Nisan 2014 / Sayı: 1 İKÜMED Kuruldu 8 Ağustos 2012 tarihinde, İstanbul Dernekler Odası’na, İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği, yedi kurucusu adına Ali Kaplanoğlu eliyle dernek tüzüğü ve kuruluş evraklarını teslim etti. İKÜMED tüzüğü aynen kabul edildi ve evrakları eksiksiz bulundu. Böylece dernek aynı gün sicil numarasını alarak resmen kuruldu. Karar defteri, üye defteri, muhasebe evrakları vb. tasdiki, görev dağılımı, ilk toplantı, banka hesabının açılması, para makbuzunun bastırılması, bütün bürokratik işlemler 20 gün içerisinde tamamlanarak ilk üye kaydı-bağışı 28 Ağustos’ta yapıldı ve dernek işler hale getirildi. İKÜ’nün eylül kayıtlarında öğrencilerimiz, Derneğe üye yapılarak yüzde 10 indirim kazanmaları sağlandı. İKÜ mezunu dernek üyelerine de yüksek lisans ya da doktorlarını üniversitemizde yapmak isterlerse yüzde 25 indirim sağlayan yazıları verildi. Kayıtlar bitince ekim ayından itibaren İKÜMED etkinlikleri başladı. İKÜMED 1. Olağan Genel Kurul Toplantısı İKÜMED, Dernekler Kanunu gereği birinci olağan genel kurulunu kuruluş tarihi olan 8 Ağustos 2012’den itibaren 6 ay içinde yapmakta yükümlüydü. Bu çerçevede ilk genel kurul, 27 Ocak 2013 Pazar günü saat 15.00’de, İstanbul Kültür Üniversitesi Ataköy yerleşkesi 6. katında yapıldı. Dernek ilk 6 ayında 317 üyeye ulaşmıştı. Kongreye katılan üyelerin tamamının oyları ile aday olan tek liste göreve getirildi. İKÜMED Kurucu Yönetim Kurulu Dr. Bahar Akıngüç Günver Mensup İKÜ Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Dursun Koçer Mensup İKÜ 2008-2012 Dönem Rektörü Prof. Dr. S. Semahat Demir Mensup İKÜ Rektörü Turgay Akbal Mezun Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Özkan Gül Mensup İKÜ Mali İşler Daire Başkanı Ali Kaplanoğlu Mensup İkü Mezun İlişkileri Birimi Yöneticisi Andaç Toksoy Mezun İKÜ Araştırma Görevlisi 1. Yönetim Kurulu Asıl Üyeleri Dr. Bahar Akıngüç Günver Mensup İKÜ Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Dursun Koçer Mensup İKÜ 2008-2012 Dönem Rektörü Prof. Dr. S. Semahat Demir Mensup İKÜ Rektörü Turgay Akbal Mezun Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Ali Kaplanoğlu Mensup İKÜ Mezun İlişkileri Birimi Yöneticisi Andaç Toksoy Mezun İKÜ Araştırma Görevlisi Banu Bursalıoğlu Döğme Mezun Yeşilköy Spor Kulübü Yön. Kurulu Üyesi 1. Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri Namık Kemal Köse Mensup İKÜ Öğrenci Kulüpler Birliği Başkanı Gökhan Akdemir Mezun İKÜ’10 İşletmecilik Sena Kaya Mezun İKÜ’12 İşletme Yıldırım Özkan Mezun İKÜ’10 Fizik Deha Sevgen Mezun İKÜ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Tuğba Çedikçi Fener Mezun İKÜ’05 İşletme Yrd. Doç. Edip Seçkin Mezun İKÜ’01 İnşaat Mühendisliği 1. Denetim Kurulu Asıl Üyeleri Özkan Gül Mensup İKÜ Mali İşler Daire Başkanı Ceren Yıldız Mezun İKÜ Hukuk Yüksek Lisans Mezun İKÜ Genel Sekreter Yardımcısı Semih Dere 1. Denetim Kurulu Yedek Üyeleri Seçkin Taygun Altınbaş Mezun İKÜ’03 Uluslararası İlişkiler Onur Güldürsün Mezun İKÜ’05 İşletme Yönetimi Galip Ümit Gamsız Mezun İKÜ’10 Lojistik M.Y.O. 1 İKÜ Nasıl Kuruldu? A21’de Perşembe Toplantıları Tüm müesseselerin kurulumu ve işletiminde sürekliliğin var olabilmesi için bürokratik ve finansal altyapının sağlam bir şekilde oluşması gerekir. Bu konularda bugünkü Onursal Mütevelli Heyeti Başkanı Fahamettin Akıngüç, Kültür Koleji Vakfı Başkanı olarak bilgisini, deneyimini ve mali gücünü ortaya koymuştur. Prof. Dr. Çetin Bolcal Eski Rektör Yardımcısı İstanbul Kültür Üniversitesi, 1997 yılı 15 Temmuz günü TBMM kararı ile kurulan yedi vakıf üniversitesinden biridir. O tarihte İstanbul’da devlet ve vakıf üniversiteleri arasında kuruluş olarak 17. sıradaydı. Bu nedenle rektörlük makam aracının plakası ‘17’dir. Bir üniversite yıllar süren bir hazırlık çalışması sonunda kurulma aşamasına gelir. İstanbul Kültür Üniversitesi’nin kurulma düşüncesi 1995 yılına dayanır. Onursal Mütevelli Heyeti Başkanımız Yüksek İnşaat Mühendisi Fahamettin Akıngüç 1960 yılında, “Kültür Koleji”ni kurup belirli bir noktaya getirdikten sonra zaman içinde anaokulundan fen lisesine kadar ilk ve orta eğitimin tüm kulvarlarında üst seviyede eğitim-öğretim müesseselerini hizmete sokmuştur. Artık sıra, edinilen kırk yıla yakın deneyim kullanılarak en üst seviyede öğretim müessesesi olan, ‘üniversite’ ile bunca yıllık emeği taçlandırmaya gelmiştir. Bu düşüncesini yıllar önce, 1972 yılında kamulaştırılan yüksekokul işletilmesinde birlikte çalıştığı arkadaşı rahmetli kurucu rektörümüz Prof. Dr. Önder Öztunalı ile paylaşır ve “Kültür Koleji Vakfı” kuruculuğunda, “İstanbul Kültür Üniversitesi”ni kurmak üzere çalışmalara başlarlar. Ben bu çalışmalara 1996 sonbaharında katıldım. Kurucu Rektörümüzle İstanbul Üniversitesi’nde birlikte çalışma olanağı bulmuştuk. Hocamız rektör yardımcısı iken ben de Fen Fakültesi Dekanlığı görevini yürütmekteydim. Fahamettin başkanımızla ise 1992 yılında Kültür Fen Lisesi’nin kuruluşunda birlikte çalışma olanağımız olmuştu. 2 Diğer müesseselerden farklı olarak üniversitenin üçüncü bir ayağı, “akademik yapı”dır. Bu görevi daha önce fakülte kurmuş, dekanlık ve rektör yardımcılığı görevlerini başarı ile yürütmüş olan uluslararası akademik deneyime sahip rahmetli kurucu rektörümüz Prof. Dr. Önder Öztunalı üstlenmiştir. Üniversitenin akademik kurulumu için, rektörümüz Ataköy 9. Kısım’da üniversiteye tahsis edilen A21 binasında perşembe günleri yapılmakta olan toplantılara beni Fen-Edebiyat Fakültesi Kurucu Dekanı olarak davet etti. Bu toplantılara saygı ve rahmetle andığım hocam Prof. Dr. Kamuran Pekinel ve değerli arkadaşım Prof. Dr. Senih Aşan ile birlikte katıldım. Üniversitemizin akademik kuruluşu bu çalışmaların sonucunda olmuştur. Bu toplantılara başka katılanlar ve ayrılanlar oldu ancak yukarıda saydığım dört isim sürekli üyeydi. Bu nedenle perşembe toplantılarının ve A21 binasının üniversitenin kuruluşunda özel bir yeri vardır. Kısacası İstanbul Kültür Üniversitesi A21’de kurulmuştur. Bu toplantılarda, İstanbul Kültür Üniversitesi’nin kuruluş statüsü, fakülteleri, bölümleri ve yönetmelikleri, tüm ayrıntıları ile titiz bir şekilde tartışıldı. Bu arada Şirinevler’de bugün Hukuk Fakültesi’nin bulunduğu bina inşa edilmekteydi. Bir yandan da üniversitemizin yönetici ve öğretim elemanlarını oluşturmak için ön görüşmeler yapılmaya başlandı. Üniversitenin başlangıçta üç fakülte, bir meslek yüksekokulu ve iki enstitüden oluşması kararlaştırıldı. Fen-Edebiyat, Mühendislik ve Mimarlık ile İktisadi ve İdari Bilimler üç fakülteyi oluşturmaktaydı. Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, iki yıllık öğretim yapan ve ara eleman yetiştiren birimdi. Televizyonda TBMM’nin Kararını İzledik 15 Temmuz günü TRT3 kanalında heyecanla takip ettiğimiz, “Meclis TV” programında TBMM’nin akşamüstü yapılan oturumunda bizimle birlikte yedi “Vakıf Üniversitesi” kuruldu. Benim İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlık görevim mart ayında bitmişti, ağustos ayı itibarı ile emekliliğimi isteyerek İstanbul Kültür Üniversitesi’nde tam zamanlı çalışmaya başladım. Prof. Dr. Önder Öztunalı da kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasından sonra İstanbul Kültür Üniversitesi’ne Rektör olarak YÖK tarafından atandı. Çalışmalarımıza özellikle öğretim kadrosu oluşturma yönünde hız verdik. Prof. Dr. Okay Eroskay, Mühendislik ve Mimarlık, Prof. Dr. Senih Aşan, İktisadi ve İdari Bilimler, ben de Fen-Edebiyat Fakültesi dekanlıklarına atandık. Rektör Yardımcısı olarak da yıllarca o zamanki adı ile “Mimar Sinan Üniversitesi”nde Konservatuar Müdürlüğü görevini yürütmüş, sanatçı Prof. Özer Sezgin atandı. Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü’ne birkaç yıl sonra vefat eden Prof. Dr. Tuncer Kodamanoğlu, genel sekreterliğe ise Hamza Almaç getirildi. İki fakültemiz İngilizce öğretim yapacakları için yabancı dil biriminin kurulması gerekmekteydi. Bu birimin başına Doç. Dr. Birsen Tütüniş atandı. Prof. Dr. Okay Eroskay ve ben, aynı zamanda sırası ile, İnşaat ve Matematik Bilgisayar bölüm başkanlıklarını yürütmekle görevliydik. Doç. Dr. Tülin Yazgaç ve Doç. Dr. Linet Özdamar ile Prof. Dr. Kamuran Pekinel, sırası ile Endüstri Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği ve İşletme Bölüm Başkanlıkları’na atandılar. Atanan yöneticiler, rektör başkanlığında kadrolarını kurmaya başladılar. Ana prensip öğretim üyelerinin deneyimli, alanlarında akademik başarıları ile öne çıkan ve tüm zamanlarını üniversiteye har- cayacak nitelikte olmalarıydı. Kuruluş yasasının temmuz ayında çıkması nedeni ile üniversiteye normal zamanda öğrenci alamamıştık. Ancak, Ekim ayında üniversitelerin boş kalan kontenjanlarının doldurulması sırasında o öğretim yılı için öğrenci alma olanağımız vardı. Bu fırsatı değerlendirmek için kısa zamanda senato ve yönetim kurullarını oluşturup, gerekli yönetmelik ve yönergeler resmiyete geçirilirken bir yandan da Şirinevler’deki binamızda çalışma hızlandı. Ve 1997-98 eğitim-öğretim yılına başlamak için hazır hale getirildi. Bütün Kontenjanın Dolmasının Sırrı! 1997-98 yılı boş kontenjanları için yerleştirme yapılırken ilan ettiğimiz tüm kontenjanların dolduğunu gördük. Henüz kurulalı birkaç ay olan bir üniversitenin ilan edilen tün kontenjanlarının dolması beklenen bir sonuç değildi. Çok mutlu olduk. Ancak kayıtlar sırasında gerçek ortaya çıktı. Yaklaşık 300 kontenjana başvuran öğrencinin 157’si kayıt yaptırdı. Gerçekte, “Vakıf Üniversitesi” kavramı henüz anlaşılamamıştı, bu nedenle ücretli olduğunu bilmeyen ve ailesine “ben bir üniversite kazandım” demek için kontenjanları dolduran öğrenciler doğal olarak kayıt yaptırmadılar. Bu şekilde kontenjanların işgali birkaç yıl sürdü. Daha sonra her şey doğal seyrine oturdu. Genelde İKÜ yüzde 90 civarında doluluk oranı ile bu günlere gelmiştir. Bir üniversitenin olmazsa olmazı olan, bilimsel çalışmalara başlangıçtan bu yana büyük önem verilmiş, desteklenmiş ilk yıllarda birikimli öğretim elemanlarının ve daha sonra da yetişen elemanların sayesinde 2009 yılına kadar süren, devlet desteğine her yıl hak kazanılmıştır. Her Güne Başarmak İçin Başladık Bir üniversitenin kurulması ve yaşatılması oldukça büyük emek isteyen, heyecan duyarak başarılabilecek bir iştir. Kuruluş aşamasında vakıf ve Mütevelli Heyeti Başkanımız Sayın Fahamettin Akıngüç ve sayın rektörümüz ile birlikte akademik ve idari kadro olarak yaklaşık kırk kişi civarındaydık. Her güne de başarma gayretinin heyecanı ile başlardık. Başta rektörümüz olmak üzere akşam geç saatlere kadar zevkle çalışırdık. Üniversite bu kadroya şükran borçludur. Vefat eden hocalarımız, Prof. Dr. Önder Öztunalı, Prof. Dr. Kamuran Pekinel, Prof. Dr. Tuncer Kodamanoğlu ve Hamza Almaç’ a rahmet dilerim. Akademik kadroda müteveffa rektörümüzden sonra en eski olduğum için bu yazıyı yazma görevini sayın Onursal Başkanımız bana verdi. O günlerin tatlı heyecanını bu vesile ile tekrar yaşadım, kendisine ayrıca teşekkürlerimi sunarım. Prof. Dr. Çetin Bolcal 19.03.2014 3 Prof. Dr. S. Semahat Demir Sevgili Mezunlarımız, İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunlar ve Mensuplar Derneği’mizle (İKÜMED) geçmiş dönem mezunlarımızı buluşturmak adına bugüne kadar pek çok etkinlik düzenledik. Yeni yılda da anılarımızı tazelerken, bağlarımızı güçlendireceğimiz farklı projelerimiz ve çalışmalarımız olacak. Bunlardan ilki, düzenlediğimiz etkinliklerimizin yer aldığı bültenimiz. İlk sayısında 2012-2013 akademik yılında gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin yer aldığı bültenimizin içeriğini her sayıda biraz daha geliştirmeyi ve güçlendirmeyi istiyoruz. Dileğimiz İKÜMED bültenimizin ilerleyen sayılarında mezunlar arası diyalogu pekiştiren bir platforma dönüşebilmesi. Bu noktada sizlerden gelecek konu önerilerine her zaman açık olduğumuzu ve sizlerin başarı öykülerine yer vermenin bültenimize değer katacağını belirtmek isterim. Sizler üniversitemizin yalnız iş dünyasında değil, sosyal yaşamda da birer aynasısınız. İstanbul Kültür Üniversitesi’ni her platformda başarıyla ve özenle temsil ettiğiniz için bu vesileyle sizlere teşekkür ederim. Bununla birlikte bir zamanlar eğitim aldığınız kampüslerimizde, amfilerde mesleklerine hazırlanan öğrencilerimiz için de sizler, güçlü birer rol modelsiniz ve mentorsunuz. Bültenimizde paylaşacağınız her deneyim, yetişmekte olan öğrencilerimizin ufkuna yeni boyutlar katacaktır. Bu nedenle üniversite hatıralarınızdan kariyer sürecinizde yaşadığınız aşamalara, mesleki deneyimlerinizden sosyal sorumluluk projelerinize kadar her konuda sizlerden gelen haberlere bültenimizde yer vermekten mutluluk duyarız… Her sayfasında mutluluk ve onur veren başarı öykülerini paylaştığımız nice yayınlara… Teşekkürlerimle… İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. S. Semahat Demir 4 Spor Başarılarımız Ü niversitemizin futbol, basketbol, tenis ve voleybol takımları, liglerde sergiledikleri başarılı performanslarıyla dikkat çekmeye devam ediyorlar. İKÜ Futbol Takımımız, 28 Mart 2014’de düzenlenen İstanbul Üniversitelerarası Futbol 1. Ligi Final mücadelesinde rakibi Kadir Has Üniversitesi’ni yenerek Şampiyon oldu. 16 takımlı 1’inci Ligde Grup 1’incisi olarak play-off’ a yükselmiş ve “6 takımlı süper lige yükselme müsabakalarına” katılma hakkını kazanmıştır. İKÜ Futbol Takımına Rektörlük, Kültür Koleji Lokalinde yemek vermiştir. Yemeğe, Rektörümüz Prof. Dr. S. Semahat Demir, Kulüpler Birliği Başkanı Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mahmut Paksoy, Kulüpler Birliği Koordinatörümüz Namık Kemal Köse ve İKÜMED Başkan Yardımcımız Ali Kaplanoğlu katılmıştır. Futbol Takımımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Diğer spor branşlarındaki başarılarımız Bayanlar Basketbol 1. Ligi Takımımız 16 takımlı Ligde Grup 2’ncisi olarak, çeyrek finale kaldı. Bayanlar Tenis 2. Ligi Takımımız 57 takımlı Ligde, Grup 2’ncisi olarak ilk 12 takım arasına girdi. Erkekler Tenis 1. Ligi Takımımız 59 takımlı Ligde, Grup 3’üncüsü olarak ilk 18 takım arasına girdi. Erkekler Voleybol 2. Ligi Takımımız 11 takımlı Ligde 7’nci oldu. Ü lkemizde birçok vakıf üniversitesi var. Vakıf üniversitelerine her gün yeni bir üniversite daha eklenmektedir. Bu kadar vakıf üniversiteleri içinde İKÜ’ni diğer vakıf üniversitelerinden ayıran en önemli özelliği nedir? Her şeyden önce 54 yıllık bir eğitim birikiminin akademik uyarlamasıyız. Kültür Koleji; ticari kaygıların, eğitim misyonunu gölgelemesine izin vermeyen bir eğitim kurumu olarak 54 yılı geride bıraktı. Bu ilkenin, İstanbul Kültür Üniversitesi olarak bizim de ayırt edici yönümüz olduğunu içtenlikle söyleyebilirim. Yönetim ve öğretim kadrosunun eğitim anlayışındaki uyumu, kurumsal ve akademik mükemmeliyete verilen değer de üniversitemizin ayırt edici diğer noktaları arasında. İKÜ mezunları ile çalışma hayatı içinde de karşılaşıyorsunuzdur. Çevrenizden de mezunlarınız hakkında geri bildirimler size ulaşıyordur. Siz İKÜ mezunu denilince ne anlıyorsunuz, nasıl bir profil çizersiniz? İKÜ’lüleri farklı kılan özellikler nelerdir? İstanbul Kültür Üniversitesi öğrencileri yalnızca mesleki eğitimi belgeleyen bir diploma ile mezun olmazlar. İKÜ’de öğrencilere ‘yaşamda 360 derece yeterlilik’ kazandırmak esas hedeftir. Öğrencilerimizin eğitimleri sonunda; yalnızca mesleki formasyonları ve akademik donanımlarıyla değil entelektüel birikimleriyle, toplumsal duyarlılıklarıyla, ana dil ve yabancı dildeki yetkinlikleriyle, özgüvenleriyle, ülke ve dünyaya ilişkin farkındalıklarıyla öne çıkan özel bir profile sahip olduklarını söyleyebiliriz. Dr. Bahar Akıngüç Günver İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Üyesi İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı 1963 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Kültür Koleji’nde, Orta öğrenimini Robert College’de tamamladı. Yükseköğrenimini Boğaziçi Üniversitesi’nde Ekonomi Lisansı alarak tamamladı. Daha sonra California State University’de “Eğitim Yönetimi” konusunda yüksek lisans öğretimi gördü. Bu üniversitede Matematik branşı asistanlığı yaptı. California’daki çeşitli okullarda yönetim çalışmalarına katıldı. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Davranış Bilimleri Bölümü’nde doktorasını tamamladı. 2005 yılında Harvard Üniversitesi Okul Liderliği sertifika programına katıldı. Kültür Fen Lisesi’nde Matematik öğretmenliği ve Kültür Fen Lisesi’nin kuruluş çalışmalarını yürüttü. KÜGEM (Kültür Geliştirme Eğitim Merkezi ) kuruluş ve yürütme çalışmaları yaptı. Ayrıca Eğitim Yönetimi ve Aile İşletmeleri konularında eğitmenlik yaptı . Aile İşletmelerinin Yapısı ve Geleceği adlı bir kitabı bulunmaktadır.2002 yılında Kültür Eğitim Kurumları İKÜMED olarak yaptığımız araştırmada İKÜ Akademisyen kadrosunda 38 İKÜ mezunu, İKÜ idari kadrolarında ise 59 İKÜ mezunu çalışmaktadır. İKÜ mezunlarına verilen öncelik ve duyulan güven İKÜ mezunları adına gurur vermektedir. Bu İKÜ mezunu istihdamının İKÜ’de ne gibi bir farklılık yaratıyor? Bu farklılığı açar mısınız? Genel Müdürü olarak görev yapan Dr. Bahar Akıngüç Gün- Mezunlarımızın bilgi ve deneyimleriyle okullarımızda istihdamı hem kurum hem mezun adına kazan-kazan ilkesiyle devam eden bir süreç. mektedir. ver, Yaşadıkça Eğitim dergisinin de yayın yönetmenidir. 2007 yılında İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Yardımcılığı görevini başarı ile yürüttü. Halen İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olarak görevini sürdür5 Kolej ve lisans eğitimini Kültür’de alanlar da dahil olmak üzere bugün üniversitemiz içinde bilgisi ve deneyimiyle artı değer yaratan, idari ve akademik kadroda 59 mezunumuz var. Birlikte çalıştığımız mezunlarımızın, kurum olarak manevi değerlerimizden biri olan sadakat duygusunu da başarıyla taşıyor ve yansıtıyorlar. Bazıları, çok değil birkaç yıl önce öğrenci oldukları amfilerde, yeni meslektaşlarını yetiştirmeye hazırlanan akademisyenlik için emek veriyor. Bazıları uygulama ve araştırma merkezlerimizde çalışıyorlar. Onları; vizelerine finallerine çalıştıkları, ödevlerini hazırladıkları kütüphanelerde araştırmalarını yaparken görüyoruz. Kültür mensubu olarak kariyerine devam eden mezunlarımızın sayısı, geçen yıl ilk öğrencilerine merhaba diyen Eğitim Fakültemizle belki de artacak. Bugün öğrencimiz olanlar, şimdilerde stajlarını yaptıkları anaokullarımızda, ilkokullarımızda, liselerimizde öğretmen olacaklar… Bu noktada, kendi mezunumuzun istihdamı bizim için çok değerli. Çünkü her biri eğitimlerine, bilgilerine, akademik geleneklerine güvendiğimiz isimler. Kültür ismi ve misyonunu kurum içinde pekiştirme, kurum dışında ise temsil etme sürecinde gerçekten çok özel, doğal ve içten bir çaba gösteriyorlar. Dolayısıyla bu durum üst yönetim olarak hem bizim adımıza hem de hocaları adına son derece sevindirici ve onur verici. Sizin Türkiye’de çok iyi okullarda okuduğunuzu, eğitiminize yurtdışında da devam etmiş olduğunuzu biliyoruz. Eğitimde ülkelerin sınırlarının kalktığını, dijital dünyada okulların artık dünya vatandaşı yetiştirdiği çağı yaşıyoruz. Türkiye’deki eğitim sisteminin ve İKÜ’yü bu sistemin içinde nerede görüyorsunuz, hedefleriniz öğrenebilir miyiz? Ocak ayında Eğitim Fakültemizin düzenlediği Dijital Çağda Teknoloji, Eğitim ve İnsan Sempozyumu’nda da bu konuya değinmiştik… Üniversitemiz internet çağında doğdu. Kültür’ün eğitim ve insanı merkeze koyan yarım asırlık tarihinde de teknoloji daima en büyük yardımcımız oldu. Ancak İstanbul Kültür Üniversitesi’nin kuruluşu bu süreçte ciddi bir dönüşüm yarattı. Örneğin teknoloji bizim için artık bir aracın ötesinde bir mükemmeliyet ve kalite kriteri. 