GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Murat CİVELEK (Rehberlik ve Eğitim Bilimleri Uzmanı) http://www.rehberlik.biz.tr [email protected] [email protected] 1 2. ÜNİTE KİŞİLİK GELİŞİMİ BÖLÜM 2: PSİKO-SOSYAL KURAM (ERİKSON) 2 KPSS’de bu bölümden her ortalama 3-4 soru gelmektedir. yıl Bu bölümdeki sorular, genellikle bilgi sorusu şeklindedir. 2006 2007 2008 2009 2010 (E) 2010 (T) 2011 2012 2013 Kişilik gelişimi (Freud) Kişilik gelişimi (Erikson) 3 3 1 1 1 1 1 1 1 2 2 3 1 4 3 2 3 PSİKO-SOSYAL KİŞİLİK KURAM (ERİKSON) Erikson, Freud’dan etkilenmiştir. Freud’un kuramını tümüyle reddetmek yerine bu kuramı genişletmiş ve geliştirmiştir. Erikson’a göre kişilik gelişimi, belirli zaman dilimleri içerisinde biyolojik temelli ve aşamalı olur (epigenetik ilke). Erik ERİKSON (1902 - 1994) 4 5 6 A. ERİKSON’UN KİŞİLİLİK GELİŞİM DÖNEMLERİ 0-1 yaş • Temel güvene karşı güvensizlik (Bebeklik dönemi) 1-3 yaş • Özerkliğe karşı kuşku ve utanç (İlk çocukluk dönemi) 3-7 yaş • Girişimciliğe karşı suçluluk (Okul öncesi dönem) 7-11 yaş • Başarıya karşı aşağılık/yetersizlik duygusu (İlköğretim dönemi) 11/12-18 yaş • Kimliğe karşı kimlik-rol karmaşası (Ergenlik dönemi) 18-35 yaş • Yakınlığa karşı uzaklık-yalnızlıkyalıtılmışlık (Genç-İlk yetişkinlik) 35-65 yaş • Üretkenliğe karşı durgunluk (Orta yetişkinlik dönemi) 65 yaş ve üstü • Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk (İleri yetişkinlik-Yaşlılık dönemi) 7 1) Temel güvene karşı güvensizlik/Bebeklik dönemi (0–1 yaş) Bu dönem, Freud’un Oral döneminin karşılığıdır. Sağlıklı kişilik gelişiminde ilk olarak bireyin kendisine, başkalarına ve dış dünyaya güven oluşturması önemlidir. Bu nedenle ilk kazanılması gereken özellik güven duygusudur. Bu dönemde temel gereksinimlerinin karşılanmasında tamamen dışa bağımlı olan bebekler yakın çevresindeki anne-babaya veya bakıcısına bağlanma eğilimini gösterirler. Yakın çevredeki anne-babaya veya bakıcıya bağlanma, güven duygusunu etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. 8 Temel gereksinimlerinin karşılanmasında tamamen dışa bağımlı olan bebeği, anne-babası veya bakıcısı yeterince besler, sevgi ve ilgi gösterir ve de onu korursa bebek kendini güvende hissedecektir. Güven duygusu, bebeklerin temel ihtiyaçları (ilgi, sevgi, beslenme, temizlik gibi) aynı kişiler tarafından, düzenli, tutarlı, sürekli ve zamanında karşılanması halinde oluşur. Böylece bebekte güven duyguları (ve dolayısıyla da umut duygusu) gelişmeye başlayacak; bebek hem kendine hem çevresine karşı güven duyacaktır. Daha sonra da birey bu güven duygusunu tüm yaşamına genelleyecektir. 9 Mesela; güven duygusuna sahip olan birey, yeni kazandığı üniversiteye gittiği zaman, yeni ortamdaki arkadaşlarıyla hemen iletişim kurabilecek ve ortama kolayca uyum sağlayabilecektir. Tersi durumda ise güvensizlik duygusu gelişecektir. Temel güven duygusundan yoksun olarak yetişmiş çocuklar, ileriki yaşamlarında sosyal ilişki kurmaktan kaçınan, çekingen, kaygılı, kararsız ve kendine güvensiz olma gibi kişilik özellikleri geliştirirler. 10 Güven duygusu yaşamın ilk 1 yıllık süreci için kritik dönemdir. Bebeklerin düzenli ve derin uykuları, bağırsaklarının gevşekliği ve beslenme sorunlarının olmaması temel güven duygusunun kazanıldığının göstergeleridir. 11 Gelişim psikolojisinde kullanıldığı anlamıyla kavramı aşağıdakilerden hangisine işaret eder? “bağlanma” A) Belirli bir gelişim döneminin sağlıklı bir şekilde tamamlanamaması sonucu o dönemde takılı kalmaya B) Çocuk ve bakım veren kişi arasında karşılıklı duygulanımı içeren fiziksel yakınlığı sürdürme isteğine C) Ergenlik döneminde karşı cinsten özel biriyle tanışma isteğine D) Çocuğun kendisi açısından önem taşıyan bir yetişkine yaşının gerektirdiğinden daha fazla bağımlı olmasına E) Bir yetişkinin, birlikte olduğu kişiyle başkalarının ilgilenmesini istememesine 12 Etholojik Kuram (Bowlby’nin Bağlanma Kuramı) Bowlby’e göre özellikle 0-1 yaş döneminde bebekler yakın çevresindekilere bağlanma eğiliminde olmaktadırlar. Çünkü bu bağlanma ile bebek kendini daha güvende hissedecektir. Bağlanma “çocuk ve bakım veren kişi arasında karşılıklı duygulanımı içeren fiziksel yakınlığı sürdürme isteğidir.” Bağlanma, biyolojik temelli olan bir yakınlık ve ilişki kurma isteğidir. Yani öğrenilmemiş bir sosyal davranıştır. Bebeğin başlıca bağlanma davranışları ise emme, sokulma, uzanma, bakış, gülümseme ve ağlamadır. Üç türlü bağlanma vardır. 13 a) Güvenli Bağlanma: İhtiyaçları tutarlı, düzenli, zamanında karşılanan çocukların, anneye bağlandığı modeldir. Güvenin esas olduğu, sağlıklı duygusal bağlanmadır. Güvenli bağlanan bebek, anneden bir süreliğine ayrı kalma konusunda hiçbir sıkıntı çıkarmaz. Onun tekrar geri döneceğini bildiği için duyduğu gerilim normal seviyede olur. Yani üzülür, ağlar; anne geri gelince onu sıcak karşılar, sevinir, onunla etkileşim kurmaya çalışır, ancak hırçın davranmaz. Güvenli bağlanan bebekler, anneyi daima bir yabancıya tercih ederler. Fakat yabancılarla da rahat iletişim kurabilirler. 14 Kreşin kapısında annesinden onu öperek ayrılan ve kreşte arkadaşlarına ve öğretmenine hemen uyum sağlayan bir çocuğun davranışı aşağıdaki bağlanma türlerinden hangisine bir örnektir? A) B) C) D) E) Kaçınan Güvenli Kaygılı Kuşkulu Saplantılı 15 b) Güvensiz-Kaçınan (Kaçınmalı) Bağlanma: Bebekle yeteri kadar ilgilenilmemesi, bebeğin ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanmaması veya düzensiz karşılanması sonucu bu bağlanma modeli oluşur. Bebek artık iletişimin gerekliliğine inanmaz. Annesi onu terk ettiğinde bir sorun yaşamaz, tepki de göstermez; yani ağlamaz, umursamaz görünür. Annesi geri geldiğinde, bir tepki ya da onunla gitme eğilimi de göstermez. Anneyle etkileşim kurmaktan kaçınır. Kendi kendine yetebilmeye aşırı önem verir. 