Nisan 2014 - Happy center

0 4>
1
YIL:2 • SAYI: 14 • NİSAN 2014
SPORDA TEK VÜCUT GİBİ
HAREKET ETME SANATI:
RAFTiNG
İNSANLIK TARİHİNİN
EN ESKİ HASTALIĞI:
BEL FITIĞI
Çocuklara Sütü
Sevdirme Sanatı
Yüzyıllardır
Değişmeyen
Güzellik Reçetesi:
TERMAL
ÇAMUR KÜRÜ
Bahara
MERHABA
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
52
İmtiyaz Sahibi
Altun Gıda
İhtiyaç Tüketim Maddeleri
İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına
Rıdvan ALTUN
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu
Yazı İşleri Müdürü
Hasan DENİZ
Editör
Gamze KUTUP
Grafik Tasarım
Sedat KİRMAN
Emre ÖZDEMİR
Yüzyıllardır
Değişmeyen
Güzellik Reçetesi:
TERMAL
ÇAMUR KÜRÜ
Dekorasyon
Kendinizi banyonuzda dinleyin, dinlendirin.
Reklam Rezervasyon
Umurhan KOR
0530 834 78 40
28
[email protected]
[email protected]
Baskı
Martı Ofset
0212 565 21 12
Yerel Süreli Yayındır
Yönetim Yeri
Altun Gıda
İhtiyaç Tüketim Maddeleri
İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Namık Kemal Mah.
Kiler Cad.No:67
Haramidere / İstanbul
Tel: 444 37 37
www.happycenter.com.tr
facebook.com/Happycenter
twitter.com/happycenterr
Çocuk
Ev Kazaları ve Alınması Gereken Önlemler
22
İ Ç İ N D E K İ L E R
23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk bayramı
Sağlık Bel Fıtığı
8
Spor Rafting
12
Özel Günler Kutlu Doğum Haftası
48
44
Röportaj Gripin
38
16 Avukatlar Günü
18 Dünya Sağlık Haftası
32 Pilotlar Günü
40 Çocuklara Sütü Sevdirme Sanatı
56 Otomobil Haber
58 Turizm Haftası
62 Doğanın Saklı Güzelliği Adrasan
Ah Yalan Dünya...
Genel Müdür
Yavuz ALTUN
[email protected]
İkisi için de yeryüzü durmuştu, kalpleri pırpır
atıyordu, bu bir yüreğin diğerine ilk dokunuşu, bir
oluşuydu, aşığın maşukunda kayboluşuydu. En
görkemli haldi bu sevinç gözyaşlarıyla bezenen.
Aşkın olan ile içkin olanın manifestosuydu.
Derken yerkürenin çirkin senaristleri girdiler
devreye, ardından ayrılık ve hüzün, ardından da
uçsuz bucaksız aşkı arayan gönüllü bir sürgün.
Yürekte aşk acısı ve buram buram ciğerden gelen
aşkın yanık kokusu, yalnızlık ve sessizlik, nefis
tezkiyesi, devamında abad olma, kurtuluş, halden
memnuniyet ve şükür, kişinin kendi haliyle hemhal
olması, taş gibi bir kalp ama içinden ırmaklar
akan, özgür ve özgün aynı zamanda maşukundan
koptuğu için mahcup ve üzgün. Yıllarca asla
sorgulamadan, teslim aldığına teslim olan, bir
fırtına gibi, bir ırmak gibi çağlayan, önyargısız,
hesapsız seven ve sevilen sonsuzda kalan sonsuz…
Yalan dünya dizisi ‘‘yalan dünya her şey bom
boş, hancı sarhoş yolcu sarhoş’’ felsefesiyle hayata
bakarak nasıl yaşarsan yaşamayı öngörüyor ve
bomboş dünyada günlük isteklerin, arzuların,
heveslerin doğrultusunda bir yaşamı ön planda
sunuyor. Başka bir bakış açısında ise, bu dünya
insanın olaylar karşısında iyilik ve kötülüklerinin
sınandığı, kaydedildiği, akabinde ödüllendirildiği
veya cezalandırıldığı bir kurgu, bir oyun sahnesi…
Evet, iki farklı bakış açısı ve insanı bambaşka
iki farklı yola sürükleyen, bir başka ifadeyle
ikiye bölen bakış açısı. Ama şu gerçek ki hangi
pencereden ‘‘Yalan Dünya’yı’’ söylerseniz söyleyin,
neye inanırsanız inanın, Neşet Ertaş’ın şu enfes
dizeleriyle her nasılsa karşı karşıya kalıyorsunuz.
‘‘Hep sen mi ağladın? Hep sen mi yandın? Bende
gülemedim yalan dünyada. Sen beni gönlümce
mutlu mu sandın? Ömrümü boş yere çalan
dünyada? Ah yalan dünyada, yalan dünyada,
yalandan yüzüme gülen dünyada.’’
Evet, hayatı kendi kendimize içinden çıkamaz
hale getirdik. Bunun sonucunda da herkes yorgun
vaziyete büründü. 18’inde yorgun 28’inde, 38’inde,
48’inde ve 78’inde yorgun ve kimse kimseyi
çekemiyor, kimse kimseyle psikologlar haricinde
hiçbir şey paylaş(a)mıyor. Ancak internetten
fotoğraflarımızı ve mesajlarımızı fütursuzca
paylaşıyoruz. Her taraf ızdırap içinde sevgisizlikle
büründürdüğümüz dünyada. İster zengini ister
fakiri, ister delisi ister velisiyle zulüm arenasına
çevirdiğimiz bu zamanda gülmek gerçekten de zor
iş. Vicdan ve kalbi kaybettik, yükü kaldıramıyoruz.
Akşamdan sabaha bireyin ve toplumun dokusuna
ne olacağını bilmiyoruz. Başkaları için,
mazlumlar için, mağdurlar için, hastalar için,
yetimler için, atması gereken kalbimiz maalesef
sadece kendimiz için atıyor. Böyle bir kalp ölü bir
kalptir. Yaşayan ölüleriz. Hikâyeye göre Leyla,
kendi elleriyle çalışanlarının yemek tabaklarını
doldurur. Sıra Mecnun’a gelir, bekler. Leyla sonra
Mecnun’un tabağına boş kaşıkla vurur. Mecnun,
sesin etkisiyle gözyaşlarıyla, Allah’a şükreder.
Arkadaşları Mecnun’a ‘‘Leyla seni sevmiyor.”
derler. ‘‘Sevseydi hiç tabağını boş bırakır mıydı?” .
Mecnun “beni de sizinle bir mi tutsaydı” diye ifade
ederek aşkın zirvesini yaşar. Sevgili sevgilisinden
her halükarda razı olandır, o kendini sınırlayan,
bağlayan her şeyden kurtulmuştur, özgürdür, onu
hiçbir şey incitemez, o sevdiğiyle anlamlıdır.
Gerçekten önemli olan insan için hem hiç kimseyi
kırmamak hem de hiç kimseden kırılmamaktır.
Rahmetli Âşık Veysel’in ifadesiyle ‘‘Uzun ince bir
yoldayım gidiyorum gündüz gece, bilmiyorum ne
haldeyim gidiyorum gündüz gece’’ dedi ve gitti.
Mesele, hayatta ne kadar yıkıldığımız değil, ne
kadar dik durduğumuzdur. Mesele başımıza
gelenler değil, olanlara karşı tavırlarımız ve
dik duruşumuzdur. Mesele hayatta Leyla’nın
gözüne Mecnun olmak, Mecnun’un sözüne Leyla
olmaktır. Mesele ontolojik zenginlik değil, gönül
zenginliğidir. Mesele yok olmak değil, var olmaktır.
Mesele kaçmak değil, tam da bütün sorumlulukları
alarak her şeyin ortasında olmaktır. Mesele
görmek değil, kör olup kalp gözüyle sevmektir.
Mesele hoşlanmak değil, yüreğinizle dokunmaktır.
İnsan bütün ömrünü zindanda geçirse bile orasını
saraya çevirebilir, kimileri de saraylarda zindan
hayatı yaşar. Hastalıkları rahmet, şükür ve
mutluluk vesilesi görmeli insan; fakat kimileri de
rahat koltuklarında sağlıklıyken hastalık halinde
cinnet geçirebilir.
Rahmetli Barış Manço, ‘‘Unutma ki dünya
fani, veren Allah alır canı, ben nasıl unuturum
seni can bedenden çıkmayınca?’’ diyerek sevgiye
dem vurdu. Bu minvalde ölümlü geldik dünyaya;
fikirlerimiz, zihinlerimiz, bedenlerimiz kirlendi;
çocuk saflığımızı yitirdiğimizde başladı her şey
ve biz bir daha dönemedik o saflığa. Her şeyimiz
içten hesaplı bir hale geldi ve kimselere güven(e)
miyoruz. Heba ediyoruz yüreğimizi ve güvenimizi,
oysa güvenip hayal kırıklığına uğramak
güvensizlikten kat be kat evla. Artık çocuklar
sokaklarda misket oynamıyor çünkü bilyelerini
dokunmatik cihazlar çaldı, artık çocuklarımızın
ve bizlerin ne dostu ne arkadaşı kalmadı; dostu
post olarak gören medeniyet, iş dünyasında buna
çevre adını verdi. Çevreniz kadar varsınız der
işletme kitapları ve menfaatiniz olan çevreden
dostlar edinirsiniz. İnsan sevdiği kadar sevilir
ve ömrü bundan ibarettir, sevdikleri kadar iyi,
karşısındakine verdiği değer kadar değerlidir.
Eğer insanın yüreğini alırsanız, ruhu yakarsınız,
bedeni cesede dönüştürürsünüz. Bu sefer de
yürüyen ölülerle karşı karşıya kalırsınız. Zulümlere
hayata kendine dair tepkisiz ve hissiz… Hepimiz
sevmeye ve sevilmeye muhtacız. Sevgi, havadan,
sudan ve ekmekten daha büyük bir ihtiyaç… Sevgi
ilgiyi gerektirir. İlgi varsa sevgi vardır, sevgi
varsa hayat vardır. Sevmek yokluğu yaşayan
insanın var olmasıdır. Acizliğinin yeryüzüne dair
itirafıdır. Ağlayabilirseniz anlayabilirsiniz ya
da anlayabilirseniz ağlayabilirsiniz. Ağlamak
hafifletir ruh ve düşünce dünyasını; inceltir,
naifleştirir. Evet, bu kadar sert hayat karşısında
naif durmak dimdik bir manifestodur. Ruhun
bütün ikilemlere vakar duruşudur. Hayatta
ötekine düşmanlık en büyük gaftır, ötekinin
varlığı sizin varlığınızın delilidir. Önemli olan
ötekini ötekileştirmeden değer verip iyiye doğru
değiştirmeye cesaret edebilmektir. Affetmek ve bir
kenara sessizce çekilmek insanı zirveye çıkaran en
büyük özgürlüktür.
Orhan Gencebay ‘‘ölmek bir son değil bize
seven ölümsüzdür Leyla, dünya döndükçe biz
varız sevdikçe Leyla, biz varız Leyla’’ diyordu.
Oysa bizler içimizdeki Leyla’yı öldürmüştük.
Leyla azap çektikçe bizde edep, hayâ, naiflik
kalmadı; kabalaştık, duygusuzlaştık, hissizleştik.
İçin için yana yana ağladı Leyla, biz onu
ısrarla görmezlikten geldik. Sonunda Leyla’yı
bulduğumuzda Leyla değil biz anlamsızlaşmıştık.
Yüreğimiz
yanmamıştı
ve
gözyaşlarımız
bütün ruhumuzu, bedenimizi ıslatmamıştı. Biz
anlayamıyorduk ve ağlayamıyorduk. En kötüsü de
bu olsa gerek; her şeyin donduğu an, sıfır noktası.
Hayat Leyla’ydı, sıcacıktı, değerliydi; o bir kuş gibi
gidince her şey anlamını yitirdi. Herkesin Leyla’sı
sadece kendisine güzeldi ve kendisi gibi güzeldi;
bir damla gözyaşı gibi yeryüzündeki her şeyden
değerli. Sizleri yaşadıklarımızın, birbirimizin ve
bir şeylerin değerini kaybetmeden önce bilmek
dileğiyle sayfalarımız arasında gezintiye davet
ediyoruz.
Özel Günler
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara
armağan edilen bu bayram, saltanatın kaldırılışının
ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştiren
TBMM’nin açılışının, egemenliği padişahtan alıp halka
vermesini kutlamak amacını taşırken, savaş sırasında
yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği
ortamında sevindirmek amacını da taşır.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO’nun
1979’u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni başlatarak, bayramı
uluslararası düzeye taşır. Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bütün Dünya çocukları, birlikte kutlarlar.
İLK 23 NİSAN KUTLAMASI…
İllerde seçilen temsilciler ve Meclis-i Mebusan’ın bir
kısım üyeleri Ankara’ya gelirler. Ankara’nın o günkü
şartlarında Meclis’in toplanabileceği elverişli bir bina
yok gibidir. Sonunda, İkinci Meşrutiyet döneminde, İttihat ve Terakki Cemiyeti kulübü olarak yapılmış tek katlı
bir bina uygun görülür. Eksik kalmış yapı tamamlanır,
okullardan toplanan ve halkın katkısıyla sağlanan eşyalarla donatılır. Hazırlıklar tamamlanınca, Atatürk 21
Nisan’da yayımladığı ikinci bir bildiri ile Meclis’in 23
Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurur.
23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken
saatlerde, Ankara’da bulunan herkes Meclis Binası çevresinde
toplanır. Halk, kendi kaderine sahip çıkmanın coşkusu içindedir.
23 Nisan 1927’deki ilk bayramda etkinlikler için
Atatürk, arabalarından birini çocuklara tahsis ediyor ve
Cumhurbaşkanlığı Bandosu’nun konser vermesini sağlıyor. O yıl Ankara’daki binalardan birine Çocuk Sarayı adı veriliyor ve burada çocuk balosu düzenleniyor.
23 Nisan 1933’te Atatürk yeni bir gelenek başlatıyor,
o sabah çocukları makamında kabul ediyor ve onlarla
sohbet ediyor. Aynı yıl stadyumlarda beden hareketi
gösterileri yapılmaya başlanıyor. O bayram, Milli Eğitim
Bakanı Reşit Galip Bey’in kaleme aldığı Andımız, çocuklar tarafından ilk kez okunuyor.
BAĞIMSIZLIK SÜRECİNDE YAŞANANLAR…
İstanbul’un işgalinden üç gün sonra Atatürk, 19 Mart
1920 tarihinde bildiri yayımlar. Bildiride, “Olağanüstü
yetkiler taşıyan bir meclisin Ankara’da toplanacağı,
meclise katılacak üyelerin nasıl seçilecekleri, seçilenlerin en geç on beş gün içinde yapılması gereği, kesin
ve kararlı ifadelerle yer alır. Ayrıca, dağılan Meclis-i Mebusan’ın üyeleri de Ankara’daki Meclis’e katılabileceklerdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temelleri Ankara’daki bu ilk tarihi binada atılır. Birinci Meclis Binası,
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yönetim yeri olarak pek çok
tartışma ve millî kararlara sahne olur.
23 NİSAN ULUSAL EGEMEN
SEVİNİN KÜÇÜKLER, Ö
8
Özel Günler
Hacı Bayram Camii’nde kılınan öğle namazından sonra,
Meclis binası girişinde bir tören yapılır.
Saat 13.45’te, Ankara’ya gelebilen 115 milletvekili Meclis salonunda toplanır. Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey
(1845 -1929), Başkanlık kürsüsüne çıkar ve bir konuşma yaparak Meclis’in ilk toplantısını açar. Bu açış konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun adı da “Büyük Millet Meclisi” olarak konulur.
Bu ad herkesçe benimsenir. Daha sonra Atatürk’ün
tüm konuşmalarında yer aldığı şekliyle ve ilk
kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesinde de yazılı olarak,
“Türkiye Büyük Millet Meclisi”
(TBMM) adı kalıcılık kazanır.
TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa’yı (Atatürk), başkanlığa seçer. Mustafa Kemal Paşa, kendi öncülüğünde kurulan
TBMM’nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün
olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürür.
TBMM, açılışından iki gün sonra, sadece yasama değil, yürütme gücüne de sahip olacak hukukî ve siyasî
yapısını düzenleme çalışmalarına başlar.
Bu düzenlemeler, TBMM’nin tam bir “güçler birliği”
ilkesini benimsediğini gösterir. 2 Mayıs 1920’de Bakanlar Kurulu’nun seçilmesi hakkındaki yasa çıkarılır. 11
Bakandan oluşan “Meclis Hükümeti”, 5 Mayıs’ta TBMM
Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında ilk toplantısını yapar. TBMM’nin açılışı ile birlikte, millî egemenliğe dayalı yeni Türk Devleti doğmuş olur. Birinci
TBMM’nin iki temel hedefi, kesin zaferi kazanmak ve
yeni devletin otoritesini güçlendirmek, kalıcılığını gerçekleştirmektir.
Öncelikle, ülke topraklarının yabancı işgalinden kurtarılması gerekiyordur. 3 Aralık 1920’de Ermenistan
Cumhuriyeti ile imzalanan Gümrü Barış Antlaşması,
TBMM’nin yaptığı ilk uluslararası antlaşmadır. Böylece
Doğu Cephesi kapanır.
16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması ile
Rusya, yeni Türk Devletini ve Misak-ı Millî ilkelerini tanır.
6-11 Ocak 1921’de Birinci İnönü, 23-31 Mart 1921’de
İkinci İnönü ve 13 Eylül 1921’de Sakarya Muharebesi
sonucunda, 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile Fransızlar savaştan çekilir. Aynı yılın sonunda
İtalyanlar da TBMM hükümetiyle işbirliğine girişirler.
1922 yılında, Yunanistan ve İngiltere dışında, TBMM,
tüm ülkelerle iyi ilişkiler içindedir. TBMM Orduları, 26
Ağustos 1922’de Büyük Zaferi kazanırlar.
9 Eylül’de İzmir kurtarılır. 18 Eylül’de ise Anadolu’da
hiçbir yabancı askerî güç kalmamıştır. Yeni Türk Devleti’nin bu başarıları karşısında İngiltere de dâhil olmak
üzere İtilaf Devletleri ile 11 Ekim 1922’de Mudanya
Mütarekesi imzalanır. Doğu Trakya kurtulur. İtilaf Devletleri, 27 Ekim’de Lozan’da barış görüşmelerinin yapılmasını kararlaştırırlar.
NLİK VE ÇOCUK BAYRAMI:
ÖVÜNÜN BÜYÜKLER!
9
Özel Günler
Uzun süren görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923’te
imzalanan Lozan Barış Antlaşması, 24 Ağustos 1923’te
TBMM’de onaylanır. Yeni Türk Devleti, böylelikle askerî,
siyasî ve ekonomik özgürlüğüne kavuşur.
