Okumak İçin Tıklayın

Pink Martini
Varyant Karşıyaka
Eşi Benzeri Yok!
Konserleri İle Mutlu Bir Bahar
Arzu Akgün
Resim Sanatı Üzerine
Taç Mahal
Bir Aşk Hikâyesi
Bahçe, Balkon ve Teraslarınıza
Sade Bir Hayat İçin
Mor Dokunuşlar
Minimalizm
Sardunaki Otel
Naif Bir Sanat
Birlikte Geçen On Yıl
Quilling (Kağıt) Sanatı
İÇİNDEKİLER
4
8
EDİTÖRDEN
Bahar Mevsimini Usulca
Gerimizde Bırakıyoruz…
SANAT
Arzu Akgün / Resim Sanatı Üzerine
12 Egeder
İÇİNDEKİLER
2
SANAT
32 FirmalardanYENİ
En Yeni Haberler
24
ROPÖRTAJ
Paison Turca: Pink Martini
Konserleri İle Mutlu Bir Bahar
TASARIM
Kauçuk Berber Tasarımı
26 Filiz İmi KitapTASARIM
Ayracı Tasarımı
KISA
34 FirmalardanKISA
Kısa Haberler
ALIŞVERİŞ
36 Mayıs Ayı Alışveriş
Rehberi
68 MilwaukeeMİMARİ
Sanat Müzesi Quadracci
40 Bazıları LüksFOCUS
Sever
72 Birlikte GeçenADRES
On Yıl
FOCUS
42 Lilalar ve Morlar
76 İzmir Gibi… ADRES
Eşi Benzeri Yok! Varyant
92 Ayça BuminELİŞİ
94 Naif Bir SanatELİŞİ
Quilling (Kağıt) Sanatı
Karşıyaka
FOCUS
44 Sevimli Dostlarımız
TASARIM
30 Yumurta Ayırıcı
Balık Tasarımı
EV
52 Maviliğe Doğru
TASARIM
88 Bahçe, BalkonBOTANİK
Ve Teraslarınıza
Mor Dokunuşlar
Pavyonu
TARZ
46 Sade Bir Hayat
İçin “Minimalizm”
Mimosa Lamp Tasarımı
MİMARİ
64 Bir Aşk Hikâyesinin
Sembol Eseri
Taç Mahal
28 Vitra MemoriTASARIM
Lavabo Tasarım
31
GEZİ
80 Veneto Şehirleri
Biraz Da Mistik Mor Ve Lilalar
“104 Sanatçı 104 Eser” Sanat Sergisi
16
RENK
60 Büyülü Ve Gizemli,
3
56 Yeni ÖzgürlükDETAY
Alanlarımız Verandalar
Genel Yayın Yönetmeni / Sanat Yönetmeni Selin KANDEMİR [email protected]
Yayın Yönetmeni / Editör Işıltan IRMAK [email protected]
İçerik Editörleri Burcu KARTALCIKLAR [email protected], Elif DASTORİ [email protected]
Grafik Tasarım Ufuk BALCI [email protected]
Yazarlar Selma AYDINGÖZ [email protected], Asuman ERGÜÇ,
İpek TAYFUR [email protected]
Katkıda bulunanlar Cem Seyhun ÜNBAY, Aysu TANRIVERDİ,
Berk CANYÜREK, Meral ALPTEKİN, Yağmur AKSOY, Beste GÖNLÜGÜZEL
Hukuki Danışman Özge Vural DURMUŞ
Reklam Satış Müdürü Olcay KART [email protected]
Reklam Rezervasyon Burcak IRMAK [email protected]
6753 / 19 Sok. No: 24 KARŞIYAKA-İZMİR (0 232) 368 96 98
[email protected]
facebook.com/decor35
EDİTÖRDEN
4
Bahar Mevsİmİnİ
Usulca Gerİmİzde
Bırakıyoruz…
[email protected]
Mayıs ayı ile beraber bahar mevsimine yavaş yavaş
veda ediyoruz. Bazı şeyleri geride bırakmak ister
istemez bir hüzün oluşmasına neden oluyor. Ama
yenilere, yeniliklere hemen ayak uydurup geçmişi
gerimizde bırakıyoruz. Mayıs, hiç kuşkusuz ki iki mevsim
arasında bir köprü vazifesi görüyor. Bu geçiş ayı ile
beraber ev dekorasyonunda ve birtakım tasarım
ürünlerinde revizyonlar başladı bile. Özellikle yazlık evi
olanların heyecanlı ve bir o kadar da yorucu dönemleri
yine bu aya denk geliyor. Demek ki herkesi yorucu ve
heyecanlı günler bekliyor.
Teknolojiye yeni
renkler kattık.
Bosch ankastre ürünler, kusursuz uyum ve
4 farklı renk seçeneği sunuyor.
Mayıs sayımız, bir önceki sayılarımızda olduğu gibi yine
sizin ilgi duyabileceğiniz konular ile hazırlandı. Köşe
yazarlarımız, içerik grubumuz ve creative ekibimiz, size
güzel bir sayı sunabilmek için canla başla çalıştılar.
Mayıs sayımızın konuları ve konukları ilginizi çekecek
türden…
Sardunaki Butik Otel, 10. yılı etkinliklerini dergimiz
aracılığı ile duyurdu. Modern inşaatçılığın öncü firması
Kumko İnşaat, Varyant Evleri projesi ile bu sayımızda.
Kağıt sanatının usta ismi Aysun Karasu, ressam Arzu
Akgün ve mozaik tasarımcısı Ayça Bumin, mayıs sayımızı
sanatlarıyla renklendiren isimler oldu. “104 Sanatçı 104
Eser” sanat sergisi de bir başka sanat konumuz oldu.
Serap Mumcu, gezip gördüğü ve fotoğrafladığı Veneto
şehirlerini sizler için kaleme aldı. Dünyaca ünlü bir yapı
olan Taç Mahal, mimarisi ve ilginç hikayesi ile mayıs
sayımızda. Ve yıllardır Türkiye'nin en sevdiği gruplardan
biri olan ve farklı dillerde söyledikleri şarkılarla
nostaljik tatlar veren Pink Martini de bizim ile beraber.
Mayıs sayımız çok güzel, mayıs sayımız sizin varlığınız ile
anlamlı ve güzel…
Bosch ankastre ürünler, işlevsellik ve teknolojiyi bir arada sunarken, kullanıcısının
ihtiyaçlarını da %100 oranında karşılıyor. Şimdi fırınından davlumbazına, ocağından
buzdolabına kadar bütün Bosch ankastre ürünler hem birbirleriyle kusursuz bir
uyum içinde olacak hem de siyah, beyaz, çelik ve kuvars renk seçenekleriyle mutfağa
ruhunuzu yansıtacak. www.bosch-home.com/tr
Siyah
Beyaz
Bosch Çağrı Yönetim Merkezi: 444 6 333
Çelik
BoschHomeTurkiye
Kuvars
5
SANAT
8
Hazırlayan: Özlem Yörük
SANAT
9
Arzu Akgün
“Bugünün toplumunun, bireyi tamamen tüketime yönlendirmesi ve bireylere tüketerek var olabileceklerini hissettirmesi; tüm
tüketim nesnelerinin ‘estetize’ edilerek sunulması ve bireyi belirlenen estetik kalıpların içine sokması, resimlerimin konusunu
oluşturuyor”.
Sanatla yolunuzun nasıl kesiştiğinden
bahseder misiniz?
Bu, sanırım ilgi ve istekle ilgili bir durum. İçinizde hep bu
duygu var oluyor. Uygun şartlar yerine geldiğinde ortaya
çıkıyor. Resme ilgim ilkokul yıllarımdan itibaren vardı. Profesyonel anlamda gelişimim fakülteyi bitirdikten sonra başladı
denebilir. Fakültede öğrenciyken birçok karma sergiye katıldım, birkaç ödül aldım. Son sınıfta farklı malzemelerle resimler yapmaya başladım. Fakülteyi bitirdikten sonra kendi atölyemi açtım ve çalışmalarımı orada yapmaya devam ettim.
Bu süreçte kendimi daha da geliştirdim ve Merkür Galeri’yle
çalışmaya başladım. İlk profesyonel sergimi de burada açtım.
Halen de Merkür Galeri tarafından temsil edilmekteyim. Sanırım sanatla yolumun kesişmesi, İstanbul’da açmış olduğum
sergiyle başlamış oldu.
Çalışmalarınıza bakıldığında, gündelik yaşam ikonlarının
kullanıldığı pop art etkileri görülüyor. Çalışmalarınızdan
ve eserlerinizden bahseder misiniz?
130x160cm ''model II '' ahşap üzeri kazıma, ahşap
yapıştırma, akrilik ve matbaa boyası 2012
Gündelik yaşamımızın temel işlevleri, tüketim ürünlerine
dönüştürülmüştür. İkinci kişisel sergimdeki yaratım süreci,
bu tüketim malzemelerinin kendilerinden ortaya çıkmıştır.
SANAT 10
SANAT 11
raf, sadece bir ‘dipnot’ niteliği kazanıyor; çünkü figür, desen,
renk ve mekân araştırmaları sonucunda yeni bir imge ortaya çıkıyor. Böylelikle fotoğrafla yakalanan mutlak gerçeklik,
yapı bozumuna uğruyor; başkalaşıyor. Oluşturduğum yeni
imgeyi, alışılagelmiş bir tekniğin dışında üçüncü boyuta taşımayı amaçlıyorum. Bu noktada malzeme olarak devreye
ahşap giriyor. Ahşap yüzeyde oluşturduğum kompozisyon,
yüzeyin kazınmasıyla şekilleniyor. Yüzeye uyguladığım fiziksel güç ile spontane bir yaklaşımdan söz edilebilir. Resmimin
en önemli aşaması da bu kazıma sürecidir. Kompozisyonun
yüzeye kazınmasın ardından devreye renk öğesi giriyor. Fotoğraf araştırmalarımdan tamamen bağımsız olarak oluşturduğum renk paletinde boyayı transparan kullanmayı tercih
ediyorum. Soğuk ve saydam renklerin ahşabın organik ve
sıcak dokusuyla oluşturduğu tezatlığın, resmi etkili kıldığını
düşünüyorum.
Biyografi
2009, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim
Anasanat Dalı Yüksek Lisans (Öğrenimine devam ediyor.)
2005-2008, Dokuz Eylül Üniversitesi Resim Bölümü
Bazı Grup Sergileri
2013, Contemporary Galeri Merkür İstanbul
2013,Merkur Palmarina Karma Sergi Bodrum
2013, Insıde Karma Sergi Galeri Merkür İstanbul
2012, Contemporary Galeri Merkür İstanbul
2011, Art Beat Sanat Fuarı Galeri Merkür İstanbul
2011, Istanbul Summer Exhibition Antrepo3 İstanbul
2011, ARTBOSPHORUS Çağdaş Sanat Fuarı Fulya Kültür
Merkezi İstanbul
Yaptığınız sanatı nasıl tanımlıyorsunuz? Bir kategoriye
yerleştiriyor musunuz?
