Erikson

GELİŞİM
PSİKOLOJİSİ
Murat CİVELEK
(Rehberlik ve Eğitim
Bilimleri Uzmanı)
http://www.rehberlik.biz.tr
[email protected]
[email protected]
1
2. ÜNİTE
KİŞİLİK GELİŞİMİ
BÖLÜM 2: PSİKO-SOSYAL
KURAM (ERİKSON)
2
KPSS’de bu bölümden her
ortalama 3-4 soru gelmektedir.
yıl
Bu bölümdeki sorular, genellikle bilgi
sorusu şeklindedir.
2006 2007 2008 2009 2010 (E) 2010 (T) 2011 2012 2013
Kişilik gelişimi (Freud)
Kişilik gelişimi (Erikson)
3
3
1
1
1
1
1
1
1
2
2
3
1
4
3
2
3
PSİKO-SOSYAL KİŞİLİK KURAM
(ERİKSON)
 Erikson,
Freud’dan
etkilenmiştir.
Freud’un kuramını tümüyle reddetmek
yerine bu kuramı genişletmiş ve
geliştirmiştir.
 Erikson’a göre kişilik gelişimi, belirli
zaman dilimleri içerisinde biyolojik
temelli ve aşamalı olur (epigenetik
ilke).
Erik ERİKSON (1902 - 1994)
4
5
6
A. ERİKSON’UN KİŞİLİLİK GELİŞİM DÖNEMLERİ
0-1 yaş
• Temel güvene karşı güvensizlik
(Bebeklik dönemi)
1-3 yaş
• Özerkliğe karşı kuşku ve utanç
(İlk çocukluk dönemi)
3-7 yaş
• Girişimciliğe karşı suçluluk
(Okul öncesi dönem)
7-11 yaş
• Başarıya karşı aşağılık/yetersizlik
duygusu (İlköğretim dönemi)
11/12-18 yaş
• Kimliğe karşı kimlik-rol karmaşası
(Ergenlik dönemi)
18-35 yaş
• Yakınlığa karşı uzaklık-yalnızlıkyalıtılmışlık (Genç-İlk yetişkinlik)
35-65 yaş
• Üretkenliğe karşı durgunluk
(Orta yetişkinlik dönemi)
65 yaş ve üstü
• Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk
(İleri yetişkinlik-Yaşlılık dönemi)
7
1) Temel güvene karşı güvensizlik/Bebeklik dönemi (0–1 yaş)
Bu dönem, Freud’un Oral döneminin
karşılığıdır. Sağlıklı kişilik gelişiminde
ilk olarak bireyin kendisine, başkalarına
ve dış dünyaya güven oluşturması
önemlidir. Bu nedenle ilk kazanılması
gereken özellik güven duygusudur.
Bu dönemde temel gereksinimlerinin karşılanmasında
tamamen dışa bağımlı olan bebekler yakın çevresindeki
anne-babaya veya bakıcısına bağlanma eğilimini
gösterirler. Yakın çevredeki anne-babaya veya bakıcıya
bağlanma, güven duygusunu etkileyen faktörlerin
başında gelmektedir.
8
Temel gereksinimlerinin karşılanmasında tamamen dışa
bağımlı olan bebeği, anne-babası veya bakıcısı
yeterince besler, sevgi ve ilgi gösterir ve de onu korursa
bebek kendini güvende hissedecektir.
Güven duygusu, bebeklerin temel ihtiyaçları (ilgi, sevgi,
beslenme, temizlik gibi)
aynı kişiler tarafından,
düzenli, tutarlı, sürekli ve zamanında karşılanması
halinde oluşur. Böylece bebekte güven duyguları (ve
dolayısıyla da umut duygusu) gelişmeye başlayacak;
bebek hem kendine hem çevresine karşı güven
duyacaktır. Daha sonra da birey bu güven duygusunu
tüm yaşamına genelleyecektir.
9
Mesela; güven duygusuna sahip olan birey, yeni
kazandığı üniversiteye gittiği zaman, yeni ortamdaki
arkadaşlarıyla hemen iletişim kurabilecek ve ortama
kolayca uyum sağlayabilecektir.
Tersi durumda ise güvensizlik duygusu gelişecektir.
Temel güven duygusundan yoksun olarak yetişmiş
çocuklar, ileriki yaşamlarında sosyal ilişki kurmaktan
kaçınan, çekingen, kaygılı, kararsız ve kendine
güvensiz olma gibi kişilik özellikleri geliştirirler.
10
Güven duygusu yaşamın ilk 1 yıllık
süreci için kritik dönemdir.
Bebeklerin düzenli ve derin uykuları,
bağırsaklarının gevşekliği ve beslenme
sorunlarının olmaması temel güven
duygusunun kazanıldığının göstergeleridir.
11
Gelişim psikolojisinde kullanıldığı anlamıyla
kavramı aşağıdakilerden hangisine işaret eder?
“bağlanma”
A) Belirli bir gelişim döneminin sağlıklı bir şekilde
tamamlanamaması sonucu o dönemde takılı kalmaya
B) Çocuk ve bakım veren kişi arasında karşılıklı duygulanımı
içeren fiziksel yakınlığı sürdürme isteğine
C) Ergenlik döneminde karşı cinsten özel biriyle tanışma isteğine
D) Çocuğun kendisi açısından önem taşıyan bir yetişkine yaşının
gerektirdiğinden daha fazla bağımlı olmasına
E) Bir yetişkinin, birlikte olduğu kişiyle başkalarının ilgilenmesini
istememesine
12
Etholojik Kuram (Bowlby’nin Bağlanma Kuramı)
Bowlby’e göre özellikle 0-1 yaş döneminde bebekler yakın
çevresindekilere bağlanma eğiliminde olmaktadırlar. Çünkü bu
bağlanma ile bebek kendini daha güvende hissedecektir.
Bağlanma “çocuk ve bakım veren kişi arasında karşılıklı
duygulanımı içeren fiziksel yakınlığı sürdürme isteğidir.”
Bağlanma, biyolojik temelli olan bir yakınlık ve ilişki kurma isteğidir.
Yani öğrenilmemiş bir sosyal davranıştır. Bebeğin başlıca
bağlanma davranışları ise emme, sokulma, uzanma, bakış,
gülümseme ve ağlamadır. Üç türlü bağlanma vardır.
13
a) Güvenli Bağlanma: İhtiyaçları tutarlı, düzenli, zamanında
karşılanan çocukların, anneye bağlandığı modeldir. Güvenin esas
olduğu, sağlıklı duygusal bağlanmadır.
Güvenli bağlanan bebek, anneden bir süreliğine ayrı kalma
konusunda hiçbir sıkıntı çıkarmaz. Onun tekrar geri döneceğini
bildiği için duyduğu gerilim normal seviyede olur. Yani üzülür,
ağlar; anne geri gelince onu sıcak karşılar, sevinir, onunla
etkileşim kurmaya çalışır, ancak hırçın davranmaz. Güvenli
bağlanan bebekler, anneyi daima bir yabancıya tercih ederler.
Fakat yabancılarla da rahat iletişim kurabilirler.
14
Kreşin kapısında annesinden onu öperek ayrılan ve
kreşte arkadaşlarına ve öğretmenine hemen uyum
sağlayan bir çocuğun davranışı aşağıdaki bağlanma
türlerinden hangisine bir örnektir?
