Vali Toprak minik hastaları yılbaşında yalnız bırakmadı İzmir Valisi Mustafa Toprak ve eşi Avukat Selime Toprak yeni yıla girerken Hastanemizde tedavi gören çocukları ziyaret etti. DR. BEHÇET UZ ÇOCUK HASTALIKLARI CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIMA HASTANESİ ÇocukUZ Yıl: 1 Sayı: 2 ŞUBAT 2014 BÜLTENİ Vali Toprak'ı hastaneye gelişinde, Kamu Hastaneleri Birliği Güney Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Yöneticisi Uzm. Dr. A. Murat Balanlı ve hastane nöbetçi heyeti ile personeli karşıladı. Hasta ziyaretleri öncesi Genel Sekreter Özkan ve Yönetici Balanlı hastanenin sunduğu hizmetler, ihtiyaç duyulan bina ve ekipmanlar ile yapımına başlanılan ek bina hakkında Vali Toprak'a bilgi verdi. Vali Toprak, aldığı bilgilerden sonra "iyi bir şekilde yürütülen hizmetlerin aynı şekilde devam edilmesi, bahsedilen ihtiyaçların bir an önce giderilmesi ve hastane yönetimince dile getirilen anne oteli projesinin imkanlar ölçüsünde hayata geçirilmesi gerektiğini" ifade ederek, Genel Sekreter ve Hastane yöneticisi ile personelin yeni yılını kutladı. ri Şirine ve Prens kostümlü iki gönüllü tarafından dağıtıldı. Çocuklarla oyun oynayıp yüz boyama etkinliği gerçekleştiren gönüllüler sayesinde çocukların yüzlerinde oluşan mutluluk görülmeye değerdi. Çok sayıda hediye bağışlanan organizasyonda, hediyeler teker teker çocuklara dağıtıldı. Kalite Direktörü Nurcan Doğan Yalçın, personelin desteğiyle minik hastalarda bu kez de hediye mutluluğu yaşatmanın keyfini yaşadıklarını belirterek, “Umarım her yılbaşında bu etkinliğimizi sürdüreceğiz. Benim ortaya attığım fikre destek verip hediyelerle çocuklarımızın hastalıklarını unutturan bütün mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi adına İmtiyaz Sahibi Ahmet Murat Balanlı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Zeynep Dönmez ÇocukUZ Yıl: 1 Sayı: 2 Daha sonra Vali Toprak ve eşi Selime Toprak, kendilerine refakat eden Prof. Dr. Özkan ve Yönetici Balanlı ile Çocuk Kalp-Damar Cerrahisi, Büyük Çocuk Servisi’nde yatarak tedavi gören çocukları ziyaret etti, yeni yıllarını kutlayarak hediyeler verdi. Hasta çocuklar ve aileleri ziyaret- ten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Vali Toprak, hastane koridorlarında çocuklarının tedavisi için İzmir ve çevre illerden gelen vatandaşlarımızın sorunlarını dinledi. Toprak, hastaların yeni yıllarını kutlayarak acil şifalar diledi. Hasta Hastaminikleri minikleri bu bukez kez hediyeleriyle hediyeleriylesevindirdiler sevindirdiler Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin minik hastalarının yüzleri yılbaşında hastane çalışanlarının verdiği hediyelerle güldü. İlk kez geçen yıl gerçekleştirilen yılbaşı hediye organizasyonu bu yıl da düzenlendi. Hastanenin Kalite Direktörü Nurcan Doğan Yalçın, Odiometri Nilgün Kaya, memur Gökhan Gürol Özarslan, Radyoloji Teknikeri ve Hasta Hakları Birim Sorumlusu İrfan Yavuz ile Kalibrasyon Birim çalışanı, Ramazan Küçükcan’ın organizasyonu, Hastane yönetiminin de onayıyla çalışanlar, minik hastaları için hediye topladı. Poliklinik ve Yoğun Bakım hastaları dışındaki tüm yataklı servisteki hastalara yeni yıl hediyele- DR. BEHÇET UZ ÇOCUK HASTALIKLARI CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIMA HASTANESİ Kış Okulu sona erdi Üç yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen Kış Okulu bu sezon da başarıyla tamamlandı. Kursu başarıyla geçen asistanlar katılım belgesi almaya hak kazandı. Başhekim Prof. Dr. Ali Anarat yaptığı açıklamada “Behçet Uz Kış Okulu, 2011 yılından bu yana hastanemiz bünyesinde düzenlenmekte olan bir eğitim programıdır. Konular 0-5 yaş çocuk beslenme, büyüme ve gelişimi temel alınarak seçilmiş, ayrıca bu yaş grubunda görülen önemli sorunlara yaklaşım de verilmeye başlan- Yayın Kurulu Üyeleri Orkide Güzel, Hasan Ağın, Yelda Sorguç, Ramazan Küçükcan, Serpil Şeker, Semra Kan, Gülnaz Çelikesir, Yüce Ayhan, İlker Devrim, Şener Tulumoğlu, Hamit Adıbelli, Hakan Vuruşkaner. Yayın Koordinatörü Ferzan Yapkuöz Yayın Danışmanı Sabriye Mercan Bolulu Görsel Yönetmen Selami Özcan mıştır. Bunun dışında günlük rutinde fazla yer bulamayan, araştırma planlama, hekimin hak ve sorumlulukları gibi konular da okul konuları arasına girmiştir. Sağlık Bakanlğı’nın 0 - 5 yaş çocuğa yönelik programları da yeri geldikçe vurgulanmaktadır. Okul katılımcıları 3. ve 4. yıl uzmanlık öğrencileri olmaktadır. Eğitimciler ağırlıklı olarak hastanemizden olmakla birlikte, diğer eğitim kurumları da eğitime destek vermektedir. Bu yıl üçüncüsü düzenlendi.” dedi. Yayına Hazırlık Baskı [email protected] 0543 592 11 11 Baskı Tarihi: Yayın Türü: Yerel Yıl: 1 Sayı: 2 ŞUBAT 2014 BÜLTENİ Karabağlar Semt Polikliniğimiz hizmetinizde İzmir’in çocuk yoğunluğu en fazla ilçesi olan Karabağlar’a kurduğumuz semt polikliniği sayesinde hastalarımız artık hastaneye gelmeden de mahallerinde sağlık hizmeti alıyor. Karabağlar Semt Polikliniğimiz Şubat ayı başında hizmet vermeye başladı. Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile birlikte açtığımız poliklinikte uzman doktorlarımız minik hastalarını, hastaneye gelmelerine gerek kalmadan her gün muayene ve tedavi edebilecek. Karabağlar Semt Polikliniği’nde günde ortalama 120 ile 150 hasta çocuğun bakılması hedefleniyor. 9’da Çocu k ve ergenlerde YAŞAYAN ÖLÜLER ADASI... SPİNALONGA Prof. Dr. Behzat Özkan’ın yazısı 6’da Dr. Yüce Ayhan’ın yazısı 12’de 3,5 senede 40 kupa aldı Hastanemizin en zorlu bölümlerinden biri olan Onkoloji Servisi’nde bir buçuk yıldır hemşirelik yapan Nurten Demirel briç sayesinde hem stresini atıyor hem de zihinsel yeteneklerini biliyor. 11’de Vali Toprak minik hastaları yılbaşında yalnız bırakmadı İzmir Valisi Mustafa Toprak ve eşi Avukat Selime Toprak yeni yıla girerken Hastanemizde tedavi gören çocukları ziyaret etti. 16’da OBEZITE Bisiklet özgürlüktür! Hastanemizin dört çalışanı işe bisikletle gidip gelerek hem trafik çilesinden uzak duruyorlar hem de daha sağlıklı bir yaşamın tadını çıkartıyorlar. 14’te ÇocukUZ 2 Beş doktorumuz daha doçent oldu ANLAMLI BAĞIŞ Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, Hastanemiz Onkoloji Servisi’nde kullanılmak üzere iki adet damar görüntüleme cihazı bağışladı. Çok sık damar yolu açılan çocuklarda damar yıpranmalarını engelleyen aynı zamanda damar yollarını kolay bir şekilde bulunmasını sağlayan cihaz, Onkoloji-Hematoloji Şefi Doç. Dr. Canan Vergin’e teslim edildi. 34 bin 500 lira değerinde olan cihazı ilk kendi deneyen Tartan, “Umarım çocuklar için yararlı olur” diye konuştu. Hastane Yöneticisi Uz. Dr. Murat Balanlı ise hastaneye verdiği katkılardan dolayı Hakan Tartan’a teşekkür plaketi verdi. BUVAK aracılığıyla alınan bağış serviste kullanılmaya başlandı. Ontex’ten Dr. Behçet Uz Hastanesi’ne destek Ontex Global, Almanya, İspanya, Belçika ve İngiltere’den sonra 2013 yılı bağışını Türkiye’ye yaptı. Türkiye’de Canbebe, Canped ve Helen Harper markalarıyla tüketicilerle buluşan Ontex, İzmir’in sağlık sektöründeki önemli sembollerinden Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne 5 bin Euro’luk bağışta bulundu. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde düzenlenen törende Ontex ME&A İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü Aylin Sepici, Ontex Global’in geleneksel yılsonu bağışı için bu yıl Türkiye’yi seçmesinden gurur duyduklarını söyledi. Aylin Sepici, “Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi İzmir’de sembol haline gelmiş sağlık kuruluşlarından biri… “ dedi. ÇocukUZ 15 Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Anarat ise Ontex Global’in 5 bin Euro’luk bağışının Onkoloji Servisi’nin yenilenmesinde kullanılacağını söyledi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin kurulmasında ve gelişmesinde bireysel ve kurumsal bağışların önemli rol oynadığını hatırlatan Anarat, amaçlarının İzmir halkına en iyi hizmeti sunmak olduğunu söyledi. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde düzenlenen törene Ontex ME&A İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü Aylin Sepici, Ontex ME&A Ürün Müdürü Nurdan Dinç, İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Anarat ve Hastane Yöneticisi Uz. Dr. Murat Balanlı katıldı. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde çalışan beş uzman doktorumuz doçent oldu. Doç. Dr. İlker Günay, Doç. Dr. Hurşit Apa, Doç. Dr. Murat Muhtar Yılmazer, Doç. Dr. Korcan Demir ve Doç. Dr. Nuri Bayram sınavı kazanarak doçent olmaya hak kazandı. Hastane Yöneticisi Uzm. Dr. A. Murat Balanlı, Başhekim Prof. Dr. Ali Anarat ve Başhekim Yardımcısı Op. Dr. Hüseyin Evciler doçent olan doktorları tebrik etti. Hastane Yöneticisi Uzm. Dr. A. Murat Balanlı, “Hastanemiz adına mutluluk verici bir tablo” diyerek doçent olan doktorları tebrik etti ve başarılarının devamını diledi. Hastane çalışanlarına ‘İşaret Dili’ sertifikası YUDUS’da Türkiye birincisi oldu Hastanemiz doktorlarından Sanem Eren Akarcan, Yandal Uzmanlık Sınavı’nda (YUDUS) üstün başarı göstererek Türkiye birincisi oldu. Çocuk Alerji ve İmmünoloji bölümünü tercih eden Uzm. Dr. Sanem Eren Akarcan, hastane yönetimi tarafından tebrik edilerek başarılarının devamı dilendi. Rotaryenler beş cihaz bağışladı Ege ve Agora Rotary Kulüpleri ortaklaşa yürüttükleri çalışma sonucu bağışlarla alınan beş adet Hasta Takip ve Görüntüleme Cihazı’nı törenle Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yeni Doğan Ünitesi’ne hediye ettiler. Ege Rotary Kulübü geçmiş dönem Başkanı Elif Aydın Özkaya, bağış töreninde yaptığı konuşmada, projenin geçen yıl Ege, Agora ve Kanada’dan Midland Kulübü’nün ortak eşli bağış projesi olduğunu belirterek “Süreç biraz uzadığı için makine teslim törenini bu döneme aksettirmek durumunda kaldık” dedi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yeni Doğan Servisi Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Şebnem Çalkara da konuşmasında, “Yeni doğanlar yeni yaşama geçmiş bebekler olduğu için yaşamsal parametreleri çok sağlam değil. Buraya yatan bebeklerde gerek solunum olsun gerek kalp, nabız, tansiyon, ısı olsun yakın takip gerektiriyor. Biz çocuğun başında olmasak da bu cihazlar doktorun, hemşirenin gözü kulağı oluyor. Yani siz bize göz kulak hediye etmiş oluyorsunuz” dedi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları işaret dilini öğrendi. Hastaneye gelen işitme engelli hasta ve yakınları için gönüllü olan hastane personeli, kursu başarıyla geçerek sertifika almaya hak kazandı. 120 saatlik eğitimden geçen 90 sağlık personelinin 58’i kursu başarıyla tamamladı. Hastane konferans salonunda düzenlenen törenle sertifikalarını alan hastane çalışanları İstiklal Marşı’nı işaret diliyle okudu. Hastane Yöneticisi Uz. Dr. Murat Balanlı, insanlar arasındaki iletişimin önemini vurgulayarak, “Kamuya hizmet sunan bir hastaneyiz. İşitme engelli vatandaşlarımızın daha kolay hizmet alması, personelimizin onları anlaması açısından düzenlenen eğitime katılan her personelimizi tek tek kutluyor, duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Artık engelli hastalarımızın sorunlarını daha iyi anlayacağız. Bugün Dr. Behçet Uz hastanesi yöneticisi olmaktan bir kez daha gurur duydum” diye konuştu. Sertifika törenine katılan İşaret Dili Çevirmen ve Eğitimcileri Derneği Genel Başkanı Zeki Buzgan, personelin gönüllü olarak işaret dili eğitimi almasının bir mutluluk olduğunu dile getirerek, “ Dr. Behçet Uz Hastanesi’nin engelli vatandaşlarımız ile ilgili konularda duyarlı davranması çok güzel. Çalışanlar artık engelli hastaların kulağı, sesi olacak. Hayatlarını daha kolay yaşamaları, hastalıklarını dile getirirken daha iyi anlaşılmalarını sağlayacaklar. Alınan eğitim sayesinde belki de hayati sorunların önüne geçilecek” dedi. Dr. Behçet Uz Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Anarat ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bu hastanede görev yapmanın farklılığını her gün yaşıyor, kendimi şanslı hissediyorum. Ancak bugün bu farkı daha çok hissettim. Bir dil bir insan demektir. 58 personelimiz bir insanlığa bir insanlık kattılar. Dil, maalesef kullanılmadıkça unutuluyor. Kendi aralarında da konuşarak unutmamak için pekiştirme yapacaklarına inanıyorum.” Williams sendromlular bir araya geldi Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde takip edilen 16 Williams sendromlu çocukların aileleri hem doktorlarıyla hem de aynı kaderi paylaşan ailelerle bir araya gelip hastalığın çocuklarda yarattığı problemleri ve çözüm yollarını konuştu. İzmir Kamu Hastaneleri Birliği Güney Sekreterliği’ne bağlı Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi, çok ender rastlanan Williams hastalarını bir araya getirdi. Hastaların sosyal problemlerinin konuşulabileceği bir toplantı organize eden Dr. Hazan, hastalarını biraya getirerek yaşadıkları zorluklarla nasıl mücadele ettiklerini birbirleriyle konuşup fikir alış verişinde bulunarak yardımcı olmaya çalıştıklarını söyledi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Anarat, Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Filiz Hazan, bir diş hekimi ve psikiyatri uzmanının yer aldığı toplantı hastane konferans salonunda gerçekleştirildi. Bir araya getirdiği ailelerin bundan sonra birbirleriyle irtibat halinde olacaklarını belirten Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Filiz Hazan, hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: “Williams yedinci kromozomda kopukluğun olmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır, binlerce genetik hastalıkların içinde en özel olan hastalık diyebiliriz. En belirgin özellikleri güler yüzlü olmalarıdır, kinlenme duyguları yoktur, çok sosyal çocuklardır. Özel bir yüz şekilleri vardır, onlara ekstra bir güzellik katmaktadır. Ege Bölgesi’nde bulunan 16 Williams hastasını Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde takip ediyoruz.” ÇocukUZ 14 Dr. Hakan Vuruşkaner / Ortopedi Uzm. - Nereye kadar bisiklet? Yoğun bir iş temposu hepimizi yorgun düşürürken, işe geliş ve gidişlerde yaşanan trafik çilesi üstüne tuz biber oluyor. Hastanemizden dört arkadaşımız ise çareyi bulmuşlar: İşe bisikletle gidip geliyorlar. Hem sağlıklarını koruyorlar hem de trafik çilesinden uzak duruyorlar. Bizlere de örnek olur diye kendileriyle konuşup deneyimlerini