165x135cm ahşap üzeri ''makyaj III ''karışık teknik 2012
Hâlihazırdaki formları kullanarak (vitrin, alışveriş mekânları vb.)
nesnelerle kurduğum bağı vurgulamak istedim. Tutku nesneleri olarak da düşündüğüm makyaj malzemelerini ve estetik görünümlü bayan figürlerini resmime taşıdım. Böylece
tüketim nesnelerinin zengin görsel katmanından yararlanmış
oldum. Sergimde ele aldığım konu alışveriş tutkunluğu. ‘’Sahtenin ayartıları’’na karşı duyulan zaaflarımızın bizi etkilemesinden bahsediyorum. Bu zaaflarımız bize, estetik ve hoş görünme adına, şehir tüketimciliğine doğru yönelen bir yaşam
tarzı sunmaktadır.
“Bugünün toplumunun, bireyi tamamen tüketime yönlendirmesi ve bireylere tüketerek var olabileceklerini hissettirmesi;
tüm tüketim nesnelerinin ‘estetize’ edilerek sunulması ve
bireyi belirlenen estetik kalıpların içine sokması, resimlerimin
konusunu oluşturuyor”. Geçici, anlık iradeyi aşan isteklerle
tüketime ve estetik olana yöneliyoruz. Bugünün sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik tutumu, bizlere bu şekilde bir yaşam tarzı sunuyor.
Eserlerinizde hangi teknik ve materyalleri kullanıyorsunuz?
Resim üretim sürecimde fotoğraf, ana kaynaklarımdan biri
niteliğini taşıyor. Tüm kompozisyonu oluştururken fotoğ-
Resimlerimi, kullandığım malzemenin farklılığı ve seçtiğim
konulardan dolayı “çağdaş sanat” kategorisi içerisinde değerlendirebiliriz. İletişim çağında yaşıyor olmamız, zaman ve
mekân algısında da değişiklik yaratmıştır. İnternet sayesinde
istenilen bilgiye ve görsele anında ulaşabiliyoruz. Küreselleşen dünyada her şey ve her yer birbirine yakın. Bu nedenledir
ki günümüzde en önemi soru “Nasıl yeni bir şey yapabiliriz?”
130x170cm ''mankenler II '' ahşap üzeri kazıma,
ahşap yapıştırma, akrilik ve matbaa boyası 2012
''manken IV '' 150x170cm ahşap üzeri kazıma,
ahşap yapıştırma, akrilik ve matbaa boyası 2012
Kişisel Sergiler
2013, Christie’s Modern And Contemporary Arab, Iranion
And Turkish Art Dubai
2013, Arzu Akgun Solo Exhibition Pro Art Gallery Dubai
2012, ‘’Spontane Tutkular’’ Galeri Merkür İştanbul
2011, Show Off Paris Solo Show Art Fair by Galeri Merkur
Paris.
İletişim: [email protected]
değil, ‘’Elimizde var olanla ne yapabiliriz?" dir.
Türkiye’deki çağdaş sanat üretimi, nitelikli ama dünyaya açılımını tamamlamış değil. Bir sanatçının başarısı ve eserlerinin
değerinin artması, tüm dünyada izlenmesi ve sergilenmesiyle doğru orantılıdır.
Türk çağdaş sanatı, ciddi bir geçiş döneminde. Coğrafi konumunu da düşünürsek ileriki yıllarda ciddi bir gelişme göstereceğini öngörebiliriz.
Takipte kalmak için şu an neler yapıyorsunuz?
Yeni projeleriniz var mı?
Güncel sergileri mümkün olduğunca kaçırmamaya çalışıyorum. Bu yüzden sık sık İstanbul’a gidiyorum. Farklı mekânlara
gitmeyi, farklı bakış açıları yakalamayı eğlenceli ve yaratıcı
buluyorum. Çok dergi karıştırırım. Film izlerim. Sürekli fotoğraf çekerim. Resimlerimde çoğunlukla kendi fotoğraflarımı
kullanırım. Bu senenin sonunda kişisel sergi programım var.
Bunun için ön hazırlık yapıyorum. Görseller ve konu tam
oluştuğunda hızlı bir şekilde çalışmaya başlayacağım.
SANAT 12
Hazırlayan-Fotoğraflar: Burcu Kartalcıklar
104 SANATÇI
104 ESER
SANAT 13
SANAT 14
SANAT 15
Şubat ayında kurulan Egeder (Ege Bölgesi
Görsel ve Plastik Sanatlar Derneği) , yoğun
çalışmaların bir sonucu olan “104 Sanatçı
104 Eser” adlı sergisini geçtiğimiz günlerde
sanatseverlerle buluşturdu.
Egeder başkanı Serdar Yörük, Egeder’in
kurulma amacının, farklı sanat alanlarından
bir araya gelmiş usta sanatçılar ve genç kuşak
sanatçılarının üretimlerini sanatseverlerle
buluşturmak ve bu eserlerin görünürlüğünü
artırmak olduğunu belirtmiştir.
“104 Sanatçı 104 Eser” sergisinde Decor35
dergisi sanat danışmanı Özlem Yörük, Reyhan
Abacıoğlu, Sema Barlas, Şefkat İşleğen, Serdar
Yörük, Ayten Mungan, Turan Enginoğlu, Turan
Ka, Sezgi Karasu, Orhon Lale Temelkuran gibi
alanında başarılı sanatçılar yer aldı.
16
17
Hazırlayan: Paison Turca
“PINK MARTINI”
KONSERLERİ İLE
MUTLU BİR BAHAR!
Yıllardır Türkiye'nin en sevdiği gruplardan
biri olan ve farklı dillerde söyledikleri
şarkılarla nostaljik tatlar veren Pink
Martini, son albümleri “Get Happy“ nin
Avrupa turnesiyle baharda yeniden
Türkiye’ye geliyor.
22 Mayıs'ta 17.Uluslararası Ankara Caz
Festivali’nin konuğu olarak Congresium
Ankara'da hayranları ile buluşacak olan
ekip, 23 Mayıs'ta İş Sanat'ın sezon
finalinde İstanbul'da sahnede olacak.
Grup, bahara yakışan şarkılarını,
25 Mayıs’ta da İzmir Fuar Açıkhava
Tiyatrosu’na getiriyor.
18
19
Pink Martini ekibi yeni albümü “Get Happy” ile yine o
meşhur kokteyl göndermesinde olduğu gibi farklı dillerin
kokteylinden de vazgeçmiyor diyebilir miyiz?
Evet, o kokteylden hiç vazgeçmek yok; çünkü tüm ekip biraraya geldiğimizde de bir kokteyl gibiyiz. Aramızda Japon asıllımız
da var, Fransız asıllımız da. Ayrıca kolej yıllarında farklı kokteyl toplantılarında, Waltz çalarken de çok farklı kültürlerden
misafirler biraraya gelirdi. Bizim yaptığımız da son albümde
Çince’den Farsça’ya kadar global bir pop dili yakalamak.
1994 yılından beri grubun beyni olarak müzik seçimlerinde ve her türlü yeni fikirde, ekibin yükünü taşıyan
aslında sizsiniz; peki bu arada piyano çalalı kaç yıl oldu ?
Neredeyse 6 yaşımdan beri çaldığıma göre demek ki 37 yıldır
piyano çalıyorum. Piyano konusunda kendimi ilk ispat etmeye çalıştığım deneyimim, Oregon Senfoni Orkestrası’nın senelik Corbett yarışmasıydı ve o sene 13 yaşındaydım. Müzik
seçimlerinde artık sadece ben değil ekipten herkes yeni fikirlerle geliyor. Harvard Üniversitesi’nde de tarih ve edebiyat
okumama rağmen büyük orkestralarda piyano çalıyordum.
Şimdi de piyanonun başındayım ve hiç şikayetim yok.
Pink Martini’nin iki özel sesi “China Forbes” ve “Storm
Large” bu albümle beraber ilk kez aynı albüm kayıtlarında oluyorlar; bu iki yıldız kadınla aranız nasıl?
Son albümleri “Get Happy” ile muhteşem bir müzik şöleni
sunan Pink Martini; "Quizas Quizas Quizas", "Sway", "Smile"
gibi unutulmaz eserleri yorumlarken Türkiye’deki sevenlerine de büyük bir sürpriz yaparak albümünde 'Üsküdar' şarkısının kaydıyla karşımıza çıkıyor.
Lauderdale, “Get Happy” albümünü hazırlarken eş zamanlı olarak The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan
Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie,
Amanda ve August von Trapp’ın da konuk olduğu, grubun 8.
stüdyo albümü, “Dream a Little Dream” için çalışmaya başlamış.
Von Trapps torunlarıyla albümleri de artık piyasada.
Grubun kurucusu, piyanisti ve şarkı yazarı Thomas Lauderdale, yeni çalışmalarında yine tüm fikirlerin babası. Thomas Lauderdale ile turnelerine ismini veren “Get Happy” albümündeki
divaları, şarkılarının en güçlü taraflarını, albümün mutluluğa
çağıran mesajına rağmen dünyanın halini konuştuk.
Özellikle sahne performanslarında beraber düet yapmaya
başladıklarından beri sahnede çok güzel bir sıcaklık yakaladılar. Albümde China ve Storm ayrı ayrı kayıtlardalar ama
aynı albümde ilk kez birlikte yer alıyorlar. Oregon’da “Get
Happy” turnesinin en güzel ilk adımlarını da yine sahnede
baştan sona beraber şarkı söyleyerek attılar. Kadınlar kendi
aralarında güzel bir uyum yakaladığında bizler için de işler
kolaylaşıyor.
Şarkılarınızda ister Küba müzikleri olsun ister caz standartları, dünyanın neresinden olursa olsun eskilere tutkunuz hiç
bitmiyor. Bu şarkıların en güçlü tarafları sizce neler ?
Seçtiğimiz müziklerin çoğu, zamanında büyük orkestralar
tarafından çalınan şarkılar. Büyük orkestralar işin içine girdiğinde, türü her ne olursa olsun çok güçlü canlı performanslar
ortaya çıkıyor. Bazı türlerin de çıkış noktaları çok köklü; tıpkı caz şarkıların aslında meydan okumak, başkaldırmak için
ortaya çıkmaları gibi. Müzik derin bir okyanus gibi ve eğer
tarihsel olarak köklü müziklerse asla ölmüyorlar. Yeni albümümüzde şarkıların bence en güçlü tarafı, sözlerinin naifliği
ve güzelliği.
20
21
Albümde Rufus Wainwright ile China’nın gerçekleştirdiği kayda, happy days/ get happy şarkılarındaki buluşmanın o umut veren sözlerine, bugünlerde inanabilmek
biraz zor değil mi?
Çok haklısın! Eğer televizyonun ve internetin içinde kaybolup
dünyada olup biteni umursamıyorsan keyiflenmekte zorlanmayabilirsin; ama haberlere ve dünyada yaşananlara şahit
olurken umut veren sözlere ve güzel melodilere kendini verebilmek çok zor. Bu yüzden sadece şarkılara değil, albüm
kapağındaki balonlardan sahne şovumuza kadar neşemizi
artırabilecek ne varsa başvuruyoruz.
Albümde sizin için en özel şarkı hangisi?
