ORGANİK KÜLTÜR BAŞUCU REHBERİ

ORGANİK KÜLTÜR
BAŞUCU REHBERİ
Hazırlayan
Yalçın Engiz
Ziraat Yüksek Mühendisi
1
BİR EKOLOJİK AKTİVİTE OLARAK
ORGANİK KÜLTÜR
Çevreyi Kirletmeden -Doğayı İncitmeden - Sağlıklı Yaşam
Güvenilir Gıda ile Bilinçli Beslenmek
Organik Tarım Gerçeğini Ortaya Koymak
İstanbul, Nisan 2014
2
Bu kitabın hazırlanmasına zaman ayırabildikleri için;
Kızım Pelin Soydaş’a , damadım Alper Soydaş’a teşekkürlerimi sunuyorum.
18 aylık cür’etiyle, bilgisayarımın tuşlarına basmakta benimle yarışan, 9. torunum Adil Emir
Soydaş’ın büyüyünce planetimizin sağlığıyla ilgili kitaplar yazmasını diliyorum.
Oğlum Oğuz Engiz’e ve Sevgili eşim Nesrin Engiz’e
teşekkür ediyorum.
3
ÖNSÖZ
Organik Kültür; doğayla dost olmak, doğayla uyum içinde yaşamak, doğadan verebileceğinden fazlasını
istememek , yeryüzündeki ekolojik dengenin korunmasına katkı sağlamak gibi düşünceleri geliştiren bir
kültürel anlayıştır.
Toprak Dede Hayrettin Karaca’nın dediği gibi;
“Su yoksa hayat yok!” “Toprak yoksa, ekmek yok.”
Organik kültür, toprağa eski bereketini geri kazandırıyor. Organik kültür, çiftçiyi bilinçlendiriyor, organik
üretimi teşvik ediyor. Tüketiciyi bilinçlendiriyor, organik ürün tüketilmesni öneriyor. Daha sağlıklı bir hayat
sürmeyi düşünen insanlar, daha güvenli gıdalarla beslenmek yanında sağlık rizikosu taşımayan giysiler
giymek ve daha sağlıklı mekanlarda oturmak, ülkesinin doğal kaynaklarından, ekolojik etkinliklerinden daha
çok yararlanmak istemektedirler. İnsanlara gıda ve gıda dışı ürünleriyle, güzellik ve eğlence olanakları sunan
yepyeni bir organik üretim sektörü doğmuştur
Organik üretim sektörünün ana dayanağı organik tarımdır. 1910 yılında İngiltere’de Albert Howard
tarafından organik tarım fikri ortaya atıldı. Organik tarımın ilk filizleri Almanya’da yeşerdi. Antroposof (insan
bilimleri filozofu) Dr. Rudolf Steiner, toprak-bitki-hayvan ve insan arasındaki yaşam süreçlerinin birbirini
etkilediğini gözlemledi. “Yüksek düzeyde bir organizma” düşüncesini geliştirdi.
Başlangıçta tarım topraklarının korunmasını hedef alan organik tarım hareketi zamanla genişleyerek,
üretimi yapan kişinin haklarını, üretime katılan hayvanların refahını gözetmeyi ve adil ticaret yapmayı da
hedefleri arasına katmıştır.Aynı anlama gelen “ organik “ “ekolojik” ve “biyolojik” kavramları sadece toprağı
işleyerek ürünler elde edilmesini değil, aynı zamanda çevreyi, doğayı ve hayvanları korumayı da kapsamı
içine aldı. Çevreyi koruyarak tarım yapmak, çevreyi kirletmeden, doğayı incitmeden toprağı işleme kültürü
geliştirildi. İnsanlar havanın, suların ve toprağın sentetik kimyasallarla kirletilmesi sonucu yiyip içtiklerinin
bu zehirlenmeden payını aldığının farkına vardılar. Organik kültürün görevi hanüz işin farkında olmayan
tüketicilerin bilinçlenmesine katkıda bulunmaktır.
Doğal olanı yüceltme, kirletilmemiş bir çevrede, huzur veren bir doğada, temiz gıdalarla beslenerek sağlıklı
bir yaşam sürmenin, gayet tabii ki insanların hakkı olduğu düşüncesi gelişmektedir. İnsanlar ülkelerinin
ekolojik yaşam etkinliklerinden daha fazla yararlanmak istiyorlar. Almanya’da tarım hareketlerinin kontrolü
ve desteklenmesi, halkın beslenmesi konuları, tüketici haklarıyla ilişkilendirilerek, Federal Devletin görevi
sayılmıştır. Federal Almanya Beslenme, Tarım ve Tüketici Haklarını Koruma Bakanlığı bu görevi üstlenmiştir.
Türk Tüketicisinin de besin değeri yüksek, güvenilir gıda tüketme konusunda Devlet güvencesi beklemeye
hakkı vardır. Tüketiciler olarak, bireysel ve örgütsel bazda gıdamızın güvence altına alınması ve güvenilir
gıdalar tüketebilmemiz için politika oluşturulmasına katılmalıyız. Bu politikaların tüketici lehine sonuç verip
vermediğini gözlemleme hakkımızı kullanmalıyız.
Organik Kültür, çevre ve insan sağlığının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak ve bunu,
gelecek nesillere aktarmak kültürüdür. Organik Kültür, temiz bir çevrede, temiz besinlerle, ömür boyu,
sağlıkla yaşanacak bir dünya vaad ediyor
Bio Cultur for the World
Bio Kultur für die Welt
Dünya için Organik Kültür !
Yalçın Engiz
Ziraat Yuksek Mühendisi
4
İçindekiler:
Giriş
BİRİNCİ BÖLÜM
ÇEVREYİ KİRLETMEDEN, DOĞAYI İNCİTMEDEN SAĞLIKLI YAŞAMAK
Ekolojik Dengeyi Tehdit Eden Faktörler
 Küresel Çevre Sorunları
 Doğaya Yapılan Saygısızlıklar
Sorunlardan Kurtulmanın Yolları
 Sularımızın, Toprağımızın Kirlilikten Kurtarılması
 Tehlikeli Atıkların Bilimsel Yollardan Tasfiyesi
 Daha Az Atık- Daha Az Çevre Sorunu
 Yenilenebilir Enerjilerin Desteklenmesi
 Yeşil Alanların Korunması ve Geliştirilmesi
 Sürdürülebilir Tarım Politikalarının Benimsenmesi
Ekolojik Yaşam Etkinlikleri
 Agro-Turizm
 Eko-Turizm
 Eko-Agro-Turizm
 Organik Kent Tarımı
 Eko-Avlak
 Organik Toplum ( Hobi) Bahçeleri
 Eko-Mezarlık
 Eko-Köy
 Eko-Ada
 Ekolojik Yaşam Etkinliklerine Örnek Projeler
 Yeşili Kovalayan Megapol İSTANBUL
 Paris, Münih ve Londra Büyükşehirlerindeki Uygulamalar
 Milenyum Hedefleri Konusunda Biliminsanlarının Görüşleri
İKİNCİ BÖLÜM
GÜVENİLİR GIDA ile BİLİNÇLİ BESLENMEK
Beslenme
Beslenmeyi Tehdit Eden Faktörler
 Gıda Kıtlığı
 Gıda İsrafı
 Gıda Terörü
Gıda Arayışları
 Konvansiyonel gıdalar
 Doğal gıda
 Green food
5








Junk food
Fast food
Slow food
Koşer gıda
Helal gıda
İyi tarım gıdası (İTU)
GDO'lu gıda
Organik sertifikalı gıda
Tüketicinin Beslenme Güvenliği
Bilinçli Beslenme Metodları
Koruyucu Tıptan Yararlanma Bilgileri
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ORGANİK TARIM GERÇEĞİNİN ORTAYA KONULMASI
Organik Tarımın Dayandığı İki Temel
 Ekoloji (Çevrebilim)
 Tarım
Organik Tarım Fikri Nerede Doğdu? Nasıl Gelişti ?
Dünyada ve Türkiyede Organik Tarım Hareketleri
Organik Tarım Uygulamaları
 Danışmanlık Hizmetinden Yararlanma
 Organik Tarıma Kitlesel Dönüşüm
 GDO’lu Tarıma Karşı Organik Tarım
 Organik-Konvansiyonel Farkı
- Felsefi açıdan doğan farklar
- Yetiştirme tekniğinden doğan farklılıklar
- Bilimsel araştırmaların belirlediği farklılıklar
Organik Tarımın Önemi Anlaşıldı
Organik Sertifikalı Ürünlerin Pazarlanması
Organik Ürün Satın Alırken Nelere Dikkat Etmeli ?
Organik Tarımın Gelişmesi İçin Neler Yapılabilir?
Önce Felsefe
 Siyasi Otorite ve Yerel Yönetimler
 Etkin Danışmanlık Hizmetleri
 Müteşebbislerin Yüreklendirilmesi
 Sivil Toplum Katkıları
 Bilimsel Katkılar- Bilimsel Araştırmalar
 Görsel Eğitim
 Denetim ve Belgelemenin Güvenilir Olması
KAYNAKLAR
6
GİRİŞ
“Bir Ekolojik Aktivite olarak ORGANİK KÜLTÜR “ adını taşıyan bu kitabın amaçları şu şekilde
özetlenebilir;

Ekolojik dengeyi tehdit eden faktörlere tüketicinin dikkatini çekmek,

Küresel çevre sorunlarından ve doğaya yapılan saygısızlıklardan kurtulmanın yollarını
belirlemek

Temiz bir çevrede yaşamak ve yeteri kadar güvenilir gıdaya ulaşmak için tüketicinin bireysel
ve örgütsel aktivitelerinin neler olabileceği konusunda fikir üretmek

Tüketicinin kendi ülkesindeki doğal güzelliklerden ve ekolojik yaşam etkinliklerinden
yararlanmasını özendirmek

Tüketicinin bilinçli beslenmesine yön verebilecek bilimsel metodlara değinmek

En iyi beslenme aracının Organik Sertifikalı Gıda olduğunu vurgulamak

Organik Tarım Gerçeğini kamuoyunun bilgisine sunmak
7
BİRİNCİ BÖLÜM
ÇEVREYİ KİRLETMEDEN- DOĞAYI İNCİTMEDEN SAĞLIKLI YAŞAMAK
Sağlıklı Yaşam, çevre kirliliği bulunmayan bir yerde, yeteri kadar güvenilir gıdaya ulaşmakla
gerçekleşiyor. Gel gör ki, yurdumuzda sağlıklı yaşam sürmek okadar kolay değil.
“Delikli demir çıktı, mertlik bozuldu” misali; Sentetikler çıktı, sağlık bozuldu.
Sağlıklı Yaşam için, sofraya sağlık taşımanın yolu zorlaştı. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz
besin ne kadar temiz ise, hücrelerimiz, dokularımız, organlarımız da o kadar temizdir , vücudumuz
o kadar sağlıklıdır.
Yeryüzündeki ekolojik dengenin korunması, soluduğumuz hava, içtiğimiz su ve yediğimiz besin
ile eşdeğerdedir.
Çevrenin kirletilmesi ve doğanın tahrip edilmesi yoluyla ekolojik dengenin bozulması, bitki, hayvan
ve insan sağlığını negatif yönde etkilemektedir.
EKOLOJİK DENGEYİ TEHDİT EDEN FAKTÖRLER
Ekolojik dengeyi tehdit eden endüstriyel faaliyetler aşağıdaki küresel sorunları doğuruyor :
KÜRESEL ÇEVRE SORUNLARI
İnsanoğlu kendi evini kendi elleriyle nasıl da kirletiyor. Atmosfer kirliliğiden sonra, Biosfer kirliliği,
Küresel Çevre Sorunlarına dönüşüyor.
Yeryüzündeki Çevre Sorunlarını Şekil 1 de izleyebilirsiniz.
8
KÜRESEL ÇEVRE SORUNLARI
Şekil: 1
Şekil 1. de görüldüğü gibi; İnsanoğlu doğaya karşı yaptığı saygısızlıklarla, umursamazlıklarla
Atmosferi, biosferi , yani soluduğu havayı ve ysaşadığı çevreyi kirletiyor. İnsanoğlu kendi evini
oturulamaz hale getirmek için elinden geleni esirgemiyor.
Oğuz Engiz’in notu :
21. Yüzyılda İnsanlığın üç büyük ayıbından biri “ Halen TOPRAKANA’nın
Sistematik olarak tahrip ediliyor olması” dır.
Yazarın notu:
“Çevrenin korunmasını birincil motivasyonu sayan insanların yaşadığı
Ülkelere gıpta ediyorum”
9
Küresel Çevre Sorunları İçinde Üç Ana Sorun
KÜRESEL ISINMA





Ekolojik dengeler bozuluyor.
Buzullar eriyor
Deniz seviyesi yükseliyor.
Sıcaklık artıyor.
Yeryüzünde bitki ve hayvan türleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
ENERJİ
Fosil kaynaklar ( petrol, kömür ) nedeniyle;
 Atmosfer kirleniyor
 Asit yağmurları ekolojiye zarar veriyor
KURAKLIK
Yağışların dengesizliği yüzünden su baskınları görülmesine rağmen dünya su sorunu yaşıyor.
 2.6 milyar insan suya muhtaç.
 Yeşil alanlar daralıyor. Yağmur Ormanları yok oluyor.
 Tarımsal üretim kuraklıktan olumsuz etkileniyor.
DOĞAYA YAPILAN SAYGISIZLIKLAR
Şimdi de doğaya karşı yaptığımız saygısızlıkları gözden geçirelim:
Niçin ekolojik dengeye saygı duymuyoruz? İçme sularımıza karışan ağır metalleri, nitrat ve fosfatları
ucuz yoldan absorbe etmesi için su mercimeğinden faydalanmaya hem itibar etmiyoruz, hem de
arıtma tesisi kurmayı geciktiriyoruz. Kurulmuş arıtma tesisini masraf olmasın diye çalıştırmıyoruz.
Sentetik kimyasalların ve ağır metallerin içme sularımıza karışabileceğini önceden kavrayamayacak
derecede kendimizi bütünsel düşünceden uzak tutuyoruz. Niçin yeşil alanların daraltılmasına göz
yumuyoruz? Yeşil bitkilerin atmosferdeki karbondioksit emisyonunu azalttığı gerçeğini niçin göz
ardı ediyoruz? Atmosferi kirleten fosil yakıtlar yerine, yenilenebilir enerjilere geçmeyi
hızlandırmamız gerekmiyor mu?
Doğada hava-toprak-su-bitki-hayvan ve insan arasındaki büyük biyodinamik döngüye devamlı zarar
veren etmenleri nasıl durduracağız?
Organik Tarım, Organik Üretim, Organik Kültür kavramlarıyla tanışmamızın zamanı gelmedi mi?
Organik kültürün temel amacı çevremizdeki ekolojik dengenin korunmasıdır. İkinci amaç organik
tarımdır. Organik tarım yoluyla ekolojik dengeler korunmaktadır. Bu faaliyetin sonunda insanlara,
sağlıklı organik sertifikalı (biyolojik)(bio) ürünler sunulmaktadır.
Organik Kültür felsefesini benimsemiş AB Vatandaşı “ Organik ürüne ödediğim fazla bedel doğayı
korumaya gidiyor! “ inancına sahip. Avrupalı, “ organik ürün tüketirsem, hem doğayı korumuş, hem
de kendimin ve çoluk çocuğumun dengeli beslenmesine katkı sağlamış oluyorum” diye düşünüyor.
10
AB de siyasi otoriteyi temsil eden kişiler Organik Kültürü içlerine sindirmiş bireyler olarak, organik
üretim gerçeğini ve bunun produksiyonu olan organik sertifikalı ürün gerçeğini kabulleniyor ve
uygulamalarıyla bunu bütün kamu oyunun önünde icra ediyorlar.
Biz de organik ürün tüketerek, organik üretimi destekleyelim. Ödeyeceğimiz fiyat farkının bize;
temiz çevre, temiz gıda, sağıklı yaşam olarak geri dönüşünü gözlemleyelim. Daha fazla sertifikalı
gıda üretimi ve tüketici haklarının korunması konularında alınacak siyasi kararlara katılım
sağlayalım.
Suları Kirletiyoruz
İnsanoğlu hayat kaynağı olan suyu kirleterek, kendi geleceğini yok ediyor.
“ Suyu korumak çevreyi korumaktır. “
“ Suyu korumak hayatı korumaktır. “ gerçeğine önem vermeliyiz.
Tema Vakfı'nın açıklaması :
“Türkiye (zannedilenin aksine) su fakiri bir ülkedir. İnsanların ve diğer canlıların yaşayabilmesi için
gereken su güvence altına alınmalıdır. Suyumuzu boşa harcamamayı öğremeliyiz. Birey ve toplum
olarak suyumuzu tasarruflu kullanmasını bilmeliyiz.”
Toprağı Kirletiyoruz
Endüstriyel atıklar toprağı kirletiyor. Yoğun olarak kulanılan tarım ilaçları ve yapay gübreler
toprağımızı kirletiyor. Tarlalarda solucan kalmadı. Torağımız tamtakır kurubakır oldu. Toprak
bereketini kaybetti. Unutmayalım: “ Toprak yoksa ekmek yok “
Organik tarım kültürünü benimseyerek toprağımıza eski gücünü, eski bereketini kazandırmamız
gerekiyor.
Çevreyi Kirletiyoruz
Çevre kirliliğinin insanın düşünce gücünü zayıflattığı, biliminsanlarınca belirlenmiş durumda. Beyin
sağlığı için temiz havaya ihtiyacımız var. Halihazırdaki durumda CO² soluyoruz.
Bilelimki temiz hava yoksa ölüm var ! Atmosfer daha fazla fosil yakıt kirliliği kaldırabilecek durumda
değil.
Yeşil Ekonomiye geçmenin, tükenmeyen kaynaklara, yenilenebilir enerjilere yönelmenin zamanı
geldi.
“Atmosferdeki CO² 100 ppm'den 381 ppm'e çıktı. Küresel ısınma başladı. İklim değişikliği kapıda!”
Kaynak : USA Atmosfer Araştırma Dairesi
Tehliklei Atık Cenneti Türkiye
Dağlar gibi yığılan atıklar toplumun yaşam hakkını tehdit ediyor.
“Sadece İstanbul İlinde ortaya çıkan yıllık tehlikeli atık miktarı 780.000 tondur. Tehlikeli atık yakma
tesisi İZAYDAŞ'ın yıllık kapasitesi 35.000 tondur.”
Kaynak : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
11
Peki 745.000 ton tehlikeli atık ne mi oluyor?
 Toprağa gömülüyor.
 Toprak kirleniyor. Kirlilik asırlarca sürebilir.
 Zehir topraktan Yer altı sularına sızıyor.
 Akarsularımız, göllerimiz, denizlerimiz kirleniyor.
 Atıkların sızdığı dere sularıyla sebzeler sulanıyor.
SORUNLARDAN KURTULMANIN YOLLARI
Daha iyi bir yaşam sürmek için, çevre kirliliği nedeniyle oluşan sorunlardan kurtulmamız gerekiyor.
Çevre sorunlarının Devlet-yurttaş arasında sağlanacak koordina syonla çözülmesi sorunlardan
kurtulmayı hızlandıracak gibi görünüyor. Aşağıda belirtilen sorunların çözümünde Organik Kültür
gönüllülerini bireysel ve örgütsel görevler beklemektedir. Çevre koruma politikalarının
oluşturulduğu arenada Gönüllüler de yerlerini almalıdır.
Sularımızın, Toprağımızın Kirlilikten Kurtarılması
 Devlet bu konudaki kanuni mevzuatın uygulanmasından sorumludur. Mevzuattaki
noksanlıklar giderilmelidir. DSİ ve Belediyeler sularımızı kirletenlere karşı cezai müeyyide
uygulamalarını sonuçlandırmalıdır. Tüketici olarak işin takipçisi olmalıyız.
 Özellikle su toplama havzalarında özel projeler hayata geçirilmelidir.
 Suları ve toprağı kirletmekte bir beis görmeyen konvansiyonel tarım sisteminden organik
tarım sistemine dönüşüm Devletçe desteklenmelidir. Politika oluşturulmasına tüketici
olarak katılmalıyız. Sulak alanların korunmasına titizlikle sahip çıkmalıyız.
Tehlikeli Atıkların Bilimsel Yoldan Tasfiyesi
Atmosferimizi, toprak ve sularımızı zehirleyen endüsriyel atıkların tasfiyesi için kurulmuş arıtma
tesislerinin çalıştırılıp çalıştırılmadığı denetimleri ihmal edilmemelidir. Tehlikeli atık tasfiyesi
tesislerinin sayısı artırılmalıdır. Tehlikeli atıkların toprağa gömülmesi ilkelliğinden ülkemizi
kurtarmalıyız. Devletimizin bize anayasayla ve yasalarla vaad ettiği sağlıklı yaşam garantisini talep
etmeliyiz. Devletin bütün gücünü kullanarak “Çevre Kanunu”nun ve “Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği” nin gereğini yapıp yapmadığını tüketici olarak izlemeliyiz.
Daha Az Atık - Daha Az Çevre Kirliliği
Dünyada yıllık plastik poşet üretimi 1 trilyon adet. Dört kişilik bir aile yılda 1460 poşet kullanıyor.
Plastik poşetler kimyasal sentetik maddelerden yapılıyor. Dayanıksızının 100 yılda, dayanıklısının
400 yılda çözüneceği. varsayılıyor. Akarsular, göller, denizler, parklar ve bahçeler poşetlerle doluyor,
görüntü kirliliği yanında, toprağın kalitesini bozuyor, doğayı kirletiyor. Kuş, kaplumbağa ve balina
ölümlerine sebep oluyor. Dünya plastik poşete karşı savaş açtı.
Batı Dünyasında ilk kez San Fransisko Belediyesi gıda maddelerinin naylon poşetlerde
anbalajlanmasını ve taşınmasını yasakladı. Plastik poşetlere karşı kampanyalar başlatıldı. Plastik
poşet yerine doğal hammaddeden yapılan ve doğada çabuk çözünen poşetler müşteri hizmetine
sunuldu. Poşetlerin çözünebilir doğal hammaddelerden yapılıyor olması, ekoloji için sevinilecek bir
aktivite sayılmalıdır .
12
Belediyelerimizin katı atık bertaraf etme hizmetlerinde organik kültüre özen göstermelerini
beklemeliyiz. Belediyeler katı atıkların geri dönüşümünü ve organik atıkların kompost olarak
değerlendirilmesini sağlarlarsa, topraklarımızın ve doğanın korunmasına katkıda bulunmuş olurlar.
“Türkiye her yıl 7 milyon ton plastik ithal edip,12 milyar dolar ödemektedir. Plastik geri dönüşümü
yaparak 4 milyar dolar tasarruf yapmak mümkün.”
Kaynak: Mehmet Onur-Ravago Group CEO’su
Not: Türkiye’de doğada çözündüğü iddiasıyla piyasaya sürülen plastik poşetlerin, çözünme özelliği
olmadığı, bu poşetlerin sadece dış etmenlerden etkilenerek dağıldığı,küçük parçacıklar halinde
doğaya saçıldığı yapılan deneyle ortaya konduğu ifade ediliyor. Piyasa, bu poşetler için
”bozunur”kavramını kullanıyor ki; deyim doğrudur.
Bu poşetler çözünüp toprak olmuyor, toz olup doğaya dağılıyor, sentetik madde olarak kalıyor.
Organik mısır ve organik kauçuk gibi hammaddelerden yapılan ambalaj malzemelerinin
yaygınlaşması organik kültür için büyük bir başarı olacaktır. Organik sertifikalı pamuktan yapılmış
bez torbalar ve filelerin kullanılması da ideal bir tüketici bilinci sayılmalıdır..
Yenilenebilir Enerjilerin Desteklenmesi
Küresel ısınma, en büyük küresel sorun. Bu soruna çare olabilecek tek çözüm, enerji tercihimizi
değiştirmemizdir. Fosil kaynaklardan yenilenebilen kaynaklara geçmeliyiz. Fosil enerji yerine,
yenilenebilir enerjileri hayata geçirmeliyiz. Bu konunun bir devlet politikası olarak ele alınması
sevindirici bir aktivite olacaktır.
Bilim adamı Tesla‘nın mıknatıs enerji kuramının pratikte uygulama imkanı olduğunu duyuyoruz.
Zaten uzaydaki akılalmaz büyüklükteki enerjiler mıknatıs enerjisinden başka bir şey değil gibi
görünüyor. Bizden sonraki kuşaklar mıknatıs enerjisini kullanıyor olacaklar. İşte ozaman Tesla’nın
“enerji bedava olmalıdır!” şeklindeki hayali gerçek olacak.
Şimdilik, Organik kültür aktivistlerinin (gönüllülerinin) üç enerji sevdası ile yetinelim.
1. Rüzgar enerjisi
2. Güneş enerjisi
3. Jeotermal enerj
Bu enerjilerin elektrik fiyatlarını ucuzlatacak özelliği vardır. Çünkü, hammadde maliyet artışı
bulunmuyor. Elektriğin ucuz olması sağlıklı yaşam için bir çok kolaylığı ve kaliteyi de beraberinde
getirecektir. Enerjiden tasarruf edilen para Kültür Harcamalarına aktarılabilir.
Bilinçli tüketici, ödemiş olduğu vergilerle, fosil yakıt yatırımları yerine, yenilenebilir yatırımların
desteklenmesi politikalarının oluşturulması için bireysel ve örgütsel aktiviteler göstermelidir.
Böylece, Petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtların CO² salınımlarıyla atmosferi kirletmesi yıldan
yıla azaltılabilir. Çevre ve insan sağlığı daha iyi korunur. Sağlıklı yaşamanın şansı artar.
Avrupanın her yanını rüzgar gülleri sarıyor. Güneşi az görüyor diye düşündüğümüz Almanya, güneş
enerjisine çok geniş hacimli yatırımlar yapıyor. Aynı Almanya kaya yarıklarına soğuk su pompalayıp,
jeotermal enerjiye çeviriyor. USA da kayagazı kaynaklarından yararlanma projeleri geliştiriliyor.
Kayagazı yenilenebilir bir enerji kaynağı olmadığı halde, daha düşük CO² salınımıyla ekolojik
dengenin korunmasına katkı sağlayabilecek mi acaba?
Diğer yandan, bio yakıtlar da yenilenebilir enerji sayılıyor. Ancak gıda kıtlığı yaratacağı endişesi ile
biyoyakıtlar, Organik Kültür Etkinliği olmaktan uzaktır. Sadece Organik Tarım metodu ile beslenmiş
hayvanların gübrelerinden elde edilen BioBiogaz Organik Kültür Kurallarına
aykırı değildir.
13
Yeşil Alanların Korunması ve Geliştirilmesi
Organik Kültür Yeşil Kültürdür. Yeşil alanları yok eden zihniyete karşı olalım. Büyükşehir halkının
nefes alacağı yeşil alanların korunmasını görev bilelim. Ağaçlandırma kampanyalarına katkı verelim.
Toplum (Hobi) Bahçeleri kurulmasını Belediyemizden talep edelim. Londra şehrini örnek gösterelim
Sürdürebilir Tarım Politikalarının Benimsenmesi
Organik tarım sürdürülebilir tarım sistemidir.
Organik Çiftçilik; İçmesuyu havzalarını yapay gübre ve zehirli ilaçlarla kirletmez. Suları ve toprağı
kirlenmekten korur. Organik çiftçiler bilinçlidir. Besin değeri yüksek besinler üretirler. Organik tarım
insan
ve
çevre
sağlığına
zarar
vermeyen
üretim
teknikleri
kullanmaktadır.
Organik üretim Devletin sağlık ve çevre için yapması gereken masrafları azaltmaktadır.
Organik Tarım, küçük çiftçileri toprağa bağlar, kırsal kalkınmayı sağlar. Köylerin boşalmasını,
şehirlerde varoşlar oluşmasını önler. Tarım politikaları oluşturulurken Organik Tarım öncelikle
desteklenmelidir.
EKOLOJİK YAŞAM ETKİNLİKLERİ
Sağlıklı yaşamak düşüncesi, beraberinde, doğaya dönüş
hareketini getirmiştir. Ekolojik yaşam etkinlikleri insanları
cezbetmektedir. Başlangıçta şehir yakınlarındaki çiftliklerde
organik ürünlerin şehirlilere doğrudan satışı ile başlayan agroturizm, bio hotel, bio pansiyon gibi agro-eko turizm şeklinde
müşterilerinin beğenisini kazanmıştır. Otel ve pansiyonlarda
kalanlar artık müessese sahibinin kendi bahçesinde yetiştirdiği
bio ürünleri tüketmektedir. İnsanları cezbeden doğaya, kıra,
bayıra, dağa çıkmak, sıcak su kaynaklarına ve çamur
banyolarına ulaşmak şeklindeki eko-turizm ön plana çıkmıştır.
Eko-agro- turizm kuruluşları da organik ürün tüketimini dolaylı yoldan desteklemektedir.
Büyük kentlerdeki nüfus artışı, sanayileşme ve yaşam düzeyinin yükselmesi; insanları eğlenme,
dinlenme ve boş zamanlarını değerlendirmek için kırsal alanlara, ormanlara ve yaylalara
yöneltmektedir. Doğaya dönüş hareketi sayısız yenilikleri de beraberinde getirmekte,kırsal alanda
geniş iş olanakları açma potansiyeline sahip görünmektedir. Rahatına düşkün veya doğaya tutkun
insanlar ekolojik yaşam etkinliklerinden yararlanmak istemektedirler. Ülkemizin zengin doğal ve
kültürel kaynakları yerli ve yabancı turistleri de cezbetmektedir.
Ekolojik Yaşam Etkinlikleri, aşağıda belirtilen bölümlerde ele alınabilir.
AGRO-TURİZM
Agro-turizm yoluyla şehirli ile köylünün yenilikçi yaklaşımları
sağlanmaktadır. Büyük şehirlerin sınırları içinde veya çevresindeki
mücavir alanlarda çiftçilik yapan üreticilerin şehre yakın olmalarının
sağladığı doğrudan satış olanağını kullanmaları suretiyle başlayan
agro-turizm, üretici-tüketici ekseninde cereyan etmektedir. Agroturizm, şehirde bunalan insanların doğaya açılması taze sebze ve
meyveyi, üretilen yerde doğrudan satın alabilmesi, hatta hasata bizzat iştirak edebilmesi olanağını
sağlanmakta; diğer yandan da üretici azımsanamayacak bir gelir elde etmektedir.
14
EKO-TURİZM
İnsanların eğlence, dinlence, doğal ve kültürel varlıkları tanıyıp öğrenme isteklerinden doğan ekoturizm, ormanlarda yürüyüş, dağcılık, kampçılık gibi etkinliklerle sürdürülmektedir.
Kaçkar Dağları’nın doruklarına çıkmak, orada Anzer balı yemek, Munzur Dağları’nın soğuk sularında
alabalık avlamak, Çoruh Nehri’nin azgın sularında rafting yapmak gibi çılgın düşünceler
eko-turizm etkinliklerini tetiklemektedir.
Müteşebbislerin, doğayı bozmadan, müşterilerinin canını yakmadan sunacakları ağırlama
hizmetleri eko-turizm hareketine canlılık kazandıracaktır. Kaliteli hizmetlerini sertifikalandıran
müteşebbislerin ortaya çıkması, eko-turizmin uluslararası boyutlara ulaşan bir genişleme sonucunu
doğuracaktır. Eko-turizm yeni yeni mesleklerin doğmasını da beraberinde getirmektedir.Yerli ve
yabancı turistlere bisiklet kiralayan, binek atı kiralayan müteşebbisler de azımsanmayacak bir gelire
kavuştukları gibi, müşterilerine her zaman bulamayacakları bir gezi olanağı sunmaktadırlar. Trekking
diye isimlendirilen dağ-doğa yürüyüşü, kano-rafting diye adlandırılan akarsu turizmi, ornitolojik kuş
gözlemciliği gibi eko-turizm dalları da müteşebbislerce uygulanacak inovatif ağırlama hizmetlerini
beklemektedir.
Orta gelirli halk kitlelerine de hitap edebilecek sağlık turizmi, müteşebbislere yeni iş kapıları
açmaya adaydır. Talasoterapi denen deniz kaplıcaları, tuz terapisi, ot terapisi ve buna benzer
aktiviteler hayata geçirilmeyi beklemektedir.
Şifa dağıtan çamur banyoları ve termal tesislerinin sertifikalandırılmasıyla eko-turizm ürün çeşidini
artıracağı, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olacağı belirtilmektedir.
İnsanın içinde mevcut olan pozitif enerjiyi başka insanların sağlığı için kullanan biyo-enerji
uygulamaları da ekolojik yaşam etkinliklerinin bir ürünüdür. Müteşebbisler bu uygulamaları geniş
halk kitlelerinin hizmetine sunarak daha çok gelir elde edebilirler.
AGRO- EKO TURİZM
Agro- Eko turizm hizmetlerinde hem turizm hem de tarım söz konusudur. Avrupa merkezi ECEAT,
tarımsal ağırlıklı turistik tesisleri teşvik etmektedir. Kırsal alanda mevcut çiftlik evlerinin biopansiyon, bio-hotel şekline dönüştürülmesiyle başlayan hareket genellikle işletici aile ile müşteri
aile ekseninde cereyan etmekte, hizmetler bizzat çiftçi aile tarafından yapılmaktadır. Agro-eko
turizme en iyi örnekler Avusturya’daki aile pansiyonları ve aile otelleridir. Bu otel ve pansiyonlarda
müşteri olarak kalan aile ferterine pansiyon sahibi çiftçi ailenin bahçesinde yetiştirdiği taze meyve
ve sebze, yumurta ve süt mamülleri sunulmaktadır. Türkiye’de de bu tip işletmecilik başlamıştır.
Harekete inovasyon kazandırmak için Avusturya’daki örneklerin incelenmesinde fayda vardır:
“Die Bio Hotels” Verein (Bio Hoteller Birliği) Sloganları:


