sufiterapinewsletter2Türkçe

www.sufitherapy.ca www.sufiterapi.net www.sufitherapy.net
Ücretsiz ve Bireysel Sufi Terapi
Risale –i Nurda Farkındalık Terapi
Sufi Terapi Modeli Nedir?
Gülen’in Kendine Özgü Sufi Yolu
Hastalar Risalesi
Arabi ve Bistami’den Tavsiyeler
2. Sufi Terapi Seansı
SAYI 2
.
.
Psıkoterapist Notu
Sayfa 2
ÜCRETSİZ SUFİ TERAPİ
İkinci Sufi mektubumuzda 2. Seans ve Sufi terapi ile ilgili dosyalar
bulunuyor. Bunu isteyen herkese gönderdim, gönderiyorum, sitelerimden de
ulaşılabiliyor. Böylelikle kamu eğitimi, ‘public education’ yapıyorum,
genel terapi almak tamamen ücretsizdir. 10 hafta boyunca her
Cuma seanslar, newsletter hizmetim sürecektir ve bundan yararlanan
kimseden ücret talep edilmeyecektir. Sufi terapi email listemde binlerce
insan bulunuyor, sorulara anlık cevap versemde daha yakından ilgilenmem
kişisel dosya açmama bağlıdır. Haftalık kapasitem azami 20 müşteridir.
BİREYSEL SUFİ TERAPİ
İletişim
Sufi Therapy
Counselling
Email:
[email protected]
İngilizce Siteler
www.sufitherapy.ca
www.sufitherapy.net
Türkçe Site
www.sufiterapi.net
Twıtter hesabı
Kanada’nın Ontario Eyalet’inde Psikoterapist ve Sosyal Çalışmacı olarak
çalışan Masterlı terapistlerin denetim için üye olmak zorunda olduğu the
Ontario College of Social Workers & Social Service Workers (RSW) ve
Ontario Association of Social Workers (OASW) kurumlarının üyesiyim.
Şeyh değilim, Batı ve Doğu bilimlerini okumuş, legal faaliyet gösteren bir
psikoterapistim. Kanada’nın Wilfrid Laurier Üniversitesi’nde modern
psikoterapi eğitimi gördüm, Sufi terapi metotlarını profesyonel olarak
kullanıyor ve Batılı yöntemlerle birleştirip doğaçlama yapıyorum.
İnternet üzerinden görüntülü seanslarla ve sorulara email üzerinden
verdiğim anlık cevaplarla Türklere yönelik yaptığım terapide Ücretim bir
defalık 100 Kanada doları, 200 TL dir. Bireysel rapor ve kişisel analiz
çıkarılması için Özel Sufi Assessment soruları yolluyorum.
Daha sonra Psikososyolojik Analiz için tercihe göre yazılı veya görüntülü
görüşmede epey sorular soruyorum. Bunları aldıktan sonra görüntülü olarak
50 dakikalık başka bir seans görüşme yapmamız gerekebilir. Burada neden
terapi almak istediğinizi net konuşuyoruz.
Sufi terapi facebook hesabına üye olursanız, oradan kameralı görüşebiliriz.
Bu sadece bireysel terapi almak isteyenler içindir.
https://www.facebook.com/profile.php?id=100008178542179
Bunların hepsini yaptıktan sonra size bir rapor çıkartıp, galip esmanızı
belirleyip, kişisel zikir verme aşamasına geçebiliriz. Ödeme rapor ve galibi
esma verilme sırasındadır, yani en sondadır. Sadece PayPal üzerinden
ödeme kabul edilmektedir, kredi kartı kullandırmıyorum.
@sufiterapi
PayPal hesabı olmayanlar kolayca yeni açıyorlar, bu İnternet’de en güvenli
ödeme biçimidir.
SAYI NO 2
Eğer terapi üç seanstan fazla sürecek yoğunlukta ise yeniden
konuşmamız gerekiyor. Zira daha derin sorunlarınıza ineceğiz.
18 Nisan 2014
Faruk Arslan
CUMA
MSW, RSW, Psikoterapist
Sufi Terapi/Kitap
Sufi Terapi'nin Fethullah Gülen Hocaefendi'den Sosyal Bilimlere
ve Psikoterapiye kazandırdığı yeni tanımlama “Trans-ihlas
Vicdan” terminolojisi vicdanın temiz hali olarak bilimsel
kayıtlara Kanada’nın Wilfrid Laurier Üniversitsi’nde girdi. Batılı
bilim adamları Gülen’in tanımını daha önce “Kozmik Vicdan” ve
“Trans-Vicdanı” olarak tesbit etmişlerdi.
Çünkü vicdan yanlış yapmaktan alıkoyan bir iç bekçidir, doğruları tartan iç ölçüdür, hakikatin nasıl yapılacağını anlatan bir iç
eğilimdir. “Trans-Vicdan”lı, ihlas, samimiyet ve kalp merkezli
Sufi Terapi der ki: “Allah'a kul olan, köle olan kula kul olmaz,
kimseye köle olmaz, satın alınamaz çünkü vicdanı hür ve temiz
özgür bir savaşçıdır.”
.Kalbin Zümrüt Tepeleri-1
SKalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde
yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan
ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde
farklı bir bakış açısı sunan bu serinin ilk kitabında toplam 47 başlıkbulunuyor.
Kalbin Zümrüt Tepeleri-2
Kalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde
yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan
ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde
farklı bir bakış açısı sunan bu serinin ikinci kitabında toplam 50
başlık bulunuyor.
Kalbin Zümrüt Tepeleri-3
Kalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde
yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan
ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde
farklı bir bakış açısı sunan bu serinin üçüncü kitabında toplam 32
başlık bulunuyor.
Kalbin Zümrüt Tepeleri-4
Kalbin Zümrüt Tepeleri, bir seri halinde ilk defa Sızıntı dergisinde
yayınlanmaya başladı. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan
ve Kur’an ve Sünnet çizgisinde, tasavvufî düşünceye asrın anlayışı içinde
farklı bir bakış açısı sunan bu serinin dördüncü kitabında toplam 13
başlık bulunuyor.
Sayfa 3
.
Sufi Terapi/ Risale Perspektif
Sayfa 4
Hastalar Risalesi
Modern psikoterapi ve tıb Üstad Said Nursi’nin
Hastalar Risalesinde belirttiği hasta ve doktor uyumu
noktasına daha yeni geldi. Terapik ilişkide yüzde 85
oranında hastanın vereceği karar, terapistin vereceği
güven, uyum iletişim geliştirmesi ve terapiye vereceği
yön önemli hale geldi. Yüzde 8 oranında terapistin
uyguladığı teknikler etkin iken, geri kalan yüzde 7’de
aile, çevre gibi başka faktörler etkin. Buna Batı’da
artık müşteri merkezli veya insan merkezli hasta
bakımı metodu deniyor. Yani hasta her zaman haklıdır.
Hastalar Risalesinin en sonunda Üstad Hazretleri “Ey kendi hastalığını teşhis edebilen bahtiyar doktor, samimi ve aziz
dost!” diyor. Onun için önce hekimler kendilerini tedavi etmeli, kendi hastalığını teşhis etmeli, hastalıkla ilgili
algılarını düzeltmeli. Hastalığın düzelmediğine inanıyorsan, o hasta onun kokusunu alıyor, anlıyor ve sana ya
gelmiyor ya da hasta ümidini bırakıveriyor. Hastanın ümidini çalmak gibi bir görevi yok hekimin. Hekimin görevi bir
hasta geldiği zaman onun iyileşmesi için tıpta ne varsa onun yolunu bir şekilde bulması lazım. Hekimin görevi bu.
Yani bizde çok meslektaşlarımız bilir. “Senin bu hastalık iyileşmez” diyor. Hekimin bunu bilimsel olarak söylemeye
hakkı yok. Çünkü % 1 ihtimalle iyileşme varsa hasta iyileşiyor, hastanın yanında bekleyen refakatçisi ölüyor.
Ve tedavi uyumu oluşuyor. Terapatik ittifak diyoruz buna. Ve hastanın hekime olan güveni artıyor ve iyileşmeyi
artırıyor. Bu psikiyatride motivasyonel görüşme, hastayı motive eden görüşme tekniği olarak geçiyor. Hastalar
Risalesindeki hastaya iyileşme duygusu ve ümidi vermeyi psikoeğitim olarak artık hastalara yapılmaya çalışılıyor.
Hastaya ilk geldiği zaman daha sonra çıkarken de tedavi sözleşmesi olarak yazılı olarak veriliyor.
Bizim için çok önemsiz olan bir şey, hasta için çok önemli olabiliyor. Onu bilgilendirirsek krizin çıkmasını
engellemiş oluyoruz. Burada Risale-i Nur ve Hastalar Risalesi, gafletten uyarma yani kişiye farkındalık çalışması
yapıyor ve bunun meyvelerini gösteriyor. Yani menfi-müsbet ibadet vurgusu yaparak bu hastalıklarla ilgili sabredip
şükretmenin menfi ibadet olduğunu, o kişiye ileriki hayatta kazanç olarak dönüşeceğini söyleyerek ümidi ayakta
tutmaya çalışıyor. “Zamanın boşa gidiyor” diye uzun vadeli manevi yatırım olarak düşündürüyor.
