11mayıs1963

İDARE
M E C İD İYE
S O K A K 11-13
T E L : 2824
ia
H i
ür^ ri
atta
tutar^
.n"‘-
tn>UW S 4
Y ıl :l
uV£un
'
»»«me'Oe ; blf “ i f
k ab u le"'def
f lk r; u" c(i
«A stu
î aSt-^3
'Ususu
^
esas
8aye
fa r
adilan
ıe vecj.
etmek
«e,
rıci °lm ası
İİ
erı
1
'‘ükkm- *
*e
'^enıej
h U k tim ver
‘Î 2
k«
“ *'« p..„
n a d ığ ,:
ırin
b ir )*# .
nad'
güven,
ve
Jrşılık
o ld u 8 u, ma.
k a d a r F.lenlek la n
rek u .
ve «eyfı |,a
b ir atmos.
ığ ı;
itim adın yal t İ
a n la y ış gfc j j f
v’e Anayasa
lâvedilmesi
Y u n a n ıs ta m
tutan
siyasi
»enzer
gayj |
’a sa y a
•
aylan
eketlerden kı
s /am anla te- j
An a y a s a M a b J
■ına » ö r t , h ı B
hükümleri H
*
:e t
etmekle
a r u r i b ir duıc a g ı
ne dt <
ım halinde diy e tkile rin e u<endi yetkileri
v e y a bir ki
y a n m a u a n halü k te d ir olma-
belediyelerin
ık u l ve gay
k de daiıilj
riflin kadeı düzenlen-
n,
BAŞYAZI
J|
J ü p fe
»ri
İ
Maktul Ahmet Cemalin po­
D E N Y A Y A GİDEN DEVRİM
lis olarak vazife gördüğü sıra­
EKİBİ Y A Z IY O R
da çekilmiş bir resmi.
Muhtar “ cinayet mi işltdi Ka lâh sesi işitilmiş ve Rum polis
ra Haşan? Ne istiyordunuz?’ ler geri, Ahmet Cemal’ır: evi­
Perşembe akşamı lJenyaiı diye sormuş. Polisler de “ o bil
ne doğru “ yani köy dışına Koç
Ahmet Cemal’in Rum olduğu diğin meseledir” diye cevap
çinotrimitiya tarafına doğru”
tahmin edilen şahıslar tarafın­ vermişler. Polisler muhtara
koşarak kaçmağa başlamışlar
dan öldürülmesi Türk cemaati “ bizi zabit Kemal efendi yolla
ve gözden kaybolmuşlar. Koç
arasında büyük bir in'ıal ya­ di” diye ilâve etmişler. Muh­
çinotrimitıa da tamamen Rum
ratmıştır. Siyasî çevreler bu tar: “ Ben gece inmem. Evini
larla meskûn bir köydiir
konuda şimdilik hiçbir açıkla­ bulmak isterseniz falan yere
Maktülün yanında dört boş
mada bulunmamakla beıaber, gidersiniz, avlusunda bir selvi iki tane de dolu kırkb^lik ta­
Rum cemaatinden ge'en bu
vardır” diye Kara Hasan'ın e- banca kurşunu bulunmuştur.
tahriklere karşı soğuk kanlı vini tarif etmiş. Polisler Kara
Ahmet Cemalin kaı ısının
davranmalarını istemişlerdir.
Hasan’ın evine doğru yürüdü iddiasına göre, vuranlar DenDün öğleden sonra Denya’ler. Kara Hasan'ın komşusu­ yalı olmuş olsaydı tanıyacak
ya giden muhabirimiz maktu­
nun köpeği havlamağa başla­ tı. Kadın kocasını Denyalı ollün eşi ve köy muhtarı ile ko­
mış. Dışarı çıkan Kara Haşan mıyan Rumların vurduğunu id
nuşmuşlardır. Bu arada Türk
dia etmektedir.
baktıyse de birşey göremedi.
Cemaat Meclisi Başkanı Rauf
Ahmet Cemal 29 j aşında,
Biraz sonra polisler Ahmet
Raif Denktaş ve Türk Cemaat
Cemal’in evine gitmişler. Bu fakir bir rençberdi. 4 çocuğu
Meclisi İcra H eyeti üyelerin­
ev Kara Hasan’ın evinden u- vardır. En büyüğü 6 yaşında
den bazıları da Denya’ya gide
zak köy dışında bir evdir. Ka­ en küçüğü 15 aylıktır, köyde
rek maktulün eşi ile görüşüp
pıyı açması için “ aç, bi/ poli­ herkesle iyi geçinen birisi idi.
başsağlığı dilemişlerdi'.
siz... bizi muhtarın evine gö­ Eskiden beri Rumlar kendisi­
Muhabirimiz Denya’daki o- tür.... Kara Hasan'ın ifadesini ne şüpheli gözle bakar, sık
layı şu şekilde anlatmaktadır. alacağız” demişler Burun üze sık takip ederlerdi. Ahmet Ce­
Denya 130 - 140 Türk 200
rine Ahmet Cemal kapıyı açtı mal köyün Rum tarafında otu
kadar Rum nüfuslu olan bir “ polislerden bir tanesi esmer ruyordu.
köydür. Akşam (9. 5. 19C3) sa uzun boylu” diye tarif edili­
B IÇ AK LAM A OLA VI
at 9 sularında köyün Türk
Hatırlarda olduğu gibi bay­
yor. İçeriye girdi. Ahmet Ce­
muhtarı Halil Salih’in evine 2 mal giyininceye kadar orada ramda, köyde, bir Türk çoban
polis gitti. Çok iyi Rumca ko­ durdu ve Ahmet Cemal ile bir ile iki Rum çoban arasında çı
nuşuyorlardı. Adı ile kendisi likte çıktılar. Çıkarken Ahmet kan kavga neticesinde iki Rum
ni çağırdılar. Muhtar ptııcere- Cemalin karısı “ Saat Kaçtır?” , .bıçaklanmıştı. O hâdiseden bu
dan baktığı zaman, polisler diye sormuş: Polislerden biri­ yana Rumlar “ tek bir Rum
kendisine, “ gel, bize Kara Ha- si de “ saat 10.30 dur” demiş. genci hariç” Türk kahvesine
san’ın evlerini göster, kendi­ Bunlar evden çıkınca kapı dı­ gelmez olmuş ve köyün Türk
sinden ifade alacağız" dediler.
şoförlerinin Lefkoşaya getir­
şarıdan kilitlenmiş.
Kara Haşan köyde bit* çoban­
mekte olduğu iki Rum genci­
dır. Geçenlerde Rumlar şüphe K O C A M I N İÇ İN ÖLDÜRÜ­
ne geçen Cumartesi günü
ile Kara Hasan'ın Rumlara a- YORSUNUZ?
“ Türklerle gitmiyeceksin” em
Kapının kilitlendiğini gören rini vermiştir. Akşam Türk
it torbaları yırttığını iddia et­
mişler ve meseleyi pohre şikfi kadın pencereden gidenleri gö kahvesinden bu genci iki Rum
yet etmişlerdi. Muhtar, bu şi­ zetlemiş evden birkaç dönüm | aramış fakat kahvede olmadı­
kâyetin önünü almış, ‘‘yırtılan ileride de bir silâh sesi işit­ ğını söyleyince “ belki K:zkartorbalan ben veririm” d'yerek miş ve Rumca “ Kocamı ne di­ deşine gitti” diyerek oradan
ye öldürüyorsunuz?” diye sor ayrılmışlardır.
meseleyi halletmişti.
Polisler bu şekilde telince muş. Akabinde üç el daha siBıçaklama hâdisesinden bu
yana Denya’ya meçhul Rum
gençleri gelmekte ve Ttirklere
« rotMA
|i;
iaie
jiy e l? .' t"1511’
edilen İMİP-
k»
haline ptir
keşmekeş
ması gerekti-
s am im i ö®’
ı mış
^
vat>
elerin ksM
vertı*'
sonKeçin»
olü
H0-
^e\ec*
r\ma,ş e k lin *
ı»h? r ;
Igukkan- •
ahrikte-e J
| .n ». * *
.hrik'ere^
rs s ?
de
eğimiz
\ \ t & bU’
j.
etıü" *
voi»
let
„ *
htiy»c,n'
*"in5f»
:t*r-
ımjll*
,ların L i f »
wzl W. , d»11
„
Tl*r a
Ttesın t
p tn » c 0 JS
Bu gün Amerikadaki Mark
Twain Cemiyetine Ataurkten
sonra ikinci üye kabul edilen
dünyac tanınmış
ünlü Türk
hikâyecisi Sait Faik Abasıya■nık’ın dokuzuncu ölüm yıllıdır.
47 yıl yaşayan san’atcı edebi­
yatımıza Sarnıç,, Semaver, Lü
zumsuz adam, Mahalle Kahve­
si, Havada Bulut, Şahmerdan,
Ortak Pazar
Çalışmaları
Snna Erdi
Denya’da Rumca konuşa n iki şahıs tarafından katle­
dildiği tahmin edilen Ahmet Cemal’in eşi ve çocukları.
gözdağı vermeğe çalışmakta­
dır.
20 gün kadar evvel de bir
Türke mal satacak olan Kostas Italo isminde bir Rumu
tehdit etmişler ve ttalo da ma
lım satmaktan vazgeçmiştir.
olayı ile ilgili olarak iki Rum
aramaktadır. Bu iki Kum’un
5-8 boyunda oldukları ve polis
elbisesi giydikleri bildirilmek­
tedir.
Polis başkumandanlığı nezdinde yaptığımız soru-;lurmalardan hiç bir netice elde ede­
İK İ RUM AR AN IYO R
medik. Vazifeli polis subayı
Polise yakın çevrelerden ak (henüz hiç bir şey bilmiyorum
şam geç vakitte öğrendiğimize çok işim var) diyerek cevap
göre polis Denyadaki vurma vermekten kaçınmıştır.
bulunmaktadır.
İnsan hak ve hukukunu daima ayaklar altına
alarak çiğnemek istiyen, yalnız kendi ırkdaşla
rina yaşamak hakkı tanıyan, başkalarına bu
hakkı vermek istemiyen bu insanları gelecekle
rine şüphe ile bakabiliriz. Bu şüphe hiç bir za­
man görünüşte bir şey değil gerçeğin ta kendi
sidir, ve inanıyoruz ki, bu şüphe, yanlış yolda
olanları çok ama çok kötüye götürecek bir şe­
kil almaktadır.
Ortada bir dava var. Kanunların, Anayasanın
Birleşik Amerika
Türkiye'ye Büyük
önem Veriyor
Ankara 10
(Basın Yayın )
merika hava kuvvetleri tarafın
dan Türkiye’nin hava gücünü
kuvvetlendirmek amacıylt veri
ien F-104 STARFİGHTER ti­
pindeki on altı uçaktan müte­
şekkil filo bu gün İzmir 2. ha­
va üssünde yapılan bir 1ören­
le Türk Hava Kuvvetlerine tes
lim edilmiştir.
Gönül Yazar
teminatı altında bir dav&. Adalet divanı tarafın
den kesin bir karara bağlanan dâva. Buna rağ­
men bu dâvayı ayaklar
altına alarak, kendi
menfaatleri lehine çevirmek için mücadele edenler var. Olabilir, fakat unutulmasın ki hiç
bir zaman kânunlar tek taraflı işleyemez, Ana­
yasa tek taraflı keyfi bir şekilde değiştirilerek
tatbik sahasına konamaz.
Belediyelerin arzettiği durum da budur. Rum
liderliği keyfi bir şekilde Anayasayı değiştir­
mek, kânunları lehine çevirmek için çırpınıp
durmaktadır. Fakat kesin olarak söyleyelim ki
bu fırsatı hiç bir zaman onlara vermiyeceğiz.
Haklarımız Anayasa dahilinde teminat altında
bulunduğu için, bütün
gücümüzle, dâvamızı
tahakkuk ettirmek için sonuna kadar savaşa­
cağız. Gerçekleri ne şekilde tevil ederlerse
-<5
değiştlrmiycek.
e , , 4r.
k '*
lertiP
H
Bunun
böyle
bilinmesini
mek azmi içindeyiz. Her ne pahasına olursa ol
sun Anayasa tatbik edilecek, Anayasa işler
bir hale getirilecek.
DFVRİM
Türk perdesinde olduğu kadar ünlü bir de les yıldızı ola
n Gönül Yazar’la bu konuda bir röportajımızı bu gün üçün
cü sahifemizde bulacaktanız.
S A YFA
Fransız Başbakanı
Ankara'ya Gidecek
yaret yapacaktır.
Fransa Başbakanı ile Dışiş­
leri Bakanı Türkiyenin çeşitli
şehirlerini
gezmek amacıyle
ziyaretlerini 21 Temmuz’a ka­
dar uzatacaklardır.
Sait
Faik'in
■
■■ ■■
olum gunu
böyle kabul edilmesini istiyoruz.
Her şeye, her memlekette hâkim Anayasadır
.-«/ıp
to tro
F İA T I: 15 M »
Ankaraa 10 (Basın Yayın )
Fransa Başbakanı tel aka tin
de Fransa dışişleri Bakanı Hü
kûmeti davetlisi olarak cnbeşonyedi Temmuz 1963 tarihle­
rinde Ankara’ya resmi bir zi­
etsinler, hiç bir şey değişmiyecek, hiç bir şey
Bizim memleketimizde de bunu tahakkuk ettir
îT
«I"
A N A Y A S A HAKİM DİR
BUtUn dünya milletleri kurdukları bir kanun
la, bağlandıkları bir anayasa ile sevk ve idare
edilmektedirler. Hiçbir devlet, hiçbir millet anayasanın, kanunun dışına çıkmış, memleket­
lerin anarşiye sürüklemiş değildir. Fakat esef­
le kaydedelim ki, bizim
memleketimizde ka­
nun namına, anayasa namına birşey bırakma­
mak için ellerinden geldiği bir şekilde müeadeel eden, bundan pay arayan bir takım kimseler
n dan v-utgeçil
emleketa
S A H İB İ: HİKMET A F İF M APO LAR
-I
iıiufeu ve bu
n
Sayı . 16
DENYA CİNAYETİNDE
İKİ RUM ARANIYOR
m* * ; >
pi
BASIMEVİ
G İR N E Y O L U
T E L : 73838
LEFKOŞE
HERGiiN
11
Mayıs
1963
Cumartesi
Bu münasebetle bu sabah
İzmir’e gelen Hava Kuvvetleri
Komutam Korgenerali İrfan
Tansel, Türkiye’deki Ameri­
kan Yardım H ey’eti başkanı
Tümgeneral Messenger’:e yar­
dım Hey’et'ı Hava gurubu Baş
kanı ortak bir basın toplantısı
tertip etmişlerdir.
Bu basın taplantısında ilk
sözü, Türkiye’deki Amerikan
Askeri Yardım Hey’eti Başka­
nı Mesenger almış ve Türk Ha
va Kuvvetlerine, Amerikan
Askeri yardım programı gere
ğince verilen F-104 STARFİG­
HTER jet uçaklarının, Türk sı
lahlı Kuvvetlerinin ve NATOnun bu hayatı sahada büyük
ölçüde kuvvetlenmesini ifade
etmişdir.
Daha sonra konuşan Am eri­
kan Yardım Hey’eti Hava Gu­
rubu Başkanı, Uçaklar hakkın
da teknik bilgi vermiştir...
Hava Kuvvetleri Komutam
Korgeneral İrfan Tansel deyap
tığı konuşmada, dost ve müt­
tefik Amerika Birleşik devlet­
lerini Türk Silahlı Kuvvetleri­
ni modernleştirme gayesiyle
verdiği bu uçakların hür dünya’nın
savunmasında büyük
rolü olacağını ve Ttirk pesone
ninin bu vazifeleri başaracak­
larından emin bulunduğunu
söylemiştir.
Verilen bilgiye göre Ameri­
ka’da halen 133 Türk persone­
li ile dört pilot F-104 uçaklar
ile ilgili olarak özel bir eğitirr
görmektedirler.
F-104’ler şimdiye kadar yal
mz Türk Hava Kuvvetlerinf
verilmiştir.
Kumpanya, Havuz Baş;, Son
Kuşlar, Bir
Takım İnsanlar,
Alemdağında Var
Bir Yılan
adlı hikâye kitaplarıyla Kayıp
Aranıyor adlı bir roman ve
Şimdi Sevişme Vakti adlı bir
Şiir kitabı kazandırmıştı:
Adapazarmda doğmuş Istan
bulda siroz hastalığından öl­
müştür.
Bir Tiirk
Bıçaklandı
Dün öğleden sonra saat 7,00
da Küçük Kaymaklılı Yusuf
İsmail isimli 34 yaşlarında
bir şahıs bıçaklanmıştır Lefkoşa genel hastahanesinc kal­
dırılan Yusufun durumu tehli­
keli değildir.
Yılın Annesi
Seçildi
Ankara 10
(Basın Yayın )
Türk Kadınlar Birliği Anne­
lerini seçmiştir.
Görevli olarak bulundukları
Trakya’da donarak ölen >üksel
Kasapbaşı ile Abidin E ^ b u r’ un anneleri (Yılın annelerin )
seçilmişlerdir.
YARIN DEVRiM ’de...