Albümdeki şarkıları seçerken hepsi için ayrı ayrı çok özel nedenlerimiz oluyor; ama bizi Phyllis Diller ile tanıştıran New
York Paper dergisinin yazı işleri müdürü Kim Hastreiter’e
çok teşekkür borçluyuz. Neredeyse 1,5 yıl kadar önce Los
Angeles’ta bir yılbaşı arifesinde üstüste konserlerimiz sırasında biraraya geldiğimiz Kim, konuk sanatçılarımızdan biri
olarak üçgen zil çalıyordu. Kim, Phyllis Diller’ı tanıyordu ve bizi
tanıştırması için yalvardım. Yeni yılın ilk günlerinde Kim beni
ve Joey Arias’ı Phyllis’in evine iyi ki götürdü. Charlie Chaplin’le
bir dönem tanıştıklarını, arkadaş olduklarını bildiğim bir aktris
ile bir Charlie Chaplin şarkısı kaydetmiş olmaktan çok mutluyum. “Smile” albümün en özel şarkılarından biri…
Albümün rengarenk ve balonlu kapağıyla birlikte kapakta ardı ardına İstanbul, Ankara ve İzmir’e misafir
olacak China’nın oğlunu da görüyoruz. Sizce de mutluluk hissini küçük bir çocuk ve balonlar en güzel şekilde
tamamlamıyor mu?
Bir çocuğun mutluluğu, bir yetişkinden çok daha coşkulu ve
çok daha saf olduğu gibi etrafına da daha çok mutluluk hissi veriyor. Rengarenk balonların çocukların çoğunu ne kadar
mutlu ettiğine ben de defalarca şahit oldum; ama en az bir
çocuk kadar beni de mutlu ettiğini itiraf edebilirim. Şarkılarla da yapmaya çalıştığımız bu. Özellikle sıkıntılı zamanlarda
keyiflendiren melodilerle ve şarkılarla yola çıkmak bizi ekip
olarak ayrıca mutlu ediyor.
Not: Pasion Turca S.L / S.V.H Film Muzik ve Org. Basın Bültenidir.
[email protected]
TASARIM 24
TASARIM 25
Hazırlayan: Berk Canyürek
Kauçuk Berber
Tasarımcı: Lu-Wei Chen - Tayvan
Kauçuk berber, sadece silerek saç yaratır.
Lu-Wei Chen tarafından tasarlanan bu ürün,
aslında basit bir silgi tasarımı. Tasarımı
güzelleştiren detay ise Lu-Wei Chen’in
tasarımdaki espri anlayışı. Her bir silgide
farklı karakter var. Silgiyi kullanıldıkça
karakterin saçları değişiyor ve figürümüz,
her bir kullanımda farklı bir görünüme
kavuşuyor. Bu süreç, kullanıcı ve silgi
arasında mutlu bir etkileşim oluşturuyor.
Aynı zamanda insanların kendi hayal
güçlerini de kullanmaya sebebiyet veriyor.
Ölçüler: 45 x 38 x13mm
Malzeme: Kauçuk
TASARIM 26
Hazırlayan: Berk Canyürek
Filiz İmi
Kitap Ayracı
Tasarımcı: Doodoo Design- Kore
Doodoo Tasarım Stüdyosu, Koreli genç
tasarımcı Youngdoo tarafından kurulmuş,
ilginç ürünlerin tasarlandığı bir tasarım ofisi.
Tasarımdaki filiz imi, bükülebilir silikondan
yapılmıştır. Kitabın içinde büyüyen bir bitki
izlenimi vererek sürpriz duygusu uyandırmak
amaçlanmıştır. İnce yapısı ile size kullanım
kolaylığı da sağlayacaktır. Dilerseniz filizi
kitaptan dışarı taşırarak kullanabilirsiniz.
Malzeme: Sıvı silikon kauçuk
Boyutları: 40x48x12mm
TASARIM 27
TASARIM 28
Memoria
Hazırlayan: Berk Canyürek
VitrA’nın yeni serisi Memoria, duyularımıza sesleniyor; çünkü
bu onun doğasında var. Mekân içinde attığımız her adımda,
her küçük harekette bedenimizi, ruhumuzu ve zihnimizi kaplayan bir banyo deneyimi bu. İnceltilmiş kenarları ile seramik
ve Infinit lavabolar, metalik gri, metalik moka ve Amerikan
ceviz renklerde mobilyalar ile kusursuz bir uyum içinde.
Memoria serisinde alışkanlıklar, içgüdüler ve davranışlar,
doğrudan tasarıma, detay çözümlere, formlara ve minimal
çizgilere yansıyor. Mekân ve beden arasındaki etkileşim, kendiliğinden ve akıcı… Temas, fizikselden öte; derin ve duygusal. Oranlar kusursuz ve dengeli; siluetler hiç olmadığı kadar
ince...
Memoria şıklığını yansıtan düz ve kayar kapaklı aynalar, LED
ışık vurgularıyla mekanı zenginleştiriyor ve tasarımın parlamasını sağlıyor. Düz aynanın alt rafı, her an kolayca ulaşılmak
istenen eşyalar için uygun bir alan yaratıyor.
TASARIM 29
TASARIM 30
Yumurta
Ayırıcı Balık
Hazırlayan: Berk Canyürek
TASARIM 31
Tasarım: Peleg Design – İsrail
Tel Aviv tabanlı Peleg Design Studio, 'Yolkfish' adında, yumurta ayırabilen bir balık icat etti. Sıkılarak yumurtanın
sarısının üstüne getirilen yutucu balığın, sıkma işleminizi
sonlandırdıkça yumurtanın sarısını nasıl yuttuğuna şahit
olacaksınız. Yumurtanın ayırdığınız sarısını istediğiniz yere
tekrar çıkartabilirsiniz. Hem de hiç patlatmadan!
Mimosa
Lamp
Tasarımı
Tasarım: Atelier Areti
Mimoza lamba, büyük bir heykel parçası olarak kendini göstermektedir. Heybetli boyutu
ve fütüristik tarzı ile diğer ışık tasarımlarından
ayrılmaktadır.
Malzeme ve İmalat: Toz boya kaplı metal ve beyaz cam.
Işık kaynağı: Sıcak beyaz LED
YENİ 32
Hazırlayan: Yağmur Aksoy
Doğtaş’tan Yeni Bir
Koleksiyon: Bolero
Sunduğu çözümler ile hayat kolaylaştıran bir
tasarım… Yemek masası, boy kapaklı vitrin,
cam kapaklı vitrin, şifonyer, 2 kapaklı alçak
modül, TV standı, orta sehpa ve sandalye
modüllerinden oluşmaktadır.
2 farklı modülün birleşmesi ile oluşan konsol
modülü, hem dar mekânlarda hem de geniş
mekânlarda kolayca kullanılmaktadır.
Kapaklı dar vitrin ve cam kapaklı dar vitrin
alternatifleri, hem konsol modülleri ile
kombin edilebilir hem de çekmeceli ve dvd
player yerine sahip olan TV standı ile uyum
içerisinde evlerinizi süsleyebilmektedir.
Yemek masasının açılı ayak yapısı ile birlikte
açılır özelliğe sahip olması, dar mekânları
modern bir görüntüye kavuşturmaktadır.
Gaggenau’dan
Yeni Havalandırma
Sistemleri
Yenilikçi mutfak ve daire tasarımları,
havalandırma sistemleri alanında da yeni
çözümler gerektirir. Günümüzde mutfakların
yaşam alanlarına daha da fazla entegre
olması, iyi bir havalandırma sistemini de hiç
olmadığı kadar önemli kılıyor.
Yemek buharları, koku ve nemin yanı
sıra küçük yağ partikülleri de içerir.
Dolayısıyla kokuların giderilmesine ek
olarak bu buharların yakalanması da etkin
bir havalandırmanın üstesinden gelmesi
gereken en zorlu işlerden biridir.
YENİ 33
Galaxy Note Pro
12.2 ile Kurallar
Yeniden
Yazılıyor
İster bir performans izliyor isterseniz de
bir sunum hazırlıyor olun, bunların hepsini
GALAXY Note PRO ile yapabilirsiniz. 12.2”
WQXGA (2 560 x 1 600) ekran, her şeyin
daha fazlası anlamına gelir: daha fazla
renk, daha fazla bilgi ve daha fazla ayrıntı.
Bu çok yönlü ekran; dijital dergileri sayfa
çevirme hareketi ile okumanızı, ayrıntılı
iş dokümanlarını incelemenizi veya çift
hoparlörle favori filmlerinizin keyfine
varmanızı sağlar.
Siemens’ten
Türkiye’nin
En Güçlü Ütüsü!
TS12XTRM Ütü Tasarımı… Hızlı, kompakt
ve güvenli… Buhar istasyonu performansı
gösteren XTRM gücüyle mükemmel ütüleme sunuyor. ActiveControl Plus özelliği
ile tuttuğunuz anda çalışmaya başlayan,
bıraktığınızda kapanan sensör teknolojisi
ve buhar motoru sayesinde üretilen yoğun buhar da parmaklarınızın ucunda!
KISA KISA 34
KISA KISA 35
Hazırlayan: Meral Alptekin
English Home’dan Sezon Sonu Atağı
Ev tekstili markası English Home, sezon sonu ürünlerinde
%25-50 arasında indirim fırsatı sunuyor. Bu fırsat asla
ama asla kaçmaz. www.englishhome.com.tr
Kale’den Hayatınızı Kolaylaştıracak Uygulama
Kale, herkes için yeni bir tasarım deneyimi yaşatıyor.
Kale360 uygulamasını deneyimlemek için siz de
Kale’nin web sitesine bir göz atın. Hiç pişman
olmayacaksınız. www.kale.com.tr
Mobilya Ve Tasarım Markası Nordist,
Tasarım ve Tasarımcılarıyla Işık Saçıyor
Güncel ev aksesuarları ve aydınlatmalar üreten Le
Klint, Muuto, Örsjö, Bsweden firmalarının ürünlerini
de koleksiyonunda bulabileceğiniz Nordist;
kuzey ülkelerinin özenli tasarım ve nitelikli işçilik
geleneğini mekân çözümlerinde kullanmak isteyen
mimarlar, iç mimarlar ve dekorasyon meraklıları için
özel alternatifler sunmaktadır. www.nord-ist.com
Kuruluşunun 10. Yılında Sardunaki’den
Bir Kampanya!
19 Mayıs’a kadar yapılan rezervasyonlarda,
Mayıs, Haziran, Eylül, Ekim aylarında: Hafta içi
% 20, hafta sonu % 15 indirim
Temmuz, Ağustos aylarında: Hafta içi: % 10,
hafta sonu: % 5 indirim
Meyhanemiz Tsakir-Kefi’de her zaman: % 15
indirim www.sardunaki.com
Siemens İle Bir Parmağınızda On Marifet
Siemens el blenderi; kırar, çırpar, doğrar ve karıştırır.
