AĞIR SORU - Yedigün Gazetesi

Yeni HSYK üyeleri
GÖREVE BAŞLADI
Fiyatı 25 Kr
www.yedigungazetesi.com
28 Ekim 2014 Salı
Kılıçdaroğlu’ndan
AĞIR
SORU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
"Güneydoğu'da devlet var mı acaba, önce bu
soruyu sormamız ve cevabını aramamız lazım” dedi.
Kılıçdaroğlu,
“Başbakan, sabah
akşam bizi suçlayacağına ya bu Güneydoğu'da
ne oluyor, devlet var
mıdır, yok mudur, caddenin ortasında askerlerimiz şehit ediliyor,
köy korucuları direğe
bağlanıp orada
öldürülüyor. Sorumlu
kim? Utanmasalar
'sorumlu Cumhuriyet
Halk Partisi' diyecekler"
diye konuştu.
HABERİ 12. SAYFADA
Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSYK) 4 yıllık görev süresi
biten üyelerinin yerine seçilen ve atanan yeni üyeleri göreve
başladı. Yapılan seçimler ve atamalarla
22 ismi yeniden belirlenen HSYK
üyelerinin bugün saat 09.30'da ilk
toplantısını yapması bekleniyor.
HABERİ 12. SAYFADA
Kemal Kılıçdaroğlu, otobüsün devrilmesi sonucu
yaralanan ve Afyonkarahisar'daki hastanelerde
tedavileri süren üniversite öğrencilerini ziyaret etti.
Başbakan,
hafta sonunda
Kahramanmaraş'ta toplu
açılış
törenindeydi.
‘TÜRKİYE
PİYONA
GÜLZAR
OLMAZ’
Sonsuzluğa uçtular!
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, terör örgütü mensuplarınca
düzenlenen silahlı saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş
Ramazan Gülle, Çeltik ilçesinde, Jandarma Er Ramazan Köse,
Borçka ilçesinde son yolculuğuna uğurlandı. Çok sayıda vatandaşın
katıldığı cenaze törenlerinde terör ve terör örgütü lanetlendi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu
Kahramanmaraş'ta yaptığı konuşmada,
"Kim ne yaparsa yapsın, hangi tuzakları
kurarsa kursun, bu topraklar bize mezar
olmadan emperyalistlerin piyonuna gülzar
olmaz. Bu toprakların üzerinde fitne tohum
ekmek isteyenlere, kardeşliğimize son vermek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz" dedi.
Davutoğlu, "Gün geldi, istilacılar Anadolu
topraklarını işgal etmek istediklerinde,
Maraş'a geldiklerinde, Maraş'ın nice kahramanı olduğunu bilmeden esir almak istediklerinde, Rıdvan Hoca, kürsüden, 'hürriyeti
olmadan cuma namazı vacip değildir. Önce
hürriyet, önce istiklal, sonra cuma namazı'
dedi. İşte biz de sesleniyoruz, bu topraklarda
istiklalimizi hiçbir şekilde terk etmeyeceğiz,
çiğnetmeyeceğiz" diye konuştu.
HABERİ 12. SAYFADA
Bahçeli’den
‘HAYATİ’
bir genelge
HABERİ
12. SAYFADA
ATAKULE
MEZBELELİĞİ
Çankaya
enkazdan
kurtuluyor
Bir süre önce
yıkımı mahkeme
kararıyla durdurulan
ve etrafında yığılan
enkaz görüntüsüyle
çevreye rahatsızlık
veren Atakule için
düğmeye basıldı.
1989 yılında yapılan
ve Başkent’in simgesi olan kule,
yenilenip alışveriş
merkezi (AVM)
olarak yeniden
hizmet vermeye
devam edecek.
Tülay
CANPOLAT’ın
haberi 4’TE
M.Nuri Parmaksız
Bencileyin Sözler
8. Sayfada
Hayrettin İvgin
Kültürel Boyut
8. Sayfada
Fehmi Koru
Bölgeden
geliyorum
3. Sayfada
Prof.Dr. Nurullah Çetin
Türkçe Bakış
9. Sayfada
Saldırıda şehit olan Jandarma Er Yunus Yılmaz ise, memleketi Bingöl'ün Karlıova ilçesinde önceki gün
toprağa verilmişti. Törende konuşan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Bu kurşunlar arkadaşlarımıza sıkıldı
ama aynı zamanda bu millete, vatana ve ülkenin geleceğine sıkılmıştır. Bu kurşunları sıkanlar bu topluma,
toplumun refahına ve geleceğine hizmet etmiyorlar" dedi.
Batının IŞİD korkusu
ABD Temsilciler Meclisi İç
Güvenlik Komitesi Başkanı
McCaul, "IŞİD, Batı'ya ve
ABD'ye karşı internette savaş
kampanyası başlattı ve geçen
hafta Kanada ve New
York'taki üç örnek onların
kazandıkları gösteriyor" dedi.
OLAYLARI
HATIRLATTI
McCaul, ABC televizyonunda yayınlanan "This
Week" programına katıldı.
IŞİD kaynaklı tehdidi değerlendiren McCaul, geçen hafta
Kanada'nın Quebec
eyaletinde Martin Couture
Rouleau'nun aracıyla bir
askeri ezmesi ve başkent
Ottowa'da Michael Zehaf
Bibeau'nun bir askeri öldürüp
parlamento binasına rastgele
ateş açmasının yanı sıra
ABD'de New York'ta Zale
Thompson'ın baltayla iki
polisi yaralamasını hatırlattı.
İNTERNET
ORTAMI…
Tek başlarına hareket
ederek kanlı eylem
gerçekleştirenler için kullanılan "yalnız kurt" tehlikesine dikkati çeken McCaul,
Kuzey Amerika'da bir hafta
içinde görülen üç olayın
IŞİD'in internetteki propagandayı kazandığını gösterdiğini
dile getirdi.
HABERİ 12. SAYFADA
www.
gazetesi.com.tr
gazetemizi bu adresten
takip edebilirsiniz
17 yeni hava saldırısı daha
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye ve Irak'ta terör örgütü IŞİD
hedeflerine 17 yeni hava saldırısı düzenlendiğini bildirdi.
CENTCOM'dan yapılan
açıklamada, ABD güçlerinin Suriye'deki IŞİD militanlarına karşı savaş ve borbardıman uçaklarıyla 5 hava
saldırısı düzenlediği, bunun
yanında, ABD ve koalisyon
güçlerinin örgütün Irak'taki
hedeflerine de yine dün ve
bugün, savaş ve bombardıman uçaklarıyla insansız
hava araçlarını kullanarak
12 hava saldırısı düzenlediği
belirtildi. Açıklamaya göre,
Suriye'de Kobani yakınlarında düzenlenen 5 saldırıda
IŞİD'in 7 aracı ve 1 binası
vuruldu.
IŞİD’den
Kobani'de
İNTİHAR
SALDIRISI
’ü
’dan
takip edebilirsiniz
Terör örgütü IŞİD, Kobani'deki (Ayn el Arap) sınır kapısına yakın bölgede bomba yüklü araçla intihar saldırısı
gerçekleştirdi.
IŞİD ile bazı Kürt gruplar arasındaki çatışmalar akşam
saatlerinde şiddetini artırdı. Kürt grupların kontrolündeki
sınır kapısını ele geçirmek isteyen terör örgütü, bu bölgeye
ağır silahlarla saldırdı. Çatışmalar sırasında sınır kapısı
yakınında büyük bir patlama meydana geldi. Patlama sonrası yükselen alev topu sınırın Türkiye tarafından da
rahatlıkla gözlendi. İki grubun karşılıklı izli mermi kullanması dikkat çekti.
Muhalif Rakka Devrimcileri Saha Komutanı Ebu
İbrahim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, IŞİD'in,
sınır kapısına 500 metre uzaklıkta bomba yüklü araçla intihar saldırısı düzenlediğini belirtti.
Gazetemizi
https://www.
.com/YediGün-Gazetesi
Gazetemizi
https://www.
/yedigun.gazetesi
HEDEF:
ÇÖZÜM
VE 2023
Son dönemde yaşanan olaylar ve terör
saldırıları hükümet üyelerinin bir numaralı gündem maddesi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na
göre yaşananlar, “Çıkan olaylar, dışarıdan alınan talimatların bir sonucudur. Çok net bir şekilde söylüyorum, 2023'te Türkiye'nin geleceği olan hedeften rahatsız olanlar Türkiye'de maşalarını ve
taşeronlarını kullandıkları senaryolardır.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’a göre ise, “Türkiye bir çözüm
süreciyle beraber büyük prangalarından, ayak bağlarından en
önemlilerinden birini inşallah bir
kenara koymuş olacak. Bizler
sıkıntı çekiyor olabiliriz ama geleceğimiz bunları yaşamayacak.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,
“Dün üç kardeşimizi şehit verdik. Hem
de kalleşçe, maskeleri takarak,
şehir ortasında bir saldırıyla” sözleriyle maskeye ve kalleşliğe
dikkat çekerken; Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan,
Türkiye'nin son 12 yılda kaydettiği ilerlemenin bazı kesimlerce
kıskanıldığını, ülkede son
dönemde yaşanan gelişmelerde
bu çekememezliğin izlerinin
bulunduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan
da, “Sivil, silahsız insanı gidip infaz
ediyorsunuz, şehit ediyorsunuz.
Bunun adı korkaklıktır” dedi. Ve
hesap sorulacağını kaydetti. AB
Bakanı Volkan Bozkır, “Türkiye o
kadar şaşırtıcı şekilde büyüdü ki
dünyada uluslararası aktör haline
geldi. Bu yeni yapıda Türkiye'yi
görmek istemeyen güçler ülkemizi etkilemeye çalıştı. Türkiye'nin
büyümesinden rahatsız olanlar
ellerinden geleni yapıyor” görüşünde.
‘DOSTANE’
ÖNERİLER
HABERİ 12. SAYFADA
2
TV / MAGAZIN
SINEMA
28 Ekim 2014 Salı
Türk sinemasının durumu İspanya’da tartışıldı
İspanya'nın Valladolid kentinde 59'uncusu
düzenlenen Uluslararası Seminci Film
Festivaline onur konuğu olarak davet edilen
"Türk sineması", düzenlenen panelde tartışıldı.
VALLADOLİD Türkiye'den Ankara Sinema
Derneği Başkanı Ahmet
Boyacıoğlu ile yönetmen
Zeki Demirkubuz'un
katıldığı panelde, Türk sinemasının ''altın çağı'' olarak
değerlendirilen 2004-2014
yılları arası ele alındı.
Boyacıoğlu, Türk sinemasının 12 yıl önce yılda
ortalama 10 film çıkartırken
şimdi yılda 100'den fazla
film yapıp, toplam gişe
hasılatının yüzde 58'ini elde
ettiğine vurgu yaptı.
Ekonomik krizle
mücadele eden İspanya'da
sinema sektörünün
yaşadığı ciddi finansman
sorununa karşı Türk sinemasını örnek gösteren
Boyacıoğlu, "Türkiye'de
Kültür Bakanlığı'nın
2004'den bu yana Türk
sinemasına finansman
yardımı bulunuyor. Bu
devlet finansmanı
İspanya'da olmayan bir şey.
Bunun yanı sıra Türkiye'de,
izleyicinin istediği filmlerin
yapılması için yatırım yapan
yapımcılar var. Film yapmak
için evini bile satmaya hazır
yapımcılar var. Eğer
İspanya'da da bunlar olursa, eminim İspanyol sineması da çok daha farklı
olur" diye konuştu.
(AA)
İncir Reçeli 2 yüzünü güldürdü
Yapımcılıkta
hayal kırıklığı
yaşayan
Halil
Sezai’nin
başrolünü
üstlendiği
İncir Reçeli
2’yi, bir haftada 500 bin
kişi izledi.
İSTANBUL - İn cir Re çe li fil miy le si ne ma ya adım atan şar kı cı Ha lil Se za i’ nin ilk ya pım cı lık de ne yi mi hüs ran la so nuç lan dı. Sa nat çı nın ya pım cı ola rak im za attığı ‘Çi le k’ 1 ay da
16 bin 350 ki şi ta ra fın dan iz len di. Ya pım cı ola rak tu tu na ma yan Ha lil Se za i’ nin yü zü
oyun cu luk ta gül dü.
Se za i’ nin ilk fil mi nin de va mı
olan İn cir Re çe li 2, son dö ne min en çok iz le nen film le ri ara sı na gir me yi ba şardı. 17 Eki m’ de iz le yi ciy le bu lu şan İn cir
Re çe li 2 viz yo na girdi ği haf ta
502 bin 558 ki şi ta ra fın dan iz len di.
Vizyona
yeni
girecek
filmler
"Sabit Kanca 2"
Alper Mestçi'nin
yönettiği "Sabit
Kanca"nın devam
filminde İsmail
Baki, Turabi
Çamkıran, İrfan
Aslanhan ile Damla
Ersubaşı oynadı.
Komedi meraklılarının ilgisini çekmeye aday filmde,
Sabit Kanca'nın ev
sahibi Rıfat
Amca'nın yaşadıkları anlatılıyor.
05:53 İstiklal Marşı ve Günün
05:55 Sarayın İncisi
07:00 Sabah Haber
08:15 Böyle Bitmesin
10:20 1'de Bugün
10:35 Beni Böyle Sev
13:00 Haber
13:15 Spor
13:18 Hava Durumu
13:25 1Çorba
13:30 Küçük Hanımefendi
15:00 1'de Bugün
15:15 Joker
16:45 Zengin Kız Fakir Oğlan
19:00 Ana Haber Bülteni
19:45 Spor
19:50 Hava Durumu
19:55 Yabancı Sinema "Neşeli
Ayaklar"
21:50 Beni Böyle Sev
00:05 Joker
01:45 Yedi Güzel Adam
03:25 Yoldaki Haber
07:00 Selena
10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert
13:00 Çocuklar Duymasın
14:50 Alemin Kıralı
16:30 Zahide ile Yetiş Hayata
18:55 Atv Ana Haber
20:00 Kaçak
23:15 HAWAII FIVE 12
00:15 Kaçak
02:45 Sınırların Ötesinde
20:00 KAÇAK
Oğlu Umut için Serhat'ın gösterdiği çabadan etkilenen Merve, onu
yeni bir hayat için zorlar fakat
Serhat için yeni kararlar almak
artık o kadar kolay değildir. Umut
ve Merve konusunda eli kolu bağlı
olan Serhat, özel hayatının zorluklarını Şahingöz cephesine nasıl
yansıtacak? Katerina'dan sonra
gerçek aşkın izini süren Ertan,
Tülay'a olan duygularını daha fazla
saklayamaz. Üniversiteye gitmek
için hazırlanan Tülay'ın, mutlu bir
hayata adım atacakken Cemile'yi
tekrar eve getirmesiyle babası
Faysal'la aralarındaki ipler gerilecektir. Ertan, Faysal'la yapmak
üzere olduğu işbirliği için Bonzai
çetesinin liderlerine ulaşmaya
çalışır.
"Fury"
David Ayer'ın yönettiği ve Brad Pitt,
Shia LaBeouf, Logan Lerman ile
Michael Pena'ın oynadığı "Fury", dram
ve aksiyon sahneleriyle dikkati çeken
haftanın yabancı yapımlarından.
Klasik savaş filmlerinden farklı bir
konuyu işleyen ve Nisan 1945'te geçen
film özetle şöyle:
"İttifak Devletleri Avrupa cephesinde
son bir gayret gösterirken, Wardaddy
adında bir çavuş, düşman hattı arkasında bir Sherman tanka ve beş kişilik
ekibine komuta etmektedir. Sayıca ve
silahça az olan, bir de çaylak askeri
olan müfrezenin komutanı Wardaddy
ve adamları, Nazi Almanyası'nda
mücadele etmektedir."
07:00 HER SABAH
08:45 2.SAYFA
10:30 HAFTANIN ANNESİ
11:45 DÜNYAYI GEZİYORUM
12:30 ERKAN AKKUŞ İLE
ÖĞLE HABERLERİ
12:50 FATMAGÜL'ÜN SUÇU
NE?
15:00 SONGÜL KARLI İLE
YENİDEN
16:45 HAFTANIN ANNESİ
18:15 EKİN OLCAYTO İLE
ANA
19:30 SPOR BÜLTENİ
19:45 YABANCI SİNEMA
YENİLMEZ
21:50 TANRININ KİTABI
00:00 THE WALKING DEAD
00:50 YABANCI SİNEMA
MAYMUNLAR CEHENNEMİ:BAŞLANGIÇ02:40 YABANCI SİNEMA
DARBE-TEKRAR
04:30 DÜNYAYI GEZİYORUM
05:40 Dila Hanım
07:00 Aşkın Bedeli
07:45 Deniz Yıldızı
09:00 Beni Affet
10:00 Melek
12:00 En Güzel Bölüm
12:30 Aşkın Bedeli
14:30 Benim Kuaförüm
16:00 En Güzel Bölüm
16:30 Beni Affet
18:30 Star Haber
20:30 medcezir
23:30 Yerli Dizi
01:20 Kim O!
19:45 YENİLMEZ
Orjinal İsmi:Undisputed
Yönetmen:Walter Hill
Oyuncular:Wesley Snipes,
Ving Rhames, Peter Falk,
Michael Rooker, Jon Seda
Yapım Yılı:2002
Tür:Aksiyon/DramaMonro
e Hutchens, ömür boyu
hapse mahkum olmuş bir
boksördür. Chambers ise
tecavüz suçundan mahkum
edilmiş, son dünya ağır
siklet boks şampiyonudur.
Hapishanedeki bahisçiler
bu ikili için bir maç
ayarlarlar. Bu karşılaşma
kimin yenilmez bir
şampiyon olduğunu
belirleyecektir.
Wilma Elles 2 filmle
setlere döndü
İSTANBUL - İki sinema filmiyle setlere
dönüş yapan Alman oyuncu Wilma Elles’i
hastalık korkusu sardı. Sağlığını kaybedip
işlerini aksatmak istemeyen Elles için yapımcısı Kıbrıs’tan üzüm pekmezi getirtip, özel bir
menü hazırlattı. Alman oyuncusu Wilma Elles, iki sinema filmiyle setlere dönüş yaptı.
Zilin Sesi filminde Kutsi ile başrollerini paylaşan Wilma Elles, Süreyya adında bir Türk kızını canlandırdı. Ardından da Para Para Para
filmde rol aldı. Yoğun çalışma temposu ve
soğuk havalar nedeniyle hastalanmaktan
korkan Elles, çekimlerini aksatmamak için
bir dizi önlem aldı. Elles’in sağlığı için yapımcısı Kıbrıs’tan özel olarak üzüm pekmezi
getirtti ve sette özel menü hazırlattı. Oyuncu,
“Tarçınlı, karanfilli, zencefilli çay ve kırmızı biberli tavuk çorbası içerek sağlıklı kalıyorum.
Yapımcım bunların hiçbirini eksik etmiyor”
dedi. Sette mikrop kapmamak için sık sık ellerine kolonya döktüklerini de söyledi.
Bir yemek kitabı çıkartmak için hazırlıklar
yaptığını belirten ünlü oyuncu, “Her gün bir
şeyler pişiriyorum. Mutfakta denemeler
yapıyorum. Aşçı bir arkadaşımla fikirler
üretiyoruz. Genç kalmanın sırrını araştırıyorum. Vejetaryen beslenmek lazım. Ete
bayılıyorum ama hayatımdan çıkarmaya
başladım. Un, şeker ve kahve kullanmıyorum. ‘Cildimiz nasıl pürüzsüz kalır, saçlar
nasıl dolgun görünür’ kitabımda bunların sırrını vereceğim” dedi.
"Aşkın Halleri"
James McAvoy ve Jessica
Chastain'ın oynadığı "Aşkın
Halleri", yazar ve yönetmen
Ned Benson'ın, aşkı empati ve
gerçekle birleştirdiği son
filmi. Filmde; mutlu bir
evlilikleri olan Conor (James
McAvoy) ve Eleanor'un
(Jessica Chastain) hayatı ve
aşkı yeniden keşfetmelerindeki süreci anlatıyor.
Filmde, Oscar ödüllü William
Hurt, 2 kez Oscar adaylığı
bulunan Viola Davis ile
Isabelle Huppert, Ciaran
Hinds ve Bill Hader de yer
alıyor.
00:00 Oynat Bakalım
01:00 Batman Dönüyor
(Tekrar)
03:00 Aramızda Kalsın
04:45 Oynat Bakalım
05:45 Söyle Söyleyebilirsen
07:30 Batman (Tekrar)
08:10 Batman
09:05 Duck Dodgers (Tekrar)
09:30 Duck Dodgers
10:00 Aramızda Kalsın
13:00 Çok Güzel Hareketler
Bunlar
14:30 Batman Daima
17:15 Ben Bruce Lee'yim
21:35 Görevimiz Kleopatra
06:00 Geniş Aile
06:45 Günaydın
09:30 Alın Yazım
11:00 Özledim Seni
13:00 Gün Arası
13:30 Çok Güzel Hareketler
Bunlar
15:00 Evim Şahane
17:00 Arka Sokaklar
18:50 Koca Kafalar
19:00 Ana Haber Bülteni
20:00 Arka Sokaklar
20:30 REAKSİYON
Sırlar çözülüyor, taşlar
yerinden oynuyor!
Bazen bilmemek daha
iyidir. Zira Reaksiyon'da sırlar çözülüyor ve herkes
altında kalıyor. Kendilerine
kurulmuş komployu farkeden Oğuz itirafçı olup kendisine görev verenlerin ipini
çekerken, Tekin hapsi boyluyor. Öktem ve Gürkan
kurdukları yapının deşifre
olması yüzunden istifa
etmek zorunda kalıyorlar.
Çevresindeki herkes
Oğuz'un ihanetiyle
sarsılırken Zeynep senelerdir içinde sakladığı bir
sırrı söylemek ve söylememek arasında kalıyor.
28 Ekim 2014 Salı
Batı Afrika'nın giriş kapısı
ve bölgesinde lider bir ülke
olan Fildişi Sahili'nde,
zengin yer altı ve yer üstü
kaynaklara rağmen
ekonomik anlamda
beklenen ivme yakalanamadığı için yatırımlarda
Türkiye ve Türk iş
adamlarının deneyim ve
bilgi birikiminden yararlanılmak isteniyor.
“Anadolu kaplanları”na
Afrika’dan yatırım çağrısı
ABİDJAN / ESKİŞEHİR - MÜRSEL
ÇETİN - AA muhabirinin derlediği bilgilere
göre, petrol, doğalgaz, elmas, altın, demir,
boksit, manganez, linyit madenlerine sahip
Fildişi Sahili, üretim bakımından kakao üretiminde dünyada birinci, kahvede ise ikinci
sıralarda yer alıyor.
Tatlı patates, kaju, ceviz, ananas, muz üretimi ile palmiye yağında da dünyada söz sahibi
ülkenin, kereste ve kauçuk konusunda da
önemli kaynakları bulunuyor.
Başlıca sanayisi gıda, ağaç ürünleri, tekstil,
gemi inşa ve onarım, kimya, petrol, elektrik,
inşaat malzemesi olan ülkede 2011 yılında
yaşanan darbe ve sonrasında süregelen siyasi
istikrarsızlık ile şiddet olayları, pek çok iş
yerinin kapanması, yabancı yatırımların durması ve iş adamlarının ülkeyi terk etmesine yol
açtı. Aynı yıl yapılan seçim ve akabinde
yaşanan büyük krizinin ardından toparlanma
sürecine giren Fildişi Sahili, karmaşa yıllarını
atlatarak gelişmiş ülkeler arasına girmeyi
hedefliyor.
Fildişi Sahili'nde, yer altı ve yer üstü
zenginliklerine rağmen istenilen gelişmenin
kaydedilememesi üzerine özellikle Türkiye ve
Türk iş adamlarının yatırım, deneyim ve bilgi
birikimine ihtiyaç duyuluyor. Az gelişmişlikten
kurtulmak isteyen ülke insanı, bilhassa altyapı,
hastane, okul, yol, köprü, kaldırım inşaatları
gibi alanlarda Türk müteşebbisleri bekliyor.
Türk Hava Yollarının, Fildişi Sahili'ne doğru-
dan uçuşları başlatması ve Ankara'da
büyükelçiliğin açılmasıyla ülkeye ilgi artışı
görülüyor.
Ülkeler arası ticaretin yoğunlaştığı ve her yıl
Türkiye ile Fildişi Sahili arasında karşılıklı
ziyaretlerin sayısındaki artış dikkati çekiyor.
Türkiye'nin Fildişi Sahili'ne ihracatı son 10
yılda istikrarlı artarak 2013'te 85 milyon dolara
ulaştı. Bu ülkeden Türkiye'ye aynı dönemde
dış satım 132 milyon dolar olarak gerçekleşti.
"Ticaret Anlaşması ve Ekonomik ve Teknik
İşbirliği Anlaşması"nın 2005'te imzalanmasının
ardından Türkiye'den Fildişi Sahili'ne bazı
sanayi ürünleri ihraç ediliyor. Türkiye'nin en
önemli ithalat kalemini ise kakao oluşturuyor.
(AA)
Zehirli mantarlar
için ormanlara
ikaz tabelaları
hazırlanıyor
Sobalar kuruldu,
zehirlenme riski arttı
ZONGULDAK- ERDİNÇ AKSOY - Havaların
soğumasıyla katı yakıt sobası kurulan evlerde kalitesiz
kömür kullanımı, baca temizliğinin yaptırılmaması ve
hatalı yakma teknikleri, karbonmonoksit zehirlenmelerine adeta davetiye çıkarıyor.
Maden Mühendisleri Odası (MMO) Zonguldak
Şube Başkanı ve Bülent Ecevit Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Erdoğan Kaymakçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, karbonmonoksidin zehirli, renksiz, kokusuz ve
havadan hafif olduğunu, ortama sızması halinde
kesinlikle fark edilemediğini söyledi.
Evlerde soba kurulmadan önce baca temizliği ve
kaliteli kömür kullanımının önemine değinen
Kaymakçı, "Ülkemizde ısınma amaçlı genellikle kömür
sobası kullanılıyor. Karbonmonoksit, kömürün sobada
tam yanmamasıyla ortaya çıkarak ortama sızması
durumunda zehirlenmelere yol açıyor. Ucuz ve kalitesiz kömür kullanımı, sobalardan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenmelerin en önemli nedenleri
arasındadır" diye konuştu.
Kaymakçı, soba kurulumunda çok sayıda dirsekle
bağlanan uzun boruların tercih edilmemesinin önem
taşıdığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Zehirlenmelerin önlenmesi için kaliteli kömür kullanımı, gece yanan sobanın üzerine kömür atılmaması
ve lodoslu havalarda soba yakmamaya dikkat edilmesi gereklidir. Bacanın çatıdan en az bir metre yüksek
olması önemlidir. Uygun yakıt kullanımına da dikkat
edilmelidir. Kalorisi yüksek kaliteli kömürler hem
zehirlenme riskini azaltır hem de daha iyi ısınma
imkanı sağlar. Kalorisi düşük 3 ton kömür yerine
kalorisi yüksek ve nemi düşük 1,8 ton kömürle ısınmak mümkündür. Külü yüksek kömür, sobaların ve
bacaların daha sık temizlenmesini gerektirir."
Sonbaharda dışarıdaki havanın evlere göre daha
sıcak olduğunu dile getiren Kaymakçı, "Bu nedenle
de bacalarda ters akım olabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde sonbahar ayları zehirlenme vakaları için
daha risklidir. Vatandaşlar önlem amaçlı karbonmonoksit alarmı alabilir. Bu cihazlar gazı algılandığında yüksek sesli alarm verdiğinden insanlar zehirlenmeden önlem alabilir" diye konuştu. (AA)
ANKARA - HÜSEYİN GAZİ KAYKI
- Orman Genel Müdürlüğü, son
dönemde artan mantar zehirlenmelerinin önüne geçmek amacıyla
zehirli mantar türlerine ilişkin ikaz
tabelaları hazırlıyor.
Bu kapsamda pilot bölge seçilen
Bursa Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı
ormanlık alanlarda ikaz tabelaları yerleştirildi.
Türkiye, bitki çeşitliği açısından
olduğu gibi mantar çeşitliliği açısından
da önemli bir konumda bulunuyor. Bu
anlamda ülkenin barındırdığı makro
mantar niteliğindeki tür sayısının 2 bin
civarında olduğu biliniyor.
Söz konusu zenginlik halen geleneksel kullanımlar çerçevesinde faydalanmaya konu ediliyor. Ancak Türkiye,
mevcut kullanıma bağlı ekonomik
kazancın çok üzerinde bir potansiyeli
barındırıyor.
Orman Genel Müdürlüğü, bu potansiyelin belirlenmesi ve sürdürülebilirlik
prensipleri çerçevesinde faydalanılması
açısından bir kısım çalışmalar gerçekleştiriyor.
Bu çerçevede, 2014 yılı içerisinde
başlatılan biyod mantar veri tabanı
sayesinde Türkiye'de bulunan mantar
türlerinin tespiti ve teşhisi çalışmaları
yapılmaya başlandı.
Çalışmalar kapsamında, şu ana
kadar söz konusu veri tabanına 206
mantar türü girildi.
Akademisyenlerle ortak yürütülen bu
çalışma ile zehirli ve yenilebilir mantar
türleri belirlenerek, veri tabanına
kaydedilecek.