Hastalar Risalesi Beşinci Deva’da hastalığı hafifletme özelliği var: “Bu sekiz dokuz senedir, liyakatsiz olduğum
halde, bazı genç zatlar hastalık münasebetiyle dua için benimle görüştüler. Dikkat ettim ki: Hangi hastalıklı genci
gördüm; sair gençlere nisbeten ahiretini düşünmeye başlıyor. Gençlik sarhoşluğu yok. Gaflet içindeki hayvani
hevesattan bir derece kendini kurtarıyor. Ben de bakıyordum, onların tahammül dahilindeki hastalıklarını bir ihsan-ı
ilahi olduğunu ihtar ederdim. Derdim ki:
“Kardeşim, senin bu hastalığının aleyhinde değilim. Hastalık için sana karşı bir şefkat hissedip acımıyorum ki, dua
edeyim. Hastalık seni tam uyandırıncaya kadar sabra çalış. Ve hastalık vazifesini bitirdikten sonra, Halık-ı Rahim
inşaallah sana şifa verir.”
Burada “hastalık seni uyandırıncaya kadar sabra çalış” demekle kişiye hem farkındalık çalışması var, hem de hastalığı
eğitim olarak, bir psikoeğitim olarak kullanması yani kişinin kalbini dünyadan Allah’a yöneltmesine vesile olması
hususu var. İşte bunu yaptığı zaman hastalık Allah katında vazifesini bitirdi. Çünkü bir yaprak bile Allah’ın izni
olmadan hareket etmediğine göre hastalığın iyileşmesi için Allah’ın izni ve iradesi lazım. Hastalık tevekkül ve
teslimiyet dersi veriyor. Çünkü insanda var.
Özellikle “bu asır enaniyet asrı” diyor Bediüzzaman Hazretleri. Gerçekten egoizmin çok yükseldiği bir asırdayız.
Dindar insanlarda bile narsizm var hatta rahmetli Zübeyir Ağabeyin bir sözü var: “Enaniyet-i Nuriye. Yani enaniyeti
olanlar var. Risale-i Nuru muaalimvari okumayın.” Yani en dindar insanda bile enaniyet varsa, bu asır enaniyet
asrıdır. Eskiden hastalıklı insanlar inzivaya, mağaraya çekilirler Allah’a yaklaşmaya çalışırlarmış. Bu zamanda o
tasavvufun semavi öğretisini sekülarizm kaldırdı. O zaman da Cenab-ı Hak hastalıkları verdi. Hastalıklarla insanların
Allah’ı bulmalarına sebep oluyor. Tasavvufun asırlardır yaptığı hizmeti Hastalar Risalesi yapabilir. Hastalar Risalesi
dünyaya değil, ahirete yönelmeyi öğreten bir eserdir. Bunu yaptığımız zaman hastalık sonucu Allah’a yaklaşmaya
vesile olabilecek bir hizmet yapılabilir. Yani biz bunu alıp da dini anlatarak yaptığımız zaman insanlar algılarını
kapatıyor ama bunu Hastalar Risalesinin metoduyla yaparsak birçok musibet-zedenin musibetin gerçek yüzünü
görmesine ve Allah’a yaklaşmasına vesile olunabilir. Hastalar Risalesini bu açıdan muhakkak insanlara daha
ulaşılabilir bir hale getirmemiz lazım. Şu anda sadece Risale-i Nuru bilenlere okuyor.
Sufi Terapi/Zikir
Dat
e
and
Ti
me
English
Arabic
There is no god but
God
Lâ ilâhe illallah
Sayfa 5
Times
KALBİN ZÜMRÜT
TEPELERİ SUFİ TERAPİ
ZİKİR TAKVİMİ
200
Table 2 – The Daily Dhikr Schedule, Recitation
God
Allah
66
He
Hu
200
The Truth
Hak
108
The All-Overwhelming
Kahhâr
306
The All-Powerful
Kâdir
314
The All-Strong
Kaviyy
116
of God's Names
Table 4 – The Daily Dhikr Schedule,
“Sekine” (Peacefulness), Recitation of God's
The All-Compelling
Cebbâr
206
The Master
Mâlik
90
The All-Loving
Vedûd
2
0
The Peerlessly AllSingle
Vâhid
19
The One
Ehad
13
The Eternally Besought
-of-All
Samed
134
Names
Date and
Time
English
The
Unique
Turkish
Number
or Arabic of Times
Ferd
33
The AllLiving
Hayy
14
The SelfSubsistent
Kayyûm
156
The Just
Adl
104
The Judge Hakem
68
The Pure
One
170
Kuddus
Sufi Terapi/ Kunut Duaları
Sayfa 6
Sufi Terapi/ Dua’nın Hikmeti
Salât-i Tefriciye
Sayfa 7
İmamı Kurtubî Hazretleri şöyle
buyurmuş: “Bir kimse, çok
önemli bir işinin veya önemli bir
dileğinin gerçekleşmesini, ya da
üzerinde devam edip duran
büyük bir belanın üzerinden
çekilip gitmesi (kalkması) için
“Salât-i Tefriciye”yi (4444) defa
okuyup, bu mübarek Salâtü
Selâm ile Yüce Peygamberimizi
vesile edinse, hiç şüphe ve
tereddüt yoktur ki, Yüce Allah,
o kulunun istek ve muradının
olması için hayırlı bir sebeb
yaratır ve ona muradını verir.”
“Allâhumme salli salâten
kâmileten ve sellim selâmen
tâmmen alâ Seyyidinâ
Muhammedinillezî tenhallü
bihil ukadü ve tenfericu bihil
-kürebü ve tukdâ bihilhavâicu ve tünâlü bihirreğâibü ve hüsnül-havâtimi
ve yustaskal ğamâmu
bivechihil Kerîm ve alâ âlihî
ve sahbihi fî külli lemhatin
ve nefesin bi adedi külli
ma’lûmin lek.”
.
Salati Tefriciye duasının
anlamı
“Allahım! Bizim Efendimiz
Muhammed’e (sav) kusursuz
bir salât ve rahmet, mükemmel
bir selâm ve selâmet vermeni
diliyoruz. O Peygamber ki,
onun hürmetine düğümler
çözülür, sıkıntılar ve belalar
onun hürmetine açılıp dağılır,
hacet ve ihtiyaçlar onun
hürmetine yerine getirilir.
Maksatlara O’nun hürmetine
ulaşılır, güzel sonuçlar O’nun
hürmetine elde edilir. O’nun
şerefli yüzü hürmetine
bulutlardaki yağmur istenilir,
Allah’ım, onun ehl-i beytine,
ashabına da her göz kırpacak
kadar zamanda (her an,
saniye) her nefes alacak
zamanda sana malum olan
varlıklar sayısınca salât et.”
Sufi Terapi/ Sufizm
Sayfa 8
KENDİNE ÖZGÜ SUFİ YOLU
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Sufi yaşamına adapte ettiği ve altını
çizdiği dört ana karakteristik özellik gözlemlenmektedir. Bunlar,
İslami ruhsallık, Sufi tarikatlar olmadan Sufizm, Sosyalleşerek
katılımcı Sufizm ve Diyaloğlu Sufizm” (Kim, 2008, p. 357).
Gülen, Said Nursi’nin tarikat olmadan yaşanan Sufizm fikrini
yeniden formüle etmiş ve temsil etmektedir. Gülen’e göre Sufiler
ruhsal gelişimleri sırasında arayışta olan ve başkalarını yaşatmak
için yaşanan adanmış ruhlardır (Kim, 2008, p. 367).
Gülen bir acz, fakr, şefkat, aşk, sabır, şükür ve şevk kahramanı
olarak mistik İslam’ın yeni Mevlana ve Yunus Emre meşrep
modern temsilcisi olarak görülmektedir. Gülen’in Erbain çıkartırken
yaşadığı tecrübelerden olan ilham (inspiration), sünuhat (accesses),
hads (spiritual analogy), tuluat (offshoots) and tahattur
(remembering) Sufi terapi konseptleri seçilirken teknik olarak
kullanıldı. Gülen’in yazılarında ve konuşmalarında görülen dört ana
kaynağa önem verildi. Bunlar: Kur’an, Hz. Muhammad (sas), kainat kitabı ve vicdan.
Gülen Sufizmi nasıl tarif etmektedir? Niöin Oryantalistlerden farklı bir tanımlama yapmıştır? Gülen’in Sufizm ile kast
etmek istediği mana tasavvuftur ve tarikatların olmadığı Asrı Saadet dönemidir. Bu bakış açısı, bazı Müsluman
kritiklerin ve Batılıların anladığı dini yaşamdan uzak şekilci Sufizmden çok farklıdır. Sufi veya Sofi, Sufizmi takip
eden demektir. Sufizm, kendine özgü kalp merkezli metotları, prensipleri, kuralları olan İslami bir bilimdir.
Saflaşarak Allah’a bir yönelmedir. Gülen, Sufizmi insani bir sevgi, aşk ve barış için çözüm olarak görür.
Ancak ilahi aşk ve tecellileri müşahaede kamil insan olmak yetmez, Sufi Allah’I anlatmalı, yaşadığı topluma faydalı
olmalı ve başkalarının mutluluğu için aksiyon merkezli yaşamalıdır.
Sufizm, karanlık bir odada bilinmeyen bir hayvanı, koca bir fili tanımlamaya çalışan insanlara tanımlama için kalbi
bir fener sunar. Sufizm, kalbi anlamaya ve aksiyonunu kavramaya yönelik disiplinler içerir ve çok eski bir tarihi,
ruhsal gelenektir. Sufi pratikleri, modern günlük yaşama uygulabilir. Halk içinde olup hep Allah ile beraber
olunabilir. Hizmet Harekatı, bir tarikat yapılanması değildir, takipçileri makuliyette sosyal ve eğitim içerkli proje
gönüllüleridir. Gülen tarikat kurmadı, takipçileride tarikat üyesi değildir. Ancak “quasiSufi,” ve “Sufioriented” özellik
taşır (Kim, 2005). Veya “postSufism” olarak nitelendirilebilir, ama Sufi tarikat değildir (Yavuz,2004). Sosyal
network ve ilişkileri geleneksel tarikat tekkelerinden farklıdır (Özdalga, 2005). Gülen kendisine özgü yola sahip bir
Sufidir (Sarıtoprak, 2001). Gülen’in Sufiliğinin kendisi yeni bir paradigma sunmaktadır (Yavuz, 2004, p. 370).