HEM ÇOCUKLARIN HEM ULUSAL
EGEMENLİĞİMİZİN BAYRAMI…
Peki, bugünü yalnızca çocuk bayramı diye mi kutluyoruz? Oysa bugün, önce “Ulusal Egemenlik Bayramı”. Cumhuriyetimizin en önemli kuruluş felsefesi olan
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ilkesi, ülkemizi
ilgilendiren siyasal, ekonomik, iç ve dış her türlü kararların sadece Türk Ulusuna ait olduğunu, başkaca hiçbir
ülkenin veya yabancı kuruluşların bu kararlarda hükümranlık hakkı olamayacağını ve egemenlik haklarımız-
10
dan kısmen veya tamamen vazgeçme anlamına gelen
her türlü teslimiyetçi siyasal anlayışlara kesinlikle izin
verilemeyeceğini ifade eder. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve Anayasal ilkelerimiz çerçevesinde bağımsız
bir ülke olarak tek amacımız akıl ve bilimin önderliğinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve aşmaktır.
Her kuşak kendisinden sonraki kuşaklara daha iyi bir
Türkiye bırakmak durumunda ve zorunluluğundadır. Bu,
ülkemize ve yarınımızın çocuklarına karşı olan birincil
ödevimizdir.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da barışın ve dostluğun
temelleri atılsın, sevgi ve hoşgörü mesajları yollansın.
“Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir” demiştir Atatürk. Çocuk bayramımız, yarının büyükleri olan çocuklarımızın bayramı kutlu olsun.
Özel Günler
11
Sağlık
İNSANLIK TARİHİNİN
EN ESKİ HASTALIĞI:
BEL FITIĞI
12
Sağlık
Vücudumuzun en hassas noktalarından birisi de
belimizdir. Buna bağlı olarak bel ağrısı, kas-iskelet
sisteminde fonksiyon bozukluğu oluşturan ve oldukça sık karşılaşılan bir sorundur. Her insanın, yaşamının herhangi bir döneminde bel ağrısından şikâyetçi
olduğu bilinir. Bel ağrısı, her an, herkeste baş gösterebilir. Bir sabah aniden yataktan kalktığınızda ya
da çorabınızı giymek üzere eğildiğinizde şiddetli bir
ağrıdan yakınabilirsiniz. Daha önce önemli bir bel
probleminiz olmadıysa bu ağrıyı anlamakta zorluk
çekebilirsiniz. Bel ağrısı, bazen aniden başlamayabilir
de. Yavaş yavaş, şiddetlenerek artabilir ağrı. Hatta bir
bacağınıza yayılıp, beraberinde uyuşma ve karıncalanmayı da getirebilir.
Genç nüfusu çoğunlukta olan ülkemizin, hareket
sistemi zayıflıyor, omurgası yaşlanıyor. İnsan bedeni
15 dakikadan fazla hareketsiz kalmaya uygun olmadığı halde, zamanının çoğunu bilgisayar başında,
televizyon karşısında, trafikte geçiren ve sürekli beli,
boynu, dizi ağrıyan insanlar çoğalıyor. Siz de bu çoğunluk içinde yer alıyor ve belinizin belirtiler göstermeye başladığını hissediyor musunuz? Mutlaka yazımıza göz atmalısınız…
BEL FITIĞI NEDİR, NEDEN OLUŞUR?
Bel fıtığını tanımlamak için omurganın yapısını bilmek gerekir. Omurlarda kemiklerin arasında disk denilen yapılar vardır ve bunlar amortisör görevi görerek bele gelen yükü karşılar. Diskin ortasında çekirdek
vardır ve bu çok sıvı bir yapıdır. Bel fıtığı, çekirdeğin
yer değiştirmesidir. Bel fıtığı, en çok alt bel bölgesinde görülür.
Fıtığın oluşumunda en önemli neden vücudun
yanlış kullanılmasıdır. Bel fıtığında bu kesin olarak kanıtlanmıştır. Özellikle dizleri bükmeden öne eğilme,
ağırlık kaldırma ve döndürme bel fıtığına neden olur.
Uzun süre ayakta kalma, yanlış pozisyonda oturma,
yanlış ağırlık kaldırma ve taşıma da etkili sebeplerdendir.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bel fıtığının en önemli belirtisi bel ve bacak ağrısıdır. Başlangıçta belde yerleşik olan ağrı daha sonra
bacağa yayılır. Genellikle tek taraflıdır. Taraf değiştirebilir veya iki taraflı olabilir. Bazen hastalar yalnızca
bacak ağrısı ile gelir. Ani bir zorlanma ya da ters hareket yoksa ağrı daha önce birkaç defa tekrarlamıştır,
tedaviyle ya da tedavisiz düzelmiştir. Hastada ayrıca
bacakta uyuşma, bel hareketlerinde kısıtlanma görülür. Skolyoz adı verilen belin bir tarafa doğru eğilmesi
sık rastlanan bir bulgudur. Öksürme, hapşırma, uzun
süreli oturma, otomobil kullanma, öne doğru eğilme,
ağrıyı arttırır. Ağrı hafif, orta veya şiddetli olabilir. İleri
vakalarda bacak kaslarında erime, incelme, bacakta
üşüme olabilir. Çok nadiren bacaklarda özellikle iç
taraflarda (iki taraf) his kusuru ve idrar yapamama
veya idrar kaçırma görülür. Bu durumda hasta acilen
ameliyata sevk edilmelidir.
13
Sağlık
TEŞHİS NASIL KONULUR?
Çoğu vakada hastanın görünümü, hastanın ifadesi, basit bir muayene kesin teşhis koydurur. Ancak
hastalığın şeklini belirlemek ve diğer hastalıklardan
ayırt etmek için laboratuvar tetkikleri, düz röntgen,
tomografi, MR gerekebilir.
TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
İlaç tedavisi: Ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar sıkça
kullanılmaktadır. Bunlar zedelenme bölgesinin tamirinin hızlanmasını sağlar. Ancak özellikle mide-barsak
sistemi üzerindeki yan etkileri yönünden dikkatli olmak gerekir.
İstirahat: Artık bel ağrılı hastalara, uzun süreli yatak istirahati önerilmiyor. Aksine mümkün olan en
kısa sürede hastayı yataktan kaldırarak günlük yaşama dönmeye ve egzersiz yapmaya motive etmek gerekiyor. Kısa süreli yatak istirahati, hastanın en rahat
ettiği pozisyonda ve iyi bir yatakta olmalıdır. Yatak
sert ve düzgün olmalı, vücut ağırlığı ile çökmemelidir. Sırtüstü uzanıp bacakların altına yastık koymak en
iyi dinlenme şeklidir. Ayrıca baldırı bir koltuk üzerine
koyarak ve sırt üstü yatarak dinlenmek mümkündür.
Korse uygulaması: Korse kullanımı çok ağrılı vakalarda kısa süreli olmak şartıyla zaman zaman uygulanabilir. Ancak hastanın korseyi alışkanlık haline
getirmesi, kendine olan güvenini yitirmesine, kasların zayıflamasına ve esnekliğini kaybetmesine neden
olacağından önlenmelidir.
Fizik tedavi yöntemleri: Hastaya uygun olanı seçmek koşuluyla derin ve yüzeysel sıcak uygulama,
soğuk uygulama, elektroterapi, masaj, traksiyon
(otomatik makinayla aralıklı bel çekme), egzersiz
tedavisi, hastayı kısa sürede günlük yaşama döndürmek için en etkili ve güvenilir yöntemlerdir.
Eğitim ve egzersiz: Hasta ister ameliyat olsun isterse başka bir yöntemle iyileşsin, eğitim ve egzersiz olmadığında hastalık mutlaka geri geliyor. Omurgamızın yapısını tanımak, riskleri bilmek ve dikkat etmek
gerekiyor. Herkesin belini nasıl kullanacağını öğrenmesi ve koşullarını ergonomiye uygun hale getirmesi gerekiyor. Egzersizin mutlaka hastaya öğretilmesi
gerekiyor. Hastaya, “Git egzersiz yap” dediğinizde ya
yapmaz ya da yanlış yapıyor ve bel fıtığını büyütüyor.
Örneğin egzersiz yaparken yanlış pozisyonda nefesini
tutuyor, karın içi basınç artıyor ve fıtık çoğalıyor.
BEL FITIĞI VE AMELİYAT
Beldeki sinir yapılarının, hasar görmelerine neden
olacak şekilde baskı altında kalması durumunda, diğer yöntemlerle iyileşmesi mümkün olmayan hastalarda sinir üzerindeki baskı, ameliyat yoluyla kaldı-
14
rılarak hastanın ağrılarına son veriliyor. Eskiden beri
hastaların korkulu rüyası haline gelen bel fıtığı ameliyatları günümüzde korkulan bir ameliyat olmaktan
çıkmıştır. Uygun endikasyon, yani doğru hasta seçimi
halinde bel fıtığı ameliyatlarından fayda görme oranı çok yüksektir. Çok çeşitli ameliyat yöntemleri var.
Klasik yöntemler ve mikrocerrahi en çok tercih edilen
ameliyat teknikleri.
Ameliyat sonrası mutlaka egzersiz yapılmalı. Yoksa yüzde 50 oranında tekrarlıyor. Ameliyattan sonra birkaç gün dokunun iyileşmesi bekleniyor. Hatta
ameliyat öncesi egzersize başlanabiliyor. Bunun için
bazı faydalı egzersizler var. Ameliyat olan bir gruba
egzersiz yaptırılıyor, bir gruba yaptırılmıyor ve çalışma sonucunda egzersiz yapan grubun çok kısa sürede
iyileştiği gözlemleniyor.
BEL FITIĞI VE SPOR
Spor sırasında vücudun yanlış kullanımı, vücudu
zorlama nedeniyle bel fıtığı gelişebiliyor. Örneğin dizleri bükmeden yapılan egzersizler var, vücudu ısındırmadan egzersize geçiliyor. Oysa dizleri bükmeden
hiçbir hareket yapılmamalı. Aktivite sağlıklı olmak
için gerekiyor ama bunun da doğru yapılması lazım.
Bir sürü sakat profesyonel sporcu var. Bel fıtığı olan
biri sırt üstü yüzme ve yürüyüş yapabilir. Özellikle yürüyüşte bütün kas iskelet sistemi çalışıyor.
BEL AĞRILARINIZI HAFİFE ALMAYIN
Çoğu zaman üstünde bile durulmayan bel ağrıları günlük hayatı etkilemeye yetiyor. Bu durumda
yapmanız gereken ilk şey, doktorunuza başvurmak
olmalı. Bu şekilde ağrının kaynağını öğrenebilir, en
etkin ve kısa sürede sizi günlük yaşama döndürecek
tedavi yöntemini kavrayabilir, tekrar bu ağrıyla yüz
yüze gelmemek için neler yapmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz.
Sağlık
15
Özel Günler
5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ:
AVUKATLAR ÇAĞDAŞ HUKUK
SİSTEMİNİN VAZGEÇİLMEZLERİDİR!
S
avunma, yargının temel unsurlarından biridir.
Savunma olmadan hak dağıtımından, yargı
bağımsızlığından söz edilemez. Hak arama
özgürlüğünün tam olarak gerçekleşmesi savunmanın
daha da güçlendirilmesi ve yargının daha sağlıklı, hızlı
ve uyumlu işletilmesine bağlıdır.
adaletin gerçekleşmesi için yargıçlara yardımcı olan
kişidir.
Hukuk sistemimizin vazgeçilmez unsurlarından
savunma sorumluluğuyla yükümlü avukatlarımız,
vatandaş-devlet
ilişkilerinin
çağdaş
çerçevede
yürümesi açısından önemli bir görev yaparlar. Avukatlık
mesleğinin anlam ve önemini kamuoyuna iletmek;
avukatlık mesleğinin sorunlarını tartışmak, çözüm
önerileri sunmak ve mesleğin gelişimi için gerekli
çalışmaları yapmak sebebiyle Avukatlar Günü kutlanır.
Öyleyse “Avukat kimdir, görevleri nelerdir, bir avukatta
olması gereken özellikler nasıl tanımlanır?” sorularının
yanıtlarına detaylı bir şekilde göz atalım…
• Mahkeme ya da yargı yetkilisi bulunan diğer organlar
karşısında gerçek ve tüzel kişilere ilişkin hakları dava
etmek ve savunmak,
AVUKAT KİMDİR?
Avukat, kişi ya da kurumlar arasında ortaya çıkan
anlaşmazlıkların mahkemelerde yasalara uygun olarak,
kısa sürede ve güven içinde giderilmesi, bu yolla
16
Görevleri:
• Hukuksal sorunlarda ve yasal konularda yorum yapmak,
• Adli işleri, resmi dairelerdeki tüm işleri izlemek, bu
işlerle ilgili belgeleri düzenlemek,
• Kendisine verilen ya da kendisinin kabul ettiği bir
davayı ister kısa, ister uzun zaman aralığını kapsasın,
sonuna dek izlemektir.
BİR AVUKATTA BULUNMASI GEREKEN
ÖZELLİKLER NELERDİR?
• Üst düzeyde akademik yeteneğe, sözel akıl yürütme
becerisine,
Özel Günler
• Sağlam bir mantık ve sezgiye sahip,
• Sosyal bilimlere ilgili ve bu alanda başarılı,
• Sabırlı ve anlayışlı,
• Tarafsız karar verebilen,
Yargılama, meşruluğunu savunmadan, avukatın
varlığından alır. Yargı bağımsızlığının güvencesi
avukattır. Hak aramaktan daha önemli kamusal bir iş
yoktur. Yargılamanın adil, inandırıcı, güvenilir olması
ancak yargılamaya halkın katılması ile olabilir.
• Sorumluluk sahibi,
• Değişik görüşlere ve yeniliklere açık, okumayı ve
araştırmayı seven,
Avukat yargılamada halkın biricik temsilcisidir.
Yargılamayı adil ve güvenilir kılan avukatın varlığıdır.
Avukat kamuya adanmış bir kişiliktir.
• Kuvvetli bir belleğe sahip,
• Araştırmacı, titiz, dikkatli ve düzenli,
• İnsanlarla rahat iletişim kurabilen, zor koşullarda
çalışabilen,
• Cesaretli, sabırlı, soğukkanlı olması gerekir.
AVUKATLAR TOPLUMDA ÖZEL BİR ROLE
SAHİPTİR
Avukat; soru soran, sorgulayan, kuşku duyan,
araştıran, olaylara farklı açılardan bakmasını bilen
hukukçudur. Düşünüyorum, çünkü kuşku duyuyorum
der. Avukat sorgulayıcıdır.
Avukat ayrıntıları önemser. Gerçeğin küçük bir
parçası bile olsa, bir ipucu olarak ayrıntıdan yola çıkarak
gerçeğe ulaşmaya çalışır. Avukat, analitik düşünme
becerisine sahiptir. Avukat araştırmacıdır.
Avukat ayrıntıları incelerken bütünü gözden kaçırmaz.
Parçayı ve bütünü bir arada görür. Avukat diyalektiğe
inanır. Avukat, her sorunu, her olguyu felsefesine inerek
kavrar. Ama safsata yapmaz. Avukat düşünürdür.
Avukat, özgür düşüncelidir. Avukat, akla ve bilimsel
mantığa güvenir. Sorgulama gücünü ve yeteneğini
buradan alır. Herkesin aynı şeye inandığı bir ortamda,
gerekirse herkesi, bütün toplumu karşısına alarak farklı
sonuçların olabileceğini gösterir. Avukat aykırı kişiliktir.
Avukat tasarlama, soyutlama ve muhakeme
yeteneği gelişmiş kişidir. Avukat yargılama sürecini
başından sonuna kadar zihinsel olarak yaşar. Her
adımını tasarlayarak atar. Avukat için her dava bir
satranç oyunudur.
Avukat, bir değer olarak adaletten asla ödün
vermez. Hak olarak adalet ile acıma biçiminde adalet
farklı şeylerdir. Acıma duygusu olarak adalet kişiyi
küçültür. Onurunu kırar. Avukat, hak olarak adaleti
savunur. Avukat, acıma duygusu üzerinden hukuk
üretilemeyeceğini bilir. Avukat adaletin ödünsüz
savunucusudur.
Avukat aydındır, barışçıdır, uzlaşmacıdır. Avukat dürüst
ve güvenilir kişiliktir. Cesurdur. Yüreklidir. Avukatın
savunduğu ve koruduğu değer, çağdaş insanlığın
en önemli değeri olan insanlık onurudur. Yargının
kahramanı avukattır. Avukatın sermayesi bilgidir.
Kısacası, hukukun üstünlüğüne saygı ilkesiyle
yönetilen bir toplumda avukat özel bir role sahiptir.
AVUKATLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!
Kamuoyunda avukatların ve yargının sorunları ve
çözüm önerileri önemli bir yer bulmalı ise bunun yolu,
toplumun etkili kişi ve kurumları ile birlikte avukatlar
günü vesilesi ile gündem oluşturmaktır. Avukatlığı bir
meslek ve geçim kaynağının ötesine taşıyarak yaşamları
boyunca milletinin ve vatandaşlarımızın savunma
hakkını temsil ederek temel hak ve özgürlüklerin
takipçisi olan, demokratik ve çağdaş yönetimlerin
gelişmesine büyük katkılar sunan avukatlarımızın günü
kutlu olsun.
Avukat tartışmayı sever. Tartışmaktan çekinmez.
Savunduğu kişiye karşı, kendisine karşı, yargıca ve
savcıya karşı, gerekirse tüm topluma karşı hak ve
hukuk adına bağımsızlığını korumasını bilir. Avukat
bağımsızdır.
Yargılama diyalektik bir süreçtir. Tez ve antitezi
avukat üretir. Çelişkinin olumlanmasını, adil bir sentezi
avukatın varlığı ve katkısı gerçekleştirir. Adalet değerini
en iyi şekilde koruyan avukattır. Bir teknik olarak
hukuktan, bir kültür olarak hukuka kadar hukukun
sahibi avukattır. Avukat, hukukun mimarıdır.
17
Özel Günler
7-13 NİSAN
DÜNYA SAĞLIK HAFTASI:
SAĞLIK EN BÜYÜK ZENGİNLİKTİR!
S
ağlık, insanın en önemli sorunudur. Yaşamak,
öğrenmek, iş yapabilmek için sağlıklı olmak gerekir.
Sağlığı bozuk olan, hasta olan kişi görevlerini tam
olarak yapamaz. Bunun sonucu olarak da, kendine,
ailesine, çevresine, topluma yararlı olamaz.
Sağlıklı kişi mutlu, canlı, hareketli olur. İnsanların
sağlık kurallarını öğrenmesi ve sağlıklı yaşama bilincine
kavuşması için Birleşmiş Milletler Örgütü 7–13 Nisan
tarihleri arasını Sağlık Haftası olarak kabul eder. Her yıl
Sağlık Haftası Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerde aynı
zamanda değerlendirilir.
18
Sağlık Haftası’nın amacı, sağlık bilgisinin ve
yardımının geniş halk kitlelerine ulaşmasıdır. Hafta
boyunca insan sağlığı konusunda radyolarda konuşmalar
yapılır. Televizyonda sağlıkla ilgili programlar sunulur.
