Pink Martini Varyant Karşıyaka Eşi Benzeri Yok! Konserleri İle Mutlu Bir Bahar Arzu Akgün Resim Sanatı Üzerine Taç Mahal Bir Aşk Hikâyesi Bahçe, Balkon ve Teraslarınıza Sade Bir Hayat İçin Mor Dokunuşlar Minimalizm Sardunaki Otel Naif Bir Sanat Birlikte Geçen On Yıl Quilling (Kağıt) Sanatı İÇİNDEKİLER 4 8 EDİTÖRDEN Bahar Mevsimini Usulca Gerimizde Bırakıyoruz… SANAT Arzu Akgün / Resim Sanatı Üzerine 12 Egeder İÇİNDEKİLER 2 SANAT 32 FirmalardanYENİ En Yeni Haberler 24 ROPÖRTAJ Paison Turca: Pink Martini Konserleri İle Mutlu Bir Bahar TASARIM Kauçuk Berber Tasarımı 26 Filiz İmi KitapTASARIM Ayracı Tasarımı KISA 34 FirmalardanKISA Kısa Haberler ALIŞVERİŞ 36 Mayıs Ayı Alışveriş Rehberi 68 MilwaukeeMİMARİ Sanat Müzesi Quadracci 40 Bazıları LüksFOCUS Sever 72 Birlikte GeçenADRES On Yıl FOCUS 42 Lilalar ve Morlar 76 İzmir Gibi… ADRES Eşi Benzeri Yok! Varyant 92 Ayça BuminELİŞİ 94 Naif Bir SanatELİŞİ Quilling (Kağıt) Sanatı Karşıyaka FOCUS 44 Sevimli Dostlarımız TASARIM 30 Yumurta Ayırıcı Balık Tasarımı EV 52 Maviliğe Doğru TASARIM 88 Bahçe, BalkonBOTANİK Ve Teraslarınıza Mor Dokunuşlar Pavyonu TARZ 46 Sade Bir Hayat İçin “Minimalizm” Mimosa Lamp Tasarımı MİMARİ 64 Bir Aşk Hikâyesinin Sembol Eseri Taç Mahal 28 Vitra MemoriTASARIM Lavabo Tasarım 31 GEZİ 80 Veneto Şehirleri Biraz Da Mistik Mor Ve Lilalar “104 Sanatçı 104 Eser” Sanat Sergisi 16 RENK 60 Büyülü Ve Gizemli, 3 56 Yeni ÖzgürlükDETAY Alanlarımız Verandalar Genel Yayın Yönetmeni / Sanat Yönetmeni Selin KANDEMİR [email protected] Yayın Yönetmeni / Editör Işıltan IRMAK [email protected] İçerik Editörleri Burcu KARTALCIKLAR [email protected], Elif DASTORİ [email protected] Grafik Tasarım Ufuk BALCI [email protected] Yazarlar Selma AYDINGÖZ [email protected], Asuman ERGÜÇ, İpek TAYFUR [email protected] Katkıda bulunanlar Cem Seyhun ÜNBAY, Aysu TANRIVERDİ, Berk CANYÜREK, Meral ALPTEKİN, Yağmur AKSOY, Beste GÖNLÜGÜZEL Hukuki Danışman Özge Vural DURMUŞ Reklam Satış Müdürü Olcay KART [email protected] Reklam Rezervasyon Burcak IRMAK [email protected] 6753 / 19 Sok. No: 24 KARŞIYAKA-İZMİR (0 232) 368 96 98 [email protected] facebook.com/decor35 EDİTÖRDEN 4 Bahar Mevsİmİnİ Usulca Gerİmİzde Bırakıyoruz… [email protected] Mayıs ayı ile beraber bahar mevsimine yavaş yavaş veda ediyoruz. Bazı şeyleri geride bırakmak ister istemez bir hüzün oluşmasına neden oluyor. Ama yenilere, yeniliklere hemen ayak uydurup geçmişi gerimizde bırakıyoruz. Mayıs, hiç kuşkusuz ki iki mevsim arasında bir köprü vazifesi görüyor. Bu geçiş ayı ile beraber ev dekorasyonunda ve birtakım tasarım ürünlerinde revizyonlar başladı bile. Özellikle yazlık evi olanların heyecanlı ve bir o kadar da yorucu dönemleri yine bu aya denk geliyor. Demek ki herkesi yorucu ve heyecanlı günler bekliyor. Teknolojiye yeni renkler kattık. Bosch ankastre ürünler, kusursuz uyum ve 4 farklı renk seçeneği sunuyor. Mayıs sayımız, bir önceki sayılarımızda olduğu gibi yine sizin ilgi duyabileceğiniz konular ile hazırlandı. Köşe yazarlarımız, içerik grubumuz ve creative ekibimiz, size güzel bir sayı sunabilmek için canla başla çalıştılar. Mayıs sayımızın konuları ve konukları ilginizi çekecek türden… Sardunaki Butik Otel, 10. yılı etkinliklerini dergimiz aracılığı ile duyurdu. Modern inşaatçılığın öncü firması Kumko İnşaat, Varyant Evleri projesi ile bu sayımızda. Kağıt sanatının usta ismi Aysun Karasu, ressam Arzu Akgün ve mozaik tasarımcısı Ayça Bumin, mayıs sayımızı sanatlarıyla renklendiren isimler oldu. “104 Sanatçı 104 Eser” sanat sergisi de bir başka sanat konumuz oldu. Serap Mumcu, gezip gördüğü ve fotoğrafladığı Veneto şehirlerini sizler için kaleme aldı. Dünyaca ünlü bir yapı olan Taç Mahal, mimarisi ve ilginç hikayesi ile mayıs sayımızda. Ve yıllardır Türkiye'nin en sevdiği gruplardan biri olan ve farklı dillerde söyledikleri şarkılarla nostaljik tatlar veren Pink Martini de bizim ile beraber. Mayıs sayımız çok güzel, mayıs sayımız sizin varlığınız ile anlamlı ve güzel… Bosch ankastre ürünler, işlevsellik ve teknolojiyi bir arada sunarken, kullanıcısının ihtiyaçlarını da %100 oranında karşılıyor. Şimdi fırınından davlumbazına, ocağından buzdolabına kadar bütün Bosch ankastre ürünler hem birbirleriyle kusursuz bir uyum içinde olacak hem de siyah, beyaz, çelik ve kuvars renk seçenekleriyle mutfağa ruhunuzu yansıtacak. www.bosch-home.com/tr Siyah Beyaz Bosch Çağrı Yönetim Merkezi: 444 6 333 Çelik BoschHomeTurkiye Kuvars 5 SANAT 8 Hazırlayan: Özlem Yörük SANAT 9 Arzu Akgün “Bugünün toplumunun, bireyi tamamen tüketime yönlendirmesi ve bireylere tüketerek var olabileceklerini hissettirmesi; tüm tüketim nesnelerinin ‘estetize’ edilerek sunulması ve bireyi belirlenen estetik kalıpların içine sokması, resimlerimin konusunu oluşturuyor”. Sanatla yolunuzun nasıl kesiştiğinden bahseder misiniz? Bu, sanırım ilgi ve istekle ilgili bir durum. İçinizde hep bu duygu var oluyor. Uygun şartlar yerine geldiğinde ortaya çıkıyor. Resme ilgim ilkokul yıllarımdan itibaren vardı. Profesyonel anlamda gelişimim fakülteyi bitirdikten sonra başladı denebilir. Fakültede öğrenciyken birçok karma sergiye katıldım, birkaç ödül aldım. Son sınıfta farklı malzemelerle resimler yapmaya başladım. Fakülteyi bitirdikten sonra kendi atölyemi açtım ve çalışmalarımı orada yapmaya devam ettim. Bu süreçte kendimi daha da geliştirdim ve Merkür Galeri’yle çalışmaya başladım. İlk profesyonel sergimi de burada açtım. Halen de Merkür Galeri tarafından temsil edilmekteyim. Sanırım sanatla yolumun kesişmesi, İstanbul’da açmış olduğum sergiyle başlamış oldu. Çalışmalarınıza bakıldığında, gündelik yaşam ikonlarının kullanıldığı pop art etkileri görülüyor. Çalışmalarınızdan ve eserlerinizden bahseder misiniz? 130x160cm ''model II '' ahşap üzeri kazıma, ahşap yapıştırma, akrilik ve matbaa boyası 2012 Gündelik yaşamımızın temel işlevleri, tüketim ürünlerine dönüştürülmüştür. İkinci kişisel sergimdeki yaratım süreci, bu tüketim malzemelerinin kendilerinden ortaya çıkmıştır. SANAT 10 SANAT 11 raf, sadece bir ‘dipnot’ niteliği kazanıyor; çünkü figür, desen, renk ve mekân araştırmaları sonucunda yeni bir imge ortaya çıkıyor. Böylelikle fotoğrafla yakalanan mutlak gerçeklik, yapı bozumuna uğruyor; başkalaşıyor. Oluşturduğum yeni imgeyi, alışılagelmiş bir tekniğin dışında üçüncü boyuta taşımayı amaçlıyorum. Bu noktada malzeme olarak devreye ahşap giriyor. Ahşap yüzeyde oluşturduğum kompozisyon, yüzeyin kazınmasıyla şekilleniyor. Yüzeye uyguladığım fiziksel güç ile spontane bir yaklaşımdan söz edilebilir. Resmimin en önemli aşaması da bu kazıma sürecidir. Kompozisyonun yüzeye kazınmasın ardından devreye renk öğesi giriyor. Fotoğraf araştırmalarımdan tamamen bağımsız olarak oluşturduğum renk paletinde boyayı transparan kullanmayı tercih ediyorum. Soğuk ve saydam renklerin ahşabın organik ve sıcak dokusuyla oluşturduğu tezatlığın, resmi etkili kıldığını düşünüyorum. Biyografi 2009, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı Yüksek Lisans (Öğrenimine devam ediyor.) 2005-2008, Dokuz Eylül Üniversitesi Resim Bölümü Bazı Grup Sergileri 2013, Contemporary Galeri Merkür İstanbul 2013,Merkur Palmarina Karma Sergi Bodrum 2013, Insıde Karma Sergi Galeri Merkür İstanbul 2012, Contemporary Galeri Merkür İstanbul 2011, Art Beat Sanat Fuarı Galeri Merkür İstanbul 2011, Istanbul Summer Exhibition Antrepo3 İstanbul 2011, ARTBOSPHORUS Çağdaş Sanat Fuarı Fulya Kültür Merkezi İstanbul Yaptığınız sanatı nasıl tanımlıyorsunuz? Bir kategoriye yerleştiriyor musunuz? 