Gülen, öğrencilerinin kalp hayatlarını ve akli gelişimlerini terbiye ederken dini dili mükemmel kullanmış, akıl ve kalp
arasındaki ilişkiye dikkati çekmiştir. İnsanları taassup sahibi dini yobazlar haline getirmekten kaçınmış, takip
edenlerini birer sosyal hizmet çalışmacısına çevirmiştir. Ve ayrımcılık ve ötekileştirme yapmadan yüksek insani
değerler çerçevesinde tüm insanlık için hizmet etmelerini sağlamıştır. Eğer bireyin vicdanı temizlenirse dikey olarak
.
Allah’a yönelir, Allah kuluna selim bir kalp verir ve ötekini sevme noktasında
yatay bir ilişki oluşur. İnsanlar, ancak
insanlığa sevgi dolu bir aşk ile insanlık için hizmet aktivitelerine motive edilebilir (Kim, 2008, p. 367). Gülen,
öğrencilerini dervişlere, meleklere, vecd sahibi erenlere, kutsal öğretmenlere, şifa dağıtıcılara, Asrı Saadet dönemi
halife ve sahabilerinin adanmış ruhlarına benzetir (Gülen, 2009, p. 12). Gülen, egonun terbiyesiyle bireyin gerçek
özgürlüğe ve yüksek insan kalitesine kavuşacağına inanır. İnsanın saflaşması ve temizlenmesi için kalp önemli rol
oynar. Vücud, akıl ve ruhu unutmayan Gülen, bireyin kalben, ruhen, aklen iyileşerek yenilenme cehdinde
bulunmasına ve kalbin ibresinin Allah’a doğru olması için ihlaslı vicdana büyük önem verir. Başkasının mutluluğu
için yaşama idealini ancak insanları Allah için karşılıksız sevenler gerçekleştirebilir. Gülen’in önerdigi pozitif
düşünce sistemi alternatif Sufi psikoterapi teknikleri ve sistemi oluşturabilmek için mükemmel bir kaynak ve yeni
bilgi üretim imkanı sunmaktadır.
Sufi Terapi/Kalp Merkezli Farkındalık
Sayfa 9
Sufi Terapi Modeli Nedir?
Sufi Terapi modeline muhterem Fethullah Gülen
Hocaefendi’nin Kalbin Zumrut Tepeleri eserinde anlatılan
kalp merkezli terapi yöntemlerine kişisel seyrü süluk
seyahatimle ulaştım. Yaşadığım gözlemleri öykülendirdim,
üstad Said Nursi’nin Risale,-i Nur’undan çıkardığım 40
pozitif terapi tekniği ile zenginleştirdim.
Sufi terapi, İslam, Hıristiyanlık, Musevilik, Budizm, Hinduizm ve pek çok dini inanış sisteminde sosyopsikoloji de
sağlık ve sıhhati tamamlayan, önde gelen ruhsal bir gelenektir. Akıl hastalıklarının tedavisinde büyük bir popülerlik
kazanan Sufi yaşam ve düşünüş tarzı ve pratikleri, nefsi emmareden azat olarak ruhun özgürleşmesine imkan sunar.
Sufi terapiler çeşitlenmekte ve gelişimini sürdürmektedir. İnsan hakları merkezli Sufizm toplum vicdanını aydınlatır,
kişisel ruhsallık ile toplumun ruhi vicdanı arasında köprü kurar. Bu olgu, Sufizm içindeki insani sevgi ve kültürlere
tolerans sayesinde hayat bulur. Sufi terapi ile ruhsal boyutu teşvik ederek akıl, ruh, kalp ve zihnimizdeki diğer
fakültelerin içselleştirilmesine öncülük eder.
Gülen’in bireylerin gelişiminde kalp ve ruhsallığa verdiği önem ve manaya odaklanarak, kültürel ve ahlaki hassasiyeti
olan yeni bir pozitif psikoterapi modelini sevgi ve kabul edilme arayan insanın arayışı olarak inceledim. Gülen, 13.
yüzyılın büyük düşünüür Mevlana Celaleddin Rumi’nin görüşlerini yenileyen alim olarak kabul edilir. 1960’larda
başlattığı Hizmet adlı bir sosyal hareket bugün evrenseldir. Amacım, Gülen’in Sufi yorumunu gösteren en önemli
eseri “Kalbin Zümrüt Tepeleri” ni merkeze birincil kaynak alarak, kişisel olarak Sufi tecrübeleri yaşamak ve
izlenimlerimi pozitif terapi yöntemi olarak aktarabilmektir.
Ana hedefim ise, kişisel ruhsal yolculuğa çıkarak Fethullah Gülen’in Sufi yorumuyla varmak istediği son noktayı
bulmaktı. İlk sorum, Sufi yolu sosyal hizmetler pratiği ve psikoterapiye nasıl fayda sağlayabilirdi? İkinci sorum,
Gülen’in kendine özgü Sufizm yolunda bireyleri iyileştiren, insanlığa faydalı olmalarını sağlayan pozitif düşüncenin
kaynağı nedir? Gülen’inkednine özgü metodolojisini akademiye kazandırdım ve geliştirdiği ‘Transpersonal İhlas
Vicdanı’ bilim dünyasına sundum. Genel olarak bu varoluscu teoriler içinde yerini aldı.
Autoetnografi metoduyla yapıtığım ‘qualitative’ araştırmanın en orjinal ve ilginç tarafı, Sufizmde kullanılan bir rituel
olan ‘Erbain’ adı verilen yöntemin kullanılmamdı ve bunu akademite araştırma metodu olarak sunmamdı.40 günluk
iki period Erbain yaşar iken 80 günde yazdığım günlükler ve şiirler ana datayı oluşturdu. Reflektif analiz yöntemi ile
Gülen’in Sufi makalelerine getirdigim yorumlar, bir sosyal yenilik ve zihin aydınlanması süreci olarak şiirlerime
yansıdı. Sufizmin anahtar konseptlerini kullanarak herkesin yararlanabileceği düzeyde anlaşılabilir Sufi terapi
teknikleri ve kişisel iyileşme metotları çıkardım. Gülen’in aksiyon odaklı Sufi terapi yöntemlerini test ederken, nefis
temizlenmesi sürecinde yaptığım kişisel gelişim yolculuğu sonucunda kalp merkezli varoluşcu bir farkındalık sistemi
ortaya çıktı. Bu model, bir psikotedavi yöntemine dayandı, psikiyatri dünyasına kültürlere karşı hassas, ruhsal, kalbi
ve akli bir alternatif iyileştirme metodu sundu.
.
Yogo
terapi gibi Doğulu ruhsal eğitim ve terapi modelleri Batının pek çok tıp eğitimi kurumundaki müfredatlarda
yerini almıştır. Hizmet Hareketi laik ve modern eğitim modeline dayanmakta ve bunu manevi değerleri olan
kültürlere saygılı rol model öğretmenlerle yaymaktadır. Hareketin yan ve alt kurumlarının oluşumu ve yönetilmesi
Sufizm yolları için oldukca yenidir. Gülen, çeşitli çok kültürlü, etnik, local ve dini toplumlar arasında diyalog
kurdurarak, beraber barışcıl yaşama kültürü, tolerans ve dinsel aydınlığı açtıkları okullar, dinler ve kültürler arası
diyalog aktiviteleri ile oluşturmaktadır.
Hizmet Harekatı, Türkiye, Kanada ve yurt dışında 180 ülkede faaliyet göstermekte, aktif olmayan pozitif enerjileri
manalı ve akılcıl kolektif aksiyonlara dönüştürmektedir. Gülen, İslami ruhsallığı kendi takipçileri arasında yayarak,
modernite ile birlikte uyumlu ve yaşanabilir hale getirmektedir. Ancak bu kişisel mistitizm, tarikatlarda görülen tekke
ve zaviyelerdeki geleneksel tarikat locası tecrübeleriyle olmamaktadır.
Sufi Terapi/1. Seans
Sayfa 10
Sufi Farkındalık Terapi 2. Seans
Korunma, Sufi Terapi’de çok önemlidir. Bir haftadır Allah’ı anmaya ve
ismi azam duaları okumaya başladınız nefsiniz hemen sizle uğraşmaya
başladı değil mi? 50 dakika sürüyor, çok uzun, sıkıcı, bugün yapmasan da
olur diyen sesleri kelamı nefsi size fısıldıyor. Üstelik birde şeytanınız sizi
rahat bırakmıyor. Herkesin bir şeytanı vardır demişti Hz. Muhammed
(SAV). Seninde mi ya Rasullulah deyince arkadaşları, cevap verdi: Evet,
benimde ama ben şeytanımı müslüman yaptım.
