0 4> 1 YIL:2 • SAYI: 14 • NİSAN 2014 SPORDA TEK VÜCUT GİBİ HAREKET ETME SANATI: RAFTiNG İNSANLIK TARİHİNİN EN ESKİ HASTALIĞI: BEL FITIĞI Çocuklara Sütü Sevdirme Sanatı Yüzyıllardır Değişmeyen Güzellik Reçetesi: TERMAL ÇAMUR KÜRÜ Bahara MERHABA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI 52 İmtiyaz Sahibi Altun Gıda İhtiyaç Tüketim Maddeleri İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Rıdvan ALTUN Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hasan DENİZ Editör Gamze KUTUP Grafik Tasarım Sedat KİRMAN Emre ÖZDEMİR Yüzyıllardır Değişmeyen Güzellik Reçetesi: TERMAL ÇAMUR KÜRÜ Dekorasyon Kendinizi banyonuzda dinleyin, dinlendirin. Reklam Rezervasyon Umurhan KOR 0530 834 78 40 28 [email protected] [email protected] Baskı Martı Ofset 0212 565 21 12 Yerel Süreli Yayındır Yönetim Yeri Altun Gıda İhtiyaç Tüketim Maddeleri İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Namık Kemal Mah. Kiler Cad.No:67 Haramidere / İstanbul Tel: 444 37 37 www.happycenter.com.tr facebook.com/Happycenter twitter.com/happycenterr Çocuk Ev Kazaları ve Alınması Gereken Önlemler 22 İ Ç İ N D E K İ L E R 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı Sağlık Bel Fıtığı 8 Spor Rafting 12 Özel Günler Kutlu Doğum Haftası 48 44 Röportaj Gripin 38 16 Avukatlar Günü 18 Dünya Sağlık Haftası 32 Pilotlar Günü 40 Çocuklara Sütü Sevdirme Sanatı 56 Otomobil Haber 58 Turizm Haftası 62 Doğanın Saklı Güzelliği Adrasan Ah Yalan Dünya... Genel Müdür Yavuz ALTUN [email protected] İkisi için de yeryüzü durmuştu, kalpleri pırpır atıyordu, bu bir yüreğin diğerine ilk dokunuşu, bir oluşuydu, aşığın maşukunda kayboluşuydu. En görkemli haldi bu sevinç gözyaşlarıyla bezenen. Aşkın olan ile içkin olanın manifestosuydu. Derken yerkürenin çirkin senaristleri girdiler devreye, ardından ayrılık ve hüzün, ardından da uçsuz bucaksız aşkı arayan gönüllü bir sürgün. Yürekte aşk acısı ve buram buram ciğerden gelen aşkın yanık kokusu, yalnızlık ve sessizlik, nefis tezkiyesi, devamında abad olma, kurtuluş, halden memnuniyet ve şükür, kişinin kendi haliyle hemhal olması, taş gibi bir kalp ama içinden ırmaklar akan, özgür ve özgün aynı zamanda maşukundan koptuğu için mahcup ve üzgün. Yıllarca asla sorgulamadan, teslim aldığına teslim olan, bir fırtına gibi, bir ırmak gibi çağlayan, önyargısız, hesapsız seven ve sevilen sonsuzda kalan sonsuz… Yalan dünya dizisi ‘‘yalan dünya her şey bom boş, hancı sarhoş yolcu sarhoş’’ felsefesiyle hayata bakarak nasıl yaşarsan yaşamayı öngörüyor ve bomboş dünyada günlük isteklerin, arzuların, heveslerin doğrultusunda bir yaşamı ön planda sunuyor. Başka bir bakış açısında ise, bu dünya insanın olaylar karşısında iyilik ve kötülüklerinin sınandığı, kaydedildiği, akabinde ödüllendirildiği veya cezalandırıldığı bir kurgu, bir oyun sahnesi… Evet, iki farklı bakış açısı ve insanı bambaşka iki farklı yola sürükleyen, bir başka ifadeyle ikiye bölen bakış açısı. Ama şu gerçek ki hangi pencereden ‘‘Yalan Dünya’yı’’ söylerseniz söyleyin, neye inanırsanız inanın, Neşet Ertaş’ın şu enfes dizeleriyle her nasılsa karşı karşıya kalıyorsunuz. ‘‘Hep sen mi ağladın? Hep sen mi yandın? Bende gülemedim yalan dünyada. Sen beni gönlümce mutlu mu sandın? Ömrümü boş yere çalan dünyada? Ah yalan dünyada, yalan dünyada, yalandan yüzüme gülen dünyada.’’ Evet, hayatı kendi kendimize içinden çıkamaz hale getirdik. Bunun sonucunda da herkes yorgun vaziyete büründü. 18’inde yorgun 28’inde, 38’inde, 48’inde ve 78’inde yorgun ve kimse kimseyi çekemiyor, kimse kimseyle psikologlar haricinde hiçbir şey paylaş(a)mıyor. Ancak internetten fotoğraflarımızı ve mesajlarımızı fütursuzca paylaşıyoruz. Her taraf ızdırap içinde sevgisizlikle büründürdüğümüz dünyada. İster zengini ister fakiri, ister delisi ister velisiyle zulüm arenasına çevirdiğimiz bu zamanda gülmek gerçekten de zor iş. Vicdan ve kalbi kaybettik, yükü kaldıramıyoruz. Akşamdan sabaha bireyin ve toplumun dokusuna ne olacağını bilmiyoruz. Başkaları için, mazlumlar için, mağdurlar için, hastalar için, yetimler için, atması gereken kalbimiz maalesef sadece kendimiz için atıyor. Böyle bir kalp ölü bir kalptir. Yaşayan ölüleriz. Hikâyeye göre Leyla, kendi elleriyle çalışanlarının yemek tabaklarını doldurur. Sıra Mecnun’a gelir, bekler. Leyla sonra Mecnun’un tabağına boş kaşıkla vurur. Mecnun, sesin etkisiyle gözyaşlarıyla, Allah’a şükreder. Arkadaşları Mecnun’a ‘‘Leyla seni sevmiyor.” derler. ‘‘Sevseydi hiç tabağını boş bırakır mıydı?” . Mecnun “beni de sizinle bir mi tutsaydı” diye ifade ederek aşkın zirvesini yaşar. Sevgili sevgilisinden her halükarda razı olandır, o kendini sınırlayan, bağlayan her şeyden kurtulmuştur, özgürdür, onu hiçbir şey incitemez, o sevdiğiyle anlamlıdır. Gerçekten önemli olan insan için hem hiç kimseyi kırmamak hem de hiç kimseden kırılmamaktır. Rahmetli Âşık Veysel’in ifadesiyle ‘‘Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece, bilmiyorum ne haldeyim gidiyorum gündüz gece’’ dedi ve gitti. Mesele, hayatta ne kadar yıkıldığımız değil, ne kadar dik durduğumuzdur. Mesele başımıza gelenler değil, olanlara karşı tavırlarımız ve dik duruşumuzdur. Mesele hayatta Leyla’nın gözüne Mecnun olmak, Mecnun’un sözüne Leyla olmaktır. Mesele ontolojik zenginlik değil, gönül zenginliğidir. Mesele yok olmak değil, var olmaktır. Mesele kaçmak değil, tam da bütün sorumlulukları alarak her şeyin ortasında olmaktır. Mesele görmek değil, kör olup kalp gözüyle sevmektir. Mesele hoşlanmak değil, yüreğinizle dokunmaktır. İnsan bütün ömrünü zindanda geçirse bile orasını saraya çevirebilir, kimileri de saraylarda zindan hayatı yaşar. Hastalıkları rahmet, şükür ve mutluluk vesilesi görmeli insan; fakat kimileri de rahat koltuklarında sağlıklıyken hastalık halinde cinnet geçirebilir. Rahmetli Barış Manço, ‘‘Unutma ki dünya fani, veren Allah alır canı, ben nasıl unuturum seni can bedenden çıkmayınca?’’ diyerek sevgiye dem vurdu. Bu minvalde ölümlü geldik dünyaya; fikirlerimiz, zihinlerimiz, bedenlerimiz kirlendi; çocuk saflığımızı yitirdiğimizde başladı her şey ve biz bir daha dönemedik o saflığa. Her şeyimiz içten hesaplı bir hale geldi ve kimselere güven(e) miyoruz. Heba ediyoruz yüreğimizi ve güvenimizi, oysa güvenip hayal kırıklığına uğramak güvensizlikten kat be kat evla. Artık çocuklar sokaklarda misket oynamıyor çünkü bilyelerini dokunmatik cihazlar çaldı, artık çocuklarımızın ve bizlerin ne dostu ne arkadaşı kalmadı; dostu post olarak gören medeniyet, iş dünyasında buna çevre adını verdi. Çevreniz kadar varsınız der işletme kitapları ve menfaatiniz olan çevreden dostlar edinirsiniz. İnsan sevdiği kadar sevilir ve ömrü bundan ibarettir, sevdikleri kadar iyi, karşısındakine verdiği değer kadar değerlidir. Eğer insanın yüreğini alırsanız, ruhu yakarsınız, bedeni cesede dönüştürürsünüz. Bu sefer de yürüyen ölülerle karşı karşıya kalırsınız. Zulümlere hayata kendine dair tepkisiz ve hissiz… Hepimiz sevmeye ve sevilmeye muhtacız. Sevgi, havadan, sudan ve ekmekten daha büyük bir ihtiyaç… Sevgi ilgiyi gerektirir. İlgi varsa sevgi vardır, sevgi varsa hayat vardır. Sevmek yokluğu yaşayan insanın var olmasıdır. Acizliğinin yeryüzüne dair itirafıdır. Ağlayabilirseniz anlayabilirsiniz ya da anlayabilirseniz ağlayabilirsiniz. Ağlamak hafifletir ruh ve düşünce dünyasını; inceltir, naifleştirir. Evet, bu kadar sert hayat karşısında naif durmak dimdik bir manifestodur. Ruhun bütün ikilemlere vakar duruşudur. Hayatta ötekine düşmanlık en büyük gaftır, ötekinin varlığı sizin varlığınızın delilidir. Önemli olan ötekini ötekileştirmeden değer verip iyiye doğru değiştirmeye cesaret edebilmektir. Affetmek ve bir kenara sessizce çekilmek insanı zirveye çıkaran en büyük özgürlüktür. Orhan Gencebay ‘‘ölmek bir son değil bize seven ölümsüzdür Leyla, dünya döndükçe biz varız sevdikçe Leyla, biz varız Leyla’’ diyordu. Oysa bizler içimizdeki Leyla’yı öldürmüştük. Leyla azap çektikçe bizde edep, hayâ, naiflik kalmadı; kabalaştık, duygusuzlaştık, hissizleştik. İçin için yana yana ağladı Leyla, biz onu ısrarla görmezlikten geldik. Sonunda Leyla’yı bulduğumuzda Leyla değil biz anlamsızlaşmıştık. Yüreğimiz yanmamıştı ve gözyaşlarımız bütün ruhumuzu, bedenimizi ıslatmamıştı. Biz anlayamıyorduk ve ağlayamıyorduk. En kötüsü de bu olsa gerek; her şeyin donduğu an, sıfır noktası. Hayat Leyla’ydı, sıcacıktı, değerliydi; o bir kuş gibi gidince her şey anlamını yitirdi. Herkesin Leyla’sı sadece kendisine güzeldi ve kendisi gibi güzeldi; bir damla gözyaşı gibi yeryüzündeki her şeyden değerli. Sizleri yaşadıklarımızın, birbirimizin ve bir şeylerin değerini kaybetmeden önce bilmek dileğiyle sayfalarımız arasında gezintiye davet ediyoruz. Özel Günler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilen bu bayram, saltanatın kaldırılışının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM’nin açılışının, egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını da taşır. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO’nun 1979’u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşır. Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bütün Dünya çocukları, birlikte kutlarlar. İLK 23 NİSAN KUTLAMASI… İllerde seçilen temsilciler ve Meclis-i Mebusan’ın bir kısım üyeleri Ankara’ya gelirler. Ankara’nın o günkü şartlarında Meclis’in toplanabileceği elverişli bir bina yok gibidir. Sonunda, İkinci Meşrutiyet döneminde, İttihat ve Terakki Cemiyeti kulübü olarak yapılmış tek katlı bir bina uygun görülür. Eksik kalmış yapı tamamlanır, okullardan toplanan ve halkın katkısıyla sağlanan eşyalarla donatılır. Hazırlıklar tamamlanınca, Atatürk 21 Nisan’da yayımladığı ikinci bir bildiri ile Meclis’in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurur. 23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken saatlerde, Ankara’da bulunan herkes Meclis Binası çevresinde toplanır. Halk, kendi kaderine sahip çıkmanın coşkusu içindedir. 23 Nisan 1927’deki ilk bayramda etkinlikler için Atatürk, arabalarından birini çocuklara tahsis ediyor ve Cumhurbaşkanlığı Bandosu’nun konser vermesini sağlıyor. O yıl Ankara’daki binalardan birine Çocuk Sarayı adı veriliyor ve burada çocuk balosu düzenleniyor. 23 Nisan 1933’te Atatürk yeni bir gelenek başlatıyor, o sabah çocukları makamında kabul ediyor ve onlarla sohbet ediyor. Aynı yıl stadyumlarda beden hareketi gösterileri yapılmaya başlanıyor. O bayram, Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey’in kaleme aldığı Andımız, çocuklar tarafından ilk kez okunuyor. BAĞIMSIZLIK SÜRECİNDE YAŞANANLAR… İstanbul’un işgalinden üç gün sonra Atatürk, 19 Mart 1920 tarihinde bildiri yayımlar. Bildiride, “Olağanüstü yetkiler taşıyan bir meclisin Ankara’da toplanacağı, meclise katılacak üyelerin nasıl seçilecekleri, seçilenlerin en geç on beş gün içinde yapılması gereği, kesin ve kararlı ifadelerle yer alır. Ayrıca, dağılan Meclis-i Mebusan’ın üyeleri de Ankara’daki Meclis’e katılabileceklerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temelleri Ankara’daki bu ilk tarihi binada atılır. Birinci Meclis Binası, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yönetim yeri olarak pek çok tartışma ve millî kararlara sahne olur. 23 NİSAN ULUSAL EGEMEN SEVİNİN KÜÇÜKLER, Ö 8 Özel Günler Hacı Bayram Camii’nde kılınan öğle namazından sonra, Meclis binası girişinde bir tören yapılır. Saat 13.45’te, Ankara’ya gelebilen 115 milletvekili Meclis salonunda toplanır. Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey (1845 -1929), Başkanlık kürsüsüne çıkar ve bir konuşma yaparak Meclis’in ilk toplantısını açar. Bu açış konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun adı da “Büyük Millet Meclisi” olarak konulur. Bu ad herkesçe benimsenir. Daha sonra Atatürk’ün tüm konuşmalarında yer aldığı şekliyle ve ilk kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesinde de yazılı olarak, “Türkiye Büyük Millet Meclisi” (TBMM) adı kalıcılık kazanır. TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa’yı (Atatürk), başkanlığa seçer. Mustafa Kemal Paşa, kendi öncülüğünde kurulan TBMM’nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürür. TBMM, açılışından iki gün sonra, sadece yasama değil, yürütme gücüne de sahip olacak hukukî ve siyasî yapısını düzenleme çalışmalarına başlar. Bu düzenlemeler, TBMM’nin tam bir “güçler birliği” ilkesini benimsediğini gösterir. 2 Mayıs 1920’de Bakanlar Kurulu’nun seçilmesi hakkındaki yasa çıkarılır. 11 Bakandan oluşan “Meclis Hükümeti”, 5 Mayıs’ta TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında ilk toplantısını yapar. TBMM’nin açılışı ile birlikte, millî egemenliğe dayalı yeni Türk Devleti doğmuş olur. Birinci TBMM’nin iki temel hedefi, kesin zaferi kazanmak ve yeni devletin otoritesini güçlendirmek, kalıcılığını gerçekleştirmektir. Öncelikle, ülke topraklarının yabancı işgalinden kurtarılması gerekiyordur. 3 Aralık 1920’de Ermenistan Cumhuriyeti ile imzalanan Gümrü Barış Antlaşması, TBMM’nin yaptığı ilk uluslararası antlaşmadır. Böylece Doğu Cephesi kapanır. 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması ile Rusya, yeni Türk Devletini ve Misak-ı Millî ilkelerini tanır. 6-11 Ocak 1921’de Birinci İnönü, 23-31 Mart 1921’de İkinci İnönü ve 13 Eylül 1921’de Sakarya Muharebesi sonucunda, 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile Fransızlar savaştan çekilir. Aynı yılın sonunda İtalyanlar da TBMM hükümetiyle işbirliğine girişirler. 1922 yılında, Yunanistan ve İngiltere dışında, TBMM, tüm ülkelerle iyi ilişkiler içindedir. TBMM Orduları, 26 Ağustos 1922’de Büyük Zaferi kazanırlar. 9 Eylül’de İzmir kurtarılır. 18 Eylül’de ise Anadolu’da hiçbir yabancı askerî güç kalmamıştır. Yeni Türk Devleti’nin bu başarıları karşısında İngiltere de dâhil olmak üzere İtilaf Devletleri ile 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi imzalanır. Doğu Trakya kurtulur. İtilaf Devletleri, 27 Ekim’de Lozan’da barış görüşmelerinin yapılmasını kararlaştırırlar. NLİK VE ÇOCUK BAYRAMI: ÖVÜNÜN BÜYÜKLER! 