TÜRK KAHVESİ CAMIN ŞAİRLERİ MADRİD’DE Türk Kültürü, Uluslararası FİTUR Turizm Fuarı’nda ilgi görüyor Sayı: 6 4’te ARKAS SANAT MERKEZİ’NDE Lucien Arkas’ın koleksiyonunun bilinmeyen bir bölümü açığa çıkıyor. Fransız cam sanatının öncülerinden Émile Galle, Daum kardeşler ve Rene Lalique’nin eserleri Arkas Sanat Merkezi’nde 27 Nisan tarihine kadar sergilenmeye devam 3’te edecek 29 Ocak 2014 Çarşamba 25 Kr GAZETE Ne Mutlu Türküm Diyene... Siyasi Haftalık Gazete UZUNDERE’DE www.6n1k.com.tr MUTLU SON Uzundere tematik parkıyla Ege’nin çekim merkezi olacak 6’da “DÖRT GÜNDE 200 BİNLERİ AŞAN MİTİNGLER YAPTIK” 2011-2012 yıllarında 17 ay CHP İzmir İl Başkanlığı görevinde bulunan Tacettin Bayır, 6N1K’ya özel açıklamalarda bulundu 6’da “BALÇOVA’YI İZMİR’İN İNCİSİ HALİNE GETİRMEK İSTİYORUZ” “İZMİR BÜYÜK BİR KÖYE DÖNÜŞÜYOR” CHP Balçova Belediye Başkan aday adaylarından Semra Aksakal Kayacan, 6N1K’ya Balçova ile ilgili 7’de projelerinden bahsetti AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım Balçova Çiçek Mezatı’nı ziyaret etti. Yıldırım “İzmir’in geri gittiğini, İzmir’i yönetenler de söylüyor. İzmir büyük bir köye dönüşüyor. Bu şikayeti etmek sonuç vermiyor. Buna ‘Dur’ 7’de demenin zamanı geldi” dedi “İZMİR GERİ KALDI, BUNA DUR DEYİN!” İzmirli sivil toplum örgütlerini ziyaret eden MHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer, İzmir’in şehircilik yarışında geri kaldığını ifade ederek, “Günlerdir İzmir’i geziyoruz. Karşımıza kim çıktıysa, ‘buna bir dur deyin’ diyor” şeklinde konuştu 7’de 5’te 12’de Rabin Yönetim Kurulu Başkanı Gürcan ressam Türel Süt, görme Rabin TOPLUMSAL İzmirli “17 ARALIK SÜRECİ, Keskiner, Almanya, Fransa, İsviçre ve daha engelliler için tasarladığı resimler ile bir çok ülkenin Rabin’i tercih ettiğini belirtti AVRUPA’DA SANAT PROJESİ dünyada isminden sıkça söz ettirdi TÜRK EKONOMİSİ “BEKO BASKETBOL ÜZERİNDE AĞIR FEYYAZ UÇAR: LİGİ AVRUPA’NIN EN TAHRİBAT YARATTI” PUAN KAYBINA EBSO Meclis Başkanı Salih Esen, İYİ LİGLERİNDEN BİRİ TAHAMMÜLÜMÜZ YOK Ocak ayı meclis konuşmasında Beko Basketbol Ligi’nin sayı lideri, 17 Aralık sürecinin zararlarından bahsetti. Esen bu süreçte Türk ekonomisinin ciddi zaralar gördüğünü söyledi 5’te Olin Edirne formasını terleten başarılı basketbolcu Darius Washington, 6N1K’ya açıklamalarda bulundu 10’da Ligin ikinci yarısına mağlubiyet ile başlayan siyah beyazlı kulübün puan kaybına artık 11’de tahammülü yok 2 magazin Haber`siz´siniz35 Camın şairleri Arkas Sanat Merkezi’nde Lucien Arkas’ın koleksiyonunun bilinmeyen bir bölümü açığa çıkıyor. Fransız cam sanatının öncülerinden Émile Galle, Daum kardeşler ve Rene Lalique’nin eserleri Arkas Sanat Merkezi’nde 27 Nisan tarihine kadar sergilenmeye devam edecek B ir sanatsever ve koleksiyoner olarak sanata sadece resim ve heykel penceresinden bakmanın kısıtlayıcı bir bakış açısı olduğunu düşündüğünü söyleyen Lucien Arkas, bu nedenle Arkas Sanat Merkezi’nde açılan yeni sergide dekoratif sanatlar zincirinin en güçlü halkalarından biri olan cam sanatını sanatseverlerle buluşturuyor. Arkas Sanat Merkezi açıldığı ilk günden itibaren İzmir’de resim ve fotoğraf sergileri gerçekleştirdi. Bu sergiyle de dekoratif sanatlara eğilmek, ziyaretçilere diğerlerinden farklı ve hoş bir deneyim yaşattı. 20. Yüzyılın başlarında Fransa’da filizlenen Art Nouveau akımının cam sanatındaki en önemli üç temsilcisi Emile Galle, Daum kardeşler ve Rene Lalique’e ait eserlerin sunulduğu sergi ile Arkas Koleksiyonu’ndan 160 eserin yer aldığı geniş bir seçki sergilendi. Camın Şairleri sergisinde ziyaretçiler, Art Nouveau akımının dekoratif sanatlar alanındaki en büyük temsilcisi Emile Galle’yi tanıyarak, öncülüğünü üstlendiği cam sanatındaki yenilikçi anlayış hakkında fikir sahibi oldu ve Nancy Ekolü’nün (Ecole de Nancy) en büyük temsilcilerinden Daum Kardeşler ve ünlü tasarımcı Rene Lalique’in dünyanın çeşitli noktalarından bir araya getirilmiş örneklerini görme şansı yakaladı. Johnny Depp nişanlandı Oyuncu Johhny Depp’in, uğruna 2 çocuğunun annesini Vannessa Paradis’ten ayrıldığı oyuncu sevgilisi Amber Heard ile nişanlandığı öğrenildi. YAKIN ZAMANDA EVLENECEKLER ifade etti. Johnny Depp 50, sevgilisi oyuncu Amber Heard 27 yaşında. İkili, Sevgilisine bir süre önce başrollerini paylaştıkları evlenme teklifi eden ve ‘tutku Günlükleri’ filminde olumlu yanıt alan Depp’in tanışmış ve aşık olmuştu. oldukça heyecanlı olduğu Depp, aşık olduğu Herad için söyleniyor. People’a konuşan iki çocuğunun annesi Vanessa çifte yakın bir kaynak, ikilinin Paradis’i terk etti. Amber çok mutlu olduğunu ve yakın Herad, 2012 yılında biseksüel zamanda evleneceklerini olduğunu açıklamıştı. Scarlett Johansson evlilik hazırlıklarına başladı Güzel oyuncu aşkını gazetecilere itiraf etti S carlett Johansson, People dergisinin Şubat sayısında özel hayatına dair açıklamalarda bulundu. İkinci kez evliliğe hazırlanan yıldız, Fransız gazeteci nişanlısı Romain Dauriac için “Ona çok aşığım” dedi. Evlilik hazırlıklarına başlamadığını belirten Johansson, “Nişanlı olmak çok heyecanlı bir dönem. Hiçbir zaman geleneksel bir kadın olmadım ama bana nostaljik geliyor” dedi. Ünlü oyuncu sevgilisi için “O benim arkadaşım gibi. Çok mutluyum. Her zaman güvenebileceğim bir kişi” yorumunu yaptı. Johansson’ın nişan haberi “evlilik benim için şart değil” açıklamalarından sonra gerçekleşmesi hayranlarını şaşırtmıştı. Scarlett Johansson, 2008 yılında kendisi gibi oyuncu Ryan Reynolds ile evlenmişti. Ancak çiftin birlikteliği sadece 2 yıl sürdü. Dünyaca ünlü oyuncu Johhny Depp, kendisinden 23 yaş küçük sevgilisi Amber Heard ile nişanlandı Haber`siz´siniz35 3 magazin H&M ilk kez Muammer BAŞKAN Paris Moda Haftası’nda Bu seçim farklı geçecek gibi... H&M 2013 Sonbahar defilesiyle ilk kez Paris Moda Haftasında yer aldı H &M, Paris’te Moda Haftası sırasında ilk kez defilesini sunarken, Ashley Olsen, Chloe Moretz ve Emma Roberts konuklar arasındaydı. H&M’in 2013 Sonbahar Koleksiyonu, Musée Rodin’de özel olarak oluşturulmuş bir alanda konuklara gösterildi ve aynı zamanda hm.com’da canlı olarak Kylie Minogue yeni albümüyle çok iddialı Albüm kapağı çok konuşulacak Avustralyalı pop şarkıcısı Kylie Minogue yeni albümü için iddialı bir kapakla geldi U zun bir aradan sonra yeni bir albüm çıkaran 45 yaşındaki Kylie Minouge, albüm kapağı ile ilerleyen yaşına rağmen hâlâ iddialı olduğunu kanıtladı. Yeni albümü ‘Into The Blue`nun kapak çekimlerini yayınlayan Minouge fotoğraflarda sadece transparan bir bluzle görülüyor. Henüz albümün single parçasını yayınlamayan şarkıcı, albüm kapağını ve şarkı sözlerini hayranları ile paylaştı. Avustralya `nın ‘The Voice’ adlı ses yeteneği yarışmasında jürilik yapan Minouge geçtiğimiz günlerde programın kulisinde kombinezonu ile kitap okurken çekilen bir fotoğrafını paylaşmıştı. Minouge`un yeni albümü 27 Ocak`ta piyasaya çıktı. yayınlandı. “Erkek gibi kız” görünümü oluşturmak için ince elbiselerle sert kesimli giysileri birleştiren defile, izleyicilere H&M’in yeni koleksiyonunu uluslararası moda takvimiyle paralel olarak görme fırsatını sundu. Koleksiyon, 5 Eylül 2013’te dünya çapında yaklaşık 200 mağazada satışa sunulacak. Uzun zamandır bu kadar gergin bir yerel seçim havası yaşamıyorduk. Kendimize geldik, özlemiştik sanki! Seçim büroları basmalar, adaylara silahlı saldırılar, hatta cinayetler… Yurt genelinde birkaç yer dışında bu olayları duymuyorduk bir süredir. Şimdi büyük şehirlerin göbeğinden geliyor bu haberler. Sanırım bu, yarıştaki kızışmayı da gösteriyor. Aynı siyasi partinin sempatizanları bile birbirini yiyor adeta. Kavgalara aşinayız da ölümle sonuçlananlar fazlasıyla üzücü, yakışıksız. İzmir’de de küçük çaplı sürtüşmeler geliyor kulağımıza, hem rakip partiler arası, hem parti içi. AK Parti adaylarını açıkladı, bazı yerlerde ya teşkilat adayı beğenmedi tepki gösterdi, ya da partinin tabanı istediği isim aday gösterilmedi diye eylemler yaptı. Yani bir gerilim mevcut. Adaylarını daha önce açıklayan MHP ise bu anlamda sakin. Gelelim CHP’ye… Ana muhalefet partisinin “kale” dediği yerde henüz adayları belli değil. Çok değil, 60 gün kadar bir şey kaldı seçime ama CHP’de adeta fırtına öncesi sessizlik var. Önceleri iktidar partisinin adaylarıyla beraber açıklanacağı yönünde genel kanı vardı ama bunun doğru olmadığını gördük. İki aydan az bir zaman kala açıklanacak ilçe belediye başkan adayları. Bu adayın çalışmalarını nasıl etkileyecek birlikte göreceğiz. Aslında “ceketimi koysam kazanır” şeklinde bir düşünce varsa teşkilatta adayların geç açıklanmasının önemi yok. Ama adaylar açıklandığında parti içinde mutlaka bir fırtına kopacak gibi. Fırtınanın en şiddetli hissedileceği yerlerden biri Konak olacak gibi. Güçlü aday adayları koltuk için mücadele edecek. Genel merkezin, il başkanlığının, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ve CHP tabanının bu ilçe için düşündüğü isimler birbirinden farklı. Böyle olunca kim aday olursa olsun mutsuzluğunu sertçe dile getirecek bir taraf mutlaka olacak. CHP için kritik önem taşıyan iki ilçe de Bayraklı ve Karabağlar… Geçtiğimiz seçimde AK Parti’nin en çok kazanma umudu taşıdığı iki ilçe. Yarış bu iki ilçede daha keskin hissedilecek. Görülüyor ki AK Parti ince hesaplar yaparak seçmiş buralardaki adaylarını. CHP’nin de oldukça dikkatli olması ortada. Ve belki de seçimin sonucunu en fazla etkileyecek parti MHP… AK Parti’nin Gezi direnişi ve yolsuzluk iddialarından sonra yara aldığı ifade ediliyor. Daha önce MHP’ye, DYP’ye, DP’ye, ANAVATAN’a oy veren, ancak son seçimlerde kararını AK Parti’den yana kullanan seçmen rahatsız. Onların oylarının en güçlü adresi MHP olacak. Bu kritik iki ilçedeki MHP tabanı da oldukça ciddi. Bu durum da CHP’yi zorlayacak gibi. CHP için hassas bölgelerden biri de Ödemiş ve civarı olacak. AK Parti burada sağ oyları toplayacak adayları seçmeye çalıştı. Bakalım CHP’nin tutumu ne olacak. Karşıyaka’daki tablo biraz daha net gibi seçim sonucu açısında. CHP’nin en güçlü olduğu ilçelerden biri olduğu için aday seçmek sahiden zor burada. Burada da açıklanacak isim ya Kocaoğlu’na rağmen ya da parti genel merkezine rağmen gösterilmiş olacak sanki. Henüz soru işaretleriyle dolu CHP’de merak edilen bir ilçe de Balçova. Güçlü erkek adaylarının yanı sıra güçlü bir kadın aday adayı da var orada. Semra Aksakal Kayacan, partisinin kadın kotasından da güç alarak adaylık yarışında “ben buradayım” diyor. Tablonun geneline bakıldığında 30 Mart’taki seçimin İzmir için çok önem taşıdığı ortada. Taşlar yerinden oynayacak mı hep birlikte göreceğiz. Penelope Cruz yeniden kamera karşısında Doğumdan bir kaç ay sonra kamera karşısına geçti 2 012’den beri ünlü çanta markası Loewa ile çalışan Penelope Cruz, doğum yaptıktan bir kaç ay sonra kamera karşısına geçti. Çekimlerini Mert Alaş ve Marcus Piggott’un gerçekleştirdiği markanın fildişi, bej ve karamel tonlarındaki şık çantaları dikkat çekiyor. Loewa İlkbahar - Yaz 2014 koleksiyonu için yine tüm cazibesiyle poz veren ünlü oyuncu, fotoğraflardan birinde sadece bir trençkot ve Loewa marka çantayla görülüyor. 4 güncel TÜRK KAHVESİ Uzm. Dr. Serdar BİÇEROĞLU Sahi kaç para ya sizin canınız? Sağlıkta reform diye yazdim hem eleştiri hem beğeni aldım. Reformu anlat dediler, anladığım kadar devam ediyorum... Reform başladığından beri kimse hekime sormadı ne istersin diye. Çok para ister diye korktular belki. Oysa çok yalındı; yalnızca tedavi etmek istiyordu. Para diye çırpındığını sandılar, yanıldılar... Bir hekim olarak; senin beynindeki tümörü çıkarmak istiyorum, pankreas başındaki kanseri almak, sen nefes alamazken nefes olmak istiyorum. Ama olamıyorum. Bir de inanmazsın ama sen para harcıyorsun diye üzülüyorum. Yıllarca prim ödüyorsun, sağlık hizmetinden ücretsiz faydalan diye sokaklarda yürüyorum, gazlanıyorum. Sen, benim kendim için yürüdüğümü sanıyorsun. Destek vermediğin gibi “oh olsun bu doktorlara” diyorsun. Gelirim azaldığı için isyan ettiğimi sanıyorsun. Hiç düsündün mü aç gözlü müyüm gerçekten bu kadar acaba? Hiç alakası yok canım kardeşim. İçine düstüğün çamurun ben farkındayım sen değilsin. Ben bu kadar rahatsızken senin rahat olman beni üzüyor o kadar. Bak gör mesela, bilmezsin ama “SUT” diye birşey var. Hastalığının tedavi şartlarını SUT belirlemiş ve fiyatlamış. SUT kadar yaşıyorsun yani. Tedavin bir paket. Bunu anlaman çok zor ama bak anlatacağım. Şimdi bir şirkette bir boyacı düşün. Elinde sadece bir kova boya var. Her ev için aynı miktar boya hakkı var. Badana güzel olmazsa cezası var. Boyamazsa da aç kalıyor. Eğer boyamak için girdiği evde boya yetmez ve biterse şirketin parasıyla boya alıp boyuyor. Ancak şirket bunu görünce boyacı işsiz kalıyor. Yani boyacı uyanık olmak zorunda, tek kova ile boyanacak evleri seçmek zorunda. Sence boyacı ne yapar? Ben söyleyim. Duvarı az olan, küçük zahmetsiz evleri bulur ve onları boyar. Kirli, çok duvarlı büyük evleri boyamaz. Yani boyasının yetmeyeceği evleri kaderine bırakır. O evler de sorunları çözülmediği için eskir durur. Anladın mı canım kardeşim? Hastalığın basitse tedavin yapılır. Zor ise araki boyacı bulasın. Bir de şu var tabi, boyacı sanatkar aynı zamanda, isterse duvara motifler de işler ama elindeki boya ile bunu yapamaz. “ Sen boya duvarı geç “ deniyor garibime, kederi ondan. Sana reva görmüyor bu durumu ama sen umursamazken, farkında değilken ve hatta kulağının dibine top patlamasına rağmen duymazken ne yapsınki garibim? Bak canım kardeşim; miting meydanlarında ellerim cebindeymiş gibi gösterilerek alçaltıldım ben. Para para para dedi ülkenin başı. Oysa ben saat sabahın 4’ünde senin tıkalı damarını açmaya gelirken ne üşendim ne de benzim paramı düşündüm. Düşün bakalim, uzaktan çağırdığın usta bile evine gelince yol masrafı yazıyor... Ben cebimden verdim yanına geldim... Nefes olabilmek için sana... Üstelik geç geldim diye cezalandırıldım. Allah korusun ama öldüysen de ifade verdim... Düşünki nöbetçi olmadığım gün hastanede yokum diye bile ifade verdim. Sırf sen rahat rahat şımarasın diye... Çok güzel şımardın da bak bakalım hala hastasın. İyileşemiyorsun farkında mısın? Devam edeceğim yazmaya da, merak ediyorum kaç para değer verdin canına? Zira bana muayene olmanın bedeli 36 lira tüm ülkede. Bu senin için devletin ödediği para. Şimdi aç bakalım tesisatçına telefon da sor, kaç para musluğu değistirmenin fiyatı? Sonra bak bakalım. Sahi kaç para senin nefes alamayan bebeğini karnından çıkarmanın bedeli? Sonra gör bakalım devletimin sana verdiği değeri. Hani inanmıyorsan, gir google’a yaz Manisa bölgesi veteriner hekimler odası hayvan muayene ücretleri diye, sonra karşılaştır devletin sana verdigi değer ile. Ben yakıştıramıyorum sana bu bedeli de, sen yakıştırıyorsan hala bunu kendine, düşünüyorum artık daha da ne demeli diye? MADRİD’DE “Türk kültürü, Uluslararası Fitur Turizm Fuarı’nda ilgi görüyor” U luslararası FITUR Turizm Fuarı, bu yıl 34. Kez turizm profesyonellerini ve ziyaretçilerini bir araya getirdi. Türkiye standında ziyaretçilere ikram edilen Türk kahvesi beğeni topladı. Dün başlayan ve 26 Ocak Pazar gününe kadar ziyarete açık olacak fuara Türkiye ile birlikte yaklaşık 200 ülke katılıyor. Avrupa ülkeleriyle aynı salonda yer alan 645 metrekarelik Türkiye standında, geleneksel el sanatlarından Türk mutfağına kadar birçok öge tanıtılıyor. Fuar kapsamında stantta, performans sergileyen ebru ve hat sanatçılarıyla çömlek ustaları uşadası’nın barlarıyla ünlü Kaleiçi dün gece kana bulandı. Ahmet ile Saim kardeşlerin işlettiği Kuşadası’nın en popüler eğlence mekanı olan Heaven Bar’ın işletmecisi Saim Özkan (40) kendi barında öldürüldü. Edinilen bilgiye göre, dün gece saat 01.30 sıralarında Aura Moonlight’ın sahibi V.K. (Veysel Keleş), üç arkadaşıyla birlikte Heaven bara eğlenmeye geldi. Ancak işletme sahipleri barda yer olmadığını fuar ziyaretçilerince ilgiyle izleniyor. 