Ankara 10
(Basın Yayın )
Ortak Pazar Bakanlar Kon­
seyi çalışmaları dün gece ta­
mamlanmış ve bir bildiri yayın
lamıştır. Bildirinin Türkiye ile
ilgili bölümünde
konseyin,
Türkiye ile Ortak Parac ara­
sındaki bir ortaklık konusunda
kı görüşmelerde, askıda kalan
bazı ticarî meseleleri ve mahal
li yardım meselelerini incele­
diği ve ilgili komisyona Türki­
ye ile müzakerelerde bulunma
sı için yetki verdiği bildiril­
mektedir.
Konsey Başkanmın celırttiğine göre, Türkiyenin ihraç
mallarından dört kalemin indi
rimli gümrük tarifesine t*bi
tutulması ve bu arada hazırlık
devresinde Türkiyeye i <5.000.
000 dolar kredi açılması karar
laştırılmıştır.
Almanya
“ Avukat olmak isteyen
Savunma Bakanı öğrenmeni artist oldu”
Tiirkiyede
Savunma bakanlığının bu
gün bonn’da açıkladığ-na göre
batı Almanya donanma Mufet
tişi Tuğgeneral Kari -Adolf
bir haftalık
ziyaret jç-n önü
müzdeki pazar
günü uçakla i
Türkiyeye gidecektir.
Meselesi
Laos Başbakanı Prens Souvanna Phouma, dün aktam,
yeniden bir sivil harbin çıka­
bileceğini söylemiştir.
Bir kabul resminde konuşan
Laos Başbakanı böyle bir har
bin neticede Laos krallığını or
tadan kaldırabileceğini, hatta
bütün dünyaya yayılabileceği
ni söylemiştir.
Bazı hareketlerinin yanlış
anlaşıldığını ve önüne güçlük
ler çıkarıldığım
söyleyen pr
ens Souvanna Phouma bundan
dolayı Laos problemi
dahili
bir mesele olmaktan çınmış ve
Uluslar arası
bir mesele ol
muştur demiştir.
G. Atrikada
Burum Karışık
Amerikanın İkinci Haberleş tır. Bu surette AvrupalIlar bu
me Peyki Telstar II, 11 Mayıs
uçuşu BUtUn teferruatıs le sey
salı günü dünya etrafında 22 redebileceklerdir.
devirlik bir uçuş yapacak olan
Resimde Amerikanınll ha
Astronot Cooper’in uçuşunu
berleşme peyki
Testar II gö
naklen Avrupaya yayır.hyacak rülmektedir.
Afrikadaki Poko tethiş teştir. İlk olarak da üyelerinden,
kabile reislerini katleden altı
kişi Preoria da idam e.lilmiştir.
DEVRİM'in
Dünkü Sayısı
6310
adet basılmıştır
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
SAYFA : 2
O R İJİN AL H İKAYELE RLE MEŞHURLAR : 9
Son Sözii; “ Alıkoyma Beni’
Dinleyeceksiniz, Beyler
Belediyeler problemi hususundaki konuşmaların
tam bir çıkmaza girdiği açıklanmış bulunmaktadır. Bu
nun sebebi, Lefkoşadakl Türk siyasi çevrelerinin de
belirttiği gibi. Anayasa kararına, Ankarada Amerikan,
Ingiliz ve Türk Dışişleri Bakanları arasında Anayasa­
nın tatbik edilmesi gerektiği hususunda mutnbıkata
varılmış olmasına ve Yunan Başkan Yardımcısı Kanelopulos'un. Antlaşmaların en iyi hal çaresi olduğunu
Parlâmentoda beyan etmesine rağmen Başpiskopos
Makarios’un problemle ilgisi olmadığı aşikâr elan bir
hissi tutumle ve maksadı mahsusla, belediyeleri birleş
tirmek tezinde ısrar etmesidir.
Tezini desteklemek için Başpiskopos cenaplarının
İleri sürdüğü yeğine sebep, Ananyasanın ayrı beledi­
yeler maddesinin tatbik kabiliyetine sahip olmadığı
iddiasıdır. Ama bu iddia, sadece kendisi tarafından!
leri sürülmektedir. Biz Türkler, belediyelerin ayrılma­
sının tamamen mümkün olduğunu ve neteklm Anaya­
sanın hazırlanışından evvel de ayrı olduklarını ve \nayasanııı ancak ‘de facto’ bir durumu ‘de jure’ hale
getirdiğini iddia ediyoruz.
Belediyelerin ayrılmasının mümkün olduğunu gös
teren diğer mühim bir husus, bu problemin Rum'ar ta
rafından kasten yaratılmasından evvelki devrede ay­
rılma esası üzerinde konuşmalar yapılmış olması ve
konuşmaların, sadece, Makarios’la Dr. Küçük arasında
coğrafi hudutların tesbitinde anlaşmaya varılmamış
olmalından dolayı bir netice elde edilememiş bulun­
ması hakikatidir. Kuvvetle muhtemeldir ki Başpisko­
pos Makarios, bu hudut tesbiti işinde kasden tasarla­
dıkları problem için zemini hazırlamak istemiş ve böy
le bir plâna göre hareket etmiştir.
Zaten, daha Anayasanın hazırlanış] ve İmzalanışı
sırasında, belediyeler maddesiyle diğer bazı maddele­
rin sonradan babalanmasının ve tatbikten alıkonmasının Kumlar tarafından tasarlandığını gösteren kuvvet­
li emareler vardır. Yani, Türk tarafının samimiyetlneı
ve Antlaşmalarla Anayasayı tatbik etmekteki hüsnü­
niyetine rağmen Rumlar, ‘şimdi iırzalıyalım da sonra­
dan tatbik etmeyiz,’ zihniyetiyle hareket etmiş ve Cum
huriyet ilân edilir edilmez de, şimdi artık klâsikleşmiş
bulunan ‘tatbik kabiliyetini haiz değildir’ iddiasıyla
muhtelif maddeleri baltalamak yoluna sapmıştır. Yal­
nız baltalamakla da kalmamış, gayrı kanuni olduğunu
bilmeleri icap eden bir takım karar ve tedbirleri de
tek taraflı olarak tatbik etmek gibi son derecc tehlike
li bir yola sapmıştır.
Samimiyetsizlik, iyi - niyet eksikliği ve kanun ve
nizam tanımıyaıı işlemlere girişmek temayülü
devlet idaresini ellerinde bulunduranların daima ka-
Dünyada bugüne kadar saralı olup da en önemli
eserler vermiş biri aranılırsa ilk akla gelen Fiodor
Dostoyevski olur. 30 Ekim 1821 tarihinde MosKOvada doğan, yedi yaşında ilk sara krizini geçiren, onüç
yaşında Kutsal Kitabı, VValter Scott’u, Binbir Gece
Masallarını okumağa başlıyan 1838 de Petersburg’ta
ki Askeri Yüksek Mühendis Okuluna giren bu kişi­
nin anası bir tüccar kızı, babası da askerî bir doktor­
du. Karısını döven, çocuklarına azap çektirmekten
hoşlanan merhametsiz, zalim ve ayyaş bir adam olan
babası okula girdiği gün köleleri trafından katledil­
di. 1843 de Yüksek öğrenimini başarıyla bitiren, a s­
teğmen rütbesiyle ayni okulun bulunduğu şehirde ödevlendirilen Dostoyevski bu sırada B alzac’m Eugenie Gradet’i Rusçaya çevirdi, ödevinde bir yıldan faz
çınması ve hiçbir zaman tecviz etmemesi gereken şey
terdendir.
Hayır Beyler! Bu tutumdan vazgeçmenizin zama­
nı gelmiştir. Belediyeler halen ayrılmış bulunmakta­
dır ve ayrı olarak kalacaktır. Birleştirilmelerini İcap
ettiren hiçbir sebep yoktur. İdarede ve Hükümetle ek
seriyettesiniz diye Anayasanın bir maddesini tatbik­
ten alıkoyabilirsiniz, fakat istek ve iradenizi Türk ce­
maatine hiçbir zaman empoze edemezsiniz. Zaten bü­
tün bu belediye problemi boyunca takındığınız iavır
da belediyelerin hiçbir zaman birleşmemesi gerektiği­
ni ve birleştiği takdirde Türklerin bütün hak ve men­
faatlerinin haleldar edileceğini gösteren en kuvvetli
ve inkârı imkânsız bir delildir. İşte bu takındığınız tav
rı biz çok iyi bildiğimiz içindir ki Anayasaya, I ürklerln hak ve menfaatlerini koruyucu maddelerin konma
sında ısrar ettik ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin
desteğiyle ve onun garantisi altında olarak bunu sağ­
ladık.
Bütün olup bitenleri dünyanın görmediğini mi
zannediyorsunuz? Burada elçilikler vardır ve bütün
gelişmeleri en ince teferruatına kadar iyice biliyorlar.
Evvelâ coğrafi taksimatın teferruatında kasden
anlaşmadan kaçmıyorsunuz. Sonra, Anayasanın İlgili
maddesine göre daha önce çıkarılan muvakkat kanun
temdidini. Temsilciler Meclisindeki ekseriyetinizi kul­
lanarak rddediyorsunuz. Bunun arkasından, belediye
kanunu yok diye belediye işleri anarşiye terkedilemez
diyerek, bu işleri tedvire memur Encümenler kuruyor
sunuz. Kabinedeki Rum Bakanların, Türklerin şiddetli
itirazına rağmen aldığı Encümenlerle ilgili karar ve
tedbirlerin, Anayasaya aykırı olduğunu, her türlü ka­
nun ve nizam anlayışını ayaklar altına aldığını biz
değil herhalde hukuk müşavirleriniz de size söylüyor.
Fakat siz, biz kanun tanımıyoruz; Anayasa tanımıyo­
ruz, diyorsunuz ve bunu, aldığınız kararlan tatbik edecek kuvvete sahip olmadığınızı bilerek yapıyorsu­
nuz. Sonra bütün İlgili devletler hatalı bir yolda oldu­
ğunuzu size açıkça bildiriyor; ama siz, biz kimseyi
dinlemiyoruz, diyorsunuz. Dinleyeceksiniz, Beyler!
Biz istediğimizi yapacağız, diyorsunuz. Yapamıvacaksınız, Beyler! Yirminci Asnrt ikinci yarısında, adalet,
eşitlik, hürriyet ve demokrasi prensiplerini hükümran
kılmak için bütün hür dünyanın çetin bir mücadeleye
atıldığı bir devirde siz, kanuft ve nizamı ayaklar altına
alarak başkalarının hak ve hürriyetine tecavüz ede­
mezsiniz, Beyler! Bunu İyice anlamalısınız, Beyler!
>■* ^ Y ı İ d ı
I la kalmıyarak istifa etti.
İstifasından hemen sonra ilk kitabını yazmağa
başladı. 1846 da “ insancıklar” yayınlandı. Bu eser
idaresine karşı ihtilâlci fikir cereyanları kaynaşıyor­
du. Bütün çağdaşlan gibi George Sand’ın, Saint Simon’un, Proudhon’un veF ou rier’in insanlığa yeni
mutluluklar vadeden yazılarının etkisinde olan Dos­
toyevski devlet aleyhindeki siyasi bir komploya ka­
tılmak suçuyla 23 Nisan 1849 da tevkif edildi. Sekiz
ay hapiste yatırıldıktan sonra diğer dokuz suikastçı
ile kurşuna dizilmek üzereyken af kararı okundu, ö lüm cezası, dört yıl kürekj altı yıl da âdi hapis ceza­
sına çevrilerek Slbiryadaki Omsk kalesine sürüldü.
,â I r v
m eler bekleyiniz. Sevineceksiniz.
B O C A B U R C U : (21 Nisan - 20 M a yıs) — Durumunuzu
R A D YO
V.ılıah yayını :
UJ.-SS» A ç ılış ve prog<. »♦*.
lieraber şarkılar
n esi - Am erikada Ü n iversite
Kapanıp
M ecm uası 1) S p or hal e r le ri
mu - T a rım program ı.
Ç ı.ışrm b a : H aberler
şarkılar
J laden iz olacak. B eklediğiniz iki haber var. Bun» r- dan bi-
Derm an .Ses ve
m elodiler
lh.45 C oca C'ola program ı
1.’ 00 K â m ur an A z iz ve arka­
p ıo g m ıu
I
ît».30 M üziK li bulmaca
Birleşmiş
M ill-tlc r
haberler
21.10 Beraber ve so •> şarkılar
Lon dra
M ecm u »*»
71.45 Saz eserleri
• O nlardan çekinm eyin. Sevineceksiniz.
I K O V A B U R C U . (21 Ocak - İ0 Şubat) — N efsin ize gü
SİNEMA
*
_| veniniz olsun. Teşebbüslerinizde, önem siz cnğeMcr cesare-
LEFKOŞA
tinizi kırm am alıdır. E nerjik olunuz.
B A L I K B U R C U : (21 Şubat - ->0 M a rt) — 3 ir ve-den bek
Z a fe r :
Iho R ü yalar âlem inde
(ediğin iz paranın bir kısmı elin ize geçecek. Bir dedikodu
canınızı sık ıyor. Buna ön em vermeyin.
ken, Çar, bir fermanla kölelik rejimini kaldırdı.
m üziği
Ç;-m.şak izi (y e n i T ü rk çe)
YAKUT
M üzikal İngilizce
I ıM ASOL
T ı ksim :
Güneş D oğm asın
Şahin :
Ü M İT D EN İZ
Tefkira No. İfi
Z eh ir H a fiy e
I ozan :
I I l.tV İZ Y O N
19 00
B r D em et Yasem en
A ç ılış
19.02 Ç ocuk
t. RN AK A
köşesi
( c ıı net :
20.00 R ose ailesi
20.27
Lefk osa
Rum
Cımnas-
yosu bando, k .ııo ve
dans grubunun fin g r a m ı
21.02
Fen h o b trleıı
Ç ifte Kum ru lar
RAF
Yeşilova :
Sonbahar Y ap rak ları
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9
5
6
7 □ □ □ □ □ □ □ □ ■
8
9 D D □ □ ■ □ □ □ □
Soldan sağa
1. Kıbrıslı bir filosof;
bir yalvaç (peygamber)
2. Cesurluk satma 3. Bir
geyik; olgunlaşmamış üzUm 4. Merkep; tersi vilâ
yet 5. Halk söyleyişinde
“ işte” ; öpülmek isleneni
nasırlı olmalı denilir; ca­
mı meydana getiren mad
delerden biri 6 Bir tatlı
7. Kalebent 8. Tok'clm ayan 9. Çalma değil; sayı.
Yukarıdan aşağıya*.
I. Altın veya bir k:z a
dı; durma git 2. Sona S
getirilirse Türkiye’nin ta
rihsel bir yeri olur, ilk
half atılırsa ne kadara?
3. Büyükanne; yabancı
4. Bir emir; çay onsuz tad
sız olur 5. Kolayın paslan
maz bir maden; içkili eğ­
lence yerlerinden 6. Bir
yakıt maddesi; R eklenir­
se Müzeyyen’in soyadı olur 7. Tersi kan 8. Büyük
9. Doktor; Om.
Kâğıdı yiyecek gibi kont­
rol etti. Sonra gözleri bilârdo masasındaki kırık biblo
parçalarına kaydı. K'Kİi mev
zuunda o benden daha fazla
malûmat sahibi idi galiba!.
— “ Evet, ben de aynı şe­
yi düşündüm. Paşanın kedi­
ye karşı hususi bir alAkası
olmalı. Koltuğun başlığını
ve kitap açacağını dr gör­
dün herhalde?...”
Başıyla tasdik işareti yap­
tı.
— “ Sonra, bunu 1a bana
attılar!...”
Bu sefer de mendile sarıp
iç cebime soktuğum bıçağı
çıkarıp ona uzattım. Tecrübe
li elleri ile, bıçağın gövdesi­
ne dokunmadan mendili aç­
tı ve hançeri muayene etti
Dişlerinin arasından hafif
bir ıslık çaldı.
Ben devam ettim:
— "Bunun da parmak iz­
lerini aldır!”
— "Bunu nerede ve ne za
([P ü n k ü B u lm a c a n ın
[ i B a l I e d j İ m iı'J S « k 'f f i
Soldan sağa ve
yukarıdan aşağıya :
1. Toto; Sunu 2. Olgun­
luk 3. Tuzak; Uma (r) 4.
(T ) oma; uçak 5. LK; A L ;
N l 6. Su; Uluğ 7. U.uç 8.
Numan; Aka 9. Akaki;
M .
-
. Izmirde doğdum B u ığ
apul, enayi b ir şey! Ye<
ise cin/
/falı f
Masada oç Kişi.
Numan Ali Levent
Bener Hakeri hiç değilse on yıllık arkada­
şım. Bayramın birinci günü Kitap Sarayı’nda
yakaladı beni, “ Bizim gazeteye niye ya7 ini­
yorsun?” diye tutturdu. Cevabımı beğenmedi,
daha fazla konuşmak, anlaşmak için Şen Bar­
da yarıda bıraktığı masasına davet etti Seni.
Gittim, Fikret Demirağ da vardı orada. İçtik
ve konuştuk. Bener şair arkadaştır, çenesine
kuvvetli arkadaştır. Bundan ötürü, daha çok
o konuştu, biz dinledik.