6 Türkiye’nin eğitim ve teknoloji entegrasyonuna baktığımızda elbette gözle görülür bir ilerleme ve çaba söz konusu. Eğitimde teknoloji artık bir tercih değil bir önkoşul ve eğitim kurumları bu gerçeğin bilincinde. İstanbul Kültür Üniversitesi’nin perspektifinden değerlendirirsek; teknoloji hem kurumsallaşma hamlelerimizde hem de eğitim çalışmalarımızda çok önemli bir yere sahip. Uzaktan öğretim ve ders yönetim sistemimiz CATS, MIT başta olmak üzere 200’e yakın üniversitenin öğretim yönetimi uygulamalarında tercih ettiği açık kaynak kodlu Sakai’nin bir uyarlaması. Bütünüyle üniversitemizin özkaynakları kullanılarak gerçekleştirildi. Bir diğer ifadeyle bugüne kadar bilgi sistemleri ve teknoloji altyapımız için gerçekleştirdiğimiz yatırımların bir ürünü. Geçtiğimiz yıl Türk Dili ve Edebiyatı ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi derslerini uzaktan öğretimle öğrencilerimize sunmaya başladık. Yüksek lisansta e-MBA programımızı yine bu altyapı ile kurduk. Kurumsal kaynak planlamada SAP Orion projesi devreye alındı. SAP Orion’ın sunduğu olanaklarla; öğrenci işleri, mali işler, insan kaynakları, bilgi işlem gibi birimlerimiz üzerinde bürokratik süreçlerin yarattığı yükler azaldı. Karar mekanizmaları hızlandı. Dolayısıyla, İstanbul Kültür Üniversitesi olarak kendimizi 21. Yüzyılın merkezinde görüyoruz. Elbette bu bir sonuç değil süreç meselesi. Üniversitesi olarak teknolojinin tüm olanaklarını kurumsal ve akademik süreçlerimize entegre etmek için çalışıyoruz. Hedefimiz ise çağın teknolojilerini yakalamak değil, çağın teknolojileriyle birlikte yürümek. Bunu yapabilecek güce de sahip olduğumuza inanıyorum. Kültür Üniversitesi genç, dinamik, akademik değeri giderek yükselen, fakülte ve öğrenci sayısı artan buna bağlı mezun sayısı da artan bir üniversite. Böyle bir üniversitenin mütevelli heyet başkanı olmak nasıl bir sorumluluk ve çalışma gerektiriyor? Merkezinde insan yaşamı ve geleceği olan her iş gibi eğitim de çok hassas ve sorumlulukları ağır olan bir alan. Geri bildirimleri için bazen çok uzun yıllar hatta kuşaklar gerekiyor. Sorumluluk sahamızda öğrencimiz, mezunlarımız, ailelerimiz var. Akademik ve idari kadrolarımız var. Bilgi var, iletişim var. Eğitimle birlikte bir işletme olarak istihdamını sağladığımız üyelerimize sorumluluklarımız var. Özetle çok yönlü bir sorumluluk bilinci ve elbette her iş gibi sıkı bir disiplin gerektiriyor. Tüm bu çizgi içinde işimiz insan. Dolayısıyla empati duygusunu, hümanist yaklaşımı, pozitif bakış açısını her koşulda sağlam tutmaya özen gösteriyorum. Önce insani sonra da kültürel değerleri özenle korumanın da yönetim koltuğunun getirdiği sorumluluklardan biri olduğuna inanıyorum. Üniversite okurken eğitimin dışında spor, sanat, müzik v.b. gibi nelere ilgi duyuyordunuz? Öğrenciyken hangi kulüplerin üyesiydiniz. Üniversitelerdeki kulüpler hakkında düşünceleriniz nelerdir? Kulüpler, akademik eğitimin en önemli halkalarından biri. Buna üniversite yıllarımdan bu yana inanırım. Ekonomi okuyan ve ilgi alanı edebiyat olan bir öğrenciydim. Üniversitemde bu kapsamda yapılan çalışmaları da ilgiyle takip ederdim. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde ise kulüpler; öğrencilerimize sunduğumuz ‘360 derece yaşam eğitiminin’ en önemli prova alanı. Teoriyi amfide, uygulamayı laboratuvarda alabilirsiniz. Ancak özgür düşünce, temsil ve ifade yeteneği, sosyal ve profesyonel ağlara ilk adım, entelektüel yatırım, organizasyon ve planlama bilinci, yeni dostluklar, emeğe saygı gibi hayati değer taşıyan ayrıntılar için kulüpler üniversite yıllarında en ideal çatıdır diyebiliriz. Sanat, kültür, iletişim kadar sporla ilgili de kulüplerimizde çok ciddi projeler yürütülüyor. Örneğin bu yıl sporu yaygınlaştırma projesi için bir adım atıldı. Öğrenci Kulüpleri Birliği Başkanı Namık Kemal Köse liderliğinde gerçekleştirilecek bu projenin sporu yaşamın bir parçasına dönüştürmek için son derece )teşvik edici bir adım olacağına inanıyor ve destekliyoruz. Üniversitemizde ayrıca kulüp etkinlikleri kadar yeni kulüplerin kurulması için başvuruda bulunan öğrencilerimizi de yüreklendirecek uygularımız var. Derneğimiz üniversitemizin mezunlarının bilgi güncellemesini yaparken bir kısmının evli ve çocuklu olduğunu kayıtlara geçirdik. Bir yandan da çalışmakta, mesleklerini yapmaktalar. Siz de yoğun çalışma temposunda, bazen uzun saatler alan, sorumluluk gerektiren bir görevin yanı sıra, mutlu bir evliliğiniz, iki çocuğunuz var. Bu iş-aile ve iş dengesini nasıl kuruyorsunuz, derler ki aile topu camdır, bir kere kırılırsa tekrar bir araya getiremezsiniz. Özel hayat ve iş ise esnektir. Mezunlarımıza bu üçlü dengeyi tutturmanın sırrını söyler misiniz? Bence yaşamda dengenin ve mutluluğun formülü doğallık. Maskelerden hoşlanmıyorum. Elbette üstlendiğimiz belli roller; belli davranış kalıplarını da beraberinde getirir. Ancak bunun bir dengesi olmalı ve kendimiz olmayı, her koşulda kendimiz kalabilmeyi başarmalıyız. Doğallığın yanı sıra korumamız gereken bir diğer özellik de sağduyu olmalı. Sağduyumuz önceliklerimizi doğru konumlandırmayı sağlar. Örneğin benim için önce sağlık. Çocuklarımın ve ailemin sağlığı önceliğimdir. Bununla birlikte işimle özel yaşamım arasındaki dengede ve önceliklerimde eşimin bir şans olduğunu düşünmüşümdür. Ben ve kardeşlerim annemiz çalışma yaşamında yer almadığı için kendisinin bize ayırdığı yoğun zamanla büyüdük. Ben çalışma yaşamının içinde çocuklarımı büyütürken, biraz da kendi çocukluğumla kıyaslayarak ‘acaba annem kadar çok zaman ayıramıyor muyum?’ sorusunu kendime hep sordum. İşte bu noktada en büyük yardımcım eşim oldu. Çocuklarımızın büyüme sürecinde sorumluluğu birlikte paylaştık. Kendisinin eşitliğe verdiği değer, işimdeki başarıma ve ailemize çok önemli katkılar sağlamıştır. Birlikte çocuklarımıza 3 değer aşıladık; kendine saygı, başkalarına saygı ve pozitif düşünmek. Bugün biri 19 biri 14 yaşında. Olaylar ve durumlar karşısında yaşlarına göre geliştirdikleri duruşlarına şimdi baktığımızda demek ki doğru yaptık diye düşünebiliyoruz. Rollerimizi doğru paylaşmış ve en iyi şekilde temsil etmeye çalışmışız. Çalışan anne baba modelleri olarak işimizden artanı değil hak ettikleri kaliteli zamanı ayırmayı başarmışız. Özetle bizim formülümüz; iş-aile dengesinde doğallık, içten paylaşım, yardımlaşma ve öncelikleri doğru konumlandırma oldu diyebiliriz. Hem rektörü hem de mütevelli heyet başkanı Kadın olan bir üniversitedeyiz. Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl buluyorsunuz? Bu konuda mezunlarımıza bir mesajınız var mı? Kadının iş hayatındaki yeri; toplumdaki yeriyle doğru orantılı. Bu konuda Sheryl Sandberg’ün Türkçe’ye ‘Sınırlarını Zorla’ başlığıyla çevrilen Lean In kitabında çok ilginç anektodlar var. Yalnız çalışma yaşamında değil hayatın her evresinde bir değer üretme rolünü taşıyan kadınlara önerebileceğim bir kitap. Sandberg kadının anaç, uzlaştırıcı rolünün mücadeleci kimliğinin önüne geçtiğini belirtiyor. Kadının sevilmekle başarılı olmak arasındaki yaşadığı tercih sürecine dikkati çekiyor. Kadın mücadele vererek sınırları zorlarsa, toplumda biçilen naif rolüne aykırı davranarak sevilmeyeceğini düşünüyor. Bu noktada her insan gibi sevilmeyi tercih ediyor ve geri plana geçiyor. Oysa mücadeleyle elde edilen başarıda bedel ödemekten korkmamalıyız. Onaylanmama ya da çevreden izole edilme korkusundan kadın olarak arınmalı ve mutlaka oyumuzu mücadeleden yana kullanmalıyız. Kültür Üniversitesi, ismin hak eden, Kültür etkinlikleri yapılan bir üniversite. Bu bağlamda, sizin şiir sevdiğinizi; ezberinizde bazı şiirler olduğunu biliyoruz. Şiire ilginiz nasıl başladı? Neden şiir diye sorup, ezberinizden sevdiğiniz bir şiiri mezunlarımızla paylaşmak ister misiniz? Edebiyat, çocukluk yıllarımdan bu yana ilgiyle takipçisi olduğum bir sanat dalı. İnsanı içsel anlama ciddi ölçüde beslediğini ve onardığını düşünüyorum. Şiir de edebiyat dalı olarak duygu yoğunluğunu; dilin tüm inceliklerini kullanarak en öz biçimde insana aktarıyor. Bu yüzden çok özel olduğunu düşünüyorum. Mezunlarımızla hangi şiiri paylaşmalı diye düşündüğümde ise sanırım Atilla İlhan’ın Pia’sı derim… İKÜ denildiğinde aklınıza ilk gelen fotoğraf karesi ne oluyor? İKÜ’lü mezunlara, İKÜMED başkanı olarak vermek istediğiniz mesajı sorabilir miyiz? İKÜ’ye ilişkin fotoğrafla ölümsüzleşmiş pek çok anı var. Yaşanmışlıkların önemi elbette ayrı ancak yaşanmaya devam eden, yaşanmakta olan anlar sanırım hafızamda daha belirgin. Bazen geç saatlerde üniversiteden çıkıyorum. O zamanlarda, üniversitede prova yapan koro öğrencilerinin seslerini duyuyorum ya da kütüphanede çalışan bir genç görüyorum… Günün en son diliminde, üniversitenin ışıkları onlarla yanıyor… Üniversiteyi yaşatan gerçekten öğrenciler, diye düşünüyorum… İşte o anlarda yaşadığım anlam duygusunun, gördüğüm bir öğrenci yüzünün ya da sesinin hafızamda bıraktığı iz gerçekten benzersiz. Bu duyguyu her yıl mezuniyet törenlerinde de yaşıyorum. Dolayısıyla mezunlarımıza da mesajım bu çerçevede olacak. İstanbul Kültür Üniversitesi sizlerin de kütüphanesine, kantinine, oditoryumuna, sınıflarına anlam kattığınız, şekillendirdiğiniz eviniz. Üniversitenizin kapısı sizlere daima açık. 7 İKÜ Mezun Günleri: Yıllar Sonra Kavuşma İstanbul Kültür Üniversitesi mezun günlerinde yıllardır görüşemeyen mezunlar buluştu, okul günlerini hatırlayarak arkadaşlarıyla sohbet etme imkanı buldu. Tüm Mezunlar Ataköy Yerleşkesi’nde Buluştu İKÜ lisans ve ön lisans programları mezunları için 24 Haziran 2012 Pazar günü Ataköy Yerleşkesi arka bahçesinde büyük bir mezunlar günü organizasyonu gerçekleştirildi. 17 Haziran 2012 tarihli Milliyet gazetesine verilen ilanla davet edilen mezunlarımızın yoğun katılım gösterdiği etkinliği 2011 yılı mezunu Tuğçe Oral sundu. Mezunlar Günü, 2008-2012 dönemi İKÜ Rektörü Prof. Dr. Dursun Koçer’in açılış konuşması ile başladı. Koçer, “Üniversitemizin mezunları ile birlikte giderek büyümesini hep arzu ediyoruz. Siz mezunların çocuklarını, yavrularını da buralarda okutacağız. Kültür Mezunlar ve Mensuplar Derneği aracılığıyla, öğrencileri, akademisyenleri ve mezunları ile Kültür ailesi giderek gelişecektir” dedi. Etkinlikte İKÜ Bilgisayar Mühendisliği on yıllık mezunlarına madalyonlarını Prof. Koçer; İşletme mezunlarına İKÜ 2. dönem Rektörü Prof. Dr. Tamer Koçel, Endüstri Mühendisliği mezunlarına eski Rektör Yardımcısı Çetin Bolcal, yeni Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sermin Örnektekin ve yeni Genel Sekreter Burak Kılanç; Matematik-Bilgisayar Mühendisliği mezunlarına Y. Doç. Dr. Yaşar Polatoğlu, Turizm ve Otel İşletmeciliği mezunlarına Mezun İlişkiler Birimi Yetkilisi Ali Kaplanoğlu; İnşaat Mühendisliği mezunlarına Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Hatay Önen ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Şener Küçükdoğu; Uluslararası İlişkiler mezunlarına Adalet Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Durmuş Tezcan ve Araştırma Görevlisi Fulya Kıvılcım takdim ettiler. 8 Madalya takdim töreninden bir konuşma yapan Prof. Dr. Tamer Koçel mezunlara 3 tavsiyede bulundu: “1) Birlikten kuvvet doğar diyerek, işletmelerinize gelen, etrafınızda bulunan Kültür’lülere sahip çıkın. Bu kadro ne kadar genişlerse, Kültür’lüler de o kadar kuvvetli olur. 2) Sizler yolcu bizler hancı… Buradan aldığınız diplomanın size ne ölçüde yardımcı olduğunu fiilen yaşadınız. İş yaşamında yaşadığınız tecrübeleri bizlere aktarırsanız, bizi ziyarete, üniversitenize gelirseniz son derece memnun oluruz. 3) Kendinizi daha da geliştirin. Ümit ederim sadece bu diplomayla yetinmeyeceksiniz. Kendinizi daha da geliştirmek isteyeceksiniz. O konuda eğer bir yardıma ihtiyacınız olursa Kültür Üniversitesi’nin bütün akademisyenleri sizlere yardıma hazırdır.” Törende söz alan on yıllık üç mezun da duygu ve düşüncelerini dile getirdi. Aynı zamanda İKÜ’de doktora yapan ilk öğrenci olan 2002 yılı İşletme mezunu Yrd. Doç. Dr. Fırat Şimşek’in sözleri şöyleydi, “11 yaşında Kültür Okulu’na gelmişim. Şu anda ise yaşım 33. Yani 22 senedir Kültür okullarındayım. Hayatta değer verdiğim üç şey var. Bunlar sevgi, saygı, samimiyet. Bu üçünü de mezun olduğum ve çalıştığım İstanbul Kültür Üniversitesi’nde buldum. Bizim burada kurmuş olduğumuz bu bağ bir gönül bağı. Kendimizi bu yuvanın bir ferdi, bir çocuğu gibi görüyoruz. Her ne kadar İKÜ’de öğretim görevlisi olsam da şu anda arkadaşlarımı gördükten sonra öğrencilik günlerime geri döndüm. Açıkçası duygulandım da… Burada olmaktan çok mutluyum. İnşallah bu etkinliklerimizin devamı gelir, ilerleyen senelerde tekrar beraber oluruz.” Mezunlarla Mini Söyleşiler ‘İKÜ’lü olmak bir aidiyete dönüşmeli’ bir noktaya geldik ama daha da ileri hedefleri düşünüyoruz. Mezuniyetten yıllar sonra öğrencilik günlerini özlüyor musunuz? Öğrenciyken İKÜ’nün sanat-kültür etkinliklerine katıldınız mı? Üniversite yıllarımız güzel günlerdi. Okul şimdiki gibi kalabalık değildi. Tamamen bizim hakimiyetimiz altındaydı. Biz o günlerde kurduğumuz arkadaşlıkları, dostlukları devam ettiriyoruz. Umarım bizden sonraki mezunlar da bunu devam ettiriyorlardır. Bizim zamanımızda (1997-2001) biraz acemiydi üniversite. Kültür’ün ilk yıllarında etkinlikler daha çok aktivite şeklindeydi. Dolayısıyla şimdiki gibi bahar şenlikleri, konserler, tiyatrolar gibi etkinlikler pek fazla göremedik. Biz mezun olduktan sonra birçok sanatçı geldi gitti. Şimdi de başarıyla devam ettiriyorlar. Bizden sonraki öğrenci kuşakları daha çok yararlanır umarım. Dersine tekrar girmek istediğiniz bir hocamız var mı? Bütün hocalarımızdan keyif alıyorduk. Muhasebe hocamız rahmetli Kamuran Pekiner hocamızla çok eğlenceli dersler geçirdik. İş hayatında hedefinize ulaştınız mı? Her zaman satış pazarlama üzerine ilerlemek istiyordum. Reklamcılıkla bağlantılı olacak bir iş üzerine devam ediyorum. Belirli İKÜ’lülere mesajınız? Bu okulda okuyan öğrenciler oldukça iyi şartlara sahip. Dolayısıyla hocalarının, okulun ve verilen hizmetlerin kıymetini bilip sıkı çalışıp İKÜ’nün ismini gelecekte iyi yerlere getirmelerini umut ediyoruz. Sadece diploma için üniversiteye gelip, mezun olup ondan sonra okula uğramamak değil, tıpkı Kültür Koleji’nin 54 yıllık aidiyeti gibi bir devamlılığı umut ediyoruz. Harun Reşit Akol / 2001 İşletme ‘Kültür’de altın yıllarımı geçirdim.’ ‘Hedeflere ulaştık ama yenileri geliyor’ İKÜ’deki mezuniyetinizin üzerinde bunca zaman geçti. Acaba bugün üniversitemizi, öğrencilik günlerinizi özlüyor musunuz? Üniversitemizi, öğrenciliği özlüyor musunuz? Öğrencilik yıllarım altın yıllarımmış, diyorum. Keşke geri dönebilsem… İş hayatına başladıktan sonra hayatın ne kadar zor olduğunu tekrar öğrendim. Dersine tekrar girmek istediğiniz bir hocamız var mı? Ben İskender Pala’dan ders almış şanslı bir öğrenciyim. Onun derslerine tekrar girmek isterdim. Şu an ne iş yapıyorsunuz? Öğrenci iken hayal ettiğiniz iş miydi? Mezuniyetinizin 10. yılında kendinizi hedefinize ulaşmış sayıyor musunuz? Ben şu anda eğitimini aldığım işi yapmıyorum. Ancak hobimi, fotoğraf sanatını mesleğe dönüştürebildim. O yönden şanslı olduğumu düşünüyorum. Önümüzdeki yıllar içinde neler yapmayı planlıyorsunuz? Mezuniyetinizin 20. yılında kendinizi nerede görüyorsunuz? Şu anda yaptığım mesleği ilerletmeyi düşünüyorum. Eğer kısmet olursa bu sektörün (fotoğrafçılık) liderlerinden olmak isterim. 10 yıl o kadar hızlı geçti ki 20. yılda bilemiyorum neler olur. Hayat bize çok farklı şeyler getirebiliyor. İKÜ’lülere bir mesajınız var mı? Kültür Üniversitesi çok iyi bir üniversite… Vakıf üniversitelerinin en iyilerinden, burada okumanın değerini bilsinler. Hande Çeviker Karakaya / 2001 İşletme Öğrencilik yıllarımızda üniversite ortamının kıymetini bugünkü kadar bilemiyorduk. Neticede o zamanlarda yaşadığımız günlerimiz en güzel günlerimiz. O günlere dönmek isteriz tabi. Mezuniyetten ulaştınız mı? bugüne hedeflerinize Ticaretle uğraşıyorum. Hedeflerimize çok şükür ulaştık ama her zaman yeni hedefler koyup o hedefler doğrultusunda hareket etmek gerektiğine inanıyorum. İKÜ’lülere bir mesajınız var mı? Üniversitelerinin kıymetini bilsinler. Bugünler bittikten sonra iş yaşamında rekabetçi bir ortama girip zorlanacaklar. Dolayısıyla bugünlerini çok güzel değerlendirsinler ki ileride başarılı olsunlar. Özhan Kerimoğlu / 2001 İşletme Mezunumuz Özhan Kerimoğlu’na Piyango çekilişinden ipad çıkmıştır. 