9 Özel Günler Uzun süren görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması, 24 Ağustos 1923’te TBMM’de onaylanır. Yeni Türk Devleti, böylelikle askerî, siyasî ve ekonomik özgürlüğüne kavuşur. HEM ÇOCUKLARIN HEM ULUSAL EGEMENLİĞİMİZİN BAYRAMI… Peki, bugünü yalnızca çocuk bayramı diye mi kutluyoruz? Oysa bugün, önce “Ulusal Egemenlik Bayramı”. Cumhuriyetimizin en önemli kuruluş felsefesi olan “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ilkesi, ülkemizi ilgilendiren siyasal, ekonomik, iç ve dış her türlü kararların sadece Türk Ulusuna ait olduğunu, başkaca hiçbir ülkenin veya yabancı kuruluşların bu kararlarda hükümranlık hakkı olamayacağını ve egemenlik haklarımız- 10 dan kısmen veya tamamen vazgeçme anlamına gelen her türlü teslimiyetçi siyasal anlayışlara kesinlikle izin verilemeyeceğini ifade eder. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve Anayasal ilkelerimiz çerçevesinde bağımsız bir ülke olarak tek amacımız akıl ve bilimin önderliğinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve aşmaktır. Her kuşak kendisinden sonraki kuşaklara daha iyi bir Türkiye bırakmak durumunda ve zorunluluğundadır. Bu, ülkemize ve yarınımızın çocuklarına karşı olan birincil ödevimizdir. Her yıl olduğu gibi bu yıl da barışın ve dostluğun temelleri atılsın, sevgi ve hoşgörü mesajları yollansın. “Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir” demiştir Atatürk. Çocuk bayramımız, yarının büyükleri olan çocuklarımızın bayramı kutlu olsun. Özel Günler 11 Sağlık İNSANLIK TARİHİNİN EN ESKİ HASTALIĞI: BEL FITIĞI 12 Sağlık Vücudumuzun en hassas noktalarından birisi de belimizdir. Buna bağlı olarak bel ağrısı, kas-iskelet sisteminde fonksiyon bozukluğu oluşturan ve oldukça sık karşılaşılan bir sorundur. Her insanın, yaşamının herhangi bir döneminde bel ağrısından şikâyetçi olduğu bilinir. Bel ağrısı, her an, herkeste baş gösterebilir. Bir sabah aniden yataktan kalktığınızda ya da çorabınızı giymek üzere eğildiğinizde şiddetli bir ağrıdan yakınabilirsiniz. Daha önce önemli bir bel probleminiz olmadıysa bu ağrıyı anlamakta zorluk çekebilirsiniz. Bel ağrısı, bazen aniden başlamayabilir de. Yavaş yavaş, şiddetlenerek artabilir ağrı. Hatta bir bacağınıza yayılıp, beraberinde uyuşma ve karıncalanmayı da getirebilir. Genç nüfusu çoğunlukta olan ülkemizin, hareket sistemi zayıflıyor, omurgası yaşlanıyor. İnsan bedeni 15 dakikadan fazla hareketsiz kalmaya uygun olmadığı halde, zamanının çoğunu bilgisayar başında, televizyon karşısında, trafikte geçiren ve sürekli beli, boynu, dizi ağrıyan insanlar çoğalıyor. Siz de bu çoğunluk içinde yer alıyor ve belinizin belirtiler göstermeye başladığını hissediyor musunuz? Mutlaka yazımıza göz atmalısınız… BEL FITIĞI NEDİR, NEDEN OLUŞUR? Bel fıtığını tanımlamak için omurganın yapısını bilmek gerekir. Omurlarda kemiklerin arasında disk denilen yapılar vardır ve bunlar amortisör görevi görerek bele gelen yükü karşılar. Diskin ortasında çekirdek vardır ve bu çok sıvı bir yapıdır. Bel fıtığı, çekirdeğin yer değiştirmesidir. Bel fıtığı, en çok alt bel bölgesinde görülür. Fıtığın oluşumunda en önemli neden vücudun yanlış kullanılmasıdır. Bel fıtığında bu kesin olarak kanıtlanmıştır. Özellikle dizleri bükmeden öne eğilme, ağırlık kaldırma ve döndürme bel fıtığına neden olur. Uzun süre ayakta kalma, yanlış pozisyonda oturma, yanlış ağırlık kaldırma ve taşıma da etkili sebeplerdendir. BELİRTİLERİ NELERDİR? Bel fıtığının en önemli belirtisi bel ve bacak ağrısıdır. Başlangıçta belde yerleşik olan ağrı daha sonra bacağa yayılır. Genellikle tek taraflıdır. Taraf değiştirebilir veya iki taraflı olabilir. Bazen hastalar yalnızca bacak ağrısı ile gelir. Ani bir zorlanma ya da ters hareket yoksa ağrı daha önce birkaç defa tekrarlamıştır, tedaviyle ya da tedavisiz düzelmiştir. Hastada ayrıca bacakta uyuşma, bel hareketlerinde kısıtlanma görülür. Skolyoz adı verilen belin bir tarafa doğru eğilmesi sık rastlanan bir bulgudur. Öksürme, hapşırma, uzun süreli oturma, otomobil kullanma, öne doğru eğilme, ağrıyı arttırır. Ağrı hafif, orta veya şiddetli olabilir. İleri vakalarda bacak kaslarında erime, incelme, bacakta üşüme olabilir. Çok nadiren bacaklarda özellikle iç taraflarda (iki taraf) his kusuru ve idrar yapamama veya idrar kaçırma görülür. Bu durumda hasta acilen ameliyata sevk edilmelidir. 13 Sağlık TEŞHİS NASIL KONULUR? Çoğu vakada hastanın görünümü, hastanın ifadesi, basit bir muayene kesin teşhis koydurur. Ancak hastalığın şeklini belirlemek ve diğer hastalıklardan ayırt etmek için laboratuvar tetkikleri, düz röntgen, tomografi, MR gerekebilir. TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? İlaç tedavisi: Ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar sıkça kullanılmaktadır. Bunlar zedelenme bölgesinin tamirinin hızlanmasını sağlar. Ancak özellikle mide-barsak sistemi üzerindeki yan etkileri yönünden dikkatli olmak gerekir. İstirahat: Artık bel ağrılı hastalara, uzun süreli yatak istirahati önerilmiyor. Aksine mümkün olan en kısa sürede hastayı yataktan kaldırarak günlük yaşama dönmeye ve egzersiz yapmaya motive etmek gerekiyor. Kısa süreli yatak istirahati, hastanın en rahat ettiği pozisyonda ve iyi bir yatakta olmalıdır. Yatak sert ve düzgün olmalı, vücut ağırlığı ile çökmemelidir. Sırtüstü uzanıp bacakların altına yastık koymak en iyi dinlenme şeklidir. Ayrıca baldırı bir koltuk üzerine koyarak ve sırt üstü yatarak dinlenmek mümkündür. Korse uygulaması: Korse kullanımı çok ağrılı vakalarda kısa süreli olmak şartıyla zaman zaman uygulanabilir. Ancak hastanın korseyi alışkanlık haline getirmesi, kendine olan güvenini yitirmesine, kasların zayıflamasına ve esnekliğini kaybetmesine neden olacağından önlenmelidir. Fizik tedavi yöntemleri: Hastaya uygun olanı seçmek koşuluyla derin ve yüzeysel sıcak uygulama, soğuk uygulama, elektroterapi, masaj, traksiyon (otomatik makinayla aralıklı bel çekme), egzersiz tedavisi, hastayı kısa sürede günlük yaşama döndürmek için en etkili ve güvenilir yöntemlerdir. Eğitim ve egzersiz: Hasta ister ameliyat olsun isterse başka bir yöntemle iyileşsin, eğitim ve egzersiz olmadığında hastalık mutlaka geri geliyor. Omurgamızın yapısını tanımak, riskleri bilmek ve dikkat etmek gerekiyor. Herkesin belini nasıl kullanacağını öğrenmesi ve koşullarını ergonomiye uygun hale getirmesi gerekiyor. Egzersizin mutlaka hastaya öğretilmesi gerekiyor. Hastaya, “Git egzersiz yap” dediğinizde ya yapmaz ya da yanlış yapıyor ve bel fıtığını büyütüyor. Örneğin egzersiz yaparken yanlış pozisyonda nefesini tutuyor, karın içi basınç artıyor ve fıtık çoğalıyor. BEL FITIĞI VE AMELİYAT Beldeki sinir yapılarının, hasar görmelerine neden olacak şekilde baskı altında kalması durumunda, diğer yöntemlerle iyileşmesi mümkün olmayan hastalarda sinir üzerindeki baskı, ameliyat yoluyla kaldı- 14 rılarak hastanın ağrılarına son veriliyor. Eskiden beri hastaların korkulu rüyası haline gelen bel fıtığı ameliyatları günümüzde korkulan bir ameliyat olmaktan çıkmıştır. Uygun endikasyon, yani doğru hasta seçimi halinde bel fıtığı ameliyatlarından fayda görme oranı çok yüksektir. Çok çeşitli ameliyat yöntemleri var. Klasik yöntemler ve mikrocerrahi en çok tercih edilen ameliyat teknikleri. Ameliyat sonrası mutlaka egzersiz yapılmalı. Yoksa yüzde 50 oranında tekrarlıyor. Ameliyattan sonra birkaç gün dokunun iyileşmesi bekleniyor. Hatta ameliyat öncesi egzersize başlanabiliyor. Bunun için bazı faydalı egzersizler var. Ameliyat olan bir gruba egzersiz yaptırılıyor, bir gruba yaptırılmıyor ve çalışma sonucunda egzersiz yapan grubun çok kısa sürede iyileştiği gözlemleniyor. BEL FITIĞI VE SPOR Spor sırasında vücudun yanlış kullanımı, vücudu zorlama nedeniyle bel fıtığı gelişebiliyor. Örneğin dizleri bükmeden yapılan egzersizler var, vücudu ısındırmadan egzersize geçiliyor. Oysa dizleri bükmeden hiçbir hareket yapılmamalı. Aktivite sağlıklı olmak için gerekiyor ama bunun da doğru yapılması lazım. Bir sürü sakat profesyonel sporcu var. Bel fıtığı olan biri sırt üstü yüzme ve yürüyüş yapabilir. Özellikle yürüyüşte bütün kas iskelet sistemi çalışıyor. BEL AĞRILARINIZI HAFİFE ALMAYIN Çoğu zaman üstünde bile durulmayan bel ağrıları günlük hayatı etkilemeye yetiyor. Bu durumda yapmanız gereken ilk şey, doktorunuza başvurmak olmalı. Bu şekilde ağrının kaynağını öğrenebilir, en etkin ve kısa sürede sizi günlük yaşama döndürecek tedavi yöntemini kavrayabilir, tekrar bu ağrıyla yüz yüze gelmemek için neler yapmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz. Sağlık 15 Özel Günler 5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ: AVUKATLAR ÇAĞDAŞ HUKUK SİSTEMİNİN VAZGEÇİLMEZLERİDİR! S avunma, yargının temel unsurlarından biridir. Savunma olmadan hak dağıtımından, yargı bağımsızlığından söz edilemez. Hak arama özgürlüğünün tam olarak gerçekleşmesi savunmanın daha da güçlendirilmesi ve yargının daha sağlıklı, hızlı ve uyumlu işletilmesine bağlıdır. adaletin gerçekleşmesi için yargıçlara yardımcı olan kişidir. Hukuk sistemimizin vazgeçilmez unsurlarından savunma sorumluluğuyla yükümlü avukatlarımız, vatandaş-devlet ilişkilerinin çağdaş çerçevede yürümesi açısından önemli bir görev yaparlar. Avukatlık mesleğinin anlam ve önemini kamuoyuna iletmek; avukatlık mesleğinin sorunlarını tartışmak, çözüm önerileri sunmak ve mesleğin gelişimi için gerekli çalışmaları yapmak sebebiyle Avukatlar Günü kutlanır. Öyleyse “Avukat kimdir, görevleri nelerdir, bir avukatta olması gereken özellikler nasıl tanımlanır?” sorularının yanıtlarına detaylı bir şekilde göz atalım… • Mahkeme ya da yargı yetkilisi bulunan diğer organlar karşısında gerçek ve tüzel kişilere ilişkin hakları dava etmek ve savunmak, AVUKAT KİMDİR? Avukat, kişi ya da kurumlar arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların mahkemelerde yasalara uygun olarak, kısa sürede ve güven içinde giderilmesi, bu yolla 16 Görevleri: • Hukuksal sorunlarda ve yasal konularda yorum yapmak, • Adli işleri, resmi dairelerdeki tüm işleri izlemek, bu işlerle ilgili belgeleri düzenlemek, • Kendisine verilen ya da kendisinin kabul ettiği bir davayı ister kısa, ister uzun zaman aralığını kapsasın, sonuna dek izlemektir. BİR AVUKATTA BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER NELERDİR? • Üst düzeyde akademik yeteneğe, sözel akıl yürütme becerisine, Özel Günler • Sağlam bir mantık ve sezgiye sahip, • Sosyal bilimlere ilgili ve bu alanda başarılı, • Sabırlı ve anlayışlı, • Tarafsız karar verebilen, Yargılama, meşruluğunu savunmadan, avukatın varlığından alır. Yargı bağımsızlığının güvencesi avukattır. Hak aramaktan daha önemli kamusal bir iş yoktur. Yargılamanın adil, inandırıcı, güvenilir olması ancak yargılamaya halkın katılması ile olabilir. • Sorumluluk sahibi, • Değişik görüşlere ve yeniliklere açık, okumayı ve araştırmayı seven, Avukat yargılamada halkın biricik temsilcisidir. Yargılamayı adil ve güvenilir kılan avukatın varlığıdır. Avukat kamuya adanmış bir kişiliktir. • Kuvvetli bir belleğe sahip, • Araştırmacı, titiz, dikkatli ve düzenli, • İnsanlarla rahat iletişim kurabilen, zor koşullarda çalışabilen, • Cesaretli, sabırlı, soğukkanlı olması gerekir. AVUKATLAR TOPLUMDA ÖZEL BİR ROLE SAHİPTİR Avukat; soru soran, sorgulayan, kuşku duyan, araştıran, olaylara farklı açılardan bakmasını bilen hukukçudur. Düşünüyorum, çünkü kuşku duyuyorum der. Avukat sorgulayıcıdır. Avukat ayrıntıları önemser. Gerçeğin küçük bir parçası bile olsa, bir ipucu olarak ayrıntıdan yola çıkarak gerçeğe ulaşmaya çalışır. Avukat, analitik düşünme becerisine sahiptir. Avukat araştırmacıdır. Avukat ayrıntıları incelerken bütünü gözden kaçırmaz. Parçayı ve bütünü bir arada görür. Avukat diyalektiğe inanır. Avukat, her sorunu, her olguyu felsefesine inerek kavrar. Ama safsata yapmaz. Avukat düşünürdür. Avukat, özgür düşüncelidir. Avukat, akla ve bilimsel mantığa güvenir. Sorgulama gücünü ve yeteneğini buradan alır. Herkesin aynı şeye inandığı bir ortamda, gerekirse herkesi, bütün toplumu karşısına alarak farklı sonuçların olabileceğini gösterir. Avukat aykırı kişiliktir. Avukat tasarlama, soyutlama ve muhakeme yeteneği gelişmiş kişidir. Avukat yargılama sürecini başından sonuna kadar zihinsel olarak yaşar. Her adımını tasarlayarak atar. Avukat için her dava bir satranç oyunudur. Avukat, bir değer olarak adaletten asla ödün vermez. Hak olarak adalet ile acıma biçiminde adalet farklı şeylerdir. Acıma duygusu olarak adalet kişiyi küçültür. Onurunu kırar. Avukat, hak olarak adaleti savunur. Avukat, acıma duygusu üzerinden hukuk üretilemeyeceğini bilir. Avukat adaletin ödünsüz savunucusudur. Avukat aydındır, barışçıdır, uzlaşmacıdır. Avukat dürüst ve güvenilir kişiliktir. Cesurdur. Yüreklidir. Avukatın savunduğu ve koruduğu değer, çağdaş insanlığın en önemli değeri olan insanlık onurudur. Yargının kahramanı avukattır. Avukatın sermayesi bilgidir. Kısacası, hukukun üstünlüğüne saygı ilkesiyle yönetilen bir toplumda avukat özel bir role sahiptir. AVUKATLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN! Kamuoyunda avukatların ve yargının sorunları ve çözüm önerileri önemli bir yer bulmalı ise bunun yolu, toplumun etkili kişi ve kurumları ile birlikte avukatlar günü vesilesi ile gündem oluşturmaktır. Avukatlığı bir meslek ve geçim kaynağının ötesine taşıyarak yaşamları boyunca milletinin ve vatandaşlarımızın savunma hakkını temsil ederek temel hak ve özgürlüklerin takipçisi olan, demokratik ve çağdaş yönetimlerin gelişmesine büyük katkılar sunan avukatlarımızın günü kutlu olsun. Avukat tartışmayı sever. Tartışmaktan çekinmez. Savunduğu kişiye karşı, kendisine karşı, yargıca ve savcıya karşı, gerekirse tüm topluma karşı hak ve hukuk adına bağımsızlığını korumasını bilir. Avukat bağımsızdır. Yargılama diyalektik bir süreçtir. Tez ve antitezi avukat üretir. Çelişkinin olumlanmasını, adil bir sentezi avukatın varlığı ve katkısı gerçekleştirir. Adalet değerini en iyi şekilde koruyan avukattır. Bir teknik olarak hukuktan, bir kültür olarak hukuka kadar hukukun sahibi avukattır. Avukat, hukukun mimarıdır. 17 Özel Günler 7-13 NİSAN DÜNYA SAĞLIK HAFTASI: SAĞLIK EN BÜYÜK ZENGİNLİKTİR! S ağlık, insanın en önemli sorunudur. Yaşamak, öğrenmek, iş yapabilmek için sağlıklı olmak gerekir. Sağlığı bozuk olan, hasta olan kişi görevlerini tam olarak yapamaz. Bunun sonucu olarak da, kendine, ailesine, çevresine, topluma yararlı olamaz. Sağlıklı kişi mutlu, canlı, hareketli olur. İnsanların sağlık kurallarını öğrenmesi ve sağlıklı yaşama bilincine kavuşması için Birleşmiş Milletler Örgütü 7–13 Nisan tarihleri arasını Sağlık Haftası olarak kabul eder. Her yıl Sağlık Haftası Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerde aynı zamanda değerlendirilir. 