 Hayatı seviyoruz. Bizi keşfediniz.
 Bin hektardan fazla alanda kimyasal ve gen tekniğinden
muaf organik tarım yapıyoruz.
 Bitkisel ve hayvansal ürünlerimiz bio kontrollüdür.
Güven ve gezi zevki veren hizmetler sunuyoruz.
Taptaze kaymak ve bal, damağınızda kalacak bio peynirler, buharı üzerinde tüten ekmekler,
çıtır çıtır elmalar bio kalitesinde sunulmaktadır.
15


Her nefeste sağlık bulacağınız şifalı ot banyoları
Vücut ve ruh sağlığı veren hizmetlerimiz
Bio Hotellerden birkaç örnek: (Pansiyonlar da aynı birliğe
dahildir)
 Schweitzer Küçük Bio ve Sağlık Oteli (Sahibi:
Schweitzer Ailesi)
 Küçük Bio-Landpension Monica (Sahibi: Klimitsch
Ailesi)
 Binici Çiftliği Bio-Landhotel Reiter Hof (Sahibi:
UYD Gürpınar Kent Tarımı Uygulaması
Reiter Ailesi)
 Küçük Bio Hotel Seethaler (Bio muftaklı ev) (Sahibi: Seethaler Ailesi)
ORGANİK KENT TARIMI
Kent Tarım; Kentsel yoksulluğun acılarını hafifletmek ve gıda güvencesi sağlamak için, kendi
kendini beslemek arayışı içinde olan insanlar tarafından şehir içindeki boş arazilerde yapılan tarım
şeklidir.
Kent tarımı küçük çaplı bir ekolojik yaşam etkinliği sayılabilir. Göç almış şehirlerde yaşayan
yoksul insanların stresini atmak onlara sebze-meyve, turşu, salça, reçel gibi besinler üretmeleri
olanağını tanıyan kent tarımı, organik tarım kurallarına uygun olarak da yapılabilir. Nitekim
İstanbul’da UYD, Ulaşılabilir Yaşam Derneği tarafından bir proje kapsamında uygulanmıştır. Bu
uygulamaların genişletilmesi büyük şehirlerdeki yoksul halkın gıda güvencesine kavuşmasına katkı
sağlayabilecektir.
EKO-AVLAK (Ekolojik av sahaları)
Av sahalarını özelleştirmek hem devlete gelir kazandıracak, hem de yeni iş sahaları açacak
mahiyette ekonomik-ekolojik bir inovasyon olarak gözükmektedir.
Özel Av Sahalarındaki Aktiviteler:
 Av sahasında organik tarım kurallarını uygulamak
 Kaçak avlanmaya karşı önlem almak
 Özel statüyle yaban hayvanı yetiştirmek (keklik, sülün, karaca, ceylan, yaban koyunu)
 Ateşli silahlarla avlanmayı yasaklamak
 Ok - yay kullanarak ve tuzak kurarak avlanma yapmayı özendirmek
 Ehli hayvanları yarı vahşi şekilde doğa şartlarında yetiştirmek
 Vahşileşmiş keçi, yarı vahşileşmiş koyun ve sığır yetiştirmek, kovboylar gibi peşinden
koşturup yakalamak şeklindeki etkinliklere olanak sağlamak
 Özel av sahası kiralayan müteşşebbislerin faaliyetleri, avcılardan alınacak ücretleri ve
avcıların uyacağı kuralları Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenmelidir.
ORGANİK TOPLUM BAHÇELERİ
Diğer adıyla “Hobi bahçeleri” Belediyenin veya başka bir kurumun kendilerine tahsis ettiği araziyi
parselleyerek küçük çapta sebze ve çiçek yetiştiren şehirlilerin topraktan heveslerini almalarını
sağlayan, stres atmak için soluk alınan mekanlardır. Ekonomik boyutu az olan bir uğraştır. Ancak
hobiciler için parsel üretmek, hobicilerin tohum, fide, fidan ihtiyaçlarını karşılamak gibi konular
16
organik tarım metoduyla yapılırsa, organik müteşebbislere yeni bir iş sahası açılacak gibi
gözükmektedir. Belediyeler hobicilere arazi tahsisinde, doğa dostu olan organik üretim kuralını şart
koşabilirler.Belediyeler organik atıkları dal kırma makinalarından geçirerek yaptıkları kompost ve
malçgibi toprak iyileştirici organik malzemeyi kendi park ve bahçelerinde kullanabilirler. Aynı
zamanda hobi bahçelerine verebilirler.Bu örnek aktiviteyi diğer Belediyeler de uygulayabilirler.
KENT BAHÇELERİ
Özel teşebbüs şeklinde oluşan kent bahçeleri, kiralanan arazideki parseller üzerinde kuruluyor.
Aynen hobi bahçeleri gibi hobicilere hizmet veriyor. Kent Bahçelerinde de Organik Kültür
Gönüllülerince organik üretim kurallarının uygulanması çok sevindirici olur..
EKO-MEZARLIK
Kuralları Belediye tarafından konulacak Ekolojik Özel Mezarlık kurulması Büyük şehirdeki mezarlık
sorununu çözmede bir alternatif oluşturacaktır. Dış ülkelerdeki özel mezarlık uygulamaları örnek
alınabilir.
EKO-KÖY
Sosyal ilişkileri organik tarım uygulamaları ile birleştiren küçük
toplulukar olan eko köylerin insanla doğa arasındaki uyumu
artıracak
bir
yaşam
biçimi
amacını
taşıdığı
açıklanmaktadır.İskoçya’daki “Findhorn” ekoköyler için tipik bir
örnek teşkil etmektedir.GEN, Global Ecovillage Network – Avrupa
Ekoköyler Ağı, eko-köy tutkunları arasındaki iletişimi sağlamaktadır.
Arjantin’deki bir
ekoköyden görünümler
EKO-ADA
Bu satırların yazarı eko-ada tezini savunmaktadır. “Eko-ada Bozcaada” projesi gerçekleşirse adadaki
bütün doğal kaynaklar ve tarım uygulamaları ekolojik özellik kazanacak, Ada’da agro-eko turizm
projeleri tam anlamıyla ekolojik kurallarla uygulanacaktır.
Eko-ada: Gökçeada Projesi
Gökçeada Kaymakamlığınca desteklenmektedir. Gökçeada da
organik tarım konusunda çok başarılı çalışmalar yapılmaktadır.
Organik tarım toprakla
barışmanın yolunu
açmaktadır. Adalardaki
bağların betonlaşmaya
kurban gitmemesi için adalılara tüm yıl boyunca düzenli bir
gelir kaynağı sağlamak gerekiyor. Kış aylarında organik yün ve
pamuktan örgü işleri, organik tekstil, elektrikli ev aletleri
montajı ve cam eşya üretimi gibi gelir sağlayıcı uğraşlar
geliştirmek, organik şarap ve zeytinyağında marka yaratmak, Gökçeada’dan bir görünüm
organik bal, organik koyun eti konularında iddialı üretimler
yapmak, kekik üretiminde ihtisaslaşmak ve bu uğraşları turizmle bağdaştırmak, adalara hiçbir fosil
yakıt sokmayarak yenilenebilir kaynaklarından faydalanmak, eko-ada olmanın gerekleridir. Adaları
eko-ada ilan etmek, onlara dünya çapında bir ün kazandıracak gibi görünmektedir. Bozcaada ve
Gökçeada Kuzey Egedeki Yunan Adalarıyla birlikte bir AB Projesi uygulayabilirler.
17
EKOLOJİK YAŞAM ETKİNLİKLERİNE ÖRNEK PROJELER
İMECEEVİ
Doğal Yaşam ve Ekolojik Çözümler Çiftliği:Dernek statüsündedir.. Aynı zamanda bir “Çevre – Kültür
Kooperatifi “ girişimidir.
Burada bir yandan doğayla uyumlu yaşamayı deneyimlerken diğer yandan da doğanın kendi
takvimine uygun üretimler yapıp çalışmalara katılmak isteyen insanların da ziyaretine olanak
sağlıyor.
imeceiletisim-subscribe@yahoogroups
www.imeceevi.com
www.imeceevi.org
TATUTA PROJESİ ( TaTuTa Ekolojik Çiftlikleri)
Tatilini farklı bir şekilde geçirmek isteyenler için Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
oldukça farklı bir seçenek sunuyor. TATUTA yani Tarım-Turizm-Takas projesi kapsamında ekolojik
tarım yapan bir çiftliğe konuk olup dilediğiniz kadar ekolojik tarımı öğrenebilir, ya da sadece çiftlikte
konaklayıp ekolojik ürünlerden tadabilirsiniz.
Bilgi için : BUĞDAY Derneği
www.bugday.org
e-mail: [email protected]
Tel 0212 2525555
Ç A Y E K Çanakkale EkolojikYaşam İnisiyatifi
www.cayek.org
NAR köy , Oranik Tarım ve Eğitim Çiftliği / Kandıra / Kocaeli
www.narkoy.com
YEŞİLİ ARAYAN METROPOL İSTANBUL
Avrupa Yeşil Kentler 2009 Endeksinde İstanbul 30 Metropol içinde;
Yeşil alanda 28.
Çevrede 29. sırada bulunuyor.
Dileğimiz İstanbulumuzun daha üst sıralarda yer almasıdır.
Metropollerde Yeşil Kuşak Uygulamaları
Metropollerin kırsal alan aleyhine gösterdiği hızlı yayılım, özellikle Avrupa’da ek önlemlerin
alınmasını gündeme getirmiştir.Başta Paris olmak üzere birçok şehirde kaybedilen alanların geri
kazanılmasına başlanmıştır. Fransa’daki Paris ve Lyon gibi büyük metropollerin çevrelerinde
“Ekolojk Koruma Amaçlı Tarımsal Kuşaklar”ayrılmıştır. Bu amaçla ön görülen minimum alanın
metropol ve çevresinde yaşayanların her biri için 300 -400 m2 olduğu varsayımından hareketle
18
planlama yapılmaktadır. İstanbul İl sınırları içinde mevcut olan yeşil alanlar nefes borusu ve kenti
kırsal alana bağlayan yeşil koridor olarak korunmalıdır. Bu yeşil kuşak korunarak , ekolojik özellikleri
öne çıkarılarak eko-turizm amaçlı olarak Büyükşehirde yaşayanların doğayla kucaklaşmasını
sağlayacak mekanlar haline getirilmelidir. Yeşil kuşak olarak korunması planlanan kırsal alanlara
organik tarım aktivitesi kazandırılarak, yerel halkın Devletin ve Belediyenin ekolojik çalışmalarına
gönüllü olarak katılması sağlanabilir. Agro-eko turizm yolu ile kırsal alanda istihdamın sürekliliği
sağlandığı gibi, kentte yaşayan insanların yakın yerlerde bütün yıla yayılacak günübirlik ve
haftasonu tatil yapmaları mümkün olmaktadır.
Metropollerin yakınlarındaki tarımsal işlevlerin organik hale getirilmesi özellikle su havzalarında
daha da önem arz etmektedir. İstanbul ve Kocaeli gibi il sınırları içindeki bütün alanların
Büyükşehir içinde toplandığı Megapol ve Metropol’lerde İÇME SUYU HAVZALARI YEŞİL
KUŞAKLARLA KORUNMALIDIR.
PARİS, MÜNİH ve LONDRA gibi Büyükşehirlerde yapılan uygulamalar İstanbul için örnek olabilir.
Münih Belediye Başkanından Yerel Yönetim Dersleri
“Şehriçi nüfusu : 15 yıldan beri hiç değişmedi. 1.300.000 de kaldı. Kentte bir çivi çaktırmayız. Nüfus
kent dışında artıyor.”
“Yeşil alan şehir içinde yaşayan kişi başına 30 m2”
“Çevre : Münihte karbondioksit salınımını 5 yılda %15 azalttık. Doğalgaz ve kömür kullanımı yerine
rüzgar, güneş, hidroenerji ve biyodizele yöneldik. Hedef %20 azaltma.
Organik Tarıma da ağırlık vermeye başladık.”
“Yeşil alanın imara açılması, kabul edilemez birşey”
“ Dünyanın en kaliteli içme suyu bizdedir. 100 yıllık stokumuz var.”
Christian Ude
Münih Belediye Başkanı
Herr Ude, Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) oylarının çoğunlukta olduğu Bavyerada, Sosyal Demokrat
Parti SPD’den seçilmiş ve 15 yıldır seçim kazanmaktadır. Herr Ude, İstanbul-Şişli Belediye Başkanı
Mustafa Sarıgül tarafından İstanbula davet edilmiştir.
Not: Şehir içinde kişi başına düşen yeşil alan Münihte 30 m2, İstanbulda 2 m2
Londra ekolojik yaşam sistemi büyükşehirlerimiz için örnek alınabilir.
“Büyüyen kentler, büyüyen gıda sorunu” adlı kitapta Londra ‘daki tarımsal aktiviteler hakkında
aşağıdaki bilgiler verilmektedir.
Londra Bölgesi Çiftlikleri:
500 hektarlık alanda meyve ve sebze yetiştirilmektedir. Bunun ekonomiye katkısı 3 milyon Sterlin
dir. Yaklaşık 3000 insan için istihdam sağlanmaktadır.
Yönetime Ait Çiftlikler :
Londra nın bazı yönetimleri halen çiftlik sahibidir. Bazı çiftlikler okullardan gelen ziyaretçileri konuk
etmektedir. Yönetimler çiftliklerini çoğunlukla bireysel kiracılara kiraya vermektedir.
19
Bölüşüm Bahçeleri :
30,000 dolayında aktif bölüşüm bahçesi vardır. Londra nın iç kesiminde toplam alanın % 4' ü boştur.
Londranın dış kesiminde boş arazi oranı % 18' i bulur. Bu boş alanların sahibi yerel yönetimlerdir.
Bölüşüm bahçesi kullanmak isteyen insanlar uzun listeler oluşturmaktadır. Bölüşüm bahçeleri 1908
yılından beri yasalarca korunmaktadır. Yerel yönetim arsa tahsisi yanında bahçe geliştirmeye destek
vermektedir. Geleneksel olarak, bölüşüm bahçeciliği düşük gelirliler ve emekliler yapmaktadır. 1993
te bahçeleri değerlendirenlerin % 6 sı 35 yaşın altında, %65 i 50 yaş üzerindedir. Son yıllarda durum
değişmiş, katılımcıların çoğunluğu daha genç ve daha yüksek meslek gruplarından oluşmaktadır.
Kent Çiftlikleri :
Aktivite 1970 lerde başlamıştır. Londra da 0,25 – 2,5 hektar arasında 8 çiftlik hayvansal üretime
ağırlık vermektedir. Kent çiftlikleri, hayırkuruluşları ve belediye kaynakları yoluyla fon bulur ve yerel
topluluk tarafından yönetilir. Kent çiftliklerinde bir STK kuruluşu eğitim vermektedir. Kentte
yaşayan bir çok çocuk, çiftlikleri ziyaret ederek toprakla ve çiftlik hayvanları ile ilk kez karşılaşma
fırsatı bulmaktadır.
Toplum Bahçeleri :
Londra da Federation of City Farms and Community Gardens ( FCG and CG ) Federasyonuna bağlı
77 toplum bahçesi bulunmaktadır. Toplum bahçeleri, tüm kentte, konut alanlarında, demir yolu
kenarlarında, geçici boş arailerde bulunurlar. Bazı besinler üretilse de, toplum bahçelerinde esasen
çiçek ve süs bitkisi yetiştirilir.
Toplum bahçeleri, Kent çiftlikleriyle birlikte yılda 650,000 dolaında ziyaretciyi yani Londra
nufusunun yaklaşık % 10'unu kendine çekmeyi başarmıştır.
Özel Bahçeler :
Londra da yaşayan 2.8 milyon ailenin yarısı bahçe sahibidir. Özel bahçeler kapladığı alan itibariyle
de Londra bölgesinin % 20 sini oluşturur.
Okul Bahçeleri :
Bazı okullar Oyun alanlarının asfalt ve beton zeminini kazımış ve bitki yetiştirmeye ayırmıştır.
Yetiştirilen ürün miktarı çok azdır, üretim eğitim amaçlıdır.
MİLENYUM KALKINMA HEDEFLERİNİN YERİNE GETİRİLMESİ KONUSUNDA
BİLİMİNSANLARI NE DİYOR ?







İnsan refahının sağlanması kadar, yoksullukla bağlantılı hava kirliliği ve orman alanlarının
yok edilmesi gibi çevresel sorunların azaltılabileceği savunuluyor.
Yaşamsal doğal alanları korumak, canlı neslinin tükenmesi, en hayati ve öncelikli
hedeflerden biri sayılıyor.
Fosil enerji kaynaklarını doğru kullanmak, sera etkisi yaratan gazların emisyonunu azaltmak
için büyük çaplı değişimler gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Yoksul çiftçiye ucuz sulama olanakları sağlanması öneriliyor.
Vergi toplama ve faiz oranları, kirliliği ve doğal kaynakların israfını önleyecek şekilde yeniden
düzenlenmelidir.
Öncelikleri daha rasyonelce belirlemek için, ekonomist ve çevrecilerin ortak politika
üretmeyi artık öğrenmeleri gerekiyor.
Yarar ve zarar maliyetlerinin bu bakış açısıyla hesaplanmasının, insanlığın geleceğine çok
daha önemli katkılar yapacağına kesin gözüyle bakılıyor.
20
İKİNCİ BÖLÜM
GÜVENİLİR GIDA ile BİLİNÇLİ BESLENMEK
Tüketicinin gıda terörüne karşı güvenilir gıda ile beslenme hakkı vardır.
BESLENME
Sağlıklı yaşam için yeteri kadar güvenilir gıdayla dengeli beslenmek insanın en doğal hakkıdır.
Beslenme, yaşam kalitesini belirleyen birinci faktör sayılmaktadır. Tüketiciler ne yiyip içtiklerini
sorgulamaya başlamıştır. Dengeli besleniyor muyum ? Besin çeşitlerine dikkat ediyor muyum?
Tükettiğim besin maddeleri bedenime bir zarar verecek zararlı katkı maddeleri içeriyor mu?
Bilinçli bir tüketici dengeli beslenmek için aldığı gıdaların besin değerlerini, içerdikleri protein,
karbonhidrat ve yağ oranlarını, vitamin ve mineralleri bilmek istiyor.
Son yıllarda tüketicinin baş sorunu Gıda Terörü olmuştur. Sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntısı ve
nitrat birikintisi sorunları, işlenmiş besinlerde kuralsızlığın ve açgözlülüğün getirdiği Gıda Terörü,
gıdaya duyulması gereken güveni sarsmıştır. Tüketici artık " tüketirken tükenmek" sorunuyla
başbaşa kalmıştır. Bilinçli tüketici temiz olmayan gıdalarla oksitlenen vücudunu antioksidanlarla
detokslama derdine düşmüştür. Hangi gıda kontrol edilen bir sistem içinde üretilmiş ise, güvenilir
ise, tüketici o gıdayı arayıp bulmak istemektedir.
Bilinçli tüketicinin sentetiklerden uzaklaşarak; gıdadan kozmetiğe ve tekstile kadar organik ürünler
tüketme alışkanlığı kazanacağı ifade ediliyor. Böylece organik ürün bilinirliği artacak, organik ürünle
yaşamanın önemi anlaşılacak gibi görünüyor. Tüketiciye bu konuda en iyi yol gösterici Organik
Kültür olabilir. Gıda Terörünü ana sorun olarak mercek altına alırken; gıda kıtlığı ve gıda israfı gibi
küresel sorunlara da ilgisiz kalamayız.
Beslenmedeki alışkanlıklar ve tarımsal sistemler çok çeşitli gıdaların ortaya çıkmasına neden
olmuştur. Dengeli beslenmek için gıda güvenliğini gerçekleştirmeliyiz, bilinçli beslenme metodlarını
öğrenmeliyiz, Koruyucu Tıptan yararlanmalıyız. Dengeli beslenmemiz için, önce bitkilerimizin ve
bize gıda üreten hayvanlarımızın dengeli beslenmesini sağlamalıyız. GDO lu tarıma karşı ORGANİK
TARIM'ı desteklemeliyiz.
Dengeli beslenmek tüketicinin anayasal hakkıdır.Tüketici dengeli beslenebilmek için Beslenme
Güvenliğinin gerçekleştirilmesini Devletinden talep etmelidir. Beslenme konusunda politika
geliştirilmesine Tüketici de etkili olmalıdır.
BESLENMEYİ TEHDİT EDEN FAKTÖRLER
Dünya insanlarının yeterli ve güvenli beslenebilmesi için, beslenmeyi tehdit eden Gıda Kıtlığı, Gıda
İsrafı ve Gıda Terörü gibi etkenlerin bilinmesi ve bunların etkilerinin azaltılması gerekmektedir.
GIDA KITLIĞI
Küresel gıda krizi beslenme hakkını tehdit eden faktörlerin başında geliyor. Gıda noksanlığı AÇLIK
KRİZİNİ çağrıştırıyor. Gıda güvencesinin bulunmadığı yoksul ülkeler açlık sorunuyla boğuşuyor.
21
Korkutmacı Tablolar
"Küresel gıda kıtlığı krizini aşabilmek için genetiği değiştirilmiş ürünlerin kullanılması gerekir"
Avusturalya Tarım Bakanı -Tony BURKE (2008)
"Yoksul ülkelerdeki gıda krizi ile savaşabilmek için tüketicilerin korkularını arttırmak yerine, genetiği
değiştirilmiş (GDO'lu) ürünlere sıkı sıkı sarılmak gerekiyor" Uluslararası Buğday ve Mısır Geliştirme
Merkezi Başkanı
Thomas LUMPKIN (2008)
Yazarın notu: Açlığa çare ararken, fakirlere GDO denilen dinamit lokumu sunulmak isteniyor.
Fakirlerin ekmeği yoksa buyursunlar GDO'ya!
Dünya nüfusunun 40 yıl içinde 6 milyardan 9 milyara çıkacağı, gıdaya olan talebin %50 artacağı
belirtiliyor. Açlık gıda kıtlığından kaynaklanmıyor!
Kasım 2009 da Roma'da FAO tarafından düzenlenen Dünya Gıda Güvenliği zirvesinde Papa 16.
Benediktus şu tarihi konuşmasını yapıyor : "Açlık, nüfus artışıyla ilgili değil. Yeryüzü, kendi
sakinlerini besleyebilecek kaynaklara sahipdir. Dünyada açlığı bencil ve israfçı zenginler körüklüyor."
"Gıdadaki fiyat artışlarına açgözlü spekülatörler sebep oluyor."BM ( Birleşmiş Milletler ) Afrika’ya
insani yardım faslından gıda gönderiyor. Kabileler arasındaki savaş yüzünden gıdalar aç insanların
kursağına inmiyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun : " Dünya da 1 milyar insanın açlık
sorunuyla boğuşmasına seyirci kalamayız" , " Yılda 6 milyon çocuk açlık yüzünden can veriyor" diyor
Yazarın Notu: Aç insanların bulunduğu Afrika ülkeleri, daha önceleri Avrupalıların sömürgeleriydi.
GIDA İSRAFI
Beslenmeyi tehdit eden faktörlerden biri de gıda maddelerinin aşırı tüketimi ve israfıdır.
Ülkemizde ekmek israfının olduğu bilinmektedir. Yenmeyen fazla ekmeklerin çöpe atılmasını
önlemenin çarelerini aramalıyız. Öğle yemeklerinde ekmek yerine haşlanmış patates veya patates
püresi yiyerek hiç olmazsa ekmek tüketimini azaltmalıyız.
ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre ülkede üretilen gıdanın yüzde 25'i israf ediliyor. Yıllık 43 milyon
ton gıdanın çöpe gittiği açıklanıyor.Aşırı gıda tükettikleri için şişmanlık sorunu yaşayan insanların
(obezlerin) Dünya'ya yükleri, hem gıda israfı, hem de obeziteyi rehabilite etmek şeklinde ortaya
çıkıyor.ABD de obeziteye bağlı sağlık sorunları için her yıl 117 milyar dolar harcandığı ifade ediliyor.
ABD nin dünya açları için ayırdığı yıllık bütçe ise 2 milyar dolar olduğu açıklanıyor.BM –Gıda ve
Tarım Örgütü FAO tarafından yürütülen Gıda İsrafını Önleme Girişimi çalışmalarına biz de
katılmaliyız, Hiç olmazsa, ekmekleri çöpe atılmaktan kurtaracak alternatif aktiviteler
gerçekleştirmeliyiz.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ; açlığın yok edilmesi için yürütülen çalışmaların yetersiz kaldığını
belirtiyor.Almanya'da "Brot für die Welt" ( Dünya İçin Ekmek ) kampanyası yıllardır yürütülüyor.
Türk Kızılay'ı Dünya yoksullarına gıda taşıyor.
Yazarın Notu : Dünyada ki açlık sorunu, Dünyayı sömüren zengin ülkelerdeki dolar bilyonerleriyle,
petro- dolar zenginlerinin namus borcu sorunu gibi görünüyor.
22
Tarım ürünlerinin bioyakıt olarak kullanılması
Petrol fiyatlarının artması üzerine bitkisel yakıt kullanma fikri gelişti.
Mısırdan biogaz, kanoladan biodizel ; buğday, patates ve şekerkamışından biobenzin elde edildi.
Türkiye'de biodizel fabrikaları kuruldu. Brezilya'da biobenzin hammaddesi olan etanol endüstrisi
yaygınlaştı. Bu trend, gıda kıtlığı yaşanan Dünyada endişe yarattı. Bundan böyle, petrol yerine
güneş enerjisi ve rüzgar enerjisine öncelik verilmesi, tarım ürünlerinin tamamının insan gıdası
olarak kullanılmasına olanak sağlayacak. Bu durum, açlık çeken insanların yarararına olacak.
GIDA TERÖRÜ
"Önce ekmekler bozuldu"
Gerçekten en doğal ve faydalı bildiğimiz beslenme kaynakları bozuldu, kirlendi, zararlı hale geldi.
Doğal diye içtiğimiz suların bile ne kadar güvenli olduğu tartışılıyor. Sulardaki arsenik ve nitrat, hatta
klor gibi maddeler kanserojen etki gösterebiliyor. Hijyen konusu da cabası. Sebze ve meyvelerdeki
tarım ilacı kalıntısı ve nitrat birikintisi sağlıklı yaşam için riziko oluşturuyor.
Genleri değiştirilmiş GDO lu ürünler frankeştayn gıda diye korku salıyor. Merdiven altı
imalathaneler, hijyeni hiçe sayıyor. Anlı şanlı firmalar işledikleri gıdalara GDO türevi olan katkı
maddelerini katıyor. Gıda terörünü önlemeyi Devletin görevi sayan bilinçli tüketici, izleyici rolünü
iyi oynamalıdır !
Kansere yol açan Gıda Terörü aktörleri nelerdir ?
*Yiyeceklere renk ve aroma sağlayan katkı maddeleri
*Dayanıklılık sağlasın diye kullanılan koruyucular
*Tadlandırıcılar
*Bitkisel gıdalardaki zehirli ilaç kalıntıları
*Bitkisel gıdaların içindeki nitrat ( ağır metal ) birikintileri
*Hayvancılıkta kullanılan antibiyotiklerden , hormanlardan, ilaçlardan, süt - et ve yumurtaya geçen
kanserojen maddeler
*Hayvanlara yedirilen (aflatoksin li ) küflü yemlerden, nitrat ve ağır metal içeren yemlerden ete,
süte ve yumurtaya geçen kanserojen maddeler
*Arıcılıkta doğal mum yerine petrol ürünü parafinin kullanıldığı durumlarda, bala karışan parafin
kalıntıları
*Hileli bal yapımında kullanılan sentetik esans ve GDOlu mısır şurubu
*Arıların sentetik kimyasallarla ilaçlanmış meyve bahçeleri ve tarlalardaki bitkilerin polenlerinden
yaptıkları ballarda biriken zehirli ilaç kalıntıları
gıda terörünün aktörleridir.
Ağır metaller, tehlikeli maddelerin gömüldükleri yerlerde, trafiğin yoğun olduğu karayollarına
komşu arazilerde, hava limanı ve termik santrallere yakın yerlerde otlayan hayvanların eti ve
sütüyle ; oralarda yetişen meyve ve sebzelerle insan vücuduna geçiyor.
Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU açıklıyor.
" Biyolojik tehlike var. Gıdaya tarımsal uygulamada, işleme ve proses sırasında Toksin - Küf -Virüs –
Parazitler – Kimyasallar karışıyor."
İ.T.Ü. Gıda Mühendisliği Bölümü
23
Tarım Bakanlığı Gıda Denetimi sonuçlarına birkaç örnek :Kırmızı toz ve pul biberler incelendi ;
 109 numunede aflotoksin ( kanserojen küf ) bulundu.
 30 numunede ( kanserojen ) Sudan boyası ortaya çıktı.
 159 numunede insanoğlunu ciddi biçimde tehdit edecek bulgulara rastlandı.
 2805 firmanın sağlıksız üretim yaptığı saptandı.
Uğur DÜNDAR'ın yönettiği Arena Proğramında ekrana gelen görüntüleri hatırlarsınız. Para
kazanmak uğruna insan sağlığıyla oynayanları korkusuzca ortaya çıkararak, Türk Halkını gıda
güvenliği kavramıyla tanıştıran Uğur Dündar’a teşekkür borcumuz var.
"Gıda koruyucu katkı maddeleri serbest radikalleri tetikliyor. Anne sütünde tarım ilacı kalıntısı
bulundu. Zehirli endosülfon maddesi içeren tarım ilacı AB de yasak. Türkiye'de serbestçe satılıyor."
( Prof. Dr. Selim KURTOĞLU )
Dikkat kanserojen
Ekmek, bisküvi, kraker gibi unlu mamüllerde kullanılan akrilamid maddesi kanserojendir.
AKRİLAMİD kızarmış pateteste de ortaya çıkıyor. ASBEST kanserojendir.
Asbestli topraktan yapılan çanak – çömlek de kanserojen etkiye sahiptir. Satın alacağınız güveçlerin
orijini, çıkış yeri neresidir? TOPRAĞI TAHLİL EDİLMİŞ MİDİR? Ortada organik sertifika varsa, sorun
yoktur.Topraktan yapılmış çanak içinde satılan yoğurtun organik olduğu iddia ediliyorsa hem
yoğurdun, hem de çanağın organik sertifikasını sorunuz.
Kasap tahtası kanserojenEskiden kasaplar ağaç kütük, daha sonraları kalın massiv ağaç tahta
kullanırlardı. ŞİMDİ KASAPLAR SENTETİK KİMYASAL MADDEDEN YAPILMIŞ ET TAHTASI
KULLANIYOR. Ve bunun hijyene uygun olduğu için Belediyece zorunlu tutulduğunu söylüyorlar.
Kasap dükkanından et alırken,dikkat edin,satırın ete her vuruşunda etinize bir kimyasal kıymığın
yapıştığını göreceksiniz. Bu sentetik kimyasal maddenin zararlı olduğunu kamu oyuna duyurmak ve
yasaklanmasını talep etmek tüketicinin hem hakkı, hem de görevidir. Bu görev bireysel ve örgütsel
bazda yerine getirilmelidir.
Yazarın notu: Kasap dükkanlarındaki et tahtaları meşe ağacının en sert cinslerinden yapılabilir. Satır
darbeleriyle yıpranan tahta. yüzeyi tesviye edilerek uzun süre kullanılır.
GIDA TERÖRÜNE BAZI ÖRNEKLER :

Tarım Bakanlığını yanıltarak ithal izni aldıkları Magnesol XL kimyasalını, defalarca kullanılmış
yanık yağın rengini açmada kullanıyorlar.
Kaynak :Tüketicinin Erkan Abisi ( Hürriyet Gazetesi )

Tarım ilacı kalıntıları nedeniyle Rusya nın reddettiği sebze ve meyveler iç piyasada tüketildi.
Kaynak : Ziraat Mühendisleri Odası ( ZMO ) Antalya Şubesi

Çabuk siyahlaşsın diye ZEYTİNE ZARARLI BOYA katılıyor. Yemyeşil zeytini bir gecede simsiyah
yapıyorlar. (Anonim)

Kimyasal madde ithal edildikten sonra boşalan 114 plastik varil içinde 12 ton (12.000 kg )
turşu kuran vatandaş yakalandı.
Kaynak : Tarım İl Müdürlüğü / Adıyaman
24
Son yıllarda insan sağlığını tehdit eden hileli ballar piyasayı doldurmuştur. Arı yüzü görmeyen bal
olur mu? Maalesef bal gibi oluyor. Süper açıkgözler ABD den gelen GD (genetiği değiştirilmiş)
mısırdan elde edilmiş şeker şurubuna, ABD den gelen bal aromasını (parfümünü) katarak “bal gibi”
hileli bal yapıyorlar.
Yazarın notu: Bu süper zekalı kişiler, akıllarını hile yerine, faydalı projelere yorsalar, daha fazla
kazanç sağlamazlar mı ?