9 Mezunlar Günü Mimarlık Fakültesi Mezunlar Günü “Dünya ikiye ayrılmıştır. Türkiyeyi ziyaret etmiş olanlar ve etmemiş olanlar.” Oh, evet, hiç unutamayacağım birçok kişi sayabilirim. Üniversite personeli bana ailem gibi olmuştu, birkaç isim vermek gerekirse Taygun Altıntaş, Syliva Tiryaki, Ayse Bülbül, Mensur Akgun’ü sayabilirim. Özellikle emekli Büyükelçiler Murat Bilhan ve Yalım Eralp’in derslerine girmekten çok zevk alıyordum, gerçekten çok iyi birer diplomatlar. Mimarlık Fakültesi Mezunlar Günü 26 Mayıs 2013 Pazar günü Ataköy Yerleşkesi Zemin Katta brunçla başladı. Daha sonra Önder Öztunalı Seminer Salonunda yapılan törenle 10 yıllık mezunlara bronz anı madalyonu takıldı, konuşmalar yapıldı. Madalton töreninden sonra etkinlik zemin kat terasta Fasa-Fiso dans grubunun gösterisiyle devam etti. Erasmus programına katılmayı düşünen öğrencilere neler söylemek istersiniz? Tereddütsüz düşünmeden yapılması gereken birşey! İnsan hayatında sadece bir defa yaşanacak bir tecrübe, hiç pişmanlık yaşanmayacağını temin edebilirim. İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu Mezunlar Günü Üniversiteden yeni mezun biri olarak iş hayatınızı nasıl şekillendirmeyi düşünüyorsunuz? Kariyer planınız nedir? Hayatın beni sürüklediği her yerde en iyisini yapmaya çalışırım. Pozitif bir fark yaratabileceğim bir ortamda çalışmak isterdim, özellikle çok kültürlü bir ortamda. İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu Mezunlar Günü 26 Mayıs 2013 Pazar günü İncirli Yerleşkesinde köfte piyaz partisi olarak yapıldı. Törenle 10 yıllık mezunlara bronz anı madalyon takıldı ve etkinlik müzik eşliğinde yapılan yemek ikramıyla devam etti. Her iki mezunlar gününe de Rektörümüz Prof. Dr. S. Semahat Demir, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Mahmut Paksoy ve Prof. Dr. Sermin Örnektekin katıldılar. Katılan tüm mezunlarımız keyifli anlar geçirerek eski arkadaşlarıyla hocalarıyla buluştular. Hep birlikte güzel bir gün geçirdiler. Eski arkadaşlıklar güncel konularla devam etti. Nijerya ve Türkiye’ yi kültür olarak karşılaştırdınız da Türk Kültürünü kendinize yakın hissediyor musunuz? Fatima Aminu İKÜ’12 Uluslararası İlişkiler Erasmus programına katılmaya nasıl karar verdiniz? Bu programa katılmak hayatınıza neler kattı? Çok azimli, tuttuğunu koparan bir kişiliğim var. Seyahat etmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seviyorum. İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi ve diğer kültürlerle nasıl yaşamak gerektiğini öğrendim. Türkiye’yi ve İKÜ’ yü seçme nedeniniz nedir? Bu seçimi yaptığınız için memnun musunuz? Türkiye’yi nasıl buldunuz? Türkiyeyi Üniversiteme başlamadan 1 yıl önce 2008’de ailemle ziyaret etmiştim ve sadece dönmem gerektiğini hissettim. Babamın dediği gibi “Dünya ikiye ayrılmıştır. Türkiyeyi ziyaret etmiş olanlar ve etmemiş olanlar”. Sanırım bu sorunuza tam bir cevap olmuştur. Kültürler aslında birbirine çok yakın, her ikisi de misafirperver.. Hobileriniz nelerdir? Türkiyede ve Nijeryada katıldığınız okul kulüpleri var mı? Bunlarda ne gibi etkinlikler yaptınız? Her bulduğum fırsatta seyahat etmeyi severim, bu benim tutkum, hep Uluslararası İlişkiler Kulübü ile beraberdim, bir üyesi gibi hissettim kendimi. Nijeryada lisede atlettim, birkaç madalya kazandım, özellikle Survival Club üyesiydim ve kampçılık faaliyetlerinde bulunmuştum. Suada 2013 İKÜ mezuniyet balosuna katıldınız? Mezunlar Derneği olarak düzenlemiş olduğumuz balomuzu nasıl buldunuz? Tek kelime ile muhteşemdi. Sık sık resimlere dönüp bakıyorum, tekrar tekrar bakmaya devam edeceğim. Yıllarca yaşamış olduğunuz kendi ülkenizden uzakta okuyarak bölüm üçüncülüğü gibi bir başarı derecesiyle mezun oldunuz başarı sırrınız nedir? Sabır, sebat ve azim. Vazgeçmeyi düşündüğüm zamanlar oldu, ancak ailem vazgeçmemem ve bırakmamam için en büyük destekçiler oldu. İKÜ’de kaç dönem okudunuz? İKÜ’nün eğitim sistemini nasıl buluyorsunuz? Üniversitemde 3 yıl okudum, bir yıl da değişim öğrencisi olarak İsveç’te idim. 10 İKÜ’deki akademisyenlerinizden unutamadıklarınız var mı? Tekrar derse girmek isteseniz hangi akademisyenin dersine girmek ister siniz? 11 2013 Mezuniyet Balosu Suada’da Yapıldı Yeni Yönetim Kurulu, yeni, farklı bir balo yeri diye yola çıktı. bazı Öğretim görevlerimiz yalnız bırakmadılar, mutluluğumuzu paylaştılar. Kendimize sorduk. İstanbul’un en güzel manzarası nedir. Tabi ki boğaza dediler, eşi yok dünyada boğaz manzaramızın. Önce hoş geldin kokteyli, yemek, müzik, dans eğlence. Arkasından mezuniyet pastası yenildi. Kısaca 2013 Mezunlarımızın çok beğenip, eğlendiler “Suada” da yaptık mezuniyeti. Baloya özel anı defterine düşünceler, duygular yazıldı. 2013 Mezuniyet Balomuzu Rektörümüz Prof. Dr. S. Semahat Demir açtı. Konuşmasında çok mutlu olduğunu, mezunlara iyi eğlenceler dileyerek yaşamlarında, iş hayatlarında başarı dileklerinde bulundu. Suada Balo bitti ama teknelerle mezunlar eğlenceye devam etmek için farklı yerlere gittiler. Ne de olsa 4-5 yılın son günlerine gelinmişti, yepyeni bir meslek edinilmiş, mezun olunmuştu. Yeni arkadaşlıklar kurulmuştu. Artık eğlenmek, mutlu olmak onların hakkıydı. Biz mezunları bu mutlu, anlamlı gecede Rektör Yardımcılarımız, Dostlarımız, İKÜMED’in İlk Etkinliği: Anıtkabir Ziyareti İ KÜMED ilk etkinliğini mezun ve üyelerimizi Namık Kemal Köse liderliğinde Anıtkabir’e götürerek güzel ve anlamlı bir amaçla düzenledi. Ankara’ya otobüsle giden İKÜ mezunları 3 Kasım 2012’de ziyaretlerini yaptı. Mezunlara Ankara yolunda İKÜMED Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver’in şu mesajı iletildi: “İKÜMED Ankara gezisini sevinç ve coşku ile öğrendim. Geçen hafta da ben ve Seçilmiş Rektörümüz Prof. Dr. Semahat Demir Hanım, Ata’mızı Anıtkabir’de ziyaret ettik. İKÜ, Atatürk’ü ve Cumhuriyet kazanımlarını benimsemiş ve içselleştirmiştir bir üniversite olarak ilelebet çizgisini muhafaza edecektir. Sevgilerimle.” İKÜMED’liler Trekkinge Gitti İKÜ mezunları 1 Aralık 2012’de İzmit Kirazlıdere’de trekking yaptı. Sabah erken saatte başlayan otobüs yolculuğu sırasında yolda sadece bir çay molası verilerek vakitlice Kirazlıdere’ye varan mezunları rehberleri bekliyordu. Yürüyüşe geçmeden önce, kömürde pişirilen sucuklar katılımcılara ikram edildi. Gezi liderleri Namık Kemal Köse ve Ya-Ba’dan Cemal Turan mangaldaki hünerlerini de böylece sergilediler. Katılanların yürüyüş antrenman durumları değerlendirilerek, parkurun ortasından trekking alanına girildi. 3 saat kadar süren yürüyüş sona erip, tesislere dönüldüğünde temiz havayla tekrar acıkan mezunlar bu kez kiremitte alabalık ve köfte menüsüyle karınlarını doyurdu. Gün bitti, sohbet dostluklar bitmedi. Daha şimdiden bir sonraki trekking nereye diye sormaya başladılar. Vakitli yola çıkış, İKÜ’ye 20.00 gibi varış. Yeşil, kahverengi, sarı yaprakların, ağaçların, derelerin, berrak suyun doygunluğuna varmıştık. Ancak tatlı bir yorgunlukta üzerimize çökmüştü dönüş yolunda. İKÜ’lü gezginler yeni bir gezide buluşmak dileğiyle. 12 13 ‘Kültür Üniversitesi’nde okumak, İstanbul’u yaşamaktır.’ muştum. Ağırlıklı olarak derslere asistanların geldiğini ve hocaları çok fazla göremediklerini söylediler. Ama biz her hafta profesörlerle karşılıklı sohbet etme ve ders alma fırsatı bulduk. Bunu bildiğim için de vakıf üniversitesi benim için bir adım daha öne çıktı. İş hayatınız nasıl şekillendi? Beklentilerinizi karşılıyor mu? Evren Demircan İKÜ’09 Hukuk A vukat Evren Demircan, 2004’te başladığı İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 2009’da tamamlayarak meslek hayatına atılmış. Aradan geçen beş yıl içerisinde hukukun farklı alanlarında hizmet veren bir büroya sahip olan Demircan, eğitim almaya ve kendini geliştirmeye devam ediyor. İşte Evren Demircan’la İKÜ, hukuk ve hayatı üzerine söyleşimiz… İstanbul Kültür Üniversitesi’ni neden tercih ettiniz? Üniversite giriş sınavında aldığım puanla İstanbul’daki vakıf üniversitelerinin hukuk fakülteleri arasında tercih yapmak durumundaydım. Devlet üniversitesi istemiyordum. On tane fakülte gezdim. Kültür’deki öğretim üyesi ve hoca kadrosu beni çok etkilediği için tercih ettim. İyi bir eğitim gördüm. Hiç unutamadığım İsmet Giritli, Hakan Pekcanıtez gibi hocalardan çok güzel bir hukuk eğitimi aldık. Üstelik keyifli bir eğitim yaşamı geçirdim. Genellikle devlet üniversitesi öncelikle tercih edilir, siz neden özellikle vakıf üniversitesi istediniz? 14 Çünkü iyi hocalar vakıf üniversitelerini tercih ediyordu. Bizim dönemimizdeki hocaların yüzde 90’ı Kültür Üniversitesi’nde kadroluydu. Devlet üniversitelerine de bizden gidiyorlardı. Eskişehir’de yaşadığım için Anadolu Üniversitesi’nin öğrencileriyle konuş- Ben çocukluğumdan beri avukat olmak istiyordum. Kendi büromu açmak için, Eskişehir’e döndüm. Stajımı burada tamamladım. Tamamladıktan sonra hemen büromu açtım. İlk başta her gelen işi aldık. Sonrasında yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Şu anda ağırlıklı olarak boşanma davaları alıyorum. Bunun başlangıcı da Kültür Üniversitesi’nde iyi aldığım aile hukuku dersinden geçiyor. O zaman çok sevmiştim aile hukukunu. Onun dışında ticaret hukukuyla uğraşıyorum. Ticaret hukukunu da öğrendiğim Prof. Dr. Merih Kemal Omağ hocamız vardı. Onun sayesinde de bu alana daha fazla yöneldim. Büro ağırlıklı işlerle birlikte bir bankanın hem danışmanlık işlerini hem icra işlerini takip ediyoruz. Bunun dışında bilişim hukuku eğitimi aldım. Eskişehir’de bilişim hukukunu canlandırmaya çalışıyoruz. Bu alanda işler almaya başladım çünkü Eskişehir’deki avukatlar arasında çok revaçta olan bir alan değil. Bilişim hukuku önemli ve gelişmekte olan bir dal. Özellikle son dönemdeki ses kayıtları, tapeler, CD’ler, hard disklere bakarsanız hepsi aslında bilişim hukukunun konuları. Onun dışında fikri ve sınai haklara yöneldim. Marka vekili oldum. Şu anda marka vekiliyim ve Türkiye’de sayılı marka vekili var. Eskişehir’de de 5 tane vardı altıncısı ben oldum. Bunlar dışında fikri haklar eğitimlerine, bilişim hukuku eğitimlerine, normal meslek içi eğitimlere katıldım. Kendimize yeni şeyler katabileceğimiz birçok alanda eğitimler aldım. Avukatlık insanlarla birebir ilişki sürdürdüğünüz bir meslek olduğu için bunlar gerekli. Bu eğitimlerin üzerine koyarak gitmeye devam ediyorum. Ayrıca şu anda kurumsal iletişim alanında yüksek lisans yapıyorum. Onun yanında da Açık Öğretim’de sağlık kurumları işletmeciliği okuyorum. Orada da sağlık hukuku var çünkü ve bunlar Eskişehir’de olmayan branşlar. Neden Eskişehir’de yaşamayı tercih ettiniz? Birincisi ailemin Eskişehirli olması, ikincisi burada çok uzun süre yaşamış olmam, üçüncüsü Eskişehir Kılıç Anadolu Lisesi mezunu olmam... Bizim dönemimizde üç tane Anadolu Lisesi vardı. Şimdi hepsi Anadolu Lisesi oldu. O dönemden çok fazla arkadaşım var. Böyle- likle bir sosyal çevreniz rahatlıkla oluşabiliyor. Mezun olanların birçoğu Eskişehir’e döndükleri ve burada iş yaptıkları için o süreçte daha rahat ilerleme şansımız oldu. Bizim meslek sosyal bir meslek olduğu için mümkün olduğu kadar sosyal çevrenin geniş olması gerekiyor. O çevreden de bu şekilde faydalanıyorum. Eskişehir’e gelmemin en önemli sebeplerinden bir tanesi de bu. Çünkü İstanbul’da belki 15 milyon insana sesleniyorsunuz ama 30 bin tane de avukat var. Onların arasında seçilmek birazcık zor olabileceği için burada kendi kendime, kendi sosyal çevremde daha çabuk sıyrılabileceğimi düşündüm. Şu an üniversite okuyacak olsanız yine hukuk okur muydunuz? Tabii ki… Tekrar okusaydım yine avukat olurdum. Yani avukat olmaktan, mesleğimden memnunum. Çünkü karar mercii değil de insanları savunma mercii olmak çok çok daha farklı bir duygu. İnsanların bire bir size dertlerini anlatması, o dertlere çözüm bulabilmek için savaşmak, araştırmak çok daha farklı ve güzel bir duygu. Peki Eskişehir’de yaşamaktan memnun musunuz? İlerde kariyerinize Türkiye’nin daha büyük şehirlerinde devam etmeyi düşünüyor musunuz? Öncelikle şu anda Türkiye’de Eskişehir’den daha büyük bir şehir göremiyorum. Çünkü büyük şehir anlamında, büyük şehrin size verebileceği imkânlar anlamında pek çok şeyi fazlasıyla sunan bir şehirdeyiz. Üstelik bunlara her insanın erişebileceği bir maddi çerçeve var. İnsanlar Eskişehir’de tiyatroya, operaya 3-5 TL’ye gidiyorlar. Bir sezonda yaklaşık 20 farklı oyuna gidebiliyorsunuz. Salonlarımız dolu. Çok sayıda konser veriliyor. Yapılan yeni parklar var. Dev akvaryum açıldı. İstanbul’da 50 TL’ye girmişken buradaki akvaryuma 2 TL’ye girebildim. Bu maddi boyutu, ayrı konu… Belediyenin çalışmasından kaynaklanan bir durum… Odunpazarı gibi UNESCO tarafından korunan bir yerimiz var. Odunpazarı evleri koruma altında. Burası zaten turist de çekmeye başladı. Aynı şekilde Eskişehir’e deniz bile getirdik! Yazın insanlar belediyenin yaptığı parkta rahatlıkla yüzebiliyor. Tramvayıyla, hızlı trenlerinin kesişme noktası olma özelliğiyle hızlı gelişen bir şehir. O yüzden de başka şehirde yaşamayı düşünmüyorum çünkü her şey elinizin altında. Ayrıca trafik sorunu yok, istediğiniz her yere yürüyerek gidebilirsiniz, emlak fiyatları her zaman uygun, iş olanakları fazla. Organize sanayi bölgesi, alış veriş merkezleri, hastaneleri ile geniş bir istihdam alanı var. Tüm bu sebeplerle başka bir şehri tercih etmeyi düşünmüyorum. Ama bir ayağım İstanbul’da tabii ki. Bağlantılı olmak zorundasınız çünkü ticaretin merkezi. İşlerimiz de ağırlıklı olarak ticaretle. Özellikle banka hukuku alanında ağırlıklı olarak İstanbul’dan iş alıyoruz ama İstanbul’daki firmaların buradaki ayağı olarak onların işini yürütmek bize daha az yük veriyor. İstanbul’da büronuzdan akşam saat altıda çıkamazsınız. Ama Eskişehir’de altıda işiniz biter. Eskişehir yaşanacak, stressiz bir şehirdir. Hobileriniz nelerdir? İKÜ’de hangi öğrenci kulübü etkinliğine katıldınız? Aslında şu an hobi anlamında çok bir şey yapamıyorum. Bir ara binicilik eğitimi aldım ama hep geçici hobilerim oldu. Ama sosyal sorumluluk anlamında haftada bir gün TEGV’de eğitim gönüllüsü olarak çalışıyorum. Eşimle birlikte çocuklara bilgisayar eğitimi veriyoruz. Sosyal sorumluluk projelerinin içinde daha çok yer almaya çalışıyorum. Özellikle de çocuk haklarıyla, bilişimle ilgili alanlarda... İKÜ’de ise, dans kulübüyle başladım, sonra tiyatro kulübüne geçip beraber götürdüm. Arkasından oditoryumdaki ilk büyük oyun olan İstanbul Efendisi’ni çıkarttık. Orada keyifli bir rolüm vardı. Ondan sonra, ‘Üniversite Böcekleri’ diye bir kulüp kurduk ama tam aktifleştiği dönemde bırakmak zorunda kaldım. Eğitim biraz daha ağır bastı, ikisini beraber götüremedim. Onun dışında müzik kulübü gibi birçok kulüpte de yer aldım. Bahar şenliklerinde yer aldım. Uzun ve güzel bahar şenlikleri vardı. Üniversitede her alanda aktif olmaya çalıştım. Tiyatroyu artık izleyici olarak destekleyebiliyorum. Halen İKÜ’lü arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz? Görüşmeye çalışıyorum. Sanat tasarım fakültesinden ve hukuktan birkaç tane arkadaşım var. Onlarla görüşebiliyoruz. Eskişehir’de yine hukuk fakültesinden avukat arkadaşlarım var. Ayrıca telefonla da olsa haberdar olduklarım var. İKÜ’lü öğrencilere, genç mezunlara önerileriniz nelerdir? İKÜ öğrencilerine en büyük önerim herhalde şu olabilir: Okuldaki sürelerini aktif geçirsinler. Biz burada üniversitemizin tanıtımlarına gittiğimizde de hep şunu anlattık: Kültür Üniversitesi’nde olmak sadece Kültür Üniversitesi’nde okumak değil İstanbul’da yaşamaktır. Hep bunu anlatmaya çalıştım okulun tanıtımlarında. Çünkü okulun birçok imkânı var ve bunlar size çok rahat sunulabiliyor. Sadece nasıl isteyeceğinizi ve nasıl yapacağınızı bilmeniz gerekiyor. Bunun için de gerekli hocalarla ve gerekli kişilerle bağlantıya geçmelisiniz. Aktif kulüplerin kurulmasını tavsiye ederim. Bizim dönemimizde aktif olan fotoğrafçılık kulübü vardı, dalış kulübü vardı yine aktifler mi bilmiyorum ama özellikle dalış kulübü bizim dönemimizde çok iyiydi. Yılda üç ya da dört dalışa gidiyorlardı. Aynı şekilde dans kulübü bizim zamanımızda gösterilere gidip yarışmalara katılan bir yapıdaydı. Genç mezunlara önerilerim mezun olduktan sonra direkt iş kaygısı içerisine girmesinler çünkü iş her zaman bulunabilir ama kendilerini geliştirebilecekleri yönleri ihmal etmemeliler. Çünkü üniversiteden çıktıktan sonra sudan çıkmış balığa dönüyorsunuz. Aldığınız hukuk eğitimi hukuksal düşünce yapısını veriyor size ama önemli olan bunu hangi alanlarda nasıl kullanabileceğinizin kararını verebilmek. Mesela hukuk mezunları kaymakam olabilir, noter olabilir, hakim-savcı olabilir, hukuk danışmanı olabilir, insan kaynaklarında yer alabilir... Psikoloji yüksek lisansıyla insan kaynaklarında çok iyi yerlere gelebilirsiniz. Bunların dışında avukat olabilirsiniz benim yaptığım gibi. Yani farklı alanlarda yer alabilme şansınız var. O yüzden hukuk fakültesi öğrencileri bu imkânları iyi değerlendirip, doğru seçimi yapmalı. “Hakim savcı olacağım” diye ya da başka bir şey için körü körüne sınavlara girip uğraşmamalarını, hayatta doğru kararları vermelerini tavsiye edebilirim. İKÜMED’le ilgili önerileriniz var mı? İKÜMED’i Suat Yalnızoğlu aracılığıyla yeni tanımış oldum. Siz gelmeden önce çok az araştırma imkânım oldu ama bu sohbeti yapıyor olmamız bile derneğin aktif çalıştığını gösteriyor. Bağlantı kurulabilecek bir dernek olması, en azından oraya üye olup aitlik duygusu hissetmek önemli. Keşke Eskişehir’e gelseniz, sizi burada ağırlayabilsek... Şu anda en büyük isteklerimizden biri bu... Sonuçta İstanbul dışına çıkan birçok mezunumuz var. Ankara olur, Bursa olur yakın illerdeki mezunları en azından Eskişehir de toplayıp sizin yanınıza gelmemiz de söz konusu olabilir. İKÜ’lü Kartallar gibi düşünün. Orada herkes farklı bölümlerdendi ama o zaman aynı tribünde maça gittiğimiz arkadaşlarla şu anda yine maça gidiyoruz. Bağlantı bu şekilde sağlanabilir. Burada Kültür Üniversitesi’nden arkadaşlarımızla 5-6 kişi toplanıp Beşiktaş maçına gidiyoruz mesela. Bu aitlik duygusunu yaratabilmek önemli olan... Arada açıp telefon edip ‘nasılsınız’ diye biri sorsa bile yeterli olacaktır. Ya da İKÜMED’den bir bayram kartı geldiğinde bu bizi mutlu eder ve bağlılığımızı güçlendirir. Biz de bir şeyler yapmak için en azından çaba sarf ederiz. İKÜ’de öğrenciyken yaşayıp unutmadığınız bir anınız var mı? Çok anım var ama en unutamadığımdan başlayayım. Hukuk fakültesinde devam zorunluluğu yoktur. Ben de derse daha seyrek giden bir öğrenciydim ve ağırlıklı olarak Ataköy Yerleşkesi’ndeydim. Bunu da anmışken dipnot olarak söyleyeyim: Hukuk öğrencilerini Şirinevler Yerleşkesi’ne kapatmayın lütfen... Ben de daha çok Ataköy Yerleşkesi’nde olduğum için bir gün kendi sınıfımdan bir arkadaşım, “Sen sanat ve tasarım fakültesinde okumuyor muydun?” diye sormuştu bana. “Hukuk fakültesindeyim” deyince de çok şaşırmıştı. En unutamadığım anım odur. İsmet Giritli hocamızla bahçede yaptığımız sohbetleri de hiçbir zaman unutamam. Onun yeri her zaman ayrıdır. Bir de biz gerçekten çok rahattık. Kurucumuz Fahamettin Akıngüç bizim için ulaşılmaz bir insan gibi gözükse de önüne çıktığınızda sizi dinlemeyecek biri değildi. Hiçbir zaman olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadık. Bir diğer unutamadığım şey de yukarıda andığım Üniversite Böcekleri kulübünün kurulmasıdır. Kurmaya karar verdiğimizde ben sayın Fahamettin Akıngüç’ü okula girerken görüp yanına gittim ve randevu istediğimi söyledim. Kendisi benimle hemen görüştü. Projemizden ve kulüpten bahsettim. Bana hangi kulüplerde aktif olduğumu sordu, ben de o dönem henüz kulüplerde aktif değildim. Kendisine bunu söylediğimde önce bir kulübe girmemi sonra kendisiyle tekrar görüşmemi istedi. Böylece kulüplere katıldım ve daha sonra kendi kulübümüzü açtık. Bir de şu anım var: Hukuk Fakültesi’nde temsilci seçimleri yapılacaktı. İkinci sınıflardan bir arkadaş aday olmuştu. Ben son sınıftaydım ve arkadaşlarımın isteği üzerine aday olmuştum. Dördüncü sınıfların olmadığı gün oylama yapılınca kaybettim. Ama fakülteden 300400 kişi oy kullanmış, bayağı ciddi bir seçim olmuştu. “Temsilciliğinize adayım” diye pankartlar, afişler yaptırdık. “Seçilirsem şunları yapacağım” diye broşürler bastırdık. Bu çalışmaların arkasından bizi o dönemin rektörü Prof. Dr. Dursun Koçer çağırdı, “Bu kadar güzel bir seçim yaptığınız için teşekkür ederim okulun hiçbir yerinde seçimler böyle olmadı” dedi. Bu da unutamadığım anılarımdandır. Şimdi imkan olsa dersine girmeyi ya da bir etkinlikte beraber olmayı çok isteyeceğiniz bir hocanız var mı? Şu an en çok Turan Esener’in dersine tekrar girmeyi isterim. Turan hoca bir tanedir. O ve asistanı Yeliz hoca beraber gelirlerdi derslere. Onların dersine girmeyi çok isterim. İkisinin yeri çok ayrıdır bende. Turan hocayı adadaki evinde ziyaret etmiştim. Çok farklı bir hayatı olan, çok donanımlı inanılmaz bir hocadır. İsmet Giritli hoca da öyleydi. İsmet hoca Atatürk’le aynı masada yemek yemiştir. Bunlar unutulmayacak hocalar. Zaten onlarla yaşayacağımız anılar Kültür Üniversitesi’ni tercih sebeplerimin başında geliyordu. Hakan Pekcanıtez hocamız Eskişehir’de üç kere konferans verdi. Üçünde de yer aldım. Gerçek anlamda çok düzgün ders anlatan bir hocadır. Onun dersine girmeyi de çok isterim. 