165x135cm ahşap üzeri ''makyaj III ''karışık teknik 2012 Hâlihazırdaki formları kullanarak (vitrin, alışveriş mekânları vb.) nesnelerle kurduğum bağı vurgulamak istedim. Tutku nesneleri olarak da düşündüğüm makyaj malzemelerini ve estetik görünümlü bayan figürlerini resmime taşıdım. Böylece tüketim nesnelerinin zengin görsel katmanından yararlanmış oldum. Sergimde ele aldığım konu alışveriş tutkunluğu. ‘’Sahtenin ayartıları’’na karşı duyulan zaaflarımızın bizi etkilemesinden bahsediyorum. Bu zaaflarımız bize, estetik ve hoş görünme adına, şehir tüketimciliğine doğru yönelen bir yaşam tarzı sunmaktadır. “Bugünün toplumunun, bireyi tamamen tüketime yönlendirmesi ve bireylere tüketerek var olabileceklerini hissettirmesi; tüm tüketim nesnelerinin ‘estetize’ edilerek sunulması ve bireyi belirlenen estetik kalıpların içine sokması, resimlerimin konusunu oluşturuyor”. Geçici, anlık iradeyi aşan isteklerle tüketime ve estetik olana yöneliyoruz. Bugünün sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik tutumu, bizlere bu şekilde bir yaşam tarzı sunuyor. Eserlerinizde hangi teknik ve materyalleri kullanıyorsunuz? Resim üretim sürecimde fotoğraf, ana kaynaklarımdan biri niteliğini taşıyor. Tüm kompozisyonu oluştururken fotoğ- Resimlerimi, kullandığım malzemenin farklılığı ve seçtiğim konulardan dolayı “çağdaş sanat” kategorisi içerisinde değerlendirebiliriz. İletişim çağında yaşıyor olmamız, zaman ve mekân algısında da değişiklik yaratmıştır. İnternet sayesinde istenilen bilgiye ve görsele anında ulaşabiliyoruz. Küreselleşen dünyada her şey ve her yer birbirine yakın. Bu nedenledir ki günümüzde en önemi soru “Nasıl yeni bir şey yapabiliriz?” 130x170cm ''mankenler II '' ahşap üzeri kazıma, ahşap yapıştırma, akrilik ve matbaa boyası 2012 ''manken IV '' 150x170cm ahşap üzeri kazıma, ahşap yapıştırma, akrilik ve matbaa boyası 2012 Kişisel Sergiler 2013, Christie’s Modern And Contemporary Arab, Iranion And Turkish Art Dubai 2013, Arzu Akgun Solo Exhibition Pro Art Gallery Dubai 2012, ‘’Spontane Tutkular’’ Galeri Merkür İştanbul 2011, Show Off Paris Solo Show Art Fair by Galeri Merkur Paris. İletişim: [email protected] değil, ‘’Elimizde var olanla ne yapabiliriz?" dir. Türkiye’deki çağdaş sanat üretimi, nitelikli ama dünyaya açılımını tamamlamış değil. Bir sanatçının başarısı ve eserlerinin değerinin artması, tüm dünyada izlenmesi ve sergilenmesiyle doğru orantılıdır. Türk çağdaş sanatı, ciddi bir geçiş döneminde. Coğrafi konumunu da düşünürsek ileriki yıllarda ciddi bir gelişme göstereceğini öngörebiliriz. Takipte kalmak için şu an neler yapıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı? Güncel sergileri mümkün olduğunca kaçırmamaya çalışıyorum. Bu yüzden sık sık İstanbul’a gidiyorum. Farklı mekânlara gitmeyi, farklı bakış açıları yakalamayı eğlenceli ve yaratıcı buluyorum. Çok dergi karıştırırım. Film izlerim. Sürekli fotoğraf çekerim. Resimlerimde çoğunlukla kendi fotoğraflarımı kullanırım. Bu senenin sonunda kişisel sergi programım var. Bunun için ön hazırlık yapıyorum. Görseller ve konu tam oluştuğunda hızlı bir şekilde çalışmaya başlayacağım. SANAT 12 Hazırlayan-Fotoğraflar: Burcu Kartalcıklar 104 SANATÇI 104 ESER SANAT 13 SANAT 14 SANAT 15 Şubat ayında kurulan Egeder (Ege Bölgesi Görsel ve Plastik Sanatlar Derneği) , yoğun çalışmaların bir sonucu olan “104 Sanatçı 104 Eser” adlı sergisini geçtiğimiz günlerde sanatseverlerle buluşturdu. Egeder başkanı Serdar Yörük, Egeder’in kurulma amacının, farklı sanat alanlarından bir araya gelmiş usta sanatçılar ve genç kuşak sanatçılarının üretimlerini sanatseverlerle buluşturmak ve bu eserlerin görünürlüğünü artırmak olduğunu belirtmiştir. “104 Sanatçı 104 Eser” sergisinde Decor35 dergisi sanat danışmanı Özlem Yörük, Reyhan Abacıoğlu, Sema Barlas, Şefkat İşleğen, Serdar Yörük, Ayten Mungan, Turan Enginoğlu, Turan Ka, Sezgi Karasu, Orhon Lale Temelkuran gibi alanında başarılı sanatçılar yer aldı. 16 17 Hazırlayan: Paison Turca “PINK MARTINI” KONSERLERİ İLE MUTLU BİR BAHAR! Yıllardır Türkiye'nin en sevdiği gruplardan biri olan ve farklı dillerde söyledikleri şarkılarla nostaljik tatlar veren Pink Martini, son albümleri “Get Happy“ nin Avrupa turnesiyle baharda yeniden Türkiye’ye geliyor. 22 Mayıs'ta 17.Uluslararası Ankara Caz Festivali’nin konuğu olarak Congresium Ankara'da hayranları ile buluşacak olan ekip, 23 Mayıs'ta İş Sanat'ın sezon finalinde İstanbul'da sahnede olacak. Grup, bahara yakışan şarkılarını, 25 Mayıs’ta da İzmir Fuar Açıkhava Tiyatrosu’na getiriyor. 18 19 Pink Martini ekibi yeni albümü “Get Happy” ile yine o meşhur kokteyl göndermesinde olduğu gibi farklı dillerin kokteylinden de vazgeçmiyor diyebilir miyiz? Evet, o kokteylden hiç vazgeçmek yok; çünkü tüm ekip biraraya geldiğimizde de bir kokteyl gibiyiz. Aramızda Japon asıllımız da var, Fransız asıllımız da. Ayrıca kolej yıllarında farklı kokteyl toplantılarında, Waltz çalarken de çok farklı kültürlerden misafirler biraraya gelirdi. Bizim yaptığımız da son albümde Çince’den Farsça’ya kadar global bir pop dili yakalamak. 1994 yılından beri grubun beyni olarak müzik seçimlerinde ve her türlü yeni fikirde, ekibin yükünü taşıyan aslında sizsiniz; peki bu arada piyano çalalı kaç yıl oldu ? Neredeyse 6 yaşımdan beri çaldığıma göre demek ki 37 yıldır piyano çalıyorum. Piyano konusunda kendimi ilk ispat etmeye çalıştığım deneyimim, Oregon Senfoni Orkestrası’nın senelik Corbett yarışmasıydı ve o sene 13 yaşındaydım. Müzik seçimlerinde artık sadece ben değil ekipten herkes yeni fikirlerle geliyor. Harvard Üniversitesi’nde de tarih ve edebiyat okumama rağmen büyük orkestralarda piyano çalıyordum. Şimdi de piyanonun başındayım ve hiç şikayetim yok. Pink Martini’nin iki özel sesi “China Forbes” ve “Storm Large” bu albümle beraber ilk kez aynı albüm kayıtlarında oluyorlar; bu iki yıldız kadınla aranız nasıl? Son albümleri “Get Happy” ile muhteşem bir müzik şöleni sunan Pink Martini; "Quizas Quizas Quizas", "Sway", "Smile" gibi unutulmaz eserleri yorumlarken Türkiye’deki sevenlerine de büyük bir sürpriz yaparak albümünde 'Üsküdar' şarkısının kaydıyla karşımıza çıkıyor. Lauderdale, “Get Happy” albümünü hazırlarken eş zamanlı olarak The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie, Amanda ve August von Trapp’ın da konuk olduğu, grubun 8. stüdyo albümü, “Dream a Little Dream” için çalışmaya başlamış. Von Trapps torunlarıyla albümleri de artık piyasada. Grubun kurucusu, piyanisti ve şarkı yazarı Thomas Lauderdale, yeni çalışmalarında yine tüm fikirlerin babası. Thomas Lauderdale ile turnelerine ismini veren “Get Happy” albümündeki divaları, şarkılarının en güçlü taraflarını, albümün mutluluğa çağıran mesajına rağmen dünyanın halini konuştuk. Özellikle sahne performanslarında beraber düet yapmaya başladıklarından beri sahnede çok güzel bir sıcaklık yakaladılar. Albümde China ve Storm ayrı ayrı kayıtlardalar ama aynı albümde ilk kez birlikte yer alıyorlar. Oregon’da “Get Happy” turnesinin en güzel ilk adımlarını da yine sahnede baştan sona beraber şarkı söyleyerek attılar. Kadınlar kendi aralarında güzel bir uyum yakaladığında bizler için de işler kolaylaşıyor. Şarkılarınızda ister Küba müzikleri olsun ister caz standartları, dünyanın neresinden olursa olsun eskilere tutkunuz hiç bitmiyor. Bu şarkıların en güçlü tarafları sizce neler ? Seçtiğimiz müziklerin çoğu, zamanında büyük orkestralar tarafından çalınan şarkılar. Büyük orkestralar işin içine girdiğinde, türü her ne olursa olsun çok güçlü canlı performanslar ortaya çıkıyor. Bazı türlerin de çıkış noktaları çok köklü; tıpkı caz şarkıların aslında meydan okumak, başkaldırmak için ortaya çıkmaları gibi. Müzik derin bir okyanus gibi ve eğer tarihsel olarak köklü müziklerse asla ölmüyorlar. Yeni albümümüzde şarkıların bence en güçlü tarafı, sözlerinin naifliği ve güzelliği. 