İlknur Denizli AK Parti Milletvekili İlknur Denizli “Anayasa Mahkemesi Başkanı’nda tutarlılık problemi var” 30 Nisan 2014 Çarşamba İLKNUR Denizli, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın sözlerinin haddi aşan sözler olduğunu belirterek “Haşim Kılıç’ın sözleri haddi aşan sözler. Bir takım cümlelere dikkat edilmesi gerek. Üslup çok önemlidir. Burada büyük sıkıntı var. Tutarlılık olmalı. Dün öyle bugün böyle olmaz. Anayasa mahkemesi başkanında tutarlılık problemi var. Yeni durumu adapte olmaya çalışan bir Anayasa Mahkemesi başkanı profili çiziyor “ dedi. Zamansız Kıyafetlerin Tasarımcısı: Jeyan Gedik! JEYAN Gedik, Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölüm mezunu. Üzerine de moda tasarımı okudu. Arkeolog deyince hep taşı toprağı eşeleyenler gelir aklıma. O eşeleyip çıkarılanları çiziyordu o zamanlar. Dünyaca ünlü modacı Zuhal Yorgancıoğlu birlikte çalışmaya başladı. Onunla özgürce tasarımlarını sergilediği modaevinde buluştuk. >>2’DE Özgür Han’ın özel röportajı >> 7’DE SAYI 19 25 Kr. (KDV DAHİL) Haftalık Siyasi Gazeteniz Türkiye’nin kanaryacı Kaya Babası www.6n1k.com.tr Güvenlik sektörü istihdam kapısı oldu İki yaka dostluk için buluştu... ALAÇATI Spor Salonu’nda gerçekleşen dostluk maçı öncesinde Alaçatı Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Namık Kemal Aydoğdu, ilk kez bu etkinliği düzenlediklerini belirtti. >> 11’DE İZMIR’de 11 bin güvenlik görevlisini istihdam ettiklerini dile getiren Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Başkanı Serdar Gökhan Arıkan, 15 saatlik güvenlik görevlisi eğitiminin az olduğunu, fazlalaştırılmasını gerektiğini ifade etti. >> 05’DE O, Türkiye’nin kanaryacı Kaya babası. Henüz 12 yaşındayken babasının hediye ettiği saka kuşu ile başlayan kuş sevgisi hiç azalmayan 78 yaşındaki Kaya Özel, daha sonra bu sevgiyi meslek haline getirdi. >> 03’DE İzmirli Ünlü yazar Tarık Dursun Kakınç’dan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çağrı. Bir İzmir kahramanı İzmirli Ünlü yazar Tarık Dursun Kakınç, İzmir’in ve tüm Ege Bölgesi’nin en hareketli çarşısı, “Kemeraltı Çarşısı’nda” seyyar satıcı olarak geçinen Benzinci Kör Hafız adı ile tanınan asıl adı Mustafa Ayrıközü’yü İzmirlilere hatırlattı. 1997 yılında vefat eden Benzinci Kör Hafız, 1902 yılında İzmir’de doğmuştu. Tıbbiye’de öğrenci olan, mezun olup yaşamını hekim olarak sürdüreceğini hayal ederken vatan savunması için Antep’e asker olarak gönderilmişti. İki gözünü de kutsal bildiği vatan topraklarını savunurken kaybeden İzmirli Tıbbiye öğrencisi Mustafa Ayrıközü, memleketi İzmir’e dönmüş ve okuluna devam edemeyeceği için Kemeraltı Çarşısı’nda 60 yıl sürecek olan seyyar satıcılığa başlamıştı. >> 04’DE BUCA BELEDİYE BAŞKANI LEVENT PİRİŞTİNA: Önceliğim geri kalmış bölgeler 6 yolcu gemisi 12 BIN TURIST TÜRKIYE’de kruvaziyer turizmin başkenti olarak nitelendirilen Kuşadası Ege Ports Limanı’na son iki gün içinde yanaşan 6 gemi ile 12 bin turist giriş yaptı. >> 9‘DA ŞAMPİYON ALTINORDU Kızılcahamam galibiyetiyle bitime iki hafta kala 1.Ligi’ne rekorlar kırarak yükselen Altınordu’da 25 futbolcudan 18’i, bugüne dek 46 kez şampiyonluk coşkusu yaşadılar. KIZILCAHAMAM engelini 3-0’lık skorla aşan Altınordu, 22 yıl aradan sonra yeniden 1.Lig’de mücadele etmeye hak kazandı. Şirketleşmenin ardından geçen sezon 3. Lig şampiyonluğu yaşayan Altınordu, 2. Lig’deki ilk sezonunda da bitime 2 hafta kala mutlu sona ulaşmayı başardı. >> 11’DE Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina ilçede yapmayı planladıkları çalışmaları anlattı. ÖNCELIKLERININ hizmette geri kalmış mahalleler olduğunu, vatandaşların taleplerine göre hizmet planlaması yaptıklarını bildiren Piriştina, öncelikle yaz gelmeden Gölet’in açılmasının istendiğini, buna yönelik çalışmaların başlatıldığını ifade etti. İlçenin trafik sorununu çözmek için Büyükşehir Belediyesi’nden yardım alacaklarını, Şirinyer -Tınaztepe arası tramvay hattı projeleri olduğunu belirten Piriştina, “İlk başta nostaljik bir tramvay hattı olsun istedik. Ancak bu kadar büyük trafik sorunu olan bir yerde nostaljinin yetmeyeceği, mutlaka trafik sorununu çözen bir hat olması gerektiğini düşündük. Şirinyer’den Tınaztepe’ye kadar tramvayı götüreceğiz. Ana arterlerde tek yön uygulamaları çalışmaları yapacağız. Trafik sorununu alternatif yollarla çözeceğiz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da Buca’da trafiği çözmek sorununda kararlı. Biz de öyle”dedi. >> 06’DA Spor hayatı bir gecede SONA ERDI Erdem Günak’ın öğrencisi başarılı sporcu Muhammet Özkan’ın aktif yaşamı, geçirdiği kaza sonrası bir gecede sona erdi. Efsaneler İzmir’de buluştu HARLEY Davidson’ın motosiklet tutkunlarını özgürlükle tanıştıran dev TIR’ı, İzmir’e geldi >> 02’DE “Alkol araç k lü lanma uln bedeli ın ni ağır ödedim ” ERDEM Günak ile tanışmasının ardından atletizme ilgi duyan İzmir Buca Şirinyer Lisesi Öğrencisi Muhammet Özkan, yüksek atlamada Türkiye rekortmeni Metin Durmuşoğlu’nun antrenörlüğünde profesyonel olarak 2 yıl spora devam etti. Özkan, Türkiye Atletizm Federasyonu’nun düzenlediği yarışmalarda, İzmir’e derecelerle döndü. >> 03’DE Hasan Karabağ: Yanlışlıklar var Sessiz Akademi Engellilerin Sesi Olacak İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı ile Ege Artı Engelli Bireylerin Eğitimi ve Gelişme Derneği arasında gerçekleştirilen protokolle oluşturulan Sessiz Akademi’de, engelli öğrencilere pastacılık eğitimi verilecek. SESSIZ Akademi projesi, kokteylle tanıtıldı. İşitme engelli 14 – 40 yaş arası öğrencilerin bir araya geldiği tanıtım organizasyonunda, birbirinden özel ikramlar hazırlandı. Hazırlanan pastalar, katılımcılara ikram edildi. >> 5’TE BAYRAKLI Belediye Başkanı CHP’li Hasan Karabağ, İzmir’in genelinde inşaat hareketliliğinin başlaması gerektiğini belirterek, “Gecekondulardaki oy sıkıntısı aşma şartı bu” dedi >>7’DE 02 30 Nisan 2014 Çarşamba MAGAZİN Harley Davidson’cular İzmir’i Salladı DÜNYANIN efsanevi motosiklet ve motosiklet aksesuarları markası Harley Davidson’ın motosiklet tutkunlarını özgürlükle tanıştıran dev TIR’ı, Harley on Tour Projesi’nin Avrupa etabı kapsamında son durağı İzmir’e geldi 26- 27 Nisan günlerinde İzmir’de adeta Harley Davidson rüzgarı esti. Sesleri, heybetli görünümleri ve tasarımları ile bakışları üzerine çeviren yüzlerce Harley Davidson modeli, firmanın Alsancak 1’inci kordondaki Showroom’un önüne yanaştı. İzmirli motosikletseverler, Harley on Tour Projesi kapsamında hayallerindeki motosikletleri test etme fırsatı yakaladı. yaptıran motosiklet tutkunları; iki gün boyunca 2014 RUSHMORE Touring modellerinin de dahil olduğu 23 farklı Harley-Davidson motosikleti test etme ve seçme fırsatına sahip oldu. Harley Davidson yol kaptanları ile birlikte Alsancak Showroom önünden motosikletler ile birlikte start alındı. Yaklaşık 50 motosikletin grup halinde başladığı tur kapsamında Karşıyaka, İnciraltı ve Konak sınırları içerisinde adeta Harley Davidson rüzgarı esti. İLÇELERDE HARLEY FIRTINASI Etkinlikte test sürüşleri için rezervasyonlarını Koray’a doğum günü süprizi İZMIR’in ünlü eğlence mekânları Eğlenceli Meyhane ve Neşeli Meyhane’de sahne alan Koray Hepenson, yeni yaşını sahnede dostlarıyla birlikte kutladı. İş ve sanat dünyasının tanınmış isimlerinin katıldığı gecede, İzmirli sanatçı Koray’a dostları sahneye pasta getirerek sürpriz yaptı. O ses Türkiye ve Popstar Alaturka yarışmalarından tanına Tuğba Tufantepe, Mert Algan, Betül Tezgin, Pelin Elitez Yıldırım ve Ufuk Yıldırım’da şarkıları ile sanatçı arkadaşlarını yalnız bırakmaz. Doğum günün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gibi önemli ve anlamlı bir güne denk gelmesinin ayrı bir mutluluk olduğunu söyleyen Koray Hepenson, kendisine destek veren tüm dostlarına teşekkür ederek, yeni projelerle sahne çalışmalarına devam edeceğini belirtti. Bu kokteyl ressamları birleştirdi MEHMET Nuri Göçen’e ithafen Kuşadası Sanat Kolonisi Resim Çalıştayı açılış sergisi ve kokteyli Old Town Tenneries’te yapıldı. Açılışa, Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Muzaffer Eryiğit ve çok sayıda belediye meclis üyesinin yanı sıra kalabalık bir sanatsever topluluğu katıldı. 24 Nisan - 4 Mayıs tarihleri arasında sürecek olan Kuşadası Sanat Kolonisi Resim Çalıştayında 17 farklı ülkeden toplam 47 sanatçı yer alıyor. Yağan yağmura rağmen yoğun ilgi gören açılış sergisi ve kokteylinde konuşma yapan Kuşadası Kültür Sanat Diyalogları Dernek Başkanı Emel Atalay, “Uluslararası 17 ülkeden 25 sanatçı olmak üzere toplam 47 sanatçı bu çalıştay da bir araya geldi. Ben öncelikle çok uzaklardan gelen sanatçılarımıza ve resim çalıştayımızda emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. Kuşadası Kültür Sanat Diyalogları Platformun da din, dil, ırk ayrımı gözetmeden bir araya gelerek açılış sergisinde 94 değerli eser sanatseverlerle buluştuk. 10 günlük çalışmanın ardından sizlerle buluşturacağımız kapanış sergimize de tüm sanatseverlerimizi bekliyorum. Tekrar emeği geçen herkese teşekkürler.” şeklinde konuştu. Atalay’ın ardından konuşan Naile Göçen Çukurova “Bu değerli çalıştayda bir araya gelmekten dolayı son derece mutluyum. Babam adına ilk defa sergi ve bir resim çalıştayı yapılıyor. Bu benim için çok anlamlı ve heyecan verici. Ben bu duygu ve düşüncelerle emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından 47 ressamın 94 eser ile sanatseverlerle buluşturduğu açılış sergisi dikkatle incelenirken sanatseverler keyifli anlar yaşadı. BAYAN GAZETECILERE MINI TUR Etkinlikten 1 gün önce İzmir’de bambaşka bir heyecan daha vardı. Banu Şen, Bahar Akıncı, Beliz Baran, Gülengül Uslu, Nihan Yarkent, Nur Kararata, Özge Doğan, Çağrı Lahur, Saadet Mançe, Pakize Sükan, Sırma Güven, Berrin Güloğlu, Berrin Birer gibi İzmir’İn başarılı kadın gazetecileri ve bloggerları, Harley Davidson İzmir tarafından gerçekleştirilen #amazonlaratölyesi’nde biraraya geldi. Harley Davidson yetkilileri, efsane motosikletler üzerinde bayan gazetecilere mini tur düzenledi. Harley on Tour Projesi kapsamında düzenlenen ve iki gün süren etkinliğe, dünyanın en çok satan soda markalarından Perrier de ürünleriyle sponsor oldu. Zamansız Kıyafetlerin Tasarımcısı: Jeyan Gedik! Jeyan Gedik, Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölüm mezunu. Üzerine de moda tasarımı okudu. Arkeolog deyince hep taşı toprağı eşeleyenler gelir aklıma. O eşeleyip çıkarılanları çiziyordu o zamanlar. Dünyaca ünlü modacı Zuhal Yorgancıoğlu birlikte çalışmaya başladı. Onunla özgürce tasarımlarını sergilediği modaevinde buluştuk. kırmızısı. Fotoğraflar : Özlem Demircan *Katolog çekimleri nasıl geçiyor?* *Stilinizi merak ediyor okurlar?* GEDİK: Koleksiyonu hazırladıktan sonraki aşama çekimler. Çok heyecanlı, bir o kadarda yorucu ve zevkli. Manken seçimi önemli. Kuaför, makyöz ve tabiİ en önemlisi fotoğrafçı. Özlem Demircan ile çalışmak çok zevkli. Ben doğal ortamları seviyorum, yani dış çekimleri tercih ediyorum. Kendisi de bu konuda çok başarılı. Öncelikle konsept belirliyoruz Özlem ile. Kendisinin de stilisti var, Ebru Aytuger. Çok yardımcı oluyor bize. Yaratıcı ve titizlikle geçen bir çekim öncesi yaşıyoruz birlilkte. Sonrasında mekan ve planlar yazılıyor. Setler kuruluyor. Çekimler yorucu olsa da keyifli ve eğlenceli oluyor. Sonuçlar da mutlu ediyor hepimizi. GEDİK: Tarzım, Grek çizgilerini taşıyor. Antik Yunan, Roma, Mısır gibi diğer uygarlıklardan da etkilendiğim oluyor ama genelde Grek. Doğu’ yu ve Batı’yı sentezleyip kendi tarzımı da içine katıyorum. Böylelikle zamansız kıyafetler ortaya çıkıyor. Yani şu anki modayla pek ilgisi olmayan. *Jeyan Gedik Collection’ ı tanıyalım mı?* GEDİK: Kıyafetlerimi tasarlarken neyin moda olduğu benim için öncelikli değil. Öncelikli olan şıklık, asalet, sadelik ve zarafet. Bunlar tamamsa eğer, moda nedir ne değildir beni ilgilendirmiyor açıkçası. Ben, her tasarımıma, bir sanat eseri gibi emek veriyorum. Bunu görüp hissedebilen de farklıdır. *Düğün mevsiminde gelin adaylarına önerileriniz var mı?* GEDİK: Evet gelinlik yapmak bana ayrı bir zevk veriyor. Çok özel bir kıyafet çünkü. Bir bayanın hayatı boyunca giydiği en önemli giysi. En başta bu çok önemli. Gelinliği süslemeyi çok seviyorum. İşlemelerde swarovsky taşlar kullanıyorum. Kullandığım malzemenin orjinal olmasına dikkat ediyorum. Bunun için özellikle yurtdışına gidip kendim seçip alıyorum. Sadece taşlar için. Pırıltıyı seviyorum. Yılın gelinliğini yapabilmem için önce gelini görmem gerekiyor. Onunla konuşmam, biraz tanımam lazım. Model böyle şekilleniyor benim tasarımımda. Çünkügiyecek kişinin görüntüsü kadar kişilik yapısı *Yeni projeler var mı?* da önemli. Yani bir anlamda modele ruh veriyorum denilebilir. O kişi için özel bir tasarım. Sadece onun için, onu yansıtan bir tasarım. Herşey çok karıştı, herkes herşeyi yapıyor. Bol paça dar paça, uzun etek, kısa etek. Çiçekli kumaş, çizgili, puantiyeli. Herşey birbirine girmiş durumda. Bu ne anlama geliyor? Kişi artık kendi tarzını belirlemeli. Giydiğiniz kıyafet sizi yansıtmalı, kişiliği olmalı. Bir başkasını taşımayın üzerinizde. Çoğu insan akıntıya kapılmış gidiyor, medyadan, kataloglardan takip ettikleri ölçüde. Onları da kınamıyorum, işin kolayı bu. İnsanların artık zamanı yok. *Koleksiyon için renk seçimlerini nasıl yapıyorsunuz?* GEDİK: Canlı renkleri seviyorum. Favori rengim mor. Şizofren rengi derler mora ama ben değilim. Kırmızının sadece bir tonunu seviyorum, o da narçiçegi, mercan GEDİK: Evet, Paris’te bir modaeviyle ortak bir marka çıkarıyoruz. Koleksiyonu hazırlıyorum, yaz sonunda bitecek ve Eylül başında da çekimleri yapacağız. Yine mekanımız Çeşme. Türk - Fransız markası olacak. Ortak bir çalışma. *6N1K okuyucularına mesajınızı alabilir miyiz?* GEDİK: Yaptığım işi çok seviyorum. İdeallerim var, kendim ve ülkem adına da bu idealleri gerçekleştireceğime inanıyorum. Hayallerinizin peşinde koşmaya devam edin… İzmirliler konsere doydu Gaziemir’de bu yıl 17.’si düzenlenen Uluslararası Çocuk Şenliği etkinlikleri için sahne alan ünlü sanatçılar 5 gün boyunca İzmirlilere unutulmaz anlar yaşattı. ÜNLÜ sanatçılar soğuk havalara rağmen, İzmir’in dört biryanından kendilerinin dinlemeye gelen hayranlarına performansları ile unutulmaz anlar yaşattılar. Şenliğin 2. gününde sahne alan Sıla, şarkıları ve sahne şovuyla İzmirlileri adeta büyüledi. Sahnede fırtına gibi esen Sıla’ya, soğuk havaya rağmen, İzmir’in dört bir yanından gelen ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu yaklaşık 30 bin kişi eşlik etti. Son çıkardığı albümle müzik piyasasına hızlı bir giriş yapan ve büyük bir hayran kitlesine ulaşan Mabel Matiz, şenliğin 3. gününde sahne aldı. Sahne şovu, müzikleri ve samimi tavırları ile alanı dolduran hayranlarının gönlünü bir kez daha çalan Mabel Matiz’in şarkılarına özellikle genç hayranları hep birlikte eşlik etti. Yaklaşık iki saat boyunca sahnede kalan ve birbirinden güzel şarkılarını arka arkaya seslendiren Mabel Matiz, yoğun istek üzerine bazı şarkılarını ikinci kez seslendirdi. Şenliğin 4. gününde sahne alan Murat Dalkılıç, müthiş performansıyla sevenlerine unutulmaz bir gece yaşattı. Hareketli parçalarıyla hayranlarına müzik dolu bir gece yaşatan ünlü sanatçı, dans grubuyla birlikte sahneye koyduğu görsel şov hayranlarını adeta büyüledi. Murat Dalkılıç, konserde yeni albümü için hazırladığı bazı parçaları da seslendirdi. Ünlü sanatçının yeni parçaları hayranlarından tam not aldı. Gaziemir Uluslararası Çocuk Şenliği, Mor ve Ötesi, Yudum ve Turgay Demir ile İBB Pop Orkestrası konserleriyle son bulurken yaklaşık 200 bin kişi konserleri izledi. GÜNCEL lü “Alkol lu araç k ın n lanma ini bedel ağır ” ödedim Spor hayatı bir gecede SONA ERDI Erdem Günak’ın öğrencisi başarılı sporcu Muhammet Özkan’ın aktif yaşamı, geçirdiği kaza sonrası bir gecede sona erdi. Şule Sarıoğlu E rdem Günak ile tanışmasının ardından atletizme ilgi duyan İzmir Buca Şirinyer Lisesi Öğrencisi Muhammet Özkan, yüksek atlamada Türkiye rekortmeni Metin Durmuşoğlu’nun antrenörlüğünde profesyonel olarak 2 yıl spora devam etti. Özkan, Türkiye Atletizm Federasyonu’nun düzenlediği yarışmalarda, İzmir’e derecelerle döndü. Spor yaşamı başarılarla dolu olan Özkan, arkadaşıyla gezmeye gittiği İnciraltı’ndan dönerken trafik kazası geçirdi. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan ve 67 gün süreyle komada kalan Muhammet Özkan’ın daha sonra bilinci açıldı ve hayati tehlikeyi atlattı. Üç kez operasyon geçiren Özkan’ın sağ bacağı artık daha kısa. “BEDELINI AĞIR ÖDEDIM” Kaza sonrası yaşadıklarını anlatan Özkan, “Arkadaşımla İnciraltına gittik. Orada alkol aldık. Geri dönüş yolunda alkollü olarak şoför koltuğuna oturan arkadaşım, gelen telefon sonrası aşırı hız yaptı. Hayatımda yaptığım en büyük hataydı. Alkollü araç kullanmanın bedelini ağır ödedim” dedi. Kaza sonrası bacaklarının aracın ön kısmına sıkıştığını belirten Özkan, “Olay yerine polisler geldi. Arkadaşım araçtan yürüyerek çıktı, bir tek ben sıkışmıştım. Apar topar hastaneye götürdüler. Orada annemi gördükten sonra geçen günleri hatırlamıyorum. Kaza sonrası 3 kez operasyon geçirdim. Bacaklarımda demirlerle yaşadım. Sağ bacağım 5 cm kesildiği için daha kısa. Artık destek almadan yürüyemiyorum” diye konuştu. Kaza sonrası yaşadıklarını anlatan acılı anne Ayşe Özkan ise şunları söyledi: “Ben çocuğumun başına gece 3’te gittim. Muhammet hastanedeyken, o gece aracı temizlemişler. Oğlumun ayakkabıları bile onlardan çıktı. Muhammet uyanana kadar her şeyi kendi istedikleri gibi organize ettiler. 