Bradmix Kimyasalı ile etin hacmi %30 arttırılıyor. Bradmix'in yerini Suprex kimyasalı aldı.
Hollanda menşeli Suprex artık Türkiye'de de üretiliyor. Suprex ete su emdirerek 700 gr eti
1000 gr yapıyor. Her Kurban Bayramında vicdanı kıt insanların kurbanlıkları sentetik
hormonlarla şişirip haksız kazanç sağladıklarına şahit oluyoruz.
Organik sistemde 6 ayda 2 kiloya ulaşan piliç, GDO lu mısır küspesinin içine konan
kimyasallar ile 38 günde 2 kilo oluyor.
Avrupa Gıda ve Veteriner Ofisi Türkiye'de yaptıkları incelemelerde "etlerde hormon ve ilaç
kalıntısı" bulmuş ve ilgilileri uyarmıştır.
Kızartma yağlarının 20 defa kullanıldığı halde rengini kimyasallarla açıp, gecekondu semtleri
halkına ucuza satıldığı,evlerde ve ucuz yemek satan lokantalarda kullanıldığı belirlenmiş
bulunuyor.
Tarım İlaçları Hücre DNA' sını değiştiriyor. DNA yapısında meydana gelen değişimlerin kanseri
başlatan en önemli neden olduğu belirtiliyor. Biliminsanları kanser vakalarındaki artış nedeninin
tarımda kullanılan hormon, gübre ve tarım ilaçları olduğunda ısrarlılar.
Yazarın notu: Değerli Okuyucular, bu kadar zehirlenmeye karşın nekadar dayanıklı olduğunuzun
farkında mısınız ? Ancak sizin kadar dayanıklı olmayan vatandaşlarımızın doldurdukları hastaneleri
göz ardı etmeyiniz.
Prof.Dr. Erkan TOPUZ
sözler:
Hocamızın Arena Proğramında Türk Kamuoyu ile paylaştığı çok kıymetli
Kanserden korunabiliriz. Kanser önlenebilir bir hastalıktır.
Kanserden korunma çareleri:
*Temiz bir çevrede yaşamak ;
*Temiz hava solumak,
*Temiz su içmek,
*Temiz besinlerle beslenmek.
“ Sağlığınızı zenginlik sayınız.” ( Engiz, 2009 )
25
GIDA TERÖRÜNÜN ÖNLENMESİNE KATKIDA BULUNALIM
Tüketici olarak Gıda Terörüne " Dur! " demeliyiz. Satın aldığımız gıdanın içinde ne olduğunu
bilmeliyiz. Besinlerimizin çiftlikten soframıza kadar geçirdikleri sürecin hikayesini
okumalıyız.
İşlenmiş gıda sektöründe insan sağlığına zarar verebilecek katkı maddelerinin kullanılmasının
önüne geçilmesi için tüketici reaksiyonlarını göstermeliyiz.
Bize et, süt , yumurta veren hayvanlarımızın da temiz yemlerle beslendiğinden emin olmalıyız.


Gıda denetiminin Devletçe denetlenen akredite kişi ve kuruluşlarca yapılması
Gümrük kapılarından giriş yapan konvansiyonel gıda, gıda ham maddesi ve gıda katkı
maddesi, GDO ve türevlerinin denetlenmesi
 Gıda denetimine tüketicinin gözlemci aktivist olarak katılması
hepimizi ilgilendiren beslenme sorunlarıdır.
GDO genetiği değiştirilmiş organizmalara ve GD genetiği değiştirilmiş ana ürünlerine karşı bütün
dünyada yürütülen " GDO'ya Hayır " kampanyalarını Organik Kültür Gönüllüleri olarak
desteklemeliyiz.
GIDA ARAYIŞLARI
İnsanoğlu yüzbinlerce yıl toplayıcılık ve avcılıkla geçimini sağladı.
İnsan 12.000 yıl önce buğday ekip, karnını doyurdu. Tarım geleneksel hale geldi. Bitkisel ve
hayvansal üretim yaygınlaştı. İnsanlar kanallar açarak bitkilerini suladı, hayvan gübresini tarlalara
taşıdı. Tarlasından, bahçesinden elde ettiği meyve ve sebzelerden, doğadan, kırdan, ormandan
topladığı bitkilerden ve doğal yemlerle beslenen hayvaların ürünlerinden ve av hayvanlarının
etlerinden çok çeşitli yemekler yaptı. Her bölgede ayrı ayrı beslenme kültürleri doğdu.
Bugün insanları beslemekte olan gıdalar ; üretim metodlarına, fonksiyonlarına ve insanlarca
benimsenmelerine göre Konvansiyonel Gıda, Organik Gıda, Helal Gıda gibi çeşitli isimlerle anılıyor.
GIDA MADDELERİ MERCEK ALTINDA
Beslenme fizyolojisine uygun, mümkün olduğu kadar iyi kalitede bir gıdaya ulaşılması için
tüketicinin çaba harcaması gerekiyor. Gıda sektöründe ki skandallar bütün dünyada güvensizlik
yaratmıştır. Bir tarafta ucuz gıda maddesi, diğer tarafta pahalı ürünler karşısında tüketici karar
vermekte zorlanıyor. Dünyadaki çeşitli tüketim modelleri birbirini etkiliyor.
Organik Kültür Felsefesine göre gıdalar iki ana grupda toplanıyor.
 Konvansiyonel Gıdalar.
 Organik gıda
KONVANSİYONEL GIDALAR
Endüstriyel, geleneksel, klasik ve yoğun olarak da adlandırılan konvansiyonel tarım sistemiyle
üretilen tüm gıdalar konvensiyonel gıdadır. Dozajını aşan zirai ilaç ve yoğun gübre kullanımını
kontrol edemeyen bir sistem olan Konvensiyonel Tarım Sistemi insan ve çevre sağlığını gözetmekte
titiz davranamıyor. Konvansiyonel sistem;
 Hem çevreyi kirletiyor.
 Hem de insan sağlığı için risk oluşturuyor.
Konvansiyonel endüstriyel tarımda, bitkisel ürünlerde hormon kullanımı, zirai ilaç kalıntısı ve nitrat
birikintisi dozajını aşınca insan ve hayvan beslenmesine zarar veriyor. Hayvanlara hormon verilmesi
26
ve organik olmayan maddelerin yedirilmesi et, süt. yumurta ve balın gıda kalitesini düşürüyor.
Konvansiyonel Gıdaların Besin Zincirindeki Kanserojen Oluşumlar : Bitkiler, temel besin olan
azotun (nitrojenin ) fazlasını depo ederler. (Nitrat depolanması ) Her bitki dokusunda farklı
miktarlarda depolanma olur. Konvansiyonel sebzelerde limitlerin çok aşıldığı görülmektedir.
Yapılan tahlil sonuçları aşağıda verilmiştir.
Bitki
------------Turp
Havuç
Marul
Ispanak
Nitrat mg / kg (kuru maddede)
-----------------------------261-300
30 -800
382 -3520
349-3890
İçeriğinde bukadar nitrat birikintisi olan konvansiyonel bir ürün yenmemelidir. Nitratın insan
vücudunda nitrozamine dönüştüğü, bunun da kanserojen olduğu bildirilmektedir.
DOĞAL GIDA
İlaç ve gübre gibi kimyasal girdi kullanmayan çiftçinin ürettiği meyve ve sebzeler bu gruba girer.
Doğallığına rağmen Organik sertifikası olmadığından Konvansiyonel gıda sayılır. İlaç ve kimyasal
gübreyi uzun yıllardan beri çiftliğine sokmadığına şahit olduğumuz bir köylünün sebze ve meyveleri,
yumurtası organik sertifikası olmasa dahi organik vasfını taşıyan doğal gıda sayılabilir.
Organik kurallara uyarak bahçenizde yetiştirdiğiniz sebze ve meyveleri gönül rahatlıyla
yiyebilirsiniz.Yapay gübre ve ilaç kullanmadığından emin olduğunuz köylülerden aldığınız sebze,
meyve, yumurta, süt ürünü gibi ürünler de rizikosu az sayılan ürünlerdir. Yaylalarda yetişen
hayvanların eti, sütü ve süt mamüllerini de sertifikasız organik ürün kabul edebilirsiniz. Bu ürünler
bütün doğallığına rağmen organik sertifikası olmadığından, piyasada “organik ürün”
iddiasıyla satılamaz.
GREEN FOOD
Japonya'da uygulanan Yeşil Tarım ürünü olan bir gıda arayışıdır.
Az miktarda gübre ve pestisid ( Böcek öldürücü ) kullanımına izin verilir. Ürünler süpermarket
sistemine girmeden üretici pazarlarında satılmaktadır.
JUNK FOOD
 Tatlılar.
 Tatlandırıcılar.
 Çikolatalar.
 Gazlı içecekler, Enerji içekleri,
 Cipsler, krakerler.
 İçkiler.
 Kafein.
FAST FOOD
Geleneksel gıda anlayışının ve pişirme yöntemlerinin dışında gelişen ve dünyanın her yerinde hızla
yayılan bir gıda zinciridir
27
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardioloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Gülümser HEPER
Hocamız uyarıyor :
“ Fast food bir sosyal hastalıktır.
*Şişmanlık
*Yüksek tansiyon
*Kalp damar hastalıklarında ölümlerin birinci nedenidir.”
Bilinçli tüketici olarak, Fast Food zincirinden kendimizi ve çocuklarımızı koruyalım. Fast food
konvensiyonel tarım ürünlerinden yapılıyor. Ucuz olsun diye GDO 'lu ürünlerin hammadde olarak,
GDO türevlerinin katkı maddesi larak kullanılması fast food ‘un önündeki ikinci büyük rizikodur.
SLOW FOOD
Slow Food hareketi Fast Food ‘a tepki olarak İtalyan Carlo PETRINI tarafından 1986 yılında başlatıldı.
Salyangozu sembol seçmiştir. Temel felsefesi yavaşlık ve dinlenmedir. Yerel ürün ve yerel yemek
kültürünü savunmaktadır. Carlo PETRINI Biofach 2004 Nürnberg Organik Ürünler Fuarında konuşma
yaparak Slow Food ‘u tanıtmıştır. Türkiye'de de tanıtım çalışmalarına önderlik yapmıştır. Slow Food
“Ekoloji İstanbul – 2009” Organik Ürünler Fuarında stantta tanıtılmıştır, Slow Food ürünleri
sergilenmiştir. Slow Food Organik Sertifika alırsa kıymeti daha çok artacaktır.
Daha fazla bilgi için Doç.Dr H. Rıdvan Yurtseven ‘in Slow Food ve Gökçeada kitabını okuyabilirsiniz.
KOŞER GIDA
Yahudilerin domuz etini yasaklayan beslenme kültüründen doğan bir gıda arayışıdır.
HELAL GIDA
Yahudilerin Koşer Gıdasından esinlenerek uygulamaya konan bir gıda sistemidir.
Malezya da Halal Food adıyla başlatılan hareket Almanya da yaşayan vatandaşlarımız arasında
titizlikle izlenmektedir. İslami usulde hayvan kesimini, et ve et ürünleri satışını düzenleyen kurallara
uyan firmalara Helal Gıda sertifikası veriliyor. Helal Gıda Sertifikasını alabilmek için ;
 Hayvanlara küf ve ağır metal içeren yem yedirilmemesi.
 Hayvan barınaklarının, hayvanların stressiz, rahat yaşamalarına uygun olması
 Bakıcıların hayvanlara merhametli davranmaları
 Beslenen hayvanların genleri değiştirilmiş olmayanlarından seçilmesi
 Hayvan beslemede GDO lu yem ve katkı maddelerinin
kullanılmaması şartlarının da Helal Gıda sertifika kuralları arasına dahil edilmesi daha
uygun olacaktır.
FONKSİYONEL GIDA
Probiyotik ve prebiyotik vasıflı fonksiyonel besinlerin, sindirimi düzenlediği, kolestrolü düşürdüğü,
bağışıklık sistemini koruduğu, kemikleri güçlendirdiği, yetişme çağındaki çocukların zeka gelişimini
desteklediği iddia edilmektedir.
Yoğurt çeşitleri, soyalı harçlar, soya kıyması, margarin çeşitleri değişik fonksiyonlara sahip oldukları
iddiasıyla piyasaya sürülmüştür. Ticaret serbesttir. Parası bol, merakı fazla ve zamanı kıt olan
müşterileri tarafından satın alınmaktadır.
28
Fonksiyonel gıdalar organik hammaddeden üretilip, organik sertifika almadığı müddetçe organik
gıda sayılmaz. Organik sertifikalı yoğurt varken, katkı maddeli yoğurtlara rağbet etmeyenlerin
bulunması doğaldır. Katı yağ yiyebilen insanın margarin yerine mis gibi tereyağı yemesi, daha
sağlıklı bir davranış sayılabilir.
İYİ TARIM GIDASI (good food )
Avrupa Market sahiplerinin talebi üzerine belli bir disiplinle uygulamaya konulan İyi Tarım
Uygulamalarının (İTU) ürünüdür.
AB marketleri tüketiciyi EUREPGAP standartlarıyla koruyor. Marketlerinde sattığı meyve ve sebzeyi
kimin, nerede, nasıl yetiştirdiğini sorguluyor. Belgesini istiyor. Bu ilkeleri Organik Tarım
kurallarından alıyor. Ancak tarım ilacı ve kimyasal gübre kullanımını yasaklamıyo. Sadece
kimyasalların doğru bitkiye,doğru zamanda ve doğru dozda vurulmasını öneriyor. Hayvan
yetiştimede de sentetiklerin kullanımında hassas davranıyor. Ancak hormon, ilaç ve gübre
kullanmayı yasaklamadığı için , İTU ürünleri endüstriyel tarım sistemine ait bir konvansiyonel gıda
sayılır.. İTU sistemi GD (genetiği değiştirilmiş ) tohum ve GDO ‘lu katkı maddeleri kullanmayı da
yasaklamıyor. Bu da iyi tarım gıdasının ikinci kamburudur.
Sebze ve meyve üretiminde good food ürünleri, organik sertifilalı ürünlere en yakın konumdadır.
GDO'lu GIDA
“Genetiğiyle oynanmış gıdalara karşı kararsızlık sürecek, eğer güvenilir bilimsel açıklamalar
yapılmazsa, bu GDO düşmanlığına dönecek.” Prof.Dr.Osman MÜFTÜOĞLU
Genleri insan eliyle değiştirilmiş bitkisel ve hayvansal ürünlerin tamamı GDO'lu gıdadır.
GDO lu gıdalar iki kategoride incelenmelidir;
* GD , Genetiği Değiştirilmiş ana ürünler:
- Bitkisel tohum, aşi kalemi,fide ve fidanlardan elde edilen meyve,sebze,tahıl ve
baklagiller,şifalı otlar, bitkisel yağlar
-Sperma ve ceninden üretilmiş hayvanlardan elde edilen bütün hayvansal gıdalar
(kırmızı et, beyaz et, süt,yumurta)
*GDO , Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar
Bakteri,virus gibi ikincil ürünler
Bu organizmalar, GD ana ürünlerin işlenmesinde, dayanıklı hale getirilmesinde
katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.
GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma ) bulaşmış bir gıda maddesi bitki, hayvan ve insan sağlığı
için risklidir. Gen bir proteindir. Milyonlarca yılda meydana gelmiştir. Şimdiki teknolojik gelişmelerle
laboratuvarda yapay gen üretilmekte, bitki ve hayvan DNA'sına monte edilmektedir. GDO
molekülleri, hayvan ve insan vücudundaki moleküllerle uyum sağlamakta zorlanabilir. GDO
proteininin aksiyonu hakkında önlem alıp alamayacağımızı bilemiyoruz. GDO ların masumiyeti
henüz isbat edilememiştir.
GDO ürünleri sayısız hazır yiyeceğe giriyor. GDO lu gıda potansiyel olarak risklidir, masum değildir.
Sakat (kolsuz, bacaksız ) çocukların doğmasına sebebiyet veren "Thalidomide" ile dünyanın her
köşesine giren DDT ilacı, uzun yıllar sonra sağlığa zararlı görülüp yasaklanmıştır. GDO nun da aynı
akibete uğramayacağı nasıl garanti edilebilir?
“GDO’nun koyunu, sonra çıkar oyunu” olmasın !
29
GDO'lu GIDA GÜVENLİ GIDA DEĞİLDİR
Hangi gıdalar GDO ludur?
Mısırözü yağlarının tamamına yakını geni değiştirilmiş mısırdan elde edilir. Mısırözü yağı yemeklik
olarak tüketiliyor. Mısırözü yağı margarin imalatında kullanılıyor. Hammadde olan mısır,
GD ( genetiği değiştirilmiş) ise bundan elde edilen sıvı yağa da, ondan yapılan margarine de GDO
bulaşmış olur. Mısır nişastasından elde edilen glikoz tadlandırıcı olarak bütün şekerlemelere
katılıyor. Mısır glikozu şeker şurubu halinde yaygın bir arı yemi olmuştur. GDO lu şekerle beslenen
arıların balı da GDO türevidir. İthal soyanın tamamı GDO lu üründür. GDO lu soyanın türevleri
ekmek, pasta, bisküi, kraker gibi unlu mamüllerde ana ürün ve katkı maddesi olarak
kullanılmaktadır.
GD (genetiği değiştirilmiş) mısır ve soya küspeleriyle beslenen inek ve tavukların eti, sütü ve
yumurtası GÜVENİLİR GIDA OLMAKTAN UZAKTIR.
İthal malı gıda maddelerine temkinli yaklaşalım. Ancak asıl tehlike yurt içinde GD (genetiği
değiştirilmiş ) tohumlardan kitle halinde tarımsal üretimin başlamasıdır. Siyasi otoritelerin
BİYOGÜVENLİK Yasasının içindeki güvenlik kavramına sadık kalmasını istemek hakkımızdır.
GDO’lu GIDA SAĞLIĞIMIZI ETKİLER Mİ?
Gen Teknolojisiyle üretilen gıdaların içinde, daha önce hiç yemediğimiz proteinler mevcuttur.
Mısırın içine monte edilmiş bakteriyel protein ile vücudumuzun hiçbir deneyimi olmadığı için, bu
gıdanın herhangibir alerji veya kronik hastalık yaratıp yaratmayacağı bilinmiyor.
Gıdaya eklenen yeni gen, asıl genleri bozabilir, onların temel görevlerini negatif yönde
etkilkeyebilir.Yeni genler yüzünden asıl genler fonksiyonlarını yapamaz hale gelince, farklı sonuçlar
doğabilir.
Eklenen antibiyotik dirençli genler, insan vücuduna girince, mide ve bağırsaklardaki patojenlere
geçebilir. Mide ve bağırsaklarınız
antibiyotiklere dirençli hale gelebilir. İlaç olarak alacağınız antibiyotiklerin hiçbir faydasını
göremiyebilirsiniz. KAYNAK: Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM)
GDO’lu GIDA bilinçli beslenmeyi tehdit ediyor.
Bilinçli öğretmen öğrencilerine GDO suz ürünlerle beslenme kültürü aşılar.
Bilinçli doktor hastalarına GDO suz ürünlerle beslenmeyi önerir.
Bilinçli anne baba, çocuklarına GDO lu gıda ve türevlerini yedirmez, kendileri de yemez.
Organik Kültüre inanmış tüketici GDO lu ürün satın almaz.
GDO dan yana olanlar ; "AB de Biogüvenlik yasası çıktı. AB ülkelerinin çoğu GDO ürünlerini
kullanıyor. Türkiye olarak bu teknolojiye öcü gibi bakmayalım. Stratejik olarak kullanalım." diyorlar.
"Nüfus hızla çoğalıyor. GDO lar kaçınılmaz" diyorlar. Hazırlanan yönetmeliğe göre GDO ve
türevlerinin karıştığı gıdaların üzerinde (etiketinde ) "GDO' ludur" ibaresi bulunacak. Kararı tüketici
verecek !
TÜKETİCİ GDO'lu GIDADAN NASIL KORUNACAK ?
Delikli demir çıktı, mertlik bozuldu. GDO çıktı. Pandoranın kutusu açıldı.
İnşallah biz yanılırız da kutudan sağlık çıkar. Fakat aksi ispat edilinceye kadar :
Pandoranın kutusu Yoktur bundan kötüsü
30
GDO dan korunmak için Tüketici,
 GD (genetiği değiştirilmiş ) mısır, soya, pirinç yemeyecek
 GD (genetiği değiştirilmiş ) mısırdan, soyadan, pirinçten yapılmış ürünleri tüketmeyecek.
 GD (genetiği değiştirilmiş ) pamuktan yapılmış giysileri giymeyecek.
 GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) bulaşmış katkı maddelerinin kullanıldığı hiçbir
gıda maddesine elini sürmeyecek.
Tüketici bunu nasıl başarabilir ? Eline büyüteci alıp GDO avına mı çıkacak ? Evet, ürünlerin
üzerindeki etiketleri inceleyecek, GDOlu olan ürünü satın almayacak. Bunu yapabilmesi için de,
GDO lu ürünlerin üzerinde “ Bu ürün GDO ludur. “ etiketinin bulunması şartını Devletinden talep
etmelidir..
Organik Kültür, bu sorunu kökten çözüyor. Sadece organik sertifikalı ürün tüketirseniz, GDO size
yaklaşamaz !
Pandoranın Kutusudan kesin korunmak ORGANİK SERTİFİKALI GIDA ile olur.
ORGANİK SERTİFİKALI GIDA
Organik sertifikalı gıda, doğaya zarar vermeksizin üretilen ve organik sertifika almaya hak kazanan
bitkisel ve hayvansal ürünlerle, bunlara katmadeğer eklenerek elde edilen organik sertifikalı
ürünlerdir.
“Organik Gıda Gerçeğini elbirliğiyle ortaya koymalıyız.”
Prof. Dr. Erkan Topuz
"Organik Gıdanın endüstriyel gıdadan daha sağlıklı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır."
( Geier, 2005)
Konvensiyonel (endüstriyel) gıda ile Organik gıdanın karşılaştırılması : 175 bilimsel araştırma
sonunda Organik Gıdayı Üreten Organik Tarım Sisteminin 4 genel boyutta, daha üstün olduğu
ortaya kondu. Organik tarım, üretim sektörleri içinde ekolojik, ekonomik, sağlık ve sosyal
boyutlarıyla daha iyi olduğunu kanıtlamıştır.Organik sertifikalı gıda, bir sistem disiplini içinde
üretilip; piyasaya güven veren Organik Tarım ürünüdür. Gıdaları oluşturan maddelerin beslenme
fizyolojisi yönünden değerleri ve sağlığa etkileri , daha hassas ölçüm metodlarıyla araştırılmış,
konvensiyonel gıdalarla organik gıdalar arasındaki farklılıklar belirlenmiştir. Kesin sonuç : “Organik
gıda daha sağlıklı. Organik tarım en rasyonel üretim.”
 En fonksiyonel besinler, Organik Sertifikalı Besindir.
Organik besin yiyen, vücuduna detoks yaptırmış olur, vücudunu zehirlerden arındırmış olur.
"Abur cubur gıdalara para vermektense, parayı organik gıdaya harcamak daha akıllıca bir iş gibi
görünüyor." ( Soydaş , 2006 )
31
Gayet Tabii Organik Ürün Daha Lezzetlidir
Organik meyve ve sebzelerin lezzeti, tadım testleriyle daha iyi anlaşılır. Bu testler, mineral
gübrelerin besinlerin lezzetini negatif etkilediğini göstermektedir. Bilhassa yoğun gübrelenmiş
havuç ve pateteslerin tadı kötüdür. Oysaki organik metodda bitki yavaş büyür, az suyla yetinir,
bunun için kuru maddesi fazla olur. Bu durum lezzeti pozitif etkiler. Denemelerde hayvanların dahi
organik yemleri daha severek yedikleri görülmüştür.
LEZZETİN SIRRI organik gıdanın kaynağı BİTKİDE SAKLI
Organik bitki kendini korumak için ANTİOKSİDAN üretiyor. Bitkisel ürünü yiyen insan ana bitkinin
yaprağında,meyvesinde ve yumrusunda biriktirdiği bu antioksidandan şifa buluyor. Aynen arının
kendisi için ürettiği BAL’dan yaralanmamız gibi.
Organik kurallara uyularak sebze ve meyve yetiştirmek, kısık ateşte yemek pişirmek gibidir. Her ikisi
de lezzetli olur.Biliminsanları, organik yetiştiricilikte ağır büyüyen sebze ve meyvelerde bulunan
eseri miktardaki minerallerin (iz elementlerin) ürünü lezzetli yapması yanında, vücudumuz için çok
yararlı fonksiyonları olduğunu belirtiyorlar.
AB Ülkeleri organik ürünleri “BIO”, “Bio”, “bio” şeklinde anıyorlar. Ambalajların üzerinde “BIO
“yazıyor. Almanyanın Nürnberg şehrinde her yıl tekrarlanan Organik Ürünler Fuarı BIOFACH ( bio
uzmanlığı ) diye adlandırılıyor. Bio gıda maddeleri %100 organiktir. Gıda dışındaki kozmetik, giysi,
oyuncak %100 organik olmayabiliyor. Biogaz, biodizel, bioetanol gibi yakıtlar da “bio “ön ekiyle
başlıyor. Fakat organik sertifikalı ürün sayılmazlar.Sadece Biogaz organik tarım metoduyla
yetiştirilen hayvanların dışkısından sağlanıyorsa %100 organik sayılır ve Biobiogaz adıyla anılır.
Bio ürünler, taze ve işlenmiş gıda maddeleri, tekstil ürünleri, kozmetik ürünler olmak üzere çok
geniş bir yelpaze oluşturmaktadır.
TÜKETİM MODELLERİ İÇİNDE ORGANİK GIDANIN YERİ
İnsanoğlunun Gıda Arayışları sürüp gidecektir. Bu satırların yazarı, Tüketim Modellerinin aşağıdaki 4
grubda belirginleşeceğini düşünmektedir.
A GRUBU : Maddi durumu zayıf olanlar, zengin ülkelerin yoksul insanları ve yoksul ülkelerin aç
insanları için GDO lu ( genleri değiştirilmiş ) gıda modeli
B GRUBU : Ortahalli insanlar için (İTU) İyi Tarım Uygulamalı Konvensiyonel Gıda modeli.
C GRUBU: Beslenmeyi daha pratik yoldan halletmek isteyen parası bol zamanı az insanların
fonksiyonel gıda destekli Fast Food modeli
D GRUBU : Sağlığı zenginlik sayan Organik Kültür tutkunu insanlar için Organik Sertifikalı
Ürün modeli
DENGELİ BESLENEBİLMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
Önce yeteri kadar, güvenilir gıdaya ulaşmamız gerekiyor.
*Gıda güvenliğinin sağlanmasında Devlet görevlilerine yardımcı olmalıyız .Gıdamıza hile
bulaştıranları görevlilere bildirmeliyiz.
*Bilinçli beslenme metodlarını izlemeliyiz .
32
*Organik besinlere, taze sebze ve meyvelere yönelmeliyiz.
*Bilinçli beslenmek için koruyucu tıptan yararlanmalıyız.
GIDA GÜVENLİĞİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNE KATKI SAĞLAYABİLİRİZ
Gıda
güvenliği,
beslenmenin
güvenlik
altına
alınmasını
ifade
ediyor.
Beslenme güvenliği, tüketicinin yeteri kadar ve güvenli olan gıdaya uygun fiyatla ulaşma olayıdır.
Beslenme güvenliğini sağlamak Devletin görevidir.
Tüketicinin Beslenme Güvenliği Hakkı
Yeteri kadar gıdaya ulaşabilmek için GIDA GÜVENCESİ
Güvenilir gıda ile beslenebilmek için GIDA GÜVENLİĞİ
konularında Tüketici sorgulayıcı olmalıdır. Bilgi Edinme HakkıValiliğin Bilgi Edinme Birimine
başvurarak, çevre ve beslenme konusundaki sorunlar ve sonuçları hakkında bilgi edinin.Yurt
dışından ithal edilen GDO bulaşmış mısır ve soya miktarını sorunuz.İçme suyu havzalarında içme
suyuna sızan nitrat ve fosfat oranlarını sorun.
Politika Oluşturma Hakkı
Beslenme güvenliği sayesinde tüketiciye makul fiyatlarla yeteri kadar gıda sağlamak, beslenme
zincirinin denetlenmesi ve desteklenmesi için yıllık bütçeye yeterli oranda kaynak ayırmak üzere
oluşturulan politikalara, tüketici seçtiği Milletvekilini etkileyerek yön vermeye çalışmalıdır. Tüketici
açık veren Devlet bütçesini sorgulamalıdır. Tüketici aleyhine olan bütçeyi onaylamamaları için
Milletvekillerini uyarmalıdır. Tüketicinin bir beslenme bilinci olmalıdır. Tüketici kendi aleyhine olan
beslenme politikalarına karşı bireysel ve örgütsel eylemler gerçekleştirmelidir.
Gıda Güvenliği Devlet Tarafından Sağlanacaktır
Çiftlikten sofraya güvenli gıda zincirinin kurulması ve zincirin her halkasının denetlenmesi, Devletin
uygulayacağı Gıda Güvenliği Politikalarıyla sağlanacaktır.
Güvenilir gıdayı ortaya koyabilmek için tarım ve gıda sektörleri kendilerine bir çeki düzen
vermelidir.Çevre ve insan sağlığına zarar veren her uğraştan insanları caydırmak Devletin görevidir.
Gıda terörüyle, hileli gıdalarla, para kazanmak uğruna insan yaşamını tehlikeye atanlarla
uğraşmak ve caydırıcı cezalar vermek Devletin görevidir.
Türkiye'yi uygulanmayan yasalar ülkesi olmaktan kurtarmalıyız.
Gıda güvenliği konusunda Vakıflarımıza da görev düşmektedir.
Hayır işlemek isteyen vakıfların ; gıda laboratuarları kurmaları,
ya da ücretini ödeyerek gıda tahlilleri yaptırmaları,
gıda danışmanları ve avukat görevlendirerek gıda denetimine katkı sağlamaları,
çok hayırlı bir davranış olacaktır.
TÜRKİYE’yi hileli bal ülkesi olmaktan kurtaracaklara ne mutlu.
TÜRKİYE’yi GDO Felaketinden kurtaracaklara ne mutlu.
TÜRKİYE’yi Kurban Bayramlarında hormon zerkedilerek ödem yaptırılmış kurbanlıklardan
kurtaracaklara ne mutlu.
33
Şifa
kaynağı
BAL’a
hile
karıştıranların,
kurbanlıkları
hormonla
şişirenlerin,
kırmızı toz bibere kanserojen boya katanların, zeytini kanserojen siyah boya ile karartanların,
ve buna benzer çeşitli hainlikleri yapanların, halkın sağlığıyla oynamalarına kim “ dur” diyecek?
Devlet denetimlerinin yanı sıra, sivil inisiyatiflere de ihtiyaç var. Ticari kaygılardan uzak Hayır
Kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları Diyanet İşleri Başkanlığı eğitici ve caydırıcı eylemlerde
bulunmalıdır. Gıda Terörüne karşı “OMBUDSMAN” benzeri sivil otoriteler görevlendirilmeli ve
desteklenmelidir. Hayır Kurumları ücretsiz gıda tahlili yapan “ Laboratuvar” sorununu
çözmelidir.
GÜVENİLİR GIDA İÇİN ETKİN DENETİM GEREKİYOR
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı üretim, gıda satışı ve toplu tüketim yapılan firmaları sürekli olarak
denetliyor. Bakanlık Gıda Kanununa aykırı davranan firmalara caydırıcı para cezaları veriyor.
Piyasada gıda kontrolü yapan Bakanlık ve Belediye görevlilerine tüketici olarak yardım etmeliyiz. Bu
eylem bir ispiyonculuk değil, bebeğinin sağlığını, hamile eşinin sağlığını, kendi öz sağlığını
korumaktır.
Tüketicinin temiz gıdayla beslenmesine darbe vuranlara, tüketicinin de denetime yardımcı olarak
karşılık vermesi yadırganmamalıdır. Merdivenaltında hijyensiz, kalitesiz imalat yapanlarla,
yurtdışından geri dönen ilaç kalıntılı sebze ve meyveleri kendi halkına yedirmeyi reva görenlerle
mücadelede tüketici de görev üstlenmelidir.
GÜVENİLİR GIDAYI ARAYIP BULMALIYIZ
Tüketici temiz gıdaya, güvenilir gıdaya para ödemelidir. İnsanlar iyi besinlere layıktır. Besinlerdeki
ilaç kalıntısı sorunu, nitrat birikintisi sorunu, hijyen sorunu üzerine bir de GDO sorunu eklenmiştir.
Gıda satın alma davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Satın aldığımız ambalajlı gıdanın ;
* Üzerindeki etiketi ( üşenmeden, usanmadan ) okuyalım.
* Üretici firma, üretildiği yer ?
* Üretim ve son kullanma tarihleri ?
* Katkı maddeleri yoğun mu ? Sakıncalı katkı maddesi kullanılmış mı?
* GDO ve türevleri kullanılmış mı ?
*Ambalajlı gıdanın
küflenme belirtisi var mı?
rengi, tadı, kıvamı, görüntüsü değişmiş mi ?
*Satın alacağınız gıdanın besin değeri ve tüketim modeli sizin bilinçli beslenme kriterinize uyuyor
mu ?
*Gıda kalitesini anlamada tüketici bilinçli davranmalıdır. Neye para verdiğinizi anlamak için etiketi
sorgulayın. Gıdanın sadece sertifikalı olması yeterli değil, içeriğindeki protein, yağ ve mineral
madde oranları ideal limitlerde olmalıdır.
*Raf ömrü uzun olan gıdalara temkinle yaklaşınız.
*Etiketteki kalite kriterlerini dikkatle incelememeniz yetersiz beslenmenize neden olabilir.
En güvenilir gıdanın Organik Tarım Ürünü ORGANİK SERTİFİKALI GIDA olduğu yadsınamaz. Çünkü
organik sertifikalı ürün, insan tamahına (aç gözlülüğüne) göz yummayan bir denetlemeden
geçmektedir.
34
GIDA DENETİMİNE TÜKETİCİNİN AKTİF KATKISI
Tarladan sofraya gıda güvenliği için " Alo 174 " aranacak. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nın
" Güvenilir gıda sağlıklı yaşam " sloganıyla, tüketicilerin talep ve şikayetlerini karşılamak amacıyla,
"Alo 174 Gıda Hattı " hizmete açıldı.
Alo 174 hattı Türkiye'nin heryerinden aranabilecek. 10 kişilik bir ekiple çalışan ücretsiz hatta
tüketiciler şikayet ve önerilerini bildirecek. Web veri tabanlı sistemde şikayetin geldiği bölge
belirlenecek ve çözüm için komisyon oluşturulacak. Tüketiciler daha sonra www.tarim.gov.tr den
veya www.alo 174.gov.tr' den şikayet sonucunu izleyebilecek.
HAYVANSAL ÜRÜNLER DE GÜVENLİ OLMALIDIR
BSE (deli dana hastalığı ) otçul sığır hayvanına etçil muamelesi yapılmasından ortaya çıktı.
Hayvan sakatatı ziyan olmasın diye danalara, ineklere yedirildi,Sağlam hayvanlar şimdiye kadar
görmedikleri bir yaşam felaketine uğradılar..Deli Dana Hastalığı ortaya çıktı. Bunun üzerine AB
Ülkelerinde hayvan besleme çok sıkı kurallara bağlandı. Et unu, kemik unu ve hayvan iç yağı ile
hayvan beslemeye çok sıkı yasaklar getirildi.
Sağmal ineklerden insanlara geçen VEREM ve BRUSELLOZ (yavru atma hastalığı ) salgınlarının
önlenmesi için de etkili önlemler alınmıştır.Her parça sığır etinin çıkış yerinin belirlenmesi amacıyla;
*Hangi hayvanın eti olduğu, hayvanın kulak numarasının
*Hayvanın doğduğu yer, beslendiği çiftlik, kesildiği mezbahanın
*Etin parçalandığı işletmenin tescil numarasının yazılması, kaydının tutulması ve bunlardan
tüketicinin bilgilendirilmesi kanunen zorunlu tutulmaktadır.
Türkiyede hayvan beslemedeki en büyük riziko,hayvanlara AFLATOKSİN (zehirli küf) içeren yem
yedirilmesi ve aflatoksinin hayvana verdiği zararı önlemek için hayvana ANTİBİYOTİK verilmesi.
İnsanların aflatoksinli ve (veya) antibiyotikli et ve süt tüketme rizikosuyla karşı karşıya kalmalarıdır.
Bu rizikoyu önlemenin en emin yolu Organik sertifikalı et ve süt tüketmektedir
BİLİNÇLİ BESLENME BİZE NELER KAZANDIRIR?
Bilinçli beslenme yoluyla, vücudumuzda iç
zararlarından hücrelerimizi korumuş oluruz.
ve dış etkilerle oluşan serbest
radikallerin
Bilinçli beslenme,
*Çevre kirliliği ve besin kirliliğinin vücudumuzda biriktirdiği zehir ve ağır metallerden vücudumuzu
arındırır.
*Genetik mirasımızın vücudumuzda oluşturacağı potansiyel zararlara karşı bizi korur.
besinler genetik hastalıkların üzerini zırh ile örer, DNA ‘mızı korur.
Bilinçli
*Bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Yaşlanmamızı yavaşlatır.
Tıp otoriteleri serbest radikallerin kansere ve kalp hastalıklarına sebep olduğunu, bunlara karşı
antioksidanı bol sebze ve meyve yemenin faydalı olacağını açıklıyorlar.
35
UZUN VE SAĞLIKLI YAŞAMAK TABAĞINIZIN İÇİNDE
Uzmanların görüşleri:
*Besinleri taze olarak buharda pişirin.
*Sığır ve koyun eti gibi kırmızı etleri azaltın. Bu etler liflerinin arasında doymuş ( kötü ) yağları
barındırırlar. Keçi etinde bu sorun yoktur.
*A, B, E vitamin deposu havuç, lahana , koyu renkli meyve -sebze ve süt ürünlerini bolca tüketin.
A vitamini eksikliği kırkından sonra yaşlanmayı hızlandırır.
*Lifli besinler yenilmeli. Lifler bağırsak yüzünü örterek, atıkların bağırsak yüzeyine yerleşmesini
önler.
*Şeker azaltılmalıdır. Şeker yerine kullanılan tatlandırıcılar ( Bilhassa hamileler için ) zararlıdır. Fazla
alınan tatlandırıcılar kansere neden olur.
*Fazla kilolardan kaçının. Akşam yemekleri hafif olmalı. Yaşlılar akşam yemeğine veda etmeli.
*Kanser yapıcı beslenmeden uzak durunuz. Mangal ateşinde pişirilen etlerin yağları ateşe damlar,
yanan yağdan çıkan dumanın içerisindeki kansorejen maddeler ete yapışır. Bu kansere yol açar.
*Fazla alkol karaciğeri tahrip eder.
Kaynak : Fransız Mountpellier Kanser Enstitüsü
Beslenmedeki artı ve eksiler:
Ölümcül yağlar ; Trans yağlardır bunlar. Bisküilerde, krakerlerde, patetes cipslerinde, fast foodda ve
margarinlerde bulunur. Bu ölümcül yağlar hemen öldürmüyor. 20-30 yıl sonra foyası meydana
çıkıyor.Defalarca kullanılan kızartma yağları ölümcül kanserojendir. Bu yağlarla yemek pişiren az
gelirli aileleri uyarınız. Unutmasınlar ki, ucuz yanık yağdan artırdıkları parayı hastane köşelerinde
harcarlar
Devlet adına denetim yapan görevlilerin kızartma yağlarını defalarca kullanma ihtimali bulunan
lokantaların yanık yağlarından örnek alarak caydırıcı bir aktivite göstermeleri gerekiyor.
Evinizde kullandığınız kızartma yağlarını tekrar tekrar kullanmayınız. Lavaboya dökmeyiniz. En iyisi
biriktiriniz ve yanık yağ toplayıcılarına veriniz. Lavaboya dökülen yanık yağlar sularımızı
kirletiyor.Toplayıcı firma yanık yağı biodizele çevirerek zararı en aza indiriyor.
Vitaminler :
Dr.ÖZ ‘den bir alıntı: “Düzenli F vitamini kullanmak sizi gerçek yaşınızdan 30 yaş haha genç
gösterir.” ( F = Friend )
Prof.Dr.MÜFTÜOĞU’ndan alınt: “Vit. C vücutta uzun zaman kalmaz. Sabah-öğlen-akşam meyve
yiyin.” “ Narenciyede kansere karşı koyan olağanüstü ANTİOKSİDAN var. Narenciye DNA’mızı
koruyor. ”Yerfıtığı’nda ARJİNİN var. Erkeklerde cinsel gücü artırıyor. 30 gr yerfıstığı günlük arjinin
ihtiyacını karşılıyor.
Mineraller;
*Vücutta iskeletin, kemiklerin, dişlerin, tırnakların, saçların gelişmesini sağlar
36
*Çinko ve selenyum elementleri birer ANTİOKSİDAN dır.
Orgnik Üretim sistemi toprakta azalan mieral noksanlığını takviye ediyor.
Yazarın notu: ORGANİK TARIM Sisteminde yetişen sebze ve meyvelerde bulunan mineraller kalite ve
kantite yönünden daha üstündür.
Diğer Bitkisel Etkin Maddeler :
Vitamin ve mineral yapısında olmayan bu bitkisel maddeler de insan sağlığında büyük rol oynuyor.
*Karotenoid
*Flavenoid
*Polifenol
gibi bitkisel maddeler ANTİOKSİDAN görevi yapıyorlar.
OKSİDAN – ANTİOKSİDAN
(Paslanma – Pastan Arınma)
Uzmanların görüşü :
İnsan vücudu enerji ihtiyacını karşılamak için oksijeni yakıt olarak kullanıyor.
Oksijen elementi bu görevini yaparken, elektron kaybederek; vücutta serbest radikale dönüşüyor
ve damarları, hücreleri tahrip ediyor. Tahrip olan vücut hücreleri paslanıyor. Vücutta OKSİDASYON
başlıyor. Vücuda dışarıdan ( atmosferdeki kirlilikler, sudaki kirlilikler,
topraktaki kirlilikler yüzünden) girmiş zehirler, küfler, zararlı bakteriler vücut içinde aynen elektron
kaybeden oksijen gibi serbest radikale dönüşüyor ve oksidasyona yol açıyorlar.Bu oluşumlara
OKSİDAN deniyor.Bu etken maddelerle vücut paslanıyor.
Buna karşılık vücut, bu paslanmayı önleyici doğal savunma sistemini devreye sokuyor. Devreye
giren bu maddeler,” Oksidasyona karşı “ anlamına gelen ANTİ-OKSİDAN sözcüğü ile ifade
ediliyor.Vücut besinlerle aldığı antioksidanlarıları kullanarak serbest radikalleri bir bir temizleyip,
rahatlıyor. Bu savaştan vücudun zaferle çıkması için, insanın yeteri kadar savunma gücüne sahip
olması, yani bilinçli beslenmesi gerektiği Koruyucu Tıp Uzmanlarınca açıklanıyor.
MEYVE ve SEBZELERİN SERBEST RADİKALLERİ EMME KAPASİTESİ
Besinlerin ORAC ( Oxygen-Radikal-Absorbance-Capasity ) Üniteleri
Nar
Kuruüzüm
Yaban mersini
(Mavi yemiş) *
Böğürtlen
Karalahana
Kızılcık
Çilek
Ispanak
Ahududu
Brokoli
Morpancar
Portakal
3037 ünite / 100 gr. da
2830 “
“
2400 “
“
2040
“
1770
“
1750
“
1540
“
1260
“
1220
“
890
“
840
“
750
“
“
“
“
“
“
“
“
“
“
37
Kırmızı biber
Kiraz
Kivi
Soğan
Enginar
Havuç
710
670
600
450
390
210
“
“
“
“
“
“
“
“
“
“
“
“
Kaynak : TUFTS Üniversitesi Yaşlanmaya Karşı Beslenme Araştırma Merkezi / ABD
Kaç ünite Antioksidana ihtiyacımız var?
Yetişkin bir insanın günlük antioksidan ihtiyacı yaklaşık 3500 ünitedir.
Bu ihtiyaç, günde yaklaşık 100 gr. NAR ile 50 gr. ıspanak yiyerek karşılanabilir.
KENDİ KENDİNİZİN DİYETİSYENİ OLUN
Yeme alışkanlıklarınızı organik kültürle bağdaştırırsanız, sağlığınızı sürekli korumuş olursunuz.
Hangi besinler hangi hastalığa iyi gelir diye bir tasanız olmasın. Organik sertifikalı besinlerin hepsi
sağlığa yararlıdır.
Beslenme Planınızı organik sertifşkalı ürünlerden oluşturmaya gayret edin.
“Sağlıklı olmanızı zenginlik sayınız.” ( Engiz , 2009 )
Beslenme Uzmanlarına göre ;
BESLENME PLANINDA TÜKETİM ÖNCELİĞİ
En çok tüketilecek ürünler : Tahıllar ve baklagiller
Orta derecede tüketilecek ürünler: Sebzeler ve meyveler
Az derecede tüketilecek ürünler :
Süt ve süt ürünleri
Et ve et ürünleri
Yumurta
Balık
Çok az derecede tüketilecek ürünler: Yağlar ve tatlılar
GIDA MADDELERİNİN KARŞILAŞTIĞI DÖRT SORUN
*hijyen yetersizliği
*tarım ilacı kalıntısı
*nitrat birikintisi
*Gen değişikliği ( GDO )
Organik setifikalı gıdada bu sorunların hiçbiri yoktur.
KALİTELİ SU İÇMEK BESLENMENİN BİR PARÇASIDIR
“Musluktan içilebilir kalitede su akıtmak bir Belediye Başkanının namus borcudur.”
AB kaynaklı ( anonim )
38
ARSENİK, NİTRAT, FOSFAT, hatta KLOR limitin altında olmalıdır.
Yazarın notu : Damacanalarda, cam şişelerde ve pet şişelerde satılan içme sularının,
Organik Sertifikalı ürünler sınıfına sokulması
Ve AB standartlarına uygun olarak sertifikalandırılması
Organik Kültür için İNOVASYON olacaktır.
KORUYUCU TIP YOL GÖSTERİYOR
İnsan vücudunun sağlık koruyucu ve onarıcı gücü azalınca, sağlık sorunları ortaya çıkıyor.
KORUYUCU TIP , bize, vücudumuzun koruyucu ve onarıcı gücünü nasıl takviye edeceğimizin
Yollarını gösteriyor.
Yazarın notu :Organik sertifikalı ürünler yiyin, vücudunuzda birikmiş toksinleri, zehirleri dışarı
atın.Vücudunuzu detokslayın.
KORUYUCU TIP
Organik sebze ve meyvelerde daha çok antioksidan olduğu Koruyucu Tıp Uzmanlarınca
doğrulanmaktadır.
“Araştırmalar, sentetik kimyasal ilaç, hormon desteği olmaksızın üretilen sebze ve meyvelerin
ANTİOKSİDAN
içeriklerinin
fazla
olduğunu
gösteriyor.”
( Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU )
“Sağlıklı ve daha yavaş yaşlanmak isteyenlerin de,
Cilt kırışıklıklarını önlemeyi arzuluyanların da , ortak düşünceleri, daha fazla ANTİOKSİDAN
tüketmek.”( Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU)
Koruyucu tıp bilgilerini izleyiniz.
*Damak zevkinizin, delikateslerin ve sentetiklerin vücudunuza verdiği zararı, sizi paslandıran
serbest radikalleri, zehirleri, ağır metalleri, bütün oksidanları vücudunuzun dışarı atması için ona
imkan tanıyın. Oksidanlarla oksitlenmiş vücudunuzu onlara karşı çıkan antioksidanlarla arındırın.
*Oksidanlara karşı antioksidanları devreye sokmak için antioksidan yüklü besinler almayı alışkanlık
haline getirin
*Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Sebze ve meyveyi mevsiminde yiyin. Organik sertifikalı olanları
tercih edin.
Yazarın notu :
*"Az yiyen çok yaşar!" yerine "Az yiyen sağlıklı yaşar!" sözünü öne çıkarınız.
Az yiyen insanın besini antioksidanlarla dolu olmalı.
39
Doğal gıdalarla beslenmiş yaşlı insanlar, kendileriden sonra gelmekte olan nesiller için de,
organik kültüre, organik üretime, organik gıdalara özen göstermelidirler. Bu suretle peşlerinden
gelen nesil onlar kadar şanslı olabilir.
Organik gıdayı seçen tüketici, çiftte kazanç sağlar. Hem kendi sağlığını, hem de çevre sağlığını
korumuş olur.
BİLİNÇLİ BESLENMENİN SİGORTASI SÜT, HER YÖNÜYLE BESLEYİCİ BİR BESİNDİR
Bir çok besin tek yönlü bir gıdadır. Oysa süt protein, yağ ve karbonhidrat gibi temel besinler
yanında vitamin ve mineral madde takviyesi yapabilen tek besindir. Takviye dengelidir.
Hamile kadınların bol miktarda süt içmesi çok faydalı. Bebek anne karnındayken annesinin kalsiyum
ve fosforunu, demirini çekip alıyor. Anne kaybettiği minarel açığını süt içerek kapatabilir
İngiltere çocuklarına bedava süt vermektedir. İngiliz devlet adamları, süt içerek sağlıklı büyüyen
çocuklarınrişkin yaşlarda sağlıklı yaşayacakları için, Devletin sağlık masraflarının daha az olacağını
hesaplıyorlar.
Türkiyede’ de okul sütü uygulamasının başlaması sevindiricidir. Okul sütünün organik sertifikalı
olması bu satırların yazarını mutlu edecektir. Çocuklarınıza süt içme alışkanlığı kazandırınız.
Organik Kültür gönüllüsü tüketici, organik tarım koşullarında beslenen ineklerin sütünden yapılan
organik sertifikalı pastörize sütü arayıp bulmalıdır. Her yaşta insan günde yarım litre organik süt
içsin, canına can katsın.
" Yoğurtla zenginleşen diyet, insan vücuduna doğal koruma sağlıyor"
PEYNİR DİŞ ÇÜRÜMELERİNİ ÖNLÜYOR
Türk Diş Hekimleri Birliği ( TDB )'nden :" Şekerli gıda yendikten sonra ağıza atılacak bir parça peynir,
şekerin diş çürütücü etkisini giderir.”
Yazarın notu: Fransızların her yemeğin sonunda bir parça peynir yemeleri boşuna değilmiş !
Organik Kültür Gönüllüleri olarak 21 Mayıslarda DÜNYA SÜT GÜNÜ kutlayalım.Bayram sayalım
bu günü. Birbirimize süt ve süt ürünleri hediye edelim. Çocuklarımıza süt içme alışkanlığı
kazandıralım.
Organik sertifikalı sütü tercih ediniz. Organik sütün avantajı, organik yemlerle beslenmiş ineğin
sütü olmasıdır. Organik çiftçiler bilinçlidir. Hijyene dikkat eder, hayvan yemlerinde tarım ilacı
kalıntısı, nitrat birikintisi ve AFLATOKSİN KÜFÜ bulunmaz. Organik çiftçi GDO nedir, bildiği için
hayvanlarını genetiği değiştirilmemiş damızlıklar arasından seçip alır. Organik çiftlikte, süt inekleri
hayvan refahı gözetilerek yetiştirilir. Serbest dolaşımlı sistemde süt inekleri stressiz yaşarlar.
ORTOREKSİYA
( Organik yemezsem çürürüm saplantısı )
Bazı insanlar bilinçli beslenmeyi abartıyorlar. Bu insanlar işi hastalık derecesinde kafaya takıyorlar.
Bu durum beslenme davranış bozukluğu sayılıyor ve "Ortoreksiya Hastalığı" adıyla anılıyor. Hastayı "
40
organik yemezsem çürürüm " korkusu sarıyor. Hasta, sağlıklı bir besini bile güvensiz bulup
yemeyebiliyor.
Zararlı maddeye karşı duyduğu derin korku nedeniyle birçok besinleri yemekten vaz geçiyor. Her
gittiği restoranda organik yiyecek arıyor. İhtiyacı olan sebze ve meyvesini kendi bahçesinde
yetiştirmek istiyor.
Yazarın notu : Dünya ortoreksiyenlerle dolsaOrganik çiftçilere bayram olsa
KORUYUCU TIP
Koruyucu tıp bize hastalanmadan önce lazımdır. İnsanın hastalanmaması için neler yapması gerektiğini bize Koruyucu Hekimlik gösteriyor.
Zehir saçan sentetik çevre ve gıdalardan, hücrelerimizle, moleküllerimizle uyuşmayan sentetik
beslenme alışkanlıklarından kaçınmalıyız. Bunu nasıl başaracağımızı Koruyucu Hekimlik bilgilerini
izleyerek öğrenebiliriz.
İki değerli Hekimimizin Koruyucu Tıp alanındaki çalışmalarını ve önerilerini dikkatla izleyelim:
Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU Hocamızın sözlerinden alıntılar: " Hayatımıza gittikçe daha fazla
yapay nitelikler ekleniyor, yaşam giderek sentetikleşiyor. Yiyip içtiklerimiz bir taraftan unsurlarını
bir bir kaybederken, diğer taraftan hızla kirleniyor. "
Prof. Dr. Erkan TOPUZ Hocamızın konuşmalarından alıntılar :
“İnsan kendi kendini zehirliyor.
Üç kişiden biri kanser oluyorsa, kanser olmamak için sağlıklı yaşam önlemlerinizi alın.
Kanserden korunmak mümkündür.
Çocuklarınızı Fast Fooddan uzak tutun.
Gençlerin
tereyağına
ihtiyacı
vardır.
Fazla
şeker
kanserojendir.
“Her sebzeyi mevsiminde yiyin. “
NATUROPATİ
ABD de kendilerini alternatif tıpçı olarak adlandıran bazı kimselerin “naturopathy “ dedikleri
alternatif metodlarla faaliyet gösterdikleri, ameliyatı yapan operatör doktorun hastalarının,
operatör yerine naturopatın önerilerini dinledikleri açıklanıyor. Bizde de tıp öğrenimi görmemiş şifa
dağıtıcıları Amerikan naturopatlarından aşağı kalmıyorlar.
Bu satırların yazarı, içeriğindeki etkin maddeyi açıklamadan dağıtılan şifanın doğruluğuna
inananlardan değildir.
“Organik gıda”, “organik ürün “,”ekolojik denge”, “çevre kirliliği” kavramlarını anmadan, organik
tarım gerçeğini ve organik gıda gerçeğini vurgulamadan şifa dağıtanlar, muhatap aldıkları insanları
faydalı bir bilgiden ve gerçek sağlık kaynağından mahrum bırakmaktadırlar.
41
ŞİFALI OTLAR , bilimsel adıyla TIBBİ ve AROMATİK BİTKİLER
Gayet tabi ki bitkilerde sayısız şifalar buluyoruz. Ancak “Doğal” , “dağdan toplandı” "Köy Ürünü"
denmesi yetmiyor. Zehirli böcek ilaçları ve nitratlı gübreler girmedik bağ, bahçe bırakmadı. Şifa
dağıtıcılarının dağdan tepeden topladıkları şifalı otların da mevkiine göre zehirden nasibini almış
olmaları söz konusudur.
Tıbbi ve aromatik bitkilerin ,Organik Tarım kurallarına göre gözetim altına alınan coğrafi
mevkilerden toplanmış ve organik ürün sertifikası ile sertifikalandırılmış olmaları şartını arayınız,
sertifikayı inceleyiniz.
Bu konuda Orman Bakanlığının Yerel Teşkilatları, Orman Bölge Müdürlükleri uygun arazilere şifalı
ot tohumu ekerek, şifalı otların organik tarım kurallarına göre yetiştirilmesine önem verirlerse ,
Milli Ekonomiye ve kırsal alanda yaşamaya devam eden vatandaşlarımızın ekonomisine büyük katkı
sağlamış olurlar Bazı İllerimizde yapılan uygulamaların yaygınlaştırılması gerekiyor.
Tıbbi ve aromatik bitkilerin bahçe ve tarlalarda organik tarım kurallarına uygun olarak
yetiştiştirilmesi, kurutulup, paketlenerek pazarlanması topraktan kopmaya direnen köylüler için
geçim sağlayacak bir uğraş olabilir.
KORUYUCU TIBBIN AYRICALIĞI
Organik sertifikalı ürünü yok farzederek şifa dağıtanların şifasını makbul saymayınız. Her bitkinin
şifayı sağlayan etkin maddesi vardır. Bitkilerin şifa derecesi, bu etkin maddeyle ölçülüyor.Koruyucu
tıp, etkin maddeyi açıklamakla işe başlar. Koruyucu tıp sadece yenilip içilenleri değil, giyinilenleri,
kullanılanları da sorgular. Çevre kirliliğini sorgular.Bir nevi Organik Kültür kurallarını uygular.
Şifa dağıtıcıları çevre kirliliğiyle, sentetik kavramıyla ilgili görünmüyorlar. Etkin madde onları
ilgilendirmiyor. Muhataplarına ve kamu oyuna, gıdanın veya şifalı otun organik sertifikalı olanını
önermiyorlar. Tüketici de bu yanlış yönlendirmenin etkisinde kalıyor.
Koruyucu tıbbın, sağlam insanın sağlığını korumasına yardımcı olduğu, insanın ömür boyu sürekli
sağlıklı kalması için uğraştığı ifade ediliyor.
Kanserden korunmak içinProf. Dr. Erkan TOPUZ Hocamızın Tavsiyeleri :
“Alkolü ve sigarayı bırakın, organik yaşayın!”
“Kanserojen çevreden, kanserojen eşyalardan, kanserojen yiyecek ve içeceklerden uzak durun.”
SAĞLIK ve GÜZELLİK arayanlara :
*Sütte Omega 3 süt yağı vardır. Süt cildinizi içten destekliyor.
*Sebze ve meyvedeki antioksidanlar hücrelerinizin DNA sını kanserojen saldırılara karşı koruyor.
*Greyfurtta bulunan antioksidanlar damar çeperine yapışmış yağları çözüyor. Organik kırmızı
greyfurt larda daha çok antioksidan bulunuyor.
*Mandalinanın kabuğunda bulunan antioksidanın beyin tümörünü önlediği Koruyucu Tıp
Uzmanlarınca açıklanıyor.
Bütün bu ürünlerin organik sertifikalı olanını seçmeniz sağlığınıza sağlık katar.
42
BİLİNÇLİ BESLENME TÜYOSU
Sürekli sağlıklı kalmak için;
Koruyucu tıp otoritelerinin aşağıdaki önerilerine kulak veriniz:
 Daha çok hareket edin, egzersizsiz gün geçirmeyin. Spor yapın. Bisiklete binin.
Hiç olmazsa yürüyün.
 Çayınızı şekersiz içmeye başlayın. Organik çayın gerçek tadını tadın
 Şeker tadını almakta israr ediyorsanız, sakın sentetik.tatlandırıcı kullanmayın. STEVİA
(Vatanı Praguay olan bir ot ) organik şekeri kullanın.
*Tatlılara tadımlık yaklaşın. Şeker ihtiyacınızı meyvelerden sağlayın. Keçiboynuzu yemeyi alışkanlık
edinin. Sütlaç, pasta ve kurabiyelerinizde öğütülmüş keçiboynuzu (unu) kullanın.
 Hazır içecekleri masanıza almayın. İçeceğinizi organik sebze ve meyveden evde kendiniz
hazırlayın. Keçapınızı evde kendiniz yapın.
 Yetmiş yaş üzerinde iseniz akşam yemeğinden vaz geçin. Bir tek elma size helaldir.
Çevresel toksinler, zehirli maddeler dışardan, paslandırıcı oksidanlar içerden vücudumuzdaki
moleküllerimizi, hücrelerimizi dokularımızı, organlarımızı tahrip ederler. Bu tahribatı önlemeye
vücudumuzun gücü yetmez. Antioksidanlar imdadımıza yetişerek, vücudumuzu paslanmaktan
koruyor.Her fırsatta antioksidan (oksitlenmeyi önleyen madde ) içeren besin tüketmeye bakın.
BİLİNÇLİ BESLENME NOTU
 Koyu renkli sebze ve meyveler, açık renklilerden
 Taze besinler, bekletilmiş ve dondurulmuş olanlardan
 Saf besinler, işlenmiş gıdalardan
 Organik şartlarda yetiştirilmiş sebze ve meyveler,
olanlardan daha fazla antioksidan taşır.
sentetik- kimyasallarla yetiştirilmiş
GİRİT DİYETİ ile sağlıklı yaşam
"Girit adasında 1960 lı yıllardan itibaren yapılan bilimsel araştırmalar, sızma zeytinyağı, sebze ve
balık tüketimine dayalı, kırmızı şarap takviyeli Girit Diyeti'nin Kanser ile kalp ve damar
hastalıklarını önlediğini gösteriyor. "
Prof. Dr. Elias CASTANAS - Girit Üni. / Yunanistan
ORGANİK ÜRÜNLERLE DETOKS
KORUYUCU TIP UZMANLARININ ÖNERİLERİ:
Şehirde yaşayana Detoks şarttır : Vücudunuzu detokslayıp, arındırın.
 Hava kirliliği akciğerler yoluyla toksin girişine yol açıyor.
 Arabalarda, ev ve ofislerde, ısıtma - soğutma teknikleri kirliliğe neden oluyor.
43