20 21 Albümde Rufus Wainwright ile China’nın gerçekleştirdiği kayda, happy days/ get happy şarkılarındaki buluşmanın o umut veren sözlerine, bugünlerde inanabilmek biraz zor değil mi? Çok haklısın! Eğer televizyonun ve internetin içinde kaybolup dünyada olup biteni umursamıyorsan keyiflenmekte zorlanmayabilirsin; ama haberlere ve dünyada yaşananlara şahit olurken umut veren sözlere ve güzel melodilere kendini verebilmek çok zor. Bu yüzden sadece şarkılara değil, albüm kapağındaki balonlardan sahne şovumuza kadar neşemizi artırabilecek ne varsa başvuruyoruz. Albümde sizin için en özel şarkı hangisi? Albümdeki şarkıları seçerken hepsi için ayrı ayrı çok özel nedenlerimiz oluyor; ama bizi Phyllis Diller ile tanıştıran New York Paper dergisinin yazı işleri müdürü Kim Hastreiter’e çok teşekkür borçluyuz. Neredeyse 1,5 yıl kadar önce Los Angeles’ta bir yılbaşı arifesinde üstüste konserlerimiz sırasında biraraya geldiğimiz Kim, konuk sanatçılarımızdan biri olarak üçgen zil çalıyordu. Kim, Phyllis Diller’ı tanıyordu ve bizi tanıştırması için yalvardım. Yeni yılın ilk günlerinde Kim beni ve Joey Arias’ı Phyllis’in evine iyi ki götürdü. Charlie Chaplin’le bir dönem tanıştıklarını, arkadaş olduklarını bildiğim bir aktris ile bir Charlie Chaplin şarkısı kaydetmiş olmaktan çok mutluyum. “Smile” albümün en özel şarkılarından biri… Albümün rengarenk ve balonlu kapağıyla birlikte kapakta ardı ardına İstanbul, Ankara ve İzmir’e misafir olacak China’nın oğlunu da görüyoruz. Sizce de mutluluk hissini küçük bir çocuk ve balonlar en güzel şekilde tamamlamıyor mu? Bir çocuğun mutluluğu, bir yetişkinden çok daha coşkulu ve çok daha saf olduğu gibi etrafına da daha çok mutluluk hissi veriyor. Rengarenk balonların çocukların çoğunu ne kadar mutlu ettiğine ben de defalarca şahit oldum; ama en az bir çocuk kadar beni de mutlu ettiğini itiraf edebilirim. Şarkılarla da yapmaya çalıştığımız bu. Özellikle sıkıntılı zamanlarda keyiflendiren melodilerle ve şarkılarla yola çıkmak bizi ekip olarak ayrıca mutlu ediyor. Not: Pasion Turca S.L / S.V.H Film Muzik ve Org. Basın Bültenidir. [email protected] TASARIM 24 TASARIM 25 Hazırlayan: Berk Canyürek Kauçuk Berber Tasarımcı: Lu-Wei Chen - Tayvan Kauçuk berber, sadece silerek saç yaratır. Lu-Wei Chen tarafından tasarlanan bu ürün, aslında basit bir silgi tasarımı. Tasarımı güzelleştiren detay ise Lu-Wei Chen’in tasarımdaki espri anlayışı. Her bir silgide farklı karakter var. Silgiyi kullanıldıkça karakterin saçları değişiyor ve figürümüz, her bir kullanımda farklı bir görünüme kavuşuyor. Bu süreç, kullanıcı ve silgi arasında mutlu bir etkileşim oluşturuyor. Aynı zamanda insanların kendi hayal güçlerini de kullanmaya sebebiyet veriyor. Ölçüler: 45 x 38 x13mm Malzeme: Kauçuk TASARIM 26 Hazırlayan: Berk Canyürek Filiz İmi Kitap Ayracı Tasarımcı: Doodoo Design- Kore Doodoo Tasarım Stüdyosu, Koreli genç tasarımcı Youngdoo tarafından kurulmuş, ilginç ürünlerin tasarlandığı bir tasarım ofisi. Tasarımdaki filiz imi, bükülebilir silikondan yapılmıştır. Kitabın içinde büyüyen bir bitki izlenimi vererek sürpriz duygusu uyandırmak amaçlanmıştır. İnce yapısı ile size kullanım kolaylığı da sağlayacaktır. Dilerseniz filizi kitaptan dışarı taşırarak kullanabilirsiniz. Malzeme: Sıvı silikon kauçuk Boyutları: 40x48x12mm TASARIM 27 TASARIM 28 Memoria Hazırlayan: Berk Canyürek VitrA’nın yeni serisi Memoria, duyularımıza sesleniyor; çünkü bu onun doğasında var. Mekân içinde attığımız her adımda, her küçük harekette bedenimizi, ruhumuzu ve zihnimizi kaplayan bir banyo deneyimi bu. İnceltilmiş kenarları ile seramik ve Infinit lavabolar, metalik gri, metalik moka ve Amerikan ceviz renklerde mobilyalar ile kusursuz bir uyum içinde. Memoria serisinde alışkanlıklar, içgüdüler ve davranışlar, doğrudan tasarıma, detay çözümlere, formlara ve minimal çizgilere yansıyor. Mekân ve beden arasındaki etkileşim, kendiliğinden ve akıcı… Temas, fizikselden öte; derin ve duygusal. Oranlar kusursuz ve dengeli; siluetler hiç olmadığı kadar ince... Memoria şıklığını yansıtan düz ve kayar kapaklı aynalar, LED ışık vurgularıyla mekanı zenginleştiriyor ve tasarımın parlamasını sağlıyor. Düz aynanın alt rafı, her an kolayca ulaşılmak istenen eşyalar için uygun bir alan yaratıyor. TASARIM 29 TASARIM 30 Yumurta Ayırıcı Balık Hazırlayan: Berk Canyürek TASARIM 31 Tasarım: Peleg Design – İsrail Tel Aviv tabanlı Peleg Design Studio, 'Yolkfish' adında, yumurta ayırabilen bir balık icat etti. Sıkılarak yumurtanın sarısının üstüne getirilen yutucu balığın, sıkma işleminizi sonlandırdıkça yumurtanın sarısını nasıl yuttuğuna şahit olacaksınız. Yumurtanın ayırdığınız sarısını istediğiniz yere tekrar çıkartabilirsiniz. Hem de hiç patlatmadan! Mimosa Lamp Tasarımı Tasarım: Atelier Areti Mimoza lamba, büyük bir heykel parçası olarak kendini göstermektedir. Heybetli boyutu ve fütüristik tarzı ile diğer ışık tasarımlarından ayrılmaktadır. Malzeme ve İmalat: Toz boya kaplı metal ve beyaz cam. Işık kaynağı: Sıcak beyaz LED YENİ 32 Hazırlayan: Yağmur Aksoy Doğtaş’tan Yeni Bir Koleksiyon: Bolero Sunduğu çözümler ile hayat kolaylaştıran bir tasarım… Yemek masası, boy kapaklı vitrin, cam kapaklı vitrin, şifonyer, 2 kapaklı alçak modül, TV standı, orta sehpa ve sandalye modüllerinden oluşmaktadır. 2 farklı modülün birleşmesi ile oluşan konsol modülü, hem dar mekânlarda hem de geniş mekânlarda kolayca kullanılmaktadır. Kapaklı dar vitrin ve cam kapaklı dar vitrin alternatifleri, hem konsol modülleri ile kombin edilebilir hem de çekmeceli ve dvd player yerine sahip olan TV standı ile uyum içerisinde evlerinizi süsleyebilmektedir. Yemek masasının açılı ayak yapısı ile birlikte açılır özelliğe sahip olması, dar mekânları modern bir görüntüye kavuşturmaktadır. Gaggenau’dan Yeni Havalandırma Sistemleri Yenilikçi mutfak ve daire tasarımları, havalandırma sistemleri alanında da yeni çözümler gerektirir. Günümüzde mutfakların yaşam alanlarına daha da fazla entegre olması, iyi bir havalandırma sistemini de hiç olmadığı kadar önemli kılıyor. Yemek buharları, koku ve nemin yanı sıra küçük yağ partikülleri de içerir. Dolayısıyla kokuların giderilmesine ek olarak bu buharların yakalanması da etkin bir havalandırmanın üstesinden gelmesi gereken en zorlu işlerden biridir. YENİ 33 Galaxy Note Pro 12.2 ile Kurallar Yeniden Yazılıyor İster bir performans izliyor isterseniz de bir sunum hazırlıyor olun, bunların hepsini GALAXY Note PRO ile yapabilirsiniz. 12.2” WQXGA (2 560 x 1 600) ekran, her şeyin daha fazlası anlamına gelir: daha fazla renk, daha fazla bilgi ve daha fazla ayrıntı. Bu çok yönlü ekran; dijital dergileri sayfa çevirme hareketi ile okumanızı, ayrıntılı iş dokümanlarını incelemenizi veya çift hoparlörle favori filmlerinizin keyfine varmanızı sağlar. Siemens’ten Türkiye’nin En Güçlü Ütüsü! TS12XTRM Ütü Tasarımı… Hızlı, kompakt ve güvenli… Buhar istasyonu performansı gösteren XTRM gücüyle mükemmel ütüleme sunuyor. ActiveControl Plus özelliği ile tuttuğunuz anda çalışmaya başlayan, bıraktığınızda kapanan sensör teknolojisi ve buhar motoru sayesinde üretilen yoğun buhar da parmaklarınızın ucunda! KISA KISA 34 KISA KISA 35 Hazırlayan: Meral Alptekin English Home’dan Sezon Sonu Atağı Ev tekstili markası English Home, sezon sonu ürünlerinde %25-50 arasında indirim fırsatı sunuyor. Bu fırsat asla ama asla kaçmaz. www.englishhome.com.tr Kale’den Hayatınızı Kolaylaştıracak Uygulama Kale, herkes için yeni bir tasarım deneyimi yaşatıyor. Kale360 uygulamasını deneyimlemek için siz de Kale’nin web sitesine bir göz atın. Hiç pişman olmayacaksınız. www.kale.com.tr Mobilya Ve Tasarım Markası Nordist, Tasarım ve Tasarımcılarıyla Işık Saçıyor Güncel ev aksesuarları ve aydınlatmalar üreten Le Klint, Muuto, Örsjö, Bsweden firmalarının ürünlerini de koleksiyonunda bulabileceğiniz Nordist; kuzey ülkelerinin özenli tasarım ve nitelikli işçilik geleneğini mekân çözümlerinde kullanmak isteyen mimarlar, iç mimarlar ve dekorasyon meraklıları için özel alternatifler sunmaktadır. www.nord-ist.com Kuruluşunun 10. Yılında Sardunaki’den Bir Kampanya! 19 Mayıs’a kadar yapılan rezervasyonlarda, Mayıs, Haziran, Eylül, Ekim aylarında: Hafta içi % 20, hafta sonu % 15 indirim Temmuz, Ağustos aylarında: Hafta içi: % 10, hafta sonu: % 5 indirim Meyhanemiz Tsakir-Kefi’de her zaman: % 15 indirim www.sardunaki.com Siemens İle Bir Parmağınızda On Marifet Siemens el blenderi; kırar, çırpar, doğrar ve karıştırır. Daha ne olsun? Mutfaktaki ağır işleriniz için ultra güçlü el blenderi, özel aksesuarlarıyla birlikte tüm Siemens ürünleri satış mağazalarında. www.siemens-home.com.tr Gaggenau'dan Bacasiz Tezgah Aspiratör Al 400; inip kalkabilen, kullanılmadığında çalışma düzleminin içinde tamamen kaybolan bir masa havalandırıcısıdır. Buhar ve kokular, sessizce ve etkili bir şekilde doğrudan pişme esnasında emilmektedir. www.gaggenau.com.tr Bu Hediyeye Seyirci Kalmayın Bellona’dan alışveriş yapan herkese çekilişsiz kurasız Vestel Smart Led Tv hediye. Bu şansı kesinlikle kaçırmayın! Bizden haber vermesi… www.bellona.com.tr Casa; Milano Fuarı'nda. 2014 Maison&Objet Paris fuarında yeni ürünleri ile büyük ilgi toplayan Casa Mobilya, şimdi de iSaloni 2014 Milano Mobilya Fuarı'nda yerini alıyor. Hall 8 F46 stantında ziyaretçilerini ağırladı. www.casa.com.tr İF’ten VitrA’ya 5 Ödül Birden VitrA, ürün ve tasarım