67 gün hastanede oğlumun başında bekledim. Yaşaması için çok dua ettim, umudumuzu hiç kaybetmedik. Oğlum uyandı, ilk zamanlar sadece kafasını oynatabiliyordu, kimseyi tanımıyordu ancak günler geçtikçe oğlumun bilinci yerine geldi. Olay anını hatırlıyor. Kaza sonrası kimse yargılanmadı. Benim çocuğum 67 gün hastanede kaldı, ancak şoför bir saat bile gözaltında tutulmadı. Maddi yetersizliklerden dolayı kendimizi savunamadık. Çok haksızlığa uğradık. Raporlarda şoförün alkolsüz olduğu söylendi, ancak hızdan dolayı bile ceza almadı. Benim ciğerim yanıyor. 1 saat bile ceza alsa bu kadar canım yanmayacaktı. Adalet yerini bulsun.” Başkan’dan kiraz üreticisine “geçmiş olsun” ziyareti İZMIR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Kemalpaşa ilçesine giderek şiddetli dolu yağışı nedeniyle büyük zarara uğrayan üreticileri ziyaret etti. Başta kiraz olmak üzere şeftali, erik ve üzüm üreticilerinin yaşadığı sıkıntılara duyarsız kalamayacaklarını belirten Başkan Kocaoğlu, Ören’de üreticiler ve Ziraat Odası temsilcileriyle bir araya geldi. Başkan Aziz Kocaoğlu, üreticiye geçmiş olsun dileklerini iletirken,“Zarara uğrayan üreticilerimiz için neler yapabileceğimizi de mutlaka araştırmamız gerekiyor” dedi. İzleyenler ‘ŞEF ’ oldu Karşıyaka Belediyesi Filarmoni Orkestrası, Karşıyaka Opera ve Tiyatro Sahnesi’nde gerçekleşen muhteşem konserle sezon finalini yaptı. Orkestrayı yöneten dünyaca ünlü sanatçımız Gürer Aykal’ın, izleyenler arasından kurayla seçtiği kişilere “şef” görevi vermesi ise büyük beğeni topladı. Filarmoni, ayakta alkışlandı. Aykal, daha önce de Cem Yılmaz ve Ali Poyrazoğlu gibi ünlü isimlere orkestrayı yönettirmişti. Türkiye’nin kanaryacı Kaya Babası AYKAL BEĞENİ TOPLADI Konserin ilk bölümünde genç sanatçı Emre Şen piyanoda solist olarak sahne aldı. Bu bölümde Franz Liszt’in piyano konçertosu seslendirildi. Büyük beğeni toplayan eserler, izleyicilerden alkış aldı. Konserin ikinci bölümünde ise orkestra, Macar Halk Dansları’ndan örnekler sundu. Dünyaca ünlü orkestra şefi Gürer Aykal’ın performansı da konsere katılanları büyüledi. Ayakta alkışlanan Aykal, kura ile belirlenen 7 kişiye kısa süreliğine orkestrayı yönettirdi. KARŞIYAKA SANAT KENTİ OLACAK Konser günü İzmir dışında olan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar da prova çalışmalarına katıldı. Kısa süre orkestrayı da yöneten Akpınar “Karşıyaka sanatla yaşayan bir kent olacak. Sanata ve sanatçıya önem veren bir belediyeyiz. Sanatsal ve kültürel etkinliklerimizi daha da artıracağız” dedi. O, Türkiye’nin kanaryacı Kaya babası. Henüz 12 yaşındayken babasının hediye ettiği saka kuşu ile başlayan kuş sevgisi hiç azalmayan 78 yaşındaki Kaya Özel, daha sonra bu sevgiyi meslek haline getirdi. 48 yıldır Kemaraltı’nda bulunan dükkanında ötücü kuşlar satan Özel, Türkiye’nin değişik yerlerinde düzenlenen yarışmalardan bugüne kadar yaklaşık 200 madalya kazandı. Kuş sevgisi nedeniyle ailesinden çok kez eleştiri aldığını belirten Özel, “Evimiz bahçeliydi ve evin bir odasını kuşhane yaptım. 40 50 tane kafesim vardı. Babam ve annem evin bir odasını kuşlarla doldurduğum için önceleri çok kızıyorlardı, fakat sonra alıştılar. O zaman kuşları hobi olarak besliyordum. Yıllar sonra hobim, mesleğim oldu. Yarışmalar için Türkiye’nin her yerine gittim ve birçok madalyam var. Hala nerede olursa olsun tüm yarışmalara gidiyorum” dedi. ÖTÜŞÜNÜ DINLEMEDEN KIMSEYE KUŞ SATMAM Kanarya ve Kafes Kuşları Dernekleri Federasyonu Baş Hakemi de olan Özel, “Türkiye’de tüm kanarya ve muhabbet kuşu besleyenler, beni Kaya baba diye tanıyor. Nereye giderseniz gidin bunun bir meraklısı var. Kuş besleyenlerin arkadaşlığı, muhabbeti farklı oluyor. Kuş sevgisi bambaşka bir şey, insana arkadaş oluyor. Bu- gün dükkânımda 35 tür kanarya, egzotik kuşlar, papağan çeşitleri ve muhabbet kuşu var. Bu zamana kadar ötüşünü dinletmeden, çay, kahve içirmeden kimseye kuş satmadım. Bu yüzden tüm müşterilerim ve kuş besleyenler bir sorunları olduğu zaman mutlaka beni ararlar” diye konuştu. EVIMIZIN EN GÜZEL YERI KUŞLARA AIT Evlenmeden önce kuşlardan korkan eşi Aynur Özel’e de kuş sevgisini aşılayan Kaya Özel, evlerinin en güzel köşesinin ve özellikle güneş alan yerinin kuşlara ait olduğunu söyledi. Özel, “Kuşlar evin neşesi oluyorlar. Özellikle muhabbet kuşlarını yavruyken beslemeye başladığınızda bir papağan kadar konuşuyor. Yemini, suyunu vereceksiniz, güzel havalarda ılık suyla çok güzel yıkanırlar, seyretmesi muhteşemdir. Yorkshire, Gloster, Lizard, ve Grested kanaryalarının en kıymetlilerindendir” dedi. Son zamanlarda birçok ilde restoran bahçelerine süslü kümesler yapıp, yuva ve kuş oyuncakları ile süslediğini belirten Özel, bu işe ömrünü verdiğini kaydetti. Özel, müşterilerinin yüzde 90’ının tavsiye üzerine geldiklerini ifade ederek, kanaryanın ötüşü, rengi, görünüm güzelliğini görmeden alınmaması gerektiğini söyledi. Özel, sadece erkek kanaryaların öttüğünü sözlerine ekledi. A 30 Nisan 2014 Çarşamba “Haşin” Kılıç ğustos ayında Türkiye’de bir ilki yaşayacağız ve ilk kez cumhurbaşkanımızı belirlemek üzere sandık başına gideceğiz. Cumhurbaşkanını mevcut yönetimsel yapıda halkın seçmesinin neden bu kadar önem taşıdığını anlamakta önce güçlük çeksek de, Başbakan’ın “Bu seçimden sonra sorumluluklar daha da farklı olacak. Protokol cumhurbaşkanı değil, terleyen, koşan, koşturan cumhurbaşkanı” ifadeleri tabloyu netleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. cumhurbaşkanının Başbakan Erdoğan olacağına dair tartışmalar her ne kadar bugün alevlense de, bu niyet uğruna cumhurbaşkanını halkın seçmesini sağlayan değişikliğin yapıldığı da aşikar. Türkiye böyle bir ülke; niyetinize göre anayasal ve yasal değişiklikleri yapabilirsiniz. Bu yalnızca son yıllara özgü bir durum değil, yanlış anlaşılma olmasın. Hal böyleyken eğer Türkiye’de birşey hayal ederseniz yasal konularda sıkıntı çekmezseniz, yeter ki parlamentoda gücünüz olsun. Gelelim cumhurbaşkanlığı için diğer adayların kim olacağı meselesine? Erdoğan’ın aday olacağını varsayarsak, ona karşı en güçlü rakibi CHP’nin çıkaracağı sanılabilir. Ancak bu doğru olmaz. CHP kendi içinde yerel seçimden kalma sorunları çözmeye çalışırken ne kadar güçlü bir aday çıkaracak acaba? Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu adayın CHP’li olması gerektiğini vurguladı ama mutlaka kendisi de biliyordur ki sadece CHP’lilere hitap edecek bir aday asla Erdoğan’a rakip olamaz. Bir siyasi hedef saptırmaca olarak “mutlaka CHP’li olacak” ifadesini kullanmış olması da ihtimal. Çünkü aynı Genel Başkan yerel seçimlerde, cemaate bile kucak açmamış, “Gel, ne olursan gel” dememiş miydi? Şimdi bu parti merakı nereden çıktı? CHP içinde ve tabanda “Erdoğan’a karşı İlker Başbuğ aday gösterilmeli” gibi kuvvetli bir inanış da var. Aslında AK Parti güçlü bir rakip olarak İlker Başbuğ’u değil, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç’ı görüyor. -KESKIN KILIÇ- Ne ilginç bir durumdur ki Erdoğan’a karşı en güçlü adayı çıkarması beklenen CHP ve MHP kanadında en çok istenen isim “Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı” İlker Başbuğ olarak dillendiriliyor, ancak AK Parti onun adını bile ağzına almadan, AYM Başkanı Kılıç’a adeta tam saha pres uyguluyor. Sizce bu entera- 03 san değil mi? Sadece bir mantık sorusu, siz bir seçimde aday olsanız, en çok kimin gücünü azaltmak için çalışırsınız? Sizi en fazla zorlayacak rakibi. AK Parti biliyor ki Haşim Kılıç kendi tabanından İlker Başbuğ’a göre daha fazla kabul görecek birisi. O Kılıç ki eşinin başörtülü olması gazetelerde yazıldı, çizildi. Başörtüsü nedeniyle “mağdur” olanlardan. O Kılıç ki AK Parti hakkındaki kapatma davasında 1 oy farkla “kapatmama” kararının çıkmasında payı olduğu konuşuldu. Yani aslında AK Parti tabanına daha yakın. Bugünkü tartışmalar olmasaydı hangi AK Partili Haşim Kılıç için “yanlış adam” diyebilirdi? AK Parti bunun farkında olduğu için bir süredir Kılıç’ı yıpratıyor. AK Parti’nin en büyük rakibi yine kendi tabanından çıkar. Bu bir gerçek. Bugünkü koşullara bakıldığında bir gün Türkiye’de iktidar değişirse bunu CHP ya da MHP değil, AK Parti’den kopacak bir kanadın yapacağı görülüyor. İşte Kılıç da tam bu noktada önemli bir isim. Ergenekon ya da Balyoz davasında her zaman AK Parti’nin arkasında durmuş kesimden Başbuğ’a çok fazla miktarda oy çıkması beklenebilir mi? Elbette Başbuğ CHP ve MHP’yi bir araya getirebilir. Ama yeterli olur mu bu ittifak, şüpheli. Cumhurbaşkanlığı riske atılmayacak bir konu, çünkü Türkiye’nin yapısının değişimiyle bire bir alakalı. İşin diğer şaşırtan bir yanı ise aslında Haşim Kılıç’ın adaylık meraklısı olmaması. Anladığımız kadarıyla Kılıç cumhurbaşkanlığı için “sevdalı” değil. Ancak belli çevrelerin Kılıç’ı öne çıkarmasından çekinen AK Parti, Twitter kararı ve AYM’nin 52. yıl dönümü törenindeki sözlerini bahane ederek adeta Kılıç’ı tabanının gözünde yerle bir etti. Önceleri Kılıç hakkında olumsuz düşünmeyen AK Partililer şimdilerde partinin üst yapısının açıklamalarıyla Kılıç’ı defterden silmiş durumda. Böylece hedefe ulaşıldı. Peki Kılıç aday olur mu, olmalı mı? Elbette olmalı. Türkiye’de hukuka en fazla sahip çıkmaya çalışan kurumun tepesindeki adam neden Köşk’e çıkmasın. Bunun neresi sakıncalı? Kamer Genç’in aday olacağının konuşulduğu bir yerde Kılıç’ın ne eksiği var? Muammer Başkan 04 30 Nisan 2014 Çarşamba İzmir Ödülleri Çok önemli iki hizmetimizden söz açacağım.. Bunlar kentte ilk etkinliklerdi.. Biri İzmir Ödülleri, ikincisi İzmir Seminerleri’dir.. 12 Şubat 1996 günü Türk-Amerikan Derneği salonunda, büyük bir konuk kitlesi önünde, İzmir’e hizmet verenlere İzmir Ödülleri’ni ilk olarak ben dağıttım. Maria Epik dostumuzun konserinden sonra, kürsüde rahmetli Av.İbrahim Ayuz ve yazar Şükran Yücel’in yardımlarıyla şu değerli isimlere elimizle İzmir Ödülleri’ni verdik: “Dr.Nejat Eczacıbaşı, Özdemir Hazar, Ali Rıza Avni, Salah Birsel, Besim Akımsar, Bilge Umar, Sefa Taşkın, Samim Koca-göz, Şükran Kurdakul, Tarık Dursun K., Dinçer Sümer, Muzaffer İzgü, Epik Müzik Okulu, Hüseyin Yurttaş, Şahin Çandır, Oğuz Makal, Rauf Lütfü Aksungur, Türkmen Parlak, Sancar Maruflu, A.Kemal Baysak, Şükrü Tül, Aydın Sevgel, Aysel Hitay, Şeref Üsküp, Adil Akçamlı, Kemeraltı Şükran Lokantası..” Bu isimler İzmir’de ilk kez yan yana gelen, en önemli kent kültürü simgeleri idiler. Güzel bir gece geçirdik, üstelik Türk-Amerikan Derneği’nin salonlarında Eski İzmir Belgesel Fotoğrafları Sergisi açtık, kurdeleyi Prof. Tuncer Baykara’ya kestirdik. Bu tür etkinlik İzmir’de ilk kez oldu. Bizden sonra yine İzmir Ödülleri vermeye girişen kopyacı unsurlar, ilkokul müsameresi gibi törenlerle eşe dosta ödül dağıttılar, şehirde ödül almayan hemen hemen hiç kimse kalmadı. Ödülsüzlük, ödül olmaya başladı.. Yaşar Aksoy Nizamettin Bedir unutulmadı AKCIĞER kanseri nedeniyle geçen yıl aramızdan ayrılan İzmir Gazeteciler Cemiyeti üyesi, Narlıdere Belediyesi eski Basın Danışmanı Nizamettin Bedir, ölümünün birinci yılında ailesi, meslektaşları ve dostları tarafından Narlıdere’deki mezarı başında anıldı. Nizamettin Bedir için gerçekleştirilen anma etkinliğinde konuşan Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, “İyi bir gazeteci, iyi bir dost, iyi bir arkadaştı. Adı Narlıdere’de daima yaşayacak, onu hiç unutmayacağız” dedi. GÜNCEL Bir İzmir kahramanı ‘Doğumhaneden mesajınız var’ İzmirli Ünlü yazar Tarık Dursun Kakınç’dan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çağrı. Şule SARIOĞLU İzmirli Ünlü yazar Tarık Dursun Kakınç, İzmir’in ve tüm Ege Bölgesi’nin en hareketli çarşısı, “Kemer Altı Çarşısı’nda” seyyar satıcı olarak geçinen Benzinci Kör Hafız adı ile tanınan Asıl adı Mustafa Ayrıközü’yü İzmirlilere hatırlattı. 1997 yılında vefat eden Benzinci Kör Hafız, 1902 yılında İzmir’de doğmuştu. Tıbbiye’de öğrenci olan, mezun olup yaşamını hekim olarak sürdüreceğini hayal ederken vatan savunması için Antep’e asker olarak göndermişti. İki gözünü de kutsal bildiği vatan topraklarını savunurken kaybeden İzmirli Tıbbiye öğrencisi Mustafa Ayrıközü, memleketi İzmir’e dönmüş ve okuluna devam edemeyeceği için Kemeraltı Çarşısı’nda 60 yıl sürecek olan seyyar satıcılığa başlamıştır. İzmirli yazar Tarık Dursun Kakınç, heykeli dikilesi anıt adam olarak adlandırdığı Benzinci Kör Hafız’ı İzmirlilere unuturmadı. Benzinci Hafız’ın ölümünün ardından İzmir’in simge çarşısının uygun bir yerine anıtının yapılması gerektiğini dile getiren Kalkınç, “Peki köşe başını tutmuş, sabah akşam, alçacık hasır iskemlesinde oturan, yüzü çiçek bozuğu ve iki gözü kör satıcı unutulur muydu? Unutulmuş olabilir miydi hiç? Boynuna asılı tablasıyla... Elinde tarak destesini şakırdatarak... Sesi kırık ve acındırıcıydı; ‘Ayna var tarak var! Dikiş iğneleri, çengelli iğneler, bellere lastik, elbiselere askılar, çakmaklara benzin... Ayna var, tarak var’... Adı Hafız’dı, hatırlıyorum... ” KEMERALTI ÇARŞISI’NA HEYKELI DIKILESI ANIT ADAM... Kentimizin en büyük çarşısının böylesi bir simge kişisini nasıl unuturuz? Benzinci Hafız, 1997 yılında hür vatan topraklarında yoksulluk içinde göçüp gitmiştir. Konak Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi meclis üyelerine İzmir’in simge çarşısının uygun bir yerine anıtının yapılmasını, yine uygun bir sokağa isminin verilmesi gerekir.” dedi. “Turizmde ligden düşüyoruz” Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamaları Birliği Başkanı Mehmet İşler, “Bu durumun en önemli nedeni tanıtım eksikliği” dedi. EGE Turistik İşletmeler ve Konaklamaları Birliği (ETİK) 5 yıl önce kurduğu Ar-Ge birimiyle İzmir turizminin karnesini ortaya çıkardı. ETİK Başkanı Mehmet İşler, “İzmir’de turizm ligden düşmek üzere” diye uyarıda bulundu. Rapora göre İzmir, geçen yıl bir önceki döneme göre yüzde 2.8 artışla 1 milyon 407 bin 240 turist ağırladı. Yurtdışında yaşayan Türklerin de ziyaretiyle toplam sayı 1 milyon 943 bin 253’e ulaştı. Turistler yüzde 62’si İzmir’e gelirken havayolunu, yüzde 34’ü denizyolunu tercih etti. İzmir’e gelen turistlerin yüzde 75’ini 10 ülke pazarı oluşturdu. Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa’dan gelen turist sayısı düşerken İngiltere, Amerika, İspanya, İrlanda, Rusya’dan gelenlerde artış olduğu görüldü. 7 FARKLI NEDEN Mehmet İşler, İzmir’in 1980’li yıllarda Türkiye turizminde üretilen iş ve katma değerin yüzde 10’luk bölümünü yaratırken artık yüzde 5’e kadar düştüğünü dile getirdi. Turizm gelirleri açısından İzmir’in aldığı payın yüzde 5’de olduğunu söyleyen İşler, “Tablo iç açıcı değil. İzmir finans merkezi ve kongre merkezi hedefini İstanbul’a, kitle turizm hedefini Antalya’ya kaptırdı. Turizm liginden düşüyoruz” dedi. Turizmdeki düşüşün 7 nedeni olduğunu belirten İşler, “Bir numaralı neden tanıtım eksikliği. Ecrimisil, direk uçuş olmaması, turistik tesislerin suyu pahalı kullanması, kenti kucaklayan müze olmaması ve kötü mimari diğer sorunlar” dedi. İzmir’deki yatak sayısı 40 bin olarak bilinirken bunun doğru olmadığı da ortaya çıktı. Kentte 680 tesiste 60 bin yatak olduğu belirlendi. İzmir’de bakanlık belgeli 20 adet 5 yıldızlı, 31 adet 4 yıldızlı, 37 adet 3 yıldızlı, 31 adet 2 yıldızlı otel bulunuyor. GÜNÜBIRLIK GELIYORLAR Konaklama tesisleri açısından en önemli turist pazarının Almanya olduğu ortaya çıktı. İzmir’e gelen 357 bin Alman turistin yüzde 80’i en az bir geceleme yaptı. Kayan yüzde 20’si ise günübirlik ziyarette bulundu. Ancak bunların yüzde 71’inin kiralık ev, kendi evleri ya da tanıdıklarının evlerinde kaldığı ortaya çıktı. İtalya’dan gelen 151 bin turistin profili Almanya ile çok farklı. Kente gelen her 10 İtalyan turistin 9’u İzmir’de günübirlik seyahat ediyor. Konaklama da ise otelleri tercih ediyor. Kentin turizmdeki 4’üncü büyük pazarı olan İngiltere’den İzmir’e geçen yıl 114 bin turist geldi. Bunların yüzde 37’si yine günübirlik ziyarette bulundu. Bunların yüzde 57’si konaklama tesislerini tercih etti. Alman pazarı gibi konaklamalı seyahati yüksek olan Hollanda turistinin yüzde 94’ü İzmir’e havayoluyla geldi. Geçen sene 82 bin Hollandalı ağırlayan İzmir’de bu turistlerin yüzde 5’i günübirlik ziyarette bulundu. Bunların yüzde 72’si evlerde geceleme yaptı. Fransızların yüzde 53’ü de konaklamada evi seçti. İzmir hakkında bunları biliyor muydunuz? • İzmir’in en az 5000 yıllık bir tarihe sahip olduğunu, • Iliada ve Odysseus”un yazarı Homeros’un İzmir’li olduğunu, • İncil’de sözü edilen “Yedi Kilise”den üçünün İzmir ili sınırları içinde olduğunu, • Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Artemis Tapınağı’nın Selçuk’ta olduğunu,. • Parşömen kağıdının Bergama’da keşfedildiğini, • Eski dönemlerde Foçalıların 50 kürekli ve 500 yolcu taşıyan tekneler inşaa ettiklerini, • Eski Foçalıların Batı Akdeniz’de bir çok koloni kurduklarını, bunlardan bazılarının İtalya’da”Velia”, İspanya’da “Ampurias” ve Fransa’da “Marsilya” olduğunu, • Tanrıça Athena adına inşa edilen ilk tapınağın İzmir’de inşaa edildiğini, • Filozof ve şair olan Xenophanes’in İ.Ö. 6. yy’da Kolofon’da yaşadığını, • “Bir nehirde iki kez yıkanılmaz” diyerek her şeyin değiştiğini söyleyen ünlü filozof Heraklit’in (İ.Ö 540-480) Efes’te yaşadığını • Filozof Anaxagoras’ın (500-428 B.C) Clazome- nae’de, (bugünkü Urla) yaşadığını, • Eski çağın ünlü hekimi Galen’in (131-210.