Yetkililer, doğal mantarların mevsimlere bağlı olarak doğada çıktıklarını ve
tespit edilebildiklerini belirterek, en
uygun mevsim niteliğindeki sonbahar
aylarında veri sayısının hızla artacağını
düşündüklerini dile getirdi.
Tespit edilen mantarların ülke
ekonomisine de kazandırılması gayesi
ile İç Anadolu Ormancılık Araştırma
Enstitüsünde çeşitli çalışmalar
yürütülüyor. Enstitü bünyesinde kullanıma açılan HPLC cihazı sayesinde; biyod
mantar veri tabanında tespit edilen türlerin teşhis ve etken madde analizleri
yapılabilecek, gıda ya da tıbbi maksatlı
kullanıma konu edilip edilemeyecekleri
hususunda bulgulara ulaşılacak. Ayrıca
ekonomik değeri yüksek ve potansiyeli
fazla olan mantarların envanter çalışmalarına da başlandı. (AA)
“Mektupla gelen yardım”
köylünün yüzünü güldürdü
TOKAT - Tokat'ın Pazar ilçesine
bağlı Doğançalı köyünün muhtarının
yazdığı mektup üzerine harekete geçen
Türk Kızılayı, 30 haneli köyde yaşayan
ailelere gıda yardımında bulundu.
Alınan bilgiye göre, Doğançalı köyü
muhtarı Cafer Ülkü, köylerinde yaşayanlara yardım yapılması için Türk
Kızılayı'na bir süre önce mektup yazdı.
Ülkü'nün mektubu üzerine yapılan
araştırmalar sonucu, köy halkına yardım
yapılması kararlaştırıldı.
Türk Kızılayı Tokat Şubesince hazırlanan 30 koli gıda, Doğançalı köydeki
ailelere dağıtıldı.
Pazar Kaymakamı Ahmet Vezir
Baycar, Kızılay yetkililerine yardımdan
dolayı teşekkür etti.
Kızılay Şube Başkanı Hüseyin Yapıcı
ise kuraklık nedeniyle mağdur olan köy
halkına muhtarın talebi üzerine yardım
yaptıklarını söyledi.
Köy muhtarı Ülkü de 30
haneli köylerinde yaşayan
vatandaşların çiftçilikle
uğraştığını belirterek, "Bin 200
dönüm arazimiz var. Sulama
sıkıntısı olmazsa hiçbir sıkıntı
yaşamayız" dedi.
Kuraklık nedeniyle bu sene
mağdur olduklarını dile getiren
Ülkü, "Ektiğimiz, biçtiğimiz,
mazot parasını anca karşılıyor.
Başka bir şey yapamıyoruz"
ifadesini kullandı.
(AA)
Fehmi KORU
[email protected]
3
[email protected]
yurt haberlerİ
Bölgeden geliyorum
MARDİN/BATMAN
ÜÇ askerin şehadet haberi henüz ulaşmamışken
vardığımız Mardin’de de insanlar tedirgindi; Batman’da
geçirdiğimiz birkaç saat içerisinde karşılaştığımız haberi
içlerine bir türlü sindirememiş insanlar da...
“Kürt sorunu” için başlatılmış “çözüm süreci”nden en
fazla yararlanan iki ilimiz, 6-8 Ekim’de yaşanan cana ve
mala yönelik “vandallık” hareketlerinin şokunu henüz üzerlerinden atamamışken, ‘’Şehitler yeniden gelmeye başlıyor’’
sonucunu doğuran gelişmeyle sarsılmış durumda.
Türkiye’nin başka bölgelerinde yaşayanlar için “barış
süreci” gazete ve televizyonlarda zaman zaman karşılarına
çıkan haberlerden ibaret olabilir; ancak Doğu ve
Güneydoğu insanı için süreç, huzur demek, özgürleşme
demek, ekmek demek, iş ve aş demek... Ömürleri boyu
olağanüstü şartlarda yaşatılmaya alışmış bölge insanı, inkâr
politikalarının yerini karşılıklı anlayışa dayalı bir barış
ortamının almasından mutlu.
Devlet adına muhatap olmaya alıştığı çatık kaşlı görevliler yerlerini çok farklı valilere, kaymakamlara, defterdarlara,
müdürlere bıraktılar. Anadillerini konuşabiliyor, öğrenebilip
çocuklarına öğretebiliyor... TRT’nin 24 saat Kürtçe yayın
yapmasının anlamını bir de o dil yüzünden çileler çekmiş
bölge insanına sorun...
Süreçte kesinti yaşanabileceği, barışın yerini yeniden
çatışmaların alacağı, rahat ve huzurun kaçacağı da, en fazla,
süreci en olumlu biçimde değerlendiren bölge illerinde
yaşayanları kaygılandırıyor elbette...
Bölgeye akmaya başlayan yatırımlardan en çok yararlanan, işgücü olarak ekonomiye cansuyu sağlamaya başlamanın keyfini yaşayan Batman sözgelimi...
Ya da Mardin... Geleneksel tarım ekonomisine ek olarak
son yıllarda binlerce yerli turistin ilgi odağı olmasının
getirdiği büyük bir atılım içerisinde Mardin; çatışmacı
ortam ilk etkisini o ilginin bıçak gibi kesilmesiyle görmüş...
Her biri büyük kentlerdeki çok yıldızlı otellerle pekâlâ
kıyaslanabilecek güzellikteki otelleri, en verimli mevsimde,
konuktan mahrum...
Gecenin ileri saatlerine kadar bizi bağrına basan Mardin,
grubumuzun oradaki varlığını, illerine ilginin yeniden canlanmasının işareti kabul etti. Toplantımız başlarken
Hakkâri’den gelen çatışma haberine kadar...
İşadamı Ahmet Arslan, bir yıldır, iş dünyasının, bankacılık
sektörünün, ekonomi bürokrasisinin, akademik hayat ve
medyanın önemli isimleriyle siyaset adamlarını buluşturuyor. Ülkenin gittiği yön üzerinde doyurucu fikir alışverişi
sağlayan bu aylık buluşmaların genel başlığı “Fikir
Sofrası”... Bu ayın toplantısı İstanbul dışına taştı; bölgenin
milletvekili olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ikinci
kez konuk olması ve Denizbank’ın masrafları üstlenmesi
sayesinde...
‘’Hak ve özgürlük alanını genişletmeli, demokratik standartlarımızı yükseltmeliyiz...’’ Bu cümleyi 2.5 saatlik
toplantı boyunca tam yedi kez duydum Bakan Şimşek’in
ağzından... En büyük endişesi, Türkiye’nin ekonomik dengelerini olumlu etkileyen, milli gelirini ve ihracatını defalarca katlayarak bir boyuttan başka bir boyuta taşıyan kalkınma hamlesinin yara alacağı ihtimali...
İtibarın ne kadar zor oluştuğunu buna karşılık çabucak
elden gidebildiğini -henüz şahsen yaşamasa dabilecek kadar
deneyimli bir politikacı Mehmet Şimşek... Sözcüklerini
cımbızla çekerek oluşturduğu cümlelerin satır aralarına inilince, “kırılganlık” endişesi taşıdığı hemen fark ediliyor.
Ekonomi elbette her şey değil; ancak kırılganlık “terör”
belasıyla yakından ilgiliyse, sürecin akamete uğraması önce
ekonomik dengeleri, oradan da günlük hayatın üzerine oturduğu siyasi dengeleri bozar...
Bölgede, bölge insanının bunu kabule hazır olmadığını
gördüm.
27 Ekim 2014/ HABER TÜRK
El birliğiyle
okullarını yapıyorlar
AĞRI - HÜSEYİN YILDIZ / SELAHATTİN KAÇURU
- Ağrı'da öğretmen ve öğrenciler, köylülerin de yardımıyla
kendi okullarını yapıyor.
Hamur ilçesine 8 kilometre uzaklıktaki Kılıç Köyü İlk ve
Ortaokulu'nda görev yapan öğretmenler, 136 öğrencinin 4
derslikte eğitim gördüğü okul binasının ihtiyaçlarına
karşılık vermemesi üzerine
çare aramaya
başladı. Bunun
üzerine öğretmenler bir araya
gelerek, köylülerin de yardımıyla hayırseverlerden topladıkları
parayla yeni bir
okul binasının
yapımına başladı. Okulda görev yapan 14 öğretmenin,
öğrencilerin ve köylülerin de yardımıyla 20 gün önce
başlatılan çalışmalarla yeni okulun duvarları ve çatısı
bitme aşamasına geldi. İnşaatta çalışan öğretmen ve
köylülere, kadınlar da yemek ve çay servisi yaparak
destek oluyor. Kılıç Köyü Okul Aile Birliği Başkanı Cemal
Akar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köylerinde 1964
yılında yapılan bir okul olduğunu ancak öğrenci sayısının
artmasıyla okulun yetersiz kalması üzerine öğretmenlerle
böyle bir karar aldıklarını anlatarak, "Öğretmenlerin
maaşları ve iş gücüyle köylülerin de maddi ve manevi
yardımıyla böyle bir proje hazırladık ve yapımına başladık.
Şu anda yapım devam ediyor. Bize yardım edilse iyi olur.
Çok yere başvurduk ama baktık ki olmuyor kendimiz yapmaya başladık. Allah'ın izniyle yakın zamanda bitirip
öğrencilerimizin hizmetine sunacağız" şeklinde konuştu.
Köyün yeni okulunun inşaatında çalışan 75 yaşındaki
Abdulbari Altay da katkı amacıyla inşaatta çalıştıklarını
söyledi. (AA)
4
ANKARA
28 Ekim 2014 Salı
Çankaya enkazdan kurtuluyor
Aşk-ı Efsun
Tamer KARAHAN
Bir süre önce yıkımı mahkeme kararıyla durdurulan ve etrafında yığılan enkaz görüntüsüyle
çevreye rahatsızlık veren Atakule için düğmeye basıldı. 1989 yılında yapılan ve Başkent’in simgesi olan kule, yenilenip alışveriş merkezi (AVM) olarak yeniden hizmet vermeye devam edecek.
Uzun zamandır harabeyi
andıran görüntüsüyle Çankaya
sakinlerinin içini karartan
Atakule enkazdan kurtuluyor.
Atakule GYO Genel Müdürü
Mehmet Arpacı, Türkiye’nin
ikinci, Başkent Ankara’nın ise
ilk alışveriş merkezi olan
kulenin, onarılacağını, geri kalan
kısmın da yıkılıp yeniden yapılacağını belirtti.
Atakule Gayrımenkul Yatırım
Ortaklığı Genel Müdürü
Mehmet Arpacı, Tarman Group
İcra Kurulu Başkanı Murat
Tarman, A Tasarım Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Osman
Öztürk ve JLL Türkiye Başkanı
Avni Alkaş, Sheraton Otel’de
düzenlenen basın toplantısında
Atakule’nin yenilenmesi projesi
hakkında bilgi verdi. AGYO
bünyesindeki Atakule AVM’nin
tamamının özkaynaklardan 200
milyon liraya yenileneceğini
belirten Mehmet Arpacı, projenin 2016 sonunda tamamlanacağını söyledi.
Yaklaşık 70 mağazalı yeni
Atakule
Kulenin 1989 yılında açıldıktan sonra sektör içerisinde güç
kaybettiğini ve AVM fonksiyonlarını yerine getiremediğini
belirten Arpacı, Atakule’nin
mimarı Ragıp Buluç ile 2004
yılında imzaladıkları anlaşma ile
kulenin mimari projesinin fikri
mülkiyet hakkını devraldıklarını
söyledi. Ankara’nın en belirgin
silüetlerinden olan Atakule’nin
bir süredir atıl durumda
olduğunu belirten Mehmet
Arpacı Atakule’yi neden
yenileme ihtiyacı duyduklarına
açıklık getirdi. Arpacı,
“Başlangıçta mevcut yapıyı yıkmadan tekrar işlevsel hale nasıl
getirebileceğimize dair çok
geniş kapsamlı çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar bize
Atakule’nin hayata geçirildiği
80’li yıllardan günümüze perakende gereksinmelerinin ve
inşaat yönetmeliklerinin
değişmesi sonucu mevcut
yapıyla devam etmemizin
imkansız olduğunu gösterdi.”
dedi.
AVM’yi yeniden ekonomiye
kazandırmak için çalışma
başlattıklarını belirten Mehmet
Arpacı, “AVM neredeyse hiç
Haber ve Fotoğraflar
Tülay CANPOLAT
kira geliri elde edemez durumdaydı, yenileme çalışmalarının
ardından yaklaşık 70 mağazalı
olacak AVM’nin en iyi AVM
olması konusunda çalışmalarımız mevcut’ dedi.
Hukuki ihtilafların tamamı
ortadan kalktı
Devralınan haklara rağmen
mimarın binanın yıkılmaması
için dava açtığını hatırlatan
Arpacı, bundan dolayı yıkım
çalışmalarının durdurulduğunu
fakat mimarın davadan feragat
etmesi üzerine çalışmaların
yeniden başladığını bildirdi.
Arpacı, yıkım ve yapım süreçlerinde gecikmelere sebep olan
hukuki ihtilafların tamamının da
ortadan kalktığını belirtti. Diğer
AVM’lerin çok gerisinde kalarak
sürekli müşteri kaybeden
Atakule’yi en güzel şekilde
yenileyeceklerini anlatan Arpacı,
“Kule kısmının aliminyum ve
cam bölümleri yenilenecek,
baştan sona onarılacak.
Botanik parkın doğası
korunarak tasarlanan kule, dört
alışveriş katına ek olarak bir
sinema ve eğlence katı olarak
planlandı. Atakule içerisinde yer
alan mağazaların botanik parkına bakan kısımları tamamen
camdan olup, doğa ile iç içe,
cadde mağazaları ile bağlantıları göz önüne alınacak.200
milyon TL’lik dev yatırımla
dünyaca ünlü markaların aderesi olmayı hedefleyen kule, 2016
yılının son çeyreğinde ziyaretçilerine kapılarını açacak.
Alışveriş kısmının tümüyle
şeffaf olacağı Atakule’nin
Başkent manzarasının
görülebildiği döner kule de
onarımdan geçirilecek. Kuleye
çıkmak isteyenler eskiden
olduğu gibi ücret ödeyecek.”
şeklinde konuştu.
Klasik bir AVM olmayacak
Bu yenileme çalışmalarıyla
Atakule’yi atıl durumdan kurtaracaklarını belirten Atakule
GYO Yönetim Kurulu üyesi
Murat Tarman da, klasik bir
AVM yapmayacaklarını, Kulenin
geçmişte olduğu gibi yine
Başkent’in simge mekanı ve
çekim merkezi olacağını ifade
etti.
Projenin mimarı Ali Osman
Öztürk ise: ‘Türkiye’de ilk olan
125 metrelik seyir kulesi ve
döner platformu ile Atakule,
yenilenme çalışmalarıyla
yeniden bir kentsel çekim
merkezi haline gelecektir.
Ankara’nın siluetine kimlik
kazandıran Atakule’de hayata
geçirilecek yeni yaşam işlevleriyle sosyal bir buluşma
mekanı yaratmak hedefleniyor.
Yenileme projesi ile, kentin
önemli bir bölgesini yeni baştan canlandırma işlevi üstlenilmiş, yakın çevredeki
binaların, mekanların niteliğini
olumlu yönde etkileyecek
mekan düzenlemeleri planlanmıştır.’ dedi.
Amaçlarının yeni atakule ile
Çankaya’yı yeniden merkez
yapmak olduğunu ifade eden
Öztürk, kulenin açılmasıyla
Ankara şehir merkezinin
Ulus’tan Kızılay yönüne, oradan
da Çankaya’ya doğru kaydığını
söyledi.
Ankara’da AVM sayısı 2017
sonunda 42'ye yükselecek
Projenin gayrımenkul kiralama hizmetini yürüten JJL
Türkiye Başkanı Avi Alkaş da
konuşmasında, Ankara organize
perakende pazarının 2006'ya
göre iki kat büyüyerek 1.35
milyon metrekarelik alana
ulaştığını ve böylelikle Ankara
organize perakende büyüklüğünün Türkiye pazarının
yüzde 13.7'sine sahip olduğunu
söyledi. Alkaş, "Ankara'da
toplam kullanılabilir alanın,
pazara girecek yeni alanlarla
2017 sonunda yaklaşık 1.63
milyon metrekareye, Türkiye'nin
tamamında ise 12.5 milyon
metrekareye
ulaşmasını bekliyoruz" dedi.
Alkaş, şu anda 35 olan
Ankara’daki AVM sayısının,
2017 sonunda 42'ye yükselmesini öngördüklerini de
ifade etti.
Ağır tonajlı araçlar sıkı takibe alındı
Ağır tonajlı araçlar
Ankara Büyükşehir
Belediyesi Zabıta
Dairesi Başkanlığı’nca
sıkı takibe alındı.
HABER MERKEZİ Büyükşehir Belediyesi Zabıta
Dairesi Başkanlığı ve Ankara
Trafik Denetleme Şube
Müdürlüğü ile koordineli olarak
gerçekleştirilen denetimlerde
hafriyat, mıcır kamyonları,
beton mikserler, kurallara
uygunluk bakımından
denetlenerek, kurallara
uymayan araçlara cezai işlem
yapıldı.
Ağır tonajlı araçların, hafriyat ve mıcır kamyonlarından,
beton mikserlerden dökülen
artıkların cadde ve asfaltta
bozulmaya neden olduğunu
belirten Zabıta Dairesi
Başkanlığı yetkilileri, çevre ve
görsel kirliliği önlemek için
denetimlerin yapıldığını
söylediler.
Ağır tonajlı araçların belli bir
istiap hakkı olduğunu ve bu
sınırı aşmaması gerektiğini
belirten yetkililer, hafriyat ve
mıcır kamyonlarının kasalarının
yüksekliğini aşan tarzda, brandasız olarak malzeme taşımamaları gerektiğini de bildirdiler.
Zabıta Dairesi Başkanlığı
yetkilileri denetimlerin aralıksız
devam ettiğini belirterek,
“Gece gündüz 24 saat dene-
timler aralıksız olarak yapılıyor”
diye konuştular.
Büyükşehir Belediyesi
Zabıta Dairesi Başkanlığı
Çevre Denetim Merkez Amirliği
tarafından Ankara mücavir alan
sınırları içinde Ankara Trafik
Denetleme Şube Müdürlüğü ile
koordineli olarak yapılan denetimlerde hafriyat, mıcır kamyonları, beton mikser gibi ağır
tonajlı araçlar denetlenerek,
kurallara uymayan, çevre kirliliğine neden olan araçlara idari
karar yaptırım tutanağı tanzim
edildi ve araçlar otoparka çekildi.
Hacı Bayram’daki kitapçılar yeni dükkanlarına kavuştu
HABER MERKEZİ Ankara Büyükşehir
Belediyesi’nce yaptırılan
dükkanlar Hacı Bayram
Kitapçılar Çarşısı esnafına
teslim edildi.
Ulus Tarihi Kent
Yenileme Alanı Projesi kapsamında tarihi dokusuna
sadık kalınarak yeniden ele
alınan Hükümet Caddesi
üzerindeki Kitapçılar
Çarsısı’ndaki 57 adet
dükkan, Büyükşehir
Belediyesi tarafından
yıkılarak, yeniden inşa edildi. Dükkanlar, düzenlenen
kura töreni ile Büyükşehir
Belediyesi’nin eski
kiracılarına tahsis edildi.
Büyükşehir Belediyesi,
18 aylık inşaat çalışmaları
süresince de çarşı esnafını
mağdur etmeyerek, bedel-
siz bir şekilde, ticari
faaliyetlerini sürdürebilmeleri için çarşı esnafına
tahsis etmişti. Çarşı’nın
inşasının tamamlanmasının
ardından çarşı esnafı,
Büyükşehir Belediyesi’nin
düzenlediği noter huzurunda gerçekleştirilen kura
çekimi ile yeni dükkanlarına
kavuştu. Kura çekiminde
inşaat süresince belediye
ile işbirliğinde bulunarak
sabır gösteren kiracılara
teşekkür eden Büyükşehir
Belediyesi Genel Sekreteri
Asım Balcı, “Ulus Tarihi
Kent Projesi Kapsamında
“Hacı Bayram Veli Cami ve
çevresinin tarihi ve manevi
niteliğine kavuşuyor. Bu
konuda emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum” dedi.
MOR GECE
Sevgilim,sonu olmayacak bir gün gibisin sen ..
Sesi olmayan,dili olmayan ,celladı bir kalem olan.
Şiirlerime vuran kadın..!
İsmin,iki dudak arama prangalandı.
Kadehimde alkol olsan,
Yine fısıldayamam ismini.
Mor gecelerde,seni yaşamak istiyorum.
Yüreğimin en sarhoş saatinde..
Bir tepesinden değil şehrimin,
Yedi tepesinden haykırmak,istiyorum.
‘Seni seviyorum..!’, diye.
Cudi'nin ,kahpe Gabar'ın,
Kurşunu oldun düştün, yüreğime sevgilim ..
Ay yüzlüm,karanlıklarımı delik deşik ettin ..
Biliyor musun,gözlerin bana ölüm olur …
Sen,sürgüne vurdun bu aşkı,
Ama seni yaşamak var, hayalimde...
Bir serap olursun,yüreğimin ıssız çöllerinde sevgilim ..
Hep mi hayal kalacak bu aşk sevgili..?
Gözlerimde…
Bir damla ol sevgilim, kuruyan dudaklarıma.
Ölüm sabahı olacaksa,bu gün…
Seher vakti,deli bir gecenin güneşi doğurduğu,saatte …
Düşlerime düşen, bir suskunluk ol sevgili..!
Bir kenara attığım yalnızlığımda..
Yaşanacaklar saklanmaz sevgili, yarınlara...
Şiirlerim,tenine dokunur usulca.
Hisset parmak uçlarımı ..
Tüm gizli bildiklerimi,sana veriyorum ..
Ay yüzünden avuçlarıma düşen nurun,
Ellerimde dua olur …
Gözyaşlarımda adını zikrederim.
Her düşen damlamda ..
Sen benim,yaşamımdaki tek avuntum oldun.
Seni yüreğime çizdim…..
Mamak’ta sirk heyecanı
HABER MERKEZİ- Dünya Organizasyon Sirk
Grubu, 4 seanstan oluşan 9.’uncu gösterilerini
Mamak’ta gerçekleştirdi. Mamak Belediyesi’nin ev
sahipliğinde, Mamak Belediyesi Spor Salonu’nda
gerçekleşen sirke vatandaşlar ve çocuklar büyük ilgi
gösterdi. Sosyal belediyeciliğin gereğini yerine getirerek, sosyal ve kültürel projelerle vatandaşların
yanında olduklarını kaydeden Mamak Belediye
Başkanı Mesut Akgül, “İlçemizde bu tür organizasyonların devamı gelecek. Vatandaşlarımızın gülüp
eğlenmesine aracı olmaktan dolayı çok mutluyuz ”
dedi.
Mamaklılar gösteride hava akrobasi, lastik kızlar,
12 kişilik Moğol akrobasi, palyaço, illüzyon, top
cambazı, araba kullanan maymun, akıllı köpek tarçın
ve piton yılanın yer aldığı şovlar ile doyasıya
eğlendiler. İzleyiciler gösteriyi nefesini tutarak
izlerken büyük heyecan yaşadılar. Sahneye çıkan
çocuk ve vatandaşlar ise, değişik oyunlar sergileyen
oyunculara eşlik etti. Sirkin Mamak’ta yoğun ilgi
görmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini söyleyen
Dünya Organizasyon Yöneticisi İlker Atak, “Belediye
Başkanı Mesut Akgül’e bize bu imkânı sağladığı için
çok teşekkür ediyorum” dedi. Sihirbazların, ateşbazların, palyaçoların, akrobatların, lastik kızların neşeli
sirk hayvanlarının ve dev
piton yılanlarının renk
kattığı program ayakta
alkışlanırken,
gösterileri beş
binin üzerinde
seyirci izledi.
Kızılcahamam'da
doğalgaz çalışması
ŞENOL GÜNÜÇKızılcahamam’da geçtiğimiz
yıl içerisinde başlayan ve
%90'lık bir bölümüne
ulaşılan Doğalgaz hattının
eksik kalan kısmı olan
İsmetpaşa Mahallesi
Huzurevi mevkiinde ve Ölü
Pınar mevkiinde yarım
kalan hatlar Kızılcahamam
Belediye Başkanı Muhittin
Güney'in talimatlarıyla
tamamlanıyor.
İsmetpaşa Mahallesi Ölü
Pınar mevkiinde oturan
vatandaşların doğalgaz hatlarının döşenmemesi üzerine harekete geçen
Kızılcahamam Belediyesi
Başkanı Muhittin Güney'in
talimatlarıyla bölgede hızla
imar yolu açma çalışması
başlattı.
Konuyla ilgili açıklama
yapan Başkanı
Muhittin Güney;
"Vatandaşlarımıza
Doğalgazın en hızlı
bir şekilde ulaşması
için K Gaz firmasına
Ekipman desteği
vererek vatandaşların mağdur
olmaması ve biran
önce doğalgaza
kavuşmaları için elimizden
gelen desteği ve çalışmaları
başlattık" dedi. Başkan
Güney açıklamasının
devamında; Doğalgaz firmasının bu bölgede bulunan konutlar için açılacak
olan boru hattı maliyetini
kurtarmadığı için bu
bölgedeki abone çalışmalarını yavaşlatması
doğrultusunda vatandaşlarımızın da mağduriyeti
söz konusun olduğundan
hemen duruma el attık.
Belediyemiz tarafından bu
bölgedeki çalışmalara
Kepçe, kamyon ve ekipman
desteği vererek kısa bir
süre içerisinde imar yolumuzu açtık, Alt yapısını
kuvvetlendirdik boru hattını
konutların kapısına kadar
açtık.”
ANKARA
28 Ekim 2014 Salı
Ankara Kalkınma
Ajansı’ndan konferans
İABB Meclis
Toplantısı yapıldı
Aile ve Sosyal
Politikalar
Bakanlığı, Ankara
Kalkınma Ajansı
ve TOBB Ankara
Kadın Girişimciler
Kurulu işbirliğinde
“Sürdürülebilir
Kalkınma İçin
Girişimcilik ve
İnovasyonda
Kadın
Konferansı”
düzenlendi.
HABER MERKEZİSürdürülebilir Kalkınma İçin
Girişimcilik ve İnovasyonda
Kadın Konferansı gerçekleştirildi.
Meyra Palace Otel’de gerçekleşen konferansın açılışına Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslam, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakan Yardımcısı
Çiğdem Erdoğan Atabek, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı
Kadının Statüsü Genel Müdürü
Gülser Ustaoğlu, TOBB Başkan
Yardımcısı Faik Yavuz, TOBB
Ankara Kadın Girişimciler
Kurulu Başkanı Birten Gökyay,
Ankara Kalkınma Ajansı
Yönetim Kurulu Üyesi Nesrin
Semiz, Ankara Kalkınma Ajansı
Genel Sekreteri Arif Şayık ve
çok sayıda davetli katıldı.
Açılışta bir konuşma yapan
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslam kadınların çalışma hayatına katılmalarının önemine değinerek
şunları söyledi: “Sürdürülebilir
ekonomik büyümeyle sosyal
kalkınma için beşeri sermayenin yarısını oluşturan
kadınların çalışma hayatına
katılmaları hem kendileri hem
de toplum için önemlidir.
Kalkınma Bakanlığı ve Dünya
Bankası işbirliğiyle yapılan
çalışmaya göre kadın istihdamındaki 6 puanlık artış yoksulluğun 15 puan gerilemesine
sebep oluyor. Türkiye İstatistik
Kurumu verilerine göre ülkemizde 2004 yılında yüzde 20,8
olan kadın istihdam oranı 6,3
puanlık bir artışla 2013 yılında
yüzde 27,1 seviyesine ulaştı.
2004 yılında kadının iş gücüne
katılım oranı yüzde 23,3 iken 7,5
puanlık bir artışla 2013 yılsonu
5
itibariyle yüzde 30,8’e yükseldi.
TÜİK 2013 yılı verilerine göre
eğitim seviyesi yükseldikçe
kadınların iş gücüne katılım
oranının da yükseldiğini açıklıyor.
Okuryazar olmayan kadınların iş
gücüne katılma oranı yüzde
26,3, lise düzeyinde eğitime
sahip kadınlarımızın oranı yüzde
32,1, yükseköğretim mezunlarının iş gücüne katılma oranı
yüzde 72,2’dir.” Ankara
Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu
politikalarla uyumlu olarak
bölgesel gelişmeyi hızlandırmak,
sürdürülebilirliğini sağlamak,
bölgeler arası ve bölge için
gelişmişlik farklarını azaltmak
üzere oluşturulan kalkınma
ajansları bu alana yönelik olarak
faaliyetlerini sürdürmeye devam
etmektedir. Ankara Kalkınma
Ajansı olarak gerçek kalkınmışlığın sadece ekonomik
kalkınmışlık olarak değil sosyal
ve kültürel kalkınmışlıkla eş
Üyesi Nesrin Semiz ise açılışta
yaptığı konuşmada, sosyal ve
kültürel kalkınmışlığın önemine
değindi. Semiz şöyle konuştu:
“Kamu kesimi, özel kesim ve
sivil toplum kuruluşları arasında
iş birliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkili kullanımını sağlamak ve yerel
potansiyeli harekete geçirmek
suretiyle ulusal kalkınma planı ve
programlarda öngörülen ilke ve
zamanlı olarak yürütülmesi
gerektiğine inanıyoruz. Ajans
olarak yaptığımız çalışmalarda
Ankara’nın dinamiklerini
harekete geçirmede özellikle
sosyal ve kültürel çalışmalara
verdiğimiz destekler önceliğimizi
oluşturmaktadır.”
