www.sufitherapy.ca www.sufiterapi.net www.sufitherapy.net Ücretsiz ve Bireysel Sufi Terapi Risale –i Nurda Farkındalık Terapi Sufi Terapi Modeli Nedir? Gülen’in Kendine Özgü Sufi Yolu Hastalar Risalesi Arabi ve Bistami’den Tavsiyeler 2. Sufi Terapi Seansı SAYI 2 . . Psıkoterapist Notu Sayfa 2 ÜCRETSİZ SUFİ TERAPİ İkinci Sufi mektubumuzda 2. Seans ve Sufi terapi ile ilgili dosyalar bulunuyor. Bunu isteyen herkese gönderdim, gönderiyorum, sitelerimden de ulaşılabiliyor. Böylelikle kamu eğitimi, ‘public education’ yapıyorum, genel terapi almak tamamen ücretsizdir. 10 hafta boyunca her Cuma seanslar, newsletter hizmetim sürecektir ve bundan yararlanan kimseden ücret talep edilmeyecektir. Sufi terapi email listemde binlerce insan bulunuyor, sorulara anlık cevap versemde daha yakından ilgilenmem kişisel dosya açmama bağlıdır. Haftalık kapasitem azami 20 müşteridir. BİREYSEL SUFİ TERAPİ İletişim Sufi Therapy Counselling Email: [email protected] İngilizce Siteler www.sufitherapy.ca www.sufitherapy.net Türkçe Site www.sufiterapi.net Twıtter hesabı Kanada’nın Ontario Eyalet’inde Psikoterapist ve Sosyal Çalışmacı olarak çalışan Masterlı terapistlerin denetim için üye olmak zorunda olduğu the Ontario College of Social Workers & Social Service Workers (RSW) ve Ontario Association of Social Workers (OASW) kurumlarının üyesiyim. Şeyh değilim, Batı ve Doğu bilimlerini okumuş, legal faaliyet gösteren bir psikoterapistim. Kanada’nın Wilfrid Laurier Üniversitesi’nde modern psikoterapi eğitimi gördüm, Sufi terapi metotlarını profesyonel olarak kullanıyor ve Batılı yöntemlerle birleştirip doğaçlama yapıyorum. İnternet üzerinden görüntülü seanslarla ve sorulara email üzerinden verdiğim anlık cevaplarla Türklere yönelik yaptığım terapide Ücretim bir defalık 100 Kanada doları, 200 TL dir. Bireysel rapor ve kişisel analiz çıkarılması için Özel Sufi Assessment soruları yolluyorum. Daha sonra Psikososyolojik Analiz için tercihe göre yazılı veya görüntülü görüşmede epey sorular soruyorum. Bunları aldıktan sonra görüntülü olarak 50 dakikalık başka bir seans görüşme yapmamız gerekebilir. Burada neden terapi almak istediğinizi net konuşuyoruz. Sufi terapi facebook hesabına üye olursanız, oradan kameralı görüşebiliriz. Bu sadece bireysel terapi almak isteyenler içindir. https://www.facebook.com/profile.php?id=100008178542179 Bunların hepsini yaptıktan sonra size bir rapor çıkartıp, galip esmanızı belirleyip, kişisel zikir verme aşamasına geçebiliriz. Ödeme rapor ve galibi esma verilme sırasındadır, yani en sondadır. Sadece PayPal üzerinden ödeme kabul edilmektedir, kredi kartı kullandırmıyorum. @sufiterapi PayPal hesabı olmayanlar kolayca yeni açıyorlar, bu İnternet’de en güvenli ödeme biçimidir. SAYI NO 2 Eğer terapi üç seanstan fazla sürecek yoğunlukta ise yeniden konuşmamız gerekiyor. Zira daha derin sorunlarınıza ineceğiz. 18 Nisan 2014 Faruk Arslan CUMA MSW, RSW, Psikoterapist Sufi Terapi/Kitap Sufi Terapi'nin Fethullah Gülen Hocaefendi'den Sosyal Bilimlere ve Psikoterapiye kazandırdığı yeni tanımlama “Trans-ihlas Vicdan” terminolojisi vicdanın temiz hali olarak bilimsel kayıtlara Kanada’nın Wilfrid Laurier Üniversitsi’nde girdi. Batılı bilim adamları Gülen’in tanımını daha önce “Kozmik Vicdan” ve “Trans-Vicdanı” olarak tesbit etmişlerdi. Çünkü vicdan yanlış yapmaktan alıkoyan bir iç bekçidir, doğruları tartan iç ölçüdür, hakikatin nasıl yapılacağını anlatan bir iç eğilimdir. “Trans-Vicdan”lı, ihlas, samimiyet ve kalp merkezli Sufi Terapi der ki: “Allah'a kul olan, köle olan kula kul olmaz, kimseye köle olmaz, satın alınamaz çünkü vicdanı hür ve temiz özgür bir savaşçıdır.” .Kalbin Zümrüt Tepeleri-1 SKalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde farklı bir bakış açısı sunan bu serinin ilk kitabında toplam 47 başlıkbulunuyor. Kalbin Zümrüt Tepeleri-2 Kalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde farklı bir bakış açısı sunan bu serinin ikinci kitabında toplam 50 başlık bulunuyor. Kalbin Zümrüt Tepeleri-3 Kalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde farklı bir bakış açısı sunan bu serinin üçüncü kitabında toplam 32 başlık bulunuyor. Kalbin Zümrüt Tepeleri-4 Kalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde farklı bir bakış açısı sunan bu serinin dördüncü kitabında toplam 13 başlık bulunuyor. Sayfa 3 . Sufi Terapi/ Risale Perspektif Sayfa 4 Hastalar Risalesi Modern psikoterapi ve tıb Üstad Said Nursi’nin Hastalar Risalesinde belirttiği hasta ve doktor uyumu noktasına daha yeni geldi. Terapik ilişkide yüzde 85 oranında hastanın vereceği karar, terapistin vereceği güven, uyum iletişim geliştirmesi ve terapiye vereceği yön önemli hale geldi. Yüzde 8 oranında terapistin uyguladığı teknikler etkin iken, geri kalan yüzde 7’de aile, çevre gibi başka faktörler etkin. Buna Batı’da artık müşteri merkezli veya insan merkezli hasta bakımı metodu deniyor. Yani hasta her zaman haklıdır. Hastalar Risalesinin en sonunda Üstad Hazretleri “Ey kendi hastalığını teşhis edebilen bahtiyar doktor, samimi ve aziz dost!” diyor. Onun için önce hekimler kendilerini tedavi etmeli, kendi hastalığını teşhis etmeli, hastalıkla ilgili algılarını düzeltmeli. Hastalığın düzelmediğine inanıyorsan, o hasta onun kokusunu alıyor, anlıyor ve sana ya gelmiyor ya da hasta ümidini bırakıveriyor. Hastanın ümidini çalmak gibi bir görevi yok hekimin. Hekimin görevi bir hasta geldiği zaman onun iyileşmesi için tıpta ne varsa onun yolunu bir şekilde bulması lazım. Hekimin görevi bu. Yani bizde çok meslektaşlarımız bilir. “Senin bu hastalık iyileşmez” diyor. Hekimin bunu bilimsel olarak söylemeye hakkı yok. Çünkü % 1 ihtimalle iyileşme varsa hasta iyileşiyor, hastanın yanında bekleyen refakatçisi ölüyor. Ve tedavi uyumu oluşuyor. Terapatik ittifak diyoruz buna. Ve hastanın hekime olan güveni artıyor ve iyileşmeyi artırıyor. Bu psikiyatride motivasyonel görüşme, hastayı motive eden görüşme tekniği olarak geçiyor. Hastalar Risalesindeki hastaya iyileşme duygusu ve ümidi vermeyi psikoeğitim olarak artık hastalara yapılmaya çalışılıyor. Hastaya ilk geldiği zaman daha sonra çıkarken de tedavi sözleşmesi olarak yazılı olarak veriliyor. Bizim için çok önemsiz olan bir şey, hasta için çok önemli olabiliyor. Onu bilgilendirirsek krizin çıkmasını engellemiş oluyoruz. Burada Risale-i Nur ve Hastalar Risalesi, gafletten uyarma yani kişiye farkındalık çalışması yapıyor ve bunun meyvelerini gösteriyor. Yani menfi-müsbet ibadet vurgusu yaparak bu hastalıklarla ilgili sabredip şükretmenin menfi ibadet olduğunu, o kişiye ileriki hayatta kazanç olarak dönüşeceğini söyleyerek ümidi ayakta tutmaya çalışıyor. “Zamanın boşa gidiyor” diye uzun vadeli manevi yatırım olarak düşündürüyor. Hastalar Risalesi Beşinci Deva’da hastalığı hafifletme özelliği var: “Bu sekiz dokuz senedir, liyakatsiz olduğum halde, bazı genç zatlar hastalık münasebetiyle dua için benimle görüştüler. Dikkat ettim ki: Hangi hastalıklı genci gördüm; sair gençlere nisbeten ahiretini düşünmeye başlıyor. Gençlik sarhoşluğu yok. Gaflet içindeki hayvani hevesattan bir derece kendini kurtarıyor. Ben