15 Atatürk Arboretumu (Ağaç Müzesi) Gezisi “İlerde hayat ne gösterir bilemem ama...” Nurhan Ecemiş Zeren İKÜ’01 İnşaat Mühendisliği D 16 oğa ve Kültür gezilerimizin bir diğerini İstanbul’un saklı cenneti olan Atatürk Arboretumuna 18.01.2014 Cumartesi günü yaptık. Sarıyer Belgrad ormanı yakınlarında bulunan kışın bütün güzelliklerinin yansıdığı doğal ağaç müzesine gitmek için saat 10.00 da İKÜ Ataköy Yerleşkesinden mezunlarımızla yola çıktık. Yaklaşık 1 saat süren yolculuğumuzda derneğimiz mezunlarımıza çay kahve ve atıştırmalık ikramında bulundu. Dernek Başkan Yardımcımız Kimya Yüksek Mh. Ali Kaplanoğlu daha önce gitmiş olduğu arboretumun kuruluşunu, ne olduğunu, gözlemlerini bizimle paylaştı ve hazırlamış olduğumuz tanıtıcı arboretum broşürümüzü mezunlarımıza dağıttık. Ön kapıdan içeri girerken İKÜ Mütevelli Heyet Başkanımız ve Derneğimizin Başkanı Sayın Dr. Bahar Akıngüç Günver ve eşi de bizlere katıldı. Çok çeşitli bir bitki örtüsüne ve ağaçlara sahip olan arboretumda sonradan oluşturulmuş suni göllerin etrafında yürüyüş yapıp çok geniş olan bu müzenin ancak bir kısmını gezdik, açıktık, yorulduk. Saat 14.00’da servisle yola çıkarak yol üstünde bulunan Tarihi Kemer Lokantasında ev yemekleri yedik. Yemeğimizin ardından tekrar servisle İKÜ Ataköy Yerleşkesine dönüş yaparak bu güzel gezimizi tamamladık. Gezimize katılamayan ve katılıp doğaya meraklı olan mezunlarımız gezimizin çiçeklerin açacağı, yaprakların yeşilleneceği, havanın ısınacağı ilkbaharda özellikle tekrarlanmasını istediler. Eğitiminizin her kademesinde Kültür eğitim kurumları var. İlkokuldan üniversiteye kadar geçirdiğiniz eğitim sürecini anlatır mısınız? Kendimi tam bir Kültürlü olarak tanımlıyorum. İlkokul 1. Sınıftan üniversiteye son sınıfa kadar Kültür okullarında idim. Üç kız kardeşim de ilkokul ve liseyi Kültür’de okudu. Üniversitede ilk 2 seneyi Trakya Üniversitesi’nde devam ettikten sonra burs olanaklarının olduğunu duyunca Kültür Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümüne yatay geçiş yaptım. Üniversiteyi sadece diploma alınan yer olarak görmediniz. Okuduğunuz bölümü size sevdiren faktörleri anlatır mısınız? Üniversitenin son senesinde bitirme projemi geoteknik derslerine giren Prof. Dr. Akın Önalp’ten aldım. Benim geoteknik mühendisliğinde uzmanlaşmamda Akın Hocamız, Prof. Dr. Okay Eroskay ve rahmetli hocamız Prof. Dr. Hasan Karataş’ın çok büyük katkıları olmuştur. Bana mesleği ve akademik hayatı sevdirdiler. Böylelikle üniversiteyi bölüm birincisi olarak tamamladım. Yüksek lisansınızı İTÜ’de tamamladınız. Doktora için yurt dışı fikri nasıl ortaya çıktı? Yüksek lisans ve doktora yapmak aklımda vardı ancak yurt dışı bana çok uzak geliyordu. İlk önce İTÜ’de Prof. Dr. Ahmet Sağlamer danışmanlığında geoteknik dalında yüksek lisans yaptım. Yüksek lisans yaparken de sık sık Kültür Üniversitesi’ndeki hocalarımı ziyaret ediyordum. Yurt dışına çıkma fikrini Akın hoca ile konuştum ve bazı okullar önerdi, referans mektupları yazdı ve gerekli desteği sağlayacağını söyledi. O sırada da New York’da “Univercity at Buffalo”da bit hoca ile iletişime geçtim ve onlarla bir projede çalışmak ve doktora yapmak istediğimi söyledim. Görüşmeler sonucunda bana araştırma asistanı olarak başlayacağımı ve NSF destekli bir projede çalışıp doktora tezimi yapabileceğimi söyledi. Hemen gerekli evrakları, sınav ekranlarını tamamlayıp başvurumu yaptım. Ailemi ikna etmek için ise Akın hoca’dan destek aldım ve babamla konuştular. 2004 yılında yüksek linsansım bittiğinde hiç zaman kaybetmeden bahar dönemi başında Buffalo’ya gittim ve 4 sene sonunda doktora derecemi aldım. Eğitiminiz sırasında herhangi bir yerde staj yaptınız veya çalıştınız mı? Yüksek lisansımı yaparken aynı zamanda Ahmet Hoca’nın ofisinde çalışıyordum. Doktora bittikten sonra bir de akademik hayatın yanında iş hayatını tecrübe etmek istedim. 1 sene New York’ta geoteknik danışmanlık şirketinde çalıştım. Orası da bir nevi okul gibiydi benim için, çok fazla projede çalışma imkanı buldum. Daha sonra Türkiye’ye döndünüz? Bu süreç nasıl gerçekleşti? hemen başvurmak istiyordum. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün çok gelişmekte olduğunu ve araştırma odaklı bir üniversite olduğunu o sıralar Türkiye’de öğretim üyesi olan birkaç arkadaşımdan duydum. Birkaç e-posta yazışmasından sonra mülakata ve sunuma gittim. Ortam, akademik kadro ve yapılan projelerin bana çok uygun olduğuna karar verdim ve 2009 yılında yardımcı doçent olarak İYTE’de akademik hayatıma başladım. Şuan İYTE’de çalışmalarınız nasıl gidiyor? Gelecekte kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz? İYTE’de şu ana kadar iki TÜBİTAK ve bir Avrupa Birliği Projesi (Marie Curie) yürüttüm. Bu projelerde üç yüksek lisans öğrencisi takım halinde çalıştı ve yüksek lisans diploması almaya hak kazandılar. İleride hayat ne gösterir bilemem ama Kültür Üniversitesi’nin hayatımın biçimlenmesinde çok büyük bir etkisinin olduğu da bir gerçek. • Kültür Koleji Fen Lisesi 1997 Mezunu • İstanbul Kültür Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 2001 yılı mezunu, dönem birincisi • İstanbul Teknik Üniversitesi Yüksek Lisans Mezunu • Amerika’da 6 yıl ‘Univercity at Buffalo’ doktora mezunu • Evli New York’ta çalışırken Türkiye’de akademiyi de takip ediyordum ve uygun bir yer olursa • İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Doçent olarak görev yapıyor. 17 ‘İKÜMED mükemmel olacaktır, çünkü İKÜ’de ne yapılırsa mükemmel yapılır’ onu da çok başarılı şekilde vereceğine inanıyordum. Fakat Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirmenin bir artısı da İngilizce eğitim oldu. Tüm dersler İngilizce’ydi. Ve gerçekten çok değerli hocalarla, çok iyi bir İngilizce eğitim alarak bitirdim. Prof. Dr. Ülkü Demirdöğen, Prof. Dr. Mensur Akgün, Syliva Tiryaki hocalarla okudum. Kendi temelim de iyiydi, hatta hazırlık sınıfını da atlamıştım ama okulumuzun eğitimi ile şu anda İngilizce seviyeme advance excellent diyebiliyorum. Eğitim kalitesini gerçekten kimseyle kıyaslamıyorum ama adı çok yüksek bir-iki saygın üniversite var biliyorsunuz, ben onlarla eşdeğer görüyorum okulumuzu. İKÜ’lü olmak, size başka neler kazandırdı? Göker Nanecik İKÜ’02 Uluslararası İlişkiler İ KÜ Uluslararası İlişkiler 2002 mezunu Göker Nanecik, bugün yazılım çözümleri üzerine faaliyet gösteren MechSoft firmasında pazarlama yöneticisi olarak çalışıyor. İşyerinde misafiri olduğumuz Göker beyle okul yıllarını ve sonrasını konuştuk. İKÜ’ye girişiniz nasıl oldu, nasıl bir eğitim gördünüz? 18 Ben Akıngüç ailesini zaten biliyordum ve dolaylı olarak da tanıyordum. Çevremde de Kültür Koleji’nden arkadaşlarım vardı. Üniversiteye kuruluşunun hemen ardından, 1998’de girdim. Kültür Koleji’nin saygın bir kurum olduğunu, eğitim kalitesinin yüksek olduğunu biliyordum. Ben her zaman söylüyorum ve okulumuzun sosyal medya sayfasında da belirttim: Başta sayın Fahamettin Akıngüç olmak üzere Akıngüç ailesi bu alanda Türkiye’ye önemli bir zenginlik kazandırdı. Ben de bu inançla Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne girdim. Üstelik bölüm için açılacak dendi fakat ek kontenjana kaldı. Ben onu da başarıp kendimi ek kontenjana denk getirttim. Uzun uzun anlatmayayım ama biraz da şans oldu açıkçası. Aslında yine bizim okulumuzun işletme bölümü de aklımdaydı, derslerini de çok yakından tanıyordum. Ve okulumuzun Okulda bölüm başkanımız sayın Ülkü Demirdöğen’in bir sözü vardı. “Uluslararası ilişkiler disiplinler arası ve disiplinler üstü bir bölümdür” derdi. Çünkü çok farklı alanlardan ders alıyorsunuz. Örneğin çokuluslu şirketler dersleri de aldım ama bir yandan uygarlık tarihi dersi de aldım. Bu size 360 derece bakma imkanı sağlıyor ve ben diğer üniversitelerin uluslararası ilişkiler bölümlerinin derslerini de biliyordum. Bizimki çok daha geniş çaptaydı. Mesela siyasal düşünce tarihi… Birçok okulda verilmiyor ama ben o dersi seve seve ve A ile bitirdim. Bu sayede ileride özel sektörde bile çalışsanız olaylara daha kapsamlı bakabiliyorsunuz. Ben birçok şirkette pazarlama ve kurumsal iletişim yöneticiliği yaptım. Pazarlama ve kurumsal iletişim kesinlikle böyle bir bakışa sahip olmayı gerektiren, bakamıyorsanız da başarısız olacağınız alanlar. İş hayatınız nasıl şekillendi, kariyer basamaklarını nasıl çıkıyorsunuz? Beklentilerinizi karşılıyor mu? Çok açık ve net söyleyeyim, Kültür Üniversitesi’ni üst bir dereceyle ve çok severek bitirdim. Okulu sevmeniz ve dersleri sevmeniz… Bu iki faktör birleşince, bir de istediğiniz branşsa sizi çok teşvik ediyor. Sonrasından da hiçbir şüphem yoktu. Mesela hep, bilinen üniversitelerin mezunu ‘öndedir’ denir. Ben onlara hiç inanmıyorum. Dediğim gibi kurum adlarını kıyaslamıyorum ama Kültür Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdiğim için eksi değil artıyla başladım. Ve okulumuz o yıllarda daha 5 yaşında bir üniversite düşünün. 2002 yılındaki ajans tecrübemden sonra büyük bir şirket olan Çukurova Holding Medya Grubu’na girdim. Orada insanlar asla, “Kültür Üniversitesi nedir, ne değildir” demedi. Herkes okulumuza ilişkin bilgiye sahipti. Dolayısıyla okulumuz mezunu olmanın avantajını hep yaşadım. Hem isim olarak, hem İngilizce eğitimin kalitesi, hem de hocalarla gelişen iyi iletişimimiz bunu getirdi. Ben hocamızın evine gittiğimi, akşam telefonda konuştuğumuzu hatırlarım. Dersleri de aynı iletişimle yaptığımızı hatırlarım. Bütün bu faktörler sayesinde iş hayatına aslında 1-0 da değil 2-0 önde başladım. Normalde yeni bir üniversiteyi bitirmiş bir insanın o üniversitenin ismiyle ilgili sıkıntı yaşaması beklenir. Tam tersine, sıkıntı değil avantaj yaşadım. Kariyerimde de Türkiye’nin önde gelen firmalarında çalıştım. Ama şu anda çalıştığım şirket olan MechSoft benim için en özel yere sahip olanı. Burada da mesela ilk mülakatı İK yöneticisi Pınar Hanım’la yaptık. Kendisi Kültür Üniversitesi’ni çok iyi tanıyordu ve yıllar sonra yine okulumun getirdiği bir artı yaşadım. Burası da benim için çalışmamın çok önemli olduğu, çok saygın bir şirket. Türkiye’nin geleceğine yatırım yapan bir şirket. Burada bile ben Kültür mezunu olmanın eksisini değil artısını yaşadım. Bu benim için çok önemli. İşinizi biraz anlatır mısınız? Genelden özele doğru gidelim. Şirketimizden biraz bahsetmek istiyorum. Şirketimiz orta ve büyük ölçekli yüzlerce firmaya yazılım hizmetleri ve danışmanlık eğitimi sunuyor. Ve vizyonu çok geniş bir hizmet veriyor. Bunda müşteri yönetimi ve güçlü referansların yanı sıra Türkiye’nin geleceğine özellikle de istihdama yatırım yapmak gibi bir faktör çok öne çıkıyor. Özellikle bu anlamda Türkiye’ye böylesine makro ölçekli bakan bir anlayışla hiç çalışmamıştım. ‘Hiç’ kelimesini çok net söylüyorum. MechSoft’un bu bakış açısıyla kurulmuş ve ilerlemekte olan bir şirket olması çok önemli benim için. Bu anlamda Kültür Üniversitesi Mezunlar Derneği ile de çok önemli adımlar atabileceğimize inanıyorum. Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmayı maalesef her şirket önemsemiyor. Türkiye’nin istihdam sorunu beni çok ilgilendiriyor. Ailemde birçok insan var şu an Kültür Üniversitesi’nde öğrenci olan. Onlar da mezun olduklarında Türkiye’deki istihdam sorununa takılabileceklerinden korkuyorlar. Başka üniversite mezunu yeğenlerimizde akrabalarımızda da var bu sorun. Çünkü Türkiye’de yeni mezun çok nitelikli de olsa istihdam sorununa katılıyor. İş bulma konusunda. Biz işte şirket olarak Türkiye’nin geleceğine, özellikle de istihdam sorununa çok fazla mesai harcayıp çok fazla kafa yoruyoruz. Bu alanda da çok önemli çalışmalar yapacağımıza inanıyorum. Belki de sizlerle de el ele yukarılara doğru taşıyacağız. Yeni mezunlarımızı alıp, istihdam edip staj yaptırarak bile iş tecrübesi verebiliriz. İş tecrübesi o insan için bir sonraki adıma yükselme eşiğidir. Ben şuna çok inanıyorum, o yüzden sizinle de bu kadar istekli konuşuyorum: Mezun dernekleri her üniversite için çok önemli yapılar. O yüzden ben hiç ertelemeden görüşmek istedim. Ben de okulum için ekstra çaba göstereceğim. Özellikle bilgisayar mühendislerimize iş olanağı sağlamak için. Okuldan mezun olurken aklınızda yazılımla ilgili bir yerde çalışmak var mıydı? Geçmişte başka yazılım şirketlerinde çalıştım. Yazılım sektörüne zaten yabancı değilim. Benim aslında hayalim ilk iş tecrübesi olarak yazılımda başlamaktı. Yazılım istediğim sektör, pazarlama ise istediğim uzmanlık alanıydı. Başlangıç medya ile oldu ama şu an benim yüzde yüz memnun olduğum kariyer planını yapmış oldum. Biraz da sizi iş dışında tanıyalım. Hobileriniz nelerdir? İKÜ’de hangi öğrenci kulübü etkinliğine katıldınız? Aslında o zaman çok az kulüp vardı ama ben hepsine üyeydim. İşletme kulübü, sosyal dayanışma kulübü, sualtı dalış kulübü, gezi kulübü… Gezi kulübüne o zamanlar Oktay ve Ülkü hocalar danışmanlık yapardı. Beni en çok ilgilendiren sosyal dayanışma kulübüydü. Dediğim gibi benim hayatımda çok önemli eksenler bunlar. Sosyal sorumluluk, hayvan hakları, istihdam… Bazen gönüllü olarak bazen aktivist olarak çalıştığım çok proje var. Benim için bunlar çok önemli. Mesela bir kedinin hakkı yendiğinde İzmir’de ve Eskişehir’deki olayları biliyorsunuz onunla ilgili hem sosyal medyada hem de bizzat giderek elimden geleni yaptım. Sanat da bir diğer boyut benim için. Günümüz modern sanatından Jale Yılmabaşar’ın tüm resimlerini ve sergilerini takip ediyorum. Pera Müzesi’ne sıklıkla gidiyorum. En sevdiğim resim olan Osman Hamdi Bey’in Pembe Başlıklı Kız, Kaplumbağa Terbiyecisi gibi tablolarına bakıyorum. Vaktimin önemli kısmını resim sergilerinde, sanat galerilerinde geçiriyorum. Fahamettin Akıngüç’ün, Akıngüç ailesinin bu sanata düşkünlüğünden sanırım ben de biraz feyz aldım. Hatırlıyorum 1 ve 2. Sınıflardayken okulumuzun bir bölümünde mutlaka bir galeri açılırdı. Modern ya da klasik ressamların, fotoğrafçıların sergileri açılırdı. Bu anlamda da Akıngüç ailesine çok teşekkür ediyorum. Sanat sevgisini ben demek ki üniversitede almışım. Halen İKÜ’lü arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz? Çok yoğun görüştüklerim var. Hatta benden sonra okula gelmiş arkadaşlarımla da görüşüyoruz. Çünkü ben mezun olduktan sonra hocalarım öğrenci arkadaşları bana yönlendirmişlerdi. Mesela İşletme 2007 mezunu Serdar Keskin benim çok samimi dostumdur. Okul sayesinde tanıştık onunla. Bizim okulumuzda hocalarımızın yaptığı çok güzel bir şey bu. Benimle hiç aynı dönemde okulda bulunmamış insanları bana tanıttılar. Mesela 2007 Uluslararası İlişkiler mezunu Emre Çelik. Emre’yle çok iyi arkadaşız ve tanıştıran da yine hocalarımız. Yine 2008 Uluslararası İlişkiler mezunu Ceren Özkurt benden 6 yıl sonrasının öğrencisi. Karşılaşmamız imkansız aslında ama şu anda hem iş hayatında hem iş dışında görüştüğüm çok sevdiğim arkadaşlarım hepsi. Kendi dönemimden arkadaşlarımla da görüşüyorum elbette ama benden sonrakilerle görüşmek çok enteresan bence. Bizim okulun güzelliği bu. Bugün yeniden dersine girmek istediğin bir öğretmenin var mı? Mensur Akgün. İKÜ’lü öğrencilere, genç mezunlara önerilerin? Belirttiğim gibi yeğenim ve birçok akrabam bu sene okulumuza başladılar. Formlarını ben doldurdum ve tercihlerini ben yaptım. O kadar net. Buradan ne çıkıyor? Bizim okulu direkt yazdırdım, başka tercih bile yaptırmadım. Okulumuzdaki öğrenciler çok iyi bir eğitim alacaklar. Hayata çok hazır bir şekilde girecekler ve özellikle İngilizceleri çok iyi olacak. Önerim okulda hayata dair kazanacakları olaylara 360 derece bakma yeteneğini kaybetmesinler. Bunun değerini bilmezseniz Harward’da okusanız da sıfır zaten. Okulun, ortamın, hocaların değerini mutlaka bilsinler. Ben o değeri bildiğim için kariyerimde iyi bir yere geldiğimi biliyorum. Yeni bir mezunlar derneği olarak İKÜMED’i nasıl buluyorsunuz? Keşke şunu da yapsa diye bir öneriniz var mı? Umut vadeden ve kesinlikle çok başarılı olacağına eminim olduğu bir oluşum. Ali Bey’in de çok başarılı şekilde bu derneği yönettiğinin farkındayım. Bu çok önemli… Bunu lütfen yazın. Ben negatif ve pozitif şeyleri söylemeyi seven biriyim. Bence pozitif şeyler de yazılmalı. Derneğin başına Ali Bey gibi bir kişinin gelmesi bence başarıdır. Bu başarı da zaten ileriye gidecek adımların ışığını gösteriyor. Kendisiyle defalarca telefonlaştık. Bu çok önemli benim için. Bir de tabii Kültür Üniversitesi’nde ne yapılırsa çok mükemmel yapılır. Mezunlar derneğinin de mükemmel olacağının sinyalidir bu. Ben çok ümitliyim, çok başarılı işler yapılacak ve zaten başladık diye düşünüyorum. İKÜ’de öğrenciyken yaşayıp unutmadığınız bir anınız var mı? Bize anlatır mısınız? Çok anım var aslında ama bir tanesini çok sık anlatıyorum: Yard. Doç. Mesut Eren hocamızın dünya ekonomisi dersindeydik. Bu derste ‘incoterms’ denen kısaltılmış terimler vardır. Mesut hoca sürekli bunları anlatıyor. Dersi de İngilizce yapmamız benim için çok güzel, çok keyif alıyorum. Bir arkadaşımız da sürekli itiraz ediyor. O arkadaşımızın da İngilizcesi çok kötüydü. Çok da sevmezdi. Sürekli itiraz ediyor. Sonunda, “Hocam bir şey sorabilir miyim bunlar bize hayatta ne zaman lazım olacak? Bakkala gidip free on board mu diyeceğiz?” dedi. O da sevdiğim, iyi bir arkadaşım. Bu olay haziran başlarında yaşandı. Okul bitti bir ay sonrasında Çukurova Medya Grubu sınavına girdik ve incotermlerden üç tane soru çıktı! Üç soruyla siz acayip öne geçersiniz. Hocamıza da bu olayı hep anlattım, çok gülmüştük. Hani derler ya matematikte de, “Hocam bakkala gidip parabol mü çizeceğiz?” ben ona hiç inanmıyorum. Kesinlikle okulda öğrendiğiniz bilgiler bir şekilde karşınıza çıkıyor ama orada çok güldüğüm nokta hocamızın bunu anlatmasından hemen bir ay sonra sınavda çıkmasıydı. Göker Nanecik ve İK Yöneticisi Pınar Burhanlıoğlu ile 22.04.2014 günü İKÜ’de stand açtı ve staj için, iş bulup mezunlara istihdam yaratmak için 3 ve 4. sayfalardan cv topladılar. Teşekkürler Göker Nanecik. 