Çocuk ve Ölüm - TED İzmir Koleji

Page 1 of 4
Çocukların ölüm karşısındaki tepkileri
onların ölüm kavramını nasıl algıladıklarıyla
yani yaşlarıyla değişkenlik gösterir.
İlk çocukluk yaşlarında ölüm korkutucu
değildir çünkü çok belirsiz ve bulanık bir
kavramdır.
ÇOCUK ve ÖLÜM
Ölüm her zaman ve her insan için kabul
edilmesi zor bir gerçektir. İnsanoğlu ölümün
belirsizliği ile baş etmek için çeşitli yöntemler
bulmuştur. Bu yüzdendir ki ölüm korkusu
karşısında her şeyi bilen ve yöneten bir ulu güce
sığınma eğilimi ortaya çıkmıştır. Bunun yanı
sıra ölüm acısını hafifletmek için ise her
kültürde
ve
tarihte
farklılaşan
uğurlama
törenleri yer almıştır. Elbette ölüm karşısında
verilen tepkiler sadece kültüre ve çağa göre
farklılık göstermemiştir. Yakını ölen kimsenin
cinsiyeti, yaşı, aile ortamı, sosyoekonomik
koşulu, sağlık durumu ve ölen kimseyle
arasındaki bağ ile ölüme verilen tepkiler
yakından ilişkilidir. Bunların arasında, insan
hayatında kritik bir öneme sahip olan, ölüm
kavramının kavranması ve kabul edilmesi zor
olan ve değişkenlik gösteren çocukluk dönemi
açısından ölümü değerlendirmek daha önem
almamak,
2-3
yaşlarında
vücudunun
ölümü
çalışmaması
nefes
olarak
algılar. 3-4 yaş çocukları için ölüm uzun bir
ayrılık ya da dönüşü olan uzun bir yolculuktur.
Bu yaşlarda ölümün yalnız canlılar için değil
cansızlar için de olabileceğine inanılır. 3
yaşında bir çocuk “bir adam ölmüş, sonra evi de
ölmüş” diyebilir. Giderek ölümün uzun bir uyku
ve kımıldamadan yatma olduğu düşüncesi
gelişir. Bu yaş çocukları yere yatarak ölmüş gibi
yapar, sonra ayağa kalkıp “bak ölmedim!”
derler. Bu çağda ölümün sürekli ve geri
dönülmez bir olgu olduğu kavranamaz. Örneğin
4 yaşında bir çocuk kafesinde ölmüş bir kuşu
“anne bak kuşumuz ölmüş” diye bildirebilir
ancak biraz sonra “neden kalkmıyor, kalksın
artık, ilaç verelim, iyileşsin anne!” diye
tutturabilir. Bu yaş çocuklarının ölü kuşları yem
ve
su
vererek
canlandırmaya
çalıştıkları
gözlenir.
kazanmaktadır.
TED İZMİR KOLEJİ PDR SERVİSİ |
Page 2 of 4
5 yaşlarında, ölüm uzun bir uyku ile eş
kişiler için bir ceza olarak algılanır. Çocuk
anlama gelir ve yavaş yavaş korkutucu olmaya
ölümü kendinden ve kendi çevresinden uzak,
başlar.
ilgisi olmayan bir kavram olarak kabul eder.
Çocuk
ölmeyeceğini
yatıştırmak
sık
annenin
sık
amacıyla
babanın
sorar.
ölüp
Eğer
ölümün
anne
uykuya
benzediğini anlatmışsa kimi çocuklarda yatağa
yatmaktan, uykuya dalmaktan korkma ortaya
çıkabilir.
Yine
bu
yaşlarda
çocuklar
gömülmeyle ilgili zor sorular sorarlar. Ölülerin
toprak altında nasıl kımıldayabildiklerini, ne ile
beslendiklerini, üşüyüp üşümediklerini ve nasıl
nefes aldıklarını merak ederler. Bu sorular
çocukların ölümün bir son, geri dönülmeyen bir
Bu
çocuklar
olayları
somutlaştırır kendileri için daha kolay kavranır
hale getirir. Ölümün cezalandırıcı bir Tanrı,
Azrail, Şeytan gibi can alıcı bir güç tarafından
gerçekleştirildiği düşüncesi yer eder. Hatta
öldükten sonra iyilerin Cennet’e gideceklerine
ve orda bir vakit buluşabileceklerine inanmaları
çoğu zaman onlar için yatıştırıcı olur. Ürkütücü
olan mezara girme düşüncelerini hafifletir.
Oyun
bitiş olduğu düşüncesini benimsemekte güçlük
çektiğinin göstergesidir.
yaşlarda
çağı
çocuklarının
ölüm
korkusunun altında yalnız kalma korkusu yatar.
“beni üzersen ölürüm, annesiz kalırsın.”
diyerek çocuğunu kontrol etmeye çalışan bir
anne
çocukta
yalnız
kalma
korkusunu
pekiştirmiş olur. Bununla kalmayıp çocuk
sevdiklerinin ölümünü de kendisine yöneltilmiş
bir ceza, sevgisizlik ve yalnız bırakılma olarak
algılar. “dedem beni bırakıp Cennet’e gitti,
orada başka çocuklarla oynuyor” diyen çocuk
suçluluk ve sevgisizlik duygusunu açıkça ifade
etmiş olur. Ya da “annem gitti, bana şimdi kim
5-6 yaşından sonra çocuklar ölümle
yemek yapacak?” sorusu onun yalnız kalma
hastalık ve yaşlılık arasında bir ilişki olduğunu
korkusunun
kavramaya başlar. Yaşlı ve beyaz saçlı herkesin
çocuklarda da yas süreci tepkileri farklılık
yakında öleceğini sanır. Yine de ölümden
gösterir. Kimi çocuk donmuş, uyuşmuş gibi
uykudan uyanır gibi geri dönülebileceğini
şaşkın bir ifadeye bürünür. Kimi uzun süre
düşünür. Buna sebep olan etmen ise o dönemde
üzüntülü ve acılı kalamaz, oyununa geri döner.
bolca okuyup izledikleri çizgi karakterlerdir.
