Farlarını yakmayan sürücülere ceza yağıyor AZB 8965 BERIKON SAYI: 03 2014/04 AYLIK YAYIN 10 Freiburg Üniversitesi’nde ‘İslam ve Toplum Araştırma Merkezi’ açılıyor 25 18 En fazla ücret alan yöneticiler belli oldu 10 Sadece üç kişiden ikisi ehliyet alabiliyor İki öğretmenden biri istifa ediyor 12 Elektronik versiyonu indirmek için QR kodunu tarayın. 3 IMPRESSUM İçindekiler Geht an alle PUSULA Mitglieder VERLEGERADRESSE Pusula Media GmbH Chörenmattweg 2, 8965 Berikon E-Mail: [email protected] ABONNEMENT ErscheInungsweIse: 12x Jährlich Abo-Preis: CHF 20.- / Jahr Abodienst: +41 44 576 60 80 E-Mail: [email protected] editör WERBUNG / ANZEIGEN Office: +41 44 576 60 80 E-Mail: [email protected] CHEFREDAKTOR Turgut Karaboyun REDAKTIONSLEITER Derya Edis OFFICE PRAKTIKANTINNEN Onur Akkurt Beyza Tercan REDAKTION Mehmet Akyol, Hüseyin Türkkan, Neslişah Çetin GRAFIKDESIGN ANL CREATIVE www.anlcreative.com ÜBERSETZUNGSDIENST Turka Lingua EDV / IT Bülent Kabacaoğlu www.activeip.ch VERTRETER Istanbul: M. Ali Tuncer, Derya Edis Ankara: Mehmet Kuzu DRUCKEREI Druckzentrum Zürich FREIE JOURNALISTEN Asiye Sınıcı, Mehmet Kuzu AUTOREN Sunay Akın, Mehmet Akyol, Hülya Rüst, Özlem Kalaca PUSULA Gazetesi’nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlardaki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan, haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumludur. PUSULA’da kullanılan tüm haberlerin, fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı PUSULA’ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır. Aksi durumda, cezai uygulamalar için hukuki işlemler başlatılır. ABONE FORMU Abonelik işlemini QR kodu üzerinden yapabilirsiniz Vorname / Adı Nachname / Soyadı Strasse / Cadde PLZ / PK Ort / Şehir Telefon E-Mail Datum / Tarih Unterschrift / İmza Ich verpflichte mich die jährliche Abo zu bezahlen. Yıllık Abonelik ücretini ödemeyi kabul ediyorum. TURGUT KARABOYUN [email protected] İsviçre siyaseti karıştı İsviçre’nin, Türkiye’nin, Dünyanın gündeminin oldukça yoğun olduğu şu günlerde yine dolu dolu bir gazeteyle karşınıza çıkıyoruz. Hedefimiz belli, her yeni sayıyı bir öncekinden daha doyurucu bir içerikle çıkarmak. Tüm zorluklara rağmen doğru bir iş yapmanın verdiği güç ve okurlarımızın desteğiyle yolumuza devam ediyoruz. İsviçre gündemine baktığımızda bir kez daha göçmenlerle karşılaşıyoruz. Şubat ayı başında kabul edilen göçmen girişine sınırlama kararı, Avrupa Birliği ile ilişkileri iyice germiş durumda. Bu durum Avrupa’nın ortasında yer alan bir ülke için oldukça büyük sorunları beraberinde getiriyor. Bu güne kadar çıkan krizle ilgili ne İsviçre ne de Avrupa Birliği ciddi bir politika üretebilmiş değil. İsviçre ihracatının yarısından fazlasını Avrupa ülkelerine yaparken, Avrupa Birliği İsviçre gibi önemli bir güce sırtını dönmek istemiyor. Bazı Birlik üyeleri İsviçre ile ilişkilerin dondurulmasını isterken, İngiltere gibi güçlü üyelerin İsviçre’yi destekleyen çıkışları, işleri içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. İsviçre hükümetine baktığımızda, çözüm için ne yapması gerektiğine karar veremediğini görüyoruz. Öte yandan siyasi partilerden ve çeşitli kurumlardan birbiri ardına gelen öneriler toplumda şaşkınlık yaratıyor. Söz konusu kısıtlama önerisinin mimarı olan SVP, son önerisinde de göçmen çalıştıran işyerlerine ek vergi getirilmesini önerdi. Kısa süreli çalışma izinlerinin bu kısıtlama dışında kalması gerektiği, açılacak kontenjanların açık arttırma ile satılması gibi uçuk önerilerse, tam bir kafa karışıklığına neden oluyor. İsviçre için Avrupa’dan sonra ikinci önemli partner olan ABD ile olan ilişkiler hala gerginliğini koruyor. Vergi kaçakçılarına yardım eden ülke imajı ile İsviçre, bu konuda önemli bir çelişkiyle karşı karşıya. Sorunu çözmek için yapılan anlaşmalar iki tarafıda memnun etmiyor. Önümüzdeki günlerde, Amerika ve Avrupa ile süren krizlerde nasıl yol alınacağı, kamuoyu tarafından merakla bekleniyor. Keza, akıllarda cevap bekleyen pek çok soru var... Bu sayımızda yeniden İsviçre’de bizleri yakından ilgilendiren pek çok gelişmeyi ele alıyoruz. Ehliyet almaktan, doktor kıtlığına, çocuklarımızın artan kilo sorunlarından, kültürel haberlere varıncaya kadar bizleri yakından ilgilendiren konularla dolu bir gazete hazırladık. Öte yandan Freiburg Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan İslam Enstitüsü ile ilgili gelişmeleri yakından izliyoruz. Bu konu, göçmen poltikası için giderek daha fazla mihenk taşı haline geliyor. Müslüman göçmenlerin ihtiyaçlarına mı öncelik verilecek, yoksa İsviçre’nin göçmenlere dayattığı yeni bir politika mı izlenecek? Bu soru henüz cevap bulmuş değil. Son bir ay içinde özellikle kültürel etkinlikler açısından oldukça yoğun bir ay geçirdiğimizi söyleyebilirim. Konserler, tiyatro akşamları, edebiyat akşamları ve konferansların düzenlendiği geçtiğimiz haftalarda hepimiz oldukça güzel organizasyonlara şahit olduk. Vatandaşlarımızın bu etkiliklere gösterdikleri ilgi de bir o kadar yoğun oldu. Kısa süre içinde de olsa kendimizi vatanımızda hissetmemize vesile olan bu etkinlikleri düzenleyenlere teşekkür ediyoruz. Geçtiğimiz haftalarda gündemde sadece kültürel etkinlikler yoktu. Yeni kurulan işadamları dernekleri de bu alanda duyulan önemli eksikleri doldurmak için çalışmalarına başladılar. Sanılanın aksine artık göçmen işverenler de önemli sorunlarla mücadele ediyorlar. İş dünyasının göçmen olmaktan kaynaklanan pek çok sorunları var. Bunları sadece dile getirmekle yetinmeyen, aynı zamanda çözüm arayan ve üreten kurumların çalışmaya başlaması, oldukça iyi bir gelişme. Yeni kurulan işadamları dernekleri olan; İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliğine ve Müsiad’a çalışmalarında başarılar diliyoruz. 4İsviçre AİHM kararına itiraz ediyor 5Vergiler artıyor! 8İsviçre ‘kiracı halk’ olmaktan çıkıyor 8İsviçre yolları güvenlik konusunda 4. sırada 10 Farlarını yakmayan sürücülere ceza yağıyor 10Sadece üç kişiden ikisi ehliyet alıyor 11Gümrüksüz malların miktarı değiştirildi! 12İki öğretmenden biri istifa ediyor 12Seçime katılmama cezası iki misline çıkıyor! 1414 Mart Tıp Bayramı İsviçre’de coşkuyla kutlandı 15Çocuklara dayak yasaklanıyor! 15Doktor kıtlığı kapıda 17Dört göçmen çocuktan biri aşırı kilolu 18İşte en fazla ücret alan yöneticiler 19Credit Suisse 885 milyon ceza ödedi 19Tehditlere boyun eğmek 20UETD güncel konuları masaya yatırdı 21Bern Kanton Parlamentosu yeniden seçildi 21ABD’den Swatch Group’a baskı 22Hakan Sarı: Çocukluğumdan beri sektörün içindeyim 23Holcim’den dev birleşme 25Avrupa’nın en güçlü bilgisayarı Logano’da 25Freiburg Üniversitesi’nde ‘İslam ve Toplum Araştırma Merkezi’ açılıyor 26İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği çalışmalarına resmen başladı 28İsviçre edebiyatının ustası Urs Widmer öldü 29 Dil ve Kültür Olimpiyatları İsviçre finali Bern’de yapıldı 31Kuantum tekniği ‘Ohh be!’ dedirtti 31Herkesi Delirttiler 32Performansları ayakta alkışlandı 32Onlar bizim gururumuz 33UZUN ÖMER’İN AYAKKABILARI 34Elif Şafak Zürih’teydi 36Baselworld 2014 fuarını 150.000 kişi ziyaret etti 37Otomobil 39Cennetten bir köşe Luzern 41Türkiye bu yıl da Eurovision’da yok 42Hoşgeldin Nisan 45Magazin 46Nisan Etkinlik (Zürih ve Basel) 4 İsviçre AİHM kararına itiraz ediyor İsviçre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Doğu Perinçek’in 1915 olaylarına ilişkin açıklamalarından dolayı İsviçre’de ceza almasının insan hakları ihlali olduğu konusundaki kararına itiraz etti. AİHM, Perinçek’in, 9 Mart 2007’de hakkında verilen cezanın ardından 2008 yılında yaptığı başvuru sonucunda 17 Aralık 2013’te, İsviçre’nin insan hakları ihlalinde bulunduğu doğrultusunda karar almıştı. İsviçre hükümeti tarafından yapılan açıklamaya göre, kararın gözden geçirilmesinin İsviçre Ceza Yasası’ndaki ilgili yasaların nasıl uygulanacağı konusuna da açıklık getireceği ifade edildi. AİHM, İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili 10. maddesini ihlal ettiğine hükmetmiş, ilgili daire kararını, 2’ye karşı 5 oyla almıştı. Dışişleri Bakanlığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, “Perinçek-İsviçre” davasında “ifade özgürlüğünün ihlal edildiği” yönündeki kararına karşı İsviçre’nin yapacağı başvuruya ilişkin, AİHM Büyük Daire’nin, ifade özgürlüğünün teminat altında olduğunu yeniden ve kuvvetle vurgulamasının beklendiğini bildirdi. Hükümet tarafından yapılan yazılı açıklamada, İsviçre’nin bu karara itiraz ederek AİHM Büyük Daire’ye başvurmaya karar verdiği belirtilerek, “Hukukun üstünlüğüne duyduğumuz güven çerçevesinde, demokratik toplumların yapıtaşı olan ifade özgürlüğünün teminat altında olduğunun, Büyük Daire tarafından bütünüyle iptali için önerge verdi. Önergeyi sunan SVP milletvekili Gregor Rutz, yasanın “yargı vesayeti oluşturduğunu, vatandaşlar arasında gammazlamaya yol açtığını ve demokrasiye yakışmadığını,” belirtti. AİHM, Perinçek’in, 9 Mart 2007’de hakkında verilen cezanın ardından 2008 yılında yaptığı başvuru sonucunda 17 Aralık 2013’te, İsviçre’nin insan hakları ihlalinde bulunduğu doğrultusunda karar almıştı. da yeniden ve kuvvetle vurgulanmasını bekliyoruz. Böylelikle hukukun siyasileştirilmesine yönelik girişimlerin bir kere daha sonuçsuz kalacağına inanıyoruz.” denildi. Öte yandan, İsviçre parlamentosunun en büyük partisi İsviçre Halk Partisi (SVP), Perinçek’in yargılamasına temel oluşturan ceza kanunu 261. maddesinin İsviçre parlamentosu, daha öncede SVP milletvekili Oskar Freysinger’in yasayı yumuşatan bir önergesini oylamış ve bu önerge, 55’e karşı 129 oyla reddedilmişti. İkinci büyük parti olan Sosyal demokratlar ise, yasanın sertleştirilmesi için önerge vermeye hazırlanıyor. SP milletvekili Mathias Reynard’ın hazırladığı önerge, eşcinselliğe düşman açıklamalarıda cezalandırmayı öngörüyor. Schweiz zieht VölkermordUrteil weiter Die Schweizer Justiz wurde gerügt, weil sie den türkischen Politiker Dogu Perinçek wegen Leugnung des Völkermords an den Armeniern verurteilt hatte. Bern will vom Gerichtshof für Menschenrechte nun eine Klärung. 5 Vergiler artıyor! ler önemli bir politik hata olarak ortaya çıktı. En son açıklanan verilere göre kantonların mali durumu şu şekilde: Son günlerde mali durumlarını açıklayan kantonların büyük bir çoğunluğunda görülen mali açık vergilerin arttırılmasını gündeme getirdi. Gazetelerde yer alan raporların incelenmesi sonucu ortaya çıkan tablo oldukça düşündürücü. Pek çok kanton kelimenin tam anlamı ile mali sıkıntı içerisinde. Jetzt gehen die Steuern rauf! Die Finanzen der Kantone stehen auf wackligen Beinen. Eine Auswertung von zeigt: Die Mehrheit der bislang vorliegenden Rechnungsabschlüsse für das vergangene Jahr fallen tiefrot aus. Als Folge dürften die Steuern steigen. Kanton Aargau Kantonların mali raporlarının açıklanmasından sonra pek çok kanton yönetimi bu konuda yaptıkları açıklamada vergi artırımına gitmek istediklerini belirttiler. Yetkililer, son yıllarda kanton yönetimleri tarafından uygulanan vergi indirimi sonucu kantonların vergi gelirlerinde önemli düşüşler meydana gelmesinin, mali açıkların artmasına neden olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenlede mutlaka mali kaynakların arttırılması gerektiğini belirtiyorlar. Açıklanan en son rakamlara göre Wallis kantonu bütçe açığı 53.5 Milyon Frank, Thırgau kantonu 55 Milyon Frank. Neunburg kantonu ise 257 Milyon Frank ile en fazla bütçe açığı veren kantonlar arasında yer alıyor. Öte yandan bu güne kadar bütçe açığı pek vermemiş olan Graubünden gibi kantonlarda bile 34 Milyon gibi büyük bir bütçe açığı oluşmuş durumda. Bu kanton son dokuz yılda bütçe açığı vermeyen bir kanton olarak biliniyordu. Schwyz kantonu ise kantonal yasalarda yer alan 80 milyonluk en yüksek bütçe açığına ulaşmamak için şimdiden giderlerini kısmış durumda. St. Gallen gibi kantonlar ise bütçe açığını kapatmak için rezerve kaynakları kullanmaya başladı. Vergilerin düşürülmesine karşın sosyal giderlerin artması kantonların mali durumlarını daha da zor bir duruma getiriyor. Vergi uzmanlarının görüşüne göre özellikle son yıllarda büyük şirketlere tanınan vergi düşürme- Bütçe açığı/fazlası (Milyon Frank) 0 Appenzel AR -24,3 Appenzel AI 0,45 Basel Stadt 85,4 Bern 157 Freiburg -1 Glarus 1,2 Graubünden -34 Hura -1,5 Luzern 5,2 Neunburg -238,8 Nidwalden -1,2 Obwalden -5,1 St. Gallen 73 Schaffhausen -17,4 Thurgau 55,2 Uri 22 Wallis -53,5 Zürich -38 Bütçe açığı beklenen kantonlar Baselland, Cenevre, Schwyz, Solothurn, Tessin ve Zug Bütçe açığı beklenmeyen kantonlar Waadt 8 İsviçre ‘kiracı halk’ olmaktan çıkıyor Son yıllarda İsviçreliler arasında kendi evine sahip olma rüyası giderek daha fazla gerçekleşir oldu. Buna rağmen İsviçre, Avrupa ülkeleri arasında en fazla kiracısı olan ülke durumunda. 2000 - 2012 yılları arasında, kendi evine sahip olan İsviçreli sayısı %25 oranında arttı. Buna rağmen halkın sadece %37.2’ si kendi evinde oturuyor. Federal İstatistik Kurumu’nun 2000 yılında bu yana yaptığı istatistiklerin incelenmesi ile ortaya çıkan bu durum, aslında şaşırtıcı değil. 2012 yılına kadar geçen on iki yıl içerisinde konut sayısı yarım milyon veya %17 oranında artarak 3.55 milyona çıkmış durumda. Bu konutların yaklaşık 2 milyonu kiracılar tarafından kullanılıyor. Kirada oturulan konutlardaki artış miktarı ise sadece %8 oranında yükselmiş. Kendi evinde oturanların sayısındaki artış ise %24 civarında gerçekleşmiş. Kendi evinde oturanların büyük bir kısmı tek konutluk ev durumundayken, apartman daireleri oldukça düşük miktarda kalmaya devam ediyor. Başka bir deyişle kendi evinin sahibi olmak isteyenlerin büyük bir çoğunluğu tek konutluk evleri tercih ediyor. 1970 yılında kendi evinde oturanların oranı sadece %28.5’ken bu oran 1990 yılında %31.3’e, 2000 yılında ise %34.6 oranına çıkmıştı. Buna karşın Avrupa ülkelerinde kendi evlerinde oturanların oranları pek değişmemiş, yaklaşık %60 oranında kalmıştı. Sadece Almanya’da bu oran %43 gibi İsviçre’ye yakın bir oranda bulunuyor. Kendi evinde oturanların oranı ise kantonlara göre büyük bir farklılık gösteriyor. Wallis kantonunda bu oran %57 ve Jura’da %56 oranında. Buna karşın Basel Stadt kantonunda bu oran %15’e, Cenevre’de ise %18’e kadar düşmekte. Glarus ve Aargau gibi kantonlarda ise konutların yaklaşık yarıya yakını kirada bulunuyor. Ancak uzmanlara göre önümüzdeki dönem kendi evine sahip olanların sayısında bir azalma söz konusu olacak. Bunun sebebi olarak da, banka ipoteği ile konut satın alanların bir kısmının, önümüzdeki yıllarda ipotek faiz oranlarının artması ile bunları ödeyemeyecek hale geleceği gösteriliyor. “Volk der Mieter” ist Geschichte Immer mehr Schweizer verwirklichen sich den Traum vom Eigenheim. Trotzdem bleibt das Land Schlusslicht in Europa. Zwischen 2000 und 2012 stieg die Zahl der von Eigentümern bewohnten Wohnungen in der Schweiz um fast ein Viertel. Die Wohneigentumsquote liegt mittlerweile bei 37,2 Prozent. İsviçre yolları güvenlik konusunda 4. sırada Avrupa’da geçen yıl meydana gelen kazalarda ölenlerin sayısının 26.200 olduğu açılandı. Bir önceki yıla göre %8 azalan ölümlü kazalarda, en az ölümün olduğu ülke İsveç. İsviçre ise Avrupa sıralamasında dördüncü sırada yer aldı. Avrupa Birliği tarafından yapılan bir açıklamaya göre trafik güvenliği giderek artıyor. İlk defa 2001 yılında yapılmaya başlanan karşılaştırmalı istatistiklere göre, trafik kazası sonucu hayatlarını kaybedenlerin sayısında sürekli bir düşüş gözlemleniyor. Geçen yılsa bu oran en düşük seviyeye ulaştı. Her gün yaklaşık 72 kişinin ölümüne yol açan trafik kazalarına karşı alınan önlemler giderek daha fazla güvenli seyahat imkanı yaratıyor.. Avrupa ülkeleri arasında kıyaslama yapmak amacıyla gerçekleştirilen istatistiklere göre, Avrupa’da yılda her birmilyon kişiden 52’ si hayatını kaybediyor. Nüfusa göre en az trafik kazası sonucu ölüm İsveç’te yaşanıyor. Her birmilyon kişiye 28 ölüm vakasının görüldüğü İsveç, bu anlamda en güvenlikli yollara sahip ülke konumunda. İsveç’i, 29 ölümle İngiltere, 32 ölümle Danimarka takip ediyor. Birmilyon kişiye 33 ölümle İsviçre dördüncü sırada yer alıyor. İsviçre’de trafik kazası sonucu ölenlerin sayısı geçen yıl 269’ a kadar düştü. 2007 yılında bu sayı 357 olmuştu. Öte yandan en tehlikeli yollar sıralamasında Romanya, geçen yıl birmilyon kişiye 92 ölümle ilk sırada yer aldı. Lüksemburg ve Polonya 87, Hırvatistan 86 ve Letonya 86 ile bu ülkeyi takip etti. Bu sıralamada birmilyon kişiye 41 ölü ile Almanya, ortalamanın altında yer alıyor. Ancak on iki yıl önce bu rakamın 85 olduğu dikkate alınınca, bu konuda en fazla ilerleme kateden ülkenin Almanya olduğu anlaşılıyor. Avrupa Birliği tarafından trafik güvenliği için getirilen önlemlerin olumlu sonuçlar yaratmasına rağmen bu konuda hala kat edilecek önemli bir mesafenin olduğu yapılan açıklamada yer alıyor. Nur drei Länder haben sicherere Strassen als die Schweiz Auf den Strassen der EU-Länder sind im letzten Jahr 26›200 Menschen tödlich verunfallt–acht Prozent weniger als im Vorjahr. Am sichersten sind die Verkehrsteilnehmer in Schweden. Die Schweiz liegt in dritten Platz. 