de bakıyordum, onların tahammül dahilindeki hastalıklarını bir ihsan-ı ilahi olduğunu ihtar ederdim. Derdim ki: “Kardeşim, senin bu hastalığının aleyhinde değilim. Hastalık için sana karşı bir şefkat hissedip acımıyorum ki, dua edeyim. Hastalık seni tam uyandırıncaya kadar sabra çalış. Ve hastalık vazifesini bitirdikten sonra, Halık-ı Rahim inşaallah sana şifa verir.” Burada “hastalık seni uyandırıncaya kadar sabra çalış” demekle kişiye hem farkındalık çalışması var, hem de hastalığı eğitim olarak, bir psikoeğitim olarak kullanması yani kişinin kalbini dünyadan Allah’a yöneltmesine vesile olması hususu var. İşte bunu yaptığı zaman hastalık Allah katında vazifesini bitirdi. Çünkü bir yaprak bile Allah’ın izni olmadan hareket etmediğine göre hastalığın iyileşmesi için Allah’ın izni ve iradesi lazım. Hastalık tevekkül ve teslimiyet dersi veriyor. Çünkü insanda var. Özellikle “bu asır enaniyet asrı” diyor Bediüzzaman Hazretleri. Gerçekten egoizmin çok yükseldiği bir asırdayız. Dindar insanlarda bile narsizm var hatta rahmetli Zübeyir Ağabeyin bir sözü var: “Enaniyet-i Nuriye. Yani enaniyeti olanlar var. Risale-i Nuru muaalimvari okumayın.” Yani en dindar insanda bile enaniyet varsa, bu asır enaniyet asrıdır. Eskiden hastalıklı insanlar inzivaya, mağaraya çekilirler Allah’a yaklaşmaya çalışırlarmış. Bu zamanda o tasavvufun semavi öğretisini sekülarizm kaldırdı. O zaman da Cenab-ı Hak hastalıkları verdi. Hastalıklarla insanların Allah’ı bulmalarına sebep oluyor. Tasavvufun asırlardır yaptığı hizmeti Hastalar Risalesi yapabilir. Hastalar Risalesi dünyaya değil, ahirete yönelmeyi öğreten bir eserdir. Bunu yaptığımız zaman hastalık sonucu Allah’a yaklaşmaya vesile olabilecek bir hizmet yapılabilir. Yani biz bunu alıp da dini anlatarak yaptığımız zaman insanlar algılarını kapatıyor ama bunu Hastalar Risalesinin metoduyla yaparsak birçok musibet-zedenin musibetin gerçek yüzünü görmesine ve Allah’a yaklaşmasına vesile olunabilir. Hastalar Risalesini bu açıdan muhakkak insanlara daha ulaşılabilir bir hale getirmemiz lazım. Şu anda sadece Risale-i Nuru bilenlere okuyor. Sufi Terapi/Zikir Dat e and Ti me English Arabic There is no god but God Lâ ilâhe illallah Sayfa 5 Times KALBİN ZÜMRÜT TEPELERİ SUFİ TERAPİ ZİKİR TAKVİMİ 200 Table 2 – The Daily Dhikr Schedule, Recitation God Allah 66 He Hu 200 The Truth Hak 108 The All-Overwhelming Kahhâr 306 The All-Powerful Kâdir 314 The All-Strong Kaviyy 116 of God's Names Table 4 – The Daily Dhikr Schedule, “Sekine” (Peacefulness), Recitation of God's The All-Compelling Cebbâr 206 The Master Mâlik 90 The All-Loving Vedûd 2 0 The Peerlessly AllSingle Vâhid 19 The One Ehad 13 The Eternally Besought -of-All Samed 134 Names Date and Time English The Unique Turkish Number or Arabic of Times Ferd 33 The AllLiving Hayy 14 The SelfSubsistent Kayyûm 156 The Just Adl 104 The Judge Hakem 68 The Pure One 170 Kuddus Sufi Terapi/ Kunut Duaları Sayfa 6 Sufi Terapi/ Dua’nın Hikmeti Salât-i Tefriciye Sayfa 7 İmamı Kurtubî Hazretleri şöyle buyurmuş: “Bir kimse, çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi (kalkması) için “Salât-i Tefriciye”yi (4444) defa okuyup, bu mübarek Salâtü Selâm ile Yüce Peygamberimizi vesile edinse, hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Yüce Allah, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir sebeb yaratır ve ona muradını verir.” “Allâhumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ Seyyidinâ Muhammedinillezî tenhallü bihil ukadü ve tenfericu bihil -kürebü ve tukdâ bihilhavâicu ve tünâlü bihirreğâibü ve hüsnül-havâtimi ve yustaskal ğamâmu bivechihil Kerîm ve alâ âlihî ve sahbihi fî külli lemhatin ve nefesin bi adedi külli ma’lûmin lek.” . Salati Tefriciye duasının anlamı “Allahım! Bizim Efendimiz Muhammed’e (sav) kusursuz bir salât ve rahmet, mükemmel bir selâm ve selâmet vermeni diliyoruz. O Peygamber ki, onun hürmetine düğümler çözülür, sıkıntılar ve belalar onun hürmetine açılıp dağılır, hacet ve ihtiyaçlar onun hürmetine yerine getirilir. Maksatlara O’nun hürmetine ulaşılır, güzel sonuçlar O’nun hürmetine elde edilir. O’nun şerefli yüzü hürmetine bulutlardaki yağmur istenilir, Allah’ım, onun ehl-i beytine, ashabına da her göz kırpacak kadar zamanda (her an, saniye) her nefes alacak zamanda sana malum olan varlıklar sayısınca salât et.” Sufi Terapi/ Sufizm Sayfa 8 KENDİNE ÖZGÜ SUFİ YOLU Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Sufi yaşamına adapte ettiği ve altını çizdiği dört ana karakteristik özellik gözlemlenmektedir. Bunlar, İslami ruhsallık, Sufi tarikatlar olmadan Sufizm, Sosyalleşerek katılımcı Sufizm ve Diyaloğlu Sufizm” (Kim, 2008, p. 357). Gülen, Said Nursi’nin tarikat olmadan yaşanan Sufizm fikrini yeniden formüle etmiş ve temsil etmektedir. Gülen’e göre Sufiler ruhsal gelişimleri sırasında arayışta olan ve başkalarını yaşatmak için yaşanan adanmış ruhlardır (Kim, 2008, p. 367). Gülen bir acz, fakr, şefkat, aşk, sabır, şükür ve şevk kahramanı olarak mistik İslam’ın yeni Mevlana ve Yunus Emre meşrep modern temsilcisi olarak görülmektedir. Gülen’in Erbain çıkartırken yaşadığı tecrübelerden olan ilham (inspiration), sünuhat (accesses), hads (spiritual analogy), tuluat (offshoots) and tahattur (remembering) Sufi terapi konseptleri seçilirken teknik olarak kullanıldı. Gülen’in yazılarında ve konuşmalarında görülen dört ana kaynağa önem verildi. Bunlar: Kur’an, Hz. Muhammad (sas), kainat kitabı ve vicdan. Gülen Sufizmi nasıl tarif etmektedir? Niöin Oryantalistlerden farklı bir tanımlama yapmıştır? Gülen’in Sufizm ile kast etmek istediği mana tasavvuftur ve tarikatların olmadığı Asrı Saadet dönemidir. Bu bakış açısı, bazı Müsluman kritiklerin ve Batılıların anladığı dini yaşamdan uzak şekilci Sufizmden çok farklıdır. Sufi veya Sofi, Sufizmi takip eden demektir. Sufizm, kendine özgü kalp merkezli metotları, prensipleri, kuralları olan İslami bir bilimdir. Saflaşarak Allah’a bir yönelmedir. Gülen, Sufizmi insani bir sevgi, aşk ve barış için çözüm olarak görür. Ancak ilahi aşk ve tecellileri müşahaede kamil insan olmak yetmez, Sufi Allah’I anlatmalı, yaşadığı topluma faydalı olmalı ve başkalarının mutluluğu için aksiyon merkezli yaşamalıdır. Sufizm, karanlık bir odada bilinmeyen bir hayvanı, koca bir fili tanımlamaya çalışan insanlara tanımlama için kalbi bir fener sunar. Sufizm, kalbi anlamaya ve aksiyonunu kavramaya yönelik disiplinler içerir ve çok eski bir tarihi, ruhsal gelenektir. Sufi pratikleri, modern günlük yaşama uygulabilir. Halk içinde olup hep Allah ile beraber olunabilir. Hizmet Harekatı, bir tarikat yapılanması değildir, takipçileri makuliyette sosyal ve eğitim içerkli proje gönüllüleridir. Gülen tarikat kurmadı, takipçileride tarikat üyesi değildir. Ancak “quasiSufi,” ve “Sufioriented” özellik taşır (Kim, 2005). Veya “postSufism” olarak nitelendirilebilir, ama Sufi tarikat değildir (Yavuz,2004). Sosyal network ve ilişkileri geleneksel tarikat tekkelerinden farklıdır (Özdalga, 2005). Gülen kendisine özgü yola sahip bir Sufidir (Sarıtoprak, 2001). Gülen’in Sufiliğinin kendisi yeni bir paradigma