19 Sülüklü Göl-Göynük’e Doğa ve Kültür Gezisi İKÜ 2012 Yeni Yıla Hoşgeldin Mezun Yemeği İ KÜMED Mezun Yemeği, “Yeni Yıla Hoş geldin Yemeği”, 14 Aralık 2012 Cuma akşamı, Taksim Hill Otel’in boğaz manzaralı 9. Kattaki yemek salonunda gerçekleşti. Bütün mezunlar, mensuplar birlikte yemek yedi, yeni yıla merhaba dediler. Yemeğimizin, yeni İKÜ Rektörü Sn. Prof. Dr. S. Semahat Demir’in açılış konuşması ile başladı. Sn. Demir, mezunlarımızla bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti, üniversitemizin mezunlarına verdiği önemi dile getirerek, bizleri bir araya getiren İKÜMED’e teşekkür etti. Mezunlarımızı her daim İKÜ’de, mezun etkinliklerinde görmeyi arzuladıklarını, kendilerinin de bu etkinlere karılarak mezunlarla tanışmak istediğini söyledi. D 20 oğa ve Kültür gezisi olduğu için yoğun ilgi gören etkinliğimizi 09.11.2013 Cumartesi günü 25 kişilik iki servis aracıyla yola çıkarak başlattık. Yolda kahvaltı etmek için mola vererek 3 saat süren yolculuğumuzda ormanın içinden geçerek otobüslerle Sülüklü Göl’e kadar çıktık. Sülüklü Göl’e varmamızla birlikte hem gölün nefes kesen manzarasını seyrettik hem de yürüyüş için hazırlandık. Trekkinge alışık olan bir grup gölün yukarısına tırmanıp göl ve yayla manzarasını seyrederken alışık olmayan grup ise göl etrafında tur atarak araç yolundan, ormanın içinden araçlarla geldiğimiz yoldan yürüyerek aşağıya indiler. Daha sonra iki grup yemek yiyeceğimiz tesiste buluştuk. Su kaynağının yanındaki tesiste alabalıklar yenildi, sobalı dağ evinde ısınıldı, çaylar içildi, yorgunluklar atıldı ve tarihi Göynük kazasına doğru yola çıktık. Günler kısa olduğundan hava karardıktan sonra göynüğe ulaştık. Öncelikle Akşemsettin Türbesi-Camisi ve Külliyesini ziyaret ettik. Göynük Evleri ve saat kulesinin tarihsel dokusunun değişmediği ve aynen korunduğunu gördük. Hep birlikte yemek ve tatlı yedik. Bizim İKÜ’den geldiğimizi duyan lokanta sahibi Göynük Kadınlarını Kalkındırma Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği tarafından kültür evine dönüştürülen Tarihi Gürcüler Konağını Kültür Evini gece olmasına rağmen açtırdı, Göynük Evinde Göynüklülerin sandıklarından çıkarttıkları eşyalar ve giysileri gördük. Hava karardığı için Göynüğü tam gezemedik ama nasıl özenle korunduğunu gördük. geri dönüş yoluna geçtik. Katılımcılar geziden o kadar memnun kaldı ki geri dönüşlerde en kısa zamanda yeni bir gezi isteği doğdu. Boğaz manzaralı, ışıl ışıl salonda yemekler yenildi, birbirini az gören mezunlar sohbetleri koyulaştırdı derken canlı müzik başladı. Bazı sesi güzel mezunlarımız mikrofon aldı şarkılar söylendi. İstek üzerine Rektör Yardımcımız Sn. Prof. Dr. Mahmut Paksoy hocamız mezunları kırmadı birkaç şarkı seslendirdi, mezunlar hocamıza koro olarak iştirak etti. İKÜ 2013 Geleneksel Mezun Yemeği G eleneksel olarak yapmayı amaçlayarak başladığımız “Yeni Yıla Hoş Geldin” İKÜ 2013 Mezun Yemeğimizin ikincisini 6 Aralık 2013 günü Point Otel Taksim’de gerçekleştirdik. Gelen mezun ve mensuplarımızın iş çıkışı geldiğini düşünerek yemeğimize başlangıç servisiyle başladık. Daha sonra hep birlikte İKÜMED tanıtım filmini seyrettik, İKÜMED’in bu kısa zamanda neler yaptığını gördük. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. S. Semahat Demir’in mezunlara verdiği önemi vurgulayan samimi konuşmasının ardından yemek ve tatlı servisiyle devam ettik. Dj performansıyla eğlenceli zamanlar geçirdik, uzun zamandır görüşmeyen mezunlarımız birlikte zaman geçirerek eski günleri konuştular bunun yanı sıra bugünü ve yarınlarda birlikte neler yapabileceklerini de konuştular. İKÜ mezun yemekleri gelenekselleşerek önümüzdeki yıllarda, daha fazla katılımcı ile devam edecek. 21 Fen İşleri gibi, İmar Müdürlüğü gibi lokomotif bir müdürlük değil ama iç hizmet anlamında görevi büyük önem taşıyor. ‘İKÜ’de okumak hayatıma yön verdi’ Hangi yıllar arasında Kültür’deydiniz? 2005 girişli 2007 mezunuyum. Nasıl bir eğitim gördünüz peki? Suat Yalnızoğlu İKÜ’07 Endüstriyel Elektronik M.Y.O. E skişehir Tepebaşı Belediyesi Bilgi İşlem Müdürü Suat Yalnızoğlu, İKÜ Meslek Yüksekokulu 2007 yılı mezunu. Hem ilginç eğitim hayatını hem de çalışma yaşamına dair birikimlerini İKÜMED olarak bizi misafir ettiği Eskişehir’de bültenimizde paylaştı. İKÜ’ye girişiniz nasıl oldu? 22 Ben Kocaeli Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü 1. sınıfını hayallerimi gerçekleştiremeyeceğimi düşünerek ve Kocaeli şehrinden de çok hoşlanmadığım için yarıda bıraktım. O yolda kendime bir gelecek göremedim … “Belediyecilik mi yapacağım kamu yönetimini bitirip?” diyordum. Gerçi yıllar sonra şimdi belediyede çalışıyorum! Orayı bıraktıktan sonra bir üniversiteye kayıt yaptırmış olduğumdan sınavda puanım düştüğü için Kültür Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nu yazdım ve kazandım. Yani Kocaeli Üniversitesi’nde lisans öğrenimimi bırakıp Kültür’de elektronik bölümüne kayıt oldum. İKÜ’de çok güzel bir eğitim gördük. Laboratuvar açısından oldukça zengindi. Ve hocalarımız çok iyiydi. Benim beklediğimden daha farklı bir eğitim vardı. Elektronik alanında kendini çok geliştirmiş hocalarımız vardı. Örneğin Cahit Karakuş hocam, Cahit Kılıç hocam… Serpil Karakuş… O da bilgisayar bölümünde derslerimize giriyordu. Oldukça iyi bir eğitim aldığımızı düşünüyorum. Şu anda halen hocalarımla görüşüyorum. Hatta düğünüme davet ettim. Ailecek görüştüğüm hocalarım var. Bu yüzden bir Kültür’lü olmaktan mutluyum. İKÜ’lü olmak size neler kazandırdı? Öncelikle şunu söylemeliyim İstanbul’da okumak, İstanbul Kültür Üniversitesi’nde okumak bana çok şey kazandırdı. Kocaeli Üniversitesi’ni bıraktıktan sonra İstanbul’da iş hayatının merkezinde ve daha büyük bir metropolde okuduk sonuçta. Kültür Üniversitesi, sosyal kulüpleri olsun, İstanbul’daki güzel konumu ile olsun çok iyi bir üniversite. Tanınırlığı ile devlet üniversiteleri ile kıyaslandığında gerçekten bir marka. Ve burada okumak benim yaptığım stajlarda da, iş hayatımda da çok şey kazandırdı. İş hayatınızı nasıl şekillendirdiniz? İstanbul Kültür Üniversitesi’nde okurken ilk sene stajımı Kanal D-DoğanTV Medya Center’da yaptım. Staj olarak başladım ama sonra devam etmemi istediler. Öğrenciliğimin ikinci yılında haftada 3 gündü derslerim. Perşembe ve cuma günlerim boştu. Ben de Kanal D yönetimi ile görüştüm, paylaştım ve part time çalışmaya başladım. Dört gün Kanal D, üç gün de okuldaydım. İkinci yılım böyle geçti. İş ha- yatım da bu şekilde başlamış oldu. Okulum bittikten sonra bir süre daha Doğan TV Center’da CNN Türk’te çalışmaya devam ettim. Sonra Eskişehir’e geldim. Emniyet Müdürlüğü’nde MOBESE projesinde TÜBİTAK personeli olarak çalıştım. 2009 yılında da belediye bilgi işlem müdürlüğünde sistem memuru sıfatıyla göreve başladım. 2013’ün Ekim ayında da atamam yapıldı ve bilgi işlem müdürü oldum. Eğitiminize İKÜ’den sonra nasıl devam ettiniz? Kültür Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümü’ne devam ettim. Çünkü lisans eğitimi almam gerekiyordu bir şekilde. İşletme bölümüne 1. sınıftan başladım. Dört yılda tamamladım. 2010 yılında da kısa dönem askerlik yaptım. 2011 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’nde yüzde 100 burslu olarak belediyede çalıştığım için kentsel sistemler üzerine yüksek lisans yaptım. Orayı da 2 yılda tamamladıktan sonra 2013 Haziran ayında mezun oldum. Bu da benim müdür olmamdaki etkenlerden biridir. Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Bilgi İşlem Müdürlüğü yapıyorsunuz. İşinizi biraz anlatabilir misiniz? Eskişehir Tepebaşı şehrin iki merkez ilçesinden biridir. Tepebaşı ve Odunpazarı… Tepebaşı Belediyesi 280 bin nüfusa hizmet veriyor. Sistemimizde 400’ün üstünde bilgisayar ve 17 tane server var. 6 personelim var. Bunlar, her türlü web sitelerinin ve bu sistemin yönetilmesi, ayrıca başkana değer katacak projelerin önerilmesi, belediyedeki herkesin huzurlu bir şekilde çalışması gibi tüm müdürlüklere hizmet götüren bir birimi oluşturuyor. Bilgi işlem müdürlüğü belediyedeki 22 müdürlüğün hepsine hizmet eden tek birim. Dolayısıyla bizim işimiz daha çok iç hizmet. Vatandaşla yalnızca web sitesi aracılığı ile muhatap oluyoruz. Elbette Biraz Eskişehir’den bahsedebilir misiniz? Burada yaşamaktan memnun musunuz? İleride kariyerinize Türkiye’nin daha büyük şehirlerinde devam etmeyi düşünüyor musunuz? Ben zaten doğma büyüme Eskişehirliyim. Eskişehir bildiğiniz gibi kültür sanat yönünden oldukça zengin. İki tane üniversiteye sahip... Konum olarak da Ankara ve İstanbul’un ortasında bulunduğu için geçiş noktası. Bu yüzden Eskişehir’in çok avantajı var. Oldukça geniş bir nüfusa sahip ve büyük bir potansiyel mevcut… Üniversiteleri şehri daima dinamik kılıyor. Eskişehir’de yaşamayı seviyorum. Ama tabi uzun yıllar İstanbul’da yaşadım oradan sonra küçük bir şehirde bulunmanın verdiği bir rahatlık da var aslında. Kariyerim bundan sonra nasıl şekillenir çok bilemiyorum. Eğer belediyecilikte daha üst bir makama geçmek istiyorsam siyasete atılmam gerekiyor mesela. Sizi biraz da iş dışında tanıyalım. Hobileriniz nelerdir? Benim bir anahtarlık koleksiyonum var… 79 ülkeden gelen anahtarlıklara sahibim. Gezmeyi çok seviyorum fırsat buldukça. Türkiye’de 81 ilin neredeyse 50 tanesini gördüm. Ayrıca AKUT’un Eskişehir ekibinde yer alıyorum. Bir de futbol hakemliği yapıyorum. FİFA’nın HİF (Herkes İçin Futbol) hakemiyim. İl hakemi olabilirim ilerde. Şu an antrenmanlara katılıyorum küçük amatör maçların yönetimini yapıyorum. Halen İKÜ’lü arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz? Görüşüyorum. Aktif olarak görüştüğüm 7 tane arkadaşım var. Hatta 2 tanesi bu yaz evlenecek düğünlerine gideceğiz. Bir arkadaşım Alanyalı. Geçen yaz tatilde ailemle yanına gittik. Balıkesir’de iki tane arkadaşım var İKÜ’lü. Üniversitedeyken ev arkadaşlarımdı. Bu yaz oraya da gideceğiz. İstanbul’da her gittiğimde buluştuğum 3-4 tane İKÜ’lü arkadaşım var. Hikmet Ergün bilgisayar mühendisliğini bitirdi, Neslihan Mertoğlu bilgisayar mühendisliği mezunu, Taylan Çallıoğlu avukat Balıkesir’de kendi bürosu var, Kemal Yüzbaşıoğlu avukat onun da kendi bürosu var Alanya’da, Aykut Güler Balıkesir’de kendi işini yapıyor. Bunlarla iletişimimiz hiç kopmadı. Fırsat buldukça görüşüyoruz. Üniversitede çok iyi, sağlam bir arkadaş kadromuz vardı. Bu arada İKÜ’de Müzik Kulübü üyesiydim. 2005 yılında İKÜ Rock Fest adında bir rock müzik festivali yaptık. Hatta Eskişehir’den 2 tane grup katıldı, ben de aracı olmuştum. Kulüpte aktiftim. Letisya Divanyan diye bir arkadaşım vardı. Kendisiyle halen görüşüyoruz. O da İKÜ Matematik Bilgisayar Bölümü mezunu. Onunla beraber müzik kulübünün yönetiminde de bulunmuştum. Müzik kulübü o yıl kurulmuştu. Daha sonra ben 2006-2007 yılında part time çalışmaya başladığım için artık üniversiteye çok fazla zaman ayıramadım. İlk sene üniversitede çok etkindim, ikinci yıl haftanın üç günü okula gelebilince aynı seviyede katılamadım. İKÜ öğrencilerine, genç mezunlara önerileriniz nelerdir? Öncelikle şunu söyleyeyim, mezun olduktan sonra sudan çıkmış balığa dönüyor insanlar ve mezun olduğunuzda potansiyel iş arayan olduğunuz için bütün kapılar yüzünüze kapanıyor. Aslında öğrenciyken bütün kapılar size açık. Bunun lütfen farkında olun. Öğrenciyken çalışma hayatına başlamaya çalışın. Mesela ben normalde mezun olduktan sonra giremeyeceğim askeri tesislere, savunma sanayi ile ilgili Eskişehir’deki fabrikalara öğrenciyken elimi kolumu sallaya sallaya girip gezebiliyordum veya başka birçok fabrikaya ve işyerine de... Ancak mezun olduktan sonra siz insanların gözünde ‘işsiz’ pozisyonunda oluyorsunuz ve eskisi kadar sıcak, samimi olmuyorlar. Onlardan bir beklentiniz olduğuna inanıyorlar. Ama öğrenciyken kimse bir şey beklemediğinizi bildiği için tüm kapılar size açık. Ben bu sayede Kanal D’de, CNN Türk’te çalışabildim. Mezun olup gidip iş başvurusunda bulunsaydım kimsenin ilgileneceğini zannetmiyorum. Ama öğren- ciyken gittiğim için insanların çok hoşuna gidiyordu. Haftanın üç-dört günü orada çalışıyordum. Para da kazanıyordum ve mezun olduğunuzda işe başlamanız daha kolay oluyor. Çünkü artık sizi tanıyorlar. Öğrencilere tavsiyem kesinlikle özellikle de son yıllarında iş arayacaklarının ciddiyetine varıp ona göre hareket etmeleri. Yani çalışmak istedikleri alana göre kendilerini yönlendirmeye 3. sınıfın sonunda başlamaları… Kendilerine kariyer planını mezun olunca değil öğrenciyken yapmaları. Yeni bir mezunlar derneği olarak İKÜMED’i nasıl buluyorsunuz? Önerileriniz var mı? Ben derneği çok başarılı buluyorum. Yılbaşı yemeğine davet edildim ve çok mutlu oldum. O yüzden özellikle İstanbul’a geldim. Dernekte aktif olarak da görev yapmak istiyorum, yönetiminde de yer alabilirim, elimden geleni de yaparım. Dernek üyeleri daha sık bir araya gelip daha çok sosyal etkinlik yapabilmeli. Örneğin gezebilmeli, başka şehirleri, başka insanları tanıyabilmeli. Bu yolda bir önerim olabilir: İlk olarak Eskişehir’i ziyaret ederlerse memnuniyetle ağırlarım ve bundan sonraki tüm gezilerde de etkin bir şekilde yer almak isterim. İKÜ’de öğrenciyken yaşayıp unutmadığınız bir anınız var mı? Bize anlatır mısınız? Acun Ilıcalı ile tanışmıştık bir konferansta… Kültür Üniversitesi’nde geçirdiğim iki yılın her gününü arıyorum, unutamıyorum. Çok eğlenceli bir öğrencilik hayatı geçirdim. Hem okuldayken hem okul dışında… ‘Keşke dersine tekrar girme şansım olsaydı’ dediğiniz ya da, ‘Bir etkinlikte tekrar birlikte olmayı çok isterim’ dediğiniz bir akademisyen var mı? Cahit Karakuş... Bugün de görüşüyorum zaten kendisiyle. Keşke tekrar dersine girebilsem... Doktora yapmayı düşünüyorum ama kendisi o derslere giriyor mu bilmiyorum. 23 Kulüp Başkanları ile İKÜMED TanıtımYemeği Y eni kurulmuş bir dernek olarak İKÜMED’in en önemli gündemlerinden biri kendisini tanıtabilmek... Bu doğrultuda 7 Kasım 2013 Perşembe günü, İKÜ öğrenci kulüplerinde yönetim kurulu başkanlığı yapan öğrenciler, İKÜ Kulüpler Birliği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Paksoy ve Kulüpler Birliği Koordinatörü Namık Kemal Köse’nin katıldığı bir tanıtım yemeğinde misafir edildi. Kültür Koleji Mezunlar Derneği Lokali’nde gerçekleşen yemekte bütün öğrenciler söz alarak kendini tanıttı, kulüplerinin çalışmalarını anlattı, mezunlar derneğinden beklentilerini paylaştı. Hazırlanan İKÜMED anketini de dolduran başkanlar, toplantı sonunda böyle toplantıların devamlı olarak yapılması isteklerini ilettiler. Mezunlar Suada’da Kahvaltı İ KÜMED’in Suada’da yapılan bir diğer etkinliği ise 2014’ün ilk ayında yapıldı. Mezuniyet Balomuzun da mekanı olan Suada, İstanbul’un en güzel mekanlarından olması, mükemmel manzarası ve hizmet kalitesi sebebiyle tercih edildi. 12 Ocak Pazar günü mezunlarımız ve mensuplarımızın da büyük ilgi ve beğeni gösterdiği kahvaltımız, boğazın güneşli havası eşliğinde gerçekleştirildi. Kahvaltının ardından Suada gezilerek bol bol fotoğraf çekildi. Sayın Rektörümüzün de katılım gösterdiği kahvaltımızdan herkes memnun ayrıldı. İKÜMED 3. ve 4. Dönem Fotoğraf Kursları İ KÜMED olarak düzenlediğimiz fotoğraf kursları 3. ve 4. Dönemlerini başarılı bir şekilde bitirdik. Fotoğraf kursumuzun amacı fotoğraf çekmeyi seven kişilere teknik olarak, kompozisyon olarak fotoğraf bilgileri aktarmak. Çekmek istedikleri fotoğrafları daha güzel çekmelerini sağlamak. Fotoğraf kursumuz 3 hafta teorik ders ve son haftasında ise tam gün fotoğraf gezisi şeklinde yapmaktayız. Teorik derslerimizde; Yeni Dönem Kursumuz 25 Ekim 2014 Cumartesi tarihinde açılacaktır. Kayıtlarımızı şimdiden almaktayız. Kayıtlar için Ozan Gülek’e isminizi yazdırabilirisiniz. Tel: 0541 217 19 69 Email: [email protected] 1. hafta fotoğraf makinaları ve türleri, objektif türleri dijital fotoğraf üzerine konular işliyoruz. 2. hafta fotoğraf doğru pozlaması, diyafram,enstantene ve iso değerlerini öğreniyoruz. 3. hafta kompozsiyon kuralları, çekim tekniklerini öğreniyoruz. 4. hafta fotoğraf gezisi yapıyoruz. 3. Dönem gezilerimiz 3. Dönem gezimizi Büyükada’ya gerçekleştirdik. Sabah erken saatte Kabataş’tan kalkan vapur ile Büyükada’ya geçtik. Hava çok güzel ve güneşliydi. Ilkönce Büyükada’da içinde kısa bir gezinti yaptık. Sonra daiki fayton şeklinde Büyükada’da büyük tur yaptık. Bazı yerlerde durarak fotoğraf çekimi yaptık. Adanın o muhteşem manzarasını fotoğrafladık. Kursiyerlermiz burada öğrenmiş oldukları bilgileri uyguladılar. Ortaya çok güzel sonuçlar çıktı. Turumuz bittiğinde tekrar Büyükada içine geldik. Tekrar kısa bir turdan sonar hep beraber yemek yedik. Vapurla yaptığımız dönüş yolculluğu ile İstanbul’a döndük. 4. Dönem gezilerimiz 24 4. dönem gezimizi İstanbul da yaptık. Sabah erken saatte Eminönü meydanında buluştuk. Eminönü meydanı, Yeni cami, Sirkeci, Büyükpostane ve Mısır çarşısı içeren bir tur yaptık. Burada da kursiyerlerimiz çok güzel görüntüler aldılar. Sonra turumuza Galata köprüsü ve Karaköy güzergahında devam ettik. Sabah balık tutanlar bizlere çok güzel görüntüler verdi. Sonra Tünel ile İstiklal Cadddesine çıktık. Burada ilk önce Galata Kulesine çıktık. Burada muhteşem İstanbul manzarasını görüntüledik. Daha sonra turumuza Beyoğlu’nda devam ettik. Burada San Antuan Kilisesine girdik. Burası da fotoğraf çekmek için çok güzel bir mekan. Turumuza da burada son verdik. Genco Erkal “Kerem Gibi” Tiyatro Oyunu Daveti İKÜ Ataköy Yerleşkesi Akıngüç Oditoryumu’nda Dostlar Tiyatrosu Genco Erkal’ın ‘Kerem Gibi’ oyunu 20 Şubat 2014 günü sahneye kondu. İKÜMED mezunları maillerle bilgilendirilerek ücretsiz davetiyeleri temin edildi. Mezunlarımız oyuna yoğun ilgi gösterdi ve 30 mezunumuz beraberce oyunu izlemek için İKÜ’ye geldiler. 25 ‘İKÜ benim ailemdir! Ömür Kınay İKÜ’09 İletişim Tasarım Y aşadığı deprem felaketinde ailesini kaybeden ve kendisi de tekerlekli sandalyede yaşamak sorunda kalan 2009 İletişim Tasarım bölümü mezunumuz Ömür Kınay, bugün İstanbul Kültür Üniversitesi’nde hem çalışmaya hem de eğitimine devam ediyor. Kendisiyle hayatını, İKÜ’yü ve yaptıklarını konuştuk. Kendinizi bize tanıtır mısınız? Kendimi tanıtmakta çok zor bir şey aslında. Mesela siz nasıl görüyorsunuz beni? Derya-Neşeli, ben daha önce size İKÜMED üye kartınızı getirmek için gelmiştim o zamanda çok pozitif çok neşeli görünüyordunuz. Ali K.-Ben de sizi güçlü görüyorum. 26 Teşekkür ederim. Ben gerçekten hayatı seviyorum. Hani yaşadığım sıkıntılar oldu hayatımda. 