10 Farlarını yakmayan sürücülere ceza yağıyor Bu yılın başında yürürlüğe giren yeni bir trafik kuralına göre araç sürücüleri gündüzleri de farlarını yakmak zorunda. Başlangıçta bu konuda sürücüleri uyaran polisler artık ceza yağdırmaya başladılar. En son Nisan ayına kadar sürücüleri uyarmakla yetinen polisler, artık farlarını yakmayan her sürücüye istisna göstermeden ceza yazmaya başladı. Ceza yazmaya daha önce başlayan Freiburg polislerinin, Mart ayı sonuna kadar 94 sürücüye yeni uygulama gereği para cezası kestikleri gazetelerde yer alan haberler arasında. Benzer şekilde Luzern kantonunda 150 sürücünün, Graubünden’de ise yüzden fazla sürücünün Mart ayı içinde para cezasına çarptırıldıkları belirtildi. Wallis, Schwyz ve Zürih kantonlarında ise benzer şekilde Mart ayından itibaren farlarını gündüz yakmayan sürücülerin para cezalarına çarptırıldıkları, ancak bu konuda bir rakam açıklamadıkları belirtildi. Bern kantonu ise Ocak ayı başından itibaren herhangi bir uyarıda bu- lunmadan ceza yazmaya başladı. İsviçre bu konuda Avrupa’da en önde giden ülke konumunda. Her ne kadar Avusturya gündüz far yakma zorunluluğunu 2005 yılında yürürlüğe koyduysada üç yıl sonra bu kural kaldırılmıştı. Kuralın kaldırılma sebebi olarak, bu kuralla birlikte motosiklet kazalarının önemli oranda artması gösterilmişti. Ancak İsviçreli uzmanlar gündüz far yakmanın bu tür kazaları arttırdığı iddialarının bilimsel olmadığı görüşündeler. Özellikle kötü hava koşullarında far yakmanın kazaları önleyecek önemli bir tedbir olduğu konusunda diğer ülkelerdeki trafik uzmanlarıda görüş birliğindeler. Jetzt hagelts überall Bussen für Licht-Sünder Seit Anfang Jahr müssen Autound Töfffahrer das Licht auch tagsüber einschalten. Beliess es die Polizei zu Beginn noch bei einer Ermahnung, wird jetzt der Bussenzettel gezückt. Sadece üç kişiden ikisi ehliyet alıyor Geçen yıl İsviçre’de sürücü ehliyeti almak için imtihanlara giren her üç kişiden sadece ikisinin, gerekli notu alarak ehliyet sahibi olamaya hak kazandıkları açıklandı. 2013 yılında ehliyet almak için müracaat eden 176.000 kişiden %68’nin teorik imtihanlarda başarılı oldukları, buna karşın pratik imtihanlarda başarılı olanların oranının %66 olduğu yapılan açıklamada yer aldı. Çeşitli motorlu araçları kullanmak için yapılan müracaatların büyük bir çoğunluğunun, motosiklet kullanımı için gerekli olan A tipi ve arabalar için gerekli B tipi ehliyetler için yapıldığı, kantonal istatistiklerden çıkan sonuçlardan biri. Temel imtihan olarak kabul edilen bu tür imtihanlara katılan 136.000 kişinin 92.000’inin imtihanda sorulan 50 soruya gerekli miktarda doğru cevap verdiği belirlendi. Bir önceki yıl yapılan aynı kategorideki imtihanlara katılanların sayısı 140.000 olmuş ve başarılı olanların oranı ise %72 gibi daha yüksek oranda gerçekleşmişti. Buna karşın pratik imtihanlarındaki başarı oranı geçen yıla göre %65 ile daha az olmuştu. Son on yıl içerisinde teori ve pratik imtihanlarda sorulan soruların zorluk derecelerinin değiştirilmiş olması sonucu, başarı oranlarında önemli değişmeler meydana geldi. Yapılan değişiklikler özellikle sadece ezbere dayanan sorulardan daha çok günlük trafikte yaşanan olaylara doğru kaydırılması, bu değişikliklerin ana karakterini belirlemekte. Bunun amacı ise, araç kullananlara sadece kuralları öğretmek değil aynı zamanda neden bu kuralların konulduğunu göstermek şeklinde açıklanıyor. kan bu istatistikler, son yıllarda ehliyet almak isteyenlerdeki düşüşün devam ettiğini gösteriyor. Buna karşın pratik, yani direksiyon imtihanlarında fazlaca değişiklik yapılmadığından, başarı oranının yıllara göre önemli oranda değişmediği belirtiliyor. Kantonal trafik müdürlüklerinin yaptıkları çalışmaların topluca değerlendirilmesinden ortaya çı- In der Schweiz haben im vergangenen Jahr zwei Drittel der Anwärter die Führerprüfungen bestanden. Bei der Theorieprüfung lag die Erfolgsquote mit 68 Prozent leicht höher als bei der praktischen Prüfung (66 Prozent). Zwei Drittel der Kandidaten haben die Führerprüfung bestanden 11 Gümrüksüz malların miktarı değiştirildi! Artık et satışı kişi başına 1 kilo olacak. Hükümet tarafından Gümrükleme Yönetmenliğinde yapılan değişiklik, alkollü içeceklerin ve et gibi yiyecek maddelerinin miktarlarını arttırdı. 1 Temmuz 2014’de yürürlüğe girecek olan yeni tarifedeki artış miktarları ise beklenenden daha az oldu. Die neue Vorschriften Zollfreigrenze Nur fünf statt zwanzig Liter: Der Bundesrat hat die Zollfreigrenze für Wein erhöht, allerdings weniger stark als zunächst geplant. Auch für Fleisch und Tabak gelten neue Grenzen. Die neuen Vorschriften gelten ab dem 1. Juli. Bu konu ile ilgili yapılan açıklamada gümrük işlemlerinin daha hızlı ve basit halledilmesi için yapılan değişikliklerin yanı sıra gümrüksüz olarak yurtdışından getirilecek olan malların miktarlarında da değişiklik yapıldığı belirtildi. Daha önce gazetelerde çıkan haberlerde, hükümetin gümrüksüz şarap getirme miktarını kişi başına 2 litreden, 20 litreye çıkaracağı yer almıştı. Ancak açıklanan kararda bu miktarın 2 litreden 5 litreye çıkarıldığı yer aldı. Bu miktarı geçen şarap miktarı içinse litre başına 2 Frank gümrük alınacak. Alkol miktarı fazla olan içecekler içinse, 1 litrelik sınırlama devam edecek. Gümrüksüz getirilecek et miktarı ise 1 kilo olarak belirlendi. Daha önce bu miktar taze et için ya- 1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren gümrüksüz getirilecek et miktarı 1 kilo olarak belirlendi. Daha önce bu miktar taze et için yarım kilo ve işlenmiş et içinse 3.5 kilo olarak belirlenmişti. Yeni uygulama ile her iki tür arasında ki ayrım kaldırılmış oldu. rım kilo ve işlenmiş et içinse 3.5 kilo olarak belirlenmişti. Yeni uygulama ile her iki tür arasındaki ayrım kaldırılmış oldu. Tütün maddeleri içinde azda olsa bir artış yapıldı. Gümrüksüz getirilecek sigara miktarı 200 adetten 250’ye, puro ve benzerleri 50 den 250’ye veya 250 gram tütüne çıkarıldı. Süt ve peynir gibi süt mamullerindeki sınırlama tümü ile kaldırıldı. Ancak gümrüksüz olarak getirilecek maddelerin değeri eskiden olduğu gibi 300 Frank ile sınırlı. Bu miktardan fazla getirilen maddelerin tümü için artış değer vergisi ödenmesi gerekli. Daha önce bu miktarın içinde alkollü içecekler bulunmamaktaydı. Yeni uygulamada beraberinde getirilen tüm maddelerin değeri 300 Frank ile sınırlandırılıyor. Getirilen kolaylıklardan biri ise, gümrüğe gelmeden önce akıllı bir telefon aracılığı ile getirilen maddelerin deklere edilebilmesi. Bu sayede gümrük işlemleri daha çabuk yapılabilecek. Deklere edilmeyen malların belirtilen sınırları aşması halinde ödenecek ceza miktarlarında bir değişiklik yapılmadı. 12 İki öğretmenden biri istifa ediyor Öğretmen yetiştiren okullara giderek daha fazla öğrencinin başvurması, son yılların en sevindirici gelişmesi. Ancak bu durum öğretmen açığını kapatmaya yetmiyor. Bu okullardan mezun olup öğretmenliğe başlayanların %17’si bir yıl sonra meslekten ayrılıyorlar. Beş yıl öğretmenlikten sonra, iki öğretmenden biri istifa ediyor. Dünyanın her yerinde olduğu gibi İsviçre’de de öğretmen sıkıntısı yaşanıyor. Giderek artan öğrenci sayısına karşın, erken emeklilik meselesi ve mesleğin zorlukları, öğretmenlerin meslekten ayrılması sonucunu ortaya çıkarıyor. Bu gelişmeler karşısında öğretmen okullarının daha fazla öğrenci çekme çabaları, başka meslekten olanlara öğretmenlik kapısının açılması gibi önlemler alınıyor. Ancak geçen zaman içerisinde yeni bir sorun daha ortaya çıktı. Mezun olduktan sonra kısa süre içinde istifalar gelmesi yaygınlaştı. Bu konuda yapılan bir araştırma, meslek hayatını bir yıl sürdürdükten sonra ayrılanların %17 gibi yüksek bir orana çıktığını ortaya koydu. 2010 ve 2011 yılı ile ilgili verileri değerlendiren bu araştırmaya göre ayrıca her iki öğretmenden biri beş yıl sonra mesleğini bırakıyor. Meslekten ayrılanların %35’inin belli bir süre için iş sözleşmesi Seçime katılmama cezası iki misline çıkıyor! İsviçre’de sadece Schaffhausen kantonunda geçerli olan seçim yasasına göre, seçime katılmayan seçmenlere para cezası veriliyor. Geçen ay kanton meclisine sunulan bir değişiklik önerisi, bu cezayı iki misline çıkarmayı öngörüyor. Schaffhausen kantonunda 1873 yılında kabul edilen bir yasa ile seçime katılma zorunlu hale getirilmiş ve seçime katılmayan seçmelere 1 Frank para cezası getirilmişti. Bu yasanın kabulünden tam 100 yıl sonra bu para cezası 3 Franka çıkarılmıştı. Geçen ay kanton meclisine getirilen öneri ise para cazasının 6 Frank’a çıkarılmasını hedeflenmekteydi. Kanton meclisinde yapılan tartışmalarda, bu para cezasının sembolik olmasına karşın, seçmenlere vatandaşlık görevlerini yerine getirmek konusunda daha teşvik edici olması için miktarın arttırılmasının gerekli olduğu dile getirildi. Parlamentoda temsil edilen tüm partilerin desteklediği bu öneri, kanton meclisinde büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Yeni kabul edilen seçim yasasında ayrıca, seçime katılmamak için getirilmesi gereken gerekçelerde değiştirildi. Buna göre seçim sonrası üç güne kadar seçmen kartlarını iade etmek, seçime katılmama isteği olarak kabul edildi ve bu şekilde davrananların para cezası ödememesi kabul edildi. Avrupa ülkelerinde pek görülmeyen seçime katılmama cezası, Schaffhausen kantonunun demokrasi anlayışının tipik bir örneği olarak gösteriliyor. yaptıkları ve bu sürenin dolmasını takiben meslekten ayrılmaları oldukça düşündürücü. İsviçre’de belli bir süre için sözleşme yapan öğretmenlerin oranı ise %19 civarında. Meslekten emeklilik yaşına geldikten sonra ayrılanların oranı ise %11 gibi oldukça düşük bir oranda. Meslek bırakmaya nelerin neden olduğu sorusu ise oldukça tartışmalı. Meslek kuruluşları bu konuda değişik tezler öne sürüyor. Öğretmenlerin mesleğe başlarken karşılaştıkları güçlüklerin yeterince ciddiye alınmaması sık sık dile getirilen bir neden. Bu duruma son vermek için mesleği bırakan öğretmenlerin yeniden kendi mesleklerinde çalışmaya teşvik edilmesi ise getirilen öneriler içerisinde en ilgi çekicisi. Gerçektende son yıllarda yeni işbaşı yapan öğretmenler arasında, %23 oranında eski öğretmenin olması umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bütün bunlara rağmen öğretmen bulma konusunda İsviçre’de önümüzdeki dönemde daha fazla sıkıntının ortaya çıkacağı herkesin dile getirdiği bir gerçek. Strafe für Nicht-Wähler verdoppelt! Ein Unikum in der Schweiz: In Schaffhausen gibts eine Strafe, für Leute, die nicht an die Urne gehen. Wer im Kanton Schaffhausen nicht an Wahlen oder Abstimmungen teilnimmt, soll in Zukunft doppelt so viel bezahlen wie bislang. Jeder zweite Lehrer steigt nach fünf Jahren aus Pädagogische Hochschulen freuen sich über mehr Studierende. Doch über 17 Prozent der Absolventen steigen schon im ersten Berufsjahr wieder aus. 14 14 Mart Tıp Bayramı İsviçre’de coşkuyla kutlandı Yeni kurulan İsviçre Türk Hekimleri ve Sağlık Çalışanları Birliği’nin düzenlediği, Avrupa’daki ilk uluslararası Tıp Bayramı, İsviçre’de yaşayan, Türk hekim ve sağlıkçıları tarafından Zürih’te bulunan Waid Restaurant’ta kutlandı. Almanya, Fransa, Avusturya, İngiltere ve Türkiye’den gelen 150’ye yakın davetlinin katılımıyla gerçekleşen Tıp Bayramı kutlaması öncesinde bir sempozyum düzenlendi. Bilimsel Sempozyumda, Dr. Ercüment Erçin, Prof. Dr. Wolfgang Korte, Doç. Dr. Hakan Sarıkaya ve genç Araştırmacı Aslı AKIN bilimsel sunumlarıyla büyük ilgi gördüler. Ayrıca gecede meslek hayatında 30 yılı başarıyla geride bırakan Dr. med. dent. Suat Safranlı, Meslek Hizmet Ödülüne layık görüldü. Gecede ödül alanlar bu kadar değildi. Yaptıkları başarılı çalışmalardan ötürü, Doç.Dr. med. Hakan Sarıkaya, Dr. med. dent. Gizem Gözmen, Dr. med. vet. Aykut Gram, Moleküler Biyolog Aslı Akın, Dr. med. Betül Parlar, Dr. med. Murat Yılmaz, Fizik Müh. Umut Kaya ve Doktora Öğrencisi İlke Ilgaz’a da ödül verildi. Ödül töreninden sonra geçilen akşam yemeğinde, geceye hoş sohbetler damgasını vurdu. Toplantıya katılanlar adına konuşan yönetim kurulu başkanı Dr. Cankut Yüksel; “Yalnızca eğlenmedik, birlikte öğrendik, tecrübelerimizi paylaştık. Mutlu olduk, mutluluğumuzu paylaştık” şeklinde konuştu. Öte yandan Bilim Teşvik Ödüllerinin genç araştırmacılar tarafından büyük ilgi ve heyecanla karşılanması gözlerden kaçmadı. Program sonunda programa sponsor olarak katkı sağlayan İtalyan A. Menarini AG, İsviçreli Vifor AG firması, derneğimizin Bankası İş Bank AG, Fransız Servier ve Alman Bayer firmalarına teşekkür konuşması yapıldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, Gürkan Karacan müziği ile katılanların coşkusunu bir kat daha arttırdı. 15 Çocuklara dayak yasaklanıyor! Avrupa Birliği ve ABD’den sonra şimdide İsviçre, Birleşmiş Milletlerin eleştirileri ile karşı karşıya. Çocuk hakları konusunda yapılan araştırmada İsviçre’nin bu konuda acil tedbirler alması istendi. Özellikle fiziksel cezanın yasaklanması gerektiği, hazırlanan raporda yer alıyor. Ohrfeigen-Verbot in der Schweiz Die UNO will Kinderrechte in der Schweiz untersuchen. Ein aktueller Bericht sieht Handlungsbedarf. Namentlich körperliche Züchtigung müsse verboten werden. resmi makamlara verilmesinin kaldırılması. Bu rapora göre İsviçre’de her iki çocuktan biri şiddet uygulanarak cezalandırılıyor. Bunlar içerisinde çocukların tokatlanması ilk sırada yer alıyor. İlk defa 2004 yılında gündeme gelen konuyla ilgili, parlamentoya ‘çocukların tokatlanmasına yasak getirilmesini isteyen’ bir öneri geldi. Ancak 2007 yılında yasak önerisi parlamentoda kabul görmedi. NZZ am Sonntag gazetesinde bu konuda yer alan bir habere göre Birleşmiş Milletler bu konudaki önerilerini resmi makamlara iletme hazırlığı içindeler. Evrensel Haklar Bildirgesinde yer alan çocuk haklarına göre belirlenen bu öneriler, söz konusu ülkeler tarafından dikkate alınmak zorunda. Çocukların şiddet uygulanarak cezalandırması pek çok ülkede ‘yaralama’ olarak kabul edilerek cezalandırılıyor. 16 Avrupa ülkesinde geçerli olan bu yasağın İsviçre içinde geçerli olmasını isteyen çevreler, Birleşmiş Milletlerin son raporuna dayanarak konuyu yeniden gündeme taşıdılar. Çocuk Haklarını Koruma kurumları tarafından yapılan açıklamada, bu konuda alınması gereken önlemler şu şekilde sıralandı: Çocuklara fiziki şiddetin yasak- lanması, çocukların ilaçla sakinleştirilmesinin sınırlanması, çocukların ev dışına çıkmalarına konan sınırlamaların kaldırılması, çocukların anonim olarak Ancak parlamentoda temsil edilen partilerin bir kısmı bu önerilerin gereksiz olduğu görüşündeler. BM’in çocuklara karşı kötü davranışların yaygın olduğu ülkelere yönelik çalışmalarını arttırmaları gerektiğine dikkat çeken bazı politikacılar, İsviçre’de bu konuda bir sorun olmamakta. Arada sırada çocuğa bir tokat atılmasının ise çocuğun eğitimi için gerekli olduğunu savunan milletvekilleri de bulunuyor. Doktor kıtlığı kapıda Göçmen gelişini kısıtlayan önerinin kabulünden sonra hastaneler, ihtiyaç duydukları alanlardaki doktorları ülke dışından getirmekte zorlanıyor. Bu gelişme üzerine kantonlardan, daha fazla doktor yetiştirmek için acilen önlem almaları istendi. Gehen uns jetzt die Ärzte aus? Das Ja zur SVP-Initiative gefährdet die Einstellung ausländischer Mediziner. Jetzt sind die Kantone gefordert, mehr junge Ärzte auszubilden. Bilindiği gibi bu güne kadar İsviçre’de çalışan doktorların yaklaşık yarısı İsviçre dışından getirilmekteydi. Kabul edilen söz konusu önerinin uygulanmaya başlanmasıyla pek çok yerde bu imkan artık ortadan kalkma tehlikesi ile karşı karşıya. Önümüzdeki günlerde ülke dışından çalıştırılmak üzere getirilecek doktorların sayısıda kaçınılmaz olarak kısıtlanacak. Sağlık sektörü için ciddi bir tehlike oluşturan bu sorunun çözümü için ilk çalışmalar gündeme geldi. Pek çok kanton önümüzdeki yıllarda daha fazla tıp öğrencisini eğitmek için çalışmalarını başlattı. Üniversiteler kanton yönetimleriyle birlikte eğitim kapasitelerini arttırmak için projeler hazırlamaya başladılar. Tessin, Luzern ve St. Gallen kantonlarında tıp eğitiminin arttırılması için hazırlanan ön projeler kanton yönetimlerine sunulmuş durumda. Bugün ge- Sağlık sektöründe İsviçre’yi zor günler bekliyor. çerli olan uygulamalara göre, tıp fakülteleri eğitim imkanlarının sınırlı olması nedeniyle sınırlı miktarda öğrenci alabiliyorlar. Daha önceki yıllarda tıp fakültelerinin öğrenci kapasitelerini arttırmalarına rağmen hala önemli sayıda açık bulunuyor. Pek çok kanton, kapasite arttırmanın oldukça pahalı olduğu bu alanda daha fazla yatırım yapmaktan kaçınıyor. Ancak sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu doktor ve sağlık elemanlarının bu şekilde karşılanması pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle Parlamentoya verilen bir öneri, Federal devletin tıp eğitimi için kantonlara daha fazla destek vermesini istiyor. Bu konu daha önce, ‘Doktor sıkıntısına son’ adı verilen bir halk inisiyatifiyle gündeme gelmişti. Ancak bu inisiyatif için gerekli 100.000 imza toplanamadığı için konu parlamento gündemine gelememişti. 17 Dört göçmen çocuktan biri aşırı kilolu Çocuklarda kilo problemi son yıllarda artarak devam ediyor. Her beş çocuktan biri aşırı kilolu, ayrıca yirmi çocuktan biri obez. Göçmen vatandaşların çocukları içinse durum daha da ciddi. Son verilere göre, her dört göçmen çocuktan biri aşırı kilolu. Son yıllarda çocuklarda görülen obezite oranının artması bu konuda daha ciddi araştırmalar yapılmasına neden oldu. Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan gözlem grubu; Basel-Landschaft, Basel-Stadt, Bern, Luzern, St, Gallen, Obwalden, Genf, Graubünden, Jura kantonları ile Bern ve Zürih şehirlerindeki okullarda araştırmalar yaptı. Gözlemci ekip, çocukların sağlık durumuyla ilgili verilerin değerlendirmesi sonucu 2010 yılından bu yana yıllık raporlar hazırlıyor. 