Gazete ve dergilerde insan sağlığı ile ilgili yazılar
yayınlanır. Bu hafta içinde okullarımızda beden sağlığı,
beslenme konusunda bilgiler verilir. Sağlığın önemi
anlatılır. Sağlıklı olmanın kuralları öğretilir. Birleşmiş
Milletler Örgütü, her yıl bir sağlık konusu seçer. O yıl
üye ülkelerde konu üzerinde durulur. Seçilen konu bir
hastalık ise bu hastalığın tanımı, belirtileri, iyileştirme
yöntemleri anlatılır. Biz de, sağlık haftası sebebiyle
sizler için hazırladığımız yazımızı okumanızı tavsiye
ediyoruz…
Özel Günler
SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN NELERE DİKKAT
ETMELİYİZ?
Sağlıklı olmak için temizliğe önem vermeliyiz…
Temizlik, sağlığımız açısından çok önemlidir.
Bedenimizin temizliği, kullandığımız eşyaların temizliği,
yaşadığımız yerin temizliği gibi ayrıntılarla bir bütün
oluşturur.
Yalnız bedenimizin temizliği ya da yalnızca
eşyalarımızın temizliği bir anlam taşımaz. Biz ne kadar
temiz olursak olalım, eşyalarımız, giysilerimiz kirli
olursa biz de kirli sayılırız.
Sağlığı bozan etkenlerden sakınmalıyız…
Yanlış beslenme, gerekli besinleri almama gibi
durumlar, beslenme bozukluğu sonucunu yaratır, bu
da sağlığımızı bozar. Alkollü içki, uyuşturucu madde
kullanmak da sağlığı bozar. Zehirli böcek ve bazı
hayvanların sokması, ısırması zehirlenmemize neden
olur. Sağlığın en büyük düşmanı mikroplardır. Çeşitli
hayvanlarla, yiyecek ve içeceklerle, solunum yolu ile
geçen mikroplara karşı uyanık olmalıyız.
Çevremizi temiz tutmalıyız…
Kişiler kendi sağlıklarını korumada dikkatli
oldukları gibi çevre sağlığını korumada da dikkatli
olmalıdırlar. Bunun için çevremizi temiz tutmalıyız.
Yerlere çöp atmamalıyız. Çevrede sinek, sivrisinek
gibi zararlı böceklerin üremesini kolaylaştıracak ortam
yaratmamalıyız. Çevre sağlığını, çevre temizliğini
korumak her yurttaşın önemli görevlerinden biridir.
SAĞLIKLI YAŞA, SAĞLIKLI YAŞLAN
Yaşlı bireylerin sağlık sorunlarının giderilmesi, toplum
içinde aktif rol almalarının sağlanması, toplumda
yaşlılık tanımına olumlu bakış açıları kazandırılması
amacıyla birçok uygulama hayata geçiriliyor.
Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi ülkemizde de
ortalama yaşam süresinin artışı ile birlikte yaşlı nüfus
ve kronik hastalıklarda artış görülüyor. Yaşlanmaya
bağlı hastalıkların tedavi ve rehabilitasyon giderlerinin
artması, yaşlılarda görülme sıklığı artan hastalıklara
bağlı sorunların yoğunlaşması, yaşlılık döneminde
sağlık hizmetlerinin önemini arttırıyor.
Gelişmiş ülkelerde yaşlı ve yatağa bağımlı hastaların
tıbbi bakım ve rehabilitasyonları sağlık kuruluşları
yerine kişinin kendi evi ve aile ortamında yapılıyor.
Evde sağlık hizmeti, hastaların muayene, tetkik, tahlil,
tedavi, tıbbi bakım ve rehabilitasyonlarının evinde ve
aile ortamında sağlanmasına, bu hastalara ve aile
bireylerine sosyal ve psikolojik destek hizmetlerinin bir
bütün olarak birlikte verilmesine imkân sağlıyor.
Evde sağlık hizmetlerinin kronik hastalıkların
takibi ve komplikasyonların önlenmesi boyutunu aile
hekimleri üstleniyor. Sağlık kuruluşunun bulunmadığı
yerleşim yerlerinde bu hizmetler mobil evde sağlık
birimleri tarafından yürütülüyor. Evde sağlık hizmetleri
sunumunda gerektiğinde uzman tabip konsültasyonu
da sağlanıyor. Hizmetin finansmanı devlet bütçesinden
karşılanıyor, kişilerden ayrıca ücret talep ediliyor.
Hastane ihtiyacı olan evde sağlık hastaları, evde
sağlık nakil araçları ile evlerinden alınarak hastaneye
götürülüyor ve hastane işlemleri tamamlandıktan
sonra tekrar evlerine naklediliyorlar.
KORUYUCU RUH SAĞLIĞI ÇALIŞMALARI
Sağlık merkezlerine bedensel rahatsızlıklarla
başvuran her 4 kişiden birinin asıl sorununun, ruh
sağlığındaki bozulmalar olduğu biliniyor. Stres ve sağlık
alanında yapılan araştırmalar, her geçen gün yeni bilgiler
ortaya çıkardıkça, “ruh sağlığı”nın genel sağlığımız için
ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Kişinin beden sağlığı ve ruh sağlığı genel sağlığının
belirleyicisidir ve birinde ortaya çıkan herhangi bir
yöndeki değişme, öbürünü de aynı yönde etkiler. Bunun
19
Özel Günler
bu rahatsızlıklar, teşhis edilmeli ve çok geç olmadan
tedavi edilmelidir.
Bununla beraber, asıl önemli, anlamlı ve ekonomik
olan yaklaşım ise kişilere, ruh sağlığı bozulmadan
“koruyucu-önleyici”
desteklerin
verilebilmesidir.
Psikoloji alanında, “stres yönetimi”, “öfke yönetimi”,
“kişilerarası iletişim becerileri”, “psikolojik dayanıklılık
eğitimi”, “problem çözme teknikleri”, gibi yaklaşım ve
yöntemler yıllardır tüm dünyada koruyucu ruh sağlığı
alanında kabul edilmiş çeşitli uygulamalardır.
HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK!
doğruluğu bilinse de genelde bedensel sağlığa verilen
önem, aynı ölçüde ruh sağlığına verilmez.
Ruh sağlığı bozuklukları, gelişmiş veya gelişmekte
olan tüm ülkelerin sorunudur ve insanın işlevselliğini,
yaratıcılığını, mutluluğunu ve yaşam doyumunu
engelleyecek kadar da önemlidir. İş verimliliğinde
düşmeler, iş kazalarında artışlar, iş makinalarının
özensiz kullanımı ve gereksiz yere yıpranması,
işe devamsızlıklar, insan kaynaklarının verimli
kullanılamaması gibi nedenlerle, ülke ekonomileri de
bu ruhsal sorunlardan önemli ölçülerde etkileniyor,
kayıplara uğruyor. Bu nedenlerle, bazen bilinmeyen,
bazen önemsenmeyen bazen de bilerek saklı tutulan
“
“Koruyucu ruh sağlığı” çalışmaları, insanları
sadece doğal afetlere karşı değil, toplumların içinden
geçtiği sosyal, ekonomik, pek çok stresli olaylara
karşı da hazırlıklı kılar. Özellikle her türlü yoğun ve
ani değişimlerin sıklıkla yaşandığı ülkemizde, ruhsal
açıdan kırılgan olmayan, psikolojik anlamda dirençli,
kendilerine güvenli bireylerin gelişmesi, toplumsal
dengelerin ve düzenin sağlanması açısından yadsınması
mümkün olmayan bir önem taşır.
7 Nisan Dünya Ruh Sağlığı Günü vesilesiyle, tüm
dünyada olduğu gibi, ülkemizde de koruyucu ruh sağlığı
çalışmalarının önemi bir kez daha vurgulanmalıdır.
Unutulmamalıdır ki ruh sağlığı yerinde olmayan bir
toplum, gelişemez, ekonomik, bilimsel, sosyal vb.
alanlarda varmak istediği çağdaş hedeflere ulaşamaz.
Yanlış beslenme, gerekli besinleri
almama gibi durumlar, beslenme
bozukluğu sonucunu yaratır, bu da
sağlığımızı bozar.
”
20
Özel Günler
21
Çocuk
“ÇOCUKLARI ETKİLEYEN
EV KAZALARI VE ALINMASI
GEREKEN ÖNLEMLER”
22
Çocuk
E
vlerimiz,
kendimizi
en
güvende
hissettiğimiz yerlerin başında gelir.
Peki, çocuklarımız için de öyle mi? En
güvenilir yer olarak bildiğimiz evlerimizde,
üzerine titrediğimiz çocuklarımız kaynar suyla
haşlanıyor, elektriğe kapılıyor, kovaya düşüp
yahut incik boncuk yutup boğuluyor, kibritle
oynayıp yanıyor, pencereden düşüp, devrilen
eşyaların altında kalıp ölüyor, yaralanıyor.
Ne yazık ki Türkiye’de Sağlık Bakanlığı istatistiklerine
göre, ölüm sıralamasında ev kazaları sonucu ölümler
5’inci sırada yer alıyor. Dünyayı araştırarak ve tadarak
tanımaya çalışan hareketli, meraklı ve araştırmacı
bebek ve çocuklar maalesef evlerinde risk altında
yaşıyorlar. Açık unutulan bir ocak, fişte takılı bırakılan
bir ütü, köşeli bir mobilya ya da ortalıkta duran küçük
bir boncuk bile bebek ve çocuklar için geri dönüşü
olmayan tehlikelere dönüşebiliyor.
Yapılan araştırmaya göre Türkiye’de kayda geçen
yılda 24 bin çocuk ev kazası sonucu hastaneye
müracaat ediyor. Her gün 10’dan fazla çocuk, yılda ise
5 bin çocuk, kazalar sonucu hayatını kaybediyor. Ve
kazaların yüzde 60’i ebeveyn veya çocuk ile ilgilenen
diğer kişilerin yanında olmasına rağmen gerçekleşiyor.
Oysa ebeveynleri bilinçlendirerek ve evlerimizde asgari
önlemleri alarak bu felaketin önüne geçmek mümkün…
HER YAŞTA TEHLİKE FARKLI
Çocukların yaşına göre kaza riskinin en yüksek
olduğu önlem alınması gereken durumlar:
Yeni doğan: Karyola güvenliği, duman alarmı, süt
çocuğu güvenlik koltuğu
2 gün-4 hafta: Düşme, araç güvenlik koltuğu
2 ay: Yanık, sıcak sıvılar, düşme, araç güvenlik koltuğu
4 ay: Tıkanma, boğulma, düşme, yanık, araç güvenlik
koltuğu
6 ay: Zehirlenme, yanık, sıcak yüzeyler, düşme, yanık,
tıkanma
9 ay: Su / havuz güvenliği, zehirlenme, düşme, yanık,
küçük çocuk araç koltuğu
1 yaş: Ateşli silahların tehlikesi, su / havuz güvenliği,
düşme, yanık, araç içi-yaya güvenliği
15 ay: Zehirlenme, düşme, yanık, araç içi- yaya,
18 ay: Zehirlenme, düşme, yanık, ateşli silah, araç içiyaya güvenliği
2 yaş: Düşme, oyuncak, üç tekerlekli bisiklet, su /
havuz, yanık, ateşli silah, araç içi
3 yaş: Düşme, yanık, ateşli silah, araç içi
4 yaş: Düşme, oyuncak, ateşli silah, araç destek
koltuğu, kemer
5 yaş: Su / havuz, bisiklet, yaya, araç içi
6 yaş: Yangın, bisiklet, yaya, araç içi
8 yaş: Spor güvenliği, bisiklet, araç içi
10 yaş: Ateşli silahların tehlikeleri, spor, bisiklet, araç
içi
NE GİBİ ÖNLEMLER ALMALIYIZ?
• Merdivenlerden düşmemesi ve açık mutfak, büyük
kardeşin odası gibi girmesini istemediğiniz bölümlere
kontrolsüz geçmesini önlemek için güvenlik kapıları
• Pencere ve balkonlardan düşmesini önlemek için
pencere güvenlik kilitleri
• Dolap ve çekmecelere elini sıkıştırmaması, ayrıca
deterjan, ilaçlar ve bıçaklar gibi zararlı maddelere
ulaşmasını önlemek için güvenlik kilitleri
• Mobilyanızın ve şöminenizin keskin, sivri, kenar ve
köşelerine çarpması durumunda canının acımasını
ve yaralanmasını önlemek için özel köşe ve kenar
koruyucuları
• Ocağın ateşine, ocakta kaynayan sıcak maddelere
23
Çocuk
• Yüzme havuzuna düşmemesi, yetişkin
denetiminin dışında havuza girmesini
önlemek için havuz güvenlik bariyeri
ve suda yüzmelerini kolaylaştırmak
ve can güvenliğini sağlamak için
geliştirilmiş özel cankurtaran mayoları
kullanılmalıdır.
BOĞULMA
ÖNLEMLER
RİSKİNE
KARŞI
• Toplu iğne, mücevher, düğme,
boncuk, tespih ve diğer tüm küçük
cisimleri, bebek ve küçük çocukların
ulaşamayacağı yerlerde bulundurun.
Çocukların boynuna, kulağına, yakasına
incik boncuk takmayın.
• Bebek veya çocuğunuzun oynadığı
oyuncakların yaşına uygun olmasına
dikkat edin ve oyuncaklarını düzenli
kontrol edin. Oyuncaklarda sivrilen ve
parçalanmaya hazır hale gelen kısımlar,
bebek ve çocuklar için önemli riskleri de
beraberinde getirmektedir.
ulaşmasını önlemek için ocak bariyerleri ve ocak
düğmeleri ile oynamasını önlemek için koruyucular, TV,
DVD gibi elektronik aletleriniz ile oynamasını önlemek
için koruyucular
• Elektrik prizleriyle oynamasını önlemek için priz
koruyucuları ve yatak odasında güvenlikli gece lambaları
• Banyoda küvet içinde kaymaması için banyo paspası
ve küvette başını banyo bataryasına çarpmasını
önlemek için batarya koruyucusu
• Banyo suyu sıcaklığının kontrol edilebilmesi için banyo
termometresi
• Klozetin içine düşmesini, içine eşya atmasını, içindeki
su ile oynamasını ve kapağına elini sıkıştırmasını
önlemek için klozet güvenlik kilidi
• Kapı ve pencerelere el ve parmaklarını sıkıştırmasını
önlemek için parmak koruyucusu ve kapı tutucusu
• Depremin yarattığı sarsıntı ile veya kendisinin
tırmanarak mobilyaların üzerine devrilmesini önlemek
için güvenlikli bağlama elemanları
• Yataktan düşmesini önlemek için yatak bariyeri
• Tırabzan ve balkon parmaklıklarına sıkışmasını veya
arasından düşmesini önlemek için korkuluk güvenlik
fileleri
24
•
Bebeklerin
birkaç
santimetre
derinliğindeki suda bile boğulabileceğini
unutmayın. Bu nedenle içi su dolu
küvet, leğen veya kovalar bile bebekler
için çok büyük tehlikeler içerebilirler. Bu
yüzden kova, küvet ve leğenleri boş tutun. Bebek veya
küçük çocuklar yıkanırken, kapı veya telefona yanıt
vermek için onu yalnız bırakmayın.
• Karyolanın üzerinde cibinlik kullanılıyorsa gergin ve
destekli olmasına dikkat edin.
ZEHİRLENME RİSKİNE KARŞI ÖNLEMLER
• Zehirlenmeleri önlemek için tarihi geçmiş gıda
ve ilaçları derhal atın. İlaçlar, kimyasal maddeler ve
temizlik malzemeleri ile böcek ve fare zehirlerini
mutlaka çocukların erişemeyeceği kapalı dolap veya
kilitli yerlerde saklayın. Bu malzemeleri su, süt veya
meşrubat şişelerine koymayın.
• 1 yaşından sonra gazın düğmesini çevirebilecekleri
için çocuğunuzu mutfakta yalnız bırakmayın.
• Çocuğunuzu bahçede yalnız bırakmayın. Buradaki zehirli
otları yiyerek zehirlenebilirler ya da böcek sokabilir.
• Tadına bakmak amacıyla yiyebileceği için evde zehirli
bitki bulundurmayın.
YANMA RİSKİNE KARŞI ÖNLEMLER
• Yemeği, ocağın arka gözlerinde pişirin.
• Tava, tencere ve çaydanlık sapları
ulaşabileceği yönde olmasın.
çocuğun
Çocuk
• Odada veya mutfakta piknik tüpünün üzerinde bir şey
pişirmeyin.
• Yanıklardan korunmak için çocuğunuzu soba yanında
bırakmayın.
• Ulaşılabilecek yerlerde kaynar su dolu kap, kova,
tencere vb. ile fişe takılı ütü bulundurmayın.
Sobaları devrilmeyecek şekilde duvara sabitleyin.
Çocukların ulaşabileceği yerde kibrit, çakmak vs.
bırakmayın.
ACİL DURUMLARDA İLK YARDIM
• Yanıklarda hiçbir şey sürmeyin, dokunmayın, deriyi
soymayın. Sıvı dolu keseyi patlatmayın. Yalnızca 15
dakika soğuk su altında soğutun.
• Kesiklerde yaranın üzerine temiz bir bez örtüp
avucunuzun içi ile en az 5 dakika basınç uygulayın. Yarayı
antiseptik solüsyonla veya temiz su ile yıkayın. Yara
temizliğinde veya kapatmasında pamuk kullanmayın.
• Elektrik çarpmasında önce elektriği sigortadan kesin.
Kalın tahta veya gazete destesi üzerine basarak ve
tahta sopa kullanarak kazazedeyi çekin.
• Kimyasal (çamaşır suyu vb.) zehirlenmelerinde
kusturmayın, ağızdan bir şey vermeyin.
Her türlü kazada ilk müdahale sonrası en yakın sağlık
kurumuna ulaşın.
BASİT ÖNLEMLER KAZALARI ÖNLER
Kazalar da bir çeşit çocuk hastalığı gibidir. Çocuk aşı
olduğunda nasıl kızamık olmuyorsa, gerekli önlemlerin
alınması ile kazalarda büyük oranda engellenebilir. Aynı
şekilde hasta olduktan sonra nasıl tedavi edileceğinden
çok, hasta olmaması için alınacak önlemler gibi, kazalara
karşı alınacak önlemler daha önemlidir. Burada önemli
olan, çocuğun yaşam deneyimlerini kazanırken kendini
baskı altında ve sınırlandırılmış hissetmeden yetişkinin
ona sağlayacağı çevrenin doğal engeli ile düzenlenmiş
güvenli bir ortamda büyümesidir. Bu şekilde çocuk
güvenli bir ortamda özgür olabileceği gibi ebeveynin de
hayatı kolaylaşır; dur, yapma, etme demeden, güvenli
bir ortamda, çocuklarını yetiştirir ve kendilerine de
daha fazla zaman ayırabilirler.
