönemli anlaşmalar, zengin müşteri portföyünün sağladığı satın alma gücü ve güçlü acente ağı ile kapıdan kapıya uluslararası komple ve parsiyel forwarding hizmeti vermekte. Firmamız, ithalatçı ve ihracatçı müşterilerine dünya ticaretinde rekabet edebilmeleri için ihtiyaca özel çözümler üretmekte, uluslararası bir forwarder olarak denizyolu konteyner taşımalarında uluslararası standartlarda sigorta güvencesi ile hizmet vermektedir. OMSAN Denizcilik, dökme ve genel kargo yüklerinin denizyolu ile taşınması için gemi kiralama, brokering ve liman hizmetleri sunmakta olup, gemi kiralama alanında uluslararası piyasalardan kiraladığı Handymax/Panamax/ Capesize gemiler ile müşterilerinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin en etkin şekilde taşınmasını gerçekleştiriyor. Firmamız, liman hizmetleri alanında da faaliyet göstermekte olup, gerek gemiye yükleme veya gemiden tahliye hizmetlerinde, gerekse liman sahası içinde her türlü elleçleme operasyonlarını gerçekleştirmektedir. Filonuzda yer alan gemilerinizin özellikleri, ne tür yükler taşıdığınız ve ağırlıklı olarak hangi ülkelere taşımacılık gerçekleştirdiğiniz konusunda bilgi verebilir misiniz? OMSAN, filosunda mevcut M/V Fortune Express ve M/V Unyecem 1 gemilerinin teknik özellikleri, yük türü ve taşıma yaptıkları bölgeler şöyledir; M/V FORTUNE EXPRESS (Dökme Kuru Yük Gemisi) Gemi Türk bayraklı olup, 170 m uzunluğa, 27 m genişliğe, 30. 000 deadweight’e, 18.500 gross tona ve 11.000 net tonaja sahiptir. Taşınan yükler maden cevheri, rulo sac, slab, kömür; uğrak limanlar ise Yuzhny (Ukrayna), Odessa (Ukrayna), Novorossiysk (Rusya), Samsun, Karadeniz Ereğli ve İskenderun Limanları’dır. M/V UNYECEM 1 (Pnömatik tahliye sistemine haiz ilk Türk Bayraklı çimento gemisi) Gemi Türk bayraklı olup, 92 m uzunluğa, 14 m genişliğe, 4.510 deadweight’e, 2.900 gross tona ve 1.600 net tonaja sahiptir. Taşınan ürünler çimento; uğrak limanlar ise Ordu/Ünye ve Rize/Çayeli Limanları’dır. Bunun dışında, deniz konteyner OMSAN Denizcilik, dökme ve genel kargo yüklerinin denizyolu ile taşınması için gemi kiralama, brokering ve liman hizmetleri sunmakta olup, gemi kiralama alanında uluslararası piyasalardan kiraladığı Handymax/Panamax/ Capesize gemiler ile müşterilerinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin en etkin şekilde taşınmasını gerçekleştiriyor.. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 19 | 7 DENİZ Röportaj şirketimizi Türkiye’nin en değerli markaları arasında yer almasını sağlıyor. taşımacılığında dünya çapında acente ağına sahip bir şirket olarak OMSAN, başta yurtdışı iştiraklerinin bulunduğu ülkeler olan Fas, Rusya, Fransa, İspanya ve Romanya olmak üzere Ortadoğu, ABD ve Uzakdoğu’ya komple ve parsiyel konteyner taşımacılığı hizmeti sunmaktadır. | 20 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Türkiye’de intermodal taşımacılığın geldiği nokta ve yaygınlığı konusunda ne düşünüyorsunuz? İntermodal taşımacılığın avantajları nelerdir? Türkiye’de İntermodal taşımacılığın istenilen yaygınlığa ulaşabildiğinden bahsetmek zordur. Türkiye’de karayoluna alternatif olabilecek her tür taşıma türünün teşvik edilmesi ve bunu sağlamak amacıyla gerekli altyapının kurulması çok önemlidir. İntermodal taşımacılığının başlıca faydalarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: Sabit ve rekabetçi fiyat avantajı, tek kontak ile temas sayesinde zaman tasarrufu, diğer taşıma sistemlerine göre olumsuz hava koşullarından minimum etkilenme, çevre dos- tu taşıma modeli ve karayoluna oranla daha az kaza riski… Firmanızı diğer lojistik şirketlerinden farklı kılan ve öne çıkaran noktalarınız nelerdir? Dünyanın önde gelen marka değerlendirme şirketlerinden Brand Finance tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Değerli Markaları 2014” araştırması sonuçlarına göre firmanız, Türkiye’nin en değerli lojistik markası seçildi. Bununla ilgili atılan adımlar ve Türkiye’nin marka değerine sağladığınız katkılardan söz edebilir misiniz? 36 yıllık sektör deneyimi, sürdürülebilir finansal büyüme stratejisi, operasyonel mükemmellik yaklaşımıyla tüm paydaşları ile iyi ilişkiler geliştirmesi, yaygın hizmet ağı, teknolojiyi, yenilikleri yakından takip etmesi, sahip olduğu güçlü lojistik altyapısı, kendisini rakiplerinden farklı kılan OMSAN ruhu ve en önemlisi sektörün en yetenekli çalışanlarını kendi bünyesinde istihdam etmesi Türkiye’de lojistik sektörünün ilerleyişini nasıl görüyorsunuz? Sektörün gelişimi için alınması gereken tedbirler nelerdir? Türkiye’de lojistik sektörünün büyüklüğü ile ilgili kesin rakamları vermek mümkün olmadığı için çeşitli anketler üzerinden yapılan tahminler kullanılmakta. Bu doğrultuda sektörün toplam hacminin 300 milyar TL’ye kadar ulaştığı tahmin ediliyor. Bu büyüklük içerisinde 3PL firmalar tarafından hizmet verilen pazarın yaklaşık 24 milyar TL olduğu belirtilmekte. Lojistik sektörü Türkiye’nin genel ekonomik büyümesinden yakından etkileniyor. Kur artışları, vergi artışları ve tüketicilerin krediye erişimde karşılaştığı güçlükler tüketimin azalmasına neden olmakta, bu durum lojistik hizmet verdiğimiz müşterilerin iş hacimlerini düşürmektedir. Müşterimiz olan sektörlerdeki daralmalar doğal olarak doğrudan lojistik sektörünü de etkiler. Bütün bu olumsuzluklara rağmen lojistik sektörünün, bu yıl yaklaşık yüzde 7 ila yüzde 8 arasında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Türkiye lojistik sektörü dünyadaki gelişmiş ekonomiler ile karşılaştırıldığında önemli düzeyde büyüme fırsatları içeriyor. Ancak ülkelerin lojistik yeterliliklerinin karşılaştırıldığı Dünya Bankası Küresel Lojistik Performans Endeksi 2014 sıralamasında Türkiye, 160 ülke arasında 30’uncu sırada yer almıştır. Türkiye’de lojistik sektörünün gelişimine engel olan ve geliştirilmesi gereken konular bulunuyor. Örneğin altyapı eksikliklerinden kaynaklanan verimsizlikler, hukuki altyapı eksiklikleri, mevzuatların getirdiği bürokratik engeller, lojistik konusunda eğitimli işgücünün azlığı ve teknolojinin yeterince etkin kullanılamaması karşımıza çıkan zorluklar arasında sayılabilir. Ayrıca, geçiş belgesi, kota ve vize sorunları ile yüksek otoyol vergilerinin varlığı lojistik hizmeti sunan şirketlerin işini zorlaştırmakta. Bu yönde sektörün kamu kurum ve kuruluşlarından en büyük beklentisi sektöre yönelik kolaylaştırıcı mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmesi ve sektörde faaliyet gösteren tüm firmaların mevzuata tam olarak uymalarının sağlanmasıdır. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında tam bir koordinasyon ile sektördeki uluslararası gelişmelerin de göz önünde bulundurulmasıyla gerekli tedbirlerin alınması beklenmektedir. Ayrıca sektörde nitelikli ve tecrübeli iş gücü sorunu yaşanıyor. Her ne kadar 2000’li yıllarda lojistik eğitimi veren birçok eğitim kurumu açılmış olsa da yeterli sayıda ve nitelikte iş gücü sektöre kazandırılamıyor. Bu doğrultuda ise sektörde eğitimli insan kaynağının oluşturulmasında devlete önemli bir rol düşmektedir. Yüksek Öğretim Kurumlarının ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın sektörün ihtiyacına yönelik bir düzenlemeye gitmesi, verilen eğitimin kalitesinin artırılmasına odaklanması gerekmektedir. Ayrıca lojistik konusunda hizmet veren işletmelerin üniversitelerle işbirliği içinde bulunmaları da nitelikli personelin yetişmesine olanak sağlamaktadır. Gelecek yıllar içinde gerçekleştirmeyi planladığınız hedef ve projeleriniz konusunda bilgi verebilir misiniz? OMSAN, Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri ile uyumlu küresel bir lojistik şirketi olmayı hedeflemektedir. Denizyolu ve demiryolu taşımalarının portföyündeki ağırlığını artırmayı planlayan; firmamız gemi, lokomotif ve müşterilerinin sektörlerine özel vagon yatırımlarıyla intermodal taşımacılığın avantajlarını kullanarak, Anadolu’nun her köşesindeki müşterilerini, Avrupa’nın tamamına en rekabetçi koşullarda taşımayı hedeflemekte. Bunun dışında OMSAN, depo ve araç park sahası yatırımlarıyla depolama ve araç stoklama kapasitesini artırmayı, mevcut depolarında kullanılan ekipmanlarını modernleştirmeyi, iş süreçlerinin verimliliğini artırmaya yönelik bilgi teknolojileri yatırımlarını tamamlamayı planlamaktadır. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 21 | 7 DENİZ Röportaj “Kapasite kullanımı olarak yüzde 100’e yakın çalışıyoruz. Personel yatırımlarımız sürüyor. Bu sene de işe alımlarımız devam edecek. 2015’te yüzde 20 büyüme bekliyoruz.” Aysun BABACAN DHL Global Forwarding Türkiye Deniz Kargo Ürün Müdürü “Limanlarımız Özelleşti, Kapasite ve Hızımız Arttı” Yaygın ağı ve deneyimi ile tüm müşterilerine rekabetçi çözümler sunan DHL Global Forwarding, bir konteynerden az miktarda mal sevk eden küçük işletme veya hava ve deniz kargo sevkiyat operasyonunu geliştirmeye çalışan deneyimli tüm dış ticaret firmaları için daima tam ihtiyaca yönelik tasarlanmış hizmetler sunuyor. Proje taşımacılığında büyümesini sürdüren şirket, 2015’te yüzde 20 büyüme hedefleyerek çok daha fazla müşteriye ulaşmayı planlıyor. | 22 | • TEMMUZ-AĞUSTOS B ulunduğu noktada sağlam temellere sahip, özverili çalışanlarıyla hedefleri yakalayarak elde ettiği başarılar ile globalde de farkını gösteren DHL Global Forwarding’in Türkiye Deniz Kargo Ürün Müdürü Aysun Babacan sorularımızı yanıtladı. “21 Yıldır Renkli Kutular ve Ben Bir Aradayız” 7 DENİZ Aysun Hanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? DHL’deki sorum- luluklarınızdan bahsedebilir misiniz? 1969 Karşıyaka doğumluyum, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Sektöre girişim, bir ihracat şirketi vasıtasıyla oldu. Konserve yüklemeleri yapıyorduk, sonra konteyner denen renkli kutuları tanıdım ve çok sevdim. Kısacası uzmanlığım konteyner taşımacılığında. 21 yıldır renkli kutular ve ben bir aradayız. Son iki yıldır da büyük bir zevkle DHL bünyesinde çalışıyorum. DHL Global Forwarding Türkiye Deniz Kargo Ürün Müdürü olarak şirketimizin Türkiye’deki deniz taşımacılığı faaliyetlerinden sorumluyum. DHL , EMEA Bölgesinde ve Dünyada En Başarılı Deniz Kargo Ekibi Seçildi “2015’e Yönelik Hedefimiz Daha Çok Müşteriye Ulaşmak” 2.7 milyondan fazla TEU ve 2 milyon metreküpten fazla LCL navlunu taşıyan bir şirket olarak 2015’e yönelik hedef ve projelerinizden bahsedebilir misiniz? Türkiye’de son dönemde yaşanan çeşitli sıkıntılara rağmen istikrarlı bir büyüme var. DHL, bu pazara çok güveniyor. 2015’e yönelik hedefimiz daha çok müşteriye ulaşmak. İstanbul’da teknoloji alanında faaliyet gösteren bir müşterimiz için depo açtık. Kapasite kullanımı olarak yüzde 100’e yakın çalışıyoruz. Personel yatırımlarımız sürüyor. Bu sene de işe alımlarımız devam edecek. 2015’te yüzde 20 büyüme bekliyoruz. Proje taşımacılığında büyüyoruz. Kapıdan kapıya uluslararası tedarik zinciri yönetimini sağlıyoruz. Hava, deniz ve kara yoluyla taşımacılık yapıyoruz. Gümrükleme ve depolama hizmetleri veriyoruz, sadece taşıma yapmıyoruz. Müşterilerin taleplerine göre hizmetlerimizi genişletebiliyoruz. Katma değerli, niş hizmetlerimiz var. Son zamanlarda elektrik santrali, petrol çıkarma ürünleri, rüzgar gülleri, gemi ve uçak motorları gibi endüstriyel proje taşımacılığı kapsamına giren konularda da katma değer kazandık. 220’den fazla ülke ve bölgede faaliyet gösteren uluslararası bir şirket olan DHL’in şu anda bulunduğu nokta ve müşterilerine sunmuş olduğu hizmetler nelerdir? Sürekli artan talep sonucunda mevcut ve yeni müşteriler ile hem deniz hem hava taşımacılığı hacmi Nisan - Haziran ayları arasında yükseldi. Sektörümüz dünyada sürekli büyüme gösteren bir sektör ve bizim DHL Global Forwarding olarak bulunduğumuz nokta sağlam temellere sahip, özverili çalışanlarıyla hedefleri yakalayarak elde ettiği başarılar ile de globalde de farkını gösteriyor. Yaygın ağımız ve deneyimimiz tüm müşterilerimize rekabetçi çözümler sunmamızı sağlıyor. Müşterimiz ister bir konteynerden az miktarda mal sevk eden küçük işletme olsun, ister hava ve deniz kargo sevkiyat operasyonunu geliştirmeye çalışan deneyimli bir dış ticaret firması. Müşterimizin tam ihtiyacı için tasarlanmış hizmetler sunuyoruz. Türkiye’de deniz yolu taşımacılığının şu anki durumu ve gelecekte nasıl bir yönde ilerleyeceği konusundaki değerlendirmeniz nedir? Sektörde oldukça eski olduğum için değişimi çok iyi görebiliyorum. Bundan 15-20 yıl öncesinde ihracatçılarımızın çoğu tır ile Avrupa’ya mal gönderirdi, hatlar Türkiye’de acenteler üzerinden faaliyet gösterirdi, deniz taşımacılığı ve dinamikleri fazla bilinmezdi. Forwarding şirketlerinde ve acentelerde çalışacak adam bulmak çok zordu. Okulu yoktu, ‘İngilizce bilen, öğrenmeye açık eleman aranıyor’ diye ilanlar olurdu. İstanbul’da Haydarpaşa Limanı vardı, ithalat konteynerlerini bulamazdık, limana adam gönderip aratırdık. “Bugün geldiğimiz noktada ise hem müşterilerimiz konuya hakim, hem de artık hatlar kendi ofislerini açtılar ve piyasayı yakından takip ediyorlar. Ayrıca gerek lokal gerek global şirketler Türkiye’de sayısız ofisler açtılar. Lojistik okulları var, Denizcilik Yüksekokulu var ve artık bu üniversitelerden gelen arkadaşlarımızla çalışıyoruz.” Limanlarımız özelleşti, kapasite ve hız arttı, rekabet dolayısıyla da kalite arttı. Yani geldiğimiz noktada, giderek gelişen bir pazarda, ürün çeşitliliği gerektiren, katma değerli hizmetlerin öne çıktığı, rekabetin de arttığı bir piyasadayız. Konteyner taşımacılık istatistiklerine baktığımızda da bu gelişmeyi sayısal olarak görüyoruz. 2003 yılında 1.798.545 TEU olan yıllık konteyner elleçleme miktarı, 2012 yılında 7.192.396 TEU’ya ulaştı. 2013’ün ilk dokuz ayında ise bu rakam 5.922.052 TEU olarak gerçekleşti. 2013 yaklaşık 7 milyon olarak bitti. 2002 - 2012 yılları arasında konteyner taşımacılığındaki Yıllık Birleşik Büyüme oranı yüzde 13 olarak gerçekleşti. CAGR (Yıllık Birleşik Büyüme Oranı) 2023’e kadar en az yüzde 9 olarak devam etse, toplam sayı 18 milyon TEU’nun üzerinde olur. Sektör gelişmeye devam edecek, biz de DHL Global Forwarding olarak büyümeye, üretmeye, verimliliği ve kaliteyi arttırmaya devam edeceğiz. 2014’ün, DHL’in deniz taşımacılığındaki hedeflerine ve kurumsal vizyonuna katkısı ne derece oldu? 2014 yılı bizim için oldukça güzel başladı. Yılın ilk yarısında 2013 yılındaki başarılı sonuçlarımızdan dolayı iki ayrı ödül aldık; hem EMEA bölgesinde hem de dünyada en başarılı deniz kargo ekibi seçildik. Bu bize hem gurur hem de 2014’e başlarken bir ivme verdi. 2014 yılında da bütçe hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. Büyümemiz devam ediyor. Özellikle Orta Doğu, Afrika ihracat taşımalarımızda artış var, ithalat yüklerimiz de hızla devam ediyor. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 23 | 7 DENİZ Makale Kubilay ULUCAN ATCOM DENİZCİLİK Başkan Denizcilik Endüstrüsi Ekolojik Reform Lobisi Yapıyor 4 Mart 2014 günü denizcilik kuruluşları temsilcileri Sahil Güvenlik ve Denizcilik, Meclis alt komisyonlarında toplantıya katıldılar. Bu toplantıda önemli çevresel kanunlar üzerinde ana değişiklikler istediler. Toplantıya katılan organizasyonlar denizcilik ile ilgili birçok şirket, kuruluş ve organizasyonu temsil ediyorladı (American Deniz Ticaret Odası, Denizcilik Endüstrisi Koalisyonu, Amerikan Deniz Yolları Operatörleri Birliği, INTERTANKO, Cruise Line Uluslararası Derneği, Denizcilik Endüstriyel Ulaşım Birliği ve Ticari Balıkçılık Endüstri Birliği). Katılımcılar yakın zamanda American Sahil Güvenlik (USCG) ve American Çevre Koruma Departmanı (EPA) kurumları tarafından gerçekleştirilen kanuni değişiklerin temsil ettikleri şirketleri ve kurumları ne kadar zor durumda bıraktığına dair itirazlarda bulundular. Özellikle de EPA’nın Amerikan sularında ve bazı bölgelerde daha da genişletilmiş olarak Amerikan Ekonomik deniz sınırları içinde (kıyıdan 200 mil boyunca) ballast boşaltılması ve gemilerin yarattığı hava kirliliği konularına hükmeden kanunlarını hedef aldılar. | 24 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ 2 013 yılı EPA Gemilerin Genel Musadeleri Kanunu (VGP) Endüstriden katılımcılar EPA’nin en son yapılan VGP kanuni değiğikliklerini eleştirerek bu kanunların gevşetilmesini istediler. Balast suyu yönetmeliğindeki birbirine uymayan kanun kurallarını örneklendirerek gös- terdiler. Katılımcılar iki farklı kurum olan USCG ve EPA’nın kanun yaparken beraber çalıştıklarını kabul etmelerine rağmen halihazırdaki kanunların uygulamada birbiriyle uyumsuz durumlar ve zorunluluklar oluşturduğunu, bu durumların endüstride içinden çıkılmaz sonuçlar meydana getirdiğini belirttiler. Özellikle US- CG’nin bazı gemilere Balast suyu işlem sisteminin takılması zorunluluğunda muafiyet uygulamasına rağmen, EPA’nin bu muafiyeti aynı gemiler için kabul etmemesi, şirketleri Temiz Deniz Yasasına aykırı hareket etmesi durumuna düşürüp EPA tarafından zorla cezai müeide uygulanmaktadır. Bu gibi durumlardaki çelişkili kanun- ların düzeltilmesindeki tek yolun sadece USCG tarafından yapılacak tutarlı, tüm Amerikan sularını içeren (Balast suyu konusunda ayrıca eyaletten eyalete değişim gösteren ek kanunlarda mevcut) ulusal bir kanun çıkartmak olduğu herkes tarafından dile getirildi. Katılımcılar her bir eyaletin Balast kanunlarına ek yapıyor olmasını ve bu sebeple kanunların zorluk ve çeşitlilik içermesini sert dille eleşttirdiler. Yeni ve sıklıkla birbiriyle çelişen Emisyon ve Balast suyu kuralları endüstriyi cezalı duruma düşürmekte. Kanunlarda ulusallaşma ve tektip uygulama mümkün olacak mı? Verilen örneklerden birinde Amerika Pasifik kıyısında Washington’dan Kaliforniya’ya yapılan aynı sefer içinde, geminin bu iki eyelet tarafından uygulanan 25 farklı ek Balast suyu eyelet kuralına uyması gerekiyor. Bu örnek bile başlı başına neden ulusal tektip Balast suyu kanununun yapılması gereğinin altını çiziyor. EPA’nin Emisyon Kontrol Bölgesi (ECA) Kuralları; Temsilcilerden yakınyol ve kabotaj denizcilik kuruluşlarının konuş- macısı ECA kurallarının kendilerini ne denli olumsuz etkilediğini belirtti. ECA kuralları yazılırken yakınyol sefer yapan gemiler ile okyanus aşırı sefer yapan gemiler arasında hiçbir ayırıma gidilmemiş ve aynı uygulamalar tüm gemilere zorunlu haline gelmiş oldu. Yakınyol ve kabotaj seferi yapan şirketler yeni emisyon kuralları sebebiyle kargo taşıma ücretlerinin %35 oranında arttığını belirttiler. Yakınyol ve kabotaj seferleri yapan gemiler okyonus aşırı gemilere kıyasla çok daha küçük boyutlu makinelere sahip ve yarattıkları çevre kirliliği bu gemilerle kıyaslanamaz bile görüşünü belirttiler. Bu şirket temsilcileri meclis alt komisyonundan halihazırdaki 200 mil içinde %1 ve daha düşük seviyede sülfür içeren fuel kullanımı kuralının 50 mile indirilmesini, en azından bu tip gemiler lehine değiştirilmesini istediler. USCG ve EPA kurumlarının bu şikayetlere cevabı uzlaştırıcı tonda olmasına rağmen, bu konularda kendi ellerinin de yine farklı kanunlara bağlı olduğunu belirttiler. Bu durumun kendilerine takdir yetkini bırakmadığını da eklediler. Bu cevabın oldukça politik olmasına rağmen benim de görüşüm USCG ve EPA’nin tüm bu kanunlar yazılmadan önce son derece açık ve kurumlardan görüs alarak hareket ettikleri yonündedir. Her ne kadar USCG ve EPA ayrı ayrı karşılaşılan her zorlukta şirketlere yardımcı olacaklarını ve çözüm için birlikte çalışacaklarını belirtselerde, gemilerinin kira sözleşmelerindeki maddelerden (yükleme ve boşaltma limanındaki tüm kanunlara gemi uymak zorundadır) ötürü gemi sahipleri için bu yeterli bir cevap olmayacaktır. Geminin Amerika limanında emisyon veya balast suyunda yaptığı hatalardan dolayı alacağı ceza kira sözleşmesinin ip- taline bile sebebiyet verebilir. Gözlemlerime göre denizcilik şirketlerinin konu hakkındaki şikayetleri Amerikan kongresinde şu an için yeteri kadar destek ve ilgi çekmedi. 2013’ün Nisan ayında Amerikan Senatosu yakın yol seferi yapan küçük ticari gemilerin bircok VGP kuralı dışında tutulmasını sağlayan sınırlı bir hüküm değişikliğine gitti. Ancak Obama hükümeti buna karşı çıktı. Şu anki koşullar içerisinde ne senatonun ne de bu kurallar üzerinde çalışan alt komisyonların, denizcilik endüstrisinin istediği ulusal emisyon ve balast suyu kuralları değişimi için istekli olduğunu hissetmiyorum. Her bir eyelet yönetimi elbetteki ellerindeki hakkı kaybetmek istemiyor. Bu görüşümü 2008’de meclise sunulan ve çok kapsamlı kanun değişiklikleri içeren “Eyaletlerin Temiz Deniz Kanununa ek kanun koyma haklarını kaldıran” teklifin reddedilmesini desteklemektedir. Yakın zamanda şu anki kanunlarda bir değişiklik beklenmediği gibi yapılacak değişiklikler muhtemelen çogunlukla domestik taşımacılık yapan denizcilik şirketleri için olacak. Özellikle düşük sülfür kullanımından doğan ek ekonomik yüklerin denizcilik şirketlerinin üzerinden kalkmayacağını ancak ulusal tektip Temiz Deniz kanunların tüm Amerikan sularına hakim olmasıyla bu sularda daha kolay ticari seyir yapılacağını umduğumuzu belirtmek istiyorum. Amerika’daki denizcilik toplantılarındaki çalışmalarımız hep güvenli, temiz fakat bunu deniz yollarını aktif ve kazançlı tutarak yapmak üzerine… Herkese güzel, temiz ve zorluklardan arınmış yarınlar diliyorum… “Pasifik kıyısında Washington’dan Kaliforniya’ya yapılan aynı sefer içinde, geminin bu iki eyelet tarafından uygulanan 25 farklı ek Balast suyu eyelet kuralına uyması gerekiyor. Bu örnek bile başlı başına neden ulusal tektip Balast suyu kanununun yapılması gereğinin altını çiziyor.” TEMMUZ-AĞUSTOS • | 25 | 7 DENİZ Türünün tek örneği buharlı römorkör “Rosalie” Kısa Kısa Endüstri mirasının aynası Rahmi M. Koç Müzesi, türünün tek örneği olan buharlı römorkör Rosalie’yi koleksiyonuna ekledi. Rosalie, Müze’nin diğer buharlı deniz taşıtları; buharlı sandal Esra, buharlı gemi Gonca, buharlı yat Ysolt ve römorkör Liman 2 ile birlikte Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor. En eski buharlı römorkör örneklerinden biri olan Rosa- lie; 1873 yılında, ‘Den Briel’ adıyla, Kinderdijk J & K Smit Tersanesi tarafından, köprü yapımı ve suyolları savunmasıyla görevli Torpedistan Kolordusu’nun talebi doğrultusunda inşa edildi. Gemi, 95 HP gücündeki orijinal, bileşik buharlı makinesi ile türünün tek örneği olma özelliğini taşıyor. Mayın gemisi olarak kullanıldığı 1873-1924 tarihleri arasında Torpedistan Kolordusu’na hizmet eden ‘Den Briel’, Maas Nehri ağzına deniz mayınları döşemek için kullanıldı. Hollanda Kraliyet ailesi; 1 Nisan 1922 yılında, Hollanda’nın İspanyollardan alınmasının başlangıcı olan Watergeuzen’in (deniz dilencilerinin) Brielle’i ele geçirişinin 350. yılı kutlamalarında, Brielle Limanı’na giriş yaparken ‘Den Briel’i kullandı. 1924’ten 2013 yılına kadar, çeşitli isimler altında, farklı sahiplere römorkör olarak hizmet veren, son adıyla Rosalie geçtiğimiz yıl Rahmi M. Koç tarafından satın alınarak restore edildi ve müze koleksiyonuna kazandırıldı. Türk Savunma Sanayi, Afrika ülkeleri ve Güney Amerika’ya ihracata başlayacak Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bu yıl 1.6 milyar dolar ihracata ulaşması planlanan savunma sanayinde Körfez ülkelerinin ardından Afrika ülkeleri ve Güney Amerika’ya da ihracat başlayacağını açıkladı. | 26 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, savunma sanayinin dünyaya açılmaya devam edeceğini belirterek, MKE’nin Körfez ülkelerinin ardından Afrika ve Güney Amerika’ya ihracata başlayacağını söyledi. Yılmaz, MHP’li Özcan Yeniçeri’nin sorusuna verdiği yanıtta, SSM’nin savunma sanayi ürünlerinin yurt dışında tanıtılması amacıyla uluslararası işbirliği ofisleri kurduğunu, yabancı yayın organlarında reklam, tanıtım filmleri, marka ve slogan çalışmaları yaptığını anlattı. Yılmaz, SSM’nin Washington, Riyad, Brüksel, Astana’da ofisleri olduğunu, Güney Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya’da ofis açma çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Hedef 1.6 milyar dolar Yılmaz, MKE’nin ihracatta yeni pazarlara açıldığını da belirterek, “Şu an önemli miktarda alım yapan Körfez ülkeleri ve yeni bir pazar olarak ortaya çıkan Afrika ve Güney Amerika’ya ihracatın arttırılması için yoğun faaliyetler sürdürülüyor. Suudi Arabistan’da yürüyen projeleri takip etmek amacıyla Riyad’da ofis açıldı” dedi. Yılmaz “2013 yılında 1.4 milyar dolar olan ihracatın, bu yıl 1.6 milyar dolara çıkarılması hedeflenmektedir” şeklinde konuştu. 3. ve 4. gemi inşa edilecek 2014 Mart’ta MİLGEM Prototip ve İkinci Gemisi’nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildiğini anlatan Yılmaz; “3. ve 4. gemilerin inşasına yönelik hazırlıklar sürdürülüyor. 3. çeyrekte üçüncü gemi- nin inşasına başlanılması planlanıyor. Halihazırda prototip gemisi ve ikinci gemisi üretildi ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından kullanılmakta olan MİLGEM’in seri üretim kapsamında değerlendirilebilecek diğer gemilerin inşa faaliyetleri sürüyor” dedi. Nüfuz edici bomba Ar-Ge çalışmasının tamamlandığını belirten Yılmaz, CHaff ve Flare mühimmatı geliştirme dönemlerinin tamamlandığını, seri üretim sözleşmelerinin imzalandığını söyledi. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 27 | 7 DENİZ Röportaj Limanlara sağladıkları ‘Solonport Liman Otomasyon Sistemi’nin en önemli özelliğinin, tek bir sistemle tüm yük gruplarını elleçleyebilmesidir diyen Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş. Genel Koordinatörü Yelda Okşak, limanlara yönelik sundukları otomasyonlar ve bu otomasyonların avantajları hakkında bilgi verdi.. Yelda OKŞAK Genel Koordinatör Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş. “Limanlarda Tek Bir Sistemle Tüm Yük Gruplarını Elleçleyebiliyoruz” | 28 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş. uzun süredir yazılım üreten bir firma ve şu anda en önemli faaliyet alanlarından biri limanlara yönelik liman otomasyon yazılımları üretmek. Türkiye’de limanlara yönelik otomasyonlar geliştiren ilk yazılım firması olan Solon, aynı zamanda içerik ve modül özellikleri itibariyle en kapsamlı yazılıma sahip firmadır. Sektörde çok büyük tecrübelere sahip olan şirket, bu tecrübelerini müşterileri ile paylaşmanın yanı sıra limancılık sektöründe de büyümesini sürdürüyor. S olonport Liman Otomasyon Sistemi’yle Her Yük Elleçlenebiliyor ‘Solonport Liman Otomasyon Sistemi’nde, dünyadaki tüm yük gruplarını elleçleyen limanlara özel modüller bulunuyor. Bu modülden birini veya birkaçını alıp limanda tek bir programla tüm yüklerin operasyonunu, taki- bini ve sonuçlarını gözetebiliyorsunuz diyen Okşak; “Bu sayede her bir yük için ayrı programlar almanıza gerek kalmıyor, çünkü liman otomasyon sistemimiz içerisinde her yük için elleçleme programı bulunuyor.” dedi. Limanlardaki sıkıntıyı görüp ona uygun bir sistem üretmeye ka- rar verdiklerini söyleyen Okşak, çıkış noktalarını ise şöyle anlattı: “Limanlarda verimli bir süreç yaşanabilmesi için işlerin iki program dahilinde yürütülmesi gerektiği kanısına vardık. Bu programlardan biri Solonport Liman Otomasyonu diğeri ise ERP programıdır. Kısacası firmanın muhasebesinde programlardan biri, limanında da diğerinin kullanılabileceği bir paket program tasarladık. İlk çıkış noktamızı bu süreçler oluşturdu. En büyük özellimiz ise tüm yük gruplarına operasyonel destek sağlayan, yöneten ve ölçümlendiren modüllerimizin olmasıdır. Limancılık niş bir alan. Bu işe adım atarken hedefimiz, limancılığı kapsayan tüm operasyonları yapabilmekti. Türkiye’de ve dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde limanların yüzde 90’ı tek bir yük elleçlemiyor. Eğer pozisyonları ve yerleri uygunsa mutlaka birkaç değişik elleçleme hizmetini vermeye ve katma değer yaratmaya çalışıyorlar. Biz bu ihtiyaçları gözeterek ve yelpazeyi genişleterek, burada da önemli olduğunu görerek hedefimizi geniş tuttuk. Duvardan duvara diyebileceğimiz bir şekilde otomasyonumuzu şekillendirdik. Bu otomasyon limanların verimliliğini arttırarak maddi avantaj sağlıyor. Sistemimiz high-tech bir otomasyondur. Hatta 2000 yılında ilk outdoor wi-fi’yi biz yaptık. Daha önce denenmemişti ve 65 dönüm üzerine kurulmuş Türkiye’nin ilk outdoor sistemidir. Kurduğumuz bu sistemle 65 dönüm arazide tamamen açık alanda, metal yığını olan gemilerin, vinçlerin, gemi iletişim cihazlarının, telsizlerinin, konteyner gibi metal yığınlarının olduğu noktada çözüm sunabilmek gerçekten önemli bir konuydu” diyerek teknolojinin artık çok daha farklı bir noktaya geldiğine dikkat çekti. Ekran ve Süreç Tasarımı Önemli Bu sistemde ekran ve süreç tasarımının önemli olduğunu belirten Okşak, belli bir nosyonun altındaki çalışanları bu sisteme dahil etmenin ve kazanmanın önemini gördükleri için kullanımı basit ve pratik bir otomasyon sistemi tasarladıklarına dikkat çekerek bu konuda hedeflerine ulaştıklarını belirtti. Limanların, Solonport Otomasyon Sistemine sahip olduğunda operasyonel personelin kalifikasyonunun çok önemli olmadığının altını çizen Okşak; “Çünkü çalışanın önüne o kadar basit ve pratik bir ekran koyuyoruz ki o, tüm makineleri çok rahat bir şekilde kullanacak. Böylece bu sistemle limanlara, kalifikasyonu belli bir standartta tutabilme imkanı sağlıyoruz. Bu da daha maliyetli bir personel almaktansa vincini daha iyi kullanan ekonomik bir personel çalıştırma imkanı sağlıyor. 