R AD DERG S KUTLU DO UM ÖZEL SAYISI 2014 Y l: 6 Say : 35 [email protected] [email protected] ED TÖRLER GÜLENAY Z YA/ÖMER NAZ F GRAF K TASARIM MUSAVV BE/NURDEN Z Kelebek-sy.2,3 Güzel Kokulu Narin Bir Çiçek “Gülbahar AY”-sy.4,5 Sohbet-i Piran “Esma YOLCU”-sy.6,7,8 Hazreti Muhammed’in (s.av) Mübarek sm-i erifleri “D hye I IK”-sy.9 Han mlar Âleminin Y ld zlar “Meftun AY”-sy.10,11 Karde li i Bozan Fitneler “Ömer NAZ F”-sy.12 Tespihin Feryad “HAMU ”-13,14,15 Onlar Y ld zlar “Erva YAREN”16,17 Din Duygudur “Fatma Meryem AK”-sy.18,19 Mustafa Özba Efendi’den Gül Destesi “Nisa YILDIZ”-sy.20 Ey man Edenler “Karia ECR N” sy.21 Bir Kendinde Geçme “Ahmer KÂN”-sy.22,23 Duvar “Ay e ARICAN”-sy.24,25 Tasavvuf Vakf Ak ehir Temsilcili i-sy.26 Tasavvuf Vakf Yunak Temsilcili i-sy.27 Tasavvuf Vakf Ala ehir Temsilcili i-sy.28,29 Tasavvuf Vakf Bay nd r Temsilcili i-sy.30,31 Tasavvuf Vakf Çanakkale Temsilcili i-sy.32,33 Tasavvuf Vakf Gaziemir Temsilcili i-sy.34,35 Tasavvuf Vakf stanbul Temsilcili i-sy.36,37 Tasavvuf Vakf zmit Temsilcili i-sy.38,39 Tasavvuf Vakf Tekirda Temsilcili i-sy.40,41 Bitkilerdeki ifa “Sare üheda BA AK”-sy.42 Sa k “Eslem SARIGÜL”-sy.43 Çocuk Geli imi ve Aile “Bengisu UMMAN”-sy.44 Özlem’ini Duydu unuz Lezzetler “Hafsa KEVSER” –sy.45 Günlük Vird-sy.46,47 Tekke Tan m-sy.48 Birinin yüzü sevgiliye dönmü Biri de var ki yüzü zaten onun yüzü kesilmi . Olur ya dikkat ede de yüzü tan r hale gelirsin. (Mesnevi Hz. Mevlana) Demek ki birisi sevgiliye dönmü , Sevgiliye dönmü ; o sevgili olmak için u ra yor. Ama birisi de var ki yüzü sevgili olmu , Hani diyor ya benim öyle kullar m vard r ki Onlara bakt zda Allah hat ra gelir. Demek Allah' n öyle kullar var ki, Onlar n yüzleri sevgili olmu ; Onlara bakt kça Allah hat ra geliyor. Kimileri de var onlar sevgiliye yönlerini döndürmü ler, Sevgiliye bak yorlar, her bakt klar yerde sevgiliyi görmeye çal yorlar. Ama kimileri var ki! Sevgilinin yüzü olmu O, O'na bakan sevgiliyi görüyor. O MUHAMMED MUSTAFA’YA (s.a.v) bakan neyi görür ki! O Muhammedi Mustafa (s.a.v) kokusunu alan neyin kokusunu alm r ki! O, O'nun yüzü gibidir, O, O'nun kokusu gibidir, Hani öyleleri vard r ki Hani Hazreti Peygamber’in (s.a.v) varislerim dedikleridir. O varislerim dedikleri de her dönemin yüzü gibidir, Onlar görünce Allah hat ra gelir ya, Hadis-i erif öyle ya, Hani yeryüzünün manevi direkleri vard r, Hazreti Abbas Efendimiz der ya, te onlar velilerdir” te onlar dinin ya anmas ve ya at lmas için mücadele verenlerdir der ya, Hani der ya Hz Ömer Efendimiz, -1- www.mevlana.org.tr “Onlar bir eye ol dedi inde Allah oldurur” der ya, te onlard r, onlar sevgilinin yüzü olmu lard r. Kimisi yüzüne dönmü tür, '” kisininde yüzlerine bak yüzlerini hat nda tut Olur ya dikkat ede de yüzü tan r hale gelirsin” te rab ta budur, Sen o sevgiliyi gören gözleri görmek istersin, O sevgiliye bakan yüze bakmak istersin, Miraçtan gelmi , Miraçtan dönmü , O yüzü gören, O yüzü görmü olmaz m ; Miraçtan gelmi ; Onu dinleyen O'nu dinlemi olmaz m ! Demedi mi zikredenler sana baks nlar güzel örnekler var, Demedi mi Habibim ne verdiyse al n, Demedi mi o heva ve hevesinden konu mad . Benim emrimi söyledi. Bak n dili O olmu , Hali, fiiliyat O olmu , Demedi mi Ey Habibim de ki; E er Allah' seviyorsan z bana uyun. Demek ki O'na baka baka O'nu tan rs n, O'nun yeryüzünde ya ayanlar vard r, O hani az önce bahsetti im, Onlara bakt zda Allah hat ra gelir diye, Onlar tan zda O'nu tan rs z, Ona baka baka baka... O'nu görürsün, Ona baka baka O'nu tan rs n. (8 ubat 2014 Karabasi Veli Tekkesi Üstad Mustafa Özba n Mesnevi sohbetinden al nt -2- Kelebek www.mevlana.org.tr r.) Güzel kokulu, narin bir çiçek… Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) öyle buyurmu tur: “ ki karde in misali, iki elin misali gibidir: Biri di erini y kad (Hadis-i erif) gibi kendisini de y kar.” Yan nda oldu unda huzurlu oldu un, göz göze geldi inde gözlerinin içinin parlad , gördü ünde mutlu oldu un, bir derdi oldu unda derdiyle dertlendi in, derdine çare arad n, yaln zl nda onun yaln z oldu unu hissedip yan nda oldu un, güldü ünde güldü ün a lad nda a lad n, a lad nda onu gülümsetmeye çal n, özledi inde özledi in, beraber Kur’an ve sünnet için çal p çabalad z, ayn meclislerde bulundu unuz, ayn yolda yürüdü ünüz, el ele yürüdü ünüz, ayn istikamete yürüdü ünüz, yürürken onun ihtiyac kar lad n, onu nefsine tercih etti in, zahiri ve manevi yolculuklarda yan yana oturdu un, cennette Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) ve sahabi efendilerimizin bulundu u o halakada omuz omuza oldu un kimsedir karde . Allah’ n lütfu ikram r karde . Karde öyle de erlidir. Allah’ n emanetidir. Güzel kokulu, narin bir çiçektir o. “Mümin müminin aynas r, mümin müminin karde idir, (ihtiyaç duydu unda) onun geçimini temin eder / zarardan-ziyandan korur ve arkas ndan da / g yab nda da elinden geldikçe onu savunur."(Ebu Davud, Edeb, 49). Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Ey Allah’ n kullar , Allah’ n emretti i ekilde karde olun.” (Müslim, c.3, s.1985, Birr 28-2563) buyurmu tur. Karde li i Allah bize emretmi tir. Karde li i ö renmek içinse Peygamber Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) bakmam z yeterlidir. “Müslüman Müslüman n karde idir. Ona zulmetmez ve onu tehlikeye atmaz. Her kim bir karde inin ihtiyac giderirse, Allah da onun ihtiyac giderir. Her kim bir Müslüman n s nt giderirse, Allah da o kimseden k yamet gününün s nt lar ndan bir s nt giderir. Her kim bir Müslüman n kusurunu örterse, Allah da k yamet gününde onun kusurunu örter.” (Müslim, Sahih, 4677) Karde li in ya and bir ülke güçlenir, büyür ve geli ir. Karde ini korursan Allah da seni korur, ülkeni korur. Karde lik insan olgunla r. Allah kalbini korur. u zamanda ya anan olumsuz her eyi ortadan kald racak bir hamle vard r ki o da karde liktir. Bunu ba arabildi imizde her ey yoluna girebilir. O zaman ülkemiz çiçek bahçesi olur. Her yer bu güzel kokulu narin çiçeklerle dolar. Bu zamanda karde olmak da cihat etmek gibidir. "Biz u rumuzda gayret gösterip mücahede edenlere elbette muvaffakiyet yollar gösteririz." "Yolumuzda olanlar n yollar açar z." (Ankebut Sûresi 69) -3- www.mevlana.org.tr Karde bir emanetse, emanete onu en güzel haliyle teslim edene kadar riayet etmek gerekir. Karde imizin kusurlar görmemek, onu gözetmek, yard mc olmak, karde li in haklar r. hya-u Ulumiddîn'de bununla alakal olarak “Karde inin senin üzerinde malda, nefiste, dilde ve kalpte hakk vard r. Onu affetmek, ona duada bulunmak, ona kar samimi ve dürüst olmak, vefakâr bulunmak, kolayl k göstermek, tekellüf ve teklifi terk etmek vazifendir. Bunlar n tamam sekiz hakt r.” Azalar ekildedir: n bile karde imize kar yerine getirmesi gereken durumlar vard r. Bunlar u Göz Göze gelince, onlara muhabbetle bakmal , böyle bakt onlara sezdirmelisin, onlar n güzelliklerini görüp, kusurlar na gözlerini kapamal n. Onlar seninle konu tuklar zaman gözünü onlardan kayd rmaman ve onlar itibara alman gerekir. Rivayet edildi ine göre Hazreti Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) huzurunda oturan herkese teveccüh eder, yüzüne bakma f rsat verirdi.(Tîrmizi) Rasûlullah´ (sallallahu aleyhi ve sellem) dinleyen herkes zannederdi ki, Rasûlullah´ n (sallallahu aleyhi ve sellem) nezdinde ondan daha faziletli bir kimse yoktur. Rasûlullah´ n (sallallahu aleyhi ve sellem) meclisi; tevazu, hayâ ve emniyet meclisiydi. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) arkada lar n yüzüne gülüp tebessüm etmek bak ndan, arkada lar n konu tuklar dinlemek ve onlar benimsemek yönünden insanlar n en üstünü idi. Kulak Kula a gelince, arkada n konu mas na kulak verip onun sözlerinden tat al p tasdik ederek konu mas ndan ho land göstermelisin. Arkada n konu mas mücadele, münazaa, müdahale ve itiraz etmek suretiyle kesmemelisin. E er konu tuklar esnada senin acil bir i in ç karsa onlardan özür dileyerek konu malar kesebilirsin. Onlar n ho görmediklerini dinlemekten kaç nmal n. Dil Dilin vazifelerinden biri arkada lar na yüksek sesle konu mamak, arkada lar ekilde onlara hitap etmemektir. n anlayamayaca Eller Ellerin vazifesine gelince, arkada lar na elle yap lacak yard mlardan geri durmamakt r. Ayaklar Ayaklara gelince, arkada lar n arkas nda tâbi olan bir kimsenin yürüyü ü ile yürümeli, hiçbir zaman efendinin yürüyü ü gibi yürümemelidir. Arkada lar kendisini ne kadar öne geçirirlerse, o kadar öne geçmeli, kendisini ne kadar yakla rlarsa, o kadar yakla mal , arkada lar geldi inde aya a kalkmal , ancak onlar oturdu u zaman oturmal r. Oturdu u yerde mütevaz bir ekilde oturmal r. “ hya- u Ulumiddin/ mam- Gazali) Bu edepler karde li imizi korumak içindir. Güzel ahlak dairesinde durdu umuz müddetçe karde li imiz de güzel olacakt r in allah. Allah öyle karde likler ya amay nasip etsin, karde lerimizi ve karde li imizi korusun. Gülbahar AY -4- www.mevlana.org.tr Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Allah Teâlâ Hazretleri buyurdu: “Kim benim veli kuluma dü manl k ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yakla ran eyler aras nda en çok ho uma gideni, ona farz k ld m eyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yakla maya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi art k ben onun i itti i kula , gördü ü gözü, tuttu u eli olur, onu yolumca yürütürüm. Benden bir ey isteyince onu veririm, benden nma talep etti mi onu himayeme al r, korurum.” Hadis-i kutsi Ariflerin Sultan , A klar n Burhan , Pir ÜFTÂDE HAZRETLER Evliyalar ehri Bursa’da dünyaya gelmi tir. Manyasl bir baba ile Bursa’n n Hamaml k Köyü’nden bir annenin evlad olan Mehmet Muhyiddin Üftâde Hazretleri 1490 y nda Bursa’da nebey Çar ’n n üzerinde Araplar Mahallesi'nde do du. Üftâde Hazretleri Celvetiye Tarikat ’n n kurucusudur. Rivayete göre Üftâde Hazretleri dünyaya geldi i zaman annesi rüyas nda o lunu süt deryas na dal p ç karken görmü ve rüyay tela la Üftâde’nin babas na anlatm o da “ allah lumuzun ilim erbab kâmil bir veli olaca na i arettir.” demi . Gençlik y llar nda Ulucami ve Do an Bey Mescidi’nde müezzinlik yapan Mehmet Muhyiddin Hazretleri’nin güzel bir sesi vard . Halk onu dinleyebilmek için ezandan önce caminin etraf nda toplan rd . Bir gün yapt bu hizmete kar k caminin mütevellisi, kendisine birkaç akçelik maa tayin etti. O gece rüyas nda “mertebeden dü tün Üftâde oldun” ikaz na maruz kalan Mehmet Muhyiddin Hazretleri, derhal maa terk ederek kendisine “Üftâde” lakab takt . Daha sonralar da baz iirlerinde kulland “Muhyiddin” mahlas b rak p Üftâde mahlas kullanmaya ba lad . Bir gün rüyas nda Seyyid Emîr Buhârî Hazretleri'ni gördü. "Bizim camide vaaz ve nasihat eyle!" emri üzerine, sabah Emîr Buhârî Camii'nde vaaz ve nasihate ba lad . -5- www.mevlana.org.tr smail Hakk Bursevi, ke fine dayanarak Hazreti Üftâde’nin uzun boylu, uzun sakall , sar ya meyilli renkte bir zat oldu unu haber vermektedir. Görünü ü ile etraf ndakilere güven verirdi. KurânKerîm okurken güzel sesinde sanki a yormu hâli mü ahede edilirdi. Kimsenin kalbini k rmaz, kalp rar m korkusuyla kendine hakaret edenlere bile hiç kar k vermezdi. Camiye sabah herkesten önce gider, yats namaz ndan sonra orada gece geç vakitlere kadar ibadet ederdi. Baz geceler evine giderken ss z sokaklarda bir sarho a rastlasa, ona yard m ederek evine kadar götürürdü. Herkese yard m etti i için Bursal lar onu çok severdi. Vakitlerini hep ibadet yaparak geçiren Muhammed Üftâde Hazretleri, tasavvuf büyüklerinin yolunda bulunmay arzu etti inden, bir velinin yan nda yeti meyi çok isterdi. Bir gün Karacabeyli r Dede Hazretleri isminde bir velinin Bursa’ya geldi ini ve Ulucami'nin yan nda ikamet etti ini rendi. Huzuruna var p, talebesi olmak istedi ini bildirdi. O da kabul ederek, Muhammed Üftâde Hazretleri’ni yeti tirmeye ba lad . Muhammed Üftâde Hazretleri, hocas n verdi i her vazifeyi en güzel ekliyle yaparak hizmet ediyordu. Nefsini terbiye etmek için, nefsinin istediklerini yapmay p, istemediklerini yap yordu. Haramlardan iddetle kaç yor, üpheli korkusuyla mubahlar n bile fazlas terk ediyordu. Bu ekilde hocas H r Dede’nin terbiyesinde sekiz y l canla ba la çal . Onun vefat ndan sonra da eyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri'nin ruhaniyetinden istifade ederek kalp gözü aç ld , kemale erip olgunla . Osmanl Sultan Üçüncü Murâd Han ile Üftâde Hazretleri, bir gün sohbet ediyorlard . Bir ara Üftâde Hazretleri, görünü te lüzumsuz bir tak m el kol hareketleri yapmaya ba lad . Mübarek yüzünün rengi, hâlden hâle giriyordu. Sonra eliyle bir yer s varm gibi yapt . Padi ah, aniden yap lan bu hareketlere önce bir mana veremedi. Sonra Üftâde Hazretleri’nin elinin siyahla görünce "Efendi hazretleri! Niçin böyle hareketler yapmaya ba lad z? Elinizin siyahla mas na sebep nedir?" diye sordu. O da "Sultan m! Tebaan zdan bir bal kç tayfas Karadeniz’in sular nda bal k tutuyordu. Tekneleri su alacak ekilde delindi. Bizden yard m istedikleri için biz de imdatlar na yeti erek teknelerini tamir ettik. Bu sebeple elimiz karard . Elhamdülillah Müslüman karde lerimizin bo ulmaktan kurtulmas na vesile olduk." buyurdu. Üftâde Hazretleri bir gün talebeleriyle k ra gitti. Bir p nar ba nda oturup sohbete ba lad lar. Vakit ilerlemi ti. Talebelerin baz lar ac kt klar ndan "Hocam z müsaade etse de bir yemek yesek." diye gönüllerinden geçirdiler. Onlar n bu dü üncelerini anlayan Üftâde Hazretleri "Ya Rabbi! Bu talebelerime bir sini yemek ihsan eyle!" diyerek içinden dua etti. O anda ortaya, getireni görünmeyen bir sini yemek kondu. Üftâde Hazretleri, talebelerine "Haydi evlâtlar m, yemeklerimizi yiyelim." buyurdu. Besmele çekilerek yemek yendikten sonra, sini aniden kayboldu. leri gelen talebelerinden Kemal Dede Hazretleri "Sini, suyun içine