Açılış konuşmalarının ardından “Sürdürülebilir Kalkınma için
Girişimcilikte Kadın” başlıklı
panele geçildi.
Moderatörlüğünü ODTÜ
TEKNOKENT Genel Müdür
Yardımcısı Ufuk Batum’un yürüttüğü panele Turkish WIN
Kurucusu Melek Pulatkonak,
TMG Doğaltaş Şirketi Yönetim
Kurulu Başkanı Zühal Mansfield,
İstanbulum Hediyelik Eşya
Şirketi Kurucusu Elif Esen,
Vivera Biyoteknoloji Şirketi
Kurucusu Beliz Bediz, Viveka
Kuluçka Programı Yöneticisi
Barış Okur, Nallıhan Kadın
Kooperatifi Başkanı Kadriye
Sezer ve Dünya Bankası
Ankara Ofisi-Program Lideri
Jose Gulherme Reis konuşmacı olarak katıldı.
Etkinliğin öğleden sonraki
bölümünde ise “Sürdürülebilir
Kalkınma için İnovasyonda
Kadın” başlıklı panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü
EnerGY Danışmanlık Şirketi
Kurucusu ve Genel Müdürü
Göknur Atalay’ın yürüttüğü
panele 2013 Google Bilim
Fuarı Finalisti ve “Halkın
Seçimi” Ödülü Sahibi Elif
Bilgin, Kadın Buluşçular Fuarı
Altın Madalya sahibi Şadiye
Mavi, Tarımsal Pazarlama ve
TABİT Tarımsal Bilişim ve
İletişim Teknolojileri Şirketleri
Kurucusu Tülin Akın,
armut.com Kurucusu ve Genel
Müdürü Başak Taşpınar, GEDS
Şirketi Kurucusu Gülay Özkan,
Eti Maden İşletmeleri Genel
Müdürü ve Yönetim Kurulu
Başkanı Orhan Yılmaz ve TTGV
Yönetim Kurulu Başkanı - Vestel
Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz
Ultav konuşmacı olarak katıldı.
Women in Innovation Topluluğu
Kurucusu Kristiina Hiukka ise
etkinliğin konuk konuşmacısıydı.
HABER MERKEZİ İç Anadolu Belediyeler Birliği (İABB) Başkanı ve
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın başkanlığında Sürmeli Otel’de gerçekleşen 49. Olağan Meclis
Toplantısı, birliğe üye belediye başkanlarının katılımı
yoğun oldu. CHP Grup Başkanvekili Levet Gök ve CHP
Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın da katıldığı toplantıda
Başkan Yaşar, üyelere gündem maddeleri hakkında bilgiler verdi. Belediyelerin yaşadığı sıkıntılara değinen Yaşar,
“Belediyelerin gelirlerinde önemli ölçüde azalmalar varken
giderler aynı kalıyor ve belediyelerin yatırım yapma imkanı
azalıyor. Bu birliğin en önemli kuruluş nedeni, paylaşmak,
birliğe üye belediyelere destek olmak ve onları ayakta tutmaktır. Birlik olarak küçük belediyelere her türlü desteği
vereceğiz. Vatandaşlara verdiğiniz sözleri, yerine getirebilmeniz için sizlerin önünü açacağız. Eğitim seminerleriyle
belediye personellerini daha donanımlı hale getirmeye
devam edeceğiz. Beraberce millete hizmet için yılmadan
koşturacağız” dedi. Belde belediyelerinin kapanması ile
orta ölçekli belediyelerin iş yükünün ağır bir hale geldiğini
ifade eden CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, “Neyse
ki küçük ve orta ölçekli belediyelere her türlü desteği
veren İABB gibi son derece ciddi bir birlik ve bu birliğin
başında da Yenimahalle’yi hizmetlerle donatmış, Ankara
halkının büyük bir teveccüh gösterdiği Fethi Yaşar
kardeşimiz var” dedi. Birliğe üye 2’inci büyük belediye
olan Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da
kısa bir konuşma yaparak üyelere seslendi. Yaşar’ın birlik
başkanı olmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden
Ataç, kaynakların doğru kullanılmasının ve yenilenebilir
enerjinin önemine vurgu yaptı. Tepebaşı’nda AB’den hibe
alan çevreci projelerden bahseden Ataç, “Birbirimizi tanımamız, paylaşımlarda bulunmamız çok önemli. Artık
dünya yerel yönetimlerin elinde. Yerelde güçlü olamayan
bir ülke, hiçbir alanda başarı elde edemez. Biz de
Tepebaşı Belediyesi olarak her zaman Fethi Başkan’ın
yanındayız ve üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız”
diye konuştu. CHP Milletvekili Doğan Şafak ise kalkınmanın yerelden başladığını ifade ederek tüm yerel yöneticilere önemli sorumluluklar düştüğünün altını çizdi.
Konuşmaların ardından gündem maddelerinin
görüşülmesine geçildi. Mecliste İABB’nin 2015 tahmini
gelir ve gider bütçesi 1 milyon 920 bin 550 TL olarak
belirlendi. Birliğe yeni üyelik taleplerinin de görüşüldüğü
toplantıda Bolu Mengen Belediyesi, Eskişehir Odunpazarı
Belediyesi, Eskişehir Han Belediyesi, Eskişehir
Mahmudiye Belediyesi, Konya Tuzlukçu Belediyesi, Niğde
Yıldıztepe Belediyesi, Niğde Yeşilgölcük Belediyesi,
Malatya Hekimhan Belediyesi ve Amasya Gümüşhacıköy
Belediyesi’nin talepleri oy birliği ile kabul edildi.
Aydınlatma Yarışması’nda
Ankara halk oylamasına kaldı
Tuna’dan Şahin’e Kazan’da kentsel dönüşüm...
nezaket ziyareti
HABER MERKEZİ- Kazan Satı Kadın
Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında ilk adım atıldı. Eski Kazan olarak
bilinen Ulu Cami ve Satı Kadın Müze Ev
yakınında bulunan ve bir kısmı uzun
zamandır kullanılmayan 15 bina, Satı
Kadın Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi
kapsamında, iş makineleri ile yıkıldı.
Meydana gelen moloz kamyonlarla
kaldırıldı. Alan iş makineleriyle temizlenerek düzeltildi. Yıkım sırasında zabıta
ve polis de hazır bulundu.
Alanda incelemelerde bulunan
Belediye Başkanı Lokman Ertürk, 10 yılda
çok mesafe aldıklarını, bu dev projeyle
Kazan'ın tarihi merkezinin canlanacağını,
yepyeni bir kimlik kazanacağını kaydetti.
Termal Otel Kongre ve Sağlık Merkezi,
Ova Çayı Gezinti Alanı, Yarı Olimpik
Yüzme Havuzları, Bocceden voleybola,
futbola sportif tesisleriyle Kazan'ın sosyal
manada da hızla geliştiğini belirten
HABER MERKEZİ - Elmadağ Belediye
Başkanı Gazi Şahin, Sincan Belediye Başkanı
Doç. Dr. Mustafa Tuna’yı makamında konuk
etti. Belediye çalışmaları hakkında karşılıklı fikir
alışverişleri yapıldı, hizmetlerin yerine getirilmesi noktasında yaşanılan sıkıntılar ve çözüm yolları paylaşıldı. Başkan Gazi Şahin; İlçede
yapılan çalışmalar ve yapılacak olanlar hakkında bilgiler aktardı. Başkan Şahin; ilçelerin birlik
ve beraberlik içerisinde daha iyi hizmetlere
imza atacağını kaydetti. Başkan Tuna’ya nezaket ziyaretlerinden duyduğu memnuniyeti dile
getirerek teşekkür etti.
Ertürk, “Huzur şehri Kazan bu dev projeyle, büyük şehrin stresinden kaçanların
ilk tercihi olacaktır. Burada rezidanslar,
ticaret merkezi, kapalı otopark, kapalı
pazar yeri, yaya yolları, sosyal donatı ve
çocuk oyun alanları ile modern, ferah ve
estetik bir yaşam alanı kuracağız.”
Başkentte kadın cinayeti...
ANKARA - Başkentte
bir kadın, boşanmak istediği eşi tarafından pompalı
tüfekle öldürüldü.
Eşi Tamer Demir'den
(30) ayrılmak isteyen 2
çocuk annesi Tuğba Demir
(23), ailesinin Keçiören
Sancaktepe
Mahallesi'ndeki evine
taşındı.
Tamer Demir, barışmak
istediğini belirterek eşini
Sancaktepe Mahallesi
1608. Sokak'ta, evin yakınlarındaki bir parka çağırdı.
Parka annesiyle birlikte
giden Tuğba Demir, bir süre
eşiyle konuştu. Genç
kadının annesi, çifti yalnız
bırakmak için parkı dolaşmaya başladı.
Bu sırada Tamer Demir,
yanında getirdiği kısa nam-
lulu pompalı tüfekle eşini
başından vurdu. (AA)
HABER MERKEZİ- -“city.people.light 2014”
başlığı altında düzenlenen uluslararası aydınlatma
yarışmasında “ANKARA URBAN LIGHTING PROJECTS” adı altında Ankara’da gerçekleştirilen 22
aydınlatma projesi ile Ankara Büyükşehir
Belediyesi yarışmada büyük ilgi gördü. Ankara’daki
aydınlatma projeleri internet üzerinden halk oylaması finaline kaldı.
Youtube’da “Başkent Ankara Led’ler ile aydınlanıyor” başlığı altında
http://www.youtube.com/watch?v=4cz7QDkQ7Q4
adresinde tanıtılan Ankara’nın güzellikleri,
http://www.peoplechoiceaward.eu/ adresinde verilen link ile de Ankaralıların ve tüm Türkiye’nin
beğenisine ve oylamasına sunuldu.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin internette
yayınlanan gece aydınlatma projeleri ile ilgili
Ankaralıları oy kullanmaya çağıran Büyükşehir
Belediyesi yetkilileri, “Sevgili hemşehrilerimizden
internette hem Ankara’nın güzelliklerini görmelerini
hem de oy kullanarak Ankara’yı temsil etmelerini
bekliyoruz” çağrısında bulundular.
Philips Global ve LUCI (Lighting Urban
Community International) işbirliği ile bu yıl 12. defa
düzenlenen Yarışmada değerlendirilen en önemli
nokta, şehrin kimliğine ve şehirde yaşayanların
hayatına en çok değer katan aydınlatma projesinin
ödüllendirilmesi olarak açıklanırken şehir yönetim
otoriteleri, şehir planlamacıları, mimarlar ve aydınlatma tasarımcılarının arasında aydınlatmanın önemine dikkat çekmek de yarışmanın hedefleri
arasında yer aldı.
6
EKONOMİ
28 Ekim 2014 Salı
Yoğun talep
nedeniyle 5.
bölgede yer tahsisi
kurayla gerçekleştirilen Gaziantep
Organize Sanayi
Bölgesi (OSB),
yapımı planlanan
3 bölge ile alanında
''Türkiye'nin en
büyüğü'' olmayı
hedefliyor.
Gaziantep OSB, zirve yarışında
GAZİANTEP- KEREM KOCALAR Gaziantep OSB Yönetim Kurulu Başkanı
Cahit Nakıboğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ilk organize sanayi bölgelerinden birinin kurulduğu Gaziantep'te arsa
tahsisinin 1972'de başladığını söyledi.
Gaziantep OSB'nin zamanla herkesi imrendirecek gelişmeler kaydederek hızla büyüdüğünü
ifade eden Nakıboğlu, 5. bölgenin kurulumu için
düğmeye basılan OSB'de iş dünyasını sevindiren ve şaşırtan gelişmeler yaşandığını belirtti.
Yeni kurulacak bölgede 10 bin ve 50 bin
metrekare arasındaki arsalar için bin civarında
başvuru yapıldığına işaret eden Nakıboğlu,
yoğun talep karşısında adaletli olmak için kura
çekimi yaparak, 5 milyon metrekarelik alanın
226 yatırımcıya dağıtıldığını vurguladı.
Altyapı ihalesi gerçekleştirilen 5. bölgede 100
yatırımcının inşaat aşamasında olduğunu dile
getiren Nakıboğlu, 30 firmanın da üretim aşamasına geçtiğini kaydetti.
Şu anda 24 milyon metrekarelik 4 kısımdan
oluşan OSB'de aktif olarak aralarında
Türkiye'deki lider birçok markanın da olduğu
800 firmanın faaliyet gösterdiğini aktaran
Nakıboğlu, şöyle konuştu:
"120 bin kişiye doğrudan, 100 binlerce kişiye
de dolaylı olarak istihdam sağlayan OSB, her
geçen gün büyümeye devam ediyor. 5. bölgenin
tamamlanmasıyla 43 milyon metrekarelik alana
ulaşarak Türkiye'nin en büyük organize sanayi
bölgesi haline geleceğiz. Yatırımcılar, daha şimdiden '6.OSB ne zaman kurulacak' demeye
başladı. Allah izin verirse bu noktada da çalışmalar yapacağız."
OSB'nin kent ekonomisine önemli katkılar
sağladığını belirten Nakıboğlu, Gaziantep
OSB'den geçen yıl 6,5 milyar dolarlık ihracat
gerçekleştirildiğini söyledi.
Suriye ve Irak başta olmak üzere dünyadaki
gelişmelerin Gaziantepli sanayicilerin işlerini sekteye uğrattığını vurgulayan Nakıboğlu,
"Olumsuzluklara rağmen bu yıl başında 7 milyar
dolarlık ihracat hedefi belirlemiştik. Bu hedefimizden şaşmış değiliz. Allah izin verirse yıl
sonunda bunu da başarırız" dedi.
Bu rakamın her geçen yıl büyümesi için iş
adamları ve yatırımcılarla sürekli bir araya geldiklerini dile getiren Nakıboğlu, sürekli 2023 hedeflerine "nasıl daha fazla katkı sağlarız" sorusunun cevabını aradıklarını ifade etti.
Nakıboğlu, Gaziantep'in ekonomideki hedeflerini sürekli geliştiren girişimcilik ruhuna sahip
iş adamlarıyla dolu olduğunu ifade etti.
Buna bağlı olarak büyümenin ve gelişmenin
kaçınılmaz olduğunu aktaran Nakıboğlu, şunları
kaydetti: "Allah izin verirse havaalanı yolundaki
eski sanayi sitesi de OSB olacak. Ayrıca 'Besi
OSB' projemiz var. Polateli gibi oldukça büyük
OSBçalışmamız daha var. 3 OSB daha yolda.
Bunları da faaliyete geçirdiğimizde açık ara farkla lider olacağız. Çünkü sadece Polateli OSB'nin
büyüklüğü 40 milyon metrekare olacak." (AA)
F-35’e ROKETSAN füzesi
Kamuya
8 bin 417
yeni araç
alınacak
ANKARA - Kamu kuruluşlarına
gelecek yıl 8 bin 417 yeni taşıt alınacak.
AA muhabirinin 2015 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı verilerinden derlediği bilgilere göre, gelecek yıl alınacak 8
bin 417 taşıtın 7 bin 458'i genel
bütçeli kuruluşlar, 941'i özel
bütçeli idareler, 18'i ise düzenleyici
ve denetleyici kurumlar tarafından
kullanılacak.
Emniyet Genel Müdürlüğü, bin
534 taşıtla gelecek yıl en fazla
taşıt alımı gerçekleştirecek kamu
idaresi olacak. Bu araçların 750'si
güvenlik ve ulaştırma hizmetlerinde kullanılmak üzere alınacak
panel araçlardan oluşacak.
Emniyet Genel Müdürlüğünden
sonra bin 316 araçla Sağlık
Bakanlığı, 898 araçla Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu, 620
araçla Milli Savunma Bakanlığı,
595 araçla Jandarma Genel
Komutanlığı, 458 araçla Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
400 araçla Adalet Bakanlığı ve 265
araçla Milli Eğitim Bakanlığı,
2015'te en fazla araç alabilecek
genel bütçeli kuruluşlar arasında
yer alacak.
Yeni yılda Başbakanlık 222,
Cumhurbaşkanlığı ise 25 yeni taşıt
edinecek.
Özel bütçeli kuruluşların satın
alacağı 941 araç içinde 271 araçla
üniversiteler en yüksek paya sahip
olacak. Üniversiteleri, 252 araçla
Ceza ve İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İş Yurtları Kurumu ve
161 yeni araçla Orman Genel
Müdürlüğü izleyecek. (AA)
ANKARA- Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail
Demir, "Lockheed Martin ile kuracağımız uzun
dönem stratejik ortaklık sayesinde SOM-J
füzesinin başta ABD olmak üzere, diğer dost ve
müttefik ülkelerin silahlı kuvvetleri için rekabetçi bir
seçenek olarak öne çıkabileceğini tahmin ediyorum" dedi.
ROKETSAN ile Lockheed Martin Martin
Missiles and Fire Control arasında, F-35 savaş
uçağında yerli imkanlarla üretilen yeni nesil hassas
güdümlü füze SOM-J'nin kullanılması için işbirliği
anlaşması imzalandı. Demir, Savunma Sanayii
Müsteşarlığında gerçekleştirilen imza töreninde,
savunma sanayisi açısından önemli bir işbirliğinin
temelinin atıldığını belirterek, "Kavramsal tasarımdan sistem mühendisliğine, tasarım doğrulamasından uçuşa elverişlilik testlerine kadar tüm
mühendislik süreçlerini Türkiye'de yürüttüğümüz
bir ürünün, ihracat pontansiyeline yönelik güçlü bir
adımı atmış olacağız" diye konuştu.
Türk Hava Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarına yönelik
geliştirilen SOM-J füzesinin çeşitli konfigürüsyonlar
yapılarak diğer F-35 kullanıcıları tarafından da tercih edilebileceğini ifade eden Demir, "Lockheed
Martin ile kuracağımız uzun dönem stratejik ortaklık sayesinde SOM-J füzesinin başta ABD olmak
üzere, diğer dost ve müttefik ülkelerin silahlı
kuvvetleri için rekabetçi bir seçenek olarak öne
çıkabileceğini tahmin ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Füzenin geliştirme aşamasının TÜBİTAK tarafından, endüstrileştirme aşamasının ise ROKETSAN
tarafından gerçekleştirildiğini anlatan Demir, projede emeği geçenlere teşekkür etti.
Tören öncesinde ABD'nin Ankara Büyükelçisi
John Bass ile görüştüklerini kaydeden Demir,
"Türkiye ile ABD arasında askeri işbirliği alanının,
artık bir müşteri-satıcı ilişkisinden çok, ortak üre-
tim, ortak faaliyetler zincirine dönüşmesi gerektiğini konuştuk" dedi.
ROKETSAN Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp
Kaptan da iki şirket arasındaki işbirliğinin önemine
dikkati çekerek, "Lockheed Martin ile bu işbirliğinin yeni pazarlara, yeni ufuklara, yeni yatırımlara, yeni fırsatlara dönüşeceğini ve her iki ülkeye
büyük katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
ROKETSAN olarak hedefimiz, üstün teknoloji
ürünlerimiz ile Türkiye'nin gururu olmaya devam
etmektir" diye konuştu.
Söz konusu işbirliğinin Türk savunma sanayisi
için büyük bir adım olduğunu belirten Kaptan, yeni
nesil uzun menzilli füze sistemine ilişkin böyle bir
anlaşmaya imza atmaktan dolayı gurur duyduklarını ifade etti. Lockheed Martin Missiles and Fire
Control Başkan Yardımcısı Rick Edward da
"Türkiye'nin son yıllarda füze sanayisinde gerçekleştirdiği gelişme bütün dünyada takdire değer.
Türkiye'nin F-35 füze sistemine katılması çok
önemli. Biz Türkiye'yi, Türk Silah Kuvvetlerini ve
öteki müşterilerimizi asla bu füze sistemiyle hayal
kırıklığına uğratmayız" diye konuştu. (AA)
Metro ve vapur, ücret
artışında uçağı “solladı”
ANKARA- SEVAL OCAK ADIYAMAN Türkiye'de 2009-2014 arasında metro ve vapur
bilet ücretlerindeki artış yüzde 37'ye ulaşırken,
uçak bileti ücretlerindeki artış yüzde 35'te kaldı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, son
5 yılda ulaşım türü ücretlerindeki en az artış
yüzde 17 ile şehirlerarası tren biletlerinde
görüldü.
Ücretler aynı dönemde banliyö treninde yüzde
23, servislerde yüzde 29, dolmuş ve taksilerde
yüzde 30 arttı.
Taksi ve dolmuş ücretlerindeki artış oranı
2009-2014 arasında yüzde 30 olurken, belediye
otobüs ücretleri yüzde 32 arttı.
Şehirlerarası seyahatin vazgeçilmezi otobüs
biletlerinde de aynı dönemde yüzde 34 artış
yaşandı. Metro ve vapur bilet ücretlerinde son 5
yılda yüzde 37 artış yaşanırken, bu oran uçak
biletlerinde yüzde 35 olarak gerçekleşti.
(AA)
Girişimcilik ruhu, yabancı
yatırımcıyı Kayseri'ye çekiyor
KAYSERİ- MUSA ÖZYÜREK - Türkiye'nin en önemli
sanayi kentlerinden birisi olan Kayseri'de iş adamlarının
girişimciliği, yabancı yatırımcının kente gelmesini sağlıyor.
Kayseri Valisi Orhan Düzgün, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, 4 sanayi bölgesinde üretim yapılan
Kayseri'ye yıl içinde yoğun bir şekilde yabancı iş adamı
heyetleri ve bürokratların geldiğini, sanayi bölgelerinde
inceleme yapan heyetlerin iş bağlantısı görüşmeleri yaptığını söyledi.
Kentin Türkiye genelinde yabancı yatırımcıların en çok
tercih ettiği ilk 7-8 il arasında yer aldığına işaret eden
Düzgün, "Kayserili iş adamları üretimden kazandığını
yeniden yatırıma dönüştürmesiyle bilindiği için yabancı
yatırımcılar kentimizi tercih ediyor" dedi.
Hemen her ilin, yabancı yatırımcıları şehirlerine davet
etmelerine rağmen bu kişilerin gelecek vaat eden, karlı
ortaklıklar kurabilecekleri illeri tercih ettiğini ve davet
edilen her ile gitmediklerini ifade eden Düzgün,
Kayseri'ye davet beklemeden, kendi istekleriyle de gelen
çok sayıda yabancı yatırımcı olduğunu vurguladı.
Yabancı iş adamlarının Kayseri'deki firmalarla iş
ortaklığı kurmasının yanı sıra Afrika ve Orta Asya
ülkelerinden gelen ve Kayserili sanayicileringirişimcilik
ruhunu öğrenen bürokratların da kendi ülkelerine yatırım
için davette bulunduğunu belirten Düzgün, sanayicilerin
gitmeleri durumunda da ciddi anlamda kolaylıklar sunduklarını dile getirdi.
Kente gelen yatırımcıların büyük çoğunluğunun kendilerinde var olan parayla Kayserili zekasını birleştirmek
istediklerini anlatan Düzgün, "Yabancılar, sıfırdan fabrika
kurmak çok daha maliyetli olduğu için genellikle ortaklık
yaparak mevcut fabrikayı büyütme yolunu tercih ediyor.
Bu da aslında Kayserili sanayicilerin işine yarıyor. Daha
önce 3 ülkeye ihracat yapmasına rağmen yabancı ortaklıktan sonra ihracat yaptığı ülke sayısını 40'a çıkaran firmalar var. Ortak olunan yabancı yatırımcının pazar ağı bir
anlamda bize de geçmiş oluyor. Bunlar hem şehrin hem
de ülke ekonomisi adına çok önemli gelişmeler" diye
konuştu.
Düzgün, Kayseri'nin yıllık ihracatının 1,8 milyar dolar
olmasına rağmen özellikle ihracat ürünü çeşitliliği
bakımından Türkiye'de 2'inci sırada yer aldığına dikkati
çekerek, şöyle devam etti:
"Kayseri'den 150'ye yakın ülkeye ihracat yapılıyor.
Kurulan yabancı ortaklıklarla ihracat yapılan ülke sayısı
da artıyor. Bu da yerelde Kayseri'nin, genelde ise
Türkiye'nin pazar çeşitliliğinin artması anlamına geliyor.
Ülke olarak pazar ağımızı ne kadar artırırsak yaşanacak
uluslararası krizlerden o kadar az etkileniriz. Bundan
dolayı da yabancı ortaklıkları çok önemsiyoruz. Yabancı
ortaklıklar sayesinde katma değeri yüksek teknoloji ürünleri üretme imkanımız da artıyor. Çünkü yabancı yatırımcı
demek bir anlamda yeni kaynak anlamına geliyor.
Yüksek teknoloji ürünler üretebilmek için de Ar-Ge ve
inovasyona daha fazla pay ayrılması gerekiyor."
Vali Düzgün, Kayseri'de 14 ülkenin fahri konsolosluğunun bulunduğunu, yabancı yatırımların şehri
tercih etmesinde bunların da önemli rol oynadığına işaret
etti. Fahri konsolosların Kayseri'nin dışa açılmasına ve
yabancı yatırımcıların Kayseri'yi tercih etmesinde çok
büyük rol oynadığını kaydeden Düzgün, fahri konsolosların sadece diplomatik kanallarla kurulmadığını, iş
adamlarının ihracat ve ithalatta gösterdiği başarı ve
güvenin beraberinde fahri konsoloslukları da getirdiğini
sözlerine ekledi. (AA)
İrlanda, Türkiye ile ticaretini
geliştirmeyi hedefliyor
İSTANBUL- İrlanda Çalışma ve İstihdam Bakanı Ged
Nash, Türkiye'ye İrlanda'dan yapılan ithalatın son yıllarda
giderek arttığını belirterek, "İki ülke arasındaki ticaret
hacmini 1,2 milyar avronun üzerine çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.
Nash, İrlanda Devlet Ajansı Enterprise Ireland tarafından organize edilen toplantıda Türkiye'ye ilişkin hedeflerini paylaştı. İrlanda'nın Türkiye'ye ihracatının son yıllarda giderek arttığını belirten Nash, "Bu rakam 2013
yılında 465 milyon avronun üzerindeydi. İrlanda ve
Türkiye arasındaki karşılıklı satın alma ve hizmet ticareti
toplamda yaklaşık 1,2 avro seviyesinde bulunuyor. Bu,
bizi iki ülke arasındaki bağları güçlendirmeye teşvik eden
gerçekten etkileyici bir rakam" diye konuştu.
Nash, İrlanda gibi Türkiye'nin de dinamik bir
ekonomiye sahip olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin
doğrudan yabancı yatırımları çekme konusundaki
başarısına işaret etti. İrlanda ve Türkiye arasındaki bu tür
ekonomik benzerliklerin, iş birliği içindeki iki ülkenin ve
şirketlerinin daha çok fayda sağladığı gerçek bir güç
olarak öne çıktığını vurguladı.
İki ülke arasındaki büyüyen ekonomik bağlantıları
göstermek için Enterprise Ireland'ın bu yıl İstanbul ofisini
açtığını anımsatan Nash, İrlanda'nın, 40 yılı aşkın bir
sürede baskın tarımdan yüksek teknolojili ekonomiye
dönüşen açık dinamik bir ekonomiye sahip olduğunu
anlattı.
Nash, Türk ekonomisinin son on yıllık başarısına
bakıldığında, ülkenin geleceğe yönelik güçlü bir büyüme
potansiyeli olduğuna inandıklarını ifade ederek,
"Türkiye'nin 2023 yılında ilk on ülke arasında olma vizyonunu takdir ediyoruz. İnanıyorum ki o zamana kadar
Türkiye ile karşılıklı ticaretimizi üçe katlamış olacağız"
şeklinde konuştu.
Enterprise Ireland'ın İstanbul'da ofis açmasının Türk
ve İrlanda iş dünyası arasındaki ilişkilerin gelişmesi
açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Nash,
"Ülkelerimizin ortak özelliklerinden biri de yenilikçi odaklı
olmamız. İrlanda Ankara'daki Türkiye İhracatçılar Meclisi
(TIM) İnovasyon Haftası'na davetli ortak olarak katıldı.
Bu, tüm sektörlere yönelik olarak inovasyonun geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi anlamında iş birliğine devam
etme yönündeki karşılıklı arzumuzu ortaya koyuyor"
değerlendirmesini yaptı.
Enterprise Ireland Türkiye Müdürü Jonathan Ryan ise
gelecek birkaç yıl içinde İrlanda ve Türkiye'deki şirketler
arasında bağlantı ve dostluk yaratmak için çok yoğun bir
çaba gösterdiklerini belirterek, çabalarını taçlandırmak
için bu yıl İstanbul'daki ofislerini açtıklarını kaydetti. (AA)
EKONOMİ
28 Ekim 2014 Salı
Bankacılık
Düzenleme ve
Denetleme
Kurumu (BDDK),
kredi kartlarıyla
gerçekleştirilecek
kuyumculukla ilgili
harcamalarda taksit uygulanamayacağına yönelik
mevzuat hükmünü
kaldırması
sektörde olumlu
karşılandı.