38 kuruluş ve işletmenin birlikte oluşturduğu Türkiye standında, ziyaretçilere hediyelik eşyalar veriliyor. TÜRK KAHVESİ DE FUARDA Ayrıca, ziyaretçilere ikram edilen UNESCO Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’ndeki Türk kahvesi de beğeniyle tadılıyor ve ilgi topluyor. İlgiyle takip edilen fuarı, 200 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Yetiştirme yurtlarında büyüyenler örgütleniyor Aydın ilindeki yetiştirme yurdu mezunları bir dernek çatısı altında örgütleniyor. Merkezi Kuşadası’nda olacak Yetiştirme Yurdu Mezunları ve Dayanışma Derneği için ilk adım atıldı bu derneklerden 15’i altında toplanmak amacıyla ile ve Sosyal sendikamıza kayıtlı ve Kuşadası’nda dernek Politikalar sendikada 600 üyemiz kurmayı amaçladıklarını Bakanlığının yetiştirme var. Yetiştirme yurdunda yurtlarını kapatarak çocukları söyleyen Mehmet Ali yaşadığım dönemde oraya Ergüder, “Biz çocuklara ailelere vereceğini öne polis tarafından getirilen destek olmak amacıyla süren bir grup Yetiştirme çocukların adları geldikleri Yurdu Mezunu, bu çocuklara bu derneği kurmaya karar gün yada aya göre adları verdik. Sosyal ve kültürel yardımcı olmak için konuluyordu. Örneğin, çalışmalar yapacağız. örgütlenme kararı aldı. Ramazan ayı ise adı Aydın Bölgesinde ortalama Kuşadası’nda kurulacak Ramazan, Eylül ayında 1000’e yakın arkadaşımız dernek için, Yetiştirme geldiyse adı Eylül oluyordu. var. Bu kişilerden yaklaşık Yurtlarından Ayrılanlar ve Bizler yurt kardeşliği ile 100 kişi biraya geldik ve Eğitim Çalışanları Sendikası derneği kuruyoruz. En büyük gönüllü olarak biz birlikte (YURT-AY SEN) Genel güçlüyüz diyerek bu yola destekçimiz olarak siz basın Başkanı Hakan Çeliksoy, mensupları aracılığıyla diğer çıktık. Yozgat’ta kurduğumuz Genel Teşkilatlandırma derneğimizde yurttan ayrılıp arkadaşlara da ulaşmayı Başkanı Halil Yolalan, devlet tarafından memur istiyoruz. 9 Şubat tarihinde Genel Mali İşler Başkanı olarak göreve atanana kadar Türkiye genelindeki yurttan Naim Çetin, Genel Eğitim kalacakları misafirhaneler ayrılan dostlarımızla İşleri ve Arge Başkanı temin ettik. Madde ve dernek üyeleriyle Taner Karabulut, Genel bağımlılarını kurtardık. Kuşadası’nda bir araya Sosyal İşler Başkanı Murat Düğünlerde arkadaşlarımızın geleceğiz” dedi. Akkuş, Ankara İl Başkanı yanında olduk ve onların Murat Yıldız, İl Yönetim Yetiştirme Yurtlarından abisi ve kardeşi olduk. Üyesi Yılmaz Uzunoğlu, Ayrılanlar ve Eğitim Kuşadası’nda yeni kurulacak Sağlık Çalışanları Sendikası Çalışanları Sendikası Yetiştirme Yurdu Mezunları Genel Başkan Yardımcısı (YURT-AY SEN) Genel ve Dayanışma Derneğine Ahmet Eyüpoğlu tüzük Başkanı Hakan Çeliksoy, gerçekleştirecekleri hazırlıklarına başladı. “Sendikamız 1 yıl önce sosyal projelerde başarılar kuruldu. Türkiye genelinde Yetiştirme yurdunda 35 ilde yetiştirme yurdundan diliyoruz” dedi. yaşamış ve mezun olmuş ayrılan dernek var ve arkadaşlarıyla bir çatı A BAR CiNAYETi K Haber`siz´siniz35 söyleyerek grubu içeri almadı. İşletme sahiplerinden Ahmet Özkan ile tartışan, ve ön tarafa bir masa konulması isteği geri çevrilen V.K. olay yerinden ayrıldıktan sonra polisi arayarak Ahmet Özkan’ın üzerinde silah olduğunu ihbar etti. Karakola davet edilen Ahmet Özkan’ın ifadesi alınırken, V.K. yanına yeğenleri U.Ö. (Ulaş Özel), F.K(Fatih Keleş), ve D.K(Deniz Keleş) ile ismi belirlenemeyen iki kişiyi daha alarak saat 02.00 sıralarında tekrar bara geldi. Ahmet Özkan’ın kardeşi Saim Özkan ile karşı karşıya gelen U.Ö. Saim Özkan’a iki el ateş ederek karnından ve göğsünden vurdu. Özkan kanlar içinde yere yığılırken, U.Ö. kendisine müdahale etmek isteyen bar güvenlik görevlisi Onur Hacıbekir’e de 2 kez ateş etti. bar içine girerek müşterilerin olduğu bölümlere doğruda ateş açan U.Ö bar çalışanının daha kafasına ateş etmek istedi ancak, tutukluk yaptı. Daha sonra bar bölümüne giderek içki şişelerini müşterilerin üzerlerine fırlatan gurup olay yerinde çıkarak uzaklaştı. Olay yerine çağrılan 112 ekiplerinin müdahalesine rağmen Saim Özkan’ın olay yerinde öldü. Çalışanı Hacıbekir ise Kuşadası Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Yaralının hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Saim Özkan’ın cenazesi Kuşadası Devlet Hastanesi’nden İzmir Adli Tıp Kurumuna otopsi için gönderildiği bildirildi. 2009 Yılında evlenen ve bir erkek çocuk babası olan Özkan’ın cenazesi bu gün İzmir’in Animasyon öğrencilerine tam not K uşadası Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi eğlence ve animasyon hizmetleri bölümü öğrencileri hünerlerini ailelerine ve arkadaşlarına sergiledi. Öğrencilerin hazırlayıp, oynadığı Truva adlı gösteriyi, Kuşadası Kaymakamı Muammer Aksoy, İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Murat Yurttutan, Okul Müdürü Fevzi Kumtepe ile öğrenci aileleri izledi. Açılış konuşmasını yapan Okul Müdürü Fevzi Kumtepe, “Otelcilik okulları arasında sadece üç okulda eğlence bölümü var. Bölümümüzde, yabancı dil, spor, diksiyon, drama eğitimleri veriliyor. En iyi eğitimi verdiğimizi inandığımız bölümümüzde okuyan öğrenciler sizlerin değerlendirmeleriyle karşı karşıya geliyor. Başarılı Karşıyaka ilçesinde, Mevlana camisinde kılınacak ikindi namazından sonra toprağa verilecek. Polis olayla ilgili olacaklarına da inanıyorum” dedi. Eğlence hizmetleri öğretmeni Ümit Demir, “Türkiye’de otellerin eğlence hizmetlerinde çalışanların çoğunluğunu yabancılar oluşturuyor. Türkiye’de üç okulda bu bölüm var ama Üniversitede yok. Barlarda ve otellerde çalışma yaşı 18 olması sebebiyle 17 yaşında mezun olacak öğrencilerin staj yapma konusunda da bazı sorunları var. Bu sorunların çözümü konusunda girişimlerimiz sürüyor” dedi. Yatılı ve yatısız olmak üzere eğlence ve animasyon hizmetleri bölümünde öğrenim gören toplam 60 öğrenci büyük heyecan içersinde sergiledikleri Truva adlı gösteri ve danslar beğeni topladı ve ayakta alkışlandı. Program bitiminde de emeği geçenlere plaket verildi. Veysel Keleş, yeğeni Ulaş Özel, Fatih Keleş ve Deniz Keleş gözaltına aldı. Soruşturmayı sürüyor. 5 ekonomi Haber`siz´siniz35 Rabin M erkezi İzmir’de bulunan Rabin, 1990 yılından beri tekstil piyasasında ismin den sıkça söz ettiriyor. Kendine has stil ve kreasyonları ile müşterilerin yüzüne güldüren Rabin, bu yıl düzenlenen gelinlik fuarında, yine aynı yerinde stant açtı. Çeşitli kreasyonları Avrupa’da ile dünyanın her yerinden müşteri çeken Rabin, parlament damatlıkları ön plana çıkardı. Bunun dışında ise bordo, lacivert ve kırmızı damatlıklar moda. Yönetim Kurulu Başkanı Gürcan Keskiner, fuar hakkında konuştu. Kubilay “6 yıldır fuara katılıyoruz. Fuar gayet başarılı. Gelen müşterilerimiz standımızı rahat bulsun diye, aynı yere açıyoruz standımızı. Yurt içinden olmak üzere yurt dışından da müşterilerimiz geliyor. Çoğunlukla Arap ülkelerinden geliyor müşterilerimiz. Bunun dışında Almanya, Fransa, İsviçre ve daha bir çok ülkeden müşterilerimiz geliyor. Müşterilerimiz kreasyonlarımızı çok beğeniyor. Rabin’in kendine has kreasyonları ve stilleri var. Bütün kreasyonlar bize ait. Bu yıl parlament ön planda olmak üzere bordo, lacivert ve kırmızı tonda ki damatlıklar moda.” ‘’17 Aralık süreci, Türk ekonomisi üzerinde ağır tahribat yarattı’’ EBSO Meclis Başkanı Salih Esen Ocak ayı meclis konuşmasında 17 Aralık sürecinin zararlarından bahsetti. Esen bu süreçte Türk ekonomisinin ciddi zaralar gördüğünü söyledi İZBAN’IN MAKİNİST ORDUSU Tren seti, istasyon sayısı ve uzunluğu sürekli büyüyen İZBAN’ın buna bağlı olarak makinist sayısı da 106’dan 130’a çıktı. 24 makinist adayı, 15 bin kilometre yol kat edip brövelerini almaya hak kazandılar bin kilometre yol kat alınmasıyla bu İZMİR halkına rakam 83 olacak. ederek brövelerini sunduğu raylı toplu Hilal Aktarma almaya hak taşıma sistemini İstasyonu’nun kazandılar. Bröve daha güçlü bir açılmasıyla istasyon töreninin ardından hale getirebilmek sayısı 32’ye İZBAN’ın makinist amacıyla çıktığı 40 sayısı 106’dan 130’a yükselen İZBAN, adet EMU tren seti Torbalı hattı devreye yükselecek. ihalesindeki ilk 9 girince 38 istasyona, vagona önümüzdeki Her yönde büyük ay kavuşacak olan bir gelişim içerisinde 80 kilometrelik hattı ise 111 kilometreye İZBAN, buna bağlı olan İZBAN’ın tren ulaşacak. Bergamaolarak bünyesindeki seti sayısı Şubat Selçuk yönlerindeki makinist sayısını da ayından itibaren artırıyor. İZBAN’da artmaya başlayacak. çalışmaların tamamlanmasıyla 6 aydır çok yoğun 43 olan sayı, önce birlikte bu uzunluk bir eğitimden ve 46’ya çıkacak, 188 kilometreyi testlerden geçen 24 diğer setlerin de geride bırakacak. makinist adayı, 15 İzmir’de işletmeye Salih Esen özellikle son dönemde yaşanan hadiselerin, Türkiye ekonomisi üzerinde ağır tahribat yarattığını söyleyerek, “Gerekli önlemler alınmaz ise ileriki dönemde tüm etkileri ile bu tahribatı daha derinden hissedeceğimiz aşikardır. Doların tarihi bir rekor ile 2,40 seviyelerine gelmesi, Kurlardaki aşırı oynaklık, Borsa İstanbul’da yaşanan tedirgin edici gelişmeler, girdi fiyatlarındaki artışlar reel sektörü doğrudan etkilemektedir. Ard arda gelen zamlar, tüm dengeleri altüst edecek, vatandaş da bundan nasibini alacaktır.” “TÜM BU GELİŞMELER KARŞISINDA, ACİLEN ÖNLEM ALINMALIDIR” Geldiğimiz noktada; süregelen belirsizlikler, öngörülemeyen kur artışları, Türkiye’yi üreten toplum olmaktan hızla uzaklaştırmaktadır. Bu riski göz ardı edemeyiz. Tüm bu gelişmeler karşısında, acilen önlem alınmalıdır. Bunu da yapacak olan siyasi erktir.’’ “TÜM PARTİLER VE ADAYLAR BİZİM İÇİN EŞİT MESAFEDEDİR” EBSO Meclis Başkanı Salih Esen, tüm partilere ve adaylara eşit mesafede olduklarını söyleyerek, ’’Bilindiği gibi Mart ayında yerel seçimler gerçekleştirilecek. Adayların büyük bir çoğunluğu açıklandı. Bu kürsüden şunu bir kez daha ifade etmek isterim ki; Odamız ve tabi ki Meclisimiz, tüm partilere ve adaylarına eşit mesafede yer almaktadır. Bu konuda hiç kimsenin bir şüphesi olmasın. Söz konusu İzmir olunca, elbette ki projeleri dinleme ve taleplerimizi iletme hakkını kendimizde görüyoruz. O nedenle buradan da açık bir davet yapalım. Siyaset değil, projeleri konuşmak için İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylarımızı Meclis toplantılarımızda konuk etmekten mutluluk duyacağız.’’ EGİAD’da çok tercih edilen Kişisel Gelişim Hizmetlerinden olan Yaşam Koçluğu Desteği EGİAD’da düzenlenen bir organizasyonla üyelerin hizmetine sunuldu. EGİAD Üyesi ve Sentinus Koçluk ve Danışmanlık Firması ortaklarından Hakan Özçelik tarafından verilen seminerde; Yaşam Koçluğu, Yönetici Koçluğu, Kariyer Koçluğu ve Yeni Nesil Koçluğu gibi kavramların üzerinde durularak, öncelikle kişinin kendisine ilişkin güçlü bir farkındalık kazanması hedeflendi. Yaşam Koçluğu’nun hedefe kitlenen kişilerin organize ve planlı adımlarla yürümesi için verilen bir destek hizmeti olduğunu belirten EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya, “Kişinin yaşamının her alanında dengede olması önemlidir. Yaşam koçluğu süreci tamamen organize ve planlı bir değişim sürecidir. Riskleri, analizleri dengede tutmaya çalışan iş dünyası için Yaşam Koçluğu son yıllarda başarının anahtarı oldu. Biz de EGİAD üyelerimize, iş dünyamıza bu hizmeti vererek destek olmak istedik” dedi. Yaşam Koçluğu’nun belirli KURU MEYVE, ZEYTİN, ZEYTİNYAĞI VE DERİ TANITIM GRUPLARINDAN ÇİN VE JAPONYA ATAĞI eytin ve Z Zeytinyağı Tanıtım Komitesi, Ticaret Heyeti Organizasyonu” düzenliyor. Kuru Meyve Tanıtım Ekonomi Bakanlığı Grubu ve Deri koordinasyonu, Tanıtım Grubu, Türkiye İhracatçılar bu üç sektördeki Meclisi (TİM) ihracatçıların organizasyonunda, Japonya ve Çin Deri , Kuru Meyve, pazarına açılmaları Zeytin ve Zeytinyağı amacıyla “Sektörel Tanıtım Gruplarının işbirliğinde hedef pazarlarımız içerisinde yer alan Japonya ve Çin pazarlarına yönelik olarak düzenlenecek olan “Ticaret Heyeti” organizasyonu 16-22 Şubat 2014 tarihleri arasında Merkez, dövizin belirli bir bandı geçmesini istemiyor Merkez Bankası, 2,30’a doğru giden dolar kuruna ilk defa yüksek miktarlı bir doğrudan müdahalede bulundu. Dolar-TL kurunun ard arda rekor kırması ve 2,30’a yaklaşmasının ardından Merkez Bankası kura müdahale etti. Kura Ocak 2012’den bu yana ilk kez doğrudan müdahalede bulunan Merkez Bankası’nın müdahale miktarının 3 milyar doları aştığı tahmin ediliyor. Net döviz rezervinin yaklaşık yüzde 8’i civarında olan bu yüklü satışa karşın dolar/TL’de ve euro/TL’de rekor seviyeler devam etti. Yani Merkez Bankası, belirli bir band içinde dalgalanmaya müsaade ederken, direnç noktası olarak gördüğü 2,30’ larda müdahaleye geçme eğiliminde. Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 4,50 olan politika faizi olan 1 hafta vadeli repo faiz oranını değiştirmemişti. Yüzde 7,75 olan faiz koridorunun üst bandı da aynı kaldı. Yüzde 3.50 olan gecelik borçlanma faizi de yine aynı bırakılmıştı. Merkez Bankası ek sıkılaştırma uygulanması gerekli görülen günlerde bankalararası piyasadaki faizlerin yüzde 7,75 yerine yüzde 9 civarında oluşmasının kararlaştırıldığını da bildirmişti. Bu karar uzmanlar tarafından örtülü faiz artırımı olarak değerlendirilmişti. Gösterge ve alt ve üst koridor faizlerine dokunulmadan fonlama maliyetini artırarak döviz kurlarına müdahale düşüncesi etkili olmamış görülüyor. Şimdiye kadar döviz satarak kurları kontrol etmeye çalışıldı. Haziran ayından bu yana yaklaşık olarak 19 milyar dolarlık satışa karşılık Dolar değer kazanmaya devam etti. Hatta Banka, uzun bir aradan sonra, büyük bir miktarlar doğrudan piyasalara dolar satışıyla müdahalede bulundu. Merkez bankasının faiz konusunda da temkinli davranması ve önümüzdeki döneme ilişkin politikası konusundaki belirsizlik nedeniyle döviz fiyatlanmaya devam edeceğe benziyor. Merkez Bankası bir taraftan piyasaların gerisinde kaldığının ve faizi artırmak gerektiğinin farkında. Diğer taraftan da, siyasilere karşı “faizi değiştirmedik’’ havası yaratma hareketi içinde bulunuyor. Burada şunu da unutmamak gerekir, Brezilya Merkez Bankası faizleri arttırdı ancak istediğini alabildi mi? Yanıt hayır. Küresel sermayenin çıkmaya başladığı gelişmekte olan ülkelerde, çıkış aşamasında yapılan faiz artırımlarının çok yararlı olmadığı biliniyor. Çıkışların durmasının ardından yapılacak büyük faiz artırımlarının yükselen piyasalara daha çok sermaye çektiği ifade ediliyor. Piyasalar, bekleyen, gelişmelere göre adım atan değil, öncü olan, yol gösteren, pro-aktif bir Merkez Bankası bekliyor. DAVOS ZİRVESİ Yaşam Koçluğu İş dünyasının gelişmesi ve toplum yapısının değişmesiyle birlikte modern dünyada, sorunlara çözüm önerileri getirmekte Yaşam Koçluğu da en çok tercih edilen yöntemler arasında ilk sıralarda yer almaya başladı. Amerika’dan ülkemize gelen; Kimimizin çok yakından takip ettiği, bazılarımızın ise hakkında çok fazla şey bilmediği fakat son günlerde çok fazla gündemde olan Yaşam Koçu kavramı en çok tercih edilen başarı anahtarlarından biri haline geldi. Dünyada son on yılın en Mustafa SEVEN gerçekleştirilecek. Japonya yaklaşık 130 milyonluk nüfusu ve kişi başı 34 bin ABD Dolarlık milli gelir düzeyi ile deri ürünleri (deri konfeksiyon, ayakkabı, saraciye ürünleri), kuru meyve, zeytin ve zeytinyağı için önemli bir pazar potansiyeli oluştururken, dünyanın en kalabalık ve dolayısıyla en büyük pazarı konumundaki bir hedefi gerçekleştirmek için mevcut sürecin profesyonelce yönetimi olduğunu dile getiren Sentinus Koçluk ve Danışmanlık Firması ortağı Hakan Özçelik ise, profesyonel desteğin bir başka değişle hedefe giden yolda danışana yapılan yol arkadaşlığı olduğunu söyledi. Koçluğun hedef gerçekleştirme ve performans arttırma süreci olduğunu vurgulayan Özçelik, “Danışanın yani koçluk hizmeti alan kişinin yaşam alanında etkin bir hakimiyet düzeyine ulaşmasını sağlar. Kişi kendi hayatında sahip Çin de benzer bir potansiyel sunuyor. 16-22 Şubat 2014 tarihleri arasında Japonya’nın başkenti Tokyo ile Çin’in Şanghay kentlerine yönelik olarak düzenlenecek “Ticaret Heyeti” organizasyonu kapsamında Türkiye’den, Japonya’dan ve Çin’den üst düzey yetkililerin katılımları ile Türk, Çinli ve Japon işadamları arasında olmak istediği kariyer, özel yaşam, iş yaşamı, hobiler, sosyal hayat, para, sağlık gibi farklı konularda kendi durumu hakkında koçla beraber objektif tespit yapar. Kişi bulunduğu durumun farkındalığına varır. Yaşam koçluğu bütüncül bir çalışmadır. Hayatımızı oluşturan bu değerler kendi içinde denge halinde olursa kişi sağlıklı bir şekilde hedefini gerçekleştirir. Danışan bu rehberlikle kendini heyecanlandıran ve yaşama bağlayan bir vizyon kazanır. Hedefler ve ihtiyaçlar belirlenir” dedi. ikili iş görüşmeleri gerçekleştirilmesi ve sözkonusu pazarların yakından incelenmesi hedefleniyor. Gerek Japonya ve Çin pazarına girmek isteyen ve gerekse bu pazarlara yönelik olarak ihracat gerçekleştiren firmalarımızın pazar paylarının geliştirilmesi açısından önemli bir fırsat niteliğindeki heyete katılım bedeli kişi başı 2.770 Avro olup, katılım ücretine ekonomi sınıfı İstanbul-TokyoŞanghay- İstanbul uçak bileti bedeli ile 4 gece oda+kahvaltı konaklama bedeli ve transferler dahil olup, Çin vize bedeli ve yemek bedelleri dahil değildir. Öte yandan, 44.Davos Zirvesi (Dünya Ekonomik Forumu), “Dünyayı Yeniden Şekillendirmek’’ teması ile toplandı. Foruma 40’tan fazla lider 100 ülkeden 2 bin 500 kişi katılıyor. Dünyayı yeniden biçimlendirmenin, iş dünyasına, siyaset ve topluma etkileri, sonuçları ele alınacak. Dünyanın, hiyerarşik bir toplum yapısından, iletişimin arttığı daha homojen bir toplum yapısına doğru gittiğine dikkat çekiliyor. Davos, “küresel bir köydür’’. Dünyanın bütün tanınmış simaları, bu bizim Uludağ benzeri kayak merkezinde, “dünyanın nasıl daha iyi bir duruma getirilebileceği’’ tartışılır. İşadamları da belki en önemli iş bağlantılarının temellerini burada atarlar. Uluslararası şirketler, büyüme için yönlerini gelişmiş ekonomilere çevirmeye başladılar. ABD, Almanya ve İngiltere’nin, artık Hindistan ve Brezilya gibi ülkelere göre daha çok güven verdiği düşünülüyor. Gelişmekte olan ekonomiler hız keserken Türkiye, Güney Afrika, Hindistan, Endonezya ve Brezilya’da 2014’te yapılacak seçimler öncesinde siyasi belirsizlikler de artıyor. ZAYİ İLANLARI Gümrüklü Saha Giriş Kartımı Kaybettim Hükümsüzdür. Onur MORAL Gümrüklü Saha Giriş Kartımı Kaybettim Hükümsüzdür. Sezer ÖZDEN Gümrüklü Saha Giriş Kartımı Kaybettim Hükümsüzdür. Nejat İNAN Gümrüklü Saha Giriş Kartımı Kaybettim Hükümsüzdür. Görkem TUTUCU Gümrüklü Saha Giriş Kartımı Kaybettim Hükümsüzdür. Hakan TUTUCU Gümrüklü Saha Giriş Kartımı Kaybettim Hükümsüzdür. Gül Hediye KÖK Nüfus Cüzdanımı Kaybettim Hükümsüzdür. Aylin TURAN 6 politika Feyzullah BUDAK Atatürk ve Kürtler Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin bu topraklara gökten zembille inmediğine, bu devletin bin yıllık Selçuklu - Osmanlı geleneğinden ve bunlardan da eski devlet birikimlerinden beslenen bir “devam devleti” olduğuna inananlardanız. Gerçi Osmanlı’da devlet yönetimiyle ilgili faziletli davranış örnekleri kadar, (bilhassa Kanuni’den sonra) rüşvet ve menfaat temini gibi yozlaşmalara da sıklıkla rastlandığını biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bilhassa Atatürk’lü dönemi ile onu izleyen uzun yıllar boyunca bu konuda bize onur duyulacak bir miras bıraktığı herkesin malumudur. Evet, Osmanlı’nın bilhassa son dönemlerinde, devlet işlerine rüşvet ve iltimasın ne denli girmiş olduğu ve bunun koskoca devletin çözülüp dağılmasına ne denli etkili olduğu, tarihimizin en ibret verici olaylarındandır. Ama Türkiye Cumhuriyetini kuran ve yöneten kadrolar uzun yıllar boyunca bu olaydan gereken dersi aldıklarını bize kanıtladılar ve bizlere bu konuda zirve diyebileceğimiz davranış örnekleri miras bıraktılar. Önce bu örnek davranışlardan ikisini paylaşmak istiyorum. 1949 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ’nün oğlu Erdal İnönü yüksek lisans eğitimi için Amerika’dadır. Oradan annesine bir mektup yazar; ”Sevgili anneciğim, Dün bir kürkçüye gittim. Bir hermin kap (dediğiniz gibi kısa ve tuvaletin üzerine omuza alacak şekilde, beyaz), vergiyle beraber 1260 dolar; fakat Amerika dışına satılırken bu vergiden muaf tutuluyor, biz 1000 dolara alabileceğiz. Bugünler Christmas’tan sonraki ucuz zaman dönemi olduğu için şimdi nispeten ucuzmuş, yaza doğru daha pahalılaşacakmış. Ben, söylediğim beyaz kapı benim için saklamalarını tembih ettim. Üç haftaya kadar bir cevap vereceğimi söyledim. O zamana kadar düşündüğünüzü söylerseniz iyi olur. Erdal İnönü, 21 Şubat 1949” Mektubun ilk satırındaki “dediğiniz gibi kısa ve tuvaletin üzerine omuza alacak şekilde, beyaz” ibarelerine bakılırsa, daha önce ana-oğul arasında bu konuda ya bir konuşma veya bir yazışma olmuş ve şimdi de oğul İnönü bunun gereğini yapmaya çalışıyor. Yani koskoca Cumhurbaşkanının karısı özel günlerde tuvaletinin üzerinde omuzuna alabileceği bir kısa kürk parçası istemiş ve oğul da bunu Amerika’da bulmuş ama Cumhurbaşkanı oğlunun bu kürkü satın alacak bin doları yok ve kürkü mağazada ayırttırarak annesinden para istiyor. İşte oğul Erdal İNÖNÜ’nün bu mektubuna karşılık Cumhurbaşkanı babadan gelen mektup; “Erdal’ım, sevgili oğlum, Annene yazdığın 21 Şubat tarihli mektubunda (...) kürk hikâyesini okudum. Olacak iş değil; o kadar doları bulamayız. Hemen sözünü geri al. Senin bu kadarcık ihtiyat paran için üç senedir uğraşıyoruz. Hulasa, olacak iş değil. İsmet İnönü, 27 Şubat 1949” İşte bu Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakanın ikide bir aşağıladığı, her fırsatta hakaret ettiği “2 ayyaş” tan birisidir ve İsmet İnönü tek parti döneminin solcu cumhurbaşkanıdır. İkinci ibretlik örnek ise çok partili döneme aittir. Adnan MENDERES’in Başbakan olduğu yıllarda oğlu Yüksel MENDERES, “bir arkadaşıyla ortak ticari işe girme arzusundan” bahsederek, bu konuda babasından izin ister. Başbakan babanın oğluna verdiği cevap tam bir ahlak ve siyaset dersidir; “‘Hayırlı olsun oğlum… ama eğer bu işe girersen bil ki ancak beni alır beni satarsın. Bu makamı parayla ölçmek mümkün değil. Doğru git, devlet memurluğu yap. Ben Başbakan oldukça ticaret yapamazsın” Bu da İNÖNÜ’nün ve CHP’nin yönetimini beğenmediği için oradan ayrılarak Demokrat Partiyi kuran ve sonra da başbakan olan sağcı Adnan MENDERES’in davranışıdır. Yani güzel ahlak ve doğru davranış ne tek parti çok parti dönemi tanıyor ve ne de solculuk veya sağcılık bu konuda ölçü oluyor. Peki şimdi bu güzel örnekleri siyaset ve yönetim mirasında taşıyan Türkiye’ye ne oldu? Ne oldu da, artık bu ülkede Başbakanlar hiç sıkılmadan “maaşımla geçinemiyorum, onun için ticaret yapıyorum” diyebiliyor? Veya bir Başbakan henüz 20’li yaşlarındaki oğlunun gemileri olacak kadar zenginleşmesini eleştirenlere “Ne gemileri canım, oğlumun sadece bir gemiciği var” diyebiliyor ve bundan sıkıntı duymaksızın siyasete devam edebiliyor? Ne oldu da, bir Bakan daha düne kadar ticarette varlığı bilinmeyen henüz 20’li yaşlardaki oğlunun evinden çıkan milyonlarca doları ve 6-7 para kasasını “villasını satmıştı da, onun parasıdır” diye izah edebiliyor ve bundan utanmaksızın siyasette kalmaya ve milleti temsile devam edebiliyor? Ne oldu da, evindeki ayakkabı kutularından 4-5 milyon dolar çıkan bir banka genel müdürü bu paraları “imam hatip yaptırmak” için sakladığını söyleyebiliyor ve bunu söylerken çarpılabileceğinden korkmuyor? Ve dahi siyaset erbabı da hem halkın ve hem de Hakk’ın ne diyeceğini umursamadan onu savunabiliyor? Ne oldu da böylesine bir arsızlık düzeyine geldik? İnsanlar öz çıkarları için şahsi olarak bir çok şeyi göze alabilirler ve bu da anlaşılabilir. Peki bize ne oldu da, toplumun önemli bir bölümü hala bu arsızlıkları onaylıyor ve destek oluyor? Tarihinde yukarıda anlattığım türden zirve ahlak örnekleri barındıran bu toplum nasıl oluyor da bu seviyeyi kendisine layık görüyor? Sosyologlar….! Psikologlar…! Toplum Bilimciler….! Ahlak Bilimciler…! Din Bilimciler neredesiniz..? UZUNDERE’DE “İzmir büyük bir GERİ SAYIM BAŞLADI Uzundere tematik parkıyla Ege’nin çekim merkezi olacak K arabağlar Belediyesi’nin prestij projesi Uzundere Rekreasyon Alanı’nda yer alacak sanatsal ve heykel yapılar ile tematik oyun alanlarının yapımı hızla sürüyor. Üst yapısı ile Türkiye’ye örnek, Ege’nin çekim merkezi olmaya aday proje, kısa bir süre sonre tamamladıkları, 250 hektarlık alanda hayat bulacak proje ile Türkiye’ye örnek olacaklarını söyledi. Projenin önemli bir bölümünü oluşturan sanatsal ve heykel yapıların içinde bulunduğu tematik parkın halkın hizmetine açılacağını açıklayan Kürüm, “Bu proje Karabağlar’ın projesi olmaktan öte, İzmir’in, Ege’nin projesi. Yapımı hızla süren, tematik park alanında yer alacak Nasrettin Hoca figürlü heykel bina ve sanatsal yapı projeye ayrı fark katıyor. 1200 metrekare alana inşa edilen, göle maya çalan Nasrettin Hoca figürlü tamamlanarak, halkın heykel bina, 37,5 hizmetine sunulacak. metre yüksekliğinde olacak, müze ve kültür CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun merkezi olarak hizmet verecek. Nasrettin da örnek gösterdiği Hoca’nın kavuğu ise projede, alt yapı çalışmaları hızla sürüyor. seyir terası olarak değerlendirilecek. Çalışmaları yerinde Nasrettin Hoca figürlü denetleyen Belediye heykel bina, dünyanın Başkanı Sıtkı Kürüm, en büyük heykel alt yapı yatırımlarını yapısı ile Gunniess belediye olanaklarıyla Rekorlar Kitabı’na girmeye aday” dedi. YEŞİL ALANI İLE ÖRNEK Uzundere Rekreasyon Alanı’nın diğer bölümlerinde ise 2500 kişilik amfi tiyatro, gençlik merkezleri, kapalı yüzme havuzları, nikah, düğün ve kır düğün salonları ile seyir teraslarının yer aldığını vurgulayan Kürüm, şunları söyledi: “Amfi tiyatro, düğün salonu, kır düğün salonunun yapımı tamamladı. Madımak Şehitleri Anıtı’nın açılışını yaptık. Su depoları, istinat duvarlarının yapımı bitti, ağaçlandırma çalışmalarının büyük bölümü tamamlandı. Süs havuzları, göletler de tamamlanmak üzere. Tematik parkın ise yapımı hızla sürüyor. Uzundere, yeşil dokusuyla da Karabağlar’ın kaderini değiştirecek. Sadece İzmir’in değil, Ege’nin en önemli dinlence ve eğlence mekanı haline gelecek. İnsanlar köpek balığı figürlü havuzlarda sörf yapacak. Çocuklar, gençler havuzlarda yüzecek, sörf yapacak, tematik parkta eğlenecekler, aileler restoranlarda yemeklerini yiyebilecek, mantar kamelyalarda piknik yapacak.” TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK ENGELLİ PARKI Projenin engellilerin kullanımına da uygun olarak yapıldığını belirten Kürüm, yürüyüş yolları, asansörleri ile Uzundere Rekreasyon Alanı’nın Türkiye’nin en büyük engelli parkı olacağına da dikkati çekti. Uzundere’de olimpik kapalı yüzme havuzu, buz pateni pisti, çim kayak pisti, tay park gibi 7 politika Haber`siz´siniz35 projeleri de olduğunu belirten Başkan Kürüm, bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden destek almak istediklerini belirtti. Görüşmelerin sürdüğüne dikkati çeken Kürüm, “Uzundere Rekreasyon Alanı’nın hemen yanında kapalı yüzme havuzu ve buz pateni pistinin de yer alması, bölgeye ilgiyi daha da arttıracak, sporcular için çekim merkezi haline getirecektir. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da taleplerimize sıcak bakıyor. Önümüzdeki günlerde bu konuyu da değerlendirerek, netleştireceğiz” diye konuştu. TEMATİK PARK’TA NELER YER ALIYOR Tematik park ve oyun alanlarında, Nasrettin Hoca figürlü heykel binaların yanı sıra Nuh’un Gemisi’nin figüre edildiği bir diğer heykel bina da bulunuyor. Heykel yapılar, restoran, kafeterya, müze, kültür merkezi olarak hizmete açılacak. Çocuk ve gençlerin sörf yapabileceği dev köpek balığı heykellerinin bulunduğu yüzme havuzlarının toplam alanı ise 4 bin metrekare. Tematik park alanında, ejderha figürlü kaydıraklar, mantar kamelyalar da bir unsur. Oyun alanında Tom&Jerry, Keloğlan, Pamuk Prenses Yedi Cüceler gibi çocukların çok sevdiği onlarca masal ve çizgi film kahramanları, fil, timsah, balık, dino figürlü kaydıraklar, heykeller ve oyun grupları projenin diğer ayrıntıları. Projenin bitiminde açılışı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gerçekleştirecek. Ömer Faruk ALTINDAĞ köye dönüşüyor” Fotoğrafa geniş açıdan bakmak AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım Balçova Çiçek Mezatı’nı ziyaret etti. Yıldırım “İzmir’in geri gittiğini, İzmir’i yönetenler de söylüyor. İzmir büyük bir köye dönüşüyor. Bu şikayeti etmek sonuç vermiyor. Buna ‘Dur’ demenin zamanı geldi” dedi Binali Yıldırım, ilçenin köye dönüştüğünü iddia ederek, “Şu ilçeye bakın. İlçe şehirle köyü bir arada yaşıyor. Bir tarafta inşaat atıkları bir tarafta koyunlar otluyor. Bu bir vizyonsuzluktur. Burada imar sorunu var. Bununla ilgili özel yasa çıkardık. Buranın sağlık kenti olması için yasa çıktı ancak o Büyükşehir Belediyesi’nde bekliyor. İnsanlar eğer hizmet yapma kabiliyetleri yoksa her zaman mazeret üretirler. İzmir’de de 10 yıldır üretilen mazeretlerin bedeli İzmir’in büyük köye dönüşmesidir” dedi. “İZMİR’İN GERİ KALDIĞINI İZMİR’İ YÖNETENLER SÖYLÜYOR” Yıldırım, İzmir’in geri kaldığını İzmir’i yöneticilerinin bile söylediğini belirterek, göreve geldiklerinde şikayet değil hizmet üreteceklerini ifade etti. Yıldırım, şöyle konuştu: “Biz mazeret değil iş ve hizmet üreteceğiz. Sorunların parçası olmayacağız, çözümün parçası olacağız. Biz 11 yılımızı böyle geçirdik. Hep iş ve hizmet odaklı çalıştık, kolaycılığa kaçmadık. İzmir’in geri gittiğini İzmir’i yönetenler de söylüyor. İzmir büyük bir köye dönüşüyor. Bu şikayeti etmek sonuç vermiyor. Buna dur demenin zamanı geldi. Antalya’ya 12 milyon turist geliyor. İzmir dünya, tarih kültür çiçekçilik, liman ve ticaret kentine nüfusunun yarısı kadar bile turist gelmiyorsa bu sorgulanmalı. Ne kadar çok insan gelirse hareketlilik o kadar artar. Sadece süs bitkileri değil refüjlerdeki yol kenarındaki çiçekleri değil kesme çiçek üreticileri destekleyecek her imkanı yasal çerçevede kullanacağız. Vakıflar Yasası ve KDV konusunda seçimlerden sonra ele alacağız mücadelesini birlikte vereceğiz. Taleplerimizin makul ve kabul edilebilir olması gerek. Her şeyi istemek hiçbirinin olmaması anlamına gelir.” MHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat TAŞER: “İzmir geri kaldı, buna dur deyin” İzmirli sivil toplum örgütlerini ziyaret eden MHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer, İzmir’in şehircilik yarışında geri kaldığını ifade ederek, “Günlerdir İzmir’i geziyoruz. Karşımıza kim çıktıysa, ‘buna bir dur deyin’ diyor” şeklinde konuştu ‘’DÖRT GÜNDE 200 BİNLERİ AŞAN MİTİNGLER YAPTIK’’ “ŞUBAT’IN İLK HAFTASININ SONUNA DOĞRU İZMİR’DEKİ CHP BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARININ TAMAMI AÇIKLANMIŞ OLACAK” 2011-2012 yıllarında 17 ay İzmir İl Başkanlığı görevinde bulunan Tacettin Bayır, 6N1K’ya özel açıklamalarda bulundu. Bayır, en geç Şubat ayının ilk haftasının sonuna doğru, İzmir’de ki CHP Belediye Başkan adaylarının tamamının açıklanmış olacağını söyledi. Kendi hayatı ile ilgili açıklamalarda da bulanan Bayır, 17 aylık İl Başkanlığı görevinden de bahsetti. Eski İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, adayların açıklanmasında geç kaldıklarını itiraf ederek, AKP’nin de geç kaldığını dile getirdi. Bayır ‘’ Şuan benim bildiğim kadarıyla 11 ilçe kesinleşti. Açıklamasını beklediğimiz ilçeler var daha. Şubat ayının ilk haftasında Genel Merkezi Yürütme Kurulumuz, Genel Merkez’de toplanacak. Aday isimleri parti meclisine sunacak ve Şubat’ın ilk haftasının sonuna doğru İzmir’deki CHP Belediye Başkan adaylarının tamamı açıklanmış olacak.’’ ‘’DÖRT GÜNDE İZMİR’DE 200.000’LERİ AŞAN MİTİNGLER YAPTIK’’ 2011-2012 yıllarında 17 ay yaptığı İl Başkanlığı görevinden de bahseden Bayır, “Biz İzmir İl örgütü olarak birçok başarıya imza attık. Zaten seçim sonuçlarında da bunlar ortada. Önümüzdeki seçimlerde de aynı sonuçların alınacağını düşünüyorum. O dönem Milletvekili seçimlerinde yoğun bir tempoda çalışma yaptık. Beş tane ayrı miting yaptık. Belki Türkiye’de ilk defa bir kırsal kesimde yüzbinleri aşan Ödemiş çiftçi mitingi yaptık. Sadece çiftçilerin katıldığı bir mitingdi. Bunlar gerçekten çok iyi şeyler. Dört günde İzmir’de 200 binleri aşan mitingler yaptık. Çarşamba günü Genel Merkez’den talimat geliyor ve Pazar gününe, yani dört gün içinde miting organize ettik.’’ İzmir’e göç etmek zorunda kaldılar. İzmir’de babam bir fabrikada işçiydi ve üç tane çocuğu okutmaya çalıştı. Üç kardeştik bu arada. Sonra ki süreçte ticarete atıldım. 12-13 yaşlarında sokaklarda çiçek satarak veya sinemalarda gazoz satarak ticarete atıldım. Bu tarz işlerle ticarete atıldım. Daha sonra orta okulda okurken, yaz sezonunda bir panjur atölyesinde çırak olarak çalıştım. Orada yetiştim ve 17-18 yaşlarında iyi bir usta oldum. Zaten 18 yaşında ailemin karşı çıkmasına rağmen bir panjur atölyesi kurdum. Yanımda çalışan elemanlar vardı. İzmir’in ilk 5 panjur ustasından biriydim.’’ ile birleşti. Yedi ayrı Genel Başkan ile çalıştım. Üç defa partimin adı değişti ama buna hiç darılmadım, küsmedim. Hep mücadelenin içinde oldum. Bunun sonucunda da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu “1983’TE AKTİF SİYASETE çalışmalarımızı incelemiş ve bize İl Başkanlığı görevini BAŞLAMIŞ OLDUM” verdiler. 2011-2012 yıllarında 1983’te aktif siyasete 17 ay boyunca CHP İzmir başlayan, Tacettin Bayır , ‘’ İl Başkanlığı görevinde 1983’te aktif siyasete başlamış bulundum. Gece gündüz oldum. SODEP’e kayıt çalışarak bugün ki noktaya oldum. SODEP daha sonra geldim.’’ SHP’ye katıldı. SHP ise CHP “12-13 YAŞLARINDA SOKAKLARDA ÇİÇEK VEYA SİNEMALARDA GAZOZ SATARAK TİCARETE ATILDIM” Çocuk yaşlarında ekonomik zorluklar yaşadığını anlatan Bayır, ‘’ Karaburun’dan İzmir’e 6 aylıkken göç etmişiz. O zaman ekonomik zorluklar çektiğimiz için İzmir’e göç etmişiz. Tütün yerleştiren bir aileydik. Tütün para etmeyince Tacettin Bayır, 6N1K’ya özel açıklamalarda bulundu. Seçim çalışmalarını hızla sürdüren MHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer, İl teşkilatı ile bir günde tam 5 sivil toplum örgütünü ziyaret etti. İlk olarak İzmir Kent Federasyonunu(İZKEF) ziyaret eden Taşer, Federasyon Genel Başkanı Turgay Yokuş’a projelerini anlattı. Bir İzmirli olarak 250 projesiyle İzmir’i köy olarak anılmaktan kurtarmak için yola çıktığını belirten Taşer, bu şehire hizmet etmek istediğini söyledi. CHP rüzgârıyla alınan oyların arkasına sığınılarak, 10 yıldır İzmir’e hizmet yapılmadığını savunan Taşer, “Vatandaş her şeyin farkında. Günlerdir İzmir’i sokak sokak dolaşıyoruz. Karşımıza kim çıktıysa şehrin geri kalmışlığından şikâyet ederek, ‘Artık yeter buna bir dur deyin’ söyleminde bulunuyor” dedi. “Maalesef Kocaoğlu, şehrine hizmet etmek yerine yurt dışı ve yurt içi gezileri düzenlemeyi tercih ediyor vurgusunu yapan Murat Taşer, “Hatırlarsanız Aziz Kocaoğlu’nun EXPO 2015 için lobi yapmak amacıyla düzenlediği Tayland gezisi, katılımın yüksekliği ve 500 bin dolara mal olması nedeniyle CHP Genel Merkezi başta olmak üzere kamuoyu tarafından tepki görmüş, İzmirli vatandaşlar Tayland gezisinin ertelenmesi gerektiğini ve bu şartlar altında yapılmaması gerektiğini ifade etmişti. Fakat Kocaoğlu, yine CHP rüzgarıyla kendisine çok fazla oy verilmesinin arkasına sığınarak şımarıklığını sergilemiş ve Tayland gezisine gidilmesine sebep olmuştu. Ancak İzmirli bundan bir sonuç alamadı. Alamadığını da EXPO sonucuyla gördük” dedi. ‘’Balçova’yı İzmir’in incisi haline getirmek istiyoruz’’ CHP Balçova Belediye Başkan aday adaylarından Semra Aksakal Kayacan, Balçova için projelerinden bahsetti. 6N1K’ya özel açıklamalarda bulunan Kayacan’ın en büyük hedeflerinden biri ise Balçova’yı turizme kazandırmak ve İzmir’in incisi haline getirmek. Kayacan Balçova’yı geliştirmek istediklerini söyleyerek, ‘’Balçova’yı turizme kazandırmak ve İzmir’in incisi haline getirmek istiyoruz. Şimdi baktığınız zaman İzmir’in ev sahibi Alsancak Kordon’dur. Oysa bu denizin devamı İnciraltı’dır. İnciraltı İzmir’in akciğeri ve o güzel yeri İzmir’e kazandırmak istiyoruz. Doğru işletmelerin ve sağlık turizminin olduğu bir bölge yapmak istiyoruz. Balçova’nın hayali İnciraltı olmalı. Balçova’nın hayali teleferiği olmalı. Balçova’nın hayali Agamemnon kaplıcalarının uluslararası statüye ulaşması ve Türk halkının da onun varlığını bilmesi olmalı. Agamemnon 3-4 tane İskandinav ülkesi dışında pek bilinmeyen bir kaplıcadır. Oysa ki bütün dünya termal merkezlerinin en güçlüsüdür. Benim kendi halkımın da yararlanmadığı bir alandır. ‘’TÜM PROJELER İZMİR ADINA BÜYÜK BİR KAZANÇ OLACAK’’ Bu üç olguyu İzmir bir yer. Bizim amacımız denizle anayolu suç olmaktan çıkarıp, barışık hale getirmek. Balçova İnciraltı’na arkasını dönüyor. Oysa İnciraltı Balçova’nın mahallesi. Bunların hepsi İzmir adına büyük bir kazanç olacak. ile buluşturmak ve Balçova’yı Türkiye’de turizm merkezi yapmak istiyoruz. Balçova yüz ölçümü olarak küçük olabilir ama o kadar derin kaynaklara ve o kadar güzel varlıklara sahip ki bunu İzmirli fark etmiyor. Balçova, Konak ve Narlıdere arasına sıkışmış, sekiz mahalle ile anayolla deniz arasında kalan ‘’BALÇOVA’DA ACİLEN YAPILMASI GEREKEN PROJELER VAR’’ CHP Başkan adayı adaylarından Semra Aksakal Kayacan’ın en büyük iddialarından biri ise Balçova’nın Büyükşehrin ukdesinde olan İnciraltı’nda söz sahibi olması. Kayacan ‘’Ben o bölgenin Balçova’ya katacak ekonomik katkıyı çok iyi görüyorum. O ekonomik güçten doğacak yatırımlar var. En büyük hayalimiz kreşi ve huzurevi. Kreşler ücretsiz olacak. Termalleri ücretsiz hale getireceğiz ve teleferiğin çalıştıracağız. Balçova’da acilen yapılması gereken projeler var. Mezhepsel olarak baktığımızda Balçova’nın kanayan bir yarası, Cemevi’nin olmaması. Cemevimiz yok. Cemevi yapacağız. Gençleri spora ve sanata ilgi duyuracak, onları daha motive edebilecek bir kültür merkezimiz yok. Bir annenin evladına bakar gibidir bu projeler. Hiçbir projenin birbirinden öncelliği ve sonrası yok. Kreşimiz mutlaka olmalı. Huzurevimiz mutlaka olmalı. Hayvan fuarımız mutlaka olmalı. Teleferiğimiz mutlaka çalışmalı. Engelli rehabilitasyon merkezimiz mutlaka olmalı.’’ Türkiye, 17 Aralık 2013 günü yolsuzluk iddialarıyla Başbakan’a yapılan operasyondan sonra farklı bir atmosfere büründü. Bu operasyonlar üzerine söylenecek çok şey var. Ancak fotoğrafı biraz daha geniş ele almak gerektiğini düşünüyorum. Elimizdeki bu fotoğrafa yakından baktığımızda demokratik şekilde seçilmiş bir parti ile örgütlenmiş gayrimeşru bir yapının iktidar kavgası gibi görünüyor. Kolluk kuvvetlerinin amiri olan savcıların bakanlara ve vekillere yönelik operasyon emri vermesi, polislerin bu emirleri hiçe saymaları, savcıların yetki alanlarının daraltılması veya sürgün-tayin edilmeleri buna örnek verilebilir -halka yansıyan kısmıyla, herhangi bir ithamda bulunmamakla beraber. Şayet fotoğrafa geniş perspektiften bakacak olursak bu operasyonların Mısır’daki askeri darbeyle ve Suriye meselesiyle ilişkilendirebiliriz. Henüz kendi içimizde güven ve adaleti sağlayamamışken kişisel fikirlerin ülkemizin dış politikasına uygulama eğilimiyle çekişmeli döneme girmiş olduk. Konjektür gereği, ülke olarak attığımız birçok adım aslında Ortadoğu’yu henüz iyi okumadığımızı gösterdi bize. Ülke olarak atılan her adımın, söylenen her sözün uluslararası arenada yer bulduğu aşikar. Bu söylemlerle proje geliştiren, önlem alan ülkelerin de olması gayet tabii. İlk olarak “1 saatte Suriye’yi deviririz, 3 saatte Şam’a gireriz” diyen Şamil Tayyar ve Egemen Bağış’ın açıklamalarında hükümetin konjektürü iyi okumadığını gördük. Ortadoğu’nun lideri konumunda Türkiye’yi görmek istemek elbetteki gurur verici. Ancak Mısır’daki darbeyi, Mursi’yi, Suriye’yi ve arkasındakileri, bu olayların arkaplanlarını görmeden böyle açıklamalarda bulunmak bir yerde başımızı ağrıtacaktı. Nitekim öyle oldu. Liderlik kavgası Ortadoğu üzerineyken halk olarak meseleyi sadece cemaat-hükümet kavgası olarak gördük veya öyle görmemiz istendi. Oysaki meselenin arkaplanında Ortadoğu, İsrail, petrol yatakları bulunmaktaydı. Bunun yanında ayakkabı kutularındaki ve operasyon sonrası dolar zengini olan abilerin muazzam miktardaki paraları da gözardı edilemez. Elbetteki kimse Suriye’de, Mısır’da veya diğer ülkelerde kan dökülmesini, savaşlar çıkmasını, çocukların öldürülmesini istemez. Zulümlerin olduğu yerde gücümüz oldukça buna karşı koymak bizim kutsal görevimiz olacaktır. Ancak buna hazır olmadığımızı MİT’in tırlarına yapılan operasyonlarla anladık. Bu operasyonlar adeta ülkemizi Amerika’ya ve İsrail’e şikayet eder niteliği taşımaktadır. Sonuçta MİT’in 26. maddesinde Başbakanlıktan izin alınmadan MİT’e operasyon yapılamayacağını herkes bilir, mesele bu tırları medyaya duyurmaktı ve başarılı olundu. Hükümet ise büyük bir sorumluluk altına girerek bu tırları korumuş, arkasında İsrail, Amerika, Rusya gibi, Türkiye’yi Ortadoğu’da söz sahibi olarak görmek istemeyen ülkelerin bulunduğu Esad’ın karşısındaki güçlere yardım edildiğini itiraf etmiş ve zorlu bir sürece girmiştir. Türkiye’nin her zamanki gibi dimdik ayakta duracağı, hiçbir zaman Mısır gibi olmayacağı kesin. Ancak ülke olarak iyi bir temizliğe girmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kurumlarımızdaki (partilerde veya bürokraside) CIA, Mossad, cemaat, el-kaide vs. gibi ülkemiz aleyhine plan yapan yandaşlarını ve gerçek manada yolsuzluk yapanları uzaklaştırıp yerlerini tertemiz, Türkiye’yi karşılıksız seven insanlara emanet ederek gerçek manada halka hizmet etmiş olacağız. 