A)
B)
C)
D)
E)
Kaçınan
Güvenli
Kaygılı
Kuşkulu
Saplantılı
15
b) Güvensiz-Kaçınan (Kaçınmalı) Bağlanma: Bebekle
yeteri kadar ilgilenilmemesi, bebeğin ihtiyaçlarının yeteri
kadar karşılanmaması veya düzensiz karşılanması sonucu
bu bağlanma modeli oluşur.
Bebek artık iletişimin gerekliliğine inanmaz. Annesi onu
terk ettiğinde bir sorun yaşamaz, tepki de göstermez;
yani ağlamaz, umursamaz görünür. Annesi geri geldiğinde,
bir tepki ya da onunla gitme eğilimi de göstermez. Anneyle
etkileşim kurmaktan kaçınır. Kendi kendine yetebilmeye
aşırı önem verir.
16
Lise 2. sınıf rehber öğretmeni Işıl Hanım “Ergenlerde Bağlanma Biçimleri” adlı bir
seminere katıldıktan sonra, öğrencilerinin arkadaşlarına bağlanma biçimleriyle sosyal
bir etkinliğe birlikte katılma istekleri arasında ilişki olabileceğini düşünür. Öğrencilerine
Sosyometri uygular ve aşağıdaki sosyogramı hazırlar. Sosyogramda etkinliğe birlikte
gitme isteğini düz, bunu reddetmeyi ise kesikli çizgilerle gösterir. Ayrıca çift yönlü
ilişkileri
ile tek yönlü ilişkileri ise → ile belirtir.
Kaçınmalı bağlanma biçimine sahip olanların
kendilerini ve başkalarını olumsuz gördükleri,
reddedilme korkusuyla yakın ilişkilerden uzak
durdukları
düşünüldüğünde,
yukarıdaki
sosyogramda bu tanıma uygun öğrenciler
aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Yalnız F
K ve S
L ve M
M ve T
L, M ve T
17
c) Güvensiz - Çelişkili (İkircikli, Dirençli, Kararsız)
Bağlanma: Annenin bebeğini sık sık yalnız bırakması
yüzünden, bebek her an yalnız kalacağı (terk edileceği)
endişesini taşır. Bu nedenle bebek, ayrılık durumuna direnç
gösterir ve ayrılmak istemez. Bağlandığı kişiler ortamdan
ayrılırken aşırı üzüntü ve öfke duyar, döndüğünde ise ya ona
sımsıkı sarılır ya da onu iterek, döverek, huzursuzluk çıkararak
tepkilerini gösterir. Yani bebek fiziksel teması eş zamanlı
olarak hem arar, hem de buna direnir.
Mesela; kucağa alındığında bebek ağlayabilir, aşağıya inmek
için de öfkeyle tepinebilir.
18
Ainsworth ve arkadaşlarının bebeklerin bağlanma türlerini
araştırdığı “yabancı durum” deneyinde, annesi bebeğin bulunduğu
odadan çıktıktan sonra ve aynı odaya geri döndükten sonra bebeğin
davranışları gözlenmiştir. Bazı bebeklerin anneleri odadan
ayrıldığında aşırı olumsuz tepki verdiği, anneleri geri döndüğünde
ise annelerine karşı tepkili ve kızgın davrandıkları görülmüştür.
Yukarıdaki tepkileri veren bebekler hangi bağlanma türüne
sahiptir?
A)
B)
C)
D)
E)
Güvensiz – uyumsuz
Güvensiz – kaygılı dirençli
Güvensiz – kaygılı kaçınmacı
Güvensiz – depresif
Güvensiz – organize olmamış
19
- Örgütlenmemiş (Yönlendirilmemiş) Bağlanma:
Bebekler, ayrılık durumunda bazen belli bir davranış
kalıbı göstermezler. Bazen yabancı durumlarda
kaçınan ve çelişkili bağlanma türlerinin bir karışımı
olan bu bağlanma tipini gösterir. Bebek karmaşa ve
endişe içinde afallamış yani kararsız tepkiler
gösterir.
20
Bowlby'in Bağlanma Çeşitleri
Güvenli
Kaçınan
Çelişkili
Anne ayrıldığında
Anne geldiğinde
Sorun çıkarmaz.
Gerilimi normal.
Mutlu olur. İletişim kurar,
sıcak karşılar.
Tepki vermez.
Tepki vermez. İletişimden
kaçınır.
Tepkiler çelişkilidir: bazen
Ayrılığa aşırı direnç
mutlu olur, bazen annesine
gösterir. Tepki aşırıdır.
kızar.
21
Bebekler
bu
dönemde
anneleri
yanlarından
uzaklaştıkları
zaman
ayrılık kaygılarının bir göstergesi
olarak ağladıkları gözlemlenmiştir.
22
Ayrılık kaygısı: Bebekler bu dönemde ayrılık
kaygısı yaşarlar ve bunun bir göstergesi olarak
ağlarlar. Ayrılık kaygısı gelişimsel süreçte olağan
bir durum olarak görülmektedir.
Ayrılık kaygısı 8-12 aylıkken ortaya çıkar, 24
aylıkken en üst seviyeye çıkar.
Uyku bozuklukları ve okula devam edememe gibi
durumlar yaşanır.
Güvenli
kalkar.
bağlanmayla
ayrılık
kaygısı
ortadan
23
Yasemin Hanım ve Aslan Bey bir süre önce şiddetli geçimsizlik yüzünden
boşanırlar. Bu olaydan kısa bir süre sonra ana sınıfına devam eden kızları Azra
okula gitmek istemez, yalnız uyumakta zorlanır ve geceleri altını ıslatır.
Yasemin Hanım okul rehber öğretmeninden Azra’yla görüşmesini ister.
Görüşme sırasında Azra, uslu bir çocuk olmadığı için babasının evden
ayrıldığını ve annesinin de kendisini bırakıp gitmesinden korktuğunu söyler. Bu
görüşmeden sonra rehber öğretmen, annesine “Azra istemese de onu okula
gönderin, sabrınızı taşırsa da onu cezalandırmayın.” der.
Babası evden ayrıldıktan sonra, Azra’da gözlenen davranış değişikliklerinin
nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)
B)
C)
D)
E)
Kaçınmalı bağlanma
Ayrılık kaygısı
Okul fobisi
Enuresis (altını ıslatma)
Öğrenme güçlüğü
24
İki yaşındaki Esra, annesi gözden kaybolduğunda huzursuzluk,
gerginlik, ağlama ve benzeri tepkiler vermektedir.
Esra’nın böyle tepkiler vermesinin nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Henüz nesne devamlılığı kavramını kazanmamış olması
B) Bu yaşlardaki çocuklarda görülen benmerkezci düşünme
biçimine sahip olması
C) Kayıtsız bağlanma stiline sahip olması
D) Bu yaşlardaki çocuklarda benzer durumlarda ortaya çıkan
ayrılık kaygısını yaşaması
E) Bu yaşlardaki çocuklar gibi gerçeklik ilkesinden çok, haz ilkesine
göre davranması
25
2) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku/İlk çocukluk dönemi (1-3 yaş)
Bu dönem, Freud’un Anal döneminin
karşılığıdır.
Çocuğun
yürümeye
ve
konuşmaya başlaması ile annesine olan
bağımlılığı azalır. Çocuk çevreyi tanımaya
ve uyum sağlamaya çalışır. Çocuk özerk
bir şekilde davranıp bağımsız eylemlerden
zevk almaya başlar.
Çocuğa kendi eylemlerini kontrol etme imkânı verilmesi ve bu
tür eylemlerinden dolayı çocuğun ağır şekilde cezalandırılmaması
çocuktaki özerklik duygusunun gelişmesini sağlayacaktır. Kendi
kendine yemek yeme, eşyalarını toplama, giyinme ve
soyunma, giysisini seçme, kendisiyle ilgili konularda söz
hakkı verme gibi davranışlarda çocuğa izin ve destek
verilmelidir. Böylece çocukta bağımsızlık duygusunun temelleri
atılır.