2000’li yıllarda limanlarda devlet dairelerindeki gibi iş yapmak için masa masa dolaşılırdı. Biz otomasyon sistemiyle bu probleme çözüm sunmayı amaçladık. Bir kişinin yapabileceği bir süreç organize ettik. Açıkçası Türkiye’deki limancılık sektörüne, kurduğumuz bu akışlar ve süreçler hakim diyebiliriz. Limanlarda hedefimiz masaları birleştirip tek masa yapmak, müşterilerin işini yapabilmek için kapı kapı dolaşmasını engellemekti. Bu sistemle zamandan tasarruf sağlandı. Firmalar personel zenginliği kazandı, personeli daha efektif kullandı, gereksiz yere personel istihdam etmekten kurtuldu ve personeli rahatlıkla döndürebilme imkanına kavuştu.”dedi. Solon Yazılım’ın 2010 yılında Solonport Liman Otomasyon Sistemini kullandıkları butik bir limanda, teknik çalışma ve ölçümleri sonucunda, birkaç ay içerisinde limanın kapasitesi 30 bin TEU’ dan 110 bin TEU’ya çıkar. Liman, aynı personelle kapasitesini daha da büyütür. Yani bu sistem kapasiteyi büyütme fakat personeli minimum limitlerde genişletme imkanını sağlar. Okşak, bu iki konunun kendileri için önemli olduğunu ve bunları tespit edip başarıya ulaştıklarını ifade etti. “Türkiye’de ve dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde limanların yüzde 90’ı tek bir yük elleçlemiyor. Eğer pozisyonları ve yerleri uygunsa mutlaka birkaç değişik elleçleme hizmetini vermeye ve katma değer yaratmaya çalışıyorlar. Biz bu ihtiyaçları gözeterek ve yelpazeyi genişleterek, burada da önemli olduğunu görerek hedefimizi geniş tuttuk.” ‘Otomatik Kapı Sistemi’ Ürünü Görüntüden Tanıyor ve Arşivliyor Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş.’nin bir diğer önemli pro- TEMMUZ-AĞUSTOS • | 29 | 7 DENİZ Röportaj | 30 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ jesi ise limanlar için oluşturdukları ‘Otomatik Kapı Sistemi’dir. Bu sistem bir konteyneri görüntüden tanıyabilme özelliğine ve kapılardaki otomasyon teknolojilerinin tümüne sahip. Bu projenin dünyada çok az kullanıldığını söyleyen Okşak; “Çünkü sadece yazılım değil, ekipmanların ait olduğu yazılımlarla birlikte kullanılan bir sistemdir. Burada tek başına hareket edilmediği için bir uyum söz konusu. Çok yüksek düzeyde Ar-Ge ve test çalışması gerektiriyor. Bu da ciddi anlamda bir maliyete eşdeğerdir. Projeyi kullanan limanların kazanımları nedir? Bir kere kapı geçiş sistemi insansızdır ve tek başına çalışabiliyor. İnsansız olması da ticari açıdan bakılınca maliyeti düşürüyor ve güvenlikle ilgili problemleri de gideriyor. Limanlarda insanlar ortada ne kadar çok dolaşırsa o kadar fazla iş güvenliği risk oluşturur. Diğer bir avantajı da limanlar kısıtlı kapasitelerdedir, ne kadar büyük limanın varsa o kadar yüksek kar elde edebilme potansiyeline sahipsin. Her zaman bir yer sıkıntısı vardır. Kapının insansız yerlerde tasarlanmış olması yer konusunda da limanlara avantaj sağlıyor. Zaten görüntü ve kullanılan ekipmanlar işlendikten sonra aracın geçme ya da geçmeme izni otomatik olarak sağlanmış oluyor. Eğer geçemiyorsa, bir problem varsa merkezle irtibata geçecek sistem kanalıyla sorun ilgili yerlere bildiriliyor. Bu projede bu işi nasıl yapıyoruz; öncelikli olarak ön taleplerle oluşan bir sistemimiz var. Biz hangi aracın ne zaman hangi yükle limana geleceğini biliyoruz. Araç bilgisi ve konteyner bilgisi sistemde mevcut oluyor, bu bilgileri aldıktan sonra burada işliyoruz, yazılım kanalıyla bu bilgileri işledikten sonra aracın gitmesine veya kalmasına izin veriyoruz. Kısacası bu sistemimizle kapılardan giriş çıkış sürecini sistemli bir şekilde kontrolünü sağlayabiliyoruz.” diyerek kapı sistemini limandaki mevcut sistemlere entegre edebilme imkanları olduğunu da belirtti. yazılım olarak işlediklerini fakat Sistemin bir diğer özelliği arşivlemedir diyen Okşak, görüntüleri maksimum seviyeye taşıyacağız” arşivleme özelliğinin, ileride doğabilecek sorunlarda arşivden yararlanma imkanı sunduğunu ifade etti. Okşak, bu teknolojinin limanlar dışında taş ocaklarında, ro-ro operasyonlarında, arabalı vapurlarda, otomobil ithalatı ihracatı yapan limanlar veya noktalarda, araçların geçiş noktalarında, fabrika veya depoların giriş çıkışları gibi birçok yerde kullanım özelliği olduğunu söyleyerek, “Ancak bu sisteme limanlarda çok büyük bir ihtiyaç var. Dolayısıyla öncelikli hedefimiz bu projemizi limanlarda hayata geçirmek.” dedi. Yurtdışı Faaliyetleri Maksimum Boyuta Taşınacak Okşak, son olarak, 2014 sonbaharından itibaren yurtdışı odaklı devam etmekte olan çalışmalarını belirterek; “Eylül ayı itibariyle yoğun bir sürece gireceğiz ve uluslararası alanda çalışmalarımızı dedi. Huzur Huzur Yat Yat “Uyguladığımız eğitimlerin yanı sıra, özellikle mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda faaliyet gösteren firmaların yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirdiğimiz “Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik farkındalığını üst seviyede tutuyoruz. ” HAYALLERİNİZİ HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ TEMMUZ-AĞUSTOS • | 31 | GERÇEKLEŞTİRİYORUZ Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE Telefon: (+90 Mah. 216) Tersaneler 395 29 30 Cad. - (+90Nuh 533) 500 93 /No:3 Fax: (+90 446 68/ 48 Evliya- Çelebi San. Sit76 A Blok Tuzla 216) - İSTANBUL TÜRKİYE 80 Adres: Temmuz Ağustos 2013 E-Posta: [email protected] www.huzuryat.com.tr Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr 7 DENİZ Can BESEV Yönetici-Analist Makale Okuyucularımızın da muhtemelen bildiği gibi dünyanın en büyük deniz yakıtları (bunker) firmalarından Peninsula Petroleum´da İş Araştırma-Geliştirme Müdürü olarak çalışıyorum ve insanlar bana neden bir bunker şirketinin ArGe‘ye ihtiyacı olduğunu, İş Ar-Ge´sinin ne olduğunu soruyorlar, onu izah etmeye çalışmak istiyorum. | 32 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ İş Araştırma ve Geliştirmenin Önemi İ ngilizcesi “Business Research & Development” olan İş Ar-Ge´sini sektöre ilk olarak getiren Peninsula’dır ve biz bunun kopyalandığını gördükçe de mutlu oluyoruz. Çünkü sektörün daha iyi günlere, ancak daha iyi bilgi kaynakları ve bunların verimli kullanılabilmesiyle varabileceğini düşünüyoruz. Tanım olarak ise Ar-Ge, bilimsel ve teknik bilgi birikimini artırmak amacıyla, sistematik bir temele dayalı olarak yürütülen, yaratıcı çaba ve bu bilgi birikiminin yeni uygulamalarda kullanımıdır. Bilgi üretimi, yayınlaması ve de- polaması önemli paralar gerektiren işler ve devlet tarafından desteklenen üniversiteler ve benzeri kurumlar hariç bu işletmelerin özel gelir kaynaklarına ihtiyacı var. Türkiye´de maalesef bilgiye para verme çoğu yöneticiye uzak gelen bir kavram, hatta bedavaya erişimleri olduğu zaman bile okumaktan, dinlemekten kaçtıklarını da çok defa gördüm. Türkiye mesela İstfix gibi konusunda önder bir yayına sahip ve denizciliğin her branşı için Avrupa´dakilerden daha iyi yayınlar yapabilecek insan sermayesini de içinde bulunduruyor. Ancak, bu bir hayır kurumu şeklinde yapılabilecek bir iş değil, bir analist kolay yetişmiyor, teknik altyapı kolay bir araya gelmiyor! İşte biz Peninsula olarak bize dünya çapında ücretli veya ücretsiz sunulan bilgileri işimizi geliştirmek için sistemli bir şekilde kullanılması gayesi ile Ar-Ge bölümünü oluşturduk. Bu sayede, müşterilerimizi daha iyi anlıyoruz, onların içinde olduğu pazarı dinliyoruz ve tüm teşkilatımızı da bu bilgilerle donatmaya çalışıyoruz. En basitiyle, istiyoruz ki bir koster armatörüne satış yapan bir satış temsilcimiz o geminin tah- mini değerini, günlük kazancını, günlük masrafını, sahibinin kim olduğunu, şirketin tarihçesini, geminin taşıdığı yükleri ve o armatörü etkileyen faktörleri bilsin. Biz kurumsal olarak müşterilerimizi ve onların dünyasını anlayamazsak, onlara en uygun şekilde hizmet etme fırsatlarını da üst düzeye çekemeyiz diye düşünüyoruz. Kendimizi korumak için de eğer bir sektörün veya herhangi bir şirketin yaptığı yanlış yatırımlardan dolayı sıkıntı çekeceğini öngörebilirsek de oradan kendimizi uzaklaştırıp imkanlarımızı daha iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Daha önceki işimde, Ocean Intelligence Denizcilik Kredi Değerlendirme kuruluşunda çalışırken Türkiye’den hizmetlerimize abone olan tek bir şirket vardı ve o şirket kısa zaman içinde sıfırdan gelip sektöründe bir numara oldu. Tabii ki sadece Ocean Intelligence’a üye olduğu için değil, başka üyelikler ve onun da ötesinde sürekli biz bu işi nasıl daha geliştirebiliriz dü- “ Peninsula olarak bize dünya çapında ücretli veya ücretsiz sunulan bilgileri işimizi geliştirmek için sistemli bir şekilde kullanılması gayesi ile Ar-Ge bölümünü oluşturduk. ” şüncesinde bilgiyi edinip sentezleyebildikleri için bir numara oldular ve devam da ediyorlar. Strateji ancak ve ancak bilgi ile şekillendirebilen bir şey, ‘dogru strateji’ sözü de işitmeye alıştığımız bir şey, işte buradaki ‘doğru’nun ilk halkası sisteme doğru bilgiyi verebilmek, sonrasında onu işlemek ve bir karara varabilmek. Her şey de para değil, mesela bedavaya her Türk vatandaşının erişebileceği Yükseköğretim Kurulu sitesindeki tez arama motoruna kaç okur denizcilik yazmıştır? Strateji demişken, “tez arama”da yazılırsa mesela Oktay Çetin’in 2009 da yazdığı denizci bir ulus olabilme hedefine yönelik olarak Türkiye’nin uygulaması gereken denizcilik stratejileri başlıklı doktora tezi okunabilir. Sadece bu sistemde denizcilikte risk yönetiminden, Alman KG şirket yapılarına kadar birçok şey bulunabilir. Gündelik haberleri takip etmek de o kadar zor değil, mesela yakıt dünyası için bunkerworld.com en iyi ücretli site iken, shipandbunker.com ücretsiz olarak gayet kaliteli bir içerik sunmakta, eğer Tradewinds veya Lloyds List biraz pahalı geliyorsa shippingwatch. com da gayet uygun bir fiyata üst kalite denizcilik haberlerini size getiriyor. Bunların hiç birisi de Peninsula Petroleum gibi milyar dolarlık şirketlere ait ayrıcalıklar değil, herkesin hatta öğrencilerin dahi ulaşabileceği kaynaklar. İlk önce bedava veya görece ucuz yayınlardan başlayıp bir farkındalık alışkanlığı kazanılırsa, imkanlar ölçüsünde sonraki aşamada ihtisas yayınları, raporlar ve özel çalışmalar ile devamı gelecektir. Türkiye ölçeğinde fark ettiğim bir diğer şey ise soru sorma çekingenliği herhalde, zira müşterilerden veya araştırma yapanların e-postalarına imkanlar elverdiği kadar cevap yazmaya çalışıyorum, bugüne kadar çeşitli milletlerden sorular geldiyse de Türkiye’den henüz sıfır. Ar-Ge adı üzerinde, araştırma ile başlayan, bir şey araştırmadan geliştirmek ise sadece israftır; zamanın, emeğin, paranın ve imkanların israfıdır. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 33 | 7 DENİZ Liman Haber Orta ve Doğu Karadeniz limanları mevcut yükleri ile mevcut talepleri karşılayamıyor. Rize, Hopa, Trabzon ve Giresun limanlarının mevcut yıllık toplam kapasiteleri ise yaklaşık 20 milyon ton civarında. “En Büyük Sorunumuz Yeni Kılavuzluk Yasaları ve Uygulamalarıdır” | 34 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ R İPORT Rize Limanı işletmesi yatırım A.Ş 1997 yılında kurulan ve üç grup olarak yönetilen bir şirkettir. RİPORT Rize Limanı 1997 yılında Türkiye’de ilk özelleşen 6 kamu limanından birisi ve Rize’de uluslararası limancılık yapan tek limandır. RİPORT, kurmuş olduğu kılavuzluk hizmetleri ile kendi limanı ve bölge limanlarına tek başına hizmet veren bir kuruluş. Bölge limanlarının inşası ve tamamlanmasına göre en son yapılan limandır, kuruluş yeri ve şekli olarak doğal liman özelliklerine sahiptir. Limanın sahip olduğu -12 draft derinliği ile birlikte 25.000 GRT ile 30.000 GRT arasındaki gemilere çok rahat bir şekilde hizmet verebilmekte. Rize limanı inşası ve onarımı yeni tamamlanan 1.500 metre dalga kıranı ile birlikte her türlü hava şartlarında hiç aksatmadan 365 gün kılavuzluk ile yükleme, boşaltma hizmetlerini verebilecek fiziki şartlara sahip. 28 Ağustos 2012’de temeli atılan dünyanın 5’inci büyük OVİT tüneli 2015 yılı sonu itibari ile tamamlanacak. Rize Limanı’nın en büyük avantajı OVİT tünelidir diyen RİPORT Rize Limanı işletme- si Yönetim Kurulu Başkanı Asım Çillioğlu, OVİT tüneli bölgenin tüneli ve projesidir, OVİT tüneli başta Trabzon olmak üzere Rize ve Hopa limanlarına hizmet verecek bir projedir diyor. Çillioğlu; “RİPORT Rize Limanı’nın en önemli özelliği Trabzon, Giresun, Samsun ve dünyadaki diğer büyük limanlar gibi şehrin önüne kurulmasıdır, bu Rize için çok büyük avantaj teşkil ediyor. Çünkü limanlar ya şehirlerin önüne kurulmuştur ya da şehirler limanların arkasında oluşmuştur. Rize şehri limanla birlikte gelişme yolunda ve modern bir kent olma hedefinde çok daha fazla mesafe alacaktır.” dedi. Ekonomik Durağanlık 2014’le Birlikte Sona Erecek 2014 yılının beklendiği gibi durağan seyrettiğini belirten Çillioğlu; “2014 yılı önceki yıllardaki batının yatırım ve büyüme için gıpta ile baktığı her türlü yabancı sermayenin yatırım yapmak istediği ekonomi olmasına rağmen, bazı siyası hareket ve oluşumlardan dolayı çok kötü başladı ve bu durağan yapının 2014 ile birlikte sona ereceğini düşünüyorum. RİPORT Rize Limanı, 2015 ve 2016 yılı itibariyle konteyner gemilerinin arada bir değil de ileri dönük yaptığımız çalışmalar ile artık düzenli seferler yapılan bir uğrak liman haline dönüştürülecektir. Rize O.S.B Organize Sanayi Bölgesi’nin 2015 yılı ile birlikte hayata geçmesi sonucu bu hedefler için konteyner hattına Riport Rize Limanı’na yeni nesil gerekli ekip ve ekipmanların yatırım kararları alındı ve bunların uygulamaya başlaması için çalışmalar devam etmektedir. 2016 yılı RİPORT Rize Limanı için düzenli konteyner hatlarının olduğu bir liman olacaktır.” dedi. Çillioğlu; “Üretim yöntemiyle GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla), 2013 yılında bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla yüzde 4,0’lık artışla 122.388 milyon TL, cari fiyatlarla yüzde10,2’lik artışla 1.561.510 milyon TL oldu. 2013 yılı büyüme oranımız yüzde 4.4, ancak üretim yöntemiyle GSYH yüzde 4.0 büyüdü, Türkiye ekonomisi ile denizcilik sektörünün gidişatının iyi olabilmesi için 2014 yılında büyüme bir miktar yavaşlasa da görünüm olumlu seyrini korumaya devam ediyor. Bunların yanında sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı ile reel kesim güven endeksi gibi eş zamanlı göstergeler, 2014 yılının ilk çeyreğinde büyümenin önceki yıla yakın seyrettiğini gösteriyor, 2013 yılında büyümeyi destekleyen stoklar 2014 yılında büyümeye olumlu katkı yapmadı. 