16 Lise 2. sınıf rehber öğretmeni Işıl Hanım “Ergenlerde Bağlanma Biçimleri” adlı bir seminere katıldıktan sonra, öğrencilerinin arkadaşlarına bağlanma biçimleriyle sosyal bir etkinliğe birlikte katılma istekleri arasında ilişki olabileceğini düşünür. Öğrencilerine Sosyometri uygular ve aşağıdaki sosyogramı hazırlar. Sosyogramda etkinliğe birlikte gitme isteğini düz, bunu reddetmeyi ise kesikli çizgilerle gösterir. Ayrıca çift yönlü ilişkileri ile tek yönlü ilişkileri ise → ile belirtir. Kaçınmalı bağlanma biçimine sahip olanların kendilerini ve başkalarını olumsuz gördükleri, reddedilme korkusuyla yakın ilişkilerden uzak durdukları düşünüldüğünde, yukarıdaki sosyogramda bu tanıma uygun öğrenciler aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) B) C) D) E) Yalnız F K ve S L ve M M ve T L, M ve T 17 c) Güvensiz - Çelişkili (İkircikli, Dirençli, Kararsız) Bağlanma: Annenin bebeğini sık sık yalnız bırakması yüzünden, bebek her an yalnız kalacağı (terk edileceği) endişesini taşır. Bu nedenle bebek, ayrılık durumuna direnç gösterir ve ayrılmak istemez. Bağlandığı kişiler ortamdan ayrılırken aşırı üzüntü ve öfke duyar, döndüğünde ise ya ona sımsıkı sarılır ya da onu iterek, döverek, huzursuzluk çıkararak tepkilerini gösterir. Yani bebek fiziksel teması eş zamanlı olarak hem arar, hem de buna direnir. Mesela; kucağa alındığında bebek ağlayabilir, aşağıya inmek için de öfkeyle tepinebilir. 18 Ainsworth ve arkadaşlarının bebeklerin bağlanma türlerini araştırdığı “yabancı durum” deneyinde, annesi bebeğin bulunduğu odadan çıktıktan sonra ve aynı odaya geri döndükten sonra bebeğin davranışları gözlenmiştir. Bazı bebeklerin anneleri odadan ayrıldığında aşırı olumsuz tepki verdiği, anneleri geri döndüğünde ise annelerine karşı tepkili ve kızgın davrandıkları görülmüştür. Yukarıdaki tepkileri veren bebekler hangi bağlanma türüne sahiptir? A) B) C) D) E) Güvensiz – uyumsuz Güvensiz – kaygılı dirençli Güvensiz – kaygılı kaçınmacı Güvensiz – depresif Güvensiz – organize olmamış 19 - Örgütlenmemiş (Yönlendirilmemiş) Bağlanma: Bebekler, ayrılık durumunda bazen belli bir davranış kalıbı göstermezler. Bazen yabancı durumlarda kaçınan ve çelişkili bağlanma türlerinin bir karışımı olan bu bağlanma tipini gösterir. Bebek karmaşa ve endişe içinde afallamış yani kararsız tepkiler gösterir. 20 Bowlby'in Bağlanma Çeşitleri Güvenli Kaçınan Çelişkili Anne ayrıldığında Anne geldiğinde Sorun çıkarmaz. Gerilimi normal. Mutlu olur. İletişim kurar, sıcak karşılar. Tepki vermez. Tepki vermez. İletişimden kaçınır. Tepkiler çelişkilidir: bazen Ayrılığa aşırı direnç mutlu olur, bazen annesine gösterir. Tepki aşırıdır. kızar. 21 Bebekler bu dönemde anneleri yanlarından uzaklaştıkları zaman ayrılık kaygılarının bir göstergesi olarak ağladıkları gözlemlenmiştir. 22 Ayrılık kaygısı: Bebekler bu dönemde ayrılık kaygısı yaşarlar ve bunun bir göstergesi olarak ağlarlar. Ayrılık kaygısı gelişimsel süreçte olağan bir durum olarak görülmektedir. Ayrılık kaygısı 8-12 aylıkken ortaya çıkar, 24 aylıkken en üst seviyeye çıkar. Uyku bozuklukları ve okula devam edememe gibi durumlar yaşanır. Güvenli kalkar. bağlanmayla ayrılık kaygısı ortadan 23 Yasemin Hanım ve Aslan Bey bir süre önce şiddetli geçimsizlik yüzünden boşanırlar. Bu olaydan kısa bir süre sonra ana sınıfına devam eden kızları Azra okula gitmek istemez, yalnız uyumakta zorlanır ve geceleri altını ıslatır. Yasemin Hanım okul rehber öğretmeninden Azra’yla görüşmesini ister. Görüşme sırasında Azra, uslu bir çocuk olmadığı için babasının evden ayrıldığını ve annesinin de kendisini bırakıp gitmesinden korktuğunu söyler. Bu görüşmeden sonra rehber öğretmen, annesine “Azra istemese de onu okula gönderin, sabrınızı taşırsa da onu cezalandırmayın.” der. Babası evden ayrıldıktan sonra, Azra’da gözlenen davranış değişikliklerinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E) Kaçınmalı bağlanma Ayrılık kaygısı Okul fobisi Enuresis (altını ıslatma) Öğrenme güçlüğü 24 İki yaşındaki Esra, annesi gözden kaybolduğunda huzursuzluk, gerginlik, ağlama ve benzeri tepkiler vermektedir. Esra’nın böyle tepkiler vermesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Henüz nesne devamlılığı kavramını kazanmamış olması B) Bu yaşlardaki çocuklarda görülen benmerkezci düşünme biçimine sahip olması C) Kayıtsız bağlanma stiline sahip olması D) Bu yaşlardaki çocuklarda benzer durumlarda ortaya çıkan ayrılık kaygısını yaşaması E) Bu yaşlardaki çocuklar gibi gerçeklik ilkesinden çok, haz ilkesine göre davranması 25 2) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku/İlk çocukluk dönemi (1-3 yaş) Bu dönem, Freud’un Anal döneminin karşılığıdır. Çocuğun yürümeye ve konuşmaya başlaması ile annesine olan bağımlılığı azalır. Çocuk çevreyi tanımaya ve uyum sağlamaya çalışır. Çocuk özerk bir şekilde davranıp bağımsız eylemlerden zevk almaya başlar. Çocuğa kendi eylemlerini kontrol etme imkânı verilmesi ve bu tür eylemlerinden dolayı çocuğun ağır şekilde cezalandırılmaması çocuktaki özerklik duygusunun gelişmesini sağlayacaktır. Kendi kendine yemek yeme, eşyalarını toplama, giyinme ve soyunma, giysisini seçme, kendisiyle ilgili konularda söz hakkı verme gibi davranışlarda çocuğa izin ve destek verilmelidir. Böylece çocukta bağımsızlık duygusunun temelleri atılır. 