2013 yılı için hazırlanan raporda, aşırı kilolu çocukların sayısında önemli bir artış olmadığı tespiti yüreklere su serpse de; obezite oranının yüksek düzeylerde kalmaya devam etmesi hala büyük bir sorun. Önceki yıllarda çocuklardaki kilo sorunu hızla artmış, bu gelişmeye karşı alınan tedbirler sayesinde artış yavaşlamaya başlamıştı. Rapora göre, çocukların yaşları ilerledikçe kilo problemi olanların oranıda artıyor. Okul öncesi çocuklarda aşırı kilolu olanların oranı %12. Ortaokullarda bu oran %18 ve liselerde %21 oranına kadar çıkıyor Göçmen çocukları arasında fazla kilolu olanların oranı ise ortalama %25 düzeyinde. Göçmen çocuklar arasında fazla kilolu olanların bazı bölgelerde diğer bölgelere göre iki misline kadar çıkması, oldukça düşündürücü. Bunun nedenleri arasında, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen kampanyanın, göçmenler arasında yeterli düzeyde duyurulamaması gösteriliyor. Eğitim düzeyi yüksek anne ve babaya sahip çocuklarda fazla Fazla kilolu çocukların okula göre oranları (%) İlkokul İsviçreli Ortaokul Göçmen İsviçreli Göçmen Lise İsviçreli Göçmen Basel Stadt 9,4 19,7 20 28,5 23,1 31,2 Bern şehri 14,7 22,2 13,6 32 17,3 28,7 Graubünden 14,2 30,3 13,8 34,4 17,3 28,7 St, Gallen 7,8 17,6 10,9 20,8 16,4 25,9 Zürih şehri 11,6 17,8 18,9 29,6 24,6 29,8 Fazla kilolu çocukların bölge ve okula göre oranları (%) İsviçreli Göçmen İlkokul 11,4 18,9 Ortaokul 15,2 26,1 Lise 19,9 29,3 Tamamı 15,2 24,7 kilo probleminin oldukça düşük düzeyde kalmasıda, rapor sonunda ortaya çıkan çarpıcı başka bir sonuç. Kız ve erkek çocuklar arasında ise önemli bir farka rastlanmıyor. İlkokul düzeyinde kız çocuklarda aşırı kilolu olanların sayısı fazlayken, daha sonra erkek çocuklar arasında fazla kilo sorunu gözlemleniyor. Ayrıca fazla kilo problemi açısından şehirli çocuklar, kırsal kesimlerde yaşayan çocuklara fark atıyor. Diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında ise İsviçre’de fazla kilolu çocukların oranı daha düşük düzeyde. Özellikle İspanya ve İngiltere’de fazla kilolu çocukların oranı ortalamanın üzerine çıkmış durumda. Jedes vierte ausländische Kind übergewichtig Der Anteil der übergewichtigen Kindern stagniert seit Jahren – aber leider auf hohem Niveau, Etwa jedes fünfte Kind ist demnach zu dick, Krankhaft übergewichtig, also adipös, ist jedes 20, Kind, Besonders von dem Problem betroffen sind ausländische Kinder: Hier ist bereits jedes vierte Kind signifikant übergewichtig, 18 İşte en fazla ücret alan yöneticiler Geçen yıl özel sektörde çalışan on iki en üst düzey yöneticinin yıllık gelirleri artarken on tanesinin gelirlerinin azaldığı açıklandı. Diğer yöneticilerin ücretlerinin ise genel olarak artmaya devam ettiği gözlemleniyor. Geçen yıl halkoylaması ile yapılan yasa değişikliği ile üst düzey firma yöneticilerinin maaşlarındaki artışlara sınırlama getirilmesi onaylanmıştı. Buna rağmen, üst düzey firma yöneticilerinin ücretlerinde artış görülmesi kamuoyunda şaşkınlığa Firma En üst düzey yönetici Yıllık ücret Novartis J. Jimenez 13.226.287 Roche S. Schwan 11.916.938 Transocean S. Newman 11.596.825 UBS S. Ermotti 10.730.122 Nestle P. Bulcke 9.296.276 Credit Suisse B. Dougan 7.770.000 Zurich M. Senn 7.600.000 Richemont B. Fornas 7.120.160 Swiss Re M. Lies 7.016.000 Swatch N. Hayek 6.981.081 Actelion J. Clozel 6.355.848 Clariant H. Kottmann 6.252.343 Adecco P. De Maeseneire 6.072.310 B. Collardi 5.888.057 U. Spiesshofer 5.772.374 Julius Baer ABB neden oldu. Bu yöneticilerin ücretlerini kısıtlamayı amaçlayan söz konusu değişikliğe karşın gazete haberlerinin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan tablo tam tersi yönde oldu. Haziran ayında yapılacak olan ve asgari ücreti zorunlu hale getirecek bir öneri üzerinde tartışmalar yoğunlaşırken, ortaya çıkan bu tablo tartışmalara yeni bir boyut daha getirdi. Buna göre geçen yıl ilaç tekelinin direktörlüğünü yapan Joseph Jimenez 13.2 milyon Franklık yıllık gelirle en fazla ücret olan yönetici oldu. Yani Jimenez, oylamaya sunulacak olan 4000 Franklık asgari ücretin tam 275 misli ücret alıyor. Diğer bir ilaç tekeli olan Roche’un direktörü Severin Schwan’nın yıllık geliri ise 11.9 milyon Frankla ikinci sırada. En fazla kazanan yöneticiler arasında Transocean petrol şirketinin direktörü Steven L. Newman üçüncü sırada bulunuyor. Novartis CEO’su bay Jimenez Roche CEO’su bay Schwan Daha önceki yıllarda ilk sıralarda yer alan banka yöneticileri ise geçen yıl gerilere düşmüş durumda. Dördüncü sırada yer alan UBS’ in şefi Sergio Ermotti’nin yıllık geliri 10.7 milyon Frank. Yöneticilerin en fazla ücret veren 30 özel şirkete ait verilerin incelenmesi sonucu ortaya çıkan tabloya göre, geçen yıl en üst düzey yöneticilerin yıllık gelirleri %3.9 oranında artmış. Önceki yıllarda bu konudaki rekoru elinde tutan bankacılık sektörü geçen yıl ilk iki sırayı ilaç firmalarına kaptırmış durumda. Richemont, Swiss Re, Swatch, Actelion, Clariant gibi İsviç- Transocean CEO’su bay Newman re’nin önde gelen şirketleri ise sıralamada yine bankaların gerisinde yer alıyor. Aşağıdaki tabloda 5 milyon Frank’tan fazla yıllık ücret alan şirket yöneticileri şu şekilde sıralanmakta. Das sind die bestbezahlten Firmenchefs 12 Topmanager der grössten Schweizer Unternehmen verdienten im letzten Jahr mehr, zehn Chefs brachten weniger nach Hause. Bei den übrigen Geschäftsleitungsmitgliedern zeigte der Trend klarer nach oben. 19 İsviçre’de politika hepimizin bildiği gibi oldukça soğukkanlı yapılır. Getirilen öneriler enine boyuna tartışılır, yapılacak değişikliklerin olası sonuçları titizlikle gözden geçirilerek yapılır. Bu nedenle değişikliklerin yapılması her zaman uzun bir sürece yayılır. köşe yazısı MEHMET AKYOL [email protected] Tehditlere boyun eğmek Geçen ay Parlamentonun gündeminde, geçen yıl kabul edilen suç işleyen göçmenlerin sınır dışı edilmesi teklifinin nasıl uygulanacağı vardı. Malum parti tarafından lanse edilen yasa değişikliği önerisi, gerek İsviçre Anayasası gerekse de uluslararası hukuk kurallarına aykırı yaptırımları beraberinde getiriyordu. Bu nedenle büyük tartışmalara neden olmuş, hatta Meclisin, bu öneriyi geçersiz sayarak halkoylamasına sunmaması istenmişti. Yaklaşan seçimlerin kaygısı ile bu öneri mecliste çoğunluk bulamamış ve nasıl olsa kabul edilmez denerek halkoylamasına sunulmuştu. Öneri az bir oy farkı ile kabul edilince,hükümet ve meclisdeki partilerin çoğunluğu büyük bir şaşkınlık yaşadılar. Adalet bakanlığı yasanın nasıl yürürlüğe konacağı konusunda çözümler ararken, önerinin İnsan Haklarına aykırı yaptırımlarını uygulamama yolunu seçti. Ancak malum parti hemen seçimler öncesi, yasanın nasıl uygulanacağını belirleyen yeni bir değişiklik önerisi için imza toplamaya başladı. Yapılan şey, bir kaşık suda fırtına koparmaktı. Her şeyden önce mevcut yasalarda, suç işleyen göçmenlerin, suçunun ağırlığına göre sınır dışı edilmesi yaptırımları zaten vardı. Mahkemeler ve resmi makamlar bu imkandan fazlaca yararlanmaktaydı. Uygulama önerisi için imzalar toplandı ve parlamentoya sunuldu. Bu arada seçimler yapıldı, malum parti yine en büyük parti olarak parlamentoya girmeyi başardı. Aynı partinin ‘kitlesel göçe hayır’ adlı önerisininde, bu yılın Şubat ayında beklenmedik bir şekilde çok az bir oy farkı ile kabul edilmesi İsviçre politikasını allak bullak etti. Bir yandan AB ile olan ikili anlaşmaların rafa kaldırılması gündeme gelirken, bir yandan da ülke tün Dünyada ırkçılık damgasını yedi. Bu şaşkınlık içinde meclis, geçen ay gündemine gelen sınır dışı etme önerisinin, tamda yeni bir tehdit olarak sunulan uygulama önerileri doğrultusunda yürürlüğe girmesini kabul etti. Buna göre Suç Ya- sası’nda yer alan bir dizi suçu işleyen göçmenler, herhangi ek bir karara ihtiyaç duyulmadan otomatik olarak sınır dışı edilecekler. Tehditlerle politika yapma, hukuk uzmanlarının, Anayasa profesörlerinin uyarılarını da yenmeyi başardı. Bu politikalar İsviçre’yi uluslararası hukuk normlarına uymayan bir ülke haline getirmiş durumda. İsviçre, Avrupa Birliği ile serbest dolaşımın sınırlanması nedeni ile ilişkilerinin durma noktasına doğru ilerlerken, aynı zamanda saygın bir hukuk ülkesi olma niteliğini kaybetme ile karşı karşıya. Tehdit politikaları bir ülkeyi nerelere getirir sorusuna somut bir cevap. Credit Suisse 885 milyon ceza ödedi Credit Suisse ile ABD Federal Vergi Dairesi arasında yapılan bir anlaşma ile İsviçre bankası hakkında açılan davaların geri alınması, buna karşılık 885 Milyon dolar ceza ödemesi kararlaştırıldı. Böylece ipotek faizleri ile ilgili olarak banka aleyhine başka dava açılmayacak. 2005 - 2007 yılları arasında Credit Suisse tarafından yapılan 16.6 Milyar dolarlık ipotek işlemleri nedeni ile ABD’ de banka aleyhine iki ayrı dava açılmıştı. Devletin konut yapım kurumu bu yıllarda ipotek alımı işlemleri yapılırken 18 ayrı banka tarafından yanlış bilgilendirildiğini, bu nedenle batmanın eşiğine geldiği ortaya çıkmıştı. Bu nedenle CS bankasından yaklaşık 1.2 milyar dolar tazminat talebinde bulunulmuştu. ABD vergi makamları, aralarında CS’ inde bulunduğu bu bankaların, sahte belgelerle ipotek işlemlerini manipüle ettikleri ge- pılan anlaşma ile benzer şekilde 885 milyon dolar ceza ödemeyi kabul etmişti. Credit Suisse 885 Milyon dolar ceza ödeyecek. rekçesi ile bir soruşturma açmış ve bugüne kadar pek çok banka haklarında açılan davalarla ilgili olarak benzer anlaşmalar yaparak para cezası ödemişlerdi. Bu bankalar arasında İsviçre’nin diğre büyük bankası UBS’ de bulunmaktaydı. UBS geçen yıl ya- Bu anlaşma ile CS bankasının geçen yıl elde ettiği 3.994 milyon Franklık kar oranının, 3 milyar civarına düştüğü açıklandı. Bilindiği gibi 2008 yılında, ipotek alarak ev satın alanların ipotek faizlerini ödeyememeleri sonucu ABD’ de büyük bir mali kriz yaşanmıştı. Bunun sonucu olarak ipotek veren kurumlar, devletin verdiği milyar dolarlık kredilerle kurtarılarak devletleştirilmişti. Bu anlaşmayla, İsviçre ile ABD arasında sürmekte olan mali an- laşmazlıklar önemli oranda bir sonuca ulaşıyor. Önümüzdeki günlerde aralarında bazı kantonal bankalarında olduğu diğer kurumların ABD vergi makamları ile benzer anlaşmalar yapması bekleniyor. Credit Suisse zahlt 885 Millionen Dollar an die USA Die Credit Suisse hat mit dem Federal Housing Finance Agency (FHFA) eine Vereinbarung über 885 Mio. Dollar geschlossen. Damit begleicht die Bank Ansprüche im Zusammenhang mit umstrittenen Hypothekengeschäften in den USA. 20 UETD, İsviçreli milletvekilleri Türkiye’de ağırladı UETD İsviçre teşkilatı 06 – 08 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirmiş olduğu İsviçreli Milletvekilleri Türkiye Ziyaret Programı ile, İsviçre’deki 50 yıllık göç tarihimizde bir ilke imza atmış oldu. UETD İsviçre Parlamentosuna kendisini tanıtan ilk Türk Sivil Toplum Kuruluşu olarak, Nisan ayında farklı partilere mensup İsviçre Milletvekillerini yoğun bir program ile Türkiye’ye davet ettİ. CVP, SVP, BDP ve GLP partilerinden Milletvekilleri / Nationalrat’ların yanı sıra MÜSİAD İsviçre ile birlikte Türkiye ile işbirliğinde olan bir takım İsviçreli İş adamları da programa dahil oldu. Aralarında daha önce hiç Türkiye’ye gitmemiş olan İsviçre Milletvekilleri ile ziyaretin ilk gününde kendilerini İstanbul Milletvekilimiz Sayın Metin Külünk ağırladı. Ardından İstanbul’da ufak bir tarihi tur yaparak, Sultan Ahmet Camisii ve Ayasofya ziyaret edildi. Ziyaretin ilk gününün akşamında Müsiad Genel Merkez’in, Başkan Sayın Nail Ol- pak’ın davetlisi olarak iş adamları, iş hayatı ve ekonomiye yönelik bir söyleşi gerçekleşti. Ankara programı ise şöyle gerçekleşti: İsviçreli misafirlerini ağırlayan Ak Parti Dış İlişkiler Başkanı Sayın Yasin Aktay, Ak Parti Dış ilişkiler Başkanlığındaki çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Siyaset, Ekonomi ve Toplum araştırmaları yapan SETA ziyaret edildi. Dış İşleri Bakan Yardımcısı Sayın Naci Koru’nun kabulü ile, Ankara Dış İlişkiler Bakanlığında Perinçek davası gibi İsviçre ve Türkiye’yi ilgilendiren bir çok konu ile ilgili görüşmeler yapıldı. Diyanet İşler Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez İsviçre heyetini makamında kabul ederek minare referandumu ve yasağı, İsviçre’deki hoca kotaları, İslamiyet’de kadının yeri gibi önem- li konular hakkında fikir ve düşüncelerini paylaştı. Vekillerden gelen bir çok soruya da açıklık getirdi. Ekip daha sonra, Ankara İsviçre Büyükelçisi ile bir araya geldi. Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekci ile yoğun programına rağmen görüşme imkanı da bulundu. Bakanımız akşam saat 22.00’de İsviçreli Heyeti makamında kabul etti. Görüşmede Avrupa Birliği hususunda İsviçre ve Türkiye’nin ortak noktaları gibi konuların yanı sıra özellikle Ekonomi alanında bilgiler veren Zeybekci, Türkiye-İsviçre Ticaret/Ekonomi ilişkilerinin gelecekte daha iyi boyutlara taşınacağını ifade etti. Türkiye’nin parlayan ekonomisi ve 2023 hedeflerine değinerek, Avrupa’nın Türkiye’siz bir kalkınma ve istikrar sağlayamayacağını belirtti. İsviçreli Milletvekilleri Ak Parti haftalık toplantısına da katıldı. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla gerçekleşen toplantı sonrası Başbakanımız İsviçreli Heyeti, yoğun program ve Kenya Cumhurbaşkanı’nın Ankara’ya teşrifine rağmen, kabul etti. Türkiye-İsviçre dostluk grubu Başkanı Erzurum Milletvekili Sayın Fazilet Dağcı-Çığlık’ın da katıldığı görüşmede, yakın tarihde Türkiye-İsviçre ilişkilerinin Başbakanımızın da isteği doğrultusunda ilerletileceği belirtildi. Başbakan ile görüşme sonrası Türkiye-İsviçre Dostluk Grubu Başkanı Sayın Fazilet Dağcı-Çığlık hanımefendi’nin daveti ile, Türkiye Cumhuriyeti muhalefet partilerin Milletvekillerinin de katıldığı muhteşem bir yemek eşliğinde, İsviçre-Türkiye ilişkileri hakkında görüşmeler yapıldı. Dolu dolu geçen ziyaretlerin ardından tüm davetliler Türkiye’den memnun ayrıldı. 21 Bern Kanton Parlamentosu yeniden seçildi Yedi üyeden oluşan kanton yönetimi seçimleri oyların sayılmasının son anına kadar büyük bir yarışa sahne oldu. Ancak son sayılan oylarla üç sosyal demokrat ve bir yeşil üyenin yeniden seçilmesi ile sekiz yıldır süren sosyal demokrat – yeşil çoğunluğun devam edeceği anlaşıldı. Geriye kalan üç üye ise yine SVP, FDP ve BDP tarafından paylaşıldı. Mart ayının son günlerinde yapılan Bern Parlamento seçimlerinde, BDP partisinin oylarının yarı yarıya düşmesinin yanında kayda değer bir değişiklik olmadı. Bern kanton yönetiminde kırmızı-yeşil koalisyonu çoğunluğu devam ederken, parlamento üyeleri arasında SVP ve Liberal Yeşil üyeleri arttı. Kanton yönetimi üyelerinin seçiminde BDP’li üye Beatrice Simon 128.862 oy alarak en ön sırada yer aldı. Üç sosyal demokrat üye ise en az oy alan üyeler oldu. Bu sonuçlarla Bern Kanton Parlamentosunda üye dağılımı şu şekilde oldu. Parti 2010 seçimi 2014 seçimi kazandığı/ kaybettiği üye SVP 44 49 5 SP 35 33 -2 FDP 17 17 0 Yeşiller 15 15 0 BDP 25 14 -11 EVP 10 12 2 GLP 4 11 7 EDU 5 5 0 PSA 3 3 0 Diğer 0 1 1 Bern Kanton Yönetimi yeniden seçildi. Yedinci üye için süren yarışta ise SVP üyesi 94.957 oy almasına karşın seçilemedi. Kantonun Jura bölgesinden alınan oyların çoğunluğunu alan SP’li Philippe Perrenoud, toplamda 86 469 oy almasına karşın, Jura bölgesinde aldığı yüksek oylar sonucu yedinci üye olarak kanton yönetimine seçildi. Bern kantonu Jura bölgesi, kanton Anayasasında yer alan, en az bir temsilci ile kanton yönetiminde yer alması gerektiğine ilişkin belirleme, bu sonucun ortaya çıkmasına neden oldu. Bu özel durum nedeni ile ilk defa ABD’den Swatch Group’a baskı Dünya saat sektörünün önde gelen markalarından İsviçreli Swatch Group’un başkanı Nick Hayek, ABD’li terör uzmanlarının fabrikalarında kontrol taleplerini reddettiklerini açıkladı. Schweiz am Sonntag gazetesine konuşan Hayek, kendilerine yapılan müracaatı geri çevirdiklerini belirttikten sonra, “Muhtemelen terör uzmanları saatler içerisinde bomba, zehirli madde veya başka bir şey olup olmadığına bakacaklardı” dedi. Şirketin patronu yapılan müracaatı geri çevirdikten sonra “İhracatlarda bazı sorunlar yaşayabilirsiniz” şeklinde bir uyarı aldıklarını vurguladı. Merkezi İsviçre’nin Bienne şehrinde bulunan firma dünya saat satışlarının yüzde 17’sini kontrol ediyor. Toplam cirosu 8,8 milyar İsviçre Frangı olan firmanın dünya çapında 160 üretim merkezinde toplam 33 bin 600 kişi ça- lışıyor. 2013 yılında firma yüzde 20’lik bir kar artışı sağlamış ve 1,9 milyar İsviçre Frangı kar elde ettiğini açıklamıştı. Swatch Group 18 değişik marka ile saat ve takı piyasasının her kademesinde hizmet veriyor. Prestij ve lüks saatler alanında Breguet, Blancpain ve Glashütte-Original, lüks markalar alanında Jaquet Droz, Léon Hatot ve Omega bulunuyor. Yüksek fiyatlı saatler segmentinde ise Longines, Rado ve Union yer alır. Firma orta kalite saatler alanında Tissot, ck watch & jewelry, Balmain, Hamilton, Certina ve Mido markalarının üreticisi. Temel segmentte ise Swatch ve Flik Flak markaları yer alıyor. USA drohen Swatch Group Swatch hat US-Terrorexperten den Zugang zu seinen Fabriken verweigert. Daraufhin übten die USA Druck auf den Uhrenkonzern aus, sagte Firmenchef Nick Hayek bu kantonda, daha az oy almasına rağmen bir temsilcinin kanton yönetimine seçilmesi sonucunu doğurdu. Bir önceki seçimlerde üye sayısı 160’a düşürülen Kanton Parlamentosunda ise güç dengeleri arasında önemli bir kayma yaşanmadı. SVP’nin ağır toplarından C. Blocher’ın 2008 yılı sonunda bakanlıktan düşürülmesi sonucu bu partiden ayrılanların kurduğu BDP partisi, geçen seçimlerde ilk defa katıldığı seçimlerde 25 üye birden kazanarak büyük bir başarı kazanmıştı. Ancak bu seçimlerde ancak 14 üye kazanabildi. Üye sayısını arttırarak 49’a yükselten SVP, bu partinin kaybettiği üyelerin önemli bir kısmını geri almış oldu. Benzer şekilde BDP’nin kayıplarının önemli bir bölümünü kazanan GLP, 11 üye ile parlamentonun öne çıkan yeni partisi oldu. Sosyal demokratlar (SP) iki üye kaybederek mecliste 33 üye ile temsil edilecekler. Liberal FDP’nin üye sayısı 17 olarak kalmaya devam edecek. Seçimlerin diğer bir ilginç sonucu, parlamentoda yer alacak üyeler arasında kadınların sayısının 51’e çıkması oldu. Berner Regierung wiedergewählt Bei den Wahlen ins Berner Kantonsparlament hat die BDP am Sonntag eine saftige Ohrfeige kassiert - sie verlor 11 ihrer bisher 25 Sitze. Zu den Gewinnern gehören die SVP und die GLP. 22 ‘ ‘ Hakan Sarı: Çocukluğumdan beri sektörün içindeyim İsviçre’de yıllardır otomobil sektöründe faaliyet gösteren Hakan Sarı, halen büyük bir azim ve kararlılıkla iş yaşamını Car Connection AG’nin başında devam ettiriyor. Zürih ve civarında yaşayan vatandaşlarımızın da yakından tanıdığı Hakan Sarı’yı işyerinde ziyaret ederek dünden bu güne çalışmaları hakkında bilgiler alıp, keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Hakan Bey yıllardır çalışmalarınızla İsviçre’de tanınıyorsunuz, ticari yaşamınız ve bu serüven nasıl başladı? Memleketim olan Denizli’den 1989 yılında evlenerek İsviçre’ye geldim. 