25
96. MAĞAZASI İLE
MİMAROBA’DA
Happy Center mağazalarına bir yenisini 2 Nisan
sağladı. Açılışa özel animasyon gösterileri ve eğlenceli
Çarşamba günü Mimaroba ’da büyük bir coşkuyla açtı.
oyun aktiviteleri çocuklara neşeli zamanlar geçirirken,
Açılışa vatandaşın ilgisi büyük oldu. Müşteriler, açılışa
halk oyunları ekibinin gösterisi müşterilerin büyük
özel yüzlerce indirimli ve kaliteli ürüne yoğun ilgi
beğenisini
gösterdi. 1000 metrekare satış alanı, 2000 metrekare
müşterimizin kolayca evlerine ulaşmaları için 6 servis
toplam alana sahip olan mağazada 6 kasa ve 35
en hızlı şekilde hizmet verdi.
kazandı.
Açılışı
onurlandıran
binlerce
personelle hizmet veren Mimaroba mağazası telefon
sipariş hizmetinin yanı sıra müşterilerin market.happy.
Happy Center Yönetim ve İcra Kurulunun da katıldığı
com.tr adresinden vereceği online market alışverişi
açılışta Yönetim Kurulu üyeleri ve müşterilerle birlikte
siparişlerini de 1 saat içinde teslim edeceklerdir.
kurdele kesildi. Bünyesinde 10bin çeşit ürün bulunduran
Mimaroba mağazası bölgedeki 75 bin tüketiciye hizmet
Açılışta müşteriler taze manav ürünlerine yoğun
verecek. Zengin ürün çeşitliliği, kaliteli ve güler yüzlü
ilgi gösterirken, et ve şarküteri bölümünde bol çeşitli,
hizmetle buluşturan Happy Center, Mimaroba mağazası
kaliteli ürünleri uygun fiyata almanın avantajını
ile sınırsız alışveriş keyfini yaşayacakları modern
yakaladılar. Mağazanın ön kısmındaki 30 araçlık
konseptini bölge halkına sunuyor. Teveccühünüze
otopark ise araçlarıyla gelen müşterilerimize kolaylık
teşekkürler.
Dekorasyon
KENDİNİZİ
BANYONUZDA DİNLEYİN,
DİNLENDİRİN…
28
Dekorasyon
G
ünün
yorgunluğundan,
stresinden
kurtulmak için banyonun rahatlatıcı
etkisi tartışılmaz. Banyo, suyla yapılan
bir ritüeldir, arınmadır, güzel kokuların da
etkisiyle zamanın işlediğini unutmaktır.
İnsanı dinlendirir. Enerji verir, kan dolaşımını
hızlandırarak kişiyi canlandırır. Cilde nem
verir. Rahatlatıcı, sakinleştirici özelliği vardır.
En önemlisi size gün boyu temizlik, ferahlık
ve güven sağlar. Kısacası kendimizle baş başa
kaldığımız banyomuz, görsellik açısından da
önem arz eder. Renklerin, desenlerin bir araya
gelişi ile dekorasyonun ruhumuza etkisi inkâr
edilemez.
hayata sahipseniz, banyoda fazla vakit geçirmiyorsanız
büyük ve konforlu bir küvete ihtiyacınız olmayacaktır.
Dolayısı ile öncelikle kullanım ihtiyaçlarınızı belirleyin.
Özellikle küçük banyolarda dolap ve duvarları açık
tonlarda tercih ederken, banyoya derinlik katması
açısından banyonun odak noktasında olan duvara
bir duvar panosu yerleştirebilirsiniz. Ayrıca yer
döşemelerini koyu renk seçmeniz banyonun daha geniş
görünmesini sağlayacaktır.
BANYONUZU DEKORE EDERKEN NELERE
DİKKAT ETMELİSİNİZ?
Banyonuzun duvarlarında seramik veya boya
kullanabileceğiniz gibi aynı zamanda duvar kâğıdı
modellerinden
de
faydalanabilirsiniz.
Duvar
fayanslarında bordürlü modeller tercih edebilirsiniz.
Özellikle banyoda tuvalet, lavabo ve küvet bölümlerini
ayırmak amacıyla duvara döşenen bordür karolar çok
şık duracaktır.
Öncelikle tarzınızı belirleyin. Klasik, modern ya da
bütünleştirici bir yaklaşımla biraz modern, biraz klasik
bir banyo mu istiyorsunuz? Tarzınızı belirledikten sonra
kullanmak istediğiniz renklere ve malzemelere karar
verin. Örneğin koyu renk dolaplar kullanmak istiyorsanız
açık renk bir zemin seçmeniz daha doğru olacaktır.
Banyonuzda duş, küvet, lavabo gibi temel eşyaları ve
aksesuarları ihtiyacınıza göre belirleyin. Örneğin hızlı bir
Banyonuzda tarzları biraz karıştırarak modern ve
klasik aksesuarları bir araya getirebilirsiniz. Modern bir
banyo dolabı ile klasik bir aynayı bir araya getirerek
şık bir görüntü elde edebilirsiniz. Büyük boy bir ayna
banyonuza oldukça şık bir görüntü verecektir. Böyle bir
aynayı şık bir avize ile tamamlayabilirsiniz.
Banyo
aksesuarlarını
tamamlayıcı
olarak
kullanabileceğiniz bir sehpa, havlularınızı ve banyo
aksesuarlarınızı koymanız için çok zarif bir çözüm
olacaktır. Ve tabii ki çiçekler ve parfüm şişeleri ile
29
Dekorasyon
banyonuza son küçük aksesuarları da koyarak şık bir
dekorasyon hazırlayabilirsiniz. Özellikle dekorasyonunu
yenileyemediğiniz banyonuzda küçük bir dokunuşla
farklı bir görüntü elde edebilir ve bu küçük değişiklikle
evinize neşe katabilirsiniz.
BANYONUZ ÇİÇEK AÇSIN…
Banyonuzda çiçekler açtırmak için birkaç farklı fikre
ne dersiniz? Banyonuzda çiçek desenli duvar kâğıtları
kullanarak şık bir banyo dekorasyonu hazırlayabilirsiniz.
Duvar kâğıdının yanı sıra lavabo seçiminde de çiçek
desenli modelleri tercih edebilirsiniz. Özellikle seramik
ve çini modeller romantik banyolarda çok şık durabilir.
Fazla tadilat ve değişiklik yapmak istemiyorsanız
en kolay yöntem olarak vazo içerisinde çiçeklerden
faydalanabilirsiniz.
Banyo
duvarlarınızı
desenli
seramiklerle döşemek de hoş bir fikir olabilir. Bu sizin
için fazla bir iş gerektiriyorsa o zaman duvarınıza
asacağınız çiçek motifli tablolarla da banyonuza renk
katabilirsiniz.
ŞIKLIĞIN SUNUMU…
Banyoda kullandığınız aksesuarlarınızı bir tepsinin
içinde sergileyebilirsiniz. Küçük havlular, kokulu mumlar,
30
çiçekler, ayna, diş fırçalık vs. gibi banyoda kullanılan
küçük aksesuarları bir tepsinin içerisinde toplayarak şık
ve kullanımı pratik bir dekorasyon hazırlayabilirsiniz.
Küçük bir tepsinin içine parfüm, pamuk ve sabun gibi
banyoda kullandığınız eşyalarınızı koyabilirsiniz. Bir
demet çiçek ve kokulu bir mumla süsleyeceğiniz bu
şık tepsi banyonuzun havasını küçük bir dokunuşla
değiştirecektir.
BANYONUZ ARTIK DAHA SICAK…
Boş duvarlar evinizin hangi odasında olursa olsun
daha soğuk durur. Banyo dâhil olmak üzere tablo ve
resimlerle süslediğiniz duvarlar evinize canlılık ve sıcaklık
katar. Banyonuzun duvarlarına asacağınız dekoratif
tablolarla banyo dekorasyonunuza renk katabilirsiniz.
Böylece küçük değişiklikler ve az bir masrafla banyo ve
tuvaletlerinizde hoş bir dekorasyon hazırlayabilirsiniz.
Bazı banyolar duvara tablo asmak için uygun olmayabilir,
fayansları zedelemek istemeyebilirsiniz. Bu durumda
seçtiğiniz tablo ya da resmi banyonuzda uygun bir yere
dayayarak sergileyebilirsiniz.
Dekorasyon
31
Özel Günler
26 Nisan Pilotlar Günü:
İSTİKBAL GÖKLERDEDİR!
İ
lk Türk pilotu M. Feza Evrensev’in yaptığı ilk
uçuşun tarihi olan 26 Nisan 1912, Türkiye
Pilotlar Günü olarak kutlanıyor. İlk uçuştan
bu yana tam 102 yıl geçti. Ve pilotlarımız
bugün hâlâ dünyanın dört bir yanında ülkemizi
başarılarıyla temsil ediyorlar. Dünyanın en
güzel mesleklerinden biri olan pilotluğun
özellikleri ve pilotlar gününün kutlanmaya
başlaması ile ilgili bilgileri hep birlikte
okuyalım…
İlk Türk uçağının uçtuğu gün: 26 Nisan 1912
Tarihler 26 Nisan 1912’yi gösterirken, Türkiye’nin bir
numaralı brövesine sahip pilotu Mehmet Feza Evrensev,
bugünkü Atatürk Havalimanı’nda askeri apronda yer
alan düzlükten havalanarak ülkemiz semalarında
uçuşunu gerçekleştirir.
2000 yılından bu yana Türkiye Havayolu Pilotları
32
Derneği (TALPA) ile Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı
arasında yapılan çalışmalar neticesinde 26 Nisan,
Türkiye Pilotlar Günü olarak kutlanmaya başlanır.
MEHMET FEZA EVRENSEV KİMDİR?
1878’de İstanbul’da Gedikpaşa’da doğan Feza
Evrensev, Galatasaray Lisesi’nde okur. Daha sonra Harp
Okulu’na girer. 1899 yılında Süvari Teğmeni olarak
mezun olur. Süvari Dairesinde hizmette bulunduğu
sırada zamanın meşhur Bekirağa Bölüğünde 97 gün
hapis yatar ve Erzincan’a sürgüne gönderilir. 1908
Meşrutiyetinin ilanından sonra tekrar İstanbul’a alınır
ve Süvari Bölük Komutanlığı görevine getirilir.
1911 yılında orduda pilot olmak için eleman arandığı
sırada Yüzbaşı olan Feza Bey, adayların başında yer alır.
Yapılan sınavı birincilikle kazanarak Fransa’ya uçuş
eğitimine gönderilir. 1912 yılında yurda döndüğünde
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 1 no’lu uçuş brövesi kendisine
verilir.
Özel Günler
Balkan Savaşı’nda çeşitli uçuş görevleri ve bu
arada filo komutanlığı da yapar. Birinci Dünya Savaşı
başlayınca, Kafkas Cephesine atanır. Fakat Kafkasya’ya
giderken Karadeniz’de, Amasra açıklarında Ruslar
bulunduğu gemiyi batırırlar. Ve gemide bulunanların
tamamını esir alırlar. Beş yıl, sekiz ay Sibirya’daki
esaret hayatından sonra kaçarak, Haziran 1920’de
yurda döner.
Doğu Cephesinde, Büyük Taarruzdan önce de Batı
Cephesinde hizmetler görür. Savaştan sonra İzmir’deki
Hava Okulu’na öğretmen olarak atanır. Kasım 1925’te
47 yaşında ve binbaşı rütbesinde iken kendi arzusu ile
emekli olur.
1933 yılında Türkiye’nin ilk pilotu, yine Türkiye’nin
ilk hava taşımacılığı teşkilatı olan Hava Yolları Devlet
İşletme İdaresi’nin başına müdür olarak getirilir.
Bu hizmette bir yıla yakın bir zaman kaldıktan sonra,
ömrünün kalan yıllarını Türk Hava Kurumu’na verdiği
hizmetler ile geçirir. 9 Nisan 1951’de İstanbul’da vefat
eder.
PİLOT KİMDİR?
Pilot, yolcu veya yük taşıyan hava taşıtını (helikopter
ve uçağı) kullanan kişidir.
Uçuş programında belirtilen görevin özelliğine göre
gerekli hazırlıkları yapar, harita ve raporları inceleyerek
uçuş planı hazırlar,
Yakıt ve zaman hesaplamaları yapar, iniş meydanı
ve yedek meydanların özelliklerini raporlardan inceler,
Uçuştan belli bir süre önce hava meydanında
bulunarak hava durumunu inceler, kısıtlayıcı faktörlere
göre uçuş planını gözden geçirir ve uçuş planını ilgili
birime verir,
Kalkış saatinden önce uçağın yanına gelerek uçuş
ekibini kontrol eder, teknik donanımların uçuşa hazır
olup olmadığını inceler,
Uçağın yüklenmesini kontrol eder,
Kalkış zamanına uygun olarak uçuş kulesinden
telsizle izin alıp motoru çalıştırır ve bütün teknik
kontrolleri yapar,
Kalkış, rota, alçalış ve inişleri planladığı şekliyle
ve zorunluluk halinde gerekli değişiklikleri yaparak
uygular,
İniş sonu uçağı park edip, emniyete aldıktan sonra
görevini tamamlamış olur.
MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ
NELERDİR?
ÖZELLİKLER
Normalin üstünde genel akademik yeteneğe sahip,
• Mekaniğe karşı ilgi duyan ve bu alanda başarılı,
• Uyarıcıları çabuk algılayıp hemen tepki verebilen,
• El ve gözü eşgüdümle kullanabilen,
• Bedence çok sağlam ve dayanıklı,
• Soğukkanlı ve dikkatli,
• Sabırlı, sorumluluk sahibi ve kurallara aynen uyan,
• Yükseklik korkusu olmayan kimseler olmaları gerekir.
PİLOTLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!
Pilotlarımız, mesleğin tüm risklerine rağmen
aldıkları meşakkatli eğitimin sonucunda, ülkemizin
havacılık sektöründeki başarısını uluslararası alanda
hızla yükseltmektedirler. Elbette ki, pilotluk mesleği
saygınlığını hiçbir zaman yitirmeyecek, bir toplumun
gelişmişlik düzeyini gösteren mesleklerden biri olmaya
devam edecektir.
26 Nisan’a ismini veren, uçmayı yürekten istemek
ve tutkunu olmakla yapılabileceğini bir kez daha
kanıtlayan pilotlarımızın Pilotlar Günü kutlu olsun...
33
Eyüp’ün Gülen Yüzü
1) Mağazanın lokasyonunu belirtir misiniz?
Mağazamız, Flatofis İş Merkezi giriş katında
yer almaktadır. Bu iş merkezindeki yaklaşık
4000 civarında çalışana ve Eyüp halkına hizmet
etmektedir.
Mağazamız iş merkezi içerisinde olması
açısından farklı bir lokasyona sahiptir bunun içinde
sorumluluğumuz fazladır.
2) Mağazanız kaç metrekarede, kaç kasa
ve kaç personelle ne kadar süredir hizmet
vermektedir?
Mağazamız 2012 yılı mayıs ayından beri bölge
halkına hizmet vermektedir ve sürekli müşteri
sayımız artmaktadır. 650 metrekarelik satış alanında
4 kasa ve 22 personel ile hizmet vermektedir,
iş merkezi içerisinde olmamız sebebiyle her
müşterimizin rahatlıkla kullanabileceği otopark alanı
mevcuttur.
3) Mağaza Müdürü olarak biraz kendinizden
bahseder misiniz? Ayrıca beklenti ve hedefleriniz
nelerdir?
2009 yılından beri Happy Center bünyesinde
çalışmaktayım, perakende sektöründe de yaklaşık
13 yılı aşkın bir zamandır çalışmaktayım. Her zaman
istikrarlı bir büyümeden yanayım, bu doğrultuda
gereken iş disiplini içerisinde ekibimle beraber
yakalamış olduğumuz büyümeyi devam ettirerek
mağazamızı hem bölge açısından hem de müşteri
açısından lider konuma getirmek istiyoruz.
Mağaza müdürü olarak taşımış olduğum
sorumluluğun bilincinde ve bu doğrultuda
hareket ederek müşterilerimize en iyi hizmeti
sunmak istiyoruz, bu sebeple piyasayı çok iyi
takip ederek, yeni şeyler üreterek, mağazalarımızı
çok iyi okuyarak ve bulunduğumuz alanlarda en
iyisi olarak hizmet kalitemizi daha da artırmak
istiyoruz
4) Müşteri memnuniyeti için çalışmalarınız
nelerdir?
Öncelikle yaptığımız her çalışmayı büyük
bir ciddiyetle yapıyor ve o şekilde sahaya
yansıtıyoruz,
Müşteri memnuniyeti bizim için öncelikli
hizmetimizdir. Bu doğrultuda mağazamızdan içeri
giren her müşterimize hoş geldiniz cümlesiyle,
evimize gelen bir misafir edasıyla karşılarız.
Mağazamızın sürekli temiz ve düzenli
oluşu da müşterilerimizin daha rahat hareket
etmelerine sebep olmaktadır. Tüm bölümlerde
hizmet veren arkadaşlarımız müşterilerimizin
istekleri doğrultusunda hareket ederek müşteri
memnuniyetini
ön
planda
tutmaktadırlar.
Reyonlarımızda müşterilerimiz aradıkları ürünleri
rahatça bulabilmekte ve indirimli ürünleri rahat bir
şekilde seçebilmektedirler.
5) En çok beğenilen ve tercih edilen
reyonunuz hangisidir?
Tüm bölüm ve reyonlarımız ilgi görmektedir,
ürün çeşitliliği ve ürün kalitemiz tüm bölümlere ilgiyi
artırmaktadır. Manav reyonundaki ürün kalitesi
ve ürün tazeliği Şarküteri ve kasap bölümündeki
ürün tazeliği müşterilerimizin ilgisini bu alanlara
daha fazla çekmektedir. Ekmekçi isimli unlu
mamulleri ve sabah erken saatte müşterimize
hazır olan simit ve poğaça çeşitlerimiz de bu
bölümde fazlasıyla ilgi görmektedir.
6) Müşterileriniz neden Happy Center’ı
tercih etmelidir?
Mutlu müşteri odaklı temel felsefesi olan
firmamızda bu doğrultuda yapılan çalışmalarda
ürün kalitesi, ürün çeşitliliği, ekonomik fiyatlar,
hijyenik ortam, güler yüzlü hizmeti sebebiyle
müşterilerimiz Happy Center’ı tercih etmelidir.
Bu güne kadar müşterilerimizin bizlere olan
teveccühüne teşekkür ederim.
Röportaj
Eyüp Flatofis
Döne Hanım
6 aydır Happy Center mağazalarından alışveriş yapmaktayım. Daha önce alışveriş yapan tanıdıklarım vardı,
bana da tavsiye ettiler. Hemen hemen her gün günlük alışverişlerimi mağazanızdan karşılamaktayım. Ayrıca aylık
ailece yaptığımız toplu alışverişlerimizi de mağazanızdan yapmaktayız. Neden tercih ediyorsunuz diye sorsanız
bana göre ilk etken personelin güler yüzlülüğü ki bu benim için çok önemli. En ufak bir konuda bile benimle
ilgileniyor olmaları gayet memnun edici. Mağaza yetkilisi her türlü durumda hemen bir personel yönlendiriyor.