İrade ve murad insanı olabilmek için kendi stresinizi yönetmeyi
öğrenmelisiniz. Benim iradem çok zayıf, keyfim istemedi mi hemen yarıda
bırakıyorum, ne yapayım demeyin. Stresler insanı geliştirmede çok
faydalıdır. Şeytan ve nefsimiz olmasa manevi, ruhani gelişimimizi
sağlayamayız. Kömür ruhlar elma elmas gönüler bu dünyada ayrılıyor,
herkes ruhani kalb ile ruh kumaşını dikiyor. Kronik ve tekrarlayan stresler, çoğu defa akut streslerden daha
yıkıcıdır. Zihinsel pozitif stratejiler geliştirerek öğrenmek veya daha önce öğrenilmiş davranışları kullanımdan
çıkarmak gerekiyor. Duygu ve düşünce çetelesi nasıl doldurulacak veya niye dolduruyoruz ki sorularına muhatap
oldum. Otomatik davranış ve tepkilerimiz, bebekliğimizden çocukluğumuzdan başlayarak oluşur, olaylar karşısında
beynimizi kullanmadan karar veririz. Beyinde duyguları regule eden sistem bozulmuştur, kalbimiz ise kararak
gerçekleri görme basiretinden mahrum kalmıştır. Bireyler sigara, uyuşturucu, alkol gibi kötü alışkanlıklardan
bağımlılık gerekçesiyle kurtulamaz. Ahlaki değerlerin bozulduğunu ıskalar, olaylara tepki oarak kullandığı kötü
maddelerin kendini rahatlattığını bile dile getirir. Kendi kendini avutmakta, kandırmaktadır, aslında otomatik tepki
vermekte, Kur’an emrettiği gibi düşünmemektedir. Sufi terapide kullanılan meditasyon teknikleri ve zihinsel
stratejilerde ortak olan dört temel özellik veya gaye vardır:
Rahatlama: Zikirlerle kalp itminane erer. Allah’ın isimlerini içselleştirme için bol bo Tefekkür yapılmalı, bunun
için loş sakin bir seçilir veya tabiata çıkılır. Solunum egzersizlerinden faydalanılır. Rahat elbisler giyilir.
Alah’ın sanatları ve tecelilerin, kainatta müşahade edebilmenin yolu kalbinizi temizlemekten geçer. İbni Arabi
1001 esmayı gördüm dediğine göre Alah’ın 99’cdan çok daha fazla sınırsız isim ve sıfatları bulunur.
Müslümanın görevi Allah ile sürekli hemdem olabilmektir.
Kendine telkin: Kendi kendine konuşma, iç diyaloglar yürütme faydalı olabilir. Pozitif çözümler üretmek beyinde
olumlu kimyasal salgılar ve hormonlar salgılanmasına yardımcı our. Eğer kalp ve ruh, aklınızı ikna ederse
sinir sisteminde çalışma ahengi normalleşir. Anadolu kültüründe ironiye gülebilen Temel ve Nasreddin Hoca
fıkralaro boş yere çıkmamıştır. Hayatın ve olayların acımazsızlığına, devlet zulmüne, stresine dayanmak için
kendi kendinizi eğlendirmelisiniz.
Düşünce yoğunlaştırma: Dış dünyada yaptığınız tefekkürü iç dünyanıza taşımanız gerekir. Bir Allah’ın ismi
üzerinde yoğunlaşabilirsiniz. Kendiniz içinde kendinizi arıyorsunuz, bunu yapmak için nefsi emmareden
kaçıyorsunuz. Ego size Allah ile nefsinizi kıyas yapmanız ve bir hiç oduğunuzu, sıfır bile olmadığınızı
anlamak için verilmiştir. Sürekli murakabe ve muhasebe yapmayanlar Hz. Harun iken karunlaşırlar.
Stres aşısı: Vücuda ölü ve zayıf virüsler verilerek ilaçlı aşı yapmak tıbbın en önemli buluşudur. Organizmayı
sağlıklı savaşması için hazırlıklı hale getirnek önemlidir. Bu nedenle karşınıza çıkan küçük musibetleri gerçek
strese karşı antreman olarak algılayınız. Mutlak tevekkülde yaratıcıyı en tepede olamalıdır. Akıl yürütme,
sorgulatma, sorgulama, mantık ve bilim kullanılarak Allah, ahiret, haşr ve iman hakikatları tıpkı üstad gibi
anlatılabilir. Yaratıcıyı esmaül hüsna ile tanımalıyız ve ehadiyete dayalı tevhid anlayışını ortaya
koymalıyız, kainatta teceliler vahdaniyeti haykırıyor. Nema lazımcı müslüman olmaz. Neme lazımcılık
istibdatın yadigarıdır. Hürriyet, hukukun üstünlüğü, ahlak, fazilet ve eğitim İslam'ın emridir.
Sufi Terapi/ Duygu ve Düşünce Takip Ödevi
Sayfa 11
Ev Ödevi olarak Excel dosyasına haftada en az üç gün yapmanız şartıyla aşağıdaki olay, duygu ve düşünce
takip cetvelini koyuyorum. Hergün yaparsanız daha iyi olur ama zor gelir diye haftada üç ile başlayalım. 10
baremli not verme çizelgesinde kendi kendine not veriniz.
Olay
Kim, ne,
ne zaman,
nerede
Duygular
Ne hissettin?
Her düşünceye 0
ile 100 arası not
ver?
Otomatik
Düşünceler,
Hayaller
Zihninde böyle
düşünmeye
başlamadan
önce neler
oluyordu?
Ağır basanları
işaretle.
Hangi olay
bu sıcak
düşünceleri
destekliyor?
Hangi olay bu
sıcak
düşünceleri
desteklemiyor?
50
orta
70
çok
Alternatif
balans
düşünceler
neler?
Bunları yaz
ve her
alternatıfe
ve balans
düşünceye
0 ile100
arası not
ver.
DÜŞÜNCE ÇETELESİ
Duygular Not Baremi:
0
Yok
1
2
3
4
5
10
az
20
az
30
az
40
orta
60
orta
80
çok
90
güçlü
100
güçlü
Duygul
arı
Şimdi
Yenide
n
Notland
ır
2.
bölümd
e yer
alan
duygula
ra ve
yeni
duygula
ra not
ver
Sufi Terapi/Haftalık İsmi Azam Dua
Sayfa 12
İÇKİ VE SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN DUA:
1.ci terkib:
Akşam namazının farzından sonra seccadeden kalkmadan dünya kelamı konuşmadan; 786 defa besmele,
70 defa istiğfar, 66 defa salavat ve 40 defa Fatiha suresi okunur. Tekrar 66 defa salavat okunur, içki ve
sigarayı bırakmak için dua edilir.
2.ci terkib:
Bir oturuşta tenha bir mahalde dünya kelamı konuşmadan; 786 defa besmele, 70 adet istiğfar, 66 adet salavat,
313 defa Kevser suresi tekrar 66 adet salavat okur, içki ve sigarayı bırakmak için dua edilir.
3.cü terkib
Günde 100 defa Fatiha suresini okuyan kötü ahlaktan kurtulur.
Günde 100 defa ‘ La ilahe illellahul melikul hakkul mübin ’ okunur.
Her gün 170 defa Ya Kuddus veya 1286 defa ‘Ya Gafur ’ okur.
Kötü alışkanlığı olana karşı her gün 409 defa ‘ Ya Tevvab ’ ve dua okunur.
DUA: Hulefay-ı Raşidîn Efendilerimizden biri olan Hz. Osman'dan (ra) rivayet edilen bu dua
hakkında Efendimiz (a.s.) bizlere şu güzel haberi veriyor: "Her kim bu duayı her günün sabahında ve
her gecenin akşamında üç defa okursa artık ona hiçbirşey zarar veremez.'' Ebû Davud'da geçen başka
bir rivayette ise Efendimizin ''hiçbir belaya maruz kalmaz'' dediği nakledilmiştir.
Sufi Terapi/Haftalık Risale-I Nur Tekniği
Sayfa 13
Risale-i Nurdan Nefsime 4 Nasihat
1. Mazlumun ahı yerde kalmaz. Zalimin kısa sürede ceza görmesini istiyorsan önce ıslah
olması için dua et ve aktif tevekkülle bekle. Müslümanlar için yaşasın cennet de, nefret
etme zalimlerden, acı onlara, şahıslara değil yanlışın küfrün aslına düşman ol, nefret et,
iğren. Peygamber sabrına deli olacaklar, çıldıracaklar; göreceksin gayretullaha dokunacak
zulümleri ve zalim cezasını bulacak, zira Rabbin mühlet verir, ihmal etmez.
2. Hiç ender hiç bir sıfırsın. Acizsin, fakirsin, aciz ve fakir olanı istemezsin, oysa tüm
mevcudatı sınırsız istersin, Ruhunu Rahman’a teslim et, sonsuz merhamete talepkar ol ve
gayri isteme makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber (SAV). Acz, fakr, şefkat,
şevk, şükür ve tefekkür yolu hakkalyakine çıkartacak en kısa yoldur, tarikat lazım değil.
3. Hergün 70 defa tevbe ve istiğfar et, Estagfirullah ve netübü ileyh de ki kalbinde iğne
topuğu miktarında günah kalmasın, kalbinde zakkum çiçeği açmasın, temiz kalsında tuba
çiçeğin sümbüllensin, sevgi doğsun ve şeytanı kovsun.
4. Allah’tan başka hiç bir sevgiye kalbinde yer verme. Muhabetullahtan başka tüm sevgiler,
aşklar yalandır, geçicidir, mecazidir. Allah kıskançtır, başkasına kalbini kaptırırsan razı
olmaz, razı olunan nefis olmak kadar razı olan nefis olmakta önemli mütmainlik sırrıdır.
Sufi Terapi/Haftalık Kalbin Zümrüt Tepeleri Sayfa 14
İhlas
Sızıntı, Temmuz 1992, Cilt 14, Sayı 162
İhlâs; doğru, samimî, katışıksız, dupduru; riyâdan uzak olma ve kalbi bulandıracak şeylere
karşı kapalı kalma, kapalı yaşama.. veya gönül safveti, fikir istikameti içinde Allah'la
münasebetlerinde dünyevî garazlardan uzak kalma ve tam bir sadâkatle kullukta bulunma
şeklinde yorumlanmıştır ki, daha sonra, meşâyih-i kirâmın, onun tarifi ile alâkalı söyledikleri
sözlerin hemen büyük bir bölümü; sunmaya çalıştığımız bu tarif etrafında cereyan
etmektedir.