Parfüm ve deodorantlar, sigara, alkol ve fazla ilaç bedeninizi kirletiyor
Detoksu , Organik sertifikalı ürünlerle yapınız.
Bu satırların yazarı sentetik kimyasallar kullanılarak üretilmiş besinlerle detoks yapmanın Organik
Kültür kurallarına aykırı düşeceğini düşünmektedir. Mademki detoks yaparak vücudunuzdan
toksinleri atmak istiyorsunuz, ozaman bu işi organik sertifikalı temiz saf ürünlerle yapınız.
Detoks (toksinlerden arınma ) günlerinde yiyip içtiğiniz organik sertifikalı sebze ve meyveler ile,
organik sertifikalı şifalı ot çayları olsun. Mevsiminde kiraz kürü, vişne kürü, böğürtlen kürü, karpuz
kürü, kavun kürü, enginar, karnıbahar (çiğ) kürleri cana can katar. Adaçayı, kekik, nane çayları size
şifa verir. Bütün yiyecek ve içeceklerinizin organik sertifikalı olmasına özen gösteriniz.
BİLİNÇLİ BESLENME NOTLARI ( Uzmanların görüşü )
 Hayvansal proteinleri azaltın. Yerine baklagillerden oluşan akıllı
bitkisel proteinleri tercih edin.
 Hayvansal yağları kaldırın. Yerine akıllı bitkisel yağları koyun.
 Beyaz unlu mamülleri kaldırın. Yerine tam buğday ekmeği, yulaf ezmesi ve çavdar ekmeğini
koyun. Poğaça ve kurabiyelerinizi tam tahıl unundan yapın.
 Kurabiyelerinizi, muhallebinizi organik keçiboynuzu unu ile tatlandırın.
 Organik sertifikalı tam buğday unundan evde, doğal ekşi maya ( şerbetçiotu mayası )
kullanarak, evinizde ekmek makinanızda ekmek pişirin, Misafirlerinize ikram edin,
Misafirliğe giderken pasta yerine organik ekmek götürün.
Güzellik ve gençleşme notları
Uzmanların açıkladığına göre:
Aroma terapi, bitkisel yağlarla, bitki öz sularıyla cilt ve vücut güzelliğini sağlıyor. SPA, kendini iyi
hissetme yöntemleri uyguluyor. DETOKS, sizi gençleştiriyor. Paslanmaya neden olan oksidanlara
karşı, antioksidanlardan yararlanırsanız, kendinizi daha genç ve dinç hissedersiniz.
Organik Kültür Felsefesine göre detoks için birinci kural : Organik Sertifikalı Tarım Ürünleri
tüketmektir. Ve organik sertifikalı tekstil ürünleri kullanmaktır. Organik ürün satın alan tüketici,
çevre korumanın bedelini de ödüyor.
Detoksta öncelik sırası :
 Sebze ve meyveler
 Balık, ceviz, ketentohumu, zencefil, zerdeçal
 Şifalı ot, şifalı meyve çayları
 tam tahıllar, baklagiller, kuru yemişler
 Soğan, sarımsak takviyesi
 Bol bol limonlu temiz ( ılık ) su
Yasak