sorduk. Oldukça keyifli görünüyor, havlayıp bazen de ısıran köpekleri saymazsak tabii! Ama onu bile yakınarak değil keyifle anlatıyor Dr. Erkin Serdaroğlu… SERDAROĞLU: Her zaman bisiklet ama şimdilik Foça, Gümüldür, Seferi hisar’a kadar günlük turlar demek daha doğru olacak. Ama bisikletle Avrupa rotası, özellikle Atina’dan Cebelitarık’a giden rotayı (eurovelo 8, http://www.eurovelo.com/en/eurovelos/e urovelo-8) yapmak istiyorum. Bu gezileri yapabilenlere çok özeniyorum. - Neden ve ne zamandır bisiklete biniyorsunuz? g z ö t e l s ik SERDAROĞLU: Yaklaşık bir senedir yoğun olarak bisiklete binmekteyim. Bu Bi Prof. Dr. Nurettin Ünal’a veda AİLECEK BİSİKLETSEVERLER Savaş Güldür ve Özgür Güldür çifti ise Özgür Hanım’ın yoğun çabaları sayesinde bisikletli olmuşlar. Bisiklet saye- süreçte denizde yelkenli tekne ne hissettiriyorsa karada da bisikletin bana aynı duyguları yaşattığını fark ettim. Oğlum Alp’in de benimle birlikte bisiklete binmesi de, neden bisiklet sorusuna iyi bir yanıt olacaktır. Biraz da edebiyat katacak olursam bisiklet özgürlüktür, tutkudur ve aşktır diyebilirim. Fakat bu kelimeleri bisiklete yakıştırabilmeniz için bence kesinlikle bisiklete binmeniz gerekiyor. - Bisiklet hayatınızda değişiklik yaptı mı? SERDAROĞLU: Olmaz mı! Hayatım boyunca köpek tarafından ısırılmamıştım. Bir keresinde Kordon’da bisikletime binerken bir köpek sürüsüne denk geldim ki bu sürekli oluyor, içlerinden bir tanesi sırf havlamakla yetinmeyip sol bacağımın tadına baktı. Kuduz aşısıyla da bu sayede tanışma fırsatım oldu. Ama bu olayı zevkle anlatabilmeyi bisiklet üzerinde geçirdiğim sürelere borçlu olduğumu biliyorum. sinde Kordon’un keyfini çıkardıklarını söylüyorlar. Eğer bisiklet için hastane bahçesinde park alanları oluşturulursa çevre sağlığı açısından da önem taşıyan bisikletli ulaşımın yaygınlaşacağını düşünüyorlar. ! r ü t k ü ürl gelerek p i d i g le bisiklet hem de daha e ş i ı n a r ört çalışzak duruyorla ıkartıyorlar. d n i z i u ç em Hastan fik çilesinden aşamın tadını hem trave özgür bir y memiştim. Ogün bu gündür bisiklet besağlıklı nim için bir yaşam biçimi haline geldi. Ne kadar zamandır işe bisikletle gidip geliyorsun? - Neden bisiklet? SAVAŞ GÜLDÜR: Öncelikle sağlıklı yaşam için spor. Malum yaş ilerledikçe kilolar da ilerliyor. Ayrıca İzmir gibi büyük bir şehirde yaşamak trafik, park gibi pek çok sorunu yanında getiriyor. İşe gidiş gelişler sırasında hastanede park yeri aramaktan sıkılınca eşim Özgür ile birlikte çözümün bisiklet olabileceğini düşündük ve bu düşünceyi Özgür’ün yoğun çabaları ile hayata geçirdik. İyi ki de geçirmişiz çünkü yıllardır Kordon’un dibinde çalışmamıza rağmen keyfini hiç çıkarmadığımızı bu sayede fark ettik. İşe gelirken her sabah denize karşı Kordon’da çay kahve içip İzmir’i seyretmeyi bisiklet sayesinde hayatımıza ekledik. - Bisikletli hayatında neler var? SAVAŞ GÜLDÜR: Köpekler var. Bayraklı’da oturmaktayım. Semtimizin köpeklerinin aynı trafikteki arabalar gibi bisikletlilere karşı da pek iyi davrandıkları söylenemez. Arabayla işe gelmekten, park sorunu nedeni ile vazgeçmiştik ama bisikletlerimize de yer bulmakta zorlanıyoruz. Uygun bir bisiklet park yerinin hastanemiz içerisinde yer almasının pek çok iş arkadaşımızın da işe bisiklet ile gidip gelmeye başlamasına neden olacağını düşünüyorum. ÇocukUZ 3 - Bisikletsiz insanlara neler dersin? SAVAŞ GÜLDÜR: Eğer İzmir’de yaşıyorum diyorlarsa keyfini çıkarmak için muhakkak bisiklete binsinler. - Ailenizde bisiklet serüveninizi başlatan kişi olarak neler söyleyeceksiniz? ÖZGÜR GÜLDÜR: Ben özgürlüğü yaşamak isteyen bir insanım, tüm arkadaşlarım bunu bilirler. Bisiklete başladıktan beri kendimi daha özgür hissediyorum. Tüm hayat performansımın da artığını biliyorum. Trafik sıkışmışken aralardan veya kenarlardan durmadan pedal çevirip yol almak da benim için ayrı bir keyif oluyor. ÖZDİNÇ: Ben Narlıdere de oturuyorum, düz bir parkur. İşe bisikletle gidip gelebilirmiyim diye düz bir hesabını yaptım daha sonra ekonomik hesabını ve sağlık açısından etkisini düşününce işe bisikletle gidip gelmeye başladım. 2,5 yıldan bu yana hemen hemen her gün işe bisikletle gidip geliyorum. Arabamı çok az kullanıyorum artık, yağmurlu günlerde dahi bazen çok ıslansam da bisikletle geliyorum işe. Gidiş- geliş 25 kilometre yol yapıyorum her gün. Bir sayacım var ona baktığımda 2 yılda, 5 bin kilometre yol yapmışım. Üstelik hastanede park sorunu da var ve her bisikletle gelen kişi bir araba eksik getirmiş oluyor. Bu açıdan da avantajlı bir durum. Nasıl bir duygu? ÖZDİNÇ: Özgürlük duygusu çok ön planda. Tek başına olmak ile ilgili bir durum. Ben tek başıma kalıp kafamı dinlemeyi seven bir insanım. 2 yılda 5 bin kilometre yapmışım, bunu uygulamış olmanız, başarı hissi, özgürlük gibi duyguları yaşamanızı sağlıyor bu da mutluluk verici. Kamu Hastaneleri Birliği Güney Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi eski Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Ünal’a hastanedeki hizmetlerinden dolayı teşekkür plaketi verdi. Güney Sekreterliğinde düzenlenen törene Prof. Dr. Behzat Özkan, Mali Hizmetler Başkanı Ali Özsoy, İdari Hizmetler Başkanı Dr. Eşref Okunakol ve hastanenin yeni başhekimi Prof. Dr. Ali Anarat katıldı. Çalıştığı süre boyunca Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne çok büyük emekleri geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Behzat Özkan, “Yaşadıklarımızı doğru, dürüst ve ilkeli yaşamalıyız ve her zaman birbirimizin yüzüne bakacak şekilde icraatlar yapmalıyız. Ben sizin gözünüzün içine bakabildiğim için kalbim çok rahat. Nurettin Hocam ile yollarımız bir gün yine bir şekilde kesişecektir. Yaptığınız hizmetlerden dolayı size teşekkür ederiz. Hizmetleriniz burada bitmiyor, çok büyük emek verdi- ğiniz Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin yeni binasını da inşallah hep beraber açacağız” dedi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi eski Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Ünal ise “Behçet Uz’a ilk geldiğim zaman açıkçası ben buradan emekli olurum diye düşünmüştüm çünkü yapacak çok şey vardı. Kısmet böyleymiş. İzmir’de en nitelikli sağlık hizmeti veren çocuk hastanesidir Behçet Uz. Eksikleri yok mu var tabii ki fakat ben bu eksikleri eksik olarak görmüyorum. Özveriyle çalışan personel motivasyonlarıyla bu açıkları ve eksikleri kapatıyor” diye konuştu. Hastanemizin bir diğer bisikletsever ismi ise Dr. Oktay Özdinç. Her gün bisikletle 25 kilometre yol yapan Özdinç için artık bir spor olmaktan çıkmış ve yaşam biçimi haline gelmiş. ÖZDİNÇ: Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. İnsanların bunu gözlerinde büyütmelerine anlam veremiyorum. Tahmin edilen kadar zor bir şey değil, insanlar motorlu taşıtların konforuna alıştıktan sonra tabi ki işe bisikletle gidip gelmek zor gelebilir. Sen nasıl başladın bisiklete? Zorlukları var mı? Yeni Başhekim Ali Anarat da yaptığı konuşmada, “Ben Nurettin Hoca’nın çok pozitif ve olumlu olduğunu biliyordum ama çok farklı bir yönünü daha gördüm, ekip tarafından çalışanlar tarafından oldukça sevilen biri. Ben yeni geldim ve omzumdaki yükün