2014 yılı üretim ve tüketim oranları yanında ihracat rakamları son iki çeyrekten sonra çok daha olumsuz şartlarla karşılaşarak, Türkiye ekonomisinde en önemli gelişmeyi işaret eden imalat sanayi gelişmiş ülkelerin GSYH içerisindeki imalat sanayinin yüksek oranlarda olması, ülke ekonomimizde ise oluşamamaktadır. Ayrıca kurlardaki 2014 başı itibari ile istikrarsız dalgalanmalar, bankaların yüksek faiz politikaları, araya iki seçimin girmesi sonucu ülke yatırımları ve üretim politikalarında çok önemli istikrarsızlıklara neden oldu. Tüm bunlara rağmen 2014 yılı içerisinde ilk iki çeyrekte yakalanan yaklaşık yüzde 4 büyüme oranları, denizcilik sektörü ve limanların yeni hamleler yapacak olması kadar olumlu gelişmedi. Günümüz şartlarında limancılığın yaşadığı en büyük sorunun yeni kılavuzluk yasaları ve uygulamaları olduğunu ifade eden Çillioğlu, bunun yanı sıra iller arasındaki yük taşımalarında yüksek kapasite de taşınan yüklere yeterli ceza ve uygulamaların yapılmadığını da belirtti. Çillioğlu; “Kılavuzluk için hazırlanan ve limanları yaptırımlara zorlayan yeni yasaların en adaletsiz yanı limanları, kapasitesi, işlem hacmi, konumu ya da fiziki şartları hiç gözetilmeden liman ve iskelelere aynı yasa dayatmaları ile uygulanmaya çalışılmasıdır. “Cruise Turizmi Dünyamızın Yükselen Yeni Yıldızıdır” Cruise turizmi dünyamızın yükselen yeni yıldızıdır. Kruvaziyer turizmi ülkemizde yeni olması, ayrıca yeni gemilerin 300 metreyi aşan boylarda olması önceden planlanan ve tamamlanan limanlarımızda uygun şartlarda yanaşma alanları bulamamakta. Ayrıca cruise gemlerine verilecek olan hizmet rıhtımlarını mutlaka kargo rıhtımlarından ayrı tutmak “Türkiye ekonomisinde en önemli gelişmeyi işaret eden imalat sanayi gelişmiş ülkelerin GSYH içerisindeki imalat sanayinin yüksek oranlarda olması, ülke ekonomimizde ise oluşamamaktadır. ” RİPORT Yönetim Kurulu Başkanı, Asım ÇİLLİOĞLU TEMMUZ-AĞUSTOS • | 35 | 7 DENİZ Liman Haber gerekir. Liman hizmeti veren işletmeler için kruvaziyer turizmi gelir getirisi açısından karlı bir yatırım olmamasına rağmen bu sektör, ülkelerin, illerin ve bölgelerin tanıtımı açısından liman şehirlerine çok büyük katkılar sunuyor. Devletin, kamusal limanlara kamusal hizmet verecek olan cruise rıhtımlarını en kısa zamanda ülke ve bölge ekonomisi için mutlaka yapmalı. | 36 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ “Orta ve Doğu Karadeniz Limanları Mevcut Yükleri ile Mevcut Talepleri Karşılayamıyor” Orta ve doğu Karadeniz limanları mevcut yükleri ile mevcut talepleri karşılayamıyor. Rize, Hopa, Giresun, Trabzon limanlarının mevcut yıllık toplam kapasiteleri yaklaşık 20 milyon ton civarında. Bu kapasiteler eski makine ve ekipmanlar ile yapılan hesaplamalardır. Bu limanlara gelecek yeni talepler sonucu yapılacak olan yeni teknoloji ve kapasiteli yatırımlar ile yüzde 40 - 50 artışla mevcut kapasiteler bölge limanları, 25-30 milyon tonlara ulaştırılabilir. Doğu Karadeniz’de en işlek liman olan Trabzon Limanı yıllık ancak 3 ile 5 milyon ton arası çalışırken, bu kapasite bile Trabzon’un yüzde 50 düşük kapasitesi demektir. Rize-Giresun- Ordu limanları ise 500 bin ile 1 milyon ton arasında bir yük ile ancak kullanılabilir kapasitelerinin yüzde 15 ile yüzde 20 kısmını kullanabilmekteler. limanları demir yolu ile Batum üzerinden Uzak Doğu’ya bağlanmadıkça yeni liman yapımlarını konuşmak hayalcilikten öte olur. Gelecek 10 yıl içerisinde Kanal İstanbul tamamlanırsa, Rize Batum demir yolu yapılırsa bölge limanları çok cazip hale gelecektir. “Kanal İstanbul Tamamlanırsa Bölge Limanları Cazip Hale Gelir” Kanal İstanbul açılmadıkça, OVİT Tüneli ve Cankurtaran tüneli tam faaliyetle çalışmadıkça GAP ürünlerini Karadeniz limanlarına indiremez. Karadeniz limanları, Batum üzerinden demir yoluyla Rize-Hopa-Batum ile ipek yoluna bağlanmadıkça, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yeni liman yatırımları sadece planlamada kalır. Veya bu limanları ancak devlet yapar onlara da işletmeci bulamaz. Limancılık yatırımları öyle bir yatırımdır ki iş olunca davet aramaz kendi gelir ve kendi limanını kendi kurmak ister. Yatırımı fizibil olmayan limanı ise devlet bile zararına işletemez. Doğu Karadeniz limanlarına yılda 10 milyon ton yeni yük inmedikçe, Rize, Hopa, Trabzon “New York ve İstanbul’u Önemli Birer Şehir Yapan Doğal Liman Oluşlarıdır” Tarih boyunca limanlar ya kentlerin önünde kurulmuş ya da kentler ve medeniyetler limanların arkasında oluşmuştur. 1700’lü yılların sonu 1800’lü yılların başında Amerika sanayi devrimi ile ikinci kez keşfedilir ve bu keşfin en önemli kenti o günden beri New York. New York’u New York yapan bugün var olan gökdelenleri değildir. New York ve İstanbul’un önemli birer şehir olmalarını sağlayan doğal liman oluşlarıdır. Uzak Doğu’da Hong Kong’u önemli bir bölge yapan limanıdır, bu liman ve kentlerin birçok örnekleri vardır. Rize şehri liman ile yeniden büyüyecek ve bu büyüme şehir ve ekonomisini çok önemli etkileyecektir.” dedi. Dernekler TEMMUZ-AĞUSTOS • | 37 | 7 DENİZ Haber “Birbirimize Rakip Değil Beraber İş Yapan Olmalıyız” M | 38 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ üşterilerine en uygun ve faydalı makine tasarımı ve tedariki konusunda hizmet veren ISKAR Mühendislik, Türk ve Orta Doğu pazarında lider, sürdürülebilir, karlı büyüme odaklı, teknolojik know-how geliştiren ve arttıran bir firma olarak faaliyetlerini sürdürmekte. Ürünler ve teslimat programının yanı sıra, mühendislik hizmetleri, eğitim- anahtar teslimi projeler, proje yönetimi, yatırım koordinasyonu, yönetim ve danışmanlığı, proje kontrol ve gözetimi, yenileme, bakım onarım çalışmaları, transport & konveyör sistemleri, toz giderme, toz önleme, tozsuzlaştırma sistemleri, liman, rıhtım ve çekek sistemleri, çelik konstrüksiyon imalat ve montajı, hidro elektrik santrali, baraj kapağı vinçleri, genel bakım ve onarım çalışmaları, adaptasyon ve yenileme işleri verilen hizmetler arasında yer almakta. “Kendimizi Vinç Sektörünün Terzisi Gibi Görüyoruz” ISKAR Mühendislik’in bir aile şirketi olduğunu belirten firmanın Teknik Müdürü İhsan Günev, vinç sektöründe uzun yıllar deneyime sahip olan Taner Günev ve Şenel Günev’in girişimleriyle kurulup günümüze kadar başarılı bir şekilde gelen firmanın, 2000’li yılların başından bu yana İSKAR Mühendislik adı altında faaliyetlerini sürdürdüğünü söyledi. Kendilerini vinç sektörünün terzisi gibi gördüklerini ifade eden Günev; “ Kimi vinç imalatçıları seri üretim yapar, kimileri özel üretim yapar. Piyasanın talebine göre bu durum değişiklik gösterir. Fakat limanlar ve tersanelerde kullanılan vinçler çalışma kapasiteleri, hızı, ray açıklığı gibi durumlardan dolayı özel istek ve taleplere girer. Dolayısıyla kendimizi vinç sektörünün terzisi gibi görüyoruz. Nasıl ki terzi kumaşı müşterinin talepleri doğrultusunda keser biçerse, biz de müşterilerin taleplerine uygun özel ürünler sunuyoruz.” dedi. Yurtdışı Çalışmaları Hız Kazandı Rus tersanelerinden vinç talepleri almaya başladıklarını söyleyen Günev, özellikle Rusya’dan güverte vinçleri doğrultusunda artan talepler geldiğini belirtti. Rusya’da temsilcilik yoluyla faaliyetlerini sürdürdüklerini söyleyen Günev; “En son Rus müşterimize 4 adet yüzer havuz vinci tedarik ettik. Onlar da bu vinçleri Bakü’de yeni imal edilen bir yüzer havuz üzerinde kullandılar. Türkiye’deki ürünlerimiz nasıl Türk Loydu sertifikalı ise Rusya’daki ürünlerimiz de Rus Loydu sertifikalıdır. Karadeniz’de daha çok Rusya, Bulgaristan ve Ukrayna’da temasta olduğumuz tersaneler var. Başta özelleştirilen limanlar olmak üzere, Karadeniz’e kıyısı olan Türk işletmelerine de kendimizi daha çok tanıtarak ihtiyaçlarına uygun malzeme elleçleme ekipmanları tedarik etmeyi hedeflemekteyiz.” açıklamasında bulundu. ISKAR Mühendislik olarak yatırımlarını daha çok personel bazlı yaptıklarını ifade eden Günev; “Yatırım konusunda bizim için önemli olan projeyi yürüten, dizaynı yapan kişilere yapılan yatırımlardır.” dedi. Vinç sektöründe yaşanan sıkıntıların en başında teknik bilgi ve kontrol konusundaki eksikliklerin geldiğine dikkat çeken Günev sorunlara yönelik şu açıklamayı yaptı; “Biz kendi alanında tanınan bir firmayız. Dizayn ve imalat kontrolü konusunda Türk Loydu ile beraber çalışarak gerekli tüm sertifikasyon işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Fakat vinç denince işin içine mobil vinçler, tavan vinçleri, kule vinçleri, liman vinçleri gibi her çeşit vinç giriyor. Dolayısıyla her birinde sektörel olarak farklı sıkıntılar mevcut. Bizim odaklandığımız vinçler ele alındığında, yaşanan temel sorunlardan biri önemli bir yatırım kalemi olan bu ekipmaların tedariğinde fiyat açısından eski ikinci el makinalara olan eğilimdir. Sökümü, montajı, gerekli revizyonları ile işletme ve bakım maliyetleri göze alınmadan yapılan bu karşılaştırmanın yanında, 2. el tedarik edilen vinçlerin montaj kontrolleri ve işletme testleri tam olarak yapılıyor mu sorusuna ise net bir cevap veremiyoruz!” “İki Yüzer Havuz Vinç İhalesini Aldık” Günev, projeleri hakkında ise şu İhsan GÜNEV ISKAR Mühendislik | Teknik Müdür bilgileri aktardı: “2010 yılında iki adet yüzer havuz vincini Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Gölcük Tersanesi’ne teslim ettik. Bunlar sorunsuz çalışıyorlar. 2013’ün Ekim sonlarına doğru yine iki adet yüzer havuz vinci tedariği ihalesini aldık ve imalatlarını tamamladık, şu an devreye alma çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki ay Gölcük Tersanesi’nde iki vincimizi teslim etmiş olacağız. 2013 yılı içerisinde aynı zamanda Bakü Tersanesi’ne yeni yapılan 120 metre uzunluğunda ve 25 bin tonluk yüzer havuz üzerine sabit tip, 32 metreden 5 ton kaldırma kapasitesine sahip, elektro hidrolik tahrikli dört adet havuz vinci tedarik ettik. Özellikle Rusya’dan gelen güverte vinçi talepleri doğrultusunda tümü kendi dizaynımız olan ve katlanır güverte vinçlerini de kapsayan proje geliştirme çalışmalarımızı tamamladık. Bu sayede bugün çok geniş bir kapasite yelpazesinde ürün tedarik edebilmekteyiz. Dolayısıyla 2013 hem imalat konusunda hem de Ar-Ge konusunda önemli adımlar attığımız bir yıl oldu. “İlk Defa Uygulanan Tozsuz Yükleme Sistemini Devreye Aldık” Bunların yanı sıra 2014’te bizim için yine ayrı bir kapıyı açan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin üç adet vincinin revizyon işini aldık. Bu, firmamızdaki yeni jenerasyonun görev aldığı gemi yükleme ve boşaltma işleri konusundaki ilk projeydi. Bu işte Türkiye’de ilk defa uygulanan tozsuz yükleme sistemini devreye aldık. Limanlarda dökme yük yüklerken yaşanan en büyük sorunlardan bir tanesi etrafa toz çıkmasıdır, bunun çevre kanunları gereği olmaması gerekiyor. Hem deniz hem de liman çevresi kirleniyor, insan sağlığına zararlarının yanı sıra yanıcı patlayıcı unsurlar da içeriyor. Bu soruna alternatif çözümler var ancak sistemi yükleyen cihazınız çok ağırlaşıyor, elektrik sarfiyatınız oluyor ve komplike sistemler olduğu için gemiye yükleme sırasında cihazda çıkan bir arıza, geminin limanda bağlı kalmasına ve başka cezalara neden oluyor. Biz özel dizayn edilmiş bir yükleme hattı ile herhangi bir filtreleme, hava emişi vs. olmadan, malzeme transferi esnasında toz oluşmadan gemilere yükleme yapabiliyoruz. Başarılı bir sistem ve şimdi bu sistemi önümüzdeki altı ay içerisinde diğer dökme yük konusunda çalışan limanlara ve kamyon yükleme istasyonlarına uygulamayı hedefliyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi için aynı zamanda 1 adet gemi yükleme cihazı ile 2 adet gemi boşaltma cihazının komple otomasyon sistemlerinin yenilenmesi işlerini tamamladık.” “Birbirimize Rakip Değil Beraber İş Yapan Olmalıyız” Günev; “2014 hedeflerimizi, 2013 sonu ve 2014 başı itibariyle aldığımız işlerin bitirilmesi oluşturuyordu. Hedefimiz mevcut iş bitirme referanslarımızı kullanarak yurtiçi ve yurtdışında yeni işler almaktır. Bize gelen her türlü ciddi talebe cevap veriyoruz. Bizler özellikle yurtdışı projelerinde, birbirine güvenmeli ve beraber çalışmalıyız. Türk firmaları olarak rakip değil ortak paydada buluşarak beraber iş yapan ve yeni iş olanakları yaratan bir güç olmalıyız. Çünkü yabancı üreticilere veya çevremizde ihtiyaç olan projelere baktığınız zaman hiçbirisi yapamayacağımız şeyler değil. Birbirimizi destekledikten sonra Türk makine imalatçıları olarak önümüz açık olur dedi.” TEMMUZ-AĞUSTOS • | 39 | 7 DENİZ Makale Engin KOÇAK Uzman Yönetici ISTFIX Bu Yaz Öncü Gösterge Oldu! Evvela tüm denizcilik camiasının geçmiş Ramazan Bayramı’nı kutlarım. Bundan önceki yani Haziran ayı başında yayımlanan makalemde piyasadaki beklentilerden bahsetmiş, neticeyi Haziran-Temmuz aylarında gerçekleşenlerin ve temennilerin ne derece örtüşeceğini denizcilerin daha iyi değerlendireceğini söylemiştim. B ölgeye siyasi ve ekonomik istikrar gelmesini beklerken, iki ayda varılan nokta şu: | 40 | • TEMMUZ-AĞUSTOS - Neredeyse üç yerde birden savaş çıkacak! - İyileşen (!) Avrupa ekonomisinde İtalya üçüncü kez durgunluğa (resesyon) girdi! - Fransa’da imalat çakıldı, büyüme haliyle durdu! - Almanya (ki kendisi bölgeyi kanatları altına almış yegâne ekonomik güç idi) ikinci çeyrekte daraldı! Üç ay önce ne armatörler, ne biz analistler ne de daha derin ekonomik bilgisi olan ekonomistler bu kadarını sanırım beklemiyordu. Ama bölgede bir sıkıntının işaretlerini sürekli veren birisi vardı: ISTFIX… 7 DENİZ Yıla 770 puan seviyesinden başlayan İstanbul Navlun Endeksi, Ni- san ayından beri sürekli bir düşüş halinde Temmuz ayında 638 puan seviyesinde dip yaptı. Aslında daha da dibe gidebilirdi, çünkü geçen sene Ağustos ayında Endeks tarihi diplerden sayılabilecek 570 puan seviyesindeydi ama armatörün zarar tahammülü kalmadığı için kiracılar daha aşağısını zorlayamadılar. Kuzeybatı Avrupa koster armatörü için hayat daha da zordu çünkü Baltık-Kuzey Denizi-Kontinant ticareti Temmuz ayında bir anda durdu. Yani biz iyimser bir hava içerisindeyken ISTFIX resmen “Bu Ramazan rehaveti değil! Yolunda gitmeyen bir şeyler var!” diye yaz boyunca bağırdı durdu! Önce bölgeyi değerlendirelim… En deneyimlisinden en gencine ekonomik konularda yazı yazan, fikir beyan eden hiç kimse, Ukrayna-Rusya gerginliğinin bu kadar ayan beyan çatışmaya yakla- şacağını tahmin edemedi. Evvelki makalelerimi okuyanlar bilir buna ben de hiç inanmadım. Fakat bir uçak düştü, masum insanlar öldü, üstüne ciddi çatışmalarda ölümler başladı ve başlangıçta “bilek güreşi” dediğimiz mesele şu an “Rusya Ukrayna’ya girer mi, askerini çeker mi, girerse NATO ne yapar?” sorularının sorulduğu bir ciddiyete ulaştı. Askerler, Ukrayna-Rusya sınırında bekleyedursun, biz bunu bir de Akdeniz-Karadeniz ticareti olarak inceleyelim. Burada ilginç artı-eksi durumları var. Evvela, Avrupa Birliği ve ABD’nin Rusya’ya mali yaptırımları sebebiyle Rusya artık hızlı borçlanamayacak ve muhtemelen büyüme hızı ciddi biçimde düşecektir. Fakat diğer yandan Rusya’nın AB’ye Karadeniz yoluyla ihracatlarında, işler daha da ciddileşmeden önce koster ticareti için bir sıkıntı şimdilik kâğıt üstünde gözükmüyor. bulması beklenmekte. Burada fırsatlardan bahsedilebilir. Rusya’nın AB’den ve ABD’den gıda ve tarım ürünleri ile hammadde ithalatına getirdiği kısıtlama ise Karadeniz’de bilhassa paletli tarım ürünü ticaretini hızlandırabilir, çünkü Rus tarım bakanı ithalat yasağı boyunca eksiklerini Türkiye’den karşılayabileceklerini ifade etti. Eğer Rusya ile Türkiye bu konuda yakınlaşırsa, bunun yakın deniz ro-ro ticaretine muhtemelen daha büyük bir tesiri olacaktır. Rakamlarla bakarsak Rusya’nın yasaklardan evvel Avrupa’dan yaptığı gıda ithalatı 