18 Sağlık Haftası’nın amacı, sağlık bilgisinin ve yardımının geniş halk kitlelerine ulaşmasıdır. Hafta boyunca insan sağlığı konusunda radyolarda konuşmalar yapılır. Televizyonda sağlıkla ilgili programlar sunulur. Gazete ve dergilerde insan sağlığı ile ilgili yazılar yayınlanır. Bu hafta içinde okullarımızda beden sağlığı, beslenme konusunda bilgiler verilir. Sağlığın önemi anlatılır. Sağlıklı olmanın kuralları öğretilir. Birleşmiş Milletler Örgütü, her yıl bir sağlık konusu seçer. O yıl üye ülkelerde konu üzerinde durulur. Seçilen konu bir hastalık ise bu hastalığın tanımı, belirtileri, iyileştirme yöntemleri anlatılır. Biz de, sağlık haftası sebebiyle sizler için hazırladığımız yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz… Özel Günler SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ? Sağlıklı olmak için temizliğe önem vermeliyiz… Temizlik, sağlığımız açısından çok önemlidir. Bedenimizin temizliği, kullandığımız eşyaların temizliği, yaşadığımız yerin temizliği gibi ayrıntılarla bir bütün oluşturur. Yalnız bedenimizin temizliği ya da yalnızca eşyalarımızın temizliği bir anlam taşımaz. Biz ne kadar temiz olursak olalım, eşyalarımız, giysilerimiz kirli olursa biz de kirli sayılırız. Sağlığı bozan etkenlerden sakınmalıyız… Yanlış beslenme, gerekli besinleri almama gibi durumlar, beslenme bozukluğu sonucunu yaratır, bu da sağlığımızı bozar. Alkollü içki, uyuşturucu madde kullanmak da sağlığı bozar. Zehirli böcek ve bazı hayvanların sokması, ısırması zehirlenmemize neden olur. Sağlığın en büyük düşmanı mikroplardır. Çeşitli hayvanlarla, yiyecek ve içeceklerle, solunum yolu ile geçen mikroplara karşı uyanık olmalıyız. Çevremizi temiz tutmalıyız… Kişiler kendi sağlıklarını korumada dikkatli oldukları gibi çevre sağlığını korumada da dikkatli olmalıdırlar. Bunun için çevremizi temiz tutmalıyız. Yerlere çöp atmamalıyız. Çevrede sinek, sivrisinek gibi zararlı böceklerin üremesini kolaylaştıracak ortam yaratmamalıyız. Çevre sağlığını, çevre temizliğini korumak her yurttaşın önemli görevlerinden biridir. SAĞLIKLI YAŞA, SAĞLIKLI YAŞLAN Yaşlı bireylerin sağlık sorunlarının giderilmesi, toplum içinde aktif rol almalarının sağlanması, toplumda yaşlılık tanımına olumlu bakış açıları kazandırılması amacıyla birçok uygulama hayata geçiriliyor. Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi ülkemizde de ortalama yaşam süresinin artışı ile birlikte yaşlı nüfus ve kronik hastalıklarda artış görülüyor. Yaşlanmaya bağlı hastalıkların tedavi ve rehabilitasyon giderlerinin artması, yaşlılarda görülme sıklığı artan hastalıklara bağlı sorunların yoğunlaşması, yaşlılık döneminde sağlık hizmetlerinin önemini arttırıyor. Gelişmiş ülkelerde yaşlı ve yatağa bağımlı hastaların tıbbi bakım ve rehabilitasyonları sağlık kuruluşları yerine kişinin kendi evi ve aile ortamında yapılıyor. Evde sağlık hizmeti, hastaların muayene, tetkik, tahlil, tedavi, tıbbi bakım ve rehabilitasyonlarının evinde ve aile ortamında sağlanmasına, bu hastalara ve aile bireylerine sosyal ve psikolojik destek hizmetlerinin bir bütün olarak birlikte verilmesine imkân sağlıyor. Evde sağlık hizmetlerinin kronik hastalıkların takibi ve komplikasyonların önlenmesi boyutunu aile hekimleri üstleniyor. Sağlık kuruluşunun bulunmadığı yerleşim yerlerinde bu hizmetler mobil evde sağlık birimleri tarafından yürütülüyor. Evde sağlık hizmetleri sunumunda gerektiğinde uzman tabip konsültasyonu da sağlanıyor. Hizmetin finansmanı devlet bütçesinden karşılanıyor, kişilerden ayrıca ücret talep ediliyor. Hastane ihtiyacı olan evde sağlık hastaları, evde sağlık nakil araçları ile evlerinden alınarak hastaneye götürülüyor ve hastane işlemleri tamamlandıktan sonra tekrar evlerine naklediliyorlar. KORUYUCU RUH SAĞLIĞI ÇALIŞMALARI Sağlık merkezlerine bedensel rahatsızlıklarla başvuran her 4 kişiden birinin asıl sorununun, ruh sağlığındaki bozulmalar olduğu biliniyor. Stres ve sağlık alanında yapılan araştırmalar, her geçen gün yeni bilgiler ortaya çıkardıkça, “ruh sağlığı”nın genel sağlığımız için ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor. Kişinin beden sağlığı ve ruh sağlığı genel sağlığının belirleyicisidir ve birinde ortaya çıkan herhangi bir yöndeki değişme, öbürünü de aynı yönde etkiler. Bunun 19 Özel Günler bu rahatsızlıklar, teşhis edilmeli ve çok geç olmadan tedavi edilmelidir. Bununla beraber, asıl önemli, anlamlı ve ekonomik olan yaklaşım ise kişilere, ruh sağlığı bozulmadan “koruyucu-önleyici” desteklerin verilebilmesidir. Psikoloji alanında, “stres yönetimi”, “öfke yönetimi”, “kişilerarası iletişim becerileri”, “psikolojik dayanıklılık eğitimi”, “problem çözme teknikleri”, gibi yaklaşım ve yöntemler yıllardır tüm dünyada koruyucu ruh sağlığı alanında kabul edilmiş çeşitli uygulamalardır. HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK! doğruluğu bilinse de genelde bedensel sağlığa verilen önem, aynı ölçüde ruh sağlığına verilmez. Ruh sağlığı bozuklukları, gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkelerin sorunudur ve insanın işlevselliğini, yaratıcılığını, mutluluğunu ve yaşam doyumunu engelleyecek kadar da önemlidir. İş verimliliğinde düşmeler, iş kazalarında artışlar, iş makinalarının özensiz kullanımı ve gereksiz yere yıpranması, işe devamsızlıklar, insan kaynaklarının verimli kullanılamaması gibi nedenlerle, ülke ekonomileri de bu ruhsal sorunlardan önemli ölçülerde etkileniyor, kayıplara uğruyor. Bu nedenlerle, bazen bilinmeyen, bazen önemsenmeyen bazen de bilerek saklı tutulan “ “Koruyucu ruh sağlığı” çalışmaları, insanları sadece doğal afetlere karşı değil, toplumların içinden geçtiği sosyal, ekonomik, pek çok stresli olaylara karşı da hazırlıklı kılar. Özellikle her türlü yoğun ve ani değişimlerin sıklıkla yaşandığı ülkemizde, ruhsal açıdan kırılgan olmayan, psikolojik anlamda dirençli, kendilerine güvenli bireylerin gelişmesi, toplumsal dengelerin ve düzenin sağlanması açısından yadsınması mümkün olmayan bir önem taşır. 7 Nisan Dünya Ruh Sağlığı Günü vesilesiyle, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de koruyucu ruh sağlığı çalışmalarının önemi bir kez daha vurgulanmalıdır. Unutulmamalıdır ki ruh sağlığı yerinde olmayan bir toplum, gelişemez, ekonomik, bilimsel, sosyal vb. alanlarda varmak istediği çağdaş hedeflere ulaşamaz. Yanlış beslenme, gerekli besinleri almama gibi durumlar, beslenme bozukluğu sonucunu yaratır, bu da sağlığımızı bozar. ” 20 Özel Günler 21 Çocuk “ÇOCUKLARI ETKİLEYEN EV KAZALARI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER” 22 Çocuk E vlerimiz, kendimizi en güvende hissettiğimiz yerlerin başında gelir. Peki, çocuklarımız için de öyle mi? En güvenilir yer olarak bildiğimiz evlerimizde, üzerine titrediğimiz çocuklarımız kaynar suyla haşlanıyor, elektriğe kapılıyor, kovaya düşüp yahut incik boncuk yutup boğuluyor, kibritle oynayıp yanıyor, pencereden düşüp, devrilen eşyaların altında kalıp ölüyor, yaralanıyor. Ne yazık ki Türkiye’de Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, ölüm sıralamasında ev kazaları sonucu ölümler 5’inci sırada yer alıyor. Dünyayı araştırarak ve tadarak tanımaya çalışan hareketli, meraklı ve araştırmacı bebek ve çocuklar maalesef evlerinde risk altında yaşıyorlar. Açık unutulan bir ocak, fişte takılı bırakılan bir ütü, köşeli bir mobilya ya da ortalıkta duran küçük bir boncuk bile bebek ve çocuklar için geri dönüşü olmayan tehlikelere dönüşebiliyor. Yapılan araştırmaya göre Türkiye’de kayda geçen yılda 24 bin çocuk ev kazası sonucu hastaneye müracaat ediyor. Her gün 10’dan fazla çocuk, yılda ise 5 bin çocuk, kazalar sonucu hayatını kaybediyor. Ve kazaların yüzde 60’i ebeveyn veya çocuk ile ilgilenen diğer kişilerin yanında olmasına rağmen gerçekleşiyor. Oysa ebeveynleri bilinçlendirerek ve evlerimizde asgari önlemleri alarak bu felaketin önüne geçmek mümkün… HER YAŞTA TEHLİKE FARKLI Çocukların yaşına göre kaza riskinin en yüksek olduğu önlem alınması gereken durumlar: Yeni doğan: Karyola güvenliği, duman alarmı, süt çocuğu güvenlik koltuğu 2 gün-4 hafta: Düşme, araç güvenlik koltuğu 2 ay: Yanık, sıcak sıvılar, düşme, araç güvenlik koltuğu 4 ay: Tıkanma, boğulma, düşme, yanık, araç güvenlik koltuğu 6 ay: Zehirlenme, yanık, sıcak yüzeyler, düşme, yanık, tıkanma 9 ay: Su / havuz güvenliği, zehirlenme, düşme, yanık, küçük çocuk araç koltuğu 1 yaş: Ateşli silahların tehlikesi, su / havuz güvenliği, düşme, yanık, araç içi-yaya güvenliği 15 ay: Zehirlenme, düşme, yanık, araç içi- yaya, 18 ay: Zehirlenme, düşme, yanık, ateşli silah, araç içiyaya güvenliği 2 yaş: Düşme, oyuncak, üç tekerlekli bisiklet, su / havuz, yanık, ateşli silah, araç içi 3 yaş: Düşme, yanık, ateşli silah, araç içi 4 yaş: Düşme, oyuncak, ateşli silah, araç destek koltuğu, kemer 5 yaş: Su / havuz, bisiklet, yaya, araç içi 6 yaş: Yangın, bisiklet, yaya, araç içi 8 yaş: Spor güvenliği, bisiklet, araç içi 10 yaş: Ateşli silahların tehlikeleri, spor, bisiklet, araç içi NE GİBİ ÖNLEMLER ALMALIYIZ? • Merdivenlerden düşmemesi ve açık mutfak, büyük kardeşin odası gibi girmesini istemediğiniz bölümlere kontrolsüz geçmesini önlemek için güvenlik kapıları • Pencere ve balkonlardan düşmesini önlemek için pencere güvenlik kilitleri • Dolap ve çekmecelere elini sıkıştırmaması, ayrıca deterjan, ilaçlar ve bıçaklar gibi zararlı maddelere ulaşmasını önlemek için güvenlik kilitleri • Mobilyanızın ve şöminenizin keskin, sivri, kenar ve köşelerine çarpması durumunda canının acımasını ve yaralanmasını önlemek için özel köşe ve kenar koruyucuları • Ocağın ateşine, ocakta kaynayan sıcak maddelere 23 Çocuk • Yüzme havuzuna düşmemesi, yetişkin denetiminin dışında havuza girmesini önlemek için havuz güvenlik bariyeri ve suda yüzmelerini kolaylaştırmak ve can güvenliğini sağlamak için geliştirilmiş özel cankurtaran mayoları kullanılmalıdır. BOĞULMA ÖNLEMLER RİSKİNE KARŞI • Toplu iğne, mücevher, düğme, boncuk, tespih ve diğer tüm küçük cisimleri, bebek ve küçük çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurun. Çocukların boynuna, kulağına, yakasına incik boncuk takmayın. • Bebek veya çocuğunuzun oynadığı oyuncakların yaşına uygun olmasına dikkat edin ve oyuncaklarını düzenli kontrol edin. Oyuncaklarda sivrilen ve parçalanmaya hazır hale gelen kısımlar, bebek ve çocuklar için önemli riskleri de beraberinde getirmektedir. ulaşmasını önlemek için ocak bariyerleri ve ocak düğmeleri ile oynamasını önlemek için koruyucular, TV, DVD gibi elektronik aletleriniz ile oynamasını önlemek için koruyucular • Elektrik prizleriyle oynamasını önlemek için priz koruyucuları ve yatak odasında güvenlikli gece lambaları • Banyoda küvet içinde kaymaması için banyo paspası ve küvette başını banyo bataryasına çarpmasını önlemek için batarya koruyucusu • Banyo suyu sıcaklığının kontrol edilebilmesi için banyo termometresi • Klozetin içine düşmesini, içine eşya atmasını, içindeki su ile oynamasını ve kapağına elini sıkıştırmasını önlemek için klozet güvenlik kilidi • Kapı ve pencerelere el ve parmaklarını sıkıştırmasını önlemek için parmak koruyucusu ve kapı tutucusu • Depremin yarattığı sarsıntı ile veya kendisinin tırmanarak mobilyaların üzerine devrilmesini önlemek için güvenlikli bağlama elemanları • Yataktan düşmesini önlemek için yatak bariyeri • Tırabzan ve balkon parmaklıklarına sıkışmasını veya arasından düşmesini önlemek için korkuluk güvenlik fileleri 24 • Bebeklerin birkaç santimetre derinliğindeki suda bile boğulabileceğini unutmayın. Bu nedenle içi su dolu küvet, leğen veya kovalar bile bebekler için çok büyük tehlikeler içerebilirler. Bu yüzden kova, küvet ve leğenleri boş tutun. Bebek veya küçük çocuklar yıkanırken, kapı veya telefona yanıt vermek için onu yalnız bırakmayın. • Karyolanın üzerinde cibinlik kullanılıyorsa gergin ve destekli olmasına dikkat edin. ZEHİRLENME RİSKİNE KARŞI ÖNLEMLER • Zehirlenmeleri önlemek için tarihi geçmiş gıda ve ilaçları derhal atın. İlaçlar, kimyasal maddeler ve temizlik malzemeleri ile böcek ve fare zehirlerini mutlaka çocukların erişemeyeceği kapalı dolap veya kilitli yerlerde saklayın. Bu malzemeleri su, süt veya meşrubat şişelerine koymayın. • 1 yaşından sonra gazın düğmesini çevirebilecekleri için çocuğunuzu mutfakta yalnız bırakmayın. • Çocuğunuzu bahçede yalnız bırakmayın. Buradaki zehirli otları yiyerek zehirlenebilirler ya da böcek sokabilir. • Tadına bakmak amacıyla yiyebileceği için evde zehirli bitki bulundurmayın. YANMA RİSKİNE KARŞI ÖNLEMLER • Yemeği, ocağın arka gözlerinde pişirin. • Tava, tencere ve çaydanlık sapları ulaşabileceği yönde olmasın. çocuğun Çocuk • Odada veya mutfakta piknik tüpünün üzerinde bir şey pişirmeyin. • Yanıklardan korunmak için çocuğunuzu soba yanında bırakmayın. • Ulaşılabilecek yerlerde kaynar su dolu kap, kova, tencere vb. ile fişe takılı ütü bulundurmayın. Sobaları devrilmeyecek şekilde duvara sabitleyin. Çocukların ulaşabileceği yerde kibrit, çakmak vs. bırakmayın. ACİL DURUMLARDA İLK YARDIM • Yanıklarda hiçbir şey sürmeyin, dokunmayın, deriyi soymayın. Sıvı dolu keseyi patlatmayın. Yalnızca 15 dakika soğuk su altında soğutun. • Kesiklerde yaranın üzerine temiz bir bez örtüp avucunuzun içi ile en az 5 dakika basınç uygulayın. Yarayı antiseptik solüsyonla veya temiz su ile yıkayın. Yara temizliğinde veya kapatmasında pamuk kullanmayın. • Elektrik çarpmasında önce elektriği sigortadan kesin. Kalın tahta veya gazete destesi üzerine basarak ve tahta sopa kullanarak kazazedeyi çekin. • Kimyasal (çamaşır suyu vb.) zehirlenmelerinde kusturmayın, ağızdan bir şey vermeyin. Her türlü kazada ilk müdahale sonrası en yakın sağlık kurumuna ulaşın. BASİT ÖNLEMLER KAZALARI ÖNLER Kazalar da bir çeşit çocuk hastalığı gibidir. Çocuk aşı olduğunda nasıl kızamık olmuyorsa, gerekli önlemlerin alınması ile kazalarda büyük oranda engellenebilir. Aynı şekilde hasta olduktan sonra nasıl tedavi edileceğinden çok, hasta olmaması için alınacak önlemler gibi, kazalara karşı alınacak önlemler daha önemlidir. Burada önemli olan, çocuğun yaşam deneyimlerini kazanırken kendini baskı altında ve sınırlandırılmış hissetmeden yetişkinin ona sağlayacağı çevrenin doğal engeli ile düzenlenmiş güvenli bir ortamda büyümesidir. Bu şekilde çocuk güvenli bir ortamda özgür olabileceği gibi ebeveynin de hayatı kolaylaşır; dur, yapma, etme demeden, güvenli bir ortamda, çocuklarını yetiştirir ve kendilerine de daha fazla zaman ayırabilirler. 