kalitesi açısından dünya çapında mükemmelliğin sembolü olarak kabul edilen iF’ten 5 ödül birden aldı. VitrA’nın Vichy, Uptown ve IsoTile karo serileri, Nest Trendy banyo koleksiyonu ve Metropole serisinde yer alan yeni Rim-Ex klozetler, iF Product Design Award 2014 ödülüne layık görüldü. www.vitra.com.tr ALIŞVERİŞ 36 ALIŞVERİŞ 37 Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar MAYIS AYI ALIŞVERİŞ REHBERİ Mayıs ayı için evinizi ve bulunduğunuz mekânları güzelleştirmeye ne dersiniz? İşte sizin için birkaç alışveriş önerisi… Koçtaş Blooma Bahçe Seti 1490 TL Koçtaş Mozaik Şekilli Mavi Tealight 29,99 TL Koçtaş Massive Paris Aydınlatma 49,99 TL Bellona Victoria Dresuar Masa - 727 TL Ayna - 218 TL Koçtaş Canterbury Aplik Siyah 66,99 TL Bellona Mimoza 80x150cm halı 103 TL Bellona Milda 80x150cm 165 TL Koçtaş Philips Massive Aplik 49,99 TL ALIŞVERİŞ 38 ALIŞVERİŞ 39 Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar Mudo Concept - Romeo Masa 1000 TL İca Home Deroma Lucca Bahçe Vazosu Mudo Concept Mushroom Masa 636 TL English Home Wınter Day Baskılı Kapı Önü Paspası 45x75 19,90 TL Paşabahçe - Blossom New Bone China Kahve Fincanı - 9,95 TL İca Home - Aristo Manila Teak Fener 19 x 19 x 50 Paşabahçe - Joy Bone China Çay Fincanı 17,50 TL Mudo Concept - Maliana Masa - 575 TL Korkmaz A367 Çay- Kahve Makinası 367 TL Paşabahçe - Ortanca Bonechina Kahve Fincanı 11,50 TL FOCUS 40 FOCUS 41 Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar Bazıları Lüks Sever Mudo Concept Serpentine Bensington 3’lü Kanepe - 8.760 TL Mudo Concept Hangover Sarkıt Lamba 1.250 TL Casa Mobilya Countryman Chester Kanepe - 5.490 TL Laura Ashley Şifonyer - 2.655 TL Casa Mobilya Chesterfield Kanepe Kiremit - 4.999 TL Zara Home Shell Şekilli Lamba 299 TL Laura Ashley Halı Baroque Rug 200x300 Duck Egg 1.760 TL Zara Home Reçine Lamba 229,95TL Vakko Home Deri Buz Kovası - 890 TL Vakko Home Deri Şişe Soğutucu - 1.100 TL Altıncıcadde Flaubo Kırmızı Avize 579 TL Altıncıcadde 2li Kanatlı Berjer Tekli Koltuk 3.639 TL FOCUS 42 FOCUS 43 Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar Lilalar ve Morlar Paşabahçe Küçük Yumurta Kandil Lila 32,50 TL BoConcept Karma Lila Kırlent 79 Euro Mudo Concept Taşlı Kırlent - 34,50 TL Paşabahçe November Vazo Mor - 60 TL Koçtaş - Tiles İkili Banyo Paspası 44,99 TL chibo-12' li Şekilli Makas Seti - 46,65 TL Tchibo 3’lü Kutu Seti 34,95TL Mudo Concept Alvino Mor Koltuk 796 TL Tchibo Cafissimo PICCO Violet Flower129,95 TL Zara Home Mısır Pamuklu Havlu 89,95 TL Mudo Concept Dream Kırlent - 44,50 TL Paşabahçe Floral Mor Keçe Sepet - 15,95 TL FOCUS 44 FOCUS 45 Hazırlayan: Burcu Kartalcıklar Sevimli Dostlarımız N11- Kırmızı Leopar Kedi Minderi 53,91 TL Mudo Concept Kuşlu Servis Tabağı 59,50 TL Mudo Concept Robodog Yastık - 56,50 TL Hepsiburada Kedili Çocuk Odası Duvar Saati 18,99 TL N11- Polyester Köpek Baskılı Dekoratif Yastık - 53,91 TL Mudo Concept 4lü Çay Fincanı Seti 69,50 TL Altınsepeti Kitty Altın Kedi Kolye 330 TL Altınsepeti Kedi Figürlü Pırlanta Kolye 960 TL Tepe Home Kuş Askılık N11 Mor Kedili Çaydanlık Kılıfı E-Bebek Hayvan Figürlü Sırt Çantası TARZ 46 TARZ Hazırlayan: Tuğçe Şahin SADE BİR HAYAT İÇİN MİNİMALİZM! 47 TARZ 48 TARZ 49 Yoğun iş temposu, gitgide artan trafik yoğunluğu, gün içindeki koşturmacalar… Stresin bizleri avuçlarının içine aldığı bu zamanlarda hepimizin tek hayali, sakin ve huzurlu ortamlardır. Bunu yaşayabilmek için yapmamız gereken ilk şey, fazlalıklardan kurtulmaktır. Sadeliği ön plana çıkaran, kökeni 1960’lara dayanan bu akım (MİNİMALİZM = SADELİK) ile günümüzde yaşadığımız mekânlarda sıkça karşılaşır hale geldik. Az mobilya, az aksesuar, gözü yormayan sade renkler, doğal malzemeler, sade tasarımlar, tamamen modern seçilmiş eşyalar, minimalist tarzını yansıtacaktır. Sade ve yalın döşenmiş iç mekânlarda mobilyaların işlevselliği artacak ve bu durum, mekânların daha toplu görünmesini sağlayacaktır. Evimizde minimalizm akımını başlatmak Modern seçilen mobilyalarınız, köşeli ve düz hatlara sahip olmalıdır. Yuvarlak hatlı eşyalar, sizleri farkında olmadan yorar. Doğal malzemeler ve nötr renkler kullanılmalıdır. Duvar ve tavan renklerinde ise minimal diyince aklımıza ilk gelen renk beyazdır. Sadeliği ve diğer bütün renklerle sağladığı uyum açısından beyaz, doğru tercihtir. Ayrıca açık renkler, mekânları olduğundan daha büyük ve ferah gösterecektir. Genel olarak üç ya da dört renk belirlenmeli ve bu renklerin tonları seçilip uygulanmalıdır. Kumaşlarınızda ise daha düz ya da en az dokulu olanlar tercih edilmelidir. Aydınlatmalara gelince minimal mekânlarda olabildiğince gün ışığından faydalanmanızı tavsiye ediyorum. Doğal aydınlatmalar, mekânlarınıza, en temel ihtiyaç olan huzuru sağlayacaktır. Aydınlatmalarda, modern çizgileri barındıran tasarımları seçmeniz önemlidir. Fazla eşyadan kaçınıldığı gibi fazla aksesuardan da kaçınılmalıdır. Farklı farklı birçok aksesuar kullanmaktansa aynı objenin farklı boylarını yan yana ya da art arda kullanmayı tercih etmelisiniz. Bu, yapmış olduğunuz tasarımlarda devamlılığı sayacak ve karmaşıklığı önleyecektir. Aksesuarlarınızda, malzeme seçimine de özen göstermelisiniz. Cam, metal, ahşap gibi doğal malzemeler seçerek mekânı daha sıcak bir hale getirebilirsiniz. Mies Van Der Rohe' un ''Less is more.'' yani “Az, çoktur.'' sözü, minimal tasarımı en güzel biçimde açıklamaktadır. TARZ TARZ 50 DÖNGÜ- Finli tasarımcı ve Aimo Tasarım kurucularından Timo Niskanen, güzel minimal Döngü masa lambası yarattı. DUNDRA by Stefan Borselius Kol dayama ile çağdaş kızak-baz sandalye Minimalux tarafından pirinç U Mumluk. Fotoğraf © Akran Lindgreen 51 EV 52 EV 53 Hazırlayan: Elif Dastori GENÇ MİMARLARIN “ROC CUBE” PROJESİ MAVİLİĞE DOĞRU EV 54 EV 55 Bu modern yapıya sahip rezidansa adımınızı attığınız an sizi ilk karşılayan detay, nefes kesici bir manzara ile uçsuz bucaksız okyanus oluyor. İçinizde oluşan ufuk çizgisini görme heyecanı ve lüks bir evin konforu gelip bir noktada birleşiyor. Ayrıca rezidansın bulunduğu bölge, konumu gereği tertemiz havası ile sizi alıp uzak diyarlara götürüyor. Ultra lüks “The Rockledge Residence” evi, Kaliforniya - Laguna Sahili'nde yüksek bir dağın sırtında konumlanmış. Horst Mimarlık, deniz kıyısında bulunan bu nefes kesici rezidansı Aria Design işbirliği ile yapmış. Mimar ve tasarımcılar, bu evi minimalistik dizaynlarıyla iç ve dış geçişleri olan, ahşap pencereli rahat bir sahil evi şeklinde dizayn ederek müşterilerinin isteklerine en iyi şekilde cevap vermişler. Ana evin yanı sıra, muhteşem bir manzaraya sahip misafirhane de rezidansın içinde yer alıyor. Tepede dikine konumlanan kayalık burundaki bu rezidans, ev sahiplerinin ailecek rahatlayabilecekleri, dostlarıyla birlikte olabilecekleri bir sahil evi olmasının yanı sıra çevreyi saran doğal güzelliklerin ve manzaranın tadını da çıkartabilecekleri bir ev olmuş. Yapısal anlamda tasarım çözümü olarak bakacak olursak bu ev, bir adet ana rezidans ve bitişik seri bir avludan geçilerek gidilen ayrı bir misafirhaneden meydana gelmiş. Malzeme seçimi ve biçimsel formlar, yapının ortama uyum sağlaması için olabildiğince özenli yapılmış. Gizlenmiş sürme kapılar ile içerde ve dışarda bulunan eşyalar, iç ve dış mekanları birbirinden ayırmayı sağlamış. İç ve dış yaşam alanları, manzarayı mahremiyetle; ortak alanı da gizlilikle dengelemeyi başarmış. Modernlik ve minimalizmin ustaca işlendiği bu rezidans evde her bir köşe itina ile değerlendirilmiş. Büyük ve geniş bir kullanım alanına sahip olmasına rağmen fazlalık yaratacak hiç bir detaya ve eşyaya yer verilmemiş. Geniş pencereler ile dışarıdaki manzara cömertçe evin içine davet edilmiş. Okyanus rengini alan havuz, okyanus ile birleşerek kesintisiz bir görüntü oluşturmuş. Nefes kesen gün batımı manzarası evin hemen her alanından rahatlıkla gözlenebilsin diye mimarlar ince çözümlemelerde bulunmuşlar. Rockledge, okyanus ve gökyüzünün bir arada seyredilebildiği tam bir meditasyon yeri olmuş. DETAY 56 Hazırlayan: İpek Tayfur DETAY 57 YENİ ÖZGÜRLÜK ALANLARIMIZ: VERANDALAR Yaşamın gittikçe daha da zorlaştığı bugünlerde, serbest vakitlerimizi huzurlu mekanlarda geçirmeyi tercih ediyoruz. Deniz kıyısı ya da yeşillerle dolu açık düz alanlar, tercihlerimiz