girdi!" diyerek sininin pe inden suya girmeye ba lad . Üftâde Hazretleri "Suyun içine sak n girme!" diyene kadar Kemal Dede Hazretleri suyun içinde eli çl iki ki inin kendisine do ru hücum etti ini gördü. zla sudan ç karak hocas n yan na ko tu. Hâdiseyi görenler p kald lar. Bir k günü ak am , Üftâde Hazretleri talebelerini toplam sohbet ediyordu. Bir ara "Dostlar m! Can z taze üzüm istedi. -6- www.mevlana.org.tr Acaba bulmak mümkün müdür?" buyurdu. Talebeler içlerinden "Bu k günü, bu karda taze üzüm olur mu?" diye dü ünürlerken, Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri de kendi kendine "Mademki bu sözü hocam söyledi, mutlaka bunda bir hikmet vard r." diye dü ünerek aya a kalkt ve "Efendim! Müsaade ederseniz ben getireyim." dedi. Müsaade edilince sepeti ald gibi Bursa'n n Çekirge mevkiindeki ba a gitti. Ba , karlar alt nda idi. Bir asma çubu unun üzerinden karlar temizledi inde, salk m salk m üzümler gördü. Bunun hocas Üftâde Hazretleri'nin bir kerameti oldu unu anlay p üzümleri sepete koymaya ba lad . Sepet de na kadar dolmu tu. Sepeti omzuna alarak dergâha do ru yürüdü. H zl h zl yürürken, birden aya kayd ve bir çukura dü tü. Çukur derin oldu undan, ç kmak için çok u ra ysa da ba aramad . Çaresiz kal nca hocas Üftâde Hazretleri'nden yard m istedi. çinden " mdat! Ya mübarek hocam!" der demez çukurun ba ndan bir ses "Ey Mahmud! Uzat elini de yukar çekeyim." dedi. Bu sesin sahibine bakt , tan yamad . Çukurun ba ndaki kimsenin, kendisine gülümsedi ini gördü. Utanarak elini uzatt . Yukar ç kt nda o kimseyi göremez oldu. Yine sepeti omzuna alarak dergâha do ru süratle gitti. Hocas n huzuruna vard nda sohbet devam ediyordu. Omzunda üzüm dolu sepeti gören talebeler p kald lar. Üftâde Hazretleri, yard m edenin H r aleyhisselâm oldu unu söyledi. Talebeler hocalar Üftâde Hazretleri’nin, Allahü Teâlâ'n n kat nda yüksek bir veli oldu unu ve Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin hocalar na olan teslimiyetini bir kere daha anlad lar. Bir gün Üftâde Hazretleri, talebeleriyle k ra ç km . Talebeler hocalar na takdim etmek üzere, çiçeklerden demet yaparak huzura getirdiler. Herkesin çiçe ini kabul eden Üftâde Hazretleri, Aziz Mahmûd Hüdâyi Hazretleri'nin getirdi i k k sapl çiçe i görünce "Evlâd m! Bütün arkada lar n demet demet çiçek getirdikleri hâlde, sen niçin sap k k bir çiçek getirdin?" diye sordu. Hüdâyî Hazretleri de "Efendim, zat- âlinize ne takdim etsem azd r. Fakat hangi çiçe i koparmak için e ilsem, o çiçe in Allahü Teâlâ'y zikretti ini gördüm. Ancak bu gördü ünüz sap k k çiçe in zikredemedi ini görünce, onu size getirdim. Kusurumu ba laman istirham ederim." dedi. Bu cevap, Üftâde Hazretleri'nin çok ho una gitti ve Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'ne hay r dualarda bulundu. Üftâde Hazretleri, dergâhta talebelere ders verdi i zamanlarda, bir gece rüyas nda Mevlana Celâleddîn-i Rumi’yi gördü. Mevlana Celâleddîn-i Rumi Hazretleri buyurdu ki: "Talebelere bizim Mesnevî'den de okutunuz!" O da "Farsça'y bilemiyorum." deyince, Mevlana Hazretleri "Sen ba la bir kere, Allah Teâlâ yard m eder." buyurdu. Ertesi sabah, hiç Farsça'y bilmedi i hâlde, k rk y ld r Farsça tahsili görmü gibi Mesnevî'den vaaz ve nasihat vermeye ba lad . Üftâde Hazretleri uzun ve bereketli bir ömür sürdükten sonra 93 ya lar civar nda 26 Temmuz 1580 y nda Hakk’a yürümü tür. Vasiyeti üzerine Zakir Ba Emir Efendi taraf ndan y kanarak sa nda kendi yapt rd caminin bahçesine defin edildi. Mezar n üzerine türbe yap ld . Allah rahmet eylesin... -7- www.mevlana.org.tr -8- www.mevlana.org.tr Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir defas nda “ Karde lerimi çok özledim.” der. Sahabeler: “Biz senin karde lerin de il miyiz ya Rasulallah?” derler. Efendimiz de o zaman: “Siz benim ashab ms z. Karde lerim ise daha sonra gelecek olanlard r. Ben, onlardan önce havuzun ba na varm olaca m.”der. Sahabeler: “Ey Allah’ n Rasulü! Henüz senin ümmetinden gelmemi olanlar nas l tan yacaks n?” diye sorarlar. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Sizden herhangi bir adam n, aln nda ve ayaklar nda beyazl klar bulunan atlar olsa ve bu adam n atlar siyah atlar aras nda bulunsa, adam kendi atlar tan maz m ?” diye yan tlar. Sahabeler: “Elbette tan r, ey Allah’ n Rasulü!” derler. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Onlar k yamet gününde abdest almalar ndan dolay al nlar , kollar ve ayaklar parlak geleceklerdir.” Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu sözlerini üç defa tekrarlad ve öyle devam etti: “Ben onlardan önce havuzun ba na varm olaca m. Dikkat edin aran zdan birtak m kimseler havuzumdan, kaçk n devenin uzakla ld gibi uzakla lacaklar. Ben onlara buraya geliniz, buraya geliniz diye seslenece im ve bana öyle denilecek: “Onlar senden sonra bid’atlar yapt lar ve hep ökçeleri üzerine gerisin geri dönüp durdular.” Bunun üzerine ben de: “O halde benden uzak dursunlar, benden uzak dursunlar, diyece im.” buyurdu.(1) Bu sultanlar sultan n karde lerine olan muhabbeti ve özlemiydi. Bir de mahlukat n her zerresi gibi onu özleyen, hasretini çekenler vard . Bunlar n en me hurlar ndan birisi de hurma kütü ünün hikayesiydi. Efendimizin zaman zaman üzerine ç p hutbe okudu u bu kütük sonradan Mescidi Nebevi'ye Efendimizin minberinin alt na gömülmü ve hala orada meftun bulunmaktad r. Buhari'de geçen hadisi erife göre ise hikayesi öyledir: Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hutbe için kulland bu kütü ü daha sonra terk etmi ve kendisine ba ka bir minber edinmi ti. Bunun üzerine hurma kütü ünün, yavrusu kendisinden al nan di i devenin inlemesi gibi inledi i, a lad duyulmu tu. Öyle ki mescitte bulunan bütün sahabiler Efendimize olan özleminden dolay , onun a lamas itmi lerdi. Nihayet Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem gelip elini kütü ün üzerine koymu , onu teselli etmi ve kütü ün a lamas susmu tu.(2) Tabiyunun büyüklerinden Hasan el-Basri rahmetullahi aleyh bu olay anlatt zaman öyle derdi. " Ey Müslümanlar! Bir odun parças bile Rasulullah' n özlemiyle inlemi . Sizler onu özlemeye daha lay ks z." Bu muhte em sözüyle Hasan Basri Hazretleri bizleri ba ka özlemleri, sevdalar b rak p, gerçek sevgiliyi özlemeye davet etmi tir. Haydi karde ler! Bizler onu özlemeye daha lay z. -9- www.mevlana.org.tr Onlar, Peygamberi sadece sevmek ve ona özlem duymakla da kalmam lar, bunun ötesine geçerek onun sünnetine göre hareket etmi ler ve onu kendilerine bir örnek edinerek Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemden yeti emedikleri kay plar böylece telafi etmi lerdir. Tabiyundan sonra gelen selef alimleri de büyük-küçük her konuda, sünneti izlemeye çok dü kündüler. mam Hanbel rahmetullah aleyh öyle demi tir: “E er gücün yeterse hakk nda bir hadis olmad kça, saç n bir telini bile ka ma.” Rabbim sünnetleri ö renip ya amay cümlemize nasip etsin.Yaz n ba nda payla z hadisi erifteki gibi onun yolunu terk edip, dinde bidatlar icat edip, efaatinden uzakla lanlardan eylemesin. “ Mü’minler ancak ve ancak karde tirler.” (3) “ nkar edenler de birbirlerinin velileridir, dostlar r. E er siz müminler, birbirinize yard m etmez ve dost olmazsan z, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk, fesat olur.” (4) ayeti kerimelerindeki gibi Muhammedi Mustafa'n n karde lerim dedi i ümmeti aras nda rk, dil, cemaat ayr yapmadan beraberlik ve yard mla may tesis edenlerden oluruz in aallah. Allah; Suriye, M r, Filistin, Afganistan ve dünyan n neresinde aya na bir diken batan, zorda kalan mümin karde imiz varsa yard mc olsun. Çünkü Numan ibni Be ir rad yallahu anhüma'dan rivayet edildi ine göre, Rasülullah Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine ac makta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta oldu u zaman, di er uzuvlar da bu sebeple uykusuzlu a ve ate li hastal a tutulurlar.” (5) buyurmu tur. Ben de siz mümin karde lerimle, bölümümle alakal olarak, han m sahabe annelerimizin slam runda verdikleri çabalardan, birbirlerinin sevinç ve dertleriyle dertlenmelerinden, k sa örnekler verece im. ehitlerin Efendisi Hazreti Hamza Efendimiz Uhud'da ehit olunca k Ümame binti Hamza annemiz kimsesiz kalm . Hazreti Ali Efendimiz onu yan na almak istemi ti. Bunun üzerine Hazreti Cafer de hem amcas n k olmas ndan hemde teyzesiyle evli olmas ndan dolay , Ümame'nin kendi yan nda kalmas talep etti. Zeyd bin Harise rad yallahu anh ise Rasulullah' n, Hazreti Hamza ile kendisini slam karde i yapt hat rlatarak, ona veli olmak istedi ini bildirdi. Bu k ymetli evlad aralar nda payla amayan sahabiler, olay Efendimizin çözümüne sundular. O da “Sizler de benim en k ymetli dostlar ms z, ama teyze anne gibidir. Bu yüzden Cafer'e verilmesi en uygundur.” buyurdu. Ümame, Cafer bin ebi Talip'e verilince sevinçten kalk p tek aya üzerinde Allah Rasulü'nün etraf nda dönmeye, sema etmeye ba lad . Efendimiz: “Ne yap yorsun ey Cafer?” diye buyurunca öyle cevap verdi: “Ya Rasulallah, Habe istan'a hicret etti imizde hükümdarlar Neca i, birisinin sözlerinden memnun kald nda kalk p onun etraf nda böyle dönerdi.” (6) lk sema eden sahabelerden Hazreti Cafer bu hareketiyle bu han m sahabeye ne kadar de er verdi ini göstermi tir. Ümame rad yallahu anha da daha sonradan onlar n terbiyesi alt nda yeti mi ve slam'a çok büyük hizmetleri olmu tur. slam' n çilesini çekenlerden birisi de Esma binti Seleme rad yallahu anh'd r. Lakab Ümmü Cülas'd r. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin iltifatlar na mahzar olmu tur. E i Ayya bin Rebia, Ebu Cehil'in karde iydi. slam olmalar ndan dolay kar -koca çok i kencelere maruz kalm lard . Fakat Medine'ye hicret edince, Rablerinin r zalar do rultusunda bir hayatlar olmu tu. Hatta bir gün çocuklar Abdullah rahats zlan nca Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem hanelerine te rif buyurdu. Esma, Efendimizden kendisine tavsiyede bulunmas istedi. O da, Esma'ya Ehli beyt han mlar ile irtibat kurmas tavsiye ederek “ Ey Ümmü Cülas! Karde lerinin yan na git. Onlar senin ziyaretine sevinirler. Ben de karde lerinin seni ziyaretine sevinirim.” buyurmu tur. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yine bu sözüyle, yarat lm lar n en ince ahlakl olu uyla, bir han ma verdi i de eri sergilemi tir.(7) Rabbim cümlemizi karde inin sevinciyle sevinen, üzüntüsüyle üzülen kullar ndan eylesin. Selametle... 1-(Müslim 1/150, 151, Malik 1/49,) 2-(Buhari hadisi) 3-(Hucurat suresi:10) 4-(Enfal Suresi:73) 5-(Buhari hadisi) 6-(Ebu davud,talak35-beyhaki,dela nnubuvve) 7-( bn manzur-muhtasar) -10- www.mevlana.org.tr KARDE L BOZAN F TNELER -Ömer NAZ F MAL: HIRS VE TAMAH “Her ümmetin bir fitnesi vard r, benim ümmetimin fitnesi ise mald r.” Böyle söylüyor Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem. Peki mal nas l fitne olur? Asl nda bu sorunun cevab etraf za bakarsak kolayca anlayabiliriz. Dünya çap nda oynanan siyasi oyunlar, ülkeleri içten kma faaliyetleri, geçmi ten günümüze meydana gelmi ve gelen sava lar hep skançl k ve h rs güdümünde para ve mal elde etmek u runa olmu tur. En basitinden kendi toplumumuza bakal m. Herkes canh ra para kazanmaya, birbirinin üstüne basarak da olsa ekonomisini yükseltecek mevkiler edinmeye çal yor. Peki hangimiz mal n hakk veriyor? Sevgili Peygamberimiz bir namaz bitiminde h zla han mlar ndan birinin odas na gider. Cemaat tela lan r, Rasulullah hiç böyle yapmad ndan ona kar bir kusur lediklerini san rlar. Rasulullah geri gelince cemaat bu davran n hikmetini sual eder ve öyle yan t al rlar: “Evde bir miktar para oldu unu hat rlad m ve zevceme onu hemen da tmas emrettim.” Biz, böyle bir peygamberin ümmetiyiz. O, geceden sabaha kadar evinde duran paradan rahats z olmu ve da lmas emretmi tir. O, evinde para öyle dursun, ertesi güne yiyecek bir bu day tanesi bile b rakmazd . Ehl-i beyti, damad Ali ve k Fat ma da onun ahlak yla ahlaklanm . Onlar evlerinde son kalan yemeklerini o ullar aç uyutup, kendileri de aç iken misafirlerine yedirmi lerdi. Rasulullah' n sevgili zevcesi Hz. Hatice de Hz. Fat ma ve Hz. Ali ile yar r bir cömertlik sergilemi ti: Mekke'nin en zenginlerinden olmas na ra men fakir olarak vefat etmi ti; çünkü bütün mal mü riklerin zor zamanlar ya att Müslüman karde leri için harcam . Bugün mal ve para u runa sava lar ç yor. Allah' n yaratt klar n en ereflisi olan insan, aldat dünya mal na esir oluyor. Masum insanlara zulmediliyor, çocuklar ölüyor. Bir tarafta açl k peri an ediyor öteki tarafta sömürgeciler obezite problemi ya yor. Dünya h rs ile tamah ile haset ile doluyor. Karde lik bilincimizi tümden yitiriyoruz. Elbette ki “Yararl mal, iyi kimsenin elinde ne kadar güzeldir.” Elbette ki bugün Müslüman için iyi i ler yapabilmek, Allah yolunda ko mak için zengin olmak farzd r. Zengin mümin etraf na duyarl olmal r. Mal Allah yolunda, Allah için sarfetmelidir ve hakk vermelidir. Rabbimiz, “ Biz mal insana ibadet için ihsan ettik. Namaz k ls n, zekât versin.