Bener konuşurken ben etrafa bakıyorum,
Banko’da üç kişi tek yıldızlı içiyor, kafaları
yüklerini aldıklarından daima aşağıya eğik,
üçü birden konuşuyor, üçü birden gülüy .rdu.
Karşımızdaki masada dört kişi V.O. İçiyor.
Sık sık; şiirden, hikâyeden bahseden Şener'e,
dolayısıyla bize bakıyorlar. Duvarlarda Cemal
Gürsel Paşa’mn, ismet Paşa’nın, İhsan Kalmaz’m resimleri. Çerçeveli, çerçevesiz,. Rap*
tiyelerle, speedfixle tutturulmuş... Bunların arasında birtakım artist resimleri... Kadın, er^
kek... Renkli, siyah - beyaz... Karmakarışık
Çok usluyumiıo u - ı bal
■jbr.Oyuncakları severdim!
M oymaklarım yoktu. A lıtpkyken, annemleba-j
ja amalarıydım. Okul ça-j
jthşlımış annem tekrar
lluımklı.Üçkız kardeştik I
Km
‘ #. Göçebe olmuştuk
lıvtMimşehirdeğiştirdikçei
kokııldeğiştiriyordum,
lığım ilk okulu,/
tertipledi■
Buhayat Sigorta po
büyükistikbal ve menfa
Bir gece ölmüşseniz ailer
darsenede £300 alacak,;
-lira. Keza ölümünüm
£2000tutarında yekûn p;
mekki Şahsınız için sigo
radır. Keza emekliye a
finiz müddetçe faydalar
(Devamı 6’ncı sayfada)
vergiden de m u a i
Haftada ödeyeceğiniz
MERHABA
Haftada ödeyeceğiniz
j('liracaat: ENDER ACI
Evkaf İŞ HAİ
LEFKOŞA Te
Thpmas Mann’ın “ Değişen Kafalar' adlı
eserini okumanızı istiyorum okumamışsanız,
öylesine anlamlı bir efsanedir ki bu kitap, gö­
rünüşe bakarak değerlendirmekten önler kl*
Demek istediğim şu ; Görünüşe aldanma­
yın. Bakarsınız her şeyi bilen, hergeyden anla
yan bir insan olduğunu iddia eder gibi davra­
nan kişioğullan gerçekte bir başka kafaya İh­
tiyaçları olanlardır, Halbuki bu olabilir olsa
bile bu kez de yapılışları kafalarına uymadı­
ğından gene bir acaip kişi olarak kalacaklar­
dır.
Şahin :
MACUSA
Cumbula! :
z.; .00 Kapanış
KÖŞEMDEN
şiyi.
Gam şakızı (yen i T ü rk çe)
Beş K ardeştiler
22.00 H aber bülteni
T a til
20 O c a k ) — Çtf.-rrnirde-
dostlarınızın yardım ı, sizi bir güç durumdan sıyıracak.
riya'yla 1857 de evlendi.
Nihayet iki yıl sonra, hürriyete kavuşarak Peters
burg'a döndü, Bir dergide yayınlanmaya başlayan
“ ö lü Bir Evde Hâtıralar” bütün Rusya'da büyük he­
yecan yarattı, Çar II, Aleksandr bile, Sibirya sürgü­
nünün dehşetini anlatan ve canlandıran sahifeleri
gözyaşlanyla okudu. 1801 de “ Ezilenler” yayınlanır­
Stili Bcyond
haberleri
22.15
I ki
renmeğe koyuldu.
Dürt yıl sonunda, kürek zincirinden kurtularak
er rütbesiyle kışla hizmetine verildi. Küçük bir me­
mur karısı olan Marlya Dimitriyevna’yla tanışmak
ve bu kadına gönül kaptırmak, donuk hayatım biraz
renklendirdi. Kocasının ölümü üzerine dul ka’ an Ma
Taktım :
Sp or dünyasından
2 .. 15 M ü zet m elodileri
2.'.30
llerli-
yen ilim - H aftan ın olayları.
C-’etra ld a z (H in tçe - yen i film
<5 l ûnitis p rogra m
21.ü(»
CLm & rtesi : H ab erler
* risi sizi yakında sevindirecek.
I O Ğ L A K B U R C U : (21 A ra lık
• > -ni film )
m üziği
• -• -0 H aber üült:ni
2'J 10
rt mu - San'at dünyası.
p ro g ­
ramı
daşlarının
oldukça çetin bir iş var. BunJan k açın ıyo ru m u '. M e n fa ­
atin izle ilg ili olduğundan çekinm eyiniz.
I Y A Y B U R C U : (21 KaSım - 20 A ra lık ) — Bir isten i>tı-
17.30 Dans ve caz m üziği
IV.20 G ita r
meıfele-
C ı.nıa : H aberler - Hal>er y o ­
I/.00 İn ci A ta la y ’dan şarkılar
18.30 İtalya'dan
zhiiu Çi -
y o ıu m u - Panoram a.
A ç ılış ve program
Saz Topluluğunun
ve sizleri düşündürdü
I y i halletm ek im kânlarını elde edeceksiniz.
A K R E P B U R C U : (21 E kim - 20 K asım ) — Başarılması
Pt ışem be : H aberler - H aber
Aksam yayım :
H akkı
İn giliz­
ce Serisi)
bülteni
i.< 45 Kapanı-#
;tt IX)
i dan beri askıda bulunan
c i dersleri (Konuşulan İn g iliz­
I.’ 25 A ra m üziği
H aber
1 niz hatalı, gayretlerinizi artırınız.
| T E R A Z İ U U R C U : (21 Kylül - 20 E kim ) — N e
S q I i : H aberler - H a o e r yoru­
m S * Ö i l e m elod ileri
»J.OO Nesrin S ip a h iY < ıi
İlk romanını yirmklördünde yazmıştı. Son roma­
nı olan “ Karamazof K a rd eşleriyse altmışında biti­
recekti. Otuzaltı yıl süren edebi faaliyetinin on yılı
“ ölü e v ” dediği.bu Sibirya sürgününde geçmiştir. 4
yıl kürek mahkûmluğunda insanlık haysiyeti ayak­
lar altında çiğnendi. Âdi suçlular gibi iki kolu damga
landı. Kafasınınyarısı usturayla traş edildi. Kamçılı
nöbetçinin gözcülüğü altında sıfırın altında kırk dere
cede taş kırdı, tuğla taşıdı, Fakat asıl ıztırabı “ yaz­
mak hakkından yoksun oluşu” ydu, Suç ve ceza kav
ramlarının sırrını gözünün önündeki örneklerdi n öğ
kından meşgul olm alınınız başkalarından yardım beklem e
2) M ülakat ve röportaj.
havaları
- Başarma
çıkacak fırsatlardan
istifade ediniz. N etice lehinize olacaktır.
B A Ş A K B U R C U : (21 Ağustos - 20 E y lü l) — Işır izle ya­
Pazartesi : H ab erler - R adyo
I? 00 Tü rk ü ler ve «> un
1j 30
sını düşündüğünüz iş için önühüze
hayatı.
C kj- y a ı « n
l •.*') A ç ılış ve program
müsbet haberler atacaksı­
nız. lyin iyetli davranm aktan ayrılm ayınız.
A S L A N B U R C U : (21 T em m u z - 20 A ğu stos)
l*ezaı : H aberler - Basın derle-
m üziği
O J.M
çevrenizdekileri ilgilendirecek
I >. 31 m . kısa d a lga
OH. 10 O rg ve akordiyon
bekleyiniz. Bu kokuda ya­
kın dostlarınızın yardim ın ı göreceksiniz.
Y E N G E Ç B U R C U : (21 H aziran - 20 T em m u ?) — A ile
orta dalga
Y a y ım ın tekrarı : 20. 0 - 21.00
07.30 H aber bülteni
C7.4'
İK İ Z L E R B U R C U : (21 M ayıs - 20 H aziran ) — M esleği-,
n izle ilg ili olarak gelişm eler
19. 31. 41. 49 m - k u s 238 m.
07.00 Sabah m elod ils ı
düşündüğünüz teşebbüs bakı­
mından zam an ç o k elverişlidir. İhm al etm eyin iz.
G ünlük yayım : 19.30 - 20.00
Belediyeler
Rumca gazetelerde günlltı
en önemli konusunu, belediye
lerle ilgili çıkmaz, Cumhurbaş
Açıkladı”
kanı Yardımcısı Dr. KU^ük ile
Cumhurbaşkanı Makaıios’un
Elefterla gazetesi yukarıda­
dün yayınladıkları bildiriler
ki başlık altında Yunarı Haber
teşkil etmektedir. Gaz<!te|«r
ler Ajansı ve Royter’e atfen
yazı ve haberlerini nu ballıklar
Atina kaynaklı şu haber, ya­
altında ya vınlamaktadwl*r
yınlamaktadır:
CYPKUS MAIL: “ B*t
"Yunan Dışişleri Bakanı Alerle ilgili yeni davran^'
verof dün gece, Yunan Milli
za amirleri devralıyor',
Meclisinde söz alarak, Kıbnskanlar Kurulu ç
taki duruma temas etmiş ve •'
mak için harekat* *«rtı\
Yunanlstanın, yeni K'brıs
FlLELEFTHEROS:
Cumhuriyetinin doğması için
Liderlerinin İddiaların.(
vermiş olduğu imzay ı sadık
kalacağını açıklamıştır. Yuna­ le n kati cevap” , Türkler,
nistan bu konuda takcık değiş İt «üyeleritı taksiminden
tirmiyecektir. Fakat antlaşma hal çaresi kabul e
lardaki bazı hükümlerin gayri Cumhur başkanı, halkın men­
faatlerine gör* hareket ’ 'm m
kabili tatbik olduğu tesbit ekonunun en doğru
dildiğinden, Yunanistan, bu
hükümlerin tadili lehimledir. alınması, Belediyelerin
Yunan Muhalefet Partisine meşini gerektiriyor” ,
destekHv
mensup bazı milletvekillerinin Makarios’u
— Yeni bir Gogol doğdu! diye oağırdı.
Kıbrıs’a verilen hal şeklini en
M AHİ: * Belediyeler k<
Eseri ünlü eleştirmeci Bivelinski de övdü. Adını kötü hal çaresi olarak vasıf­ esaslı surette ele
landırarak Yunan hükumeti- “ Halk Makarlosun safhı
duyurmuştu artık. Bütün dergiler yazılarına acıktı
ni tenkid etmelerine işaret eELEFTERİA:
artık.
den bakan, demecini şöyle tav rin vatandaşlara temin
tnsancıklar’dan sonra yayınladığı “ Ev Sahibesi” zih etmiştir: ‘Fakat bu pibi ta­ hizmetlerle İlgili İlk
“ Beyaz Geceler” , “ Nietoçka Nezvanova” ayni ilgiyle dilât, ikili bir anlaşma, dost­ “ kaza amirleri, yollar ve
luk ve işbirliği esprisi içinde kanunu gereğince verilen
karşılanmadı.
kileri kullanacaklar” .
yapılmalıdır."
O zamanlarda Rusya’da I. Nikola’nın müstebit
—-
nasebetleriniz bulunan kim selerle aranızda ınO.*bf» geliş­
düzeltm ek için girişm eği
Yunanlstanın, Ant­
la şm a la rd a k i Bazı Hükümle­
rin Tadili Lehinde Olduğunu
! yayınlanır yayınlanmaz ozan Nekrassov:
K O Ç B U R C U : (21 M art - 20 N isan ) — K en d ileriyle mü
AM ER İKANIN SESİ
ri(O G RA M LA RI
MAYIS A Y I PROGRAMI
“ Averof
.. |
zaman attılar?"
— "Hâdiseden hemen beş
on dakika sonra... Cinayet
mahalline giden korulukta."
— Kimseyi görmedin mi?
— “ Hayır, yalnız avak ses
leri duydum.”
— “ Peki, senden
ne isti­
yorlarmış?..”
— "Bilmiyorum.
Cesedi
bulunca, benden şüphelen
mi': olacaklar.”
— "Herhalde dışarıda tah
kikat yaptıktan sonra dönü­
yor olmalıydın?”
— "Evet, iyi bildin!. ”
— “ Şüphelendiğin kimse
var mı?”
— “ Şimdilik birşe> söylemiyecegim.”
Sonra tutup ona, bizim
patronun anlattıklarını söy­
ledim:
— "Bana kalırsa, psşanın'
akrabalarından tut da, bura
daki hizmetçi ve uşağa ka­
dar herkes şüpheli durumda
Ama kim? Veya kimler? iş­
te onu kestirmekten âcizım.
Ha, sonra bir de şoför ınese
lesi var...”
— "Biliyorum. Partinin so
nuna doğru birden oltadan
kaybolmuş..”
— “ Hayır, kaybolmamış.
Muhtar beyden hastalık ba­
hanesiyle izin almış.. Adam
demin yukarıda bana anlat­
ıl.”
Gözlerinde mâni olamadı
ğı bir takdir pırıltısı aolaştı
— “ Sen bu aileyi ne za­
mandan beri tanırsın?”
— “ Aileyi tanımam. Ahbablıgım yalnız Aylin’ledir.
Onunla geçen sene bir par­
tide tanışmış ve birbirimiz­
den çok hoşlanmıştık. Bir­
kaç kere beraber old1k MU
nasebetimiz fazla ciddileş­
meden ben seyahate çıktım.
Sonra, sık görüşmeye pek
vakit bulamadık. Bu akşam
paşa ile bu mevzuu konuş­
mak üzere buraya geldim ama, görüyorsun ki, hiç mu­
vaffak olamadım...”
Necdet düşünceli düşıiııce
li başını salladı..
— “ Peki, şimdi nr yap­
mayı düşünüyorsun?”
— “ Doğrusunu isteıscn,
şimdi hemen eve dönüp te
miz bir uyku çekmeüi düşü­
nüyorum. Zira, kafam o ka­
dar karışık ki, herhangi bir
faraziye kurmaya kalksam,
yanlış bir yola sapacağımı
biliyorum. Onun için, düşün
meye asıl yarından sonra
başlıyacağım.”
— "Yâni bugünden sonra”
— “ Evet, haklısın... Bu­
günden sonra...”
— “ Peki Murat, gidebilir­
sin!...’*
Yerinden dogruldj Be­
nim istifimi bozmadığ'mı gö
rünce, hayretle bakakaldı.
Bir sigara tüttürdü.
— “ Hayrola!” dedi “ Uy
kudan vaz mı geçtin?...”
— "Hayır ama, df-.ha ko
nuşmamızın bittiğini zannet
medim de....”
Bir kaşını kaldırın dişleri
ni sıktı..
— “ Yani ne söylememi is
tiyorsun? Senin bildiklerin,
benimkinden çok daha faz­
la... Sonra kaldı ki, herkesin
sorgusunu da bitirmi*; deği­
lim!...”
Masanın üzerindeki biblo
kırıklarını işaret etti:
— “ Onları sen toplattın
değil mi?”
O tarafa bakmak lüzumu­
nu hissetmedi bile:
— “ Nolacak nolaıak?..”
— "Anlat!... Paşaya ve ke
diye dair ne biliyorsun?”
Elimden kurtulanvyacagını anlamıştı:
— “ Fazla birşey değil...
Herkesin bildiği kadarını..’’
— “ Nedir o?..”
Numara yapıp yapmadığı­
mı anlamak ister gibi, dik­
katle beni süzdükten sonra,
kanaat getirmiş olacak ki,
başladı:
— "Abdürrezzak Paşa,
Berlin Şehbenderliği sırasın
da, her eski hariciyeci gibi,
antika eşya toplamaya baş­
lamıştı. Bu arada, Avrupayı
birbirine katan meşhur bir
hırsızlık hâdisesine karşı da
bigâne kalamadı...”
Necdet de karşımdaki kol
tuğa geçip bir sigara yaktı
tekrar anlatmağa başladı:
BAYRAM DOLAYlStYl
U«JZ KİTAP SATIŞI
Başaran Tic;
^ . « ( b u g ü
1gam ına kadar c
h y , k ita p ta ^
«U
ze<.... t
^edilmiştir.
En iyisi Thomas Mann gibi bir sanatçı varolsa ve bizim anlatmak istediğimiz kişileri
jlk defa olarak mü<
fu h ü U C U Z K t f;
düşünerek “ Değişmeyen Kafalar” diye Dir ye­
nisini yazşa hiç de fena olmaz, sanıyorum.
______________
mak 'Çin acele «dit
B A ŞA
BENER HAKERÎ
*
kızıl taşlar, bugünkü para~|
ile en az 10 milyon lira kıy­
metinde idi. O sıralarda Ko­
re’de çıkan bir ihtilal, bu
heykelin de yağma edilmesi
ne sebep oldu. Bu yakutlar­
dan o sırada “ Gözler’ diye
bahsedilirmiş...
“ Aradan yıllar ve psırlar
geçti. Gözler’e ilk defa 16.
yüzyılda Kanuni Sultan Sü­
leyman devrinde Osmanlı İm
paratorluğu hâzinesinde tek
rar rastlandı. “ Gözler” artık
ulu Türk hakanının malı ol­
muştu. Kıratlara ve İmpara­
torlara hükmeden Padişah
mavi gözlerine âşık olduğu
bir İngiliz kadınına sahip olabilmek için, bu nâdide taş­
ları ona hediye etti. İngiliz
kadını her Havva kızı gibi,
bu nftdide taşların cazibesi­
ne karşı koyarak Kanııni’nin
haremine girmeğe razı oldu.
