Sektörde Nitelikli ve Tecrübeli İş Gücü Sorunu

Fiyat: ¨ 10 Yıl: 2 Sayı: 10 / Temmuz - Ağustos 2014
Osman KÜÇÜKERTAN:
Sektörde Nitelikli ve Tecrübeli İş Gücü
Sorunu Yaşanıyor
Yelda OKŞAK:
Limanlarda Tek Bir Sistemle Tüm
Yük Gruplarını Elleçleyebiliyoruz
Asım ÇİLLİOĞLU:
En Büyük Sorunumuz Yeni Kılavuzluk
Yasaları ve Uygulamalarıdır
www.turkishcargo.com.tr | 0 850 333 0 777
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi: İbrahim Kocamış
Genel Yayın Koordinatörü
İbrahim Kocamış
[email protected]
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
Editör
Çilem Kocamış
[email protected]
Muhabir
Cengiz Tepebaş
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan
Engin Koçak
Can Besev
Görsel Yönetmen
Grafikart
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev
Engin Koçak , Kapt. Kubilay Ulucan
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan
Bahadır Tonguç, Rıza Arslan
Semih Ege, Av. Pekçan Türkeş
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu
Reklam ve Abone
Reklam ve Halkla İlişkiler Md
Ebru İşcan
[email protected]
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
CTP ve Baskı
Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.
Yayın: Yerel - Süreli Yayın
7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların
hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın
Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.
İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
İÇİNDEKİLER
4
Karadeniz Bölgesi’nin Dünya Ticaretindeki Ağırlığı Artıyor
18
Sektörde Nitelikli ve Tecrübeli İş Gücü Sorunu Yaşanıyor
22
Limanlarımız Özelleşti, Kapasite ve Hızımız Arttı
24
Denizcilik Endüstrüsi Ekolojik Reform Lobisi Yapıyor
28
Limanlarda Tek Bir Sistemle Tüm Yük Gruplarını
Elleçleyebiliyoruz
32
İş Araştırma ve Geliştirmenin Önemi
34
En Büyük Sorunumuz Yeni Kılavuzluk Yasaları ve
Uygulamalarıdır
38
Birbirimize Rakip Değil Beraber İş Yapan Olmalıyız
40
ISTFIX Bu Yaz Öncü Gösterge Oldu!
46 Türkiye Kruvaziyer Pazarının Aktif Oyuncusu
“COSTA CRUİSES”
50
Lojistik Şirketleri Personel Politikalarını Gözden Geçirmeli
58
Yakıt Örnekleri ve Tam Zamanında Üretim Felsefesi
testo 350 MARITIME
Denizcilik sektöründe uluslararası NOx standartlarını belirleyen MARPOL Annex VI onaylı
tek portatif baca gazı analiz cihazı
www.testo.com.tr
Editör
Karadeniz Bölgesi’nin Dünya
Ticaretindeki Ağırlığı Artıyor
Ö
| 4 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
ncelikle sektörümüzde yaşanan güzel
bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Açıkta kalan Kıyı Emniyeti
Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğü görevine Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı Müşaviri Yaşar Duran Aytaş
atandı. Biz bu atanmanın bilgisini aylar öncesinde
aldığımızda da Sayın Aytaş’a hayırlı olsun dileklerimizi iletmiştik ve tekrardan 7Deniz çalışanları olarak
kendisine yeni görevinde başarılar dileriz.
yanı sıra tesislerini ciddi anlamda geliştirdiler. Yeni
tesisler inşa edildi, mevcut tesisler yeniden yapılandırıldı ve belli ölçüye kadar teknolojilerini yükseltip,
kargo işlemlerinde kullanılan tekniklerini iyileştirdiler.
Denizcilikte Karadeniz Bölgesi…
Başta Asya-Pasifik ülkeleri olmak üzere, dünyanın
birçok ülkesinde meydana gelen ekonomik gelişmeler, kıtalar arası ticaretin büyümesini ve ticari bağlantıların gelişimini hızlandırdı. Bu eğilim, okyanuslarda nispeten yeni taşımacılık yöntemlerinin ortaya
çıkması dahil, deniz taşımacılığının son derece dinamik bir şekilde gelişmesine neden oldu. Bu süreçler
sonucunda, Karadeniz Bölgesi’nin dünya ticaretindeki ağırlığı arttı ve bölgede deniz taşımacılığı sisteminde ciddi değişiklikler meydana geldi. Karadeniz
bölgesi, bölge ülkelerini diğer kıtalardaki gelişmiş
ülkelerle bağlayarak, uzak mesafe okyanus taşımacılığında başlangıç ve bitiş noktası olarak işlev gördü.
Günümüz küreselleşmiş dünyasında, Karadeniz Bölgesi’ndeki limanların rolü, bölge ülkelerini birleştiren
rotalar için taşımacılık kapısı olmakla sınırlı değil.
Karadeniz bölgesindeki limanlar Asya-Pasifik bölgesi ile Avrupa arasındaki ticaret hacmine de hizmet
ediyor. Bunun sonucunda, ticari akış hacmindeki artışın arka planında olan kargo dolaşımı ve sevkiyatı
bölgedeki bütün ülkeler için öncelik haline geldi. Denizcilik altyapısı, filoların yenilenmesi, deniz limanlarındaki hizmetlerin kalitesi, liman hizmetlerine
piyasaların erişimi, uluslararası çevre standartlarına
uyum ve limanlara ilişkin mevzuat ve yönetmeliklerin iyileştirilmesi gibi çeşitli konu ve gereksinimler
ön plana çıktı. Son yirmi yılda, Karadeniz Bölgesi
limanları, artan kargo trafiğiyle başa çıkabilmenin
Uluslararası 3. Karadeniz Limanları ve Denizcilik
Konferansı
Karadeniz Bölgesi’nin dünya ticaretindeki ağırlığını
arttırdığı ve bölgede deniz taşımacılığında ciddi büyümelerin yaşandığı günümüzde, Karadeniz’in ticari
gelişimine ve denizcilik sektörüne katkı sağlayanlar,
bu yıl 3’üncüsü düzenlenecek olan konferans ile bir
araya gelecek. 2014 küresel ulaşım ve lojistik sektörünün katılımıyla gerçekleşecek olan Uluslararası 3.
Karadeniz Limanları ve Denizcilik konferansı, dünyanın sayılı liman yöneticileri, liman mühendisleri,
karar vericileri, kargo sahipleri, nakliye hatları, lojistik şirketleri, terminal işletmecileri, demiryolu
yöneticileri ve liman-demiryolu ekipmanları hizmet
tedarikçilerini bir araya getirecek. Basın sponsoru
olduğumuz Uluslararası 3. Karadeniz Limanları ve
Denizcilik konferansı, Türkiye ve Karadeniz Bölgesi’ndeki projeler, liman işletmeciliği ile ilgili ileri teknoloji ve hizmetleri konu alırken, konferansa
dair izlenimlerimizi önümüzdeki günlerde sektörle
paylaşacağız. Transport Events organizatörlüğünde
gerçekleşecek olan konferans, 3 - 4 Eylül’de Marriott
Hotel Asia İstanbul’da düzenlenecek.
Karadeniz Bölgesi’ndeki limanlarımız, karasal taşımacılığı deniz hatlarıyla birleştirmede kilit rol oynuyor. Dolayısıyla bu bölgenin Türkiye ihracatına ve
hedeflerine büyük katkılar sunduğu ortadadır.
Gelecek sayıda sektöre dair farklı konularla buluşmak dileğiyle,
Sevgiyle kalın…
İbrahimKocamış
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 5 |
7 DENİZ
Sektörden
Türkiye’nin en büyük konteyner limanı
Asyaport’un ilk gemisi MSC LONDON oldu
Tekirdağ’da, dünyanın en büyük denizcilik şirketlerinden biri olan ve Türkiye’ye yönelik konteyner taşımalarında lider konumunda bulunan MSC’nin sahip olduğu, Türkiye’ye gelen en büyük konteyner gemisiyle, 2015 yılında faaliyete geçecek Türkiye’nin en büyük konteyner limanı Asyaport’un buluşmasına 19 Ağustos’ta tanıklık edildi.
Akdeniz ile Uzakdoğu arasında sefer yapacak olan MSC’nin son jenerasyon gemisi MSC
LONDON, 399 metre boyuyla Eiffel Kulesi’nden daha uzun, 4 futbol sahası büyüklüğünde,
189.000 ton ağırlığı ile 170.000 otomobile eş
değerdir ve 15.000 TIR’ın taşıyabileceği kadar
yük kapasitesi vardır.
| 6 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
Ambar içinde 10 kat, güvertede ise 9 kat konteyner yüklenebilmektedir. Tam kapasite ile
konteyner yüklendiğinde 40 metre yüksekliğiyle 14 katlı bir binadan daha yüksektir. Günlük
yakıt sarfiyatı 230 ton olan geminin üzerinde,
ana makine, yardımcı ve acil durum jenaratörleri dahil toplam 81.280 kw’lık güç vardır. Tekirdağ’ın geneli için kullanılan güç ise yaklaşık
100.000 kw’dır.
7 DENİZ
Asyaport limanı, faaliyete geçmesiyle birlikte
bu ve daha büyük kapasitede gemilere ev sahipliği yapacaktır.
Çevreci ve yeşil liman Asyaport
Asyaport limanının inşaat çalışmaları 2010
ekim ayında başladı. Toplam 450 milyon dolar
yatırım yapılan limanda operasyon, 2015 yılının
ilk çeyreğinde başlayacak olup doğrudan 1.200
kişiye istihdam sağlayacaktır. Çevreye duyarlı
olarak tasarlanan Asyaport’ta kullanılan bütün vinçler elektrikle, liman içinde kullanılacak
bütün kamyonlar ve acil durum jenaratörleri
doğal gazla çalışacak, iç-dış aydınlatmalarda
led teknolojisi ile üretilmiş ampuller kullanılacak. Tesisin doğal gaz tüketimi yılda 8 milyon
m³ olarak hesaplanmakta. Bu da yılda 2 bin m³
doğal gaz tüketimi olan 4 bin konuta eşdeğer
sayılmakta.
Binaların çatılarına, elektrik enerjisi ve sıcak
su üretmek üzere yerleştirilen paneller sayesinde yılda 500.000 kwh enerji güneşten elde
edilecek. Asyaport’ta ayrıca, gemilere limanda
bulundukları süre boyunca sahilden elektrik
vermek için ve yağmur sularının biriktirilerek
sulamada kullanılması için gerekli alt yapı hazırlanıyor.
www.iskarltd.com
We design and supply material handling machinery
for ports, shipyards and marine industry.
Crane Expert
geneRAL SeRvICe CRAneS
Rigid crane, small dimensions,
low deadweight, w.o. cabin. Foldable.
KunCKLe TYPe heAvY DuTY
high lifting capacity, improved
efficiency on cargo loading and
CuSToMeR SPeCIFIC
operation on varius specific
applications and dimensions.
Fixed or travelling types available.
Marine cranes for vessels,
floating docks and fishing boats.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 7 |
Ahmet Cevdet Paşa Sok. YKB D Blok
11/6 Kadıköy, İstanbul - 34744 Turkey
Phone +90 216 373 3224 | Fax +90 216 372 4959
iskar
Mühendislik Ltd.
7 DENİZ
© 2012 ISKAR. Registered trademark of ISKAR Mühendislik Ltd. Additional information can be obtained at www.iskarltd.com
Kısa Kısa
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne Yaşar Duran Aytaş atandı
Açıkta bulunan Kıyı Emniyeti Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğü’ne, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı Müşaviri Yaşar Duran Aytaş atandı.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Eski Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürü
Yaşar Duran Aytaş atandı. Resmi Gazete’de yayınlanan habere göre, “Açıkta bulunan Kıyı Emniyeti Genel
Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Bakanlık Müşaviri Yaşar Duran Aytaş’ın atanması, 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 6′ncı maddesi ile 2477 sayılı Kanunun 2′nci maddesi gereğince uygun görülmüştür” denildi.
Yılmaz Ulusoy İtalya Cumhurbaşkanı
tarafından “İtalya Yıldızı Nişanı”na layık görüldü
Yılmaz Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy, turizm ve taşımacılık başta olmak
üzere Türkiye ve İtalya arasında pek çok alanda ilişkilerin geliştirilmesine sağladığı katkılardan dolayı
İtalya Cumhurbaşkanı Ekselans Giorgio Napolitano tarafından “İtalya Yıldızı Nişanı”na layık görüldü.
“İtalya Yıldızı Nişanı” 19 Ağustos 2014 tarihinde
İstanbul Beşiktaş Fourseason otelde düzenlenen
törenle İstanbul Başkonsolosu Sayın Gianluca
Alberini tarafından ünlü işadamına takdim edildi. “İtalya Yıldızı Nişanı” 1946 yılından bu yana
İtalya Cumhurbaşkanı tarafından İtalya ile Ticari
ve Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yüksek
katkıda bulunanlara veriliyor. Yılmaz Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy’u
“İtalya Yıldızı Nişanı” gibi büyük bir onura taşıyan uluslararası ticaret alanındaki başarıları as-
| 8 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
lında neredeyse iş yaşamının ilk günlerine dek
uzanır. 56 senelik iş hayatı Trabzon, Samsun ve
İstanbul üçgeninde başlıyor. İstanbul’a gelişinin ardından 1973 yılında Uluslararası Nakliye
alanında Avrupa’ya açılır. Dolayısıyla üs olarak
Almanya ve İtalya ağırlıklı bütün Avrupa ile çalışmaya başlar. Bu tarihlerde özellikle sebze ve
meyve ağırlıklı ithal ve ihraç mallarını Avrupa’ya
taşır. Bu süreç Bulgaristan yolunun kesilmesi ile
akamete uğrasa da belki de önünü açar.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 9 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
Alsancak Limanı’na Ro-Ro gemileri de demir atacak
İzmir Limanı’na ro-ro gemilerin gelmesi için ilk adım
atıldı. Bundan böyle Alsancak Limanı’na konteyner
ve kruvaziyerlerden sonra ro-ro gemileri de gelecek.
İzmir Ticaret Odası, Deniz Ticaret Odası, TCDD İzmir
Alsancak Liman Müdürlüğü, Ulaştırma 3. Bölge Müdürlüğü, Ege Gümrük ve Ticaret Müdürlüğü yöneticileri, İzmir Alsancak Limanı’na ro-ro ve ro-pax gemilerin gelmesi konusunda görüş birliğine varırken, bu
konuda çalışma yapılması kararlaştırıldı.
TCDD İzmir Alsancak Limanı’na ro-ro ve ro-pax tipi
gemilerin de gelebilmesi için yapılacak çalışmaları
görüşmek üzere İzmir Ticaret Odası’nda 12 Ağus-
tos’ta ilgili kurumların yöneticilerinin katıldığı bir
toplantı düzenlendi. Toplantıya, İTO Yönetim Kurulu
Başkanı Ekrem Demirtaş, İTO Meclis Başkanı Rebii
Akdurak, Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim
Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, Ege Gümrük ve Ticaret
Bölge Müdürü Kaptan Kılıç, Ulaştırma 3. Bölge Müdürü Ömer Tekin, TCDD İzmir Alsancak Limanı İşletme Müdürü Turan Yalçın, TCDD İzmir Alsancak Liman
İşletme Müdür Yardımcısı Metin Yılmaz, TCDD İzmir
Alsancak Liman İşletme Operasyon Müdürü İlhan
Orhan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımlar Genel Müdürlüğü İzmir Denizdibi Tarama Başmühendis Yardımcısı Tolga Kaptan,
Karavan Turizm Genel Müdürü Gianluigi Baltazzi ve
İzmir Ticaret Odası uzmanları katıldı.
Haliç Dayanışması’ndan Haliçport
projesine tepki!
| 10 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Haliç Dayanışması, düzenlediği basın toplantısıyla Haliçport projesine tepki gösterdi. Dayanışma adına açıklama yapan Deniz Özgür, Haliçport
projesi olarak bilinen “Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi”nin, Haliç peyzajını ve 6 asırlık geçmişi olan Tersane-i Amire’yi (Haliç Tersaneleri)
parçalayacak, bütünlüğü ve kimliğini yok edecek
büyük bir tehdit oluşturduğunu; kamuya ait ve
özgün değerlerini koruyan bir sit alanının imara açılması anlamına geldiğini söyledi.1980’lere
dek tersanenin eğitim kurumları, sosyal tesisleri ve teknolojik altyapısı ile önemli bir üretim
kompleksi olduğunu hatırlatan Özgür, şimdilerde turistik ve ticari faaliyetlerin yapılacağı “bir
arsa” olarak nitelendirildiğini, böyle bir yaklaşımın İstanbul’a, kültür değerlerine, sanayi mirasına büyük bir haksızlık olduğunu söyledi.
Rantsal dönüşüm
Yapılan açıklamada projenin Okmeydanı, Kasımpaşa ve Galata üzerine yapacağı etkilerle, çok
büyük çaplı bir rantsal dönüşümün önünü açacağına dikkat çekildi. Dayanışmanın kamuoyuna
yaptığı çağrıda; “Konumu ve sahip olduğu potansiyel gözetilerek, tersanenin etkinliğini çağdaş koşullara uygun olarak sürdürmesine destek
verilmeli, Türkiye’nin ve İstanbul’un ihtiyacı olan
gemilerin yapımı, bakım ve onarımını gerçekleştirmek üzere, yeniden yapılandırılmalıdır” ifadeleri kullanıldı.Tersane alanının afetler sırasında
da yaşamsal bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Özgür, geçmiş depremlerde dayanıklılığının
ispatlandığını söyledi. “Mevcut şartlarda bile,
olası bir depremde kentin gerek duyacağı lojistik destek tersaneden sağlanabilir” dedi.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 11 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
Rusya bilim adamları, yeni kuşaktan deniz alanlarını
koruma sistemini geliştirdi
Sistem, tamamen robotlaştırıldı, bu yüzden büyük bölgeleri kapsamına alabilecek ve çetin koşullarda
deniz seyrüseferini sağlayabilecek, güneş ve deniz enerjisi sayesinde çalışacak. Gelişmeden gerek askeri,
gerekse sivil kuruluşlar faydalanabilecek. Gelişme, kaçak avcıların çıkışları ile korsanların saldırılarını
önleyebilecek.
budur. Sistem, robotlaştırılmış güdümlü tekneler, pilotsuz uçak ve helikopterler, çeşitli tür şamandıra ve
sensörler ile güdümlü hava sistemlerinden oluşuyor.
Deniz alanlarının korunmasıyla ilgili eski sistemler
teknik açıdan daha basit olup etraflı gözetim yapılmasını öngörüyordu. Yeni kapsamlı proje, Moskova
ve San-Petersburg’tan birçok mühendis ve teknik
yüksek okullarının güçlerini birleştirmiş oldu.
Üniversel kompleks her şeyden önce silahlı kuvvetler
için geliştirilmiş bulunuyor. Kompleks, askeri tesislere saldırıları önlemeye yardım edecek. Fakat günlük
Yeni koruma sistemi entegredir. Uçan, sualtı ve su hayatta da aynı derecede gereklidir, çünkü deniz
üstü olmak üzere, üç tip robotları birleştiriyor. Ger- alanını kaçak balık avıyla uğraşanlardan, gemileri
çekte ise bu, sudan başka hava ve karanın da kap- ise korsanlardan koruyabilecek. Georgiy Antsev’in
sam altına alınması. Böyle büyük sahaların kontrol sözlerine göre, şirket limanları tam olarak emniyet
altında tutmasını ne devriye gemisi, ne de denizaltı altına alacak sistemi geliştirmeye hazırlık gösteriyor.
gemisi gerçekleştirebilecek. Yeni tek enformasyon Bu işte enerji masrafları denge haline getirilebilecek.
kompleksi bu problemleri çözmeye yardım edecek. Robotlar sıradan içten yanmalı motor, ayrıca güneş
Bugün robot sayısı artıyor, görevleri ise yerel olabi- ve deniz dalgaları gibi alternatif enerji taşıyıcılarının
lecek. Yönetici robotik sistem tam deniz alanlarını yardımıyla çalışacak.
koruyabilecek, aşırı koşullarda seyrüsefer olasılığını
sağlayabilecek. Geliştirici “Morinformsistema-Agat” Yeni sistem, kapsamlı deneylere artık hazır ve RF Saşirketinin baş tasarımcısı Georgiy Antsev’in fikri işte vunma Bakanlığına teklif edilmiştir.
Derya Can’dan 3. dünya rekoru
Milli sporcu Derya Can, Kaş’ta ‘Değişken ağırlıklı paletsiz dalış’ta 90.2 metreye inerek, yine kendisine ait
olan 71 metrelik dünya rekorunu kırdı.
Arnica sponsorluğunda çalışmalarına hazırlanan,
ODTÜ Spor Kulübü SAS –Sualtı Üyesi Milli Sporcu
Derya Can, 20 Temmuz Pazar günü, Antalya’nın Kaş
İlçesi’nde yapılan ‘değişken ağırlıklı paletsiz dalış’ında kendisine ait olan 71 metre dalış dünya rekorunu
geliştirerek 90 metreyle 3. kez Dünya rekorunu kırdı.
| 12 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
Kaş İnceboğaz açıklarındaki rekor dalışı, Dünya Sualtı Federasyonu hakemlerinden Rus İgor Orel, Hırvat
Neven Lukas ve Sualtı Sporları Federasyonu Serbest
Dalış Teknik Kurul Başkanı Levent Ucuzal gözetiminde yapıldı. Derya Can’a sponsoru Arnica Küçük Ev
Aletleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Serhan Akın ile
bağlı olduğu ODTU SAS Kulübü’nden 25 kişilik ekip
de eşlik etti.
Derya Can, rekor denemesinin yapılacağı koyda sabah erken saatte, dalış öncesi ısınma ve esneme
hareketleriyle dalışa hazırlık yaptı. Saat 09:15’te gözetmenler eşliğinde rekor denemesine başlayan milli
sporcu, 90.2 metreyi 2 dakika 29 saniyede tamamladı. Can, zaferini denizde Türk bayrağı açarak kutladı.
7 DENİZ
Dünyada Bir İlk Daha
ODTÜ Spor Kulübü Üyesi Engelli Sporcu Cem Esmeray ise, 22 metreye inerek, Dünyada ilk kez tescilli
“bedensel engelli” tüpsüz dalışı gerçekleştirdi.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 13 |
7 DENİZ
Haber
Yüksek verim ve temiz bir çevre için gemilerde
baca gazı analizi
sadece çevre için değil, aynı zamanda gemilerin
motorlarının daha verimli çalışmaları ve böylece
yakıt tasarrufu sağlanması amacıyla da önem
taşımaktadır. Gemilerin denizlerde sürekli olarak çalıştığı da göz önünde bulundurulduğunda,
işleten firmaların maliyetlerini düzenleme konusunda yararlıdır. Aynı zamanda savunma alanında, gemiler için tehdit oluşturan ısı güdümlü
füzelere karşı yapılan çalışmalarda da baca gazı
analizi kullanılmaktadır .