“ buyuruyor. Mal, bu bilinçle edinilirse hay rl r, güzeldir. Karde inin s rt na basarak yükselmek; mal, makam, mevki sahibi olmak hiçbir insana yak maz, bir mü'mine asla yak maz. Mümin mü fik, yard msever, vicdanl , çal kan, sab rl ve tevazulu olmal r. Nitekim bu özelliklerin hepsi insan denilen kutsi varl n mayas nda vard r. H rs ve tamah insan n mayas bozan i lerdir. Hayvanlarda bile insana yak r güzel örnekler varken insanlar n hayvanlarda dahi az görülen bu çirkin hasletleri sergilemesi ak l i i de ildir. Allah mala tapmaktan korusun, cümlemize selametlik versin! -11- www.mevlana.org.tr HAMU Kusursuz olan Rabbimizin, kusursuz olan doksan dokuz ismiyle ayn say daki boncuklar n, be vakit namaz sonras seccadelerin ba kö esinde yerini al , Asr- Saadetten sonraya rastlamaktad r. Rasulullah Efendimizin, hadis-i kutsilerinden anla ld üzere, zikirde parmak eklemlerini kullanmak, hesap gününde parmaklar n ehadetli iyle delillendirilecek bir eylemdir. Habib-Zi an, zikir ile uyanan kalplere tuttu u ayna ile parmaklar n gönülle kurdu u irtibata dikkat çekmi , “tesbih tahlil ve takdisi i edininiz” diye emrederek Medineli kad nlara tavsiyede bulunmu tur. slamiyet’le ereflenen Türkler, aman gelene inin uzant olarak, boyunlar nda ta klar ve sava larda ans getirdi ine inand klar de erli av hayvanlar n kemiklerini veya u ur ta lar , zikirde say saymak maksad yla kullanmay gelenek haline getirmi lerdir. Zarif ve asil ruhlar n, sava kimliklerinin ve ya ant lar n yans mas olan en de erli e yalar , Allah’ anarken yanlar ndan ay rmamalar gelene i, ilerleyen as rlarda Türklerin önderlik etti i bir sanata dönü mü tür. Arapça olmas na ra men, sadece zikirde Türklerce tercih edilen “tesbih” kelimesi bize özgü bir kimlik kazanm r. On alt nc yüzy lda, Osmanl ile tan nan slami Türk kimli i ürünü tesbih sanat , talararas yolculuklar nda geçmi ten gelen de erlerini özgün sanat eserlerine dönü türüp ötelere ta may vazife edinmi alperenlerin, Habibullah a ile ahland rd klar güzellikleri gönüllere nak etmelerine vesile olan zanaatlardan biri olmu tur. Osmanl zarafetinin incelikleri ile bezenen tesbih sanat da tüm geleneksel sanatlar gibi alt n ça na on yedinci yüzy lda ula r. Tesbih ustalar , tüm hünerlerini aylar süren çal malar ile ispatlam , sab rla bezedikleri her tanede Veysel Karani Hazretleri'ni kendilerine pir edinmenin hakl onurunu, yapt klar ile ortaya koymu lard r. Menk beye göre Efendiler Efendisine vuslat edemeyen Üveys, Rasulullah’ n Uhud’da k lan mübarek di lerinin bir parças na vas l olur ancak. O’na ula amaman n hasretiyle, tüm di lerini çektirip mübarek di e yolda edip ipe dizerek hiç yan ndan ay rmaz. Her tesbih ustas , Veysel Karani'nin ruhuna hürmette kusur etmeyip edeple yo urduklar taneleri, zikirle ipe dizerek, pirlerine ahde vefadan geri durmam lard r. Her bir taneyi birbirine e it ebatta ç karma mahirli ine özen gösteren ustalar, içi delik tornalar da ahlarla kavrulmu gönle benzeterek kutsam lard r. Tesbih ustalar n sanatlar na hürmeti kadar birbirlerine gösterdikleri sayg da ince ruhlar n nümayi lerindendir. Her tespih, ustas na ait ahsi izler ta rken imame, kamç , tepelik ve durak gibi parçalar n özel dizaynlar ve tasar , ustas n ad f ldayan gizli imzalar olarak tarihe geçmi tir. Tesbih ustas , bir di er ustan n eserinin benzerini yapmamay edepten saym ; böylece hünere hürmeti vazife edinirken özgünlüklerini kimli e dönü türmeyi ba ararak, ölümsüz eserlerine mühürlerini basm lard r. Tüm tesbih tanesini zikirle ipe dizecek kadar yapt klar i in önemine vak f ustalar n eserleri, yine ayn edep ile son adreslerine ula r. Padi ah, vüzera ve vükela gibi necefli zengin tesbihleri; Mercan, Narçin, Firuze, Sedef, ah Maksut (tesbihin ah ), Ye im, Y ld z, Oltu, Yüzsürü, Zergerdan (Gergedan boynuzu) gibi de erli ta lardan yap rken; fukara tesbihi ad verilen dervi tesbihleri -12- www.mevlana.org.tr Abanuz, Demir Hindi, Düveydari, Fethipa a, Gül A ac , Kelenbek, Y lan A ac ve Zeytin A ac , Kuka, Maverd, Nebik, Oda ac , Pelesenk, Sandal, S rçal Kuka gibi a açlardan yap lm r. Ta lara dil olup, dervi e“dîl” olan tesbih me replere aynal k vazifesini de icra etmi tir. Hiçlikle hemhal olan Mevlevi dervi ler, kendileri kadar sade ve bir o kadar özel “kuka “ tesbihlerle özde le irken, kehribar tesbihler Bekta ilerce tercih edilmi tir. ri taneli tesbihler a a veya subay tesbihi, küçük taneli tesbihler ise zenne tesbihi olarak adland lm r. Tesbihe kimlik kazand ran Türkler zarafette emsali bulunmaz stanbul tesbihleriyle nam sald klar nda, birçok tüccar Kapal çar ’y mesken eyleyerek, özellikle hac mevsimlerinde buradan götürdükleri tesbihleri “Eser-i stanbul”ad yla tüm dünyaya tan tm lard r. Ancak tekke ve zaviyelerin kapat ld yüzy n ba nda, Türk Tespih Sanat birçok geleneksel el sanat gibi can çeki ip yok olma tehlikesiyle yüz yüze kalm r. Zarafetle nak edilen tesbihler, kapitalist dünya görü ünün di lileri aras nda çi nenirken, parmaklar n k ymetli yolda lar yerini manadan uzak, ruhsuz kimliksiz maddeye kullukta yar eden tu lara b rakm r. Televizyon tu lar yla ba layan global dünya bencilli inin küçücük odalara t lan çekirdek aileleri, uzaktan kumandalar n icad yla tu hakimiyetinin tek elde topland kumandal insanc klar olmu lard r. Kumandalar yla dünyaya hükmettiklerini san rken, hangi kumandalarla komuta edildiklerini bilmeden, kucaklar ndaki patlam m rlar yla manla kça manla an, tikçe küçülen küçüldükçe bencille en bireylere dönü mü lerdir. Çevirmeli telefonlar n yerini alan cep telefonlar n tu lar da, son yüzy n en önemli icatlar ndan say rken, bencil insan n üst üste kurulu ma aralar ndaki krall klar taçland rm r. Oysa bu kral tac n ba lar na ördü ü çoraptan habersiz, modernizm kulvar ndan ç p postmodernizm kulvar na do ru ko aduran yüzy l insanc klar , milenyum çocuklar , tu lu telefonlar ceplerinde anaokullar na gönderirken ebeveyn olarak tüm sorumluluklar yerine getirmi olman n güveniyle çok kanall kumandal televizyonlar n ba lar na huzurla kurulmu lard r. Çok kanall kumandan n tek hakimi olma yolunda h zla ilerleyen babalar, dizi hastas kad nlar zapt edememenin bedelini rahat maç izleme u runa ald klar yeni televizyonlar yla ödemi lerdir. Böylece çok televizyonlu ma aralar n bölmelerinde rahat rahat manlayan ailelerin, cepleri telefonlu bencil çocuklar , odalar n yeni oyuncaklar bilgisayarlar , müzik çalarlar ve çok kontörlü telefonlar ile büyümü , tek tu la edindikleri önce bir köy sonra kasaba say nca sosyal medya arkada klar kurarak mutlu olduklar sanm lard r. Arkada say lar ço ald kça sevildiklerini sanan ‘feysbuk’ çocuklar , kurduklar çiftliklerle zenginle ip, okey masalar ndaki oturumlar yla e lenip, sanal e-çiftleriyle her saniyelerini mesajla arak geçirdikleri yaln zl klar nda, aldat ld kça hüzünlenmi lerdir. Kral n tek gözlü ak akç n gölgesinde, tu lu onlarca aletin pençesinde, beyinleri kelepçelenerek büyüyen milenyum çocuklar , tu lardan ‘üçge’li ve dokunmatik ekranl telefonlara, ledli televizyonlara terfi ederken ‘ayped’lerinin kucaklar ndaki egemenlikleriyle kutsanm lard r. man anne babalar n, obez yeni nesil çocuklar ; tek gözlü deccaliyetin, gözsüz kulaks z ve en önemlisi dü üncesiz, idealsiz ,fikirsiz ve amaçs z askerleri olduklar n fark ndas zl yla büyütülmü lerdir. Yeni nesil modern ça insan n inançlar ve ideolojileri de, tek tu la bir odadan yönetilen dinsel tercihleri de medyatik ve sosyaldir. Odalar nda oturup, yataktan ve evden hiç d ar ç kmadan, sadece mesaj yaz p 24 saat ileti im halinde kal p, organize olarak darbe giri iminde bulunacak kadar özgüvenli, sosyal medya çocuklar n gücü de az msanamayacak kadar çoktur. Yataklar nda kurduklar krall klar ndan ba lar uzat p ne olup bitti ini daha tam anlamadan, parklara dökülen gezi çocuklar n protest ruhlar , bir kaç yüz kontöre rehin b rak lm r. Dini gün ve gecelerde, tu larla gönderilen kandil mesajlar ile ve sayfalarda mevcut yerlerini al p be enme ve yorumlarla, ego huzuruna erip, durum güncellemeleriyle t k rekoru k rarak ad edilen gönüller huzura ererken, Ashab- Rasulullah' n gerçek manada ya ad klar karde gönülleri, elbet görürken tüm bu ya ad klar mana âlemlerinin uzak diyarlar nda, üzülmektedirler. Ashab, bir has r, bir hurma ve bir cübbeyle zenginle tirip, berk ettikleri karde liklerinin ahirine ba lar kald p bakt nda; çift banyolu çift yatak odal ve çok televizyonlu ancak yine de mutsuz dünyam zdan utanmayacak m z hiç doyumsuz aç nefislerimizin esiri oldu umuz tok kar nlar n kinli inden? efaat Ya Rasulullah” diyece imiz gün gelip çatt nda, utanmayacak m z acaba vehmimizin harapl ndan! -13- www.mevlana.org.tr Tesbihin tarih içerisindeki taht yerle bir eden modernizm, zikrin edebine açt yeni bir pencere ile geçmi teki tesbihçileri de mezarlar nda ters çevirip huzursuz k lacak kadar da bencildir. Tek parma a geçirilip dudaklar n ve dilin tekrarlad na kalbin yolda k etmedi i postmodern zikre hükmeden zikirmatikler, Çin seddiyle Türk’e galebe çalamayan Çinlilerin kurnaz oyunlar ve oyuncaklar ile bizlerin bir ba ka imtihan r. “Türkün ate le imtihan !” Demir da ate le eritip delen bizlerin karde lik ülküsünün çelikten kalkan , Çin sald lar yla a lmazken, Çin pazar n kolayca büktü ü belimizin esiri etti i mallara dü künlü ümüzün neresindedir yitirdi imiz karde lik hissiyat ? Bükülmeyen elimizin, ipekli kuma lar, tatl prensesler, güzel sözlerle tu edildi i maç n rövan r Çin mallar yla dolup ta an evlerimiz. Muhammedi karde likle kurulan lonca te kilatlar n, ahi düzeninin, karde li in unutulmas yla hallaç pamu u gibi savurdu u ruhlar n bedelidir zaaf z. Zikirmatik gibi çirkin bir isimle müsemma Çin bulu u sayaçlar, seccadelerimizin ba kö esindeki yerini al rken, zikri de otomati e ba lam r karde li i unutan gönüller. Kâbe’nin ayaklar alt na al nd Çin mal seccadelerin yolda nda! Ba aç k yumurta topuk maganda parmaklar nda “ya sab r” ile hünerlice çevrilirken dahi boynu bu denli bükülmeyen tespihler, estetiksiz kalitesiz plastik bir yüzük olup, milenyum çocuklar n parma na geçti inde, me rebinin unutulmas s yla azaplanmaktad r. Atalar n zikirle tornadan ç kar rken her bir tanenin, birbirine e it ölçüsünü kaç rd klar nda dahi mahir saymad klar tesbih ustalar , ba lar kald p, her türlü renkle piyasa mal hali alan sanatlar n ak betini görseler ne yaparlard ? Nam dünyaya ün salm Türk tesbihlerinin, Kâbe yolculu una kar p kutsal topraklardaki hac lar n en k ymetli hediyesi olarak, heybelerdeki yerini al ndan yüzlerce y l sonra, plastik ‘bimilyoncu’ zikirmatiklerinin, hac hediyesi olarak Umre malzemecisi dükkânlar n ba kö elerindeki tahtlara kurulu u ne tuhaft r! Zemzem ve hurma ile ayn torbay payla an zikirmatiklerin, ibadetlerini gizli yapan dervi gönüllere tezat bir gösteri le, gözlere sokula sokula, g ybetle kirlenmi dudaklar n bitmez cümleleri aras na s veren akibeti, pir ve piran zikir ehlini derin kederlere bo acak cinstendir... Ensar ile muhacirin aras ndaki müthi fedakârl klarla temelleri at lan ve efsanele en Muhammedi karde li in, t pk yok olmaya yüz tutmu tesbihçilik ve bir çok geleneksel sanat z gibi, can çeki irken f ldad klar r gönüllerimize son yüzy lda dü en son ahlar. Ashab n bedenlerine saplanan oklar n h na korkusuzca bend ettikleri bedenlerinin ac ndan daha menem bir st rapla parçalan r yürekler. Yüzy n bencilli inde, deccal n f rlatt oklar n yaralar yla parçalanan yüreklerimizden akan kan n selinde bo ulurken, fark na bile varmay z dostun elimizi s karken saplad hançer yaras n. Ta ki art k kapanmazl ndan biçare, susarken gönlümüzün feryad na ald rmaks n. Bilmezken nedendir gönül s ndan muzdarip derdimizin derman n ifas …Tutunuruz bir gün ans n, ümitsizken bu korkunç dünyan n sahte gülü lerinden münezzeh bir dergahta, ruhumuza dokunan ashap kokulu bir karde efkatinin uçsuz merhametinde. Müslümanl kla ba da mayan tüketim mallar ndan en büyük dilimi yiyen yahudi üreticilerle, Çinli seccade ve zikirmatik üreticilerin keyfine keyif katan moda oyunu, dudaklar zdaki istihzay ço alt p, kalplerindeki kini ne de güzel parlatmaktad r. Bu furyan n oyunca olduklar ndan habersiz haller ile ashap karde li inin hali aras ndaki uçurum, kapanmamak üzere büyür. Abdullah Bin Abbas' n Kutlu Nebi Mekke’den Medine’ye hicret buyurduklar nda evini O’na tahsis eden Eba Eyyüb’e, kona n anahtar teslim edip tahsis edecek kadar karde gördü ü bir ashab n mirasç lar yken, Eba Eyyüb’ün maddi müzayaka içindeyken kona a el sürmeyecek kadar alçak gönüllü olu unun üzerinden geçen yüzy llar nas l da de tirmi tir ümmeti! Ne gamd r ki gül yapra yla ufalan p, gül kokusuyla tanelenip, gül a ac yla taçlanan tesbihlerin, t pk s rt s rta veren ashab n karde ilan edildi i hicret ertesi payla klar hanelerinde , mirasa dahil edecek kadar karde olduklar günlerin üzeri, nas l da küllenip unutturulmu tur mümin gönüllere. T pk üstüne kimyasal acayip kokular yap lm plastik boncuklarla ve zikirmatiklerle yer de tirip sessizce yiten tesbihler gibi, unutulup yitirilmi tir Muhammedi karde lik ba . Fat malar n, Haticelerin Ai elerin; edepli, haysiyetli, iffetli, mütevazi, ahlak tac yla bezenmi setre i hayatlar , global tüketim di lileri aras nda unutturulmaya çal rken, gönlümüzün hükmünün de yitirdiklerimiz aras nda kaybolmamas en büyük emanetimizdir. Tekkemizin çat alt nda, tekrardan hat rlay p tutunmaya çal z bu karde lik ba r bizi birbirimize Üstad n gölgesinde yak n k lan. Yüzy n bencilli inden s yr p nd z, Karaba i Veli Tekkesi kap n kanatlar ard nda yakalad z huzurun, bu karde lik üzerine tahsis edilmi ba lar n her daim Muhammedi karde lik esaslar na göre tanzim edilmi adab , yegane hazinemizdir. Rasulullah Efendimizden, dergah za kalan bu emanetin her daim muhafaza edilmesi ümidiyle… Allah bizi affetsin! -14- www.mevlana.org.tr As l ismi Uveymir b. Amir, künyesi Ebud-Derda'd r. Ensar- Kiram'dan olup Hazrec Kabilesindendir. Ailesi içinde en son Müslüman oland r. Derda’n n örtüyle örttü ü bir putu vard . Kendisini slam'a davet eden dostu bn Revaha bir gün putunu o evde yokken parçalad ve gitti. Ebu'd-Derda eve gelince önce çok k zm , sonra “E er putta bir hüner olsayd , kendini koruyabilecekti.” diyerek Peygamber Efendimize giderek Müslüman olmu tur. Ba ta Uhud olmak üzere bütün sava larda Hz. Peygamber ile birlikte bulundu. Ebu Derda'n n (r.a.) iki han vard . Birisi Ashab- Kiram'dan Ümmü Derda, di er han Tabiinden olup Hüreyme’dir. Bilal, Yezid, Derda ve Nesibe adlar nda dört çocu u vard . Ebu'd-Derda (r.a.) önceleri ticaretle u ra rken Müslüman olduktan sonra kendini tamamen zühd ve ibadete