oldukça ağırlaştığını hissettim, sevilen bir kişinin selefi olmak hakikaten güçtür. Nurettin Bey böyle bir yükü de bana devretmiş oldu. Ben kendisinden böyle bir nöbeti almaktan dolayı şeref duyuyorum” dedi. ÖZDİNÇ: Ben 2,5 sene önce başladım bisiklet kullanmaya, bir arkadaşımın çocuğunun bisikletine bir parça almak için gitmiştik ki o arkadaşım Hakan Vuruşkaner’dir. Orada beyaz güzel bir bisiklet gördüm ve ben bunu almalıyım dedim. Ortaokuldan bu yana bisiklete hiç bin- ÖZDİNÇ: Güvenli parkurlar var ama yine de trafiğin belli yerlerinde riskli parkurlar sıkıntı yaratabiliyor. Mutlaka kask takılmalı asla kasksız bisiklete binmem ve çok önemserim. Hava koşulları zorlu olabiliyor bazen rüzgar ve yağış gibi. Kamu Hastaneleri Birliği Güney Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi eski Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Ünal’a hastanedeki hizmetlerinden dolayı teşekkür plaketi verdi. BİSİKLETLE, 2 YILDA 5 BİN KİLOMETRE Tavsiye edermisiniz? Hastane yönetimimize üç yeni görevlendirme Hastane yönetimimizde yapılan değişikliklerle Ahmet Balıkçı, Serpil Şeker ve Zeynep Dönmez yeni görevlerine başladılar. Hastane Müdürlüğüne atanan Ahmet Balıkçı 1976 yılında Konya’nın Karapınar ilçesinde doğdu. Samsun 19 Mayıs Polis Okulu, Selçuk ve Anadolu Üniversitelerinden mezun olan Balıkçı, 1995 - 2003 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü, daha sonrasında bugüne kadar Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatının değişik birimlerinde çalıştı. Zeynep Dönmez ise İdari ve Mali Hizmetler Müdür Yardımcılığı görevine getirildi. Mersin doğumlu olan Dönmez, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hastane ve Sağlık Kurum- ları Yönetimi Yüksek Lisans, Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri Lisansı ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Lisans eğitimi aldı. Çeşme Devlet Hastanesi Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunan Zeynep Dönmez geçen yıl Hastanemize Bilgi İşlem Sorumlusu olarak gelmişti. Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü olan Serpil Şeker de 2001 yılında Hastanemiz Çocuk Cerrahisi Kliniği’nde göreve başladı. 2009 yılında Onkoloji Hematoloji Kliniği’ne Servis Sorumlu Hemşiresi olarak geçen Şeker, 2014 yılbaşından itibaren Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü görevine getirildi. ÇocukUZ 4 ÇocukUZ 13 - Oldukça yoğun bir bölümünüz var, değil mi? Sevgiyle büyüyorlar ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniğimiz hasta potansiyeli olarak Ege Bölgesi’nin en büyük kliniği, Türkiye'nin ise en büyükleri arasında. Bahsettiğimiz üç serviste yılda toplam 2.250-3.000 arasında hasta ya da erken doğmuş bebeğin tedavisini yürütmekteyiz. İlerleyen teknoloji, deneyim ve bilgi birikimiyle birlikte her geçen yıl hem hasta bebeklerin yaşam oranları hem de yapılan işin kalitesi artmakta. Elbette bu başarıda gelişen teknolojiden daha önemli olan faktör, işlerinde kompetan hekim, hemşire ve yardımcı personelin emeği ve özverili çalışmaları… - Ekibinizi tanıtır mısınız? ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniği kadrosunda; yenidoğan eğitim sorumlusu, bir eğitim görevlisi, bir yenidoğan uzmanı, iki yandal asistanı, bir pediatri uzmanı (poliklinik), 4'ü sorumlu hemşire olmak üzere toplam 72 hemşire, 4 sekreter, 2 odyometri teknisyeni, 23 yardımcı sağlık ve temizlik personeli bulunmaktadır. Ayrıca bu üç serviste iki aylık rotasyonlar halinde, her defasında 8-10 pediatri asistanı eğitim almaktadır. Bu kadar bebeğe hizmet sunan Yenidoğan Ailemizin fertlerinin hepsi hekiminden, hemşiresine ve yardımcı sağlık personeline tek tek çok değerli olmakla birlikte yer kısıtlılığı nedeniyle burada yalnızca eğitim kadromuz ve sorumlu hemşirelerimizin adlarını vermekle yetiniyorum. Ancak adsız kahramanların her birinin de çok büyük emeği olduğunu hatırlatmak istiyorum: Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu, Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Şebnem Çalkavur, Yenidoğan Uzmanı Uzm. Dr. Demet Terek, Yenidoğan Yandal Asistanları Uzm. Dr. Özgür Olukman, Uzman Dr. Kıymet Çelik, Yenidoğan Polikliniği Uzm. Dr. İlkay Çağlayan, Klinik Sorumlu Hemşireleri Semiha Çetin, Ayşe Karagöl, Cemile Karataş, Anne Sütü Bankası Sorumlu Hemşiresi Selver Tekin Özgüven, Poliklinik Hemşireleri Nurşen H., Sevim Çalgıcı - Yenidoğan Servisi’nin bir gününü bize anlatır mısınız? Yenidoğan Kliniğimizde yaşama sıkı sıkıya tutunan minicik eller aslında çok şanslılar… Servis çalışanları, uzmanlıklarını sevgileriyle yoğurup yaşama erkenden gelen bebeklere anne karnının sıcaklığını yaşatmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyorlar. HASTANEMİZİN en yoğun bölümlerinden birisi Yenidoğan Kliniği… Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu’nun yönetiminde özveriyle, hiç durmaksızın hizmet veren çalışkan bir ekip. Arslanoğlu ekibiyle gurur duyuyor. Bilim ve bilgilerine yaşama tutunmaya çalışan minik bebeklere sevgilerini de katıp yaklaşık üç ay boyunca onları uzun bir yaşama hazırlıyorlar. Bebeklerin aldığı bir gram onlara yorgunluklarını unutturuyor, aynı güç ve enerjiyle çalışmalarını sağlıyor. - Sertaç Hocam, ilk önce biraz kendinizden bahseder misiniz, doktor olmaya nasıl karar verdiniz? ARSLANOĞLU: Doktor olmaya karar verdiğimde ilkokulda bile değildim henüz :-) . Ailem, kız kardeşimle bana zor durumda olanlara yardım etmenin önemini o kadar çok vurgulamıştı ki o zamandan geleceğimizi şöyle planlamıştık: ben doktor kız kardeşim de eczacı olacak ve birlikte çalışacaktık. Sonuç ne mi oldu? İki doktor, eczacı yok :-) - Yenidoğan Kliniğini tanıtabilir misiniz? ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniğimiz toplam 80 yataklı, üç bölümden oluşmakta ve ayrıca Kliniğimize bağlı olarak iki izlem polikliniği işlev görmektedir: Yenidoğan Kliniği'nin yataklı bölümleri: 1. Yenidoğan Servisi: 46 yataktan (kuvöz ve radyan ısıtıcılı açık yatak) oluşan ve yoğun bakım gereksinimi olmayan 37. doğum haftası ve üzerindeki hasta bebeklerin yattığı bölüm 2. Prematüre Servisi: Prematüre ve düşük doğum kilolu bebeklerin yattığı 24 kuvözlü bölüm 3. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi: Yoğun bakım ve solunum aygıtı desteği gereksinimi olan bebeklerin hasta bebeklerin yattığı 10 kuvöz ve solunum aygıtının bulunduğu ünite. Yenidoğan Kliniğimiz tarafından yürütülen poliklinikler ise şöyle: 1. Prematüre Polikliniği: Taburculuk sonrası prematüre bebeklerin izlemini yürütmektedir. 2. Yenidoğan Polikliniği: Yenidoğan Servisi'nden taburcu olan ve dışarıdan gelen yenidoğan bebeklerin izlemi yapılmaktadır. ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniği'nde bir gün başlamaz aslında, 24 saat aralıksız devam eder. Yenidoğan hekimi, hemşiresi olmak çok büyük fedakarlık gerektirir. Ailenizi, özel hayatınızı unutmak, sevdiklerinizi ihmal etmek demektir :-). Bazen saatlerce minik bir bedenin başında kalmak, bazen gece ve gündüz aralıksız çalışmaktır. Gecenin 3'ünde solunum tüpü çıkan bir bebeğe yardım için Formula 1 yarışçılarıyla ölçüşebilir hızda hastaneye koşmaktır. Tıp literatürü dışında kitap okurken vicdan azabı duymak, hastanede kliniğinizden pek dışarı çıkamamak, izole olmak, yemek yemeği unutmaktır. Aşkla, sevgiyle yapılır. Ama... 1000 gram doğmuş, yaşama sizin uzattığınız ele sarılarak tutunmuş, soluk almasına, erken doğumun getirdiği pek çok sorunu atlatmasına yardımcı olduğunuz, yoğun bakımda üç ay yatan mini mini bir bebeğin büyüdüğünü, taburcu olduğunu, ailesinin mutluluğunu görmek: İşte buna paha biçilemez. Bütün yorgunlukları, stresleri unutturup bizi daha da büyük bir sevgiyle çalışmaya iter. Geleneklerine ve dini değerlerine inatla bağlı, isyankar Giritlilerin ve uluslararası politika arenasının hamleleri Osmanlı’yı Girit’ten uzaklaştırınca tasası en çok Giritli Türklere düşmüş. İsyancıların intikamından korkup kaçanlar için bir sığınak olmuş kıyıdan 150 metre ötedeki adacık. Bir süre kendi haline bırakılan Spinolonga sakinlerinin yaşamı ani bir kararla değişivermiş. Spinalonga‘ya cüzzamlıların yerleştirilmesi hem hastaların toplumdan soyutlanması hem de Türklerden kurtulmak için “iyi” bir çözüm olmuş idareciler için. Amaç hasıl olmuş zahmetsizce ve her geçen gün sayısı artan hastalar Türkleri adadan kaçırmış iki yıl geçmeden. Osmanlı döneminden kalma iyi durumdaki iki katlı evler Başlangıçta sadece Girit’ten toplanan cüzzamlıların sürüldüğü adaya, ilerleyen yıllarda Yunanistan’ın diğer bölgelerinden hastalar da gönderilmeye başlanmış. Bu, adanın talihini değiştiren bir gelişme olmuş. Atina’dan gönderilen hastalar arasındaki genç hukuk öğrencisi Remoundakis’in başını çektiği girişimlerle Yunan hükümeti Spinalonga için kesenin ağzını açmış. Evler onarılıp boyanmış, adayı çepeçevre saran yol açılmış. Tiyatrosu, sineması, kıraathanesi, hastanesi, okulu, kilisesi, fırını ve sebze bahçeleriyle kendi kendine yeten bir yaşam sürmeye başlamış ada sakinleri. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Girit’i işgal eden Naziler cüzzam korkusundan adaya iltifat etmeyince tüm dünyayı kasıp kavuran savaş rüzgarları adaya uğramamış pek. Savaş sonrasındaysa hastalığın tedavisinde sağlanan gelişmeler ada nüfusunu azaltmış epeyce. En sona kalan 20 hastanın da Atina’ya sevk edilmesi Spinalonga için sonun başlangıcı olmuş. Spinalonga‘yı dünyaya tanıtan İngiliz yazar Victoria Hislop’un “Ada” adlı romanı olmuş. Annesinin gizemli mazisini araştırmak için Girit’e gelen bir genç kızın anılardaki gezintisini anlatırken arka cephede Spinalonga cüzzam kolonisindeki hayattan kesitler aktaran bu roman okurların ilgisini fazlasıyla çekince romandan uyarlanan “To Nisi (Ada)” adlı bir TV dizisi yayınlanmaya başlamış Yunanistan’da. Yunanca resmi adı Kalydon olan adacığın isminin kökenine ilişkin rivayet muhtelif. Bitişiğindeki büyük ada Kolokytha’dan kopmuş bir parça gibi görünen bu adacığın konumu ve şeklinden dolayı, “uzun diken” anlamına gelen Latince sözcüklerden türemiş bir isim olduğu iddia edildiği gibi Yunanlıların adanın yerini belirtmek için kullandıkları “stin Elounda” ifadesinin Venedikliler tarafından değişime uğramış olması da muhtemel. Öte yandan Venedik yakınlarında Spinalonga isimli bir başka adacığın varlığı isim tartışmasına ayrı bir renk katıyor. Adaya varışta surların içinden geçilen kemerli, taş geçide ise “Dante Kapısı” adını vermiş ada sakinleri yıllar önce, cehennemden çıkış olmadığını düşündükleri için. Ada yöneticileri dışında kimsenin bu kapıdan geri dönmesine izin yokmuş ilk zamanlarda. Dante Kapısı’ndan süzülen ana caddenin sol tarafında dizili ve nispeten iyi durumdaki iki katlı evler Osmanlı döneminden kalmış günümüze. Alt kattaki dükkanların içinde Spinalonga tarihine ilişkin resimli panolar var bugün, bir de karantina günlerinden kalma cüzzam tedavisinde kullanılmış araç, gereçler, ilaç ampulleri. İleride bir sur dibindeyse eski çamaşırhaneden kalan taş yalaklar. Surların ötesinde sarp kayalıklar, hırçın bir deniz. Sokak aralarındaki tek tük ağaçlar ile yıkıntılardaki taşlara tutunmuş kaktüsler adadaki nadir yaşam belirtilerinden. Bir zamanların tek tanığıysa isimsiz mezarlarda üst üste gömülmüş Spinalonga ölüleri. (Dr. Yüce Ayhan’ın gezi yazılarına www.agitoergosum.com adresli internet sitesinden erişilebilir.) ÇocukUZ 12 ÇocukUZ 5 YAŞAYAN ÖLÜLER ADASI... Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu SPİNALONGA - Minik hastalarınızla aranızda yoğun bir sevgi bağı oluşuyor olmalı. Nasıl bir duygu bu? Girit’in kuzey doğusunda yer alan küçük sahil kasabası Elounda’dan kalkan son tekneye yetişmeyi başarmıştık. Bilmeyene, uzaktan yekpare bir toprak uzantısı gibi Dr. YÜCE AYHAN görünen kara parçasının önündeki adacık, teknenin aştığı her dalgada giderek belirginleşiyordu. Sadece ada değil, adayı çepeçevre saran surlar da barizdi şimdi. Kıyıya ayak bastığımızda günün son seferine kalmanın iyi bir tesadüf olduğunu fark ettik. Gün boyu adayı dolduran turist kalabalığından eser kalmamıştı bu vakitte. Uzaktan belli belirsiz görünen surlar ise devasa taş gövdeleriyle yükseliyorlardı tepemizde. Surların bir köşesindeki geçitten girince Spinalonga gerçeğiyle yüz yüzeydik artık. Terk edilmiş bir mahalle, unutulmuş bir köy kalıntı- … O vakit kahin yaraya bakacak Ve adamın saçsız başında yahut alnında Cüzzamın tende peydahladığı gibi ak kızılca bir yara görecek olursa eğer O kişi meczumdur, kirlidir Kahin onu büsbütün murdar ilan edecek Kafasında kabuklu yara vardır onun ve böylesi cüzzamlıdır Kıyafetleri yırtılacak, saçları kazınacak Ve o ağzını kapatarak haykıracak: Pisim… pis… (Eski Ahit, Levililer Kitabı, Onüçüncü Bap) sıydı içinde dolaştığımız. Daracık bir yolun iki yanında dizili evler, kimi sağlam kimi harap. Fakat hepsi sessiz, hepsi insansız. Kutsal toprakları kurtarma bahanesiyle yola çıkıp Konstantinopolis‘i talan eden 4. Haçlı Seferi’nin lideri Monferrat markisinin, Bizans’ın kadim başkentinde bir Latin imparatorluğu kurma sevdasına desteğini esirgemeyen Venedik dükasına bir miktar gümüş para karşılığında bahşettiği Girit’te, dört yüzyılı aşan bir hegemonya sürmüş Venedikliler. Bu zaman zarfında Girit’in pek çok yerinde olduğu gibi Spinalonga’da da bir kale inşa etmişler. Osmanlılar Girit’i aldıklarında Venedik kaleleri birer birer düşmüş ama bu adacığın Osmanlı’ya geçmesi için neredeyse bir yarım asır daha beklemek gerekmiş. Girit tümüyle Osmanlı’ya geçtikten sonra Spinalonga bir Türk köyü haline gelmiş kısa sürede. ARSLANOĞLU: Yenidoğan Yoğun Bakım'da yatan bebekler genellikle 2-3 ay boyunca bizlerle birliktedirler. Kanıta dayalı tıbbın öngördüğü protokoller çerçevesinde bakım ve tedavileri yapılır. Protokoller uluslararası bilimsel standartlara göre güncellenir. Ama ailelerinin bize teslim ettikleri bu mini minilerin sorunları atlatmalarında bilim ve bilgi kadar önemli bir unsur da “sevgi”dir. Ünitede çalışan her birey anne ve babaların en değerli varlıklarını teslim almış olduklarının bilincindedirler. Kısa zamanda büyük Yenidoğan Ailemizin bir bireyi olur bu bebekler. Sevgiyle beslenip büyürler. Ünitede yaşam onlar için çok yavaş, bizler için ise çok hızlı tempoludur. Erken doğan bebeklerin akciğerleri, pek çok organı, bağırsak, böbrek fonksiyonları, bağışıklık sistemleri