— "Hikâye uzundur; sa
Aradan altı ay geçti. Bir sa­
na kısaca hülâsa edebim:
bah mavi gözlü güzel İngi­
"Milâttan 167 sene evvel
liz kadınını odasında boğul­
Kore’de bir mâbette muaz­
muş buldular. “Gözlet” sır­
zam bir Budha heykeli var
ra kadem basmıştı.
dı. Bunun gözleri yerinde
"Aradan yine senelet geç­
kocaman yakut bulunuyor­
ti. Bu defa yakutları 15 Luidu. Dünyanın en büvUk mü­
nin sarayında dilber madam
cevherlerini teşkil eden bu
Pompndtırıın r’tlz.-'l n>V;stinil
süslerken görüyoruz. 0 sıra
da gerek Avrupa gerek Fran
sa büyük kargaşalıklar için­
dedir. Nitekim “ Yedi sene
harpleri’’ sonunda, Kralın
gözdesi bu kıymetli taşlan
bir Rus asilzadesine sattı ve
aldığı muazzam mebllğı
Fransız monarşisinin uğru­
na sarfetti. Böylelikle Ma­
dam Pompadur, âşığı Kirala
son borcunu ödüyordu.
“ Rusyada “Gözler ”in başı
na neler geldiğini hiç kimse
bilemedi. Son olarak bu na­
dide yakutlar 1894 de mejhur mücevher hırsızı Alman
Klaus Gudden’in elinde gö­
rüldü. Fakat ne çare ki, »•
dam bunları bir türlü satnl*
ga muvaffak olamıyordu.
Bir iki kere Hollandaya
çip bu taşları ufalttırmak is­
tedi ise de, hiçbir yontucu
buna cesaret edemedi. Esa­
sen polis de yakutların âklbetini bu şekilde öğlenmiş
oldu. Bundan sonra Klau«
Gudden ile polis arasında
korkunç bir kovalamaca baş
ladı. O devirde şimdiki gM
lnterpol olmadığı için. Kla«s
Devamı
Y A Z L IK K u m
S' Selka
PUrJeMerin°
Lanta* Manı
Vur
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
‘Çin mu
»I M»'
yıs
s ı*
dEVRİM >» M a y s 19<»3
Sayfa 3
-I
SES KRALİÇESİ SECİLEN
Mm,
, ar<lırnr. *• Cui
rb M kt,m u
-
ya^niadlklM^a,
y a S â 'l
:S 5 f § ;
.tejrteiL» Gönül Yazar
Ben, basit bir elbise giymiştim
Vali Hayri özgül, başıma taç
takmış, o yılın güzellik krali­
çesi Özgül Gimzal buket ver­
mişti. Vali taç takarken, jüri­
ye döndü, ‘‘Siz seçtiniz ama,
ben bu küçük kızı dinlemedim
Bir şarkı daha söylesin.” dedi.
Törene katılan Vali beyin ar­
zusunu kıramadım ve hiç unut
mam. Ne bahar kaldı, ne gül...
ne de bülbül sesi var, şa.kisını
söyledim. Kraliçe seçilince, İz­
mir radyosundan sesimi duyur
mak istediler. Helecandan titri
yordum (o) bana cesaret veri­
yordu...”
"«ıSîS:»»aU «evan»
Çaresi
* n'
vm
u "
hM
«hur başı,-
Hn* i £
‘UnUl* tn d«ftnTr*ket et«N
••naşı, b«. “r « C
«iırt g.rekt,riy" * ,hl S
,kar^ ’u
dLT’ " H
MAH,: *' Beledi
‘•r’’,' <*
[8'k ^akariosun
' Valandaşiara
Gönül Yazar’ın O deaiğ'i ilk
kocası Necdet Yazar’dı. Prog­
ram bitince, İzmir Radyosu
Müdürü Rüştü Sagdağ, 13 ya­
şındaki kızı, evine Necdet Y a ­
zarın bırakmasını istemiş, yol­
da konuşmuşlar, o günden son
ra Necdet Yazar Gönül a musi­
kî dersleri vermeğe başlamış.
Hoca derken, koca olmu.?... İlk
evliliği bir buçuk yıl sürmüş
Gönülün... Sonra anlaşamamış
lar, boşanmışlar.
Lâkin Gö­
nül bu zaman içinde, rnüzik
kültürünü genişletmiş. Bildiği
şarkı beste sayısını çoğaltmış.
Kararı karar : Ses san atkârı
olcak. Olmuş’da. Kaç yıl var’ki
Ankaranın ve Istanbulun en
meşhur alaturka musikî salon­
larında, gecede ikiyüz liradan
eksik almamak şartı ile şarkı
söylüyor, tnımyor, seviliyor...
Gönül Yazar 26 yaşında gü­
zelliği ve şöhretiyle, film pro-
.f'"4’
El efterja. ,
hll«l»>,
* * *
£metlerle »Kili J
la2a a*nirleri, J *
^
V
;n“ nu « e r e t C t . ^
,erl ku|lanacatuar^
m
çK
İŞİ
I-
,
‘‘1938 da lzmirde doldum. Bursa’da Setbaşı’nda bitirdim.
Küçükken aptal, enayi bir şey Yedi yaşında kızamığa yaka­
^ m «A U U ,«m '
landım. Olur’a ! Çocukluk has­
dim. Şişkoydum. Simdi ise cin
talığı di mi ? Öyle ci'iil... Üvey
• »* o » y ı l ı * » r k ^
^gibiyim. Çok usluydum o za­
babam beni istemiyordu. A n ­
« l a p Sarayı'nda
manlar. Oyuncakları severdim nemle birbirlerine
cirdilf-r
; « " y e nlys ya, m.
Ama oyuncaklarım yoktu. A l­ Dondurucu bir kış günü
an­
tı yaşındayken,
annemle ba- nem beni teyzeme taşıdı. Kıza
-evabımı beğenmedi,
Ben ortancalarıydım. Okul ça­ mıklı kızamıklı
laşmak için Şen Rarl
ölebilirdim...
ğım başlamış annem tekrar Bu kötü günlerde, bu tatsız ço
ısına davet etti W|,
bam ayrıldı. Üç kız kardeştik, cukluktan kurtulmak’çin evlen
la vardı orada. İçtik evlenmişti. Göçebe olmuştuk
dim. 13 yaşındaydım.. Evlen­
arkadaştır, çenesine evce Ailem şehir değiştirdikçe meden önce, tzmir’de “ Sanat,n de okul değiştiriyordum. ğı bir ses yarışmasında kraliçe
dan ötürü, daha çok
Jmirde başladığım ilk okulu, seçildim. Bütün müsabıklar tu­ dütörlerinin de dikkatini çeke­
kâr Sesi gazetesinin tertipledi- valetler, süsler içindeydiler. li dörr. yıl oldu. “ tpekçi!er” in
en etrafa bakıyorum,
arka arkaya çevirdikler, üç filj
min.. üçüncüsünde, ‘‘Taşbebek
de” Göksel Arsoy ile oynıyarak beyaz perdeye geçti. Taş­
bebek başarılı bir film olmadı
ama Gönül Yazar rahat oyunu
ve fotoğraflarda da güze! çık­
masının neticesi, yeni teklifler
aldı. Onu “ şam” nda gene Gök
sel Arsoy ile oynattılar. Mem­
leketin en en şöhretli aktörü
lie ard arda iki filmde oyna­
ması, Gönül Yazar’m sinema­
da devamını sağladı Be-Ya
seven bir mizacı vardı. Zvlilik zeki kadınlarından bindir. Ha­
terinde bedbaht olmasının aşıl zır cevaplığı ile tanınmıştır.
sebebini bunda
aramalıydı. Modaya uygun ve pahalı giyi­
Çeşitli gönül maceralanna adı nir. Geçen yıl hususi biı oto­
karışmışken, bir kenara çekildi mobil almış, bir de şolör tut­
muştu. Gece hayatını çek se­
Sonra Murat Film-’in “ Ateş
ven Gönül'ün, son derece ge­
li Kan” için yaptığı teklifi ka­
niş bir çevresi vardır. Dostla­
bul etti. Baş rolde oynayacak
olan aktör, son iki yılda sine­ rının çoğu tanınmış kişi:erdir.
maya gelenlerden biriydi. Bir İyi kalpli eli açık, gerektiği za
veya iki film yapmış olmasına | man yardım etmekten kaçınrağmen seyirci beğenmişti. Bir mayan arkadaş canlısı bir inekiple dış sahneleri çekmek i- sandır. İki dir elinden kaçır­
çin Gölcük’e gittiler, işte, ne dığı mutluluğu bu defa devam
Film'le iki film karşılığı 50 bin j 0ıduysa bu Gölcükte oldu, ön lı olursa, sinema hayatı da uliralık kontrat vardı. İkinci fil ce dedikodula rduyuldu. Sonra
zun ve daha başarılı olacaktır.
mi Orhan Günşiray’la çevirdi. beraber göründüler. İki ay ön­
İki yıldır vizyona girmeyen ce de
Çalışma hayatında, kendine
evlendiler. Geçenlerde
“ Bir Gecelik Gelin”
için Gö­ bir zabıta haberi ile gazı telere tam bir itimadı vardır. Bir mi­
nül, “ En iyi filmim” diyor,
de konu olan bu evliliğin ilk sal : Geçen ay As Filrr’in tek-"“
tı. Kocası ünlü “ Çapa” ailesi­ hikâyesi, “ Gönül Yazarın, K o­ lifini kabul etmiş şöhretli bir
nin erkeklerinden biriydi. A r­ cası özden Çelik tarafından, aktörle oynayacağı fümin se­
tık çalışmıyacaktı. Dinlenecek bir otomobilin içinde, Mecidi­
ti. Evinin kadını olacakı.. Sah ye köyünde tokatlanmayıydı..” naryosu hazırlanmıştı. Gönül
neyi de perdeyi de bırakmıştı. Mesele büyümeden kapandı. afişlerde adının, o şöhretli ak­
Lâkin, bir kaç ay sonra ümit­ Karı-koca anlaşıyorlardı, ara­ törle eşit büyüklükte ve yan
leri kırık, ikinci evliliğinden larında gerçek bir âşk\ardı... yana yazılmasını istemiş, “ ha­
yır” cevabını alınca, mukavele­
de aradığını bulamamış olma­
Gönül Yazar sinemanın en yi bozmuş, film çevrilmemiş...
nın yıkıntısı içinde, bir gece
kulübünde şarkı sövıtmiye
başladı. İ959’da Amerika ya bir
kaçamak yapmış, dönüşte caz
şarkıları söylemiye başlamıştı.
Gönülü ikinci evliliğinden he­
men sonra görenler şaşırıyorBu arada bir daha evlenmiş
lardı : Zayıflamış, bir deri-bir
kemik kalmıştı. Fakat çalışma
ğa mecburdu. Çalıştı. Kısa za­
manda kendisini toparladı. Caz
şarkılarını bıraktı. Gene alatur
kaya başladı...
11.000 STERLING
üçü birden gülüyordu,
dön Wi*i V.O. içiyor,
Bu hayat Sigorta poliçesi ailenizin en
büyük istikbal ve m enfaatlerini temin eder.
Bir gece ölmüşseniz aileniz 1993 senesine ka­
dar senede £300 alacak, yani 30 X £300— 9000
— lira. K eza ölümünüzden sonra aileniz
£2000 tutarında yekûn para alacaktır. D e­
mek ki Şahsınız için sigortanız £11.000— li­
radır. K eza em ekliye ayrıldığınızda yaşadı­
ğınız müddetçe faydalar ve nakdi paralar.
tden bahseden Bener'e,
oriar. Duvarlarda Cema!
■t Paşa'nın, İhsan Kalçeveli, çerçevesiz-. Rap.
Bu/ılannj-
t re s im le ri... Kadın, er-
>eyaz.„ Karmakar#
(Devamı S'ntı sayfada)
V E R G İD E N DE M U A F T U T U L U R S U N U Z .
Haftada ödeyeceğiniz taksid 13/— asgari
Haftada ödeyeceğiniz taksid 15/— azami
IflB A
Uracaat: ENDER A C E N T E L İĞ İ
E vkaf İŞ H A N I
LE F K O Ş A T e l : 5932
D e ğ iş e n Kafalar adi
o ru m o k u m a m ı»»»
s a n e d ir kİ bu kitap, gö»n d irm e k te n önler M1
BAYRAM D O LA Y ISÎY LE
U C UZ KÎTAP SATIŞI
; Görünüşe aldanın»- ;
^ bilen, herşeyden anlî
Başaran Ticaretevi’nde
ı i d d i a e d e r gibi »
ete b ir başka kafaya İhıilbukl bu olabilir olsa
an kafalarına u y ı»
kişi olarak kalacaklar-
2 Mayıs, 1963 (bugünden itibaren 13 Mayıs
1963 akşamına kadar çeşitli Edebî roman, şiir
ve hikâye kitapları çok ucuz bir fiatla satışa
arzedilmiştir.
tik defa olarak müessesemizin yapmakta
olduğu bu U C U Z K İT A P S A T IŞ I’ndan fayda­
lanmak için acele ediniz.
la n n g «.lW , “ " * *
ak istediğin®'2 ^
B A Ş A R A N TİCARETEVİ
Şehitler Caddesi No. 3A
(Türk Lisesi karşısında)
Tel: 74152
sn Kafalar”
g|
3 ENER haKE*
sa bflyük
Kiteki"1
Y A Z L IK K U M A ŞL A R D A YEN İLİK
S. Selka
dedir.
harple»-1
kıymet“ u.
g ö * * 81
bir Ru* aS"
S. Selka
Pure Merino
ve
Lantax Mamulleri
için mutlaka
G Ü N E R Ö ZD İL
Erkek Kumaşları Mağazasına uğrayınız.
„ ->*
son borc-n
Rusya<k
d5S
m
ıs
in * * »1”
t«ı
1
raflı olarak Anayasayı değiştirmek yoluna gi­
diyor.
İşte çıkmazı doğuran başlıca senep te budur. Rum liderliği, başta Cumhurbaşkanı Makarios olmak şartiyle, yedisinden yetmişine
bütün Rumlar, Türk toplumunun menfaatleri­
ni çiğnemek, Anayasada teminat altına alın­
mış bulunan bu haklardan Türk toplumunu
yoksun etmek için gayretler sarfediyorlar.
Hakkı çiğniyen, âdalet prensiplerine en
küçük bir saygı dahi göstermiyen bu gayret­
lerin, lehlerine hiçbir zaman iyi bir sonuç ve­
receğini kabul edemeyiz. Çünkü Kıbrıs mese­
lesi tek taraflı halledilecek, yürütülecek bir
mesele değildir. Bu gerçeği bile anlamaktan
yoksun olanlarla, realist bir açıdan meselele­
ri tartışmağa imkân ve ihtimal var mı? Biz
sanmıyoruz. Sanmıyoruz ama, onlar gene de
bildikleri gibi haeket etmekte, bütün iyi niyet
lerimize rağmen, sorumluluğu gene de bize
yüklemeğe çalışmaktadırlar.
Biz bu tutumu hiç de memleket lehine ola
rektiğini Rum ortaklarımıza bir kere daha,
hem de çok samimîbirşekilde hatırlatmak is­
BUGÜNE K A D A R KIBRIS BASINI’N IN Y A P M A ­
DIĞI BİR HAMLE D AH A YA PIY O R U Z :
Rüyaların Dili
teriz. Palavraların, tehditlerin, baskıların hiç
bir sonuç vermiyeceği kanımız dün olduğu gi­
bi bugün de kuvvetlidir. İrademize hâkim in­
sanlar olarak dâvamızı hak ve hukuk prensip­
leri çerçevesinde sonuna kadar savunmak az­
Okurlarımızın görüp te bize yazdıkları rüyaları
bu konuda ehliyetli olan kişiler tefsir edecektir. Bize
gördüğünüz rüyayı, isminizle birlikte yazınız.
Gön­
derdiğiniz her rüyanın anlamı günü gününe sütunları­
mızda verilecektir.
mi ve kuvveti içindeyiz.
Çıkmazı yaratanlar Rumlardır, her konu
daki, her ihtilâftan sorumlu gene onlardır. Ne
kadar bağırsalar, ne kadar çağırsalar bu so
O K A Y ŞÖFER O K U L U
rumluluğu üzerlerinden tamazlar, dünya ge­
nel efkârını kandırmak yolunda da hiçbir za­
176 GİRNE CADDESİ
* En seri metodlarla ve cazip bir ücret mukabi­
linde Şoförlük öğretilir.
* K E N D İN -SÜ R (Z ) Arabalarım ız
uzun müddetler için em rinizedir
kısa
veya
P L A K
TEKİN M. BİRİNCİ
M ER AK LILAR IN A
K İTAP SA R A Y I
A D A N IN EN B Ü Y Ü K TÜ R K K İTAPLIĞI
En son çıkan her çeşit
45 devreli Türkçe İn giliz­
ce plâklar müessesemizde satılmaktadır.