Ya da umursamaz davranırlar, ölen kişiyle ilgili
Öykü, masal ve filmlerde uyuyan güzel, pamuk
konuşmaz soru sormaz, duymazlıktan gelir.
göstergesidir.
Ancak
elbette
prenses bir öpücükle canlanır, yutulan canlılar
dipdiri geri çıkar, ezilen, düşen, yaralanan
karakterler sapasağlam ayağa kalkar. Masal ve
öykülerde hep kötüler ölür. Böylece ölüm kötü
TED İZMİR KOLEJİ PDR SERVİSİ |
Page 3 of 4
10 yaşına kadar değişken tepkiler
gösteren çocukların yas süreci, bu yaştan sonra
yetişkinlerin yas sürecine benzerlik gösterir.
ÖLÜM ÇOCUĞA NASIL
ANLATILMALIDIR?
NELER YAPMALI, NELERDEN
KAÇINILMALIDIR?
Ancak doğrudan gözlenemeyen yas
süreci mutlaka çocuğun günlük aktivitelerinde
ortaya direniş, hırçınlık, huzursuzluk, reddetme,
karşı gelme davranışlarıyla ortaya çıkar.
Çocukların en şaşırtıcı tepkileri ise ölüm
karşısında sanki
bayrammışçasına
sevinip
eğlenmeleri, gülmeleri, soytarılık yapmalarıdır.
Bu davranış onların ölümü umursamazlığından
ya da ölen kişiye sevgisizliğinden değil ona bir
Oyun çağındaki bir çocuğa ölüm,
hayvanların, bitkilerin ortaya çıkıp, gelişip,
büyüyüp, yaşlanıp yok olmalarından yola
çıkılarak anlatılır. İlkbaharda yeşeren yaprağın
gelişip meyve verip sonra sonbaharda sararıp
solması, düşmesi ile benzerlik kurulur. Her
insanın tıpkı hayvanlar ve bitkiler gibi doğup,
büyüyüp yaşlandıktan sonra öleceği anlatılır.
darbe gibi gelen ölümü yadsıma (inkar) yoluyla
kendini
korumasındandır.
Bu
yadsıma
yetişkinlerde ve çocuklarda ölüm karşısında
genellikle verilen ilk tepkidir. Daha sonra
kayıptan
dolayı
öfke
yaşanır.
Suçlama,
saldırganlaşma, çeşitli uyum ve davranış
problemleri en çok bu dönemde görülür.
Ardından ölümü kabul ediş ve çökkünlük gelir.
Yeniden
yapılanma
dönemiyle
ise
kişi
yaşamına uyum sağlar.
TED İZMİR KOLEJİ PDR SERVİSİ |
Page 4 of 4
Beklenmedik ölümlerde ise çocuğun
Şu an aklının karışık ve kendisinin şaşkın
buna hazırlanması gerekir. İlk aşamada, ölen
olabileceği fakat aklına zamanla birçok soru
kişinin hastalandığı ve hastanede kaldığı
gelebileceği
söylenir.
sorabileceği belirtilir.
Bu
aşamada
çocukla
uygun
ve
bunları
çekinmeden
zamanlarda başka canlılar üzerinden ölümün ne
olduğu konuşulur. Bu süre çok uzatılmadan
çocuğa hasta olan kişinin öldüğü haberi verilir.
KAYNAKÇA
Oyun çağlarındaki çocukların cenaze törenine
YAVUZER, H., (2003). Çocuğu Tanımak ve
katılması pek tercih edilmezken törenden sonra
Anlamak.
çocuk ölen kişiyi özlediğinde veya özel
günlerde
mezarlık
ziyaretine
götürülür.
YAVUZER, H., (2012). Ana-Baba ve Çocuk.
YÖRÜKOĞLU, A., (2014). Çocuk Ruh
Sağlığı.
Tüm bu sürecin ve sonrasının çocuğun en yakını
tarafından yürütülmesi en uygunudur. Ölümden
sonra çocuk asla başka bir yere gönderilmez ve
rutinleri bozulmaz. Çocuğun ölümle ilgili
soruları cevaplanır, bilinmeyen sorulara ise
bilmiyorum cevabı rahatlıkla verilir, “melekler
onu gökyüzüne götürdü”, “o Tanrı’nın sevgili
bir kulu olduğu için erken öldü” gibi gereksiz
oyalayıcı ve ölümü özendirici açıklamalarda
bulunulmaz.
Yas sürecinde çocuk asla eğlenmesi
için zorlanmaz, doğal yollarla yasını tutmasına
izin verilir. Ancak dışarıdan yası gözlenmiyorsa
çocuğa
böyle
durumlarda
ağlamanın
ve
üzülmenin normal olduğu, üzüntünü dışa
vurmasa da onun üzgün olduğunun bilindiği
söylenir.
TED İZMİR KOLEJİ PDR SERVİSİ |