19 yaşında herkesin bildiği Türkiye’nin deprem gerçeğini yaşadım. O zaman tam gençlik, okul, eğitim her şeyin başı 19 yaşınızdasınız aslında herşey elinizden bir anda gidiyor ya da gittiğini sanıyorsunuz. Yaklaşık 2 yıl süren yoğun bir hastane süreci, operasyonlar başka da bir şey düşünemiyorsunuz hayata dair. Sonrasında toparlanmaya başladıkça hayata kaldığınız yerden devam etmeniz gerektiğini farkediyorsunuz. Bu süreçte fizik tedavi ve rehabilitasyon gördüğüm Yaşamkent’te işe girmiştim, Kemerburgaz’da bulunan merkez aslında hayatımın yeniden şekillendiği bir yer haline geldi, biryandan tedavimi görüyordum, biryandan da işe alınmıştım. Oradaki direktörüm Ahmet Tanatmış beni sürekli üniversiteye kaldığım yerden yeniden başlamaya teşvik ediyordu, ancak yıllar sonra yeniden eğitime başlayabilmek açıkçası kolay gelmiyordu. 5 yıl orada çalıştım ve 2005 yılında üniversite sınavına yeniden girip özel yetenek sınavlarına hazırlandım. Ancak, Türkiye’deki üniversitelerin engelliler için erişilemez yapısı sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştım, özellikle devlet üniversitelerinde engellilerle ilgili öyle bir alt yapı hiç yoktu. Bahsedilen vakıf üniversitelerinde de durum diğerlerinden farksız değildi. Liseden beri hayalim hep Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde okumaktı. Mimar Sinan’ın Fındıklı binasına gittim ancak asansör yok. Bu arada birkaç özel üniversitenin sınavlarına girdim, ancak Kültür Üniversitesi Ataköy Yerleşkesine gelir gelmez daha ilk giriş kapısında bulunan rampayı gördüm, okulun içine girdiğimde de tekerlekli sandalye kullanıcılarına uygun bir yapıda olduğunu farkettim. Sonuçta dört yılımı burada geçirecektim. Sonra tabi ki bir vakıf üniversitesi bunun belli bir ücreti var. Ailemi kaybetmişim, okula ilk geldiğimde sınav günü Prof.Dr.Selçuk Hünerli ile karşılaştım, sonrasında Prof.Dr.Rengin Küçükerdoğan hocamla, Selçuk hocamın da yönlendirmesiyle, Mütevelli Heyet Onursal Başkanımız Fahamettin Akıngüç beyefendi tarafından yüzde yüz burslu okuma hakkı verildi. Ardından STF, İletişim Tasarımı bölümünün öğrencisi oldum, öğrenci olmadan önceki jüride hedeflerim sorulduğunda akademik kariyer hedefinde olduğumu söylediğimi de hatırlıyorum. Hedef odaklı biri olduğumu da söyleyebilirim. Hep kendime hedefler koyup o hedefi gerçekleştirdikten sonra başka bir hedefe yönlenen bir insanım. Öğrenciyken kısa filmler çekmeye başladık, arkadaşlarımızla ekipler oluşturduk, hocalarımızın yönlendirmesiyle projeler üretiyorduk, tabi ki dış mekanlar Türkiye’de engelli biriyseniz zorluklarla dolu. Tüm bu zorluklara dikkat çekilebilmesi adına, lisansta öğrenciyken bitirme projemi “engellilik” üzerine yaptım. Prof.Dr.Selçuk Hünerli’nin danışmanlığındaki bitirme projemde, engellilerin dünyasında yaşamaya çalışan “yürüyebilen” yani engeli olmayan bir insanın hikayesini anlattım. Engellilerin hayatını tam tersine çevirmiştim. Filmde, tüm tuvaletler engelli insanların kullanımına uygun yapılmış, otobüsleri sadece engellilerin kullanmasına izin veriliyor, şoför dahil tekerlekli sandalyeli, trafik ışıkları sadece engellilerin geçişi için yeşil ışık yakıyor. Bu film dahil tüm çalışmalarıma www.omurkinay. com.tr’den ulaşılabilir. İKÜ’lü olmak size ne kazandırdı? İKÜ’ ye girdiniz %100 burslu olarak. Bu üniversite size ne kazandırdı? Neler umdunuz neler buldunuz? İKÜ’ye ilk geldiğim andan itibaren burada bir aile ortamının içinde olduğumu fark ettim. Hocalarınızla, samimi, sıcak bir ortam, sizi her zaman dinleyen ve sorunlarınıza çözüm bulan hocalar ve arkadaşlarım oldu. Hocalarımızla, bizler haftasonları dışarda da görüşür olduk, piyasada çalışan, deneyimli hocalarımızın okul dışı projelerinde de yeralırdık, onları izlerdik. Öğrenci kulüplerimizle de herkes kendine uygun bir kulüp bulup, çalışmalarını eğlenceli bir biçimde devam ettirebilir; herkesin belli hobilerine odaklı mutlaka düşünülmüş kulüpler bulunmakta. Ben sanatla ilgilenen biriyim, lisans yıllarımda Taksim’de çoğu galeri benim için gidilmezdi, neyse ki Salt, Arter engellilerin rahatlıkla gideceği yerler olarak ortaya çıktı. İstanbul Modern de zamanla şartlarını iyileştirdi, özellikle Antrepo ve Lutfi Kırdar gayet kusursuz. Burada birinci sınıftayken Okan Bayülgen’in talk show programına gittik arkadaşlarımla, kendisiyle orada tanıştım ve yanında iş imkanı sağladı. Haftasonları oraya gidiyordum bazen hafta içi toplantılara gidiyordum. Buradaki okulumda verilen projeleri aslında ben oradaki profesyonel iş yaşantısıyla birlikte harmanladım. Bu aslında çok iyi bir tecrübe oluyor. Mesela 2007 yılında 14. Adana Altın Koza en iyi film ödülünü aldığım “Kün” isimli filmime Okan Bayülgen seslendirme yaptı ve Mercan Dede ile Ceza’nın Ab-ı Nafi isimli şarkısının kullanım iznini alabildim. Yaz aylarında da ingilizce öğrenmek için İngiltere’ye gidiyordum, İKÜ’de Sanat Tasarımda öğrencilerin staj zorunluluğu bulunmaktadır, ben stajımı İngiltere’de bir medya şirketinde gerçekleştirdim. Firmanın yaptığı çalışmalara ben bize ait, kültürel tasarım fikirleri veriyordum ve Türk kesim için kullanıyorlardı. Dolayısıyla buradan aldığım eğitimi oraya göstermiş oldum. İş hayatınız nasıl şekillendi, kariyer basamaklarını nasıl çıkıyorsunuz? İş hayatı beklentilerinizi karşılıyor mu? 2009’da mezun olduğumda yine İngiltere’ye gittim, orada Londra’da Türk iş adamı Hüseyin Özer’den burs aldım ve 18 ay orada bulundum. Bu hayatımdaki en büyük tecrübelerdendir, Avrupa’yı gördüm, Türkiye’de ve Avrupa’da engelli olmanın ne olduğunu anladım. Tek başıma bağımsız nasıl yaşanabileceğini anladım ve cesaretim arttı. Açıkçası Türkiye’de daha karamsardım, üniversite bitecek ve ne yapacaktım, iş yerleri sizlere uygun değil, toplu taşımalar sözde uygun. “Türkiye’de nüfusun 8,5 milyonu yani yaklaşık %12’si engelli. İngiltere veya gelişmiş ülkeler buna göre organize olmuş alt yapısını çoktan tamamlamış. Türkiye’de bizler aslında engelli değil “engelleneniz”. Sayıca bu kadar çok engellenen kitle kapalı mekânlara mahkûm edilmiş durumdadır. Geçen gün okudum Türkiye istatistik Kurumunun (TÜİK) yaptığı son araştırma tarihi bile 2002, üzerinden ne kadar zaman geçmiş. Bu konuda mezunlara dönük bir site merak edenler için böle bir şey var mı? Bilgi edinmeleri için? Bizim okulumuzda mezunlar için değil de Kültür Üniversitesi’nin resmi websitesinde “engelli birimi” linki bulunmaktadır, oraya kayıt yaptıran öğrenciler, İKÜ tarafından tespit edilip, sorunlarla ilgili çözümler bulunmaktadır. Buraya öğrenci olarak geldiğimde, benden bir yıl önce tekerlekli sandalyeli birinin mezun olduğunu öğrenmiştim, şimdilerde ise okulumuzda pek çok tekerlekli sandalyeli öğrenci olduğunu görüyorum, son yıllarda engellilere yönelik farkındalık 10 yıl öncesine göre çok daha iyi diyebilirim. İş hayatınız nasıl şekillendi bu soruya tam olarak yanıt alamadık. Ben 2009’da Kültür Üniversitesi’nden mezun olana kadar aynı zamanda Okan Bayülgen’le çalışmaya devam ettim, Empati filmimde de karakterlerimin seslendirmesini yine yaptı ve bu defa Ceza bu projeme özel söz ve müziği kendine ait olan “engeller” şarkısını oluşturdu. Yine hedef odaklı gitmemle ilgili akademik kariyer istediğim için öncelikle yabancı dil öğrenmem lazımdı ve İngiltere’deydim. İstanbul’a döndüğümde Rektör hocamız Prof.Dr.Dursun Koçer’in yanına gittim ve yine Kültür Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler’de yüksek lisansıma başladım %100 burslu olarak. Aynı zamanda da kendi okuduğum bölümde işe alındım. 2011 yılından beri burada çalışıyorum, yüksek lisansımı tamamladım. Sırada Doktora var, tabi ki doktora da şuan benim için sıkıntılı, sebep ise Türkiye ve engellilerin düşünülmemiş olması. Alanımla ilgili gidebileceğim devlet üniversitelerinde koşullar yine bana uygun değil. Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi vb. yine gidilebilecek alternatif yerlerde engelliler için uygun değil. Yani doktoraya kadar geldim, şimdi koca bir soru işareti “nereye gideceğim?”. Bundan sonra çalışmalarımın bazılarında yine engellilerin sorunlarına yönelik çalışmalar yapmaya devam edeceğim, örneğin Yüksek Lisans tez konum “Canlandırma Filmlerinde Engelli Karakter Kullanımı:Kayıp Balık Nemo Filminin Çözümlenmesi”ydi. 2013 yılında Sanat ve Tasarım fakültemizden Yrd. Doç. Dr. Ruken Özgül Kılanç’ın editörlüğünü yaptığı “İletişim Ve...” isimli kitabında “İletişimde Piktogram Kullanımının Yeri ve Bedensel Engelli Piktogramlarının Kullanımıma İlişkin Uygulamalar” başlıklı bir makale yazdım. Bir süre de Berlin’de yaşamıştım, orada ve İngiltere’de bulunduğum sıralar çektiğim piktogramların çeşitlilik sayısı Türkiye’ye kıyasla o kadar fazla ki engelli piktogramı denilince burada sadece engelli tuvaleti ya da rampa piktogramı insanın aklına geliyor. Ama İngiltere’deki örnekler ki o kitaptaki yazımda var, halka açık plajlarda duş bile var. Akademi de de var olduğum süre içerisinde tabi ki her zaman engelliliğe yönelik bir şeyler yapmayacağım ama bir yerlerinden bu meseleyi bir yerlere bağlayabiliyor isem kuramla birleştiriyorsam mutlaka onun üzerine çalışmalar yapmaya devam edeceğim. İkü’de İKSV Akademi Programına katıldığım 1.İstanbul Tasarım Bienali’ndeki projemde de “5378 sayılı Özürlüler Kanunu”nu eleştiren bir çalışma yapmıştım. İKÜ’de çalışmak istediğiniz bir şey miydi? Yani akademisyen olmak tamam ama İKÜ’de kalmak istiyor muydunuz? Tabi ki çok isterdim. Benim çocukluğumda kuzenim Kültür Koleji’ne başlamıştı, o zamanlar (80’ler) Kültür Koleji’ne ait defterleri, okul kı- yafetleri çok ilgimi çekerdi, ben Bakırköy’de bir ilkokula gidiyordum. Lisansta burdan burs aldığımda “sizinkiler ilkokula, ortaokula başladılar ben de üniversite ile Kültür okullarını tamamladım” demiştim. Sevdiğim ve her şeyden öte rahat hissettiğim bir ortam burası. Her zaman burada olmayı isterdim ve olduğum için de çok mutluyum bana bu fırsatı verdikleri için. Bize işinizi anlatır mısınız? Üniversite’de İletişim Tasarım Bölümü olarak neler yapıyorsunuz? Henüz ben hocalarımdan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum; onlarla birlikte derslere giriyorum, bu çok önemli bir şey, bir ders nasıl anlatılır, konular, bilgi öğrenciye nasıl aktarılır. Bu arada bir biçimde donanım sahibi olmaya çalışıyorum. Öğrencilerle ilişkiler nasıl kurulur bunları öğrenmeye çalışıyorum. İlk geldiğim 3 aylık süreçte zorlandım tabi ama şimdilerde kendimi daha özgüvenli hissediyorum. Bölüm olarak multidisipliner bir bölümüz. Sinema, canlandırma sineması, web-grafik tasarım, yapım, yönetim gibi pekçok izlencemiz var. Birazda sizi iş dışında tanıyalım. Hobileriniz nelerdir. İKÜ’de hangi öğrenci kulübü etkinliklerine katılmıştınız? Formula 1 yarışlarını izlemeyi çok severim. Türkiye’de olduğu yıllar yarışlara gittim. Şimdilerde maalesef yine Televizyondan takip ediyoruz. Hobiler için pek vakit yaratamıyorum desem yanlış olmaz. Arkadaşlarımla birlikte genelde Taksim’e gidiyoruz ya da zorunluluklardan AVM’lere; yine sebep engelliler için daha rahat. Eski mezun olan arkadaşlarımızdan burada dönem dönem yüksek lisans için gelenler oluyor, onlarla görüşüyoruz. Arkadaşlarımızın bir çoğu da piyasada, medyada çalışıyorlar, onları çalıştıkları yerlerde ziyaret edebilirsem gidiyorum. Bazen kendime dinlenme zamanı ayırmak tabi yapabilirsem. Bunun dışında biraz sosyal sorumluluk Sosyal sorumluluk projeleri de çok popüler aslında, ben sosyal medyayı çok iyi kullanıyorum, kullandığımı düşünüyorum. Twitter’da vakit geçiriyorum ve gündemi artık Twitter’dan takip eder olduk, belli oranda güzel de bir takipçi sayım var. Twitter şikayetlerinizin direkt ulaştığı, sorunlara çözüm bulunan bir ortam oldu artık. Dikkat çekilmesi gereken konular varsa oradayım tweetlerimle. Engellilerle ilgili bir takım farklı işleri duyurmak benim hesabım üzerinden de 27 bazen dikkat çekici olabiliyor. Blog kullanıyorum, kaleme alıyorum kafama takılan pek çok şeyi. İKÜ öğrencilerine ve genç mezunlara hayata dair bir sır verecek olsanız bu ne olurdu? Off bu çok zor bir soru. Hayata dair bir sır… bence asla vazgeçmemek sanırım cevabım. Vazgeçmemek ve kendilerine bir hedef belirlemek. Çünkü insanın bir hedefi olmazsa zaten her şeyden de vazgeçer diye düşünüyorum. Hedef belirlemek ve o hedef üzerinde, onu başarmaya çalışmak.. Hiç vazgeçmemeliler yani Evet vazgeçmemeli ve bir hedefleri olmalı mutlaka. Biz yeni bir mezunlar derneğiyiz. 2012 Ağustosta kurulmuş bir derneğiz. İKÜMED’i nasıl buluyorsunuz? Keşke şunu da yapsa dediğiniz bir öneriniz var mı? İKÜMED’in etkinliklerini takip ediyorum fakat hiçbirine katılamadım. Yani kendi işlerim dolayısıyla katılamadım. Geçen hatta Ali Bey’e sordum, yine direk engelli öğrenciler üzerinden gittim, dernek bünyesinde yapılan organizasyonlara engelli öğrenciler rahatça katılabiliyor mu diye sordum. Ali bey de “biz her türlü önlemi alıyoruz” dediler. Yemeklerin yapıldığı organizasyonun yerleri ona göre seçiliyor. Bu çok hoşuma gitti. Evet hiç katılan olmadı. 28 Çünkü söyle bir düşünceye sahibiz, ilk gideceğimiz mekanla ilgili olarak, o yer çoğunlukla bize uygun değildir, gitmeyelim deriz. Belki İKÜMED’de hani bir soru var ya tavsiyeniz nelerdir belki ayrıca engellilerle ilgili bir bildirim yapılmalı belki. Hoş o da çok hassas bir durum. Biz engelliler için şunları yapıyoruz de- mek değil de belki acaba bir iki kişi ile konuşulup gidilse ya da ben ayarlayıp geleyim, o fotoğraf bile etkili olur. Tanıtım görsellerinde engellilerin de görüldüğü bir görsel bu algıyı değiştirir: bunun etkisini yaratmak önemli. Ben çok özür dilerim hiç katılamadım etkinliklerinize birine mutlaka gelmek ve orada olmak istiyorum. Yaptığınız çalışmalara da bakıyorum ve çok hoşuma gidiyor. Mezunların bir arada olması da güzel bir şey. Bizler dediğim gibi aslında eski arkadaşlarımız geliyor ama hani benim dönemimden katılıp katılmadıklarını çok bilmiyorum. Tabi yeni kurulmuşsunuz. Bizim dönemimizde öyle bir şey yoktu. Ben de 2012 mezunuyum bizim balomuzu mesela mezunlar derneği yapmış haberim bile yoktu yani. Ben hemen oraya odaklanmıştım. Ali Bey’e ben gelebilir miyim, nasıl yapıyorsunuz diye. Hatta o otel mekanlarını da söyledi. Point Hotel falan galiba oralarda yapılıyormuş. İyi o zaman dedim bundan sonrakilere ben de gelirim öyle bir başka bakış açım vardı yani. Biz sadece mezuniyet balosunu biz yaptık Ali Bey bahsetmiştir. Orda bir arkadaş vardı onu da zaten gayet yardımcı oldular Suada da iniş çıkış konusunda. Yani böyle özel platform koyuyorlarsa, seyyar platform falan. Çünkü söyle bir şey var engelliler kendilerinin taşınmasından hiç hoşlanmazlar ve dolayısıyla gitmek istemezler. Bizde şöyle bir durum gelişmiş “ya olur mu öyle şey biz seni taşırız” oysa ki bizler birileri tarafından taşınmak istemeyiz, bize uygun yol, rampa, asansör bunları yapın, sizlere de muhtaç bırakmayın, net. Oraya iki tane kalas koy ben tekerlekli sandalyemle üzerinden kendim geçebileyim. Her yerde öyle bir şey mümkün olmuyor ama en azından seyyar konulabilen bir platform tarzı bir şey varsa bunu araştırabiliriz. Oluyor oluyor. Avrupa’da bunu çok geliştirmişler, örneğin İngiltere eski tarihi binaları de- ğiştirme zorunlulukları yok, ancak bir düğme sistemi kurmuş dışarıya, tekerlekli sandalyenle gelip düğmeye bastığında içerden görevli geliyor ve o iki üç basamak için hemen bir seyyar platform açılıyor, üzerine koyuyor ve sizi içeriye alıyor. İKÜ’de öğrenciyken yaşayıp unutamadığınız bir anınız var mı bize anlatır mısınız? Valla biz İKÜ’de öğrenciyken çok birbirine yakın ama aynı zamanda birbiriyle rekabet halinde olan bir sınıftık. Özellikle 2005-2009 arasındaki dönem. Herkes birbirini çok seviyor herkes birbirinin projesi hakkında bilgi sahibi ama acayipde bir rekabet söz konusu. Sinema dersinin ilkindeyiz, yönetmen hocamız Oğuzhan Tercan dersi işledi, ders bitti hiç kimse çıkmadı sınıftan, çıt yok. Hocamız “ne oldu?” diye sordu biz de dersin bitmesine üzülmüşüz, topluca sanki hesaplı kitaplı yapılmış gibi ancak kendisiyle ilk dersimiz böyle birşey olamaz. O günden sonraki derslerimiz hocamızla saat 21:00’lere kadar devam etti. Böyle anılarımız çoğalabilir. Kısa filmler çekiyorduk okulumuzdan izin alıyorduk, akşam saat sekizden sonra okulda kalabilmek için falan. Biz okuldan her zaman imzayla çıkan insanlardık çünkü hep okulda çalıştık, üniversitenin eğitim ortamını yaşadık. Eğitim üniversitede o çatının altında, üniversite bir yaşam biçimidir aslında. Orada çalışmalısın laboratuvarı, stüdyoyu kullanmalısın biz bunları sonuna kadar kullandık bizim öğrencilik dönemlerimizde. Sabah erken gelip hep birlikte kahvaltımızı ederdik hocalarımızla onlarla birlikte derse girmek çıkmak. Hep bir keyif halinde ama karşılığını da alıyorduk diye düşünüyorum. Yaptığımız projelerle, kısa filmlerle. Yarışmalara katılıyorduk yarışmalardan aldığımız ödüllerle. Hala yapacaklar listenizde neler var? Yeniden bir yurt dışı deneyimi yaşamak istiyorum. Bu sefer net bir projem yok çünkü engelli olup yurt dışına gitmek kendi başınıza oralarda bulunmak size hayata karşı bambaşka bir güç veriyor. Sizi hiç kimse yıkamaz gibi bir şey haline geliyorsunuz. Neresi olur bilmiyorum. Belki bu bir akademik çalışma kapsamında olur, bir projeyle olur. Onun dışında tabi ki akademik kariyere devam. Bilgiyi almak, paylaşmak ve aktarmak. İKÜMED’ten Haberler İndirim kolaylığı İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti ve Kültür Eğitim Vakfı (KEV) Yönetim Kurulu Kararlarının belirleyici olduğu eğitim ve öğretim ücretleri üzerinden belli koşullar doğrultusunda indirimli burslar verilmektedir. İKÜMED olarak uyguladığımız, yapıldığı akademik yıl içinde geçerli olan koşullu indirim bursları şöyledir: Kardeş, eş, çocuk, torun eğitimine göre belirlenen katkı payı indirimi • Kültür Koleji mezunu ve Kültür Koleji Mezunlar Derneği’ne üye olanların kendilerine, çocuklarına, kardeşlerine, eşlerine ve torunlarına dernek yazısını ibra etmesi koşulu ile katkı payından yüzde 15 oranında indirim uygulanır. • İstanbul Kültür Üniversitesi programlarının herhangi birinden mezun ve İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (İKÜMED) üye olanların kendilerine, kardeşlerine, eşlerine ve çocuklarına dernek yazısını ibra etmesi koşulu ile katkı payından yüzde 15 oranında indirim uygulanır. • İstanbul Kültür Üniversitesi programlarının herhangi birinden mezun ve İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (İKÜMED) üye olanların çocuklarına Kültür Koleji anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lisede dernek yazısının ibra edilmesi koşulu ile katkı payından yüzde 10 indirim uygulanır. Mezuniyet Töreni DVD’leri İKÜMED olarak mezunlarımıza mezuniyet baloları ve kep töreni DVD’lerini ulaştırmaya başladık. Üniversitemizin arşivinde bulunan kep töreni ve mezuniyet balosu DVD’leri ofisimize ulaşmıştır. Mezunlarımıza ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. DVD’lerini almak isteyen mezunlarımız Ataköy Yerleşkesi 4. Kat B Koridoru 18 No’lu ofisimize gelerek teslim alabilirler. Elimizde bulunan DVD’ler: 20092010 Kep Töreni, 2010-2011 Kep Töreni, 2010-2011 Mezuniyet Balosu, 2013 Kep Töreni, 2013 Mezuniyet Balosu. İKÜMED: Ataköy Yerleşkesi 4. Kat B Koridoru No:18 Tel. 0212 498 48 49 e-mail: [email protected] İKÜMED Üye Kartı İKÜMED’e üye olan mezunlarımız için özel tasarımlı İKÜMED üye kartı çıkartılmaya başlanmıştır. Bu kartlarla mezunlarımız İKÜ kampüslerine elektronik giriş çıkış yapılabilmekte ayrıca İKÜ kütüphanelerinden yararlanabilmektedir. İlerde etkinliğini artırmayı düşündüğümüz üye kartlarını almak için sadece derneğimize üye olmanız yeterli olacaktır. Yüksek lisansa devam indirimi İKÜ lisans programlarının herhangi birinden mezun olan bir öğrencinin yüksek lisans eğitimine yine İKÜ’de devam etmesi durumunda -İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne üye olmak koşulu ile- katkı payından yüzde 25 oranında indirim sağlanır. İKÜMED logosu tasarlandı Önlisansı lisans eğitimine tamamlama indirimi Üniversitemiz öğrencisinin, daha önce üniversitemizin önlisans programlarından herhangi birinden mezun olması ve lisansını yine üniversitemizde tamamlamak istemesi halinde, -İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne üye olmak koşulu ile- lisans katkı payından yüzde 15 oranında bir indirim sağlanır. İKÜ Bilgi İşlem Daire Başkanı Ender R. Ekici, derneğimiz için bir logo tasarımını gönüllü olarak üstlendi ve Haziran 2013’de Bilgi İşlem Ekibi bize anlamlı bir logo tasarladılar. Fikir olarak da, “Mezun, İKÜ’yü bitirdiğine göre İKÜ logosuna bir kep giydirelim” dediler ortaya anlamlı bir İKÜMED logosu çıktı. Ender Bey ve ekibine Mezunlar adına teşekkür ediyoruz. 