Mecidiye Sokak 11-13
FOTO ŞIK
Lefkoşa.
Lefkoşa
T e l: 72232
Uzun yıllardan beri Türk kültürüne hizmet et­
mekte olan K İT A P S A R A Y I beğeneceğiniz telif ve
lercüme romanlar deposudur. Onbinlerce cilt ara
sından siz de beğeneceğiniz kitapları seçebilirsiniz.
K İR ALIK H A N E
K İT A P S A R A Y I aynı zamanda Tü rkiye’nin belli
Lefkede Rum semtinde
başlı gazete ve dergilerini günü gününe ithal eden, bir ev kiralıktır.
tevzi eden en büyük bayiilik teşkilâtlarından birine Müracaat:
Niyazi A. Uzunoğlu
sahiptir.
Lefke.
K İT A P S A R A Y I her zaman için emrinizdedir. Her
istediğinizi, her aradığınız yalnız K İT A P S A R A Y I’n
da bulabilirsiniz.
Mağusa Türk Kadınlar
O K U Y A C A Ğ IN IZ K İT A P L A R I K A L İT E L İ SEÇEBİL­
Birliğinin Tertiplediği
M EK İÇ İN K İT A P S A R A Y IN A B A Ş V U R U N U Z.
28 Mayıs “D EVR İM ”
Balosuna Hazırlanınız.
Kitap Sarayı
Tel. 2824.
‘
------ -----
İYİ SİG AR A D O S T U N U Z
Y I L D I Z
TEMİZLEME EVİ
Elbiselerinizi en erken
zamanda
itinayla
ucuz fiyatlarla,
En modern usul­
lerle
Temizleyen en ta­
nınmış Türk müessesesidir.
U Ğ U R T İY A T R O S U
19 Mayıs 1963 Saat 8.30 da
Baf Okullar Salonunda
Müftü Ziyaî Efendi
Sokak
No. 32 - Lefkoşa.
BU G Ü N E K A D A R M E M D U H
A N A
Milli, içtimai piyes
3 Perde.
ER D A L T İC AR ETEVÎ’N İ
EDEN H A N IM L A R IM IZ IN HEPSİ DE F İY A T L A R IN
Ö TÜ R Ü M E M N U N O L M U Ş L A R D IR .
Z İY A R E T
UCU ZLUĞ U ND AN
Bazı çeşitlerimizi veriyoruz :
* Kadın şapka v e iç çamaşırlar,
Kötüsü Düşmanmızdır
* Plise kadın elbiseleri,
Türk sigaralarının nefaseti ve nikotin nic
betinin düşüklüğü bütün dünyaca tanınm ıştır
Bu hakikati tahliller de teyid eder.
nuz.
man başarıya ulaşamazlar.
D AVE T
12 Mayıs 1963 Pazar gü­
nü öğleden sonra saat
* İy i durumda ve ucuz ikinci el satılık arabala­ 4.30 da açılacak olan T a t­
lısı K ö y Kadın Kursunun
rım ız mevcuttur.
sergisine sayın halkımızın
* Y en i Lambretta m otosikletleri ve Citroen ara­ teşrifi reca olunur.
baları için satış acenteliğim iz sizlere en iyi şartları
Tertip Heyeti.
temin eder.
T el :5302
Buzlu «GÜNEŞ»
limonatası içiniz
S r â
Î5 '
s
nin kurulmamasıdır. Fakat ayrı belediyelere
gidilmediği takdirde, Anayasanın ihlâl edildi­
ğini, Rum liderliği takdir edemiyor ve tek ta­
kalmışlar, daima hayal peşinde koşrak mese­
leleri halletmek yoluna gitmişlerdir. Unutma­
(
sınlar ki, bu memlekette, bu memleketin ger­
çek sahipleri olarak yaşıyan yüzyirmi bin
Türk, hiçbir zaman Rum çoğunluğunun insaf
ve merhametine terkedilmiyecektir. Yüzyirmi
bin Türk hiçbir zaman hâmisiz değildir ve hâ-
Neşeli, hayatı pek ciddiye
almayan, değişikliği hareketi
■■■ ^—
ı—
»-U-U—
Ln_n_r
■
dam
Belediyeler konusunda Rum liderliği bir
kere daha menfî tutumunu açığa vurmuş bu­
lunuyor. Bütün gaye, ayrı Türk belediyeleri­
misiz kalmıyacaktır.
Meselelere realist bir açıdan bakılması ge
daima a^afeıya egSk,
ta olmaz, san‘' °
C ık ıa zı Yarjlanlar
rak kabul edemeyiz. Çünkü Anayasa çerçeve­
sinden çıkanların niyetleri daima bozuktur.
Rum ortaklarımızın son hareketleri bunu ye­
teri derecede ispatlamaktadır. Fakat ne ka­
dar acıdır ki, onlar daima gerçeklerin dışında
IdızU içiyor, kafalan
u ç u ru lm u ş ...
GÖRÜŞLER
AFİF
MAPOIAR
Türk sigarası içerek sıhhatinizi koruyu-
* Fisto blûzlar,
* R afya çantalar,
* Pli etek kostümler,
* Tu valet eşyaları
* vs. vs. vs.
TÜRK TÜ T Ü N LE R İ (KIBRIS) LTD. Şti.
nr, T B Ü TÜ N H A N IM L A R M Ü ESSESEM İZD EN A L D IK L A R I Ç E ŞİTLE R İN
R E K L A M !™ Y A P M A K T A D IR L A R . B U N L A R A SİZLE R DE K A T IL A B İ­
LİR S İN İZ .
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
A
___
__ h.
S,
D
SAYFA: 4
• •
U
1
i
“ B
det
lük
öze
dar
rak
se,
öne
ger
yor
uza
yol
vey
“ h.
duj
nı
k a r'
S
şıd;
han
b a s '
yerJ
kah
•
Z
( ğ
f
«
(
Behiye Aksoy
Hazırlayan, ö zer Kahvtcioğlu |
essirdir ki ağlayan çocuk
MUzik; melodi, ritm ve armo (
susar, uyur. Deve yatında­
gelecek bir yolda terkip ve |
ki ağır yükü istihfaf, uzak
imtizaç ettirmek sanatıdır. |
mesafeleri istikrar tder ve
Müzik melodi, ritm ve aımo
hissettiği neşeden adeta
niden doğan bir ses ilmidir.
mest o.’ur.
— Musiki İlâhi bir sanattır.
— Müzik beşeriyetle i.eraber
— Müzik seslerin mimr>risidir.
doğmuş ve zamanla tekem
— Musiki hayatın neşesi, ru­
mül etmiştir.
hu, sürııru ve her şeyidir.
— Müzik milli karakterin en
— Müzik ruhu terbiye eden
sadık bir aynasıdır,
biricik vasıtadır.
—
Sanatın her şübesi gibi o— Bâki kalan bu kubbede hoş
nun da vatanı cihandır.
bir sadâ imiş.
— Musiki, şahlanmış olan en — Batı musikisini sevdiğim
asil duygularımızı >'e heye
için Türk musikisini sevi­
canlarımızı sözle veya ya­
yorum.
zı ile ifadeden aciz kaldığı — MUzik yalnız bir milletin
mız anlardaki izhâr ve ifa­
değil, cihanın da dilidir.
de lisanımızdır.
— Müzik gökle yer arasında­
— Müzik şiirin müten.mimi­
ki her varlığı hiç kimsenin
dir.
tahayyül bile edenıiyeceği
— Söz fikirlerin stenografisi,
bir kudretle sarsar.
halbuki müzik hislenmizin
— MUzik halkın dili ve dün­
doğrudan doğruya dilidir.
yanın timsalidir. Doğumun
— Musiki aşkın lisanıdır
dan ölümüne kadar müzik
— Müzik aşkı besler.
ten mütehassis olmıyan bir
— Teganni, söz anlamıyan sa
insan var mıdır?...
biye ve belâdeti tah’ı ma­
lûm olan deveye bi le mü­
Hangi Tarz Miiziği Seviyorlar ?
Ankara Radyosu’nun güzel) kılmaz, sarsılmaz temellerin ü
Canınız sıkılıyor. Ya maddi nuz meselelerden alıp, bam­
veya manevi bir endişeniz var başka bir hayal âlemine sürük sesli, sevimli, sempatik bir san zerinde kopmaz bağlarla bağ
lanmıştı. Şu halde eşinin ka
Belki cebinizde paraıi'z yok. leyebilir. Hele müziği çok se­ atkâr hanım vardı.
Müzisyen olan eşinin teşvik ııatları altında İstanbul’a gele
Belki de aşıksınız. Veya bun­ viyorsanız, o takdirde hiç bir
lardan ayrı bir derdiniz de ola zaman dertli görünmiyeceksi- ve yardımlarıyla hergtm biraz rek içkili gazinolarda okuma
daha ileri gidiyordu.
sında mahzur kalmamışü...
bilir. Bütün bunlara lağınen niz demektir.
Evet sesi birazcık değil, pek ' Behiye Aksoy sevimliydi, gü
kısa bir süre için sizi meselele is a many splendored thing”
rinizden çekip götüren, ayrı ve “ La Violettera” yı, Tuık mü çok Müzeyyen Senar’a benzi­ zeldi, sempatikti, güzel de oku
yordu amma ne yapsın bu bir yordu. Fakat sahne hayatı da­
bir âleme sürükliyen imkânla­ ziğinden de “ Bir Rüzgârdır”
yaradılıştı. Sesi doğuştan Se- ha değişik bir tabirle (piyasa)
rınız mevcut olabilir. Meselâ, ve “ Bir Bahar Akşamı” adlı
nar’a benziyorsa O nun kaba­ bambaşkaydı.
kendinizi kaybedinceye kadar şarkıları sık ısk dinliyor.
“ Kötü Adam" Öztürk Seren hati ne idi ?...
Dinleyicilerin alâkasını top­
içebilirsiniz. Ama ertesi gün
Umumiyetle parlak neşriyat lamak, onların daima değişen
kalktığınızda bir daha içme­ gil “ Pepito” ve “ Çamlıca Y o­
lar yapıyordu bu hanım Beğe­ arzularını yerine getirn.ek pek
mek için tövbe edebi l'rsiniz. lundamı diğerlerine tercih
niliyor, seviliyordu. . Şimdi O’- zordu. Bir hayli tecrüte bir
Üstelik bazılarınız içkiden za­ ediyor.
Eşref Kolçak, Türk müziğin na yeni bir isim daha bulmuştu hayli alışkanlık lâzımdı Behi­
rar da görebilirsiniz. İçki iç­
Müzeyyen... ye Aksoy ışıl, ışıl neonlu bu
meyince de derdiniz debreşir de, klâsik olmamak üzere bü­ bazıları : Küçük
Sonra günlerden bir pün, is gazinoda bir müddet okudu ne
durur. Tabii, içkiden daha mü tün kürdili hicazkâr parçala­
kemmel bir formül bulamaz­ rı, batı müziğinden de Ravelin tanbul’un pek meşhur bu gazi tice tam nıanasıyle pa; lak de
sınız. Oysa yeryüzünde mil­ “ Bolero” su ile “ Ponciana” ad nosuna kocaman neonlarla bu ğildi. Dinleyiciler Ankara Rad
san’atkârın ismi asıldı... Gala­ yocu’nun bu genç saıı’atkârı
yonlarca insan bu formülü bul lı parçayı seviyor.
Turgut Özatay “ Manduba- tasaray’dan Taksime ç kanla­ yerine isimlerini ezberledikleri
muşlar. Anlıyorsunuz herhal­
la” ve “ Erenler” , Serpil Gül
rın rahatça
okuyacakları bir diğer büyük şöhretler tercih
de, müzikten bahsediyorum.
ediyorlardı galiba.
Gerçekten de en dertli bir “ Faccination” ve “ Mehtapsız yerdi bu isim :
Bir müddet sonra bu büyük
ânınızda radyonuzun, pikabı­ Geceler” , Sezer Sezin “ Angus r Behiye Aksoy
lambaların
Ankara Radyosu ndan, gazi gazinodaki neon
nızın veya teypinizin üiiğrne- tia” ve “ Bir cefa görsem sa­
sin'i çevirdiniz mi, şayet klâ­ nem senden” , Gülistan Güzey noya, hem de İstanbul gibi bir söndüğü göründü...
Acaba ne olmuştu ? Eu sua­
Bayan Aksoy daha evvelce
sik müzikten hoşlanıyorsanız “ De Gitar” ve “ Akşam Yine
lin cevabı kısa bir zaman son­
Çaykovski’nin “ Romeo ve Jü- Akşam” , Muallâ Kavur “ Res- de şehirde...
İstanbul gazinolarından bil­ ra kendiliîğinden açıklanmıştı.
liet” Uvertürünü veyahut da takume” ve “ Gel Gitme Kal­
Zira bu defa Bayan Aksoy’hassa Kristal
gazinosundan
Rahmaninof’un iki numaralı ınasın Gözüm Yollarda” adlı
piyano konçertosunu, hafif ba parçaları sık sık dinleyen şöh teklif almıştı. Fakât bir çok un adı bir başka gazinoda ve
mâniler ve bilhassa yaptığı iz­ bir başka san’atkârın isminin
tı müziğinden hoşlanıyorsa­ retli yıldızlarımızdır.
Genç şöhret Türkftn Şoray divacın pek yeni oluşu bu ca­ altında idi.
nız “ Angustia” veyahut "PeEvet, hem arkadaş, hem de
zip teklifleri kabul etmesi için
pito” adlı parçalar, Türn mü­ ise, hafif batı müziğinden
“ Adio Adio” adlı parçayı,
bir setti... izdivacın pek yeni ses’daşı Müzeyyen Senar. Bu
ziğinden hoşlanıyorsanız
"Mehtapsız Geceler” veyahut Türk müziğinden de ‘ Son ü- oluşu bu cazip teklifleri kabul sevimli san’atkarla birlikte ça
lışmayı tercih etmişti...
etmesi için bir setti...
“ Leylâ” isimli şarkılar, bir an midim de bitti” adlı şarkıyı
Behiye Aksoy şimdi daha em
Devamı beşinci sayfada
Artık eşi Udi Halil Aksoyla
da sizleri içinde bulunduğu­
kurduğu evlilik müessesesi yı- niyette idi. Yerine zamanın ve
—
(
—
<
yaklaştıkları sırada Hamza
bey fısıltı halinde:
— İmparatorun mühürlü
kâğıdına kanacaklar mı? de­
di.
— Öyle olması lâzım, di­
ye cevap verdi Rüstern bey.
Bizi Kerkoporta’vı müdafaa
edenlere yardımcı göndermi
yorlar mı?
— Öyle yapıyorlar.
— Konuşmıyalım!
Tam 52 gündenberi Türk
topları ile dövülen surlar,
birer harabeye dönmüştü.
Güllelerden bazıları surların
üstünü de aşarak şehrin için
de büyük, inanılmaz çukur­
lar açmış, bazı evleri, küçük
manastırları yıkmış, yolları
tamamiyle bozmuştu. Sur­
lardan yollara devriltn taş
yığınları ise, görülecek şey­
di.. Hepsi birer küçük dağ'
halini almışlardı.
Üç arkadaş tam Kerkopor
ta önüne gelince, üçu de dik
katle buraya baktılar Ger­
çekten en çok harap olan
yer burasıydı. O derecede ki
kapının altın geçebilmek
için zorluk çektiler. Nihayet
bir kUçt'tk demir kapı önüne
gelince durdular.
Rüsteın bey yüksek sesle:
— Heeey, burada kimse
yok mu? diye bağırdı
Bu sesle mazgallardan bir
kaç taş parçası kopup aşağı
ya akarken Hamza bey ço­
cukça bir heyecana kapıldı.
İçinden: “ İşte buradan içe­
riye girseler...” diye düşün­
dü.
Bir ayak sesi duyulmuş­
tu. Yaşlıca bir Bizans suba­
yı kapı altında göründü:
— İmparatorun askerleri,
buyurun. Ben buranın komu
tanıyım, dedi.
solistine göre, solist yardımcı­
lığı veya ikinci solist olmaksolist olmaktan daha tehlikesiz
ve daha emindi. Çünkü daima,
gazinonun boş veya doııı olma
sında baş solistin adı zikredi­
lir ve “ bravo falancay» gazina
kalabalık” veya bırak feşmekanı yahu
baksana gazino
bomboştu” denir..
Bayan Behiye Aksoy emindi
iyi idi, rahattı. Başarı or.u bek
liyordu. Ve bu sevimli san’atkâr, birinci solist kadar itibar
görüyor hattâ beğeniliyordu
doğrusu... Şimdi en mühim me
sele bu başarıyı devam ettir­
mekti...
Nihayet Türkiye’nin en bü­
yük ismi ile birlikte çalışmak
nasip olmuştu. Behiye Aksoy’a
Zeki Müren ve Belliye Aksoy
Bütün dinleyicileri fethetmeğe
kafi gelebilirdi bu bi’ leşme
Zeki Müren beğeniyordu yar
dımcısını, hattâ şöyle söylü­
yordu :
— Biz burada iki sofist gibi
çalışan arkadaşlarız..