İhlâs; ferdin, ibadet ü tâatinde, Cenâb-ı Hakk'ın emir, istek ve ihsanlarının dışında her şeye
karşı kapanması, abd ve Ma'bud münasebetlerinde sır tutucu olması, yaptığı şeyleri Hakk'ın
teftişine arz mülâhazasıyla yapması, tabir-i diğerle; vazife ve sorumluluklarını, O emrettiği
için yerine getirmesi, yerine getirirken de O'nun hoşnutluğunu hedeflemesi ve O'nun uhrevî
teveccühlerine yönelmesinden ibarettir ki, saflardan saf sâdıkların en önemli vasıflarından biri
sayılır.
Bu itibarla, sadâkat bir asıl ve kaynak, ihlâs da ondan nebeân eden bir "mâ-i zülâl"
sayılmıştır. Kırk gün bu mâ-i zülâli içen birinin kalbinden lisânına hikmet kanallarının açıldığı
ve açılacağı, sözleri "lâl ü güher" Söz Sultanı'nın beyânı.[1]
Sadâkat, peygamberlik âleminin en birinci vasfı, ihlâs ise en nûrânî buududur. Başkalarının
hayat boyu elde etmek için uğraşıp durdukları ihlâsa onlar doğuştan mazhardırlar. Kur'ân-ı
Kerîm nebî ihlâsını anlatma sadedinde: " ‫صا‬
ً َ‫ ِإنَّهُ كَانَُ م ْخل‬Şüphesiz o ihlâsa erdirilmişti."[2] fermân-ı
sübhânîsiyle bu önemli mazhariyeti ihtar eder.
Sadâkat ve ihlâs, enbiyâ-i izâm için hayatî birer sıfat oldukları kadar, da'vâ-yı nübüvvetin
temsilcileri için de su kadar, hava kadar önemli birer vasıftırlar. Bu iki hususiyeti elde etmek
ve bu nûrânî iki kanatla kanatlanmak, onların en ehemmiyetli güç kaynaklarındandır.
Birinciler, ihlâssız bir adım atamayacaklarına inanırlar; ikinciler de atamayacaklarına
inanmalıdırlar.
Sufi Terapi/Haftalık Kalbin Zümrüt Tepeleri Okuma Sayfa 15
Gerçekten de, sadâkat ve ihlâs bir ucu insan
gönlünde, diğer ucu Hakk'ın inayet katında öyle bir
derinliktir ki, o derinliklere yelken açmış ve o
kanatla kanatlanmış bir babayiğidin takılıp yollarda
kaldığı görülmemiştir. Zira onlar, Allah tarafından
teminat altındadır.. ve Allah, çok iş ve çok
semereden daha ziyade, her işte rızâsının
gözetilmesine önem verir. Evet O'nun nazarında
"Bir dirhem ihlâslı iş, batmanlarla hâlis olmayana
müreccahtır."[3] İhlâs, bir kalb amelidir. Ve Allah
da, kalbî temâyüllerine göre insana değer verir..
evet;
( ‫ن يَ ْنظرُ ِإلَى قلو ِبك ُْم‬
ُْ ‫لَ ِإلَى ص َو ِرك ُْم َولَ ِك‬
ُ ‫س ِامك ُْم َو‬
ُ ‫للا‬
َُ ‫ن‬
َُّ ‫ ِإ‬fehvâsınca) "O, sizin sûret, şekil ve dış
َ ْ‫لَ يَ ْنظرُ ِإلَى أَج‬
görünüşlerinize değil; kalblerinize ve kalbî temâyüllerinize bakar."[4]
İhlâs, Allah tarafından temiz kalblere bahşedilmiş, azları çok eden, sığ şeyleri derinleştiren ve
sınırlı ibadet ü tâatı sınırsızlaştıran öyle sihirli bir kredidir ki, insan onunla dünya ve ukbâ
pazarlarında en pahalı nesnelere talip olabilir ve onun sayesinde âlemin sürüm sürüm olduğu
yerlerde, hep elden ele dolaşır. İhlâsın bu sırlı gücünden dolayıdır ki, Allah Rasûlü: ‫ك‬
َُ ‫َك يَ ْك ِف‬
َُ ‫ص دِين‬
ُْ ‫أ َ ْخ ِل‬
"‫ل‬
ُِ ‫ ْالقَ ِليلُ ِمنَُ ْالعَ َم‬Dinî hayatında ihlâslı ol, az amel yeter."[5] buyurur.. ve: َُ‫ن للاَُ لَُ يَ ْقبَلُ ِمن‬
َُّ ِ‫لل فَإ‬
ُِ ِِ ‫أ َ ْخ ِلصوا أ َ ْع َمالَك ُْم‬
"‫ص‬
َُ ‫لَّ َما َخ َل‬
ُ ‫ل ِإ‬
ُِ ‫ ْال َع َم‬Her zaman amellerinizde ihlâsı gözetin; zira Allah, sadece amelin hâlis olanını
kabul eder."[6] diyerek amellerin ihlâs yörüngeli olmasına tembihte bulunur. Amel bir cesetse
ihlâs onda can, amel bir kanatsa ihlâs da diğer kanattır. Ne ceset cansız olabilir, ne de tek
kanatla bir yere varılabilir:
‫ت ِإ ْخـالَص دَ ُْر جملَه َعمل‬
ُْ َ‫بَايَـد‬
َ ‫ِيـرد‬
‫ب أَ َجـل‬
ُِ ‫َت َر‬
ُْ ‫طا َعت‬
َ ‫تَـا پَذ‬
َ
‫رغ طا َعترا َجنَاح‬
ُِ ‫چو ْن ِكه ِإ ْخالص م‬
‫وج فَالَح‬
ُِ َ‫ي ِمي پَ ِري أ‬
ُْ ‫ِبي َجنَاح ك‬
"Sana bütün davranışlarında ihlâs gerektir; ta ki, Rabb-i Ecell senin amelini kabul ede; zira
ihlâs tâat kuşunun kanadıdır. Siz, kanatsız felâh semtine nasıl uçabilirsiniz ki..!" deyip inleyen
Mevlânâ ne hoş söyler! Bir hoş söz de Bâyezid-i Bistâmî'den: "Bütün iç dinamizmimi
kullanarak Cenâb-ı Hakk'a tam otuz sene ibadet ettim. Sonra gaybdan: 'Ey Bâyezid, Cenâb-ı
Hakk'ın hazineleri ibadetle doludur. Eğer gâyen O'na ulaşmaksa, Hak kapısında kendini küçük
gör ve amelinde ihlâslı ol' sesini duydum ve tembihini aldım..."[7] Bazılarına göre, ibadet ü
tâatta, halkın görüp hissetmesinden kaçınmak ihlâs.. bazılarına göre ise, halk mülâhazasını
bütün bütün unutmak.. bazılarına göre de, ihlâsı dahi hatırlamamak.. evet bunlara göre ihlâs;
ameli her türlü mülâhazadan uzak bulundurmak ve sürekli murâkabe ile maddî-mânevî bütün
hazları unutmaktır. İşin daha doğrusu ihlâs, kul ile Ma'bud arasında bir sırdır ve bu sırrı Allah,
sadece sevdiklerinin kalbine koymuştur[8]. Kalbi ihlâsa uyanmış bir insanın nazarında, medh
ü zem, tâzim ü tahkir ve yaptığı işlerle bilinip bilinmemesi, hattâ sevap ve mükâfat
mülâhazası kat'iyen söz konusu değildir; değildir ve böylelerinin gizli-açık her halleri aynı
çizgidedir...
Sufi Terapi/ Sufi Konsept Sıdk
Sayfa 16
SIDK
Doğru düşünce, doğru söz, doğru davranış
mânâlarına gelen sıdk; hak yolcusunun hilâf-ı
vâki her şeye kapanıp, hayatını doğruluğa göre
plânlaması, sadâkatin emin bir temsilcisi
olması.. diğer bir tabirle, duygu, düşünce, söz
ve davranışlarında doğruluğu tabiatının bir
parçası hâline getirip, şahsî hayatından
insanlarla olan muamelesine, hakkı ilân adına
şehâdetinden mizahlarına kadar; hattâ "Her zaman doğrularla beraber olun!" (Tevbe, 9/119)
fehvâsınca, dost ve arkadaş çevresi itibarıyla dahi hep doğruluk aramasıdır ki; hadisin
ifadesiyle böyleleri yüce divanda "sıddîk"; aksine, tasavvur ve düşüncelerinden davranış ve
muamelelerine kadar yalanla içli-dışlı yaşayan ve hayatını hilâf-ı vâkiler çizgisinde
sürdürenler de o ulu divanda "kezzâb" olarak yâd edilecektir. Sıdk, Hakk'a ulaştıran yolların
en sağlamı, sâdıklar da bu vuslatın talihli namzetleridirler. Sıdk, amelin rûhu ve özü, düşünce
istikametinin de en yanıltmaz mihengidir. Sıdkla mü'min münafıktan, ehl-i cennet de ashâb-ı
nârdan ayrılır. Sıdk, peygamber olmayanlarda bir peygamberlik sıfatıdır ve bu sıfat sayesinde
halâyık ve kapı kulları, sultanlarla aynı nimetleri paylaşacak hâle gelirler. Allah bu dîn-i
mübînin başlangıcında, hem onun tebliğcisini hem de bu ilâhî mesaja ilk defa "evet" deyip
koşanı sıdkıyla tavsif ederek "Sıdk mesajıyla gelen ve O'nu gönülden tasdik eden..." (Zümer,
39/33) diyerek tebcil buyurmuştur.