olanlar
Fast food
Junk food ( tatlı, pasta, çikolata, margarin, enerji sıvıları )
Konvensiyonel gıda ( endüstriyel tarım ürünleri )
Nar mucizevi bir meyve :
Narın yapısında ve çekirdeğinde puvisik asit, elajik asit gibi antioksidanların prostat, meme ve
44
kalınbağırsak kanserine zırh oluşturduğu uzmanlarca açıklanıyor.
Narın vücuttaki toksinleri emme gücü olan ORAC DEĞERİ 3037 ünitedir.
Bilinçli beslenme notları
Bol sebze ve meyveyle beslenenler diğerlerine nazaran çok daha net görüyor. Sebzedeki
antioksidan göz sağlığını koruyor.
 Yonca ve (veya) üçgül yapraklarını sebze sayabilirsiniz.Yapraklarını kurutun, öğütün, toz
olarak kullanın. Salatalara, yemeklere, yoğurta dökün yiyin; çayını için.
 Yonca yapraklarını taze olarak salataya koyun ve çorbalara katın. Cildinizi parlatır. Yonca
yaprakları klorofil doludur.
 Çayın yeşili de siyahı da faydalı.
 Kırmızı meyveler kansere dur diyor. Karadutu gördüğünüz yerde yiyiniz. Ateş topu nar'ın
dişini dişlerinizle kırın. Bu meyveler antioksidan küpüdür.
 Morpancar (kocabaş ) Beta Karotin deposudur. Limon ve elma sirkesiyle turşusunu yapın,
hemen sofranıza alın. AFİYET OLSUN. Morpancarı patates gibi fırında pişirebilirsiniz.
Pancarları bütün olarak pişirin, piştikten sonra kabuğunu soyarak afiyetle yiyiniz.
 Meyve ve sebzelerin organik sertifikalı ürünler olması sağlığınız için avantajlıdır. Hem
sağlığınız korunuyor, hem de çevre ve doğa korunuyor.
İNOVATİF DENEMELER
*Sofraya büyük tabak yerine küçük tabak koyunuz. Bu bir psikolojik önlemdir.
*Evinizin oda sıcaklığını 19 dereceye indirin. Vücudunuzdaki fazla kaloriyi yakmanıza yarar
45
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ORGANİK TARIM GERÇEĞİ
Organik Tarımın insan ve çevre sağlığına en duyarlı üretim sistemi olduğu bilimsel verilerle ortaya
konmuştur. Organik Tarım Gerçeği dünya genelinde kabul görmüştür.
Bu gerçeği Halkımıza iyi anlatmak zorundayız. Organik Tarım Kurallarına saygılı organik çiftçilerin
ürettikleri, besleyici değeri yüksek gıdanın günümüz insanının ulaşabileceği en mükemmel gıda
özelliğini taşıdığı Biliminsanlarınca doğrulanıyor.
Topraklarımızdaki mineraller tükendi. Organik Tarım toprakdaki mineral noksanlığını telafi ediyor.”
Prof.Dr. Erkan TOPUZ
“Organik yetiştirmenin sulama suyu bile ayrı olmalıdır.” Prof.Dr.Erkan TOPUZ
Sistemin bütün aktörlerince birlikte kotarılan bu başarıdan Tüketicilerin yeteri kadar bilgi sahibi
olmadığı görülüyor.
Organik Tarım Gerçeği ve onun eşsiz ürünü Organik Gıda Gerçeğiyle Tüketici Kitlelerinin tanışması
için gösterilen aktivitelerin yoğunlaştırılması gerekiyor.
Biliminsanlarının, Üniversitelerin, Sağlık Kuruluşlarının, Müteşebbislerin, Organik Tarım
Danışmanlarının, Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşlarının, STKların, Sendikaların, Üreticilerin ve
Tüketicilerin Organik Tarım Gerçeğini elbirliğiyle, gönülbirliğiyle ortaya koymaları, isabetli olacaktır.
Böylece ORGANİK TARIM ve ORGANİK GIDA farkındalığı (bilinirliği ) yüzde oranları artırılmış olur.
Halkımız daha fazla organik gıda talep eder, küçük çiftçi iç pazar için daha fazla
üretim yapar.
ORGANİK TARIMIN DAYANDIĞI İKİ TEMEL
Çevre ve tarım yaşamın iki temel dayanağıdır. Onları koruyup gelecek nesillere temiz olarak
aktarmak bir insanlık görevidir. (Türk, 2004)
Organik tarımı inceliklerine kadar anlayabilmek için, önce çevre ile ilgili gerçekleri ve tarımsal ön
bilgileri incelemekte yarar vardır.
EKOLOJİ (ÇEVREBİLİM)
Doğanın dinamizmi canlı ve cansız varlıklar arasında sürdürülen ilişkilerden oluşmaktadır. Bu ilişkiler
bir düzen ve denge içinde gelişir. İşte doğada sürdürülen bu düzen ve dengeye, ekolojik denge
diyoruz. (Kocataş, 1994)
Evrendeki her şeyin belli bir nedeni ve amacı vardır. Bütün evren iç içe geçmiş sistemlerden
oluşmuş bir haldedir. Oradaki en küçük bir ögenin bozulması, ya da devre dışı kalması sistemi
olumsuz etkiler, dengesizliğe ve sorunlar çıkmasına sebep olur. (Vester, 1997)
Milyonlarca yıldan beri yeryüzünde hüküm süren ekolojik denge, sayısız eko sistemler şeklinde
46
kendini göstermektedir. İnsanoğlu eliyle doğaya atılan yapay (sentetik) maddelerin bir kısmı doğada
hazır bekleyen mikroorganizmalar tarafından parçalanıp çözünürler. Atmosfer ve biosferi kitlesel
halde kirleten Sentetik maddeleri çözünlemeye mikroorganizmaların gücü yetmez. Çözünmeyen
bu yapay maddeler canlı organizmaların dokularında birikirler; organlara, hücrelere zarar verirler
Toprak – Bitki – Hayvan arasında sürdürülegelen ekolojik döngü
Doğadaki EKOLOJİK DENGE için gösterilebilecek en iyi örnektir.
YERYÜZÜNDEKİ
Şekil. 2
EKOLOJİK
DÖNGÜ
(Engiz , 2003 )
TARIM
Bütün işlerin kökü tarımdır. ( Çin Atasözü )
Tarım, aynen güvenlik gibi, kamu sağlığı gibi sosyal içerikli bir alandır. İnsanların yeterli, pahalı
olmayan ve kaliteli gıdaya ulaşma gibi bir hakları vardır. (Vereiken, 1992)
Tarım deyince akla çifçi gelir. İyi beslenmemiz için , küçük
çiftçiyi korumalıyız. İyi beslenebilmemiz için, önce
bitkilerimizi ve hayvanlarımızı iyi beslememiz gerekiyor.
Bu görevi bizim adımıza bilinçli organik çiftçiler yapıyor.
Bilinçli
beslenme,
bilinçli
çiftçilik
sayesinde
gerçekleşiyor.Tarım, insanın temel beslenme kaynağıdır.
İnsanoğlu 12000 yıldır buğday ekip karnını
doyurmaktadır. Bitki ve hayvan, ikisi birlikte
“tarım’kavramını oluşturur. “Tarım ve hayvancılık”diye
birleşik bir kavram yoktur. Bitkisel üretim ve hayvan yetiştirme TARIM kavramı içinde birlikte yer
alırlar. Konya İvriz Kabartmaları: M.Ö 8.Yüzyı Anadolu’da 2800 Yıllık Tarımsal Bereket ve Bolluk
Hitit Kralı bir elinde üzüm salkımı, diğer elinde buğday başağı tutmaktadır.
47
ORGANİK TARIM FİKRİ NEREDE DOĞDU? NASIL GELİŞTİ?
1910 yılında İngilterede Albert Howard “organik tarım “ fikrini ortaya attı. Ancak
organik tarımın ilk filizleri Almanya’da yeşerdi. Antroposof (insan bilimleri filozofu)
Dr. Rudolf Steiner 1922 yılında ilk aşıyı yaptı. (Steiners Impulse) Dr. Steiner
(şıtayner ) toprak-bitki-hayvan ve insan arasındaki yaşam süreçlerinin birbirini
etkilediğini gözlemledi. Dr.Steiner Alman çiftçilerinin şikayetlerini dinlemiş, onlara
çözüm yolları önermiştir. Dr. Steiner’in bu önerileri organik tarımın ilk kurallarını
oluşturdu. 1924 yılından itibaren tarım kursları (Landwirtschaftliche Kurse)
tertipledi. Biyolojik-dinamik tarım metodlarını 1929 yılında kamuoyuna açıkladı.
Dr. Steiner sentetik azot bileşiklerini, kolay çözülen fosfatları, klor içerikli sodyum
tuzlarını yasakladı. Gübrelemenin esaslarını belirledi. Sığır gübresini, bitki
atıklarından yapılan kompostu; kemik, boynuz, kanat ve kan unundan oluşan organik gübreyi,
baklagillerle yeşil gübrelemeyi, ekim nöbetine sıkça baklagil koymayı çiftçilere tavsiye etti.
Baklagillerin biyolojik azot toplayıcısı olduğunu, havadaki azotu emerek köklerinde biriktirdiğini,
mikrobiyolojik organizmaların toprağın yapısını mükemmelleştirdiğini insanlar ilk kez Dr.
Steiner’den işitti. Bu bilgilerin doğruluğu hala geçerli.Dr. Steinerin izleyicileri Biyolojik-Dinamik (
Biodinamik )Tarım Ekolünü kurdular. Bugünkü DEMETER ve RAPUNZEL firmaları bu ekolün
temsilcileridir
Dr. Rudolf Steiner
Dr. Müller 1930 yılında İsviçre’de Çiftçi Memleket Hareketi adında bir tarımsal organizasyon kurdu.
Dr. Steiner’in organik tarım kurallarını kozmos etkilerini dışlayarak benimsedi.Dr. Müller,
oluşturduğu sistemin hedeflerini şöyle açıklamıştır:
 Üretim masraflarını azaltmak
 Ürün kalitesini artırarak satışı garantilemek
 Küçük çiftçileri krizlerden etkilenmeyecek hale getirmek
Dr. Müller’in kuralları, kozmik etkiler ve preparatlar hariç Dr. Steiner’in öğretilerine çok
yakındır.
Dr. Müller’in kuralları:
 Toprağın yufka sürülüp, iyi havalandırılması
 Humus fermentinin kullanılması
 Baklagillerin ekim nöbetine sıkça alınması
 Enerji tasarrufu sağlanması
 Girdilerin işletme içinden sağlanması
 Azotun yalnız organik formda kullanılması
 Toprak yapısını iyileştirmek için kireç, kaya unu, torf gibi iyileştiricilerin düşünülmesi
 Bitki hastalıklarına karşı S (Kükürt) ve Cu (Bakır) bileşiklerinin kullanılması
 Bitki zararlarına karşı ısırgan otu, arap sabunu, zararlılara ve hastalıklara karşı bitkilere
direnç sağlayan silisyumlu kaya tozu kullanılması
Dr. Müller’in öğretileri sonucunda Organik-Biyolojik Tarım Ekolü oluştu. Günümüzde bu ekolün
temsilcileri Almanyada Naturland, İsviçrede Bioswiss’tir.
İngilterede 1910 yılında “organik tarım” fikrinin ortaya atılmasına rağmen, ülke çapında bir gelişme
olmadı.20 yıl sonra yine Albert Howard tarafından yazılan “organik tarım vasiyetnamesi”
Organik Tarım Tarihine geçecek bir belge olarak kaldı.
48
ORGANİK TARIM
Organik üretimin dayanağı olan organik tarım, kullandığımız toprağın sağlıklı kalması gerçeğinden
hareket eder. Toprağın sentetik kimyasallarla yıpratılmasını önler. Solucanlarıyla, böcekleriyle,
kuşlarıyla birlikte olmayı sever. Organik Tarım biyolojik faaliyetleri öne çıkaran bir yöntemdir.
Organik tarım, doğal ve toplumsal dengeleri gözeten, çevreci bir tarım sistemidir. Organik tarımda,
sentetik kimyasal zirai mücadele ilaçları ve sentetik kimyasal gübreler kullanılmaz. Üretimde
dönüşümlü ekim nöbeti (rotasyon ) uygulanır. Organik ve yeşil gübreleme yapılır. Üretimin her
aşaması Uluslararası denetleme kuruluşları tarafından kontrol edilir ve ürünlere organik ürün
sertifikası verilir. Uzmanlar, dünyada hızla gelişen sağlıklı yaşam felsefesinin çok önemli bir
tamamlayıcısı saydıkları organik ürünlerde, önümüzdeki on yılda büyük bir kullanım artışı
öngörmektedir. Dünya'da ve Türkiye'de organik olarak üretilip pazara sunulmuş tarım ürünü ve
işlenmiş gıdalara olan talep her geçen gün artmaktadır.
“Organik Tarım, sadece üretim şekli olarak algılanmayıp, her toplumda geniş tabanda yaşam
felsefesi haline getirilirse, gelecek kuşaklara daha temiz ve sürdürülebilir bir dünya bırakmak
mümkün olacaktır.”
Prof.Dr. Uygun AKSOY
“Organik Tarım, yakın gelecekte de güvenilen bir araç olma özelliğini koruyabilecek mi? Bugün için
organik üretimin belirli bir düzeye ulaştığını ve güçlü piyasa taleplerine bağlı bir yapı sergilediğini
görmekteyiz. Buradaki soru, hangi faktörlerin organik üretimin gelecekteki ilerleyişine etki edeceği
sorusudur. Bana kalırsa sadece piyasa talepleri belirleyici faktör olacaktır. Bu durum tüketicilerin,
organik tarımın satın almaya değer bir katma değer yarattığı konusunda ikna olmalarıyla birlikte
devam edecektir.” ( Growie, 2005 )
“ Organik Tarım, pek çok sorunla karşı karşıya olmasına rağmen, gelecek
vaadeden bir kavram olma yolundaki özelliklerini korumaktadır.” ( Van Hirtum, 2005 )
Organik Tarım Sisteminde, çifçi bilinçlidir, organik kültür felsefesini benimsemiştir. “Benim için
nasılsa,başkası için de aynısı “ diye düşünür. Buna rağmen işletmesinin denetlenmesine izin vermek
ve yetiştirdiği ürünün organik ürün olduğunu isbat etmek için organik sertifika almak zorundadır.
İnsan sağlığı ve çevre bilinci söz konusu olunca, bir gerçekle karşılaşıyoruz. Doğayı ve doğanın en
evrimli üyesi olan insanı incitmekten sakınan ORGANİK TARIM GERÇEĞİ dir bu.Organik Tarım
Gerçeği, Organik Kültür olgunluğuna ulaşan insanlar tarafından bir yaşam felsefesi olarak
benimsendiğinde sürdürülebilir hale gelecektir.Organik Tarım ürünü olan organik gıdayla
beslenmek, her üç insandan birinde rastlandığı Tıp Uzmanlarınca açıklanan kansere karşı insanı
koruyan, en ucuz yöntem olduğu ortaya çıkıyor.ORGANİK ÜRETİM SEKTÖRÜ TÜRKİYENİN
DİNAMIKLERİNDEN BİRİ olmalıdır.
Organik sistemin insan odaklı olduğu iddiası var
Organik sistem bütün yaşayanların yararınadır. Mikroorganizmalar dahil, bitkiler ve hayvanlar
organik sistemde stressiz yaşarlar.Yaşayanların lideri insan da sistemin ona sağladığı sağlıklı organik
gıdadan yararlanır. Bu yararlanma diğer üretim sistemlerindeki sömürme ve tamah (açgözlülük )
yöntemiyle kıyaslanamaz.
49
Organik Çifçilik , yeryüzünde tüm yaşayanlar arasında milyonlarca yıldır süregelen bir ilişki ve
işbirliğinin sürdürülebilirliğini savunur, biyoçeşitliliği koruyarak ekolojik denge oluşturmaya çalışır.
Organik çiftçiler, basit ve ucuz yöresel kaynaklar kullanarak, çevreye zarar vermeden üretimlerini
sürdürürler.Sentetik gübre ve zirai ilaçların aşırı kullanımına tepki olarak, doğal biyolojik
süreçlerden yararlanma düşüncesi, organik uygulamanın şansını artırıyor.
Organik tarımda;
Çevre korunuyor.
Doğal dengeler korunuyor
Tüketici sağlığı korunuyor
Katma değeri yüksek ürünler elde ediliyor.
Organik çiftçilik ; toprağa, bitkiye, hayvana, insana, emeğe değer veren , çevreyi kirletmeyen,
doğal dengeleri bozmayan, insan sağlığına risk getirmeyen bir tarım sistemidir.
ORGANİK TARIMIN 6 İLKESİ
1.Önce Organik Tarım Felsefesini benimsemek
2.Genetiği değiştirilmemiş tohum,fidan ve damızlık ile işe başlamak
3.Verimi artırmak uğruna toprağa sentetik kimyasal gübre atmamak
4.Hastalık ,böcek ve yabancı ot mücadelesinde sentetik kimyasal ilaçları kullanmamak
5.Üretimin her safhasının kayıtlarını tutmak
6.Yetiştirilen ürünün organik olduğunu gösteren organik sertifikayı almaya hak kazanmak
ORGANİK TARIM SİSTEMİNİN 4 ÖZELLİĞİ
Organik tarım çevre dostudur
Son yıllarda dünyada organik üretimin çevre dostu olduğuna inanan ve organik ürünlere seve seve
birkaç misli bedel ödemeye hazır bir tüketici kitlesi oluşmuştur.Daha sağlıklı bir hayat sürmeyi
düşünen insanlar, daha güvenli gıdalarla beslenmek yanında, sağlık rizikosu taşımayan giysiler
giymek ve daha sağlıklı mekanlarda oturmak istemektedirler. Bu insanlara gıda ve gıda dışı
ürünleriyle enerji, güzellik ve eğlence olanakları sunan yepyeni bir üretim sektörü doğmuştur.
Konvansiyonel tarımın yoğun sentetik girdileri çevre kirliliğine sebep olurken, organik tarımda böyle
bir rizikonun bulunmadığını farkeden duyarlı tüketiciler organik ürün talep etmektedirler.
Organik tarım metoduyla yapılan bitkisel ve hayvansal üretim yanında, su ürünleri, orman ürünleri,
doğadan toplanan şifalı otlar, tarlada yetiştirilen tıbbi ve aromatik bitkiler organik toprak
iyileştiricileri, hammadesi organik ürünler olan devasa organik gıda sektörü, organik bitki
koruyucuları, organik yem gibi organik işletme girdileri ile; biohotel, biopansiyon, bio-catering ,
kozmetik gibi ekolojik yaşam etkinlikleri, organik üretim yelpazesini oluşturmaktadır.
Organik üretim çok boyutlu bir aktivitedir.
 Organik Tarım Sisteminde ekolojik denge korunduğundan
Devletin Çevre Koruma giderleri azalıyor.
 Çiftçiler bilinçli olduğu için kaynak israfı önleniyor.
Kırsal kalkınmaya ayrılan destekler hedefini buluyor.
 Ekonomi kayıt altına alınıyor.
50