Müren hakikaten seviyordu
Bayan Aksoy’u, O’na fazlasıyle itibar ve iltifat ediyordu. O
nunda fon perdesi değişiyordu
Zeki MUrenin itibar ettiği bir
san’atkâra dinleyiciler bitabii
iltifat ediyorlardı..
Fakat !.
Unutmamalıydı ki ZeKİ Mü­
ren, Zeki Müren’di işte. Büyük
isim, büyük ses, büyük zekâ
hasılı büyüktü.
Bu büyüklüğe göre, ona kar
şı hareketlerini de çok ölçülü
olması icap ederdi.
Müren’in şayet varsa ufak
kaprislerine saygı göstermek
şarttı hattâ icap ederdi. ÇUnki
sevimliliği, sesi meyanırda al­
dığım alkışlar bir kısmını her
halde baş soliste medyun olma
lıydı.
Fakat olmadı. Bu gtizel san’
atkSr düo’su ayrıldı, kabaha­
tin kimde olduğunu siz tayin
ve takdir edin muteren1okuyu
cular...
Behiye Aksoy bu yazı An­
kara’da geçirdi. Orad in gelen
haberler san’atkârın beğenildi
ği yolunda idi. Buna eminiz
Bayan Aksoy Ankara’da, mem
leketinde elbet beğenilmeli ve
takdir edilmeliydi.
Bu kış için Behiye AKfoyun
Ankara'da mı yoksa istanbulda mı okuyacağı heniu belli
değil hayırlı olsun.
Ankara Radyosu’nda ıııuhte
lif kıymetlerden ders aıan ve
bilhassa eşi Halil Aksoyun’da
yardımıyla yetişen Belliye Ak
soy’un bugün sevilen ve beğe­
nilen bir ses olduğunu herhal
BiZANS'LI
BEYAZ GÜVERCİN
Tefkira No. 16
Rüstem bey göğsünden ru
lo halinde katlanmış bir kâ­
ğıt çıkarıp uzattı:
— İmparatorun eniridir,
sizi Kinejiyon kapısına ta­
yin ettiler.
Yaşlı asker rulo kâğıdı
gözden geçirdikten sonra içini çekti:
— Neresi olursa olsun,
hepsi bir, dedi. Ama Mer­
yem ananın evlâtları, düş­
man bu kapının halini bir
bilse...
— İmparator da bunu bil­
diği için bizi gönderdi
— Mukaddes Panaiya sizi
takdis etsin. İşte burası. Yu
karı mazgallarda da 28 aske
rim var. Komutan hanginiz
siniz?
— Ben, dedi Rüstem bey
bu da yardımcım (Lenger
Amedi gösterdi), bu da İm­
paratorla, diğer komutanlar­
la haberleşmemi sağlayacak
olan arkadaşım (Hamza be­
yi parmağı ile işaret etti).
Koynundan bir rulo daha
çıkararak Lenger Ahrred’e
uzattı.
— Beraber Kınijon kapı­
sına gideceksiniz, bu arka­
daşa yeni vazifesini göstere
DEVRiMln Hikâyesi
Bir Zamanlar Zeki Miiren’le Çalışan Sempatik
Rağıp Şevki YEŞİM
çeksiniz.
İhtiyar asker hiç sesini çı
karmadan kılıcının kayışını
kapı altındaki bir çividen çı­
karıp aldı:
— Tanrı sizinle neraber
olsun, Erakilyus surunda ol­
mak isterdim ama, İmpara­
torun emri bu dedi ve yürü­
dü. Lenger Ahmet te peşine
düştü.
Hamza beyle Rüstem bey
yalnız kalınca bir müddet
etrafı dinlediler. Yukarıda
mazgallarda arkasında bir
takım ayak sesleri duyulu­
yordu. Hamza bey çok kısık
bir sesle:
— Allah vere de Lenger­
le Muğla!, çabuk hallederler
işi, dedi.
— ö yle olması lâzım, di­
ye fısıldadı Rüstem bey.
Tam Kinijon kapısı ağzında
bir sarnıç var, adamı oraya
atmaları lâzım.
— Görünmeden ten’ izleye
bilirlerse...
— Beyaz Güvercin bu işi
kolaylaştıracak. Haydi gecik
miyelim, sura çıkalım Gü­
vercin yanında mı?
— Koynumda..
.— Hemen salıvermeliyiz.
İki arkadaş kapı altından
hızla merdivenlere yöneldi­
ler. Yukarı çıktıkları zaman
dört BizanslI askerin maz­
gallardan dışarısını seyret­
tiklerini gördüler. Hamza
bey:
— Sen onları etrafına top
la, meşgul et, dedi, ben ku­
şu salıvereyim.
— Öyle olması lâzım, de­
di Rüstem bey, ama I enger
yoldaşın attığı adımlurı hesab et..
— Ederim.
ği saatin bittiğini kestirince
elini hayvanın sırtından çek
ti, sonra ayağına gevşek bir
tarzda bir ip bağladı, ipin
öteki ucunu da kule pence­
resinin demirine düğümledi.
Hayvan ayağındaki düğüm­
leri gagasıyla çözmeğe alış­
tırılan bir hayvandı
Hamza bey bu işi bitirin­
ce beyaz güvercinin biı de­
fa daha sırtını okşıyarak
sessizce çekildi, sonra ora­
dan kendisini gösterircesine
sur üstüne çıktı.
Rüstem bey surdaki bütün
Bizans askerlerini kuytu bir
köşeye toplamış konuşuyor­
du. Hamza beyin ayaİc sesle
rini duyunca:
Rüstem bey, Bizans asker
lerinin arasına yürürken
Hamza bey görünmeden sağ
taraftaki küçük kuleye doğ­
ru sıyrılıp girdi. Yukarıda
herhangi bir kimsenin bulu­
— İşte benim sadık yar­
nup bulunmadığını anlama­
dımcım da geldi, dedi. Ona
ya çalışıyordu. Hayır, kimse
Mitikiyadis derler. İn paraler yoktu. Kulenin pencere­
torun sadık bir çocuğu .
sine gelince koynundan bir
Konuşmaları bitmiş gibi
beyaz güvercin çıkardı, sır­
ellerini kalçalarına kovarak:
tını okşadı, sonra bekleme­
— Bu kadar, dedi, ı erkes
ğe başiadı. Belekledi, bekle­
şimdi istirahate çekilsin, ödi, bekledi. Lenger Alm etle
nümüzdeki saatler sizlere
ihtiyar BizanslInın vol alışla
büyük işler düşecektir
nnı hesab ediyordu. Onla­
Yüzleri gözleri toz top­
rın gidişlerini gözleriyle tarak içinde bulunan, kirden
kib eder gibiydi.
pastan tanınmaz hale gelen
Nihayet artık tahmin etti- BizanslI askerler yc^un ar­
de söylemek icap eder..
O’nu daima alkışlamak ve
takdir
etmek isteriz. Fakat
kendisine de daima itidal, sa­
bır temenni ederiz. Sonra ga­
zetecilerle bizzat konuşması,
karşı karşıya gelmesi de en bü
yük temennimizdir.
Bu kendisi için çok daha iyi
olacaktır. Bu sözlerimize ken­
disinin olduğu kadar eşi. değer
li san’atkir Udi Halil Aksoyun
dr. inanmasını dileriz.
Behiye Aksoy herşeyden ev
vel bir sanatçı olarak halkın
ve toplumun malı olarak ken­
disini onlara vermesi ve onlar
la daima bir temasta bulunma
sı gerekir.
insanlar
Fikret
“ İnanmıyorum sana.”
“ Galdık bok gibi orta-
“ Sunarlarsan, tak"
dedi.
“ Derviş, yap
.
yok?”
“ N ’olsun be usta? Gör
düğün gibi yaz işte. K o ­
nuşmak istiyorum biraz
sennen. Vaktin vaısa eğer...”
“ Söyle” dedi.
“ Şey...” dedim.
Ben girdiğimde, konu­
şur bulduğum oğlan:
“ Neyse...” dedi. “ Söy­
lediğim gibi...”
V
“ Olur, olur.” dedi, Sa­
I GİRNEDE ŞA H LIK
lim
Usta.
|
EVLER
Oğlan çıktı. Birer san
T
“ Blue House ” mevI kiindeki Habart’tan aldalye çektik, oturduk.
* mış olduğumuz malın
“ Şu bizim Osman var
S ikinci bölümünün satı­
şına önümüzdeki hafta . > ya..”
başlanacaktır.
Öde ' ’
“ Haa, brak keratayı.
mede kolaylıklar
ya­
tılır.
Dün sepetledim, gitsin
Müracaat adresi:
gideceği yere.” dedi.
Sabri Tahiı
“ Niye kovdun sanki?”
Girne
“ Ayolum, herif pisin
* *
* * * * * * * * * * * * * *
biri. Gelen geçenin gızına...”
“ Para çalmış demiş­
sin sen.”
“ Yo, o işin mahana ta
rafı.”
“ Zira o çocuk...”
"Çalmaz, çalmaz” de­
di. "Nemelâzım, pis mis
ama...”
“ Dili öyle be usta. K e­
sip atamaz ki.”
"K aç deta dedim. Yok
oğlu yok. Adam kopuk”
gın Rüstem beyin yanından
ayrıldılar. Üçer beşer hepsi
•'bağışla bu seferlik.
birer tarafa çekildiler.
Ha.' benim hatırım için”
İki arkadaş yalnız kalır
"Hatırın başımın üs­
kalmaz Rüstem bey Hamza
tünde,
ama...”
(
beyin kolundan çekti, maz­
"N e aması, yahu? Bir
gallardan birinin önünü gel­
diler.
kez daha dene, baka- j
5
— Tamam mı?
— Evet... Hayvan ipe alış
tırılmıştır. Az sonra baca­
ğındaki düğümü çözerek ha
valanır.
— Küçük kuleye girdiği­
ni kimsenin görmediğine emin misin?
— Evet.. Hah, işte bak,
hayvan havalandı.
Gerçekten beyaz güvercin
birdenbire güneş ışığı için­
de pırıldayarak hızla hava­
landı. Önce surun önünde
bir müddet uçtu, sonrı geri
döndü, şehre doğru kanatla
nnı çırparak Vlanga istika­
metinde uçup kayboldu.
işte o anda, bütün surla­
rın da beklemediği bir şey
oldu: Likos vadisinin Malice
uzanan ayağında, Türk ordu
sundan bir kaç top Kinijon
kapısının bulunduğu surları
döğmeğe başladı. BizanslıDevamı var
lım ..”
Düşündü biraz. Saçla
rının dibini kaşıdı. İki
üç nefes çekti sigaradan
“ Nerede şim di?'
“ Kahvede.”
“ Gambur Derviş’in?”
“ Evet, evet.”
“ Bak, senin hatırın için, bu defalık...”
“ Evet, evet. Bir dene­
yelim.”
"Gideyim , söyleyim .”
“ Dur, ben gideyim ön
ce. İşin esasım çakma­
sın. Sanki ben konuşma
dım da seninle, sen ken­
din..”
-
-1 dil b**
san
ki kahve bize."
muştu biraz.
“ Sigara alayım ben.
Geliyorum.” dedim.
Dışarıda, ıslak, taze
bir toprak kokusu çarp­
tı burnuma. Köşebaşındaki sigara satıcısı yaş­
sigara.”
Uzattım. Aldı.
“ E, daha ne var, ne
3
“ Gördün?” dedi » ti»
kü dediğin...”
“ Birer kahve
ha?” dedim.
yerde.”
“ Bir iş arıyalım sana.”
“ İş hani be? Okutma­
dı bizi bubamız olacak
herif. Cırt cırt çıkarttı­
lar, bıraktılar.”
Yağmur diner £<bi ol­
yordu.
“ Merhaba” dedim.
“ O, merhaba. Napan?”
“ îylik vallahi. Y ak bir
.tlfn '
liyordu Osman.
T u * 'un
“ Benimki orta olsun
dedi Osman.
rden us»
Sonra gitti, radyoyu
sonuna kadar açtı.
“ Sağır yok burada."
dedim.
k *ı
bu htsls
v tn
Biraz kıstı. Geldi. Bu
Radyo p*0* 1
sırada, Salim Usta gö­
ründü kapıda. Görünce
P
* bizi sukutu h
suratı asıldı Osman'ın.
Usta ile göz göze gel^ 'T lm e s i cidden fay*1
dik.
“ Merhaba.” dedi.
vermek mür
Bir sandalye çekti, oturdu. Osman kafasını
dışarı çevirmişti. Par­
makları•ı, sinirli sinirli *• ı feafat tamlaması
kâğıtlar
in karıştırıyordu. | ,„,7rt’in ‘güzelliği"' b,r
lı kadına:
“ Bir Matinee.” dedim.
“ Kibrit?” dedi,
“ istem ez.” dedim
Çıkardım bir tane yak
tim. Osman’ın ustasının
dükkânı sokağın az yukansındaydı. Kapıdan
girdiğimde, genç hir oğ ­
lanla birşeyler konuşu­
Halbuki onun, basın mensup
larına ve bilhassa radvo ile il­
gili yazılara karşı, kocası Udi
Halil Aksoy’u kalkan olarak
kullanmaması biraz mânidar.
Daha evelki bir tarihle, özel
olarak Ankaraya gönderdiği­
miz arkadaşımızı da aya; şekil
de ve ayni atmosfer içerisinde
kocası karşılamış ve röportajı
kocası yapmıştır.
Halbuki
şunun şurası mu­
hakkak ki, bir insanın kocası
ile kendi arasında, görüş ayrı­
lıkları olduğu muhakkaktır.
Durum böyle iken. Behiye Ak
soy’un halâ bu konu üzerinde
ısrarla durması luzumsuzdur.
San’atkâr eşlere kucak do­
lusu selamlar...
u » * 1 .nUVtf
Esse-*
“ Ne?” dedi Salim Us­
ta. “ Ktisdük şindi?”
^ Bu teklifi nasıl k a b ı
“ Ne küsmesi’ ” dedi.
Osman.
I iniyoruz.
“ Annamayık sanki."
Heie başağnsı, mide bu
“ Kavgayı bırakın.” de sırlan tedavi eden bir ha
dim. “ Osman, ustan gy} Brçmızı en fazla ağrıtan, n
di oğlum. Konuşacak se landıranda o... İçinde
:
ninle.”
yor“....muhteviyatının biri
“ Gonuşacak ne var?"
“.terkibindeki maddeler r
“ Yarın dükkâna gel”
mekiçin..”.
dedi Salim Usta. “ İşin
Yani sizin anlıyacagır
hazır.”
ûaçriülecek: içindekiler h
“ Ne geleyim? Hırsı­
te^p başarılı bir çare el
zım ben.”
Mikroskopik düşünceler, t
“ Naz da eder adam?"
Anlaşılan Kıbns Rady
“ Naz maz eddiğim yok
kendi kendini reklâm ediy
İş bulurum ben.”
“ Osman be.” dedim.
“ Kısa kes yahu. Başla
yarın işe. Başka iş nere
de bu zamanda?”
DENİZ MEVSİMİN
“ N e yavu?” dedi “ İki
BAŞARAN TİCARETEV
sözünden biri hırsız, ko
I TERDİGt ÇEŞİTLERİN >
puk...”
(< İ
müşterilerin*
“ Gabahat bende” de­
di Salim Usta. “ Geldik
____ j GRES
senin gibi adamın aya­ ____
•W ı m»skeler v« «v b
ğına.”
Kalktı, omuzuna vur­
du hafiften.
“ Ben büirim mal'mı.."
dedi. “ Ne dedim sana?”
Sustum. Salim Usta
çıktı, gitti.
“ İyi etmedin.” dedim
Osman’a.
“ Sen giddin da söyle­
din, değil?”
“ Y oo.”
“ Sen giddin, sen Bili­
jj
tuiyanmtanınmu I
;| «reHI lUlyan F«brlkas„
N t deniz gözlükleri ve
- ^yolar V4. V4.
I
R e m iz d e , y n c t)
I Htr türlü kırtMiye eiys
y
ı
rim.”
“ Evet.” dedim.
Gürültüyle kapı açıl­
dı o sırada. Dağınık saç
lı bir oğlan, kulağına i*
ğildi Osman’ın, birşey­
ler fısıldadı. O söy’.edik
çe Osman kafasını sallı
yordu. Sonunda da:
“ Y ok be?” dedi.
“ Yaa.” dedi öbürü.
Eliyle, havada bir ka­
dının — daha doğrusu
bir kip cihazının — s»lü
etini çizdi.
“ Bomba gibi garı." de
di.
“ Vay anasını.” dedi
Osman.
“ Hade.” dedi öbürü.
Kalkmağa davrandı
Osman. Sonra caydı.
“ Boş ver.” dedi oğla'
na. “ Eyi mana deyil buOnun bunun garısma
Eyı. Biraz soğram ge
.irim ben.”
“ Bak be. Adam
di„ biz da seni.” dedi'
büfü
Kahveye döndüğümde
iadyodan türküleri din-
*
..Ben y0ğum” dedi
(Devam| sayfa 5te)
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMI ?TIR
m ev sim ^
h
S A Y fa :
DEVRİM 11 Mayıs 19<İ3
1 •totet
Aylâk insanlar
BİR D OKUN
a s r
Kendi Kendine Reklâm
sayfa dörtten kalan
man.