12 milyar avroyu bulmakta, Türkiye’nin hali hazırdaki ihracatı ise 1 milyar doların altında ve 2014’te 1 milyar doları Bu arada Rusya ve Ukrayna’nın tahıl rekolteleri daha evvel öngörülen seviyeleri rahatlıkla bulsa da, ihracatlar koster piyasasına pek yaramamakta. Rusya çıkışlı tahıllar deniz/nehir tipi gemileri meşgul ederek kosterlerin navlunlarına dolaylı tesir yapmakta fakat doğrudan kostere tesiri kısıtlı kaldı. Ukrayna’da Eylül-Ekim ayında gelecek mısır hasadı rakamları önem taşıyor taşımasına ama gerginlik ticareti ürkütmeye devam ettiği sürece yüklerin denize inmesi gecikecek gibi duruyor. Karadeniz’de Ağustos’un sonuna gelindiği halde geleneksel koster ticaretine bir tesiri olduğundan çok bahsedilemiyor. Özetle, Ukrayna işi ciddileştikçe, koster armatörünün durumu da ciddileşiyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB) beklentileri konusunda görünüm halen aynı. Bir yandan Rusya’nın uyguladığı ambargoyla toparlanma arifesindeki ekonomiler sendeleyecek olsa da diğer yandan AMB’nin 850 milyar avroluk genişleme paketi bölgeye bir canlılık getirebileceği umutları var. Ama bir de masada herkes bir şekilde ekonomisini toparlarken, iyice gömülen Fransa, resesyona giren İtalya gerçeği var. Fransa’nın çelik ve tahıl ihracatları, İtalya’nın bölgedeki ihracat faaliyetleri belki bu denklemden kısmen bağımsız fakat AB’nin en büyük ikinci ekonomisinin sendelemesi bile bölgeyi karıştırmaya yeter. Yunanistan’ı hatırlayın. Yine de herkesin ümidi en güvenilir piyasa mekanizmasına bağlı; mevsimsellik… Ağustos’un ilk iki haftasındaki toparlanma emareleri mevsimsel olarak Ramazan rehavetinin ve Avrupa’da tatil sezonunun bitmesiyle “Ukrayna’ya rağmen” bir ivme kazanabilir. Geçen seneye ve ondan öncesine bakarsak, önümüzdeki üç ayda navlunlar tırmanış eğilimine girecektir, fakat tabii, o zaman Karadeniz’de savaş ihtimali, Akdeniz’de Filistin-İsrail gerginliği ve Ortadoğu’da IŞİD tehdidi peyda olmamıştı. Siz beni anladınız… Öyle bir dönemden geçiliyor ki denge iyi tarafa da kötü tarafa da kayabilir. Akdeniz böylesine ateş çemberiyken müsaadenizle bu ay artık öngörü yapmıyorum! TEMMUZ-AĞUSTOS • | 41 | ISTFIX ne yapmış diye bakarsak, Mayıs-Haziran-Temmuz döneminde düşüşlere erken başlayan endeks Temmuz ortasında Ramazan’ın da etkisiyle dip yaptı. Temmuz’un son haftası ise Ramazan bayramı arifesinde bir umut ışığı olarak hafif iyileşmeler görüldü. 2-4 bin DWT gemilerin bölgedeki ortalama günlük gelirleri (TCE) 1.800 dolar civarındaydı. 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 2.750 dolara geriledi. Büyüklerde, Ağustos başı itibariyle 6-8 bin DWT gemiler günde 3,750 dolar10.000 dwt’lik en üst segment ise 5.400 dolar civarında gelir elde ediyordu. 7 DENİZ Deniz Ticareti Rusya ve Türkiye ticaretinde hedef 100 milyar dolar Rus Türk İşadamları Birliği (RTİB) Samsun’da düzenlenen programla, Rusya’da iş yapmanın yollarını katılımcılarla paylaştı. A | 42 | • TEMMUZ-AĞUSTOS nemon Otel’de düzenlenen foruma Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Rus Türk İşadamları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Naki Karaaslan, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Ticaret Borsası Başkanı Sinan Çakır, emekli Rusya Büyükelçisi-Genel Sekreteri Vladimir Solotsonskiy, MÜSİAD Samsun Şube Başkanı Erkan Malkoç, Çalkan Group Genel Müdürü Mustafa Çalkan, THY Rusya Genel Müdürü Mefail Deribaş, Nexia Genel Müdürü Cem Tezelman, Dynamıc Lojistik Genel Müdürü Mehmet Dağaşan, firma sahipleri ve iş adamları katıldı. Samsun’u Rusya pazarında daha aktif olmaya çağıran Emekli Rusya Büyükelçisi Vladimir Solotsonskiy, “Rusya’da çok uzun süre iş yapan işadamlarımız var. Türkiye’nin Rusya’da çok büyük olanakları var. Bizim idarecilerimiz ile sık sık buluşuyorlar. Türkiye ile Rusya arasında ilişkilerin ilerletilmesi için hiçbir sorun yok. Sizleri Rusya pazarında daha aktif olmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu. 7 DENİZ Rus -Türk ticaretindeki hedeflerinin 100 milyar dolar olduğunun altını çizen RTİB Yönetim Kurulu Başkanı Naki Karaaslan, şunları kaydetti: “100 milyar dolarlık hedef şu anda son 14 yıl içersinde 5 milyardan 35 milyar dolara çıktı. Ama son 3 yıldır bir durağanlık yaşanıyor. Türkiye artık stratejisini belirlemek zorunda, Türkiye yol haritası çizmek zorunda. Türkiye otomotiv ve otomotiv yan sanayisinde dünyada ve Avrupa’da çok ciddi anlamda söz sahibidir. Hatta Avrupa pazarının yüzde 16’sı bizde. Ama Rusya pazarında binde 5’iz. Biz aslında olmayanı keşfetmeliyiz. Bildiğimiz işleri yapmalıyız. Ruslar bize ‘Siz iyi vagon yapıyorsunuz ama sizden bize hiç kimse gelmiyor. Bize Almanlar, Fransızlar geliyor. Siz yoksunuz’ diyor. Bildiğimiz işler sağlık, okul, hizmet sektörü. Bunlarda ciddi anlamda katma değeri olan işlerdir. Rusya, Almanya’dan sonra en önemli ticari ortağımızdır. Akdeniz bölgesine bu sene 5 milyona yakın Rus turist geldi. Dünya rezervinin 3’te biri Rusya toprakları içerisindedir. Rusya nüfusu dünya nüfusunun 40’ta biridir. Rusya, usta siyasetçilerin elinde. Karşılıklı olarak limanların geliştirilmesi ve büyümesi gerekiyor. ithalat gerçekleştirildi. Samsun’da gerçekleştirilen ithalat ise bir önce“2013 yılında 2 milyar 136 ki yıla göre biraz düşüş gösterdi ve milyon 468 bin ithalat ger853 milyon dolar oldu. Rusya’dan çekleştirildi. Yine en fazla yaptığımız önemli bir oran 334 ithalat ve ihracat Samsun milyon dolarlık ihracatı Rusya’dan gümrüğünden Rusya Fegerçekleştirmemiz. Bunun da biderasyonu’na oldu. 2014 zim toplam ithalat içerisindeki payı yılının ilk 6 aylık dilimine yaklaşık yüzde 40’dır. Genel olarak baktığımızda ihracatın baktığımızda son 2,5 yıl içersinde 2012 yılında yüzde 57’si, ithalat ve ihracat rakamlarının top2013 yılında yüzde 56’sı lamını değerlendirdiğimizde 2012 2014 yılında da yüzde 57’si yılında yüzde 31’lik, 2013 yılında yine Rusya Federasyonu yüzde 27’lik ve 2014 yılının ilk 6 ile gerçekleştirildi.” ayında ise yüzde 26’lık bölümünü Rusya ile Türkiye arasındaki ticari Rusya Federasyonu ile gerçekleştiilişkilerin gelişmesine katkı sağlariyoruz. Verdiğimiz bu rakamlar sayacak en önemli unsurun limanlar olduğunu ifade eden Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, dece Samsunlu firmaların yapmış olduğu ithalat ve şöyle konuştu: “Samsun, Türkiye’nin ve Karadeniz’in ihracat rakamlarıdır. Ayrıca Samsun gümrüğünden en önemli şehirlerinden birisidir. Samsun’daki tica- yapılmış olan ihracat rakamları bunun daha da üzeri hareketlilik ve yapılacak olan çalışmalar bölgenin rindedir. 2013 yılında 1 milyar 244 milyonluk bir ihgelişmesine katkı sunacağı gibi ülkenin ticari ilişki- racat Samsun limanından gerçekleştirildi. Yine 2013 lerinin daha iyi bir noktaya taşınmasında da önemli yılında 2 milyar 136 milyon 468 bin ithalat gerçekleşbir nokta oluşturacaktır. Samsun’un ticari yaşamına tirildi. Yine en fazla ithalat ve ihracat Samsun gümrübaktığımızda Türkiye içerisinde önemli kentlerden ğünden Rusya Federasyonu’na oldu. 2014 yılının ilk biridir. İthalat ve ihracatı ile önemli çalışmaların ger- 6 aylık dilimine baktığımızda ihracatın 2012 yılında çekleştirdiği bir ildir. Türkiye geneline baktığımızda yüzde 57’si, 2013 yılında yüzde 56’sı 2014 yılında da 2013 yılında yaklaşık olarak 152 milyar dolarlık bir yüzde 57’si yine Rusya Federasyonu ile gerçekleştirilihracat gerçekleştirildi, Samsun’a baktığımızda bu ih- di. Rusya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin gelişracat içerisindeki payı 438 milyon dolardır. Bu, arzu mesine katkı sağlayacak en önemli unsurlardan biri ettiğimiz Samsun’un ön gördüğü ihracat rakamlarına de limanlarımızın varlığıdır. 2023’de Cumhuriyetimihenüz ulaşılabilmiş değil. Bizim Samsun olarak ih- zin kuruluşunun 100. yılında da 6 milyar dolar olmaracatımız içerisinde Rusya’nın payına baktığımızda sını öngörüyoruz.” dedi. yaklaşık 22 milyon dolarlık bir ihracat katkısı var. Bu da yaklaşık olarak yüzde 5,6’ya denk geliyor. İthalata da baktığımızda 2013 yılında 236 milyar dolarlık Akdeniz’den gelen meyve sebzenin hızla ulaştırılması gereken, nakliye maliyetlerinin düşürülmesi, yolların ve demiryolların genişlemesiyle ve bunlarla ilgili sorunlar da çözülürse hızla istenilen yerlere varılacaktır. Rusya’nın önümüzdeki 20 yıl için Çin’le yaptığı bir gaz anlaşması var. Yaptığı anlaşma da 400 milyar dolar. Sadece Gazprom’un 2020 yılındaki ciro hedefi 1 trilyon dolar. Bütün dünyanın gözü hammaddelerden dolayı Rusya topraklarındadır.” TEMMUZ-AĞUSTOS • | 43 | 7 DENİZ Türk limancılığında bir ilk 80 metre yüksekliğinde bin 3 yüz ton ağırlığında dev STS vinçlerin Türk limanlarında ilk kez bir Türk firması tarafından kurularak Türk bandıralı Yüzer Duba (Barge) sistemiyle bir başka limana taşınması başarı ile gerçekleştirildi. Haber E vyap Limanı’na ait Liebherr firmasından satın alınan, 23 sıralı gemilerden konteyner elleçleyebilen demonte haldeki iki vinç kurulumlarının ardından, Türkiye’de ilk defa Türk Bandıralı Yüzer Duba sistemi ile son durakları olan Evyap Limanı’na taşındılar.Demonte vinçlerin 24 Mart 2014 tarihinde İzmit-Derince limanına getirilmesinin ardından 10 gün boyunca demonte parçalarının sahaya yerleştirilme işlemi sürdü. Evyap Limanı’nda yeterli alan olmaması sebebiyle Derince Limanı’nda gerçekleştirilen montaj işlemi sonrasında ilk vinç 15 Haziran, ikinci vinç ise 5 Temmuz tarihinde taşınmaya hazır hale getirildi. Nisan ve Mayıs aylarındaki yoğun yağış ve rüzgara rağmen iki vincin de taşınma işlemi planlanan tarihlerde gerçekleştirildi. Portunus şirketinin 34 kişilik montaj ekibi tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda; teknik koordinatör, proje sorumlusu, süpervizör, saha mühendis, mekanik teknisyen ve elektrik teknisyeni görev aldı. Türk liman işletmelerinin daha önceleri bu boyutların çok daha altındaki vinçlerde dahi ilk kurulum ve yer değişimlerinde yaşadıkları büyük sıkıntılar göz önüne alındığında tamamen yerli mühendislik ve deniz taşıma araçlarıyla gerçekleşen bu proje, limanlarda yeni bir dönemi işaret ediyor. Ülkemizde bu denli büyük yük taşımalarında kabotaj hakkına sahip yeterince deniz taşıma aracının olmaması nedeniyle bu tip vinçlerin taşınma işleminde hassas mühendislik hesaplamalarının önemi daha da artıyor. Türkiye’de ilk defa Portunus gibi yerli bir mühendislik şirketinin dünya limanlarındaki deneyimleriyle gerçekleştirmeye cesaret ettiği bu proje diğer yerli mühendislik firmalarına da örnek teşkil ediyor. | 44 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Birinci vinç 72, ikinci vinç 63 günde taşınmaya hazır hale getirildi Taşıma işlemi Portunus şirketi tarafından ilk defa, Türkiye’de sadece bir adet bulunan 27m x 92m boyutlarında barge sistemi ile gerçekleştirildi. Her biri yaklaşık bin 300 ton olan monte haldeki vinçlerin taşıma işlemi Portunus şirketinin 10 kişilik ayrı bir ekibi tarafından yapıldı. Vinçlerin barge üzerine yükleme işlemi yaklaşık 5 saat sürerken sabitleme işlemleri ise yaklaşık 9 saat sürdü. Denizyolu ile yaklaşık 4 saatte taşınan vinçler yaklaşık 2 saatlik bir işlemle raylara indirildi. Türk liman işletmelerinde yerli mühendislik hizmetlerinin önemi giderek artıyor İlk kez 1996 yılında özel sektör konteyner limancılığı ile tanışan Türkiye’de gemi hacimlerinin büyümesi, liman ihtiyaçlarının farklılaşmasıyla vinçlerdeki revizyon, modernizasyon ya da yer değişimleri zorunlu hale geldi. Gelişmiş ülkelerde bu tip konularda çalışmakta olan mühendislik firmalarının arasında bir Türk firmasının da adının geçmesi ülkemiz için gurur vericidir. MLS Holding bünyesinde limanlara yedek parça, makine, onarım ve servis hizmeti veren Portunus şirketi tarafından gerçekleştirilen kurulum ve taşıma işlemi, Türk liman işletmelerinin ve Portunus gibi mühendislik firmalarının geleceğine ışık tutuyor. S REKLAM trateji, bugünlerde çok sıkça duyduğumuz bir kelime… Haberlerde, şirketlerin internet sitelerinde, günlük konuşmalarda, siyasette ve daha birçok yerde yerli-yersiz kullanılan bir kelimedir. Ancak yakından bakıldığında, yersiz kullanımların daha çok olduğunu görüyoruz. Çünkü “strateji” kelimesi iş dünyası dilinde, eklendiği şeye bir önem, ağırlık katıyor. Strateji; hedefler, planlar, amaçlar, sloganlar, metotlar ve daha birçok şey değildir. Yakın zamanlarda “Bizim stratejimiz bu sene iki gemi almak” diyen bir armatöre sordum, bu hedef değil mi neden strateji diyorsunuz ki diye, ccevabı, “Öyle daha süslü duruyor, daha kurumsal oluyor” oldu. En basit anlamda strateji nedir diye düşünürsek, diyebiliriz ki imkanların en uygun ve verimli şekilde değerlendirilmesidir. O kadar çok karmaşık tanımlar var ki bu kavram sanki bir anatomi konusu haline geldi ve bazı “üst düzey” ve “özel eğitimli müdür”lere mahsus bir süsleme sanatı oldu. Halbuki sadeleştirirsek, hayatın içinde her aşamasında olan ve aslında herkes tarafından kullanılan bir şey olduğunu da görüyoruz, çünkü esası: 5N1K: Ne, Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Neden ve Kim? Konuşmak değil de gerçekten sürekli 5N1K’yı her konuda sorgulayıp, bunu yetenekler ve imkanlarla birleştirip buna göre tercihleri yapmak konusuna ciddiyetle yaklaşıldığında işte burada bir strateji sahibi olmaya başlanıyor. Burada ne oluyor? Yakıt stratejisi sahibi olmak için de evvela hem işletme içinde hem de dışarıda neler oluyor bunu bir tahlil etmek lazım. Kulağa kolay gelse de aslında çok zor bir iş. İçeride; finans, bilgi, yetenek ve im- kanların envanterini yapıp bunları dışarıda olup bitenle birleştirip, sürdürülebilir avantaj sağlamak hiç de kolay değil. Ama yine biraz daha yoğunlaşıp tek bir kelimeye odaklanırsak, tek bir sonuca varabiliriz: Bilgi; işte esas yapı taşı budur. Maalesef bugün karşılaştığımız çoğu alıcılar, bazen korkulacak derecede bilgiden yoksunlar. Bu cehaletin maliyeti ise gerçekten çok yüksek olabiliyor. Bu sadece alıcılar ile sınırlı da değil. Çünkü yakıtla ilgili tüm halkaların birbiriyle uyumu, üstün bilgisi ve kontrol mekanizması şarttır. İlk ele alınması gereken konu, az yakmak olmalı. Çünkü ne kadar ucuza almaya odaklanılsa da gereksiz yaÇok zor kazanan, zor koşullar altında var oluş mücadelesi veren denizciliğimizden cehalet, iş bilmezlik, umursamazlık ve maalesef bazen kötü niyetle çalınan çok değerli yarınlardır bunlar. “Mazot işte” denilip geçilen günler artık çok geride kaldı, çünkü tonu 30-40 dolardan bin dolara çıktı ve maliyetlerin yüzde 70-80’ini oluşturan bir kalem oldu. Emisyon kontrolleriyle zaten yüksek olan yakıt fiyatları daha da artacak, tonu bin 500- 2 bin dolar aralığına yükselecek. Geçmiş zamanların hataları yüzünden bugün günü kurtarmaya odaklı armatör için bunlar belki bir lüks, bir hayal ama çıplak gerçek bu. Ödeme güçlüğü çeken armatör navluna göre akrobasi yaparken, vadeler arası fark olsun derken bunları düşünmesi, uygulaması tabii ki zor. Denizciliğe sırf sıfat olsun diye giren bir armatörün de gelen parayı başka yerlere kullanıp gemi için ‘Allah Kerim’ diyenleri ve kendi krallıklarını ilan edip kafalarına göre iş yapan “Kulağa kolay gelse de aslında çok zor bir iş. İçeride; finans, bilgi, yetenek ve imkanların envanterini yapıp bunları dışarıda olup bitenle birleştirip, sürdürülebilir avantaj sağlamak hiç de kolay değil. Ama yine biraz daha yoğunlaşıp tek bir kelimeye odaklanırsak, tek bir sonuca varabiliriz: Bilgi; işte esas yapı taşı budur. ” Operasyon müdürlerini de ayrı tutmak lazım belki de. Ama bizim sözümüz, denizciliği bir sanat olarak görenlere ve sanatında en iyisi olmak isteyenlere çünkü strateji de eski Yunanca da; “generalin sanatı” anlamına gelir. Bugün daha iyi olmak için, gelece- TEMMUZ-AĞUSTOS • | 45 | ğe hazır olabilmek için yakıt eğitimi, yakıt bilinci, farkındalık ve neticesinde yakıt stratejisi sahibi olmak bir süs değil, denizcilik sanatının icabıdır. 