sunmaktadır (Yavuz, 2004, p. 370). Gülen, öğrencilerinin kalp hayatlarını ve akli gelişimlerini terbiye ederken dini dili mükemmel kullanmış, akıl ve kalp arasındaki ilişkiye dikkati çekmiştir. İnsanları taassup sahibi dini yobazlar haline getirmekten kaçınmış, takip edenlerini birer sosyal hizmet çalışmacısına çevirmiştir. Ve ayrımcılık ve ötekileştirme yapmadan yüksek insani değerler çerçevesinde tüm insanlık için hizmet etmelerini sağlamıştır. Eğer bireyin vicdanı temizlenirse dikey olarak . Allah’a yönelir, Allah kuluna selim bir kalp verir ve ötekini sevme noktasında yatay bir ilişki oluşur. İnsanlar, ancak insanlığa sevgi dolu bir aşk ile insanlık için hizmet aktivitelerine motive edilebilir (Kim, 2008, p. 367). Gülen, öğrencilerini dervişlere, meleklere, vecd sahibi erenlere, kutsal öğretmenlere, şifa dağıtıcılara, Asrı Saadet dönemi halife ve sahabilerinin adanmış ruhlarına benzetir (Gülen, 2009, p. 12). Gülen, egonun terbiyesiyle bireyin gerçek özgürlüğe ve yüksek insan kalitesine kavuşacağına inanır. İnsanın saflaşması ve temizlenmesi için kalp önemli rol oynar. Vücud, akıl ve ruhu unutmayan Gülen, bireyin kalben, ruhen, aklen iyileşerek yenilenme cehdinde bulunmasına ve kalbin ibresinin Allah’a doğru olması için ihlaslı vicdana büyük önem verir. Başkasının mutluluğu için yaşama idealini ancak insanları Allah için karşılıksız sevenler gerçekleştirebilir. Gülen’in önerdigi pozitif düşünce sistemi alternatif Sufi psikoterapi teknikleri ve sistemi oluşturabilmek için mükemmel bir kaynak ve yeni bilgi üretim imkanı sunmaktadır. Sufi Terapi/Kalp Merkezli Farkındalık Sayfa 9 Sufi Terapi Modeli Nedir? Sufi Terapi modeline muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Kalbin Zumrut Tepeleri eserinde anlatılan kalp merkezli terapi yöntemlerine kişisel seyrü süluk seyahatimle ulaştım. Yaşadığım gözlemleri öykülendirdim, üstad Said Nursi’nin Risale,-i Nur’undan çıkardığım 40 pozitif terapi tekniği ile zenginleştirdim. Sufi terapi, İslam, Hıristiyanlık, Musevilik, Budizm, Hinduizm ve pek çok dini inanış sisteminde sosyopsikoloji de sağlık ve sıhhati tamamlayan, önde gelen ruhsal bir gelenektir. Akıl hastalıklarının tedavisinde büyük bir popülerlik kazanan Sufi yaşam ve düşünüş tarzı ve pratikleri, nefsi emmareden azat olarak ruhun özgürleşmesine imkan sunar. Sufi terapiler çeşitlenmekte ve gelişimini sürdürmektedir. İnsan hakları merkezli Sufizm toplum vicdanını aydınlatır, kişisel ruhsallık ile toplumun ruhi vicdanı arasında köprü kurar. Bu olgu, Sufizm içindeki insani sevgi ve kültürlere tolerans sayesinde hayat bulur. Sufi terapi ile ruhsal boyutu teşvik ederek akıl, ruh, kalp ve zihnimizdeki diğer fakültelerin içselleştirilmesine öncülük eder. Gülen’in bireylerin gelişiminde kalp ve ruhsallığa verdiği önem ve manaya odaklanarak, kültürel ve ahlaki hassasiyeti olan yeni bir pozitif psikoterapi modelini sevgi ve kabul edilme arayan insanın arayışı olarak inceledim. Gülen, 13. yüzyılın büyük düşünüür Mevlana Celaleddin Rumi’nin görüşlerini yenileyen alim olarak kabul edilir. 1960’larda başlattığı Hizmet adlı bir sosyal hareket bugün evrenseldir. Amacım, Gülen’in Sufi yorumunu gösteren en önemli eseri “Kalbin Zümrüt Tepeleri” ni merkeze birincil kaynak alarak, kişisel olarak Sufi tecrübeleri yaşamak ve izlenimlerimi pozitif terapi yöntemi olarak aktarabilmektir. Ana hedefim ise, kişisel ruhsal yolculuğa çıkarak Fethullah Gülen’in Sufi yorumuyla varmak istediği son noktayı bulmaktı. İlk sorum, Sufi yolu sosyal hizmetler pratiği ve psikoterapiye nasıl fayda sağlayabilirdi? İkinci sorum, Gülen’in kendine özgü Sufizm yolunda bireyleri iyileştiren, insanlığa faydalı olmalarını sağlayan pozitif düşüncenin kaynağı nedir? Gülen’inkednine özgü metodolojisini akademiye kazandırdım ve geliştirdiği ‘Transpersonal İhlas Vicdanı’ bilim dünyasına sundum. Genel olarak bu varoluscu teoriler içinde yerini aldı. Autoetnografi metoduyla yapıtığım ‘qualitative’ araştırmanın en orjinal ve ilginç tarafı, Sufizmde kullanılan bir rituel olan ‘Erbain’ adı verilen yöntemin kullanılmamdı ve bunu akademite araştırma metodu olarak sunmamdı.40 günluk iki period Erbain yaşar iken 80 günde yazdığım günlükler ve şiirler ana datayı oluşturdu. Reflektif analiz yöntemi ile Gülen’in Sufi makalelerine getirdigim yorumlar, bir sosyal yenilik ve zihin aydınlanması süreci olarak şiirlerime yansıdı. Sufizmin anahtar konseptlerini kullanarak herkesin yararlanabileceği düzeyde anlaşılabilir Sufi terapi teknikleri ve kişisel iyileşme metotları çıkardım. Gülen’in aksiyon odaklı Sufi terapi yöntemlerini test ederken, nefis temizlenmesi sürecinde yaptığım kişisel gelişim yolculuğu sonucunda kalp merkezli varoluşcu bir farkındalık sistemi ortaya çıktı. Bu model, bir psikotedavi yöntemine dayandı, psikiyatri dünyasına kültürlere karşı hassas, ruhsal, kalbi ve akli bir alternatif iyileştirme metodu sundu. . Yogo terapi gibi Doğulu ruhsal eğitim ve terapi modelleri Batının pek çok tıp eğitimi kurumundaki müfredatlarda yerini almıştır. Hizmet Hareketi laik ve modern eğitim modeline dayanmakta ve bunu manevi değerleri olan kültürlere saygılı rol model öğretmenlerle yaymaktadır. Hareketin yan ve alt kurumlarının oluşumu ve yönetilmesi Sufizm yolları için oldukca yenidir. Gülen, çeşitli çok kültürlü, etnik, local ve dini toplumlar arasında diyalog kurdurarak, beraber barışcıl yaşama kültürü, tolerans ve dinsel aydınlığı açtıkları okullar, dinler ve kültürler arası diyalog aktiviteleri ile oluşturmaktadır. Hizmet Harekatı, Türkiye, Kanada ve yurt dışında 180 ülkede faaliyet göstermekte, aktif olmayan pozitif enerjileri manalı ve akılcıl kolektif aksiyonlara dönüştürmektedir. Gülen, İslami ruhsallığı kendi takipçileri arasında yayarak, modernite ile birlikte uyumlu ve yaşanabilir hale getirmektedir. Ancak bu kişisel mistitizm, tarikatlarda görülen tekke ve zaviyelerdeki geleneksel tarikat locası tecrübeleriyle olmamaktadır. Sufi Terapi/1. Seans Sayfa 10 Sufi Farkındalık Terapi 2. Seans Korunma, Sufi Terapi’de çok önemlidir. Bir haftadır Allah’ı anmaya ve ismi azam duaları okumaya başladınız nefsiniz hemen sizle uğraşmaya başladı değil mi? 50 dakika sürüyor, çok uzun, sıkıcı, bugün yapmasan da olur diyen sesleri kelamı nefsi size fısıldıyor. Üstelik birde şeytanınız sizi rahat bırakmıyor. Herkesin bir şeytanı vardır demişti Hz. Muhammed (SAV). Seninde mi ya Rasullulah deyince arkadaşları, cevap verdi: Evet, benimde ama ben şeytanımı müslüman yaptım. İrade ve murad insanı olabilmek için kendi stresinizi yönetmeyi öğrenmelisiniz. Benim iradem çok zayıf, keyfim istemedi mi hemen yarıda bırakıyorum, ne yapayım demeyin. Stresler insanı geliştirmede çok faydalıdır. Şeytan ve nefsimiz olmasa manevi, ruhani gelişimimizi sağlayamayız. Kömür ruhlar elma elmas gönüler bu dünyada ayrılıyor, herkes ruhani kalb ile ruh kumaşını dikiyor. Kronik ve tekrarlayan stresler, çoğu defa akut streslerden daha yıkıcıdır. Zihinsel pozitif stratejiler geliştirerek öğrenmek veya daha önce öğrenilmiş davranışları kullanımdan çıkarmak gerekiyor. Duygu ve düşünce çetelesi nasıl doldurulacak veya