Daha ne olsun? Mutfaktaki ağır işleriniz için ultra güçlü
el blenderi, özel aksesuarlarıyla birlikte tüm Siemens
ürünleri satış mağazalarında. www.siemens-home.com.tr
Gaggenau'dan Bacasiz Tezgah Aspiratör
Al 400; inip kalkabilen, kullanılmadığında
çalışma düzleminin içinde tamamen kaybolan
bir masa havalandırıcısıdır. Buhar ve kokular,
sessizce ve etkili bir şekilde doğrudan pişme
esnasında emilmektedir. www.gaggenau.com.tr
Bu Hediyeye Seyirci Kalmayın
Bellona’dan alışveriş yapan herkese çekilişsiz kurasız
Vestel Smart Led Tv hediye. Bu şansı kesinlikle
kaçırmayın! Bizden haber vermesi…
www.bellona.com.tr
Casa; Milano Fuarı'nda. 2014 Maison&Objet Paris
fuarında yeni ürünleri ile büyük ilgi toplayan Casa
Mobilya, şimdi de iSaloni 2014 Milano Mobilya
Fuarı'nda yerini alıyor. Hall 8 F46 stantında
ziyaretçilerini ağırladı. www.casa.com.tr
İF’ten VitrA’ya 5 Ödül Birden
VitrA, ürün ve tasarım kalitesi açısından dünya
çapında mükemmelliğin sembolü olarak kabul
edilen iF’ten 5 ödül birden aldı. VitrA’nın Vichy,
Uptown ve IsoTile karo serileri, Nest Trendy banyo
koleksiyonu ve Metropole serisinde yer alan yeni
Rim-Ex klozetler, iF Product Design Award 2014
ödülüne layık görüldü. www.vitra.com.tr
ALIŞVERİŞ 36
ALIŞVERİŞ 37
Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar
MAYIS AYI ALIŞVERİŞ REHBERİ
Mayıs ayı için evinizi ve bulunduğunuz mekânları güzelleştirmeye ne dersiniz?
İşte sizin için birkaç alışveriş önerisi…
Koçtaş
Blooma Bahçe Seti
1490 TL
Koçtaş
Mozaik Şekilli Mavi Tealight
29,99 TL
Koçtaş
Massive Paris Aydınlatma
49,99 TL
Bellona Victoria Dresuar Masa - 727 TL
Ayna - 218 TL
Koçtaş
Canterbury Aplik Siyah
66,99 TL
Bellona
Mimoza 80x150cm halı
103 TL
Bellona
Milda 80x150cm
165 TL
Koçtaş
Philips Massive Aplik
49,99 TL
ALIŞVERİŞ 38
ALIŞVERİŞ 39
Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar
Mudo Concept - Romeo Masa
1000 TL
İca Home
Deroma Lucca
Bahçe Vazosu
Mudo Concept
Mushroom Masa
636 TL
English Home
Wınter Day Baskılı Kapı Önü Paspası 45x75
19,90 TL
Paşabahçe - Blossom New Bone
China Kahve Fincanı - 9,95 TL
İca Home - Aristo Manila Teak Fener
19 x 19 x 50
Paşabahçe - Joy Bone China Çay Fincanı
17,50 TL
Mudo Concept - Maliana Masa - 575 TL
Korkmaz
A367 Çay- Kahve
Makinası 367 TL
Paşabahçe - Ortanca Bonechina Kahve Fincanı
11,50 TL
FOCUS 40
FOCUS 41
Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar
Bazıları
Lüks Sever
Mudo Concept
Serpentine Bensington
3’lü Kanepe - 8.760 TL
Mudo Concept
Hangover Sarkıt Lamba
1.250 TL
Casa Mobilya Countryman Chester Kanepe - 5.490 TL
Laura Ashley
Şifonyer - 2.655 TL
Casa Mobilya
Chesterfield Kanepe
Kiremit - 4.999 TL
Zara Home
Shell Şekilli Lamba
299 TL
Laura Ashley Halı
Baroque Rug 200x300 Duck Egg
1.760 TL
Zara Home
Reçine Lamba
229,95TL
Vakko Home
Deri Buz Kovası - 890 TL
Vakko Home
Deri Şişe Soğutucu - 1.100 TL
Altıncıcadde
Flaubo Kırmızı Avize
579 TL
Altıncıcadde
2li Kanatlı Berjer Tekli Koltuk
3.639 TL
FOCUS 42
FOCUS 43
Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar
Lilalar ve Morlar
Paşabahçe
Küçük Yumurta
Kandil Lila
32,50 TL
BoConcept
Karma Lila Kırlent
79 Euro
Mudo Concept
Taşlı Kırlent - 34,50 TL
Paşabahçe
November Vazo Mor - 60 TL
Koçtaş - Tiles İkili
Banyo Paspası
44,99 TL
chibo-12' li Şekilli
Makas Seti - 46,65 TL
Tchibo
3’lü Kutu Seti
34,95TL
Mudo Concept
Alvino Mor Koltuk
796 TL
Tchibo
Cafissimo PICCO
Violet Flower129,95 TL
Zara Home
Mısır Pamuklu Havlu
89,95 TL
Mudo Concept
Dream Kırlent - 44,50 TL
Paşabahçe
Floral Mor Keçe Sepet - 15,95 TL
FOCUS 44
FOCUS 45
Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar
Sevimli Dostlarımız
N11- Kırmızı Leopar Kedi Minderi
53,91 TL
Mudo Concept
Kuşlu Servis Tabağı
59,50 TL
Mudo Concept
Robodog Yastık - 56,50 TL
Hepsiburada
Kedili Çocuk Odası Duvar Saati
18,99 TL
N11- Polyester Köpek Baskılı
Dekoratif Yastık - 53,91 TL
Mudo Concept
4lü Çay Fincanı Seti
69,50 TL
Altınsepeti
Kitty Altın Kedi Kolye
330 TL
Altınsepeti
Kedi Figürlü Pırlanta Kolye
960 TL
Tepe Home
Kuş Askılık
N11
Mor Kedili Çaydanlık Kılıfı
E-Bebek
Hayvan Figürlü Sırt Çantası
TARZ
46
TARZ
Hazırlayan: Tuğçe Şahin
SADE BİR
HAYAT İÇİN
MİNİMALİZM!
47
TARZ
48
TARZ
49
Yoğun iş temposu, gitgide artan trafik yoğunluğu, gün
içindeki koşturmacalar… Stresin bizleri avuçlarının içine aldığı bu zamanlarda hepimizin tek hayali, sakin ve
huzurlu ortamlardır. Bunu yaşayabilmek için yapmamız gereken ilk şey, fazlalıklardan kurtulmaktır.
Sadeliği ön plana çıkaran, kökeni 1960’lara dayanan
bu akım (MİNİMALİZM = SADELİK) ile günümüzde yaşadığımız mekânlarda sıkça karşılaşır hale geldik.
Az mobilya, az aksesuar, gözü yormayan sade renkler,
doğal malzemeler, sade tasarımlar, tamamen modern
seçilmiş eşyalar, minimalist tarzını yansıtacaktır. Sade
ve yalın döşenmiş iç mekânlarda mobilyaların işlevselliği artacak ve bu durum, mekânların daha toplu görünmesini sağlayacaktır.
Evimizde minimalizm akımını başlatmak
Modern seçilen mobilyalarınız, köşeli ve düz hatlara
sahip olmalıdır. Yuvarlak hatlı eşyalar, sizleri farkında olmadan yorar. Doğal malzemeler ve nötr renkler
kullanılmalıdır. Duvar ve tavan renklerinde ise minimal
diyince aklımıza ilk gelen renk beyazdır. Sadeliği ve diğer bütün renklerle sağladığı uyum açısından beyaz,
doğru tercihtir. Ayrıca açık renkler, mekânları olduğundan daha büyük ve ferah gösterecektir. Genel olarak
üç ya da dört renk belirlenmeli ve bu renklerin tonları
seçilip uygulanmalıdır. Kumaşlarınızda ise daha düz ya
da en az dokulu olanlar tercih edilmelidir.
Aydınlatmalara gelince minimal mekânlarda olabildiğince gün ışığından faydalanmanızı tavsiye ediyorum.
Doğal aydınlatmalar, mekânlarınıza, en temel ihtiyaç
olan huzuru sağlayacaktır. Aydınlatmalarda, modern
çizgileri barındıran tasarımları seçmeniz önemlidir.
Fazla eşyadan kaçınıldığı gibi fazla aksesuardan da
kaçınılmalıdır. Farklı farklı birçok aksesuar kullanmaktansa aynı objenin farklı boylarını yan yana ya da art
arda kullanmayı tercih etmelisiniz. Bu, yapmış olduğunuz tasarımlarda devamlılığı sayacak ve karmaşıklığı
önleyecektir. Aksesuarlarınızda, malzeme seçimine
de özen göstermelisiniz. Cam, metal, ahşap gibi doğal
malzemeler seçerek mekânı daha sıcak bir hale getirebilirsiniz.
Mies Van Der Rohe' un ''Less is more.'' yani “Az, çoktur.'' sözü, minimal tasarımı en güzel biçimde açıklamaktadır.
TARZ
TARZ
50
DÖNGÜ- Finli tasarımcı ve
Aimo Tasarım kurucularından
Timo Niskanen, güzel minimal
Döngü masa lambası yarattı.
DUNDRA by Stefan Borselius
Kol dayama ile çağdaş
kızak-baz sandalye
Minimalux tarafından pirinç U Mumluk.
Fotoğraf © Akran Lindgreen
51
EV 52
EV 53
Hazırlayan: Elif Dastori
GENÇ
MİMARLARIN
“ROC CUBE”
PROJESİ
MAVİLİĞE
DOĞRU
EV 54
EV 55
Bu modern yapıya sahip rezidansa adımınızı attığınız an sizi ilk
karşılayan detay, nefes kesici bir manzara ile uçsuz bucaksız okyanus oluyor. İçinizde oluşan ufuk çizgisini görme heyecanı ve
lüks bir evin konforu gelip bir noktada birleşiyor. Ayrıca rezidansın bulunduğu bölge, konumu gereği tertemiz havası ile sizi alıp
uzak diyarlara götürüyor.
Ultra lüks “The Rockledge Residence” evi, Kaliforniya - Laguna
Sahili'nde yüksek bir dağın sırtında konumlanmış. Horst Mimarlık, deniz kıyısında bulunan bu nefes kesici rezidansı Aria Design işbirliği ile yapmış. Mimar ve tasarımcılar, bu evi minimalistik dizaynlarıyla iç ve dış geçişleri olan, ahşap pencereli rahat bir
sahil evi şeklinde dizayn ederek müşterilerinin isteklerine en iyi
şekilde cevap vermişler. Ana evin yanı sıra, muhteşem bir manzaraya sahip misafirhane de rezidansın içinde yer alıyor.
Tepede dikine konumlanan kayalık burundaki bu rezidans, ev
sahiplerinin ailecek rahatlayabilecekleri, dostlarıyla birlikte olabilecekleri bir sahil evi olmasının yanı sıra çevreyi saran doğal
güzelliklerin ve manzaranın tadını da çıkartabilecekleri bir ev
olmuş.
Yapısal anlamda tasarım çözümü olarak bakacak olursak bu ev,
bir adet ana rezidans ve bitişik seri bir avludan geçilerek gidilen ayrı bir misafirhaneden meydana gelmiş. Malzeme seçimi
ve biçimsel formlar, yapının ortama uyum sağlaması için olabildiğince özenli yapılmış. Gizlenmiş sürme kapılar ile içerde ve
dışarda bulunan eşyalar, iç ve dış mekanları birbirinden ayırmayı
sağlamış. İç ve dış yaşam alanları, manzarayı mahremiyetle; ortak alanı da gizlilikle dengelemeyi başarmış.
Modernlik ve minimalizmin ustaca işlendiği bu rezidans evde
her bir köşe itina ile değerlendirilmiş. Büyük ve geniş bir kullanım alanına sahip olmasına rağmen fazlalık yaratacak hiç bir
detaya ve eşyaya yer verilmemiş.