Testo Türkiye, 12 yılı aşkın bir süredir denizcilik
sektörüne, endüstriyel tesislere uygun baca gazı
analiz cihazları ile satış sonrası servis ve kalibrasyon hizmetlerini sunuyor.
| 14 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
1978 Protokolü ile Değişik 1973 Tarihli Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine Ait Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1997
Protokolü,19 Mayıs 2005 tarihinde yürürlüğe
giren Gemilerden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin
Önlenmesi için Kurallar isimli MARPOL Ek VI’yı
da kapsamaktadır. Türkiye de bu sözleşmenin
tarafları arasındadır. MARPOL Ek VI, ozon tabakasının korunması ve küresel ısınmaya karşı
tedbir olarak gemi bacalarından yayılan sülfür
oksit (SO2) ve azot oksit (NOx) emisyonlarını sınırlandırmak amacıyla ortaya çıktı ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)’ne ve protokolün taraflarına gerekli ölçüm ve gözlemlerin yapılması
sorumluluğunu yüklemektedir . Bu bağlamda
özel sülfür oksit emisyon kontrol alanları (SECAs) belirlenmiş (Baltık Denizi ve Kuzey Denizi)
ve dizel motorlarda azot oksit değerlerinin sınırlandırılması ile ilgili uygulamaları içeren NOx Technical Code 2008 hazırlandı. Tüm bu gelişmeler gemiler için baca gazı analizi uygulamalarını
öne çıkardı. Gemilerde yapılan baca gazı analizi
Testo 350 MARITIME, MARPOL Ek VI’ya ve NOx
Technical Code 2008’e uygun emisyon ölçümü
yapan dünyanın ilk portatif gemi baca gazı analiz cihazıdır. Alman Lloydu’nun 37811-12HH numaralı sertifikasına sahiptir ve MED 0098/12’e
uygun olarak çalışır. Özel olarak imal edilmiş,
kolay takılabilir probu ile gaz örnekleri alınabilir.
Sertifikalı ve dayanıklı elektrokimyasal gaz sensörleri ile baca gazı içerisinde yer alan O2, CO,
NOx (NO + NO2) ve SO2 unsurları yüksek hassasiyette ve uzun ömürlü bir şekilde çalışarak CO2
miktarları da sertifikalı IR (kızılötesi) sensörü ile
ölçülür. Denizlerdeki zorlu koşullara karşı, analiz
cihazı ve aksesuarları dayanıklı bir taşıma çantası içinde taşınabilirler.
• 1978 Protokolü ile Değişik 1973 tarihli Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine Ait Uluslararası Sözleşmeyi
Değiştiren 1997 Protokolü’nün kabulü, 6438 sayılı kanun
• The Protocol of 1997 (MARPOL Annex VI), IMO
• BAYRAM, Dündar, HEPARKAN, Hasan, Gemilerde Baca Gazı
Kaynaklı Isıl İzin Sayısal Modellemesi, Yıldız Teknik Üniversitesi,
İstanbul, 2012
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 15 |
7 DENİZ
Sektörden
TULIP Eğitim ve Danışmanlık
koordinasyonunda
planlı çevre tatbikatı gerçekleşti
7 Ağustos 2014′de TP Petrol Dağıtım A.Ş. Dörtyol Tesisinde gerçekleşen tatbikat oldukça başarılıydı.
ve Danışmanlık Ltd. Şti koordinasyonunda 7
Ağustos 2014 tarihinde planlı tatbikat TP Petrol
Dağıtım A.Ş. yapıldı.
Liman sahası içinde oluşan temsili olarak benzin dökülmesi ihbarının limana ulaşmasını müteakip acil müdahale ekipleri bir araya gelerek,
denizde müdahale ve kirliliğin önlenmesi kapsamında müdahale stratejilerini oluşturdu.
Deniz çevresinin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesinde acil durumlarda müdahale
ve zararların tazmini esaslarına dair kanunun
uygulama yönetmeliği kapsamında onaylı acil
müdahale planının tatbiki kapsamında TC. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yetkilendirilen kuruluş olan Tulip Eğitim
Dış ve iç bildirimlerin yapılması sonrasında denize bariyer serimi gerçekleşti. Sulu petrol karışımı skimmer (yağ sıyırıcı) marifetiyle toplandı.
Atıklar kıyı tesisi bünyesindeki geçici atık sahasına alınarak bertarafı sağlanacaktır.
Başarılı bir tatbikat gerçekleştiren TP Petrol
Dağıtım A.Ş. Dörtyol Tesisinde planlı çevre TP
Petrol Dağıtım A.Ş. Dörtyol planlı tatbikatlarını
2008 yılından beri Tulip Eğitim ve danışmanlık
ile sürdürmektedir.
Türk tipi hücumbot yapımı için şirketler yarışta!
800 milyon dolarlık hücumbotlarla hangi şirketler
ilgileniyor? Milli hücumbot projesi bir ay içinde netleşecek.
Yerli imkânlarla üretilecek Türk tipi hücumbot yapımı
için bazı şirketlerin ismi öne çıkarken, projede de değişiklik ihtimali ufukta göründü. Projelerini hazırlayan Türk şirketler, yerli hücumbot için ihale sürecini
beklemeye başladı.
| 16 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), geçen sene
Türk tipi hücumbot yapımı için harekete geçti. Türk
tipi hücumbot tamamen milli imkânlarla tasarlanıp
üretilecek, savaş ve silah sistemleri yerli olacak. SSM,
hücumbot projesi için Bilgi İstek Dokümanı (BİD) yayımladı. Doküman, güvenlik ve teknik kriterleri sağlayan şirketlere gönderildi. Türk tipi hücumbotun savaş sistemini Aselsan ve Havelsan, silah sistemini ise
Roketsan tasarlayacak. 800 milyon dolara mal olması
beklenen hücumbotların inşaatında Koç’a ait RMK
Marine’in yanı sıra Yonca-Onuk, Dearsan, Istanbul
Shipyards ve Ares öne çıktı.
Kazananın yabancı ortak almadan inşa etmesi beklenen gemiler için ise değişiklik ihtimali ufakta göründü. Sektör yetkililerinden alınan bilgiye göre, SSM’de
projeyle ilgili yeni bir sunum yapılması bekleniyor.
Projenin yeni kurgusunun önümüzdeki bir ay içinde
netleşmesi, hücumbot ile ilgilenen şirketlerin son
kararını bundan sonra vermesi bekleniyor. İhalesinin bu yılsonuna doğru netleşmesi beklenen projenin bazı üst düzey teknolojik aşamalarında yabancı
şirketlerin de yer alabileceği, bunların arasında bazı
ABD ve Avrupa şirketlerinin de adının geçtiği kaydedildi. Yapım ihalesini alan yerli şirketin yabancılardan
dizayn desteği de alabileceği kaydedildi. Farklı şirketlerin katılımıyla, Savunma Sanayi İcra Komitesi (SSİK)
kuruluşu olan Savunma Teknolojileri Mühendislik ve
Ticaret (STM) A.Ş. tarafından yürütülecek projede
son sözü hükümet söyleyecek. Hücumbot projelerini
çizen şirketler ihale çağrısını bekleyecek.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 17 |
7 DENİZ
Röportaj
Gemi İnşa
OMSAN, Türkiye’nin 2023 yılı
hedefleri ile uyumlu küresel
bir lojistik şirketi olmayı hedefliyor
Osman KÜÇÜKERTAN
OMSAN Lojistik Genel Müdürü
Sektörde Nitelikli ve Tecrübeli
İş Gücü Sorunu Yaşanıyor
Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri ile uyumlu olarak küresel bir lojistik şirketi
olmayı hedefleyen OMSAN Lojistik, denizyolu ve demiryolu taşımalarının
portföyündeki ağırlığını artırmayı planlamanın yanı sıra Anadolu’nun her
köşesindeki müşterilerini, Avrupa’nın tamamına en rekabetçi koşullarda
taşımayı hedefliyor.
| 18 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
D
ökme ve genel kargo
yüklerinin denizyolu
ile taşınması konusunda gemi kiralama,
brokering ve liman hizmetleri sağlayan OMSAN Denizcilik, gemi
kiralama alanında uluslararası piyasalardan kiraladığı Handymax/
Panamax/Capesize gemileri ile
müşterilerinin ihtiyaç duyduğu
hammaddelerin en etkin şekilde
taşınması işlemini gerçekleştirmektedir. Liman hizmetleri alanında da faaliyet gösteren firma,
gerek gemiye yükleme veya gemiden tahliye hizmetlerinde, gerekse
liman sahası içinde her türlü elleç-
leme operasyonlarını sağlamakta.
İthalatçı ve ihracatçı müşterilerine dünya ticaretinde rekabet
edebilmeleri için ihtiyaca yönelik
özel çözümler üretme konusunda
da hizmet sağladıklarına dikkat
çeken OMSAN Lojistik Genel
Müdürü Osman Küçükertan, firmalarına yönelik son dönem faaliyetleri ve lojistik sektörü hakkında
sorularımızı yanıtladı.
OMSAN Lojistik’i kısaca tanıyabilir miyiz?
1978 yılında bir OYAK iştiraki
olarak kurulan OMSAN Lojistik;
uluslararası teknik standartlara sahip, farklı özelliklerde 1200 karayolu nakliye filosu, 340 swapbody
ve 205 vagondan oluşan intermodal taşıma filosu, 2 helikopteri,
30.000 DWT büyüklüğünde kuru
yük gemisi, 4.510 DWT büyüklüğünde pnömatik tahliye sistemine
haiz çimento gemisi, 1100 onaylı
tedarikçisi, yurtiçi ve yurtdışında
toplam 900.000 m²’lik kapalı ve
açık alandan oluşan lojistik merkezleri ve 1250 çalışanı ile müşterilerine esnek, entegre lojistik
hizmetler sunuluyor.
OMSAN, otomotiv, demir çelik,
çimento-inşaat, akaryakıt, tekstil,
perakende, gıda ve iletişim sektörleri başta olmak üzere, birçok
sektörün öncü firmalarına yurtiçi
ve yurtdışı karayolu, denizyolu,
havayolu, demiryolu taşımacılığı,
depolama, dağıtım, antrepo yönetimi, ev ve ofis lojistiği, gümrükleme ve sigorta hizmetleri
kapsamında lojistik hizmetler
sunmaktadır. Lojistik sektöründe birçok konuda öncü
konumda bulunan OMSAN’ın,
İstanbul’da Genel Müdürlüğü, İç
Anadolu, Ege, Akdeniz, Karadeniz ve Gaziantep’te Bölge Müdürlükleri, Fransa, Rusya, Romanya
ve Fas’ta şirketleri, İtalya ve Almanya’da irtibat ofisleri, İspanya’da OMFESA adıyla ortaklığı
bulunuyor.
Peki denizcilik sektörüne hangi
hizmetleri sunuyorsunuz?
OMSAN, denizyolu taşımacılığı
alanında faaliyetlerini geliştirmek
amacıyla, 2008 yılında OMSAN
Denizcilik adlı bir şirket kurdu.
Şirketimiz sahip olduğu özmal ve
kiralık gemi filosu ile uluslararası
ve kabotaj taşımaları gerçekleştirmekte. OMSAN Denizcilik, bu
doğrultuda 2010 yılında Fortune
Express adlı bir kuru yük gemisi
ile 2013 yılında ise 4.510 DWT
kapasiteli, pnömatik tahliye sistemine haiz ilk Türk bayraklı çi-
mento gemisi olan ÜNYECEM 1’i
filosuna kattı.
OMSAN Denizcilik, konteyner
hat operatörleri ile yapılan uzun
dönemli anlaşmalar, zengin müşteri portföyünün sağladığı satın
alma gücü ve güçlü acente ağı
ile kapıdan kapıya uluslararası
komple ve parsiyel forwarding
hizmeti vermekte. Firmamız, ithalatçı ve ihracatçı müşterilerine
dünya ticaretinde rekabet edebilmeleri için ihtiyaca özel çözümler üretmekte, uluslararası bir
forwarder olarak denizyolu konteyner taşımalarında uluslararası
standartlarda sigorta güvencesi ile
hizmet vermektedir.
OMSAN Denizcilik, dökme ve
genel kargo yüklerinin denizyolu
ile taşınması için gemi kiralama,
brokering ve liman hizmetleri
sunmakta olup, gemi kiralama
alanında uluslararası piyasalardan
kiraladığı Handymax/Panamax/
Capesize gemiler ile müşterilerinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin en etkin şekilde taşınmasını
gerçekleştiriyor. Firmamız, liman
hizmetleri alanında da faaliyet
göstermekte olup, gerek gemiye
yükleme veya gemiden tahliye
hizmetlerinde, gerekse liman sahası içinde her türlü elleçleme
operasyonlarını gerçekleştirmektedir.
Filonuzda yer alan gemilerinizin
özellikleri, ne tür yükler taşıdığınız ve ağırlıklı olarak hangi
ülkelere taşımacılık gerçekleştirdiğiniz konusunda bilgi verebilir
misiniz?
OMSAN, filosunda mevcut M/V
Fortune Express ve M/V Unyecem 1 gemilerinin teknik özellikleri, yük türü ve taşıma yaptıkları
bölgeler şöyledir;
M/V FORTUNE EXPRESS (Dökme Kuru Yük Gemisi)
Gemi Türk bayraklı olup, 170 m
uzunluğa, 27 m genişliğe, 30. 000
deadweight’e, 18.500 gross tona
ve 11.000 net tonaja sahiptir. Taşınan yükler maden cevheri, rulo
sac, slab, kömür; uğrak limanlar
ise Yuzhny (Ukrayna), Odessa
(Ukrayna), Novorossiysk (Rusya),
Samsun, Karadeniz Ereğli ve İskenderun Limanları’dır.
M/V UNYECEM 1 (Pnömatik
tahliye sistemine haiz ilk Türk
Bayraklı çimento gemisi)
Gemi Türk bayraklı olup, 92 m
uzunluğa, 14 m genişliğe, 4.510
deadweight’e, 2.900 gross tona ve
1.600 net tonaja sahiptir. Taşınan
ürünler çimento; uğrak limanlar
ise Ordu/Ünye ve Rize/Çayeli Limanları’dır.
Bunun dışında, deniz konteyner
OMSAN Denizcilik,
dökme ve genel kargo
yüklerinin denizyolu
ile taşınması için gemi
kiralama, brokering
ve liman hizmetleri
sunmakta olup, gemi
kiralama alanında
uluslararası piyasalardan kiraladığı
Handymax/Panamax/
Capesize gemiler ile
müşterilerinin ihtiyaç
duyduğu hammaddelerin en etkin şekilde
taşınmasını gerçekleştiriyor..
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 19 |
7 DENİZ
Röportaj
şirketimizi Türkiye’nin en değerli
markaları arasında yer almasını
sağlıyor.
taşımacılığında dünya çapında
acente ağına sahip bir şirket olarak OMSAN, başta yurtdışı iştiraklerinin bulunduğu ülkeler
olan Fas, Rusya, Fransa, İspanya
ve Romanya olmak üzere Ortadoğu, ABD ve Uzakdoğu’ya komple
ve parsiyel konteyner taşımacılığı
hizmeti sunmaktadır.
| 20 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Türkiye’de intermodal taşımacılığın geldiği nokta ve yaygınlığı
konusunda ne düşünüyorsunuz?
İntermodal taşımacılığın avantajları nelerdir?
Türkiye’de İntermodal taşımacılığın istenilen yaygınlığa ulaşabildiğinden bahsetmek zordur.
Türkiye’de karayoluna alternatif
olabilecek her tür taşıma türünün
teşvik edilmesi ve bunu sağlamak
amacıyla gerekli altyapının kurulması çok önemlidir. İntermodal
taşımacılığının başlıca faydalarını
aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: Sabit
ve rekabetçi fiyat avantajı, tek kontak ile temas sayesinde zaman tasarrufu, diğer taşıma sistemlerine
göre olumsuz hava koşullarından
minimum etkilenme, çevre dos-
tu taşıma modeli ve karayoluna
oranla daha az kaza riski…
Firmanızı diğer lojistik şirketlerinden farklı kılan ve öne çıkaran
noktalarınız nelerdir? Dünyanın
önde gelen marka değerlendirme şirketlerinden Brand Finance tarafından gerçekleştirilen
“Türkiye’nin En Değerli Markaları 2014” araştırması sonuçlarına göre firmanız, Türkiye’nin en
değerli lojistik markası seçildi.
Bununla ilgili atılan adımlar ve
Türkiye’nin marka değerine sağladığınız katkılardan söz edebilir misiniz?
36 yıllık sektör deneyimi, sürdürülebilir finansal büyüme stratejisi, operasyonel mükemmellik
yaklaşımıyla tüm paydaşları ile
iyi ilişkiler geliştirmesi, yaygın
hizmet ağı, teknolojiyi, yenilikleri yakından takip etmesi, sahip
olduğu güçlü lojistik altyapısı,
kendisini rakiplerinden farklı kılan OMSAN ruhu ve en önemlisi
sektörün en yetenekli çalışanlarını
kendi bünyesinde istihdam etmesi
Türkiye’de lojistik sektörünün
ilerleyişini nasıl görüyorsunuz?
Sektörün gelişimi için alınması
gereken tedbirler nelerdir?
Türkiye’de lojistik sektörünün büyüklüğü ile ilgili kesin rakamları
vermek mümkün olmadığı için
çeşitli anketler üzerinden yapılan
tahminler kullanılmakta. Bu doğrultuda sektörün toplam hacminin 300 milyar TL’ye kadar ulaştığı tahmin ediliyor. Bu büyüklük
içerisinde 3PL firmalar tarafından
hizmet verilen pazarın yaklaşık 24
milyar TL olduğu belirtilmekte.
Lojistik sektörü Türkiye’nin genel
ekonomik büyümesinden yakından etkileniyor. Kur artışları, vergi
artışları ve tüketicilerin krediye
erişimde karşılaştığı güçlükler
tüketimin azalmasına neden olmakta, bu durum lojistik hizmet
verdiğimiz müşterilerin iş hacimlerini düşürmektedir. Müşterimiz
olan sektörlerdeki daralmalar
doğal olarak doğrudan lojistik
sektörünü de etkiler. Bütün bu
olumsuzluklara rağmen lojistik
sektörünün, bu yıl yaklaşık yüzde
7 ila yüzde 8 arasında büyüyeceğini tahmin ediyoruz.
Türkiye lojistik sektörü dünyadaki gelişmiş ekonomiler ile karşılaştırıldığında önemli düzeyde
büyüme fırsatları içeriyor. Ancak
ülkelerin lojistik yeterliliklerinin
karşılaştırıldığı Dünya Bankası
Küresel Lojistik Performans Endeksi 2014 sıralamasında Türkiye,
160 ülke arasında 30’uncu sırada
yer almıştır.
Türkiye’de lojistik sektörünün gelişimine engel olan ve geliştirilmesi gereken konular bulunuyor.
Örneğin altyapı eksikliklerinden
kaynaklanan verimsizlikler, hukuki altyapı eksiklikleri, mevzuatların getirdiği bürokratik engeller, lojistik konusunda eğitimli
işgücünün azlığı ve teknolojinin
yeterince etkin kullanılamaması
karşımıza çıkan zorluklar arasında sayılabilir. Ayrıca, geçiş belgesi,
kota ve vize sorunları ile yüksek
otoyol vergilerinin varlığı lojistik hizmeti sunan şirketlerin işini
zorlaştırmakta. Bu yönde sektörün kamu kurum ve kuruluşlarından en büyük beklentisi sektöre
yönelik kolaylaştırıcı mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmesi
ve sektörde faaliyet gösteren tüm
firmaların mevzuata tam olarak
uymalarının sağlanmasıdır. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında tam bir koordinasyon
ile sektördeki uluslararası gelişmelerin de göz önünde bulundurulmasıyla gerekli tedbirlerin
alınması beklenmektedir. Ayrıca
sektörde nitelikli ve tecrübeli iş
gücü sorunu yaşanıyor. Her ne
kadar 2000’li yıllarda lojistik eğitimi veren birçok eğitim kurumu
açılmış olsa da yeterli sayıda ve
nitelikte iş gücü sektöre kazandırılamıyor. Bu doğrultuda ise sektörde eğitimli insan kaynağının
oluşturulmasında devlete önemli
bir rol düşmektedir. Yüksek Öğretim Kurumlarının ve Milli Eğitim
Bakanlığı’nın sektörün ihtiyacına
yönelik bir düzenlemeye gitmesi,
verilen eğitimin kalitesinin artırılmasına odaklanması gerekmektedir. Ayrıca lojistik konusunda
hizmet veren işletmelerin üniversitelerle işbirliği içinde bulunmaları da nitelikli personelin yetişmesine olanak sağlamaktadır.
Gelecek yıllar içinde gerçekleştirmeyi planladığınız hedef ve
projeleriniz konusunda bilgi verebilir misiniz?
OMSAN, Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri ile uyumlu küresel bir lojistik şirketi olmayı hedeflemektedir.
Denizyolu ve demiryolu taşımalarının portföyündeki ağırlığını artırmayı planlayan; firmamız gemi,
lokomotif ve müşterilerinin sektörlerine özel vagon yatırımlarıyla
intermodal taşımacılığın avantajlarını kullanarak, Anadolu’nun
her köşesindeki müşterilerini, Avrupa’nın tamamına en rekabetçi
koşullarda taşımayı hedeflemekte.
Bunun dışında OMSAN, depo
ve araç park sahası yatırımlarıyla
depolama ve araç stoklama kapasitesini artırmayı, mevcut depolarında kullanılan ekipmanlarını
modernleştirmeyi, iş süreçlerinin
verimliliğini artırmaya yönelik
bilgi teknolojileri yatırımlarını tamamlamayı planlamaktadır.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 21 |
7 DENİZ
Röportaj
“Kapasite kullanımı olarak yüzde 100’e yakın
çalışıyoruz. Personel yatırımlarımız sürüyor. Bu
sene de işe alımlarımız
devam edecek. 2015’te
yüzde 20 büyüme bekliyoruz.”
Aysun BABACAN
DHL Global Forwarding
Türkiye Deniz Kargo Ürün Müdürü
“Limanlarımız Özelleşti,
Kapasite ve Hızımız Arttı”
Yaygın ağı ve deneyimi ile tüm müşterilerine rekabetçi çözümler sunan DHL Global Forwarding, bir konteynerden az miktarda mal sevk eden küçük işletme veya
hava ve deniz kargo sevkiyat operasyonunu geliştirmeye çalışan deneyimli tüm
dış ticaret firmaları için daima tam ihtiyaca yönelik tasarlanmış hizmetler sunuyor. Proje taşımacılığında büyümesini sürdüren şirket, 2015’te yüzde 20 büyüme hedefleyerek çok daha fazla müşteriye ulaşmayı planlıyor.
| 22 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
B
ulunduğu noktada sağlam temellere sahip,
özverili çalışanlarıyla
hedefleri yakalayarak
elde ettiği başarılar ile globalde
de farkını gösteren DHL Global
Forwarding’in Türkiye Deniz Kargo Ürün Müdürü Aysun Babacan
sorularımızı yanıtladı.
“21 Yıldır Renkli Kutular ve Ben
Bir Aradayız”
7 DENİZ
Aysun Hanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? DHL’deki sorum-
luluklarınızdan
bahsedebilir
misiniz?