Mağazanızı ne zaman ziyaret etsem tertemiz... Üstelik mağazanız oldukça derli toplu, aradığım ürünleri kolayca
bulabiliyor olmam da çok önemli. Atıştırmalık ürünlerinizi gündelik olarak satın almaktayım. Bu reyonlardaki
çeşitliliğiniz bana göre ön planda. Ekmekçi reyonunuzdaki unlu mamulleri taze ve güvenilir. Ürün çeşitliliği bizlere
her anlamda tercih fırsatları sunuyor. İndirim bültenlerinden de fırsatlarınızı sürekli takip ediyoruz. Hizmetlerinizin
sürekliliğini temenni ediyoruz.
Emre Bey
Avrupa yakasında birkaç şubeniz dahil yaklaşık 2 yıldır marketlerinizi tercih ediyorum. Aynı zamanda buradaki
mağazanızın bulunduğu iş merkezinde çalışmaktayım. Bu nedenle günde en az bir defa mağazanızı ziyaret
ederim. Ağırlıklı olarak et ve unlu mamulleriniz oldukça taze ve kaliteli. Aslında bu özelliklerinizin daha öncesinde
personelin güler yüzlülüğü ve samimiyeti var. Alışveriş esnası ya da sonrası olması fark etmiyor, daima yardımcı
oluyorlar. Hizmetin ve güler yüzlülüğün aynı kalması dileğiyle.
Lili Hanım
2 yıldır marketlerinizin daimi müşterisiyim. Haftada birkaç kez gelmemin yanı sıra aylık olarak yüklü alışverişlerimi
de Happy Center marketlerinden yapmaktayım. Ay içerisinde yapılan tüm indirimleri takip ediyoruz. Bir ev hanımının
evde olan tüm ihtiyaçlarını karşılamak için fiyatlarınızın bütçemize oldukça uygun olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca
evde küçük bir çocuğumuz var. Bu nedenle başta mamalar, süt ürünleri ve bebek bezleri olmak üzere bebek
ürünlerini marketinizden alıyorum. Ürünlerin kaliteli ve mağazanızın temiz olması gönül rahatlığıyla alışveriş yapma
imkânı sunuyor. Başta mağaza yetkilileri olmak üzere kasiyerleriniz dahil tüm personelin güler yüzlü yaklaşımı
aşikar. Bizleri gerçek hizmet kalitesi ile buluşturduğunuz için teşekkür ederiz.
Muharrem Bey & Serpil Hanım
İlk Gaziosmanpaşa’daki mağazanızdan yapmış olduğumuz alışverişlerden memnun kaldığımız için Eyüp
bölgesinde mağazanız olduğunu da internetten öğrendik. Ayrıca online market alışverişi hizmetinizi de takdir
ediyoruz. Bölge halkına verdiği hizmetin kaliteli olduğunu öğrendik ve bizler de marketlerinizin müptelası olduk. Her
ay 2 kez gelip bütün mutfak ve temizlik ihtiyaçlarımızı karşılarız. Özellikle Happy Center’ın kendi markasıyla sunduğu
bakliyat ve temizlik ürünlerinin birçoğunu denedim ve oldukça memnun kaldık. Personellerinizin yardımseverliğine
eşimin çalıştığı bir gün toplu alışveriş yapmaya geldiğimde şahit oldum. Servis şoförünün sağlık sorunu nedeniyle
hastaneye gitmesi sonucu yetkilinin bana ‘’siz hiç rahatsız olmayın, ürünleri biz arkanızdan kapınıza kadar teslim
edeceğiz’ demesi ile ürünlerimi kapımıza kadar getirdiler. Bu nedenle personellerin davranış ve tutumlarına bir kez
daha tam not veriyoruz.
36
Röportaj
Müşteri Söyleşileri
Zübeyde Hanım
Yaklaşık 1,5 yıldır Happy Center müşterisiyim. Evim ve işim bu bölgede olduğu için gün içinde işyerine, iş çıkışında ise evim için
mağazanızdan alışveriş yapıyorum. Mağazanızdan en çok satın aldığım ürünler süt ürünleri başta olmak üzere, temizlik ürünleri ve
yemek sosları. Bu ürünlerden oldukça memnunum. Ayrıca Happy Center’ın Happy Sweet isimli kuru bakliyat ürünlerini de severek
ve beğenerek tüketiyoruz. İşyerine Avantaj Kart ile alışverişlerimizi yaptığımız için daima indirimlerden faydalanabiliyoruz. Bu sayede
tabiri caizse bir ayak alışkanlığımız oluştu. Bölgedeki diğer alternatifleri düşününce mağazanızın ürün segmenti oldukça geniş
görünüyor. Tabi buna modern konseptli görünümünü de eklersek mağaza bütünüyle gözümüze hitap ediyor. Temizliği kesinlikle
elden bırakmayan bir beyefendi var burada. Ne zaman gelsem işini büyük bir özveri ile yaptığını fark edebiliyorum. Personelleriniz
ile aramda sıcak ve samimi bir bağ oluştuğu için burada alışveriş yaparken hiç yabancılık çekmiyorum. Bizler zaten burada
ekip arkadaşları gibiyiz. Günde 4-5 kez de gelsem hep aynı güler yüzlülükle karşılanıyorum. Yardım ve yönlendirme konusunda
personelleriniz beklentinin ötesinde bir hizmet sunuyorlar. Mutlu müşteri ilkenizi bizlere yansıttığınız için teşekkür ederim.
Figen Hanım
Bir tanıdık tavsiyesi ziyaret ettiğimiz mağazanızın deyim yerinde ise abonesi olduk. Ayda bir büyük alışverişlerimizi
muhakkak mağazanızdan yaparız. Etleri, ekmek çeşitleri ve manav ürünleri oldukça kaliteli. İndirimlerden sürekli
haberdar olduğumuz için hesabımıza göre alışverişimizi memnuniyetle yapabiliyoruz. Ayrıca alışveriş yaptığımız
marketin temiz olması bizler için çok önemli. Marketinize ne zaman gelsem pırıl pırıl. Satış sonrası hizmetlerinde
hızlı ve çözüm odaklı çalışan personelleriniz var. Ailemizin marketi Happy Center ‘a teşekkürler.
İhsan Bey
İşyerimize komşu olan Happy Center’ı ilk 2 yıl önce açılışında ziyaret ettik. Kurum adına yaptığımız yüklü
alışverişlerin yanı sıra kendi ev ihtiyaçlarımızı da marketinizden karşılıyoruz. İşyerimizde genel olarak bakliyat, et ve
sebze ürünlerini kullandığımız için genelinde sizleri tercih ediyoruz. Bu alışveriş alışkanlığımızın oluşmasındaki baş
etken Mağaza müdürü ve ekibinin bizlere olan yaklaşmasıdır. Bizim bazı hafta sonları etkinliklerimiz, davetlerimiz
olur. Sağ olsun yetkili arkadaşımız ne zaman ekstra ihtiyaçlarımız olursa bize yardımcı oluyor. Ayrıca Avantaj Kart
isimli market kartınızı da toplu alışverişlerimiz için kullanıp ekstra indirimden faydalanıyoruz. Kaliteli ürünleri ucuza
almak bizleri de ziyadesiyle memnun ediyor. Bizler de bu memnuniyetin devamını temenni ediyoruz.
Erdem Bey
Evime yakın olduğu için ilk Şirinevler mağazası ile başladı alışveriş serüvenimiz. Yaklaşık 2 yıldır Eyüp
mağazasından da alışverişlerimize devam ediyoruz. Her akşam iş çıkışı uğradığım mağazanızda buradaki
arkadaşların aynı güler yüzü ile karşılaşıyorum. Yemeklerde kullandığımız et ürünlerinden gayet memnunum.
Sunulan ürünlerin kalitelerinin yüksek olmasının yanında fiyatları da bütçemize oldukça uygun. Günlük taze
ekmek çeşitleri ve süt ürünlerini severek alıyoruz. Alışverişimizde ürünler kadar en az mağaza personelinden de
memnunuz. Yetkililer özellikle temizliğe çok önem veriyorlar. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
37
Röportaj
“BİZ AŞK ACISINI KÖRÜKLÜYORUZ”
S
olist Birol Namoğlu, gitarda Murat Başdoğan,
keyboard ve basta Arda İnceoğlu, davulda İlker
Baliç. Dört yakışıklı, aydın ve akıllı adam. Sadece
üniversite bitirmemiş, üzerine master da yapmışlar.
Kimi mimar, kimi mühendis olmuş. Ama lise yıllarında
başlayan müzik tutkuları ağır basmış ve mesleklerini
bir kenara bırakıp kendilerini müziğe adamış olan
Gripin üyeleri ile yaptığımız röportajı sunuyoruz
sizlere.
* Nasıl kuruldu grup?
- Birol: Üniversite üçüncü sınıftayken Evren’le
kurduk grubu. Bronx’tan sahne teklfi geldi. Dört sene
çaldık orada. Bir barımız ve tizi yanmış bir kolonumuz
vardı. İlk senenin sonunda davulcumuz ve gitaristimiz
son anda konsere gelmeyeceklerini söyleyince
Murat’ı aradık. Murat da süper kahraman edasıyla
geldi çaldı ve kurtardı bizi.
* Hepiniz okumuş çocuklarsınız. Ne okudunuz
da sonunda müzisyen oldunuz?
* Grubun adı neden Gripin?
- Birol: Hüzünlü şarkılar çalan bir gruptuk. Gripin
kutusunun üzerindeki kadın da ağrı çekiyor ya hani,
bize uygun dedik ve grubun adı Gripin oldu.
* Sizin Gripin ne ağrısına iyi geliyor? Aşk acısına mı?
- Murat: Tam tersi, biz aşk acısını körüklüyoruz
şarkılarımızla...
38
- Birol: Yedi yıl aile şirketinde çalıştım. 60 yaşında
“niye müzik yapmadık biz” dememek için ikinci
albümün sonunda işi gücü bıraktım ben.
* İlker ve Murat, siz ne mezunusunuz ve nasıl
girdiniz gruba?
- İlker: Sene 2000. Davulcu ve gitarist işi bırakınca
benden çalmamı istediler. Bu arada ben iktisat
mezunuyum, bir de bankacılık master’ı yaptım
üzerine.
Röportaj
- Murat: Ben Mimar Sinan’da iç mimarlık okudum,
dört-beş yıl mimarlık yaptım. Müziğe gelirsek, ortaokulda
tanıştım gitarla. Doğan Canku’dan ders aldım. Flamenkoya
ilgim vardı. O arada Guns N’ Roses, Metallica da dinliyordum.
- Arda: Orta hazırlık dönemine elime bir klavye
alıp başladım müziğe. 9 yaşımdayken arkadaşımla
Child In Time dinlemiştim. Onun klavye solosundan
etkilenmiştim.
* Sen ne okudun?
- Arda: Kimya okuyordum, sonra onu bırakıp
işletmeyi bitirdim.
- Murat: Arda laboratuvarı patlatmış, atılmış!
* Niye bıraktın kimyayı?
- Arda: Bir derse geç gitmiştim. Laboratuvarda
sabun yapacaktık. Herkes yaptı, teslim etti sabununu.
Bizimki sıvı çıktı. İlk sıvı sabunu bulan benim aslında!
Sonra bir gün organik kimya dersindeydim, ortama
boş boş baktığımı anladım, “Burası bana göre değil”
dedim ve bıraktım. İşletmeye geçtim.
* Amerika’da dört-beş hafta boyunca 24 saat
bir aradaydınız. Kavga çıkmıştır. En çok hangi
sebeple tartıştınız?
- Birol: Geç kalmaktan.
- İlker: En fazla susan en geç kalandır.
- Arda: Tamam uyumayı severim ama iftira
atmayalım lütfen.
* Müzik tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
- İlker: Tanımlamıyoruz aslında. Pop öğeleri de var
içinde. Amerika’dakiler için içinde etnik öğeler olan
müzik de söyleyebiliriz.
* Dinleyici kitlenizin yaş aralığı zamanla değişti mi?
- Birol: Genişledi diyelim.
- Murat: Çok küçük yaşta bizim şarkılarla dans
edenler var. Hatta konuşmayı bizim şarkılarla
öğrenmiş 4 yaşında bir kız çocuğu bile tanıdık.
- Birol: Akustik albümümüz ve “Dalgalandım da
Duruldum” cover’ıyla daha yüksek yaşlara da hitap
etmeye başladık.
- Murat: Amerika’dayken, 60 yaşlarında bir
Amerikalı kadın tam dört saat araba sürüp bizim
konsere geldi. İstanbul’da almış CD’mizi, sonra bizi
takibe devam etmiş.
- İlker: Online Türkçe dersi alıp bizim şarkıları
öğrenmiş hatta.
* Yıllardır sahnedesiniz ve seyirciyi nasıl
coşturacağınızı biliyorsunuz? Nedir işin sırrı?
- Murat: Coşturma deyince Fatih Ürek geliyor
aklıma.
- Birol: Gerçekten de doğru söylüyor. Uludağ’da bir
konserimizden sonra Fatih Ürek’i izlemeye gitmiştik.
Gözlerimize inanamadık. Enerji patlaması denen şey
bence onun konserlerinde yaşanıyor.
Aşk nereden nereye sizce?
“Müzik delilik, grup müziği yapmak zır delilik”
demişsin. Bu işe gönül veren gençleri korkutur
mu bu cümle? Ne önerirsin onlara?
- Birol: Genç gruplara önereceğimiz bir şey yok. Bu
zor bir yol ve biz şanslıydık. Uğraşan çok insan var
ama aralarından sıyrılanların sayısı çok az.
- Birol: İlk gördüğün andan ölüme herhalde. Birden
fazla kez aşık olabilirsin ama bir tanesi hep aklında
kalır...
- Murat: Mezara kadar diyelim.
- Arda: Katılıyorum... Ölene kadar.
Şarkıdan yola çıkarak soralım, yalnızlığın
çaresini buldunuz mu?
* Şans dışında ne önemli?
- Birol: İşin ucunu bırakmamak, ısrarlı olmak... Ve
tabii bu işe tam konsantre olmak.
* Hep hüzünlü şarkılar yazıyorsunuz. Nasıl
çıkıyor o sözler?
- Birol: Almodovar “En iyisini yazmak istiyorsan
yaşadıklarını yaz” demiş. Biz de yaşadıklarımızdan,
çevremizden ilham alıyoruz. Biraz da abartıyor ve
süslüyoruz tabii. Zaten hem kişisel hayatlarımızda
hem de ülkemizde malzeme bol...
- Birol: O şarkıda şöyle küçük bir hile var. Şarkı
birbirini seven ama ilişkisini yürütemeyen, uzun
zamandır ayrılmaya çalışan bir çiftin hikayesini
anlatıyor, birbirlerine söyledikleri cümlelerden
oluşuyor. “Bak ayrılabiliriz çünkü yalnızlığın çaresini
bulmuşlar” diyor. Yani biz söyleyenlerin yalancısıyız
gibi bir durum var orada.
Yok mu yalnızlığın çaresi?
- Birol: Bizce dostlar, aile, müzik, sahne; bunlar
yalnızlığın çareleri...
39
Eğitim
Her Annenin Geçmesi Gereken Sınav:
Çocuklara Sütü
Sevdirme Sanatı
40
Eğitim
Sütün yararları saymakla bitmiyor ancak süt pek
rağbet edilen içecekler arasında yer almıyor. Çocuklar
arasında “Ben bebek miyim ki süt içeyim?” inanışına
ek olarak, aileler de “Çocuğum artık büyüdü, elimde
bir bardak sütle peşinde koşturacak değilim.” diyerek
çocukların büyüme ve gelişme dönemlerinde bu eşsiz
besin kaynağından faydalanması gerekliliğini göz ardı
ediyor. Sütün önemi çocuklar tarafından anlaşılırsa
kolaylıkla tüketilen bir besin olabiliyor ancak sütü
sevmeyen bir çocuğun ne kadar zorlu olduğunu en
iyi anneler biliyor! İşte çocuğunuza sütü sevdirmenin
yolları:
SÜTÜN EN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
KALSİYUM VE FOSFOR DEPOSU: Bildiğiniz gibi kalsiyum
ve fosfor özellikle çocuklarınızın kemik gelişimi için
oldukça önemli mineraller. Belirli bir yaştan sonra
kemiklerin içeriklerinin azalmaya başlayacağını
düşünürsek, erken yaşlarda yeterli miktarlarda
tüketilmesi gerekiyor.
PROTEİN KAYNAĞI: Yine büyüme ve gelişme için,
hastalıklara karşı bizi koruyan bağışıklık sistemimizin
devamlılığını sağlamak açısından protein oldukça
gerekli.
TOK TUTUCU, ENERJİ VERİCİ: İçindeki karbonhidrat
ve yağ sayesinde tok tutma özelliği de çocuklar için
önemli. Enerji veren en sağlıklı içeceklerden biri olarak
tanımlanabilir.
KANSER DÜŞMANI: Düzenli olarak tüketildiğinde
sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağladığı
ve sindirim sisteminde (özellikle bağırsaklarda)
görülebilen kanser oluşumu riskini azalttığı da biliniyor.
B2 VE A VİTAMİNİ ZENGİNİ: Zekâ gelişimi, deri ve
göz sağlığı için gerekli olan B2 vitaminini önemli
ölçüde içinde barındıran süt, A vitamini içerme özelliği
sayesinde de yine göz sağlığı için gerekli bir içecek
haline geliyor.
SÜTÜN ÖNEMİ ÇOCUKLARA NASIL ANLATILIR?
Resimler ve görsel materyaller, akılda kalmayı ve çabuk
kavramayı kolaylaştırır. Bu yüzden, çocuğunuza resimler
yoluyla sütün önemini anlatabilirsiniz: Çocuğunuzla baş
başa oturup elinize bir kalem ve kâğıt alın ve bir insanın
gelişimi için iskelet yapısının sağlıklı olması gerektiğini
anlatmaya başlayın. Basitçe bir iskelet sistemi ile
sağlıklı kemikler çizerek işe başlayın. Bu çiziminizi,
sütünü düzenli tüketen bir çocuğun iskeleti olarak
tanıtın. Başka bir kağıda ise ince ve sağlıksız kemiklerle
bezenmiş bir iskelet çatısı çizin. Bu da sütünü düzenli
41
Eğitim
DONDURMA-SÜT KARIŞIMI: Bir bardak sütün içine bir
top dondurma güzel bir çözüm olabilir. Dondurmalı
karışımı çocuğunuz mutlaka görsün, hatta bırakın
kendi hazırlasın. Bütün bunlara rağmen hâlâ başarılı
olamadıysanız unutmayın ki, sütün tatlı hali de var. İşte
sağlıklı bir öneri:
SÜTLAÇ (KURU İNCİRLE TATLANDIRILMIŞ): Pirinç ve
pirinç unuyla yaptığınız sütlaç ocakta karıştırılırken
kıvam almaya başladığı anda, bir iki saat önceden
sıcak süte batırılarak yumuşatılmış küçük kuru incir
parçacıklarını sütlacınıza ekleyin. Böylelikle şeker
kullanmanıza gerek kalmayacak ve kuru incirle sağlıklı
bir karışım elde etmiş olacaksınız.