arasında oluyor. Bu iki özelliğe de uygun olarak karşımıza çıkan minik yapılar var. Genellikle dört tarafı açık, sadece üstü kapalı bu minik yapıları, veranda diye adlandırıyoruz. Verandalar, mimaride ilk olarak Hindistan’da, Hint mimarisinde karşımıza çıkıyor. Açık alanlarda güneşten korunarak güzel vakit geçirmemizi sağlayan verandalar, sıcak yaz günlerinde hepimizin aradığı minik trend mekanlar haline geldi. Bu mekanlarda, hem gündüz hem de gece, değerli vakitlerimizi eğlenceli ortamlar yaratarak geçirebiliyoruz. Verandalar, genellikle ahşap ağırlıklı mekanlardır. Dikdörtgen, kare, çokgen veya yuvarlak formda olabilirler. Suya ve neme dayanıklı olan bu ahşap verandalar, istenilen her renkte olabilir. Ahşap, her zaman mekanlara sıcak bir ambians katan malzemedir. Yaz aylarında kullanılacak olan verandalar için ahşabın tonunu açık renklerde seçmeniz, ferahlamanızı sağlayacak etmenlerden biri olacaktır. Çünkü mekanın genel rengi, içinde kullanılan eşyalardan daha önce algı alanımıza girmektedir. Verandanızın orta kısmında kullanacağınız her türlü renk ve malzemedeki masanız, mekan tasarımınızın ilk adımı olacaktır. Mesela ahşap tik bir masa ve aynı dokuda sandalyeler ile oturma DETAY 58 DETAY 59 grubunuzu oluşturabilirsiniz. Ya da biraz daha klasik tarzda olan ferforje taşıyıcılı mermer tablalı masa ve ferforje sandalyeler... Her ikisi de bu mekanlarda kullanabileceğiniz malzemeler olacaktır. Sadece dikkat etmeniz gereken bir püf noktası var. Verandanız yuvarlak formda ise içinde kullanacağınız kare ya da dikdörtgen masa, yanlış tercih olacaktır. Masanızın da yuvarlak formda olması, mekanın daha ferah ve kullanışlı bir hale gelmesini sağlar. Masanızı mekanın tam ortasına yerleştirirseniz veranda çatısının tam ortasından masanın üzerine inen bir sarkıt aydınlatma, hem masanızı aydınlatacak hem de ortama homojen bir ışık dağılımı sağlayacaktır. Verandanızın taşıyıcı ahşap kolonları üstüne minik aplikler yerleştirerek de ortamın havasını biraz daha değiştirebilirsiniz. Aslında sadece yaz günlerinde değil bahar aylarında ve kış günlerinde de verandalarda vakit geçirmek çok keyifli olmaktadır. Bunun için verandanızın etrafını katlanır camlama sistemleri ile çevreleyebilirsiniz. Camları kışın kapatıp yazın açarak verandanızı dört mevsim kullanılabilir hale getirebilirsiniz. Ayrıca verandanızın bir köşesine, dört mevsim kullanabileceğiniz bir barbekü de koyabilirsiniz. Verandalar için oturma grubu ve aydınlatmalardan sonra en önemli kısım aksesuarlardır. Masa örtünüzden sandalyelerinizin minderlerine, verandanızı süsleyecek bitkilerden taşıyıcı kolonlarınıza asacağınız dekoratif duvar süslerine kadar istediğiniz her renk ve tonda aksesuarlarla tasarımınızı sonlandırabilirsiniz. Benden size bu küçük mekanlar için son bir tavsiye: Keyifli vakit geçireceğiniz verandalarınızda masanızın üstüne küçük dekoratif bir aydınlatma elemanı koyun. Elektriksiz çalışan, sadece görsel olarak yanan bir aksesuar. Sönmemesi için etrafı camlı ufak bir mum mesela… Tüm hazırlıklarınız tamamsa artık verandanızın keyfini çıkartabilirsiniz. Verandanızda bol keyifli günler geçirmeniz dileğiyle… RENK 60 BÜYÜLÜ VE GİZEMLİ, BİRAZ DA MİSTİK MOR VE LİLALAR Hazırlayan: Asuman Ergüç RENK 61 RENK 62 RENK 63 çizgiler yaratmak istiyorsak onları, siyah ve beyazlarla geometrik desenlerle kullanmak gerekir. Eğer daha mistik bir hava yaşamak ve yaratmak istiyorsak atın tonlarını kullanmalıyız. Oturma odalarınızın duvarlarında kullanacağınız lilayı, beyaz mobilyalarla tamamlayabilirsiniz. Beyazlar, lila duvarlarınızın durağanlığına enerji katacaktır. Bu konsept, mutfaklar için de ideal bir fikirdir. Sarı, mor rengin kontrastıdır. Bu nedenledir ki morları ve lilaları, sarı renk veya sarının içerisinde bulunduğu kahverengi, yeşil ve altın sarısı renklerle dengelemek uygun olacaktır. Renklerin tonu kadar ortamda kullanılma miktarı da önemlidir. Yine lila rengin sıcaklığını, tatlılığını ve romantikliğini dengelemek istiyorsak en uygun renk, gümüş rengidir bence. Bejlerle ve kremlerle son derece soluk görünen misafir ve oturma odalarınıza iddialı mor ve tonlarında alacağınız aksesuarlar, kırlentler; evinizin ve içerisinde bulunduğunuzun mekânların havasını bir anda değiştirecektir. Bu küçük çözümlerle klasikleşmiş havadan kurtulmuş modern bir atmosfere kavuşmuş olacaksınız. Bu ay bize eşlik edecek renklerimiz mor ve lila. Soğuk ve sıcak renklerin karışımı olan mor içerisinde zıtlıkları barındırır ve biraz asidir. Lila ise daha romantik ve duygusal bir renktir. Genel anlamda her iki renk de duyguların rengidir. Mistik duygular barındıran mor ve tonları, sevginin ve ölümün de rengidir. Ayrıca yüzyıllardır mor; dinlerin, cazibenin ve metafiziğin rengi olarak bilinir. Ruhtaki gelgitleri en iyi açıklayan, mor rengin gizemidir. Bu rengi dengeli kullanmak son derece önemlidir. Astroloji ve psikoloji gibi dalların renkleri de bu tonlarla anlamlandırılır. Lilalar, maneviyatınızı güçlendirir ve ruhsal yeteneklerin gelişmesine katkıda bulunur. Morları ve liları, dekorasyonlarımızda nasıl kullanmalıyız? Bu konuda sizlere küçük önerilerde bulunacağım. Morların ve lilaların yansıdığı dekorasyonlar, son derece asil ve modern çizgiler yaratmaktadır. Romantizmi ve dişiliği yansıtır. Lilalar, dekorasyonda son derece çarpıcı renklerdir. Hem kırmızıyı hem de maviyi taşır içinde. Hem sıcak hem soğuktur bu anlamda. Dekorasyonda lilayı kullanmak için bu rengi sevmek gerekir; çünkü sevilmez ise itici olabilir. Ruhtaki dengeyi ya da dengesizliği de ifade eder ki psikolojik bazı hastalıklarda bu renge karşı eğilim, sıklıkla görülen durumlardandır. Mor ve lilalarla modern Mor ve tonlarının evde kullanılması önerilen en ideal yerler, mutfaklar ve kuşkusuz yatak odalarıdır. Yine de tüm odayı mor ve lilayla kaplamak sıkıcı ve bunaltıcı olabilir; bu nedenle bu renkleri, dengeleyen renklerle kullanmanızı tekrar hatırlatıyorum. Mor, ilginç ve mistik bir renk; dolayısıyla feng shui felsefesine göre de derin anlamlar içermektedir. Bu felsefeye göre zenginliği, zekâyı ve yaratıcılığı simgelemektedir. Çocuk odalarında ise lilaları tercih etmek doğru olacaktır. Lilalar, çocuklarınızın hayal dünyasını geliştirecektir. Uykuyu destekleyen renklerden biridir. Uykuyla alakalı çarşaf, nevresim takımı ve yastık kılıflarını da lila tercih etmek, bebeklerinizin huzurlu bir uyku uyumasını sağlamaya yardımcı olacaktır. Lilalar, fuşyalara doğru sıcak tonlara kayarsa enerjilerini artıracaktır; önerilmez! Büro ve ofislerde mor ve lilalardan kaçınmak gerekir; fakat sanat anlamında yürütülen işlerde, resim atölyelerinde kullanılmalıdır. Yaratıcılık ve düşünce gücünü destekler. Ruhunuzdaki dengeleri yansıtmaya yardımcı olur. Madde bağımlılarının ortamlarında kullanılmamalıdır. Mor ve lilalar da dâhil olmak üzere tüm renkleri bilinçli ve dengeli kullanmak, yaşamı bizler için daha eğlenceli hale getirecektir. Sevgiyle kalın. MİMARİ 64 Hazırlayan-Fotoğraf: Tunç Özbay BİR AŞK HİKÂYESİNİN SEMBOL ESERİ TAÇ MAHAL MİMARİ 65 MİMARİ 66 MİMARİ 67 Taç Mahal, 1627- 1658 yılları arasında Babür imparatoru olarak yaşamış olan Şah-ı Cihan tarafından Agra kentinde, çok sevdiği eşi Mümtaz Mahal anısına yaptırılmıştır. Şah-ı Cihan ve Mümtaz Mahal arasındaki aşk, dünyadaki en büyük aşk olarak kabul edilir. Bir rivayete göre Cihan bir gün halkın arasında dolaşırken boncuk satan bir kıza rastlar. Ondan çok hoşlanır ve bir kolye alır. Fakat kız, çok ucuz olan kolyeyi çok pahalıya verir. Kızın babası bunu duyunca çok kızar ve paranın fazlasını iade etmesi gerektiğini söyler. Cihan, kızdan hoşlanmıştır. Görmek için tekrar pazara gider. Kız, Cihan’ı tanır ve aldığı fazla parayı kendisine geri vereceğini söyler. Bu dürüstlük karşısında Cihan, kızı daha çok sever; ona âşık olur ve evlenme teklifinde bulunur. Kız da ona âşık olmuştur; ama yine de bu soruya cevabı “Buna ailem karar verebilir.” şeklinde olur. Bunun için Şah-ı Cihan bir gün, kızın ailesine gelecekleri haberini vermesi için birini tayin eder. O gün geldiğinde kızın oturduğu mahallede bir telaş başlar, askerler yolları keser. Kız bu durumdan dolayı oldukça şansız olduğunu düşünür ve üzülmeye başlar. Biraz sonra Şah-ı Cihan, babası ile beraber bir beyaz atın üzerinde görünür. Kız bu duruma çok şaşırır ve sevdiği adamın prens olduğunu orada öğrenir. “Beyaz Atlı Prens” deyimi de işte bu olaydan çıkmıştır. Evlenirler. Mümtaz Mahal, 14. kızlarını doğururken ölür. Mümtaz Mahal öleceğini hissederek Şah-ı Cihan’a, “Bana öyle bir mezar yaptır ki aşkımız sembolleşsin ve ölümsüz olsun, bütün dünya da bu aşkı görsün ve konuşsun.” der. Bunun üzerine Şah-ı Cihan, 20 senede tamamlanan Taç Mahal’i yaptırır. 