25 96. MAĞAZASI İLE MİMAROBA’DA Happy Center mağazalarına bir yenisini 2 Nisan sağladı. Açılışa özel animasyon gösterileri ve eğlenceli Çarşamba günü Mimaroba ’da büyük bir coşkuyla açtı. oyun aktiviteleri çocuklara neşeli zamanlar geçirirken, Açılışa vatandaşın ilgisi büyük oldu. Müşteriler, açılışa halk oyunları ekibinin gösterisi müşterilerin büyük özel yüzlerce indirimli ve kaliteli ürüne yoğun ilgi beğenisini gösterdi. 1000 metrekare satış alanı, 2000 metrekare müşterimizin kolayca evlerine ulaşmaları için 6 servis toplam alana sahip olan mağazada 6 kasa ve 35 en hızlı şekilde hizmet verdi. kazandı. Açılışı onurlandıran binlerce personelle hizmet veren Mimaroba mağazası telefon sipariş hizmetinin yanı sıra müşterilerin market.happy. Happy Center Yönetim ve İcra Kurulunun da katıldığı com.tr adresinden vereceği online market alışverişi açılışta Yönetim Kurulu üyeleri ve müşterilerle birlikte siparişlerini de 1 saat içinde teslim edeceklerdir. kurdele kesildi. Bünyesinde 10bin çeşit ürün bulunduran Mimaroba mağazası bölgedeki 75 bin tüketiciye hizmet Açılışta müşteriler taze manav ürünlerine yoğun verecek. Zengin ürün çeşitliliği, kaliteli ve güler yüzlü ilgi gösterirken, et ve şarküteri bölümünde bol çeşitli, hizmetle buluşturan Happy Center, Mimaroba mağazası kaliteli ürünleri uygun fiyata almanın avantajını ile sınırsız alışveriş keyfini yaşayacakları modern yakaladılar. Mağazanın ön kısmındaki 30 araçlık konseptini bölge halkına sunuyor. Teveccühünüze otopark ise araçlarıyla gelen müşterilerimize kolaylık teşekkürler. Dekorasyon KENDİNİZİ BANYONUZDA DİNLEYİN, DİNLENDİRİN… 28 Dekorasyon G ünün yorgunluğundan, stresinden kurtulmak için banyonun rahatlatıcı etkisi tartışılmaz. Banyo, suyla yapılan bir ritüeldir, arınmadır, güzel kokuların da etkisiyle zamanın işlediğini unutmaktır. İnsanı dinlendirir. Enerji verir, kan dolaşımını hızlandırarak kişiyi canlandırır. Cilde nem verir. Rahatlatıcı, sakinleştirici özelliği vardır. En önemlisi size gün boyu temizlik, ferahlık ve güven sağlar. Kısacası kendimizle baş başa kaldığımız banyomuz, görsellik açısından da önem arz eder. Renklerin, desenlerin bir araya gelişi ile dekorasyonun ruhumuza etkisi inkâr edilemez. hayata sahipseniz, banyoda fazla vakit geçirmiyorsanız büyük ve konforlu bir küvete ihtiyacınız olmayacaktır. Dolayısı ile öncelikle kullanım ihtiyaçlarınızı belirleyin. Özellikle küçük banyolarda dolap ve duvarları açık tonlarda tercih ederken, banyoya derinlik katması açısından banyonun odak noktasında olan duvara bir duvar panosu yerleştirebilirsiniz. Ayrıca yer döşemelerini koyu renk seçmeniz banyonun daha geniş görünmesini sağlayacaktır. BANYONUZU DEKORE EDERKEN NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ? Banyonuzun duvarlarında seramik veya boya kullanabileceğiniz gibi aynı zamanda duvar kâğıdı modellerinden de faydalanabilirsiniz. Duvar fayanslarında bordürlü modeller tercih edebilirsiniz. Özellikle banyoda tuvalet, lavabo ve küvet bölümlerini ayırmak amacıyla duvara döşenen bordür karolar çok şık duracaktır. Öncelikle tarzınızı belirleyin. Klasik, modern ya da bütünleştirici bir yaklaşımla biraz modern, biraz klasik bir banyo mu istiyorsunuz? Tarzınızı belirledikten sonra kullanmak istediğiniz renklere ve malzemelere karar verin. Örneğin koyu renk dolaplar kullanmak istiyorsanız açık renk bir zemin seçmeniz daha doğru olacaktır. Banyonuzda duş, küvet, lavabo gibi temel eşyaları ve aksesuarları ihtiyacınıza göre belirleyin. Örneğin hızlı bir Banyonuzda tarzları biraz karıştırarak modern ve klasik aksesuarları bir araya getirebilirsiniz. Modern bir banyo dolabı ile klasik bir aynayı bir araya getirerek şık bir görüntü elde edebilirsiniz. Büyük boy bir ayna banyonuza oldukça şık bir görüntü verecektir. Böyle bir aynayı şık bir avize ile tamamlayabilirsiniz. Banyo aksesuarlarını tamamlayıcı olarak kullanabileceğiniz bir sehpa, havlularınızı ve banyo aksesuarlarınızı koymanız için çok zarif bir çözüm olacaktır. Ve tabii ki çiçekler ve parfüm şişeleri ile 29 Dekorasyon banyonuza son küçük aksesuarları da koyarak şık bir dekorasyon hazırlayabilirsiniz. Özellikle dekorasyonunu yenileyemediğiniz banyonuzda küçük bir dokunuşla farklı bir görüntü elde edebilir ve bu küçük değişiklikle evinize neşe katabilirsiniz. BANYONUZ ÇİÇEK AÇSIN… Banyonuzda çiçekler açtırmak için birkaç farklı fikre ne dersiniz? Banyonuzda çiçek desenli duvar kâğıtları kullanarak şık bir banyo dekorasyonu hazırlayabilirsiniz. Duvar kâğıdının yanı sıra lavabo seçiminde de çiçek desenli modelleri tercih edebilirsiniz. Özellikle seramik ve çini modeller romantik banyolarda çok şık durabilir. Fazla tadilat ve değişiklik yapmak istemiyorsanız en kolay yöntem olarak vazo içerisinde çiçeklerden faydalanabilirsiniz. Banyo duvarlarınızı desenli seramiklerle döşemek de hoş bir fikir olabilir. Bu sizin için fazla bir iş gerektiriyorsa o zaman duvarınıza asacağınız çiçek motifli tablolarla da banyonuza renk katabilirsiniz. ŞIKLIĞIN SUNUMU… Banyoda kullandığınız aksesuarlarınızı bir tepsinin içinde sergileyebilirsiniz. Küçük havlular, kokulu mumlar, 30 çiçekler, ayna, diş fırçalık vs. gibi banyoda kullanılan küçük aksesuarları bir tepsinin içerisinde toplayarak şık ve kullanımı pratik bir dekorasyon hazırlayabilirsiniz. Küçük bir tepsinin içine parfüm, pamuk ve sabun gibi banyoda kullandığınız eşyalarınızı koyabilirsiniz. Bir demet çiçek ve kokulu bir mumla süsleyeceğiniz bu şık tepsi banyonuzun havasını küçük bir dokunuşla değiştirecektir. BANYONUZ ARTIK DAHA SICAK… Boş duvarlar evinizin hangi odasında olursa olsun daha soğuk durur. Banyo dâhil olmak üzere tablo ve resimlerle süslediğiniz duvarlar evinize canlılık ve sıcaklık katar. Banyonuzun duvarlarına asacağınız dekoratif tablolarla banyo dekorasyonunuza renk katabilirsiniz. Böylece küçük değişiklikler ve az bir masrafla banyo ve tuvaletlerinizde hoş bir dekorasyon hazırlayabilirsiniz. Bazı banyolar duvara tablo asmak için uygun olmayabilir, fayansları zedelemek istemeyebilirsiniz. Bu durumda seçtiğiniz tablo ya da resmi banyonuzda uygun bir yere dayayarak sergileyebilirsiniz. Dekorasyon 31 Özel Günler 26 Nisan Pilotlar Günü: İSTİKBAL GÖKLERDEDİR! İ lk Türk pilotu M. Feza Evrensev’in yaptığı ilk uçuşun tarihi olan 26 Nisan 1912, Türkiye Pilotlar Günü olarak kutlanıyor. İlk uçuştan bu yana tam 102 yıl geçti. Ve pilotlarımız bugün hâlâ dünyanın dört bir yanında ülkemizi başarılarıyla temsil ediyorlar. Dünyanın en güzel mesleklerinden biri olan pilotluğun özellikleri ve pilotlar gününün kutlanmaya başlaması ile ilgili bilgileri hep birlikte okuyalım… İlk Türk uçağının uçtuğu gün: 26 Nisan 1912 Tarihler 26 Nisan 1912’yi gösterirken, Türkiye’nin bir numaralı brövesine sahip pilotu Mehmet Feza Evrensev, bugünkü Atatürk Havalimanı’nda askeri apronda yer alan düzlükten havalanarak ülkemiz semalarında uçuşunu gerçekleştirir. 2000 yılından bu yana Türkiye Havayolu Pilotları 32 Derneği (TALPA) ile Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı arasında yapılan çalışmalar neticesinde 26 Nisan, Türkiye Pilotlar Günü olarak kutlanmaya başlanır. MEHMET FEZA EVRENSEV KİMDİR? 1878’de İstanbul’da Gedikpaşa’da doğan Feza Evrensev, Galatasaray Lisesi’nde okur. Daha sonra Harp Okulu’na girer. 1899 yılında Süvari Teğmeni olarak mezun olur. Süvari Dairesinde hizmette bulunduğu sırada zamanın meşhur Bekirağa Bölüğünde 97 gün hapis yatar ve Erzincan’a sürgüne gönderilir. 1908 Meşrutiyetinin ilanından sonra tekrar İstanbul’a alınır ve Süvari Bölük Komutanlığı görevine getirilir. 1911 yılında orduda pilot olmak için eleman arandığı sırada Yüzbaşı olan Feza Bey, adayların başında yer alır. Yapılan sınavı birincilikle kazanarak Fransa’ya uçuş eğitimine gönderilir. 1912 yılında yurda döndüğünde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 1 no’lu uçuş brövesi kendisine verilir. Özel Günler Balkan Savaşı’nda çeşitli uçuş görevleri ve bu arada filo komutanlığı da yapar. Birinci Dünya Savaşı başlayınca, Kafkas Cephesine atanır. Fakat Kafkasya’ya giderken Karadeniz’de, Amasra açıklarında Ruslar bulunduğu gemiyi batırırlar. Ve gemide bulunanların tamamını esir alırlar. Beş yıl, sekiz ay Sibirya’daki esaret hayatından sonra kaçarak, Haziran 1920’de yurda döner. Doğu Cephesinde, Büyük Taarruzdan önce de Batı Cephesinde hizmetler görür. Savaştan sonra İzmir’deki Hava Okulu’na öğretmen olarak atanır. Kasım 1925’te 47 yaşında ve binbaşı rütbesinde iken kendi arzusu ile emekli olur. 1933 yılında Türkiye’nin ilk pilotu, yine Türkiye’nin ilk hava taşımacılığı teşkilatı olan Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi’nin başına müdür olarak getirilir. Bu hizmette bir yıla yakın bir zaman kaldıktan sonra, ömrünün kalan yıllarını Türk Hava Kurumu’na verdiği hizmetler ile geçirir. 9 Nisan 1951’de İstanbul’da vefat eder. PİLOT KİMDİR? Pilot, yolcu veya yük taşıyan hava taşıtını (helikopter ve uçağı) kullanan kişidir. Uçuş programında belirtilen görevin özelliğine göre gerekli hazırlıkları yapar, harita ve raporları inceleyerek uçuş planı hazırlar, Yakıt ve zaman hesaplamaları yapar, iniş meydanı ve yedek meydanların özelliklerini raporlardan inceler, Uçuştan belli bir süre önce hava meydanında bulunarak hava durumunu inceler, kısıtlayıcı faktörlere göre uçuş planını gözden geçirir ve uçuş planını ilgili birime verir, Kalkış saatinden önce uçağın yanına gelerek uçuş ekibini kontrol eder, teknik donanımların uçuşa hazır olup olmadığını inceler, Uçağın yüklenmesini kontrol eder, Kalkış zamanına uygun olarak uçuş kulesinden telsizle izin alıp motoru çalıştırır ve bütün teknik kontrolleri yapar, Kalkış, rota, alçalış ve inişleri planladığı şekliyle ve zorunluluk halinde gerekli değişiklikleri yaparak uygular, İniş sonu uçağı park edip, emniyete aldıktan sonra görevini tamamlamış olur. MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ NELERDİR? ÖZELLİKLER Normalin üstünde genel akademik yeteneğe sahip, • Mekaniğe karşı ilgi duyan ve bu alanda başarılı, • Uyarıcıları çabuk algılayıp hemen tepki verebilen, • El ve gözü eşgüdümle kullanabilen, • Bedence çok sağlam ve dayanıklı, • Soğukkanlı ve dikkatli, • Sabırlı, sorumluluk sahibi ve kurallara aynen uyan, • Yükseklik korkusu olmayan kimseler olmaları gerekir. PİLOTLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN! Pilotlarımız, mesleğin tüm risklerine rağmen aldıkları meşakkatli eğitimin sonucunda, ülkemizin havacılık sektöründeki başarısını uluslararası alanda hızla yükseltmektedirler. Elbette ki, pilotluk mesleği saygınlığını hiçbir zaman yitirmeyecek, bir toplumun gelişmişlik düzeyini gösteren mesleklerden biri olmaya devam edecektir. 26 Nisan’a ismini veren, uçmayı yürekten istemek ve tutkunu olmakla yapılabileceğini bir kez daha kanıtlayan pilotlarımızın Pilotlar Günü kutlu olsun... 33 Eyüp’ün Gülen Yüzü 1) Mağazanın lokasyonunu belirtir misiniz? Mağazamız, Flatofis İş Merkezi giriş katında yer almaktadır. Bu iş merkezindeki yaklaşık 4000 civarında çalışana ve Eyüp halkına hizmet etmektedir. Mağazamız iş merkezi içerisinde olması açısından farklı bir lokasyona sahiptir bunun içinde sorumluluğumuz fazladır. 2) Mağazanız kaç metrekarede, kaç kasa ve kaç personelle ne kadar süredir hizmet vermektedir? Mağazamız 2012 yılı mayıs ayından beri bölge halkına hizmet vermektedir ve sürekli müşteri sayımız artmaktadır. 650 metrekarelik satış alanında 4 kasa ve 22 personel ile hizmet vermektedir, iş merkezi içerisinde olmamız sebebiyle her müşterimizin rahatlıkla kullanabileceği otopark alanı mevcuttur. 3) Mağaza Müdürü olarak biraz kendinizden bahseder misiniz? Ayrıca beklenti ve hedefleriniz nelerdir? 2009 yılından beri Happy Center bünyesinde çalışmaktayım, perakende sektöründe de yaklaşık 13 yılı aşkın bir zamandır çalışmaktayım. Her zaman istikrarlı bir büyümeden yanayım, bu doğrultuda gereken iş disiplini içerisinde ekibimle beraber yakalamış olduğumuz büyümeyi devam ettirerek mağazamızı hem bölge açısından hem de müşteri açısından lider konuma getirmek istiyoruz. Mağaza müdürü olarak taşımış olduğum sorumluluğun bilincinde ve bu doğrultuda hareket ederek müşterilerimize en iyi hizmeti sunmak istiyoruz, bu sebeple piyasayı çok iyi takip ederek, yeni şeyler üreterek, mağazalarımızı çok iyi okuyarak ve bulunduğumuz alanlarda en iyisi olarak hizmet kalitemizi daha da artırmak istiyoruz 4) Müşteri memnuniyeti için çalışmalarınız nelerdir? Öncelikle yaptığımız her çalışmayı büyük bir ciddiyetle yapıyor ve o şekilde sahaya yansıtıyoruz, Müşteri memnuniyeti bizim için öncelikli hizmetimizdir. Bu doğrultuda mağazamızdan içeri giren her müşterimize hoş geldiniz cümlesiyle, evimize gelen bir misafir edasıyla karşılarız. Mağazamızın sürekli temiz ve düzenli oluşu da müşterilerimizin daha rahat hareket etmelerine sebep olmaktadır. Tüm bölümlerde hizmet veren arkadaşlarımız müşterilerimizin istekleri doğrultusunda hareket ederek müşteri memnuniyetini ön planda tutmaktadırlar. Reyonlarımızda müşterilerimiz aradıkları ürünleri rahatça bulabilmekte ve indirimli ürünleri rahat bir şekilde seçebilmektedirler. 5) En çok beğenilen ve tercih edilen reyonunuz hangisidir? Tüm bölüm ve reyonlarımız ilgi görmektedir, ürün çeşitliliği ve ürün kalitemiz tüm bölümlere ilgiyi artırmaktadır. Manav reyonundaki ürün kalitesi ve ürün tazeliği Şarküteri ve kasap bölümündeki ürün tazeliği müşterilerimizin ilgisini bu alanlara daha fazla çekmektedir. Ekmekçi isimli unlu mamulleri ve sabah erken saatte müşterimize hazır olan simit ve poğaça çeşitlerimiz de bu bölümde fazlasıyla ilgi görmektedir. 