25 yıldır İsviçre’de yaşıyorum. 1989’dan 1994 yılına kadar değişik yerlede işçi olarak çalıştım. 1994 yılının Şubat ayında da kendi şirketimi Zürih-Dällikon’da kurarak yurtdışına 2. el araçların ihracatını yapmaya başladım. Aslında bu işe çocukluğumda başladığımı söyleyebilirim. Hatta Denizli’nin ilk oto galerisini babam açmıştır. Çocukluğumdan beri arabaların içinde olup, hem tamirinde hem de satışında babamın yanında tecrübe edindim. İsviçre’ye geldikten sonra da arabalarla olan bağım devam etti. Tamir konusunda meslek eğitimi yolıuyla diploma aldım. 20 yıldır şu an bulunduğumuz alanda faaliyet gösterip araç satışı yapıyorum. Öncelikli olarak Slovakya, Çekoslovakya, Bulgaristan ve Macaristan gibi Avrupa’da yakınımızda bulunan ülkelere araç yolladık. Sonradan bu ülkelerde pazar kapanınca bu sefer eski Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere Rusya’ya araba göndermeye başladık. Bu şekilde 2008 yılına kadar ticaretimiz devam etti. Sonraki yıllarda Türkmenistan’a giderek orada inşaat işine girdim, 2 yıl boyunca orada kalıp inşaat alanında çeşitli çalışmalar yaptıktan sonra tekrar İsviçre’ye gelerek 2010 yılında DEW Oto Yağları’nın satışına başladım. Peki DEW ile neden yollarınızı ayırdınız? Bildiğimiz kadarıyla bugün DEW yağlarının satışını yapmıyorsunuz. Aslında biz kısa sürede büyük bir başarı yakalayarak satış ağımızı oldukça genişletmiştik. Fakat Oto yağları konusunda pazar oldukça sert ve büyük şirketler monopol hale gelmişler. Baktıkki kar marjimiz oldukça düşük ve harcamalarımız fazla, bu işten vazgeçerek yeniden bulunduğumuz alanda araba satışı işine ağırlık verdik. Car Connection AG’yi bu aşamada mı kurdunuz? Evet. 2014 Ocak ayından bu yana DEW markasını bırakarak Car Connection AG adıyla Dällikon’ da hizmet veriyoruz. Bize Car Connection AG’yi anlatır mısınız? Ne gibi hizmetler veriyorsunuz? Size gelen müşterilerin ne gibi avantajları bulunuyor? Car Connection olarak müşterilerimize kaliteli araçlar sunuyoruz. Kontrolleri, servisleri yapılmış, kazasız olan araçların satışını yapıyoruz. Sattığımız her araca en az 12 ay garanti veriyoruz, isteğe göre 24 ayda olabili- Car Connection AG’nin sahibi Hakan Sarı yor. Araçlarımızı müşterilerimize bakım ve servislerini yaparak teslim ediyoruz. Elimizden geldiğince piyasanın altında uygun fiyatlar ile satış yapmaya gayret gösteriyoruz. Bunun yanısıra müşterilerimize A’dan Z’ye her Başlangıçta yurtdışına araç ihraç ettiğinizi söylediniz. Hangi ülkelere araç yolladınız? Car Connection AG, Buchserstrasse 36, 8108 Dällikon adresinde her zevke ve bütçeye uygun araç çeşitleriyle hizmet veriyor. 23 konuda yardımcı oluyoruz. Aldıkları aracın sigortasının yapılması, trafik ve plaka işlemlerinin takibi, satış sonrası servis ve garanti takibi gibi her konuda müşterimizin yanındayız. İş yerleri ya da işadamlarına yönelik avantajlı satışlarınız var mı? Elbette var. O konuda oldukça güçlü olduğumuzu söylebilirim. İşyeri sahiplerine aldıkları araçları değişik taksit imkanlarıyla verebiliyoruz. Banka ve Leasing şirketleri olmadan kendimiz finans desteği sunarak şirketlerimize taksitle araç satışı yapmaktayız. Araçlarını satmak isteyen kişilere ne söylemek istersiniz? Car Connection AG olarak bize aracını satmak için gelen tüm müşterilerimize yardımcı oluyoruz. Araçlarının gerçek değeri neyse onu ödemeye gayret gösteriyoruz. Zaten isteyen herkes internete girerek aracının değerini hemen tespit edebiliyor. Hakan bey en çok satışını yaptığınız araçlar hangileri? Araç- ların hepsi İsviçre’den mi yoksa ithal ettikleriniz de oluyor mu? En çok Alman arabaları satıyoruz. Malum İsviçre’de en çok tercih edilen araçlar Alman markaları. Hem biliniyor olmaları hem de yedek parçalarının ucuz olması Alman arabalarını satışta öne çıkarıyor. Araçlarımızın çoğu İsviçre arabası ancak yurtdışından ithal ettiğimiz araçlarımızda oluyor. Hakan bey İsviçrelilerle bağınız var mı, kendinizi bölge halkına kabulllendirebildiniz mi? 20 yıldır aynı yerde ticaretin içinde olmam dolayısıyla bulunduğumuz yerde herkesle iyi ilişkiler içinde olduk. Hem belediyemiz hem de bölgedeki İsviçreli dostlarımızla hiç bir sorunumuz olmadı. Bu süre içinde oldukça güzel dostluklar edindik. Hakan bey uzun zamandır bu işi yapıyorsunuz, halkımızın desteğini alabildiniz mi? Biz başlangıcından bu yana araçlarımızı çoğunlukla yurtdışına ihraç ettik. Bu sebebten dolayı halkımızla yoğun bir ticaretimiz olmadı. Ancak bu yıl Car Connection AG bünyesinde halkımızla daha çok çalışmaya ve onlara daha çok hizmet vermeye başladık. Bize gelen her vatandaşımıza elimizden geldiğince yardımcı olmaya ve en iyi hizmeti vermeye gösteriyoruz. Hakan Bey geleceğe dönük ne gibi projeleriniz var? Başka sektörlerde de faaliyetleriniz olacak mı? Bildiğimiz işi yapıyoruz. Bildiğimiz işte de kalmaktan yanayız. Herkese de bildiği işi yapmasını tavsiye ediyorum. Bundan sonraki yıllarda kendi işimizde ilerleyip hizmetlerimizi daha geniş yelpazede genişletmek istiyoruz. Başarılı bir iş adamı olarak, iş ve aile yaşamını nasıl dengeliyorsunuz? Bu kadar yoğun iş temposunda vakit bulup ailenizle ilgilenebiliyor musunuz? 25 yıldır İsviçredeyim. 3 çocuğum var. Kesinlikle hafta sonunu evde ailemle geçiririm. Birlikte gezmeye gider, seyehat ederiz. Bunun yanı sıra bağlı bulunduğumuz vakfın çalışmalarına destek veriyoruz. Sosyal yaşam bizim önceliklerimizden olmuştur. İş ve aile yaşamını dengeli götürmek gerekiyor. Car Connection AG şirketinin sahibi sayın Hakan Sarı’ya vermiş olduğu bilgilerden dolayı teşekkür eder, işlerinde başarılar dileriz. Holcim’den dev birleşme İsviçre’nin çimento devi olan Holcim, kendinden sonra dünyada ikinci sırada olan Fransız rakibi Lafarge ile birleşme planları yapıyor. Bu birleşmenin gerçekleşmesi ile 50 Milyar dolarlık dev bir işletme ortaya çıkacak. Dünyanın bu en büyük iki çimento devinin çeşitli ülkelerde çalışan 136.000 işçisi bulunuyor. Dünya çimento sektöründe taşları yerinden oynatacak birleşme için ilk somut adımların atıldığı açıklandı. Dünyanın en büyük iki çimento şirketi Fransız Lafarge ve İsviçreli Holcim’in, 50 milyar dolarlık birleşme için masaya oturmaları sektörde büyük yankı uyandırdı. Dünya çapında bakıldığında, 2014 yılında satın alma ve birleşmeler hızlı bir tempoda devam ediyor. Son örnekse çimento sektöründe yaşanıyor. Dünyanın en büyük iki çimento şirketi, birleşme anlaşması için masaya oturdu. Gazetelerde yer alan haberlere göre iki şirket görüşmelerin ileri aşamasına ulaşmış durumda. Birleşme gerçekleşirse açık ara sektörün en büyük şirketi de doğmuş olacak. Ancak iki şirketin yetkilileri anlaşmanın henüz tamamlanmadığını belirtiyor. En büyük sorun iki dev şirketin birleşmesiyle oluşacak rekabet, daha doğrusu rekabetsizlik problemi. Birleşme sonrası iki şirketi İsviçre ve Fransa’da uzun bir onay süreci bekleyecek. İki ülkenin rekabet kurulları dünyanın en büyük çimento şirketini yaratacak anlaşmayı masaya yatırmak zorunda. Öte yandan anlaşma gerçekleşirse 2014’te satın alma ve birleşmeler açısından bir tarihi eşik daha geçilmiş olacak. 2014’te ilk 3 ayda dünya çapında gerçekleşen satın alma ve birleşme anlaşmalarının değeri 554.3 milyar doları buldu. Bu rakam 2007’den bu yıla en yüksek rakam olarak dikkat çekiyor. Holcim plant Riesenfusion Der Schweizer Zementhersteller Holcim und sein französischer Konkurrent Lafarge verhandeln über eine Fusion. Damit würde ein Konzern mit einem Marktwert von 50 Milliarden Dollar entstehen. Die beiden weltgrössten Zementkonzerne beschäftigen 136›000 Mitarbeitende. 25 Avrupa’nın en güçlü bilgisayarı Logano’da Freiburg Üniversitesi’nde ‘İslam ve Toplum Araştırma Merkezi’ açılıyor Lugano’da bulunan Yüksek Performanslı Bilgi İşlem Merkezi’nde (CSCS) geçen ay hizmete giren yeni bir süper bilgisayarın, Avrupa’nın en güçlüsü olduğu açıklandı. Bu bilgisayar aynı zamanda İsviçre süper bilgisayar üretiminin amiral gemisi olarak da adlandırılıyor. Lugano CSCS Merkezi’ndeki süper bilgisayar. 2009 yılında hükümet tarafından kararlaştırılan süper bilgisayar üretimi ve kullanımı stratejisi çerçevesinde Federal Teknik Üniversite (ETH) tarafından gerçekleştirilen bu bilgisayar, İsviçre bilgisayar teknolojisinde yeni bir dönemi başlattı. Bilgisayarın hizmete girmesi töreninde konuşan ETH başkanı F. Schisser, günümüzde bilimsel araştırmaların yüksek kapasiteli bilgi işlem merkezlerine duyduğu ihtiyacın hızla arttığına dikkat çekti. Bu süper bilgisayarla, depreme dayanıklı binaların yapımı veya petrol, doğalgaz aranması için belirli bölgelerin taranması kolaylıkla yapılabilecek. Üniversite tarafından yapılan açıklamada, toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilecek bilimsel çalışmalar bu süper bilgisayarlarla mümkün olabilecek. Büdner bölgesindeki en yüksek tepenin ismi olan Piz Paint ismi verilen bu süper bilgisayar, hükümet tarafından belirlenen stratejinin ilk aşamasını oluşturturuyor. Teorik olarak 7.8 ‘Petaflops’ kapasiteye ulaşan bu bilgisayar, bugün Avrupa’nın en güçlüsü durumunda. Bundan sonraki aşamada bu süper bilgisayarların yapımına devam ettirilmesi ve birbiriyle bağlantılı bir şekilde çalıştırılmaya başlatılması öngörülüyor. Uzmanlar, bilgisayar üretim mimarisinde yeni bir dönemi başlatan bu yeni süper bilgisayarların birbirleri ile bağlantılı olarak çalışmaya başlaması ile bilimsel çalışmalara yeni bir perspektif katacağı inancındalar. ETH yöneticileri hükümet tarafından verilen destekle söz konusu hedefin önümüzdeki yıllarda gerçekleşeceğini de belirtiyorlar. Europas stärkster Supercomputer in Lugano Europas leistungsstärkster Supercomputer im nationalen Hochleistungsrechenzentrum (CSCS) in Lugano TI ist für die Forschung freigegeben worden. Der neue Supercomputer ist derzeit der leistungsstärkste Rechner Europas und das Flaggschiff des Supercomputings in der Schweiz Fribourg üniversitesi, İsviçre İslam ve Toplum Araştırma Merkezi (Schweizerisches Zentrum für İslam und Zentrum) açma kararı aldı. Rektör Profesör Guido Vergauwen’in verdiği bilgiye göre 2015 yılının ikinci sömestrinde yüksek lisans düzeyinde İslam teoloji dersleri başlayacak. İsviçre Rektörler Birliği Başkanı Profesör Antonio Loprieno, “İsviçre’deki Müslümanlara kendilerini yansıtabilecek akademik ortam sunmak çok önemli. Böyle bir proje tepeden inme yöntemlerle gerçekleştirilemez. Müslüman sivil toplum kuruluşları İslam ve Toplum Merkezi’yle irtibata geçerek yürütülen projenin içeriğini üniversiteyle birlikte şekillendirmeli.” diyerek İsviçre’de yaşayan Müslümanlara katılım çağrısında bulundu. Yazdan sonra açılması planlanan merkezin, teoloji fakültesinin bünyesinde yürütüleceği bildirildi. İslam ve toplum konularının teolojik açıdan araştırılma fikrine sıcak bakan Müslüman çevreler, üniversitenin İslam dinini nasıl işleyeceği konusunda tedirginlik duyuyorlar. Araştırma merkezinin Hıristiyan teoloji fakültesine bağlanmasının yanlış olduğu, bağımsız bir merkez olarak doğrudan rektörlüğe bağlanması gerektiğini dile getirilen eleştiriler dile getirilmekte. İsviçre Rektörler Birliğin başlattığı projeyi hayata geçirme kararı alan Fribourg Üniversitesi’ nin, İsviçre’deki Müslüman sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelerek bu konudaki ilk görüşmeleri başlatması olumlu bir girişim olarak değerlendirildi. İsviçre Üniversiteleri arasında en büyük teoloji fakültesinin Fribourg Üniversitesinde olduğunu hatırlatan rektör, bir profesörün İslam teolojisi ve bir profesörün dinler arası ahlâk alanına istihdam edileceğini açıkladı. Aynı zamanda rahip olan rektör Guido Vergauwen, Müslüman sivil toplum temsilcilerinden oluşacak danışma kurulu kurulmasını planladıklarını açıkladı. İslam ve Toplum Merkezi proje sorumlusu Dr. Hansjörg Schmid ise araştırma programının henüz netleşmediğini ifade etti. Doktor Schmid, “İslam dini İsviçre toplumunun bir parçası haline geldi. Toplumsal konular bilimsel kriterler dahilinde İslami açıdan araştırılmalı. Araştırma programının henüz belirlenmemesi İsviçre’de yaşayan Müslümanlardan katılım beklememizden kaynaklanıyor. İsviçre’deki Müslümanların Araştırma merkeziyle ilgili sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.” dedi. Islam-Zentrum an der Universität Freiburg An der Universität Freiburg soll im Herbst das «Schweizerisches Zentrum für Islam und Gesellschaft» seine Tore öffnen. Anfänglich war vor allem von der Ausbildung von Imamen die Rede, jetzt eher von islamischen Betreuungspersonen, von Jugendleitern und Lehrkräften in Moscheen. 26 İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği yönetim kurulu üyeleri bir arada. İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği çalışmalarına resmen başladı İsviçre’nin çeşitli bölgelerinden bir araya gelen işadamları, esnaf ve serbest meslek sahibi girişimcilerin ortak çalışmasıyla kurulan İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği (İyi Birlik) derneği çalışmalarına başladı. 6 Nisan 2014 Pazar günü Zürih merkez tren istasyonunda bulunan AU Premier Restaurant’ta gerçekleştirilen kongreye 100’un üzerinde işadamı ve esnaf iştirak etti. Kongre günü salonda bulunan işyeri temsilcilerine programın ilk bölümünde yeni kurulacak olan birliğin hedefleri ve kuruluş amaçları hakkında sinevizyon eşliğinde bilgiler aktarıldı. Verilen aranın ardından ise derneğin tüzüğü okunarak üyelerin onayına sunuldu. Dernek tüzüğünün onaylanmasının ardından salondaki işverenler arasından yönetim ve denetim kurulu üyeleri belirlendi. Tüm üyelerin oy kullanarak belirlediği yeni yönetim kurulu resmen göreve başlamış oldu. İyi Birlik Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu: Zeynel Demir - Başkan Kemal Sönmez - Genel Sekreter Ayhan Erden – Sayman Ergül Dede İlksen Kırmızıkaya Mazlum İşcen Şener Arslan Turan Allak Zeynel Aydın Denetleme Kurulu: Selahattin Önder Mahmut Sayılır Ahmet Yılmaz Hasan Tümoğlu Arif Kızıldağ İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği’nin Genel Sekereteri Kemal Sönmez’den kongrenin hemen ardından yeni kurulan birlik ve kuruluş amaçları hususlarında bilgiler aldık. Kemal Sönmez yeni kurulan birlik hakkında şunları söyledi; “İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği’nin ortaya çıkmasının altında yatan temel düşünce, İsviçre’de çağdaş, demokrat ve evrensel değerlere inanan işadamları, esnaflar ve girişimcileri Dernek tüzüğünün onaylanmasının ardından salondaki işverenler arasından yönetim ve denetim kurulu üyeleri belirlenerek herkesin onayına sunuldu tek bir çatı altında toplamak ve aralarındaki işbirliğini artırmaktır. İyi birlik adı altında yapacağımız çalışmalar hem İsviçre hem de yurdumuzda ekonomi adına edineceğimiz ciddi kazanımlar getirecektir. Bundan sonraki aşamada hedefimiz İsviçre’de etkili bir çalışma modeli yaratarak güçlü bir şekilde ekonomik sürece dahil olmaktır. Bu duyarlılığı taşıyan tüm işverenlerimizi, işadamlarımızı ve esnaflarımızı bizlere destek vermeye ve İyi birlik bünyesinde birlikte büyümeye davet ediyoruz.” İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği’ne üye olmak isteyen işyeri sahiplerinden yıllık 600 Frank üyelik aidatı talep ediliyor. Dernek bundan sonraki süreçte Zürih’te kurulacak yeni ofiste hizmet vermeyi planlıyor. Üye olan işadamları ve esnafların yararlanabileceği hizmetler konusunda da yönetim kurulu üyeleri çalışmalar yapıyor. İlerleyen zaman içinde gerçekleştirilecek olan faaliyetler ve çalışmalar hakkında bilgileri gazetemizden takip edebilirisiniz. 28 İsviçre edebiyatının ustası Ünlü yazarın 2 Nisan günü ölümünün açıklanması ile İsviçre ünlü bir yazarını daha kaybetti. Uzun süren hastalık evresinin ardından hayata gözlerini yuman Widmer, arkasında çok zengin bir roman, tiyatro ve denemelerden oluşan külliyat bıraktı. Urs Widmer öldü Urs Widmer roman, öykü, tiyatro oyunu, radyo piyesi, deneme, araştırma kitapları ve yaptığı çevirilerle uluslararası üne sahip bir yazardı. 1938 Basel doğumlu yazar, lise öğretmeni babasının renkli kişiliği sayesinde edebiyatla erken yaşta tanıştı. Babası Walter Widmar kitaplar çeviren, edebiyat eleştirileri yazan bir öğretmendi.O’nun sayesinde evlerine konuk gelen –Heinrich Böll gibi- dönemin önemli yazarlarıyla da küçük yaşta tanışma fırsatı yakaladı. Bütün bunlar onun kaderine de çizmişti. Basel, Montpellier ve Paris’te Alman Dili ve Edebiyatı, Latin Dili ve Edebiyatı, ayrıca tarih öğrenimi gördü, Walter ve Suhrkamp yayınevlerinde editörlük yaptı. Bir gurup yazarla birlikte Verlag der Autoren (Yazarlar Yayınevi) adlı yayınevini kurduktan sonra kendisi de yazmaya başladı. Yazarlık becerisini kısa zamanda kanıtlayan, edebiyatın neredeyse her alanında ürün veren ve günümüz İsviçre edebiyatının en önemli yazarları arasında sayılan Urs Widmer, Bertolt Brecht Ödülü, Bavyera Güzel Sanatlar Akademisi Büyük Edebiyat Ödülü, Friedrich Hölderlin Ödülü gibi pek çok saygın ödüle değer görülmüş, kitapları 26 dile çevrilmişti. Urs Widmer’in eserleri arasında annesi, babası ve kendisinin hayat hikâyelerini oldukça eğlendirici ve öğretici bir dilde yazdığı bir ‘üçleme’ en fazla dikkat çekeni oldu. 2000 yılında yayınlanan Annemin Aşığı (Der Geliebte der Mutter) önce fazla ilgi görmedi. Ancak dört yıl sonra yayınlanan Babamın Romanı (Das Buch des Vaters) eseri tüm Dünyada yankı uyandırdı ve yazarın en önemli eseri olarak nitelendirildi. Bunu iki yıl sonra yayınlanan kendi otobiyografisi sayılabilecek Bir Cücenin Hayatı (Ein Leben als Zwerg) izledi ve bu şekilde yazar otobiyografik üçlüsünü tamamlamış oldu. ‘Babamın Romanı’, hem bir çocuğun anılarına hem de babanın otobiyografik kitabına dayalı tarihi kurgusuyla İsviçre edebiyatının eski formlarını barındıran bir kiyap. Ancak Widmer, parodik ve ironik metinler üreten bir yazar olarak bu formları alışılageldik kullanımlarından çıkarmıştı. Metin aralarına girişteki hayat hikayesiyle eşleştirilebilecek, gerçekler serpiştirilmekle birlikte, ‘Babamın Kitabı’nda anlatılanlar tamamıyla kurmacaydı. Önce annesini anlatarak başlayıp babasıyla sürdürdüğü, en son kendisine dönerek sonlandırdığı üçlemesi tam bir “hayatım roman” parodisi. Widmer bu üçlemeyi belli bir zamanda ve mekanda baba, anne ve çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu anlamak için yazmış. 