KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASINA ANAYASA MAHKEMESİNDEN FREN Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki 6306 sayılı yasanın birçok maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 27.02.2014 tarihli kararı ile İptal edilmiştir. Bu karar, kentsel dönüşüm mağdurları ve yasanın evrensel hukuk ilkeleri dikkate alınarak uygulanması bakımından son derece önemli bir gelişmedir. İptal Edilen Yasa Maddeleri şu şekildedir ; 1- 6306 sayılı Yasanın 3. Maddesine Yönelik İptal Kararı : Kanunun 3. Maddesi gereğince, riskli olduğu düşünülen binalarla ilgili tespit çalışması, bina sahipleri tarafından yaptırılmadığı takdirde, ilgili Bakanlık söz konusu risk tespiti çalışmasını yaptırıp ücret ve masrafını hak sahiplerinden talep edebiliyordu. Hatta Bakanlık, risk tespit masraflarını “ipotek borcu” kabul ederek, daire sahiplerinin tapuları üzerine şerh koydurma hakkına sahipti. Anayasa Mahkemesi, kanunun bu hükmünü mülkiyet hakkında aykırı bularak iptal etmiştir. Bu kanun kapsamında uygulama alanında bulunan ve Hazine hariç diğer kamu kurumlarına ait olan taşınmazların Bakanlar Kurulu kararıyla Bakanlığın tasarrufuna bırakılmasını öngören yasa maddesi de iptal edilmiştir. 6306 sayılı yasanın 3/7. fıkrasında yer alan hükme göre ; “Riskli yapı olmamasına rağmen, proje bütünlüğü açısından kentsel dönüşüm alanına dahil edilmesi gereken diğer binalar” sağlam olmasına rağmen, “proje bütünlüğü” gerekçesiyle kentsel dönüşüm yasası kapsamına alınabilmekteydi. Ancak, Anayasa Mahkemesi, mülkiyet hakkına aykırı olan bu maddeyi de haklı olarak iptal etmiştir. 2- 6306 sayılı Yasanın 4. ve 5. Maddesine Yönelik İptal Kararı : Mevcut Yasada, Bakanlığa, Belediyelere ve TOKİ’ye tanınmış, riskli alanlarda veya rezerv yapı bölgelerinde, kentsel dönüşüm uygulamaları süresince her türlü imar ve yapılaşma süreçlerini durdurma yetkisi bulunmaktaydı. Anayasa Mahkemesi söz konusu yasa maddesini de iptal etmiştir. Kanunun 5/5. Maddesinde yer alan, yıkımın Bakanlık veya İdare tarafından yapılması halinde, yıkım masraflarından paydaşların sorumlu tutulması amacıyla, bağımsız bölüm maliklerinin tapu kaydına işlenecek “Masraf İpoteği” yetkisini de iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını henüz açıklamamış olsa da, bina sahiplerinin muvaffakati olmadan yapılan borçlandırma işlemlerinin tamamını Anayasaya aykırı bulduğu görülmektedir. 3- Yasanın 6. Maddesine İlişkin İptal Kararı : IAnayasa Mahkemesinin İptal Kararının bütünü düşünüldüğünde, belki de en önemli kısmı yasanın 6/9. Maddesinde yer alan; “Yürütmeyi Durdurma Kararı verme Yasağının” Kaldırılmış olmasıdır. Mevcut yasa metni gereğince, Bakanlığın veya Belediyenin kentsel dönüşüm yasası kapsamında aldığı, yıkım kararları, riskli yapı veya riskli alan kararı, çoğunluğun (üçte iki) kararı ile yapılabilecek satış işlemleri ve diğer her türlü İdari tasarrufa karşı açılan davalarda İdare Mahkemesi’nin “Yürütmenin Durdurulması” kararı vermesi mümkün değildi. Yani, İdarece alınan karar açıkça hukuka aykırı dahi olsa, bu yanlışlığın düzeltilmesi için, ortalama 5 yıl süren yargılama sürecinin sonucunun beklenmesi gerekiyordu. Anayasa Mahkemesi, Evrensel Hukuk Prensiplerine, Anayasa’ya ve Mülkiyet Hakkına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine açıkça aykırı olan bu madde hükmünü de son derece haklı olarak İptal etmiştir. Anayasa’nın 11. Maddesinde Yargı yetkisinin bağımsız Mahkemelerce kullanılacağı düzenlenmiştir. Yargı Yetkisinin bir gereği olarak, İdare Mahkemelerine tanınmış, “ İdari İşlemin Yürütmesinin Durdurulması” yetkisi, bu kanun ile Yargı erkinin elinden alınmak istenmiştir. Yürütme organının bu tasarrufu Kuvvetler Ayrılığı prensiyle de örtüşmemektedir. Yargı yetkisinin icrasını imkansız hale getirecek veya yargı yetkisinin içinin boşaltılmasına neden olacak söz konusu yasa maddesi, esas itibariyle, Anayasa’nın 36. Maddesinde belirtilen ; ”Hak Arama Hürriyetine” de aykırıdır. Bununla birlikte, Anayasa’nın 125/5. Maddesi uyarınca ; “Telafisi imkansız zararların doğacağı durumlarda Yargı Makamınca Yürütmenin Durdurulması kararı verilebileceği” düzenlenmiştir. Anayasa ile açıkça Yargı Makamına tanınmış bir yetkinin bu şekilde kısıtlanması, yasanın ilgili hükmünün Anayasanın birçok hükmüne aykırı olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple, Anayasa Mahkemesi, yasanın ilgili hükmünü iptal etmiş ve özellikle bu hükmün yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal ve yürürlüğü durdurma kararı gereğince, halihazırda İdare veya Bakanlığın bu yasa kapsamında aldığı yıkım kararları, riskli yapı, riskli alan, rezerv alan ve çoğunluk kararı ile satış gibi