Sıdk; ferdin, amel ve davranış bütünlüğünü koruyup, tehlike anında ve yalanla kurtulması
söz konusu olduğu yerlerde bile, gizli-açık iç ve dış ayrılığına düşmemesi; ez-kazâ düşerse,
yeniden Hak'la mutâbakatı yakalayabilmek için hâlden hâle girmesi ve kıvrım kıvrım
kıvranmasıdır ki; Hz. Cüneyd: "Sâdık kimse günde kırk defa hâlden hâle döner durur; aksine
bu bir mürâî ise, kırk sene ızdırapsız olarak kaldığı yerde kalır."[2] der.
Sıdkın en aşağı mertebesi, şahsın iç-dış, gizli-açık her hâlinin aynı çizgide cereyan etmesidir.
Bundan sonra duygu, düşünce, tasavvur ve niyetlerde sâdık olma derecesi gelir. Bu itibarla
sâdıklar, söz ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan kahramanlar; sıddîklar da, hayâl,
tasavvur, duygu, düşünce, hattâ mimiklerine kadar her hâl ve tavırları itibarıyla doğruluğa
kilitlenmiş hak erleri babayiğitlerdir. Sözde, davranışta, azimde, vefâda, amelde ve
muamelede bütün meleke ve kabiliyetlerini doğruluğa yönlendirme kâmil bir sadâkat ve aynı
zamanda bir peygamberlik vasfıdır ki, Kur'ân-ı Kerîm: "O yüce kitapta olanlar arasında
İbrahim'i hatırla ki O sıddîk bir nebiydi." (Meryem, 19/41) diyerek, mutlak zikrin masruf
olduğu işte bu zirveyi ihtar etmiştir. Sıdk, enbiyâ-i izâmın en önde gelen vasfı, her devirde
imana ve Kur'ân'a hizmet mesleğinin en güçlü dinamiği olduğu gibi, öteki âlem itibarıyla da
her mü'min için en sağlam bir kredi kartı ve en geçerli bir itibar senedidir. Allah: "Doğru
olanlara doğruluklarının fayda verdiği gün bugündür." (Mâide, 5/119) buyurarak bu önemli
hakikate dikkatlerimizi çeker.
Enbiyâ, asfiyâ ve mukarrabîni zirveler zirvesine ulaştıran ve onlara mânevî terakkilerinde
berk ve burak olan sıdk, şeytan ve onun avanesini aşağıların aşağısına sürükleyen de
yalandır. Düşünceler ancak sıdkın kanatlarıyla pervâz eder ve değerler ufkuna ulaşabilir..
davranışlar ancak sadâkat zemininde neşv ü nemâ bulur.. yalvarış ve yakarışlar ancak sıdkla
edâ edildiği ölçüde "İsm-i A'zam"a iktirân etmiş gibi, rahmet arşına ulaşır ve hüsn-ü kabûl
görür.. evet sıdk, âdetâ İsm-i A'zam iksiri gibi tesir eder. Bâyezid-i Bistâmî, kendisinden İsmi A'zam'ı soranlara: "Siz, Allah'ın isimleri içinde İsm-i Asgar (küçük isim) gösterin, ben de
size İsm-i A'zam'ı göstereyim" der ve ilâve eder: "Bence İsm-i A'zam tesiri yapacak bir şey
varsa, şüphesiz o da sıdktır; sadâkatle hangi isim okunsa, o İsm-i A'zam olur."
Sızıntı,
Şubat 1994, Cilt 16, Sayı 181
Sufi Terapi/Haftalık Kalbin Zümrüt Tepeleri Sayfa 17
Table 8- Homework for Session Two
Reading
Meditation
Sufi Technique
Prayers
Concepts
The Soul
13 Names Dhikr
Sufi Technique
Five
Morning
Protection
Spiritual Heart
6 Names Dhikr
Sufi Technique
Six
Afternoon
Freedom
The spirit
Special Dua
Sufi Technique
Seven
Evening
Fleeing
The Self
Memorize Dua
Sufi Technique
Eight
Night
Hope
OKUMA ÖDEVLERİ
NEFİS
http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-3/1906-fethullah-gulen-kalbin-zumruttepeleri-nefis-(1).html
ÖZGÜRLÜK
http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-2/1872-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-hurriyet.html
RUH
http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-3/1911-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-ruh-ve-otesi-(1).html
KALP
http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-1/1890-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-kalb.html
FİRAR
http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-1/1857-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-firar-ve-itisam.html
RECA VE ÜMİT
http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-1/1908-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-reca.html
RUH VE ÖTESİ
http://www.kalbinzumruttepeleri.com/fethullah-gulen-kalbin-zumrut-tepeleri-3/1914-fethullah-gulen-kalbinzumrut-tepeleri-ruh-ve-otesi-(4).html
Sufi Terapi/ Session Two
Sayfa 17
Session Two: Protection
This session starts to teach the memorization of one important short prayer for a life time:
“Bismillahillazi la yadurru ma’asmihi syai’un fil ardi walaa fissama’ii, Wa huwassami ul ‘alim.”
The translation is “In the name of Allah, by whose name nothing is harmed! Neither on earth nor in
the heavens and He is the all-Seeing, the all-Knowing.” According to Hadith, Prophet Mohammad
said whoever recites this prayer (dua) three times in the evening and the morning: “He\she will not
suffer affliction until the morning and if anyone says this in the morning, he/she will not suffer
sudden affliction until the evening” (Abu Dawud, Sahih 5069).
There is another hadith that also suggests reciting this prayer whenever you use any transportation
three or seven times, in order to seek protection from Allah. Gülen provided this prayer to me
personally in a handwritten note in December 1991 in Istanbul, and I have been reciting it on a daily
basis for over twenty three years myself. I do not recommend any prayers to my patients if I do not
use them myself. I have been following several verses from Qur’an as the nearness of the mystery to
those who do not know it is like God's nearness to His servant, as proclaimed in His words, “We are
nearer to Him than you, but you do not see”(Qur’an 56:83) and His words, “We are nearer to Him
than His jugular vein” (Qur’an 50:16) Despite this nearness, the servant does not perceive or know
anything; no one can know what is within himself until it is revealed to him moment by moment.
Gülen always talks about the changes and alterations at the levels of nature, divine law, social
life and personal life, and sees all of these changes as the reflection of the tablet of effacement and
confirmation. At the level of nature, ecosystems, species, and the face of the earth, all the worlds are
subject to changes and alterations. The mind is always fed through the channels of consciousness,
and it has an important source of information: the power of perceptiveness. This power is there
when people sense, feel, or perceive the things around them (Gülen, 2000, p. 202). Homework, see
Table 8.
Sufi Terapi/ Risale-i Nur Ufku Sayfa 24
Risale-i Nur’da
Farkındalık Terapi
Risale-i Nurda bol miktarda Sufi Farkındalık Terapi yöntemleri
bulunur. Hastalar Risalesinde görülen en büyük özellik, psikiyatride
kullandığımız “farkındalık”tır. İnsanlarda hastalıkla ilgili realite
körlüğü vardır. Çoğu zaman içöngörüsü yoktur. Kendi hastalığının,
hatalarının eksikliğinin farkında değildir. Sufi farkındalık tarzında bu
çalışmaya pozitif psikoloji eğitimi veya özbilinç geliştirme, yani
kişinin kendini bilmesi denebilir.
Özbilinçten sonra ikinci aşamada özyönetim geliyor. Ondan sonra
üçüncü aşamada sosyal bilinç geliyor. Dördüncü aşamada ilişki
yönetimi geliyor. Buradaki özbilinç dediğimiz kendini bilme ve
farkındalık çalışmasını Hastalar Risalesinin çok ustaca yapıyor. Said
Nursi, insanda gaflet konusunun çok üzerinde durmuş ve gaflete karşı
bir farkındalık çalışması yapmıştır. Hastalar Risalesinde şöyle bir yer
var:
“Hem hastalık, insandaki aczini, zaafını ihsas eder. O aczin lisanıyla
ve zaafın diliyle, halen ve kàlen bir dua ettirir. Cenab-ı Hak insana hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir zaaf vermiş, ta ki daimi
bir surette dergah-ı İlahiyeye iltica edip niyaz etsin, dua etsin. İnsanın hikmet-i hilkati ve sebeb-i kıymeti olan samimi dua
ve niyazın bir sebebi hastalık olduğundan, bu nokta-i nazardan şekva değil, Allah’a şükretmek ve hastalığın açtığı dua
musluğunu, afiyeti kesb etmekle kapamamak gerektir.”
Burada hastalığın insana kalbini dünyadan Allah’a yöneltmek için bir fırsat olduğu vurgulanıyor. Musibetle karşılaşıldığı
zaman o musibetin rivayetlere göre iki faydası var: Birisi insanı günahlardan arındırıyor, tasaffi ettiriyor. İkincisi de
manevi makamını artırıyor. Ve bunu Hastalar Risalesinde çok kullanmış. Ve “Hz. Eyyüb istirahat-i nefs için dua etmemiş
belki zikir ve tefekkür-ü kalbiye mani olduğu zaman ubudiyet-i ilahiye için şifa talep etmiş” diyor. Yani burada dua ve
tevekkülün kapılarını açması açısından Hastalar Risalesinin böyle yaklaştığını görüyoruz.