niye dolduruyoruz ki sorularına muhatap oldum. Otomatik davranış ve tepkilerimiz, bebekliğimizden çocukluğumuzdan başlayarak oluşur, olaylar karşısında beynimizi kullanmadan karar veririz. Beyinde duyguları regule eden sistem bozulmuştur, kalbimiz ise kararak gerçekleri görme basiretinden mahrum kalmıştır. Bireyler sigara, uyuşturucu, alkol gibi kötü alışkanlıklardan bağımlılık gerekçesiyle kurtulamaz. Ahlaki değerlerin bozulduğunu ıskalar, olaylara tepki oarak kullandığı kötü maddelerin kendini rahatlattığını bile dile getirir. Kendi kendini avutmakta, kandırmaktadır, aslında otomatik tepki vermekte, Kur’an emrettiği gibi düşünmemektedir. Sufi terapide kullanılan meditasyon teknikleri ve zihinsel stratejilerde ortak olan dört temel özellik veya gaye vardır: Rahatlama: Zikirlerle kalp itminane erer. Allah’ın isimlerini içselleştirme için bol bo Tefekkür yapılmalı, bunun için loş sakin bir seçilir veya tabiata çıkılır. Solunum egzersizlerinden faydalanılır. Rahat elbisler giyilir. Alah’ın sanatları ve tecelilerin, kainatta müşahade edebilmenin yolu kalbinizi temizlemekten geçer. İbni Arabi 1001 esmayı gördüm dediğine göre Alah’ın 99’cdan çok daha fazla sınırsız isim ve sıfatları bulunur. Müslümanın görevi Allah ile sürekli hemdem olabilmektir. Kendine telkin: Kendi kendine konuşma, iç diyaloglar yürütme faydalı olabilir. Pozitif çözümler üretmek beyinde olumlu kimyasal salgılar ve hormonlar salgılanmasına yardımcı our. Eğer kalp ve ruh, aklınızı ikna ederse sinir sisteminde çalışma ahengi normalleşir. Anadolu kültüründe ironiye gülebilen Temel ve Nasreddin Hoca fıkralaro boş yere çıkmamıştır. Hayatın ve olayların acımazsızlığına, devlet zulmüne, stresine dayanmak için kendi kendinizi eğlendirmelisiniz. Düşünce yoğunlaştırma: Dış dünyada yaptığınız tefekkürü iç dünyanıza taşımanız gerekir. Bir Allah’ın ismi üzerinde yoğunlaşabilirsiniz. Kendiniz içinde kendinizi arıyorsunuz, bunu yapmak için nefsi emmareden kaçıyorsunuz. Ego size Allah ile nefsinizi kıyas yapmanız ve bir hiç oduğunuzu, sıfır bile olmadığınızı anlamak için verilmiştir. Sürekli murakabe ve muhasebe yapmayanlar Hz. Harun iken karunlaşırlar. Stres aşısı: Vücuda ölü ve zayıf virüsler verilerek ilaçlı aşı yapmak tıbbın en önemli buluşudur. Organizmayı sağlıklı savaşması için hazırlıklı hale getirnek önemlidir. Bu nedenle karşınıza çıkan küçük musibetleri gerçek strese karşı antreman olarak algılayınız. Mutlak tevekkülde yaratıcıyı en tepede olamalıdır. Akıl yürütme, sorgulatma, sorgulama, mantık ve bilim kullanılarak Allah, ahiret, haşr ve iman hakikatları tıpkı üstad gibi anlatılabilir. Yaratıcıyı esmaül hüsna ile tanımalıyız ve ehadiyete dayalı tevhid anlayışını ortaya koymalıyız, kainatta teceliler vahdaniyeti haykırıyor. Nema lazımcı müslüman olmaz. Neme lazımcılık istibdatın yadigarıdır. Hürriyet, hukukun üstünlüğü, ahlak, fazilet ve eğitim İslam'ın emridir. Sufi Terapi/ Duygu ve Düşünce Takip Ödevi Sayfa 11 Ev Ödevi olarak Excel dosyasına haftada en az üç gün yapmanız şartıyla aşağıdaki olay, duygu ve düşünce takip cetvelini koyuyorum. Hergün yaparsanız daha iyi olur ama zor gelir diye haftada üç ile başlayalım. 10 baremli not verme çizelgesinde kendi kendine not veriniz. Olay Kim, ne, ne zaman, nerede Duygular Ne hissettin? Her düşünceye 0 ile 100 arası not ver? Otomatik Düşünceler, Hayaller Zihninde böyle düşünmeye başlamadan önce neler oluyordu? Ağır basanları işaretle. Hangi olay bu sıcak düşünceleri destekliyor? Hangi olay bu sıcak düşünceleri desteklemiyor? 50 orta 70 çok Alternatif balans düşünceler neler? Bunları yaz ve her alternatıfe ve balans düşünceye 0 ile100 arası not ver. DÜŞÜNCE ÇETELESİ Duygular Not Baremi: 0 Yok 1 2 3 4 5 10 az 20 az 30 az 40 orta 60 orta 80 çok 90 güçlü 100 güçlü Duygul arı Şimdi Yenide n Notland ır 2. bölümd e yer alan duygula ra ve yeni duygula ra not ver Sufi Terapi/Haftalık İsmi Azam Dua Sayfa 12 İÇKİ VE SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN DUA: 1.ci terkib: Akşam namazının farzından sonra seccadeden kalkmadan dünya kelamı konuşmadan; 786 defa besmele, 70 defa istiğfar, 66 defa salavat ve 40 defa Fatiha suresi okunur. Tekrar 66 defa salavat okunur, içki ve sigarayı bırakmak için dua edilir. 2.ci terkib: Bir oturuşta tenha bir mahalde dünya kelamı konuşmadan; 786 defa besmele, 70 adet istiğfar, 66 adet salavat, 313 defa Kevser suresi tekrar 66 adet salavat okur, içki ve sigarayı bırakmak için dua edilir. 3.cü terkib Günde 100 defa Fatiha suresini okuyan kötü ahlaktan kurtulur. Günde 100 defa ‘ La ilahe illellahul melikul hakkul mübin ’ okunur. Her gün 170 defa Ya Kuddus veya 1286 defa ‘Ya Gafur ’ okur. Kötü alışkanlığı olana karşı her gün 409 defa ‘ Ya Tevvab ’ ve dua okunur. DUA: Hulefay-ı Raşidîn Efendilerimizden biri olan Hz. Osman'dan (ra) rivayet edilen bu dua hakkında Efendimiz (a.s.) bizlere şu güzel haberi veriyor: "Her kim bu duayı her günün sabahında ve her gecenin akşamında üç defa okursa artık ona hiçbirşey zarar veremez.'' Ebû Davud'da geçen başka bir rivayette ise Efendimizin ''hiçbir belaya maruz kalmaz'' dediği nakledilmiştir. Sufi Terapi/Haftalık Risale-I Nur Tekniği Sayfa 13 Risale-i Nurdan Nefsime 4 Nasihat 1. Mazlumun ahı yerde kalmaz. Zalimin kısa sürede ceza görmesini istiyorsan önce ıslah olması için dua et ve aktif tevekkülle bekle. Müslümanlar için yaşasın cennet de, nefret etme zalimlerden, acı onlara, şahıslara değil yanlışın küfrün aslına düşman ol, nefret et, iğren. Peygamber sabrına deli olacaklar, çıldıracaklar; göreceksin gayretullaha dokunacak zulümleri ve zalim cezasını bulacak, zira Rabbin mühlet verir, ihmal etmez. 2. Hiç ender hiç bir sıfırsın. Acizsin, fakirsin, aciz ve fakir olanı istemezsin, oysa tüm mevcudatı sınırsız istersin, Ruhunu Rahman’a teslim et, sonsuz merhamete talepkar ol ve gayri isteme makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber (SAV). Acz, fakr, şefkat, şevk, şükür ve tefekkür yolu hakkalyakine çıkartacak en kısa yoldur, tarikat lazım değil. 3. Hergün 70 defa tevbe ve istiğfar et, Estagfirullah ve netübü ileyh de ki kalbinde iğne topuğu miktarında günah kalmasın, kalbinde zakkum çiçeği açmasın, temiz kalsında tuba çiçeğin sümbüllensin, sevgi doğsun ve şeytanı kovsun. 4. Allah’tan başka hiç bir sevgiye kalbinde yer verme. Muhabetullahtan başka tüm sevgiler, aşklar yalandır, geçicidir, mecazidir. Allah kıskançtır, başkasına kalbini kaptırırsan razı olmaz, razı olunan nefis olmak kadar razı olan nefis olmakta önemli mütmainlik sırrıdır. Sufi Terapi/Haftalık Kalbin Zümrüt Tepeleri Sayfa 14 İhlas Sızıntı, Temmuz 1992, Cilt 14, Sayı 162 İhlâs; doğru, samimî, katışıksız, dupduru; riyâdan uzak olma ve kalbi bulandıracak şeylere karşı kapalı kalma, kapalı yaşama.. veya gönül safveti, fikir istikameti içinde Allah'la münasebetlerinde dünyevî garazlardan uzak kalma ve tam bir sadâkatle kullukta bulunma şeklinde yorumlanmıştır ki, daha sonra, meşâyih-i kirâmın, onun tarifi ile alâkalı söyledikleri sözlerin hemen büyük bir bölümü; sunmaya çalıştığımız bu tarif etrafında cereyan etmektedir. İhlâs; ferdin, ibadet ü tâatinde, Cenâb-ı Hakk'ın emir, istek ve ihsanlarının dışında her şeye karşı kapanması, abd ve Ma'bud münasebetlerinde sır tutucu olması, yaptığı şeyleri Hakk'ın teftişine arz mülâhazasıyla yapması, tabir-i diğerle; vazife ve sorumluluklarını, O emrettiği için yerine getirmesi, yerine getirirken de O'nun hoşnutluğunu hedeflemesi ve O'nun uhrevî teveccühlerine yönelmesinden ibarettir ki, saflardan saf sâdıkların en önemli vasıflarından biri sayılır. Bu itibarla, sadâkat bir asıl ve kaynak, ihlâs da ondan nebeân eden bir "mâ-i zülâl" sayılmıştır. Kırk gün bu mâ-i zülâli içen birinin kalbinden lisânına hikmet kanallarının açıldığı ve açılacağı, sözleri "lâl ü güher" Söz Sultanı'nın beyânı.