verdi. Halk ; iyilik etmeye, ahireti dü ünmeye, yetimleri gözetmeye, köle azat etmeye, Allah' zikretmeye, mütevaz ve dünyaya kar tok gözlü olmaya, zulümden kaç nmaya te vik ederdi. Ebu'd-Derda'n n (r.a.) di er bir güzel hasleti ise aç k sözlü olmas yd . Bütün ömrünü takva içinde geçiren Ebu'd-Derda (r.a.) güzel yüzlü, esmer, sakal boyayan, ba na takke geçirip üzerine sar k saran bir sahabedir. Ebu’d Derda bir söz söyledi inde muhakkak tebessüm eder. Bir gün e i Ümmü Derda (r.anha) ona: nsanlar n seni yad rgamalar ndan korkuyorum!” der. Bunun üzerine o da öyle der: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir söz söyledi inde muhakkak tebessüm ederdi.” Rivayetlerde Ebu’d Derda (r.a.)’n n zühd ve takva konusunda çok ileri gitti i hatta Müslüman oldu u s ralarda kar ihmal edecek kadar kendisini ibadete verdi i bildirilmektedir. Hz. Peygamber onun hakk nda"ümmetimin en abidi ve en muttakisi" gibi takdir edilen vas flar n yan nda ayr ca" Her ümmetin bir hakimi vard r. Benim ümmetimin hikmet sahibi, mütefekkiri (dü ünürü) Ebu'd Derda Uveymir'dir."buyurmaktad r. Buna kar k Medine’de Peygamberimizin karde ilan etmi oldu u Selman- Farisi(r.a.), slamiyet'in bu kadar na izin vermedi ini söyleyerek onun bu konudaki a na engel olmu tur. Dünya mal na de er vermeyen Ebu'dDerda (r.a.), kendisine damat olmak isteyen ve zenginlik içinde yüzen halifenin o lu Yezid b. Muaviye'yi reddetti, onun yerine k fakir bir Müslümanla evlendirdi. Ebu'd Derda Selman el Farisi'ye Leyso ullar Kabilesinden bir k z istemek üzere gitmi , Selman' n üstünlü ünü anlatm . K n babas , k Selman'a veremeyece ini, fakat Ebu'd Derda isterse ona verece ini söyleyince, Ebu'd Derda (r.a.) o k zla evlenmi tir. Daha sonra bunu Selman'a utanarak nakletti inde Selman(r.a.) ona, “Senden çok ben utanmal m. Zira Allah bu k sana nasip etmi ken ben ona talip oldum.” demi tir. te ashab n birbirlerine kar olan olgun davran lar , anlay lar , karde likleri böyleydi. -15- www.mevlana.org.tr Kur’an, Tefsir, F h, Hadis ilminin yan nda ayr ca T p ilmini de bilirdi. Hastalar tedavi eder, gerekli ilaçlar yapar, hizmet ederdi. Ebu'd Derda (r.a.) ayn zamanda Kur'an muallimli i ile de me hur olmu tur. Nitekim bu sebeple kendisine "D ma k mukrii" (D ma k’ n K raat Hocas ) ad verilmi tir. Her gün sabah namaz ndan sonra talebelerini onar ki ilik gruplara ay rarak okutmaya ba lard . Ebu'd Derda (r.a.)’n n k raat halkalar na kat lanlar n say n zaman zaman 1600 ki iye kadar ula rivayet edilir. slam e itim tarihinde Kur’an taliminde bu e itim metodunu ilk defa onun ba latt söylenmektedir. Yüzlerce haf z yeti tirmi tir. Ondan Kur'an renenler aras nda han Ümmü'd Derda(r.anha) vard r. Me hur yedi k raat imam ndan bn Amir’in de ondan Kur'an dersi ald bilinmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) hayatta iken Kur'an- Kerim'i ezberleyerek tamam ona okudu. Tefsir ilmini de ilerleterek Rasulullah'a bir gün, ''Onlar ki, iman ettiler ve takva üzere bulundular; onlara bu dünya hayat nda müjde vard r.'' (Yunus, 10/64) ayet-i kerimesindeki bü ra'dan, yani müjde'den maksat nedir? 'diye sormu , Rasulullah da, 'Bundan murad salih rüyad r.' buyurmu tur. Muhammedi karde i Selman- Farisi’ye mektubunda: “Can m karde im, Allah Rasulü'nün (s.a.v.) ashab olmak sak n seni gaflete dü ürüp aldatmas n. Çünkü biz ondan sonra da ya ad k. Ne hatalar yapt ve ne günahlar i ledi imizi de ancak Allah bilir.” tavsiyesinde bulunur. Ayr ca Derda: “Benim en çok korktu um ey, k yamet günü, ‘Ey Uveymir(r.a.), dinini ö rendin mi, ö renmedin mi?’ diye sorulmas r! ‘Ö rendim.’ desem, Kur’an- Kerim’de iyili i tavsiye eden ve kötülükten nehyeden ne kadar ayet varsa, ‘Sana yap dedi imiz hiçbir eyi yapmad n, yapma dedi imiz eylerden de vazgeçmedin.’ diye, o ayetlerin aleyhimde ahitlik etmeleridir.” demi tir. Uhud Sava nda gösterdi i cesaret ve kahramanl çok dikkat çeker. Peygamberimiz (s.a.v.) onu methederek“Uveymir ne mükemmel süvaridir.” iltifat buyurmu tur. am' n ku atmas nda bulundu. Yermük Sava nda ordu kad olarak görev yapt . Bu görev slam Tarihinde ilk defa onunla ba lam oldu. Bedir Sava 'na kat lmad halde Hz. Ömer (r.a.) onu Bedri kabul ederek kendisine maa ba lad . am'a gitti ve orada Kur'an ve F h muallimi olarak çok de erli ve unutulmaz hizmetler yapt . aml lara slam’ ö reten kad askeri çok say da talebe yeti tirdi. Suriye'de bulundu u s ralarda K br s Sava 'na da kat ld . Ebu'd-Derda (r.a.) hastaland bir s rada arkada lar yan na gelerek “Ey Ebu'd Derda, nerenden ikayetçisin?” demi ler; Ebu'd Derda, “Günahlar mdan.” diye cevap vermi ; “Can n bir ey istemiyor mu?” sorusuna, “Can m Cennet istiyor” demi ; “Sana bakmak için bir hekim ça rmayal m m ?” diyen arkada lar na öyle demi tir: “Esas nda beni yata a dü üren hekimdir.” Onun rivayet etti i hadislerin say 179 olup, Enes b. Malik (r.a.), Abdullah b. Amr b. As (r.a.), Abdullah b. Abbas (r.a.) gibi sahabilerle, han Ümmü'dDerda(r.anha), o lu Bilal’den ba ka birçok sahabe kendisinden hadis rivayet etmi tir. am’da ilim hizmetine devam ederken Hicretin 32. (M. 652) y nda vefat etti. Babüssagir Kabristan 'na defnedildi. Muaz bin Cebel(r.a.), vefat an nda onun için öyle demi ti: “Ey Ebu’d Derda! Gökyüzü senden daha alim birisini gölgelendirmedi, yeryüzü de senden daha alim birisini ta mad .” lim hakk nda Ebu'd Derda (r.a.) öyle demi tir: “ lim ancak aray p ö renmekle olur. lim için sabah ç p ak am dönmenin cihat olmad sanan kimsenin akl eksiktir.” -16- www.mevlana.org.tr Müslüman Mutlu nsand r Sizce nedir mutluluk? Sizi sizden alan, içinizde serin rüzgarlar estiren, bazen de kavuran, co kun rmaklar gibi ta ran mutluluk; sizin için neyin kar r? Zahir midir, bat n m ? Yoksa her ikisi mi? Görebilir miyiz gözlerimizle, yoksa sadece hissedilebilir mi? Varl tüm hücrelerinize tebessüm ettiren biriyle tan z m hiç? Yani "Mutlululu um sensin!" diyebilece iniz biri ile... Tek bir gülü ün günlerce sizi sarho etti i oldu mu hiç? -17- www.mevlana.org.tr Evinize alm oldu unuz yeni koltuk tak n kar na geçip "Harika oldu!" dediniz mi hiç? Veya çok sevdi iniz bir yeme in ilk lokmas a za atarken neler hissettiniz? Radyoda en sevdi iniz ark çalmaya ba lay nca peki? Dostlar zla demledi iniz çaylar neye de ebilirsiniz? Velhas l mutluluk her an, herkes için ayr bir renk, ayr bir tat... Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ise mutluluk ile ilgili unlar buyuruyor: “Amel defterinde çok isti far bulunana ne mutlu!” (Müslim, Ebu Davut) nsanlardan öyleleri vard r ki; onlar hayr n anahtarlar , errin de sürgüleridir. Allah' n, ellerine hayr n anahtarlar koydu u kimselere ne mutlu! errin anahtarlar Allah' n ellerine koydu u kimselere ne yaz k!" (Kütübü sitte) slam hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda mai eti olup, buna kanaat edene ne mutlu!” Tirmizi, Zühd 35, (2350). slam garib olarak ba lad , tekrar ba lad (Tirmizi, 2631) gibi garib hale dönecektir. Gariblere ne mutlu!” u üç ey Ademo lunun mutlulu undand r; saliha bir han m, geni ev ve rahat binek." (Ahmed 1/168, Taberani 1/19, 163, bni Ebi eybe) Enes(ra) anlat yor: Bir adam, Rasulullah’a (sallallahu aleyhi vesellem) öyle sordu: "Ya Rasulallah! K yamet ne zaman kopacakt r?" Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ona: "K yamet için ne haz rlad n?" buyurdu. Adam: "K yamet için büyük bir ey haz rlayamad m fakat ben Allah' ve O'nun Rasulünü seviyorum." dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) öyle buyurdu: "Ki i sevdi iyle beraberdir." Enes(ra) dedi ki: "Müslüman olduktan sonra müslümanlar n bu söze sevindikleri kadar ba ka bir eye sevindiklerini görmedim." (Tirmizi,Zühd,2493) Bir mümin, en büyük mutlulu u, Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) Hazretlerinin etraf nda, mümin karde leriyle bir ve beraber olma müjdesiyle ya ar. Ki i sevdi iyle beraberdir hadis-i erifi buna bir delil, Ashab n sevinci ise buna bir örnektir. Karde i mutluysa O da mutludur, karde i yorsa o da a yordur. Rabbim hepimizin gönlüne Muhammedî karde lik duygusunu nak etsin. Yaz Üstad z Mustafa Özba Efendinin sözü ile sonland rmak istiyorum. O hep; "Müslüman mutlu insand r." der ve ekler: "Ancak mutlu kalplere ilham gelir." Karde ler! Mutluyum, mutlusunuz, mutluyuz. -18- www.mevlana.org.tr MUSTAFA ÖZBA EFEND ’DEN GÜL DESTES “ Dostluk ve karde likte akarsu gibi ol! “ Sen öylesine dostluklar kur ki akarsu gibi ol. Kim sana kemendini atarsa, senden nemalans n. Ama sen kimseden nemalanma. Sen ta , sen yürü, sen F rat Nehri gibi ak. Sen çorak topraklar , çorak gönülleri sula. Ay rma hiç kimseyi. Kimse sana elini uzatmasa da sen uzat elini. Kimse seni anlamasa da sen anlamaya çal . Ay rma o çorak topraklar ... Akarsuyunun sular yla sulans n hepsi. Bahar bahçesi gibi olsun. A açlar, güller, çiçekler bitsin orada. Herkes koklas n onlar . Akarsu gibi ol, ak herkese ve her yere. Ay rma insanlar n rengini, dilini, dinini. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) ay rmad . Mü riklerden biri geldi. Ve “ Ben aç m.” dedi. ki yumurtas vard sadece. Onlar k rd ve mü ri e ikram etti. Mü rikti o. Onu tan yordu. Dinsizdi ve onu reddediyordu. Onunla sava maya gelmi ti. Onu öldürmeye gelmi ti. “O” (sallallahu aleyhi vesellem) kendini öldürmeye gelene ekmek verdi. Mü rik güldü ve “ Bana iki yumurta yetmez. ” dedi. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) tevazuuyla “ Bismillahirrahmanirrahim de ve ye. ” dedi. Oturdu unda bir kuzu yiyen mü rik, iki yumurta ile doymu tu. Kendinden geçmi ti. Buna kendisi de inanamayan mü rik, “Ben nas l doydum? Bunun olmas mümkün de il.” dedi ve orada iman edip Müslüman oldu. O Peygamber ki mü riktir deyip onu aç b rakmad . Muhammedi olmak nas l bir ey? Necranl lar gelir Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) ile din at mas yaparlard . Bir müddet sonra Necranl lar n ba ndaki papaz dedi ki “ Bize ibadet edecek yer göster. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) Mescidi Nebevi kap açt ve “Burada ibadet edebilirsiniz.” dedi. Peki, günümüzde Hristiyan bir topluluk gelse ve biz ibadet edece iz dese kim açar mescidini? Ancak Muhammedi bir kimse açar mescidinin kap lar . Hiç dü ündünüz mü? Nehrin ba na gidip bir kova su almak istedi inizde nehir size “Benden su alma!” der mi? “ Bu suyla ne yapacaks n, nereyi sulayacaks n?” der mi? “Ben bu a ac sulamak istemiyorum, ben bu ye illi e su vermek istemiyorum.” diyebilir mi? Diyemez. Günümüzde insanlar birbirlerini katlediyor; bu ac , bu kan, bu gözya , bu cefalar, bu ya ananlar ne yaz k ki dindeki karde lik de il ve günümüzde en fazla muhtaç oldu umuz duygu, karde liktir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) karde likle ilgili bir hadisi erifinde buyuruyor ki : HEP “ EY NSANLAR! Z ADEM’DEN VE HAVVA’DAN OLDUNUZ. KARDE OLUNUZ! ” 8 Aral k 2013 eb-i Arus sohbetinden bir k m -19- www.mevlana.org.tr Ey man Edenler Karde Olun ! Cihan Peygamberi hutbede… Yer Mekke… Yer Arafat… Mübarek a zlar ndan inci taneleri dökülüyor: “Sözümü iyi anlay z ve iyi belleyiniz. Müslüman, Müslüman n karde idir ve böylece bütün Müslümanlar karde tir. Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinize dü manl k etmeyiniz. Birbirinizle iyi ili kileri kesmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirip küsmeyiniz. Ey Allah' n kullar karde olunuz ! ” (Mace, cilt 10, sayfa 32) Vasiyet urac kta dursun, gönlümüzde emanet. Biz karde lik kavram bir dü ünelim. Türkçe sözlüklerde karde : 1- Ayn ana ve babadan olma veya yaln z ana yahut babas mü terek çocuklar, 2- Ortak de erlere ve vas flara sahip kimseler, olarak tan mlamaktad r. Kan ba ve de er ba ... Bizi birbirimize ba layan ba lar... slâm dininde karde lik, bütünüyle akîde temeline dayanmaktad r. Allah (c.c.), Kur'ânKerîm'de öyle buyurmaktad r: "Mü'minler ancak karde tirler. Öyleyse karde lerinizin aras bulup düzeltin ve Allah'tan ittika edip korkun; umulur ki merhamete ula rs z." (49/Hucurât, 10). Âyet-i kerîmeden de aç kça anla laca üzere, ancak iman ba yla bir araya gelenler karde olarak kabul edilmektedirler. Buna göre yeryüzünün neresinde ya yor olurlarsa olsunlar, hangi dili konu uyorlarsa konu sunlar, hangi renge sahip olurlarsa olsunlar bütün mü'minler kelimenin tam anlam yla birbirlerinin karde leridirler, yani birbirlerinin sâd k dostlar rlar. Karde ler kendi aralar nda apayr bir topluluk olu tururlar. Kendi akîdelerine sald ran veya imana kar küfrü tercih eden kimselere -kendilerine ne kadar yak n olurlarsa olsunlar- asla sevgi beslemezler. Bu anlamda sadece akîde karde li ini esas tutarlar; Rabblerinin u mealdeki uyar lar asla unutmazlar: "Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir topluluk bulamazs n ki onlar Allah'a ve Rasûlüne kar ba kald ran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) ba kurmu olsunlar. Bunlar ister babalar , ister çocuklar , ister karde leri, isterse kendi a iretleri olsun. Onlar öyle kimselerdir ki, (Allah) onlar n kalplerine iman yazm ve onlar kendinden bir ruh ile desteklemi tir." (58/Mücâdele, 22); "Ey iman edenler, e er imana kar küfrü sevip tercih ediyorlarsa, babalar ve karde lerinizi velîler/dostlar edinmeyin. Sizden kim onlar velî edinirse, i te zulme sapanlar bunlard r." (9/Tevbe, 23) Allah cümleyi karde lik bilinciyle ku ats n. Alem-i slam' n ba lar kuvvetlendirsin. Karia ECR N -20- www.mevlana.org.tr -21- www.mevlana.org.tr -22- www.mevlana.org.tr AY ARICAN DUVAR “Suriye’de rejime ba ordu birliklerinin Humus’un el-Vaer ilçesine a r silahlarla düzenledi i sald da 27 ki i öldü, 100 ki i yaraland .” Bugünlerde hayat n bir parças haline gelen haberlerden biri... Sabah kalkar z, yüzümü y kar z, kahvalt yaparken sabah haberlerinde Suriye’den ya da ba ka bir ülkeden hayat kaybedenlerin ki i say dinleriz. Çünkü isim