Geniş pencereler ile dışarıdaki manzara cömertçe evin içine davet edilmiş. Okyanus rengini alan havuz, okyanus ile birleşerek
kesintisiz bir görüntü oluşturmuş. Nefes kesen gün batımı manzarası evin hemen her alanından rahatlıkla gözlenebilsin diye
mimarlar ince çözümlemelerde bulunmuşlar.
Rockledge, okyanus ve gökyüzünün bir arada seyredilebildiği
tam bir meditasyon yeri olmuş.
DETAY 56
Hazırlayan: İpek Tayfur
DETAY 57
YENİ
ÖZGÜRLÜK
ALANLARIMIZ:
VERANDALAR
Yaşamın gittikçe daha da zorlaştığı bugünlerde,
serbest vakitlerimizi huzurlu mekanlarda geçirmeyi tercih ediyoruz. Deniz kıyısı ya da yeşillerle dolu
açık düz alanlar, tercihlerimiz arasında oluyor. Bu
iki özelliğe de uygun olarak karşımıza çıkan minik
yapılar var. Genellikle dört tarafı açık, sadece üstü
kapalı bu minik yapıları, veranda diye adlandırıyoruz. Verandalar, mimaride ilk olarak Hindistan’da,
Hint mimarisinde karşımıza çıkıyor.
Açık alanlarda güneşten korunarak güzel vakit
geçirmemizi sağlayan verandalar, sıcak yaz günlerinde hepimizin aradığı minik trend mekanlar
haline geldi. Bu mekanlarda, hem gündüz hem
de gece, değerli vakitlerimizi eğlenceli ortamlar
yaratarak geçirebiliyoruz.
Verandalar, genellikle ahşap ağırlıklı mekanlardır.
Dikdörtgen, kare, çokgen veya yuvarlak formda
olabilirler. Suya ve neme dayanıklı olan bu ahşap
verandalar, istenilen her renkte olabilir. Ahşap, her
zaman mekanlara sıcak bir ambians katan malzemedir. Yaz aylarında kullanılacak olan verandalar
için ahşabın tonunu açık renklerde seçmeniz, ferahlamanızı sağlayacak etmenlerden biri olacaktır. Çünkü mekanın genel rengi, içinde kullanılan
eşyalardan daha önce algı alanımıza girmektedir.
Verandanızın orta kısmında kullanacağınız her
türlü renk ve malzemedeki masanız, mekan tasarımınızın ilk adımı olacaktır. Mesela ahşap tik
bir masa ve aynı dokuda sandalyeler ile oturma
DETAY 58
DETAY 59
grubunuzu oluşturabilirsiniz. Ya da biraz daha
klasik tarzda olan ferforje taşıyıcılı mermer tablalı
masa ve ferforje sandalyeler... Her ikisi de bu mekanlarda kullanabileceğiniz malzemeler olacaktır.
Sadece dikkat etmeniz gereken bir püf noktası
var. Verandanız yuvarlak formda ise içinde kullanacağınız kare ya da dikdörtgen masa, yanlış
tercih olacaktır. Masanızın da yuvarlak formda
olması, mekanın daha ferah ve kullanışlı bir hale
gelmesini sağlar. Masanızı mekanın tam ortasına
yerleştirirseniz veranda çatısının tam ortasından
masanın üzerine inen bir sarkıt aydınlatma, hem
masanızı aydınlatacak hem de ortama homojen
bir ışık dağılımı sağlayacaktır. Verandanızın taşıyıcı
ahşap kolonları üstüne minik aplikler yerleştirerek
de ortamın havasını biraz daha değiştirebilirsiniz.
Aslında sadece yaz günlerinde değil bahar aylarında ve kış günlerinde de verandalarda vakit
geçirmek çok keyifli olmaktadır. Bunun için verandanızın etrafını katlanır camlama sistemleri
ile çevreleyebilirsiniz. Camları kışın kapatıp yazın
açarak verandanızı dört mevsim kullanılabilir
hale getirebilirsiniz. Ayrıca verandanızın bir köşesine, dört mevsim kullanabileceğiniz bir barbekü
de koyabilirsiniz.
Verandalar için oturma grubu ve aydınlatmalardan sonra en önemli kısım aksesuarlardır. Masa
örtünüzden sandalyelerinizin minderlerine, verandanızı süsleyecek bitkilerden taşıyıcı kolonlarınıza asacağınız dekoratif duvar süslerine kadar
istediğiniz her renk ve tonda aksesuarlarla tasarımınızı sonlandırabilirsiniz.
Benden size bu küçük mekanlar için son bir tavsiye: Keyifli vakit geçireceğiniz verandalarınızda
masanızın üstüne küçük dekoratif bir aydınlatma
elemanı koyun. Elektriksiz çalışan, sadece görsel
olarak yanan bir aksesuar. Sönmemesi için etrafı
camlı ufak bir mum mesela…
Tüm hazırlıklarınız tamamsa artık verandanızın
keyfini çıkartabilirsiniz. Verandanızda bol keyifli
günler geçirmeniz dileğiyle…
RENK 60
BÜYÜLÜ VE
GİZEMLİ,
BİRAZ DA MİSTİK
MOR VE
LİLALAR
Hazırlayan: Asuman Ergüç
RENK 61
RENK 62
RENK 63
çizgiler yaratmak istiyorsak onları, siyah ve beyazlarla geometrik
desenlerle kullanmak gerekir. Eğer daha mistik bir hava yaşamak
ve yaratmak istiyorsak atın tonlarını kullanmalıyız.
Oturma odalarınızın duvarlarında kullanacağınız lilayı, beyaz
mobilyalarla tamamlayabilirsiniz. Beyazlar, lila duvarlarınızın
durağanlığına enerji katacaktır. Bu konsept, mutfaklar için de
ideal bir fikirdir.
Sarı, mor rengin kontrastıdır. Bu nedenledir ki morları ve lilaları,
sarı renk veya sarının içerisinde bulunduğu kahverengi, yeşil
ve altın sarısı renklerle dengelemek uygun olacaktır. Renklerin
tonu kadar ortamda kullanılma miktarı da önemlidir. Yine lila
rengin sıcaklığını, tatlılığını ve romantikliğini dengelemek istiyorsak en uygun renk, gümüş rengidir bence.
Bejlerle ve kremlerle son derece soluk görünen misafir ve
oturma odalarınıza iddialı mor ve tonlarında alacağınız aksesuarlar, kırlentler; evinizin ve içerisinde bulunduğunuzun
mekânların havasını bir anda değiştirecektir. Bu küçük çözümlerle klasikleşmiş havadan kurtulmuş modern bir atmosfere
kavuşmuş olacaksınız.
Bu ay bize eşlik edecek renklerimiz mor ve lila. Soğuk ve sıcak
renklerin karışımı olan mor içerisinde zıtlıkları barındırır ve biraz
asidir. Lila ise daha romantik ve duygusal bir renktir. Genel anlamda her iki renk de duyguların rengidir. Mistik duygular barındıran mor ve tonları, sevginin ve ölümün de rengidir. Ayrıca
yüzyıllardır mor; dinlerin, cazibenin ve metafiziğin rengi olarak
bilinir. Ruhtaki gelgitleri en iyi açıklayan, mor rengin gizemidir. Bu rengi dengeli kullanmak son derece önemlidir. Astroloji
ve psikoloji gibi dalların renkleri de bu tonlarla anlamlandırılır.
Lilalar, maneviyatınızı güçlendirir ve ruhsal yeteneklerin gelişmesine katkıda bulunur.
Morları ve liları, dekorasyonlarımızda nasıl kullanmalıyız? Bu
konuda sizlere küçük önerilerde bulunacağım. Morların ve lilaların yansıdığı dekorasyonlar, son derece asil ve modern çizgiler yaratmaktadır. Romantizmi ve dişiliği yansıtır. Lilalar, dekorasyonda son derece çarpıcı renklerdir. Hem kırmızıyı hem de
maviyi taşır içinde. Hem sıcak hem soğuktur bu anlamda. Dekorasyonda lilayı kullanmak için bu rengi sevmek gerekir; çünkü sevilmez ise itici olabilir. Ruhtaki dengeyi ya da dengesizliği
de ifade eder ki psikolojik bazı hastalıklarda bu renge karşı
eğilim, sıklıkla görülen durumlardandır. Mor ve lilalarla modern
Mor ve tonlarının evde kullanılması önerilen en ideal yerler,
mutfaklar ve kuşkusuz yatak odalarıdır. Yine de tüm odayı
mor ve lilayla kaplamak sıkıcı ve bunaltıcı olabilir; bu nedenle
bu renkleri, dengeleyen renklerle kullanmanızı tekrar hatırlatıyorum. Mor, ilginç ve mistik bir renk; dolayısıyla feng shui
felsefesine göre de derin anlamlar içermektedir. Bu felsefeye
göre zenginliği, zekâyı ve yaratıcılığı simgelemektedir.
Çocuk odalarında ise lilaları tercih etmek doğru olacaktır. Lilalar, çocuklarınızın hayal dünyasını geliştirecektir. Uykuyu destekleyen renklerden biridir. Uykuyla alakalı çarşaf, nevresim
takımı ve yastık kılıflarını da lila tercih etmek, bebeklerinizin
huzurlu bir uyku uyumasını sağlamaya yardımcı olacaktır. Lilalar, fuşyalara doğru sıcak tonlara kayarsa enerjilerini artıracaktır; önerilmez!
Büro ve ofislerde mor ve lilalardan kaçınmak gerekir; fakat
sanat anlamında yürütülen işlerde, resim atölyelerinde kullanılmalıdır. Yaratıcılık ve düşünce gücünü destekler. Ruhunuzdaki dengeleri yansıtmaya yardımcı olur. Madde bağımlılarının
ortamlarında kullanılmamalıdır.
Mor ve lilalar da dâhil olmak üzere tüm renkleri bilinçli ve dengeli kullanmak, yaşamı bizler için daha eğlenceli hale getirecektir. Sevgiyle kalın.
MİMARİ 64
Hazırlayan-Fotoğraf: Tunç Özbay
BİR AŞK HİKÂYESİNİN
SEMBOL ESERİ
TAÇ MAHAL
MİMARİ 65
MİMARİ 66
MİMARİ 67
Taç Mahal, 1627- 1658 yılları arasında Babür imparatoru olarak
yaşamış olan Şah-ı Cihan tarafından Agra kentinde, çok sevdiği
eşi Mümtaz Mahal anısına yaptırılmıştır. Şah-ı Cihan ve Mümtaz Mahal arasındaki aşk, dünyadaki en büyük aşk olarak kabul
edilir. Bir rivayete göre Cihan bir gün halkın arasında dolaşırken
boncuk satan bir kıza rastlar. Ondan çok hoşlanır ve bir kolye
alır. Fakat kız, çok ucuz olan kolyeyi çok pahalıya verir. Kızın babası bunu duyunca çok kızar ve paranın fazlasını iade etmesi
gerektiğini söyler. Cihan, kızdan hoşlanmıştır. Görmek için tekrar
pazara gider.