Altında taksit imkanı
kuyumcuları memnun etti
İZMİR - Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu (BDDK), kredi kartlarıyla
gerçekleştirilecek kuyumculukla ilgili harcamalarda taksit uygulanamayacağına yönelik
mevzuat hükmünü kaldırması sektörde olumlu
karşılandı.
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Turgay
Baransel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4
aya kadar taksitlendirme getiren yeni düzenlemenin sektörü canlandıracağını söyledi.
Şubat ayında altın alımında kredi kartına taksidin kaldırılmasının ardından kuyumculuk sektöründe satışların önemli oranda düştüğünü
ifade eden Baransel, 4 aya kadar taksit imkanı
getiren yeni düzenlemenin yeterli olduğunu
belirtti.
Taksit sınırlaması kararının kaldırılması için
daha önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve
BDDK yetkilileriyle görüştüklerini dile getiren
Baransel, "Yeni düzenlemeyle getirilen 4 taksit
sektöre yeter. Bankalarda taksit süresini 2 ay
uzatırsa 6 ay yapar. Taksitli satış sektörü canlandırır" dedi.
Taksitli satışların kaldırılması nedeniyle yaz
sezonunda beklenen satışları yapamadıklarını
anlatan Baransel, "Taksitle alışveriş yapmak
isteyenler için tefeci çağırıyorduk, onların
üzerinden satış yapıyorduk. Kuyumcular, 'Pos'
tefecileriyle aynı tutulmuştu. Yapılan düzenleme
sektörü bir çıkmazdan çıkardı" diye konuştu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu ve
Kuyumculuk ve İmitasyon Ürünler Sanayi
Meslek Komitesi üyesi Kamil Porsuk, taksit
imkanının getirilmesinin sektörü ve takı amaçlı
altın alanları rahatlatacağını kaydetti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Türkiye Kuyumculuk Sanayi Meclisi olarak beklentilerinin daha fazla taksit olduğunu aktaran
Porsuk, şöyle devam etti:
"Dört taksit kötü değil. Taksit imkanı takı
ürünlerinin satışını kolaylaştıracaktır. Taksitli
satış tasarruf amaçlı altın alanlardan ziyade takı
alanları rahatlatacaktır. Taksitli satışların engellenmesi bu yaz düğün, sünnet yapan aileleri bir
hayli zorladı. Bu uygulama alım gücünü artırır"
dedi. Porsuk, ayrıca taksitli satışları kötü amaçlı
kullanan kişilerin çeşitli denetimlerle engellenmesi gerektiğini sözlerine ekledi. (AA)
Boeing’den İran’a Bağımsız denetime
35 yıl sonra ilk satış alınan şirket sayısı artıyor
TAHRAN - Amerikan uçak şirketi Boeing'in,
İran'la ticaretine 35 yıl aradan sonra yeniden
başladığı bildirildi. Boeing firması üç aylık değerlendirme raporunda, İranlı havayolu şirketi İran Air'e
bazı uçak parçalarının satışını gerçekleştirdiğini
duyurdu. Boeing, yapılan satışın, "Devam eden
müzakereler kapsamında ABD hükümetinin rehberliğinde" gerçekleştiğini bildirdi.
İran ile BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ve
Almanya'dan oluşan 5+1 ülkeleri arasındaki nükleer
müzakerelerde varılan geçici anlaşma çerçevesinde
ABD Hazine Bakanlığı, Nisan ayında ABD'nin iki
büyük uçak şirketi Boeing ve General Electric'e bazı
uçak parçalarının "kısa süreliğine" İran'a satılmasına
izin vermişti.
Amerikan şirketi Boeing'in henüz İran'a uçak satış
izni bulunmuyor ancak şirket İran'a uçak parçası
satışına devam edebileceğini açıkladı.,
ABD, 1979'da 52 Amerikalı diplomatın 444 gün
boyunca Tahran'daki elçiliğinde rehin alındığı kriz
sonrasında, İran ile bütün diplomatik ilişkilerini
kesmişti. ABD sonrasında İran'a yaptırım uygulamaya başlamış, daha sonra ise İran'ın nükleer programı gerekçe gösterilerek ambargonun kapsamı
genişletilmişti. İran Air, ambargo sebebiyle 1979'dan
önce satın aldığı uçaklarla hizmet veriyor. Uçak filosu yenilenemediği için kaza riskinin artması son 35
yıl içerisinde 200'den fazla uçak kazası yaşanmasına ve 2 binin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. (AA)
MUĞLA - DURMUŞ GENÇ - Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu Başkanı Seyit Ahmet Baş, "En büyük
2 bin 500 şirketin aktif toplamı, kurumlar vergisi mükellefleri aktif toplamının yüzde 67'sini
oluşturuyor. Dolayısıyla bu şirketleri denetim
kapsamına almakla kurumlar vergisi mükelleflerinin aktif toplamının hacim itibarıyla yüzde
67'sini denetim kapsamına almış olduk" dedi.
Baş, AA muhabirine, Türk Ticaret
Kanunu'nun muhasebe ve denetim ile ilgili
hükümlerini yürütmek üzere 2011 yılında kurulan kurumlarını tanıtmak için çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Bağımsız denetim olgusunun Yeni Ticaret
Kanunu ile başladığını dile getiren Baş, daha
önce Sermaye Piyasası Kurulu tarafından
yürütülen bir takımbağımsız denetçi ve bağımsız denetim faaliyetlerinin söz konusu
olduğunu belirtti.
Bağımsız denetimin tek başına devam
etmesi ve herhangi bir kamu gözetimi sistematiği bulunmamasının eksiklik olduğuna dikkati
çeken Baş, bu durumun 2002 yılında ABD'de
fark edildiğini bir takım skandallar ortaya çıktığını anlattı.
Bunun üzerine bağımsız denetçiler üzerinde
kamu gözetimi sistematiği oluşturulduğunu
ifade eden Baş, "Kamu gözetimi sistematiği,
bağımsızdenetim çalışmasını yapanların kamu
7
5. Yöresel Ürünler Fuarı
ANTALYA- Metro Toptancı Market Türkiye
Genel Müdürü Kubilay Özerkan, ürünlerinin yüzde
97'sini Türkiye'den aldıklarını söyledi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB)
desteği ve Antalya Ticaret Borsasının (ATB) organizasyonu ile düzenlenen 5. Yöresel Ürünler Fuarı
(YÖREX), Antalya EXPO Center'da açıldı.
Fuara ilk kez katılan Metro Toptancı Marketleri
"Coğrafi İşaretli Ürünler" standıyla YÖREX
Fuarı'nda yer aldı. Özerkan, burada düzenlenen
basın toplantısında, fuardaki stantlarında Finike
portakalından Taşköprü sarımsağına, Giresun
fındığından Aydın incirine, Zile pekmezinden
Ortaca limonuna ve Ege sultani üzümüne kadar
pek çok coğrafi işaretli ürüne yer verildiğini belirtti.
Yerel değerlerin ticari değer kazanması ve
markalaşmasının kendileri için çok önemli
olduğunu vurgulayan Özerkan, yerel üreticiler ve
profesyonellerin stantlarında buluşacağını kaydetti.
"Metro olarak ürünlerimizin yüzde 97'sini
Türkiye'den alıyoruz ama bunların yerel olması,
coğrafi işaretli olması anlamına gelmiyor" diyen
Özerkan, şöyle devam etti:
"Metro
olarak coğrafi
işaretli ürünleri
destekliyoruz.
Bunların Türk
şeflerinin
gerçek potansiyelini ortaya
çıkartmalarında
yardımcı olacağına inanıyoruz. Yöresel
ürünler, ilk
olarak mülkiyet aracı olması, ikincisi de Türkiye'de
kültürel ve biyoçeşitliliğin korunması için çok
önemli. Farklılaşma aracı olarak, gıda güvenliğinin
sağlanması açısından çok önemli. Bunların
ötesinde ufak üreticilerin desteklenmesi, kırsal ve
bölgesel kalkınmanın desteklenmesi bakımından
çok önemli. Bu yüzden bütün mağaza müdürlerimizi ve satın almacı arkadaşlarımızı buraya
getirdik. Aynı şekilde bu projelere gönül veren
insanlarla bir arada olmak çok güzel."
Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye
Araştırma Ağı (YÜCİTA) Başkanı Prof. Dr. Yavuz
Tekelioğlu da toplantıda yöresel işaretlemenin
önemine dikkati çekti.
YÜCİTA olarak yöresel ürünlere sahip çıkmak
ve bunları gelecek nesillere aktarmayı hedeflediklerini anlatan Tekelioğlu, Türkiye'nin potansiyeli
yüksek bir ülke olduğunun altını çizdi.
Bunu değerlendirmenin yöresel ürünleri korumakla mümkün olacağına dikkati çeken
Tekelioğlu, "Üreticilerimiz yüksek ürün veriyor diye
bir zamanlar Çin'den sarımsak getirtip ekiyorlardı.
Şimdi unutulmaya başlayan bu geleneksel
ürünümüz kurtarıldı" dedi. (AA)
Türkiye'nin yurt
dışı varlıkları arttı
kurumu tarafından gözetlenmesi anlamına
geliyor. Kurumumuzun adının kamu gözetimi
olmasının da sebebi budur" diye konuştu.
Baş, 2016 yılından itibaren AB üyesi ülkelerde "4 milyon avro aktif büyüklük, 8 milyon
avro net satış hasılatı ve 50 çalışan" kriterlerinden ikisinin bulunduğu işletmelerin bağımsız denetime tabi olacağını vurgulayarak, şöyle
konuştu:
"Ülkemizde henüz kriterler bu seviyede değil.
Bakanlar Kurulu'nun geçen yıl aldığı kararla bu
konuda kriterler 150 milyon aktif büyüklük, 200
milyon satış hasılatı ve 500 çalışan olarak belirlenmişti. Kurumumuz, 2 bin 580 şirketle bu
konuda sözleşme imzalamıştı. Bu yıl bağımsız
denetime tabi olmak için kriterler yine Bakanlar
Kurulu tarafından 75 milyon aktif büyüklük,
150 milyon satış hasılatı 250 çalışan şeklinde
değiştirildi. Bu kriterlere göre tahminimiz, bin
şirketin daha bağımsız denetim kapsamına
gireceği yönünde." (AA)
İSTANBUL - Türkiye'nin yurt dışı varlıkları
ağustos ayında 2013 yıl sonuna göre yüzde 2,9
artışla 232 milyar dolara, yükümlülükleri ise
yüzde 4,6 yükselişle 647,9 milyar dolara ulaştı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(TCMB), 2014 Ağustos sonu itibarıyla
Türkiye'nin Uluslararası Yatırım Pozisyonu
(UYP) verilerini açıkladı. Buna göre, Türkiye'nin
yurt dışı varlıkları, ağustos ayında 2013 yıl
sonuna göre yüzde 2,9 artışla 232 milyar
dolara, yükümlülükleri ise yüzde 4,6 yükselişle
647,9 milyar dolara yükseldi.
Türkiye'nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına
olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net
UYP, 2013 yıl sonunda 393,6 milyar dolar açık
verirken 2014 yılı Ağustos sonunda açık, 415,9
milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv
varlıklar kalemi 2013 yıl sonuna göre 3,1 milyar
dolar artışla 134,1 milyar dolara yükselirken,
diğer yatırımlar kalemi 818 milyon dolar azalışla
59,5 milyar dolara geriledi. (AA)
...................... M. KEMAL PİLAVOĞLU’NDAN İLAHİ IŞIK MAKALELERİ........................
M.Kemal PİLAVOĞLU
D: 1906 Ö: 1977
ABDEST VE TIP
Temizlik ibadetin ve imanın temeli
addedilmiştir. Tıp da bunu kendisine
temel addeder. Düşünülecek olursa sıhhati korumak için temizlik tıbbın en
ziyade titiz davrandığı şeydir. Dinimiz de
ona en büyük itinayı vermiştir. Allah
inananlara temizliği emretmiştir. Bu
hususta tetkikatımıza abdestten
başlarsak, bugünkü tıbbın şayanı hayret
tavsiyelerini burada görürüz.
Mesela bir Müslüman abdesti alırken
ellerini yıkaması tıbbın üzerinde ehemmiyetle durduğu mikroplardan temizlenmek dolayısıyla en üstün bir harekettir.
Eller daima her yere temas etmekle,
mikropların bulaştığı bir uzuv olmaktadır. Şu halde mikroplara en ziyade
maruz kalan ellerdir. Buna binaen
Müslümanlar gerek abdestte, gerek
yemekten evvel ellerini yıkarlar. Ellerden
sonra insanlar için harice açılmış ve
daima mikropların girmesine müsait olan
ağız vardır.
Ağzı yıkamak din kadar tıbbın da ileri
sürdüğü şeydir. Ağız yıkanırken oraya
girmiş mikropları kötülükleri izale eder.
Bundan sonra Peygamberimizin sünneti
ve daima medih ettiği misvak ve diş
fırçası insanın hazım cihazının birincisi
olan dişleri kirden, pastan, yemek artıklarından ve bunların bozularak koku
neşretmesinden ve onun etlerine
mazarrat veren mikroplardan temizler.
Abdestte ağzımıza üç kere aldığımız
sura, ağzımızın içine gayet hafif bir duş
yapar. Allah’ın ağız içinde yarattığı
tükürük bezlerini kuvvetlendirir. Bu
bezler küçük tükürük fabrikalarıdır. Ardı
arkası kesilmeyen tükürük imal ederler.
Bu tükürükle ağızda lokma çiğnerken
onları yumuşatmak ve yutarken kolaylaştırmak vazifesini görürler. Bunların
kuvvetlenmesi tıbbın da kabul ettiği
şeylerdendir. Buna binaen bu tükürük
fabrikası en lüzumlu bir guddedir. Yani
yenilen yemekleri mide bağırsaklarda
olduğu gibi hazım vazifesini yapmaya
hizmet eder. Bundan iyi anlıyoruz ki
abdestteki ağza su almak tıbbın övdüğü
şeylerin en mühimini yapar. Bu suretle
fenni tıp son zamanlarda ağız ve diş
yıkanmasına çok ehemmiyet vermişlerdir.
Bundan sonra abdestin ikinci yıkanan
mühim şeyi burun delikleridir. Bu da
fenni tıbbın ehemmiyetle üzerinde durduğu şeydir. Çünkü burun delikleri
havanın ciğerlerimize kadar gitmesi için
boru gibidir. Bu açık deliklerden
mikropların ciğerlerimize kadar gitmesi
mümkündür. Bunlardan her şey için bir
kapak olduğu halde, burun için yoktur.
Cenabı hak bu kapağa mukabil burun
içinde kıllar yaratmış, bu kıllar vasıtası
ile mikropların ciğerlere kadar gitmesine
mani olunmuştur. Bu kıllara takılan
mikroplar bir nevi dışarıya atılır. Veya
abdestte temizlenmek sureti ile bunların
içeriye girmesine mani olunur. Bu suretle
abdestte burun yıkamak tıbbın kabul ve
takdir ettiği düsturlardandır. İnsan burnunu temizlemez, sonrada bir mendille
silip de mikroskopla bakarsa, binlerde
mikropların orada yaşadığını görür. Bu
suretle mikroplar burnumuzdan genizimize akacak dereceye gelir. Abdestte
burnumuzu yıkamanın ne kadar faydası
olduğu görülür.
Abdestte yüzün yıkanmasında ki, tıbbı
fayda de çoktur. Yeni azılan tıp kitapları
yüzü teşkil eden etlerin, yüzün yıkanması
ile olgun ve dolgun şekle girmesi dimağda hasıl olan ağırlığın izalesi, tıbbı tabiri
ile kan deveranının tanzimi ve yorulmuş
olan azanın hafiflenmesine sebebiyet
verir. Deri insan makinesinin emniyet
sübabıdır. Bu sübabı muhafaza için en
güzel vasıta sudur. Su deriyi
kuvvetlendirmek ve çehreyi sıhhatte kılmak ve güzelleştirmek için en güzel
vasıtadır. Vücudun her tarafında olduğu
gibi bilhassa açık yüzün devresinde
faaliyette mikroplar vardır. Ve burnun iki
kabarcık yerlerinde toplanan mikropları
su ile tedavi etmek, hıfzıssıhha alimlerinin beyanlarındandır. İşte abdestte beş
vakit yüzün yıkanması insana bu tedaviyi
yapmış olur. Herkesin de malumu olduğu
veçhile yüz yıkandıkça, insana başka bir
zindelik gelir ki, onun sebebi de budur.
Ayrıca insanın gözüne şifası da vardır.
Zafiyet kesp etmiş gözler suyun tesiri ile
kuvvet bulur, sıhhate erer. Bu suretle
yüzün ve gözün abdestteki yıkanması
yorgunluğu almak, kan devrini tanzim
etmek gibi adale üzerinde tıbbi tesirleri
çoktur
Kolların yıkanmasının da sıhhi tesiri
çoktur. İnsanlar daima her şeyde ellerini
ve kollarını hareket ettirdiklerinden,
onları yıkaması yorulan azasına hafif duş
yapmakla yorgun vücudu dinlendirir.
Sinirler yatışır. Bu suretle kolun yıkanmasındaki tıbbi deva aşikârdır.
Başın yıkanmasındaki tıbbi hikmet,
insan hangi meşguliyette olursa olsun, bu
meşguliyet insana bir ağırlık verir, usanç
verir. Kanda bu suretle daima tesirini
gösterir. Bu toplanan kanı men için başın
hafif bir surette ıslanması lazım gelir.
İşte başın dörtte birinin ıslanması, bu kan
hareketinin hücumuna mani olur. Ve
kanın tanzimine yarar. İnsanlar başım
mesti ile rahatlık hafiflik hissettiği
görülür. O rahatlıkta bundan dolayıdır.
Tıbbın kabul ettiği, övdüğü bir usuldür.
Kulak deliklerinin yıkanması, boyunun mesh edilmesinin hassaten tıbbi
menfaati vardır. Kulak delikleri taş
toprak ve mikropların toplandığı bir
çukurdur. İnsanın daima burayı temizlemesi gerekir. Kulak zarı temiz
olmadıkça, işitme kabiliyetini kayıp eder.
Kulakları yıkamakta bu cihazı koruma ve
mikroplardan temizlemek demektir ki,
sıhhat bakımından birinci derecedir.
İnsan abdestte boynunu mesh etmekte
insanın gövdesi ile başını birleştiren iki
taraftaki şah damarlarını bir nevi masaj
ve duş alması demektir ki insanı zindeleşmeye kanını tanzim etmeye elverişli
tıbbi harekettendir.
Abdestte ayak yıkamakta hıfzıssıhha
bakımından en büyük rol oynamaktadır.
Ayak parmaklarının arlarındaki, akar ve
kokarlı cilt hastalıklarına mani olur.
Onun tedavisi ancak sık sık yıkamakla
mümkündür. Bir insan abdesti aldığı
zaman bu sıhhati kendisinde görür.
Vücutta bunu insan yakinen hisseder. Bu
bakımdan insana bambaşka bir hayat
gelmiş olur. İşte insan bundan sonra
yapacağı ibadette tam bir huzura kavuşmuş olur.
Mehmet Kemal PİLAVOĞLU.
8
KÜLTÜR-SANAT
28 Ekim 2014 Salı
KÜLTÜREL
BOYUT
Prof. Dr. Hayrettin İVGİN
[email protected]
MONDROS MÜTÂREKESİ VE SONRASI-I
Osmanlı Devleti ile müttefikleri Almanya ve
Avusturya-Macaristan, I. Dünya Savaşı sonunda; İtilaf Devletlerine (İngiltere, Fransa, İtalya)
yenik olunca; mütareke (savaşa geçici olarak
ara verme/ateşkes) arayışları içerisinde bulunuldu. İngilizler, Padişah Vahtettin’e mektup göndererek delegelerini yollamasını istedi. Bahriye
(Denizcilik) Bakanı Rauf Bey, Dış İşleri
Müsteşarı Reşat Hikmet Bey ve Kurmay Yarbay
Sadullah Bey ile bir heyet sekreteri, iki yaver
deniz subayı Mondros’a gönderildi. Mondros,
Ege Denizinde Limni Adası’nın güneyinde bir
kasabaydı. Görüşmeler Agamemnon zırhlısında
yapıldı ve dört gün sürdü. İmzalar 30 Ekim
1918 tarihinde atıldı.
Bu mütarekeyi, iki sene sonra yapılacak olan
(10 Ağustos 1920) Sevr Anlaşmasının da bir ön
protokolu gibi düşünmek mümkündür. Çünkü
mütareke (ateşkes) anlaşması Osmanlı’nın bir
bakıma sonunu getiren bir belge niteliğindeydi.
25 maddelik bir anlaşmadır. Önemli
gördüğümüz bir-kaç maddeyi yazmak istiyorum.
Aslında mütarekenin her maddesi Osmanlı
aleyhine bir önem taşıyordu. Bakınız şu maddelere:
Madde 1: Karadeniz’e geçmek için Çanakkale
ve İstanbul Boğazları açılacaktır. Boğazlardaki
istihkâmlar müttefikler tarafından işgal edilecektir.
Madde 5: Sınır korunması, iç güvenliğin
sağlanması için Osmanlı ancak belli sayıda
asker bulunduracak, ama bütün askerini terhis
edecektir. Bunların silahları, techizatları, araç ve
gereçlerinin hepsi İtilaf güçlerine teslim edilecektir.
Madde 6: Güvenlik amacıyla kullanılan küçük
tekneler hariç, bütün donanması ve deniz
kuvvetleri, savaş gemileri İtilaf güçlerine teslim
edilecektir.
Madde 8: Bütün sivil ve askerî limanlar İtilaf
güçlerinin denetiminde olacaktır.
Madde 12: İç haberleşme dışında her türlü
haberleşme birimleri İtilaf Devletlerine
devredilecektir.
Madde 14: Ülkenin ihtiyacından fazla olan
kömür, akaryakıt ve deniz levazımatı İtilaf güçlerine satılacaktır.
Madde 15: Bütün demiryolları İtilaf güçlerince denetlenecektir. Bir bölümünün yönetimine
el konulacaktır.
Madde 18: Mısır, Trablus ve Bingazi’deki
limanlar İtilaf güçlerine verilecek, buradaki
güvenlik güçleri teslim olacaktır.
Madde 20: Esir olan Türkler iade edilmeyecek, ama İtilaf güçlerinin Osmanlı elinde bulunan esirler derhal serbest kalacaktır.
Madde 23: Osmanlı Devleti, dünyadaki hiçbir
ülke ile ilişki kurmayacak, varsa ilişkileri
hemen kesilecek.
Madde 24: Vilâyet-i Site’de (Altı vilâyet:
Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Van, Bitlis) bir
karışıklık olunca İtilaf güçleri derhal buraları
işgal edebilecek.
Evet; 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan
Sevr Andlaşmasının bir ön girişimi olan
Mondros Mütarekesi ile Osmanlı’nın eli-ayağı
kesilmiş, gözü kör edilmiş, kulağı sağır edilmiş;
Sevr ile ise Osmanlı öldürülmüştür.
Çok değil, Mondros Ateşkesinden 13 gün
sonra İstanbul işgal edildi. (13 Kasım 1918) Bu
arada Yıldırım Orduları Komutanı olan Mustafa
Kemal Paşa da Genel Kurmay tarafından
İstanbul’a çağrılmıştı. Bu işgali gözleriyle
gördü. Azınlıkların ve düşmanla işbirliği içinde
bulunan hainlerin nasıl coşku içinde bulunduklarını, nasıl düşman bayraklarını zevkle salladıklarına tanık olmuştu. Haydarpaşa Tren
Garı’nda bu manzarayı gördüğünde; “Geldikleri
gibi giderler” demişti.
Evet, geldikleri gibi dört yıl sonra gittiler,
ama Anadolu’yu kan gölü haline getirdiler,
yüzbinlerce insanımızın telef olmasına sebep
oldular. Türk yurdu tamamıyla alt-üst oldu,
açlık, sefalet, hastalık Türk’e miras kaldı.
Geldikleri gibi gittiler, ama insanlık vahşetinin
en acımasız uygulamalarına muhatap oldular.
İşte, Batı budur, emperyalizm budur, medeniyet
dedikleri budur.
Biz hâlâ bunlara inanmaya devam ediyoruz.
Gözümüzün önünde Batı’nın yaptıkları bize
hâlâ ders olmamış demek ki… Irak’ta,
Afganistan’da yaptıklarına bakın. Bugünlerde
bu haçlı zihniyetinin Libya’da oynadığı oyunlara ve acımasızlığa bakın. Ve hâlâ Batı’ya
inanın. Bunların insanlık değerlerine sahip
olduklarını zannedin. Kendilerine dost,
başkalarına düşman olan bu ABD’ye ve Avrupa
Birliğine güvenmeye bütün saflığınızla devam
edin.
Devlet Tiyatroları, eserlerin tüm
kostümlerini ve aksesuarlarını
kendi ekibiyle üretiyor
Sanat sezonu
boyunca
Türkiye'nin farklı sahnelerinde
onlarca eseri
tiyatroseverlerle
buluşturan
Devlet
Tiyatroları (DT),
eserlerin tüm
kostümlerini ve
aksesuarlarını
kendi ekibiyle
üretiyor.
ANKARA - ŞENAY ÜNAL - TUĞBA ÖZGÜR
DURMAZ - Macunköy'deki atölyelerde her temsil öncesi harıl harıl çalışan terziden ayakkabı
ustasına, kuaförden şapka tasarımcısına tüm
teknik personel, hem hayal güçlerini hem de
deneyimlerini sahneye yansıtıyor.
Atölyelerden sorumlu Sanat Teknik Müdürü
Hakan Dündar, yeni oyunların dekor ve
aksesuarlarını yetiştirme telaşındaki atölyeler ve
atölye çalışanlarıyla ilgili bilgi verdi.
Dündar, tesiste marangoz, boya, terzi, demir,
kundura, heykel ve mask atölyeleri ve idari birimler gibi toplamda 25 bölümün yer aldığını ve
bu atölyelerde çalışan 287 kişinin tüm yıl aynı
hızda "ter dökmeye" devam ettiğini söyledi.
Oyunlar için gerekli tüm aksesuar ve dekorların "işinin ehli ellerde" şekillendiğini kaydeden
Dündar, üretimlerin sadece İstanbul ve İzmir
dışında DT sahnesinin olduğu tüm şehirleri kapsadığını anlattı.
Dündar, bir sanat sezonunda yaklaşık 80-100
yeni prodüksiyon sunan DT için eylül ayı başından itibaren atölyelerde 20 eser için dekor ve
kostüm üretimi yaptıklarını belirtti.
Hakan Dündar, gün başına bir oyun bile
düşmediğine dikkati çekerek, bu çalışma temposunu yurt dışındaki tiyatrolarda anlatıp, yapılan
dekorları gösterdiğinde kimsenin inanamadığını
ifade etti.
Bugüne kadar hiçbir ürünü dışarıda yaptırmadıklarının altını çizen Dündar, şöyle konuştu:
"Dekorların bütün imalatları hepsi kendi atö-
"Atavatan Türkmenistan" dostluk
köprüsü oluyor
AŞKABAT - Türkçe ve Türkmence yayınlanan
tek süreli yayın özelliğini taşıyan, 'Atavatan
Türkmenistan' dergisinin yeni sayısı yayınlandı.
Türkmenistan’ın bağımsızlık bayramının 23.yıl
dönümüne atfedilen derginin yeni sayısında
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Gençlik ve
Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın makaleleri yer
aldı. Dergi, Türkmenistan’ın en önemli toplantısı
olan Aksakallılar yani Yaşlılar Konseyi'nde Bakanlar
Kurulu üyeleri, bakanlar, delegeler ve özel davetlilere dağıtıldı.
Ayrıca, Türkiye ile Türkmenistan münasebetlerinde gelinen seviyenin ve geleceğinin irdelendiği
makalelerin yer aldığı Atavatan Türkmenistan dergisinin son sayısında, bilimsel makale ve güncel
konuların analiz çalışmaları sayfalara taşındı.
Derginin kapağında “Bahtiyarlık Devrinin
Kurucusu-Milli Lider” makalesi çekildi. Dergi,
Türkmenistan uzmanı Adem Kula ve enerji uzmanı
Av. Dr. Döwran Orazgylyjow yönetiminde yayınlan-
MEHMET NURİ
PARMAKSIZ
BENCİLEYİN
SÖZLER
ATEŞİN, SUYUN VE
GÖKKUŞAĞININ SAHİBİNE…
Tetikler gece düşüncelerimi;
hüznün tetiği düşer zulmetle,
içim uyumaz olur sevdayla…
Aklım ve fikrim sarhoş
lyelerimizde yapıldı. Türkiye'deki en büyük atölyeler burada. Avrupa'da da tek bir kuruluşa ait
böyle bir atölye görmedim. Oradakiler parça
parçalar. Bizim atölyelerimiz ise bir kampüs
içinde toplu şekilde bulunuyor. Burası aynı
zamanda bir eğitim alanı. Bir marangoz ya da
terzi gelir gelmez bize adapte olamıyor. Tiyatro
bakışı farklı, tiyatroya dikilecek ceket, yapılacak
mobilya farklı. Gün geliyor 16. yüzyıldan bir
kıyafet dikiyorsunuz. Bir ressam en fazla bire iki
metrelik bir tablo üzerinde çalışır ama burada
gün geliyor 15 mekrekarelik bir fon bezi üzerinde
çalışıyor ustalarımız. O yüzden bir zanaatkarın
'ben bu işi yaparım' diyebilmesi için atölyede
uzun yıllar geçirip, sisteminin içinden yetişmesi
gerekli. Ayrıca hem malzeme hem estetiği kendi
içinde özümsemesi lazım."