26 Anne-babanın aşırı kısıtlayıcı, koruyucu ve cezalandırıcı olması, çocuğun kendi kapasitesi hakkında kuşkuya düşmesine ve utanç duymasına neden olacaktır. Ayrıca çocuk çekingen olma, kendi başına karar alamama, saldırganlık gibi davranışlar gösterecektir. İleriki yaşamlarda görülen bağımlı (ipotek) kimlik, inatçılık, cimrilik-eli açıklık, düzenlilik-düzensizlik bu dönemde geçirilen yaşantıların sonucudur. Mesela; annesini ütü yaparken gören Demet’in kendi kendine ütü yapmak istemesi. 27 Üç yaşındaki Can, annesinden kendisine omlet yapmasını ister. Annesi Can’a omlet hazırlarken Can da mutfak tezgâhının önüne çektiği taburenin üstüne çıkar. Annesine “Sana yardım etmek istiyorum. Yumurtaları ben kıracağım.” der. Can’ın bu isteği, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre aşağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanır? A) B) C) D) E) Üretkenlik Girişimcilik Kendine güven Özerklik Çalışkanlık 28 Birgül’ün annesi; bazen ona bir zarar gelir diye, bazen de yapamaz, beceremez diye Birgül’ün yapacağı birçok işi kendisi yapar ve onun yapmasına izin vermez. Annenin bu aşırı koruyucu tutumu, Birgül’ün öncelikle hangi kişilik özelliğini kazanmasını engeller? A) B) C) D) E) Yeterlilik Çalışkanlık Özerklik Özsaygı Verimlilik 29 İki yaşındaki bir çocuk salıncakta yardımsız sallanmak istemekte, kendisini tutmaya çalışan annesinin ellerini itmektedir. Çocuğun bu davranışı hangi gelişimsel özellikle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Yatkınlık Özerklik Üretkenlik Özdeşim Merak 30 Esra hanım üç yaşındaki kızı Elif’in çocuk parkında oynarken kendi yaşındaki diğer çocukların yapabildiği bazı farklı hareketleri deneme isteğini şiddetle reddetmektedir. Kızının bisiklete ve tahterevalliye binmesini de yasaklamıştır. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Esra Hanım’ın bu davranışı kızının hangi gelişimini sekteye uğratır? A) B) C) D) E) Özerklik Girişimcilik Temel güven Başarılı olma Kimlik kazanma 31 3) Girişkenliğe karşı suçluluk duygusu/Okul öncesi dönem (3-7 yaş) Bu dönem, Freud’un Fallik döneminin karşılığıdır. Çocuk bu dönemde, belli amaçlara yönelik girişimler başlatır ve sorumluluk almayı ister. Çocuk çevresinde olup bitenlere daha duyarlı ve meraklı hale gelmiştir. Çocuk çevresindeki olayları anlayabilmek için sık sık sorular sorar, keşfetmeye ve araştırmaya yönelik bir takım girişimlerde bulunmak ister. Keşfetme ve araştırmaya yönelik girişimlerde çocuk enerjisini çeşitli etkinliklerle ortaya koymak ister. Fakat ciddi düzeyde artan girişkenlikle birlikte, problemli davranışlarda da bir artış görülür. Çünkü bu dönemde çocuğun kas-zihin koordinasyonu yeterince sağlanamamış yeterince gelişmemiştir. 32 Bu nedenle çocuğun var olan enerjisinin olumlu hedeflere yöneltilmesi önemlidir. Çocuğu sorduğu sorular yüzünden azarlamak, cezalandırmak ya da uygun cevaplar vermemek ve araştırma çabalarının önüne geçmek çocuktaki girişimcilik duygusunu köreltecek ve kendini suçlu hissetmesine neden olacaktır. Böylece çocuk kendi kabuğuna çekilecektir. Mesela; “evin bir köşesinde duran eski radyoyu gören Hasan’ın içinde ne olduğunu merak ederek radyoyu sökerek incelemesi” girişimcilik duygusudur. 33 4) Başarıya karşı yetersizlik/aşağılık /İlköğretim (7-11 yaş) Bu dönem, Freud’un Gizil (Latent) döneminin karşılığıdır. Bu dönemde çocuk bir şeyler üretmek, yaptığı işlerde başarılı olmak, yaptığı işlerden beğeni toplamak, çevresi tarafından takdir edilmek isteyecektir. Yaptığı işlerde başarılı oldukça kendisine güven (akademik özgüven) duyacak, kendisine olan güveni arttıkça da çalışma ve başarılı olma güdüleri artacaktır. Aksi halde aşağılık ve yetersizlik duygularına kapılacaktır. 34 35 Bu dönemde çocuğu evde veya okulda başkalarıyla kıyaslamak (çalışkan veya tembel), çocuklardan yetenekleri üzerinde veya yetenek alanlarının dışında başarı talep etmek ve gelişim düzeylerine uygun olmayan sorumluluklar vermek olumsuz benlik gelişimine sebep olur. Bu nedenle sonuca değil, çocuğun yaptığı çabaya vurgu yapmak, çocuğa ilgi, yetenek ve gelişim düzeylerine uygun sorumluluklar vererek cesaretlendirmek gerekmektedir. Ayrıca bu dönemde okula yeni başlayan çocuklarda okul fobisi (korkusu) ortaya çıkmaktadır. Başarıya karşı yetersizlik krizini çözmede en önemli etken sınıf öğretmenidir. 36 Lise 1. sınıf öğrencisi Arda okul rehber öğretmenine şunları anlatır: Bence ilkokul öğretmenlerinin insanlar üzerindeki etkisi en fazla. Örneğin bizim, öğretmenimiz matematik ve fen derslerine çok önem verirdi. Ben ise derslerde sürekli resim yapardım. Bu durum öğretmenimin hoşuna gitmez ve “Yaptığın resimler bir işe yaramıyor, ileride sakın resimle ilgili bir bölüm seçme.” diyerek benim şevkimi kırmaya çalışırdı. Ona çok kızardım ve dünyanın en iyi ressamı olacağım diye kendime sözler verirdim. Bu nedenle resim dergileri satın aldım, kurslara katıldım. Bu arada arkadaşlarımın benden daha iyi resim yapmalarına dayanamazdım. Örneğin, iki yıl önce bir resim yarışmasına katılmış, benden daha iyi resim yapan bir arkadaşıma da yarışmayı haber vermemiştim. Çok güzel olmasına karşın resmim dereceye giremediği için yıkılmıştım. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Arda’nın dünya çapında bir ressam olmaya yönelik çabaları, aşağıdaki duyguların hangisinden kurtulmaya yöneliktir? A) Güvensizlik C) Durgunluk B) Umutsuzluk D) Utanç E) Yetersizlik 37 Bir sınıf öğretmeni, öğrencilerin görsel sanatlar dersinde bazı araç ve gereçleri kullanarak bir şeyler oluşturma girişimlerini desteklemektedir. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, öğretmenin bu desteği aşağıdaki gelişimsel çatışmalardan hangisinin olumlu sonuçlanmasına yardımcı olur? A) Girişkenliğe karşı suçluluk B) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku C) Temel güvene karşı güvensizlik D) Başarıya karşı aşağılık duygusu E) Kimliğe karşı rol karmaşası 38 Psikososyal gelişim kuramına göre (Erikson), aşağıdakilerden hangisi ilköğretim düzeyindeki çocuklarda beceriklilik/çalışkanlık duygusunu geliştirmek için izlenebilecek yollardan biri değildir? A) Alacakları görevleri başarmaları için onları cesaretlendirmek B) Çok iyi örnekler gösterip onların davranışlarını bu örneklerle kıyaslamak C) Performanslar yönlerini değerlendirmek D) Onlara eksikliklerini giderebilecekleri ortamlar hazırlamak E) Gelişim düzeylerine uygun sorumluluklar vermek 39 Bir öğretmen, sınıf arkadaşları kadar hızlı okumayan öğrencisine: “Senin de yakında çok hızlı okuyabileceğini biliyorum. Matematik işlemlerinde çok başarılısın. Bunu da yapabilirsin.” demiştir. Erikson’un “Psikososyal Gelişim Kuramı”na göre, öğretmen bu sözleriyle hangi gelişimsel soruna (kriz) çözüm bulmaya çalışmaktadır? A) B) C) D) E) Başarıya karşı aşağılık duygusu Kimliğe karşı rol karmaşası Özerkliğe karşı utanç ve kuşku Girişkenliğe karşı suçluluk Üretkenliğe karşı durgunluk 40 Ali ve Mert’in bahçelerinde besledikleri kedinin yavruları olur. İki arkadaş önce ne yapacaklarını bilemezler. Anneleri onlara kutudan yuva yapabileceklerini söyler. Onlar önce bunu zor bulurlar fakat uğraşarak güzel bir yuvar hazırlarlar. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, annelerinin önerileri, Ali ve Mert’te öncelikle aşağıdaki duygulardan hangisinin gelişmesinde etkili olur? A) B) C) D) E) Güven Özerklik Girişkenlik Başarı Üretkenlik 41 Selin okulunda düzenlenen fen proje yarışmasına katılır. Hazırladığı projenin dereceye gireceğinden çok emindir. Ancak projeyi değerlendiren jüriden geçerli puan alamadığını ve dereceye giremediğini öğrenir. Arkadaşlarının yanında küçük düştüğünü hisseden Selin, bir daha fen proje yarışmalarına katılmamaya karar verir. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, bu olay Selin’de aşağıdaki duygulardan hangisinin gelişmesine yol açabilir? A) B) C) D) E) Suçluluk Utanç ve kuşku Güvensizlik Yetersizlik Verimsizlik 42 5) Kimliğe karşı kimlik-rol karmaşası / Ergenlik dönemi (11-18 yaş) Bu dönem, Freud’un Genital döneminin karşılığıdır. Ergenlik dönemini kapsar. “Ben kimim” sorusunun sorulduğu ve kimlik arayışının yoğunlaştığı dönemdir. Yani bu dönemde benlik gelişimi söz konusudur. Benlik; bireyin kendine ait duygu, düşünce ve değerlerinin toplamıdır. Olumlu benlik geliştirmek bu dönemin en öncelikli ihtiyacıdır. Bu dönemde birey, ya bir kimlik kazanır ya da kimlik (rol) karmaşası yaşar. Birey kendi ilgi ve yetenekleriyle ilgili uyumlu bir kimlik duygusu geliştirmişse, gelecek yaşamıyla ilgili kararlarını başarılı şekilde vermeye başlamış, kendine özgü bir değerler sistemi oluşturarak kişisel ve mesleki planlar oluşturabilmiş demektir. Kimlik krizi ise, bireyin bu türden kararlar alamamış ve gelecekle ilgili herhangi bir plan yapmamış olmasıdır. Ergen bireyin, kimlik kazanma sürecinde toplumca genel kabul görmüş değer ve amaçlarla karşı karşıya kalması, geçirdiği hızlı fizyolojik değişimlerle baş etmek zorunda olması, aileden bağımsızlık kazanma isteği ve cinsiyetine uygun roller edinmesi, önemli bir sorun teşkil eder. Çünkü bunlar ergenin düşünsel ve duygusal yapısında, köklü bir 43 değişime sebep olur. Ergen birey, kimlik kazanma sürecinde çevresinde güvendiği kişileri model olarak alır. Ergenin sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanmasında, çevresinde uygun model alabileceği yetişkinlerin bulunması önem taşır. Ayrıca ergen birey, kendini toplumda kabul ettirmek amacıyla akran arkadaş gruplarına yönelir. En yoğun ilişki kurduğu kişiler akran gruplarıdır. Bu nedenle akran grupları içinde sevilen ve yetişkinler tarafından onaylanan ergenler, kimlik gelişiminde başarılı olurlar. Aksi halde ergen, kimlik/rol karmaşası yaşar. 44 Bir okla yaralı kalbim, Boyacının sandığında; Güvercinim kâğıt helvasında; Sevgilim kayığın burnunda; Yarısı balık, Yarısı insan; İn miyim? Cin miyim? Ben neyim? Orhan Veli’nin bu şiiri gelişim psikolojisine özgü aşağıdaki kavramlardan hangisi öğretilirken kullanılabilir? A) B) C) D) E) Bağlanma türleri Cinsiyet rolleri Kimlik arama Özyeterlik Mizaç 45 Gelişim psikolojisine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Güvenli bağlanan çocuklar, anneleriyle aralarında kurulan sevgi bağı nedeniyle anaokuluna başlarken yaşıtlarına oranla daha yoğun ayrılık kaygısı yaşarlar. B) “Kimlik arayışı” statüsünde bulunan ve anne babalarıyla aralarında sorunlar olan gençler, olumlu bir kimlik statüsüne sahiptirler. C) Dili anlamak ve konuşmak bebeklik döneminde eş zamanlı ortaya çıkar. D) İlköğretim çağında gözlenen dikkat eksikliği - hiperaktivite bozukluğunun temelinde reddedici anne baba tutumu bulunmaktadır. E) İlk çocukluk döneminde ortaya çıkan döngüsel tepkiler oyun etkinliklerinin temelini oluşturur. 46 Lise son sınıfta okuyan Ayşe, küçük yaştan beri mühendis olmayı istemekte ve üniversite planlarını buna göre yapmaktadır. Ancak, babası mühendisliğin kadınlara uygun bir meslek olmadığını öne sürerek Ayşe’yi, kadınlara daha uygun olduğunu düşündüğü öğretmenlik gibi bir meslek seçmeye teşvik etmektedir. Mühendis olma isteğini babasının desteklememesi nedeniyle, Ayşe ne tür bir meslek seçeceği konusunda kararsızlığa düşer. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Ayşe’nin meslek seçimi konusunda kararsızlığa düşmesi aşağıdakilerden hangisine örnek olabilir? A) Güvensizlik B) Psikososyal moratoryum C) Ego bütünlüğü D) Rol karmaşası E) Durgunluk 47 Gelişim özellikleri açısından ergenlik dönemindeki öğrencilerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) B) C) D) E) Her konuda ailelerinin dediklerini yapmaya çalışırlar. Sosyal rollerdeki cinsiyete bağlı farklılaşmaları öğrenirler. Meslek seçimlerine yönelik bilgi toplamaya başlarlar. Kimlik geliştirme çabaları sırasında karmaşa yaşayabilirler. Kendilerine model olarak özdeşim kurabilecekleri kişileri ararlar. 48 Marcia Kimlik Statüleri Marcia’ya göre, kimlik statüsünün belirlenmesinde ergenin bunalım geçirme durumunda yaptığı arayış (irdeleme, sorgulama) ve karar verme gücü başlıca etkenlerdir. a) Başarılı kimlik statüsü: Başarılı kimlik statüsündeki birey, kimlik krizini başarıyla atlatmış, kendine özgü değerler sistemi geliştirmiş, gelecek yaşamına ilişkin planlar yapmış ve kendi kararlarıyla bir kimliğe bağlanmayı gerçekleştirmiş bir ergendir. Ergen, verdiği kararların doğru olduğuna inanan ve kararlarından dolayı memnun olan bir bireydir. Diğer insanların da kendilerini kabul ettiklerine inanırlar. 49 Fen bilgisi öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Gökçe, otobiyografisinin bir bölümünde şunları yazar: “Annem çok fazla ilgilenir benimle. Örneğin patenlerim, gitarım vb. bana sorulmadan, çok önceden alınmıştır. Ancak, evde tembellik yapmaya bile hakkım yoktur. Babama göre bir spor dalıyla ilgilenmeli, anneme göre en az bir müzik aleti çalmalıyım. Kısacası çok şey beklendi benden. Hepsini gerçekleştirmek için çabalamam, çok fazla zorlanmama da neden oldu. Doktor olmamı istediler, çok çalıştım tıp fakültesini kazandım ama yürütemedim. Önceleri bana sağlanan bütün olanaklara karşın isteklerini yerine getiremediğim için çok suçladım kendimi. Bugün, ailemin istediği gibi bir doktor olamayacaksam da bu bölümde okumaktan çok mutluyum. Ben mutlu olunca ailem de mutlu oldu. Keşke bunu daha önceden anlayıp başka okullara gitmek, sonra kayıt dondurup tekrar ÖSS’ye hazırlanmak zorunda kalmasaydım.” Bu bilgilere göre, Gökçe’nin mesleki açıdan hangi kimlik statüsüne sahip olduğu söylenebilir? A) B) C) D) E) Başarılı kimlik Bağımlı (ipotekli) kimlik Ters kimlik Ertelenmiş (moratoryum) kimlik Kimlik dağınıklığı 50 b) Ertelenmiş veya Askıya alınmış (moratoryum) kimlik: Kimlik krizini atlatamamış (yani halen kimlik bunalımı yaşayan) ve çözüm yolu bulamayan bireylerin sahip olduğu kimlik statüsüdür. Bir kriz yaşanmasına rağmen herhangi bir seçeneğe bağlanma olmamıştır. Bu nedenle kimlik oluşumu askıya alınır ve bir kararsızlık, erteleme, bekleme dönemine girilir. Birey, kalıcı tercihlerde bulunmadan önce bazı sosyal rolleri denemiş ve bazı nedenlerle kimlik tercihini ertelemiştir. Ergenlik döneminde görülen umursamazlık, boşvermişlik, vurdumduymazlık, hedefsizlik moratoryumun başlıca belirtilerindendir. Mesela; genç kızların erken yaşta evlenmek istemeleri, erkeklerin askere gitmek istemeleri, bireyin okulu bırakıp işe girmek istemeleri birer moratoryumdur. 51 Üniversite sınavlarına hazırlanmaya başlaması gerektiğini düşünen, ancak seçeceği bölüm konusunda karar vermede zorluk çeken bir lise 2. sınıf öğrencisi bir süre bu konu üzerinde durmamaya karar verir. Bu öğrencinin bölüm seçimi konusunda düşünmeyi erteleme kararı Erikson’un kuramında yer alan aşağıdaki kavramlardan hangisine örnek olabilir? A) Olumsuz kimlik B) Aşağılık duygusu C) Durgunluk dönemi D) Psikososyal moratoryum E) Umutsuzluk dönemi 52 Engin meslek seçecektir. Babası bir firmanın genel müdürü annesi de öğretmendir. Engin ise küçük yaşlardan beri futbol ile ilgilendiği için meslek olarak futbolculuğu seçmeye karar verir. Annesi ve babası Engin’in bu kararını onaylamaz. İş adamı ve öğretmen olması için baskı yaparlar. Bu durum karşısında Engin ne olmak istediği konusunda kararsızlığa düşer. Erikson’a göre Engin’in bu durumu aşağıdaki kavramların hangisine örnektir? A) B) C) D) E) Kimlik kazanma Olumsuz kimlik Kimlik karmaşası Kimlik araştırması Benlik kazanımı 53 Bir problem karşısında karar verirken bağımlı hareket eden bireylerde görülen tipik davranış aşağıdakilerden hangisidir? A) Problemin nedeni olarak gördüğü koşulları değiştirmeye çalışma B) Probleme çözüm getirebilecek seçenekleri araştırma C) Problemi düşünmeyip enerjisini başka konulara yöneltme D) Aklına ilk gelen çözüm yoluna yönelme E) Bu konuda deneyimli kişilerin önerilerini benimseme 54 c) Bağımlı (İpotekli, Erken Bağlanma) kimlik: Bu kimlik statüsüne sahip birey, bir kimlik krizi yaşamaz ve çevredeki olanakları araştırmaz. kendisiyle ilgili hayati önem taşıyan konularda karar alma girişiminde bulunmaz. Kimlik konusundaki tüm kararları anne-baba veya otorite olarak kabul edilen diğer kişiler alır. Yani birey, kendi kimliğiyle ilgili başkasının verdiği kararları kabul etmiştir; benlik arayışına hiç girmez, kendisi için belirlenen kimliğe girer. Mesela; bireyin istemediği halde babasının istediği siyasi partiye oy vermesi, sevmediği halde anne-babasının seçtiği kişi ile evlenmesi. 55 d) Dağınık (Kargaşalı) Kimlik: Bu kimlik statüsündeki bireyler bir kimlik krizi (kimlik bunalımı) yaşamazlar. Meslek ve rol seçimleriyle ilgili bir güdüleri ve endişeleri de yoktur. Bu nedenle bu tip bireyler bir kimliğe bağlanmaktan kaçınırlar. Kimlik edinme konusunda ciddi bir girişimleri olmadığı gibi, bu durum onları rahatsız da etmez. İçinde bulunduğu grupları ve kararlarını sık sık değiştirirler, yaşamdan bir şey istemezler. Karasız davranışlar sergilerler. Etkileşimin ve yönlendirmenin zayıf olduğu ailelerde görülür. 