7 DENİZ Deniz Turizm Avrupa’nın en büyük filosuna sahip olan Costa Cruises, 15’inci gemisini Ekim 2014’te denizle buluşturacak. Bir yılı aşkın bir süre önce Türkiye ofisini açan Costa Cruises, Türkiye kruvaziyer pazarında, birbirinden lüks gemileriyle konforlu seyahatler sunmaya devam edecek. Türkiye Kruvaziyer Pazarının Aktif Oyuncusu “COSTA CRUİSES” Saltuk A. Kocabaş Kimdir? Saltuk A. Kocabaş, eğitim ve öğretim hayatının bir kısmını yurtdışında geçirir. Özellikle Amerika’da bulunduğu dönemlerde cruise sektörüne olan ilgisi daha da pekişir. Türkiye’de 1986 yılından bu yana turizm sektöründe farklı şirketlerde çeşitli pozisyonlarda görev alır. Yaklaşık 6 yıl kadar önce cruise sektörüne yoğun bir şekilde yönelen Kocabaş, bir buçuk yıl önce Costa Cruises’ın, Türkiye’deki potansiyeli fark edip ofis açmaya karar vermesi üzerine, şirketin İstanbul ayağının sorumluluğunu üstlenir. İtalyan merkezli şirketin İstanbul ofisi, ağırlıklı olarak seyahat acentelerine hizmet vermekte. Saltuk A. Kocabaş şu anda Costa Cruises’ın Türkiye Temsilciliğini yürütmekte. | 46 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ gemimiz ise hem İzmir hem de İstanbul’dan hizmet veriyor. Bunun yanı sıra senelerdir rağbet gören Ege-Adriyatik destinasyonu ve İzmir çıkışlı 7 gece 8 günlük Yunan Adaları büyük keyifle sattığımız programlardır. Tabi Yunan Adaları turu yapan gemimiz adada en çok süreyi geçiren gemi olduğu için de seyahat severler tarafından büyük ilgi görüyor.” COSTA CRUİSES Türkiye İş Geliştirme Müdürü, Saltuk A. KOCABAŞ T ürkiye pazarında aktif rol oynadığı günden bu yana büyümesini sürdüren Costa Cruises’ın Türkiye İş Geliştirme Müdürü Saltuk A. Kocabaş ile bir araya gelerek kruvaziyer turizmini ve Costa’nın Türkiye pazarındaki faaliyetlerini konuştuk. İstanbul ve İzmir Çıkışlı Programlar Rağbet Görüyor Tüketiciye hizmet konusunda her zaman farklı programlar sunma- ya çalıştıklarını ifade eden Costa Cruises Türkiye Temsilcisi Saltuk A. Kocabaş, şu anda en çok İstanbul-İzmir çıkışlı programlarının rağbet gördüğünü belirterek şöyle devam etti: “Türk yolcularımızın en çok rağbet gösterdiği destinasyon Yunan Adaları, arkasından da Ege Adriyatik turları geliyor. Dolayısıyla çoğu cruise şirketi bu destinasyonlara ağırlık veriyor. Şu anda İstanbul-İzmir seferini yapan 3 gemimiz mevcut. Bunlardan iki gemimiz İzmir’den, bir Birbirinden Lüks Costa Gemilerinde Türk Yolculara Özel Hizmetler Sunuluyor Costa, bir buçuk yıl önce Türkiye pazarına direkt olarak girmeden önce acenteleri vasıtasıyla tüketicilere on yıl boyunca hizmet sağlayan bir şirketti. Şu anda Türkiye genelinde 650 civarı acente ile direkt bağlantıda olduklarını ve bu rakamın gittikçe büyüdüğüne dikkat çeken Kocabaş, kurumsal şirketlerin toplantı gruplarına yönelik çalışmalar da yürüttüklerini söyledi. Türk yolculara daha özel hizmet sunmak adına yaptıkları çalışmaların giderek arttığını, özellikle gemilerde Türk host/hostes bulundurmalarının yolcular tarafından olumlu karşılandığına dikkat çeken Kocabaş; “Gemilerimizde ana dil İngilizce ancak Türk yolcularımız her ne kadar İngilizce bilseler dahi Türkçe hiz- met veren bir personel gördükleri zaman biraz daha rahatlıyor ve seyahatlerine huzurlu bir şekilde çıkıyorlar. Dolayısıyla İstanbul ve İzmir’den hareket eden gemilerimizde Türkçe konuşan personel bulundurmak Türk yolcularımız tarafından talep görüyor. Bunun yanı sıra gemilerimizde Türk kahvesi, arzu edenler için rakı, kahvaltılarda alıştığımız geleneksel zeytin-beyaz peynir seçenekleri, gemi gazetesinin Türkçeleştirilmiş hali ve gemilerdeki kabinlerde iki Türk kanalının yayında olması yolcularımızın ilgisini çeken ve hoşuna giden detaylardır.” dedi. neoClassica Gemisiyle İstanbul Çıkışlı Seferler Düzenlenecek Costa Cruises gemilerinin farkı; adalarda geçirdiği sürenin uzun olması, sabah çok erken saatte adaya varıp akşam geç saatlere kadar adada konaklayıp sonrasında diğer destinasyona devam etmesidir. Costa Classica gemisi İzmir çıkışlı Yunan Adaları programını sunuyor. Yine Costa’nın klasik programlardan olan Ege-Adriyatik destinasyonunu yapan gemisi Costa Magica’nın İzmir ve İstanbul hareketli 10 gecelik programları mevcut. Magica, İstanbul’dan çıkarak Dubrovnik-Venedik-Katakolon- İzmir-İstanbul seferlerini yapıyor. Bu program uzun olduğu için geçen yıl 7 gecelik olan programa bu yıl Atina’da ekleniyor. Gelecek yıl değişik bir programla sunulacak olan destinasyona ilgi oldukça yoğun. Costa neoRomantica gemisi ise yolcularına 11 gecelik uzun bir program sunuyor. Yunan Adaları programını yapan Costa Classica gemisi sene sonu itibariyle renovasyondan geçerek neoClassica adıyla İstanbul ana liman olmak üzere seferlerine devam edecek. Türkiye’de bunu yapan ilk şirket ise Costa Cruises olacak. Gemi, İstanbul çıkışlı seferler yapacağı için dünyanın her yerinden yolcular uçakla gelip gemiye binecek ve bu durum turizm getirisi açısından İstanbul’a fazlasıyla katkı sağlayacaktır. 14 Gemisi Olan Costa Cruises Ailesine Yıl Sonunda İki Gemi Daha Gelecek Bunlara ek olarak alternatif programların da olacağını belirten Kocabaş, yeni alınacak gemileri hakkında şu bilgileri aktardı: “Karnaval Grubu’na bağlı İbero Cruises firmasından alacağımız Celebrations gemimiz, İstanbul-Venedik ve Venedik-İstanbul seferlerini yapacak. Costa Cruises çatısı altında 14 gemimiz mevcut ve sene sonu itibariyle iki gemimiz daha gelecek. Costa olarak Uzakdoğu’dan Karayipler’e kadar uzanan geniş bir destinasyon ağında hizmet veriyoruz. Geçen yıl çok fazla rağbet gören Dubai programımız bu yıl da devam ediyor. Açıkçası hem İtalyan şirketi olmamızdan dolayı hem de arz talep doğrultusunda Akdeniz, Norveç fiyortları ve Baltıklar bu yıl yoğun ilgi gördü. Yolcularımızdan aldığımız dönüşler olumluydu.” diyerek bu destinasyonların her yıl sunmaya devam edecekleri klasik bir program haline geldiğini ifade etti. Cruise Sektörüne Olan İlgi Her Geçen Gün Artıyor Cruise sektörüne olan ilginin her geçen gün artması, özellikle İstanbul-İzmir hareketli gemi programlarının çoğalması sonucu tüketiciler, cruise seyahati üzerine birtakım olumsuz düşüncelerinden sıyrıldı ve bu seyahatlerin “Costa, yıl sonunda yaklaşık 4 bin 800 yolcuya hizmet verecek olan yeni gemisi Costa Diadema’yı suya indirecek. Avrupa’nın en büyük cruise gemisi ünvanına sahip olacak olan bu yeni gemi İtalyan bayrağı taşıyacak.” TEMMUZ-AĞUSTOS • | 47 | 7 DENİZ Deniz Turizm her bütçeye uygun tatil seçeneği sunduğunu gördü. Costa Cruises olarak her bütçeye uygun alternatif programlar sunduklarını belirten Kocabaş, özellikle acentelerin kredi kartına ek olarak sunduğu taksit imkanlarından herkesin yararlanabileceğine dikkat çekti. | 48 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Avrupa’nın En Büyük Gemisi Costa Diadema, Yıl Sonunda Seferlerine Başlayacak 2 bin ile 4 bin üzeri kapasiteye sahip gemileriyle yolcularına kaliteli ve kusursuz bir seyahat imkanı sunan Costa, yıl sonunda yaklaşık 4 bin 800 yolcuya hizmet verecek olan yeni gemisi Costa Diadema’yı suya indirecek. Avrupa’nın en büyük cruise gemisi ünvanına sahip olacak olan bu yeni gemi İtalyan bayrağı taşıyacak. “Görkemli Bir Liman Projesi Bir An Önce Hayata Geçirilmeli” Türkiye’nin gittikçe artan bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen Kocabaş, Costa Cruises Türkiye ofisi olarak bu işe 3 kişilik bir ekiple başladıklarını sonrasında geli- şen ve büyüyen profesyonel ekibi ile gelecek hedefler yolunda alternatif programlar oluşturduklarını söyledi. İstanbul’da gemilerin çok rahat bir şekilde limana yanaştığı doğa harikası bir şehirde yaşadığımıza dikkat çeken Kocabaş, buna karşın limanlar konusunda çok fazla eksiğimiz olduğunu, İs- tanbul’a yakışmayacak seviyede, imkanları çok kısıtlı limanlara sahibiz diyerek ; “Yetkili mercilerden talebimiz, bu sorunun en kısa zamanda giderilip, bize yakışacak, görkemli bir liman projesinin bir an önce hayata geçirilmesi olacaktır” dedi. Gemi İnşa TEMMUZ-AĞUSTOS • | 49 | 7 DENİZ Röportaj Erdal KILIÇ SOFT | Genel Müdür “Lojistik Şirketleri Personel Politikalarını Gözden Geçirmeli” SOFT, tedarik zinciri, lojistik ve taşımacılık sektörlerindeki firmaların “Stratejik İş Ortağı” konumunda yer alıyor. 1 | 50 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ 996’da, bilgi ve iletişim teknolojileri, MRP II, yönetim ve maliyet muhasebesi alanlarındaki kurumsal çözümlerde deneyimli bir ekip tarafından kurulan SOFT, bilgi ve iletişim teknolojileri, kurumsal kaynak planlaması ve yazılım çözümleri ile danışmanlık hizmetleri veriyor. 50 kişilik deneyimli bir kadroya sahip olan şirketin ürünleri ve çözümleri 700’ü aşkın firmada kullanılıyor. Şirket, tedarik zinciri, lojistik ve taşımacılık, e-belge yönetimi için anahtar teslimi çözümler konusunda uzmanlaşırken, Türkiye dış ticaretinin yaklaşık yüzde 70’i SOFT yazılımları kullanan şirketler tarafından taşınıyor ve elleçleniyor. SOFT, tedarik zinciri, lojistik ve taşıma- cılık sektörlerindeki firmaların “Stratejik İş Ortağı” durumunda yer alıyor. Hizmet verdiği lojistik sektöründeki nitelikli eleman gereksiniminin karşılanmasına katkıda bulunmak amacı ve aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olarak faaliyetlerini sürdüren SOFT, yıllardır çeşitli üniversite ve yüksekokulların lojistik bölümlerinde laboratuvar ortamlarında lojistik yazılım uygulamaları dersleri veriyor. Pek çok üniversitede ve akademik etkinliklerde seminerler ve sunumlar gerçekleştiren SOFT’un Genel Müdürü Erdal Kılıç, sektöre sundukları hizmetler ve faaliyetleri hakkında sorularımızı yanıtladı. Erdal Bey, SOFT olarak lojistik ve taşımacılık sektörüne sunduğunuz hizmetler nelerdir? Şirketimizin geliştirmiş olduğu SOFTTRANS®, SOFTFİNANS, SOFTARAYÜZ ve SOFTE-BELGE Uygulamaları 108 modülden oluşan sektörel bir Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) çözümü oluşturuyor. Çözümlerimiz, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, yasal düzenlemeler, güncel ve sektörel gereksinimler doğrultusunda sürekli olarak gelişirken, yeni ürün ve hizmetlerle de bunu zenginleştiriyoruz. Şirketimiz, sektörel yazılım çözümleri yanında, özel yazılım geliştirme, lojistik ve bilgi teknolojileri danışmanlığı, proje yönetimi, süreç denetimi, dış kaynak hizmetleri, eğitim, bilgi ve iletişim teknoloji- “Ar-Ge organizasyonları ve yatırımları sektörde çok az sayıda firmanın gündeminde yer alıyor. Lojistik faaliyetlerin teknolojinin olanakları etkin bir biçimde kullanılmadan gerçekleştirilmesi giderek daha da zorlaşmakta ve maliyetli olmakta. Gelecek, Ar-Ge faaliyetlerine ve teknolojiye bütçelerinde daha fazla pay ayıranların olacaktır. ” leri altyapısı kurulması, donanım ve sistem yazılımları, mobil ve OT/VT çözümleri, araç takip ve filo yönetim sistemleri gibi çözüm ve hizmetlerini bütünleşik olarak sunuyor. Türkiye’de lojistik ve taşımacılık sektörünün lider çözüm sağlayıcısı olarak yeni ürün ve teknolojileriniz konusunda bilgi verebilir misiniz? Şirketimiz, TÜBİTAK TEYDEB tarafından desteklenmiş bir projeyi tamamlamış olup, biri TEYDEB, diğeri KOSGEB olmak üzere iki Ar-Ge projesini de tamamlamak üzeredir. Bu projelerin yanında onlarca yeni ürün ve mevcut çözümlerimize yeni özelliklerin geliştirilmesi çalışmalarını yürütüyoruz. SOFT, geliştirdiği yeni nesil ürün ve çözümler içinde ileri seviyede planlama, optimizasyon, mobil çözümler ve elektronik veri değişimi gibi ürün ve çözümlerin yanı sıra Web tabanlı yeni ürün ailesi de bulunmakta. Lojistik sektörü dışındaki firmaların da kullanımına sunduğumuz SOFT E-BELGE ürün ailesi, Yeni Nesil Doküman Yönetim Sistemi, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından onaylı E-Fatura ve E-Defter ile Kayıtlı E-Posta Yönetimi gibi uygulamaları içinde barındırıyor. Bu ürün ailesi yalnızca SOFT Yazılımları ile değil, başka yazılım çözümleri ile de entegre olarak çalışmakta ve lojistik sektörü ve başka sektörlerdeki yüzlerce firma tarafından kullanılmaktadır. Türkiye’de lojistik ve taşımacılık sektörünün gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz? Son yıllarda lojistik sektöründe hızlı bir dönüşüm ve diğer sektörlerden daha yüksek oranda büyüme yaşanıyor. İthalat, ihracat ve iç tüketimin artışı nedeni ile sektörde hem iş hacmi, hem de hizmet çeşitliliği arttı. Bunun yanında lojistikte dış kaynak kullanımı ile ilgili projelerde de bir artış görülüyor. Firmalar, lojistik şirketlerinden giderek artan bir şekilde anahtar teslimi hizmet alma eğilimindeler. Sadece taşıma değil, depolama, dağıtımı da kapsayan bütünleşik projeler artan şekilde gündeme gelirken, bu da sektörün yatırım yapmasına ve bununla ilgili altyapıları oluşturmasına yol açmakta. Türk lojistik sektörü Amerika ve Avrupa ile kıyaslandığında teknoloji kullanımı açısından geri durumdadır. Sektördeki küresel ve yabancı ortaklı-büyük ölçekli firmalarda teknoloji yatırımları ve kullanımı sektör ortalamasından daha ileri düzeyde, ancak orta ve küçük ölçekli firmalarda ise yetersiz düzeyde. Sektör şirketlerinin çoğunda teknoloji yatırımları ancak zorunlu durumlarda yapılıyor. Kurumsal yönetim uygulanmaması, nitelikli personel eksikliği ve yüksek personel devir hızı gibi nedenlerle yapılan yatırımlar etkin bir biçimde kullanılmıyor. Bu durum düşük verimlilikle ve yüksek maliyetle çalışan, ancak bunu ölçüp yönetemeyen organizasyonlara neden olmakta. “Lojistik sektöründe çalışanların büyük bir çoğunluğu bu konuda bir eğitim almamış, lojistiği çalışırken öğrenmiş farklı disiplinlerden gelen kişilerden oluşuyor. ” Ar-Ge organizasyonları ve yatırımları ise sektörde çok az sayıda firmanın gündeminde yer alıyor. Lojistik faaliyetlerin teknolojinin olanakları etkin bir biçimde kullanılmadan gerçekleştirilmesi TEMMUZ-AĞUSTOS • | 51 | 7 DENİZ Röportaj giderek daha da zorlaşmakta ve maliyetli olmakta. Gelecek, Ar-Ge faaliyetlerine ve teknolojiye