26
Anne-babanın aşırı kısıtlayıcı, koruyucu ve cezalandırıcı olması,
çocuğun kendi kapasitesi hakkında kuşkuya düşmesine ve utanç
duymasına neden olacaktır. Ayrıca çocuk çekingen olma, kendi
başına karar alamama, saldırganlık gibi davranışlar
gösterecektir. İleriki yaşamlarda görülen bağımlı (ipotek) kimlik,
inatçılık, cimrilik-eli açıklık, düzenlilik-düzensizlik bu dönemde
geçirilen yaşantıların sonucudur.
Mesela; annesini ütü yaparken gören Demet’in kendi kendine ütü
yapmak istemesi.
27
Üç yaşındaki Can, annesinden kendisine omlet yapmasını
ister. Annesi Can’a omlet hazırlarken Can da mutfak
tezgâhının önüne çektiği taburenin üstüne çıkar. Annesine
“Sana yardım etmek istiyorum. Yumurtaları ben kıracağım.”
der.
Can’ın bu isteği, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına
göre aşağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanır?
A)
B)
C)
D)
E)
Üretkenlik
Girişimcilik
Kendine güven
Özerklik
Çalışkanlık
28
Birgül’ün annesi; bazen ona bir zarar gelir diye, bazen de
yapamaz, beceremez diye Birgül’ün yapacağı birçok işi
kendisi yapar ve onun yapmasına izin vermez.
Annenin bu aşırı koruyucu tutumu, Birgül’ün öncelikle
hangi kişilik özelliğini kazanmasını engeller?
A)
B)
C)
D)
E)
Yeterlilik
Çalışkanlık
Özerklik
Özsaygı
Verimlilik
29
İki yaşındaki bir çocuk salıncakta yardımsız sallanmak
istemekte, kendisini tutmaya çalışan annesinin ellerini
itmektedir.
Çocuğun bu davranışı hangi gelişimsel özellikle
açıklanabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Yatkınlık
Özerklik
Üretkenlik
Özdeşim
Merak
30
Esra hanım üç yaşındaki kızı Elif’in çocuk parkında oynarken
kendi yaşındaki diğer çocukların yapabildiği bazı farklı
hareketleri deneme isteğini şiddetle reddetmektedir. Kızının
bisiklete ve tahterevalliye binmesini de yasaklamıştır.
Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Esra Hanım’ın
bu davranışı kızının hangi gelişimini sekteye uğratır?
A)
B)
C)
D)
E)
Özerklik
Girişimcilik
Temel güven
Başarılı olma
Kimlik kazanma
31
3) Girişkenliğe karşı suçluluk duygusu/Okul öncesi dönem (3-7 yaş)
Bu dönem, Freud’un Fallik döneminin
karşılığıdır. Çocuk bu dönemde, belli amaçlara
yönelik girişimler başlatır ve sorumluluk almayı
ister. Çocuk çevresinde olup bitenlere daha
duyarlı ve meraklı hale gelmiştir. Çocuk
çevresindeki olayları anlayabilmek için sık sık
sorular sorar, keşfetmeye ve araştırmaya
yönelik bir takım girişimlerde bulunmak ister.
Keşfetme ve araştırmaya yönelik
girişimlerde çocuk enerjisini çeşitli
etkinliklerle ortaya koymak ister. Fakat
ciddi düzeyde artan girişkenlikle birlikte,
problemli davranışlarda da bir artış
görülür. Çünkü bu dönemde çocuğun
kas-zihin
koordinasyonu
yeterince
sağlanamamış yeterince gelişmemiştir.
32
Bu nedenle çocuğun var olan enerjisinin olumlu hedeflere yöneltilmesi
önemlidir. Çocuğu sorduğu sorular yüzünden azarlamak, cezalandırmak
ya da uygun cevaplar vermemek ve araştırma çabalarının önüne
geçmek çocuktaki girişimcilik duygusunu köreltecek ve kendini suçlu
hissetmesine neden olacaktır. Böylece çocuk kendi kabuğuna
çekilecektir.
Mesela; “evin bir köşesinde duran eski radyoyu gören Hasan’ın içinde
ne olduğunu merak ederek radyoyu sökerek incelemesi” girişimcilik
duygusudur.
33
4) Başarıya karşı yetersizlik/aşağılık /İlköğretim (7-11 yaş)
Bu dönem, Freud’un Gizil (Latent) döneminin karşılığıdır. Bu
dönemde çocuk bir şeyler üretmek, yaptığı işlerde başarılı
olmak, yaptığı işlerden beğeni toplamak, çevresi tarafından
takdir edilmek isteyecektir.
Yaptığı işlerde başarılı oldukça kendisine güven (akademik
özgüven) duyacak, kendisine olan güveni arttıkça da çalışma ve
başarılı olma güdüleri artacaktır. Aksi halde aşağılık ve yetersizlik
duygularına kapılacaktır.
34
35
Bu dönemde çocuğu evde veya okulda başkalarıyla
kıyaslamak (çalışkan veya tembel), çocuklardan
yetenekleri üzerinde veya yetenek alanlarının dışında
başarı talep etmek ve gelişim düzeylerine uygun olmayan
sorumluluklar vermek olumsuz benlik gelişimine sebep olur.
Bu nedenle sonuca değil, çocuğun yaptığı çabaya vurgu
yapmak, çocuğa ilgi, yetenek ve gelişim düzeylerine uygun
sorumluluklar vererek cesaretlendirmek gerekmektedir.
Ayrıca bu dönemde okula yeni başlayan çocuklarda okul
fobisi (korkusu) ortaya çıkmaktadır. Başarıya karşı
yetersizlik krizini çözmede en önemli etken sınıf
öğretmenidir.
36
Lise 1. sınıf öğrencisi Arda okul rehber öğretmenine şunları anlatır:
Bence ilkokul öğretmenlerinin insanlar üzerindeki etkisi en fazla. Örneğin bizim,
öğretmenimiz matematik ve fen derslerine çok önem verirdi. Ben ise derslerde sürekli
resim yapardım. Bu durum öğretmenimin hoşuna gitmez ve “Yaptığın resimler bir işe
yaramıyor, ileride sakın resimle ilgili bir bölüm seçme.” diyerek benim şevkimi kırmaya
çalışırdı. Ona çok kızardım ve dünyanın en iyi ressamı olacağım diye kendime sözler
verirdim. Bu nedenle resim dergileri satın aldım, kurslara katıldım. Bu arada
arkadaşlarımın benden daha iyi resim yapmalarına dayanamazdım. Örneğin, iki yıl önce
bir resim yarışmasına katılmış, benden daha iyi resim yapan bir arkadaşıma da
yarışmayı haber vermemiştim. Çok güzel olmasına karşın resmim dereceye giremediği
için yıkılmıştım.
Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Arda’nın dünya çapında bir ressam
olmaya yönelik çabaları, aşağıdaki duyguların hangisinden kurtulmaya yöneliktir?
A) Güvensizlik
C) Durgunluk
B) Umutsuzluk
D) Utanç
E) Yetersizlik
37
Bir sınıf öğretmeni, öğrencilerin görsel sanatlar dersinde bazı araç
ve gereçleri kullanarak bir şeyler oluşturma girişimlerini
desteklemektedir.
Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, öğretmenin bu
desteği aşağıdaki gelişimsel çatışmalardan hangisinin olumlu
sonuçlanmasına yardımcı olur?
A) Girişkenliğe karşı suçluluk
B) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku
C) Temel güvene karşı güvensizlik
D) Başarıya karşı aşağılık duygusu
E) Kimliğe karşı rol karmaşası
38
Psikososyal gelişim kuramına göre (Erikson), aşağıdakilerden
hangisi
ilköğretim
düzeyindeki
çocuklarda
beceriklilik/çalışkanlık duygusunu geliştirmek için izlenebilecek
yollardan biri değildir?
A) Alacakları görevleri başarmaları için onları cesaretlendirmek
B) Çok iyi örnekler gösterip onların davranışlarını bu örneklerle
kıyaslamak
C) Performanslar yönlerini değerlendirmek
D) Onlara eksikliklerini giderebilecekleri ortamlar hazırlamak
E) Gelişim düzeylerine uygun sorumluluklar vermek
39
Bir öğretmen, sınıf arkadaşları kadar hızlı okumayan öğrencisine:
“Senin de yakında çok hızlı okuyabileceğini biliyorum. Matematik
işlemlerinde çok başarılısın. Bunu da yapabilirsin.” demiştir.
Erikson’un “Psikososyal Gelişim Kuramı”na göre, öğretmen bu
sözleriyle hangi gelişimsel soruna (kriz) çözüm bulmaya
çalışmaktadır?
A)
B)
C)
D)
E)
Başarıya karşı aşağılık duygusu
Kimliğe karşı rol karmaşası
Özerkliğe karşı utanç ve kuşku
Girişkenliğe karşı suçluluk
Üretkenliğe karşı durgunluk
40
Ali ve Mert’in bahçelerinde besledikleri kedinin yavruları olur. İki
arkadaş önce ne yapacaklarını bilemezler. Anneleri onlara
kutudan yuva yapabileceklerini söyler. Onlar önce bunu zor
bulurlar fakat uğraşarak güzel bir yuvar hazırlarlar.
Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, annelerinin
önerileri, Ali ve Mert’te öncelikle aşağıdaki duygulardan
hangisinin gelişmesinde etkili olur?
A)
B)
C)
D)
E)
Güven
Özerklik
Girişkenlik
Başarı
Üretkenlik
41
Selin okulunda düzenlenen fen proje yarışmasına katılır. Hazırladığı
projenin dereceye gireceğinden çok emindir. Ancak projeyi
değerlendiren jüriden geçerli puan alamadığını ve dereceye
giremediğini öğrenir. Arkadaşlarının yanında küçük düştüğünü
hisseden Selin, bir daha fen proje yarışmalarına katılmamaya karar
verir.
Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, bu olay Selin’de
aşağıdaki duygulardan hangisinin gelişmesine yol açabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Suçluluk
Utanç ve kuşku
Güvensizlik
Yetersizlik
Verimsizlik
42
5) Kimliğe karşı kimlik-rol karmaşası / Ergenlik dönemi (11-18 yaş)
Bu dönem, Freud’un Genital döneminin karşılığıdır. Ergenlik dönemini
kapsar. “Ben kimim” sorusunun sorulduğu ve kimlik arayışının
yoğunlaştığı dönemdir. Yani bu dönemde benlik gelişimi söz
konusudur. Benlik; bireyin kendine ait duygu, düşünce ve değerlerinin
toplamıdır. Olumlu benlik geliştirmek bu dönemin en öncelikli ihtiyacıdır.
Bu dönemde birey, ya bir kimlik kazanır ya da kimlik (rol) karmaşası
yaşar. Birey kendi ilgi ve yetenekleriyle ilgili uyumlu bir kimlik duygusu
geliştirmişse, gelecek yaşamıyla ilgili kararlarını başarılı şekilde vermeye
başlamış, kendine özgü bir değerler sistemi oluşturarak kişisel ve
mesleki planlar oluşturabilmiş demektir. Kimlik krizi ise, bireyin bu
türden kararlar alamamış ve gelecekle ilgili herhangi bir plan yapmamış
olmasıdır.
Ergen bireyin, kimlik kazanma sürecinde toplumca genel kabul görmüş
değer ve amaçlarla karşı karşıya kalması, geçirdiği hızlı fizyolojik
değişimlerle baş etmek zorunda olması, aileden bağımsızlık kazanma
isteği ve cinsiyetine uygun roller edinmesi, önemli bir sorun teşkil eder.
Çünkü bunlar ergenin düşünsel ve duygusal yapısında, köklü bir
43
değişime sebep olur.
Ergen birey, kimlik kazanma sürecinde çevresinde güvendiği kişileri
model olarak alır. Ergenin sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanmasında,
çevresinde uygun model alabileceği yetişkinlerin bulunması önem taşır.
Ayrıca ergen birey, kendini toplumda kabul ettirmek amacıyla akran
arkadaş gruplarına yönelir. En yoğun ilişki kurduğu kişiler akran
gruplarıdır. Bu nedenle akran grupları içinde sevilen ve yetişkinler
tarafından onaylanan ergenler, kimlik gelişiminde başarılı olurlar. Aksi
halde ergen, kimlik/rol karmaşası yaşar.
44
Bir okla yaralı kalbim,
Boyacının sandığında;
Güvercinim kâğıt helvasında;
Sevgilim kayığın burnunda;
Yarısı balık,
Yarısı insan;
İn miyim?
Cin miyim?
Ben neyim?
Orhan Veli’nin bu şiiri gelişim psikolojisine özgü aşağıdaki kavramlardan
hangisi öğretilirken kullanılabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Bağlanma türleri
Cinsiyet rolleri
Kimlik arama
Özyeterlik
Mizaç
45
Gelişim psikolojisine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Güvenli bağlanan çocuklar, anneleriyle aralarında kurulan sevgi bağı
nedeniyle anaokuluna başlarken yaşıtlarına oranla daha yoğun ayrılık
kaygısı yaşarlar.
B) “Kimlik arayışı” statüsünde bulunan ve anne babalarıyla aralarında
sorunlar olan gençler, olumlu bir kimlik statüsüne sahiptirler.
C) Dili anlamak ve konuşmak bebeklik döneminde eş zamanlı ortaya
çıkar.
D) İlköğretim çağında gözlenen dikkat eksikliği - hiperaktivite
bozukluğunun temelinde reddedici anne baba tutumu
bulunmaktadır.
E) İlk çocukluk döneminde ortaya çıkan döngüsel tepkiler oyun
etkinliklerinin temelini oluşturur.
46
Lise son sınıfta okuyan Ayşe, küçük yaştan beri mühendis olmayı
istemekte ve üniversite planlarını buna göre yapmaktadır. Ancak,
babası mühendisliğin kadınlara uygun bir meslek olmadığını öne
sürerek Ayşe’yi, kadınlara daha uygun olduğunu düşündüğü
öğretmenlik gibi bir meslek seçmeye teşvik etmektedir. Mühendis
olma isteğini babasının desteklememesi nedeniyle, Ayşe ne tür bir
meslek seçeceği konusunda kararsızlığa düşer.
Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Ayşe’nin meslek seçimi
konusunda kararsızlığa düşmesi aşağıdakilerden hangisine örnek olabilir?
A) Güvensizlik
B) Psikososyal moratoryum
C) Ego bütünlüğü
D) Rol karmaşası
E) Durgunluk
47
Gelişim özellikleri açısından ergenlik dönemindeki
öğrencilerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A)
B)
C)
D)
E)
Her konuda ailelerinin dediklerini yapmaya çalışırlar.