56 Savaş, lise son sınıfta olmasına rağmen hâlen ne yapacağına, ne olmak istediğine karar verememiştir. Henüz kendine özgü bir dünya görüşüne ve geleceğiyle ilgili bir plana sahip olmadığı gibi bunun için bir şeyler yapmaya da çalışmamaktadır. Savaş’ın kendi kimliği ve geleceğiyle ilgili henüz bir karar verememesi ve vermek için de bir çaba göstermemesi, hangi kimlik statüsünün göstergesidir? A) Sorumsuz C) İpotekli B) Sorundan kaçan D) Kaygısız E) Dağınık 57 Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar. Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında, bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz. Marcia’nın kimlik statüleri yaklaşımına göre, Fatma hangi kimlik statüsünü geliştirmiş olabilir? A) Ters C) İpotekli B) Askıya alınmış, D) Asosyal E) Dağınık 58 Lise 1. sınıfların tanıtım ve yönlendirme dersine giren Gülay Hanım yıl sonunda gruba mesleki ilgi envanteri uygulamış ve 1. sınıftaki not ortalamasına ve envanter sonucuna göre Meryem’i eşit ağırlık alanına yönlendirmiştir. Meryem ise en yakın arkadaşı sayısal bölümü tercih ettiği için ve notları da yeterli olduğundan sayısal alanı tercih etmiştir. Lise 4. sınıfa geçtiğinde ise yeniden eşit ağırlık alanını tercih etmiş ve Gülay Hanım’a, yaz tatilinde izlediği bir filmden sonra bankacı olmanın tam kendisine göre olduğunu söylemiştir. Marcia’nın kimlik statüleri düşünüldüğünde, Meryem’in kimlik statüsü aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) İpotekli B) Askıya alma (moratoryum) C) Dağınık D) Ters (zıt) E) Başarılı 59 MARCİA KİMLİK TİPLERİNE GENEL BİR BAKIŞ Başarılmış (Başarılı) Kimlik Moratoryum Kimlik (Askıya Alınmış) İpotekli (Bağımlı Kimlik Dağınık (Kargaşalı) Kimlik Ergen, çevresindeki olanakları araştırmış mı? (Kimlik bunalımı yaşanmış mı?) EVET EVET HAYIR HAYIR (Çok istisnai olarak bazen az da olsa arayış vardır.) Bir kimliğe bağlanma gerçekleşmiş mi? EVET HAYIR EVET HAYIR ALT - ÜST Kimlik Durumu ÜST KİMLİK (Olumlu kimlik) Kendine Bakış Açısı DEĞERLİ KİMLİK ÜST KİMLİK ALT (Olumsuz (Olumlu kimlik) Kimlik) KARARSIZ ONAY BEKLEYEN ALT KİMLİK (Olumsuz Kimlik) KAÇINAN 60 e) Ters kimlik: Kimlik oluşumunda ergenin çevresi tarafından kabul edilmesi önemlidir. Ters kimlik, ailesi ve sosyal çevresi tarafından olumlu kabul görmeyen bireyin, ailesi ve sosyal çevresi tarafından istenmeyen bir kimliği seçmesidir. Mesela; ateist bir ailenin dindar oğlu, savcının suçlu oğlu, imamın manken kızı. 61 f) Gölgelenmiş kimlik: Ailesi ve sosyal çevresi tarafından baskı altında tutulan bireyin, onların istediği davranışları, rolleri (kimliği) istemeyerek seçmesidir. Mesela; Demet mühendislik bölümünü tercih etmek ister fakat ailesi onun öğretmen olmasını isteyip bu yönde baskı yapar ve Demet, bu baskı sonucunda öğretmenliği tercih eder. 62 Gölgelenmiş kimliğin ipotekli kimlikten farkı, ipotekli kimlikte ergen kendisiyle ilgili kimliği diğer insanların vermesini kendi isteğiyle (baskı yokken) kabul etmiştir. Gölgelenmiş kimlikte ise birey istemeyerek ailesinin baskısı sonucu kimliğini seçmek zorunda kalır. 63 6) Yakınlığa karşı uzaklık-yalnızlık / İlk yetişkinlik (18-35 yaş) Bu dönemde birey, kimlik arayışı (kazanma) çabalarını aşmış artık çevresindeki kişilerle yakın ilişkiler kurmaya, dostluk ve sevgi ilişkilerine girmeye ve sorumluluk almaya hazır hale gelmiştir. Ergenliğe göre çevresiyle daha iyi ilişkiler kurabilme seviyesine gelmiştir. Bu dönemde birey karşı cins ile geleceğe ve evliliğe yönelik yakın ilişkiler kurmayı ister. Aynı zamanda bu yaşta kendi kişiliğine ve yeteneğine uygun meslek seçme eğilimi de vardır. 64 Eğer birey evlilik, arkadaşlık kurma veya meslek seçimi gibi konularda başarısız olursa ve yakın ilişkilere geçemiyorsa yalnızlığa düşer. Bu nedenle diğer insanlarla bütünleşme ve toplumsal kabul görme bu dönemin kritik özelliğidir. Yalnızlık (yalıtılmışlık) karmaşası kalıcı ve güvenilir dostluklarla aşılabilir. 65 Mehmet Rauf’un Eylül romanının kısa bir özeti: Çocukluğunda ailesini kaybeden Necip’in öğrencilik yaşamı yatılı okullarda geçer. Yaşadığı kimsesizlik duygusundan kurtulmak için okul yıllarında çok ders çalışır, yetişkinlikte ise kadınlarla birlikte olur ancak bir kısmı başkalarıyla evli olan bu kadınların ihanetine uğrar. Kuzeninin karısı Suad ile karşılaşıncaya dek gerçek aşkın sonsuza dek sürmediğini ve kendinden geçecek kadar âşık olmanın sadece film ya da romanlarda olduğuna inanır. Necip, Suad’ın önce başka kadınlar gibi davrandığını düşünür ancak onun kocası Süreyya’ya olan sevgisine hayranlık duyar ve zamanla bu hayranlık tek taraflı aşka dönüşür. Necip bir yandan Suad’ın kocası olduğu için Süreyya’dan nefret edip suçluluk duyar, diğer yandan Suad’a yakın olabilmek için ona dostça davranır. Suad başlangıçta Necip’in ilgisini fark etmez, öğrendikten sonra ise görmezden gelir. Bundan sonra Necip, Suad’ın her hareketinden bir anlam çıkarmaya çalışır. Bir süre sonra Suad da Necip’ten etkilenmeye başlar. Necip her şeyi bırakıp kendisiyle gelmesini istediğinde, Suad “Süreyya ihaneti hak etmedi, onu terk edemem, üstelik kimse bu ilişkiyi onaylamaz.” der. Necip ve Suad birlikte gidemeyeceklerini çaresizlik içinde kabul ederler. 66 Necip’in kişiliğiyle söylenebilir? ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi A) Suad’dan etkilenmeden önce kadınlar tarafından sık sık aldatıldığı için yalıtılmışlık duygusu içindedir. B) Davranışları id’in denetimi altındadır. Bu yüzden Süreyya’dan nefret ettiği için suçluluk duymaktadır. C) Evli bir kadına bile kolaylıkla âşık olması, güvenli bağlanma stiline sahip olmasından kaynaklanmaktadır. D) Yalnızlık duygusundan kurtulmak için yetişkinlik yıllarında kadınlara yönelmesi yansıtma mekanizması kullandığını gösterir. E) Evli bir kadınla ilişki yaşamak istemesi cinsel kimlik karmaşası yaşadığını gösterir. 