isim say lamayacak kadar çok insan hayat kaybeder. Bizler s cac k yataklar zda yatarken, ailelerimizle ya da dostlar zla ho vakit geçirip, kar nlar t ka basa doyururken; birileri açl ktan hayat kaybeder, evlerine bomba dü er ya da bir kur una yenik dü er. Bizlerse s cac k evlerimizden onlar izleriz. Bizler birbirimizi sevmede, birbirlerimize kar sevgi ve merhamet göstermede tek beden olmal z. O bedende bir organ ac çekti i zaman, bedenin di er organlar da uykusuzluk ve yüksek ate çekmeli. Müslüman karde inin s nt da oldu unu bilen bir kimsenin yüre inde bir s olmal . Mademki Müslüman Müslüman’ n karde idir; ona zulmetmemeli, onu tehlikede yaln z rakmamal r. man ediyoruz ki; kim, karde inin ihtiyac görürse Allah da onun ihtiyac görür. Kim bir Müslüman bir s nt dan kurtar rsa, Allah da o sebeple onu k yamet gününün s nt ndan kurtar r. Zulüm alt nda olanlar , s nt da olanlar sadece kar dan izlemek olmamal karde lik. Zulüm kelime olarak; adaletin z dd , bir i i yerli yerinde yapmamak, bir eyi ait oldu u yere koymamak, yap lmas gereken bir i i gerekti i ekilde yapmamak anlam ndad r. Bu eylemi gerçekle tiren ki i ise zalim olarak adland r. Her zulmü gerçekle tiren bir zalim muhakkak vard r. -23- www.mevlana.org.tr Allah-u Teâlâ Hud Suresi 113. ayet-i kerimesinde “Zulmedenlere e ilim göstermeyin! Yoksa ate sizi sarmalar. Allah’tan ba ka dostlar z kalmaz, size yard m da edilmez.” buyurmaktad r. Oysa yapmam z gereken; bir kötülük gördü ümüz zaman elimizle düzeltmemiz, buna güç yetiremezsek dilimizle düzeltmemiz; buna da güç yetiremezsek o zaman kalbimizden bu z etmemizdir. Bu da iman n en zay f mertebesidir. Türkiye’nin Suriye politikas ele tiren kimseler zannediyorum ki Be ar Esad’ n halk na tankla, topla, uçakla sald rd ; pek çok Suriyelinin kom u ülkelere s nmak zorunda kald , bu güne kadar 30.000 ki inin hayat kaybetti ini ve her gün ço u sivil 50-100 ki inin hayat kaybetti ini ya bilmiyorlar ya da bunu zulümden saym yorlar. Suriye’deki bu durum, bölgesel ve uluslararas güvenli i ve bar da tehdit eder niteliktedir. Geçi sürecinin ülke içinde etnik ve mezhepsel temelde ayr maya sebebiyet vermeden; iddet sarmal n geni lemeden, bölge geneline yay lmadan k sa zamanda sonuçlanmas gerekmektedir. Muhacir; Allah için her eyini geride b rakarak Medine’ye geldi inde kendilerini tüm samimiyetleriyle kucaklayan ensarla kar la lard . Ancak muhacirler için Medine’nin havas , âdeti ve çal ma artlar farkl yd . Mekke’den gelirken de beraberlerinde hiçbir ey getirememi lerdi. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) Medine’ye hicretten be ay sonra, ensar ile muhaciri bir araya toplad ve k rk be i muhacirden, 45’i ensardan olmak üzere 90 Müslüman’ karde yapt . Tesis edilen bu karde lik müessesesine göre; Medineli ailelerden her birinin reisi, Mekkeli Müslümanlardan bir aileyi yan na alacakt . Mallar onlarla payla acaklar, beraber çal p beraber kazanacaklard . Bu; nesep karde li ini fersah fersah geride b rakacak bir karde likti. man karde li i, din karde li i idi. Tarih, birçok göçe ahit olmu tu ama böylesine ulvi bir amaçla hicret eden ve böylesine birbirlerine can- gönülden sar lan bir topluluk görmemi ti. Rasulullah’ (sallallahu aleyhi vesellem) kendine rehber edinen bir kimsenin de örnek almas gereken davran böyle olmal . Zulüm alt nda kalan karde lerimize kucak açmal , onlara yard mc olmal z. Öylesine karde lik tesis etmeliyiz ki iki karde bulu tuklar zaman, biri di erini y kayan iki el gibi olmal r. Suriye’deki katliamdan kaçarak ülkemize gelen ve geçici olarak koruma alt na al nan Suriyelilerin say 600 bine ula r. Halihaz rda ülkemizdeki Suriyeliler çad r ve konteyn r kentlerden olu an 17 ayr bar nma merkezinde misafir edilmektedirler. htiyac kar lamak amac yla yeni kamplar in a edilmektedir. Öte yandan, ülke içinde yerlerinden edilmi ki iler ve yard ma muhtaç Suriyeliler için K lay taraf ndan Türkiye-Suriye s n s r noktas nda yard m çal malar yürütülmektedir. Müminin mümine ba , ta lar birbirine kenetli duvar gibi olmal r. Karde lerimle öyle bir duvarda birer ta olmak duas ile… -24- www.mevlana.org.tr TASAVVUF VAKFI AK EH R TEMS LC L KARDE L K VE DUA Adem ve Havva ile ba layan bu insanl k serüveni vesilesiyle, bizler de bu fani dünyaya geldik. Tabi hay r da er de bizimle beraber var oldu. Kabil ve Habil gibi dü manl k ve karde lik duygusu o zaman n dünyas ndan bu zaman n dünyas na kadar geldi. Kabil gibi dü manl k beslemenin yan nda, Habil gibi sevgiyle ya ad k. Kimisi anlad karde li in önemini, kimisi önemsemedi. te bu noktada karde li i önemsemeyen ki iye Resulullah Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) ikaz söylense bile fark etmedi. “Sizden biriniz kendisi için iste ini Müslüman karde i için de istemedikçe tam iman etmi olmaz” Buhari- Müslim- Tirmizi Karde lik sadece ayn ana ve babadan gelmek de ildir. Karde lik her eyden önce Allah r zas için bütün mümin karde lerimizi sevmemizdir. Onlar gözetip kollamam zd r. Bu ödev ayet-i kerimeler ile sabittir: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmi imanl karde lerimizi ba la.” (Ha r Suresi 59/10) “Hem kendini hem de mümin erkeklerle mümin kad nlar n günahlar ba lamas dile” (Muhammed Suresi 47/19) “Ey Rabbimiz hesab n görülece i gün beni, anam , babam ve tüm müminleri ba la” brahim suresi 14/49) nsanlar sevip karde im diyebilmek veya dua etmek için illaki onlar görmek veya onlar n yan zda olmalar gerekmez. Unutmamak gerekir ki ço umuz Allah’ görmeden sevdik. Hatta görmeden gabya iman ettik. “Kullar m beni sana soracak olursa, muhakkak ki ben (onlara) pek yak m. “Bana dua etti i zaman dua edenin duas na cevap veririm. Öyleyse onlarda benim ça ma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki ir ad olurlar.” (Bakara Suresi - 186) Günümüz müslüman karde li in ve karde in karde e yapt duan n önemini anlayamad için u an M r-Suriye gibi müslüman karde lerimizin yo unlukta oldu u ülkelerde sava lar ve vah ice olaylar ya an yor. Dayan man n zay f oldu u yerlerde ayn Kabilin Allah kat nda kaybetti i gibi insanlar kaybetmeye mahkûm oluyor. Dayan man n en büyü ü dua ile yap r. E er dua eksik ise Allah’ n bizden istedi i dayan ma gerçekle mez. Tüm insanl n bir aile oldu unu hat rlayacak olursak tüm insanl k ad na dua edilmelidir. Kâfir için hidayet, mümin için ise Allah r zas dileriz. er kendimize ve karde lerimize sadece dünyal k dua edersek yine bir eyler eksik olur. Ayeti kerimede: nsanlardan öylesi vard r ki; ‘Rabbimiz bize dünyada ver’ der. Onun ahrette nasibi yoktur. Onlardan öylesi de vard r ki; ‘Rabbimiz bize dünyada da ahrette iyilik ver ve bizi ate in azab ndan koru’ der. te bunlar n kazand klar na kar k nasipleri vard r. Allah hesab pek seri görendir.” (Bakara Suresi 200-202) Son söz Rasulullah’ n (sallallahu aleyhi vesellem): “Karde inin g yab nda dua eden hiçbir mümin yoktur ki meleklerde ona, bir misli de sana olsun demesin.” DUALARDA BULU MAK VE B RLE MEK ÜM LE…. -25- www.mevlana.org.tr "Karde lik ve Muhabbet “denilince, bu as rda gül kokulu bir esintiyle Hz.Muhammed'in (a.s.v) "Karde lerimi özledim ! "sözü dü tü gönlüme. O karde li e ermek, erebilmek... O güzeller güzeline karde olabilmek için, hüsnü ahlaka, muhabbete ula mak ve bulunca s ms tutabilmek... Hiçbir eye, hiç kimseye f rsat vermeden, an be an az di leriyle tutabilmek!.. Çorakla , mahrum ve mahzun, hasret kal nm karde li e menfaatsizce, beklentisizce O'nun (a.s.v) ayak izlerine basarak gelen karde im! Özün özüm, sözün sözüm olsun. Unutulmu luklar ve kaybedilmi likleri yeniden bize tan tan, yeniden hat rlatans n. Muhammedi karde li i engin olan yüre indeki efkat ve merhametle, uzand n yaral yüreklerimize. Muhabbetle sard n sarmalad n. Farkl yerlerde yeti en tomurcuklar birle tirip "bir" buket halinde o s cac k, muhabbetli, karde lik kokan yüre ine basan; bize sevmeyi, kar k beklemeden O'nun için sevmeyi ö reten karde im. Asl nda bütün insanl n özledi i o karde lik duygusunu bizlere kana kana içiren, domino ta gibi olan karde im. Sahabe karde li inde olan karde im. Hani sevgililer sevgilisi buyuruyor ya "Mü'minler bir vücudun azalar gibidir." diye... Ac yan yan nas l söküp atar z? Varken sar p sarmalamak, merhem olmak, nefes olmak, karde olmak... Varken ben buraday m demek, seni seviyorum demek, sen ben yok biz var z demek; zamanlar ve mekanlar hiçmi çesine uzanmak birbirinin eline, s cac k tutmak... Can olmak, canan olmak, biz olmak demeyi ö rettin karde im! Hissetti ini ya ay p, ya ad hissettirmek... Sana benzemek, sahabe karde li ini sindirmek kanayan yüre e! ymetli üstad m "A k s çray nca bula r." demi ti. Sevenden sevmeyi ö renmek, sevmek, karde olmak, can olmak, bir olmak gerek. “ Ki i sevdi iyle beraberdir.” Her iki cihanda karde lerimizle beraber olmak duas yla... -26- www.mevlana.org.tr TASAVVUF VAKFI ALA EH TEMS LC MUHAMMED MUSTAFA (sallallahu aleyhi ve sellem) Karde lik, birbirine gönülden ba olanlar n, dünyevi yollara sapmayanlar n, s nt lara yenik dü meyenlerin birli i. Bir olmak... "Bir olal m, iri olal m, diri olal m." diyen Bekta i Hazretleri gibi. "Sevenler en sonunda bir yerlerde bulu mazlar, onlar en ba ndan beri birbirlerinin içindedirler. " diyen Mevlana Hazretleri gibi ve onlar n sözlerini tasdiklercesine seven, bir yerlerde bulu may beklemeyen, birbirleriyle iç içe geçmi , ba ndan beri s s ya ba olanlar gibi... "Müminler ancak karde tirler." ayeti mucibince Efendimiz (s.a.v) karde li i tesis etmek için, bir olmak için, sevmeyi ö retmek için bu dünyay ereflendirmi tir. O halde karde lik sözlerde biten bir cümle de il, kalpte atan bir sevgi çemberi olmal r. Karde lik, Resulullah' n (s.a.v) dedi i karde lik, hakiki karde lik; gönülden gönüle akan bazen bir bak n, bazen bir gülü ün bazen bir s s sar n lc mland rd ve ebediyete kadar uzanan ba . Ne güzel de buyurmu karde li in babas , Efendiler Efendisi (s.a.v) : "Allah için sevi en iki karde bulu tuklar zaman biri di erini y kayan el gibidir, ne zaman ki iki mü'min bir araya gelirse (Allah) birini di erinden faydaland r." Ne güzel bir müjde! Ne güzel bir benzetme! Bir elini y kasan öteki eline ne faydas var o iki el iç içe geçmedikçe, o iki el bir olmad kça. Zahiri manada dü ünecek olursak sadece bir elini y kasan mikrop öteki elden vücuda yay r. er bu ba olu mam sa veya unutulmu sa mikrop illeti ne yapar eder s zar vücuda. Bir bakm n vücudu istila etmi ; çünkü sen di er elinle birle tirmedin o y kad n eli. te karde olunmad , karde li in unutuldu u yerlerde de mikrobun vücudu istila etti i gibi bu kez o mikrop gönülleri istila eder. Ayr rmadan, ötekile tirmeden, birle tirerek sevince ve karde olunca o mikrop yok edilir ancak. Bu kadar zor mu ki karde olmak? Neden korkuyoruz sevmekten, güvenmekten, karde olmaktan, ad m atmaktan, gönül vermekten? slam sanca bu kadar geni ken bizi içine almaz m zannediyoruz acaba? O sancak daha nice karde likler bekliyor, bekleyecek. Ölünce bitmeyecek karde likleri bar nd rmaya hasret, bekliyor. Allahu Teala buyuruyor ya Ali mran Suresi 103.ayette: "Hep birlikte Allah' n ipine s ms sar n, parçalan p bölünmeyin. Allah' n size olan nimetlerini hat rlay n." Ayr lmak, parçalanmak, bölünmek, ötekile tirmek de il bu yol. Allah' n ipi birle tirecek, karde yapacak, sevgiyi ve muhabbeti kuvvetlendirecek en güçlü ba . Ortada bir yol var; herkesin mutlaka üzerinden geçece i bir yol, herkesin illaki u rad bir yol. Bu yolun vard son nokta da bir. Bir eden, birle tiren, sevdiren, nd ran... Ayr ran de il! Elhamdülillahi Rabbil Müminin de il, Elhamdülillahi Rabbil Alemin dedi imiz Rabbimiz var. Bize, ben sadece müminlerin de il; alemlerin Rabbiyim diyen bir Allah var. uradan olanlar n, buradan olanlar n Rabbiyim diyen bir Allah yok. Bizim Allah z (c.c) birle tiren bir Allah, ayr ran de il. Karde olun, sevin, bir olun diyen bir Allah (cc). O halde bize karde olmak dü er. Bize sevmek dü er. Bizim pay za Resulullah' n ahlak yla ahlaklanmak dü er, Kur'an' n ahlak yla ahlaklanmak dü er, bize tebessüm etmek dü er, bize bir olmak dü er. Peygamberlerin g pta etti i, ehitlerin imrenerek bakt kullar olacak. Ne muazzam bir müjde de il mi! Peygamberler g pta edecek, üheda imrenecek! “Var m böyle bir ey, nas l olur bu ? ” diyebilirsiniz belki ama Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor: "Allah' n öyle kullar vard r, onlar ne -27- www.mevlana.org.tr peygamber ne de ehittirler. Yaln z onlara hem peygamberler hem de ehitler g pta edecektir. Onlar akraba olmad klar , aralar nda hiçbir ç kar ve menfaat olmad halde birbirlerini yaln z Allah için sevenlerdir. Onlar n yüzleri nurdur ve onlar nur üzere olacaklard r." Rasulullah' n böyle bir müjdesi varken korkmayal m sevmekten, korkmayal m karde olmaktan! Gönül dergâh ndan gir içeri. Aç kap dergâh n, aç lm yorsa t klat, vur. Aç lm yorsa bekle, bekle... Elbet aç lacak bu kap . Gönül öyle bir dergâh ki her sevgiyi bar nd r. Var m ki bir s ? Sineleri açmak varken arkay dönüp gitmek olur mu? Aç n sineleri umman olsun, okyanus derya olsun, gökyüzü dolsun. Aç n sineleri Hz. Ömer (r.a) gibi, dü man iken sevgiliye sevgili oldu ya, t pk öyle. Aç n sineleri Hz. Hamza(r.a) gibi kol kanat gerin, kalkan olun karde lerinize, sevdiklerinize. Aç n sineleri Ebu Zer G ffari (r.a) gibi, uzak diyarlarda da olsan z anlat n sevdi inizi. Mesafeler girdi mi onlar n karde li inin, sevgilerinin aras na? Aç n sineleri Mevlana Hazretleri gibi okyanus gibi olsun gönülleriniz ve aç n sinelerinizi RASULULLAH EFEND Z (s.a.v) gibi, gördüklerine bile karde olmaktan korkanlara örnek; Rasullullah Efendimiz gibi, zahiren görmedi i biz ümmetine karde lerim dedi i gibi, ba na bast gibi. Karde olal m t pk Muhammed Mustafa (s.a.v) gibi. Muhammedi Mustafa'n n (sav) ashab gibi. Yollar ndan giden, izlerini