1969 Karşıyaka doğumluyum,
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Sektöre
girişim, bir ihracat şirketi vasıtasıyla oldu. Konserve yüklemeleri yapıyorduk, sonra konteyner
denen renkli kutuları tanıdım ve
çok sevdim. Kısacası uzmanlığım
konteyner taşımacılığında.
21 yıldır renkli kutular ve ben bir
aradayız. Son iki yıldır da büyük
bir zevkle DHL bünyesinde çalışıyorum. DHL Global Forwarding
Türkiye Deniz Kargo Ürün Müdürü olarak şirketimizin Türkiye’deki
deniz taşımacılığı faaliyetlerinden
sorumluyum.
DHL , EMEA Bölgesinde ve
Dünyada En Başarılı Deniz Kargo Ekibi Seçildi
“2015’e Yönelik Hedefimiz Daha
Çok Müşteriye Ulaşmak”
2.7 milyondan fazla TEU ve 2
milyon metreküpten fazla LCL
navlunu taşıyan bir şirket olarak
2015’e yönelik hedef ve projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Türkiye’de son dönemde yaşanan
çeşitli sıkıntılara rağmen istikrarlı
bir büyüme var. DHL, bu pazara çok güveniyor. 2015’e yönelik
hedefimiz daha çok müşteriye
ulaşmak. İstanbul’da teknoloji alanında faaliyet gösteren bir müşterimiz için depo açtık. Kapasite
kullanımı olarak yüzde 100’e yakın
çalışıyoruz. Personel yatırımlarımız sürüyor. Bu sene de işe alımlarımız devam edecek. 2015’te
yüzde 20 büyüme bekliyoruz.
Proje taşımacılığında büyüyoruz.
Kapıdan kapıya uluslararası tedarik zinciri yönetimini sağlıyoruz.
Hava, deniz ve kara yoluyla taşımacılık yapıyoruz. Gümrükleme
ve depolama hizmetleri veriyoruz,
sadece taşıma yapmıyoruz. Müşterilerin taleplerine göre hizmetlerimizi genişletebiliyoruz. Katma
değerli, niş hizmetlerimiz var. Son
zamanlarda elektrik santrali, petrol çıkarma ürünleri, rüzgar gülleri, gemi ve uçak motorları gibi
endüstriyel proje taşımacılığı kapsamına giren konularda da katma
değer kazandık.
220’den fazla ülke ve bölgede faaliyet gösteren uluslararası bir
şirket olan DHL’in şu anda bulunduğu nokta ve müşterilerine
sunmuş olduğu hizmetler nelerdir?
Sürekli artan talep sonucunda
mevcut ve yeni müşteriler ile hem
deniz hem hava taşımacılığı hacmi Nisan - Haziran ayları arasında
yükseldi. Sektörümüz dünyada
sürekli büyüme gösteren bir sektör ve bizim DHL Global Forwarding olarak bulunduğumuz nokta
sağlam temellere sahip, özverili
çalışanlarıyla hedefleri yakalayarak elde ettiği başarılar ile de globalde de farkını gösteriyor. Yaygın
ağımız ve deneyimimiz tüm müşterilerimize rekabetçi çözümler
sunmamızı sağlıyor. Müşterimiz
ister bir konteynerden az miktarda mal sevk eden küçük işletme
olsun, ister hava ve deniz kargo
sevkiyat operasyonunu geliştirmeye çalışan deneyimli bir dış
ticaret firması. Müşterimizin tam
ihtiyacı için tasarlanmış hizmetler
sunuyoruz.
Türkiye’de deniz yolu taşımacılığının şu anki durumu ve gelecekte nasıl bir yönde ilerleyeceği
konusundaki değerlendirmeniz
nedir?
Sektörde oldukça eski olduğum
için değişimi çok iyi görebiliyorum. Bundan 15-20 yıl öncesinde ihracatçılarımızın çoğu tır ile
Avrupa’ya mal gönderirdi, hatlar
Türkiye’de acenteler üzerinden faaliyet gösterirdi, deniz taşımacılığı
ve dinamikleri fazla bilinmezdi.
Forwarding şirketlerinde ve acentelerde çalışacak adam bulmak
çok zordu. Okulu yoktu, ‘İngilizce
bilen, öğrenmeye açık eleman aranıyor’ diye ilanlar olurdu.
İstanbul’da Haydarpaşa Limanı
vardı, ithalat konteynerlerini bulamazdık, limana adam gönderip
aratırdık.
“Bugün geldiğimiz noktada ise
hem müşterilerimiz konuya hakim, hem de artık hatlar kendi
ofislerini açtılar ve piyasayı yakından takip ediyorlar. Ayrıca gerek
lokal gerek global şirketler Türkiye’de sayısız ofisler açtılar. Lojistik
okulları var, Denizcilik Yüksekokulu var ve artık bu üniversitelerden gelen arkadaşlarımızla çalışıyoruz.”
Limanlarımız özelleşti, kapasite ve
hız arttı, rekabet dolayısıyla da kalite arttı. Yani geldiğimiz noktada,
giderek gelişen bir pazarda, ürün
çeşitliliği gerektiren, katma değerli hizmetlerin öne çıktığı, rekabetin de arttığı bir piyasadayız.
Konteyner taşımacılık istatistiklerine baktığımızda da bu gelişmeyi sayısal olarak görüyoruz. 2003
yılında 1.798.545 TEU olan yıllık
konteyner elleçleme miktarı, 2012
yılında 7.192.396 TEU’ya ulaştı.
2013’ün ilk dokuz ayında ise bu
rakam 5.922.052 TEU olarak gerçekleşti. 2013 yaklaşık 7 milyon
olarak bitti.
2002 - 2012 yılları arasında konteyner taşımacılığındaki Yıllık
Birleşik Büyüme oranı yüzde 13
olarak gerçekleşti. CAGR (Yıllık
Birleşik Büyüme Oranı) 2023’e
kadar en az yüzde 9 olarak devam etse, toplam sayı 18 milyon
TEU’nun üzerinde olur.
Sektör gelişmeye devam edecek,
biz de DHL Global Forwarding
olarak büyümeye, üretmeye, verimliliği ve kaliteyi arttırmaya devam edeceğiz.
2014’ün,
DHL’in deniz
taşımacılığındaki hedeflerine ve kurumsal
vizyonuna katkısı ne derece
oldu?
2014 yılı bizim için
oldukça güzel başladı. Yılın ilk yarısında 2013 yılındaki
başarılı sonuçlarımızdan dolayı iki
ayrı ödül aldık; hem
EMEA bölgesinde
hem de dünyada en
başarılı deniz kargo
ekibi seçildik. Bu
bize hem gurur hem
de 2014’e başlarken
bir ivme verdi. 2014
yılında da bütçe
hedeflerimizi gerçekleştireceğiz.
Büyümemiz devam
ediyor. Özellikle Orta
Doğu, Afrika ihracat
taşımalarımızda
artış var, ithalat
yüklerimiz de hızla
devam ediyor.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 23 |
7 DENİZ
Makale
Kubilay ULUCAN
ATCOM DENİZCİLİK
Başkan
Denizcilik Endüstrüsi Ekolojik
Reform Lobisi Yapıyor
4 Mart 2014 günü denizcilik kuruluşları temsilcileri Sahil Güvenlik ve Denizcilik,
Meclis alt komisyonlarında toplantıya katıldılar.
Bu toplantıda önemli çevresel kanunlar üzerinde ana değişiklikler istediler. Toplantıya katılan organizasyonlar denizcilik ile ilgili birçok şirket, kuruluş ve organizasyonu
temsil ediyorladı (American Deniz Ticaret Odası, Denizcilik Endüstrisi Koalisyonu,
Amerikan Deniz Yolları Operatörleri Birliği, INTERTANKO, Cruise Line Uluslararası
Derneği, Denizcilik Endüstriyel Ulaşım Birliği ve Ticari Balıkçılık Endüstri Birliği).
Katılımcılar yakın zamanda American Sahil Güvenlik (USCG) ve American Çevre Koruma Departmanı (EPA) kurumları tarafından gerçekleştirilen kanuni değişiklerin
temsil ettikleri şirketleri ve kurumları ne kadar zor durumda bıraktığına dair itirazlarda bulundular. Özellikle de EPA’nın Amerikan sularında ve bazı bölgelerde daha
da genişletilmiş olarak Amerikan Ekonomik deniz sınırları içinde (kıyıdan 200 mil
boyunca) ballast boşaltılması ve gemilerin yarattığı hava kirliliği konularına hükmeden kanunlarını hedef aldılar.
| 24 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
2
013 yılı EPA Gemilerin
Genel Musadeleri Kanunu (VGP)
Endüstriden katılımcılar EPA’nin en son yapılan VGP
kanuni değiğikliklerini eleştirerek bu kanunların gevşetilmesini
istediler. Balast suyu yönetmeliğindeki birbirine uymayan kanun
kurallarını örneklendirerek gös-
terdiler. Katılımcılar iki farklı kurum olan USCG ve EPA’nın kanun
yaparken beraber çalıştıklarını
kabul etmelerine rağmen halihazırdaki kanunların uygulamada
birbiriyle uyumsuz durumlar ve
zorunluluklar oluşturduğunu, bu
durumların endüstride içinden
çıkılmaz sonuçlar meydana getirdiğini belirttiler. Özellikle US-
CG’nin bazı gemilere Balast suyu
işlem sisteminin takılması zorunluluğunda muafiyet uygulamasına rağmen, EPA’nin bu muafiyeti
aynı gemiler için kabul etmemesi,
şirketleri Temiz Deniz Yasasına
aykırı hareket etmesi durumuna
düşürüp EPA tarafından zorla cezai müeide uygulanmaktadır. Bu
gibi durumlardaki çelişkili kanun-
ların düzeltilmesindeki tek yolun
sadece USCG tarafından yapılacak tutarlı, tüm Amerikan sularını içeren (Balast suyu konusunda
ayrıca eyaletten eyalete değişim
gösteren ek kanunlarda mevcut)
ulusal bir kanun çıkartmak olduğu herkes tarafından dile getirildi.
Katılımcılar her bir eyaletin Balast
kanunlarına ek yapıyor olmasını
ve bu sebeple kanunların zorluk
ve çeşitlilik içermesini sert dille
eleşttirdiler.
Yeni ve sıklıkla birbiriyle çelişen
Emisyon ve Balast suyu kuralları
endüstriyi cezalı duruma düşürmekte. Kanunlarda ulusallaşma
ve tektip uygulama mümkün
olacak mı?
Verilen örneklerden birinde Amerika Pasifik kıyısında Washington’dan Kaliforniya’ya yapılan aynı
sefer içinde, geminin bu iki eyelet
tarafından uygulanan 25 farklı ek
Balast suyu eyelet kuralına uyması
gerekiyor. Bu örnek bile başlı başına neden ulusal tektip Balast suyu
kanununun yapılması gereğinin
altını çiziyor.
EPA’nin Emisyon Kontrol Bölgesi (ECA) Kuralları;
Temsilcilerden yakınyol ve kabotaj
denizcilik kuruluşlarının konuş-
macısı ECA kurallarının kendilerini ne denli olumsuz etkilediğini
belirtti. ECA kuralları yazılırken
yakınyol sefer yapan gemiler ile
okyanus aşırı sefer yapan gemiler
arasında hiçbir ayırıma gidilmemiş ve aynı uygulamalar tüm gemilere zorunlu haline gelmiş oldu.
Yakınyol ve kabotaj seferi yapan
şirketler yeni emisyon kuralları
sebebiyle kargo taşıma ücretlerinin %35 oranında arttığını belirttiler. Yakınyol ve kabotaj seferleri
yapan gemiler okyonus aşırı gemilere kıyasla çok daha küçük boyutlu makinelere sahip ve yarattıkları
çevre kirliliği bu gemilerle kıyaslanamaz bile görüşünü belirttiler.
Bu şirket temsilcileri meclis alt
komisyonundan halihazırdaki 200
mil içinde %1 ve daha düşük seviyede sülfür içeren fuel kullanımı
kuralının 50 mile indirilmesini, en
azından bu tip gemiler lehine değiştirilmesini istediler.
USCG ve EPA kurumlarının bu
şikayetlere cevabı uzlaştırıcı tonda
olmasına rağmen, bu konularda
kendi ellerinin de yine farklı kanunlara bağlı olduğunu belirttiler.
Bu durumun kendilerine takdir
yetkini bırakmadığını da eklediler. Bu cevabın oldukça politik
olmasına rağmen benim de görüşüm USCG ve EPA’nin tüm bu
kanunlar yazılmadan önce son
derece açık ve kurumlardan görüs
alarak hareket ettikleri yonündedir. Her ne kadar USCG ve EPA
ayrı ayrı karşılaşılan her zorlukta
şirketlere yardımcı olacaklarını
ve çözüm için birlikte çalışacaklarını belirtselerde, gemilerinin
kira sözleşmelerindeki maddelerden (yükleme ve boşaltma limanındaki tüm kanunlara gemi
uymak zorundadır) ötürü gemi
sahipleri için bu yeterli bir cevap
olmayacaktır. Geminin Amerika
limanında emisyon veya balast
suyunda yaptığı hatalardan dolayı
alacağı ceza kira sözleşmesinin ip-
taline bile sebebiyet verebilir.
Gözlemlerime göre denizcilik şirketlerinin konu hakkındaki şikayetleri Amerikan kongresinde şu
an için yeteri kadar destek ve ilgi
çekmedi. 2013’ün Nisan ayında
Amerikan Senatosu yakın yol seferi yapan küçük ticari gemilerin
bircok VGP kuralı dışında tutulmasını sağlayan sınırlı bir hüküm
değişikliğine gitti. Ancak Obama
hükümeti buna karşı çıktı. Şu
anki koşullar içerisinde ne senatonun ne de bu kurallar üzerinde
çalışan alt komisyonların, denizcilik endüstrisinin istediği ulusal
emisyon ve balast suyu kuralları
değişimi için istekli olduğunu
hissetmiyorum. Her bir eyelet yönetimi elbetteki ellerindeki hakkı
kaybetmek istemiyor. Bu görüşümü 2008’de meclise sunulan ve
çok kapsamlı kanun değişiklikleri
içeren “Eyaletlerin Temiz Deniz
Kanununa ek kanun koyma haklarını kaldıran” teklifin reddedilmesini desteklemektedir. Yakın
zamanda şu anki kanunlarda bir
değişiklik beklenmediği gibi yapılacak değişiklikler muhtemelen
çogunlukla domestik taşımacılık
yapan denizcilik şirketleri için
olacak. Özellikle düşük sülfür kullanımından doğan ek ekonomik
yüklerin denizcilik şirketlerinin
üzerinden kalkmayacağını ancak
ulusal tektip Temiz Deniz kanunların tüm Amerikan sularına
hakim olmasıyla bu sularda daha
kolay ticari seyir yapılacağını umduğumuzu belirtmek istiyorum.
Amerika’daki denizcilik toplantılarındaki çalışmalarımız hep
güvenli, temiz fakat bunu deniz
yollarını aktif ve kazançlı tutarak
yapmak üzerine…
Herkese güzel, temiz ve zorluklardan arınmış yarınlar diliyorum…
“Pasifik kıyısında
Washington’dan
Kaliforniya’ya
yapılan aynı sefer
içinde, geminin
bu iki eyelet tarafından uygulanan
25 farklı ek Balast
suyu eyelet kuralına uyması gerekiyor. Bu örnek
bile başlı başına
neden ulusal tektip
Balast suyu kanununun yapılması
gereğinin altını
çiziyor.”
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 25 |
7 DENİZ
Türünün tek örneği buharlı römorkör “Rosalie”
Kısa Kısa
Endüstri mirasının aynası Rahmi M. Koç Müzesi, türünün tek örneği olan buharlı römorkör Rosalie’yi koleksiyonuna ekledi.
Rosalie, Müze’nin diğer buharlı deniz taşıtları; buharlı sandal Esra, buharlı gemi
Gonca, buharlı yat Ysolt ve
römorkör Liman 2 ile birlikte
Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.
En eski buharlı römorkör örneklerinden biri olan Rosa-
lie; 1873 yılında, ‘Den Briel’
adıyla, Kinderdijk J & K Smit
Tersanesi tarafından, köprü
yapımı ve suyolları savunmasıyla görevli Torpedistan Kolordusu’nun talebi doğrultusunda inşa edildi. Gemi, 95 HP
gücündeki orijinal, bileşik buharlı makinesi ile türünün tek
örneği olma özelliğini taşıyor.
Mayın gemisi olarak kullanıldığı 1873-1924 tarihleri arasında Torpedistan Kolordusu’na hizmet eden ‘Den Briel’,
Maas Nehri ağzına deniz mayınları döşemek için kullanıldı.
Hollanda Kraliyet ailesi; 1 Nisan 1922 yılında, Hollanda’nın
İspanyollardan alınmasının
başlangıcı olan Watergeuzen’in (deniz dilencilerinin)
Brielle’i ele geçirişinin 350.
yılı kutlamalarında, Brielle Limanı’na giriş yaparken ‘Den
Briel’i kullandı.
1924’ten 2013 yılına kadar,
çeşitli isimler altında, farklı sahiplere römorkör olarak
hizmet veren, son adıyla Rosalie geçtiğimiz yıl Rahmi M.
Koç tarafından satın alınarak
restore edildi ve müze koleksiyonuna kazandırıldı.
Türk Savunma Sanayi, Afrika ülkeleri ve Güney
Amerika’ya ihracata başlayacak
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bu yıl 1.6 milyar dolar ihracata ulaşması planlanan savunma sanayinde Körfez ülkelerinin
ardından Afrika ülkeleri ve Güney Amerika’ya da ihracat başlayacağını açıkladı.
| 26 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, savunma sanayinin dünyaya açılmaya devam edeceğini
belirterek, MKE’nin Körfez ülkelerinin ardından Afrika ve Güney
Amerika’ya ihracata başlayacağını söyledi. Yılmaz, MHP’li Özcan Yeniçeri’nin sorusuna verdiği
yanıtta, SSM’nin savunma sanayi
ürünlerinin yurt dışında tanıtılması amacıyla uluslararası işbirliği
ofisleri kurduğunu, yabancı yayın
organlarında reklam, tanıtım filmleri, marka ve slogan çalışmaları
yaptığını anlattı. Yılmaz, SSM’nin
Washington, Riyad, Brüksel, Astana’da ofisleri olduğunu, Güney
Amerika, Afrika ve Güneydoğu
Asya’da ofis açma çalışmalarının
sürdüğünü kaydetti.
Hedef 1.6 milyar dolar
Yılmaz, MKE’nin ihracatta yeni
pazarlara açıldığını da belirterek,
“Şu an önemli miktarda alım yapan Körfez ülkeleri ve yeni bir
pazar olarak ortaya çıkan Afrika
ve Güney Amerika’ya ihracatın
arttırılması için yoğun faaliyetler
sürdürülüyor. Suudi Arabistan’da
yürüyen projeleri takip etmek
amacıyla Riyad’da ofis açıldı”
dedi. Yılmaz “2013 yılında 1.4 milyar dolar olan ihracatın, bu yıl 1.6
milyar dolara çıkarılması hedeflenmektedir” şeklinde konuştu.
3. ve 4. gemi inşa edilecek
2014 Mart’ta MİLGEM Prototip ve
İkinci Gemisi’nin Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı’na teslim edildiğini
anlatan Yılmaz; “3. ve 4. gemilerin
inşasına yönelik hazırlıklar sürdürülüyor. 3. çeyrekte üçüncü gemi-
nin inşasına başlanılması planlanıyor. Halihazırda prototip gemisi
ve ikinci gemisi üretildi ve Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı tarafından
kullanılmakta olan MİLGEM’in
seri üretim kapsamında değerlendirilebilecek diğer gemilerin inşa
faaliyetleri sürüyor” dedi. Nüfuz
edici bomba Ar-Ge çalışmasının
tamamlandığını belirten Yılmaz,
CHaff ve Flare mühimmatı geliştirme dönemlerinin tamamlandığını, seri üretim sözleşmelerinin
imzalandığını söyledi.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 27 |
7 DENİZ
Röportaj
Limanlara sağladıkları
‘Solonport Liman Otomasyon Sistemi’nin en
önemli özelliğinin, tek
bir sistemle tüm yük
gruplarını elleçleyebilmesidir diyen Solon
Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş. Genel Koordinatörü Yelda Okşak,
limanlara yönelik sundukları otomasyonlar
ve bu otomasyonların
avantajları hakkında
bilgi verdi..
Yelda OKŞAK
Genel Koordinatör
Solon Bilgisayar Yazılım
Hizmetleri A.Ş.
“Limanlarda Tek Bir Sistemle Tüm
Yük Gruplarını Elleçleyebiliyoruz”
| 28 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş. uzun süredir yazılım üreten bir firma ve şu
anda en önemli faaliyet alanlarından biri limanlara yönelik liman otomasyon yazılımları üretmek. Türkiye’de limanlara yönelik otomasyonlar geliştiren ilk yazılım firması
olan Solon, aynı zamanda içerik ve modül özellikleri itibariyle en kapsamlı yazılıma sahip firmadır. Sektörde çok büyük tecrübelere sahip olan şirket, bu tecrübelerini müşterileri ile paylaşmanın yanı sıra limancılık sektöründe de büyümesini sürdürüyor.
S
olonport Liman Otomasyon Sistemi’yle Her Yük
Elleçlenebiliyor
‘Solonport Liman Otomasyon Sistemi’nde, dünyadaki
tüm yük gruplarını elleçleyen limanlara özel modüller bulunuyor.
Bu modülden birini veya birkaçını alıp limanda tek bir programla
tüm yüklerin operasyonunu, taki-
bini ve sonuçlarını gözetebiliyorsunuz diyen Okşak; “Bu sayede
her bir yük için ayrı programlar
almanıza gerek kalmıyor, çünkü liman otomasyon sistemimiz
içerisinde her yük için elleçleme
programı bulunuyor.” dedi.
Limanlardaki sıkıntıyı görüp ona
uygun bir sistem üretmeye ka-
rar verdiklerini söyleyen Okşak,
çıkış noktalarını ise şöyle anlattı: “Limanlarda verimli bir süreç yaşanabilmesi için işlerin iki
program dahilinde yürütülmesi gerektiği kanısına vardık. Bu
programlardan biri Solonport Liman Otomasyonu diğeri ise ERP
programıdır. Kısacası firmanın
muhasebesinde programlardan
biri, limanında da diğerinin kullanılabileceği bir paket program
tasarladık. İlk çıkış noktamızı
bu süreçler oluşturdu. En büyük
özellimiz ise tüm yük gruplarına
operasyonel destek sağlayan, yöneten ve ölçümlendiren modüllerimizin olmasıdır. Limancılık
niş bir alan. Bu işe adım atarken
hedefimiz, limancılığı kapsayan
tüm operasyonları yapabilmekti.
Türkiye’de ve dünyanın neredeyse
tüm ülkelerinde limanların yüzde
90’ı tek bir yük elleçlemiyor. Eğer
pozisyonları ve yerleri uygunsa
mutlaka birkaç değişik elleçleme
hizmetini vermeye ve katma değer yaratmaya çalışıyorlar. Biz bu
ihtiyaçları gözeterek ve yelpazeyi
genişleterek, burada da önemli olduğunu görerek hedefimizi geniş
tuttuk. Duvardan duvara diyebileceğimiz bir şekilde otomasyonumuzu şekillendirdik. Bu otomasyon limanların verimliliğini
arttırarak maddi avantaj sağlıyor.