67 20 yaşındaki Arzu kimsenin samimiyetine inanmadığı için karşı cinsle ilişki kurmakta zorlandığını söylemektedir. Erikson’a göre Arzu’nun bu sorunu aşağıdaki gelişim dönemlerinden hangisindeki bir aksamadan kaynaklanabilir? A) B) C) D) E) Özerklik-kuşku ve utanç Güven-güvensizlik Girişimcilik-suçluluk Yakınlık-uzaklık Kimlik kazanma-bocalama 68 Yetişkin Bağlanma Stilleri (Bartholomew ve Horowitz) Bartholomew ve Horowitz (1991) Bowlby’nin kuramına dayanarak, benliğe ve başkalarına ait zihinsel modellerin olumlu ve olumsuz olma durumlarının çaprazlanmasından oluşan, dörtlü yetişkin bağlanma stilini geliştirmişlerdir. Benlik Modeli (Kendini Algılama) Güvenli Olumlu Başkaları Modeli (Diğerlerini Algılama) Olumlu Saplantılı Olumsuz Olumlu Kayıtsız Korkulu Olumlu Olumsuz Olumsuz Olumsuz 69 70 a) Güvenli Bağlanma: “olumlu benlik” + “olumlu başkaları” Bu bağlanma stiline sahip olan kişiler sağlıklı bir kişilik yapılanmasına sahiptir. Yani bebekliklerinde güvenli bağlanma stiline sahip kişilerdir. Hem kendilerine hem de diğer insanlara duydukları saygı ve güven yüksektirler. Güvenli bağlanma stili, kişinin ileri yaşamında içten, samimi ve uzun ilişkiler kurabilme, tutarlı davranışlar sergileme, doğal olma, iyi niyet ve yaşama karşı pozitif bir bakış açısı takınmak gibi beceriler olarak kendini gösterir. Güvenli bağlanan bireylerin, başkalarıyla kolaylıkla yakın olumlu ilişki kurdukları ve bu konuda daha az kaygı yaşadıklarını, başkalarının onayına daha az gereksinim duyduklarını ve dolayısıyla da özerk kalmayı başarabildiklerini belirtmişlerdir. Güvenli bağlanan bireyler eşleriyle bir süre görüşemeyecek olmak ya da boşanmak gibi durumlarda ciddi sıkıntılar yaşamaz, yani yalnızlığa dayanabilirler. 71 b) Saplantılı Bağlanma: “olumsuz benlik” + “olumlu başkaları” Bu bağlanma stiline sahip olan kişiler bebeklikte güvenli bağlanmayı gerçekleştiremeyen ve tutarsız bakılmış kişilerdir. Bu nedenle davranışlarında tutarsızdırlar, çok kıskançtırlar ve kendilerine değer verilmediği düşüncesine sahiptirler. Başkalarına karşı olumlu duygular beslerken aynı duyguları kendi benliğine göstermezler. Kendilerini değersiz hisseder ve sevilmeye değer görmezler. Saplantılı bağlanma stiline sahip kişilerdeki en belirgin özellik kendine güven eksikliğidir; hem reddedilmekten hem de terk edilmekten korkarlar. Eksik olan güven duygusunu başkalarına bağlı kalarak, başkalarının boyunduruğunda onlara hizmet ederek tamamlamaya çalışırlar. Reddedilmek ve terk edilmek bu tarz bireyler için katlanılması güç bir durumdur. Bu nedenle ilişkilerinde kendilerini kanıtlama eğilimi gösterirler. 72 c) Kayıtsız Bağlanma: “olumlu benlik” + “olumsuz başkaları” Kayıtsız bağlanma stiline sahip kişiler bebeklikte güvenli bağlanmayı gerçekleştiremeyen kişilerdir. Özellikle bebeklikte kayıtsız (kaçınan) bağlanma stiline sahip kişiler yetişkinlikte bu bağlanmayı geliştirirler. Bebekliklerinde anneye karşı geliştirilen kayıtsızlık ve özerklik, yetişkinliğe aktarılır. Bu kişiler olumlu benlik algısı oluşturmak için özerkliklerine oldukça önem verirler, yakın ve sosyal ilişkilerde bağımlı kalmayı reddederler. Bu nedenle bu kişiler, edilgen olarak yakın ilişkilerden kaçınırlar. Bağımsızlığa aşırı değer verirler, yakın ve sosyal ilişkilerin çok da önemli olmadığına inanırlar. Duygusal ilişkilerden ve evlilikten kaçınırlar, aşka inanmazlar. Bunun sonucu hayatın kişisel olmayan alanlarında da (iş yaşamı, boş zamanları faaliyetleri) belli bir şahsa bağlı olmayan boyutlarına odaklanma eğilimi vardır. 73 d) Korkulu Bağlanma: “olumsuz benlik” + “olumsuz başkaları” Güvenli bağlanmanın tersine korkulu bağlanma stiline sahip bireyler kurduğu ilişkilerde hep güven sorunu yaşarlar. Zaman zaman duygusal ilişkilere başlarlar ama korkup, reddedilirim ve incinirim diye duygusal ilişkilerden uzak durarak, ilişkilerine hep bir mesafe koyarlar. Duygularını ifade etmekten, içten ve samimi ilişkiler kurmaktan kaçınırlar. Sosyal temas ve yakınlık isterler, fakat başka kişilere güvensizlik ve reddedilme korkusu yaşadıkları için sosyal onaya karşı aşırı bir duyarlılık gösterirler. Bu bireyler, reddedilme ihtimalini ortadan kaldırmak için sosyal ortamlardan ve yakın ilişkilerden kaçarak incinmemeyi güvence altına almaya çalışırlar. 74 Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar. Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında, bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz. Yukarıda anlatılanlara göre, Fatma hangi bağlanma biçimini geliştirmiş olabilir? A) B) C) D) E) İkircikli Saplantılı Korkulu Kayıtsız Rol Karmaşası 75 7) Üretkenliğe karşı durgunluk / Orta yetişkinlik (35-65 yaş) Bu dönemde birey, üretken ve yaratıcıdır. Birey gerek kendisi için (anne-baba olmak, çocuk yetiştirmek), gerekse çevresi ve toplum için yararlı işler yapmak ister. Bu dönemde bireyin üreticilik işlevini yerine getirmesinde, genç kuşaklara rehberlik etmesi önemli bir yer tutar. Üretkenlik işlevini yerine getiremeyen bireyde hiçbir işe yaramama duygusu gelişir. Böylece birey de durgunluk dönemine girer, çevrelerine karşı kayıtsız kalır ve aşırı bireyselleşir. 