Kıbrısta son yıllarda reklâm cılığa önem
m io t
« W
.
'■•«cdc
A
O d
f t CH^rrtı-
?%t oı.
V»> * n
M İM .
^
“ Kopuk mopuk deller
ama, bakma esasında
gaibim iz tem izdir.”
Kalktı. Gitm eğe dav­
randı.
“ N ereye?" dedim.
“ Dolaşacağım biraz.”
dedi.
“ Gideceksin değil mi
yarın işe?”
“ Bilmem.” dedi
“ G it” dedim. “ Beni
dinlersen...”
“ Gideyim?” dedi.
“ Böyle daha mı iyi
Yıllardanberi reklâm işleri servisi yapmak
ta olan Kıbrıs Radyosunun maalesef bunu, ge
rektiği şekilde ifa etmediği görülmektedir.
Reklâmcılık bir yana, doğru dürüst bir Türk-
*
O k ıtf^ .
r
“ Neym iş?” dedim.
“ Ivır, zıvır...” dedi.
“ iy i çocuksun sen.”
dedim.
rine zarar getirdiği hakikati ise üzerinde du­
rulması icabeden önemli bir konudur.
Reklâmda aranan şey nedir? Önce, muhak
kak ki iyi bir Türkçe... Sonra akıcı cümlelerin
reklâmcılık anlayışı içinde sıralan m ası..
»an
«Uy
Dağınık saçlı oğlan
çıktı, gitti.
verildiği; fakat yine de bu sanatta gerekenin
yapılmadığı, yapılamadığı bir hakikattir, İyi
bir şekilde hazırlanmıyan reklâmın, fayda y e ­
çenin kullanılmaması bu üzüntümüzü daha da
artırmaktadır. Bu yüzden şimdilik Radyo rek­
lâmlarının sadece dil bakımından ele almağı
uygun buluyoruz, ön c e kullanılan dil Türkçe-
W
ye benzesin; reklâmcılık san’ati sonraya kal­
Us^
sın.
taa*
Bu meselede, her Türk’ün, kulak tırm ala­
yıcı cümle ve ibarelerden usandığını söyler­
“»»ç a rp .
>► *
sek hataya düşmediğimiz kanısındayız. Pek
fazla okuması, yazması olmıyan bir vatanda­
pC B î y a *
sanki?” dedim.
“ O da doğru ya..” de­
şın bile görebileceği bu htaların radyo men­
4 *d im
î»k
na veremiyoruz. Radyo programlarında konu­
şulan Türkçe ile reklâm Türkçesi arasındaki
muazzam fark, bizi sukutu hayale uğratmak­
dik.
»taantm
tur<fo- Osm*,
öır og-
ce bir iki tanesini yazm akla iktifa ediyoruz:
Meselâ bir reklâmda “ güzel le z z e t” diye
bir sıfat tamlaması geçiyor. Biz maalesef bu
‘lezzet’in ‘güzelliğini’ bir türlü göremedik.
çevimi
Honuşu
"«klan, njjf
kâğıtları 1 ^
Jim.
upan?''
“ NerdedS*
İAk bir
ta. "Kus# jjjf
“Ne küfflsFı
Başka bir reklâmda şöyle deniyor: “ ... fir ­
ması s iz e .... iç çamaşırlarile giym enizi teklif
eder.” Bu teklifi nasıl kabulleneceğimizi de
bilmiyoruz.
Osman.
“Annarnajisi
ir, ne
Hele başağrısı, mide bulanması gibi rahat
“ Kavgayı tak
dim “OsiT:r
Gör
)
di oğlua Kûaş;
:r Ko-
nink.'
biraz
“Gonuşacaks'
ısa e*
“Yarın düi
<j«li Safim fa
hazır”
“Ne EeleyiB?i
Vcmu-
zun ben‘Naz daedcı
llan:
•Söy-
Anlaşılan Kıbns Radyosu, firm aları değil,
“Naz mazeö1 kendi kendini reklâm ediyor. BlN A H DİNLE.
buhmm^
i». Sa-
“ Osman te ‘
••Kısa te
rer san
rduk.
m var
yarm
de buzsa»
“Ne
söıümSto'*
Lem tayı.
gitsin
dcO.1sanki?”
|n t P»»n
in gi2‘denıiV
»M O » u
Müjde..... Müjde
^ıllcu. ^
•Ben%
çlKU' ^
TERDİĞİ ÇEŞİTLERİN V A S IL O LD U Ğ U N U
m ü ş t e r il e r in e : m ü j d e l e r
Y *n® ,t* |yanın ânınmış balık avı İçin tüfekler
Pireili İtalyan Fabrikasının imal ettiği her
çeşit deniz gözlükleri ve maskeler.
Mayolar v.s. v.s.
Müessesemizde aynca,
Her türlü kırtasiye eşyaları da bulunmaktadır
de-
pis m**
Y o*
kopuk
Mm
s e fe r i»*
»m S ‘n
Son
SE YAH AT EDECEKLERE
Otomobilleri ile Türkiye
veya Avrupaya seyahat ede­
ceklere Trafik Sigorta poliçe
lerinin gidecekleri memleket­
lerde muteber olması için Si­
gorta Acenteliğimiz
tarafın­
dan istenilen müddet için
“ GREEN
CARD "
verildiği
saygı ile bildirilir.
“ RÜSTEM SİGORTA
ACENTELİĞİ”
Londra Sokağı, Tel: 4334
Lefkoşa.
DAVET
Deniz mevsimindeki ihtiyaçlarınızı alma­
dan önce Baaşran Ticaretevini mutlaka ziya­
ret ediniz.
Mahrumiyet bölgelerinden
kaçış
Yazan : llter VEZİRO G LU
Son zamanlarda cem iyetim ize hizmet ko­
nusunda bu toprakların uzak köşelerinin y a ­
dırgandığını ve mahrumiyet bölgelerinden bir
kaçış olduğunu biliyoruz.
ö t e yandan şehirlere
büyük bir çoğunlu­
ğun koştuğunu ve bir düşkünlük halini aldığı­
nı da görüyoruz.
Hele daha okulunu bitirm eyen veya bitir­
mekte olan birçok gençlerin Lefkoşa gibi şe­
hirlerde va zife almak için kıvrandıklarını gör­
müş ve isteklerini işitmişizdir
Bütün aydınları şehirlere verip diğer böl­
geleri açık bırakmak kabil değildir. Buna göre
şehirlerde va zife almak için istekli olan kim­
seler çeşitli m azeretler ileri sürerek muratla­
rını mümkün kılmağa çalışırlar.
Bazıları da iltimas ve kayırmalarla bunla­
ra m uvaffak oluyorlar. M uvaffak olmıy:ınlar
çalmadıkları kapı katlanmadıkları düşüklük
kalmaz.
Bizce, muratlarına eremiyen kimseler uzak köylere gidince iç sürgünü içinde bulu j
nurlar. Böyleleri ise o yerlere gerçek ve can­
dan hizmet edeceklerine şüpheli bulunuyoruz.
Madem ki gaye cem iyete faydalı olm ak­
tır, mahrumiyet bölgesi olsun neresi olursa
olsun, gitm em iz lâzımdır. Karşıkı unsuru y e ­
tişip geçmek için rahatsızlıklara katlanmak
zaruridir.
Bu vatanın her tarafını kalkındırmak için
seve seve bütün yurt köşesine koşmamız lâ­
zımdır.
-I
Küçük yaştaki çocukla­
rını ihmal ve terketrne su ÜÇ R UM G EN C İ TEVKİF N İC E R Y A
Batı N ijeryada bir ağa­
çu ile dün Lefkoşa Kaza
EDİLDİ
cın
geçm ekte olan bir
Mahkemesi huzuruna çıLefkoşa Polisi 12 ile 13 otobüsün üzerine düşerek
kanlan Lefkoşalı bir Türk
yaşlarında Kıbrısl' üç
onu hemen hemen ikiye
kadım mahkemece suçlu
Rum çocuğunun tasarru­ bölmesi sonunda içindeki
bulunarak üç ay hapse
funda bazı bisiklet parça­ 31 yolcudan 14'ü ölmüş
mahkûm edilmiştir.
lan
bulunmuş ve bunlan ve 12’si de ağır surette ya
--------- ------------------ }
1963 Nisan ayı zarfında ralenmıştır.
HIRSIZ A R A N IY O R
Rum cemaat meclisi ile i
ö t e yandan bugün er­
8 ile 9 Mayıs 1963 gece- Athineon sineması dışın­ ken saatlerde batı Ceza~si Kasabalı Petrakis Evan daki bisikletlerden çaldık­ yirde şiddetli yağm urlar
thi K on ioti’nin evi açıla­ larını kabul etm eleri üze­ sonucu meydana gelen bir
rak 12 lira kıym et:nde rine kendilerini tevk if et­
toprak kaymasında, kaya
muhtelif mücevherat ça­ miştir. Suçlular mahkeme lar ve toprak altında ka­
lınmıştır. Kasaba polisi ye sevkedileceklerdir
lan dağ yamacındaki bir
soruşturma yapmaktadır.
evde yaşamakta olan iki
POLİS BA N D O SU
aileye mensup 10 kişi ö l­
İN G İLİZ ASKFRİ
Polis veJandarma ban­
müştür.
TEVKİF EDİLDİ
dosu, 12 Mayıs 1963 Pa­
Tasarrufunda hırsızlık Gücü mensubu, 10 Mayıs
zar günü, saat 17.oo de
Girne Limanı yak nında olduğundan şüphe edilen 1963 tarihinde Larnaka
halka bir konser veı ecek- bir kadın bisikleti bulun­ Polisi tarafından tevk if
Bir bakıma gidilen yerler ve orada ömür
sürmek zor olabilir. Bunlara katlanma kararı
ve zorluklara karşı koyma cesareti insana ne­
ler kazandırmaz.
duran bir Kıraliyet Hava .edilmiştir.
tir.
Kıbrıs gibi ufacık memlekette uzaklık de­
nen birşey, mahrumiyet bölgesi yerler yok di­
yebiliriz.
HER K İTAP Y E N İ BİR UFUKTUR.
Kıbrıs’ta aradığınız her cins kitabı
Şu sözlerim le bütün aydın gençleri kas­
tetmediğimi de aynca belirtm ek isterim. Nice
gençlerim iz de vardır ki vatana hizmet için ne
reye olsa koşar.
O koşmıyanlar yalnız
Ö ZK E R Y A Ş IN K tT A B E V t’nde
bulabilirsiniz.
Mecidiye Sokak 15A Lefkoşa — Tel: 73151
rahata ve nimete
göz dikeceklerdir.
12 Mayıs 1963, Pazar günü
ö.e. saat l l ’de açılıp İS Ma­
yıs, 1963, Pazartesi günü ö.s.
saat 4’e kadar devam eriecek.
olan Boğaziçi (Aytotro ■ LârHERKES BOSFOR OTEL’E G İD İYO R
naka) Köy Kadın Kursu sergi­
—
Y
a
z
geldi,
tebdili hava için nereye gidiyorsunuz?
sine teşrifiniz saygı i!e rica
—
Bu
yaz
biz
yerim izi BOSFOR O TE L ’den ayırt­
olunur.
Tertip Heyeti tık. H er sene konforsuz e v kiralayıp, eşya nakli, ev
tem izliği, yem ek pişirmek, çamaşır yıkamak v s. zah­
metten kocam beni kurtardı.
D ENİZ M EVSİM İNE GİRERKEN
BAŞARAN TİCARETEVİ A Ş A Ğ ID A GÖS­
fi»’ Italyanın tanınmış GRESSİ marka deniz göz­
di S»!®1
lükleri, maskeler ve av bıçakları..
senin S®
dediSustu®;
dı.
sızl,*tlan tedavi eden bir hap reklâmı var ya..
Başımızı en fazla ağrıtan, midemizi en çok bu
landıran da o... İçinde şu şekilde lâflar geçi­
yor: “ ....muhteviyatının birlikte çalışma tarzı”
“ ...terkibindeki maddeler midenizi tanzim et­
mek için..’’ .
Yani sizin anlıyacağınız, mahut hap su­
da eritilecek; içindekiler hep birlikte hareke­
te geçip başarılı bir çare elde edilmiş olacak
Mikroskopik düşünceler, uzun uzun lâflar...
ıslaktı Saçla­
rını atkuyruğu yapmış
bir kız geçiyordu sokak
tan. Ü veyik gözleri var­
rimiz müsait olm adığı için elim izde bulunan
birçok misalleri verm ek mümkün değil, sade­
Blr sadjljt,
Ben de çıktım.
Sokaklar
tadır. Aynı dil derecesinin reklâmlarda muha­
faza edilmemesi cidden şayanı teessüftür. Y e ­
"Merhaba/^
a* yu-
1.1.
di.
Çıktı.
subu tarafından ihmale uğratılmasına bir ma­
Çocuklarını
Terkeden Kadın
üç Ay Hapse
Mahkûm Oldu
MEMLEKET M ESE LELER İ:
LEFKOŞA A TA TÜ R K
İLKOKULU
m ü d ü rlü ğ ünd en
— BOSFOR O T E L ’in lüks salonlan, nefis yem ek­
leri, itinalı servisi, güzel manzara ve havası içinde
güzel tatil geçirebilirsiniz.
Okulumuz fakir öğrencileri
— Bu yaz siz de yerinizi BOSFOR O T E L ’den ayır­
yararına 19.4.1963 tarihinde
tınız.
Fiatlar her bütçeye uygundur.
tevzi edilen rozet hasılatının
£153.000 olduğu, seve
seve
teberrüde bulunan sayın hal­
kımıza duyurulur.
ı
♦♦❖❖❖❖❖•{••{••M**
Hü s e y in
ş iş m a n
M AĞAZASI
H er nevi ucuz bakkali­
ye çeşitleri yanında av
m alzem eleri ve içki çe­
şitlerini ucuz olarak her
zaman tedarik edebilirsi­
niz.. Prensibimiz az kâr­
la fazla satış yapmaktır.
Deneyiniz.
Ziyaretiniz
menfaatımzadır.
H. ŞİŞM AN
Tel: 5606.
Lefkoşa.
m
N a z /h . fa c f Ç a m
---------------- SERGİYE D A V E T ----------------Ozanköy (Kazafana) Köy Kadın Kursu’nun
N AK IŞ,
D İKİŞ,
/ Ct / M
G
ü
\ '£ N L £
K
ül
a ş i r l a r /m z ^
TEMİZ
Ç A M A Ş IR ve
Y E M E K SERGİSİ
11 M A Y IS 1963 C U M A R TE S İ Ö.S. S A A T 4 de
L A N /M /Z ...'.
O Z A N K Ö Y İL K O K U L U N D A A Ç IL A C A K T IR .
Kurs öğretmeni ve köy idare heyeti sergiyi
ziyaret etmenizi özlerler...
Sergi Pazar günü de (12 Mayıs 1963)
ö. e. 9 - 12 ve ö. s. 3 -6 açıktır.
HANG İ TA R Z
VİYO R LAR
ı{
MÜZİĞİ SE­
Sayfa dörtten kalan
seviyor.
J
Bizim sinema dünyamızda
da müziksever bir çok artisti­
miz var. Herhalde onlaı da
müziğin iyi bir şey olduğunu
takdir edenlerden. Film çalış­
malarından, galalardan boş va
kit kaldı mı, radyolarıyla, te­
ypleriyle, pikaplarıyla başbaşa kalmayı tercih ediyorlar.
Meselâ beyazperdemizin
kral aktörü Ayhan Işık, fırsat
buldukça, Çaykovrki’nin “ Ku­
ğu Gölü” nü dinliyor. Tabii ye
rine göre, Türk müziğini de
ihmal edenlerden deği’. Biz­
den en çok dinlemeği sevdiği
şarkı da “ Vuslatından gayrı
el çektim, yeter ey bi vefa”
Muzaffer Nebioğlu “ Portofino” nun yanında, “ BeİKi bir
sabah gelecek” adlı şarkıyı se
viyor.
TEMİZ
/Y s f ?
T
Rejisör ve aktör Orhan Elmas’ın “ Fascination” ı, Türk
müziğinden de “ Ne zaman dö
neceksin” var.
Genç yıldızlarımızdan Sem-...
ra Sar Batı müziğinden “ l.ove
: **er
HEDİYE verilir.
b
r
t e m
Yi k
a r
ş e
/
n '
z
paket TEM İZ Çamaşır Tozuna süslü bir su bardağı
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
D
DEVRİM II Mayıs I9ıı;ı
Eleme Maçlarının 2. Haftasında
1
i
"B
der
'Uk
Öze
dar
rak
se,
Anadolu Genç Karmasında Kaptan Olarak Oynayan
Nejat Onat
Röportaj Yılmaz.H.HAKERt
— Spora ne zaman, nasıl ve
nerede başladınız ?
“ 1943’de
Balıkesirde doğ­
dum, ailemde spora karşı bir
soğukluk vardı. Bu sebepten
dolayı on yedi yasıma kadar
hiç bir spor alanında çalışma­
dım. Sivas’a tahsil
iç’n gitti­
ğim zaman şimdi karşıyakada
senterhaf bulunan Ahmet Tunanın ısrarı ile basketbola baş
ladım. Daha sonraları sol oçık
olarak oynadım. Lise takımın
da oynadım. Orada başarıları
mın neticesini Sivas 4Evlülde
lisansiyer futbolcu olarak al­
dım”
— Yabancı gözüyle Kıbrıs
futbolu hakkında görümleriniz
nelerdir ?