tam gelişmemiştir. Bir kısmı solunum aygıtı olmadan hayatlarını sürdüremez. Gelir gelmez hızla soluk borusuna tüp yerleştirmek, solunum aygıtına bağlamak, göbek damarlarına kateter takmak, beslenmesini sağlamak, yaşam fonksiyonlarını sık aralarla takip etmek, kan analizi yapmak ve sorun olduğunda müdahale etmek gerekir. Bazen dakikalarla yarışırsınız. Yenidoğan hekim ve hemşiresi hızlı düşünür, çabuk karar verir ama nazik hareketlidir. Başlangıçta damar yolundan beslenme uygulanır, mideye gönderilen bir sonda aracılığı ile damla damla süt verilmeye başlanır. "O" adım adım emmeyi, yutmayı, nefes almayı öğrendikçe, alabildiği süt damlaları mililitrelere dönüştükçe, yanakları birazcık dolgunlaştıkça duyulan mutluluk anlatılamaz. Yenidoğan Servisimizde ise daha da farklı ama yine hızlı bir tempo hakim. Hekimlerimiz ve hemşirelerimiz yatan hastaların problemlerini çözüp tedavilerini uygularken, aynı gün içinde pek çok yeni yatışı kabul eder, aileleri beslenme ve özellikle de emzirme konusunda eğitir, taburculuk işlemlerini hallederler. - Yenidoğan Kliniği sizin için ne ifade ediyor? ARSLANOĞLU: Çok şey... Ülkemizin geleceği, yarının yetişkinleri olacak bu minik varlıkların yaşama tutunmalarına yardım edebilmek muhteşem bir his. Zaten önemli bir birikimi olan ekibimizin giderek bütünleştiğini ve bunu başarıyla gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Ve özveriyle, gecesini gündüzüne katarak çalışan ekip arkadaşlarımla gurur duyduğumu özellikle söylemek istiyorum. Anne Sütü Bankası Karantina günlerinden kalma cüzzam tedavisinde kullanılmış araç, gereç ve ilaç ampulleri. “Biliyorsunuz anne sütü ile beslenme tüm yenidoğanlar için çok önemli, sayısız yararları var. Prematüre ve hasta bebeklerde ise ölümleri azalttığı, ölümcül bağırsak hastalıklarını önlediği için bir ilaç niteliğinde. Bu bebeklerin beslenmesinde öncelik kendi annelerinin sütü, eğer bu elde edilemiyorsa ikinci seçenek uluslararası standartlara göre çalışan bir Anne Sütü Bankası’ndan elde edilecek süt olmalıdır. İlk Anne Sütü Bankası Sağlık Bakanlığı’nın projesi kapsamında, yaklaşık bir yıl önce hastanemiz bünyesinde kurulmuş olup, çalışmaya başlaması ve küçük hasta bebeklerimize ihtiyaçları olan sütü sağlayabilmesi için Sağlık Bakanlığımızın yapacağı yasal düzenlemeleri beklemektedir. Gururla belirtmek isterim ki Anne Sütü Merkezi olarak adlandıracağımız bu banka, güvenlik açısından bilimsel standartlara göre çalışırken, toplumumuzun yapısı ve inançlarına göre yapılandırılmıştır. Bu özelliğiyle dünyada da ilk ve farklı bir Banka Modeli’dir.” Sertaç Arslanoğlu, 1989 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlık eğitimini Behçet Uz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Neonatoloji Yan Dal Uzmanlık eğitimini ise Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladı. Ocak 2002’den itibaren 10 yıl Kuzey İtalya’da, ağırlıklı olarak Milano Üniversitesi’ne bağlı Macedonio Melloni Hastanesi’nde Neonatoloji Bölümü, Bebek Beslenme Merkezi ve Anne Sütü Bankası’nda Prof. Dr. Guido Moro ile çalıştı. Bu dönemde Yenidoğan Departmanında neonatolog olarak görev yapması yanı sıra hastane bünyesinde yer alan ve Lombardia Bölgesi için referans merkez olan “Bebek Beslenme Merkezi (Center for Infant Nutrition)’nin “Bilimsel Aktivite Koordinatörlüğü’nü yürüttü. Neonatoloji Departmanı’nda ise “Neonatal Beslenme Sorumluluğu”nu ustlendi. Özellikle anne sütü güçlendirmesi, anne sütü bankacılığı, prebiotik kullanımı, çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerin beslenme yönetimi konusunda birçok çalışma yürüttü ve uluslararası dergilerde yayınladı. 2005 yılında bir süre Iowa Üniversitesi Fomon Beslenme Merkezi’nde Prof. Dr. Ekhard Ziegler ile anne sütü güçlendirmesi ve çok düşük ağırlıklı bebek beslenmesi üzerine çalıştı. Arslanoğlu, ayrıca Torino ve Modena Üniversiteleri Yenidoğan Klinikleri’nde Neonatal Beslenme ve Araştırma konusunda konsültan olarak da görev yaptı. “İtalyan Anne Sütü Bankaları Derneği”ne Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçildi ve halen bu görevi sürdürmektedir. “World Association of Perinatal Medicine-Working Group on Nutrition” üyeliğine seçildi ve halen bu görevi yürütmektedir. 2009 yılında Neonatoloji Doçenti oldu. “Avrupa Anne Sütü Bankaları Derneği- European Milk Bank Association”nin kurulmasında rol aldı, önce bu derneğin Yönetim Kurulu üyeliğine, 2012 Kasım ayında ise aynı derneğin Başkan Yardımcılığına secildi. 2011 Aralik ayında, başvurmuş olduğu İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yenidoğan Klinik Şefi kadrosuna atanarak ülkesine döndü ve Sağlık Bakanlığı’nın projesi kapsamında İzmir’de Türkiye’nin ilk “Anne Sütü Bankası”nı kurmak üzere çalışmalara başladı. ÇocukUZ e v k u c o Ç e d r e l n er ge Prof. Dr. Behzat Özkan Kamu Hastaneleri Birliği Güney Sekreteri Obezite genel olarak enerji alımının enerji tüketiminden fazla olduğu durumlarda vücut yağ dokusundaki artma ile karakterizedir. Diğer bir deyimle obezite, vücut yağ oranının artması sonucunda ortaya çıkan endokrin ve metabolik değişiklikler ile karakterize organizmada birçok sistemi etkileyebilen önemli bir hastalıktır. Amerika’da 1999 - 2000 yılları arasında obezite sıklığı, 2-5 yaş arasında % 10.4, 6-11 yaş arasında % 15.3, 12-19 yaşları arasında ise % 15.5 olarak saptanmıştır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise obezite sıklığının giderek artmakta olduğu dikkat çekmektedir. 6 OBEZITE Bebeklikten başlayarak çocukluk döneminde yaygın olarak görülmeye başlayan obezite ilerleyen yaşlarda pek çok hastalığa zemin hazırlıyor. ÇocukUZ 11 - Hedefiniz nedir? DEMİREL: Hala çalışıyorum ve kendimi geliştiriyorum tabii ki uluslararası başarılara imza atmak istiyorum. Aslında milli takım seçmeleri var fakat düzenli katılmanız ve devamsızlık yapmamanız gerekiyor. Çalıştığım işte bu çok mümkün olmadığından milli takım seçmelerine gidemiyorum. Vakitsizlikten dolayı gidemiyorum. Ama bir gün mutlaka milli takıma gireceğim. Türkiye çapında bir yıl içerisinde 10 – 15 turnuva oluyor, festivaller oluyor. Bunların hepsine katılmaya çalışıyorum. 40 tane kupamın en az 15 tanesi birincilik kupasıdır. - Nasıl bir duygu bu kadar kısa sürede bu başarıyı yakalamak? DEMİREL: İnsanın başarabildiğini görmesi çok güzel bir duygu. Zoru başarmak aslında... Briç gerçekten zor bir oyun çünkü. Başarmak güzel bir şey. Anlatılmaz yaşanır. Eğer bir gün yaşlanırsam kimsesiz kalacağım ya da arkadaşsız kalacağım kaygısına asla sahip değilim çünkü biliyorum ki benim hayatımda briç var. Briç benim en büyük arkadaşım. 90 yaşımda da olsam 9 yaşındaki biriyle arkadaşlık kurabileceğim briç sayesinde. Briçin yaşı yok çünkü. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. Bağımlılık yapıyor ve başlayınca bırakamıyorsunuz. - Son olarak günlük yaşantınıza ne gibi artıları oluyor? DEMİREL: İnsanın hayata bakış açısı değişiyor bir kere daha olumlu, anlayışlı ve hoşgörülü oluyor. Çünkü analiz etme yeteneğinizi geliştiriyor ve otomatik olarak hayatı da doğru analiz etmenize yardımcı oluyor. Briç nedir? Briç, elli iki kartlık standart iskambil destesiyle oynanan bir iskambil oyunudur. Turnuva brici versiyonu, şansın etkisini en aza indirmesi ve zihni yetenekleri bilemesi nedeniyle diğer iskambil oyunlarından çok çoğunlukla satranca benzetilir. Bazı çevrelerde "briç" yerine "hidiv" denmesinden yola çıkarak Türk kökenli bir oyun olduğu iddia edilse de aslında İngilizlerin whist isimli oyunundan evrimleşerek bugünkü haline gelmiştir. Oyunun Türk kökenli olmasına dair bir başka iddia da "briç" kelimesinin Türkçe "birüç" ifadesinden bozulma olduğu varsayımına dayanır. "Bir-üç" ifadesinin kökeni olarak ise oyun sırasında üç elin kapalı bir elin açık olması şeklinde bir yorum getirilmektedir. Ancak önceki iddia gibi bu iddia da asılsızdır. Bir başka iddia ise, 1910'lu yıllarda İngiliz subayların, bugünkü Galata Köprüsü altındaki kahvehanelerde oynadıkları bu oyuna "Bridge" adını koymalarıdır. Bu iddianın da yersiz olma ihtimali büyüktür. Bugün en yaygın oynanan biçimi olan "Kontrat Briç" versiyonunun kuralları 1920'lerde Amerikalı işadamı Harold Vanderbilt tarafından oluşturulmuştur. 1920 ve 1930'lu yıllarda Ely Culbertson ve 1940 ve 1950'li yıllarda da Charles Goren yazdıkları kitaplar ve katıldıkları radyo ve televizyon programları aracılığıyla bu oyunu popülerleştirmişlerdir. Türkiye'ye Fransa yoluyla girmiştir. Bu nedenle Türkiye'de briçle ilgili deyimlerin Fransızcasının kullanılması gelenektir. ÇocukUZ 10 Hastanemizin en zorlu bölümlerinden biri olan Onkoloji Servisi’nde bir buçuk yıldır hemşirelik yapan Nurten Demirel briç sayesinde hem stresini atıyor hem de zihinsel yeteneklerini biliyor. Yaşları 9-16 arasında olan 6 bin 462 çocuk ve ergende obezite sıklığı yüzde 2.3, bir diğer araştırmada 11-15 yaş arasında düşük sosyoekonomik düzeyde olanlarda yüzde 15.3, diğerlerinde ise yüzde 7.4 olarak tespit edilmiştir. Ankara ilinde yapılan bir çalışmada 6-14 yaş arası obezite sıklığı yüzde 7.5 iken, fazla kilolu olma prevalansı yüzde 6.3 olarak tespit edilmiş olmasına karşın bu oran İstanbul ilinde 12-13 yaş arası kızlarda yüzde 21, 11-12 yaş arası erkeklerde yüzde 27 olarak tespit edilmiştir. Obezitenin ortaya çıkmasına eden olan faktörler arasında yaş, cinsiyet, ırk, ailesel yatkınlık, sosyo kültürel düzey, beslenme alışkanlıkları, azalmış fiziksel aktivite sayılabilir. Bunlar arasında beslenme alışkanlıkları ve azalmış fiziksel aktivite en önemli yeri almaktadır. Obezite en sık yaşamın ilk yılı, 5-7 yaş arası ve puberte döneminde görülmektedir. Obez çocukların 1/3’ü, obez adolesanların ise yüzde 80’i erişkin yaşlarında da obez olmaktadırlar. Erişkin obezlerin yaklaşık yüzde 30’unun çocukluk çağında da obez oldukları saptanmıştır. Obezitenin tanımı 3,5 senede 40 kupa aldı 15 yıllık hemşire Nurten Demirel, briçle eşi internette oynarken tanışmış. Tanışması gibi oyunu öğrenmesi de internette olmuş. Önceleri acemiliği nedeniyle oyundan atılan Demirel, okuduğu kitaplar sayesinde tam bir briç ustası olmuş ve üç buçuk senede 40 kupayla başarısını kanıtlamış. Nurten Demirel artık turnuvaların aranan oyuncuları arasında yer alıyor. - Kaç yıldır hemşirelik yapıyorsunuz? Ne kadar zamandır Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde çalışıyorsunuz? DEMİREL: 15 yıldır hemşirelik yapıyorum. 1,5 yıldır bu hastanede çalışıyorum. Geldiğimden beri Onkoloji Servisi’nde çalışıyorum. İlk üç ay gerçekten çok zorlandım, duygusal olarak çok zor bir servis, hata kabul etmeyen bir servis. İlk üç ay psikolojim çok bozulmuştu. Alıştıktan sonra başka hiçbir servise gitmek istemedim, gitmek de istemem. Çocuklara alışıyorsunuz, onların ÇocukUZ 7 anneleri gibi oluyorsunuz burada ve verimli olduğunuzu hissediyorsunuz. O kadar çok mutluyum ki bu serviste çalışmaktan… Kelimelerle tarifi yok, gerçekten severek geliyorum. - Briç hayatınızın neresinde? DEMİREL: Briç hayatımın çok büyük bir bölümünü kaplıyor. Aslında hemşirelikten önce briç geliyor benim için. - İlk ne zaman başladınız oynamaya? DEMİREL: Canlı olarak dört yıldır oynuyorum. Dört sene öncesine kadar internet ortamında keyif ve zaman geçirmek amaçlı oynuyordum. Çok iddialı değildim. Fakat briç canlı oynanır. Briçte öğrenmenin sınırı yok. Sürekli sistem değişiyor, yeni stratejiler öğreniyorsunuz ve benim briç ile ilgili okuduğum kitabın haddi hesabı yok. O kadar kitabı okul hayatım boyunca oku- 1. Görece ağırlık: Çocuğun vücut ağırlığının boyuna uyan ideal ağırlığına göre yüzde ifadesidir. Boya göre ideal ağırlığın belirlenmesinde her ülkenin kendi standartlarına göre düzenlenmiş boy ve ağırlık persentil cetvellerinden yararlanılır. dromlar (Alstrom, Cohen sendromu vb.) ile birlikte olabileceği gibi sonradan kazanılan bazı hastalıklar (Cushing hastalığı, hipotirodizm vb) ile birlikte olabilir. Bununla birlikte dışarıdan fazla kalori alınmasına bağlı (eksojen) obezite en sık karşılan durumdur. Kronik şişmanlık durumlarında ise bazı ciddi problemler obez çocukları ileri yaşlarda beklemektedir. Bunlar arasında Kardiyovasküler (hipertansiyon, koroner kalp saydım daha iyi yerlere gelirdim herhalde diye düşünüyorum. - Nasıl oluştu bu merak, sizi içine çeken şey ne oldu briçte? DEMİREL: Strateji ve zeka gücü gerektiren bir oyun, bu yüzden ilgimi çekmiş olabilir. Şans oyunlarını çok sevmem çünkü. Ego da diyebiliriz, zeka egosu… Briç oynayanların çoğunun egosu çok yüksektir. mi korunmadır. Aşırı kilolu çocukların tedavisi ve korunma hususundaki genel bilgilere; internet sitesi ve magazin dergilerinden değil çocuk sağığı ve hastalıkları merkezlerinden ulaşılablir. Özellikle aileler için sağlıklı yaşam teşvik edilmeli, okullarda aktivitelere daha fazla zaman ayırmalı, daha az televizyon ve bilgisayar başında zaman ayırma teşvik edilmelidir. Aslında sağlam çocuk poliklinikleri obez çocuğun taranması ve danış- - Ne kadar zeki olup olmadığınızı mı ölçüyorsunuz? DEMİREL: Ben zekiyim duygusuna kapılıyor insan ama gerçekten çok zor, gerçekten zeka isteyen bir oyun. İlk kez eşim evde internette oynarken onu seyrederek başladım ve yavaş yavaş çözmeye başladım. İnternetten oynamaya başladım fakat masadan kovuyorlardı beni çünkü daha çok yeniydim ve deneme yanılma yöntemiyle oynamaya çalışıyordum. Daha sonra Yozgat’ta çalışırken İstanbul’daki arkadaşlarımdan kitap istedim çünkü orada oynayabileceğim bir yer yoktu, kulüp de yoktu. Sonra o kitapları okuya okuya, oynaya oynaya çözdüm yani hiç ders almadım. Briç ders almadan öğrenilmesi çok zor bir oyun. Daha sonra Yozgat’tan Aydın’a tayinimiz çıktı ve orada briç kulübü olduğunu duydum ve gittim. Orada canlı oynamaya başladım. İlk kez katıldığım büyük bir turnuvadan kupayla döndüm. İlk turnuvamda kupa aldım ki bu çok zor bir başarıdır. Ve ben o sene 11 tane kupa aldım, her gittiğim turnuvadan kupayla dönüyordum. 