76 50 yaşındaki İsmail Bey, çocuklarıyla ve yeğenleriyle birlikte zaman geçirmekten hoşlanan, onların gelişimlerine olumlu katkılar yapan biridir. İsmail Bey’in bu davranışı, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, aşağıdakilerden hangisiyle açıklanır? A) B) C) D) E) Çalışkanlık Yakınlık Benlik bütünlüğü Üretkenlik Girişimcilik 77 Bir süre öğretmenlik yapan Berrin 30 yaşlarındayken tanıştığı Mehmet’le son şansı olarak düşündüğü için evlenmiştir. Evlendikten sonra çalışmayı bırakan Berrin iki çocuk sahibi olmuştur. Eşi sık sık iş seyahatlerine çıktığı için evin tüm sorumluluğunu üstlenen Berrin, zamanla eşinin ilgisizliğinden yakınmaya başlamıştır. Berrin günlerini hem çocuklarını iyi bir biçimde yetiştirerek, hem de çevresindeki sosyal çalışmalara gönüllü katılarak geçirmiştir. Şu anda 60 yaşında olan Berrin, iyi eğitim gören ve mutlu evlilikler yapan çocuklarıyla gurur duymaktadır. Berrin’in son yıllardaki tek sorunu, eşiyle olan ilişkisinin kötüye gitmesidir. Bu yüzden, sadece ekonomik gereksinimlerini karşılayan biriyle neden evliliğini sürdürdüğünü sorgulamaya başlamıştır. Berrin artık çocuklarıyla birlikte yaşamak istemekte, ancak onların düzenini bozmaktan da çekinmektedir. Erikson’un psikososyal kişilik kuramına göre, yukarıdaki bilgilere bağlı olarak, Berrin’le ilgili aşağıdaki sonuçlardan hangisine varılabilir? A) Eşiyle sorunlar yaşamasına karşın, evlendiği için yakınlık duygusunu geliştirmiştir. B) Çocuklarının iyi yetişmelerini sağlamış, böylelikle üretkenlik duygusunu kazanmıştır. C) Yaşlılıkta çocuklarının yanına taşınmak istemesine karşın, onların düzenini bozmak istemediği için ego bütünlüğünü kazanmıştır. D) Ekonomik güce sahip olmadığı için eşinden ayrılamadığından, utanç ve suçluluk duyguları yaşamaktadır. E) Evlenerek öğretmenlik mesleğini bıraktığı için kimlik duygusunu kazanamamıştır. 78 Atatürk’ün “Öğretmenler! Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.” ifadesi Erikson’un bireyin yaşam sürecindeki hangi gelişimsel görevi ile örtüşmektedir? A) B) C) D) E) Yakınlığa karşı yalıtılmışlık Üretkenliğe karşı durgunluk Özerkliğe karşı kuşku ve utanç Temel güvene karşı güvensizlik Kimlik edinmeye karşı kimlik krizi 79 8) Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk / İleri yetişkinlik (65 yaş) Emeklilik dönemine denk gelir. Bu dönemde birey geçmişini, yani tüm hayatını gözden geçirir; bir nevi yaşam muhasebesi yapar. Verimli ve dolu bir yaşam geçirmiş, yaşamsal amaçlarına ulaşmış olduğunu hisseden bireyler benlik bütünlüğüne ulaşırlar. Bu sayede birey güvenli, mutlu, çevresine ve kendine faydalı, sevgi dolu bir yapıya sahip olurlar. Böylece birey ölümü daha kolay kabullenebilmektedir. 80 Aksi durumda ise, hayatını boşa geçirdiğine inanan birey, hayatında değişiklik yapmak için çok geç olduğunu düşünür. Bu nedenle kendine güvensiz, uyumsuz, sevgiden mahrum bir yapıya sahip olurlar ve ölümü kabullenmekte zorluk çekerler. 81 70 yaşındaki Hüseyin Dede sinirli, hırçın ve mutsuz birisidir. Sürekli evdekilere bağırır, çağırır ve hiçbir şeyden memnun olmaz. Mutsuzluğunun nedeni olduklarını düşündüğü için devamlı çevresindekileri suçlar. Psikososyal gelişim kuramına göre, Hüseyin Dede’nin psikolojik durumu aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Stres Umutsuzluk Yalnızlık Hoşnutsuzluk Değersizlik 82 Yaşamının son dönemlerinde, geçmişine dönüp baktığında “keşke” sözcüğünü çok kullanan ve yapmış olduğu seçimlerden memnuniyet duymayan bir birey, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre aşağıdaki gelişim krizlerinden hangisini yaşamaktadır? A) Kimliğe karşı rol karmaşası B) Üretkenliğe karşı durgunluk C) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku D) Temel güvene karşı güvensizlik E) Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk 83 Emekli olduktan sonra yaşamını değerlendiren ve o güne kadar yaptıklarını anlamlı, hedeflerine ulaşmış bularak kendini mutlu hisseden 65 yaşlarındaki bir yetişkin, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre olgunluk yıllarına özgü aşağıdaki gelişim özelliklerinden hangisini göstermektedir? A) Özerklik ve bağımsızlık B) Üretkenlik C) Kimlik kazanma D) Temel güven duygusu E) Benlik bütünlüğü 84 TOPLUMSAL CİNSİYET ŞEMA KURAMI (SANDRA BEM) Cinsiyet, biyolojik bir kategoridir ve kadın ya da erkek olmayı ifade eder. Toplumsal cinsiyet ise toplumların bir kadından veya erkekten neler beklediğiyle ilgilidir. Mesela; bizim toplumumuzda erkekten daha çok ailesinin geçimini sağlayan güçlü bir rol beklenirken kadından çocuk bakma, ev temizleme vb. roller beklenir. Sandra BEM (1944 - 2014) Sandra Bem’e göre gelişim sürecinde çocuklar, toplumun kadınlık ve erkeklik 85 tanımını öğrenir ve özümserler. Cinsiyet rolü, bireyin kendi kimliğini kadın ve erkek olarak algılayıp, cinsiyetinin gerektirdiği davranışı göstermesi demektir. Sandra Bem (1981) bireyleri kadınsı ve erkeksi özellikleri barındırma bakımından 4 gruba ayırmıştır. 1. Kadınsı (dişil, feminen): Kadınsı özellikleri (neşeli, kibar, çocuksu, şefkatli, tutkulu, üretici, sadık) daha çok, erkeksi özellikleri daha az taşıyanlardır. 2. Erkeksi (eril, maskülen): Erkeksi özellikleri (saldırgan, atılgan, atletik, hırslı, analitik, başat, güçlü) daha çok, kadınsı özellikleri daha az taşıyanlardır. 86 3. Androjen: Hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri taşıyanlardır. Her iki cinsiyet özelliklerini yüksek taşıyanlardır. 4. Belirsiz (farklılaşmamış): Ne kadınsı ne de erkeksi özellikleri (uysal, kibirli, vicdanlı, mutlu, kıskanç, güvenilir, ağır başlı, yardımsever, sır saklar, doğru sözlü) taşıyanlardır. Her iki cinsiyet özelliklerini belirgin olarak taşımayanlardır. 87 Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar. Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında, bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz. Bem’in cinsiyet rolleri yaklaşımına göre, Fatma hangi cinsiyet rolünü geliştirmiş olabilir? A) B) C) D) E) Androjen Erkeksi Kadınsı Belirsiz Feminist 88
© Copyright 2024 Paperzz