Kız, Cihan’ı tanır ve aldığı fazla parayı kendisine geri vereceğini
söyler. Bu dürüstlük karşısında Cihan, kızı daha çok sever; ona
âşık olur ve evlenme teklifinde bulunur. Kız da ona âşık olmuştur; ama yine de bu soruya cevabı “Buna ailem karar verebilir.”
şeklinde olur. Bunun için Şah-ı Cihan bir gün, kızın ailesine gelecekleri haberini vermesi için birini tayin eder. O gün geldiğinde
kızın oturduğu mahallede bir telaş başlar, askerler yolları keser.
Kız bu durumdan dolayı oldukça şansız olduğunu düşünür ve
üzülmeye başlar.
Biraz sonra Şah-ı Cihan, babası ile beraber bir beyaz atın üzerinde görünür. Kız bu duruma çok şaşırır ve sevdiği adamın prens
olduğunu orada öğrenir. “Beyaz Atlı Prens” deyimi de işte bu
olaydan çıkmıştır. Evlenirler. Mümtaz Mahal, 14. kızlarını doğururken ölür. Mümtaz Mahal öleceğini hissederek Şah-ı Cihan’a,
“Bana öyle bir mezar yaptır ki aşkımız sembolleşsin ve ölümsüz
olsun, bütün dünya da bu aşkı görsün ve konuşsun.” der. Bunun
üzerine Şah-ı Cihan, 20 senede tamamlanan Taç Mahal’i yaptırır. 1631 senesinde Mümtaz Mahal ölmüş; Taç Mahal’in yapımı
1632’de başlamış ve 1652 senesinde tamamlanmıştır. Buranın
yapımı sırasında Mimar Sinan’ın yardımcısı da etkili olmuştur.
Bu gösterişli eserin yapımında parlak, ince mavi damarları olan
beyaz mermer kullanılmıştır. Birçok farklı bölgeden getirilen
taşların taşınmasında 1000 fil yer almıştır. Yapının içindeki ve
dışındaki işlemelerde Kur'an’dan birçok ayet de bulunmaktadır.
Tac Mahal'in duvarlarında akik, sedef ve firuze gibi taşların yanında zümrüt, yakut, pırlanta ve çok iri inci de kullanılmıştır.
Tac Mahal, gün içinde farklı renklere bürünmesi ile dikkat çeker.
Günün ilk ışıklarında en güzel görünüme kavuştuğu pembemsi
rengi alır. Günün ilerleyen dakikalarında beyaz görünüme kavuşur. Ay ışığında ise altınımsı bir renge dönüşür.
MİMARİ 68
Hazırlayan: Gökalp Ekremoğlu - Valeria Minyaeva
MİMARİ 69
Milwaukee Sanat Müzesi
Quadracci Pavyonu
1888 yılında sanat galerisi olarak faaliyete başlayan ve zaman içinde
önce 1957 yılında ünlü Amerikalı mimar Eero Saarinen’in daha sonra da
1975'te mimar David Kahler’in yapıları ile gelişip büyüyen müze, son olarak da 2001 yılında İspanyol mimar Santiago Calatrava’nın eklediği Quadracci Pavyonu ile mimarlık literatürüne girmeyi başarmıştır.
Quadracci Pavyonu ile müzeye büyük hol, sergi galerileri, oditoryum, dükkan ve kafe mekanları işlevsel olarak eklenmiş olmakla beraber bu yapının
müzeye asıl büyük katkısı, müzeyi bir ikon haline getirip özelleştirmesi ve
bilinirliğini arttırması olmuştur.
MİMARİ 70
MİMARİ 71
Mimarlık, mühendislik ve heykeltıraşlık disiplinlerini
bir arada uygulayan Santiago Calatrava, diğer yapılarında olduğu gibi, kendine özgü tasarım yaklaşımı ile
yapı taşıyıcı iskelet sistemlerini, gerek şekil gerekse
ritm olarak ve tekrar ile doğadan esinlenerek doğayı andıracak şekilde tasarlamış, mekanları bu geniş
açıklıkları geçen organik taşıyıcılar içinde oluşturup
kurgulamıştır.
Mimar, yapı içerisinden ve yapı dışarısından birçok
bakış açısıyla durağan ve sabit bir bina yerine, içinde
dinamiklik barındıran ve her an hareket edecekmiş
hissi veren bir algı oluşturmuştur. Calatrava, bu algıyı özellikle geleneksel yapı inşaa yöntemleri ile son
teknolojiyi buluşturarak sağlamıştır. Özel kalıplara
dökülen betonla tanıdık bir imalat tekniği ve malzeme kullanılırken oluşturulan form ve kompozisyon ile
yeni, yabancı ancak bilinçaltımızda tanıdığımız, biryerlerden hatırladığımız şekiller canlanmaktadır.
Özellikle günde iki sefer açılıp kapanarak ziyaretçileri kanatları altına alan gölgelik sistemi, müthiş bir
hayranlık duygusu uyandırmaktadır. Bu deneyime
şahit olan insanlar önce büyük bir gücü algılamakta,
arkasından da sanki yapı az sonra havalanıp uçacakmış hissine kapılmaktadırlar.
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f4/
Calatrava_Movie.ogg
Mimar Calatrava, bu gölgeliğin dört değeri olduğunu belirtmiştir:
1- Şekilsel değeri, bina formunu tamamlamaktadır.
2- İşlevsel değeri, ışık ve gölge dengesini sağlamaktadır.
3- Sembolik değeri, gelen ziyaretçileri karşılamaktadır.
4- İkonik değeri ise hem müze hem de şehir için unutulmayacak bir imaj sunmaktadır.
Binaya bu değerleri katan gölgelik sistemi incelendiğinde, 66 metre kanat açıklığı ile 64 metre kanat açıklığına
sahip bir Boeing 747-400 uçağından geniş olduğu görülmektedir. Ayrıca güvenlik önlemi olarak iki adet sesüstü
(ultrasonic) rüzgar sensörü, rüzgar hızı saatte 37 km’ye
çıktığında devreye girerek kanatların kapanmasını sağlamaktadır. Uzunlukları 8 ile 32 metre arasında olan 72
adet metal parçadan oluşan kanatların açılması ya da kapanması 3,5 dakika sürmektedir ve toplam ağırlığı 115
tondur.
Tüm bu özellikleri ile Santiago Calatrava’nın yapısı, işlevsel bir bina olmanın ötesine geçmiş, hatta müzenin logosu bile bu yapı üzerinden tasarlanmıştır.
ADRES 72
ADRES 73
Hazırlayan: Meral Alptekin
“ Yapabilir miyiz? ” diye kara kara düşündüğümüz günlerin üzerinden dolu dolu tam 10 YIL geçti.
Türkiye gibi turizmi yeni yeni sektör haline getiren bir ülkede,
hele ki bir butik otel ve restoran için oldukça uzun bir süre değil mi?
Önce 100 yıllık bir dut ağacının altında muhteşem bir bahçe içinde ilk butik restoranımız, gelen
talep doğrultusunda İzmir Karşıyaka’da iki yüz kişiye yakın kapasitesiyle bir taverna,
arkasından da ilk hayalimiz bir butik otel…
Her akşam, patronundan aşçısına tüm personelin sirtaki yaptığı ve öğrettiği bir konsept.
Belki de ilk ve tek! Artık “Sardunaki tarzı” diye adından bahsettiren meze çeşitleri…
Mis gibi sabun kokan 10 odalı bir Rum konağı konsepti…
Yine talepler doğrultusunda, otelimizin bahçesinde açtığımız mini meyhanemiz “Tsakir – Kefi”…
Veee mademki “Greek” konseptini seçtik ve bundan da çok mutluyuz; suyun öteki yakasına bir
Sardunaki yakışır dedik ve Sakız’da bir Sardunaki CHİOS olsun istedik.
Mayıs ayından itibaren hizmetinizde…
Adıyla ve davranışıyla kendine özel ödüller alıp tanınmış misafirlerin TV programlarında,
gazete köşelerinde, kitaplarında adı geçen SARDUNAKİ…
10 yıllık bir emeğin sonucu, gittikçe büyüyen dostluklar… Sardunaki dostlukları…
10 yılda ne kazandınız diye sorsalar, vereceğimiz yanıt “binlerce dost” olurdu.
Ne mutlu bize, ne mutlu Sardunaki’ ye…
Bundan sonra da hep birlikte
“Yaşama Yeniden Aşık Olacağız.”
Sardunaki Ailesi
ADRES 74
ADRES 75
Sardunaki Konak Otel
Yeni Mecidiye Mah. 3009 Sok.
No: 14 Alaçatı / İZMİR
Tel: 0 232 716 68 78
Fax: 0 232 716 68 77
Gsm: 0 532 274 04 37
E-mail: [email protected]
www.sardunaki.com
www.facebook.com/sardunakiizmir
ADRES 76
76
Hazırlayan: Işıltan Irmak
Fotoğraflar: Cansu Binay- Barış Binay
ADRES 77
İzmir Gibi…
Eşi Benzeri Yok!
VARYANT
KARŞIYAKA
“Öyle bir yaşam alanı kurmalıydık ki, her açıdan
‘tek’olmalıydı. Alışılagelen ölçüleri ve
normları bütünüyle değiştirdik."
Adım adım yükselen muhteşem bir manzara... Tüm blokların güneye baktığı ve hiçbir dairenin birbirinin görüşünü
engellemediği VARYANT Karşıyaka projesinde, zeminden
itibaren adım adım yükselen panoramik deniz ve kent
manzarası adeta nefes kesiyor. Kademeli konumlandırılmış bloklar havadar aralıklar düzenlenerek kurgulandığı
için burada, Ege’nin eşsiz imbatını her noktada hissedeceksiniz.
Varyant Karşıyaka’da binaların dış cepheleri bütünüyle
porselen kaplama. Bu uygulama ile bakım maliyetleri oldukça düşürülmüş olacak.
14.250 m2’lik bir alanı kapsayan proje; özel peyzajlı rekreasyon alanları, çocuk oyun alanları, süs ve yüzme havuzları, açık-kapalı otoparklar, spor alanları, sinema salonu gibi
sosyalleşmeyi artıran ortak kullanım alanları ile farklılığını
ortaya koymayı hedefliyor.
ADRES 78
ADRES 79
İhtiyaçlar Seçimleri Belirler.
Projede metrajları 128 m2 ile 376 m2 arasında değişen
ve her noktada 3 m tavan yüksekliği olan toplam 132
daire mevcut. Böylece evlere adım attığınız ilk anda, iç
mekânların ne kadar ferah olduğunu hissedeceksiniz.
Güçlü Ortaklık, Güçlü Yapılar!
Kumko Yapı A.Ş. inşaat sektöründe İzmir’de 40 yıldır
faaliyet gösteren ve birbirinden değerli projelere imza
atan Kumova İnşaat ile merkezi Konya’da bulunan ve
toptan ayakkabı sektörünün lider firmalarından biri olan
Kocaman Kardeşler A.Ş. ortaklığıdır.
Kentsel doku ile uyumlu, en ileri teknolojiyi kullanarak
insan öğesini daima ön plana çıkaran projeler üretmeyi
vizyon olarak hedefleyen Kumko Yapı A.Ş., gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya yaratmak amacıyla attığı
her adımda doğaya ve çevreye saygılı olma amacını kendisine vizyon edinmiştir.