29 ‘İKÜ ile kazandıklarımı yeni mezunlara aktarmaya hazırım’ nunca ailemde İstanbul’da olduğundan tekrar buraya döndüm ve yaklaşık 3 senedir Finans Yatırım’da yatırım danışmanı olarak çalışıyorum. Müşterilerin hisse senedi portföylerine danışmanlık hizmeti veriyoruz ve onların alım satım işlemlerini yapıyoruz. Biz röportaja gelirken Finans Yatırım’da brokerlık yaptığınız bilgisi vardı elimizde. Bir de delaer’lık yaptığınızı söylediniz iş hayatınızın başlarında. Bu kelimeleri konuya uzak okuyucular için açıklar mısınız? Koray Özaydemir İKÜ’06 İşletme İ KÜ İşletme ve İktisat mezunu Koray Özdemir bugün Finans Yatırım’da yatırım danışmanı olarak çalışıyor. Kendisiyle zorlu mesleğini, öğrenciliğini ve yeni mezunlara tavsiyelerini konuştuk… Eğitim aldığınız alanları ve mesleğinizi anlatır mısınız? 30 2006 yılında İKÜ İşletme Fakültesi İşletme ve İktisat bölümlerinden aynı zamanda mezun oldum. Ben Kültür Üniversitesi’ni burslu olarak kazandım. İlk olarak 2001 yılında işletmeye girdim. Sonra iktisatla çift ana dal yaptım. 2004 yılında üniversite beni Erasmus öğrenci değişim programı ile Almanya’ya gönderdi. İşletmedeki son senemde Mannheim Üniversitesi’nde işletme yüksek lisans eğitimi aldım. Döndükten sonra da iktisat bölümünü bitirdim ve iş hayatına atıldım. 2007-2008 yılları Türkiye için, ekonomik krizin başladığı dönemdi. Ben ilk olarak bir finans şirketinde raporlama yaparak işe başladım. Hep içinde bulunmak istediğim yer de sermaye piyasalarıydı. Sonrasında aynı yıl Garanti Yatırım’dan teklif aldım ve oraya geçtim. Yaklaşık 3,5-4 sene kadar çalıştım. Dealer olarak başladım, sonra uzman yardımcısı ve yatırım uzmanı oldum. Eskişehir’e gittim, orada ki Garanti Yatırım Merkezi’ni kurduk. Finans Yatırım bana bir teklifte bulu- Brokerlik şöyle: Bu meslekte ilk alım satımlar yapılırken yani İMKB kurulduğu zamanlar, bu işlemlerde brokerlar aracılardır. Yani ilk olarak borsaya ileten kişi demektir broker. Ama günümüzde teknolojinin ilerlemesi ile beraber brokerlik çok çok azaldı. Bundan öncesinde yaklaşık 350-400 broker vardı. Ama şu anda bu sayı 25-30’a indi. Çünkü artık brokerların İMKB’den işlem girmelerine gerek kalmadı. Çünkü ben de bir program yardımı ile bir broker gibi o veriyi girebiliyorum. Yani haliyle ben de aslında broker oluyorum. Ama brokerlik tanım olarak sadece işlem giren kişiydi. Sadece müşteri bizi arıyordu ve şu kadar lotu şu kadar yapmak istiyordu. Mesela, “Garanti Bankası’ndan 1000 lot alım mailimi iletir misiniz” diyordu. Siz onu iletiyordunuz ve bu iletimi yapan kişi brokerdı. Şimdi yatırım danışmanlığı ile bu iş birleşme sürecinde. Biz hem broker hizmeti veriyoruz hem müşterilere belli yatırım tavsiyesinde bulunarak onları yönlendiren kişiyiz. Örneğin şu dönemde seçimin ardından piyasaların yukarı doğru bir yükselişi var. Benim de 25 tane portföyüm var. Bu müşterilerimi arayıp diyorum ki, “Garanti Bankası’nda şu anda yukarı yönlü bir hareket var. Bunu yapmak ister misiniz? Yatırımlarınızı bu şekilde değerlendirmek ister misiniz?” Bana, “Tamam, Garanti Bankası hissesinden 100 bin TL‘lik hisse al” diyor örneğin. Burada da yatırım danışmanlığı yönümü ön plana koymuş oluyorum. Ve onları düzenli olarak yurt içi ve yurt dışı piyasalar hakkında bilgilendiriyorum. Vadeli işlemler piyasaları, FX işlemler, döviz piyasaları gibi tam kapsamlı danışmanlık hizmeti veriyoruz. Yani iş aslında oraya kaymış oldu. Amerika’da hâlâ bizim yaptığımız işe brokerlik deniyor yani bizler işin aslında brokerıyız. Ama Türkiye’de brokerlik ilk başladığı zamanlarda o isim ile adlandırılanlar şu anda sadece borsada işlem giren pozisyonundalar. Ben şu an yatırım uzmanı, yatırım danışmanı ismi ile çalışıyorum. Peki işletme ve iktisat öğrencilerimize bu işi tavsiye eder misiniz? Ben kesinlikle tavsiye ederim. Çünkü ilk başladığım andan itibaren çok severek yapıyorum. Zaten gerçekten çok sevmek önemli... Çünkü dışarıdan böyle biraz havalı bir meslek gibi duruyor ama oldukça yüksek stresli bir iştir. Sizden sürekli bilgi ve tavsiye almak isteyen insanlar var etrafınızda. Ve 7 gün 24 saat bu piyasayı takip ediyorsunuz. Sürekli dünya piyasaları devam ediyor. Biz kapanıyoruz, Amerika açılıyor, Amerika kapanıyor, Japonya açılıyor. Çünkü global bir dünyada sizin sürekli bilgiyi takip etmeniz gerekiyor. Bu işi yapmak isteyen insanlarda bulunması gereken en önemli özellik, gerçekten de o bilgi alış verişine çok açık olabilmesidir. Yani saat altıda mesai kapanmıyor… Kesinlikle öyle bir işimiz yok. Zaten biz ekranı kapatsak da kafamızdakileri kapatamıyoruz. O yüzden, “Gece Amerika nasıl kapandı?”, “Yurt dışı piyasalarda ne oldu? Piyasaya yansıması nasıl olabilir?” soruları hep aklınızda. Çünkü artık çok global bir ortamdayız. Kapalı bir ekonomiye sahip değiliz. O yüzden de bunları çok iyi takip eden ve müşterilerine çok yansıtan yani iletişim kabiliyeti yüksek kişiler olması gerekiyor bu işte. Ama bizim Finans Yatırım’da bu konuda yeni mezunlara çok fırsat var. Çok stajyerlerimiz oluyor. Benim de ekibimde beraber çalıştığım bir arkadaşımız var. Mümkün olduğunca yeni mezunlara fırsatlar sunuyoruz. Dediğim gibi bu piyasanın içerisinde olmak bence bir ayrıcalık. Ama bu işi gerçekten sevmek gerekiyor. Stresi iyi yönetmek gerekiyor. Çünkü bu işte profesyonelliğin ilk işareti o stres yapısını yönetmek. Çünkü siz size ait olmayan çok büyük değerleri yönlendiriyorsunuz. Yani benim şu anda yaklaşık 20 tane müşterim var. Bunlar 1 milyon TL’nin üzerinde portföylere sahip. Burada her gün binlerce lira kazanıp kaybetme ihtimali ile karşı karşıyasınız. Bu yüzden de bunları yatırımcılara çok iyi anlatmak ve iyi yönetebiliyor olmak gerekir. Çünkü para kaybetmeye başladığınız andan itibaren her şey değişebilir. Özel bankacılık denilen durumdaki bütün müşterilerle ben ilgileniyorum. Bu yüzden bizim şirket olarak önceliğimiz ilk olarak müşteri memnuniyetini bir şekilde sağlamak. Piyasalar ters dönebilir, her şey olabilir ama bu profesyonel bakışımızı her zaman müşterilerimize aktarmaya çalışıyoruz. Çünkü bazı dönemlerde müşteride para kaybetmekten ziyade psikolojilerinde sıkıntı yaratıyor. Yeri geliyor aslında psikolojik konuşmalar yapıyorsunuz. Bir şekilde, “Evet şu anda para kaybediyor olabiliriz ama biz bu piyasaya inanıyoruz” diyoruz veya tam tersi mali zararına pozisyonları kapatmak zorunda kalabiliyoruz. Her gün bu piyasalar içerisinde çok şey öğrenirsiniz. Finans danışmanlığını öğrenciyken de düşünüyor muydunuz? Yoksa kariyeriniz böyle mi gelişti? Yani orada da bana Meltem ve Gülsüm hocalarımın çok katkısı oldu. Her ikisi de benim hayatımda çok önemli insanlardır. Onlarla ilgili çok kısa bir anekdot paylaşmak istiyorum. Gülsüm hoca beni üniversiteye girdiğim ilk yıllardan itibaren çok desteklemiştir. Burslu okurken bir yandan da çalışıyordum. Zor şartlarda bir yerlere gelmeye gayret ediyordum. O dönemde Almanya’dan böyle bir öğrenci değişimi teklifi olunca Gülsüm hocam direkt bana geldi. Benim belli maddi koşullar sağlanabilir mi sağlanamaz mı gibi endişelerim vardı. Bu anlamda hem okul yönetimi olsun hem Gülsüm hocam olsun beni çok desteklediler. Burslarımı almamı sağladılar. Onların hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Döndükten sonra da Meltem hocamın aynı şekilde çok katkısı oldu. Özellikle bu sektöre girmemde çok katkısı oldu. Meltem hocam o dönem iş yatırımından okulumuza gelmiş ve öğretim görevlisi olarak başlamıştı. Ben o dönemde ne yapayım ne edeyim diye düşünüyorum ve tabii bilmiyorduk sektöre nasıl girileceğini. O anlamda Meltem hocamın çok büyük bir katkısı oldu. Dedi ki, “Koray ileri düzey lisanslama sınavı var. Bu sınava gir, başarılı olursan sana çok ciddi yollar açılır.” Ve ben mezun olurken bu sınava girip başarıyla geçtim. Ben o dönemde bu sınavı verdim ve bu sektöre girdikten sonra yıllarca sektörde çalışan ama bu belgeye sahip olmayan insanlar gördüm. Kısa zaman içerisinde buralara gelmeme o belgenin yani aslında Meltem hocamın büyük katkısı olmuştur. Böyle bir danışmalık yapması, beni yönlendirmesi çok güzeldi. Çünkü bundan sonraki planlarımız arasında bir yerlere gelmiş Kültür Üniversitesi mezunlarıyla yeni mezun olacakların birlikte yer alacağı bir proje de var. Memnuniyetle yer alırım. Gerekirse buraya da bir gezi düzenleriz. Arkadaşlara işi tanıtırız. Bu işin ne olduğunu, nasıl yapıldığını, ortamı bir görmelerini isteriz. Bizim 4 tane büyük ekranımız var ve her ekranda başka bir yeri takip ediyoruz. Hani belki öğrencilerin o anlamda o ortamı görmeleri, stres halinde işimizi yaparkenki halimizi görmeleri çok önemli. Sizi iş dışında da tanıyalım. Hobileriniz nelerdir? İKÜ’de hangi öğrenci kulübü etkinliğine katıldınız? Bugün ne yapmak sizi rahatlatıyor? Ben Kültür Üniversitesi’ne ilk başladığım zaman direkt tiyatro kulübüne girdim. Orada Murat hoca vardı. Şu anda Medcezir dizisinde Mira’nın babası rolünde oynuyor. Çok sevdiğimiz bir hocamızdı. Devlet Opera ve Balesi mezunudur. Bize çok şey öğretmiştir. Cumartesi günleri tiyatro etkinliğimiz olurdu ve heyecanla o günü beklerdik. Çünkü çok keyifli bir çalışma ortamımız vardı. Yaklaşık 25-30 kişiydik. Çok güzel oyunlar sergiledik. Onların da bana kattığı çok şey olmuştur. O anlamda tiyatro kulübünde yaklaşık 4 sene kadar yer aldık. Birçok oyun oynadık daha sonra ben ve Zeynep (Zeynep Kıvılcım) birlikte iki kişilik bir oyun olan Matruşka’yı oynadık. Çok keyifli şeyler yaptık. Sonrasında ekonomi kulübünün başkanlığını yaptım 2-3 sene kadar. O da çok keyifliydi. O dönemde borsaya geziler düzenledik. Çok güzel şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Şimdi aslında tiyatrodan uzaklaştım ama tabi izlemeye gidiyorum. Ama riskle içi içe olan mesleğimin yan etkileri, beni dağcılığa itti. Şu an AKUT dağcılık ekibinde profesyonel olma aşamasındayım. Daha çok kampçılıkla, dağcılıkla, kaya tırmanışı ile ilgileniyorum. Ama izleyici olarak da olsa tiyatrodan da vazgeçemiyorum. İKÜ’lü mezun arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz? Belki siz de genç İKÜ mezunlarına danışmanlık, mentorluk yapabilirsiniz? Tabii görüşüyorum. Hatta okul çevremden çok yakın dostlarım dediğim Zeynep, Ece, Battal var. Arkadaşlarım artık çok farklı sektörlerde çalışıyorlar. Bir araya geliyoruz. Orada kurduğum dostluklar çok önemli benim için. 5-6 tane çok yakın görüştüğüm, hemen her hafta görüştüğüm mezun arkadaşım var. Memnuniyetle. İKÜ’lü öğrencilere ve genç mezunlara hayata dair bir sır verecek olsanız bu ne olurdu? Hayata dair bir sır verecek olsam bu sır açıkcası disiplin olurdu. Ben sanırım içinde bulunduğum sektörden kaynaklı ya da yaşadığım şeylerle alakalı olarak gerçekten başarıya giden yolun disiplinden geçtiğini düşünüyorum. İç disiplini yakalamış insanların bu hayatta hızlı bir şekilde bir yerlere geleceğine inanıyorum. Bunun göstergelerini de çevremdeki bir çok insanda gördüm. Bu şirkette olsun, çevremde olsun gerçekten çok başarılı insanlar var. Yani o yolda giderlerse gerçekten çok başarılı olacaklarına, pozitif düşünmenin onları pozitif yöne götüreceğine inanıyorum. Aynı zamanda televizyonda da bir ekonomi programına katılıyorsunuz değil mi? Evet Bloomberg’te Finans Yatırım’ın kapanışını yapıyoruz. Akşamları kapanışta bazı röportajlar veriyoruz ve piyasalar hakkında bir takım görüşlerde bulunuyoruz. İKÜMED’i nasıl buluyorsunuz? Önerileriniz var mı? Ben açıkçası oldukça memnunum. Bizi bağlayacak bağın İKÜMED olacağını düşünüyorum. Üniversite öğrencilerinden de gerçekten bu işi yapmak isteyen varsa da elimden geldiğince yardımcı olmak isterim. Stajyerlik olur, iş imkanı olur, koçluk olur elimden ne gelirse yardıma açığım. Yapılacaklar listenizde neler var? Önce Ağrı Dağı’na sonra da Everest’e zirve yapmak istiyorum. Ama ikincisi biraz daha zor... Yani yapılacaklar listemde daha kendime dönük şeyler var. Kişisel gelişim anlamında da kendimi geliştirmeyi çok fazla istiyorum. Çok fazla kitap okuyorum. Gezmeyi de çok seviyorum. Özellikle Uzak Doğu kültürlerini tanımak istiyorum. Bu işi hayatımın sonuna kadar yapıp yapmayacağımı bilmiyorum ama ne yaparsam yapayım mutlu olacağıma inanıyorum. Böyle bir bakış açım var. O yüzden hayatın beni götürdüğü nokta belki bir restoran açmak da olabilir genel müdürlük pozisyonuna yükselmek de… Bunun dışında gerçekten de esas oluşturmak istediğim şey iç huzurumu sağlamak. Bizi iş yerinizde kabul edip sorularımıza cevap verdiğiniz ve misafirperverliğiniz için teşekkür ederiz. 31 Lokal’e bekliyoruz Kültür Koleji Mezunlar Derneğinin, Ataköy 9. Kısımda Belediye Zabıtası Müdürlüğü yanında bulunan Lokali üniversitemiz öğrencileri ve mezunlarının kullanımına açılmıştır. İKÜ Ataköy Yerleşkesinden servislerle ulaşım sağlanabilecek olan lokale İKÜ’ lüleri bekliyoruz. Mezunlardan Haberler Atakan Coşkun 2012 İletişim Tasarım mezunumuz Atakan Coşkun ASC Fotoğrafçılık firması açmıştır. Firmasında; ürün fotoğraf çekimleri, moda fotoğraf çekimleri, mimari fotoğraf çekimleri, organizasyon çekimleri, stilllife fotoğraf çekimleri, portre fotoğraf çekimleri, set fotoğraf çekimleri, prodüksiyon fotoğraf çekimleri, doğa fotoğraf çekimleri, düğün fotoğraf çekimleri, doğum fotoğraf çekimleri, aile fotoğraf çekimleri hizmetleri vermektedir. İKÜMED üyelerine özel indirim hizmeti sunmaktadır. ASC Fotoğrafçılık: 0212 438 31 41, www.ascfotografcilik.com Mustafa Torun & Sertaç Buğdaylı 2011 İnşaat Mühendisi mezunlarımızdan Mustafa Torun ve Sertaç Buğdaylı Çekmeköy’de 132 dairelik lüks konut inşaatı projesi yapıyorlar. Atakan Tetik Akademik yılı açılış töreni İKÜ’nün 2013-2014 akademik yılı açılış töreni 11 Eylül Çarşamba günü gerçekleşti. Bu açılış törenine, İKÜMED’in davetlisi olarak 20 mezunumuz da katıldı. Tören sonrasında yemekli bir resepsiyonla ağırlanan mezunlar, Prof. Dr. Dursun Koçer, rektör yardımcıları Prof. Dr. Mahmut Paksoy ve Prof. Dr. Sermin Örnektekin de bizlere katıldı. Mezunlarımız eski günlerinden, üniversitedeki anılarından şuan nerelerde kariyer yaptıklarını anlattılar. 2012 yılı İnşaat Mühendisliği mezunumuz ve İKÜMED üyesi Atakan Tetik’in kardeşinden Chicago IIT’de yüksek lisans yaptığını öğrendik. Bunun üzerine üniversitemiz inşaat mühendisi eski akademisyenlerinden IIT doktoralı Burçin Kaplanoğlu’yla görüştük. Şuan hala Chicago’da yaşayan ve Northwestern Üniversitesinde yüksek lisans öğrencilerine yarı zamanlı olarak ders veren Burçin Beye mezunumuzun IIT’de yüksek lisans yaptığını bildirdik ve bir mentorluk (danışmanlık) sistemi oluşturmaya çalıştık. Gönüllü olarak Atakan’a mentorluk yapmayı kabul etti. Mezunlarımıza gönüllü mentorluk yapabilecek olan mezunlarımız ya da akademisyenlerimizin derneğimize bildirmesini istiyoruz. Amacımız bu çalışmayı büyüterek mezunlarımıza ve öğrencilerimize deneyimlerini paylaşabilecek, hayatlarında yardımcı olacak mezunlarımızla bir araya getirmektir. (mentorlarıyla tanıştırmaktır.) Desteklerinizi bekliyoruz. Nişanlananlar & Evlenenler • 2013 Matematik –Bilgisayar bölümü mezunumuz ve üyemiz Derya Zariç ile Ahmet Kocaalili 22.08.2013 tarihinde nişanlanmıştır. Genç çifte ömür boyu sürecek mutluluklar dileriz. • 2007 İşletme Yönetimi Ön Lisans Bölümü mezunumuz ve üyemiz Serhat Atsız ile Nurçin Gürbüz 30.08.2013 Cuma günü evlenmişlerdir. Genç çifte ömür boyu sürecek mutluluklar dileriz. Kaybettiklerimiz • Üniversitemiz İktisat Bölümünde uzman olarak görev yapan, İKÜ Mezunu Tuğba Aynacı’ nın eşi İşletme Bölümü 2008 Mezunumuz Serdar Aynacı 06.12.2013 Cuma günü vefat etmiştir. Merhuma rahmet, eşi, kederli ailesi ve dostlarına başsağlığı dileriz. • 2012 Hukuk Fakültesi mezunumuz Erdem Başkurt vefat etmiştir. Merhuma rahmet, kederli ailesi ve dostlarına başsağlığı dileriz. • İKÜ Mimarlık Bölümü öğrencimiz Burcu Çamur vefat etmiştir. Merhumeye rahmet, kederli ailesi ve dostlarına başsağlığı dileriz. 