İ.S.) Bergama’da yaşadığını, • Meryemana için yapılan ilk kilisenin Efes’te olduğunu, • İncil’in dört yazarından biri olan St. John’un Selçuk’ta öldüğü ve burada gömüldüğünü, • Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın 188 yılının kışını Antonious ile birlikte Efes’te geçirdiğini, • Fransız yazar ve şairlerden Lamartine, Chateubriand, Theophile Gautier, and Gustave Flaubert’in İzmir’i ziyaret ettiklerini, • Papa Paul VI 1967ve Pope John II’in 1979 yılında Meryemana Evini ziyaret ettiklerini, • Uluslararası “İzmir Festivali” kapsamında Ray Charles, Paco De Lucia, Joan Baez, Martha Graham Dance Company, Tanita Tikaram, Jethro Tull, Leningrad Philarmony Orchestra, Christ De Burg, Sting, Moscow State Philarmony Orchestra, Jan Garbarek, Red Army Chorus, Academy of St. Martin in the Field, Kodo, Chick Corea, New York City Ballet, Nigel Kennedy, Brayn Adams, James Brown’e geldiklerini, • Ünlü şarkıcı Dario Moreno’nun Izmir’de yaşadığını, • Bademli köyünün Türkiye’de tiyatroya sahip ilk ve tek köy olduğunu biliyor muydunuz? İZMIR Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ege Doğumevi ndeki bebeklerin dünyaya gelişi babaya ve aile yakınlarına cep telefonu mesajı ile bildiriliyor. Hastane yöneticisi Prof. Dr. Abdullah Taşyurt , Ege Bölgesi ve İzmir in büyük bölümüne hizmet veren doğumevinde günde ortalama 40 bebeğin dünyaya geldiğini belirtti. Başta baba olmak üzere ailelerin anne adayı ve bebeğin sağlığını çok merak ettiğini ifade eden Taşyurt , başlattıkları SMS uygulaması sayesinde kısa sürede haber vermeyi amaçladıklarını söyledi.Anne adayı servise yattığı andan itibaren durumundaki değişiklikleri ve dünyaya gelen bebeklerin müjdesini cep telefonu mesajıyla ilettiklerini ifade eden Taşyurt , hasta memnuniyeti ve konforunu artırmak istediklerini kaydetti. Hasta ve yakınları ile iletişimi artırdıklarını da kaydeden Abdullah Taşyurt , babanın anne ve çocuğu görmeden Doğumhaneden gelen mesajla bilgi alabildiğini ifade etti. Tayland’tan gelen övgü TAYLAND’ın Ankara Büyükelçisi Tharit Charungvat, resmi ziyaretler için geldiği İzmir’e hayran kaldığını belirtti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’den yapılan açıklamada, resmi ziyaretlerde bulunmak üzere kente gelen Tharit, eşi Vithu Charungvat ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu makamında ziyaret etti. Tharit, Tayland’ın dünyanın önemli bisiklet üreticilerinde olduğunu hatırlatarak, Aziz Kocaoğlu’na “Bisiklete ne kadar önem verdiğiniz, bisiklet yollarınızdan anlaşılıyor” dedi. İki ülke arasında ilişkilerin güçlenmesi için işbirliği beklediklerini kaydeden Tharit, kentin birçok noktasında çiçeklerle karşılaştığını ve bundan çok hoşlandığını belirtti. “Yoksulluk engellileri vuruyor” İZMIR Kâtip Çelebi Üniversitesi Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü ile İzmir Üniversiteleri Platformu Engelsiz Üniversite Kurulu’nun ortaklaşa düzenlediği, “Engellilik Algısı, Haklar Ve Uygulamalar” Paneli Merkez Kampüs Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Üniversite olarak kuruluştan bu yana engellilik alanında büyük hassasiyetle çalıştıklarını ifade eden İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Tancan Uysal, henüz ikinci yılında bu kavramı ülke gündemine taşıyarak oldukça önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptıklarını söyledi. Prof. Dr. Uysal “Ülke gündeminde ses getiren Sayın Hanımefendi Emine Erdoğan’ın iştirak ettiği ‘Engellilerin Eğitimi ve Topluma Kazandırılması Paneli ’ne İKÇÜ olarak imza attık. Onların yaşayacağı sıkıntıları en aza indirmek amacıyla elimizden gelen imkânları seferber ediyoruz.” diye konuştu. Geçmişten günümüze engelli hakları konusunda yasal düzenlemelerle ilgili açıklamalarda bulunan Gediz Üniversitesi Öğr.Gör. Emel Yeşilkayalı, “Yapılan araştırmalar gösterdi ki dünyadaki yoksulluğun büyük kısmı engellilere aittir. Hele ki bu birey kadınsa bu yoksulluk daha da artmaktadır. Bu sözleşmede Kadın ve erkek engellilerle ilgili ayrımcılığa karşı maddeler de yer almaktadır” dedi GÜNCEL Çöpler yeraltına KIYI Tasarımı Projesi’ne hızla devam eden İzmir Büyükşehir Belediyesi, çalışmaların büyük kısmının tamamlandığı Alsancak Limanı ile Konak Pier arasında kalan güzergahta Avrupa standartlarında yeni bir uygulama başlattı. Daha önce ev ve işletmelerden çıkan çöplerin kötü görüntü oluşturduğu ve çevre kirliği yarattığı güzergahta hayata geçirilen yeni uygulamayla çöp konteynerlerini yerin altına alındı. Özel olarak üretilen 3 metreküp hacmindeki 38 adet konteyner, 17 noktaya yerleştirildi. Kıyı şeridinin estetiğini bozmayacak şekilde tasarlanan konteynerler, kapaklarının pedalla açılması nedeniyle kötü kokunun dışarı çıkmasını engellerken görüntü kirliliğinin de önüne geçiyor. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, “Sokak hayvanlarının içine girmemesi ve atılan çöplerin karıştırılmaması için yeni konteynerlerin kapağı yukarı doğru değil öne doğru açılıyor.Kapak kapandığı zaman çöpler konteynerin içine düşüyor” dedi. İstihdam kapısı İzmir’de 11 bin güvenlik görevlisini istihdam ettiklerini dile getiren Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Başkanı Serdar Gökhan Arıkan, 15 saatlik güvenlik görevlisi eğitiminin az olduğunu, fazlalaştırılmasını gerektiğini ifade etti. İ zmir’de 40 bin güvenlik görevlisine sertifika verdiklerini ve şu an İzmir’de 11 bin güvenlik görevlisini istihdam ettiklerini dile getiren Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Başkanı Serdar Gökhan Arıkan, 15 saatlik güvenlik görevlisi eğitiminin az olduğunu, fazlalaştırılmasını gerektiğini ifade etti. Arıkan, “Özel Güvenlik Terörü” söylemine de tepki gösterdi. Arıkan, “Terör kanunlara aykırı davranış biçimidir. Ancak Özel Güvenlikler kanunlar doğrultusunda hareket eder. Bu söylem doğru değil” dedi. SABIKASIZ OLMAK ŞART Özel Güvenlik olmak isteyenlere çağrıda bulunan ve Özel Güvenlik Yasasını okumaları gerektiğini ifade eden Arıkan, “Güvenlik olmak için sabıkasız olmanız gerekiyor. 15 Saat eğitimler var. Bize göre az. Fazlalaşmasını istiyoruz. Bu eğitimleri aldıktan sonra 3 ayda bir devletin açtığı sınavlar var. O sınavlara girip Özel Güvenlik Sertifikası almaya hak kazanıyorsunuz. Özel Güvenlik Firmalarındaki arkadaşlarımız bilinçli değil. Yasal Mevzuatı iyi okumuyorlar. Bundan dolayı öncelikle Özel Güvenlik olmak isteyen arkadaşlarımıza tavsiyelerimiz yasayı iyi okumaları. Sorumluluk alanları ne. Bunu bilmeleri gerekiyor. Her şey para mı? Size adam trilyonlarını teslim ediyor. Bir belge almışsın, firma sana güvenmiş yetki vermiş. Sen orada 657 devlet memurluğu kanunundan doğan polisin ve jandarmanın tüm haklarına sahip bir adamsın. Onlar ne yapabiliyorsa özel güvenlik sahası içerisinde sen de onların yaptığı her şeyi yapabilirsin. Bir nevi kolluk kuvvetisin” dedi. ARABA YIKATIRLARDI, EŞYA TAŞITIRLARDI Arıkan şöyle devam etti, “Özel Güvenlik Hizmetleri 2004 yılında yasalaştı. Daha önce kapı görevlisi, bekçi, evlerin önünde bekleyen adamlar olurdu. Bu adamlara da araba yıkatırlardı, eşya taşıtırlardı. Özel Güvenlik yasası ile birlikte bu meslek bir vasıf kazandı. Vasıf kazandıktan sonra insanlar yetiştiler. Özel Güvenliklerde kalifiye eleman statüsüne geçmesi gerekiyor. Şu an Türkiye’de çoğu firma finansman sıkıntısı çektiği için, finansmanı özel güvenliğe ÖZEL GÜVENLİKLERİN DARP ETMESİ SON ÇAREDİR Son yıllarda üniversitelerde Özel Güvenlikler ile öğrenciler arasında çıkan arbedeler ile ilgili soruyu da “Son çare” olarak yanıtlayan Arıkan, “Özel Güvenliğin müdahale etmesi öğrenci için daha iyidir” diye konuştu. Arıkan, “Özel Güvenlik görevi ne ise onu yapmak zorundadır. Bugün sokakta nasıl ki Kolluk kuvveti polis ve jandarmadır, Özel Güvenlik de kendi sahasında istediğini yapabilir. Çünkü o onun sahasıdır. Oraya polis gelip müdahale ettiğinde iş özel güvenliğin üzerine çıkar. Özel Güvenliğin müdahalesi öğrenci açısından daha iyidir. Özel Güvenlik rahattır. Rahatlığı temsil eder. Onun için özel güvenlik görevlisinin birini darp etmesi en son çaredir. Ama darp etti ise de o yasalardan doğan haklarını kullanıyordur” diye konuştu. “ÖZEL GÜVENLİK TERÖRÜ” SÖYLEMİ DOĞRU DEĞİL Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Başkanı Serdar Gökhan Arıkan, “Özel Güvenlik Terörü” söylemine de karşı olduğunu ifade ederek şöyle konuştu, “Özel Güvenlik terörü söylemine karşıyım. Özel Güvenlik terörist değildir. Özel Güvenlik sizin kardeşiniz de olabilir siz de olabilirsiniz. Basın özellikle buna dikkat etmeli. Terör demek kanuna aykırı davranmak demektir. Ancak Özel Güvenlik kanunla hareket eder. Türkiye’nin Avrupa’daki yıldızları Gaziemir Çocuk Şenliği’ne REKOR KATILIM ayırmayı daha yeni öğreniyor” GAZIEMIR Belediye’si tarafından 21-27 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen Gaziemir Uluslararası Çocuk Şenliği etkinliklerine yaklaşık 500 bin kişi katıldı. Bu yıl 17.’si düzenlenen Uluslararası Gaziemir Çocuk Şenliği etkinlikleri için İzmirliler Gaziemir’e akın etti. Etkinlik alanına kurulan Lunapark ve şişme oyun alanları gün boyunca adeta çocukların akınına uğrarken, aileler de etkinlik alanında kurulan stantları dolaştılar. Her akşam düzenlenen konserlere ise İzmirlilerin ilgisi büyük oldu. İBB Pop Orkestrası, Sıla, Mabel Matiz, Murat Dalkılıç, Mor ve Ötesi ile Yudum ve Turgay Demir konserlerinde alan tamamen doldu. Gaziemir Belediye’si ile birlikte organizasyonu düzenleyen Biziz Organizasyon Yönetim Kurulu Başkanı Şehmuz Öncel, hava şartlarına rağmen etkinliklerine katılımın çok fazla olmasının kendilerini mutlu ettiğini belirtti. Öncel, “Organizasyon için Gaziemir Belediye’mizin desteği ile kısa sürede hazırlandık. İzmir’in dört bir yanından insanlar geldi. O yüzden katılım çok fazla oldu. Hava şartlarına rağmen, organizasyondan herkesin memnun kalması bizleri mutlu etti. Festival, her sene daha da iyi geçiyor ve önümüzdeki sene daha da iyi bir festival olacağından eminim. Katkısı olan herkese çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. İZMIRLI Mozaik sanatçısı Fehmi Gökeş, sanatsal başarılarıyla Ingiltere’de adından övgüyle söz ettiriyor. İzmir’in Karşıyaka ilçesinde doğup büyüyen ve 22 yaşına kadar Türkiye’de yaşayan Gökeş, 1992 yılında evlenerek İngiltere’ye yerleşti. Yeni edindiği çevresi, onun şiirsel ve sanatsal yanının farkına varıp, onu sanatsal bir şeyler yapmaya teşvik etti. İlk etapta el yapımı posta kartları dizaynları ile sanatsal yaşamına başlayan Gökeş, kendine küçük bir iş kurmayı planlayarak, genç yetenekleri destekleyen ve kaliteli iyi projelere finansman veren Prens Charles in kurduğu Prince’s Trust Derneğine başvurup proje ödülü kazandı. Oradan gelen para, daha ilerde keşfedeceği ve Avrupa’da ilklerden biri olacağı bir mesleğinin kapısını aralamasına yardımcı oldu. Sessiz Akademi Engellilerin Sesi Olacak Şule Sarıoğlu İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı ile Ege Artı Engelli Bireylerin Eğitimi ve Gelişme Derneği arasında gerçekleştirilen protokolle oluşturulan Sessiz Akademi’de, engelli öğrencilere pastacılık eğitimi verilecek. Sessiz Akademi projesi, kokteylle tanıtıldı. İşitme engelli 14 – 40 yaş arası öğrencilerin bir araya geldiği tanıtım organizasyonunda, birbirinden özel ikramlar hazırlandı. İşitme engelli öğrenciler tarafından hazırlanan pastalar, katılımcılara ikram edildi. Projeye, İzmir Valiliği, Ege Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, İşitme Engelliler Federayonu, Ege Artı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi ve ESİGEM de destek oldu. Sessiz Akademi Projesi hakkında bilgi veren Kurucu Fahriye Tuğcu Gönen, “Ülkemizde engelli gençlerimi- zin yaşadıkları bireysel yetersizlikler, yaşamlarını, geleceklerini planlamalarına engel olmamalarıdır. Yaşam tüm farklı yanlarına rağmen doğru planlanmış eğitim olanakları ve programlar ile her genç için mutlu ve umut dolu olablir“ dedi. SERTIFAKA ALACAKLAR 14 – 40 yaş arası işitme engelli bireylerin pastacılık eğitimi almalarını sağlayacak proje, Ege Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Engelli Bakımı ve Rehabilitasyonu - Çocuk Gelişimi Programı öğrencilerinin partnerliğinde 6 ay sürecek. Uzman eğitimciler tarafından Ege Artı Engelli Bireylerin Eğitimi ve Geliştirme Derneği bünyesinde hazırlanan uygulama mutfağında alınacak pastacılık eğitimi sonrasında iş kurmalarına destek için girişimcilik eğitimi alacak öğrenciler, sertifika sahibi olacak. 30 Nisan 2014 Çarşamba 05 Beşiktaşım benim biricik sevgilim Beşiktaş geçtiğimiz günlerde belkide Türkiye liginde bir ilke imza attı. Daha önce 3 büyüklerin aralarındaki rekabet ve olumsuzluk kokan fesat catışmalarına bir dur dedi. Yani kısacası büyüklük etti, kalite gösterdi. Fenerbahçe gibi ezeli bir rakibi için Türkiye Futbol Federasyonu’na çağrıda bulundu. Fenerbahçe’nin aldığı cezanın ertelenmesini istedi. Bunu FB taraftarları için yapılması gerektiğini, şampiyonluğun sevincinin engellenmemesi gerektiğini önerdi. Nekadar güzel, ne kadar mütevazi ve yüce bir yaklaşım. Bu davranış Fenerbahçe için olmuş, Galatasaray yada diğer bir başka takım için fark etmez. Benim önemsediğim nokta; ezeli bir takıma karşı beklenmedik bir jestin yapılması. Çok olumlu, çok sıcak, çok dostane ve duyarlı. Beşiktaş bu davranışı ile, Fenerbahçeli’lerin yıllardır söyleyip durduğu “Fenerbahçeli’nin Fenerbahçeli’den başka dostu yoktur” lafı’nın üzerini bir ezeli rakip olarak karaladı. Helal olsun sana BJK, helal olsun yaptığın davranışa. Canı gönülden tebrik ederim. Çok kaliteli bir örnek verdin. Başkasının çektiği cezaya, Oh!! iyi olmuş kısasa kısas mantığı içerisinde sevinen bir çok kişi tanıyoruz. Ben haklı yada haksız başkasının memnuniyetsizliğin’den çıkar ve mutluluk duyan biri değilim. Ne mutlu ki benim takımımda olmadığını gösterdi. Hemde ezeli rakip olmalarına rağmen. Büyük takımların aralarındaki husumet, fesatlık yıllardır canımı sıkıyor. Ben İngilterede yaşadığım dönemlerde’de rekabet gördüm fakat kalite herzaman ortada idi. Chelsea şampiyon olunca Manchester United, Manchester U. şampiyon olunca Chelsea’li oyuncular sıraya geçmiş, rakip oyuncuların alkışları arasında şampiyon takımı sahaya çıkarmışlardır. O güzelliğe taraftar ve yöneticilerde destek vermiştir. Peki bu kalite değilde ne? Eminim BJK’miz bir gün onuda yapar. Geçen sene bizim takımlarımızın’da ayağına buna benzer bir fırsat geldi.Lakin kan davası gibi yıllardır süre gelen kavganın sonlanması adına bir şans doğdu fakat Chelsea ve Manchester’da ağzımız açık bir şekilde izlediğimiz o güzelliği ülkemize getirmemekte inat ettiler ve kavgaya devam dediler. Bazı büyük takımların yöneticileri sürekli ona buna çamur atıp duruyorlar. Her suçlunun karşı tarafta olduğuna inanıyorlar. Sürekli demeçler verip eleştiri yapıyorlar. Bana garip gelen; sürekli başkasını suçlayan, hiç bir zaman kendini halkın önünde eleştiremeyen ve daima nefret saçan bireyler ve yöneticiler nasıl oluyorda popüleritesini yitiremiyor. BJK’nin gösterdiği pozitif ve olumlu yaklaşım umarım diğer kulüblerimizede örnek ve ilham olur. Çarşısı, pazarı ile dünya alemin gönlünü alan BJK bugün birkez daha aklı başında BJK’lileri gururlandırdı, doğru takıma gönül verdiğimizi kendi kendimize kanıtlatdı. Bu haftaki yazımı Beşiktaş kulübünde yazılan mektubun son kısmı ile noktalamak istiyorum. “Biz de diyoruz ki; madem futbol sevgidir, dostluktur, kardeşliktir. Madem futbol taraftarla bir olma, coşma ve kutlama yapmaktır. İşte bu yüzden Türkiye Futbol Federasyonu, şampiyonluk coşkusu yaşamak isteyen Fenerbahçe taraftarı için bu cezayı ertelesin ya da kurallar dahilinde başka bir formül bulsun”. Teşekkürler Beşiktaş, teşekkürler Kara kartal. Kalın sağlıcakla Türel Süt 06 30 Nisan 2014 Çarşamba İzmir’de Olmak Ve Can Kuş İzmir bilindiği gibi bizim köy. Köyümde olmaktan baba ocağında olmaktan kendi adıma mutlu, kent adına mutsuzluğum devam ediyor. Alsancak’ta kaldırımlar yine sökülmüş, dökülmüş binalar, arka sokakların kokuları bana Amerikan filmlerin de ki arka sokakları hatırlattı. Sosyal demokratların yeniden metropol ilçelere hakimiyetinin ilk icraatı olarak bu işlere koyulacağını düşünüyordum ancak yanıldığımı ilk günden anladım. Yeni belediye başkanları, kendilerinden önceki belediye başkanlarını yererek işe başlayıp, işçi kıyımına başladı. İşin garip yanı Seferihisar’da ki işçi kıyımını hiç anlayamadım. Tunç Soyer Tunç Soyer’e karşı mı diye düşündüm. Konak, Urla, Bornova’da yeni başkanlar bir önce ki başkanların kötü icraat ve giderayak aldıkları işçilerden şikayetçi olarak bunu bahane göstererek işçi kıyımına başladılar. Karşıyaka ve Buca ise bir önceki belediye başkanlarını yermek yada işçi kıyımı yapmak yerine çözüm aramakta, mümkün mertebe işçilere sahip çıkarak işi yürütmeye çalışıyorlar. Oysa ki Buca’da çok ciddi sorunları olan bir ilçe belediyeydi. Meclisi sürekli kavgalarla gündeme gelen, çok ciddi iddiala- POLİTİKA rın olmasına rağmen Genç Piriştina gayet dikkatli bir başkanlık sürecine girdiği gerçek. Hem Hüseyin Mutlu Akpınar hem Piriştina’nın izlediği yolun herkes tarafından taktir topladığını görüyorum. 