Atölyelerdeki ustaların bilgilerinin yanı sıra
hayal güçlerini ve tecrübelerini daha genç
çalışanlara aktararak usta çırak ilişkisini de
sürdürdüklerini dile getiren Dündar, şunları söyledi:
"Burada çalışan arkadaşlarımız seyirciyle
buluşan sanat eserlerinin ortaya çıkmasında
önemli bir rol oynuyor. Onlar gibi ustalar piyasada çok kalmadı. Aralarında heykeltıraşlar, terziler,
kuaförler, kunduracılar, ressamlar var. Ekip,
sanatçı ve yönetmenlerle el ele vererek seyirciyle
buluşacak eser için en iyiyi ve en güzeli hazırlamaya çabalıyor. Her atölyenin kendi içinde bir
disiplini ve çalışma şekli var. Piyasadan alınan
gerçek saçın tek bir telini ziyan etmeden kaş,
kirpik, bıyık, saç, sakalları
da dahil oyundaki tüm
araç gereç ve aksesuarları
kendimiz yapıyoruz."
DT'nin kapalı gişe
oynayan eserlerinde kullanılan kıyafet ile
aksesuarların bakımının
yapıldığı ve korunduğu
büyük bir deponun da
tesis içinde yer aldığına
dikkat çeken Dündar,
burada binlerce eşyayı
muhafaza ettiklerini anlattı. (AA)
nicedir; ben sermestim
Leyla’yla… Büyük bir yangın
var içimde… Sana aidim yâr!
Hem de her biçimde…
Ateşin, suyun ve
gökkuşağının sahibi yar!
Ateşin çölden; suyun ummandan gökkuşağınsa kâlû belâdan
mürekkep… Yaradan’ın lutfuyla sana eren gönlüm erenler
meclisinin nezaketinden
geçmiş, seninle aşk şarabını
içmiş bir halde. Sadece sana
ermek benim derdim; bil ki
yâr, ben seninle daha dünyada
sonsuzluğa erdim…
Ey vuslatı zor, benim için
“Kızıl Elma” olan sevgili!
Gönlümdeki umudum her
nefeste dörtnala koşarak senin
aşk rüzgârına yetişmek için
çabalamakta… Beni kokunla
diyar diyar gezdirsen de, vuslatına dair kurduğum hayaller
dua çiçeği olarak arşı âlâya
yükselmekte… Seninle
kalbim, ömrüm ve ruhum
şükür denizinde kulaç kulaç
sonsuzluğuna yüzmekte…
Ellerim her duaya kalktığında Mevlâ’dan dileğimsin…
Göz kapaklarım her açılıp
kapandığında Hüdâ’dan
isteğimsin… Şükürle sabırla
aşkın taşlı yollarında sana
doğru yürürken El–Vekil olanı
vekil kıldım aşkıma. İmkânsızı
olmayanı şahit kıldım sevdama…
Nefesin sestir bana; sesin
nefes… Ben senin sesinin sessizliğine de âşığım yârim!
Susuşlarına da vurgunum
senin… çünkü ben Rabbimden
sonra sadece seninim…
Bir cân; cânı, cânânı bildiği
için ancak titrer… Bir cânân;
ancak kendisine can, ömrüne
‘Orhan Kemal’siz
bir Adana
düşünülemez’
ADANA - Çukurova Üniversitesi'nde (ÇÜ)
Türk Edebiyatı’nın usta kalemi Adanalı yazar
Orhan Kemal için, 'Doğumunun 100. Yılında
Orhan Kemal' konulu sempozyum düzenlendi. Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü, Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlığı ve Seyhan Belediyesi'nin destekleriyle Ç.Ü. Mimarlık Mühendislik Fakültesi
Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyuma, Orhan Kemal ile eserleri üzerine
çalışan ve farklı üniversitelerde görev yapan
araştırmacıların yanı sıra, Rektör Prof. Dr.
Mustafa Kibar, Orhan Kemal'in oğlu Işık
Öğütçü, Prof. Dr. Mustafa Apaydın, Prof. Dr.
Turan Karataş, akademisyenler ve çok sayıda
izleyici katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan
Ç.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Mustafa Apaydın, "Orhan Kemal’in
doğduğu yer olan Adana’nın, O’nun büyük
bir sanatçı olmasında önemli katkısı
olduğunu göz önüne alırsak, Orhan Kemalsiz
bir Adana’da düşünemeyeceğimizi
söylemeliyim." dedi.
"100. yaşında anılıyor olmak biz faniler
için büyük bir talih." diye sözlerine, başlayan
Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr.
Turan Karataş da, Orhan Kemal için 1940
yılının dönüm noktası olduğunu hatırlattı.
1940 yılında yaşanan olayın Orhan Kemal
İçin hem talih hem de talihsizlik olduğunu
ifade eden Karataş, "Talihsizliğinin sebebi
özgürlüğüne el konulması. Talihi ise Nazım
Hikmet’le karşılaşması olmuştur. Orhan
Kemal’in romanları, öyküleri, oyunları,
senaryoları, kitaplaşmamış eserleriyle 21.
yüzyıl Türkiye’sinde hala ilgiyle takip edilmesi, O’nun ne denli büyük bir usta olarak
kalbimizdeki yerini aldığını söylemekten onur
duyduğumu belirtmek istiyorum." şeklinde
konuştu.
Oğlu, Orhan Kemal Müzesi kurucusu
Araştırmacı-Yazar Işık Öğütçü ise Orhan
Kemal’in Adana’da yaşatılması, hemşerilerinin ona sahip çıkması ve yeni kuşakların
üstadı daha yakından tanıması adına düzenlenen sempozyumdan duyduğu memnuniyeti
dile getirdi. Öğütçü, etkinliğe öncülük eden
Çukurova Üniversitesi’ne teşekkür etti.
Sempozyumu yoğun ilgiyle ayakta izleyen
ve anlatılanların her kelimesini dikkatlice not
alan öğrencilere hayran kaldığını da dile
getiren Öğütçü,"“Bugün burada bir kez daha
Orhan Kemal’in büyük bir yazar olduğunu ve
eserleriyle bizlere ciddi bir miras bıraktığını
anlamış olmaktan gurur duyuyorum." diye
konuştu.
İki gün süren sempozyumda Orhan Kemal
romancılığının yenilikleri, Orhan Kemal'in
öykülerinde işçi sorunları, Orhan Kemal'in
romanlarında kadınlar, Nâzım'ın Mektebinde
Raşit Kemali'den Orhan Kemal'e, Orhan
Kemal'in şiirleri ve şairliği, Orhan Kemal'in
romanlarında ‘Leitmotiv’ler gibi başlıklar
konuşulacak. (CHA)
ve sonsuzluğuna yârân olacak
olanı ister. Cânımı cânın
bildim; cânânımı cânın içindeki ben olan cân bildim; ben
ümitsizliği yârim sadece seninle sildim.
Ey elleri kâlû belâ kokan!
Ey gözleri kamer kamer aşkla
bakan! Ey sözleri ateş, gülüşü
mahşer olan! Ben meftunum
sana; müptelâyım aşkına…
Bağlıyım, bağımlıyım
kalbine… Ben âşığım sana,
Rabbimden sonraki
sahibime…
Sözümsün, kalbimdeki
özümsün… Yeminimsin, elimsin… Aşkıyla göklere yükseldiğimsin… Secdelerimde
yakarış; seccademde duamsın… Yolsun, tutunduğum dalsın bana… Bende her şey ama
her şey Rabbimden sonra
sadece sana…
GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ
Gönlümü yakan korsun aşksın güneşsin bana,
Dünyadaki nişanlım mahşerde eşsin bana.
Doymam mümkün değil ki çok seviyorum seni,
Gül kokan nefesinle her dem nefessin bana.
YAŞAM-ÇEVRE
BULMACA
28 Ekim 2014 Salı
Yeni nüfus cüzdanları
için 6,75 lira alınacak
DÜZCE - Tüketiciler Derneği
(TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük,
Aralık ayından itibaren dağıtılmasına
başlanacak kimliklerin bedelleri hakkında, "2014 yılında ilan edilen 'Değerli
Kağıtlar Tarifesi' gereğince nüfus cüzdanlarından alınacak ücret 6,75 lira
olarak saptanmıştır" dedi.
Küçük, Başbakan Ahmet
Davutoğlu'nun yaptığı bir açıklamada
"İçişleri Bakanlığı, vatandaşların hayatını kolaylaştırmakla yükümlüdür. Yeni
kimlikler ki son derece kullanışlı, elektronik, biyometrik özellikleri de taşıyan
kimlikler Aralık ayından itibaren verilmeye başlanacak" ifadelerini kullandığını
anımsattı.
Nüfus cüzdanlarının değişiminin 2
milyon vatandaşı ilgilendirdiğini belirten
Küçük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Nüfus cüzdanından alınacak
bedeller, Değerli Kağıtlar Kanunu kapsamında belirlenmiş ve Maliye
Bakanlığı'nın 2014 yılında ilan edilen
'Değerli Kağıtlar Tarifesi' gereğince
nüfus cüzdanlarından alınacak ücret
6,75 lira olarak saptanmıştır. Yani nüfus
cüzdanı değiştirilmesi karşılığında alınacak ücret budur" değerlendirmesinde bulundu.
Kimlik değişiminin siyasi iktidarın
kararı ile ve vatandaşların iradesi dışında gündeme geldiğini öne süren
Küçük, yeni kimlik bedellerinin kanunda
belirlenen fiyata bağlı kalınarak alınması
gerektiğini savundu.
Kimlik fiyatlarının 18 lira civarında
olacağı yönündeki iddialara da değinen
Küçük, şunları söyledi:
"Devletin kendi belirlediği 6,75 liralık
yasal ücrete bağlı kalması gerekir. Bu
ücretin üzerinde alınacak herhangi bir
bedel yasal olmayacaktır. Kayıp olma,
yıpranma, çalınma gibi vatandaşlardan
kaynaklanan nedenler dışında, vatandaşların kendi iradeleri dışında gerçekleşen bir kimlik değişimi, devletin kendi
bütçe imkanlarıyla karşılanması gerekir.
Kimlik değişimine bir maliyet unsuru ya
da gelir aracı olarak bakılmamalıdır.
Yeni kimliklerin çipli olmasından dolayı,
yeni bir işlev, yeni bir tanım getirilebilir,
ancak, verilen belge nüfus cüzdanıdır
ve bedeli kanunda belirtilmiştir. Konuyla
iligili olarak, Hükümetin, İçişleri Bakanlığı'nın hassasiyet göstermesini bekliy-
Tüketiciler
Derneği
(TÜDER) Genel
Başkanı Levent
Küçük, Aralık
ayından
itibaren dağıtılmasına
başlanacak
kimliklerin
bedelleri
hakkında,
"2014 yılında
ilan edilen
'Değerli
Kağıtlar
Tarifesi'
gereğince
nüfus cüzdanlarından alınacak ücret
6,75 lira olarak
saptanmıştır"
dedi.
oruz."
TÜDER
olarak yetkililerin bu
konuda
dikkatini
çekmeyi
amaçladıklarını
belirten
Küçük, sözlerini şöyle tamamladı: "Vatandaşların
ekonomik anlamda çıkarlarının
gözetilmesini, korunmasını ve özen gösterilmesini istiyoruz. Bu uygulama idari
bir tasarruftur ve vatandaşların, nüfus
cüzdan bedelleri ile ilgili idari karara
karşı idare mahkemelerine başvurması
gerekir." (AA)
Beyşehir Gölü endemik balıklarına yeniden kavuşacak
KONYA - ABDULHAMİT YAŞAR - Beyşehir Gölü, nesli
tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan balık türlerine
bilimsel çalışmalarla yeniden kavuşacak.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Ahmet Adem Tekinay, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, Orman ve Su İşleri Bakanlığı
desteğiyle 2013 yılında başlatılan "Beyşehir Gölü Milli
Parkı Ekosistem Rehabilitasyon Projesi"nin ilk aşamasında
göldeki mevcut durumunun tespit edildiğini söyledi.
Çalışmalar sonucunda istilacı tür olan "gümüşi sazan"
popülasyonunun çok yoğun olduğunun belirlendiğini dile
getiren Tekinay, balıkçılarla ortak hareket edilerek, bu balık
türünün yaklaşık 160 tonunun avlanması ile gölden uzaklaştırıldığını ifade etti.
İkinci aşamada ise oldukça azaldığı gözlenen,
ekonomik değere sahip pullu sazan balığından 80 bin
yavrunun göl sularıyla buluşturulduğunu anlatan Tekinay,
2014 başından itibaren göle özgü endemik türlerin kültüre
alınıp, tekrar balıklandırılması projesinin hayata geçirildiğini
aktardı.
Tekinay, bir sonraki aşamada dünyada sadece
Beyşehir Gölü'nde var olan, kababurun (Chondrostoma
beysehirense) balığının çoğaltılması için 20 bin yavrunun
göl sularına salındığını kaydetti.
- Sırada yağ balığı var
Göle endemik türlerin üretilip bırakılmaya devam edileceğine işaret eden Tekinay, şöyle konuştu:
"Aralık ayından itibaren yağ balığı olarak bilinen,
Beyşehir Gölü'ne özgü türün anaçları yakalanarak, Su
Ürünleri Fakültesi'nin araştırma uygulama biriminde
üretilecek. Bu yavrular 2015 temmuzunda göle salınacak.
Tükenmekte olan türleri tekrar kazandırarak, gölün 20 yıl
önceki doğal ekosistemine tekrar kavuşturulmasını hedefliyoruz."
Tekinay, çalışmalar kapsamında diğer endemik türlerden ak balık ve sıraz gibi balıkların da yetiştirilmesinin
hedefleri arasında yer aldığını vurguladı. (AA)
1
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
2
3
4
5
6
7
8
9
10
9
TÜRKÇE BAKIŞ
Prof. Dr. Nurullah Çetin
[email protected]
İSTİKLÂL RUHU YOK EDİLMİŞ MÜSLÜMANLIK
lardı.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1932
Şimdi ise aynı emperyalist Batının,
yılında yayınladığı Yaban adlı romanında
"Türkiyeli!" gazete ve televizyonlara, siyasi
Millî Mücadele (1919-1923) sırasındaki
Anadolu Türk köylüsünün durumunu, Millî partilere ve değişik kurumlara yerleştirdiği
Mücadeleye kayıtsızlığını, cahilliğini, işgal- her türlü çevreden Türk düşmanı kişiler,
ci emperyalist batılı düşmanların ve onların Türklere şunları söylüyorlar:
"Siz Türk değilsiniz. "Anadolu ahaliiçerdeki yerli sözcülerinin yalan ve kara
sisiniz." Yani "Türkiyelisiniz." Mustafa
propagandalarına nasıl kandıklarını anlatır.
Kemal çeteleri olan milliyetçiler, Türk subYazar, Millî Mücadele sırasında bir
ayları, Türk milletinin bağımsızlığını,
gazeteci olarak Tedkik-i Mezalim Heyeti
vatanını, bayrağını, dilini, dinini, kültürünü,
(Yunanlıların Türk köylerinde uyguladığı
devletini savunan yerli, millî, İslâmî aydınkatliamları araştırma komisyonu) üyesi
lar susturulmuştur, mahvedilmiştir, etkisiz
olarak Anadolu köylerini bizzat gezmiş,
hâle getirilmiştir.
notlar almış yani Millî Mücadeleyi yerinde
Ellerinden bütün imkânlar alınmıştır. Ne
gözlemlemiştir. Bu gözlemlerinden harekegazeteleri var, ne televizyonları, ne partileri,
tle yazdığı Yaban romanındaki bir bölüm,
ne de başka imkânları. Bütün basın yayın
günümüzle çok benzeşen bir durumu
organları, para kaynakları, kurumlar; her
ortaya koyuyor. Millî Mücadeledeki Türk
köylüsü ile bugünkü toplumumuzun önem- şey bizim tarafımızdan ele geçirilmiştir.
Ülkenin bütün kaleleri, kurumları, değerleri
li bir kısmı arasında insanı rahatsız edecek
zapt edilmiştir.
bir benzerlik var.
Şimdi Ankara üzerine yani, Atatürk'ün
Önce romandan ilgili bölümü alalım,
Türk'e hediye ettiği millî Türk devletinin
sonra günümüzle mukayese edelim:
temeline, kalbine, özüne yürüyoruz.
İşgalci düşman uçakları köye propaganAnayasa değişikliği ile son öldürücü darda yazıları atar. Köylüler bunlara inanır ve
beyi vuracağız, Anayasadan Türklükle ilgili
işgalcileri kurtarıcı olarak görür. Romanda
millî kavramların tamamını çıkaracağız.
ilgili kısım şöyle anlatılır:
Sakın bize karşı düşmanca hareket
"Bir gün tayyareler gene aşağıya kâğıt
etmeyiniz, bize engel olmayınız, bizi
atmaya başladılar. Sanki havadan kudret
eleştirmeyiniz; ne diyorsak razı olunuz, teshelvası yağıyormuş gibi kapışan
lim olunuz.
kapışana… Alan, bir müddet kâğıdı okuBiz sizin kurtarıcınız. O zaman "Halife"
maya çalışıyor, sonra beceremeyip katlıyor,
tarafından destekleniyorduk, şimdi ise çoğu
katlıyor ve bir muska gibi kuşağının içine
İslamcı hareketler tarafından destekleniyyerleştiriyor.
oruz. Zira hemen hemen bütün İslamcı
Bazısı gidip imamı buluyor.
yayın organları Avrupa Birliğini ve
-Okuyuversene, bakalım ne diyor.
Amerika'yı kurtarıcı olarak sunuyorlar."
İmam hecelemeye başlıyor.
Bugün maalesef Müslüman Türk ahalin"Muhterem Anadolu ahalisi. Kemal
in büyük çoğunluğu, ne halifeyi, ne
(Atatürk) çeteleri mahvolmuştur. Adım
peygamberi yani İslam'ı doğru dürüst biliyadım bütün şehirleri, kasabaları zaptettik.
or. Allah Kur'an'ında "Ey iman edenler
Şimdi, Ankara üzerine yürüyoruz. Sakın,
Yahudilerle Hristiyanları dost edinmeyin.
bize karşı düşmanca harekete kalkışOnlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden
mayınız. Biz, sizi Halife tarafından kurtarher kim onlara yardaklık ederse muhakkak
maya geliyoruz."
o da onlardandır.
-Ne diyor? Ne diyor?
Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarİmam tekrar ediyor:
maz" dediği hâlde İslamcı olduğunu iddia
"Biz sizi Halife tarafından kurtarmaya
eden oluşumlar, Avrupa Birliği ve
geliyoruz."
Ne halifeyi, ne peygamberi bildikleri var. Amerika'ya âdeta iman eder vaziyetteler.
Haçlı ruhunu taşıyan bu emperyalist Batılı
Fakat "kurtarmaya geliyoruz" sözü,
odakları kurtarıcı olarak görüyorlar.
bilmeksizin pek hoşlarına gidiyor.
Yalnız burada Yakup Kadri'nin "Sizi kim
Kurtarmak! Sizi kim kurtarabilir? Sizi gökkurtarabilir? Sizi gökten Allah inse kurtaraten Allah inse kurtaramaz. Çünkü sizi
maz. Çünkü sizi evvelâ sizden, kendinizden
evvelâ sizden, kendinizden kurtarmak
kurtarmak lazımdır." sözü, İslamcı geçinen
lazımdır. İçimden böyle homurdanarak
bazı şarlatanlar tarafından istismar edilmkâğıdı imamın elinden çekiyorum. Yere
eye kalkışılacak ve Yakup Kadri'nin dinsiz
atıp çizmemin ökçesiyle çiğniyorum."
filan olduğu söylenmeye çalışılacaktır.
(s.133, 134)
Bu sözleri Allah'ın şu âyetine göre
Şimdi bu olayı günümüze uyarlayalım:
okurlarsa sanırım söyleyecek bir sözleri
O zaman işgalci emperyalist Batılılar,
kalmaz: "Siz kendi içinizde olanı
halkımızı kandırmak, aldatmak, kendisine
değiştirmedikçe Allah sizin hakkınızda olan
bağlamak, köleleştirmek için uçakla propaganda yazıları ve fetvalar atıyorlardı. Şimdi hükmü değiştirmez." .
Yani önce biz kendimizi kurtarma iradesi
ise aynı batılılar, ülkemizde satın aldıkları,
ortaya koyarsak, o zaman Allah bize
kiraladıkları, yemledikleri, yönlendirdikleri
yardım edecektir. Yoksa yok.
bir sürü gazete ve televizyonla aynı işi
Günümüzde Müslüman Türk ahalinin
yapıyorlar. Avrupa Birliğinin, Amerika'nın
millî bağımsızlık ne demek, Avrupa
faziletini, iyiliğini, bize efendi olurlarsa
Birlikçiliği, Amerikancılık, onların yerli
bizim kurtulacağımızı anlatan yazıları,
izdüşümleri olan Türk millet birliğini redkonuşmaları her gün her akşam gazete
deden kavmiyetçiler ne demek, istiklâlci
sütunlarından, televizyon köşelerinden
müslüman olmak ne demek, bunları iyice
bomba gibi yağdırıyorlar.
düşünmesi lazım.
Mankurtlaştırılmış, Avrupa Birliği'nin ve
Haçlı-Siyon ittifakı demek olan Batı
Amerika'nın gücüne iman ettirilmiş ahalimemperyalizmine iman etmekle müslümaniz de bu kara propagandaları gökten yağan
lık yan yana durmaz.
kudret helvası gibi kapışıyor, muska gibi
Yaban romanında Ahmet Celal, işgalci
kalbine nakşediyor. Müslüman Türk ahali
böylece Avrupa Birliği ve Amerika mümini batılı uçakların attığı propaganda kâğıtları
için ancak şunu yapabiliyordu:
olup çıkıyor.
"İçimden böyle homurdanarak kâğıdı
Millî Mücadele sırasında işgalci
imamın elinden çekiyorum. Yere atıp
emperyalist Batılılar ve içerdeki
çizmemin ökçesiyle çiğniyorum."
beslemeleri, Türk milletini kurtarmak için
Günümüzün Ahmet Celal'leri olan milkelle koltukta cihad eden Atatürk ve
liyetçi aydınlar da her gün gazete ve telearkadaşları olan Kuva-yı Milliye mücahitvizyonlardan atılan, boca edilen batıcı prolerine "Kemal çeteleri" diye saldırıyorlardı.
pagandalar karşısında aynı konumdadırlar.
Kuvvacıların mahvolduğunu, ülkeyi ele
Yaban romanında Ahmet Celal, köydeki
geçirdiklerini, Ankara'ya yürüdüklerini,
inzivagâhında bu doğrudan emperyalist
kendilerine karşı gelmemeleri yani teslim
işgalin Türk'ün çelikten iradesi Mustafa
olmaları gerektiğini, kendilerinin düşman
Kemal tarafından kökten sökülüp atıladeğil; Halife tarafından desteklenen, göncağını azimle bekledi ve zaferi gördü. Biz
derilen kurtarıcılar olduklarını söylüyorlar
de umutsuz değiliz inşaallah.
ve köylüyü böyle kandırmaya çalışıyor-
BULMACA
Soldan sağa:
1. Raflı, taşınabilir, küçük dolap. – Pencere. 2. Yemin. – Garson yamağı.
3. Modern Yunanca. – Notada durak işareti. 4. Denizlerin çekilmesiyle
oluşmuş yurtlanmaya elverişli yer. 5. Borsada kesin vadeli değerlerin
kuru ile prim değer kuru arasındaki fark. – Güneşte veya hafif alevde
kurutulmuş et. 6. Kiloamperin simgesi. – Bir renk. – Deniz giysisi. 7.
Askerin su kabı. – İlaç, merhem. 8. Rutenyumun simgesi. – Teklif. 9.
Hoş kokulu. 10. Damarlarda dolaşan hayati sıvı. – Sürgün, ishal. 11. Dul
kadınlar. – Ad, san, unvan. 12. Deri tabaklamada kullanılan tadı buruk
madde. – Kumaşla astar arasına konularak giysisin dik durmasını
sağlayan kolalı bez. 13. Donuk renkli. – Barbunyaya benzeyen bir balık.
14. Cüz. – İlgi eki. 15. Mısır’ın plaka işareti. – Eli sıkı, cimri. 16. Söz,
lakırdı. – Hoşlanarak bakma. 17. Negatif fotoğraf. – Yaprakları salata
olarak yenen bitki. 18. Balıkesir ilinin eski adı. – Mesafe. 19. İnanılır,
güvenilir. – Taslak durumundaki şeylerin küçük örneği. 20. Yağma,
çapul. – Kalın kabuklu, çekirdekli bir tür portakal.
Yukarıdan aşağıya:
1. Düzenli ekilen yer. – Tenis aracı. – Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara
yol açan olay veya durum, yıkım, bela. 2. Kök, sap ve yaprak şeklinde
farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı. – Amme. –
Denizdeki mayınları toplama veya yok etme işlemi. 3. Ergenekondan
çıkışlarında Göktürklere yol gösteren dişi kurt. – Sıcak ülkelerde yetişen
hoş kokulu bir meyve. – Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi
kılından yapılmış ip. 4. Üreteç, dinamo. – Basılı veya el yazması parça,
tekst. – Çalgıç, mızrap. 5. Buyruk, komut. – Yapağıdan elde edilen, eczacılıkta ve parfümeride kullanılan, sarımtırak renkte bir yağ. – Engel. 6.
Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. – Kum falı.
– Tüketmek işi. – 7. Birbirine bağlı iki tekmeden meydana gelen bir tür gezinti gemisi. – Bir
ÇÖZÜMÜ
tür tuzsuz ve yumuşak peynir. – Dünyanın
BUGÜN
uydusu. 8. Kobaltın simgesi. – Tavır, davranış. –
Piston. – Alay, istihza. 9. Yapılan iş, işlem. – Üstten 11. SAYFADA
sağa doğru eğik olan basım harfi. – Onur, haysiyet.
10. Güzel kokulu bir madde. – Ağaçtan yapılmış gürz.
– Yat limanı. – Soyundan gelinen kimse.
Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU
Belediye başkanlığındaki 10
bininci gününü pastayla kutladı
BALIKESİR - Balıkesir'de Güre
Belediye Başkanı olarak seçildiği
1987 yılından bu yana belediye
başkanlığı yapan Edremit Belediye
Başkanı Kamil Saka, görevindeki 10
bininci gününü pasta keserek kutladı. Balıkesir'in büyükşehir olmasından önce Edremit'in Güre Beldesi
Belediye Başkanlığına 1987 yılında
seçilen Saka, burada 6 dönem
aralıksız görev yaptı. Son yerel
seçimlerde Güre Belediyesinin kapatılmasıyla aday olduğu Edremit
Belediye Başkanlığına seçilen
Saka'nın, görevindeki 10 bininci
günü dolayısıyla belediye meclis
toplantısı sonrasında sürpriz bir
etkinlik düzenlendi. Saka, eşi, mesai
arkadaşları ve Edremitlilere destekleri için teşekkür etti.
"Bir çalışanın 5 bin günde emekli
olduğunu düşünürsek belediye
başkanlığından iki defa emekli hakkı
kazanmış gibiyim" diyen Saka,
"Belediye başkanlığından iki kez
emeklilik hakkı kazanmış gibiyim.
Anılarımı yazmaya kalksanız dizi,
roman gibi olur.” (AA)
10
SAĞLIK
28 Ekim 2014 Salı
Kan tahlilinde
yeni buluş
ANKARA - ZEYNEP AKYIL Türkiye'de, kanserden şeker hastalığına, romatizmadan obeziteye kadar
birçok hastalığın araştırılmasında kullanılabilecek yeni bir kan tahlili parametresi geliştirildi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp
Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan
Erel tarafından geliştirilen ve kanda
'tiyol-disülfid' dengesini ölçen parametre, kit haline getirilerek bilim
insanlarının hizmetine sunuldu.
Erel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tıp dünyasında mevcut
olmayan yeni bir kan tahlili parametresini 3 yılı aşkın sürede geliştirdiklerini belirtti.
Mevcut kan testlerinde ölçülen
şeker, üre, kolestrol ve vitamin değerlerine yeni bir parametre eklediklerini
ifade eden Erel, şunları kaydetti:
''Yeni yöntem, kanda 'tiyol-disülfid'
dengesini ölçen orijinal bir yöntem. Bu
test, mevcut değildi. Çalışmalarımızda
hem bu testin hipotezini oluşturduk,
testi tanımladık hem bu tanımladığımız
durumu ölçmeyi başardık ve ölçüm
verimlilik niteliklerini geliştirdik.” (AA)
Ebola virüsü yaklaşık
5 bin can aldı
ANKARA - Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve
Amerika Hastalık Kontrol Merkezi'nden alınan son
verilere göre, Ebola'dan yaklaşık 5 bin kişinin
yaşamını yitirdiği belirtildi.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik
Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği tarafından, Ebola
ve MERS-CoV'a ilişkin bilgilendirme toplantısı
yapıldı.