Sistemimiz high-tech bir otomasyondur. Hatta 2000 yılında ilk
outdoor wi-fi’yi biz yaptık. Daha
önce denenmemişti ve 65 dönüm
üzerine kurulmuş Türkiye’nin ilk
outdoor sistemidir. Kurduğumuz
bu sistemle 65 dönüm arazide tamamen açık alanda, metal yığını
olan gemilerin, vinçlerin, gemi
iletişim cihazlarının, telsizlerinin,
konteyner gibi metal yığınlarının
olduğu noktada çözüm sunabilmek gerçekten önemli bir konuydu” diyerek teknolojinin artık çok
daha farklı bir noktaya geldiğine
dikkat çekti.
Ekran ve Süreç Tasarımı Önemli
Bu sistemde ekran ve süreç tasarımının önemli olduğunu belirten
Okşak, belli bir nosyonun altındaki çalışanları bu sisteme dahil
etmenin ve kazanmanın önemini
gördükleri için kullanımı basit ve
pratik bir otomasyon sistemi tasarladıklarına dikkat çekerek bu
konuda hedeflerine ulaştıklarını
belirtti. Limanların, Solonport
Otomasyon Sistemine sahip olduğunda operasyonel personelin kalifikasyonunun çok önemli
olmadığının altını çizen Okşak;
“Çünkü çalışanın önüne o kadar
basit ve pratik bir ekran koyuyoruz ki o, tüm makineleri çok rahat
bir şekilde kullanacak. Böylece bu
sistemle limanlara, kalifikasyonu
belli bir standartta tutabilme imkanı sağlıyoruz. Bu da daha maliyetli bir personel almaktansa vincini daha iyi kullanan ekonomik
bir personel çalıştırma imkanı
sağlıyor. 2000’li yıllarda limanlarda devlet dairelerindeki gibi iş
yapmak için masa masa dolaşılırdı. Biz otomasyon sistemiyle bu
probleme çözüm sunmayı amaçladık. Bir kişinin yapabileceği
bir süreç organize ettik. Açıkçası
Türkiye’deki limancılık sektörüne,
kurduğumuz bu akışlar ve süreçler hakim diyebiliriz. Limanlarda
hedefimiz masaları birleştirip tek
masa yapmak, müşterilerin işini
yapabilmek için kapı kapı dolaşmasını engellemekti. Bu sistemle
zamandan tasarruf sağlandı. Firmalar personel zenginliği kazandı, personeli daha efektif kullandı,
gereksiz yere personel istihdam
etmekten kurtuldu ve personeli
rahatlıkla döndürebilme imkanına kavuştu.”dedi.
Solon Yazılım’ın 2010 yılında Solonport Liman Otomasyon Sistemini kullandıkları butik bir
limanda, teknik çalışma ve ölçümleri sonucunda, birkaç ay içerisinde limanın kapasitesi 30 bin TEU’
dan 110 bin TEU’ya çıkar. Liman,
aynı personelle kapasitesini daha
da büyütür. Yani bu sistem kapasiteyi büyütme fakat personeli
minimum limitlerde genişletme
imkanını sağlar. Okşak, bu iki konunun kendileri için önemli olduğunu ve bunları tespit edip başarıya ulaştıklarını ifade etti.
“Türkiye’de ve
dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde
limanların yüzde
90’ı tek bir yük
elleçlemiyor. Eğer
pozisyonları ve
yerleri uygunsa
mutlaka birkaç
değişik elleçleme
hizmetini vermeye
ve katma değer
yaratmaya çalışıyorlar. Biz bu ihtiyaçları gözeterek
ve yelpazeyi genişleterek, burada da
önemli olduğunu
görerek hedefimizi
geniş tuttuk.”
‘Otomatik Kapı Sistemi’ Ürünü
Görüntüden Tanıyor ve Arşivliyor
Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş.’nin bir diğer önemli pro-
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 29 |
7 DENİZ
Röportaj
| 30 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
jesi ise limanlar için oluşturdukları ‘Otomatik Kapı Sistemi’dir. Bu
sistem bir konteyneri görüntüden
tanıyabilme özelliğine ve kapılardaki otomasyon teknolojilerinin
tümüne sahip. Bu projenin dünyada çok az kullanıldığını söyleyen
Okşak; “Çünkü sadece yazılım değil, ekipmanların ait olduğu yazılımlarla birlikte kullanılan bir sistemdir. Burada tek başına hareket
edilmediği için bir uyum söz konusu. Çok yüksek düzeyde Ar-Ge
ve test çalışması gerektiriyor. Bu
da ciddi anlamda bir maliyete eşdeğerdir. Projeyi kullanan limanların kazanımları nedir? Bir kere
kapı geçiş sistemi insansızdır ve
tek başına çalışabiliyor. İnsansız
olması da ticari açıdan bakılınca
maliyeti düşürüyor ve güvenlikle ilgili problemleri de gideriyor.
Limanlarda insanlar ortada ne kadar çok dolaşırsa o kadar fazla iş
güvenliği risk oluşturur. Diğer bir
avantajı da limanlar kısıtlı kapasitelerdedir, ne kadar büyük limanın varsa o kadar yüksek kar elde
edebilme potansiyeline sahipsin.
Her zaman bir yer sıkıntısı vardır.
Kapının insansız yerlerde tasarlanmış olması yer konusunda da
limanlara avantaj sağlıyor. Zaten
görüntü ve kullanılan ekipmanlar
işlendikten sonra aracın geçme ya
da geçmeme izni otomatik olarak
sağlanmış oluyor. Eğer geçemiyorsa, bir problem varsa merkezle
irtibata geçecek sistem kanalıyla
sorun ilgili yerlere bildiriliyor. Bu
projede bu işi nasıl yapıyoruz; öncelikli olarak ön taleplerle oluşan
bir sistemimiz var. Biz hangi aracın ne zaman hangi yükle limana
geleceğini biliyoruz. Araç bilgisi
ve konteyner bilgisi sistemde mevcut oluyor, bu bilgileri aldıktan
sonra burada işliyoruz, yazılım
kanalıyla bu bilgileri işledikten
sonra aracın gitmesine veya kalmasına izin veriyoruz. Kısacası bu
sistemimizle kapılardan giriş çıkış
sürecini sistemli bir şekilde kontrolünü sağlayabiliyoruz.” diyerek
kapı sistemini limandaki mevcut
sistemlere entegre edebilme imkanları olduğunu da belirtti.
yazılım olarak işlediklerini fakat
Sistemin bir diğer özelliği arşivlemedir diyen Okşak, görüntüleri
maksimum seviyeye taşıyacağız”
arşivleme özelliğinin, ileride doğabilecek sorunlarda arşivden yararlanma imkanı sunduğunu ifade
etti. Okşak, bu teknolojinin limanlar dışında taş ocaklarında, ro-ro
operasyonlarında, arabalı vapurlarda, otomobil ithalatı ihracatı
yapan limanlar veya noktalarda,
araçların geçiş noktalarında, fabrika veya depoların giriş çıkışları
gibi birçok yerde kullanım özelliği
olduğunu söyleyerek, “Ancak bu
sisteme limanlarda çok büyük bir
ihtiyaç var. Dolayısıyla öncelikli
hedefimiz bu projemizi limanlarda hayata geçirmek.” dedi.
Yurtdışı Faaliyetleri Maksimum
Boyuta Taşınacak
Okşak, son olarak, 2014 sonbaharından itibaren yurtdışı odaklı
devam etmekte olan çalışmalarını belirterek; “Eylül ayı itibariyle
yoğun bir sürece gireceğiz ve uluslararası alanda çalışmalarımızı
dedi.
Huzur
Huzur Yat
Yat
“Uyguladığımız
eğitimlerin yanı
sıra, özellikle
mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda
faaliyet gösteren
firmaların yöneticilerinin katılımı ile
gerçekleştirdiğimiz
“Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik
farkındalığını üst
seviyede tutuyoruz. ”
HAYALLERİNİZİ
HAYALLERİNİZİ
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 31 |
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE
Telefon:
(+90 Mah.
216) Tersaneler
395 29 30 Cad.
- (+90Nuh
533)
500
93 /No:3
Fax: (+90
446 68/ 48
Evliya- Çelebi
San.
Sit76
A Blok
Tuzla 216)
- İSTANBUL
TÜRKİYE
80 Adres:
Temmuz
Ağustos
2013
E-Posta:
[email protected]
www.huzuryat.com.tr
Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48
E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr
7 DENİZ
Can BESEV
Yönetici-Analist
Makale
Okuyucularımızın da muhtemelen bildiği gibi dünyanın en büyük deniz yakıtları (bunker) firmalarından Peninsula
Petroleum´da İş Araştırma-Geliştirme
Müdürü olarak çalışıyorum ve insanlar
bana neden bir bunker şirketinin ArGe‘ye ihtiyacı olduğunu, İş Ar-Ge´sinin
ne olduğunu soruyorlar, onu izah etmeye çalışmak istiyorum.
| 32 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
İş Araştırma ve
Geliştirmenin Önemi
İ
ngilizcesi “Business Research & Development”
olan İş Ar-Ge´sini sektöre
ilk olarak getiren Peninsula’dır ve biz bunun kopyalandığını gördükçe de mutlu oluyoruz.
Çünkü sektörün daha iyi günlere,
ancak daha iyi bilgi kaynakları ve
bunların verimli kullanılabilmesiyle varabileceğini düşünüyoruz.
Tanım olarak ise Ar-Ge, bilimsel
ve teknik bilgi birikimini artırmak
amacıyla, sistematik bir temele
dayalı olarak yürütülen, yaratıcı
çaba ve bu bilgi birikiminin yeni
uygulamalarda kullanımıdır.
Bilgi üretimi, yayınlaması ve de-
polaması önemli paralar gerektiren işler ve devlet tarafından
desteklenen üniversiteler ve benzeri kurumlar hariç bu işletmelerin özel gelir kaynaklarına ihtiyacı
var. Türkiye´de maalesef bilgiye
para verme çoğu yöneticiye uzak
gelen bir kavram, hatta bedavaya
erişimleri olduğu zaman bile okumaktan, dinlemekten kaçtıklarını
da çok defa gördüm.
Türkiye mesela İstfix gibi konusunda önder bir yayına sahip ve
denizciliğin her branşı için Avrupa´dakilerden daha iyi yayınlar
yapabilecek insan sermayesini de
içinde bulunduruyor. Ancak, bu
bir hayır kurumu şeklinde yapılabilecek bir iş değil, bir analist kolay yetişmiyor, teknik altyapı kolay
bir araya gelmiyor!
İşte biz Peninsula olarak bize
dünya çapında ücretli veya ücretsiz sunulan bilgileri işimizi geliştirmek için sistemli bir şekilde
kullanılması gayesi ile Ar-Ge bölümünü oluşturduk. Bu sayede,
müşterilerimizi daha iyi anlıyoruz, onların içinde olduğu pazarı
dinliyoruz ve tüm teşkilatımızı da
bu bilgilerle donatmaya çalışıyoruz. En basitiyle, istiyoruz ki bir
koster armatörüne satış yapan bir
satış temsilcimiz o geminin tah-
mini değerini, günlük kazancını,
günlük masrafını, sahibinin kim
olduğunu, şirketin tarihçesini, geminin taşıdığı yükleri ve o armatörü etkileyen faktörleri bilsin. Biz
kurumsal olarak müşterilerimizi
ve onların dünyasını anlayamazsak, onlara en uygun şekilde hizmet etme fırsatlarını da üst düzeye çekemeyiz diye düşünüyoruz.
Kendimizi korumak için de eğer
bir sektörün veya herhangi bir
şirketin yaptığı yanlış yatırımlardan dolayı sıkıntı çekeceğini öngörebilirsek de oradan kendimizi
uzaklaştırıp imkanlarımızı daha
iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz.
Daha önceki işimde, Ocean Intelligence Denizcilik Kredi Değerlendirme kuruluşunda çalışırken
Türkiye’den hizmetlerimize abone
olan tek bir şirket vardı ve o şirket
kısa zaman içinde sıfırdan gelip
sektöründe bir numara oldu. Tabii
ki sadece Ocean Intelligence’a üye
olduğu için değil, başka üyelikler
ve onun da ötesinde sürekli biz bu
işi nasıl daha geliştirebiliriz dü-
“ Peninsula olarak
bize dünya çapında
ücretli veya ücretsiz
sunulan bilgileri işimizi geliştirmek için
sistemli bir şekilde
kullanılması gayesi
ile Ar-Ge bölümünü
oluşturduk. ”
şüncesinde bilgiyi edinip sentezleyebildikleri için bir numara oldular ve devam da ediyorlar. Strateji
ancak ve ancak bilgi ile şekillendirebilen bir şey, ‘dogru strateji’ sözü
de işitmeye alıştığımız bir şey, işte
buradaki ‘doğru’nun ilk halkası
sisteme doğru bilgiyi verebilmek,
sonrasında onu işlemek ve bir karara varabilmek.
Her şey de para değil, mesela bedavaya her Türk vatandaşının erişebileceği Yükseköğretim Kurulu
sitesindeki tez arama motoruna
kaç okur denizcilik yazmıştır?
Strateji demişken, “tez arama”da
yazılırsa mesela Oktay Çetin’in
2009 da yazdığı denizci bir ulus
olabilme hedefine yönelik olarak
Türkiye’nin uygulaması gereken
denizcilik stratejileri başlıklı doktora tezi okunabilir. Sadece bu
sistemde denizcilikte risk yönetiminden, Alman KG şirket yapılarına kadar birçok şey bulunabilir.
Gündelik haberleri takip etmek
de o kadar zor değil, mesela yakıt
dünyası için bunkerworld.com
en iyi ücretli site iken, shipandbunker.com ücretsiz olarak gayet
kaliteli bir içerik sunmakta, eğer
Tradewinds veya Lloyds List biraz
pahalı geliyorsa shippingwatch.
com da gayet uygun bir fiyata üst
kalite denizcilik haberlerini size
getiriyor. Bunların hiç birisi de
Peninsula Petroleum gibi milyar
dolarlık şirketlere ait ayrıcalıklar
değil, herkesin hatta öğrencilerin
dahi ulaşabileceği kaynaklar.
İlk önce bedava veya görece ucuz
yayınlardan başlayıp bir farkındalık alışkanlığı kazanılırsa, imkanlar ölçüsünde sonraki aşamada
ihtisas yayınları, raporlar ve özel
çalışmalar ile devamı gelecektir.
Türkiye ölçeğinde fark ettiğim bir
diğer şey ise soru sorma çekingenliği herhalde, zira müşterilerden
veya araştırma yapanların e-postalarına imkanlar elverdiği kadar
cevap yazmaya çalışıyorum, bugüne kadar çeşitli milletlerden sorular geldiyse de Türkiye’den henüz
sıfır. Ar-Ge adı üzerinde, araştırma ile başlayan, bir şey araştırmadan geliştirmek ise sadece israftır;
zamanın, emeğin, paranın ve imkanların israfıdır.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 33 |
7 DENİZ
Liman Haber
Orta ve Doğu Karadeniz limanları mevcut yükleri ile mevcut talepleri
karşılayamıyor. Rize, Hopa, Trabzon ve Giresun limanlarının mevcut
yıllık toplam kapasiteleri ise yaklaşık 20 milyon ton civarında.
“En Büyük Sorunumuz
Yeni Kılavuzluk Yasaları ve
Uygulamalarıdır”
| 34 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
R
İPORT Rize Limanı
işletmesi yatırım A.Ş
1997 yılında kurulan
ve üç grup olarak yönetilen bir şirkettir. RİPORT Rize
Limanı 1997 yılında Türkiye’de ilk
özelleşen 6 kamu limanından birisi ve Rize’de uluslararası limancılık
yapan tek limandır. RİPORT, kurmuş olduğu kılavuzluk hizmetleri
ile kendi limanı ve bölge limanlarına tek başına hizmet veren bir
kuruluş. Bölge limanlarının inşası
ve tamamlanmasına göre en son
yapılan limandır, kuruluş yeri ve
şekli olarak doğal liman özelliklerine sahiptir. Limanın sahip
olduğu -12 draft derinliği ile birlikte 25.000 GRT ile 30.000 GRT
arasındaki gemilere çok rahat bir
şekilde hizmet verebilmekte. Rize
limanı inşası ve onarımı yeni tamamlanan 1.500 metre dalga kıranı ile birlikte her türlü hava şartlarında hiç aksatmadan 365 gün
kılavuzluk ile yükleme, boşaltma
hizmetlerini verebilecek fiziki
şartlara sahip.
28 Ağustos 2012’de temeli atılan
dünyanın 5’inci büyük OVİT tüneli 2015 yılı sonu itibari ile tamamlanacak. Rize Limanı’nın en
büyük avantajı OVİT tünelidir diyen RİPORT Rize Limanı işletme-
si Yönetim Kurulu Başkanı Asım
Çillioğlu, OVİT tüneli bölgenin
tüneli ve projesidir, OVİT tüneli
başta Trabzon olmak üzere Rize ve
Hopa limanlarına hizmet verecek
bir projedir diyor. Çillioğlu; “RİPORT Rize Limanı’nın en önemli
özelliği Trabzon, Giresun, Samsun
ve dünyadaki diğer büyük limanlar gibi şehrin önüne kurulmasıdır, bu Rize için çok büyük avantaj
teşkil ediyor. Çünkü limanlar ya
şehirlerin önüne kurulmuştur ya
da şehirler limanların arkasında
oluşmuştur. Rize şehri limanla
birlikte gelişme yolunda ve modern bir kent olma hedefinde çok
daha fazla mesafe alacaktır.” dedi.
Ekonomik Durağanlık 2014’le
Birlikte Sona Erecek
2014 yılının beklendiği gibi durağan seyrettiğini belirten Çillioğlu;
“2014 yılı önceki yıllardaki batının
yatırım ve büyüme için gıpta ile
baktığı her türlü yabancı sermayenin yatırım yapmak istediği ekonomi olmasına rağmen, bazı siyası hareket ve oluşumlardan dolayı
çok kötü başladı ve bu durağan yapının 2014 ile birlikte sona ereceğini düşünüyorum. RİPORT Rize
Limanı, 2015 ve 2016 yılı itibariyle konteyner gemilerinin arada
bir değil de ileri dönük yaptığımız
çalışmalar ile artık düzenli seferler yapılan bir uğrak liman haline
dönüştürülecektir. Rize O.S.B Organize Sanayi Bölgesi’nin 2015 yılı
ile birlikte hayata geçmesi sonucu
bu hedefler için konteyner hattına
Riport Rize Limanı’na yeni nesil
gerekli ekip ve ekipmanların yatırım kararları alındı ve bunların
uygulamaya başlaması için çalışmalar devam etmektedir. 2016 yılı
RİPORT Rize Limanı için düzenli
konteyner hatlarının olduğu bir
liman olacaktır.” dedi.
Çillioğlu; “Üretim yöntemiyle
GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla),
2013 yılında bir önceki yıla göre
sabit fiyatlarla yüzde 4,0’lık artışla
122.388 milyon TL, cari fiyatlarla yüzde10,2’lik artışla 1.561.510
milyon TL oldu. 2013 yılı büyüme
oranımız yüzde 4.4, ancak üretim
yöntemiyle GSYH yüzde 4.0 büyüdü, Türkiye ekonomisi ile denizcilik sektörünün gidişatının iyi
olabilmesi için 2014 yılında büyüme bir miktar yavaşlasa da görünüm olumlu seyrini korumaya
devam ediyor. Bunların yanında
sanayi üretimi, kapasite kullanım
oranı ile reel kesim güven endeksi
gibi eş zamanlı göstergeler, 2014
yılının ilk çeyreğinde büyümenin önceki yıla yakın seyrettiğini
gösteriyor, 2013 yılında büyümeyi
destekleyen stoklar 2014 yılında
büyümeye olumlu katkı yapmadı.
2014 yılı üretim ve tüketim oranları yanında ihracat rakamları
son iki çeyrekten sonra çok daha
olumsuz şartlarla karşılaşarak,
Türkiye ekonomisinde en önemli
gelişmeyi işaret eden imalat sanayi gelişmiş ülkelerin GSYH içerisindeki imalat sanayinin yüksek
oranlarda olması, ülke ekonomimizde ise oluşamamaktadır. Ayrıca kurlardaki 2014 başı itibari ile
istikrarsız dalgalanmalar, bankaların yüksek faiz politikaları, araya iki seçimin girmesi sonucu ülke
yatırımları ve üretim politikalarında çok önemli istikrarsızlıklara
neden oldu. Tüm bunlara rağmen
2014 yılı içerisinde ilk iki çeyrekte
yakalanan yaklaşık yüzde 4 büyüme oranları, denizcilik sektörü ve
limanların yeni hamleler yapacak
olması kadar olumlu gelişmedi.
Günümüz şartlarında limancılığın
yaşadığı en büyük sorunun yeni
kılavuzluk yasaları ve uygulamaları olduğunu ifade eden Çillioğlu,
bunun yanı sıra iller arasındaki
yük taşımalarında yüksek kapasite de taşınan yüklere yeterli ceza
ve uygulamaların yapılmadığını
da belirtti. Çillioğlu; “Kılavuzluk
için hazırlanan ve limanları yaptırımlara zorlayan yeni yasaların en
adaletsiz yanı limanları, kapasitesi,
işlem hacmi, konumu ya da fiziki
şartları hiç gözetilmeden liman ve
iskelelere aynı yasa dayatmaları ile
uygulanmaya çalışılmasıdır.
“Cruise Turizmi Dünyamızın
Yükselen Yeni Yıldızıdır”
Cruise turizmi dünyamızın yükselen yeni yıldızıdır. Kruvaziyer
turizmi ülkemizde yeni olması,
ayrıca yeni gemilerin 300 metreyi aşan boylarda olması önceden planlanan ve tamamlanan
limanlarımızda uygun şartlarda
yanaşma alanları bulamamakta.