6N1K Medya Ajans Reklam Fotoğrafçılık Hizm. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Muammer BAŞKAN Genel Koordinatör ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ömer Faruk ALTINDAĞ Spor Editörü Menderes SUNKAR Ekonomi Editörü Mustafa SEVEN Muhabirler Görsel Yönetmen Şahin Salih KAYA Ahmet SUNAL Gizem KUMBASAR Hukuk Danışmanı Faruk ÇALIŞKAN BASIMCI: STAR MEDYA YAYINCILIK A.Ş. BASKI YERİ: GAZİEMİR TREN İSTASYONU KARŞISI ESKİ BETONTAŞ TESİSLERİ İÇİ NO: 29 GAZİEMİR/İZMİR TEL: 0232 251 76 32 BASKI TARİHİ: 28.01.2014 SAYI: 6 TÜRÜ: YAYGIN HAFTALIK YÖNETİM YERİ: 6N1K MEDYA AJANS REKLAM FOTOĞRAF HİZM. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Atatürk Cad. No: 370/1 Kat: 4 D: 8 - Alsancak/İZMİR Tel: 0232 421 20 43 - 46 Fax: 0232 421 20 49 Fiyatı: 25 Kr (+KDV) GAZETE 6N1K’DA YAYINLANAN HABER, YAZI, RESİM VE FOTOĞRAFLARIN FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU İLE BASIN KANUNU’NDAN KAYNAKLANAN HER TÜRLÜ HAKLARI 6N1K MEDYA AJANS REKLAM FOTOĞRAF HİZM. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. NE AİTTİR. İZİN ALINMAKSIZIN KAYNAK GÖSTERİLEREK DAHİ İKTİBAS EDİLEMEZ. YAYINLANAN KÖŞE YAZILARINDAN YAZARLAR SORUMLUDUR. 8 kültür - sanat Yaşar AKSOY Her şey Homeros’la başlar Dünya Edebiyatı deyince her şey Homeros’la başlar.. Üstelik bu baba şairimiz, İzmirlidir.. Her dünya aydının kütüphanesinde bu ozanın yarattığı destanlar mutlaka bulunur. İlyada ve Odyssiea isimli efsanevi destanları yaratan, tarihin ilk ve en büyük şairi Homeros, tarihçi Herodot’a göre milattan önce 850 yıllarında yaşamıştı. Dünya halklarını en fazla etkileyen şair olarak tarihe ismi kazınmıştır. Şairin kendi topraklarında doğduğunu iddia eden Sakız adası, Atina, Salamis, Argos, Rodos, Kolophon’un iddiaları temelsizdir. Çünkü Homeros’un bir başka ismi, Melesigenes, yani Meles Çayı’nın Çocuğu’dur. Meles Çayı da tarih boyunca İzmir’den akıp Ege denizine dökülmektedir. Homeros’un başyapıtı İlyada Destanı, 16.000 mısradan oluşur ve Anadolulu halkların Troya kentini savunması ile bu kente saldıran Yunan Orduları’nın istilasını anlatır. Bu destanda Homeros, apaçık olarak savunmacı Anadoluluları tutmuş, on yıl boyunca saldıran istilacı Yunanlıları afişe etmiştir, İlyada’nın şifresi budur. Odysseia ise, 12.000 mısradır, Troya savaşı sonrasını anlatır.. Kitap deyince ilk akla gelen Homeros’un yapıtları olmalıdır. Orada insanlık destanı, insanlık hikayesi, tarihin kuramları vardır. Her İzmirli, Homeros’la övünmelidir.. Dede Korkut gibi bizim ozanımızdır.. Şair Ümit Yaşar Işıkhan, 1989’da İzmir’de “Homeros” isimli bir uluslararası edebiyat dergisi yayınlamıştır ve bu kültüre sahip çıkmıştır.. Karşıyaka Belediyesi de şair Veysel Çolak öncülüğünde “Homeros Şiir Ödülü” oluşturdu.. Bir hatıramı anlatayım.. Ahmet Piriştina’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemi.. Meles Çayı’nın denize döküldüğü yerde bir Homeros Anıtı yapıldı, törenle, şovla açıldı. İyi güzel.. Birkaç gün sonra kameramanı alıp televizyon programı yapmak için anıtın yanına gittim. Bir de ne göreyim?.. Yanıbaşındaki tabelada, “Şiir yazarı Homeros” yazılı.. Aklım kaynadı.. Bir kere Homeros anadan doğma kör bir adam.. Şiirlerini hep aklından söylemiş durmuş, başkaları kaleme alıp yazmış.. Sonra şiir yazarı olmaz, şair olur.. Hangi birini düzeltelim?.. Ah, şu bizim aydın olmadan, aydınlık saçmaya çabalayan hırsımız?.. KİTAPLARI ÖZGÜR BIRAK Farklı projeleri olan ve farklı alanlarda çalışan Kerem ve Erbil’i ortak sevgileri olan kitap buluşturdu Bilgi Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat okuyan Özel Haber Kerem Güneş, Gizem Kumbasar ‘Kira Parası’ adında bir fanzin çıkartıyor. Aynı zamanda ilk romanı üzerinde çalışıyor. Erbil Sivaslıoğlu ise farklı projeleri olan tasarımcı ve girişimci. StreetartIstanbul uygulaması ve YanKoltuklar’ın kurucusu olan Erbil el yapımı kameralar ve serigrafi baskı yaparken bir yandan da Dubai merkezli vatandaş haberciliği üzerine çalışan bir oluşum ile ilgileniyor. Roman okumaktan çok keyif alan Kerem ve Erbil komşu oldukları zaman birbirlerinin kitaplarını paylaşırken birbirlerinin kütüphanelerinde paylaşacak çok fazla kitap bulduklarını belirtiyorlar. “Bir gün insanların kitaplarını birbiriyle paylaştığı, tanıştığı, [email protected] yeni kitaplar önerdiği bir platform olup olmadığını merak ettik. Google’da aradık, bizi tatmin eden türde bir şey bulamadık ve kendimiz yapmaya karar verdik. Bookserf’de bu şekilde doğmuş oldu” diyor Erbil Bookserf’in başlangıcı için. İnsanların gönüllü olarak kitaplarını ortak ilgi alanlarındaki insanlarla paylaşabildiği bir internet sitesi olan Bookserf için “Sanal ortamda kitapların fotoğraflarına bakarak ödünç almak istediğin kitabı seçiyorsun ama buluşma gerçek dünyada oluyor. Almak istediğin kitabın altında mail adresinin olduğu bir yorum yazıyorsun, kitap sahibi seninle temasa geçiyor ve bir buluşma ayarlıyorsunuz. İki hafta kitap sende kalıyor, sonra da yine kitap sahibiyle buluşuyorsun ve kitabı geri veriyorsun” diye anlatıyor Kerem kitap paylaşımı hakkında. Bu yola sadece iki kişi olarak yola çıktılarını belirten Erbil “2 ay gibi kısa bir sürede kitaplığını paylaşan kişi sayısı 10’a çıktı. Takipçi sayımız dört binin üzerine çıktı. Artık kitap paylaşımının yanında pekçok farklı alanda da içerik üretiyoruz. Genco Gülan’ın 6,5 sergisi, Türk Yazarlar baskı serisi, kitap okumalı müzik aktiviteleri ve röportajlar bunların başında geliyor. Şimdilik sadece Istanbul’da paylaşım yapıyoruz, çok yakında İzmir’de de üç farklı kitaplığımızla başlıyor olacağız. Bir sonraki hedefimizse Berlin’de Türkçe kitap paylaşımına başlamak dedi. Kitap paylaşmayı ve insanlara olabildiğince fazla kitap ulaştırmak istemelerinin yanında Türkçe kitapların satın alınmaya teşvik edilmesi açısından kütüphanelerinde şu anda sadece yabancı eserler paylaştıklarını sözlerine ekleyen Erbil “Yabancı basım kitapların Bu resimler fiyatlarının fahişliğini avantaja çevirip benzer ilgi alanından insanları buluşturmayı amaçlıyoruz. Bir kez tanıştıktan sonra aramızda Türk basımı kitapları da paylaşıyoruz, ancak bunu açık bir şekilde desteklercesine yapmak istemiyoruz.” dedi. Öncelikli olarak satın almadıkları kitapları inceleme fırsatlarının olduğunu belirten Erbil “Kısa zamanda gören ilgiyle biz de kitap paylaşımından daha fazlasını yapmak istedik. Sevdiğimiz romanlardan kısa pasajlar okuması eşliğinde saykodelik gitar ile parçalar üretmek, sevdiğimiz yazarların serigrafi baskılı eşyalarını yapmak, düşüncelerini ve yaşayış biçimlerine hayranlık duyduğumuz insanlardan ilham vermesi için en sevdikleri 10 kitap serisi hazırlamak bunlardan sadece birkaçı. Yaratıcılığımızı içinde kitap ve yazarların bulunduğu aklımıza gelebilecek her yönden kullanmaya çalışıyoruz. BookSerf’e yeni eklenenler ve yardımcı olmak isteyen yeni insanlarla da üretkenliğimiz giderek artıyor” Türkiye’de hem kitap okuma oranının hem de Duyguların Aynası Sevgili Bahattin Bilgin‘in atölyesine girdiğiniz anda bir gökkuşağının içinde buluyorsunuz kendinizi. Resimlerinin arasında gezinirken, sizi içine alan renk armonisinin arasında, duygularınızın aynalarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bence Bahattin Bilgin‘in resimleri duyguların aynası… Duyguların çığlık atması. Tabiki de böylesine güzel bir gökkuşağının içinde gezinirken dilek tutmaya başlıyorsunuz. Çünkü Bilgin‘in resimleri aynı zamanda umut dolu, özgürlük dolu, çoşku dolu… Ressam Bahattin Bilgin “Sıcak ve soğuk renkleri, bunları harmanlamayı, bir bütün olarak kompoze etmeyi seviyorum. Hayatı, yaşanmışlıkları, hayatın içindeki tüm duyguları, aşkı, nefreti, sevgiyi, öfkeyi, mutluluğu Kutsal Dağın Emaneti Aydın’ın Söke ilçesindeki Beşparmak Dağları’ndaki doğal ve kültürel kaynakların korunması için doğa sevenlerin mücadelesi sürüyor Batı Menteşe Dağları’nın bir uzantısı olan Beşparmak Dağları’nda (Latmos), doğal ve kültürel kaynakların korunmasına yönelik çalışmalar sürüyor. Çeşitli bakanlıklarla Haber`siz´siniz35 Latmos’un korunması için temaslarını sürdüren Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), dağdaki antik dönem yerleşimlerden biri Ören Asar’ının tescil edilerek korunması için Milas Müze Müdürlüğü’ne başvurdu. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Latmos’un bakir coğrafyasındaki araştırmalarda bugüne kadar bilinmeyen birçok buluntu ve farklı yerleşme izleriyle coşkuyu renklerle anlatmak benim tarzım ” diyerek kendini anlatıyor . En yakın arkadaşı Gülcan Erdem ise “Benim Renklerim” adlı şiiri ile bakın nasılda güzel yorumlamış sevgili ressamımızı. Benim baktığım gibi bakabilir misiniz renklere? Benim gördüğümü siz görebilir misiniz? Sizde benim gibi sevebilir misiniz? Pembelere konup, yeşili kucaklayarak? Gökyüzünde uçabilir misiniz ormanlara bakarak. Su yüzünde kayabilir misiniz uzaklara yalınayak? Ufukları dolanıp oradan bakabilir misiniz bıraktığınız yere. Maviye basıp güneşi kucaklayarak? Varoluşun tadını çıkarabilir misiniz karşılaşıyoruz. Bunlardan bir tanesi de, kayıt altına alınarak tescil edilmesi ve korunması için Milas Müze Müdürlüğü’ne başvurduğumuz Ören Asarı’dır. Ören Asarı’nın olduğu bölge ilginç coğrafyası ve muhteşem panoramasıyla Latmos’un doğal ve kültürel zenginlikleriyle dolu yerlerinden biridir. Öncelikle bu yerleşmenin tescil edilerek korunma altına alınması ve bir üniversitenin bu alanda tuvalimde, Yaşayabilir misiniz renklerimde gülümseyerek? Eksilmeyen heyecanımla gökkuşağımda Bu gün Fırçamın ucunda gezinebilir misiniz benimle? “Renkler tamamen bana özgü. Bu biraz Foça’dan kaynaklanan, biraz da benim hayata pozitif bakışımla, insanları sevmem ve onlarla barışık çalışarak, geçmiş uygarlıkların tarihinin meydana çıkarılması sağlanmalı” diye konuştu. DEFİNECİLER DELİK DEŞİK ETTİ Son bir yıl içinde kutsal dağda büyük bir talanın yaşandığını bildiren Sürücü, definecilerin dağı delik deşik ettiğini söyledi. Sürücü açılan çukurların, sökülen antik taşların, parçalanan eserlerin sayısında gözle görünür bir artış olduğunu kaydederek, “Bölgede yöre insanları tarafından Anadolu Parslarını avlamak için kullanılan kapanlar bulduk. Bulduğumuz yerleşmenin Antik Dönem’e ait olmasını, bu muhteşem hayvanın avlarının geçmiş uygarlıklarda da yapıldığının bir göstergesi olarak düşünüyoruz” dedi. ÇÖP VE MADEN OCAĞI TEHDİDİ Sürücü, çöp sorununun acilen çözülmesi gerektiğini kaydetti. Dağda en önemli ve acil çözüm bekleyen sorunun maden ocakları olduğunu ifade etti. basım oranının çok düşük olduğuna değinen Erbil Sivaslıoğlu sözlerine şu şekilde devam etti; “2012 yılında Türkiye’de kişi başı 6,5 kitap basılmış, 2013 de ise bu rakam 7,2. Basılan kitap hesaplamasına üstelik eğitim kitapları ve dini baskılar dahil. Bunun en büyük sebebinin yetersiz yönlendirme sonucu oluşan kitaplara karşı bir önyargı olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden beğendiğiniz türde kitapları daha önce okumuş insanlarla tanışmanın da faydası çok büyük aslında. BookSerf’ten birkez kitap aldıktan sonra kitap paylaşan ile tanışmış ve birbirinizin zevklerini daha iyi anlamış oluyorsunuz, sonrasında okuyacağınız kitaplar hemen sıralanıveriyor. Güncel büyük kitapçılarda sizinle böyle bir temas maalesef ki yok” yaşamamla ilgilidir” diyen Bahattin Bilgin 1955 Ladik – Samsun, Hasırcı Köyü doğumlu. Orta okul ve liseyi Akpınar Öğretmen Okulu’nda okudu. 1973 yılında İstanbul Çapa Öğretmen Okulu Resim Bölümüne girdi. Mezuniyet sonrası Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girdi. İş hayatına grafikerlikle başlayarak yaklaşık 10 yıl bu işi yaptı. Bu süre içerisinde resimle ilgisi hiç kopmadı. Uzun yıllar iş hayatı dolayısıyla amatör olarak çalışmaları devam etse de, yağlı boya çalışmalarını üç yıldır düzenli olarak Foça’da sürdürüyor. Soyutlamalarının bu serisinde genelde Foça, deniz ve Foça renkleri ya da Foça sentezi olarak adlandırdığı renkler hakim. İlk sergisi 6 Temmuz 2013’de kendi galerisi Foçart’ta açtı. Bir süredir çalışmalarını Foça’da sürdüren Ressam Bahattin Bilgin, Foça’ya yepyeni bir sanat galerisi ve resim atölyesi kazandırdı. Bahattin Bilgin’in eserlerinde, sürrealizm yeni dönem resmin yansımaları gözlemlenmektedir. Çalışmaları, tual üstüne yağlıboya... . Resim anlayışı – resimlerimde de görüldüğü üzere – modern soyutlama. Tüm alanlarda olduğu gibi resimlerinde görülen soyutlama, duyguların dışavurumunda, görsel anlamda da, çizgide, renkte gözleniyor.“ Bilgin, “Emeklilik günlerini Foça’nın huzurlu mekanında hasret kaldığı tablolarıma ve sanata ayıracağım” dedi. 9 saglık Haber`siz´siniz35 10 soruda Jinekomasti Prof. Dr. Cüneyt ÖZEK’in anlatımlarıyla Erkeklerde Meme Büyümesi Memeleri ile ilgili tek konuşan kadınlardır ama tek Estetik Cerrah sorun Prof. Dr. Cüneyt ÖZEK yaşayan kadınlar değildir. Erkeklerde de özellikle puberte döneminde ve orta yaşın üstünde, memelerin aşırı şekilde büyümesi ve deforme olması söz konusu olabilir. Her ne kadar erkeklerde meme kanseri gelişme olasılığı kadınlara göre çok düşükse de meme de oluşabilecek büyümeler ve şişmeler ek olarak kafalar da “acaba mı?” sorusunu da tetikler. Bunun yanı sıra her yaşta ama özellikle puberte döneminde büyüyen memeler, erkekleri bir hayli derin psikolojik sıkıntıya sokar. Hele bu yaşta arkadaşlar arasında yapılabilecek esprilerin ne kadar keskin olabileceği düşünüldüğün de durumun vahameti daha da belirgin olarak ortaya çıkar. Bu sebeplerden dolayı, her ne kadar bir takım deniz kenarı tişört ve bol gömlek giyme operasyonlarıyla üstü kapatılan bir patoloji de olsa, binlerce kişinin büyük problemi olan jinekomastiyi yani erkeklerde meme büyümesini bu ayın konusu olarak seçtik. Bu sayede “ışığı kapa geliyorum veya yok ya denize girince ıslanıyorum” durumunda yaşamak zorunda kalan pek çok vatan evladına yardımcı olabileceğimizi düşündük. O halde şimdi gelelim “Erkelerde meme büyümesi; Jinekomasti” konusunda en sık sorulabilecek on soruya; 1. Jinekomasti nedir? Hangi yaş gruplarında görülür? Bu yaş gruplarında görülme sıklığı nedir? Jinekomasti yunancadan ‘kadına benzer meme’ anlamında türemiştir. Erkek memesinin normalden fazla büyümesi demektir. Jinekomasti sanıldığının aksine az görülen bir patoloji değildir. Erkeklerin yaklaşık %40 ile %60 nı etkiler. Yani Erkeklerin yaklaşık yarısı bu sorundan hayatının bir döneminde muzdariptir. Özellikle en sık görüldüğü dönemler; •Yeni doğan bebekler •Puberte yani ergenlik •Ve orta yaşın üstü gruptur Yeni doğan bebekler de; bu oran %60 civarındadır. Bunun sebebi anneden geçen östrojen hormonudur. Puberte çağında %65 yakın oranlardadır. Özellikle de 14-15 yaş civarında en sık olarak görülür. Ve yaklaşık olarak 1-2 sene sürer. Orta yaşın üstü grupta ise, yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar ve 70 yaş civarında oran %60 tan fazladır. 