Organik sistemde hayvanlar stressiz yaşıyor.
Organik yemle hayvan bilinçli besleniyor.
Organik hayvansal ürünler daha sağlıklı ve daha lezzetli oluyor.
Organik Gıda insan sağlığını koruyor. Organik sebze ve meyvelerdeki antioksidan aktiviteleri
daha fazla, organik ürün daha besleyici olduğundan, organik gıda en iyi sağlık sigortası
oluyor. Devletin SGK giderleri azalıyor.
Organik sistemde Devlet de Tüketici de karlı çalışıyor
Organik Tarım Sistemi, Organik (Bio ) Kültür’ün yayılmasını destekliyor.
Organik çiftçilik, küçük çiftçiyi toprağına bağlıyor
Organik Üretim nüfus yoğunluğu yüksek kentlerin çevresinde yaşayan küçük çaplı aile çiftlikleri
tarafından, doğrudan satış konusunda sağladığı mükemmel fırsatlar nedeniyle başvurulabilecek
güçlü bir araçtır. Bu sistem, tüketicilere satın alacakları gıdaların nasıl yetiştirildiklerini yerinde
görmek fırsatını tanımaktadır. Böylece tüketiciler gıda güvenliği ve kaliteleri hakkında ki meraklarını
giderebilmektedir.
Bilinçli çiftçilerin varlığı ve bunların tüketicilerle kurdukları iyi ilişkiler,Sistemin işleyişi için büyük
önem taşımaktadır. Bu suretle organik çiftçiliğin sunduğu agro- eko -turizm olanağı hayata
geçirilmiş olmaktadır. Güven sağlayıcı bir denetleme ve belgeleme sisteminin de ana sisteme dahil
edildiği unutulmamalıdır.
Organik Tarım Çiftçileri, daha disiplinlidir. Gözlem yaparlar ve gözlemlerini hayata geçirirler.
Kaliteli ve sağlıklı sebze-meyve ile hayvansal ürün üretirler. Girdilerini kendi işletmesinden
sağlayarak giderlerini azaltırlar. İşletmelerini krize karşı korurlar.Organik Tarım, küçük çiftliklerin
kurtarıcısıdır. Sicilya ve Endülüs'ün fakir bölgeleri organik üretim sayesinde kalkınmıştır. Küçük
çiftçilerin yaşam standartları yükselmiş, çiftçi toprağına bağlı kalmıştır.
Organik Tarım katma değer yaratıyor
Organik üretim, Üreticiye plan-program yapma ve kurallara sıkı sıkıya uyma disiplini
kazandırmıştır.Organik Sistem, besin kalitesi sağlamıştır. Fiyat istikrarı ve pazarlama hızı sağlamaya
adaydır. Organik üretim katma dağer yaratıyor. Organik Ürünler Organik Gıda sektörünün ham
maddeleridir. İşlenmiş ürünler de organik özeliklerini koruyarak tüketiciye sunulmaktadır. Organik
ürünlerin ham madde olarak kulanıldığı organik tekstil, organik kozmetik gibi yepyeni iş alanları
oluşmuştur.
Organik Çiftçiliğin başarıyla sürdürülebilmesi için Organik Tarımı destekleyecek politikalar
üretilmelidir. Tarıma ve beslenmeye yön verme politikalarının oluşturulmasında Tüketici de etkili
olmalıdır.
ORGANİK ÇİFTÇİLİİĞN ARTILARI
*tarımsal çevre tedbirleri içerisinde baskın bir yere sahip olması
*kalkınma politikalarıyla bütünleştirilmiş olması
*organik sistemdeki arazi yönetiminin avantajları
*Kırsal kalkınma getirileri
*hayvan refahı
51
Organik sistemde Stratejik adımlar.
*organik çiftçiliğin saygınlık kazanmasını kolaylaştıracak araştırmaların yapılması
*çevre dostu kaliteli üretimin teşvik edilmesi
*organik gıda piyasasının çeşitlendirilmesi
*tüketici farkındalığının artırılması
*çiftçilik standartlarının sağlamlaştırılması
*organik çiftçilik için farklı kırsal kalkınma tedbirlerinin daha tutarlı ve daha etkin uygulanması
Not: Yukarıda belirtilen stratejik adımlar birer sosyal proje konusu olabilir. STK lar ( Sivil Toplum
Kuruluşları ) bu konularda proje hazırlayabilirler.
ORGANİK TARIM UYGULAMALARI
Bir çiftçinin organik tarıma başlayabilmesi için, bir Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşuna başvurması
gerekir. Kuruluş, çiftçinin arazisini inceler ve işletmenin organik tarıma uygun olup olmadığına karar
verir. Karar olumlu ise, çiftçi ile kuruluş arasında bir sözleşme imzalanır. Organik Tarım Kanununda
ve Uygulama Yönetmeliğinde yazılı kurallar titizlikle uygulanır. Bugünkü uygulama ihracata
yöneliktir. Bunun yadırganacak bir yanı yok. Ülkemize döviz kazandıranları takdirle karşılamalıyız.
Organik ürünlerin iç tüketim payının çok düşük olması, Türk Tüketicisinin
Organik gıda ile beslenmekten mahrum kalması anlamına geldiği için üzüntü duymalıyız.
Organik Kültür söz konusu olunca, organik tarımın ağırlıklı olarak ihracatçı firma sahibi
müteşebbislerin değil, iç pazara hitap edecek küçük çiftçilerin ve organik ürün üretici birliklerinin
organik tarım girişimleri de çok önemlidir. Küçük çiftçilerin organik ürünlerinin pazarlanması için
İstanbul Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Buğday Derneğine Feriköy’de yer tahsis ederek
Türkiyede bir ilki geçekleştirmiştir.
DANIŞMANLIK HİZMETİNDEN YARARLANMA
Organik Tarım uygulamalarında çiftçinin Organik Tarıma Dönüşüm konusunda danışmanlık hizmeti
almasında fayda vardır.
Danışman
;
*Çiftçiyi organik tarıma ısındırır.
*Dönüşüm planlamasını hazırlar.
*Çiftçiye kaliteli üretim teknikleri ve pazarlama konusunda yardımcı olur.
Almanyada olduğu gibi,Türkiyede de Organik Tarıma Dönüşüm Danışmanları yetiştirilmeli ve iş
bulmalarına olanak sağlanmalıdır.
ORGANİK TARIMA KİTLESEL DÖNÜŞÜM
Organik Tarım köy bazında uygulanmalıdır. Köylü ikna edilerek köy arazisinin tamamında organik
çiftçilik yapılması sağlanmalıdır.Organik Tarıma kitlesel dönüşüm , Danışmanlık ve Sertifikasyon
ücretlerinin azalmasını sağlayacaktır.Üretici Birlikleri ve Tarımsal Kooperatifler gibi üretici grupları
Kontrol ve Sertifikasyon Firmaları ile üyelerinin tamamı için toptan fiyat anlaşması yaparlarsa, fiyat
aşağıya çekilecektir.
52
Sözleşmeli Tarım
Sözleşmeli tarım, Organik Tarımın önünü açacaktır Sözleşme, Çiftçi ile Üretici Grubu arasında
imzalanır. Örneğin bir Üretici Birliği üyeleriyle sözleşme yaparak üyelerini tıbbi ve aromatik
bitkiler üretmeye yönlendirir. Üretici Birliği bir kurutma ve paketleme ünitesi kurarak, üyelerinin
malını yurt dışına ihraç eder. Sözleşmeli tarım yoluyla,organik ürünlerin kitlesel üretimi ve kitlesel
pazarlanması gündeme gelebilecektir. Böylece organik ürün üretim ve tüketim yüzde oranları,%1
lerden iki rakamlı yüzdelere yükselebilir. Hem malını değerine satan çiftçi iyi kazanır, hem de işçi ,
memur, emekli kesimi de organik ürün müşterisi olur. İhracat yoluyla çiftçimizin malı dış pazarlarda
da müşteri bulur.
Köy bazında yapılacak uygulama
ADIM ADIM ORGANİK TARIM
( İsviçrede uygulanan bir yöntem )
1 . Adım :
Aile içinde fikir birliği sağlanacak
Aile Meclisinde karar alınacak
2 . Adım :
Organik Tarım Felsefesi benimsenecek
Organik Tarım Hakkında bilgi toplanacak
Temel kurallar, yasaklar nelerdir öğrenilecek
Tohum, damızlık temini
Girdiler ( organik gübre, organik yem , enerji , organik koruyucular )
Ekim nöbetinin önemi, adil ticaret ve hayvan refahının sağlanması
konularında bilgi sahibi olunacak.
3 . Adım : Denemek, uygulamak,
Organik Tarım yapan çiftliklere ziyaretler
4. Adım : Danışmanlık hizmeti almak
Organik Tarıma Dönüşüm Planlaması hazırlıkları yapılır. 6 ay Danışmanla çalışılır. Karar verilirse 5.
adım atılır
5 . Adım : Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu çağırılır.
Sözleşme imzalanır, çalışmaya başlanır.
Bu yöntem, köy bazında ( bütün köyün birlikteliğiyle ) organik üretime kitlesel dönüşümü
destekleyecek bir uygulama olarak örnek alınabilir.
53
ORGANİK - KONVANSİYONEL FARKI
Organik olanla, organik olmayan arasındaki farkı halkımıza anlatmak zorundayız.
Felsefi açıdan farklılıklar
Organik tarım bir felsefeye dayanır. Buradaki felsefenin temelinde “Benim için nasılsa, başkası için
de aynısı” düşüncesi yatar. Konvansiyonel sistemde böyle bir düşünceye rastlanmıyor. Herhangibir
konvansiyonel felsefe söz konusu değil.Konvansiyonel Sistemde Organik (Bio)Kültür kurallarına özen
gösterilmez.
Konvansiyonel tarım sistemi endüstriyel sistemdir. Sanayi gücüne dayanan, yoğun girdi
(mineralgübre, ilaç, hormon ve fazla enerji ) kullanan bir üretim metodudur. Bu endüstriyel yoğun
tarım,yüksek verime odaklanmıştır. hektar başına en yüksek miktarda ürün almayı hedeflemiştir.
Endüstriyel sistem olan konvansiyonel tarımın çevre kirliliğine sebep olma, toprağı ve suları
kirletme gibi bir tasası yoktur.Tarımsal bioçeşitliliği koruma duygusu, konvansiyonel tarımda akla
gelmez. Yeryüzünde milyonlarca yıldanberi süregelen Ekolojik dengenin bundan böyle de
sürdürülmesi fikri endüstriyel tarımcıların ideali değildir.Endüstriyel teknolojideki bütün yenilikler
(GDO dahil) ENDÜSTRİYEL TARIM’da hızla yerini alır. Bitkilere gübreyle, hayvanlara hormonla
doping yaptırılır.
Topraksız tarım icat edilir. Kökleri ilaçlı suyun içindeki domatesten (seranın içine de CO 2
üfleyerekten) dekar başına (bir dönümden) 68 ton ürün (hektar başına 680 ton.) domates elde
etmekle öğünülür.
Endüstriyel tarım, arkasına endüstrinin gücünü alarak tavuklarımızı saray benzeri kafeslere
sokmuştur.Tavuk kafesin içinde sağa sola dönemez.Önünde devamlı akan yemi ve suyu ,arkasında
yumurtasını bırakacağı bandı vardır. Et pilici ise hızlandırılmış doping proğramına tabi olur.Stres
içinde geçenömrü çok şükür ki 29 güne inmiştir. Bu kısa ömründe, l7 kez aşı, ilaç, hormon terapisi
görmüş, stresten çatlayacağı sırada kesilip, konvansiyonel gıda olmuştur.
Endüstriyel Tarım Sarıkıza da sırçadan saray yaptı.Sarıkızı bir kapattılar ki ne gün yüzü, ne koca yüzü
görür. Sarıkız sarayından dışarı kuyruğunun ucunu gösteremez. Ne olur ne olmaz, elin nazarı değer,
ne olur ne olmaz elin boğası taciz eder korkusu vardır. Sarıkızın duvarlararkası yaşamı dostlar
başına.Suyu önünde, yemi önünde. İlacı hazır, doktoru hazır. Yılda bir kez gelecek kocanın da canı
cehenneme. Dondurulmuş spermler var, cenin (döllenmiş yumurta ) var. Kırsal alandaki Karakız
diyor ki, “ Sarıkız sosyetik yaşıyor ama, benim gibi özgür değil, ayağını çayıra değdirmesine izin yok
Yetiştirme Tekniğinden Doğan Farklılıklar
Kovansiyonel olarak yetiştirilen bir bitkinin sistem içindeki büyüme sürecini inceleyecek olursak,
konvansiyonel-organik farkını açıkça görürüz.Konvansiyonel (endüstriyel ) tarım sisteminde
kullanılan bol su ve suda kolay eriyen sentetik gübreler bitkiye doping yaptırıyor. Bitki hızlı büyüyor.
Stres içindedir. Böcek ve zararlılara karşı korunma gücü zayıftır. Çitçi bitkisini böceklerden
kurtarmak için yoğun olarak pestisid (zehirli ilaç ) kullanmak zorunda kalır. Kullanılan pestisid
bitkiyi baskı altına alır. Bitkinin kendini kurtarmak için harekete geçirebileceği güvenlik sistemi
tamamen sekteye uğrar. Bitki kendini korumayı başaramaz. Üstelik bitkimizin sırtına bir yığın ilaç
kalıntısı yüklenmiştir.
Diğer yandan bitki, hızlı büyüme sürecinde suda çabuk eriyen sentetik gübreyi (nitratı )
bol bol
54
emdiği halde, eseri elementleri topraktan çekememiştir. Hızlı büyüdüğü için hücreleri aşırı
büyümüştür.Yetiştirilen bitki domates ise,bütün güzel görünümüne rağmen,domatesin hücreleri
büyük olduğundan içinde boşluklar oluşmuştur. Hücrelerinde nitrat birikmiştir. Domates odunsu
bir yapıdadır. Domatese has kokusu yoktur.İştah açacak aroması yok, tadı yok, lezzeti yok. Tüketici
“Aaah, nerede kaldı o eski domatesler ?” demektedir.
Üstüne üstlük domatesin üzerinde ilaç kalıntısı, içinde nitrat birikintisi rizikosu var. İlaç kalıntısı
sirkeli suyla yıkama işlemiyle giderilebilir. ANCAK DOMATESİN İÇİNDEKİ NİTRAT BİRİKİNTİSİNİ,
ağırmetal birikintisini MİDENİZE İNDİRMEK ZORUNDA KALIRSINIZ.
ORGANİK metoddaki yetiştirmeye gelince;
Organik metodun ayrıcalığı vardır. Bu ayrıcalık organik sistemin işleyiş süreciden gelir. Sistemdeki
ilaç ve gübre yasağı, bitkinin beslenmesinde fark doğurur. Bu fark organik ayrıcalığını yaratır.
Organik süreçte bitki doğal süresinde yavaş bir tempoda büyür. Güneş enerjisinden doya doya
yararlanır. Böcek ve zararlılara karşı dayanıklıdır. Savunma sistemini harekete geçirmiş,
ANTİOKSİDAN (savunma cephanesi) üretmiştir. Mineral gübre kullanılmadığı için bitkinin yaprak ve
meyvesinde nitrat birikmemiştir.İnsan sağlığına zarar verecek kalıntı ve birikinti rizikosu söz konusu
değildir.Yetiştirdiğiniz organik ürünün Domatese has mis gibi kokusu vardır:AROMASI vardır.
Hücreleri küçüktür: LEZZETLİDİR, AĞIZDA TAD BIRAKIR.Artı, besin değeri yüksektir.
Organik ürün, hasattan sonra, tahminlerin aksine dayanıksız değildir.Bozulmaya, küflenmeye,
çürümeye karşı dayanıklıdır.Raf ömrü yeterlidir. Kaliteli bir üründür. Antioksidan küpüdür. Bilinçli
beslenmenin en mükemmel gıdasıdır.Sağlığınıza sağlık katar. Organik gıdayla beslenerek, sağlık
kazanırsınız.Potansiyel tedavi masraflarınızla Devlete yük olmadığınız için, Devlet sizin yapmış
olduğunuz bu tasarruflarla sağlanan kaynağı, çevrenin korunmasına ve organik tarımın
desteklenmesine harcama olanağına kavuşacaktır
ORGANİK SETİFİKA ŞART
Bir ürünün doğal yetişmesi kafi değil.dir. Ürün oganik serifikalı olmalıdır.Organik sertifikalı ürün,
organik mevzuata uymak zorundadır.Organik sertifika nın gerekliliği, sadece sebze-meyve gibi
bitkisel ürünler için değil, hayvansal ürünler için de geçerlidir.Organik motodla piliç yetiştirilmesi
ile endüstriyel sistemde piliç besleme arasında belirgin farklılıklar vardır.
*organik metodda piliç yonca,yerli mısır ve arpa ile besleniyor. Piliçler serbest dolaşırlari
*Endüstriyel yetiştirmede pilice ithal mısır, ithal soya küspesi yediriliyor. İthal,mısır, ithal küspe
ithalatı aksayınca konvansiyonel işletmeler feryad ediyor.
*Organik piliçin yavaş tempoyla 81 günde, endüstriyel piliçin ise, hızlandırılmış proğramla 29
günde kesime geliyor. Endüstriyel piliç kafesten dışarı ancak kesileceği gün çıkar.
Bilimsel Araştırmaların Belirlediği Farklılıklar
Konvensiyonel ve ekolojik tarım sistemleri arasındaki temel fark yaklaşım farkıdır. Konvansiyonel
tarımda geçerli olan lego sisteminde, her sorun tek tek ele alınmakta, çözümler birleştirilerek
resim tamamlanırken; ekolojik tarım sisteminde resim, öncelikle tüm olarak incelenmekte,
bütünsel bir yaklaşımla çözümler üretilmekte ve uzun yıllara yönelik planlama yapılmaktadır.
(Aksoy, 2002 )
Konvansiyonel sistemde daha çok ürün amacı ile topraklar aşırı şekilde sentetik mineral maddelerle
gübrelenmiştir. Bunlardan özellikle çabuk yıkanan azotlu gübrelerin yeraltı sularına ulaşmasıyla,
hayvan ve insanlarda nitrat zehirlenmeleri görülmüştür. (Altındişli, 2002 )
55
Konvansiyonel tarım ekosistemi, yüksek maliyetlere mal olan sentetik kimyasallar, sulama
sistemleri ve enerji tarafından desteklenir. Doğal kaynaklardan yoksundur. Girdi tedarikçilerine
bağımlı durumdadır. Sistem, vergi mükelleflerinin ödedikleri maliyetlere dayanan birçok kurumsal
aktiviteyi ve toplumsal denetim mekanizmasını barındırmaktadır. Artık dairesel sistem olmaktan
çıkmıştır. Tipik olarak hektar başına yüksek miktarlarda biolojik kitle (biomas) oluşturur ve sınırlı
biyoçeşitliliğe imkan tanır. (Growie, 2005)
GIDA MADDELERİ MERCEK ALTINDA
Almanca konuşan Almanya, Avusturya ve İsviçre ‘de Biliminsanlarının konvansiyonel ürünler ile
organik ürünler arasında ki farkı belirlemek amacıyla yaptıkları 175 bilimsel araştırmanın sonuçları
açıklandı.Gıdaları oluşturan maddelerin beslenme fizyolojisi yönünden besin değerleri ve sağlığa
etkileri belirlendi. Aynı zamanda organik ve konvansiyonel üretim sistemleri arasındaki sektörel
farklılıklar da yorumlandı.
Daha hassas ölçüm metodları
Daha keskin analiz sonuçları
Gıdaların ışık emme kapasiteleri ve ışıkları alıkoyma sürelerini ölçümleme metodları sayesinde
organik besinlerle konvensiyonel besinler arasındaki farklar bariz olarak belirlenmiştir.
Metodların daha yeni bir kombinasyonu P – Değeri
pH değeri, redokspotansiyeli ve elektrik iletkenliği parametrelerinin bileşiminden oluşan P- değeri
kalite belirlenmesinde kolaylık sağlamıştır.
Kafeste yetiştirilen tavukların yumurtalarında belirgin olarak kötü P – değerine rastlanmıştır.
ORGANİK GIDALARIN BESİN DEĞERLERİ DAHA ÜSTÜN
İşte kanıtları :
Daha iyi yağ asitleri
Jena Üniversitesinde yapılan araştırmalarda Organik sütlerde konvensiyonel olanlara göre üç kat
daha fazla Omega 3 linoleik yağ asidi bulunmuştur. Linoleik yağ asitlerinin kanser önleyici olduğu
bilinmektedir.
Daha yüksek oranda lesitin
Organik yumurtalarda lesitin miktarı daha yüksek bulunmuştur. Yumurta lesitini damardaki kötü
kolestrolü bloke etmektedir.
Daha çok mineral madde - daha fazla iz element
Patates ve soğanda megnezyum %29, demir %21 daha fazla çıkmıştır.
Selenyum, çinko ve krom gibi iz element oranların da yüksektir.
Organik sistemde daha çok antioksidan
Organik meyve ve sebzelerde ikincil bitkisel maddeler konvansiyonel olanlara göre %50 daha
fazladır. Konvensiyonel tarımla kullanılan zirai ilaçlar bitkiyi zararlı ve hastalıklara karşı koruyan bu
ikincil madde oluşumunu baskı altında tutarlar. Polifenol, flavonoid ve likopen gibi ikincil
56
maddelerin organik ürünlerde çok yüksek miktarlarda bulunduğu araştırma verilerinde yer
almaktadır. Organik yumurtalardaki karotin oranı belirgin şekilde daha fazladır. Sebebi tavukların
çayırda dolaşmaları ve yeşil otlarla beslenmesidir. Organik sebze ve meyvelerdeki antioksidanlar
konvansiyonel olanlardakine göre belirgin olarak fazla bulunmuştur. Organik meyve ve sebzelerde
bol bulunan antioksidanların insan sağlığı üzerinde koruyucu etkisi belirgindir.
Vücudu virüs ve bakterilere karşı korurlar.
Organik ürünlerde daha bol vitamin C
Organik meyve ve sebzelerde konvensiyonel olanlara göre daha fazla C vitamini bulunmuştur. Beyaz
lahana, elma ve domateste yapılan araştırmalar bu durumu ispatlamıştır. Buna karşılık
konvensiyonel tarımda kullanılan herbisitler (yabacı ot öldürücüleri ) ve kimyasal gübreler sebze ve
meyvelerin C vitamini içeriğini negatif yönde etkilemektedir.
Daha çok esansiyel aminoasitler
Konvensiyonel buğdayda ( kolay çözülen azotla gübrelenmesi nedeniyle ) glidin ve glutenin gibi
glutenproteinleri biolojik buğdayın aksine daha çok oranda bulunmuştur. Buna karşılık organik
buğday ve organik baklagiller % 5 – 15 arasında daha fazla esansiyel aminoasit içerirler. Bu
aminoasitler, vücuttaki bir çok madde dönüşümü sürecine katılırlar. Eksikliklerde vücudun madde
dolaşımı sarsılır, hücreler zarar görür.
Zirai ilaç kullanımından doğan fark
Kimyasal – sentetik bitki koruma ilaçları ve büyüme hormonları kullanımı konvensiyonel sistemde
serbesttir. Doğaya yabancı olan bu zehirli maddelerin sebze ve meyveler üzerindeki kalıntıları
konvensiyonel – organik farkının en belirgin göstergesidi
Yapay (sentetik ) gübre kullanımından doğan fark
Organik tarımda azot ihtiyacı doğaya yabancı olmayan organik gübrelerle karşılandığından Organik
sebzelerde önemsiz derecede (limitin çok altında) nitrata rastlanmıştır. Konvensiyonel ürünlerde ,
bilhassa yeşil yapraklı ve yumrulu sebzelerde Nitrat konsentrasyonu yüksek bulunmuştur.
Işınlama uygulanmaz
Organik ürünlerin iyonize edilmesine ve radyoaktif ışınlanmasına izin verilmez. Konvensiyonel
olarak ışınlanmış yemlerle hayvan beslemek, hayvan ve insan sağlığı yönünden negatif sonuçlar
doğurmuştur.İşleme sırasında organik ürünler boyanmaz, yapay veya doğal boya maddesi
kullanılmaz. Organik gıdalar yapay aroma maddeleri içermez. Organik meyve suları nektardan
sulandırılarak değil meyvenin kendisi sıkılarak üretilir.
Aflotoksin ( küf mantarı zehiri ) istenmez
Organik sistemde çiftçi bilinçlidir. Hayvanlarına küflü yem yedirmez. Organik yem organik
işletmenin içinde üretilir. Konvensiyonel sütte bariz olarak yüksek Aflotoksin değerlerine
ulaşılmıştır. Sebebi konvensiyonel sığır beslemede kullanılan küflü yemlerdir.
Gen teknolojisine gerek duyulmaz
Doğanın manipüle edilmesine izin verilmez. Organik tarım GDO'dan uzuk durur. GDO'lar (Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar) üzerindeki yasak kesin olarak uygulanır.GD (Genetiği değiştirilmiş)
tohum, fide, fidan, doku, cenin , sperma ve damızlık hayvan kulanılmaz. GDO lu yemler ve gıda
işlemede mikro organizmalar kullanılmaz. Çiftçi bilinçlidir. Doğaya uyumlu üretim yapar. Çiftçi
arazisinin tamamında organik tarıma yapar. Her çiftlik 2 yılını dönüşüme ayırır. Geçiş sürecinde de
bio kurallar geçerlidir.
57
GÜVEN DUYMAK İYİDİR, KONTROL ETMEK DAHA İYİ
Organik sistemde Organik ürünler için kontrol garantisi vardır.Bio Ürün üretiminin ilk başladığı
çiftliklerden ürünlerin işleme yerleri üzerinden satışına kadar süren ürün akışı tam anlamıyla
kontrol edilmektedir. Her Organik İşletme Devlet tarafından yetkili kılınmış ve akredite edilmiş
kontrol kuruluşlarınca denetlenir. Ürünler organik olduklarını ispatlayarak sertifika alır. Organik
Tarım insan sağlığına duyarlı ve doğaya saygılı bir tarım metodu olduğu için tüketicilerce sevilmiş ve
toplum tarafından benimsenmiştir.Organik ve Konvansiyonel Sistemler arasındaki sektörel
farklılıkların yorumlanması sonucu Organik Tarım Sisteminin Konvansiyonel Tarım Sistemi karşısında
dört boyutta daha rasyonel olduğu ortaya çıkmıştır.Organik Tarım, araştırma sonuçlarına dayanarak,
Organik Tarım Kanun ve Yönetmeliklerindeki kurallara sıkı sıkıya uymuş olmakla kendini 4 boyutta
kanıtlıyor.
1.EKOLOJİK BOYUT
Organik sistem doğaya saygılıdır. Kaynak kullanım metodu doğaya aykırı değildir.
Bilimsel araştırmalarda tarımsal başarılar çevre ve iklim yönünden incelenmiş ve fikir birliğiyle şu
sonuca varılmıştır : Bütün işletmecilik sistemleri içinde Organik Tarım ekolojik yönden en
uygunudur.
İşte açıklaması:
Daha az Enerji Kullanımı
Organik Tarımda fosil enerji kullanımı konvensiyonel tarıma göre %65 daha azdır.
Daha az CO² Emisyonu
Organik Sistem iklimi stabilize eder. Toprak yapısındaki humus yoluyla daha fazla Co² hapseder.
Böylece atmosfere salınan Co² miktarı en aza iner. Ekim nöbetine sıkça giren baklagiller uzun süre
yeşil kaldıkları için vejetasyon sürecinde atmosferden diğer bitkilere göre daha fazla CO² emerek
emisyon azalmasına önemli ölçüde katkı sağlar.
Önemsiz derecede toprak erezyonu
Organik tarımda ekim nöbeti, ara ekim, alt ekim gibi sistemlerle toprak erozyonu azalma
eğilimindedir. Çiftlik gübresi ve yeşil gübreleme ve damla sulama sistemleriyle toprağın içindeki
besin maddesinin yıkanması önlenir.
İçme suyunun korunması
Atık sularda nitrat araştırması şu sonuçları vermiştir :
Hayvan besleyen işletmelerden organik olanlarda 27 mg nitrat / Litre, konvensiyonel olanlarda 79
mg / nitrat Litre değerleri bulunmuştur. Avusturya da içme suyu üst sınırı 50 mg Nitrat / Litre
değerindedir.
Organik Tarım Sistemi Yer altı sularını kirletmez. Organik çiftçiler yer altı sularını değil toprağı
gübreler. Organik çiftçilik içmesuyu rezervlerinin korunmasına katkı sağlar.
Bio çeşitliliğin korunması
Bio çeşitlilik Organik Tarımda başlıca faktördür. Burada kalıtsal bio çeşitlilik olarak; yaşam alanı bio
58
çeşitliliği ve türlerin çeşitliliği zikredilir.
Organik Sistem kuşları korur
Kuşlar Organik Tarım alanlarını tercih ederler. Organik Tarım yapılan arazilerin kenarında
konvansiyonel sistemdekinden % 32 daha fazla kuş bulunmuştur. Sonbahar ve kışın bu sayı % 44
oranına yükselmiştir.
Organik Tarım faydalı böcekleri korur
Organik topraklar üzerinde konvansiyonel topraklarındakinin iki katı böcek yaşar. Faydalı böcekler
sayı ve çeşit bakımından organik sistemde daha fazladır.
Organik Tarım solucanları sever
Organik Tarım yapılan topraklarda % 50 daha fazla solucan yaşar. Solucanlar toprağı havalandırır,
drene eder ve karıştırarak toprağın verimli liğini artırır. Soucanlar, organik maddeleri sindirir,
çözünmüş halde dışarı atarak,toprağı gübrelemiş olurlar.
Organik tarım akarsu ve gölleri gözetir
Organik çiftçilik içmesuyu havzalarını yapay gübre ve zehirli ilaçlarla kirletmez.
Organik çiftlikler civarındaki sular, bitki koruma maddeleriyle, konvansiyonel ilaçlamaya nazaran
daha az kirlenir. Akarsu ve göllerde balıklar ve diğer canlıların yaşam sürekliliği korunur.
Usulünce hayvan besleme
Organik yetiştiricilikte hayvanların rahat rahat haraket edebilmeleri, refah içinde yaşayabilmeleri
esastır. Bir bio-işletme, kendi bünyesinde yetişen bio – yemlerle besleyebileceği sayıda hayvan
barındırır. Organik sistem hayvan refahını gözetir.
Organik Tarım Sisteminde hayvanlar daha rahat yaşar.
Her inek kendi yavrusunu kendisi doğurur. Organik sistemde embriyo transferi yoktur.
Suni tohumlama yerine doğal aşım uygulanır.
Organik Çiftlikte GDO'lu damızlık istenmez.
Hayvanlar dopingli olmaz. Hayvanlara hormonlu yem verilmez.
Buzağılar bio-süt içerler. Süt tozu yasaktır.
Hayvanlar hastalanınca doğal yollardan iyileştirilir. Çiftçi ve Veteriner Hekimler hayvan hastalıkları
için izin verildiği ölçüde doğal koruyucular ve tamamlayıcı tedavi metodlarını kullanır. Salgın hastalık
olmadıkça aşı ve ilaç kullanmazlar. Kasaplık hayvanlara ( ağırlık kazandırmak amacıyla) hormon
zerkedilmez.
2. EKONOMİK BOYUT
Organik tarımda ilk yıllarda verim düşüktür, işçilik payı daha fazladır. Bu yüzden organik ürünler
tüketiciye birkaç kat fazlaya mal olur. Ancak yüksek kalite ve sürdürülebilir üretim şekli organik
ürünlerin fiyatını dengeler. Organik ürünle beslenen tüketici, karnını doyurmanın yanında, ileri
yaşlardaki sağlık masraflarını sigorta etmiş olur. Organik ürüne ödenen paranın içinde tüketicinin
sağlığını tehdit eden çevresel kirlilikten kurtulma masraflarının bulunduğunu da kabul etmeliyiz.
Organik sistem enerji tasarrufu sağlar. Bio çiftliklerin enerji kullanımı konvansiyonellerden %30 ila
%50 daha düşüktür. Organik sistemin enerji yönünden yurt ekonomisine yükü azdır. Konvansiyonel
sistemde yoğun olarak kullanılan endüstriyel sentetik kimyasallarının çevreye verdiği zararların da
59
maliyet hesabına katılması gerekir. Bu zararları kim ödüyor ? Farkında olmadan tüketici ödüyor.
Organik Sistemin avantajını kullanmak daha ekonomik değilmi ? Endüstriyel Sistem, doğayı, suları
ve toprağı kirletiyor. Devlet suları, toprağı, çevreyi temizlemek için gereken parayı dolaylı vergilerle
tüketiciden alıyor.
Organik ve Konvansiyonel ürünler arasındaki fiyat farkı eleştirilirken, her iki sistemin topluma kaça
mal olduğu araştırılmalıdır. Konvansiyonel sistem aslında pahalı bir sistemdir, topluma olan maliyeti
yüksektir. Bu yüksek maliyet farkı Devlet tarafından karşılanmaktadır. Konvansiyonel Çiftçinin
kesesinden çıkmadığı için, konvansiyonel çiftçi konvansiyonel ürünü organik üründen daha ucuza
satabilmektedir. Konvansiyonel Çiftçi kirlettiği suyu ve toprağı kendi parasıyla temizlemek zorunda
kalsa, organik üründen daha ucuza mal satamaz. Organik sistem, suları ve toprağı kirletmediği için,
sağlık harcamalarının azalmasına katkısı olduğu için ve kırsal alanda sosyalizasyon sağladığı için
daha ekonomiktir. Organik ürünün yüksek görünen fiyatı aslında konvansiyonel ürünün topluma
olan maliyetinden daha pahalı değildir.
3. SAĞLIK BOYUTU
Organik tarım insan sağlığına saygılıdır. Organik tarım insan sağlığına zarar vermeyen üretim
teknikleri kullanmaktadır. Devlet kimyasal gübre ve ilaçlardan doğan zehirlenmelerin ve
hastalıkların verdiği zararlar yüzünden doğan masraflardan kurtulur. Kaliteli organik ürünler yanlış
ve noksan beslenme rizikolarını önler. Organik kültür sağlık harcamalarının aşağıya çekilmesine
katkı sağlar.
4.SOSYAL BOYUT
Organik tarım sosyalizasyon sağlar
Organik Tarım geniş çapta işçilik gerektirir. Kırsal alanda iş bulma olanaklarını arttırır. Organik
çiftlikler daha çok çırak eğitir. Organik Tarım küçük çiftçi dostudur. Organik Kültür Köylüyü
toprağına bağlar.
TÜKETİCİ ORGANİK GIDAYA ÖDEDİĞİ PARANIN KARŞILIĞINI ALIYOR
175 Bilimsel araştırmayı değerlendiren heyetin ulaştığı kesin sonuç : Organik Ürün daha iyi.
Elde edilen bilimsel sonuçlar, organik tarım ürünlerinin belirgin bir şekilde konvansiyonel
ürünlerden daha yararlı olduğunu göstermiştir. Organik Tarım sistemi ekolojik, ekonomik, sağlık ve
sosyal boyutlarıyla konvansiyonel sistemden daha yararlı olduğunu kanıtlamıştır.
Böylece tüketici organik ürünlere ödediği paranın karşılığını almış oluyor
GDO'lu TARIMA KARŞI ORGANİK TARIM
GDO'lu tarım , Konvansiyonel tarım sisteminin bir türevidir. Yüksek verime odaklıdır. Yoğun
Tarımdır. Yoğun olarak sentetik gübre ve ilaç kullanan bir endüstriyel sistemdir. Üstelik gen değişimi
rizikosu taşımaktadır. Gen teknolojisinin güdümündedir. Çiftçi GDO lu tarımdan nasıl korunacak ?
 GD ( Genetiği Değiştirilmiş ) tohum kullanmayacak.
 Tohum alırken etiketini okuyacak.
Mısır, soya, pirinç ve pamuk yetiştirmek istiyorsa, organik yerli tohum ekecek. Kanoladan uzak
duracak, organik kolza tohumu ekecek. Patates, ayçiçeği, domates ve diğer sebzelerin yertiştirilmesi
için de yerli firmalarca üretilmiş organik sertifikalı tohumlardan satın alacak.
60
Organik çifçiler birbirleriyle tohum takası yapmaları için, Buğday Derneğinin başarıyla uyguladığı
Tohum Takası etkinliklerine katılmalıdır. Kendi aralarında kurdukları dernek, kooperatif, üretici
birliği gibi örgütleri yoluyla sebze tohumu, fide, fidan ihtiyaçlarını karşılamaları pratik ve güvenli bir
çaredir. Organik çiftçi, hayvansal ürünler üretecekse, damızlık hayvan ihtiyacını organik çiftliklerden
temin eder. Bu konuda Organik Tarım Yönetmeliği kurallarına uymak zorundadır.
GDO’ ların ÇEVREYE VERECEĞİ ZARARLAR
Teknik Genler artan ve dağılan organizmalardır. Doğaya salıverildikleri anda diğer organizmaları
etkilerler. Teknik gen taşıyan bir tohumdan üreyen bitkinin polen tozları diğer masum bitkileri taciz
eder. Asıl tehlike gen değişikliğine uğratılmış bakteri ve virusların yaratacağı tehlikedir. Geni
değiştirilmiş bakteri ve viruslar çevreye bırakılırsa veya kaçarsa, tahribatları korkunç boyutlara
varabileceği bliminsanlarınca açıklanıyor. GDO ve derivasyonları ( türevleri ) Türkiyede de gıda
sanayinde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. GDO ‘ların çevre ve insan sağlığına zararlı
olabileceği tartışmaları sürüyor. Pandora’nın Kutusu açıldı. İçinden ne çıkacağı belli değil
Kaynak: IFOAM ,Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu
61
KONVANSİYONEL – ORGANİK FARKI
Konvansiyonel (Endüstriyel) Üretim
---------------------------------------------------En yüksek verim
Yapay kimyasal gübre
Yapay kimyasal ilaç
GDO lu tohum, sperma ve cenin
Ürün üzerinde zehirli ilaç kalıntısı var
Ürün içinde ağır metal birikintisi var
GDO riski var
Organik (Ekolojik) Üretim
------------------------------------------------------En kaliteli ürün
Organik hayvan gübresi, toprak iyileştiricisi
Organik koruyucu
Yerli tohum, doğal aşım
Ürün üzerinde zehirli ilaç kalıntısı yok
Ürün içinde ağır metal birikintisi yok
GDO riski yok
ORGANİK TARIMIN ÖNEMİ ANLAŞILDI
Bilimsel araştırmaların kesin sonucu : Organik Üretim gerçekten daha iyi :
Organik Tarım en bilinçli üretim metodu. Organik ürün en kaliteli besin.
Dünya çapında çok hızlı gelişen bir sektör olan Organik Tarım yeni ufuklara doğru ilerliyor.






Organik Tarım, Ekoloji ,ekonomi, sağlık ve sosyalizasyon boyutlarıyla kendini kanıtlamıştır.
Organik Tarım, İnovasyon ( yenilikçilik ) getiriyor, Türk tarımına can suyu veriyor.
Organik Tarım,Kırsal kalkınma için bir fırsattır !
Organik Tarım,Sürdürülebilir Kalkınma için aralanan bir kapıdır.
Organik Tarımın geleceği aydınlık.
OrganikTarım sistemi, sentetik kimyasalara bağımlılığı ortadan kaldırıyor.
GELECEK VAAD EDEN BİR SEKTÖR : ORGANİK ÜRETİM SEKTÖRÜ
Organik Tarım fikrinden doğan ve organik sistemin kurallarını uygulayarak gelişen, dal budak
salan bir üretim sistemiyle karşı karşıyayız.Organik Bitkisel Üretimin ve Organik Hayvansal Üretimin
sayısız ürünleriyle beslenen, Organik Gıda Sektörü yanında ; Organik Tekstil, Organik Deri, Organik
Kozmetik ve Organik Ambalaj alt sektörleri oluşmuştur.
Organik Üretimin yan kuruluşları olarak, organik gübre, organik bitki koruyucuları, organik yem
gibi organik girdi üreticileri de organik sertifikalı ürünleriyle sisteme katılmışlardır. Organik tarım
metodları göz önünde bulundurularak doğadan toplanan ve tarla da yetiştirilen tıbbi ve aromatik
bitkiler üretimi çok geniş kapasiteli ihracat olanakları sağlanmıştır.Organik orman ürünleri, toprak
ürünleri, cam ürünleri, tatlısu ve deniz ürünleri de Organik Üretim Sektöründe yerlerini almıştır.
Organik Üretim,
 Daha temiz bir çevre, daha sağlıklı bir yaşam vaad ediyor.
 Toprağı ve içme suyumuzu zehirlenmekten koruyor.
 Lezzetli ve güvenli ürünler sunuyor.
 Organik gıda sektörünü hammaddeleriyle besliyor.
 Ekolojik Yaşamı destekliyor, Organik Kültürü yüceltiyor.
Organik Üretim sisteminde, çiftlikten sofraya güvenli bir gıda zinciri kuruluyor. Zincirin her halkası
denetleniyor. Organik Tarım taze ve kuru ürünlerini insanlara sunmaktan başka, gıda sektörünün
hammadde kaynağıdır. Ayrıca tekstil ve kozmetik sektörleri de hammeddesini Organik Tarım’ dan
62
sağlar. Organik Tarımla ilişkili olarak organik yem, organik gübre, organik bitki ve hayvan
koruyucuları gibi girdi üretimi de yaygınlaşmıştır.
Organik sertifikalı ürün yetiştirmek bir çiftçi için onur kaynağı olmalıdır. Gıda teröründe yaşanan
olumsuzluklar Organik Üretim Sisteminde sözkonusu değildir. İşlenmiş bir ürünün organik sertifika
alabilmesi için, içindeki her maddenin ayrı ayrı organik sertifikalı olması gerekiyor.
Organik ürünlerin anbalajlanması ve depolanması sırasında hiçbir kimyasal madde kullanılmıyor.
İmalathaneler, depolar, taşıma araçları kontrol altına alınıyor.
Gıda dışı organik üretim de Sağlıklı Yaşam hizmetine girmiştir.
Organik pamuktan yapılan tekstil ürünleri, öncelikle bebe giysileri, havlu ve bornozlar, organik
kurallara uyarak ağaçtan imal edilen çocuk oyuncakları, tutkalsız cilasız mobilyalar tüketicinin
beğenisine sunulmuştur. Organik ürünlerle yapılan kozmetikler cilt direncini arttırıcı, cildi koruyucu
etkisiyle sağlıklı ve problemsiz organik bakım ürünleridir.
Organik ürün bollaştıkça fiyatlar düşecektir. Organik Kültür, Organik Üretim Sisteminin
desteklenmesi yoluyla gelişecek ve yaygınlaşacaktır
 Organik Üretim,toprakla barışmanın yoludur. Organik Sistem tarımsal kirliliği azaltıyor.Toprak
içinde faydalı mikroorganizmaları çoğaltıyor.
 Organik Üretim,çiftlik hayvanlarının yaşam kalitesini yükseltiyor. Süt veren ineğimiz,
yumurta veren tavuğumuz stres içinde sağlıksız yaşamaktan kurtuluyor.
 Organik Tarım,Çiftçilerin hayat standardını yükseltiyor.
 Organik Tarım Sisteminde, Tüketici sağlığı korunuyor. Çevre sağlığı korunuyor.
 Organik Tarım, Kırsal Kalkınma için iyi bir araçtır. Küçük çiftçilerin kırsal alanda barınmasına
zemin hazırlıyor.
 Organik sistem,Toprağa, bitkiye, hayvana ve insan emeğine değer veriyor.
 Organik Üretimde Organik(BİO) Kültürden yararlanılıyor. Ekolojik Denge korunuyor.
Biyolojik ürünler üretiliyor.
 Gelecek vaad eden bir kavram : ORGANİK ÜRETİM
 Organik Üretimde kural: Dopingsiz bitkiDopingsiz hayvan, GDO’suz GIDA
ORGANİK HABERLER
Newyork'ta Organik etiketini taşımayan gıda maddesine el süren yok.Banyo havlusu ve bornozların
üzerinde “ Türk malı organik havlu, organik pamuktan yapılmıştır “ etiketi var. ( Güngör URAS,
2007 –Milliyet )
Çevreci Prens Charles, İngilterede organik ürün satan mağaza açtı. Mağazanın geliri yardım
kuruluşlarına bağışlanacak. ( Milliyet , 19 Mart 2008 )
63
ORGANİK TARIMIN CİRO HEDEFLERİ
Dünya Organik Ürün cirosu : 100 milyar Dolar.
Türkiye Organik Ürün ihracat hedefi : 1 milyar Dolar.
Kaynak : Ege İhracatçılar Birlikleri / İzmir (2008)
2009 yılındaki durum :
Türkiye'nin üretim hacmi 130 milyon Dolar. Beş yıl sonundaki hedef 500 milyon Dolar.
Kaynak : ETO, Ekolojik Tarım Organizasyonu / İzmir
Yazarın notu: Türkiye için öngörülen bu hedeflere ulaşılması, Organik Üretimin desteklenmesini
hızlandırılmasıyla doğru orantılıdır.
ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLANMASI
Ekolojik üretimi destekleyecek politikaların benimsenmesi ve planlarda dış pazarla birlikte iç
pazarın da dikkate alınması önemlidir.(Aksoy, 2002)
Organik Pazarın büyümesinde en önemli etken, tüketici talepleridir.Tüketicinin eğitim ve gelir
seviyesinin yükselmesine parelel olarak bilinç düzeyi de yükselmekte ve böylece organik ürün talebi
artmaktadır. (Marangoz, 2008 )
Organik ürünler hakkında yapılan Tüketici şikayetleri:
*Organik ürün benim için birşey ifade etmiyor.
*Fiyatlar çok yüksek
*Organik ürün zenginler için.
İç piyasanın canlandırılması
İç piyasada oluşacak kitlesel talep artışı organik tarım gerçeğinin ve organik gıdanın yeterli
tanıtımının yapılmasına bağlıdır. Organik kültürün yaygınlaşması bu tanıtımı kolaylaştıracağa
benziyor.
Organik tarım gerçeği ve onun produksiyonu olan organik sertifikalı ürünlerin en mükemmel gıda
olduğu tüketicinin gözünden kaçmayacaktır.Organik gıdanın insan sağlığı için nekadar önemli
olduğu bilgisi, tüketici kitlelerine ulaşacaktır. Taze sebze ve meyvelerin tazeliğini kaybetmeden
tüketiciye ulaştırılmasının bir çaresi bulunmalıdır. Memurların ve emeklilerin de organik sebze –
meyve, süt ve et ürünleri müşterisi olacak şekilde fiyatların aşağı çekilmesi düşünülmelidir.
İlk ele alınacak önlem,”lüks tüketim maddesi” imajının yıkılmasıdır. Emekli insanların dikkatini
çekemeden yürütülecek bir pazarlama kısır kalmaya mahkumdur.
PAZARLAMA KANALLARI
Organik ürünlerin dış ülkelere ihracatı ,Türk firmaları ve yabancıları Türkiyede kurdukları şirketler
tarafınan gerçekleştiriliyor Dışsatım her geçen yıl artan tempoyla yürütülüyor.
Bu kitabın amacı iç tüketimin artırılmasına dönüktür.İç tüketim yerel üreticilerin gayretleriyle ve
büyük mağazaların sözleşmeli organizasyonlarıyla her geçen gün artmaktadır.Ancak gelinen nokta
Türkiyenin doğal ekolojik potansiyeli yanında çok cüce kalmaktadır.Tüketimin kitlesel düzeyde
64
artmasına cevap verebilecek bir potansiyele sahibiz.
Pazarlama kanalları : Üretim Yerinde Doğrudan Pazarlama, Süpermarketler, Marketler, Evlere Teslim
ve Organik Semt Pazarları olarak faaliyet göstermektedirler.
ÜRETİM YERİNDE DOĞRUDAN PAZARLAMA
Üretici ürettiği ürünleri çiftçinin çiftliğine ,bağ ve bahçesini gelen müşterilere doğrudan satış
yapablilr. Müşterinin bahçeye girmesine ve ürün hasad etmersine izin verir. Hasad edilen ürün
tartılır ve bedeli ödenir.
SÜPERMARKET ZİNCİRLERİ
Organik ürünler süpermarketlerde üvey evlat muamelesi görüyor, konvansiyonel ürünlerin
arasında kayboluyor. Ayrı bölümlerde ve ayrı raflarda bulundurulması daha uygun olur. Fiyatlar
yüksek tutulduğundan satışlar yavaş gidiyor. Bu arada taze sebze ve meyveler buruş buruş oluyor.
Süpermarketlerin uygulayacağı uygun satış fiyatları, organik ürünlerin kitlesel tüketimini
sağlayacak bir aktivite olabilir.
MARKETLER
Sadece organik ürünler satan, taze sebze ve meyve satışına da özen gösteren marketlerin önü açık
görünüyor.Almanyada BIOLADEN ( organik dükkan ) adıyla faaliyet gösteren satış organizasyonları
örnek alınabilir.Ülkemizde de bazı üretici firmalar ( City Farm gibi ) kendi markaları altında
ürettikleri ürünlerini ve diğer firmaların ürünlerini kendi mağazalarında veya bayilik verdikleri
organik marketlerde satıyorlar.
EVLERE TESLİM
İnternet aracılığıyla yapılan siparişleri evlere teslim eden şirketler tüketiciye çok önemli bir hizmet
yapıyorlar.Yerel taze sebze ve meyvelerin tüketiciye en seri şekilde ulaştırılmasında evlere teslim
sistemi önem kazanabilir. Organik ürünün tüketiciye maliyetini azaltacak sistem doğrudan
pazarlamadır. Çiftçi ürününü tüketiciye doğrudan satabilmelidir. Organik Ürün çeşidi sürekli
artarken, yurtiçi tüketimi de artıyor, pazarlama imkanları gelişiyor. Buğday Ekolojik Yaşamı
Destekleme Derneği'nin önderliğinde Şişli Feriköy de Ekolojik Pazarın açılmasıyla Türkiye de bir ilk
gerçekleştirilmiştir. %100Ekolojik Pazar Projesi Dernek Başkanı Victor Ananias ve Yardımcısı Güneşin
Hanımın eseridir.
Feriköyde Pazar yerini Buğday Derneğine tahsis eden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül
Türkiye için çok önemli bir sorunu çözmüştür. Buğday Derneğinin danışmanlığında ve
denetimindeki pazarda çiftçiler organik sertifikalı ürünlerini tüketiciye doğrudan satmaya
başlamıştır..Tüketiciler de organik ürünleri kendi semt pazarlarında satın alma imkanına
kavuşmuştur.
Buğday Derneği Şişliden sonra, İstanbul Kartalda, Beylikdüzünde ve Bakırköyde de &100 Ekolojik
Pazar açmıştır. Antalyada, Samsunda ve İzmir –Seferihiasar da açılan pazarlar daha sonra
kapanmıştır. Ekolojik Üreticiler Birliği tarafından İstanbulda açılan Kadıköy, Maltepe ve Zeytinburnu
organik semt pazarları ile Ankara Çankayada ve Çayyolunda faaliyete geçen organik semt pazarları
Organik Ürünlerin tüketiciye ulaşmasını kolaylaştırmıştır. EKODER öncülüğünde
Bursa Nilüferde açılan organik ürünler pazarı faaliyetine devam etmektedir .
Organik sebze ve meyvenin doğrudan pazarlanması çok önemlidir. Şişli Organik Pazarı iyi bir örnek
65
oluşturmuştur.. Üreticiyle tüketiciyi buluşturan Organik Pazarların sağlıklı bir şekilde yaygınlaşması
sevindirici bir gelişmedir.Daha aşılacak çok yolumuz var. Adımlarımızı hızlandıralım. İlk olarak
Antalya ve Samsun Organik Pazarlarının yeniden açılmasını sağlayalım. Aynı zamanda İstanbulun
diğer ilçelerinde ve diğer Büyükşehirlerimizde de Organik Ürün Pazarlarının faaliyete geçmesini
bekleyebiliriz
YURTİÇİ ve ULUSLARARASI FUARLAR
Yurtiçi Fuarlar. :
ASDF tarafından organize edilen EKOLOJİ İSTANBUL Organik Ürünler Fuarı 2002 yılında
başlamış,2010 yılında İzmire taşınmış,2013 yılında yuvaya dönüş yapmıştır.
EKOLOJİ İSTANBUL, Türkiyenin organik nabzının attığı yerdir. Elinde organik ürünü veya ekolojik
hüneri olanların, ekolojik yaşama, bilinçli beslenmeye ve organik ürünlere ilgi duyan tüketiciler ile
buluştuğu bir arena oluyor.
Yeniden İstanbula dönmesi yerinde bir karardır. Böylece daha geniş tüketici ve meraklı kitlesine
hizmet edecektir.
Uluslar arası Fuarlar:
BIOFACH
Organik İhtisas Fuarı, her yıl Şubat ayında Almanyanın Nürnberg Şehrinde tekrarlanıyor.
Biofach Fuarında ,
*Eşsiz yeni fikirler
*Konu genişliği ve derinliği
*Sertifikalı organik ürünlere yönelik en geniş seçenekler
*Yanılgıya düşürmeyen atmosfer
Bulursunuz.Nürnberg’te Biofach yanında VIVANESS adıyla kozmetik ve gıda dışı organik ürünler
sergilenmektedir.Biofach. Fuarları Nürnberg şehrinden başka dünyanın 5 şehrinde daha kuruluyor.
Baltimore / Birleşik Amerika
Şanghay / ÇİN
Tokyo / Japonya
Bangalore / Hindistan
Sao Paulo / Brezilya
Sevindirici haberler:
 Organik Üretim yaygınlaşıyor.
 Organik sisteme geçen çiftçi sayısı artıyor.
 Ürün çeşidi çoğalıyor.
 Organik ürün talebinde artış var.
 Ekonomik krize rağmen organik pazarlar alıcılarla dolup taşıyor
 Organik kültürün önemi gün geçtikçe artıyor
 Organik tarım adım adım ilerliyor.
 İnsanlar doğayı ve kendilerini korumak için organik ürünlere yöneliyor..
SAHTE ÜRÜN KONUSU
Organik sertifikalı ürünün sahtesi olmaz. Çünkü kontroldan geçmiş ve sertifikasını almaya hak
66
kazanmış bir üründür.Organik sertifikası olmadığı halde “organik”yazısıyla satışa sunulan ürünler
sahtedir.Çarşıda binbir çeşit mal satan bir aktar dükkanının önündeki kurutulmuş domateslerin
üzerinde “organik “yazısı bulunması, bir manavda diğer sebzelerin arasına sıkıştırılıp, üzerine
kocaman ORGANİK DOMATES yazılması insanları yanıltıcı gayretlerdir.
Restoran açılıyor, levhasına
ve camına
“ organik café”yazılıyor. Işıl ışıl bir dükkanın
levhasına“organik “yazılmış, şeker şurubu ve bal aromasından arı yüzü görmeden imal edilmiş ve
kepçe kepçe satılan sahte bal çoğunlukta olmak üzere çeşit çeşit bal bulunuyor. Organik sertifikalı
birkaç kavanoz balı en üst raflara koyarak, levhasına “ organik “ yazıp, tüketiciyi yanıltıyor. Bu gibi
yanıltıcı davranışlarda bulunanlara, gıda konusundan sorumlu Belediye ve Bakanlık görevlileri
gereken işlemi yapmakta gecikmemelidir. Bu konuda tüketicinin görevlilere yardımcı olması, kendi
yararınadır.
Ekolojik Pazarlarda çok düzenli bir kontrol sistemi uygulanmaktadır..Ekolojik Pazarlarda yetkililer
tarafından sertifika,ürün cinsi ve miktarı, irsaliye ve etiket kontrolları yapılıyor. Zirai ilaç kalıntısı
analizleri yapılıyor. Kalıntı tesbit edilince, kusurlu ürün sahibinin pazara ürün getirmesi veya
göndermesi engelleniyor. Çok ender olarak organik sertifikalı üründe zirai ilaç kalıntısı bulunması
vak’alarının; çoğunlukla organik parselin komşusu konvansiyonel parselde yapılan ilaçlamadan
dolayı olduğu tesbit edilmiştir. Kaynak :Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi
MASTER SERTİFİKA ALMA MECBURİYETİ
Organik ürünleri işleyenler, satmak üzere dükkan, market, büfe, Café, restoran açanlar ile üretici
olmadığı halde pazar yerinde tezgah açanlar Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşundan master sertifika
almak ve süresi dolan sertifikasını yenilemek zorundadırlar.
ORGANİK ÜRÜN SATIN ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİ?
Semt pazarlarında ambalajsız organik ürün alışverişi yaparken;
 Alacağınız açık ürünün, organik olduğunu belgelendiren Organik Sertifikayı görün.
 Bakanlık adına denetim yapan firmanın üreticiye verdiği sertifikanın aslını veya kopyasını
okuyun.
 Sertifikanın geçerlilik tarihini kontrol edin.
 Aldığınız malın cinsini, üretim yerini, üreticinin adını, okuyun.
 Denetleme firmasının (Kontrol ve Sertifikasyon Firmasının)
kaşesini görün.
 Firmanın Bakanlıktan aldığı yetkinin süresinin dolup dolmadığına bakın.
 Sertifikada sizin satın alacağınız ürünün
isminin de bulunup bulunmadığını araştırın.