[1] Sadâkat, peygamberlik âleminin en birinci vasfı, ihlâs ise en nûrânî buududur. Başkalarının hayat boyu elde etmek için uğraşıp durdukları ihlâsa onlar doğuştan mazhardırlar. Kur'ân-ı Kerîm nebî ihlâsını anlatma sadedinde: " صا ً َ ِإنَّهُ كَانَُ م ْخلŞüphesiz o ihlâsa erdirilmişti."[2] fermân-ı sübhânîsiyle bu önemli mazhariyeti ihtar eder. Sadâkat ve ihlâs, enbiyâ-i izâm için hayatî birer sıfat oldukları kadar, da'vâ-yı nübüvvetin temsilcileri için de su kadar, hava kadar önemli birer vasıftırlar. Bu iki hususiyeti elde etmek ve bu nûrânî iki kanatla kanatlanmak, onların en ehemmiyetli güç kaynaklarındandır. Birinciler, ihlâssız bir adım atamayacaklarına inanırlar; ikinciler de atamayacaklarına inanmalıdırlar. Sufi Terapi/Haftalık Kalbin Zümrüt Tepeleri Okuma Sayfa 15 Gerçekten de, sadâkat ve ihlâs bir ucu insan gönlünde, diğer ucu Hakk'ın inayet katında öyle bir derinliktir ki, o derinliklere yelken açmış ve o kanatla kanatlanmış bir babayiğidin takılıp yollarda kaldığı görülmemiştir. Zira onlar, Allah tarafından teminat altındadır.. ve Allah, çok iş ve çok semereden daha ziyade, her işte rızâsının gözetilmesine önem verir. Evet O'nun nazarında "Bir dirhem ihlâslı iş, batmanlarla hâlis olmayana müreccahtır."[3] İhlâs, bir kalb amelidir. Ve Allah da, kalbî temâyüllerine göre insana değer verir.. evet; ( ن يَ ْنظرُ ِإلَى قلو ِبك ُْم ُْ لَ ِإلَى ص َو ِرك ُْم َولَ ِك ُ س ِامك ُْم َو ُ للا َُ ن َُّ ِإfehvâsınca) "O, sizin sûret, şekil ve dış َ ْلَ يَ ْنظرُ ِإلَى أَج görünüşlerinize değil; kalblerinize ve kalbî temâyüllerinize bakar."[4] İhlâs, Allah tarafından temiz kalblere bahşedilmiş, azları çok eden, sığ şeyleri derinleştiren ve sınırlı ibadet ü tâatı sınırsızlaştıran öyle sihirli bir kredidir ki, insan onunla dünya ve ukbâ pazarlarında en pahalı nesnelere talip olabilir ve onun sayesinde âlemin sürüm sürüm olduğu yerlerde, hep elden ele dolaşır. İhlâsın bu sırlı gücünden dolayıdır ki, Allah Rasûlü: ك َُ َك يَ ْك ِف َُ ص دِين ُْ أ َ ْخ ِل "ل ُِ ْالقَ ِليلُ ِمنَُ ْالعَ َمDinî hayatında ihlâslı ol, az amel yeter."[5] buyurur.. ve: َُن للاَُ لَُ يَ ْقبَلُ ِمن َُّ ِلل فَإ ُِ ِِ أ َ ْخ ِلصوا أ َ ْع َمالَك ُْم "ص َُ لَّ َما َخ َل ُ ل ِإ ُِ ْال َع َمHer zaman amellerinizde ihlâsı gözetin; zira Allah, sadece amelin hâlis olanını kabul eder."[6] diyerek amellerin ihlâs yörüngeli olmasına tembihte bulunur. Amel bir cesetse ihlâs onda can, amel bir kanatsa ihlâs da diğer kanattır. Ne ceset cansız olabilir, ne de tek kanatla bir yere varılabilir: ت ِإ ْخـالَص دَ ُْر جملَه َعمل ُْ َبَايَـد َ ِيـرد ب أَ َجـل ُِ َت َر ُْ طا َعت َ تَـا پَذ َ رغ طا َعترا َجنَاح ُِ چو ْن ِكه ِإ ْخالص م وج فَالَح ُِ َي ِمي پَ ِري أ ُْ ِبي َجنَاح ك "Sana bütün davranışlarında ihlâs gerektir; ta ki, Rabb-i Ecell senin amelini kabul ede; zira ihlâs tâat kuşunun kanadıdır. Siz, kanatsız felâh semtine nasıl uçabilirsiniz ki..!" deyip inleyen Mevlânâ ne hoş söyler! Bir hoş söz de Bâyezid-i Bistâmî'den: "Bütün iç dinamizmimi kullanarak Cenâb-ı Hakk'a tam otuz sene ibadet ettim. Sonra gaybdan: 'Ey Bâyezid, Cenâb-ı Hakk'ın hazineleri ibadetle doludur. Eğer gâyen O'na ulaşmaksa, Hak kapısında kendini küçük gör ve amelinde ihlâslı ol' sesini duydum ve tembihini aldım..."[7] Bazılarına göre, ibadet ü tâatta, halkın görüp hissetmesinden kaçınmak ihlâs.. bazılarına göre ise, halk mülâhazasını bütün bütün unutmak.. bazılarına göre de, ihlâsı dahi hatırlamamak.. evet bunlara göre ihlâs; ameli her türlü mülâhazadan uzak bulundurmak ve sürekli murâkabe ile maddî-mânevî bütün hazları unutmaktır. İşin daha doğrusu ihlâs, kul ile Ma'bud arasında bir sırdır ve bu sırrı Allah, sadece sevdiklerinin kalbine koymuştur[8]. Kalbi ihlâsa uyanmış bir insanın nazarında, medh ü zem, tâzim ü tahkir ve yaptığı işlerle bilinip bilinmemesi, hattâ sevap ve mükâfat mülâhazası kat'iyen söz konusu değildir; değildir ve böylelerinin gizli-açık her halleri aynı çizgidedir... Sufi Terapi/ Sufi Konsept Sıdk Sayfa 16 SIDK Doğru düşünce, doğru söz, doğru davranış mânâlarına gelen sıdk; hak yolcusunun hilâf-ı vâki her şeye kapanıp, hayatını doğruluğa göre plânlaması, sadâkatin emin bir temsilcisi olması.. diğer bir tabirle, duygu, düşünce, söz ve davranışlarında doğruluğu tabiatının bir parçası hâline getirip, şahsî hayatından insanlarla olan muamelesine, hakkı ilân adına şehâdetinden mizahlarına kadar; hattâ "Her zaman doğrularla beraber olun!" (Tevbe, 9/119) fehvâsınca, dost ve arkadaş çevresi itibarıyla dahi hep doğruluk aramasıdır ki; hadisin ifadesiyle böyleleri yüce divanda "sıddîk"; aksine, tasavvur ve düşüncelerinden davranış ve muamelelerine kadar yalanla içli-dışlı yaşayan ve hayatını hilâf-ı vâkiler çizgisinde sürdürenler de o ulu divanda "kezzâb" olarak yâd edilecektir. Sıdk, Hakk'a ulaştıran yolların en sağlamı, sâdıklar da bu vuslatın talihli namzetleridirler. Sıdk, amelin rûhu ve özü, düşünce istikametinin de en yanıltmaz mihengidir. Sıdkla mü'min münafıktan, ehl-i cennet de ashâb-ı nârdan ayrılır. Sıdk, peygamber olmayanlarda bir peygamberlik sıfatıdır ve bu sıfat sayesinde halâyık ve kapı kulları, sultanlarla aynı nimetleri paylaşacak hâle gelirler. Allah bu dîn-i mübînin başlangıcında, hem onun tebliğcisini hem de bu ilâhî mesaja ilk defa "evet" deyip koşanı sıdkıyla tavsif ederek "Sıdk mesajıyla gelen ve O'nu gönülden tasdik eden..." (Zümer, 39/33) diyerek tebcil buyurmuştur. Sıdk; ferdin, amel ve davranış bütünlüğünü koruyup, tehlike anında ve yalanla kurtulması söz konusu olduğu yerlerde bile, gizli-açık iç ve dış ayrılığına düşmemesi; ez-kazâ düşerse, yeniden Hak'la mutâbakatı yakalayabilmek için hâlden hâle girmesi ve kıvrım kıvrım kıvranmasıdır ki; Hz. Cüneyd: "Sâdık kimse günde kırk defa hâlden hâle döner durur; aksine bu bir mürâî ise, kırk sene ızdırapsız olarak kaldığı yerde kalır."