6) Müşterileriniz neden Happy Center’ı tercih etmelidir? Mutlu müşteri odaklı temel felsefesi olan firmamızda bu doğrultuda yapılan çalışmalarda ürün kalitesi, ürün çeşitliliği, ekonomik fiyatlar, hijyenik ortam, güler yüzlü hizmeti sebebiyle müşterilerimiz Happy Center’ı tercih etmelidir. Bu güne kadar müşterilerimizin bizlere olan teveccühüne teşekkür ederim. Röportaj Eyüp Flatofis Döne Hanım 6 aydır Happy Center mağazalarından alışveriş yapmaktayım. Daha önce alışveriş yapan tanıdıklarım vardı, bana da tavsiye ettiler. Hemen hemen her gün günlük alışverişlerimi mağazanızdan karşılamaktayım. Ayrıca aylık ailece yaptığımız toplu alışverişlerimizi de mağazanızdan yapmaktayız. Neden tercih ediyorsunuz diye sorsanız bana göre ilk etken personelin güler yüzlülüğü ki bu benim için çok önemli. En ufak bir konuda bile benimle ilgileniyor olmaları gayet memnun edici. Mağaza yetkilisi her türlü durumda hemen bir personel yönlendiriyor. Mağazanızı ne zaman ziyaret etsem tertemiz... Üstelik mağazanız oldukça derli toplu, aradığım ürünleri kolayca bulabiliyor olmam da çok önemli. Atıştırmalık ürünlerinizi gündelik olarak satın almaktayım. Bu reyonlardaki çeşitliliğiniz bana göre ön planda. Ekmekçi reyonunuzdaki unlu mamulleri taze ve güvenilir. Ürün çeşitliliği bizlere her anlamda tercih fırsatları sunuyor. İndirim bültenlerinden de fırsatlarınızı sürekli takip ediyoruz. Hizmetlerinizin sürekliliğini temenni ediyoruz. Emre Bey Avrupa yakasında birkaç şubeniz dahil yaklaşık 2 yıldır marketlerinizi tercih ediyorum. Aynı zamanda buradaki mağazanızın bulunduğu iş merkezinde çalışmaktayım. Bu nedenle günde en az bir defa mağazanızı ziyaret ederim. Ağırlıklı olarak et ve unlu mamulleriniz oldukça taze ve kaliteli. Aslında bu özelliklerinizin daha öncesinde personelin güler yüzlülüğü ve samimiyeti var. Alışveriş esnası ya da sonrası olması fark etmiyor, daima yardımcı oluyorlar. Hizmetin ve güler yüzlülüğün aynı kalması dileğiyle. Lili Hanım 2 yıldır marketlerinizin daimi müşterisiyim. Haftada birkaç kez gelmemin yanı sıra aylık olarak yüklü alışverişlerimi de Happy Center marketlerinden yapmaktayım. Ay içerisinde yapılan tüm indirimleri takip ediyoruz. Bir ev hanımının evde olan tüm ihtiyaçlarını karşılamak için fiyatlarınızın bütçemize oldukça uygun olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca evde küçük bir çocuğumuz var. Bu nedenle başta mamalar, süt ürünleri ve bebek bezleri olmak üzere bebek ürünlerini marketinizden alıyorum. Ürünlerin kaliteli ve mağazanızın temiz olması gönül rahatlığıyla alışveriş yapma imkânı sunuyor. Başta mağaza yetkilileri olmak üzere kasiyerleriniz dahil tüm personelin güler yüzlü yaklaşımı aşikar. Bizleri gerçek hizmet kalitesi ile buluşturduğunuz için teşekkür ederiz. Muharrem Bey & Serpil Hanım İlk Gaziosmanpaşa’daki mağazanızdan yapmış olduğumuz alışverişlerden memnun kaldığımız için Eyüp bölgesinde mağazanız olduğunu da internetten öğrendik. Ayrıca online market alışverişi hizmetinizi de takdir ediyoruz. Bölge halkına verdiği hizmetin kaliteli olduğunu öğrendik ve bizler de marketlerinizin müptelası olduk. Her ay 2 kez gelip bütün mutfak ve temizlik ihtiyaçlarımızı karşılarız. Özellikle Happy Center’ın kendi markasıyla sunduğu bakliyat ve temizlik ürünlerinin birçoğunu denedim ve oldukça memnun kaldık. Personellerinizin yardımseverliğine eşimin çalıştığı bir gün toplu alışveriş yapmaya geldiğimde şahit oldum. Servis şoförünün sağlık sorunu nedeniyle hastaneye gitmesi sonucu yetkilinin bana ‘’siz hiç rahatsız olmayın, ürünleri biz arkanızdan kapınıza kadar teslim edeceğiz’ demesi ile ürünlerimi kapımıza kadar getirdiler. Bu nedenle personellerin davranış ve tutumlarına bir kez daha tam not veriyoruz. 36 Röportaj Müşteri Söyleşileri Zübeyde Hanım Yaklaşık 1,5 yıldır Happy Center müşterisiyim. Evim ve işim bu bölgede olduğu için gün içinde işyerine, iş çıkışında ise evim için mağazanızdan alışveriş yapıyorum. Mağazanızdan en çok satın aldığım ürünler süt ürünleri başta olmak üzere, temizlik ürünleri ve yemek sosları. Bu ürünlerden oldukça memnunum. Ayrıca Happy Center’ın Happy Sweet isimli kuru bakliyat ürünlerini de severek ve beğenerek tüketiyoruz. İşyerine Avantaj Kart ile alışverişlerimizi yaptığımız için daima indirimlerden faydalanabiliyoruz. Bu sayede tabiri caizse bir ayak alışkanlığımız oluştu. Bölgedeki diğer alternatifleri düşününce mağazanızın ürün segmenti oldukça geniş görünüyor. Tabi buna modern konseptli görünümünü de eklersek mağaza bütünüyle gözümüze hitap ediyor. Temizliği kesinlikle elden bırakmayan bir beyefendi var burada. Ne zaman gelsem işini büyük bir özveri ile yaptığını fark edebiliyorum. Personelleriniz ile aramda sıcak ve samimi bir bağ oluştuğu için burada alışveriş yaparken hiç yabancılık çekmiyorum. Bizler zaten burada ekip arkadaşları gibiyiz. Günde 4-5 kez de gelsem hep aynı güler yüzlülükle karşılanıyorum. Yardım ve yönlendirme konusunda personelleriniz beklentinin ötesinde bir hizmet sunuyorlar. Mutlu müşteri ilkenizi bizlere yansıttığınız için teşekkür ederim. Figen Hanım Bir tanıdık tavsiyesi ziyaret ettiğimiz mağazanızın deyim yerinde ise abonesi olduk. Ayda bir büyük alışverişlerimizi muhakkak mağazanızdan yaparız. Etleri, ekmek çeşitleri ve manav ürünleri oldukça kaliteli. İndirimlerden sürekli haberdar olduğumuz için hesabımıza göre alışverişimizi memnuniyetle yapabiliyoruz. Ayrıca alışveriş yaptığımız marketin temiz olması bizler için çok önemli. Marketinize ne zaman gelsem pırıl pırıl. Satış sonrası hizmetlerinde hızlı ve çözüm odaklı çalışan personelleriniz var. Ailemizin marketi Happy Center ‘a teşekkürler. İhsan Bey İşyerimize komşu olan Happy Center’ı ilk 2 yıl önce açılışında ziyaret ettik. Kurum adına yaptığımız yüklü alışverişlerin yanı sıra kendi ev ihtiyaçlarımızı da marketinizden karşılıyoruz. İşyerimizde genel olarak bakliyat, et ve sebze ürünlerini kullandığımız için genelinde sizleri tercih ediyoruz. Bu alışveriş alışkanlığımızın oluşmasındaki baş etken Mağaza müdürü ve ekibinin bizlere olan yaklaşmasıdır. Bizim bazı hafta sonları etkinliklerimiz, davetlerimiz olur. Sağ olsun yetkili arkadaşımız ne zaman ekstra ihtiyaçlarımız olursa bize yardımcı oluyor. Ayrıca Avantaj Kart isimli market kartınızı da toplu alışverişlerimiz için kullanıp ekstra indirimden faydalanıyoruz. Kaliteli ürünleri ucuza almak bizleri de ziyadesiyle memnun ediyor. Bizler de bu memnuniyetin devamını temenni ediyoruz. Erdem Bey Evime yakın olduğu için ilk Şirinevler mağazası ile başladı alışveriş serüvenimiz. Yaklaşık 2 yıldır Eyüp mağazasından da alışverişlerimize devam ediyoruz. Her akşam iş çıkışı uğradığım mağazanızda buradaki arkadaşların aynı güler yüzü ile karşılaşıyorum. Yemeklerde kullandığımız et ürünlerinden gayet memnunum. Sunulan ürünlerin kalitelerinin yüksek olmasının yanında fiyatları da bütçemize oldukça uygun. Günlük taze ekmek çeşitleri ve süt ürünlerini severek alıyoruz. Alışverişimizde ürünler kadar en az mağaza personelinden de memnunuz. Yetkililer özellikle temizliğe çok önem veriyorlar. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. 37 Röportaj “BİZ AŞK ACISINI KÖRÜKLÜYORUZ” S olist Birol Namoğlu, gitarda Murat Başdoğan, keyboard ve basta Arda İnceoğlu, davulda İlker Baliç. Dört yakışıklı, aydın ve akıllı adam. Sadece üniversite bitirmemiş, üzerine master da yapmışlar. Kimi mimar, kimi mühendis olmuş. Ama lise yıllarında başlayan müzik tutkuları ağır basmış ve mesleklerini bir kenara bırakıp kendilerini müziğe adamış olan Gripin üyeleri ile yaptığımız röportajı sunuyoruz sizlere. * Nasıl kuruldu grup? - Birol: Üniversite üçüncü sınıftayken Evren’le kurduk grubu. Bronx’tan sahne teklfi geldi. Dört sene çaldık orada. Bir barımız ve tizi yanmış bir kolonumuz vardı. İlk senenin sonunda davulcumuz ve gitaristimiz son anda konsere gelmeyeceklerini söyleyince Murat’ı aradık. Murat da süper kahraman edasıyla geldi çaldı ve kurtardı bizi. * Hepiniz okumuş çocuklarsınız. Ne okudunuz da sonunda müzisyen oldunuz? * Grubun adı neden Gripin? - Birol: Hüzünlü şarkılar çalan bir gruptuk. Gripin kutusunun üzerindeki kadın da ağrı çekiyor ya hani, bize uygun dedik ve grubun adı Gripin oldu. * Sizin Gripin ne ağrısına iyi geliyor? Aşk acısına mı? - Murat: Tam tersi, biz aşk acısını körüklüyoruz şarkılarımızla... 38 - Birol: Yedi yıl aile şirketinde çalıştım. 60 yaşında “niye müzik yapmadık biz” dememek için ikinci albümün sonunda işi gücü bıraktım ben. * İlker ve Murat, siz ne mezunusunuz ve nasıl girdiniz gruba? - İlker: Sene 2000. Davulcu ve gitarist işi bırakınca benden çalmamı istediler. Bu arada ben iktisat mezunuyum, bir de bankacılık master’ı yaptım üzerine. Röportaj - Murat: Ben Mimar Sinan’da iç mimarlık okudum, dört-beş yıl mimarlık yaptım. Müziğe gelirsek, ortaokulda tanıştım gitarla. Doğan Canku’dan ders aldım. Flamenkoya ilgim vardı. O arada Guns N’ Roses, Metallica da dinliyordum. - Arda: Orta hazırlık dönemine elime bir klavye alıp başladım müziğe. 9 yaşımdayken arkadaşımla Child In Time dinlemiştim. Onun klavye solosundan etkilenmiştim. * Sen ne okudun? - Arda: Kimya okuyordum, sonra onu bırakıp işletmeyi bitirdim. - Murat: Arda laboratuvarı patlatmış, atılmış! * Niye bıraktın kimyayı? - Arda: Bir derse geç gitmiştim. Laboratuvarda sabun yapacaktık. Herkes yaptı, teslim etti sabununu. Bizimki sıvı çıktı. İlk sıvı sabunu bulan benim aslında! Sonra bir gün organik kimya dersindeydim, ortama boş boş baktığımı anladım, “Burası bana göre değil” dedim ve bıraktım. İşletmeye geçtim. * Amerika’da dört-beş hafta boyunca 24 saat bir aradaydınız. Kavga çıkmıştır. En çok hangi sebeple tartıştınız? - Birol: Geç kalmaktan. - İlker: En fazla susan en geç kalandır. - Arda: Tamam uyumayı severim ama iftira atmayalım lütfen. * Müzik tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz? - İlker: Tanımlamıyoruz aslında. Pop öğeleri de var içinde. Amerika’dakiler için içinde etnik öğeler olan müzik de söyleyebiliriz. * Dinleyici kitlenizin yaş aralığı zamanla değişti mi? - Birol: Genişledi diyelim. - Murat: Çok küçük yaşta bizim şarkılarla dans edenler var. Hatta konuşmayı bizim şarkılarla öğrenmiş 4 yaşında bir kız çocuğu bile tanıdık. - Birol: Akustik albümümüz ve “Dalgalandım da Duruldum” cover’ıyla daha yüksek yaşlara da hitap etmeye başladık. - Murat: Amerika’dayken, 60 yaşlarında bir Amerikalı kadın tam dört saat araba sürüp bizim konsere geldi. İstanbul’da almış CD’mizi, sonra bizi takibe devam etmiş. - İlker: Online Türkçe dersi alıp bizim şarkıları öğrenmiş hatta. * Yıllardır sahnedesiniz ve seyirciyi nasıl coşturacağınızı biliyorsunuz? Nedir işin sırrı? - Murat: Coşturma deyince Fatih Ürek geliyor aklıma. - Birol: Gerçekten de doğru söylüyor. Uludağ’da bir konserimizden sonra Fatih Ürek’i izlemeye gitmiştik. Gözlerimize inanamadık. Enerji patlaması denen şey bence onun konserlerinde yaşanıyor. Aşk nereden nereye sizce? “Müzik delilik, grup müziği yapmak zır delilik” demişsin. Bu işe gönül veren gençleri korkutur mu bu cümle? Ne önerirsin onlara? - Birol: Genç gruplara önereceğimiz bir şey yok. Bu zor bir yol ve biz şanslıydık. Uğraşan çok insan var ama aralarından sıyrılanların sayısı çok az. - Birol: İlk gördüğün andan ölüme herhalde. Birden fazla kez aşık olabilirsin ama bir tanesi hep aklında kalır... - Murat: Mezara kadar diyelim. - Arda: Katılıyorum... Ölene kadar. Şarkıdan yola çıkarak soralım, yalnızlığın çaresini buldunuz mu? * Şans dışında ne önemli? - Birol: İşin ucunu bırakmamak, ısrarlı olmak... Ve tabii bu işe tam konsantre olmak. * Hep hüzünlü şarkılar yazıyorsunuz. Nasıl çıkıyor o sözler? - Birol: Almodovar “En iyisini yazmak istiyorsan yaşadıklarını yaz” demiş. Biz de yaşadıklarımızdan, çevremizden ilham alıyoruz. Biraz da abartıyor ve süslüyoruz tabii. Zaten hem kişisel hayatlarımızda hem de ülkemizde malzeme bol... - Birol: O şarkıda şöyle küçük bir hile var. Şarkı birbirini seven ama ilişkisini yürütemeyen, uzun zamandır ayrılmaya çalışan bir çiftin hikayesini anlatıyor, birbirlerine söyledikleri cümlelerden oluşuyor. “Bak ayrılabiliriz çünkü yalnızlığın çaresini bulmuşlar” diyor. Yani biz söyleyenlerin yalancısıyız gibi bir durum var orada. Yok mu yalnızlığın çaresi? - Birol: Bizce dostlar, aile, müzik, sahne; bunlar yalnızlığın çareleri... 39 Eğitim Her Annenin Geçmesi Gereken Sınav: Çocuklara Sütü Sevdirme Sanatı 40 Eğitim Sütün yararları saymakla bitmiyor ancak süt pek rağbet edilen içecekler arasında yer almıyor. Çocuklar arasında “Ben bebek miyim ki süt içeyim?” inanışına ek olarak, aileler de “Çocuğum artık büyüdü, elimde bir bardak sütle peşinde koşturacak değilim.” diyerek çocukların büyüme ve gelişme dönemlerinde bu eşsiz besin kaynağından faydalanması gerekliliğini göz ardı ediyor. Sütün önemi çocuklar tarafından anlaşılırsa kolaylıkla tüketilen bir besin olabiliyor ancak sütü sevmeyen bir çocuğun ne kadar zorlu olduğunu en iyi anneler biliyor! İşte çocuğunuza sütü sevdirmenin yolları: SÜTÜN EN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ NELERDİR? KALSİYUM VE FOSFOR DEPOSU: Bildiğiniz gibi kalsiyum ve fosfor özellikle çocuklarınızın kemik gelişimi için oldukça önemli mineraller. Belirli bir yaştan sonra kemiklerin içeriklerinin azalmaya başlayacağını düşünürsek, erken yaşlarda yeterli miktarlarda tüketilmesi gerekiyor. PROTEİN KAYNAĞI: Yine büyüme ve gelişme için, hastalıklara karşı bizi koruyan bağışıklık sistemimizin devamlılığını sağlamak açısından protein oldukça gerekli. TOK TUTUCU, ENERJİ VERİCİ: İçindeki karbonhidrat ve yağ sayesinde tok tutma özelliği de çocuklar için önemli. Enerji veren en sağlıklı içeceklerden biri olarak tanımlanabilir. KANSER DÜŞMANI: Düzenli olarak tüketildiğinde sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağladığı ve sindirim sisteminde (özellikle bağırsaklarda) görülebilen kanser oluşumu riskini azalttığı da biliniyor. B2 VE A VİTAMİNİ ZENGİNİ: Zekâ gelişimi, deri ve göz sağlığı için gerekli olan B2 vitaminini önemli ölçüde içinde barındıran süt, A vitamini içerme özelliği sayesinde de yine göz sağlığı için gerekli bir içecek haline geliyor. SÜTÜN ÖNEMİ ÇOCUKLARA NASIL ANLATILIR? Resimler ve görsel materyaller, akılda kalmayı ve çabuk kavramayı kolaylaştırır. Bu yüzden, çocuğunuza resimler yoluyla sütün önemini anlatabilirsiniz: Çocuğunuzla baş başa oturup elinize bir kalem ve kâğıt alın ve bir insanın gelişimi için iskelet yapısının sağlıklı olması gerektiğini anlatmaya başlayın. Basitçe bir iskelet sistemi ile sağlıklı kemikler çizerek işe başlayın. Bu çiziminizi, sütünü düzenli tüketen bir çocuğun iskeleti olarak tanıtın. Başka bir kağıda ise ince ve sağlıksız kemiklerle bezenmiş bir iskelet çatısı çizin. Bu da sütünü düzenli 41 Eğitim DONDURMA-SÜT KARIŞIMI: Bir bardak sütün içine bir top dondurma güzel bir çözüm olabilir. Dondurmalı karışımı çocuğunuz mutlaka görsün, hatta bırakın kendi hazırlasın. Bütün bunlara rağmen hâlâ başarılı olamadıysanız unutmayın ki, sütün tatlı hali de var. İşte sağlıklı bir öneri: SÜTLAÇ (KURU İNCİRLE TATLANDIRILMIŞ): Pirinç ve pirinç unuyla yaptığınız sütlaç ocakta karıştırılırken kıvam almaya başladığı anda, bir iki saat önceden sıcak süte batırılarak yumuşatılmış küçük kuru incir parçacıklarını sütlacınıza ekleyin. Böylelikle şeker kullanmanıza gerek kalmayacak ve kuru incirle sağlıklı bir karışım elde etmiş olacaksınız. SÜT İÇMEK NASIL ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİLİR? HAMİLEYKEN SÜT İÇİN: Çocuğunuzun tat duyusu ilk aşamada sizin karnınızdayken gelişmeye başlar. Siz hamileyken yediğiniz yemeklerin tadı amniyotik sıvınıza geçer. Çocuğunuz büyüdükçe bu vereceğiniz gıdalar süt de dâhil olmak üzere bu şekilde ona hiç de yabancı gelmez. içmeyen bir çocuğa ait olsun. Sağlıksız kemiklere sahip bir çocuğun bu halde büyüyemeyeceğini ve boyunun uzayamayacağını açıkladığınızda, çocuğunuzda farklı bir etki yaratmış olacaksınız. Aynı şeyi diş yapısını çizerek de açıklayabilirsiniz. Ufak bir hatırlatma da çabuk kırılan kemiklerin tedavilerinin zor olduğunu ve büyüme için zaman kaybı olduğunu bahsetmekle yapılabilir. Unutmayın, iskelet sistemi organlarımızı korumak için de destek aldığımız bir çatıdır. Mesela kalbimizin kaburgalarımızın içinde saklandığı örneğini verebilirsiniz. Süt bardağını ağzına götürmemek için bin bir numara yapan çocuğunuz karşısında ‘Mutlaka bu sütü içirmeliyim!’ diye düşünebilirsiniz ama bu, sütün biteceği anlamına gelmez. Çocuğunuz sütü içmemekte kararlıysa, muhtemelen kaybeden taraf siz olacaksınız. O sütü içmemek için çeşitli yöntemler keşfedecek ve mutlaka uygulayacaktır. Peki, o yeni yöntemler keşfederken siz boş mu duracaksınız? Elbette hayır! Öyle akıllıca yöntemler geliştirmeliyiz ki o, süt saatini heyecanla beklesin. İşte sütü sevdirme yolları... BEBEĞİNİZE ALTINCI AYDAN İTİBAREN SÜT VERİN: Ek gıdalara altıncı aydan sonra geçildiğinde dengeli beslenme ile inek sütü de verilebilir. Ancak günlük süt tüketimi miktarı 500 ml’yi geçmemelidir. SÜT İÇEREK ÖRNEK OLUN: Çocuklar sözlerle değil çevresinde gördüğü hareketlerle öğrenir. Sizin yaptıklarınız onlar için “asla yanlış olamaz.” Bu nedenle çocuğunuzun yanında süt için. KARDEŞLER/ARKADAŞLAR ARASINDA YARIŞ DÜZENLEYİN: Kardeşi veya akranları arasında süt içme yarışı yapabilirsiniz. Rekabet olunca her şeyi yaptırabilirsiniz. FARKLI BARDAK VE PİPETLER DENEYİN: Çocuklar pipete bayılırlar. Yalnızca süt içerken kullanabilecek renkli, şekilli pipetlere izin verin. Pipet, içimi kolaylaştırır. Eğlenceli bardak kullanmak da pipet gibi çocukların süt içmesine yardımcı olacaktır. Hatta bırakın “özel süt bardağını” alışverişe gittiğinizde o seçsin. SÜT TAKVİMİ YAPIN: Çocuğunuz süt içtikten hemen sonra, en çok sevdiği çıkartmayı, belirlediğiniz “özel süt içme takvimine” kendisi yapıştırırsa bu durumdan daha çok keyif alacaktır. SÜTÜ SEVDİRMEK İÇİN FARKLI KARIŞIMLAR SÜT İÇİN, SÜT İÇİRİN! NASIL HAZIRLANIR? ÇİLEK-MUZ KARIŞIMI: Bir miktar çilek ve muzu, sütle birlikte karıştırıcıdan geçirin. Muzun içindeki şeker, sütün tatlanmasına yardımcı olur. Aynı karışımları sadece çilek ve sadece muzla da deneyebilirsiniz. ÇİKOLATA-MUZ KARIŞIMI: Birkaç tablet çikolatayı süte ekleyerek çikolatalar eriyinceye kadar karıştırın. Ardından bu karışıma muz ekleyerek karıştırıcıdan geçirin. 42 Süt, her yaşta her insanın düzenli bir şekilde tüketmesi gereken sağlık kaynağı bir besin. Çocukların da elbette ki küçük yaşlardan, hatta anne karnından itibaren bu besinin zenginliğinden yararlanması gerekiyor. Ancak öncelikle anne babaların süt içerek örnek olması ve böylelikle sağlıklı bir tablo çizmesi gerekiyor. Daha sonra farklı yöntemler ve farklı tatlarla sütü sevdirmek kolaylaşıyor diyebiliriz. HALKALI VE SULTANBEYLİ’DE PAZAR PAZARI ETKİNLİKLERİ Halkalı ve Sultanbeyli Happy Center’da geçtiğimiz aylarda ‘Pazar Pazarı’ aktivitesiyle en taze meyve ve sebzelerin yanı sıra züccaciye ve temizlik ürünlerinin de yer aldığı Pazar yoğun ilgi gördü . Meyve-sebze ürünlerinden giyim ürünlerine kadar pek çok ürün çeşidi satışa sunuldu. Müşterilerimizin evlerine rahat ulaşmaları için 12 adet müşteri servis aracı hizmet vermeye devam etti. Sabahın ilk saatlerinde başlayan müşteri yoğunluğu akşamın geç saatlerine kadar devam ederken, mağazaya gelme fırsatı olmayan müşterilerimiz internet ve telefon siparişleriyle en taze ürünlere uygun fiyatla zahmetsizce ulaşmış oldu. Günün sonunda yorgun ama mutlu mağaza personeli müşterilerin yoğun ilgisinden memnun olduklarını belirttiler. Tüm bu güzel gelişmelerin sonunda mağaza müdürü Bayram Sincar, tüm personelini tebrik ederek, bölge halkı içinde olumlu olan bu etkinliğin devamlı hale gelmesinden duyacağı mutluluğu ifade etti. Pazar Pazarı hizmeti ile bölge sakinlerine kazançlı alışveriş imkanı sağlayan Happy Center Halkalı şubesi, etkinlik sonucu müşterilerin olumlu yorumlarının devam ettiğini belirterek, etkinliğin devamlı hale gelmesi için çalışmalar yapıldığını belirtti. Bölge müdürü Mecit Kurtaran, etkinlik sırasında ve sonrasında mağazadaki hareketlilikten memnun olduğunu, mağaza personeline ve çalışanlarına emeklerinden dolayı teşekkür ettiğini ifade etti. Özel Günler 14 - 20 NİSAN KUTLU DOĞUM HAFTASI: İKİ CİHAN GÜNEŞİNİN DOĞUŞU İ nsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed, 571 yılında Kameri aylardan Rebiü’l-evvel ayının 12. gecesi doğmuştur. Bu mübarek geceye ”Mevlit Kandili” denir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı, “Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan etmiştir. O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti. Sevgili Peygamberimizin tebliğ ettiği İslâm dini ile dünya aydınlandı, tek Allah inancı ile kalpler nurlandı. Eşitlik, adalet ve kardeşlik geldi. 44 O’na inanan toplumlar gerçek huzura kavuştu. O’nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır. Bu gece, Müslümanlar arasında yüzyıllardan beri büyük bir coşku ile kutlanır, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılır. Büyük Türk Âlimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı “Vesiletün’necat” olan mevlit kitabı O’nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir. Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlitleri saygı ile dinlemek, O’nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir. Özel Günler Bununla beraber, O’nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O’nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz. gömen babalar O’na ve getirdiği prensiplere iman Bu çerçevede peygamberimizin hayatı anlatılırken, peygamberimize bu haftada salatı şerifler, naatı şerifler okunur. Bize bıraktığı Kuran-ı Kerim’den mesajlar verilir. Peygamberimizin bize öğütleri olan hadisi şerifler Müslümanlara mesaj olarak aktarılır, unutanlara tekrardan hatırlatılır. Kısacası peygamberimizin doğum günü ilahiler, sureler, kasideler, şiirler eşliğinde coşkuyla kutlanır ve peygamberimiz gönüllerde salatı şerifler ile anılır. olan alışkanlıklarını bırakır. PEYGAMBERİN GÜZEL SIFATLARI ettikten sonra mükemmelleşirler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale gelirler. İnsanlar O’nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde O, yirminci asır insanının yüz yılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adaleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirir. Böylece cehalet asrı, bir saadet asrı olup, çıkar. Nihayet asır, asırlara taşar. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaşır. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya Hz. Muhammed; şefkat, merhamet, cömertlik, hoşgörü gibi, bilinen, tanınan her türlü erdemin de en yetkin temsilcisidir. Yine Allah ve müminler tarafından yüzyıllardır sadece onun şanını, şerefini, seçkinliğini ifade etmek için kullanılan, bundan sonra da hep kullanılacak olan birçok sıfat ve pâye vardır. Rahmeten li’l-âlemîn (âlemlere rahmet olan), Hâtemü’n-nebiyyîn (peygamberlerin sonuncusu), Sultanü’l-enbiya (peygamberlerin sultanı), Seyyidü’l- mürselîn (bütün peygamberlerin efendisi), Seyyidü’l- kevneyn (dünya ve ahiretin efendisi), Resûlü’s- sekaleyn (insanların ve cinlerin peygamberi), Kân-ı irfan (irfan kaynağı), Kân-ı kerem (cömertlik pınarı) bu sıfat ve payelerdendir. millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak Hz. Muhammed, bütün zorluklarına rağmen peygamberlik görevini kusursuz ifa eden; sonuçta ortaya çıkan muhteşem başarıyı yaşarken gören en büyük peygamberdir. Davasına bağlılığı, sabır ve sebatı, bağışlayıcılığı ve engin merhameti, tevazuu vb. gibi insanların bir türlü kemaline eremediği değerleri kusursuz temsil etmiş ve benzerine rastlanmayacak gerçek bir model oluşturmuş tek insan ve peygamberdir. gönderir. Mutlu aile reisi olmak isteyen peygamberimize Oturması kalkması, yemesi, içmesi, yürümesi, gülmesi gibi günlük hayatındaki her davranışı ümmetine ve tüm insanlığa kemal örneği olarak gösterilen yegâne insandır. Yaşadığımız şu dünyada ondan başka hiç kimseye ona gösterilen hürmet ve bağlılık gösterilmemiştir. Asr-ı saadette birçok sahabi, ona bağlılığın ve onun için fedakârlığın her türlü takdir ve hayranlığı hak eden örneklerini vermişlerdir. BÜTÜN İNSANLIĞIN PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED’İ ANLAMAK… O, âlemlerin Rabbinden, “Âlemlere rahmet olarak gönderildi.” Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirir. Evlâtlarını diri diri toprağa gönderilir. O’nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. O, Allah’ı öğretir ve gönlün huzurunun, aile mutluluğunun, toplumsal uzlaşmanın, barışın yollarını gösterir. Dünyamızı bir cennet, ahiretimizi ayrı bir cennet haline getirir. Bizim de O’na karşı görevimiz, onu tanımak, onu sevmek onun ahlakıyla ahlaklanmaktır. Yüce Allah, Peygamberimizi bize model olarak baksın. Başarılı öğretmen olmak isteyen ona baksın. Doğru tüccar olmak isteyen ona baksın. Muzaffer komutan olmak isteyen ona baksın. Etkin din görevlisi olmak isteyen ona baksın. Şükreden zengin olmak isteyen, sabreden fakir olmak isteyen ona baksın. Herkes için en güzel örnekler Peygamberimizde mevcuttur. ONU ÖRNEK ALMAK KUR’ANA UYMAKTIR… İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O’nu örnek almak, Kur’an’a uymaktır. Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber’in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! 45 Advertorial 46 Advertorial 47 Spor SPORDA TEK VÜCUT GİBİ HAREKET ETME SANATI: RAFTiNG 48 Spor RAFTİNG NEDİR? Rafting, akarsu üzerinde raft adı verilen küçük botlarla yapılan bir spordur. Daha önceleri askerî amaçlarla kullanılan bu botlar zaman içinde sportif amaçlı kullanılmaya başlanır ve rafting sporu ortaya çıkar. 6 veya 8 kişilik botlarda sporcuların hepsi kürek çekerler, sandallarda olduğu gibi kürekler bota sabitlenmez. Raftinge başlamadan önce rehberler yeni sporcuları karşılaşılabilecek zorluklar hakkında uyarır, herhangi bir acil durumda yapılması gerekenleri anlatır ve raftinge başlanır. Botun en arkasında deneyimli bir rafting sporcusu olan rehber oturur ve diğer sporcuları yönlendirir. Rafting sporunun amacı kişilerin üzerinde bulunduğu raftı kürekler yardımıyla yönlendirerek botu devirmeden turu tamamlamaktır. Türkiye rafting için son derece uygun akarsulara sahiptir: Köprüçay, Dalaman Çayı, Esen çayı, Dim Çayı, Fırtına deresi, Melen Çayı, Alara Çayı, Manavgat Çayı, Çoruh Nehri, Zamantı Çayı, Maçka, Tortum ve Barhal Çayı bunların en başında gelen akarsularımızdır. Nehir ve çay gibi akarsular, yatakları içinde akarken kaya, ağaç kütüğü, kısa veya uzun çağlayan gibi bir takım doğal engellerle karşılaşır ve bu nedenle suyun akış hızı (debi) zaman zaman değişir. Bazen de su yüksekten dökülerek kısa çağlayanlar oluşturur. Akarsuyun içinde oluşan bu tür oluşumlara Rapid adı verilir. Akarsuyun içindeki bu tür engeller zorluk derecelerine göre derecelendirilir. RAFTİNG YAPARKEN HANGİ MALZEMELER KULLANILIR? Rafting yapmadan önce gerekli olan güvenlik malzemelerini mutlaka temin etmelisiniz. Bunlar güvenlik ekipmanları ve kişisel malzemelerdir (şort, mayo, güneş kremi gibi). Güvenlik ekipmanları can yeleği, kask, kurtarma ipi ve yağmurluktan oluşur. Bu malzemeler rafting turlarını düzenleyen şirketler tarafından her sporcuya verilir. “Bahar ayları gelirken, doğa canlanıyor ve üzerindeki beyaz örtüyü atmaya başlıyor. Havalar yavaş yavaş ısınıyor, bununla birlikte eriyen karlar akarsuların seviyesini yükseltiyor. Rafting tutkunları bu yüzden bahar aylarını heyecanla bekliyor. Akarsuların hızını alamadığı bu günlerde, tek başına ya da takım halinde, sularla yarışmaya, doğal engelleri aşmaya “Ben de varım!” diyorsanız ve bu coşkuyu hayatınız boyunca bir kere bile olsun yaşamak istiyorsanız, siz de yazımıza göz atmalısınız…” 49 Spor GÜVENLİK EKİPMANLARI: CAN YELEĞİ: Rafting esnasında eğer sporcu suya düşerse onun suya batmasını önler ve sporcunun başını her durumda suyun yüzünde tutarak boğulma riskine karşı korur. Can yeleği giyildikten sonra sıkıca vücuda bağlanmalıdır, bunun için gerekli bağlar can yeleğinin üzerinde vardır. Çok kolayca görülebilmesi için çok canlı renklerde yapılmışlardır ve gece de görünebilmeleri için üzerlerinde fosforlu reflektörler vardır. Can yeleği giyilmeden raftinge başlanmaz. KASK: Eğer sporcular bottan düşerse veya bot devrilirse, kafalarını bir yere çarpıp zarar görmesinler diye, baş kısmını koruyan fiberglastan yapılmış son derece dayanıklı bir ekipmandır. Kask takıldıktan sonra çene altından sıkıca bağlanmalıdır. Kask takılmadan da raftinge başlanmaz. YAĞMURLUK: Özellikle yağışlı havalarda sporcuların iç giysilerinin ıslanmasını önlemek için kullanılır. KURTARMA İPİ: Kurtarma ipi, rafting yaparken akarsuya düşen sporcuları bota çekmek için kullanılır. Rafting başlamadan önce ipin bir ucu sıkıca bota bağlanır ve suya düşen sporculara fırlatmak için hazır bekletilir. AYAKKABI: Rafting sporu için özel olarak üretilmiş ayakkabılar vardır. Bu ayakkabıların yapımında bota 50 zarar verebilecek herhangi bir malzeme kullanılmaz. Genellikle alt kısmında küçük delikler vardır, bunun amacı ayakkabının içine dolan suyun kolayca boşalmasını sağlamaktır. Eğer rafting ayakkabınız yoksa rahat bir spor ayakkabı ya da