bütçelerinde daha fazla pay ayıranların olacaktır. Lojistik sektöründe çalışanların büyük bir çoğunluğu bu konuda bir eğitim almamış, lojistiği çalışırken öğrenmiş farklı disiplinlerden gelen kişilerden oluşuyor. Türkiye’de en yüksek büyüme oranına sahip sektörde önemli miktarda nitelikli elemana ihtiyaç duyuluyor; bu açık çoğunlukla diğer sektör şirketlerinden transferler yolu ile kapatılmaya çalışılır. Son yıllarda sayısı artan lojistik alanında eğitim veren resmi ve özel eğitim kurumlarındaki eğitimin düzeyi ve kapsamı, öğretim üyesi ve görevlisi açığı, müfredatın sektörün gereksinimleri ile uyumsuzluğu, uygulamalı derslerin olmaması gibi nedenlerle sektörün beklentilerinin çok gerisinde kalıyor. | 52 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Peki hizmet konusunda nasıl bir avantaja sahipsiniz? Şirketimizde uzun yıllardır çalışan, bilgi ve iletişim teknolojileri çözümleri, kurumsal kaynak planlaması, lojistik, taşımacılık ve tedarik zinciri yönetimi alanlarında büyük deneyime sahip çok sayıda uzman bulunuyor. SOFT olarak, 20 yıla yakın bir süredir yüzlerce firmada gerçekleştirilen çalışmalarda oluşmuş deneyim ile kurumsal iş çözümlerimiz ve de- neyimli uzmanlarımızın sunduğu yüksek düzeyli, kurumsal ve kapsamlı hizmetleri birlikte sunmakta ve tüm çalışmaları proje yönetimi metodolojileri ile yönetmekteyiz. Bu yaklaşım, müşterilerimizin gereksinim duydukları tüm çözüm ve hizmetleri tek adresten kaliteli ve kapsamlı bir şekilde almalarını sağlıyor. SOFT tarafından geliştirilmiş olan SOFT Lojistik ve Taşımacılık Yönetimi Uygulaması (SOFTTRANS) hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu uygulamanın sunduğu çözümler ve sağladığı avantajlar nelerdir? SOFT Yazılımları, modüler, esnek ve binlerce parametreden oluşan seçenekli yapısı ile şirket ve iş gereksinimlerine uyarlanabilen çözümler oluşturuyor. SOFTTRANS® ürün ailesi içinde yer alan yazılım çözümlerimiz, diğer çözümlerimiz ile bütünleşik olarak çalışmakta ve lojistik iş süreçlerinin bir bütün olarak yönetilebilmesine olanak vermektedir. SOFT Yazılımları Lojistik ve Taşımacılık Sektöründeki kuruluşlar için stratejik ve operasyonel yararlar sağlayan, müşteri odaklı bir yönetim aracı oluşturuyor. Bir lojistik şirketinin operasyonel, finansal, iç ve dış süreçlerini entegre olarak yönetmesine olanak veren, süreçlerin müşteri ve teda- rikçiler ile entegrasyonunu sağlayan SOFT çözümleri, bir Kurumsal Kaynak Planlaması Çözümü oluşturmaktadır. SOFT Yazılım Çözümlerini, şirketimizin sunduğu danışmanlık, eğitim, proje yönetimi, özel yazılım geliştirme ve destek hizmetleri ile diğer bilgi teknolojisi ürün ve hizmetleri ile bütünleşik olarak sunmaktayız. Müşterilerimize bu sayede bütünleşik ve etkin süreç yönetimi, ileri seviyede planlama, sürdürülebilir verimlilik, maliyet yönetimi ve denetimi, süreç iyileştirme ve geliştirme, müşteri memnuniyeti ve bağlılığı, izlenebilirlik ve denetlenebilirlik, hız, esneklik, risk yönetimi ve rekabette üstünlük ve bakım ve yönetim kolaylığı sağlanıyor. Günümüzde, lojistik sektöründe teknolojinin doğru ve etkin kullanımı olmadan sürdürülebilirlik mümkün değil. Bu noktada, teknolojiyi içselleştirmiş, nitelikli ve deneyimli personel önem kazanıyor. Bu nedenle, lojistik şirketlerinin personel politikalarını gözden geçirmeleri gerekir. Süreçlerin doğru yönetimi ve iyileştirilmesi için endüstri mühendisleri istihdam edilmeli. Yeni başlayanlar için uyum, sonrası için de geliştirme amaçlı iç eğitimlere bütçe ve kaynak ayırmalıdırlar. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 53 | 7 DENİZ Dernekler (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Metin KALKAVAN “Denizcilik devlet politikası haline gelmek zorunda” İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, DTO ağustos ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, deniz taşımacılığının desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, “Türk denizciliğinin önü açık. Gemi ve yat inşa, bakım-tamir alanları gelişim arz ediyor. Bizim yapmamız gereken sadece kavga etmeden, sektörümüze sahip çıkmamızdır. Denizcilik çok büyük bir hizmet sektörü. Denizcilik sektöründeki sorunların çözümü için yıllardır uğraştık, uğraşmaya da devam ediyoruz. Denizcilik devlet politikası haline gelmek zorunda” dedi. | 54 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ “Türkiye’nin verdiği en büyük açık navlundur” Türkiye’nin şu anda enerjiden sonra en büyük açığını navlunda verdiğine değinen Kalkavan, “Türkiye’nin verdiği en büyük açığın navlunda verildiğini görüyoruz. Türk bayraklı gemilerin taşıma oranı yüzde 12’lerin altına indi. Deniz taşımacılığının geliştirilme- si ve desteklenmesi gerekiyor. 2023’de böyle giderse minimum 30 milyar dolar navlun açığı vereceğiz. Dolayısıyla sanayi stratejisini cari açık verdiğimiz ürünler üzerine yapılacak olan teşvikler olarak kurduk. Bugün 9,5 milyon olan ve sayısı 32’ye yaklaşan Türk bayraklı filomuz var. Son yıllarda inanılmaz başarıya sahibiz. Deniz taşımacılığında haksız rekabetle karşı karşıyayız. Gemi inşada da haksız rekabet şartları devam ediyor. Devletimiz çok müthiş şeyler yaptı. Bunlardan bir tanesi, kredi garanti fonu uygulamasıdır ki bu müthiş bir uygulama” diye konuştu. “Başaramadığımız şeylerden bir tanesi; tek seslilik” Konuşmasında tek sesliliğin bir türlü başarılamadığına dikkat çeken Kalkavan, “Tek seslilik başarılamadığı için bu durum siyasetçilerin kafasını karıştırıyor. Gemi inşada çok hızlı kabuk değiştiriyoruz. Kriz başında 9 tane havuzu- muz vardı. Şu anda 32’ye ulaştık. Hızla dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Gemi inşa ve tamir bakım sektörleri hızla dönüşüm içinde. Türkiye’nin en başarılı sektörlerinden olacağız. Otomotivdeki satış sonrası hizmet gibi, gemiler her sene tersaneye uğramak zorunda. Rakam 600 milyonlara varıyor, korkunç bir rakam. Ve giderek de büyüyor. Bu bölgede bizle rekabet edebilecek bir dünya ülkesi yok. Sene sonunda tamir bakım hizmeti veren tersanelerin ciroları çok iyi çıkacak. Tersanelerin yüzde 80’i tamir bakım işiyle uğraşıyor. 50 tersane şu anda tamir bakım yapıyor. Tersanelerin yüzde 15’i Norveç ağırlıklı olmak üzere gemi inşa faaliyeti gösteriyor. 5 tersane de askeri gemiler üzerine faaliyet gösteriyor. Servis bölümünde faaliyet gösteren tersaneler çok ciddi paralar kazanacaklar. Bunu da tarihe bir not olarak düşelim. Çünkü başka alternatifleri yok. Bahreyn ve Dubai’de tamir tersaneleri var. Tamir ve bakımda yeni formasyo- yız. Yıllara dayanan tecrübemizi 3′üncü Havalimanı’nda da değerlendireceğiz” diye konuştu. Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat KIRAN na dönüşürken, rekabetçilik arttı. Bir askeri gemiden yapılan tasarruf, cumhuriyet tarihinin bütün teşvik rakamından daha yüksek. Devletin bizden aldığı çok ciddi bir pay var, yüzde 20’lere geliyor. Sayın başbakan ve bakanlarımıza söylediğimiz şey şuydu: Bize hedef gösterilen ülkelerle eşit şartlarda rekabet edebilmek istiyoruz. Türkiye özellikle yeni nesil gemilerde ufaklardan başladık ama çok avantajlı bir konuma geleceğiz. Şura’da özellikle Sayın Başbakanımız tarafından dikkatlice dinlendik. Başbakanımızın vurguladığı 2 konudan biri, halkın denizcilikle buluşmasını engellememekti. Marina ve çekek yerleri konusuydu. Son 12 yılda yapılan mevzuat düzenlemesi 450’yi aştı” şeklinde konuştu. “Piri Reis’te doluluk yüzde 69’a ulaştı” Denizcilikte hizmet sektörünün giderek büyüdüğüne işaret eden Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Denizcilik eğitimine miktar ve kaliteyi artırarak devam etmeliyiz. Piri Reis Üniversitesi’nin doluluk oranı yüzde 69’a ulaştı. 6 yıllık yeni bir üniversite olduğu düşünüldüğünde bu rakam çok ciddi bir başarı. Çocukları okutup, dünya denizlerine meslek sahibi yapacağız. Bu alanda eksiklerimizi tamamlamak zorundayız, eğitmen eksiğimiz var. Eğitmen yetiştirmek veya ithal etmek zorundayız.” İstanbul’un doğal olarak bir ikmal merkezi olduğunu söyleyen Kalkavan, “Ama gereken payı alamıyoruz. Onun yükselmesi lazım. Kaliteli bir ikmal merkezi olma yolunda ilerleyeceğiz” değerlendirmesini yaptı. GİSBİR Başkanı Kıran 3′üncü Havalimanı’nı gündeme taşıdı Dev projelere çelik döşeyen tersaneler, yeni havalimanı için söz aldı. GİSBİR Başkanı Kıran, “Çelik bizim işimiz” dedi. Türkiye’nin dev projelerinde ‘gizli kahraman’ olarak imzası bulunan tersaneler, şimdi de 3′üncü Havalimanı için gün sayıyor. Marmaray, 3′üncü Köprü, İzmit Körfez Geçiş Projesi gibi dev yapımlarda kullanılan çelik konstrüksiyon işlerini üstlenen gemi sanayicileri, İstanbul’a yapılacak 22 milyar dolarlık yeni havalimanına da talip oldu. Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Kıran, havalimanı ihalesini alan Cengiz-Mapa-Kolin-Limak-Kalyon Ortak Girişim Grubu yetkilileriyle görüştüklerini ve projenin çelik işini üstleneceklerini belirterek, “Çelik bizim işimiz. Bu işte usta- Hacim 10′a katlandı Kıran, sektörün yurtdışında da fırsatları iyi değerlendirdiğini ve iş hacminin 10′a katlandığını söyledi. 72 tersanenin 60′ının aktif çalıştığını vurgulayan GİSBİR Başkanı, “2008′de düşen ihracat 2012′de tekrar yükselişe geçti. Bu yıl da yüzde 5 artış bekliyoruz” dedi. Murat Kıran şöyle konuştu: “2023 hedeflerine göre 1.3 trilyon dolarlık dış ticaretimiz olacak. Ticaretin yüzde 90′ını deniz yoluyla yapan bir ülke olarak daha büyük bir filoya ihtiyacımız var. 50 milyar dolarlık deniz taşımacılığına hazırlanmalıyız.” Kirada son 17 yıl Kıyı kanunlarına göre tersanelerin bulunduğu kıyılarda yapılan 49 yıllık kira sözleşmelerinde son 17 yıla girildiğini anlatan Murat Kıran, “Bunu öğrenen yabancı, yatırımdan vazgeçiyor. Rakam aşamasına geldiğimiz şirketler 17 yılı duyunca işi askıya alıyor. Sürenin tekrar 49′a uzatılması için çalışıyoruz” dedi. Sismik gemiden iyi haber Kıran, son dönemde deniz üzeri enerji platformlarına parçalar üreterek ihracatı artırdıklarını vurgulayarak, kapasitenin yüzde 15′inin bu alana kaydırıldığını ifade etti. Kıran, Enerji Bakanı Taner Yıldız’la görüşerek aynı hizmeti TPAO’ya da vermek istediklerini vurgulayarak; “Sayın Bakan, TPAO’nun Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemisi’nden alacağı sonuçlar ışığında kurulacak platformlar için Türk tersaneleriyle çalışmaya niyetli. Hatta iyi haberler geliyormuş. Silivri’de bir platform daha kurulması gündemde. Rezervler tespit edildiğinde ekipmanları biz üreteceğiz” dedi. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 55 | 7 DENİZ Kısa Kısa İstanbul Defterdarı’nın GİSBİR ziyareti İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci, İstanbul Defterdarı Yardımcısı Abdülkadir ERTÜRK ve Milli Emlak Kartal Bölge Müdürü Fatih Eştürk 19 Ağustos 2014’te Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Genel Merkezi’ni ziyaret ederek GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile bir araya geldi. GİSBİR Genel Merkezinde gerçekleştirilen kahvaltı sonrasında GİSBİR Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş tarafından gerçekleştirilen sunumda, İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci ve beraberindeki heyete Türk gemi inşa sanayinin tarihi, gerçekleştirilen faaliyetler ve hedefler konusunda ayrıntılı bilgi verildi. Sunumun ardından GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Tuzla Tersaneler Bölgesi’ne hareket eden İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci ve beraberindeki Heyet, GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş.’ye ait römorkörle saha ziyaretine çıkarak ve bazı tersaneleri ziyaret ederek Türk gemi inşa sanayi ve tersaneler hakkında yerinde ayrıntılı bir şekilde bilgilendirildi. İstişare toplantısında tersane yetkililerinin sorularını yanıtlayan ve değerlendirmelerde bulunan İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci, Milli Emlak Kartal Bölge Müdürü Fatih Eştürk ve İstanbul Defterdarı Yardımcısı Abdülkadir Ertürk, Türk gemi inşa sanayinin karşılaştığı sorunlarla alakalı çözüm bulunması konusunda olumlu adımların atılacağını belirtti. Türk gemi inşa sanayinin geçmişten bugüne başarıyla tamamladığı ve sürdürmekte olduğu projelerin ve ülkeye sağladıkları katkının muazzam olduğunu belirten İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci, tam gün süren kapsamlı programdan ötürü GİSBİR’e teşekkürlerini sundu. GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, ziyaretinden ötürü İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci’ye bir teşekkür plaketi takdim etti. İzmir Belediyesi’nin 3. gemisinin adı 1881 - Atatürk | 56 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni nesil katamaran yolcu gemileri Çakabey ve Dokuz Eylül’den sonra üçüncü gemisinin adı 1881 - Atatürk oldu. İzmir Körfezi’nde hizmet veren tüm filoyu yenilemek ülke ve üretici tarafından kullanılmakta. Sınıfında üzere yola çıkan İzmir Büyükşehir Belediyesi, 117 boyut olarak en büyük yolcu feribotu ünvanını elinmilyon Euro’ya 15 yeni yolcu gemisinin siparişini ve- de bulunduran feribotların ana gövdesini oluşturan rerek bu alanda kent tarihinin en büyük yatırımına karbon kompozit konstrüksiyon, çelik konstrüksiyondan hafif ve dayanıklı olmakta ve istenilen hızda imza atmıştı. seyir yapılabilmesi için gerekli makine gücünün daha Büyükşehir Belediyesi’nin deniz ulaşımının gelişti- az olması sebebiyle çok daha az yakıt tüketimi gerrilmesi amacıyla sipariş verdiği ve Yalova’da ÖZATA çekleştirmektedir. Bu özellikleri ile çevreci gemi olaTersanesinde üretilen 15 yeni yolcu gemisinden ilki rak nitelendirilen feribotlar yolcu konforu ön planda olan ‘Çakabey’in ardından, ikinci gemi ‘Dokuz Eylül’ tutularak inşa edilmektedir. de Körfez’le buluştu. 3. Geminin oylamasının sonladığı saatlerde ÖZATA Tersanesinde bu feribotun denize indirme işlemi gerçekleşmekteydi. 