Ayrıca cruise gemlerine verilecek
olan hizmet rıhtımlarını mutlaka
kargo rıhtımlarından ayrı tutmak
“Türkiye ekonomisinde en önemli
gelişmeyi işaret
eden imalat sanayi
gelişmiş ülkelerin
GSYH içerisindeki
imalat sanayinin
yüksek oranlarda
olması, ülke ekonomimizde ise oluşamamaktadır. ”
RİPORT Yönetim Kurulu Başkanı, Asım ÇİLLİOĞLU
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 35 |
7 DENİZ
Liman Haber
gerekir. Liman hizmeti veren işletmeler için kruvaziyer turizmi gelir
getirisi açısından karlı bir yatırım
olmamasına rağmen bu sektör,
ülkelerin, illerin ve bölgelerin tanıtımı açısından liman şehirlerine
çok büyük katkılar sunuyor. Devletin, kamusal limanlara kamusal
hizmet verecek olan cruise rıhtımlarını en kısa zamanda ülke
ve bölge ekonomisi için mutlaka
yapmalı.
| 36 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
“Orta ve Doğu Karadeniz Limanları Mevcut Yükleri ile Mevcut
Talepleri Karşılayamıyor”
Orta ve doğu Karadeniz limanları
mevcut yükleri ile mevcut talepleri
karşılayamıyor. Rize, Hopa, Giresun, Trabzon limanlarının mevcut
yıllık toplam kapasiteleri yaklaşık
20 milyon ton civarında. Bu kapasiteler eski makine ve ekipmanlar
ile yapılan hesaplamalardır. Bu
limanlara gelecek yeni talepler sonucu yapılacak olan yeni teknoloji
ve kapasiteli yatırımlar ile yüzde
40 - 50 artışla mevcut kapasiteler
bölge limanları, 25-30 milyon tonlara ulaştırılabilir. Doğu Karadeniz’de en işlek liman olan Trabzon
Limanı yıllık ancak 3 ile 5 milyon
ton arası çalışırken, bu kapasite
bile Trabzon’un yüzde 50 düşük
kapasitesi demektir. Rize-Giresun- Ordu limanları ise 500 bin ile
1 milyon ton arasında bir yük ile
ancak kullanılabilir kapasitelerinin yüzde 15 ile yüzde 20 kısmını
kullanabilmekteler.
limanları demir yolu ile Batum
üzerinden Uzak Doğu’ya bağlanmadıkça yeni liman yapımlarını
konuşmak hayalcilikten öte olur.
Gelecek 10 yıl içerisinde Kanal İstanbul tamamlanırsa, Rize Batum
demir yolu yapılırsa bölge limanları çok cazip hale gelecektir.
“Kanal İstanbul Tamamlanırsa
Bölge Limanları Cazip Hale Gelir”
Kanal İstanbul açılmadıkça, OVİT
Tüneli ve Cankurtaran tüneli
tam faaliyetle çalışmadıkça GAP
ürünlerini Karadeniz limanlarına
indiremez. Karadeniz limanları,
Batum üzerinden demir yoluyla
Rize-Hopa-Batum ile ipek yoluna
bağlanmadıkça, Doğu Karadeniz
Bölgesi’nde yeni liman yatırımları
sadece planlamada kalır. Veya bu
limanları ancak devlet yapar onlara da işletmeci bulamaz. Limancılık yatırımları öyle bir yatırımdır
ki iş olunca davet aramaz kendi
gelir ve kendi limanını kendi kurmak ister. Yatırımı fizibil olmayan
limanı ise devlet bile zararına işletemez. Doğu Karadeniz limanlarına yılda 10 milyon ton yeni yük
inmedikçe, Rize, Hopa, Trabzon
“New York ve İstanbul’u Önemli
Birer Şehir Yapan Doğal Liman
Oluşlarıdır”
Tarih boyunca limanlar ya kentlerin önünde kurulmuş ya da kentler ve medeniyetler limanların
arkasında oluşmuştur. 1700’lü yılların sonu 1800’lü yılların başında
Amerika sanayi devrimi ile ikinci kez keşfedilir ve bu keşfin en
önemli kenti o günden beri New
York. New York’u New York yapan bugün var olan gökdelenleri
değildir. New York ve İstanbul’un
önemli birer şehir olmalarını
sağlayan doğal liman oluşlarıdır. Uzak Doğu’da Hong Kong’u
önemli bir bölge yapan limanıdır,
bu liman ve kentlerin birçok örnekleri vardır. Rize şehri liman ile
yeniden büyüyecek ve bu büyüme
şehir ve ekonomisini çok önemli
etkileyecektir.” dedi.
Dernekler
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 37 |
7 DENİZ
Haber
“Birbirimize Rakip Değil
Beraber İş Yapan Olmalıyız”
M
| 38 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
üşterilerine en
uygun ve faydalı makine tasarımı ve tedariki
konusunda hizmet veren ISKAR
Mühendislik, Türk ve Orta Doğu
pazarında lider, sürdürülebilir,
karlı büyüme odaklı, teknolojik
know-how geliştiren ve arttıran
bir firma olarak faaliyetlerini sürdürmekte.
Ürünler ve teslimat programının
yanı sıra, mühendislik hizmetleri,
eğitim- anahtar teslimi projeler,
proje yönetimi, yatırım koordinasyonu, yönetim ve danışmanlığı, proje kontrol ve gözetimi,
yenileme, bakım onarım çalışmaları, transport & konveyör sistemleri, toz giderme, toz önleme,
tozsuzlaştırma sistemleri, liman,
rıhtım ve çekek sistemleri, çelik
konstrüksiyon imalat ve montajı,
hidro elektrik santrali, baraj kapağı vinçleri, genel bakım ve onarım
çalışmaları, adaptasyon ve yenileme işleri verilen hizmetler arasında yer almakta.
“Kendimizi Vinç Sektörünün
Terzisi Gibi Görüyoruz”
ISKAR Mühendislik’in bir aile
şirketi olduğunu belirten firmanın Teknik Müdürü İhsan Günev,
vinç sektöründe uzun yıllar deneyime sahip olan Taner Günev
ve Şenel Günev’in girişimleriyle
kurulup günümüze kadar başarılı
bir şekilde gelen firmanın, 2000’li
yılların başından bu yana İSKAR
Mühendislik adı altında faaliyetlerini sürdürdüğünü söyledi. Kendilerini vinç sektörünün terzisi gibi
gördüklerini ifade eden Günev; “
Kimi vinç imalatçıları seri üretim
yapar, kimileri özel üretim yapar.
Piyasanın talebine göre bu durum
değişiklik gösterir. Fakat limanlar
ve tersanelerde kullanılan vinçler
çalışma kapasiteleri, hızı, ray açıklığı gibi durumlardan dolayı özel
istek ve taleplere girer. Dolayısıyla
kendimizi vinç sektörünün terzisi
gibi görüyoruz. Nasıl ki terzi kumaşı müşterinin talepleri doğrultusunda keser biçerse, biz de müşterilerin taleplerine uygun özel
ürünler sunuyoruz.” dedi.
Yurtdışı Çalışmaları Hız Kazandı
Rus tersanelerinden vinç talepleri almaya başladıklarını söyleyen Günev, özellikle Rusya’dan
güverte vinçleri doğrultusunda
artan talepler geldiğini belirtti.
Rusya’da temsilcilik yoluyla faaliyetlerini sürdürdüklerini söyleyen
Günev; “En son Rus müşterimize
4 adet yüzer havuz vinci tedarik
ettik. Onlar da bu vinçleri Bakü’de
yeni imal edilen bir yüzer havuz
üzerinde kullandılar. Türkiye’deki ürünlerimiz nasıl Türk Loydu
sertifikalı ise Rusya’daki ürünlerimiz de Rus Loydu sertifikalıdır.
Karadeniz’de daha çok Rusya,
Bulgaristan ve Ukrayna’da temasta
olduğumuz tersaneler var. Başta
özelleştirilen limanlar olmak üzere, Karadeniz’e kıyısı olan Türk
işletmelerine de kendimizi daha
çok tanıtarak ihtiyaçlarına uygun
malzeme elleçleme ekipmanları
tedarik etmeyi hedeflemekteyiz.”
açıklamasında bulundu.
ISKAR Mühendislik olarak yatırımlarını daha çok personel bazlı
yaptıklarını ifade eden Günev;
“Yatırım konusunda bizim için
önemli olan projeyi yürüten, dizaynı yapan kişilere yapılan yatırımlardır.” dedi.
Vinç sektöründe yaşanan sıkıntıların en başında teknik bilgi ve
kontrol konusundaki eksikliklerin
geldiğine dikkat çeken Günev sorunlara yönelik şu açıklamayı yaptı; “Biz kendi alanında tanınan bir
firmayız. Dizayn ve imalat kontrolü konusunda Türk Loydu ile
beraber çalışarak gerekli tüm sertifikasyon işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Fakat vinç denince işin
içine mobil vinçler, tavan vinçleri,
kule vinçleri, liman vinçleri gibi
her çeşit vinç giriyor. Dolayısıyla
her birinde sektörel olarak farklı
sıkıntılar mevcut. Bizim odaklandığımız vinçler ele alındığında,
yaşanan temel sorunlardan biri
önemli bir yatırım kalemi olan bu
ekipmaların tedariğinde fiyat açısından eski ikinci el makinalara
olan eğilimdir. Sökümü, montajı,
gerekli revizyonları ile işletme ve
bakım maliyetleri göze alınmadan yapılan bu karşılaştırmanın
yanında, 2. el tedarik edilen vinçlerin montaj kontrolleri ve işletme
testleri tam olarak yapılıyor mu
sorusuna ise net bir cevap veremiyoruz!”
“İki Yüzer Havuz Vinç İhalesini
Aldık”
Günev, projeleri hakkında ise şu
İhsan GÜNEV
ISKAR Mühendislik | Teknik Müdür
bilgileri aktardı: “2010 yılında iki
adet yüzer havuz vincini Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı, Gölcük
Tersanesi’ne teslim ettik. Bunlar
sorunsuz çalışıyorlar. 2013’ün
Ekim sonlarına doğru yine iki
adet yüzer havuz vinci tedariği
ihalesini aldık ve imalatlarını tamamladık, şu an devreye alma
çalışmalarını gerçekleştiriyoruz.
Önümüzdeki ay Gölcük Tersanesi’nde iki vincimizi teslim etmiş
olacağız. 2013 yılı içerisinde aynı
zamanda Bakü Tersanesi’ne yeni
yapılan 120 metre uzunluğunda ve 25 bin tonluk yüzer havuz
üzerine sabit tip, 32 metreden 5
ton kaldırma kapasitesine sahip,
elektro hidrolik tahrikli dört adet
havuz vinci tedarik ettik. Özellikle
Rusya’dan gelen güverte vinçi talepleri doğrultusunda tümü kendi
dizaynımız olan ve katlanır güverte vinçlerini de kapsayan proje geliştirme çalışmalarımızı tamamladık. Bu sayede bugün çok geniş
bir kapasite yelpazesinde ürün
tedarik edebilmekteyiz. Dolayısıyla 2013 hem imalat konusunda
hem de Ar-Ge konusunda önemli
adımlar attığımız bir yıl oldu.
“İlk Defa Uygulanan Tozsuz
Yükleme Sistemini Devreye Aldık”
Bunların yanı sıra 2014’te bizim
için yine ayrı bir kapıyı açan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin üç adet
vincinin revizyon işini aldık. Bu,
firmamızdaki yeni jenerasyonun
görev aldığı gemi yükleme ve boşaltma işleri konusundaki ilk projeydi. Bu işte Türkiye’de ilk defa
uygulanan tozsuz yükleme sistemini devreye aldık. Limanlarda
dökme yük yüklerken yaşanan en
büyük sorunlardan bir tanesi etrafa toz çıkmasıdır, bunun çevre
kanunları gereği olmaması gerekiyor. Hem deniz hem de liman çevresi kirleniyor, insan sağlığına zararlarının yanı sıra yanıcı patlayıcı
unsurlar da içeriyor. Bu soruna
alternatif çözümler var ancak sistemi yükleyen cihazınız çok ağırlaşıyor, elektrik sarfiyatınız oluyor
ve komplike sistemler olduğu için
gemiye yükleme sırasında cihazda
çıkan bir arıza, geminin limanda
bağlı kalmasına ve başka cezalara
neden oluyor. Biz özel dizayn edilmiş bir yükleme hattı ile herhangi
bir filtreleme, hava emişi vs. olmadan, malzeme transferi esnasında
toz oluşmadan gemilere yükleme
yapabiliyoruz. Başarılı bir sistem
ve şimdi bu sistemi önümüzdeki
altı ay içerisinde diğer dökme yük
konusunda çalışan limanlara ve
kamyon yükleme istasyonlarına
uygulamayı hedefliyoruz. Toprak
Mahsulleri Ofisi için aynı zamanda 1 adet gemi yükleme cihazı ile
2 adet gemi boşaltma cihazının
komple otomasyon sistemlerinin
yenilenmesi işlerini tamamladık.”
“Birbirimize Rakip Değil Beraber İş Yapan Olmalıyız”
Günev; “2014 hedeflerimizi, 2013
sonu ve 2014 başı itibariyle aldığımız işlerin bitirilmesi oluşturuyordu. Hedefimiz mevcut iş
bitirme referanslarımızı kullanarak yurtiçi ve yurtdışında yeni
işler almaktır. Bize gelen her türlü
ciddi talebe cevap veriyoruz. Bizler özellikle yurtdışı projelerinde,
birbirine güvenmeli ve beraber
çalışmalıyız. Türk firmaları olarak
rakip değil ortak paydada buluşarak beraber iş yapan ve yeni iş olanakları yaratan bir güç olmalıyız.
Çünkü yabancı üreticilere veya
çevremizde ihtiyaç olan projelere
baktığınız zaman hiçbirisi yapamayacağımız şeyler değil. Birbirimizi destekledikten sonra Türk
makine imalatçıları olarak önümüz açık olur dedi.”
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 39 |
7 DENİZ
Makale
Engin KOÇAK
Uzman Yönetici
ISTFIX Bu Yaz Öncü
Gösterge Oldu!
Evvela tüm denizcilik camiasının geçmiş Ramazan Bayramı’nı kutlarım.
Bundan önceki yani Haziran ayı başında yayımlanan makalemde piyasadaki beklentilerden bahsetmiş, neticeyi Haziran-Temmuz aylarında gerçekleşenlerin ve temennilerin ne derece örtüşeceğini denizcilerin daha iyi değerlendireceğini söylemiştim.
B
ölgeye siyasi ve ekonomik istikrar gelmesini
beklerken, iki ayda varılan nokta şu:
| 40 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
- Neredeyse üç yerde birden savaş çıkacak!
- İyileşen (!) Avrupa ekonomisinde İtalya üçüncü kez durgunluğa (resesyon) girdi!
- Fransa’da imalat çakıldı, büyüme haliyle durdu!
- Almanya (ki kendisi bölgeyi
kanatları altına almış yegâne ekonomik güç idi) ikinci çeyrekte daraldı!
Üç ay önce ne armatörler, ne biz
analistler ne de daha derin ekonomik bilgisi olan ekonomistler
bu kadarını sanırım beklemiyordu. Ama bölgede bir sıkıntının
işaretlerini sürekli veren birisi
vardı: ISTFIX…
7 DENİZ
Yıla 770 puan seviyesinden başlayan İstanbul Navlun Endeksi, Ni-
san ayından beri sürekli bir düşüş
halinde Temmuz ayında 638 puan
seviyesinde dip yaptı. Aslında
daha da dibe gidebilirdi, çünkü
geçen sene Ağustos ayında Endeks tarihi diplerden sayılabilecek
570 puan seviyesindeydi ama armatörün zarar tahammülü kalmadığı için kiracılar daha aşağısını
zorlayamadılar. Kuzeybatı Avrupa
koster armatörü için hayat daha
da zordu çünkü Baltık-Kuzey Denizi-Kontinant ticareti Temmuz
ayında bir anda durdu.
Yani biz iyimser bir hava içerisindeyken ISTFIX resmen “Bu
Ramazan rehaveti değil! Yolunda
gitmeyen bir şeyler var!” diye yaz
boyunca bağırdı durdu!
Önce bölgeyi değerlendirelim…
En deneyimlisinden en gencine
ekonomik konularda yazı yazan,
fikir beyan eden hiç kimse, Ukrayna-Rusya gerginliğinin bu kadar ayan beyan çatışmaya yakla-
şacağını tahmin edemedi. Evvelki
makalelerimi okuyanlar bilir buna
ben de hiç inanmadım. Fakat bir
uçak düştü, masum insanlar öldü,
üstüne ciddi çatışmalarda ölümler
başladı ve başlangıçta “bilek güreşi” dediğimiz mesele şu an “Rusya
Ukrayna’ya girer mi, askerini çeker mi, girerse NATO ne yapar?”
sorularının sorulduğu bir ciddiyete ulaştı.
Askerler, Ukrayna-Rusya sınırında bekleyedursun, biz bunu bir de
Akdeniz-Karadeniz ticareti olarak
inceleyelim. Burada ilginç artı-eksi durumları var. Evvela, Avrupa
Birliği ve ABD’nin Rusya’ya mali
yaptırımları sebebiyle Rusya artık
hızlı borçlanamayacak ve muhtemelen büyüme hızı ciddi biçimde
düşecektir. Fakat diğer yandan
Rusya’nın AB’ye Karadeniz yoluyla ihracatlarında, işler daha da
ciddileşmeden önce koster ticareti
için bir sıkıntı şimdilik kâğıt üstünde gözükmüyor.
bulması beklenmekte. Burada fırsatlardan bahsedilebilir.
Rusya’nın AB’den ve ABD’den gıda
ve tarım ürünleri ile hammadde
ithalatına getirdiği kısıtlama ise
Karadeniz’de bilhassa paletli tarım
ürünü ticaretini hızlandırabilir,
çünkü Rus tarım bakanı ithalat
yasağı boyunca eksiklerini Türkiye’den karşılayabileceklerini ifade etti. Eğer Rusya ile Türkiye bu
konuda yakınlaşırsa, bunun yakın
deniz ro-ro ticaretine muhtemelen daha büyük bir tesiri olacaktır.
Rakamlarla bakarsak Rusya’nın
yasaklardan evvel Avrupa’dan yaptığı gıda ithalatı 12 milyar avroyu
bulmakta, Türkiye’nin hali hazırdaki ihracatı ise 1 milyar doların
altında ve 2014’te 1 milyar doları
Bu arada Rusya ve Ukrayna’nın
tahıl rekolteleri daha evvel öngörülen seviyeleri rahatlıkla bulsa
da, ihracatlar koster piyasasına
pek yaramamakta. Rusya çıkışlı
tahıllar deniz/nehir tipi gemileri
meşgul ederek kosterlerin navlunlarına dolaylı tesir yapmakta
fakat doğrudan kostere tesiri kısıtlı kaldı. Ukrayna’da Eylül-Ekim
ayında gelecek mısır hasadı rakamları önem taşıyor taşımasına
ama gerginlik ticareti ürkütmeye
devam ettiği sürece yüklerin denize inmesi gecikecek gibi duruyor.
Karadeniz’de Ağustos’un sonuna
gelindiği halde geleneksel koster
ticaretine bir tesiri olduğundan
çok bahsedilemiyor.
Özetle, Ukrayna işi ciddileştikçe,
koster armatörünün durumu da
ciddileşiyor.
Avrupa Merkez Bankası (AMB)
beklentileri konusunda görünüm
halen aynı. Bir yandan Rusya’nın
uyguladığı ambargoyla toparlanma arifesindeki ekonomiler sendeleyecek olsa da diğer yandan
AMB’nin 850 milyar avroluk genişleme paketi bölgeye bir canlılık
getirebileceği umutları var. Ama
bir de masada herkes bir şekilde
ekonomisini toparlarken, iyice
gömülen Fransa, resesyona giren
İtalya gerçeği var. Fransa’nın çelik ve tahıl ihracatları, İtalya’nın
bölgedeki ihracat faaliyetleri belki
bu denklemden kısmen bağımsız
fakat AB’nin en büyük ikinci ekonomisinin sendelemesi bile bölgeyi karıştırmaya yeter. Yunanistan’ı
hatırlayın.
Yine de herkesin ümidi en güvenilir piyasa mekanizmasına bağlı;
mevsimsellik… Ağustos’un ilk iki
haftasındaki toparlanma emareleri mevsimsel olarak Ramazan
rehavetinin ve Avrupa’da tatil sezonunun bitmesiyle “Ukrayna’ya
rağmen” bir ivme kazanabilir.
Geçen seneye ve ondan öncesine
bakarsak, önümüzdeki üç ayda
navlunlar tırmanış eğilimine girecektir, fakat tabii, o zaman Karadeniz’de savaş ihtimali, Akdeniz’de Filistin-İsrail gerginliği ve
Ortadoğu’da IŞİD tehdidi peyda
olmamıştı.
Siz beni anladınız… Öyle bir dönemden geçiliyor ki denge iyi tarafa da kötü tarafa da kayabilir.
Akdeniz böylesine ateş çemberiyken müsaadenizle bu ay artık öngörü yapmıyorum!
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 41 |
ISTFIX ne yapmış diye bakarsak, Mayıs-Haziran-Temmuz döneminde düşüşlere erken başlayan endeks Temmuz ortasında Ramazan’ın da etkisiyle
dip yaptı. Temmuz’un son haftası ise Ramazan bayramı arifesinde bir umut ışığı olarak hafif iyileşmeler görüldü. 2-4 bin DWT gemilerin bölgedeki
ortalama günlük gelirleri (TCE) 1.800 dolar civarındaydı. 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 2.750 dolara geriledi. Büyüklerde, Ağustos başı
itibariyle 6-8 bin DWT gemiler günde 3,750 dolar10.000 dwt’lik en üst segment ise 5.400 dolar civarında gelir elde ediyordu.
7 DENİZ
Deniz Ticareti
Rusya ve Türkiye ticaretinde hedef 100 milyar dolar
Rus Türk İşadamları Birliği (RTİB) Samsun’da düzenlenen programla, Rusya’da iş yapmanın yollarını
katılımcılarla paylaştı.
A
| 42 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
nemon Otel’de düzenlenen foruma Samsun
Valisi Hüseyin Aksoy, Rus Türk İşadamları
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Naki Karaaslan, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Ticaret Borsası Başkanı Sinan Çakır, emekli
Rusya Büyükelçisi-Genel Sekreteri Vladimir Solotsonskiy, MÜSİAD Samsun Şube Başkanı Erkan Malkoç, Çalkan Group Genel Müdürü Mustafa Çalkan,
THY Rusya Genel Müdürü Mefail Deribaş, Nexia
Genel Müdürü Cem Tezelman, Dynamıc Lojistik Genel Müdürü Mehmet Dağaşan, firma sahipleri ve iş
adamları katıldı.
Samsun’u Rusya pazarında daha aktif olmaya çağıran Emekli Rusya Büyükelçisi Vladimir Solotsonskiy,
“Rusya’da çok uzun süre iş yapan işadamlarımız var.
Türkiye’nin Rusya’da çok büyük olanakları var. Bizim
idarecilerimiz ile sık sık buluşuyorlar. Türkiye ile Rusya arasında ilişkilerin ilerletilmesi için hiçbir sorun
yok. Sizleri Rusya pazarında daha aktif olmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
7 DENİZ
Rus -Türk ticaretindeki hedeflerinin 100 milyar dolar
olduğunun altını çizen RTİB Yönetim Kurulu Başkanı
Naki Karaaslan, şunları kaydetti: “100 milyar dolarlık
hedef şu anda son 14 yıl içersinde 5 milyardan 35
milyar dolara çıktı. Ama son 3 yıldır bir durağanlık
yaşanıyor. Türkiye artık stratejisini belirlemek zorunda, Türkiye yol haritası çizmek zorunda. Türkiye
otomotiv ve otomotiv yan sanayisinde dünyada ve
Avrupa’da çok ciddi anlamda söz sahibidir. Hatta Avrupa pazarının yüzde 16’sı bizde. Ama Rusya pazarında binde 5’iz. Biz aslında olmayanı keşfetmeliyiz.
Bildiğimiz işleri yapmalıyız. Ruslar bize ‘Siz iyi vagon
yapıyorsunuz ama sizden bize hiç kimse gelmiyor.
Bize Almanlar, Fransızlar geliyor. Siz yoksunuz’ diyor.