SÜT İÇMEK NASIL ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİLİR?
HAMİLEYKEN SÜT İÇİN: Çocuğunuzun tat duyusu ilk
aşamada sizin karnınızdayken gelişmeye başlar. Siz
hamileyken yediğiniz yemeklerin tadı amniyotik sıvınıza
geçer. Çocuğunuz büyüdükçe bu vereceğiniz gıdalar süt de
dâhil olmak üzere bu şekilde ona hiç de yabancı gelmez.
içmeyen bir çocuğa ait olsun. Sağlıksız kemiklere sahip
bir çocuğun bu halde büyüyemeyeceğini ve boyunun
uzayamayacağını açıkladığınızda, çocuğunuzda farklı
bir etki yaratmış olacaksınız. Aynı şeyi diş yapısını
çizerek de açıklayabilirsiniz. Ufak bir hatırlatma da
çabuk kırılan kemiklerin tedavilerinin zor olduğunu
ve büyüme için zaman kaybı olduğunu bahsetmekle
yapılabilir. Unutmayın, iskelet sistemi organlarımızı
korumak için de destek aldığımız bir çatıdır. Mesela
kalbimizin kaburgalarımızın içinde saklandığı örneğini
verebilirsiniz.
Süt bardağını ağzına götürmemek için bin bir
numara yapan çocuğunuz karşısında ‘Mutlaka bu
sütü içirmeliyim!’ diye düşünebilirsiniz ama bu, sütün
biteceği anlamına gelmez. Çocuğunuz sütü içmemekte
kararlıysa, muhtemelen kaybeden taraf siz olacaksınız.
O sütü içmemek için çeşitli yöntemler keşfedecek
ve mutlaka uygulayacaktır. Peki, o yeni yöntemler
keşfederken siz boş mu duracaksınız? Elbette hayır!
Öyle akıllıca yöntemler geliştirmeliyiz ki o, süt saatini
heyecanla beklesin. İşte sütü sevdirme yolları...
BEBEĞİNİZE ALTINCI AYDAN İTİBAREN SÜT VERİN:
Ek gıdalara altıncı aydan sonra geçildiğinde dengeli
beslenme ile inek sütü de verilebilir. Ancak günlük süt
tüketimi miktarı 500 ml’yi geçmemelidir.
SÜT İÇEREK ÖRNEK OLUN: Çocuklar sözlerle değil
çevresinde gördüğü hareketlerle öğrenir. Sizin
yaptıklarınız onlar için “asla yanlış olamaz.” Bu nedenle
çocuğunuzun yanında süt için.
KARDEŞLER/ARKADAŞLAR ARASINDA YARIŞ DÜZENLEYİN:
Kardeşi veya akranları arasında süt içme yarışı
yapabilirsiniz. Rekabet olunca her şeyi yaptırabilirsiniz.
FARKLI BARDAK VE PİPETLER DENEYİN: Çocuklar pipete
bayılırlar. Yalnızca süt içerken kullanabilecek renkli,
şekilli pipetlere izin verin. Pipet, içimi kolaylaştırır.
Eğlenceli bardak kullanmak da pipet gibi çocukların
süt içmesine yardımcı olacaktır. Hatta bırakın “özel süt
bardağını” alışverişe gittiğinizde o seçsin.
SÜT TAKVİMİ YAPIN: Çocuğunuz süt içtikten hemen
sonra, en çok sevdiği çıkartmayı, belirlediğiniz “özel süt
içme takvimine” kendisi yapıştırırsa bu durumdan daha
çok keyif alacaktır.
SÜTÜ SEVDİRMEK İÇİN FARKLI KARIŞIMLAR
SÜT İÇİN, SÜT İÇİRİN!
NASIL HAZIRLANIR?
ÇİLEK-MUZ KARIŞIMI: Bir miktar çilek ve muzu, sütle
birlikte karıştırıcıdan geçirin. Muzun içindeki şeker,
sütün tatlanmasına yardımcı olur. Aynı karışımları
sadece çilek ve sadece muzla da deneyebilirsiniz.
ÇİKOLATA-MUZ KARIŞIMI: Birkaç tablet çikolatayı
süte ekleyerek çikolatalar eriyinceye kadar karıştırın.
Ardından bu karışıma muz ekleyerek karıştırıcıdan
geçirin.
42
Süt, her yaşta her insanın düzenli bir şekilde
tüketmesi gereken sağlık kaynağı bir besin. Çocukların
da elbette ki küçük yaşlardan, hatta anne karnından
itibaren bu besinin zenginliğinden yararlanması
gerekiyor. Ancak öncelikle anne babaların süt içerek
örnek olması ve böylelikle sağlıklı bir tablo çizmesi
gerekiyor. Daha sonra farklı yöntemler ve farklı tatlarla
sütü sevdirmek kolaylaşıyor diyebiliriz.
HALKALI VE SULTANBEYLİ’DE
PAZAR PAZARI ETKİNLİKLERİ
Halkalı ve Sultanbeyli Happy Center’da geçtiğimiz
aylarda ‘Pazar Pazarı’ aktivitesiyle en taze meyve ve
sebzelerin yanı sıra züccaciye ve temizlik ürünlerinin
de yer aldığı Pazar yoğun ilgi gördü . Meyve-sebze
ürünlerinden giyim ürünlerine kadar pek çok ürün çeşidi
satışa sunuldu. Müşterilerimizin evlerine rahat ulaşmaları
için 12 adet müşteri servis aracı hizmet vermeye devam
etti. Sabahın ilk saatlerinde başlayan müşteri yoğunluğu
akşamın geç saatlerine kadar devam ederken, mağazaya
gelme fırsatı olmayan müşterilerimiz internet ve telefon
siparişleriyle en taze ürünlere uygun fiyatla zahmetsizce
ulaşmış oldu.
Günün sonunda yorgun ama mutlu mağaza personeli
müşterilerin yoğun ilgisinden memnun olduklarını
belirttiler. Tüm bu güzel gelişmelerin sonunda mağaza
müdürü Bayram Sincar, tüm personelini tebrik ederek,
bölge halkı içinde olumlu olan bu etkinliğin devamlı hale
gelmesinden duyacağı mutluluğu ifade etti.
Pazar Pazarı hizmeti ile bölge sakinlerine kazançlı
alışveriş imkanı sağlayan Happy Center Halkalı şubesi,
etkinlik sonucu müşterilerin olumlu yorumlarının devam
ettiğini belirterek, etkinliğin devamlı hale gelmesi için
çalışmalar yapıldığını belirtti. Bölge müdürü Mecit
Kurtaran, etkinlik sırasında ve sonrasında mağazadaki
hareketlilikten memnun olduğunu, mağaza personeline
ve çalışanlarına emeklerinden dolayı teşekkür ettiğini
ifade etti.
Özel Günler
14 - 20 NİSAN
KUTLU DOĞUM HAFTASI:
İKİ CİHAN GÜNEŞİNİN DOĞUŞU
İ
nsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük
peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed,
571 yılında Kameri aylardan Rebiü’l-evvel ayının 12.
gecesi doğmuştur. Bu mübarek geceye ”Mevlit Kandili”
denir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı
Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı,
“Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan etmiştir.
O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında
cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah
inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir
duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.
Sevgili Peygamberimizin tebliğ ettiği İslâm dini ile
dünya aydınlandı, tek Allah inancı ile kalpler nurlandı.
Eşitlik, adalet ve kardeşlik geldi.
44
O’na inanan toplumlar gerçek huzura kavuştu. O’nun
doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve
mübarek bir başlangıçtır.
Bu gece, Müslümanlar arasında yüzyıllardan beri
büyük bir coşku ile kutlanır, Sevgili Peygamberimiz
derin bir saygı ile anılır. Büyük Türk Âlimi Süleyman
Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı “Vesiletün’necat”
olan mevlit kitabı O’nun doğumunu, üstünlüğünü ve
mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir
eserdir.
Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan
mevlitleri saygı ile dinlemek, O’nun mübarek ruhuna salât
ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili
Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.
Özel Günler
Bununla beraber, O’nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını
öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen
görevlerimizdendir. Asıl o zaman O’nun sevgisini ve
hoşnutluğunu kazanmış oluruz.
gömen babalar O’na ve getirdiği prensiplere iman
Bu çerçevede peygamberimizin hayatı anlatılırken,
peygamberimize bu haftada salatı şerifler, naatı şerifler
okunur. Bize bıraktığı Kuran-ı Kerim’den mesajlar
verilir. Peygamberimizin bize öğütleri olan hadisi
şerifler Müslümanlara mesaj olarak aktarılır, unutanlara
tekrardan hatırlatılır. Kısacası peygamberimizin doğum
günü ilahiler, sureler, kasideler, şiirler eşliğinde coşkuyla
kutlanır ve peygamberimiz gönüllerde salatı şerifler ile
anılır.
olan alışkanlıklarını bırakır.
PEYGAMBERİN GÜZEL SIFATLARI
ettikten sonra mükemmelleşirler, dünyaya insanlık,
adalet ve medeniyet rehberi olacak hale gelirler.
İnsanlar O’nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde
O, yirminci asır insanının yüz yılda yerleştiremediği
hakkı, hukuku, adaleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan
haklarını bir solukta yerleştirir. Böylece cehalet asrı, bir
saadet asrı olup, çıkar. Nihayet asır, asırlara taşar. Ve O,
çağlar ötesiyle kucaklaşır.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden
önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya
Hz. Muhammed; şefkat, merhamet, cömertlik,
hoşgörü gibi, bilinen, tanınan her türlü erdemin de en
yetkin temsilcisidir. Yine Allah ve müminler tarafından
yüzyıllardır sadece onun şanını, şerefini, seçkinliğini
ifade etmek için kullanılan, bundan sonra da hep
kullanılacak olan birçok sıfat ve pâye vardır. Rahmeten
li’l-âlemîn (âlemlere rahmet olan), Hâtemü’n-nebiyyîn
(peygamberlerin
sonuncusu),
Sultanü’l-enbiya
(peygamberlerin sultanı), Seyyidü’l- mürselîn (bütün
peygamberlerin efendisi), Seyyidü’l- kevneyn (dünya
ve ahiretin efendisi), Resûlü’s- sekaleyn (insanların ve
cinlerin peygamberi), Kân-ı irfan (irfan kaynağı), Kân-ı
kerem (cömertlik pınarı) bu sıfat ve payelerdendir.
millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak
Hz. Muhammed, bütün zorluklarına rağmen
peygamberlik görevini kusursuz ifa eden; sonuçta
ortaya çıkan muhteşem başarıyı yaşarken gören en
büyük peygamberdir. Davasına bağlılığı, sabır ve
sebatı, bağışlayıcılığı ve engin merhameti, tevazuu vb.
gibi insanların bir türlü kemaline eremediği değerleri
kusursuz temsil etmiş ve benzerine rastlanmayacak
gerçek bir model oluşturmuş tek insan ve peygamberdir.
gönderir. Mutlu aile reisi olmak isteyen peygamberimize
Oturması kalkması, yemesi, içmesi, yürümesi,
gülmesi gibi günlük hayatındaki her davranışı
ümmetine ve tüm insanlığa kemal örneği olarak
gösterilen yegâne insandır. Yaşadığımız şu dünyada
ondan başka hiç kimseye ona gösterilen hürmet ve
bağlılık gösterilmemiştir. Asr-ı saadette birçok sahabi,
ona bağlılığın ve onun için fedakârlığın her türlü takdir
ve hayranlığı hak eden örneklerini vermişlerdir.
BÜTÜN İNSANLIĞIN PEYGAMBERİ HZ.
MUHAMMED’İ ANLAMAK…
O, âlemlerin Rabbinden, “Âlemlere rahmet olarak
gönderildi.” Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene
içerisinde gerçekleştirir. Evlâtlarını diri diri toprağa
gönderilir. O’nun diğer peygamberlerden en farklı
yönlerinden birisi budur.
O, Allah’ı öğretir ve gönlün huzurunun, aile
mutluluğunun, toplumsal uzlaşmanın, barışın yollarını
gösterir. Dünyamızı bir cennet, ahiretimizi ayrı bir
cennet haline getirir. Bizim de O’na karşı görevimiz, onu
tanımak, onu sevmek onun ahlakıyla ahlaklanmaktır.
Yüce Allah, Peygamberimizi bize model olarak
baksın. Başarılı öğretmen olmak isteyen ona baksın.
Doğru tüccar olmak isteyen ona baksın. Muzaffer
komutan olmak isteyen ona baksın. Etkin din görevlisi
olmak isteyen ona baksın. Şükreden zengin olmak
isteyen, sabreden fakir olmak isteyen ona baksın.
Herkes için en güzel örnekler Peygamberimizde
mevcuttur.
ONU ÖRNEK ALMAK KUR’ANA UYMAKTIR…
İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber’in
tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş
şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O’nu örnek
almak, Kur’an’a uymaktır.
Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve
âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir
Peygamber’in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz
müminlere ne mutlu!
45
Advertorial
46
Advertorial
47
Spor
SPORDA TEK VÜCUT GİBİ
HAREKET ETME SANATI:
RAFTiNG
48
Spor
RAFTİNG NEDİR?
Rafting, akarsu üzerinde raft adı verilen küçük
botlarla yapılan bir spordur. Daha önceleri askerî
amaçlarla kullanılan bu botlar zaman içinde sportif
amaçlı kullanılmaya başlanır ve rafting sporu ortaya
çıkar. 6 veya 8 kişilik botlarda sporcuların hepsi
kürek çekerler, sandallarda olduğu gibi kürekler bota
sabitlenmez.
Raftinge başlamadan önce rehberler yeni sporcuları
karşılaşılabilecek zorluklar hakkında uyarır, herhangi
bir acil durumda yapılması gerekenleri anlatır ve
raftinge başlanır. Botun en arkasında deneyimli bir
rafting sporcusu olan rehber oturur ve diğer sporcuları
yönlendirir. Rafting sporunun amacı kişilerin üzerinde
bulunduğu raftı kürekler yardımıyla yönlendirerek botu
devirmeden turu tamamlamaktır.
Türkiye rafting için son derece uygun akarsulara
sahiptir: Köprüçay, Dalaman Çayı, Esen çayı, Dim Çayı,
Fırtına deresi, Melen Çayı, Alara Çayı, Manavgat Çayı,
Çoruh Nehri, Zamantı Çayı, Maçka, Tortum ve Barhal
Çayı bunların en başında gelen akarsularımızdır. Nehir
ve çay gibi akarsular, yatakları içinde akarken kaya,
ağaç kütüğü, kısa veya uzun çağlayan gibi bir takım
doğal engellerle karşılaşır ve bu nedenle suyun akış hızı
(debi) zaman zaman değişir. Bazen de su yüksekten
dökülerek kısa çağlayanlar oluşturur. Akarsuyun içinde
oluşan bu tür oluşumlara Rapid adı verilir. Akarsuyun
içindeki bu tür engeller zorluk derecelerine göre
derecelendirilir.
RAFTİNG YAPARKEN HANGİ MALZEMELER
KULLANILIR?
Rafting yapmadan önce gerekli olan güvenlik
malzemelerini mutlaka temin etmelisiniz. Bunlar
güvenlik ekipmanları ve kişisel malzemelerdir (şort,
mayo, güneş kremi gibi). Güvenlik ekipmanları can
yeleği, kask, kurtarma ipi ve yağmurluktan oluşur.
Bu malzemeler rafting turlarını düzenleyen şirketler
tarafından her sporcuya verilir.
“Bahar ayları gelirken, doğa canlanıyor ve üzerindeki beyaz örtüyü atmaya
başlıyor. Havalar yavaş yavaş ısınıyor, bununla birlikte eriyen karlar akarsuların
seviyesini yükseltiyor. Rafting tutkunları bu yüzden bahar aylarını heyecanla
bekliyor. Akarsuların hızını alamadığı bu günlerde, tek başına ya da takım halinde,
sularla yarışmaya, doğal engelleri aşmaya “Ben de varım!” diyorsanız ve bu coşkuyu
hayatınız boyunca bir kere bile olsun yaşamak istiyorsanız, siz de yazımıza göz
atmalısınız…”
49
Spor
GÜVENLİK EKİPMANLARI:
CAN YELEĞİ: Rafting esnasında eğer sporcu suya
düşerse onun suya batmasını önler ve sporcunun başını
her durumda suyun yüzünde tutarak boğulma riskine
karşı korur. Can yeleği giyildikten sonra sıkıca vücuda
bağlanmalıdır, bunun için gerekli bağlar can yeleğinin
üzerinde vardır. Çok kolayca görülebilmesi için çok canlı
renklerde yapılmışlardır ve gece de görünebilmeleri
için üzerlerinde fosforlu reflektörler vardır. Can yeleği
giyilmeden raftinge başlanmaz.
KASK: Eğer sporcular bottan düşerse veya bot
devrilirse, kafalarını bir yere çarpıp zarar görmesinler
diye, baş kısmını koruyan fiberglastan yapılmış son
derece dayanıklı bir ekipmandır. Kask takıldıktan sonra
çene altından sıkıca bağlanmalıdır. Kask takılmadan da
raftinge başlanmaz.
YAĞMURLUK: Özellikle yağışlı havalarda sporcuların iç
giysilerinin ıslanmasını önlemek için kullanılır.
KURTARMA İPİ: Kurtarma ipi, rafting yaparken akarsuya
düşen sporcuları bota çekmek için kullanılır. Rafting
başlamadan önce ipin bir ucu sıkıca bota bağlanır ve
suya düşen sporculara fırlatmak için hazır bekletilir.
AYAKKABI: Rafting sporu için özel olarak üretilmiş
ayakkabılar vardır. Bu ayakkabıların yapımında bota
50
zarar verebilecek herhangi bir malzeme kullanılmaz.
Genellikle alt kısmında küçük delikler vardır, bunun
amacı ayakkabının içine dolan suyun kolayca
boşalmasını sağlamaktır. Eğer rafting ayakkabınız yoksa
rahat bir spor ayakkabı ya da sandalet kullanabilirsiniz.
RAFTİNGDE ZORLUK SEVİYELERİ NASIL
BELİRLENİR?
Raftingde de zorluk seviyeleri vardır. Bu seviyeler
akarsuyun akış hızı, akarsudaki engeller vb. gibi
kriterlere dayanarak ayrılır.
BİRİNCİ SEVİYE: Raftingde birinci seviye çocuklara, iyi
yüzme bilmeyen, kendini çok fazla hazır hissetmeyen
kişilere uygun parkurlardır.
İKİNCİ SEVİYE: Raftingde ikinci seviye birinci seviyeye
göre daha zor parkurlardır. Akarsuyun hızlandığı yerler
birinci seviyeye göre daha fazladır. Ama yine de o kadar
hızlı akan nehirler değildir.
ÜÇÜNCÜ SEVİYE: Zorluk seviyesi üçüncü seviye olan
akarsularda rafting yapabilmek için iyi yüzme bilmek
ve profesyonel bir rehbere sahip olmak gerekir.