3,5 senede 40 tane kupa aldım. Ege Bölgesi’nde oldukça tanınan bir oyuncuyum. Biz lisanslı oyuncularız, bu bir spor olarak kabul edildiği için lisanssız oynayamıyoruz. - Briç genelde erkeklerin oynadığı bir oyun diye biliriz, siz bir bayansınız ve oyunda genelde erkeklerle mücadele ediyorsunuz? DEMİREL: Bayan oyuncu oldukça az Türkiye’de. Erkeklerin 5’de 1’i kadar neredeyse. Yaklaşık 30 bin civarında lisanslı oyuncu var, bunların 5’te 1’i bayandır. Bunun sebebi daha çok ev ve çocuk telaşından kaynaklandığını düşünüyorum. Erkeklerin evle meşguliyetleri daha az olduğu için daha çok konsantre olabiliyorlar. Fakat oynayan bayanlar arasında da çok başarılı olanlar var hatta Dünya üçüncülükleri ve Avrupa şampiyonları var. Görece ağırlık = hastanın ölçülen ağırlığı/aynı boydaki normal çocuğun ağırlığı x 100 formülü ile hesaplanır. Bu formüle göre % 90-110 normal, % 110-120 fazla kilolu, > % 120 obez olarak değerlendirilmektedir. 2-Vücut Kitle İndeksi (VKİ): Günümüzde obeziteyi tanımlayan WHO tarafından önerilen en iyi ölçüttür. VKİ (veya body mass index, BMI) = ağırlık (kg)/boy (m)2 formülü ile hesaplanır. Her toplumun yaşa ve cinse göre hazırlanmış VKİ persentilleri mevcuttur. Buna göre VKİ % 85-95 arasında olanlar fazla kilolu, % 95’in üzerinde olanlar obez olarak değerlendirilmektedir. VKİ değerlerine göre WHO tarafından kabul edilen bir sınıflama geliştirilmiştir (Tablo 1). 3. Bel-Kalça Oranı: Kaburgaların bitimi ile iliak kemik arasındaki en dar bölge ile kalçaların en geniş mesafesinin ölçümü oranlanarak hesaplanır. Bu ölçüm sıklıkla obezitenin tiplendirilmesinde kullanılmaktadır. Erişkinler için 0.72’den büyük değerler anormal kabul edilmektedir. Erkeklerde 1, kadınlarda ise 0.9’un üzerindeki değerler metabolik sendrom ve tip 2 diyabet için risk yaratmaktadır. Çocuklarda çeşitli toplumlarda yapılan çalışmalarda benzer sonuçlar elde edilmiş olup, Türk çocuklarında yaşa ve cinsiyete göre hazırlanmış tablolar kullanılmaktadır. Obezitenin olası sorunları Şişmanlık veya obezite bazı doğuştan (genetik) sen- hastalığı), solunum sistemi (uyku apnesi), Endokrin (Tip 2 diabet, hiperlipidemi), mide barsak sistemi (karaciğer yağlanması, reflü), kas iskelet sistemi (osteoartroz), genitoüriner sistem (hipogonadizm), cilt (ciltte renklenme, çizgilenmeler) nörolojik (inme vb) problemler sayılabilir. Yönetim Obezite yönetimi birçok disiplini ilgilendirir. Obez çocuğun değerlendirilmesi, aslında obezite derecesinin, yaşam tarzı ile ilgili problemlerin (beslenme, fiziksel aktivite), belirlenmesi ile başlar. En etkin tedavi yönte- ma ve bilgilendirme için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Obezite tedavisinde pek çok girişim çocuğun yaşam tarzını değiştirmeye yöneliktir. Hazır (fast food) hazır gıdalarkızartmalardan ve basit şekerlemelerden sakınılmalıdır. Mutlaka dengeli beslenmelidir. Farmakolojik ve cerrahi tedaviler ciddi obezitesi veya obezite ile birlikte eşlik eden durumlar için geçerlidir. Bariatrik cerahi vücut kütle indeksi 40’ın üzerinde olanlar için geçerlidir. Farmakolojik tedavi de en sık Metformin R obezite tedavsinden ziyade Tip 2 diabetli olgularda kullanılmaktadır. ÇocukUZ 8 ÇocukUZ 9 Karabağlar’a semt polikliniği İzmir’in çocuk yoğunluğu en fazla ilçesi olan Karabağlar’a kurduğumuz semt polikliniği sayesinde hastalarımız artık hastaneye gelmeden de mahallerinde sağlık hizmeti alıyor. polikliniği açtık. Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi yöneticilerine ve bu semt polikliniğinin açılışında emek veren herkese teşekkürlerimi bir borç biliyorum.” diye konuştu. Balanlı, poliklinik hakkında şu bilgileri verdi: Hastanemizin yenileme çalışmaları kapsamında başlatılan beş katlı Acil ve Yoğun Bakım binası inşaatı çalışmaları başladı. 2015’te tamamlanması planlanan inşaat hızla ilerliyor. Uzm. Dr. A. Murat Balanlı Hastane Yöneticisi Yeraltı su seviyesi yüksek olduğundan zeminin güçlendirilmesi için “jet grout” adı verilen su-çimento enjeksiyonu zemine uygulanmaya başlandı. Acil ve Yoğun Bakım binası inşaatı başladı Hastanemizin H ve J bloklarının yerine yapılacak olan yeni binayla Acil ve Yoğun Bakım Ünitemiz çok daha modern koşullarda hizmet vermeye başlayacak. 2015 Ocak - Şubat aylarında hizmete açılması planlanan inşaat başladı. Bu bölgelerde yeraltı su seviyesi yüksek olduğundan zeminin güçlendirilmesi için “jet grout” adı verilen su-çimento enjeksiyonu zemine uygulanmaya başlandı. Oluşturulan geçirimsizlik perdesiyle binanın temeli ile bodrum katlarına su gelmesi önlenecek. Ayrıca temelde bodrum kat olduğundan derin kazı yapılacak olması nedeniyle oluşturulacak perde ile çevre yapıların güvenliği de sağlanacak. Binanın İl Sağlık ve Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne bakan cephelerinde geçirimsizlik perdesi bitirildi. Eski binalar yıkıldı. Eski binalar yıkıldıktan sonra binanın temelleri kazıldı Toplam 8 bin 80 metrekareye yapılacak olan inşaat tamamlandığında Hastanemizin yoğun bakım ünitesi yönetmeliklere uygun ziki standartlara kavuşmuş olarak, 100 yenidoğan, 24 çocuk yoğun bakım yatağıyla hizmet verecek. Binaların çevresine fore kazıklar yerleştirildi, fore kazık aralarına da jet groutenjeksiyonları yapıldı Şubat ayı başında 4024 sokak No: 13 - 13A’da hizmet vermeye başlayan Karabağlar Semt Polikliniğimizde günde 150’ye yakın hasta çocuğumuz muayene ve tedavi oluyor. Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile birlikte açtığımız poliklinik için İzmir’in en yoğun çocuk nüfusunun bulunduğu Karabağlar özellikle seçildi. Hastanemizin Yöneticisi Uzm. Dr. A. Murat Balanlı, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi olarak faaliyetlerimizin tüm hızıyla devam ettiğini belirterek, “Yeni hastane inşaatımızın yapımı devam ederken bu arada Karabağlar’da bir semt polikliniğimizde hizmet vermeye başladık. Kısacası boş durmuyoruz. Ancak amacımız öncelikle doğru işler yapmak. Bu amaçla İzmir’de halkımıza daha iyi ve yerinde sağlık hizmeti verebilmek için çabalıyoruz.” dedi. Yapılan araştırmalarda İzmir nüfusunda çocuk yoğunluğunun en fazla olduğu ilçenin Karabağlar olduğunu tespit ettiklerini belirten Balanlı, “Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile birlikte Karabağlar’da bir semt “Hastanemizin Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile ortaklaşa açtığı semt polikliniği 3 Şubat 2014 tarihinden itibaren hizmete başlamıştır. Karabağlar, ilimizin en fazla çocuk nüfusa sahip ilçesidir. Bu semt polikliniğinin hizmete girmesi ile halkımızın sağlık hizmetine rahatlıkla ulaşabilmesi sağlanacaktır. Hizmete açılan bu semt polikliniğinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ile Çocuk Psikiyatrisi branşlarında her gün, Çocuk Gastroenteroloji branşında pazartesi, Çocuk Hematoloji branşında salı, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları branşında çarşamba, Çocuk Nöroloji branşında perşembe ve Çocuk Kardiyoloji branşında ise cuma günleri uzman hekimler tarafından hizmet verilecektir. Hastaların tıbbi tahlil ve görüntüleme hizmetlerinin de bu birimde karşılanması hedeflenmektedir. Günde ortalama 120 ile 150 hasta çocuğun bakılmasının hedeflendiği bu semt polikliniğinde ileriki günlerde ikinci bir Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ile Çocuk Gelişim Uzmanının da görevlendirilmesi planlanmaktadır. Semt polikliniğimiz 4024 sokak No: 13 - 13A Karabağlar adresinde hizmet vermeye başlamıştır. Hastalarımız artık hastaneye gelmeden de mahallerinde sağlık hizmeti almış olacak.”
© Copyright 2024 Paperzz