takip eden evliyaullah gibi. Karde olal m. Yol bir, ba bir, sonu bir. Bunca bir varken bir olal m, bir. Karde olal m! -28- www.mevlana.org.tr TASAVVUF VAKFI BAYINDIR TEMS LC CÖMERTL K Cömert; eli aç k, ikramc , kerem sahibi. Cömertlik; sehâvet, ikram, ihsan ve yard m al kanl . Cömertlik; insan n, sahip oldu u imkânlardan, muhtaçlara me rû ölçüler dahilinde ve Allah r zas ndan ba ka hiçbir gaye gütmeden, ihsan ve yard mda bulunmas sa layan üstün bir ahlâk kural r. Cömertlik, ruhun bir melekesidir. nsanlar , muhtaç olanlara vermeye, ihsanda bulunmaya sevk eder. Bu melekeye sahip olan ki i, ferdî ve içtimaî alanda lüzumlu olan her eye yard m eder. Hiçbir kimsenin zorlamas olmadan ihsanda bulunmay can ve gönülden ister. R zk veren Allah't r (Neml, 2764; Zâriyât, 5158) dü üncesi ile hareket ettiklerinden kalpleri de temiz ve zengindir. (Leyl, 921720). Kendi varl klar yla, her ne suretle olursa olsun ba kalar na faydal olmaya çal rlar. Allah Teâlâ'n n kendilerine fazl ve kereminden verdi ine ve bunlarda da muhtaçlar n hakk oldu una (Hüd, 116) inan rlar. Cömertli i kul hakk n temeli sayarlar. Kendi haklar affederler. Kendi ihtiyaçlar dü ünmeden ba kas n ihtiyaçlar gidermeye çal rlar. Hatta zarurî ihtiyac olan bir eyi, ba ka birine vermeyi tercih ederler. Cömertlik vasf n elde edilebilmesi için yard n gönüllü olarak yap lmas (Ha r, 595; Hadid, 5711-18; Maide, 513); kar nda hizmet, övgü, mükâfat beklenilmemesi ( nsan, 768-l0); yard m edileni rencide edebilecek davran lardan kaç lmas (Bakara, 2263-264); yap lan yard n sahibi kat nda üstün bir de eri olmas (Âli mrân, 392) artt r. ralanan artlar alt nda, slam âlimleri cömertli i öyle derecelendirirler: Sehâvet; mal n bir k sm da tarak yap lan cömertlik. Bu, cömertli in asgarî derecesi olarak kabul edilir. Zekât vermek gibi. Cûd; mal n ço unu da p, geriye az zaman cihat için yapt yard m gibi. b rakarak yap lan cömertlik. Hz. Ebû Bekir'in ço u Îsâr; kendi için gerekli olan bir eyi, zarar ve s nt lara katlanarak kendisi kullanma yerine, ba kalar n istifadesine sunmak sureti ile yap lan cömertlik. Bunun Asr- Saadetteki misâli; Medineli Müslümanlar n (Ensar), Mekkeli Muhacirleri ehirlerine davet edip onlar her eylerine ortak ederek Allah Teâlâ'n n takdirini kazanmalar r. (bk. Ha r, 595) Bir ba ka örnek de Hz. Ebû Bekir'in Hicret esnas nda ma arada hayat tehlikeye atarak can , sevdi i Hz. Peygamber için feda etmesidir. (Tevbe, 940) -29- www.mevlana.org.tr Kur'an- Kerîm'de cömertlik, cihat ile ayn seviyede tutulmakta; Allah' n insanlara verdi i ktan di er kullar n da yararland lmas istenmektedir. (Bakara, 2254) Cömertli in, k yamet gününde insan her türlü s nt , elem ve kederden kurtarmaya vesile olaca bildirilmektedir. (Bakara, 2/222) Baz ayetlerde cömertlik al veri e benzetilmekte, Allah Teâlâ'ya verilen bir borç olarak temsil edilmektedir. (Bakara, 2/244; Maide, 5/13; Hadid, 57/11) Kalpler cömertlik sayesinde temizlenir. (Leyl, 92/17-20) Çünkü küfür ve nifaktan sonra kalbi karartan âmillerden biri de, a mal sevgisi ve servete ba k arzusudur. Nitekim Kur'an- Kerîm'de “Serveti de dü künce seviyorsunuz.” (Fecr, 89/20) buyurulur. te bu sevgi ile insan, Ben bu mal sarfedersem bana bir ey kalmaz korkusuna dü er ve hemen eytan harekete geçer. eytan sizi fakirlikle korkutur, size cimrili i emreder. (Bakara, 2/268) Oysa ki Allah Teâlâ'n n bildirdi ine göre mal ve servet insan için bir imtihand r. (Zümer, 39/49-52) Bu imtihandan ba ar ç kman n yolu da cömertliktir. (Tegabün, 64/15-17) nsanlar n cömertlikten kaçma sebeplerinin ba nda “benim olan varl ba kalar na niçin vereyim” duygusu ile “ba kalar na verirsem benim varl m azal r ve zaruret zaman nda zahmete dü erim “ dü ünceleri gelir. slam dini ise bu duygu ve dü ünceyi kökünden kald rm r. slâm'a göre mal ve servet herhangi bir ahs n inhisar alt nda de ildir. Mal ve servet yaln z Allah Teâlâ'n nd r. Her eyin gerçek Mâlik'i O'dur. (Âli mrân, 3/179; Hadîd, 57/10) Kur'an- Kerîm'de bu durum yirmiyi n ayette vurgulanmaktad r. Mülk Allah Teâlâ'n n oldu una göre, tabiî olarak sahibinin yolunda sarfedilmesi, inanan için en makûl bir hadise olarak de erlendirilir. Mümindeki cömertlik duygusu da bu dü ünceden kaynaklan r. Hz. Peygamber öyle buyurur: Cömert ki i, Allah'a yak n, Cennet'e yak n, insanlara yak n ve Cehennem ate inden uzakt r. Hasis insan, Allah'tan uzak, Cennet'ten uzak ve Cehennem ate ine yak nd r. Cömert cahil, ibadet eden cimriden Allah'a daha sevimlidir. (Tirmizî, Birr, 40) G pta edilecek ki ilerden biri de cömertlerdir. (Buhârî, Temennâ, 5; Tevhid, 45) Peygamberimiz, insanlara dünyada ya ad klar sürece cömert olmalar , i i öldükten sonraya b rakmamalar tavsiye eder. Sadakan n en iyisi bizzat kendisinin verece i sadakad r. Sadaka sa iken, mal z elinizde iken, istedi iniz kimseye istedi iniz kadar verdi inizdir. Yoksa can bo aza geldikten sonra geç kalm olursunuz. Sizden sonrakiler istediklerini yapar. (Buhârî, Vesâya, 14). Abdullah b. Abbâs, Hz. Peygamber'in cömertli ini öyle anlat r: “Allah' n Rasûlü, insanlar n en cömerti ve en iyilik severi idi. Ramazan'da Cebrâil ile beraber bulundu u zamanlarda her eyini verirdi. Cebrâil, her Ramazan gecesi Rasûlullah' n yan na gelir, ona Kur'an ö retirdi. Cebrâil öyle derdi: 'Allah' n Râsulü bereket getiren rüzgârlardan daha cömerttir.' “ (Müslim, Fezâil, 12, 2308) Câbir b. Abdullah öyle buyurmu tur: “Rasûlullah (s.a.s.) kendisinden herhangi bir ey istendi inde, asla, hay r dememi tir.” (Y. Kandehlevî, Hayâtü's-Sahâbe, III, 1181) Hz. Ali'den öyle rivayet edilmi tir: “Rasûlullah'tan bir ey istendi i zaman, e er bu iste i yerine getirmek isterse, peki derdi. Yapmak istemedi i zaman da susard . Hiçbir ey için hay r dememi tir.” (Y. Kandehlevî, Hayâtü's-Sahâbe, III, 1181). “Öyle zamanlar ya ad k ki, aram zdan hiçbiri, Müslüman karde inden daha çok alt n ve gümü e sahip olmay dü ünmedi...” diyen Abdullah b. Ömer 'in (r.a.) sözü, bize ashab n cömertlik ve isâr konusunda nas l davrand göstermektedir. u halde, sonradan pi manl k duymamak için, Müslüman n cömert davranarak Allah Teâlâ'n n kendisine ihsan etti i mal sa nda Allah yolunda ve O'nun r zas na uygun bir biçimde harcamas gerekir. Cenâb- Hak öyle buyuruyor: “Sizden birinize ölüm (alâmetleri) gelip de 'Ey Rabbim, beni yak n bir zamana kadar geciktirsen de, sadaka versem ve salihlerden olsam ' demeden önce size, r k olarak verdi imiz eylerden (Allah yolunda) harcay n.” (Münâfikûn, 63/10). Gazali der ki “Mal olmayan ki ide h rs de il kanaat olmal cömertlik olmal r.” -30- r. Mal olan ki ide ise cimrilik de il www.mevlana.org.tr TASAVVUF VAKFI ÇANAKKALE TEMS LC L KARDE L K VE SAM M YET So uk bir havada kendi ü üme ihtimalini hiç dü ünmeden üzerinden ç kar p ona vermektir karde lik.. O a larken onunla a lamak , gülerken de onunla gülmektir karde lik.. Zor durumda oldu u anlarda hiç bir kar k beklemeden yard na ko mak , hiçbir üpheye dü meden kar beklemeden güvenmektir karde lik.. Hadi gidiyoruz dedi inde "nereye" diye sormadan kabullenmektir karde lik... Payla makt r karde lik.. Varl da yoklu u , ac da tatl da, yeme i de suyu da, yorgan da yast da her eyi payla makt r.. Benim gönlümden onun gönlüne giden yolun ba nda bir durakt r karde lik.. Ad ne olursa olsun, inanc ne olursa olsun, dili ne olursa olsun, ister beyaz ister siyah her ne olursa olsun en samimi en ç kars z duygularla sevmektir karde lik.. Her eyin temelidir sevgi.. Allah bizi sevgi ile var etmedi mi? Sevginin nas l yüce bir de er oldu unu Mevlana Hazretleri öyle gösterir; "Ac lar, sevgiyle tatl la r. Bak r sevgiyle yo rulunca alt n olur. Bulanm lar, sevgiyle durulur. Dertler, sevgiyle deva bulur. Sevgi, ölüyü diriltir. Sevgidir kul eden sultanlar ..." Sevdik mi birbirimizi? Kar nda hiç bir ey beklemeden gerçekten sevdik mi? Yoksa Allah' n emrini unutup s rt m döndük karde imize ? "Ki i sevdi iyle beraberdir" diye buyurmad m -31- www.mevlana.org.tr Sevgililer Sevgilisi (s.a.v)? Sevdik mi Ebu Bekir gibi, sevdik mi Hatice gibi? Sevdik mi Hamza gibi? Sevgi neydi ki? Sevgi Peygamber Efendimiz vefat etti inde Bilal-i Habe i'nin ezan okuyamamas yd .. Biz sevdik mi böyle ? Yerine getirdik mi Peygamber sünnetini ? Peygamber Efendimize, "Allah' n en sevdi i kulu kimdir?" diye soruldu unda "Birbiriyle karde lik edenlerdir" buyurmu tu. Allah' n en sevdi i kulu olabildik mi ? Diyorum ki ; ben hepinizi seviyorum. Türkü de Kürdü de, beyaz da siyah ha, zengini de fakiri de, ülkemi de ülkemin bütün insanlar da hepsini seviyorum... Peki ya siz ? Siz de seviyor musunuz ? -32- www.mevlana.org.tr TASAVVUF VAKFI GAZ EM TEMS LC “EY ALLAH’IN KULLARI! KARDE OLUN…” Yüce dinimiz slam, semavi dinlerin sonuncusu olup inanan insanlar ; karde lik, birlik, beraberlik, inanç, ibadet, ahlak vb. manevi ba larla birbirine ba lam r. Zira inananlar sadece kan ba yla de il, Kur’an- Kerim’in “Mü’minler ancak karde tirler. Öyleyse karde lerinizin aras düzeltin. Allah’a kar gelmekten sak n ki size merhamet edilsin.” [1] ifadesiyle, gönül ba yla da birbirlerine ba rlar. Görüldü ü üzere, yeryüzünün her neresinde ya yorlarsa ya as nlar, renkleri, rklar ve dilleri ne olursa olsun, bütün mü’minler karde tirler ve aralar nda karde lik hukuku geçerlidir. slam dini ilk geldi i andan itibaren kavmiyetçili i, rkç , s f farkl ortadan kald p, insanl a slam karde li ini sundu. htilaflar ittifaka, dü manl klar dostlu a çevirdi. Nefret tohumlar yerine ülfet ve muhabbet tohumlar ekti. Dinimiz, bu karde lik hukukunu korumak ve sa kl bir ekilde devam sa lamak için bir tak m sorumluluklar ve ilkeler ortaya koymu tur. Mü’minlere aralar nda Allah’ n selam yaymak, ziyaretle mek, hediyele mek, infakta bulunmak, yard mla mak, payla mak ve fedakarl k yapmak gibi güzel davran lar tavsiye ederken; kin ve dü manl , g ybet etmeyi, yalan söylemeyi ve yalanc ahitlik yapmay , haks z kazanç elde etmeyi, insanlar alaya al p kötü lakapla ça rmay , darg nl k ve küskünlük gibi karde li e zarar verecek, birlik ve beraberli i bozacak her türlü kötü söz ve davran da kesinlikle yasaklam r. -33- www.mevlana.org.tr Mekke’den Medine’ye hicret eden Muhacirler ile Medine’de bulunan Ensar aras nda gerçekle tirilen slam karde li i, yeryüzünde e ine rastlan lmayacak fedakârl klarla gerçekle mi tir. O gün onlar, slam karde li ine ne kadar muhtaç idi ise, bugün bizler de fazlas yla muhtac z. Dün Medineli Ensar; mallar , topraklar ve ailelerini b rak p göç eden Muhacirlerin ihtiyaçlar nas l kar lad ise bugün de bizler mümin karde lerimizin ihtiyaçlar o ekilde kar lamaya çal mal z. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde öyle buyurmaktad r: “Müslüman Müslüman n karde idir. Ona zulmetmez, onu dü mana teslim etmez. Din karde inin ihtiyac kar layan n, Allah da ihtiyac kar lar. Kim bir Müslümandan bir s nt giderirse Allah da k yamet gününde onun nt lar ndan birini giderir. Bir Müslüman n ay örtenin, Allah da k yamet gününde ay plar örter.”[2] Müslüman, ba ta mümin karde leri olmak üzere bütün insanlar n hakk na sayg gösteren ve onlara zarar verecek davran lardan sak nan kimsedir. Bu sebeple, kendimiz için sevip arzulad z eyleri mümin karde imiz için de arzu etmek suretiyle Rabbimizin ve birlikte ya ad z insanlar n r zas kazanmal ve aram zdaki karde li i en ulvi noktaya ç karmal z. Ayn dine inanm , ayn k bleye yönelmi , ayn peygambere ümmet olmu ve ayn kitab kutsal kitap olarak kabul etmi bizlerin birbirimizden ayr lmas asla dü ünülemez. Be vakit namaz k lmak için camiye gidip omuz omuza nas l saf tutup kenetlenerek Rabbimize yöneliyorsak, sosyal hayatta da birbirimize öyle kenetlenmeliyiz. Birbirimizin ay plar ara rmak, birbirimizi s nt ya dü ürecek tav rlar tak nmak yerine, içimizdeki muhabbeti peki tirecek, gönlümüzü birbirimize açacak prensipleri hayat za aktarmal z. Bu sebeple haset, kin, dü manl k gibi dinimizin yasaklad çirkin davran lar bir tarafa b rakmal , merhamet, efkat, muhabbet, dostluk gibi güzel davran lar ya ant n bir parças haline getirmeliyiz. Çünkü biz Müslüman z, Müslümana yak an da budur. Yaz Peygamber Efendimizin ça lar ötesinden bizlere seslendi i u hadisiyle bitiriyorum. "Birbirinize haset etmeyin, kin tutmay n. Ba kalar n ay plar ara rmay n, konu tuklar dinlemeyin, mü teri k rmay n. Ey Allah' n kullar ! Karde olun." [3] ______________________ [1] Hucurat,/10 [2] Buhari, Mezalim, 3 [3] Müslim. Birr, 30 -34- www.mevlana.org.tr PEYGAMBER EFEND Z’ (s.a.v) KARDE -35- VE SADAKAT www.mevlana.org.tr Karde sözcü ü, yeryüzünün bütün dillerinde var olan ve s cakl , sevimlili i ifade etti i gibi ana baba bir, ana bir baba ayr veya baba bir ana ayr ki ileri anlatan ortak bir kavramd r. slam dininin temel referans kaynaklar olan Allah kelam Kur’an ile Peygamberimizin sünneti ve hadisleri, bu bilinen ve her dilde ortak olan anlam yan nda karde li e daha farkl , daha vurucu, insanl k ailesi için daha çok üzerinde durulmas ve vurgulanmas gereken anlamlar yükler. Bu karde li i en güzel ekilde anlatan, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’den nakledilen hadis-i eriflerdir. "Birbirinize s rt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmay z. Birbirinizi k skanmay z. Birbirinizle dostlu unuzu kesmeyiniz. Ey Allah' n kullar karde olunuz." (Müslim hya'u Ulum'id-Din Huccetü'lslam, mam Gazali, cilt. 2, s.407) Din karde li inin ve üstün niteliklere sahip mümin olman n sünnet-i seniyye ve hadis-i eriflerden ö rendi imiz baz temel esaslar öyle s ralamak mümkündür: Her an karde leriyle bir ve beraber olmak, Kur’an ve sünnete s ms sar p ba lanmak, sadece Allah’tan yard m dilemek, aradaki dostlu u en üstün seviyeye ç karmak, cömertlikte en yüksek dereceye varmak, her türlü davran ta sadece Allah’ n r zas gözetmek, karde inin s nt lar giderip onu ho nut edip