Sosyal rollerdeki cinsiyete bağlı farklılaşmaları öğrenirler.
Meslek seçimlerine yönelik bilgi toplamaya başlarlar.
Kimlik geliştirme çabaları sırasında karmaşa yaşayabilirler.
Kendilerine model olarak özdeşim kurabilecekleri kişileri
ararlar.
48
Marcia Kimlik Statüleri
Marcia’ya göre, kimlik statüsünün belirlenmesinde ergenin
bunalım geçirme durumunda yaptığı arayış (irdeleme,
sorgulama) ve karar verme gücü başlıca etkenlerdir.
a) Başarılı kimlik statüsü: Başarılı kimlik statüsündeki birey,
kimlik krizini başarıyla atlatmış, kendine özgü değerler
sistemi geliştirmiş, gelecek yaşamına ilişkin planlar yapmış
ve kendi kararlarıyla bir kimliğe bağlanmayı gerçekleştirmiş
bir ergendir.
Ergen, verdiği kararların doğru olduğuna inanan ve
kararlarından dolayı memnun olan bir bireydir. Diğer
insanların da kendilerini kabul ettiklerine inanırlar.
49
Fen bilgisi öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Gökçe, otobiyografisinin bir bölümünde şunları yazar:
“Annem çok fazla ilgilenir benimle. Örneğin patenlerim, gitarım vb. bana sorulmadan, çok
önceden alınmıştır. Ancak, evde tembellik yapmaya bile hakkım yoktur. Babama göre bir spor
dalıyla ilgilenmeli, anneme göre en az bir müzik aleti çalmalıyım. Kısacası çok şey beklendi
benden. Hepsini gerçekleştirmek için çabalamam, çok fazla zorlanmama da neden oldu.
Doktor olmamı istediler, çok çalıştım tıp fakültesini kazandım ama yürütemedim. Önceleri
bana sağlanan bütün olanaklara karşın isteklerini yerine getiremediğim için çok suçladım
kendimi. Bugün, ailemin istediği gibi bir doktor olamayacaksam da bu bölümde okumaktan
çok mutluyum. Ben mutlu olunca ailem de mutlu oldu. Keşke bunu daha önceden anlayıp
başka okullara gitmek, sonra kayıt dondurup tekrar ÖSS’ye hazırlanmak zorunda
kalmasaydım.”
Bu bilgilere göre, Gökçe’nin mesleki açıdan hangi kimlik statüsüne sahip olduğu
söylenebilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Başarılı kimlik
Bağımlı (ipotekli) kimlik
Ters kimlik
Ertelenmiş (moratoryum) kimlik
Kimlik dağınıklığı
50
b) Ertelenmiş veya Askıya alınmış (moratoryum) kimlik: Kimlik
krizini atlatamamış (yani halen kimlik bunalımı yaşayan) ve
çözüm yolu bulamayan bireylerin sahip olduğu kimlik statüsüdür.
Bir kriz yaşanmasına rağmen herhangi bir seçeneğe bağlanma
olmamıştır. Bu nedenle kimlik oluşumu askıya alınır ve bir
kararsızlık, erteleme, bekleme dönemine girilir. Birey, kalıcı
tercihlerde bulunmadan önce bazı sosyal rolleri denemiş ve bazı
nedenlerle kimlik tercihini ertelemiştir. Ergenlik döneminde görülen
umursamazlık,
boşvermişlik,
vurdumduymazlık,
hedefsizlik
moratoryumun başlıca belirtilerindendir.
Mesela; genç kızların erken yaşta evlenmek istemeleri, erkeklerin
askere gitmek istemeleri, bireyin okulu bırakıp işe girmek istemeleri
birer moratoryumdur.
51
Üniversite sınavlarına hazırlanmaya başlaması gerektiğini düşünen,
ancak seçeceği bölüm konusunda karar vermede zorluk çeken bir
lise 2. sınıf öğrencisi bir süre bu konu üzerinde durmamaya karar
verir.
Bu öğrencinin bölüm seçimi konusunda düşünmeyi erteleme kararı
Erikson’un kuramında yer alan aşağıdaki kavramlardan hangisine
örnek olabilir?
A) Olumsuz kimlik
B) Aşağılık duygusu
C) Durgunluk dönemi
D) Psikososyal moratoryum
E) Umutsuzluk dönemi
52
Engin meslek seçecektir. Babası bir firmanın genel müdürü annesi de
öğretmendir. Engin ise küçük yaşlardan beri futbol ile ilgilendiği için
meslek olarak futbolculuğu seçmeye karar verir. Annesi ve babası
Engin’in bu kararını onaylamaz. İş adamı ve öğretmen olması için baskı
yaparlar. Bu durum karşısında Engin ne olmak istediği konusunda
kararsızlığa düşer.
Erikson’a göre Engin’in bu durumu aşağıdaki kavramların hangisine
örnektir?
A)
B)
C)
D)
E)
Kimlik kazanma
Olumsuz kimlik
Kimlik karmaşası
Kimlik araştırması
Benlik kazanımı
53
Bir problem karşısında karar verirken bağımlı hareket eden
bireylerde görülen tipik davranış aşağıdakilerden hangisidir?
A) Problemin nedeni olarak gördüğü koşulları değiştirmeye
çalışma
B) Probleme çözüm getirebilecek seçenekleri araştırma
C) Problemi düşünmeyip enerjisini başka konulara yöneltme
D) Aklına ilk gelen çözüm yoluna yönelme
E) Bu konuda deneyimli kişilerin önerilerini benimseme
54
c) Bağımlı (İpotekli, Erken Bağlanma) kimlik: Bu kimlik
statüsüne sahip birey, bir kimlik krizi yaşamaz ve çevredeki
olanakları araştırmaz. kendisiyle ilgili hayati önem taşıyan
konularda karar alma girişiminde bulunmaz.
Kimlik konusundaki tüm kararları anne-baba veya otorite
olarak kabul edilen diğer kişiler alır. Yani birey, kendi kimliğiyle
ilgili başkasının verdiği kararları kabul etmiştir; benlik
arayışına hiç girmez, kendisi için belirlenen kimliğe girer.
Mesela; bireyin istemediği halde babasının istediği siyasi
partiye oy vermesi, sevmediği halde anne-babasının seçtiği
kişi ile evlenmesi.
55
d) Dağınık (Kargaşalı) Kimlik: Bu kimlik statüsündeki
bireyler bir kimlik krizi (kimlik bunalımı) yaşamazlar.
Meslek ve rol seçimleriyle ilgili bir güdüleri ve endişeleri de
yoktur. Bu nedenle bu tip bireyler bir kimliğe bağlanmaktan
kaçınırlar.
Kimlik edinme konusunda ciddi bir girişimleri olmadığı
gibi, bu durum onları rahatsız da etmez. İçinde bulunduğu
grupları ve kararlarını sık sık değiştirirler, yaşamdan bir şey
istemezler. Karasız davranışlar sergilerler.
Etkileşimin ve yönlendirmenin zayıf olduğu ailelerde görülür.
56
Savaş, lise son sınıfta olmasına rağmen hâlen ne yapacağına, ne
olmak istediğine karar verememiştir. Henüz kendine özgü bir dünya
görüşüne ve geleceğiyle ilgili bir plana sahip olmadığı gibi bunun için
bir şeyler yapmaya da çalışmamaktadır.
Savaş’ın kendi kimliği ve geleceğiyle ilgili henüz bir karar
verememesi ve vermek için de bir çaba göstermemesi, hangi kimlik
statüsünün göstergesidir?