sandalet kullanabilirsiniz. RAFTİNGDE ZORLUK SEVİYELERİ NASIL BELİRLENİR? Raftingde de zorluk seviyeleri vardır. Bu seviyeler akarsuyun akış hızı, akarsudaki engeller vb. gibi kriterlere dayanarak ayrılır. BİRİNCİ SEVİYE: Raftingde birinci seviye çocuklara, iyi yüzme bilmeyen, kendini çok fazla hazır hissetmeyen kişilere uygun parkurlardır. İKİNCİ SEVİYE: Raftingde ikinci seviye birinci seviyeye göre daha zor parkurlardır. Akarsuyun hızlandığı yerler birinci seviyeye göre daha fazladır. Ama yine de o kadar hızlı akan nehirler değildir. ÜÇÜNCÜ SEVİYE: Zorluk seviyesi üçüncü seviye olan akarsularda rafting yapabilmek için iyi yüzme bilmek ve profesyonel bir rehbere sahip olmak gerekir. DÖRDÜNCÜ SEVİYE: Dördüncü seviye bir akarsuda rafting yapabilmek için takım halinde ani manevra, şelale, girdaplar ve kayalara hazırlıklı olmak gerekir. Spor RAFTİNG BİR YAŞAM TARZIDIR Herkes her şeyi yapabilir ama rafting yapmak ayrıcalıktır. Yazın yaz sıcağında serinlersiniz, kışın soğuk suda rafting yapmak dinçlik verir, adrenalini artırır. Kışın rafting yapmanın heyecanı çok farklı. Dağlarda kar vardır, su soğuktur. İnsan o heyecan ile her şeyin üstesinden gelir. Farklı bir his uyandırır insanda. Bu çok güzel bir duygudur. Bu duygu “anlatılmaz yaşanır” şeklinde tabir edilebilir. Bununla birlikte arkadaşlık, dostluk ve takım ruhu ön plandadır. Siz de dostlarınızla, sevdiklerinizle ya da ailenizle bu heyecanı mutlaka yaşamalısınız… RAFTİNG BOTLARI HANGİ DURUMLARDA KULLANILIR? Rafting sporunda boyu 3,6 m. ile 4,8 m. arasında, dolan suyu kendiliğinden boşaltan sağlam ve şişirilebilir botlar kullanılır. Botlar bölümler halinde ve batmaz özelliktedir. Suyun sığ olduğu zamanlarda küçük dalgaların içinde daha fazla hareket ve heyecan sağlayan daha küçük botları seçmek gerekir. BEŞİNCİ SEVİYE: Eğer bu seviye bir akarsuda rafting yapmak istiyorsanız şelalelerden uçmaya, ani manevralara, en hızlı akıntılara bile hazır olmak gerekir. Ayrıca bu seviye akarsularda rafting yapabilmek çok ciddi bir iştir. ALTINCI SEVİYE: Türkiye’de zorluk seviyesi altı olan sadece bir nehir vardır. Bu nehir Çoruh Nehridir. Çoruh Nehrinde rafting yapabilmek için çok ciddi riskleri göze almak gerekir. KISA KÜREKLİ (sabitlenmemiş kürekleri olan) BOTLAR: Bu tür botlar bir rehber ve 6-8 sporcuyu taşıyabilir. Her sporcunun bir küreği vardır. Sporcular bu tür botları seçtiğinde, sporculara botun bazen kolayca akıntıya kapıldığı, sık sık kürek çekmek gerektiği, botun çarpan dalgalardan etkilendiği vurgulanmalıdır. KÜREKLİ BOTLAR: Bu tür botlarda bir çift kürekle bota manevra yaptıran bir rehber bulunur. Bu botlar ile 6 kişiye kadar, rahat bir şekilde gezinti yapılabilir, bir nevi gezinti botu da denilebilir. Akarsuların çoğunda, kürek çekmek yerine rahatça fotoğraf çekip, çevreyi seyrederek gezinti isteyenler için en ideali bu tür kürekli botlardır. KISA VE SABİT KÜREKLİ BOTLAR: Kısa kürekli ve sabit kürekli botlarda (Kombine botlar da denilir) çift kürekle botu yöneten bir rehber ile kısa kürekli botlarda olduğu gibi kürek çeken sporcular bulunur. En fazla 6 kişi binebilir. Bu botlar bazen 5. sınıf nehirlerde ve derin sularda kullanılır ve çok güçlü manevra imkânı sunarlar. KATARAFTLAR: Kataraftlar sadece bir rehber ve malzeme taşır. Bunlarda metal bir çerçevede bir arada tutulan iki şişirilebilir tüp bulunur. Rehber bota çift kürekle manevra yaptırır. Bu botlar güvenlik amaçlı veya takımları ve ekipmanları taşımak için kullanılır. 51 Kişisel Bakım Yüzyıllardır Değişmeyen Güzellik Reçetesi: TERMAL ÇAMUR KÜRÜ K ökeni, yüzyıllar öncesi Avrupa ülkelerine dayanan çamur banyoları, pek çok derde deva olması ve yan etkisinin bulunmaması nedeniyle, ülkemizde olduğu gibi dünyada da oldukça büyük bir popülariteye sahip... 40´lı-50´li yıllarda sadece belli bir grup yaşlı insana, tedavi amaçlı uygulanmış olup, 70´li yılların sonuna doğru doğal güzellik kaynağı olma özelliği ile ön plana çıkmış bulunuyor. Antioksidan özelliği sayesinde yaşlanmayı geciktiren ve cildi toksinlerden temizleyen çamur banyosu, güzellik amacıyla rağbet görmeye devam ediyor. Kısacası çocukken hepimizin oynamak için can attığı, ancak annelerimizin bizi mümkün olduğunca sakındığı çamur, adeta şifa ve güzellik dağıtıyor… Siz de merak ettiyseniz, hep birlikte doğanın mucizelerinden birine daha tanık olalım… 52 Kişisel Bakım ÇAMUR KÜRÜ NEDİR? Bazı bölgelerde yüzeye çıkan maden suyu toprağın ıslanarak çamur halini almasına neden olur. Söz konusu çamur, suyun içindeki erimiş madenlerle doymuş halde bulunur. Çamur kürü, bu çamurun içine yatılması veya çamurun vücudun önerilen yerlerine sürülmesi biçiminde uygulanır. Bu tedavi biçiminde çamurun içinde erimiş olan kimyasal maddeler cildin gözeneklerinden içeriye sızarak hastalıklı dokuların tedavisi yönünde işlev görürler. DOĞAL TIP UYGULAYICILARININ VAZGEÇİLMEZİ Çamur tedavisi, kan dolaşımını düzenleyici ve toksinlerin atılımını sağlayan bir yöntem olarak doğal tıp uygulayıcılarının vazgeçemediği tedavilerden biridir. Tıpta; erimiş mineraller içeren termal sularla yapılan kür uygulamalarına balneoterapi, tatlı sularla yapılan kür uygulamalarına hidroterapi, sağlıklı iklim ve ortamlarda bulunarak yapılan iklimsel kürlere klimaterapi ve deniz ikliminde deniz suyu ile yapılan kürlere talassoterapi, çamur banyosu halinde yapılan kürlere peloidoterapi, mağara mekanları kullanılarak uygulanan kürlere speleozerapi, güneş aracılığı ile uygulanan kürlere helioterapi adı verilir. Genelde bu tedavi türleri, tıbbi termal tedavi ve dinlenme merkezlerinde fizik tedavi, rehabilitasyon, mekanoterapi, egzersiz, psikoterapi, diyet gibi yardımcı tedavilerle desteklenir. ÇAMUR KÜRÜNÜN ETKİLERİ Kürün özel etkisi; fiziksel açıdan, suyun fiziksel özelliği, sıcaklığı, hidrostatik basıncı, özgül ağırlığı, buna bağlı olarak kaldırma kuvveti ve iletkenliği ile oluşur. Suyun kimyasal özelliklerine bağlı olarak oluşan özel etkinin kaynakları, sudaki mineral ve gazların türü, yoğunluğu ve vücut tarafından emilme kapasitesidir. Ayrıca kaplıcanın bulunduğu yerin iklimi, yerel radyasyon özellikleri, havanın sıcaklığı ve nem oranı, basınç, rüzgar özellikleri, elektriksel iyon yoğunluğu kürün vücut üzerindeki özel etkilerinde değişiklikler yaratır. Ayrıca maden suyunun kaynağı dolayında bulunan bitki örtüsü ve hayvan toplulukları, suyun fiziksel ve kimyasal değişime uğramasına, neden olarak özel etkileri olumlu veya olumsuz yönlendirebilir. Kürün (doktor denetiminde) sürekli ve düzenli olarak uygulanmasıyla elde edilen olumlu değişikliğe genel etki adı verilir ki, kür uygulamasının birincil amacı bu tedavi etkisini elde edebilmektir. Genel etki fikri, 1- Hastalığa neden olan etmenlerin ortadan kaldırılmasını, 2- Eksiği tamamlamayı, 3- Kimyasal maddeler aracılığı ile organ fonksiyonlarının yönlendirilmesini, 4- Tembih etme ve egzersiz tedavisi yapılmasını içerir. ÇAMUR KÜRÜNÜN MUCİZEVİ SONUÇLARI Vücudun iyot dengesini sağlar. Cilt altındaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve cilt kırışıklığına iyi gelir. Vücuttaki statik elektriği dışarı atar. Cildin toparlanmasını ve sıkılaşmasını sağlar. Selülitli dokuları iyileştirir. Cildi nemlendirir. Eklemleri güçlendirir. Romatizmalı rahatsızlıklara karşı etkilidir. Sedef, egzama gibi cilt hastalıklarında etkilidir. Adale ağrılarına iyi gelir. Kireçlenme ve bel ağrılarına karşı fayda sağlar. Psikolojik rahatlık verir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Sivilce, akne ve siyah noktaları temizler. Damar gelişimini hızlandırır. Kan dolaşımını düzenler. Güneş lekesi gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Kıkırdak dokusundaki metabolik değişimi aktive eder. İltihap ve ödem giderici etkisi vardır. Ağrı kesici ve kas gevşetici etkiye sahiptir. Hücre yenileyicidir. Kemik hücresi aktivitelerini uyarır. Eklem içi sıvısının üretimini hızlandırır. 53 Kişisel Bakım ÇAMUR DEYİP GEÇMEYİN! bitki özleri sayesinde egzama, sedef hastalığı, akne (sivilce) ve yağlı cilt tedavilerinde de oldukça etkilidir. Bu etkilerinden dolayı çamur tedavisi; kireçlenmeler (artroz, spondiloz), iltihaplı eklem romatizmaları, yumuşak doku enflamasyonları (tendinit, tenosinovit, bursit), yumuşak doku romatizmaları (fibromiyalji, miyofasiyal ağrı sendromu), kas spazmları, dolaşım bozukluğuna bağlı ödemler ve selüloitte kullanılır. Hazırlama aşamasında içine eklenen mineraller ve 54 Ayrıca güçlü bir tonik etkisine sahip olduğundan dolayı herhangi bir cilt hastalığı olmaksızın da tazeleyici – sıkılaştırıcı – koruyucu olarak kullanılabilir. Kısacası sizin de bu tip şikâyetleriniz varsa, kendinizi daha sağlıklı, bakımlı ve güzel hissetmek istiyorsanız, hiçbir yan etkisi bulunmayan çamur kürünü deneyebilirsiniz. Kişisell Bakım 55 Otomobil OTO DÜNYASI Fransız Makyajı Aracın ön yüzünde, krom ön ızgara ve üzerindeki Peugeot logosu göze çarpıyor. Son dönemde aile otomobillerinde de sportiflik aranması dolayısıyla 5008’de de iç mekan konforlu olduğu kadar sportif… GT otomobillerden esinlenilerek tasarlanan gösterge paneli ilk dikkat çeken detaylardan. Ayrıca yenilenen 5008’in ön koltuk başlarına entegre 7 inç boyutundaki 2 adet multimedya ekranı, yolcuların eğlenceli seyahat etmeleri için gereken havayı sağlıyor. Peugeot’nun MPV’si 5008 Türkiye’de satışa sunuldu. yenilenmiş haliyle Fransız otomobil markasının pratik ve geniş hacim sunan modeli 5008 yenilendi. Bu ay itibariyle Türkiye’de satışına başlanan model, Head Up Display ekranı ve geri görüş kamerasıyla dikkat çekiyor. Bu başarılı kopmak MPV’de 308’de de gördüğümüz LED farlara yer verilmiş. Markanın en son tasarım detaylarını üzerinde bulunduran otomobilde, 1.6 litrelik e-HDi 115 HP motor sunuluyor. ETG6 otomatik şanzımanla kombine edilmiş bu motorun ortalama yakıt tüketimi 100 km’de 4.7 litre olarak açıklanıyor. Tamamen yenilenen ön yüz, Fransız markanın stil kodlarına göre tasarlanmış. Farlar opsiyonel olarak viraj yönlendirmeli Xenon sistemiyle donatılabiliyor. 56 Kompakt boyutlara sahip 5008’in 4530 mm uzunluğu 1840 mm genişliği bulunuyor. Bu boyutlarla geniş bir hacim sunan 5008’in 758 ile 823 litre arasında değişiyor. İkinci sıra koltuklar kaldırıldığında bu hacim 2506 litreye kadar yükseltilen otomobilin, düz yükleme eşiği, eşyaların kolay yerleştirilmesine imkan sağlıyor. Makyajlı 5008 77.153 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor. Otomobil Rapid Spaceback Geldi Skoda’nın beklenen modeli Rapid Spaceback, Türkiye’ye adımını attı. Skoda’nın özellikle gençlere yönelik tasarladığı Rapid Spaceback 44.900 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye pazarına sunuldu. 5 farklı güçteki motor ve iki farklı donanım seviyesiyle satışa sunulan otomobil, markanın yeni tasarım unsurlarını üzerinde taşıyor. Otomobilin C ve D sütunları arasında konumlandırılan üçüncü camı, otomobilin farklı tasarım öğelerinden biri olarak dikkat çekiyor. Uzun dingil mesafesi iç mekanda cömert bir diz mesafesi sunarken 384 litrelik bagaj hacmi koltuklar yatırıldığında 1.349 litreye ulaşabiliyor. Aracın giriş seviyesinde, 5 ileri manuel şanzımanla sunulan 1.2 litrelik 75 HP üç silindirli benzinli motor yer alıyor. Bu motorun yakıt tüketimi ortalama 100 km’de 5.9 litre olurken 105 HP’lik 1.2 litre TSI motor ise 6 ileri manuel şanzımanla 100 km’de 5.4 litre tüketim değeri sunuyor. Rapid Spaceback’in en güçlü benzinli motor seçeneği ise 1.4 litrelik 122 HP TSI oluşturuyor. Özel olarak 7 ileri DSG çift kavramalı otomatik vites kutusuyla donatılan bu motor, 100 km’de ortalama 5.8 litre yakıt tüketim değerine sahip. Dizel cephesinde ise 1.6 litrelik TDI dizel motorun 90 ve 105 HP’lik güç seçenekleri buİç mekanda üç kollu direksiyon simidi, döşeme lunuyor. 90 HP’lik versiyon sadece 7 ileri DSG kaplamaları ve yeni tasarımlı koltuk kumaşlar otomatik şanzımanla sunuluyor. Araç, bu motor Rapid Spaceback’te dikkat çekiyor. ve şanzımanla 100 km’de ortalama 4.5 litrelik Yeni Skoda Rapid Spaceback üç benzinli ve iki tüketime sahip. 1.6 litre TDI 105 HP’lik motor farklı güçte dizel motor ile sunuluyor. ise 5 ileri manuel şanzımanla sunuluyor ve 100 km’de ortalama 4.4 litre tüketiyor. 57 Turizm 15-22 Nisan TURİZM HAFTASI: Turizm Yolu, Barış ve Kalkınma Yoludur! T urizm Haftası, toplumumuzda turizm bilincini geliştirmek, iç turizmi canlandırmak ve halkın turizm hareketlerine katılımını sağlamak amacıyla, her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında ülke çapında çeşitli etkinliklerle kutlanır. Hafta içerisinde halka ve özellikle gençlere yönelik çeşitli konferans, seminer, sempozyum, panel, haftanın önemini vurgulayan çeşitli yarışmalar, defileler ve çevre gezileri düzenlenir. Dolayısıyla, hafta içerisinde turizmin sürekli gündemde kalması sağlanır. 58 Turizm TURİZM NEDİR? Turizm, dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye gezmen çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümüdür. Turizmi daha iyi anlayıp değerlendirebilmek için, turizmin tanımında geçen görmek, tanımak, eğlenmek, dinlenmek sözcüklerinin anlamı üstünde iyice düşünelim. Görmek: İnsanlar, bulundukları yerden uzakta da olsa anıtları, kentleri, tarihsel kalıntıları, doğa güzelliklerini, sanat yapılarını yakından görmek ister. İnsanların, bu özlemlerini düşünerek müzeler kurmalı, görülmeye, incelemeye değer kalıntıları ortaya çıkararak onları sergilemeli, bunları görmek için gelen turistlere yardımcı olmalıyız. Tanımak: Turist, bir ülkeyi bir yöreyi tanımak ister. Orada yaşayanların törelerini, göreneklerini, yaşamlarını bilmek ister. Bu istek insanlar arasında sevgi, arkadaşlık, dostluk bağlarının doğup gelişmesini sağlar. Aslında turizm yalnız ekonomik yararlar sağladığı için değil, insanlar arasında dostluk duygularının doğup gelişmesine yardımcı olduğu için de yararlıdır. TURİZM İNSANLARIN İLETİŞİMİNİ GÜÇLENDİRİR… Turistik gezi, insanların sadece bir yerden bir yere gitmesi değil kültürel, ekonomik ve toplumsal olarak da iletişim içinde olmalarıdır. Turizm sayesinde insanlar hem diğer ülkelerin, hem de kendi ülkelerinde yaşadıkları bölgenin dışındaki güzelliklerin yanı sıra, geçmişte yaşamış olan insanların bırakmış oldukları kültürel mirasın farkına vararak, gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir dünya bırakmanın gerekliliğine inanmış olarak hayata bakışları değişir. Turistler gittikleri ülke ya da bölgede gördükleri yerler karşılığında para kazandırırlar. Yani turizm ziyaret edilen ülke ve bölgenin ekonomisine de büyük katkı sağlar. TURİST, GÖNÜLLÜ DOSTUMUZDUR… Turist, dinlenmek, eğlenmek, görmek istediği yere çabuk, kolay ve rahat gitmek ister. Yurdumuz Eğlenmek: Dinlenmenin bir çeşididir. Zamanı iyi, güzel ve hoş geçirmektir. Eğlence yerlerinin temiz, iyi, ucuz, güzel olması turistin o yerde uzun süre kalmasını sağlar. Dinlenmek: Çalışmaya ara vererek, yorgunluğu gidermektir. Çalışanların belirli bir süre dinlenmek haklarıdır. Bu hak yasalarla güvence altına alınmıştır. Ülkemize dinlenmek için gelen turiste her kolaylığı göstermeli, onları rahat ettirmeliyiz. Sonuç olarak ülkemizin doğal zenginliklerini, anıtlarını, tarihi kalıntılarını, müzelerini görmek güneşinden, denizinden, kaplıcalarından yararlanmak, dinlenmek, eğlenmek için gelen turistlere yardımcı olmalıyız. 