Bildiğimiz işler sağlık, okul, hizmet sektörü. Bunlarda ciddi anlamda katma değeri olan işlerdir. Rusya,
Almanya’dan sonra en önemli ticari ortağımızdır.
Akdeniz bölgesine bu sene 5 milyona yakın Rus turist geldi. Dünya rezervinin 3’te biri Rusya toprakları
içerisindedir. Rusya nüfusu dünya nüfusunun 40’ta
biridir. Rusya, usta siyasetçilerin elinde. Karşılıklı olarak limanların geliştirilmesi ve büyümesi gerekiyor.
ithalat gerçekleştirildi. Samsun’da
gerçekleştirilen ithalat ise bir önce“2013 yılında 2 milyar 136
ki yıla göre biraz düşüş gösterdi ve
milyon 468 bin ithalat ger853 milyon dolar oldu. Rusya’dan
çekleştirildi. Yine en fazla
yaptığımız önemli bir oran 334
ithalat ve ihracat Samsun
milyon dolarlık ihracatı Rusya’dan
gümrüğünden Rusya Fegerçekleştirmemiz. Bunun da biderasyonu’na oldu. 2014
zim toplam ithalat içerisindeki payı
yılının ilk 6 aylık dilimine
yaklaşık yüzde 40’dır. Genel olarak
baktığımızda
ihracatın
baktığımızda son 2,5 yıl içersinde
2012 yılında yüzde 57’si,
ithalat ve ihracat rakamlarının top2013 yılında yüzde 56’sı
lamını değerlendirdiğimizde 2012
2014 yılında da yüzde 57’si
yılında yüzde 31’lik, 2013 yılında
yine Rusya Federasyonu
yüzde 27’lik ve 2014 yılının ilk 6
ile gerçekleştirildi.”
ayında ise yüzde 26’lık bölümünü
Rusya ile Türkiye arasındaki ticari
Rusya Federasyonu ile gerçekleştiilişkilerin gelişmesine katkı sağlariyoruz. Verdiğimiz bu rakamlar sayacak en önemli unsurun limanlar
olduğunu ifade eden Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, dece Samsunlu firmaların yapmış olduğu ithalat ve
şöyle konuştu: “Samsun, Türkiye’nin ve Karadeniz’in ihracat rakamlarıdır. Ayrıca Samsun gümrüğünden
en önemli şehirlerinden birisidir. Samsun’daki tica- yapılmış olan ihracat rakamları bunun daha da üzeri hareketlilik ve yapılacak olan çalışmalar bölgenin rindedir. 2013 yılında 1 milyar 244 milyonluk bir ihgelişmesine katkı sunacağı gibi ülkenin ticari ilişki- racat Samsun limanından gerçekleştirildi. Yine 2013
lerinin daha iyi bir noktaya taşınmasında da önemli yılında 2 milyar 136 milyon 468 bin ithalat gerçekleşbir nokta oluşturacaktır. Samsun’un ticari yaşamına tirildi. Yine en fazla ithalat ve ihracat Samsun gümrübaktığımızda Türkiye içerisinde önemli kentlerden ğünden Rusya Federasyonu’na oldu. 2014 yılının ilk
biridir. İthalat ve ihracatı ile önemli çalışmaların ger- 6 aylık dilimine baktığımızda ihracatın 2012 yılında
çekleştirdiği bir ildir. Türkiye geneline baktığımızda yüzde 57’si, 2013 yılında yüzde 56’sı 2014 yılında da
2013 yılında yaklaşık olarak 152 milyar dolarlık bir yüzde 57’si yine Rusya Federasyonu ile gerçekleştirilihracat gerçekleştirildi, Samsun’a baktığımızda bu ih- di. Rusya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin gelişracat içerisindeki payı 438 milyon dolardır. Bu, arzu mesine katkı sağlayacak en önemli unsurlardan biri
ettiğimiz Samsun’un ön gördüğü ihracat rakamlarına de limanlarımızın varlığıdır. 2023’de Cumhuriyetimihenüz ulaşılabilmiş değil. Bizim Samsun olarak ih- zin kuruluşunun 100. yılında da 6 milyar dolar olmaracatımız içerisinde Rusya’nın payına baktığımızda sını öngörüyoruz.” dedi.
yaklaşık 22 milyon dolarlık bir ihracat katkısı var. Bu
da yaklaşık olarak yüzde 5,6’ya denk geliyor. İthalata da baktığımızda 2013 yılında 236 milyar dolarlık
Akdeniz’den gelen meyve sebzenin
hızla ulaştırılması gereken, nakliye
maliyetlerinin düşürülmesi, yolların
ve demiryolların genişlemesiyle ve
bunlarla ilgili sorunlar da çözülürse
hızla istenilen yerlere varılacaktır.
Rusya’nın önümüzdeki 20 yıl için
Çin’le yaptığı bir gaz anlaşması var.
Yaptığı anlaşma da 400 milyar dolar.
Sadece Gazprom’un 2020 yılındaki
ciro hedefi 1 trilyon dolar. Bütün
dünyanın gözü hammaddelerden
dolayı Rusya topraklarındadır.”
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 43 |
7 DENİZ
Türk limancılığında bir ilk
80 metre yüksekliğinde bin 3 yüz ton ağırlığında dev STS vinçlerin Türk limanlarında ilk kez bir Türk firması tarafından kurularak Türk bandıralı Yüzer Duba (Barge) sistemiyle bir başka limana taşınması başarı
ile gerçekleştirildi.
Haber
E
vyap Limanı’na ait Liebherr firmasından satın
alınan, 23 sıralı gemilerden konteyner elleçleyebilen demonte haldeki iki vinç kurulumlarının ardından, Türkiye’de ilk defa Türk Bandıralı Yüzer
Duba sistemi ile son durakları olan Evyap Limanı’na
taşındılar.Demonte vinçlerin 24 Mart 2014 tarihinde
İzmit-Derince limanına getirilmesinin ardından 10
gün boyunca demonte parçalarının sahaya yerleştirilme işlemi sürdü. Evyap Limanı’nda yeterli alan
olmaması sebebiyle Derince Limanı’nda gerçekleştirilen montaj işlemi sonrasında ilk vinç 15 Haziran,
ikinci vinç ise 5 Temmuz tarihinde taşınmaya hazır
hale getirildi.
Nisan ve Mayıs aylarındaki yoğun yağış ve rüzgara
rağmen iki vincin de taşınma işlemi planlanan tarihlerde gerçekleştirildi. Portunus şirketinin 34 kişilik
montaj ekibi tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda; teknik koordinatör, proje sorumlusu, süpervizör,
saha mühendis, mekanik teknisyen ve elektrik teknisyeni görev aldı. Türk liman işletmelerinin daha önceleri bu boyutların çok daha altındaki vinçlerde dahi
ilk kurulum ve yer değişimlerinde yaşadıkları büyük
sıkıntılar göz önüne alındığında tamamen yerli mühendislik ve deniz taşıma araçlarıyla gerçekleşen bu
proje, limanlarda yeni bir dönemi işaret ediyor.
Ülkemizde bu denli büyük yük taşımalarında kabotaj
hakkına sahip yeterince deniz taşıma aracının olmaması nedeniyle bu tip vinçlerin taşınma işleminde
hassas mühendislik hesaplamalarının önemi daha da
artıyor. Türkiye’de ilk defa Portunus gibi yerli bir mühendislik şirketinin dünya limanlarındaki deneyimleriyle gerçekleştirmeye cesaret ettiği bu proje diğer
yerli mühendislik firmalarına da örnek teşkil ediyor.
| 44 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Birinci vinç 72, ikinci vinç 63 günde taşınmaya hazır
hale getirildi
Taşıma işlemi Portunus şirketi tarafından ilk defa,
Türkiye’de sadece bir adet bulunan 27m x 92m boyutlarında barge sistemi ile gerçekleştirildi. Her biri
yaklaşık bin 300 ton olan monte haldeki vinçlerin taşıma işlemi Portunus şirketinin 10 kişilik ayrı bir ekibi
tarafından yapıldı. Vinçlerin barge üzerine yükleme
işlemi yaklaşık 5 saat sürerken sabitleme işlemleri ise yaklaşık 9 saat sürdü. Denizyolu ile yaklaşık 4
saatte taşınan vinçler yaklaşık 2 saatlik bir işlemle
raylara indirildi.
Türk liman işletmelerinde yerli mühendislik hizmetlerinin önemi giderek artıyor
İlk kez 1996 yılında özel sektör konteyner limancılığı
ile tanışan Türkiye’de gemi hacimlerinin büyümesi,
liman ihtiyaçlarının farklılaşmasıyla vinçlerdeki revizyon, modernizasyon ya da yer değişimleri zorunlu
hale geldi. Gelişmiş ülkelerde bu tip konularda çalışmakta olan mühendislik firmalarının arasında bir
Türk firmasının da adının geçmesi ülkemiz için gurur
vericidir. MLS Holding bünyesinde limanlara yedek
parça, makine, onarım ve servis hizmeti veren Portunus şirketi tarafından gerçekleştirilen kurulum ve
taşıma işlemi, Türk liman işletmelerinin ve Portunus
gibi mühendislik firmalarının geleceğine ışık tutuyor.
S
REKLAM
trateji, bugünlerde çok
sıkça duyduğumuz bir kelime… Haberlerde, şirketlerin internet sitelerinde,
günlük konuşmalarda, siyasette
ve daha birçok yerde yerli-yersiz
kullanılan bir kelimedir. Ancak
yakından bakıldığında, yersiz kullanımların daha çok olduğunu görüyoruz. Çünkü “strateji” kelimesi
iş dünyası dilinde, eklendiği şeye
bir önem, ağırlık katıyor. Strateji;
hedefler, planlar, amaçlar, sloganlar, metotlar ve daha birçok şey
değildir.
Yakın zamanlarda “Bizim stratejimiz bu sene iki gemi almak” diyen
bir armatöre sordum, bu hedef
değil mi neden strateji diyorsunuz
ki diye, ccevabı, “Öyle daha süslü
duruyor, daha kurumsal oluyor”
oldu. En basit anlamda strateji nedir diye düşünürsek, diyebiliriz ki
imkanların en uygun ve verimli
şekilde değerlendirilmesidir. O
kadar çok karmaşık tanımlar var
ki bu kavram sanki bir anatomi
konusu haline geldi ve bazı “üst
düzey” ve “özel eğitimli müdür”lere mahsus bir süsleme sanatı oldu.
Halbuki sadeleştirirsek, hayatın
içinde her aşamasında olan ve aslında herkes tarafından kullanılan
bir şey olduğunu da görüyoruz,
çünkü esası: 5N1K: Ne, Nerede,
Ne Zaman, Nasıl, Neden ve Kim?
Konuşmak değil de gerçekten sürekli 5N1K’yı her konuda sorgulayıp, bunu yetenekler ve imkanlarla birleştirip buna göre tercihleri
yapmak konusuna ciddiyetle yaklaşıldığında işte burada bir strateji
sahibi olmaya başlanıyor. Burada
ne oluyor?
Yakıt stratejisi sahibi olmak için
de evvela hem işletme içinde hem
de dışarıda neler oluyor bunu bir
tahlil etmek lazım. Kulağa kolay
gelse de aslında çok zor bir iş. İçeride; finans, bilgi, yetenek ve im-
kanların envanterini yapıp bunları
dışarıda olup bitenle birleştirip,
sürdürülebilir avantaj sağlamak
hiç de kolay değil. Ama yine biraz
daha yoğunlaşıp tek bir kelimeye
odaklanırsak, tek bir sonuca varabiliriz: Bilgi; işte esas yapı taşı
budur.
Maalesef bugün karşılaştığımız
çoğu alıcılar, bazen korkulacak
derecede bilgiden yoksunlar. Bu
cehaletin maliyeti ise gerçekten
çok yüksek olabiliyor. Bu sadece
alıcılar ile sınırlı da değil. Çünkü
yakıtla ilgili tüm halkaların birbiriyle uyumu, üstün bilgisi ve kontrol mekanizması şarttır.
İlk ele alınması gereken konu, az
yakmak olmalı. Çünkü ne kadar
ucuza almaya odaklanılsa da gereksiz yaÇok zor kazanan, zor koşullar altında var oluş mücadelesi
veren denizciliğimizden cehalet,
iş bilmezlik, umursamazlık ve
maalesef bazen kötü niyetle çalınan çok değerli yarınlardır bunlar.
“Mazot işte” denilip geçilen günler
artık çok geride kaldı, çünkü tonu
30-40 dolardan bin dolara çıktı ve
maliyetlerin yüzde 70-80’ini oluşturan bir kalem oldu. Emisyon
kontrolleriyle zaten yüksek olan
yakıt fiyatları daha da artacak,
tonu bin 500- 2 bin dolar aralığına
yükselecek.
Geçmiş zamanların hataları yüzünden bugün günü kurtarmaya
odaklı armatör için bunlar belki bir lüks, bir hayal ama çıplak
gerçek bu. Ödeme güçlüğü çeken
armatör navluna göre akrobasi
yaparken, vadeler arası fark olsun
derken bunları düşünmesi, uygulaması tabii ki zor. Denizciliğe sırf
sıfat olsun diye giren bir armatörün de gelen parayı başka yerlere
kullanıp gemi için ‘Allah Kerim’
diyenleri ve kendi krallıklarını
ilan edip kafalarına göre iş yapan
“Kulağa kolay gelse
de aslında çok zor
bir iş. İçeride; finans,
bilgi, yetenek ve imkanların envanterini
yapıp bunları dışarıda
olup bitenle birleştirip,
sürdürülebilir avantaj
sağlamak hiç de kolay
değil. Ama yine biraz
daha yoğunlaşıp tek
bir kelimeye odaklanırsak, tek bir sonuca
varabiliriz: Bilgi; işte
esas yapı taşı budur. ”
Operasyon müdürlerini de ayrı
tutmak lazım belki de. Ama bizim
sözümüz, denizciliği bir sanat olarak görenlere ve sanatında en iyisi
olmak isteyenlere çünkü strateji
de eski Yunanca da; “generalin sanatı” anlamına gelir.
Bugün daha iyi olmak için, gelece-
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 45 |
ğe hazır olabilmek için yakıt eğitimi, yakıt bilinci, farkındalık ve
neticesinde yakıt stratejisi sahibi
olmak bir süs değil, denizcilik sanatının icabıdır.
7 DENİZ
Deniz Turizm
Avrupa’nın en büyük filosuna sahip olan Costa Cruises, 15’inci gemisini Ekim 2014’te denizle
buluşturacak. Bir yılı aşkın bir süre önce Türkiye ofisini açan Costa Cruises, Türkiye kruvaziyer
pazarında, birbirinden lüks gemileriyle konforlu seyahatler sunmaya devam edecek.
Türkiye Kruvaziyer Pazarının Aktif Oyuncusu
“COSTA CRUİSES”
Saltuk A. Kocabaş Kimdir?
Saltuk A. Kocabaş, eğitim ve
öğretim hayatının bir kısmını
yurtdışında geçirir. Özellikle
Amerika’da bulunduğu dönemlerde cruise sektörüne olan ilgisi
daha da pekişir. Türkiye’de 1986
yılından bu yana turizm sektöründe farklı şirketlerde çeşitli
pozisyonlarda görev alır. Yaklaşık 6 yıl kadar önce cruise sektörüne yoğun bir şekilde yönelen
Kocabaş, bir buçuk yıl önce
Costa Cruises’ın, Türkiye’deki
potansiyeli fark edip ofis açmaya
karar vermesi üzerine, şirketin
İstanbul ayağının sorumluluğunu
üstlenir. İtalyan merkezli şirketin
İstanbul ofisi, ağırlıklı olarak
seyahat acentelerine hizmet
vermekte. Saltuk A. Kocabaş şu
anda Costa Cruises’ın Türkiye
Temsilciliğini yürütmekte.
| 46 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
gemimiz ise hem İzmir hem de İstanbul’dan hizmet veriyor. Bunun
yanı sıra senelerdir rağbet gören
Ege-Adriyatik destinasyonu ve İzmir çıkışlı 7 gece 8 günlük Yunan
Adaları büyük keyifle sattığımız
programlardır. Tabi Yunan Adaları turu yapan gemimiz adada en
çok süreyi geçiren gemi olduğu
için de seyahat severler tarafından
büyük ilgi görüyor.”
COSTA CRUİSES Türkiye İş Geliştirme Müdürü, Saltuk A. KOCABAŞ
T
ürkiye pazarında aktif
rol oynadığı günden bu
yana büyümesini sürdüren Costa Cruises’ın
Türkiye İş Geliştirme Müdürü Saltuk A. Kocabaş ile bir araya gelerek
kruvaziyer turizmini ve Costa’nın
Türkiye pazarındaki faaliyetlerini
konuştuk.
İstanbul ve İzmir Çıkışlı Programlar Rağbet Görüyor
Tüketiciye hizmet konusunda her
zaman farklı programlar sunma-
ya çalıştıklarını ifade eden Costa
Cruises Türkiye Temsilcisi Saltuk
A. Kocabaş, şu anda en çok İstanbul-İzmir çıkışlı programlarının
rağbet gördüğünü belirterek şöyle
devam etti: “Türk yolcularımızın
en çok rağbet gösterdiği destinasyon Yunan Adaları, arkasından
da Ege Adriyatik turları geliyor.
Dolayısıyla çoğu cruise şirketi bu
destinasyonlara ağırlık veriyor.
Şu anda İstanbul-İzmir seferini
yapan 3 gemimiz mevcut. Bunlardan iki gemimiz İzmir’den, bir
Birbirinden Lüks Costa Gemilerinde Türk Yolculara Özel Hizmetler Sunuluyor
Costa, bir buçuk yıl önce Türkiye
pazarına direkt olarak girmeden
önce acenteleri vasıtasıyla tüketicilere on yıl boyunca hizmet sağlayan bir şirketti. Şu anda Türkiye
genelinde 650 civarı acente ile
direkt bağlantıda olduklarını ve
bu rakamın gittikçe büyüdüğüne
dikkat çeken Kocabaş, kurumsal
şirketlerin toplantı gruplarına yönelik çalışmalar da yürüttüklerini
söyledi. Türk yolculara daha özel
hizmet sunmak adına yaptıkları çalışmaların giderek arttığını,
özellikle gemilerde Türk host/hostes bulundurmalarının yolcular
tarafından olumlu karşılandığına
dikkat çeken Kocabaş; “Gemilerimizde ana dil İngilizce ancak
Türk yolcularımız her ne kadar
İngilizce bilseler dahi Türkçe hiz-
met veren bir personel gördükleri zaman biraz daha rahatlıyor ve
seyahatlerine huzurlu bir şekilde
çıkıyorlar. Dolayısıyla İstanbul ve
İzmir’den hareket eden gemilerimizde Türkçe konuşan personel
bulundurmak Türk yolcularımız
tarafından talep görüyor. Bunun
yanı sıra gemilerimizde Türk kahvesi, arzu edenler için rakı, kahvaltılarda alıştığımız geleneksel
zeytin-beyaz peynir seçenekleri,
gemi gazetesinin Türkçeleştirilmiş
hali ve gemilerdeki kabinlerde iki
Türk kanalının yayında olması
yolcularımızın ilgisini çeken ve
hoşuna giden detaylardır.” dedi.
neoClassica Gemisiyle İstanbul
Çıkışlı Seferler Düzenlenecek
Costa Cruises gemilerinin farkı;
adalarda geçirdiği sürenin uzun
olması, sabah çok erken saatte
adaya varıp akşam geç saatlere kadar adada konaklayıp sonrasında
diğer destinasyona devam etmesidir. Costa Classica gemisi İzmir
çıkışlı Yunan Adaları programını
sunuyor. Yine Costa’nın klasik
programlardan olan Ege-Adriyatik destinasyonunu yapan gemisi
Costa Magica’nın İzmir ve İstanbul hareketli 10 gecelik programları mevcut. Magica, İstanbul’dan
çıkarak Dubrovnik-Venedik-Katakolon- İzmir-İstanbul seferlerini
yapıyor. Bu program uzun olduğu
için geçen yıl 7 gecelik olan programa bu yıl Atina’da ekleniyor.
Gelecek yıl değişik bir programla
sunulacak olan destinasyona ilgi
oldukça yoğun. Costa neoRomantica gemisi ise yolcularına 11 gecelik uzun bir program sunuyor.
Yunan Adaları programını yapan
Costa Classica gemisi sene sonu
itibariyle renovasyondan geçerek
neoClassica adıyla İstanbul ana
liman olmak üzere seferlerine
devam edecek. Türkiye’de bunu
yapan ilk şirket ise Costa Cruises
olacak. Gemi, İstanbul çıkışlı seferler yapacağı için dünyanın her
yerinden yolcular uçakla gelip gemiye binecek ve bu durum turizm
getirisi açısından İstanbul’a fazlasıyla katkı sağlayacaktır.
14 Gemisi Olan Costa Cruises
Ailesine Yıl Sonunda İki Gemi
Daha Gelecek
Bunlara ek olarak alternatif programların da olacağını belirten
Kocabaş, yeni alınacak gemileri hakkında şu bilgileri aktardı:
“Karnaval Grubu’na bağlı İbero
Cruises firmasından alacağımız
Celebrations gemimiz, İstanbul-Venedik ve Venedik-İstanbul
seferlerini yapacak. Costa Cruises
çatısı altında 14 gemimiz mevcut
ve sene sonu itibariyle iki gemimiz
daha gelecek. Costa olarak Uzakdoğu’dan Karayipler’e kadar uzanan geniş bir destinasyon ağında
hizmet veriyoruz. Geçen yıl çok
fazla rağbet gören Dubai programımız bu yıl da devam ediyor.
Açıkçası hem İtalyan şirketi olmamızdan dolayı hem de arz talep
doğrultusunda Akdeniz, Norveç
fiyortları ve Baltıklar bu yıl yoğun
ilgi gördü. Yolcularımızdan aldığımız dönüşler olumluydu.” diyerek bu destinasyonların her yıl
sunmaya devam edecekleri klasik
bir program haline geldiğini ifade
etti.
Cruise Sektörüne Olan İlgi Her
Geçen Gün Artıyor
Cruise sektörüne olan ilginin
her geçen gün artması, özellikle İstanbul-İzmir hareketli gemi
programlarının çoğalması sonucu
tüketiciler, cruise seyahati üzerine birtakım olumsuz düşüncelerinden sıyrıldı ve bu seyahatlerin
“Costa, yıl sonunda yaklaşık 4 bin
800 yolcuya hizmet
verecek olan yeni
gemisi Costa Diadema’yı suya indirecek. Avrupa’nın
en büyük cruise
gemisi ünvanına sahip olacak
olan bu yeni gemi
İtalyan bayrağı
taşıyacak.”