20. yüzyılın başlarında doğan yazar, çocukluğunda I. Dünya Savaşı’na tanıklık etmiş, II. Dünya Savaşı’na cephe gerisinden de olsa katılmış ve sol düşünceleri benimsemiş. Sanat ve edebiyata tutkun hayat dolu babasını hem anlatıcının anıları hem de babanın ‘hayat kitabı’na kırk yıl boyunca yazdıklarıyla mercek altına alınıyor. Mercek altına alınan aslında tarihi, siyaseti, toplumu, sanat ve kültürel hareketliliği ile 20. yüzyıl İsviçresi, bütün bunların karşılıklı etkileşiminin yarattığı insan tipidir. Ama İsviçrelilik ruhunu aramak anlamında değil. Urs Widmer çok farklı ırkların, dillerin, inançların bir arada yaşadığı, Avrupa’nın hem ortasında hem coğrafik yapısıyla uzağında kalan, bir yanıyla Avrupa’dan esen her rüzgara açık diğer yanıyla kendi dünyasına kapalı bir ülke insanının varoluş sıkıntılarını yerelin dinamikleriyle birlikte yakalamaya çalışıyor. Söz konusu karmaşık toplumsal yapı, İsviçre edebiyatının varoluşunu da tartışmalı hale getirmiştir. Özellikle dil açısından. Öyle ya, dil edebiyatın ham maddesiyse eğer, Almanca, Fransızca, İtalyanca hatta Retoromanca konuşulan ve yazılan bir ülkenin edebiyatı bir bütün olarak nasıl değerlendirilebilir? Hele ki komşu ülkelerin edebi geleneği büyük ve eşitsiz bir ağırlıkla buna etki ediyorsa. Peki ama ulusal edebiyatı olmayan bir ülkenin ulus özelliğinden nasıl söz edilebilir? Hangi dile yakınlık duyarlarsa duysunlar, İsviçreli yazarlar bu dilsel ve kültürel kuşatmanın üstesinden gelmeye çalışırken, “Babamın Kitabı”nda Urs Wildmer’in yaptığı gibi, ulusallığı ele aldıkları konular, İsviçreye özgü bireysel yaşantılar ve edebi eğilimlerle sergiliyorlar. En yaygın türün roman, hikaye, anı ve otobiyografi tarzındaki anlatılar, en çok sorunsallaştırlan meselenin dilin güvenilirlikten yoksunluğu olması, kendilerini anlatma ihtiyacının ve çok dilliğin yol açtığı sıkıntıların sonucudur herhalde. Schriftsteller Urs Widmer ist tot Der Schriftsteller Urs Widmer ist tot. Er starb am 2. April im Alter von 75 Jahren an den Folgen einer schweren Krankheit. Er hinterlässt ein umfangreiches literarisches Werk. 29 Dil ve Kültür Olimpiyatları İsviçre finali Bern’de yapıldı ÖZGÜR TAŞCIOĞLU - BERN Dil ve Kültür Olimpiyatları’nın Final gecesi Cumartesi akşamı Bern Kursaal’da yaklaşık bin kişilik izleyiciyi bir araya getirdi. Bern Belediye başkanı olmak üzere salonda yerini alan çok sayıda İsviçreli ve Türk misafirler çocukların gösterdikleri performanslara hayran kaldılar. İsviçre’nin en prestijli salonlarından olan Kursaal’da bir araya gelen sevgi dili Türkçe’nin elçileri ‘hepimiz biriz’ sloganı ile kültürler arası paylaşıma büyük bir katkıda bulundular. Türkiye’de her yıl büyük bir heyecanla beklenen büyük finaller öncesi Elite, Lernforum, Säntis ve Ekol gibi eğitim kurumlarının bir araya gelerek oluşturdukları Fokus Bildungsgruppe’nin organizasyonunda gerçekleştirilen gala gecesi görsel ve müzikal bir şölene dönüştü. Reha Yeprem’in enfes Türkçesi ve Aşkım Altınok’un Almanca sunumu ile gerçekleşen gala gecesinin misafirlerinden olan Atalay Demirci’de esprileri ile sahneye renk kattı. ‘Başkalarının konuştuklarını sizin yaşamanız çok güzel’ Programın ev sahibi konumunda bulunan Bern şehri belediye başkanı konuşma için çıktığı sahnede sempatik hareketleri ile büyük alkış aldı. Kültürler arası diyaloğun önemine vurgu yapan Alexander Tschäppät, Türklerin ve İsviçrelilerin ayrılmaz bir bütün olduğunu söyledi. Aynı zamanda Federal Milletvekili olan Tschäppät, İsviçre’de çok sayıda Türkün yaşadığını belirtti ve yaşanılan ülkenin dilini bilmenin önemli olduğunu, dil öğrenmenden uyumun mümkün olamayacağını söyledi. Göçmenlere uygulanacak olan tartışmalı kota referandumunda en fazla hayır oylarının Bern’den çıktığını hatırlatan Tschäppät, kapımız her zaman göçmenlere açık olacak dedi. Tschäppät ayrıca ülke olarak Türkiye’den öğrenecek çok şeyleri olduğunu söyleyerek Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yaptığı ev sahipliğini övdü ve ‘salondaki İsviçrelilere sesleniyorum bizim de daha fazla mülteci alacak yerimiz var’ dedi. Belediye başkanı konuşmasını ‘birlikte yaşam için müziği ve edebiyatı kullanmanız çok güzel. Başkalarının konuştuklarını sizin yaşamanız çok güzel. Bu gece burada olmaktan çok büyük mutluluk duyuyorum’ şeklinde bitirdi. Türkçe yabancı dil seviyesinde ‘Türkçe Şarkı’ kategorisinin birincisi Aylin Mangelsdorf ‘Masum değiliz’ şarkısı ile kazanırken, ikinci Lena Kasap ‘Say my Name’, üçüncü Melissa Steiger ise ‘Bir yanlış kaç doğru’ şarkılarını seslendirdi. Programda ayrıca davet alan fakat katılamayan Konfederas- yon başkanı Didier Burkhalter ve Senatör Germann Hannes’in gönderdikleri teşekkür mektupları okundu. Öğrencilerin şarkı ve şiir gösterileri arasında sahne alan halk oyunları ekibinin gösterileri ise özellikle İsviçreli izleyiciler tarafından büyük ilgiyle takip edildi. Dereceye girenler Dil ve Kültür Olimpiyatları İsviçre finallerinde ‘Almanca-Fransızca Şiir’ kategorisinde dereceye girenler arasında birinciliği Beyza Maruk ‘Hoffnung’ adlı şiiri ile kazandı. İkinciliği elde eden Aleyna Akdeniz ‘Ein bisschen mehr Freude’ adlı şiirle kazanırken, üçüncülüğü Beyza Ceylan elde etti. Türkçe yabancı dil seviyesinde ‘Türkçe Şarkı’ kategorisinin birincisi Aylin Mangelsdorf ‘Masum değiliz’ şarkısı ile kazanırken, ikinci Lena Kasap ‘Say my Name’, üçüncü Melissa Steiger ise ‘Bir yanlış kaç doğru’ şarkılarını seslendirdi. ‘Türkçe Şiir’ kategorisinde birincilik ‘Ezan çiçekleri’ şiiri ile Fatma Delal’in olurken, ikincilik Programın ev sahibi konumunda bulunan Bern şehri belediye başkanı Tschäppät konuşma için çıktığı sahnede sempatik hareketleri ile büyük alkış aldı. Halil İbrahim Aktaş ve üçüncülük ise Muhammed Ali Koca’nın oldu. ‘Almanca-Fransızca Şarkı’ dalında da dereceye girenler sırasıyla Mihriban Yaman ‘Je veux’ şarkısı ile, Halime Çayır ‘Satellite’ ve Derya Demircan ‘99 Luftbalons’ şarkıları ile dereceye girdiler. Programa destek olan sponsorlar unutulmadı Her kültürel ve sosyal faaliyetlerin gerçekleşmesinde maddi katkıda bulunan sponsorlar ise kendilerine verilen bir teşekkür belgesiyle Kültür olimpiyatlarına verdikleri destekten ötürü seyirciler tarafından alkışlandılar. 31 Kuantum Düşünce Tekniği Geliştiricisi Bülent Gardiyanoğlu, 22 Mart 2014 tarihinde Zürih’te bulunan Volkshaus’ta “Derin Arınma ve Kuantum’’ konusunda oldukça başarılı bir seminer verdi. Kuantum tekniği ‘Ohh be!’ dedirtti Pusula gazetesinin medya sponsorluğunu üstlendiği ve ilginin yüksek olduğu semineri; Ayşegül Karakoç, Duygu Vural ve Eylem Demir arkadaşlar birlikte organize ettiler. Kuantum teknikleri konusunda uzman olan Bülent Gardiyanoğlu’nun nasıl bir seminer vereceği doğrusu merak konusuydu. Kuantum tekniklerine yabancı olan birçok kişi konudan habersiz sırf anlatılacakları merak ettikleri için gelmişlerdi. Konferansı organize eden Duygu Vural, Ayşegül Karakoç ve Eylem Demir, Bülent Gardiyanoğlu ile hatra fotoğrafı çektirdiler. Salonun yarısından fazlasını dolduran kalabalık, Bülent Gardiyanoğlu’nun seminerini oldukça dikkatli bir şekilde takip ederek kuantum konusunda bilgi sahibi oldular. Bülent Gardiyanoğlu; “Kendinizi sevin, kendini sevmeyen kimseyi sevemez, kendinize güveninki başkalarına da güvenin. Eğer mutlu olmak istiyorsanız, hayata bakış açınızı değiştirin, istediklerinize yönelinki gerçekleşebilsin ve içinizdeki beni ön plana çıkarın. İçinizdeki çocukla barışık olunki Dr. Cankut Yüksel ve eşi Sema Yüksel de konferansı yakından takip ettiler. Seminerin bitiminde isteyen kişiler Bülent Gardiyanoğlu’na kitap imzalatma ve fotoğraf çektirme şansı yakaladılar. mutlu olasınız. Hayatta hiç bir şey tesadüf değildir. Başarılı olmak isteyeceksinizki, içinizdeki korkuyu ve endişeyi yenesiniz. Hep mutsuzum derseniz mutsuz olursunuz, neden hep beni bulur derseniz hep sizi bulur. Yani neye yoğunlaşırsanız o olur. Kendini hep mutsuz hisseden insan mutsuz olur. Pozitif yoğunlaşma çok önemlidir, yönünüzü belirlersiniz. Hiç bir şey vermeden alınmaz.” diyerek konukların bilmediği teknikleri salondakilere anlattı. Arada bir de nefes tekniklerinin ve gözlerin kapatılarak düşünceyi yönlendirme tekniklerinin de öğretildiği seminerde, özellikle o esnada kullanılacak cümlelerin etkisinin ne kadar önemli olduğu gösterildi. Salonda bulunan herkesi çocukluğuna götüren Bülent Gardiyanoğlu, “Herkesin önce kendisiyle barışık olması gerekir. Hem kendinizle hem de çevrenizdeki insanlarla barışık olmanız size daha mutlu edecektir,” diye konuştu. Gözlerin kapatılarak yapıldığı geçmişe yolculuk sırasında birçok kişinin ağladığına şahit olduk. Seminerin bitiminde isteyen kişiler Bülent Gardiyanoğlu’na kitap imzalatma ve fotoğraf çektirme şansı yakaladılar. Seminer sona ermişti ancak imza ve fotoğraflardan dolayı izleyiciler oldukça uzun bir süre salondan ayrılamadılar. Herkesi Delirttiler Lenzburg Kadınlar Derneği tarafından organize edilen tiyatro akşamı, 15 Mart Cumartesi akşamı Zürih-Wallisellen’de gerçekleştirildi. TRT1 ekranlarında izlediğimiz Seksenler Dizisinin ünlü oyuncuları Necmi Yapıcı ve Mehtap Bayr’nin sahne aldığı “Benimle Delirir misin?” adlı tiyatro gösterisine katılan seyirciler oldukça hoş vakit geçirdiler. Evli bir çiftin yaşamlarından kesitlerin anlatıldığı oyunda kahkahalar havada uçtu. Tiyatro yazarı Mine Artu’nun kaleminden evlilik yeminleri, güzel aşk sözcükleri ile başlayan evlilik seremonisinden delilik rapsodisine uzanan traji komik bir sürecin işlendiği oyunda, Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı’nın muhteşem oyunları seyircinin bol Bir zamanlar Radyo Ata’da program yapan ekip de bol kahkaha attiyatro akşamında bir araya gelme fırsatı buldu. masını sağladı. (Yasemin Gülener, Turgut Karaboyun, Sevil Süğlün, Nihal Topuzoğlu-Eğen ve Ali Osman Kosecioğulları) Oyunun hemen ardından Lenzburg Kadınlar Derneği yöneticileri ve tiyatro oyuncuları biraraya gelerek hatıra fotoğrafı çektirdiler. Salondaki boşluklar can sıktı Tiyatro akşamını izlemeye gelen herkes organizasyondan oldukça memnun kaldı. Lenzburg Kadınlar Derneği çalışanları gerçekten her detayı ince ince düşünüp akşama oldukça güzel bir hazırlık yapmışlar. Sahnelenen oyun ve verilen arada konuklara ikram edilen yiyecekler herkesin takdirini kazandı. Eksik olan tek şey halkımızın organizasyona ilgisinin yetersiz oluşuydu. Salonun büyük bir kısmının boş oluşu, rezervasyon yaptıran insanların çoğunun programa gelmeyişi başta dernek çalışanları olmak üzere herkesin moralini bozdu. Ne olursa olsun, böylesine güzel bir akşamı bize yaşatan Lenzburg Kadınlar Derneği yönetim kurulu ve üyelerine teşekkür ediyoruz. Umarız ilerleyen zamanlarda tiyatro organizasyonlarına devam edip bizleri bu güzelliklerden mahrum bırakmazlar. 32 Performansları ayakta alkışlandı Allblues adlı İsviçreli bir organizasyon şirketinin konser için Zürih’e getirdiği Taksim Trio grubu, izleyicisine muhteşem bir müzik ziyafeti sundu. 20 Mart Perşembe akşamı Zürih’in en tanınmış eğlence mekanlarından biri olan Kaufleuten’de gerçekleştirilen konseri yaklaşık 500 kişi izledi. İstanbul’un dinamik ve kozmopolit ruhunu müziğe taşıyan Taksim Trio grubu Hüsnü Şenlendirici’nin kusursuz ve akıcı klarneti, İsmail Tunçbilek’in berrak ve net bağlaması, Aytaç Doğan’ın daha sert ve gitara benzeyen kanunu ile adeta müzikle dans ediyor. Grubun üç üyesi de çocukluk arkadaşı. Aileler birbirine geçmiş büyük bir sülale gibi. Roman kültürü içinde başladıkları müzik, yaşamlarının bir parçasıymış her zaman. Yedi yıl önce kurdukları Taksim Trio’yla canlarının istediği müziği yapabilme şansı elde etmişler. Ne gelecek, ne de satacak kaygıları var. Konserlere keyiflerine göre çıkıyorlar. Yorgunlarsa röportaj yada tv programı tekliflerine hayır diyorlar. Ama bu arada albümleri çok iyi satıyor. Dünyanın her yerinden konser teklifi alıyorlar. Dinleyenler oturdukları yere çakılıp kalıyor, huşu içinde bu birbirine uyuşmaz diye bilinen üç enstrümanın döktürdüklerini dinliyorlar. Onlara göre bunu sebebi biraz da gamsızlıkları. Hırslarını sadece daha iyi çalmak için enstrümanlarına akıtmaları ve tabii birbirlerini çok iyi tanımaları. Grup başarısını; “Bilmek, duymak, icraat; üçü bir arada olduğunda güzel müzik çıkıyor” diyerek özetliyor. İsviçre konserinde de sözlerini kanıtlar nitelikte bir performans sunan grubun koserinde, Pusula Gazetesi olarak biz de hazır bulunduk. lan 5 okurumuz bizden 2 kişilik giriş bileti kazanarak konsere gitmeye hak kazanmıştı. Konser akşamı biraraya geldiğimiz okurlarımız Bahar Fındık, Fatma Yıldırım, Kaan Karaosmanoğlu, Bilge Kandaş ve Mehmet Ali Demren ile keyifli bir akşam geçirip Taksim Trio grubunun müzik ziyafetini birlikte izledik. Konserin ardından isteyen okurlarımız Taksim Trio grubunu kuliste ziyaret ederek fotoğraf çektirme ve sohbet etme şansı yakaladılar. Konseri okurlarımızla birlikte izledik Geçtiğimiz sayıda etkinlik takvimi sayfamızdan konser duyurusunu okuyan ve çekilişe katı- Onlar bizim gururumuz Güher ve Süher Pekinel kardeşler 19 Mart 2014 Çarşamba akşamı Zürih’in en ünlü konser salonlarından biri olan Tonhalle’de izleyici karşısına çıktılar. Zürih Başkonsolosumuz Aslı Oral ve Turizm Tanıtma Dairesi Ateşemiz Hilal Demirel’de konseri izleyerek destek verdiler. Pusula Gazetesinin medya sponsoru olarak destek verdiği konser, Tonhalle Orchester Zürich tarafından organize edildi. Salonu dolduran İsviçreli hayranlarından bol bol alkış alan Pekinel kardeşlerin verdiği muhteşem konser hepimizi gururlandırdı. Konserde Pekinel kardeşlere eşlik eden orkestranın şefliğini de dünyaca ünlü Howard Griffiths yaptı. Konusunda uluslararası üne sahip Güher ve Süher Pekinel kardeşler piyano konusunda Paris Konservatuvarı’nda bulunan Yvonne Loriod ile iki yıl çalıştıktan sonra, eğitimlerine August Leopold ile Frankfurter Musikhochschule’de devam ettiler. Rudolf Serkin’in daveti üzerine eğitimlerini kendisiyle devam ettirmek üzere Philadelphia’daki Curtis Institute of Music’e giden ikizler 1978’de Julliard School of Music ve Frankfurter Musikhochschule’de paralel sürdürdükleri eğitimleriyle master derecelerini almanın yanı sıra New York’ta Claudio Arrau ve Leon Fleisher ile de çalışma fırsatı bulmuşlar. 1984’de Herbert Von Karajan tarafında keşfedilerek Salzburg Festivali’ne davet edilen sanatçılar o zamandan beri kariyerlerine dünya çapında devam etmektedirler. 33 Her ne kadar, sakallı kadınlar, cüceler, yapışık ikizler gibi görmeye alışık olmadığımız insanların sergilendiği sirkler, 19. Yüzyılın sonunda Amerika’da ortaya çıksa da, bu tarihten çok önceleri de, böylesi açık hava sirkleri vardı. İstanbul’daki, Eminönü Camisi’nin çevresi de, işte böyle bir yerdi. sarı basın SUNAY AKIN [email protected] UZUN ÖMER’İN AYAKKABILARI I I. Mahmut döneminde, Eminönü’nün en ilgi gören insanı Kürt Ali’dir! Hamallık yapan Kürt Ali’nin ayakları tam yarım metre uzunluğundadır. Bu büyük ayaklı adamı görmek isteyenler, caminin bir duvarının gölgesine oturmuş, İstanbul’a gelen Fransız şair ve ressam Theophile Gautier’in “iki ayaklı deve” adını verdiği hamalların önünden geçmeyi adet edinmişlerdir. Kürt Ali’nin ayakkabısının içine kundaklı bir çocuğun konulduğu ve rahat rahat sığdığı haberi, kısa sürede İstanbul dışına taşmıştır. Eminönü ve Karaköy arasına yapılan Galata Köprüsü, açık hava sirkinin yeni mekanı olur. Köprü üstü, açıldığı ilk günden itibaren İstanbul’un, adı bir afişe yazılmamış oyuncularının sahnesine dönüşür. Padişah II. Abdülhamit zamanında, köprüden geçenler, çıplak Mustafa ile Madam Opala’nın kapışmalarına tanık olmaktaydılar. Fatih tarafından gelen Çıplak Mustafa, lakabından da anlaşılacağı üzere yaz ve kış anadan doğma gezerdi. Madam Opala ise köprü sahnesine Beyoğlu tarafından çıkmaktaydı ve Çıplak Mustafa’nın tam aksine üstüne kat kat fistanlar giyerdi. Önce birbirine laf atmayla başlayan karşılaşma çok geçmeden saç saça, baş başa kavgaya dönüşürdü. Padişah, her iki delinin köprüden karşı tarafa geçmesini yasaklayınca, gözler, köprü üstündeki seyyar satıcıların oyunlarına, tekerlemelerine, ilgi çekmek için yaptıkları numaralara çevrilir. Galata Köprüsü, bir vapur iskelesiydi aynı zamanda. İstanbul’un Asya yakasına, Boğaz’a ve Adalar’a giden vapurlar köprüye yanaşıp, yolcularını buradan alırlardı. Bu nedenle, köprünün alt tarafı en az üstü kadar hareketliydi. Zaman içinde köprü altına kahvehaneler, küçük dükkanlar ve lokantalar açılınca bu mekan insanların buluşma yerine dönüşür. Köprü altındaki “Şans Gişesi”, açık hava sirkinin son hüzünlü yıldızının yaşadığı yerdir. O’nu bize tanıtması için sahneye Sait faik Abasıyanık’ı davet ediyoruz. Söz, Abasıyanık’ın:”Dünyada misni menendi olmayan bu köprünün altında… basık bir dükkanda, bir piyango satıcısı yaşıyor: Bay Ömer Özkan. Özkan soyadından çok, Uzun Ömer ismi ile anılan bu genç adamı hemen her İstanbullu, her İstanbul’a gelen taşralı Haydarpaşa vapurundan Köprü’ye ayak basar basmaz durup saatlerce seyreder. Küçük çocuklar saatlerce, kovuluncaya kadar önünde durup kendilerinden, babalarından ve ağabeylerinden ikiler, üçler, dörtler kere büyük, bu muhteşem adamı seyrederler. Doğrusu şaşkınlıkla seyretmeye değer bir adam. Ama çok bakınca kendisi üzülüyor Ömer Efendi. Bakın, bakın ama fazla durmadan geçin n’olur.” Bilecik’in Abbaslı köyünde doğan Uzun Ömer, 2 metre 25 santim boyundadır ve geçimini köprü altındaki küçük gişesinde piyango bileti satarak sağlamaktadır. Dedesi kendi gibi masallardaki dev görünümünde olsa da, babası 1.68 boyundadır. Sait Faik, Uzun Ömer’in köprüden ayrılıp eve gidişini sözcüklerle şöyle resmeder:”Akşam olunca Ömer efendi gişesini kapar, Köprü’nün merdivenlerini uzun, dalgın bir hülya aleminde çıkar. Kendinden altmışar, yetmişer, seksener santim aşağıda insanların üstüne saffet dolu, hüsran dolu gözleriyle bakarak bir tramvay vatmanının yanında iki büklüm Beşiktaş’taki evine döner. Babasını yemeklerini yerler. Sonra tahtadan yapılmış hususi karyolası kırıldığı için yerde hususi yapılmış şiltesine uzanır, gözlerini kapar, helal süt emmiş bir eş düşünür.” Sait Faik, bir elbiseyi kaça yaptırıyorsun, diye sorunca Uzun Ömer, “Onu hiç sorma! Beş yüz liradan aşağı elbise dikmiyorlar bana” karşılığını verir. Yazar, “pabuçlar” deyince de, Uzun Ömer’in yarasına dokunur:”Hele pabuçlar! Yüz elli liradan aşağıya hiçbir kunduracı ayakkabı yapmıyor. Köselelerin de hali malum. Ne kadar kalın olursa o kadar çürük oluyor. Ne kadar yürümesen üç ayda parçalanıyor.” Ömer Özkan, 4 Şubat 1960 tarihinde, insanlara hep yukarıdan baktığı gözlerini 38 yaşında hayata kapasa da, 58 numara olan ayakkabıları Galata Köprüsü’nde uzun yıllar sergilenir. İnsanlar bu kez köprü altına Uzun Ömer’i değil, annelerinden, babalarından, arkadaşlarından duydukları be efsanevi adamın ayakkabılarını görmeye giderler. 