DÖRDÜNCÜ SEVİYE: Dördüncü seviye bir akarsuda
rafting yapabilmek için takım halinde ani manevra,
şelale, girdaplar ve kayalara hazırlıklı olmak gerekir.
Spor
RAFTİNG BİR YAŞAM TARZIDIR
Herkes her şeyi yapabilir ama rafting yapmak
ayrıcalıktır. Yazın yaz sıcağında serinlersiniz, kışın
soğuk suda rafting yapmak dinçlik verir, adrenalini
artırır. Kışın rafting yapmanın heyecanı çok farklı.
Dağlarda kar vardır, su soğuktur. İnsan o heyecan
ile her şeyin üstesinden gelir. Farklı bir his uyandırır
insanda. Bu çok güzel bir duygudur. Bu duygu
“anlatılmaz yaşanır” şeklinde tabir edilebilir. Bununla
birlikte arkadaşlık, dostluk ve takım ruhu ön plandadır.
Siz de dostlarınızla, sevdiklerinizle ya da ailenizle bu
heyecanı mutlaka yaşamalısınız…
RAFTİNG BOTLARI HANGİ DURUMLARDA
KULLANILIR?
Rafting sporunda boyu 3,6 m. ile 4,8 m. arasında,
dolan suyu kendiliğinden boşaltan sağlam ve
şişirilebilir botlar kullanılır. Botlar bölümler halinde
ve batmaz özelliktedir. Suyun sığ olduğu zamanlarda
küçük dalgaların içinde daha fazla hareket ve heyecan
sağlayan daha küçük botları seçmek gerekir.
BEŞİNCİ SEVİYE: Eğer bu seviye bir akarsuda
rafting yapmak istiyorsanız şelalelerden uçmaya,
ani manevralara, en hızlı akıntılara bile hazır
olmak gerekir. Ayrıca bu seviye akarsularda rafting
yapabilmek çok ciddi bir iştir.
ALTINCI SEVİYE: Türkiye’de zorluk seviyesi altı olan
sadece bir nehir vardır. Bu nehir Çoruh Nehridir. Çoruh
Nehrinde rafting yapabilmek için çok ciddi riskleri
göze almak gerekir.
KISA KÜREKLİ (sabitlenmemiş kürekleri olan) BOTLAR:
Bu tür botlar bir rehber ve 6-8 sporcuyu taşıyabilir. Her
sporcunun bir küreği vardır. Sporcular bu tür botları
seçtiğinde, sporculara botun bazen kolayca akıntıya
kapıldığı, sık sık kürek çekmek gerektiği, botun çarpan
dalgalardan etkilendiği vurgulanmalıdır.
KÜREKLİ BOTLAR: Bu tür botlarda bir çift kürekle bota
manevra yaptıran bir rehber bulunur. Bu botlar ile 6
kişiye kadar, rahat bir şekilde gezinti yapılabilir, bir
nevi gezinti botu da denilebilir. Akarsuların çoğunda,
kürek çekmek yerine rahatça fotoğraf çekip, çevreyi
seyrederek gezinti isteyenler için en ideali bu tür
kürekli botlardır.
KISA VE SABİT KÜREKLİ BOTLAR: Kısa kürekli ve
sabit kürekli botlarda (Kombine botlar da denilir)
çift kürekle botu yöneten bir rehber ile kısa kürekli
botlarda olduğu gibi kürek çeken sporcular bulunur. En
fazla 6 kişi binebilir. Bu botlar bazen 5. sınıf nehirlerde
ve derin sularda kullanılır ve çok güçlü manevra
imkânı sunarlar.
KATARAFTLAR: Kataraftlar sadece bir rehber ve
malzeme taşır. Bunlarda metal bir çerçevede bir arada
tutulan iki şişirilebilir tüp bulunur. Rehber bota çift
kürekle manevra yaptırır. Bu botlar güvenlik amaçlı
veya takımları ve ekipmanları taşımak için kullanılır.
51
Kişisel Bakım
Yüzyıllardır
Değişmeyen
Güzellik Reçetesi:
TERMAL
ÇAMUR KÜRÜ
K
ökeni, yüzyıllar öncesi Avrupa ülkelerine
dayanan çamur banyoları, pek çok
derde deva olması ve yan etkisinin
bulunmaması nedeniyle, ülkemizde olduğu
gibi dünyada da oldukça büyük bir popülariteye
sahip... 40´lı-50´li yıllarda sadece belli bir
grup yaşlı insana, tedavi amaçlı uygulanmış
olup, 70´li yılların sonuna doğru doğal güzellik
kaynağı olma özelliği ile ön plana çıkmış
bulunuyor. Antioksidan özelliği sayesinde
yaşlanmayı geciktiren ve cildi toksinlerden
temizleyen çamur banyosu, güzellik amacıyla
rağbet görmeye devam ediyor. Kısacası
çocukken hepimizin oynamak için can attığı,
ancak annelerimizin bizi mümkün olduğunca
sakındığı çamur, adeta şifa ve güzellik
dağıtıyor… Siz de merak ettiyseniz, hep
birlikte doğanın mucizelerinden birine daha
tanık olalım…
52
Kişisel Bakım
ÇAMUR KÜRÜ NEDİR?
Bazı bölgelerde yüzeye çıkan maden suyu toprağın
ıslanarak çamur halini almasına neden olur. Söz
konusu çamur, suyun içindeki erimiş madenlerle
doymuş halde bulunur. Çamur kürü, bu çamurun içine
yatılması veya çamurun vücudun önerilen yerlerine
sürülmesi biçiminde uygulanır. Bu tedavi biçiminde
çamurun içinde erimiş olan kimyasal maddeler cildin
gözeneklerinden içeriye sızarak hastalıklı dokuların
tedavisi yönünde işlev görürler.
DOĞAL TIP UYGULAYICILARININ
VAZGEÇİLMEZİ
Çamur tedavisi, kan dolaşımını düzenleyici ve
toksinlerin atılımını sağlayan bir yöntem olarak doğal
tıp uygulayıcılarının vazgeçemediği tedavilerden biridir.
Tıpta; erimiş mineraller içeren termal sularla yapılan kür
uygulamalarına balneoterapi, tatlı sularla yapılan kür
uygulamalarına hidroterapi, sağlıklı iklim ve ortamlarda
bulunarak yapılan iklimsel kürlere klimaterapi ve deniz
ikliminde deniz suyu ile yapılan kürlere talassoterapi,
çamur banyosu halinde yapılan kürlere peloidoterapi,
mağara mekanları kullanılarak uygulanan kürlere
speleozerapi, güneş aracılığı ile uygulanan kürlere
helioterapi adı verilir. Genelde bu tedavi türleri, tıbbi
termal tedavi ve dinlenme merkezlerinde fizik tedavi,
rehabilitasyon, mekanoterapi, egzersiz, psikoterapi,
diyet gibi yardımcı tedavilerle desteklenir.
ÇAMUR KÜRÜNÜN ETKİLERİ
Kürün özel etkisi; fiziksel açıdan, suyun fiziksel
özelliği, sıcaklığı, hidrostatik basıncı, özgül ağırlığı, buna
bağlı olarak kaldırma kuvveti ve iletkenliği ile oluşur.
Suyun kimyasal özelliklerine bağlı olarak oluşan özel
etkinin kaynakları, sudaki mineral ve gazların türü,
yoğunluğu ve vücut tarafından emilme kapasitesidir.
Ayrıca kaplıcanın bulunduğu yerin iklimi, yerel
radyasyon özellikleri, havanın sıcaklığı ve nem oranı,
basınç, rüzgar özellikleri, elektriksel iyon yoğunluğu
kürün vücut üzerindeki özel etkilerinde değişiklikler
yaratır. Ayrıca maden suyunun kaynağı dolayında
bulunan bitki örtüsü ve hayvan toplulukları, suyun
fiziksel ve kimyasal değişime uğramasına, neden olarak
özel etkileri olumlu veya olumsuz yönlendirebilir.
Kürün (doktor denetiminde) sürekli ve düzenli olarak
uygulanmasıyla elde edilen olumlu değişikliğe genel
etki adı verilir ki, kür uygulamasının birincil amacı bu
tedavi etkisini elde edebilmektir. Genel etki fikri,
1- Hastalığa neden olan etmenlerin ortadan
kaldırılmasını,
2- Eksiği tamamlamayı,
3- Kimyasal maddeler aracılığı ile organ fonksiyonlarının
yönlendirilmesini,
4- Tembih etme ve egzersiz tedavisi yapılmasını içerir.
ÇAMUR KÜRÜNÜN MUCİZEVİ SONUÇLARI
Vücudun iyot dengesini sağlar.
Cilt altındaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve cilt
kırışıklığına iyi gelir.
Vücuttaki statik elektriği dışarı atar.
Cildin toparlanmasını ve sıkılaşmasını sağlar.
Selülitli dokuları iyileştirir.
Cildi nemlendirir.
Eklemleri güçlendirir.
Romatizmalı rahatsızlıklara karşı etkilidir.
Sedef, egzama gibi cilt hastalıklarında etkilidir.
Adale ağrılarına iyi gelir.
Kireçlenme ve bel ağrılarına karşı fayda sağlar.
Psikolojik rahatlık verir.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Sivilce, akne ve siyah noktaları temizler.
Damar gelişimini hızlandırır.
Kan dolaşımını düzenler.
Güneş lekesi gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Kıkırdak dokusundaki metabolik değişimi aktive eder.
İltihap ve ödem giderici etkisi vardır.
Ağrı kesici ve kas gevşetici etkiye sahiptir.
Hücre yenileyicidir.
Kemik hücresi aktivitelerini uyarır.
Eklem içi sıvısının üretimini hızlandırır.
53
Kişisel Bakım
ÇAMUR DEYİP GEÇMEYİN!
bitki özleri sayesinde egzama, sedef hastalığı, akne
(sivilce) ve yağlı cilt tedavilerinde de oldukça etkilidir.
Bu etkilerinden dolayı çamur tedavisi; kireçlenmeler
(artroz, spondiloz), iltihaplı eklem romatizmaları,
yumuşak doku enflamasyonları (tendinit, tenosinovit,
bursit), yumuşak doku romatizmaları (fibromiyalji,
miyofasiyal ağrı sendromu), kas spazmları, dolaşım
bozukluğuna bağlı ödemler ve selüloitte kullanılır.
Hazırlama aşamasında içine eklenen mineraller ve
54
Ayrıca güçlü bir tonik etkisine sahip olduğundan dolayı
herhangi bir cilt hastalığı olmaksızın da tazeleyici –
sıkılaştırıcı – koruyucu olarak kullanılabilir. Kısacası sizin
de bu tip şikâyetleriniz varsa, kendinizi daha sağlıklı,
bakımlı ve güzel hissetmek istiyorsanız, hiçbir yan
etkisi bulunmayan çamur kürünü deneyebilirsiniz.
Kişisell Bakım
55
Otomobil
OTO DÜNYASI
Fransız Makyajı
Aracın ön yüzünde, krom ön ızgara ve üzerindeki
Peugeot logosu göze çarpıyor. Son dönemde aile
otomobillerinde de sportiflik aranması dolayısıyla
5008’de de iç mekan konforlu olduğu kadar sportif…
GT otomobillerden esinlenilerek tasarlanan gösterge
paneli ilk dikkat çeken detaylardan. Ayrıca yenilenen
5008’in ön koltuk başlarına entegre 7 inç boyutundaki
2 adet multimedya ekranı, yolcuların eğlenceli seyahat
etmeleri için gereken havayı sağlıyor.
Peugeot’nun MPV’si 5008
Türkiye’de satışa sunuldu.
yenilenmiş
haliyle
Fransız otomobil markasının pratik ve geniş hacim
sunan modeli 5008 yenilendi. Bu ay itibariyle Türkiye’de
satışına başlanan model, Head Up Display ekranı ve
geri görüş kamerasıyla dikkat çekiyor.
Bu başarılı kopmak MPV’de 308’de de gördüğümüz
LED farlara yer verilmiş. Markanın en son tasarım
detaylarını üzerinde bulunduran otomobilde, 1.6
litrelik e-HDi 115 HP motor sunuluyor. ETG6 otomatik
şanzımanla kombine edilmiş bu motorun ortalama
yakıt tüketimi 100 km’de 4.7 litre olarak açıklanıyor.
Tamamen yenilenen ön yüz, Fransız markanın stil
kodlarına göre tasarlanmış. Farlar opsiyonel olarak
viraj yönlendirmeli Xenon sistemiyle donatılabiliyor.
56
Kompakt boyutlara sahip 5008’in 4530 mm
uzunluğu 1840 mm genişliği bulunuyor. Bu boyutlarla
geniş bir hacim sunan 5008’in 758 ile 823 litre arasında
değişiyor. İkinci sıra koltuklar kaldırıldığında bu hacim
2506 litreye kadar yükseltilen otomobilin, düz yükleme
eşiği, eşyaların kolay yerleştirilmesine imkan sağlıyor.
Makyajlı 5008 77.153 TL’den başlayan fiyatlarla
satışa sunuluyor.
Otomobil
Rapid Spaceback Geldi
Skoda’nın beklenen modeli Rapid Spaceback,
Türkiye’ye adımını attı.
Skoda’nın özellikle gençlere yönelik tasarladığı
Rapid Spaceback 44.900 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye pazarına sunuldu. 5 farklı güçteki
motor ve iki farklı donanım seviyesiyle satışa
sunulan otomobil, markanın yeni tasarım unsurlarını üzerinde taşıyor. Otomobilin C ve D
sütunları arasında konumlandırılan üçüncü
camı, otomobilin farklı tasarım öğelerinden
biri olarak dikkat çekiyor. Uzun dingil mesafesi
iç mekanda cömert bir diz mesafesi sunarken
384 litrelik bagaj hacmi koltuklar yatırıldığında
1.349 litreye ulaşabiliyor.
Aracın giriş seviyesinde, 5 ileri manuel şanzımanla sunulan 1.2 litrelik 75 HP üç
silindirli benzinli motor yer alıyor. Bu motorun yakıt tüketimi ortalama 100 km’de 5.9 litre olurken 105 HP’lik 1.2 litre TSI motor ise
6 ileri manuel şanzımanla 100 km’de 5.4 litre
tüketim değeri sunuyor. Rapid Spaceback’in en
güçlü benzinli motor seçeneği ise 1.4 litrelik
122 HP TSI oluşturuyor. Özel olarak 7 ileri DSG
çift kavramalı otomatik vites kutusuyla donatılan bu motor, 100 km’de ortalama 5.8 litre
yakıt tüketim değerine sahip.
Dizel cephesinde ise 1.6 litrelik TDI dizel motorun 90 ve 105 HP’lik güç seçenekleri buİç mekanda üç kollu direksiyon simidi, döşeme lunuyor. 90 HP’lik versiyon sadece 7 ileri DSG
kaplamaları ve yeni tasarımlı koltuk kumaşlar otomatik şanzımanla sunuluyor. Araç, bu motor
Rapid Spaceback’te dikkat çekiyor.
ve şanzımanla 100 km’de ortalama 4.5 litrelik
Yeni Skoda Rapid Spaceback üç benzinli ve iki tüketime sahip. 1.6 litre TDI 105 HP’lik motor
farklı güçte dizel motor ile sunuluyor.
ise 5 ileri manuel şanzımanla sunuluyor ve 100
km’de ortalama 4.4 litre tüketiyor.
57
Turizm
15-22 Nisan TURİZM HAFTASI:
Turizm Yolu, Barış ve
Kalkınma Yoludur!
T
urizm Haftası, toplumumuzda turizm
bilincini
geliştirmek,
iç
turizmi
canlandırmak
ve
halkın
turizm
hareketlerine katılımını sağlamak amacıyla,
her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında ülke
çapında çeşitli etkinliklerle kutlanır. Hafta
içerisinde halka ve özellikle gençlere yönelik
çeşitli konferans, seminer, sempozyum, panel,
haftanın önemini vurgulayan çeşitli yarışmalar,
defileler ve çevre gezileri düzenlenir.
Dolayısıyla, hafta içerisinde turizmin sürekli
gündemde kalması sağlanır.
58
Turizm
TURİZM NEDİR?
Turizm, dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak
gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya
bir bölgeye gezmen çekmek için alınan ekonomik,
kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların
tümüdür. Turizmi daha iyi anlayıp değerlendirebilmek
için, turizmin tanımında geçen görmek, tanımak,
eğlenmek, dinlenmek sözcüklerinin anlamı üstünde
iyice düşünelim.
Görmek: İnsanlar, bulundukları yerden uzakta da olsa
anıtları, kentleri, tarihsel kalıntıları, doğa güzelliklerini,
sanat yapılarını yakından görmek ister. İnsanların, bu
özlemlerini düşünerek müzeler kurmalı, görülmeye,
incelemeye değer kalıntıları ortaya çıkararak onları
sergilemeli, bunları görmek için gelen turistlere
yardımcı olmalıyız.
Tanımak: Turist, bir ülkeyi bir yöreyi tanımak
ister. Orada yaşayanların törelerini, göreneklerini,
yaşamlarını bilmek ister. Bu istek insanlar arasında
sevgi, arkadaşlık, dostluk bağlarının doğup gelişmesini
sağlar. Aslında turizm yalnız ekonomik yararlar sağladığı
için değil, insanlar arasında dostluk duygularının doğup
gelişmesine yardımcı olduğu için de yararlıdır.
TURİZM İNSANLARIN İLETİŞİMİNİ
GÜÇLENDİRİR…
Turistik gezi, insanların sadece bir yerden bir yere
gitmesi değil kültürel, ekonomik ve toplumsal olarak
da iletişim içinde olmalarıdır. Turizm sayesinde insanlar
hem diğer ülkelerin, hem de kendi ülkelerinde
yaşadıkları bölgenin dışındaki güzelliklerin yanı sıra,
geçmişte yaşamış olan insanların bırakmış oldukları
kültürel mirasın farkına vararak, gelecek kuşaklara
daha yaşanılabilir bir dünya bırakmanın gerekliliğine
inanmış olarak hayata bakışları değişir. Turistler gittikleri
ülke ya da bölgede gördükleri yerler karşılığında para
kazandırırlar. Yani turizm ziyaret edilen ülke ve bölgenin
ekonomisine de büyük katkı sağlar.
TURİST, GÖNÜLLÜ DOSTUMUZDUR…
Turist, dinlenmek, eğlenmek, görmek istediği yere
çabuk, kolay ve rahat gitmek ister. Yurdumuz
Eğlenmek: Dinlenmenin bir çeşididir. Zamanı iyi, güzel
ve hoş geçirmektir. Eğlence yerlerinin temiz, iyi, ucuz,
güzel olması turistin o yerde uzun süre kalmasını sağlar.
Dinlenmek: Çalışmaya ara vererek, yorgunluğu
gidermektir. Çalışanların belirli bir süre dinlenmek
haklarıdır. Bu hak yasalarla güvence altına alınmıştır.