2. Jinekomasti hastalarında ağrı olur mu? Genelde olmaz, çok az bir grupta ağrı veya hassasiyet görülebilir. 3. Jinekomastinin oluşma sebepleri nelerdir ?Şişmanlık jinekomasti sebebimidir? Yapısal, kullanılan ilaca bağlı veya bir başka hastalığa bağlı olarak oluşabilir. Pek çoğu yapısal kökenlidir, ve oluşma sebebi tam olarak bilinmemektedir. Şişmanlık bilinenin aksine jinekomastinin en sık rastlanan nedeni değildir, ayrıca yapısal jinekomasti de seks hormonları normaldir. 4. Jinekomasti kansere dönüşür mü? Jinekomasti tedavi olmaksızın kendi kendine geçer mi? Yapılan çalışmalarda bu yönde hiçbir bulgu saptanmamıştır, yani jinekomasti kansere dönüşmez. • Puberte döneminde oluşan jinekomastiler genellikle iki sene içinde gerileme eğilimindedir •İlaçlara bağlı oluşan jinekomastiler ilaç kesildiğinde •Başka bir hastalığa bağlı olanlar hastalık tedavi edildiğinde kendiliğinden gerileyebilir. •Ama 2 seneden uzun bir süredir mevcutsa tedavisiz geçmesi çok zordur. 5.Jinekomastinin tedavisi nedir? Jinekomastinin tedavisi 3 şekilde olabilir; İlaç kullanımı, karaciğer tiroid hastalığı gibi bir nedene bağlıysa nedenin ortadan kaldırılması Hormon yetersizliğine veya fazlalığına bağlı ise testosteron gibi erkeklik hormonu verilmesi, veya tamoxifen, danazol gibi hormon karşıtlarının verilmesi En sık olarak ta; cerrahi tedavi yapılması. 6. Cerrahi tedavi ye hangi şartlarda karar verilir? • Ağrı ve duyarlılık şikayeti varsa • Sertleşmeye sebep olacak kadar uzun süredir mevcutsa • Kanser riski taşıyorsa • Ergenlikte; artan şekilde 18-24 ay arasında, yani 2 sene civarında bir süredir mevcutsa cerrahi tedavi uygulanır Jinekomasti ameliyatları herhangi bir yaştaki sağlıklı ve duygusal olarak stabil erkeklere uygulanabilir. Ameliyat için en uygun adaylar, vücudu tekrar şekillenebilecek sıkı ve esnek bir cildi olan kişilerdir. Sorunlarını ilk önce, egzersiz ya da kilo kaybı ile düzeltmeye çalışmamış obez ya da aşırı kilolu erkekler için ameliyat önerilmez. Alkollü içecekler tüketen ve marihuana kullanan kişiler de ameliyat için uygun adaylar olarak düşünülmezler. Kullanılan bu maddeler anabolik steroidlerle birlikte jinekomastiye yol açabilirler. 7. Ameliyat öncesi yapılması gerekenler nelerdir? Meme operasyonu öncesi meme dokusunun yapısı hakkında fikir sahibi olunmalıdır. Bu amaçla ultrasonografik veya mammografik tetkik yapılmalıdır. Meme yapısı 3 türlü olabilir; meme dokusu ağırlıklı, yağ ağırlıklı veya ikisinin karışımı şeklinde tespit edilebilir. Memenin hangi tipte olduğunun bilinmesi yapılacak ameliyatın natürünü belirleme de son derece etkilidir.Jinekomastinin yapısal değil de başka bir hastalıktan veya ilaç kullanımından olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca hastanın ameliyata engel ilaç kullanıp kullanmadığı, diyabet gibi kronik hastalığı olmadığı ve diğer tıbbi hikayesi dikkatlice alınmalı ve rutin operasyon öncesi kan tetkikleri ve grafiler istenmelidir. Yaraların iyileşmesi açısından sigara ve madde bağımlılığı dikkatlice sorgulanmalıdır. Eğer hasta sigara kullanıyorsa operasyondan 21 gün önce mutlaka kesilmesi gerekir, aksi taktirde yara iyileşmesi ile ilgili ciddi problemler yaşanılması kaçınılmazdır. Aspirin gibi kan sulandırıcı maddelerinde operasyondan 10 gün önce kesilmesi şarttır. 8. Ameliyat Nasıl Gerçekleşir? Jinekomastinin natürüne göre operasyon planlanır. Eğer meme dokusu ağırlıklı bir jinekomasti söz konusu ise yapılacak işlem meme başından girilerek meme dokusunun çıkarılmasıdır. Yağ dokusu ağırlıklı bir jinekomasti varsa liposuction yani kanüllerle girilerek yağ dokusunun emilmesi operasyonu uygulanır.Eğer patoloji bu iki durumun karışımı ise uygulanacak yöntem her iki operasyon tekniğinin kombine edilmesidir. Jinekomastinin çok ileri olduğu durumlar da veya cilt dokusunun yeterli elastikiyeti olmadığı hastalarda ek olarak cilt eksizyonu yani fazla cildin çıkarılması da uygulanır. Bu ameliyat genel anestezi altında yapılmaktadır. Genel anestezi hastanın tam olarak uyutulması ve solunumunun nefes borusuna yerleştirilen bir tüple anestezi ekibince denetlenmesi anlamına gelmektedir. Herhangi bir sorun yaşanmaması için öncelikle bazı laboratuar testleri yapılmaktadır. Anestezi uzmanı ameliyat öncesi hastayı değerlendirmeye alacaktır. Ameliyathanede hastanın kalp atımları ve kan oksijen seviyesi ameliyat süresince, devamlı olarak elektronik cihazlar yardımıyla takip edilmektedir. Alerji veya ilaç reaksiyonu nadiren de olsa görülmekte ve ölümcül olabilmektedir. Üstelik rutin testlerle duyarlı kişiler önceden saptanamazlar. Ancak bu istenmeyen durumlar hastane koşullarında oluştuklarında, başarıyla tedavi edilebilirler ve hastaya zarar verecek bir durum olma olasılığı son derece azdır. Genel anestezi öncesi, hastanın midesi boş olacak şekilde, 6-8 saat hiçbir şey yenmemeli ve içilmemelidir. Ameliyat sonrası da en az 4-6 saat ağızdan hiçbir şey verilmez. Bu süreler hastanın doktoru tarafından değiştirilebilir. Ameliyat 1,5-2 saat kadar sürmektedir. GENÇ KIZIN BOYU Ameliyat sonrası genellikle 1 saat kadar ayılma odasında izlendikten sonra, hasta odasına gönderilir. Ancak anesteziye bağlı olarak bulantı ve benzeri sorunlar olursa kalış süresi uzayabilir. 9. Ameliyat sonrası nelere dikkat edilir? Ameliyat sonrası genellikle rahat geçer .Ağrı minimaldir .Birkaç gün kol hareketlerinde kısıtlılık olabilir .Memeler üzerine elastik bir sargı uygulanır . Meme başı üzerine ayrı pansuman konur. Pansuman 2 gün sonra açılarak yara kontrol edilir. Konulan drenler duruma göre çekilir.7 gün sonra sargı açılır .Dikişler 10 gün sonra alınır .Hastaya elastik bandaj 3 hafta kadar daha uygulanmaya devam edilir. Erken dönemde şişlik olabilir , meme başında hissizlik ve deri üzerinde morumsu renk değişimi olabilir. Bunlar genellikle bir süre sonra kendiliğinden kaybolur. Hasta 3-4 gün içinde işine dönebilir. 1-2 ay ağır sporlardan uzak durması sağlık verilir. 10. Meme büyütme cerrahisinin riskleri nedir, bu risklerin azaltılması için ne yapılmalıdır? Her cerrahi girişimin olduğu gibi jinekomasti operasyonunun da riskleri mevcuttur. Bunlar, enfeksiyon, cilt zedelenmesi, kanama, anesteziye ters tepki, ve meme altında sıvı ya da kan birikmesidir. Operasyon belirgin yaralara, göğüs bölgesinde pigment değişimine ya da simetrik olmayan göğüs ya da göğüs uçlarına neden olabilir. Eğer asimetri çok belirginse, fazla dokuyu almak ve simetriyi sağlamak amacıyla için ikinci bir prosedür yapılabilir. Jinekomasti operasyonlarının geçici etkileri; göğüste duyarlılığı kaybetmek ya da uyuşukluktur, bu durumun normale dönmesi bir yıla kadar uzayabilir. Bu riskleri en aza indirmenin yolu doğru kişiye ameliyat olmaktır. Bu operasyonlar estetik plastik ve rekonstrüktif cerrahlarca yapılmalıdır. Bu cerrahların Türk plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi derneğine üyeliğine dikkat edilmesi cerrah seçiminde bir güvencedir. Estetik cerrahlar dışında yapılan operasyonlar risklerin artması anlamına gelir. 9 SANTİM UZATILDI Kemik eğriliği tedavisi için 2012 yılı Eylül ayında KSÜ Tıp Fakültesi’nde tedavi altına alınan Nergiz Kırmızı, hem hastalığından kurtuldu hem de boyu 9 santim uzatıldı Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı ve El Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Üzel tarafından tedavi edilen Kırmızı, 15 aylık zorlu tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşarak büyük mutluluk yaşadı. Lise son sınıftayken ameliyat olduğunu ve hasta yatağında derslerini çalışarak, okulunu dışarıdan bitirdiğini ifade eden Nergiz K., “Ben daha 7 yaşımda iken tanıştım hastaneler ile. O günden bu yana da derdime çare aradık ailemle. Babam tedavim için arabası da dahil varını yoğunu sattı Mersinde beni ameliyat ettirdi ama büyüdükçe aynı sıkıntılar tekrar oluştu. Biz tekrar çare aramaya başladığımızda rabbim bizim karşımıza Murat Hocamı çıkardı ve 20 Eylül 2012 tarihindeki ameliyatımın ardımdan süren 15 aylık sıkıntılı ve dikkat gerektiren dönemde hocam ve hastane çalışanları bana sanki kendi çocuklarıymış gibi davrandı. Onların ilgileri, ailemin desteği ile çok şükür hem kemik eğriliğim düzeldi hem de 142 santim olan boyum 151 santime çıktı. Allah derdimize çare olan herkesten razı olsun” diye konuştu. Genç kızın annesi Hediye K. ise, “7 yaşından bu yana onu ilk defa böyle mutlu görüyorum, Nergizim çok çekti ama inşallah bütün dertleri artık bitecek. Allah’ıma şükürler olsun ki karşımıza Murat hocamızı çıkardı, Allah onlardan razı olsun” dedi. Genç kızı tedavi eden Prof. Dr. Murat Üzel de KSÜ’de uygulanan bu ilk tedaviyi başarıyla sonuçlandırmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. Tedavi sürecini anlatan Üzel, şöyle konuştu: “Hastamız bize müracaat ettiğinde bilinmeyen bir nedenle her iki bacakta dışa kavislenme, içe dönme olarak tarif edilebilecek şekil bozukluğu, yürüme güçlüğü ve aşırı boy kısalığı mevcuttu. Hastamız doğuştan beri mevcut olan bu hastalığı nedeniyle 7 yaşında başka bir merkezde ameliyat olmuş ancak bir süre sonra bacaklarındaki eğrilik ve yürüme Veteriner Hekim Burak İŞMAN Felis Domesticus Latince kedi demektir.Kedilerin tarihi neolitik çağa (M.Ö. 8000-5500) kadar uzanır.İlk olarak Mısır’lılar tarafından evcilleştirilmişlerdir.Konya yakınlarında Hacılar bölgesinde ve İsrail’deki Jericho ‘daki kalıntılar kedilerin ilk yerleşim yerleri olarak karşımıza çıkıyor.Eski mısır’da kediler kutsal olarak görülmüştür. Nil bölgesine ait en eski kedi kalıntısı MÖ 4 bin yıllarına ait. MÖ 945-715 tarihleri arasında hüküm süren 22. Sülale döneminde tanrıça Bastet, dişi bir kedi olarak betimlenmiş. 1800’lü yıllarda keşfedilen Ben-i Hasan mezarlığında binlerce kedi mumyası bulunmuş. İslam peygamberi Muhammed’in kedinin içtiği suyla abdest aldığına ve kedisini uyandırmamak için entarisinin eteğini kestiğine dair rivayetler, Müslümanların kediye olumlu yaklaşmasına yol açmış görünüyor. Hatta Muhammed’i yılandan kurtaran “Müezza” adlı bir kediden bahseden kaynaklar var. Yine Ömer’den nakledilen bir hadiste “öldürülünceye kadar hapsettiği kedi yüzünden bir kadın cehenneme girdi ve azap gördü” deniyor. Osmanlı döneminde kediye, eski Türklere nazaran daha sevecen yaklaşılmış. Örneğin Ahmed Eflâkî (ö. 14. yüzyılın başı), bazı Mevlevilerin biyografilerini topladığı Menâkibü’l Ârifîn adlı eserinde Mevlana’nın bir kedisi olduğunu ve Mevlana’nın ölümünden yedi gün sonra bu kedinin de öldüğünü, kedinin Mevlana’nın sandukasının hemen sol tarafına ayak ucuna gömüldüğü anlatıyor. Bu yüzden Mevlana halk arasında ‘Pisili Sultan’ diye anılırmış. Ansiklopedik bilgiler kedileri bir yere kadar tanıtıyor.Ya yaşamlarını kedilerle paylaşanlar,onlar ne düşünüyorlar.Yaklaşık 20 yıldan beri Klinisyen olarak pek çok şey biriktirdim onlar hakkında.En somut olarak sizlere söyleyebileceğim özgür ve asi olduklarıdır.Çok güçlü bir hayatta kalma inaçları ve stratejileri var.Siz hangi 2 haftalık bir bebeğin kendini korumak için tısladığını veya kaçmaya çalıştığını gördünüz.Eğer bir kedi iseniz sürekli tetikte olmak zorundasınız.Avlanmak ve av olmamak bu becerinizin gücüne bağlıdır. Bana göre kediler vahşi ataları olan aslan kaplan leopar gibi kuzenlerinin küçük birer kopyasıdır.Hangimiz televizyonda bir aslan görünce etkilenmez hangi insan bir kaplanı doğal ortamında izlemek istemez. Sadece bu bile kedilerin hayatımızda olması için yeterli bir nedendir.Kediyle yaşamak vakur olmayı öğretir.Hiç eyvallahı yoktur kedinin kendi aurası vardır ve isterse içine alır istemezse ne yaparsanız yapın dahil olamazsınız.Hep odak olmayı isterler her zamanda baş aktördürler aslında-bu yazıyı yazdığım sırada kedim Maydanoz’u kaç kez klavyenin üzerinden kaldırdım bilemezsiniz-hep ilgi onlarda olmalıdır. Kedilere nankör dendiğini duymuşsunuzdur.Dünya üzerindeki en büyük yanılgıdır kedinin nankör olduğu. Türk toplumu olarak köpeğe daha çok alışığızdır.Aynı köpek davranışlarını kediden bekleyen insanların yanılgısıdır nankör kedi.Köpek insanlarla sosyal iletişim kurar ama kedi ekmeğini taştan çıkartır mücadelecidir ve yemeği haketmiştir. Avcıdır kedi , her zaman vahşi yanı onunladır tam olarak evcilleşmez ve hep güçlüdür.O yüzden ormanlar kralı bir kedidir. Hiç bir kediyi yürürken dikkatle izlediniz mi?O yumuşak adımları ,yılan gibi kıvrılan estetik dönüşleri o denge yeteneğini.Doğanın en iyi tasarımlarının başında gelir kedi.Gerektiğinde sert ölümcül gerektiğinde yumuşacık tüy yumağı. Kedilerin karanlıkta daha iyi gördüklerini hepimiz biliriz.Peki mırıldamalarının sırrını biliyormusunuz?Bu işlem diyaframın titreşmesiyle oluşuyor ve bir tür mutluluk ifadesi.Ancak daha ilginç olan ise çıkarılan bu ses frekansının kedilerin kemiklerinin daha esnek ve dayanıklı olmasını sağlıyor. Yapılan çalışmalarda bu mırıldamaların kemik erimesini yavaşlattığı yönünde bilgiler mevcut.Hatta kemik kırıklarının iyileşmesini hızlandırmak için kedilerin mırıldamalarından yararlanmak fikri üzerine araştırmalar bile var. Kedilerle yaşamın ayrıcalığı hakkında daha yazacak çok şey var aslında,bir kediniz varsa biliniz ki o sizin kediniz değil siz onun insanısınız,yaşadığınız ev artık onun siz misafirsiniz ve son olarak en rahat koltuğa oturmak istiyorsanız kedinizi kaldırmalısınız. güçlüğü tekrar nüksetmiş. 