6N1K gazetesi her geçen gün büyümeye devam ediyor. İzmir’de 6n1K ailesi içinde çok verimli işler yapılacağını düşünüyorum. İzmir’e yeni bir soluk ve ışık olacak umudu içindeyim. Kent için bir rehber olmasını arzu ettiğim bir yerel gazete. Bu gazetede Muammer Başkan ile çalışmaktan onur duyduğumu açıkça belirtmek istiyorum. Bu gün benim hayatımda ki unutulmaz günlerden birini daha yaşadım. Duayen gazeteci Cahide Karabel’in gazetecilik hayatı beni inanılmaz büyüledi. Siyah beyaz kareler ve o karelerde ki İzmir geçmişi, film karelerini aratmıyordu. Günümüzde ki imkânların onda birine sahip olmadan yapılan gazeteciliğin o dönem de önderi olan Karabel ailesinin hayat hikayesi gerçekten beni büyüledi. Radyoculuk hayatı ile İzmir’e bir ilk olan Genç radyonun kurucusu, Class dergisinin yaratıcısı, Ah geceler magazin programının isim annesi ve benim şu anda sayamadığım bir çok ilke imza atan duayen kadın. Bu işlerde ilkleri yaratan kadınlar benim için Havva ana kadar kutsal oluyor. Bu nedenle bu gün eğer Can Kuş’u anlatma- saydım kendimi eksik hissederdim. Dergilerine baktığımda 1991 yılında ki İzmir’i gördüm. Demirel’in seçim çalışmaları, Cihan Türsen’in Karşıyaka için başkanlığa ilk adımları, Ahmet Sarışın’ın Konak için magazinsel pozları, Yüksel Çakmur’un hala bu gün hayata geçirilmeye çalışılan öncü projeleri derken, gerçekten hem gazeteciliği hem de bir tarihi ustaca bugünlere aktarmışlar. İzmir için inanılmaz bir zenginlik ve bence gazetecilik adına şimdiki gazetecilere onurlu bir geçmiş olarak örnek teşkil ediyorlar. İki tane internet sitesinde yazmakla gazeteci olunmuyor, iki tane internet sitesinde köşe yazıp gazeteciyim diye havaya girenleri görünce bunca yıl gazeteciliğe emek harcayan Karabel ailesinin mütevaziliği beni işin gerçeği utandırıyor. Yeni yetme bizlerin oturup düşünmesi ve geleceğe bu mütevazilikte bakması gerekir. Geçmiş yılların İzmir sergisini yaşadığım bu güzel gün, sayfalarda ve siyah beyaz karelerde kalan anıların gök gürültüsü, İzmir’in sağanak yağmuru ile ayrı bir anlam kazandı. Özgür Han BUCA BELEDİYE BAŞKANI PİRİŞTİNA: Önceliğim geri kalmış bölgeler Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina Gazete 6N1K’yı ziyaret ederek, ilçede yapmayı planladıkları çalışmaları anlattı. Ö “İran’ın Enerji Politikası” Ege Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğrenci Topluluğu (ULİT)’nun düzenlediği Strateji Günleri’nde “İran’ın Enerji Politikası” başlıklı etkinlik İİBF Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansa konuşmacı olarak Ege Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencileri Sinem Kılıç, Demet Kurteş ve Biray Bensu Ağça katıldı. Konuşmacı öğrenciler Sinem Kılıç, Demet Kurteş ve Biray Bensu Ağça; İran’ın jeopolitik konumundan, çevre ülkelerle olan ihracat ilişkilerinden ve 79 Devrimi’nden sonra Batı ile ısınan sulardan bahsettiler. İran’ın doğalgaz ve petrol kaynakları sayesinde Türkiye’nin petrol ihtiyacının yüzde 20’sinin karşılandığını söyleyen Demet Kurteş, İran’ın dünya petrol üreten ülkeler arasındaki yeri ve önemini anlattı. İran’ın uranyum zenginleştirme konusunda oldukça kesin bir duruşu olduğunu belirten Sinem Kılıç, İran’ın dünya kamuoyunda nükleer silah ve nükleer enerji farklıdır anlayışından bahsettiğini ve uygulanan ambargolara rağmen bu faaliyetlerden vazgeçmeyeceğini söyledi. nceliklerinin hizmette geri kalmış mahalleler olduğunu, vatandaşların taleplerine göre hizmet planlaması yaptıklarını bildiren Piriştina, öncelikle yaz gelmeden Gölet’in açılmasının istendiğini, buna yönelik çalışmaların başlatıldığını ifade etti. İlçenin trafik sorununu çözmek için Büyükşehir Belediyesi’nden yardım alacaklarını, Şirinyer -Tınaztepe arası tramvay hattı projeleri olduğunu belirten Piriştina, “İlk başta nostaljik bir tramvay hattı olsun istedik. Ancak bu kadar büyük trafik sorunu olan bir yerde nostaljinin yetmeyeceği, mutlaka trafik sorununu çözen bir hat olması gerektiğini düşündük. Şirinyer’den Tınaztepe’ye kadar tramvayı götüreceğiz. Ana arterlerde tek yön uygulamaları çalışmaları yapacağız. Trafik sorununu alternatif yollarla çözeceğiz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da Buca’da trafiği çözmek sorununda kararlı. Biz de öyle”dedi. Üniversite öğrencilerine yönelik çalışmalar yapacaklarını, sinema tiyatro, çok amaçlı salonlar, yaşanabilir yerler, ücretsiz wi fi kullanımları gibi gençlerin yaşam tarzlarına yönelik talepleri olduğunu bildiren Piriştina, gençlerin istedikleri aktiviteleri Buca’da yapmalarına imkan sağlayacaklarını kaydetti. Gençler kadar yaşlıları da ihmal etmeyeceklerini, gelen talepler doğrultusunda yerinde yaşlı bakım evi yapımı konusunu gündeme aldıklarını söyle- yen Piriştina, yaşlılara da destek olacaklarını bildirdi. Bucaspor kentin en önemli moral kaynağı olduğunu dile getiren Levent Piriştina, şöyle konuştu: “ Yeter ki nakti yardımın ötesinde devamlı yenilenebilir bir yapıyı Bucaspor’a verelim. Bucaspor hep olsun. Belediye bunu sağlarsa, başarıyı elde etmek kolay olacaktır. Devamlı kendi ayakları üzerinde duran bir Bucaspor olmalı. Seçim çalışmalarında zorluklar yaşadık, kendimizi anlattık. Niyetimizi ve samimiyetimizi demek ki iyi anlatmışız ki ikna oldular ve görevi bize verdiler. Hiçbir şey kolay değil. Buca’da da zorluklar vardı. Biz yüreğimizi koyduk. Bucalılar bize inandı ve güvendi. Seçimi kazandık. “ CHP’nin seçimde aldığı sonucu değerlendiren Piriştina, sonucun iyi olduğunu, “CHP özellikle kendi bölgemizde baktığımızda bir ilki başararak gençlere fırsat verdi. Bizler de halka onaylatmayı başardık. Gençlerin yerel yönetimlerde siyasete sokma kararlılığı sonucunda başarı geldi. Bunu görmezden gelmemek lazım. Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı ve genel seçim var. Bizler yerelde ortaya koyduğumuz başarılı sonuçlarla vatandaşlarımız tarafından CHP’nin desteklenmesini sağlamalıyız”dedi. Buca’ya Büyükşehir Belediyesinin bakışının farklı olduğunu, geçmiş dönemlerde eksik kalmış boşlukları tamamlayacaklarını bildiren Piriştina, “Seçim süresince çok destek aldık. Öncelikle Kocaoğlu’na teşekkür ediyorum. Buca meclisleri hareketli geçiyor. Ancak bunun CHP ile alakası olduğunu düşünmüyorum. Buca’da meclis ilk başladığı günden gergin başladı. Ve öyle sürdü. O kriz çözülemedi. Biz çok iyi başladık. İlk açılan meclisimizde huzurluyduk. Şunu hissettik. Bizler tabii ki mecliste farklı düşünebiliriz. Madem ortak paydadayız, tartışacağız. Varsa farklı düşünceler, meclis te onun için vardır. Kavga fayda getirmez. 5 yıl daha kaybedemeyiz. Bundan sonra kavganın Buca’da olmadığını göreceğiz. Umarız diğer ilçelerde de olmaz” dedi. HAYTAP’a desteğe devam Çiğli’ye doğalgaz için buluştular İzmirgaz Genel Müdürü Burçin Yandımata, Sözleşmeler ve İzinler Müdürü Burak Çaylı ve Kurumsal İletişim Müdürü Necdet Ulusan ile birlikte Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan’ı makamında ziyaret etti ve yeni görevinde başarılar diledi. İlçedeki doğalgaz yatırımlarına ilişkin istişarelerde bulunan Yandımata ve Başkan Hasan Arslan, doğalgaz bulunmayan bölgelerin öncelikli olarak programa alınması başta olmak üzere birçok konuda karşılıklı destek ve iş birliği sözü verdiler. Yandımata, Çiğli’de devam eden doğalgaz çalışmaları ve önümüzdeki yıl yapılacak yatırım programı hakkında bilgi verdi. Çiğli’de birçok mahallede doğalgazın bulunduğunu, vatandaşın da yüksek oranda memnuniyet duyduğunu belirten Başkan Arslan, acilen diğer mahalle ve sokakların da yatırım programına alınmasını istedi. HAYTAP yöneticilerini makamında konuk eden Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, İzmir’de en iyi veterinerlik hizmetini veren belediye olduklarını belirterek, yeni dönemde sahipsiz hayvanların korunmasına yönelik çalışmaların artarak devam edeceğini söyledi. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP ) İzmir Temsilcisi Esin Önder ve Şopen Gazi Barınağı’nın kurucusu ve yöneticisi Nebiha Deprem Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş’ı makamında ziyaret ederek yeni dönem için hayırlı olsun dileklerinde bulundu. HAYTAP olarak sahipsiz ve bakıma muhtaç hayvanların korunmasına yönelik sürdürülen çalışmalar hakkında Başkan Pekdaş’a bilgi veren Önder, Şopengazi Hayvan Barınağı’nda mama ve ilgi bekleyen sokak hayvanları için Konak Belediyesi’nin yaptığı yardımların devam etmesi talebinde bulundu. SOKAK DEĞİL, KENT HAYVANLARI Yerel yönetimlerin sadece hizmet etmek değil aynı zamanda kentin sorunlarına, yaşanan sıkıntılara çözüm bulmak anlamına geldiğini hatırlatan Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ise, halka hizmet ederken kentin parçası olan hayvanları da unutmadıklarını belirtti. Sokak hayvanları yerine kent hayvanları tanımını kullanan Başkan Pekdaş, yeni dönemde barınaklara yapılan mama yardımının daha nitelikli hale gelerek süreceğini söyledi. Kent hayvanlarının daha iyi şartlarda beslenebilmesi için gerekli her türlü çalışmayı yapacaklarını belirten Pekdaş, aşılama ve kısırlaştırma çalışmalarının da en iyi şekilde yürütüleceğini vurguladı. DESTEK SÜRECEK Konak Belediyesi’nin çok iyi bir veterinerlik birimine sahip olduğunu kaydeden Başkan Pekdaş, “İzmir’in en iyi veterinerlik hizmetini Konak Belediyesi olarak biz veriyoruz diyebilirim. Sokakta veya barınakta yaşamak zorunda olan kent hayvanları için veterinerlik hizmetimizin yanında gerekli mama yardımı ve desteği mevzuata da uygun olarak yerine getirmeye hazırız” diye konuştu. POLİTİKA İzmir Film Festivali ne zaman yapılacak? İZMIR Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, 21-28 Nisan 2012 tarihleri arasında 12. Uluslararası İzmir Film Festivali düzenlendiğini hatırlatarak, “Konuyu defalarca meclis gündemine taşıdım. Gerek verdiğim yazılı ve sözlü soru önergeleriyle, gerekse Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sayın Bakan’a Film Festivalinin neden düzenlenmediğini sordum. Fakat bir türlü yanıt alamadım. Burada tekrar soruyorum. 2013 de yapmadığınız festivali 2014 de düzenlemeyi düşünmüyor musunuz” dedi. Türeli’“Ülkemizdeki ilk film festivallerinden biri olmasına rağmen, bir türlü sürekli ve düzenli hale getirilemeyen festivalin 2012 yılında uzun bir aradan sonra yeniden düzenlenmesi İzmir kamuoyunda büyük bir sevinçle karşılanmış olup, festivalin bundan sonra sürekli olarak yapılacağı dönemin Kültür ve Turizm Bakanı tarafından ifade edilmiştir. 2013 yılında İzmir Film Festivali yapılmamıştır. 2014 yılı içinse Bakanlık İzmir Film Festivali ile ilgili olarak nasıl bir tavır takınacağı henüz belli değildir.” dedi AK PARTİ İZMİR MİLLETVEKİLİ İLKNUR DENİZLİ: Kılıç tutarlı değil AK Parti Milletvekili Denizli, “Anayasa Mahkemesi Başkanı’nda tutarlılık problemi var” dedi. Özgür Han İ lknur Denizli, Gazete 6N1K imtiyaz sahibi Muammer Başkan’ı ziyaret etti. Denizli, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın sözlerinin haddi aşan sözler olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Haşim Kılıç’ın sözleri haddi aşan sözler. Bir takım cümlelere dikkat edilmesi gerek. Üslup çok önemlidir. Burada büyük sıkıntı var. Tutarlılık olmalı. Dün öyle bugün böyle olmaz. Anayasa mahkemesi başkanında tutarlılık problemi var. Yeni durumu adapte olmaya çalışan bir Anayasa Mahkemesi başkanı profili çiziyor. Bir emeklilik süreci olduğunu anlıyorum. Kendini buna göre konumlandırıyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı döneminde adı çok telaffuz ediliyor. Başbakan ile birlikte AKP iktidarı 2014’e kadar geldiğinizde ülke iyi yerlere geldi. Ülkenin gelişmişliği ve demokratikleşme adına çok daha doğru adımlar atıldı. Böyle bir iradenin Cumhurbaşkanlığında olması da ülkenin daha iyi bir yere gidecektir. İlk başta garip gelecek. Sonra eğer burada göreceğiz ki çok doğru ve hızlı işler çıkmaya başlıyor, o zaman hep birlikte evet yöntem doğrudur diyeceğiz.” 2009’a göre değerlendirildiğinde önemli bir oy artışı olduğunu, oyların yüzde 25 değiştiğini bildiren Denizli, “İzmir CHP’nin Kalesidir ama Konak ta İzmir’in kalesidir. Konak seçimi çok önemliydi. Benim aldığım oy CHP oyuydu. Bunu çok net olarak görüyorum. DSP oyunu AKP’den de aldı. CHP’den de oy aldı. Çok büyük oy oranlarına ulaşmadı”dedi. Seçimlerde doğru bir strateji uyguladıklarını, daha çok çeperleri tutarak bunu sağladıklarını anlatan Denizli, “Burada kanaatini çok zor değiştirebileceğimiz bir seçmen grubu var. Stratejimiz çeperlerdeydi. Kişisel olarak alanda yoktum ama daha çok o bölgede mesajı nasıl vereriz diye düşündük. Afişler, televizyonlar ile algı yarattık. Ama bireysel olarak varlığım roman mahallelerindeydi. Oralarda çok ciddi çalışma yürüttük. 10 gün Gültepe’nin sokaklarından çıkmadım. Günde 10 saat yürüdüm. Gece toplantıları yaptık. Kuruçay’a bile iki kere gittim. Oralarda oyumuz ciddi oranda arttı ve o bize önemli bir şey sağladı. Bizim aldığımız oy CHP’den alınmıştır. Artışı sağlayan CHP’dir” diye konuştu. İzmir’deki performanslarını iyi olduğunu ama daha iyi olması gerektiğini kaydeden Denizli, şöyle devam etti: “ Ben daha fazla ilçede daha başarılı olabileceğimizi düşünüyordum. Ben İzmir’de hiç Konak’ta proje anlatamadım. Binali bey için de geçerli sanırım. İstediğimiz biçimde İzmir’in tartışıldığı bir platform olmadı. CHP buna yanaşmadı. Hizmet konuşulmaya başlansa orada ciddi zafiyetleri olduğunu biliyordu. Başarılı olduklarını düşünüyorlar. Seçim kazandılar ama başarılı değiller. 29 ile girdiler 22 ile çıktılar. 1 ile girip 6 ile çıkıyorsanız bu başarıdır. İl büyüdü sınırlar büyüdü bu yüzden ilçe kaybettik diyorlar. Böyle bir mantık olamaz. Biz Cumhuriyetin kurucusuyuz diyen bir parti Türkiye’nin her tarafında varlığını hissettirmek için vizyon biçen parti bunu diyor. Böyle bir şey olamaz. CHP kazanmıştır ama kaybetmiştir. “ Aziz Kocaoğlu’nun kadrosunu yenilediğini ama bunun değişiklik yaratmayacağını ifade eden Denizli, şu görüşleri bildirdi: “Aziz Bey 67 yaşında. Bir iş yapma biçimi oluşmuştur. Bunu değiştiremez. Ekip değişecek İzmir’in alt yapısı genel yapısı işleyişi değişecek diyor. Yukarıdaki yönetici aynı biçimde yönetmeye devam ediyorsa, çalışanları da ona uyum sağlarlar. Siz oraya en muhteşemini de getirin, ufku Büyükşehir Belediye Başkanı kadardır. Ankara’dan bürokrat da getirse İzmir’de önümüzdeki 5 yıl hiçbir şey değişmeyecek. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Yönetim biçimi değişmeyecek. Bunu bu günden yarına değiştiremeyiz. Bu bir yönetim biçimi olmuştur. Kocaoğlu çok büyük işlere kalkışmasın. Bizi çok yoruyor. Olabildiğince küçük işlerle uğraşsın. Hiç olmazsa 5 yıl sonra AK Parti iktidara geldiğinde kötü yaptığı şeyleri düzeltmekle uğraşmasın. 7 yıldır bir teleferik kablosu değiştirilemediğine göre Aziz Kocaoğlu çok büyük işler yapmasın. Kocaoğlu’nun bir İzmir Hayali de yok zaten. Yönetici dediğin hayal kurar, onun için çalışır. Yanındakiler de onlar için çalışırlar. Başbakan ve Kadir Toptaş’ın yaptıkları hayal kurmaktır. İzmir’deki en büyük eksiklik Aziz Bey’in İzmir ile ilgili bir hayali olmamasıdır. Yanındaki bürokratların da yoktur. Yeni seçtikleri kadrolar da eski seçtikleri kadro olacaktır.” Hasan Karabağ: Yanlışlıklar var BAYRAKLI Belediye Başkanı CHP’li Hasan Karabağ, İzmir’in genelinde inşaat hareketliliğinin başlaması gerektiğini belirterek, “Gecekondulardaki oy sıkıntısı aşma şartı bu. İzmir dışından da orta halli, eğitimli insanların transferini bu bölgelere yapmamız gerekiyor. AK Parti sadece kentsel dönüşüm yapmıyor. AK Parti seçmen transferi, dönüşümü yapıyor. Güçlü olduğu yerden ucuz konut vererek seçmen getiriyor” ifadelerini kullandı. Karabağ yerel seçimlerde CHP’nin İzmir’de kaybettiği ilçeler ile ilgili ise , “8 ilçeyi kaybettik. Bunlar arasında en 5’ini kaybetmememiz gerekiyordu. Bu parti içi meseledir. Aday yanlışlıkları var. Bunu genel merkez değerlendirecektir” ifadelerini kullandı. APARTMAN VE SİTE YÖNETİCİLERİ MASASI Bayraklı Belediye Başkanı Karabağ, dikey yapılaşmanın yoğun olduğu Osmangazi, Orhangazi ve Manavkuyu Mahalleri’nde oylarını artırdıklarını söyledi. Karabağ, “Belediye olarak buralarda yaşayan vatandaşlarla doğru ilişki kurduk. Karşılıklı bir anlayış ve sevgi ortamı doğdu. Bunu artırarak devam ettirmek istiyoruz. Buralarda vatandaşlarla çok fazla bir araya gelemiyoruz. Bunun önünü açmak için apartman ve site yöneticileri masası oluşturduk. Ayrıca bir gençlik masası oluşturduk. 12 bin yeni seçmen vardı. 5 bin yeni seçmen gelmiş. Onlara ulaştık. Önümüzdeki seçimlerde oy kullanacak gençlikle beraber bir iletişim kurma seferberliği başlattık. Dikey mahallerdeki ilişkilerimizi daha da iyileştirip, memnuniyet oranın yükseltmek istiyoruz. Osmangazi 2011 genel seçiminde gerideydik. Bu seçimde 2 bin 500 öne geçtik. Apartman apartman olarak toplantı yapacağım. Onların taleplerine cevap vermeye çalışacağız. Gecekondu 9 dereye İZSU neşteri İZSU Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı proje doğrultusunda Seferihisar, Aliağa, Karabağlar ve Urla’da kış aylarında taşkınlara neden olan dereler ıslah edilerek güvenli hale getirilecek. Islah programında Seferihisar Ürkmez’de bulunan 4 adet dere yer alıyor. Yağışlarda sıkıntılara neden olan bu dereler bahçeler arasından geçerek merkezde son buluyor. 4 kilometrelik ıslah kapsamında, derelerin merkezden geçen kısmında betonarme kanal üzerine ızgara döşenecek. Bahçelerden geçen bölümlerinde ise dere duvarları yükseltilerek korkuluk takılacak. Ürkmez dereleri için önümüzdeki günlerde ihaleye çıkacak olan İZSU, ihale sürecinin tamamlanmasının ardından imalat çalışmalarına başlayacak. İmalat çalışmaları da 10 ay sürecek. Aliağa Çaltılı Köyü’nde yer alan Çaltı Deresi ve yan kolu Kızan Deresi de ıslah edilecek. İZSU derenin tabanı betonlanacak, duvarları yükseltilerek korkuluk takılacak. 875 metrelik ıslah çalışmaları için ihaleye çıkacak. bölgesinde yeşil alan bulamadığımız için, ‘buraya ne yaptın ki’ sorusuyla karşılaşıyoruz. Biz diyoruz ki yeşil alan yapalım. ‘20 evi yıkalım park yapalım’ diyoruz. ‘olmaz’ diyorlar. 5 bölgede mevzi imar plan değişikliği yapıyoruz. 