[2] der. Sıdkın en aşağı mertebesi, şahsın iç-dış, gizli-açık her hâlinin aynı çizgide cereyan etmesidir. Bundan sonra duygu, düşünce, tasavvur ve niyetlerde sâdık olma derecesi gelir. Bu itibarla sâdıklar, söz ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan kahramanlar; sıddîklar da, hayâl, tasavvur, duygu, düşünce, hattâ mimiklerine kadar her hâl ve tavırları itibarıyla doğruluğa kilitlenmiş hak erleri babayiğitlerdir. Sözde, davranışta, azimde, vefâda, amelde ve muamelede bütün meleke ve kabiliyetlerini doğruluğa yönlendirme kâmil bir sadâkat ve aynı zamanda bir peygamberlik vasfıdır ki, Kur'ân-ı Kerîm: "O yüce kitapta olanlar arasında İbrahim'i hatırla ki O sıddîk bir nebiydi." (Meryem, 19/41) diyerek, mutlak zikrin masruf olduğu işte bu zirveyi ihtar etmiştir. Sıdk, enbiyâ-i izâmın en önde gelen vasfı, her devirde imana ve Kur'ân'a hizmet mesleğinin en güçlü dinamiği olduğu gibi, öteki âlem itibarıyla da her mü'min için en sağlam bir kredi kartı ve en geçerli bir itibar senedidir. Allah: "Doğru olanlara doğruluklarının fayda verdiği gün bugündür." (Mâide, 5/119) buyurarak bu önemli hakikate dikkatlerimizi çeker. Enbiyâ, asfiyâ ve mukarrabîni zirveler zirvesine ulaştıran ve onlara mânevî terakkilerinde berk ve burak olan sıdk, şeytan ve onun avanesini aşağıların aşağısına sürükleyen de yalandır. Düşünceler ancak sıdkın kanatlarıyla pervâz eder ve değerler ufkuna ulaşabilir.. davranışlar ancak sadâkat zemininde neşv ü nemâ bulur.. yalvarış ve yakarışlar ancak sıdkla edâ edildiği ölçüde "İsm-i A'zam"a iktirân etmiş gibi, rahmet arşına ulaşır ve hüsn-ü kabûl görür.. evet sıdk, âdetâ İsm-i A'zam iksiri gibi tesir eder. Bâyezid-i Bistâmî, kendisinden İsmi A'zam'ı soranlara: "Siz, Allah'ın isimleri içinde İsm-i Asgar (küçük isim) gösterin, ben de size İsm-i A'zam'ı göstereyim" der ve ilâve eder: "Bence İsm-i A'zam tesiri yapacak bir şey varsa, şüphesiz o da sıdktır; sadâkatle hangi isim okunsa, o İsm-i A'zam olur." Sızıntı, Şubat 1994, Cilt 16, Sayı 181 Sufi Terapi/Haftalık Kalbin Zümrüt Tepeleri Sayfa 17 Table 8- Homework for Session Two Reading Meditation Sufi Technique Prayers Concepts The Soul 13 Names Dhikr Sufi Technique Five Morning Protection Spiritual Heart 6 Names Dhikr Sufi Technique Six Afternoon Freedom The spirit Special Dua Sufi Technique Seven Evening Fleeing The Self Memorize Dua Sufi Technique Eight Night Hope OKUMA ÖDEVLERİ NEFİS http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-3/1906-fethullah-gulen-kalbin-zumruttepeleri-nefis-(1).html ÖZGÜRLÜK http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-2/1872-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-hurriyet.html RUH http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-3/1911-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-ruh-ve-otesi-(1).html KALP http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-1/1890-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-kalb.html FİRAR http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-1/1857-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-firar-ve-itisam.html RECA VE ÜMİT http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-1/1908-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-reca.html RUH VE ÖTESİ http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-3/1914-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-ruh-ve-otesi-(4).html Sufi Terapi/ Session Two Sayfa 17 Session Two: Protection This session starts to teach the memorization of one important short prayer for a life time: “Bismillahillazi la yadurru ma’asmihi syai’un fil ardi walaa fissama’ii, Wa huwassami ul ‘alim.” The translation is “In the name of Allah, by whose name nothing is harmed! Neither on earth nor in the heavens and He is the all-Seeing, the all-Knowing.” According to Hadith, Prophet Mohammad said whoever recites this prayer (dua) three times in the evening and the morning: “He\she will not suffer affliction until the morning and if anyone says this in the morning, he/she will not suffer sudden affliction until the evening” (Abu Dawud, Sahih 5069). There is another hadith that also suggests reciting this prayer whenever you use any transportation three or seven times, in order to seek protection from Allah. Gülen provided this prayer to me personally in a handwritten note in December 1991 in Istanbul, and I have been reciting it on a daily basis for over twenty three years myself. I do not recommend any prayers to my patients if I do not use them myself. I have been following several verses from Qur’an as the nearness of the mystery to those who do not know it is like God's nearness to His servant, as proclaimed in His words, “We are nearer to Him than you, but you do not see”(Qur’an 56:83) and His words, “We are nearer to Him than His jugular vein” (Qur’an 50:16) Despite this nearness, the servant does not perceive or know anything; no one can know what is within himself until it is revealed to him moment by moment. Gülen always talks about the changes and alterations at the levels of nature, divine law, social life and personal life, and sees all of these changes as the reflection of the tablet of effacement and confirmation. At the level of nature, ecosystems, species, and the face of the earth, all the worlds are subject to changes and alterations. The mind is always fed through the channels of consciousness, and it has an important source of information: the power of perceptiveness. This power is there when people sense, feel, or perceive the things around them (Gülen, 2000, p. 202). Homework, see Table 8. Sufi Terapi/ Risale-i Nur Ufku Sayfa 24 Risale-i Nur’da Farkındalık Terapi Risale-i Nurda bol miktarda Sufi Farkındalık Terapi yöntemleri bulunur. Hastalar Risalesinde görülen en büyük özellik, psikiyatride kullandığımız “farkındalık”tır. İnsanlarda hastalıkla ilgili realite körlüğü vardır. Çoğu zaman içöngörüsü yoktur. Kendi hastalığının, hatalarının eksikliğinin farkında değildir. Sufi farkındalık tarzında bu çalışmaya pozitif psikoloji eğitimi veya özbilinç geliştirme, yani kişinin kendini bilmesi denebilir. Özbilinçten sonra ikinci aşamada özyönetim geliyor. Ondan sonra üçüncü aşamada sosyal bilinç geliyor. Dördüncü aşamada ilişki yönetimi geliyor. Buradaki özbilinç dediğimiz kendini bilme ve farkındalık çalışmasını Hastalar Risalesinin çok ustaca yapıyor. Said Nursi, insanda gaflet konusunun çok üzerinde durmuş ve gaflete karşı bir farkındalık çalışması yapmıştır. Hastalar Risalesinde şöyle bir yer var: “Hem hastalık, insandaki aczini, zaafını ihsas eder. O aczin lisanıyla ve zaafın diliyle, halen ve kàlen bir dua ettirir. Cenab-ı Hak insana hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir zaaf vermiş, ta ki daimi bir surette dergah-ı İlahiyeye iltica edip niyaz etsin, dua etsin. İnsanın hikmet-i hilkati ve sebeb-i kıymeti olan samimi dua ve niyazın bir sebebi hastalık olduğundan, bu nokta-i nazardan şekva değil, Allah’a şükretmek ve hastalığın açtığı dua musluğunu, afiyeti kesb etmekle kapamamak gerektir.” Burada hastalığın insana kalbini dünyadan Allah’a yöneltmek için bir fırsat olduğu vurgulanıyor. Musibetle karşılaşıldığı zaman o musibetin rivayetlere göre iki faydası var: Birisi insanı günahlardan arındırıyor, tasaffi ettiriyor. İkincisi de manevi makamını artırıyor. Ve bunu Hastalar Risalesinde çok kullanmış. Ve “Hz. Eyyüb istirahat-i nefs için dua etmemiş belki zikir ve tefekkür-ü kalbiye mani olduğu zaman ubudiyet-i ilahiye için şifa talep etmiş” diyor. Yani burada dua ve tevekkülün kapılarını açması açısından Hastalar Risalesinin böyle yaklaştığını görüyoruz. Bediüzzaman Hazretlerinin şöyle bir cümlesi var. “Bu asrın hayat-ı