Bediüzzaman Hazretlerinin şöyle bir cümlesi var. “Bu asrın hayat-ı insaniye, hususan hayat-ı ictimaiyesi öyle dehşetli,
fakat cazibeli ve elim, fakat meraklı bir vaziyet almış ki, insanın ulvi latifelerini, kalb ve aklını nefs-i emmarenin arkasına
düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.” (Tarihçe-i Hayat) Bu asrın özelliği olarak söylüyor.
Bu asrın da insan hayatını dehşetli ve cazibeli elim ve meraklı yani yanlış ve köyü şeyleri cazibeli ve meraklı hale getirip
insanları onun peşinden sürükleyen dünyevilik ve sekülarizm asrı. Allah’ı unutturmayı modernizim olarak hatta Allah’a
yabancılaştırmayı bir görev olarak gören bir akım.
Resulullah (a.s.m.) bu konuda şöyle diyor; “Allah dünyaya şöyle vahyetmiştir; sana hırsla düşkün olanı mahrum et, seni
önemsemeyip geri çekileni de ara, onu mahrum etme. Sana düşkün olanı kendine hizmetçi edin ve sana düşkün olmayana
hizmetçi ol. Ey İmranaoğlu Musa eğer kulunun kalbinde dünya meşguliyeti üstünse, ben onun kalbini ihtiyaçla meşgul
ederim. Ve ona ölümü unuttururum. Ona mal toplama hastalığı veririm. Onu ahiretten gafil bırakırım. Eğer kulumun
kalbinde ahiret işleriyle uğraşmak üstünse, onun gayretini bana yöneltirim. Onu kullarıma hizmetçi kılarım. Kalbine
zenginlik doldururum ve bedenine rahatlık veririm. Sen dünyada sanki garip imişsin ve yolcu imişsin gibi bir halde bulun.”
tarzında.
Dünyaya ilgi duyduğumuz zaman, kalbimizde dünya sevgisi mi ağır basıyor yoksa ahiret sevgisi mi ağır basıyor? Bu şunun
için önemli. Geçmiş asırlarda insanlar gaflete düştüğü zamanki Allah’ın metoduyla bu asırdaki metodu farklı. Bazı
rivayetler var.
Bu asırda, “kıyamete yakın musibetler artacak bu da insanların gafletten uzaklaşıp ayılmasına vesile olacak” deniyor. İşte
bu çeşitli dabbetü’l-arz gibi musibetlerin artması, bunun gibi hastalıklar, tabi afetlerin artması bunu gösteriyor. Çünkü
insanları ikaz eden semavi ikazcıların önü kesilmiş ve din adına konuşanları konuşturmuyorlar.
Öyle bir rejim kurulmuş. “Din böyle diyor, Allah böyle diyor” diye konuştuğunuz zaman hemen bir önyargı oluşmuş. Ve
onun için “din adına konuşan dogmatik konuşuyor” diyor ve dini referans almayı kabul etmiyorlar. Böyle bir durumda
birçok insanın da tesellisinin önü kesiliyor. Ve kader de hastalıklar ve musibetlerle insanları ikaz ettirerek, musibetleri ve
hastalıkları artırarak insanların farkındalığını geliştirmeye çalışıyor.
Sufi Terapi/ Sufi Telkini
Sayfa 20
BÂYEZİD-İ BİSTÂMÎ (K.S.)
Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakk’a dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan
ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin beşincisidir. Sultân-ül-Ârifîn lakabıyla
meşhûrdur. Künyesi, Ebû Yezîd’dir. İsmi Tayfûr, babasının adı Îsâ’dır. 776 (H.160) veya 803 (H.188)de İran’da
Hazar Denizi kenarında Bistâm’da doğdu.
NASÎHATLERİN ÖZÜ
Bayezid-i Bistami’nin yakınlarından biri seyâhate çıkarken, huzûra gelip; “Bana tavsiyede bulunur
musunuz?” dedi. O da; “Üç şey ile sana tavsiyede bulunurum: Yolculukta kötü huylunun biri sana
arkadaşlık ederse, onun kötülüğünü kendi güzel ahlâk potana sok da şekillendirmeye çalış. Böylece işin ve
yolculuğun selâmetle netîcelensin. Biri sana iyilikte bulunursa, devamlı sûrette Allahü teâlâya şükret.
Çünkü o adamın kalbini sana çeviren cenâb-ı Hak’tır. Bir belâ sana dokunacak olursa, o belânın üzerinden
kalkması için süratle Allahü teâlâya dön ve netîceyi sabırla bekle. Ümidin kırılmasın, îtimâdın sarsılmasın.
Çünkü gelen belânın altında ne gibi hayırların yattığını o anda idrak edemezsin.” dedi.
Talebesi Ebû Mûsâ’ya şöyle nasîhatta bulundu: “Sana yaşadığın sürece tamâmen Allahü teâlâya
yönelmeni, yüzünü hiçbir vakit O’ndan çevirmemeni tavsiye ederim. Şüphe yok ki O’na kavuşacak ve
O’nun yüce huzûrunda duracaksınız. Ve sen bütün işlediklerinden sorumlu tutulacaksın. Sakın gâfil olma.
Gaflet uykusundan bir an önce kendini kurtar. Hiç kimseyi O’na tercih etme. Sana gelen belâlara sabret.
Allahü teâlânın hükmüne ve kazâsına rızâ göster. Allahü teâlânın verdiğine kanâat et. Allahü teâlâya
güven, vâdettiklerinin mutlaka yerine geleceğine inan. Hiç ölmeyecek ve hep diri olan Rabbine tevekkül
eyle. Her işinde O’nun inayetini iste. O’nun emirlerine riâyet et. Hayatta olduğun müddetçe bu dediklerimi
yapmaya çalış. Halkı bırakıp, Hakk’a yönel. İşini O’na ısmarla!..”
Talebelerine sık sık şöyle nasîhat ederdi: “Müslüman kardeşinize saygılı olmanızdan daha kolay ne vardır?
Onlara hürmet etmek, haklarını korumak ne güzel haslettir! Müslüman kardeşlerimize kin beslemek, onlara
karşı saygısız olmak ne zararlı şeydir! Bu yol hiç kimseye fazîlet kapısını açmamış, hiç kimseyi başarıya
ulaştırmamıştır…”
Sufi Terapi/Haftalık Şiir veya Günlük
Sayfa 21
Son ev ödevi Kalbin Zümrüt Tepeleri’nden bu 8 Sufi konsepti okuduktan sonra şiir yazma veya günlük tutmadır. Bir
not defteri alınız, bilgisayara değil, elyazınızla yazarak günlük tutmaya başlayınız.. Eğer şiir yazamıyorsanız bunu
yapabilirsiniz.. Öğrendiklerinizi şiir ve günlüğe dökmeye çalışınız ve yazarak zihne, kalbe, ruha kazıyınız.
ÖRNEK BİR ŞİİRİM.. RÜYETİ MAHLASIMDIR.
Sufi Terapi/ Gerçek Tıp
Sayfa 22
Bal yiyin, Şifadır…
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Bal yiyin, zira içinde bal
bulunduğu için, meleklerin rahmet dilemediği hiçbir ev
yoktur. Bal yiyenin midesine bin deva girer ve milyonlarca
günah uzaklaşır. Bir kişi ölür ve bedeninde bal bulunursa,
bedenini cehennem ateşi yakmaz. Her sabah bal şurubu
içenler hasta olmaz. Benim nazarımda, bal gibi şifa yoktur"
buyurmuştur. Bal mide ve bağırsak bozukluklarına iyi gelir,
- mide ve onikiparmak bağırsağındaki ülserlerin ve dış
yaraların kapanmasını sağlar. Romatizma, kalp, akciğer,
karaciğer ve cilt hastalıklarına iyi gelir. Damar sertliği, sinir
bozukluğu ve kansızlığa faydalıdır. Bal hem kabızlığı
gideren, hem de ishali durduran bir ilaçtır. Bal yemek
insanı gençleştirir, genç ve dinç tutar. Taşıdığı şifa
sıfatlarından dolayı, bal hem bebekler, hem gençler hem
de yaşlılar için gerekli bir besin maddesidir. Taze ve hakiki
bal kovandan alındıktan, yaklaşık 4-5 hafta sonra kristalleşmeye başlar. Donmuş balın kristalleri incedir. Büyük
kristalli balın kalitesi düşüktür. Bazı cins ballar kristalleşmeyebilir. En kıymetli bal ilkbahar ve yazın alınan baldır ve
ilaç olarak kullanılabilir. Sonbahar balı ise fazla şifalı değildir. Bir nohut tanesi kadar propolis ve aynı miktarda
balmumunun, bal ile birlikte ağızda çiğnenmesi, burun damarlarındaki tıkanıklıkları giderir. Bal, varis yaralarına,
kangren yaralarına, ağızdaki yaralara, çıbanlara, ciltte meydana gelen iltihaplı yaralara uygulanırsa, şifalıdır. Şekeri
yüksek olan hastalar da, bir çay kaşığından başlamak şartıyla, her gün 1 tatlı kaşığından bir çorba kaşığına kadar bal
tüketebilirler ve hakiki bal tedavisiyle bu hastalıktan kurtulabilirler. Bal, göze ve göz yaralarına merhem, ağız
temizleyici ve damar açıcı olarak da kullanılır. Aynı miktarda bal ve ılık suda eritilmiş kaya tuzu, kulağa damlatılırsa,
kulağı iltihaptan temizler. Bademcikler şiştiğinde ağızda bal tutmak faydalıdır. Bal, uykusuzluğun en iyi ilacıdır. Bal,
yemek ile birlikte veya yemekten hemen sonra yenirse, tüm şifa özelliğini kaybeder, alerjik etki yapabilir. Balın fazlası
şişmanlatır, tembellik yapar, uykuyu çoğaltır. Tedavi amacıyla bal tüketmek isteyen, her sabah veya akşam aç
karnına 1 çorba kaşığı bal yiyebilir. Ancak yediği bu bal yemek öğünü yerine geçer, yani ardından yemek yenmez.