GEZİ 80
Hazırlayan: Serap Mumcu
VENETO'DA
HAYATIN TADINI ARAYIŞ
Veneto şehirleri:
Venedik'te bir yaz sabahı esintisi ile güne başlıyorum.
Campo San Giovanni e Paolo'nun esnafı çoktan kepenklerini açmış bile. Evimin karşısındaki kilisenin çan sesleri ve
meydandaki tek ağacın hışırtısı, rüzgârın sesine karışıyor.
Hazırlanmam gerek. Yine yollara düşme zamanım geldi.
Davide ile uzun bir yolculuğa çıkacağız. Artık yeterince
Venedikli oldum diyebilirim. Biraz da şehrin bağlı olduğu
bölgeyi yani Veneto'yu tanımam gerekiyor.
Evim, tren istasyonuna 25 dakikalık yürüyüş mesafesinde olduğu için güzel havanın tadını çıkara çıkara kendimi
Venedik sokaklarına bırakıyorum. Erken çıktım, vaktim de
var. O nedenle sevdiğim birkaç sokaktan geçmek için yolumu uzatıyorum. Bir yandan da Venedik ile Veneto şehirleri
arasındaki bağları düşünüyorum.
GEZİ 81
GEZİ 82
GEZİ 83
Serenissima'nın şehirleri:
Serenissima Repubblica yani “En Huzurlu Cumhuriyet”
ve ona bağlı olan bölgelerden meydana gelmektedir. Bugün hep birlikte birkaçında birazcık dolaşacağız. Nereye gidersek gidelim Serenissima'dan izler
bulacağız. Bir zamanlar bir deniz imparatorluğu olan
Serenissima'nın nasıl bu bölgelere hükmetmiş olduğuna tanık olacağız.
San Marco'nun Kanatlı Aslanı
Her Yerde:
Bir Veneto şehrine gittiğimde Venedik'e ait bir şey
ararım hemen. Şehrin en önemli meydanında, mutlaka
bir sütun üzerinde San Marco'nun kanatlı aslanı bana
merhaba der. Hem gücün hem de özgürlüğün sembolü
olan o aslanın gölgesinde her şehir bir dönem huzuru
bulmuş.
Her şehrin bir kalbi vardır!
CastelFranco Veneto:
Adımımı attığım her bölge kendi içerisinde farklılıklar
taşımakla birlikte bir bütünün parçaları olduğunu belli
ediyor. Davide beni, CastelFranco Veneto tren istasyonunda bekliyor. CastelFranco şehri, Giorgino ile anılır.
XVI. yüzyılın büyük ressamlarından Giorgione, çok az
çalışmanın kendisine ait olduğu kesin olmasına rağmen sanatta devrimci kabul edilen eserler vermeyi
başarmıştır. Sanatçı'nın en ünlü eseri “Fırtına”dır.
CastelFranco adından da anlaşılacağı üzere Castel yani
"kale" şehri çepeçevre sarar. Şehrin geçmişi 1195 yılına kadar uzanır. O nedenle şehirde bu tarihten sonraki
her yüzyıla ait olmak üzere birçok eser görürsünüz.
Şehrin en büyük katedralini yani Duomo'yu mutlaka
görmelisiniz.
GEZİ 84
GEZİ 85
Villa Emo ve Palladio:
Davide beni Castelfranco gezisinin hemen ardından Andrea Palladio villalarından biri olan Villa Emo'ya götürüyor. Soylu Emo ailesi tarafından Palladio'ya
sipariş ettirilen bu villa, bugün Palladio'nun dünyaca tanınan önemli bir eseri
olarak Padova bölgesinde, CastelFranco yakınlarında yer alıyor. Villanın harikulade bahçesi, insanı gerçekten derinden etkiliyor. Baharda limon ağaçlarının
yaydığı enfes koku da manzara ile mükemmel bir uyum yakalıyor. Salonlarda
yer alan duvar resimleri ve özel süslemeler, döneme uygun eşyalar, burayı
daha da özel kılıyor. Villa Emo, Palladio villalarına tek örnek değil elbette.
Veneto bölgesinde hem çok sayıda Palladio eseri hem de Palladio stili villa bulmak mümkün. Tam yaşanılası yer diyorum Davide'ye ve kendimi oturma odasında kitap okurken hayal ediyorum. Bahçemde uzanırken rüzgârın esintisiyle
bana gelen limon ağaçlarının sarhoş edici kokusu ile uykuya dalmak istediğimi
söylüyorum. Bir gün benim de bir Palladio villam olur mu diye soruyorum.
Davide, hayallerimin sınırının olmadığı söyleyip gülümsüyor.
Veneto şehirlerinin her birinin mutfağının, vazgeçilmez bir ögesi
olduğundan bahsediyor Davide. Mesela genel olarak Treviso'da
ama en çok da Castelfranco'da yetişen bir sebze türü olan “radicchio” yani “hindibağ” adını verdiğimiz kırmızı salata. Venetolular bu radichhio ile salata harici son derece lezzetli rizottolar yapıyorlar. Mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Bir de tabii
buraya özgü bir yemek olan “Ravioli di magro ai 4 formaggio
e radicchio” yani dört peynirli ve radicchiolu olan tipik İtalyan
makarnası Ravioli'yi mutlaka tatmalısınız. Peynir demişken
Veneto'nun neresine giderseniz gidin çok iyi peynirler yersiniz;
ama iyi bir şarap eşliğinde peynir tadımı yapmak isterseniz de
“Bastardo del grappa”, “Casatella Trevigiana DOP”, “Formajo Inbriago”, “S-CEK di Segusino” ve “Morlacco”yu denemeden sakın
bölgeden ayrılmayı düşünmeyin.
Ayrıca şehrin nezih sokaklarında kesinlikle pespaye olmayın.
Burası her ne kadar küçük bir şehir olsa da İtalyan modasının
burada çok sıkı takip edildiğini bilmelisiniz. Ben de her ne kadar
bütün günü alacak bir şehir gezisi bile olsa rahatlığımdan feda
edip topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. CastelFranco'nun
sokaklarında sanki bir prensesmişim gibi yürüdüm.
Şehirden ayrılırken Davide'ye, “Biliyor musun ben burada yaşamak istiyorum.” dedim.
GEZİ 86
GEZİ 87
ASOLO:
Tıpkı Castel Franco gibi Treviso'ya bağlı başka bir
kuzey şehrini görmeye gideceğiz diyor Davide. Hem
acele etme bugün gördüğün başka yerler de olabilir.
Hepsi de hayallerine girmek için seni bekliyorlar. “Yokuş çıkacağız, çok yürüyeceğiz” diyor. Şehrin senin
açından önemli bir yanı var diye de ekliyor. Bir zamanlar Venedik'e ait bir ada olan Kıbrıs Adası'nın Kraliçesi
Cateria Cornaro burada yaşamış. Ünlü aktrist Elenora
Dose de şehre damgasını vuranlardanmış.
Asolo'ya doğru yokuş yukarı çıktıkça kendimi sanki bir Orta Çağ masal şehrine giriş yapıyormuş gibi
hissediyorum. Bu şehir o kadar güzel ve yeşil ki sırf
bu nedenle birçok sanatçı, bilim adamı ve yazarın da
zamanında buraya yerleştiğini Davide'den öğreniyorum. Elbette o birbirinden güzel evleri görünce hemen
hayaller kurmaya başlıyorum ve hatta çok beğendiklerimi o meşhurların elinden bile alıyorum. Fakat her
gördüğüm ev beni büyülemeye o kadar hazırdı ki yirmiden fazla evim oluyor hayalimde. Bu sefer bu kadar
çok evde birden yaşayamayacağımı düşünüp sevdiklerime ve tabii rehberime de birer ev hediye etmeyi
ihmal etmiyorum.
Asolo şehrinin geçmişi Roma Devleti'nin çöküşüyle
başlıyor ve her yüzyıla damgasını vuran ögeleri barındırıyor. Venedik Serenissima olduğu dönemlerde
elbette ki bu kuzey şehrine de damgasını vurmuş ve
şehri Venedikli yapmış. Ardından Napoleon da şehirden geçmiş ve o da izlerini bırakmış. Asolo küçük bir
şehir. Şirin kafelerinde oturup saatlerinizi geçirebilirsiniz. Taş evlerinde kendinize bir oda kiralayıp Veneto
bölgesinin geleneksel yemeklerini tadıp ünlü Asolo
şaraplarından yudumlayabilirsiniz. Hepsinden de öte
Asolo'da keyifle bir ömür geçirebilirsiniz. “Davide, ben
CastelFranco'yu sana bırakıyorum ve Asolo'ya yerleşiyorum. Burada kendimi evimde gibi hissedeceğim.”
diyorum. Davide ise acele etme henüz evine gelmedin
diyor.
Valdobbiadene:
Veneto şehirleri bitmek bilmiyor. Gezimizin bugünkü
kısmını Valdobbiadene bölgesinde noktalamak istiyor
Davide. Söylenmesi bu kadar zor olan bu yerin dünyaca ünlü olduğunu ve bu bölgede yetişen üzümlerden
prosecco yapıldığını anlatıyor. Elbette o proseccoların
en iyileri doğrudan bu bölgede bulunuyormuş. Hatta
Valdobbiadene'nin sadece bir kısmında San Martino'da
ise daha da iyi proseccolar yapılıyormuş. Davide için
ayrıca önemli bu bölge; çünkü burada geçmişinden kalan izler var. Üzerinde soyadını taşıyan minicik tarihi bir
kiliseye götürüyor beni ve sonra da babasının ailesine
ait çok eski bir eve gidiyoruz. Evin sütunlarının güzelliğine hayran kalıyorum. Manzaranın güzelliğine hayran
kalıyorum. Sonsuz yeşilliğin içinde çiçeklerin arasında
gün batımını seyre dalıyorum. Günün sürprizi ise kaynağından gelen tadına doyum olmaz bir prosecco oluyor. Kadehlerimizi bu güzel güne kaldırıyoruz.
Valdobbiadene ve Valdo ismiyle her yerde, marketlerde dahi şarap buluyorsunuz. Ancak gerçeğini sahtesinden ayırmanız gerekiyor. Her gördüğünüz Valdo şarabı
gerçekten Valdobbiadene'de hazırlanmıyor olabilir. Bu
arada Valdobbiadene'den Verona'ya doğru giden yol
üzerinde bir de Valpolicella bölgesi bulunuyor. O bölgenin de kırmızı şarapları oldukça ünlüdür. Kırmızı şarap
sevenler ile klasik ve sert tatlardan hoşlananlar için
Valpolicella classico ya da superiore kesinlikle doğru
tercih olacaktır.
BOTANİK 88
Hazırlayan: Selma Aydıngöz
BOTANİK 89
Merhaba sevgili Decor35 tutkunları. Bahar aylarının sonuncusu olan Mayıs sayımızda renk konseptimiz mor, eflatun
ve lila olunca çiçeklerimiz de haliyle mor ve tonları olacak.
Aslında öyle güzel , öyle canlı bir renk ki mor, hangi mekana
girerse oraya canlılık ve hareket getirir.