426 kişi kapasiteli feribotlar 39 metre boyunda 11.6 metre genişliğinde ve 32 knot a çıkabilecek hızlarda dizayn edilirken kullanılan teknoloji konfor ve engelli vatandaşların rahat kullanımı titizlikle düşünülerek inşa edilmekte. Tamamen karbondan inşa edilen feribotlarda kullanılan ‘Vakum infüzyon’ teknolojisi dünyada sayılı İzni iptal edilen gemiler 6 ay izin alamayacak Deniz yoluyla yapılacak düzenli seferlerde, sorumluluk ve yasaklara uymayan gemiler için gemi işletmecisine uyarmadan, hat izin iptaline kadar artan cezalar uygulanacak. U laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Deniz Yolu ile Yapılacak Düzenli Seferlere Dair yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Türkiye Cumhuriyeti liman-iskeleleri arasında yapılan düzenli seferlere ilişkin usul ve esasları belirleyen ve yolcu motorları, yolcu, ro-ro-yük, ro-ro-yolcu, feribot gemileriyle yapılan düzenli seferleri kapsayan yönetmeliğe göre, düzenli sefer yapmak isteyen işletmeciler, idarece belirlenecek belgelerle idareye başvuruda bulunacak. İşletmeci; mevsimsel yoğunluk, işletim maliyeti gibi nedenlerle gemisini veya gemilerini hat izni süresi içerisinde farklı hatlarda çalıştırmak üzere hat izni başvurusu yapabilecek ve hat izni alınan geminin çalışamaması durumunda eşdeğer gemi çalıştırmak amacıyla ilgili liman başkanlıklarına başvuruda bulunabilecek. İlgili liman başkanlıkları tarafından yerine çalıştırılacak geminin izinli olunan hatta çalışmasının uygun bulunması halinde, idareye bilgi vermek kaydıyla 2 aya kadar müsaade edilebilecek. İşletmeci hat izni bulunan bir gemiyi başka bir işletmeciye kiralaması durumunda, mevcut hat izni bitiş süresinin değişmemesi kaydıyla askıya alınacak. Tarifeli sefer izinleri İdare tarifeli sefer izinlerinde; ilgili liman başkanlıkları tarafından hazırlanan iskelelerin, limanların ve gemilerin taşımacılığa uygunluk raporunu, istenilen belgeleri, varsa daha önceki hat izin süresi içerisinde idare tarafından düzenlenen cezai müeyyideleri dikkate alarak değerlendirme yapacak. Yönetmeliğe göre yeterliliği tespit edilen gemilere, idarenin belirleyeceği ücret karşılığında klaslı gemiler için en fazla 3 yıl, diğer gemiler için en fazla 2 yıl süreli hat izin belgesi düzenlenecek. Tehlikeli madde taşıyan gemilerin yapacakları sefer- ler ilgili mevzuata göre değerlendirilecek. İşletmeci, hat iznine sahip gemisi için ilave hat izni talep etmesi halinde, idareye müracaat edecek. Uygun görülmesi durumunda, ilave hat izni idarenin belirleyeceği ücret karşılığında mevcut hat izni süresi bitimine kadar verilebilecek. İşletmeci, süresi bitecek olan hat izninin yenilenmesi için süre bitiminden en az 1 ay önce idare belirlenen belgelerle birlikte idareye başvuracak. İdare yönetmelik kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde uygun bulması halinde söz konusu gemi ya da gemilerin hat iznini izin bitim tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, idarenin belirleyeceği ücret karşılığında klaslı gemiler için en fazla 3 yıl, diğer gemiler için en fazla 2 yıl süreli hat izin belgesi düzenleyecek. Yönetmelik kapsamında tüm gerekleri yerine getirerek idareye başvuran işletmeler hariç olmak üzere hat izni olmadan tarifeli sefer yapan gemilerle idareden izin almış ancak sorumluluk ve yasaklara uymayan gemiler için gemi işletmecisine uyarmadan, askıya alma ve hat izin iptaline kadar artan cezalar uygulanacak. Gemilere verilen hat izinleri, askıya alma yaptırımı uygulanan gemilerin yönetmelikte belirtilen sorumluluk ve yasaklara tekrar uymaması ve işletmecinin talep etmesi halinde gemiye verilen hat izni-izinleri iptal edilecek. Hat izni iptal edilen gemiler, iptal tarihinden itibaren 6 ay süreyle hat izni alamayacak ve bu süre zarfında o hatta çalışamayacak. Hat izni askıya alınan gemilerin, askıya alma süresi içinde bildirilen uygunsuzluğu gidermediği durumlarda hat izni iptal edilmiş sayılacak. Gemiye ilişkin uygunsuzluğun olması halinde o gemiye ait hat izninin, işletmeciye ait uygunsuzluğun olması durumunda işletmecinin almış olduğu tüm hat izinleri iptal edilecek. İptal tarihinden itibaren geçerli olacak 6 aylık hat izni alamama hususunun başlangıç tarihi, askıya alma tarihi olarak kabul edilecek. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 57 | 7 DENİZ Makale Hüsnü Murat ERENLİ Nort Sea Tankers Ana makine gibi geminin seyri açısından çok kritik bir kullanım alanı olduğu için yakıt kalitesi, geçtiğimiz asırda kullanılan kömür kalitesinden bu yana hukuki açıdan hatırı sayılır sayıda davaya konu olmuş, üzerinde ciddi bir endüstri oluşturmuş bir kalem. Yakıt Örnekleri ve Tam Zamanında Üretim Felsefesi Çoğu zaman yakıt kalitesinin analizi için anlaşılan laboratuar, kargo kurye masraflarını üstlenmekte ve dolayısı ile armatör işletmeye cazip teklifler sunabilmektedir. Öte yandan konunun ivediliği acaba yeterince gerçekleşebilecek midir? | 58 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ Y alın üretim ve tedarik zincirleri felsefelerinin temel prensiplerinden biri, üretim için oluşan stokların mümkün olduğunca ortadan kaldırılması ve bu suretle sisteme yüklenen toplam maliyetlerin kısıtlanmasıdır. Genel işletme mantığı, darboğazların verimli kullanılması için önlerinde stok bulundurmayı teşvik ederken, yalın üretim dar boğazların üzerinde çalışılmasını teşvik ederek stokları mümkün oldu- ğunca aşağı çekmeye çalışır. “Just in Time” (JIT); yani tam zamanında üretim yapılır, değer katma süreci bir ihtiyaç olmadıkça ya da ihtiyacın üzerinde ürün çıkarmaz, işletmenin parası da ara mallara ya da hammaddeye bağlanmamış olur. Teori olarak yakalanması oldukça basit fakat sağlam bir mantık. Öte yandan gerçek hayatın getirdiği kısıtlamalar, hele hele denizcilik işletmeleri elbette işleri bu kadar kolay kılmıyor. Lane C. Kendall’ın Business of Shipping” kitabından alıntı yapacak olursak, ortalama bir senaryoda sefer maliyetinin yüzde 30 gibi bir kısmını sadece yakıt oluşturmaktadır. (Bu rakam oldukça farazi, zira bu rakam ortalama sefer süreleri, yakıt fiyatlarının spot piyasada durumu, kullanılan limanların masrafları gibi çok değişkenli bir denklemin sadece bir parçası.) leri ile gönderilmesi. Çoğu zaman yakıt kalitesinin analizi için anlaşılan laboratuar, kargo kurye masraflarını üstlenmekte ve dolayısı ile armatör işletmeye cazip teklifler sunabilmektedir. Öte yandan konunun ivediliği acaba yeterince gerçekleşebilecek midir? İşte bu nokta da şüphelerimiz var. Çünkü kullanılması için anlaşılan kurye servisleri, torba teklifler sunmakta, çoğu zaman normal bir kurye hizmetinin gerektirdiği 1-2 gün gibi süreleri garanti etmemektedir. Bu açıdan hemen yalın felsefesine dönersek, gemi için en önemli hammadde yakıt dersek yanılmayacağımızı düşünüyorum. Öte yandan ana makine gibi geminin seyri açısından çok kritik bir kullanım alanı olduğu için de yakıt kalitesi, geçtiğimiz asırda kullanılan kömür kalitesinden bu yana hukuki açıdan hatırı sayılır sayıda davaya konu olmuş, üzerinde ciddi bir endüstri oluşturmuş bir kalem. İşte bu kadar derin, geniş bir konuyu bir makalede incelemek elbette mümkün değil. Öte yandan sigorta gerekliliği ve müdebbir armatörlük, yakıtların analiz sonuçlarını görmeden kullanmamayı gerektiriyor. (Elbette bu günlük işletmede her zaman mümkün olmayabiliyor). İşte bu yazıda incelemek istediğim konu yakıt analiz işletmelerinin getirdiği teklifler içinde örneklerin (sample) ucuz kargo seçenek- Peki armatör için bunun anlamı nedir. Basit bir hesap; konunun maliyetini gözler önüne sermeye yetecektir. Farzettiğimiz tedbirli müdebbir armatör, yakıt alımını yaptıktan sonra analiz sonuçlarını alıncaya kadar yakıtı kullanmayacaktır. Öte yandan farazi bir yakıt analizinin Ceuta gibi ulaşımı zor bir noktadan laboratuara örnek göndermesini ve biraz da yavaş bir analiz sürecini geçirmesi 7-8 günlük bir zaman kabul edebiliriz ki bu oldukça gerçekçi bir rakamdır. müdebbir bir armatörün bu süreye ek olarak 2-3 günlük bir seyir yakıtını da her ahvale karşı (hava muhalefeti, deniz muhalefeti vs.) gemi üzerinde tutabileceğini düşünürsek, bahse konu 9-11 günlük bir stok seviyesine işaret etmektedir. İşte bütün bir sene boyunca geminin üzerinde bu bahsedilen minimum stokun tutulması zorunluluğu, ister istemez yakıt alma işlemini daha az tercih edilen limanlara yönlendirebilecek ekstra maliyetler getirecektir. Bu yazıda biz sadece stok maliyeti üzerinde durursak yeterli olur tahmin ediyorum. Ancak elbette istenmeyen limanlarda alınan pahalı yakıtlar, geminin kazancından ciddi bir kayıptır. Elbette bu stok seviyesi tüketim miktarına göre gemiden gemiye değişecek; gemimizin yakıt tanklarına göre de esnekliğimizi iyice azaltacak ya da çoğaltacaktır. Şimdilik biz yakıt tankları dağılımını da yeterince esnek kabul edelim ve yine stok maliyetine geri dönelim. Bahse konu stok, yurdumuzda yaygınca görülen 8-10.000 DWT bir gemi için ortalama 100 MTS Intermediate Fuel Oil’e işaret eder ki, geçtiğimiz sene ortalamalarına bakarak bunun 60.000 USD’nin devamlı suretle geminin yakıt tanklarına bağlanması olduğunu söylemek mümkündür. Fırsat maliyetimizi yine oldukça düşük olan yüzde 5 seviyesinde farz edilirse senelik 3000 USD’nin sadece analiz şirketinin kargo seçimi ve süreç hızı (lead time) ile kaybolduğunu söylemek mümkün olacaktır. 10 gemi işleten bir filo için bahse konu rakam kabaca 30.000 USD civarına erişmektedir. Yazımın başına, yani tam zamanında üretim (JIT) ya da yalın üretim felsefelerine geri dönüp baktığımızda yapılması gereken elbette analiz süreçlerinin (analiz firmaları bu konuda genelde 1-2 iş günü içinde cevap verebilmektedir) ve kargolama sürelerinin mümkün olduğunca kısaltılmasıdır. Örnek olarak, bir çözüm Ceuta da acil analizlerin yapılması ve daha az kritik parametrik detaylı testlerin yine laboratuarların ana merkezlerinde yapılması olabilir. Bu tür süreçlerin dikkatli incelenmesi, armatörü gereksiz faiz masraflarından koruyabileceği gibi ana makine hasar durumlarında sigortalara karşı da profesyonel bir yakıt kullanım prosedürlerinin oluşturulduğu teyidini verecek ve hasar tazminlerini kolaylaştıracaktır. Bütün spesifik kıstaslarına rağmen denizcilik sektörü de yeni üretim felsefelerinden ve değişimlerinden faydalanma ihtiyacı içindedir. “Ortalama bir senaryoda sefer maliyetinin yüzde 30 gibi bir kısmını sadece yakıt oluşturmaktadır. Bu rakam oldukça farazi, zira bu rakam ortalama sefer süreleri, yakıt fiyatlarının spot piyasada durumu, kullanılan limanların masrafları gibi çok değişkenli bir denklemin sadece bir parçası.“ TEMMUZ-AĞUSTOS • | 59 | 7 DENİZ Kısa Kısa Team Alvimedica ilk sınavını verdi Bir Türk markasıyla Volvo Ocean Race’e katılacak ilk takım olan Team Alvimedica, ilk yarışı Round Britain’i başarıyla tamamladı. Volvo Ocean Race 2014-2015’te yarışacak en genç takım olan Team Alvimedica, büyük mücadele öncesi zorlu bir sınav verdi ve Birleşik Krallık ve İrlanda adaları etrafında tam turluk bir etabı kapsayan “Round Britain Race”i başarıyla tamamladı. Genç ekibin bu çetin yarıştaki mücadelesi 4 gün, 20 saat ve 49 dakika sürdü. Team Alvimedica, engebeli coğrafi sahil yapısı nedeniyle dünyanın en taktiksel yelken mücadelelerinin verildiği Round Britain’de, olağandışı hava koşulları eşliğinde yol aldı.Charlie Enright ve ekibi, heyecanın eksik olmadığı yarışta VOR’da karşılaşacakları Team SCA, Abu Dhabi, Dongfeng ve Spanish Team ile de rekabet etti. Team Alvimedica’nın ilk yarışı Bir yelken ekibi için eşi bulunmaz antrenman fırsatı sunan zorlu manevralarıyla Round Britain Race, Team Alvimedica’nın 4 Ekim’de İspanya Alicante’de başlayacak olan VOR öncesinde önemli deneyimler kazanmasını sağladı. Enright, Team Alvimedica’daki 8 üyenin ilk defa bir yarışa ‘takım’ olarak katıldığını hatırlatarak, ekip ruhunu yakaladıklarını ve yarışı birçok pozitif sonuç alarak tamamladıklarını kaydetti. Enright, “Zorlu bir yarış pisti, takım olmaya giden en iyi yoldur. Zor koşullar ve zor arazi kendinizi test etmenizi sağlar. Round Britain Race ile iyice anlaşıldı ki biz iyi bir takımız” dedi. ‘Denizlerin Formula 1’ine katılan tek Türk takımı TeamTurx, Extreme 40’a hazır! | 60 | • TEMMUZ-AĞUSTOS Türkiye’nin ilk Formula yarış ekibi TeamTurx, denizlerin Formula 1’i Extreme 40 Katamaran Yarışları’na katılmak üzere, deniz sporlarının gelişmesine verdiği destekle tanınan ARKAS işbirliği ile hazırlıklarını sürdürüyor. Edhem Dirvana’nın kurduğu takım, Bozburun’da, olimpiyat madalyalı antrenör Mitch Booth’la çalışıyor. Geçen yıl iptal edilen Extreme 40 Katamaran Yarışları İstanbul ayağı, bu yıl Eylül ayında gerçekleşecek. İstanbul, 11-14 Eylül tarihleri arasında deniz sporlarının Formula 1’i Extreme 40 Katamaran Yarışları’na ev sahipliği yapacak. Bu yıl yarışa ilk kez Türkiye’den bir takım katılıyor. Bozburun Yat Kulubü’nden 7 DENİZ Edhem Dirvana’nın kurduğu TeamTurx takımı, Extreme Sailing Series (ESS) İstanbul ayağı için, Türkiye’de deniz sporları ve yelkenciliğin gelişmesine verdiği destekle bilinen ARKAS Denizcilik ile işbirliği yaptı. TEMMUZ-AĞUSTOS • | 61 | 7 DENİZ Mekan Japon mutfağının devi Türkiye’de Palmali Grup tarafından 2011 Mayıs ayında satın alınan ve yeniden inşa edilen, Türkiye’nin ilk mega yat projesi olarak 2013 Haziran ayından itibaren tam kapasite ile hayata geçirilen Palmarina Bodrum’da Japon mutfağının devi ‘Nobu Restaurant’ açıldı. Dünyaca ünlü Şef Nobu Matsuhisa ile ünlü aktör Robert de Niro’nun sahibi olduğu ikonik restaurant Nobu; New York, Londra, Milano, Monte Carlo, Moskova, Tokyo, Miami, Malibu, Las Vegas, Cape Town, Dubai gibi önemli merkezlerin ardından Türkiye’ye, Palmarina Bodrum’a geldi. Şefin Tavsiyeleri Dünya üzerinde yaklaşık 30 lokasyonda şubesi bulunan Nobu, Japon mutfağının devi olarak kabul ediliyor. Şef Nobu Matsuhisa’nın mutfağında ve sunumlarında kurduğu yüksek standartlar ve titizliği dünyaca biliniyor. Nobu Bodrum’un açılışıyla beraber Türkiye de bu standartlarla tanıştı. Kısa zamanda, Palmarina Bodrum’un yerli yabancı ziyaretçilerinin yoğun ilgisi ile karşılaşan Nobu Bodrum yönetimi aldıkları olumlu tepkilerden memnuniyet duyduklarını belirtti. Yaz döneminde, kurucu Executive Şef Nobu Matsuhisa’nın üne kavuşturduğu Black Cod Miso (Morina Balığı, Yuzu Miso Sos ile), New Style Salmon (Somon balığı, New Style Sashimi), Rock Shrimp (Mini Kardes Tempura, Mayones Sos veya Tereyağlı Ponzu Sos ile), | 62 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ White Fish Tiradito (Deniz Levreği, Tiradito), Yellowtail Jalapeno (Akya Balığı Sashimi Jalapeno Biberli) ve Sashimi Salad (Karışık Sashimi Salatası, Matsuhisa Soslu) Nobu Bodrum’da şefin tavsiyeleri arasında yer alıyor. Gelen ziyaretçilerin; yemeklerin lezzeti ve sunumu kadar, Palmarina Bodrum’un ‘Old City’ ya da ‘Eğlence Adası’ olarak da bilinen burun kısmında yer alan denize karşı etkileyici atmosferinin de kendilerini bir o kadar etkilediğini ifade ettikleri kaydedildi. Palmali Tourism Grubu bir ilke daha imza attı Palmali Tourism Grubu; dünyaca ünlü Şef Nobu Matsuhisa ve ünlü aktör Robert de Niro ile anlaşma sağlayarak, sahibi oldukları ikonik restaurant Nobu’yu Türkiye’ye getirmeye ikna etti. New York, Londra, Milano, Monte Carlo, Moskova, Tokyo, Hong Kong, Beijing, Melbourne, Perth, Miami, Malibu, San Diego, Las Vegas, Mexico City, Bahamas, Cape Town, Dubai gibi dünya merkezlerinin ardından Nobu; Türkiye’deki ilk şubesini Palmarina Bodrum’da açtı. Nobu Bodrum açıldığı günden bu yana, öğlen 13:0017:00 arasında, akşam ise 19:30-24:00 saatleri arasında hizmet vermeye başladı. Özel davetlere de imkan tanıyan Nobu Bodrum’daki Nobu Beach’in yüzme havuzu sabah saat 11:00 ile akşam 17:00 arası hizmete açık bulunuyor. Akşam üstü ise konuklar saat 17:00-19:00 arasında DJ eşliğinde Nobu Beach’te ağırlanıyor. Savunma TEMMUZ-AĞUSTOS • | 63 | 7 DENİZ Savunma | 64 | • TEMMUZ-AĞUSTOS 7 DENİZ
© Copyright 2024 Paperzz