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 47 |
7 DENİZ
Deniz Turizm
her bütçeye uygun tatil seçeneği
sunduğunu gördü. Costa Cruises
olarak her bütçeye uygun alternatif programlar sunduklarını belirten Kocabaş, özellikle acentelerin
kredi kartına ek olarak sunduğu
taksit imkanlarından herkesin yararlanabileceğine dikkat çekti.
| 48 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Avrupa’nın En Büyük Gemisi
Costa Diadema, Yıl Sonunda Seferlerine Başlayacak
2 bin ile 4 bin üzeri kapasiteye sahip gemileriyle yolcularına kaliteli
ve kusursuz bir seyahat imkanı
sunan Costa, yıl sonunda yaklaşık
4 bin 800 yolcuya hizmet verecek
olan yeni gemisi Costa Diadema’yı
suya indirecek. Avrupa’nın en büyük cruise gemisi ünvanına sahip
olacak olan bu yeni gemi İtalyan
bayrağı taşıyacak.
“Görkemli Bir Liman Projesi Bir
An Önce Hayata Geçirilmeli”
Türkiye’nin gittikçe artan bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen
Kocabaş, Costa Cruises Türkiye
ofisi olarak bu işe 3 kişilik bir ekiple başladıklarını sonrasında geli-
şen ve büyüyen profesyonel ekibi
ile gelecek hedefler yolunda alternatif programlar oluşturduklarını
söyledi. İstanbul’da gemilerin çok
rahat bir şekilde limana yanaştığı
doğa harikası bir şehirde yaşadığımıza dikkat çeken Kocabaş,
buna karşın limanlar konusunda
çok fazla eksiğimiz olduğunu, İs-
tanbul’a yakışmayacak seviyede,
imkanları çok kısıtlı limanlara
sahibiz diyerek ; “Yetkili mercilerden talebimiz, bu sorunun en kısa
zamanda giderilip, bize yakışacak,
görkemli bir liman projesinin bir
an önce hayata geçirilmesi olacaktır” dedi.
Gemi İnşa
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 49 |
7 DENİZ
Röportaj
Erdal KILIÇ
SOFT | Genel Müdür
“Lojistik Şirketleri Personel
Politikalarını Gözden Geçirmeli”
SOFT, tedarik zinciri, lojistik ve taşımacılık sektörlerindeki firmaların “Stratejik İş Ortağı” konumunda yer alıyor.
1
| 50 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
996’da, bilgi ve iletişim teknolojileri, MRP II, yönetim ve maliyet muhasebesi
alanlarındaki
kurumsal
çözümlerde deneyimli bir ekip
tarafından kurulan SOFT, bilgi
ve iletişim teknolojileri, kurumsal
kaynak planlaması ve yazılım çözümleri ile danışmanlık hizmetleri veriyor. 50 kişilik deneyimli
bir kadroya sahip olan şirketin
ürünleri ve çözümleri 700’ü aşkın
firmada kullanılıyor. Şirket, tedarik zinciri, lojistik ve taşımacılık,
e-belge yönetimi için anahtar teslimi çözümler konusunda uzmanlaşırken, Türkiye dış ticaretinin
yaklaşık yüzde 70’i SOFT yazılımları kullanan şirketler tarafından
taşınıyor ve elleçleniyor. SOFT,
tedarik zinciri, lojistik ve taşıma-
cılık sektörlerindeki firmaların
“Stratejik İş Ortağı” durumunda
yer alıyor.
Hizmet verdiği lojistik sektöründeki nitelikli eleman gereksiniminin karşılanmasına katkıda
bulunmak amacı ve aynı zamanda
bir sosyal sorumluluk projesi olarak faaliyetlerini sürdüren SOFT,
yıllardır çeşitli üniversite ve yüksekokulların lojistik bölümlerinde
laboratuvar ortamlarında lojistik
yazılım uygulamaları dersleri veriyor. Pek çok üniversitede ve akademik etkinliklerde seminerler ve
sunumlar gerçekleştiren SOFT’un
Genel Müdürü Erdal Kılıç, sektöre sundukları hizmetler ve faaliyetleri hakkında sorularımızı
yanıtladı.
Erdal Bey, SOFT olarak lojistik
ve taşımacılık sektörüne sunduğunuz hizmetler nelerdir?
Şirketimizin geliştirmiş olduğu
SOFTTRANS®, SOFTFİNANS,
SOFTARAYÜZ ve SOFTE-BELGE Uygulamaları 108 modülden
oluşan sektörel bir Kurumsal
Kaynak Planlaması (ERP) çözümü oluşturuyor. Çözümlerimiz,
bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, yasal düzenlemeler,
güncel ve sektörel gereksinimler
doğrultusunda sürekli olarak gelişirken, yeni ürün ve hizmetlerle
de bunu zenginleştiriyoruz. Şirketimiz, sektörel yazılım çözümleri
yanında, özel yazılım geliştirme,
lojistik ve bilgi teknolojileri danışmanlığı, proje yönetimi, süreç
denetimi, dış kaynak hizmetleri,
eğitim, bilgi ve iletişim teknoloji-
“Ar-Ge organizasyonları ve yatırımları sektörde çok az sayıda
firmanın gündeminde
yer alıyor. Lojistik
faaliyetlerin teknolojinin olanakları etkin
bir biçimde kullanılmadan gerçekleştirilmesi giderek daha da
zorlaşmakta ve maliyetli olmakta. Gelecek,
Ar-Ge faaliyetlerine
ve teknolojiye bütçelerinde daha fazla pay
ayıranların olacaktır. ”
leri altyapısı kurulması, donanım
ve sistem yazılımları, mobil ve
OT/VT çözümleri, araç takip ve
filo yönetim sistemleri gibi çözüm
ve hizmetlerini bütünleşik olarak
sunuyor.
Türkiye’de lojistik ve taşımacılık
sektörünün lider çözüm sağlayıcısı olarak yeni ürün ve teknolojileriniz konusunda bilgi verebilir misiniz?
Şirketimiz, TÜBİTAK TEYDEB
tarafından desteklenmiş bir projeyi tamamlamış olup, biri TEYDEB, diğeri KOSGEB olmak
üzere iki Ar-Ge projesini de tamamlamak üzeredir. Bu projelerin yanında onlarca yeni ürün ve
mevcut çözümlerimize yeni özelliklerin geliştirilmesi çalışmalarını yürütüyoruz. SOFT, geliştirdiği
yeni nesil ürün ve çözümler içinde
ileri seviyede planlama, optimizasyon, mobil çözümler ve elektronik veri değişimi gibi ürün ve
çözümlerin yanı sıra Web tabanlı
yeni ürün ailesi de bulunmakta.
Lojistik sektörü dışındaki firmaların da kullanımına sunduğumuz
SOFT E-BELGE ürün ailesi, Yeni
Nesil Doküman Yönetim Sistemi,
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından onaylı E-Fatura ve E-Defter
ile Kayıtlı E-Posta Yönetimi gibi
uygulamaları içinde barındırıyor.
Bu ürün ailesi yalnızca SOFT Yazılımları ile değil, başka yazılım
çözümleri ile de entegre olarak
çalışmakta ve lojistik sektörü ve
başka sektörlerdeki yüzlerce firma
tarafından kullanılmaktadır.
Türkiye’de lojistik ve taşımacılık
sektörünün gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son yıllarda lojistik sektöründe
hızlı bir dönüşüm ve diğer sektörlerden daha yüksek oranda büyüme yaşanıyor. İthalat, ihracat ve iç
tüketimin artışı nedeni ile sektörde hem iş hacmi, hem de hizmet
çeşitliliği arttı. Bunun yanında
lojistikte dış kaynak kullanımı ile
ilgili projelerde de bir artış görülüyor. Firmalar, lojistik şirketlerinden giderek artan bir şekilde
anahtar teslimi hizmet alma eğilimindeler. Sadece taşıma değil,
depolama, dağıtımı da kapsayan
bütünleşik projeler artan şekilde
gündeme gelirken, bu da sektörün
yatırım yapmasına ve bununla ilgili altyapıları oluşturmasına yol
açmakta.
Türk lojistik sektörü Amerika ve
Avrupa ile kıyaslandığında teknoloji kullanımı açısından geri
durumdadır. Sektördeki küresel
ve yabancı ortaklı-büyük ölçekli
firmalarda teknoloji yatırımları ve
kullanımı sektör ortalamasından
daha ileri düzeyde, ancak orta ve
küçük ölçekli firmalarda ise yetersiz düzeyde. Sektör şirketlerinin çoğunda teknoloji yatırımları
ancak zorunlu durumlarda yapılıyor. Kurumsal yönetim uygulanmaması, nitelikli personel eksikliği ve yüksek personel devir hızı
gibi nedenlerle yapılan yatırımlar
etkin bir biçimde kullanılmıyor.
Bu durum düşük verimlilikle ve
yüksek maliyetle çalışan, ancak
bunu ölçüp yönetemeyen organizasyonlara neden olmakta.
“Lojistik sektöründe çalışanların
büyük bir çoğunluğu bu konuda bir
eğitim almamış,
lojistiği çalışırken
öğrenmiş farklı
disiplinlerden
gelen kişilerden
oluşuyor. ”
Ar-Ge organizasyonları ve yatırımları ise sektörde çok az sayıda
firmanın gündeminde yer alıyor.
Lojistik faaliyetlerin teknolojinin olanakları etkin bir biçimde
kullanılmadan gerçekleştirilmesi
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 51 |
7 DENİZ
Röportaj
giderek daha da zorlaşmakta ve
maliyetli olmakta. Gelecek, Ar-Ge
faaliyetlerine ve teknolojiye bütçelerinde daha fazla pay ayıranların olacaktır. Lojistik sektöründe
çalışanların büyük bir çoğunluğu
bu konuda bir eğitim almamış,
lojistiği çalışırken öğrenmiş farklı disiplinlerden gelen kişilerden
oluşuyor. Türkiye’de en yüksek
büyüme oranına sahip sektörde
önemli miktarda nitelikli elemana
ihtiyaç duyuluyor; bu açık çoğunlukla diğer sektör şirketlerinden
transferler yolu ile kapatılmaya
çalışılır. Son yıllarda sayısı artan lojistik alanında eğitim veren
resmi ve özel eğitim kurumlarındaki eğitimin düzeyi ve kapsamı,
öğretim üyesi ve görevlisi açığı,
müfredatın sektörün gereksinimleri ile uyumsuzluğu, uygulamalı
derslerin olmaması gibi nedenlerle sektörün beklentilerinin çok
gerisinde kalıyor.
| 52 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Peki hizmet konusunda nasıl bir
avantaja sahipsiniz?
Şirketimizde uzun yıllardır çalışan, bilgi ve iletişim teknolojileri çözümleri, kurumsal kaynak
planlaması, lojistik, taşımacılık
ve tedarik zinciri yönetimi alanlarında büyük deneyime sahip çok
sayıda uzman bulunuyor. SOFT
olarak, 20 yıla yakın bir süredir
yüzlerce firmada gerçekleştirilen
çalışmalarda oluşmuş deneyim ile
kurumsal iş çözümlerimiz ve de-
neyimli uzmanlarımızın sunduğu
yüksek düzeyli, kurumsal ve kapsamlı hizmetleri birlikte sunmakta
ve tüm çalışmaları proje yönetimi
metodolojileri ile yönetmekteyiz.
Bu yaklaşım, müşterilerimizin gereksinim duydukları tüm çözüm
ve hizmetleri tek adresten kaliteli
ve kapsamlı bir şekilde almalarını
sağlıyor.
SOFT tarafından geliştirilmiş
olan SOFT Lojistik ve Taşımacılık Yönetimi Uygulaması
(SOFTTRANS) hakkında bilgi
verebilir misiniz? Bu uygulamanın sunduğu çözümler ve sağladığı avantajlar nelerdir?
SOFT Yazılımları, modüler, esnek
ve binlerce parametreden oluşan
seçenekli yapısı ile şirket ve iş
gereksinimlerine uyarlanabilen
çözümler oluşturuyor. SOFTTRANS® ürün ailesi içinde yer alan
yazılım çözümlerimiz, diğer çözümlerimiz ile bütünleşik olarak
çalışmakta ve lojistik iş süreçlerinin bir bütün olarak yönetilebilmesine olanak vermektedir. SOFT
Yazılımları Lojistik ve Taşımacılık
Sektöründeki kuruluşlar için stratejik ve operasyonel yararlar sağlayan, müşteri odaklı bir yönetim
aracı oluşturuyor.
Bir lojistik şirketinin operasyonel,
finansal, iç ve dış süreçlerini entegre olarak yönetmesine olanak
veren, süreçlerin müşteri ve teda-
rikçiler ile entegrasyonunu sağlayan SOFT çözümleri, bir Kurumsal Kaynak Planlaması Çözümü
oluşturmaktadır. SOFT Yazılım
Çözümlerini, şirketimizin sunduğu danışmanlık, eğitim, proje
yönetimi, özel yazılım geliştirme
ve destek hizmetleri ile diğer bilgi
teknolojisi ürün ve hizmetleri ile
bütünleşik olarak sunmaktayız.
Müşterilerimize bu sayede bütünleşik ve etkin süreç yönetimi, ileri
seviyede planlama, sürdürülebilir verimlilik, maliyet yönetimi
ve denetimi, süreç iyileştirme ve
geliştirme, müşteri memnuniyeti
ve bağlılığı, izlenebilirlik ve denetlenebilirlik, hız, esneklik, risk
yönetimi ve rekabette üstünlük ve
bakım ve yönetim kolaylığı sağlanıyor.
Günümüzde, lojistik sektöründe
teknolojinin doğru ve etkin kullanımı olmadan sürdürülebilirlik
mümkün değil. Bu noktada, teknolojiyi içselleştirmiş, nitelikli ve
deneyimli personel önem kazanıyor. Bu nedenle, lojistik şirketlerinin personel politikalarını gözden
geçirmeleri gerekir. Süreçlerin
doğru yönetimi ve iyileştirilmesi
için endüstri mühendisleri istihdam edilmeli. Yeni başlayanlar
için uyum, sonrası için de geliştirme amaçlı iç eğitimlere bütçe ve
kaynak ayırmalıdırlar.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 53 |
7 DENİZ
Dernekler
(DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Metin KALKAVAN
“Denizcilik devlet politikası haline gelmek zorunda”
İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO)
Yönetim Kurulu Başkanı Metin
Kalkavan, DTO ağustos ayı meclis
toplantısında yaptığı konuşmada,
deniz taşımacılığının desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, “Türk
denizciliğinin önü açık. Gemi ve
yat inşa, bakım-tamir alanları gelişim arz ediyor. Bizim yapmamız
gereken sadece kavga etmeden,
sektörümüze sahip çıkmamızdır.
Denizcilik çok büyük bir hizmet
sektörü. Denizcilik sektöründeki
sorunların çözümü için yıllardır
uğraştık, uğraşmaya da devam
ediyoruz. Denizcilik devlet politikası haline gelmek zorunda” dedi.
| 54 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
“Türkiye’nin verdiği en büyük
açık navlundur”
Türkiye’nin şu anda enerjiden
sonra en büyük açığını navlunda
verdiğine değinen Kalkavan, “Türkiye’nin verdiği en büyük açığın
navlunda verildiğini görüyoruz.
Türk bayraklı gemilerin taşıma
oranı yüzde 12’lerin altına indi.
Deniz taşımacılığının geliştirilme-
si ve desteklenmesi gerekiyor.
2023’de böyle giderse minimum
30 milyar dolar navlun açığı vereceğiz. Dolayısıyla sanayi stratejisini cari açık verdiğimiz ürünler
üzerine yapılacak olan teşvikler
olarak kurduk. Bugün 9,5 milyon
olan ve sayısı 32’ye yaklaşan Türk
bayraklı filomuz var. Son yıllarda
inanılmaz başarıya sahibiz. Deniz
taşımacılığında haksız rekabetle
karşı karşıyayız. Gemi inşada da
haksız rekabet şartları devam ediyor. Devletimiz çok müthiş şeyler
yaptı. Bunlardan bir tanesi, kredi
garanti fonu uygulamasıdır ki bu
müthiş bir uygulama” diye konuştu.
“Başaramadığımız şeylerden bir
tanesi; tek seslilik”
Konuşmasında tek sesliliğin bir
türlü başarılamadığına dikkat çeken Kalkavan, “Tek seslilik başarılamadığı için bu durum siyasetçilerin kafasını karıştırıyor. Gemi
inşada çok hızlı kabuk değiştiriyoruz. Kriz başında 9 tane havuzu-
muz vardı. Şu anda 32’ye ulaştık.
Hızla dönüşüm gerçekleştiriyoruz.
Gemi inşa ve tamir bakım sektörleri hızla dönüşüm içinde. Türkiye’nin en başarılı sektörlerinden olacağız. Otomotivdeki satış
sonrası hizmet gibi, gemiler her
sene tersaneye uğramak zorunda. Rakam 600 milyonlara varıyor,
korkunç bir rakam. Ve giderek de
büyüyor. Bu bölgede bizle rekabet
edebilecek bir dünya ülkesi yok.
Sene sonunda tamir bakım hizmeti veren tersanelerin ciroları
çok iyi çıkacak. Tersanelerin yüzde
80’i tamir bakım işiyle uğraşıyor.
50 tersane şu anda tamir bakım
yapıyor. Tersanelerin yüzde 15’i
Norveç ağırlıklı olmak üzere gemi
inşa faaliyeti gösteriyor. 5 tersane
de askeri gemiler üzerine faaliyet
gösteriyor. Servis bölümünde faaliyet gösteren tersaneler çok ciddi
paralar kazanacaklar. Bunu da tarihe bir not olarak düşelim. Çünkü
başka alternatifleri yok. Bahreyn
ve Dubai’de tamir tersaneleri var.
Tamir ve bakımda yeni formasyo-
yız. Yıllara dayanan tecrübemizi
3′üncü Havalimanı’nda da değerlendireceğiz” diye konuştu.
Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği
(GİSBİR) Başkanı Murat KIRAN
na dönüşürken, rekabetçilik arttı.
Bir askeri gemiden yapılan tasarruf, cumhuriyet tarihinin bütün
teşvik rakamından daha yüksek.
Devletin bizden aldığı çok ciddi bir
pay var, yüzde 20’lere geliyor.
Sayın başbakan ve bakanlarımıza söylediğimiz şey şuydu: Bize
hedef gösterilen ülkelerle eşit
şartlarda rekabet edebilmek istiyoruz. Türkiye özellikle yeni nesil
gemilerde ufaklardan başladık
ama çok avantajlı bir konuma
geleceğiz. Şura’da özellikle Sayın
Başbakanımız tarafından dikkatlice dinlendik. Başbakanımızın
vurguladığı 2 konudan biri, halkın
denizcilikle buluşmasını engellememekti. Marina ve çekek yerleri
konusuydu. Son 12 yılda yapılan
mevzuat düzenlemesi 450’yi aştı”
şeklinde konuştu.
“Piri Reis’te doluluk yüzde 69’a
ulaştı”
Denizcilikte hizmet sektörünün
giderek büyüdüğüne işaret eden
Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Denizcilik eğitimine miktar
ve kaliteyi artırarak devam etmeliyiz. Piri Reis Üniversitesi’nin
doluluk oranı yüzde 69’a ulaştı.
6 yıllık yeni bir üniversite olduğu
düşünüldüğünde bu rakam çok
ciddi bir başarı. Çocukları okutup,
dünya denizlerine meslek sahibi
yapacağız. Bu alanda eksiklerimizi
tamamlamak zorundayız, eğitmen
eksiğimiz var. Eğitmen yetiştirmek
veya ithal etmek zorundayız.”
İstanbul’un doğal olarak bir ikmal merkezi olduğunu söyleyen
Kalkavan, “Ama gereken payı alamıyoruz. Onun yükselmesi lazım.
Kaliteli bir ikmal merkezi olma
yolunda ilerleyeceğiz” değerlendirmesini yaptı.
GİSBİR Başkanı Kıran 3′üncü Havalimanı’nı gündeme taşıdı
Dev projelere çelik döşeyen tersaneler, yeni havalimanı için söz
aldı. GİSBİR Başkanı Kıran, “Çelik
bizim işimiz” dedi.
Türkiye’nin dev projelerinde ‘gizli
kahraman’ olarak imzası bulunan
tersaneler, şimdi de 3′üncü Havalimanı için gün sayıyor. Marmaray,
3′üncü Köprü, İzmit Körfez Geçiş
Projesi gibi dev yapımlarda kullanılan çelik konstrüksiyon işlerini
üstlenen gemi sanayicileri, İstanbul’a yapılacak 22 milyar dolarlık
yeni havalimanına da talip oldu.
Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat
Kıran, havalimanı ihalesini alan
Cengiz-Mapa-Kolin-Limak-Kalyon
Ortak Girişim Grubu yetkilileriyle
görüştüklerini ve projenin çelik
işini üstleneceklerini belirterek,
“Çelik bizim işimiz. Bu işte usta-
Hacim 10′a katlandı
Kıran, sektörün yurtdışında da
fırsatları iyi değerlendirdiğini
ve iş hacminin 10′a katlandığını
söyledi. 72 tersanenin 60′ının aktif çalıştığını vurgulayan GİSBİR
Başkanı, “2008′de düşen ihracat
2012′de tekrar yükselişe geçti.
Bu yıl da yüzde 5 artış bekliyoruz”
dedi. Murat Kıran şöyle konuştu:
“2023 hedeflerine göre 1.3 trilyon
dolarlık dış ticaretimiz olacak. Ticaretin yüzde 90′ını deniz yoluyla
yapan bir ülke olarak daha büyük
bir filoya ihtiyacımız var. 50 milyar
dolarlık deniz taşımacılığına hazırlanmalıyız.”
Kirada son 17 yıl
Kıyı kanunlarına göre tersanelerin bulunduğu kıyılarda yapılan
49 yıllık kira sözleşmelerinde son
17 yıla girildiğini anlatan Murat
Kıran, “Bunu öğrenen yabancı, yatırımdan vazgeçiyor. Rakam aşamasına geldiğimiz şirketler 17 yılı
duyunca işi askıya alıyor. Sürenin
tekrar 49′a uzatılması için çalışıyoruz” dedi.
Sismik gemiden iyi haber
Kıran, son dönemde deniz üzeri
enerji platformlarına parçalar üreterek ihracatı artırdıklarını vurgulayarak, kapasitenin yüzde 15′inin
bu alana kaydırıldığını ifade etti.
Kıran, Enerji Bakanı Taner Yıldız’la
görüşerek aynı hizmeti TPAO’ya
da vermek istediklerini vurgulayarak; “Sayın Bakan, TPAO’nun
Barbaros Hayrettin Paşa Sismik
Araştırma Gemisi’nden alacağı
sonuçlar ışığında kurulacak platformlar için Türk tersaneleriyle
çalışmaya niyetli. Hatta iyi haberler geliyormuş. Silivri’de bir platform daha kurulması gündemde.
Rezervler tespit edildiğinde ekipmanları biz üreteceğiz” dedi.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 55 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
İstanbul Defterdarı’nın GİSBİR ziyareti
İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci, İstanbul Defterdarı Yardımcısı Abdülkadir ERTÜRK ve Milli Emlak
Kartal Bölge Müdürü Fatih Eştürk 19 Ağustos 2014’te Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Genel
Merkezi’ni ziyaret ederek GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile bir araya
geldi. GİSBİR Genel Merkezinde gerçekleştirilen kahvaltı sonrasında GİSBİR Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş
tarafından gerçekleştirilen sunumda, İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci ve beraberindeki heyete Türk
gemi inşa sanayinin tarihi, gerçekleştirilen faaliyetler ve hedefler konusunda ayrıntılı bilgi verildi.