4 kata imarlı bölgelerde, daha çok katlı imar düzenlemesi yapılmasını Aziz Bey’e anlattık. Biraz daha yoğunluk artışı verebiliriz ama İstanbul, Ankara gibi beton yığını olmasını istemiyoruz. Gecekondularda hiç yeşil alan yok” dedi. GECEKONDULARDA OY SIKINTISINI AŞMA ŞARTI BU CHP’li Karabağ, gecekondulardaki oy sıkıntısını aşmak için kent genelinde inşaat hareketliliği başlatılması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Biraz inşaat alanı vererek, İzmir’in genelinde bir inşaat seferberliği başlatılmalı. Gecekondulardaki oy sıkıntısı aşma şartı bu. İzmir dışından da orta halli, eğitimli insanların transferini bu bölgelere yapmamız gerekiyor. AK Parti bunu yapıyor. Ankara’nın Pursaklar ilçesi var. AK Parti orada yüzde 70, CHP yüzde 5 oy alıyor. AK Parti sadece orada kentsel dönüşüm yapmıyor. AK Parti burada seçmen transferi, dönüşümü yapıyor. Güçlü olduğu yerden ucuz konut vererek seçmen getiriyor. Kentsel dönüşüm ya da TOKİ aracılığı ile ucuz konut vererek seçmen getiriyor. Bizim de İzmir’de bunu yapmamız mümkün. Zayıf olduğumuz bölgelerde Karabağlar, Bayraklı, Kemalpaşa gibi yerlerde yeni inşaat hareketliliği ile yeni insanların buraya, bizim gibi düşünmesi mümkün olan eğitimli, ekonomik özgürlüğe kavuşmuş kesimleri İzmir’e taşımamız gerekiyor. Yapılacak çözüm bu. Uzaydan fikir getirmeye gerek yok. Bunu parti genel merkezimize, Büyükşehir Belediye Başkanımıza zaman zaman anlatıyoruz. İzmir böyle kırsalı ile kaldığı sürece AK Parti iktidardan gittiği zaman bizi de gönderir. Geçmişte bunu gördük. İzmir DYP, ANAP’ı iktidara getirdi. Karşıyaka gibi yerde ANAVATAN iktidar oldu. İzmir’in bakışı sadece sol değil. Cumhuriyetçi bir bakış. Biz bu profili acilen değiştirmemiz gerekiyor. 8 ilçeyi kaybettik. Bunlar arasında en 5’ini kaybetmememiz gerekiyordu. Bu parti içi meseledir. Aday yanlışlıkları var. Bunu genel merkez değerlendirecektir” 30 Nisan 2014 Çarşamba 07 Adaletin Gözyaşları Güç sahibi olan insanlardan pek azı insanlığını ve erdemini koruyabiliyor. Çoğu, gücün vermiş olduğu şımarıklık ve o gücü kaybetme korkusuyla kötülüğü bir kalkan olarak kullanmaya başlıyor. Tarihte bunun örneklerine defalarca şahit olduk. Zalim kralların zülmü, sahip oldukları gücü kaybetme korkusundan olmuştur hep. Mısır’da Firavun’un yeni doğan tüm erkek çocukları öldürmesinin tek sebebi de buydu. Peki Firavun’un bu tedbiri, halkın onun zalimliklerine dur demesine engel oldu mu? Hayır... Evlatları ölüdürülen aileler yıllarca nefret kustu. Firavunun yerle bir olacağı günleri hayal edip durdular ve bugün de yaşayan firavunların yerle bir oluşunu sabırsızlıkla bekleyenler var. Hangi makam, hangi güç, insan hayatından daha kıymetli olabilir ki.? Yıllarca bu sorunun cevabını bulamadı Mısır halkı. Bu yüzden Firavuna karşı dik duran Hz. Musa’nın etrafında kenetlendi hepsi, canları pahasına. Bugün yine Mısır...Ve yine firavunlaşmış yüreklerden çıkan idam kararları... Bir ülkede yasalara uyulmadığında elbette mahkemeler aracılığıyla insanlar yargılanacak, yargılamalar olacaktır.Ancak şahsın hukukuna göre değil halkın ve hakkın hukukuna göre yapılacak olan yargılanmalar bunu meşru bir yargılama haline getirecektir. Mısır’da idama çarptırılan bireylerin avukatları olmadan yargılanmaları, adil yargılanmanın olmadığının apaçık delilidir. Sadece bununla sınırlı olmayıp birçok örnek daha sunabiliriz. Mesela 8-10 saat içinde 529 kişiye, neredeyse dakikada 1 kişiye idam cezasına karar verilmesi adaletin gözetilmediğinin Ceza Usul Hukuku açısından iddia ve ispat için gerekli olan sürecin sağlıklı işletilmediğinin apacık göstergesidir. Bu da Mısır’da yapılan yargılamaların kişisel insiyatifle verilen ve adaletle uzaktan yakından ilişkisi olmayan kararlar olduğu iddiasını pekiştirmektedir. Adaletin gözetilmediği yerde ise ne mi olur? Tabi ki zulüm başlar... Mısır Mahkemesi ilk kararını verdiğinde 529 kişinin idama çarptırılmasını istemişken şimdi bu sayı 37 kişiye düşerek, 492 kişinin müebbet hapsine karar verildi. Ancak bununla yetinmeyen Mısır Mahkemeleri bu kararından sonra 683 kişiye daha idam kararı çıkartarak Mısır devletinin nasıl bir korkuyla karşı karşıya kaldığını gözler önüne sermiş oldu. Aslında Firavun’un da rüyasında gördüğü üzere saltanatını yıkacak potansiyelde olan erkek çocuklarını öldürmesinin bir farklı boyutunu oluşturmaktadır bu idam kararları. Şimdinin Firavunu olanlar, mahkemeleri kurarak ve bu kararları meşru mahkeme kararları olarak göstererek başarıya ulaşacaklarını zannetmekte. Türkiye, Birleşmiş Milletler, ABD ve daha birçok ülke bu konuda Mısır’ı uyardı. Ancak Uluslararası kamu oyuna rağmen geri adım atmayan Mısır, sonundan korkar olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Ömer Faruk Altındağ Bornova’nın turizm hamlesi BORNOVA Belediye Başkanı Olgun Atila, 30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin ardından mahalle statüsü alan 12 köyü kalkındırmak için harekete geçti. Daha çok sanayi ve üniversite kenti olarak anılan Bornova’nın önemli turizm potansiyeline de sahip olduğunu vurgulayan Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, ‘‘Bornovamız, doğal güzellikleri ve köyleriyle de bir marka olabilir. Bu potansiyeli mutlaka değerlendirmemiz’’ gerekiyor dedi. BEŞYOL’DA KIRAZ FESTIVALI ‘Doğa ve Köy Turizmi’ vurgusu yapan Atila, yapılacak çalışmalar kapsamında Beşyol Köyü’nde incelemelerde bulundu. Muhtar Mustafa Bahşi ile birlikte festivalin yapılacağı alanı ve kiraz bahçelerini gezdi. Beşyol Köyü’nde Haziran ayında bir kiraz festivali düzenleyeceklerini belirten Olgun Atila, ‘‘12 köyümüz mahalle olarak Bornova Belediyesi’ne bağlandı. Sorumluluklarımız daha da arttı. Amacımız; köylerimizin kalkınmasını sağlayıp, buralarda yaşayan vatandaşlarımızın ekonomilerine de katkı sağlamak. Tüm köylerin içerisinde yer alacağı kiraz festivali bu anlamda bir başlangıç olacak. Köylerimizi ve doğal güzelliklerimizi Bornovalılar başta olmak üzere tüm İzmirlilere tanıtmalıyız” diye konuştu. Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin; Tire, Bayındır ve Kiraz’da yerli üretici ile yaptığı işbirliğini de örnek olarak gösterdi. Benzeri çalışmaları Bornova’da da hayata geçirmek istediklerini ifade eden Atila, “İlk etapta mahalle statüsü kazanan eski köy yerleşimlerimizde, özel ürünlerin satılacağı mekanları oluşturarak ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayacağız” dedi. 08 30 Nisan 2014 Çarşamba Özel sektöre Hazine garantisi Büyük altyapı projelerini yapan şirketlerin borçlarına Hazine garantisi getirildi. Hazine Müsteşarlığı tarafından Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre, asgari yatırım tutarı 1 milyar liranın üzerinde olan yap-işlet-devret projeleri ile sağlık ve eğitim bakanlığı tarafından yürütülen 500 milyon doların üzerindeki proje borçlarına Hazine garantisi geldi. Bu önemli karar, son dönemde finansman bulmakta güçlük çektiği belirtilen 3. köprü ve 3. havalimanı projelerinin yapım aşamasında geldi. Türkiye’de ilk kez uygulanan bu yöntemde, Hazine garantisinin toplam üst limiti 3 milyar dolar olacak. Ancak şu ana kadar ilana çıkmış projelerin bu sınırdan muaf tutulacağı belirtiliyor. Bu muafiyet, 3. köprü, 3. havalimanı gibi projelerin, finansman sıkıntısı yaşaması halinde Hazine’nin devreye gireceğini gösteriyor. 2001 ekonomik krizinin ardından kısıtlanan Hazine garantisi sistemi yeni uygulamada artık dev projelerin tamamlanması için ilgili şirket ve kamu kurumlarına borç garantisi desteği verilmesi çerçevesinde uygulanacak. Projeler için finans desteği isteyen kamu kurumları, Hazine’ye yazılı başvuracak ve bu talep, finans talep eden bakanın teklifi ile Bakanlar Kurulu’na sunulacak. Bakanlar Kurulu, Hazine’nin kararına göre onay verirse, ilgili borç üstlenim anlaşması imzalanacak. Ancak, imzalanan borç üstlenim anlaşmaları Resmi Gazete’de yayınlanmayacak. Basın, dolayısıyla kamuoyu, hangi projelere Hazine garantisi sağlanacağını öğrenemeyecek. Hazine tarafından üstlenilen borç tutarı, devlet dış borç hanesine yazılacak. Eskiden yap – işlet – devret modelinde Hazine’nin yatırım garantisi vardı, şimdi buna geri ödeme garantisi de (borç üstlenmesi adı altında) eklenmiş oldu. Sistem, büyük yatırımların finansmanı açısından ivme kazandıracak bir sistem, ancak bu yönetmelikle getirilen borç üstlenim meselesinin bu yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce tamamlanmış bulunan ihalelere uygulanmaması ya da ihalelerin bu koşul da göz önünde tutularak yenilenmesi gerekir. Çünkü söz konusu ihaleler böyle bir garanti öngörülerek yapılmadı ve Hazinenin vereceği bu garanti işin fiyatını değiştirecek türden bir garanti niteliğinde. Ayrıca, özel sektörün geri kalanı için kredi bulma maliyetini yükseltmeyecek önlemler de düşünülmeli. Öte yandan, bu Hazine garantisinin mali disiplini tehlikeye sokup sokmayacağı da tartışılıyor. Hazine garantisi verilmesi, mega projelerin hayata geçirilmesi yönünde atılmış bir adım olarak görülüyor. Üçüncü Havalimanı, Üçüncü Köprü, Kanal İstanbul, İzmir-İstanbul otoyolu ve köprü geçişi gibi dev projelerin bir bölümü halen yapım aşamasındayken bir bölümüne henüz başlanmadı. Araştırmalara göre mevcut büyük projeler için 53 milyar dolarlık finansmana ihtiyaç duyuluyor. 2023’e kadar hayata geçirilmesi planlanan projeler için ise 300 milyar dolar finansman ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor. Bütçede izlenemeyecek olan bu mali sorumlulukların, sıkı denetlenmemesi halinde, özel sektörün borçlarını üstlenen kamuya yeni görev zararları yükleyebileceği ileri sürülüyor. Mega projelerin tamamlanması için bu sistem sıkı bir denetim şartıyla uygulanabilir; ancak Türkiye ekonomisinin en güçlü yönlerinden biri olan mali disiplini zedelememesi gerekir. 2002 yılında yüzde 74 olan borç stoğu/milli gelir oranı yüzde 40’ın altına, kamu borç yükü ise yüzde 66’dan yüzde 20 düzeylerine indirilmişti. Bütçe açığı ise yüzde 12’lerden yüzde 1 düzeylerine kadar getirildi. Mali disiplin zedelenirse, en güçlü ekonomik kozumuzu da kaybederiz. Bir de reyting kuruluşlarının buna vereceği tepkiyi de dikkate almak lazım. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan da olmayalım. Mustafa Seven EKONOMİ Hedef 5 milyar Dolar ihracat EGE Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Emre Kızılgüneşler tekrar seçildi. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin seçimli olağan genel kurul toplantısı, Ege İhracatçı Birlikleri’nde yapıldı. EHKİB Başkanı Emre Kızılgüneşler tek aday olarak girdiği seçimde güven tazelerken, yönetim kurulu listesinde 2 değişikliğe gitti. Genel kurul toplantısında konuşan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kızılgüneşler, 2023 yılında 5 milyar dolar ihracat hedeflediklerini, bu hedefe ulaşmak için önümüzdeki 4 yıl 3 konuya yoğunlaşacaklarını kaydetti. 2023 hedeflerine ulaşmak için tasarım odaklı çalışma yapılması gerektiğine işaret eden Kızılgüneşler, “Bizlerin artık neyi verirlerse üretirimden, neyi üretirsek satarız konumuna gelmemiz gerekiyor. Tasarımcı istihdam etmemiz gerekiyor, üniversitelerimizde tasarımcılar yetişiyor, elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Tasarım odaklı çalışma sonrasında ihra- catını 3-4 kat arttıran firmalarımız var. Bu konuya yoğunlaşmalıyız” diye konuştu. Niş sektör haline gelen gelinlik, damatlık ve abiye sektörünün Ege Bölgesi ihracatına çok daha fazla katma değer sağlayacağı çalışmalar yapmak üzere önümüzdeki 4 yıl yoğun bir çalışma yürüteceklerinin altını çizen Kızılgüneşler, şöyle devam etti: “Bu sektörün ihracat dünyasına kazandırabileceği çok potansiyel var. Bu konuda biz Ege Giyim Sanayicileri Derneği, Mimar Kemalettin Moda Derneği, kardeş oda ve derneklerle çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Bu sektörlerin yoğun olduğu Mimar Kemalettin ve Çankaya bölgesinde eğitim çalışmalarını sürdüreceğiz. Teknik altyapının gelişmesi, pazarlamanın gelişimi ile ilgili ne gerekiyorsa yapacağız.” Kızılgüneşler, “Teknik ürünler konusunda bölgemizden yeni oyuncular çıkmasını arzu ediyorum. Nasıl ev tekstilinde Bursa bir marka haline geldiyse, nasıl havlu ve bornozda Denizli marka haline geldiyse bölgemizin de bazı hedefler belirlemesinde fayda var. Ege Bölgesi’nin 5 milyar dolar ihracat hedefine katma değeri yüksek ürünlerle ulaşabiliriz” diyerek sözlerine son verdi. İTB’den Avrupa Birliği fonlarına Erişim eğitimi İzmir Ticaret Borsası’nın, TÜBİTAK Ulusal İrtibat Noktası ile birlikte düzenlediği “Avrupa Birliği Horizon 2020 Programı ve Gıda Güvenliği, Sürdürülebilir Tarım ve Biyoekonomi Alanı Bilgi Günü” etkinliği gerçekleştirildi. E ğitim programının açılış konuşmasını gerçekleştiren İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreter Yardımcısı Sinem Çelikten, “İlk olarak 1984 yılında başlayan Avrupa Birliği Araştırma ve Geliştirme Programları, Horizon 2020 ile tek çatı altında toplandı. KOBİ’lerin katılımı, uluslararası işbirliği, kalıcı etki, sürdürülebilirlik, ticarileştirilebilirlik, farklı temalar, yeni aktörler, cinsiyet, etik gibi konuları ise artık daha fazla önemsenmekte. Öne çıkan diğer bir konu da; Horizon 2020’nin değerlendirme ve müzakere sürecinin daha kısa olmasıdır. Tüm bu yenilikler değerlendirildiğinde, özetle denilebilir ki; Horizon 2020 ile AB fonlarına başvurmak artık çok daha kolay, sürdürülebilirlik ise eskiden olduğundan çok daha önemli hale gelmiştir” dedi. 1984’DEN GÜNÜMÜZE Açılış konuşmasının ardından başlayan eğitimde TÜBİTAK Ulusal İrtibat Noktası Temsilcisi Çınar Adalı Öner İzmir Ticaret Borsası üyeleri, çevre Oda/Borsalar ve ilgili kamu kurumlarından gelen temsilcilere konuyla ilgili sunum gerçekleştirdi. 1984 yılında temeli atılan ve günümüze kadar giderek gelişim gösteren Avrupa Birliği proje programları ve son olarak açıklanan AB Horizon 2020 ile ilgili bilgi aktaran Adalı, “Programın amacı AR-GE ve inovasyon sistemlerini güçlendirerek Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında rekabeti etkin kılmak. Programa Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin yanı sıra Türkiye’nin de aralarında yer aldığı Avrupa Birliği üyesi olmayan, ancak destek alma hakkına sahip olan ülkeler katılabiliyor” diye konuştu. 2014-2020 yılları arasında 7 yıl sürecek Horizon 2020 programının toplam bütçesinin 78,6 milyar Euro, programın temel bileşenlerinin ise bilimsel mükemmeliyet, endüstriyel liderlik ve toplumsal sorunlara çözüm getirme olduğuna dikkat çeken Çınar Adalı Öner, “Son yıllarda büyük bir ivme kazanan ve programa katılım hakkına sahip olan Türkiye’den bu süreçte aktif katılım bekliyoruz. Türkiye’den üniversitelerin ağırlıkta olduğu katılımcıların yanı sıra meslek kuruluşları, kamu kurumları, STK’lar, KOBİ’ler ve araştırma merkezleri gibi kuruluşlar da programa oldukça ilgi göstermekte” dedi. TARIM VE DENİZ Ticaret borsalarının faaliyet alanına giren tarım ve gıda konularının, toplumsal sorunlara çözümler bileşeni altında “Gıda Güvenliği, Sürdürülebilir Tarım, Deniz ve Denizcilik Araştırmaları ve Biyo-ekonomi” başlığında yer aldığına dikkat çeken Öner, “Bu başlık altında verilecek projeler için ayrılan toplam bütçe 3,8 milyar Euro’dur. Bu alandaki projeler ile güvenli, yüksek kalitede gıda ve biyolojik ürünlerin yeterli miktarda tedarik edilebilmesi, üretken ve kaynak verimli birincil üretim sistemlerinin oluşturulması, sürdürülebilir ve düşük karbonlu tedarik zincirlerinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bu alan kapsamında, 7 yıl boyunca desteklenecek aktiviteler ise tarım ve ormancılık, güvenli beslenme için gıda ve tarım sektörü, sucul canlı kaynakları, biyolojik tabanlı endüstriler ve biyo-ekonomi ile deniz araştırmalarıdır” diye konuştu. KAYNAKLARA ERİŞİM Yaklaşık iki saat süren eğitim sonucunda katılımcılarla yapılan soru cevap bölümünün ardından söz alan İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreter Yardımcısı Sinem Çelikten, Çınar Adalı Öner’e katılımcılara vermiş olduğu eğitim sebebiyle teşekkür ederek, “1891 yılından günümüze, Türkiye tarımı ve ekonomisi için hizmet vermekte olan İzmir Ticaret Borsası, sektörün gelişmesi için teşvik ve finans kaynaklarına erişimin öneminin farkındadır. Bu farkındalık, bugün burada sizlerin değerli katılımıyla, AB Horizon 2020 Bilgi Günü düzenlemiş olmamızın nedenidir” dedi. Türkiye “e-imza”yı sevmedi YAŞAR Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü ve İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü Bilgi İşlem ve Eğitim Teknolojileri Hizmetleri-2 Bölümü işbirliği ile ‘İnternet Haftası Konferansı’ düzenlendi. Konferansta 2005 yılında 5070 sayılı kanunla ülkemizde kullanıma açılan elektronik imzanın kimlik doğrulamada en güvenilir yol olduğunun altını çizen Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ahmet Koltuksuz, “Ne yazık ki 9 yılda bu konuda pek yol alamadık. 76 milyon nüfuslu Türkiye’de e-imza kullanıcı sayısı yalnızca 770 bin civarında. Bugün ABD, Güney Kore, Çin, Japonya ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde nüfusun pek çoğu e-imza kullanıyor” dedi. “İzmir mega yat imalatı için merkez olabilir” DTO İzmir Şube Başkanı Başkanı Yusuf Öztürk, mega yat imalatının, bulunduğu bölgeye milyonlarca euro gelir sağladığını dile getirdi. Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, İzmir’in mega yat imalatı konusunda merkez olabilmesi için yatırımcıları İzmir’e davet etti. Mega Yat imalatının, bulunduğu bölgeye milyonlarca euro gelir sağladığını dile getiren Öztürk, “İzmir yatırım ve teşviklerle Mega Yat imalatının merkezi olabilir. İzmir’e yapılan yatırımın her zaman geri dönüşü olmuştur” dedi. Her biri milyonlarca euro değerinde olan ve yüksek döviz girdisi yaratan sektörün Ege kıyılarında gelişmesi için düğmeye basıldı. DTO Başkanı Yusuf Öztürk yatırımcıları İzmir’e davet ederek, “Mega yat, üst gelir düzeyine hitap eden ve büyük gelirler kazandıran bir sektör. Şu anda Tuzla bölgesinde ve Akdeniz’de yapılmaya çalışılıyor. Mega yatlar çok önemli bir ihracat kalemidir. İzmir bu alanda merkez olmak için adım adım çalışmalar yapmalıdır. Önce küçük tekneler yapılmalı, tecrübe kazanılmalı ve mega yatçılık gelişmelidir. İzmir’de mega yat imalatına uygun yerler bulsa merkezlerini İzmir’e taşıyacak” diye konuştu. Eğitime sanayici katkısı İZMIR Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) ‘Okul Öncesi ve Mesleki Eğitimde Yeni Teknolojilerin Etkin Olarak Kullanımının Sağlanmasına İlişkin Mali Destek Programı’ndan da yüzde 90 hibe almaya hak kazanan proje ile artık Mopak Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi bölge sanayicilerinin istediği nitelik ve donanımda öğrenci mezun edecek. Törende konuşan KOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Porsuk, proje ile bölge sınırları içinde 17 yıldır faaliyet gösteren Mopak Teknik Endüstri Meslek Lisesi’nin öğrencilerin pratik eğitim aldığı makine ve teçhizat parkurunu yenileyeceklerini söyledi. Mopak Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Seçkin Aktaş ise bu projeyle okulda ihtiyaç duydukları Makine ve teçhizat donanımının yenileneceğini belirterek, eğitim kalitelerinin de artacağını söyledi. Aktaş, öğrencilerin de bu sayede okulu bitirdikten sonra daha kolay iş bulabileceklerini söyledi. Ender Yorgancılar: Ekonomik büyümesi için bazı haklar korunmalı EGE Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar’dan “fikri ve sınai haklar korunmalı” çağrısı geldi. Yorgancılar, “Türkiye ekonomisinin dünya genelinde yaşanan sorunlara karşı daha güçlü bir yapıya sahip olması ve istikrarlı şekilde büyümesini sürdürmesi için fikri ve sınai mülkiyet hakları alanındaki performansını daha iyi seviyeye taşıması gerekiyor” dedi. Bünyesinde bulunan 64 sektörden 5 bine yakın üyeyle, Türkiye’nin en köklü ve büyük çatı kuruluşlarından biri olan Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. EBSO olarak “Kalkınmak, sanayileşmektir” anlayışını benimsediklerinin altını çizen Yorgancılar, Türkiye’nin istikrarlı bir büyüme için üretim, ihracat ve doğrudan yatırımlara odaklanması gerektiğine değindi. Fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasının daha fazla ihracat ve daha fazla istihdamla ekonomik büyümeye katkı sağladığını vurgulayan Ender Yorgancılar, şu görüşleri dile getirdi: “Fikri mülkiyet hakları endeksindeki 1 puanlık bir iyileşme, uluslararası yatırımcı ülkeye yatırım kararı aldıktan sonra dağıtım ve satış yerine üretim sektörüne yatırım yapma olasılığını yüzde 57 oranında artırmaktadır. Ticari marka hakları ve fikri mülkiyet alanında da Türkiye’nin önünde iki temel konu bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi milyarlarca liralık kayba neden olan kaçak ve sahte ürünlerle mücadeledir. Diğeri ise bu tür yasadışı ürünlerin ticaretini teşvik edebileceği gibi ticari marka hakları ile çelişen, logo, renk gibi unsurların kaldırılmasını öngören “tek tip paketleme” gibi aşırı yöndeki düzenlemelerden kaçınılmasıdır. Dünya’nın önde gelen ekonomileri arasında yer alma yolundaki Türkiye’nin istikrarlı şekilde büyümesini sürdürmesi için ticari marka haklarının korunması ve fikri ve sınai mülkiyet hakları performansının daha iyi seviyelere taşınması kuşkusuz son derece kritiktir.” BÖLGE “HAYAL”lerine “EĞİTİM”leriyle “GÜLÜMSEME” olun yürekler, daha eğitim hayatlarına başlamadan bu kaygıların orta yerinde seçim yapmaya çalışıyor. 180’in üzerinde Üniversitenin olduğu bir sistemde, kendilerine en doğru yatırımı yapmak için çırpınıyorlar. Bu, bu kadar sancılı bir düş değil aslında… Çünkü aslında, sistemin bize unutturduğu en önemli gerçek, o “iş”lerin, “Bırakın okuyalım ve dans edelim; dünyaya zarar vermeyine insanlar tarafından yaratıldığı ve yaratılacayecek iki şeyi yapalım” ğı… (Let us read and let us dance, two amuseÇünkü eğitim, bir ülkenin yarınlarını oluşments that will never do any harm to the world) turacak, o yarınların kurucusu, dönüştürücüsü ve Eğitim sisteminin gün geçtikçe karmaşıkaydınlatıcısı genç beyinlerin temelini atacak en laştığı, genç beyinlerin sınav, puan, başarı sıralaönemli altyapıdır. Kurulması gereken düş, geleceması, kontenjan gibi terimlerin arasında hayalleği yaratma yolculuğunun düşüdür. Bu yolculukta rini yakalayıp, geleceklerini kurmaya çalıştıkları en önemli görevlerden biriyse, anne babalara, o bir sistemde, en önemli şey, bir çocuğun sevegençlerin ailelerine düşüyor. rek çalışması, okuması ve aldığı eğitim ışığında “Dünyada görmek istediğiniz değişim olun” bir gün siz anne babaları gibi iş hayatına atılarak der Gandhi… bu ülkeye ve dünyaya faydalı olabilmesidir. Çocuklarınızın, belki de bu dünyayı bir Bu öyle bir tercih ki, bugün yüzbinlerce damla daha güzel hale getirebilecek bir hayali var. genç, hayal kurarken sayılarla, puanlarla ve Onlar bu uzun serüvende, yarın olacakları insana maalesef birbirleriyle mücadele veriyor. Bu öyle dönüşebilmek için aylarca mücadele verirken, her bir tercih ki, hayal ettikleri yollarda yürürken, birinin yüreğinde aslında bir hayal yatıyor sizin hiç nereye ulaşacaklarını çoğu kez başka etmenler bilmediğiniz. Ve o hayaller, kendi uzun yolculukbelirliyor… Sıklıkla, bu dünyanın rekabetinden, larında onların çabalamalarına, mücadele etmelezorlayıcı koşullarından endişe edip en güvenlisiDamla Aktan rine, vazgeçmemelerine, iyi ve doğru güzel işler ni istiyor aileler çocukları için. Eğitimi ışık olarak İzmir Ekonomi Üniversitesi yapabilmelerine, yaptıkları her şeye yüreklerini görürken, kendi ışıklarını bulmalarına, yaratmakoyarak yapmalarına ve sistemin içinde bir fark larına, sistemin korkusundan imkan veremeyeyaratabilmelerine yol açan en güçlü neden olacak aynı zamanda. biliyorlar. Çünkü inanmak, fark yaratabilmenin ilk adımıdır. -“Bu alanda iş imkanı daha fazla…” 17 yaşındaydım, sadece adını bildiğim lise müdürümün -“Bu sektör sana uygun değil, iş bulamazsın…” odasını basıp, önüne ÖSS kitapçıklarını açarak sistemi anlatıp, Tanıtıma gelen pek çok öğrencinin en büyük korkusu “Ben iletişim okuyacağım” diye benim için bölüm açmasını talep mezun olunca iş imkanı bulamamak, ve velilerin en büyük kayettiğimde… Hayallerim vardı. Kendimi, ne olmak istediğimi, gısı, çocuklarının en uygun şartlarda eğitim almaları. Gencecik Yaşam mücadelesini kaybetti AYDIN’ın Kuşadası ilçesinde 5 gün önce meydana gelen trafik kazasında ağır yaralanan Ahmet Aşıcı (32), yaşam mücadelesini kaybetti. Kuşadası Kadınlar Denizi Mahallesi Yüksel Yalova Caddesi üzerinde 09 L 2023 plakalı motosikletiyle seyrederken kaza geçiren Ahmet Aşıcı, Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Motosiklette bulunan İbrahim Hamit Ülker’in (26) tedavisinin sürdüğü, durumunun iyiye gittiği bildirildi. Kuşadası’nda sevilen simalarından olan Kuşadası Avcılar ve Atıcılar Kulübü Üyesi Ahmet Aşıcı’nın ölümü, sevenlerini üzdü. Arkadaşları, hastanede bulunduğu süre içinde sosyal paylaşım sitelerinden dualarıyla Aşıcı’ya destek olmaya çalıştı. Kuşadası Belediyesi mezbahasında kasaplık yaptığı ve bekar olduğu bildirilen Aşıcı’nın cenazesi, Türkmen Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Kuşadası Adalızade Mezarlığında toprağa verildi. Carettalardan sonra yunus ölüsü vurdu KUŞADASI sahiline son bir ay içinde Akdeniz foku, yeşil kaplumbağa ve 3 Caretta carettanın ardından bir de yunus ölüsü vurdu. Karaova Mahallesi’ndeki Ephesia Hotel açıklarında bir yunusun hareketsiz olarak görüldüğü ihbarı üzerine gelen çevreciler, yunusun ölü olduğunu tespit etti. Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) ekibi tarafından karaya çekilen ve ön inceleme yapılan yunusun, karnının atında çizikler ve kuyruk kısmına yakın yerde kesik izlerinin olduğu belirlendi. Kuşadası Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Park Müdürü Erdinç Kutsal tarafından teslim alınan ölü yunus, kesin ölüm nedeninin öğrenilmesi amacıyla Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hayvan Hastanesine gönderildi. 30 Nisan 2014 Çarşamba nerede başarılı olabileceğimi öngördüğümde… Sonra o tercih, hayal ettiğim Üniversiteyi ve bölümü kazanabilecek bir puanı almama rağmen, anne-baba-danışman-hatta dost bariyerlerine takılıp, 180 derece dönüşle “asla” dediklerimin içine, tam orta yerine atıverdi beni birden. Kendimi hiç istemediğim bir bölümde buluverince, 17 yaşında hastanelerin beyaz duvarlarıyla tanıştım, ve o duvarlardan renkler yaratmayı öğrettim kendime… 17 yaşındaki o küçük kız, bugün hayallerine ulaşma yolunda önemli adımlar attı. Üniversitemin sayesinde, kendi hayallerime tutunarak attığım adımlarımla, bugün bu satırları belki 17 yaşında başka bir gencin hayatına dokunur ve onu dönüştürebilirim umuduyla yazıyorum. İçimde bir yerlerde dokunacağımı bilerek ve hissederek… Ne, Nerede, Ne zaman, Neden ve Nasıl bir düş kurarlarsa kursunlar, çocuklarınız KİM olduklarının içsel bilinciyle kendi yollarını çizmek istiyor. Onlara, olmak istedikleri insan için el uzatın, imkanlarınız ölçüsünde destek verin, inandıklarıyla gülümsemelerine ve bir gün başka insanları gülümsetebilmelerine yardım edin. En önemlisi, KİM olduklarını bulmalarına yol açın. Aile olarak en önemli misyonunuz, ve belki de bu dünyaya borcunuz, hayal ettiğiniz o güzel dünyayı güvenle kurabilmeleri için bu gençlere yol açmaktır. Çünkü değişim, bir tek insanla başlar… LYS’ye birkaç ay kala, çocuklarınızın hayallerine, eğitimleriyle destek olmanız dileğiyle… Bırakın okusunlar, GÜLÜMSESİNLER ve GÜLÜMSETSİNLER dünyayı… Dedim ki Gül Yerlikaya 6 yolcu gemisi 12 BIN TURIST Türkiye’de kruvaziyer turizmin başkenti olarak nitelendirilen Kuşadası Ege Ports Limanı’na son iki gün içinde yanaşan 6 gemi ile 12 bin turist giriş yaptı. Y Haber Müdürü Ahmet POLAT Sağlık Editörü Görsel Yönetmen İnternet Editörü Yasemin ARITÜRK Buse YALÇIN Şule SARIOĞLU Ankara Temsilcisi Kuşadası Temsilcisi Hukuk Danışmanı Eşber OKAYER Faruk ÇALIŞKAN Özgür HAN BASIMCI: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. BASKI YERİ: KAHRAMANLAR / KONAK / İZMİR TEL: 0232 483 96 60 BASKI TARİHİ: 29.04.2014 SAYI: 19 TÜRÜ: YAYGIN HAFTALIK YÖNETİM YERİ: 6N1K MEDYA AJANS REKLAM FOTOĞRAF HİZM. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Atatürk Cad. No: 370/1 Kat: 4 D: 8 - Alsancak/İZMİR Tel: 0232 421 20 43 - 46 Fax: 0232 421 20 49 Fiyatı: 25 Kr (KDV DAHİL) GAZETE 6N1K’DA YAYINLANAN HABER, YAZI, RESİM VE FOTOĞRAFLARIN FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU İLE BASIN KANUNU’NDAN KAYNAKLANAN HER TÜRLÜ HAKLARI 6N1K MEDYA AJANS REKLAM FOTOĞRAF HİZM. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. NE AİTTİR. İZİN ALINMAKSIZIN KAYNAK GÖSTERİLEREK DAHİ İKTİBAS EDİLEMEZ. YAYINLANAN KÖŞE YAZILARINDAN YAZARLAR SORUMLUDUR. Vatan Bilgisayar Ada’da mağaza açtı TÜRKIYE’de hızla büyüyen teknoloji perakendeciliğinin öncüsü Vatan Bilgisayar, Kuşadası’nda mağaza hizmete açtı. Aydın ilindeki 3. mağazasını Kuşadası’nda açan Vatan Bilgisayar’ın, açılışa özel sunduğu indirimli teknoloji ürünleri yoğun ilgi gördü. Türkiye’de 49 ilde 100’ü aşkın mağazasıyla yerli ve yabancı binlerce markayı müşterilerine sunan Vatan Bilgisayar, Kuşadası’nda 600 metrekare alana sahip mağazasında televizyondan tablete, cep telefonundan notebooka, masaüstü bilgisayardan kişisel bakım ürünlerine, fotoğraf makinesinden kameraya, oyun konsolundan küçük ev aletlerine 15 bin çeşit ürünü müşterilerine sundu. Mağaza açılışında basın mensuplarına bilgi veren Vatan Bilgisayar Genel Müdürü Hasan Vatan, “Aydın’da 2 mağazamız ile 2010 yılından bu yana hizmet veriyoruz.” dedi. olcu limanına dün sabah erken saatlerde Eurodam, Seaborn Quest ve Albatros kruvaziyer gemileri geldi. Gemilerden inen yaklaşık 6 bin yolcu, limandan günü birlik giriş yaptı. Yolcuların bir kısmı Efes Meryemana turuna çıkarken, tura katılmayanlar Kuşadası çarşılarına yöneldi. 2014 yılında ilçeye ilk seferlerini gerçekleştiren Eurodam, Seaborn Quest ve Albatros isimli yolcu gemilerinden inen turistlere, turizm haftası kapsamında Kuşadası Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü zeybek ekibi gösteri sundu. Gösteriyi beğeni ile izleyen turistler, ekibi alkışlayıp bol bol fotoğraf çekti. Turizm Haftası kapsamında Kuşadası Belediyesi ve Ege Liman İşletmeleri işbirliğiyle düzenlenen etkinlikle Eurodam gemisini ziyaret eden Turizm Meslek Lisesi öğrencileri, kruvaziyerin ihtişamına hayran kaldıklarını belirtti. Ege Ports Limanı’na bugün 3 yolcu gemisinin daha gelmesiyle iki gün içinde ilçeyi ziyaret eden turist sayısı 12 bini buldu. Balıkçıların sorunlarına panelle çözüm arandı KUŞADASI Ticaret Odasının (KUTO) girişimiyle düzenlenen Kuşadası ve Çevresinin Balıkçılık Sektörü Sorunları Panelinde konuşmacılar, balıkçıların sorunlarını dile getirirken, yetkililerin duyarsızlığından yakındı. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Cihangir, panelde yaptığı konuşmada, sürdürülebilir balıkçılık için biyolojik çeşitliliğin korunması gerektiğini belirterek, “Ekosistem yaklaşımlı balıkçılık yönetimi olmalı. Biyolojik çeşitlilik korunarak sürdürülebilir balıkçılık yapılabilir. Tüm dünyada mevcut stokların yüzde 7’si tüketildi. Böyle devam ederse 2050 yılında okyanuslar dahil denizlerde hiçbir şey kalmayacak” dedi. Prof. Dr. Cihangir, su ürünleri bilgi sisteminin aktif hale getirilmesini, yasa dışı avlanma ile etkin mücadele yapılmasını istedi. Kuşadası Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ahmet Susam ise balık çiftliklerine verilen teşviklerin, balıkçılara da tanınması gerektiğini söyledi. Aşırı avlanmanın ve bölge dışından gelen balıkçıların olumsuz etki yarattığını ifade eden Susam, “Hem dışarıdan gelen hem de bölgemizde avlanan gırgır ve trol teknelerine, avcılıkta kota getirilmelidir. Bölgede avcılık yapma izni verilenlere sezon boyunca aynı bölgede kalma zorunluluğu ve bölgesel avlanma sınırlaması getirilmelidir. Trol avlanma yasağı 1.5 milden 3 mile çıkarılmalıdır. Turistik tesis önlerindeki mantarlamalar kıyı avcılığını olumsuz etkiliyor. Amatör balıkçılar ve zıpkın avcıları yasalarca belirlenmiş miktarların çok üzerinde avlanarak, kaynaklara zarar veriyor. Yurt dışından getirilen özel cihazlarla avcılık yapan amatör balıkçılar bir sezon boyunca avlayamayacağı balığı bir haftada yakalıyor. Popüler hale gelen JİG (sahte balık) ile anaç balıklar avlanıyor” dedi. Termik Santralden Doğa Dostu Enerjiye 6N1K Medya Ajans Reklam Fotoğrafçılık Hizm. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Muammer BAŞKAN Genel Koordinatör ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ömer Faruk ALTINDAĞ 09 Düzenlenen yarışmanın amacı gençlerimizi özellikle, konut, sanayi, ulaşım ve tarım sektörlerinde, enerjinin verimli kullanılması konusunda bilinçlendirmektir. HER yıl TÜBİTAK ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ) Genel Müdürlüğü işbirliği ile düzenlenen yarışmanın amacı gençlerimizi özellikle, konut, sanayi, ulaşım ve tarım sektörlerinde, enerjinin verimli kullanılması konusunda bilinçlendirmektir. Bu amaca uygun olarak sunulan projelerin, enerjinin verimli kullanılmasına, enerji tasarrufuna, enerji tasarrufunun çevreyle ilişkisi ve etkilerine yönelik olması ve Türkiye ekonomisine ülke çapında katkıda bulunabilecek, uygulanabilir önerilerden oluşması istenmektedir. İzmir Urla Cengiz Aytmatov Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri Onur Bayram ve İrem Deniz Derman, proje rehber öğretmenleri; Coğrafya öğretmeni Nevin Kaptan ve Kimya öğretmeni Vahit Kutlu danışmanlığında hazırladıkları “Termik Santralden Doğa Dostu Enerjiye” isimli projeleriyle yaklaşık iki yüz proje arasından, ilk 10 proje arasına girmeyi başardılar. İzmir Urla Cengiz Aytmatov Sosyal Bilimler Lisesi Müdürü Mustafa Kaşka; “Ayrıca bu öğrencilerimiz Ege Lisesi 12. Fen Araştırma Projeleri Yarışmasında da yüzlerce proje arasından sıyrılarak Kimya alanında ilk on ikiye kalarak sergiye davet edilmiştir. Okulumuzun sadece sosyal bilimler alanında çalışma yapmadığını kendi alanımız dışında da iddialı olduğumuzu göstermiştir.29 Mayıs’ta Ankara’da yapılacak finallerde okulumuzu temsil edecek olan öğrencilerimize ve öğretmenimize başarılar diliyorum.” dedi. Köy Enstitüleri anıldı KÖY Enstitülerinin 74. kuruluş yıldönümü, Kuşadası Belediyesi İbramaki Sanat Galerisi’nde düzenlenen “Bu Toprağın Çocukları” adlı film gösterimi ile anıldı. Yapımcılığını Erkan Can, yönetmenliğini ise Ali Adnan Özgür’ün üstlendiği “Bu Toprağın Çocukları” filmi gösteriminde Eğitimci Yazar Nail Topal’ın anlatımıyla Köy Enstitülerinin eğitim, edebiyat ve müzik alanlarında yetiştirdiği başarılı kişilere de yer verildi. Topal, “Köy enstitüleri, Anadolu’nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak, dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek, öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kurulmuştur” dedi. 10 30 Nisan 2014 Çarşamba KÜLTÜR SANAT/SAĞLIK Ektiğini de biçeceksin Yıllarca ekmediğini biçtin; onlar da öyle. Elinde eğitilmiş, üretken ve emeğinin geçmediğini bir nesil vardı. Sana ikram edildi. Çalıştırdın, onları kullandın ve kendi yolunu açtın. Sen; 1970-80’li yıllarda doğan insanların üretkenliğinden, onların insan sevgisinden faydalandın. Onlar; 70-80’lerden kalma, çocukluklarına denk gelen, hatırlamadıkları bir kavganın esiri oldular. O yılların çocukları okudu, büyüdü mevki sahibi oldu. İhtilal olmuştu kan gövdeydi. Darbeyi çocuk oldukları için hissetmediler. Kin nefret bilmeden çalıştılar. Sen onların zekasından yararlandın. Aileleri tarafından kavgadan gürültüden uzak yetiştirilmiş, insan sevgisi dolu bir nesil, bugün üretken ülkemin lokomotifi oldu. Şimdi etrafında gördüğün kurumlarda çalışanların çoğu 70’li 80’li yıllarda doğmuş o çocuklardır. Farkına varman için söylüyorum. Huzur bulmak istiyorlardı, o karanlık yıllardan sonra bu topraklarda kavga etmek değildi niyetleri. Her sabah fırça yiyerek güne başlamak ise hiç istemiyorlardı. Hele hele 20 yıldır çalışan bu çocuklar daha fazla gelecek kaygısı yaşamayı da ummuyordu. Hayalleri vardı ama ne yazıkki sen onları kendi kavgalarının esiri ettin. Bak bakalım duble yollar yapan mühendislerin yaşı kaç? Ya da hastalara gece gündüz koşturan sağlık çalışanların kaç yılında doğmuş? Adliyede dolaşan avukatların doğum yıllarına bir bak. 70’ler 80’ler... Malesef hayatlarının en üretken dönemlerini, senin canın sıkıldığında değiştirdiğin, kurallara adapte olmaya çalışmakla geçirdiler. Kavga ekmemişlerdi öfkeni biçtiler. Onları sen yokken büyüttüler ve sen çıktın geldin. Sonrası mı? Malesef aileleri pek de mutlu olduklarını göremiyor artık. Kavgadan gürültüden korudular, yokluk tattırmadılar, enflasyonlu yıllarda geçindirdiler. Onca çileyi çektiler ve sana teslim ettiler. Oysa hala korumaları gerekiyordu, bilemediler... Senin döneminin çocukları ise şu an okullular. Üretken bir birey olmalarına henüz 15 yıl daha var. Nasıl bir nesil yetiştirdin, ne yaşayacak bu çocuklar bilmiyoruz. Ancak ektiğin şeyler belli. Hiç meraklanma canım, neler biçecegini de beraber göreceğiz. Uzman Doktor Serdar Biçeroğlu “ 19 yaşımda profesyonel anlamda ilk oyunum olan Turgut Özakman’ın Fehim Paşa Konağı adlı oyunla sahneye çıktım. Bu işi yapmaya karar vedikden sonra İzmir’de birçok Tiyatrocu ile görüşmeler yaptım. 