Alacağınız mal ambalajlı ise;
Etiketindeki Ulusal logoyu görün.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, üzerinde Türkiye haritası bulunan logosu gözünüze
çarpmalı. Bu logo satın aldığınız organik sertifikalı
ürünün garanti belgesidir. GÜVENİLİR BELGE’ dir.
Bakanlık adına denetimi yapan firmanın amblemini de ambalaj üzerinde görebilirsiniz.
Son kullanma tarihini de okuyunuz.
Etiketteki bilgiler silinmiş ise, ambalajlı malın Oganik Sertifikasını isteyebilirsiniz.
Tatmin olmazsanız, organik pazarı denetleyen DernekTen istediğiniz bilgiyi alabilirsiniz.
67
Organik Semt pazarları dışındaki çarşı pazarda;Organik sertifikalı olmadığı halde organik iddiasıyla
satış yapanlara güvenmeyiniz. Üzerinde “Naturel”, “Doğal”, “Köy Ürünü” yazan ürünler organik
değildir. Ancak yurt dışından getirilmiş ürünlerin etiketindeki “bio,Bio,BIO “yazıları o ürünün
organik sertifikalı olduğunun kanıtıdır. Organik ürün illaki yaralı bereli ezik- büzük, kurtlu , kozak
veya kartlaşmış olmak zorunda değildir. Bu arazlar Konvansiyonel ürünlerde bulunabilir. Organik
çiftçi, “ TÜKETİCİ İYİ ÜRÜNLERE LAYIKTIR” diye düşünmeli ve çiftliğinde ürettiği ürünlerin
hurdasını pazara getirmemelidir.
Organik çiftçi birkaç yılda bir tahlil ettirerek toprağındaki mineral madde noksanlığını gidermelidir.
Aksi takdirde tüketiciye lezzetli organik ürün sunma olanağını yitirir.Organik çiftçi tohum seçiminde
titiz davranmalıdır. Aksi halde lezzetli ve iyi görünümlü geleneksel ürün yetiştirmekten mahrum
kalır.
Organik Tarımın gelişmesini piyasa talepleri belirliyecektir.Tüketicilerin organik ürünleri satın almaya
değer buldukları sürece, organik ürün pazarı canlı kalmayı sürdürecektir.Tüketici, her lokma gıda
ile, kaliteli beslenme avantajına sahip oluyor. Ayrıca doğayı kirlenmekten korumuş olduğunun
farkına varırsa, organik ürün pazarı bir taşla iki kuş vuracak.Organik ürünlerin şansı ve geleceği,
tüketicinin yiyeceği organik lokma sayısıyla orantılı gibi gözüküyor.
ORGANİK TARIMIN GELİŞMESİ İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Organik tarımın gelişmesi, bütün aktörlerin seferber olacağı bir koordinasyon süreci
gerçekleştirilebilir.
ÖNCE










ile
FELSEFE
Organik Kültürü bir yaşam felsefesi olarak benimsemek.
Evrensel çevre sorunlarına karşı duyarlı olmak.
Sentetik kimyasalların zararlı olduğuna inanmak.
Sağlıklı bir yaşam sürmeyi düşünmek.
Organik üretimi bir yaşam felsefesi olarak benimsemek
Yeryüzünde milyonlarca yıldır süregelen ekolojik dengenin bundan böyle de sürdürülmesi
gerektiğine inanmak
Çevreye karşı duyarlı olmak
Kimyasal girdilerin doğaya ve doğanın bir parçası olan insana zarar verdiğini fark etmek
Yoğun tarımın toprağı sömürdüğünün, suları kirlettiğinin bilincine varmak
Organik tarım metodlarının doğal dengeleri koruduğunu savunmak
şeklindeki temel felsefe ve inancın bütün taraflarca benimsenmesi
İnsanoğlu oniki bin yıl önce buğday ekmeye başladı. Milyonlarca yıl önce evrende oluşan ve
yeryüzünde bariz örnekleri bulunan biyodinamik döngüyü bozmadan karnını doyurdu, yaşamını
sürdürdü.Ancak Avrupa’da gerçekleşen sanayi devriminden sonra hızla gelişen teknolojinin sayısız
faydaları yanında yeryüzünün ekolojik dengesini ve yeryüzünde mevcut ekosistemleri bozduğu
anlaşıldı ve aşağıdaki evrensel sorgulamalar başladı:
Niçin bütünün içindeki düzeni görmezlikten geliyoruz? Suda, havada, toprakta, bitkiler ve hayvanlar
dünyasında ve mikroorganizmalarda insanoğlunun hayrına olan hikmetleri niçin fark edemiyoruz?
Bütün evrenin, atmosferin, yeryüzündeki bütün ekosistemlerin insanın emrine verildiğinin farkında
68
olmama gafletine niçin düşüyoruz? Bize teslim edilen emanete niçin hiyanet ediyoruz?Ey
insanoğlu,bir doğa mucizesi olan bala niçin hile karıştırıyorsun?Nedir o toprağa gömdüğün zehirli
variller?Nehirlere, göllere, denizlere şuursuzca döktüğün çöpler? İçimizde bulunan bütünsel
(sistemik) düşünme yeteneğimizi niçin kullanmıyoruz? Niçin burnumuzun dibini göremiyoruz?
Otçul hayvana etçil muamelesi yaparak ,ekolojiye ihanet ediyoruz, sonra da deli dana’dan şikayet
ediyoruz.
Niçin biyodinamik dengeye saygısızlık yapıyoruz? İçme sularımıza karışan ağır metallari, nitrat ve
fosfatları ucuz yoldan absorbe etmesi için su mercimeğinden faydalanmaya hem itibar etmiyoruz,
hem de arıtma tesisi kurmayı geciktiriyoruz.
Sentetik kimyasalların ve ağır metallerin içme sularına karışabileceğini önceden kavrayamayacak
derecede kendimizi bütünsel düşünceden niçin uzak tutuyoruz?
Niçin fosil yakıtları kullanarak küresel ısınmaya sebebiyet veriyoruz? Niçin tarlalarımızı rüzgar
gülleriyle, kanola bitkisinin sarı çiçekleriyle donatmıyouz? Biodizelin atmosfere saldığı
karbondioksit gazının tamamını kanola bitkisinin atmosferden geriye emdiği, karbondioksit
emisyonunu azalttığı gerçeğini niçin kavramıyoruz da, ithal bitkisel yağlara dayanan biodizel sanayii
kuruyoruz?
Niçin yoncanın hikmetine önem vermiyoruz? Yonca daima yeşil kaldığı için, aynen ormanlar gibi
atmosferdeki karbondioksit emisyonunu azalttığına niçin dikkatimizi toplamıyoruz? Hayvan
beslemede yonca varken, niçin deniz aşırı ülkelerden milyonlarca ton soya küspesi ve mısırı
ülkemize taşıyoruz?
Bütüncül düşünmenin, davaları bütünüyle ele almanın, doğada bizim için rezerve edilmiş doğal
kaynakları çok akıllıca kullanmanın zamanı gelmedi mi?
Doğada hava-toprak-su-bitki-hayvan ve insan arasındaki büyük biyodinamik döngüye devamlı zarar
veren etmenleri nasıl durduracağız?
Kimyasal sentetik mineraller ve sentetik zirai ilaçları yanlış zamanda, yanlış dozda, yanlış şekilde
kullanmaya ne zaman son vereceğiz?
Organik üretimin temel amacı çevremizdeki ekolojik dengenin korunmasıdır. İkinci amaç organik
tarımdır. Organik tarım yoluyla ekolojik dengeler korunmaktadır. Bu faaliyetin sonunda insanlara
biyolojik ürünler sunan organik tarımı sadece insan eksenli bir uğraş saymak yanlıştır. “Organik
üretimin misyonu yalnızca insana organik ürün sunmak amacını taşıyor” demek haksızlık olur.
Organik üretimin temel misyonu ekolojik dengenin yani çevrenin korunmasıdır. İnsan da çevrenin
içinde yaşadığı için organik üretimden faydalanmaktadır.
Organik üretimi bir yaşam felsefesi olarak benimsemek ,organik tarımda mutlu sona ermek için iyi
bir başlangıçtır.
69
SİYASİ OTORİTE VE YEREL YÖNETİMLER
Organik Kültür bir Devlet politikası olmalıdır. Vali, Kaymakam ve Belediye Başkanı gibi yerel yönetim
liderlerinin Organik Tarımı destekleyici uygulamalar yapması gerekiyor. Samsun Valiliği “ Samsun
Organik Tarımda bir adım önde “ uygulamasıyla örnek olmuştur.
Almanya'da Biofach, Nürnberg Organik Ürünler Fuarı‘nı Federal Tarım Bakanı açıyor.Organik Tarımcı
kazandığı ödülü Federal Almanya Cumhurbaşkanının elinden alıyor. Bu örnek uygulamaların
Türkiyede de olmasını istemek hakkımızdır.
Organik üretim Türkiye için bir avantajdır. Konvansiyonel ürün yerine bio ürün ihracatı Devletçe
teşvik edilmelidir. Çevre koruma, Beslenme ve Organik Tarım Gerçeği konularında Tüketicilere
bilinçlenme eğitimleri verilmesi Devletçe desteklenmelidir.
Pek çok hükümet organik üretimi kalkınmanın bir aracı olarak da algılamaktadır. (Anonim 1996)
Gerek bilimadamları gerekse politika belirleyiciler organik üretimin anlamlı bir kavram olduğu
düşüncesine destek vermektedirler. (Gowie 2005)
Almanya’da 23 Eylül 2003 tarihinde düzenlenen en iyi Eko-Çiftlik yarışmasında birinci gelen
üreticiye 10.000 Avroluk ödül Federal Almanya Cumhurbaşkanı Rau tarafından verilmiştir.
2004 yılında Nürnberg’te BioFach Organik Ürünler Fuarını Alman Tarım Bakanı Bayan Künast,
Hollanda Tarım Bakanı Dr. Veerman ve Nürnberg Büyükşehir Belediye Başkanı Mali birlikte
açmışlardır.
Türkiye’de, İstanbul’da 2002 yılında başlayan ve 5 kez yapılan “Ekoloji İstanbul Organik Ürünler ve
Çevre Fuarı” geleneksel hale gelmiştir. Ancak İstanbul’da yapılan geleneksel fuarlardan hiçbiri Tarım
Bakanımız tarafından açılma şerefine nail olamamıştır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları da hiçbir dönemde EKOLOJİ İstanbul (Organik Ürünler ve
Çevre Fuarı) açılış törenine katılmamışlardır.Fuarın açılış töreninden sonra gelip,standları ziyaret
etmek yeterli değildir.
Türkiye’de siyasi otorite organik tarıma üvey evlat muamelesi yapar gibi görünmektedir.
Türkiye’nin organik tarım dinamiğinin harekete geçirilmesi için siyasi otorite, organik üretimi
Sürdürülebilir Kalkınmanın bir aracı saymalıdır.
Siyasi otoritenin,
 Tarımdaki sorunları organik tarımla aşmak
 Katma değerin artırılmasıyla işsizliğe çare bulmak
 Köyden şehire göçü önlemek
 Kırsal kalkınmayı başarıya ulaştırmak
gibi hedeflerini organik tarım yoluyla gerçekleştirme şansı vardır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Mimar Kadir Topbaş’ın “İdealim” dediği
Büyük İstanbul Organik Tarım Projesi’ni başlatması, Türkiye Organik Tarım Hareketi için çok büyük
kazanç olmuştur.Türkiye nüfusunun beşte birini barındıran dünya metropolü Büyük İstanbul’un
yöneticisinin Organik Tarım, Organik Ürünler ve Organik Ekmek’i gündeme getirmesi yenilikçi bir
70
yaklaşımdır.Proje Doğu Anadolu çiftçisinin imdadına yetişen bir Sözleşmeli Organik Tarım Projesi
olması yanında, İstanbul halkının sağlıklı beslenmesine de katkıda bulunacaktır.Kadir Topbaş’ın
Organik Tarım Projesi, yerel yöneticilerin siyasi erkini kullanması durumunda, kırsal alan
ekonomisinde inkar edilemez müsbet farklar doğacağını müjdeliyor.
Siyasi otorite aşağıdaki uygulamalar için destek vermelidir:














Tarıma çok yönlü fonksiyonlar kazandırılması
Konvansiyonel işletme girdilerinin doğaya verdiği zararların en aza indirilmesi
Doğayı koruma hedeflerinin çiftçilerle birlikte geliştirilmesi
Organik üretim için “tarımsal kobi” uygulamasının teşvik edilmesi
Organik Tarım Havzaları yoluyla uygulanan projelerde, hizmetlerden yoğun şekilde faydalanılması
Türk tarım ürünlerinin küreselleşen dünya pazarındaki yerinin, organik ürünlerle çeşitlendirilmesi
yoluyla güçlendirilmesi
Organik tarım alanında çalışma yapan kurum, kuruluş ve müteşebbisler arasında koordinasyonun
sağlanması
Üniversitelerimize ve Araştırma kurumlarımıza bilimsel katkı ve araştırmaları için yeterince kaynak
ayrılması
Üretim planlamasına önem verilmesi
Köybazlı projelere işlerlik kazandırılması
Serbest Danışmanlık hizmetlerinin Devletçe finanse edilmesi
Akredite Laboratuvarların kurulması
Organik üretim sistemi ve bio ürünlerin nitelikleri hakkında tüketicilere sürekli informasyon
sağlanması
Doğanın korunması, gen kaynaklarının korunması, organik üretim ve pazarlama konularında
yarışmalar düzenlenmesi ve bu yarışmaların ödüllerinin Cumhurbaşkanı tarafından verilmesi.
Siyasi otoriteden beklenen organik tarım eğitimi:



İlk öğretim ve Lise seviyesinde; ekolojinin anlamı, güvenli gıda, ekolojik yaşam ve organik tarım gibi
konularda eğitim verilmesi
Organik Tarım Danışmanı ve Organik Tarım Ustası yetiştirme konusundaki çalışmaların
yaygınlaştırılması
Görsel eğitim verilmesi için demonstrasyon çiftlikleri kurulması
Siyasi otoritenin tüketici haklarını korumak gibi bir görevi olduğu da unutulmamalıdır. Federal
Almanya Tarım Bakanlığının adı “Tüketiciyi Koruma,Beslenme ve Tarım Bakanlığıdır” Türkiye’de de
insanların güvenli gıda tüketme hakkı korunmalıdır. 5179 sayılı Gıda Yasası, gıda güvenliğinin
sağlanması yönünden sevindiricidir.
Büyükşehirlerimizde yaşayan insanlarımızın güvenli gıda kadar, yeşil alan kullanma hakkı da
korunmalıdır.

Medeni ülkelerde nüfus başına düşen yeşil alan hakkının kendi vatandaşımızdan esirgenmemesi.

Büyükşehir peyzaj planlamaları ve arazi kullanma planlarında;
 Organik tarım alanları
 hobi bahçeleri, organik toplum bahçeleri
 kent tarımı alanları
 kent ormanı alanları
 kent koruları
 yaban hayvanı yetiştirme alanları
gibi organik tarım ve ekolojik yaşam alanlarının yer alması ve bunlara alışılagelmiş şehir park ve
bahçeleri kadar önem verilmesi Büyükşehir Belediye Başkanlarından beklenmektedir.
71
Türkiye’de siyasi otoritenin iradesiyle;



5262 nolu Organik Tarım Kanununda yer alan “TV kanallarının haftada yarım saat organik
tarım konulu eğitim yayını” mükellefiyetinin TV kanallarınca yerine getirilmediği ve bu
durumun RTÜK tarafından denetlenmediği gözlemlenmektedir.
Gelişmiş ülkelerdeki “Farm TV”, “Agricultual TV” benzeri “Tarım TV”nin kurulması sevindirici
bir gelişmedir.
Diyanet İşleri Başkanlığınca imamlara verilen eğitim programına Organik Tarım bilgilerinin,
çevre koruma, insana yaraşan gıda güvencesi, bal sahtekarlıkları, hileli gıda gibi konuların da
dahil edilmesinin halkımızın aydınlanması bakımından büyük faydalar sağlayacağına
inanılmaktadır.
Federal Almanya’da siyasi otoritenin organik tarım konusunda göstermiş olduğu irade, diğer AB
ülkelerine örnek teşkil etmektedir. Şöyle ki:
Almanya organik tarıma göre yeniden yapılandı.
Almanya bugünkü şartlarda ülke ziraatinin tamamını orta vadede organik tarıma
dönüştürebilir. Bütün partilerin, politikacıların bu konuda kararlı olmaları yeter.
Deli Dana krizi Almanya’daki bio ürün piyasasına %30 oranında artış sağladı.
Organik Tarım ürünü logosu bizzat Tarım Bakanı tarafından kamuoyuna tanıtıldı.
Federal Hükümet ,Organik Tarımın geliştirilmesini hedef alan, diğer organik tarım
işletmelerine de örnek gösterilebilecek ve 25.000 Avroya kadar ödüllerin verildiği işletme
bazlı yerel projeleri desteklemektedir. Projeler arasında;
Bitki yetiştirme ve bitki islahı
Hayvan besleme ve hayvan islahı
İşletme yönetimi ve hizmet verimi
Pazarlama
Su ürünleri
Yaban hayvanı yetiştirmek
Doğayı koruma, kaynakları koruma, peyzaj planlaması
yer almaktadır.
Almanya’da siyasi otorite, ekolojik başarıların ödüllendirilmesini bir organik kültür görevi saymakta,
doğa koruma hedeflerini çiftçilerle birlikte gerçekleştirmek istemektedir.
Türkiye’de de siyasi otoritenin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel
Müdürlüğü(TAGEM) yoluyla Organik Tarım araştırmalarını desteklemektedir.
Organik tarım yapan, organik metodlarla katma değer artıran ve ekolojik yaşam hizmetleri veren
bireysel örnek işletmelerin seçilip ödüllendirilmesi,organik üretimin teşviki için faydalı olacak gibi
görünmektedir.
Siyasi otoritenin 5262 nolu Organik Tarım Kanunu kapsamındaki bütün maddelerin
uygulanmasında; Cumhurbaşkanından köy muhtarına kadar zincirleme devam eden sorumlulukları
olduğu ifade edilmektedir. Sadece Tarım Bakanının söylem ve icraatının yeterli olmadığı, yerel
otoritelerin de etkili olduğu, Vali ve Kaymakamlara, Belediye Başkanlarına büyük görevler düştüğü
belirtilmektedir.
Mülki amirlerin özel idare kaynaklarının bir kısmını organik tarımdan yana kullanmaları, organik
72
tarım projelerini desteklemeleri, özel organik tarım danışmanlarından hizmet alan çiftçilerin,
serbest danışmana ödeyecekleri danışmanlık ücretinin İl Özel İdare Köylere Hizmet Fonundan
ödenmesi, yerel STK’larla birlikte uygulanacak projelerin AB fonlarından faydalanabilmesi
konusunda gayret sarfetmeleri beklenmektedir.
Mülki amirlerin örnek davranışına uyan bir anekdot anlatılır: Bozcaada Kaymakamı Cumhuriyet
Meydanının taşlarını döşüyor. Biri soruyor.
- Kaymakamı arıyorum. Kaymakam nerede?
- Kaymakam benim
- Olamaz, sen bana kaymakamı göster
Mülki amirler kırsal kalkınmanın ihmal edilmemesi konusunda gereken önlemi alır, desteklemeyi
yaparsa AB fonlarından birçok projenin gerçekleştirilmesinin mümkün olacağı belirtilmektedir.
Sağlıklı bir tarımsal yapı için, çiftçinin cebine girecek net gelirin en üst seviyeye çıkarılmasını hedef
alan politikalar geliştirilmelidir. Müteşebbise en iyi destek su ve arazi tahsisi desteğidir. TIGEM
arazilerinin özel sektöre kiralanmasında organik tarım yapma koşulu aranmalıdır.Yeni
yapılanmalarda, TİGEM ortaklığa dahil edilmelidir.Birkaç çiftliğin de Demonstrasyon Çiftliği’ne
dönüştürülmesi faydalı olacaktır.
ABD ve AB’de tarım destekleniyor. Bu ülkelerde tarım ürünleri fiyatlarının bize göre düşük
olmasında en büyük pay hükümetlerinin çiftçilerine sağladığı yüksek maddi desteklerden geliyor.
Fakir devletlerin çiftçisine verdiği destek gelişmiş ülkelerin yanında devede kulaktır. Bir tarım
uzmanımızın tarıma destek mizanseni çok ilginç:“Ringe iki boksör çıkıyor Türk boksörün elleri bağlı
Buyrun döğüşe deniyor”Dünya Ticaret Örgütünün desteklerin kaldırılması yönündeki çalışmaları ,
ABD ve AB Çiftçilerinin tarımsal destek almalarını önleyecek şekilde sonuçlanırsa, Türk boksörün
bağlı elleri çözebilir. Ancak Türk boksörünün “oh be ellerim serbest kaldı” demekle yetinip, kendine
çeki düzen vermez ise, sonradan yiyeceği kroşelerle nakavt olması işten bile değildir. Hüner, Türk
boksöre iyi antrenörlük yapabilmektir.
73
ETKİN DANIŞMANLIK HİZMETİ

Üretici ile Kontrol Sertifikasyon Kuruluşu arasında, Organik Tarıma Dönüşüm Danışmanı
yerini almalıdır.
Danışman ;
 Çiftçiyi organik tarıma ısındırır.
 Organik tarıma dönüşüm planlamasını yapar.
 Yatırımları yönlendirir.
 Tecrübe ve yenilikleri çiftçiye aktarır.
Türkiye’de İletişim Uygulamaları
Halihazırdaki Uygulama:
74
İdeal Olması Gereken Uygulama:
75
MÜTEŞEBBİSLERİN YÜREKLENDİRİLMESİ
Türkiye'de ki Organik Üretim ve Pazarlama koşusunda kulvarlar henüz boş. Yeni Koşucular
aranıyor. Mevcut üreticilerin birbirlerini kıskanması çok anlamsız. Organik Üretim Yelpazesi çok
geniş. Bitkisel üretim, hayvansal üretim, gıda sektörü, organik tekstil, organik kozmetik
sektörlerinde sayısız iş alanları müteşebbisleri bekliyor.
Kadın çiftçiler organik tarımdaki yerlerini almalıdır.
Küçük çiftçilerin bölünmüş arazileri toplulaştırılmalıdır.
Müteşebbislerin kırsal kalkınma projeleriyle Organik üretim sanayi tesisleri kurmaları teşvik
edilmelidir. Bu tesisler bir yandan bio hammadde üretimini kamçılayacak, diğer yandan işlenmiş
bio ürün ihracatımızı artıracaktır.
SİVİL TOPLUM KATKILARI
Ekolojik çiftçilere diğer çiftçiler karşı çıkar.
(Holterman,2004)
Eko Çiftçilere Çevreciler ve STK lar yardım etmelidir
Dernek, Kurum, Vakıf gibi Sivil Toplum Kuruluşlarının Çevre katkıları çok önemlidir. Türkiyede çevre
konusunda çalışan insanlara ve kuruluşlara teşekkür borçluyuz. Çevreye hizmet eden kuruluşlara üç
örnek :

İstanbul’ da TEMA Vakfı

İstanbul ‘da TURÇEK, Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu

Eskişehir’de ESÇEVDER - Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği
[email protected]
Organik tarım hareketinin Türkiye’de başlaması ve gelişmesine
Kuruluşlarına birkaç örnek :
katkı sağlayan Sivil Toplum

ETO, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği-İzmir

EKODER, Ekolojik Yaşam Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği - İstanbul

BUĞDAY

OKD , Organik Külltür Derneği –İstanbul

ÇAYEK. Çankkale Ekolojik Yaşam İnisiyatifi – Çanakkale
ETO
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde Prof. Dr. Uygun Aksoy ve Doç. Dr. Ahmet Altındişli’nin
liderliğinde 1992 yılında İzmir’de kurulmuştur. Derneğin, bu sektörde çalışanlar, araştırıcılar, teknik
elemanlar, üreticiler, ihracatçılar, ticaretle uğraşanlar ve tüketiciler gibi farklı kesimlerden oluşan
üç yüzden fazla üyesi bulunmaktadır. Bu satırların yazarının da 2003 yılından beri üyesi olduğu
derneğin yayınlarından alınan tanıtıcı bilgiler aşağıdadır:
Derneğin amaçları arasında:

Ekolojik tarımın tanıtılmasına, sevdirilmesine ve bu konu ile ilgili bulunan bilimsel
araştırmaların yapılmasına çalışmak.
76

Ekolojik tarımın teknik ve ticari alanlarda faaliyetlerde bulunan kişi, kurum ve kuruluşlar
arasındaki iletişim organizasyonunu düzenlemek, çalışmaları teşvik etmek mesleki
formasyonlarının gelişmesine ve menfaatlerinin korunmasına yardımcı olmak;

Üniversiteler, araştırma kurumları ve benzeri müesseselerle gerekli her türlü işbirliğini ve
organizasyonu sağlamak; ekolojik ürünler için iç pazar oluşturulmasına çalışmak ve
desteklemek; ekolojik ürünler ile ilgili iç ve dış pazarın sağlıklı gelişmesine katkıda bulunmak
ve denetlemek.