59 Turizm turistlerin ilgi duyduğu bir ülkedir. Yurdumuz kuzey yarımkürede Asya ile Avrupa kıtaları arasında bir köprü durumundadır. Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrilidir. Ilıman iklim kuşağındadır. Bitki örtüsü bakımından zengindir. Yurdumuzda dört mevsimin özellikleri görülür. Türkiye’miz aynı zamanda tarihi anıtlar yönünden de çok zengindir. Anadolu’muzda çeşitli uygarlıklar yaşanmıştır. Bu uygarlıkların kalıntıları günümüze dek gelmiş ve korunmuştur. Yurdumuz, turizm zenginlikleri bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir. Bir ülkede turizmin gelişmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi zorunludur. Yolların güzel olması, ulaşım araçlarının gelişmiş olması, konaklama yerlerinin bol, rahat ve temiz olması gereklidir. Turist yatacağı yerin temiz olmasını ister. Ülkemize turist gelmesini istiyorsak, onlara karşı güler yüzlü, iyiliksever, temiz, hoşgörülü olmalıyız. Turistler konuklarımız sayılır. Konuklarımızı rahat ettirmek için her çabayı göstermeliyiz. TURİZM KALKINMANIN ANAHTARIDIR… Turizmin ülke tanıtımında öneminden bahsetmeye gerek bile yoktur. Yeni yer ve kültürler görerek iyi şeyler almak veya kendi kültür ve yaşantımızı başkalarına gösterebilmek adına turizme gerekli önemi vermek zorundayız. 60 Turizmi planlama, rezervasyon, konaklama, eğlence, sağlık, dinlence, ekonomi, güler yüz ve kalite başlıkları altında bir bütün olarak görmek gerekir. Bu sayede orta ve uzun vadede kazanan, daima ülke olur. İşletmelerin genişlemesi, sektörün büyümesi, rekabet şartlarının iyileştirilmesi gibi devlete düşen görevler öne çıkar. Diğer yandan gayretleri kendi menfaatleri doğrultusunda kötüye kullanan, devlet gayretlerini baltalayanların da cezalandırılması veya ikaz edilmesi devletin görevidir. Dövizin ülke ekonomisindeki önem büyüktür. Turistin bıraktığı bu para ile ekonominin nefes alınacağı unutulmamalıdır. Turizm geliri aşırı sermaye istemeyen bir yatırım olduğundan getirisi yüksektir. Ancak tesislerin bakımı, müze ve tarihi yerlerin tanzimi, reklam ve tanıtım gibi etkinliklerin finanse edilmesi unutulmamalıdır. Sonuç olarak, içinde bulunulan haftada turizm ve turistin önemi, anlamı, gerekliliği ifade edilirken, ihtiyaç, teklif, teşvik ve beklentiler masaya yatırılmalı, tanıtım ve organizasyon ile ilgili gayretler koordine edilmeli, okullardan başlayarak turizm gönüllüsü olmanın anlamı vurgulanmalı, yapılacak ve yapılmayacak şeyler dile getirilmelidir. Özel Günler 61 Gezi DO⁄ANIN SAKLI GÜZELL‹⁄‹ ADRASAN 62 Gezi B üyüleyici do€al güzellikleri ile do€a tutkunlar›n› kendisine çeken Adrasan Koyu, Akdeniz’de sakl› bir hazine...Antalya’dan Kumluca’ya gidenler bilirler, yolun yaklafl›k 100. kilometresinde denize do€ru bak›ld›€›nda, yemyeflil da€larla çevrili yay biçimindeki kumsal›yla bir göl belirir uzaklarda. Suyun dayan›lmaz ça€r›s›na uyarak Olimpos sapa€›ndan girip bol virajl› yolu izleyenleri tatl› bir sürpriz bekler. 22 kilometrelik yol önce Çavuflköy’e u€rar, sonra portakal bahçeleri ve seralar aras›ndan geçerek s›rt›n› beyda€lar›’na yaslam›fl çevresi, çam a€açlar›yla kapl› koyda son bulur. Buras›, güzelli€ini ve ihtiflam›n› de€erli bir hazine gibi koruyup, nimetlerini sadece ayr›cal›kl› do€a tutkunlar›na sunan Adrasan Koyu’dur. 63 Gezi Adrasan, huzurlu, sakin ve muhteflem ortamıyla insanı ilk anda kendine ba€lıyor. Turkuaz denizi, görülmeye de€er koyu, yeflillikler içindeki tesisleri misafirler için benzersiz güzellikler barındırıyor. 1996 y›l›nda belde olan Adrasan’da yap›lar, yeni imar plan›yla birlikte denizden 100 metre geriye çekilmifl oteller, pansiyonlar ve restoranlar›n s›raland›€› 2 kilometrelik kumsal›n çevresi birbirinden ilginç do€al güzelliklerle dolu. Koyun do€usunda yer alan Musa Da€›’n›n uzant›s› olan Eli€ Tepesi, çökmüfl deveyi and›ran silüetiyle kumsala de€iflik bir kimlik kazand›r›yor. Tepenin yürüyerek bir saatte ulafl›lan doru€undan koyun manzaras› ola€anüstü. Bat› kesimindeki çam a€açlar›yla kapl› tepede bulunan eski maden oca€›ndan, bu kez Eli€ Tepesi ve Tahtal› Da€›’n› da içine alan eflsiz bir panorama izlenir. Küçük körfezi her iki ucuna yak›n noktalardan iki minik dere denize kar›fl›r. Sabahlar› güne çok erken bafllayanlar kocaman bir portakal gibi denizden ans›z›n f›flk›ran güneflin unutulmaz görüntüsüyle karfl›lafl›rlar. Gündo€umu eflli€inde kumsalda yürüyüfl yaparken Adrasan’a özgü kahverengi sar› deniz minarelerinden toplayabilirsiniz. 25 metreye yak›n sualt› görüfl mesafesine sahip berrak deniz, dal›fl ve sualt› foto€rafç›l›€› için oldukça uygun flartlar oluflturuyor. Ayr›ca merakl›lar› için sörf, su kaya€›, deniz bisikleti ve kano olanaklar›da mevcut. Adrasan’›n en popüler 64 k›sm›, Deresi boyunca uzanan pansiyonlar bölgesi. ‹stanbul’un bo€az köprülerini an›msatan ahflap asma köprülerle ulafl›lan tesisler, dere üzerinde otantik minderlerle döfleli köflkleri, etrafta yüzen ve bir türlü doymak bilmeyen ördekleriyle farkl› bir atmosfere sahip. Tahta masalarda yemeklerinizi yerken, birfleyler içip, sedirlerde dinlenirken yanınızdan geçen ördekler, dereninin berrak sularında yüzen balıklar, yengeçler size efllik ediyor. Tesislerin eflsiz lezzetleri özellikle karides güveçlerinin tadı dama€›nızda kalıyor...Su ürünlerinin en lezzetlileriyle baflka yerde kolay kolay karfl›laflmayac›€›n›z› düflünüyorsunuz.. Mevsimin sıcaklı€›nı burada hissetmenizde imkansız. Özel bir hava ak›m› dere boyunca do€al bir klima ifllevi görerek nemi da€›t›yor ve bunalt›c› yaz s›caklar›nda serinlik sa€l›yor. MAV‹ YOLCULUK TURU K›y›da nazl› nazl› sal›nan tekneler iki muhteflem rotada tatilcilere küçük mavi yolculuk olanaklar› sunuyor. ‹lkinde tur tekneleri Gelidonya Burnu taraf›ndaki, böbrek rahats›zl›klar›na flifa veren do€al su kayna€›yla ünlü Suluada’ya dümen k›rar. Akdeniz foklar›n›n bar›na€› olan adada küçük beyaz çak›l Gezi SAKLI GÜZELL‹KLER Adrasan’a gelip de Gelidonya Burnu’nu görmeden dönmek olmaz. Günübirlik bir yolculukla sabah›n erken saatlerinden akflam alacas›na dek Akdeniz’in doyumsuz güzelliklerini tadabilirsiniz. Bu yolculu€un ilk dura€›, Antalya Körfezi’nin do€u ucunu oluflturan Gelidonya Burnu. Yaklafl›k 25 dakika süren patika, masal›ms› bir diyara getirir keflif duygusuyla tutuflan yolcular›n›. Akdeniz’in bafl›na sivri ucuyla saplanan Gelidonya Feneri ve önünde onu kuflatan befladalar... Dönüfl yolculu€unda Korsan Koyu’nda yüzme molas› verebilirsiniz. Do€an›n içine saklanm›fl bu minicik koyda Melanippe kentinin kal›nt›lar› bulunuyor. Serinlemek için ideal yerlerden biri de Papaz ‹skelesi’dir. Gelidonya Yar›madas› ve befladalar manzaral› say›s›z koyun ard›ndan, Mavikent’te tekerlekler ve ahflap direkler üzerine kurulmufl oba evlerine rastlars›n›z. Pencereleri rengarenk çiçeklerle süslenmifl yazl›k evler, sular›n yükselme tehlikesine karfl› derabilmek için ahflap ayaklar üzerine infla edilmifller. Son durak Gagai antik kentidir. Ören kentinin bulundu€u tepeden Akdeniz’in maviliklerine son bir selam göndermeyi unutmay›n. Tatl› bir yorgunlukla geri dönüfl yolculu€u bafllayacak art›k... Tad›na doyamad›€›n›z güzellikler sizi tekrar buralara ça€›rana dek... tafllar›ndan oluflan cam göbe€i renkli bir de plaj› vard›r. Suluada’ya paralel ilerleyen tekneler do€an›n flafl›rt›c› bir sürpriziyle karfl›lafl›rlar. Sadece küçük teknelerin s›€abilece€i bir tünelden geçen bu turun son dura€› kayalardan süzülen su kayna€› ve iri taneli kum plaj›yla Kelleci Koyu’dur. ‹kinci rota Olimpos taraf›ndaki ilginç bir fiyort olan Gemleyik, mavi fosforlu ma€ara ve bir yar›madan›n iki taraf›nda yer alan Sazak ve Ceneviz koylar›n› kapsar. Tur, Ç›ral› Koyu ve Olimpos antik kenti gezisiyle sonlan›r. Adrasan Koyu çevresindeki çam ormanlar›yla denizin bulufltu€u yürüyüfl güzergahlar› s›caktan bunalanlara farkl› alteratifler sunar. Sazak Koyu’na ulaflan sol taraftaki yol Adrasan’a iki saatlik mesafededir. Mavi yolculu€a ç›kan yatlar›n vazgeçilmez rotalar›ndan biri olan koyun ard›ndaki tepeden, Sazak ve Ceneviz koylar›n›n birlikte görülebildi€i manzara eflsiz güzelliktedir. Adrasan Koyu’nun sa€ taraf›ndaki yol ise, önce teknelerin k›fl›n s›€›nd›€› minik bir koya, ard›ndan da burnun ucundaki küçük Adrasan Fenerine sizi götürür. K›rm›z› beyaz iflaretlerle belirlenmifl Likya Yolu treking parkurundaki 2,5 saatlik keyifli bir yolculukla, Musa Da€›’n›n doruklar›ndaki as›l Olimpos kentine var›l›r. Harabeler aras›nda dolafl›p kentin antik havas›n› soluyabilirsiniz. 65 Çocuk 66 Çocuk 67 Kültür - Sanat Film Albüm Aşk Oyunu Asya Gösterim Tarihi: 04 Nisan 2014 Aşk İz Bırakır Tür: Komedi, Romantik Senaryosunu Umut Yüksel ve Ezgi Yüksel’in birlikte yazdığı, yönetmenliğini ise Umut Yüksel üstlendiği komedi türündeki filmin başrolünde Kemal Uçar yer alırken, oyuncu kadrosunda kendisine Pınar Göktaş, Lemi Filozof, Dilşah Demir, Bahtiyar Engin ve televizyonun renkli simaları olan Suzan Kardeş ile Ali İhsan Varol gibi pek çok başarılı isim eşlik ediyor. oluşuyor... Nuh: Büyük Tufan Umay Umay - Cem Adrian Gösterim Tarihi: 03 Nisan 2014 Cam Havli Tür: Macera, Epik Ölümcül bir sel felaketi dünyadaki tüm yaşamı tehdit ettiğinde Hz. Nuh Tanrı’dan aldığı kutsal bir emir doğrultusunda bir gemi inşa etmeye başlar. Bu devasa gemiye her canlı türünden örnekleri alarak insan ve canlı hayatının devamlılığını emniyet altına alacaktır. Öncelikli amaçlarından bir diğeri de eşi Naamah ile oğulları Ham, Shem ve arkadaşı Ila’nın hayatlarını kurtarmaktır. Öte yandan yaşadıkları yerde bulunan insanlar Nuh’un planını öğrenip onu öldürmeye yelteneceklerdir. Ancak Nuh ne pahasına olursa olsun ürkütücü bir şekilde yükselmekte olan su seviyesine karşı umudunu korumaya ve bu zorlu görevi yerine getirmeye çalışacaktır. Uzun yıllar sonra müziğe dönen Umay Umay, Cem Adrian’la birlikte hazırladıkları düet albümleri “Cam Havli” ile 3 Nisan’da müzikseverlerle buluşuyor. Düet albümün prodüktörlüğünü Cem Adrian üstlendi. Umay Umay’ın yıllar sonra müziğe dönüş albümü olma özelliği taşıyan “Cam Havli” Cem Adrian’ın 8. albümü. İnanılmaz Örümcek Adam 2 Nazan Öncel Gösterim Tarihi: 25 Nisan 2014 Bazı Şeyler Tür: Aksiyon, Fantastik, Macera 2012’de büyük sükse yapan İnanılmaz Örümcek Adam’ın devam filmi olan The Amazing Spider-Man 2’de Peter Parker’ın işi hayli zor ve her günü yoğun. Zira Örümcek Adam olarak kötü adamların peşini bırakmıyor. Ama bir yandan da büyük aşkı Gwen’e zaman ayırmaya çalışıyor. 68 Asya uzun bir aradan sonra “Aşk İz Bırakır” isimli 6. stüdyo albümüyle müzik marketlerde yerini aldı. DMC etiketiyle sunulan ve yaklaşık iki yılı aşkın bir çalışmanın sonucunda son halini alan “Aşk İz Bırakır” 7 yeni şarkı, 1 cover ve remixden Türk pop müziğinin başarılı ismi Nazan Öncel 10 şarkıdan oluşan “Bazı Şeyler” isimli yeni albümüyle müzik marketlerde yerini alıyor. DMC etiketiyle sunulan albümün çıkış şarkısı “Hadi O Zaman”da Megastar Tarkan’la düet yapan Nazan Öncel albümdeki tüm şarkıların söz ve müziklerine imza attı... Kültür - Sanat Kitap Konser Zarif Bir Cinayet Gecesi Fettah Can Yazar: AGATHA CHRISTIE Mekan: Jolly Joker İstanbul , İstanbul Stonygates’teki genç suçluların islah edildiği bir vakfın sahibi olan arkadaşı Carrie Louise’i ziyaret eden Miss Marple tehlikenin yaklaşmakta olduğunu hisseder. Bir gece suçlu gençlerden biri, vakfın yöneticisini silahla öldürmeye çalışınca korkuları gerçekleşir. Yönetici, yara almadan kurtulur ama malikânenin diğer tarafındaki beklenmeyen ziyaretçi, onun kadar şanslı değildir. Konser Tarihi: 26 Nisan 2014 22:00 Üçüncü solo albümü Yalanlar Cumhuriyeti’ni yayımlayan Fettah Can, 26 Nisan’da Jolly Joker İstanbul’da hayranlarının karşısına çıkıyor. Bu bir rastlantı mıdır? Miss Marple’a göre değildir. Miss Marple kurbanın, esrarengiz ziyaretinin altında yatan sırrı ve cinayeti çözmek için tüm becerisini kullanır... Zoraki Casus Emre Aydın Yazar: THOMAS CAPLAN Mekan: Bostancı Gösteri Merkezi / İSTANBUL Kazara dünyanın bir numaralı film yıldızı olan eski ajan Ty Hunter, Birleşik Devletler Başkanı tarafından gizli bir görev için seçilir. Nükleer bir tehlike ile karşı karşıya kalan dünyayı kurtarmak için tüm yeteneklerini sergilemek zorunda kalır. Karşısında iki tehlikeli düşman vardır ve Ty olabilecek en kötü ihtimalle yüzleşir. Düşmanın kızına âşık olmuştur. Konser Tarihi: 18 Nisan 2014 23:00 Emre Aydın, aralık 2013’te çıkardığı 3. solo albümü Eylül Geldi Sonra ile 18 Nisan’da garajistanbul sahnesinde… “Thomas Caplan’ın ustalıkla yazdığı entrika ve tehdit dolu gerilim romanı, sizi içine çekip sonuna kadar bırakmayan bir girdap gibi. Zoraki Casus bugüne kadar okuduğum en iyi kurgulanmış gerilim romanı.” Yıkanan Kadınlar Duman Yazar: TIE NING Mekan: Bostancı Gösteri Merkezi , İstanbul Çin’de çok sevilen Tie Ning’in Yıkanan Kadınlar romanı bizlere, sık karşılaşmadığımız bir yetenek, bakış açısı ve duyarlılığa sahip, müthiş bir yazarı tanıtıyor. Muhteşem ve kolay kolay unutulacak nitelikte olmayan bu kitap, bugünkü modern Çin’in geçirdiği evrelere de ciddi ışık tutar nitelikte. Yıkanan Kadınlar, sıkıntılar içinde geçen bir dönem karşısında, kadınlar arasındaki güçlü dostluğun etkili ve çok güzel bir portresi. Konser Tarihi: 23 Nisan 2014 18:00 Milyonların takip ettiği rock grubu Duman, son çıkardığı Darmaduman isimli albümünden ve eski hitlerinden oluşan şarkılarla Bostancı Gösteri Merkezi’nde sizlerle olacak. 69 Çocuk 70 Sağlık 71
© Copyright 2024 Paperzz