Sunumun ardından GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Tuzla
Tersaneler Bölgesi’ne hareket eden İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci ve beraberindeki Heyet, GİSAŞ
Gemi İnşa Sanayi A.Ş.’ye ait römorkörle saha ziyaretine çıkarak ve bazı tersaneleri ziyaret ederek Türk gemi
inşa sanayi ve tersaneler hakkında yerinde ayrıntılı bir şekilde bilgilendirildi.
İstişare toplantısında tersane yetkililerinin sorularını yanıtlayan ve değerlendirmelerde bulunan İstanbul
Defterdarı Fahrettin Özdemirci, Milli Emlak Kartal Bölge Müdürü Fatih Eştürk ve İstanbul Defterdarı Yardımcısı Abdülkadir Ertürk, Türk gemi inşa sanayinin karşılaştığı sorunlarla alakalı çözüm bulunması konusunda
olumlu adımların atılacağını belirtti.
Türk gemi inşa sanayinin geçmişten bugüne başarıyla tamamladığı ve sürdürmekte olduğu projelerin ve ülkeye sağladıkları katkının muazzam olduğunu belirten İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci, tam gün süren
kapsamlı programdan ötürü GİSBİR’e teşekkürlerini sundu. GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, ziyaretinden ötürü İstanbul Defterdarı Fahrettin Özdemirci’ye bir teşekkür plaketi takdim etti.
İzmir Belediyesi’nin 3. gemisinin adı 1881 - Atatürk
| 56 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni nesil katamaran yolcu gemileri Çakabey ve Dokuz Eylül’den sonra
üçüncü gemisinin adı 1881 - Atatürk oldu.
İzmir Körfezi’nde hizmet veren tüm filoyu yenilemek ülke ve üretici tarafından kullanılmakta. Sınıfında
üzere yola çıkan İzmir Büyükşehir Belediyesi, 117 boyut olarak en büyük yolcu feribotu ünvanını elinmilyon Euro’ya 15 yeni yolcu gemisinin siparişini ve- de bulunduran feribotların ana gövdesini oluşturan
rerek bu alanda kent tarihinin en büyük yatırımına karbon kompozit konstrüksiyon, çelik konstrüksiyondan hafif ve dayanıklı olmakta ve istenilen hızda
imza atmıştı.
seyir yapılabilmesi için gerekli makine gücünün daha
Büyükşehir Belediyesi’nin deniz ulaşımının gelişti- az olması sebebiyle çok daha az yakıt tüketimi gerrilmesi amacıyla sipariş verdiği ve Yalova’da ÖZATA çekleştirmektedir. Bu özellikleri ile çevreci gemi olaTersanesinde üretilen 15 yeni yolcu gemisinden ilki rak nitelendirilen feribotlar yolcu konforu ön planda
olan ‘Çakabey’in ardından, ikinci gemi ‘Dokuz Eylül’ tutularak inşa edilmektedir.
de Körfez’le buluştu. 3. Geminin oylamasının sonladığı saatlerde ÖZATA Tersanesinde bu feribotun
denize indirme işlemi gerçekleşmekteydi. 426 kişi
kapasiteli feribotlar 39 metre boyunda 11.6 metre
genişliğinde ve 32 knot a çıkabilecek hızlarda dizayn
edilirken kullanılan teknoloji konfor ve engelli vatandaşların rahat kullanımı titizlikle düşünülerek inşa
edilmekte.
Tamamen karbondan inşa edilen feribotlarda kullanılan ‘Vakum infüzyon’ teknolojisi dünyada sayılı
İzni iptal edilen gemiler 6 ay izin alamayacak
Deniz yoluyla yapılacak düzenli seferlerde, sorumluluk ve yasaklara uymayan gemiler için gemi işletmecisine uyarmadan, hat izin iptaline kadar artan cezalar uygulanacak.
U
laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Deniz Yolu ile Yapılacak Düzenli Seferlere Dair yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe girdi.
Türkiye Cumhuriyeti liman-iskeleleri arasında yapılan düzenli seferlere ilişkin usul ve esasları belirleyen
ve yolcu motorları, yolcu, ro-ro-yük, ro-ro-yolcu, feribot gemileriyle yapılan düzenli seferleri kapsayan
yönetmeliğe göre, düzenli sefer yapmak isteyen işletmeciler, idarece belirlenecek belgelerle idareye
başvuruda bulunacak.
İşletmeci; mevsimsel yoğunluk, işletim maliyeti gibi
nedenlerle gemisini veya gemilerini hat izni süresi
içerisinde farklı hatlarda çalıştırmak üzere hat izni
başvurusu yapabilecek ve hat izni alınan geminin
çalışamaması durumunda eşdeğer gemi çalıştırmak
amacıyla ilgili liman başkanlıklarına başvuruda bulunabilecek. İlgili liman başkanlıkları tarafından yerine
çalıştırılacak geminin izinli olunan hatta çalışmasının
uygun bulunması halinde, idareye bilgi vermek kaydıyla 2 aya kadar müsaade edilebilecek. İşletmeci
hat izni bulunan bir gemiyi başka bir işletmeciye kiralaması durumunda, mevcut hat izni bitiş süresinin
değişmemesi kaydıyla askıya alınacak.
Tarifeli sefer izinleri
İdare tarifeli sefer izinlerinde; ilgili liman başkanlıkları tarafından hazırlanan iskelelerin, limanların ve
gemilerin taşımacılığa uygunluk raporunu, istenilen
belgeleri, varsa daha önceki hat izin süresi içerisinde idare tarafından düzenlenen cezai müeyyideleri
dikkate alarak değerlendirme yapacak. Yönetmeliğe
göre yeterliliği tespit edilen gemilere, idarenin belirleyeceği ücret karşılığında klaslı gemiler için en fazla
3 yıl, diğer gemiler için en fazla 2 yıl süreli hat izin
belgesi düzenlenecek.
Tehlikeli madde taşıyan gemilerin yapacakları sefer-
ler ilgili mevzuata göre değerlendirilecek. İşletmeci,
hat iznine sahip gemisi için ilave hat izni talep etmesi
halinde, idareye müracaat edecek. Uygun görülmesi
durumunda, ilave hat izni idarenin belirleyeceği ücret karşılığında mevcut hat izni süresi bitimine kadar
verilebilecek. İşletmeci, süresi bitecek olan hat izninin yenilenmesi için süre bitiminden en az 1 ay önce
idare belirlenen belgelerle birlikte idareye başvuracak. İdare yönetmelik kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde uygun bulması halinde söz konusu
gemi ya da gemilerin hat iznini izin bitim tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere, idarenin belirleyeceği
ücret karşılığında klaslı gemiler için en fazla 3 yıl, diğer gemiler için en fazla 2 yıl süreli hat izin belgesi
düzenleyecek.
Yönetmelik kapsamında tüm gerekleri yerine getirerek idareye başvuran işletmeler hariç olmak üzere
hat izni olmadan tarifeli sefer yapan gemilerle idareden izin almış ancak sorumluluk ve yasaklara uymayan gemiler için gemi işletmecisine uyarmadan,
askıya alma ve hat izin iptaline kadar artan cezalar
uygulanacak.
Gemilere verilen hat izinleri, askıya alma yaptırımı
uygulanan gemilerin yönetmelikte belirtilen sorumluluk ve yasaklara tekrar uymaması ve işletmecinin
talep etmesi halinde gemiye verilen hat izni-izinleri
iptal edilecek.
Hat izni iptal edilen gemiler, iptal tarihinden itibaren
6 ay süreyle hat izni alamayacak ve bu süre zarfında
o hatta çalışamayacak. Hat izni askıya alınan gemilerin, askıya alma süresi içinde bildirilen uygunsuzluğu
gidermediği durumlarda hat izni iptal edilmiş sayılacak. Gemiye ilişkin uygunsuzluğun olması halinde o
gemiye ait hat izninin, işletmeciye ait uygunsuzluğun
olması durumunda işletmecinin almış olduğu tüm
hat izinleri iptal edilecek. İptal tarihinden itibaren
geçerli olacak 6 aylık hat izni alamama hususunun
başlangıç tarihi, askıya alma tarihi olarak kabul edilecek.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 57 |
7 DENİZ
Makale
Hüsnü Murat ERENLİ
Nort Sea Tankers
Ana makine gibi geminin seyri açısından
çok kritik bir kullanım alanı olduğu için
yakıt kalitesi, geçtiğimiz asırda kullanılan kömür kalitesinden bu yana hukuki
açıdan hatırı sayılır sayıda davaya konu
olmuş, üzerinde ciddi bir endüstri oluşturmuş bir kalem.
Yakıt Örnekleri ve Tam
Zamanında Üretim Felsefesi
Çoğu zaman yakıt kalitesinin analizi için anlaşılan laboratuar, kargo kurye masraflarını üstlenmekte ve dolayısı ile armatör işletmeye cazip teklifler sunabilmektedir. Öte yandan konunun ivediliği acaba yeterince gerçekleşebilecek midir?
| 58 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
Y
alın üretim ve tedarik
zincirleri felsefelerinin
temel prensiplerinden
biri, üretim için oluşan
stokların mümkün olduğunca ortadan kaldırılması ve bu suretle
sisteme yüklenen toplam maliyetlerin kısıtlanmasıdır.
Genel işletme mantığı, darboğazların verimli kullanılması için önlerinde stok bulundurmayı teşvik
ederken, yalın üretim dar boğazların üzerinde çalışılmasını teşvik
ederek stokları mümkün oldu-
ğunca aşağı çekmeye çalışır. “Just
in Time” (JIT); yani tam zamanında üretim yapılır, değer katma
süreci bir ihtiyaç olmadıkça ya da
ihtiyacın üzerinde ürün çıkarmaz,
işletmenin parası da ara mallara
ya da hammaddeye bağlanmamış
olur.
Teori olarak yakalanması oldukça
basit fakat sağlam bir mantık. Öte
yandan gerçek hayatın getirdiği
kısıtlamalar, hele hele denizcilik
işletmeleri elbette işleri bu kadar
kolay kılmıyor.
Lane C. Kendall’ın Business of
Shipping” kitabından alıntı yapacak olursak, ortalama bir senaryoda sefer maliyetinin yüzde 30
gibi bir kısmını sadece yakıt oluşturmaktadır. (Bu rakam oldukça
farazi, zira bu rakam ortalama
sefer süreleri, yakıt fiyatlarının
spot piyasada durumu, kullanılan
limanların masrafları gibi çok değişkenli bir denklemin sadece bir
parçası.)
leri ile gönderilmesi. Çoğu zaman
yakıt kalitesinin analizi için anlaşılan laboratuar, kargo kurye masraflarını üstlenmekte ve dolayısı
ile armatör işletmeye cazip teklifler sunabilmektedir. Öte yandan
konunun ivediliği acaba yeterince
gerçekleşebilecek midir? İşte bu
nokta da şüphelerimiz var. Çünkü
kullanılması için anlaşılan kurye
servisleri, torba teklifler sunmakta, çoğu zaman normal bir kurye
hizmetinin gerektirdiği 1-2 gün
gibi süreleri garanti etmemektedir.
Bu açıdan hemen yalın felsefesine dönersek, gemi için en önemli
hammadde yakıt dersek yanılmayacağımızı düşünüyorum. Öte
yandan ana makine gibi geminin
seyri açısından çok kritik bir kullanım alanı olduğu için de yakıt
kalitesi, geçtiğimiz asırda kullanılan kömür kalitesinden bu yana
hukuki açıdan hatırı sayılır sayıda davaya konu olmuş, üzerinde
ciddi bir endüstri oluşturmuş bir
kalem.
İşte bu kadar derin, geniş bir konuyu bir makalede incelemek elbette mümkün değil. Öte yandan
sigorta gerekliliği ve müdebbir
armatörlük, yakıtların analiz sonuçlarını görmeden kullanmamayı gerektiriyor. (Elbette bu günlük
işletmede her zaman mümkün olmayabiliyor).
İşte bu yazıda incelemek istediğim
konu yakıt analiz işletmelerinin
getirdiği teklifler içinde örneklerin (sample) ucuz kargo seçenek-
Peki armatör için bunun anlamı
nedir. Basit bir hesap; konunun
maliyetini gözler önüne sermeye
yetecektir. Farzettiğimiz tedbirli
müdebbir armatör, yakıt alımını
yaptıktan sonra analiz sonuçlarını
alıncaya kadar yakıtı kullanmayacaktır. Öte yandan farazi bir yakıt
analizinin Ceuta gibi ulaşımı zor
bir noktadan laboratuara örnek
göndermesini ve biraz da yavaş bir
analiz sürecini geçirmesi 7-8 günlük bir zaman kabul edebiliriz ki
bu oldukça gerçekçi bir rakamdır.
müdebbir bir armatörün bu süreye ek olarak 2-3 günlük bir seyir
yakıtını da her ahvale karşı (hava
muhalefeti, deniz muhalefeti vs.)
gemi üzerinde tutabileceğini düşünürsek, bahse konu 9-11 günlük
bir stok seviyesine işaret etmektedir. İşte bütün bir sene boyunca
geminin üzerinde bu bahsedilen minimum stokun tutulması
zorunluluğu, ister istemez yakıt
alma işlemini daha az tercih edilen limanlara yönlendirebilecek
ekstra maliyetler getirecektir.
Bu yazıda biz sadece stok maliyeti üzerinde durursak yeterli olur
tahmin ediyorum. Ancak elbette
istenmeyen limanlarda alınan pahalı yakıtlar, geminin kazancından ciddi bir kayıptır. Elbette bu
stok seviyesi tüketim miktarına
göre gemiden gemiye değişecek;
gemimizin yakıt tanklarına göre
de esnekliğimizi iyice azaltacak
ya da çoğaltacaktır. Şimdilik biz
yakıt tankları dağılımını da yeterince esnek kabul edelim ve yine
stok maliyetine geri dönelim.
Bahse konu stok, yurdumuzda
yaygınca görülen 8-10.000 DWT
bir gemi için ortalama 100 MTS
Intermediate Fuel Oil’e işaret eder
ki, geçtiğimiz sene ortalamalarına
bakarak bunun 60.000 USD’nin
devamlı suretle geminin yakıt
tanklarına bağlanması olduğunu
söylemek mümkündür. Fırsat maliyetimizi yine oldukça düşük olan
yüzde 5 seviyesinde farz edilirse
senelik 3000 USD’nin sadece analiz şirketinin kargo seçimi ve süreç
hızı (lead time) ile kaybolduğunu
söylemek mümkün olacaktır. 10
gemi işleten bir filo için bahse
konu rakam kabaca 30.000 USD
civarına erişmektedir.
Yazımın başına, yani tam zamanında üretim (JIT) ya da yalın
üretim felsefelerine geri dönüp
baktığımızda yapılması gereken
elbette analiz süreçlerinin (analiz
firmaları bu konuda genelde 1-2
iş günü içinde cevap verebilmektedir) ve kargolama sürelerinin
mümkün olduğunca kısaltılmasıdır. Örnek olarak, bir çözüm Ceuta da acil analizlerin yapılması ve
daha az kritik parametrik detaylı
testlerin yine laboratuarların ana
merkezlerinde yapılması olabilir.
Bu tür süreçlerin dikkatli incelenmesi, armatörü gereksiz faiz masraflarından koruyabileceği gibi
ana makine hasar durumlarında
sigortalara karşı da profesyonel
bir yakıt kullanım prosedürlerinin
oluşturulduğu teyidini verecek ve
hasar tazminlerini kolaylaştıracaktır. Bütün spesifik kıstaslarına
rağmen denizcilik sektörü de yeni
üretim felsefelerinden ve değişimlerinden faydalanma ihtiyacı içindedir.
“Ortalama bir
senaryoda sefer
maliyetinin yüzde
30 gibi bir kısmını sadece yakıt
oluşturmaktadır.
Bu rakam oldukça farazi, zira bu
rakam ortalama
sefer süreleri, yakıt fiyatlarının spot
piyasada durumu,
kullanılan limanların masrafları gibi
çok değişkenli bir
denklemin sadece
bir parçası.“
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 59 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
Team Alvimedica ilk sınavını verdi
Bir Türk markasıyla Volvo Ocean Race’e katılacak ilk takım olan Team Alvimedica, ilk yarışı Round Britain’i
başarıyla tamamladı.
Volvo Ocean Race 2014-2015’te yarışacak en genç
takım olan Team Alvimedica, büyük mücadele öncesi
zorlu bir sınav verdi ve Birleşik Krallık ve İrlanda adaları etrafında tam turluk bir etabı kapsayan “Round
Britain Race”i başarıyla tamamladı. Genç ekibin bu
çetin yarıştaki mücadelesi 4 gün, 20 saat ve 49 dakika sürdü.
Team Alvimedica, engebeli coğrafi sahil yapısı nedeniyle dünyanın en taktiksel yelken mücadelelerinin
verildiği Round Britain’de, olağandışı hava koşulları
eşliğinde yol aldı.Charlie Enright ve ekibi, heyecanın
eksik olmadığı yarışta VOR’da karşılaşacakları Team
SCA, Abu Dhabi, Dongfeng ve Spanish Team ile de
rekabet etti.
Team Alvimedica’nın ilk yarışı
Bir yelken ekibi için eşi bulunmaz antrenman fırsatı sunan zorlu manevralarıyla Round Britain Race,
Team Alvimedica’nın 4 Ekim’de İspanya Alicante’de
başlayacak olan VOR öncesinde önemli deneyimler
kazanmasını sağladı.
Enright, Team Alvimedica’daki 8 üyenin ilk defa bir
yarışa ‘takım’ olarak katıldığını hatırlatarak, ekip
ruhunu yakaladıklarını ve yarışı birçok pozitif sonuç
alarak tamamladıklarını kaydetti.
Enright, “Zorlu bir yarış pisti, takım olmaya giden en
iyi yoldur. Zor koşullar ve zor arazi kendinizi test etmenizi sağlar. Round Britain Race ile iyice anlaşıldı ki
biz iyi bir takımız” dedi.
‘Denizlerin Formula 1’ine katılan tek
Türk takımı TeamTurx, Extreme 40’a hazır!
| 60 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
Türkiye’nin ilk Formula yarış ekibi TeamTurx, denizlerin Formula 1’i Extreme 40 Katamaran Yarışları’na katılmak üzere, deniz sporlarının gelişmesine verdiği destekle tanınan ARKAS işbirliği
ile hazırlıklarını sürdürüyor. Edhem Dirvana’nın kurduğu takım, Bozburun’da, olimpiyat madalyalı antrenör Mitch Booth’la çalışıyor. Geçen yıl iptal edilen Extreme 40 Katamaran Yarışları
İstanbul ayağı, bu yıl Eylül ayında gerçekleşecek.
İstanbul, 11-14 Eylül tarihleri arasında
deniz sporlarının Formula 1’i Extreme 40
Katamaran Yarışları’na ev sahipliği yapacak. Bu yıl yarışa ilk kez Türkiye’den bir
takım katılıyor. Bozburun Yat Kulubü’nden
7 DENİZ
Edhem Dirvana’nın kurduğu TeamTurx
takımı, Extreme Sailing Series (ESS) İstanbul ayağı için, Türkiye’de deniz sporları ve
yelkenciliğin gelişmesine verdiği destekle
bilinen ARKAS Denizcilik ile işbirliği yaptı.
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 61 |
7 DENİZ
Mekan
Japon mutfağının devi Türkiye’de
Palmali Grup tarafından 2011 Mayıs ayında satın
alınan ve yeniden inşa edilen, Türkiye’nin ilk mega
yat projesi olarak 2013 Haziran ayından itibaren
tam kapasite ile hayata geçirilen Palmarina Bodrum’da Japon mutfağının devi ‘Nobu Restaurant’
açıldı.
Dünyaca ünlü Şef Nobu Matsuhisa ile ünlü aktör
Robert de Niro’nun sahibi olduğu ikonik restaurant
Nobu; New York, Londra, Milano, Monte Carlo, Moskova, Tokyo, Miami, Malibu, Las Vegas, Cape Town,
Dubai gibi önemli merkezlerin ardından Türkiye’ye,
Palmarina Bodrum’a geldi.
Şefin Tavsiyeleri
Dünya üzerinde yaklaşık 30 lokasyonda şubesi bulunan Nobu, Japon mutfağının devi olarak kabul ediliyor. Şef Nobu Matsuhisa’nın mutfağında ve sunumlarında kurduğu yüksek standartlar ve titizliği dünyaca
biliniyor. Nobu Bodrum’un açılışıyla beraber Türkiye
de bu standartlarla tanıştı. Kısa zamanda, Palmarina
Bodrum’un yerli yabancı ziyaretçilerinin yoğun ilgisi
ile karşılaşan Nobu Bodrum yönetimi aldıkları olumlu tepkilerden memnuniyet duyduklarını belirtti.
Yaz döneminde, kurucu Executive Şef Nobu Matsuhisa’nın üne kavuşturduğu Black Cod Miso (Morina
Balığı, Yuzu Miso Sos ile), New Style Salmon (Somon
balığı, New Style Sashimi), Rock Shrimp (Mini Kardes
Tempura, Mayones Sos veya Tereyağlı Ponzu Sos ile),
| 62 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ
White Fish Tiradito (Deniz Levreği, Tiradito), Yellowtail Jalapeno (Akya Balığı Sashimi Jalapeno Biberli)
ve Sashimi Salad (Karışık Sashimi Salatası, Matsuhisa
Soslu) Nobu Bodrum’da şefin tavsiyeleri arasında yer
alıyor. Gelen ziyaretçilerin; yemeklerin lezzeti ve sunumu kadar, Palmarina Bodrum’un ‘Old City’ ya da
‘Eğlence Adası’ olarak da bilinen burun kısmında yer
alan denize karşı etkileyici atmosferinin de kendilerini bir o kadar etkilediğini ifade ettikleri kaydedildi.
Palmali Tourism Grubu bir ilke daha imza attı
Palmali Tourism Grubu; dünyaca ünlü Şef Nobu Matsuhisa ve ünlü aktör Robert de Niro ile anlaşma sağlayarak, sahibi oldukları ikonik restaurant Nobu’yu
Türkiye’ye getirmeye ikna etti. New York, Londra,
Milano, Monte Carlo, Moskova, Tokyo, Hong Kong,
Beijing, Melbourne, Perth, Miami, Malibu, San Diego, Las Vegas, Mexico City, Bahamas, Cape Town,
Dubai gibi dünya merkezlerinin ardından Nobu; Türkiye’deki ilk şubesini Palmarina Bodrum’da açtı.
Nobu Bodrum açıldığı günden bu yana, öğlen 13:0017:00 arasında, akşam ise 19:30-24:00 saatleri arasında hizmet vermeye başladı. Özel davetlere de
imkan tanıyan Nobu Bodrum’daki Nobu Beach’in
yüzme havuzu sabah saat 11:00 ile akşam 17:00 arası hizmete açık bulunuyor. Akşam üstü ise konuklar
saat 17:00-19:00 arasında DJ eşliğinde Nobu Beach’te ağırlanıyor.
Savunma
TEMMUZ-AĞUSTOS • | 63 |
7 DENİZ
Savunma
| 64 | • TEMMUZ-AĞUSTOS
7 DENİZ