1631 senesinde Mümtaz Mahal ölmüş; Taç Mahal’in yapımı 1632’de başlamış ve 1652 senesinde tamamlanmıştır. Buranın yapımı sırasında Mimar Sinan’ın yardımcısı da etkili olmuştur. Bu gösterişli eserin yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştır. Birçok farklı bölgeden getirilen taşların taşınmasında 1000 fil yer almıştır. Yapının içindeki ve dışındaki işlemelerde Kur'an’dan birçok ayet de bulunmaktadır. Tac Mahal'in duvarlarında akik, sedef ve firuze gibi taşların yanında zümrüt, yakut, pırlanta ve çok iri inci de kullanılmıştır. Tac Mahal, gün içinde farklı renklere bürünmesi ile dikkat çeker. Günün ilk ışıklarında en güzel görünüme kavuştuğu pembemsi rengi alır. Günün ilerleyen dakikalarında beyaz görünüme kavuşur. Ay ışığında ise altınımsı bir renge dönüşür. MİMARİ 68 Hazırlayan: Gökalp Ekremoğlu - Valeria Minyaeva MİMARİ 69 Milwaukee Sanat Müzesi Quadracci Pavyonu 1888 yılında sanat galerisi olarak faaliyete başlayan ve zaman içinde önce 1957 yılında ünlü Amerikalı mimar Eero Saarinen’in daha sonra da 1975'te mimar David Kahler’in yapıları ile gelişip büyüyen müze, son olarak da 2001 yılında İspanyol mimar Santiago Calatrava’nın eklediği Quadracci Pavyonu ile mimarlık literatürüne girmeyi başarmıştır. Quadracci Pavyonu ile müzeye büyük hol, sergi galerileri, oditoryum, dükkan ve kafe mekanları işlevsel olarak eklenmiş olmakla beraber bu yapının müzeye asıl büyük katkısı, müzeyi bir ikon haline getirip özelleştirmesi ve bilinirliğini arttırması olmuştur. MİMARİ 70 MİMARİ 71 Mimarlık, mühendislik ve heykeltıraşlık disiplinlerini bir arada uygulayan Santiago Calatrava, diğer yapılarında olduğu gibi, kendine özgü tasarım yaklaşımı ile yapı taşıyıcı iskelet sistemlerini, gerek şekil gerekse ritm olarak ve tekrar ile doğadan esinlenerek doğayı andıracak şekilde tasarlamış, mekanları bu geniş açıklıkları geçen organik taşıyıcılar içinde oluşturup kurgulamıştır. Mimar, yapı içerisinden ve yapı dışarısından birçok bakış açısıyla durağan ve sabit bir bina yerine, içinde dinamiklik barındıran ve her an hareket edecekmiş hissi veren bir algı oluşturmuştur. Calatrava, bu algıyı özellikle geleneksel yapı inşaa yöntemleri ile son teknolojiyi buluşturarak sağlamıştır. Özel kalıplara dökülen betonla tanıdık bir imalat tekniği ve malzeme kullanılırken oluşturulan form ve kompozisyon ile yeni, yabancı ancak bilinçaltımızda tanıdığımız, biryerlerden hatırladığımız şekiller canlanmaktadır. Özellikle günde iki sefer açılıp kapanarak ziyaretçileri kanatları altına alan gölgelik sistemi, müthiş bir hayranlık duygusu uyandırmaktadır. Bu deneyime şahit olan insanlar önce büyük bir gücü algılamakta, arkasından da sanki yapı az sonra havalanıp uçacakmış hissine kapılmaktadırlar. http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f4/ Calatrava_Movie.ogg Mimar Calatrava, bu gölgeliğin dört değeri olduğunu belirtmiştir: 1- Şekilsel değeri, bina formunu tamamlamaktadır. 2- İşlevsel değeri, ışık ve gölge dengesini sağlamaktadır. 3- Sembolik değeri, gelen ziyaretçileri karşılamaktadır. 4- İkonik değeri ise hem müze hem de şehir için unutulmayacak bir imaj sunmaktadır. Binaya bu değerleri katan gölgelik sistemi incelendiğinde, 66 metre kanat açıklığı ile 64 metre kanat açıklığına sahip bir Boeing 747-400 uçağından geniş olduğu görülmektedir. Ayrıca güvenlik önlemi olarak iki adet sesüstü (ultrasonic) rüzgar sensörü, rüzgar hızı saatte 37 km’ye çıktığında devreye girerek kanatların kapanmasını sağlamaktadır. Uzunlukları 8 ile 32 metre arasında olan 72 adet metal parçadan oluşan kanatların açılması ya da kapanması 3,5 dakika sürmektedir ve toplam ağırlığı 115 tondur. Tüm bu özellikleri ile Santiago Calatrava’nın yapısı, işlevsel bir bina olmanın ötesine geçmiş, hatta müzenin logosu bile bu yapı üzerinden tasarlanmıştır. ADRES 72 ADRES 73 Hazırlayan: Meral Alptekin “ Yapabilir miyiz? ” diye kara kara düşündüğümüz günlerin üzerinden dolu dolu tam 10 YIL geçti. Türkiye gibi turizmi yeni yeni sektör haline getiren bir ülkede, hele ki bir butik otel ve restoran için oldukça uzun bir süre değil mi? Önce 100 yıllık bir dut ağacının altında muhteşem bir bahçe içinde ilk butik restoranımız, gelen talep doğrultusunda İzmir Karşıyaka’da iki yüz kişiye yakın kapasitesiyle bir taverna, arkasından da ilk hayalimiz bir butik otel… Her akşam, patronundan aşçısına tüm personelin sirtaki yaptığı ve öğrettiği bir konsept. Belki de ilk ve tek! Artık “Sardunaki tarzı” diye adından bahsettiren meze çeşitleri… Mis gibi sabun kokan 10 odalı bir Rum konağı konsepti… Yine talepler doğrultusunda, otelimizin bahçesinde açtığımız mini meyhanemiz “Tsakir – Kefi”… Veee mademki “Greek” konseptini seçtik ve bundan da çok mutluyuz; suyun öteki yakasına bir Sardunaki yakışır dedik ve Sakız’da bir Sardunaki CHİOS olsun istedik. Mayıs ayından itibaren hizmetinizde… Adıyla ve davranışıyla kendine özel ödüller alıp tanınmış misafirlerin TV programlarında, gazete köşelerinde, kitaplarında adı geçen SARDUNAKİ… 10 yıllık bir emeğin sonucu, gittikçe büyüyen dostluklar… Sardunaki dostlukları… 10 yılda ne kazandınız diye sorsalar, vereceğimiz yanıt “binlerce dost” olurdu. Ne mutlu bize, ne mutlu Sardunaki’ ye… Bundan sonra da hep birlikte “Yaşama Yeniden Aşık Olacağız.” Sardunaki Ailesi ADRES 74 ADRES 75 Sardunaki Konak Otel Yeni Mecidiye Mah. 3009 Sok. No: 14 Alaçatı / İZMİR Tel: 0 232 716 68 78 Fax: 0 232 716 68 77 Gsm: 0 532 274 04 37 E-mail: [email protected] www.sardunaki.com www.facebook.com/sardunakiizmir ADRES 76 76 Hazırlayan: Işıltan Irmak Fotoğraflar: Cansu Binay- Barış Binay ADRES 77 İzmir Gibi… Eşi Benzeri Yok! VARYANT KARŞIYAKA “Öyle bir yaşam alanı kurmalıydık ki, her açıdan ‘tek’olmalıydı. Alışılagelen ölçüleri ve normları bütünüyle değiştirdik." Adım adım yükselen muhteşem bir manzara... Tüm blokların güneye baktığı ve hiçbir dairenin birbirinin görüşünü engellemediği VARYANT Karşıyaka projesinde, zeminden itibaren adım adım yükselen panoramik deniz ve kent manzarası adeta nefes kesiyor. Kademeli konumlandırılmış bloklar havadar aralıklar düzenlenerek kurgulandığı için burada, Ege’nin eşsiz imbatını her noktada hissedeceksiniz. Varyant Karşıyaka’da binaların dış cepheleri bütünüyle porselen kaplama. Bu uygulama ile bakım maliyetleri oldukça düşürülmüş olacak. 14.250 m2’lik bir alanı kapsayan proje; özel peyzajlı rekreasyon alanları, çocuk oyun alanları, süs ve yüzme havuzları, açık-kapalı otoparklar, spor alanları, sinema salonu gibi sosyalleşmeyi artıran ortak kullanım alanları ile farklılığını ortaya koymayı hedefliyor. ADRES 78 ADRES 79 İhtiyaçlar Seçimleri Belirler. Projede metrajları 128 m2 ile 376 m2 arasında değişen ve her noktada 3 m tavan yüksekliği olan toplam 132 daire mevcut. Böylece evlere adım attığınız ilk anda, iç mekânların ne kadar ferah olduğunu hissedeceksiniz. Güçlü Ortaklık, Güçlü Yapılar! Kumko Yapı A.Ş. inşaat sektöründe İzmir’de 40 yıldır faaliyet gösteren ve birbirinden değerli projelere imza atan Kumova İnşaat ile merkezi Konya’da bulunan ve toptan ayakkabı sektörünün lider firmalarından biri olan Kocaman Kardeşler A.Ş. ortaklığıdır. Kentsel doku ile uyumlu, en ileri teknolojiyi kullanarak insan öğesini daima ön plana çıkaran projeler üretmeyi vizyon olarak hedefleyen Kumko Yapı A.