34 Etkinliğin sonunda pek çok dinleyici aldıkları bu romanı yazara imzalatma fırsatı da yakaladılar. Nisan ayı başında yeni romanının Almanca yayınlanması dolayısıyla Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki etkinliklere katılan ünlü yazar Elif Şafak, Zürich’te de bir okuma etkinliğine katıldı. Elif Şafak Zürih’teydi Geçtiğimiz yıllarda yayınlandıktan sonra büyük bir ilgi gören ‘İskender’ romanı kısa bir süre sonra ülke dışında da yankı uyandırdı ve 2012 yılında ‘Honuor’ adı ile İngilizce yayınlandı. Kitap uzun bir süre çok satılanlar listesinde kalırken, Özel kadın yazar ödülü kazanma gibi başarılara imza attı. Bunu takiben Almancaya çevrilen kitap geçen ay okurlara sunuldu. Zürih’te yapılan okuma gecesinde Elif Şafak kitabı hakkında sorulan yanıtladıktan sonra kitabından bazı bölümleri okudu. Etkinliğin sonunda pek çok dinleyici aldıkları bu romanı yazara imzalatma fırsatı da yakaladılar. İskender, yazarın yabancı dillere çevrilen ikinci romanı. Toplum içerisinde değişik kültürlerin çatışmasını akıcı bir dille anlatan romanda içimizden bir ailenin, Toprak ailesinin yaşamlarına yakından tanık oluruz. Onların hayal kırıklıklarında ve umutlarında hem ilginç ve sıra dışı, hem de tanıdık ve bizden bir hikâyenin izdüşümlerini buluruz. Sürprizlerle dolu bu serüven bir Kürt köyünde başlar. Oradan İstanbul’a, Londra’ya ve Abu Dabi’ye uzanır. Gidenler ve kalanlar, sevenler ve sevmeyi bilmeyenler üzerine bir romandır bu; bir de değişmek, değişebilmek üzerine. 1970’lerde Anadolu’dan Londra’ya göçmüş Toprak ailesinin hüzünlü, heyecanlı ve bir o kadar da umut dolu hikâ- Zürih’te yapılan okuma gecesinde Elif Şafak kitabı hakkında sorulan yanıtladıktan sonra kitabından bazı bölümleri okudu. yesi İskender. Roman boyunca Toprak ailesinin göç yollarını takip ederken insanın en yakınındakilerle nasıl uzak düşebildiğini, gurbeti içinde taşıyabildiğini ve geçmişin burukluklarının bir gölge gibi bizi takip ettiğini görürüz. Romanlarını okuyanlar yazarın ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu görebilir. Bunun kanıtı kitaplarında okunuyor zaten ama hepimizin yakından yaşadığı bir olaylada kanıtlanabilir. Minarelerin yasaklanması konusunda yapılan halkoylaması sırasında İsviçre’yi ziyaret eden Elif Şafak, gözlemlerini şu şekilde dile getirmişti: “Bu hafta tüm dünyanın gözleri İsviçre’ye çevrildi. Avrupa’nın en “demokratik”, en “tarafsız” ülkesinden gelen haberler son derece şaşırtıcı, üzücü, düşündürücü. Yabancı basında sergilenen fotoğraflara bakıyorum. Özellikle bir tanesi hayli dikkat çekici. Fonda simsiyah minareler; ürkütücü ve soğuk görünüyorlar, adeta silaha benzetilerek çizilmişler. Bu minarelerin ruhaniyetle, maneviyatla, huzurla ilgisi yok. Bu resimdeki minareler bilinçli olarak korkutucu çizilmiş. Gölgeleri bile yok, gölgeden ibaretler. Önde, kenarda, yine siyahlara bürünmüş, tepeden tırnağa ka- Elif Şafak hayranları salonu doldurdu. panmış bir kadın duruyor. Ulaşılmaz, sabit, uzak ve tehditkâr bakıyor. Posterin üzerinde kocaman harflerle “STOP!” yazıyor. Verilen mesaj gayet net: “Bunlara hayır deyin!” İsviçre’de haftalarca bu tür mesajlar, böylesine dışlayıcı bir propaganda yayıldı. Sonunda halk, posterlerde verilen öğüde uydu. Aynen öyle yaptı. Minarelere “hayır” dedi. İlginç bir şekilde en fazla hayır oyları, Müslümanlar’ın yaşamadığı kantonlardan çıktı. Yani zaten minare yapılma ihtimali son derece az olan yerlerden, yani zaten Hıristiyanlar ile Müslümanların çok daha az temas ettiği bölgelerde.” Bu satırlar sizce de İsviçre’de yaşayan pek çoğumuzun duygularını çok yakından ve güzel ifade etmiyor mu? Elif Safak las in Zürich Elif Safak hat mit «Ehre» einen Roman über Kulturkonflikte geschrieben. Am Dienstag las sie in Zürich in Kauflautensaal. 36 27 Mart-3 Nisan tarihlerinde Basel’de yapılan dünyanın en önemli saat fuarına, 40 ülkeden 1500 marka katıldı ve 100 ülkeden 150 bin ziyaretçiyi ağırladı. Sekiz gün süren fuar sonunda yapılan açıklamada, katılımcıların ve ziyaretçilerin son derece memnun kaldıkları belirtildi. Baselworld 2014 fuarını 150.000 kişi ziyaret etti Dünyanın bu alandaki en büyük fuarı kabul edilen Baselworld, 42’nci defa kapılarını açtı. Toplamda 40 milyar doları aşan dünya saat endüstrisinin yüzde 50’den fazlasını kontrol eden İsviçre, sürekli olarak bu fuarı öne çıkarıyor. Ne Çin’deki rüşvet skandallarıyla gözden düşen lüks, ne de Avrupa’nın krizi saat endüstrisini etkiliyor. Nitekim 2013’te İsviçre’nin saat ihracatı yüzde 5.6 arttı. Fuar Yöneticisi François Thiebaud, dünya saat endüstrisinin yüzde 80’inin BaselWorld’de temsil edildiğini belirtti. 2012’de 23.3 milyar dolar olan İsviçre saat ih- racatı 2013’de 24.6 milyar dolara çıkmış durumda. İsviçre saat endüstrisi yüzde 53 ile en yüksek satışını Asya’ya, peşinden yüzde 31 ile Avrupa ve yüzde 14 ile Amerika’ya yapmış. Hong Kong’a ihracatın yüzde 5.6, Çin’e ise yüzde 12.5 düşmesi endişe yaratıyor. Çin’de lüks ürünlerin rüşvet verilmesi çok büyük bir toplumsal soruna yol açmış, Çinli Önder Xi Jinping yolsuzluk karşıtı kampanya başlatarak neredeyse lüks hediyeleri yasaklamıştı. Fansız lüks markası Chanel, tekrar BaselWorld’ün en pahalı parçasını sundu. Yalnızca 5 adet üretimi yapılan J12 Tourbillon Volant’un fiyatı 1 milyon Euro. 18 karat beyaz altın kasalı, 336 pırlanta ile kaplı saate şöhretli koleksiyonerlerden ilgi olduğu acıkladı. J12 seramik modellerin fiyatı ise 300 bin Euro civarında. Daha çok İsviçre çakılarıyla tanıdığımız aynı zamanda önemli bir saat üreticisi olan, bugüne kadar birçok özel model ve seriye imza atmış Victorinox, Baselworld’ de yeni saat serisi Inox’un tanıtımını yaptı. Bilindik sınırların çok daha ötesinde bir dayanıklılık vadeden yeni Inox serisindeki modelleri yalnızca saat olarak nitelemek oldukça zor. Ömür boyu bileğinizde kalacağını bilerek satın alabileceğiniz bir saat olan Inox, üretim aşamasında 130 testten geçiyor. Üstelik bu testler öyle sıradan testler de değil. Betona atma, yüksekten düşürme, aşırı soğuk ve aşırı sıcağa maruz bırakma ve hatta üzerinden tankla geçme gibi testlere maruz kalan Inox, dayanıklıyım diyen rakip saatlere meydan okuyor. 200 metreye kadar su geçirmeyen Inox, -51 ve +71 derece arası sıcaklıklarda sorunsuz ça- Fansız lüks markası Chanel, tekrar BaselWorld’ün en pahalı parçasını sundu. lışabiliyor. Saat 12G’ye kadar da direnç gösteriyor. Saatin kadranı, camı aşağıda kalacak şekilde tasarlandığından kristal camın darbelerden etkilenme olasılığı da azalıyor. Fiyatının ne olacağı henüz belli olmayan saatin eylül ayında piyasada olması bekleniyor. 150’000 Besucher an Baselworld 2014 Rund 150›000 Besucherinnen und Besucher sind an der Baselworld 2014 verzeichnet worden. Die weltweit führende Uhren- und Schmuckmesse ist nach acht Tagen zu Ende gegangen. «Volle Zufriedenheit» über die Messe und ihre Geschäftsergebnisse zeigten laut der Messe die Aussteller. 37 BMW M4 Üstünü Açtı BMW’nin performanslı modeli M4’ün sert tavanlı cabriosu New York Otomobil Fuarı’nda sahneye çıkacak. BMW, M4 Cabrio’yu resmi olarak duyurdu. 4 Serisi’nin bu performanslı kardeşinin üstü 18 km/s hıza kadar açılabiliyor. 20 saniyeden biraz daha kısa bir sürede karakter değiştiren M4 Cabrio’nun M gövde kiti onu agresif ve kaslı yapıyor. M4 Cabrio, Coupe kardeşiyle dış tasarımda olduğu gibi iç mekanda da benzer dizayn anlayışına sahip. Spor deri direksiyon simidi ve spor koltuklar aracın dış tasarımının verdiği konfor ve sportiflik duygusunu vurguluyor. Yine iç mekanda kontrast dikişler, M vites kolu ve M logolu kapı eşikleri dikkat çekiyor. Lexus Sözünü Tuttu Japon marka yaptığı açıklamalarda Lexus çatısı altındaki en güçlü V8’i üreteceğini iddia ediyordu. RC F modeli ile artık bu söylemler iddia olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştü. Detroit Otomobil Fuarı’nda tanıtılacak olan Lexus’un şuana kadar ürettiği en güçlü V8’i olacak olan RC F, hem şık tasarımı hem de teknik verileriyle özellikle BMW M4’ü gözüne kestirmişe benziyor. Kaputunun altındaki 5.0 litrelik V8 motor, toplam 466 HP güç üretiyor ve 0-100 km/s hızlan- masını 4.5 saniyede tamamlayabiliyor. Bu hem lüks hem de performanslı Japonun maksimum hızı ise 300 km/s olarak verilmiş. BMW M4’te kullanılan 3.0 litrelik çift turbolu motor ise 430 HP güç üretiyor. Motoru kadar dış tasarımıyla da iddialı olan Lexus RC F, agresif body kitiyle sert ve hırçın bir görüntü veriyor. 19 inçlik alüminyum jantlar da görselliğe katkıda bulunan en önemli faktörlerden biri. Araç 80 km/s hızı geçtiğinde ise otomatik açılan spoyler, aracın yüksek hızlarda yere daha iyi oturmasına yardım ediyor. İç mekanda ise Lexus’a özgü şıklık ilk dikkati çeken nokta olurken, deri kaplamalar ve alüminyum öğelerde bolca kullanılmış. Bentley’nin SUV’u 320 km/s’yi Görecek rak ediliyor. Bu yeni SUV daha Bu performanslı cabrionun kaputunun altında ise coupe kardeşinden de bildiğimiz 3.0 litrelik twin turbo altı silindirli bir ünite bulunuyor. 431 HP üreten bu motor 550 NM tork değerine sahip. 7 kademeli M çift kavramalı şanzımanla gücünü yere aktaran M4 Cabrio, 0’dan 100 km/s hıza 4.2 saniyede ulaşabiliyor. Aracın 6 ileri manuel şanzımanlı versiyonu ise bu veriyi 0.2 saniye kadar geriye çekiyor. M4 Cabrio’nun maksimum hızı 250 km/s’de elektronik olarak sınırlandırılmış. Comfort, Sport ve Sport+ olmak üzere üç farklı sürüş seçeneği bulunan araçta Aktif M Diferansiyel ve M ayarlı elektronik direksiyon sistemi M4 Cabrio’nun ilgi çekici yanları arasında yer alıyor. Ayrıca seramik M fren kaliperleri yine otomobilin M jantları arasından göz kırpıyor. İngiliz marka Bentley’nin önce mart ayındaki Cenevre tarihindeki ilk SUV’u detay- Otomobil Fuarı’nda tanıtılan lanmaya devam ediyor. EXP 9 F konsepti üzerine geliş320 km/s hıza genelde süperspor otomobiller ulaşır. Bu genel düşünceyi yıkacak bir model, prestijli İngiliz üretici Bentley’den geliyor. Marka tarihinin ilk SUV’si olacak olan yeni modelin 320 km/s maksimum hıza ulaşabileceği açıklanıyor. Ayrıca bu modelin cabrio ve coupe gibi değişik versiyonlarının da olacağı yine haberler arasında. Bir SUV’nin aerodinamik yapısını göz önünde bulundurulduğunda markanın nasıl bir yol izleyeceği me- tirilecek. Porsche Cayenne Turbo gibi çok sıkı bir rakibe karşı konumlandırılacak olan yeni ve prestijli SUV’un en az Alman rakibi kadar güçlü hatta ondan da hızlı olması beklentiler arasında. 39 Cennetten bir köşe Luzern Nisan ayı, rotamız İsviçre’nin ahşap köprüsü ve arslanlı anıtıyla ün salmış, tarihiyle ortaçağ atmosferini yaşatan, doğasıyla da eşsiz bir manzara keyfi sunan Luzern. Alexander Dumas’ın “İsviçre güzel bir istiridye, Luzern de onun içindeki incidir” diye tanımladığı Luzern şehri, özellikle yaz sıcaklarından kaçmak ve doğayla iç içe bir gün geçirmek için İsviçre’nin en çok tercih edilen şehirlerinden biridir. Chapel Köprüsü Şehrin ve tarihin en önemli simgelerinden biri olan Chapel köprüsü, 1333 yılında Luzern şehrini savunma ve gözetleme amacıyla yapılmıştır. Avrupa’nın en eski ahşap köprüsü ünvanını taşıyan köprüde Luzern’nin tarihini anlatan 17.yy’a ait resimler bulunmaktadır. 1993 yılında çıkan yangında köprünün ve resimlerin bir çoğu küle dönse de, hasar giderilerek köprü yeniden inşa edilmiştir. Luzern’ deyim demenin en önemli ispatı olarak, fotoğraf çekmeyi yada çektirmeyi unutmayın... Arslanlı Anıt Anıt, Chapel köprüsünden sonra şehrin bir diğer önemli simgesidir. Fransa Kralı XVI. Louis’i koruma görevi yaparken hayatlarını kaybeden İsviçre askerleri için yapılan bir anıttır. Dünyanın en etkileyici ve özgün heykeli olarak da bilinir. Anıtı ziyaret edenlerin ilk görüşte etkisine girdiği heybetli görünüşü ve etkileyici Chapel Köprüsü halide bunun kanıtı niteliğindedir. Bu atmosferi deneyimlemek için, mutlaka anıtı ziyaret etmelisiniz. Pilatus Dağında Luzern manzarası Alp dağlarına özgü dünyanın en dik tırmanışını yapan dişli trenle Pilatus Dağı’nın zirvesine çıkıp, dağlarla çevrili Luzern gölünün eşsiz manzarına tanıklık edebilirsiniz. İsteğe göre zirveye tırmanmakta mümkün tabii. Dinlenmek ve manzaranın tadını çıkarmak için size eşlik eden restoran ve kafeler mevcutken, zirvede farklı yönlerden değişik manzaraları da izleme şansına sahipsiniz. Bu gezinin özellikle Nisan-Ekim ayları arasında tercih edilmesi önerilen bir seçenektir. Luzern Gölü Pilatus Dağı Bir saatlik panaromik ve üç saatlik detaylı tekne turu seçenekleri bulunan Luzern Göl Turunda, farklı kasabaları gezip, bambaşka manzaralar görebilirsiniz. Bahar aylarına girdiğimiz bugünlerde, şahit olunabilecek manzarayı düşününce, kulağa çok cazip bir teklif gibi geliyor. Luzern için ayıracağınız saate göre, size uygun bir tur seçip bu deneyimi yaşamanızı öneririm. Renk cümbüşü içinde nereye bakacağınızı şaşıracağınız müthiş bir manzara ve turkuaz rengi bir göl. Yeterince huzur verici... Eski Şehir Luzern, çok çeşitli alışveriş seçenekleri bulunan tarihi sokakları, göl etrafına sıralanmış rengarenk restoranları ve otelleriyle yaşayan bir şehir. Meydanlarına saat kuleleri, eski evler, çeşmeler eşlik ederken, tüm bunların arkasında şehrin bir bölümünü kapsayan surlar bulunmaktadır. Surların arasında bulunan kulelerden bir tanesinin en tepesinde, dünyanın en eski şehir saati yer alırken, bir diğerinden şehri neredeyse 360 derece görme şansına sahipsiniz. İsviçre’nin belki de en güzel şehirlerinden biri olan Luzern için, görülmesi gereken şehirlerden bir tanesi demek yanlış olmaz. Hazır bahar ayları gelmişken, bu eşsiz manzaranın tadını çıkarmak ve şehrin tarihine şahitlik etmek için bu ayki önerim Luzern. 41 Türkiye bu yıl da Eurovision’da yok 1975 yılından 2012 yılına kadar otuz üç kere finallerde boy gösterdiğimiz Eurovision müzik yarışmasında bu sene de yer almayacağız. Mevcut sistemini ve İspanya, İtalya, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın elemelere katılmadan direk finalde yer alıyor oluşunu eleştirerek geçtiğimiz sene Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmayan Türkiye, bu sene de mevcut sistemin devam etmesinden ötürü yarışmaya katılmayacağını açıkladı. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu genel müdürü İbrahim Şahin, Türkiye’nin mevcut şartlar altında Eurovision Şarkı Yarışması’na geri dönemeyeceğini bildirdi. Yarı yarıya kombine edilen jüri / tele oylama sistemi ve otomatik finalistlerin güncel durumunun sebep olduğu memnuniyetsizlik yeniden gerekçe olarak gösterildi. 2014 Eurovision Şarkı Yarışması 59. Eurovision Şarkı yarışması 10 Mayıs 2014 tarihinde Danimarka’nın başkenti Kopenag’da gerçekleştirilecek. Yarışmaya otuz yedi ülke katılacak. Yarı finaller 6 ve 8 Mayıs 2014 tarihlerinde, finali ise 10 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleştirilecek. Türkiye’nin Eurovision Tarihi Türkiye, Eurovision Şarkı Yarışması’na ilk olarak 1975 yılında, Semiha Yankı’nın seslendirdiği ‘Seninle Bir Dakika’ isimli şarkıyla katılmış ve 3 puan alarak sonuncu olmuştu. Daha sonraki senelerde iki kez 0 puanla yarışma sonuncusu olan Türkiye, 90’lı yıllara kadar sıralamanın sonlarında yer aldı. 1979 yılında Kudüs’te düzenlenen yarışmadan çekilen Türkiye, dil konusunda özgürlük getirilmesi ve teleoylama sistemine geçilmesinin ardından daha önceki senelerden daha iyi sonuçlar almaya başladı. 1997 yılında Şebnem Paker’in ‘Dinle’ isimli şarkısıyla üçüncü oldu. Zirveye Sertab Erener ile çıkıldı. 2003 yılında Erener “Everyway That I Can” isimli şarkıyla Eurovision Şarkı Yarışması’nda 167 puan ile ülkeye ilk birinciliğini kazandırdı. O güne kadar çok da popüler olmayan genç isimleri Türkçe parçalar ile yarışmaya gönderen TRT, o yıl radikal bir kararla Sertab Erener’e teklif götürdü. Erener, Demir Demirkan ile ortak besteledikleri “Everyway That I Can” adlı şarkıyla Riga’daki 48. Eurovision Şarkı Yarışması’nda birinci oldu ve böylece Türkiye, 2004 Eurovision Şarkı Yarışması’na ev sahipliği yapmış oldu. Daha sonraki yıllarda Athena, Kenan Doğulu, Hadise, Mor ve Ötesi gibi gruplarla iyi sayılabilecek dereceler elde eden Türkiye 2010 yılında maNga’nın “We Could Be The Same” adlı şarkısı ile zirveye yeniden çok yaklaştı ve ilk defa ikinciliği kazandırdı. 