Dernek Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, basın
toplantısında yaptığı açıklamada, Ebola virüsüne
bağlı ilk salgının 1976 yılında görüldüğünü ve bu yıl
en güçlü salgının kendini gösterdiğini söyledi.
Ebola virüsünün, vücut sıvısı, göz yaşı, kan, ter,
kusmuk artığı, anne sütü dışında solunum yolu ile
bulaşma riskinin de söz konusu olabileceğini ifade
eden Köksal, virüsün insanlara hayvanlardan
bulaştığını ve öldürücü olduğunu belirtti. Köksal,
"Dünya Sağlık örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık
Kontrol Merkezi'nden alınan son verilere göre,
Ebola ile yaklaşık 9 bin kişinin enfekte olduğu
öngörülüyor. Bu sayının 6 bini doğrulanmış durumda. Virüsün bulaştığı yaklaşık 5 bin kişi hayatını
kaybetti" diye konuştu.
Virüsün ciddiye alınması ve koruyucu önlemlere
ağırlık verilmesi gerektiğini dile getiren Köksal,
"zaman içinde virüsün hastalandırma gücünün
azalacağını" bildirdi. Köksal, şunları kaydetti:
"Çünkü, insan ana konakçısı değil. Bu nedenle
de hastalık yapma gücü azalıyor. Buna bağlı olarak
da insandan insana bulaş azalacak, nadir görülecek. Bir gün tekrar hayvandan daha güçlü bir virüs
insana bulaşırsa, tehlike başlayacak. Ancak, şu an
için virüsün hastalandırma etkisinin azalacağına
ilişkin bir süre vermek mümkün değil" diye konuştu.
Eboladan dolayı hayatını kaybeden kişinin defin
işlemlerinde de dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Köksal, sağlık çalışanlarının da çok dikkatli
olması gerektiğini kaydetti. Köksal, bu hastaların
şüpheli halindeyken bile diğer hastalardan izole
edilmesi, tanı konulana kadar tedbirli olunması
gerektiğinin altını çizdi.
Riskli bölgeden gelen kişiler için 14 günün çok
riskli olduğuna dikkati çeken Köksal, bu kişilerin
herhangi bir bulgu olmamasına karşın şüpheli
olarak algılanılması gerektiğini dile getirdi. Köksal,
bu kişilerle özellikle yakın çevresinin ve ailesinin
yakın temastan uzak durması, başta el temizliği
olmak üzere hijyene özen gösterilmesi gerektiğini
vurguladı.
Türkiye'de şu an için bir kişinin ölümüne yol
açan MERS-CoV'un ilk defa Eylül 2012'de Suudi
Arabistan'da insanlarda tanımlandığını söyledi.
Hastalığın bildirildiği ülkelerde, vakaların Suudi
Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt,
Umman, Katar ve Tunus gibi ülkelere gitmiş
olduğunun belirlendiğini ifade eden Köksal, bu bölgelerden gelen kişilerin hastalığın bulgularına karşı
duyarlı olmaları gerektiği uyarısında bulundu.
Özellikle ilk 14 günün riskli olduğunun altını
çizen Köksal, yüksek ateş ve solunum yetmezliği
ile kendini gösterdiğini, ancak kesin tanı için
serolojik (Antijen ve antikor tanı testleri) ve
moleküler tanı yöntemleri yapılması gerektiğini
anlattı. Köksal, "MERS-CoV tanısı için yapılan
moleküler testlerin 2012 yılından itibaren Sağlık
Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından
yapıldığını" söyledi.
Köksal, hastanın sağlığına kavuşabilmesi için
en kısa sürede tanı konulması gerektiğinin altını
çizerek, şu ana kadar birkaç şüpheli vakanın testlerinin yapıldığını belirtti.
Bununla ilgili olarak Türkiye'ye değişik firmaların testleri yapmak üzere başvuruda bulunduğu yönünde bilgi aldıklarını aktaran Köksal,
"Testlerin her merkezde yapılmasına gerek yok.
Testlerin, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunda yapılması gerekir. Şüpheli vaka sayısında bir artış olursa, herhangi bir gecikmeye yol açmamak için test
yapılacak merkezler belirlenir" dedi.
Güneşlenmek, formunuzu
korumanıza yardımcı olur
ANKARA - Güneş ışınlarına maruz kalmanın,
kilo alımını ve tip 2 diyabet semptomlarının
gelişmesini yavaşlatabileceği bildirildi.
Sonuçları "Diabetes" dergisinde yayımlanan
araştırma, parlak ultraviyole ışınlarına maruz
kalan besili farelerin daha az yemek yediğini, öte
yandan vücudun güneş ışınlarına cevaben ürettiği D vitaminin bunda rol oynamadığını gösterdi.
Ultraviyole ışınlarına maruz kalan farelerde,
aynı zamanda anormal glikoz seviyeleri ve insülin
direnci gibi tip 2 diyabetin uyarıcı işaretlerine
daha az rastlandığı belirtildi.
Güneş ışınlarının insanlar üzerinde aynı etkiyi
yaratıp yaratmadığının keşfedilmesi için daha
fazla araştırma yapılması gerektiği ifade edilirken,
geceleri ortaya çıkan farelerin, genellikle güneş
ışınlarına çok fazla maruz kalmadığına da dikkat
çekildi.
İngiliz ve Avustralyalı bilim adamlarının yaptığı
araştırmanın baş yazarlarından doktor Shelley
Gorman, bulguların, güneş ışığının sağlıklı bir
hayatın önemli bir unsuru olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. (AA)
Osteoporozda erken tanıyla
kemik kaybı önlenebilir
İSTANBUL - Yakın Doğu Üniversitesi
(YDÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Tümay Sözen, osteoporozda erken tanıyla kemik kaybının
önlenebileceğini, hastanın hayatının idame
ettirebileceğini bildirdi.
Sözen, yaptığı yazılı açıklamada, osteoporozun, kemik kütlesi kaybı, kemiğin ince
yapısının bozulmasıyla kemiğin kırılmaya
yatkın hale gelmesi durumu olduğunu ifade
ederek, halk arasında kemik erimesi olarak
bilinen osteoporozun, belirti vermediğini,
kemikler kaybedilirken herhangi bir rahatsızlık
yaratmadığını ancak kemik kaybı sonucu
kemiklerde kırık oluştuğunda ağrı yaptığını
vurguladı.
Hastalıkta kaybedilen kemiğin geri
kazanımı tam olarak yapılamadığından erken
tanının çok önemli olduğuna işaret eden
Sözen, "Dinamik bir organ olan kemiğin,
kemik iliğinde kemik yapan ve yıkan hücreler
vardır. Kemik vücut tarafından bir yandan
yapılırken, bir yandan da yok edilir. Kemikteki
bu yapım ve yıkım arasındaki denge, yeni
doğan bebeklerde ve çocuklukta kemik
yapımı lehinedir" ifadelerini kullandı.
Sözen, 20'li yaşlarda vücudun kemik
yapımında doruk düzeylere ulaştığını, bu
yaşlardan sonra kemik yıkımının yapımından
fazla olmasıyla kemik kütlesinin giderek azalmaya başladığını aktararak, şunları kaydetti:
"Gençlik yıllarında yüksek doruk kemik
kütlesine sahip olanlar, menopoz evrelerinde
(kadınlarda) ve yaşlanmayla başlayan kemik
yıkımlarında, gençken düşük doruk kemik
kütlesi olanlara göre, kemiklerini daha iyi
muhafaza ederler. Kemiğin yıkılması, kadınlarda mevcut östrojen adlı hormon tarafından
önlenir. Menopozla bu hormonun yapımı
giderek azalır ve dolaşımdan kaybolur.
Dolayısıyla kemik yıkımı önlenemez.
Yaşlanmayla birlikte vücutta oluşan değişiklikler de kemik yıkımından sorumludur.
Dolayısıyla kadınlarda önce östrojen eksikliği
ve yaşlanmaya ait faktörler birlikte olunca
kadınlarda kemik kaybı erkeklere göre daha
belirgindir. Bu nedenle hastalık halk arasında
daha ziyade kadınlara özgü bir hastalık olarak
bilinse de erkekler de bu hastalıktan etkilenir."
(AA)
Sosyal baskı, tüp bebekte
denemeyi azaltıyor
KAYSERİ - ESMA KÜÇÜKŞAHİN - Erciyes
Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Şahin, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmak isteyen kadınların,
sosyal baskı nedeniyle tedaviyi birkaç kez
denemekten kaçındığını söyledi.
ERÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Üreme
Endokrinolojisi, İnfertilite ve Tüp Bebek
Ünitesi'nde görev yapan Şahin, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, tüp bebek
yönteminin annenin yumurtası ile babanın
sperminin laboratuvar ortamında sağlıklı ve
kontrollü şekilde birleştirilmesi olduğunu
belirtti.
Tüp bebek tedavisine kimi çiftlerin bazı
nedenlerle geç kaldığını ifade eden Şahin, çiftlerin tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi
olmaya halen çeşitli nedenlerle ön yargılı yaklaştıklarını dile getirdi.
Şahin, tedavi sürecinin hem maddi hem de
manevi fedakarlık gerektirdiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Anne adayları bize geldiklerinde genellikle
depresyonda oluyor. Psikolojilerinin bu hale
gelmesinin temelinde aile ve çevre baskısı
yatıyor. Problem erkekte bile olsa baskı yine
kadına uygulanıyor. Bu durumda psikolojik
danışmanlık almalarını tavsiye ediyoruz.
Kadınlar tedaviye genellikle ya anneleri ya da
kayınvalideleriyle geliyor. Aslında aileler bu
süreçte çocuklarına destek olmak istiyorlarsa
maddi yardımda bulunmalılar. Onları strese
sokmamalılar. Avrupa'da psikolojik danışmanlar tüp bebek tedavisi sırasında hemen devreye giriyor, doğum sonuçlanıncaya kadar ya
da aksi durum da olsa ailenin yanında oluyor."
Yumurtalıkta yumurta olduğu sürece tüp
bebek yönteminin denenebileceğini ifade
eden Şahin, Türkiye'de hem maddi nedenlerden hem de sosyal baskı sebebiyle deneme
sayısının az olduğunu kaydetti.
Türkiye'de tüp bebek yöntemini deneyenler
üzerinde sosyal baskı olduğunu belirten
Şahin, "Tüp bebek yönteminde ilk denemede
sonuca ulaşamama ihtimali tabii ki fazla. Bu
olasılık annenin yaşı ve yumurtalık rezerviyle
alakalı. Maalesef ülkemizde aileler birden fazla
deneme yapmak istemiyor. 'Yine mi olmadı,
tutmadı mı?' sorusuyla karşılaşan kadınlar, o
anı bir daha yaşamak istemiyor. Bu yüzden
erken pes ediyorlar. Halbuki tedavi sürecinde
anne adayının psikolojisi çok önemli" diye
konuştu. (AA)
Ameliyat sonrası hızlı
iyileşmenin formülü bulundu
ANKARA - Kanada'da yapılan bir araştırma,
ameliyat öncesi fiziksel egzersiz, beslenme ve
psikolojik rahatlama alıştırmalarını içeren bir rehabilitasyon programı izleyen hastalarda ameliyat
sonrası iyileşmenin çok daha hızlı olduğunu gösterdi.
Kalın bağırsak kanseri hastaları üzerinde
yapılan araştırma, fiziksel egzersiz, protein
destekli beslenme eğitimi ve rahatlama egzersizlerinden oluşan programa katılan hastaların
ameliyatın ardından geçen iki ay içinde programa
katılmayan hastalardan çok daha hızlı iyileşme
gösterdiklerini ortaya koydu.
Kanada'daki McGill Üniversitesi'nden Prof.
Francesco Carli başkanlığında yapılan bilimsel
araştırma, Amerikan Anestezistler Derneği'nin
(ASA) internet sitesinde yayımlandı.
ASA'nın resmi bilimsel yayını
Anesthesiology'nin kasım sayısında yayımlanacağı duyurulan araştırmaya ilişkin açıklamada
bulunan Carli, ameliyat öncesi rehabilitasyon pro-
gramının, hastaların daha hızlı iyileşebilmeleri ve
tıbbi işlem sonrasında daha işlevsel olabilmeleri
için ameliyat stresine dayanmaya hazır hale
gelmelerini sağladığını söyledi.
Carli, "Ameliyat öncesi form kazandırma,
hastaların kendi iyileşme süreçlerine atkif katılımına yardımcı oluyor. Mümkün olduğu durumlarda
uygulanan ameliyat öncesi rehabilitasyonun,
sağlık durumu ve iyileşmeyi daha ileriye götüreceğine ve maliyetleri azaltacağına inanıyoruz"
dedi. Araştırma sırasında iki gruba ayrılan 77
katılımcı da ameliyat öncesinde 6 dakikalık
yürüme testine tabi tutuldu. Bu test sırasında
ameliyat öncesi rehabilitasyon grubuna alınacak
38 hastanın 421 metre, diğer gruptakilerin ise 425
metre yürüyebildiği görüldü.
Daha sonra ortalama 24,5 bugün süren rehabilitasyon programı çerçevesinde katılımcılara
evde kendi başlarına haftada 3 gün yapacakları
aerobik ve mukavemet antrenmanını de içeren
egzersiz programları verildi. (AA)
dış dünya
28 Ekim 2014 Salı
Suriyeli Kürt partiler anlaştı
DUHOK - Suriye'nin kuzeyinde siyasi faaliyet yürüten Kürt
partileri, birlikte hareket etmelerini öngören "Duhok Anlaşması"nı
imzaladı.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'nin
bir araya getirdiği Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve
Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) çatısı altındaki siyasi
partiler, 10 gün süren toplantıların ardından uzlaşmaya vardıklarını açıkladı.
Duhok'ta bir otelde düzenlenen basın toplantısında konuşan
IKBY Başkanlığı Suriye İşleri Sorumlusu Hamit Derbendi, "Sayın
Mesut Barzani, Rojava'daki tüm partiler ve taraflar arasında birliği
sağlamak için ENKS ve TEVDEM heyetlerini bir araya getirdi.
Taraflar, bugün Mesut Barzani'nin huzurunda 'Duhok Anlaşması'
olarak adlandırılan metni imzaladı. Mesut Barzani, bu anlaşmanın
müjdesini bütün Kürt halkına ilan etti" dedi.
TEV-DEM Temsilcisi Aldar Halil de anlaşmanın içeriği hakkında bilgi verdiği konuşmasında, tarafların bütün meseleleri ve
sorunları büyük bir sorumluluk duygusu içinde ele aldığını ve
değerlendirdiğini belirtti.
Kürtlerin konumunu güçlendirecek, siyasetlerini başarılı kılacak ve ulusal bütünlüğü sağlayacak maddeler üzerinde anlaşma
sağlandığını aktaran Halil, tarafların, demokratik özerkliğe ilişkin
konularda da uzlaşmaya vardığını kaydetti.
Halil, tarafların Suriye'nin kuzeyindeki yönetimi birlikte yürüteceğini ve karar sahibi olacaklarını ifade ederek, "Demokratik
ortaklığa dayalı bir sistem uygulanacak. Şu anki demokratik
Eroğlu:
“Rumlar,
ayak
oyunlarıyla
oyalıyor”
PARİS - Fransa'da cumhurbaşkanının ''görevlerini yerine
getirememesi halinde'' parlamento tarafından görevden alınmasına
olanak sağlayan tasarı, senato
genel kurulunda kabul edildi.
Senato Genel Kurulu'ndaki
oylamada, 324 evet, 18 hayır oyu
çıktı. Anayasa Mahkemesinin,
anayasaya uygun görmesi
halinde, parlamentoda kabul
edilen tasarı yasalaşacak.
Mevcut yasa, sadece ''ağır
vatana ihanet suçundan'' cumhurbaşkanının görevden alınmasına
olanak sağlıyordu. Kabul edilen
tasarıya göre ise parlamentonun
3'te 2'sinin oyuyla cumhurbaşkanının görevden alınmasına
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu,
Antartika Türk üssü hedefi
"Sadece fok balıkları ve balinalar yok"
Külünk, Antartika'nın cazibesinin
sahip olduğu tatlı su kaynaklarının
fazlalığı olduğunu belirterek, yer altı
zenginliklerinin de kıtada fazlaca
olduğunu anlattı.
"Orada sadece fok balıkları ve balinaların olmadığını biliyoruz" diyen
Külünk, şöyle devam etti:
"Orası bir ülkenin malı değil ama bir
konsorsiyum var. Orada belli bir bilimsel
çalışma altyapınız olması gerekiyor, biz
şu anda o altyapıyı oluşturmaya çalışıyoruz. 2012 yılının Aralık ve 2013'ün
Ocak aylarında, iki ayrı seferde olmak
üzere, 1. Türk Antartika Bilim Seferi'ni
düzenledik. İlk defa Türkiye'den biri 9
Eylül Üniversitesi, diğeri İstanbul
Üniversitesi'nden olmak üzere, yer bilimci 2 bilim adamımızı oraya gönderdik.
Bulgaristan'ın 20 yıldır Antarktika'da
üssü var ve iş birliği anlaşması imzaladık, bizi onlar kendi üslerinde ağırladılar
ve orada misafir ettiler."
- 30 ülkenin üssü bulunuyor
Külünk, Antartika kıtasında aralarında
ABD, İngiltere, Kanada, Arjantin,
Bulgaristan, Çin, Güney Afrika, Güney
Kore, Hindistan, İspanya, Rusya ve Şili
gibi ülkeler olmak üzere 30 ülkenin
üssünün bulunduğuna işaret etti.
ABD'nin kıtada birden çok üssünün
olduğunu ve bu üslerde yıl içinde bin
kişinin barındığına dikkati çeken Külünk,
"ABD orada havaalanı kurmuş, küçük
kasabalar kurmuş ve her türlü çalışmaları yapıyor" ifadelerini kullandı.
Külünk, Rusya ile protokol imzaladıklarını dile getirerek, "Yeni seferde
Rusya'nın tesislerini kullanacağız.
Türkiye'nin birçok üniversitesine yazı
gönderdik ve gezimizin duyurusunu
yaptık. Bize 150 bilim adamı başvuruda
bulundu. Onların içinden 16 bilim
adamımız seçildi ve onlar geçen hafta
İstanbul Beykoz Sualtı Eğitim
Komutanlığı'nda eğitim aldılar. Orada iki
gün süreyle denizden karaya çıkış,
gemiye ulaşım, soğuk hava şartlarında
hayatı idame ve denizde yaşam konularında eğitimler verildi. 2014 Aralık ve
2015 Ocak ayında Rusya ve Bulgaristan
özerklik sisteminin geliştirilmesi ve bölgedeki tüm unsurların,
terör örgütü IŞİD'e karşı savunma hattında yer alması karara
bağlandı. İki taraf da Rojava'yı savunacak ve bunu bir görev
olarak kabul edeceklerdir. Halkın savunulması için bütün imkanlar
seferber edilecek ve herkes üzerine düşeni yapacak" dedi.
Savunma şekli ve yöntemi üzerinde de tarafların birçok öneri
ve teklifi gündeme getirdiğine değinen Halil, şu ifadeleri kullandı:
"Ancak esas olarak halkımızın ve bölgemizin savunulması gerektiği noktasında görüş birliğine vardılar. Anlaşmaya nezaret ettiği
için Sayın Mesut Barzani'ye çok teşekkür ediyoruz. Rojava'da
halkımızı destekledi ve özellikle de Kobani'deki direniş için büyük
bir çaba gösterdi. Bu, Rojava ve tüm Kürtler için büyük bir
müjdedir." (AA)
Fransa’da parlamentonun
yetkisi artırıldı
Rumların uzlaşmazlıklarını sürdürmek için her
Kıbrıs'ta savaş değil bir anlaşLEFKOŞA- KKTC
zaman bir bahane bulup masadan kaçabildikma peşinde olduklarını vurguCumhurbaşkanı Derviş Eroğlu,
lerini belirterek, "Masadan kalkan dönecekse
layan
Eroğlu, "Güney komşuRumların uzlaşmazlıklarını
kendisi gelir. Kimseyi elinden zorla tutup da
larımız anlaşmamak, bizi bir elli
sürdürmek için her zaman bir
masaya oturtamayız ama bir anlaşma olacaksa
yıl daha müzakere masasında
bahane bulup masadan kaçamüzakere masasında olur" dedi.
tutmak için çeşitli ayak oyunbildiklerini belirterek, "Masadan
larına girişmektedirler" diye
kalkan dönecekse kendisi gelir.
konuştu. Rum tarafının hiç gerekçe
Kimseyi elinden zorla tutup da masaya
yokken müzakere masasını terk
oturtamayız ama bir anlaşma olacaksa "Masadan kalkan, dönecekse kendisi
gelir. Kimseyi elinden zorla tutup da
ederek, "Türkler bizim sularımızda
müzakere masasında olur" dedi.
masaya oturtamayız ama neticede bir
araştırma yapıyor. Tehdit unsuru
Cumhurbaşkanı Eroğlu, 1974 Barış
anlaşma olacaksa müzakere masasındevam ediyor" gibi gerçek olmayan
Harekatı'nda savaşmış 28. Piyade
da olur. Masadan kalktığınız zaman
yalanlarla müzakere masasından kalkKarargah Bölüğü Komutan ve askeranlaşma
imkanlarını
ortadan
kaldırmış
tığına dikkati çeken Eroğlu, "Akıllarınca
lerini makamında kabl etti.
olursunuz" ifadelerini kullandı.
dünyayı ayaklandırarak Türkiye'nin ve
Barış Harekatı'nın üzerinden 40 yıl
Rumların, anlaşma niyeti varsa
bizim aleyhimizde yönlendireceklerini
geçtiğini, çok şeyin değiştiğini ifade
gelip
müzakere
masasına
oturacağını,
düşündüler. Gördüğüm kadarıyla
eden Eroğlu, gelmiş geçmiş hükumetniyetleri yoksa da müzakere masasına
düşündükleri olmamıştır. Amaçlarına
lerin KKTC'yi mamur bir ülke haline
dönmeyeceklerini kaydeden Eroğlu,
ulaşamamışlardır. Müzakerelere devam
getirmek için uğraştığını vurguladı.
Rumların fırsat buldukça müzakere
edeceklerse kalktıkları gibi masaya
Hala daha müzakere masasında bir
masasından kaçtığını, bazen 1 ay,
tekrar dönerler" ifadelerini kullandı.
anlaşma arayışı içerisinde olduklarını
bazen 4 yıl sonra masaya döndüklerini
Türkiye'nin güçlü bir ülke olarak
dile getiren Eroğlu, Rumların uzlaşmavurguladı.
ayakta durmasının kendileri için çok
zlıklarını sürdürmek için her zaman bir
Kıbrıs'ta yaşayabilir, halkı 40 yıl
önemli olduğunu kaydeden Eroğlu,
bahane bulup masadan kaçabildiklerini
öncesine götürmeyecek bir anlaşma
Türkiye ne kadar güçlü olursa Kıbrıslı
söyledi.
yapmak için yıllardan beridir uğraştıkTürklerin de o kadar rahat ettiğini
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum kesibelirtti. Cumhurbaşkanı Eroğlu,
minin Akdeniz'de Türk gemileri ilk defa larını dile getiren Eroğlu, Kıbrıs
Türkü'nün 1963'te Cumhuriyet'ten dış- Türkiye'nin Akdeniz'de KKTC devleti
dolaşıyormuş gibi ya da sismik araştırlandığını, 1968'de görüşmelerin
adına sismik araştırma yapmasının
ma gemileri Kıbrıs sularında ilk defa
başladığını ve hala görüşme masasıngayet doğal olduğunu belirterek bunun
sismik araştırma yapıyormuş gibi
KKTC Bakanlar Kurulu kararıyla vermüzakere masasından kalkmak için bir da olduklarını anlattı.
Savaşın kötü yüzünü gördüklerini,
ilmiş bir yetki olduğunu belirtti. (AA)
vesile bulduklarını belirterek,
İSTANBUL - MUHARREM
AKSAKALLI - Antartika kıtasında
Türkiye'nin ilk üssünü açmak için çalışmalarda bulunan TAKBAM, 5 yıl içinde
kıtada üs açılmasını hedefliyor.
Türkiye Antartika Kutup Bilimsel
Araştırmalar Merkezi (TAKBAM) Genel
Sekreteri Abdurrahman Külünk, kıtada
üs açmak için yaptıkları çalışmalarla
ilgili, AA muhabirine bilgi verdi.
Külünk, TAKBAM'ı 2 yıl önce kurduklarını belirterek, zaman içinde özellikle
yurt dışındaki muadil kuruluşlarla irtibata
geçmeye çalıştıklarını ve bu doğrultuda
bazı iş birliği anlaşmaları imzaladıklarını
söyledi.
Türkiye'nin 1995 yılında imzalanan
bir protokolde yer aldığını ve
Antartika'da yapılan çalışmalar içerisinde
yer alacağını belirttiğini anlatan Külünk,
buna rağmen somut bir adımın atılmadığını dile getirdi.
Bunun üzerine bir grup arkadaşıyla
harekete geçtiklerini ve TAKBAM'ı kurduklarını ifade eden Külünk, benzer
kuruluşlarla iletişime geçtiklerini ve
Brüksel'de yapılan istişare toplantılarına
iştirak ettiklerini kaydetti.
11
tesislerinde kalacaklar, kendi alanlarında
bilimsel araştırma yaparak Türkiye'ye
dönecekler" diye konuştu.
Türkiye'den Antartika'ya bir haftalık
yolculuğun ardından ulaşıldığını belirten
Külünk, Avustralya'dan günde 2 kez
Antartika'ya uçak kalktığını anlattı.
Büyük devletin her yerde elinin
olması gerektiğini vurgulayan Külünk,
"Senin olmadığın yerde 'hayat yok'
anlamına gelir. Dünya artık küçülüyor.
Orada büyük devletlerin yanı sıra
Pakistan, Bulgaristan gibi ülkelerin üsleri
var hatta yeni üs açmaya çalışıyorlar"
dedi.
- Genelkurmay Başkanlığı'nın desteği
Külünk, en ciddi destekçilerinin
Genelkurmay Başkanlığı olduğunu
söyleyerek, "Genelkurmay Başkanlığı bir
kurmay albayın merkezimize üye olmasına müsaade etti. Onların bu işte
öngörülü olduğunu düşünüyorum"
değerlendirmesinde bulundu.
Önümüzdeki 5 yıl içerisinde kıtada
üssü açmayı hedeflediklerine vurgu
yapan Külünk, "İlk etapta üste 5-10 kişi
arasında ekip düşünüyoruz. En basit bir
konteyner ve teknik cihazlar lazım. İlk
etapta jeofizikçi, elektrik elektronik
mühendisi, denizci ve yemek organizasyonu yapabilecek kabiliyete sahip kişilerin olması gerekiyor. Biz şu anda orada
koordinatlarımızı da belirledik.
Bulgaristan üssüne yakın bir yerde
üssümüzü kurmayı planlıyoruz. Bütün
faaliyetlerimizi, devletin ilgili birimlerine
bildiriyoruz. Dışişleri, Milli Savunma ve
Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları gibi
bakanlıklarla sürekli irtibat halindeyiz"
şeklinde konuştu. (AA)
olanak sağlayan yasal süreç
başlatılabilecek. Daha sonra Yüce
Divan'ın yine 3'te 2 oyuyla
cumhurbaşkanının görevine yasal
süre dolmadan son verilebilecek.
Konu ile ilgili anayasa değişikliği 2007'de yapılmış ancak bu
değişiklikle ilgili yasal süreç
tamamlanmamıştı. Parlamentoda
onaylanan tasarı ile daha önce
kabul edilen anayasa değişikliği
uygulamaya konulmuş oluyor.
Fransız anayasası, cumhurbaşkanına 5 yıllık görev süresi
boyunca dokunulmazlık hakkı
veriyor. Kabul edilen tasarı,
cumhurbaşkanının dokunulmazlık
statüsünde ise değişiklik öngörmüyor. (AA)
ABD’de, siyahlara yönelik
polis şiddeti protesto edildi
LOS ANGELES - Amerika
genelinde 70'in üzerinde şehirde
yapılan protestolarla ABD polisinin
siyahilere ve Latinlere yönelik şiddeti
protesto edildi.
Stop Mass Incarceration
Network tarafından 22 Ekim Ulusal
Protesto Günü kapsamında
Amerika'nın farklı şehirlerinde
düzenlenen yürüyüşlerde ABD'de
polis şiddeti protesto edildi.
Protestoların Los Angeles
ayağında, Downtown Olympic
Bulvarı'nda toplanan yüzlerce kişi,
yakın zamanda polis tarafından
öldürülmeleri toplumda infiale sebep
olan ve Amerika'da gündem yaratan
Mike Brown, Eric Garner, Dillon
Taylor ve John Crawford'un isimlerinin bulunduğu parklartları taşıyarak polis aleyhinde sloganlar attı.
Yürüyüş öncesi organizasyon
temsilcileri tarafından yapılan
konuşmada, Amerika'da silahsız
olmalarına karşın polis şiddetine
maruz kalarak hayatını kaybeden
vatandaş sayısında son zamanlarda
yaşanan artışa dikkat çekilerek
polisin orantısız güç kullandığı ve bu
durumun kabul edilemez olduğu
vurgulandı.