insaniye, hususan hayat-ı ictimaiyesi öyle dehşetli, fakat cazibeli ve elim, fakat meraklı bir vaziyet almış ki, insanın ulvi latifelerini, kalb ve aklını nefs-i emmarenin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.” (Tarihçe-i Hayat) Bu asrın özelliği olarak söylüyor. Bu asrın da insan hayatını dehşetli ve cazibeli elim ve meraklı yani yanlış ve köyü şeyleri cazibeli ve meraklı hale getirip insanları onun peşinden sürükleyen dünyevilik ve sekülarizm asrı. Allah’ı unutturmayı modernizim olarak hatta Allah’a yabancılaştırmayı bir görev olarak gören bir akım. Resulullah (a.s.m.) bu konuda şöyle diyor; “Allah dünyaya şöyle vahyetmiştir; sana hırsla düşkün olanı mahrum et, seni önemsemeyip geri çekileni de ara, onu mahrum etme. Sana düşkün olanı kendine hizmetçi edin ve sana düşkün olmayana hizmetçi ol. Ey İmranaoğlu Musa eğer kulunun kalbinde dünya meşguliyeti üstünse, ben onun kalbini ihtiyaçla meşgul ederim. Ve ona ölümü unuttururum. Ona mal toplama hastalığı veririm. Onu ahiretten gafil bırakırım. Eğer kulumun kalbinde ahiret işleriyle uğraşmak üstünse, onun gayretini bana yöneltirim. Onu kullarıma hizmetçi kılarım. Kalbine zenginlik doldururum ve bedenine rahatlık veririm. Sen dünyada sanki garip imişsin ve yolcu imişsin gibi bir halde bulun.” tarzında. Dünyaya ilgi duyduğumuz zaman, kalbimizde dünya sevgisi mi ağır basıyor yoksa ahiret sevgisi mi ağır basıyor? Bu şunun için önemli. Geçmiş asırlarda insanlar gaflete düştüğü zamanki Allah’ın metoduyla bu asırdaki metodu farklı. Bazı rivayetler var. Bu asırda, “kıyamete yakın musibetler artacak bu da insanların gafletten uzaklaşıp ayılmasına vesile olacak” deniyor. İşte bu çeşitli dabbetü’l-arz gibi musibetlerin artması, bunun gibi hastalıklar, tabi afetlerin artması bunu gösteriyor. Çünkü insanları ikaz eden semavi ikazcıların önü kesilmiş ve din adına konuşanları konuşturmuyorlar. Öyle bir rejim kurulmuş. “Din böyle diyor, Allah böyle diyor” diye konuştuğunuz zaman hemen bir önyargı oluşmuş. Ve onun için “din adına konuşan dogmatik konuşuyor” diyor ve dini referans almayı kabul etmiyorlar. Böyle bir durumda birçok insanın da tesellisinin önü kesiliyor. Ve kader de hastalıklar ve musibetlerle insanları ikaz ettirerek, musibetleri ve hastalıkları artırarak insanların farkındalığını geliştirmeye çalışıyor. Sufi Terapi/ Sufi Telkini Sayfa 20 BÂYEZİD-İ BİSTÂMÎ (K.S.) Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakk’a dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin beşincisidir. Sultân-ül-Ârifîn lakabıyla meşhûrdur. Künyesi, Ebû Yezîd’dir. İsmi Tayfûr, babasının adı Îsâ’dır. 776 (H.160) veya 803 (H.188)de İran’da Hazar Denizi kenarında Bistâm’da doğdu. NASÎHATLERİN ÖZÜ Bayezid-i Bistami’nin yakınlarından biri seyâhate çıkarken, huzûra gelip; “Bana tavsiyede bulunur musunuz?” dedi. O da; “Üç şey ile sana tavsiyede bulunurum: Yolculukta kötü huylunun biri sana arkadaşlık ederse, onun kötülüğünü kendi güzel ahlâk potana sok da şekillendirmeye çalış. Böylece işin ve yolculuğun selâmetle netîcelensin. Biri sana iyilikte bulunursa, devamlı sûrette Allahü teâlâya şükret. Çünkü o adamın kalbini sana çeviren cenâb-ı Hak’tır. Bir belâ sana dokunacak olursa, o belânın üzerinden kalkması için süratle Allahü teâlâya dön ve netîceyi sabırla bekle. Ümidin kırılmasın, îtimâdın sarsılmasın. Çünkü gelen belânın altında ne gibi hayırların yattığını o anda idrak edemezsin.” dedi. Talebesi Ebû Mûsâ’ya şöyle nasîhatta bulundu: “Sana yaşadığın sürece tamâmen Allahü teâlâya yönelmeni, yüzünü hiçbir vakit O’ndan çevirmemeni tavsiye ederim. Şüphe yok ki O’na kavuşacak ve O’nun yüce huzûrunda duracaksınız. Ve sen bütün işlediklerinden sorumlu tutulacaksın. Sakın gâfil olma. Gaflet uykusundan bir an önce kendini kurtar. Hiç kimseyi O’na tercih etme. Sana gelen belâlara sabret. Allahü teâlânın hükmüne ve kazâsına rızâ göster. Allahü teâlânın verdiğine kanâat et. Allahü teâlâya güven, vâdettiklerinin mutlaka yerine geleceğine inan. Hiç ölmeyecek ve hep diri olan Rabbine tevekkül eyle. Her işinde O’nun inayetini iste. O’nun emirlerine riâyet et. Hayatta olduğun müddetçe bu dediklerimi yapmaya çalış. Halkı bırakıp, Hakk’a yönel. İşini O’na ısmarla!..” Talebelerine sık sık şöyle nasîhat ederdi: “Müslüman kardeşinize saygılı olmanızdan daha kolay ne vardır? Onlara hürmet etmek, haklarını korumak ne güzel haslettir! Müslüman kardeşlerimize kin beslemek, onlara karşı saygısız olmak ne zararlı şeydir! Bu yol hiç kimseye fazîlet kapısını açmamış, hiç kimseyi başarıya ulaştırmamıştır…” Sufi Terapi/Haftalık Şiir veya Günlük Sayfa 21 Son ev ödevi Kalbin Zümrüt Tepeleri’nden bu 8 Sufi konsepti okuduktan sonra şiir yazma veya günlük tutmadır. Bir not defteri alınız, bilgisayara değil, elyazınızla yazarak günlük tutmaya başlayınız.. Eğer şiir yazamıyorsanız bunu yapabilirsiniz.. Öğrendiklerinizi şiir ve günlüğe dökmeye çalışınız ve yazarak zihne, kalbe, ruha kazıyınız. ÖRNEK BİR ŞİİRİM.. RÜYETİ MAHLASIMDIR. Sufi Terapi/ Gerçek Tıp Sayfa 22 Bal yiyin, Şifadır… Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Bal yiyin, zira içinde bal bulunduğu için, meleklerin rahmet dilemediği hiçbir ev yoktur. Bal yiyenin midesine bin deva girer ve milyonlarca günah uzaklaşır. Bir kişi ölür ve bedeninde bal bulunursa, bedenini cehennem ateşi yakmaz. Her sabah bal şurubu içenler hasta olmaz. Benim nazarımda, bal gibi şifa yoktur" buyurmuştur. Bal mide ve bağırsak bozukluklarına iyi gelir, - mide ve onikiparmak bağırsağındaki ülserlerin ve dış yaraların kapanmasını sağlar. Romatizma, kalp, akciğer, karaciğer ve cilt hastalıklarına iyi gelir. Damar sertliği, sinir bozukluğu ve kansızlığa faydalıdır. Bal hem kabızlığı gideren, hem de ishali durduran bir ilaçtır. Bal yemek insanı gençleştirir, genç ve dinç tutar. Taşıdığı şifa sıfatlarından dolayı, bal hem bebekler, hem gençler hem de yaşlılar için gerekli bir besin maddesidir. Taze ve hakiki bal kovandan alındıktan, yaklaşık 4-5 hafta sonra kristalleşmeye başlar. Donmuş balın kristalleri incedir. Büyük kristalli balın kalitesi düşüktür. Bazı cins ballar kristalleşmeyebilir. En kıymetli bal ilkbahar ve yazın alınan baldır ve ilaç olarak kullanılabilir. Sonbahar balı ise fazla şifalı değildir. Bir nohut tanesi kadar propolis ve aynı miktarda balmumunun, bal ile birlikte ağızda çiğnenmesi, burun damarlarındaki tıkanıklıkları giderir. Bal, varis yaralarına, kangren yaralarına, ağızdaki yaralara, çıbanlara, ciltte meydana gelen iltihaplı yaralara uygulanırsa, şifalıdır. Şekeri yüksek olan hastalar da, bir çay kaşığından başlamak şartıyla, her gün 1 tatlı kaşığından bir çorba kaşığına kadar bal tüketebilirler ve hakiki bal tedavisiyle bu hastalıktan kurtulabilirler. Bal, göze ve göz yaralarına merhem, ağız temizleyici ve damar açıcı olarak da kullanılır. Aynı miktarda bal ve ılık suda eritilmiş kaya tuzu, kulağa damlatılırsa, kulağı iltihaptan temizler. Bademcikler şiştiğinde ağızda bal tutmak faydalıdır. Bal, uykusuzluğun en iyi ilacıdır. Bal, yemek ile birlikte veya yemekten hemen sonra yenirse, tüm şifa özelliğini kaybeder, alerjik etki yapabilir. Balın