sevindirmek, iyilik ve takvada yar mak, birbirini iyice bilip tan mak, birbirine yard mc olmak, s la-i rahmi yerine getirme, kötü hallerinden dolay karde ini ikaz edip iyiye yöneltmek, iyi geçim ehli olmak, insanlara kar güzel davran lar sergilemek, güzel ahlak sahibi olmak... slamiyette karde li in vazgeçilmez bir parças olan sad k olmak yani sadakat hakk nda, Hz.Muhammed (s.a.v) ve Sahabe-i Kiram’ n ya ant nda çok güzel örnekler mevcuttur. Sadakat, sevdi i ve ba land ahsa benzemek, bütün varl ona adamak ve âdeta kendi varl sevdi inin varl nda yok bilmektir. Hz. Muhammed (s.a.v) 23 y ldan ibaret olan nübüvvet döneminde azmetmeseydi ve davas na sad k olmasayd on dört as r sonra ne slamiyet bilinirdi ne de Peygamberimizin ad an rd . Allah' n inayetiyle hayat ndaki tüm engelleri a r. Mekke`deki mü rikler her defas nda Hz. Muhammedi davas ndan vazgeçirmeye çal ; fakat hiçbir zaman ba ar olamam lard r. Kurey li mü rikler, Hz. Muhammed`in azim ve sebatla insanlar slama davet etti ini görünce ona engel olmak için harekete geçmi lerdir. Bir gün Ebu Talib`in yan na giderek “ Ebu Talib! Ye enin tanr lar za hakaret etti. Dinimizi kötüledi. Bizim ak ls z oldu umuzu babalar n, dedelerimizin sap k yoldan gitmi olduklar söyledi. imdi sen ya onu bunlar yapmaktan vazgeçir ya da himayeden vazgeç… “ demi lerdir. Bunun üzerine Ebu Talip Peygamberimize her eyi anlatm ve kendisinin de çok zor durumda kald ifade etmi tir. Peygamberimiz de davas na sadakatini göstererek “ Bu i ten vazgeçmem için Güne 'i sa elime, Ay' da sol elime verseler dahi Allah bu dini üstün k ncaya kadar veya ben ölünceye kadar vazgeçmeyece im. “ demi tir. slam dininin Peygamber Efendimizden sonra ikinci büyük ahsiyeti Hz. Ebû Bekir (r.a.) Efendimiz de slam davas u runda e siz bir fedakârl k örne i ve sadakat timsali olmu tur. te Hz. Ebû Bekir’i eri ilmez bir mertebeye yükselten s r budur. Ona “S dd k” dedirten vasf , Resûlullah’a olan bu e siz sadakat ve ba r. Resûlullah’ n söyledi i her eye ne kadar ak l almaz dahi olsa tereddütsüz inan ve iman edi idir. Onun bu vasf , Resûlullah’a ilk duydu unda iman etmesi gösterdi i gibi, Miraç mucizesini tasdiki de ispat etmektedir. Resûlullah bir gece Cebrail’le birlikte Mekke’den Mescid-i Aksâ’ya, oradan da Allah’ n izniyle yüce âlemlere götürülmü ve ayn gece dönmü tü. Ertesi gün bu e siz mucizeyi mü riklere haber vermi , fakat mü rikler inanmam lard . Hatta birtak m yeni Müslümanlara bile Miraç mucizesinin kabulü a r gelmi ti. Bu Müslümanlar do ruca Hz. Ebû Bekir’e gittiler: “Yak n ve samimi dostunun anlatt klar ndan haberin var m ?” dediler, “Bu gece Mescid-i Aksâ’ya gitti ini, orada namaz k ld , geçmi peygamberlerle görü üp göklere ç kt ve döndü ünü anlat yor.” Hz. Ebû Bekir sadece bir eyden emin olmak istiyordu: “Bunu o mu söylüyor? Siz bu anlatt klar kendisinden mi duydunuz?” “Evet,” dediler, “kendisinden duyduk.” Hz. Ebû Bekir hiç tereddüt etmeden hemen u cevab verdi: “O söylediyse mutlaka do rudur. Ben ona ve Allah’tan getirdi i her eye iman etmi im.” Daha sonra hemen Peygamber Efendimizin yan na gidip, Miraç’ bizzat kendisinden dinlemek istedi. Resûlullah bu büyük mucizeyi anlat nca, Hz. Ebû Bekir öyle dedi: “Yemin ederim ki, sen do ru söylüyorsun. Çünkü sen Allah’ n Peygamberi'sin. Ben buna bir kere daha ehadet ederim.” Bunun üzerine Peygamber Efendimiz kendisine iltifatta bulunarak: “Ey Ebû Bekir, sen zaten S dd k’s n.” buyurdu ve bundan böyle bu unvan, k yamete kadar erefli bir vas f olarak Hz. Ebû Bekir’in ad yla birlikte an lmaya ba land . Peygamber Efendimiz (s.a.v) ya am boyunca bir kez olsun birisinin kusurunu ara rmam , kendisini öldürmek isteyenlere, hakaret edenlere merhamet etmi , dü manlar affetmi , affetmekle kalmam onlara eref ve de er vermi tir. Sevgili’nin yolunda olmakla, hatta onun yapt klar n biraz olsun yapma niyetinde olmakla bile herhalde u ahir zamanda ‘sad k’ kimselerin aras na girmek mümkün olabilir. Allah cümlemizi sad klardan eylesin... -36- www.mevlana.org.tr TASAVVUF VAKFI ZM T TEMS LC L KAR-DE : K HECE TEK GÖVDEL K A AÇ Kar-de . ki hece tek gövde dev bir a aç gibi... slam’d r varl n sebebi. "Mü'minler ancak karde tirler."(hucurat:10) ayetine s ms sar r kökleri. Beyaz -siyah , kölesi-efendisi, zengini-fakiri, kad -erke i yoktur bu karde li in. Ondand r ki s amayacak hiçbir ey yoktur bu iki hecenin gölgesine. Dallar adeta bir renk cümbü üdür, etnik ve kültürel zenginlikler renk verir yapraklar na. “Ey Allah’ n kullar karde olunuz.” kelam n muhatab olmaya çabalamakla ç r yola. “Kul olma” meselesinde bulu ur gönüller. Maddi-manevi öyle bir ba ile dü ümlenir ki kalplerimiz birbirine, dünyan n neresinde olursan z olun köklerinizi hat rlat rlar size. Damar damar çekilirsiniz kendisinden ne et etti iniz köklere do ru. Kopamaz, kaybolamazs z. Öyle bir eydir ki bu heva ve heveslerinizde yitip gitmenize engel olur. “Kusur eden benimdir, 'Mü'min mü'minin aynas r.'“ deyip kusuru kendisinde arayand r, öyle de incedir karde lik ruhu. Ötelerden gelen bir muhabbetin in aas r bu karde lik. Ötelerin tad vard r sohbetlerinde. Hadiste “Sizden biriniz kendisi için istedi ini Müslüman karde i için istemedikçe iman etmi olmaz.” deniyor yani karde lik di erkâml kt r. Bir di erinde ise “Müminin mümine kar durumu bir parças , di er bir parças s ms kenetleyip tutan binalar gibidir.” (Buhari,Müslim,Tirmizi) buyrulur. Yani karde lik dayan mad r, payla mad r, haliyle hallenmedir. Birimizin sevinci sevinç kayna z, hüznü bizim de kederimiz olur. Hüznüne sebep olan eye kar gücümüz yetti ince beraber sava z, elimizden bir ey gelmiyorsa seccademizin üzerinde gözya ak z. -37- www.mevlana.org.tr Ne diyordu Habibullah? “ Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine ac makta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta oldu u zaman di er uzuvlar da bu sebeple uykusuzlu a ve ate li hastal a tutulurlar.” (Buhari,edep 27) Hz. Peygamber(s.a.s) muazzam bir te bih ile anlatm bize karde li i. Bu hadisi erif üzerine biraz dü ünecek olursak hayatta varl klar n hemen hepsinin birbirlerine muhalefeti mümkün iken bir vücudun azalar için bu söz konusu olamaz. Yani vücudun azalar hep birlik içindedir hiçbir zaman birbirlerine muhalefet etmezler. Bir azan n yapt i i di eri engellemez bilakis yard mc olur. Vücudun herhangi bir azas na gelen darbeye kar bütün vücut refleks halini al r. O darbeyi veya tehlikeyi bertaraf etmek için bütün azalar adeta ortak bir tav r tak rlar. Yak n bir darbe veya tehlike esnas nda ak l onu bertaraf etmek için planlar kurar, gözler dört aç r, kulaklar pür dikkat kesilir, el ve ayak kaslar kas r, yumruklar s r, kalp at lar artar, nefes soluklar h zlan r, vücutta terleme meydana gelir… Vücudun bir azas hastalan r veya yaralan rsa di er azalar adeta bunun yas tutarlar. Bunu da uykusuzluk, i tahs zl k, titreme, yorgunluk, halsizlik... eklinde yans rlar. Hani diyor ya ayette “Onlar birbirlerine kar efkatli, merhametli ve alçak gönüllüdürler.” (Maide 54) i te bu ayet ve Hz. Peygamberin s.a.v. sözünden edindi imiz sevmek, efkat etmek ve korumakt r karde lik ölçülerimiz. Ba sa ba , gövdeyse gövde verilir karde için. Çünkü karde lik ALLAH (C.C.) için! Hatta geni lik kazanmal ufkumuz. Müminler karde imiz, mümin olmayanlar karde aday z. te böyle geni yürekle bakmal meseleye. Öyle kocaman bir kalp ki kay ts z de il olan bitene. Ama eliyle, ama diliyle, ama kalbiyle haz r karde için. Bazen yaslanacak bir omuz sadece… Hani aziz ve celil olan Allah buyuruyor ya “ Günah ve haddi a mak üzere de il, iyilik ve takva üzerine yard mla z “ (Maide/2) Sonra Rahmet Peygamberi s.a.v. Hazretleri sesleniyor ümmetine “ Müslüman karde i için, ona fayda sa lamak üzere ad m atan kimseye Allah yolunda cihat etmi lerin sevab vard r. “ imdi söyler misiniz etraf na bu ekilde bakan bir kimse kimi hor, hakir görebilir? O kimse kocaman yüre i ile herkesi kucaklamaz m ? Dua ile karde ler… -38- www.mevlana.org.tr Resulullah (s.a.v) öyle buyurdu: ‘’ nsanlar n Allah kat nda en makbulü ve O’na en yak n olan , önce selam verendir.’’ (Tirmizi) hadis-i erifine binaen ‘’Selamun aleyküm.’’ slam’ n getirdi i sosyal anlay sevgi zeminine, karde lik ve ho görü eksenine oturmakta. Toplumda e itli in zeminini haz rlayan bu anlay be eriyete, insani haklara sahip olarak hür do up hür ya aman n hazz ya atm r. Resullullah Efendimiz Cahiliye diye nitelenen toplum içinden, vahyin nda, Cenab- Zülcelal’in i aretleriyle, yard m ve lütfuna s narak, adeta engin bir ‘’kalp çili i’’ ile bu toplumu in a etmi . ‘’Arap’ n Arap olmayana üstünlü ü yoktur, üstünlük ancak takva iledir.’’ ölçüsünü yüreklerde peki tirerek Arap Ebubekir, Fars Selman, Rum Süheyl, Habe li Bilal el ele tutu mu , ümmeti olu turmu tur. Resullullah Efendimiz ‘’ slam, bir toplum in a ederse böyle eder.’’hükmünü tarihe kaz . Efendimiz (s.a.v) ‘’Hepiniz Adem’in çocuklar z, karde olun. ‘’ buyurdu. Ebu Cehil, “Bu yeni ça bana hangi mevkii uygun görüyor, bana ne vaad ediyor?” diyerek yan na gelince “Bilal’e ne vaat ediyorsa onu.” diye cevap verdi. “Köleyle efendisine ayn eyi vadeden din, olmaz olsun!” diyen Ebu Cehil, kap da kald ve gerçekten karde olmak isteyen ve bunun gereklerini göze alan niceleri, saadete dünyadayken erdi. Temiz olan ve temizleyen Nebi’nin sünnetinin dünyada saadet, ahirette r za ve cennet oldu unu bildik. Yesrib’i ‘’Nurlanm ehir’’ yapan Nebi, iç harpten Asr- Saadet üreten Nebi! Köleden Komutan, farkl günahlarla kirlenmi kuma tan cennet bahçeleri kuran hidayet güne i! Di imizi temizlemeyi, elbisemizi temizlemeyi; akl ve kalbimizi, mescidimizi, yolumuzu, yönetimimizi, nesillerimizi temizlemeyi her alandaki temizli i bize ö reten ey Tahir! Dünümüzü, yar unutmadan “misafir bu günümüzü” anlat. Bize yine halife olu umuzu, e ref-i mahluk olu umuzu anlat. Bizi önce insanl za, oradan da Rabbimize miraç ettir. Ya Sahibe’l Miraç. -39- www.mevlana.org.tr Allah’ Teala, Kur’an- Azim’de buyurmu tur. “Peygamber, müminlere kendi nefislerinden daha evlad r.” (Ahzab Suresi,6.Ayet) Bizler Efendimiz'i (s.a.v) ve ümmeti nefislerimizden daha çok sevmedikçe iman z kemale ermez. Bugün biz yine karde li i özlüyoruz. Ey ferasetin ah ! slam ümmetine ne oldu? Ne oldu ki, birbirimize dü man olduk, birbirimizle sava yoruz, birbirimizi öldürüyoruz ve camileri bombal yoruz? Bu ac lar, zulümler, zd raplar, i galler nedir? O açl k ve sefalet nedir? Ülkeler y ld , medeniyetler y ld , devletler, milletler y ld . Demek karde lik duygusu y ld … Be er türü ‘’insans zla yor.’’ nsan sadece bilgisayar modeli misali bilgi yüklü ruhsuz varl klar haline dönü türülüyor. ‘’ slam dini varolu tur.’’ hakikatini unuttuk. Allah’ n ipine s ms sar lmak, senin ayak izlerini takip etmek yerine dünya hayat ndaki oyunun birer parças olduk. man n rr nda olan tevhidi idrak edemedik. Mümin olman n s rr nda karde lik vard r. Muhammed ümmeti tevhide inananlard r. Tevhid nuru sayesinde karde lik ya an r ve hakiki mümin olarak vahdet denizinde kayboluruz ve ümmeti Muhammed oluruz. Üstad m Mustafa Efendi’nin anlat yla; birbirlerine suizan, kin besleyen topluluklar önce üzüm salk ndaki taneler gibi karde li in tesiri alt nda ö ütülürler ve daha sonra bir olurlar. Salk mdaki üzümler birdir ama tatlar farkl r. Kimi koruk, kimi lezizdir. Ezildikleri zaman koruk olanlar n eksikli i tatl lar n aras nda kaybolur ve ortaya nefis bir ra ç kar. Medineli Müslümanlar da iman potas nda ezilip ö ütülünce koruk olanlar n tad öbürlerine kar ve ortaya leziz bir karde lik ras kt . Tek ba na koruk olan üzüm, insan n a burar. Ama kesret içinde vahdeti bulup birli e talip oldu unda o beraberlik koruk tad ndaki üzümleri eritip toplumsal bir lezzet k vam olu turur. Tek ba na bir anlam ifade etmeyecek pek çok insan, ayr tat ve kokusu ile birli in içinde yerini al r. Hz. Peygamberimiz öyle buyurmu tur, ‘’ Birbirlerini sevmekte, birbirlerine ac makta ve birbirlerine efkat etmekte müminlerin durumu bir bedene benzer. O bedenden bir organ hastalan rsa di er organlarda uykusuzluk ve humma(ate lenme) gibi sebeplerle ondan etkilenir.’’ Bütün Müslümanlar bir beden, bir aile, bir karde olmadan di er müminlerin ac lar n duyulmas mümkün de ildir. Karde lik bombalar kuca nda, yanarken ocaklar; sofrada her lokmay sorgulamakt r. Karde lik evlatlar n gözlerinde katledilen canlar ya amakt r. Karde lik kilometrelerce ötelerde dahi ya anan vah etin o anda teninize zuhur etmesidir. Karde lik hüsn-ü zanna bayrak açmakt r. Karde lik sonsuza uzanan saadete ermek için beraber Allah r zas aramakt r… Ve dua etmektir… Ya Rabbi! Resullullah ile yap lan bu hasbihal hürmetine, Ümmeti-i Muhammed’in hidayetini ali eyle. -40- www.mevlana.org.tr -41- www.mevlana.org.tr Vücudumuzun en hayati organ ; a n, sevginin merkezi, maneviyat n timsali kalp… Son y llarda, teknolojinin geli mesi ve ya am ko ullar n mevcut halini almas yla beraber bütün dünyada oldu u gibi ülkemizde de kalp ve damar hastal klar çok s k i itir olduk. Stres, yo unluk ve yorgunluk, bir yandan çe itli hastal klar da beraberinde getirir oldu. Bu say zda kalp hastal klar ndan bahsetmeye çal aca m. Kalbimiz çe itli nedenlerle vücudumuza gerekli oksijeni ve dokulardaki beslenmeyi sa layamad nda, kendinde ve di er baz organlarda bir tak m bozukluklar ortaya ç kmaya ba lar. Kalp hastal klar , gizli kalabildi i gibi; a , çarp nt , nefes darl , morarma, ödem, bay lma(senkop), ba ve ense a lar gibi çe itli ve ciddi belirtiler de verebilir. Ayr ca yukar da bahsetti im ya am ko ullar n yan nda ki ide; hipertansiyon, kanda yüksek kolesterol bulunmas gibi nedenler de kalp hastal klar tetiklemektedir. Genel olarak kalp hastal klar n ba nda, koroner arter hastal dedi imiz, kalp kas na gerekli oksijen ve besin maddelerini ta yan damarlar n, baz nedenlerle olumsuz etkilenmesi sonucu olu an hastal k geliyor. Çe itli faktörlerle damar yüzeyinin sertle mesi, daralmas , bozulup pürüzlü bir hal almas yla kalp kas na gelen kan miktar azal r. Bu pürüzlü yüzeyler zamanla p ht olu umuna ve bu p ht lar da zamanla kan ak engelleyip damar kan kl klar na sebep olabiliyor. E er koroner arterler aniden t kan rsa, kalbin o bölgesine kan ak kesilir. Bu durumda gö üs a ve a n devam nda da kalp krizi denilen tablo olu ur. En s k duyulan kalp hastal klar ndan biri de aritmilerdir (kalp ritim bozukluklar ). Atriyal fibrilasyon klinikte en s k kar la lan aritmidir. Romatizmal kalp hastal , hipertansiyon, kalp yetmezli i gibi yap sal kalp hastal klar , atriyal fibrilasyon geli imi için önemli birer risk faktörüdür. Kalp kapak hastal klar ise kalp kapakç klar n yetersizli i veya kapal olmas yla ortaya ç kar. Kalp kapak rahats zl klar , kalbin yükünü artt rd ndan ileri dönemlerde kalbe kal veya geri dönü ü zor zararlar verebilmektedir. Damar hastal klar ; anevrizma(büyük damarlar n geni lemesi), arterioskleroz(damar t kan kl klar ), karotis(beyni besleyen beyin damarlar ndaki darl k anlam na gelir ve genellikle kalp hastalar nda s kl kla görülür) ismi verilen hastal klard r. Tan konmas na yard mc olmas amac yla hastaya önce aile geçmi i ve ya am eklinin nas l oldu u sorulur. Daha sonra kolesterolü ölçmek için kan tetkikleri yap r. Elektrokardiyogram (EKG) çekilir. EKG ayn zamanda ritim bozukluklar ve hastan n önceden veya yak n zamanda kalp krizi geçirip geçirmedi ini tespit eder. Son olarak birçok hastal kta oldu u gibi kalp hastal klar na yakalanmadan önce de korunma yollar na ba vurulmal r. En az ndan olu abilecek riskleri azaltmak gerekir. En do ru yol göstericimiz olan Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) koruyucu hekimli e önem verdi ini belirtmek isterim. Bunun için yap lan düzenli egzersiz, ki inin kilosuna ve beslenmesine dikkat etmesi ve kan bas nc artt stres, üzüntü gibi etkenlerden uzak durmas gerekmektedir. Ve a k… Bir kalp sevgiyle, moralle, karde lik duygular yla da iyile me gösterir elbette. Bir güler yüzün ilaçtan daha tesirli oldu unu dü ünenlerdenim. Dua ile... Eslem SARIGÜL -42- www.mevlana.org.tr -43- www.mevlana.org.tr OSMANLI'DA HELVAHANE Ye kebab biberlice ç erbeti amberlice Ba ka bir güzel taamd r Kaday f da ekerlice [ANON M] Osmanl Saray nda saray a lar içinde tatl lar ayr bir s f olu turuyordu. Peki Osmanl Saray nda tatl lar n sadece helvahanede yap ld ve büyük a lar n yan s ra mutfakta bir de hekim çal biliyor muydunuz? Helva, macun, reçel, urup ve her türlü tatl haz rlamakla kalmayan bir helvac ayr ca hekim ba n verdi i reçeteleri uygulayarak ilaç üretimi de yap yordu. Helva ve baz macunlar n zay f bünyelilerin sa na iyi geldi i dü üncesine o kadar sahip yordu ki a lar ellerinden ç kan bin bir lezzetli tatl lar yaparken muhakkak hekimlerin tavsiyesi do rultusunda çal yordu. Tatl lar n bulundu u daireye "Helva Oca " denirdi. 6 usta ile 100'den fazla ç rak çal rd . Amirleri s ras yla helvac ba , çe nici ba ve ho afç ba yd . Bugün Topkap Saray nda mutfak e yalar n sergilendi i yer helvahanedir. Porselenlerin sergilendi i bölüm ise çe itli macunlar n yap ld yerdir. Helvahanede büyük kazanlar içinde macunlar yap rd . Y lda bir kere yap lan bu geceye "Ot Gecesi" denir, macunlar yap rken hokkabazlar oynar, hayalbazlar Karagöz gösterir, saz tak çalard . Nane, dar fülfül, gül, havl can, gelincik macunlar yap rd . Macunlardan yeteri kadar padi ahlara gönderilir, kalan da saraydaki görevlilere da rd . Helvahanede vücudun a yan bölgelerini ovmak için "Hazine Ya " , saçlar n beslenmesi için "Zülüf Ya " da yap rd . Kanuni Sultan Süleyman zaman ndan kalma bir gelenek olarak her l Ramazan Ay n 15'inde da lan baklava da burada yap rd . Da m on ki iye bir tepsi olarak hesaplan rd . Osmanl 'n n son döneminde yap lan tatl lar ve macunlar devlet büyüklerine para kar nda sat lmaktayd . Helvahanede ilaç üretimi de yap lmaktayd . laçlar ço unlukla bitkiseldi. Sarayda yap lan helvalar n baz lar unlard r: Gaziler Helvas , Tahin Helvas , Koz Helvas , Keten Helvas , rmik Helvas , Un Helvas , Peynir Helvas ... SICAK TAH N HELVASI MALZEMELER: 1 paket tahin helvas , 1 adet portakal, 1 adet elma, 1 adet mandalina, 2 yemek ka bal, 1 su barda çekilmi ceviz içi. YAPILI I: Helvay çatal yard ile ezin. Is ya dayan kl orta boy bir kaba ezdi iniz helvay bo alt n. Orta f nda 15-20 dk. pi irin. nca soyup dilimledi iniz meyveleri üzerine dizin. Bal da üzerine dökün. Ceviz serpip s cak servis edin. AF YET OLSUN. -44- www.mevlana.org.tr GÜNLÜK V RD “Ya Rabbi niyet ettim günlük virdimi çekmeye” ÜÇ HLÂS B R FAT HA Ya Rabbi Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hazretlerinin ruhuna ve bütün Peygamberler Efendilerimizin ruhuna, Cihar- Yar-i Güzin Efendilerimiz Ebubekir-i S dd k, Ömer-ul Faruk, Osman- Zinnureyn, Ali-yel Murtaza (rad yallahu anh) Hazretlerinin ruhlar na, A ereyi mübe erenin evlad Rasulullah, zevceyi Rasulullah, mam- Hasan, mam- Hüseyin yetmi iki ühedan n ve bütün ühedan n, tüm ashab- Rasulullah hazretlerinin ruhlar na, imam z mam- Azam Ebu Hanife, mam- afii, mam- Maliki, mam- Hanbeli ve bütün mezhep imamlar n ruhlar na hediye eyledim vas l ve hissedar eyle ya Rabbi. ÜÇ HLÂS B R FAT HA Ya Rabbi Pirimiz Seyyid Abdülkadir Geylani, Seyyid Ahmed-er Rufai, Seyyid Ahmed-el Bedevi, Seyyid brahim Dusiki, eyh Ebu’l Hasan-el azeli, ah- Nak ibend-i Muhammed Bahaddin, ahMevlana Celaleddin-i Rumi, ah- Hac Bekta i Veli, Hac Bayram- Veli, Mehmet Muhyiddin Üftade hazretlerinin ve tüm Pir Efendilerimizinde ruhlar na hediye eyledim vas l ve hissedar eyle ya Rabbi. ÜÇ HLÂS B R FAT HA Ya Rabbi bütün geçmi Mür id-i Kamillerin, Velilerin, Evliyalar n, Dervi lerin, Müminlerin ruhlar na, Üstad z Bay nd rl Hac Mustafa ÖZBA Efendinin ruhaniyetine ve ya ayan bütün Mür id-i Kamillerin, Velilerin, Evliyalar n ruhaniyetlerine, bütün dervi karde lerimizin ve ümmeti Muhammed’in ruhaniyetlerine, Turuk-i aliyeden, Akrabay- taallukat zdan geçenlerin ruhlar na hediye eyledim vas l hissedar eyle ya Rabbi. 100 defa “Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahi’l azim ve bihamdihi esta firullah el azim” 100 defa “La ilahe illallahu vahdehu la erike leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve ala külli ey’in kadir.” 100 defa “Allahümme salli ala seyyidine Muhammedin ve ala âli seyyidine Muhammedin ve sahbihi ve sellim.” 100 defa “Kul hüvallahü ehad. Allahüs samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekül lehû küfüven ehad.” 100 defa “La ilahe illallah” (Tevhid en az yüz defa, yetmi bine kadar ço alt r.) Okunabildi i kadar Kuran okunur, dua edilir. Yukar da tarif edilen dersi günde en az bir sefer yapmak gerekir. E er daha fazla yapmak isterse sabah ak am yap labilir. Daha da fazla yapmak isterse istedi i kadar yapabilir. Efdal olan az da olsa devaml oland r. Her sabah ve ak am namaz ndan sonra dünya kelam konu madan, 7 kez “Allahümme ecirni mi’nen nar” 7 defa “Hasbinallahu ve ni’mel vekil” okunur. Her namazdan sonra, namaz tesbihat , 33 defa “Sübhanallah”, 33 defa “Elhamdülillah”, 33 defa “Allahu Ekber” 1 defa “La ilahe illallahu vahdehu la erike leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve ala külli ey’in kadir” ve 300 defa “La ilahe illallah” (Tevhid en az üçyüz, be bine kadar ço alt labilir.) -45- www.mevlana.org.tr bn Abbas (rad yallahu anh) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in öyle buyurdu unu rivayet etti. Kim “SÜBHANALLAH VE B HAMD , SÜBHANALLAH ’L-AZ M VE B HAMD ESTA RULLAHE VE ETUBU LEYH “(Allah’ hamd ile tesbih ederim, an yüce Allah’ tenzih ederim. Allah’tan ma firet talep eder ve ona dönerim.)derse amel defterine hemen yaz r. Sonra Ar a ba lan r. Okudu u bu dua k yamet gününde o, Allah’ n huzuruna ç ncaya kadar mühürlü olarak kal r. Onun i lemi oldu u hiçbir günah bu duas n sevab yok edemez. Bezzar rivayet etmi tir. Ebu Hureyre (rad yallahu anh) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hazretlerinin öyle buyurdu unu rivayet etti,”Kim günde 100 defa LA LAHE LLALAHU VAHDEHU LA ER KE LEH, LEHU’L MÜLKÜ VE LEHU’L HAMDÜ VE HÜVE ALA KÜLL EY’ N KAD R” (Allah’tan ba ka hiçbir ilah yoktur. O, tektir, e i yoktur, Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur ve O her eye kadirdir) derse bu onun için on köleyi hürriyetine kavu turmaya denk olur. Ona yüz sevap yaz r. Yüz günah silinir. O gün ak ama kadar kendisi için eytan n errinden bir s nak olur. Bunu onun dedi inden daha fazla söyleyen hariç hiçbir kimse bu amelinden daha faziletlisini yapamaz. BUHAR , MÜSL M, RM , BN MACE Hz. Enes (rad yallahu anh) anlat yor. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki, Kim bana (bir kere) salât okursa Allah’ta ona salât okur ve on günah affeder, (mertebesini) on derece yükseltir. NESA Enes (rad yallahu anh) anlat yor, Kim Kul hüvallahu ehad suresini günde iki yüz sefer okursa, üzerindeki kul borcu hariç, elli y ll k günah (amel defterinden) silinir. T RM Hz. Enes (rad yallahu anh) anlat yor. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki, Kim yata nda uyumak isteyince sa taraf n üstüne yatar, sonra Kul hüvallahu ehad’ yüz kere okursa Rab Teâlâ k yamet günü kendisine “sa n üzere cennete gir” diyecektir. T RM Ebu’d Derda (rad yallahu anh) dan Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in öyle buyurdu u rivayet edildi, Her hangi bir kul yüz defa LA LAHE LLALLAH (Allah’tan ba ka hiçbir ilah yoktur) derse Allah Teâlâ k yamet gününde onu yüzü ay n ondördü gibi olarak diriltir. O gün onun amelinden daha faziletli hiçbir kimsenin ameli Allah’a yükseltilmez. Ancak onun söyledi inin benzerini veya daha fazlas söyleyen hariç. TABERAN -46- www.mevlana.org.tr KARABA - VEL KÜLTÜR MERKEZ XVI. yüzy lda Halvetiye tarikat na ba olarak ba olarak eyh Yakup Çelebi taraf ndan kurulmu tur. XIX. yüzy ldan itibaren Kadiriye tarikat n E refiye koluna ba eyhler taraf ndan idare edilmi tir. 1925 y nda tekkelerin kapat lmas ndan sonra semahanesi bir müddet idman yurdu, di er mlar ise ev olarak kullan lm r. Dergâh n kurulu undaki orijinal yap lar günümüze gelememi tir. Semahanenin do u taraf nda yer alan hazirede, dergâhta görev alan me ay n yan s ra, Bursa’da resmi görevli ba ka zevat ile onlar n e lerine ait kabirler bulunmaktad r. Osmangazi Belediyesi taraf ndan 2002 y nda ba lat lan yenileme çal malar 2005 y nda tamamlanm ve Bursa Tasavvuf Vakf katk lar yla özüne uygun olarak hizmet vermeye ba lam r. Bir ‘Hu’ nidas yla ‘Ol’ tecelliyat ya ayan bir mekând r Karaba -i Veli Kültür Merkezi. Ho görü ve gönülden hizmetin, karde li in ya and ve ya at lmaya çal bir dost evidir. Her sene manevi duygular n yo un ya and günlerde de evinde misafir a rlar bir eda ile Bursal lara ve di er ehirlerden gelen konuklara ikramlarda bulunulur bu ho mekânda. Adeta geleneksel bir aile sofras tad nda her y l ure ve kandil günlerinde iftar verilmektedir. Ayr ca ‘Kutlu do um’ ve ‘ eb-i arus’ programlar ile bu özel geceleri de ihya etmektedir. Bursa Karaba -i Veli Kültür Merkezi hizmetkârlar olarak Türkiye’nin en büyük, Dünya’n n ise ikinci büyük mevlevihanesi olan Gelibolu Mevlevihanesi’nde her ay sema programlar düzenlenmektedir. Bunun yan s ra zmit Saatçi Ali Efendi Kona , zmir, stanbul, Konya gibi birçok il ve ilçede Üstad z Mustafa Özba Beyefendi’nin Mesnevi Sohbetleri ile â klar n zikri sema meclislerinde toplan lmaktad r. Her ay n ilk pazartesi günü saat 13.30’da bayan semazenler e li inde sadece bayanlara yönelik programlar gerçekle tirilmektedir. Muhammedi bir e lencenin ve çe itli kültürel de erlerin bir arada payla ld ‘Geleneksel Bursa Karaba -i Veli Kültür Merkezi Kocayayla enlikleri’ ile de slami lencenin örnekleri ya at lmaktad r. Yine ayn çat alt nda bayanlar ve erkekler için ücretsiz olarak sema, ney, ilahi, bendir, Kuran- Kerim, Arapça ve ö rencilerin okul derslerine yönelik kurslar verilmektedir. Kültür hizmeti olarak da ‘ ad Dergisi’ni sizlerle payla maktay z. Bütün bu programlar, kurslar ve de ikramlar herkese aç k ve ücretsizdir. stikameti slam, rehberi Muhammed-i Mustafa olana Allah muvaffakiyet nasip eder. Onlardan olabilmek duas yla… -47- www.mevlana.org.tr KARABA VEL KÜLTÜR MERKEZ VE TASAVVUF VAKFI FAAL YET GÜN-SAAT VE YERLER Kültür merkezimizde ve vakf verilmektedir. zda sema, ney, ilahi ve bendir kurslar ÜCRETS Z olarak Bay ve Bayanlar n kurslar n yer ve zamanlar öyledir. BAYLARA PAZARTES – SALI - PER EMBE – CUMA GÜNLER SAAT: 19.00 – 20.00 ARASI KARABA VEL KÜLTÜR MERKEZ NDE KURS VER LMEKTED R. BAYANLARA ÇAR AMBA SAAT 17.30-18.30, CUMARTES SAAT 11.00-12.00 ARASINDA TASAVVUF VAKFI B NASINDA KURS VER LMEKTED R. BAYLARA PAZARTES - ÇAR AMBA - CUMA GÜNLER SAAT: 17.00 – 19.00 ARASI KARABA VEL KÜLTÜR MERKEZ NDE KURS VER LMEKTED R. BAYANLARA ÇAR AMBA GÜNÜ SAAT 16.30-18.30, CUMARTES 10.30-12.30 SAATLER ARASINDA KARABA VEL KÜLTÜR MERKEZ ’NDE KURS VER LMEKTED R. Mail adresi: [email protected] BAYLARA PAZARTES - ÇAR AMBA - CUMA GÜNLER SAAT: 17.00 – 19.00 ARASI KARABA VEL KÜLTÜR MERKEZ NDE KURS VER LMEKTED R. BAYANLARA ÇAR AMBA GÜNLER 13.30-17.00, ÇAR AMBA AK AMLARI (ÇALI ANLARA) 18.30 - 20.00, CUMARTES (ÇOCUKLARA) 10.00 - 11.30 SAATLER ARASINDA TASAVVUF VAKFI B NASINDA KURS VER LMEKTED R. BAYLARA PAZARTES - ÇAR AMBA - CUMA GÜNLER SAAT: 17.00 – 19.00 ARASI KARABA VEL KÜLTÜR MERKEZ NDE KURS VER LMEKTED R. BAYANLARA CUMARTES GÜNLER SAAT 12.30-13.30 ARASINDA TASAVVUF VAKFI B NASINDA KURS VER LMEKTED R. KARABA VEL KÜLTÜR MERKEZ ADRES brahim Pa a Mah. Çardak sk. No:2 (Heykel/K z lisesinin üstü) Osmangazi / BURSA Telefon: 0(224) 222 03 85 www.mevlana.org.tr TASAVVUF VAKFI ADRES Tayakad n Mah. Bahçe Sk. Gül Apt. No: 42 (Gazc lar caddesi) Osmangazi / BURSA
© Copyright 2024 Paperzz