''Sessiz kalmayacağız,
direneceğiz'' sloganlarıyla polis
eskortunda olaysız devam eden
yürüyüş Downtown Los Angeles
Polis Merkezi önünde son buldu.
Amerika'da 1996'dan beri
düzenlenen 22 Ekim Ulusal Protesto
Günü, polisin aşırı güç kullanımı
sonucu gündeme oturan vatandaş
ölümleri nedeniyle bu yıl birçok
şehirde önceki yıllara kıyasla daha
geniş kitlelerin katılımıyla gerçekleşti. (AA)
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
1
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
haber
28 Ekim 2014 Salı
KARA’CA
İsmail KARA
[email protected]
KALE İÇERİDEN YIKILIR
Artık dünyada sıcak savaşların yerini, soğuk
savaşlar almıştır. Silahların kullanımı, son çare olarak
planlanmaktadır.
En belirgin olarak bunu, BOP Projesinin uygulanmasında görüyoruz.
Büyük Ortadoğu Projesi, Amerika’nın uzun yıllar
önce hazırladığı ve son yıllarda uygulamaya başladığı
bir proje olup, ulaşmak istediği başlıca hedefleri şunlardır;
1-Ortadoğu’da kendine rakip olabilecek olası güçleri yok etmek, kendilerine göre var olan İslami Terör
(!) örgütlerinin faaliyetlerini önlemek ve rakipsiz
gördüğü askeri gücü ve teknolojisi ile bölgeyi kontrolü altında tutmak;
2-Bölgede bulunan petrol ve doğalgaz kaynaklarını
denetimine almak, onların yataklarına serbestçe erişebilmek;
3-İsrail’in güvenliğini sağlamak;
4-Avrupa ülkeleri, Çin ve Japonya gibi ülkelerin
bölgeye girmesini önlemek;
Projenin uygulama sinyali önceden verildi.
ABD’nin güvenlikten sorumlu danışmanı (ki, sonradan dışişleri bakanı da oldu) Condoleezza Rice
7 Ağustos 2003’de Washington Post Gazetesinde
yayınladığı “Ortadoğu’yu Dönüştürmek” başlıklı
yazısında “Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar
Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve
haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların
içinde olduğunu” vurguladı.
Bundan sonra ne olduğuna dikkat ettiniz mi?
Ortadoğu ülkelerinde iç karışıklıklar çıkarıldı.
Çeşitli ayrımcı unsurlar körüklendi.
Daha sonra da bir tarafa destek verme ya da
demokrasiyi sağlama bahaneleri ile silahlı güçleri de
kullanarak maksada ulaşmaya çalıştılar. Kendi yandaşlarını o ülkelerin yönetiminde söz sahibi yaparak,
karşıt olanları da tasfiye etmeye başladılar.
Türk tarihine bakıldığında görülüyor ki, sıcak
savaşlarda çok üstün olan ve yenilgi bilmeyen eski
Türk devletlerinin çoğu; “Kale içten yıkılır” taktikleri
kullanılarak çeşitli entrikalarla içten çökertilmiştir.
Bunu, batılı ülkeler de çok iyi öğrendiler ve
istemedikleri ülkelere karşı kullanıyorlar.
Türkiye devletinin yetkilileri, Miss.Rice’nin yukarıda değinilen yazısını daima göz önünde tutmalı ve
Türkiye BOP Savaşından ya da bataklığından mutlaka
galip çıkarılmalıdır.
MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, teşkilatlara gönderdiği
genelgede, "Sebebi ne olursa
olsun, her türlü kavga,
kargaşa ve çatışmadan uzak
durulacak, partimizi
sokakların çıkmazına çağıran,
husumetin tarafı yapmaya
çalışan açık veya örtülü
operasyonlara kulak
asılmayacaktır. Türkiye sokakta bulunmamış, sokağa da
teslim edilmeyecektir" dedi.
BAHÇELİ: Türkiye’yi
sokağa teslim etmeyiz
ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, 17 Kasım'da başlayacak il ve ilçe kongreleriyle ilgili yayımladığı genelgede, partililerin,
her türlü kavga, kargaşa ve çatışmadan uzak
durmalarını istedi.
MHP'den yapılan yazılı açıklamaya göre,
parti teşkilatlarına genelge gönderen Bahçeli,
Türkiye'nin çok zor günler yaşadığını, çok ağır
ve tehlikeli bir operasyona tabi tutulduğunu
ifade etti.
Bahçeli, hükümetin, Türkiye'nin karşısında
oluşan nifak cephesinde aktif olarak yerini
aldığını, teröre ve teröriste destek çıktığını ileri
sürerek, "PKK, AKP'yle ortaklık kurmuş, ortak
amaç etrafında birleşmiştir. Bölücülük AKP'yi
ele geçirmiş, hainler AKP'yi tutsak almıştır. Acı
da olsa PKK artık iktidardadır, Bakanlar Kurulu
sıralarında temsil edilmektedir" iddiasında
bulundu.
''Mehmetçik katillerini koruyan ve kollayan,
bunlara silah ve cephane veren peşmergenin,
AK Parti Hükümeti sayesinde meşru bir güç
olarak takdim edildiğini'' öne süren Bahçeli,
"Görülmektedir ki AKP Hükümeti, vatan topraklarını teröristlerin kullanımına ardına kadar
açmış, özellikle Barzani'nin silahlı unsurlarına
geçiş üstünlüğü sağlamıştır. Sözde tezkere
çıkararak Ayn el-Arap'a (Kobani) peşmergelerini
gönderme kararı alan Barzani'ye, Erdoğan ve
Davutoğlu ikilisi güvence vermiş, kolaylık
sağlamış, topraklarımızı kirlettirmişlerdir"
görüşünü savundu.
"PKK'nın bir numaralı destekçisi Barzani'nin,
150 kişiden oluşan silahlı peşmergesini Türkiye
üzerinden Ayn el Arap'a intikal ettirmesi tarihi bir
hata, tarihi bir rezalettir" ifadesini kullanan
Bahçeli, PKK'nın ve PYD'nin silahlandırılmasının, Türkiye'nin etrafında kurulan bir ölüm
tuzağı olduğuna değindi.
Bahçeli, terör örgütlerine giden silahların
Kılıçdaroğlu’ndan
AĞIR BİR SORU
AFYONKARAHİSAR - CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bitlis'te geçici
köy korucusunun şehit edilmesine ilişkin,
"Güneydoğu'da devlet var mı acaba, önce
bu soruyu sormamız ve cevabını aramamız
lazım. Başbakan, sabah akşam bizi suçlayacağına, ya bu Güneydoğu'da ne oluyor,
devlet var mıdır, yok mudur, caddenin
ortasında askerlerimiz şehit ediliyor, köy
korucuları direğe bağlanıp orada öldürülüyor.
Sorumlu kim? Utanmasalar 'sorumlu
Cumhuriyet Halk Partisi' diyecekler" dedi.
Kılıçdaroğlu, otobüsün devrilmesi sonucu
yaralanan ve Afyonkarahisar'daki hastanel-
gerçek hedefinin Türk milleti olduğunu savunarak, IŞİD riski hafiflediğinde, terör örgütlerinin
rotayı Türkiye'ye çevireceğine dikkati çekti.
Ayn el Arap'a koridor açılmasını eleştiren
Bahçeli, genelgede şu görüşlere yer verdi:
"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın bir
yanda PYD'yi terör örgütü ilan edip PKK'yla bir
görmesi, diğer yanda PYD ve PKK'nın imdat
çağrılarına ilgisiz kalmayarak silah ve lojistik
kanallarını açması ihanete ortak olmaktır.
Erdoğan, Türk milletini kandırmaktadır. Silahlı
peşmergelerin, Şanlıurfa üzerinden Ayn el
Arap'a sevkıyatının yapılması anayasal suç
olmakla kalmayıp, uluslararası hukuka da
aykırıdır. 2 Ekim'de TBMM'de kabul edilen
tezkere buna cevaz vermemektedir.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, suç işlemektedir.
Bu ikili, sahip olmadıkları bir yetkiyi, ABD'nin
şantaj ve dayatmasıyla kullanmak zorunda
bırakılmaktadır." (AA)
Kurtulmuş’tan
‘DOSTANE’
ÖNERİLER
erde tedavileri süren üniversite öğrencilerini
ziyaret etti. Yaralıların durumu hakkında doktorlarından bilgi alan Kılıçdaroğlu, refakatçilerle bir süre sohbet etti. Kılıçdaroğlu, Afyon
Kocatepe Üniversite (AKÜ) Ahmet Necdet
Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi
çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada,
yaralı öğrencileri ziyaret ettiğini, bir kısmının
hala yoğun bakımda olduğunu ifade etti.
(AA)
Batının IŞİD korkusu
Davutoğlu: Bu topraklar
piyona gülzar olmayacak
KAHRAMANMARAŞ - Başbakan Ahmet
Davutoğlu, "Kim ne yaparsa yapsın, hangi tuzakları
kurarsa kursun, bu topraklar bize mezar olmadan
emperyalistlerin piyonuna gülzar olmaz. Bu toprakların üzerinde fitne tohum ekmek isteyenlere,
kardeşliğimize son vermek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz" dedi.
Davutoğlu, Kahramanmaraş'ta, Müftülük
Meydanı'nda, yapımı tamamlanan bazı eserlerin
toplu açılışı için düzenlenen törende konuştu.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasına,
"Kahraman şehrin yiğit kahraman insanları, Yedi
Güzel Adam'ın güzel hemşehrileri, değerli kardeşlerim, hepinizi saygılarımla, muhabbetle selamlıyorum. Allah'ın selamı, Arakan'dan, Somali'den gelen
selam sizlerin de üzerinize olsun" şeklindeki sözleriyle başladı.
Kahramanmaraş'tan üç kahramana selam
etmek, rahmet dilemek istediğini ifade eden
Davutoğlu, "Dün Yüksekova'da şehid edilen üç
kahraman kardeşimize Rabbim'den rahmet diliyorum, ailelerine taziyelerimi sunuyorum" diye
konuştu.
Davutoğlu, 94 yıl önce, Kahramanmaraş'ın istilaya uğradığında, Maraşlıların başını kaldırıp,
"Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzar
olmaz" dediğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Biz de diyoruz ki haykırıyoruz ki kim ne
yaparsa yapsın, hangi tuzakları kurarsa kursun, bu
topraklar bize mezar olmadan emperyalistlerin piyonuna gülzar olmaz. Bu toprakların üzerinde fitne
tohum ekmek isteyenlere, kardeşliğimize son vermek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Onun için
huzurunuzdayız, Maraşlılar. Onun için yurt içi seyahatlerin, ilk şehirlerin başına Kahramanmaraş'ı
yazdık, gönlüme yazdığım gibi, zihnime yazdığım
gibi. Çünkü Kahramanmaraş, diğer bütün şehirlerimiz gibi bizim siyaset felsefemizin, toprağına, taşına, dağına dokunduğu şehirdir. Bu anlayışın
toprağın taa derininden gökyüzüne kadar yükseldiği şehirdir." (AA)
WASHINGTON - ABD Temsilciler
Meclisi İç Güvenlik Komitesi Başkanı
Michael McCaul, Kanada'da önceki haftaki iki terör saldırısının ve New York'ta baltalı bir kişinin polise saldırmasının terör
örgütü IŞİD'in internetteki propagandayı
kazandığının göstergesi olduğunu söyledi.
McCaul, ABC televizyonunda yayınlanan "This Week" programına katıldı.
IŞİD kaynaklı tehdidi değerlendiren
McCaul, geçen hafta Kanada'nın Quebec
eyaletinde Martin Couture Rouleau'nun
aracıyla bir askeri ezmesi ve başkent
Ottowa'da Michael Zehaf Bibeau'nun bir
askeri öldürüp parlamento binasına rastgele ateş açmasının yanı sıra ABD'de
New York'ta Zale Thompson'ın baltayla iki
polisi yaralamasını hatırlattı. Tek başlarına
hareket ederek kanlı eylem gerçekleştirenler için kullanılan "yalnız kurt"
tehlikesine dikkati çeken McCaul, Kuzey
Amerika'da bir hafta içinde görülen üç
olayın IŞİD'in internetteki propagandayı
kazandığını gösterdiğini dile getirdi.
McCaul, "Onlar, Batı'ya ve ABD'ye karşı
savaş kampanyası başlattılar ve geçen
haftanın bu üç örneği onların kazandıkları
gösteriyor" dedi. (AA)
Yeni HSYK üyeleri göreve başladı
ANKARA - AYLİN SIRIKLI DAL Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSYK) 4
yıllık görev süresi biten üyelerinin yerine
seçilen ve atanan yeni üyeleri göreve
başladı. 22 asıl 12 yedek üyesi bulunan
HSYK'ya, birinci sınıf adli ve idari yargı
hakim ve savcılar arasından 12 Ekim'deki
seçim yoluyla 10 asıl, 6 yedek üye girdi.
Yargıtaydan 3 asıl, 3 yedek,
Danıştaydan 2 asıl, 2 yedek, Adalet
Akademisinden 1 asıl, 1 yedek üyenin
seçildiği Kurulda, Adalet Bakanı ve
müsteşarı doğal üye oluyor. Diğer üyelerin
4'ü cumhurbaşkanı tarafından hukukçu
öğretim üyeleri ve avukatlar arasından
doğrudan atandı.
Kurul üyelerinin geldiği kaynaklar
şöyle:
HSYK Üyelerinin Geldiği Kaynaklar Sayı
1
Adalet Bakanı
1
2
Adalet Bakanı Müsteşarı
1
3
İlk derece adli yargı hakim
ve savcılarından
7
4
İlk derece idari yargı hakim
ve savcılarından
3
5
Yargıtay Genel Kurulundan
3
6
Danıştay Genel Kurulundan
2
7
Türkiye Adalet Akademisi
Genel Kurulundan
1
8
Hukukçu öğretim üyeleri ve
avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca
seçilen üyelerden
4
Toplam
22
-Üyelerin isimleri
Buna göre, Yargıtay Büyük Genel
Kurulu, Yargıtay kontenjanından 3 asıl, 3
yedek üyenin seçimini yaptı. Yargıtay
üyeleri Yakup Ata, Kerim Tosun ve
Mustafa Kemal Özçelik HSYK'nın asıl,
Salih Sönmez, Ali Eryılmaz ve Alp Arslan
da yedek üyeleri oldu.
Danıştay Büyük Genel Kurulu ise
Danıştay kontenjanından 2 asıl, 2 yedek
üyeyi seçti. Taci Bayhan, Şaban Işık asıl,
Hasan Turgut ve Emin Sınmaz yedek üye
olarak belirlendi.
HSYK'nın adli ve idari yargı kontenjanından üyelerini belirlemek için ise 12
Ekim'de hakim ve savcılar arasında seçim
yapıldı. Buna göre, Kurul'un adli yargıdan
7 asıl üyesi Metin Yandırmaz, Mehmet
Yılmaz, Mehmet Durgun, Ömür Topaç,
Ramazan Kaya, İsa Çelik ve Turgay Ateş,
4 yedek üyesi ise İlker Çetin , Selahattin
Menteş, Zeynep Şahin ve Orhan Gödel
oldu. HSYK'nın idari yargıdan asıl
üyeliğine Halil Koç, Ahmet Berberoğlu,
Mahmut Şen, yedek üyeliğine ise Cafer
Ergen, Mehmet Gökpınar seçildi.
Türkiye Adalet Akademisi kontenjanından asıl üyeliğe Ömer Kerkez, yedek
üyeliğe Rifat İnanç'ın seçilmesiyle,
Kurul'un seçimle gelen üyeleri tamamlandı. (AA)
DİYARBAKIR - Başbakan Yardımcısı Numan
Kurtulmuş, "Türkiye ile dostane ilişkiler geliştirmiş
unsurların Kobani'de olması, Türkiye'nin tercih
sebebidir. Bunu da açık şekilde ortaya koyuyoruz.
Peşmerge unsurları ve aynı şekilde Suriye'de rejime
muhalif bir unsur olarak Özgür Suriye Ordusu'nun
orada bulunmasının Türkiye'nin ilişkileri bakımından
daha faydalı olacağı kanaatindeyiz" dedi.
Kurtulmuş, beraberinde Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AK Parti Diyarbakır
milletvekilleri Mehmet Süleyman Hamzaoğulları,
Galip Ensarioğlu, Cuma İçten, Mine Lök Beyaz ve
Oya Eronat ile Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy'u
ziyaret etti. Buradaki konuşmasında, tarihi boyunca
önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan
Diyarbakır'ın bu özelliğini hala koruduğunu belirten
Kurtulmuş, ilin kültür, sanat, tarihi eserler ve
ticaretiyle öne geçmesini istediklerini kaydetti.
Kurtulmuş, Diyarbakır'da 6-7 Ekim'de yaşanan olayların etkisinin kalıcı olmayacağını, bu yaraların kısa
sürede sarılacağını kaydederek, şöyle konuştu:
"Bir daha böyle vahim olayların olmamasını
temenni ediyoruz. Biz 4 şeyi bir arada yapmakla
mükellefiz; Türkiye'yi Orta Doğu'daki bu savaşın
içine sokmayacağız, her türlü provokasyona rağmen
çözüm sürecini başarıyla sonuçlandıracağız ve kalıcı
barışı sağlayacağız. Hem halkımızın güvenliğini
temin edeceğiz hem de aynı zamanda demokratik
standartlarımızdan ödün vermeyeceğiz ve daha da
ileri götüreceğiz."
Bunların hepsinin eş zamanlı yapılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"İnşallah devlet-millet ele ele verdiği sürece kısa
süre içerisinde unutulacağını düşünüyorum.
Olaylarda hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza
Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu
ülkenin çocuklarının bir daha bu tür terör taşeronlarının sözüne kanmayacağına ve bu anlamda ortaya
konan tahribatların bir daha yaşanmayacağına
yürekten inanıyorum. Türkiye, özgürlük ve adalet
içerisinde barışı bulacak bir ülkedir."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bir gazetecinin,
peşmerge gücünün Kobani'ye (Ayn el Arap)
geçmesinde sıkıntı yaşanıp yaşanmadığı ve
Türkiye'nin, Kobani'ye Özgür Suriye Ordusu
unsurlarının da geçmesi konusunda ısrarcı olduğu
iddialarına ilişkin sorusu üzerine, ilk günden itibaren
Kobani meselesine çözüm bulunması için gayret
gösterdiklerini söyledi. (AA)
TURİZM
28 Ekim 2014 Salı
Çözüm Süreci, Doğu
ve Güneydoğu’da
turizmi canlandırdı
İSTANBUL - Çözüm Süreci ile gelen barış
ortamı Doğu ve Güneydoğu'da kendisini en
hızlı olarak turizm rakamlarında gösterdi.
Bölgede daha önce binlerle ifade edilen yerli
ve yabancı turist sayısı 2013'te 2 milyonu
aştı.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nden
(TÜRSAB) yapılan açıklamaya göre, Birliğin
"Çözüm Süreci ve Bölgesel Turizm Raporu",
son yıllarda terör olaylarının sona ermesi ve
barış süreciyle Doğu ve Güneydoğu illerinde
turizm alanında yaşanan gelişmeyi ortaya
koydu. Son birkaç yılda bölgeye huzur ve
güvenin gelmesiyle daha önce binlerle ifade
edilen yerli ve yabancı turist sayısı 2012 yılında 1,5 milyona ulaşırken, 2013'te ise 2 milyonu aştı.
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy,
konuya ilişkin değerlendirmesinde, bölgeye iş
ve aş verecek sektörün turizm olduğunu
belirterek, birkaç yıl içinde atılan adımların
sonuçlarının alındığını ifade etti.
Turizmin bu bölgedeki illerin gerçek
potansiyelini ortaya çıkardığına işaret eden
Ulusoy, turizm yatırımlarının beraberinde
diğer yatırımları da çekmeye başladığına
dikkati çekti.
Bölgeye gelen yerli ve yabancı turist
sayısını 2023 yılında 5 milyona çıkarma hedefleri olduğunu aktaran Ulusoy, son dönemde
meydana gelen olayların bu hedeflerini durduramayacağını vurguladı.
Ulusoy, bazı müze ve kültür merkezlerinin
bu olaylarda tahrip edilmesiyle ilgili olarak
şunları kaydetti:
"Bu saldırılar turizm sektörünün canını
acıttı. Dünya kültürüne ve mirasına ortak
olarak ortaya çıkardığımız, gezilip görülmesiyle Türkiye'nin prestijini artıran bu eserleri
barındıran noktaların el üzerinde tutulması
lazım. Biz turizm anlamında bölgenin pazarlamasını buradaki tarihi eserlerimizle de yapıyoruz. İnsan kendi malına zarar vermemeli. Bu
eserlerimiz insanlık tarihi boyunca ortak miras
olarak bulunduğu bölgenin adıyla anılacaktır."
TÜRSAB'ın "Çözüm Süreci ve Bölgesel
Turizm Raporu"na göre, Çözüm Süreci ile
bölgeye gelen barış ortamı en hızlı olarak
kendisini turizm rakamlarında gösterdi. (AA)
13
Borçka’daki doğa harikası KARAGÖL,
fotoğrafçıların gözde mekanı oldu
Her mevsim
ayrı güzelliğe
bürünen
Artvin'in
Borçka
ilçesindeki
Karagöl,
sonbaharın
renklerinin
yanı sıra
yağan karla
oluşan renk
cümbüşü,
ziyaretçilerini
büyülüyor.
ARTVİN- İlkbahar ve yaz aylarında yeşilin her
tonunu barındıran doğası, sonbaharda ise farklı renklerle buluşan bitki örtüsüyle ziyaretçilerini ağırlayan
Karagöl, Doğu Karadeniz'de etkili olan kar yağışıyla
beyaza büründü.
Doğa fotoğrafçılarının Karadeniz'de en çok ziyaret
ettiği yerler arasında bulunan Karagöl, gelen konuklarına eşsiz manzaralar sunuyor.
Almanya'dan evlilik yıl dönümlerini kutlamak için
bir grup doğa tutkunu ve eşi Sevim Tiryaki ile
Karagöl'e gelen Rizeli Remzi Tiryaki, "51. evlilik yıl
dönümümüzü kutlamak için Almanya'dan kalkıp
doğayı görmeye geldik. Manzara çok güzel" dedi.
Artvin Çoruh Üniversitesi öğretim üyesi Yardımcı
Doçent Şule Ceylan da öğrencileriyle gezmeye geldiklerini anlatarak, "Karagöl'ün karlı halini ilk kez görüyorum, manzara çok güzel. Biz sonbaharın manzara
görüntüsü için gelmiştik ancak kar yağışı cümbüşüne
denk geldik" diye konuştu.
Karagöl'e gelen bazı doğa fotoğrafçılarının da
soğuk havaya aldırış etmeden fotoğraf çektikleri ve
tulum eşliğinde horon oynayıp eğlendikleri gözlendi.
(AA)
Ceyhan Nehri’nde kano keyfi
ISSN 1308-7622
OSMANİYE- Korkut Ata Doğa Gençlik ve Spor
Kulübü, Ceyhan Nehri'nin doğal güzelliklerine dikkati
çekmek amacıyla kano safari düzenledi.
Kırmıtlı Kuş Cenneti Havzası'nın da yer aldığı 15 kilometrelik güzergahta düzenlenen etkinlikte 25 doğasever,
kuş cenneti havzasında kanoyla gezerek nehrin doğal
güzelliklerini görüntüleme fırsatı yakaladı. Safari sonunda
etkinliğe katılanlar kano üzerinde Türk bayrağı açtı.
Korkut Ata Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı
Murtaza Çil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ceyhan
Nehri üzerinde bulunan Kırmıtlı Kuş Cenneti'nin
Türkiye'nin saklı doğal güzellikleri arasında olduğunu
söyledi.
Amanos Dağları, Toroslar'ın doğu uzantısında bulunan
Ala Dağlar, Çukurova ile Ceyhan ve Seyhan nehirlerinin
tanıtılmasına katkı sağlamayı amaçladıklarını ifade eden
Çil, şunları kaydetti:
''Ülkemizin saklı cennetlerinden olan Ceyhan Nehri ve
Kırmıtlı Kuş Cenneti Havzası'nda kano safari yaparak bu
yöreye ilgi uyandırmak istedik. Toplumda doğaya ilgi gittikçe artıyor. Biz de çeşitli projelerle doğaseverleri tabiatla buluşturmak için projeler yapıyoruz. Bazı projelerimizin
Avrupa Birliği fonlarından desteklenmesi bizi yenilik
arayışlarına sevk ediyor." (AA)
Yıl: 44
Sayı: 15011
28 Ekim 2014
Salı
GÜNLÜK SİYASİ GAZETE
Yayın Sahibi
İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş.
Genel Yayın Yönetmeni
Ahmet TEKEŞ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Abdülmecit KOYUNSAĞAN
Haber Koordinatörü
Dursun ERKILIÇ
Yazı İşleri Müdürü
Ayşegül BALDEMİR
İstihbarat Şefleri
Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN
Görsel Yönetmen
Şebnem ÜNAL
Sayfa Editörleri
Yasemin AYDOĞDU - Emine ÖZCAN
İnternet Editörü
Alparslan OĞUZ
Haber Merkezi
İsmail Yıldız, Hakkı Murat SÖBÜTAY, Tülay CANPOLAT,
Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN
İdari Merkez
Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA
Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54
[email protected]
Yayın Sahibi
Temsilcisi:
Yiğit YİĞİT
İstanbul Temsilciliği
Ankara Temsilciliği
Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad.
Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14
No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL
Ulus/ANKARA
Tel: (0212) 540 40 45
Tel: (0312) 310 35 53
Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş.
Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç)
Basıldığı Yer:
Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu
6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97
Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz.
www.yedigungazetesi.com.tr
Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez
YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir
Erzurum’da kayak merkezleri kışa hazır
ERZURUM- Erzurum'da
Palandöken ve Konaklı Kayak
Merkezleri 2014-2015 kış
sezonu için hazırlandı.
Valilikten yapılan yazılı açıklamada, Gençlik ve Spor
Bakanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdürmekteyken, 4 Ocak
2013'te özelleştirme kapsam ve
programına alınan ve 20 Aralık
2013'te Özelleştirme Yüksek
Kurulu kararı ile tüm haklarıyla
tta Gayrimenkul A.Ş Genel
Müdürlüğü'ne devri sağlanan
Palandöken ve Konaklı kayak
merkezleri tesislerinin iyileştirilmesi için
önemli adımlar atıldığı belirtildi.
Geçtiğimiz sezon öncelikli olarak uluslararası alanda tecrübeli iş ortakları marifetiyle tesislerin durum tespiti yapıldığı,
liftler, kar yapım sistemleri, kar ezme
araçları ve pistler için sezona yönelik acil
önlemler alındığı ifade edilen açıklamada,
şunlar kaydedildi:
"Saha operasyonlarında çalışan personel için kayak dersleri, teknik eğitimler
ve sınavlar düzenlenmiş, yüksek yerlerde
gerçekleştirilen işlerde çalışan personele
gerekli güvenlik eğitimleri verilmiştir.
Pistlere yönelik olarak suni kar yapım sistemlerinde yapılan incelemeler sonrasında
Konaklı kar yapım sistemi faaliyete geçirilmiş, Palandöken'deki sistemin çalışa-
bilmesi için giderilmesi gereken eksiklikler
belirlenmiştir. Pistlerdeki karın ezilmesi için
gerekli olan kar ezme makineleri tamir
edilerek, geçtiğimiz sezon kullanılması
sağlanmıştır. Söz konusu araçların operatörlerine eğitimler verilmiş ve gerekli
kılavuz ve prosedürler hazırlanmıştır.
Pistlerin güvenliği için tehlike arz eden
unsurlar kaldırılarak, gerekli güvenlik
materyallerinin kurulumu gerçekleştirilmiştir."
Açıklamada, planlanan pazarlama
stratejisi doğrultusunda GrandErzurum
markası ve logosunun belirlendiği, satış el
kitabı, tanıtım materyalleri, görsel
simülasyonlar hazırlandığı, 360 derece
fotoğraf çekimlerinin tamamlandığı,
anketler yoluyla müşteri geri bildirimlerinin
analiz edildiği belirtildi. (AA)
Trabzonspor'un gol yükünü yabancıları çekiyor
28 Ekim 2014 Salı
TRABZON Trabzonspor'da sezonun ilk bölümünde
yabancı oyuncuların
gole katkısı çok daha
fazla oldu. Spor Toto
Süper Lig ve UEFA
Avrupa Ligi'nde bu
sezon 12 maça çıkan
bordo-mavililer, 15 gol
attı. Yabancı oyuncular,
rakip fileleri 13 kez
havalandırırken yerli
oyuncular 2 gol kaydet-
Cimbom transferde
umduğunu
bulamadı
İSTANBUL - Bu sezon
aldığı sonuçlarla taraftarlarını üzen Galatasaray'da
yeni transferin performansı
hayal kırıklığı yarattı.
Son iki maçında UEFA
Şampiyonlar Ligi'nde
Borussia Dortmund, Spor
Toto Süper Lig'de de
İstanbul Başakşehir'e 40'lık skorlarla mağlup olan
sarı-kırmızılı takımın, büyük
paralar harcayarak renklerine kattığı futbolcular, ilk 11
resmi maçta beklenenden
uzak performans sergiledi.