Hemen çevreme bakıp bu renkte neler görebilirim diye araştırmaya başladım. İlk gözüme çarpan mor salkımlar oldu. Sonra gördüm ki mis kokulu leylaklar, petunyalar ve hezeranlar
da bahçelerdeki çiçekliklerde yerlerini almaya başlamışlar. Biz
de bu ay bunları konuşalım istedim. Nerelere dikilir, nasıl bakılır, hangi renkler birarada olursa güzel durur? Bütün bunları
konuşmaya hazır mısınız? Haydi başlayalım öyleyse:
BAHÇE, BALKON VE
TERASLARINIZA
MOR DOKUNUŞLAR
MOR SALKIM (Wisteria sinensis): Bahçelerde, pergolelerde
oturup çay ve kahve içme zamanımız geldi. Hele de o pergolede bir mor salkım, henüz yaprakları bile çıkmadan, mis
kokulu salkım salkım çiçeklerini açmışsa…. Toprak seçiciliği
fazla olmayan bu güzel çiçek; çok yıllık, sarılıcı, hızlı büyüyen bir bitkidir. Bahçelerinizde parmaklıklarınıza, pergole ve
çardaklarınıza sardırabilirsiniz. Güneş gören bir yer, tercihi
olacaktır. Budanmazsa 5-10 m yüksekliklere tırmanabilir.
Sürgün vermeye başlamadan budayarak gelişmesini yönlendirebilirsiniz. Yapraklanmadan önce açan, açık eflatun renkli,
hoş kokulu salkım şeklindeki çiçekleri, görsel bir şölen gibidir.
Daha sonra parçalı yaprakları gelişir. Açık yeşil bu yapraklar
arasından yaz boyunca da zaman zaman çiçekler açabilir. Mor
Salkımlar uzun ömürlüdür. Yıllarca sizinle birlikte olabilecek
gövdesi kalınlaşarak ağaç gövdesi gibi olabilir ve hatta istenirse ağaç şekli verilerek de yetiştirilebilir. Fidanlarını dış
mekan bitkileri satan yerlerden kolayca bulabilirsiniz veya
daldırma ya da çelik yöntemi ile kendiniz de üretebilirsiniz.
LEYLAK (Syringa vulgaris): Bahçelerimizin nazlı ve kibar ağacı leylak, küçük demetler halindeki mis kokulu çiçekleri ile
bahar aylarında bahçelerimizin vazgeçilmezlerindendir. Açık
eflatun tonundaki çiçek rengi (leylak rengi), renk tanımlarına
yeni bir boyut getirmiştir. Ancak çiçekleri geçtikten sonraki
görünümü çok cazip olmadığı için daha bodur, daha renkli
ve çiçekli çalılarla destekleyerek dikersek, çiçeksiz zamanında bahçenin o köşesinin renksiz bir görüntü almamasını
sağlamış oluruz. Leylak renginden başka beyaz, pembe alacalı renkte çiçekleri olan çeşitleri de vardır. Rutubetli yerleri
sevmez. Toprak seçiciliği fazla değildir; ama kireçli toprakları
daha çok sever. Kökünden çıkan sürgünlerini ayırarak veya
çelik alarak kendiniz de üretebilirsiniz.
PETUNYA (Petunia sp.): Solonacea (Patlıcangiller) familyasından sarılıcı, sarkıcı formlu petunyalar, borazan benzeri çiçekleri ve oval yeşil yaprakları ile bahçelerdeki tarhlarda, balkon
saksılarında veya askılı saksılarda yetiştirilmeye uygundur.
BOTANİK 90
BOTANİK 91
Mordan sarıya kadar değişen renkte, katmerli ve yalınkat
çiçekleri vardır. Yaz mevsimi boyunca çiçekli kalan tek yıllık bitkilerdendir. Güneşli ve yarı gölge alanlarda rüzgardan
korunaklı olarak dikerseniz daha sağlıklı gelişir. Tohumdan
yetiştirmek biraz uzun zaman alır. Üzerinde rengini belli eden
çiçek açmaya başlamış fidelerini alarak dikim yaparsanız görsel olarak dilediğiniz renk kombinasyonlarını da yakalayabilirsiniz. Susuzluğa dayanamazlar. Fazla su vermeden ama
susuz da bırakmadan yaz boyunca da 15 günde bir çiçek
gübresi ilave ederek bakım yapın. Bahçelere alternatif olarak
balkonlarda askılı saksılarda da çok güzel bir görüntü elde
edebilirsiniz.
HEZERAN / SÜVARİ MAHMUZU (Delphinium sp.)
Az bilinen ama çok zarif, gösterişli ve narin bir mevsimlik
bahçe çiçeğidir. Zarif yeşil parçalı yapraklardan oluşur. Gövdesinin tepesinde koçan şeklindeki çiçekleri çoğunlukla mor
- eflatun veya pembe - beyaz olabilir. Çiçek partellerinde
topluca ekildiğinde 75-100 cm’ye kadar boylanarak o bölgede görsel bir şölen oluşturur. Bu nedenle kısa boylu bitkilerin arkasına dikmekte ya da kötü görüntüsünü kapamak
istediğiniz bir duvarın önüne ekmekte yarar var. Güneşi ve
suyu sever. Açan ilk çiçekleri budarsanız, bitki yana doğru
gelişerek daha çok çiçek açar. Mayıs ayında başlayan çiçeklenme, ekim ayına kadar devam eder. Bahçenize bir kez hezeran ekerseniz tohumları dökülerek her yıl yeniden çıkabilir. Tohumlarını, çiçek marketlerde bulabilirsiniz. İsterseniz
doğrudan bahçenizdeki yerine dikerek veya once başka bir
kasa ya da saksı içine ekerek yetiştirdiğiniz fideleri sonradan
bahçedeki yerlerine geçirerek yetiştirebilirsiniz.
Bu sayıda size bir kitap önermek istiyorum: Börtü böcek için
doğa dostu öneriler ve ev yapımı ilaçlar-Dr.FüsunTezcan
Bahçe ve balkonlarda zararlı böceklerle uğraşmak zordur,
çünkü zehirli ilaçlar daha profesyonel bahçeler için ambalajlanmıştır. Yüklü para verilerek alınan ilaçlar, azar azar kullanıldığından kullanım tarihi geçer ve atmak zorunda kalırız.
Üstelik evlerimizdeki çocuklarımıza ve ev hayvanlarımıza da
zarar verebilir. Bir meslektaşım çalışıp araştırmalar yapmış ve
elimizin altındaki doğal ürünlerle evde kolayca yapılabilecek
preparatların formüllerini bir kitapta toplamış. Bitkilerinizin
sağlıklı ve canlı gelişmelerini istiyorsanız bu kitaptan bir tane
edinmenizi ve elinizin altında bulundurmanızı tavsiye ederim. Böylece; soğan, sarımsak ve acı biber kullanarak güllerinizi saran bitlerden kurtulabilirsiniz mesela. Yakın (AlsancakKıbrıs Şehitleri) ve Yavuz (Kemeraltı-İzmir) kitabevleri ve
internetteki birçok kitap satış sitesinden bulunabilir. Yararlı
olacağına inanıyorum.
Huzurlu bir mayıs ayı diliyorum size ve çiçeklerinize…
ELİŞİ 92
Hazırlayan: Yağmur Aksoy
ELİŞİ 93
AYÇA BUMİN
1979 yılında İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız
Lisesi ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Organizasyon ve prodüksiyon alanında iş tecrübesinin
ardından mozaik sanatına hayranlığı kendisini bu alanda
eğitim almaya ve çalışmaya yöneltti. İstanbul’da Türk
Kültürüne Hizmet Vakfı bünyesinde cam ve mermer
mozaik eğitimi aldı. İtalya Ravenna’da Scuola Arte Del
Mosaico’da mermer ve smalti mozaik workshoplarına
katıldı. 2007 yılından bu yana İstanbul’da sanatevleri
bünyesinde ve kendi mozaik atölyesinde mozaik kursları
vermektedir. Mozaik eserleri çeşitli sergilerde yer
almakta ve sipariş üzerine kişiye özel mozaik tasarım
ve uygulamaları yapmaktadır. AIMC (Uluslararası Çağdaş
Mozaikçiler Birliği) üyesidir. Mozaik eserlerine www.
aycabumin.com üzerinden ulaşılabilir.
Sergiler:
2009 ‘’Aralık’’ Karma Sergi, Deniz Müzesi
Komutanlığı Ana Teşhir Binası, İstanbul
2010 Mozaik Sanatı Tanıtımı ve Mozaik Atölyesi,
Pierre Loti Fransız Lisesi, İstanbul
2010 ‘’Artworks 2010’’ Karma Sergi, Basın Müzesi,
İstanbul
2010 ‘’66 Kadın 66 Yapıt’’ Dünya Kadınlar Günü
Karma Sergisi, Ressamlar Derneği, İstanbul
2010 ‘’Ekspresyonistler Buluşuyor’’, Karma Sergi,
Grand Haliç Hotel Sergi Salonu, İstanbul
2011 “Doctors Without Borders yararına Sergi ve
Açık Arttırma”, Northville Art House, Michigan, USA.
ELİŞİ 94
ELİŞİ 95
Hazırlayan: Yağmur Aksoy
AYSUN KARASU
NAİF BİR SANAT
QUILLING
(KAĞIT) SANATI
ELİŞİ 96
ELİŞİ 97
1982 İzmir doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunuyum.
2010 yılından beri kağıt (quilling) çalışmaları yapıyorum.
Quilling ile yurtdışındaki bir sergimde tanıştım ve
büyülendim. Kağıt, zaten benim için her zaman çok özel
bir malzeme olmuştu. Şimdi tablolarımda daha da özel
hale geliyorlar. Quilling, 0,5 veya 1 cm şeritler halinde
kesilmiş hamurun, zemine dikey olarak yapıştırılmasıyla
oluşan bir teknik. İlk olarak 15.yy rahibe okullarında el
sanatları dersinde uygulanmaya başlanmış. Dini içerikli
yazıların etrafını süsleme amacıyla da kullanılmış. Fakat
o dönem, kağıdın hem az bulunması hem de pahalı
bir malzeme olmasından dolayı Quilling sanatı devam
edememiş. Kağıt daha yaygın bir malzeme olmaya
başladıktan sonra, özellikle Amerika ve Rusya'da,
Quilling sanatı yeniden popüler olmaya başlamış.
Henüz ülkemizde çok bilinen bir sanat olmamasına
rağmen, kişisel çabalarımla Quilling sanatını tanıtmaya
çalışıyorum. Takip etmek, çalışmalarımı incelemek ve
bana ulaşmak için Facebook/ kağıt tasarım atölyesi ve
Instagram / aysunkarasuart adreslerini kullanabilirsiniz.
SERGİLERDEN BAZILARI
2012 İnternational Art Center – Uluslararası Grup
sergi-İstanbul
2011 Galery Expo Grup Sergi, Long BeachKaliforniya/ Amerika
2011 MP Galery Grup Sergi , Kanada
2010 Gallery Sigvardson Grup Sergi-Danimarka
2010 Hülya Kırımoğlu Sanatevi Açılışı ‘Sevgilerde’
Grup Resim Sergisi-İstanbul
2010 Çekirdek Sanat Grup Resim Sergisi-İstanbul
Teninizdeki Sanat
IŞILTAN TAKI & ETÜT ATÖLYESİ
1775/4 Sk No: 5/A Karşıyaka-İZMİR
(0232) 368 96 98 (0507)484 02 49
facebook.com/isiltanirmak
@isiltanirmak