A) Sorumsuz
C) İpotekli
B) Sorundan kaçan
D) Kaygısız
E) Dağınık
57
Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev
işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf
arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek
düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar.
Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında,
bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde
barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık
gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken
Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim
duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine
güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri
olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz.
Marcia’nın kimlik statüleri yaklaşımına göre, Fatma hangi kimlik statüsünü geliştirmiş
olabilir?
A) Ters
C) İpotekli
B) Askıya alınmış,
D) Asosyal
E) Dağınık
58
Lise 1. sınıfların tanıtım ve yönlendirme dersine giren Gülay Hanım yıl
sonunda gruba mesleki ilgi envanteri uygulamış ve 1. sınıftaki not
ortalamasına ve envanter sonucuna göre Meryem’i eşit ağırlık alanına
yönlendirmiştir. Meryem ise en yakın arkadaşı sayısal bölümü tercih ettiği için
ve notları da yeterli olduğundan sayısal alanı tercih etmiştir. Lise 4. sınıfa
geçtiğinde ise yeniden eşit ağırlık alanını tercih etmiş ve Gülay Hanım’a, yaz
tatilinde izlediği bir filmden sonra bankacı olmanın tam kendisine göre
olduğunu söylemiştir.
Marcia’nın kimlik statüleri düşünüldüğünde, Meryem’in kimlik statüsü
aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) İpotekli
B) Askıya alma (moratoryum)
C) Dağınık
D) Ters (zıt)
E) Başarılı
59
MARCİA KİMLİK TİPLERİNE GENEL BİR BAKIŞ
Başarılmış
(Başarılı)
Kimlik
Moratoryum
Kimlik
(Askıya
Alınmış)
İpotekli
(Bağımlı
Kimlik
Dağınık
(Kargaşalı)
Kimlik
Ergen,
çevresindeki
olanakları
araştırmış mı?
(Kimlik
bunalımı
yaşanmış mı?)
EVET
EVET
HAYIR
HAYIR
(Çok istisnai
olarak bazen az
da olsa
arayış vardır.)
Bir kimliğe
bağlanma
gerçekleşmiş
mi?
EVET
HAYIR
EVET
HAYIR
ALT - ÜST
Kimlik
Durumu
ÜST
KİMLİK
(Olumlu
kimlik)
Kendine Bakış
Açısı
DEĞERLİ
KİMLİK
ÜST KİMLİK ALT
(Olumsuz
(Olumlu kimlik)
Kimlik)
KARARSIZ
ONAY
BEKLEYEN
ALT KİMLİK
(Olumsuz
Kimlik)
KAÇINAN
60
e) Ters kimlik: Kimlik oluşumunda ergenin çevresi tarafından
kabul edilmesi önemlidir.
Ters kimlik, ailesi ve sosyal çevresi tarafından olumlu kabul
görmeyen bireyin, ailesi ve sosyal çevresi tarafından
istenmeyen bir kimliği seçmesidir.
Mesela; ateist bir ailenin dindar oğlu, savcının suçlu oğlu,
imamın manken kızı.
61
f) Gölgelenmiş kimlik: Ailesi ve sosyal çevresi tarafından
baskı altında tutulan bireyin, onların istediği davranışları,
rolleri (kimliği) istemeyerek seçmesidir.
Mesela; Demet mühendislik bölümünü tercih etmek ister fakat
ailesi onun öğretmen olmasını isteyip bu yönde baskı yapar ve
Demet, bu baskı sonucunda öğretmenliği tercih eder.
62
Gölgelenmiş kimliğin ipotekli kimlikten
farkı, ipotekli kimlikte ergen kendisiyle ilgili
kimliği diğer insanların vermesini kendi
isteğiyle (baskı yokken) kabul etmiştir.
Gölgelenmiş kimlikte ise birey istemeyerek
ailesinin baskısı sonucu kimliğini seçmek
zorunda kalır.
63
6) Yakınlığa karşı uzaklık-yalnızlık / İlk yetişkinlik (18-35 yaş)
Bu dönemde birey, kimlik arayışı (kazanma) çabalarını aşmış
artık çevresindeki kişilerle yakın ilişkiler kurmaya, dostluk ve sevgi
ilişkilerine girmeye ve sorumluluk almaya hazır hale gelmiştir.
Ergenliğe göre çevresiyle daha iyi ilişkiler kurabilme seviyesine
gelmiştir.
Bu dönemde birey karşı cins ile geleceğe ve evliliğe yönelik
yakın ilişkiler kurmayı ister. Aynı zamanda bu yaşta kendi
kişiliğine ve yeteneğine uygun meslek seçme eğilimi de vardır.
64
Eğer birey evlilik, arkadaşlık kurma veya meslek seçimi gibi
konularda başarısız olursa ve yakın ilişkilere geçemiyorsa
yalnızlığa düşer. Bu nedenle diğer insanlarla bütünleşme ve
toplumsal kabul görme bu dönemin kritik özelliğidir. Yalnızlık
(yalıtılmışlık) karmaşası kalıcı ve güvenilir dostluklarla aşılabilir.
65
Mehmet Rauf’un Eylül romanının kısa bir özeti:
Çocukluğunda ailesini kaybeden Necip’in öğrencilik yaşamı yatılı okullarda geçer.
Yaşadığı kimsesizlik duygusundan kurtulmak için okul yıllarında çok ders çalışır,
yetişkinlikte ise kadınlarla birlikte olur ancak bir kısmı başkalarıyla evli olan bu
kadınların ihanetine uğrar. Kuzeninin karısı Suad ile karşılaşıncaya dek gerçek aşkın
sonsuza dek sürmediğini ve kendinden geçecek kadar âşık olmanın sadece film ya da
romanlarda olduğuna inanır. Necip, Suad’ın önce başka kadınlar gibi davrandığını
düşünür ancak onun kocası Süreyya’ya olan sevgisine hayranlık duyar ve zamanla bu
hayranlık tek taraflı aşka dönüşür. Necip bir yandan Suad’ın kocası olduğu için
Süreyya’dan nefret edip suçluluk duyar, diğer yandan Suad’a yakın olabilmek için ona
dostça davranır.
Suad başlangıçta Necip’in ilgisini fark etmez, öğrendikten sonra ise görmezden gelir.
Bundan sonra Necip, Suad’ın her hareketinden bir anlam çıkarmaya çalışır. Bir süre
sonra Suad da Necip’ten etkilenmeye başlar. Necip her şeyi bırakıp kendisiyle gelmesini
istediğinde, Suad “Süreyya ihaneti hak etmedi, onu terk edemem, üstelik kimse bu
ilişkiyi onaylamaz.” der. Necip ve Suad birlikte gidemeyeceklerini çaresizlik içinde kabul
ederler.
66
Necip’in kişiliğiyle
söylenebilir?
ilgili
olarak
aşağıdakilerden
hangisi
A) Suad’dan etkilenmeden önce kadınlar tarafından sık sık
aldatıldığı için yalıtılmışlık duygusu içindedir.
B) Davranışları id’in denetimi altındadır. Bu yüzden Süreyya’dan
nefret ettiği için suçluluk duymaktadır.
C) Evli bir kadına bile kolaylıkla âşık olması, güvenli bağlanma
stiline sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
D) Yalnızlık duygusundan kurtulmak için yetişkinlik yıllarında
kadınlara yönelmesi yansıtma mekanizması kullandığını
gösterir.
E) Evli bir kadınla ilişki yaşamak istemesi cinsel kimlik karmaşası
yaşadığını gösterir.