fazlası şişmanlatır, tembellik yapar, uykuyu çoğaltır. Tedavi amacıyla bal tüketmek isteyen, her sabah veya akşam aç karnına 1 çorba kaşığı bal yiyebilir. Ancak yediği bu bal yemek öğünü yerine geçer, yani ardından yemek yenmez. Yanında su tüketmede bir sakınca yoktur. Bir diğer seçenek de, sabah ve akşam yemekten önce 1 tatlı kaşığı bal yemektir. Birkaç günü sadece bal ile geçirmek isteyenler - 40—ise, günde 100-150 gr. bal yiyebilirler; Her gün bal yiyenler günde 1 çorba kaşığından fazlasına veya başka tatlılara muhtaç değildir. Balı parmakla veya tahta kaşıkla yemek peygamber adabındandır. Bal buzdolabında değil, serin ve karanlık bir yerde saklanmalıdır. Eğer bal koyulan cam veya tahta kap sıkıca kapatılırsa, sahip olduğu şifa özelliğini kaybetmeden senelerce saklanabilir. Balın terkibinde %18 su, % 40 meyve şekeri (fruktoz),- % 34 üzüm şekeri (glikoz); % 0,4 diğer şekerler,- % 0,3 protein,- % 7,1 madeni tuzlar, mikroelementler, fermentler, vitaminler ve diğer maddeler bulunur. Bal, laboratuvarlarda, bu terkibe göre glikoz ve fruktoz oranı belirlenerek basit bir şekilde test edilir. Genellikle, balda glikoz ve fruktoz oranı normlara uygunsa diğer maddeler de mutlaka normlara uygundur. Bugün bu testin önemi kalmamıştır. Çünkü Türkiye'de artık genetiği değiştirilmiş glikoz ve fruktoz üretilmekte ve yurtdışından getirilen, genetiği değiştirilmiş bal aroması kullanılmaktadır. Bu şekilde mis gibi bal kokan çeşit çeşit karışımlar balmış gibi piyasaya sürülmektedir. Bu sahtekârlığı ispat etmek çok zordur, çünkü Türkiye'de, bu alanda yeterli sayıda ve nitelikte laboratuvar ve uzman yoktur. Bal ile hazırlanan ilaçlar: · 1 kilo tereyağı, su içinde 5-10 dakika kaynatılır, su üzerine çıkan tereyağı toplanır ve 500 gr. bal ile karıştırılır. Yaralara, egzamaya ve yanıkların üzerine sürülür. Aynı karışım kahvaltıda ekmekle de yenebilir. · 3 yemek kaşığı papatya 500 gr. sıcak suya konur ve 1 saat demlenmeye bırakılır. 40 dereceye kadar soğuduktan sonra süzülür ve üstüne 3 yemek kaşığı bal eklenir. Anjin, ağız, dil, mide ve bağırsak yaralarına kullanılır (gargara yapılır, içilir, lavman yapılır). · 1 çorba kaşığı bal, 1 bardak elma suyu içinde eritilir ve her sabah aç karnına içilir. Bilhassa karaciğer hastaları için çok şifalıdır. 10 gr. kaya tuzu 50 gr. ılık su ile eritilir. Sonra bu tuzlu sudan gerekli miktar alınır ve aynı miktar bal ile karıştırılır. Her sabah-akşam ılık olarak 7-8 damla kulağa damlatılır. Ortakulak iltihabı, mantar ve kulak uğultusuna iyi gelir. · Ceviz yaprağı çay gibi demlenir ve süzülür. 40 dereceye kadar soğuduktan sonra bal eklenir. Her gün çay gibi içilirse, vücuda kuvvet ve canlılık verir. Sufi Terapi/ Muhyiddin İbn Arabi Sayfa 23 ARABİ’DEN TAVSİYELER Sakın, Allah seni nehyettiği yerlerde görmesin. Emrettiği yerlerden de gaip etmesin, Allah'tan başkasının bilmediği amelleri yapmaya çalış. Bu amellerin gizliliği İhlasın en büyük âlâmetlerindendir. Arafe ve Aşure oruçlarına devam et. Zilhicce'nin ilk on gününde, Muharrem'in ilk on gününde ibadeti çok yap. Eğer zayıf düşüp vazifelerini yapamayacak bir hâle düşmeyeceksen Allah yolundaki savaşlarda oruç tut. Eğer başkalarının sana hizmet etmelerini istiyorsan melekleri kendine hizmet ettir. Melekler ilim tahsil edenlere hizmet ederler. Hatta ilim tahsil etmek üzere yolunda yürüyenlerin ayakları altına kanatlarını sererler. Öğrendiklerinle âmel edince de Allah yanında sevgili ve büyüklerden olursun. Hastaları ziyaret edersen yetmiş bin melek seninle beraberdir. Sana dua ederler. Günahlarının affını Allah'tan niyaz ederler. Akşam ziyaret edene sabaha kadar, sabah ziyaret etmişsen akşama kadar meleklerin istiğfarı devam eder. Her sabah ve akşam namazlarından sonra üç kerre: (EUZÜ B l L L A H - İ S S E M İ G - U L ALİ M-U M İ N-E Ş ŞEYTAN-İ R RACİM) deyip sure-i Haşr'in son üç âyetlerini oku. Her namazın sonunda (ALLA H-Ü M M E E C I R N İ M İ N-E N N A R) yedi defa oku. Akşam namazından sonra Evvabin namazı kılarsan sonunda şöyle dua eyle: (Ya Rab imânımda dosdoğru olmaya, sağlığında ve ölürken de imanlı olarak ölmeye ve Mahşer'e çıkmaya muvaffakiyetler ihsan buyur) de. Günahında ısrar etme, her günahın akabinde tövbe et. Secdeyi çok yap. Yemini çok etme. Hüküm sahibi bir memur olmaya heves etme. Eğer olmuşsan; öfkeli hâlinde, içinde bir sıkıntı varken, aç karnına, acele bir işin varken hüküm verme. Kimseye “benim Mevlâm” deme. Mevlâ Allah'ındır. Dinînde, imanından istifade edeceğin kimselerle sohbet et. “Allah aşkına” diyerek kimseden bir şey isteme. Hatta, Allah'dan “Allah aşkına” diyerek yalnız Cennet ve Cemal’ den başka şey isteme. Sakın “Allah aşkına” diyerek dünya isteme. Başka birisi bir kadına talip olmuşsa, sen de o kadına talip olma, ama ona verilmemişse, o zaman istersin. Başkası bir mala pazarlık ederken, sen de aynı mala talip olma. Kabirler üzerine oturma. Kabre karşı namaz kılma. Bir insanın yüzüne karşı namaza durma. Başına gelen musibetten dolayı Ölümü isteme. Belki şöyle dua et: (Ya Rab, eğer yaşamak hakkımda hayırlı ise, yaşat, ölüm hayırlı ise, imân ile göçür) de. Mamafih istemekle ölüm gelmez, sözler ölüm getirmez. O, değişmeyen bir karara bağlıdır. Su içerken otur da iç. Her sabah; Ya Rab, bana söven ve eza eden, beni gıybet eden ve kızdırmak için günaha girmiş kullarını ben affettim. Sen şahit ol, onlara hep hakkımı helâl ettim. Dünya ve Ahirette kimsede hakkım yoktur de. Vasi, elçi, şahit olmamaya gayret et. Gusül ettiğin yere abdest bozma. Nezretme. Yapmışsan nezrini yerine getir. Nezri bahiller yapar. Harp isteme amma, düşmanla karşı karşıya gelince arlık sebat et. Sakın firar etme. Rüzgâra sövme, Rüzgar, nefesi Rahman'dır. Allah'dan hayırlı rüzgarlar iste. Şerlilerinden Allah'a sığın. Yeni bir elbise giyince besmele çek. Ve Ya Rab, bu elbise içinde beni hayırlı işlere muvaffak buyur diye dua et.İpekli elbise giyme. Uyuyanlara karşı namaza durma. Kalbinde kötü bir hatıra varken namaza durma. Allah'tan başkası adına yemin etme. Ateşle kimseye azap etme, Abdestin daralınca, o halde namaz kılma. Mütevazı ol, kasılma. Allah yanında mevki, takva iledir. Yarın mahşerde bütün nesebler iptal edilecek yalnız Allah ile olan neseb kalacak, o da takva'dır. Kim olursa olsun isyan ile emrederse itaat edilmez. Sana söz söyleyene kulak ver, isterse çirkin olsun. Çünkü o kendine kıymet vermiştir. Bu suretle onun da gönlünü almış olursun. Hediyeyi red etme, tahkir de etme. Her şeyi güzel yapmaya çalış. Dedikoduyu bırak. Lüzumsuz şeyleri de çok sorma. Bil ki her hareket ve sükûn ve her giriş ve çıkışta şeriatın hükmü vardır. Bunları öğren. Mallarını israfına harcama. Güçlük, matlık, nefret gösterme. Daima kolaylık, sevgi göster. Bilmeyenlere öğret. Gizli ve aşikâr yüz kızartıcı şeyleri bırak. Allah'tan utan, kötü yolda başına bir musibet gelmeden yaşıyorsan, mağrur olma çok şiddetli bir azaba gidiyorsun gözünü aç. Allah'ın mekrinden hazer et. Rahmetinden ümidini kesme. Hâf ile rica beynini daima muhafaza eyle. Aklı gideren şeylere, müskirata hiç yanaşma. Tabii konuş, kendimi beğendireceğim diye sözde san'at gösterme.
© Copyright 2024 Paperzz