Ülkemize dinlenmek için gelen turiste her kolaylığı
göstermeli, onları rahat ettirmeliyiz. Sonuç olarak
ülkemizin doğal zenginliklerini, anıtlarını, tarihi
kalıntılarını,
müzelerini
görmek
güneşinden,
denizinden, kaplıcalarından yararlanmak, dinlenmek,
eğlenmek için gelen turistlere yardımcı olmalıyız.
59
Turizm
turistlerin ilgi duyduğu bir ülkedir. Yurdumuz kuzey
yarımkürede Asya ile Avrupa kıtaları arasında bir köprü
durumundadır. Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrilidir.
Ilıman iklim kuşağındadır. Bitki örtüsü bakımından
zengindir. Yurdumuzda dört mevsimin özellikleri görülür.
Türkiye’miz aynı zamanda tarihi anıtlar yönünden
de çok zengindir. Anadolu’muzda çeşitli uygarlıklar
yaşanmıştır. Bu uygarlıkların kalıntıları günümüze dek
gelmiş ve korunmuştur.
Yurdumuz, turizm zenginlikleri bakımından dünyanın
sayılı ülkelerinden biridir. Bir ülkede turizmin gelişmesi
için bazı koşulların gerçekleşmesi zorunludur. Yolların
güzel olması, ulaşım araçlarının gelişmiş olması,
konaklama yerlerinin bol, rahat ve temiz olması
gereklidir. Turist yatacağı yerin temiz olmasını ister.
Ülkemize turist gelmesini istiyorsak, onlara karşı güler
yüzlü, iyiliksever, temiz, hoşgörülü olmalıyız. Turistler
konuklarımız sayılır. Konuklarımızı rahat ettirmek için
her çabayı göstermeliyiz.
TURİZM KALKINMANIN ANAHTARIDIR…
Turizmin ülke tanıtımında öneminden bahsetmeye
gerek bile yoktur. Yeni yer ve kültürler görerek iyi şeyler
almak veya kendi kültür ve yaşantımızı başkalarına
gösterebilmek adına turizme gerekli önemi vermek
zorundayız.
60
Turizmi planlama, rezervasyon, konaklama, eğlence,
sağlık, dinlence, ekonomi, güler yüz ve kalite başlıkları
altında bir bütün olarak görmek gerekir. Bu sayede orta
ve uzun vadede kazanan, daima ülke olur.
İşletmelerin genişlemesi, sektörün büyümesi, rekabet
şartlarının iyileştirilmesi gibi devlete düşen görevler
öne çıkar. Diğer yandan gayretleri kendi menfaatleri
doğrultusunda kötüye kullanan, devlet gayretlerini
baltalayanların da cezalandırılması veya ikaz edilmesi
devletin görevidir.
Dövizin ülke ekonomisindeki önem büyüktür.
Turistin bıraktığı bu para ile ekonominin nefes alınacağı
unutulmamalıdır. Turizm geliri aşırı sermaye istemeyen
bir yatırım olduğundan getirisi yüksektir. Ancak
tesislerin bakımı, müze ve tarihi yerlerin tanzimi,
reklam ve tanıtım gibi etkinliklerin finanse edilmesi
unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, içinde bulunulan haftada turizm ve
turistin önemi, anlamı, gerekliliği ifade edilirken, ihtiyaç,
teklif, teşvik ve beklentiler masaya yatırılmalı, tanıtım
ve organizasyon ile ilgili gayretler koordine edilmeli,
okullardan başlayarak turizm gönüllüsü olmanın anlamı
vurgulanmalı, yapılacak ve yapılmayacak şeyler dile
getirilmelidir.
Özel Günler
61
Gezi
DO⁄ANIN SAKLI GÜZELL‹⁄‹
ADRASAN
62
Gezi
B
üyüleyici do€al güzellikleri ile do€a tutkunlar›n› kendisine çeken Adrasan Koyu,
Akdeniz’de sakl› bir hazine...Antalya’dan Kumluca’ya gidenler bilirler, yolun
yaklafl›k 100. kilometresinde denize do€ru bak›ld›€›nda, yemyeflil da€larla çevrili
yay biçimindeki kumsal›yla bir göl belirir uzaklarda. Suyun dayan›lmaz ça€r›s›na uyarak
Olimpos sapa€›ndan girip bol virajl› yolu izleyenleri tatl› bir sürpriz bekler. 22 kilometrelik
yol önce Çavuflköy’e u€rar, sonra portakal bahçeleri ve seralar aras›ndan geçerek s›rt›n›
beyda€lar›’na yaslam›fl çevresi, çam a€açlar›yla kapl› koyda son bulur. Buras›, güzelli€ini
ve ihtiflam›n› de€erli bir hazine gibi koruyup, nimetlerini sadece ayr›cal›kl› do€a
tutkunlar›na sunan Adrasan Koyu’dur.
63
Gezi
Adrasan, huzurlu, sakin ve muhteflem ortamıyla
insanı ilk anda kendine ba€lıyor. Turkuaz denizi,
görülmeye de€er koyu, yeflillikler içindeki tesisleri
misafirler için benzersiz güzellikler barındırıyor. 1996
y›l›nda belde olan Adrasan’da yap›lar, yeni imar
plan›yla birlikte denizden 100 metre geriye çekilmifl
oteller, pansiyonlar
ve restoranlar›n s›raland›€›
2 kilometrelik kumsal›n çevresi birbirinden ilginç
do€al güzelliklerle dolu. Koyun do€usunda yer alan
Musa Da€›’n›n uzant›s› olan Eli€ Tepesi, çökmüfl
deveyi and›ran silüetiyle kumsala de€iflik bir kimlik
kazand›r›yor. Tepenin yürüyerek bir saatte ulafl›lan
doru€undan koyun manzaras› ola€anüstü. Bat›
kesimindeki çam a€açlar›yla kapl› tepede bulunan
eski maden oca€›ndan, bu kez Eli€ Tepesi ve Tahtal›
Da€›’n› da içine alan eflsiz bir panorama izlenir. Küçük
körfezi her iki ucuna yak›n noktalardan iki minik dere
denize kar›fl›r. Sabahlar› güne çok erken bafllayanlar
kocaman bir portakal gibi denizden ans›z›n f›flk›ran
güneflin unutulmaz görüntüsüyle karfl›lafl›rlar.
Gündo€umu eflli€inde kumsalda yürüyüfl yaparken
Adrasan’a özgü kahverengi sar› deniz minarelerinden
toplayabilirsiniz. 25 metreye yak›n sualt› görüfl
mesafesine sahip berrak deniz, dal›fl ve sualt›
foto€rafç›l›€› için oldukça uygun flartlar oluflturuyor.
Ayr›ca merakl›lar› için sörf, su kaya€›, deniz bisikleti
ve kano olanaklar›da mevcut. Adrasan’›n en popüler
64
k›sm›, Deresi boyunca uzanan pansiyonlar bölgesi.
‹stanbul’un bo€az köprülerini an›msatan ahflap asma
köprülerle ulafl›lan tesisler, dere üzerinde otantik
minderlerle döfleli köflkleri, etrafta yüzen ve bir türlü
doymak bilmeyen ördekleriyle farkl› bir atmosfere
sahip. Tahta masalarda yemeklerinizi yerken, birfleyler
içip, sedirlerde dinlenirken yanınızdan geçen ördekler,
dereninin berrak sularında yüzen balıklar, yengeçler
size efllik ediyor. Tesislerin eflsiz lezzetleri özellikle
karides güveçlerinin tadı dama€›nızda kalıyor...Su
ürünlerinin en lezzetlileriyle baflka yerde kolay kolay
karfl›laflmayac›€›n›z›
düflünüyorsunuz..
Mevsimin
sıcaklı€›nı burada hissetmenizde imkansız.
Özel bir hava ak›m› dere boyunca do€al bir
klima ifllevi görerek nemi da€›t›yor ve bunalt›c› yaz
s›caklar›nda serinlik sa€l›yor.
MAV‹ YOLCULUK TURU
K›y›da nazl› nazl› sal›nan tekneler iki muhteflem
rotada tatilcilere küçük mavi yolculuk olanaklar›
sunuyor. ‹lkinde tur tekneleri Gelidonya Burnu
taraf›ndaki, böbrek rahats›zl›klar›na flifa veren do€al
su kayna€›yla ünlü Suluada’ya dümen k›rar. Akdeniz
foklar›n›n bar›na€› olan adada küçük beyaz çak›l
Gezi
SAKLI GÜZELL‹KLER
Adrasan’a gelip de Gelidonya Burnu’nu görmeden
dönmek olmaz. Günübirlik bir yolculukla sabah›n
erken saatlerinden akflam alacas›na dek Akdeniz’in
doyumsuz güzelliklerini tadabilirsiniz. Bu yolculu€un
ilk dura€›, Antalya Körfezi’nin do€u ucunu oluflturan
Gelidonya Burnu. Yaklafl›k 25 dakika süren patika,
masal›ms› bir diyara getirir keflif duygusuyla tutuflan
yolcular›n›. Akdeniz’in bafl›na sivri ucuyla saplanan
Gelidonya Feneri ve önünde onu kuflatan befladalar...
Dönüfl yolculu€unda Korsan Koyu’nda yüzme molas›
verebilirsiniz. Do€an›n içine saklanm›fl bu minicik koyda
Melanippe kentinin kal›nt›lar› bulunuyor. Serinlemek
için ideal yerlerden biri de Papaz ‹skelesi’dir. Gelidonya
Yar›madas› ve befladalar manzaral› say›s›z koyun
ard›ndan, Mavikent’te tekerlekler ve ahflap direkler
üzerine kurulmufl oba evlerine rastlars›n›z. Pencereleri
rengarenk çiçeklerle süslenmifl yazl›k evler, sular›n
yükselme tehlikesine karfl› derabilmek için ahflap
ayaklar üzerine infla edilmifller. Son durak Gagai antik
kentidir. Ören kentinin bulundu€u tepeden Akdeniz’in
maviliklerine son bir selam göndermeyi unutmay›n.
Tatl› bir yorgunlukla geri dönüfl yolculu€u bafllayacak
art›k... Tad›na doyamad›€›n›z güzellikler sizi tekrar
buralara ça€›rana dek...
tafllar›ndan oluflan cam göbe€i renkli bir de plaj› vard›r.
Suluada’ya paralel ilerleyen tekneler do€an›n flafl›rt›c›
bir sürpriziyle karfl›lafl›rlar. Sadece küçük teknelerin
s›€abilece€i bir tünelden geçen bu turun son dura€›
kayalardan süzülen su kayna€› ve iri taneli kum plaj›yla
Kelleci Koyu’dur. ‹kinci rota Olimpos taraf›ndaki ilginç
bir fiyort olan Gemleyik, mavi fosforlu ma€ara ve bir
yar›madan›n iki taraf›nda yer alan Sazak ve Ceneviz
koylar›n› kapsar. Tur, Ç›ral› Koyu ve Olimpos antik kenti
gezisiyle sonlan›r. Adrasan Koyu çevresindeki çam
ormanlar›yla denizin bulufltu€u yürüyüfl güzergahlar›
s›caktan bunalanlara farkl› alteratifler sunar. Sazak
Koyu’na ulaflan sol taraftaki yol Adrasan’a iki saatlik
mesafededir. Mavi yolculu€a ç›kan yatlar›n vazgeçilmez
rotalar›ndan biri olan koyun ard›ndaki tepeden, Sazak
ve Ceneviz koylar›n›n birlikte görülebildi€i manzara
eflsiz güzelliktedir. Adrasan Koyu’nun sa€ taraf›ndaki
yol ise, önce teknelerin k›fl›n s›€›nd›€› minik bir koya,
ard›ndan da burnun ucundaki küçük Adrasan Fenerine
sizi götürür. K›rm›z› beyaz iflaretlerle belirlenmifl
Likya Yolu treking parkurundaki 2,5 saatlik keyifli bir
yolculukla, Musa Da€›’n›n doruklar›ndaki as›l Olimpos
kentine var›l›r. Harabeler aras›nda dolafl›p kentin antik
havas›n› soluyabilirsiniz.
65
Çocuk
66
Çocuk
67
Kültür - Sanat
Film
Albüm
Aşk Oyunu
Asya
Gösterim Tarihi: 04 Nisan 2014
Aşk İz Bırakır
Tür: Komedi, Romantik
Senaryosunu Umut Yüksel ve
Ezgi Yüksel’in birlikte yazdığı,
yönetmenliğini ise Umut Yüksel
üstlendiği komedi türündeki
filmin başrolünde Kemal Uçar
yer alırken, oyuncu kadrosunda kendisine Pınar
Göktaş, Lemi Filozof, Dilşah Demir, Bahtiyar Engin
ve televizyonun renkli simaları olan Suzan Kardeş
ile Ali İhsan Varol gibi pek çok başarılı isim eşlik
ediyor.
oluşuyor...
Nuh: Büyük Tufan
Umay Umay - Cem Adrian
Gösterim Tarihi: 03 Nisan 2014
Cam Havli
Tür: Macera, Epik
Ölümcül bir sel felaketi dünyadaki
tüm yaşamı tehdit ettiğinde Hz.
Nuh Tanrı’dan aldığı kutsal bir
emir doğrultusunda bir gemi
inşa etmeye başlar. Bu devasa
gemiye her canlı türünden örnekleri alarak insan
ve canlı hayatının devamlılığını emniyet altına
alacaktır. Öncelikli amaçlarından bir diğeri de
eşi Naamah ile oğulları Ham, Shem ve arkadaşı
Ila’nın hayatlarını kurtarmaktır. Öte yandan
yaşadıkları yerde bulunan insanlar Nuh’un planını
öğrenip onu öldürmeye yelteneceklerdir. Ancak
Nuh ne pahasına olursa olsun ürkütücü bir şekilde
yükselmekte olan su seviyesine karşı umudunu
korumaya ve bu zorlu görevi yerine getirmeye
çalışacaktır.
Uzun yıllar sonra müziğe dönen
Umay Umay, Cem Adrian’la birlikte
hazırladıkları düet albümleri “Cam
Havli” ile 3 Nisan’da müzikseverlerle buluşuyor. Düet albümün
prodüktörlüğünü Cem Adrian üstlendi. Umay Umay’ın yıllar sonra
müziğe dönüş albümü olma özelliği taşıyan “Cam
Havli” Cem Adrian’ın 8. albümü.
İnanılmaz Örümcek Adam 2
Nazan Öncel
Gösterim Tarihi: 25 Nisan 2014
Bazı Şeyler
Tür: Aksiyon, Fantastik, Macera
2012’de büyük sükse yapan
İnanılmaz Örümcek Adam’ın
devam filmi olan The Amazing
Spider-Man 2’de Peter Parker’ın
işi hayli zor ve her günü yoğun.
Zira Örümcek Adam olarak kötü adamların
peşini bırakmıyor. Ama bir yandan da büyük aşkı
Gwen’e zaman ayırmaya çalışıyor.
68
Asya uzun bir aradan sonra “Aşk İz
Bırakır” isimli 6. stüdyo albümüyle
müzik marketlerde yerini aldı. DMC
etiketiyle sunulan ve yaklaşık iki
yılı aşkın bir çalışmanın sonucunda
son halini alan “Aşk İz Bırakır” 7
yeni şarkı, 1 cover ve remixden
Türk pop müziğinin başarılı ismi
Nazan Öncel 10 şarkıdan oluşan
“Bazı Şeyler” isimli yeni albümüyle
müzik marketlerde yerini alıyor.
DMC etiketiyle sunulan albümün
çıkış şarkısı “Hadi O Zaman”da
Megastar Tarkan’la düet yapan
Nazan Öncel albümdeki tüm şarkıların söz ve
müziklerine imza attı...
Kültür - Sanat
Kitap
Konser
Zarif Bir Cinayet Gecesi
Fettah Can
Yazar: AGATHA CHRISTIE
Mekan:
Jolly Joker İstanbul , İstanbul
Stonygates’teki genç suçluların
islah edildiği bir vakfın sahibi olan
arkadaşı Carrie Louise’i ziyaret
eden Miss Marple tehlikenin yaklaşmakta olduğunu hisseder. Bir
gece suçlu gençlerden biri, vakfın
yöneticisini silahla öldürmeye çalışınca
korkuları gerçekleşir. Yönetici, yara
almadan kurtulur ama malikânenin diğer tarafındaki
beklenmeyen ziyaretçi, onun kadar şanslı değildir.
Konser Tarihi:
26 Nisan 2014 22:00
Üçüncü solo albümü Yalanlar
Cumhuriyeti’ni yayımlayan Fettah
Can, 26 Nisan’da Jolly Joker
İstanbul’da hayranlarının karşısına çıkıyor.
Bu bir rastlantı mıdır? Miss Marple’a göre değildir. Miss
Marple kurbanın, esrarengiz ziyaretinin altında yatan
sırrı ve cinayeti çözmek için tüm becerisini kullanır...
Zoraki Casus
Emre Aydın
Yazar: THOMAS CAPLAN
Mekan:
Bostancı Gösteri Merkezi / İSTANBUL
Kazara dünyanın bir numaralı film
yıldızı olan eski ajan Ty Hunter, Birleşik
Devletler Başkanı tarafından gizli bir
görev için seçilir. Nükleer bir tehlike ile
karşı karşıya kalan dünyayı kurtarmak
için tüm yeteneklerini sergilemek
zorunda kalır. Karşısında iki tehlikeli
düşman vardır ve Ty olabilecek en kötü ihtimalle
yüzleşir. Düşmanın kızına âşık olmuştur.
Konser Tarihi:
18 Nisan 2014 23:00
Emre Aydın, aralık 2013’te çıkardığı
3. solo albümü Eylül Geldi Sonra
ile 18 Nisan’da garajistanbul
sahnesinde…
“Thomas Caplan’ın ustalıkla yazdığı entrika ve tehdit
dolu gerilim romanı, sizi içine çekip sonuna kadar
bırakmayan bir girdap gibi. Zoraki Casus bugüne kadar
okuduğum en iyi kurgulanmış gerilim romanı.”
Yıkanan Kadınlar
Duman
Yazar: TIE NING
Mekan:
Bostancı Gösteri Merkezi , İstanbul
Çin’de çok sevilen Tie Ning’in
Yıkanan Kadınlar romanı bizlere, sık
karşılaşmadığımız bir yetenek, bakış
açısı ve duyarlılığa sahip, müthiş bir
yazarı tanıtıyor.
Muhteşem ve kolay kolay unutulacak
nitelikte olmayan bu kitap, bugünkü modern
Çin’in geçirdiği evrelere de ciddi ışık tutar nitelikte.
Yıkanan Kadınlar, sıkıntılar içinde geçen bir dönem
karşısında, kadınlar arasındaki güçlü dostluğun etkili
ve çok güzel bir portresi.
Konser Tarihi:
23 Nisan 2014 18:00
Milyonların takip ettiği rock
grubu Duman, son çıkardığı
Darmaduman isimli albümünden
ve eski hitlerinden oluşan şarkılarla Bostancı
Gösteri Merkezi’nde sizlerle olacak.
69
Çocuk
70
Sağlık
71