67
20 yaşındaki Arzu kimsenin samimiyetine inanmadığı için
karşı cinsle ilişki kurmakta zorlandığını söylemektedir.
Erikson’a göre Arzu’nun bu sorunu aşağıdaki gelişim
dönemlerinden
hangisindeki
bir
aksamadan
kaynaklanabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Özerklik-kuşku ve utanç
Güven-güvensizlik
Girişimcilik-suçluluk
Yakınlık-uzaklık
Kimlik kazanma-bocalama
68
Yetişkin Bağlanma Stilleri (Bartholomew ve Horowitz)
Bartholomew ve Horowitz (1991) Bowlby’nin kuramına
dayanarak, benliğe ve başkalarına ait zihinsel modellerin
olumlu ve olumsuz olma durumlarının çaprazlanmasından
oluşan, dörtlü yetişkin bağlanma stilini geliştirmişlerdir.
Benlik Modeli
(Kendini Algılama)
Güvenli
Olumlu
Başkaları Modeli
(Diğerlerini Algılama)
Olumlu
Saplantılı
Olumsuz
Olumlu
Kayıtsız
Korkulu
Olumlu
Olumsuz
Olumsuz
Olumsuz
69
70
a) Güvenli Bağlanma: “olumlu benlik” + “olumlu başkaları”
Bu bağlanma stiline sahip olan kişiler sağlıklı bir kişilik
yapılanmasına sahiptir. Yani bebekliklerinde güvenli bağlanma
stiline sahip kişilerdir. Hem kendilerine hem de diğer insanlara
duydukları saygı ve güven yüksektirler. Güvenli bağlanma stili,
kişinin ileri yaşamında içten, samimi ve uzun ilişkiler kurabilme,
tutarlı davranışlar sergileme, doğal olma, iyi niyet ve yaşama karşı
pozitif bir bakış açısı takınmak gibi beceriler olarak kendini gösterir.
Güvenli bağlanan bireylerin, başkalarıyla kolaylıkla yakın olumlu
ilişki kurdukları ve bu konuda daha az kaygı yaşadıklarını,
başkalarının onayına daha az gereksinim duyduklarını ve
dolayısıyla da özerk kalmayı başarabildiklerini belirtmişlerdir.
Güvenli bağlanan bireyler eşleriyle bir süre görüşemeyecek olmak
ya da boşanmak gibi durumlarda ciddi sıkıntılar yaşamaz, yani
yalnızlığa dayanabilirler.
71
b) Saplantılı Bağlanma: “olumsuz benlik” + “olumlu başkaları”
Bu bağlanma stiline sahip olan kişiler bebeklikte güvenli
bağlanmayı gerçekleştiremeyen ve tutarsız bakılmış kişilerdir. Bu
nedenle davranışlarında tutarsızdırlar, çok kıskançtırlar ve
kendilerine değer verilmediği düşüncesine sahiptirler. Başkalarına
karşı olumlu duygular beslerken aynı duyguları kendi benliğine
göstermezler. Kendilerini değersiz hisseder ve sevilmeye değer
görmezler.
Saplantılı bağlanma stiline sahip kişilerdeki en belirgin özellik
kendine güven eksikliğidir; hem reddedilmekten hem de terk
edilmekten korkarlar. Eksik olan güven duygusunu başkalarına
bağlı kalarak, başkalarının boyunduruğunda onlara hizmet
ederek tamamlamaya çalışırlar. Reddedilmek ve terk edilmek bu
tarz bireyler için katlanılması güç bir durumdur. Bu nedenle
ilişkilerinde kendilerini kanıtlama eğilimi gösterirler.
72
c) Kayıtsız Bağlanma: “olumlu benlik” + “olumsuz başkaları”
Kayıtsız bağlanma stiline sahip kişiler bebeklikte güvenli
bağlanmayı gerçekleştiremeyen kişilerdir. Özellikle bebeklikte
kayıtsız (kaçınan) bağlanma stiline sahip kişiler yetişkinlikte bu
bağlanmayı geliştirirler. Bebekliklerinde anneye karşı geliştirilen
kayıtsızlık ve özerklik, yetişkinliğe aktarılır. Bu kişiler olumlu benlik
algısı oluşturmak için özerkliklerine oldukça önem verirler, yakın
ve sosyal ilişkilerde bağımlı kalmayı reddederler. Bu nedenle bu
kişiler, edilgen olarak yakın ilişkilerden kaçınırlar. Bağımsızlığa
aşırı değer verirler, yakın ve sosyal ilişkilerin çok da önemli
olmadığına inanırlar. Duygusal ilişkilerden ve evlilikten kaçınırlar,
aşka inanmazlar.
Bunun sonucu hayatın kişisel olmayan alanlarında da (iş yaşamı,
boş zamanları faaliyetleri) belli bir şahsa bağlı olmayan boyutlarına
odaklanma eğilimi vardır.
73
d) Korkulu Bağlanma: “olumsuz benlik” + “olumsuz başkaları”
Güvenli bağlanmanın tersine korkulu bağlanma stiline sahip
bireyler kurduğu ilişkilerde hep güven sorunu yaşarlar.
Zaman zaman duygusal ilişkilere başlarlar ama korkup,
reddedilirim ve incinirim diye duygusal ilişkilerden uzak
durarak, ilişkilerine hep bir mesafe koyarlar. Duygularını
ifade etmekten, içten ve samimi ilişkiler kurmaktan kaçınırlar.
Sosyal temas ve yakınlık isterler, fakat başka kişilere
güvensizlik ve reddedilme korkusu yaşadıkları için sosyal
onaya karşı aşırı bir duyarlılık gösterirler. Bu bireyler,
reddedilme ihtimalini ortadan kaldırmak için sosyal
ortamlardan ve yakın ilişkilerden kaçarak incinmemeyi
güvence altına almaya çalışırlar.
74
Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev
işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf
arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek
düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar.
Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında,
bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde
barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık
gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken
Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim
duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine
güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri
olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz.
Yukarıda anlatılanlara göre, Fatma hangi bağlanma biçimini geliştirmiş olabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
İkircikli
Saplantılı
Korkulu
Kayıtsız
Rol Karmaşası
75
7) Üretkenliğe karşı durgunluk / Orta yetişkinlik (35-65 yaş)
Bu dönemde birey, üretken ve yaratıcıdır. Birey gerek kendisi
için (anne-baba olmak, çocuk yetiştirmek), gerekse çevresi ve
toplum için yararlı işler yapmak ister. Bu dönemde bireyin
üreticilik işlevini yerine getirmesinde, genç kuşaklara
rehberlik etmesi önemli bir yer tutar.
Üretkenlik işlevini yerine getiremeyen bireyde hiçbir işe
yaramama duygusu gelişir. Böylece birey de durgunluk
dönemine girer, çevrelerine karşı kayıtsız kalır ve aşırı
bireyselleşir.
76
50 yaşındaki İsmail Bey, çocuklarıyla ve yeğenleriyle
birlikte zaman geçirmekten hoşlanan, onların
gelişimlerine olumlu katkılar yapan biridir.
İsmail Bey’in bu davranışı, Erikson’un psikososyal
gelişim kuramına göre, aşağıdakilerden hangisiyle
açıklanır?
A)
B)
C)
D)
E)
Çalışkanlık
Yakınlık
Benlik bütünlüğü
Üretkenlik
Girişimcilik
77
Bir süre öğretmenlik yapan Berrin 30 yaşlarındayken tanıştığı Mehmet’le son şansı olarak
düşündüğü için evlenmiştir. Evlendikten sonra çalışmayı bırakan Berrin iki çocuk sahibi olmuştur.