2003 – 2004 yıllarında İstanbul’a gittim. İstanbul’da Haldun Dormen ile tanıştım. Sonrasında Haldun Dormen ile tanışıklığımız ilerledikçe bana tiyatroyu İzmir’de yapmamın daha doğru olacağını söyledi. Bu sebeble tekrar İzmir’e geri dönerek İzmir’de kalmayı tercih ettim. Ve git gide Sahne Tozu Tiyatrosu bir ilki gerçekleştirdi ve ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Büyüyen Sahne Tozu Tiyatrosu, Dormen Ekolü’nü benimseyerek faliyetlerine devam ediyor. Çocuklarda süt dişi bakımı uyarısı ANTALYA Diş Hekimleri Odası Başkanı Hüseyin Tunç, çürüyen süt dişlerinin değişme zamanından önce çekilmemesi gerektiğini, ayrıca biberonla beslemenin ardından başka bir biberonla su içirilmesinin ve diş yüzeyinin artıklardan temizlemesinin çürük oluşumunu engellemede yararlı olduğunu söyledi. Tunç, çocukların ilk dış çıkarırken ağrılı ve sancılı dönem geçirdiğini, bu dönemde davranış değişikliği, duyguları tam ifade edememe, ateş, ishal, iştah kesikliği gibi durumlar gözlemlendiğini anlattı. Bu durumda çocukların diş çevresine lokal anestezik kremler sürülerek beslenme zamanında acı ve ağrıların giderile- bileceğini ve böylece halsiz düşmelerinin önlenebileceğini ifade eden Tunç, anne ve babaları çocukların süt dişlerinin çıktığı dönemde biberonla beslerken diş sağlığına dikkat etmeleri konusunda uyardı. ‘BESLENME SONRASI SU İÇİRİLMELİ’ Biberonla beslenme sonrası çocuğa farklı biberonla su içirilmesini öneren Hüseyin Tunç, “Şeker, pekmez gibi tatlandırıcılarla hazırlanan mamalarla beslenen, özellikle uyku öncesi biberonla gıda verilen çocuklarda beslenme sonrası uyku süresince gıda artıklarının ağızda kalması süt dişlerinde çürümeyi hızlandırır” dedi. SAHNE TOZU Antalya Diş Hekimleri Odası Başkanı Tunç, diş fırçalamayı öğrenene kadar geçen sürede biberonla besledikten sonra annelerin çocuğa su içirmesini, daha sonra temiz tülbent ya da steril gazlı bezi parmağına sararak çocuğun süt dişinin yüzeyini temizlemelerinin çürüğe karşı ciddi koruma sağladığını kaydetti. Süt dişlerinde çürüme olması halinde ana dişler yerine gelinceye kadar mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine işaret eden Tunç, “Süt dişlerinin değişme zamanından önce çekilmesi, alttan gelen ana dişin çıkmamasına ya da çıkması gereken yerden değil başka bir yerden, çapraşık çıkmasına neden olabilir” diye konuştu. Şimdi moda yeni doğan bebek fotoğrafçılığı İzmir’de bir ilke imza atan Sahne Tozu tiyatrosunu İzmir’e kazandıran, sanat hayatına büyük katkılarda bulunan Yönetmen M. Çağlar İşgören tiyatro yaşamını 6N1K ile paylaştı. Şule Sarıoğlu - Sahne Tozu Tiyatrosu’ndan biraz bahseder misiniz? Amaçları nelerdir? M. Çağlar İşgören – Sahne Tozu Tiyatrosu’nun ilk âmâcılarından biri yaptığı işi en doğru biçimde yapan İzmir’e özel bir tiyatro olmaktır. Sanat hayatını canlandırma çabası içindeyiz. Bizim misyonumuz Dormen Tiyatrosu Ekolünü devam ettirebilmek ve bunu İzmir’de yapmaktır. İzmir bir çok şeyi hak ediyor. Kozmopolit bir yapısı olan bu şehir, entelektüel, seçici ve güzel insalara sahip. Bu sebeble burda yapılacak olan faliyetlerin son derece kaliteli yapılması gerekmektiği aşikar. Biz bu doğrultuda Sahne Tozu Tiyatosu kurulduğu günden bu güne kadar yaptığımız çalışmalarda başarılı, kaliteli ve nitelikli işler yapma çabası içerisinde olduk. Başarılı da olduğunu düşünüyorum. Sahne Tozu tiyatrosu ilk başladığı yıllarda sörüveni çok farklıdır. Biz küçücük bir cep tiyatrosu olarak başladık. Buca da bir ara sokakta Sahne Tozu Tiyatrosu olarak İzmir’in ilk cep tiyatrosu’nu açtık. Bu Cep Tiyatrosunun bizim için manevi değeri vardır. 1954 yılında Amerika’dan Türkiye’ye dönen Haldun Dormen, Dormen tiyatrosunu kurmadan önce küçük bir çep tiyatrosu kurmuştu. Bu cep tiyatrosunda çok sayıda isim yer almıştı. Erol Keskin, Erol günaydın, Adile Naşit, Nisa serezli, Metin Serezli gibi önemli isimler bu küçücük cep tiyatrosunda yetişmiş isimlerdir. Birgün Haldun Dolmen, ‘ İzmir’de ne yapıyorsun?’ diye yanıma geldiği zaman lokel’e banzeyen bir yerde ağrladım. Haldun Dormen, ‘Burayı neden cep tiyatrosu yapmıyorsun.’ dedi. Dormen’in desteği ile Buca’da arasokakda olan bulunduğumuz yeri bir cep tiyatrosuna dönüştürdük. Dönüşüm’ün ardından Haldun Dormen kendi oynadığı ilk oyun olan ‘Pierre Patlen’ adlı oyun metnini İstanbul’dan bize gönderdi. Bu bizim için çok önemliydi. Dormen, ‘Bu oyun bana uğur getirdi. Size de uğur getirecek’ dedi. Dormen Tiyatrosu’nun temeli nasıl atıldıysa Sahne Tozu Tiyatrosu’nun da temeli aynı şekilde atıldı. Açılışta ‘Pierre Patlen’ adlı oyunu sahneledik. Açılışımıza Haldun Dormen başta olmak üzere İzmir’den önemli isimler katıldı. Sonrasın da Haldun Dormen’in Cep Tozu Tiyatrosu’ndan büyük sahneye geçişi gibi, Sahne Tozu Tiyatrosu’nun da bir geçişi söz konusu oldu. Gümrükte Borsa binasının yanında 250 kişilik bir sahneye geçiş yaptık. Sahne Tozu Tiyatrosu’nun en büyük destekçileri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve İzmir Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı olmuştu. Arkamıza büyük bir destek almıştık. Sahne Tozu Tiyatrosu, 250 kişilik sahnesini açtıktan sonra öğrenci portföyünü genişletti ve sonrasında oynadığı oyunları halk benimsemeye başladı. İzmir insanlarının sahne tozu oyunlarını tercih etmeye başladığı dönemlerde sayımızda git gide arttı. Kaliteli eserleri sahneleyerek kadromuzu da sabit tuttuk. Kadromuzu sabit tuttuğumuz için bugün Sahne Tozu tiyatrosu İzmir’in en büyük repertuarına sahip bir tiyatro haline geldik. Hepsinin telifleri ödenmiştir ve ödenmektedir. Sonrasında 250 kişilik sahne okuluna dönüşmeye başladık artık daha büyük bir sahneye ihtiyacımız vardı. Bu İzmir şehri için çok çok önemli bir adımdı. Sahne Tozu Tiyatrosu yine Sayın Haldun Dormen’in desteği ile yeni bir atılımda bulundu. Yılların YKM’sine bağlı olan cinebonus, Eski adı ile Çınar Sineması’nın sinema salonu Tiyatro salonuna çevrildi. 550 kişilik bir sahneye sahip olduk. Şuan da Sahne Tozu Tiyatrosu İzmir’de sanat adına ‘Bedia Muvahhit Tiyatro ödülleri’ni düzenleyen, her hafta Cuma ve Cumartesi günleri sahneye oyun koyan, İzmir halkı ile iç içe, İzmirlinin beğenisini toplamış bir Tiyatro haline geldi. Şule Sarıoğlu - Sahne Tozu’nun tiyatro haricinde başka çalışmaları oldu mu? M. Çağlar İşgören – Sahne Tozu tiyatrosunun tiyatro haricinde sinema filimi denemesi söz konusu oldu. Senaryosunu benim yazdığım Ege bölgesine ait olan Efelik kültürü ile ilgili bir çalışma içerisine girdik. Sadece Tiyatro oyuncularının yer aldığı, Sahne Tozu tiyatrosunun yetiştirdiği oyuncuların rol aydığı filimin çekimlerini İzmir’de gerçekleştirdik. Bu çalışma Türkiye’de bir ilktir. Tabi bu bir deneme bu konuda herhangi bir iddiamız yoktu. Ülkemiz de birçok yerde birçok kültür lanse edildi ancak 1960 lardan bu güne kadar Efelik kültürü ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştı. Filim henüz gösterime girmedi ancak 2014’ün Ekim veya Kasım ayında gösterime girmesini planlıyoruz. Filmin gösterime girmemesinin sebebi Tiyatro üzerine yoğun çalışmalarımızın olmasıdır. Yeni bir sahne açtık. Bu süreçte maddi ve manevi büyük zorluklarımız oldu. Bu zorlukları giderme çabası içerisindeyiz. Zorlu süreçte bizim en büyük destekçimiz İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu ve İzmir şehrinin güzel insanlarıdır. . Maalesef İzmir’de oturmuş bir kültür aktivasyonu sağlanamadı. Yıllarca popüler kültür ile beslenmiş bir şehir olan İzmir’de bazı sanatsal kesimin insanları bu işi İzmir’de değil İstanbul’da yapmayı tercih ettiği için İzmir’e ait olan İzmir’in bağrına basacağı ve İzmir’de sanat yaşamına devam eden herhangi bir kuruluş yok. Bu sebeple Özel sektörden istediğimiz ölçüde destek göremedik. İzmir şehrinin büyük kuruluşları, holdingleri, iş adamları böylesi şeylere çok alışık olmadığı için güven problemi yaşadılar. Daha sonra yavaş yavaş bu güven problemi kırıldı. Şu an itibari ile yine çok ciddi bir yatırım söz konusu değil. En büyük yatırımı bize güvenerek Cem Boyner yaptı. Boyner, sinema salonunu Tiyatro salonuna çevirmemiz için bize destek olmuştur. Türkiye’de Tiyatro salonları yıkılıp AVM yapılırken İzmir’de Sinemanın Tiyatro salonuna dönüştürülmesi büyük bir başarıdır. Bu değişimin iş adamlarının güvenini sağlamak için büyük bir unsur olduğunu düşünüyorum. Burada çıkar ilişkileri ve ticari ilişkiler söz konusu değil. Diğer işlerde ve sponsorluklarda olduğu gibi de değil. Ancak Özel sektördeki ön yargılı düşünceler bizi bazı noktalarda onlar ile iletişimsiz kıldı. Biz bu iletişimi sağlamak amacı içerisindeyiz. Çünkü yaptığımız projeler şehre ait projelerdir. Bu projelerden bir tanesi Atatürk’ün emri ile ilk sahneye çıkan İlk Türk kadın oyuncu olan Bedia Muvahhit’in adı ile düzenlediğimiz Tiyatro ödül törenidir. Düzenlediğimiz ödül törenini İzmir’in Devlet tiyatrosu, Belediye Tiyatroları, Özel Tiyatrolar ve İstanbul’dan gelen birçok ünlü bu yakından takip ediyor. Yoğun bir katılım var ve bu İzmir şehrine büyük bir değer kazandırıyor. Geçtiğimiz senelerde düzenlediğimiz Ödül Töreni, Dünya basınında yer alabilecek bir projeydi. Düzenlediğimiz ödül törenine ismini vermek istemediğim bir şirketin sponsorluğunda Al pacino’yu davet ettik. Ancak şirketle yaşadığımız güven problemi sebebi ile Al pacino’nun masraflarını karşılayamadık. Bu sebeple hayalimiz gerçekleşemedi. Bu İzmir için büyük bir kayıptır. Türkiye’nin en büyük repertuar Tiyatrosunun İzmir’de olması ve desteklenmesi gerekirken Belediyeler haricinde hiçbir özel sektör tarafından istediğimiz ölçüde destek göremedik. Sahne Tozu Tiyatrosu olarak bunu makul karşılıyoruz ancak önümüzde ki süreçte bu güveni kazanabileceğimizi düşünüyoruz. Yeni planlarımız ve projelerimiz var. Güzel talepler ve güzel iş birliklerimizin olacağını ümit ediyorum. Şule Sarıoğlu - Yıl 2033 isminde ciddi anlamda ses getiren ve izleyen herkesi etkileyen bir tiyatro oyununuz var. Bize biraz bu oyundan bahseder misiniz? M. Çağlar İşgören – Yıl 2033, 2004 – 2007 yılları arasında yazılmış bir oyunudur. Bu oyunu yazarken birçok bilgili insan ile görüşmeler yaptım. Çok değerli bilgilerini aldım. Bunlardan biri rahmetli Turgut Özakman’dır. Tiyatroya yeni bir şey kazandırmaya çalıştığım bir oyundu. İlk başlarda oyunun tutmayacağını düşünmeme rağmen İlk sahnelendiği günden bu güne kadar beklediğimizin kat ve kat üzerinde ilgi gördü. Olumlu anlamda eleştiriler aldı. Kendi çapında bir fenomen oldu. Fotoğrafçılık sektöründe uzun yıllardır marka olan Özlem Demircan ile ekibi son zamanlarda hamile, doğum ve yeni doğan bebekler ile ilgili sıradışı çekimlere imza atıyorlar. ANNE adaylarına özel konseptler hazırladıklarını belirten ekibin proje koordinatörü Ebru Aytuger Türkiye’de bu alanda ilk olduklarını ifade etti. Özel tasarım kostümler,mekan seçimi ve aksesuar konusunda titizlikle süren hazırlıklar neticesinde çekimler yapılıyor. Kullanılan aksesuarlar kişiye özel, anne ve bebek sağlığına uygun, butik ve iddialı tasarımlardan oluşuyor. Öte yandan ekip, bebeklerin en özel anlarını belgelemek isteyen her anne ve baba adayı için ulaşılabilir fiyat politikası izliyor. Minik ressamın güzel sergisi 25 Nisan Cuma günü gerçekleşen, ‘’Cemre Ekin Taşpınar - Pastel Boya Resim Sergisi’’ açılışına; Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, İlçe Milli Eğitim Müdürü Celal Yıldız, ilçedeki anaokullarının öğrencileri ve öğretmenleri katıldılar. Foça’da görev yapan Öğretmen Tülin Taşpınar ve Komando Okulu Başhekimi Ruşen Ekrem Taşpınar’ın kızı olan minik Cemre, 2 yıldır özel resim dersi alıyor. Cemre’nin resim öğretmenliğini Reha Midilli İlkokulu Resim Öğretmeni Şenel Nakuz yapıyor. Aile büyükleri arasında ressamların bulunduğu minik Cemre’nin, resme karşı olan bu ilgisinin ve yeteneğinin ardında, genetik bir geçiş olduğu düşünülüyor. Annesi Tülin Taşpınar, minik ressam Cemre’nin çalışmaları ve sergi hakkında şu bilgileri aktardı; ‘’Cemre’nin ilk resim çalışmaları, ilk başlarda sıradan bir uğraşı olarak başladı. Onu örnek alarak, resme başlayan arkadaşları oldu. Cemre’nin 23 aylık bir kardeşi var. Ona bile örnek oluyor. Cemre resim yapmaya başladığında, kardeşi de kağıt ve kalemi eline alarak bir şeyler çizmeye çalışıyor. Sergiyi görmeleri için birbirlerine tavsiye eden ve yeniden görmeye gelen resim severlerin olması, bizi bir hayli mutlu ediyor. Serginin açılış günü olan 25 Nisan, Cemre’nin doğum günüydü. Bu tarihi, ileride Cemre’nin hoş bir şekilde hatırlaması için özellikle seçtik. Sergiyi ziyaret eden tüm resim severlere ve vermiş olduğu destekten dolayı Foça Belediye Başkanı Sayın Gökhan Demirağ’a çok teşekkür ederiz.’’ dedi. SPOR İzmir’de yüzme bilen var mı? Size bu sorum biraz garip gelebilir ama inanın İzmir’de yüzme bilmeyen kişi sayısı oldukça fazla. Yüzmek bazıları için sorunsuz keyif veren aktiviteyken, bazıları için kocaman bir engel KORKU demektir. . Yüzme bilmemek ayıp değil,bence öğrenmemek ayıp. Yüzme öğrenmenin yaşı yoktur. Yüzme öğrenmeye karar verdiniz. ama nereden başlıyacağınızı bilmiyorsunuz. İlk olarak; Dikkat etmeniz gereken , bu konuda uzman ve sertifikalı eğitmenlerden kurs almanızdır. Yüzme kursuna gittiğinizde ilk farkedeceğiniz gerçek, kursa katılan diğer insanların da sizin gibi yüzme bilmedikleri. Bu yaşta yüzme öğrenilir mi veya yüzmeye kaç yaşında başlanır demeden cesaretinizi toplayarak yüzme kursuna katılmanızı öneriyoruz. Yüzmek için temel bazı teknikleri öğrendikten sonra yüzmenin hiç de zor olmayan bir şey olduğunu keşfedeceksiniz. Eğer ki fobiniz yok ise maksimum 8 derste suda rahat rahat durabilir hatta belli mesafelerde kulaç atarak yüzmeye başlıyabilirsiniz. Unutmayınız ki iyice yüzme öğrenmeden denizde cok açılmamınız gerektiğidir. Herzaman denizde ,kıyıya dönebileceğiniz mesafe kadar ileriye gitmenizi tavsiye ediyoruz. Uzun yıllardır birlikte çalıştığımız ve hala Hilton otelinin havuzunda çalışmaya devam ettiğimiz yüzme öğretmeniz Murat Taner, yüzme öğrenmenin Mart,Nisan ve Mayıs aylarının cok uygun olduğunu,çünkü kursu bitirdikten sonra deniz mevsimine 30 Nisan 2014 Çarşamba 11 girdiğimiz için ,kursta öğrendiklerimizi uygulayarak yüzmemizi geliştirme şansına sahip olabileceğimizi söylemekte Şimdi siz vakit kaybetmeden bir şort,bone ve gözlük alarak kursa yazılıp bu güzel duygu yaşamaya başlıyabilirsiniz. Dünyada en güzel ve enkaliteli denizine sahip bir şehirde,İzmir’de yaşadığımızdan dolayı hepimiz cok şanslı olduğumuzu unutmayalım. Arabınıza veya ulaşım aracınıza binerek maksımum 30 dk sonra denize girebileceğiniz bi sahile ulaşabiliyorsunuz Yaz mevsimine yaklaştığımız bugünlerde tam kursa katılmanın zamanıdır. Haydi yüzme öğrenmeye……….. Tanju Dokur ŞAMPİYON ALTINORDU Balçova Ligde Kaldı TÜRKIYE 3. Lig 2. Grupta ligde kalma mücadelesi veren Balçova Belediyespor evinde konuk ettiği Orhangazi Spor karşısında 6-3 galip geldi. Guruptaki rakiplerinin puan kaybetmesi üzerine Balçova Belediyespor bitime bir hafta kala ligde kalmayı garantiledi. Kızılcahamam galibiyetiyle bitime iki hafta kala PTT 1.Ligi’ne rekorlar kırarak yükselen Altınordu’da 25 futbolcudan 18’i, bugüne dek tam 46 kez şampiyonluk coşkusu yaşadılar. K ızılcahamam engelini 3-0’lık skorla aşan Altınordu, 22 yıl aradan sonra yeniden PTT 1.Lig’de mücadele etmeye hak kazandı. Şirketleşmenin ardından geçen sezon 3. Lig şampiyonluğu yaşayan Altınordu, 2. Lig’deki ilk sezonunda da bitime 2 hafta kala mutlu sona ulaşmayı başardı. Kırmızı-lacivertli ekip tam 22 yıl aradan sonra PTT 1. Lig’de mücadele edecek. Altınordu, en son 1992 yılında PTT 1.Lig’de sahneye çıkmıştı. Balçova Belediyespor Başkanı Zekeriya Dolar ligin yeni takımı olmalarına rağmen önemli maçlar kazandıklarını ifade ederek “Zorlu bir gurupta mücadele ettik. Yeni bir takım olduğumuz için bazı hatalar da yaptık. Ancak önümüzdeki yılda İzmir’i ve Balçova’yı tekrar profesyonel ligde temsil edeceğiz. Teknik ekibimi ve sezon boyunca mücadele eden futbolcularımı kutluyorum” diye konuştu. ŞAMPİYONLAR MANGASI Kaleci Evren Üstündağ, Engin Güngör ve Özkan Toprak 4. kez kupa kaldırmaya hazırlanırken, 20102011 ve 2012-2013 sezonlarında Altınordu formasıyla şampiyonluk sevinci tadan kaptan Murat Cömert ise kırmızı-lacivertli takımla 3. kez bu coşkuya ortak olacak. Şeytan’da Kemal Cingirt, Taha Balcı ve Sinan Osmanoğlu üçüncü, Gökhan Yılmaz, Mertan Caner Öztürk, Gökhan Karadeniz, Melih Can Yağcı, Arif Morkaya, Halil İbrahim Tuna, Ozan Sol, Barış Türkmen, Furkan Tuşik, Gökhan Öztürk ve Cihan Topaloğlu ikinci defa kupa şampiyonluk kupası kaldıracaklar. İzmir ekibinde Timur Temeltaş, Doğan Karakuş, Olgay Coşkun, Yasin Kocatepe, Mert Hakan Yandaş, Samet Göker ve Murat İrişli ise ilk kez kürsüde yer alacaklar. Göztepe galibiyetle döndü KUPA, PAZAR MAÇINA GELİYOR Türkiye Futbol Federasyonu ile görüşen Altınordu yetkilileri, şampiyonluk kupasının Pazar spor ile pazar günü DYO Alsancak Stadı’ndaki maça yetişmesini sağladı. TFF, Altınordu’nun kupasını Cuma günü İzmir’e gönderecek ve kırmızı-lacivertli futbolcular, bu kupayı Pazarspor maçı bitiminde havaya kaldıracaklar. DO Alsancak Stadı’nda büyük görsel şov yapacak. Stat bayram yeri gibi kırmızı-lacivert renklerle süslenecek, açık tribünde binlerce futbol okulu öğrencisi bu coşkuya ortak olacak. Kutlama kesin programı önümüzdeki günlerde belli olacak. ŞÖLEN HAZIRLIĞI BAŞLADI “BAŞARIDA HERKESİN EMEĞİ VAR” Altınordu yönetimi, şampiyonluk kupası günü için Teknik Direktör Hüseyin Eroğlu, maçtan sonra dü- zenlenen basın toplantısında şampiyonlukta eleği geçen herkesi tebrik ederek, “Örnek bir model olarak iki sezon üst üste şampiyon olarak mutlu sona ulaştık. Bu başarıda herkesin büyük payı, emeği, teri var. Biz “Geliyor Türkiye’nin Altınordu’su” diyerek bir yola çıktık ve bu yolda emin adımlarla ilerliyoruz. Sadece şampiyonluk değil, altyapıda yaptıklarımızla da rol model olmaya çalışıyoruz. İyi, birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu sloganımızın hakkını vermeye çalışıyoruz. Bu şampiyonluk İzmir futbolunun da çıtasını yükseltecektir. Türkiye’nin tarihi kulüplerinin olduğu bir kentte yaşıyoruz. İnşallah bizim gibi diğer kardeşlerimiz de şampiyonluğa ulaşacaklar ve İzmir futbolu yeniden eski güzel günlerine dönecektir” diye konuştu. SPOR Toto 2. Lig Beyaz Grup’ta Göztepe, deplasmanda 90+3’te Volkan’ın attığı golle Tarsus İdmanyurdu’nu 1-0 yendi. Sarı kırmızılı ekip, 4 hafta sonra ilk kez ideal kadrosu ile Tarsus İdman Yurdu karşısına çıktı. 