Ş., gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya yaratmak amacıyla attığı her adımda doğaya ve çevreye saygılı olma amacını kendisine vizyon edinmiştir. GEZİ 80 Hazırlayan: Serap Mumcu VENETO'DA HAYATIN TADINI ARAYIŞ Veneto şehirleri: Venedik'te bir yaz sabahı esintisi ile güne başlıyorum. Campo San Giovanni e Paolo'nun esnafı çoktan kepenklerini açmış bile. Evimin karşısındaki kilisenin çan sesleri ve meydandaki tek ağacın hışırtısı, rüzgârın sesine karışıyor. Hazırlanmam gerek. Yine yollara düşme zamanım geldi. Davide ile uzun bir yolculuğa çıkacağız. Artık yeterince Venedikli oldum diyebilirim. Biraz da şehrin bağlı olduğu bölgeyi yani Veneto'yu tanımam gerekiyor. Evim, tren istasyonuna 25 dakikalık yürüyüş mesafesinde olduğu için güzel havanın tadını çıkara çıkara kendimi Venedik sokaklarına bırakıyorum. Erken çıktım, vaktim de var. O nedenle sevdiğim birkaç sokaktan geçmek için yolumu uzatıyorum. Bir yandan da Venedik ile Veneto şehirleri arasındaki bağları düşünüyorum. GEZİ 81 GEZİ 82 GEZİ 83 Serenissima'nın şehirleri: Serenissima Repubblica yani “En Huzurlu Cumhuriyet” ve ona bağlı olan bölgelerden meydana gelmektedir. Bugün hep birlikte birkaçında birazcık dolaşacağız. Nereye gidersek gidelim Serenissima'dan izler bulacağız. Bir zamanlar bir deniz imparatorluğu olan Serenissima'nın nasıl bu bölgelere hükmetmiş olduğuna tanık olacağız. San Marco'nun Kanatlı Aslanı Her Yerde: Bir Veneto şehrine gittiğimde Venedik'e ait bir şey ararım hemen. Şehrin en önemli meydanında, mutlaka bir sütun üzerinde San Marco'nun kanatlı aslanı bana merhaba der. Hem gücün hem de özgürlüğün sembolü olan o aslanın gölgesinde her şehir bir dönem huzuru bulmuş. Her şehrin bir kalbi vardır! CastelFranco Veneto: Adımımı attığım her bölge kendi içerisinde farklılıklar taşımakla birlikte bir bütünün parçaları olduğunu belli ediyor. Davide beni, CastelFranco Veneto tren istasyonunda bekliyor. CastelFranco şehri, Giorgino ile anılır. XVI. yüzyılın büyük ressamlarından Giorgione, çok az çalışmanın kendisine ait olduğu kesin olmasına rağmen sanatta devrimci kabul edilen eserler vermeyi başarmıştır. Sanatçı'nın en ünlü eseri “Fırtına”dır. CastelFranco adından da anlaşılacağı üzere Castel yani "kale" şehri çepeçevre sarar. Şehrin geçmişi 1195 yılına kadar uzanır. O nedenle şehirde bu tarihten sonraki her yüzyıla ait olmak üzere birçok eser görürsünüz. Şehrin en büyük katedralini yani Duomo'yu mutlaka görmelisiniz. GEZİ 84 GEZİ 85 Villa Emo ve Palladio: Davide beni Castelfranco gezisinin hemen ardından Andrea Palladio villalarından biri olan Villa Emo'ya götürüyor. Soylu Emo ailesi tarafından Palladio'ya sipariş ettirilen bu villa, bugün Palladio'nun dünyaca tanınan önemli bir eseri olarak Padova bölgesinde, CastelFranco yakınlarında yer alıyor. Villanın harikulade bahçesi, insanı gerçekten derinden etkiliyor. Baharda limon ağaçlarının yaydığı enfes koku da manzara ile mükemmel bir uyum yakalıyor. Salonlarda yer alan duvar resimleri ve özel süslemeler, döneme uygun eşyalar, burayı daha da özel kılıyor. Villa Emo, Palladio villalarına tek örnek değil elbette. Veneto bölgesinde hem çok sayıda Palladio eseri hem de Palladio stili villa bulmak mümkün. Tam yaşanılası yer diyorum Davide'ye ve kendimi oturma odasında kitap okurken hayal ediyorum. Bahçemde uzanırken rüzgârın esintisiyle bana gelen limon ağaçlarının sarhoş edici kokusu ile uykuya dalmak istediğimi söylüyorum. Bir gün benim de bir Palladio villam olur mu diye soruyorum. Davide, hayallerimin sınırının olmadığı söyleyip gülümsüyor. Veneto şehirlerinin her birinin mutfağının, vazgeçilmez bir ögesi olduğundan bahsediyor Davide. Mesela genel olarak Treviso'da ama en çok da Castelfranco'da yetişen bir sebze türü olan “radicchio” yani “hindibağ” adını verdiğimiz kırmızı salata. Venetolular bu radichhio ile salata harici son derece lezzetli rizottolar yapıyorlar. Mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Bir de tabii buraya özgü bir yemek olan “Ravioli di magro ai 4 formaggio e radicchio” yani dört peynirli ve radicchiolu olan tipik İtalyan makarnası Ravioli'yi mutlaka tatmalısınız. Peynir demişken Veneto'nun neresine giderseniz gidin çok iyi peynirler yersiniz; ama iyi bir şarap eşliğinde peynir tadımı yapmak isterseniz de “Bastardo del grappa”, “Casatella Trevigiana DOP”, “Formajo Inbriago”, “S-CEK di Segusino” ve “Morlacco”yu denemeden sakın bölgeden ayrılmayı düşünmeyin. Ayrıca şehrin nezih sokaklarında kesinlikle pespaye olmayın. Burası her ne kadar küçük bir şehir olsa da İtalyan modasının burada çok sıkı takip edildiğini bilmelisiniz. Ben de her ne kadar bütün günü alacak bir şehir gezisi bile olsa rahatlığımdan feda edip topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. CastelFranco'nun sokaklarında sanki bir prensesmişim gibi yürüdüm. Şehirden ayrılırken Davide'ye, “Biliyor musun ben burada yaşamak istiyorum.” dedim. GEZİ 86 GEZİ 87 ASOLO: Tıpkı Castel Franco gibi Treviso'ya bağlı başka bir kuzey şehrini görmeye gideceğiz diyor Davide. Hem acele etme bugün gördüğün başka yerler de olabilir. Hepsi de hayallerine girmek için seni bekliyorlar. “Yokuş çıkacağız, çok yürüyeceğiz” diyor. Şehrin senin açından önemli bir yanı var diye de ekliyor. Bir zamanlar Venedik'e ait bir ada olan Kıbrıs Adası'nın Kraliçesi Cateria Cornaro burada yaşamış. Ünlü aktrist Elenora Dose de şehre damgasını vuranlardanmış. Asolo'ya doğru yokuş yukarı çıktıkça kendimi sanki bir Orta Çağ masal şehrine giriş yapıyormuş gibi hissediyorum. Bu şehir o kadar güzel ve yeşil ki sırf bu nedenle birçok sanatçı, bilim adamı ve yazarın da zamanında buraya yerleştiğini Davide'den öğreniyorum. Elbette o birbirinden güzel evleri görünce hemen hayaller kurmaya başlıyorum ve hatta çok beğendiklerimi o meşhurların elinden bile alıyorum. Fakat her gördüğüm ev beni büyülemeye o kadar hazırdı ki yirmiden fazla evim oluyor hayalimde. Bu sefer bu kadar çok evde birden yaşayamayacağımı düşünüp sevdiklerime ve tabii rehberime de birer ev hediye etmeyi ihmal etmiyorum. Asolo şehrinin geçmişi Roma Devleti'nin çöküşüyle başlıyor ve her yüzyıla damgasını vuran ögeleri barındırıyor. Venedik Serenissima olduğu dönemlerde elbette ki bu kuzey şehrine de damgasını vurmuş ve şehri Venedikli yapmış. Ardından Napoleon da şehirden geçmiş ve o da izlerini bırakmış. Asolo küçük bir şehir. Şirin kafelerinde oturup saatlerinizi geçirebilirsiniz. Taş evlerinde kendinize bir oda kiralayıp Veneto bölgesinin geleneksel yemeklerini tadıp ünlü Asolo şaraplarından yudumlayabilirsiniz. Hepsinden de öte Asolo'da keyifle bir ömür geçirebilirsiniz. “Davide, ben CastelFranco'yu sana bırakıyorum ve Asolo'ya yerleşiyorum. Burada kendimi evimde gibi hissedeceğim.” diyorum. Davide ise acele etme henüz evine gelmedin diyor. Valdobbiadene: Veneto şehirleri bitmek bilmiyor. Gezimizin bugünkü kısmını Valdobbiadene bölgesinde noktalamak istiyor Davide. Söylenmesi bu kadar zor olan bu yerin dünyaca ünlü olduğunu ve bu bölgede yetişen üzümlerden prosecco yapıldığını anlatıyor. Elbette o proseccoların en iyileri doğrudan bu bölgede bulunuyormuş. Hatta Valdobbiadene'nin sadece bir kısmında San Martino'da ise daha da iyi proseccolar yapılıyormuş. Davide için ayrıca önemli bu bölge; çünkü burada geçmişinden kalan izler var. Üzerinde soyadını taşıyan minicik tarihi bir kiliseye götürüyor beni ve sonra da babasının ailesine ait çok eski bir eve gidiyoruz. Evin sütunlarının güzelliğine hayran kalıyorum. Manzaranın güzelliğine hayran kalıyorum. Sonsuz yeşilliğin içinde çiçeklerin arasında gün batımını seyre dalıyorum. Günün sürprizi ise kaynağından gelen tadına doyum olmaz bir prosecco oluyor. Kadehlerimizi bu güzel güne kaldırıyoruz. Valdobbiadene ve Valdo ismiyle her yerde, marketlerde dahi şarap buluyorsunuz. Ancak gerçeğini sahtesinden ayırmanız gerekiyor. Her gördüğünüz Valdo şarabı gerçekten Valdobbiadene'de hazırlanmıyor olabilir. Bu arada Valdobbiadene'den Verona'ya doğru giden yol üzerinde bir de Valpolicella bölgesi bulunuyor. O bölgenin de kırmızı şarapları oldukça ünlüdür. Kırmızı şarap sevenler ile klasik ve sert tatlardan hoşlananlar için Valpolicella classico ya da superiore kesinlikle doğru tercih olacaktır. BOTANİK 88 Hazırlayan: Selma Aydıngöz BOTANİK 89 Merhaba sevgili Decor35 tutkunları. Bahar aylarının sonuncusu olan Mayıs sayımızda renk konseptimiz mor, eflatun ve lila olunca çiçeklerimiz de haliyle mor ve tonları olacak. Aslında öyle güzel , öyle canlı bir renk ki mor, hangi mekana girerse oraya canlılık ve hareket getirir. Hemen çevreme bakıp bu renkte neler görebilirim diye araştırmaya başladım. İlk gözüme çarpan mor salkımlar oldu. Sonra gördüm ki mis kokulu leylaklar, petunyalar ve hezeranlar da bahçelerdeki çiçekliklerde