2011 yılında Yüksek Sadakat ile yarı finallerde elenen Türkiye, son olarak 2012 yılında Can Bonomo ile yedinci oldu. ve Yüksek Sadakat gibi ünlü sanatçılar temsil ederken Semiha Yankı, Ayşegül Aldinç, Candan Erçetin, Arzu Ece, Demet Sağıroğlu, İzel, Reyhan Karaca, Şebnem Paker, Tuba Önal ve Can Bonomo gibi genç isimler de yarışma sayesinde ünlenmişlerdi. Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi Nilüfer, Ajda Pekkan, Neco, maNga, MFÖ, Seyyal Taner, Sibel Tüzün, Kenan Doğulu, Kayahan, Mor ve Ötesi, Hadise Türkvizyon Şarkı Yarışması Türk dünyası ülkeleri arasında düzenlenen ilk ve tek şarkı yarışmasıdır. İlk ayağı 2013’de düzenlenen yarışmaya yirmi dört ülke katılmıştı. Gecenin birincisi Farid Hasanov’un söylediği ‘Yaşa’ şarkısı ile Azerbaycan olmuştu. Yarışmanın ikincisi 2014 Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak kararlaştırılan Kazan’da düzenlenecek. Bu organizasyonun yapılmasındaki ana amaç kültürel yakınlaşmayı artırmak. Yarışmada dereceye girenler Anka Kuşu ile ödüllendiriliyor. Maddi bir ödül verilmiyor. 2003 yılında Sertab Erener “Everyway That I Can” isimli şarkıyla Eurovision Şarkı Yarışması’nda 167 puan ile ülkeye ilk birinciliğini kazandırdı. Eurovision’a alternatif olarak doğan Türkvizyon Şarkı Yarışması Yarışma katılımcılarını belirleyen unsur Türkçe konuşmaları. Türkiye ve Kırgızistan gibi bağımsız devletlerin yanı sıra Tataristan, Altay gibi özerk devletlerin de katılabildiği yarışmada ayrıca Türk azınlıkların yer aldığı Ukrayna ve Irak gibi ülkeler de temsil edilebilmekte. 42 Hoşgeldin Nisan NESLİŞAH ÇETİN | [email protected] Nisan ayıyla beraber gelen güzel havanın tadını çıkarabileceğimiz günler bizimle. Işıldayan güneşin yanı sıra, yeşeren ağaçlar rengarenk açan çiçekler bize yepyeni bir enerji getirdi. Baharın gelmesiyle beraber vitrinlerde öne çıkan renkler olsa da, bu baharda kesinlikle her renge yer var. Pastel Boya Toz pembe, pudra, nil yeşili, bebek mavisi, soluk limon çiçeği gibi tonlarla dolu bu sezon vitrinler. Baharın habercisi çiçekler fütursuzca her yerde, etekler elbiseler pantolonlar gömlekler hatta ayakkabılarda... Güzel tarafı, günün her saatinde kolayca kullanılabilecek ve yorumlanabilecek desenler. Benim tavsiyem, desensiz olanları bir çok parçayla kullandığınız kombinlerde, desenli olanlarıysa, tek parça olan kombinlerde kullanmak. Grafik Trendi Çiçek desenleri dışında bu baharın önde gelen trendi, grafik desenler. Ne desen olduğu ya da nasıl sıralandığının önemi olmayan; kare, dikdörtgen gibi şekillerin düzensiz olarak kullanıldığı biraz karmaşıklık hissi yaratan parçalara alışın. Çünkü her an bir yerden çıkabilirler. Doğru kullanımlarda etkisini çok rahat gösterebilecek güce sahipken, tek bir hata da her şeyi altüst edebilme etkisine sahip. Önemli olan nokta, renklerin uyumunu yakalamak ve düzensizliğe ayak uydurmak. Açı Farkı Kısa üstlerin en yakıştığı parçalardan biri etekler. Formsuz diz altı etek hareketli bir tavır sergilerken, beyaz kısa üst onu biraz sakinleştiriyor. Mor topuklu ayakkabılar ise, ilk ben geldim diyenlerden! Geçtiğimiz iki sezonda etkisini göstermiş diz altı etekler, bu sezonda da yükselen trend. Kış sezonundan farklı olarak, formları biraz daha A formuna yakın olsa da, hala 50’lerin moda özelliklerini taşıyor. Kusurları büyük bir başarıyla kamufle eden A etekler renklerin canlanması ve sınır tanımayan desen seçenekleriyle bu sezonun açık ara trend lideri. Her tarza uyarlanabilecek bu parçalar için önerim, eğer minyon hatlara sahipseniz etek uçları daha dar etekleri tercih etmeye özen gösterin. Az aslında çoktur Bu sezon renk cümbüşü ve desen festivalinden hoşlananlara, çok çeşitli bir yelpaze sunsa da, minimalist ve sade bir stile sahip 43 Renk cümbüşü baharın habercisiydi değil mi, o zaman bahar geldi diyebiliriz. Renkleri ve desenleri özgürce kullanmanın sezonu. Pastel renkler güneşin parıldadığı bu günlerde enerjimize enerji katıyor. Bebek mavisi, toz pembe ilk aklımıza gelenler olup, sadık bir kitleye sahip olsa da, limon rengi ve fıstık yeşilini de unutmamak gerek. olanları da unutmadı. Tona ton ceket takımlar, beyaz püsküllü elbiseler öne çıkan yaz trendlerinden. Bu parçaların öne çıkan özelliği gündüz ve gece için kolayca kombinlenebilmesi. Özellikle zaman problemi olanlar için bu tarz kült parçalar kurtarıcı. Örneğin, gündüz tercih ettiğiniz beyaz renk bir elbiseyi Jean ceketle kombinlerken, akşam içinse aksesuarlarla destekleyerek parıltılı bir ceketle kombinleyebiliriz. Kulağa hoş geliyor değil mi? Çok şey anlatan aksesuarlar Konuşan çantalar, isyankar ayakkabılar, çok sesli takılar... Kıyafetlerin çığlığını bastırabilecek güce sahip olan aksesuarlar kıyafetler gibi rengarenk. Sınır tanımayan tasarımcılar yine yaptı yapacağını! Kızmak yok, çünkü sınır yok! İster karmakarışık desene sahip bir elbiseyi yine desenli bir çantayla kombinleyin, ister sade bir elbisenin sessizliğini kombinlediğiniz çok sesli ayakkabı ve takılarla bozun. Yeterki, renk olsun... Kısa Üstler Geometrik desenler dışında tercih edilebilecek bir başka desen çeşidi, geleneksek çizgiler... Özellikle yeni sezon trendi püsküllü bir çanta ve yüksek topuklarla kombinlenirse Modern – geleneksel bir tavır oluşturmuş oluruz. N AS TEM I Rengarenk A PM Bahar günlerinin tadını çıkarmanız dileğiyle... LI Serbestlik! Bırakın karmaşıklığınıza rahatlığınız eşlik etsin. YA Hayatımıza Jean kavramı girdiğinden beri, kombinlerimizin vazgeçilmezi ve dolayısıyla hayatımızda olmazsa olmazı haline geldi! Renk değiştirdi, boyu kısaldı, İspanyol paça oldu ve hatta erkek Jean formu kadınlara uyarlandı. Dahası eskitilmiş bol yırtmaçlı haliyle, son iki sezonun en gözde parçalarından biri oldu. Her tarzı fenomen olan ve tahtını kimselere kaptırmayan jeanler, bu sezonda sapasağlam tahtında! SEZ O Jean Meselesi YA Hemen hemen her yerde karşılaşabileceğiniz, kısa üstler kış sezonunun bize bıraktıklarından. Ne renk olursa olsun her parça için mükemmel. Özellikle Jean ve eteklerle kombinlendiğin de çok trend bir görüntü elde edebiliriz. Durduralamayan kısa üst yükselişi, bir kaç sezon daha devam edecek gibi gözüküyor. AMALI PM Düşünmeyin! Kafa yormak için havalar çok güzel, bırakın hisleriniz konuşsun. 44 SİNEMA Lal Cemal ve Süleyman 1970' li yılların Çukurovası'nda, Antakya'nın küçük bir köyünde yaşayan iki iyi arkadaştır. En büyük ortak noktaları sıradan mahalle oyunları yerine, yeni maceralara atılmak olan bu ikili mahalledeki çocuklara kendilerini ispat etmek için cesaret isteyen bir yolculuğa çıkarlar. Adana’ya gidip “Endişe” adlı filmini bu kentte çeken Yılmaz Güney’in fotoğrafını çekmeyi hedef edinirler! Yaya halde ve üstelik ellerindeki fotoğraf makinesi de çalıntı olan bu iki kafadar genç, Antakya ile Adana arasındaki vadilerde, yepyeni insanlar tanıyarak yollarına devam ederler. Yolları yeni hayatlarla ve yüzlerle kesişince maceraları da yeni bir boyut kazanacaktır. Semir Aslanyürek'in senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği yapımda, iki genci Ata Murat Kalkan ve Erdal Sarı canlandırırken, onlara kadroda Erkan Can, Gürkan Uygun, Emre Altuğ ve Asiye Dinçsoy gibi deneyimli isimler eşlik ediyor. Vizyon Tarihi: Yapımı : Tür : Yönetmen : Oyuncular : Senaryo Yapımcı 25 Nisan 2014 2013 – Türkiye Dramatik Komedi Semir Aslanyürek Erkan Can, Erdal Sarı, Ata Murat Kalkan, Gürkan Uygun, Emre Altuğ, Asiye Dinçsoy, Derya Uçar, Feride Çetin : Semir Aslanyürek : Yusuf Aslanyürek Meleklerin Mucizesi Geçmişin gölgelerinden kurtulamayan ve kendini bir türlü affedemeyen Hakan'ın sıkıntılarla örülü hayatı, bir meleğin hayatına girmesi sonrasında mucizelerle tanıklık etmeye ve hızla değişmeye başlar. Nur Türkşen'in yapımcılığını üstlenip senaryosunu Alev Toprakoğlu Uzma ile birlikte yazdığı, en son Peri Masalı filmiyle kamera arkasına geçen Biray Dalkıran'ın yönetmenliğini yaptığı film, romantik komedi türünde. Başrollerini Hakan Türkşen ile Gaye Gürsel'in paylaştığı filmin oyuncu kadrosunda Ayşen Gruda, Altan Erkekli ve Cem Kılıç gibi isimler yer alıyor. Vizyon Tarihi: 4 Nisan 2014 Yapımı : 2014 – Türkiye Tür : Romantik, Komedi Yönetmen :Biray Dalkıran Oyuncular :Altan Erkekli, Ayşen Gruda, Hakan Türkşen, Gaye Gürsel, Cem Kılıç, Dilek Serbest, Yıldız Asyalı, Ferdi Atuner Senaryo :Nur Türkşen, Alev Toprakoğlu Uzma Yapımcı :Nur Türkşen İtirazım Var Selam Bulut, bir zamanlar antropolijiyle ilgilenmiş eski bir boksör, şimdilerdeyse sıradışı bir imamdır. Bir gün görevli olduğu camide bir cinayetin işlenmesi hayatını değiştirir. Cinayet, polisin pek ilgisini çekmeyince tüm işler Selman Bulut'a kalır. İmam, kendi bildiği yöntemlerle bu cinayeti aydınlatmaya karar verir... 'İtirazım Var', en son 'Sen Aydınlatırsın Geceyi' filmiyle kamera arkasına geçen ve televizyonda Ben de Özledim dizisiyle izleyici karşısına çıkan Onur Ünlü'nün son sinema projesi. Başrolünde Serkan Keskin'in yer aldığı polisiye türündeki filmin senaryosu ve yönetmenliği Onur Ünlü'ye ait. Diğer rollerde ise Hazal Kaya, Büşra Pekin, Öner Erkan ve Osman Sonant gibi isimler bulunuyor. Vizyon Tarihi: Yapımı : Tür : Yönetmen : Oyuncular : Senaryo Yapımcı 18 Nisan 2014 2014 – Türkiye Polisiye, Komedi Onur Ünlü Hazan Kaya, Serkan Keskin, Büşra Pekin, Öner Erkan, Osman Sonant, Serdar Orçin, Özgür Çevik, Umut Kurt : Onur Ünlü : U10 Film Aşk Oyunu Aslen Bolu Mengenli olan Cevat, İstanbul'daki bir İtalyan restoranında profesyonel aşçılık yaparak hayatını kazanmaktadır. Babası Ekrem'i bir süre önce kaybetmiş olan Cevat, bir gece onu rüyasında görür. Ekrem, oğlu Cevat'a Galatasaray'ın oynayacağı gelecek maç ve şampiyonluğa giden yol için bazı tüyolar verir. Cevat hemen ertesinde arkadaşlarını toplayıp işe koyulur. Ancak Cevat ve arkadaşlarının planlarında hiç olmayan bir olay başlarına gelecek; bu olay genç aşçıyı, hayatı ve ilişkisi arasında kalacağı bir maceraya sürükleyecektir... Senaryosunu Umut Yüksel ve Ezgi Yüksel’in birlikte yazdığı, yönetmenliğini ise Umut Yüksel üstlendiği komedi türündeki filmin başrolünde Kemal Uçar yer alırken, oyuncu kadrosunda kendisine Pınar Göktaş, Lemi Filozof, Dilşah Demir, Bahtiyar Engin ve televizyonun renkli simaları olan Suzan Kardeş ile Ali İhsan Varol gibi pek çok başarılı isim eşlik ediyor. Vizyon Tarihi: Yapımı : Tür : Yönetmen : Oyuncular : Senaryo Yapımcı 4 Nisan 2014 2014 – Türkiye Komedi, Romantik Umut Yüksel Kemal Uçar, Pınar Göktaş, Lemi Filozof, Dilşah Demir, Bahtiyar Engin, Suzan Kardeş, Ali İhsan Varol, Faruk Akgören : Ezgi Yüksel, Umut Yüksel : Ezgi Yüksel, Umut Yüksel 45 Nazan Öncel'den “Bazı Şeyler” Türk Pop Müziği’nin sevilen isimlerinden Nazan Öncel, yeni albümü “Bazı Şeyler” ile müzik marketlerde yerini aldı. 2011 yılında yayınlanan bir önceki albümü Hayvan' dan sonra uzun bir süre ortalıkta görünmeyen sanatçı, 2014 yılının Mart ayında yeni albümü “Bazı Şeyler” ile sessizliğini bozdu. DMC etiketiyle sunulan albümün çıkış şarkısı “Hadi O zaman”da Megastar Tarkan ile düet yapan başarılı sanatçı, albümdeki tüm şarkıların söz ve müziklerine imza attı. 2013'te en çok indirilen şarkılar listesinde birinciliği Gülşen aldı Sadece “Hadi O Zaman” ile değil, diğer tüm şarkılar ile övgüyü hak eden Nazan Öncel, albümde yine kendisine özgü havayı oldukça iyi yansıtıyor. “Bazı Şeyler”i Ekim 2011’de kaybettiği annesi Raziye Hekim’e ithaf ettiğini söyleyen sanatçı, yeni albümüyle onu bekleyen hayranlarının özlemini dindiriyor. Uzun bir aradan sonra müziğe dönen Umay Umay'ın, son zamanların başarılı sanatçılarından Cem Adrian ile birlikte hazırladıkları düet albümleri, "Cam Havli" 3 Nisan’da müzik severlerle buluştu. 2013’te dijital ortamda en çok dinlenen şarkılar ve albümler belli oldu. Listeye süpriz isimler girerken, zirvede Gülşen'in 'Yatcaz Kalkcaz' şarkısı yer aldı. 2013’te dijitalde en çok dinlenen Türkçe şarkılar ve albümler belli oldu. TTNet Müzik, Turkcell, Avea ve Vodafone olmak üzere bütün müzik platformlarından indirilen şarkılar toplanarak ulaşılan rakamlara göre listenin bir numarası söz ve müziği Gülşen’e ait ‘Yatcaz Kalkcaz’ şarkısı olurken, listenin en dikkat çekici şarkısı ise ikinci sırasındaki, söz ve müziği Cengiz Erdem’e ait, Oğuz Berkay Fidan’ın seslendirdiği ‘Olmuyor’ isimli parça oldu. formlarda oldukça yüksek bir paya ulaşmıştır. Bu istatistiklerde de net bir şekilde görülmektedir bu katkıyı sağlayan tüm eser sahiplerimizi kutlarım 2014 yılında da aynı başarının tekrarlanacağına inancım sonsuzdur." İşte o liste; 1- Gülşen - Yatcaz Kalkcaz (Söz - Müzik: Gülşen) 2- Oğuz Berkay Fidan - Olmuyor (Söz - Müzik: Cengiz Erdem) Yalın, Tarkan, Gülşen gibi meşhur isimlerin yer aldığı listenin sürpriz isimlerinden bir diğeri ise Emre Kaya idi. Söz ve müziği kendine ait "Teşekkür Ederim" adlı şarkısıyla Kaya listede dokuzuncu sırada yer aldı. Sonucu değerlendiren MSG Başkanı Garo Mafyan ise şu açıklamayı yaptı: "Dünya Müzik sektöründe gelişen ve değişen müzik satış kanallarını Türkiye'de uyguladık. Türkiye'de yıllardır lisansladığımız Turcell müzik, TTnet Müzik, Avea Müzik, Fizy gibi Türk şirketlerinin yanında geçtiğimiz yıl I-Tunes, Spotify, Deezer gibi Uluslararası dijital müzik platformlarıyla anlaşmalar yaptık. Bunların sayısı daha artacak. Msg, temsil ettiği güçlü ve popüler güncel repertuarla bu plat- 3- Gülşen - Kardan Adam (Söz - Müzik: Gülşen) 4- Rafet El Roman - Kalbine Sürgün (Söz - Müzik: Gökhan Güneş) 5- Sertab Erener - İyileşiyorum (Söz: Tuğran Sarıbay, Özgen Akçetin / Müzik: Sezen Aksu) 6- Tarkan - Firuze (Söz: Aysel Gürel, Sezen Aksu / Müzik: Atilla Özdemiroğlu) 7- Gökhan Özen – Budala (Söz – Müzik: Gökhan Özen) 8- Yalın - Keyfi Yolunda Aşkı Sonunda (Söz - Müzik: Yalın) 9- Hande Yener - Ya ya ya (Söz - Müzik: Berksan) 10- Emre Kaya - Teşekkür Ederim (Söz - Müzik: Emre Kaya) Umay Umay ve Cem Adrian DokuzSekiz Müzik etiketiyle yayınlanan albümde 7 şarkı yer alıyor. Umay Umay’ın uzun yıllardan sonra tekrar müzik dünyasına dönüş albümü olma özelliği taşıyan "Cam Havli" Cem Adrian’ın ise 8. albümü. Tüm şarkıların söz, müzik ve düzenlemelerinin Cem Adrian’a ait olduğu albümün ilk video klibi "Anlat Onlara" Mehmet Kızılay tarafından çekildi. Düet albümün yapımcılığını ise Cem Adrian üstlendi. Rahatsız edici bir alt yapıcı olduğu için daha da mükemmelleşen çıkış şarkısı "Anlat Onlara" şimdiden dinleyicilerin beğenisini kazandı. 46 Nisan Etkinlik Zürih Basel 22. 04.2014 21.02.2014 – 27.04.2014 Sechseläutenplatz’da Kutlama Daros Latinamerica Koleksiyonu 22 - 27 Nisan tarihleri arası Sechseläutenplatz’ın açılışı için Zürih Belediyesi büyük bir kutlama düzenliyor. Kutlamada ünlü müzisyenler, caz ve opera severleri mutlu ediyorlar. Film severler bir İsviçre film galasına katılıyor. Dahası, yerli ve yabancı gruplar genç konser izleyicilerini etkiliyorlar. Sanatçı grupları, palyaçolar ve Knie sirkinin develeri çocukları eğlendiriyor. Tüm etkinlikler için giriş ücretsiz. Daros Latinamerica dünyanın en önde gelen Latin Amerika Çağdaş Sanat koleksiyonlarından bir tanesi olarak Fondation Beyeler’e konuk oluyor. Sergi, ziyaretçileri Latin Amerika’nın farklı sanat eserlerinin arasında bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Müze her gün 10:00 - 18:00 saatleri arasında, Çarşamba günü ise 10:00 – 20:00 saatleri arasında tüm ziyaretçilere açık. Giriş ücreti farklı yaş guruplarına göre 6 CHF – 25 CHF arası değişiyor. Sechseläutenplatz. Tram 2/4/5/8/9/11/15 bis "Bellevue"; S-Bahn bis "Stadelhofen". www.platzfaescht.ch 24.04.2014 Doğaçlama Tiyatro Tiyatro grubu "Improsant" izleyicileri spontan gelişen, senaryosu olmayan ve daha önce prova yapılmamış bir tiyatro oyunu ile etkiliyor. Büyüleyici dünyalara yol açmak için her zaman en iyi, güzel ve yaratıcı hikayeyi arıyorlar. Saat 20:00' da ve giriş ücretsiz. Ayrıca isteyenler bağış da yapabilir. Jenseits im Viadukt, Bogen 11/12. Viaduktstrasse 65. Tram 13/17 bis "Dammweg"; Tram 4 oder Bus 33/72 bis "Schiffbau". www.jenseitsimviadukt.ch 25.04.2014 Domates Fidesi Pazarı Bu eşsiz pazarda 50’nin üzerinde farklı domates fidesi bulunuyor. Meraklıları balkon yada bahçeleri için fideler satın alıyorlar. Onuncu yıl dönümü sebebiyle yemekli ve müzikli süpriz bir program yer alıyor. Cuma 14:00-19:00, Cumartesi 09:00-13:00 saatleri arasında. Adres; Stadtgärtnerei. Sackzelg 27. Bus 33/67 bis „Sackzelg“. www. stadt-zuerich.ch 28.04.2014 Zürih’de Sechseläuten Bu geleneksel ilkbahar kutlamasında renkli bir geçit yer alıyor. Kutlamaların zirvesinde (18:00) Bellevue’deki büyük meydanda "Böögg" adı verilen yapay bir kardan adam ateşe verilecek. Atlılar ateş etrafında dört nala at sürecekler. Ardından katılımcılar yanlarında getirdikleri sosisleri közde pişirecekler. Geçit saat 15’de başlıyor. Rota: Bürkliplatz - Bahnhofstrasse – Uraniabrücke – Limmatquai Adres;Sechseläutenplatz. www.sechselaeuten.ch Adres; Fondation Beyeler Baselstrasse 101 4125 Riehen Tram 6 Haltstelle Fondation Beyeler www.fondationbeyeler.ch 17.04.2014 – 21.04.2014 15. Uluslararası Tango Festivali Bu yıl The Volkshaus Basel’de gerçekleşecek olan Tango Festivali ilgilenen deneyimli deneyimsiz tüm ziyaretçiler için dersler ve atölye çalışmaları sunuyor. Kapılarını ziyaretçilere tüm gün boyunca açacak olan festival 5 gün sürecek ve tango ile çeşitli etkinliklere katılabileceksiniz. Her etkinlik için ayrı fiyatlandırma vardır, lütfen web sitesini ziyaret ediniz. Adres; Volkshaus Basel, Rebgasse 12 4058 Basel, Tram 6/8/14 Haltestelle Claraplatz www.tangobasel.ch 25.04.2014 – 10.05.2014 Jazzfestival Basel 2014 Festival süresince Basel şehri Caz Dünyası’nın merkezi oluyor. Genç yeteneklerden, efsane isimlere kadar bir çok müzisyen Basel’de buluşuyor. Şehrin genelinde farklı mekanda gerçekleşecek olan festivalle ilgili fiyat ve program bilgisini http:// www.offbeat-concert.ch/konzerte sitesinde bulabilirsiniz. 