Galatasaray'ın bu sezon
kadrosuna dahil etmek için
13 milyon 600 bin avro
bonservis bedeli verip, sözleşmeleri boyunca 32 milyon 455 bin avro ödemeyi
taahhüt ettiği Tarık Çamdal,
Olcan Adın, Blerim
Dzemaili, Yasin Öztekin,
Goran Pandev, Sinan
Gümüş, Sinan Bolat ve
Kaan Baysal, şu ana kadar
takıma önemli bir katkı
veremedi.
Sarı-kırmızılı takımın
yeni transferleri geride
kalan 11 resmi maçta sadece 1 gol atabildi.
"Cim Bom"da yeni transferler Tarık Çamdal, Olcan
Adın, Blerim Dzemaili,
Yasin Öztekin ve Goran
Pandev resmi maçlarda
forma şansı buldu.
Transfer arasında golle
buluşan isim, sarı-kırmızılı
takımın deplasmanda
Bursaspor'u 2-0 yendiği
maçta ikinci golü kaydeden
Olcan Adın oldu.
Yeni oyuncular arasında
9 maçta görev yapan
Dzemaili en fazla oynayan
isim olurken, forvet bölgesine transfer edilen Pandev
ise forma giydiği 5 maçta
gol atamadı.
En yüksek bonservis
belediyle transfer edilen
oyuncu olan Tarık Çamdal,
savunmada şu ana kadar
istenileni veremedi.
Yasin Öztekin ise forma
giydiği 5 maçın 3'ünde karşılaşma tamamlanmadan
oyundan alındı, 2'sinde ise
sonradan dahil oldu.
Galatasaray'ın yeni
transferlerinden kaleci
Sinan Bolat ile Sinan
Gümüş ve Kaan Baysal, şu
ana kadar üst seviyede
herhangi bir resmi maçta
forma giyemedi.
Genç oyuncular Sinan
Gümüş ve Kaan Baysal, 21
Yaş Altı Takımı'da forma
giyerken, Sinan Bolat ise ilk
11 resmi maçta eldiven
giyme şansı bulamadı.
(AA)
İstanbul Başakşehir “4 köşe”
İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü Yönetim
Kurulu Üyesi Mustafa Saral, Spor Toto Süper
Lig'de 4-0 kazandıkları Galatasaray maçında dört
dörtlük bir performans sergilediklerini söyledi.
İSTANBUL- AA muhabirine
açıklamalarda bulunan Saral,
Galatasaray maçında alınan galibiyeti unutarak, bu hafta yapacakları
Gençlerbirliği maçına odaklanmaları
gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Galatasaray maçını anlatmaya
çok fazla gerek yok. Skora baktığımızda nasıl bir mücadele olduğu
belli oluyor. Takım olarak iyi oynadık. Oyuncularımız, hocanın verdiği
görevleri dört dörtlük yerine getirdi
ve ortaya dört dörtlük bir sonuç
çıktı. Yönetim olarak sahadaki
mücadeleden memnunuz. Hak ettiğimiz bir galibiyeti aldık ve kutlamamızı yaptık. Dün akşam itibarıyla
Galatasaray maçı konusunu kapattık." Saral, teknik direktör Abdullah
Avcı'nın Galatasaray'ı iyi analiz ettiğini aktararak, "Hocamız, seyrettiği
Fenerbahçe ve Borussia Dortmund
maçlarındaki analizleriyle doğru
hamleler yaptı. Bunun sonucunda
da bu skor ortaya çıktı" diye konuştu. Mustafa Saral, Galatasaray
Teknik Direktörü Cesare Prandelli
ve sarı-kırmızılı futbolcu Burak
Yılmaz'ın, mücadele öncesinde
İstanbul Başakşehir maçını hedef
karşılaşma olarak göstermelerini
talihsiz bir açıklama olarak değer-
lendirdi.
Takımlarının yapılan açıklamalardan etkilenmediğini vurgulayan
Saral, "Galatasaray gibi büyük bir
takımın teknik direktörünün böyle
bir açıklama yapması hoş olmadı.
Hedefleri büyük camianın hedef
maçının İstanbul Başakşehir olmaması gerekirdi. Bana göre talihsiz
bir açıklama olmuş" ifadelerini kullandı.
Lacivert-turunculu kulübün
yöneticisi, takımın gösterdiği performansla transferde ne kadar doğru
tercihler yaptıklarını gösterdiğini bildirerek, şöyle konuştu:
"Lig başında ayağımızın yere
basarak, seyirciye zevk verecek bir
takım kuracağımızı söylemiştik.
Yavaş yavaş o hedefimizi doğru ilerliyoruz. Transfer döneminde hocamızın raporları doğrultusunda ne
kadar doğru tercihler yaptığımızı
bugün görüyoruz. Takım karakteri
ve oyun tarzı olarak, sanki 10 yıldır
birlikte oynayan bir ekip görüntüsü
veriyoruz."
Başakşehir Fatih Terim
Stadı'nda Beşiktaş'ı iki maçlığına
misafir edeceklerini hatırlatan Saral,
siyah-beyazlı kulübe stat konusunda ellerinden gelen yardımı yapacaklarını dile getirdi. (AA)
ti. Böylece, gol yükünün
yüzde 87'sini yabancı
oyuncular çekti.
Bordo-mavili takımda
en golcü oyuncu, attığı
4 golle Oscar Cardozo
oldu. Cardozo, ligde
İstanbul Başakşehir,
Mersin İdmanyurdu ve
Gaziantepspor ile UEFA
Avrupa Ligi play-off
turundaki Rostov
maçında 1'er gol kaydetti.
Bursaspor'un yüzünü
yabancılar güldürdü
BURSA - Spor Toto Süper Lig ekiplerinden
Bursaspor'da, geride kalan 7 haftada atılan 11
golün 9'u, yabancı oyunculardan geldi.
Sezona istediği gibi bir başlangıç yapamayan "Yeşil Timsah", ilerleyen haftalarda özellikle yabancı oyuncuların kalitelerini ortaya
koymaya başlamasıyla, hem oyun hem de
skor olarak yükselişe geçti.
Lige 2-0'lık Galatasaray yenilgisiyle başlayan yeşil-beyazlı takımın ilk golünü, 2. haftadaki Gençlerbirliği deplasmanında, Volkan
kaydetti. Aynı maçta Fernandao ile bir gol
daha bulan Bursaspor, başkent deplasmanından 2-1'lik skor ve 3 puanla döndü. Ligin 3.
haftasında Beşiktaş'ı konuk eden Bursa ekibi,
1-0'lık yenilgiyle, evinde yine taraftarlarını güldüremedi. (AA)
Mersin İdmanyurdu'ndan
“EN İYİ” başlangıç
MERSİN - Mersin İdmanyurdu, son 4 sezonda 3 kez mücadele ettiği Spor Toto Süper
Lig'de bu yıl en iyi başlangıcı yaparak ilk 7 haftada topladığı 13 puanla kendisine 2. sırada yer
buldu. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre,
1982-1983 sezonu sonunda 2. Lig'e düşen
Mersin İdmanyurdu, yeniden en üst ligde mücadele etmek için 28 yıl beklemek zorunda kaldı.
2011'de şampiyon olarak Spor Toto Süper Lig
hasretini sona erdiren Mersin temsilcisi, 20112012 sezonunun ilk 7 haftasında 3 galibiyet, 1
beraberlik ve 3 mağlubiyet alarak 10 puan toplamıştı. O sezon 7 maçta 10 gol atan kırmızılacivertliler, kalesinde de 10 gol görmüştü.
2011-2012 sezonunu 13. sırada tamamlayan
Mersin İdmanyurdu, 2012-2013 sezonunun ilk 7
haftasında ise hayal kırıklığı yaşadı. Çıktığı 7
maçta hiç galibiyet elde edemeyen Mersin ekibi,
4 beraberlik 3 mağlubiyet alırken, attığı 8 gole
karşılık 12 kez topu ağlarında görmüştü. Sezonu
son sırada tamamlayarak PTT 1. Lig'e düşen
Mersin İdmanyurdu, bir yıl aradan sonra yeniden
döndüğü Süper Lig'e iyi başladı. (AA)
Gekas, Niasse'ı geride bıraktı
İZMİR- Spor Toto Süper Lig ekiplerinden
Akhisar Belediyespor, ilk 7 haftayı geçen sezon
olduğu gibi 13 puanla geçti. A Milli Futbol Takımı
Yardımcı Antrenörü Hamza Hamzaoğlu'nun görevden ayrılmasıyla sezon başında Mustafa Reşit
Akçay'ı takımın başına getiren Akhisar
Belediyespor, bu sezon ilk 7 haftada 4 galibiyet, 1
beraberlik ve 2 yenilgi aldı. (AA)
15
SPOR
28 Ekim 2014 Salı
"Kralların takımı"ndan
sezona kötü başlangıç
SİVAS - Brezilyalı teknik direktör Roberto
Carlos yönetiminde geçen sezon Spor Toto Süper
Lig'i 5. sırada bitiren ayrıca gol ve asist kralı
çıkaran Sivasspor, bu sezona ise kötü bir
başlangıç yaparak taraftarını üzdü.
Carlos yönetimindeki ilk sezonunda başarılı bir
grafik çizen ve ligi 53 puanla aynı puana sahip
Trabzonspor'un averajla gerisinde 5. sırada
tamamlayan Sivasspor, UEFA Avrupa Ligi'ne katılma hedefiyle başladığı bu sezon geride kalan haftalarda sadece 1 galibiyet elde edebildi.
Fas asıllı Fransız orta saha oyuncusu Aatif
Chahechouhe'nun rakip fileleri 17 kez havalandırıp
"gol krallığı" sevinci yaşadığı ve Brezilyalı sağ bek
Cicinho'nun ise 14 gol pası vererek "asist kralı"
olduğu geçen sezon performansıyla taraflı tarafsız
tüm futbolseverlerin beğenisini kazanan Carlos'un
ekibi, bu sezon ise 7 maçta 1 galibiyet, 2 beraberlik, 4 mağlubiyetle 5 puan toplayarak ligde alt
sıralarda kaldı. (AA)
MERSİN- Mersin Sporcu Eğitim
Merkezi'nde yetişen ve Fenerbahçe'ye transfer olan 15 yaşındaki atlet Ramazan Akkaya,
milli takıma girmeyi hedefliyor.
Beden eğitimi öğretmeninin teşviki sonucu 5 yıl önce başladığı atletizmde başarılı
performansıyla dikkat çeken Akkaya, hayalini
kurduğu Fenerbahçe'nin sporcusu olmayı
başardı.
Antrenörü Veysel Ulakçı ile Nevin Yanıt
Spor Kompleksi'nde günde 3 saat çalışan
Akkaya, 100, 200 ve 300 metredeki başarısına 400 metreyi de ekleyerek en büyük hayali
olan ay-yıldızlı formayı giymeyi amaçlıyor.
Akkaya, AA muhabirine, Fenerbahçe'de
şampiyonluk için mücadele edeceğini
belirterek, şunları söyledi:
"Çok hızlı koştuğumu ve vücudumun
atletizme uygun olduğunu düşünen öğretmenim beni yarışmalara soktu ve başarılı
oldum. O zamandan bu yana çok sevdiğim
koşuyu bırakmadım ve hedeflerimin bir
basamağı olan Fenerbahçe Spor Kulübü'ne
çağrıldım. Bu benim için çok büyük bir onur.
En büyük hayalim ise mili takıma girmek.
Bunun için de Fenerbahçe'de şampiyonluk
yaşamak istiyorum. Kulübümü en iyi şekilde
temsil ederek, Avrupa şampiyonluğuna kadar
ilerlemeyi amaçlıyorum."
(AA)
Şanlıurfaspor zirveyi zorluyor
PTT 1. Lig ekiplerinden
Şanlıurfaspor,
son 5 haftada
yenilgi yüzü
görmedi.
NBA'de perde açılıyor
ANKARA - Amerikan Basketbol Ligi'nde (NBA)
2014-15 sezonu, yarın TSİ sabaha karşı oynanacak
New Orleans Pelicans-Orlando Magic, San Antonio
Spurs-Dallas Mavericks ve Los Angeles LakersHouston Rockets maçlarıyla başlıyor.
Amerika Basketbol Birliği (BAA) adıyla 1946-47
sezonuyla başlayan NBA'in yeni sezonunun ilk
gününde, milli basketbolcu Ömer Aşık'ın geçen
sezonun sonunda transfer olduğu New Orleans
Pelicans sahaya çıkacak. Sürelerinin azalması
nedeniyle 2 sezon boyunca formasını giydiği
Houston Rockets, Washington Wizards ve New
Orleans Pelicans arasındaki 3'lü takasla New
Orleans ekibinin yolunu tutan 28 yaşındaki pivotun,
ilk 5'te sahaya çıkması bekleniyor. (AA)
Orduspor'da
moraller bozuk
ŞANLIURFA - Lig ekiplerinden Şanlıurfaspor, son 5
haftada yenilgi yüzü görmedi.
Teknik direktör Cihat
Arslan yönetiminde, ligin 7.
haftasını lider
Osmanlıspor'un 3 puan
gerisinde averajla 5. sırada
tamamlayan ''Ceylanlar''
başarılı performansıyla
dikkati çekiyor.
Sezona Adanaspor galibiyetiyle başlayan
Şanlıurfaspor, ikinci haftada
ise şu ana kadarki tek yenilgisini deplasmanda
karşılaştığı Antalyaspor
maçında 1-0'lık skorla aldı.
Daha sonra Elazığspor ve
Osmanlıspor maçlarından
beraberlikle ayrılan sarı-yeşilli
ekip, Karşıyaka, Orduspor ve
Gaziantep Büyükşehir
Belediyespor ile oynadığı
maçlardan ise galibiyetle
ayrılarak zirve takibini
sürdürdü.
Rakip fileleri 7 kez havalandıran Güneydoğu temsilcisi, kalesini rakiplere kapatarak sadece ise 4 gol
gördü.
Şanlıurfaspor'da Yousef
Yeşilmen ile Abdulkadir
Özgen ikişer gol atarken,
Simon Zenke, Onur Akbay ve
Kenan Karışık ise birer golle
takımına katkıda bulunan
isimler oldu.
Öte yandan sarı-yeşilli
ekip sahasında oynaması
gereken 3 karşılaşmayı ise
GAP Arena'daki çim sorunu
nedeniyle farklı bir sahada
oynamak zorunda kalmıştı.
Stat zemininin,
Şanlıurfaspor'un bu hafta
evinde oynayacağı
Manisaspor maçına kadar
hazır hale gelmesi planlanıyor. (AA)
Antalyaspor'da puan kaybı üzüntüsü
ORDU - PTT 1. Lig'de Osmanlıspor'a 3-0
mağlup olan Orduspor'da morallerin bozulduğu
bildirildi. Teknik sorumlu Muhammet Dilaver, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, kötü gidişi bir türlü
durduramadıklarını söyledi. Osmanlıspor karşısında
alınan 3-0'lık mağlubiyetin morallerini daha da bozduğunu belirten Dilaver, "Buna çözüm bulmamız
gerekiyor. Bazı kararların alınması gerektiğini
düşünüyorum. Bunu yönetimle oturup konuşacağız" dedi. En büyük şansızlıklarını "zorlu fikstür"
olarak niteleyen Dilaver, artık kazanmak istediklerini dile getirdi. Orduspor'un puan cetvelinde alt
sıraları hak etmediğine işaret eden Dilaver, şöyle
konuştu: "Deplasmanda yaptığımız Osmanlıspor
maçında zaman zaman iyi oynadık ancak antrenman eksikliği olan futbolcuların yetersizliğinden
mağlup olduk. Maçta hakem hataları da vardı ama
rakibimiz iyi oynayarak haklı galibiyet elde etti.
Maç kazanamayınca futbolcularımızın da psikolojisi
bozuldu. Bir an önce toparlanıp beklentileri karşılamak istiyoruz.” (AA)
ANTALYA - PTT 1. Lig ekiplerinden
Antalyaspor'da kulüp başkanı Gültekin
Gencer, berabere kaldıkları Adana Demirspor
karşılaşması ile ilgili, "İnşallah kaybedilen bu
puanları ileride aramayız" dedi.
Gencer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deplasmanda Adana Demirspor ile
karşılaştıklarını ve karşılaşmadan beraberlikle
ayrıldıklarını hatırlattı.
Adana Demirspor'un ligin çok önemli
takımlarından biri olduğunu ifade eden
Gencer, "Karşılaşmanın ilk yarısına
bakarsanız, fark atabileceğimiz bir maçtı. Son
15 dakikasına bakarsak da kazanılan bir puan
çok iyi. İnşallah kaybedilen bu puanları ileride
aramayız" diye konuştu.
Gencer, kaybedilen 2 puan nedeniyle liderlik koltuğundan indiklerini belirterek, ligin ilk
yarısını lider tamamlamak için mücadele edeceklerini dile getirdi. "Puan kaybetmeye
tahammülümüz yok" diyen Gencer, tek sevindirici durumun mağlubiyetlerinin bulunmaması
olduğunu kaydetti. Gencer, önümüzdeki iki
hafta art arda İzmir takımları Bucaspor ve
Altınordu ile karşılaşacaklarını belirterek, şöyle
konuştu: "Sahamızda ve deplasmanda
oynadığımız maçlarda puan kaybetmemeliyiz.
Bucaspor maçında teknik heyet ve futbolcularımızın, Adana Demirspor karşısında kaybedilen puanların yaralarını saracaklarına inanıyorum. Bu takımı Süper Lig'de görmek isteyen
taraftarlarımızın da artık stadı doldurmaları
gerekiyor. Teknik heyet, futbolcular ve yönetim
görevini yapıyor.” (AA)
"Altın" değerinde
müşavirlik
Halterde, kadınlar 48 kiloda
olimpiyat ikinciliği bulunan Sibel
Özkan, "Dünya Şampiyonası'nda
altın madalya hedefliyorum.
Başarırsam müşavir kadrosu da
alabileceğim" dedi.
ANKARA - Kazakistan'ın Almatı
kentinde 6-16 Kasım tarihlerinde
düzenlenecek Dünya Şampiyonası'na
hazırlanan Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hazırlık sürecini ve
hedeflerini anlattı.
Çalışmalara 2 ay önce başladığını
vurgulayan Özkan, "2013'teki Akdeniz
Oyunları öncesi doğum yapmıştım ve
oyunlara sadece 1 ay kala hazırlanarak
katıldım. Böyle olunca ayak bileğimden
sakatlık geçirdim. O günden beri hem
bebeğimi büyütmek hem de tedavi için
spora ara vermiştim. Son iki aydır
çalışıyorum" diye konuştu.
Tedavisinin uzun sürdüğünü ve yeni
yeni toparlanmaya başladığını kaydeden milli halterci, bu kez de omuzlarından rahatsızlandığını, zaman zaman
ağrısı olduğunu söyledi. Tedavi
sürecinde antrenmanlarına devam
ettiğini ifade eden Özkan, şöyle devam
etti:
"Kendimi iyi hissediyorum. Ağrı sızı
olur, sorun değil. Antrenmanlardaki
dereceler güzel. Son olarak Asya
Oyunları'nda 48 kilo koparmada 88,
silkmede 107 kilo kaldırıldı. Benim son
derecelerim koparmada 90, silkmede
112 kilo. Altın madalya için mücadele
edeceğim. Şampiyona, 2016 Rio de
Janeiro Olimpiyatları'na kadro verecek
olması nedeniyle de büyük önem taşıyor."
2008 Pekin Olimpiyatları'ndaki ikinciliğinin yanı sıra Avrupa ile Dünya
Şampiyonalarında dereceleri ve rekorları bulunduğuna dikkati çeken Sibel
Özkan, başarıyla dolu kariyerine rağmen kendisine bir sponsor bile bulamadığını söyledi. (AA)
Cemaat-i İslami lideri Gulam Azam
Son günlerini Allah’a
ZİKİRLE GEÇİRDİ
olumsuz etkilediğini ifade etti.
ANKARA - MUHAMMET FARUK ALAGAŞ nBabasının kötüleşen durumu hakkında
Cemaat-i İslami lideri Gulam Azam'ın oğlu
'te geçen gü
Bangladeş ı kaybeden
Azam, şunları söyledi:
Azam, yargılandığı savaş suçlarından 90
hayatın
de
ler
i
er
i lid
"Sağlık durumunun kötüye gitmesinden
yıla mahkum edilen babasının hapisam
İsl
-i
at
Cema
dolayı tuvalette birkaç defa bayıldığı bilgisi
hanede geçirdiği 2,5 yıldan sonra vefat
'ın oğlu
Gulam Azamymun Azam,
bize ulaştı. Hatta bir defasında bayıldığı
etmesi öncesindeki son aylarını AA
h Me
lla
k
du
ğlı
Ab
yerden kalkarken lavabonun kırıldığını
muhabirine anlattı. Azam, dünyanın çeşitli
ağırlaşan sa
babasının deniyle yapöğrendik. Allah'a çok şükür bir yeri
bölgelerinde milyonlarca taraftarı olan
sorunları neuruların redkesilmemişti, sadece dizlerinden yaralanbabası Gulam Azam'ın bilinmeyen özellikşv
ba
ı
lar
tık
mıştı. Son zamanlarda çok hassa olmuştu
lerini ilk defa basınla paylaştı.
kişilik
k
te
,
ini
n
dedildiğ
ve özel bakıma ihtiyaç duyar hale
Son aylarında babasının, hastalığından
ile
ed
it
cr
te
gelmişti.
dolayı hapishanenin hastalara ayrılan
hücresinde n aylarında
so
ın
sın
k
Son haftalarda o kadar güçsüzleşti ki iki
bölümünde kaldığını ifade eden Azam,
baba
n te
rile
ve
n
izi
"Kardeşime ulaşan bilgiye göre sürekli rüzokumasına r'an-ı Kerim haftada bir gerçekleşen aile görüşmeKu
lerinde konuşamıyor ancak fısıldayabiliygar alan ufak bir pencerenin olduğu
kitap olan rederek
zik
'ı
lah
ordu. Kendisine Kur'an-ı Kerim'den
küçücük hücrede tecrit edilmiş vaziyetteydi
ile Al
söyledi.
başka kitap vermiyorlardı. Son aylarını
ama hiçbir zaman şikayet etmedi" dedi.
geçirdiğini
Kur'an-ı Kerim okuyarak ve Allah'ı
Azam, "Aile ziyareti kapsamında annem,
zikrederek geçirdi ancak son haftalarında
abim ve kızım babamı ziyarete gittiğinde 11
Kur'an bile okuyamaz hale gelmişti. Son haftalarda
gardiyanın gözetiminde görüşmeye izin
verdiler" diyerek babasına uygulanan baskıların ailesini de konuşamaz, okuyamaz ve dinleyemez durumdaydı." (AA)
28 Ekim 2014 Salı
Selçuklu
motifleri, Ahlat
çinilerinde
hayat buldu
BİTLİS - ŞENER TOKTAŞ - Ahlat ilçesinde yürütülen kazı çalışmalarında
elde edilen bulguların üzerindeki motif ve figürler, Bitlis Eren Üniversitesi
(BEÜ) Ahlat Meslek Yüksekokulu'nda (MYO) yapılan çinilere işleniyor.
Selçuklular'ın kültür ve sanat merkezlerinden Ahlat'ta, 50 yılı aşkın süredir
yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkartılan eserlerin figür ve motifleri Ahlat
çinilerinde hayat buldu.
Kazılarda ortaya çıkartılan çini ve seramik eserler üzerindeki motif ve figürlerin benzerleri, MYO bünyesindeki atölyede öğretim görevlileri ve öğrencilerin
elinden yeniden hayat buluyor.
BEÜ Ahlat MYO Öğretim Görevlisi Nihat Kaplan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçedeki kazılarda çıkan ürünlerin üzerindeki motif ve figürleri, seramik
ve çinilere uyguladıklarını söyledi.
Bu motif ve figürleri yeniden yorumlayarak, ürünleri günümüze aktarmaya
çalıştıklarını ifade eden Kaplan, şöyle konuştu: "Okulumuzda el sanatları, kuyumculuk, takı tasarımı ve mimari dekoratif sanatları programları mevcut. Burada 50
öğrencimizle eğitim ve öğretime devam ediyoruz. Eğitimimizde çini ve seramik
sanatını, yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Ahlat kazılarında çıkan çini ve
seramik örneklerindeki motifleri ve figürleri günümüze aktarmaya çalışıyoruz. Bu
kazılarda çıkan çiniler üzerindeki figür ve motifleri sürahi ve vazolara uyguluyoruz.
Bunları yeniden gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz."
Dökümünü yaparak fırınladıkları çalışmaların üzerine desenleri aktardıklarını
belirten Kaplan, renklerin verilmesinin ardından ürünleri şekillendirerek tamamladıklarını ifade etti.
Kaplan, ayrıca yaptıkları çalışmaların, ağustos ayında Avusturya'nın başkenti
Viyana'da sergilediklerini de anımsattı. (AA)
Araba fiyatına güvercin
Endonezya'da keçi
derisinden tablolar
CAKARTA -Endonezya'nın Orta Java
bölgesinde bulunan Solo eyaletinde
kaligrafi sanatçısı Sutimin, hat sanatını
kullanarak keçi derilerinden tablolar
yapıyor.
Kaligrafi sanatçısı Sutimin, yıkayıp
ilaçlayarak temizlediği derileri kuruttuktan sonra, üzerine Kuran-ı Kerim'de
bulunan ayet ve sureleri işliyor. Deriler
daha sonra çerçevelenerek satışa
sunuluyor.
Tablolar Endonezya'dan çok yurt
dışından talep görüyor. Küçük bir atölyede hazırlanan tablolar, yurt dışına
gemi yoluyla gönderiliyor.
Sutimin, "Bu tabloları tamamen ellerimle yapıyorum. Keçi derilerini birkaç
gün kurumaya bıraktıktan sonra hat
sanatıyla Kuran'ı Kerim'den ayet ve
sureleri derilere yazıyorum. Tablolar,
daha sonra ahşap çerçevelere yerleştirilerek hazır hale geliyor. Yaptığım tablolar yurt dışından da büyük ilgi görüyor.
Özellikle Türkiye pazarına çok satış
yapıyorum. Yaptığım tabloların yüzde
90'ı Türkiye'ye gidiyor" diye konuştu.
Son bir ayda 70 tablo yaptığını
belirten Sutimin, "Bu ay Türkiye'ye bir
konteyner dolusu tablo yolladım.
Tablolar gemiyle Türkiye'ye ulaşacak.
Bu yetmiş tablodan yaklaşık 8 bin dolar
gelir elde ettim" dedi.
Endonezya'da çok az kaligrafi
sanatçısı bulunurken, tablolar ucuz
olmaları nedeniyle dünya pazarından
büyük ilgi görüyor. (AA)
MARDİN - ADNAN KOÇHAN - Mardin'in
Kızıltepe ilçesinde güvercin meraklılarının ilgi
gösterdiği açık artırmada, kimi kuşlar 5 bin
liradan alıcı buluyor.
İlçe merkezi ve köylerden gelen kuş meraklıları Tepebaşı Mahallesi'ndeki Güvercin
Severler Derneği'nde bir araya geliyor. Burada
güvercinler özelliklerine göre görücüye çıkıyor.
Kızıltepe'de özellikle ''taklacı, moseli, şemi,
ezrak, siyah, sarı, mavi, mıski, yusufi" cinsi
güvercinler, güzellikleri ve ötüşleriyle meraklılarının dikkatini çekiyor.
Dernek Başkanı Refik Akay, AA muhabirine,
derneğin 2009 yılında kurulduğunu belirterek,
güvercinlerle ilgili çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Amaçlarının güvercin ırkını geliştirmek, korumak ve sonraki kuşaklara taşımak olduğunu
anlatan Akay, bu konuda her yıl festival düzenlediklerini bildirdi.
- 5 bin liraya satılan
güvercin var
"Mardin bölgesinde
genellikle
beslenen
güvercin
ırkı taklacıdır" diyen
Akay, "Bu güvercinler uçtukları
zaman kendi karakteristik özelliklerine uygun olarak kendi
yeteneklerini sergilerler. Bu
güvercinin özelliklerinden yalnızca bir tanesi takladır. Uçtuğu
zaman kendi yeteneğini sergilemek için 12
özelliği vardır."
Derneklerine 40 kişinin üye olduğunu, dernekte her cuma günü ihale yapıldığını anlatan Akay,
güvercinlerini satmak isteyenlerin burada toplandığını kaydetti.
Akay, açık artırma yoluyla ihalenin yapıldığını,
güvercinlerin 100 liradan 5 bin liraya kadar alıcı
bulduğunu dile getirdi.
Dünyada 800 cins güvercin bulunduğunu
kaydeden Akay, şöyle dedi:
"Bunun yaklaşık olarak 40 cinsi Türkiye'de
bulunuyor. Güvercin satışlarının düzenli ve
örgütlü bir şekilde yapılmasını istiyoruz.
Genellikle güvercin seven arkadaşlar toplum
tarafından olumlu karşılanan insanlar değil.
Genelde işsiz güçsüz diye algılanır. Oysa böyle
olmadığını biz biliyoruz. Her
meslek grubundan
güvercin tutkunu var."
Dernek üyesi ve
güvercin meraklısı
Mehmet Emin Kızılkaya
da her gün derneğe
geldiğini ve güvercin
fiyatlarını takip ettiğini
söyledi. (AA)