yerlerini almaya başlamışlar. Biz de bu ay bunları konuşalım istedim. Nerelere dikilir, nasıl bakılır, hangi renkler birarada olursa güzel durur? Bütün bunları konuşmaya hazır mısınız? Haydi başlayalım öyleyse: BAHÇE, BALKON VE TERASLARINIZA MOR DOKUNUŞLAR MOR SALKIM (Wisteria sinensis): Bahçelerde, pergolelerde oturup çay ve kahve içme zamanımız geldi. Hele de o pergolede bir mor salkım, henüz yaprakları bile çıkmadan, mis kokulu salkım salkım çiçeklerini açmışsa…. Toprak seçiciliği fazla olmayan bu güzel çiçek; çok yıllık, sarılıcı, hızlı büyüyen bir bitkidir. Bahçelerinizde parmaklıklarınıza, pergole ve çardaklarınıza sardırabilirsiniz. Güneş gören bir yer, tercihi olacaktır. Budanmazsa 5-10 m yüksekliklere tırmanabilir. Sürgün vermeye başlamadan budayarak gelişmesini yönlendirebilirsiniz. Yapraklanmadan önce açan, açık eflatun renkli, hoş kokulu salkım şeklindeki çiçekleri, görsel bir şölen gibidir. Daha sonra parçalı yaprakları gelişir. Açık yeşil bu yapraklar arasından yaz boyunca da zaman zaman çiçekler açabilir. Mor Salkımlar uzun ömürlüdür. Yıllarca sizinle birlikte olabilecek gövdesi kalınlaşarak ağaç gövdesi gibi olabilir ve hatta istenirse ağaç şekli verilerek de yetiştirilebilir. Fidanlarını dış mekan bitkileri satan yerlerden kolayca bulabilirsiniz veya daldırma ya da çelik yöntemi ile kendiniz de üretebilirsiniz. LEYLAK (Syringa vulgaris): Bahçelerimizin nazlı ve kibar ağacı leylak, küçük demetler halindeki mis kokulu çiçekleri ile bahar aylarında bahçelerimizin vazgeçilmezlerindendir. Açık eflatun tonundaki çiçek rengi (leylak rengi), renk tanımlarına yeni bir boyut getirmiştir. Ancak çiçekleri geçtikten sonraki görünümü çok cazip olmadığı için daha bodur, daha renkli ve çiçekli çalılarla destekleyerek dikersek, çiçeksiz zamanında bahçenin o köşesinin renksiz bir görüntü almamasını sağlamış oluruz. Leylak renginden başka beyaz, pembe alacalı renkte çiçekleri olan çeşitleri de vardır. Rutubetli yerleri sevmez. Toprak seçiciliği fazla değildir; ama kireçli toprakları daha çok sever. Kökünden çıkan sürgünlerini ayırarak veya çelik alarak kendiniz de üretebilirsiniz. PETUNYA (Petunia sp.): Solonacea (Patlıcangiller) familyasından sarılıcı, sarkıcı formlu petunyalar, borazan benzeri çiçekleri ve oval yeşil yaprakları ile bahçelerdeki tarhlarda, balkon saksılarında veya askılı saksılarda yetiştirilmeye uygundur. BOTANİK 90 BOTANİK 91 Mordan sarıya kadar değişen renkte, katmerli ve yalınkat çiçekleri vardır. Yaz mevsimi boyunca çiçekli kalan tek yıllık bitkilerdendir. Güneşli ve yarı gölge alanlarda rüzgardan korunaklı olarak dikerseniz daha sağlıklı gelişir. Tohumdan yetiştirmek biraz uzun zaman alır. Üzerinde rengini belli eden çiçek açmaya başlamış fidelerini alarak dikim yaparsanız görsel olarak dilediğiniz renk kombinasyonlarını da yakalayabilirsiniz. Susuzluğa dayanamazlar. Fazla su vermeden ama susuz da bırakmadan yaz boyunca da 15 günde bir çiçek gübresi ilave ederek bakım yapın. Bahçelere alternatif olarak balkonlarda askılı saksılarda da çok güzel bir görüntü elde edebilirsiniz. HEZERAN / SÜVARİ MAHMUZU (Delphinium sp.) Az bilinen ama çok zarif, gösterişli ve narin bir mevsimlik bahçe çiçeğidir. Zarif yeşil parçalı yapraklardan oluşur. Gövdesinin tepesinde koçan şeklindeki çiçekleri çoğunlukla mor - eflatun veya pembe - beyaz olabilir. Çiçek partellerinde topluca ekildiğinde 75-100 cm’ye kadar boylanarak o bölgede görsel bir şölen oluşturur. Bu nedenle kısa boylu bitkilerin arkasına dikmekte ya da kötü görüntüsünü kapamak istediğiniz bir duvarın önüne ekmekte yarar var. Güneşi ve suyu sever. Açan ilk çiçekleri budarsanız, bitki yana doğru gelişerek daha çok çiçek açar. Mayıs ayında başlayan çiçeklenme, ekim ayına kadar devam eder. Bahçenize bir kez hezeran ekerseniz tohumları dökülerek her yıl yeniden çıkabilir. Tohumlarını, çiçek marketlerde bulabilirsiniz. İsterseniz doğrudan bahçenizdeki yerine dikerek veya once başka bir kasa ya da saksı içine ekerek yetiştirdiğiniz fideleri sonradan bahçedeki yerlerine geçirerek yetiştirebilirsiniz. Bu sayıda size bir kitap önermek istiyorum: Börtü böcek için doğa dostu öneriler ve ev yapımı ilaçlar-Dr.FüsunTezcan Bahçe ve balkonlarda zararlı böceklerle uğraşmak zordur, çünkü zehirli ilaçlar daha profesyonel bahçeler için ambalajlanmıştır. Yüklü para verilerek alınan ilaçlar, azar azar kullanıldığından kullanım tarihi geçer ve atmak zorunda kalırız. Üstelik evlerimizdeki çocuklarımıza ve ev hayvanlarımıza da zarar verebilir. Bir meslektaşım çalışıp araştırmalar yapmış ve elimizin altındaki doğal ürünlerle evde kolayca yapılabilecek preparatların formüllerini bir kitapta toplamış. Bitkilerinizin sağlıklı ve canlı gelişmelerini istiyorsanız bu kitaptan bir tane edinmenizi ve elinizin altında bulundurmanızı tavsiye ederim. Böylece; soğan, sarımsak ve acı biber kullanarak güllerinizi saran bitlerden kurtulabilirsiniz mesela. Yakın (AlsancakKıbrıs Şehitleri) ve Yavuz (Kemeraltı-İzmir) kitabevleri ve internetteki birçok kitap satış sitesinden bulunabilir. Yararlı olacağına inanıyorum. Huzurlu bir mayıs ayı diliyorum size ve çiçeklerinize… ELİŞİ 92 Hazırlayan: Yağmur Aksoy ELİŞİ 93 AYÇA BUMİN 1979 yılında İstanbul’da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Organizasyon ve prodüksiyon alanında iş tecrübesinin ardından mozaik sanatına hayranlığı kendisini bu alanda eğitim almaya ve çalışmaya yöneltti. İstanbul’da Türk Kültürüne Hizmet Vakfı bünyesinde cam ve mermer mozaik eğitimi aldı. İtalya Ravenna’da Scuola Arte Del Mosaico’da mermer ve smalti mozaik workshoplarına katıldı. 2007 yılından bu yana İstanbul’da sanatevleri bünyesinde ve kendi mozaik atölyesinde mozaik kursları vermektedir. Mozaik eserleri çeşitli sergilerde yer almakta ve sipariş üzerine kişiye özel mozaik tasarım ve uygulamaları yapmaktadır. AIMC (Uluslararası Çağdaş Mozaikçiler Birliği) üyesidir. Mozaik eserlerine www. aycabumin.com üzerinden ulaşılabilir. Sergiler: 2009 ‘’Aralık’’ Karma Sergi, Deniz Müzesi Komutanlığı Ana Teşhir Binası, İstanbul 2010 Mozaik Sanatı Tanıtımı ve Mozaik Atölyesi, Pierre Loti Fransız Lisesi, İstanbul 2010 ‘’Artworks 2010’’ Karma Sergi, Basın Müzesi, İstanbul 2010 ‘’66 Kadın 66 Yapıt’’ Dünya Kadınlar Günü Karma Sergisi, Ressamlar Derneği, İstanbul 2010 ‘’Ekspresyonistler Buluşuyor’’, Karma Sergi, Grand Haliç Hotel Sergi Salonu, İstanbul 2011 “Doctors Without Borders yararına Sergi ve Açık Arttırma”, Northville Art House, Michigan, USA. ELİŞİ 94 ELİŞİ 95 Hazırlayan: Yağmur Aksoy AYSUN KARASU NAİF BİR SANAT QUILLING (KAĞIT) SANATI ELİŞİ 96 ELİŞİ 97 1982 İzmir doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunuyum. 2010 yılından beri kağıt (quilling) çalışmaları yapıyorum. Quilling ile yurtdışındaki bir sergimde tanıştım ve büyülendim. Kağıt, zaten benim için her zaman çok özel bir malzeme olmuştu. Şimdi tablolarımda daha da özel hale geliyorlar. Quilling, 0,5 veya 1 cm şeritler halinde kesilmiş hamurun, zemine dikey olarak yapıştırılmasıyla oluşan bir teknik. İlk olarak 15.yy rahibe okullarında el sanatları dersinde uygulanmaya başlanmış. Dini içerikli yazıların etrafını süsleme amacıyla da kullanılmış. Fakat o dönem, kağıdın hem az bulunması hem de pahalı bir malzeme olmasından dolayı Quilling sanatı devam edememiş. Kağıt daha yaygın bir malzeme olmaya başladıktan sonra, özellikle Amerika ve Rusya'da, Quilling sanatı yeniden popüler olmaya başlamış. Henüz ülkemizde çok bilinen bir sanat olmamasına rağmen, kişisel çabalarımla Quilling sanatını tanıtmaya çalışıyorum. Takip etmek, çalışmalarımı incelemek ve bana ulaşmak için Facebook/ kağıt tasarım atölyesi ve Instagram / aysunkarasuart adreslerini kullanabilirsiniz. SERGİLERDEN BAZILARI 2012 İnternational Art Center – Uluslararası Grup sergi-İstanbul 2011 Galery Expo Grup Sergi, Long BeachKaliforniya/ Amerika 2011 MP Galery Grup Sergi , Kanada 2010 Gallery Sigvardson Grup Sergi-Danimarka 2010 Hülya Kırımoğlu Sanatevi Açılışı ‘Sevgilerde’ Grup Resim Sergisi-İstanbul 2010 Çekirdek Sanat Grup Resim Sergisi-İstanbul Teninizdeki Sanat IŞILTAN TAKI & ETÜT ATÖLYESİ 1775/4 Sk No: 5/A Karşıyaka-İZMİR (0232) 368 96 98 (0507)484 02 49 facebook.com/isiltanirmak @isiltanirmak
© Copyright 2024 Paperzz