Yanında su tüketmede bir sakınca yoktur. Bir diğer seçenek de, sabah ve akşam yemekten önce 1 tatlı kaşığı bal
yemektir. Birkaç günü sadece bal ile geçirmek isteyenler - 40—ise, günde 100-150 gr. bal yiyebilirler; Her gün bal
yiyenler günde 1 çorba kaşığından fazlasına veya başka tatlılara muhtaç değildir. Balı parmakla veya tahta kaşıkla
yemek peygamber adabındandır. Bal buzdolabında değil, serin ve karanlık bir yerde saklanmalıdır. Eğer bal koyulan
cam veya tahta kap sıkıca kapatılırsa, sahip olduğu şifa özelliğini kaybetmeden senelerce saklanabilir. Balın terkibinde
%18 su, % 40 meyve şekeri (fruktoz),- % 34 üzüm şekeri (glikoz); % 0,4 diğer şekerler,- % 0,3 protein,- % 7,1
madeni tuzlar, mikroelementler, fermentler, vitaminler ve diğer maddeler bulunur. Bal, laboratuvarlarda, bu terkibe
göre glikoz ve fruktoz oranı belirlenerek basit bir şekilde test edilir. Genellikle, balda glikoz ve fruktoz oranı normlara
uygunsa diğer maddeler de mutlaka normlara uygundur. Bugün bu testin önemi kalmamıştır. Çünkü Türkiye'de artık
genetiği değiştirilmiş glikoz ve fruktoz üretilmekte ve yurtdışından getirilen, genetiği değiştirilmiş bal aroması
kullanılmaktadır. Bu şekilde mis gibi bal kokan çeşit çeşit karışımlar balmış gibi piyasaya sürülmektedir. Bu
sahtekârlığı ispat etmek çok zordur, çünkü Türkiye'de, bu alanda yeterli sayıda ve nitelikte laboratuvar ve uzman
yoktur. Bal ile hazırlanan ilaçlar: · 1 kilo tereyağı, su içinde 5-10 dakika kaynatılır, su üzerine çıkan tereyağı toplanır
ve 500 gr. bal ile karıştırılır. Yaralara, egzamaya ve yanıkların üzerine sürülür. Aynı karışım kahvaltıda ekmekle de
yenebilir. · 3 yemek kaşığı papatya 500 gr. sıcak suya konur ve 1 saat demlenmeye bırakılır. 40 dereceye kadar
soğuduktan sonra süzülür ve üstüne 3 yemek kaşığı bal eklenir. Anjin, ağız, dil, mide ve bağırsak yaralarına kullanılır
(gargara yapılır, içilir, lavman yapılır). · 1 çorba kaşığı bal, 1 bardak elma suyu içinde eritilir ve her sabah aç karnına
içilir. Bilhassa karaciğer hastaları için çok şifalıdır. 10 gr. kaya tuzu 50 gr. ılık su ile eritilir. Sonra bu tuzlu sudan
gerekli miktar alınır ve aynı miktar bal ile karıştırılır. Her sabah-akşam ılık olarak 7-8 damla kulağa damlatılır.
Ortakulak iltihabı, mantar ve kulak uğultusuna iyi gelir. · Ceviz yaprağı çay gibi demlenir ve süzülür. 40 dereceye
kadar soğuduktan sonra bal eklenir. Her gün çay gibi içilirse, vücuda kuvvet ve canlılık verir.
Sufi Terapi/ Muhyiddin İbn Arabi Sayfa 23
ARABİ’DEN TAVSİYELER
Sakın, Allah seni nehyettiği yerlerde görmesin. Emrettiği
yerlerden de gaip etmesin, Allah'tan başkasının bilmediği
amelleri yapmaya çalış. Bu amellerin gizliliği İhlasın en
büyük âlâmetlerindendir.
Arafe ve Aşure oruçlarına devam et. Zilhicce'nin ilk on
gününde, Muharrem'in ilk on gününde ibadeti çok yap.
Eğer zayıf düşüp vazifelerini yapamayacak bir hâle
düşmeyeceksen Allah yolundaki savaşlarda oruç tut. Eğer
başkalarının sana hizmet etmelerini istiyorsan melekleri
kendine hizmet ettir.
Melekler ilim tahsil edenlere hizmet ederler. Hatta ilim
tahsil etmek üzere yolunda yürüyenlerin ayakları altına
kanatlarını sererler.
Öğrendiklerinle âmel edince de Allah yanında sevgili ve büyüklerden olursun.
Hastaları ziyaret edersen yetmiş bin melek seninle beraberdir. Sana dua ederler. Günahlarının affını Allah'tan niyaz
ederler. Akşam ziyaret edene sabaha kadar, sabah ziyaret etmişsen akşama kadar meleklerin istiğfarı devam eder.
Her sabah ve akşam namazlarından sonra üç kerre:
(EUZÜ B l L L A H - İ S S E M İ G - U L ALİ M-U M İ N-E Ş ŞEYTAN-İ R RACİM) deyip sure-i Haşr'in son üç
âyetlerini oku.
Her namazın sonunda (ALLA H-Ü M M E E C I R N İ M İ N-E N N A R) yedi defa oku.
Akşam namazından sonra Evvabin namazı kılarsan sonunda şöyle dua eyle: (Ya Rab imânımda dosdoğru olmaya,
sağlığında ve ölürken de imanlı olarak ölmeye ve Mahşer'e çıkmaya muvaffakiyetler ihsan buyur) de.
Günahında ısrar etme, her günahın akabinde tövbe et.
Secdeyi çok yap. Yemini çok etme. Hüküm sahibi bir memur olmaya heves etme. Eğer olmuşsan; öfkeli hâlinde,
içinde bir sıkıntı varken, aç karnına, acele bir işin varken hüküm verme.
Kimseye “benim Mevlâm” deme. Mevlâ Allah'ındır. Dinînde, imanından istifade edeceğin kimselerle sohbet et.
“Allah aşkına” diyerek kimseden bir şey isteme. Hatta, Allah'dan “Allah aşkına” diyerek yalnız Cennet ve Cemal’ den
başka şey isteme. Sakın “Allah aşkına” diyerek dünya isteme.
Başka birisi bir kadına talip olmuşsa, sen de o kadına talip olma, ama ona verilmemişse, o zaman istersin.
Başkası bir mala pazarlık ederken, sen de aynı mala talip olma. Kabirler üzerine oturma. Kabre karşı namaz kılma.
Bir insanın yüzüne karşı namaza durma.
Başına gelen musibetten dolayı Ölümü isteme. Belki şöyle dua et: (Ya Rab, eğer yaşamak hakkımda hayırlı ise, yaşat,
ölüm hayırlı ise, imân ile göçür) de. Mamafih istemekle ölüm gelmez, sözler ölüm getirmez. O, değişmeyen bir karara
bağlıdır. Su içerken otur da iç. Her sabah; Ya Rab, bana söven ve eza eden, beni gıybet eden ve kızdırmak için günaha
girmiş kullarını ben affettim. Sen şahit ol, onlara hep hakkımı helâl ettim. Dünya ve Ahirette kimsede hakkım yoktur
de. Vasi, elçi, şahit olmamaya gayret et. Gusül ettiğin yere abdest bozma. Nezretme. Yapmışsan nezrini yerine getir.
Nezri bahiller yapar. Harp isteme amma, düşmanla karşı karşıya gelince arlık sebat et. Sakın firar etme.
Rüzgâra sövme, Rüzgar, nefesi Rahman'dır. Allah'dan hayırlı rüzgarlar iste. Şerlilerinden Allah'a sığın.
Yeni bir elbise giyince besmele çek. Ve Ya Rab, bu elbise içinde beni hayırlı işlere muvaffak buyur diye dua et.İpekli
elbise giyme. Uyuyanlara karşı namaza durma. Kalbinde kötü bir hatıra
varken namaza durma. Allah'tan başkası adına yemin etme. Ateşle kimseye azap etme, Abdestin daralınca, o halde
namaz kılma. Mütevazı ol, kasılma. Allah yanında mevki, takva iledir. Yarın mahşerde bütün nesebler iptal edilecek
yalnız Allah ile olan neseb kalacak, o da takva'dır. Kim olursa olsun isyan ile emrederse itaat edilmez. Sana söz
söyleyene kulak ver, isterse çirkin olsun. Çünkü o kendine kıymet vermiştir. Bu suretle onun da gönlünü almış
olursun. Hediyeyi red etme, tahkir de etme. Her şeyi güzel yapmaya çalış. Dedikoduyu bırak. Lüzumsuz şeyleri de
çok sorma. Bil ki her hareket ve sükûn ve her giriş ve çıkışta şeriatın hükmü vardır. Bunları öğren.
Mallarını israfına harcama. Güçlük, matlık, nefret gösterme. Daima kolaylık, sevgi göster. Bilmeyenlere öğret. Gizli
ve aşikâr yüz kızartıcı şeyleri bırak. Allah'tan utan, kötü yolda başına bir musibet gelmeden yaşıyorsan, mağrur olma
çok şiddetli bir azaba gidiyorsun gözünü aç. Allah'ın mekrinden hazer et. Rahmetinden ümidini kesme. Hâf ile rica
beynini daima muhafaza eyle. Aklı gideren şeylere, müskirata hiç yanaşma. Tabii konuş, kendimi beğendireceğim
diye sözde san'at gösterme.