her türlü kararına karşı açılacak iptal davalarında, İdare Mahkemesinin yürütmenin durdurulması kararı vererek, hak kayıplarını engelleyebileceği düşünülmektedir. Söz konusu karar, süreç içerisinde yaşanmış veya yaşanabilecek mağduriyetleri giderme yönünde atılmış önemli bir adımdır. IIAnayasa Mahkemesi, Yasanın, 6/10. Maddesinde yer alan, hükmü iptal etmiş olmakla, önemli bir mağduriyetin önüne geçmiştir. Mevcut düzenleme gereğince, bu kanuna göre yapılacak her türlü tebligat, kişinin Mernis sisteminde yer alan adresine gönderilmekle tebliğ edilmiş sayılmaktadır. Yani, kişi adreste bulunmasa veya taşınmış dahi olsa, tebligat yapılmış kabul edilecektir. Mülkiyet hakkını ilgilendiren böylesi bir olayda, tebligat kanununun ilgili hükümlerinin deyim yerindeyse “bypass” edilerek, işlemlerin yürütülmesinin mağduriyet yaratacağı açıktır. Kaldı ki; Söz konusu maddenin derin mağduriyetlere yol açabileceği, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Yönetmeliğin 15/A-3. Maddesinde açıkça görülmektedir. İlgili yönetmelik hükmünde, üçte iki çoğunluğun aldığı karar sonucu, Bakanlık tarafından azınlık hissesinin satılması ile ilgili satış ilanının maliklere “İadeli Taahhütlü” posta ile gönderileceği hükmü yer almaktadır. Kişinin mülkünün satılacağını İadeli taahhütlü posta yoluyla öğrenmesi hiçbir hukuki ölçü ile açıklanamaz. Söz konusu düzenleme, Anayasaya, mülkiyet hakkında, hak arama özgürlüğüne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır. Bu sebeple, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucunda, kanuna ve akla uygun yeni bir yönetmelik tanzim edilmelidir. 4- Yasanın 8/1. Maddesine Yönelik İptal Kararı : Anayasa Mahkemesi, Yasanın 8. Maddesinin 1. Fıkrasını iptal etmiştir. İptal edilen düzenlemede, kentsel dönüşüm uygulamaları sırasında yapılacak her türlü mal alım ve yapım işlerinde acele ihale yönteminin uygulanacağına dair hükmü iptal etmiştir. Söz konusu iptal kararı, kamu kaynaklarının kullanılmasında devletin zarar görmemesi açısından önem arz etmektedir. 5- Yasanın 9. Maddesine Yönelik İptal Kararı : Kentsel Dönüşüm Yasasının, “üstün yasa” , “imtiyazlı kanun” olarak görülmesine neden olan, 9. Maddesinin neredeyse tamamı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. İptal edilen düzenlemede, kentsel dönüşüm kanunu uyarınca yapılacak işlemlerin ve imar planlarının, İmar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Orman Kanunu ve Mera Kanunu gibi birçok temel nitelikli yasal düzenlemeden muaf olduğu belirtilmektedir. Yasanın ilgili bölümünün anlamı şudur. Kentsel dönüşüm uygulaması yapılan bölgelerde, imar katsayıları ve imar kurallarına uymak zorunlu değildir. Hatta Boğaziçi İmar Yasasına aykırı olarak da inşaat yapılabilir. Tarihi eser niteliğindeki yapılar görmezden gelinerek yıkılabilir. Bu maddeler ile, imar kirliliğinin ve kentsel dönüşüm bahane edilerek yapılacak kanunsuz yapılaşmaların önü açılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, söz konusu maddeyi Anayasaya aykırı bulmuş ve iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi, kanunun ilgili bölümünün bu haliyle uygulanmasının önüne geçmek amacıyla, aynı zamanda bu maddenin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Kentsel dönüşümü gerçekleştirirken başka kanuna aykırılıkların yolunu açmak ve imar kirliliğine neden olmak, kanunun amacı olmamalıdır. Doğal afetlerden korunalım derken, temel nitelikli yasaları görmezden gelmek, başkaca hukuksuzluklara neden olmak, hukuk ve hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmaz. SONUÇ : Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı, Anayasa’nın 153. Maddesi ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 66. Maddesi gereğince, resmi gazetede yayımlandığı anda hüküm doğurmaktadır. Yani, Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı vermediği yasa maddeleri yönünden, mevcut yasa uygulanmaya devam edecektir. Yasanın bazı maddelerine yönelik iptal kararının yürürlüğü, resmi gazetede yayımlandıktan 3 ay sonraya ertelenmiştir. Kanaatimizce; Yasama organı, Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararını esas alarak, mağduriyetleri önleyici ve mülkiyet hakkını koruyan yeni bir düzenleme yapmalıdır. Bununla birlikte, ilgili yönetmelikler de İptal Kararı doğrultusunda yeniden tanzim edilmelidir. Temel amaç depremin verebileceği büyük zararları önlemk olduğuna göre, doğal felaket beklentisini psikolojik baskı unsuruna dönüştürerek, mülkiyet hukukunu korumadan ve hak dengesini gözetmeden yapılacak yasal düzenlemeler kanunun meşruiyetini etkileyecek ve belki de sürecin tıkanmasına neden olacaktır. Saygılarımla, Av.Şenol Saltık
© Copyright 2024 Paperzz