32 Sosyal sorumluluk projelerimiz Çatalcalı kardeşlerimize bot bağışı İKÜMED olarak 2012 yılında kardeş okulumuz olarak belirlediğimiz Çatalca Mehmet Akif Ortaokulu için Kültür Koleji Mezunlar Derneği’yle ortak ‘bot ve mont bağış kampanyası’ düzenledik. Kışın soğuk günlerde ihtiyacı olan kardeşlerimize destek olup onları ısıtmayı amaçlayarak başlattığımız kampanyamızda yapılan bağışlarla alınan mont ve botlar 27 Aralık 2013’te tutanakla okul müdürlerine teslim edildi. Ziyaret sırasında ayrıca 2012 yılında İKÜ desteğiyle yapılmış olan fen laboratuarı gezildi, mevcut malzeme eksikleri tespit edilerek tamamlandı. Uluslararası Prof. Cüneyt Gökçer Tiyatro Festivali sponsorluğu İstanbul Kültür Üniversitesi Mezunlar ve Mensuplar Derneği (İKÜMED) olarak 20 Nisan 2013 tarihinde üniversitemizin tiyatro topluluğu “Kültürlü Replikler” tarafından organize edilen, “Uluslararası ‘Prof. Dr. Cüneyt Gökçer 4. Tiyatro Festivali” kapsamında, her sene olduğu gibi, daha önce hiç tiyatroya gitmemiş bin çocuğu okulumuzda ağırladık. Bu çocuklar arasında kardeş okulumuz olan Çatalca Mehmet Akif İlköğretim Okulu’ndan da 30 öğrenci bulunmaktaydı. Çocuklar, “Sihirli Hediyeler” isimli Devlet Tiyatrosu oyununu izlediler. Hemen sonrasında, sponsorluğumuz kapsamında İKÜ Ataköy Kampüsü arka bahçesinde kurulmuş olan şişme lunaparkta eğlendiler. Benzer projeler için üyelerimizin önerilerini de bekliyoruz. İKÜMED burs fonu 2013 Kasım ayında almış olduğumuz kararla, ihtiyacı olan öğrencilere burs vermek amacıyla İKÜMED Burs Fonu kurulmuştur. Kurulan bu fonu oluşturmak amacı ile bir yeni yıl kermesi düzenledik. Kermesten elde edilen tüm gelir oluşturmuş olduğumuz burs fonuna aktarıldı. İlk ihtiyaç bursunu İKÜ inşaat mühendisliği 1. Sınıf öğrencimize aralık ayından itibaren vererek burs fonunun uygulamasına başladık. Şubat ve mart aylarında ise İngiliz dili edebiyatı 2. sınıf öğrencisi ve İç mimarlık ve çevre tasarımı 1. sınıf öğrencisine daha burs vermeye başladık. Toplam 3 İKÜ öğrencisine ihtiyaç bursu veriyoruz. Giderler (TL) Gelirler (TL) Şeffaflığa Önem Veriyoruz, Sizlerle Paylaşıyoruz Önceki Yıldan Devreden Borç Önceki Yıldan Devreden Gelir Kuruluş tarihi olan 08.08.2012’den 31.12.2013 tarihine kadar olan gelir-gider tablosu ve mali bilgi raporunu sizlerle paylaşıyoruz. Genel Giderler Personel Giderleri - - a) Kasa - - b) Banka - - - c) Alacaklar - Üye Ödentileri - Finansal Gelirler - 67.622,15 Amaç ve Hizmet Giderleri 56.482,97 İktisadi İşletme Gelirleri Diğer Giderler 17.506,15 Bağış ve Yardımlar Kasa Banka 230,00 174.537,40 Menkul Kıymetler - Alacaklar - Genel Toplam 248.756,52 Devlet Katkıları Diğer Gelirler Borçlar Genel Toplam 24.010,00 154.076,63 1.248,99 1.798,75 248.756.52 33 ‘Muhteşem öğretmenlerim sayesinde öğretmen oldum’ Zeynep Kıvılcım İKÜ’06 İngiliz Dili ve Edebiyatı K ültür Koleji ve Kültür Üniversitesi mezunu Zeynep Kıvılcım, bugün Şişli Terakki Vakfı Okulları’nda İngilizce öğretmenliği yapıyor. Bizi görev yaptığı okulunda misafir eden Kıvılcım’la, ‘Kültür’lü bir öğretmen olarak yaptıklarını, öğrencilik günlerini ve hayatın diğer alanlarındaki uğraşılarını konuştuk. Kültür okullarında nasıl bir eğitim gördünüz? Kültür’lü olmak size neler kazandırdı? 34 Ortaokulda Kültür Koleji’nde okurken bize sunulan imkânlardan çok fazla faydalandım. Bu ayrıcalıkların en önemlisi kulüp aktiviteleriydi. Yani ders saatleri dışında öğrenciye tanınan farklı aktivite olanaklarıydı. Şimdi bir eğitimci, bir öğretmen olarak bunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyorum. Sunulan derslerin, öğretmen kalitesinin, eğitim kalitesinin, ders araç ve gereçlerinin kalitesinin, dersliklerinin kalitesinin haricinde bir de aynı zamanda ders dışı aktiviteler- deki çeşitlilik... Ders dışı aktivitelerdeki rehber öğretmenlerimizin kalitesi bana inanılmaz çok şey kattı. Şöyle komik bir durum var: Annem her yıl babamla birlikte bana söylenirdi, “Boşu boşuna servis parası veriyoruz. Sen yarım gidiyorsun servisle. Hiçbir akşam servisle dönmüyorsun” diye. Çünkü hakikatten neredeyse haftanın 5 günü bir kulüp etkinliğindeydim. Pazartesileri mesela orkestra çalışmamız vardı. Salıları tiyatro kulübü çalışmam, çarşambaları modern dans, perşembeleri step, cumaları koro vardı. Yani inanılmaz bir tempo! Haftanın 5 günü neredeyse, kulüp aktivitelerinde okul sonraları yer alıyordum. Bunu bana sunabilmiş olduğundan dolayı Kültür ailesine, Kültür Eğitim Vakfı’na, Fahamettin Akıngüç’e ve kızlarına çok teşekkür ediyorum. Bunun değerini çok iyi anlıyorum. Onların o dönemde öngördüğü bu vizyonun, öğrencilerinden hiçbir ekstra bedel talep etmeden öğrencilere sundukları bu olanağın, insan karakterinin oluşumuna ve olgunlaşmasına katkılarını bir eğitmen olarak daha iyi görüyorum. Aynı şey üniversitem için de geçerli. Zaten Kültür ailesinden bir fert olarak üniversiteme bilinçli olarak girdim ve tercih ettim. ÖSYM’den yüzde 100 burs aldım. Tercihime burslu olarak girdim. Üstüne okulum bana bir burs sağladı. O da çok güzel oldu tabi ki. Başarımdan, çalışkanlığımdan dolayı takdir ettiler sağ olsunlar. Tüm bu destekleri sağlayabilen bir bünyede öğrenci olarak yer almak çok ayrıcalıklı hissettiriyor elbette. Yine aynı şekilde üniversiteler sadece akademik anlamda değil de bu şekilde ders dışı aktivitelerdeki zenginlikleriyle de çok önemli yerler. Bu noktada da çok iddialı olmalılar diye düşünüyorum. Üniversite okuduğum yıllarda okulumun bizlere sunduğu bu tarz aktivitelerden yine sonuna kadar fay- dalandım. Ve çok büyük verim aldım. Karakter ve kişilik oluşumunda çok büyük etkisi oldu bana. Beden dilim, ses tonum, konuşmam, hitabet sanatını öğrenebilmem… Eğer birazcık bu işlerden anlıyorsam, eğer birazcık iyiysem tüm bunlar o kulüp aktiviteleri sayesindedir. Tiyatro kulübü özellikle de… Hem ortaokulda Kültür Koleji’nde okurken hem de Kültür Üniversitesi’nde öğrenciyken, Kültür tiyatro topluluğunun üyesiydim. İnanılmaz çalışmalar yaptık. Olay sadece bir oyun çıkarmak değildi. Bir oyun seçilip onun provaları başlayana kadar yapılan çalışmalar, drama aktiviteleri çok çok büyük fayda sağladı bana. Terakki Vakfı Okulları’nın Şişli şubesinde lise İngilizce öğretmeni ve aynı zamanda 9. sınıflar İngilizce zümresinin takım lideri olarak çalışıyorsunuz. Kariyer basamaklarını nasıl çıktınız? Mezun olduktan sonra bir dershanede işe başladım. Burada aynı zamanda kurum müdürlüğü de yaptım. Daha sonra dershane şartları maalesef çok ağır olduğu ve o emeğin karşılığını da madden ve manen çok alamadığınız için dershanecilikten ayrılıp öğretmen olmaya karar verdim. Ve bir özel okulda öğretmenlik yapmaya başladım. Sonra stajyerliğimi bitirdim ve aday öğretmenliğim kalktı, Milli Eğitim’de kadrolu asil öğretmen olarak devam ettim. Daha önce Çamlıca Bilfen İlköğretim Okulu’nda görev yaptım. Orada aynı zamanda bölüm başkanlığı görevini üstlendim. Bölüm başkanlığından sonra bir lise deneyimim oldu. O güne kadar hep ilkokul ve ortaokul seviyesinde yani diğer bir deyişle ilköğretim seviyesinde deneyim kazanmıştım. Lise seviyesinde, kendini daha iyi ifade etmeye başla- mış eğlenceli ve enerji dolu gençlerle bir arada olmak bana çok daha başka bir şey hissettirdi. Diyebilirim ki bambaşka bir öğretmen hissiyatı içerisine girdim. O anda da ‘ben lise öğretmeni olmalıyım’ dedim. Bence her öğretmenin hakikaten kendini bütün hissettiği, kendini iyi hissettiği bir yaş grubu vardır. Bunu bulmuş olması gerekiyor. Ya da halen şüpheleri varsa bence farklı seviyeleri deneyip araması gerekiyor. Bunu bizzat yaşayan biri olarak çok net söyleyebilirim. Peki, İngilizce öğretmenliği hep yapmak istediğiniz meslek miydi? Kesinlikle. Kültür Ortaokulu’nda okurken karar vermiştim henüz. Bunun iki sebebi var. Birincisi, hakikaten hiç mübalağa yapmıyorum, inanılmaz bir İngilizce seviyesi vardı Kültür Koleji’nin. Müthiş bir İngilizce eğitimi aldık. Ortaokulda aldığım İngilizce eğitimimle Kabataş Erkek Anadolu Lisesi’ni kazandım ve lisenin sonuna kadar çalışmadan, tabiri caizse ‘cepten yiyerek’ geçtim dersleri. Yani Kültür Koleji’ni orta sonda bitirdiğimde Kabataş Erkek Anadolu Lisesi gibi bir okulun lise İngilizcesini kat kat katlamıştım zaten. Şimdi bizzat İngilizce öğretmeni oldum ve daha iyi anlıyorum neler yaptığını öğretmenlerimizin. O kadar güzel aktivitelerle, o kadar güzel şekilde İngilizce öğretmişler ki bize hissettirmeden, öyle güzel öğrenmişim ki şarkılarla, şiirlerle, tiyatro oyunlarıyla… Edebiyata bile benim en büyük ilgim Türkçe derslerinden ziyade İngilizce derslerinden oldu. Derslerde İngilizcenin o farklı kullanımıyla alakalı yaptığım şiir okumaları, şiir üzerine tartışma çalışmaları, küçük piyesler, roman okumaları… Bütün bunlar içimin edebiyat aşkıyla dolmasına sebep oldu ve hakikaten o ortaokul yıllarımdan beri özelikle İngiliz Edebiyatı’nı İngilizce okumaya başladım. Çok yüksek oranda kafamda belirlemiştim İngiliz Edebiyatı okumak istediğimi. Çünkü okumayı, tartışmayı, yazı yazmayı çok seviyorum. Konuşmayı da seviyorum. Kendimi ifade etmeyi seviyorum. Bunu öğretmenlikle birleştirmek istedim. Yani İngiliz Edebiyatı okuyacaktım. Tamam. Üniversitemde bu bölüm açıldığında da çok sevindim zaten. Fakat öğretmen olacaktım aynı zamanda. Çünkü bütün bunları yapmayı severken bir isteğim daha vardı benim. O da insanlara ilham kaynağı olabilmek. Yani bir eğitim öğretim yılında bir öğrenci için bile bunu yapabilsem, onda bir şeyi tetikleyebilsem yaşayacağım en büyük tatminlerden biri olur hayatta. Öğretmen olmamın sebebi bu... Farklı mesleklerde, farklı sektörlerde çok başka işler de yapabilirdim. İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olup bambaşka sektörlerde çalışan arkadaşlarımız var. Bizzat dönem arkadaşlarım var. Çok başka sektörlerdeyiz. Benim öğretmen olmam naçizane bu dünya görüşüm ve hayat anlayışımdan dolayıdır. İyi öğretmenler gördüm, şanslıydım. O yüzden onlar öğretmen olma isteğimi daha da büyüttüler. dönem ve ikinci dönem düzenli olarak profesyonel gelişim adına neler yaptığını sorgulayan ve bunun yazılı belgelerini isteyen bir okul. Bu konuda da öğretmenini teşvik ediyor. Kulüp aktivitelerine çok önem veriyor. Özellikle öğrencilerin İngilizceyi ders kitabından farklı olarak kullanabildiği uluslararası projeler yapılıyor. Ben de bu kulüplerden birini yapıyorum. Kulübümüzün adı Küresel Sorunlar Ağı Konferansları (Global Issues Network Conferences). Her hafta kulüp saatinde toplanıp bir sorunu araştırıyoruz. Bu küresel sorunlar ağı konferansları dünyanın dört bir yanında yapılıyor. Türk öğrencilerimizin şehrimizde yaptığı bu ikinci uluslararası küresel sorunlar konferansına biz de katılacağız. Bunlar önemli çünkü öğrenciler nispeten yapay olan sınıf ortamından çıkarak İngilizceyi gerçek bir ihtiyaçtan dolayı, doğal bir ortamda kullanıyorlar. Bakın bu çok önemli. Doğal bir ortam ve gerçek bir ihtiyaç… Çünkü dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş ve iletişime geçebilmenizin yolu İngilizce olan insanlarla bir ortamda İngilizceyi hiç farkına varmadan şakıyorsunuz. Vakıf okulunda çalışan bir öğretmen olarak İngilizce öğretebilmek adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Proje amacıyla yurt dışına çıktığınızı biliyoruz. Yakın bir dönemde de yurt dışındaydınız. Mesleğinizle ilgili olarak yurt dışında ne gibi projeler yapıyorsunuz? Terakki Vakfı Okulları şu an hâlâ ayakta olan en eski eğitim kurumlarından. Bu yıl 137. yılımızı geride bırakıyoruz. Bunun tabi ki çok ciddi bir sorumluluğu ve yükü var. Bu adı taşıyıp, aynı kaliteyle daha da ileri götürmek çok önemli… O yüzden hem mezunların hem de velilerin bizden beklentileri çok yüksek. Bu yüksek beklentilere cevap verebilmek adına öncelikli olarak Terakki Okulları’nda öğretmenlerden istenen en önemli şey bireysel gelişim. Kişinin bireysel ve mesleki gelişimi ve bu anlamda neler yaptığı. Farklı kurumlarda görev yaptım. Ayrıca camiamda da, sektörümde de çok farklı okullarda görev yapan arkadaşlarım var. İddia edebilirim ki nadir okullardandır Terakki. Öğretmeninin her yıl birinci Yakın bir dönemde Lüksemburg’daydım. Bu söylediğim küresel sorunlar ağı konferansları kapsamında gitmiştim. Küresel sorunlar çözüm ağı konferansları gibi öğretmenlerin hem kendilerini geliştirebilecekleri hem de öğrencilerine çok şey katabilecekleri gerçekten çok değerli projeler ve konferanslar var. Bahsettiğim sadece iki tanesiydi, bizim İngilizce bölümü olarak yürüttüğümüz. Bu konferanslar İngilizce öğretmenlerine zimmetli değil. Başka branşlardan öğretmenler de öğrenci çalıştırıp yer alabilirler. Dediğim gibi bunlar sadece öğrenciyi geliştirmiyor, o ortamlarda bulunmak öğretmeni de geliştiriyor. Akademik ve mesleki an35 dolu, istekli kalkabiliyorsanız bunun tek bir sebebi vardır o da yaptığınız işi sevmek. Yeni bir mezunlar derneği olarak İKÜMED’i nasıl buluyorsunuz? Keşke şunu da yapsa diye bir öneriniz var mı? lamda çok katkısı oluyor bana. İnsanlarla ne kadar iletişim halinde olursanız o kadar gelişiminize destek sağlıyor. Sizi biraz da sizi iş dışında tanıyalım. Hobileriniz nelerdir? İKÜ’de hangi öğrenci kulübü etkinliklerine katıldınız? Bugün ne yapmak sizi rahatlatıyor? İKÜ’de özellikle iki öğrenci kulübünde etkin yer aldım. Biri tiyatro diğeri de basketbol. Kız basketbol takımımızda da oynadım. Lisanslı basketbol oyuncusuydum. Şimdi de uzun yıllardır tüplü dalış yapıyorum. Bazı sertifika programlarının brövelerinin her sezon bir üstünü alıyorum. Şu an kurtarıcı dalgıcım. Özel zamanımı nisandan itibaren hafta sonları ve yaz tatilinde dalışla geçiriyorum. Daha çok dalış tatilleri yapıyorum. Bana çok şey kattı dalış. İKÜ’lü mezun arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz? 36 Hemen hepsiyle görüşüyorum. Gerek öğrenci kulüplerinde birlikte çok keyifli zamanlar geçirdiğim kulüp arkadaşlarımla, gerekse sınıf arkadaşlarımla görüşmeye devam ediyorum. Hiçbir zaman bağımız kopmadı. Arkadaşlarımın haricinde öğretmenlerimizle de görüşmeye devam ediyoruz. Özellikle bazı hocalarımız var ki... Örneğin İngiliz Dili Edebiyatı bölümünden Esin Akalın hocamız hiçbir mezununu yalnız bı- rakmamıştır. Her zaman tavsiyeleriyle bizi desteklemiştir. Bizi yüreklendirmiştir. Hâlâ sosyal medya üzerinden bile hocalık yapmaya devam ediyor. Ondan öğrenmeye devam ediyoruz. Yine Zekiye Antakyalıoğlu hocamız da aynı şekilde bütün sevgisi ve müthiş hocalığıyla yanımızda olmaya devam ediyor. İKÜ öğrencilerine ve genç mezunlara hayata dair bir sır verecek olsanız ne olurdu? Bunlar biraz zorlayıcı sorular. Hem klasik hem zorlayıcı ve cevap vermesi biraz zor sorular. Yani hayatın bir tek sırrı olduğuna inanmıyorum ben. Birçok sır var çözmemiz gereken. Bir sır verecek olsam da sır bu olurdu. Yani hayatta birçok sır olduğu. Ve sırrı sevmek bir de kesinlikle. Özellikle yaptığınız işi sevmek. Üniversitedeyken 5 yıl boyunca çok farklı sektörlerde çalıştım. Otomobil filo satış temsilcisi olarak bile çalıştım. Hem insan tanıdım hem geliştim hem para kazandım. Mülakatlara sürekli girerek mülakat tekniklerim epey gelişti. Böyle başka sektörler de deneyimleyince şunu gördüm hakikaten: O klişe laf var ya, klişe ama çok doğru bir laf, “Sevdiğiniz işi yaparsanız bir gün bile çalışmış olmazsanız”… Ben sabahları beş buçukta kalkıyorum Anadolu yakasında yaşadığım için trafiğe kalmamak adına. Sabah beş buçukta kalkmış olmanıza rağmen eğer enerji Gayet başarılı buluyorum İKÜMED’i. Çok güzel çalışmalar ve organizasyonlar yapıyorsunuz. Dağılmış, biraz kopmuş olan mezunları bir araya getirmek zor. Şimdi inanıyorum ki 2014 mezunları itibariyle çok daha kenetlenecek mezunlar dernekleriyle. Nispeten eski mezunlarda işiniz biraz daha zor ama bu azminizle bizleri de bir araya getireceksiniz. Şunlar yapılabilir… Örneğin sene geceleri düzenlenebilir. Mesela sadece 2006 mezunlarının davet edilebileceği. Buna benzer bir şeyler yapıyorsunuz da bir öneri bu da. Ya da sizin söylediğiniz gibi meslek geceleri yapılması da çok güzel bir fikir bence. Yani söyle bir şey olabilir mesela: Bizim Kültür Koleji Lokalimiz hakikaten çok güzel bir yer. Üniversite mezunlar derneğinin bir organizasyonunda orası kullanılabilir mesela. Çoğumuzun bildiği, bilmeyenlerin de ayağının alışması gereken bir yer bence. Bizler zaten Kültür Üniversitesi’nde okumuş insanlar olarak o Ataköy ve civarına alışkınız. Yapılacaklar var? listenizde neler Çok kalabalık. Yani ne diyeyim, inşallah sağlıklı ve uzun ömürlü olurum. Yapılacaklar listem çok uzun. İleride siyasete bile atılabilirim. Elini taşın altına sokmak önemli. Örneğin ben mezunlar derneğimizin yaptıklarını sürekli eleştirirsem ve oturduğum yerde oturmaya devam edersem bu boş laftan öteye geçmeyecektir. Yapılması gerekenin elini taşın altına sokmak olduğuna eminim. Bizi iş yerinizde kabul edip sorularımıza cevap verdiğiniz ve misafirperverliğiniz için teşekkür ederiz. 2014 Mezuniyet Balosu Suada’da Yapılıyor İKÜMED olarak organize ettiğimiz 2013 Mezuniyet Balomuzun çok beğenilmesi üzerine bu sene de mekan olarak, İstanbul boğazının güzel manzarasına sahip SUADA’yı seçtik. 23 Haziran 2014 Pazartesi günü gerçekleşecek balomuza katılmak isteyen me- zunlarımız kayıt işlemlerini ve detaylı bilgileri derneğimizden öğrenebilirler. İKÜMED: Ataköy Yerleşkesi 4. Kat B Koridoru No:18 Tel. 0212 498 48 49 e-mail: [email protected] Mezuniyet Balosuyla İlgili Mezun Görüşleri • Tek kelime ile muhteşemdi. Sık sık resimlere dönüp bakıyorum, tekrar tekrar bakmaya devam edeceğim. (Fatima Aminu- 2013 Uluslararası İlişkiler) • Okuldan güzel anılarla birlikte ayrılmama sebep olan, benim için okulumdaki son etkinlik olan Suada Mezuniyet Balosu gerçekten çok kaliteli ve eğlenceliydi. İleride balo anılarımı taze tutmam açısından Balo DVD’lerinin ücretsiz verilmesi de bizim için çok iyi oldu. (Gencer Kaan Akyuz- 2013 Moleküler Biyoloji ve Genetik) • 5 yılımı vermiş olduğum ve bir sürü güzel şey yaşamış olduğum Üniversitemin, kendine yakışır bir baloda bizleri bir araya getirmesinden dolayı çok büyük mutluluk yaşadık. Gerek okuldaki arkadaşlarımla, gerek hocalarımla unutulmaz bir gece yaşadık. (Mehmet Özbek- 2013 İşletme) • İnşaat mühendisi olarak mezun olduğum Kültür Üniversitesi’nde geçirdiğim dört yılımın her anı benim için çok değerliydi. Bu değerli anlardan biri olan balo gecesi de her şeyiyle çok güzeldi. (Bahar Arabacı- 2013 İnşaat Mühendisliği) Mezunlar Günü Duyurusu İstanbul Kültür Üniversitesinin tüm mezunları için, bu sene 19 Ekim 2014 Pazar günü İKÜ Ataköy Yerleşkesinde Mezunlar Günü yapılacaktır. 10 yıllık mezunlara bronz anı madalyonu takılacaktır. 2004 ve daha eski yıllarda mezun olanların, madalyon almak için eylül ayı içerisinde İKÜMED’e kayıt yaptırmasını rica ediyoruz. 37 İKÜ ETKİNLİKLERİ İstanbul Kültür Üniversitesi 12. Bahar Festivali Bu yıl 12.si düzenlenecek olan İstanbul Kültür Üniversitesi Bahar Festivali 5 Mayıs’ta güçlü rock grubu DUMAN’ı, 6 Mayıs’ta ise pop müziğin sevilen ismi SILA’yı ağırlayacaktır. Tek Bilet: 20TL Kombine Bilet: 30 TL (Bilet fiyatları İstanbul Kültür Üniversitesi öğrenci ve mezunlarına özel indirimli fiyatlardır.) Keyifli bir şenlik dileriz... Tiyatro Festivali Üniversitemiz Tiyatro Topluluğu tarafından düzenlenen Uluslararası Tiyatro Festivali bu yıl 5.sine hazırlanıyor. 16-30 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleşecekdir. Topluluk 27 Nisan 2014 Pazar günü öğle saatlerinden başlayarak bu güne kadar hiç tiyatroya gitmemiş 1000 çocuğa profesyonel bir çocuk oyunu seyrettirirken, Üniversitemiz bahçesinde çeşitli sanat ve spor etkinlikleri ile “ÇARESİZMİSİNİZ” sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştirecekler. Yardımlarınız için 0536 217 64 25 nolu telefondan irtibata geçebilirsiniz Katılımlarınızı bekliyoruz. 40
© Copyright 2024 Paperzz