Eşi sık sık iş seyahatlerine çıktığı için evin tüm sorumluluğunu üstlenen Berrin, zamanla eşinin
ilgisizliğinden yakınmaya başlamıştır. Berrin günlerini hem çocuklarını iyi bir biçimde yetiştirerek,
hem de çevresindeki sosyal çalışmalara gönüllü katılarak geçirmiştir. Şu anda 60 yaşında olan
Berrin, iyi eğitim gören ve mutlu evlilikler yapan çocuklarıyla gurur duymaktadır. Berrin’in son
yıllardaki tek sorunu, eşiyle olan ilişkisinin kötüye gitmesidir. Bu yüzden, sadece ekonomik
gereksinimlerini karşılayan biriyle neden evliliğini sürdürdüğünü sorgulamaya başlamıştır. Berrin
artık çocuklarıyla birlikte yaşamak istemekte, ancak onların düzenini bozmaktan da çekinmektedir.
Erikson’un psikososyal kişilik kuramına göre, yukarıdaki bilgilere bağlı olarak, Berrin’le ilgili
aşağıdaki sonuçlardan hangisine varılabilir?
A) Eşiyle sorunlar yaşamasına karşın, evlendiği için yakınlık duygusunu geliştirmiştir.
B) Çocuklarının iyi yetişmelerini sağlamış, böylelikle üretkenlik duygusunu kazanmıştır.
C) Yaşlılıkta çocuklarının yanına taşınmak istemesine karşın, onların düzenini bozmak istemediği
için ego bütünlüğünü kazanmıştır.
D) Ekonomik güce sahip olmadığı için eşinden ayrılamadığından, utanç ve suçluluk duyguları
yaşamaktadır.
E) Evlenerek öğretmenlik mesleğini bıraktığı için kimlik duygusunu kazanamamıştır.
78
Atatürk’ün “Öğretmenler! Yeni nesil sizlerin eseri
olacaktır.” ifadesi Erikson’un bireyin yaşam
sürecindeki hangi gelişimsel görevi ile örtüşmektedir?
A)
B)
C)
D)
E)
Yakınlığa karşı yalıtılmışlık
Üretkenliğe karşı durgunluk
Özerkliğe karşı kuşku ve utanç
Temel güvene karşı güvensizlik
Kimlik edinmeye karşı kimlik krizi
79
8) Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk / İleri yetişkinlik (65 yaş)
Emeklilik dönemine denk gelir. Bu dönemde birey geçmişini, yani
tüm hayatını gözden geçirir; bir nevi yaşam muhasebesi yapar.
Verimli ve dolu bir yaşam geçirmiş, yaşamsal amaçlarına ulaşmış
olduğunu hisseden bireyler benlik bütünlüğüne ulaşırlar. Bu sayede birey
güvenli, mutlu, çevresine ve kendine faydalı, sevgi dolu bir yapıya sahip
olurlar. Böylece birey ölümü daha kolay kabullenebilmektedir.
80
Aksi durumda ise, hayatını boşa geçirdiğine inanan birey,
hayatında değişiklik yapmak için çok geç olduğunu
düşünür. Bu nedenle kendine güvensiz, uyumsuz, sevgiden
mahrum bir yapıya sahip olurlar ve ölümü kabullenmekte
zorluk çekerler.
81
70 yaşındaki Hüseyin Dede sinirli, hırçın ve mutsuz birisidir.
Sürekli evdekilere bağırır, çağırır ve hiçbir şeyden memnun olmaz.
Mutsuzluğunun nedeni olduklarını düşündüğü için devamlı
çevresindekileri suçlar.
Psikososyal gelişim kuramına göre, Hüseyin Dede’nin psikolojik
durumu aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Stres
Umutsuzluk
Yalnızlık
Hoşnutsuzluk
Değersizlik
82
Yaşamının son dönemlerinde, geçmişine dönüp baktığında
“keşke” sözcüğünü çok kullanan ve yapmış olduğu
seçimlerden memnuniyet duymayan bir birey, Erikson’un
psikososyal gelişim kuramına göre aşağıdaki gelişim
krizlerinden hangisini yaşamaktadır?
A) Kimliğe karşı rol karmaşası
B) Üretkenliğe karşı durgunluk
C) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku
D) Temel güvene karşı güvensizlik
E) Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk
83
Emekli olduktan sonra yaşamını değerlendiren ve o güne
kadar yaptıklarını anlamlı, hedeflerine ulaşmış bularak
kendini mutlu hisseden 65 yaşlarındaki bir yetişkin,
Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre olgunluk
yıllarına özgü aşağıdaki gelişim özelliklerinden hangisini
göstermektedir?
A) Özerklik ve bağımsızlık
B) Üretkenlik
C) Kimlik kazanma
D) Temel güven duygusu
E) Benlik bütünlüğü
84
TOPLUMSAL CİNSİYET ŞEMA KURAMI
(SANDRA BEM)
Cinsiyet, biyolojik bir kategoridir ve kadın
ya da erkek olmayı ifade eder. Toplumsal
cinsiyet ise toplumların bir kadından veya
erkekten neler beklediğiyle ilgilidir. Mesela;
bizim toplumumuzda erkekten daha çok
ailesinin geçimini sağlayan güçlü bir rol
beklenirken kadından çocuk bakma, ev
temizleme vb. roller beklenir.
Sandra BEM (1944 - 2014)
Sandra Bem’e göre gelişim sürecinde
çocuklar, toplumun kadınlık ve erkeklik
85
tanımını öğrenir ve özümserler.
Cinsiyet rolü, bireyin kendi kimliğini kadın ve erkek olarak
algılayıp, cinsiyetinin gerektirdiği davranışı göstermesi demektir.
Sandra Bem (1981) bireyleri kadınsı ve erkeksi özellikleri
barındırma bakımından 4 gruba ayırmıştır.
1. Kadınsı (dişil, feminen): Kadınsı özellikleri (neşeli, kibar,
çocuksu, şefkatli, tutkulu, üretici, sadık) daha çok, erkeksi
özellikleri daha az taşıyanlardır.
2. Erkeksi (eril, maskülen): Erkeksi özellikleri (saldırgan,
atılgan, atletik, hırslı, analitik, başat, güçlü) daha çok,
kadınsı özellikleri daha az taşıyanlardır.
86
3. Androjen: Hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri
taşıyanlardır. Her iki cinsiyet özelliklerini yüksek
taşıyanlardır.
4. Belirsiz (farklılaşmamış): Ne kadınsı ne de erkeksi
özellikleri (uysal, kibirli, vicdanlı, mutlu, kıskanç,
güvenilir, ağır başlı, yardımsever, sır saklar, doğru sözlü)
taşıyanlardır. Her iki cinsiyet özelliklerini belirgin olarak
taşımayanlardır.
87
Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev işlerinin
ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf arkadaşları hangi
bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek düşüncesi evden uzaklaşmak
olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar. Bunlardan birini kazanır ve
üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında, bazıları birbirine zıt olan çeşitli
dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve
çıkarlar ancak ona da yakınlık gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını
toplayıp evi terk ederken Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin
yardımına gereksinim duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister.
Gerçekte kendine güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve
duyarsız biri olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz.
Bem’in cinsiyet rolleri yaklaşımına göre, Fatma hangi cinsiyet rolünü geliştirmiş olabilir?
A)
B)
C)
D)
E)
Androjen
Erkeksi
Kadınsı
Belirsiz
Feminist
88