20 Eylül 2012 tarihinde ameliyat ettiğimiz hastamıza yurt dışında da yeni uygulanmakta olan ve bir Türk mucizesi olan ‘Adam Frame’ adlı bilgisayar destekli en gelişmiş İlizarov sistemi (Kemiğin ince teller ve çemberlerle tespit edildiği bir sistemdir) uygulandı. Her iki diz altındaki iki kemik toplam 6 noktadan kırılarak kemik parçaları tel ve çivilerle sabitlendi ve kemikteki eğrilikler ile boy kısalığı yavaş yavaş (günde 1 mm’lik hızla) düzeltildi. 15 ay boyunca yakından takip edilen hastanın boyu 9 cm uzatıldı ve 142 santim olan boyu 151 santime ulaştı. Cihazdan bugün çıkartılan hastamıza kırılmaya karşı bir tedbir olarak diz ve ayak bileğini serbest bırakan boru alçı uygulandı. Hastamız şu an alçısıyla yürüyor, oturup kalkabiliyor. Bacaklarındaki düzelme ve boy uzamasından hem kendisi hem de ailesi son derece memnun.” 10 Menderes SUNKAR Ligde bu hafta Merhaba sevgili okurlar,bu hafta şu ana kadar oynanan ve oynanacak maçları değerlendireceğiz. GÖZTEPE sezonun ilk maçında olduğu gibi yine G.O.P maçında yine iyi oynayamadan yine 2:0 dan 2:2 ye getirdiği maçtan bir puanla ayrıldı, inşallah başkan kızıp ta hocayı yollamaz!!!neyse önemli olan 2.yarıya deplasmanda puanla başlamış oldu.umarım içerdeki maçla seriye başlar...K.S.K yoğun yağış altında oynadığı MERSİN maçında yenemese bile bence doğru oyunla bir puan almıştır, önceki Karşıyaka’dan farkı hurra hücum etmeden telaşsız bir oyun ortaya koyması oldu.Şuursuzca saldırıp kalesinde kontradan gol gördüğü maçlar yüzünden puanlar kaybetmişti. YUSUF hoca bu mantaliteyi değiştirmiş ve bunun devam etmesini diliyorum.Bugün oynanacak maçlarda ekiplerimize başarılar diliyorum,bir parantez de FATİH TERİM hocamıza açalım TÜRK futbolunun kurtuluş reçetesi kendisidir ve İZMİR futbolunun içler açısı halini yüzümüze vurmuştur inşallah İZMİR futbolunu FATİH TERİM’i olarak gördüğüm futbol altyapı profösörü sn:MEHMET ÖZKAN gibi insanların çoğalması ile İZMİR futbolu önümüzdeki en kısa sürede layık olduğu yere gelir. ALTAY deplasmanda aldığı mağlubiyetle bu seneyi kapatmış gibi oldu işi oldukça zor şimdiden gelecek sezonun planlanmasına başlamalıdır. ALTINORDU TEPECİKSPOR karşısında 3:0 öne geçtiği maçtan uzatmalarda yediği golle 3:3 berabere kaldı ve spor kamu oyunu şaşırttı,maçın doksan dakika olduğunu hatırlatmakta fayda var. yaklaşık 2 yıldır bu kadar (özellikle 2. yarı) zor duruma düşmeyen Altınordu umarım gereken dersi alır,rehavete kapılmaz bunu bir yol kazası olarak değerlendirir ve yoluna kaldığı yerden devam eder..İZMİRSPOR aldığı Muratpaşa galibiyetiyle önemli bir maçı daha kayıpsız atlatmıştır ve 3.lig yolunda emin adımlarla yürümektedir tememnimiz sezon sonu layık olduğu lige geri döner.BAL ligi temsilcimiz BALÇOVA Bldspor,SAKARYASPOR deplasmanından puanla dönerek en azından içerde geçen hafta kaybettiği üç puanı birini kurtarmış oldu.Ayrıca yine MENEMEN,AYVALIKGÜCÜ, DENİZLİ BBSK ve diğer galibiyet alan ege temsilcilerimizi tebrik ediyorum,şuan devam eden MANİSASPOR’un da maçını üç puanla tamamlamasını bekliyoruz. spor Haber`siz´siniz35 ‘’Beko Basketbol Ligi Avrupa’nın en iyi liglerinden biri’’ Beko Basketbol Ligi’nin sayı lideri Darius Washington, 6N1K’ya açıklamalarda bulundu. Olin Edirne formasını terleten başarılı basketbolcu, Beko Basketbol Ligi’nin Avrupa’nın en iyi liglerinden biri olduğunu dile getirdi Beko Basketbol Ligi’nin sayı lideri Haber - Röportaj Darius Ahmet SUNAL [email protected] Washington, 6N1K’ya açıklamalarda bulundu. Olin Edirne formasını terleten başarılı basketbolcu, Beko Basketbol Ligi’nin Avrupa’nın en iyi liglerinden biri olduğunu dile getirdi. 3 yıldır Beko Basketbol Ligi’nde çeşitli takımlarda forma giyen Washington, bu sezon sayı lideri durumunda bulunuyor. Başarılı basketbolcuya göre ligde her takım her takımı yenebilir durumda. Darius bu konu hakkında ‘’ Beko Basketbol Ligi’nde oynamak çok keyifli. Toplamda 3 sezondur Türkiye’deyim. Ama ligin en iyi yanı herhangi bir takımın başka bir takımı yenebilme olasılığı. En alt sıradaki takım üst sıralardaki takımları yenebiliyor. Rekabet oranı çok yüksek. Bence Beko Basketbol Ligi Avrupa’nın en iyi liglerinden biri, hatta ilk üçte diyebilirim.’’ ‘’CEM AKDAĞ GERÇEKTEN ÇOK İYİ BİR KOÇ’’ Washington, “Cem Akdağ’nın çok iyi bir antrenör olduğunu ve oyuncuların kendi oyun tarzlarını oynamasını sağlıyor” dedi antrenör Cem Akdağ’nın bu sistemiyle oyuncuların daha rahat ve kendi potansiyellerini ortaya koyup oynadıklarını söyledi. ‘’BENCE İYİ BİR SEZON Her zaman yapılabilecek GEÇİRİYORUZ’’ bir aktivite var. Bütün Darius sezon hakkında ise ‘’ Bence iyi bir sezon geçiriyoruz. Koç sürekli bizi en uç noktaya kadar zorluyor ve çok sıkı çalışıyoruz. Sezon başında birçok insanın Olin Edirne’nin ligde alt sıralarda olacağına inanıyordu. Ama biz iyi bir sezon geçiriyoruz playoff’ları zorlamak hedefimiz ve bunu yapabileceğimizi düşünüyorum.’’ ‘’TÜRKİYE GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL BİR ÜLKE’’ Türkiye’nin çok güzel bir ülke olduğunu söyleyen Washington, ‘’ ‘’Herkes İzmir’in Süper Lig’de en az bir takımı olmasını ister” ‘’HERKES İZMİR’İN SÜPER LİG’DE EN AZ BİR TAKIM OLMASINI İSTER” Ege Palas’ta gerçekleşen ödül törenine Türkiye futbol direktörü Fatih Terim, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Binali Yıldırım, Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, çok sayıda kulüp temsilcileri ve konuklar yer aldı. Törende konuşma yapan Terim, İzmir’in futbol takımları hakkında açıklamalarda bulundu. Fatih Terim, İzmir’in tarihi kulüplerin olduğu bir şehir olduğunu ve herkesin İzmir’den bir takımı Süper Lig’de görmek istediğini ‘’AİLEMDEN UZAKTA OYNAMAK BAZI ANLARDA ÇOK ZOR OLABİLİYOR’’ Terim “İzmir bu kadar güçlü, tarihi kulüplerin olduğu güzel bir şehir. Buradan bir takım herhangi bir gelişimi çok uzun süredir yapmadı. Barcelona modelinden, Alman altyapısı yerine Türk modelini denemekte fayda var. Bunu kendi içimizde çok iyi yapanlar var. Bunu yapmaya devam edecekler. Yakın bir zamanda Türkiye Futbol Federasyonu’nun ataklarını göreceksiniz. Herkes İzmir’in Süper Lig’de en az bir takım olmasını ister. ‘’İZMİR’DE MİLLİ TAKIM OLARAK MALTA MAÇINI 80 BİN KİŞİYE OYNADIĞIMIZI HATIRLIYORUM’’ Zamanında Galatasaray, Altay’la şehirler neredeyse çok büyük. İnsanlar çok iyi ve arkadaşça davranıyorlar. Tanımamalarına rağmen yardıma ihtiyacınız olduğunda yardım ediyorlar. Hava bazen çok soğuk oluyor. Ben soğuk havayı seven bir insan değilim. Orlando’da hava çok sıcak ve sıcağa çok alışkınım. Soğuk havayı kesinlikle sevmiyorum ve ayrıca İstanbul’daki trafik çok kötü. Sevmediğim tek şey İstanbul’daki trafik diyebilirim’’ dedi İzmir Gücü Spor Vakfı’nın düzenlediği ödül töreninde, ödüller sahiplerini buldu. Fatih Terim’inde katıldığı ödül töreninde, en başarılı takım Altınordu seçildi biz de yani Göztepe de Aydınspor’la oynuyorduk. Atatürk Stadı’nda 7500 kişi varken, biz Alsancak Stadı’nda 20 bin kişiye oynuyorduk. İzmir’in böyle bir potansiyeli var. Karşıyaka ile Göztepe’nin maçının 80 bin kişi olduğunu biliyoruz. İzmir’de milli takım olarak Malta maçını 80 bin kişiye oynadığımızı hatırlıyorum. İzmir gibi futbol geçmişi uzun olan, tarihi güçlü olan bir şehrin, bütün kamil insanlarının bir araya gelmesi lazım. İZVAK gibi amatörce hizmet edenlerin dışında futbolun tüm elementlerinin bir araya gelmesi lazım. Sorunlar biliniyor ama çözümlerde ortak noktada buluşmak lazım.” EN BAŞARILI TAKIM ALTINORDU İZVAK ‘’Yılın Başarılıları’’ ödülleri ise sahiplerini buldu. Yılın en KARŞIYAKA STADI’NIN İHALESİ Darius, aileden uzak yaşamanın çok zor olduğunu belirterek sözlerine şu şekilde devam etti “Ailemden uzakta olmak bazı anlarda çok zor olabiliyor, çünkü 8 yaşında oğlum var. Onu bazen çok özlüyorum. Yanlarında olmak istediğim çok özel anlar var ama orada olamıyorum. Bu sporcu hayatında her zaman karşımıza çıkıyor. Sadece tatil zamanı ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirebiliyorum. Ama özellikle Noel veya Şükran Günü gibi tatillerde ailemden uzakta olmak yorucu oluyor.” İZMİR spor kamuoyunun yıllardır en çok tartıştığı konulardan biri olan yeni statlarla ilgili ilk somut adımlar Salı ve Çarşamba günü atılacak. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) 15 bin kapasiteyle yenilenecek Karşıyaka İlçe Stadı’nın ihalesini Salı günü Ankara’da yapacak. Aynı kapasitede yenilenecek Göztepe Gürsel Aksel Stadı’nın ihalesi ise çarşamba günü gerçekleşecek. İhaleleri kazanan firmalara sözleşme imzalandığı tarihten itibaren 5 gün içinde yer teslimi yapılacak, inşaatın bitmesi için 700 gün süre tanınacak. Karşıyaka Stadı’nın inşaatı kapsamında kulüp binası, tesisteki tenis kortları, tartan pist ve salonlar yıkılacak. Projede 158 kişilik başarılı takımı Altınordu seçildi. İşte ödüler: En başarılı takım: Altınordu En başarılı teknik direktör: Hüseyin Eroğlu (Altınordu) En başarılı futbolcu: Gökhan Karadeniz (Altınordu) En centilmen takım: Altay En centilmen taraftar: Menemen Belediyespor En centilmen futbolcu: Kemal Zencirkıran (İzmirspor) Jüri özel ödülü: Konak Belediyespor Kadın Futbol Takımı İZVAK özel ödülü: Hamza Hamzaoğlu (Akhisar Belediyespor) loca, 881 kişilik VIP, 482 kişilik protokol, 813 kişilik basın, 18 kişilik engelli tribününe sahip toplam 15 bin kapasiteli stat, kamp eğitim merkezi ve il müdürlüğü hizmet binası var. Kulüp projeye, kulüp binası, müze, tribün altında salon ve dükkanlar eklenmesini de talep edecek. Tesis bittiğinde Karşıyaka ilçesi, 1937’den sonra ilk kez yeni bir stada kavuşacak. Göztepe Stadı projesinde 500 kişilik VIP, 300 kişilik protokol, 250 kişilik basın tribünü, 75 engelli koltuğu var. Stat altında 12 asansörlü 500 araçlık kapalı otopark, dışında 100 otomobil ve 10 otobüslük açık otopark olacak. Stat cephesi ve çatısı doğal ışık alması için yarı geçirgen malzemeden yapılacak. Çatıdan akan yağmur suları bodrum katında arıtılıp kullanılacak. Çatıdaki panellerle stat kendi enerjisini üretecek. UEFA standardındaki projede restoran, büfe, sosyal alan var. Tesisteki mevcut kamp merkezi, tenis kortları, sahalar yıkılacak. Salonun akıbeti ise belirsizliğini koruyor. 11 spor Haber`siz´siniz35 BUCASPOR’DA KÖTÜ GİDİŞ SÜRÜYOR PTT 1’inci Lig’de Tavşanlı Linyitspor’a deplasmanda 2-0 yenilerek üst üste ikinci mağlubiyetini alan Bucaspor, küme düşme hattına yaklaşmanın tedirginliğini yaşadı. Düşme hattıyla arasında 5 puan fark kalan sarı lacivertli ekipte sağ bek Okan’ın kırmızı kart görmesi sıkıntıyı bir kat daha artırdı. Faul beklediği pozisyonda itirazı nedeniyle oyundan atılan Okan için hakemin raporunda küfrettiğini belirttiği ve başarılı oyuncunun en az 2 maç ceza alacağı öğrenildi. aldı. Pazar günü Fethiyespor’u konuk edecek Bucaspor, rakibine deplasmanda 4-0 kaybetmişti. İlk yarıda Kahramanmaraşspor’u yenip, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Tavşanlı Linyitspor’a yenilen Bucaspor, üç rakibine karşı ikinci yarıda da aynı sonuçları Forvetler Yasin ve Anıl’ı ikinci yarıda oyuna alıp, takımın en skorer ikinci futbolcusu Ricketts’ı yanında oturtan teknik direktör Mustafa Bahadır, tercihiyle şaşkınlık yarattı. Yönetim, Bahadır’dan takviye için rapor alacak. KARŞIYAKA’NIN ÇEHRESİ DEĞİŞTİ PTT 1’inci Lig’de ilk yarıyı düş kırıklığı ile kapatan Karşıyaka’nın Kerem, Umut, Muhammet ve Tayfun’u gönderip Ahmet Arı, Can Erdem, Cenk Güvenç, Cafercan ve Onur’u almasıyla yeşil kırmızılı ekibin çehresi değişti Karşıyaka’da sahaya çıkan 11 kadar yedek kulübesinin de kalitesi arttı. İlk yarıda Tekden Denizlisporlu Ahmet ve Çaykur Rizespor’dan kiralanan Cenk, tribünleri heyecanlandırırken, Can forvete canlılık kazandırdı. Yeşil kırmızılı ekip yeni kadrosuyla 3 maçta 7 puanla ligde ikinci yarın en karlı takımlarından biri oldu. Orta sahada görev yapmasına rağmen Tavşanlı Linyitspor’a 8’inci golünu atan Cafercan ve Tekden Denizlispor’da 19 maçta forma giyen Onur, önümüzdeki haftalardan itibaren forma rekabetine dahil olacak. Yenilerin gelişi ilk yarıda altenatifsiz olan Ars, Ofoedu, Caner, Mustafa, Hüseyin, Burak gibi isimlere de rekabet getirecek. FEYYAZ UÇAR: PUAN KAYBINA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK FEYYAZ UÇAR: PUAN KAYBINA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK Uçar transfer çalışmalarıyla ilgili ‘’ Elbette transfer şart. Fakat son kararı yönetim verecek. Takımın eksik olan Ligin ikinci yarısına mağlubiyet ile yönlerini ortada. Yöneticilerimizden başlayan siyah beyazlı kulübün puan bazıları son maçımıza gelerek takımı kaybına artık tahammülü yok. 100. izlediler. Niyetimiz takıma birkaç Yılında bir üst ligi hedefleyen takımda takviye yapmak. Play-off’ larda gözler 2 Şubat Pazar günü oynanacak mücadele etmek istiyorsak takviye Diyarbakır BBSK maçına çevrilmiş kaçınılmaz.’’ dedi. durumda. Zorlu Diyarbakır BBSK maçında Eyüpspor mağlubiyeti ile puan kaybını aklına getirmek bile İstanbul’dan eli boş dönen Altay, istemediklerini belirten takımın play-off umutlarını kaybetmemek teknik patronu Feyyaz Uçar ‘’Ligin adına Pazar günü İzmir’de oynanacak kritik maçlarından bir tanesi. maçtan 3 puan çıkarmak için İzmir’de saha avantajımızı kullanarak çalışmalarına devam ediyor. Ara mutlak galibiyet için çıkacağız. transferde altyapıdan genç oyuncuları Rakip gerçekten zorlu bir takım. profesyonel takıma dahil eden Özellikle deplasmanda katı bir defans Altay’ın tecrübeli çalıştırıcısı Feyyaz uyguluyorlar ve az gol yiyorlar. Kazanarak 3 puanı almak istiyoruz. Artık puan kaybına tahammülümüz yok ve üst sıralara yaklaşarak playoff’ ta bizde varız demek istiyoruz.’’ diye konuştu. TRANSFERDE İSTEDİĞİMİZ OYUNCUYU BULAMIYORUZ Takımda transfer çalışmalarının devam ettiğini belirten Altay Kulübü Başkan’ı Niyazi Konuşmaz ise ‘’ Transfer yapmak istiyoruz fakat istediğimiz oyuncuları bulamıyoruz. Zaten bu zamana kadar gelip hiçbir şey katmayan oyunculardan yeterince zarar ettik. Artık kemik kadro oluşturmak istiyoruz. Şu an için maliyet önemli değil ama bizim tarzımıza uygun bir futbolcu olması da çok önemli. Her sene kadro kurup sezon sonunda kadro dağıtmaya tamamen karşıyım. Başarı istiyorsak artık istikrar şart. Bu yüzden altyapıya daha çok önem veriyoruz. ‘’ dedi. Şahin Salih KAYA İzmir’e gelince çifte standart Dünyada düzeni sağlamak amacıyla insanlar hukuk diye bir kavram çıkarmış ve bu kavram yüzyıllardan beri uygulanmaya devam edilmiştir. Zaman ilerlemiş, değişmeyen tek şey değişimin kendisi olmuş ve nerede bir arıza meydana gelse, hemen bir yasayla sistem toparlanmak istenmiştir. Her şey yazılıp biçildikten sonra en alta bir dipnot düşülmüş ve adalet önünde herkes eşittir denilmiştir. Fakat spor alanında çıkan yasalarda her zaman İzmir üvey evlat muamelesi görerek, hep en kötü muameleye maruz kalmıştır. Bunun en çarpıcı örneğini geçtiğimiz hafta sonu İzmir’in iki köklü camiası Altay ve Göztepe’ye yapılan haksızlıklarla gördük. İstanbul deplasmanına giden bu iki takımın taraftarı statlara alınmamış ve her ikisine de gerekçe olarak ‘’güvenliğinizi sağlayamayız’’ denilmiştir. Toplumsal olaylarda şövalye kesilen güvenlik güçlerimiz, İzmir’de işini gücünü bırakarak takımlarını desteklemek isteyen taraftara yalan söylemiştir. Yeter ki Altay ve Göztepe puan kaybetsin, yeter ki amaçlarına ulaşamasınlar düşüncesi ile oynanan kirli oyunlar herkesin malumudur. İZVAK tarafından en centilmen takım seçilen ve 100. yılında takımlarını hiçbir maçında yalnız bırakmak istemeyen Altay taraftarına büyük yanlış yapılmıştır. Peki ya Göztepe? Şampiyonluk yolunda dolu dizgin ilerleyen Göztepe’ye sahada takamadıkları çelmeyi, tribünlerde takmak istemişlerdir. Deplasman yasağı ya vardır, ya yoktur sayın spordan anlamayan abilerim. Eğer varsa bundan sonra İzmir’de hiçbir rakip takımın taraftarını görmek istemiyoruz. Eğer yoksa biz de deplasman tribünlerinde yerimizi alarak aslanlar gibi takımlarımızı desteklemek istiyoruz. Eğer hala ‘’güvenliğinizi sağlayamayız’’ derseniz, bu konuda İzmir Emniyeti’nden tavsiyeler almanızı öneririz. Buraya gelen hiçbir misafir takım, takımını izleyemeden geri dönmedi çünkü. Kendi imkanları ile ayakta durmaya çalışan bu kulüplere destek olacağınıza daha çok köstek olmaya çalışmaktasınız. Sanmayın ki başkaları gibi unuturlar. Siz daha hala bu şehrin çocuklarını anlayamamışsınız. Türk futbol tarihine ilkleri yaşatan bu iki kulübün taraftarını ne zamandan beri öcü gibi görmeye başladınız? Bu kadar korkmayın artık İzmir’in bu yürekli adamlarından. Takımları için her şeyi bırakıp, kilometrelerce yol kateden bu insanların sevdalarına yasaklar koyarak engel olamazsınız. Sizler böyle yaparak arının deliğine çomak soktuğunuzun farkında bile değilsiniz. Kaybetmeye daha fazla tahammülü olmayan bu insanları lütfen rahat bırakın artık. Sizler dün geldiğiniz için belki bu kulüplerin tarihini bilmeyebilirsiniz. Eğer bilmiyorsanız zarar vermek istediğiniz camiaların geçmiş tarihine bakmanızı öneririm. Ata’lardan miras kalan bu renklere zarar vermek, kimsenin haddi değildir. Türk futbol tarihinde, ilk deplasmana giden takım Altay’ı, 2014’te deplasmanda stada sokmamak İzmir için üzücü bir durumdur. Herkesten önce Türkiye’nin adını Avrupa’ya duyuran Göztepeli futbolcuları sahada yalnız bırakmak fazlasıyla yakışıksız kalmıştır. Sporun her alanında İzmir takımlarına uygulanan bu çifte standardı bünyeler daha fazla kaldırmıyor artık. Ne yani sizlerin de bizim arkamızda durmanız için biz de mi illegale koşalım ? HÜSEYİN ALTINBAŞ: HATALARDAN DERS ÇIKARMALIYIZ Gaziosmanpaşa maçında 2-0 geriye düşmesine rağmen durumu toparlayarak maçı 2-2’ye getiren fakat galibiyet golünü bulamayan Göztepe fırsat tepti. Aynı hafta lider Hatayspor’unda puan kaybetmesiyle aradaki 6 puan farkı korunurken, Göztepe Başkanı Hüseyin Altınbaş önemli açıklamalarda bulundu. Devre arasında Antalya’da yaptığı hazırlık maçları ile olumlu sinyaller veren Göztepe geçtiğimiz hafta sonu ligde berabere kalınca bu durum camiada soğuk duş etkisi yarattı. Özellikle defans bölgesinde ağır kalan takıma gelen eleştiriler üzerine başkan Hüseyin Altınbaş “ Takım daha yeni sayılır. Devre arasından sonra ilk resmi maçımıza çıktık. Elbet bocaladığımız anlar oldu. Önemli olan hatalardan ders çıkartmak. Zamanla uyum sağlanacağından eminim. Hangi bölgede eksiklik varsa o bölge üzerine daha çok çalışarak eksiklerimizi gidermeyi planlıyoruz. Zafer Turan iyi ve azimli bir teknik direktör. Bu takımla büyük işler çıkaracağına eminim. Puan kaybetmemizin sebebi, rakibin sert oyununa maruz kalmamızdır. Yoksa Gaziosmanpaşa bizden çok iyi takım değildi.’’ dedi. Bir yandan da transfer çalışmalarını sürdürdüklerini belirten başkan Hüseyin Altınbaş “ Kaliteli futbolcu arayışımız hala sürüyor. Fakat yine söylüyorum transfer olsun diye transfer olmaz. Şu an için santrafor bölgesine bir oyuncu arıyoruz. Aradığımız oyuncuyu Şaban’ın alternatifi olarak düşünüyoruz. Herhangi istenmeyen bir durumda Göztepe’yi gol yollarında sırtlayabilecek bir oyuncuyu daha belki alabiliriz.’’ dedi. Gaziosmanpaşa maçında taraftarların stada alınmamasına tepki gösteren başkan Altınbaş “ Taraftar ve futbolcu ayrılmaz ikilidir. Taraftarın desteği futbolcuya %100 pozitif enerji veriyor. Bizimde sonradan haberimiz oldu. İzmir’e kim gelirse gelsin biz onlara misafirperver bir şekilde yaklaşıyoruz. Gaziosmanpaşa maçında taraftarımızın gördüğü muamele haksızlıktan başka bir şey değil.’’ diye konuştu. Sayı: 6 29 Ocak 2014 Çarşamba 25 Kr GAZETE Ne Mutlu Türküm Diyene... Siyasi Haftalık Gazete Toplumsal için potansiyeli var” “İzmir’de makyaj sanatçılığı Birçok dizi ve filmlerde makyaj sanatçısı olarak görev alan Arzu Yurter, 6N1K’ya açıklamalarda bulunda. Dabbe 2, Cehennem 3D filmlerinde de set ekibinde görev alan Yurter, İzmir’de makyaj eğitimi vermek için stüdyo açmayı planlıyor Birçok dizi ve filmlerde makyaj sanatçısı olarak görev alan Arzu Yurter, 6N1K’ya açıklamalarda bulunda. Dabbe 2, Cehennem 3D filmlerinde de set ekibinde görev alan Yurter, İzmir’de makyaj eğitimi vermek için stüdyo açmayı planlıyor. Birçok sette makyaj sanatçısı olarak yer alan Arzu Yurter, ‘’Dabbe 2, Cehennem 3D, Bez Bebek, Kayıp Prenses filmlerinde ve Arka Sokaklar dizi setinde makyaj sanatçısı olarak görev aldım. Bunun dışında müzik albümü çekimleri için Yalın, Tan, Gökçe, Badem, Barlas ve birçok sanatçının makyajını yaptım. Televizyon programlarında ekran karşısına çıkan, başta Saba Tümer olmak üzere birçok sunucunun da makyajlarını yaptım.’’ ‘’İZMİR’DE MAKYAJ SANATÇILIĞI İÇİN POTANSİYELİ VAR’’ sanat projesi İzmirli ressam Türel Süt görme engelliler için tasarladığı resimler ile dünyada isminden sıkça söz ettirdi. Süt, 6N1K’ya verdiği özel demeçte, güzel şehrinde yeni projesi ‘’Renkleri geçirmek istiyorum. hisset’’ ile resim ve plastik sanatlardan ‘’MAKYAJ görme engellilerin MESLEĞİNİ faydalanabilmesi için SANATA ÇEVİRMEK Avrupa’da sergiler İSTEYEN HERKES organize edeceğini belirtti. KATILABİLİR’’ Makyaj mesleğini İzmir’de makyaj sanata çevirmek sanatçılığı için isteyen, doğru potansiyelin var uygulama yapmak olduğunu gören isteyen ve doğru ve bu şehri çok teknik bilgi almak sevip yerleşen isteyen herkes Yurter ‘’ İzmir’e katılabilir. Açmak ilk Universiad’ların istediğim stüdyo olduğu yıl gelmiştim. sadece eğitim amaçlı 3 yıldır sürekli değil, aynı zamanda İzmir’e geliyorum. güzellik salonuda Bu şehirde makyaj olacaktır.’’ sanatçılığına potansiyel var. Türkiye genelinde makyajı sanata çeviren bir isim olarak, dingin bir yaşam ile birlikte, mesleğimin zirve yıllarını Ege’nin bu www.6n1k.com.tr Türel Süt görme engelliler resimlerin üzerinde açıklayıcı kabartmaların olduğunu dile getirerek, ‘’Bilgilendirici TAKEV öğrencileri, hayvan barınağında kulaklıklar olacak. Bunun dışında çeşitli kokular, büyüteçler, ısı ve ses değişimli panolar ve teknolojik gereçler olacak.’’ ‘’NESLİ TÜKENME TEHLİKESİ OLAN HAYVANLARI ELE ALIYOR’’ İzmirli sanatçı yeni projesi Sense ‘The Colours/ Renkleri hisset hakkında’ ‘’ Sergi hakkında “Bu sergi ile nesli tükenme tehlikesinde olan hayvanlara ilgi çekmeyi Narlıdere’de hizmet veren TAKEV Alman Okulu öğrencileri, Güzelbahçe Belediyesi Geçici Hayvan Barınağı’nı gezdi, sokak hayvanlarını sevdi, yiyecek verdi. Okulun “e-twinning proje klübü”ne üye bir gurup öğrenci, öğretmenleriyle birlikte Güzelbahçe Belediyesi’nin Yelki’deki Hayvan Barınağı’nı TÜRKİYE’Yİ YİNE KADIN KURTARDI Uzun süreden beri çocuk gelinler, kadına taciz ve şiddet olayları nedeniyle dünya gündeminde yer alan Türkiye ilk kez ‘kadının gücü’ ile ‘tt’’ en çok izlenen oldu. Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’ın öncülüğünde kuruluşu gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk, dünyanın 54. Kadın Müzesi Türkiye dışında dünyada da ‘en çok ilgi çeken’ konulardan biri oldu. İnternette dünyada en çok ilgi gören konulardan biri de Kadın Müzesi idi amaçlıyorum. Resimlerindeki odak noktası hayvanların yüz ve göz kısmına yoğunluk vermesidir” dedi. ‘’DIĞER DUYULARIN DA RENK TANIMINDA YARDIMCI OLDUĞUNA INANIYORUM’’ “Birinci neden olarak görme duyumuzun önemine dikkat çekmek istiyorum. Bizler doğamızda görsel varlıklarız. Hayatımızı şekillendiren en büyük duyu organımızdan biri olan gözümüzün kıymetini bilmeliyiz.Ve bu sayede görebilen kişilerin kendi görme duyusunun değerini bilip göremeyenlerinde yaşadığı zorluklara dikkat çekmeliyiz. Fakat her ne kadar renkleri tanımlayıp hissetmek için görme duyumuza ihtiyaç duysakta, diğer duyuların da renk ziyaret etti. Buradaki kedi ve köpekleri seven öğrenciler, “Amacımız doğa, çevre ve hayvan sevgisini yaygınlaştırmak. Bunun için burada çektiğimiz fotoğrafları okul gazetesinde yayınlayacağız ve hayvan sevgisi bilincini yaygınlaştırmak için çaba sarfedeceğiz” dediler Bu arada Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa tanımında yardımcı olduğuna inanıyorum. Bu sergi görebilen insanlar için de ayrı bir deneyim olacak. ‘’İNSANLAR HAYVANLARIN GÖZLERINDEN BAKACAK’’ Bu sayede insanlar dünyaya hayvanların İnce de öğrencilerle birlikte oldu, sorularını yanıtladı, TAKEV Alman Okulu yöneticilerine de okulun yemekhanesinden artan yemekleri hayvan barınağına verdikleri için teşekkür etti. ve İzmir de yaşama geçirilmesi Anadolu kadınının unutulan mücadele tarihini, gücünü hem kendisine hem de dünyaya kronolojik olarak anlatılması açısından son derece önemli. Buluyorum. . Kadınlarımız bu müzeye sahip çıktıkları sürece kadınların olacaktır ve kentin kadın belliğini oluşturacaktır. Tüm Dünyadaki kadınları müzemizde buluşmaya davet ediyoruz. davetlinin katılımıyla yapılan açılışın ardından davetliler müzeyi gezdi. Hayranlık uyandıran ve büyük takdir toplayan müzeyi İzmir’e kazandıran Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’ı kutlayan ve şükranlarını sunan İzmirli kadınlar ‘Artık bizim de adımız var’ dedi. Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri de Kadın Müzesi’nin İzmir’e kazandırılmasından gurur duyduklarını ifade etiler. İmren Aykut (Devlet eski Bakanı): İzmir’de Kadın Konak Belediye protestosunun anlamlı bir de sonucu Müzesi açılmasını son Başkanı Dr. Hakan Tartan, ‘Türk kadını var: Zammın geri alınması. derece sevinç ve takdirle karşıladım. üreten, paylaşan, varlığı ile topluma Böyle bir şey ancak İzmir’de Tarihi bir bina restore edilerek açılan güç katan, paylaşımcı ve sorumlu bir Kadın Müzesi’nde oluşturulan ‘protesto olabilirdi. Bu Türk kadınına bir vefa değer. Kadın Müzesi’nde bedenine örneği olmuştur. Konak Belediye ipotek konulan, şiddet ve tacize uğrayan odası’nda ise kadına yönelik her türlü Başkanı Dr. Hakan Tartan’a minnet ve haksız eylem değil, topluma umudu taşıyan kadın ve düzenleme şükranlarımızı sunuyoruz. var. Bunun için dünya İzmir Kadın ‘robot kadın’ Engin Demir (Türkiye Kadın Müzesi’ni izledi. Değişimin ayak tarafından izleri her zaman olduğu gibi İzmir’den Dernekleri Federasyonu Ege Bölge gündeme görülüyor. Artık kadının adı var. Bunu Temsilcisi ve Kadın Haklarını Koruma getirilerek Türk kadını tüm dünyaya gösteriyor’ Derneği İzmir Şube Başkanı): Türkiye eleştirilecek. ve kadınlar için çok önemli bir güzellik. dedi. Türkiye’nin Dünyada çok az sayıda olan kadın Londra Hyde Park’ta olduğu gibi ilk Kadın müzesi var. Bu anlamda İzmir’de açılan Nazım Hikmet heykeli yanında Müzesi Kadın Müzesi ve bu sesin Konak’tan, ‘şiirsel bir serbest kürsü’ de bulunan görkemli İzmir’den yükselmesi çok önemli. İzmir Kadın Müzesi, Türkiye’deki bir törenle Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ilk toplumsal eylemi de gözler önüne Basmane’de olarak Dr. Hakan Tartan’a kadına dair seriyor: Ekmeğe zamma protesto. açıldı. çalışmalarından dolayı çok teşekkür 1868 yılında gerçekleşen ve kadınların Yüzlerce ediyoruz. gerçekleştirdiği ekmek zammı gözlerinden bakıp, hayatlarındaki tehlikeyi görecek. Doğal yaşam ortamlarının kaybı, hayvanların neslinin tükenmesindeki en büyük unsurlardan biridir. İnsanlar bu tehlikeyi, resimler ile görecek. Hayvanların nasıl bir korku içinde yaşadıklarını hissedecekler.’’ Işılay Saygın (Devlet eski Bakanı): Çok güzel örnek bir çalışma. İzmir gibi bir medeni şehirde gelen konuklarımızı nereye götüreceğimizi şaşırıyorduk. Turizm için büyük kazanç. Hakan Tartan’ın çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Filiz Eczacıbaşı Sarper (IKSEV Başkanı): Türkiye’nin ilk kadın müzesinin ilklerin kenti İzmir’de açılması çok anlamlıdır. Kadına yönelik şiddetin arttığı günümüzde Konak Belediyesi’nin tüm kadınlara seslerini duyurabilecekleri, başarılarını ve toplumsal önemlerini vurgulayan böyle bir müze kazandırması her türlü takdirin üzerindedir. İzmirlilerin müzeye ilk günden gösterdiği ilgide ayrıca sevindiricidir.” Şengül Baysak (Ege Kadın Buluşması Platformu Başkanı): Dünyadaki Kadın Müzeleri’nin 53’cüsünün Türkiye’de Şener Anadol (Tülay AKTAŞ İzmir Gönüllü Kuruluşlar Güç Birliği Dönem Sözcüsü): Açılıştaki manzara fevkalade güzeldi. Türkiye’de ilk Kadın Müzesi’nin Başkan Tartan öncülüğünde açılması çok anlamlı. Geçmişimizden bugüne kadının adına çok özel şeyler gördüm müzede. Ayrıca tarihi bir yapının da restore edilerek müze haline getirilmesinden derneğim ve kendi adıma Başkan Tartan’la gurur duydum.
© Copyright 2024 Paperzz