Üretim, işletme ve pazarlama aşamalarında ortaya çıkan tüm sorunların çözümünde, ilgili
yerli ve yabancı, özel ve tüzel, kişi ve kuruluşlar ile ilişkilerde bulunmak, incelemeler
yapmak, raporlar düzenlemek ve kamuoyunu aydınlatma
gibi maddeler yer almaktadır.
Dernek hakkında daha geniş ve detaylı bilgi alınacak adresler :
web: www.eto.org.tr
e-mail: [email protected]
EKODER
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde Prof Dr. Rahmi Türk ve Ziraat Yüksek Mühendisi
Arca Atay liderliğinde 2002 yılında Bursa’da kurulmuştur.
Bu satırların yazarının da 2004 yılında üye olduğu dernek yayınladığı broşürde aşağıdaki bilgileri
vermektedir:
 EKODER, temel olarak organik tarımla ilgilenen her kesimi eğitmek ve bilgilendirmek
amacıyla, yeni üretim tekniklerinin, yasal düzenlemelerin ve uluslararası gelişmelerin
aktarıldığı kurslar, seminerler, ulusal ve uluslar arası kongreler düzenlemek üzere
projeler geliştirir.
 Ülkemizde “Organik Tarım Kanunu ve Yönetmelik Çalışmalarına” EKODER uzman kadrosu
katkıda bulunmuştur.Yeni gelişmeleri izlemekte ve duyurmaktadır.
 Güvenilir gıdaların tüketiminin sağlıklı bir yaşam için ön koşul olduğunu kabul eden,
özellikle ve öncelikle bebeklikten başlayıp ilköğretim süresince organik gıda kullanımının
bir zorunluluk haline getirilmesini isteyen EKODER, Bursa’da çeşitli kampanyalar
başlatmıştır. Bir çok ilköğretim okulunda öğretmen ve öğrencilerle Ekoloji, Organik Tarım
ve Organik Gıdalar konusunda eğitim çalışmaları yapmıştır. Bu çalışmaları tüm tüketiciler
nezninde yaygınlaştıracaktır.
Bilgi için:
Ziraat Yük. Müh. Arca Atay
Tel: 0 532 427 01 28
web: www.ekoder.org.tr; e-mail: [email protected]
BUĞDAY
Türkiye’deki ekolojik yaşam etkinlikleri alanında en önde gelen STK’lardan Buğday Derneği’nin
kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Victor Ananias, Türkiye’de Ekolojik üretim ve tüketimin
felsefesine ve gelişmesine emek veren öncülerden biridir. Beslediği sevgi, gösterdiği sabır ve
döktüğü alın teriyle yoğurduğu hamur maya tutmuştur.Buğday Derneği, mükemmelliği arayan
kadrosunun ele aldığı projeleriyle, Ocak 1998 tarihinden beri yayınlanan Buğday Dergisi’nin
77
kapsadığı konuların geniş okuyucu kitlesinin ilgisini çekmesiyle parlamış, Türkiye’nin ekolojik yıldızı
olmuştur.Bu satırların yazarının da 215 nolu üye olarak çalışmalarından kıvanç duyduğu Buğday
Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Türkiye’nin ilk Ekolojik Yaşam Ekolü olma yolundaki
çalışmalarını sürdürmektedir.
Ekolojik yaşama hiç beklenmedik bir şekilde veda ederek Organik Tarım Camiasını derin üzüntülere
garkeden Victor Ananiasın geride bırakmış olduğu eser, başta Güneşin Hanım olmak üzere
deneyimli ve özverili bir kadro tarafından yürütülmektedir.
BUĞDAY Derneğine aşağıdaki iletişim araçlarıyla ulaşabilirsiniz.
Tel:0 212 252 52 55
Faks:0 212 252 52 56
web: www.bugday.org; e-mail: [email protected]
OKD, Organik Kültür Derneği
Ziraat Yüksek Mühendisi Filiz Ergeçgil ve arkadaşları tarafından kurulan derneğin amaçları ;
 Organik Kültür Felsefesini benimseyen gönüllülerin birlik ve beraberlik içinde çalışmalarını
teşvik eder
 Temiz bir çevrede yaşamak, yeteri kadar güvenilir gıdaya ulaşmak için; Tüketicinin bireysel
ve örgütsel aktivitelerinin neler olabileceği konusunda fikir üretir.
 Organik Kültür Felsefesini geliştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla, kurs, seminer, panel ve
Konferans gibi etkinlikler düzenler
ÇAYEK, Çanakkale Ekolojik Yaşam İnisiyatifi
*Üreticilerle tüketicilerin biraraya geldiği toplantılar düzenliyor.
*Üretici çiftliklere geziler düzenliyor
*Doğaya saygılı olmayan kişi ve kuruluşlarla mücadele ediyor.
*Doğaya uyumlu yaşamın temellerini atmaya yönelik eğitimler düzenliyor.
Web : www.cayek.org
e Mail : [email protected]
ULUSLARARASI KURULUŞLAR
IFOAM
Dünyadaki organik tarım hareketinin patronu 1972 yılında Almanya’nın Bonn şehrinde kurulmuş
olan IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movement’s) Uluslararası Organik
Tarım Hareketleri Federasyonu’dur. Aşağıdaki bilgiler IFOAM ’ın Türkçe yayınlarından alınmıştır;
Görevi :
Organik tarım hareketlerini tüm çeşitliliğiyle ele almak
 Bu akıma gönül verenlere danışmanlık ve liderlik yapmak
 Organik tarımın her aşamasında çalışanlar, tüketiciler, gıda endüstrisi, endüstri ve genel
anlamda insanlık için ortak bir strateji belirlemek
78
Hedefi:
Tüm dünyada Organik Tarım prensiplerine dayanan hem ekolojik hem
ekonomik hem de etik açıdan sağduyulu ve pratik tarım uygulamalarının
yayılmasıdır.
İrtibat adresleri:
Charles-de-Gaulle-Strasse 5; D-52112 Bonn/Almanya
Tel: +49.228.92650.10
Faks : +49.228.92650.99
web: www.ifoam.org; www.ifoam.de
e-mail: [email protected]
Almanya’daki Sivil Toplum Kuruluşları
Organik Tarım konusunda faaliyet gösteren Alman STK’ları arasında SÖL ve NATURLAND örnek
olarak seçilmiştir.Bu Kuruluşların yayınlarının Almanca bilenler tarafından izlenmesinde fayda
vardır.
Stiftung, Ekologie und Landbau (Ekoloji ve Tarım Vakfı)
Vakfın kurucusu:
Karl Werner Kieffer (1912-1995)
Vakfın Aktiviteleri:
 Federal Program namına danışmanlar için çok günlü ihtisas seminerleri
 Ökologie und Landbau Dergisi yoluyla en son gelişmelerin duyurulması
 Bütün dünyadaki Araştırma sonuçlarının açıklanması
 Organik Sahadaki projeler ve deneyimlerin kamuoyuna aktarılması
 Demonstrasyon çiftliklerinde görsel eğitimler düzenlenmesi
 Uluslararası Organizasyonlarla ilgili haberlerin yayınlanması
Adresleri:
Weinstrasse Süd 51; D-67098 Bad Dürkheim
Tel: +49.6322.989700
Faks: +49.6322.989701
web: www.soel.de e-mail: [email protected]
79
Not: Türkiye’de de hayır sahiplerinin kuracakları topluma açık vakıfların ekoloji ve tarım konularına
girmeleri beklenmektedir.
Verband für Naturgemaessen Landbau e.V.(Doğaya Uygun Tarım Birliği)
Genel Müdür: Firos Holterman;
Kleinhaderner Weg 1
D-82166 Graefelfing
Tel. +49-89-8980820 Faks. +49-89-89808290
web: www.naturland.de
e-mail: [email protected]
Naturland İsviçreli Dr. Müller’in temelini 1930 yılında attığı Organik-Biyolojik Tarım Ekolünün
günümüzdeki versiyonlarındandır.
Aktiviteleri:
Sertifikasyon, Eğitim ve Öğretim, Danışmanlık, Halkla İlişkiler
Almanya’da Organik Tarım İle İlgilenen Dini Kuruluşlar:
Almanya’da, Katolische Landjugend (Katolik Köy Gençliği), Evangelische Landjugend (Protestan Köy
Gençliği) gibi dini kuruluşların köy gençlerinin tarımsal görgü ve bilgilerinin artması için çalıştığı
gözlemlenmektedir.
Almanya’da SÖL, Ekoloji ve Tarım Vakfı ile Köy Gençliği Akademisi köy gençlerinin eğitimini sağlayan
projeler üretmektedirler.
Bilgi için:
Protestan Köy Gençliği Akademisi (Evangelische Landjugendakademie)
e-mail: [email protected] Tel: 0049.2681/951617
Almanya’da Roma-Katolik Kilisesi’nin hayvan yetiştirmede sorumluluk emirleri: Çiftçilere, çiftçi
kadınlara, çiftçi çocuklarına kalbinde hayvan sevgisi taşıyan insanların bakış açısı aşılanmaktadır.
Tabiat-hayvan-insan ilişkilerinde, evcil hayvan yetiştirmede onur sahibi olmak, vakarlı davranmak
istenmektedir.
Türkiye’de de Dernek ve Vakıfların Organik Tarım çalışmalarını desteklemeleri, genç çiftçilerin görsel
eğitimi için “Demostrasyon Çiftlikleri” kurmalarının, “Gıda Terörü”nü önlemek için “Akredite
Laboratuvar” açmalarının, sulardaki ağır metalleri su mercimeğiyle absorbe deneyleri yapan
Araştırma İstasyonları kurmalarının ve Ekoloji-Tarım-Gıda Eğitimi ekseninde etkinlik göstermelerinin
zamanı gelmiştir. Hayır sahiplerinin bu tür aktivite içinde olmaları beklenmektedir.
“Organik Tarım Ürünleri”nin tüketimi konusunda İşçi Sendikaları, Öğrenci Dernekleri, Tüketici
Dernekleri gibi STK’ların yardımları da söz konusudur. İşyerlerinde yemeklerde organik ürün
kullanılması şartı getirilebilir.
Organik ürünlerin tüketiciye doğrudan satışı için Belediyeler tarafından üretici köylülere satış
noktaları gösterilmesinin organik piyasanın önünü açacağı ifade edilmektedir.
80
Türkiye’deki STK Etiği
STK’ların tanımı:

Demokratikleşme ve demokratik toplum yaratma sürecine katkı sağlamak

Sorumlu vatandaşlık anlayışını toplum içinde yaygınlaştırmak

Toplumsal sorunların kamusal tartışma alanını genişletmek

Kamunun çözüm üretemediği sorunlarda vatandaşa hizmet götürmek

Kar amacı gütmemek

Bu işlevleri, aynı görüşü paylaşan gönüllülerin desteğiyle başarmak
STK’ların yürüttükleri projelerin hepsi toplum yararınadır. Ancak gönüllülüğün geri plana itilmesi
STK’ların geleceğini tehdit ediyor. Bazı STK’lar “kendi kendinden ibaret” yapay birer kuruluşa
dönmekte; sorun çözme iddiasını, uyarıcı ve sorgulayıcı vasıflarını yitirip aralarında manasız bir
rekabetin doğmasına sebep oluyorlar. Gönüllü amatörleri bünyelerine almayı çoğunlukla
reddediyorlar. Aydınlatıcı bilgileri üyelerinden esirgiyorlar. Hatta bazı Vakıflar birer sır küpü olup
yeni üye girişine kapalı pozisyonda kalıyorlar.
STK’ların;

Bir zamanlar eleştirdikleri sistemin bir parçası olmamaları

Finansal kaynak bulma yöntemlerinde etik değerleri gözetmeleri

STK etiğini geliştirmeleri

AB uyum kervanına katılmaları

Örgütlenmenin anahtarı olmaları
beklenmektedir. STK’ların;

Türkiye’de Kamu Sektörü ile işbirliğinin geliştirilmesi,

Demokratik katılım düzeyinin güçlendirilmesi

Çevre ve doğanın korunması

Turizm ve Çevre

Tarım ve Kırsal Kalkınma,Sürdürülebilir Kalkınma

Organik Tarım Ürünlerinin iyileştirilmesi
konularında AB
düşünülmektedir.
Fonlarından
faydalanarak
proje
ortamına
inovasyon
kazandıracakları
STK’ların Laboratuvar Kurmaları Konusu
Gıda Terörüne engel olmak ancak Laboratuvar tahlili ile mümkündür. Halkımızın sağlık kaynakları
tehdit altındadır. Akredite Gıda Laboratuvarlarına ihtiyaç vardır. Örneğin; Ordu ilimizdeki Arıcılık
Enstitüsü’nün bal tahlil laboratuvarı yoktur. Bu laboratuvarı bir Vakfımız kurabilir.
STK’ların kuracakları Akredite Laboratuvarlar;

Bitkisel ürünlerde kalıntı ve birikinti

Hayvansal ürünlerde hormon kalıntısı

Deterjan çözünürlüğü

Toprak, su, kompost, organik gübre

Organik tarım girdileri (toprak iyileştirici, bitki koruyucu ve katkı maddeleri)
81
tahlillerini yaparak vatandaş-Laboratuvar eksenine bir yenilik ve canlılık getireceklerdir. Şimdilerde
tüketici şüphe duyduğu bir ürünü tahlil ettirmek için teşebbüse geçemiyor. Çünkü tahlil ücretleri
çok yüksektir.
Organik Ürünler ve İyi Tarım Ürünleri tahlil için Avrupa’ya gönderiliyor. Karşılığında büyük
miktarlarda döviz ödeniyor (Organik ürünler için 500.000 Avro/yıl)
Çiftçimiz tarlasından toprak numunesi alıp da laboratuvara götürmeye teşebbüs etmiyor. Tahlil
fiyatları vazgeçirici unsur olmaktadır.
Vakıflarımızın organik tarım ve organik gıda konularında çalışacak elemanların eğitiminde, aynen
Avrupa’daki vakıflar gibi görev almaları beklenmektedir.
Vakıf laboratuvarlarının yurdumuza GDO’lu tohum, vejetatif aksam, damızlık, sperm, bakteri, kültür
ve GDO türevleri (GDO’dan türemiş katkı maddeleri) girişlerini denetim altına almak için Kamu’ya
yardımcı olma görevini üstlenmeleri, hiçbir özel ve tüzel kişinin etkisinde kalmaksızın çalışmaları
STK etiğinin en belirgin örneği olacak gibi gözükmektedir.
Bu dernekler,
Çevre kirliliğini önleme, doğayı koruma, kırsal kalkınma ve Organik Tarım Projeleri uyguluyorlar.
Çevre ve Tarım için en önemli projeler: İçmesuyu Havzalarında ve Arkeolojik Sit Alanlarında yoğun
olarak yapılmakta olan endüstriyel (konvansiyonel) tarım sistemini Organik Tarım Sistemine
dönüştürecek ORGANİK ÜRETİM projeleridir.
ESKİŞEHİR BELEDİYESİNDE PANEL
Soldan sağa: Arca ATAY, Ekolojik Yaşam Derneği (EKODER)
Bşk.Doç.Dr. Güner SÜMER, Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme
Derneği (ESÇEVDER ) Bşk., Yalçın ENGİZ, Ziraat YükMüh. - Organik
Tarım Danışmanı
Alman Organik tarım uzmanı Dr. Uli Zerger , Samsun Valiliğinin davetlisi olarak geldiği
Samsunda ( Bafra Ovasında ) incelemeler yaparken.Sağdan sola : İl Ö zel İdaresi görevlisi, Dr. Uli Zerger, Ziraat
Yük.Müh. Namık Anarat, Ziraat Yük. Müh. Yalçın Engiz, ve Samsun İl Tarım Müdürlüğü Organik Tarım Departmanı
Sorumlusu Ziraat Mühendisi Sevinç Saygılı, çiftlik sahibi Hasan Tokur ve kahyası
82
BİLİMSEL KATKILAR, BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR
 Üniversitelerimiz
 Tarımsal Araştırma Enstitülerimiz
 TUBİTAK
gibi kuruluşlarımızın organik üretime yaptıkları katkılar artırılabilir. Yurt dışındaki FAO, IFOAM, SÖL,
FiBL gibi kuruluşların araştırma sonuçlarından yararlanılabilir.
Tarımsal Araştırma Enstitülerimizden birinin sadece organik tarım araştırmaları için donatılarak,
görevlendirilmesi, ihtisaslaşmayı yoğunlaştırabilir.
Türkiye organik tarım harketini destekleyen ilk bilimsel katkılar, hareketin başladığı İzmir’de
gerçekleşmiştir. E.Ü. Ziraat Fakültesi ve ETO Derneği Tarım ve Köyişleri Bakanlığının destekleriyle ilk
ekolojik tarım kursları İzmir’de başlatılmıştır. İlk “Ulusal Ekolojik Tarım Sempozyumu” İzmir’de
düzenlenmiştir. Kurslar, sempozyumlar ve fuarlar birbirini izlemiştir. Yoğun ve başarılı çalışmalar
yapılmıştır. Prof.Dr. Uygun Aksoy ve Doç.Dr. Ahmet Altındişli tarafından temeli atılan organik tarım
öğretimi meyvelerini vermiştir. Ancak organik üretimde uzmanlaşmış insan kaynaklarının henüz
yeterli sayıya ulaşabilmiş olduğu söylenemez.
Üniversitelerimizde Organik Tarım konusunda lisans ve lisansüstü eğitim verilmesi gerektiği
ilgililerce ifade edilmektedir.
AB ülkelerinden örnek gösterecek olursak;
Federal Almanya’da;
 Kiel Üniversitesi’nde Organik Tarım Departmanı
 Bonn Üniversitesi’nde Organik Tarım Enstitüsü
 Kassel Üniversite’sinde Ekolojik Tarım Departmanı ve Toprak Biyolojisi Departmanı faaliyet
göstermektedir.
Bizim üniversitelerimiz de siyasi otoriteden aldıkları destek nisbetinde organik tarım öğretimindeki
bilimsel katkılarını sürdüreceklerdir.
A.Ü. Kelkit Meslek Yüksek Okulu bünyesinde kurulan Organik Tarım Departmanının organik tarım
potansiyeli çok yüksek olan Doğu Anadolu Bölgemizin kırsal kalkınmasına büyük katkılar
sağlayacağı belirtilmektedir.
Bilimsel Araştırmalar
Ekolojik tarımla ilgili ilk bilimsel araştırma 1991 yılında ekolojik bağ yetiştiriciliği konusunda
TÜBİTAK ve Almanya-GTZ (Teknik İşbirliği Kuruluşu) tarafından desteklenerek Ege Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde yürütülmüştür. (Altındişli, 2002)
Tarım Bakanlığı ile TÜBİTAK tarafından desteklenen çok sayıda araştırma projesi araştırma
enstitülerince yürütülmektedir.



Üniversitelerimizin önderliğinde bilimsel ARGE çalışmalarının yeni aktörlerin katılımıyla
genişletilmesi
Organik üretim konusundaki bilimsel araştırmaların yaygınlaştırılması
Araştırma sonuçlarının ve edinilen tecrübelerin organik tarım dünyasına duyurulması
83





Araştırmalara TÜBİTAK yanında DPT, Ziraat Odaları Birliği, Tüketici Birlikleri,STK’ların da
iştirak etmesi
Tarım Bakanlığı yanında Çevre ve Orman Bakanlığının da bilimsel araştırmalara katkılar
sağlaması
FAO, IFOAM gibi uluslararası kuruluşlar ile GTZ, AHA, FIBL ve SÖL gibi Alman kuruluşlarınca
elde edilen araştırma sonuçlarından faydalanılması
Organik ürünlerin pazarlanması konusunda iç pazar ve dış pazar araştırmaları yapılması
Ekolojik yaşam etkinlikleri konularının araştırılması
beklenmektedir.
Tarım Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından uygulamaya konulan
Türkiye Organik Tarım Araştırmaları Projesi ümit verici bir gelişmedir. Üniversiteler ve Araştırma
Enstitülerince daha önceden başlatılmış AR-GE çalışmalarının daha da geliştirilmesi yanında,
STK’ları da kapsayacak şekilde yurt geneline yayılmasının ve hayata geçirilmesinin Türkiye Organik
Tarım Hareketi’ne ivme kazandıracağı belirtilmektedir.
GÖRSEL EĞİTİM
Organik Tarıma heveslenen çiftçilerin ve stajyer öğrencilerin görerek, uygulayarak öğrenmeleri için,
özel Demonstrasyon Çiftlikleri
seçilmeli ve masrafları Devlet tarafından karşılanmalıdır.
Almanya da Aile işletmeleri seçiliyor, Demonstrasyon Çiftliği olarak teşkilatlandırılıyor. Masrafları
Devlet karşılıyor.
Organik tarıma dönüşüm için;
 Çiftçi ailesine organik tarım felsefesini benimsemesi için yardımcı olunması
 Çiftçiye önce çevre bilincinin aşılanması
 Çiftçi gruplarına dönüşüm seminerleri düzenlenmesi
gibi zirai yayın hizmetlerinin yanında, organik tarım yapılan işletmelere gezi tertiplenerek,
çiftçilerin olayı yerinde görmeleri sağlanmalıdır.
Çiftçilerden başka, ürün işleme ve ticareti ile uğraşan müteşebbisler ve serbest danışmanlar için de
görsel eğitim seminerleri düzenlenmelidir.
Görsel eğitimin en iyi yapıldığı yerler Demonstrasyon Çiftlikleridir. ETO ve EKODER Dernekleri
tarafından İzmir ve Bursa’da Demonstratif mahiyette uygulamalar yapılmıştır.
Bir Jüri tarafından seçilen ve devletçe sertifikalandırılan özel çiftliklerin Demonstrasyon Çiftliğine
dönüştürülmesi, finansmanının devletçe sağlanması şeklinde projelerin geliştirilmesi organik tarım
görsel eğitimi için elzemdir.
Demonstrasyon Çiftlikleri Senaryosu
Organik demonstrasyonun amacı; katılımcılara Organik tarımı sürdürülebilir, modern ve ekonomik
bir sistem olarak birinci elden tanıyıp, öğrenmek fırsatı vermektir.
Her katılımcı, kendisinin ilerlemek istediği konuda çalışan sertifikalı çiftliği kendi seçip bulur. Gittiği
çiftlikte önce seminerlere katılır, sonra pratik çalışmalar yapar. Kurs sonunda eko-rehber, eko-kasap,
eko-aşçı, eko-satıcı v.b. gibi meslek grupları sertifikası alır. Sertifikalı eleman olarak geçimini bir
tarım işletmesinde ücretle çalışarak sağlama imkanına kavuşur. Seçtiği eğitime göre eko-aşçı olarak
84
bir bio-restoranda çalışır. Eko-satıcı olanlar bio-marketlerde iş bulurlar. Demonstrasyon çiftliklerinin
çeşitli bölümleri ve çeşitli programları vardır. Serbest Danışmanlar için, müteşebbisler için ayrı
programlar uygulanır.
Müteşebbislerin kalifiye eleman ihtiyacını karşılamak için yetiştirilecek kursiyerlerin meslek
grupları:
eko-bağcı, eko-çoban, eko-kasap, eko-aşçı, eko-aşçı yamağı, eko-fırıncı, eko-postacı, eko-garson, eko-büfeci, eko-satıcı,
eko-çaycı, eko-marangoz, eko-kozmetikçi, eko-kompostçu, eko-turşucu, eko-konserveci, eko-seracı, eko-balıkçı, ekogöncü, eko-pabuççu, eko-seyis, eko-yoncacı, eko-tarımcı, eko-meyveci (branşları: eko-kirazcı, eko-çilekçi v.b.), ekosebzeci (branşları: eko-enginarcı, eko-kaparici v.b.)
Bu meslekleri seçen elemanlar; tarla, bağ, bahçe, sera, balık havuzu, ağaç işleri atelyesi, ziraat
sanatları atelyesi, bio restoran, bio pansiyon, bio hotel, bio market ve bio bus gibi organik
ünitelerin işgücünü oluşturacak ve organik üretimin geliştirilmesinde çok büyük eko-rol
oynayacaklardır.
Almanya’da Uygulanan Görsel Eğitim Çalışmaları
Görsel Eğitim Almanya’da Demonstrasyon Çiftliklerinde
yapılmaktadır. Almanya’da 240 adet demonstrasyon çiftliği
vardır. Ayrıca örnek çiftçi işletmeleri, bio hotel, bio pansiyon gibi
agro-eko turizm işletmeleri ve bio marketlerden görsel eğitim
için yararlanılmaktadır. Katılımcılar için bio bus (gezi otobüsü) ile
ekskursion gezileri tertiplenmektedir.
Gezilere iştirak edenler:
 Organik tarıma dönüşüm yapmaya niyetli çiftçiler
 Ürün işleyen müteşebbisler
 Ticaret müteşebbisleri (tüccarlar)
 Satış elemanları
 Büyük mutfak (Gastronomi) müteşebbisleri (bio catering)
 Danışmanlar
 Tüketiciler
Almanya’daki demonstrasyon çiftlikleri hakkında bilgi alınabilecek adres:
SÖL; Stiftung Ökologie und Landbau (Ekoloji ve Tarım Vakfı)
www.soel.de
Tel: 0049 6322-98 970 / 224
İlgili kişi: MinouYussefi e-mail: [email protected]
Almanya’daki demonstrasyon çiftlikleri uygulamasının Federal programın en başarılı organizasyonu
olduğu ifade edilmektedir. Demonstrasyon Çiftlikleri içinden seçilen, Eğitim çiftliğinde;
 Çocuklar, yetişkinler tarım büyüsüne nefesleri kadar yakın olabilirler.
 Okul sınıfları derslerini çiftlikte yapabilirler.
 Çocuklar işlere yardımcı olurken,
 tavukları, kazları, inekleri yakından tanırlar.
 tahılların, patatesin, meyve ve sebzelerin nasıl yetiştirildiğini görürler.
85
Bio Market Ziyareti
Bio ürünlerin satışa sunulduğu küçük marketlerden örnek seçilen bio market, eko-satış elemanı
nezaretinde ziyaret ediliyor. Öğrenci-öğretmen, ev hanımları, kursiyerler ve biomarket açmayı
düşünen müteşebbisler gruplar halinde bio bus ile getirilip, bio ürünler hakkında bilgilendiriliyor,
bio market gezdiriliyor.
Gezdirilen marketlerden bir örnek:
65m2’lik bio market- 300 müşteri/gün
650.000 avro ciro/yıl
Avantajları: Sıcak atmosfer, bio sohbet, bio çorba, ücretsiz otopark servisi
Bio Hotel Ziyareti
Kitabın 6.1. Agro-eko turizm bölümünde ayıntılı bilgiler verilmiştir.
Bio bus Gezileri
Almanya’da eko-çiftçileri demonstrasyon çiftliklerine, başarılı organik üretim yapılan çiftçi
işletmelerine götürüp gezdiren otobüslere “bio bus”deniyor. Bio bus’lar eko-satıcıları,
müteşebbisleri şehirlerdeki bio ürün satış mağazalarına, süper marketlere götürüp gezdirmek için
de kullanılmaktadır.
AHA, Andreas Hermes Akademisi görevlileri çiftçilerin ve
müteşebbislerin bio bus gezilerine rehberlik yapmaktadır.
Bio bus gezilerine katılanlar:
 Organik tarıma dönüşümde ne gibi rizikolar ve şans beni bekliyor?
 Dönüşümü nasıl başarıyla yaparım?
 Dönüşümde kuvvetli ve zayıf yönlerim nelerdir?
 Adım adım kendi işletmemi nasıl organize ederim?
gibi konuları aşmak için görüş sahibi olmaktadır.
Bio bus gezilerinin merkezinde insan vardır. İdeal ve vizyon vardır.
Danimarka’ya yaptıkları bio bus gezisindeki gözlemleri sırasında Alman çiftçilerinin dikkatini çeken
yenilikler:
 Büyük ebatta mısır silajları
 Ahırlarda altlık saman yerine kum kullanılması 1 m3 / inek /yıl
- 10 Avro /m3
 Meradaki inekleri sağmak için sağım robotu (75 ineklik sağım
kapasiteli)
 İthal soya olmadan yerli baklagillerden elde edilen (bio
protein) hayvan yemi
SÖL, Ekoloji ve Tarım Vakfı
GUT HOHENBERG – Seminer Uygulamaları
86
Hedef gruplar
Seminer türü
Ziraat mühendisleri
Mesleki seminerler
Orman mühendisleri
Bahçıvanlar
„
„
Pratik günleri
Bağcılar
″
″
Aşçılar
″
″
Kasaplar
″
″
Fırıncılar
″
″
Çevreci çömezler
Yol gösterme, klavuzluk,
Tüketiciler
Tadımlar
Çocuklar
Proje günleri
Öğrenciler
Proje haftaları
Yüksek okul öğrencileri
Boş zaman değerlendirme
Öğretmenler
Mesleki seminerler
Çevre Dernekleri
Misafir seminerleri
Kuruluşlar
″
″
Resmi görevliler
″
″
Kaynak: SÖL – “Ökologie und Landbau“ Dergisi
DENETIM ve BELGELEMENIN GÜVENİLİR OLMASI
Organik üretimi kotrol altında tutarak, organik ürün belgelerini veren Kontrol ve Sertifikayon
Kuruluşlarının yeterli, deneyimli, bağımsız, tarafsız, güvenilir olmaları ve etik değerlere, partnerlik
ve şeffaflık kurallarına uyarak faaliyet gösterdikleri, bütün aktörlerce kabul görmelidir.
Tarım Bakanlığı akreditasyon uygulamalarında titiz davranmalıdır.
Bir ürünün organik ürün sayılması için ekimden hasada, tarladan pakete kadar izlenmesi,
denetlenmesi ve sonunda belgelenmesi gerekmektedir. Denetim ve Belgeleme işlemleri 5262 nolu
Organik Tarım Kanunumuzun 5. maddesinde şöyle açıklanıyor: “Bu kanunun uygulanmasında,
organik tarım faaliyetlerinin her türlü kontrol ve sertifikasyonlandırma işlemleri, Bakanlıkça veya
Bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlarca yapılır. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, yeterli ve tecrübeli
personel ve teknik altyapıya sahip olmak zorundadır.”
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu, Kontrol Birimi ve Sertifikalandırma birimi diye iki ayrı fonksiyona
87
sahiptir. Kontrol işlemini yapan kişiye Kontrolör, sertifikayı hazırlayan kişiye Sertifiker denmektedir.
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu ile kontrolör ve sertifikerlerin görev ve sorumlulukları Organik
Tarım Yönetmeliği’nde belirtilmiştir.
Bazı ülkelerde kontrolör bağımsız olarak çalışmaktadır. Organik Tarım Kanunumuzda Kontrol ve
sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu ibaresinin yer alması, Kontrolluk Müessesesinin
bizde de bağımsız olabileceğinin bir işareti sayılabilir mi?
Bugünkü durumda Türkiye’de görev yapan 9 ayrı Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşunun listesi Tablo
1.’de verilmiştir(Hatalı davranışından dolayı Tarım Bakanlığı’nca akreditasyonu kaldırılarak çalışma
izni iptal edilen INAC firması listede gösterilmemiştir)
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşlarında Bulunması Gereken Özellikler
(Kuruluşların tanıtım broşürlerinden aşağıdaki bilgiler derlenmiştir)

Yeterlilik (Akreditasyon)
Organik kalite yönetimi ile ilgili ulusal standartlar ve AB 2092/91 yönetmeliği kurallarına
göre akredite edilmiş olması

Tecrübe
Tarım konusunda eğitim almış profesyonellerden oluşan deneyimli bir ekibin bulunması

Bağımsızlık
Tamamen bağımsız ve tarafsız olması, danışmanlık ve pazarlama desteği sunmaması

Etik Değerler
Güven duyulan bir kuruluş olması. Etik değerlerin ticari fırsatlardan üstün tutulması
Kontrol ve Analizlerin dürüstçe sonuçlandırılması

Partnerlik
Kalite garantisi için üreticiye eşlik edilmesi, üretim ve işleme tekniklerinde yol göstericilik
yapılmasıStandartlara uygunluğun, bir polis gibi değil, müşterinin öz değerlendirmesine ve
düzeltici tedbirleri almasına partnerlik yaparak denetlenmesi

Şeffaflık
Kriterlerin, politikaların ve standart yorumların belli ve açık olması. Müşteriyi daha önceden
belirlenmemiş dayatmalarla yüz yüze getirmekten kaçınılması
Türkiye’de Kontrol ve Sertifikasyon İşlemleri:
Kontrolörün Görevleri

Organik Ünite ile ilgili bilgi ve belgeleri inceler.

Organik ünite, üretim alanını kontrol eder.

Ünitenin organik tarıma uygun olup olmadığına karar verir.

Üreticinin gönüllü, işe yatkın, sorunsuz ve dürüst olması aranır. Üreticinin eğitimine önem
verir.
88

Serbest Danışman ile koordineli bir şekilde çalışır.

Geçiş sürecini başlatır(Yoğun tarımın bıraktığı gübre ve ilaç kalıntıları sorunu ortadan
kalkıncaya kadar geçiş süreci devam eder)

Bütün aktivitelerini yazılı hale getirir.

Ünite sahibini kayıt tutması konusunda motive eder.
AB Standartları
AB ülkelerinde organik tarım denetimlerinin sıkı olmadığı hakkındaki şikayetlerin artması üzerine,
Alman Hükümeti AT EEC 2092/91 eksikliklerini bir Memorandum ile AB Kamuoyuna duyurmuş
bulunmaktadır. Alman Hükümeti Memorandumu:
 Ürün üreticileri ve bunları işleyen firmalar yanında organik üretim toptancıları da
organik gözetime tabi tutulacaktır.
 Gelecekte organik operasyonlar çiftliklerin tamamında gerçekleşecektir.
 Yemler, hayvanların içinde beslendiği çiftliklerde ya da komşu çiftliklerde üretilecektir.
 Organik üretimler için, kısmen izin verilmiş organik olmayan yemler, tekrar gözden
geçirilecek, gerekirse kısıtlanacaktır.
 Organik ürünler için konvansiyonel çiftliklerden katı veya sıvı gübre alınıp kullanılmasına
izin verilmeyecektir.
 Organik su ürünleri üretimi (Aquakültür) kuralları geliştirilecektir
ORGANİK ÜRETİMİN ÜLKE ÇARINDA SES GETİRMESİ İÇİN








Küçük çiftçilerin organik tarıma kitlesel dönüşümü sağlanmalıdır
Organik ürünleri işleyerek katma değeri yüksek ürünler geliştiren mikro işletmeler
desteklenmelidir
Organik ürünlerin kitlesel tüketimi için;
Devlet ve Özel Sektöre ait Hastaneler organic ürünlere öncelik tanımalıdır
İşçi Sendikaları İşverenden organik ürün talep etmelidir.
Askeri Birlikler karavana için organik ürün alımı yapmalıdır.
Ticaret ve Sanayi Odaları üyelerine organik ürün tüketmelerini önermelidir.
Katma değeri yüksek sertifikalı ürünlerin ihracatı büyük boyutlara ulaştırılmalıdır.
İki büyük kuruluşun proje katkıları :
TKDK Tarımsal ve Kırsal Kalkinmayi Destekleme Kurumu
 Organik üretim yapacak mikro işletmelerin desteklerden yararlanmalarını kolaylaştıracak
tedbirlerin alınması
KALKINMA AJANSLARI
 Birincil öncelikle tarıma destek verilmesi
 Sağlıklı gıda üretiminin sağlanması ve dış satımının teşvik edilmesi
89
SONUÇ
Olumlu bir düşüncenin, olumsuz düşünceden daha güçlü olduğu ifade ediliyor. Organik Tarım
olumlu bir düşüncenin ürünüdür. Organik Tarımın tetiklediği bir kültür oluşuyor. Küresel çevre
sorunları sorgulanıyor. Sağlıklı beslenme konusu tartışılıyor. Organik Kültür olumlu bir yolda
ilerliyor. Organik Kültürün nimetlerinden yararlanalım.
Beslenmede damak zevki duymak istenir. Ancak yemek sırasında duyulan haz yeterli değildir.
Bilinçli insan, yaşamıyla ilgili olan çevreyi ve kendi sağlığını da hesaba katmalıdır. Gerçek ağız tadını,
organik sertifikalı ürünler verir.
Organik ürünlerle beslenin, Yararını bedeninizin tüm hücrelerinde hissedin.
Servet biriktirir gibi sağlık biriktirin. O sağlık size en çok yaşlandığınız zaman lazım olacak.
90
1. KAYNAKLAR
* Anonim,1987 WASSER in GEFAHR / SÖL-Bad Dürkheim/Almanya
* Anonim,1987 STEINERS IMPULSE/SÖL-Bad Dürkheim/Almanya
* Kocataş,1994 EKOLOJİ VE ÇEVRE BİYOLOJİSİ / EGE ÜNİ. /İzmir
* Walter, 1995 NICHT CHEMISCHE UNKRAUTREGULIERUNG / SÖL-Bad Dürkheim/Almanya
* Vester, 1997 EKOLOJİNİN ANLAMI/Arıtan Yayınevi / İstanbul
* Anonim, 1999 PRAXIS des ökologischen KRAEUTERANBAU /SÖL Bad Dürkheim / Almanya
*Redelberger, 2002 BETRIEBS- und UMSTELLUNSPLANUNG
im ökologischen Landbau/ SÖL – Bioland VerlagGMBH /Almanya
* Madaley, 2002 HERKESE GIDA – Yeni Bir Tarım İhtiyacı / Çitlembik Yayınları/ İstanbul.
* Aksoy ve Altındişli, 2002 ORGANİK TARIM / İl Tarım Müdürlüğü/ İzmir
* Türk, Atay,Sarı, 2004 ORGANİK TARIMA BAŞLARKEN / Ticaret ve Sanayi Odası / Bursa
* Anonim, 2004 TMMOB Ziraat Mühendisleri OdasıMühendislik Sempozyumu / Ankara
* Anonim , 2005 TÜRKİYE ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ VI. TEKNİK KONGRESİ/ Ankara
* Anonim, 2005 KENT TARIMI DERGİSİ / RUAF-UYD / İstanbul
*Engiz, 2006 ORGANİK TARIM-EKOLOJİK YAŞAM-BİO ÜRÜNLER/İstanbul
*Marangoz, 2008 ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLANMASI / Bursa
*Anonim, 2009 ÖKOLOGIE und LANDBAU / SÖL, FiBL , Bio Austria Oekom Verlag / Almanya
*Anonim, BUĞDAY DERNEĞİ EKOLOJİK YAŞAM REHBERİ
91