90+3’te Volkan’ın attığı golle Göztepe deplasmandan galip döndü. İzmir temsilcisinde sakatlığı süren Enes Kubat dışında eksik oyuncu bulunmadı. Son dört hafta Gümüşhanespor, Tokatspor, Aydın 1923 ve Kırklarelispor’u mağlup eden Göztepe, Tarsus temsilcisini de dize getirip 5’te 5 yaptı. TAKIMIM BAŞARI GRAFİĞİNİ BOZMADI Göztepe Teknik Direktörü Suat Kaya, bu maçı da kazanıp seriye devam etmenin mutluluğunu yaşadıklarının ifade ederek, “Takımım başarılı grafiğini bu hafta da sürdürdü. Önümüzde iki deplasman maçı var. İki karşılaşmadan 6 puanla ayrılmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Yelken tutkunları Urla’da buluştu JIMMY Key sponsorluğunda URİYAT (Urla Yat Kulübü) tarafından düzenlenen Yelken tutkunlarını bir araya getiren yarışma büyük ilgi topladı. Her yıl Nisan ayında yapılan yarış bu yıl da izleyenleri büyüledi. 5.Jimmy Key ve Unıversail Cup yarışı bu yıl 26 - 27 Nisan 2014 tarihinde Urla İskele denizinde Yelken tutkunlarını ağırladı. Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar’ın desteği ile düzenlenen yarışmaya 22 si üniversite olmak üzere 33 takım katıldı. Heyecan ve rekabetin olduğu yarış renkli görüntülere sahne oldu. Yarışma sonunda İskele Liman içinde düzenlenen kokteylde Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ve Meclis Üyeleri’nin de katılımıyla keyifli saatler yaşayan yelkenciler, yarışın ilk gün stresini atıp, ikinci güne moral depoladılar. Düzenlenen kokteylde konuşan Sibel Uyar, “Urla alternatif sporlara çok uygun bir ilçe biz ilçemiz’de yelken sporunu daha da geliştireceğiz. Üniversitelerde yelken takımlarının yarışa katılması bizi çok memnun etti. Yarışmaya katılan tüm herkezi sadece yarış zamanı değil, her zaman Urla’ya bekliyoruz.” ifadelerini kullandı. Yarış sonunda Urla İskele adalar parkurunda, IRC, destek, ve ahşap sınıflarında yarışan üniversite öğrencileri, teknelerini kendilerine açan deniz sever büyüklerine ve okullara teşekkür ederek, memnuniyetlerini dile getirdiler. İki yaka dostluk için buluştu... Denizhan Güzel laçatı Spor Salonu’nda gerçekleşen dostluk maçı öncesinde Alaçatı Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Namık Kemal Aydoğdu, ilk kez bu etkinliği düzenlediklerini belirterek,” Bugün çok güzel bir etkinliğe ev sahipliği yapıyoruz. Türk ve Yunanlı genç bayan voleybolcularımız iki güm boyunca hem maç yapacaklar hem de arkadaşlıklarını geliştirecekler. Sporun birleştirici gücünün en güzel örneğini yaşadığımız için ben ve kulüp yöneticisi arkadaşlarım son derece memnunuz. Bundan iki ay önce yaptığımız davet ile bugün hep bir aradayız. Burada 2000-2001 doğumlu genç bayanlar voleybol karşılaşmasını Cumartesi ve Pazar günü olarak kararlaştırdık. Yunanlı arkadaşlarımız da bizleri Sakız Adasına davet etti ancak daha oyuncularımızın velileri ile görüşmedik. Velilerin izni olursa bizler de A kulüp olarak Sakız’a gideceğiz. Tabii bizim kulübümüzün bütçesi sınırlı. Bu nedenle belediye başkanımızdan da bizlere yardımcı olmasını bekliyoruz. Amacımız bu güzel etkinliği geleneksel hale getirmek” dedi. Sakız Adası Kulübü Nıreas- Fok Chios’un Başkanı Aristides Mpelles ise takım olarak ilk defa Çeşme’ye geldiklerini belirterek,” Bu etkinlik her iki takımın dostluğu ve arkadaşlığı için çok önemli diye düşünüyorum. Bu tür etkinliklerin her zaman desteklenmesi gerekiyor. Bu bir başlangıç ve bundan sonra çok daha iyi organizasyonları hayata geçireceğiz. Voleybol branşının yanında futbol, basketbol ve diğer branşlarda da ortak organizasyonlar gerçekleştireceğiz” diye konuştu. Sakız Adası Kiralık Odalar ve Pansiyoncular Birliği Başkanı Dimitris Kytirilakis’de Çeşme Esnaf Odası ile kendilerinin ortak işbirliği protokolü çerçevesinde yer alan sportif etkinlikleri de hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadıklarını, bu sportif faaliyetlerin Çeşme ve Sakız işbirliğinin en önemli göstergelerinden birisi olduğunu dile getirdi. Takımın antrenörü Kıladitis Fkagaulis ve yardımcı antrenör Lyuos Giannis, voleybol maçının tamamen bir dostluk karşılaşması olduğunu ve bundan son derece memnun olduklarını açıkladılar. Sultan Kösen Hollywood yolcusu 30 Nisan 2014 Çarşamba ‘’DÜNYANIN en uzun adamı’’ unvanını 2 metre 51 santimetre boyu ile koruyan Mardin’li Sultan Kösen’e ABD’li senarist Joshva Weigel’den film teklifi geldi. Kösen, önümüzdeki yıl film çekimleri için ABD’ye gidecek. ABD’li senarist Joshva Weigel, Derik ilçesine bağlı Dede köyünde yaşayan 27,5 santimetre uzunluğundaki eli ve 36,5 santimetrelik ayaklarıyla da Guinness Rekorlar Kitabı’na giren ve yaklaşık 6 yıldır rekoru kimseye kaptırmayan “dev adam” Kösen’e önümüzdeki yıl çekimlerine başlanacak olan bir film için teklifte bulundu. Kösen, Weigel’in kendisine çekecekleri bir filmde oynamayı teklif ettiğini söyledi. Kösen “Mardin’in küçük bir köyünden Hollywood’a gidip film çekmek benim için çok büyük bir fırsat ve şanstır. Filmin yönetmenliğini Yüzüklerin Efendisi’nin yönetmenlerinden Mark Ordeski’nin yapacağı söylendi. Hayallerime kavuşacağımı ümit ediyorum.” dedi. MARJİNAL EKİP Marjinal çalışmalar Vintage esintiler, minimalist dekorlar ve fark yaratan düğünler…Ebru Aytuger ve tanınmış fotoğraf sanatçısı Özlem Demircan tarafından kurulan Ekip Marjinal, enerjilerini özel günleri unutulmaz kılmak için harcıyor. Y enilikçiliğe ve sürekli gelişimin önemine inanan, tecrübelerini özel günleri kalıcı kılmak için kullanan, daha önce yapılmayanı yapmak için çabalayan, yaratıcı , güçlü ve donanımlı bir organizasyon firması Ekip Marjinal. Düğün sezonu açılmışken evlenmeyi planlayan çiftler için Ekip Marjinal Proje Koordinatörlüğünü yürüten Ebru Aytuger ile düğün organizasyonları üzerine görüştük. Özlem Demircan düğün hikayeleri ve belgeselleri hazırlıyor. Aynı zamanda bir müzik okulumuz var. Düğün orkestraları, proje gruplar, çiftlere özel beste ve aranjeler de yapıyoruz. Modacımız, saç ve makyaj tasarımcımız, kostümcümüz, pastacımız kendi işlerinde çok başarılı. Çözüm ortaklarımız ile daha güçlü bir ekibe sahip olduğumuzu düşünüyorum. •Hiçbir fikri olmayan bir çift karşınıza geldiğinde, yönlendirmeleriniz nasıl oluyor? •’EKİP MARJİNAL’ isminin çıkış noktası ? Çeşme’de karnaval organizasyonu düzenlememiz istendiğinde tahtabacaklardan, pandomimcilere, hat sanatçılarımızdan karikatüristlere, bez bebek atölyesinden dansçılara, orkestralardan tiyatro oyuncularına, ateş yutanlardan öykü anlatıcılarına, bodypainting sanatçılarından ebru sanatçılarına saydıkça bitmeyecek kocaman ve hayli marjinal bir ekip oluşturduk. Eski ve yeni sanatçıların birlikteliği bizi bir anda marjinal yapmıştı. Adımıza da ‘Çeşme Marjinal’ dedik. Sonra işler Milas, Tekirdağ, Antep, Adana gibi başka şehirlere taşındı. İsmimizi EKİP MARJİNAL olarak güncellemek durumunda kaldık. İyi de ettik • Organizasyonlarda yaratıcılık kaynağınızı açıklayabilir misiniz? Güçlü bir vizyonumuz olduğunu düşünüyorum. İYurt dışı seyahatlerimizin, gözlemci yapımızın da faydası olduğunu düşünüyorum.İtiraf etmeliyim ki kimi zaman yeni tasarladığımız bir dekorun katalog çekimleri sonrasında fazla vakit harcamış oluyor, henüz hiç kimse görmemiş olsa dahi bir yenisi için çalışırken buluyoruz kendimizi. Evlenmeye karar vermiş bir çift her ne kadar birçok düğüne katılmış olsalar da katılımcı olarak o düğünün son hallerine şahit oluyorlar. Bu iş bütünüyle gerçek bir proje.Düğünden minumum 6 ay öncesi başlamayı öneriyoruz..Şimdilerde 1-1,5 yıl önce başlayan çiftlerimiz de var. Öncelikle genel anlamda hangi hizmetleri verdiğimizi anlatıyoruz. Mekan seçimi, menü seçimi, mekanın tasarımı, düğün konseptinin oluşumu, müzik seçimi, ilk dans kareografileri gibi. Bu konuda hazırladığımız anket sorularımızın yanıtlamalarını istiyoruz.Görüşme öncesi bu soruları sorarak öncelikle çitfin yapısını, taleplerinin ne yönde olduğunu araştırıyoruz. Herkesin farklı hayalleri var. Hayalleri kusursuz bir biçimde gerçekleştirebilmek önemli olan.Gerek gelin damadın,gerek ailelerin gerek misafirlerin mutluluğunu sağlayabilmek amacımız. Rüyaların gerçek olması için çalışıyoruz.Bu arada hissetmek de önemli. Empati işin sırrı gibi. Bazen kişilerin duruşu,giyim tarzları da ipuçları verir. Düğün davetlerinde gelin ve damatın fikir ayrılığına geldiği noktada ne oluyor? Bir psikolog gibi davranmayı tercih ediyoruz. Çiftlerin kendilerini gerçekten samimiyetle dinlenmeye ihityacı oluyor. Biz de dinliyoruz. Genelde damatlar işin maddi kısmıyla ilgileniyor, gelinler daha çok detaylarla uğraşıyor. •Bekarlığa veda – kına geceleri ve after parti organizasyonları için tavsiyeleriniz? Bu tür organizasyonlar, düğünden iki-üç gün önce düzenlenirse gelin ve damadın düğün gününde aşırı yorgun ve stresli olmasının önüne geçilir. After parti ise düğün sürecinin heyecanından sonra çok keyifli olacaktır. Sıra dışı, eğlenceli oyunlarımız var burada paylaşamayacağımız. Bizi ziyaret etsinler. •Talihsizlikler için özel ne gibi kriz yönetimi stratejileriniz var? Mümkün olduğunca tedbirli davranıyoruz. Meteorolojiyi yakından takip ediyoruz. Özellikle yaz düğünlerinde açık mekanlar tercih edilirken, yedek olarak kapalı alanlarını inceliyoruz. •Bir organizasyon da belirtebileceğiniz özel bir kaç detay belirtebilir misiniz ? Sırlarınızı paylaşalım mı? Verdiğiniz hizmetleri anlatır mısınız? Güzellikler detaylarda gizli… İncelikler bir araya gelerek bütünü oluşturuyor. Detaydan bütüne gitmek ve bütünden detaya inmek işimiz. Biz her yönden bakıyoruz. Bir yandan detaylara özen gösterirken, bir yandan da bir mekanın içine girildiğinde genel ortamının büyüleyici olması çok önemli. Evlenmeyi planlayan çiftlere, düğünleri ile ilgili, bünyemizde A’dan Z’ye tüm hizmetleri barındıyoruz. Ürün bazında da hizmetler veriyoruz. Düğün nikah şekerleri, davetiyeleri, peçetelik, hediyelik, gelin buketi gibi. 16 yıldır söktörde öncülük eden ortağım •2014 ‘ye dair dikkat çekici trendler sizce neler ? Temalar üzerine yoğunlaştık. Naturel konseptlerimiz ve ışıltılı konseptlerimiz gelinlerimiz için kış döneminde hazırlandı. Kimi zaman düğünde karnaval havası eserken, kimi zaman valsli bir baloya katılacak davetliler. Gösteri için dişlerini söktüler KAPATILAN yunus parkından Kemer’deki bir gösteri merkezine taşınan Afalina türü iki yunusun takibini sürdüren Yunuslara Özgürlük Platformu, iki memelinin son derece sağlıksız olduğu, dişlerinin söküldüğü, vücutlarında derin yara izleri olduğu gerekçesiyle Başbakanlık ve ilgili tüm kurumlara şikayette bulundu. Kaş İlçesi’nde iki kez ruhsatsız müşteri kabul eden, dilekçeler ve imza kampanyalarıyla uluslararası düzeyde boykotlara konu olan Kaş Yunus Parkı’nın belediye tarafından kapatılması sonrası, Afalina türü iki yunus, Kemer İlçesi’ndeki Moonlight Dolphinarium’a nakledildi. Yunuslara Özgürlük Platformu üyeleri, Kemer’de fotoğrafladıkları iki yunusun dişlerinin söküldüğü ve vücutlarında yara izleri olduğu şikayetleri ve acilen sağlık taramasından geçirilmeleri için yeni bir kampanya başlattı. Platform üyeleri, Başbakanlık başta olmak üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Antalya Valiliği, Kaş ve Kemer’in kaymakamlık ve belediyelerine yunusların son durumlarını gösteren fotoğraflarla birlikte birer mektup gönderdi. iki yunusun son derece sağlıksız ve aşırı zayıf olduğu, dişlerinin törpülenmiş veya söküldüğünün tahmin edildiği, vücutlarındaki derin yara izleri ve alt çene ucunda açık yaralar bulunduğu, sağlık kontrollerinin konusunda uzman veterinerlerce zaman kaybetmeden yapılması gerektiği kaydedildi. ‘Yurttaş Kane’ senaryosuna 15 bin dolar SINEMA dünyasının efsanevi yönetmenlerinden Orson Welles’in kamerası, kül tablası ve “Yurttaş Kane” filminin senaryosu Heritage Müzayede Evi’nde düzenlenen törende satıldı. Müzayede evi yetkilileri, açık artırmada Orson Welles’e ait 67 eşyanın toplam 180 bin dolara satıldığını söyledi. Ünlü yönetmenin 1941 tarihli “Yurttaş Kane” filminin senaryosu, 15 bin dolara alıcı buldu. Welles, sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri kabul edilen “Yuttaş Kane”in yönetmenliğini ve senaristliğini üstlenmiş, aynı zamanda filmde rol almıştı. Dokuz dalda Oscar’a aday gösterilen filme sadece En İyi Senaryo Ödülü verilmişti. Senaryoya 2 bin dolar değer biçilmişti. 10 yöneticiden sadece biri kadın TÜRKIYE İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) araştırmasına göre, her dört kadından biri işgücüne katılıyor, kadınların yüzde yedisi okuma bilmiyor. TÜİK kadınların işgücüne katılımı, okuma yazma oranı ve evlenme yaşı gibi önemli verileri içeren “İstatistiklerle Kadın 2013” araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Araştırmaya göre kadınların yüzde yedisi okuma yazma bilmiyor. Okuma yazma bilmeyen kadın nüfusun en çok yaşadığı il Şırnak. Araştırma aynı zamanda kadınların Türkiye’de işgücüne katılım oranının da düşük olduğunu ortaya çıkardı. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında kadınların işgücüne katılım oranı en düşük olan ülke Türkiye. Her dört kadından yalnızca biri işgücüne katılıyor. Araştırmaya göre her 10 üst düzey yöneticiden yalnızca biri kadın. Kadın proföser oranı ise yüzde 28, hakim oranı ise yüzde 36. Artvin’de her iki kadından birisi işgücüne katılıyor. Turistini bekleyen şehir Williams ikinci kez baba oluyor ÜNLÜ şarkıcı, Türk eşi Ayda ile ikinci kez çocuk sahibi olacaklarını duyurdu. Ünlü İngiliz şarkıcı Robbie Williams ve eşi Ayda Field ikinci kez çocuk sahibi olmaya hazırlanıyor. Bu mutlu haberi Twitter’dan veren Williams, “Ayda ve ben, kızımız Theodora Rose Williams’ın büyük abla olacağını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. Robbie Williams ikinci bebeği bekleyen Türk eşi Ayda’nın fotoğrafını internet sitesinde hayranlarıyla paylaştı. 2012 Eylül ayında doğan kız çocuklarına Theodora Rose Williams ismini veren çift, 2010 yılının Mayıs ayında evlenmişi. Williams, “Seks yaptık ve işe yarıyor! Annesinin karnında büyüyen bebeğe aşığım. Şu anda ağlıyorum ve baba olmak için sabırsızlanıyorum.” AĞRI İbrahim Çeçen Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Kaya, kentin coğrafi, kültürel yapısı ve turizm potansiyeli üzerine birçok çalışma yaptığını belirterek, araştırmalarda Ağrı’nın her yönüyle turizm açısından önemli zenginliklere sahip olduğunu tespit ettiğini söyledi. Ağrı’nın elindeki değerlerin yeterince bilinmediğini dile getiren Kaya, ‘’Güney Afrika’nın elması neyse Türkiye’nin de Ağrı Dağı odur. Ağrı’nın turizm açısından gelişmemesinin tek nedeni bölgedeki terör olayları değildir. Örnek verecek olursak İspanya’da da terör sorunu var. Ancak İspanya şu anda turizm açısından birinci sıradadır’’ dedi. Doğu Anadolu’nun turizm açısından yeterince gelişmediğini anlatan Kaya, bölgenin doğal güzellikleri, tarihi yerleşim birimi kalıntıları, arkeolojik eserler bakımından önemli bir turizm potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Söz konusu değerlerin tanıtılmasının çok önemli olduğunun altını çizen Kaya, kentte turizmin gelişememesini, sadece terör olaylarına bağlamanın yanlış olduğuna dikkati çekerek, ‘’Bu yörede doğal tarihi ve kültürel çekiciliğe bağlı olarak ortaya çıkan yüksek turizm potansiyeli, gelişen hizmet anlayışı, tesis kalitesi ölçüsünde ülkemizin dolayısıyla Ağrı’nın ekonomisine ve tanıtımına büyük katkı sağlayacaktır’’ diye konuştu. Bölgenin avcılık, dağcılık, kayak turizmi, rekreasyonel yaylacılık gibi turizmi destekleyen potansiyeli bulunduğunu belirten Kaya, ‘’Avrupa Birliği’nin turizme sağladığı teşviklerden azami ölçüde faydalanmak, yabancı turistleri Ağrı’ya çekebilecek tanıtım ve altyapı çalışmaları da yapmak gerekiyor’’ dedi. Kaya, ‘’Özellikle Nuh Tufanı Efsanesi sebebiyle diğer dağlardan daha çok yabancı çekmek gibi üstün bir tarafı olan Ağrı Dağı’nın turizm potansiyelinin yeterince değerlendirilmesi halinde Ağrı’da ciddi anlamda bir ekonomik büyümenin oluşması sağlanacaktır’’ ifadelerini kullandı.
© Copyright 2024 Paperzz