“ Kıbrıs’ta yalnız i-.-rtlere
inhisar ediyor, onun için dai­
ma ayni sonuçlar alınıyor Fakt Türkiyeden gelen antroner
ner sayesinde, takımların oyu
nu gerek teknik bakımından
ve diğer yönlerden düzel e bi­
tan Enver, Çetinkaya’ılan Ergündür. En çok takdir ettiği
takımlar D.T.B. den sonra Y.
A.K. ve M.T.G. gelir.
— Buradaki spor faaliyetle­
ri yeterli mi? Eğer bu alanda En çok sol iç mevkiinde oyna­
eksikler görüyorsam/, bunlar maktan hoşlanır.
nelerdir?
— İleride tekrar Anavatana
"Hayır! Çünkü spor yalnız dönmek İhtiyacını hissediyor
futbol manasına alınmış, diğer musunuz? Böyle bir düşünce­
kollar fazlasiyle ihmal edilmiş niz varsa şahsi da olsa, sebep­
hatta unutulmuş bile. Örneğin lerini açıklayabilir misiniz?
basketbol ve atletizm. Bunlar
“ Nejt bu soru karşıyında bi
okullara yerleşmişse de maa­ raz durakladı, sonra gülerek...
lesef kulüplerde bunlar ala­
“ İlerde Anavatana dönece­
nında hiçbir faaliyet göze
ğim elbet fakat bunun sebebi­
çarpmıyor.
ne gelince... Olsa olsa Anava­
İlk olarak Sivas dört Eylül tan hasretidir.
de oynamış Necat.. Dah-ı son­
— Sahalarımız ve kulüpleri
ra Ankarada Gençler Birliğine mlz hakkında görüşleriniz ne­
trasfer olmuştur. N. Onat ko­ lerdir? Cevabınızı verirken
yu GalatasaraylIdır. Bu Gala- Anavatandakilerle kıyaslama­
tasaraylılığı oyndığı kulüp D. yı reca ediyorum?
T. B. nin lenkleri ise sarı - lâ“ Sahalar genel olarak Anavert olmasında bir mahsur ta­ vatandakilere nazaran olduk­
şımıyor. Türkiyede benimsedi ça kötüdür. Bugün Türkiyenin
futbolcular başta Metin Oktay en ücra köşesine bile modem
lir.
Can Bartu, Suat Mamat ve sahalar yapılıyor.
— Necatın beğendiği futbolcu Gençler Birliğinden Tuncay
— Sporun tehlikeli birşey
İra başta takım arkadaşları M. Özçeri ve Tevfik Kuliay’dır. olduğunu söylüyorlar “ bilhasT.G.den H. Galliga D.T li den
Sevim ve Osman Uçaner, K.K
den Özer, Ü.Y dan Üner, L.T.
S.K. dan Önder Natık, Y.A.K.
M A SA D A ÜÇ KİŞİ
om ;-.
ger
yor
uza
yol
I
vey
“ h>
duy
nı
g kar
S
şıdi
han
bas|
yeri;
kah
vey
de
keti'*
mıy
Dah
(ma
mad
tı kı
gült
rınd
nin .
7in ;
mek
gerçcillik
İ
ıfeüb
İde de
Jdeğil
t«risi
Yere
başk:
kendi
cek r
sanm
|düşüş;
ve a
ıkendi
ska
rülelıV
ktnjif
İÇİ<İ ö
Oy.‘
düşmı
verme
Tahk^
sadecj)
sumU/
yere c
2İ v k c
maşım
r
Yılın Sporcusu ve Hakemi
Kuponunu Yayınlamıya
Başladık
Y IL IN SPORCUSU VE H A K E M İN İ SEÇİNİZ
Anketim ize katılacak olan okurlarımıza çok
kıymetli hediyeler vereceğiz.
Cumadan itibaren yayına başladığımız
Y IL IN SPORCUSU ve Y IL IN HAKEMİ müsa­
bakamız 30 gün devam edecektir.
Aşağıda sunduğumuz kupondan 30 adet
doldurup bize gönderen okurlarımız Y IL IN
SPORCUSU ile Y IL IN HÂKEM İne oy verecek
lerdir. Her şahıs dilediği kadar kupon doldura­
bilir.
Y IL IN SPORCUSU ile Y IL IN H A K E M İN İ
seçen okurlarımız arasında muhtelif hediyeler
dağıtacağız. Seçilecek olan Y fL IN SPORCUSU
ile H AKEM İNE kıymetli birer kupa, diğer
okurlarımıza da şu hediyeler verilecektin
1 — BÎR CEP RADYOSU
2 — BİR KOL SA A Tİ
3 — BİR GÖMLEK
4 — BİR K R A V A T
36 kişiye de muhtelif kitaplar.
İŞ TİR A K KU PONU
İSİM
ADRES
- m
Şanslı
Pogru
Mu/
BEĞENDİĞİNİZ SPORCU
BEĞENDİĞİNİZ HÂKEM
N _g;
çıkarr
Ani»
bir ha
soura
gece ı
— (
ranın!
nizi kı
ise çık
ceğiz.^
NOT: K U PO N LA R IN IZI,
DEVRİM GAZETESİ
(Anket Servisi)
P.K. No. 363
LEFKOŞA
— (
padişa
bu çac
tı, der
geldiyi
sin di}
Nihs
diler 1*
sızan l
meleri
m çıka
fa yen
Yuk. r
aksetti f
— 1
Derviş
çıktı .
komad
Haydi,
Ham
damıyl
mirini
itti, ka
disi, sc
ve uz
Hamza
yerine j
duran
örttü.
— °!
Osman'
M.
Karşıya
ASPAVA
Lefkoşa’n'n en şahane yerinde, Türk semtinin
iftiharı, en modern bir şekilde tefriş edilmiş, huzur ve
sükûn kaynağı A S P A V A sayın müşterilerinin ilgisini
bekler.
A S P A V A Bar ve Resturantı, aile yuvanızın sı­
caklığında, temizliğinde çok müstesna bir eğlence ye­
ridir.
Partileriniz, düğünleriniz için A S P A V A en cazip
bir yerdir.
Hemen yemekler için abone olabilirsiniz.
Yeni
ilıtas edilmiş bulunan abonman usülünden herkes
faydalanabilir.
TE M İZ LİK , İT İN A , GÜZEL SERVİS, BOL MEZE,
K A L İT E L İ YEM EKLER EM RİNİZDEDİR
A S P A V A BAR RESTURAN T
Girne Yolu
Lefkoşa.
cü-Mağusa Türk Gücü maçı iEleme mçlarımn ikir.ci haft çin başlanacak.
sc> futbol alanında” buna siz sına bu gün taksim saht sında
oynanacak olan Genç!:k GüSaat dörtde başlıyacak olan
de İnanıyor musunuz?
maç hakkında önceden oir şey
Spor tehlikeli değildir. Çün
söylemek boşuna konuşmak
kü belirli kurallarla yapılır.
demektir. Her iki tal:;mın da
Fakat bu kurallrın dışına çıkıl
denk galibiyet şansı olduğuna
dığı zaman oyuncuda ne göz
inandığımız bu maçta beraber­
kalır, ne kulak...
lik en normal neticedir Ama
Nejat Onat Kıbrısta bulun­
beraberlik sonunda 30 dakika
duğu zaman zarfında Türkiye
ek konacağını da unutmamalı.
amatör millî takım kadrosuna
120 dakikalık oyun müdde­
çğnlmış oyuncularımızdandır.
tinde nasıl olmasa
şans, bir
Ayrıca Anadolu genç karma­
tarafa dah çok yardım edecek
sında kaptan olarak oynamış­
tir.
tır. N. Onat’ın amacı pıofesyo
Daha doğrusu,
han£: takı­
nel bir futbolcu olarak yetiş­
mın ön oyuncuları fırsatları
mek ve Türk sporuna olduğun
dan fazla hizmet etmektir.
Genç futbolcuya başarılar....
Tür
Rt
dha iyi kullanırsa galibiyet o
takımın olacak.
Gençlik Gücü, galip gele bil
mesi için geçen haftaki Lefke
galibiyetine güvenmeıııelidir
Türk Gücü, galip gelebilmesi için liklerin sonlarına doğru
aldıkları kötü neticelerin etki­
sinden kurtulmuş olaran maç’a
çıkması lâzımdır.
Gençlik Gücü başkanı Yu­
suf Sâlih’in bu maç hakkında
düşündükleri şöyledir.
"Gençlik Gücü’nün eskisine
nazaran morali hayli yükselmiştir. Sporculnma tUvenim
tamdır. Yarınki maçın netice­
sinden ümitliyim.”
-rJSlSET»
Sayımızda 34 Defa Milli ö f ® * ?
Fnrmayı Giyen, Balkanlarda Eşi
Olmıyan Atletimiz Dalkılıç’ı
Tanıtıyoruz
J 2 rL # e d fle » bu
JJJJn Rumların bu
2
w
v.mıksıttı tutumu us-
Anayasanın
(Sayfa 2’den kalan)
bir düzen. Pikapta plâklar... Ardı sıra düşü­
yor. Bankodaki üç kişilik grup bazan pikaptan]
gelen sese uyarak sağa sola sallanıyordu.
Benerin konuşması önce “ acunda mutlu
yaşamak için neler yapmalıdır?” üzerine idi.
Bu konuyu “ İntihar etmek de bir cesarettir”
le bitirdi. Ve Kıbnstaki sanat hareketlerine ge
tirdi. Birleşelim, bir dergi çıkaralım dedi önce
Sonra birtakım isimler saydı kadroya a1,na­
Fenerbahçe kalecisi hazım
cak. Bunların çoğunun adını duymamıştım;.]
dan sonra en az gol y.’ iniş bu
bir kısmını da şair diye tanımak pek mürıkün
lunan Turgay, kaburga kemi
değildi.
ğinin çatlaklığı dolayısıyle hay
Benerin uzun süren konuşması beni dü­
li zamandan beri antremanla
ra bile inemiyordu.
şündürdü. Sırf bir sanat ve edebiyat dergisi
yayınlamak için henüz sanatta ne oldukları
İnanılır kaynaklardan öğre
— ne olacakları demiyorum — bilinmiyen bir’j
nildiğine göre Turğay gelen
takım kişilerin adı sıralanıyor. 1953 - 19.55 yıl
hafta
içinde antrenmanlara
larında yayınlanan tek hikâyeleri ile usta hibaşlayacktır.
kâyeci diye anılan kişiler yerine şimdi yayın­
Bir hafta önce askeıliği so
lanan bir iki şiiriyle usta şairlerden bahsedili­
naeren Ergun’un terhis olduk
yor. Bunun adı genci teşvik etmektir, sanatı.î
tan sonra ilk
işi Fenerbahçe’
alkışlamaktır.
Klişe ve Baskı :
de antremanlara katılmak ol
DEVRİM BASIEMEVİ
muştur.
Bu konudaki tutumumdan ötürü bana
Lefkoşa.
Kısa zamanda Ergur. un ta­
“ menfi düşünüşlü” diyen Hikmet A fif Mapo- jft
kımdaki yerini alabiıereğine
lar’m bir yazısına da değinmek istiyorum sıraf?
inanılmaktadır.
sı gelmişken. Efendim, bizde zaman zaman m
birtakım armağanlardan bahsedilir. Pir za­
» » » » » » » » ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ » ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ » »«i»
manlar Lefkoşa Türk Bankası Ltd., verecek
dediler, daha sonra büyük iddialarla “ amatör
şairler” için Halkın Sesi bir armağan dti.'.enliyecek dediler. Bu iki armağan hakkındaki gö-'j
M A L VE C A N IN IZ IN KO RUYU CUSU D UR
nişlerimizi o zaman yayınlanan İz dergisinde
yayınlamıştık. Bunun için bu konuya yeniden
dönmiyelim. Ama Hikmet A fif Mapolar'ın
E M N İYE TTİR . G A R A N T İD İR S Ü R A TT IIl
“ Sanatın, sanatçının sözü edilir olmasını sağ­
lamak ve Sanat armağanları tertiplemek için
snatçıların ve - dikkat buyurun - sanatsever­
lerin birleşmesi” fikrine kısaca değinmek isti­
yorum. Sanatçılar bir dernek kurar, olur. Ama.j
bu dernekte sanatseverlerin işi ne olabilir?
Sonra bu derneğin sanat armağanı düzenle­
mekle ilgisi...? Kim kime armağan verecek, *
doğrusu ben anlıyamadım.
Sonra “ esaslı bir dernekten yoksun hiçbir
sanatçı grubuna her hangi bir kurum ‘sanat
armağanı’ tertiplemek hakkını vermez belki.”
yollu bir anlatımı var Mapolar’ın. Bir sanatçı
grubu bir “ armağan” düzenliyecekse diğer ku
rumlara ne ki? Sonra kim kimin için “ arma­
ğan” düzenlivecek? Bildiğim, kurumlar belli
birtakım ilkeler için “ armağan” düzenliyebilirler. Bu ilkeleri gerçekleştiren yapıtların iyi-||
lerine de armağan verilir. Fakat şimdiye ka-gjjjj
Kıbrıs Müm essili:
dar armağan vermek için ortaya çıkan bir b a -s j
C A N KARDEŞLER LTD. ŞTİ.
bayiğit kurum göremedik. Tüm işler dedikodu
50, Atatürk Meydanı, Lefkoşa. T c i : C351çağında kalıyor.
5668 P.K. 885
Daha önce de yazmıştım yine yazayım
Şübeler:
“ Armağan” düzenleme teklifi bel bağladığı­
M AG U SA : Otello Seyahat Bürosu. Tel.
mız şu bankadan ya da irili ufaklı kurumlar4481
dan gelmedikçe biz susalım. Ama istiyenin
L Â R N A K A : JET Sevahat Bürosu. Tel 2381
bir yüzü, vermiyenin iki yüzü kara derseniz,
3101, 3170.
o zaman iş değişir tabiî.
B A F : 2310.
araş ettiği ■ * « "
J k ft * * * * * '
2§)m4İ mentol*"Jtiaedeğistinnrk istejjltjtri ifade edılmiftır
Rtaiiyıri çevrelen#»
konuşandı
Vâ&takaıı Muavım
artfıûa yıymlanı» be
ynıtı emp verme te
«üfekram Anıvataya
Ngijkietüa samımıv M lı ortaya koydu£u
beymun basında belir
tfaiştir
OZUŞMAZUK İTHAMI
Mlerin Anıma ya
.«yet, Anayasa'vı ’atbik
«koram! pvretlermı
ttum to, / vasıflantayı çaldın Rumların
kuithamı kesin bir gefcil
fc reddedilmek'• ve
'feliftn Anıvttj'vı feı
^vtîûrtt 'hakiann
JjjlÇan tasımlanın ut
w etmem* sivate*i iyi
JW*e amimıyrt ter»
« fa * kabil edilir
*ı uzlaşmazlık' itham
2 ' «lenfle kabu
tara 1rtenmet
tçflır.
j S S * * »henkiı
1 2 * »fanaltrv,
»İm,
eUer'ndeı
?
™ her »evi
GiiNEŞ Sigorta Ltd. Şti.
GiiNEŞ Sigorta
SAD IKO G LU
TEM İZLEM E L V İ
Y avuz Selim Sokak No. 6, 7, 9
Modem Tesislerimizde, her sınıf halkımı­
zı her bakımdan tatmin etmenin huzuru için­
deyiz.
Uzun Yılların, önemli çalışmaların sonucu
edindiğimiz büyük tecrübe, sanatımızın ge­
lişmesinde ciddi bir rol oynamaktadır.
Bu bakımdan SAD IKO G LU TEMİZLE­
ME E V İN İ tercih ediniz. Güvenebileceğiniz
bir servise sahip olduğunuzu iftiharla Büyü­
yebiliriz.
SABRI GAZ
Sabri Gaz en önem
lı ihtiyacınızı karşılar.
Sabri Gaz ada üze­
rinde yegâne olan
bir müessesenin ma­
mulüdür.
Herhangi bir şikâye­
ti müessesemiz mem­
nunlukla karşılar ve
şikâyetinizin
•)ncn*'e
üzerinde durur.
Sabri Gaz’ı kuilanm j<la zaman'* ılı ‘-.ız<'rmış olursunuz
Her tUrlil müracaat
Sabri Gaz
adresi :
Müessesesi
Girne
BİLDİRİ
Evdim Camiî şerifi in;
şasi için tertiblenen yem
bir Taksi piyango biletle­
rinin büyük bir kısmı sa­
tılmadığından çekiliş 23
Nisanda
yapılmamıştıf'
Bilet sahihlerinin plletlerini muhafaza etmesini
uca ederiz. Bakanlıkû®*1
lâzım olan ruhsat temin
edildiğinde yeni. çekıHS
tarihini bildireceğiz.
Sayg ılarım ı *18
Evdim Cami Komisy<>I,u
H ? SÜS?
K î
* •« :
r ?
i
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMI!
I