12.04.2014 – 19.10.2014 Paul Chan Sergisi Çağdaş sanatın en yaratıcı ve özgün eserlerini sergilemek için Basel’e gelen sanatçı bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük sergisini gerçekleştirecek. Schaulager’de 6 ay sürecek olan sergi Pazartesi hariç haftanın her günü kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Normal 18.- CHF, indirimli 12.- CHF Adres; Schaulager, Ruchfeldstrasse 19, 4142 Münchenstein - Basel, Tram 11 Haltstelle Schaulager www.schaulager.org MACA 1 1-5 ARALIK 2012 ZAMAN 47 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 mrünü vücukım – me. 4. beyaz, lı birak. 7. tkı. 8. Suçu soyluuşu – Şen’in ar da KKTC metaı). 15. tı. 16. gun – eri bir n ad – – En siksiz, üzüm 2 3 4 5 6 7 8 9 10 34 BULMACA 34 BULMACA 34 BULMACA 34 BULMACA 34 BULMACA 34 BULMACA ZİHNİ GÖKTAY 11 12 rta. 2. şidi – gesi – okulu enk – kulağı derecü. 9. zıldığı llarla l rene. 12. nlamlı rak – etni – – Azla üce – özü – Dingil Binek si. 20. 13 14 15 16 17 18 19 20 KARE BULMACA 1 SOLDAN SA⁄A 1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü yatakta geçiren. 2. Ülkü, mefkûre – Mutluluk – İnsan vücudunun dış yüzü – Rüzgâr. 3. Kötüleme – Giyside takım – Sağgörü – Ayrılırken birbirine selam ve sağlık dileme. 4. Bayağı, 1 sıradan 2 – Kokulu 3 bir kahve 4 türü5– İlâç. 5. 6 İki yüzü7 beyaz,8 kapsız yorgan – Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı birlik – Pullu, eti beğenilen bir balık – Geçirimsiz yağlı toprak. 7. 1Bir yapı malzemesi – İşverenin maddi olarak batması, batkı. 8. SOLDAN SA⁄A Genişlik – Kuzey Atlantik Paktı – Tatlı bir besin maddesi – Suçu 1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü yatakta geçiren. 2. Ülkü, mefkûre – Mutluluk – İnsan vücu2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluluk unvanı. 10. Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu – dunun dış yüzü – Rüzgâr. 3. Kötüleme – Giyside takım – Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in Sağgörü – Ayrılırken birbirine selam ve sağlık dileme. 4. 3bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da Bayağı, 1 sıradan 2 – Kokulu 3 bir kahve 4 türü5– İlâç. 5. 6 İki yüzü7 beyaz,8 9 10 11 12 13 14 15 16 okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC kapsız yorgan – Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı birSOL DAN SA⁄A Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok metalik – Pullu, eti beğenilen bir balık – Geçirimsiz yağlı toprak. 7. 4 1Bir yapı malzemesi – İşverenin maddi olarak batması, batkı. 8. SOLDAN SA⁄A 1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü lin karışmasıyla oluşan katı karışım – Şimşek (halk ağzı). 15. yatakta geçiren. Ülkü, mefkûre –bir Mutluluk – İnsan vücu1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü Dönemeç – Necip2.Fazıl Kısakürek’in şiiri – Çok karşıtı. 16. Genişlik – Kuzey Atlantik Paktı – Tatlı bir besin maddesi – Suçu 5 dununiçidış– yüzü Kötüleme Giysidedurgun takım –– yatakta geçiren. 2. Ülkü, mefkûre – Mutluluk – İnsan vücuAvuç Bilgin– –Rüzgâr. Kulak 3.iltihabı. 17. –Sessiz, 2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluSağgörü –kıyısında Ayrılırken birbirine ve Kırık sağlık dileme.bir 4. dunun dış yüzü – Rüzgâr. 3. Kötüleme – Giyside takım – Kızıldeniz bir ülke – Dişiselam deve. 18. kemikleri luk unvanı. 10. Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu – Bayağı, sıradan – Kokulu bir kahve türü5nesnelere – İlâç. 5. yüzü Sağgörü – Ayrılırken birbirine selam ve sağlık dileme. 4. ad – 8 Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in 1tutmaya 2 yarayan 3 tahta 4gibi düz 6 İkiverilen 7 beyaz, 6arada 3 kapsız yorgan Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı Bayağı, sıradan – Kokulu bir kahve türü – İlâç. 5. İki yüzü beyaz, Avrupa’da bir –ülke – Yanardağ püskürtüsü – Sanat – birEn bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da lik – Pullu, eti beğenilen balık – Geçirimsiz yağlı 7. kapsız yorgan – Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı birgelişmiş röntgen tekniği.bir19. Asya’da bir ülke – toprak. Eksiksiz, okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC 1 SOL DAN SA⁄A 7bütün Bir yapı– malzemesi – İşverenin maddi olarak 8. lik – Pullu, eti beğenilen bir balık – Geçirimsiz yağlı toprak. 7. Favori – Zaman bildiren alet. 20. batması, Dut veyabatkı. üzüm 4Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok meta1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü Genişlik––Küçük Kuzey mağara Atlantik –Paktı – Tatlı bir–besin maddesi – Suçu Bir yapı malzemesi – İşverenin maddi olarak batması, batkı. 8. kurusu Artvin ilçesi Bir nota. lin karışmasıyla oluşan katı karışım – Şimşek (halk ağzı). 15. yatakta geçiren. Ülkü, mefkûre – bir Mutluluk – İnsan vücuGenişlik – Kuzey Atlantik Paktı – Tatlı bir besin maddesi – Suçu Dönemeç – Necip2.Fazıl Kısakürek’in şiiri – Çok karşıtı. 16. 2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soylu8 5Avuç dununiçidış– yüzü Kötüleme Giysidedurgun takım – lukKA unvanı. 10.AfiA⁄IYA Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu – bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluBilgin– –Rüzgâr. Kulak 3.iltihabı. 17. –Sessiz, YU RIDAN Sağgörü –kıyısında Ayrılırken birbirine ve Kırık sağlık dileme. bir 4. Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in luk unvanı. 10. Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu – Kızıldeniz bir ülke – Dişiselam deve. 18. kemikleri 1. Avrupalıların Cem Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2. 3bir filmi. 12. Mevzu Bayağı, sıradan – Kokulu bir kahve türü5nesnelere – İlâç. 5. yüzü – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in ad –8 9 1tutmaya 2 yarayan 3 tahta 4gibi düz 6 İkiverilen 7 beyaz, 9 – Piston 10 12 3. 13 14 15 çeşidi 16da 6arada Fikir –11 Psikoloji. Kantaşı – Börülce – kapsız yorgan Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı– birokul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da Avrupa’da bir– ülke – Yanardağ püskürtüsü – Sanat En Geminin saatteki hızını ölçen alet. 4. Sodyumun simgesi – lik – Pullu, eti beğenilen bir balık – Geçirimsiz yağlı toprak. 7. Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok metaokul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC gelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz, 4Limon rengi – Bilgiçlik taslayan – Bilim. 5. İptidai – Kokulu 10 1bütün SOLDAN SA⁄A – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok meta7 Bir yapı–malzemesi – İşverenin maddi olarak 8. lin karışmasıyla oluşan katı karışım – Şimşek (halk ağzı). 15. Cumhurbaşkanı) Favori – Zaman bildiren alet. 20. batması, Dut veyabatkı. üzüm bitki – Çıkış yeri, kaynak – Bizmutun simgesi. 6. Bir renk – Genişlik––Küçük Kuzey mağara Atlantik Paktı – Tatlı bir–besin maddesi – Suçu 1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü Dönemeç – Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiiri – Çok karşıtı. 16. lin karışmasıyla oluşan katı karışım – Şimşek (halk ağzı). 15. kurusu – Artvin ilçesi Bir nota. Güvence parası – Tahıl yığını. 7. Burun boşluğu ile orta kulağı 5 yatakta geçiren. Ülkü, mefkûre – bir Mutluluk – İnsan vücuAvuç içi – Bilgin – Kulak iltihabı. 17. Sessiz, durgun – Dönemeç – Necip2.Fazıl Kısakürek’in şiiri – Çok karşıtı. 16. 2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soylu- 11birleştiren 8 yol – Sıhhat. 8. Kiloamper (kısa) – Judoda derelukKA unvanı. 10.AfiA⁄IYA Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu – dununiçidış– yüzü Kötüleme Giysidedurgun takım – Kızıldeniz kıyısında bir ülke – Dişi deve. 18. Kırık kemikleri bir Avuç Bilgin– –Rüzgâr. Kulak 3.iltihabı. 17. –Sessiz, YU RIDAN celere verilen san – Bir işe harcanan beden ve kafa gücü. 9. Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in Sağgörü –kıyısında Ayrılırken ve Kırık sağlıkkemikleri dileme. bir 4. arada tutmaya yarayan tahta gibi düz nesnelere verilen ad – Kızıldeniz bir birbirine ülke – Dişiselam deve. 18. 6 12Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı Avrupalıların Cem Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2. 3 91. bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza Osmanlılar Bayağı,tutmaya sıradan yarayan – Kokulutahta bir kahve – İlâç. 5. İkiverilen yüzü beyaz, Avrupa’da birKülke –RYanardağ – SanatE– En arada gibi türü düz nesnelere ad – D –3.Ahlâkbilimi. DKantaşıÖ – 13. N E da– D levha İ– Artırma O püskürtüsü N 10. Ü - Tunus’un plâka işareti. Etrafı yollarla Fikir – Piston –SPsikoloji. Börülce çeşidi okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC kapsız yorgan Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı– birgelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz, Avrupa’da bir– ülke – Yanardağ püskürtüsü – Sanat En Belirlenmiş arsalar topluluğu – Müstahkem mevki – Bol renGeminin saatteki hızını ölçen alet. 4. Sodyumun simgesi – 7bütün – Favori – Zaman bildiren alet. 20. Dut veya Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok metalik – Pullu,röntgen eti beğenilen bir19. balık – Geçirimsiz yağlı– toprak. 7. üzüm gelişmiş tekniği. Asya’da bir ülke Eksiksiz, 13 4 10Limon rengi – Bilgiçlik taslayan – Bilim. 5. İptidai – Kokulu kli bir kelebek türü. 11. Solak – Orta Amerika’da bir ülke. 12. L U M İ R P S İ İ N N lin karışmasıyla oluşan katı karışım –A Şimşek (halk ağzı). 15. A kurusu Bir yapı–malzemesi – İşverenin maddialet. olarak 8. – Küçük mağara – Artvin ilçesiE– Bir nota. bütün Favori – Zaman bildiren 20.batması, Dut veyabatkı. üzüm Et suyu, ve kızarmış ekmekle yapılan bir yemek – Anlamlı bitki – Çıkış yeri, kaynak – Bizmutun simgesi. 6. Bir renk – ZİHNİ GÖKTAY Dönemeç – Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiiri – Çok karşıtı. 16. Genişlik––Küçük Kuzey Atlantik – Tatlı bir –besin maddesi – Suçu kurusu mağara Paktı – Artvin ilçesi Bir nota. 8işaret, parola. 13. Sergen – Selin getirdiği çamurlu toprak – parası – Tahıl yığını. 7. Burun boşluğu ile orta kulağı 14 5Güvence 11 Avuç içi – Bilgin – Kulak iltihabı. 17. Sessiz, durgun – bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluYU KA İsim. 14. Küçük, ufakG tefek şeyler birleştiren yol – A Sıhhat.Z8. Kiloamper (kısa) – Judoda dereN deve.A18. KırıkNkemikleri K bir Ş ARIDAN MAfiA⁄IYA I – Bir E filmin İyazılı metni U – Kızıldeniz kıyısında bir ülke – Dişi luk unvanı. 10.AfiA⁄IYA Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu – YUKA RIDAN 1. Avrupalıların Cemyeşil Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2. Baston. 15. Cevizin kabuğu – Fenerbahçe (kısa) – Azla celere verilen san – Bir işe harcanan beden ve kafa gücü. 9. 9 arada tutmaya yarayan tahta gibi düz nesnelere verilen ad – Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in 15yetinen. 6Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı 12 Fikir – Piston Psikoloji. 3. Kantaşı – Börülce 16. Şan,– şöhret – Kayakta yarışma türü – çeşidi Yüce –– 1. Avrupalıların Cem Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2. Avrupa’da bir ülke – Yanardağ püskürtüsü – Sanat – En bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da Y plâka N işareti. A 10. U Y A Başlıca F içeceğimiz. Z hızını K Motor U simgesi L –– Geminin saatteki ölçenZalet. 4.ZSodyumun Fikir – Piston – Psikoloji. 3. Kantaşı – Börülce çeşidi – 17. güç birimi – Telefon sözü levha – Artırma Z - Tunus’un Etrafı yollarla gelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz, okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC 10Avrupa Limon Futbol rengi –Birliği Bilgiçlik taslayan – bir Bilim. 5. İptidai Geminin saatteki hızını ölçen alet. 4. Sodyumun simgesi – – Unla yapılan çorba. 18. Aza– –Kokulu Dingil Belirlenmiş arsalar topluluğu – Müstahkem mevki – Bol ren16 7 Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok meta13bütün – Favori – Zaman bildiren alet. 20. Dut veya üzüm kaynak Bizmutun simgesi. 6. Bir–renk Limon rengi – Bilgiçlik taslayan – Bilim. 5. İptidai – Kokulu Musikimizde kabı. 19.M Uygar Binek– kli bir kelebek türü. 11. Solak –K Orta Amerika’da R bir ülke. L 12. A –bitki E– Çıkış yeri, Abir makam E ––Askerin U su Y V kurusu – Küçük O mağaraN – Artvin ilçesiD – Bir nota. lin karışmasıyla oluşan katı karışım – Şimşek (halk ağzı). 15. Güvence– parası – Tahıllüks yığını. 7. Burun boşluğu ilesimgesi. orta kulağı bitki – Çıkış yeri, kaynak – Bizmutun simgesi. 6. Bir renk – Uzun, geniş otomobil – Paramızın 20. Et suyu, ve kızarmış ekmekle yapılan bir yemek – Anlamlı 11hayvanı Dönemeç – Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiiri – Çok karşıtı. 16. 17 8işaret, parola. 13. Sergen – Selin getirdiği çamurlu toprak – birleştiren yol – Sıhhat. (kısa) Judoda dereGüvence parası – Tahıl yığını. 7. Burun boşluğu ile orta kulağı Asaf Halet Çelebi’nin eseri8.–Kiloamper Bir bilim dalı – At–yavrusu. 14 Avuç içi – Bilgin – Kulak iltihabı. 17. Sessiz, durgun – YU KA RI DAN AfiA⁄IYA beden veKkafa gücü. I şeyler Z – BirI filmin Iyazılı metni U – B celere L verilenRsan – Bir L işe harcanan V I A 9. birleştiren yol – Sıhhat. 8. Kiloamper (kısa) – Judoda dereİsim. 14. Küçük, K ufak tefek Kızıldeniz kıyısında bir ülke – Dişi deve. 18. Kırık kemikleri bir 12Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı 1. Avrupalıların Cemyeşil Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2. celere verilen san – Bir işe harcanan beden ve kafa gücü. 9. 15. Cevizin kabuğu – Fenerbahçe (kısa) – Azla 18 9Baston. arada tutmaya yarayan tahta gibi düz nesnelere verilen ad – 15 Fikir – Piston Psikoloji. 3. Kantaşı – Börülce levha – Artırma - Tunus’un plâka işareti. 10. Etrafı yollarla Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı yetinen. 16. Şan,– şöhret – Kayakta yarışma türü –çeşidi Yüce – Avrupa’da bir ülke – Yanardağ püskürtüsü – Sanat – En R simgesi İ – T Belirlenmiş E A topluluğu Ç Ş– Müstahkem O mevki A – BolNrenGemininiçeceğimiz. saattekiİhızını ölçen alet. 4.TSodyumun arsalar levha – Artırma - Tunus’un plâka işareti. 10. Etrafı yollarla Başlıca 17.A Motor K güç birimi – Telefon sözü gelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz, 13 19kli bir kelebek türü. 11. Solak – Orta Amerika’da bir ülke. 12. 10Avrupa Limon rengi Bilgiçlik taslayan – Bilim. 5. İptidai Belirlenmiş arsalar topluluğu – Müstahkem mevki – Bol renFutbol–Birliği – Unla yapılan bir çorba. 18. Aza– –Kokulu Dingil 16 bütün – Favori – Zaman bildiren alet. 20. Dut veya üzüm – Çıkış yeri, kaynak Bizmutun simgesi. 6. Bir–renk ve kızarmış kli bir kelebek türü. 11. Solak – Orta Amerika’da bir ülke. 12. –bitki Musikimizde birLmakam kabı. 19.E Uygar Binek GÖKTAY K–– Askerin T suG I – Ç Et suyu, JZİHNİ K AekmekleByapılanUbir yemek N – Anlamlı S kurusu – Küçük mağara – Artvin ilçesi – Bir nota. Güvence–parası Tahıllüks yığını. 7. Burun boşluğu ilesimgesi. orta kulağı – Selin çamurlu –Ş Et suyu,KARE ve kızarmış ekmekle yapılan bir yemek – Anlamlı hayvanı Uzun, –geniş otomobil – Paramızın 20. 14işaret, parola. 13. Sergen E M L getirdiği K M S toprak H 20 BULMACA 11 17Asaf birleştiren yol – Sıhhat. 8. Kiloamper (kısa) – Judoda dereİsim. 14. Küçük, ufak tefek şeyler – Bir filmin yazılı metni işaret, parola. 13. Sergen – Selin getirdiği çamurlu toprak – Halet Çelebi’nin eseri – Bir bilim dalı – At yavrusu. I T R İ A L A M A N A A B– E SOLDAN SAĞA YUKA14. RI1.DAN AfiA⁄IYA G– Bir Iişe harcanan R A Y 9. A Baston. H 15. Cevizin L yeşil N YA (kısa) beden veDkafa gücü. –V Azla İsim. Küçük, ufak– tefek şeyler – Bir filmin– Ten yazılı metni – – Kat celere verilen san KS A kabuğu R O A V – AFenerbahçe N A L AN E R Zihni Göktay Kötürüm. 2. İdeal – Saadet – Yel. 3. Zem 15yetinen. 16. Şan, Kşöhret 12 1. Avrupalıların Sultan’a verdikleri –– Kalorifer Orta. 2. – Tane. –R Yüce Baston. Cevizin yeşil kabuğu – Fenerbahçe (kısa) – Azla İ B –A Kayakta R K yarışma U L A türü K A Y– –15. Basiret –Cem Veda. 4. Alelâde – Arabika –ad Em.–5.Gıda Mitil 18Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı 6. Tim – Sinarit – Kil. 7. Beton – İflâs. 8. En – NATO – Bal Af. 9. A T A M A N H A L A S levha – Artırma Tunus’un plâka işareti. 10. Etrafı yollarla Fikir – Piston – şöhret Psikoloji. 3. Kantaşı – Börülce Başlıca içeceğimiz. 17. Motor güç birimi – Telefon sözü – E yetinen. 16. Şan, – Kayakta yarışma türü –çeşidi Yüce – KARE BULMACA KARE BULMACA Ş Tasavvuf yolculuğu B E S V E R E A Y Damalı kumaş Y S Edebiyat (kısa) E R Avro Koca E K Ü O D O S T Asker Çocuk öyküsü S Ü E M E L L A Bozukluk Ü Uyanık Bir üzüm türü S A K R A R Hafriyat A L I K Z Ana musluk Z A A V A Z K A Kahramanmaraş’ta ilçe I I N A Yaylı at arabası Yolcu evi Yemin Cezayir’de nehir N T Dalgalı Akım (kısa) Bulaşıcı D A A S I L Bir ırk Astatın simgesi A R İ A R I K 3 A T Tantalın simgesi SÖZCÜK AVI ÇÖZÜMLER Tesir Ayna Üstteki klasik dini müzik bestekârı Fas’ın başkenti Yanardağ püskürtüsü Yasa Su İlkel su taşıtı Takma ad Sahip olunan şey Değerli tespih taşı Tasavvufta yüksek olan zatlar İri taneli bezelye Hattatların kâğıt cilası İşitme organı Demiryolu Bir süs bitkisi Çirkin Erkek unvanı Trabzon’da bir ilçe Malın elden ele geçmesi Asker yemeği İnce, nazik ITRİ Kötülük Saçma, boş söz Büyük kayık 1 Erkek unvanı A 4 Damalı kumaş Bir nota Kazak başkanı Kurtuluş Koca Kâinat Değiş tokuş Edebiyat (kısa) 9 1-5 5 6 17 71 1 82 93 9 KARE BULMACA SUDOKU ÇÖZÜMLER‹ Kötülük 3 KARE BULMACA KARE BULMACA H 2 4 10 1-5 5 11 6 12 17 7 13 8 14 9 15 10 16 11 17 12 18 13 19 14 20 15 16 17 Tasavvuf yolculuğu S 18 E Y R 1
© Copyright 2024 Paperzz